You are on page 1of 23

2.

ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

ORTAÖĞRETİM

TARİH
10

TYT/AYT VE DERS HAZIRLIK KONU ANLATIM KİTABI

1
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ
2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ


(1302-1453)

2.1. KURULUŞ DÖNEMİ GELİŞMELERİ


2.2. OSMANLI DEVLETİ’NİN KURULUŞUYLA İLGİLİ GÖRÜŞLER
2.3. KURULUŞ DÖNEMİ PADİŞAHLARI
2.4. FETRET DEVRİ VE SONRASI

2
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ
2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ


(1302-1453)

NELER ÖĞRENECEĞİZ?
• Osmanlı Beyliği’nin kuruluş sürecini ve kuruluşa dair farklı nazariyeleri
• Osmanlıların devletleşme süreci ve Bizans’la olan ilişkilerini
• Rumeli’deki fetihler ile iskân ve istimalet politikalarının amaçları ve etkilerini
• Osmanlı Devleti’nin Anadolu’da Türk siyasi birliğini sağlamaya yönelik faaliyetlerini
• Osmanlı Devleti ile Timur Devleti arasındaki mücadele ve bu mücadelenin etkilerini

ÜNİTE KONULARI
2.1. KURULUŞ DÖNEMİ GELİŞMELERİ
2.2. OSMANLI DEVLETİ’NİN KURULUŞUYLA İLGİLİ GÖRÜŞLER
2.3. KURULUŞ DÖNEMİ PADİŞAHLARI
2.4. FETRET DEVRİ VE SONRASI

KAVRAMLAR
• Bitinya • İskân • İstimâlet
• Gaza • İstimâlet • Fetret Devri
• Bâcıyân-ı Rûm • Tekfur • Derviş

3
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ
2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

2.1. KURULUŞ DÖNEMİ GELİŞMELERİ


1302 Koyunhisar Muharebesi
1326 Bursa’nın Fethi
1329 Palekanon Muharebesi
1331 İznik’in Fethi
1337 İzmit’in Fethi
1345 Karesi Beyliği’nin alınması
1353 Çimpe Kalesi’nin alınması
1363 Edirne’nin Fethi
1371 Çirmen Muharebesi
1389 I. Kosova Muharebesi
1396 Niğbolu Muharebesi
1402 Ankara Savaşı
1402-1413 Fetret Devri
1444 Varna Muharebesi
1448 II. Kosova Muharebesi

1302-1448 yılları arası siyasi-askeri gelişmeler

4
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ
2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

Anadolu’nun Jeopolitiği
Jeopolitik; bir yerin bulunduğu coğrafyanın o bölgeye kazandırdığı önem doğrultusunda
devletlerin ürettiği politikadır. Örneğin Anadolu’nun üç kıtanın kesiştiği bir noktada
bulunması, burada kurulan devletlerin, bölge ticaret yollarını hâkimiyet altına alma politikası
uygulamalarına sebep olmuştur. Buradan hareketle coğrafyanın, devletlerin siyasi
politikalarında belirleyici olduğu söylenebilir.

Anadolu; coğrafi konumu, geçiş yolları üzerinde bulunması, iklimi, su kaynakları ve


yarımada şeklinde olması gibi özellikleri sayesinde tarihin ilk dönemlerinden itibaren
yerleşim için ideal bir bölge olmuştur. Anadolu’nun bu özelliklerinin de etkisiyle XI. yüzyılın
ikinci yarısından itibaren bölgeye, Oğuz göçleri artarak devam etmiş ve buna bağlı olarak
Anadolu’nun Türkleşmesi hızlanmıştır.

Anadolu coğrafyasında XIII. yüzyıl boyunca yaşanan siyasi ve sosyal gelişmeler, Osmanlı
Beyliği’nin kuruluşuna giden sürecin açıklanmasında önemli rol oynamıştır.

1335 yılına kadar Anadolu’da Moğol baskısı altında olan Türk boyları, batı yönünde
genişlemeye devam etmiştir. Fırsat buldukça dengeleri de gözeterek siyasileşme yoluna
giden boylar, bağımsızlıklarını ilan ederek birer birer beyliklerini kurmaya başlamıştır.

1221’den İtibaren Moğol İstilası’nın başlaması ve Türk göçlerinin hız kazanması


1230 Türkiye Selçuklularının, Yassıçemen’de Harezmşahları mağlup etmesi
1243 Moğolların, Kösedağ’da Türkiye Selçuklularını mağlup etmesi
1277 Sultan Baybars’ın Moğolları Elbistan Savaşı’nda mağlup etmesi
1277 Abaka Han komutasındaki Moğolların Anadolu’da yaptığı büyük katliam
1298-1299 Moğolların Anadolu Valisi Sülemiş’in İsyanı ve Moğol baskısının azalması

5
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ
2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

