Professional Documents
Culture Documents
Hukuk Fakültesi
2020-Güz
kedilerisevenbiri-
SANAYİ DEVRİMİ
Endüstrileşme veya sanayi devrimi.. 4 tane safhası var arkadaşlar. Sanayi Devrimi
süreci bitmedi,hala devam ediyor.
Bugün 1.safhayı göreceğiz. 2/3/4 safhalarını ise hiç görmeyeceğiz,onlar başka hir
dersin konusu. Ama genel olarak şöyle söyleyelim;
Evet Sanayi Devrimi terimsel olarak ilk kez 1799’da geçiyor. 1883’te Arnold
Toynbee’in eserinde (The Industrial Revolution) kullanılmasıyla da
yaygınlaşıyor.
Cevap: Güzel bir sınav sorusu olur muhtemelen (Hoca böyle diyor kayıtta).
Yani aslında nerede adalete güven orada ekonomik düzen ve devrimler.. Yoksa
İngiltere’de kömür ve demirin çok olması sizce devrimin orada başlamasının sebebi
olabilir mi tek başına? Kömür ve Demir ülkemizin pek çok şehrinde de vardı. Niye
Osmanlı’da değil de İngiltere’de çıktı Sanayi Devrimi? Dünya tarihine ilginiz varsa
araştırmanızı öneririm.
Hoca slayttaki 8 maddeyi saydı arkadaşlar. Slayttaki 8 maddeyi okuyun. Bunlar Sanayi
devriminin İngiltere’de başlama sebebleri dedi.
1. Tekstil,
2. Buhar makinesi
3. Demir üretimidir.
İngiltere, ucuz ve kaliteli tekstilleri tüm dünyaya ihraç etmeye başladı. Kömür
ocaklarında buhar makinesi kullanılınca verim arttı. Demir madeninden metal elde
etmek için odun kömürü yerine kok kömürü kullanma tekniği İngiltere’de keşfedildi.
Buharlı gemiler İngiliz mallarını deniz aşırı ülkelere hızla ulaştırdı. Buharlı trenler
ham madde ve sanayi ürünlerinin limanlara taşınmasını hızlandırdı. Tüm bu gelişmeler
İngiltere’de Sanayi Devrimi’ni başlattı.
Şimdi yukarıdaki slaytta yer alan maddeleri yani aslında sanayi devriminin nedenlerini
Tabi böylece tarım gelişti. Bu esnada tarımda ilk bilimsel yöntemler ortaya
çıktı. Almanya bu alandaki gelişmelere öncülük etti. Almanlar pancardan şeker
çıkarma tekniğini buldu. Bir başka Alman kimyager suni gübreyi yaptı.
1834'de bir Amerikalı mühendis bir biçerdöver icat etti. 1870'lerden sonra
konserve yiyecek imalatı hızlı bir biçimde arttı.
Mesela bakın Jethro Tull (İngiliz tarımsal girişimci) tohum ekim makinesini
icat etti. Tohum ekme makinesi, tarımda verim artışına yol açtı. Bu icat sanayi
devriminden önce tarım devrimi için önemli bir buluştu. (Çok daha hızlı
tohumlar ekilebiliyordu.)
Sanayi Devrimi tarım devrimi olmadan olmaz dedik. Zira İngiltere’de nüfusun
beşte dördü zaten tarımla uğraşmaktaydı.
Yüzyıllarca stabil şekilde giden nüfus sanayi devrimi ile beraber yükselmeye
başladı.
Britanya’da özgür basın vardı. Basının özgür olması bilimsel devrimlerin daha
hızlı yayılmasına sebep oldu.
Buhar makinesi nasıl bulundu? Buhar makinesi ilk önce kömürlerin çokça
kullanılmasından ortaya çıktı. Neden? Nüfus artışıyla ormanlar ev yapımı ve
yakacak için kullanıldı,orman sayıları azaldı. Çare bol miktarda kömür
kullanmak. Kömürü mademlerde çıkartacaklar. E madenler su ile doluyor. Suyu
dışarı çıkartacak bir sistem lazım. İlk basit 1690’lı yılların sonunda buhar
makinesi bulunuyor.
Düşünün ki İngiltere’de denize en uzak nokta 123 km. Yani her yere kanallar
yapılmış hızlıca fabrikalara hammadde gönderilsin diye.
***
Ders Sonu.
