You are on page 1of 14

Ertuğrul Uzun, ‘Platon’da Retorik’in Peşinde Bir Gorgias Okuması, Hukuk Kuramı, C. 2, S. 2, Mart-Nisan 2015, ss. 7-20.

‘PLATON’DA RETORİK’İN PEŞİNDE BİR GORGİAS OKUMASI

Ertuğrul Uzun*

* Doç. Dr. Dr. Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi ABD, ertugrul.uzun@gmail.com.
Uzun/ Gorgias Okuması

kullandığım çevirilerin hepsinin temel aldığı


Giriş
numaralandırmayı kullandım. Türkçe çeviriler büyük
Elinizdeki çalışma, retoriği kavramaya yönelmiş bir
zaman kazandırdı bana. Ama ayrıntılı bir okuma yapmanın
macerayı, oradan oraya sürüklenmekle geçen bir
yarattığı sorumluluk gereği, çevirilere ilişkin yorumlar da
gezintiden ne yaptığını bilen, elle tutulur sonuçlar ortaya
yapacağım.1
koyan bir yolculuğa çevirmenin ilk adımı. Sosyal bilimler
ve beşeri disiplinlerin her alanında ve konusunda olduğu Platon’un retorikle ilgili görüşleri farklı eserlerde yer alıyor.

gibi ilk müracaat yine Platon’a yapılmalı; hele de retorik Ancak bunlardan Gorgias, Protagoras, Phaedrus ve İon

konusunda Antik Yunan’a gitmek kaçınılmaz, zira retorik, merkezi öneme sahip. Sofist ile Theaitatos’u da unutmamak

modernleşemeyecek ve dönüşemeyecek kadar temel bir lazım. Böylece “Platon’da retorik” seyahatinin duraklarını

mesele. da işaret etmiş oldum.

‘Platon’da retorik, onun bilgi ve ahlak felsefesinden Nihayet, Gorgias okumasını vesile kılarak, ‘okumak’

ayrılamaz niteliktedir’ deyip önce hayatını, sonra üzerine de birkaç kelam etmek lazım: Hiçbir metin hakkıyla

dönemini, daha sonra bilgi ve ahlak felsefesini anlatıp, sıra okunamaz. Hakkıyla okumak diye bir şey yoktur. Okumak

retoriğe geldiğinde okuyucuyu okumaktan vazgeçirecek bitimsiz bir süreçtir. Hermenötiğin öğrettikleriyle

değilim. Son zamanlarda oldukça güvendiğim ve konuşacak olursak, her okuma başka okumaların

uygulamaya çalıştığım bir yazım tarzına sadık kalarak, gölgesinde ve rehberliğinde gerçekleşir. Ve her okuma

“küçük” bir iş yapmaya çalışacağım. Gorgias’ı okuma başka bir okumanın ön okumasıdır. Sadece tek bir metni

serüvenimden parçalar sunacağım. okumak imkânsızdır. Okuyan, o güne kadar


okuduklarından anlam evreninde biriktirdiği
Kişisel araştırma yöntemim, merak ettiğim konuya ilişkin
mücevherlerin ışıltısıyla bakar metne. Okumak, zorunlu
öncelikle anadilimdeki makaleleri okumak ve onların
olarak metinlerarasıdır. Elinizde alelade olmayan, hele de
rehberliğinden faydalanmaktır. Dolayısıyla Gökçe
Platon gibi bir düşünürün metni varsa, sadece o metni
Çataloluk’u (2008), Türkan Fırıncı’yı (2011) ve Mehmet Akif
okumaya cüret etmek de zordur. Yazarın diğer metinleri,
Duman’ı (2014) minnetle anmalıyım.
kelimelerin dönemsel anlamları, yazarın taraftarları ve
Sıra geldi okuduğum metne, Gorgias’a. Gorgias’ın muarızları, kültür, inanış vs… Hesaba katmak zorunda
Türkçede ulaşabildiğim dört çevirisi var: 1946 tarihli olduğunu düşünebileceğiniz pek çok şey vardır. Ama
Fransızcadan yapılan ve Nusret Hızır tarafından Almanca bunun da bir sınırı yoktur. Elinizde alelade olmayan bir
çevirisiyle karşılaştırılan Reyan Erben çevirisi; ilk basımı metin varsa, o metni başlangıç noktası yaparak bütün bir
1999 yılında gerçekleştirilen Fransızcadan yapılan 2013 tarihi okumak durumunda kalabilirsiniz. İnsan enerjisinin
tarihli Mehmet Rifat ve Sema Rifat çevirisi; 2001 tarihli ve ve kabiliyetlerinin çok ötesinde bir hedeftir bu. Bu açıdan
Eski Yunancadan yapılan Furkan Akderin çevirisi ile baktığınızda, hedefiniz, eliniz elverdiğince kendi anlam
ulaşabildiğim ilk basımı 1960’ta yapılan 1998 tarihli Melih dünyanızı inşa etme çabasına dönüşür: hiçbir zaman
Cevdet Anday çevirisi. Bunun yanında bildiğim tek yabancı tekemmül etmeyeceğini bilmenin telaşına eşlik eden doğru
dil olan İngilizcedeki çevirilerden de yararlandım: Zeyl yolda olduğunuzu bilmenin hazzıyla size şevk veren bir
(Platon 2008), Lamb (Platon 2001) ve Hamilton (Platon çaba. Bir metni okumaktan ne zaman vazgeçeceğinize,
1998) çevirileri. Kelimelerle ilgili atıflarda doğrudan dilim varmasa da, o metni okuma eylemine ne zaman nokta
çevirilere atıf yaptım ancak metne atıf yaparken, koyacağına karar vermek, öyle ya da böyle, bizi Rorty’nin

1 Çalışmaya ilk başladığımda karşılaştığım bütün kelime iyi biliyorum. Ancak özellikle klasik eserlerin okunmasında
farklılıklarını tartışma niyetinde idim ve bir süre böyle yazmaya çevirmenin kelime tercihleri büyük felsefi sorunları ya görünmez
devam ettim. Ancak okuma ilerledikçe, çeviri yorumları metnin ana yahut izlenemez hale getirebiliyor. Okumanın getirdiği bir
gövdesini oluşturmaya başladı. Dolayısıyla çok önemli olduğunu sorumluluk da, bu noktalara işaret etmek olmalı.
düşündüğüm birkaç noktaya işaret etmekle yetindim. Maksadım
çevirileri kötülemek değil, çevirinin zor ve riskli bir iş olduğunu çok

8
Hukuk Kuramı, C. 2, S. 2, Mart-Nisan 2015

pragmatizmine götürür. Okuduğumuz metni kullanırız; düşünülemediği için mi bu kadar merkeze alır karar
kullanmak için okuruz. Okumayı sonlandırmaya karar vermek zordur.
verdiğiniz nokta, kullanışlılığını yitirdiği andır. Gorgias’ı
Diyalogun adı Gorgias ve Polos ile Kallikles, Gorgias’ın
hayatımın sonuna kadar okumaya devam edebilirdim.
öğrencileri yahut taraftarları. Bu isimler sıklıkla sofistler
Gorgias’ı okumak için okunacak o kadar çok metin var ki!
olarak sunulur ve bu yönüyle Gorgias, Sokrates’in ve
Ama bir yerde noktalamam gerekiyordu. Mesleğim
Platon’un sofistlik eleştirisi olarak görünür. Gorgias’ı
itibariyle sürekli ilgilendiğim adalet sorunu ile bu satırları
katıksız bir sofist olarak görmeye neden olan genelleme2,
kaleme alırken özel ilgi alanımda olan retoriğin doğasına
diyalogun okunmasında yer yer kafamızı karıştırmalıdır,
ilişkin kullanabileceğim cümleleri yeterince yazabildiğimi
yahut da Sokrates’in yanılgıya düştüğünü kabul etmek
düşündüğüm noktada, okumayı sona erdirdim. Ancak
gerekir. Halbuki Gorgias’ın bir sofist olduğu tartışmalıdır.
şunu biliyorum: Retorikle ve adaletle, hatta genel olarak
Sofistler ile Gorgias ve öğrencilerinin ortak yanları,
felsefeyle ilgilendiğim müddetçe ya mecazi anlamda yahut
özellikle de gezgin ve para karşılığı öğreticiler olması
da lafzi anlamıyla Gorgias’ı okumaya devam edecek ve
Sokrates’in eleştiri oklarının hedefindedir elbette. Sadece
yeniden ve yeniden okuyacağım. Sanırım entelektüel
Gorgias’ta değil, başka metinlerde de Sokrates’in Sofistlere
dünyada yaptığımız yazı çizi işleri tamamlanmış ve
olan eleştirileri bilinmektedir. Ancak en azından Gorgias’ta,
tüketilmiş işler değil de, bitimsiz bir macerada soluklanmak
asıl meselenin retorik olduğunu, retoriğe yöneltilen
ve bizi finanse eden topluma karşı sorumluluğumuzun
eleştirinin, diyalogdaki muhataplar Sofist olsalar dahi,
koşulu olarak sunduğumuz raporlardan ibaret. Dolayısıyla
Sofistliklerinden kaynaklanmadığını söylemek gerekir.
bu makale, Gorgias’ı anlama çabama ilişkin olarak
Üstelik Sokrates, diyalogun sonunda “hakiki retorik”in ne
sunduğum bir rapor olarak okunmalıdır.
olduğunu açıklamayacaktır. Bu ise şöyle bir sorunla karşı
Artık Gorgias okumasından elde kalanları görmeye karşıya bırakır bizi: Hakiki retorik, eleştirilen retorikten
geçebiliriz. tamamen ayrı mıdır, yoksa ortak noktalara sahipler midir?3
Bu noktaların araştırılması, en az üç farklı, bu sorulara
Diyalogun asli karakterleri Sokrates, Gorgias, Polos ve
hasredilmiş çalışmayı gerektiriyor. (1) Sofistler ve retorik;
Kallikles. Khairephon, tartışmanın gidişatına çok etki
(2) Gorgias’ın Sofistliği ve Retorikçiliği; (3) Sokrates’in (ve
etmeyen bir role sahip. Tartışmacılar açısından üç bölümün
Platon’un) retorik anlayışı. Elinizdeki çalışma inceleme
bulunduğunu söyleyebiliriz. Sokrates önce Gorgias’la
konusunu Gorgias okumasıyla sınırlandırdığı için, ayrıca
sonra Polos’la, son olarak da Kallikles’le tartışır. Tartışma
çalışılması gereken bu konulara değinmeyi, en hafif
muhtemelen kamuya açıktır ve dinleyici sayısı diyaloga
tabiriyle, verimsiz görüyor. Söz konusu konularda
katılanlardan çok daha fazladır. Temel mesele, Sofistlerin
verilecek üstünkörü yahut genel bir malumat, Gorgias
retoriği kullanışlarıdır. Bu aynı zamanda retorik yahut
okumasına katkı sağlamayacak.
hitabet sanatı hakkındaki bir tartışmadır. Nitekim Gorgias
el yazmalarının alt başlığı, ‘Retorik Üzerine’dir. Ancak
Açılış
sadece retorik değil pek çok konu ele alınır. Nihayet,
Diyalog, Sokrates’in Gorgias’ın ne işle meşgul olduğunu
diyalogun konusunu salt retorik olarak sunmak da
soruşturmasıyla başlar. Yaptığı iş, yani sanatı neyle ilgilidir,
yanlıştır. Zira bir başka temel sorun adalettir ve diyalog
ne hakkındadır, ne işe yarar? Ancak açılış kısmı, bu
retoriği adaleti tartışmak için mi kullanır yoksa adaleti
tartışmayı başlatmadan önce karşımıza çıkan, tali gibi
retorik de dahil olmak üzere hiçbir meseleden ayrı

