You are on page 1of 3

Sayın Mahkeme Heyeti

Mahkeme heyeti huzurunda başvuru numarası 2023 8692 numaralı dosya kapsamında 3 nisan
2024 tarihinde görülmekte olan davaya ilişkin rapor sunmak üzere bulunmaktayım. Bu davada
anayasa madde 17 uyarınca yaşam hakkının ihlal edildiği ve ilgili kamu makamlarınca etkili
soruştumanın yapılmadığı iddasıyla yapılan başvuru incelenmektedir. Olay ve olguları
incelemek gerekirse05.03.2019 tarihinde %60 engeli ile doğan başvurucu Ahmet Güney,
12.11.2022 tarihinde evinin yakınındaki trafo panosunun açık kapısına temas
etmesi sonucunda elektrik akımına kapılarak yaralanmıştır.

B. Yaralanan Ahmet Güney, olayın hemen ardından olay yerindeki hastane servisinde tıbbi müdahale
almıştır.12.11.2022 ila 18.11.2022 tarihleri
arasında hastanede yatarak tedavi görmüştür.

C. Olayla ilgili olarak Cumhuriyet Savcısı soruşturma başlatmıştır.

D. Olay yerinde yapılan incelemeden bağımsız olarak İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli iki polis tarafından
ayrıca tutanak tutulmuştur.Bu tutanakta da trafonun kapak kısımlarının açık olduğu,trafo arkasındaki kapakların
ise kapalı ve asma kilit ile kilitli olduğu,kazaya ait emareye rastlanmadığı ve olay yerini gösterir herhangi bir
güvenlik kamerasının ve olayı gören tanığın olmadığını belirtmiştir.

E. Olay tarihinde, daha sonra şüpheli olarak ifade veren ve ilgili Y Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinde
sorumlu mühendis olarak görev yapan A, Merkez Sorumlu Teknikeri B
ve Veri Kayıt Operatörü C tarafından imzalanmış bir tutanak düzenlenmiştir. Tutanağın ilgili kısmı şöyledir:

''...Santrale gelen ihbar üzerine olay mahalline gidilerek kontrol edilmiştir. Yapılan inceleme neticesinde
21/08/2022 tarihinde panosu onarılan ve kapısına kilit takılan trafo panosunun kilidinin kırılmış olduğu
saptanmıştır. Olayın 12/11/2022 tarihinde bir erkek çocuğun pano kapağını açıp panonun iç bölümüne tel
parçasını dokundurması suretiyle gerçekleştiği anlaşılmıştır.

Ayrıca 06/11/2022 ile 10/11/2022 tarihleri arasında meydana gelen toplumsal olaylardan kaynaklı can ve mal
güvenliği bulunmadığından Y elektirk dağıtım anonim şirketi personelleri çalışamadıklarını belirtmiştir. Ayrıca
Ekipler meydana gelen toplumsal olaylardan çalışamamış olması üzerine ilçemizde şebekemizde meydana gelen
hasarların onarılamadığını ileri sürmüştülerdir

Söz konusu olayın da yaşanan toplumsal olaylar sırasında panosunun kilidinin


eylemci kişiler tarafından kırılıp panosunun açık bırakılması üzerine güvenlik açığı
oluştuğunu düşünmektedirler. ''

F.Başvurucu Ahmet Güney, olay yeri İlçe Emniyet Müdürlüğünde verdiği ifadede özetle elektrik trafosunun
patlaması neticesinde kendisine haber verilmesi sonrasında olaydan haberdar olduğunu, oğlunun olay mahallinde
oyun oynadığını, olay dolayısıyla hayati tehlikesinin devam ettiğini,başta bakanlık olmak üzere tüm sorumlu
kişilerden şikayetçi olduğunu beyan etmiştir.

G. Başsavcılık,bir elektrik elektronik mühendisine bilirkişi incelemesi yaptırmıştır.Bilirkişi dosya içinde bulunan
tüm dokümanları özetledikten sonra aşağıdaki şekilde görüş bildirmiştir:

Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi personelinin bakım sahaları dahilinde bulunan trafo ile elektrik panolarını
sürekli kontrol etmeleri ve gözetim altında tutmaları ihtimali bulunmadığını . bu durumun bu şirket üzerinde
denetim ve kontrol yetkisi olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı için de geçerli olduğunu ileri sürmüştür.
Buna ek olarak elektrik panosunun girişinde elektrik tehlikesi levhası yer almakta olduğunu söylemiştir. Ayrıca
olayın meydana geldiği tarihten kısa süre önce Y ilçe merkezinde çok büyük toplumsal olayların meydana geldiği
bilindiğini Güvenlik nedeni ile anılan tarihlerde elektrik şebekesinde meydana gelen tahribatın giderilmesi ve
arızalara müdahale edilmesi söz konusu olmadığını belirtmiştir. olaydan kısa bir süre önce panoya takılan
kilidin ne zaman ve kimler tarafından kırıldığını tespit etme imkânı da bulunmamaktadır. Bütün bu hususlar göz
önünde bulundurulduğunda bilirkişi incelemesine göre Y Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi ilçe işletme
personeline ve mühendis olarak görev yapan A’ya kusur verilemeyeceği kanaatine varılmıştır.