9.Hafta (14 Aralık 2020)
n Çalışma Koşulları: Genel çerçevede inceleyecek olursak; işçi sınıfı denen yeni
bir sınıf ortaya çıkmıştı hatırlarsanız geçen hafta işlemiştik. Tabi bu yeni sınıf
için kanuni boşluklar var,haklar anlamında boşluklar var. Sendikaların yokluğu
var,iş kanunu yok,çok uzun çalışma saatleri var,tamamen fabrika sahibinin
insiyatifine bırakılmış durumları.. Böyle çok acı ve tanımlanması zor bir dönem
1750-1800 arası..
Bu işçi sınıfı dediğimiz tarımla uğraşan köylülerden. Köyden kente doğru göç
eden köylüler artık yeni işçi sınıfıydı. Bu insanlar çok fakir insanlrdı,zengin
olma umuduyla gelmişlerdi.
n Kentleşme: Tabi köyden kente geçiş kentleşmeyi ortaya çıkardı. Tarihte ilk kez
kentler üretim merkezleri haline geldi. Nüfuslar Avrupa’da dört kat arttı. Artık
temel işkolu tarım değil sanayi oldu.
Kentleşme neye sebep oldu Max Weber’e göre? Birleşik bir toplumsal ve yasal
topluluk olarak uyum içinde hareket edebilme yeteneğinin gelişmesine sebep
oldu.
Şimdi geldik son başlığımıza ; elbette böyle devrime tepkiler de olacaktı. Liberalizm
ve Kapitalizm’i anlatmayacağım zaten şu an hala dünyayı kasıp kavuran bir dün bile
diyebiliriz kapitalizm için. Ütopik Sosyalizm ile başlayalım.
Hukuk Fakültesi
2020-Güz
-kedilerisevenbiri-
EN UZUN YÜZYIL
1800-1900
1) Napolyon Savaşları
İlk çağdan,Rönesans’a ve Reform’a kadar geldik,Sanayi Devrimi’ni işledik. Artık
patlama dönemi diyeceğimiz döneme geldik. 1800-1900 arası önemli olaylara
bakmamız gerekiyor ve Napolyon Savaşları ile başlıyoruz.
Napolyon işgal ettiği yerleri kendisiyle ittifaka zorladı. (Slaytta yazıyor hangi ülkeler
olduğu yukarıda)
İlk dört seferinde başarılı olan Napolyon, 1812 yılına gelindiğinde Fransa’yı
Avrupa’da büyük bir imparatorluk hâline getirdi.Napolyon’un kıta Avrupa’sında
kurduğu sistemin dışında sadece İngiltere, İsveç, Rusya ve Osmanlı İmparatorluğu
kalmıştı.
1812 yılında Napolyon, düzenlediği Moskova seferinde başarısız oldu ve peş peşe
askeri başarısızlıklar yaşamaya başladı.
Kongre’de esas belirleyici olan dört büyük devlet İngiltere, Rusya, Avusturya
ve Prusya’ydı.
Diğer yandan, Viyana Kongresi ile ortaya çıkan Avrupa Ahengi Sistemi
çerçevesinde belirginleşmeye başlayan uluslararası hukuk sistemi ise, bu
“ahengi” sağlayan temel aktörler olan büyük devletlerin kontrolünde bir nitelik
taşımaktadır.
Kongre deyim yerindeyse Fransız Devrimi’nin yaydığı düşüncelerden duyulan
korkunun şekillendirdiği bir Avrupa haritasında uzlaşmıştı.
Kısa bir süre sonra, Fransa da ittifaka dahil oldu. Yapılan çağrıyla Avrupa’daki
yıkıcı düşüncelere ve sınır değişimlerine karşı olan bütün yönetimler de ittifak
içinde yer almaya davet edildi.
1861’de Ulusal Parlamento ; Sardunya Kralı II. Vittoria Emanuele’i İtalya kralı
ilan etti. Artık İtalya bir krallıktı. Roma 1871’de İtalya’nın başkenti ilan
edildi.
1862’de Bismarck başbakan oldu. Çok parlak bir diplomat. Kan ve Demir
kınuşması var çok meşhur. Orada diyor ki biz demir çıkartacağız bunun için
gerekirse kan dökeceğiz. Kendisi devrim karşıtı .
3) Sömürgecilik ve Emperyalizm
n Sömürgeciliğin Nedenleri: 20. yüzyıl yaklaşırken Avrupa devletleri sert bir
sömürge rekabetine girmişti. 1900’lerin başına gelindiğinde dünyanın
neredeyse tamamı paylaşılmıştı.