2.2. OSMANLI DEVLETİ’NİN KURULUŞUYLA İLGİLİ GÖRÜŞLER


“Bu yeni imparatorluğun kuruluşu, insanlık tarihinin en büyük ve en şaşılacak olaylarından
biridir. Onların kaderlerindeki en fevkalâdelik başlangıçları oldu. Böylesine büyük bir netice
için pek küçük olarak işe başladılar. Ama bir defa iktidarı yakalayıp sağlamlaştıktan sonra,
girdabın içinde tek sabit nokta oldular. Onlar yarımadada rüzgârın tesiriyle oradan oraya
dalgalanan muhalif unsurları etraflarında toplayan bir cazibe çekirdeğiydiler…” Fernard
Grenard

Osmanlı Beyliği’nin kurucularının; menşei, hangi boya mensup oldukları, Anadolu’ya ilk ne
zaman geldikleri, hangi yörelerde yaşadıkları ve hatta beyliğin tam olarak ne zaman ve
nerede kurulduğu hâlâ tartışma konusudur. Bunun en büyük nedeni Kuruluş Dönemi
kaynaklarının yetersizliğidir. Osmanlı Beyliği’nin kuruluşunu anlatan ilk kaynakların,
kuruluştan yaklaşık bir asır sonra kaleme alınması, dönemin aydınlatılmasını
zorlaştırmaktadır. Tarihçiler, kuruluştan uzun süre sonra yazılan Osmanlı kroniklerini yeniden
yorumlayarak beyliğin kuruluş sürecini anlamaya ve açıklamaya çalışmışlardır. Bu nedenle
gerek hanedanın ortaya çıkışı gerekse beyliğin kuruluşu konularında tarihçiler, başta
Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi belgeleri olmak üzere mevcut bilgilerden hareketle
birtakım çıkarımlar ortaya koymuştur.

Osmanlı Tarih Yazıcılığı


Osmanlılarda tarih yazıcılığı devletin siyasi, askerî, coğrafî ve benzeri gelişmeleriyle eş
zamanlılık göstermez. Osmanlı Beyliği’nin Kuruluş Dönemi’ne dair günümüze ulaşan ilk
eserin 1410’lu yıllarda ve Osmanlı tarihini bir bütün olarak anlatan Türkçe kroniklerin ise
1490’lı yıllarda yazıldığı düşünüldüğünde, Osmanlı tarih yazıcılığının devletin kuruluşundan
çok sonra ortaya çıktığı anlaşılacaktır. Osmanlı tarihçiliği, II. Bayezid Dönemi’nden itibaren
yeni bir ivme kazanmış gerek nicelik gerek nitelik gerekse tür olarak yükselişini sürdürmüştür.

Osmanlı Beyliği’nin kurucusu Osman Gazi’nin isminin ilk defa belirlenmesi de dâhil olmak
üzere Kuruluş Dönemi’nde yaşanan askerî ve siyasi gelişmeleri ortaya koymak için yabancı
kaynaklara ihtiyaç duyulmaktadır. Bizans tarihçileri Pachymeres, Nikephoros ve
Kantakuzenos ile Arap gezgin, coğrafyacı ya da tarihçileri İbn-i Batuta, el-Ömerî, İbn-i
Said ve İbn-i Haldun’un bıraktıkları eserler döneme ışık tutmaktadır. Fakat bu bilgiler,
Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu yazmak için yeterli değildir.

Osmanlı Tarihinin En Eski Kaynakları


Osmanlılar hakkında ilk tarihî bilgiler, Orhan Bey’in imamı İshak Fakih’in oğlu Yahşi Fakih
tarafından kaleme alınan “Yahşi Fakih Menakıpnamesi”dir. Ancak bu eser günümüzde
mevcut değildir. Aşıkpaşazâde, Gebze’den geçerken hastalanmış ve Yahşi Fakih’in evinde
misafir olmuştur. Burada menakıpnameyi okuyan Aşıkpaşazâde daha sonra “Aşıkpaşazâde
Tarihi” adlı eserini yazarken buradan edindiği bilgileri kullanmıştır. Bugün elimizde olan ve
Osmanlı Beyliği’nin kuruluşu ile ilgili bilgi veren kaynaklardan en eskisi ise
Ahmedî’nin “İskendernâme” adlı eseridir.

Osmanlı Beyliği’ni kuran hanedanın menşeine dair iki farklı görüş ortaya atılmıştır. Bunlardan
ilki; Ertuğrul Gazi’nin babasının Süleyman Şah olduğu yönündeki rivayettir. İkincisi ise
babasının Gündüz Alp olduğu yönündeki genel kabul gören görüştür. Aşıkpaşazâde, Neşrî
ve Oruç Bey gibi tarihçiler, Ertuğrul Gazi’nin babasının Süleyman Şah olduğunu ve onun
Fırat Irmağı’nı geçerken boğulduğunu, Caber Kalesi’ne defnedildiğini belirtmiştir. Ancak son
araştırmalar, göstermektedir ki Ertuğrul Gazi’nin babası Gündüz Alp’tır. Ahmedî, Enverî,
Ruhi Çelebi ve Karamanî Mehmet Paşa gibi kişiler de bunu teyit eden şecereler
hazırlamıştır. Ertuğrul Gazi’nin büyük oğlunun isminin Gündüz olması da bunu
desteklemektedir. Belki de Süleyman Şah Efsanesi; Osmanlıların, Türkiye Selçuklularına
vâris olduğunu kanıtlamak için ortaya atılmıştır. Ertuğrul Gazi’nin ataları Harzemşah

