You are on page 1of 21

BÖLÜM 1: BİRİMLER ve FİZİKSEL NİCELİKLER

Fiziğin amacı, doğal olayları yöneten sınırlı sayıdaki temel yasaları bulmak ve bu yasaları ileride
yapılacak deneylerin sonuçlarını öngörecek teorilerin geliştirilmesinde kullanmaktır. Klasik Fizik:
1900 yılından önce geliştirilen teoriler, kavramlar, kanunlar, klasik mekanikteki deneyler,
termodinamik ve elektromanyetizma anlaşılır.

Modern Fizik: 19. yüzyılın sonlarına doğru başlayan ve klasik fiziğin açıklamakta eksik kaldığı
fiziksel olayları açıklayan yeni teorileri kapsayan fizikteki yeniçağ. En önemli iki teori Kuantum
Mekaniği ve Görelilik’dir.

Klasik fizik ile modern fizik arasındaki en önemli farkı, modern fiziğin enerjinin kesikliliğini
(kuantalı oluşunu) ve parçacıkların dalga özelliğini dikkate almasıdır.

FİZİK

MEKANİK ELEKTRİK KUANTUM …

DİNAMİK STATİK
(Hareket halindeki cisimleri inceler) (Denge durumundaki cisimleri inceler)

KİNEMATİK KİNETİK
(Cisme etki eden kuvvetleri dikkate almaksızın (Cisme etki eden kuvvetleri ve
hareketin geometrisini (hız, ivme, vs.) inceler) hareketin sebebini araştırır)

Şekil 1. Fiziğin basit bir sınıflandırması

Fiziğin mekanik kolu, cisimlerin bir noktada sabit durmasını sağlayan ve aynı zamanda hareketli
cisimlerin hareketinin tanımlanması, öngörüsü ve hareketin sebebinden sorumlu kuvvetlerin devinimi
ile ilgilenir.

Bu dönemki Temel Fizik-I dersinde fiziğin mekanik kolunu ve bu kolun dinamik ve kinematik alt
dallarının kapsamına giren konuları inceleyeceğiz.

1
Şekil 2. Dinamik

1.1 Uzunluk, Kütle ve Zaman Standartları

Fizik kanunları açık tanımları olan temel büyüklükler cinsinden ifade edilirler. Mekanikte
kullandığımız üç temel büyüklük vardır. Bunlar:
1- Uzunluk 2- Zaman 3- Kütle

Diğer bütün fiziksel nicelikler, örneğin hız, ivme, kuvvet, kinetik enerji vb. bu temel büyüklükler
cinsinden ifade edilirler.

Bir ölçümün sonucunu bu ölçümleri yeniden elde etmek isteyen birine sunmak istersek mutlaka bir
ölçüm standardı tanımlamak zorundayız. Şu anda kullanılmakta olan çeşitli birim sistemleri
mevcuttur. CGS (Cm, Gram Saniye), MKS (Metre, Kilogram Saniye) ve SI (Systeme Internationale)
birim sistemleri bunlardan bir kaçıdır. Bu derste bizim kullanacağımız birim sistemi, metrik sistemin
(MKS) uyarlaması olan SI birim sistemidir.

SI Birim Sistemi: 1960 yılında “Uluslararası Bilim Kurulu” tarafından kabul edilen birim sistemidir.
Bu sistemde temel fiziksel nicelikler:
Uzunluk: Metre
Zaman: Saniye Mekanikte bu üç birimi kullanacağız!
Kütle: Kilogram
Madde Miktarı: Mol
Sıcaklık: Kelvin
Elektrik Akımı: Amper
Aydınlatma Şiddeti: Kandela (Kandil)
cinsinden ifade edilmektedir.

2
Çizelge 1. SI birim sistemindeki temel nicelikler

Çizelge 2. SI sistemindeki türetilmiş nicelikler

1.2 Eski ve Yeni Uluslararası Birim Sistemi

Uluslararası Birim Sistemi’nin temelleri 1790’larda, Fransız İhtilali’nin ilk yıllarında atılmıştı. Fransa
Meclisi’nin aldığı kararla metre, Ekvator’la Kuzey Kutbu arasındaki mesafenin on milyonda biri;
kilogram, bir metreküp saf suyun kütlesinin binde biri olarak tanımlanmıştı. Her ne kadar bu tanımlar
herhangi bir kişinin ya da kurumun tekelinde olmayacak şekilde yapıldıysa da pratik amaçlar için
yeterli derecede hassas ve kullanışlı değildi. 1889’da toplanan ilk Ağırlıklar ve Ölçüler Genel
Konferansı’nda bir İngiliz firması tarafından üretilmiş 40’ar adet kilogram ve metre prototipinin
standart olarak kullanılmasına karar verildi. Prototiplerden ikisi uluslararası kilogram ve metre
prototipleri olarak kabul edildi. Diğerleriyse ya Ağırlıklar ve Ölçüler Genel Konferansı tarafından
kullanımda olan kopyalar olarak tutuldu ya da konferansa üye ülkelere kendi ulusal standartları olarak
kullanmaları için verildi. Ulusal standartlar, uluslararası standartlar ile düzenli aralıklarla
karşılaştırılarak kalibre ediliyordu.

3
Yıllar içinde SI’ya yeni birimler eklendi. Bugün SI’da yedi temel birim var: metre, saniye, kilogram,
kandela, kelvin, mol ve amper. Joule, newton, pascal ve SI’daki diğer birimlerse bu yedi temel birim
üzerinden tanımlanıyor.

Saniye

Başlangıçta saniye, Dünya’nın kendi ekseni etrafındaki tam bir dönüş süresinin (24x60x60)’ta biri
olarak tanımlanmıştır. Bu tanımdaki problem, Şekil 4’te gösterildiği gibi, bir günlük sürenin sabit
olmayışıdır. Bu nedenle 1967’den beri saniye, Cessium-133 elementinin yaydığı belli bir dalga-
boyundaki ışığın 9192631770 titreşimi için geçen süre olarak tanımlanmaktadır.

Şekil 3. Saniyenin sezyum atomunun geçişleri cinsinden gösterimi


Saniyenin eski ve yeni tanımları şu şekildedir:
Eski tanım: Saniye, sezyum-133 atomunun temel
durumunun iki aşırı ince seviyeleri arasındaki geçişe
karşılık gelen radyasyonun 9.192.631.770 periyodunun
süresidir.
Yeni tanım: Sembolü s olan saniye, SI zaman birimidir.
Sezyum frekansı ∆νCs’nin (sezyum-133 atomunun temel
düzey aşırı ince geçişinin frekansının) sabit sayısal değeri,
hertz (s-1) birimi ile ifade edildiğinde, 9.192.631.770
alınarak tanımlanır.
Şekil 4. Bir gün ile 24 saat arasındaki
Saniyenin yeni tanımı eski tanımının neredeyse aynısıdır.
fark.
Sadece tanım daha özenli bir biçimde ifade edilmiştir.

Metre

Başlangıçta metre, kuzey kutbu ile ekvator arasındaki mesafenin on-milyonda biri olarak
tanımlanmıştır (1792).

𝐴𝐵
1𝑚≡ , 𝑅 ü = 6370 𝑘𝑚
10

Pratik nedenlerden ötürü daha sonra metre, platin-iridyumdan yapılmış standart


bir ölçüm çubuğu üzerindeki iki çizgi arasındaki mesafe olarak tanımlanmıştır.

