You are on page 1of 15

BİREYSEL İDDİA MAKAMI

OLARAK MAĞDUR VE
SUÇTAN ZARAR GÖREN

CEZA MUHAKEMESİ
İÇİNDEKİLER

• Mağdur ile Suçtan Zarar


Görenin Hakları HUKUKU
• Mağdur ile Suçtan Zarar
Görenin Dinlenmesi Prof. Dr. İzzet
• Mağdur ile Suçtan Zarar
Görenin Davaya Katılması
ÖZGENÇ

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


•Mağdur ve suçtan zarar gören
kavramları arasındaki farkları
HEDEFLER

anlayabilecek,
•Soruşturma ve kovuşturma
evrelerinde mağdur ve suçtan zarar
görenin haklarını tanıyabilecek,
•Mağdur ve suçtan zarar görenin
tanık olarak dinlenilmesi
prosedürünü ve özel düzenlemeleri
öğrenebilecek,
•Davaya katılmanın şartları ile
ÜNİTE
katılanın haklarını
öğrenebileceksiniz.
4
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Bireysel İddia Makamı Olarak Mağdur ve Suçtan Zarar Gören

BİREYSEL İDDİA MAKAMI OLARAK MAĞDUR VE GİRİŞ

SUÇTAN ZARAR GÖREN

MAĞDUR İLE SUÇTAN ZARAR GÖRENİN HAKLARI

MAĞDUR İLE SUÇTAN ZARAR GÖRENİN


DİNLENMESİ

MAĞDUR İLE SUÇTAN ZARAR GÖRENİN DAVAYA


KATILMASI

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


Bireysel İddia Makamı Olarak Mağdur ve Suçtan Zarar Gören

GİRİŞ
CMK’da açıkça mağdurun ve suçtan zarar görenin süjeliği düzenlenmiş ve
bunlara önemli haklar tanınmıştır (CMK m. 233 vd.). Böylece mağdur, ceza
muhakemesinde sadece tanık gibi bir delil aracı, bir soruşturma objesi olmaktan
çıkmış, bir muhakeme süjesi hâline gelmiştir.
Mağdur, suçun konusunun ait olduğu kişi, suç işlenmek suretiyle haksızlığa
uğramış kişidir (dar anlamda mağdur). Başka bir ifadeyle mağdur; dar anlamda
suçtan zarar gören, suçun maddi unsuruna muhatap olan ve bu nedenle suçla
korunan hukuki yararı zedelenen kişiyi ifade etmektedir.
Aleyhine suç işlenen kişi demek olan mağdur, suçun konusundan farklıdır.
Örneğin hırsızlık suçunda mağdur, çalınan malı elinde bulunduran kişidir. Çalınan
mal ise suçun konusunu oluşturmaktadır. Keza, öldürme ve yaralama suçlarında
suçun mağduru, saldırıya uğrayan kişidir. Bu suçlarda suçun konusu ise kişinin
hayatı veya vücududur.
Mağduru olmayan bir suç yoktur ve bütün suçlarda mağdur, gerçek
Mağduru olmayan bir
kişilerdir. Bu nedenle tüzel kişiler, suçun işlenmesi dolayısıyla mağdur olamazlar
suç yoktur ve bütün
ise de suçtan zarar görmüş olabilirler.
suçlarda mağdur,
gerçek kişilerdir. Her suçun bir mağduru olmakla birlikte, bazı suçlarda mağdurun belirli bir
kişi veya kişiler olması gerekmez. Örneğin öldürme, yaralama, hırsızlık,
dolandırıcılık gibi suçlarda mağdur açıkça bellidir. Bazı suçlarda ise mağdur olarak
belirli bir kişi veya kişilerden söz etmek mümkün değildir. Örneğin genel tehlike
yaratan suçlar (TCK m. 170 vd.), çevreye karşı suçlar (TCK m. 181 vd.), adliyeye
karşı suçlar (TCK m. 267 vd.) bakımından toplumu oluşturan bütün bireylerin
mağdurluğundan söz edilmektedir. Çünkü bütün suçlarda, aynı zamanda, toplumu
oluşturan herkes mağdurdur (geniş anlamda mağdur).
Bazı suçlarda hem geniş anlamda hem de dar anlamda mağdurluk söz
konusu olabilmektedir.
Örnek

• İftira (TCK m. 267) veya yalan tanıklık (TCK m. 272) suçlarında,


toplumu oluşturan herkesin yanı sıra kendisine iftira edilen veya
aleyhine yalan tanıklıkta bulunulan kişi de mağdur edilmektedir.

