You are on page 1of 5

Umberto Eco ,

Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti


İtalyan akademisyen ve yazar olan Umberto Eco, bu çağın en çok bilinen
edebiyat teorisyenlerindendir. Semiyotik alanında yazdığı Açık Yapıt adlı
eseriyle, Gülün Adlı romanıyla, Foucalt Sarkacı adlı eserleriyle dünya
çapında ün yapmıştır. Gülün Adı romanı pek çok dile çevrilmesinin yanı
sıra sinemaya uyarlanmış, Sean Connery'in baş rölünü oynadığı bu yapıtla
ünü giderek artmıştır. Şahsının geldiği bilinirlik Amerika'da dünya çapında
ünlü Harvard Üniversitesi'ne Charles Eliot Norton seminerlerini vermek
üzere davet edilmesine sebep olmuştur. Bu seminerlerdeki notları
kitaplaşarak Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti şeklinde bugün sizin elinize
ulaşmış bulunuyor. Aynı çalışmayı yapmak üzere Orhan Pamuk da davet
edilmiş, yazarın burada işlediği ders notları Saf ve Düşünceli Romancı
adıyla kitaplaşmıştır.

Eser adından da anlaşılacağı üzere altı bölümden oluşur.

Ormana Girmek

Loisy Ormanları

Ormanda Oyalanmak

Olası Ormanlar

Servandoni Sokağı'ndaki Tuhaf Olay

Kurmaca Tutanaklar

Kitapta ormandan çıkış yolunu arayan her ziyaretçinin tecrübesine göre


farklı bir gidişi tercih etmesi, okuyucu ve yazar için bir metafora
dönüştürülür. Yazar, kitabında iki tip yazar ve okuyucudan bahseder.
Ampirik yazar ve okur, metinle ilişkisi açısından herhangi bir süprizi
barındırmayan, her şeyin metinle sınırlı olduğu anlam dünyasını işaret eden
bir yazma ve okumayı işaret eder.Bu şekilde yazılmış metinlerde
hermenüetik veya teorik bir içerik bulundurma stratejisi pek bulunmaz.
Örnek yazar ve örnek okur olarak nitelediği ikinci grupta ise anlatının sahip
olduğu anlam katmanlarının yazar ve okur iletişimiyle harekete geçmesi ve
anlam evrenini oluşturması kast edilir. Yazar, bu konuya dair metin
örneklendirmesini birinci bölümde yer alan Gerard de Nerval'ın Sylivie adlı
eseri üzerinden örnekler.

Eco, örnek okura dair tanımlamasını Wolfang Iser'ın ima edilen okur
tanımlamasıyla destekler. Anlatı ormanlarındaki örnek okur, okuduğu
metindeki anlama dair bütün katmanlara değil, kendi tecrübesi dahilinde
tanıdığı ve çözümleyebileceği kadarını bulabilecektir.Metnin okunmasında
aşamalara işaret eden yazar, birinci aşamada olayın vaka zincirinin takip
edileceği ve sona ulaşıldığında metne dair üst anlama dair temel özellikleri
kavrayacağını belirtir. Alternatif olarak metni okumanın ikinci seviyesinde
okurun tecrübesinin kavrama açısından sunacağı imkanlara dikkat çeker.
Ormanda çok bulunmuş birisinin yolların niteliğini, bitki örtüsünü, ve çıkışı
tahmin etmesine benzer şekilde kuram bilgisi ve okuma kültürü zengin bir
okuyucunun metinde tanıyacağı yapılar ampirik okurdan çok daha farklı
olacaktır.

Örnek okuru ampirik olandan farklı kılan bir diğer özellik kurmacanın
kendisine sunduğu oyunun sözleşmesini kabul etmesidir. Metnin üslubu ve
anlatma tekniği gibi birçok özellikten hareket ederek metnin stratejisini
çözer.

"Ampirik okur metni birçok biçimde okuyabilir, üstelik ona nasıl okuması
gerektiğini belirtecek bir yasa da yoktur; çünkü çoğunlukla bu okur metni,
metnin dışından gelen ya da metnin onda rastlantısal olarak uyandırdığı
tutkularının bir mahfazası gibi kullanır. Örnek okur ise metnin, işbirliğine
gidecek biri olarak öngörmekle kalmayıp, aynı zamanda yaratmaya çalıştığı
okur tipidir. Bir metin ‘Bir varmış bir yokmuş’ ile başlıyorsa, kendi örnek
okurunu hemen seçtiğine dair bir işaret göndermiş olur.”

Eco’nun ormanında okurun safı her zaman belirgindir. Çünkü o, hayatı


metinlerde o kadar gerçekçi bir şekilde anlatır ki saf-ampirik okurlar ona
inanmadan edemez. Eco, Foucault Sarkacı romanını yazdıktan sonra eski bir
çocukluk arkadaşının kendisine müthiş bir saflıkla yazdıklarından şöyle
bahseder: “Sevgili Umberto, sana yengemle amcamın dokunaklı öyküsünü
anlattığımı anımsamıyorum, ancak bu öyküyü romanın için kullanmış
olmanı doğru bulmuyorum.” Yazara böyle bir mektup yazan ampirik okur
ormanda dolaşmanın kurallarından habersizdir. Eco’ya göre “oyunun
kuralları vardır ve örnek okur oyunda kalmayı bilen kimsedir. Arkadaşım
bir anlığına oyunun kurallarını unutmuş ve kendi ampirik okur
beklentilerini, yazarın örnek okurdan beklediği tür beklentilerin önüne
geçirmişti.” Anlatı Ormanları, okura yol gösterirken eğiten ve metne nasıl
yaklaşılması gerektiğini öğreten kutsal bir metin olmayıp, metnin
saflıklarını ortaya döken ve engelleri nasıl aşabileceğini okura öğreten bir
yapıya sahiptir. Eco’nun ormanına giren ve metne yaklaşma becerisi
gösteren okur için Baudolino zorlu bir metindir ve etkilenme endişesini
içerir.( Dilber, 2014:104)

