You are on page 1of 57

ORGANOGRAFİ

Kök ve Gövde

Dr. Öğr. Üyesi Yeter Yeşil


• Organların dış ve iç yapısını,
değişik organlar arasındaki ilişkiyi
ve organlarda meydana gelen
değişiklikleri konusu içine alan
bilime Organografi denir.

• Vegatatif organ (bitkinin


yaşantısını sürdürmesi için gerekli
organları; kök, gövde, yaprak)
• Generatif organ (Soyunu devam
ettiren organları: Çiçek, meyva,
tohum)
Vegetatif organlar Generatatif organlar

Meyve
Kök Gövde Yaprak Çiçek ve
Tohum
KÖK

ÖĞRENİM HEDEFLERİ
• Kökün kökeni ve genel özellikleri
• Kök Metamorfozları
• Kökün İç Yapısı
• Kökün Primer Yapısı
• Kökün Sekonder Yapısı
• Gymnosperm ve Dikotil Kök Farkları
KÖK
• Vegetatif bir organ olan kök,
embriyodaki radikula denen meristem
bölgesinin büyüyüp gelişmesiyle
meydana gelir. Genellikle bir toprakaltı
organıdır.

Görevleri:
1. Bulunduğu yere (toprağa) bitkiyi
bağlamak ve topraktan su ve su içinde
erimiş halde bulunan tuzları (anorganik
maddeleri) alarak gövdeye iletmek.
2. Besin maddesi biriktirerek depo organı
görevini de görürler.
• Kökün başlıca özellikleri klorifilsiz
olması, yaprak taşımaması, epidermasının
stomasız ve kutikulasız olmasıdır.
• Tohumdan ilk meydana gelen kök anakök
adını alır ve yerçekimi doğrultusunda
uzanır.
• Anakökten çıkmakta olan yankökler,
anakök ile bir açı teşkil edecek tarzda
gelişirler.
• Dikotil bitkilerde anakök uzun ömürlüdür
ve üzerinden yankökler çıkar; yankökler
ikinci üçüncü derecede köklere ayrılarak
bir kök sistemi oluştururlar.
• Monokotil bitkilerde anakök kısa ömürlü
olup ortadan kalkar, yerini gövdenin alt
kısmında oluşan ek kökler alır.
Kök Metamorfozları

Kazık kök
• Primer kök, tohumunun çimlenmesi
sırasında, embriyodaki kökçüğün gelişmesi
ile meydana gelmiş olan köktür. Bu kök,
ana kök halinde toprak içinde dikey olarak
gelişir ve yan dallar vererek toprak içinde
dallanmış bir sistem meydana getirir.
• Yan dallar taşıyan bir ana kökten yapılmış
olan bu kök sistemi, kazık kök adını alır.
Bu sistem dikotil bitkilerde görülür.
Saçak Kök
Ek kök veya sakçıl kök, gövdenin herhangi bir yerinden meydana gelen,
yani primer kök sisteminin dışında olan bir köktür. Ek köklerin birçok
çeşidi vardır:
Monokotil bitkilerde, çimlenmenin genç safhasında, primer kökten
hemen sonra, gövdenin tabanından birçok ek kök meydana gelir, kök
sistemi bir saçak şeklini alır. Bu tip köklere saçak kök adı verilir.
• Ek kökler bazen gövdeyi destekler (Ficus religiosa), bazen
gövdenin tırmanmasını sağlar (Hedera), bazen asimileme yapar
(epifit orkideler), bazense solunuma yardım eder (Jussieua).

Asimleme kökleri

Ayak kökleri Solunum kökleri


KÖKÜN İÇ YAPISI

• Kök başlıca üç tabakadan oluşmaktadır.