Mağdurda bazen belli özel nitelikler de aranabilmektedir. Örneğin mağdurun


“çocuk” (TCK m. 82,/3-e; 94/2-a), “kamu görevlisi” (TCK m. 86/3-g; 125/3-a),
“yargı görevini yapan” (TCK m. 265/2) veya faille belli akrabalık ilişkisi içinde
bulunan kimse (TCK m. 82/1-d; 86/3-a; 102/3-c; 103/3) gibi.
Suçtan zarar gören, bir suçun işlenmesi dolayısıyla zarar gören gerçek veya
tüzel kişidir. Fakat zarar gören kişi, her zaman bu suçun işlenmesi dolayısıyla

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


Bireysel İddia Makamı Olarak Mağdur ve Suçtan Zarar Gören

mağdur edilen kişi değildir. Mağdur ise aynı zamanda, bir suçun işlenmesi
dolayısıyla suçtan zarar gören kişidir. Suçtan zarar gören kavramı mağdura göre
daha geniştir. Yani her mağdur aynı zamanda suçtan zarar görendir, fakat her
suçtan zarar görenin mağdur olması gerekmez. Örneğin öldürülen kişi suçun
mağdurudur, fakat suçtan zarar görenler, bu ölümden zarar gören yakınlarıdır.
Keza, bir kurumun parası veya mal varlığı ile ilgilenen görevliye karşı cebir, tehdit
veya hile ile yağma veya dolandırıcılık suçu işlendiğinde de suçun mağduru,
kendisine cebir veya tehdit uygulanan ya da hileye maruz bırakılan görevli olduğu
Suçtan zarar gören hâlde, suçtan zarar gören, bu suretle mal varlığında azalma meydan gelen
kavramı mağdura kurumdur.
göre daha geniştir.
Zarar tabiri tehlikeyi de içine alacak şekilde anlaşılmalıdır. Böylece suçun
teşebbüs hâlinde kalması durumunda da suçtan zarar görenden söz edilebilecek
ve şikâyete tabi suçun suçtan zarar göreninin şikâyeti üzerine soruşturma ve
kovuşturma yapılabilecektir. Ayrıca zararın sonradan ödenmiş olması, o kişinin
zarar gören sıfatını değiştirmeyecektir.
Suçtan zarar gören kavramının ihtiyaca göre, bazen dar bazen geniş
yorumlanması gerekmektedir.
Örnek

• Hâkim tarafsızlığı veya kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz


söz konusu olduğunda, zarar gören kavramı geniş, buna karşılık
şikâyet veya kamu davasına katılma söz konusu olduğunda, dar
anlaşılmalıdır.

Dar anlamda suçtan zarar görme, suçtan doğrudan doğruya zarar görmeyi
ifade eder. Geniş anlamda suçtan zarar görmede ise suçtan dolayısıyla zarar
görme söz konusudur. Doğrudan doğruya (dar anlamda) suçtan zarar görme ile
mağdurluk çoğunlukla örtüşebilmektedir.
Kanunda, bireysel iddia makamı süjesi olarak ayrıca şikâyetçi de
zikredilmektedir. Ancak şikâyetçi, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete tabi
suçlarda suçtan zarar görenden başkası değildir.

MAĞDUR İLE SUÇTAN ZARAR GÖRENİN HAKLARI


Mağdur ve suçtan zarar görenin soruşturma evresinde araştırma işlemlerini
bizzat yapması, kovuşturma evresinde de tek başına iddia makamını işgal etmesi
mümkün değildir. Bu kişiler genel olarak soruşturma ve kovuşturmada ancak
belirli işlemlerde hazır bulunabilir, delil gösterebilir, delillerin toplanmasını ve
ortaya konulmasını talep edebilir, bu suretle soruşturma ve kovuşturma
evrelerinde iddia faaliyetine katkıda bulunabilirler.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


Bireysel İddia Makamı Olarak Mağdur ve Suçtan Zarar Gören

Mağdur ve suçtan zarar görenin hakları, soruşturma ve kovuşturma evreleri


bakımından ayrı ayrı düzenlenmiştir (CMK m. 234). Ancak değişik evrelerdeki
haklar büyük ölçüde paralellik arz etmektedir.
Mağdur ve suçtan zarar görenin delillerin toplanmasını talep etme hakları
bulunmaktadır. Soruşturma evresinde delillerin toplanmasını, kovuşturma
evresinde ise tanıkların davetini isteme hakkından söz edilmekte ise de ikisi
arasında bir fark bulunmamaktadır. Kovuşturma evresinde de toplanması gereken
bir delil varsa mağdur veya suçtan zarar gören, bu delilin toplanmasını
isteyebilirler.