4
Şekil 5. Uluslararası metre prototipi
Metrenin eski ve yeni tanımları şu şekilde:
Eski tanım: Metre, 1 saniyenin 299.792.458’de biri zaman aralığında ışığın boşlukta katettiği yoldur
(1983).
Yeni tanım: Sembolü m olan metre, SI uzunluk birimidir. Işığın boşluktaki hızının sabit sayısal değeri,
ms-1 birimi ile ifade edildiğinde, 299.792.458 alınarak tanımlanır. Bu ifadede saniye sezyum frekansı
üzerinden tanımlanır.
Metrenin yeni tanımı da, tıpkı saniyede olduğu gibi, eski tanımın neredeyse aynısı. Sadece tanım daha
özenli bir biçimde ifade edilmiş.
Kilogram
Kilogramın eski ve yeni tanımları aşağıdaki gibidir:
Eski tanım: Kilogram kütle birimidir. Uluslararası kilogram prototipinin
kütlesine eşittir. SI birim sisteminde kütle standardı olan bir platin-iridyum
silindir yanda verilmiştir (𝜌 = 21,53𝑔/𝑐𝑚 ). 𝐻 ve 𝑑, sırasıyla, silindirin
boyu ve çapıdır (𝐻 = 𝑑 = 39,2 𝑚𝑚).

𝑑
1 𝑘𝑔 = 𝜋 𝐻𝜌 = 1000 𝑔.
2
Yeni tanım: Sembolü kg olan kilogram SI kütle birimidir. Planck sabiti h’nin sabit sayısal değeri, J.s
(kgm2s-1) birimi ile ifade edildiğinde, 6,62607015x10-34 alınarak tanımlanır. Bu ifadede metre ve
saniye, ışık hızı ve sezyum frekansı üzerinden tanımlanır.

1 𝑘𝑔 = 𝑚 𝑠.
6,62607015 × 10
Eski tanımla ilgili en önemli sorun, kütlenin fiziksel bir nesne üzerinden tanımlanmasıydı. Periyodik
kalibrasyonlar sırasında uluslararası kilogram prototipiyle ulusal kilogram prototiplerinin kütleleri
arasında belirgin farklar tespit ediliyor, ancak hangi prototiplerin kütle kazandığı ya da kaybettiği
belirlenemiyordu. SI kütle birimi kilogram fiziksel bir sabit üzerinden yeniden tanımlanarak çok daha
kararlı bir hale getirildi. Artık kütle prototiplerinde zamanla meydana gelen değişiklikler deneysel
yöntemlerle tespit edilebilecek.
Yeni tanımın bir diğer önemli sonucu, temel kütle biriminin temel zaman ve uzunluk birimlerine bağlı
hale gelmesi. Hassas kütle ölçümleri yapabilmek için zamanı ve mesafeyi de hassas bir biçimde
ölçebilmek gerekiyor.
Amper
Amperin eski ve yeni tanımları şu şekildedir:
5
Eski tanım: Amper; kesit alanları ihmal edilebilecek kadar küçük, sonsuz uzunlukta iki iletken tel
boşlukta bir metre arayla paralel olarak konumlandırıldığında iletken tellerin her bir metresine 2 ×
10 Newtonluk kuvvet etki etmesine sebep olan sabit akımdır.
Yeni tanım: Sembolü A olan amper, SI elektrik akımı birimidir. Temel elektrik yükü e’nin sabit
sayısal değeri, C (As) birimi ile ifade edildiğinde, 1,602176634x10-19 alınarak tanımlanır. Bu ifadede
saniye, sezyum frekansı üzerinden tanımlanır.
Eski tanımla ilgili en önemli sorun, laboratuvar ortamında hassas ölçümler yapmanın zorluğuydu.
Ayrıca eski tanım, kuvvete atıfta bulunduğu için, temel kütle, zaman ve uzunluk birimlerine
bağımlıydı. Yeni tanımdaysa sadece temel zaman birimi olan saniyeye atıfta bulunuluyor.
Kelvin
Kelvinin eski ve yeni tanımları şu şekilde:
Eski tanım: Termodinamik sıcaklık birimi olan kelvin, suyun üçlü noktasının [katı, sıvı, gaz hallerin
bir arada bulunabildiği basınç ve sıcaklık değeri] termodinamik sıcaklığının 273,16’da biridir.
Yeni tanım: Sembolü K olan kelvin, SI termodinamik sıcaklık birimidir. Boltzmann sabitinin sabit
sayısal değeri, JK-1 (kgm2s-2K-1) birimi ile ifade edildiğinde, 1,380649x10-23 alınarak tanımlanır. Bu
ifadede kilogram, metre ve saniye sırasıyla Planck sabiti, ışık hızı ve sezyum frekansı üzerinden
tanımlanır.
Eski tanımla ilgili en önemli sorun, tıpkı amperin eski tanımında olduğu gibi, laboratuvar ortamında
hassas ölçümler yapmanın zorluğuydu. Yeni tanımla bu sorun aşılmış oldu. Eski tanım diğer SI temel
birimlerine bağımlı değildi. Yeni tanımdaysa temel kütle, uzunluk ve zaman birimlerine atıfta
bulunuluyor.
Mol
Molün eski ve yeni tanımları aşağıdaki şekilde verilir:
Eski tanım: Mol, 12 gram karbon-12’deki atom sayısı kadar sayıda temel tanecik içeren bir sistemdeki
madde miktarıdır. Mol kullanılırken temel taneciklerin belirtilmesi gerekir. Bu temel tanecikler
atomlar, moleküller, iyonlar, elektronlar, diğer parçacıklar ya da bu parçacıkların belirli grupları
olabilir.
Yeni tanım: Mol, SI madde miktarı birimidir. Bir mol tam olarak 6,02214076x1023 sayıda temel
tanecik içerir. Bu sayı Avagadro sabiti NA’nın mol-1 birimi ile ifade edildiğindeki sabit sayısal
değeridir ve Avagadro sayısı olarak adlandırılır.
Eski tanım temel kütle birimi olan kilograma atıfta bulunuyordu. Yeni tanımdaysa başka herhangi bir
SI birimine atıf yok. Yeni tanımın en önemli sonuçlarından biri, atomik kütle birimi olan dalton ile
Avagadro sayısı ve mol arasındaki ilişkinin artık geçersiz hale gelecek olması. Bugün karbon-12
atomunun kütlesi tam olarak 12 dalton (Da) olarak tanımlanıyor. Bu durumda bir gramın bir dalton
oranının sayısal değeri tam olarak Avagadro sayısına eşit oluyor: g/Da=NAmol. Gelecekte ya daltonun
yeniden tanımlanması gerekecek ya da dalton, Avagadro sayısı ve mol arasındaki sayısal ilişki
geçersiz olacak.
Kandela
6
Kandelanın eski ve yeni tanımları şu şekilde:
Eski tanım: Kandela, belirli bir yönde 540x1012 Hz frekanslı monokromatik radyasyon yayan ve bu
yöndeki radyant yoğunluğu 1/683 watt/steradian olan bir kaynağın ışıldama şiddetidir.
Yeni tanım: Sembolü cd olan kandela, belirli bir yöndeki SI ışıldama şiddeti birimidir. 540x1012 Hz
frekanslı monokromatik radyasyonun ışıldama etkinliğinin (Kcd’nin) lmW-1 (cd sr kg-1m-2s3)
birimindeki sabit sayısal değeri 683 alınarak tanımlanır. Bu ifadede kilogram, metre ve saniye; Planck
sabiti, ışık hızı ve sezyum frekansı üzerinden tanımlanır.
Yeni tanım eskisinin neredeyse aynısı. Sadece daha özenli bir biçimde ifade ediliyor.