H.Başsavcılık, bilirkişinin görüşüne paralel olarak 10/11/2023 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar
vermiştir.

I.Anılan karara yapılan itiraz kararda bir isabetsizlik görülmemesi nedeniyle reddedilmiştir. İtirazın reddine dair
kararın 11/12/2023 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine Onu Güney tarafından hem kendi adına hem de %60
zihinsel engelli oğlu Ahmet Güney adına 25/12/2023 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

Başvurucunun iddialarına göre Anayasa'nın 17. maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesi ve
Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin 6. maddesi uyarınca, devlet yaşam hakkını koruma yükümlülüğündedir.
Başvurucu Ahmet Güney'in yaşam hakkı ağır ölçüde riske girdiğini belirtmiştir. Trafonun erişilebilir durumda
olması, özellikle de engelli bir birey olan Ahmet'in erişebileceği bir konumda bulunması, devletin yaşam hakkını
koruma yükümlülüğünü ihlal etmektedir. Elektrik tehlike levhasının bulunmasının yeterli olmadığını çünkü bu
tür önlemler, engelli bireylerin veya çocukların tehlikelerden korunması için yetersiz olduğunu ileri sürmüştür.
Başsavcılığın bilirkişi raporuna dayanarak kovuşturmaya yer olmadığına karar vermesi, etkili bir soruşturmanın
yapılmadığını göstermektedir. İdarenin trafonun bakımını ve güvenliğini sağlama yükümlülüğünü yerine
getirmediğini, toplumsal olayların varlığının soruşturmada gerekçe olarak öne sürüldüğü, ancak bu durumun
trafonun güvenliğini sağlamak adına yeterli bir mazeret olmadığı belirtilmektedir. Bu durumda, devletin etkili
bir soruşturma yapma yükümlülüğünü ihlal ettiğini kanaatine varılmıştır. Ve ayrıca belirtmektedirler ki
Başvurucu Ahmet Güney'in yaşamı tehlikeye atıldığı durumda, ailesinin de hakları ihlal edilmiştir. Başvurucu
Onur Güney, bakıma muhtaç oğlunun yaşamı tehlikeye atıldığı için dolaylı olarak etkilendiğini belirtmiştir.

Başvurucular, öncelikle idarenin ihmali sonucu oluşan zararın tazmin edilmesini talep etmektedirler. Ayrıca,
benzer durumların tekrar yaşanmaması için ilgili idarelerin daha etkili önlemler alması gerektiğini
vurgulamaktadırlar. Ahmet Güney'in yaşadığı tehlike sonrasında, zihinsel engelli bireylerin benzer durumlarda
korunması için özel tedbirlerin alınmasını talep etmektedirler. Devletin yaşam hakkını korumaya yönelik pozitif
yükümlülüklerini yerine getirmesini ve etkili bir soruşturma yaparak sorumluların hesap vermesini sağlamasını
istemektedirler. Son olarak başvurucular meydana gelen zararlar için maddi ve manevi tazminat talebinde
bulunmuştur.

Adalet Bakanlığının savunmasına göre Başvurucular, öncelikle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasının kabul
edilemeyeceğini savunmaktadırlar. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurunun reddedilmesi gerektiğini
ifade etmektedirler. Ahmet Güney'in yaşamının sona ermemesi sebebiyle yaşam hakkının ihlal edilmediğini ve
bu nedenle başvurunun dayanaktan yoksun olduğunu belirtmektedirler. Ayrıca, mücbir sebep idarenin
sorumluluğunu ortadan kaldırdığı için yaşam hakkının ihlal edilmediğini savunmaktadırlar. Başvurucular ayrıca,
Onur Güney'in güncel ve kişisel bir hakkının doğrudan etkilenmediğini, dolayısıyla bireysel başvurunun
reddedilmesi gerektiğini vurgulamaktadırlar. Bu nedenlerle başvurucular, bireysel başvurunun reddedilmesini
talep etmektedirler, Maddi ve manevi tazminat talebiyle ilgili olarak bakanlık vekilleri başvurucunun adli
yargıda tazminat davası açmadığını ve iç hukuk yollarını tüketmediğini belirtmiştir. Bu nedenle, başvurucunun
maddi ve manevi tazminat talebinin reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.