Sanayileşmiş devletler için daha fazla üretmek, daha fazla üretmek için daha
fazla ham maddeye ulaşmak, daha fazla satmak, yani yeni pazarlar bulmak
gerekliydi. (sömürgeciliğin ekonomik nedeni)
Peki neden Asya ve Afrika ülkeleri sömge düzeni için hedef ülkeler oldu? Sanayileşen
Avrupa devletleri,Asya ve Afrikalıların endüstriyel teknolojiyle rekabet edemeyecek
durumda olduğunu gözlemlediler.
Söz konusu ilke uyarınca, önceden olduğu gibi Avrupalı bir gezginin
“keşfettiği” bölgenin, vatandaşı olduğu ülkeye ait olduğunu ilan etmesi
yetmeyecek, ilgili ülkenin o bölgeyi fiili olarak işgal etmesi
gerekecekti.
.
n İngiliz Emperyalizmi: Sanayileşmiş Avrupa ülkelerinin sömürgelerinin
durumunu inceleyecek olursak;
Her üç okyanustaki sayısız adanın yanı sıra dünya deniz ticaret yolları
açısından çok önemli olan Cebelitarık, Süveyş Kanalı ve Ümit Burnu da
denetimi altındaydı.
Hukuk Fakültesi
2020-Güz
-kedilerisevenbiri-
1900-1945
1) I.Dünya Savaşı
Üçlü İttifak ve Üçlü İtilaf’ın diplomatik ve askeri olarak karşı karşıya geldikleri her
durum çatışmayı büyüttü. Bu dönemde özellikle “Avrupa Uyumu”na duyulan inançlar
iyice yıprandı. Sonuçta büyük savaşın çıkması için sadece bir kıvılcım yetti. (yukarıda
slaytta yer alan İttifak ve İtilaf Devletleri’ni bilelim.)
Birinci Dünya Savaşı’nı hazırlayan siyasal ortam, Avrupa devletleri arasındaki ittifak
ilişkilerinden doğdu. Ekonomik ve siyasal gelişmeler bütün devletleri sürekli değişen
karmaşık ittifak ilişkilerine yöneltmişti.
Almanya ve İtalya, yeni kuvvetler dengesinin iki önemli unsuru olarak ortaya
çıktı.
Özellikle Alman Birliği’nin kurulması sırasında şekillenen Alman-Fransız
uzlaşmazlığı I. Dünya savaşına yol açan gelişmelerin temelini
oluşturmaktadır
Savaşa giden yolda bir başka husus da kamuoyuydu. Tarihte ilk kez basın,”biz ve
onlar” söylemi üzerinden kitleleri etkileyerek sıradan halkın dış politikaya ilgi
duymasını sağladı.
nSavaş: 1914 yılına gelindiğinde her krizle birlikte biraz daha artan silahlanma
yarışının sonucunda ordu ve donanmalar muazzam büyüklüklere ulaşmıştı.
Militarizmin etkisinin yaygınlaşması, milliyetçi gerilimlerin yükselmesi,
büyük
bir savaşın çıkacağı beklentisini arttırmıştı. Beklenen savaşın ilk kıvılcımı,
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahdı Arşidük François Ferdinand’ın
Saraybosna’daki ordu manevralarını ziyareti sırasında 28 Haziran 1914’te
Gavrilo Princip adlı bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesiyle oldu.
n Batı Cephesi: Askeri açıdan savaşın hiç değişmediği Batı Cephesi olarak
anılan bu hattın iki tarafındaki siperlerde mevzilenen askerler, savaş boyunca,
makineli tüfek ve top atışları altında birbirlerinin siperlerini yarmaya çalıştılar.
Bu kısır döngü içerisinde sadece Batı Cephesi’nde 1 milyon 700 bin kişi öldü.
nDoğu Cephesi: Rusya’nın bir milyon kayıp vermesi ve üretici güçlerinin savaş
alanlarında yok olması, tarım üretimini sekteye uğrattı. Yiyecek sıkıntısı çeken
kitleler öfkelerini rejime yönelttiler. Rusya’da grevler ve gösteriler arttı. Ekim
Devrimi’ne giden süreç hızlandı.
n Diğer Gelişmeler: Savaş ilk kez gerçek anlamda küresel boyut kazandı.
Dört yıl boyunca süren Dünya Savaşı 12 milyondan fazla kişinin ölümüne, bu
sayının iki katından fazlasının yaralanmasına yol açtı.