Çizelge 3. SI sisteminde kullanılan önekler


Özetle SI’daki yedi temel birimin hiçbirinde fiziksel nesnelere referans kalmadı. Yedi temel birimin
yedi sabit üzerinden tanımlanmasıyla birim sistemi çok daha kararlı hale getirildi. Yeni SI birim
sisteminde atıfta bulunulan sabitler şunlar:
. Planck sabiti ℎ = 6,2607015 × 10 𝑘𝑔𝑚 𝑠 ,
. Temel elektrik yükü 𝑒 = 1,602176634 × 10 𝐴𝑠
. Boltzmann sabiti 𝑘 = 1,380649 × 10 𝑔𝑚 𝐾 𝑠 ,
. Avagadro sabiti 𝑁 = 6,02214076 × 10 𝑚𝑜𝑙 ,
. Işık hızı 𝑐 = 299792458 𝑚𝑠
. Sezyum frekansı ∆𝜈 (𝐶𝑠) = 9192631770 𝑠 ,
. Işıldama etkinliği 𝐾𝑐𝑑 = 683 𝑐𝑑 𝑠𝑟 𝑠 𝑘𝑔 𝑚 .

1.3 Maddenin Yapı Taşları

Bildiğimiz gibi bir maddenin özelliklerini temsil eden en küçük yapı taşı atomdur. Atomlar da eksi
yüklü (-) elektron ve artı yüklü (+) çekirdek gibi daha küçük alt parçacıklardan oluşmaktadır.

Çekirdek artı (+) yüklü proton ve yüksüz (0) nötronlardan oluşmaktadır. Proton ve nötron gibi atom
altı parçacıklar da kuark olarak bilinen 6 adet alt parçacıkların üçerli farklı şekillerde bir araya gelmesi
ile oluşmuştur.

7
Doğada bulunan altı (6) farklı kuarkın üçerli kombinasyonlar şeklinde bir araya gelmesi ile proton ve
nötronlar oluşur). Bu kuarklar: yukarı, aşağı, acayip, tılsımlı, alt ve üst kuarklarıdır.

Şekil 6. Temel parçacıklar

Atom Numarası: Bir elementin çekirdeğindeki proton sayısıdır. Atom numarası aynı zamanda
yüksüz bir atomdaki elektron sayısına da eşittir. Örneğin, iki protonu olan helyum (He) atomunun
atom numarası 2’dir.

Çizelge 4: Temel parçacıkların yük ve kütleleri

Kütle Numarası: Bir atomun çekirdeğindeki proton ve nötronların sayılarının toplamıdır. Bir
elementin atom numarası hiçbir zaman değişmezken kütle numarası bazı durumlarda farklı olabilir.
Bunun nedeni, elementin çekirdeğindeki nötron sayısının farklı oluşundandır. Çekirdeğindeki nötron
sayıları farklı olan elementlere bu elementin izotopları adı verilir. Bir elementin atom ve kütle
numarasını göstermek için aşağıdaki gösterim kullanılır.

Örneğin helyum (He) atomunun iki protonu (2p), iki elektronu (2e) ve iki nötronu (2n) vardır.
Dolayısıyla kütle numarası 4, atom numarası ise 2’dir.

Yoğunluk

Yoğunluk (ρ ile gösterilir ve “ro” olarak okunur), birim hacimde bulunan madde miktarı olarak
tanımlanır.
8
𝑚
𝜌= (1.1)
𝑉

Burada; 𝜌: yoğunluk, 𝑚: kütle, 𝑉: hacim dir. Örnek olarak alüminyum ve kurşunu düşünürsek;

Alüminyum: 𝜌 = 2,7 g/cm Kurşun: 𝜌 = 11,3 g/cm

Bunun anlamı, 10 cm lük bir alüminyum blok 27 gramlık bir kütleye, aynı hacme sahip bir kurşun
blok ise 113 gramlık bir kütleye sahiptir.

Madde Miktarının Tanımı: SI birim sisteminde madde miktarını ifade etmek için mol tanımını
kullanırız. Molü tanımlarsak:

Mol: Bir maddenin bir molü, Avagadro sayısı kadar parçacık içermektedir. Avagadro sayısının
değeri: 𝑁 = 6,022137 × 10 parçacık/mol dür.

Herhangi bir A maddenin bir molünde bulunan parçacık sayısı ile B maddesinde bulunan parçacık
sayısı aynıdır ve bu sayı Avagadro sayısına eşittir. A ve B maddelerini oluşturan parçacıkların kütlesi
farklı olabilir ama sayıları aynıdır.

Örneğin, 1 mol alüminyumda, 1 mol kurşunda ve 1 mol tebeşir tozunda bulunan atom (parçacık)
sayısı hep aynıdır ve bu sayı Avagadro sayısına eşittir. Fakat bir alüminyum atomunun kütlesi ile
kurşun atomunun ve tebeşir tozunun kütlesi farklıdır.

Yukardaki ifadeden molar kütle tanımına geçebiliriz. Buna göre: Bir elementin 1 molünün kütlesi, o
elementin atomik kütlesinin gram olarak ifadesidir.

Örneğin 1 mol demir, ki 6,022137 × 10 tane demir atomu içermektedir, molar kütlesi 55,85 g/mol
dür. Yani Avagadro sayısı kadar demir atomlarını bir araya getirip tartarsak ölçeceğimiz kütle değeri
55,85 gram olacaktır. Dolayısı ile molar kütlesini bildiğimiz bir maddeyi oluşturan atomların her
birinin kütlesini bulabiliriz.

𝑚 = 𝑚𝑜𝑙𝑎𝑟 𝑘ü𝑡𝑙𝑒/𝑁 (1.2)

Buna göre bir demir atomunun kütlesini (demirin (Fe) molar kütlesi 55,85 g/mol) bulmaya çalışırsak:

𝑚 = (5,85 g/mol)/ (6,022137 × 10 𝑎𝑡𝑜𝑚/𝑚𝑜𝑙) = 9,28 × 10 g/atom olarak buluruz.

Örnek 1.1: Bir alüminyum küpün (yoğunluk 𝜌 = 2,7 g/cm ) hacmi 0,2 cm dür. Küpte kaç tane
alüminyum atomu (N) vardır?

Çözüm:

𝑚
𝜌= ⇒ 𝑚 = 𝜌. 𝑉 = (2,7 g/cm ) × (0,2 cm ) = 0,54 𝑔 (1.3)
𝑉

Bu hacimdeki atom sayısı N’yi bulmak için;

9
1 mol alüminyumun (27 g) 6,022137 × 10 atom içerdiğini hatırlayıp bir oran kurarsak;

𝑁𝐴/27 𝑔 = 𝑁/0,54 𝑔 ⇒ 𝑁 = (0,54 𝑔) × (6,02𝑥1023 𝑎𝑡𝑜𝑚)/(27 𝑔) = 1,27 × 10 𝑎𝑡𝑜𝑚

Burdan N = 1,27 × 10 atom olduğu bulunur.

1.3 Boyut Analizi

Fizikte boyut bir niceliğin fiziksel doğasını gösterir. İki nokta (örneğin düz bir arazi üzerinde
belirlediğimiz A ve B gibi iki nokta) arasındaki mesafeyi ölçerken birim olarak metre, cm veya adım
gibi farklı birimler kullanmamıza rağmen AB arası uzunluk boyutundadır. Bu fiziksel niceliği sadece
uzunluk olarak ölçebiliriz, alan veya zaman olarak ölçemeyiz! Bu mesafenin boyutuna-fiziksel
doğasına- uzunluk adını veririz. AB mesafesinin boyutu uzunluktur, birimi metre, km, ayak, karış
veya uzunluk boyutunda tanımlanmış herhangi bir birim olabilir.