Mağdur ve suçtan Mağdur ve suçtan zarar görenin belge örneği isteme ve dosya inceleme
zarar görenin hakları, hakkı hem soruşturma hem de kovuşturma evrelerinde bulunmaktadır. Bu hak,
soruşturma ve soruşturma ve kovuşturma evrelerinde aynı şekilde kullanılabilecektir.
kovuşturma evreleri
bakımından ayrı ayrı Avukat görevlendirilmesini isteme hakkı, hem soruşturma hem de
düzenlenmiştir (CMK kovuşturma evresi bakımından kabul edilmiştir. Buna göre, vekili bulunmayan
m. 234). mağdurun cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren
suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme hakkına
sahip bulunmaktadır. Ancak, mağdur on sekiz yaşını doldurmamış, sağır veya dilsiz
ya da meramını ifade edemeyecek derecede malul olur ve bir vekili de bulunmazsa
istemi aranmaksızın bir vekil görevlendirilir.
Mağdur veya suçtan zarar gören, Cumhuriyet savcısının kovuşturmaya yer
olmadığı yönündeki kararına itiraz etme (CMK m. 173) hakkına sahiptirler.
Mağdur ve suçtan zarar görenin sadece kovuşturma evresi bakımından
geçerli olan üç hakkı daha bulunmaktadır. Bunlar; duruşmadan haberdar edilme,
kamu davasına katılma ve davaya katılmış olmak koşuluyla, davayı sonuçlandıran
kararlara karşı kanun yollarına başvurma haklarıdır.
Soruşturma veya kovuşturma evresinde, dava nakli veya adli tıp işlemleri
nedeniyle yerleşim yeri dışında bir yere gitme zorunluluğu doğması hâlinde
mağdurun yapmış olduğu konaklama, iaşe ve ulaşım giderleri Adalet Bakanlığı
bütçesinden karşılanacaktır.
Mağdura ve suçtan zarar görenin bir diğer hakkı ise bütün bu haklarını
öğrenme hakkıdır. Gerçekten, sadece soruşturma veya sadece kovuşturma
evresine ya da her iki evreye de ait olabilen bu haklar, suçun mağduru ile
şikâyetçiye anlatılıp açıklanacak ve bu husus tutanağa kaydedilecektir (CMK m.
234/3).

MAĞDUR İLE SUÇTAN ZARAR GÖRENİN DİNLENMESİ


Mağdur ve şikâyetçi, soruşturma veya kovuşturma evrelerinde Cumhuriyet
savcısı, mahkeme başkanı veya hâkim tarafından davetiye ile çağrılarak
dinlenecektir. Davet konusunda tanıklara ilişkin kurallar geçerli olacaktır (CMK m.
233). Kolluk ise kendi mevzuatına göre bu kişileri çağırıp dinleyebilecektir (örneğin
PVSK m. 15).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


Bireysel İddia Makamı Olarak Mağdur ve Suçtan Zarar Gören

Dilekçede veya tutanağa geçirilmiş olan beyanda belirtilen adrese yapılan


tebligata rağmen gelmeyen mağdur veya şikâyetçiye bir kez daha tebligat
yapılmaz. Aksi tutum, yargılamanın gereksiz yere uzamasına yol açardı. Ancak bu
kişilerin mutlaka dinlenmesi gerekiyorsa ceza yargılamasında maddi gerçek
araştırıldığı, şekli gerçekle yetinilmediği için, mağdur bir şekilde aranıp
bulunacaktır (CMK m. 235).
Mağdurun tanık olarak dinlenmesi hâlinde, yemin hariç, tanıklığa ilişkin
hükümler uygulanır. Mağdur çocuk veya işlenen suçun etkisiyle psikolojisi
bozulmuş yetişkin mağdur, bu suça ilişkin soruşturma veya kovuşturmada tanık
olarak bir defa dinlenebilir. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunluluk
arz eden hâller saklıdır. Mağdur çocukların veya işlenen suçun etkisiyle psikolojisi
bozulmuş olan diğer mağdurun tanık olarak dinlenmesi sırasında psikoloji,
psikiyatri, tıp veya eğitim alanında uzman bir kişi bulundurulur (CMK m. 236).

Mağdurun tanık
olarak dinlenmesi
Örnek

halinde, yemin hariç, • Mağdurun (tanığın) daha sonra duruşmaya gelemeyeceği


tanıklığa ilişkin öngörülmekte ya da duruşma salonu dışında ifadesinin alınması
hükümler uygulanır. gerekiyorsa ve beyanı gerçeğin ortaya çıkması bakımından önemli
görülüyorsa (CMK m. 236/2-son cümle), video kaydı yoluyla
dinlenmesi mümkün olabilmektedir (CMK m. 52/3).

