You are on page 1of 8

EVRE I / Toplum Sağlığı ve Alan / Ödev 6 (Programda Kod: 11TSAU07)

Öğrenci Ad ve Soyadı: Emine Alkım Aksay


Öğrenci No: SBU20000020

CHADWICK RAPORU YORUMU

‘’Chadwick Raporu’’ adlı ödevin amacı, tarihsel süreç içinde sağlık ve hastalık kavramının değişimini
ve sağlık hizmeti gelişimini değerlendirmektir. Sizden beklenen, verilen yazılı materyali okuyarak,
değerlendirmeniz ve son kısımda yer alan soruları yazılı olarak yanıtlamanız ve bir sonraki hafta
uygulamalara hazırlığınızla gelmenizdir.

SANAYİ DEVRİMİ SONRASI YAŞAM KOŞULLARI VE SAĞLIK

Yıl 1750’ler, yer İngiltere. Büyük Britanya topraklarında yaşamsal değişikliklerin olduğu
yıllar… Çiftçiler kendilerini doyuramayacak hale gelirken, makineler beden gücünün yerini almaya
başlıyor. Kentlerde fabrikaların açılması, işleyecek toprakları kalmayan bu insanlar için yeni bir
umut oluyor ve köylerden kentlere akın ediyorlar. İşte öykümüz böyle başlıyor…
Yaşamımızı değiştiren buhar makinesi, buharlı gemi, tren ve telgraf gibi büyük teknik
buluşlar önceleri bir hayaldi. Daha sonra bu hayaller birer birer gerçeğe dönüştü. İlk önce buhar
makinesi bulundu. İlk buhar makineleri sadece maden ocaklarında kullanılırken, daha sonraları
arabaların ve gemilerin yürütülmesinde de kullanılabileceği düşünüldü. 1800’lü yılların başında,
Amerikalı Fulton ilk buharlı, yandan çarklı gemiyi yapmayı başardı. İngiltere’de ise buharın
gücünün arabalara uygulanmasına çalışılıyordu. Ama bu düşüncenin gerçekleşmesi için ilk önce
rayların, yapılması gerekiyordu. 1800’lerin hemen başında gerçekleşen bu buluştan yaklaşık 10 yıl
sonra ilk kullanılabilir buharlı arabayı yani tren lokomotifini İngilizler yapmayı başardı. 1821
yılında iki İngiliz kenti arasında ilk demir yolu bağlantısı kuruldu.
Ama başka makineler dünyayı ve insanların yaşamlarını daha fazla değiştirdiler. Bunlardan
belki de en etkili olanı dokuma tezgahıydı. Eskiden dokumacılık tamamen el ile yapılırdı. Kumaş
ihtiyacı fazlalaşınca dokuma fabrikaları kuruldu. Ama burada da işçiler yün eğirmeyi elle
yapıyorlardı. İlk önce iğ makinesi geliştirilip kullanılmaya başlandı. Ardından da dokuma tezgahları
hayatımıza girdi. Bu makineler öncelikle İngiltere’de yapıldı ve kullanıldı. Çünkü üretim alanındaki
köklü değişmeler için gerekli ön koşullar İngiltere’de vardı. Ağaç, tarihöncesi çağlardan beri
insanoğlunun temel yakıtı ve yapım gereciydi. Ancak şimdi enerji için ağaç veya suya değil,
makineler ve fabrikalar için kömür ve demire gereksinim vardı. İngiltere’de ağaç yoktu ama kömür
pek boldu. Böylece kömür çıkarma ve demir dökme işleri gelişmişti. Demiryolunun ilk kez
İngiltere’de kullanılmasına, bu ülkede kömürün bol olması ve demir dökme işlerinin gelişmesi neden
olmuştur.
Dokuma sanayisi ise, ortaçağdan beri “yün dokuma sanayisi” olarak gelişmişti.
Denizyollarının gelişmesi ile dünya ulaşımı artınca, bu mallara karşı istek de arttı. İngiltere,
İskoçya ile Kuzeybatı Avrupa arasındaki pazar yarışması, yünlü dokumayı daha çok ve daha ucuz
üretmeyi gerektiriyordu.
Sorun ilk önce İngiltere ve İskoçya’da çözüldü. Bu ülkelerde yünü, kırsal alanda küçük
çiftçiler üretiyordu. Bunlardan alınan yün istendiği kadar bol ve ucuz değildi. Çünkü çiftçiler
1
küçük hayvan yetiştiricisi idiler ve ürünlerini, kendilerini yıl boyu besleyebilecek fiyattan daha
ucuza satmak istemiyorlardı. Ayrıca üretimleri küçük çiftliğin özünde bulunan özellikler nedeni ile
de verimli değildi. Bir kişinin yapacağı işi ailenin tümü yapıyordu. Makine sahipleri çözümü, bu
küçük çiftlikleri satın almakta buldular. Böylece daha az insanla daha ucuz üretimi başardılar.
Ayrıca, yün fiyatlarını düşük tutarak çiftliklerini satmak istemeyenlerin direncini de kırıp, hemen
tüm koyun çiftliklerini ele geçirdiler.
Bu dönemde, makineleşme insanlara mutluluk ve gönenç getirmedi. Yalnızca beden ve el
işçiliğinin yerini makine gücü almış oldu. Çiftçiler ve koyun yetiştiricileri ise ne yeni üretime
uyabilecek iş kuracak parayı bulabildiler, ne de geleneksel üretim biçimleri ile yaşamlarını
sürdürebilecek geliri elde edebildiler.
Sonuçta hem çiftçiler hem de koyun yetiştiricileri mallarını ellerinden çıkarmak zorunda kaldılar.
Bütün bu yenilikler insanlar arasında güçlü bir harekete yol açtı. Büyük bir sarsıntı başladı
toplumda, kimse eski yerinde kalamıyordu.