2 Üstelik hemen yukarıda kullandığım ‘sofistlik’ (sofizm) kelimesini açısından birbirlerinden büyük ölçüde ayrılıyorlardı; bir eğilimi ya da
ilk kullandığı yerde Copletson’un (2009: 120) düştüğü dipnot, böyle hareketi temsil ederler, bir okulu değil.”
bir genellemenin yersizliğine dair: “Sofizm terimini kullanmakla bir
Sofistik dizgenin olmuş olduğunu imlemek istiyor değilim: Yunan
3 Bu sorunun ayrıntılı bir tartışması için bkz. Carone 2005.
Sofistleri olarak bildiğimiz insanlar hem yetenek hem de görüşler

9
Uzun/ Gorgias Okuması

görünen ancak dikkatle bakıldığında Sokrates’in tutumu buna isyan edecektir. Sokrates’in, belki daha doğrusu
konusunda önemli ipuçları veren unsurlar barındırır. Platon’un da, bu tavrını gördüğünüzde, Yunanlı’nın “ara
tonları fark eden bir göze sahip olmadığını” (Freidell, 2004:
Öncelikle, deyim yerindeyse bir telaşla gelir Soktrates ve
45), onun nezdinde “her şeyin kesin hatlara, belirgin
tilmizi Khairephon; Gorgias, Polos ve Kallikles’in yanına.
kontrastlara” (Freidell, 2004: 26) sahip olduğunu söyleyen
Gorgias, yanındakilerin şölen olarak nitelendirdiği bir
Freidell’i hatırlamadan edemezsiniz.
konuşmayı yeni bitirmiştir ve Sokrates konuşmayı
kaçırdığı için hayıflanır, hatta Khairephon’a kendisini
Gorgias
oyaladığı için sitem eder. Yani anlaşıldığı kadarıyla
Gorgias sanatının retorik yahut hitabet olduğunu söyler.
Sokrates, Gorgias’ı dinlemek için gelmiştir.
Dolayısıyla o bir hatiptir (orator yahut retor) (449a). Bu sanat
Sokrates’in Gorgias’la konuşma ve tartışma isteğini belli öğretilebilir bir sanattır (449b) ve konusu sözlerdir (449e).
eden başka bir sahne daha var. Sokrates kendilerine ilk Ancak Sokrates retoriğin konusunun sözler olmasına
seslenen Gorgias olmadığı için çok da konuşmaya istekli katılmaz ve bir tartışma açarak hangi işlerle ilgili sözlerin
değil gibidir. Khairephon’u soru sorması için zorlayan retoriğe özgü olduğunu sorar. Gorgias’a göre retoriğe özgü
Sokrates, bir anlamda Gorgias’ın konuşup sözler, “insanla ilgili bütün işlerin en büyükleri ve en
konuşmayacağını da tartmaktadır. Gorgias’a yöneltilen mükemmelleri” hakkındadır (451d). Ancak bu cevabı kabul
sorulara Polos cevap vermeye başlar, üstelik Gorgias adına. etmemek için elbette Sokrates olmaya gerek yok. Bu sefer
Ancak Sokrates araya girdiğinde, Polos’la değil de gelecek soru bellidir: bu en büyük işler, en mükemmel işler,
Gorgias’la konuşma isteğini açıkça ifade eder ve böylece en büyük iyilik nedir (452a-d)? Gorgias bu kadar
diyalogun ilk kısmı başlamış olur. sıkıştırmanın sonunda o ana kadar verdiği cevapların belki
Khairephon’un simgesel varlığına da işaret etmek de en belirgin olanını sunar: Retoriğin yarattığı yahut
gerekiyor. Zira Khairephon, Savunma’da yer alan ve çok iyi retoriğin ilgili olduğu en büyük iyilik, hem insanların özgür
bilinen bir meselenin de kahramanıdır. Platon’un olmasını sağlamakta hem de ülkelerinde insanlara
Savunma’da aktardığına göre, Delphoi kahinine dünyada hükmetmelerini sağlamaktadır (452d). Nihayetinde
Sokrates’ten daha bilge birinin olup olmadığını soran ve ulaşılan noktada Sokrates retoriğin dinleyicilerinin
olmadığı cevabını alan, Khairephon’dur (Platon, 1996: 21a). ruhlarında ikna ürettiğini söyler ve Gorgias da bunu açıkça
4

kabul eder (453a). Ancak Sokrates tatmin olmamıştır. Bu


Sokrates Gorgias’ı kısa ve açık cevaplar vermesi, retoriğe
sefer bu iknanın nasıl bir şey olduğunu soruşturur. Diğer
başvurmaması konusunda uyarır. Kendi önerisi ise,
sanatların öğretilmesi de her hâlükârda bir ikna olması
diyalektiktir. Retoriğe başvurmaktan kasıt, tartışılmakta
hasebiyle (453d), ortaya konulması gereken şey, retoriğin
olan konunun özüne ilişkin bir belirleme yapmaktan ziyade
ürettiği iknanın geçerli olduğu alandır. Gorgias’a göre bu
onu övmek veya yermektir. Diyalektik ise, bir şey ne ise onu
alan, meclis, mahkemeler ve bütün öteki toplantılardır.
söylemektir. Sokrates muhataplarının verdiği cevapları
Muhataplar ise yerine göre yargıçlar, senatörler veya
sorularıyla didik didik eder. Hem öyle hem böyle cevapları
yurttaşlardır (452e). Peki ne tür bir iknadır bu? Gorgias
kabul etmez. Bir şey ya odur ya bu. Muhataplarını iki
retoriğin, sözü edilen yerlerde adil olan ve adil olmayan5
değerli mantığı ustalıkla kullanmak suretiyle kendi istediği
meselelerle ilgili ikna ürettiğini söyler (454b). Sokrates ikna
yönde ilerlemeye mecbur eder. Nitekim diyalogun ikinci
olmuş olmakla öğrenmiş olmayı, kanaatle bilgiyi
kısmında Kallikles sonra da üçüncü kısmında Polos tam da
birbirinden ayırır ve mahkemelerde üretilen iknanın bilgi

4 Anday ve Akderin ikna yerine kandırma kelimesini kullanmış. Hamilton mahkemelerde ve başka büyük toplantılarda ihtiyaç
Erben önce ‘inanç’ sonraki cümlede ise ‘kandırma ve inandırma’ duyulan kanaati ürettiğini ve konusunun bu kanaatin doğruluğu ve
diyor. Zeyl ‘persuade’, Hamilton ‘conviction’ kelimesini kullanmış. yanlışlığı olduğunu söyler. Akderin, kullandığı ‘kandırma’ kelimesi
Hamilton’ın kullandığı kelime “kanaat” olarak anlaşılmalı. dışında, Hamilton’ın çevirisine çok yakın bir cümle kurmuş.
5 Rifatlar, Erben ve Anday “doğru olan ve doğru olmayan şeyler”
diyorlar. Zeyl ile Stauffer just ve unjust kelimelerini kullanıyor.