İki dünya savaşı arasında Avrupa’da liberal demokrasiler büyük bir bunalıma girdi ve
birçok ülkede farklı niteliklerde olsa da, otoriter tek parti rejimleri kuruldu. Savaş,
Rusya’da gerçekleşen Ekim Devrimi ve ABD’nin İngiltere ve Fransa’nın yanında
savaşa girmesiyle sona erdi. Savaşın sonucundan, ne kazanan tarafta yer alan devletler
ne de kaybeden tarafta yer alanlar memnundular.
Savaş sonrasında büyük bir yıkıma uğrayan Avrupa’da hem ekonomik dengeler, hem
de toplumsal dengeler bozulmuştu. Savaşın başından itibaren savaş karşıtı ve
emperyalizm karşıtı bir tutum sergileyen sosyalist hareketler Rusya’da başarıya ulaşan
Ekim Devrimi’nin de etkisiyle Avrupa’da hatırı sayılır bir güç hâline geldiler. Buna
karşılık savaştan beklediğini bulamayan kesimler hızla aşırı milliyetçi ve militarist
akımların etkisi altına girdiler. Savaş sonrası yoksulluğun ve işsizliğin boyutları bu
hareketlerin güçlenmesini de kolaylaştırdı.
• Savaş sonucunda iflas eden liberalizm düşüncesi, birbirlerine zıt iki ideolojinin
çatışması (Sosyalizm ve Tutuculuk) sonucunu verdi.
• Savaş sonrası yenik devletlere zorla kabul ettirilen liberal anayasalar, mevcut
toplumsal ve siyasi durum gözetilmediğinden kısa sürede işlemez hale geldi.
Avrupa’da 1920’li yılların başında yaşanan ekonomik kriz ABD sermayesinin kıtaya
akmasıyla birlikte yatışmaya başladı ve görece istikrarlı bir döneme girildi. Ancak çok
geçmeden patlayan “1929 dünya ekonomik krizi”, büyük güçler arasındaki çelişkileri
derinleştirerek Versailles statükosunun devamını imkânsızlaştırdı. II. Dünya
Savaşı’nın koşulları bu bunalımla birlikte olgunlaşmaya başladı. Krizin üçüncü yılında
Hitler’in iktidara gelmesiyle İtalya’dan sonra Almanya’da da faşist rejimin temelleri
atıldı.
Alsace-Loraaine,Fransa’ya verilmişti.
Çok yüklü tamirat borcu (savaş tazmşnatı) vardı Versay Antlaşması sebebiyle. Zaten
ekonomik bunalımda bunu ödeyebilmek çok zordu.
Yeni kurulan hükümet ismini ulusal meclisin 1919 yılında toplanarak yeni anayasa
oluşturduğu Weimar kentinden almıştır. Fakat yeni kurulan siyasi iktidar ilk zamanlar
kendisini yıkılan Alman İmparatorluğu’nun halefi olarak gördüğü için “Deutches
Reich” olarak adlandırıyordu. Weimar Cumhuriyeti, 30 Ocak 1933 tarihinde Hitler’in
Şansölye(başbakan) olarak onurlandırılması ve hükümeti kurma yetkisinin verilmesine
kadar görevde kalmıştır.
Hitler’in partiye üye olmasından kısa bir süre sonra partinin adı Nasyonal
Sosyalist Alman İşçi Partisi (Nazi) olarak değiştirildi.
Hitler’e göre, ilk yapılması gereken politik gücün tekrar ele geçirilmesiydi.
Buna göre iç politikada katı biçimiyle otoriter devlet yönetiminin kurulması
gerekiyordu.
Dış politikada ise Versailles Antlaşması’nın ortadan kaldırılması ve bunun için
müttefikler bulunması yoluna gidilmeliydi.
14 Temmuz 1933’te çıkarılan bir yasayla Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi
Almanya’nın tek partisi ilan edildi. Nasyonal Sosyalist ideolojiyi
benimsemeyenler ya öldürüldü ya da toplama kamplarına gönderildi.
Hitler, 16 Mart 1935’te genel barışı garanti altına almak için zorunlu askerlik
sistemini getirdiğini açıkladı.
Sovyetler Birliği ise Alman ordularının Polonya’ya girmesinden kısa bir süre 17
Eylül’de Doğu Polonya’yı işgal ederek savaşa katıldı. Polonya, kısa sürede
Alman ve Sovyet birlikleri tarafından paylaşıldı. Alman birlikleri 28 Eylül’de
önemli kentlerden biri olan Varşova dâhil olmak üzere ülkenin büyük
bölümünü ele geçirmişti.