6
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ
2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

Sultanı Celaleddin Harzemşah’ın ümeralarındandı (komutan). Bu devletin yıkılması


üzerine Anadolu Selçuklu Devleti himayesine girdiler.
Osmanlı Beyliği’nin kurucusu Osman Bey’in ismi ilk defa Bizanslı Tarihçi Pachymeres’in
“Relations Historiques” (Bizanslı Gözüyle Türkler) adlı eserinde geçmektedir. Osmanlı
Beyliği’nin kuruluşu üzerine çalışmalar yapan tarihçilerin ileri sürdüğü nazariyeler farklılık
göstermektedir. Özellikle Paul Wittek, Mehmet Fuat Köprülü ve Halil İnalcık, beyliğin
kuruluşu ile ilgili önemli teoriler ortaya atmışlardır. Bu teorilerin karşılaştırılması önemlidir
çünkü konu ile ilgili kaynakların yetersizliği, tarihçileri mevcut kaynakları karşılaştırarak
çıkarımlarda bulunmaya yönlendirmiştir. Genel kabul gören anlayışa göre Osmanlı Beyliği,
Batı Anadolu’da, Bitinya denilen bölgede kurulmuştur.
Bitinya; bugünkü Kocaeli, Sakarya, Bilecik, Bursa, İznik, Düzce, Yalova, Bolu, Bartın ve
Zonguldak illerini kapsayan coğrafi alanın Antik Çağ ve sonrasındaki adıdır.

Tarih araştırmalarında olaylar doğrudan doğruya gözlemlenemediği için tarihçi olayların


ardında bıraktığı kanıt ve belgeleri kullanır. Kanıtların değerlendirilmesinde ise tarih, çeşitli
bilimlerden faydalanır. Yeni bulunan kanıt ve belgelerle de tarihî bilgiler değişebilir.
Araştırmalar sonucunda bulunacak her yeni bilgi ve belge, mevcut bilgileri tamamlayabilir,
daha anlaşılır hâle getirebilir veya tamamen değiştirebilir.

Osmanlı tarihi, daha kolay öğrenebilmek ve öğretebilmek için tarihçiler tarafından beş
bölüme ayrılmıştır.
 Kuruluş Dönemi(Beylikten Devlete)(1299 Beyliğin Bağımsızlığı–1453 İstanbul’un
Fethi)
 Yükselme Dönemi (Dünya gücü Osmanlı) (1453 –1579 Sokullu’nun ölümü)
 Duraklama Dönemi (17. Yüzyıl Arayış Yılları) (1579 – 1699 Karlofça Antlaşması)
 Gerileme Dönemi (18. Yüzyıl Değişim ve Diplomasi) (1699 – 1792 Yaş Antlaşması)
 Dağılma Dönemi (19. Yüzyıl En uzun Yüzyıl) (1792 – 1922 Saltanatın Kaldırılması)

Osmanlı Devleti’nin Genel Özellikleri


 Tek bir hanedanın hüküm sürdüğü en uzun ömürlü devlettir.
 Türk devletleri içinde en uzun süre yaşayan ve en geniş sınırlara ulaşanıdır.
 Türk devletleri içinde merkezi otoritesi en güçlü olanıdır.
 Kültür ve uygarlık alanında en ileri olan Türk devletidir.
 Mutlak egemenlik haklarını hükümdar kullanır. Ancak, I. Ahmed dönemine kadar
veraset yasası belirgin değildir.

Kayılar Anadolu’da

7
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ
2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

Genel olarak kabul edilen görüşe göre Osmanlılar; Oğuzların, Bozok Kolu’na bağlı Günhan
Soyu’nun Kayı Boyu’na mensuptur. Osmanlılar, Kayı Boyu’na mensup olduklarını en yoğun
şekilde II. Murad zamanında vurgulamaya başlamıştır. Bu dönemde bastırılan paralara ve
dökülen toplara Kayı Boyu damgaları vurulmuştur. Prof. Dr. Faruk Sümer arşivlerde yaptığı
araştırmalarda, Anadolu’nun pek çok yerinde Kayı adlı köylerin bulunduğunu ortaya
koymuştur. Kayı Boyu’nun damgası iki ok arasında yay şeklindedir. Bu damga, Osmanlı
sikkelerinde de kullanılmıştır.

Kayı Boyu’nun Anadolu’ya ne zaman geldiği kesin olarak tespit edilememiştir. Bununla
birlikte Aşıkpaşazâde, Neşrî ve Oruç Bey gibi tarihçilere göre Azerbaycan ile Doğu Anadolu
civarında bir müddet kalan Kayılar; Ahlat’taki Sürmeli Çukur’a gelmiş ve burada fikir
ayrılığına düşerek ikiye ayrılmıştır. Bir kısmı ana yurtlarına dönerken Ertuğrul ve Dündar
Bey liderliğindeki ikinci kol batıya doğru göç etmiştir. Yine XV. yüzyıl tarihçilerine göre
Kayı Boyu’nun, Ertuğrul Bey önderliğindeki bu koluna Türkiye Selçuklu Sultanı I. Alâeddin
Keykubat tarafından Ankara yakınlarındaki Karacadağ “Yurtluk” tahsis edilmiştir. Kayıların
gösterdiği gayretten dolayı Sultan; Söğüt’ü kışlak, Domaniç’i de yaylak olarak Kayılara
vermiş ve Kayıları Bizans’a karşı uç beyi olarak görevlendirmiştir. Kayılar geldiğinde
Anadolu’da güçlü siyasi yapılar yoktur.