10
Hukuk Kuramı, C. 2, S. 2, Mart-Nisan 2015

sahibi olunmadan sahip olunan bir kanaatten ibaret gelmeden önce mi adaleti öğrendiklerini yoksa onun
olduğunu söyler. Dolayısıyla hatip, adil olanı veya adil yanındayken mi öğrendiklerini sorar. Gorgias, bilmeden
olmayanı öğretmez mahkemelerde veya başka gelseler bile, öğrencilerinin adaleti onun yanındayken
toplantılarda, sadece ikna eder, inandırır, inanç aşılar. öğrenebileceklerini söyler (459e). Gorgias’ın da kabul
Gorgias’ın da katıldığı üzere, zaten büyük kalabalıklara edeceği üzere, Sokrates’e göre adaleti öğrenmiş olan
karşı kısa sürede didaktik amaçlar güden ve amacın hasıl adildir. Adil olan da, adaletle davranır. Sokrates bu
olabileceği türden konuşmalar yapmak da mümkün noktada, daha önce Gorgias’ın retoriği överken söylediği
değildir (455a). Dolayısıyla bilgisiz kişi, bilgiliymiş gibi şeyi hatırlatır: Retoriği kötüye kullanmak da mümkündür
görünerek, hatta bilgililerden daha iyi bir şekilde insanları ve bu durumda suçlanması, kınanması gereken retorik
ikna edebilecektir (459c). öğreten değil, retoriği kötüye kullanandır. Öyleyse der,
Sokrates, Gorgias’ın anlatımında büyük bir tutarsızlık
Bilgisiz olanın bilgiliymiş gibi görünerek insanları ikna
vardır. Zira eğer hatipler adaletin ne olduğunu
edebileceği, şimdilik, ilkesel düzeyde bırakılır ve hatipler
öğreniyorlarsa, onu kötüye kullanılamaması gerekir, zira
hakkında mutlak bir yargıda bulunulmaz. Sokrates,
adaletin ne olduğunu öğrenen aynı zamanda adildir (460e).
Gorgias’ı daha açık ve rahat konuşması için tahrik eder.
Kendilerini dinleyenler arasında belki de müstakbel Diyalogun devamını görmeden önce Gorgias kısmına ve
öğrencileri vardır ve onlar da retoriğin ne yaptığını Sokrates’in tutumuna dair bir şeyler söylemek gerekiyor.
öğrenmek istemektedirler. Esasında Gorgias oyuna Sokrates çarşı pazar dolaşarak insanlarla tartışıyordu.
gelmiştir. Diyalogdaki en uzun konuşmasını yapan Nitekim diyalogun açılışında da Gorgias’ın konuşmasına
Gorgias, retoriği bütün sanatların üzerine yerleştirir. Zira yetişmek istediği halde agora’da tartışmalar yapmak
doktor kardeşi hastalarını ilaç kullanmaya ikna durumunda kaldığı için geç kaldıklarından yakınmıştı.
edememiştir ama kendisi etmiştir. Eğer retorikçi isterse, bir Gerek sıradan insanlarla gerekse felsefeyle ilgilenenlerle
doktorla yahut herhangi bir sanat uzmanıyla seçim yaptığı tartışmalarda Sokrates alaycı ve acımasızdır. Ne var
rekabetine girse, rahatlıkla kendisini seçtirecektir. Elbette ki Gorgias’la olan diyalogda farklı bir Sokrates çıkar
bu noktada akıllara hemen retorikçinin kazandığı bu karşımıza. Elbette yine alaycıdır, yine galip gelmek için
zaferin adil bir zafer olup olmadığı gelecektir. Muhtemelen elinden geleni yapar, yine çeşitli stratejilerle karşısındakini
bunun farkına varan Gorgias (Stauffer 2009: 31), hızla kendi istediği doğrultuda ve öngördüğü sona sürükler.
retoriğin kötüye kullanılmasının retorik öğretenlerin suçu Ama hem diyalogun geri kalanında Polos ve Kallikles’le
olmadığını kanıtlamaya çalışır. Silahı kötü amaçlar için yaptığı tartışmanın ağırlığı ve sertliği hem de Protagoras
kullanan birisi var diye, ona silah kullanmayı öğreteni mi diyalogunda Protagoras’a, yani sofistlerin en büyüğüne
suçlarız? Dolayısıyla iyi bir hatip haksız sonuçlar elde ettiği karşı gösterdiği tutumla karşılaştırıldığında, Sokrates
için retorik öğretmenleri yahut bizatihi retoriğin kendisi Gorgias’a gerçekten çok anlayışlı davranmıştır. Hatta
suçlanmamalıdır (456b-457c). Esasında Gorgias bindiği dalı yukarıda son darbeyi vurmadan önce uzun uzun
bizzat kendisi kesmiştir. Sokrates’e düşen son hamleyi tartışmaların, tarafların galip gelme isteğini barındırdığını
yapmaktır. Retoriğin adalete aykırı bir şekilde ve nihayetinde alınma, kızma, küsme hatta hakaret etmeye
kullanılmasından sadece öğrenciyi sorumlu tutmak çok da varan sonlarını hatırlatır. Eğer, der Sokrates adeta, sonunda
mümkün değildir, zira bizzat Gorgias retoriğin adil olan ve bana kızmayacaksan çürüteceğim sözlerini. Yok eğer
olmayan şeyler hakkında olduğunu da söylemiştir. bozuşacaksak, konuşmayı bitirelim. Gorgias gibi ünlü ve
Sokrates bu aşamada hatiplerin kişisel olarak adaletle gururlu bir hatibin bu meydan okumada geri adım atmasını
ilişkisine geçer. Bu hamle çok akıllıcadır, zira Gorgias’ın beklemek mümkün değildir. Ama Sokrates, iyi niyetini
kendisinin de kabul ettiği şekliyle retorik yahut hitabet bir ifade etmiş olmaktadır. Sokrates’in Gorgias’a gösterdiği bu
tür sanat veya meslektir ve adil olan ve adil olmayan yakınlık, çeşitli yorumcularca, bir tür dostluk yahut ittifak
şeylerle ilgilidir. Peki, hatiplerin kendileri adil midir? kurma arayışı olarak değerlendirilmiştir. Sokrates’in saygı
Sokrates Gorgias’a öğrencilerinin retorik öğrenmeye duyulan, öğrencileri olan bir felsefeci olduğu doğrudur,

11
Uzun/ Gorgias Okuması

ancak idam kararının verilmiş olması, pek çok kişiyi şeyler düşünmediği bellidir belli olmasına ama Polos
kızdırmış olduğu anlamına geldiği de unutulmamalıdır. retoriğe ilişkin yargısını Sokrates’in ağzından tam olarak
Gorgias gibi büyük bir hatibin dostluğu, Sokrates için duymak ister. Gorgias’la konuşurken pek az hissettiğimiz
önemli olmalıydı . 6 bir tarzda konuşmaktadır Sokrates: Daha iğneleyici, alaycı
ve hatta retorik! Belki de Sokrates, Polos’un anladığı dilden
Polos konuşmaya karar vermiştir. Ama diyalogun bütününe
Gorgias’ın çelişkisinin ortaya konulması, Polos’u diyaloga bakıldığında, Sokrates’in muhataplarından altta kalmayan
dahil olmaya sürükler. Stauffer (2009: 40-1), Polos’la bir retor olduğunu iddia etmek mümkün olacaktır8.
yapılan tartışmanın içeriğinin, Sokrates’in Gorgias’la
Sokrates biraz dolambaçlı yoldan da olsa, aşçılık ve retoriği
aradığı ittifak amacı ışığı altında okunması gerektiğini
aynı pratiğin9 bir parçası olarak gördüğünü söyler (462e).
söyler. Bundan sonra artık Sokrates gerçek kabiliyetlerini
Peki hangi pratiğin parçasıdır aşçılık ve retorik, ve
gösterecek aynı zamanda adalet sorununu merkeze
aralarında nasıl bir ilişki vardır?
getirmek suretiyle Gorgias’ı kendi adalet anlayışıyla
tanıştırmış olacaktır. Bu arada Polos’un, diyalogun başında Sokrates’e göre, söz konusu pratiğin özü pohpohlamadır.

Sokrates’in konuşmaya tenezzül etmediği kişi olduğunu da Bu kelime üzerinde, dipnota göndermeksizin duralım

hatırlamak gerek. biraz. İngilizce çevirileri flattery kelimesini kullanıyor.


