You are on page 1of 40

CEZA HUKUKU ÖZEL

HÜKÜMLER

Dr. F. Umay GENÇ


v İntihara yönlendirme
• TCK m. 84:
“(1) Başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını
kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden
kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) İntiharın gerçekleşmesi durumunda, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.
(3) Başkalarını intihara alenen teşvik eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.
(4) İşlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan veya
ortadan kaldırılan kişileri intihara sevk edenlerle cebir veya tehdit kullanmak
suretiyle kişileri intihara mecbur edenler, kasten öldürme suçundan sorumlu
tutulurlar.”
Dr. F. Umay GENÇ
• Suçla korunan hukuki değer: Yaşama hakkı
• Tipikliğin Maddi Unsurları
Ø Fail:
ü Bu suç fail bakımından bir özellik gösterir mi?
ü TCK m. 82’deki nitelikli haller bu suç bakımından uygulama alanı
bulur mu?
ü İntihar eden kişi bu suçun faili olarak kabul edilebilir mi?
ü Başkasının intihar fiili ya da intihar edenin iradesi üzerinde
hakimiyet kuran kişiler?

Dr. F. Umay GENÇ


Ø Mağdur:
ü Belirli kişi/kişiler intihara yönlendirilmişse?
ü Belirli bir kişi muhatap alınmamışsa?
ü Mağdur, işlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama
yeteneği gelişmemiş ya da ortadan kaldırılmış veya
kendisine karşı kullanılan cebir ya da tehdit nedeniyle
intihara mecbur edilmişse?
Ø Konu:
ü Suçun konusu nedir?
ü Fiilin suçun konusu üzerindeki etkisine göre nasıl bir suç?

Dr. F. Umay GENÇ


Ø Fiil:
ü Fiil bakımından nasıl bir suç?
ü İntihara azmettirme à aklında hiç intihar düşüncesi olmayan kişide
intihar düşüncesi uyandırarak intihar etmesi yönünde karar verdirmek
(azmettirme, mağduru intihar girişimine sürüklemeye elverişli olmalıdır).
ü İntihara teşvik à intihar etmeyi düşünen ve fakat henüz bu konuda
kararını vermemiş olan kişiyi intihar kararı vermeye yöneltme. Alenen
teşvik – f. 3.
ü İntihar kararını kuvvetlendirmek à intihar kararını almış kişinin bu
kararını icra safhasına koyması için motive edilmesi (örneğin intihar
edeceği sırada tereddüt eden kişiyi motive etmek).
ü İntihara yardım etme à intihar kararını almış kişinin intiharını fiilen ve
etkili bir şekilde kolaylaştırmaya yönelik olarak intihar öncesinde ya da
intihar sırasında yapılan maddi veya manevi nitelikte her türlü hareket
(örneğin, ip vermek, zehir vermek, çocuklarına bakacağını söylemek vs.).
Dr. F. Umay GENÇ
Hem icrai hem ihmali
davranışla
işlenebilecek olan
suçların kanun koyucu

ü İntiharı önleme konusunda hukuki yükümlülük altında olan tarafından açıkça


öngörülenlerle sınırlı
olduğu kabul edilirse,
kişinin intiharı kasten engellememesi halinde, yardım fiili, bu görüş yerinde
değildir. Buradaki
ihmali hareketle gerçekleştirilmiş olur. tartışma, 84.
maddedeki suçun
ihmali davranışla
işlenip işlenemeyeceği

ü İntiharın, bunu önleme konusunda hukuki yükümlülük


noktasındadır.

Hem icrai hem ihmali


altında olan kişi tarafından önlenmemesi halinde à TCK m. davranışla
işlenebilecek olan
83 suçların kanun koyucu
tarafından açıkça

ü İntiharın, bunu önlemek bakımından hukuki yükümlülük öngörülenlerle sınırlı


olduğunun kabulü

altında olmayan kişi tarafından önlenmemesi halinde à TCK halinde, şu görüşler


daha yerinde olacaktır.

m. 98
ü Pasif ötenazi?

Ø Bu suçta netice unsuru var mıdır?


Dr. F. Umay GENÇ
• Tipikliğin Manevi Unsuru
ü Doğrudan kast, olası kast?
• Hukuka Aykırılık
ü Mağdurun rızası?
ü Kişinin intiharına engel olmak isteyen kişinin savunma
niteliğinde hareketler gerçekleştirmesi halinde meşru
savunmadan yararlanıp yararlanamayacağı?
• Neticesi sebebiyle ağırlaşmış intihara yönlendirme – f. 2
ü Ölüm neticesinin gerçekleşmiş olması gerekir mi?