Kural olarak ifadesine başvurulacak kişilerin gerek soruşturma evresinde


kolluk, savcı ve sulh ceza hâkimi ve gerekse kovuşturma evresinde hâkim veya
mahkeme tarafından birçok kez dinlenmeleri mümkündür. Bu durumda yaşı küçük
mağdur tanığın muhatap olduğu hadiseyi belli aralıklarla ve defalarca anlatması
gerekmektedir. Her defasında olayı yeniden yaşatan bu ifade alma işlemleri, onun
açısından önemli bir acı kaynağı ve stres faktörü olarak kabul edilmektedir.
CMK 236/2. maddeye göre, çocuk veya işlenen suçun etkisiyle psikolojisi
Mağdur çocukların bozulmuş mağdur, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunluluk arz
tanıklıkları sırasındaki eden hâller hariç olmak üzere, bu suça ilişkin soruşturma veya kovuşturmada
görüntü veya ancak bir defa dinlenebilir. Yine CMK 53/3. maddeye göre, mağdur çocukların
seslerinin kayda tanıklıkları sırasındaki görüntü veya seslerinin kayda alınması zorunludur. Çocuk
alınması zorunludur. veya mağdurların şüpheli veya sanık ile yüz yüze gelmesinde sakınca bulunduğu
değerlendirildiğinde, ifade ve beyanları özel ortamda uzmanlar aracılığıyla
alınacaktır. Cinsel istismarı suçunun nitelikli hâlinin (TCK m. 103/2) mağduru olan
çocukların beyanları soruşturma evresinde her hâlükârda, kovuşturma evresinde
ise zorunluluk bulunması hâlinde alınacaktır. Bu durumdaki çocukların soruşturma
evresindeki beyanları, bunlara yönelik hizmet veren merkezlerde (çocuk izleme
merkezlerinde) Cumhuriyet savcısının nezaretinde uzmanlar aracılığıyla alınır.
Tanığın birden fazla dinlenmesi bazen zorunlu olabilir (CMK m. 236/2).
Şayet tanık dinlendikten sonra ortaya çıkan vakıalar ya da deliller tanığın önceki
açıklamalarını şüpheli hâle getirmişlerse yeniden dinleme gerekebilir. Yeni
vakıaları veya delilleri değerlendiren mahkeme, maddi gerçeğe ulaşma

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


Bireysel İddia Makamı Olarak Mağdur ve Suçtan Zarar Gören

bakımından kaçınılmaz görmesi hâlinde tanığı duruşmada yeniden dinlemek


zorundadır.
Mağdur çocukların veya işlenen suçun etkisiyle psikolojisi bozulmuş olan
diğer mağdurların korunması bakımından öngörülen bir diğer husus, bu kişiler
tanık sıfatıyla dinlenirken, yanlarında bir uzmanın bulunmasıdır. Mağdur-tanığın
yanında bilirkişi statüsünde bulundurulacak olan bu kişinin psikoloji, psikiyatri, tıp
veya eğitim alanlarından birinde uzman olması gerekmektedir (CMK m. 236/3).
Dinleme sırasında yanında bir uzman bulundurulacak olan ve kural olarak
ancak bir kez bilgisine başvurulabilecek olan mağdur çocuk veya işlenen suçun
etkisiyle psikolojisi bozulmuş olan diğer mağdur, sadece soruşturma evresinde
dinlenebilir (erken dinleme) (CMK m. 236/2).
CMK’da küçük sanıkların duruşmasının mutlaka gizli yapılacağı
öngörülmekle (CMK m. 185) birlikte, küçüğün mağdur olması hâlinde bu konuda
bir düzenleme yer almamaktadır. Oysa gerek mağdurun korunması gerekse etki
altında kalmaksızın bir ifade vermesini kolaylaştırmak açısından, bu durumdaki
mağdurun duruşması gizli yapılabilmelidir. Mağdurla ilgili hususların aleni bir
duruşmada tartışılması onun korunması gereken yararlarını, özel hayatının
gizliliğini ihlal edecekse bu husus düşünülmelidir. Özellikle kamuoyu (medya)
aleniyeti açısından bu gizlilik daha büyük bir önem taşımaktadır. CMK m. 182/2
uyarınca “genel ahlakın veya kamu güvenliğinin” kesin olarak gerekli kıldığı
hâllerden sayılarak bu durumda gizlilik kararı verilebilmesi mümkün
gözükmektedir.
Mağdur tanıklar, çoğunlukla mahkemede sanıkla karşılaşmaktan, onun
bulunduğu bir ortamda ifade vermekten ve sorularına muhatap olmaktan
çekinirler. Bu nedenle kanun, sanığın yüzüne karşı tanığın gerçeği
söyleyemeyeceğinden endişe edilen durumlarda, tanığın dinlenmesi süresince
sanığın mahkeme salonundan çıkarılmasını kabul etmektedir (CMK m. 200, keşif
bakımından CMK m. 84/3). Ancak burada amaç, öncelikle tanıktan bu yolla doğru
bir ifade elde etmek ve böylece uyuşmazlığın gerçeğe uygun bir biçimde
aydınlatılmasıdır. Başka bir deyişle, sanığın mevcudiyetinden ötürü tanığın
vereceği ifadenin etkilenmemesi ve gerçeğin tam olarak ortaya çıkarılması
amaçlanmaktadır.
Mağdurların dinlenmeleri sırasında tespit edilen beyan ve görüntü kayıtları
dava dosyasında saklanır, kimseye verilmez ve gizliliği için gerekli tedbirler alınır.
Söz konusu kayıtlar yazılı tutanağa dönüştürülür. Bu tutanak, talepte bulunan
şüpheli, sanık, müdafi, mağdur, vekil veya kanuni temsilciye verilir. Beyan ve
görüntü kayıtları bu kişilere soruşturma ve kovuşturma makamlarının gözetiminde
gizliliği korunmak suretiyle izletilebilir (CMK m. 236/7, 8).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