Türkçe çeviriler ise dalkavukluk (Reyan Erben’de
Polos’a göre Gorgias sırf Sokrates’e nezaketinden dolayı
müdahane ) diyor. Flattery’nin gerçekten dalkavukluk
10

onun suyuna gitmiştir, bu nedenle bazı çelişik ifadelerde


anlamı da var ve daha baskın. Ancak dalkavukluk, özellikle
bulunmuştur. Soru sırası kendilerindedir ve Polos
bir çıkar elde etme amacıyla çıkar elde edeceği kişiye karşı
Sokrates’ten retorik hakkındaki görüşlerini söylemesini
aşırı övgüde bulunma ise, aşçılık da, retorik de ve biraz
ister. Bu istek de makuldür, zira Sokrates Gorgias’ın
sonra değinilecek olan kozmetik de tam olarak dalkavukluk
çelişkisini ortaya koymaktan başka bir şey yapmamış,
anlamına gelmez. Daha ziyade, olduğundan güzel
retorik yahut hitabet hakkında üstü kapalı yargılar ortaya
gösterme, aşırı övgüde bulunma anlamını düşünmek lazım
koymuştur. Polos’un sorusu üzerine baştan beri nazik ve
ki, sanırım bu da pohpohlamaya daha yakındır, en doğru
temkinli olan Sokrates artık açıklıkla ve sert bir şekilde
kelime bu olmasa bile…11
konuşmaya başlar. Hitabet yahut retorik, ne sanattır ne de
meslek. Bir tür hünerdir7 sadece (462c). Dönelim retoriğin özüne ilişkin açıklamaya. Sokrates biri
ruhla diğeri bedenle ilişkili iki sanattan bahseder. Ruhla
Polos kızmıştır ve asıl öğrenmek istediği şey, retoriğin iyi
ilgili olan siyasettir, bedenle ilgili olana bir isim vermez ama
olup olmadığıdır. Sokrates’in retorik hakkında çok iyi
biz beden bakımı diyebiliriz buna. Beden bakımı, beden

6Bu dostluk arayışına dair değerlendirme için bkz. Stauffer 2009: 37- yerine konuşmayı, hem tartışmayı hem de ikna etmeyi tercih etmesi
9. bakımından tipik bir sofisttir.” Elbette bu kadar kesin bir ifadeyi
savunmak riskli, ancak tümden temelsiz bir iddia da değil.
7 Rifatlar, Erben ve Akderin görenek demiş. Anday da bir yerde
görgü, başka yerlerde görenek diyor. Zeyl ve Hamilton knack 9 Rifatlar “meslek”, Anday “iş” demiş. Platon bunu kabul etmezdi.
kelimesini kullanıyor. Göreneği ve görgüyü bağlama
yerleştiremedim. Knack, Türkçe sözlüklerde hüner, beceri, ustalık,
10 Kelimenin kökü Arapça dühn, yani yağ. Yağcılık kelimesi, bu
marifet, yetenek kelimeleri ile karşılanıyor. İtiyat anlamı da var. kelimenin birebir çevirisi. Arapça-Osmanlıca demişken, müdara ve
Sokrates, değer taşımayan bir pratikten söz ediyor. Buradaki hüneri, temelluk (temellük değil) kelimelerini de analım. Birincisi,
içi boş bir hüner olarak anlamak lazım. Kişisel özelliklerle başkasının isteğine göre davranma, ikincisi ise yaltakçılık,
ilişkilendirildiği için de, görenekten bahsetmek çok makul değil. dalkavukluk.
8 Dahası, Sokrates’i bir retor hatta sofist olarak nitelemenin çok da
11Çok güvendiğim dostlarım Kasım Akbaş, Gökhan Yavuz Demir ve
şaşılacak bir şey olmadığını da söylemeliyim. ‘Sokrates Sofist M. Akif Fıratlı, flattery’nin anlamına ve kullanıldığı bağlama ilişkin
miydi?’ başlığı altına yerleştirilebilecek zengin bir tartışma var. yaptığım açıklamadan sonra, bu anlamın hangi kelimeyle açıklanması
Sadece değinmek adına şunu söyleyebiliriz: Yazdığı Sokratik gerektiği yönündeki soruma, ben henüz bu kelimeyi zikretmemişken
diyaloglardan ancak fragmanlar kalan Aiskhines’in, ki Sokratesçidir pohpohlama şeklinde cevap verdiler. Belki de en doğru kelimedir…
o da, “Ey Atinalılar, siz sofist Sokrates’i öldürdünüz” sözlerini
aktaran Fridell (2004: 217) şöyle der: “Sokrates özellikle de yazmak

12
Hukuk Kuramı, C. 2, S. 2, Mart-Nisan 2015

eğitimi (jimnastik) ve tıptan müteşekkildir. Siyaset ise Yasama ise siyasetin inşasıyla, adalet de siyasetin 16 doğru
beden eğitimine karşılık gelen yasamadan ve tıbba karşılık bir şekilde sürdürülmesiyle.
gelen adaletten . Bunlar en iyinin peşindedir (464c).
12
Kozmetik, beden eğitiminin maskesini takmıştır. İnsanların
Pohpohlama yahut dalkavukluk ise, bu sayılanlara bakarak beden eğitimiyle elde ettikleri kendilerine ait güzelliği
dörde bölünür13. Her bölüm, her bir karakterin (sanatın) gizler ve eğreti, yapay, yabancı bir güzellik kazandırır
maskesini takar, sonra da maskesini taktığı karaktermiş gibi (465c). Aşçılık ise tıbbın maskesini takmıştır. Bedene yararlı
davranmaya başlar. Aşçılık tıbbın maskesini takar, olan besinlerin ne olduğunun peşinde koşmaz. Bir aşçı ile
kozmetik beden eğitiminin, sofistlik yasamanın ve retorik
14 hekim, çocukların veya çocuklar kadar akılsız insanların
adaletin. Bu sahte sanatların iyiyi bulmakla bir ilgisi yoktur. önünde tartışmaya kalksalar, hekim açlıktan ölecektir
Ahmaklığı koklar bulur ve avlarlar. O an için en arzu (464e).
edilenin çekiciliğini kullanır, böylece en gerekli olanmış
Beden eğitimiyle kozmetik arasındaki ilişki, yasama ile
izlenimi yaratırlar (464d, e). Hakiki sanatlar ise, ilgilendiği
sofistlik arasında da geçerlidir; tıp ile aşçılık arasındaki
şeylerin doğasına ilişkin bir açıklama getiremez ve
ilişki de adalet ile retorik arasında (465c). Her ne kadar
nedenlerine ilişkin bir şey söyleyemez. Bir tabloyla15
bunlar ayrı sanatlar yahut sahte sanatlarsa da, aynı konuyla
görelim bu karşılaştırmayı:
ilgili olduklarından birbirlerine karışabilirler. Nitekim
Ruh / Siyaset Beden/Beden Bakımı sofistler ile retorikçiler (yahut söylevciler, hatipler)
Hakiki sanat Yasama Beden eğitimi birbirine karışmıştır. İkisi de asıl işlerinin ne olduğunun
farkında değildir (465d).
Sahte sanat Sofistlik Kozmetik

Hakiki sanat Adalet Tıp


Polos Sokrates’in retoriği pohpohlama olarak görmesini
kabul etmez ve retorikçilerin ciddiye alınan güçlü insanlar
Sahte sanat Retorik Aşçılık
olduğunu söyler. Sokrates ise tam tersine, retorikçilerin en
güçsüz yurttaşlar olduğunu söyler, hem de tiranlar gibi

Hakiki sanatlar bölümlemesine daha yakından bakacak istediklerini öldürüp, istediklerinin malına el koymalarına,

olursak, ilk sıradakilerin temel, ikinci sıradakilerin ise istediklerini sürgüne gönderdikleri halde (466c). Sokrates

düzeltme veya tedaviyle ilgili olduğunu söyleyebiliriz. bunları yapabiliyor olmanın, gerçekten güç sahibi olmak

Yani beden eğitimi, sağlığın inşasıyla ilgilidir, tıp ise anlamına gelmediğini söyler. Zira her şeyden önce bizatihi

sağlığın kaybedilmesi durumunda yeniden kazanılmasıyla. bu eylemler değerli değildir. Her türlü işimizde belli bir
amaç uğruna eylemde bulunuruz. Eğer amacımız iyi

12 İngilizce çeviride justice kelimesi kullanılmış. Rifatlar ile Anday “dalkavukluk, bilerek, ya da çoğu zaman sezgi ile”. Son olarak
yargılama demiş. Erben ise kaza, yani yargılama anlamında yağrı Rifatlar: “Düşünerek değil de tahmin yoluyla elde edilen
kelimesini kullanmış. Adalet kelimesini kullanamamış olmaları, dalkavukluk”. Bu çevirilere bakacak olursak, pohpohlamanın bilgiye
sanırım bir eylem arayışından kaynaklanıyor. Halbuki sanatın dayanıp dayanmadığını yahut sezgi ile ilişkisini tartışmak zorunda
bilgisinden bahsedilebileceğini de düşünmek lazım. Üstelik Sokrates, kalacak, daha da kötüsü, Sokrates’in (yahut Platon’un) anlamsız bir
adaletsiz bir yargılama faaliyetinden elbette bahsetmiyor. Ancak tartışma yürüttüğünü söyleyeceğiz.
buradaki adaletin yargılamadan da tümden bağımsız olmadığını
unutmamak lazım. Nihayetinde gördüğümüz ve göreceğimiz gibi
14İngilizce’de Sophistry. Bazı Türkçe çevirilerde ve Türkçe çevirileri
retorik, adaletle ilgili meselelerde kişilerin ikna edilmesiyle ilgilidir esas alan incelemelerde safsatacılık olarak dile getirilmiş. Kelime
ve özellikle mahkemelerde yargıçların ve jürinin verdiği kararı elbette zaman içinde safsatacılık anlamını taşıyan bir niteliğe
belirler. Adalet kelimesini kullanmaktan kaçınma, Türkçe çevirilerin bürünmüş. Ama Platon döneminde böyle bir anlamı yok.
ortak özelliği. İleride bu noktaya tekrar tekrar dikkat çekmek 15 Pek çok kaynakta neredeyse anonim hale gelmiş bu tabloyu
durumundayım. Stauffer 2006’dan uyarladım.
13 Pohpohlamanın dörde bölünmesini anlatırken Sokrates’in 16 Siyasetin Yun. politikos kelimesinin karşılığı olduğunu
kullandığı bir ifade, Zeyl’in çevirisini esas alırsak, oldukça ilginç bir düşünürsek, yasamanın polis’in selameti için kural koyma, adaletin
şekilde Türkçeye aktarılmış. Sokrates, İngilizce metinde “bir bilgiye ise polis’teki dengenin bozulmasını önleme, yasayla kurulan düzenin
değil sadece tahmine dayanarak söylüyorum ki” derken, Erben’in yeniden sağlanması anlamına geldiğini düşünmeliyiz.
çevirisi şöyle: “müdahene de düşünerek elde edilmiş bir bilgi ile
değil, içgüdü ve sanı ile bu hali görüp”. Anday ise şöyle çevirmiş:

