You are on page 1of 17

T.C.

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ
Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (AKUZEM)
ORTAK DERSLER

TÜRK DİLİ I
DERS NOTU

Konu Metin Yapısı

Hafta 8 Dönem GÜZ Öğretim Elemanı Dr. Bilal ŞİMŞEK

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ / ORTAK DERSLER / TD I / DERS NOTU / AKUZEM


DERSİN KAPSAMI

1. Bilgilendirici Metin Yapısı


 1.1. Tanımlama
 1.2. Karşılaştırma ve Karşıtlık
 1.3. Zamansal Dizimleme ya da Süreç
 1.4. Neden ve Sonuç
 1.5. Problem ve Çözüm

2. Anlatısal Metinlerin Yapısı


 2.1. Olay Örgüsü
 2.2. Karakterler
 2.3. Bakış Açısı ve Anlatıcı
 2.4. Yer-Zaman
 2.5. İzlek (Tema)

3. Şiir Türünün Yapısı


 3.1. Ölçü
 3.2. Uyak ve Redif
 3.3. Yinelemeler

4. Dil ve Anlatım
 4.1. İmge
 4.2. Simgesel Dil

2
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ / ORTAK DERSLER / TD I / DERS NOTU / AKUZEM
Giriş

Herhangi bir metnin yapısı üreticisinin onu düzenleme yöntemiyle yakından ilişkilidir. Bu açıdan yaratılmak istenen etkiye, amaca ya
da türe bağlı olarak metinler yapısal yönden çeşitlilik gösterir.

Metinler geçmişten günümüze değin dil ve edebiyat öğretiminin temel kaynağıdır. İpliklerin bir araya gelerek bir kumaşı oluşturması
gibi metin de kendisini görünür kılan farklı ögelerin birbirine eklemlenmesiyle varlık kazanır. Literatürde metin kavramına ilişkin çok sayıda tanımla
karşılaşmak mümkündür. Ancak genel anlamda metin, dilsel birimler aracılığıyla oluşturulmuş, okuma eyleminin yöneldiği ve anlamsal örüntüye
sahip somut bir nesnedir. Bir yapının metne dönüşmesi onun hacmine bağlı değildir. Herhangi bir metin tek cümleden oluşabileceği gibi
binlerce sayfadan da oluşabilir. Bu nedenle tek bir sözcükten, sözcük öbeğinden ya da cümleden oluşan bir reklam metniyle ya da tek bir
dizeden, cümleden oluşan bir şiirle karşılaşmak her zaman için olasıdır. Burada temel belirleyici metnin iletişim yaratabilecek anlamsal bir örüntü
ve bütünlük taşımasıdır.

Okur, metnin nasıl düzenlendiğini anlarsa okuduklarını daha kolay çözümleyebilir. Zaten yazarlar da düşüncelerin nasıl bir ilişki içinde
olduğunu okurun görmesine yardımcı olacak bir yapı ya da örüntüyle metinlerini düzenler. Yapı ya da düzenleme bir metindeki düşüncelerin
örgütlenme biçimine ve bunları birleştiren ilişkilerin doğasına göndermede bulunur. Metin yapısı yazarın amacına ve okurla paylaşılacak içeriğe
göre biçim alır. Retorikle ilgilenenler, dilbilimciler ve psikologlar tarafından insan düşüncesinin temel örüntülerini yansıtan birkaç metin yapısı
belirlenmiştir.

Metin kuramları açısından metin yapısı «küçük yapı, büyük yapı ve üst yapı» olmak üzere üç başlık altında ele alınmaktadır. Küçük
yapı metindeki cümleler ve dilsel birimler arasındaki bağlantıları ifade eder. Metnin temel bölümleri ve metin içi genel anlamsal boyut ise büyük
yapıyı oluşturur. Üst yapı ise metin türünün çizdiği çerçeveyle ilgilidir. Yazar metin türünün çizdiği belli soyut şema kapsamında metnini düzenler.

