Professional Documents
Culture Documents
2010 Oktens
2010 Oktens
•
MEVLIDve
•• •
SULEYMAN ÇELEBI
-=Editörler
Bilal l(emildi
Osman Çetin
Mevlid ve Süleyman Çelebi
Bi/al Kemikli-Osman Çetin
ISBN·-,978-975-389-649-8
1o.ci6.Y.ooo5.476
1. Giriş
Bu çalışmada Türk toplumunda kısaca "Mevlid" adıyla arulan d:ini
ve edebi esere bu özelliklerinin yanı sıra ayrıca bir medeniyet
telakkisinin ifadesi veya temsilcisi olabilirliği noktasından bakılınaya
çalışılnuştrr. Bilindiği üzere Süleyman Çelebi tarafından Bursa' da
812/1409 yılında yazılan Mevlid (Vesiletü'n-Necat) Osmanlı medeniyet
telakkisinin ve bu telakkiye istinad eden hayat tarzının toplum
tarafından benimsenerek yaşandığı zamanlarda ve zeminlerde büyük '
bir ahikaya mazhar olmuş ve hayatın acı tatlı bütün cilveleri karşısında
bazen bir hüznün teseliisi bazen de bir şükrün ifadesi olarak
okunagelıniştir. Bu toplumsal kabulün neticesi olarak düzenlenen
Mevlid merasimleri zamanın getirdiği birtakım değişikliklerle de olsa
bugün dahi devam etmektedir. Buradan şu neticeye varmak
mümkündür: Mevlid metni ve bu metnin okunduğu Mevlid ceıniyetleri
veya merasimleri, kaynağını. Hz. Muhammed (sav)' e karşı duyulan
maşerl muhabbetten alan ve ona karşı hissedilen bağlılık ve ilitirarnı
ifade eden bir örf olarak toplum ölçeğinde dünden bugüne sürüp gelen
bir alaka ve itibara sahiptir.
İnsanlar her vesileyle Mevlid ceıniyetleri tertip etmekte, keder ve
elem vakitlerinde Mevlid' den bir teselli ve şifa beklemekte, neşe ve sürur
zamanlarında ise onu bir şükür borcunun edası olarak görmektedir.
Mevlid'in böyle algılanışı, bu niyet ve gaye ile Mevlid ceıniyetlerinin
tertiplenişi toplumun hemen hemen bütün kesimleri ve katmanları için
geçerlidir. Diğer bir deyişle ister sıradan kimseler ister seçkinler olsun
insanlar gerekli olduğunu hissettikleri zamanlarda, mesela bir vefat
vuku bulduğunda, kendi ölçüleri ve imkanları dahilinde Mevlid ceıniyeti
tertip etmekte ve bundan vazgeçmemektedirler. Hatta böyle bir
· merasim yapılmazsa sanki bir şeylerin eksik kaldığını hissetınektedirler.
Bu ahval takriben alb asır süresince toplumda bu şekilde yaşanmış ve
yukarıda kısaca temas edilen duygularla beslenmiştir.
32 1 Mevlid ve Süleyman Çelebi
Tevhid Faslı
Hülasa
Her işe başlarken önce Allah'ı zikredelim. Böylece Allah o ışı
kolaylaştırır. ve hayırlı olarak nihayete erdirir. Ey Müslüman! Her
nefeste Allah'ı an, bir kez bile olsun aşk ile Allah desen bütün
günahlarından arınırsın. O' nun temiz ismini her an zikreden kimse
bütün muradlarına nail olur. O halde şimdi gel, aşk ile Allah diyelim. Bu
dert ve gözyaşı ile ah ederek, nadim olarak ve hasret çekerek Allah
demektir. Umarız ki Allah bize rahmet eder çünkü O, Kerim ve
Rahim'dir.
Allah birdir ve birliğine hiç şüphe yoktur. Alemler yok iken, O
vardır. O varken ins ve melek, yer, gök, ay, güneş ve felekler yoktu. O
bütün bunları kendi sun'u ile yaratmıştır. Ve bu yarattıkları O'nun
birliğine iman etmişlerdir. Yaradılış O'nun hem kudretinin ızlıarı hem
de birliğinin (tevhidin) delilidir. O bir kere "Ol!" dedi, cihan var oldu,
"Olma!" derse hemen mahvolur. Bu açıklamalar kafidir, kısacası "Allah
birdir ve O'ndan başka tanrı/ilah yoktur."
Bu varlık aleminin yaratılışı Hz. Muhammed (sav) sebebi iledir. O
halde ey Müslüman, vazifen sıdk ile onun rızasını istemektir. Ateş
azabından kurtulmak istiyorsan aşk ve derdile ona salat ü selam getir.