13
Uzun/ Gorgias Okuması

değilse, yaptığımız iş de iyi değildir. Üstelik retorikçiler de övmekle karşıtını ise yermekle yetinmektedir (Stauffer
tiranlar da, yapmak istedikleri şeyi yanlışlıkla iyi 2009: 64).
zannedebilir ve bu uğurda eylemde bulunabilirler. Bu
Polos bazı genel hususlarda, Sokrates’in yönlendirmesiyle,
durumda ise kişinin hakiki bir güç sahibi olması mümkün
ona katılıyor gibi görünse de, somut örnekler söz konusu
değildir (467c-468e). Sokrates meseleyi yine adalete
olduğunda anlaşamazlar. Polos muhatabına saldırırken ya
getirmiştir, ancak belirtmemiz lazım ki, sadece ihtimalli bir
apaçık gerçekleri kabul etmemek yahut çarpıtmakla suçlar
yargı ortaya koymuştur, zorunlu bir yargı değil17.
yahut da çoğunluğun kendisi gibi düşündüğünü
Esasında Sokrates’in son argümanı, alıştığımız Sokrates’e söyleyerek destek sunar. Sokrates’in bu ikinci argümana
ait değil gibidir. Zira eylemleri iyiye götürdükleri takdirde cevabı, çoğunluğa başvurma argümanının mahkemelerde
iyi olarak nitelemiştir. Bu noktadan sonra tartışma, neyin de kullanıldığı, ancak bunun hakikate hizmet etmediğidir
adil olduğunu bulmaya doğru evrilecektir. (472b). Birkaç sayfa sonra ise, Polos’un “istersen sor
buradakilere” meydan okumasına aynı şekilde karşılık
İlk karşıtlık, adaletsizliğe18 maruz kalmanın mı yoksa
verecektir:
adaletsizlik/haksızlık yapmanın mı daha kötü olduğunda
ortaya çıkar. Polos’a göre, acınması gereken ve zavallı olan, “…benden, burada bulunanların fikrini almamı
adaletsizliğe maruz kalarak öldürülen kişidir. Adaletsizlik isteme… Ben, savunduğum şeyler hakkında sana tek
yapıyor bile olsa, istediğini öldüren kişi güçlüdür, bir tanık gösterebilirim; o da kendisiyle tartıştığım
kendisine imrenilir. Polos, buna karşı çıkan, kendisinin kişidir, bütün ötekileri hiç hesaba katmam bile.
Yalnızca tek bir tanığın oyuna başvurur, öteki
böylelerine imrenmediğini söyleyen Sokrates’e hayret eder
dinleyenlerle asla tartışmaya girmem.” (474a,b)
(469a). Oysa Sokrates’e göre asıl zavallı, asıl acınacak olan (Platon 2013)
adaletsizlik yapandır. Eğer ikisinden birini seçmem
Dolayısıyla çoğunluk argümanını kabul etmez ve bizatihi
gerekseydi der Sokrates, adaletsizlik yapmayı değil
argümanın üzerinde tartışmak gerektiğini söyleyerek
adaletsizliğe uğramayı tercih ederdim (469c). Tiranların
konuşmayı devam ettirir. Utanç vericilik, imrenilir olma,
yetkisi, bu yetkinin kullanılması, mutlak anlamda iyi
kötülük ve iyilik kavramlarıyla yürüyen tartışma sonunda
değildir, hakiki güç sahibi olmak anlamına gelmez ve
Sokrates, Polos’a da, adaletsizliğe maruz kalmanın
mutluluk da sağlamaz. Eğer bu yetki adaletli bir şekilde
adaletsizlik yapmaya tercih edilir olduğunu kabul ettirir
kullanılıyorsa iyidir, adaletsiz bir şekilde kullanılıyorsa
(475e).
kötü (470c).
Adaletle ilgili olan tartışma, cezalandırılmanın iyi mi kötü
Tartışmada dikkat çeken önemli bir husus bulunuyor.
mü olduğu sorununa odaklanır. Esasında adaletle ilgili
Adalet meselesi artık tartışmanın merkezine oturmuş
tartışmayı da başlatan asıl olarak, yukarıda değinmeden
durumdadır, ancak ne Sokrates ne Polos adaletin ne
geçtiğimiz, bu sorun olmuştu. Polos cezalandırılmayı kötü
olduğuna dair herhangi bir şey söyler. Sokrates’in
bir şey olarak görmüştü. Verdiği örnekler ve paranın
diyalektik metodundan alıştığımız ve bildiğimiz şey,
yönetilmesi, tıp ile adalet arasında19 yaptığı
tartışmanın gidişatına yön veren kavramların anlamının
karşılaştırmalarla Sokrates, adaletsizlik yapmanın kötü
açıklığa kavuşturulması gerektiğidir. Hâlbuki burada
olduğunu, tıbbın hastalıklardan kurtardığı gibi adaletin de
Sokrates de adaletin ne olduğunu ortaya koymamakta, tam
yargıçlar eliyle cezalandırmak suretiyle insan ruhunu
da bizzat kendisinin eleştirdiği retorik gibi, sadece onu
kötülükten yani hastalıktan kurtardığını gösterir.

17Türkçe çevirilirde, özellikle Anday’ın ve Rifatların çevirisinde bu kaçınmak, Platon’un adalet anlayışını kavrayabilmemizi imkânsız
olasılıklılık durumu çok az göze çarpıyor, zira şartlı cümlelerin yapısı kılar. Platon’da hatta Aristoteles’te ‘adalet’in kuşatıcılığını
değiştirilmiş. anlayabilmek için, kelimeyi korumaya ihtiyacımız var.
18Türkçe çevirilerde haksızlık veya doğru olmayarak gibi ifadeler 19Rifatlar ile Akderin’in artık burada adalet kelimesini kullanmaya
kullanılmış. Her ikisi bazı bağlamlarda adaletsizliği karşılayabilir. başladığını söylemeliyiz. Ancak Anday ve Erben ‘doğruluk’ta ısrar
Ancak Türkçe karşılık tercihinde sürekli ‘adalet’ kelimesinden ediyor.

14
Hukuk Kuramı, C. 2, S. 2, Mart-Nisan 2015

Cezalandırılmamış yahut cezadan kurtulmuş insan cezalandırma sadece korkutma yoluyla kişiyi yeni suçlar
esasında kendisine en büyük kötülüğü yapmıştır. işlemekten alıkoymaz, ruhunun temizlenmesini, tam bir
Doktordan kaçanla adaletten yahut mahkemeden kaçan pişmanlık duymasını da sağlar.
insan arasında fark yoktur. Bu insanın mutlu olması da
Sokrates böylece “adaletsizliği savunmak için kullanılan
mümkün değildir. Zira, “hastalıklı, bozuk, adaletsiz20 ve
retorik”in22 bizlere herhangi bir fayda sağlamayacağını
kötü bir ruhla yaşamanın hastalıklı bir bedenle yaşamaktan
söyler. Bu ana kadar retoriğe sürekli saldıran Sokrates, tam
daha acınacak bir şey olduğunu bilmezler” (479b) (Platon
da burada, retoriğin aksi bir amaç için kullanıldığı takdirde
2013). Öyleyse yapılması gereken, cezadan kurtulmak için
yararlı olduğunu söyleyecektir.
retoriğe başvurmak değil, cezayı çekerek arınmaktır:
“Retorikten ancak, önce kendimizi, sonra da ana
“…insanın ya kendisi ya da yakınlık duyduğu başka babamızı ve dostlarımızı adaletsizlik23 yaptıkları her
biri bir adaletsizlik yapmışsa, o kimse, adaletsizlik21 sefer suçlamak, suçumuzu gizlememek ve onu
hastalığının müzminleşmesinden ve insanın işleyen, ceza çekip sağlığa kavuşabilsin diye suçu
ruhunda onulmaz bir yara açmasından korkup, açığa çıkarmak için yararlanılabilir. Retorik insanı,
aynen bir hekime başvuruyormuş gibi, cezasını hem kendi kendine hem de başkalarına yılmadan
hemen çekebileceği yere gitmeli, yani yargıç önüne karşı koymaya, sırf, iyi ve güzel uğruna, hem de acıyı
çıkmalıdır.” (480b) (Platon 2013) hiç hesaba katmadan, hekimin kesip dikmesine ve
Sokrates’in kurduğu analoji ilk bakışta etkileyicidir ancak dağlamasına katlanır gibi, gözü kapalı ve cesurca
kendini ortaya koymaya zorlar…. Kendine ve
tuhaf yönleri de vardır elbette. Ruhun hastalığı olarak
yakınlarına karşı ilk tanıklık edecek yine insanın
adaletsizliğin ne olduğunu bilemeyiz yine. Üstelik ruhun kendisi olmalı ve retoriği suçlarını itiraf ederek,
hastalığı sadece adaletsizlik değildir: Cehalet, korkaklık, kötülüklerin en büyüğü olan adaletsizlikten24
kendini kontrol edememe de ruhun hastalıkları olarak kurtulmak için kullanmalıdır.” (480c) (Platon 2013)
isimlendirilir. Ama ortada sorulmayı hak eden bir soru İşin doğrusu, Sokrates yine her zaman yaptığı gibi en
vardır: Sözgelimi, bilgisizlik hastalığı, cezalandırılma yaygın ve popüler görüşe saldırmaktadır. Retorik, belki pek
yoluyla gerçekten yok edilebilir mi? Yahut korkaklık? çokları tarafından açıkça dile getirdikleri üzere muhatapları
Cehalet veya korkaklığın cezalandırılmayla nasıl tarafından sadece ve sadece Sokrates’in eleştirdiği ve
giderileceğinin açıklanmaması değildir tek sorun, reddettiği açılardan değerli görülmekteydi: Karşı tarafı
adaletsizliğin nasıl giderileceği de söylenmemiştir (Stauffer kendi istediği düşünceye, bu düşüncenin arkasında veya
2009: 77). Kurulan analoji, olsa olsa sözde bir analojidir, zira temelinde adalet değeri gütmeyi gerek görmeksizin sevk
unsurların benzerliği açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu etmek.
garip analojiyi açıklamanın tek yolu, Sokratik ceza
felsefesini yorumun zemini kılmaktır. Caydırıcılık ve Kallikles
intikamdan ayrı bir teori sunar Sokrates: Ceza, ruhu Tartışmanın geldiği bu noktada artık Kallikles25 daha fazla
arındırır. Stauffer (2009: 78-9), bu Sokratik ceza teorisinin dayanamaz ve sahneye çıkar. Diyalogun bundan sonraki
cezalandırmaya ilişkin olağan bakışımızı değiştirmeye kısmı, ki bütün bir diyalogun yaklaşık yarısıdır, Sokrates ile
aday olduğunu düşünür. Açıkça dile getirmiyor olsak bile Kallikles arasında geçecektir. Bu kısımda uzun monologlar
ceza anlayışımıza içkin olan bu düşünceye göre, çok daha fazla görülür. Bunun nedeni Kallikles’in

