You are on page 1of 10

ERGENLERDE RUHSAL SAĞALTIMIN SONLANIŞI

Celal Odağ * , Tezan Bildik **

ÖZET
B ir ço k a raştırm acı ergen p sik o te ra p isin d e so n la n ışa ilişk in ç o k a z sayıda k lin ik m a te ry a l o ld u ğ u n a
d ik k a t ç e km ekted ir. B u n a k a rş ın litera tü rd e so n la n ışı belirleyen ö lçü tler a çısın d a n g ö rü ş birliğinin
b u lu n d u ğ u n u sö y le m e k g ü ç tü r. G enelde ödipal so ru n la rın işlen m esi, ödipal bağların ç ö zü m ü , g e n i­
tal kim liğ in gelişm esi, a yrışm a sü reçlerin d eki ilerlem eler so n la n ışm tem el belirlileyicileri olarak
a n laşılm a kta d ır. Ç alışm ada ise sayılan ça tışm aların ve süreçlerin iş le n m e si yarn sıra y a p ıs a l ve işlev­
sel değ işim ler d e so n la n ışm belirleyicileri ara sın d a sayılm a kta d ır. B u n e d e n le so ru n la rın iş le n ­
m e s in d e k i s ü r a tle n m e , g e n ita l d ö n e m e u la şm a , sa v u n m a la r ın y u m u ş a m a s ı, a k ta r ım ın
işlenebilirliliği, sta b il b ir h a s ta tera p ist ilişkisi, k im lik y a p ıla n m a sı gibi so n la n ışm ölçütleri a rasında
b u çalışm ada y a p ıs a l ve işlevsel değişim ler d e y e r a lm aktadır.
A n a h ta r k e lim e le r: Ergen, p siko tera p i, so n la n ış
SUMMARY: TERMINATION OF PSYCH OTHERAPY IN ADOLESCENTS
M o st resea rch ers h a v e n o te d th a t th ere is p a u c ity o f clinical ca se m a teria l on term in a tio n in ad o les­
c e n t p sy c h o th e ra p y . H owever, th ere is n o c o n se n s u s on criteria fo r term in a tio n in th e literature.
G enerally, w o rkin g th ro u g h o f oedipal conflicts, reso lu tio n o f oedipal ties, d e v e lo p m e n t o f se x u a l id e n ­
tity, a n d w o rkin g th ro u g h o f sep aration is s u e s are co n sid ered a s basic cha ra cteristics o f term ination.
In additio n to those, th ere are also stru c tu ra l a n d fu n c tio n a l ch a n g es a m o n g th e criteria fo r term i­
na tio n . T here are stru c tu r a l ch a n g es su c h as g a in in g sp e e d in w o rkin g th ro u g h o f is su e s, arriving a t
g en ita l period, th e a b ility to a cq u ire flexible u se o f defen ses, g a in in g tru e in s ig h t in to th e disto rtio n s
o f tran sferen ce a n d a sta b le th e ra p ist-p a tie n t relationship.
K e y w o r d s: A d o lesce n t, p sy c h o th e ra p y , term in a tio n

GIRIŞ lenmiş değillerdir. Bu evrede çokyanlılık ve çok-


nedenlilik ağır basm aktadır. T asarım /duy-
Ergenlerde ruhsal sağaltımın sonlanışı ile ilgili
g u /d ü rtü le r birbirleriyle karışabilir, birlikte or­
çalışmaların az olduğu, çok az olgu sunum unun
taya çıkabilir. Buna karşın ergende belirli sorun­
bulunduğu araştırmacıların ortak bir görüşüdür.
ların anlaşılır olması, belirli duyguların baskın-
Buna karşın sonlanışı belirleyen ölçütler açısın­
laşması, belirsizliğin/karm aşanın azalması, çok-
dan görüş birliğinin bulunduğunu söylemek
yanlılığın ve çoknedenliliğin tekyanlılığa ve tek-
güçtür. Genelde ödipal sorunların işlenmesi,
nedenliliğe dönüşmesi daha doğrusu dönüşm e­
ödipal bağların çözümü, genital kimliğin geliş­
ğe başlaması sonlanışm önemli ölçütleri arasın­
mesi, ayrışma süreçlerindeki ilerlemeler sonlanı-
dadır. Çalışmada tüm çatışmaların çözülmesini
şın temel belirlileyicileri olarak anlaşılmaktadır.
amaçlayan, süresi belirsiz bir işbirliği yerine,
Çalışmada ise sayılan çatışmaların ve süreçlerin
baskın sorunların işlenmesini amaçlayan süresi
işlenmesi yanılıra yapısal ve işlevsel değişimler
az çok belirli bir sağaltım önerilmektedir. Sonla-
de sonlanışm belirleyicileri arasında sayılmakta­
nışın sağaltımın başında konuşulm asının ve er­
dır. Bu nedenle sorunların işlenmesindeki sürat­
genin süreyi belirleyebilmesinin gereksiz bir
lenme, genital döneme ulaşma, savunmaların
uzatm ayı engellediğine ve terapiste bağımlılığı
yumuşaması, aktarımın işlenebilirliliği, stabil bir
azalttığına inanılmaktadır.
hasta terapist ilişkisi, kimlik yapılanması gibi
sonlanışm ölçütleri arasında bu çalışmada yapı­
sal ve işlevsel değişimler de yer almaktadır. Sağaltım a Başlayış Sağaltım ı Bitiriş Bağlantısı
Çünkü ergenlik dönem inde sorunlar tek bir ne­
Ergenlerin ruhsal sağaltımı ortalama iki ile üç yıl
dene dayanmaz, işlenmeleri düz bir çizgi izle­
sürmektedir. Başlayış ile sonlanış arasındaki bu
mez, çatışma ve nedenler birbirlerinden ayrış­
zamansal uzaklığa karşın başlayış sağaltımın gi­
mış, bir düzen içinde yerlerini almış yani örgüt­
diş ve sonlanışını etkiler. Etkileme, ergenin sa­
* Doç. Dr., H alim e Odağ P sika n a liz ve Psikoterapi Vakfı, ğaltıma birlikte getirdiği sorunların saptanm a­
İzm ir dıkları, anlaşılmadıkları, işlenmedikleri oranda
** Yrd. Doç. Dr., Ege Üniv. Tıp Fak. Çocuk P sikiyatrisi
A nabilim Dalı, İzm ir Ç ocuk ve G ençlik R u h Sağlığı Dergisi : 10(1) 2 0 0 3

