You are on page 1of 84

CEZA HUKUKU ÖZEL

HÜKÜMLER

Dr. F. Umay GENÇ


v İkinci Kısım: Kişilere karşı suçlar
ü Birinci Bölüm: Hayata Karşı Suçlar (TCK m. 81-85)
ü İkinci Bölüm: Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar (TCK m. 86-93)
ü Üçüncü Bölüm: İşkence ve Eziyet (TCK m. 94-96)
ü Dördüncü Bölüm: Koruma, Gözetim, Yardım veya Bildirim
Yükümlülüğünün İhlali (TCK m. 97-98)
ü Beşinci Bölüm: Çocuk Düşürtme, Düşürme veya Kısırlaştırma (TCK m.
99-101)
ü Altıncı Bölüm: Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar (TCK m. 102-105)
ü Yedinci Bölüm: Hürriyete Karşı Suçlar (TCK m. 106-125)
ü Sekizinci Bölüm: Şerefe Karşı Suçlar (TCK m. 125-131)
ü Dokuzuncu Bölüm: Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar
(TCK m. 132-140)
ü Onuncu Bölüm: Malvarlığına Karşı Suçlar (TCK m. 141-169)
Dr. F. Umay GENÇ
v Kasten öldürme
• TCK m. 81: “Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.”
• TCK m. 82:
“(1) Kasten öldürme suçunun;
a) Tasarlayarak,
b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek,
c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah
kullanmak suretiyle,
d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş, boşandığı eş veya kardeşe karşı,
e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f) Gebe olduğu bilinen kadına karşı,
g) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da
yakalanmamak amacıyla,
i)Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle,
j) Kan gütme saikiyle,
k) Töre saikiyle,
İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.”
Dr. F. Umay GENÇ
v Kasten öldürme
• TCK m. 83:
“(1) Kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla meydana
gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulabilmesi için, bu neticenin oluşumuna sebebiyet
veren yükümlülük ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması gerekir.
(2) İhmali ve icrai davranışın eşdeğer kabul edilebilmesi için, kişinin;
a) Belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda kanuni düzenlemelerden veya sözleşmeden
kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması,
b) Önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının hayatı ile ilgili olarak tehlikeli bir durum
oluşturması,
Gerekir.
(3) Belli bir yükümlülüğün ihmali ile ölüme neden olan kişi hakkında, temel ceza olarak,
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar, müebbet hapis
cezası yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar, diğer hallerde ise on yıldan onbeş yıla kadar
hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, cezada indirim de yapılmayabilir.”

Dr. F. Umay GENÇ


• Suçla korunan hukuki değer: Yaşama hakkı
• Tipikliğin Maddi Unsurları
Ø Fail:
o İcrai davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 81)
ü Bu suç fail bakımından bir özellik gösterir mi?
ü Fail ile mağdur arasında belirli derecede akrabalık ilişkisinin varlığı
(m. 82/1-d)
ü Kişinin intihar etmesi halinde?
ü Mağdurun talebi üzerine öldürülmesi halinde?
o İhmali davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 83)
ü Bu suç fail bakımından bir özellik gösterir mi?
Dr. F. Umay GENÇ
Ø Mağdur:
o İcrai davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 81)
ü Mağdur kimdir?
ü Ölenin yakınları?
ü Mağdurun kamu görevlisi olması (m. 82/1-g)
ü Mağdurun Cumhurbaşkanı olması? (m. 310)
ü Cenin?
o İhmali davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 83)
ü Mağdur kimdir?
ü Ölenin yakınları?
Dr. F. Umay GENÇ
Ø Konu:
o İcrai ya da ihmali davranışla işlenen kasten öldürme
suçu (TCK m. 81, TCK m. 83)
ü İnsan hayatı ne zaman başlar ve ne zaman sona
erer?
ü Cesede yönelik fiiller?
ü Bir kişinin kendi hayatını sona erdirmesi halinde?

Dr. F. Umay GENÇ


Ø Fiil:
o İcrai davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 81)
ü İcrai veya ihmali davranışla gerçekleştirilme?
ü Fiil bakımından nasıl bir suç?
ü Fiilin elverişsizliği (elverişsiz teşebbüs)
ü Mağdurun ölümüne neden olabilecek bir fiilin sonucunu
gidermesinin kasten engellenmesi?
o İhmali davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 83)
ü İcrai veya ihmali davranışla gerçekleştirilme?
ü Fiil bakımından nasıl bir suç?

Dr. F. Umay GENÇ


Ø Fiil:
o İhmali davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 83)
ü İcrai davranışın ihmali davranışa eş değerliğinden ne
anlaşılacak?
§ Belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda kanuni
düzenlemelerden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması,
§ Belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda sözleşmeden
kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması,
§ Önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının hayatı ile ilgili
olarak tehlikeli bir durum oluşturması.

Dr. F. Umay GENÇ


Ø Bu suçlarda (TCK m. 81, TCK m. 83) netice unsuru var mıdır?
o İcrai davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 81)
ü Netice gerçekleşmezse failin cezai sorumluluğu?
ü Failin kastının yaralamaya yönelik olmasına rağmen
mağdurun ölmesi?
o İhmali davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 83)
ü Netice gerçekleşmezse failin cezai sorumluluğu?

Dr. F. Umay GENÇ


Ø Nedensellik bağı ve objektif isnadiyet
o İcrai davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 81)
ü Nedensellik bağı à Hareket ile netice arasındaki neden sonuç ilişkisi.
ü Nedensellik bağı, suç tanımında neticeye yer verilen suçlarda
bulunabilir. Dolayısıyla, sırf hareket suçlarında, maddi unsurlar
arasında netice ve nedensellik bağı yer almamaktadır.
ü Fiil ile netice arasında nedensellik bağının varlığı failin sorumluluğu
için yeterli değildir; ayrıca, neticenin faile objektif olarak isnat
edilebilir olması, failin fiilinin eseri olması gerekir.
o İhmali davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 83)
ü Görünüşte ihmali suçlarda doğal bir olgu olan nedensellik bağından
söz edilemez ve fakat failin sorumluluğu için neticenin faile objektif
olarak isnat edilebilir olması, failin fiilinin eseri olması gerekir.
Dr. F. Umay GENÇ
Nedensellik Bağı ve Objektif İsnadiyet

• Nedensellik ilişkisini belirlemek üzere çeşitli teoriler ileri


sürülmüştür. Bu teorilerin çeşitli ders kitaplarında
açıklanmaya değer görülenlerinden bazıları şunlardır:
ØŞart teorisi (doğal nedensellik teorisi veya şartların eşitliği teorisi /
conditio sine qua non)
ØUygun sebep teorisi (uygunluk teorisi veya uygun nedensellik
anlayışı ya da kuralcı nedensellik teorisi)
ØObjektif isnadiyet teorisi

Dr. F. Umay GENÇ


Nedensellik Bağı ve Objektif İsnadiyet
vŞart teorisi (doğal nedensellik teorisi veya şartların eşitliği teorisi /
conditio sine qua non):
üDoktrinde ağırlıklı şekilde taraftar bulmaktadır.
üNedensellik bağını tamamen doğal bir olgu olarak kabul eder.
üBir sonucu meydana getirmek için gerekli ve yeterli olan şartların
bütününü o sonucun nedeni olarak kabul eder. Bir başka anlatımla,
bir netice birden çok şartın bir araya gelmesiyle gerçekleşmişse, bu
şartların her birini neticenin gerçekleşmesi için eşit değerde ve
zorunlu kabul eder.
üSonuç olarak bahsi geçen şartların herhangi birisini gerçekleştiren
kişinin hareketi ile meydana gelen netice arasında nedensellik
bağının varlığını kabul eder.
Dr. F. Umay GENÇ
Nedensellik Bağı ve Objektif İsnadiyet
üYapılan davranış zihnen ortadan kaldırıldığında sonuç
gerçekleşmeyecekse, o davranış ile netice arasında nedensellik bağının
mevcudiyetini kabul eder.
üÖrneğin; avcılar lokalinde, bir avcının duvara astığı tüfeği bir başka avcı
alarak kavga ettiği kişiyi bu tüfekle yaralarsa, ilk avcının tüfeği duvara
asması ile yaralama neticesi arasında nedensellik bağı mevcuttur. Ayrıca,
bu tüfeği üreten ve satan kişilerin davranışları da sonucun nedenidir.
Keza, alkol almış bir sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun
karşı şeridine geçmesi ve karşı şeritten gelen bir araçla çarpışması ve bu
araç sahibinin yaralanmasına yol açması halinde, alkol almış sürücünün
alkol almış olması ile meydana gelen netice arasında nedensellik bağı
mevcuttur. Ayrıca, karşı şeritten gelen araç sürücüsü de o sırada oradan
geçmeseydi ve hatta araçların yapımcıları da bu araçları üretmiş
olmasalardı böyle bir netice meydana gelmeyecekti.
Dr. F. Umay GENÇ
Nedensellik Bağı ve Objektif İsnadiyet
üBu teoriye göre, ancak hareketten tamamen bağımsız bir nedensellik
akışının neticeye sebebiyet vermesi halinde bu hareket ile netice
arasındaki nedensellik ilişkisinin kurulamaması söz konusu olabilir. Bir
başka deyişle, ancak kendisinden tamamen bağımsız bir nedenler serisi
ortaya çıkarsa, bir hareketin nedensellik değerini kaybetmesi mümkün
olabilir.
üBu durumda, hareket yapılmasaydı da neticenin meydana geleceğinden
bahsedilir.
üÖrneğin; A, B’nin yemeğine zehir koyar ve fakat B, bu yemeği yediği
halde, henüz zehir herhangi bir etki etmeden önce C’nin kendisine ateş
açması sonucunda ölür. C, hareketi ile yeni bir nedensellik akışı
başlatmıştır ve C’nin hareketine öne geçen sebep denir. Bu durumda,
A’nın, B’yi kasten öldürmeye teşebbüsten dolayı sorumlu tutulması
mümkündür.
Dr. F. Umay GENÇ
Nedensellik Bağı ve Objektif İsnadiyet