Dr. F. Umay GENÇ


• Suçun Özel Görünüş Biçimleri
Ø Teşebbüs:
ü Bu suça teşebbüs mümkün müdür?
Ø İştirak
ü Müşterek faillik ve dolaylı faillik mümkün müdür?
Ø İçtima
ü Aynı nev’iden fikri içtima?
ü Zincirleme suç?
• Kusurluluk
• Yaptırım

Dr. F. Umay GENÇ


v Taksirle öldürme
• TCK m. 85:
“(1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü
ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki
yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

• Suçla korunan hukuki değer: Yaşama hakkı


• Tipikliğin Maddi Unsurları
Ø Fail:
ü Bu suç fail bakımından bir özellik gösterir mi?
Dr. F. Umay GENÇ
Ø Mağdur:
ü Bu suç mağdur bakımından bir özellik gösterir mi?
Ø Konu:
ü Suçun konusu nedir?
ü İnsan hayatı ne zaman başlar ve ne zaman sona erer?
ü Cesede yönelik fiiller?
ü Bir kişinin kendi hayatını sona erdirmesi halinde?
ü Fiilin suçun konusu üzerindeki etkisine göre nasıl bir suç?

Dr. F. Umay GENÇ


Ø Fiil:
ü Taksirin esasını objektif dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık
oluşturur.
ü Fiil bakımından nasıl bir suç?
Ø Netice:
ü Bu suçta netice unsuru var mıdır?
ü Ölüm, netice unsurunu mu oluşturur yoksa objektif cezalandırılabilme
şartı mıdır?
Ø Nedensellik bağı ve objektif isnadiyet
ü Taksirli suçlarda nedensellik bağı ve objektif isnadiyete ilişkin kurallar
geçerlidir.

Dr. F. Umay GENÇ


• Hukuka Aykırılık
• Suçun Özel Görünüş Biçimleri
Ø Teşebbüs:
ü Bu suça teşebbüs mümkün müdür?
Ø İştirak
ü Bu suçun iştirak halinde işlenmesi mümkün müdür?
Ø İçtima
ü TCK m. 85/2
ü TCK m. 179/3 ile TCK m. 85 mi yoksa TCK m. 81 mi arasında farklı
nev’iden fikri içtima?
• Kusurluluk
ü Taksirli suçlarda kusurluluğa ilişkin açıklamalar geçerlidir.
• Yaptırım
Dr. F. Umay GENÇ
TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
vTAKSİR
• TCK m. 22:
“(1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır.
(2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni
tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.
(3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde
bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.
(4) Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.
(5) Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu
olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.
(6) Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu
bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına
yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar
indirilebilir.” Dr. F. Umay GENÇ
TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• TCK’nın 22. maddesinde taksir; bilinçsiz ve bilinçli taksir şeklinde ikiye ayrılmıştır.
• Bilinçsiz (basit) taksir – TCK m. 22/2: “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık
dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi
öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi”.
• Bilinçli taksir – TCK m. 22/3: “kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın,
neticenin meydana gelmesi hali”.
• Her iki taksir türünde de dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlali dolayısıyla meydana
gelen netice istenmemektedir. Ancak, bu netice basit (bilinçsiz) taksirde
öngörülmezken, bilinçli taksirde ise öngörülmektedir.
• 765 sayılı TCK’da taksirin bir tanımı bulunmamaktaydı. Kanun’un taksirli suça ilişkin
çeşitli hükümlerinde (örneğin taksirle öldürme ve yaralama suçlarında m. 455 ve
459) “tedbirsizlik veya dikkatsizlik veya meslek ve sanatta acemilik veya nizamat ve
evamir ve talimata riayetsizlik” ifadeleri mevcuttu. Bu ibarelere yüklenen anlam,
yeni TCK’da “dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlali” şeklinde ifade edilmiş; yeni
TCK’da bütün bunları kapsayacak bir tanım yapılmıştır.
Dr. F. Umay GENÇ
TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• Aslında tanımda “dikkat” kavramına da gerek yoktur; salt “özen
yükümlülüğü”ne aykırılık taksirin esasını oluşturmaktadır. Eski
alışkanlıklardan dolayı bu kelimeye de tanımda yer verilmiştir. Özensizlik,
özen yükümlülüğüne aykırılık; “tedbirsizlik veya dikkatsizlik”, “meslek ve
sanatta acemilik” ya da “kanun, nizam ve talimatlara aykırı davranma”
şeklinde karşımıza çıkabilir.
• “Netice” odaklı değerlendirme klasik görüşün bir yansımasıdır. Klasik görüşte
iradi bir davranışla neticeye yer verilmesi, suçun haksızlık unsurunun esasını
oluşturur. Bunun ardından, taksirle bağlantılı değerlendirmeler (taksir var mı,
kusur yeteneği var mı) kusur bahsinde yapılır. Ancak, suçun kanuni tanımında
yer alan bütün maddi unsurlar taksir kapsamında mütalaa edilebilir (bkz.
madde gerekçesi). Örneğin, fail, meydana gelen ölüm neticesi bakımından
taksirle hareket etmiş olabileceği gibi öldürdüğü canlının bir insan olduğu
hususunda da taksirle hareket etmiş olabilir.
• Karşınıza taksirle işlenmiş bir suç geldiğinde - olayda, dikkat ve özen
yükümlülüğüne aykırılık teşkil eden ne var diye soracaksınız. Bu soruya zemin
oluşturacak kaynakları birazdan göreceğiz.
Dr. F. Umay GENÇ
TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• Örneğin, bir trafik kazası oldu, birisi öldü. Doğrudan veya olası kastla
ölüme sebebiyet verme ya da bilinçsiz veya bilinçli taksirle ölüme
sebebiyet verme söz konusu olabilir.
• Olayda kasten işlenen bir suçun olmadığı sonucuna vardınız. Acaba
taksirle işlenen bir suç var mı? İlk soru şu olacak, olayda dikkat ve özen
yükümlülüğünü ihlal eden davranış nedir? Yoksa zaten taksiri
tartışamazsınız.