36
Ergenlerde ruhsal sağaltım ın sonlanışı

şiddetlenir ve sağaltım süresince sürer. Bu yö­ ter A lm anya'da isterse Türkiye'de olsun benzer
nüyle başlayış sağaltımın gidiş ve sonlanışının özellikler göstermekteydi. iki ülkede de ruhsal
bir belirleyicisi olma özelliğini kazanır. Örneğin sağaltımda oluşun başkalarınca öğrenilmesi ola­
ergen kaygılarının, korkularının, özsevisel (nar- sılığı çok kaygı uyandırıyordu. Gelenlerin bir ke­
sisistik) duyarlılıklarının göz ardı edildiği bir simiyse korku içinde olduklarının bilinmesinden
başlangıç, sonlanışın olumsuz bir belirleyicisi­ yani korkularından korkuyorlardı. Beğenmedik­
dir. Gençlerin psikoterapiye gelmesini engelle­ leri, m eydan okudukları, değiştirmek için canla­
yen sorunlarının, kuşkularının, kaygılarının, rını ortaya koydukları toplum un yardımını al­
korkularının anlaşılmaması, onun gelişini kolay­ m ak onları yaralıyordu. Bu kaygılar, korkular,
laştırıcı yollar aranmaması, onun sağaltıma ka­ yaralanm alar her iki ülkede sağaltıma gelişi en­
zanılmaya çalışılmaması hasta/terapist işbirliği­ gelleyici en etkili nedenlerdendi. Bu kuşak yar­
ni başlam adan sonlandırabilir. Özetle hasta di­ dımı ilgiyi ve saygıyı hepim izden daha da çok
namiğini yeterince aydınlatm adan, tanıyı doğru hak ettiği halde sağaltım olanaklarından ne ya­
koym adan, ergenlik dönemine özgü özellikler zık ki yeterince yararlanamadı.
hakkında yeterli bilgi ve deneyim kazanm adan
Sayılan bu nedenler sağaltıma gelişi zorlaştırır,
sağaltıma başlanılması sonlanışı daha başlarken
hatta 68 kuşağında olduğu gibi, tüm üyle engel­
olumsuzlaştırır. Bu bağlam da sağaltıma başvu­
ler. Kanımızca ergeni sağaltım dan uzaklaştırıcı
ran bir ergenin kuşku, kaygı, kırılganlığı ve dö­
nedenler sağaltıma güdüleyici nedenlerden az
neme özgü başka özelliklerinin bilindiği bir ta­
değildir hatta bazen daha da çoktur. Bu sorunla­
nışma olumlu bir sonlanışın önkoşulu konu­
rı bilen, kuram sal bilgilerle donanmış bir tera­
m undadır. Ergenin kabarmış özsevisel gereksi­
pistte başlayış ve buna bağımlı olarak sonlanış
nimleri, tasarımları, şiddetlenen dürtüleri, art­
daha olumlulaşabilir. Bu arada ergenin sağaltım­
mış motor etkinlikleri, özerklik çabalarıyla gele­
dan kaçış ile sağaltıma geliş eğilimlerinin bera­
ceğe dönüklüğü, başkalığın ve yeniliğin peşinde
berliğine yani bu alandaki ambivalansa da işaret
oluşu onu aynı zam anda ailenin ve toplum un
etmek gerekir. Gelişi zorlaştıran, sağaltımdan
m eydan okuyucusu, eleştirmeni, düzelticisi ko­
uzaklaştıran sayısız nedenlere karşın, psikotera­
num una getirir (Blum 1972, M uuss 1975, Odağ
piye en çok direnen bir ergende bile; terapiste
2001, Offer ve ark. 1996, Origlia ve Ouillon 1972).
yakınlaşma, onun tarafından anlaşılm a/keşfe­
Topluma m eydan okuyan, toplum u düzeltme
dilm e/beğenilm e/sevilm e isteklerinin varlığı
konum undaki bir kişinin, toplum dan yardım is­
unutulm am alıdır. Aslında sağaltım dan kaçış ve
temesi, yani sağaltıma gelmesi bir çelişkidir, da­
sağaltıma güdüleniş birbirlerini dışlamazlar ve
hası yaralayıcıdır. Bu yaralanmalara arkadaşları­
birliktedirler. Birçok alanı kapsayan bu birlikte­
nın saygısını yitireceği kaygıları, nasıl bir hasta­
lik ergen sağaltımının ihmal edilmeyecek güçlü
lığı bulunduğu korkuları, tanışacağı yeni kişiye
bir dayanağıdır.
karşı kuşkuları da eklenir. Kuşku gençlerde her
alandaki ambivalansın bir gereğidir, deneyim ve Burada ergenlerle çocuklar arasındaki bir farklı­
bilgi eksiğiyle şiddetlenir, güven geliştirmenin lığa işaret etmek gerekir. Ergenlerde döneme öz­
bir önkoşuludur. Ayrıca ergenler için hastalık gü özelliklerin iyi bilinmesi ne denli önemli ise
bir güçsüzlüğü simgeler, ülküsel benliğe yakış­ çocuklarda da aile dinam iğinin ayrıntılarıyla
m ayan bir eksiklik anlamına gelir. Bazılarına gö­ saptanm ası önceliklidir. Çünkü, çocuklardaki
re hastalık bir cezadır. Bu yaşantılara bir de tera­ sorunlar daha çok aile dinam iğinin bir uzantısı­
pistin yabancılığı eklenir. Terapist birçok ergen dır. Çocuğun aile dinam iğinin bir uzantısı, bir
için ebeveynlerin bir uzantısı (Shefler 2000), on­ sem ptom u konum unda olması sağaltımın başla­
ları beğenmedikleri, eleştirdikleri ve m eydan yış, gidiş ve sonlanışını aile dinam iğinin daha
okudukları erişkinler dünyasına uyum a zorla­ çok etkisinde kalmasına neden olur. O nedenle
yan bir kişidir. Örneğin, 68 kuşağından, ruhsal aile dinamiği ve dinam iğin patolojisini çok iyi
yakınmaları olan ve sağaltıma gelen bir kesim is­ tanımlamak çocuklarda başlangıcın bir önkoşu­
ludur. Genelde çocuklarda aile dinamiğiyle bir