İş bu başvurucu iddiaları ve Adalet Bakanlığının savunması çerçevesinde Anayasa Mahkemesi raportörleri olarak
tavsiye niteliğindeki açıklamalarımız aynen şu şekildedir:

%60 zihinsel engelli ve 3.5 yaşındaki başvurucu Ahmet güney yönünden yaşam hakkı ihlalini incelediğinde
Başvurucu Ahmet Güney'in yaşam hakkının ihlal edildiği, çünkü devletin pozitif yükümlülüklerini yerine
getirmediği ve gerekli önlemleri almamıştır. Ahmet Güney, 3 yaşında engelli bir birey olarak, trafo panosuna
erişebilecek durumda olduğu ve güvenlik önlemlerinin yetersiz olduğu ortaya konmuştur. Özellikle, olay yerinde
bulunan uyarı levhalarının Ahmet'in anlayabileceği bir şekilde olmadığı ve çocuğun yaşına ve zihinsel durumuna
uygun güvenlik önlemleri alınmamıştır. Bu durum, Ahmet Güney'in yaşam hakkının korunması adına devletin
gereken tedbirleri almadığı ve etkili bir soruşturma yürütmediği şeklinde değerlendirilmiştir. Bu nedenle, Ahmet
Güney'in yaşam hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

Burada kısaca bir hususa değinmek gerekir ki Toplumsal olayın mücbir sebep olarak değerlendirilip
değerlendirilmemesi konusunda, idarenin sorumluluğunu azaltmayacak şekilde yorumlanmalıdır. Mücbir sebep
kavramının dar bir şekilde yorumlanması gerektiğini düşünmekteyiz. İdare, öngöremediği olaylardan bile
olumsuz sonuçları önceden önleyebilecek tedbirleri almakla yükümlüdür. Bu olaydaki toplumsal olay, idarenin
doğal ve yasal yükümlülüklerini yerine getirmesini engellemez. Bu tür olayların, idarenin bakım, gözetim ve
denetim yükümlülüğünü ortadan kaldıramayacağı unutulmamalıdır.

Başvurucu Onur Güney yönünden yaşama hakkının ihlali incelendiğinde Başvurucu Ahmet güneyin yaşamı sona
ermemiştir ve Onur Güney in doğrudan yaşama hakkı ihlal edilmemiştir.

Olağan iç yolların tüketilmesi bakımından incelenirse

Bilirkişin incelemesi karşı olarak devletin yaşam hakkını koruma yükümlülüğü bağlamında toplumun
en savunmasız bireylerin korunması ve güvence altına almak öncelikli olmalıdır Bilirkişi raporunda
kilidin kırıldığı zaman, kırılış şekli ve kıran kişi tespit edilemez diyor. O halde kilit en son trafo
bakımının yapıldığı tarih 21.08.2022 ile olayın gerçekleştiği 12.11.2022 tarihleri arasındaki bir
süreçte gerçekleşmiş olduğu açık.
Elektrik dağıtım şirketi Y., mühendis A., tekniker B. Ve operatör C.’nin şirket içerisindeki görev
tanımları ve sorumluluk alanları tam olarak ne olduğunu bilmemekle beraber yasal olarak 1 aylık
periyodlar halinde trafoların ve yüksek gerilim hatlarının bakımının yapılması gerekmekte olduğunu,
bu hususların gerek sözleşmelerle gerekse de yasalarla güvence ve kontrol altına alındığını biliyoruz.
Demek ki Ağustos ayından Kasım ayına kadar ki yaklaşık 3 aylık süreçte trafonun bakımı yapılmayarak
güvenlik açığına sebebiyet vermişlerdir.
Bilirkişi raporunun taraflı olduğunu Başsavcının kovuşturmaya bilirkişiye paralel olarak karar
vermesinin devletin etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünü ihlal ettiğini belirtiyoruz. Buna ek
olarak daha fazla delil toplanmalı farklı bilirkişi raporları hazırlanması doğru olurdu. Başsavcının
kovuşturma reddi ile iç hukuk yolları tüketilerek bireysel başvuruda bulunulmuştur.
Başvurucuların maddi manevi tazminat istemini değerlendirecek olursak yaşam hakkı gibi kişi için çok
önem arz eden hak ihlallerinde maddi manevi tazminat davası açmak bu hak ihlali için yeterli
olmayacaktır. Çünkü buradaki asıl amaç bu duruma neden ilgili makamların cezalandırılmasıdır.

Buna dayanak olarak Başvurucu Ahmet Güney in uğramış olduğu maddi ve manevi zararları 6216 s.
AYKM ‘nın 50.maddesine göre talep etmekteyiz.

You might also like