XIV. Yüzyıl Başlarında Yakın Doğu, Anadolu, Balkanlar ve Avrupa’nın Genel Durumu
Yakın Doğu (Ön Asya)
Yakın Doğu (Ön Asya); Anadolu, Suriye, Irak, İran, Arap Yarımadası, Filistin ve Mısır’ı
içine alan önemli bir yerleşim alanıdır. Bu alanda göze çarpan ilk durum siyasi birlikten
yosun farklı din ve etnik yapılarda birçok siyasi gücün bir arada yaşamasıydı. Bu siyasi
güçler; İlhanlı Devleti, Anadolu Selçuklu İmparatorluğu, Trabzon Rum İmparatorluğu,
Bizans İmparatorluğu, Memlüklü Devleti ve İkinci Dönem Anadolu Türk Beylikleri.

Anadolu (Türkiye) Selçuklu İmparatorluğu: 1243 yılında Moğollar ile yapılan Kösedağ
Savaşı’nda sonra dağılma sürecine girmiş ve adeta Konya’ya hapsolmuştur. Anadolu
Selçuklu hükümdarları Moğollara bağlı hareket etmişlerdir. 1308 yılında Sultan II. Mesud’un
ölümüyle resmen yıkılmıştır.
Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans): Eski gücünün çok uzağındadır. Anadolu'daki
topraklarının büyük kısmını kaybetmiştir. Trakya'daki topraklara sahiptir. İstanbul'da sürekli
taht kavgaları ve entrikalar yaşanmaktadır. İmparator kendi Tekfurlarına (Bizans valisi/ bir
çeşit derebeyi) bile söz geçirecek durumda değildir. Halk, yönetimden baskı görmekte,
ezilmektedir.
Trabzon (Pontus) Rum İmparatorluğu: Doğu Karadeniz bölgesinde hüküm süren bu devlet
IV. Haçlı Seferi sonucunda İstanbul’dan kaçan Bizans hanedan üyeleri tarafından
kurulmuştu.
İlhanlı (Moğol) Devleti: Cengiz Han’ın ölümünden sonra torunu Hülâgû Han tarafından
İran’da kurulmuştur. Kösedağ Savaşı’ndan itibaren 1336 yılına kadar Orta ve Doğu
Anadolu’da hüküm sürmüşlerdir. Sadece Anadolu’da değil Suriye ve Irak’ta da etkili

8
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ
2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

olmuşlardır. Bu bölgede yaşayan Türklere yoğun bir baskı uygulamaktadır. Abbasilerin


yıkılmasında, Batınilere ait olan Alamut Kalesi’nin yıkılması ve Haşhaşilere son
verilmesinde etkili olmuşlardır. Yakın Doğu’daki ilerleyişleri Memlükler tarafından
durdurulmuştur. Gazan Han döneminde İslamiyet’i kabul etmişlerdir.
Memlük Devleti: Eyyubilerin yıkılmasından sonra Aybek tarafından 1250 yılında Mısır’da
kurulan diğer bir Türk-İslam devletidir. Moğol istilasını durdurdukları için (Ayn-ı Calut
Savaşı) siyasî açıdan, Baharat Ticaret Yolu’nu kontrol ettikleri için ekonomik açıdan,
Halifeliği korudukları için dinî açıdan Osmanlı Devleti’nin İstanbul’u fethine kadar Türk-
İslam dünyasının en güçlü devletidir. Yavuz Sultan Selim, Mısır Seferi sırasında 1517
yılındaki Ridaniye Savaşı ile Memlüklere son vermiştir.
İkinci Dönem Anadolu Türk Beylikleri: Türkiye Selçuklu Devleti dağılma sürecine girince
“Boy” yapısını koruyan Türkler kendi beyleri önderliğinde bağımsız beylikler kurmuştur. Bu
beylikler özellikle Orta ve Batı Anadolu’da hüküm sürmüşlerdir. Türkmen beylikleri Selçuklu
sultanına o da İlhanlı hükümdarına bağlı hareket ediyordu. Osmanoğulları da bunlardan
biridir.
Altınorda Devleti: Batuhan tarafından Karadeniz'in kuzeyinde kurulmuştur. Rusların
güneye inmesini engellediler. Timur’un saldırıları sonucunda yıkıldılar.