3
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ / ORTAK DERSLER / TD I / DERS NOTU / AKUZEM
Giriş

Metin yapısı, metin türü ve işleviyle yakından ilgilidir. Bu yönden yapının temel belirleyicisi metin işlevi ve türüdür. Örneğin; bir cinayet
olayının haber yazısına konu edilmesi ile bir öyküde anlatılması arasında fark vardır. Bu da elbette okurun beklentilerine yön veren bir etkiye
sahiptir. İşte bu nedenle dil ve edebiyat öğretiminde anlama ve anlatım becerilerinin geliştirilmesi için metin türlerine dayalı biçimsel yapıların
öğrenci tarafından içselleştirilmesi gerekir.

Genel bir bakış açısıyla metinler «anlatısal, bilgilendirici ve şiir» olmak üzere üç başlık altında sınıflandırılabilir. Çocuklar erken
yaşlarda anlatısal yapılarla karşılaştıklarından bu yapı onlar için daha bilindik örüntüye sahiptir. Oysa bilgilendirici metinler, tipik olarak farklı
söylemsel yapılar etrafında düzenlenmiş çeşitli soyut ve mantıksal ilişkileri barındıran değişken örüntülerden oluşur.

Metin yapısı okurun okuma biçimini ve yöntemini de etkiler. Örneğin; bilgilendirici metinler yöneldiği materyali baştan sona giden bir
sırayla sunmayabilir. Bu tür metinlerde okur (ya da öğrenci) kendisi için gerekli ya da çalışma konusu için en anlamlı bölümlere odaklanabilir.
Metinlerde yer alan grafikleri inceledikten sonra metni okuyabilir ve ardından grafikleri tekrar tekrar gözden geçirebilir. Oysa kurgusal metinlerin
genellikle başından sonuna değin okunması gerekir.

4
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ / ORTAK DERSLER / TD I / DERS NOTU / AKUZEM
1. Bilgilendirici Metinlerin Yapısı

Bilgilendirici metinlerin yapısını oluşturan beş temel örüntüden söz edilebilir. Genellikle birlikte kullanılan bu örüntüler saf bir biçimde
metinlerde yer almaz:

Tanımlama

1.Problem ve 1.Karşılaştırma
Çözüm ve Karşıtlık

1.Zamansal
1.Neden ve
Dizimleme ve
Sonuç
Süreç

1. Tanımlama
Bir konunun özellikleri (kişi, olay, fikir) hakkında bilgi içeren metinsel bir yapıdır. Bu yapı, bir kavramın tanımını, ayırt edici niteliklerini ve
örneklerini içerebilir. “Örneğin, aslında, özellikleri ve en önemlisi” gibi anahtar sözcüklerden yararlanılır.

“Yaratıcı insanlar maceraperesttir. Keşfetmeyi severler. Keşfederken de sosyal geleneklerin sınırlarını zorlayabilirler. Dışarıdan
dayatılan kuralları sevmezler, kendi içlerinden gelen yönelimlerin etkisiyle hareket ederler. Dışlarındaki dünyanın sıradanlığına uyum
sağlamamaları yabancılaşma ve yalnızlık duygularını yoğun yaşamalarına neden olabilir. Üstelik, algılama ve bilgiye dair açık ve belirgin
standartların yokluğu kimlik ve benin sınırlarında bulanıklık yaratabilir; psikodinamik terminolojisinde buna bazen ego sınırları adı verilir” (Yaratıcı
beyin (Dehanın Nörobilimi), 2015, s. 39).
5
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ / ORTAK DERSLER / TD I / DERS NOTU / AKUZEM
1. Bilgilendirici Metinlerin Yapısı