Dr. F. Umay GENÇ


TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• Bilinçli taksirde fail, suçun konusu bakımından bir tehlikenin meydana gelebileceğini
öngörmesine (müşahede etmesine) rağmen bu tehlikenin derecesini azımsadığı ya da
kendi yeteneğini abarttığı veya şansına güvendiği için kanuni tanıma uygun bir
neticenin gerçekleşmeyeceğine güven duymaktadır.
• Hem bilinçli taksirde hem de olası kastta, kanuni tanıma uygun neticenin meydana
gelmesi muhtemel addedilmektedir. Ancak, olası kastta fail bu neticelerin meydana
gelmesini kabullenmekte ya da bu neticelerin gerçekleşmesine katlanmaktadır. Bilinçli
taksirde ise fail bu neticelerin meydana gelmeyeceği kanaati ile hareket etmektedir.
Ancak, bu bağlamda, salt bir neticenin meydana gelmeyeceği ümidinin bulunması
değil; failin mahareti, kabiliyeti, tecrübesi ve olayın özellikleri gibi hususlar göz önünde
bulundurulduğunda failin somut durumda neticenin gerçekleşmeyeceği konusunda
kuvvetli bir kanaate sahip olabilmesi için gerekli şartların bulunması gerekir.

Dr. F. Umay GENÇ


TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• A, silahını çekip B’yi vurdu – doğrudan kast
• A, silahını çekip hasmı B’ye ateş ediyor, B’nin 1,5 metre mesafe yanında birileri var ve
saçma dağılırsa bu kişilerin de yaralanıp ölebileceğini öngörüyor ama yine de tetiğe
basıyor. Zira asıl amaç onun için çok önemli ve muhtmeel yan neticeleri kabulleniyor. –
olası kast
• A, sabah yola çıkarken havanın soğuk olduğunu ve kar atıştırdığını görüyor. Kar
lastiklerini takmamış, biraz kar yağarsa aracın kayabileceğini ve araçta bulunanların ya
da kazaya karışırsa diğer araçta bulunanların zarar görebileceği öngörüyor. Buna
rağmen, yaz lastikleriyle trafiğe çıkıyor. Kar atıştırmasını artırınca kayıyor ve karşıdan
gelmekte olan araca çarpıyor ve araçtakiler yaralanıyor. – öngördü ama şoförlüğüne ya
da hava durumuna (kar yağışının çok da şiddetli olmayacağına) güvendi – bilinçli taksir
(neticenin gerçekleşmeyeceğine yükümlülüklerine aykırı şekilde güven besliyor)