Osmanlı Devleti’nin Kuruluş Dönemi’nde Avrupa’da feodal yapıya sahip birçok devlet vardı.
Bunlar içinde siyasi açıdan en güçlüsü Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu idi. Orta
Avrupa’da Macar Krallığı da güçlü devletler arasında yer alıyordu. İspanya’da Argonya ve
Kastilya krallıkları ve ayrıca Müslüman Arap devleti olan Benni Ahmer Devleti
bulunuyordu. İtalya’da Venedik, Ceneviz, Napoli, Piyemonte ve Vatikan krallıkları vardı.
Balkanlarda güçlü siyasi yapılar yoktur. Bu bölgede güçlü bir merkezi devlet yoktu.
Balkanlar, derebeyi denilen yerel siyasi güçler arasında tam bir siyasi bölünmüşlük
içerisindeydi. Balkanlarda;
 Bizans  Bulgar Krallığı  Sırp Krallığı
 Macar Krallığı  Mora Despotluğu  Arnavutluk Prensliği bulunmaktaydı.

2.3. YENİ BİR DEVLET DOĞUYOR


Halil İNALCIK’a göre Osmanlı Devleti'nin kuruluş tarihi 1302 yani Koyunhisar (Bafeon)
Savaşı'dır. Çünkü: Küçük bir aşiret beyinin İmparatorluk ordusuna karşı kazandığı bu başarı
onu karizmatik lider olarak ortaya çıkarmış. Anadolu Türkleri tarafından tanınmasını
sağlamış. Böylece bir hanedan kurucusu konumuna getirmiştir. Ayrıca bu savaştan sonra
Osman Bey, kendi adına para bastırmış ve hutbe okutmuştur.
BİLGİ: Para bastırmak ve hutbe okutmak Türk-İslam dünyasında bağımsızlık ve hâkimiyet
alametidir.

Diğer yandan, son Türkiye Selçuklu hükümdarının 1299 yılında İlhanlılar tarafından İran’a
götürülmesi üzerine doğan iktidar boşluğundan yararlanan Anadolu Beylikleri
bağımsızlıklarını ilan etmiştir. Bunlardan biri de Osmanlı Beyliği’dir. Sonuç olarak Osmanlı
Devleti, Osman Bey tarafından 1299 veya 1302 yılında Söğüt ve Domaniç yöresinde
kurulmuştur. Osmanlı beyliği Anadolu Türk beylikleri içinde en küçüklerden biridir. Buna
rağmen çok ve sağlam bir şekilde büyümüştür.

Osmanlı Beyliği’nin kurulup gelişmesinde:


 Bizans sınırında kurulmuş olması (yani bir uç beyliği olması) ve önünde başka bir
beyliğin kurulmasına izin vermemesi (jeopolitik-stratejik konumu)
 Kuruluş Dönemi Padişahlarının yetenekli olması
 Selçuklu Devleti’nin zayıflaması ve beyliklerin kurulduğu dönemde Anadolu’daki siyasi
boşluk
 İlk etapta Anadolu Türk beylikleri ile mücadeleye girmemesi
 Zamanında Rumeli’ye geçmeyi başarabilmesi

9
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ
2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

 Bizans ile yaptığı başarılı mücadele sayesinde hem Orta Asya’dan gelen Türk
göçünü, hem de diğer beyliklerin askeri gücünü kendine çekebilmesi
 Başarı ile uygulanan Gaza ve Cihat anlayışı (Paul Vitek’de Osmanlı Beyliği’nin
kuruluşunu “Gaza Tezi” ile açıklamıştır.)
 Gaziyân-ı Rûm, Ahiyân-ı Rûm, Bâcıyân-ı Rûm ve Abdalân-ı Rûm gibi askerî,
sosyal ve iktisadi grupların varlığı
 Merkezi otoritenin bölünmesine hiçbir zaman izin verilmemesi
 Fethettiği topraklarda yaşayan halka karşı uyguladığı Hoşgörü (İstimalet) Politikası
 Balkanların dinî ve siyasi açıdan bölünmüşlük içinde olması
 Balkanlarda sistemli bir fetih ve iskân politikasının uygulanması
 Avrupa’da Feodalite (Derebeylik) Rejimi’nin bulunması
 Bizans’ın ömrünü tamamlamış, kendi Tekfurlarına dahi söz geçiremeyen bir devlet
haline gelmesi
 Müdara’nın uygulanması (Bizans'ın iç karışıklıklarından yararlanılması)
 Avrupa’da Osmanlı Devleti’nin ilerleyişini durdurabilecek güçte devletlerin olmayışı
 Avrupa’da İngiltere ve Fransa arasında devam eden Yüzyıl Savaşları (1337-1453)
 Başarılı bir İskân (Yerleştirme) politikası uygulanması
 Tımar Sistemi’nin uygulanması
 İlk dönem hükümdar ve devlet adamlarının yetenekli, çalışkan olmaları

Gaza: Din adına yapılan savaşların genel adıdır.