2. Karşılaştırma ve Karşıtlık
İki ya da daha fazla kavram/konu arasındaki benzerlik ve farklılıklar ele alınır. “Benzer olarak, farklı olarak, buna rağmen, bunun
yerine, karşılaştırdığımızda, aksine, tersine, ancak, fakat” gibi anahtar kavramlara yer verilir.
«Çocukların, içinde cinselliğin de bulunduğu pek çok olayda suiistimal edilmesi postmodern toplumlarda önemli bir toplumsal
sorundur. Bu konuda Durkheim ve pozitivistleri karşılaştıralım. Modernistler, çocuk yetiştirme konusunda barbar atalarıyla karşılaştırıldıklarında
daha uygar olduklarına inandıklarından bu konu tartışmamızla yakından alakalıdır. Bununla beraber, Veblen ve Schopenhaur gibi Durkheim da
uygar olarak adlandırılan toplumların çocuklara arkaik toplumların uygulamalarından daha az insani davrandıklarına inanıyordu” (Uygar
Barbarlık, 2004, s. 70).

3. Zamansal Dizimleme ya da Süreç


Bu yapıdaki metinler olayları ortaya çıktıkları sıraya göre sunar. Bu yapı aracılığıyla zaman içinde gelişen olaylar, olaylar dizisi, bir
süreç ve aşamalar aktarılır. “İlk olarak, sonuçta, önce, sonra” gibi anahtar sözcükler kullanılır.
“Klonlama için en çok kullanılan yönteme “çekirdek transferi yöntemi” adı verilir. Bu yöntemde ilk olarak bir canlıdan yumurta
hücresi alınır ve çekirdeği çıkartılır, daha sonra ise yine aynı canlıdan ya da aynı türdeki başka bir canlıdan alınan herhangi bir vücut hücresinin
çekirdeği laboratuvar ortamında bu yumurta hücresine nakledilir. Naklin başarılı olması durumunda oluşan bu yeni hücreye hafif bir elektrik şoku
uygulanarak bölünmeye zorlanır. Bir kez bölünen hücre bölünmeye devam eder bu aşamadan sonra anne rahmine yerleştirilen embriyonun
doğması beklenir. Sonuçta genetik bilgiler yani DNA çekirdekte saklandığı için doğan yeni birey, hücre çekirdeği kullanılan bireyle aynı genetik
özelliklere sahip olur. Teoride basit gibi görülen bu yöntem pratikte çok büyük zorluklar çıkartmaktadır. Başarı yüzdesi çok düşük olan bu yöntem
sonucunda doğan bireyde birçok sağlık sorunu ile karşılaşılmaktadır. Klonlama için kullanılan “partenogenez” gibi diğer yöntemlerin hiçbiri ile
canlı bir bireyin dünyaya gelmesi sağlanamamıştır. Diğer yöntemlerle canlı bir birey oluşması teorik olarak da pek mümkün görünmüyor” (Bilim
ve Teknoloji, 2002).
6
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ / ORTAK DERSLER / TD I / DERS NOTU / AKUZEM
1. Bilgilendirici Metinlerin Yapısı

4. Neden ve Sonuç
Düşünceler ya da olaylar arasındaki nedensel ilişkinin iletilmesi için bu yapıya başvurulur. Sosyal ve doğa bilimlerindeki fenomenlere
ilişkin açıklamalar genellikle neden ve sonuç yapısıyla aktarılır. “Bundan dolayı, bunun için, bunun sonucu olarak, bu sebepten, bu nedenle,
çünkü, öyleyse, eğer. . . sonra, için, sonuç olarak” gibi sözcükler anahtar işlevi görür.

«Bulutlar hava ve su içerir; her ikisi de şeffaf olduğu için ışığı emmezler. Bu nedenle beyaz görünmeleri ilginç gelebilir. Ancak bu
suyun bir kısmı minik zerrecikler halinde dağılmıştır. Bu nedenle ışık bulutun içine birkaç metre girebilir, ama sonunda bir damlacığa çarpacaktır.
Bu durumda ışık dağılır ve yönü biraz değişir. Yoğun bir bulutta her bir ışık zerreciği çok sayıda damlacığa çarpabilir. Bunların her biri sonunda
girdiği yere yakın bir noktadan dışarı atılır. Yani bulutun rengi aslında ışığın ona verdiği renklerin karışımıdır. Gün ışığı genelde beyaz olduğu için
bulutları beyaz görürüz” (BBC News Türkçe, 2018).