37
ODAĞ VE BİLDİK

içiçelik, bir beraberlik, bir bütünleşme varken er­ yun, beni sahiplenin" isteklerinin anlaşılmaması
genlerde bu içiçeliğe bir "karşıkoyuş" söz konu­ gibi. Ayrılış ergenin yardım a en çok gereksinim
sudur. duyduğu zam andır ama bunu söyleyemez. Tam
bunun tersini yapar ve eleştirilerini şiddetlendi­
Sonlanışla İlgili Genel Bilgiler rir. Öte yandan övgüye neden olan öğeler genel­
likle yitmezler, iyi giden bir sağaltımda ayrılış­
Ablon (1988), Abrams (1978), A. Freud (1970),
tan bir süre sonra sevgiye, estetiğe, güvene bürü­
Bergmann (1988), van Dam, Heinicke ve Shane
nerek belirginleşir.
(1975), Erlich (1988), Limentani (1982), Novick
(1976, 1982, 1988, 1991), Shane ve Shane (1984),
Ö rnek : Kendi isteğiyle, tekyanlı bir kararla sa­
Shopper (1989) çocuklarla yapılan psikoanalitik
ğaltımı bitiren ve bitiş anında sağaltımı şiddetle
tedavinin sonlanmasına ilişkin bir çok sorunu ta­
eleştiren bir ergen bir buçuk yıl sonra terapistine
nımlamış ve açıklamışlardır (Aktaran Brinich
bir hasta gönderir. Gönderdiği hasta aracılığıyla
1991). Ergenlerde ise sağaltımın bitişi ile ilgili
selamlarını, sevgilerini de iletir, iyi olduğunu,
araştırmacılar bu konunun ihmal edildiği görü­
sağaltımı bitirişten pişm an olmadığını eklemeyi
şünü öne sürmektedirler. Novick (1976, 1982) er­
de ihmal etmez. Öte yandan buna ergence yani
gen analizinde sonlanışa ilişkin az sayıda klinik
ergenlerin usulüne göre övgü diyoruz. Burada
olgu örneği olduğuna ve çok az sayıda ergenin
övgü ve eleştirinin içiçeliğine bir kez daha işaret
karşılıklı anlaşmaya dayalı sonlanışı deneyimle-
etmek gerekir. Övgü ve eleştiri, uzaklaşma ve
diğine dikkat çekmektedir (Aktaran Kay 1991).
yakınlaşma böyle konum larda iç içedir. Yeterli
Ergen analizine ilişkin literatür, analizin erken
bir süre sonra övgü belirginleşir.
sonlanışı ve tek yanlı sonlanışın sıklığına dikkat
çekmektedir (Anthony 1974, Friend 1972, Meeks Ayrılığın dinam iğinin anlaşılması geriye dönük
1971, Novick ve Novick 1991, Shefler 2000, Uribe araştırmaları gerektirmektedir. Bu tür araştırma­
1988, Yanof 1991). Ergenlerin sağaltımı tekyanlı lar için sağaltımın başlayış, gidiş ve bitişi özetle
bitirişlerini anlamak ve nedenlerini bulmak zor­ sağaltımın tüm ünün irdelenmesi gerektirmekte­
dur. Bu zorluk terapistlerce yetersizlik ve çare­ dir. Yani sonlanışı anlam ak için sağaltımın başla­
sizlik duygularına ve genelde bir belirsizliğe ne­ yış ve gidişini iyi anlam ak gerekir. Sağaltımın
den olmaktadır. Bu belirsizlik ve çaresizlik ise başarı ya da başarısızlığını salt sonlanış dönemi­
konuya eğilmeyi engellemekte ve bu bir ihmal ne bağlamak, tekyanlı bir gidiş için tek bir olgu­
gibi görünmektedir. Böyle konum larda sağaltı­ yu ya da tek bir çatışmayı sorum lu tutm ak doğ­
mın tekyanlı bitişi bir "direnç" ya da "eyleme ru değildir. Uygulamalar başarısızlığı tek bir dö­
vurum " olarak anlaşılmaktadır ki bu eksik bir neme ya da tek bir nedene bağlayan terapistle­
yaklaşımdır. Çünkü böyle bir sonlanış ergenin rin, sıkça yanıldıklarını gösteren örneklerle do­
"özerkliği" yönünde atılmış olumlu bir adım an­ ludur.
lamına da gelebilir (Friend 1972, Tamar ve Ay­
Araştırm acıların bir kesimi sonlanışın ihmal
dın 1998, Yanof 1991). Hatta böylesi bir sonlanış
edildiğinden yakınır, ergenlerin erişkinlerden
artmış özgüveni dile getirebilir, ergenin terapis­
kaynaklanan kavramlarla araştırıldığını eleştirir.
tine kendince yaptığı bir övgü de olabilir: "..Siz­
Ama eleştirdiklerini kendileri de yapm a eğili­
den yeterince yararlandım, öyle bir noktadayım
mindedirler. Sonlanışın koşulları olarak ruhçö-
ki, sağaltımımı artık ben kendim sürdürebilirim,
zümsel süreçlerin varlığını, aktarım ve karşıt ak­
kendime güveniyorum " biçiminde özetlenebi­
tarımı işlenebilirliliğini, dayanıklı bir hasta tera­
lecek bir övgü. Ama bu övgüde ergenin bağım­
pist işbirliğinin gelişmesini, ödipal döneme ula­
sızlık ve özerklik eğilimleri, kendi deneyimleri­
şılmasını, ödipal sorunların işlenmesi ve aşılma­
ne verdiği önem, risk alma ve öğrenme istekleri
sını öne sürerler. Bu görüşler doğrudur ama tü­
de yer alır. Ama bu övgü ayrılış anında ergenin
m üyle erişkin psikoterapilerindeki kavramlara
sağaltımı tekyanlı bitirişi konum unda genellikle
dayanır hatta erişkin psikoterapilerine benzer­
anlaşılmaz. Tıpkı gidişte "beni tutun, beni alıko­

38
Ergenlerde ruhsal sağaltım ın sonlanışı

likler gösterir. Öte yandan sağaltımın temel ilke­ mamaktadır. Oysa ergenin içinde bulunduğu
lerinin erişkinlerde yararlanılan kavram lara da­ karmaşa ve dürtülerinin şiddetlenmesi gibi dö­
yandırılması ergen ve çocuklarda dönemlerine nemsel özellikleri, bunun içrel bir baskıya neden
özgü özelliklerinin ihmalini de birlikte getirmek­ oluşu, bu baskının motor etkinliği arttırması ve
tedir. Örneğin "dayanıklı hasta terapist ilişkile­ ideal benliğin beklentileri nedeniyle daha da şid­
ri" ergenlerde özerklik ve bağımsızlık eğilimleri­ detlenmesi bilinmektedir. Ama bu bilinirken
nin ayrışma süreçlerinin etkisindedir. Bu erge­ baskının sağaltımı bir sürat yarışına benzettiği,
nin temel amacının yeterli gücü ve donanımı ka­ bu sürat yarışının gerginliği içinde ergenin acele
zandığı anda sağaltım dan uzaklaşma olgusunu kararlar verdiği yeterince belirtilmemektedir.
da birlikte getirir. Aslında getirmelidir de. Öte yandan sürat yarışının yavaşlaması ve nor­
mal bir tempoya dönüşmesi ergene davranışları­
Bazen de çocuklarda aktarım olgusu anlatılırken
nı ayarlaması, kararlarını sağduyunun süzgecin­
çocuğa özgü çocuğa mal olmuş, erişkinlerden
den geçirebilme olanaklarını da sağlar. Bu ya­
bağımsız bir süreçten söz edildiği izlenimi veril­
nıyla tempo azalması sonlanışın önemli bir ölçü­
mektedir. Oysa çocukların aktarımı anne ya da
tüdür. Bu ölçütlere başka yapısal değişiklikler de
baba aktarım ından tüm den etkilenir. O kadar et­
eklenir: Nesne ve kendilik tasarımlarının ayrış­
kilenir ki çocuk aktarımına anne/baba aktarımı­
ması, nesne ve kendilik tasarımları arasındaki
nın bir sürgiti görüntüsü bile verir. Ergenlerde
sürtüşm enin durulm ası, regressif/pro g ressif
ise anne/baba tasarımlarıyla kendilik tasarımla­
eğilimlerin şiddeti ve aynı zamanlılığın azalma­
rı arasındaki ayrışma süreçleri (Burgner, 1991),
sı, ergeninin kimliğini bulduracak yepyeni bir
özerklik sorunları ağırlıktadır. Bu ergenin içya-
örgütlenmenin başlaması gibi.
şamında ebeveyn tasarımlarıyla kendilik tasa­
rımları arasında bitmeyen bir sürtüşm e/boğuş- Öte yandan sayılan süreçlerin tüm ü kimliğin ya­
maya neden olmaktadır. Bu boğuşma anlaşama­ pılanması amacını taşır. Ergenin asıl amacı da, iç
yan ebevenlerde ergenin içselleştirdiği a n n e/b a­ düzenini sağlamak, ruhsal örgütlenmesini ta­
ba tasarımları arasında da sürer. Bu durum ise m amlamak ve kimliğini bulmaktır. Bu ise ba­
ergenlerdeki gerginliklerin önemli bir nedenidir ğımsız bir kimliktir. Kimliğin kazanıldığı oranda
ve aktarımı da etkiler. Ergenlerde aktarım bu dö­ gerginlik azalmağa başlar ya da gerginliğin azal­
neme özgü tüm sorunların etkisindedir, onların ması bir yapılanmanın işaretidir. Bağımsızlık,
gölgesindedir. Başkaldırı, isyan, karşıkoyuş eği­ özerkliğin kazanılması, birincil nesnelerden çö­
limleri, özerklik ve bağımsızlık çabaları, prog- zülme, ikili ilişkilerden üçlü olanlarına geçiş, ay­
resy o n /reg resy o n u n dalgalanm ası aktarım ın rışma, iç düzenin sağlanması, kimlik yapılanma­
şiddeti, oynaklığı, çokyanlılığını ve sürekliliğini sının öncül koşullarıdır. Burada ayrışma ile yal­
belirler. Aktarım süreçlerinde bağımsızlığı en­ nızca nesne ve kendilik tasarımlarının birbirle­
gelleyen, özerkliğe karşı ya da birbirleriyle bo­ rinden ayrışması, birincil nesnelerden çözülme
ğuşan ebeveyn tasarımlarının etkinleşmesi erge­ anlaşılmamaktadır. Ayrışma dürtü ve duygular­
nin iç dünyasındaki sürtüşmeyi, sorunların çok- daki iç içeliğin yumuşaması, birbirlerinden ayrıl­
yönlülüğü de içsel karmaşayı daha da şiddetlen­ masını, uzaklaşma yakınlaşm a/ güven güven­
dirir. Bazı olgu sunum larında aktarım süreçle­ sizlik içiçeliğinin yumuşaması, tüm öğelerin bir
rinden söz edilirken döneme özgü özelliklerin düzen içinde yerlerini almasını da içermektedir
aktarıma etkileri üzerinde ise yeterince durul- (Odağ 1995, 1999,2001).
mamaktadır. Ayrıca bitirişin ölçütleri olarak ak­
Burgner (1991) sonlanışı yok edilme ile eşanlam­
tarım ın işlenmesi, ödipal döneme ulaşılması,
lı gören, bu nedenle de ilkel ve korkutucu bir ay­
ödipal dönem sorunlarının işlenmesi, savunm a­
rılma kaygısı yaşayan ergenlerin bulunduğunu
ların yum uşam ası gibi özellikler sayılırken dö­
vurgular. Bu ergenlerin analizi onların gelişimle­
neme özgü yapısal değişmelerden söz edilme­
ri sırasında yaşadıkları ilişki deneyiminin yeterli
mekte, dönemin en baskın özelliği 'yepyeni bir
düzeyde olmadığını ortaya çıkarmıştır. Sıklıkla
ruhsal örgütlenme' üzerinde, yeterince durul-