20 Çeviriyi Rifatlardan aldım ama onlar adaletsiz yerine “dürüst 23Çeviriyi Rifatlardan aldım ama onlar adaletsizlik yerine “haksızlık”
olmayan” demiş. demiş.
21Çeviriyi Rifatlardan aldım ama onlar adaletsizlik yerine “haksızlık” 24 Bkz. bir önceki dipnot.
demiş. 25Kallikles’in kim olduğu konusunda tarihsel bir veri yok. Gorgias’ın
22Zeyl’in İngilizce çevirisinde açıkça yer alan bu ifade, Rifatlar’da, yanında mıydı, onun öğrencisi miydi, yoksa sadece bir izleyici miydi
Akderin’de ve Erben’de yok. Anday’ın çevirisinde “kötülüğü olağan bilemiyoruz. Hatta Platon’un eklediği bir karakter bile olabilir. Bkz.
göstermek için söylevcilik” denmiş, ki daha makul. Stauffer 2009: 83.

15
Uzun/ Gorgias Okuması

tutumudur. Kallikles’i Sokrates’in istediği gibi kısa sorulara (483d,e). Sokrates’in sorgusu sürdükçe, Kallikles’in
net ve kısa cevaplar vererek tartışmaya ikna etmek çok cevapları hem çeşitlenir hem de daha belirli hale gelir.
zordur. Zaten sonunda tartışmaya devam etmek Kallikles, tartışmanın bir yerinde, daha iyi ve daha üstün
istemeyecek, Sokrates de uzun konuşmalar yapmak olanların şehir-kamu işlerinden anlayan ve cesur da olanlar
zorunda kalacaktır. Sokrates’in sert tonu da gözden olduğunu söyler. Şehri onlar yönetmelidir ve adil olan
kaçmamalıdır. durum, yöneticiler olarak yönetilenlerden daha varlıklı
olmaları, zenginliklerden daha büyük pay almalardır
Kallikles, Sokrates’in söylediklerinde ciddi olduğuna
(491d). Oysa Sokrates daha iyi olmaktan ve daha üstün
inanmak istemez. Zira eğer ciddiyse, “bu toplumsal
olmaktan, başka bir şey anlamaktadır. Kişinin kendi
yaşamımızı altüst etmen anlamına gelir ve öyle görünüyor
kendisini yönetmesinden, kendini kontrol etmesinden,
ki, bizlerin de gerekenin tam tersini yapması demektir”
mekîn olmasından28, haz isteğine ve iştahına gem
(Platon 2013, 481c). Kallikles Sokrates’i ama aynı zamanda
vurmasından söz açtığında, Kallikles böylelerini budala
Gorgias ve Polos’u da suçlar. Son ikisinin günahı, Sokrates’i
olarak niteler. Zira bir köle mutlu olamaz. Doğaya göre adil
kırmamak için gerçek düşüncelerini söylememek olmuştur.
olan, kişinin tutkularını, iştahını onlardan mümkün
Sokrates ise kelime oyunları yaparak saçma sapan
olduğunca yararlanabilmek için serbest bırakmaktır (491e).
konuşmaktadır. Sokrates’in, Kallikles’in ilk itirazında
Oysa bunu beceremeyenler, güçsüzlüklerinden utandıkları
hemen onun hakkındaki olumsuz yargısını ortaya koyması
için zevklerine uyarak yaşayanları küçümserler, aşağılarlar
da ilginçtir. Tartışmalarının sonunda da söyleyeceği şeyi,
(492c). Sokratik metotla yürüyen tartışma, insanın zevkli,
en başta da söyler: Kallikles sevdiklerinin düşüncelerine
haz veren işleri bile iyiye ulaşmak için yapması gerektiği,
karşıt düşünce dile getirememektedir. Atina halkını da çok
iyiyi haz veren sonuca ulaşmak için yapmamak gerektiği
sevmektedir ve toplantılarda dile getirdiği görüşlere halk
düşüncesine ulaşılmasıyla devam eder (500a).
itiraz ederse hemen görüşünü değiştirmekte, sözlerini
onların isteklerine göre ayarlamaktadır (481e). Oysa Kallikles’le yapılan tartışmanın başında, Kallikles
Sokrates kendisini felsefe adına konuşan birisi olarak sunar Sokrates’i felsefe yaptığı için küçümsemiş ve günün birinde
ve felsefe, sevilen kişilerin sözlerine oranla çok daha az kendisine yönelik bir suçlama olsa, retoriği bilmeyen birisi
değişkendir. Kallikles Sokrates’in değil, felsefenin sözlerini olarak kendini kurtaramayacağını söylemişti. Sokrates de
çürütmekle yükümlüdür (482b). Bu ifadeler, Sokrates’in tartışmayı bu iddiaya cevap verecek yola yönlendirir.
Kallikles’i daha önceden de bildiğini veya takip ettiğini Sokrates tragedyadan, müzikten örnek vererek bazı işlerin
göstermekte yahut da Kallikles’le temsil edilen bir düşünce iyiyi hiç düşünmeden insanları hoşnut edebildiğini söyler.
ve hareket tarzını eleştirmektedir. Mesele artık retoriğe gelmiştir. Sokrates Kallikles’e
hatiplerin her zaman iyiyi mi gözettiklerini yoksa sırf
Kallikles tartışmayı yine adaletsizliğe maruz kalmak ile
onların hoşuna gitsin diye mi konuştuklarını sorar (502e).
adaletsizlik yapmak farkına çeker. Yasaların yani insanların
Kallikles her iki türden de hatip olduğunu söyler. Bunun
adaleti ile doğanın adaleti, yani doğal adalet karşıtlık
üzerine Sokrates, halkın iyiliğini düşünerek konuşan
içerisindedir. Doğal adalet, daha iyi olanın26 ve daha
hatiplerden bir örnek vermesini ister Kallikles’ten, ancak o
yetenekli27 olanın daha kötü olandan ve daha yeteneksiz
da o an için böyle bir hatip olmadığını söyler. Sokrates
olandan daha büyük bir paya sahip olmasını gerektirir
geçmişte de böyle bir hatip olmadığını söylediğinde,

Zeyl, Hamilton ve Lamb ‘better’ kelimesini tercih etmiş. Akderin,


26 Ölçülü kelimesi bir miktar bağlama uygun ancak eski Türkçede
Anday ve Erben ‘en iyi’, Rifatlar ‘en mükemmel’ demiş. kullanılan mekîn, yani temkinli olma, mekanet, tam da bu durumu
karşılıyor. Temkin; ihtiyat ve tedbir anlamının yanında, ağırbaşlılık
27 Zeyl’in ‘capable’ kelimesine itibar ettim. Lamb’in abler’ini de bu ölçülülük anlamlarına da geliyor. Kelimenin Yunanca orijinali olan
çerçevede muktedir değil, yetenekli olarak okuyorum. Ancak sôphrosûnê için Hünler şöyle bir açıklama eklemiş Peters’a (2004:
Hamilton ‘stronger’, daha güçlü demiş. Stauffer de aynı kelimeyi 343-4): “gönlüne ve nefsine hakim olma, serinkanlılık veya
tercih etmiş. Rifatlar, Anday, Erben ve Akderin “en güçlü” demiş. soğukkanlılık.” Osmanlıca olarak salah, salahiyyet, selamet, itidal ve
28Zeyl çevirisindeki kelime “self-controlled”. Hamilton “self- kanaat kelimelerini vermiş. Peters’ın açıklaması için bkz. aynı yer.
mastery” demiş; Rifatlar ılımlı; Anday, Erben ve Akderin ölçülü.