üBir başka örnekte, bir kişi bir kayıkçıyı öldürecek derecede yaralar.
Kayıkçı, henüz yaranın etkisi ile ölmeden önce ani bir fırtınanın
çıkması sonucunda kayığının devrilmesi nedeniyle ölür. Bu
durumda, kayıkçı yaralanmasaydı bile ölecek olduğu için, ölüm
neticesi ile yaralama fiili arasında nedensellik bağı yoktur.
üDiğer taraftan, yukarıdaki örneğe benzer şekilde, bir kişi bir
kayıkçıyı öldürecek derecede yaralar ve kayıkçı, bu yaranın
etkisiyle yelkeni iyi yönetemediği için kayığın batması sonucunda
ölürse, ölüm neticesi ile yaralama fiili arasında nedensellik bağı
mevcuttur.

Dr. F. Umay GENÇ


Nedensellik Bağı ve Objektif İsnadiyet
ü Neticenin faille bağlantılı ve fakat başka bir nedenle meydana geldiği
hallerde ise atipik nedensel gelişmelerden söz edilir. Bu gibi hallerde,
failin hareketinden tamamen bağımsız bir nedensellik akışının neticeye
sebebiyet vermesi söz konusu değildir. Failin hareketi netice
bakımından olmazsa olmazdır.
üA, B’yi öldürmek kastıyla döver ve ormanda baygın halde bırakarak
oradan ayrılır. B ormanda baygın vaziyetteyken yıldırım düşer ve B,
yıldırım çarpması sonucunda ölür. B, dövülmemiş olsaydı, ormanda
baygın vaziyette kalmayacaktı ve B’yi yıldırım çarpmayacaktı
diyebiliyorsak, A’nın hareketi ile ölüm neticesi arasında nedensellik
bağı mevcuttur.
üA, B’yi öldürmek kastıyla yaralasa ve B ambulansla hastaneye
götürülürken ambulansın kaza yapması veya hastanede yanlış tedavi
sonucunda ölse, A’nın hareketi ile ölüm neticesi arasında nedensellik
bağı mevcuttur.
Dr. F. Umay GENÇ
Nedensellik Bağı ve Objektif İsnadiyet

ü Bu teori, sorumluluk alanını katlanılamaz derecede


genişletmektedir. Ayrıca, bu formül, bazı durumlarda tatmin edici
sonuçlar da doğurmamaktadır.
üÖrneğin, “alternatif nedensellik” adı verilen, birbirinden bağımsız
ve tek başına neticeyi meydana getirmeye elverişli birden çok
hareketin aynı anda bulunduğu ve neticeye sebebiyet verdiği
hallerde her bir hareket ile netice arasında nedensellik bağı
mevcuttur. Bu durumda, bu hareketlerin hiçbirisi netice
bakımından olmazsa olmaz durumda değildir.

Dr. F. Umay GENÇ


Nedensellik Bağı ve Objektif İsnadiyet
ü Örneğin; A ve B, birbirlerinden bağımsız olarak C’yi öldürmek isterler
ve C’ye ölüm neticesini doğurmaya elverişli miktarda zehir verirler. C
de bunun sonucunda ölür. Bu durumda hem A’nın hem de B’nin
hareketi ile C’nin ölümü arasında nedensellik bağı mevcuttur. Fakat,
burada olmazsa olmaz şart formülünü uygulayamıyoruz; dolayısıyla,
hareketlerden birisi ile netice arasında nedensellik bağı
kurulamayacaktır. Ancak, bir başka örnekte ise A ve B, birbirlerinden
bağımsız olarak C’yi öldürmek isterler ve C’ye ölüm neticesini
doğurmaya elverişli olmayan miktarda zehir verirler. C, bu iki zehrin
birleşmesi bunun sonucunda ölür (kümülatif nedensellik). Bu örnekte
ise hem A’nın hem de B’nin hareketi ile C’nin ölümü arasında
nedensellik bağı mevcuttur.
üBu gibi olaylar bakımından şart teorisi yeni bir formül kullanmaya
başlamış ve alternatif ve fakat kümülatif olmayan birden çok şarttan
birisinin yokluğu varsayıldığında dahi netice meydana gelecek idiyse,
her koşulun netice bakımından nedensel olduğunu kabul etmiştir.
Dr. F. Umay GENÇ
Nedensellik Bağı ve Objektif İsnadiyet

üNot: Şart teorisine göre varsayımsal nedensellik önemli değildir.


Bir başka deyişle, başka bir sebebin kısa bir süre sonra aynı
neticeyi meydana getireceği durumlarda, varsayıma dayalı olarak
nedensellik bağının kesildiği kabul edilemez. Örneğin, A, B’ye
öldürücü dozda zehir verir ve B, bunun neticesinde ölür. Oysaki B,
bu zehir olmasaydı da bir süre sonra kalp krizinden ölecektir. Bu
örnekte, bu varsayımın bir önemi yoktur; A’nın hareketi ile B’nin
ölümü arasında nedensellik bağı mevcuttur.

Dr. F. Umay GENÇ


Nedensellik Bağı ve Objektif İsnadiyet

vObjektif isnadiyet teorisi


üŞart (Doğal nedensellik) teorisi, sorumluluk alanını çok genişlettiği için bu
teorinin sınırlandırılması için ileri sürülen teorilerdendir.
üHareket ile netice arasındaki nedensellik bağının varlığı konusunda şart teorisini
esas alır. Ancak, meydana gelen neticenin failin eseri olarak kabul edilip
edilemeyeceğini hukuki bir değerlendirmeyle araştırır. Böylece, nedensellik
bağını hukuki bir değerlendirmeye tabi tutarak netice bakımından nedensel
değere sahip olan her hareketin eşit değerde olmadığı ve bazı hareketlerin faile
yüklenemeyeceği sonucuna ulaşır.
üDolayısıyla, neticenin faile, onun bir eseri olarak yüklenebildiği hallerde
nedensellik bağının varlığından bahsedilir (objektif isnadiyet teorisi). Neticenin,
failin fiilinin eseri olmadığı hallerde faile yüklenmesi yerinde değildir.
Dr. F. Umay GENÇ
Nedensellik Bağı ve Objektif İsnadiyet

üHangi hallerde neticenin failin bir eseri olarak ona yüklenebileceği


bakımından şu hususlar üzerinde durulmaktadır:
ØNetice, failin gerçekleştirdiği hareketin veya yarattığı tehlikenin
sonucu olarak ortaya çıkmış olmalıdır (hareket ile netice arasında
nedensellik bağı bulunmalıdır).
ØFail olayın gelişimine hakim/egemen olabilmelidir.
ØNetice, her türlü hayat tecrübesinin dışında kalan atipik bir nitelik
arz etmemelidir.
ØNetice, normun koruma alanı dışında kalmamalıdır.

Dr. F. Umay GENÇ


Nedensellik Bağı ve Objektif İsnadiyet

üBu bağlamda “izin verilen risk” kavramına da değinmek gerekir. Zira, failin
fiilinin, suçun konusu üzerinde, izin verilen riskin dışında bir tehlike
yaratmamış olması gerekir. Eğer izin verilen riskin dışında bir tehlike
yaratılmışsa, objektif isnadiyetin varlığı kabul edilmelidir.
ü“İzin verilen risk”, hukuken izin verilen tehlike yaratma alanıdır. Toplumsal
gelişmenin sağlanabilmesi için, tehlikeli nitelikteki bazı faaliyetlerin
yapılmasına ve böylece daha az önemli olan hukuki değerlerin ihlal edilmesi
tehlikesinin göze alınmasına hukuken müsaade edilmektedir. Müsaade edilen
bu alanlara izin verilen risk alanı denir.
üÖrneğin, kara trafiğine katılmak risk içerdiği halde mevcut yasal
düzenlemelerle bunlara izin verilmekte ve izin verilen risk alanı içerisinde
hareket eden kişi sorumlu tutulmamaktadır.
Dr. F. Umay GENÇ
Nedensellik Bağı ve Objektif İsnadiyet
üÖrneğin, A, B’yi öldürmek üzere ateş eder ve B yaralanır. Hastaneye kaldırılan
B, hastanede yangın çıkması sonucunda ölür. Bu olayda, A’nın fiili ile B’nin
ölümü arasında nedensellik bağı mevcuttur. Ancak, bu netice, A’ya objektif
olarak isnat edilemez.
Zira A, olayın gelişimine hakim/egemen değildir. Ölüm sonucu, rastlantı
sonucunda failin hareketiyle birleşen başka bir sebepten kaynaklanmıştır. Bir
başka deyişle, olayın gelişimi itibarıyla netice atipik bir nitelik arz etmektedir.