Böylece topraksız kalan çiftçiler kentlere akın ettiler. Kırdan kente öylesine büyük bir göç oldu
ki, kentteki boş bir iş için onlarca istekli işsiz oluştu. Ortalık kente göçmüş, yersiz- yurtsuz,
emeklerini satma savaşını veren, bir iş için onlarcası yarışan insan yığınları ile doldu. Fabrikatörler
böylece, işçi ücretlerini de denetler oldular. Bu dönemin şartlarını daha iyi anlayabilmek için
Gombrich‘e kulak verelim:
Şimdi bir sorun daha ortaya çıkıyordu. İngiltere’nin çoğu kentinde 100 dokuma işçisi artık
işsizdir. Aç kalmak zorundaydılar, zira onların işini makineler yapıyordu. Makinelere sahip
fabrikatör bu 100 dokuma ustasını çağırır ve onlara şöyle bir öneride bulunur: “Makineleri ve
fabrikamı gözetecek beş kişiye ihtiyacım var. Bu işi kaç paraya yapabilirsiniz?” Bu öneri
üzerine biri şöyle yanıt verir: “Ben eskiden yaşadığım gibi beni mutlu edebilecek kadar para
istiyorum.” Bunun üzerine ikinci usta şöyle der: “bana günde bir somun ekmek ve bir kilo
patates alabilecek kadar para yetişir”. Üçüncüsü bakar ki ilk ikisi yaşayabilmek için bütün
önerileri yapmışlar, çaresiz şu istekte bulunur: “Bana yarım somun ekmeklik para yetişir,
denerim bu işi”. Diğer dört kişi “Biz de” diye eklerler. Bunun üzerine “Pekala’ der fabrikatör,
sizinle deneyelim bakalım. Günde ne kadar çalışmak istersiniz?”. “10 saat” der biri, ikincisinin
ağzından “12 saat” sözcükleri çıkar, çünkü işini yitirmek istememektedir daha başlangıçta.
“Ben 16 saat çalışabilirim” diye haykırır üçüncüsü, öyle ya varlık mücadelesidir bu. “İyi” der
fabrikatör “seni işe alıyorum. Ama makinelerim sen uyurken ne yapacak? Onlar uyumaz ki !”.
“O zaman sekiz yaşındaki oğlumu gönderirim buraya” diye umutsuzca bir yanıt verir dokuma
ustası. “Peki ona ne kadar ödeyeceğim?” sorusu çıkar fabrikatörden. “Ah ona bir dilim
tereyağlı ekmek için birkaç kuruş ver, yetişir”. “Tereyağına gerek yok” diyecektir fabrikatör.
Böylece sözleşme yapılmış olur. Ama geriye kalan 95 dokuma ustası işsizdir. Ya açlıktan
ölecekler ya da bir başka fabrikatörün yanına gidip iş isteyeceklerdir.
Sonuçta, kentlere göçenler kentlerin çevrelerinde ivedilikle yapılmış sağlıksız barınaklar
kurdular. Böylece dünyada ilk kez “gecekondulaşma” başladı. Buralarda oturanlar hem çevrenin
bozuk koşulları, hem de yeterli ve dengeli beslenememeleri yüzünden bitkin düşüp hastalandılar.
Fabrikalarda da durum farklı değildi. İş ve çevre koşulları buralarda çalışanların sağlıklarını
koruyacak biçimde düzenlenmemişti. Her yer kömürle ve kömürün ürettiği su buharıyla çalışan
fabrika bacaları ile dolmuştu.
Kısa bir süre sonra Britanya gökleri gri bir renk aldı. Bu gri gök altında gene kirli toprak,
ağaçlar ve çimenler uzanıyordu. 19. yüzyıl insanları tarihte hiç görülmemiş bir sıklıkta meslek
hastalıklarına yakalanmaya başladılar. İngilizlerin yarısı üst solunum yolu hastalıklarından
2
rahatsızdılar. Londralıların yarısı, verem ve akciğer hastalıklarından ölüyordu. On binlerce insan
kurşun zehirlenmesinden felç oldular. Cam imalatçıları, keçe işçileri ve madenciler zehirli
dumanlar ve solunan zehirli gazlardan öldüler ya da sakat kaldılar. İşçiler, özellikle dokuma işçileri
