Professional Documents
Culture Documents
Doğum öncesi dönemden başlanacak olursa beyin ve sinir Gelişimsel psikopatolojinin üzerinde durduğu önemli
sistemi yapılarının henüz gelişmeye başladığı bir dönemde noktalardan biri de aynı psikiyatrik bozukluğun farklı yaş
yaşanan genetik-biyolojik (kalıtımsal sorunlar ve gruplarında ve gelişim dönemlerinde farklı belirtilerle
hastalıklar vb.) ve çevresel risklerin (annenin gebeliğinde kendini gösterebilmesidir. Belli bir bozukluk için
geçirdiği hastalıklar, kullandığı ilaçlar, beslenme düzeni, tanımlanan ortak belirti ve görünümler olmakla birlikte,
psikolojik durumu vb.) birçok farklı bozukluğa yol açtığı farklı gelişim dönemlerinin özelliğine bağlı olarak farklı
bilinmektedir. Bu bozukluklar içinde nörogelişimsel belirti kümeleri ve klinik görünümler de
bozukluklar özellikli bir yere sahiptir. Gebelik döneminde gözlenebilmektedir. Örneğin; depresif bozukluğun klinik
yaşanan genetik ve çevresel riskli durumlara bağlı olarak görünümü erken çocukluk dönemi, okul çağı ve ergenlik
görülen dikkat eksikliği hiperaktivite döneminde farklılıklar gösterebilir. Erken çocukluk
bozukluğu (DEHB), otizm spektrum döneminde aşırı ağlama, fiziksel gelişimde aksama,
bozukluğu (OSB), özgül öğrenme huzursuzluk, korkular, bedensel yakınmalar,
bozukluğu (ÖÖB), konuşma bozuklukları (KB) gibi ebeveynlerden ayrılma kaygısı ile seyreden depresyon;
nörogelişimsel bozukluklar, diğer gelişimsel dönemlere okul çağında ise mutsuzluk, karşı gelme, düşmanlık
kıyasla, özellikle erken çocukluk döneminde daha fazla besleme, uyku ve iştah sorunları, okul başarısında düşme,
ortaya çıkma eğilimindedir. Benzer şekilde, hayatın diğer bedensel yakınmalar gösterme gibi belirtilerle seyreder.
dönemlerinde de görülebilmekle birlikte, anksiyete Ergenlerde ise erişkinlik dönemine benzer şekilde,
bozuklukları sıklıkla çocukluk ve ergenlik döneminde mutsuzluk, kolay kızma, zevk alamama, isteksizlik,
ortaya çıkmaktadır. Hatta gelişimsel özelliklere bağlı suçluluk, değersizlik ve intihar düşünceleri ile kendini
olarak ayrılık anksiyetesi bozukluğu (AAB) ve selektif gösterir. Bu sebeple bir psikiyatrik bozukluğun klinik
mutizm (SM) gibi birtakım anksiyete bozuklukları diğer görünümü ve çekirdek belirtilerinin ne olduğunu iyi
anksiyete bozukluklarına göre daha erken dönemlerde bilmek kadar, o psikiyatrik bozukluğun farklı gelişimsel
ortaya çıkma eğilimindedir. Yaygın anksiyete bozukluğu dönemlerde hangi tür belirtilerle görüleceğini bilmek de
(YAB) ve panik bozukluk (PB) gibi anksiyete önemlidir. Tıpta sık kullanılan ifadelerden biri olan
bozuklukları ise, sıklıkla ergenlik dönemi gibi daha geç “Hastalık yoktur, hasta vardır.” sözü de bu duruma işaret
dönemlerde ortaya çıkmaktadır. Bu dönemsel farklılıkların ederek her bir belirtiyi kişi özelinde değerlendirmeyi
sebebi olarak farklı gelişim dönemlerinde farklı yaşam tavsiye etmektedir.
olaylarının tecrübe edilmesi ve bireylerin bu olaylara
ilişkin baş etme kapasitesinin gelişimsel özelliklere bağlı - Gelişimsel dönemlerin bazı özellikleri, psikiyatrik bir
olarak farklılık göstermesi olduğu söylenebilir. Örneğin; bozukluğu veya sorunu taklit edecek görünümlere sahip
AAB, ilkokula başlamayla birlikte ebeveynlerden olabilir:
ayrılmayla ilgili yoğun bir kaygı olarak ortaya çıkarken,
5) Aynı psikiyatrik bozukluğun farklı yaşlardaki belirti ve 7)Travma ve Stresörle İlişkili Bozukluklar 17) Nörobilişsel
klinik görünümlerinin farklı olabileceği göz önünde Bozukluklar
bulundurularak farklı gelişim dönemlerine ilişkin farklı
tanı ölçütleri getirilmiştir. Örneğin; travma sonrası stres 8) Disosiasyon (Çözülme) Bozuklukları 18) Kişilik
bozukluğunda 6 yaşından küçük ve büyüklere yönelik Bozuklukları
farklı belirtiler tanımlanmıştır.
9) Bedensel Belirti ve İlişkili Bozukluklar 19) Cinsel Sapkınlık
(Parafili)
6) Birtakım bozukluklar, başka bir takım bozuklukların Bozuklukları
altında ya da üstünde konumlanabilir. Tanılar belli bir
hiyerarşiye göre konur, bir bozukluk özellikleri itibariyle 10) Beslenme ve Yeme Bozuklukları 20) Diğer Ruhsal
(şiddet, süre vb.) diğer bir bozukluğu kapsayıcı olabilir ve Bozukluklar
bu sebeple her iki durumun da bulunması halinde
kapsayıcı olan bozukluk tanı önceliğine sahip olur. 1.6. Psikiyatrik Bozuklukların Tedavisi ve Yönetimi
Örneğin; bipolar bozukluk ve karşı olma karşı gelme Çocuk ve ergenlik döneminde ortaya çıkan psikiyatrik
bozukluğunun beraberliği durumunda, sadece bipolar bozukluklar bireylerin duygu, düşünce, davranış ve
bozukluk tanısı konarak tanı önceliği bipolar bozukluğa bedensel sağlıklarını olumsuz etkilemekte; akademik,
verilmiş olur. sosyal ve günlük yaşamla ilişkili belirgin zorluklara yol
açabilmektedir. Bu dönemde görülen psikiyatrik
1.5. Çocukluk Çağı Psikiyatrik Bozuklukları
bozuklukların etki ve sonuçları, birçok durumda
Erişkinlerde görülen psikiyatrik bozuklukların büyük bir
problemin yaşandığı dönemle sınırlı kalmayıp erişkinlik
kısmı, çocuk ve ergenlerde de görülebilmektedir. Bununla
döneminde de belli ölçüde devam edebilmektedir. Bu
birlikte erişkin dönemde görülen bazı bozukluklar çocuk
sebeple psikiyatrik bir bozukluğun uygun yöntemlerle
ve ergenlerde görülmez veya tanılanmaz, bazı psikiyatrik
tedavi edilmesi ve belirtilerin tamamen ya da kısmen
bozuklar da çocukluk ve ergenlik dönemine özgüdür.
kontrol altına alınarak günlük işlevselliğin yeniden tesis
Tablo 1’de DSM-5’teki sıra ve ana başlıkları ile birlikte
edilmesi oldukça önemlidir.
çocukluk ve erişkinlik döneminde görülebilen psikiyatrik
bozukluklar sıralanmıştır. Ana başlıklarda belirtilen
bozukluklar klinik özelliklerine ve/ya gelişimsel Psikiyatrik bozukluklar bireylerin biyolojik, genetik yapısı
dönemlerine göre alt başlıklara ayrılmaktadır. Çocuk ve ve kişiliklerini şekillendiren çevresel şartların etkileşimi
ergenlerde sıklıkla görülen psikiyatrik bozukluklar takip ile oluşmaktadır. Bozuklukların temel belirtileri
eden bölümlerde ele alınacaktır. bozukluktan etkilenen hemen her bireyde ortak olmakla
birlikte, genetik ve çevresel faktörlerdeki çeşitlilik kişiye
Tablo 1. Çocuk ve Erişkinlerde Görülen Psikiyatrik Bozukluklar özel tedavi yaklaşımlarını gerekli kılmaktadır. Her bir
(APA, 2013)
psikiyatrik bozukluk için uluslararası ve ulusal
kuruluşlarca bilimsel olarak kanıtlanmış tedavi yöntemleri
1) Nörogelişimsel Bozukluklar (Zihinsel 11) Dışa Atım
ve protokoller bulunmaktadır. Bu tedavi yöntemleri
Yetersizlik, İletişim Bozuklukları, Otizm Bozuklukları
Spektrum Bozukluğu, Dikkat Eksikliği bozukluğun şiddeti ile kişilerin bireysel özellikleri dikkate
Hiperaktivite Bozukluğu, Özgül Öğrenme alınarak seçilmektedir. Bir başka deyişle, psikiyatrik bir
Bozukluğu, Tik Bozuklukları) tedavide önemli olan kişiye uygun bir tedavi stratejisi
belirlemektir. Bozukluğun şiddeti ve süresi, bireylerin
2 Şizofreni ve Psikozla Giden Bozukluklar 12) Uyku ve biyolojik ve genetik yapısı, kişilik özellikleri, tedavi
Günümüzde psikiyatrik bozuklukların tedavisinde hem - Günümüzde psikiyatrik bozuklukların tedavisinde hem
ilaç tedavileri hem de çeşitli psikoterapi yöntemleri ilaç tedavileri hem de çeşitli psikoterapi yöntemleri
(bilişsel davranışçı terapi, kişilerarası terapiler, oyun kullanılmaktadır. Bu yöntemler tek başlarına
terapileri, aile terapileri vb.) kullanılmaktadır. Bu kullanılabileceği gibi psikiyatrik bozukluğun ve kişinin
yöntemler tek başlarına kullanılabileceği gibi, bozukluğun özelliklerine göre birlikte de kullanılabilmektedir.
ve kişinin özelliklerine göre birlikte de
kullanılabilmektedir. 2. ZİHİNSEL YETERSİZLİK
Giriş
Psikiyatrik bozuklukların önemli bir kısmının uygun Zihinsel yetersizlikya da zihinsel gelişimde gerilik;sık
yöntemlerle tedavisi mümkünken, birtakım psikiyatrik rastlanan, bazı durumlarda inceleme sırasında klinisyen
bozuklukların (örneğin; otizm spektrum bozukluğu veya tarafından farkedilen, bazen de çocuğun bir uzmana
zihinsel yetersizlik) kalıcı ve kesin bir tedavisi henüz getirilme nedenini oluşturan bir belirti ya da bulgudur.
”Zeka” kavramının neleri içerdiği konusundaki farklı
bulunmamaktadır. Bu bozukluklara ilişkin belirtilerin
görüşlerden dolayı zihinsel yetersizliğin herkes tarafından
uygun yöntemlerle kontrol altına alınması ve kabul gören bir tanımını yapmak oldukça
semptomların mümkün olduğunca en aza indirilmesi güçtür.Uzmanların bazıları zekayı, “bilişsel yetenek”,
hedeflenmektedir. Ayrıca bu bireylerin bağımsız bir bazıları da “gerçek yaşamda karşılaşılan sorunları çözme
yaşam sürdürebilmesi, toplumla olan uyumunun ve hayat yetisi” olarak tanımlamaktadır. Zekayı, ‘amaca yönelik
kalitesinin arttırılması amacıyla özel eğitim ve uyumsal davranış’ olarak tanımlayanlar da vardır. Son
rehabilitasyon imkanları ile desteklenmesi de psikiyatrik yıllarda bilişsel zekadan ayrı olarak sosyal zeka ve bunun
bir alt kümesi olan duygusal zeka kavramlarının da
bozuklukların yönetiminde önemli bir yer tutmaktadır.
kullanılmaya başlaması tanımlamayı daha da karmaşık
Bölüm Özeti hale getirmektedir.
- Gelişimsel psikopatoloji, psikiyatrik bozuklukların 2.1. Zihinsel Yetersizliğin Tanımı
gelişiminin bir yaşam süreci perspektifiyle ele alınmasını Zihinsel yetersizlik, çocuk ve ergen yaş grubunda sık
amaçlayan bir disiplindir. rastlanılan nörogelişimsel bozukluklardandır. Amerikan
Zihinsel ve Gelişimsel Yetersizlikler Birliği zihinsel
- Gelişimsel psikopatoloji kavramı; belirli yaş veya yetersizliği, zihinsel işlevler (muhakeme, öğrenme,
problem çözme) ve günlük hayat, sosyal ve pratik
dönemlerde, bazı psikiyatrik bozukluklara yatkınlık veya becerileri de kapsayan uyumsal davranışlarda önemli
hassasiyet gelişebileceği, psikiyatrik bozuklukların belirti derecede kısıtlılıklarla karakterize edilen bir durum olarak
veya görünümlerinin yaşlara göre değişebileceği, bazı tanımlamaktadır. Bu durum 18 yaşından önce
gelişimsel dönemlerin özelliklerinin, psikiyatrik bir başlamaktadır (AAIDD, 2010).Günümüzde zeka kavramı,
bozukluğu taklit edecek görünümlere sahip olabileceği ve hem bilişsel yetenekleri, hem de toplumsal uyum
bir psikiyatrik bozukluğun seyrinin ve etkisin gelişimsel ölçütlerini kapsayacak şekilde tarif edilmektedir. Kısaca
zihinsel yetersizlik, günlük yaşama uymada ve öğrenme
dönemlere göre değişebileceğini ifade eder.
gibi bilişsel işlevlerde 18 yaşından önce başlayan gerilik
olarak özetlenebilir (APA, 2013).
- Psikiyatrik bozuklukların etiyolojisinde genetik ve
çevresel risk barındıran durumların birbirleriyle etkileşimi Zihinsel yetersizlik tanımlanırken iki ölçüt dikkate alınır:
ve birikici etkisi bulunmaktadır. Çevresel risk faktörleri, Bunlar; zeka katsayısı ve uyuma yönelik işlevlerdir. Bu
genetik risk faktörleriyle birleşerek bir bireyin belli bir ölçütlerden birincisi olan zeka bölümünün 70 ve altında
bozukluk açısından daha hassas hale gelmesine sebep olmasına dayalı sınıflama, özellikle çocuğa verilecek
olabileceği gibi; genetik bir takım özellikler de bireyleri eğitim desteğinin düzenlenmesinde önemlidir. Zihinsel
yetersizliğin uyumsal işlevlere göre güncel tanımı ise,
çevresel etkilere daha açık hale getirebilmektedir.
bireyin iletişim, özbakım, ev yaşamı, toplumsal ilişkiler,
toplumsal kaynakların kullanımı, kendini yönetip
- Günümüzde psikiyatri pratiğinde tüm dünyada yaygın yönlendirme (inisiyatif kullanma), eğitim-öğrenim, iş, boş
olarak kullanılan iki temel tanısal sınıflandırma sistemi zamanları değerlendirme, sağlık, ve güvenlik alanlarından
bulunmaktadır. Bunlardan biri, Amerikan Psikiyatri en az ikisindeki becerilerinde eksiklik bulunması
Derneği (American Psychiatry Association) tarafından şeklindedir. Zihinsel yetersizliği olan çocukların zeka
yetenekleri takvim yaşlarının altındadır; ancak aynı zeka
hazırlanan ve yayımlanan “Ruhsal Bozuklukların Tanısal
yaşındaki kişiler bile kendi aralarında önemli farklılıklar
ve İstatistiksel El Kitabı” dır (The Diagnostic and gösterebilirler (Durukan, 2016; Shree ve Shukla, 2016).
Statistical Manual of Mental Disorders - DSM), Bir diğeri
ise, Dünya Sağlık Örgütü tarafından hazırlananve
yayımlanan “Hastalıkların ve İlişkili Sağlık Sorunların
İşitme kaybı: ZY’nin nedenine bağlı olarak değişen Özgül Öğrenme Bozukluğu (ÖÖB):Öğrenme güçlüğü
oranlarda işitme sorunları olabilir. İşitmenin ZY ve ÖÖB olan bireylerin en belirgin ortak yanları
değerlendirilmesi de zeka geriliğinin derecesine göre artan olmakla birlikte ÖÖB olan bireylerde zihinsel yetersizlik
oranlarda güçlükler gösterir. Odiyometrik incelemelerin söz konusu değildir. Her iki bozuklukta da çocuklar
yapılamadığı durumlarda işitsel uyarılma yanıtları kliniğe aynı veya benzerşikâyetlerle başvurulabilir. ÖÖB
ölçülmekle birlikte bu testin odyogramın yerini olgularında sorunlar genellikle akademik alandadır ve
tutmayacağı; ancak bir tarama testi olarak günlük uyumsal becerilerde yetersizlik beklenmemektedir.
kullanılabileceği de bilinmelidir. Ayrıntılı değerlendirme ile ayırıcı tanı sağlanır.
(a) Hiç konuşması olmayan 2 yaş çocuğu, Kekemelik küçük çocuklarda sıklıkla ortaya çıkan
konuşmanın akıcılığındaki doğal aksaklıklardan ayırt
(b) Konuşması aile bireylerince çok güç anlaşılan 3 yaş edilmelidir. Normal sınırlarda akıcı olmayan konuşmayı
çocuğu, yeni başlayan kekemelikten ayıran etkenler kesintiye
uğrayan konuşma örüntüsünün hem tipi hem de sıklığıyla
(c) Konuşması arkadaşları ve yabancılarca güç anlaşılan 4 ilgilidir. Kekeleyen çocuklar çoğunlukla kelimenin
yaş çocuğu, tamamı ya da bir parçasını tekrar etme, duyulan ya da
duyulmayan ses uzatımları, parçalanmış ve bölünmüş
kelimeler gösterirken normal sınırlarda akıcı olmayan
(d) Konuşma güçlüklerinden dolayı sosyal etkileşimden konuşması olan çocuklar sıklıkla tam kelime ya da
kaçınan herhangi bir yaştaki çocuk, cümlecik tekrarı gösterirler. Karmakarışık hızlı konuşma
bozukluğunda (cluttering) ise hızlı konuşma, konuşmanın
(e) Çocuğun konuşmasından sıkıntı duyan ebeveyn ya da anlaşılabilirliğinde azalma ve sıklıkla iç içe girmiş
öğretmen, kelimelerle konuşma söz konusudur. Sıklıkla belirgin
dilbilgisi ve sözdizimsel hataların varlığı ve herhangi bir
(f) Sesletim becerilerinde ani bozulma gösteren çocuk. ses ya da sözcüğü söylemede korku ya da konuşma
bozukluğunun bile farkında olunmadığı bir durumdur.
Karmakarışık hızlı konuşmayı kekemelikten ayıran
Bu en son madde yeni gelişen bir nörolojik hasarın ilk
özelliklerden bir tanesi bireyin kendini denetlemesi ve
işareti olabilir ve nörolojik değerlendirme gerektirir
genel farkındalıktır. Öğrenme bozuklukları ile de ilişkili
(Johnson ve Beitchman, 2007).
olan karmakarışık hızlı konuşma bozukluğu 2-8 yaşlarında
3.2.3. Konuşmada Akıcılık Bozukluğu (Kekemelik) başlar ve olguların üçte ikisi ergenlik dönemine kadar
Bireyin konuşmasının gerek akıcılık gerekse zamanlama düzelir.
yönünden yaşına uygun olmayan biçimde bozulmasıdır.