1- Ediperma
2- Korteks
3- Merkezi silindir
a- Kökün primer yapısı:
1- Epiderma kökün genç kısımlarında bulunur, kısa zaman içinde
parçalanır yerini eksodermaya bırakır. Kökün epiderma hücrelerinde
kutikula tabakası bulunmaz.

epiderma

eksoderma

korteks

2- Korteks (kabuk) geniş yer tutar, geniş interselüler (hücrearası)


boşlukları bulunan parankimatik hücrelerden yapılmıştır. Kabuk en iç
tabakası endodermadır. Endoderma hücrelerinin radyal çeperlerinde,
dikotil bitkilerde şerit halinde kalınlaşma görülür, lignosüberin
maddesinden ibaret olan bu yapı Kaspari (Caspary) şeridi adını alır.
•Monokotil bitkilerde endoderma yapısı farklıdır. Hücrelerin radyal ve
merkezi silindire bakan yüzleri kalınlaşmıştır. Bu kalınlaşma selüloz,
mantar ve lignin ilavesi ile olur. At nalı şeklini andıran bu yapı monokotil
kökler için karakteristiktir.
•Endoderma hücrelerinde ksilem elementlerinin karşısına rastlayanlar
kalınlaşmamıştır ve geçit hücresi adını alır.
3- Merkezi silindir, en dış kısmı perisikl adı verilen, bölünme özelliğine
sahip ve yankökleri veren perikambiyum tabakasıdır. Parazit ve su
bitkilerinde bulunmaz. Dikotillerde tek sıralıdır, monokotil ve
gymnospermaelerde farklı yapıdadır.
• İletim dokusu burada yer alır. İletim demetleri radyal tiptedir. Ksilem
kolları monokotiledonlarda 9-24 kollu (poliark) çoğunlukla 12-20 kollu
ksileme rastlanır. Dikotilerde ise bu sayı azdır, çoğunlukla 4-5 olup,
bazen 8 e kadar çıkabilir.
b- Kökün Sekonder Yapısı
• Kökte sekonder yapı meydana gelirken
ksilem ile floem arasındaki parenkimatik
hücreler bölünme özelliği kazanarak
kambiyum haline geçerler. Kambiyum
başlangıçta ksilemin yıldızsı şeklini
korur, sonra içe ksilem, dışa floem
elementleri vererek kambiyum halkası
oluşturur.
• Gelişmeler sırasında primer floem, sonra
oluşan sekonder floemin basıncı altında
ezilir, kabuğa doğru itilir, yaşlı kökte
tamamen ortadan kalkar. Bu arada
periderma oluşarak mantar dokusunu
verir.
1. Fellogen,
2. Fellem,
3. Felloderma

• Gelişmeler sırasında primer floem, sonra oluşan sekonder floemin


basıncı altında ezilir, kabuğa doğru itilir, yaşlı kökte tamamen ortadan
kalkar. Bu arada periderma oluşarak mantar dokusunu verir.
Dikotil ve Monokotil Farkları
• Endoderma hücrelerinde • Endoderma hücreleri selüloz, lignin
lignosüberin maddesinden oluşan ve mantar ilavesi ile at nalı şeklinde
kaspari şeridi bulunur. kalınlaşır.
• Periskl tabakası tek sıralıdır. • Periskl tabakası farklı yapıdadır,
çok sıralı olabilir.
• İletim demetlerindeki ksilem
• İletim demetlerindeki ksilem kolları
kolları az sayıdadır, çoğunlukla
çok sayıdadır, çoğunlukla 9-24 adet
4-5 adet. (poliark).
GÖVDE
ÖĞRENİM HEDEFLERİ
• Gövdenin kökeni ve genel özellikleri
• Gövde Metamorfozları
• Gövde Yaşam Formları
• Gövdenin İç Yapısı
• Gövdenin Primer Yapısı
• Gövdenin Sekonder Yapısı
• Odun Anatomisinin İncelenmesi
• Gymnosperm ve Dikotil Odunundaki Farklar
• Odun Kalbi
GÖVDE
• Bitkilerin, toprak üstünde yükselen, yaprak ve üreme organlarını
taşıyan eksenine gövde denir. Gövde embriyodaki plumula denen
bölgedeki meristem hücrelerinin büyüyüp gelişmesiyle meydana gelir.
Embriyodan itibaren bölünme özelliğini taşıyan primer meristemin
verdiği dokuların tümü gövdenin primer yapısını primer yapıdaki
dokularla beraber sekonder meristemin verdiği sekonder dokuların
tümü gövdenin sekonder yapısını meydana getirir.
• Bitkiler aleminde en basit gövdeye Musci (yapraklı karayosunlarında)
lerde rastlanır. Iletim demeti taşıyan tipik gövde ise Pteridophyta
(eğreltiler) de başlar.
• Gövde bitkinin yapraklarını ve çiçeklerini taşıyan organdır ve toprak
yüzeyinden yükselmiş olarak, hava içinde gelişir. Gövde üzerinde
yaprakların bağlandığı veya dalların çıktığı yere düğüm (nodus) ve iki
nodus arasına düğümlerarası (internodium) denir.
Gövde Metamorfozları
• Birçok bitkilerde gövde, kökten
itibaren dik olarak yükselir. Bazen
tabanda meyilli olarak gelişmiş, sonra
dikleşmiştir. Bu tip gövdeler için
yükselici (ascendens) terimi
kullanılır.