Bireysel İddia Makamı Olarak Mağdur ve Suçtan Zarar Gören

MAĞDUR İLE SUÇTAN ZARAR GÖRENİN DAVAYA


KATILMASI
Kamu davasını açmak ve yürütmek görevi savcıya aittir. Böylece,
kovuşturma evresinde kamusal iddia makamı savcı tarafından temsil edilmektedir.
Ancak CMK, bazı süjelere de, kamu davası açıldıktan sonra, savcının yanında, iddia
makamını işgal edebilme imkânı tanımaktadır. Bu kişiler, katılan (müdahil) sıfatıyla
savcıdan ayrı bazı hak ve yetkilere de sahip olmaktadırlar.
Kamu davasına katılabilme, suçtan zarar görülmüş olması hâlinde kabul
edilmektedir. Suçtan zarar görme doğrudan doğruya olmalıdır. Katılma talebinde
bulunanın buna hakkı olacak şekilde suçtan zarar görüp görmediğinin takdiri
mahkemeye aittir. Ancak bazı durumlarda, suçtan zarar görmüş olmayı bizzat
Kamu davasına kanun tayin edebilmektedir. Bu durumda mahkemenin ayrıca bir değerlendirme
katılabilme, suçtan yapması mümkün değildir. Örneğin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’na göre: “Bu
zarar görülmüş olması kanunda belirtilen suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturma yapılması, kurum veya
halinde kabul fon tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına bağlıdır.
edilmektedir. Suçtan Bu başvuru muhakeme şartı niteliğindedir. Ancak 160. maddenin üçüncü
zarar göreme fıkrasında belirtilen suçtan dolayı soruşturma ve kovuşturmalar kurumun veya
doğrudan doğruya
fonun yazılı bildirimi üzerine veya gecikilmesinde sakınca görülen hâllerde resen
olmalıdır.
Cumhuriyet savcılarınca yapılır ve kurum ve fon haberdar edilir. Bu fıkra uyarınca
yapılan soruşturmalar neticesinde açılan kamu davalarında, kurumun veya fonun
başvuruda bulunması hâlinde, bunlar başvuru tarihinde müdahil sıfatını
kazanırlar.” (Bankacılık K. m. 162/1).
Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu
olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm
verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.
Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak ilk
derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma
istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır
(CMK m. 237).
Anlaşılacağı üzere, yalnızca gerçek kişiler değil, tüzel kişiler de kamu
davasına katılabileceklerdir. Tüzel kişi, organ veya temsilcisi aracılığıyla temsil
edilecektir (CMK m. 249). Bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlardan
dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada, tüzel kişinin organ veya temsilcisi,
katılan veya savunma makamı yanında yer alan sıfatıyla duruşmaya kabul edilir. Bu
durumda, tüzel kişinin organ veya temsilcisi, katılanın veya sanığın haklarına
sahiptir. Ancak sanık aynı zamanda tüzel kişinin organ veya temsilcisi ise tüzel
kişinin duruşmada bu kişiler tarafından temsili söz konusu değildir.
Ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesinin gereği olarak Ceza Kanunu
sisteminde tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamamaktadır (TCK m.
20/2). Dolayısıyla tüzel kişilerin şüpheli veya sanık olamayacakları da kabul
edilmektedir. Bununla birlikte, özellikle bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde
işlendiği iddia edilen bir suçun soruşturması veya kovuşturması söz konusu