Konuşmanın doğal akışının bir biçimde kesintiye
Kekemeliğin tedavisi: Kekemeliğe müdahale değişik yaş
uğramasıdır. Bireyin istemsiz olarak sesleri uzatması, kimi
dönemleri için farklı yaklaşımlar şeklinde olur. Okul
sesleri üretirken zorluk çekmesi, bir sesi, heceyi ya da
öncesi dönemde iyileşmenin büyük oranda gerçekleşmesi
sözcüğü tekrarlaması biçiminde görülebilir. Kekemeliğin
ve çocuğun konuşması üzerine odaklanması kaygısı
sıklığı yaklaşık %3 dür. Erkeklerde kızlara oranla 3-4 kat
nedeniyle okul öncesi çocuklara yönelik doğrudan
daha sık görülmektedir. Başlangıç yaşı çoğunlukla 10 yaş
terapötik müdahale yapılıp yapılmaması konusunda
öncesindedir.Kekemelik genellikle 5-6 yaş civarı
uzmanlar ikiye bölünmüşlerdir. Çoğu uzman tarafından
belirginleşir.Korku, stres gibi psikososyal etkenlerle
tercih edilen birinci yaklaşımda dolaylı müdahale
tetiklenebilir (Türkbay, 2016).
yöntemleri kullanılır. Bu çerçevede aile danışmanlığı ve
E. Bu sorunlar zihinsel yetersizlik veya genel gelişimsel gerilik ile Çevresel faktörler: OSB’nin son yıllarda görülme
daha iyi açıklanmamalı. sıklığının artması yaşam koşullarındaki ve çevresel
şartlardaki değişimin etkisini ön plana çıkartmaktadır.
4.2. Epidemiyoloji Konuyla ilgili çalışmalar; sıklıkla ileri anne ve baba yaşı,
Kanner’ın 1943’te otizmi klinik bir tablo olarak annenin hamilelikte geçirdiği enfeksiyonlar, civa ve tarım
tanımlamasından 1970’li yıllara kadar geçen sürede ilaçlarına maruziyet, hava kirliliği, D vitamini eksikliği,
otizmin toplumda seyrek görülen bir bozukluk olduğu yardımcı üreme teknikleri ve aşılara odaklanmıştır. Bu
kabul edilmekteydi. 1980’li yıllara gelindiğinde ise faktörlerden otizmle ilişkili olarak en çok kabul görenler
otizmin sanıldığı kadar nadir görülen bir bozukluk ileri baba ve anne yaşı olmaktadır. İleri baba ve anne
olmadığı anlaşılmaya başlanmıştır. Amerika Birleşik yaşının tek başına otizm için bir sebep olmadığı; ancak
Devletleri’nin Hastalıkları Kontrol ve Önleme otizm için artmış risk ve yatkınlıkla ilişkili olduğu
Merkezi’nin (Center for Disease Control and Prevetion, düşünülmektedir. Sıklıkla üzerinde durulan bir başka konu
CDC) 2006 yılı otizm raporuna göre otizmin yaygınlığı olan aşılar ise otizme yatkınlaştırıcı bir risk faktörü olarak
1/150 iken aynı oran 2012 yılında 1/88, 2016 yılında ise kabul edilmemektedir. Yapılan çalışmalarda otizm ile
1/54 olarak bildirilmiştir (Kim, 2011; Thomaidis ve ark., aşılar arasında bir ilişki bulunmamakta, hatta aşılara bu
2020). Otizmin sıklığındaki bu artışın sebebi tam olarak sebeple ara veren ülkelerde o dönem otizm sıklığında artış
bilinmese de bu alanda yapılan araştırmalar; tanı görüldüğü bildirilmektedir (Uchiyama, Kurosawa ve
kriterlerinde yapılan değişimler, hastalık hakkında daha Inaba, 2007).
fazla bilgi sahibi olma, sosyal değişimler ve çevresel risk
faktörlerin etkisi (özelikle ebeveyn olma yaşının önceki
nesillere oranla artışı, çevre kirliliği, gebelikte sigara- Özetle; OSB ağırlıklı olarak genetik faktörlerin rol
alkol-madde kullanımı vb.) gibi sebeplerin bu artışa yol oynadığı, çevresel faktörlerin birtakım genlerle etkileşim
açabileceğini düşündürmektedir (Mukaddes, 2017). sonucunda etki gösterebildiği ya da genetik faktörlerin
bireyleri çevresel maruziyete yatkın hale getirebildiği,
beynin erken evrelerinde gerçekleşen bir gelişim
OSB her türden etnik köken ve sosyoekonomik düzeyde bozukluğudur.
görülebilen bir bozukluktur. Cinsiyet açısından
bakıldığında OSB’nin erkeklerde kızlardan 3-4 kat daha
fazla görüldüğü birçok çalışmada bildirilmektedir Otizm ve Ekran Maruziyeti İlişkisi
(Maenner, Shaw ve Baio, 2020). Bu farklılığın nedeni tam
olarak bilinmemekle birlikte erkeklerin beyin ve sinir OSB’nin televizyon-tablet gibi elektronik cihazlara uzun
sistemlerinin genetik ve çevresel riskli durumlara daha süreli maruz kalma neticesinde ortaya çıkabileceği ile
açık olduğu, bu durumun erkekleri OSB’ye daha yatkın ilişkili sorular ebeveynler tarafından sıkça gündeme
hale getirdiği düşünülmektedir. getirilmektedir; ancak OSB, büyük ölçüde genetik
4.3. Etiyoloji etkilerle ortaya çıkan bir nörogelişimsel bir bozukluktur.
OSB, beynin gelişimsel bir bozukluğu olarak kabul Çevresel faktörlerde sıklıkla doğum öncesi dönemde etki
edilmektedir. Bugünkü bilgilerimizle OSB’ye yol açan ederler. OSB olan çocukların az bir kısmında aileler
2 yaş 6 aylık erkek çocuk olan Arda, konuşma gecikmesi 3 aylık normal gelişim gösteren bebeklerde şu becerilerin
ve çabuk sinirlenme yakınması ile anne ve babasıyla kazanılmış olması beklenir (Mukaddes, 2017):
birlikte çocuk ve ergen psikiyatrisine başvurdu. Arda,
odaya ilk girdiği anda diğer insanlarla herhangi bir göz - İnsanlarla göz teması kurar.
teması kurmadan direk olarak vantilatörün bulunduğu
alana yöneldi. Terapistin ilişki kurmak için yönelttiği - Kendiliğinden gülümser, başkalarının gülümsemesine
selamlama cümlelerine ilgisiz kaldı, sanki bir fanusun gülümseyerek karşılık verir.
içindeymiş gibi yalnız vakit geçirmekten hoşlanıyor
izlenimi veriyordu. Ebeveynlerden alınan öykü ve
- Seslere tepki gösterir, mırıldama şeklinde sesler çıkarır.
psikiyatrik değerlendirmede Arda’nın insanlarla iletişime
girmekte isteksiz olduğu, insanlar yerine nesnelere ilgi
duyduğu, yaşıtlarının oyunlarına katılmadığı, sıklıkla tek - Gözleriyle etraftaki kişi ve nesnelere odaklanır, hareketli
başına vakit geçirdiği, göz temasını bazen kurduğu, nesneleri takip eder.
bakışlarının kısa süreli olduğu, bazı zamanlar göz
temasının tuhaf olduğu, ortak dikkatin yetersiz olduğu, - Kendisine uzatılan bir nesneyi eliyle kavramaya çalışır.
seslenildiğinde ismine sıklıkla tepki vermediği, isteklerini
parmakla işaret etmek yerine annesini elinden tutarak 6 aylık normal gelişim gösteren bebeklerde şu becerilerin
istediği yere götürmek istediği, verilen kısa komutları kazanılmış olması beklenir:
nadiren anladığı, toplamda yaklaşık 5 kelime kullandığı,
iki kelimeyi yan yana getirerek cümle kuramadığı,
başkalarının “nasılsın?” sorusuna “nasılsın” diyerek - İnsanlarla daha fazla sosyal iletişim kurar, sosyal
karşılık verdiği (ekolali), özellikle yalnız kaldığı iletişimi kendiliğinden başlatır.
zamanlarda uzun süre öne arkaya sallandığı, gün içinde
tekrarlayıcı şekilde kendi etrafında döndüğü (stereotipik - Gülümsemenin ötesinde, değişik sesler çıkarabilir,
hareket), oyuncaklarla amacına uygun oynamadığı, agulayarak insanlara karşılık verir.
oyuncakları yan yana sıraladığı ya da dakikalarca göz
hizasına getirip yakından izlediği, oyuncaklar yerine - Kucağa alınmaktan hoşlanır, kucağa alınmak istediğini
elektronik aletlerle vakit geçirdiği, özellikle klimalar ve vücut hareketleriyle belli eder.
pervanelere yoğun ilgi duyduğu (kısıtlı ilgi alanı), gün
içinde sıklıkla hırçın olduğu, elektronik eşyalardan
- Oyuncaklara, hareket eden nesnelere ya da ışıklı
uzaklaştırıldığında sinirliliğinin daha da arttığı ve
cisimlere daha çok ilgilidir, bu nesnelere uzanmaya başlar.
ağlamaya başladığı, kıyafetlerinin etiketinden oldukça
rahatsız olduğu, etiketleri çıkarılmadan kıyafet giymek
istemediği, yemeden önce yiyecekleri mutlaka kokladığı, - Bazı yüz hareketlerini taklit edebilir.
püre halindeki yiyecekleri yemekten hoşlanmadığı
(duyusal aşırı duyarlılık) öğrenildi. Ebeveynlerinden - Desteksiz oturabilir.
alınan bilgiye göre, hamilelik, doğum ve sonraki süreçlerle
ilgili bir sorun olmadığı, ilk zamanlardan itibaren - Yeme ve uyku düzeni yavaş yavaş oluşmaya başlar.
yatıştırılması zor bir bebek olduğu, uyku ve iştahının
düzensiz ve sorunlu olduğu, ilerleyen dönemlerde
yaşıtlarına göre konuşmasının geride olduğu, sinirlilik ve 6-12 aylık normal gelişim gösteren bebeklerde şu
hırçınlığının çok artması üzerine ailenin başvurmaya karar becerilerin kazanılmış olması beklenir:
verdiği öğrenildi. Olgunun kendisi ve yakın akrabalarının
geçmişinde herhangi bir tıbbi ya da psikiyatrik rahatsızlık - Aktif iletişimi kendiliğinden başlatır.
yoktu. Aileden alınan bilgiler ve psikiyatrik değerlendirme
neticesinde otizm spektrum bozukluğu ön tanısı - Seslenildiğinde ismine bakar.
düşünüldü. İşitme testi ve gelişim testi istenen olgu, özel
eğitim desteği alması açısından gerekli raporlama
- “Bababa-dadada” şeklinde babıldama sesleri çıkarır.
işlemleri için sağlık kuruluna yönlendirildi.
1-2 Yaş Arası OSB Belirtileri: Bu dönemde otizm belirtilerinin önemli bir kısmı devam
etmekle birlikte özel eğitim desteği ve gelişimsel ilerleme
sayesinde bazı belirtilerde gerilemeler ve hafiflemeler
OSB tanısı alan çocukların büyük bir kısmında belirtiler görülebilir; ancak büyümeyle birlikte çevrenin çocuktan
bu dönemde görülmeye başlar. OSB’li bireylerin çoğunda beklentileri artar, normal gelişen çocuklarla otizmli
belirtiler doğumdan itibaren mevcutken yaklaşık 1/3’lük çocuklar arasındaki fark daha belirgin hale gelir.
bir kısmında 0-1 yaş arası dönemde normal gelişim
basamakları görülür; ancak normal gelişimi takiben 1-2
yaş arasındaki dönemde kazanılmış becerilerde gerileme Bu dönemde otizm belirtilerinin şiddeti ve yoğunluğuna
ortaya çıkar (Tanıdır ve Mukaddes, 2016). bağlı olarak OSB’li çocuklar arasında görünüm ve
ilerleyişte birtakım farklılıklar görülür. Özellikle yüksek
işlevli olarak tanımlanan, zeka ve dil becerileri daha iyi
OSB’li çocuklarda bu dönemde göz temasında yetersizlik gelişmiş olan grupta sosyal beceriler ve özbakım becerileri
ya da tuhaflık (uzun süreli, delici bakışlar), seslenildiğinde (yemeğini kendi yiyebilme, kıyafetlerini giyinebilme,
ismine tepki vermeme, insanlarla etkileşime girme evde yalnız kalabilme vb.) bu dönemde gelişme gösterir;
konusunda isteksizlik, insanlardan ziyade değişik nesne ya ancak otizm belirtilerinin daha şiddetli seyrettiği grup bu
da oyuncaklarla vakit geçirme, ebeveynlerine/bakım beceriler açısından bakım verenlerine bağımlılık
verenlerine yakınlık göstermede yetersizlik, olumlu göstermeye devam eder. Konuşma ve dil becerileri
duygulanımın dışavurumunda kısıtlılık (gülümseme, açısından da otizmli bireyler arasında bazı farklılıklar
neşeli olma halinin azlığı), bay-bay, ce-e gibi hareketleri görülür. OSB’li çocukların bir kısmında bu dönemde dil
taklit etmede yetersizlik, oyuncaklarla amacına uygun becerileri halen gelişmemişken konuşması olanlarda da
şekillerde oynayamama, basit yönergeleri anlayamama dilin günlük kullanımıyla ilgili sorunlar mevcuttur (mecazi
(kapıyı aç vb.) ve konuşmada yaşıtlarının gerisinde olma ve dolaylı ifadeleri anlayamama, dilin olağan vurgu ve
(normal gelişimli çocuklarda 2 yaşın sonlarına doğru melodisini sağlayamamaya da zamirleri yanlış kullanma
ortalama 100 kelime edinilmesi ve iki kelimeli cümleler gibi).
kurması beklenir) gözlemlenir.
Okul çağındaki OSB’li çocukların özellikleri genel olarak
OSB’den şüphelenilen bir çocukta belirtilerin tamamının 3 grup altında toplanmıştır (Wing ve Atwood, 1987):
olması gerekli değildir. Bu belirtilerin bir bölümü, her
çocukta değişen yoğunluk ve şiddette ortaya
çıkabilmektedir. Bu sebeple otizm belirtilerinin olduğu 1) Soğuk ve mesafeli grup: Otizm belirtilerinin neredeyse
tamamının orta ve ağır derecelerde görüldüğü gruptur.
d. Çoğu kez, verilen yönergeleri izlemez ve okulda verilen görevleri, 5.5. Klinik Özellikler
sıradan günlük işleri ya da işyeri sorumluluklarını tamamlayamaz
DEHB olan çocukların klinik özelliklerini ve zorluklarını
(örn. işe başlar ancak hızlı bir biçimde odağını yitirir ve dikkati
dağılır). okulöncesi dönem, okul çağı dönemi ve ergenlik olarak
ayrı ayrı ele almak mümkündür.
e. Çoğu kez, işleri ve etkinlikleri düzenlemekte güçlük çeker
(örneğin; ardışık işleri yönetmekte güçlük çeker; kullandığı gereçleri Okulöncesi dönem: Bu dönemde DEHB’li çocuklar
ve kişisel eşyalarını düzenli tutmakta güçlük çeker; dağınık ve sıklıkla aşırı hareketlilik, dürtüsellik, agresif davranışlar,
düzensiz çalışır; zaman yönetimi kötüdür; zaman sınırlamalarına
uyamaz).
öfke nöbetleri, inatlaşma davranışları, zayıf akran ilişkileri
ya da konuşma bozuklukları gibi sorunlar nedeniyle
f. Çoğu kez, sürekli bir zihinsel çaba gerektiren işlerden kaçınır, bu
kliniklere başvurmaktadır (Ghuman ve Ghuman, 2013).
tür işleri sevmez ya da bu tür işlere girmek istemez (örneğin; okulda Bu çocuklar kreş ve anasınıfı ortamında diğer çocukların
verilen görevler ya da ödevler; yaşı ileri gençlerde ve erişkinlerde, oyunlarını bozacak şekilde sürekli hareket halindedirler.
rapor hazırlamak, form doldurmak, uzun yazıları gözden geçirmek). Hikaye dinleme gibi grup aktivitelerinde sessizce
oturmazlar. Hareketli ve gürültülü oyunlar oynamak
g. Çoğu kez, işi ya da etkinlikleri için gerekli nesneleri kaybeder isterler Uyku saatinde uyumaya karşı direnç gösterebilir
(örneğin; okul gereçleri, kalemler, kitaplar, gündelik araçlar, ve uyumsuz davranışlar sergileyebilirler. Dürtüsellik
cüzdanlar, anahtarlar, yazılar, gözlükler, cep telefonları).
nedeniyle kaza geçirme, düşme ve yaralanma sıktır.
Çoğunlukla güvenliklerini sağlamak için sınıf ortamında
h. Çoğu kez, dış uyaranlarla dikkati kolaylıkla dağılır (yaşı ileri
gençlerde ve erişkinlerde, ilgisiz düşünceleri kapsayabilir).
ebeveyn ya da bir bakıcının gözetimine ihtiyaç
duyulmaktadır (Murray, 2010). Bazı aileler ya da
i. Çoğu kez, günlük etkinliklerinde unutkandır (örneğin; sıradan
eğitimciler dikkatsizlik/dikkat eksikliği gibi şikayetler dile
günlük işleri yaparken, getir götür işlerini yaparken; yaşı ileri getirebilirler. Bununla birlikte, bu yaş grubunda dikkat ve
gençlerde ve erişkinlerde, telefonla aramalara geri dönmede, odaklanma süresi zaten kısa olabileceğinden dikkat
faturaları ödemede, randevularına uymakta). eksikliği tanısı koymak mümkün olmayacaktır.
A2. Aşırı hareketlilik ve dürtüsellik: Gelişimsel düzeye göre uygun Okul dönemi: Çocuklarda DEHB’nin fark edilmesi ve
olmayan ve toplumsal ve okulla/işle ilgili etkinlikleri doğrudan
olumsuz etkileyen, aşağıdaki altı (ya da daha çok) belirti en az altı tanılanması daha çok okul döneminde olmaktadır. Bunun
aydır sürmektedir: en önemli nedeni DEHB olan çocuklarda, okul ortamında
akademik başarı ve sosyal uyum için gerekli olan
a. Çoğu kez, kıpırdanır ya da ellerini ya da ayaklarını vurur ya da becerilerin sıklıkla etkilenmiş olmasıdır (Cooper-Kahn ve
oturduğu yerde kıvranır. Dietzel, 2008). Genel olarak yürütücü işlevler olarak
adlandırılan ve okul başarısı ve uyumu için oldukça
b. Çoğu kez, oturmasının beklendiği durumlarda oturduğu yerden önemli olan birçok beceri (örneğin; belirli bir süre yerinde
kalkar (örneğin; sınıfta, ofiste ya da işyerinde ya da yerinde durması oturabilme, dikkatini verebilme ve sürdürebilme, dürtüsel
gereken diğer durumlarda yerinden kalkar). davranışları kontrol edebilme, yönergeleri takip edebilme,
plan yapabilme, zamanı etkili kullanabilme, oyun veya
c. Çoğu kez, uygunsuz ortamlarda, ortalıkta koşturur durur ya da bir etkinliklerde kurallara uyma veya birlikte hareket etme)
yerlere tırmanır. (Not: Yaşı ileri gençlerde ve erişkinlerde, kendini
huzursuz hissetmekle sınırlı olabilir.)
açısından DEHB olan çocuklar önemli zorluklar yaşarlar.