39
ODAĞ VE BİLDİK

ne ödipal yaşantılara, ne ödipal çatışmalara ne öğütlerine kulak asmayan bir ergende sağaltı­
de çözüm olanaklarına sahiptirler. Özellikle an­ m ın başarısız olduğu çıkarsaması doğru değil­
neleri ergenin hem iç dünyasında hem de ya­ dir. Sonlanışla ilgili aşağıdaki sonuçları özetleye­
şamlarında sürekli bir istilacı gibi yer almakta­ biliriz:
dır. Gelişim sürecinde ortaya çıkan ayrışma ve
1. Çocuklardaki ruhsal rahatsızlıkların, ruhsal
düşm anlık ile baş etmede de yetersizdirler, bu
belirtilerin aile dinam iğinin bir uzantısı, bu
gençler iç dünyalarının bir parçası olarak ana­
dinam iğin bir sonucu hatta bir semptomu ol­
baba tasarımlarını olumsuzluklarına karşın tut­
duğu gerçeği biraz ihmal edilmektedir.
m ak zorundadır. Laufer ve Laufer'e (1984) göre
böyle gelişimsel sapmalar, ergenin gelişim süre­ 2. Araştırmacıların ufak bir kümesi çocuk ve er­
cinin engellenmesine neden olur. Bazı ergenler genlerin erişkin kavramlarıyla değerlendiril­
sonlanışı var olanın tüm den yitimiyle eşanlamlı mesini eleştirmektedirler. Ama eleştirdikleri
tutar, bitiş süresinde yitim korkuları, boşluk şeyi kendilerinin de yapması yani ergenleri
duyguları şiddetlenir ve sonlanışı olumsuz etki­ erişkinlerde kullanılan kavram larla değer­
ler. lendirmeleri dikkat çekicidir.

Daha derin bir araştırma için psikolojik kapasite­ 3. Ergenlerde sağaltımın sonlanışıyla ilgili ya­
leri yetersiz olan hastalar sonlanışı yapay bir bi­ yınların azlığı, konunun ihmal edildiği bir­
çimde kolay gerçekleştirdikleri izlenimini verir. çok araştırmacının öne sürdüğü ortak bir gö­
Oysa hastalar ifade edebildikleri ya da algılaya- rüştür (Freud 1970, Novick 1976, 1982).
bildiklerinden daha fazlasını yaşar. Terapist sık­ 4. Ergenlerde tekyanlı bir sonlanışın olumlu bir
lıkla bu kolaylığı sorgulamak ve hastaların güç­ adım olabileceği gerçeği yeterince araştırıl­
lü bağlanma istemlerini, yaşadıkları olumsuz mamıştır. Oysa sonlanıştan sonraki geriye
duyguları ayrıntılarıyla bilmek konum undadır. yönelik araştırmalar tekyanlı sonlanışın her
Ayrılmanın acılarından korkan ergenlerin yapay olguda olumsuz değerlendirilemeyeceği so­
bir iyileşmeyi yeğledikleri ve bu yapay iyileşme­ nucunu vermektedir.
ye derinden inandıklarını görülmektedir. Bunu
bilmek sonlanış süresinde birdenbire ortaya çı­ SONLANIŞ
kan iyileşmelerin, m em nunluğun ve övgülerin
ayrılma acılarına bir savunm a oluşunu anlamayı I. Bir savunm a olarak terapistin dışlandığı tek-
kolaylaştırır. Daha şiddetli psikopatolojisi olan yanlı bir karar sonucu sonlanış (Burgner 1988):
hastalar hiçbir zaman tam bir sonlanma deneyi­ Bu tür sonlanış terapistlerce olumsuz olarak de­
mine sahip olamayabilir. Gerektiğinde tedavinin ğerlendirilmekte bir başarısızlık olarak algılan­
ya da ilişkinin yeniden başlayabileceği sınırlı ay­ maktadır.
rılmalar ve aralıklı tedavi gerekebilir. Bu durum II. E beveyn/terapist/ergen üçlüsü arasında
erişkinler kadar borderline çocuk ve ergenler çokyanlı bir karar sonucu anlaşm aya dayalı
için de doğrudur (Gillman 1991). Ortaya çıkan sonlanış (Burgner 1988): Bu tür sonlanış olumlu
sorunların şiddetine bağlı olarak görüşmelerin olarak değerlendirilmekte, bir başarı olarak algı­
süresi ve sıklığı yeniden ayarlanabilir. (Lewis lanmaktadır.
1996, Wallace 1994).
I. Sağaltıma direnç olarak tekyanlı bir sonlanış,
üçlü arasındaki bir anlaşmaya dayanmaz, olum ­
Çocuk ve Ergen D inam iklerinde Farklılıklar
lu bir adım olarak değerlendirilmesi güçtür, bir
Bu süreçler vurgulanırken çocuklarda aile dina­ başarısızlığı işaretler. Terapistini ülküleştiren bir
miğinin ergenlerde ise döneme özgü özelliklerin ergenin ilk düş kırıklığında ondan uzaklaşması
ve özgül sorunların etkileri biraz gerilerde kal­ (çözülmemiş aktarım sorunu) bu tür bir sonlanı-
maktadır. Örneğin işbirliğini kendi kararı ve is­ şın örneğidir. Ya da olumlu yürüyen bir ruhsal
teği ile zam anından önce bitiren ve terapistinin sağaltımda ergeninin terapistine yakınlaşması,