Bir fiziksel büyüklüğün boyutu, [ ] kapalı parantezi ile gösterilir. Mekanikte kullandığımız temel
niceliklerin boyutları:
Uzunluk =[ L ]
Zaman =[ T ]
Kütle = [ M ]
Diğer bütün fiziksel nicelikleri bu temel boyutlar cinsinden ifade edebiliriz. Örneğin:
[𝑨] = 𝑎𝑙𝑎𝑛 = [ 𝐿 ]. [𝐿] =[ 𝐿 ]
[𝒗] = ℎ𝚤𝑧 = [ 𝐿 ]/[𝑇]
[𝒂] = 𝑖𝑣𝑚𝑒 = [ 𝐿 ]/[ 𝑇 ]

Temel boyutlar diğer bir temel boyut cinsinden ifade edilemez ama uygun bir eşitlik ile diğer boyutlar
cinsinden ifade edilebilir (örneğin yıldızlar arası uzaklığı [uzunluk] ışık yılı [zaman] cinsinden ifade
etmek gibi). Burada iki nokta arasındaki mesafenin boyutu değişmemiştir, sadece bu mesafeyi hızı
bilinen (sabit hız) bir cisimle almaya kalktığımızda ne kadarlık bir zamanın geçeceği bilgisi verilir ve
bu zaman da zaman boyutu cinsinden ifade edilir.

Çizelge 5. Bazı fiziksel niceliklerin boyutları

Boyutlara ilişkin birkaç hatırlatma!


1- Aynı boyuta sahip olan fiziksel nicelikler toplanabilir veya çıkarılabilir.
Örnek: elma + elma=elma, elma - elma=elma, elma +/- armut=?

10
Dolayısı ile hız boyutuna sahip bir fiziksel nicelik ile kütle boyutuna sahip bir fiziksel nicelik
toplanamaz, ama bu iki nicelik çarpılıp/bölünüp başka bir fiziksel nicelik elde edilebilir, örneğin
uzunluk ve zaman boyutunun hızı, ivmeyi vb. vermesi gibi.
2- Bir eşitliğin her iki tarafındaki ifadeler aynı boyuta sahip olmak zorundadır.
[elma]=[elma] [elma]=[armut] ?

3- Adi sayıların boyutu yoktur. Fiziksel sabitlerin ise uygun boyutu vardır. Örneğin yukarıdaki
ifadede ½ sayısının boyutu yoktur. Ancak bazı fiziksel sabitlerin boyutu vardır örneğin yerçekimi
ivmesi g’nin.

1.4 Birim Çevirme

Birimleri bir sistemden başka bir sisteme çevirmek için çevirim çarpanlarını kullanmamız gerekir.
1 mil=1609 m =1,609 km olduğundan çevirim çarpanları:
Mili metreye çeviren çevirim çarpanı (1609 m/mil)
Mili kilometreye çeviren çevirim çarpanı (1,609 km/mil)
Aynı şekilde, 1 inç=2,54 cm
inçi cm’ye çeviren çevirim çarpanı (2,54 cm/inç)
cm’yi inçe çeviren çevirim çarpanı (1/2,54 inç/cm)
Örnek olarak, 15 inçi cm’ye çevireceğimizi varsayalım. inçi cm’ye çeviren çevirim çarpanı 2,54
cm/inç olduğundan; 15 inç=(15 inç)x(2,54 cm/inç)=38,1 cm bulunur.

Örnek 1.4: Katı bir küpün kütlesi 856 g ve her bir kenarı 5,35 cm uzunluğa sahiptir. SI birim
sisteminde küpün yoğunluğunu bulunuz.

Çözüm:

1 𝑔 = 10 𝑘𝑔 ve 1 𝑐𝑚 = 10 𝑚 olduğundan

𝑚 = (856 𝑔) × (10 𝑘𝑔/𝑔) = 0,856 𝑘𝑔

𝑉 = L = [(5,35 𝑐𝑚) × (10 𝑚/𝑐𝑚)] = 1,53 × 10 m

𝜌 = 𝑚/𝑉 = (0,856 𝑘𝑔)/(1,53 × 10 m ) = 5,59 × 10 𝑘𝑔/m

Anlamlı sayılar

Fiziksel niceliklerin ölçümleri için boyutlar ve ortak bir ölçüm sistemi hakkında anlaşmaya vardık.
Ölçüm almaya başlamadan önce bilmemiz gereken başka bir şey ise aldığımız ölçümün hassasiyeti,
yani gerçek değere ne kadar yakın olduğudur.

Bir ölçüm alındığında elde edilen sonuç, yalnızca deneyin belirsizlik limitleri içerisinde geçerlidir.
Bu belirsizlikler ise deneysel ekipmanın kalitesi, deneyi yapan kişinin ölçüm almadaki becerisi ya da
bir ölçümün kaç defa alındığı olabilir. Yaptığınız ölçümlerde ölçülen değerin belirsizliği ifade
edilmediği sürece, elde ettiğiniz sonucun hiçbir önemi yoktur - bu bilgi her zaman aklınızda olmalı,
bu yüzden tekrar söylemekte fayda var:

Yaptığınız ölçümlerde ölçülen değerin belirsizliği ifade edilmediği sürece, elde ettiğiniz sonucun
hiçbir önemi yoktur. Bir ölçümdeki hassasiyet ± sembolü ve belirsizliği gösteren ikinci bir sayı ile

11
belirtilir. Örneğin, bir çelik çubuğun çapı 56,47 ± 0,02 mm ile veriliyorsa, bu ifade gerçek değerin
56,49 mm'den az ve 56,45 mm'den fazla olamayacağını gösterir.
Belirsizlik içeren ölçümler ile hesap yaparken elimizdeki ekipmanın hassasiyeti ile uyuşmayacak
sonuçlar bulmak oldukça kolaydır. Örneğin, elimizde hassasiyeti ±0,1 cm olan bir cetvel ile
dikdörtgen biçimindeki bir levhanın uzunluğunu 5,6 cm, genişliğini ise 6,4 cm olarak ölçmüş olalım.
Bu durumda levhanın alanı için
𝐴 = (5,5𝑐𝑚) × (6,4𝑐𝑚) = 35,20𝑐𝑚
sonucunu bulursak, elimizdeki ekipmanın alabileceği ölçüm den çok daha hassas bir ölçüm
yaptığımızı iddia etmiş oluruz. Bu karışıklığın önüne geçmek için anlamlı basamakları
tanımlayacağız.

Anlamlı basamakların sayısını bulmak istediğimizde aşağıdaki yönergeyi izleyebiliriz:

 Sıfır olmayan bütün rakamlar anlamlıdır, örneğin 91 sayısı için 2 anlamlı basamak vardır,
123,45 sayısı için ise 5 anlamlı basamak vardır.
 Sıfır olmayan sayıların arasındaki sıfırlar anlamlıdır. Örneğin 101,1203 sayısının 7 anlamlı
basamağı vardır.
 Önde gelen sıfırlar anlamsızdır. Örneğin 0,00052 sayısının 5 ve 2 olmak üzere 2 anlamlı
basamağı vardır.
 Ondalık noktası bulunan sayılar için, sıfır olmayan son rakamın sağında bulunan sıfırlar
anlamlıdır. Örneğin 12,2300 sayısının 6 anlamlı basamağı vardır.

Ondalık noktası bulunmayan sayılarda sonra bulunan sıfırlar için anlamlı basamakların tanımı
belirsizlik taşır. Örneğin 1300gr'ın taşıdığı belirsizlik tam olarak belli değilken 1,3 kg'ın taşıdığı
belirsizlik bellidir. Bu tür durumlarda, örneğin, eğer 4 anlamlı basamak var ise, bu sayı 1,300 × 10 ,
eğer 2 anlamlı basamak var ise 1,3 × 10 şeklinde yazılarak belirtilir.

12
BÖLÜM 2: VEKTÖRLER

Fizikte bazı nicelikler, örneğin kütle sıcaklık, enerji, kütle, basınç ve zaman gibi, yalnızca bir sayı ile
ifade edilir. Bu tür niceliklere skaler nicelikler ismi verilir. Vektör ise hem bir yönü hem de bir
büyüklüğü olan niceliklere verilen isimdir. Vektör, anlam olarak “taşımak, bir yere aktarmak”
kökünden gelmektedir. Vektörün daha matematiksel bir tanımını bu bölümün ilerleyen kısımlarında
vereceğiz.