Bu çocuklar sınıf içinde dersi takip etmekte zorlanır;
d. Çoğu kez, boş zaman etkinliklerine sessiz bir biçimde katılamaz ya
öğretmen veya arkadaşlarının dikkatini dağıtan, ders
da sessiz bir biçimde oyun oynayamaz. düzenini bozan birçok davranış sergileyebilirler (örneğin;
sürekli söz almadan konuşmak, sağa sola laf atmak veya
e. Çoğu kez, “her an hareket halinde”dir, “bir motor takılmış” gibi birşeyler fırlatmak, garip sesler çıkarmak, sebepli veya
davranır (örneğin; restoranlar, toplantılar gibi yerlerde uzun bir süre sebepsiz bir şekilde sık sık yerinden kalkıp dolaşmak, yere
sessiz-sakin duramaz ya da böyle durmaktan rahatsız olur; bir şeyler düşürmek ve almak için sık sık masanın altına
başkalarınca, yerinde duramayan ya da izlemekte güçlük çekilen girmek, oturduğu yerde sürekli kıpır kıpır olmak gibi).
kişiler olarak görülürler).
Teneffüslerde sürekli koşturup dururlar ve riskli oyun ya
da davranışlarda bulunabilirler. Diğer taraftan aşırı
f. Çoğu kez aşırı konuşur.
hareketlilik ve dürtüselliği olmadan yalnızca dikkat
eksikliği olan çocuklar sınıf içinde sakin ve hatta örnek bir
g. Çoğu kez, sorulan soru tamamlanmadan yanıtını yapıştırır (örn. öğrenci olarak görülebilir. Davranışsal sorunları olmadığı
İnsanların cümlelerini tamamlar; konuşma sırasında sırasını
bekleyemez). için fark edilmeleri daha zor olan bu gruptaki çocuklar
(birçoğu kızdır), derste sıklıkla hayallare dalar, çevreyi
seyreder ya da kendi halinde başka işlerle uğraşırlar. Bu
- Eşlik eden psikiyatrik sorunların Gerektiğinde ebeveynlerin kendileri için de psikiyatrik destek
olmaması veya az olması almalarını sağlamak
- Erken tanıyla birlikte bütüncül ve Ebeveynlerin yeterlilik, kendine güven duygusunu ve benlik saygısını
istikrarlı tedavi almış olması arttırmak
Ailesel-Sosyal - Aile bütünlüğünün tam olması Ebeveynlere çocuklarında görülen davranışların nedenleri konusunda
Faktörler farkındalık kazandırmak
Öğrenme için bir plan geliştirmek: Bu aşamada yetersiz olduğu A. Gerekli girişimlerde bulunulmuş olmasına karşın en az altı aydır
alanlar kadar, güçlü ve becerili olduğu alanları, ilgileri, davranışları süren, aşağıdaki belirtilerden en az birinin varlığı ile belirli, öğrenme
da dikkate alınmaktadır. ve okul becerilerini kullanma güçlükleri:
Bulguları aile ile paylaşarak uygun bir tedavi planını önermek. 1. Sözcük okumanın yanlış ya da yavaş ve çok çaba gerektiriyor
olması (örn; tek tek sözcükleri yüksek sesle okurken, yanlış ya da
6.6.1. Zeka Testleri yavaş ve duraksayarak okur, sıklıkla sözcükleri kestirir [öngörür],
Zeka testleri, zeka seviyesi ve zekanın özel alanları ile sözcükleri seslendirmede güçlükler yaşar).
ilgili bilgi vermektedir. Zeka testi performansları göz
önünde bulundurulduğunda ÖÖB’yi zihinsel yetersizlikten 2. Okunanın anlamını anlama güçlüğü (örneğin; düzyazıyı düzgün
ayırt eden en önemli fark, zihinsel yetersizlik profilindeki okuyabilir; ancak sırayı, ilişkileri, çıkarımları ya da derin anlamları
genel düşüklüğe karşın ÖÖB’de sadece belli zihinsel yeti anlamaz).
alanlarında genel zekayla tutarsız düşüklüğün
gözlenmesidir. ÖÖB’de en çok etkilenen bilişsel alanlar 3. Harf harf söyleme/yazma güçlükleri (ünlü ya da ünsüz harfleri
ekleyebilir, çıkarabilir ya da bunların yerini değiştirebilir).
çalışma belleği, işlem hızı ve sözel kavrama alanıdır.
Wechsler Zeka Ölçekleri (WISC, WISC-R) gibi testler
4. Yazılı anlatım güçlükleri (örneğin; cümleler içinde birden çok
çocuğun zeka seviyesini belirlemenin yanı sıra, güçlü ve dilbilgisi ya da noktalama yanlışı yapar; paragraf düzenlemesi
zayıf yönleri, öğrenme stiline ilişkin önemli bilgiler kötüdür; görüşlerinin yazılı anlatımı açık değildir).
sağlamakta ve tedavi programlarını planlamakta yardımcı
olmaktadır (Kılınç, 2016). Bu testlerde çocuğun sözel, 5. Sayı algısı, sayı gerçekleri ya da hesaplama güçlükleri (örn.
performans ve toplam zeka bölümlerine ilişkin üç ayrı sayıları, bunların büyüklüğünü ve ilişkilerini anlaması kötüdür;
puan elde edilmektedir. Sözel bölümde çocuğun dil, yaşıtlarının matematik dersinden öğrendiklerinden değişik olarak, tek
performans bölümde ise görsel ve el ile ilgili yetenekleri rakamlı sayıları eklerken parmak hesabı yapar; sayısal hesaplamaların
ortasında kaybolur ve işlemleri değiştirebilir).
ölçülmektedir. Bu iki bölümün puanlarının
karşılaştırılması sözel ya da algısal motor alanlarda özel
6. Sayısal akıl yürütme güçlükleri (örneğin; nicel sorunları çözmek
bir güçlüğün olup olmadığını ortaya koymaktadır. ÖÖB için matematikle ilgili kavramları, gerçekleri ya da işlemleri
tanılı çocukların WlSC-R’deki puanlarına ilişkin üç ayrı uygulamakta çok güçlük çeker).
durum belirlenmiştir (Lannen ve Reid 2000):
B. Etkilenen okul becerileri, kişisel olarak uygulanan geçerli başarı
- Sözel zeka puanının performans zeka puanından 15-40 ölçümleri ve kapsamlı klinik değerlendirme ile doğrulandığı üzere
ya da daha fazla puan yüksek olduğu durumda, çocuk dile kişinin kronolojik yaşına göre beklenenden önemli ölçüde ve
ölçülebilir derecede altındadır ve okul ya da işle ilgili başarıyı ya da
ilişkin alanlarda güçlü iken algısal-motor alanlarda güçlük günlük yaşam etkinliklerini ileri derecede bozar.
çekmektedir.
C. Öğrenme güçlükleri okul yıllarında başlar; ancak etkilenen okul
- Performans zeka puanının sözel zeka puanından 10-30 becerileriyle İlgili gerekler, kişinin sınırlı yeterliğini aşmadıkça tam
puan yüksek olduğu durumda, çocuk dile ilişkin alanlarda olarak kendini göstermeyebilir (örneğin; zamanla sınırlı sınavlar, dar
bir zamanda uzun ve karmaşık raporları okuma ya da yazma, okulda
güçlük çekmektedir.
aşırı yüklenme).
- Sözel ve performans zeka puanları birbirine yakın D. Öğrenme güçlükleri, zihinsel yetersizlik, düzeltilmemiş görme ya
olduğu; ancak alt testlerin puanlarının dengesiz olduğu da duyma keskinliği, diğer ruhsal ve sinirsel bozukluklar, ruhsal-
durumda, hem sözel hem de performans bölüme ait alt toplumsal güçlükler, okulda kullanılan dili tam bilmeme ya da eğitsel
testlerin puanları arasında 7-12 puanlık fark vardır. yönergelerin yetersizliği ile daha iyi açıklanamaz.
Geri bildirim, pekiştirme, tekrarlama ile çocuğun sorununa ilişkin - Okuryazar toplumlarda bir çocuğun okuma yazma ve
farkındalığını artırın.
temel matematik becerilerini tam olarak ve beklenen yaşta
- ÖÖB, çocuğun sadece akademik yaşantısını (okuma, Tik bozukluğu ilk kez 1825 yılında tanımlanan bir olgu ile
yazma, matematik) etkilemekle kalmayıp, yaşamının diğer gündeme gelmiştir. Çocukluk çağında başlayan hareket
alanlarını da (organizasyon, duygusal olgunluk, benlik tikleri ve sonrasında bağırma, çığlık atma gibi istemsiz
saygısı, sosyal beceriler) etkisi altına alan bir sorundur. sesler çıkarmaya başlayan bu olgu, tiklerinin
yoğunlaşması sebebiyle 85 yaşına dek toplumdan tecrit
edilmiştir (Itard, 1825). Tik bozuklukları hakkında yazılı
- ÖÖB’nin belirtileri, okul öncesi dönem, okul dönemi ve
kaynaklarda yer alan ilk ve ilginç örneklerden birisi 1482
12 yaş sonrası-erişkinlik dönemi olarak üçe ayrılabilir ve
(veya 1486) yılında, bir Alman Katolik papazı (aynı
belirtiler her yaş döneminde dil, algısal-kavramsal, motor-
zamanda engizisyon rahibi) olan Heinrich Kramer
koordinasyon, bellek, dikkat-hareket, organizasyon ve
tarafından yazılan Malleus Maleficarium (TheWitches'
duygusal-sosyal alanlar olarak gruplandırılabilir.
Hammer veya Cadıların Çekici) isimli kitapta yer
almaktadır (Mackay 2009). Kitap tipik bir Orta Çağ
- Tanısı klinik değerlendirme ile DSM-5’e göre konmakta Avrupa’sı karanlığını yansıtır şekilde psikiyatrik
ve tanı psikometrik testlerle de desteklenmektedir. bozukluğu olan kadınların cadı olduğu ya da içine şeytan
girdiği gerekçesiyle nasıl cezalandırılması gerektiğini
- ÖÖB’nin tedavisinde her bir alt grup için anlatır. 16 ve 17. yüzyıllarda Avrupa’da çok sayıda kadın
bireyselleştirilmiş eğitim programlarının ve farklı bakış hasta içine şeytan girdiği düşüncesiyle bu kitaptan
açılarını barındıran çeşitli yöntemlerin bir arada esinlenerek işkenceyle öldürülmüştür. Bu dönem
kullanılması önerilmektedir. Avrupa’sında psikiyatrik bozukluklar ruhun şeytan
tarafından esir alınması olarak yorumlanmış, bu bireyler
- ÖÖB olan bireylerin bazılarında zamanla güçlüklerin toplumdan dışlanmış ve sıklıkla işkence ve ölümlere
tümüyle çözüldüğü, bazılarında ise belli oranda devam maruz kalmışlardır. İşte bu kitapta, ses ve motor tikleri
ettiği bildirilmektedir. olduğu anlaşılan bir papazdan bahsedilmekte ve bu tikler
papazın ruhunun şeytan tarafından ele geçirilmiş olmasına
bağlanmaktadır (Coşkun ve Öztürk 2016; Goetz, Chmura
7. TİK BOZUKLUKLARI ve Lanska, 2001).
Giriş
Tik bozuklukları, çocukluk çağında oldukça sık görülen Tik bozuklukları psikiyatrik tanı sistemlerine ise ilk olarak
nörogelişimsel bozukluklardan biridir. Gerek yaygınlığı 1980 yılında DSM-IIIile girmiştir. En son 2013’te
gerekse akademik ve sosyal yaşamda oluşturduğu yayımlanan versiyonu DSM-5’te ise tik bozuklukları
zorluklar ve işlev kaybı nedeniyle üzerinde durulmayı hak başlığı altında tourette bozukluğu, kronik motor ya da
etmektedir. Özellikle çocuk ve ergenler tikler yüzünden vokal tik bozukluğu, geçici tik bozukluğu, tanımlanmış tik
akran zorbalığına maruz kalabilmekte ve bu durum benlik bozukluğu, tanımlanmamış tik bozukluğu tanılarını
saygısında azalma, sosyal izolasyon ve depresif belirtiler içermektedir (APA, 2013). Tik bozukluklarının DSM-5
gibi ikincil durumlara sebep olabilmektedir. Sıklığı ve tanı kriterleri Tablo 1’de özetlenmiştir.
olumsuz sonuçları göz önünde bulundurulduğunda tik
bozukluğu olan çocuk ve ergenlerin akademik ve sosyal Tablo 1. DSM-5 Tik Bozuklukları Tanı Kriterleri
durumlarını etraflıca değerlendirmek ve bu alanlarda
yaşanabilecek olumsuzlukların önüne geçmek amacıyla Tourette Bozukluğu
tik bozukluklarını uygun şekilde tedavi etmek gerekli ve
önemlidir. Bu sebeple kitabımızın bu bölümünü tik A) Hastalık sırasında, (eş zamanlı olmaları gerekmese de) hem birden
bozukluklarının tanınması ve bu bireylerin uygun şekilde fazla motor tik hem de bir ya da daha fazla vokal tik olmuştur.
desteklenmesi amacıyla hazırladık. Bazı durumlarda kişi
için asıl belirleyici olanın tiklerin kendisinden ziyade B) Tiklerin sıklığı artıp azalabilir; ancak ilk başladığından beri 1
yıldan daha uzun bir zaman geçmiştir.
çevrenin tiklere gösterdiği tepki veya atfettiği anlam
olduğu gerçeğinden hareket ederek tik bozuklukları olan
C) Başlangıcı 18 yaşından öncedir.
çocuklarla ilgili olumlu farkındalığın gelişmesine katkı
sunmayı hedefliyoruz.
D) Bu bozukluk bir maddenin ya da başka bir tıbbi durumun
7.1. Tanım ve Tarihçe fizyolojik etkileri ile açıklanamaz.
Güncel tanımıyla tikler; sıklık ve yoğunluk açısından artış
ve azalmalar gösteren, genellikle ataklar halinde ve aniden Kronik Motor veya Vokal Tik Bozukluğu
ortaya çıkan; hızlı, ritmik olmayan, tekrarlayıcı, düzensiz
ve amaçsız motor hareketler ya da sesler olarak A) Hastalık sırasında sadece bir ya da birden fazla motor tik veya
tanımlanmaktadır (Cath ve ark., 2011). Çoğu zaman sadece bir ya da birden fazla vokal tik olmuştur.
normalde de rastlanabilecek hemen her bedensel hareket
- Karmaşıklık: Tikler basitlik ve karmaşıklıklarına göre Özetle; tik bozukluklarının kökeninde çeşitli çevresel
de sınıflandırılabilirler. Süre açısından daha uzun, daha faktörlerle birlikte birden fazla sayıda genin birbirleriyle
farklı kas gruplarını ilgilendiren, dışarıdan daha ilişkisi sonucu gerçekleşen karmaşık bir kalıtım şekli
amaçlıymış gibi görünen, motor ve ses tiklerinin bulunduğu kabul edilmektedir.
beraberlik gösterdiği tikler daha karmaşık tikler olarak 7.5. Klinik Özellikler
adlandırılırlar. Örneğin; çömelir pozisyondan kalkıp, Tikler, sıklıkla çocukluk çağında (ortalama 4-6 yaş civarı)
ardından bir yere dokunmak gibi. başlama eğilimi gösterirler. Tiklerin ortaya çıkışı ve
ilerleyişi hemen her çocukta belli bir örüntü ve sırayı izler.
Önceleri göz kırpma, başını sallama, omuzları oynatma,
7.3. Epidemiyoloji
mimikler vb. basit motor hareketler şeklinde baş ve boyun
Tikler, çocukluk çağının en sık görülen hareket bozukluğu bölgesinde başlayan tikler zamanla vücudun diğer
olarak tanımlanmaktadır. Yapılan çalışmalar, okul çağı bölgelerine doğru yayılım gösterir. Vokal (ses) tikler ise
çocuklarının %6-20’sinin hayatlarının bir döneminde motor tiklerden ortalama 1-2 yıl sonra burun çekme, burun
tikleri olduğunu bildirmektedir (Kadesjö ve Gillberg, temizleme, boğaz temizleme vb. şekillerde başlar. Bu
2000; Murphy ve ark., 2013). Konuyla ilgili yapılan süreçler boyunca tiklerin yoğunluğunda ve şiddetinde
kapsamlı bir çalışmada çocuklarda tüm tik bozukluklarının dönemsel artış ve azalışlar görülür. Bu dalgalanma
yaygınlığı %2.8 olarak belirtilmiştir (Knight ve ark., özellikle 10-12 yaş döneminde en belirgin şekilde
2012). Tikler sıklıkla hayatın ilk 10 yılında (en sık 4-6 yaş gözlemlenir (Leckman ve ark., 1998). Mevsim geçişleri,
civarı) başlar ve ergenlik dönemine doğru kötüleşme stres, geçirilen enfeksiyonlar, kaygı ve yorgunluk gibi
gösterirler. Genç erişkinlik dönemine geçişle birlikte durumlar da tiklerin seyrini değiştirebilir. Ergenlik
tiklerin sıklık ve şiddetinde azalmalar görülür. Bu nedenle dönemine doğru tikler en şiddetli ve yoğun halini alır; bu
tik bozuklukları çocuk ve ergenlerde erişkinlerle dönemde motor tikler daha karmaşık biçimlerde görünür,
kıyaslandığında 10 kat daha sık görülmektedir (Metzger, hareketler daha büyük ve farklı kas gruplarına yayılır,
Wanderer ve Veit Roessner, 2012). daha amaçlıymış izlenimi verir (örneğin; aynı hareketleri
birden çok kez tekrarlama, başkalarını taklit etme vb.).
9 yaşındaki Ali, gün içinde sık sık eşyalara dokunmak, Tik bozukluklarının değerlendirilmesinde tiklerle
başını ani biçimde ileri-geri hareket ettirmek ve son benzerlik gösteren diğer nörolojik hastalık ve psikiyatrik
zamanlarda başlayan garip sesler çıkartmak şikayetleriyle bozuklukların göz önünde bulundurulması oldukça
annesi ile birlikte çocuk ve ergen psikiyatristine başvurdu. önemlidir. Nörolojik birtakım hastalıklara (epilepsi
Annesi bu hareketleri ne için yaptığını anlayamadığını, nöbetleri vb.) ya da ilaç kullanımlarına bağlı olarak farklı
evde dinlenme halindeyken ve herhangi bir sebep yokken türdeki hareket bozuklukları görülebilmektedir. Ayrıca
bu davranışları sergilediğini tarif ediyordu. Bu stereotipik hareketler ve kompulsif davranışlar gibi
hareketlerin ilk olarak 7 yaşında göz kırpma şeklinde tekrarlayıcı hareketleri ya da davranışları içeren
başladığını, göz kırpmalarının birkaç ay sürdükten sonra psikiyatrik bozuklukları tik bozukluğu ile ayırt etmek
azaldığını, sonrasında baş hareketleri ve eşyalara dokunma gerekmektedir. Tik bozukluklarının değerlendirilmesinde
davranışlarının başladığını, en son birkaç hafta önce garip sorgulanması gereken alanlar tablo 2’de özetlenmiştir.
sesler çıkartmaya başladığını ve günün büyük bölümünde
Tablo 2. Tik Bozukluklarının Değerlendirilmesi
bu davranışların sürdüğünü, bu sebeple doktora
başvurmaya karar verdiklerini söylüyordu. Ali, bu
Tiklerin başlangıç yaşı Enfeksiyon öyküsü
hareketlerinden önceden beri rahatsızlık hissettiğini ama
çok da önemsemediğini, kendisinin bu hareketleri neden
Başlangıç şekli Eşlik eden diğer tıbbi durumlar
yaptığını anlayamadığını ama son zamanlarda eklenen
Tik bozukluğu olan çocuk ve gençler akademik hayatta da - Tik bozukluklarının kökeninde genetik, çevresel ve
birtakım zorluklarla karşı karşıya kalabilmektedir. Bu bağışıklık sistemiyle alakalı birçok faktörün etkileşiminin
çocuklar tiklerini sergilemek ya da tiklerini bastırmaya yer aldığı bilinmektedir.