Tahlil
Medeniyet telakkisinin temel rüknü tevhid itikadıdır. Bu itikad
şöyle açıklanır: Allah birdir ve O'nun birliğinde zerre miktan şüphe
yoktur. Bütün aiemler yaratılınarruşken O vardır. O bütün yarattıklarını
kendi sun'u ile yaratnuş ve yaratılanlar O'nun birliğine iman
etmişlerdir. Yaradılış O'nun kudretinin ızlıarı ve aynı zamanda
birliğinin yani tevhidin delilidir. Yaradılış O'nun bir kere "Ol!" demesi
ile var olmuştur ve "Olma!" derse hemen mahvolur. Kısacası medeniyet
telakkisinin temelinde yer alan Allah inancı yukanda ifade edildiği
gi5ldir. Bunun özlü bir biçimde ifadesi ise" Allah birdir ve O'ndan başka
ilah yoktur." şeklindedir.
Bu telakkiye sahip olan insan her işine başlarken önce Allah' ı
zikretmek mecburiyetindedir. Böyle yaparsa Allah o işi kolaylaştırır ve
hayırlı bir şekilde bitama erdirir. Ey Müslüman! Her nefeste O'nun adını
gönlün aşk haleti üzere olarak anmalısın. Aşk haleti üzre olmak demek
gözyaşı ile dost olmak, nedamet ve hasret duygulan içinde ah etmek
demektir. Böyle bir ruh hali ile hayatında bir kez olsun Allah demiş isen
bütün günahlarından arındırılırsın. Çünkü Allah Rahim ve Kerim' dir.
Bu satırlarda insanın (veya kulun) Allah ile olan münasebeti, esasları
üzerinde durularak açıklanmıştır. Kul her işinde ve her an ve özellikle
aşk haleti içinde Allah demeli kısacası Allah'ı hiç unutmamalı ve gönlü
O'nun aşkıyla memlft olmalıdır .
•
İnsan, Allah'ı bu aiemin yaradılışma sebep olan Hz. Muhammed
(sav)'in tebliği, talimi ve irşadıyla tanıyabilir. O halde vazifesi sıdk u
sadakat ile Hz. Peygamber (sav)'in rızasını talep etmektir. Onun rızasını
kazanmak ve ateş azabından kurtulmak için aşk ve derd ile ona salat ü
selam getirmelidir. Burada medeniyet telakkisinin ikinci rüknü ifade
olunmaktadır. Bu rükün Hz. Muhammed (sav)'dir. Ve yine burada
insanın 1 kulun Hz. Peygamber (sav) ile ne için ve nasıl bağlantı
kuracağı anlatılmaktadır. İnsan 1 kul Allah' ı ancak Hz. Peygamber (sav)
vasıtasıyla tanıyabilir ve O'nun emirlerine sadece o vasıta üzerinden
itaat edebilir. Diğer bir deyişle hayatının veya yaradılışının gayesini
ancak Hz. Peygamber (sav)'i taruyarak tahakkuk ettirebilir. Hz.
Peygamber (sav)'in hoşnutluğunu kazanması için de ona aşk ile salat ü
selam getirmelidir.
Mevlid ve Süleyman Çelebi 135
Tahlil
Hz. Muhammed (sav)'in annesi Arnine Hatun doğum gecesine
kadar olağan bir hanrilelik geçirir. Fakat o gece olağanüstü hadiselere
şahit olur ve bunlan nakleder. Evinden çıkan bir nur gökleri doldurmuş
ve karanlıkları yok etmiştir. Bu sırada üç melek görür; biri doğuda, biri
bahda, üçüncüsü de Kabe'nin üstündedir. Bu ifadelerde medeniyet
telakkisinin Kabe merkez olmak üzere doğuya ve bahya yayılacağına .
işaret edilmiştir. Medeniyet telakkisine arz üzerinde kutsal bir merkez
olarak Kabe de dahil edilmiştir. O gece olağanüstü tecelliler devarn eder.
..A:siye ve Merhem Hatun gelirler.· Arnine Hatun'a doğacak çocuğunun
yüce evsafını beyan ile anneyi tebrik ederler ve hepsi doğacak olanın
nuruna. yönelirler. Burada Asiye Musevileri, Meryem Hatun iseviieri
çağrıştırmaktadır. Her ikisi de anneyi kutlayarak doğacak çocuğun
getireceği tebliğe tabi olacaklannı ve bu zümreler için de böyle olmak
gerektiğini ima etmişlerdir.
kelimeleri ile tarif edilen bu görüşme sadece ve sadece aşk ile kurulan
bir irtibat sonucu gerçekleşmiştir. Kısacası Miraç aklın değil aşkın
sahasıdır.