Pearl Harbour baskını, savaşı küresel bir savaşa dönüştürdü. Artık ABD de
savaştaydı. Japonya, savaşın ilk anlarında büyük başarılar kazandı. Ancak
dhaa sonra ABD,Japon donanmasını hezimete uğrattı.
Hitler, 1941’de savaş ilan etmeksizin, Avrupa tarihinde o zamana dek tek
seferde oluşturulamamış olan 3,5 milyonluk askeri güçle Sovyetler
Birliği’ne üç koldan saldırdı. Ancak Sovyetler Birliği halkının direnişi
üzerine Almanlar, Leningrad’ta durduruldu. Yoğun saldırılara rağmen
Moskova’ya girilemedi.
İkinci Dünya Savaşı insanlık tarihinde Birinci Dünya Savaşı’ndan çok daha
büyük bir tahribat yaratmıştı.
Ders Sonu.
Beykent Üniversitesi
Hukuk Fakültesi
2020-Güz
-kedilerisevenbiri-
Bu koşullarda savaştan güçlü bir biçimde çıkan ABD Batı dünyasının liderliğine
soyunurken, yeni sosyalist devletlerin liderliğini de Sovyetler Birliği üstlendi.
Savaştan sonra bir yandan yeni uluslararası düzen inşa edilmeye çalışılırken bir
yandan da bu iki süper güç arasında 20. yüzyıla damgasını vuracak “Soğuk Savaş”ın
tohumları da bu dönemde atıldı.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan ve 45 yıl boyunca devam eden ABD ve
SSCB’nin liderliğindeki Batı ve Doğu Blokları arasındaki ideolojik temelli gerilime
Soğuk Savaş adı verilir.
Soğuk Savaş yılları boyunca taraflar arasında doğrudan bir sıcak çatışma yaşanmamış
olmakla birlikte dünyanın çeşitli bölgelerinde Soğuk Savaş dinamiklerinin sonucu
olarak çok sayıda savaş yaşanmıştır.
Soğuk Savaş deyimi İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ilk kez İngiliz romancı George
Orwell tarafından Ekim 1945’te bir İngiliz gazetesine yazılan Almanya’nın
geleceğiyle ilgili bir makalede kullanılmıştı.
ABD Başkanı Truman’ın danışmanı Bernard Baruch ise Nisan 1947’de yaptığı bir
konuşmada ABD ve SSCB arasındaki ilişkileri yorumlarken Soğuk Savaş
benzetmesini yapmıştı.
Tam olarak hangi olaydan sonra başladığı tarihçiler için hâlâ tartışma konusu olan
Soğuk Savaş’ın simgesel olarak Truman Doktrini’nin ilan edilmesiyle başladığı
söylenebilir.
2) Soğuk Savaş
Mart 1947’de ABD başkanı Harry Truman, Truman Doktrini’nin ilan etti.
Truman Doktrini’yle ABD, Batı Bloku’nun liderliği için ilk somut adımı atmış oldu
ve yine Truman Doktrini’yle ABD-SSCB mücadelesi bir başka ifadeyle Soğuk Savaş
resmen başlamış oldu.
Truman Doktrininin diğer önemli sonuçları ise Yunanistan’da Batı yanlısı Hür
Demokratik Yunan Ordusu’nun (EDES) iç savaşı kazanması ve Türkiye’nin Batı
güvenlik sisteminde yer alması oldu.
Truman Doktrini’nin özü, komünizme karşı duran ülkelere destek olmaktı.
– Doktrinin uygulanması sırasında öne çıkan iki ülke Türkiye ve Yunanistan oldu.
–ABD, Truman Doktrinin çerçevesinde Yunanistan’a 300, Türkiye’ye ise 100
milyon dolarlık bir yardım yaptı. Ayrıca elindeki silah ve malzemelerden de
hibelerde bulundu.
– Truman Doktrini, Soğuk Savaş döneminin başladığının da resmen tescili oldu.
n Marshall Planı: ABD Dışişleri Bakanı George Marshall 5 Haziran 1947’de
Harvard Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşmada, ABD’nin Avrupa’nın yeniden
imarı için ekonomik yardım yapacağını açıklayarak Marshall Planı olarak
isimlendirilen çözüm önerisini getirdi.
n Berlin Krizi: İkinci Dünya Savaşı sonunda Almanya’nın tümü gibi Berlin şehri
de dört işgal bölgesine ayrılarak ABD, İngiltere, Fransa ve SSCB’nin
kontrolüne bırakılmıştı.