çalışmaya bağlı olarak ders esnasında dikkat problemleri
ve öğrenme güçlükleri yaşayabilmekte; ders içinde - Tikler, sıklıkla çocukluk çağında başlarlar ve
öğretmenleri tarafından sık uyarılara maruz ilerleyişleri hemen her çocukta belli bir sırayı takip eder.
kalabilmektedir. Bu çocuklar ayrıca, dürtü ve hareketlilik Önceleri motor hareketler şeklinde başlayan tiklere
sorunları ve çıkardıkları sesler nedeniyle diğer öğrenciler zamanla vokal tikler eklenir.
için dikkat dağıtıcı ve gerginlik kaynağı olarak
9. Yineleyici ölüm düşünceleri (yalnızca ölüm korkusu değil), özel Major depresif bozukluk tanılı çocuk ve ergenlerde dikkat
eylem tasarlamaksızın yineleyici kendini öldürme (intihar)
düşünceleri ya da kendini öldürme girişimi ya da kendini öldürmek
edilmesi gereken en önemli durumlardan birisi intihar
üzere özel bir eylem tasarlama. davranışıdır. MDB olan çocuk ve ergenlerin %60’ında
intihar düşüncesi ve %30’unda ise intihar girişimi
Bu belirtiler klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle olmaktadır. Bundan dolayı tedavi takibinde intihar
ilgili alanlarda ya da önemli diğer İşlevsellik alanlarında işlevsellikte davranışı için risk faktörlerine dikkat edilmelidir (Carballo
düşmeye neden olur. Bu dönem, bir maddenin ya da başka bir sağlık ve ark., 2019).
durumunun fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.
Tablo 2. Çocuk ve Ergenlerde İntihar Davranışı Risk Faktörleri
Bebeklik ve okul öncesi dönemde klinik
bulgular: Çocuk ve ergenlerdeki depresyonun klinik 1.Çocuk ve ergende intihar girişimi öyküsünün olması
görünümünde çocuğun yaşı ve bilişsel düzeyi önemlidir.
Okul öncesi dönemdeki çocuklar dili bilgi alışverişinde 2.Ailede özellikle ebeveynlerde intihar girişimi öyküsünün olması
etkin bir şekilde kullanamazlar. Spitz, birincil bakım
vereninden erken dönemde ayrılmış kurum çocuklarında 3.Çocuk ve ergende madde kullanımı ve eşlik eden psikiyatrik
‘anaklitik depresyonu’ tanımlamıştır. Bu çocuklarda uyku bozuklukların olması
bozuklukları, huzursuzluk, çevreye ilgisizlik, sosyal içe
çekilme, anlamsız ağlamalar, büyüme-gelişme geriliği ve 4.İntihar girişimine yol açabilecek araçlara (silah, ilaç vb.) kolay
kilo kaybı gibi bulgular görülebilmektedir. Bu nedenle ulaşabilir olma
bebeklerdeki depresyonun değerlendirilmesinde ses tonu,
yüz ifadesi, konuşma biçimi, huzursuzluk ve yeme reddi 5.Çocuk ve ergende dürtüsellik ve agresyonun varlığı
gibi bulgular önemli yer tutmaktadır (Tamar ve Özbaran,
2004). 6.Fiziksel, duygusal ve cinsel ihmal veya istismar gibi olumsuz
yaşam olaylarına maruz kalma öyküsünün bulunması
Okul öncesi dönemdeki çocuklarda, çocuğun resim, oyun 7.Yakın ilişkilerde sorunlarve stresli yaşam olayları (aile sorunları ve
ve faaliyetlerdeki süreçlerini gözlemek ve akran çatışmaları)
öğretmenlerinden bilgi almak önemlidir. Bu çocuklarda
huzursuzluk, uyku sorunları, kabuslar, içe kapanma, yeme Birçok çalışmada çocuk ve ergenlerde depresyona başka
bozuklukları gibi bulgular görülebilir. ruhsal bozuklukların sıklıkla eşlik ettiği gözlenmiştir.
Depresyona en sık eşlik eden bozukluklar;distimik
bozukluk, anksiyete bozukluğu, karşıt olma karşı gelme
Okul çağı çocuklarında MDB belirtileri: Bu dönemde
bozukluğu, alkol kötüye kullanımıve davranım
çocukların kendini ifade etme becerisi artmaktadır. Birebir
bozukluğudur. Küçük çocuklarda MDB ile birlikte en sık
görüşmede kurulabilecek iletişimle çocuklardaki bulgulara
rastlanan bozukluk ayrılık anksiyetesi bozukluğudur.
ulaşmak mümkün olur.Üzgün görünme, ağlama,
Çocuklarda en sık DEHB, ergenlerde ise en sık distimik
irritabilite, can sıkıntısı, dikkati toplamada zorluk, arkadaş
bozukluk eşlik ettiği bildirilmiştir (Birmaher ve ark.
ve sevilen etkinliklerden uzaklaşma, yavaş hareket etme,
2007). Depresyonu olan çocuk ve ergenlerde ayırıcı tanı
monoton ve alçak sesle konuşma, ‘aptalım, işe yaramaz
- Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğu (AAB) Çocuk ve ergen yaş grubunda sosyal fobi yaygınlığının
%7 olduğunu gösteren çalışmalar bulunmaktadır (Beesdo
- Selektif Mutizm ve ark., 2009). Ergenlik dönemi sonlarına kadar sosyal
fobi geliştirmemiş bireylerin daha sonra bu tanıyı alma
- Özgül Fobi olasılıklarının oldukça düşük olduğu belirtilmektedir.
Panik bozukluk ve agarafobi için çocukluk döneminde
- Sosyal Anksiyete Bozukluğu (SAB) yaygınlığın %1 ya da daha düşük olduğu, ergenlik
döneminde ise bu oranın%2-4’e çıktığı görülmüştür
- Panik Bozukluğu (PB) (Beesdo ve ark., 2009).
Olgu Örneği
SM olan çocukların yaşıtlarına göre daha utangaç
oldukları ve özgüvenlerinin daha düşük olduğu
6.5 yaşında, 1.sınıfa başlamış erkek hasta okula gitmek bilinmektedir. Ayrıca bu çocukların yaklaşık dörtte
istememe şikayetiyle çocuk psikiyatrisi kliniğine üçünde tanıya bir başka anksiyete bozukluğunun eşlik
başvurdu. Alınan öyküye göre çocuğun anaokuluna gittiği ettiği görülmektedir (Kristensen, 2000). Özellikle sosyal
dönemde de böyle bir sorun yaşadığı, annesinin kendisine fobinin selektif mutizme sıklıkla eşlik edebildiği
bir ay anaokulunda eşlik ettiği ve sonrasında annesi bildirilmiştir. Bazı olgularda ise karşıt olma karşı gelme
olmadan sınıfta kalabilmeyi başardığı öğrenildi. Bu sene davranışları gibi dışa yönelim belirtileri de ortaya
ilk birkaç gün isteksiz de olsa okula gittiği, sonrasında çıkabilmektedir. SM semptomlarının zaman içinde tedavi
okula gitme saatlerinde karın ağrısı, mide bulantısı gibi almadan kendiliğinden düzelebildiği bilinmektedir. Ancak
nedenlerle devamsızlık yapmaya başladığı, şu anda annesi eşlik eden diğer kaygı bozukluğu semptomlarının
yanında olmadan okulda hiç duramadığı öğrenildi. Annesi, genellikle devam ettiği görülür. Çocukken SM tanısı alan
durdukça alışır diye düşünerek çocuğu okulda yalnız erişkinlerin sosyal anksiyete bozukluğu tanı kriterlerini
bıraktığı bir gün çocuğun tüm gün sınıfa girmeyi karşılamaya devam ettikleri gözlenmiştir (Giacobbe ve
reddettiğini, en sonunda kendini kusturana kadar ağlaması Flint, 2018).
üzerine öğretmeninin kendisini aradığını anlattı. Ayrıca
çocuğun bu durumu yalnız okulda ortaya çıkmadığını, Tablo 3. Selektif Mutizm DSM-5 Tanı Kriterleri
kendisinden ayrı kaldığı çoğu durumda ağladığını, bir
saatlik ayrılık durumlarında bile defalarca kendisini A. Başka durumlarda konuşuyor olmasına karşın, konuşmasının
beklendiği özgül toplumsal durumlarda (örn. okulda), sürekli bir
arayarak ne zaman geleceğini sorduğundan bahsetti. biçimde, konuşamıyor olma.
Çocukla yapılan görüşmede yaşına uygun bilişsel beceriler
gösterdiği, duygularını ifade edebildiği görüldü. Anne ve
B. Bu bozukluk, eğitimle ya da işle ilgili başarıyı engeller ya da
babasının başına bir şey gelmesinden çok korktuğunu, toplumsal iletişimi bozar.
sabah okula bıraktıklarında ‘ya beni almaya gelmezlerse’
diye düşündüğünü, annesini çok sevdiğini ve ondan
C. Bu bozukluğun süresi en az bir aydır (okulun birinci ayıyla sınırlı
ayrılmak istemediğini söyledi. Aile öyküsünde annesinde değildir).
yaygın anksiyete bozukluğu olduğu, babasının da okula
başladığı dönemde bir ay boyunca birinin eşlik etmesine
D. Konuşamıyor olma, söz konusu toplumsal durumda konuşulan dili
gerek duyduğu öğrenildi. Hastaya mevcut bilgiler ışığında bilmeme ya da o dilde rahat konuşamama ile ilişkili değildir.
ayrılma kaygısı bozukluğu ve okul fobisi tanısı konuldu.
D. Söz konusu toplumsal durumlardan kaçınılır ya da yoğun bir A. Yineleyen beklenmedik panik atakları. Bir panik atağı,
korku ya da kaygı ile bunlara katlanılır. dakikalar içinde doruğa ulaşan ve o sırada Aşağıdaki belirtilerden
dördünün (ya da daha çoğunun) ortaya çıktığı, birden yoğun bir
9.3.5. Panik Bozukluk korku ya da yoğun bir içsel sıkıntının bastırdığı bir durumdur:
Panik atak içsel korku ve sıkıntıya yanıt olarak aniden
gelişen bedensel ve bilişsel belirtilerle karakterize bir Not: Böyle bir durum, kişinin dingin ya da kaygılı olduğu bir
durumdur. Atakların çevresel bir tetikleyici olmaksızın durumda birden bastırabilir.
kendiliğinden meydana geldiği tekrarlayıcı durumlar ise
panik bozukluk olarak tanımlanmaktadır (APA, 2013). 1. Çarpıntı, kalbin küt küt atması ya da kalp hızının artması.
2. Ataklarla ilgili olarak, uyum bozukluğuyla giden davranış 2. Açık yerlerde bulunma (örn; otoparklar, alışveriş merkezleri,
değişiklikleri (örn. spor yapmaktan ya da tanıdık, bildik olmayan köprüler).
durumlardan kaçınma gibi panik atağı geçirmekten kaçınmak için
tasarlanmış davranışlar) gösterme.
3. Kapalı yerlerde bulunma (örn; mağazalar, tiyatrolar, sinemalar).
9.3.6. Agorafobi
Agorafobi Latincede ‘pazaryeri korkusu’ anlamına gelir, 4. Sırada bekleme ya da kalabalık bir yerde bulunma.
‘agora’ ve ‘phobos’ kelimelerinden türetilmiştir. Bireyin
yardım almasının zor olabileceği durumlardan ve 5. Tek başına evin dışında olma.
alanlardan kaçınması ile karakterize bir psikiyatrik
bozukluktur. Bireyin yardım alamayacağını düşündüğü B. Kişi, kaçmanın güç olabileceğini ya da panik benzeri ya da
durumlar ve eşlik eden düşünceler farklılık gösterebilir. yetersizleştiren ya da utanç veren (örn; yaşlılarda düşme korkusu;
altına kaçırma korkusu) diğer belirtilerin olması durumunda yardım
Erişkinlerde en sık panik atak geçirmekten ve atak sonrası
alamayabileceğini düşündüğü için bu tür durumlardan korkar ya da
yaşadıkları utanç ve çaresizlik hissinden kaçınma görülür. kaçınır.
Bazı hastalar korktukları durumun kalp krizi geçirmek ya
da bayılıp düşmek olduğunu ifade etmişlerdir. Bazen 9.3.7. Yaygın Anksiyete Bozukluğu
korkulan durum tuvalet ihtiyacı geldiğinde yapacak bir yer Anksiyetenin organizmayı kaçmaya veya savaşmaya
bulamama endişesi bile olabilir (Asmundson ve ark.,, hazırlayan tehdide karşı verilen normal bir yanıt
2014). Hastaların bir kısmı genel bir korkunun varlığından olduğundan bahsetmiştik. Korku ve kaygıların günlük
söz edip korkularını tanımlamakta zorlanabilir. işleyişte bozulmaya neden olacak şekilde aşırı ve kontrol
Çocuklarda ise en sık kaybolma korkusu görülür. Bununla edilemez olduğu durumlarda ise anksiyetenin genelleştiği
ilişkili olarak bu yaş grubunda tek başına evin dışında düşünülür. Çocuklarda yaşamın her alanı ile ilişkili
olmaktan kaçınma davranışı ortaya çıkar. Bunun dışında olabilen yoğun endişe haline bir veya daha fazla fiziksel
yardım almaktan zorlanılacağı düşünülen alışveriş belirtinin eşlik etmesiyle kendini gösteren tablo yaygın
merkezi, sinema gibi kalabalık mekanlardan; tünel, köprü, anksiyete bozukluğu olarak tanımlanır (APA, 2013).
asansör gibi kapalı alanlardan ve metro, otobüs, uçak gibi
toplu taşıma araçlarından kaçınma da görülebilir (APA,
Yaygın anksiyete bozukluğunun (YAB) temel özelliği
2013). Daha ciddi olgular evden çıkmayı tamamen birçok olay ve duruma karşı hissedilen aşırı kaygı ve
reddedebilir.
endişedir. Endişeler tek bir konu alanıyla sınırlı olmayıp,
çocuğun kendisi ya da yakınlarının sağlık durumları,
Kişi yardım alamayacağını düşündüğü durumla akademik ve sosyal performansı, hatta ülke ya da dünya
karşılaşmamak için kaçınma davranışlarını, maruz sorunları gibi geniş bir yelpazede ortaya çıkabilir
kaldığında kendini daha rahat hissetmek için ise güvence (Mohapatra, Agarwal ve Sitholey, 2013).
davranışlarını kullanabilir. Kaçınma davranışı bazen
korkulan ortamlara hiç girmemek şeklinde davranışsal Endişe, zaman ve enerji tüketen rahatsız edici bir
olabileceği gibi bazen de o ortama maruz kaldığında
duygudur. Çocuklar kontrol edemedikleri endişeleriyle
dikkatini dağıtacak şeylerle uğraşmak gibi bilişsel olarak gün içinde sürekli meşgul olduklarından huzursuzluk,
da ortaya çıkabilir. Korkulan bir durumla karşılaşma
kolay yorulma, irritabilite, kas gerginliği, odaklanma
kaçınılmazsa güvenilir birinin eşlik etmesini isteme, kapalı güçlüğü ve uyku bozukluğu gibi semptomlar yaşayabilir.
mekanlarda çıkışa yakın oturma, koruduğuna inanılan bir
Issız bir ormanda gelebilecek tehlikelere karşı tetikte iken
nesneyi yanında taşıma güvence davranışlarına örnek sizden bir şarkı söylemenizin istendiğini düşünün.
olarak gösterilebilir (Asmundson ve ark., 2014). Kaçınma
Gözünüzü ve kulaklarınızı etrafta olup bitenlere
ve güvence davranışları kısır döngü şeklinde bozukluğun dikmişken şarkının sözlerine odaklanmakta zorlanmanız
sürmesine neden olabilir. Bu davranışların geniş kapsamı
çok olasıdır. Benzer şekilde zihnin sürekli endişelerle dolu
nedeniyle agorafobi, kişinin günlük yaşamını en fazla olması çocuğun uyku için gereken sakin bir dinlenme
kısıtlayan fobi türü olarak kabul edilir. Agorafobi ve panik
haline geçmesine engel olarak özellikle gece uykuya
bozukluk eski sınıflandırma sistemlerinde birlikte tanı dalmada zorlanma şeklinde görülen uyku sorunlarına
konulan oldukça ilişkili patolojilerdir. Agorafobi
neden olabilir. Gelebilecek tehlikelere karşı sürekli
hastalarının dörtte üçünün panik bozukluğu tanısını da beklenti içinde olmak çocuğun kendisini yorgun ve
karşıladığı bilinmektedir. Çoğu agorafobi vakasının panik
huzursuz hissetmesine neden olabilir. Yaşanan yoğun stres
bozukluğundan kaynaklandığı düşünülmektedir. Panik kendini kaslarda gerginlik gibi bedensel belirtiler şeklinde
bozukluğu tedavi edildiğinde agorafobinin genellikle
de gösterebilir (APA, 2013). Okul öncesi çocuklar
zaman içinde iyileştiği görülür (Asmundson ve ark., 2014) yaşadıkları kaygıyı dile getirebilmekte zorlanabilir, bu yaş
.
grubunda sadece fiziksel belirtilerin varlığı yanlış tanılara
Tablo 7. Agorafobi DSM-5 Tanı Kriterleri neden olabilir (Mohapatra, Agarwal ve Sitholey, 2013).
A. Aşağıdaki beş durumdan ikisi (ya da daha çoğu) ile ilgili olarak Bu çocukların genellikle kendileri ile ilgili aşırı
beklentileri olduğu, en ufak bir hatalarında aşırı eleştirel
- Çocuğunuzun okula gitmesine engel olan kaygısını anlamaya ve - Çocuğunuzun bir durum hakkında gerginlik yaşadığınızı ama yine
çözmeye çalışın. Okula başlamasını erteleme ya da okula de bu durumla yüzleştiğinizi görmesi, model alma yoluyla
- Kaygı sorunları için kendinizi veya çocuğunuzu suçlamayın. - Anksiyete bozuklukları tedavi edilebilen durumlardır.
Çocuğunuzu “utangaç” olarak etiketlemekten kaçının. Çocuğunuz Tedavide bilişsel davranışçı terapi (BDT), farmakoterapi
kaygı veya korkularını aşmak için çabaladığında veya başardığında veya ikisinin kombine kullanıldığı bir tedavi biçimi
destekleyin ve takdir edin.