Dr. F. Umay GENÇ


Nedensellik Bağı ve Objektif İsnadiyet

• Örneğin; A ve B, birbirlerinden bağımsız olarak C’yi öldürmek isterler


ve her ikisi de C’ye ölüm neticesini doğurmaya elverişli olmayan
miktarda zehir verirler. C, bu iki zehrin birleşmesi bunun sonucunda
ölür (kümülatif nedensellik). Bu örnekte ise hem A’nın hem de B’nin
hareketi ile C’nin ölümü arasında nedensellik bağı mevcuttur. Ancak, A
ve B iştirak halinde hareket etmemektedir. İki kişinin birbirinden
habersiz şekilde, aynı anda bir kişiye zehir vermeleri ve bu zehirlerin
bir araya geldiğinde öldürücü doza ulaşması genel hayat tecrübelerine
göre atipik bir nitelik arz etmektedir. Dolayısıyla, ölüm neticesi A ve
B’ye objektif olarak isnat edilemez.

Dr. F. Umay GENÇ


Nedensellik Bağı ve Objektif İsnadiyet

ØA, B’yi öldürmek kastıyla yaralasa ve B ambulansla hastaneye


götürülürken ambulansın kaza yapması veya hastanede yanlış
tedavi sonucunda ölse, A’nın hareketi ile ölüm neticesi arasında
nedensellik bağı mevcuttur. Ancak, meydana gelen netice göz
önüne alındığında A, olayın gelişimine egemen değildir ve netice,
genel hayat tecrübesinin dışında kalan atipik bir nitelik arz
etmektedir. Dolayısıyla, ölüm neticesi A’ya objektif olarak isnat
edilemez. A, sadece kasten öldürmeye teşebbüsten dolayı
cezalandırılabilir.
Dr. F. Umay GENÇ
Nedensellik Bağı ve Objektif İsnadiyet

• Sonuç olarak;
o Objektif isnadiyet, hareket ile netice arasındaki bağın varlığı tespitte şart teorisinin
ilkelerinin benimsenmesini ve fakat neticeye sebebiyet veren her hareket eşit
değerde olmadığından doğal anlamda nedenselliğin hukuki bir değerlendirmeyle
tamamlanmasını esas alır.
o Ceza hukuku bakımından sadece sebep-sonuç ilişkisi yeterli değildir. Ayrıca, bir
neticenin; faile, insan olma özelliğinden kaynaklanan kabiliyet durumuna göre, kendi
eseri olarak yüklenip yüklenemeyeceği de önemlidir.
o Bir başka anlatımla, hareket ile netice arasında nedensellik bağı mevcut olsa bile eğer
netice faile objektif olarak isnat edilemiyorsa failin sorumlu tutulması mümkün
değildir.

Dr. F. Umay GENÇ


Nedensellik Bağı ve Objektif İsnadiyet
vUygun sebep teorisi (uygunluk teorisi veya uygun nedensellik anlayışı
ya da kuralcı nedensellik teorisi)
üDoktrinde taraftar bulan ve bazı mahkeme içtihatlarında da
savunulan bir teoridir.
üNedensellik bağını hukuki bir fenomen olarak kabul eder.
üBir sonucu meydana getiren şartlardan yalnızca o neticeyi
meydana getirmeye uygun ve elverişli olanları o sonucun nedeni
olarak kabul eder.
üBir hareketin bir neticeyi meydana getirmeye uygun ve elverişli
olup olmadığı ise ortak tecrübe kurallarına ve hayatın olağan
akışına göre tespit edilir. Ancak, bu değerlendirmeyi kim tarafından,
kime göre ve ex ante yahut ex post şekilde yapılıp yapılmayacağı
tartışmalıdır.
Dr. F. Umay GENÇ
Nedensellik Bağı ve Objektif İsnadiyet
üÖrneğin, bir restoranda garson A, dikkatsizlik ederek müşteri B’nin
üzerine yemek dökülmesine yol açar. B, bu nedenle uçağını
kaçırarak bir sonraki uçağa biner. Ancak, bir sonraki uçak düşer ve B
ölür. Böyle bir netice, olayların büyük çoğunluğu bakımından
muhtemel değildir; olağandışı ve atipiktir. Bu nedenle A’nın fiili ile
B’nin ölümü arasında nedensellik bağı yoktur.
üBu anlayış, cezai sorumluluğu aşırı derecede daraltmaktadır.
üÖrneğin, bir hemofili hastasını bu durumu bilerek öldürmek
amacıyla yaralayan kişinin fiili, olayların büyük çoğunluğu
bakımından ölüm neticesi atipik olduğu için nedensel kabul
edilmeyebilecektir.
Dr. F. Umay GENÇ
Nedensellik Bağı ve Objektif İsnadiyet
üUygun sebep teorisini esas alan karma sebep teorisine göre; bir
neticeyi meydana getirmeye uygun ve elverişli olup olmadığı, ortak
tecrübe kurallarına ve hayatın olağan akışına göre tespit edilir. Bu
belirlemede, hükmü verecek kişi tarafından, genellikle kendi bilgisi
ve hayat tecrübeleri esas alınarak bir karar verilir. Ancak, somut
olay açısından failin durumu göz önüne alınarak ayrıca bir
araştırmanın yapılması da daha sağlıklı sonuçların ortaya çıkması
bakımından gereklidir.
üBu bağlamda ilk olarak objektif bir değerlendirme yapılır. Olayın
gerçekleştiği somut koşullar, üçüncü kişilerin bilgi ve tecrübesi
çerçevesinde irdelenerek hareketin söz konusu neticeyi meydana
getirmek bakımından uygun olup olmadığı değerlendirilir.
Dr. F. Umay GENÇ
Nedensellik Bağı ve Objektif İsnadiyet
üİkinci olarak ise subjektif bir değerlendirme yapılır. Fail göz önüne
alınarak, somut olaydaki neticeyi tahmin edebilmesi bakımından kişisel
bilgi ve tecrübesi araştırılır.
üEğer objektif ve subjektif değerlendirmeler birbiriyle uyumluysa, hem
nedensellik bağının hem de kusurluluğun bulunduğu sonucuna ulaşılır.
üEğer objektif ve subjektif değerlendirmeler birbiriyle uyumlu değilse,
failin objektif olarak öngörülmeyen neticeyi öngörmüş ve bunun
sonucunda neticenin gerçekleşmiş olduğu kabul edilebiliyorsa,
nedensellik bağının varlığı kabul edilir. Aksine, fail objektif olarak
öngörülebilir neticeyi öngörmemiş ve bunun sonucunda neticenin
gerçekleşmiş olduğu kabul edilebiliyorsa, failin bu neticeyi öngörmesinin
kendisinden beklenebilir olup olmadığı araştırılır. Eğer, beklenebilir
değilse, nedensellik bağının var olmadığı kabul edilir.
Dr. F. Umay GENÇ
Nedensellik Bağı ve Objektif İsnadiyet

• Yargıtay’ın özellikle 765 sayılı TCK döneminde verdiği kararlarda


uygun sebep teorisini benimsediği söylenebilir. Belirtilmelidir ki, 765
sayılı TCK döneminde objektif sorumluluk esasının benimsenmesi de
bundan etkili olmuştur. Ancak, yine 765 sayılı TCK döneminde
olmakla birlikte şart teorisini benimsediği daha eski tarihli kararları
da mevcuttur.
• Öğretide ise hangi teorinin benimsenmesi gerektiği hususunda farklı
görüşler mevcuttur.
• Derslerimizde yapılan açıklamalarda şart teorisi ve bunu sınırlayan
objektif isnadiyet teorisi esas alınmaktadır.
Dr. F. Umay GENÇ
Ø Nitelikli unsurlar (TCK m. 82)
Olayda bir ya da birden fazla nitelikli unsur gerçekleşmiş
olabilir; cezalandırma açısından kaç tane nitelikli unsurun
gerçekleştiğinin bir önemi yoktur.
§ TCK m. 82’deki nitelikli unsurlar icrai davranışla
işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 81)
bakımından geçerlidir.
§ Bu nitelikli unsurlar ihmali davranışla işlenen
kasten öldürme suçu (TCK m. 83) bakımından da
geçerli midir?
Dr. F. Umay GENÇ
ü Suçun tasarlayarak işlenmesi
o Failin öldürme fiilini önceden düşünmesi, nasıl
işleyeceğini zihninde canlandırması.
o Doğrudan kast, olası kast?
o Soğukkanlılık v. Planlama teorileri
o YCGK., E. 2013/838 K. 2014/438 T. 21.10.2014
o Tasarlama ile haksız tahrik bir arada bulunabilir mi?