16
Hukuk Kuramı, C. 2, S. 2, Mart-Nisan 2015

Kallikles; Themistokles, Kimon, Miltiades ve Perikles gibi Sokrates’e göre retorikçinin hem konuşma yaparken hem
çeşitli isimleri zikreder (503c). Esasında niyeti bellidir: de her türlü eyleminde gözeteceği şey adalet ve mekânettir.
Atina’yı en parlak günlerine taşıyan isimlerin gölgesine Yani daima vatandaşların ruhundaki adaletin ortaya
sığınmıştır. Gücün ve başarının simgeleri, Kallikles’in çıkmasını, adaletsizliğin giderilmesini, mekanetin ortaya
doğal adalet anlayışının da en iyi temsilcileridir. Ancak çıkmasını, kontrolsüzlüğün giderilmesini düşünmelidir
Sokrates tartışmayı farklı bir argümanla devam ettirmek (504e).
niyetindedir.
Hekimin yaptığı da bu değil midir? Sağlıklı insanların yiyip
Sokrates bir evin, geminin ve bedenin belli bir şekilde içtiklerine karışmazlar da hasta insanların perhiz
düzenlenmiş olması ve bu düzenin devam ettirilmesinin iyi yapmasını istemezler mi? Öyleyse ruh için de aynı şey
bir şey olduğu cevabını Kallikles’ten aldıktan sonra düşünülmelidir. Ruhu düşüncesizlikle, günahkârlıkla,
meseleyi ruha getirir. Ruh konusunda da aynı şeyi başıboşlukla, adaletsizlikle yoldan çıkmış insan, kendi
düşünmektedirler. Sokrates, belli bir şekilde düzenlenmiş arzularına terk edilmemelidir (505b). Buraya kadar itiraz
olmak ile bu düzenin devamının bedendeki etkisine sağlık etmeyen, Sokrates’i onaylayan Kallikles, Sokrates’in
ve kuvvet dendiğini, bedendeki etkisine ise sıhhatlilik arzudan uzaklaştırmayı ceza, cezayı da iyi bir şey olarak
dendiğini söyler. Ruhtaki belli bir şekilde düzenlenmiş sunmasıyla tartışmadan ayrılacağını söyler. Sokrates tek
olmaya “yasaya uygunluk”, bu düzenin devam başına konuşmakta isteksiz olmasına rağmen Gorgias’ın
ettirilmesine ise “yasa” denir ki bunlar kişiyi hukuka uyan ısrarıyla tek başına konuşmak zorunda kalır. Gerçi ilk önce
ve tertipli kılar. Bunlar da adalet ve mekanet demektir. kısa sayılmayacak bir özet yapar. Diyalogun anahtar
Sokrates Kallikles’in cevabını merak eder ancak Kallikles sorularını, cevaplarla birlikte yeniden dile getirir. Ulaştığı
gönülsüz bir şekilde devam etmeye razı olur tartışmaya sonuçların bir kısmı, daha önce de söylenmiş şeylerdir:
(504d). 29 Bu gönülsüzlüğü belki de makul karşılamak Mutlu olmak isteyen insan aşırılıktan uzak durmalı,
gerekir. Zira ruhtaki belli bir şekilde düzenlenmiş olmaya temkinli yaşamalıdır. Kendisi veya yakınlarından biri ceza
yasaya uygunluk, düzenin devamına ise yasa denmesinin, çekmeliyse, hatta bütün bir ülke halkı dahi ceza çekmeli ise,
bunların da adalet ve mekânet erdemleriyle mutluluk için, o ceza çekilmelidir (507d).
karşılanmasının doğrudan ikna edici olması zordur.
Amaçlarımız açısından her konusunu özetleyemediğim
Stauffer (2009: 131-2) bu noktayı açıklarken, Sokrates’in
uzun bir konuşmanın ardından Sokrates yeniden isteksiz
hukuka uyuluyor olmasının düzenin kaynağının halk
Kallikles’e sorular sormaya başlar, Kallikles de cevaplar
tarafından genellikle yasa olarak kabul edildiğini ve
verir. Kallikles gittikçe daha kısa cevaplar verirken,
hukuka uygunluğun ve düzenin de genel olarak adalet ve
Sokrates de olağan diyaloglarındakinden daha geniş
mekânet olarak görüldüğünü, dolayısıyla Sokrates’in
açıklamalarla yürütür tartışmayı. Bu aşamada aktarmam
iddiası için özel bir neden sunmaktansa kamuoyuna
gereken bir mesele, Sokrates’in, Kallikles’in “halka iyi
başvurmaktan başka bir şey yapmadığını söyler. Sokrates
görünme” sevdasını kurcalamasıdır. Burası hayati bir
hukuka uygunluğun ve yasanın, aynen geminin, evin ve
öneme sahip zira Sokrates’in retoriğe saldırısının da
bedenin düzenlenişinde doğrudan görülebilecek ortak bir
temelini oluşturuyor. Sıklıkla yaptığı gibi, Sokrates, bir
rasyonaliteye sahip olduğunu kanıtladığı izlenimi
analojiden yola çıkar. Adaletsizliğe uğramamak için kişinin
yaratmıştır sadece, ama bu yasa, erdem ve rasyonalite
bu durumu istememesi önemli değildir. Önemli olan güçlü
arasında mükemmel bir uyumun bulunduğunu kanıtlarmış
olmasıdır. Adaletsizlik yapmamak için ise hem güçlü
gibi görünmek, ruhun düzenlenişi hakkında sorulabilecek
olmalı hem de bunu istemeli, belli türden bir beceriyle,
zor soruları başından savmaya da hizmet etmiştir.
sanatla adaletsizlik yapmamayı sağlamalıdır. Peki ne
yapmalı da adaletsizlik yapmaktan kaçınmalı? Ya yönetici

29 Türkçe çeviriler Kallikles’in cevabındaki gönülsüzlüğü


yansıtmıyor.

17
Uzun/ Gorgias Okuması

hatta tiran yahut da yönetimin taraftarı olmalı. Ama uğraş arasındaki tartışmadır. Siyasetin kirlenmişliği ve
benzerler birbirini sever. Tiran eğer kendisinden daha iyi adaletten uzaklığı, Sokrates’i aktif siyasetten uzak
biri varsa ülkede, onu kalpten sevmeyecek ve ondan tutmaktadır. Siyasetle uğraşmayı sadece bir tercih olarak
hoşlanmayacaktır. Kendinden daha aşağıda biri varsa ona gören modern dünya için belki üzerinde bile durmaya
da hiç değer vermeyecektir. Dolayısıyla tiranın dostu ancak gerek olmayan bir meseledir bu. Ancak Sokrates siyasetle
tiranın karakterinde birisi olabilir. Adaletsizliğe maruz uğraşmayarak, esasında, Yunan’ın temel düşüncelerinden
kalmak istemeyen gence de verilebilecek en iyi tavsiye, birine de meydan okumuş oluyordu. Bu tutum ortalama bir
aynen o tiran gibi olmaktır. Bu durumda ise genç sırf Atinalı, hatta Yunanlı için kabul edilemez hatta
kötülüğe, adaletsizliğe maruz kalmamak için kötü birisi anlaşılamazdır. Polis’le varolmuş, kimliğini polis’iyle
olacaktır. Sokrates bu muhakemeyi, retoriğin insanları tanımlamış Yunanlı (elbette hür ve erkek Yunanlı),
adaletsizliğe maruz kalmaktan kurtarmasının iyi olacağı siyasetle, yani polis’in selametiyle de uğraşmalıydı31.
savına karşı da geliştirmiş görünür. Aynı zamanda bir Nitekim adalet adına olsa dahi felsefenin siyasete üstün
ahlak dersi vermektedir. Eğer tirana benzemeyi tutulmasını ima eden her argüman, muhatapları tarafından
reddedersek bu durumda öldürülme ihtimali vardır. Ancak itirazdan önce şaşkınlıkla karşılanır.
bunun bir önemi yoktur. Zira insanın amacı mümkün
Gorgias’la ve Polos’la yaptığı tartışmadaki bazı hususları
olduğunca uzun yaşamak değildir. Sahip olduğu sanatlar,
tekrarlayan Sokrates, iyi birer hatip, bazılarınca büyük
kendisini her türlü tehlikeden korumak için kullanılacak
siyasetçi kabul edilen isimleri sayar ve bu kişilerin
sanatlar değildir. Üstelik herhangi bir sanat, sözgelimi
nihayetinde halkın öfkesi ve suçlamasıyla karşılaştıklarını
gemicilik veya mühendislik da kişiyi tehlikelerden koruyor
söyler. Eğer güttükleri halk nihayetinde kendilerine
olabilir. Ancak asil ve iyi olan şey, korumaktan ve
düşman olmuşsa, bu isimler de esasında başarısız
korunmaktan başka bir şeydir30. Hatta hakiki insan ne
olmuşlardır. Demek ki ne iyi hatip, retorikçi ne de iyi
kadar yaşayacağını düşünmeyi bırakmış insandır, zira
siyasetçidirler (517a). Bu yönden sofistlerle aynı düzeyde
kimse kaderden kaçamaz (509d-513b).
görür siyasetçileri Sokrates. Zira Sofistler de mükemmelliği,
Kallikles bu muhakemeye kısmen olumlu kısmen olumsuz yetkinliği öğretiyor olduklarını iddia ederler ama
cevap verir: Sokrates haklı gibi görünmektedir ancak öğrencilerini sürekli nankörlükle, ücretlerini vermemekle
söylediği her şeye de inanamamaktadır. Sokrates daha önce suçlarlar (519d). Demek ki Sofistler iddia ettikleri şeyi
sunduğu argümanların bir kısmını yeniden dile getirmek öğretememişlerdir ama yine de ücretlerini talep
zorunda kalır. Diyalogun sonuna yaklaşıldığı bu aşamada etmektedirler. Kallikles, Sofistleri hiçbir değeri olmayan
aynı zamanda daha açık nitelemelerde bulunmaktadır. insanlar olarak gördüğünü ve örnek teşkil etmeyeceklerini
Sözgelimi, yöneticiler her zaman yurttaşları iyi kılmak için söyler. Bunun üzerine Sokrates de, daha önce de söylediği
çalışmalı, bunu hedeflemelidir. Kallikles’in güç sahibi olma gibi, sofistlikle retorikçiliğin, hatipliğin ya aynı yahut da
ve yönetimde bulunma istek ve tavsiyesine karşılık olarak çok benzer olduğunu savunur. Esasında, nasıl yasama
Sokrates, öncelikle bakılması gereken şeyin, yönetime talip adaletten, yargının idaresinden, adalet yönetiminden daha
olanların bizzat kendilerinin iyi olup olmadıkları olur iyi, beden eğitimi de tıptan daha iyi ise, sofistlik de
(515a). retorikçilikten daha iyidir (520b).32