önerilmektedir.
- Anksiyete fizyolojik değişiklikleri tetiklediğinde en göze çarpan
tepkilerden biri hızlı nefes alıp vermektir. Bunun sonucunda oksijen 10. OBSESİF KOMPULSİF VE İLİŞKİLİ
ve karbondioksitte dengesizliği gelişebilir, bu da kalp atışının BOZUKLUKLAR
hızlanmasına, kaslarda gerginliğe ve baş dönmesine neden
olabilir. Hissedilen bu fizyolojik değişiklikler kaygının daha da
Giriş
artmasına yol açabilir. Bu kısır döngüyü aşmak için gevşeme Kendinizi yeteri kadar temiz hissetmeyip gününüzün
tekniklerini öğrenin ve çocuğunuza öğretmeye çalışın. büyük bölümünü banyoda geçirseydiniz hayatınız nasıl
olurdu? Ya da hayatınızın gidişatını belirleyen önemli bir
Bölüm Özeti sınavda emin olamadığınız için soruları tekrar tekrar
çözseydiniz? Peki ya sevdiklerinize zarar vereceğiniz ya
- Gelişim dönemine uygun, günlük işlevsellikte da onların ölümüne sebep olacağınızla ilgili düşünceleri
bozulmaya yol açmayan korku ve kaygılar normal çocuk zihninizden bir türlü uzaklaştıramasaydınız? Tüm bunlar
gelişimin bir parçası olarak kabul edilir. Bununla birlikte sizin ve hatta sevdiklerinizin gündelik hayatını büyük
doğrudan tehdit oluşturmayan olaylara ya da kişilere karşı ölçüde kısıtlar, önemli bir sıkıntı kaynağı haline gelirdi.
kişinin yaşamını olumsuz etkilenmesine neden olacak Bizler de kitabımızın bu bölümünü çocuk ve ergenlerde
şiddette ve süreğen anksiyete varlığı “bozukluk” olarak sık görülen bozukluklardan biri olan obsesif kompulsif
kabul edilir. bozukluk ve bu bozuklukla ilişkili olabilecek diğer
psikiyatrik bozukluklara ayırdık. Birbiriyle benzer
- Anksiyete bozuklukları çocuk ve erişkinlerde oldukça özellikler taşıyan ve akraba bozukluklar arasında sayılan
sık görülen, hayatın farklı alanlarını ciddi olarak bu durumlardan obsesif kompulsif bozukluk, ısrarcı bir
etkileyebilen sorunlardır. Belirtilerin ortaya çıktığı durum şekilde akla gelen rahatsız edici düşüncelerden ve bu
veya alana göre anksiyete bozuklukları farklı şekillerde düşüncelerin yol açtığı sıkıntılardan kurtulmak için
tanımlanmaktadır. yapılan takıntılı davranışları; beden algısı bozukluğu,
fiziksel görünümle ilişkili çarpıtılmış düşüncelerin yol
- Ayrılık anksiyetesi bozukluğunun temel özelliği açtığı abartılı, anormal davranışları; istifleme bozukluğu,
çocuğun bağlanma figürlerinden ayrılması durumunda eşyaları elden çıkarma korkusu sebebiyle biriktirme ve
veya ayrılma beklentisi yaşadığı durumlarda gelişim toplama davranışlarını; trikotilomani ve deri yolma
düzeyine uygun olmayacak şekilde aşırı anksiyete ve bozukluğu ise saç kaybına veya cilt yaralarına yol açabilen
korku duymasıdır. dürtüsel saç veya cilt yolma davranışlarını ifade
etmektedir. Düşüncenin gücünün esneklikle dengelenmesi
dileğiyle.
- Selektif mutizm (SM), çocuğun kendini rahat hissettiği
ortamlarda konuşabiliyorken konuşmasının beklendiği bir Tablo 1. DSM-5 Obsesif Kompulsif ve İlişkili Bozukluklar
Sınıflandırması
takım ortam ve durumlarda konuşmayı reddetmesidir.
- Obsesif Kompulsif Bozukluk
- Özgül fobi bir nesne ya da duruma karşı aşırı ve sürekli
korku ya da kaygı duyma halidir.
- Beden Algısı Bozukluğu (Beden Dismorfik Bozukluğu)
Tekrarlama veya sorma kompulsiyonları: Aynı şeyi tekrar OKB olan çocuk ve ergenlerin önemli bir kısmı düşünce
tekrar yazıp silme, aynı soruyu tekrar tekrar çözme, ve görüntülerin saçma ya da mantık dışı olduğunu
cevabını bildiği halde aynı soruyu tekrar tekrar sorma vb. bildiklerini; ancak anksiyeteye karşı koyamadıklarını ve
kompulsiyonları sergilemekten kendilerini alamadıklarını
Sayma kompulsiyonları: Kaç kez el yıkadığını, bir işi kaç ifade ederler. Özellikle zihinsel kapasitenin artışı ve
kez yaptığını sayma, saatin saniyelerini, sokakların düşüncelere farkındalık gelişmesiyle birlikte 8-10 yaşın
numaralarını, otomobillerin plakalarını sayma vb. üzerindeki çocukların önemli bir kısmı obsesif
düşüncelerdeki mantıksızlığı tarif edebilir. Bozukluğa
Dokunma kompulsiyonları: Bazı nesnelere, beden karşı gelişen bu farkındalık, içgörü kavramıyla açıklanır.
bölgelerine, kişilere belirli sayıda, tekrar tekrar dokunma İçgörüsü olan çocuk ve ergenler bu inatçı düşünce ve
vb. görüntülerin zihinlerine kendi kontrolleri dışında geldiğini
ve saçma olduklarını bildikleri halde bu düşünce ve
görüntüleri zihinlerinden uzaklaştırabilmek amacıyla
Obsesyon ve kompulsiyonlar kişi tarafından ortaya çıkan kompulsif davranışları yapma ihtiyacı hissettiklerini ifade
düşünceler ve bu düşüncelere verilen davranışsal yanıtlar ederler; ancak OKB’si olan bazı çocuk ve ergenler, bu
olduğu için sayısız çeşitlilikte obsesyon ve kompulsiyon semptomlara veya davranışlarına karşı düşük ya da sınırlı
örneği vardır. Yukarıda sıralanan ve çocuklarda sık bir iç görü geliştirir. Bu kişiler obsesyonların kendilerine
görülenlerin haricinde pek çok obsesyon ve oldukça mantıklı ve sahici geldiğini, bu inançlarının doğru
kompulsiyonun olabileceği unutulmamalıdır. olabileceğini ya da muhtemelen doğru olduğunu
düşünürler. İleride bahsedileceği gibi içgörünün kısıtlı
OKB’de obsesyonlar ve veya kompulsiyonlar tek olması, hatta bazı durumlarda neredeyse hiç yok denecek
başlarına da bulunabilirler; ancak, çoğu olguda obsesyon kadar az olması, tedavinin başarısını önemli ölçüde
ve kompulsiyonlar birlikte görülür. Çocuklarda ise etkilemektedir.
obsesyon olmadan kompulsiyon görülme sıklığının daha 10.1.5. Tanısal Değerlendirme
yüksek olduğu bildirilmiştir (Coşkun ve ark., 2012a; OKB tanısı diğer psikiyatrik bozukluklarda olduğu gibi
(Towbin ve Riddle, 2018). Bu durum çocukların klinik değerlendirme neticesinde konulmaktadır. Yani bir
obsesyonlar ve obsesyonların oluşturduğu anksiyeteyi tarif psikiyatrist tarafından yapılan psikiyatrik muayene ve
edememesinden kaynaklanıyor olabilir. Çocukluk dönemi aileden alınan bilgiler ışığında DSM-5 tanı ölçütlerine
ve diğer dönemler arasındaki önemli bir diğer fark, göre tanı konulur. Görüşme esnasında çocuk ve ergenlerin
belirtilerin görünümü ve gidişatı ile ilgilidir. Bu farklılık obsesyon ve kompulsiyonlarını yakalayabilmek amacıyla
özellikle okul öncesi dönemde daha belirgindir. OKB, onlara, “Seni üzen, endişelendiren, zihnine istemsizce
okul öncesi çocuklarda daha fazla sinirlilik, hırçınlık, gelen ve kontrol altına almakta zorlandığın birtakım
agresif davranışlar, daha uzun hastalık süresi ve ek düşüncelerin var mı?” veya “Saçma ya da mantıksız
psikiyatrik bozukluklarla ilişkili olmakta; hem çocukların olduğunu bildiğin halde tekrar tekrar yapmaktan kendini
hem de ailelerin günlük yaşamı ve sosyal ilişkilerinde alıkoyamadığın tekrarlayıcı davranışların var mı?” gibi
ciddi zorluklara sebep olmaktadır (Coşkun ve ark., 2012a; başlangıç soruları yöneltilebilir. Sonrasında da birtakım
Coşkun ve ark., 2012b). Bu sebeple OKB’nin okul öncesi örnekler üzerinden sorular daraltılarak obsesyon ve
dönemde nadir görülen bir durum olduğunu söylemek, kompulsiyonların türlerine ulaşmak hedeflenir.
bozukluğun erken dönemde fark edilmesini ve tedavisini Değerlendirme sırasında ayrıca obsesyon ve
geciktirebilmektedir; ancak burada dikkat edilmesi kompulsiyonların ortaya çıkış şekli, sıklığı, süresi ve
gereken önemli bir nokta, okul öncesi dönemde birçok şiddeti, mevcut tetikleyici olaylar ve işlev kaybının
Beden algısı bozukluğunun toplumdaki yaygınlığı çeşitli İstifleme bozukluğu günlük hayatı belirgin ölçüde
çalışmalarda %0,7-2,4 olarak bildirilmişse de sanılanın zorlaştıran ve yaşam kalitesinde ciddi bozulmalara sebep
aksine daha yaygın olduğu düşünülmektedir. Özellikle son olan önemli bir bozukluktur. Bu bozukluğa bağlı olarak
yıllarda plastik cerrahi kliniklerine olan başvuru sayısının ev, bahçe gibi yaşam alanlarında daralma olmaktadır.
önemli oranda artışı, bu bozukluğun toplumdaki Yemek yeme, uyku, temizlik, ev içinde hareket etme gibi
yaygınlığının da tahmin edilenden fazla olduğu durumlar imkânsız hale gelebilmektedir. Kötü yaşam
düşüncesini akla getirmektedir (Hardardottir, Hauksdottir koşullarına bağlı enfeksiyona maruz kalma ve fiziksel
ve Bjornsson, 2019; Phillips ve ark., 2000). hastalık gelişme riski artmaktadır (Kim, Steketeen ve
Frost, 2001). Ayrıca, istiflenen maddelerin çoğunun atık
Beden algısı bozukluğunun diğer psikiyatrik bozukluklarla ve kolay yanabilen maddeler olması yangın riskini
birlikteliği oldukça sık gözlenen bir durumdur. Özellikle arttırmaktadır. Konuyla ilgili bir çalışmada, yangına bağlı
major depresif bozukluk, madde kullanım bozukluğu, ölümlerin %6’sının istiflemeden kaynaklandığı
OKB ve kişilik bozuklukları sık eşlik eden tanılar bildirilmektedir (Kim, Steketeen ve Frost, 2001).
arasındadır. Yine, bu bozukluğu olan kişilerde şimdiki ya
da geçmiş dönemdeki intihar düşünce ya da İstifleme bozukluğu genellikle erişkin dönemi ilgilendiren
davranışlarının oldukça yüksek oranlarda olduğu bir durum olsa da hastaların çoğunluğu belirtilerinin ilk
bilinmektedir. Ayrıca, çocukluk çağında kötü muameleye olarak çocukluk ya da ergenlik döneminde başladığını
maruz kalmış olmak ya da cinsel istismara uğramak gibi bildirmektedir. Ülkemizde ortaokulu öğrencileri arasında
olumsuz yaşam olayları da beden algısı bozukluğu olan yapılan bir çalışmada istifleme bozukluğu sıklığı % 0.98
kişilerde sıkça gözlenen bir durumdur (Hardardottir, olarak bildirilmiştir (Akıncı, 2019). Geriye dönük olarak
Hauksdottir ve Bjornsson, 2019). yapılan bir çalışmada, istifleme belirtilerinin ilk olarak
çocukluk ya da erken ergenlik döneminde, ortalama 12-13
Beden algısı bozukluğunun başlangıç yaşı sıklıkla ergenlik yaşlarında ortaya çıktığı; ancak günlük işlevlerdeki
dönemlerinin ortalarına rastlar (ortalama 13-16 yaş). bozulmanın 30’lu yaşlarda başladığı gösterilmiştir (Nakao
Ergenlik dönemi fiziksel görünüm ve başkaları tarafından ve Kanba, 2019). Çalışmalar ayrıca, istifleme
değerlendirilmenin hayatın belki de hiçbir döneminde bozukluğunun kronik bir seyir gösterdiğini ve yaş artışı ile
olmayacak kadar fazlaca önemsendiği bir dönemdir. birlikte belirti şiddetinin de arttığını bildirmektedir (Nakao
Ergenlik döneminde ortaya çıkan böyle bir bozukluğun ve Kanba, 2019).
fark edilmemesi ya da tedavinin geciktirilmesi,
bozukluğun daha şiddetli seyretmesine ve daha fazla işlev İstifleme bozukluğu, OKB ile bir takım benzerlikler
kaybına neden olabilmektedir. Bozukluğun tedavisinde göstermekle birlikte bu bozukluklar arasında önemli bazı
ilaç tedavilerinin yanında psikoterapi seçenekleri de farklılıklar da mevcuttur. OKB olan bireylerin büyük bir
önerilmektedir. Özellikle hastaların dış görünümleri ile kısmı, obsesyon ve kompulsiyonlarının mantık dışı
ilgili yanlış ya da gerçekçi olmayan inançlarının olduğunu kabul eder ve bundan rahatsızlık duyarak
düzeltilmesine odaklanılarak kompulsif eylemler ve tedaviye kendileri başvurmak isterler; ancak istifleme
güvenlik sağlayıcı davranışların azaltılması davranışı gösteren bireylerin oldukça az bir kısmı
hedeflenmektedir. durumlarından rahatsızlık duyar ve genellikle akrabalar
10.3. İstifleme (Biriktiricilik) Bozukluğu veya yerel makamlar gibi üçüncü şahıslar tarafından
İstiflemek, kelime anlamı olarak düzgün bir biçimde üst tedavi için getirilirler (Nakao ve Kanba, 2019). Bu
üste yığmak, depolamak anlamlarına gelir. Gelecekte bir anlamıyla istifleme bozukluğu ile OKB olan hastalar
gün işe yarabileceği düşüncesiyle belli bazı nesneleri içgörü açısından karşılaştırıldığında istifçiler arasında
biriktirmek herkes için normal sayılan, kabul edilebilir bir içgörünün daha kısıtlı olduğu söylenebilir.
durum olarak değerlendirilir. Ruhsal bir hastalık olarak
istifleme bozukluğu ise maddi değeri olsun ya da olmasın, İstifleme bozukluğu olan hastaların yaklaşık %75’ine
sahip olunan nesneleri elden çıkarmakta yaşanan belirgin psikiyatrik bir bozukluk eşlik etmektedir. En sık eşlik eden
bir güçlüğü ve bu güçlük sonucunda bu nesnelerin bir bozukluklar; major depresif bozukluk, dikkat eksikliği
yığın oluşturacak kadar birikmesi ile sonuçlanan durumu hiperaktivite bozukluğu, sosyal fobi ve yaygın anksiyete
ifade eder. Bu güçlük, sahip olunan nesneleri saklamanın bozukluğudur. Ayrıca, hastaların yaklaşık %20’si OKB
gerekliliği algısından ve onları elden çıkarmanın verdiği tanı ölçütlerini de karşılamaktadır (Frost, Steketee ve
yoğun sıkıntı duygusundan kaynaklanır. Biriktirilen bu Tolin, 2015).
Travma; tipi, şiddeti, yaşanma biçimi ve diğer birçok DSM-5’te bağlanma bozuklukları “travma ile ilişkili
etkene bağlı olarak birey üzerinde çeşitli psikiyatrik bozukluklar” başlığı altında tepkisel bağlanma bozukluğu
bozuklukların ortaya çıkması ve/ya şiddetlenmesinde rol (TBB) ve sınırsız toplumsal katılım bozukluğu (STKB)
oynayabilmektedir.Psikolojik dayanıklılığı güçlü olan, olarak ele alınmıştır. Her iki bozukluk, temel olarak
etkin baş etme becerileri ve koruyucu destek sistemlerine bebeğin seçici bağlanmasını engelleyen patolojik bakım
sahip olan çocuklarda önemli travmatik olaylardan sonra öyküsü sonucu gelişir. Bu durum bakım verenin bebeğin
bile herhangi bir ruhsal patoloji ortaya çıkmayabilir. temel fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını karşıla(ya)maması
Bununla birlikte araştırmacılar travmatik olaya maruz nedeniyle oluşabileceği gibi bakım verenlerin sık sık
kalan çocukların önemli bir kısmının uyumsuz duygusal değişmesi sonucu ya da birden fazla bakım verenin olduğu
ve davranışsal tepkiler geliştirdiğini, gelişimlerinin ve ortamlarda büyütülme nedeniyle de ortaya çıkabilir. DSM-
adaptasyonlarının bozulduğunu bildirmişlerdir (Cohen ve 5’e göre bu bozukluklarının tanısının konulabilmesi için
ark., 2004). Travma sonucu oluşan bozukluklar bireysel, sosyal ve davranışsal anormalliklerin 5 yaşından önce
toplumsal ve biyolojik farklılıklara bağlı olarak doğrudan görülmeye başlaması gerekmektedir. Aynı zamanda
4. Tanıdık olmayan bir erişkinle çekip gitme konusunda, hiç Travma ile ilişkili olaylara dair yeniden yaşantılama
duraksamadan ya da çok az duraksayarak, isteklilik gösterme. belirtilerinin varlığı çocuklarda en sık görülen belirti
grubudur (Donnelly ve ark., 2006). Travmatik olayla
B. A tanı ölçütündeki davranışlar dürtüsellikle sınırlı değildir (dikkat ilişkili fizyolojik tepkilerin eşlik ettiği yeniden
eksikliği/ aşırı hareketlilik bozukluğunda olduğu gibi), ancak yaşantılama, olayın yaşandığı andaki korku ve paniğin
toplumsal olarak sınırsız davranışlardır. rahatsız edici bir şekilde bilişsel ve duygusal olarak tekrar
tekrar yaşanmasıdır. Bilişsel yeniden yaşantılama, geri
11.2.2. Etiyoloji
dönüşler (“flashbacks”) ve rüyalarla travmanın yineleyici
STKB, tepkisel bağlanma bozukluğunda olduğu gibi bir biçimde yaşanmasıdır. Bu durum çocuklarda
ihmal, uygunsuz bakım ve patolojik bağlanma sonucu yaşadıkları travma temalı tekrarlayıcı oyunlar şeklinde de
geliştiği düşünülmektedir. Williams sendromunda görülebilmektedir (APA, 2013). Örneğin; ciddi bir
yabancılara hızlıca güvenme, tanımadığı kişilerle konuşma hastalık geçiren çocuk tekrar tekrar doktor ve hasta
davranışı gibi STKB benzeri belirtilere sık rastlanması temalarını canlandırabilir ya da cinsel istismara maruz
bozukluğun etiyolojisinde biyolojik etkenlerin önemine kalmış bir çocuk cinsel içerikli oyunlar oynayabilir.