• Toprak üzerinde yatay olarak uzayan,


fakat noduslarda köklenmeyen
gövdelere yatık (procumbens)
gövdeler denir. Yatık gövdeler bazen
yalnız uçlarında yükselicidir
(decumbens).
Tribulus terrestris Portulaca oleracea
• Bazı gövdeler toprak üzerinde
sürünücü ve noduslarda
köklenicidir. Bunlar için sürünücü
(repens) terimi kullanılır.

• Bazı gövdeler ise ek kökler,


sülükler, dikenler veya yaprak
sapları yardımıyla bir destek
üzerinde yükselirler. Bunlara
tırmanıcı (scandens) gövdeler
denir.

• Etli (succulens) gövdeler, su depo


etme yeteneğinde olan gövdelerdir.
node node node node Cynodon dactylon
• Bazı bitkilerin gövdesi çok alçak olup
bu gövde üzerindeki yapraklar toprak
yüzeyinde rozet şeklinde toplanmış
bulunurlar. Çiçek veya çiçek
durumunu taşıyan sap bu rozetin
ortasından çıkar. Bu tip bitkilere
gövdesiz (acaulescens) bitkiler denir
ve gövdesiz bitkilerde çiçek veya
çiçek durumunun sapına da skapus
(scapus) adı verilir.

Muscari azureum
• Toprak altında gelişen ve kökeni gövde olan organlar rizom
(rhizoma) veya köksap, toprak içinde dik veya yatay olarak gelişen
bir toprakaltı gövdesidir.

• Yumru (tuber), yedek madde depo eden etli, şişkin bir toprakaltı
gövdesidir.
tuber

Helianthus tuberosus
• Kormus veya gövde yumrusu, zarımsı yapraklarla çevrilmiş
olan etli dik bir toprakaltı gövdedir.
• Soğan (bulbus), yaprakları etli ve çok sık dizilişli olan dik ve
alçak bir toprakaltı gövdesidir.
Stolon (stolon), toprak yüzeyinde uzayan ve noduslarında köklenerek
yeni bitkiler veren bir sürünücü gövdedir

Otsu (herbaceus) bir gövde, bir yıl içinde vejetatif olarak gelişen,
çiçek açan, meyva ve tohum veren ve aynı yıl içinde ölen bir
gövdedir. Odunsu bir gövde, odunlaşmış olan ve çok yıl yaşayan bir
gövdedir.
Gövde Yaşam Formları
• Bir yıllık (annuus) bir bitki, gövde ve kökü ile ancak bir yıl yaşayan
otsu bir bitkidir.
• İki yıllık (biennis) bir bitkide, bitki ilk yılda rozet şeklinde
yapraklarını geliştirir, ikinci yılda otsu ve yükselen bir gövde verir. Bu
gövde çiçek ve meyvaları taşır ve bitki ikinci yılın sonunda ölür.
• Çok yıllık (perennis) bitkiler,
birçok yıl yaşayabilme niteliğinde
olan ve belirli bir vejetatif gelişme
devresinden sonra her yıl çiçek
açan bitkilerdir. Çok yıllık bitkiler
değişik tiplerde olurlar:
– Çok yıllık otsu bitkilerde (herba
perennis), bitkinin toprak altında
devamlı olarak yaşayan rizom, tuber,
soğan gibi bir organı vardır. Her yıl
bu organdan bir toprak üstü gövdesi
sürer ve bu gövde ancak bir yıl yaşar.
– Yarıçalımsı (suffrutescens)
bitkilerde, gövdenin alt kısımları
odunludur ve devamlı olarak canlıdır,
üst kısımları ise her yıl sürer ve
ancak bir yıl yaşar.
– Çalımsı (frutescens) bitkilerde,
gövde odunludur ve bitkinin birçok
gövdesi vardır.
– Ağaçsı (arborescens) bitkilerde,
gövde odunludur ve bitkinin bir ana
gövdesi vardır.
GÖVDENİN İÇ YAPISI