5. Problem ve Çözüm
Neden ve sonuç yapısının bir alt kümesi olarak ele alınabilecek bu yapı bir problem ile onun çözümü arasındaki nedensel ilişkiyi
aktarmaya yardım eder. Güç bir konuyu ele alan yazar, bu konuyla nasıl mücadele edileceğini anlatır ve kendi önerilerini gerekçeleriyle birlikte
sunar. “Soru, sorun, çözüm, çözüldü, yanıt, karmaşıklık, eğer. . . sonra” gibi sözcükler önemli geçiş işaretçileridir.

«Atmosfere bugün bırakacağımız karbondioksit onlarca yıl orada kalacağı için öteki bazı gazların küresel ısınmaya yaptığı katkı
daha çabuk azaltılabileceği halde teknolojik alanda özdenetime yönelik önemli çabalar bile bir sonraki kuşaktan önce işe yaramayacaktır.
Kısa vadeli hafifletici önlemlerle uzun vadeli çözümleri, ikisi de gerekli olduğu halde birbirinden ayırt etmeliyiz. Sera etkisi yapan gazları ve başka
kirletici maddeleri daha az üreten yeni bir enerji ekonomisine, dünya çapında aşamalı olarak mümkün olduğunca çabuk geçmeliyiz”
(Milyarlarca ve Milyarlarca (Milenyumun Eşiğinde Yaşam ve Ölüm Üzerine Düşünceler), 2006, s. 136).
7
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ / ORTAK DERSLER / TD I / DERS NOTU / AKUZEM
2. Anlatısal Metinler

Anlatı yapısı, öyküyü bir arada tutan ve onu biçimlendiren bir çerçevedir. Bu yapının temel öğeleri:

1.Olay 1.İzlek
1.Karakterler 1.Bakış açısı Yer-zaman
örgüsü (tema)

1. Olay Örgüsü
Olay örgüsü, çeşitli olayları birbirine bağlayan ve bir çeşit ilişki içine sokan neden ve koşullar zinciridir. Anlatılar her zaman için düzgün bir
biçimde bağlanmamış ya da sonuçlandırılmamış olsa bile başlangıç, orta ve bitiş bölümlerine sahiptir.

8
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ / ORTAK DERSLER / TD I / DERS NOTU / AKUZEM
2. Anlatısal Metinler

2.1. Çatışma
Olay örgüsü, çatışma ve çözüm içerir. Herhangi bir anlatısal metinde merak duygusu ve gerilim yaratan çatışma, olay örgüsünün
ilerlemesini sağlayan iki karşıt güç arasındaki mücadeledir.

Edebiyat yapıtlarında içsel ve dışsal olmak üzere iki türlü çatışma görülür.

Dışsal çatışma türleri:


1. Kişi-kişi çatışması
2. Kişi-doğa çatışması
3. Kişi-toplum çatışması
4. Teknoloji-doğa çatışması

İçsel çatışma türleri:


1. Kişinin kendisiyle olan çatışması

9
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ / ORTAK DERSLER / TD I / DERS NOTU / AKUZEM
2. Anlatısal Metinler

2.2. Karakterler

Karakter ve olay örgüsü birbiriyle yakından ilintili iki bileşendir. Çünkü olay örgüsünü inşa eden çatışma genellikle iki ya da daha
fazla karakter arasında ortaya çıkar. Bu yönden ister insan isterse bir canlı (hayvan, bitki) ya da bir nesne (oyuncak) olsun öyküdeki olay
örgüsünün temel taşıyıcısı karakterlerdir. En önemli karakterler temel karakter; daha az belirgin karakterler ise yan (minör) karakterler olarak
bilinir.