Berlin Krizi, ABD ile SSCB’nin ilk kez karşı karşıya geldikleri Soğuk Savaş
anlaşmazlığıdır. Bu anlaşmazlık ve yarattığı gerilim 1961’de Berlin
Duvarı’nın örülmesiyle sonuçlandı ve böylece Berlin ikiye bölündü.
Bu bildiri ile dünyanın iki bloka ayrıldığı ilan edilmiş oldu. Kominform,
Truman Doktrini’ne ve Marshall Planı’na karşı oluşturulmuştu. 1948 yılında
Yugoslavya, Rusya’yla yaşadığı gerginlik sonucunda Kominform’dan çıkarıldı.
Kominform, 1956 yılına kadar varlığını sürdürdü.
Soğuk Savaş Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Sovyetler Birliği (SSCB) ve siyasi,
ekonomik ve askeri konularda kendi müttefikleri arasında bir yirminci yüzyıl çatışma
çoğu zaman kapitalizm ve komünizm-ama arasında bir mücadele olarak tarif edildi.
Bu gerginliğin içinde ABD , Batı Avrupa’nın savunması için bir ittifak kurma
fikrine ağırlık vermeye başladı.
NATO’nun kuruluşu Doğu ve Batı arasında artık kesin bir ayrışma olduğunun
kanıtı oldu.
İttifak’ın doğuşundan bir süre sonra ABD, Fransa ve İngiltere işgali altındaki
Alman topraklarında Federal Almanya Cumhuriyeti kurulmuş, SSCB de buna
Demokratik Almanya Cumhuriyeti’ni kurdurarak karşılık vermişti.
ABD’nin sahip olduğu atom bombası tekelini devam ettirmek için nükleer
çalışmalar yapan diğer ülkelerin denetim altına alınması girişimleri SSCB
tarafından desteklenmedi.
Diğer yandan, 1949’da atom bombasına sahip olan SSCB ile bir yarışa girişen
ABD, 1952’de ilk hidrojen bombası denemesini yaptı. Bir yıl sonra da SSCB
hidrojen bombası üretmeye başladı. Böylece ABD ve SSCB arasında
nükleer silahlanma yarışı da hız kazandı.
Dolayısıyla, Kore Savaşı bir yandan Soğuk Savaş içindeki Doğu- Batı
gerginliğini tırmandırırken, diğer yandan da ABD’nin çevreleme politikasının
Avrupa’yla sınırlı olamayacağı, komünizmin mutlaka küresel çapta
çevrelenmesi görüşü ABD yönetiminde taraftar kazandı.
Ekim 1957’de Sputnik adlı yapay uyduyu yörüngeye oturtmayı başaran SSCB,
uzay yarışında ABD’nin bir adım önüne geçti.
Bu yakınlaşma ise Soğuk Savaş’ın en önemli krizi olan Küba Füze Krizini
doğurdu.
Küba Füze Krizi olayına gelecek olursak; (bu olayı bilmekte fayda var çünkü
ülkemizin adı da olayda mevcut)
-Soğuk Savaş’a taraf olan herhangi bir devletin yararına olacak askeri üslere
topraklarında yer vermemiş olmalıdır.
Olası bir üçüncü dünya savaşının yıkıcılığının, ilk iki savaşın yıkıcılığının
önüne geçeceği düşüncesi beraberinde bir “yumuşama”yı da getirdi.
Doğu Almanya’da hız kazanan komünist rejim karşıtı gösterilere karşı sert
tedbirler alınamayınca 9 Kasım 1989’da özelde Almanya’nın genelde ise
Avrupa’nın bölünmüşlüğünün sembolü olan Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla,
iki Almanya’nın birleşmesi yönünde yepyeni bir aşamaya girildi. (nedenleri
yukarıdaki slaytta)
Soğuk Savaş’ın Sona Ermesi ile ilgili diğer gelişmeleri slayttan okumak yeterli.
(yukarıda)
n Sovyetler Birliği’nin Parçalanması:
NEDENLERİ:
ETKİLERİ:
Aralık 1991’de bir araya gelen Rusya, Ukrayna ve Belarus liderleri SSCB’nin
resmen sona erdiğini ve yerine Bağımsız Devletler Topluluğu’nun kurulduğunu
açıkladılar.
Ders Sonu.