Dr. F. Umay GENÇ


o Şahısta hata halinde bu nitelikli unsurdan dolayı ceza
ağırlaştırılacak mıdır?
Yargıtay’a göre, hata ve sapma hallerinde bu nitelikli halin
uygulanması mümkün değildir.
Tasarlama halinde nitelikli unsurun tamamen fiile ilişkin ve
mağdurun şahsından bağımsız olduğunu söylemek mümkün
değildir.
ü Suçun canavarca hisle veya eziyet çektirerek işlenmesi
o Seçimlik hareketler
o Canavarca his, failin subjektif durumuna ilişkin iken eziyet
çektirme fiile ilişkindir.
Dr. F. Umay GENÇ
o Acıma, merhamet duygusu olmaksızın, vahşice ve mağdura fiziksel ya da
ruhsal yönden acı yaşatarak öldürme à canavarca hisle
Anüse şişe sokulması, vücut parçalarının kesilip koparılması, çok sayıda bıçak
darbesi kullanılması, satanist inançlar doğrultusunda, sırf öldürmek için
öldürmek, mağdurun ölüm korkusunu görmek ya da başkalarına göstermek
için öldürmek, ölümü meydana getirmek için gerekli olmayan vahşice
davranışlarda bulunarak, sadist duygularla öldürmek…
o Mağdura fiziki yönden acı ve ıstırap vermek maksadını güden; onun
hemen değil, acı çekerek ve yavaş yavaş ölmesine yönelik hareketlerle
öldürme à eziyet çektirerek
Mağdurun ölmeden önce hissetmesi kaydıyla ve öldürülmesi amacına
yönelik olarak; cinsel organlarına elektrik vermek, tırnaklarını ve dişlerini
sökmek, saçlarını yolmak; uzuvlarını kesmek, koparmak ya da oymak,
kemiklerini kırmak.
Dr. F. Umay GENÇ
o İşkence sonucunda fail ölürse – m. 95/4, m. 81, m. 21, m. 44.
ü Suçun yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da
nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle işlenmesi
o Seçimlik hareketler
o Gerçekleştirilen hareketler genel bir tehlike yaratıyor.
o TCK m. 170 vd.’daki tehlike suçları ile kasten öldürme suçu arasındaki
içtima ilişkisi
ü Suçun üstsoy veya altsoydan birine ya da eş, boşandığı eş veya
kardeşe karşı işlenmesi
o Bir görüşe göre, belirtilen akrabalık ilişkilerinin tespitinde TMK
hükümleri göz önünde bulundurulur. Karşıt görüşe göre ise fiili durum
esas alınmalıdır.

Dr. F. Umay GENÇ


o Altsoy-üstsoy ilişkisi kan bağından kaynaklanmalıdır. Kayın hısımlığı
halinde uygulanmaz.
o Mutlak butlan ile sakat olan evlilik ilişkisinin tarafları bakımından
uygulanmalıdır.
o Kardeşler arasında tam veya yarım kan bağı olması yeterlidir.
ü Suçun ç̧ocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini
savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi
o TCK m. 6 – çocuk kavramı
o Bir görüşe göre, çocuk, failin altsoyu olmamalıdır.
o Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda
bulunan kişi à uyku halinde, bilinci kapalı, narkoz etkisinde, alkol veya
uyuşturucu madde etkisinde, yaşlı, hasta, akıl hastası, tekerlekli
sandalyeye mahkum, malul vb. kişiler. Mağdurun bu duruma düşmekte
kusurunun bulunup bulunmaması önem taşımaz.
Dr. F. Umay GENÇ
ü Suçun gebe olduğu bilinen kadına karşı işlenmesi
o Kadının gebe olduğu bilinmelidir. Bir görüşe göre bu bilgi kesin olmalıdır,
bir başka görüşe göre ise bu konudaki muhtemel bilgi, şüphe yeterlidir.
o Kadın ölmüş, cenin kurtulmuşsa?
o Cenin ölmüş, kadın kurtulmuşsa?
ü Suçun kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi
o Kişinin kamu görevi nedeniyle öldürülmesi gerekir.
o Kişi fiilin işlendiği sırada emekli olmuş ya da istifa etmiş veya mesai saatleri
dışında olabilir.
o Kişinin idare hukuku anlamında kamu görevlisi olması gerekmez, işinin
kamu görevi niteliğinde olması yeterlidir (TCK m. 6).
o Kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı davranması nedeniyle
öldürülmesi durumunda bu nitelikli hal uygulanmaz.
Dr. F. Umay GENÇ
ü Suçun bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini
kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla işlenmesi
o Araç suç
o Amaç suçun gerçekleşmesi gerekmez.
o Hem araç hem amaç suçların işlenmesi halinde?
o Bir görüşe göreàDelillerin ortadan kaldırılması, aynı zamanda
gizlenmesidir.
o Failin tasavvur ettiği suçun gerçekte işlenmemiş olmasının önemi yoktur.
o Bir suçun gizlenmesi, delillerinin ortadan kaldırılması hallerinde söz konusu
suç kişinin kendisi ya da başkası tarafından işlenmiş bir suç olabileceği
halde, yakalanmamak amacının bulunduğu hallerde fail, kendisinin suç
ortağı olduğunu gizlemeye çalışmaktadır.
o Yakalanmamak amacı, bir suçtan dolayı yakalanmamaya tekabül eder.
Dr. F. Umay GENÇ
ü Suçun bir suçu işleyememekten dolayı duyulan infialle
işlenmesi
o İcrasına başlanan bir suçun tamamlanamaması ve failin bunun
kızgınlığıyla suçu işlemesi gerekir.
o Genellikle işlenmek istenen suça engel olmak isteyen mağdur
ya da üçüncü kişilere karşı işlenir.
ü Suçun kan gütme saikiyle işlenmesi
o Kan davası söz konusudur.
o Kan davası bir gelenektir.

Dr. F. Umay GENÇ


o Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre şu koşullar mevcutsa kan gütme saiki
mevcuttur:
- Olaya neden olan hadise ölümle sonuçlanmış olmalıdır.
- Fail, önceki suçun failini ya da onun ailesine mensup olduğu aile veya gruptan
birisini öç alma duygusuyla ve görev bilinciyle öldürmelidir.
- İlk öldürülen ile ikinci suçun faili arasında kan hısımlığının bulunması şart
değildir; saikin tespiti yeterlidir.
- İlk öldürme olayı ile ikinci olay arasında çok kısa olmayan bir süre geçmeli ve
bu süre içinde fail ilk öldürme olayından duyduğu her türlü acı, öfke ve
kızgınlıktan arınmış, geleneklerin etkisiyle bir görevi yerine getirme istek ve
bilinciyle hareket ediyor olmalıdır.
o İlk öldürme olayı kasten gerçekleşmiş olmalıdır.
o İlk öldürme olayının meşru savunma nedeniyle hukuka uygun olması ya da
sanığının beraat etmiş olması önem taşımaz.
Dr. F. Umay GENÇ
o Yargıtay’a göre, olayın işlenmesine başka saikler de karışmışsa bu nitelikli hal
uygulanamaz. Failin sadece kan gütme saiki ile hareket etmesi gerekir.
YCGK, 04.05.1999, 1-91/93
“… adam öldürme suçu başka bir sebeple işlenmiş ise kan gütme saiki olmaz.
Gerçekte kan gütme saikiyle öldürmek demek, fiilin yalnız ve sadece ka gütme,
intikam alma görevini yerine getirme maksadıyla işlenmesi demektir. Sanığın
böyle bir saikin etkisiyle suçu işlediği belirlenememiştir. Dosya kapsamına göre,
babası öldürüldüğünde küçük yaşta olduğu anlaşılan sanığın büyüdükçe babasının
yokluğunu daha çok hissettiği, ona duyduğu özlemin giderilmesinin mümkün
olmamasından kaynaklanan elem ve ızdırabın zaman içinde maktule yönelik bir
husumete dönüştüğü yadsınamaz bir gerçektir. Bu husumetten kaynaklanan basit
düzeydeki tahrikin etksiyle sanığın, ruhsatsız silahını yanına alarak Of ilçesinden
İstanbul’a geldiği, ablasının evinde bir süre kalarak maktulün ikamet ettiği semti
öğrendiği ve olay günü Yenibosna’ya giderek, pazarda rastladığı maktulü,
tasarlama sonucu, tabanca ile ateş ederek öldürdüğü anlaşılmaktadır.”
Dr. F. Umay GENÇ
o Yargıtay’ın süreklilik kazana içtihatlarına göre, “öldürenin öldürüldüğü”
durumlarda, bu nitelikli hal yerine şartları varsa haksız tahrik indirimi
uygulanmakta ya da şartları gerçekleşmişse tasarlamanın varlığı kabul
edilmektedir.
o Y 1. CD, 07.10.2009, 7856/5711
“Sanık Akın’ın 06.11.1998 yılında dedesi Kemal’i öldüren maktul Erda’ı uzun
süre tutuklu kalıp tahliye olduktan ve olayın üzerinden yaklaşık 8 yıl geçtikten
sonra silahla öldürdüğü olayda, sanığın intikam almak görev bilinciyle hareket
etmediği, yerleşik Yargıtay içtihadına göre öldürenin öldürülmesinin kan gütme
saikini oluşturmayacağı…”
o Önemli olan, haksız tahrikin şartlarının gerçekleşmemiş olmasıdır; bu
bağlamda ilk ve ikinci öldürme olayları arasındaki zaman farkı önem
taşımaz.
o Tasarlama ile kan gütme saiki bir arada bulunabilir.
Dr. F. Umay GENÇ
ü Suçun töre saikiyle işlenmesi
o Töre ve namus cinayetleri
o Töre cinayetinden söz edilebilmesi için öldürme, törelerin, ananenin
gereklerine uygun bir görevin yerine getirilmesi adına işlenmelidir.
o Doktrindeki bir görüşe ve Yargıtay’ın eski tarihli kararlarına göre, bu
saikin varlığı için mağdurun töreye aykırı bir davranışı nedeniyle
öldürülmesi için aile ya da aşiret meclisinin karar alması gerekir.
o Yeni tarihli kararlarda ise saikin varlığının tespiti yeterli sayılmaktadır.
o Namus cinayetleri de (mağdurun davranışının, fail tarafından, ailenin
namus ve şerefini eksilten bir davranış olarak nitelendirilmesi) bu
kapsamda değerlendirilmektedir.