• Gövdenin iç yapısında da kökte olduğu gibi 3


kısımdan oluşur.
1- Epiderma
2- Korteks
3- Merkezi silindir
• Monokotil ve dikotillerde fark gösterdiği için bu
iki gövde ayrı ayrı incelenecektir.
a- Monokotil gövdenin iç yapısı:
• Epiderma, tek sıra hücreden yapılmıştır, nadiren mantarlaşmış doku
epidermanın yerini alır.
• Korteks, monokotil gövdelerde tipik bir tabaka oluşturmaz.
Hipoderma adını alan ve genellikle sklerenkimatik hücrelerinde yer
aldığı dar bir parenkima şeridi halindedir.
• Merkezi silindir, hipodermanın altında kalan kısmıdır ve içinde iletim
demetleri, merkezi silindirin parenkima dokusu içine dağınık olarak
dizilmişlerdir. Demetler çevrede küçük ve sık, merkeze doğru büyük ve
seyrektir. Iletim demetleri kapalı kollateral tiptedir. Kambiyum
bulunmayışı nedeniyle monokotil gövdelerde sekonder büyüme
genellikle görülmez.
b- Dikotil gövdenin iç yapısı:
1- PrimerYapı:
• Epiderma - koruyucu olarak en dışta kalan çeperli, bitkinin türüne
göre değişik şekil ve sayıda tüy, stoma ve emergens taşıyan
epiderma vardır.
• Korteks - Iyi gelişmiş bir korteks (kabuk) tabakası vardır. Korteksin
en dış tabakasını kollenkima oluşturur. Kollenkima ya devamlı bir
tabaka meydana getirir veya yer yer gruplar halinde bulunur. Bu
dokunun altında iri hücreli parenkima dokusu, bunu takiben ise
nişasta taneleri taşıyan endoderma veya nişasta tabakası adını alan
kısım bulunur.
• Merkezi Silindir - Endodermanın iç kısmındaki dokular merkezi
silindiri meydana getirir. Ilk tabaka birkaç sıra sklerenkima veya
parenkima hücrelerinden meydana gelmiştir. Bunların altında
muntazam bir daire meydana getirecek tarzda dizilmiş iletim
demetleri bulunur. Dikotil gövdede iletim demetleri, monokotil
gövdenin aksine açık kollateral tiptedir, floem dışa, ksilem içe
doğru yer almıştır ve aralarında doğurucu bir tabaka olan
kambiyum bulunur. Kambiyum ince çeperli, yassı hücrelerden
meydana gelmiştir. Demetlerin arasını ve merkezi silindirin
ortasını, parenkimatik hücrelerden yapılmış bir doku doldurur,
bu dokunun ortadaki kısmı öz ve demetler arasında yer alan
kısmı özkolu adını alır. Kambiyum gövdede floem ve ksilem
arasından ve özkolları parenkimasından geçen bir halka (bitkiyi
boydan boya kateden bir silindir) halindedir. Kambiyumun floem
ve ksilem arasından geçen kısmına demet kambiyumu,
özkollarından geçen kısmına ise demetler arası kambiyumu adı
verilir.
Monokotil ve Dikotil Gövde Arasındaki Farklar

Monokotil Dikotil
2- Sekonder yapı:

Bir yıllık otsu bitkilerde primer yapı görülmesine karşılık, 2-3 yıllık
ve daha uzun ömürlü (çok yıllık) odunsu bitkilerde, kambiyum
faaliyete geçerek dışa doğru floem içe doğru ksilem elementleri
vermesiyle sekonder yapı meydana gelir. Sekonder yapı gösteren bir
dikotil gövdede şu tabakalar göze çarpar.