Dr. F. Umay GENÇ


TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• Aslında bilinçli taksirin olduğu hallerde olası kast var. Ama kasten öldürmenin cezası ağır, olası
kastta ceza biraz düşüyor. Uygulamada, bilinçli taksir türü geliştirilmiş; bu da kanun koyucuları
etkilemiş. Aslında teorik olarak bilinçli taksir, kast alanından taksir alanına devşirilmiş bir
müessese olarak ortaya çıkmış.
• Sollama yasağı olan bir yerde araç sahibi önündeki birden çok aracı sollamaya başlıyor.
Karşıdan da aynı şekilde düşünen bir başkası geliyor ve çarpışıyorlar. Sürücü, altındaki arabanın
hızına ve karşıdan araç çıkarsa da araya girerim diye düşünüyor. Bu gibi hallerde bilinçli taksirin
uygulanması gerektiği düşüncesi hakim. Örneğin, 85 km hız sınırı olan bir yolda kaptırmış
gidiyorsunuz, ışığa yaklaştığınızda ışık bir anda sarıya geçiyor; frene bassanız bir türlü; geçerim
deyip geçiyorsunuz. Yandan kendisine sarı ile yeşil yanmakta olan birisi de aynı şekilde devam
ediyor ve çarpışıyorsunuz. Bu gibi hallerde vatandaşın olursa olsun diye hareket ettiğini
söylemek pek mümkün değil. İşe bu gibi hallerde kasttan değil de taksirden ceza verilmesi
daha adil olur düşüncesiyle bilinçli taksire uygulamada yer veriliyor.
• Hız sınırlarına riayet ederek yolda giderken yola birinin çıkabileceğini öngörüyor. Ama çıkmaz
herhalde diyerek devam ediyor. – burada doğrudan doğruya bir yükümlülük ihlali yok – taksir
var.
Dr. F. Umay GENÇ
TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• Örneğin sollama yasağının olduğu bir yerde önündeki aracı geçmek
isteyen bir sürücü, karşıdan bir aracın her an çıkabileceğini ve dolayısıyla
bir kazaya sebebiyet verebileceğini öngörmesine rağmen, trafik
kurallarının gerektirdiği yükümlülüklere aykırı olarak, ya karşıdan bir aracın
gelmeyeceğine yönelik talihine veya kendi tecrübesine veya aracının
donanımına güvenerek “bir şey olmaz” düşüncesiyle sollamaya
girişmekten kendisini alıkoymaz.
• Bu örnekte, fiilinin sebebiyet verebileceği neticeleri somut olarak
öngörmesine rağmen, sırf talih, şans, maharet, güven gibi ceza hukuku
bakımından teorik bir temele dayandıramayacağımız kavramlardan
hareketle, yaptığı fiil nedeniyle birçok kişinin ölümüne sebebiyet veren
kişiyi bilinçli taksirden sorumlu tutmak gerekecektir. Dolayısıyla bilinçli
taksiri, taksirin bir türü olarak değil, olası kast kavramı içerisinde
nitelendirmek teorik esaslara daha uygundur.
Dr. F. Umay GENÇ
TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• Salt neticenin “istenmemesi”, bilinçli taksirle olası kastı ayırmak açısından
yeterli değildir (Nitekim, olası kastta da aslında failin neticeyi istemesi
değil, bunu kabullenmesi ya da buna kayıtsız kalması söz konusudur.)

• Taksirle işlenen fiiller kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır.


Diğer taraftan, kabahatler ise kanunda açıkça hüküm bulunmayan
hallerde hem kasten hem de taksirle işlenebilir (Kabahatler Kanunu m. 9).
• Taksirle işlenen suçlara teşebbüs mümkün değildir.
• Taksirle işlenen suçlarda suça iştirak mümkün değildir.

Dr. F. Umay GENÇ


TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• Taksirle işlenen suçlarda yönlendirici irade, ceza hukuku bakımından önem taşıyan (kanuni
tanımda yer alan) bir neticeye yönelik değildir; tipikliğin dışında bir neticeye yöneliktir.
Ancak, fail objektif dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmak suretiyle ceza hukuku
bakımından önem taşıyan ve fakat aslında istemediği bir neticeye (de) yol açmaktadır. Fail,
esasen, riayet ettiği takdirde belirli hukuki değerlerin ihlalinden kaçınabileceği özen
yükümlülüğünü ihlal ettiği için cezalandırılmaktadır. Dolayısıyla, taksirli suçlarda davranış,
kasten işlenen suçlardan farklı olarak hem ontik hem de normatif bir mahiyet arz etmektedir.
ØOntik yönüàbelirli bir amaca yönelik iradi bir fiil (gai hareket)
ØNormatif yönüàBu fiilin icrasıyla bağlantılı olarak öngörülmüş olan dikkat ve özen
yükümlülüğünün ihlali suretiyle belirli neticelerin gerçekleşmesine sebebiyet verilmesi. Yani
dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlali teşkil eden bir durumun oluştuğu tespit edilmeli.