Cihat: İslam dinini yaymak için yapılan her türlü faaliyetlerdir.
DİKKAT: Kavramların arasındaki küçük farka takılmadan her iki kavramında Müslümanların
Gayrimüslimlerle yaptıkları mücadele olduğuna odaklanmalıyız. Bu kavramlar Kuruluş
Dönemi ile ilgili sorularda sıkça kullanılmaktadır. Örnek verecek olursak; Osmanlıların Doğu
Roma İmparatorluğu’ndan İznik ve İzmit’i alması gaza ve cihat amaçlı yapılmıştır. Ama
Osmanlıların Karesioğullarından Balıkesir ve Çanakkale’yi alması gaza ve cihat değildir ve
Gaza ya da cihat politikası benimsediklerini göstermez.
İskân Politikası: Yurtsuz Türkmenlerin Balkanlara yerleştirilmesi ve Balkanlarda devleti
kalıcı kılma politikasıdır.
BİLGİ: Osmanlı Devleti’nin kuruluş aşamasında Balkanlarda, Ortodoks ve Katolikler
rekabet halindeydi.
BİLGİ: Osmanlılar, Balkanların fethinden sonra bu bölgedeki geniş topraklara sahip
senyörlerin arazilerine el koyarak serf konumundaki Balkan köylülerine Tımar Sistemi ile
toprağı kullanma hakkını verdiler. Bu gelişme, Osmanlı yönetiminin Balkanlara
yerleşmesinde önemli bir etken oldu.
Müdara: Kuruluş yıllarında özellikle de Bizans Tekfurları ile “görünüşte dostça geçinme”
politikasıdır.

Kuruluş Dönemi Padişahları


 OSMAN GAZİ (1281-1324)
 ORHAN GAZİ (1324-1362)
 I. MURAD HÜDAVENDİGÂR (1362-1389)
 I. BAYEZİD (YILDIRIM) (139—89-1402)
 I. MEHMED (ÇELEBİ) (1413-1421)
 II. MURAD (1421-1451)
 II. MEHMED (FATİH) (1451-1481)

Osmanlı Beyliği’nin kurulup gelişmesinde, kurulduğu coğrafyanın etkisi büyüktür. Osmanlı


beyleri, beyliğin Bizans sınırında kurulmasının getirdiği siyasi ve sosyal avantajları iyi
değerlendirmiştir. Bu dönemde Bizans, siyasi ve askerî yönden zayıflamış, taht kavgaları
nedeniyle de merkezî otoritesini kaybetmiştir. Merkezden uzak tekfurlar, Bizans’a bağlı
gibi görünse de kendi başlarına hareket etmeye başlamış, bu durum kuruluş aşamasındaki
Osmanlı Beyliği’nin büyümesini kolaylaştırmıştır.
10
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ
2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

Tekfur: Rumca bir kelimedir. Bizans İmparatorluğu’nda valilik derecesindeki hizmetlerde


bulunan kişilere verilen unvandır.

Osman Bey Dönemi (1281-1324) (Aşiretten Beyliğe)

Türk ve İslam coğrafyasında Fahrüddin (Dinin övdüğü) lakabıyla da bilinir. 1281 yılında
Ertuğrul Gazi’nin vefatı üzerine Kayı Boyunun başına geçti. Osman Bey, ilk zamanlarda
Ertuğrul Gazi’nin Rum tekfurlarıyla iyi geçinme siyasetine devam etmiş ve bu sayede
beyliği güçlendirmeyi amaçlamıştır. Osmanlıların kurulduğu Bitinya Bölgesi’nde, Bilecik ve
İnegöl tekfurları ön plana çıkmıştır. Kayılar, yaylak ve kışlakları arasında gidiş geliş
yaparken İnegöl Tekfuru’nun topraklarını kullanmak zorunda kalmıştır. Bu yüzden
Osmanlılar, sorun yaşadıkları İnegöl Tekfuru’na karşı Bilecik Tekfuru ile iyi geçinmeye
çalışmıştır. 1285 yılından sonra tekfurlar ile Kayılar arasındaki ilişkilerin seyri değişmeye
başlamıştır. 1285 yılında İnegöl Tekfuru ile ermeni Derbendi (ermeni Beli) Savaşı yapıldı
ve Osmanlı kuvvetleri ilk askeri başarısını kazandı. İnegöl Tekfuru’nun düşmanca hareketleri
nedeniyle Osman Bey, bir gece baskını ile İnegöl Tekfuru’na ait Kulacahisar’ı 1286 yılında
ele geçirmiştir.

Osman Bey'in ilk yaptığı fetihlerin amacı, Bursa ve İznik’in fethini kolaylaştırmaktır. Bitinya
Bölgesi’ndeki etkisini artıran Osman Bey, önce İnegöl tekfurunu, Domaniç Beli Savaşı’nda
yenmiş sonra da Karacahisar Kalesi’ni almıştır. Karacahisar fethinden sonra burayı merkez
yapan Osmanlılar, şehirdeki kilise, camiye çevrilmiş ve ulemadan Dursun Fakih buraya ilk
Osmanlı kadısı olarak tayin edilmiştir. Karacahisar’ın fethinden sonra Osmanlılarda sistemli
fetih hareketleri başlamıştır. Dursun Fakih’in kıldırdığı ilk Cuma namazında okunan
hutbede, Osman Gazi’nin ismi Türkiye Selçuklu hükümdarının isminden sonra ve ilk
defa zikredildi. Bu olay Kayıların bağımsızlığa giden yolun başlangıcı olarak kabul
edilir.
BİLGİ: İstanbul’un ilk kadısı ise Hızır Bey’dir (Fatih dönemi).