Her metin örnek okuru hedeflemez. Örnek okur olmak ise tekrarlara dayalı
bir tecrübeyi beraberinde getirir : “Örnek yazarı tanımak için birçok kez
okumak gerekir, belli öyküleri ise sonsuza dek okumak. Örnek okur ancak
örnek yazarı keşfettiğinde ve O’nun kendisinden istediklerini anladığında
tam anlamıyla örnek okur haline gelecektir.” Zira Umberto Eco, Gerard de
Nerval'in eserini pek çok defa okuduğu gibi ders olarak da işlemiş ve her
defasında eserden yaptığı çıkarım birbirinden farklı olmuştur.

İnsan, kurmaca eserleri okumaya niçin devam eder? Bu soruya yazar ve


okur açısından verilecek cevap aynı gibidir. "Her ne olursa olsun kurmaca
yapıtlar okumaktan vazgeçmeyeceğiz, çünkü onlarda yaşamımıza bir anlam
verecek bir formülü aramaktayız. Sonuçta yaşamımız süresince bize neden
dünyaya geldiğimizi ve yaşadığımızı söyleyecek bir ilk öykünün arayışı
içindeyiz. Kimi zaman kozmik bir öykü arıyoruz, evrenin öyküsünü, kimi
zaman kendi bireysel öykümüzü. Kimi zaman kendi bireysel öykümüzü
evrenin öyküsüyle çakıştırmayı umuyoruz."

Eco'nun bu eserinde durmak istediği örnek okur kavramıyla işaret ettiği


konulardan birisi de postmodernizmin metinlerarasılık kavramına getirdiği
yaklaşımdır. Yazarın eserinde yer alan metinlerin işaret ettiği diğer metinleri
bilmek ve bunlara getirilen yorumu kuramsal yönden anlamayı işaret eder ki
bu durumda Julia Kristeva'nın yaklaşımını bilmek gerekir. Bir diğer husus,
metindeki anlatı tekniği açısından kullanılan yöntemleri tanımaktır.
Anlatıcının metinle ilişkisi, bakış açısı, üslubunu yazarı dikkate almaksızın
metinde oluşturduğu stratejiyi anlamak için Gerard Genette'nin, Anlatının
Söylemi ve Wayne Boots'un Kurmacanın Retoriği'ni bilmek gerekir.
Eco'nun yazarlık ve okur olmaya dair bu kitapta anlatılanların
anlaşılmasında benzer bir teknik kullanılır. Bu kitabın okuyucusu da bu
çalışmaları bilmeden bu eserde ima edilen anlamı tam olarak
kavrayamayacaktır.

Umberto Eco'nun metinler bazında yaptığı örneklerle bu kitabı anlamak


istediğimizde adı geçen metinlerin bilinmesi önemlidir. Türk edebiyatında
benzer içerikli bir eser Orhan Pamuk'un yine aynı ülkede verdiği ders
notlarını içeren Saf ve Düşünceli Romancı başlıklı kitabıdır.

Orhan Bey Siz Bunları Gerçekten Yaşadınız mı?

Edebi Karakter, Olay Örgüsü, Zaman

Kelimeler, Resimler, Şeyler

Müzeler ve Romanlar

Merkez ve Sonsöz
konu başlıklarından oluşan eserde bir yazar olarak romanın teknik
unsurlarına bakılmaya çalışılır. Bu çalışmada Orhan Pamuk, kendisine
has oluşturduğu anlatı imkanlarını örnekler üzerinden aktarırken Eco
kadar teorik düzeyde durmaz. Bu anlamda Orhan Pamuk'un eseri daha
kolay okunur. Her iki eserin merkezinde yazar ve roman yazma
tekniğini okur olma üzerinden merkeze aldıkları unutulmamalıdır.

Kaynakça:

Umberto Eco, Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti

Kadir Can Dilber, "Anlatı Ormanlarında Saf ve Düşünceli Bir Romancı


Olmak Yahut Beyaz Kale'den Baudilino'yu Selamlamak" Yeni Türk
Edebiyatı Araştırmaları dergisi.

Orhan Pamuk, Saf ve Düşünceli Romancı

Sevgili öğrenciler, dersimizin bu şekilde devam etmesi sizin katılımınızı


sınırladığı gibi karşılıklı etkileşim şansını ortadan kaldırıyor. Yakın bir
zamanda online eğitime geçileceğini umuyorum. Derse dair katkıda
bulunmak veya soru sormak isterseniz ilknur.tatar@omu.edu.tr adresine
yazabilirsiniz.

Sağlıkla tekrar görüşmek dileğiyle

Doç.Dr. İlknur TATAR KIRILMIŞ

You might also like