40
Ergenlerde ruhsal sağaltım ın sonlanışı

onu sevmesi konum larında etkinleşen biseksüel eğilimleri ebeveynlerin çözülmemiş ayrışma so­
eğilimlerin alevlenmesi, ya da sevginin neden runlarını, özerkleşmeye karşı korkularını alev-
olduğu yutulm a gibi korkular böyle bir sonlanı- lendirebilir. Tıpkı ödipal sorunlarını çözme ça­
şın nedenleridir. Burada içrel gerginliklerin ey­ balarındaki bir ergenin ebeveynlerinde de çözül­
lem yoluyla bir boşalım sağladığını ve eyleme memiş ödipal çatışmaları etkinleştirmesi gibi.
yatkınlığın sağaltım dan kaçışı kolaylaştırdığını Ödipal sorunları salt ergen ya da çocukları ilgi­
unutmamalıyız. Ergenin artmış m otor etkinliği lendirdiği, onların çözmeleri gerektiği düşüncesi
eylemleri kolaylaştırır ama çoğu kez de bir soru­ eksik bir görüştür. Çünkü ödipal ilişkiler ebe­
nu dile getirir, bir anlam taşır. O nedenledir ki veynleri de yakından ilgilendirir. Ebeveynlerde
kaçış içindeki bir ergende onun artık geriye dön­ işlenmemiş ödipal sorunların alevlenmesi bir
meyeceği kaygılarına kapılmak yerine bu gidişin yandan olumsuz yaşantılara neden olur. Ama
ne anlama geldiğini araştırmak daha yerinde bir bu aynı zam anda ebeveynlere çözülmemiş ödi­
yaklaşımdır. Parsons'a (1990) göre; çocuk ve er­ pal bağlarını yeniden irdeleme ve işleme olanak­
genlerin sorunları nörotik olmaktan çok gelişim­ larını kazandıran bir fırsattır, bir şanstır. Bu açı­
sel, yapısal ve karakterolojik özellikler taşır ve dan ergenlik dönemi ergenler için ikinci bir bi­
terapist olabildiğince çok aktarım ın yapıldığı ye­ reyselleşme (Blos 1967) olanağını verdiği, sorun­
ni bir nesne olarak işlev görür (Aktaran Gillman larını yeniden işleyebilme fırsatını kazandırdığı,
1991). Böyle bir süreçte sonlanış, bitirişten daha yani ikinci bir şans olduğu kadar, bu karşılıklı et­
çok bir ara verme gibidir. kileme ebeveynler içinde üçüncü bir şanstır. iş­
lenmemiş ruhsal sorunlarını yeniden gözden ge­
A. Freud (1965) çocuğun analize gelmesi, analizi
çirme şansıdır. Bu şansı kullanabilenler sağaltı­
sürdürm esi ve sonlandırmasının bilinçli ya da
ma daha yardımcı olabilir. Böylece bireyselleş­
bilinçdışı olarak ebeveynin istek ve gereksinim­
meye izin veren ilişkiler kurabilme olanağını ka­
lerinin etkisi altında olduğunu vurgulam ıştır
zanır ve çocuklarının gelişimine engel olmaları
(Aktaran Weiss 1991). Ebeveynlerden gelen di­
da azalır. Bu şansı kullananlar kendi çocukları
rençler en azından ergen ve çocukların dirençle­
kadar torunlarıyla da daha iyi anlaşabilme, on­
ri kadar etkilidir. Bunlar erken ya da olumsuz
larla gerçek bir sevgiyi paylaşma yetilerini de
diye nitelediğimiz bir sonlanışın önemli neden­
kazanırlar.
leri arasındadırlar (Chused, 1991; Novick ve No-
vick 1991;Tamar ve Aydın 1998; Weiss, 1991). 3. Kendileri ayrışmayı kaldıram ayanlar, ba­
ğımsızlığı tüm üyle bir yitim olarak algılayanlar.
Ebeveynlerden G elen Dirençler: Ayrışma y itim /yas/öfke üçlüsünün işlenmesine
bağımlı bir süreçtir. Ayrışma ve bağımsızlığı bir
1. Çocuklarını kendi gereksinimleri için kulla­
terk edilme, bir ihanet gibi ayrımsayanlar, ayrıl­
nanlar, onları sömürenler.
m anın zararlı olduğu, hasta ettiği, yıkıcı olduğu
2. Ergenlerin içinde bulunduğu gelişim döne­ tasarımlarını taşıyanlar bu üçlünün işlenmesini
mine koşut olarak ebeveynlerde kendi geçmişle­ de engellerler. Biz çocuk ya da ergenlere ayrışma
rinde işlenememiş benzer sorunların alevlenme­ ve bağımsızlığın yukarıdaki nedenlere bağlana­
si. Alevlenen bu sorunların ebeveynlerde kaygı, rak kötü bir şey olduğu iletisinin (mesaj) veril­
korku ya da suçluluk duygusu uyandırm ası son- mesini gelişimi engelleyici önemli bir etmen ola­
lanışın bir nedeni olabilir. Burada ergenlerle ebe­ rak görüyoruz.
veynler arasındaki ruhsal gelişim dönemlerine
4. Suçlanma gereksinimi duyanlar, hastalıkla­
uyan karşılıklı etkileşimi vurgulam ak isteriz.
rını kullananlar. Böyle ebeveynlerin çocukları
Karşılıklı etkileşim ile söylenmek istenen çocuk­
hastalığın bir araç olduğu deneyimlerini yapar
larda alevlenen döneme özgü sorunların ebe­
ve iyileşme, gelişme, bireyselleşme özlenen bir
veynlerde de aynı döneme özgü işlenmemiş so­
amaç olmaktan çıkabilir. Bu gençler arasında
runları alevlendirmesidir. Ergenlerin ayrışma
hasta olmanın bir kazanç olduğuna, ilgiyi arttır­
süreçleri ve doğurduğu sorunlar ya da özerklik