2.1 Koordinat Sistemleri

Bir cismin konumunu tanımlamak için bir yönteme gereksinim duyarız. Bu konum tanımlaması
koordinat kullanımı ile sağlanır. Bir doğru boyunca hareket eden bir cismin konumunu belirlemek
için tek bir eksen kullanılabilir (örneğin 𝑥 −ekseni) ve cismin konumunun, bu doğru üzerindeki
sadece bir sayı ile tanımlanması yeterlidir. Eğer cisim bir doğru boyunca değil de bir düzlemde
hareket ediyor ise tek bir eksen ile cismin konumunu belirleyemeyeceğimiz açıktır. Bunun için ikinci
bir eksen takımına daha ihtiyacımız vardır. Eğer cisim bir hacim içerisinde hareket ediyor ise en az
üç eksen takımı ile cismin uzaydaki konumunu kesin olarak belirlememiz gerekecektir.
İki boyuttaki hareketi tanımlamak için birbirine dik olan iki eksen takımı tanımlayacağız ve bu
eksenlerin kesiştiği noktayı başlangıç noktası olarak (orijin) alacağız. Eksenlerden yatay olanı 𝑥,
düşey olanı 𝑦 ekseni ile isimlendireceğiz. Bu tür koordinat sistemine Kartezyen Koordinat Sistemi
veya Dik Koordinat Sistemi denir. Bu koordinat sisteminde düzlemdeki herhangi bir nokta (𝑥, 𝑦) sayı
çifti ile ifade edilebilir. Böylelikle düzlem üzerindeki her noktayı sadece iki sayı ile karışıklığa
meydan vermeden temsil edebiliriz.

Şekil 2.1. Kartezyen koordinat sistemi


Dik koordinat sisteminin yanı sıra, düzlemdeki bir noktayı temsil etmek için başka koordinat
sistemleri de kullanılmaktadır. Bazen düzlemdeki bir noktayı belirlemek için bu noktayı başlangıç
noktasına birleştiren bir doğru (𝑟) ve bu doğrunun yatay eksenle (+𝑥) arasındaki açıyı (𝜃) vererek
de yapabiliriz. Bu şekilde tanımlanan koordinat sistemine Kutupsal (Polar) Koordinat Sistemi denir.
Kutupsal koordinat sistemi bazı hareketli cisimlerin konumlarını belirlemede dik koordinatlara göre
daha pratik olabilir. Örneğin düzlem üzerinde dairesel hareket yapan bir cismin hareketini kutupsal

13
koordinatlar cinsinden vermek oldukça faydalıdır çünkü dairesel hareket yapan bir cismin yarıçapı
değişmeyeceğinden konumunu iki değişken yerine (𝑟, 𝜃) sadece 𝜃 açısı ile belirlemek mümkündür.

Şekil 2.2. Kutupsal koordinat sistemi

Kutupsal koordinatlarda konumu belirleyen 𝑟 ve 𝜃 sayı çiftlerinden r, başlangıç noktasını


(0,0) cismin konumuna birleştiren doğrunun uzunluğu, 𝜃 açısı ise +𝑥 ekseninden saat yönünün tersi
yönde ölçülen değerdir.

2.2 Dik ve Kutupsal Koordinat Sistemleri Arasındaki İlişki

Düzlem üzerindeki bir noktanın kutupsal koordinatlardaki konumu (𝑟, 𝜃) biliniyor ise dik koordinat
değerlerini (𝑥, 𝑦) aşağıdaki şekilde bulabiliriz;

𝑟’nin 𝑥 − ve 𝑦 −ekseni üzerindeki izdüşümleri

𝑥 = 𝑟 cos 𝜃 , 𝑦 = 𝑟 sin 𝜃 (2.1)


şeklinde bulunabilir.

Şekil 2.3. Dik ve Kutupsal Koordinat Sistemleri Arasındaki İlişki

Benzer şekilde dik koordinat değerleri (𝑥, 𝑦) biliniyor ise kutupsal koordinat değerleri
(𝑟, 𝜃)bulunabilir;
𝑟 =𝑥 +𝑦 ⟹ 𝑟= 𝑥 +𝑦

tan 𝜃 = 𝑦⁄𝑥 ⟹ 𝜃 = arctan(𝑦⁄𝑥) = tan (𝑦⁄𝑥)


Örnek: Bir noktanın xy düzlemindeki kartezyen koordinatları (𝑥, 𝑦) = (−3,5 , −2,5) 𝑚’dir. Bu
noktanın kutupsal koordinatlarını bulunuz.
14
2.3 Vektör ve Skaler Nicelikler

Vektörler normal sayılar olmadığı için bu bölümde vektörlerin adi sayılardan farklı olduğunu ve bazı
özelliklerini göreceğiz.
Vektörel ve skaler nicelikleri tanımlarsak:
Vektör: Hem sayısal (büyüklük) hem de yön özelliğine sahip olan fiziksel nicelik. Örneğin yer
değiştirme, hız, ivme, momentum.
Skaler: Tek bir sayı ile belirtilebilen ve yönü olmayan fiziksel nicelik. Örneğin kütle, sıcaklık, sürat
gibi fiziksel nicelikler sadece bir sayı (ve tabi uygun bir birim ile) ile tarif edilebildikleri için skaler
niceliklerdir.
Vektörlerin incelenmesine başlamadan önce vektörlerin gerekliliğinden ve kullanımının faydasından
bahsetmek ve bu derste kullanacağımız notasyonu belirlemek faydalıdır.
1. Fiziksel kanunların formülasyonun vektörler cinsinden ifadesi koordinat sisteminden bağımsızdır.
Vektör notasyonu bir koordinat sistemi belirlemeden fizik yapmayı mümkün kılar.
2. Vektör notasyonu fizik yasalarının gösterimini kompaktlaştırır. Bu, bir fiziksel sistemin belirli
koordinat sistemlerinde açık olarak görünmeyen özelliklerini aşikar hale getirir.
Bu ders boyunca kullanılacak olan vektör notasyonu aşağıda verilmiştir.

1. Bu notlarda vektörel bir niceliği üzerinde ok olan bir harf ile (𝐴⃗ gibi) göstereceğiz. Kitaplarda ise
vektörler daha çok üzerinde ok olan koyu ve italik bir sembol (𝑨⃗ gibi) ile gösterilir.
2. Bir vektörün büyüklüğünü, vektör için kullanılan aynı harf ile ya da vektör işaretinin iki tarafına
dik birer çizgi koyarak (𝐴 = 𝐴⃗ gibi) göstereceğiz.

3. Birim vektörler (büyüklüğü 1 olan birimsiz vektörler) üzerlerine şapka ( ) koyularak


gösterilecektir (𝚤̂, 𝚥̂, 𝑘 gibi).

2.4 Vektörlerde Toplama İşlemi

Vektör, geometrik olarak yönlendirilmiş bir doğru parçası ya da bir ok ile ifade edilir. Okun boyutu
vektörün boyuna eşittir ve yönü de vektörün yönünü gösterir. 𝐴⃗ ve 𝐵⃗ gibi iki vektörün toplamını
bulmak için iki farklı yol izlenebilir.
1. Paralelkenar metodu: Vektörlerden bir paralelkenar oluşturularak toplama işlemi yapılır.

15
2. Uç uca ekleme metodu: Bu yöntemde ikinci vektörün kuyruk ucu, birinci vektörün baş tarafına
yerleştirerek toplanır. Başlangıç noktasından bitiş noktasına çizilen yeni vektör bu iki vektörün
toplam vektörüdür (𝐴⃗+𝐵⃗).