Dr. F. Umay GENÇ


o Koca/Üzülmez: Namus cinayeti olarak tabir edilen fiilin kültür ve geleneklerin özellikle
kadınlar bakımından öngördüğü kurallara uyulmaması nedeniyle işlenmesi halinde
mesele yoktur. Ancak, failin bireysel namus anlayışı ve kadının davranışına olan
öfkesinin varlığı hallerinde bu nitelikli hal uygulanamamalıdır.
o Yargıtay’ın son tarihli kararlarında da töre ve namus kavramlarının birbirinden
ayrıldığı görülmektedir.
o YCGK., E. 2011/52 K. 2011/180 T. 20.09.2011
“Gerek 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının hazırlık çalışmaları, gerekse öğretideki görüşler
yasal düzenlemeler ile birlikte değerlendirildiğinde, yasa koyucunun bilinçli bir tercih
olarak “töre saiki” kavramına yer verdiği ve “namus saiki” kavramını kullanmadığı, töre
saiki ile işlenen namus cinayetlerinin bu kapsamda mütalaa edilmesini arzu ettiği, buna
karşın toplumda “namus cinayeti” olarak adlandırılan her kasten öldürme fiilini töre
saikiyle kasten öldürme içinde değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin bir iradesinin
bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Yasa koyucunun öngörmediği bir şekilde namus
saiki ile töre saiki kavramlarının özdeşleştirilmesi, yasa maddesinin kıyasa yol açacak
şekilde geniş yorumlanmasıdır ki buna 5237 sayılı TCY’nın 2/3. maddesi uyarınca yasal
olanak bulunmamaktadır.
Dr. F. Umay GENÇ
§ YCGK., E. 2019/542 K. 2021/42 T. 18.2.2021
o Evlilik dışı çocuğun, annesi ya da bir başkası tarafından, töre saikiyle öldürüldüğü
hallerde bu nitelikli halin uygulanıp uygulanamayacağı konusunda farklı kararlar
mevcuttur.
o Oysaki, şeref ve namusu kurtarmak amacının varlığına dayandırılsa bile bu
amaçlar her zaman töre saikinin varlığını göstermez. Zira failin toplumsal bir
görevi yerine getirmek, yaşadığı çevrenin baskısından kurtulmak motivasyonu
mevcut değildir. Fail, daha ziyade kendisini toplum nezdindeki itibarını düşünerek
hareket etmektedir.
o Keza, namus motivasyonlu olmasına karşın aşk, kıskançlık, nefret gibi duyguların
etkisi altında gerçekleştirilen öldürme fiilleri de bu kapsamda
değerlendirilmemelidir.
o Bu nitelikli unsurun uygulanabilmesi için olayda haksız tahrikin koşulları
bulunmamalıdır. Örneğin, kocasını bırakıp başkasıyla kaçan ya da cinsel saldırıya
uğrayan kızını öldüren baba bakımından haksız tahrik hükümleri uygulanamaz;
ama kendisini aldatan eşini öldüren kişi bakımından değerlendirilebilir.
Dr. F. Umay GENÇ
• Tipikliğin Manevi Unsurları
o İcrai davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 81)
ü Doğrudan kast, olası kast?
ü Amaç ya da saik unsuru?
o İhmali davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 83)
ü Doğrudan kast, olası kast?
ü Amaç ya da saik unsuru?

Dr. F. Umay GENÇ


ü Failin kastının öldürmeye mi yoksa yaralamaya mı yönelik olduğunun
belirlenmesinde esas alınacak ölçütler
§ YCGK., E. 2017/1192 K. 2019/419 T. 14.5.2019
“…failin iç dünyasını ilgilendiren kast, dış dünyaya yansıyan davranışlara
bakılarak, daha açık bir ifadeyle, failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası
davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir.
İlkeleri, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar bulunan ve süregelen kararlarında
açıklandığı üzere, bir eylemin kasten öldürmeye teşebbüs mü, yoksa kasten
yaralama mı sayılacağının belirlenmesinde; fail ile mağdur arasında husumet
bulunup bulunmadığı, varsa husumetin nedeni ve derecesi, failin suçta kullandığı
saldırı aletinin niteliği, darbe sayısı ve şiddeti, mağdurun vücudunda meydana
getirilen yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme imkânı olup olmadığı,
failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği
gibi ölçütler esas alınmalıdır.
Kastın belirlenmesi açısından her bir olayda kullanılması gereken ölçütler farklılık
gösterebileceğinden, tüm bu olguların olaysal olarak ele alınması gerekmektedir.”
Dr. F. Umay GENÇ
§ YCGK., E. 2018/227 K. 2018/338 T. 10.7.2018
“Yargıtay'ımızın istikrar bulmuş içtihatları uyarınca (Örneğin; YCGK.’nin 27.12.2005 günlü, 2005/1-131 esas ve
2005/167 sayılı kararında belirtildiği üzere);
'Failin iç dünyasını ilgilendiren kastın niteliğinin yani, failin öldürme mi yoksa yaralama kastıyla mı hareket
ettiğinin belirlenebilmesi için dış dünyaya yansıyan davranışlardan hareketle sonuç çıkarmak olanaklıdır. Başka
deyişle, failin olay öncesi, sırası ve sonrasındaki davranışları kastının belirlenmesinde ölçü olarak alınmalıdır.
Bu durumda;
a) Fail ile ölen arasında olay öncesine dayalı, ciddi bir husumet bulunup bulunmadığı,
b) Failin olayda kullandığı aracın öldürmeye elverişli olup olmadığı,
c) Ölendeki darbe sayısı ve şiddeti,
d) Darbelerin vurulduğu bölgelerin hayati bakımdan önemi,
e) Failin davranışlarına kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenin etkisiyle mi son verdiği,
f) Failin suç aletini kullanış biçimi,
g) Olay öncesi, esnası ve sonrasında failin ölene (veya mağdura) yönelik davranışları ve sarf ettiği sözler,
Tüm bu ölçütler birlikte değerlendirilerek sanığın saklıda kalan 'derunî' nitelikteki kastı ortaya çıkarılmalıdır.
Somut olayda öldürme kastının varlığını kabul için bu kriterlerin tümünün varlığı zorunlu değildir”
Dr. F. Umay GENÇ
• Hukuka Aykırılık
o İcrai davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 81)
ü AY m. 17/4: “meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklama
kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün
kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması
veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin
uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği
zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, birinci fıkra
hükmü dışındadır.”
ü Görevin ifası, meşru savunma
ü Hukuka uygunluk sebeplerinde sınırın aşılması - TCK m. 27
ü Ötenazi?
o İhmali davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 83)
Dr. F. Umay GENÇ
• Hata
o İcrai davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 81)
ü Failin öldürdüğü canlının bir insan olduğunu bilmemesi halinde?
ü Failin öldürmek istediği kişi zannederek bir başkasını öldürmesi
halinde?
ü Failin bir gerçekte olmadığı halde bir saldırının var olduğu
zannıyla ya da gerçekte mevcut olan bir saldırıda aslında
saldırgan olmayan ve fakat saldırgan olduğunu zannettiği kişiye
karşı savunma hareketini gerçekleştirmesi?
o İhmali davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 83)
ü Failin somut olayda garantörlük durumunun varlığını bilmemesi?
ü Failin somut olayda garantörlük yükümlülüğünü bilmemesi?
Dr. F. Umay GENÇ
Suçun maddi ve nitelikli unsurlarında hata

• Suçun maddi unsurlarında hata - TCK m. 30/1: “(1) Fiilin icrası sırasında
suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten
hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hali saklıdır.”
ØBu hatanın konusunu suçun maddi unsurları oluşturur. Suçun maddi
unsurlarına ilişkin bilgisizlik veya eksik ya da yanlış tasavvur söz
konusudur.
ØKast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilinmesini gerektirir (TCK m.
21/1).
ØSuçun kanuni tanımındaki unsurların bilinmemesi halinde kasten işlenen
bir haksızlıktan söz edilemez.