uzun saatler boyu karanlık, pis ve tozlu işyerlerinde çalışmaktan halsiz düştüler, hastalandılar.
Diğer yandan giderek kömüre olan gereksinim artıyordu. Bu da, kömür madenlerinin daha yoğun ve
güvenlik önlemleri alınmadan işletilmesine yol açtı. Sonuçta daha fazla kömür işçisi göçük altında
kalıp ölmeye başladı.
Fabrikalarda erkek işçilerin yanı sıra pek çok kadın ve çocuk da çalıştırılıyordu. O dönemde
çocukluk beş ya da altı yaşında bitiyordu. Çocuklar, aile bütçelerine katkı sağlayabilmek için
madenlerde, fabrikalarda çalıştırılıyordu. Bu çocukların yaşamları çoğunlukla 14 yaş dolaylarında
sona ererdi.
İnsanlar umutsuzluk içindeydiler. Makine aynı tür işleri çok daha kısa zamanda, hemen hemen
aynen ve yüz kat daha ucuza yapıyordu. Bir zamanların gözde dokuma, demirci, iplikçi ve marangoz
ustaları; derin bir sefalet içine yuvarlanarak, birkaç kuruşa iş bulabilmek için fabrika kapılarını
aşındırıyorlardı. Bazıları makinelere karşı bir çeşit savaş açtılar, fabrikalara saldırdılar ve
dokuma makinelerini parçaladılar. Ama bu tür hareketlerin hiçbir yararı olmadı. İngiltere’de
1812’de makineleri tahrip edenlere ölüm cezası verilmeye başlandı. Giderek sefalet, açlık daha da
arttı ve yaygınlaştı.
İngiltere için 1815-1850 yılları, sağlıksız kentleşmenin en yoğun yaşandığı dönemdi.
Makineleşmenin ortaya çıkardığı kent sorunu, sağlıkla ilgili çeşitli tehlikeleri de beraberinde
getiriyordu. Bu yıllar kentlerin hızla kalabalıklaştığı, çöplerin toplanmadığı ve temiz suyun
sağlanamadığı bir dönemdi.
Bu dönemde, veba gözükmüyordu. Ancak halen dönem dönem tifüs salgınları ve 9 kişiden
birini öldüren çiçek salgınları patlak veriyordu. Tıbbi bakış açısı ise çok ilkel durumdaydı.
Anestezikler henüz bulunmamıştı. Cerrahi çok geriydi. Hastanelerin sayısı hem çok azdı hem de
çok kötü şartlara sahiptiler ve yardımlarla ayakta duruyorlardı. Henüz tıbbi kayıt sistemi de
gelişmemişti. Sonuçta, çağ “sahte hekim”, şifacılar ve onların kocakarı ilaçları ile berber-
cerrahların çağıydı.
Bu yüzyılda gebe ve çocuk yaşamı ucuzdu. Her 10 çocuktan dördü ölüyordu (binde 400). Bu
denli yüksek bebek ve çocuk ölümlerinin nedenleri arasında, yoksulluk, acımasız toplum ve yaşam
koşullarıyla beraber gittikçe yaygınlaşan bulaşıcı hastalıklar önemli yer tutuyordu.
Bu dönemde, hastalıkların çoğunun çürüyen nesnelere maruz kalarak enfekte olan havanın
solunulması sonucunda olduğuna inanılıyordu. Bu tip nesneler çürümüş cesetler, enfekte olmuş
kişilerin nefesleri, çöpler ve hatta bozulmuş sebzelerdi. Hastalıkların nedenine yönelik
“miazmatik” yaklaşımlar, Britanya’yı, özellikle de Londra’yı 1831 ve 1856’da etkileyen kolera salgını
ile savaşmakla sorumlu kişilerin arasında uzun tartışmalara neden olmuştu.
Kolera su ile bulaşan bir hastalıktı ama bu düşünce o yıllarda sadece bir varsayımdı.
Sadece yoksulları değil, zenginleri de öldürüyordu. Bütün bunlar toplum hijyeni için büyük bir
kampanya başlatılmasına neden oldu.
Kentler fiziksel açıdan sağlığı bozarken, uzun çalışma saatleri, kadın ve çocuk işçilerin ruh
sağlığının kötüleşmesine de neden oluyordu. Ekonomi gelişirken toplum sağlığı bozuluyor, doğumda
beklenen yaşam yılı düşüyordu.