dikkat çekmektedir (Zeanah ve Gleason, 2015). Duygusal yeniden yaşantılama, nedeni belirsiz korkular,
11.2.3. Tedavi öfke, kaygı veya huzursuzluk hissetme şeklinde ortaya
TBB’da olduğu gibi STKB tedavisinde de çocuk ile bakım çıkabileceği gibi çözülme belirtilerinin varlığıyla da
veren arasındaki mevcut yetersiz ilişkiyi iyileştirmeye görülebilir. Travmayı hatırlatan ya da çağrıştıran iç ve dış
yönelik girişimler tedavinin temelini oluşturur. Ebeveyn uyaranlar sonrası konsantrasyon güçlüğü, baş ağrısı,
ve çocuk arasındaki bağlanma ilişkisini güçlendirmek uykusuzluk, gastrointestinal sistem yakınmalar, taşikardi
amacıyla psikoeğitim ve psikoterapiler uygulanabilir gibi fizyolojiyle ilgili belirgin tepkiler gösterme de
(Hornor, 2019). Bununla birlikte bakım veren ile yeniden yaşantılama belirtilerinden kabul edilir.
bağlanma kalitesinin arttırılması ile TBB olan çocuklarda
belirgin düzelme görüldüğü ancak STKB tanısı alan Bu travmatik yaşantıların sıkıntı verici olmaları, kişinin
çocukların düzelme oranlarının düşük olduğu tespit bunlar üzerinde kontrol sağlayamaması ve parçalı halde
edilmiştir. Benzer şekilde kurum bakımı sonrası evlat yaşanması gibi sebepler kişinin bu olayla ilişkili
edilen çocuklarda STKB belirtilerinin devam ettiğini durumlardan kaçınmasına yol açar. Travmanın
gösteren çalışmalar da bulunmaktadır (Zeanah ve Gleason, hatırlanmasına sebep olabilecek her türlü söz, hareket
2015). veya durumdan korku duyulur. Travmatik olayla ilgili
11.3. Travma Sonrası Stres Bozukluğu veya bu durumu çağrıştıran düşüncelerden, duygulardan,
11.3.1. Tanım ve Klinik Özellikler etkinliklerden, bireylerden, anılardan ve diğer
Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) travmatik yaşam hatırlatıcılardan kaçınma ya da bunlardan uzak durmaya
olaylarına maruz kaldıktan sonra ortaya çıkan ve bir aydan çalışma görülür. Kaçınma sadece tek başına bir semptom
uzun süren özgül bir takım semptomların gelişmesiyle olarak kalmayıp etkinliklere katılmada azalma, kişiler
kendini gösteren bir ruhsal bozukluktur (APA, 2013). arası ilişkilerden uzaklaşma ve yabancılaşmaya da zemin
TSSB belirtilerini; yeniden yaşantılama semptomları, oluşturmaktadır. Çoğu zaman kaçınma davranışları
kaçınma davranışları, bilişlerde ve duygu durumda çocuğun farkındalığının dışında gelişir. Çocuklarda
olumsuz değişiklikler ve artmış uyarılmışlık semptomları kaçınma belirtileri kendini oyun temasında daralma,
Not: Böyle bir karşı karşıya gelme, işle ilgili olmadıkça, elektronik 5. Önemli etkinliklere karşı duyulan ilgide ya da katılımda belirgin
yayın ortamları, televizyon, sinema ya da görseller aracılığıyla olmuş azalma.
ise A4 tanı ölçütü uygulanmaz.
6. Başkalarından kopma ya da başkalarına yabancılaşma duyguları.
B. Travmatik olay(lar)dan sonra başlayan, travmatik olay(lar)a
ilişkin, istem dışı gelen aşağıdaki belirtilerin birinin (ya da daha 7. Sürekli bir biçimde, olumlu duygular yaşayamama (örn.
çoğunun) varlığı: mutluluğu, doyumu ya da sevgi duygularını yaşayamama).
1. Travmatik olay(lar)m yineleyici, istemsiz ve istem dışı gelen, E. Aşağıdakilerden ikisi (ya da daha çoğu) ile belirli, travmatik
sıkıntı veren anıları. Not: Altı yaşından büyük çocuklarda, travmatik olay(lar)ın ortaya çıkmasıyla başlayan ya da kötüleşen, travmatik
olay(lar)ın kapsandığı konuların ya da bu olay(lar)ın birtakım olay(lar)la ilintili, uyarılma ve tepki gösterme biçiminde belirgin
yönlerinin dışa vurulduğu yineleyici oyunlar ortaya çıkabilir. değişiklikler olması:
2. İçeriği ve/ya da duygulanımı travmatik olay(lar)la ilişkili, 1. İnsanlara ya da nesnelere karşı sözel ya da sözel olmayan
yineleyici sıkıntı veren düşler. Not: Çocuklar, içeriği belirsiz saldırganlıkla dışa vurulan, kızgın davranışlar ve öfke patlamaları (bir
korkutucu düşler görüyor olabilirler. kışkırtma olmadan ya da çok az bir kışkırtma karşısında).
Uyarılma Belirtileri
Uyum bozukluğu tanısında bulunması gereken ilk ve en
önde gelen ölçüt zorlayıcı durum ya da yaşam
değişikliklerinin varlığıdır. Zorlayıcı olay tıbbi hastalıklar,
10. Uyku bozukluğu (örn. uykuya dalmakta ya da uykuyu
sürdürmekte güçlük ya da dingin olmayan bir uyku uyuma). aile içi sorunlar, aileden birinin kaybı, ebeveynlerin
boşanması, ekonomik problemler, okul ya da ev
değişikliği, akran ilişkilerinde zorluklar gibi çeşitli
11. İnsanlara ya da nesnelere karşı sözel ya da sözel olmayan
saldırganlıkla dışa vurulan, kızgın davranışlar ve öfke patlamaları (bir durumlardan kaynaklanabilir. Uyum bozukluğunda sıkıntı
kışkırtma olmadan ya da çok az bir kışkırtma karşısında). kaynağı olan durum beklenenden daha fazla ve belirgin bir
sıkıntıya yol açmaktadır. Uyum bozukluğu bu yönüyle
12. Her an tetikte olma. sıkıntılı ruh halinden ayrılır. Tetikleyici etken sonrası
semptomlar hemen ortaya çıkmayabilir. Hatta bazı
13. Odaklanma güçlükleri.
çocuklarda belirtilerin gelişimi 3 aya kadar uzayabilir.
Bununla birlikte semptomların zorlayıcı olay ya da
durumdan uzaklaştıktan sonraki altı ay içerisinde
14. Abartılı irkilme tepkisi gösterme.
kaybolması uyum bozukluğunun strese karşı gelişen diğer
ruhsal patolojilerden ayırıcı tanısında önemlidir (APA,
C. Bu bozukluğun (B tanı ölçütündeki belirtilerin) süresi, 2013).
örselenmeyle karşılaştıktan sonra, üç günle bir ay arasında değişir.
Not: Belirtiler örselenmeden hemen sonra başlar, ancak tanı Belirtiler çok geniş ve değişkendir. Ortaya çıkan
ölçütlerini karşılaması için en az üç gün olmak üzere, en çok bir ay semptomlar anksiyete, depresyon veya davranış
sürmüş olması gerekir. sorunlarını içerebilir. Baskın belirtilere göre değişen çeşitli
alt türleri tanımlanmıştır. Depresif duygudurumla giden alt
11.4.2. Epidemiyoloji türünde kolay ağlama, hüzün, umutsuzluk gibi belirtiler ön
Travmatik olayın niteliğine bağlı olarak ASB prevalansı plandadır. Kaygıyla giden alt türünde çarpıntı, sinirlilik,
genel toplumda %20 ile %50 arasında değişen sıklıkta ajitasyon, ayrılma kaygısı gibi belirtiler göze çarpar.
görülmektedir (APA, 2013). Yapılan bir çalışmaya göre Anksiyeteyle ve depresif duygudurumla giden karma alt
travmatik bir olay sonrası çocukların %14-51’inin türde ise her iki kümenin belirtileri bir aradadır. Davranış
ASB’nin tüm kriterlerini karşıladığı, %12.3’ünün ise ASB bozukluğuyla giden alt türünde kurallara uymama,
tanısı alacak düzeyde semptomlar yaşadığı bildirilmiştir saldırganlık, kuralları ihmal, intihar davranışı gözlenebilir.
(Kassam ve ark.,2012). Karma duygu ve davranış bozukluğuyla giden türde hem
11.4.3. Etiyoloji depresyon ve anksiyete gibi duygudurum semptomları
Etiyolojik olarak hangi faktörlerin akut travma sonrası mevcut olup hem de davranım bozukluğu belirtileri vardır.
stres bozukluğu gelişmesinde rol oynadığı ile ilgili çeşitli Ayrıca sosyal çekilme gibi alışılmadık belirtilerin
modeller ileri sürülmüştür. Bu etkenler travma sonrası bulunduğu tanımlanmamış alt türleri de mevcuttur (APA,
stres bozukluğunda etkili olan faktörlerle kesişim 2013).
göstermektedir. Bu konudan TSSB etiyolojisi bölümünde Tablo 6. Uyum Bozukluğu DSM-5 Tanı Kriterleri
bahsedilmiştir.
11.4.4. Tedavi A. Tanımlanabilir tetikleyici etken(ler)e tepki olarak, bu etken(ler)in
ASB’de çocuğun gelişimsel düzeyine ve belirtilerin ortaya çıkmasından sonraki üç ay içinde, duygusal ya da davranışsal
şiddetine göre tedavi seçimi yapılır. Tedavinin temel belirtiler gelişmesi.
amacı ASB semptomlarında rahatlama sağlanması,
travmayla ilişkili ortaya çıkabilecek diğer bozuklukların
6-12 ay: Yumuşak ve pütürlü kıvamdaki yarı katıların - Kaçıngan/Kısıtlayıcı Yiyecek Alım Bozukluğu (KKYAB)
bebeğin öğününe eklendiği dönemdir. Bebeklerin katı
besinlerle bu dönemde tanıştırılması oral motor becerilerin - AnoreksiyaNervoza(AN)
gelişimi açısından önemlidir. Anne sütünün yapısı annenin
yediği besinlerin içeriğine göre değişir (Martin, Ling ve
- Bulimiya Nervoza (BN)
Blackburn, 2016). Ek gıdaya geçiş döneminde bebeğin
anne sütü yoluyla çeşitli besinleri tanıması daha kolay
uyum göstermesini sağlar. Bu dönemde anne tabağın - Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu (TYB)
bitirilmesine odaklanmaktan ziyade bebeğin gittikçe daha
da belirgin olarak yönlendirdiği ipuçlarına uygun 12.1.2.1. Pika
davranması gerekir. Anne sütü ile beslenmek süre ve
miktar açısından bebeğin daha çok kontrolü altında
Pika, besleyici değeri olmayan ve besin olmayan
olduğundan, anne sütü ile beslenen bebekler bu konuda da
maddelerin en az bir aylık süre boyunca ısrarlı olarak
daha az sorun yaşarlar (Martin, Ling ve Blackburn, 2016).
yenmesi ile karakterize bir yeme bozukluğudur. Küçük
Bağımsız davranabilme yetileri gelişen bebek kendi
çocuklarda genellikle boya, saç, kumaş yenmesi şeklinde
kendini beslemeye geçiş yapmaktadır. Beslenme sırasında
görülürken; yaş arttıkça kum, böcek, dışkı yenmesine de
kaşığın kimin elinde olduğu bu süreçte çok önemlidir.
rastlanır. Pika tanısı konulması için besin olmayan
Anne ve bebek arasında kontrol mücadelesi gelişmesi,
maddeleri yeme tutumunun kişinin gelişimsel düzeyi ile
bebeğin öğün vaktini olumsuz duygulanımlar ile
uyumsuz olması ve kültürel olarak desteklenmemesi
ilişkilendirmesine neden olarak yeme sorunlarının
gerekmektedir (APA, 2013). Yaşamın ilk 12-18 ayında
görülme riskini arttırır. Bu süreçte bebek açlık ve tokluk
çocukların gelişimsel özellikleri ile bağlantılı olarak
gibi somatik duyumlar haricinde öfke, sevgi gibi duygusal
nesneleri tanımak amacıyla ağızlarına götürmeleri hatta
deneyimleri de anlamlandırmaya başlar. Bu ayrımların
yemeleri normal olarak kabul edilir. İlk 12 aydaki
öğrenilmesi için bebekten gelen sinyallerin bakımveren
bebeklerin %75’inin, oyun dönemindeki çocukların ise
tarafından anlaşılıp uygun yanıtların verilmesi gerekir.
%15’inin yenilebilir olmayan maddeleri ağızlarına
Bunun için bakımveren açlık sinyalleri aldığında
aldıkları izlenmiştir (Akgül, 2020). Bu dönemde pika
beslemeli, sakinleşme ya da oyun ihtiyacı olduğunda ise
tanısı ancak davranış süreklilik gösteriyorsa ve gelişim
ona yönelik davranışlar sergilemelidir. Eğer ebeveynler
düzeyi ile uygunsuz ise konulabilir. Bu nedenle normal
bebeğin duygusal ihtiyaçlarını yanlış yorumlayıp
gelişim gösteren çocuklara pika tanısı konulurken
besleyerek gidermeye çalışırsa bebek yemek yemeyi
genellikle 18-24 aylık olana kadar beklemek gerektiği
duygusal rahatlama ile ilişkilendirir. Böylece mutsuz,
kabul edilmektedir.
yalnız, stresli hissettiğinde de yemeye odaklanır. İçsel
fizyolojik gereksinimlere göre oluşması gereken yeme Tablo 2. Pika DSM-5 Tanı Kriterleri
düzeni, yaşantıladığı duygulara göre düzenlenmiş olur
(Chatoor, 2009). A. En az bir ay süreyle, sürekli olarak, besleyici değeri olmayan,
besin olmayan maddeleri yeme.
3- İnfantil anoreksiya: Bu beslenme bozukluğu kendi Klinik değerlendirmede çocuğun gelişimsel öyküsü,
kendine beslenmeye geçişin yaşandığı 6 ay – 3 yaş arası beslenme için dönüm noktaları (anne sütü, ek gıda),
dönemde çocuğun yeterli miktarda besin almayı ailenin yemek zamanları ve rutinleri, daha önce bu
reddetmesiyle karakterizedir. Bebek ya da süt çocuğu problemin çözümü için neler yapıldığı üzerinde
Bu uygunsuz davranışların asıl nedeni ise kişinin beden 2-Tıkanırcasına yeme/çıkartma tipi: Bu alt tipte ise son
ağırlığını ya da biçimini algılamasında ciddi bozulmaların 3 ay içinde tekrarlayan tıkanırcasına yeme ve/ya çıkartma
olmasıdır. Bazı bireyler kendilerini aşırı şişman atakları olmuştur. Hastalar tıkanırcasına yedikten sonra
hissederken bazıları ise zayıf olduklarını bilse de bazı kusarak ya da ishal yapıcı, idrar söktürücü ilaçlar
beden bölgelerinin şişman olduğunu düşünebilir. AN olan kullanarak yediklerini telafi etmeye çalışırlar. Çocuk ve
bireylerin kendilerine güvenleri beden ağırlıklarına fazlaca ergenlerde bu alt tipe daha az rastlanır.
bağımlıdır. Beden ağırlığını ya da biçimini kontrol etmek Tablo 6. Anoreksiya Nervoza DSM-5 Tanı Kriterleri
için tartıya çıkma, aynaya bakma, ölçümler yapma gibi
davranışları günde birkaç defa sergileyebilirler. Bu A. Gereksinimlere göre enerji alımını kısıtlama tutumu,
bireyler genellikle düşük beden ağırlığı ve ilişkili risklerin kişinin yaşı, cinsiyeti, gelişimsel olarak izlediği yol ve
ciddiyetinin farkında değildirler ya da bunu önemsemezler beden sağlığı bağlamında belirgin bir biçimde düşük bir
(APA, 2013). Tedavi arayışını engellemek ve yeme vücut ağırlığının olmasına yol açar. Belirgin bir biçimde
davranışını gizlemek için bol kıyafetler giyebilirler. Bu düşük vücut ağırlığı, olağan en düşüğün altında ya da
durum tanı koymayı ve tedavi sürecini zorlaştırabilir. çocuklar ve gençler için beklenen en düşüğün altında
olarak tanımlanır.
AN hastalarında yetersiz beslenmeye bağlı olarak
zayıflamış kol ve bacaklar, dışardan fark edilen B. Kilo almaktan ya da şişmanlamaktan çok korkma ya da
kaburgalar, belirginleşen yüz kemikleri, deri altı ya belirgin bir biçimde düşük vücut ağırlığında olmasına
dokusu ve kaslarının erimesi gibi fiziksel belirtiler karşın kilo almayı güçleştiren sürekli davranışlarda
görülebilmektedir. Tıkanırcasına yeme çıkarma tipi
- Beslenme konusunda, - Hastanın ve ailenin AN, Bu olumsuz duygular ve kilo alma korkusu hastalarda
mümkünse işbirliği içinde, bir ilişkili riskler ve tedavi şekli ve tekrarlayan uygunsuz telafi edici davranışlar gelişmesine
program oluşturulması süreci konusunda neden olur. Yeme atakları genellikle kendi kendini
bilgilendirilmesi (psikoeğitim) kusturma davranışıyla dengelenmeye çalışılır. Hastaları
- Yetersiz beslenmeye bağlı bunu genellikle parmaklarını kullanarak, yoğun sıvı
eksikliklerin giderilmesi, günlük - Sorunlu yeme/beslenme veya tüketerek ya da ipeka şurubu gibi ilaçlar kullanarak
yeterli ve dengeli gıda ve sıvı çıkartma alışkanlıklarının yapmaya çalışır. Kusma sonucu sadece atak sonrası oluşan
alımının sağlanması mümkün oldukça bırakılması
suçluluk duygusundan değil, aşırı yemenin verdiği fiziksel
rahatsızlık hissinden de rahatlama sağlanır. Hastalığın
- Vücut kitle indeksinin normal - Sağlıklı yeme/beslenme ilerleyen döneminde kusma kendi kendine başlatılabilen
sınırlara gelmesinin sağlanması alışkanlıklarının kazanılması,
sürdürülmesi
bir eylem haline gelir. Bu hastalarda kusma dışında,
diüretik ya da laksatif gibi ilaçların kullanımı, uzun süreli
- Özellikle ciddi vakalarda beden açlık periyotları, aşırı egzersiz yapma gibi dengeleyici
sağlığıyla ilgili konuların - Beden imajıyla ilgili çarpık
(örneğin; kas ve iskelet sistemi) düşüncelerin ele alınması davranışlar da görülmektedir (APA, 2013). Çocuk ve
uzun vadede takip edilmesi ergen yaş grubunda ilaçlarla telafi davranışları daha az
görülür.
1. Benzer koşullarda, benzer sürede, çoğu kişinin yiyebileceğinden 12.1.2.5.1. Bulimiya Nervoza Hastalarında
açıkça daha çok yiyeceği, ayrı bir zaman biriminde (örn. herhangi iki Değerlendirme ve Tedavi
saatlik bir sürede) yeme.