Dr. F. Umay GENÇ


Suçun maddi ve nitelikli unsurlarında hata
ØSuçun maddi unsurlarına ilişkin hatalar; TCK m. 30/1 kapsamında
ele alınır.
ØSuçun maddi unsurlarında hata nedeniyle failin kastının kalktığından
söz edilebilmesi için, failin tasavvuru ile gerçek birbirine uygun
olsaydı failin işlediği fiilin suç teşkil etmeyeceğini söyleyebilmemiz
gerekir.
ØÖrnek: Bir avcı, çalılığın arkasında kıpırdayan diğer avcıyı av hayvanı
zannederek vurursa, suçun maddi unsurlarında hata söz konusudur.
Avcının, işlenen suç açısından kastından söz edemeyiz. Zira
öldürdüğü canlının bir insan olduğunu ve hareketinin mahiyetini
bilmemektedir. Ancak dikkat etmek gerekir ki, bu örnekte avcı,
çalıların arasında kıpırdayanın bir insan olduğunu öngörerek olursa
olsun düşüncesiyle hareket etmemektedir.
Dr. F. Umay GENÇ
Suçun maddi ve nitelikli unsurlarında hata
ØÖrnek: Bir kişi, kendisinin zannederek başkasının eşyasını alırsa,
suçun maddi unsurlarında hata söz konusudur. Bu kişinin, işlenen
suç açısından kastından söz edemeyiz. Zira, suçun konusunu, yani
eşyanın başkasına ait olduğunu bilmemektedir.
ØÖrnek: Bir kişi, kendi konutu zannederek bir başkasının konutuna
girerse, suçun maddi unsurlarında hata söz konusudur. Bu kişinin,
işlenen suç açısından kastından söz edemeyiz. Zira suçun konusunu,
yani konutun başkasına ait olduğunu bilmemektedir.

ØSuçun maddi unsurundaki hata kastı kaldırır ise de, failin taksirli
sorumluluğu saklıdır.

Dr. F. Umay GENÇ


Suçun maddi ve nitelikli unsurlarında hata
ØBu durumda, gerekli dikkat ve özen gösterilmiş olsaydı böyle bir netice ile
karşılaşılmazdı şeklinde bir yargıya ulaşılabiliyorsa; taksirle işlenmiş bir
haksızlık söz konusu olur. Bu haksızlık (işlenen fiilin taksirli şekli) kanunda
suç olarak tanımlanmışsa, fail bu nedenle cezalandırılır (m. 30, f. 1, ikinci
cümle). Aksi halde, failin cezai sorumluluğu söz konusu olmayacaktır.
ØDikkat: Hataya düşmek konusunda failin taksiri dahi yoksa failin
cezalandırılması söz konusu olamaz; yanılmanın olduğu her durumda
failin taksiri olduğu sonucuna varılamaz.
ØÖrnek: Bir avcı, çalılığın arkasında kıpırdayan diğer avcıyı av hayvanı
zannederek vurursa, suçun maddi unsurlarında hata söz konusudur.
Avcının, işlenen suç açısından kastından söz edemeyiz. Zira öldürdüğü
canlının bir insan olduğunu ve hareketinin mahiyetini bilmemektedir.
Ancak, avcının taksirinin varlığı sonucuna ulaşabiliyorsak, suçun taksirli
şekli de kanunda düzenlenmiştir (taksirle öldürme).
Dr. F. Umay GENÇ
Suçun maddi ve nitelikli unsurlarında hata
ØÖrnek: Bir kişi, kendisinin zannederek başkasının eşyasını alırsa,
suçun maddi unsurlarında hata söz konusudur. Bu kişinin, işlenen
suç açısından kastından söz edemeyiz. Zira, suçun konusunu, yani
eşyanın başkasına ait olduğunu bilmemektedir. Bu örnekte, bu
kişinin taksirinin varlığı sonucuna ulaşabilsek bile hırsızlık suçu yarar
sağlama maksadıyla işlenebileceği için ve suçun taksirli şekli
Kanun’da düzenlenmemiş olduğu için, failin cezai sorumluluğu
olmayacaktır.
ØTersine unsur yanılgısı: Bir kişi, başkasının zannederek kendisinin
eşyasını alırsa, hırsızlık suçunun malın başkasına ait olması
gerektiğine dair unsuru gerçekleşmez. Bu gibi hallerde bir haksızlık
gerçekleşmemiştir (işlenemez suç).

Dr. F. Umay GENÇ


Suçun maddi ve nitelikli unsurlarında hata
ØNot: Suçun kanuni tanımında yer almakla birlikte suçun maddi
unsurları niteliğinde olmayan şahsi cezasızlık sebepleri veya objektif
cezalandırılabilme koşulları gibi kast kapsamında olmayan hususların
varlığında düşülen hatanın bir önemi yoktur.
ØÖrneğin, hırsızlık suçunun “üstsoy veya altsoyunun veya bu
derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya
evlatlığın ya da aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin,
zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya
hükmolunmaz” (TCK m. 167/1-b,c). A’nın çaldığı mal babası B’ye ait
olsa ve A bunu bilmese bile, A, bu şahsi cezasızlık sebebinden
yararlanacaktır. Zira şahsi cezasızlık sebepleri kast kapsamında
değildir.

Dr. F. Umay GENÇ


Suçun maddi ve nitelikli unsurlarında hata

ØNot: Nedensellik bağı da suçun maddi unsurlarındandır. Somut


olayda ortaya çıkan neticenin gelişimi atipik değil ve bu netice
objektif olarak faile isnat edilebilir ise, nedensellik bağındaki
yanılmalar önemli değildir.
Örneğin; A, B’yi öldürmek istiyor ve bu amaçla on silahla ateş ediyor.
Daha sonra, yere düşen B’nin öldüğünü düşünen A, B’yi gömüyor. B,
aslında silahla yaralandığı için değil, gömüldüğü için havasızlıktan
ölüyor.

Dr. F. Umay GENÇ


Suçun maddi ve nitelikli unsurlarında hata
ØŞahısta hata, ceza hukuku bakımından kural olarak önem taşımaz.
ØÖrnek: A, B’yi öldürmek isterken yanılarak ona çok benzettiği C’yi
öldürürse bu hatanın failin ceza hukuku sorumluluğu bakımından bir
önemi yoktur. Zira mağdurun kimliğinde yanılgının, kanuni tarifteki
haksızlığın gerçekleştirilmesi bakımından, kural olarak, bir önemi
yoktur.
ØAncak, mağdurun şahsında düşülen hata, mağdurun sıfatının
(kimliğinin) suçun nitelikli unsurunu oluşturduğu hallerde hukuken
bir önemi haizdir.
TCK m. 30/2: “Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren
nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu
hatasından yararlanır.”
Dr. F. Umay GENÇ
Suçun maddi ve nitelikli unsurlarında hata

ØNot: Şahısta hata ≠ Hedefte sapma


Hedefte sapma halinde bir hata söz konusu değildir. Hedefte sapma
halinde, fiil; seçilen araçların yetersizliği veya yetenekli şekilde
kullanılmaması yüzünden ya da başka bir sebep nedeniyle, istenen
konu üzerinde değil, başka bir konu üzerinde neticesini
gerçekleştirmektedir. Hedefte sapma hallerinin, suçların içtimaı
çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir.
Örnek: A, B’yi vurmak isterken onun yanındaki B’yi vurur. Bu
durumda, bir hata değil, hedefte sapma söz konusudur.

Dr. F. Umay GENÇ


Suçun maddi ve nitelikli unsurlarında hata
• Suçun nitelikli unsurlarında hata (TCK m. 30/2), bir suçun daha ağır
veya daha az cezayı gerektiren nitelikli unsurlarının somut olayda
gerçekleştiği hususundaki yanılgıyı ifade eder. Bu hata halinde,
nitelikli unsur açısından kastın varlığından söz edilemez. Failin,
sadece suçun temel şekline istinaden cezalandırılması gerekir.
ØÖrnek: Kasten öldürme suçunun kasten öldürme suçunun “üstsoy
veya altsoydan birine ya da eş, boşandığı eş veya kardeşe karşı”
işlenmesi cezanın artırılmasını gerektiren bir nitelikli unsurdur (TCK
m. 82/1-d). A, B’yi öldürmek isterken yanılarak kendi babası C’yi
öldürmüşse, A’nın kasten öldürme suçunun nitelikli unsuruna ilişkin
kastından söz edilemez ve suçun temel şeklinden dolayı sorumlu
tutulması gerekir.