Tablo1: 1842 yılında ortalama ölüm yaşı


Manchester Leeds Liverpool Rutland

3
Soylular ve profesyoneller 38 44 35 52
Esnaf 20 27 26 41
İşçi 17 19 15 39

Sonuçta İngiliz hükümeti önlem alma gereğini duydu ve Edwin Chadwick çalışan nüfusun
sağlık şartları üzerine bir rapor hazırlaması için hükümet tarafından görevlendirdi.
(Edwin Chadwick (1803-1890), Yoksulluk Kanunları ile ilgili reformda ve çalışma ile ilgili
kanunlarının yapılmasında etkin bir rol üstlenmiştir. Daha sonra sağlık koşullarını ve onların
geliştirilmesinin yollarını araştıran bir komisyonunun genel sekreteri olmuştur.)

CHADWİCK’İN SAĞLIK ŞARTLARI ÜZERİNE RAPORU


Aşağıda hazırlanan bu raporun özeti bulunmaktadır. Bu özet Chadwick’in kendisi
tarafından İngiliz Hükümetine yaptığı sunumdan derlenmiştir. Şimdi söz Chadwick’in:
Toplanan kanıtların, imkan bulabildiğim ölçüde dikkatli değerlendirilmesi sonrası, bence
açıklanması gerekli gözüken, ana çıktıları özetlemek isterim:
Öncelikle, bu araştırmaya konu olan felaketin boyut ve işleyişi hakkında:…
*- Hava kirliliğinin neden olduğu, arttırdığı ya da kolaylaştırdığı hastalıklar ve salgınlar, krallığın
hangi bölgesinde yaşarsa yaşasın bütün insanları etkilemektedir. Hava kirliliği ise çürümüş hayvan
ve gıda maddeleri, rutubet ve pislik ile aşırı kalabalık ve iç içe yapılanmış konutlar nedeniyle
olmaktadır.