Karakterler tipik olarak “devingen/yuvarlak” ve “durağan/düz” olarak sınıflandırılır. Temel karakter genelde öykü boyunca bir dizi
duygu ve değişiklik sergileyen devingen/yuvarlak bir kişidir. Böylece gerçek insanları daha fazla çağrıştırır. Durağan/Düz karakterler ise yalnızca
bir ya da iki özelliğe sahiptir. Temel karakterin eylemleri için bir arka plan oluşturur, karşıt kişiyi (antagonisti) ya da çatışmanın merkezinde
bulunan kişiyi temsil eder.

Yazarlar, karakterleri geliştirirken başlıca dört temel yöntemden yararlanır:


1. Karakterlerin fiziksel görünümleriyle betimlenmeleri
2. Bir karakterin konuşmaları, düşünceleri, duyguları ya da eylemleriyle doğasının açığa çıkarılması
3. Diğer karakterlerin konuşma, düşünce, duygu ve eylemleriyle karakterlerin geliştirilmesi
4. Anlatıcının karakterlerin doğası hakkında doğrudan yaptığı yorumlar.

10
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ / ORTAK DERSLER / TD I / DERS NOTU / AKUZEM
2. Anlatısal Metinler

2.3. Bakış Açısı ve Anlatıcı

Okurun metni anlama ve öykünün anlatılma biçimini belirleyen bakış açısı, yazarın öyküsünü paylaşmak için seçtiği yoldur. Anlatıcı
öyküyü anlatan bir kişi ya da sestir. Öykünün dışında olabileceği gibi içinde de yer alabilir. Anlatıcı tipleri arasındaki en açık ayrım birinci ve
üçüncü kişili anlatıcılardır. Bununla birlikte çok nadir görülse de kimi yapıtlarda ikinci kişili anlatıcılara da yer verilir.

Anlatısal metinlerde şu anlatıcılar görülebilir:


1. Birinci Kişili Bakış Açısı
2. Üçüncü Kişili Bakış Açısı
3. İkinci Kişili Bakış Açısı
4. Katmanlı Bakış Açısı

2.3.1. Birincili Kişili Bakış Açısı


1. “Ben” ve “biz” kişi adılları kullanılarak olay anlatılır.
2. Dünya yalnızca tek bir karakterin bakış açısından aktarılır. Bu kişi temel karakter ya da yan karakterlerden biri olabilir.
3. Bu anlatıcı türüyle yazarın birbirine karıştırılmamasına dikkat edilmelidir. Çoğu durumda birinci kişi anlatıcı da diğer karakterler gibi yazarın
hayal gücünün bir ürünüdür.

11
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ / ORTAK DERSLER / TD I / DERS NOTU / AKUZEM
2. Anlatısal Metinler

2.3.2. Üçüncü Kişili Bakış Açısı

1. Öykü üçüncü kişili adıllarla (o ve onlar) yapılandırılır.


2. Bu tür anlatıcılar bir öyküdeki tüm olayları uzaktan gözlemler ve asıl olayda rol oynamaz.
3. Üçüncü kişi anlatıcı gözlemleri daha nesnel izlenimi verdikleri için daha ikna edicidir.

Üçüncü kişili bakış açısında 3 tür eğilim görülür:

1. Sınırsız üçüncü kişili bakış açısı: Anlatıcı, tüm karakterlerin düşündüklerine ve duyumsadıklarına erişebilme üstünlüğüne sahiptir.
2. Sınırlı üçüncü kişili bakış açısı: Anlatıcı, yalnızca bir büyük (majör) ya da küçük (minör) karakterin ne düşündüğünü ve hissettiğini bilebilir. Bu
bakış açısı bazı şeyleri hem gizler hem de açığa vurur. Bir yandan okurların kurguda gerçekleşenlere ilişkin bilgi düzeylerini sınırlandırırken
öte yandan herhangi bir karakterin kim olduğunu ve onun dünyayı nasıl gördüğüne yönelik içgörü de yaratabilir.
3. Nesnel (objektif) üçüncü kişili bakış açısı: Bu tür anlatıcı aracılığıyla yalnızca karakterlerin söyledikleri ve yaptıkları anlatılır. Tüm yorum
okuyucuya bırakılır. Karakterlerin eylemleri açık bir biçimde açıklanır. Ancak onların neden böyle davrandıkları ya da konuya ilişkin neler
duyumsadıkları konusunda herhangi bir yorum yapılmaz.