Dr. F. Umay GENÇ


Suçun maddi ve nitelikli unsurlarında hata
ØBunun aksine, A, babasını öldürmek isterken yanılarak C’yi öldürmüşse,
A’nın cezai sorumluluğu gerçekleşen duruma göre, yani herhangi bir şahsı
öldürmekten dolayı olacaktır. Bu gibi hallerde, fail, işlediği suç
bakımından cezada artırım yapılmasını gerektiren bir nitelikli unsur
bulunmadığı halde, böyle bir unsurun bulunduğu zannıyla hareket
etmektedir.
ØSoru: A, babasını öldürmek isterken yanılarak kardeşi C’yi öldürmüşse,
A’nın cezai sorumluluğu nasıl belirlenecektir? Kasten öldürme suçunun
kasten öldürme suçunun “üstsoy veya altsoydan birine ya da eş,
boşandığı eş veya kardeşe karşı” işlenmesi cezanın artırılmasını gerektiren
bir nitelikli unsurdur (TCK m. 82/1-d).
Bu durumda A, öldürmeyi kastettiği babasını öldürmemiştir; aynı zamanda,
kardeşini öldürmek kastıyla da hareket etmemektedir. Bu nedenle sadece
suçun temel şeklinden (TCK m. 81) dolayı sorumlu tutulmalıdır.
Dr. F. Umay GENÇ
Suçun maddi ve nitelikli unsurlarında hata
ØÖrnek: A, iki aylık hamile B’yi öldürür; ancak B’nin hamile olduğunu
bilmemektedir. Kasten öldürme suçunun gebe olduğu bilinen bir kadına
karşı işlenmesi cezanın artırılmasını gerektiren bir nitelikli unsurdur (TCK
m. 82/1-f). Ancak, A, B’nin hamile olduğunu bilmediği için kasten öldürme
suçunun temel şeklinden (TCK m. 81) dolayı sorumlu tutulacaktır.

ØFail, suçun cezada indirim yapılmasını gerektiren nitelikli unsurları


hakkında da yanılgıya düşmüş olabilir:
üFail, işlediği suç bakımından cezada indirim yapılmasını gerektiren
nitelikli unsur bulunmadığı halde, bunun bulunduğu zannıyla hareket
etmiş olabilir.
üFail, işlediği suç bakımından cezada indirim yapılmasını gerektiren
nitelikli unsur bulunduğu halde, bunun bulunduğunu bilmiyor olabilir.
Dr. F. Umay GENÇ
Suçun maddi ve nitelikli unsurlarında hata
ØÖrnek: Hırsızlık suçunun “paydaş veya elbirliği ile malik olunan mal
üzerinde” işlenmesi cezada indirim yapılmasını gerektiren bir nitelikli
unsurdur (TCK m. 144/1-a). A, paydaş olarak malik olduğunu zannettiği
eşyayı almak isterken yanlışlıkla mülkiyeti tamamen başkasına ait bir
eşyayı alırsa, cezada indirim yapılmasını gerektiren bu hükümden
yararlanacaktır.
ØÖrnek: TCK m. 145’e göre; “Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın
değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi,
suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza
vermekten de vazgeçilebilir.” A, değerli bir kolyeyi çalmak isterken
yanlışlıkla bunun değeri az olan taklidini çalarsa, A’nın gerçekleşen
duruma göre sorumlu tutulması, yani m. 145’te yer alan bu hükümden
yararlanması gerekir.

Dr. F. Umay GENÇ


Hukuka uygunluk sebeplerinin maddi şartlarında hata
• TCK m. 30/3: “Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait
koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu
hatasından yararlanır.”
• Fail, bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarının gerçekleştiği
hususunda hataya düşmektedir. Bir başka deyişle, fail, tipik fiili
gerçekleştirdiğinin bilincinde olmasına rağmen bir hukuka uygunluk nedeni
çerçevesinde hareket ettiğini düşünmektedir. Oysaki, bu hukuka uygunluk
nedeninin maddi şartları olayda mevcut değildir.
• Hukuka uygunluk sebeplerinin maddi şartlarında hatayı, bir hukuka
uygunluk nedeninin varlığı hususundaki yanılgı ile karıştırmamak gerekir. Bu
ikinci durumda fail, bir hukuka uygunluk nedeninin hukuki varlığı
konusunda hataya düşmektedir (TCK m. 30/4); kusurluluk kapsamında
incelenecektir.
Dr. F. Umay GENÇ
Hukuka uygunluk sebeplerinin maddi şartlarında hata
• Failin, somut olayda bir hukuka uygunluk nedeninin varlığı halinde
bu nedenden yararlanabilmesi için, bu nedenin maddi şartlarının
gerçekleştiğinin bilinciyle hareket etmesi gerekmektedir. Bir başka
deyişle, hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartları kast
kapsamındadır.
• Fail, tipik fiili gerçekleştirdiğinin bilincinde olmasına rağmen bir
hukuka uygunluk nedeni çerçevesinde hareket ettiğini düşünmekte;
yani hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarından birisiyle ilgili
hataya düşmüş ise bu hatasından yararlanmalıdır. Bu bağlamda,
failin tasavvuru ile gerçek örtüşseydi, fiil hukuka uygun sayılacaktı
denilebilecek bir durum söz konusu olmalıdır.

Dr. F. Umay GENÇ


Hukuka uygunluk sebeplerinin maddi şartlarında hata
• Örnek, kan davasından kaçan ve karanlık bir yolda yürümekte olan A, evine
yetişmek üzere arkasından hızla gelen B’ye karşı onun hasmı olduğu hasmı ve
kendisine saldıracağı zannıyla savunmada bulunur ve B’yi yaralar. Bu durumda, A,
meşru müdafaanın şartlarından birisi olan haksız bir saldırının varlığı konusunda
hataya düşmüştür. Bu da bizi
aslında
• Failin, hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarında hataya düştüğü TCK
durumlarda, kastının kalktığı kabul edilmelidir. Bir başka deyişle, failin, işlediği suç m.
bakımından kasten hareket ettiği söylenemez. 30/1’deki
gibi bir
• Buna karşın, failin hataya düşmemek konusunda taksirinin var olduğu değerlen
söylenebiliyorsa ve işlenen fiilin taksirli şekli de Kanun’da suç olarak düzenlenmişse, dirmeye
fail, bu suçtan dolayı cezalandırılabilecektir. götürmek
tedir.
ØYukarıdaki örnekte, A’nın yaralama suçu bakımından kastından söz edilemez.
Ancak, A’nın daha dikkatli ve özenli davransaydı kendisine yönelik bir saldırı
olmadığını anlayabileceği; yani taksirinin varlığı sonucuna ulaşabiliyorsak, suçun
taksirli şekli de kanunda düzenlenmiş (taksirle yaralama) olduğundan bundan
dolayı sorumlu tutulması gerekir.
Dr. F. Umay GENÇ
Hukuka uygunluk sebeplerinin maddi şartlarında hata
• Bir hukuka uygunluk nedeninin icrasıyla bağlantılı olarak şahısta hata ya
da sapma hallerinde nasıl hareket edilmelidir?
• Örnek: A, meşru savunma kapsamında gerçekleştirdiği fiili saldırgana
değil de saldırgan zannettiği B’ye yöneltir. Bu durumda, A’nın meşru
savunma hukuka uygunluk nedeninin icrasıyla bağlantılı olarak şahısta
hatasından söz edilir.
• Doktrinde ağırlıklı görüş, failin hata ya da hedefta sapma fark
etmeksizin meydana gelen bütün neticeler bakımından hukuka
uygunluk nedeninden yararlanması gerektiğini kabul etmektedir.
• Koca/Üzülmez’e göre iseàHata halinde; fail, hukuka uygunluk
nedeninin maddi şartlarında hataya düşmüştür. Failin, kastından söz
edilemeyecek ve fakat hataya düşmek konusunda taksiri varsa ve
işlenen suçun da taksirli şekli Kanun’da düzenlenmişse, fail, bundan
dolayı sorumlu tutulacaktır. Dr. F. Umay GENÇ
Hukuka uygunluk sebeplerinin maddi şartlarında hata

• Doktrinde ağırlıklı görüş, failin meydana gelen bütün neticeler


bakımından hukuka uygunluk nedeninden yararlanması gerektiğini
kabul ederken, sapma hallerini de bu kapsamda değerlendirmektedir.
• Örnek: A, meşru savunma kapsamında gerçekleştirdiği fiili saldırgana
yöneltir; ancak, saldırganın yakınında duran B isabet alır. Bu durumda,
hedefte sapmadan söz edilir.
• Ancak, daha önce de belirttiğimiz gibi sapma halinde bir hata söz
konusu değildir. Bu nedenle, Koca/Üzülmez’in de belirttiği gibi,
sapmanın söz konusu olduğu hallerde hukuka uygunluk nedenlerinin
maddi şartlarında hata ya da hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın
aşılmasından söz edilemez.