41
ODAĞ VE BİLDİK

dığına, desteği sağladığına inananlar çoğunluk­ Çünkü olumlu aktarımın da erken bir sonlanışa
tadır. Bu inançtakilerde sağaltımı sonlandırm ak neden olduğunu uygulam alardan bilinmektedir.
çok güçleşir. Bazı ebeveynler ise çocuklarının Sevgiyi yutucu, boğucu, bağımsızlığı engelleyici
hastalığını bir başarısızlık ve suçlanma nedeni bir süreç olarak algılayanlar bunların arasında­
olarak görmektedir. Katı, acımasız, suçlayıcı üst- dır (Bknz 4 /5 /6 . maddeler).
benliği taşıyan ebeveynlerde çocuklarının hasta­
11. Narsisistik sorunlar erken sonlanışın önemli
lığı suçlanma gereksinimlerine bir doyum ağla­
nedenleri arasındadır. Sağaltımda bu yönde dik­
yabilir. Sağaltımın uzaması bunun doğal bir so­
katsiz bir yorum özsevisel yaralanm alara neden
nucudur.
olabilir. Ya da olum suz/değersiz kendiliğe za­
5. Çocuklarını uzantıları (kendilik nesneleri ) m anından erken yaklaşılması da ergende katla­
olarak görenler. nılmayacak boyutlarda olumsuz yaşantıları et­
kinleştirir. Bu da beklenmedik, birdenbire gelen
Kendilik nesnelerinin gördükleri işlevlere ba­
bir sonlanışla sonuçlanabilir. Bu tür bir bitirişten
ğımlı olanlar. Savaş/deprem /göç gibi şiddetli
sonra ergeni yeniden sağaltıma kazanmak genel­
örselenmiş ebeveynler bunların başında gelir. Bu
likle güçtür. Bu durum eğitiminin başlangıcın­
kişiler için çocuklar tutunulacak bir dal olma, ya­
daki kendi özsevisel sorunlarını çözememiş tera­
ralarını sarma, yasını dindirm e özelliğini taşıya­
pistlerde sıkça rastlanan bir olgudur.
bilirler. (Odağ 2001).
II. Üçlü arasındaki anlaşmaya dayalı olumlu bir
6. Çocuklarını kendi yanlarına çekmek isteyen­
sonlanış başarılı bir sağaltımın doğal bir sonucu­
ler, ve onları haklılıklarının bir kanıtı olarak kul­
dur. istatistiksel araştırmalar normal olumlu bir
lananlar. Ebeveynler arasındaki uyuşmazlıklar
sonlanışın ender olduğu sonuçlarını vermekte­
aralarındaki güç dengesizliğin bir sonucudur.
dir. Anna Freud (1971) analitik tedavisi sonlan­
7. Babadan ve sonra da eşinden düş kırıklığına mış 49 olgunun gözden geçirilmesi sonucunda
uğrayanlar. Babadan sonra eşinden ya da anne­ sadece %14'ünün ebeveyn, terapist ve çocuk ara­
den sonra eşinden yaşadıkları engellenmeleri sında karşılıklı mutabakat ile sonlandığını bildir­
(doyumsuzluğu) çocukları yoluyla dengelemeye miştir (Aktaran M. Lewis 1996, sf. 807). Bu ista­
çalışanlar da bu küm edekilerdendir. Burada in- tistiksel veriler okuyanlarda ergen ve çocuklarda
sest sorunları başat bir konum dadır. prognozun kötü olduğu izlenimini verebilir. An­
8. içsel saldırganlıklarını çocuklarında absorbe cak üçlü arasında anlaşma olm adan kendi başı­
etmeye çalışanlar. Bu küm enin çocukları ebe­ na buyruk her bitiriş her zaman sağaltımın başa­
veynden birinin ya da her ikisinin agresyonları- rısızlığına işaret etmez.
nı absorbe etmek bazen de bu agresyonların giz­
li uygulayıcısı olmak konum undadırlar. Korkak Çocuk ve Ergende Ruhsal Sağaltım ın Sonlanış
ve çekingen çocuklarda böyle bir dinamiği d ü ­ Ölçütleri
şünm ek yerindedir. Ruhsal sağaltımı başlangıç gidiş ve sonlanış dö­
9. Çocukların terapiste yönelmesi ve onu ülkü­ nemleri diye evrelere ayıranlar bulunmaktadır.
leştirmeleri. Anne ve babalarda doğal bir kıs­ Bu yaklaşım kabataslak onaylansa da, gençlerde
kançlığa (Chused 1991, Friend 1972), "çocuğu­ böylesi evreleri saptam anın güçlüğüne de işaret
m uz elden gidiyor" kaygılarına neden olabilir. etmek gerekir. Aslında ergenlerde yaklaşılan her
Sağaltım kolaylıkla ebeveyn terapist arasındaki yeni sorun yeni bir başlangıç anlamına gelebilir,
bir rekabete bir sürtüşmeye dönüşebilir. yaklaşılan her yeni çatışma sonlanışa neden ola­
bilecek bir riski taşıyabilir. Sonlanış da sağaltı­
10. Olumsuz aktarım ın sonlanışa neden olması. m ın tıpkı borderline hastalarındaki gibi en du­
Olumsuz aktarımının sonlanışa neden olduğu yarlı ve en riskli evrelerinden biridir. Bu risk ba­
çok tekrarlanmıştır ancak olumlu aktarımın da zen gereğinden önce tekyanlı bir sonlanışa ne­
ayrılışa neden olabileceğini eklemek gerekir. den olabilir. Bundan da çok kaygı duym am ak

42
Ergenlerde ruhsal sağaltım ın sonlanışı

gerekir. Çünkü ergen o güne kadar sağaltımdan ğerlendirmesini yapm a olanaklarını sağlar. Er­
öğrendiklerini unutm az, sağaltım dan kazanım- genlerin bu yetilerinden yararlanm ak terapistin
larını yitirmez, gelişimini kendi başına da sürdü­ görüş alanını çok genişletir. Gençlerin bu yetile­
rebilir. Birkaç yıl sonra Size pek de rastlantısal rine güvenen terapistler sağaltım dan her uzak­
olmayan olumlu bir haber de gönderebilir. laşmanın, terapiste her kafa tutuşun bir kaçış bir
dikkafalılık olmadığını kolayca saptayabilir ve
Sonlanışın ölçütlerini aşağıdaki gibi özetleye­ gidişi bir ileti olarak da yorumlayabilir. Çünkü
biliriz: kaçış, başkaldırı gibi görünen bazı bitirişlerde er­
genin "...ben bazı doğrularım ı sizden daha önce
1. Hastaların pregenital sorunlarını aşmaları
kavradım, kendim için en yararlı yolu sizlerden
ve genital (ödipal) düzeye ulaşmaları. Burada
daha önce seçtim,kendime güveniyorum " iletisi
genital kimliğin aslında bireysel kimliğin bulun­
de yatabilir.
masındaki önemine işaret etmek gerekir. Ruhsal
sağaltım bu süreçleri kolaylaştırır. Öte yandan
Sonlanışın Diğer Ölçütleri
ruhsal sağaltımın kimliğin yapılanmasına dek
sürmesi biçiminde anlaşılması sakıncalıdır. Çün­ Tempo süratlenmesi, sorunların daha kısa za­
kü kimliğin gelişmesi yaşam boyu sürmektedir. m anda kolay çözümü, daha doğrusu çözüme
Önemli olan sağaltımda bunu başlatabilmek ve yaklaşım, işlenmiş gibi görünen eski çatışmala­
ergene bunu sürdürebilecek yolları göstermek, rın yeniden alevlenmesi, aktarım ın işlenebilirlili-
bu gücü kazandırmaktır. ği, savunmaların yumuşaması, genital döneme
ulaşm ak, genital/agresif sorunları konuşabil­
2. Aktarım nevrozunun gelişmesi, işlenebilir
mek sonlanış evresinin belirtilerindendir.
hale gelmesi, yumuşaması, çözülmesi.
Araştırmacılar bu evrede tem ponun süratlendiği
3. Benlik gücünün artması :
kansındadır. Bununla bir sorunun, direncin ya
a) Korku, yasa ve engellenmelere katlanma eşi­ da savunm anın daha süratle, daha kısa bir za­
ğindeki artm a m anda işlenmesi söylenmek istenmektedir. Oy­
b) Savunmaların yumuşaması, tıpkı aktarım gi­ sa ergenlik dönem inde ruhsal süreçlerde zaten
bi işlenebilir olmaları bir süratlenm e vardır. Ayrıca sürat ve yoğunluk
pregenital ve ergenlik döneminin özgül belirtile­
c) D u y g u ların /istek lerin /tasarım ların /an ıla- ri arasındadır. Bu hızlanma yani sorunların çö­
rın sözelleştirilebilmesi züm ündeki hızlanma ile yapısal süreçlerin bo­
d) Seksüel ve agresif duygu ve dürtüler üzerin­ zukluğuna bağlı süratlenm eyi birbirlerinden
de durabilme, onları işleyebilme ayırmak aslında güçtür.