*- Bu hastalıkların sık görüldüğü her yerde, hastalığın daima yukarıda tarif edilen fiziki şartlarla
ilgili olduğu bulunmuştur. Kanalizasyon, uygun temizlik ve iyi havalandırma ve hava kirliliğini
azaltan diğer önlemlerle bu fiziki şartların düzeltildiği yerlerde ise hastalıkların görülme sıklığı ve
şiddeti azalmaktadır. Hatta zararlı etmenlerin tamamen ortadan kaldırıldığı yerlerde bu
hastalıklar hemen tamamen yok olmaktadır.

*- Suya erişememek, her türlü temizlik alışkanlığının oluşmasını engeller.

*- Pislik ve kötü havalanmadan kaynaklanan yıllık yaşam kaybı, modern zamanlarda girişilen her
türlü savaştaki ölüm ve yaralanmadan daha yüksektir.

*- Sadece İngiltere ve Galler’deki 43.000 dul kadın ve 112.000 yoksul yetimin aile reislerinin
kaybı, büyük oranda yukarıda tarif edilen ve önlenebilir nedenlerle olmaktadır. Bu aile reislerinin
ölüm yaşı 45’in altındadır ve bu İsveçlilerin ortalama yaşam süresinden, 13 yıl daha azdır.

*- Bu aile reislerinin hastalık ve erken ölümlerinden maddi kayıplar çok büyüktür.

*- Gerekli düzenlemelerin yapılmayarak, zararlı etmenlerin çalışma ve yaşam alanlarından


uzaklaştırılmaması nedeniyle, işgücü kaybı 10 yılın üstündedir.

*- Salgın ve diğer hastalıkların tahribatı, halkın isteklerini iletme konusundaki baskısını azaltmaz
aksine artırır.

*- Ölümün yüksek olduğu bölgelerde, doğumlar sadece ölümlerle eksilen sayıyı yerine koymakla
kalmaz, aynı zamanda nüfusu artırır.

4
*- Zararlı fiziksel etmenlerin bulunduğu ortamda büyütülen genç nüfusta, fiziksel gelişim ve genel
sağlık, bu etmenlerin olmadığı bir nüfusa göre kötüdür.

*- Böyle etkilere maruz bir nüfus, ahlaki değerlere daha az duyarlıdır ve sağlıklı nüfusa göre
eğitimin etkisi daha geçicidir.

*- Bu olumsuz şartlar daha kısa ömürlü, savurgan, aymaz ve radikal bir erişkin nüfus oluşturur.

*- Bu alışkanlıklar ve evlerin aşırı kalabalıklaşması yaşamdaki her türlü edep ve görgü kuralının
terk edilmesine yol açar.

*- Kusurlu kasaba temizliği en sefil yozlaşmanın filizlenmesine yol açar ve ihmal edilmiş sokakların
ve çevrenin içinde biriken zararlı pisliğin ortasında ne bulursa onunla kıt kanaat geçinen çok
sayıda insanın ahlaki çöküntüsüne eğilim yaratır.

*- Yöneticiler tarafından, baskıyla toplanan vergiler, genellikle adaletsiz ve eşit olmayan bir
şekilde değerlendirilir. Bu gelirler, beceriksiz ve sorumsuz yöneticiler tarafından verimsiz
girişimlerle savurgan bir şekilde harcanır.

*- Halk sağlığını korumak için varolan kanunlar ve bunları düzenleyen anayasal mekanizmalar,
kullanım dışı kalmıştır. Bu kanunlar, önlemek amacında oldukları felaketlerin yaygınlığını önleyecek
güce sahip değildirler.

İkinci olarak: İyileştirmek için neler yapılabilir?