Dr. F. Umay GENÇ


v Kusurluluğu etkileyen hata halleri
• Kusurluluğu etkileyen nedenlerin maddi şartlarında hata
(TCK m. 30/3)
• Haksızlık yanılgısı (TCK m. 30/4)

Dr. F. Umay GENÇ


Ø TCK m. 30/3: “Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan
nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir
hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.”
• Kusurluluğu kaldıran veya azaltan nedenlerin maddi şartlarında
hata bu kapsamda değerlendirilir.
• Kusurluluğu kaldıran veya azaltan neden, niteliği itibarıyla
maddi şartları üzerinde failin hataya düşmesine elverişli
olmalıdır. Örneğin, cebir, niteliği itibarıyla maddi şartları
üzerinde hataya düşülmesine elverişli değildir.
• Hatanın kaçınılmaz olduğu hallerde faile ceza verilmez.
• Hatanın kaçınılabilir olduğu hallerde ise bu durum temel
cezanın belirlenmesi sırasında göz önünde bulundurulur.
Dr. F. Umay GENÇ
Ø TCK m. 30/4: “İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda
kaçınılmaz bir hataya düsȩ n kişi, cezalandırılmaz.”
• Haksızlık yanılgısı
• Bu durumun kastı kaldıran hata hallerinden birisi mi yoksa
kusurluluğu kaldıran hata hallerinden birisi mi olduğu
doktrinde tartışmalıdır.
• Kişinin, işlediği fiil nedeniyle kınanabilmesi için hukukun
icaplarına uygun şekilde davranabilme imkan ve yeteneğini
haiz olması gerekir.
• Kişinin hukukun icaplarına uygun şekilde davranabilme imkan
ve yeteneğini haiz olduğu halde hukuka aykırı davranışı tercih
etmesi gerekir ki kişi kınanabilsin.

Dr. F. Umay GENÇ


• Bunun için de kişinin işlediği fiilin hukuka aykırı olduğunun
bilincinde olması gerekir.
• Bu bağlamda, kişinin, fiilinin suç olup olmadığını değil,
içinde yaşadığı toplumdaki davranış normlarına uygun olup
olmadığını bilip bilmemesi değerlendirilir.
• Kişi, fiilinin, içinde yaşadığı toplumdaki davranış normlarına
uygun olmadığını biliyorsa ya da en azından tahmin
ediyorsa haksızlık bilincini haizdir; özellikle fiilinin suç
olduğunu bilmesi gerekmez.

Dr. F. Umay GENÇ


• Haksızlık yanılgısında fail, fiilinin hukuk normlarıyla
yasaklandığı konusunda hataya düşmektedir (hukuka aykırılık
bilinci yok, fiilin hukuk düzeninde tasvip edildiği düşüncesi
mevcut).
• TCK m. 4: “Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz.”
ü Bu düzenleme, kusur ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
ü TCK m. 30/4’teki düzenlemenin varlığı karşısında, haksızlık
yanılgısının bulunduğu durumlarda bu hükmün uygulanması
mümkün değildir.
ü Bu hükmün TCK’dan tamamıyla çıkarılması gerektiği de ifade
edilmektedir.

Dr. F. Umay GENÇ


o Doğrudan (soyut) haksızlık yanılgısı
• Fail, fiilini yasaklayan normun varlığını bilmemekte, böyle bir
normun varlığını bildiği halde hükümsüz olduğunu düşünmekte
ya da bu normun kendisi bakımından uygulanamayacağını
düşünmektedir.
o Dolaylı (somut) haksızlık yanılgısı
• Fail, fiilinin haksızlık oluşturduğunu bilmekte ve fakat bunu
hukuka uygun hale getiren bir neden olduğunu düşünmektedir.
Bir başka deyişle, fail, bizzat bir hukuka uygunluk nedeninin
hukuki varlığı konusunda hataya düşmektedir.

Dr. F. Umay GENÇ


• Haksızlık yanılgısının söz konusu olduğu hallerde hatanın
kaçınılmaz olup olmadığına bakılır.
• Hatanın kaçınılmaz olup olmadığının belirlenmesinde
kişinin bilgi düzeyi, eğitim düzeyi, içinde bulunduğu sosyal
ve kültürel çevre gibi hususlar göz önünde bulundurulur.
• Hatanın kaçınılmaz olduğu sonucuna varılırsa kişi kusursuz
sayılır.
• Hatanın kaçınılabilir olduğu hallerde ise bu durum temel
cezanın belirlenmesi sırasında göz önünde bulundurulur.

Dr. F. Umay GENÇ


• Suçun Özel Görünüş Biçimleri
o İcrai davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 81)
ü AY m. 17/4: “meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklama
kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün
kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması
veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin
uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği
zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, birinci fıkra
hükmü dışındadır.”
ü Görevin ifası, meşru savunma
ü Hukuka uygunluk sebeplerinde sınırın aşılması - TCK m. 27
ü Ötenazi?
o İhmali davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 83)
Dr. F. Umay GENÇ
• Suçun Özel Görünüş Biçimleri
Ø Teşebbüs:
o İcrai davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 81)
ü Bu suça teşebbüs mümkün müdür?
ü Mümkünse ne zaman teşebbüs söz konusu olur?
ü Failin kastının öldürmeye mi yaralamaya mı yönelik olduğunun
önemi?
ü Gönüllü vazgeçme?
o İhmali davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 83)
ü Bu suça teşebbüs mümkün müdür?

Dr. F. Umay GENÇ


• Suçun Özel Görünüş Biçimleri
Ø İştirak:
o İcrai davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 81)
ü Bu suça iştirakin her türüyle katılmak mümkün müdür?
ü Bu suça ihmali davranışla müşterek fail olarak katılmak mümkün
müdür?
ü TCK m. 84/4
ü Nitelikli hallerin faillere, müşterek faillere ve şeriklere sirayeti?
o İhmali davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 83)
ü Müşterek faillik mümkün müdür?
ü Şeriklerin garantör olması gerekir mi?
Dr. F. Umay GENÇ
• Suçun Özel Görünüş Biçimleri
Ø İçtima:
o İcrai davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 81)
ü Zincirleme suç ve aynı nev’iden fikri içtima bakımından TCK m.
43/3
ü Tek fiille farklı suçların işlenmesi ve bu suçlar arasında kasten
öldürmenin de bulunması halinde m. 44
ü TCK m. 43/3’teki istisnanın m. 44 bakımından uygulanabilirliği
tartışması
ü Genel tehlike yaratan suçlarla birlikte kasten öldürme suçunun
işlenmesi; örneğin, m. 170’in söz konusu olması halinde içtima
tartışması

Dr. F. Umay GENÇ


o İhmali davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 83)
ü TCK m. 97/2’nin varlığı durumunda failin m. 83’ten dolayı
cezai sorumluluğu gündeme gelecek mi?
ü TCK m. 98/2’nin varlığı durumunda failin m. 83’ten dolayı
cezai sorumluluğu gündeme gelecek mi?
ü Öngelen tehlikeli davranışın söz konusu olduğu hallerde
içtima sorunu?

Dr. F. Umay GENÇ


• Kusurluluk
o İcrai davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 81)
ü Haksızlık yanılgısı dışındaki kusurluluğu kaldıran veya azaltan nedenler,
somut olayın şartları çerçevesinde değerlendirme konusu edilebilir.
o İhmali davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 83)
ü Kişinin yükümlü olduğu icrai davranışta bulunma imkan ve iktidarına
sahip olması gerekir.
Örneğin, taksirle yaraladığı yayanın yakınlarının öfkesi ve saldırması
nedeniyle yayaya yardım edemeyen fail kusurlu addedilemez.
ü Kişinin icrai davranışta bulunması somut olayın şartları çerçevesinde
kendisinden beklenebilir olmalıdır.
Yükümlü olduğu kurtarma hareketini yapması kişinin yararına esaslı
ölçüde zarar verecek; örneğin, kendi hayatını tehlikeye sokacaksa,
harekete geçmeyen fail kusurlu addedilemez.
Dr. F. Umay GENÇ
• Yaptırım
o İcrai davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 81)
ü TCK m. 81: “…müebbet hapis cezası…”
ü TCK m. 82: “…ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası…”
o İhmali davranışla işlenen kasten öldürme suçu (TCK m. 83)
ü TCK m. 83: “…temel ceza olarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis
cezası yerine yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar, müebbet hapis cezası
yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar, diğer hallerde ise on yıldan
onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, cezada
indirim de yapılmayabilir.”

Dr. F. Umay GENÇ

You might also like