BN tedavisinde diğer yeme bozukluklarında olduğu gibi
2. Bu dönem sırasında yemek yemeyle ilgili denetiminin kalktığı psikoeğitim önemli bir yer tutar. Psikoeğitim yeme
duyumunun olması (örn. kişinin yemek yemeyi durduramadığı
duygusu, ne ya da ne denli yediğini denetleyemediği duygusu)
bozuklukları hakkında bilgi verilmesi, vücut üzerine
olumsuz etkilerinin açıklanması, yeme bozukluklarının
bilişsel davranışçı modelinin anlatılmasını içerir (Lock ve
B. Kilo almaktan sakınmak için, kendi kendini kusturma, iç sürdüren
(laksatif) ilaçları, idrar söktürücü (diüretik) ilaçları ya da diğer ilaçları ark., 2016). Uygunsuz telafi davranışlarının günlük yeme
yanlış yere kullanma, neredeyse hiç yememe ya da aşırı spor yapma çizelgesi ile gözlenmesi yeme düzeni sağlanması
gibi yineleyen, uygunsuz ödünleyici davranışlarda bulunma. açısından faydalıdır. Tıkanırcasına yeme sonrası hissettiği
sıkıntıyı azaltmak için yaptığı uygunsuz davranışların
C. Bu tıkınırcasına yeme davranışlarının ve uygunsuz ödünleyici aslında bu durumun pekişmesine neden olduğu ve yeme
davranışların her ikisi de, ortalama, üç ay içinde, en az haftada bir kez üzerinde kontrol kaybı hissini artırdığı açıklanmalıdır.
olmuştur. Düzenli yeme öğünleri edinilmesinin aşırı acıkmayı
önleyerek kontrol kaybını azaltacağı anlatılmalıdır. Yeme
D. Kendilik değerlendirmesi, vücut biçiminden ve ağırlığından yersiz düzeni sağlandıktan sonra beden algısıyla ilgili endişeler
bir biçimde etkilenir. ve yanlış inançlar üzerine çalışmak hastalığın tedavisi
Bulimiya nervozanın (BN) genetik, biyolojik, çevresel ve açısından faydalıdır. Tedavide temel amaç, beslenme
sosyokültürel faktörlerin etkileşimiyle ortaya çıktığı düzeninin normalleşmesi ve uygunsuz yeme
düşünülmektedir. Yapılan ikiz çalışmalara göre %60-83 alışkanlıklarının ortadan kaldırılmasıdır (Lock ve ark.,
oranında genetik geçiş görüldüğü bildirilmiştir (Lock ve 2016). Tedavide bilişsel davranışçı terapi (BDT),
ark., 2016). BN duygudurum üzerinde bozulmalar sonucu psikofarmakoloji ve psikososyal müdahalelerin önemli bir
dürtüsel yeme davranışı gelişmesiyle kendini gösterir. yeri vardır.BN tedavisinde en etkili ve en çok araştırılmış
Vücut imajına dair aşırı değer verilmiş düşünceleri olan yöntemin BDT olduğu bilinmektedir (Lock ve ark., 2016).
kişilerde, fazla yeme, diyet yapma, olumsuz duygulanım Aile odaklı terapi (AOT), ergen BN olgularında etkinliği
varlığı gibi etkenlerle bulimiya nervozanın tetiklendiği araştırılan yöntemlerden bir diğeridir. BDT
düşünülmektedir. Beden ağırlıklarında dalgalanma uygulanamayan ya da yeterli olmayan hastalarda
gözlenen bireylerin, dengeli kilo aralığında bulunan psikofarmakolojik ajanlar BN tedavisinde kullanılabilir.
akranlarına göreBN gelişimi açısından 7 kat fazla risk
altında olduğu bildirilmiştir. Çocukluk çağı cinsel fiziksel 12.1.2.6. Tıkanırcasına Yeme Bozukluğu
ve cinsel istismarı, travma sonrası stres bozukluğu ve
dürtüsel kişilik özellikleri bulimiya gelişme ihtimalini Tıkanırcasına yeme bozukluğu (TYB) belirli bir sürede
arttıran faktörler arasında yer alır (Lock ve ark., 2016). çoğu kişinin yiyebileceğinden daha çok yiyeceği yeme ve
kontrolü kaybetme duygusuyla seyreden bir yeme
BN genellikle ergenlik-genç erişkinlik döneminde görülür bozukluğudur. Yeme ataklarının varlığı bu bozukluğun
(Bryant-Waugh, 2019). Ergenlik öncesi yaş grubunda temel özelliğidir. Ataklara kontrol kaybı hissinin eşlik
nadir görülür.BN olgularının yaklaşık %85’inde yaşam etmesi bozukluğun sadece yeme miktarının fazlalığıyla
Enürezis vakalarının çoğu 5-7 yaşları arasında ortaya çıkar 12.2.1.1. Enürezis Olgularında Değerlendirme ve
ve yaşın ilerlemesiyle görülme sıklığı azalır. Ortalama 5 Tedavi
yaş çocuklarda %15-20 oranında görülürken 7 yaş
çocuklarında bu oran %10’a, 10 yaş çocuklarında ise %5’e Enürezis nedeniyle tedavi arayışında bulunulduğunda ilk
düşmektedir. Ortalama 15 yaşından sonra ise enürezis olarak aileden ve çocuktan detaylı öykü alınmalıdır.
görülme sıklığı %1’e kadar gerilemektedir (Thiedke, Klinik görüşmede çocuğa ve aileye problemleri açıklama
2003). Her geçen yıl %15 oranında kendiliğinden iyileşme imkânı vermek kendilerini tedavinin bir parçası olarak
görüldüğü bildirilmektedir (GomezRincon, Lesli ve hissetmelerini sağlar. Kaçırma davranışının sıklığı,
Lotfollahzadeh, 2020). kaçırılan idrar miktarı, günün hangi diliminde
gerçekleştiği, öncesinde kuru bir dönemin olup olmadığı
Enürezis prevalansı toplumdan topluma; kültürel ve öğrenilmelidir. Çocuğun gelişim basamakları dikkatlice
sosyoekonomik koşullara göre değişiklik gösterir. sorgulanmalı ve gecikme olup olmadığı
Enürezis vakalarının %80’i primer enürezis grubundadır değerlendirilmelidir. Tuvalet eğitimine ne zaman
ve bunların sadece %15’inde gündüz enürezis bulgusuna başlandığı, ne kadar sürdüğü, hangi yöntemlerin
rastlanır. Bu çocukların çoğunda ek psikopatoloji kullanıldığı, kazalar karşısında nasıl tepkiler verildiği
saptanmaz ancak enürezisli çocuklar enürezisi olmayan yargılanmadan dinlenmelidir. Ayrıca enürezisli bir çocuk
çocuklara göre gelişimsel ve davranışsal bozuklukların değerlendirilirken idrar üretiminde artışa neden olabileceği
gelişimi açısından daha yüksek risk altındadır için ilaç kullanım öyküsü ve nöbet sırasında idrar
(GomezRincon, Lesli ve Lotfollahzadeh, 2020). Enürezis kaçırmanın görülebileceği epilepsi hastalığı gibi
olgularının %85’i monosemptomatik primer nokturnal problemlerin varlığı ayrıntılı olarak sorgulanmalıdır (Fritz
enürezis olarak sınıflandırılır. ve Rockney, 2004). Olası idrar yolu enfeksiyonlarını ve
anatomik problemleri saptamak için gerek duyulan
Enürezis, etiyolojisinde genetik ve tıbbı faktörler, mesane vakalarda idrar tahlili ve ultrasanografi istenebilir. Ancak
fizyolojisi ve kapasitesi ilgili sorunlar, hormonal etkenler, anatomik ya da fizyolojik bir problem düşünülmeyen
uyku ile ilgili problemler ve psikososyal etkenlerin rol çocuklarda daha ileri araştırmalar tedavinin başlangıcında
oynadığı multifaktöryel bir bozukluktur (Fritz ve gerekli değildir.
Rockney, 2004). Her iki ebeveynde de enürezis öyküsü
olduğu durumlarda çocukların %77’sinde bu bozukluğa Enürezisin çocuğun sosyal uyumu, aile ilişkileri ve ruh
rastlanırken yalnızca bir ebeveynde enürezis sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olduğu ve bu etkilerin
görüldüğünde bu oran %44’ya, enürezis olmayan ailelerin tedavi sonrası düzeldiği bilinmektedir. Enürezis
çocuklarında ise %15’ e gerilemektedir (Walker, 2019). kendiliğinden iyileşme görülebilen bir bozukluktur. Ancak
- Tuvalet eğitimi yöntemi çocuğun yaşına, içinde bulunduğu - Çocukluk döneminde görülen beslenme ve yeme
sosyokültürel çevreye ve çocuğun mizaç özelliklerine göre değişiklik sorunlarının çoğu geçicidir ve genellikle normal gelişimin
gösterebilir. bir parçası olarak kabul edilir. Bununla birlikte, bazı
çocuklar için bu sorunlu beslenme alışkanlıkları, beslenme
- Tuvalet eğitimine ne zaman başlanacağı konusunda her çocuk için veya yeme bozukluğu tanısı alacak düzeyde olabilir.
geçerli bir tarih yoktur. Çocuğun kronolojik yaşından bağımsız olarak
gelişimsel açıdan hazır olduğuna dair ipuçları verdiği dönem en
uygun zamandır. Tuvalet eğitimi verilecek dönem çocuğun hayatında - Kaçıngan kısıtlı yiyecek alımı bozukluğu uygunsuz
diğer önemli değişikliklerin veya zorlukların yaşanmadığı bir dönem beslenme davranışı ve enerji gereksiniminin yeterli
olması tercih edilir. düzeyde karşılanmaması ile kendini gösteren bir yeme
bozukluğudur. Bebeklik ve erken çocukluk dönemindeki
- Enkoprezise kabızlığın eşlik edip etmesi tedavi Davranım bozukluğunun (DB) temel özelliği başkalarının
seçiminde önemlidir. Takvim tutularak tuvalete oturmalar temel hakları, yaşa uygun toplumsal norm ve kuralların
ve kazaların kaydedilmesi tedavi başarısını olumlu yönde sürekli ve tekrarlayıcı bir biçimde ihlal edilmesi, bunlara
etkilemektedir. karşı saldırgan davranışların sergilenmesidir (APA, 2013).
DB, çocukluklarda sıklıkla karşılaşılan yaramazlık, aşırı
hareketlilik, sinirlilik, söz dinlememe gibi sorunlu
13. DÜRTÜ DENETİMİ VE DAVRANIM
davranışlardan oldukça farklı bir durumdur. Sorunlu
BOZUKLUKLARI
davranışları olan veya yaramazlık yapan her çocukta
Giriş davranım bozukluğu olmadığı unutulmamalıdır. DB
Yıkıcı bozukluklar, dürtü denetimi ve davranım olgularının önemli bir kısmında dikkat eksikiliği
bozuklukları çocukluk çağında sık görülen bozukluklardır. hiperaktivite bozukluğu (DEHB) eşlik ettiği için bazen bu
Davranış problemleri bütün klinik başvuruların üçte birini iki bozukluk benzer durumlarmış gibi yanılgılara
5. Ev okul görüşmeleri ve gerekli ise özel eğitim desteği Ev okul görüşmeleri ve gerekli ise özel eğitim
desteği:Ebeveyn okul iletişiminin ve ortak çalışma
6. Çocuk temelli sosyal problem çözme becerileri eğitimi becerisinin kazandırılması ve geliştirilmesi gerekmektedir.
Eşlik eden öğrenme bozuklukları yada zihinsel yetersizlik
7. Kişisel ve evlilikle ilgili zorlukları yönetmek için ebeveyn varsa bunlara yönelik eğitim planlanmalıdır.
rehberliği
Psikoeğitimde temel olarak; çocuğun içsel olarak kötü bir Çocuk temelli sosyal problem çözme becerileri
pozisyondan, kötü alışkanlıkları olan iyi bir çocuk eğitimi: Düşmancıl atıf yanlılığı ve zayıf problem çözme
pozisyonuna getirilmesi hedeflenir (çocuğa özünde sen becerileri eğitimi davranış problemlerinin altında yatan
kötü değilsin, kötü olan davranışların var mesajı verilir). sorunu ortadan kaldırmak için gereklidir. Sapkın akran
Ebeveynler davranış problemleri olan bir çocuğu tedaviye grubundan kopmak ve normal akran grubuna dahil
getirdiklerinde klinisyenin sadece çocuğu tedaviye alıp olabilmek önemlidir. Oynayan veya tartışan bir akran
‘tamir etmesini’ isterler. Psikoeğitimde ebeveynlerin, grubuna katılmak, bir grup tartışmasına agresif olmayan
çocuğun davranış problemlerinin, aile ve geniş sosyal bir şekilde katkıda bulunmak, iltifat etme, bir aktiviteye
bağlamla olan etkileşim örüntüleri aracılığı ile girmek isteme, reddedilmeyle başa çıkma, fikir
sürdürüldüğünü fark etmeleri sağlanmaya çalışılır. farklılıklarını yönetebilme ve otoriteyle başa çıkabilme
Davranışın öncül ve sonuçlarını kaydettirmek bu konuda öğretilen beceriler arasındadır.
faydalıdır. Klinikte ya da evde ebeveynin çocukla oyun
oynaması ve diğer ebeveynin bunu izlemesi önerilir. Ebeveyn rehberliği:Yaygın davranış problemleri olan
İzlerken gülümsemek, takdir etmek gibi davranışların çocuklar sıklıkla çoklu sorunları olan ailelerden gelirler.
olumlu davranışların sıklığını artırdığı ve görmezden Bunlar yüksek stresle başa çıkma kapasiteleri düşük ve
gelme gibi davranışların da olumsuz davranışın sıklığını sosyal destekleri zayıf ebeveynlerdir. Bu ebeveynler
azalttığını gözlemlemesi beklenir. Alternatif olarak seans sıklıkla terapide belirlenen kural, rol ve rutinlere uymakta
videoya kaydedilip terapistle birlikte izlenip geri bildirim zorlanır.
verilebilir. Ebeveynlerin hedef davranışın öncüller ve
sonuçlardan nasıl etkilendiğini kaydetmesi istenir. Evde
Sonuç olarak davranım bozukluğunun tedavi ve yönetimi
ebeveynlerin olumlu ve olumsuz davranışların öncül ve
diğer birçok psikiyatrik bozukluğa kıyasla çok daha
sonuçlarının kaydedildiği bir çetele doldurması istenir.
zordur. DB’nin tedavisinde çocuk ve ergenle birlikte
Zorlayıcı davranış örüntüsü anlatılıp ebeveynin mola
sorunlu davranışlarda etkisi olan çevrenin (aile, okul,
yöntemini etkili bir şekilde kullanması öğretilir. Mola
toplum) hedef alındığı çok çeşitli psikososyal müdahaleler
yöntemi, ödül sistemi ve destekleyici oyun kullanımı
ile daha etkin sonuç elde edilebilmektedir (Carr, 2016).
önerilir. Mola yönteminde önce davranış problemlerinin
artacağı ve sonra azalacağı, ödül ceza yönteminde yavaş 13.1.7. Gidişat
ve kademeli bir düzelmenin olacağı söylenmelidir. DB tanısı önemli oranda stabilite gösteren bir tanıdır.
İzlem çalışmaları tanı konulduktan 3-4 yıl sonra olguların
- Huzursuz bacak sendromu - Yatağa aç olarak girilmemeli; ancak uyku öncesi aşırı yemek
yemekten de kaçınılmalıdır.
- Maddenin ve ilacın yol açtığı uyku bozuklukları
- Yatak odasında dış uyaranın en aza indirilmesine ve odanın sessiz
olmasına özen gösterilmelidir. Elektronik cihazların yatak odasında
14.1.4.1. Uykusuzluk (İnsomnia) Bozukluğu olmamasına dikkat edilmeli, uyku için karanlık bir ortam
sağlanmalıdır. Yatma saatinden önce ışıklar kademeli olarak
azaltılabilir. Karanlıktan korkan çocuklar için gece lambaları tercih
Uykusuzluk, uyku için yaşla uyumlu zaman ve ortama
edilebilir.
rağmen uykuyu başlatmada, sürdürmede, yoğunluğunda
ya da kalitesinde yaşanan tekrarlayıcı zorluklar ve bu
- Yatak odası uygun bir sıcaklıkta olmalıdır.
zorluklara bağlı ortaya çıkan gün içindeki işlevselliğin
bozulması olarak tanımlanır (Meltzer ve Mindell, 2014).
- Yatağın boş zamanlar için kullanılmamasına dikkat edilmelidir.
Yatak sadece uyuma amacıyla kullanılmalıdır. Çocuğun yatağı
Çocuk ve ergenlerde uykusuzluk farklı nedenlere bağlı telefonla vakit geçirmek, yemek yemek vb. durumlar için
olarak ortaya çıkabilir, farklı görünümler sergileyebilir. kullanmasına izin verilmemelidir.
Okul öncesi dönemde anne-babanın sınır koymada
yetersizliği nedeniyle çocukların yatmayı geciktirmesi - Çocuk, sadece uykusu geldiği zaman yatağa götürülmelidir.
şeklinde görülebilir. Yine bu dönemde uykuya dalmakta
ya da uykuyu sürdürmekte zorluklar olabilir. Hem - Çocuğun gün içinde enerjisini atabileceği ve gün ışığından
yararlanabileceği açık hava aktiviteleri düzenli olarak yapılmalıdır.