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


Bireysel İddia Makamı Olarak Mağdur ve Suçtan Zarar Gören

olduğunda, haklarında güvenlik tedbiri niteliğinde yaptırım uygulanabileceğinden


(TCK m. 20/2, 60), tüzel kişilerin bu suçun soruşturma veya kovuşturmasında
temsil edilmeleri gerekebilir.
CMK’nın 249. maddesi hükmü, iddia veya savunma makamında yer
almasına göre, organ veya temsilcisi aracılığıyla tüzel kişinin temsiline imkân
vermektedir. Ancak organ veya temsilci aynı zamanda bu suçtan sanık konumunda
ise tüzel kişiyi bir başkasının temsil etmesi gerekmektedir.
Tüzel kişinin temsili, katılan veya savunma makamı yanında yer alan sıfatıyla
olmaktadır. Katılan veya savunma makamı “yanında yer alan” kavramı, ceza
muhakemesinde yeni bir kavramdır. Ancak sahip olduğu haklar (ve yükümlülükler)
Katılma, ilk derece açısından katılan veya savunma makamı gibidir.
mahkemelerinde ve
kovuşturma evresinde Katılma, kovuşturma evresinde ilk derece mahkemesince hüküm verilinceye
hüküm verilinceye kadar mümkündür. Bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay aşamalarında yapılacak
kadar mümkündür. katılma istekleri kabul edilmeyecektir. Ancak ilk derece mahkemesinde ileri
sürülmüş olup da karara bağlanmayan veya reddolunan katılma istekleri, kanun
yoluna başvurulduğunda açıkça belirtilmiş olması koşuluyla incelenip
mahkemesince karara bağlanacaktır.
Katılma yöntemi 238. maddede düzenlenmektedir. Buna göre katılma,
kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi veya katılma
istemini içeren sözlü başvurunun duruşma tutanağına geçirilmesi suretiyle olur.
Duruşma sırasında şikâyeti belirten ifade üzerine, suçtan zarar görenden davaya
katılmak isteyip istemediği sorulur. Cumhuriyet savcısının, sanık ve varsa
müdafinin dinlenmesinden sonra davaya katılma isteminin uygun olup olmadığına
karar verilir. Bu kararlara itiraz olanağı yoktur. Ancak esas hükümle birlikte istinaf
veya temyiz yollarına gidilebilecektir.
Mağdur veya suçtan zarar gören, davaya katıldığında, mahkemeden
istemesi hâlinde baro tarafından bir avukat görevlendirilir. Mağdur veya suçtan
zarar görenin çocuk, sağır ve dilsiz veya kendisini savunamayacak derecede akıl
hastası olması hâlinde avukat görevlendirilmesi için istem aranmaz (CMK m. 239).
239. maddenin ikinci fıkrasında, avukat görevlendirilmesinde zorunlu hâller
belirtilmektedir. Dikkat edilmelidir ki, buradaki avukat görevlendirme zorunluluğu,
davaya katılma talebi kabul edildikten sonra söz konusu olmaktadır. Hemen
hemen aynı ifadelerin yer aldığı bir düzenleme ise 234. maddenin ikinci fıkrasında
bulunmaktadır.
Katılma davayı durdurmaz, zira davanın asıl takipçisi Cumhuriyet savcısıdır.
Tarihi belirlenmiş olan duruşma ve yargılama usulüne ilişkin diğer işlemler vaktin
darlığından dolayı katılan kimse çağrılamayacak veya kendisine haber
verilemeyecek olsa bile belirli gününde yapılır (CMK m. 240).
Katılmadan önce verilmiş olan kararlar katılana tebliğ edilmez. Bu kararlara
karşı kanun yoluna başvurabilmesi için Cumhuriyet savcısı için öngörülen sürenin
geçmesiyle katılan da başvuru hakkını kaybeder (CMK m. 241). Bu tür kararlara
karşı Cumhuriyet savcısı için kabul edilen denetim muhakemesine başvurma

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


Bireysel İddia Makamı Olarak Mağdur ve Suçtan Zarar Gören

süreleri katılan için de geçerlidir. Bunun dışındaki kararlar katılana da


bildirilecektir.
Katılan, bir muhakeme hukuku süjesi olarak Cumhuriyet savcısından
bağımsız biçimde denetim muhakemesi yoluna gidebilir. Katılanın başvurusu
olumlu sonuçlanırsa Cumhuriyet savcısı işi yeniden takip edecektir (CMK m. 242).
Bu durum kovuşturma zorunluluğu ilkesinin doğal bir sonucudur.
Katılma hakkı, kişiye sıkı surette bağlı haklardan olduğundan katılan,
vazgeçerse veya ölürse katılma hükümsüz kalır. Mirasçılar, katılanın haklarını takip
etmek üzere davaya katılabilirler (CMK m. 243). Henüz katılma hakkı doğmadan
katılmadan vazgeçilemez. Katılma, dar anlamda kovuşturma evresinde olabildiğine
Katılan, bir göre, bu ihtimal ancak soruşturma evresi bakımından söz konusudur. Soruşturma
muhakeme hukuku aşamasında henüz kullanılabilecek bir hak bulunmadığından, burada teknik
süjesi olarak anlamda vazgeçmeden de söz edilemez. Başka bir deyişle, henüz doğmamış olan
Cumhuriyet katılma hakkının kullanılmayacağının bildirilmesine rağmen, bilahare kovuşturma
savcısından bağımsız aşamasında katılma talebinde bulunmak ve katılan sıfatını almak mümkündür.
biçimde denetim
Kamu davası açıldıktan sonra ise artık doğmuş bulunan katılma hakkının
muhakemesi yoluna
gidebilir. kullanılmasından vazgeçmek ya da katılan sıfatını aldıktan sonra bunun geri
alınması mümkündür. Ancak vazgeçme veya geri alma üzerine yeniden katılma
talebinde bulunulamaz.
Bireysel Etkinlik