Dr. F. Umay GENÇ


TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• A, akşam eve gelip silahını masaya koyar. Oğlu B silahı kurcalar ve
kendisinin ya da evdeki birinin yaralanmasına ya da ölümüne sebebiyet
verir. – A, burda silahı koyarken hukuku ihlal gayesi ile ateş etmiyor ama
sonrasını düşünmüyor. Ama düşünmesi lazım. 6136 sayılı Kanun silah
sahibi olan kişinin başkalarına zarar vermeyecek şekilde muhafazasını
emreder. Bunun dışında, müşterek tecrübe de bunu öngörür, silahtır
şeytan doldurur deriz. Silahı oraya koyarken gai bir hareket var ve amacı
hukuku ihlal değil. Tehlikeli faaliyette bulunan kişiye yüklenen dikkat ve
özen yükümlülüğünü (kime göre? - silah taşımayan kişiye göre daha
dikkatli davranması lazım) ihlal ediyor. Yani kasti suçlardan farklı olarak
harekete normatif bir değerlendirme ekliyoruz.

Dr. F. Umay GENÇ


TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• Taksirli Suçlarda Tipikliğin Maddi Unsurları;
ØÖzen yükümlülüğüne aykırı davranış (hareket),
ØSuç̧un kanuni tanımında belirtilen neticenin gerçekleşmesi
Øİlliyet bağı ve neticenin objektif isnat edilebilirliği
• Taksirli bir suç söz konusu olduğunda, kişinin dikkat ve özen
yükümlülüğüne aykırılık teşkil eden davranışı ne? – önce bu tespit edilecek.
• Dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun davranış nedir? Failin davranışı
nedir? Bu ikisi uyumlu mu? Uyumluysa, yani dikkat ve özen yükümlülüğüne
aykırılık mevcut değilse diğer değerlendirmelere geçmeye gerek yok.
• Uyumlu değilse, diğer değerlendirmelere geçeriz.

Dr. F. Umay GENÇ


TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• Taksirin esasını kişilere hukuk normları/kuralları ya da ortak (müşterek)
tecrübe ile yüklenen objektif özen yükümlülüğünün ihlali oluşturur. Subjektif
özene aykırılık kusur alanına ait bir değerlendirme konusudur.
• Dikkat ve özen yükümlülüğüne ilişkin kurallar genellikle pozitif hukuk
metinlerinde (kanunlar ve diğer pozitif hukuk metinleri) belirlenir. Ancak,
dikkat ve özen yükümlülüğünün pozitif hukuk metinlerinden kaynaklandığını
söylemekle birlikte, bu yükümlülük çerçevesinde alınması gereken tedbirlerin
neler olduğunun her zaman pozitif hukuk metinleriyle belirlenmesi mümkün
olmayabilir. Bu gibi hallerde bir başkasının sağlığı, hayatı ya da malvarlığı ile
ilgili olarak toplumsal hayatın gerekli kıldığı müşterek hayat tecrübeleri
itibarıyla gözetilmesi gereken dikkat ve özen yükümlülüğüne ilişkin kurallardan
da söz edebiliriz.

Dr. F. Umay GENÇ


TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• Örneğin, karayolu trafiğinde alınması gereken tedbirler Karayolları Trafik Kanunu’nda ve bu
Kanun’a istinaden çıkarılmış yönetmeliklerde belirlenmiştir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği
bakımından iş hukuku mevzuatında; tıbbi müdahaleler bakımından 1219 sayılı Kanun’da ve
diğer tıp mevzuatında yükümlülükler öngörülmüştür.
• Diğer taraftan, toplumun, müşterek tecrübeye dayanarak her ferde ya da belirli meslek veya
sanatlarla meşgul olan kişilere yüklediği dikkat ve özen yükümlülüğü de mevcuttur.
• Örneğin, temizlik amacıyla bahçesindeki çalı ve çırpıyı bir araya toplayarak ateşe veren kişi
bu ateşin bir eve ya da varsa ormana sıçramaması için gerekli tedbirleri almakla yükümlü
olmasına rağmen bu tedbirlerin ne tür tedbirler olduğu pozitif hukuk metinleriyle
belirlenmiş değildir. Bu bağlamda, kişilerin ve malvarlıklarının zarar görmemesi için ne tür
tedbirlerin alınması gerektiği ortak tecrübe kurallarından yola çıkılarak belirlenmektedir.
• Keza evinde elektrik tesisatının tamirine girişecek bir kişinin öncelikle cereyanı kesmesi
gerekliliği, müşterek tecrübeden doğan bir dikkat ve özen yükümlülüğü teşkil eder.
• Dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun şekilde gerçekleştirilecek davranışın ne olduğu ise
yazılı olmayıp her somut olay bağlamında ayrıca değerlendirilir.
Dr. F. Umay GENÇ
TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU

• Taksirle gerçekleştirilen davranışın haksızlık unsurunu oluşturan dikkat ve özen


yükümlülüğünün tayininde objektif esastan hareket edilir. Bir başka deyişle, failin şahsi
kabiliyetleri göz önünde bulundurulmaksızın, bulunduğu sosyal çevredeki makul ve tedbirli
ortalama bir insanın tercih edeceği davranış, göstereceği dikkat ve özen esas alınmaktadır.
Örneğin, bir hekimin tıbbi müdahalede bulunurken tıp mevzuatında belirlenen kurallar
dışında kalan bir hususta özen yükümlülüğü, kendi bulunduğu sosyal çevredeki bulunduğu
sosyal çevredeki makul ve tedbirli ortalama bir hekime göre belirlenmelidir.
• Ortalama bir insan hukuk kuralları ve müşterek tecrübe karşısında nasıl davranırsa özenli
davranmıştır? Bunu belirledikten sonra failin davranışıyla karşılaştırıyoruz. Uyumluysa sorun
yok, ortada bir şanssızlık, bir kaza vardır. Uyumlu değilse, dikkat ve özen yükümlülüğüne
aykırı davranış vardır.
• Ancak, dikkat ve özen yükümlülüğünün tayininde, somut olayda failin sahip olduğu özel bilgi
de göz önünde bulundurulmalıdır.

Dr. F. Umay GENÇ


TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• Hakim, somut olay bağlamında fail bakımından objektif olarak gerekli olan özen
yükümlülüğünün ne olduğunu araştırmalı; daha sonra da failin gerçekleştirdiği
hareket ile emredilen özenli davranışı karşılaştırarak failin hareketinin objektif dikkat
ve özen yükümlülüğüne uygun olup olmadığını belirlemelidir.
• Objektif dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun davranıldığı halde ceza hukuku
bakımından önem taşıyan bir netice meydana gelirse, bu durumda bir “haksızlık”
değil, bir şansızlık söz konusu olur.
• Subjektif özene aykırılık kusur alanına ait bir değerlendirme konusudur. Bir başka
anlatımla, failin kişisel yeteneğine göre özen yükümlülüğü ortalama bir insan gibi
öngörebilecek ve özene uygun davranabilecek durumda olup olmadığı kusur alanına
ait bir değerlendirme konusudur.
• Neticenin öngörülebilirliği ile özen yükümlülüğü birbiriyle bağlantı içindedir. Bir
netice meydana geldiğinde ilk olarak onun öngörülebilir olup olmadığı araştırılmalı,
eğer öngörülebilir ise bu neticenin meydana gelmemesi için ne yapılması gerektiği
sorgulanmalıdır. Dr. F. Umay GENÇ
TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• Objektif dikkat ve özen yükümlülüğünün sınırlandırılması:
ØTeknolojik gelişmelerle bağlantılı olarak kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı
bakımından tehlikeli olabilecek ve fakat toplumsal açıdan gerekli ve faydalı
nitelikte birtakım faaliyetler ortaya çıkmıştır. Örneğin, tıbbi müdahaleler,
endüstriyel faaliyetler, inşaat faaliyetleri ya da karayolu trafiğine çıkılması zorunlu
olarak birtakım tehlikeleri beraberinde getirmektedir. Bu faaliyetlerin yarattığı
tehlikelerin asgariye indirilmesi ve günlük hayatımızda teknolojik imkanlardan
yararlanılabilmesi için birtakım kurallar belirlenmiştir. Ancak bu kurallara riayet
edilmesi kaydıyla kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli
olabilecek bu faaliyetlere müsaade edilmektedir. Zira bu faaliyetlerden
kaynaklanan bazı tehlikelerden azami dikkat ve özen gösterilmesine rağmen
kaçınılamamaktadır. İlgili faaliyet alanına ilişkin kurallara uyulduğu sürece, bu
faaliyetlere bağlı olarak ortaya çıkan ve kaçınılamayan tehlikeler “izin verilen risk”
olarak adlandırılır. (Genel kabul gören görüşe göre, izin verilen risk alanında ortaya
çıkan neticeler faile objektif olarak isnat edilemez.)
Dr. F. Umay GENÇ
TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
ØBirden çok kişinin katılımıyla gerçekleştirilen ve bu kişilerin her birinin, bir
diğerinin kendisine yüklenen dikkat ve özen yükümlülüğüne dair yükümlülüklere
uyacağına güvenerek hareket ettiği faaliyetler söz konusu olabilir. Örneğin, trafikte
ya da ameliyat niteliğindeki bazı tıbbi müdahalelerde böyle bir durum söz
konusudur. Bu gibi hallerde, her bir kişi, kendisine yüklenen dikkat ve özen
yükümlülüğüne uygun davranmak zorunda olup bir diğerinin kendisine yüklenen
dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal edebileceği ihtimalini gözeterek hareketlerini
ayarlamak zorunda değildir. Örneğin, trafikte kendisine yeşil ışık yanan kişi,
kendisine kırmızı ışık yanan kişinin duracağına güvenmekte haklı olup onun
kendisine yüklenen dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal edebileceği ihtimalini
gözeterek hareket etmek zorunda değildir. Bu gibi hallerde “güven prensibi”nden
söz edilir.
Ancak, kişilerden birisi, gruptaki bir diğer kişinin hareketlerini kontrol edip önlemek
yükümlülüğü altındaysa ya da bir diğerinin davranışının tehlikeliliğini fark ederse bu
haller istisnadır.
Dr. F. Umay GENÇ
TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
v Taksirle işlenen suçlar ve netice
m. 22:
“(2)Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun
kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.
(3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde
bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar
artırılır.”
• Sırf hareket suçu olarak düzenlenmiş olan taksirli suçlar da mevcut olabilir. Örneğin,
TCK m. 171.