Şekil 2.4. Paralelkenar ve uç uca ekleme metodu ile vektör toplama işlemi
Vektörler üzerinde toplama işleminin özellikleri aşağıdaki gibidir:
1. Vektörlerde toplama işlemi komütatiftir (sıra değiştirirler):
𝐴⃗ + 𝐵⃗ = 𝐵⃗ + 𝐴⃗ . (2.2)
2. Vektörlerde birim eleman sıfır vektörü 0⃗ ile verilir. Sıfır vektörü kullanılarak bir 𝐴⃗ vektörünün
negatifi −𝐴⃗ olarak tanımlanır.
𝐴⃗ + −𝐴⃗ = 0⃗ . (2.3)
Bir vektörün negatifi, orijinal vektör ile aynı boyutta ancak ters yöndedir.
3. Vektörlerde toplama işlemi asosyatiftir, yani toplama işleminde toplamanın sırası
önemsizdir.
𝐴⃗ + 𝐵⃗ + 𝐶⃗ = 𝐴⃗ + 𝐵⃗ + 𝐶⃗ = 𝐴⃗ + 𝐶⃗ + 𝐵⃗ . (2.4)
4. Skalar ile çarpma, vektörlerde toplama işlemi üzerine dağılma özelliğine sahiptir. 𝑘 bir skaler
olmak üzere
𝑘 𝐴⃗ + 𝐵⃗ = 𝑘𝐴⃗ + 𝑘𝐵⃗ (2.5)
şeklinde yazılabilir.
Bu tanımlar ile birlikte artık vektörün daha matematiksel bir tanımı yapılabilir. Büyüklüğü ve
doğrultusu olan bir niceliğin vektör olabilmesi için aşağıdaki iki aksiyomu sağlaması gerekir:
1. Paralelkenar yöntemi ile toplama kuralına uymalıdır.
2. Doğrultusu ve büyüklüğü koordinat sistemi seçiminden bağımsız olmalıdır.
Bu iki aksiyomdan da anlaşılacağı üzere yönü ve büyüklüğü olan her nicelik bir vektör değildir. Buna
örnek olarak sonlu dönmeleri verebiliriz.

Örnek olarak; şekildeki kitabı önce 1 ekseni etrafında 𝜋/2 kadar


çevirelim, daha sonra da 2 ekseni etrafında 𝜋/2 kadar çevirelim.
Eğer aynı işlemi sırayı değiştirerek yaparsak, yani önce 2 ekseni
etrafında 𝜋/2 kadar çevirip, daha sonra da 1 ekseni etrafında 𝜋/2
kadar çevirsek kitabın elde edilen son hali her iki durum için de
farklı olur. Bu durumda sonlu dönmeler komütatif özelliğe sahip
değildir, yani paralelkenar kuralına göre toplanmazlar. Bu
durumda, bir büyüklüğü ve yönü olmasına rağmen sonlu
dönmeler vektör tanımlamazlar.

16
2.5 Birim Vektör ve Vektörlerin Bileşenleri

Birim vektörler, büyüklüğü 1 olan ve yön tanımlamak için


kullanacağımız vektörlerdir. Vektörler, birim vektör kullanılarak
bileşenlerine ayrılabilirler. Birim vektörleri diğer vektörlerden
ayırabilmek için bu ders boyunca üzerlerine şapka ( ) koyularak
gösterilecektir.
Herhangi bir 𝑥𝑦𝑧 −koordinat sistemi için, Şekil 2.5'te de
görüldüğü gibi, 𝚤̂ pozitif 𝑥 yönünü, 𝚥̂ pozitif 𝑦 yönünü ve 𝑘 pozitif
𝑧 yönünü gösterecektir. Birim vektörleri kullanarak 𝐴⃗ gibi bir
vektörü bileşenlerine ayırabiliriz: Şekil 2.5. Birim vektörler

𝐴⃗ = 𝐴 𝚤̂ + 𝐴 𝚥̂ + 𝐴 𝑘 (2.6)

Burada 𝐴 vektörün 𝑥, 𝐴 vektörün 𝑦 ve 𝐴 vektörün 𝑧 bileşenini ifade etmektedir. Bu vektörel


toplam ise 𝐴⃗ vektörüne eşittir. Vektörleri bileşenlerine ayırdığımızda toplama işlemi yapmak için
bileşenleri toplarız.

𝐴⃗ + 𝐵⃗ = 𝐴 𝚤̂ + 𝐴 𝚥̂ + 𝐴 𝑘 + 𝐵 𝚤̂ + 𝐵 𝚥̂ + 𝐵 𝑘

= (𝐴 + 𝐵 )𝚤̂ + 𝐴 + 𝐵 𝚥̂ + (𝐴 + 𝐵 )𝑘 . (2.7)

Bu durumda, eğer bu iki vektörün toplamı 𝐶⃗ gibi başka bir vektöre eşitse, 𝐶⃗ = 𝐴⃗ + 𝐵⃗ , 𝐶⃗ vektörünün
bileşenleri 𝐴⃗ ve 𝐵⃗ vektörlerinin bileşenleri cinsinden

𝐶 =𝐴 +𝐵 , 𝐶 =𝐴 +𝐵 , 𝐶 =𝐴 +𝐵 (2.8)

yazılabilir. Bir vektörün bileşenleri ile Pythagoras teoremi kullanarak bir vektörün büyüklüğü

𝐴⃗ = 𝐴 +𝐴 +𝐴 (2.9)

şeklinde bulunur. Benzer şekilde bir vektörün boyu kullanılarak vektörün bileşenlerini bulabiliriz.
Bunun için Şekil 2.6'daki gibi iki boyutlu bir 𝐴⃗ vektörü
düşünelim. Bu durumda, 𝜃, vektörün 𝑥 −ekseni ile yaptığı
açı olmak üzere vektörün bileşenleri, 𝐴⃗ = 𝐴 olmak üzere

𝐴 = 𝐴 cos 𝜃 , 𝐴 = 𝐴 sin 𝜃

olarak bulunur.

Not: 𝜃 açısı her zaman pozitif 𝑥 −ekseninden pozitif


𝑦 −eksenine dönecek şekilde ölçülmelidir.

Bu bileşenleri kullandığımızda bir 𝐴⃗ vektörünü aşağıdaki


Şekil 2.6. 2-boyutlu bir vektör
gibi de yazabiliriz:

𝐴⃗ = 𝐴 cos 𝜃 𝚤̂ + 𝐴 sin 𝜃 𝚥̂ . (2.10)

17
Basit bir örnek vermek için 𝐴⃗ = 3𝚤̂ + 4𝚥̂ vektörünü düşünelim. Böyle bir vektörün büyüklüğü

𝐴⃗ = 𝐴 +𝐴 = 3 + 4 = √25 = 5

olarak verilir. Bu durumda 𝐴 = 𝐴 cos 𝜃 denklemi kullanılırsa cos 𝜃 = 3/5 olarak bulunur.

2.6 Vektörlerde Çarpma İşlemi

Vektörlerde toplama işlemi yaptığımızda iki vektörün toplamı yine başka bir vektör vermesi bizim
için olağan bir durumdu. Ancak toplama işlemi sırasında gördüğümüz gibi vektörler ile toplama
yapmak, sıradan sayıları toplamaktan daha karmaşıktır. Örneğin bir 𝐴⃗ vektörünü kendisi ile toplamak
istersek, vektörün yönüne bağlı olarak sonuç 2𝐴⃗ ile 0⃗ arasında değerler alabilir.
Çarpım yapmak istediğimizde de durum farklı değildir ve sıradan sayıların çarpımından daha
karmaşıktır. Vektörleri birbiri ile çarpmak istediğimizde elde edilecek olan sonucun skaler ya da
vektör olmasına karşılık gelen iki tür çarpım vardır. Sonucu skaler olan çarpım türüne skaler çarpım,
sonucu vektör olan çarpım türüne ise vektörel çarpım ismi verilir. Aşağıda bu iki durumu detaylı
olarak inceleyeceğiz.