e) Eyleme vurum ların yerine anıların geçmesi. Olumlu bir sonlanışta sorunlar ya da çatışmalar
Yani anıların ve onlarla ilgili çağrışımların çoğal­ daha kolay işlenmeye başlanır, çözümleri kolay­
ması, sözelleştirilmesi. laşır. Hastaların regresyona girmeleri de daha az
sorun yaratır. Hastalar sorunların işlenmeden
f) Birbirleriyle bağdaşmayan, birbirlerine kar­
önceki davranışları, aktarımı, hatta belirtileri ya­
şıt tasarım ve duyguların bütünleşmeleri.
ni başlangıçtaki konumlarını yineleyebilir. Tera­
Ergenin kendisinin sonlanışla ilgili verdiği işa­ pist birdenbire dışlayıcı, cezalandırıcı, baskı ya­
retlerin paha biçilmez önemine bir daha işaret pan bir kişi özelliklerini kazanabilir. Eski bırakıl­
etmek gerekir. Ne yazık ki sağaltımda ergenlerin mış gibi görünen savunm alar yeniden kullanılır,
sezgi, görü/içgörü, olay ve olguları anlamadaki gittiği sanılan bölme (splitting) yeniden etkinle­
yetileri bu alanlardaki süratlilikleri yeterince de­ şir. Tatsız şakalar, patavatsız davranışlar, yapay
ğerlendirilmemektedir. Oysa bu yetileri erişkin­ bir bilgelik, aşırı bir alttan alıcılık, göze batan bir
lerden çok daha üstün ve çok daha süratlidir. Bu uyum luluk belirebilir. Özetle eski çatışmalar ve
üstünlük onlara sonlanışın güvenilecek bir de­ eski dirençler yeniden ortaya çıkabilir. Ama

43
ODAĞ VE BİLDİK

bunlar işlenmeleri için daha kısa bir zamanı ge­ kin kaygı gibi konuların araştırılmasına ve geç­
rektirir. Terapistlerin m em nun oldukları dönem ­ mişteki ayrılma deneyimleri ile bağlantı kurm a­
ler çoğalır, yetersizlik duyguları, her şeyi karış­ larına olanak sağlar (Gillman 1991, Kernberg
tırdığı düşüncelerinde belli bir azalma olur. 1991). Önceki yitimler, ayrılıklar ve reddedilm e­
ler üzerine çözülmemiş duyguları canlandırır
Bu belirtilere yapısal değişikliklerin eklenmesi,
(Wallace 1994). Psikoterapide yas görüngüleri­
içsel baskının ve gerginliğin azalması, sorunlar­
nin en belirgin olarak görüldüğü evre sonlanma
daki çokyanlılığın ve çoğul nedenliliğin tekyan-
evresidir. Başarılı sonlanma dönem inde karışık
lılığa dönüşmesi dinam iğin daha kolay saptana­
duygular, yas, belirtilerin alevlenmesi ve ayrılık
bilmesi, içsel bir örgütlenmenin kendisini yavaş
anksiyetesi gibi bazı belirtiler ortaya çıkar (Va-
yavaş belli etmesi sonlanışın en önemli ölçütleri­
hip 2002). Bazı ergenlerde terapistten ayrılma ve
dir. Şöyle ki bir oturum da ergen kız arkadaşının
aileye geri dönüş karşısında belirtilerinin tekrar
ondan uzaklaştığını, onsuz yaşayamayacağını
ortaya çıkması ile karakterize geçici bir regres­
şiddetli bir gerginlik içinde anlatır. Derin bir yas
yon ortaya çıkabilir. Bazı ergenler ise benzer so­
içindedir, karamsar, um utsuz ve çökkündür. Kız
runlara karşı ileriye, olgunlaşm aya yönelik
arkadaşının kendisinden uzaklaştığını anlatan
(progressif) bir yanıt ile tepki verir. Hastalar ol­
ergende yas ve çökkünlüğünün temel nedenleri­
gunlaşmış, iyileşmiş bir kişi gibi davranırlar. Bu
ni doğrudan kız arkadaşının yitimine bağlamak
davranışların yaşa uyuşmazlığı ve iyileşmenin
bizi sağaltım da yanlış ipuçlarına götürebilir.
çabuk gelişi, kalıcı olmayan, yapay bir iyileşme­
Çünkü ergen kız arkadaşının yitiminden söz et­
yi düşündürm elidir.
m ektedir ama yas ve çökkünlüğünün nedeni:
1. Çocukluğunun geride kalışından mı? SONUÇ
2. Ayrışma bireyselleşme süreçlerinden mi? Ruhçözümcüleri sorunların çözümündeki sürat­
3. Regresyon ile daha da kolaylaşan birincil lenen tempoyu, genital döneme ulaşmayı, sa­
nesnelerin çözülmesinden, vunm aların yumuşamasını, aktarım ın işlenebi-
4. Ödipal nesnelerden uzaklaşm adan mı kay­ lirliliğini, hasta/terapist işbirliğindeki dayanıklı­
naklandığı; lığı sonlanışın belirtileri olarak sayarlar. Burg-
5. Daha önce geçirilmiş şiddetli örselenmelerin ner'a (1991) göre sonlanış işlemi ve içeriği; erge­
bir sonucu m u olduğu nin ödipal nesnelerden ayrımlaşma ve çocuklu­
ğunu geride bırakması kadar terapistinden de
6. Yoksa ergenlik dönem inde yeniden etkinle­
ayrılabilme kapasitesini yansıtmaktadır.
şen preödipal/ödipal sorunların etkinleştirdiği
yoğun suçluluk ve utanm a duygularının bir Bunlara yapısal değişmeleri de katmak gerekir.
üzüntü görüntüsü mü aldığı bilinmez. Çünkü ergenlik dönem inde sorunlar tek bir ne­
dene dayanmaz, düz bir çizgi izlemez, çatışma­
işte bu bilinmezliğin yavaş yavaş bilinirliliğe,
lar / sorunlar / nedenler birbirlerinden ayrışarak
yukarıda sayılan çokyanlı nedenlerin tekyanlılı-
bir düzen içinde yerlerini almış yani örgütlenmiş
ğa dönüşleri, daha kolay anlaşılabilir oluşları
değildir. D uygular/dürtüler/tasarım lar birbir-
sonlanışın aktarım ya da savunm alardaki deği­
leriyle karışabilir, birlikte ortaya çıkabilir. Örne­
şikler kadar önemli ölçütleridir.
ğin suçlanm a/utanm a/depresyonun beraberliği
Hele duyum sanabilir bir yasın bunlara eklenme­ ve bunların etkinleşen sorunlardan dolayı şid­
si terapisti sonlanış yönünde daha da yüreklen- detlenmesi bu duygulara bir depresyon görün­
dirmelidir. Çünkü yaslanma ise sekiz yaşma ka­ tüsü verebilir. Buna karşın ergende belirli sorun­
dar ki çocukların hiç yaklaşamadıkları ergenle­ ların ve anlaşılır duyguların baskınlaşm ası,
rinse çok zor işleyebildikleri bir süreçtir. Sonlan­ belirsizliğin azalması, çoknedenliliğin ve çok-
ma evresi ayrılma, yitime tepki, bağımlılığa kar­ yanlılığın, teknedenliliğe ve tekyanlılığa dönüş­
şı bağımsızlık ve progresif gelişimsel gidişe iliş­ mesi sonlanışın önemli ölçütleri arasındadır.