*-Halk yönetiminin yetki alanı içinde kabul edilmiş olan öncelikli, en önemli ve aynı zamanda
uygulamaya en elverişli girişimler: lağım ve kanalizasyon sistemi, tüm uygunsuz yerleşimli
meskenlerin yerlerinin değiştirilmesi, caddeler, yollar ve sağlıklı su sağlanmasının geliştirilmesidir

.*-Kötü koşullardaki kentlerin ve meskenlerin acilen yer değiştirmesiyle ilgili engeller, buna ilişkin
tasarı için zorunlu olan nakliyat ve insan gücünün getirdiği sıkıntı ve masraf olmuştur.
*-Su içinde partiküllerin bulunması istenmediğinde, kent dışındaki herhangi bir uzaklıktan
taşınması, en ucuz ve zararsız biçimde olmalıdır ve bu aynı zamanda verimli kullanım için en iyi
yöntemdir. Ayrıca doğal su kaynaklarının kirlilik nedeniyle yok olması ve zarar görmesinden
kaçınılmalıdır.
*-Tüm bu amaçlar için evde kullanmak için olduğu gibi güvenli içme suyunun sağlanması kesinlikle
zorunludur. Yine başarılı ve ekonomik bir lağım ve kanalizasyon sistemi için de, çalışmalara temel
olan jeolojik alanların uyumu şarttır.
*-Lağım ve kanalizasyon sistemi için uygun bilimsel çalışmaların, özel lağım ve kanalizasyon alanları
için önemli kolaylıklar getirebilmesi, halkın sağlığı için önemlidir.
*- Lağım ve kanalizasyon sistemi, su sağlanması ve temizlik çalışmaları için yapılan harcamalar,
erken ölüm ve hastalıklar nedeniyle olan masrafların da azalmasını sağlayacak, sonuçta maddi
açıdan karlı duruma geçilecektir.
*-Sıklıkla bir arada görülen kötü havalandırma ve işyerlerindeki diğer kirlilik nedenleri ile oluşan
hastalıkların önlenmesi ve hastalıkları önlemek için ekonomi iyi olmalıdır. Böylelikle, bu özel
uygulama için bağımsız bir bölge tıp görevlisi tayin edilecek ve yasaları uygulamaya koymak ve
sağlıkla ilgili önlemler almayı başlatma sorumluluğu taşıyacaktır.

5
*-Tüm bu düzenlemeler ile İsveç halkının yaşam süresini yakalamak, 13 yıllık bir artışı sağlamak
mümkündür.
*-Bunların elde edilmesi ve var olan harcamalardaki azalmanın getirdiği kazanımlar, yasaları koyan
millet meclisinin gücü dahilindedir.
*-Sağlığa zararlı fiziksel sorunların ortadan kaldırılması, evin, kentin sağlıklı alt yapısı ve kişisel
temizlik, toplumu ahlaksal açıdan geliştirmek için gereklidir. Ahlaklı olmak ve sağlık, toplumda
kötü alışkanlıklarla uzun süre bir arada bulunmazlar.

SORULAR
1. Sanayi devrimi sürecinde sağlığı etkileyen etmenleri ortaya koyan
nedensellik ağını çiziniz.
Nedensellik ağında belirtilen sağlığı etkileyen etmenlerden hangileri raporda da
sağlıksızlığın nedeni olarak belirtilmiştir? Raporda belirtilmeyen ama sizce
raporun yazıldığı tarihte İngiltere’de sağlığı kötü etkileyen koşullar
hangileridir?
2. Raporda belirtilen çözüm önerileri nelerdir?
3. Buradaki sorunları gidermek için nasıl bir sağlık hizmeti planlarsınız,
önerileriniz neler olur?

6
1. Nedensellik ağında belirtilen sağlığı etkileyen etmenlerden hangileri raporda da
sağlıksızlığın nedeni olarak belirtilmiştir? Raporda belirtilmeyen ama sizce raporun
yazıldığı tarihte İngiltere’de sağlığı kötü etkileyen koşullar hangileridir?
Köyden kente göçle birlikte kent nüfusunun aşırı artması ve kanalizasyon sistemlerinin
yetersiz kalması, denetimsiz fabrikaların hızla açılmasıyla hava kirliliğinin artması, köyden
kente göçle gecekondulaşmanın artması, fabrikalarda uygun temizlik ve iyi havalandırma
olmaması sağlıksızlığın nedeni olarak görülmektedir.
Bence zor geçim şartlarından dolayı erken yaşta çalışmaya başlayan çocukların eğitimden
tamamen kopması ve böylece kişisel hijyenin hem kişisel hem de toplum sağlığına önemini
anlayamaması İngiltere’de sağlığı kötü wtkileyen koşullardan olabilir. Zor ve kötü şartlarda
yaşayan ve çalışan kadınların emzirdikleri yenidoğan bebeklerin de sağlıklı olmaması
yenidoğan ölümlerini arttırmış olabilir.
Nedensellik ağı en son sayfada yer almaktadır.