12
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ / ORTAK DERSLER / TD I / DERS NOTU / AKUZEM
2. Anlatısal Metinler

2.3.4. İkinci Kişili Bakış Açısı


1. «Sen» adılına başvuran bu bakış açısı çok nadir görülür, bu yöntemde okur öykünün içine yerleştirilir.
2. Okur yalnızca başka bir karakteri düşlemez aynı zamanda kendisi de bir karaktere dönüşür.
3. Bir oyun/hile olarak görülecek bu bakış açısı okuma deneyimini daha gerçekçi yapabilir.

2.3.5. Katmanlı Bakış Açısı


Bütün öykülerde açık bir biçimde yalnızca birinci ya da üçüncü kişili bakış açısına yer verilmez. Bazı öyküler kurgudaki farklı
karakterlerin gözünden çoklu bir bakış açısıyla anlatılır. Katmanlı bakış açısının farklı bir türü de “öykü çerçevesi (story frame)”dir. Bu yöntemde
bir öykü başka bir öykünün içine yerleştirilerek anlatılır. Öykü çerçevesi, ana öyküyü kimin anlattığını ve hangi koşullar altında olduğunu belirler.
Genellikle perspektifte bir değişim yaratır. Eğer çerçeve öykü birinci şahıs tarafından geniş zaman kipiyle anlatılıyorsa ana öykü de büyük
olasılıkla geri dönüşle ya da üçüncü bir kişiye başka bir şey olarak anlatılacaktır.

“Altı kaseti dinlemek, neredeyse tüm günümü aldı. Son kasetin son bölümünü dinlerken, yüreğim ağzıma geldi… Neden sonra, kasettekilerden
sıyrılmaya başladım. Bu soluk kesici serüveni, roman haline getirmek için, ölçüsüz bir sabırsızlıkla hemen bilgisayarın başına oturdum” (Mo'nun
Gizemi, 2011, s. 33).
“Defne de Burç gibi arkadaşsızlıktan sıkılıyordu. O da sabahları dalış kurslarına katılıyordu. Arada bir annesiyle tenis ya da pinpon oynuyordu.
Bunun dışında kitap okuyor, tek başına adanın çevresinde yürüyor, düşünüyor, hayal kuruyordu” (Mo'nun Gizemi, 2011, s. 40).

13
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ / ORTAK DERSLER / TD I / DERS NOTU / AKUZEM
2. Anlatısal Metinler

2.4. Yer-zaman

Karakterlerin eylemleri ve olay örgüsü belli bir yer ve zaman içinde gerçekleşir. Bu bileşen her zaman bir öyküde olabilecekleri derinden
etkileyen ve karakterlerin duygularına yön veren önemli bir işleve sahiptir. Anlatı için bir arka plan oluşturan toplumsal ve ahlaksal boyutu
içerebilir, çatışmanın bir kaynağı olabilir.
Yer-zaman 3 boyut biçiminde görülür:

1. Fiziksel Boyut
2. Zamansal Boyut
3. Toplumsal ve Psikolojik Boyut

2.5. İzlek (Tema)

İzlek, “aforizma, ana fikir, ahlaksal boyut, merkezî odak, öz (gist)” gibi kavramlarla çok yakın eş anlamlılığa sahiptir. Ancak izlek düşünülenin
tersine bu görüşlerden daha zengin ve daha karmaşıktır. Çünkü izlek bir sanat yapıtıyla ifade edilen, yaşama geçirilebilen, onu test eden ve
karmaşıklaştıran ya da kültürel bir konuşmada sürekli yer alan zengin bir kavrayış biçimidir. Okurla paylaşılan yaşam ve insan doğasına ilişkin bir
sezgi ya da algıdır.