Dr. F. Umay GENÇ


TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
vTaksirli suçlarda objektif isnadiyet, yani neticenin failin fiilinin eseri olarak kabul edilip
edilemeyeceği:
ØNeticenin objektif olarak öngörülebilirliği: Failin bulunduğu sosyal çevredeki ortalama
yetenekteki bir insanın, suçun kanuni tarifindeki neticeyi, bütün ayrıntılarıyla olmasa da genel
hatları itibarıyla, öngörüp öngöremeyeceği.
Eğer bu şekilde öngörülebilir bir netice yoksa, neticenin faile objektif olarak isnat edilebilmesi
mümkün değildir. Öngörülebilirlik mevcutsa, failin öngörülebilir bu neticenin gerçekleşmemesi
için gerekli tedbirleri yeterince alıp almadığı incelenir. Örneğin, A, evdeki masanın üzerine dolu
bir tabanca bırakır. A’nın oğlu B ya da evdeki bir başka kişi bu tabanca ile oynarken kendisini ya
da bir başkasını yaralar.
• Dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun davranılsaydı da netice gerçekleşecekti şeklinde bir
varsayımla sorumluluktan kurtulunması mümkün değildir (tartışmalı). Ülkemizde gerçekleşen
depremlerde yıkılan binalarla ilgili olarak ceza sorumluluğunun tayini bakımından bazı bilirkişi
raporlarında aksi yönde görüş ileri sürülmüştür.

Dr. F. Umay GENÇ


TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• Taksirli Suçlarda Kusur
• Kasti suçlarda olduğu gibi taksirli suçlarda da, işlediği haksızlıktan
dolayı kınanabilmesi halinde cezalandırılacaktır.
• Taksirli suçlarda da kusur yargısının oluşması bakımından aranan
ilk unsur, failin yaşı ve aklî sağlığına bağlı olan kusur yeteneğidir.
• Taksirli suçlarda kusur isnadı, failin kişisel kabiliyetine göre,
objektif olarak mevcut olan özen yükümlülüğünü müşahede
edebilecek ve yerine getirebilecek durumda olmasına bağlıdır
(kusurun unsuru olarak kişisel yapabilirlik).

Dr. F. Umay GENÇ


TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• Her yükümlülük gibi, dikkat ve özen yükümlülüğünün de yerine
getirilme imkânının bulunması gerekir (kusurun unsuru olarak
özene uygun hareketin beklenebilirliği). Böyle bir imkân yoksa o
yükümlülüğün yerine getirilmesi de istenemez. Böyle bir imkânın
bulunup bulunmadığının belirlenmesinde failin şahsi niteliklerinin
göz önünde tutulması gerekir.
• Taksirli suçlarda kusur, ayrıca, kasten işlenen suçlarda olduğu gibi,
hukuka aykırılık bilincini ve yasak hatasından kaçınılabilirliği de
gerektirir.