2. Raporda belirtilen çözüm önerileri nelerdir?


Lağım ve kanalizasyon sistemini geliştirerek insan, hayvan dışkılarının temizlenmesi ve
bunların yarattığı kirlilik ve hastalıkların önüne geçilmesi önerilmiştir.
Kötü koşullardaki meskenlerinin yerinin değiştirilerek herkese temiz su ve sağlıklı yaşam
koşullarının sağlanması istenilmektedir.
Doğal su kaynaklarının asla fabrika atıkları tarafından kirletilmemesi ve temiz tutulması
gerektiği belirtilmiştir.
İş yerlerindeki kötü havalandırma sistemleri değiştirilerek hem bulaşıcı hastalıkların
önlenmesi hem de üst solunum yolu enfeksiyonlarının önlenmesi önerilmiştir.
Bağımsız bölgelere tıp görevlileri tayin edilerek sağlıkla ilgili önlemler almaya başlaması
önerilmiştir.

3. Buradaki sorunları çözmek için nasıl bir sağlık hizmeti planlarsınız, önerileriniz neler olur?
Fabrikalardan dolayı gri bir renk alan Britanya gökleri için fabrika bacalarına filtre takılabilir.
Kirli havanın yol açtığı kirli toprak ve bitki örtüsünden de kurtulmuş oluruz. Ayrıca kirli
havayı solumanın yarattığı sağlık problemlerinin de önüne geçilmesini sağlarız.
Her fabrikada revir ve sağlık çalışanı olmasına özen gösterirdim. İşçilerin düzenli sağlık
kontrollerinin yapılmasını sağlardım. Örneğin çalışan işçilerdeki akciğer rahatsızlıklarının
artmasına bağlı olarak havalandırma sisteminin değişmesi veya madenciler için solunum
maskesi gibi ekipmanların teminini sağlayarak çalışanlarımın sağlığını ve böylece fabrikanın
verimini korumuş olurdum.
Fabrikalardaki havalandırma sistemlerinin düzgün çalıştığından emin olurdum. İyi çalışan bir
havalandırma sistemi sayesinde herkesin aynı havayı soluması önlenir, temiz hava
sirkülasyonu sağlanır ve böylece hava yoluyla bulaşan hastalıkların önüne geçilmiş olunur.
Aynı zamanda yer altında çalışan maden işçileri için temiz hava sağlanmış olur.
Birincil sağlık hizmetlerini geliştirerek her bölgeye sağlık çalışanı atardım böylece birçok
rahatsızlık için ilk müdahaleyi yaparak insanların daha kolay iyileşmesini sağlardım.
Fabrikalarda düzenli sağlık kontrolleri olmasına özen gösterirdim. Fabrikalarda hasta olan
veya halsiz düşmüş bir çalışanı hemen evine yollayarak hem diğer çalışanların hasta olmasını
önler hem de hasta çalışanın çok daha hızlı iyileşmesini sağlardım.

7
MAKİNELEŞME

Şehirlerde ivedlikle
Köyden kente göç birçok denetimsiz
fabrikanın kurulması

Kentlerde aşırı İç içe yapılmış


Hava kirliliğinin
kalabalık gecekonduların
artması
oluşması ortaya çıkması

Fabrikalarda uygun
temizlik ve iyi
Kanalizasyon havalandırma
sistemlerinin yetersiz olmaması
kalması

Salgın ve hastalıkların artması

Ortalama yaşam süresinin


azalması

You might also like