2.6.1 Skaler Çarpım

𝐴⃗ ve 𝐵⃗ gibi iki vektörün skaler olarak çarpılması, vektörlerin büyüklüklerinin ve iki vektörün
arasındaki açının kosinüsünün çarpımı şeklinde tanımlıdır. Bu bize skaler bir sonuç verir. İki vektörün
skaler çarpımını bir nokta ile belirteceğiz. Bu durumda 𝜃, 𝐴⃗ ve 𝐵⃗ vektörleri arasındaki açı olmak
üzere, bu vektörlerinin skaler çarpımı

𝐴⃗ ∙ 𝐵⃗ = 𝐴⃗ 𝐵⃗ cos 𝜃 = 𝐴𝐵 cos 𝜃 (2.11)

olarak verilir. Şimdi skaler çarpımın tanımının sonuçlarını inceleyelim.

1. Skaler çarpım komütatiftir: 𝐴⃗ ∙ 𝐵⃗ = 𝐵⃗ ∙ 𝐴⃗


2. Skaler çarpımın sonucu negatif olabilir. Örneğin,
𝜋⁄2 < 𝜃 < 3𝜋⁄2 ise çarpımın sonucu negatif olur.
3. Bir vektörün kendisi ile çarpımı 𝐴⃗ ∙ 𝐴⃗ = 𝐴⃗ olarak verilir. Bu
durumda bir vektörün boyu, kendisi ile skaler çarpımının
karekökü olarak tanımlanabilir: 𝐴 = 𝐴⃗ ∙ 𝐴⃗ .
4. 𝐴⃗ ve 𝐵⃗ vektörlerinin skaler çarpımı 0 ise bu iki vektör birbirine Şekil 2.7. Skaler Çarpım
diktir. 𝐴⃗ ⊥ 𝐵⃗ .
O halde birim vektörlerin birbirleri ile skaler çarpımı basitçe

𝚤̂ ∙ 𝚤̂ = 1 = 𝚥̂ ∙ 𝚥̂ = 𝑘 ∙ 𝑘

𝚤̂ ∙ 𝚥̂ = 0 = 𝚤̂ ∙ 𝑘 = 𝚥̂ ∙ 𝑘
olarak verilir. Bu durumda bir vektörün bileşenleri skaler çarpım yoluyla

𝐴 = 𝚤̂ ∙ 𝐴⃗ , 𝐴 = 𝚥̂ ∙ 𝐴⃗ , 𝐴 = 𝑘 ∙ 𝐴⃗ (2.12)

18
şeklinde tanımlanabilir. Böylece bir 𝐴⃗ vektörünü, bileşenleri ile

𝐴⃗ = 𝐴 𝚤̂ + 𝐴 𝚥̂ + 𝐴 𝑘 = 𝚤̂ ∙ 𝐴⃗ 𝚤̂ + 𝚥̂ ∙ 𝐴⃗ 𝚥̂ + (𝑘 ∙ 𝐴⃗)𝑘 (2.13)

ve 𝐴⃗ yönündeki birim vektörü de

𝐴⃗ 𝐴⃗ 𝚤̂ ∙ 𝐴⃗ 𝚥̂ ∙ 𝐴⃗ 𝑘 ∙ 𝐴⃗ 𝐴 𝐴 𝐴
𝐴= = = 𝚤̂ + 𝚥̂ + 𝑘= 𝚤̂ + 𝚥̂ + 𝑘 (2.14)
𝐴⃗ 𝐴 𝐴 𝐴 𝐴 𝐴 𝐴 𝐴

olarak veririz. Son olarak iki vektörün skaler çarpımı, birim vektörlerin çarpımları kullanılarak

𝐴⃗ ∙ 𝐵⃗ = 𝐴 𝐵 + 𝐴 𝐵 + 𝐴 𝐵 (2.15)

bulunur ve iki vektör arasındaki açı 𝐴⃗ ∙ 𝐵⃗ = 𝐴⃗ 𝐵⃗ cos 𝜃 = 𝐴𝐵 cos 𝜃 eşitliğinden hareketle

𝐴⃗ ∙ 𝐵⃗ 𝐴 𝐵 +𝐴 𝐵 +𝐴 𝐵
cos 𝜃 = = (2.16)
𝐴⃗ 𝐵⃗ 𝐴𝐵

yazılabilir.

2.6.2 Vektörel Çarpım (Kross Çarpım)

Fizikte yaygın olarak kullanılan ikinci tür vektör çarpımı ise vektörel çarpımdır. 𝐴⃗ ve 𝐵⃗ vektörlerinin
vektörel çarpımı 𝐴⃗ × 𝐵⃗ ile gösterilir. Vektörel çarpımda,
vektörlerden biri ile diğerinin dik bileşeni alınarak (iki vektör
birbirine dik bileşenleri işleme alınarak) çarpma işlemi yapılır ve
büyüklüğü 𝐴𝐵 sin 𝜃 ile verilir. İki vektör birbirine göre dik
olduğundan vektörel çarpımının sonucu yine bir vektördür.

𝐶⃗ = 𝐴⃗ × 𝐵⃗ = 𝐴⃗ 𝐵⃗ sin 𝜃 𝐶 (2.17)
Şekil 2.8. Vektörel Çarpım
Yönü ise 𝐴⃗ ile 𝐵⃗ vektörlerinin oluşturduğu düzleme diktir. Şekil
2.8'den de görüleceği üzere, bir düzleme dik olan iki zıt yön vardır. O
halde vektörel çarpımın hangi yönde bir vektör vereceği konusunda bir
anlaşmaya varmamız gerekir. Biz bu derste sağ el kuralını
kullanacağız. Bu kurala göre 𝐴⃗’yı düzleme dik bir eksen olacak şekilde
𝐵⃗ ile aynı hizaya gelene kadar 𝐴⃗ ile 𝐵⃗ arasındaki açıdan küçüğünü
alarak çeviririz. Sağ elimizin parmak uçları dönme yönünü gösterecek
şekilde dik doğrultuyu sağ el parmaklarımızın içine alırız. Bu durumda
sağ elimizin başparmağı bize 𝐴⃗ × 𝐵⃗’ 'nin yönünü gösterecektir. Sağ el
kuralının nasıl çalıştığı Şekil 2.9'da gösterilmiştir. Şekil 2.9. Sağ El Kuralı

Sağ el kuralından açıkça görülmektedir ki, vektörel çarpım komütatif değildir ve sıralamaya bağlıdır:

𝐴⃗ × 𝐵⃗ = −𝐵⃗ × 𝐴⃗. (2.18)

19
Vektörel çarpımın komütatif olmamasının bir sonucu, yukarıda verdiğimiz örnek için 𝐵⃗ yerine 𝐴⃗
yazdığımızda 𝐴⃗ × 𝐴⃗ = −𝐴⃗ × 𝐴⃗ elde edeceğimizdir. Kendisinin negatifi olabilen tek sayı sıfır
olduğundan bu sonuç da sıfır olmalıdır ki bu beklenti vektörel çarpımın tanımı ile de tutarlıdır:

𝐴⃗ × 𝐴⃗ = 0⃗. (2.19)
Vektörel çarpım toplam üzerine dağılma özelliğine sahiptir:

𝐴⃗ × 𝐵⃗ + 𝐶⃗ = 𝐴⃗ × 𝐵⃗ + 𝐴⃗ × 𝐶⃗. (2.20)

Bir önceki kesimde iki vektörün skaler çarpımını bu vektörlerin bileşenleri cinsinden vermiştik.
Aynısını vektörel çarpım için de yapmak istersek, vektörlerin kendileri ile çarpımlarının 0⃗ olduğunu
ve vektörel çarpımın sıra bağımlılığını birim vektörler için kullanarak (𝚤̂ × 𝚤̂ = 0⃗ = 𝚥̂ × 𝚥̂ = 𝑘 × 𝑘)