Dr. F. Umay GENÇ


TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• TCK’nın 22. maddesinin 4. fıkrasında, “Taksirle işlenen suçtan
dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir”
denilmektedir.
• Maddenin gerekçesinde de kusurluluğun normatif bir
değerlendirmeyle ancak hâkim tarafından belirleneceği, bu
konuda bilirkişi incelemesi yaptırılamayacağı yerinde olarak
ifade edilmiştir. Bu değerlendirmeler neticesinde failin kusurlu
bulunması halinde, kusurunun ağırlığı ve diğer sebepler de göz
önünde bulundurularak suçun kanunda belirtilen cezasının alt ve
üst sınırı arasında bir cezaya hükmedilecektir.

Dr. F. Umay GENÇ


TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• Taksirli Hareketlerin Birleşmesi
• TCK’nın 22/5. maddesine göre; “Birden fazla kişinin taksirle işlediği
suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin
cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir”.
• Birden çok kişinin karşılıklı olarak suçun kanunda tanımlanan
neticesine taksirle sebebiyet vermeleri halinde, her bir kişinin
sorumluluğu kendi kusuru göz önünde bulundurulmak suretiyle fiilin
tamamı bakımından belirlenecek ve bu belirleme yapılırken diğer
kişilerin kusurlu olup olmadığı hususu dikkate alınmayacaktır. Bu
konuda şu üç ihtimal söz konusu olabilir.

Dr. F. Umay GENÇ


TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• İlk olarak bir kimsenin gerçekleştirdiği taksirli davranış bir başkasının
kasten işlediği suça katkı oluşturabilir.
• Örneğin; bir katilin, suç işlemede kullanacağı zehri elde etmek için
eczacının özensizliğinden yararlanması halinde, eczacının taksiri ile
mağdurun ölümü arasında nedensellik bağının varlığı konusunda
şüphe yoktur ve kasten işlenen fiilin nedensellik bağını kesmesi de
söz konusu değildir. Burada kasten işlenen fiilin objektif isnadiyetinde
de sorun yoktur ve dolayısıyla mesele taksirle hareket eden failin
özen yükümlülüğünün belirlenmesiyle çözülebilecektir.

Dr. F. Umay GENÇ


TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• İkinci ihtimal, failin gerçekleştirdiği taksirli davranışa bir
başkasının taksirli davranışının eklenmesidir.
• Örneğin anayol üzerinde bulunan bir binanın yıktırılması işini
üzerine alan müteahhit, yıkma işine başlarken, yoldan geçenlerin
zarara uğramaları ihtimaline karşı binanın yol üzerindeki
cephesine tahta perde kurması gerekirken bunu yapmamıştır.
Ayrıca yıkım işinde çalışan iki işçi de yolda kimsenin bulunup
bulunmadığına dikkat etmeksizin binadan sökülen büyük bir
kalası sokağa atmışlardır. Sonuçta yoldan geçen bir kişi ölmüş
veya yaralanmıştır.

Dr. F. Umay GENÇ


TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• Son bir ihtimal olarak, failin gerçekleştirdiği taksirli harekete
mağdurun taksirli hareketinin eklenmiş olmasıdır. Burada asıl
ihtimal hem failin, hem de mağdurun taksirli hareketlerinin
neticenin gerçekleşmesine sebebiyet vermiş olmasıdır.
• Bu durumda failin taksirden dolayı sorumluluğu ortadan kalkmaz,
yani taksirler arasında takas yapılamaz.
• Örneğin, fail otomobiliyle azami hız sınırının üzerinde
seyretmektedir. Fakat bu sırada gerekli dikkat ve özeni
göstermeden karşı kaldırıma geçmek isteyen yayaya çarparak
ölümüne veya yaralanmasına neden olmuştur.

Dr. F. Umay GENÇ


TİPİKLİĞİN MANEVİ UNSURU
• Taksirle İşlenen Suçlarda Şahsi Cezasızlık Sebebi ve Cezada İndirim
Yapılmasını Gerektiren Şahsi Sebep
TCK’nın 22/son maddesine göre, taksirli hareket sonucu neden olunan
netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir
cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol
açmışsa ceza verilmeyecektir. Bilinçli taksirle neticeye neden olunmuşsa,
verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilecektir.
• Bu fıkranın uygulanabilmesi için aranan en önemli koşul, taksirli fiilden
dolayı münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu itibariyle zararlı bir
neticenin meydana gelmiş bulunmasıdır. Bu neticenin ayrıca fail hakkında
artık cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına
yol açmış olması da gerekir.

Dr. F. Umay GENÇ

You might also like