1- Kısa ömürlü olan epiderma, gövdenin gelişmesi ile parçalanır ve


yerini koruyucu bir tabaka olan periderma tabakası alır.

2- Peridermayı takiben gelen kısım, kambiyum faaliyete geçmeden


önce bulunan kortekstir ve primer korteks adını alır. Periderma ile
özkollarının dış ucu arasında bulunan bu kısımda dıştan içe
kollenkima, parenkima, ve sklerenkima gibi dokulara rastlanır.
• 3- Bu tabakanın altında iletim demetlerinin gelişmesi ile oluşan kısım
yer almıştır. Kambiyumun faaliyeti ile dışarı doğru oluşan sekonder
floem sekonder korteks adını alır. Primer floem sekonder floem
tarafından sklerenkima liflerine doğru itilir. Kambiyumun dışa doğru
verdiği floem elementleri ile sekonder her yıl yenilenir.
4- Demetler arasındaki kısımda demetler arası kambiyumunun
faaliyeti neticesinde meydana gelen özkolları, primer özkolu
adını alır ve öz kısmının primer korteks ile bağlantısını sağlar.
Odun ile sekonder floem arasındaki bağlantıyı sağlamak için bu
kısımda primer özkollarından kısa olan sekonder özkolları gelişir.
• Sekonder yapıda iletim demetleri oval şekillerini kaybederek,
radyal yönde uzamışlar ve aralarındaki sınır, primer özkollarının
oluşumu ile daralarak ortadan kalkmış belirsiz hale gelmiştir.
• Kambiyum faaliyet gösteren ve belirgin olan bir tabaka
halindedir. Periderma ve Sekonder özkollarının meydana gelmiş
olması da sekonder yapı için karakteristiktir.
Epidermis
Korteks
Primer floem
Sekonder floem
Vascular kambium
Sekonder ksilem

Primer ksilem

Öz
• Odun Yapısı: Kambiyum tarafından içe doğru meydana getirilen
ksilem elementleri odun adını alırlar. Monokotillerin çoğunda
kambiyum yoktur, sekonder kalınlaşma olmaz ve odun meydana
gelmez. Buna karşılık Gymnospermae (Açık tohumlular) ve
Dicotyledonae’larda (çift çeneklilerde) tipik odun yapısı görülür.
• Odunu meydana getiren sekonder ksilem elementleri başlıca trake,
trakeid, sklarenkimatik odun lifleri ve odun parenkimasıdır.

• Enine kesitte, mevsim farklarından meydana gelen yıllık halkalar,


ışınsal dizilen özkolları;
• Boyuna radyal kesitte, odun borularının boyuna kesitleri, yıllık
halkaların uzunluğuna görünüşleri ve bunları dik olarak kateden
paralel hücre dizileri halinde özkolları görülür.
• Teğetsel kesitte ise özkollarına cepheden bakıldığında mekik
şeklinde oldukları görülür.
Öz
Odun kalbi
Diri odun
Kambium
Canlı floem
Mantar tabaka
• Merkeze yakın olan odun elementleri kambiyum tarafından
meydana geldikçe ezilip, çürür ve ortadan kalkarlar, yaşlı ağaçların
ortasındaki kovuklar gibi. Buna karşılık birçok ağaçların odun
elementlerine tanen, renk maddeleri, reçine dolar ve bu kısım
çürümeye karşı korunmuş olur. Odun kalbi adını alan bu bölge,
birçok ağaçların merkez kısmını doldurmaktadır.
• Gymnospermlerin (Açık tohumlular) odununda trakeid, parenkima
bulunduğu halde, dikotil odununda trake, trakeid, parenkima ve
sklerenkimatik liflerde yer alır.
• Gymnosperm odunundaki özkollarını meydana getiren hücreler
trakeidal veya parenkimatiktir. Özkollar tek sıra hücreden
yapılmıştır. Dikotil odununda ise parenkimatiktir. Özkolları 2-3
sıralıdır.
Dikotil kök Monokotil Kök

1 3

Dikotil gövde Monokotil gövde


2 4
1 2

3 4
1 2

Rizom Yumru

3 4

Kormus Soğan

You might also like