Onun döneminde ilk Osmanlı vergisi olan ve pazar yerlerinden alınan Bac Vergisi alınmaya
başlandı. Daha sonra Yarhisar, Yundhisar ve Bilecik kalelerini fethetti. Bilecik’in fethinden
sonra beyliğin merkezini Bilecik’e taşıdı.

Koyunhisar Savaşı (Bafeus) 1302:


Osman Bey’in ard arda kazandığı başarılar üzerine Bizans harekete geçmiş, yapılan
Koyunhisar Savaşı’nı Osmanlılar kazanmıştır. Böylece; İznik yolu Türklere açılmış, Bursa
kuzeyi hariç üç taraftan kuşatılmıştır. Harmankaya Tekfuru Köse Mihal, Osmanlı hizmetine
girerek Osman Gazi’nin en yakın silah arkadaşlarından biri olmuştur.
11
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ
2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

BİLGİ: Koyunhisar Savaşı Bizans ile Osmanlı Devleti arasındaki ilk savaş ve kazanılan
ilk zafer olmuştur. Halil İnalcık, Osmanlı Beyliği’nin kuruluş tarihi olarak 27 Temmuz 1302
tarihli Koyunhisar Savaşı’nı kabul eder.

Son yapılan araştırmalar ilk Osmanlı parasının (bakır) Fahrüddin lakabıyla bilinen Osman
Bey döneminde basıldığını göstermiştir. Para basmak Türklerde Hükümdarlık
alametlerindendir. Osman Bey’in bastığı para bağımsız bir devlet kurulduğunu ispatlar.
Osman Bey, Ahi lideri Şeyh Edebali’nin kızı Bala Hatun ile evlenerek devletin kuruluşunda
ve örgütlenmesinde Ahilerin (Ahiyan-ı Rum) desteğini aldı. Osmanlı Devleti, Dervişlerin,
Alperenlerin (Gaziyan-ı rum), Abdalların (Abdalan-ı Rum), hatta gazi kadınların (Bacıyan-ı
Rum) desteğini almıştır. Osmanlı Beyliği’nin kuruluşuna giden süreçte Aygut Alp, Turgut
Alp, Konur Alp, Hasan Alp, Akça Koca, Samsa Çavuş gibi uç liderleri önemli rol
oynamıştır. Osman Bey’in türbesi Bursa’da “Gümüşlü Kümbet”tedir.

Orhan Bey Dönemi (1324-1362) (Beylikten Devlete)


Türk İslam bilgini olan İBN-İ BATUTA Türk hükümdarlarının en ulusu, teşkilatçı, toparlayıcı
ve askeri bir deha olarak nitelendirdiği Osmanlı padişahı Orhan Bey’dir.

Babası Osman Bey’in 1324 yılında vefat etmesinden sonra Beyliğin başına 43 yaşında
Orhan Bey geçmiştir. Osman Bey’in hayali Bursa’yı almaktı. Onun zamanında başlayan
kuşatma Orhan Bey’in Mudanya ve Orhaneli’nin alması ile tamamlandı. 6 Nisan 1326
tarihinde Bizans ile bağlantısı kalmayan Bursa Tekfuru şehri teslim etti. Bursa Bizans’ın
Anadolu’daki en büyük şehriydi. Böylece Bizans’ın Marmara’nın güneyindeki etkinliği
kırıldı ve Osmanlı Devleti’nin Başkenti Bursa’ya taşındı.

Palekanon (Maltepe) Savaşı (1329): Osmanlılar, Bursa’nın fethinden sonra yeniden İznik’e
yönelmiştir. Bizans imparatoru ise hem Türkleri Boğazlardan uzaklaştırmak hem de Hristiyan
dünyasında önemli kabul edilen İznik’e yardım etmek için büyük bir ordu toplamıştır. 1329
yılında yapılan Palekanon Savaşı’nda, Bizans ordusu mağlup edilmiştir. Bizans kuvvetlerinin
mağlup edildiği bu zaferle Osmanlı Beyliği’nin İslam dünyasındaki itibarı artmıştır. Ayrıca
Palekanon Savaşı sonrasında Bizans, Anadolu’da kalan son topraklarından da ümidini
kesmiştir. Palekanon Savaşı sonrası Bizans’tan yardım alma ümidi kalmayan tekfur,
artık kuşatmadan kurtulmanın mümkün olmadığını anlamış ve 1331 yılında şehrin
kapıları Türklere açılmıştır. Orhan Gazi, İznik’in stratejik önemini düşünerek beyliğin
merkezini bir süre İznik’e taşımış ve Bizans’a yapılacak seferlerde İznik’i üs olarak
kullanmaya başlamıştır. İznik’ten ilk Cizye vergisi alındı.
Cizye vergisi: Askerlik çağındaki gayrimüslim erkeklerden alınan baş vergisidir.
BİLGİ: Maltepe Savaşı, savaş meydanında Osmanlı padişahı ile Bizans imparatorunun
karşı karşıya geldiği ilk savaş olmuştur (Orhan Gazi - III. Andranikos). Halil İnalcık’a
göre bu savaş Gebze Eskihisar yakınlarında yapılmıştır. Muhtemelen Osmanlının Maltepe’ye
kadar etkisini arttırması neticesinde bu isimle anılmaktadır.