14
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ / ORTAK DERSLER / TD I / DERS NOTU / AKUZEM
3. Şiir Türünün Yapısı

Şiirde bir şeyin anlatılma biçimi anlatılan şeyden önemlidir. Birçok şiir aynı konuyu işleyebilir, ancak bunları birbirinden ayıran temel
ölçüt anlatım biçimleridir. Bu açıdan “biçim” şiirin yapısıdır. Dizelerin kümelenişi, dize düzeni, uyak düzeni gibi bileşenler şiirin yapısını oluşturur.
Bununla birlikte şiirin sunulma biçimini belirleyen imgeler, söz sanatları, yinelemeler gibi öğeler de bu metin türünün yapısının irdelenmesinde
önemli bileşenlerdir.
Genel anlamda şiirin dış ve iç yapısını oluşturan öğeler şöyle sıralanabilir:

Dış Yapı:
1. Ölçü
2. Kafiye ve Redif
3. Yinelemeler
İç Yapı:
1. İmge
2. Simgesel Dil

15
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ / ORTAK DERSLER / TD I / DERS NOTU / AKUZEM
4. Dil ve Anlatım

Dil ve anlatım açısından bilgilendirici metinler, anlatısal metinlerden ve şiir türünden ayrı niteliklere sahiptir. Anlatısal metinlerde öznel
bir ifade biçimi ağır basar. Sözcükler ve cümleler görünür anlamları dışında başka çağrışımsal anlamlar kazanır. Bilgilendirici metinlerde ise
anlatıcıya neredeyse hiç rastlanmaz. Anlatım biçiminde nesnel bir tutum sergilenir, sözcükler gerçek anlamlarıyla kullanılır. Bu yönüyle
bilgilendirici metinler genel anlamda yoruma kapalıyken yazınsal nitelikli anlatısal metinler yoruma açıktır. Okuruna tek bir anlam değil de çok
boyutlu anlamlı bir zenginlik sunar. Ayrıca okur, yazınsal metinlerde tümüyle yazarın bireysel tercihlerine göre biçimlenmiş ve değişime uğramış
dilsel bir kullanımla karşılaşır.

4.1. İmge
İmge, edebiyat incelemelerinde özellikle şiir türünde üzerinde durulan bir kavramdır. İmge, şairin zihninde oluşmuş gerçek dışı,
kendine özgü olay ve görünümlerin dile getirilişidir.

4.2. Simgesel Dil

Yazarlar ya da şairler okurda yaratmak istedikleri etkiye koşut bir biçimde sözcükleri seçerler. Bu nedenle okur herhangi bir metni
çözümlerken sözcüklerin olası tüm anlamlarını göz önünde bulundurmalıdır. Sözcüklerin sözlük dışında anlam ya da çağrışımları bunların
parçacının anlamıyla nasıl bir ilişki kurduğunu irdelemelidir. Metinde gündelik, argo, somut ya da soyut sözcüklerden hangisinin yeğlendiği
sorgulanmalıdır.

16
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ / ORTAK DERSLER / TD I / DERS NOTU / AKUZEM
HAFTALIK KONU DEĞERLENDİRME SORULARI

1 Bilgilendirici metinlerin unsurları nelerdir? Bunlar hakkında bilgi veriniz.

2 Şiir türünde kaç tür yapı vardır? Bu yapıları göze «Sessiz Gemi» şiirini inceleyiniz.

3 Anlatısal metinlerde bakış açılarını karşılaştırınız.

4 «Sessiz Gemi» şiirinde imgesel unsurları bulup açıklayınız.

17
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ ORTAK DERSLER TD I DERS NOTU / AKUZEM

You might also like