𝐴⃗ × 𝐵⃗ = 𝐴 𝚤̂ + 𝐴 𝚥̂ + 𝐴 𝑘 × 𝐵 𝚤̂ + 𝐵 𝚥̂ + 𝐵 𝑘

= (𝚤̂ × 𝚥̂) 𝐴 𝐵 − 𝐴 𝐵 + 𝚤̂ × 𝑘 (𝐴 𝐵 − 𝐴 𝐵 ) + 𝚥̂ × 𝑘 𝐴 𝐵 − 𝐴 𝐵 (2.21)

bulunur. O halde vektörel çarpımın sonucunu bulmak için birim vektörlerin vektörel çarpımının
sonucunu bulmamız gerekir. Biz bu ders boyunca birim vektörleri Şekil 2.5'te verildiği şekilde
kullanacağız. Bu nokta çok önemlidir, çünkü birim vektörlerinizi başka bir şekilde çizerseniz sonucu
eksi işareti ile bulabilirsiniz ve bu çözmeye çalıştığınız problem için ters işaretli sonuç bulmanıza
sebep olur. Bu kullanıma göre birim vektörlerin çarpımı

𝚤̂ × 𝚥̂ = 𝑘, 𝚥̂ × 𝑘 = 𝚤̂, 𝑘 × 𝚤̂ = 𝚥̂ (2.22)
şeklindedir. Eşitliklerin sol tarafındaki birim vektörler yer değiştirirse sonuç önceki sonucun
negatifidir. Bu durumda iki vektörün vektörel çarpımının sonucunu bileşenler cinsinden yazılabilir:

𝐴⃗ × 𝐵⃗ = 𝐴 𝐵 − 𝐴 𝐵 𝚤̂ − (𝐴 𝐵 − 𝐴 𝐵 )𝚥̂ + 𝐴 𝐵 − 𝐴 𝐵 𝑘. (2.23)

Diğer bir ifadeyle 𝐶⃗ = 𝐴⃗ × 𝐵⃗ ise 𝐶⃗’nin bileşenleri

𝐶 =𝐴 𝐵 −𝐴 𝐵 , 𝐶 = −(𝐴 𝐵 − 𝐴 𝐵 ), 𝐶 =𝐴 𝐵 −𝐴 𝐵 (2.24)

yazılabilir. Vektörel çarpımı hesaplamanın başka bir yolu, eğer determinant hesaplama ile aşina iseniz
aşağıdaki şekildedir:

𝚤̂ 𝚥̂ 𝑘
𝐴⃗ × 𝐵⃗ = 𝐴 𝐴 𝐴 . (2.25)
𝐵 𝐵 𝐵

Bu determinantın sonucu, bileşenler cinsinden verilen vektörel çarpım sonucu ile aynıdır.
Skaler ve vektörel çarpımla ilgili yararlı birkaç eşitlik aşağıda verilmiştir:

20
 Geometrik olarak, skaler üçlü çarpım 𝐴⃗ ∙ (𝐵⃗ × 𝐶⃗) şekildeki paralelkenarın verilen üç vektörle
tanımlanmış hacmidir.
 Üçlü skaler çarpım devirsel olarak komütatiftir:
𝐴⃗ ∙ 𝐵⃗ × 𝐶⃗ = 𝐵⃗ ∙ 𝐶⃗ × 𝐴⃗ = 𝐶⃗ ∙ 𝐴⃗ × 𝐵⃗ . (2.26)
 Üçlü skaler çarpım asosiyatiftir:
𝐴⃗ ∙ 𝐵⃗ × 𝐶⃗ = 𝐵⃗ × 𝐶⃗ ∙ 𝐴⃗ (2.27𝑎)
𝐴⃗ ∙ 𝐵⃗ × 𝐶⃗ = −𝐴⃗ ∙ 𝐶⃗ × 𝐵⃗ (2.27𝑏)
 Skaler üçlü çarpım; üç vektörün kolonları yahut sütunları (bir matris transpozuyla aynı
determinanta sahiptir) boyunca gösterilen 3 × 3'lük matrisin determinantı şekilde de
anlaşılabilir:
𝐴 𝐴 𝐴
𝐴⃗ ∙ 𝐵⃗ × 𝐶⃗ = det 𝐵 𝐵 𝐵 (2.28)
𝐶 𝐶 𝐶
 Eğer üçlü skaler çarpım sıfırsa, bu 𝐴, 𝐵⃗, ve 𝐶⃗ vektörleri düzlemsel demektir, böyle vektörler

tarafından tanımlan üç boyutlu bir paralel kenarın yüksekliği yoktur dolayısıyla hacmi sıfırdır.
 Eğer iki üçlü skaler çarpım sonucu çıkan vektör birbirine eşitse, o zaman çarpımın değeri
sıfırdır:
𝐴⃗ ∙ 𝐴⃗ × 𝐵⃗ = 𝐴⃗ ∙ 𝐵⃗ × 𝐴⃗ = 𝐴⃗ ∙ 𝐵⃗ × 𝐵⃗ = 𝐴⃗ ∙ 𝐴⃗ × 𝐴⃗ = 0⃗. (2.29)
 Üçlü skaler çarpımın bir vektörle çarpımı aşağıdaki gibidir:
𝐴⃗ ∙ 𝐵⃗ × 𝐶⃗ 𝐴⃗ = 𝐴⃗ × 𝐵⃗ × 𝐴⃗ × 𝐶⃗ . (2.30)
 İki üçlü çarpımın birbiriyle olan basit çarpımı (yahut bir üçlü çarpımın karesi) nokta
çarpımları çinsinden şu şekilde gösterilebilir:
𝐴⃗ 𝐴⃗ ∙ 𝐷⃗ 𝐴⃗ ∙ 𝐸⃗ 𝐴⃗ ∙ 𝐹⃗
𝐴⃗ × 𝐵⃗ ∙ 𝐶⃗ 𝐷⃗ × 𝐸⃗ ∙ 𝐹⃗ = det 𝐵⃗ ∙ (𝐷⃗ 𝐸⃗ 𝐹⃗ ) = det 𝐵⃗ ∙ 𝐷⃗ 𝐵⃗ ∙ 𝐸⃗ 𝐵⃗ ∙ 𝐹⃗ . (2.31)
𝐶⃗ 𝐶⃗ ∙ 𝐷⃗ 𝐶⃗ ∙ 𝐸⃗ 𝐶⃗ ∙ 𝐹⃗
 Vektörel üçlü çarpım, bir vektörün diğer iki vektörün kross çarpımıyla olan kross çarpımı
olarak tanımlanır ve aşağıdaki gibidir:
𝐴⃗ × 𝐵⃗ × 𝐶⃗ = 𝐵⃗ 𝐴⃗ ∙ 𝐶⃗ − 𝐶⃗ 𝐴⃗ ∙ 𝐵⃗ . (2.32)
Bu ifade, üçlü çarpım genişlemesi veya Lagrange formülü olarak da bilinir.
 Kross çarpımının birleşme özelliği olmadığı için, bu formül şu şekilde de yazılabilir (harflerin
permütasyonuna bağlı):
𝐴⃗ × 𝐵⃗ × 𝐶⃗ = −𝐶⃗ × 𝐴⃗ × 𝐵⃗ = − 𝐶⃗ ∙ 𝐵⃗ 𝐴⃗ + 𝐶⃗ ∙ 𝐴⃗ 𝐵⃗ . (2.33)
Lagrange formülünden şu çıkarım yapılabilir: Üçlü vektör çarpımı, kross çarpımı için Jacobi
özdeşliği olan şu ifadeyi sağlar:
𝐴⃗ × 𝐵⃗ × 𝐶⃗ + 𝐵⃗ × 𝐶⃗ × 𝐴⃗ + 𝐶⃗ × 𝐴⃗ × 𝐵⃗ = 0. (2.34)

21

You might also like