çocukluk hem de ergenlik döneminde ayrılık anksiyetesi
bozukluğu (annemden ayrılırsam gece başıma kötü bir şey
- Birtakım ilaç veya besinlerin (özelikle içecek) uykuyu
gelebilir), yaygın anksiyete bozukluğu (gece evimize etkileyebileceği unutulmamalıdır.
hırsız girebilir), özgül fobi (karanlık korkusu vb.), travma-
psikostressör gibi tetikleyici bir olayın ya da ebeveynle - Uyku gelmediği sürece yatağa girilmemeli, 20 dakika içinde
olan bağlanmadaki bir bozukluğun varlığında uykuya uykuya dalınamadığında yataktan kalkılmalı, bu esnada loş bir
dalmak ya da uykuyu sürdürmek zor olabilir. Ayrıca otizm ortamda dinlendirici bir işle meşgul olunmalıdır.
spektrum bozukluğu ya da zihinsel yetersizlik gibi
nörogelişimsel bozuklukların varlığında da uykusuzluk sık - Gün içinde uyku hakkında çok düşünmemeye çabalamalı, bu
görülür. Uyku ortamının fiziksel özellikleri ve uyku konuyu hayatın merkezine almamaya dikkat edilmelidir.
hijyeni kuralları yeterli olmadığında da uyku sorunlarına
sık rastlanabilmektedir. Özellikle odanın çocuk için - Önerilere uyulmasına rağmen problemin devam ettiği durumlarda
aydınlık ya da fazla karanlık olması, ses ve sıcaklık bir uzmana danışılmalıdır.
açısından uygun olmaması gibi durumlar uykuya dalmakta
gecikme ya da uykuyu sürdürmede zorluklarla ilişkili 14.1.4.2. Aşırı Uykululuk (Hipersomnia) Bozukluğu
olabilmektedir. Kullanılan birtakım ilaçlar ya da kronik
hastalıklar gibi tıbbi durumlar da uykusuzluğa neden
Aşırı uykululuk, gece yeteri süre uyunmasına rağmen gün
olabilmektedir.
içinde yineleyen uyku ataklarını tanımlamaktadır. Bu
kişiler süreğen bir şekilde uzun süre uyudukları halde
Uykusuzluk bozukluğu, yatma zamanına gösterilen direnç, sabah dinlenmeden uyandıklarını, gündüz tam uyanık
agresif davranışlar ve öfke nöbetleri, ebeveynle yaşanan olmada güçlük çektiklerini, ek olarak gündüzleri uyusalar
çatışmalar gibi sonuçları nedeniyle çocuk ve ailelerin dahi dinlenemediklerini ifade ederler. Aşırı uykululuk,
hayatlarında belirgin zorluklar oluşturabilmektedir. Ayrıca çocuk ve ergenlerde daha nadir görülen uyku
uykusuz geçirilen süre boyunca televizyon, bilgisayar vb. bozukluklarından biridir. Varlığı halinde günlük
medya araçlarının artan sıklıkta kullanımı ve sağlıksız işlevselliği ciddi biçimde etkiler, akademik hayatta
beslenme alışkanlıkları gibi olumsuz sonuçlar belirgin zorluklarla ilişkilidir. İlaç tedavileri ile birlikte
Parasomniler, uyku ve uyku-uyanıklık geçişleriyle ilişkili Uyku terörü, uykunun ilk üçte birlik döneminde ortaya
olarak ortaya çıkan istenmeyen davranışlar ya da çıkan yoğun korku, çığlık atma ve ağlama ile kendini
yaşantılardır (APA, 2013). Bu davranışlar, uyku esnasında gösteren, bilinç bulanıklığı ve ajitasyonun eşlik ettiği bir
sergilenen istenmeyen hareketler, rüyalar ve bedensel bozukluktur. Çocuklarda sıklıkla 4-12 yaşları arasında
belirtileri kapsar. Okul öncesi ve okul çağında yaygın görülür. Atak sırasında çocuk yatakta oturur, gözleri açık
görülen uyku bozukluklarından biri olan parasomniler, bir vaziyette çığlık atar ve ağlar. Bu sırada korkunun eşlik
sıklıkla iyi bir gidişat gösterir ve ergenlik döneminin etmesiyle kalp hızı ve solunum hızında artış, göz
sonlarına doğru kaybolma eğilimi gösterirler. Bu bebeklerinde büyüme, terleme gibi belirtiler sıklıkla
bozukluklar çoğunlukla bir müdahale gerektirmeden görülür. Çocuk sıklıkla korku ve dehşet içindedir, bu
kendiliğinden düzelme eğiliminde olsalar da bazı durum aileler için de kaygı verici olmaktadır. Ataklar
durumlarda sık yaralanma ve kazalarla ilişkili olabilmekte genel olarak 30 saniye ile 3 dakika arasında sürer ve
aileler için oldukça kaygı verici boyutlara sabahları çoğunlukla hatırlanmaz. Atak sonlandığında
ulaşabilmektedir. Böyle durumların sık yaşanması ve çocuk sakinleşir ve uykusuna kaldığı yerden devam eder;
çocuk ve aile için günlük yaşamı olumsuz etkileyen ancak bu sıradaki uyandırma girişimleri, çocuğun
durumlarla ilişkili olması durumunda ise birtakım huzursuzluğunda ve atağın süresinde uzamayla kendini
müdahaleler önerilmektedir. DSM-5’te parasomniler gösterir (Bharti, Mehta ve Malhi, 2013).
NREM uykusundan uyanma bozuklukları (uyurgezerlik ve
uyku terörü), kabus bozukluğu, REM uykusu davranış Uyku terörü ilerleyen dönemlerde genellikle kendiliğinden
bozukluğu ve huzursuz bacak sendromu olarak azalma eğilimindedir. Atak esnasında ilk yapılması
sınıflandırılmıştır. gereken ailenin sakinliğini koruması ve çocuğun uygun
şekilde yatıştırılmasıdır. Tedavi girişimleri uyurgezerliğe
14.1.4.4. Uyurgezerlik benzerdir. Uyku hijyeni önerileri uygulanmalı ve geç
saatlerde uyumaktan kaçınılmalıdır. Ataklar esnasında
Uyurgezerlik, çocukluk çağında sık görülen uyku çocuğun güvenliğini tehdit edecek bir durum varlığında
bozukluklarından biridir. Çocuklardaki yaygınlığı çeşitli ise ilaç tedavilerinden yararlanılabilmektedir.
çalışmalarda %6-29 olarak bildirilmiştir (Szelenberger,
Niemcewicz ve Dabrowska, 2005). Okul öncesi dönem ve 14.1.4.6. Kabus Bozukluğu
okul çağında sık görülürken atakların sıklığı ergenlik
dönemine doğru azalma gösterir (Stores, 2009). Kabus bozukluğu; REM uykusu sırasında ortaya çıkan,
Uyurgezerlik en basit haliyle bilincin kapalı olduğu uyku kişi için sıkıntı oluşturan rahatsız edici rüyalarla
esnasında yürüme ya da diğer karmaşık davranışların karakterize bir bozukluktur. Özellikle okul öncesi
gerçekleşmesi durumudur. Atak esnasında çocuk çocuklarda sık görülmekte; fakat kabusların sıklığı yaşla
yatağından kalkabilir, ev içinde dolaşabilir, özellikle birlikte azalma eğiliminde olmaktadır. Küçük çocuklar
uzamış ataklarda evden dışarı çıkabilir ya da yaralanmayla kabuslarında sıklıkla çizgi film ya da kitaplardaki dev,
sonuçlanabilecek durumlarla karşılaşabilir. Atak sırasında canavar, karanlık gibi şeyleri tarif ederken yaşla birlikte
çocukların görünümü genellikle sakindir, donuk bir yüz gün içinde yaşanan ya da gelecekle ilgili endişe verici
görünümü ve hareketsiz bakışlar sıklıkla eşlik eder. Çocuk durumlar kabusun içeriğini oluşturmaktadır. Kabus
Kabuslar nadir görüldüğünde herhangi bir tedavi girişimi Uyku bozuklukları çocuk ve ergenlerde sık görülen
gerektirmezler; ancak sık tekrarlayan ve kişi için yoğun problemlerden biridir. Uyku, gelişimsel dönemlere göre
korku ya da üzüntü oluşturan durumlarda birtakım birçok değişime uğramakta; bu değişimlere bağlı olarak
müdahaleler gerekebilmektedir. Özellikle küçük yaştaki uykuyla ilişkili bozukluklar da çeşitlilik göstermektedir.
çocuklarda kabuslar, kitap ya da medya içeriklerinden Uyku bozuklukları özellikle okul öncesi ve okul
etkilendiği için çocukların bu içeriklerle teması ebeveynler döneminde daha sık görülmekte; insomnia, uyurgezerlik,
tarafından düzenlenmelidir. Kabusların ortaya çıkmasında uyku terörü, kabus bozukluğu bu dönemde sık görülen
etkili olan tetikleyici bir durum varlığında bu olaylarla bozukluklardan olmaktadır. Uyku bozuklukları sıklıkla iyi
ilişkili çalışılmalıdır. Eşlik eden diğer psikiyatrik gidişli olsalar da çocuk ve ergenlerin duygudurumlarını,
bozuklukların varlığında ise bozukluğa yönelik tedavi bilişsel yetilerini, dikkat ve öğrenme becerilerini, okul
girişimlerinde bulunulmalıdır. başarılarını ve gündelik işlevlerini olumsuz
etkileyebilmektedir. Bu sebeple, çocuk ve ergen ruh
14.1.4.7. REM Uykusu Davranış Bozukluğu sağlığı pratiğinde uyku süresi, kalitesi ve alışkanlıkları
rutin olarak sorgulanmalıdır. Uyku bozukluklarının
Normal bir REM uykusu sırasında diyafram kası ve göz tedavisinde öncelikli adımlar psikoeğitim ve uyku hijyeni
kasları dışındaki bütün kaslarda kuvvet kaybı ve önerileridir. Gerekli durumlarda birtakım tıbbi incelemeler
hareketsizlik hali mevcuttur; ancak REM uykusu davranış (örneğin; polisomnografi veya EEG) yapılabilir. Uyku
bozukluğunda bu hareketsizlik hali kaybolur. Bu durumun bozukluklarına yönelik her türlü ilaç tedavisi ancak uzman
sonucu olarak kişi rüya içeriğini canlandırmaya başlar, hekimler tarafından yürütülmelidir.
rüyada yaşanan olaylar harekete dökülür. Konuşma, 14.2. Cinsiyetinden Yakınma (Hoşnut Olmama)
gülme, yakalama, boşluğa yumruk atma, tekmeleme,
14.2.1 Cinsel Gelişim ile İlişkili Kavramlar
ayağa kalkma veya yataktan sıçrama gibi uykuyu bozan
veya yaralayıcı potansiyeli olan anormal veya yıkıcı Cinsiyetinden hoşnut olmama ile ilişkili konuları ele
hareketler görülebilir. Rüya içeriğine bağlı olarak kişi almadan önce cinsiyet kimliği ve cinsel gelişimle ilgili
kendisi ve çevresindekiler için tehlike oluşturan temel kavramların anlaşılması faydalı olacaktır.
davranışlarda bulunabilir, kendini ya da başkalarını
yaralayabilir. Cinsiyet: İnsanın biyolojik olarak dişi ya da erkek olarak
atanmış cinsiyetini tanımlar. Kişinin dişi ya da erkek
REM uykusu davranış bozukluğunun çocuklardaki sıklığı olmasını belirleyen temel özelikleri, yani XX/XY
%0.5-2 olarak bildirilmiştir (Frauscher ve ark., 2010; kromozomları ve dış eşey organları biyolojik cinsiyeti
Ohayon ve Schenck, 2010). Çalışmalar bu bozukluğa tayin eder.
sahip çocuklarda başka tıbbi ya da psikiyatrik durumların
eşlik ettiğini bildirmektedir. Bozukluğun tedavisinde Cinsiyet kimliği: Kişinin kız ya da erkek olarak
ilaçlar oldukça etkili bulunmuştur (Gagnon, Postuma ve belirlenmiş cinsiyet kimliğinden hangisine ait olduğunun
Montplaisir, 2006). farkında olmasıdır. Kişinin kendisi tarafından “ben bir
kızım/erkeğim” ifadesinin algılanmasıdır. Bir diğer
14.1.4.8. Huzursuz Bacak Sendromu deyişle, cinsiyetin kendilik algısıdır, kendi cinsiyetinin
farkında olmaktır. Genel olarak 2 yaş civarında oluşmaya
Huzursuz bacak sendromu sıklıkla uyku-uyanıklık başlar; 3 yaşına gelen bir çocuğun cinsiyetine yönelik
geçişlerinde görülen, bacaklarda hoş olmayan ve rahatsız farkındalığı gelişir; kendi cinsiyetinin ayrımını yapabilir.
edici bir takım duyumların eşlik ettiği ve bu rahatsız edici 5-6 yaş civarındaki bir çocukta cinsiyet kimliğine ilişkin
duyumlara bağlı ortaya çıkan bacakları hareket ettirme süreklilik gelişir; çocuklar ileride de bir kız/erkek olmaya
isteği olarak tanımlanır. Kişiler bu duyumları yanma, devam edeceklerini ifade ederler. Cinsiyet sürekliliğinin
karıncalanma, kaşınma, sızlama vb. şekilde tarif ederler. sağlanması çocuğun cinsiyetine uygun roller geliştirmesini
Bacaklarda tarif edilen bu duyumların dinlenme ve içinde yaşanılan topluma olan uyumunu arttırır
halindeyken ortaya çıkması ve hareket ettirmekle azalması (Bayram ve Kılıç, 2018). Daha sonraki dönemlerde ise
bozukluk için tanı koydurucudur; ancak bazı durumlarda çocuk, cinsiyetin dış görünümün değişmesiyle (uzun/kısa
bacakları hareket ettirmekle dahi belirtilerde tam bir saçlı olmak gibi) değişmeyeceğini kavramaya başlar.
düzelme olmaz. Böyle durumlarda uykuya geçiş
gecikebilir, gece uyanmaları ya da gündüz aşırı uyuma Cinsiyet rolü: Belli bir cinsiyetin dışa vurulan ve diğer
görülebilir (Bloomfield ve Shatkin, 2009). insanlarca fark edilen özelliklerini kapsar. Bu rol, kültürel
tanım ve beklentiler ile şekillendiği için kültürler arası
Huzursuz bacak sendromu diğer tıbbi hastalıklara bağlı farklılıklar görülmekle birlikte genel olarak kadın ve
olarak oluşabilmekte ya da bazı psikiyatrik bozukluklara erkeği birbirinden ayıran davranışsal özellikleri ifade eder.
sık eşlik edebilmektedir. Bozukluğun tedavisinde altta Kız ve erkek çocuklarının oyun, kıyafet, ilgi alanı ve
yatan nedene yönelik girişimler önerilmektedir. tercihlerinin farklı oluşu gibi özellikler cinsiyet rolü
farklılığından kaynaklanır. Cinsiyet rolü davranışları
6) Erkeklerde, erkeksi oyuncaklara oyunlara ve etkinliklere karşı a)Biyolojik faktörler: Genetik ve hormonal faktörlerin
çıkma ve itiş-kakış oyunlarından belirgi bir kaçma; kızlarda, kızların
oynadığı oyuncaklara oyunlara ve etkinliklere karşı çıkma
cinsel gelişim ve cinsiyet davranışlarına olan etkisi çeşitli
çalışmalarda araştırılmaktadır. Bu çalışmalarda, gebelik
7) Cinsel anatomisinden hiç hoşlanmama
döneminde annenin yüksek miktarda erkek cinsiyet
hormonlarına maruz kalmasının, doğacak kız çocuklarında
8) Karşı cinsin cinsel özelliklerini çok isteme
daha fazla erkeksi davranışla ilişkili olduğu ortaya
konmuştur (Zucker, 1999). Erkek çocuklarında ise doğum
B. Bu duruma klinik açıdan belirgin bir sıkıntı eşlik eder ya da bu
öncesi dönemde artmış kız cinsiyet hormonlarına
durum toplumsal işlevsellikte, okulda ya da önemli diğer alanlarda maruziyetin erkeksi davranışları azalttığına dair kanıtlar
işlevsellikte düşmeye neden olur. yetersiz bulunmuştur (Green ve Blanchard, 2009). Gen
çalışmaları da birbirinden farklı ve tutarsız sonuçlar
Tablo 4. Gençlerde ve Erişkinlerde Cinsiyetinden Yakınma vermektedir (Ngun ve ark., 2011). Genetik ve hormonal
DSM-5 Tanı Ölçütleri faktörlerin, çevresel ve psiko-sosyal faktörlerin varlığı
durumunda etkili olduğu düşünülmektedir (Onur, Çankaya
A. Aşağıdakilerden en az ikisinin olması ile kendini gösteren, en az 6 ve Ülgenalp, 2020).
ay süreyle kişinin dışa vurduğu cinsiyet kimliğiyle, onun için
belirlenen cinsiyet kimliği arasında belirgin bir uyuşmazlığın olması
b)Psiko-sosyal ve çevresel faktörler: Cinsiyetinden
1) Kişinin yaşadığı/dışa vurduğu cinsiyetle, birincil ya da ikincil
hoşnut olmama durumunun psiko-sosyal ve çevresel
cinsel özellikleri arasında belirgin bir uyuşmazlık olması faktörlerle güçlü bir ilişkisi olduğu bilinmektedir. Cinsiyet
kimliği, büyük ölçüde aile içinde şekillenir, cinsel
2) Kişinin yaşadığı/dışa vurduğu cinsiyetle arasında belirgin bir özelliklerin oluşmasında ebeveyn tutumları ön plandadır.
uyuşmazlık olduğu için birincil ya da ikincil cinsel özelliklerinden Bu yaklaşımdan hareketle cinsiyet kimliğiyle ilişkili
kurtulmayı çok isteme bozukluklarda temel olarak dört tip aile yapısının rol
oynadığından bahsedilmektedir.
3) Diğer cinsin birincil ya da ikincil cinsel özeliklerini çok isteme
- Babanın ilgisinin yetersiz olduğu aileler: Babanın çeşitli
4) Diğer cinsten olmayı çok isteme nedenlerle (iş, kariyer, spor vb.) erkek çocuğuyla yeterli
düzeyde vakit geçir(e)mediği durumlarda çocuğun
5) Diğer cinsten gibiymiş gibi davranılmayı çok isteme cinsiyet kimliği gelişimi sekteye uğrayabilir. Bilindiği gibi
baba, erkek çocuğun cinsiyet gelişiminde anneden daha
6) Diğer cinse özgü duygularının ya da tepkilerinin olduğuna çok önemli bir konumdadır. Erkek çocuğun baba tarafından
inanma
ihmal edildiği ve başka bir erkeğin rol-model alınmasının
mümkün olmadığı durumlarda, çocuğun çoğunlukla
Cinsiyet kimliğinin gelişiminde aileden sonraki önemli bir - Çocukluk ve ergenlik döneminde cinsiyetinden yakınma
diğer psiko-sosyal faktör küçük yaşlardan başlayarak
çocuğun içinde yaşadığı çevre ve maruz kaldığı Koruyucu Ruh Sağlığı Açısından Cinsiyetinden Yakınma:
uyaranlardır. Günümüzde özellikle küçük çocuklara
yönelik oyuncak, elbise, kitap, çizgi film veya oyun gibi
Cinsiyetinden yakınma psikiyatrik bozukluklar içinde
etkinliklerde sağlıklı cinsiyet kimliğinin gelişmesini riske
tedavinin uzun uğraş ve çabalar gerektirdiği durumlardan
sokacak birçok içeriğe rastlamak mümkündür. Ailelerin
biridir. Özellikle ergenlik dönemi ve sonrasında fark
bu durumları ve bu durumların çocuk üzerindeki etkisini
edilen olgularda başarı şansı önemli ölçüde azalmaktadır.
fark etmesi pek mümkün olmamaktadır. Benzer şekilde
Bu sebeple koruyucu ruh sağlığı girişimlerinin önemli
okul çağından itibaren çocukların ve ergenlerin izlediği
hale geldiği alanlardan biri de çocuklara sağlıklı bir cinsel
dizi, film veya müzik grupları gibi medyatik içerikler
gelişim süreci ve cinsiyet kimliğinin kazandırılmasıdır.
başta olmak üzere birçok ortamda çoğunlukla bilinçli bir
Tablo 5’te sağlıklı bir cinsel gelişim süreci için
şekilde bu tür kafa karıştırıcı mesajlara yer verilmektedir.
ebeveynlere yönelik öneriler sıralanmıştır.
Bu tür olumsuz veya kötü niyetli çevresel uyaranların
cinsiyet kimliğinin gelişmesinde veya cinsiyetinden Tablo 5. Sağlıklı Bir Cinsel Gelişim Süreci İçin Ebeveynlere
yakınmanın ortaya çıkmasında ne ölçüde önemli olduğu Yönelik Öneriler
tam olarak bilinmese de ebeveynlerin ve çocuklarla
1) Bebeklik döneminden başlayarak çocuğunuza cinsiyetine uygun