Sokrates’in muhataplarıyla tartışması, aynı zamanda, aktif Sofistlerin ve retorikçilerin ücret karşılığı adil yahut iyi
siyasetle uğraşmakla önceliği felsefeye ve erdeme veren olmayı öğretiyor olması da Sokrates’in eleştiri oklarının

30 Zeyl’in çevirisindeki olumsuz ifade, yani “korumak ve 32Bu kısımda Zeyl’i esas aldım. Rifatların çevirisindeki ifade şöyle:
korunmaktan başka bir şey değildir” ifadesi yazım hatası “Gerçekteyse yargılamaya karşılık yasama, tıbba karşılık da beden
olmalı.(512d) eğitimi ne kadar güzelse, sofistlik de retoriğe oranla o kadar
güzeldir.”
31Birey-polis ilişkisi ile siyasetin konumu için ör. bkz. Cartledge
2013, 17-25.

18
Hukuk Kuramı, C. 2, S. 2, Mart-Nisan 2015

hedefindedir. Siyasetçiler de retorikçiler de yaptıkları şey daha ötesine gitmek isteyen tümüyle Platon’un dünyasına
için, yani kendi iddialarına göre, muhataplarına ve girmek ve diğer diyaloglarını okumak zorunda kalacaktır.
yurttaşlarına doğru yolu göstermek için para almamalı, Zira Platon Gorgias’ı bir Sokratik teşebbüs olarak sunmuş
bunu yapmak için para almayı şart koşmamalıdırlar. (520e) ancak başarısızlıkla sonuçlandırmıştır. Bundan sonra
dikkatli bir Platon okumasıyla, retoriğin felsefenin ve
Diyalogun sonuna ulaşılırken Platon, Sokrates’e,
adaletin hizmetinde kullanılabileceği büyük projeyi
yargılanması ve mahkûm olması ile ilgili bir savunma
aramak gerekir.
yaptıracaktır. Eğer bir gün yargıçların önüne çıkacak ve
suçlanacak olursa, pohpohlayıcı retoriğe
Değerlendirme
başvurmayacağını, sadece doğruyu söyleyeceğini ve buna
Bir okuma raporunda sonuçdan ziyade, altı çizilmesi
rağmen mahkûm edilecek ve yaşamını yitirmek
gereken hususların sıralanmasına ihtiyaç duyulur sanırım.
durumunda kalırsa bu duruma elbette kızacağını ama
Retorik ve adaleti arayan gözlerime takılanlarla iktifa
ölümü rahatça karşılayacağını söyler. Zira “bir insan
etmem gerektiğini düşünerek şu noktaların altını çizmem
tümüyle akıldan ve cesaretten yoksun değilse ölümden
gerekiyor:
korkmaz; onun asıl korkacağı şey adaletsizlik yapmaktır”
(522e). 33  Sokrates, hakikat arayışında olmayan, adalete
yönelmemiş, insanları daha iyi kılmayı
Artık diyalogun sonuna gelinmiştir. Sokrates’in
amaçlamamış bir retoriğe karşı çıkar.
söylediklerini açıkça kabul etmeyen Kallikles, açık bir itiraz
da dile getirmemektedir. Bu noktadan sonra Sokrates,  Ancak zikredilen hedefler olduğu takdirde iyi
kötülerin Hades’e, yani cehenneme gideceğine ve yahut hakiki sayılabilecek bir retoriğin varlığını da
kendisinin bundan korktuğuna dair bir hikâyeyle yadsımaz.
konuşmayı sonlandırır. Bu hikâye başlı başına bir
 Bununla birlikte böyle bir retoriğe dair daha ileri
incelemenin konusu olmalı. Ancak hikâye açık bir hitabet
bir tartışmaya girmez.
örneğidir aynı zamanda.
 Sokrates adaletin hedeflenmemiş olmasını eleştirir,
Sokrates iyi ve kötü retorik arasında bir ayırım yapmıştır
ancak adaletin ne olduğuna dair konuşmaktan
yapmasına ve defalarca kötü retoriği eleştirmiştir. Ancak ne
kaçınır.
iyi bir hatip örneği ne de iyi retoriğin koşulları, özellikleri
listesi sunmuştur. Neyin yapılmaması gerektiğini söyleyen  Ahlaklılık ve adaletle ilgili öğrenebildiğimiz şey,
ve bunun için de kendi gördüğü ve görmediği her türlü bilginin erdemlilik olduğu, kişinin iştahlarına ve
hitabet pratiğini koyan Sokrates, iyi retoriğin ne olduğuna arzularına gem vurması gerektiğidir.
dair bir öneri getirmekten kaçınır. Stauffer’e (2009: 178-82)
göre Gorgias’ta iyi retoriğin ne olduğunu bulamasak bile,
iyi retoriğe dair bazı ipuçları bulabiliriz. Bu da Sokrates’in KAYNAKÇA
bilgelik, mekânet ve adalet erdemlerinin uyumunu Çataloluk, G. (2008). “Platon’un Gorgias Diyaloğunda
sunarak, felsefeyi siyasetin asli bir parçası yapma hayalidir. Hukuk ve Retorik”, İÜHFM, C. LXVI, S. 1, ss. 23-38.
Bu teşebbüs her ne kadar Hobbes, Locke ve Montesquieu
Duman, Mehmet Akif (2014). “Gorgias’ın Altın Heykeli
gibi modern filozofların aydınlanmış bir siyasal yaşam
yahut Platon Külliyatındaki Kudretli ve Zengin
çabasından daha mütevazı bir çerçeveye oturuyorsa da,
Erdem Öğreticisi ‘Gorgias’ Üzerine,” Akademik Sosyal
nihayetinde siyasal yaşamda felsefi etkinliğin kınanan değil
Araştırmalar Dergisi, Yıl: 2, S. 7, ss. 128-144.
arzu edilen bir etkinlik olmasını öngörmüş olsa gerektir.
Gorgias’ın siyasetle ve retorikle ilişkisi burada kesilir ve

33 Çeviri, Zeyl esas olmak üzere bana ait.

19
Uzun/ Gorgias Okuması

Fırıncı, T. (2001). “Platon’da ‘Retorik’ Kavramı”, ETHOS,


Temmuz 2011, C. 4, S. 2, ss. 31-46.

Freidell, E. (2004). Antik Yunan’ın Kültür Tarihi, Çev.: N.


Aça, Ankara: Dost.

Peters, F. E. (2004). Antik Yunan Felsefesi Terimleri Sözlüğü,


Hazırlayan ve Çeviren: Hakkı Hünler, İstanbul,
Paradigma.

Platon (2013). Gorgias, Çev.: M. Rifat ve S. Rifat, İstanbul, İş


Bankası Kültür Yayınları.

Platon (1998) Gorgias, Çev.: Melih Cevdet Anday, Platon,


Diyaloglar 1 içinde, İstanbul, Remzi Kitabevi, ss. 47-
135.

Platon (2011). Gorgias, Eski Yunancadan Çev.: Furkan


Akdemir, Yayıma Haz.: Ahmet Cevizci, İstanbul, Say
Yayınları.

[Eflatun] Platon (1996). Sokrates’in Savunması, Çev.: Teoman


Aktürel, İstanbul, Remzi Kitabevi.

Platon (1946). Gorgias, Çev.: Reyan Erben, Ankara, Milli


Eğitim Basımevi.

Platon (2008). Gorgias, Çev.: Donald J. Zeyl, Plato on Rhetoric


and Language – Four Key Dialogues, Ed.: J. Nienkamp,
Mahwah içinde, Routledge, ss. 85-164.

Platon (2001). Gorgias, Çev.: W.R.M.Lamb, Plato III, Lysis-


Symposium-Gorgias içinde, Suffolk, Harvard
University Press, ss.

Platon (1981). Gorgias, Çev. : Walter Hamilton, Penguin


Books, Middlesex.

Stauffer, D. (2009). The Unity of Plato’s Gorigas: Rhteroic,


Justice and the Philosophic Life, CUP.

20

You might also like