44
Ergenlerde ruhsal sağaltım ın sonlanışı

Çünkü bu belirtiler içsel bir örgütlenmenin baş­ technique o f interpretation. A C om prehensive Textbook.
S eco n d E dition içinde. M L ew is (ed.). W illiam s a n d Wil­
ladığı anlamına da gelir. Bu örgütleniş, savun­
kins, Baltim ore, M aryland.
maların yumuşaması, aktarım ın işlenebilmesi,
M eeks R (1971) T he Fragile Alliance. W illiam s a n d Wil­
ödipal döneme ulaşılabilmesi, genital sorunlar kins, Baltim ore.
üzerinde konuşulabilmesi gibi sonlanışın sayılan M u u ss R E (1975) Theories o f A dolescence. İkinci b a sk ı
ölçütlerinden çok daha önemlidir. içinde. Çeviren: M Çileli. R a n d o m H ouse, N ew York. sf.
58-84. E rgenlikte kim lik bunalım ı. E rgenlik Psikolojisi
içinde. B O nur (ed.). H acettepe-T aş Kitapçılık, A n ka ra.
KAYNAKLAR
N ovick J ve N ovick KK (1991) D eciding on termination:
A n th o n y E J (1974) P sychotherapy o f ad o lescen ts. A m e ­
T he relevance o f child a n d a d o lescen t analytic experien­
rican H andboo k o f P sychiatry, Vol. 2: Child a n d A d o le s­
ce to w o rk w ith a d u lts. S a yin g Goodby: A C aseb o o k o f
cen t P sychiatry. İkinci b a s k ı içinde. S A rieti (ed.). B asic
Term ination in Child a n d A d o le sc e n t A n a ly sis a n d T he­
B ooks, N ew York, s:234-249.
rapy içinde. A G S ch m u kler (ed.). T he A n a lytic Press,
B los P (1967) The S eco n d individuation p ro cess o f a d o ­ London.
lescence. P sych o a n a l S tu d y Child 22: 162-186.
O dağ C (1995) İntihar (Özkıyım) :Tanım-Kuram-Sağal-
B lu m GS (1972) P repuberty a n d adolescence. S tu d ie s in tım. İzm ir P sikiyatri Derneği, İzmir, s:102.
A dolescence. İkinci b a sk ı içinde. Ç e v ire n M Çileli. The
O dağ C (1999) Nevrozlar-1. H alim e O dağ P sika n a liz ve
M acm illan Com., N ew York. D u yg u sa l ve d ü rtü se l geli­
P sikoterapi V a kfı Y ayınları No:1, İzmir, s:153.
şim . E rgenlik Psikolojisi içinde. B O nur (ed.). H acettepe-
T aş Kitapçılık, A n ka ra . Sf. 69-87. O dağ C (2001) Nevrozlar-2. H alim e O dağ P sika n a liz ve
P sikoterapi V a kfı Y ayınları No:2, İzmir, s:89-93.
B rinich (1991) E choes o f a fa m ily secret. S a yin g Go-
odby: A C asebook o f Term ination in Child a n d A d o le s­ O dağ C (2001) K endilik (Self) K im lik (identity). Nevroz-
cen t A n a ly sis a n d T herapy içinde. A G S ch m u kler (ed.). lar-2 içinde. H alim e O dağ P sika n a liz ve Psikoterapi V a k­
The A n a lytic Press, London. f ı Yayınları No:2, İzmir.

B urgner M (1988) A n a lytic w o rk w ith a d olescents: term i­ O ffer D ve ark. (1996) Norm al a d o lescen t developm ent:
nable a n d interm inable. In t J P sych o a n a l 6 9 ( Pt 2): 1 7 9 ­ em pirical r e s e a r c h fin d in g s . C hild a n d A d o le sc e n t
87. P sychiatry: A C om prehensive Textbook. S eco n d Edition
içinde. M L ew is (ed.). W illiam s a n d W ilkins, Baltimore,
B urgner M (1991) Is su e s o f term ination in th e p sy c h o ­
M aryland.
a n a ly s is o f the severely d istu rb e d a dolescent. S a yin g
Goodby: A C asebook o f Term ination in Child a n d A d o ­ Origlia D ve Ouillon H (1972) L ’adolescent. Yedinci b a s ­
lescen t A n a ly sis a n d T herapy içinde. A G S ch m u kler kı. çeviren: B Onur. L es E ditions ESF, Paris sf. 45-78. Er­
(ed.). The A n a lytic Press, London. g en likte kişilik. E rgenlik Psikolojisi içinde. B O nur (ed.).
H acettepe-T aş Kitapçılık, A n ka ra .
C h u sed J F (1991) T he tra n sferen ce neurosis in child
a n a lysis. S a yin g Goodby: A C asebook o f Term ination in S h efler G (2000) Tim e-lim ited p sy c h o th e ra p y w ith a d o ­
Child a n d A d o lesce n t A n a ly sis a n d T herapy içinde. A G lescen ts. J P sych o th er Pract R e s 9(2): 88-99.
S ch m u kler (ed.). T he A n a lytic P ress, London. T am ar M ve A y d ın C (1998) Ç ocuk ve ergenlerde p sik o ­
Friend MR (1972) P sych o a n a ly sis o f adolescent. H a n d ­ terapi. P sikiyatri Tem el Kitabı. Cilt 2 içinde. C Güleç ve
book o f Child P sych o a n a lysis: R esearch, Theory, a n d E Köroğlu (ed.). H ekim ler y a y ın Birliği, A nkara.
Practice içinde. B B W olm an (ed.). V an N o stra n d R ein ­ Uribe VM (1988) Short-term p sy c h o th e ra p y fo r a d o les­
hold C om pany, N ew York. cents: M a n a g em en t o f initial resista n ce. J A m A ca d
Gillman RD (1991) Term ination in p sy c h o th e ra p y w ith P sych o a n a l 16: 107-116.
children a n d adolescent. S a yin g Goodby: A C aseb o o k o f V ahip I (2002) P sikoterapi sü recin d e y a s. Psikopatoloji
Term ination in Child a n d A d o le sc e n t A n a ly sis a n d T he­ ve P sika n a litik T e k n ik içinde. A Eğrilm ez ve I Vahip (ed.).
rapy içinde. A G S ch m u kler (ed.). T he A n a lytic Press, H alim e O dağ P sika n a liz ve P sikoterapi V a kfı Yayınları,
London. İzmir.
K a y Paul (1991) A m biguity in term ination. S a yin g Go- W allace E R (1994) D inam ik P sikiyatri: K uram ı ve u y g u ­
odby: A C asebook o f Term ination in Child a n d A d o le s­ lam ası. Türkçesi: H A ta la y. E ylü l Yayınları, İstanbul.
cen t A n a ly sis a n d T herapy içinde. A G S ch m u kler (ed.).
W eiss S (1991) V icissitudes o f termination: transfer­
The A n a lytic Press, London.
e n ces a n d countertransferences. S a y in g G oodby: A
K ernberg PF (1991) Term ination in child p sy c h o a n a ly ­ C a seb o o k o f T erm ination in C hild a n d A d o le sc e n t
sis: Criteria fr o m w ith in th e se ssio n s. S a yin g Goodby: A A n a ly sis a n d T herapy içinde. A G S ch m u kler (ed.). The
C asebook o f Term ination in Child a n d A d o lesce n t A n a ly ­ A n a lytic Press, London.
s is a n d Therapy içinde. A G S c h m u kler (ed.). T he A n a ly ­
Y a n o f J A (1991) Singing harm ony: Term ination in an
tic Press, London.
a d o lescen t a n a ly sis. S a yin g Goodby: A C asebook o f
L ew is M (1996) In ten sive individual p sy c h o d y n a m ic Term ination in Child a n d A d o le sc e n t A n a ly sis a n d
p sych o th era p y: th e therapeutic relationship a n d the T herapy içinde. A G S ch m u kler (ed.). T he A n a lytic Press,

45

You might also like