• Mağdur ile suçtan zarar görenin davaya katılma usulünü


anlatınız.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


Bireysel İddia Makamı Olarak Mağdur ve Suçtan Zarar Gören

•Mağdur, suçun konusunun ait olduğu kişi, suç işlenmek suretiyle haksızlığa
uğramış kişidir (dar anlamda mağdur). Aleyhine suç işlenen kişi demek olan
mağdur, suçun konusundan farklıdır. Örneğin hırsızlık suçunda mağdur,
çalınan malı elinde bulunduran kişidir. Çalınan mal ise suçun konusunu
oluşturmaktadır. Mağduru olmayan bir suç yoktur ve bütün suçlarda
Özet
mağdur, gerçek kişilerdir. Bu nedenle tüzel kişiler, suçun işlenmesi
dolayısıyla mağdur olamazlar ise de suçtan zarar görmüş olabilirler. Her
suçun bir mağduru olmakla birlikte, bazı suçlarda mağdurun belirli bir kişi
veya kişiler olması gerekmez.
•Suçtan zarar gören, bir suçun işlenmesi dolayısıyla zarar gören gerçek veya
tüzel kişidir. Fakat zarar gören kişi, her zaman bu suçun işlenmesi dolayısıyla
mağdur edilen kişi değildir. Zarar tabiri, tehlikeyi de içine alacak şekilde
anlaşılmalıdır. Dar anlamada suçtan zarar görme, suçtan doğrudan doğruya
zarar görmeyi ifade eder. Geniş anlamda suçtan zarar görmede ise suçtan
dolayısıyla zarar görme söz konusudur.
•Mağdur ve suçtan zarar görenin delillerin toplanmasını talep etme hakları
bulunmaktadır. Mağdur ve suçtan zarar görenin belge örneği isteme ve
dosya inceleme hakkı, keza avukat görevlendirilmesini isteme hakkı hem
soruşturma hem de kovuşturma evrelerinde bulunmaktadır. Mağdur veya
suçtan zarar gören, Cumhuriyet savcısının kovuşturmaya yer olmadığı
yönündeki kararına itiraz etme (m. 173) hakkına sahiptirler. Mağdura ve
suçtan zarar görenin bir diğer hakkı ise bütün bu haklarını öğrenme hakkıdır.
•Mağdur ve şikâyetçi, soruşturma veya kovuşturma evrelerinde Cumhuriyet
savcısı, mahkeme başkanı veya hâkim tarafından davetiye ile çağrılarak
dinlenir. Dilekçede veya tutanağa geçirilmiş olan beyanda belirtilen adrese
yapılan tebligata rağmen gelmeyen mağdur veya şikâyetçiye bir kez daha
tebligat yapılmaz. Mağdurun tanık olarak dinlenmesi hâlinde, yemin hariç,
tanıklığa ilişkin hükümler uygulanır. Yaş küçüklüğü, hastalık, yargılama
konusu eylemden kişisel olarak aşırı etkilenmek gibi, ayrıca bir mağduriyeti
söz konusu olan tanıkların ceza muhakemesi alanında korunmaları ihtiyacı,
son yıllarda kısmen yasal düzenlemeye kavuşturulmuştur. CMK’da küçük
sanıkların duruşmasının mutlaka gizli yapılacağı öngörülmekle (m. 185)
birlikte, küçüğün mağdur olması hâlinde bu konuda bir düzenleme yer
almamaktadır.
•Kamu davasına katılabilme, suçtan zarar görülmüş olması hâlinde kabul
edilmektedir. Suçtan zarar görme doğrudan doğruya olmalıdır. Mağdur,
suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk
derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm
verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.
Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak
ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan
katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip
karara bağlanır. Yalnızca gerçek kişiler değil, tüzel kişiler de kamu davasına
katılabileceklerdir. Tüzel kişi, organ veya temsilcisi aracılığıyla temsil
edilecektir. Katılma davayı durdurmaz. Katılan, bir muhakeme hukuku süjesi
olarak, Cumhuriyet savcısından bağımsız biçimde denetim muhakemesi
yoluna gidebilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


Bireysel İddia Makamı Olarak Mağdur ve Suçtan Zarar Gören

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Mağdurla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
a) Suçla korunan hukuki yararı zedelenen kişiye mağdur denir.
b) Suçun mağduru ile konusu birbirinden farklıdır.
c) Tüzel kişiler suç mağduru olamazlar.
d) Her suçta bir mağdur bulunması zorunlu değildir.
e) Mağdur ceza muhakemesinin salt bir delil aracı değildir.

2. Aşağıdakilerden hangisi mağdur ve suçtan zarar görenin hakları arasında


yer almaz?
a) Delillerin toplanmasını talep etme hakkı
b) Dosya inceleme hakkı
c) Avukat görevlendirilmesini isteme hakkı
d) Tebligata uymamayı talep hakkı
e) Kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz hakkı

3. Mağdur ile suçtan zarar görenin dinlenmesi hakkında aşağıdakilerden


hangisi doğrudur?
a) Şüpheliden farklı olarak dinlenmesi için davetiye gerekmez.
b) Kolluğun mağdurun ifadesini alması mümkün değildir.
c) Tebligata rağmen gelmeyen mağdura bir daha tebligat yapılmaz.
d) Mağdurun tanık olarak dinlenmesi hâlinde yemin verdirilmeden
dinlenemez.
e) İşlenen suçun etkisiyle psikolojisi bozulan kişi mağdur olarak
dinlenemez.

4. Aşağıdakilerden hangisi çocuk mağdurların dinlenmesine ilişkin yanlış bir


ifadedir?
a) Zorunluluk arz eden hâller dışında soruşturma ve kovuşturmada tanık
olarak yalnız bir defa dinlenebilirler.
b) Tanık sıfatıyla dinlenirken yanlarında bir uzmanın bulundurulması
gerekir.
c) Tanıklıkları sırasındaki görüntü veya seslerinin kayda alınması
zorunludur.
d) Mağdur olarak dinlenen çocuğun duruşması mutlaka gizli olarak
yapılır.
e) Çocuk sanığın yargılandığı davada hüküm kapalı duruşmada açıklanır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


Bireysel İddia Makamı Olarak Mağdur ve Suçtan Zarar Gören

5. İlk derece mahkemelerinde kamu davasına katılma ne zamana kadar


mümkündür?
a) Sanığın sorgusuna kadar
b) Duruşma hazırlığı devresinin sonuna kadar
c) Duruşma devresinin sonuna kadar
d) Hüküm verilinceye kadar
e) Kanun yolu talebinde bulununcaya kadar

6. Aşağıdakilerden hangisinin ilk derece mahkemelerinde kamu davasına


katılma hakkına sahip olduğu kanunda açıkça yer almaz?
a) Mağdur
b) Suçtan zarar gören gerçek kişi
c) Suçtan zarar gören tüzel kişi
d) Malen sorumlu olan
e) Hukuken sorumlu olan

7. Kamu davasına katılma usulü ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi


yanlıştır?
a) Katılma, kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe
verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma
tutanağına geçirilmesi suretiyle olur.
b) Cumhuriyet savcısının sanık ve varsa müdafinin dinlenmesinden
sonra davaya katılma isteminin uygun olup olmadığına karar verilir.
c) Davaya katılma isteminin uygun olup olmadığına dair karara karşı
itiraz, istinaf veya temyiz yollarına gidilmesi mümkündür.
d) Sulh ceza mahkemesinde açılmış olan davalarda katılma hususunda
Cumhuriyet savcısının görüşü alınmaz.
e) Mağdur veya suçtan zarar gören, davaya katıldığında, mahkemeden
istemesi hâlinde baro tarafından bir avukat görevlendirilir.

8. Mağdur veya suçtan zarar gören davaya katıldığında ……………… suçu ile alt
sınırı ……………… hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından
kendisine avukat görevlendirilmesini isteyebilir.
Cümlede boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangileri getirilmelidir?
a) Cinsel saldırı – beş yıldan fazla
b) Cinsel saldırı – en az beş yıl
c) Cinsel saldırı – on yıl
d) Kasten öldürme – en az on yıl
e) Kasten öldürme – on yıldan fazla

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


Bireysel İddia Makamı Olarak Mağdur ve Suçtan Zarar Gören

9. Aşağıdakilerden hangisi katılma hakkı ile ilgili olarak doğru bir ifadedir?
a) Katılma davayı durdurur.
b) Katılan, Cumhuriyet savcısından bağımsız olarak denetim
muhakemesine başvurabilir.
c) Katılan ölürse mirasçılar katılanın haklarını takip etmek üzere davaya
katılamaz.
d) Henüz katılma hakkı doğmadan da davaya katılmaktan vazgeçilebilir.
e) Katılmadan vazgeçme hâlinde yeniden davaya katılma mahkemenin
kabulüne bağlıdır.

10. Aşağıdakilerden hangisinde kural olarak mağdurun toplum değil, kişi


olduğu kabul edilir?
a) Uluslararası suçlar
b) Mal varlığına karşı suçlar
c) Genel tehlike yaratan suçlar
d) Çevreye karşı suçlar
e) Adliyeye karşı suçlar

Cevap Anahtarı
1.d, 2.d, 3.c, 4.d, 5.d, 6.e, 7.c, 8.a, 9.b, 10.b

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


Bireysel İddia Makamı Olarak Mağdur ve Suçtan Zarar Gören

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Centel, N., Zafer, H, Ceza Muhakemesi Hukuku ( 15. Baskı), İstanbul: Beta Yayınevi.
Gökcen, A., Balcı, M., Alşahin, M. E., Çakır, K., Ceza Muhakemesi Hukuku I, 2.
Baskı, 2017, Ankara: Adalet Yayınevi.
Gökcen, A., Balcı, M., Alşahin, M. E., Çakır, K., Ceza Muhakemesi Hukuku II, 2.
Baskı, 2017, Ankara: Adalet Yayınevi.
Özbek, V. Ö., Doğan, K., Bacaksız P., Tepe İ., Ceza Muhakemesi Hukuku, 11. Baskı,
2018, Ankara: Seçkin Yayınevi.
Öztürk, Bahri ve diğerleri, Nazari ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, 13.
Baskı, 2019, Ankara: Seçkin Yayınevi
Şahin, C., Göktürk, N., Ceza Muhakemesi I, 10. Baskı, 2019, Ankara: Seçkin
Yayınevi.
Şahin, C., Göktürk, N., Ceza Muhakemesi II, 9. Baskı, 2019, Ankara: Seçkin
Yayınevi.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

You might also like