İznik’ten sonra Anadolu’da önemli bir şehir olan İzmit, fethedilmek istenmiştir. İzmit
(Nicomedia), 1337 yılında teslim olmuş ve bölgenin ele geçirilmesiyle Kocaeli
Yarımadası’nın fethi tamamlanmıştır.

Karesioğulları Beyliği’nin Osmanlıya Katılması


Bugünkü Çanakkale – Balıkesir dolaylarında kurulan Karesioğulları Beyliği denizcilikle
uğraşmaktaydı. 1345 yılında Orhan Bey, Karesioğullarındaki taht kavgalarından yararlanarak
bu beyliği Osmanlı topraklarına kattı. Böylece; bu beyliğin deniz gücü Osmanlı Devleti’nin
Rumeli’ye geçişini kolaylaştırdı. Karesioğullarının deniz gücü Osmanlı Devleti’nin ilk
donanmasını oluşturdu. Bu beylikteki Hacı İlbey, Ece Yakup, Gazi Fazıl, Evrenos Bey
gibi değerli komutanlar Osmanlı hizmetine girdi. Anadolu Türk birliğini sağlama yolunda ilk
adım atıldı.

12
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ
2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

BİLGİ: Osmanlıya katılan ilk Türk Beyliği olmuştur.


DİKKAT: Bu olay Gaza ya da Cihat anlayışı ile ilişkilendiremeyeceğimiz ilk fetihtir.

Osmanlının Rumeli’ye Geçişi


Osmanlı Beyliği’nin Kuruluş Dönemi’ndeki en önemli gelişmelerinden birisi de Rumeli’ye
geçiş olmuştur. Bu sayede Osmanlılar hem Bitinya Bölgesi’nde sıkışıp kalmaktan kurtulmuş
hem de doğudan gelen Türkmenlere yeni yerleşim alanları açmıştır. Rumeli’ye geçişte iki
olay etkili olmuştur. Bunlardan birincisi, 1344 yılından itibaren Osmanlıların Bizans’taki
saltanat mücadelesine karışması; ikincisi ise 1345 yılında Karesioğulları Beyliği’nin
Osmanlılar tarafından alınmasıdır. Bu sayede Ece Yakup, Gazi Fazıl, Hacı İlbeyi ve
Evrenos Bey gibi tecrübeli Karesi komutanları Osmanlı hizmetine girmiş ve Karesi
donanması da Rumeli’ye geçişte çok önemli rol oynamıştır. Orhan Gazi, Bizans’ta yaşanan
taht kavgalarında kayınpederi olan Kantakuzenos’e yardım etmiş ve tahta geçmesini
sağlamıştır. Daha sonra 1353 yılında Balkan topraklarında zor durumda kalan Bizans,
Sırplara karşı Orhan Gazi’den bir kez daha yardım istemiş ve karşılık olarak da
Gelibolu’daki Çimpe Kalesi’ni, Osmanlılara vermiştir.
BİLGİ: Çimpe Kalesi’nin alınması ile Osmanlı Devleti Rumeli’ne ayak basmış oldu.

Orhan Gazi, oğlu Süleyman Paşa komutasındaki kuvvetleri Çimpe Kalesi’ne yerleştirmiş ve
Çimpe Kalesi, Rumeli’de ilerlemek için bir üs olarak kullanılmıştır. Bölgede yerleşmeyi
amaçlayan Süleyman Paşa; Malkara, Bolayır ve Tekirdağ’a kadar olan bölgeyi ele
geçirmiştir. 1359’dan sonra ilk hedef Çorlu olmuş ve bu hedef doğrultusunda Edirne-Çorlu
arasındaki hisarlar birer birer ele geçirilmiştir. Daha sonra Çorlu ve Lüleburgaz da Osmanlı
Devleti’ne katılmıştır.
BİLGİ: Rumeli’de yapılan bu fetihlerden dolayı Orhan Bey’in oğlu Süleyman Paşa’ya
“Gelibolu Fatihi” unvanı verilmiştir.

Osmanlı Beyliği; kuruluşundan itibaren özenle takip ettiği iskân politikası ve güçlü askerî
yapısı sayesinde, fethedilen bölgelerde kalıcılığı sağlamayı başarmıştır. İskân politikası ilk
defa Orhan Bey zamanında Rumeli’ye geçilmesiyle uygulanmaya başlanmıştır.
Osmanlılar, gayrimüslimlerin yaşadığı toprakları fethedince Anadolu’dan getirdiği Türkmenleri
bu bölgelere yerleştirmiştir. İskân, genellikle gönüllülük esasına göre yapılmıştır. Fakat
sürgün yoluyla da iskân yapıldığı olmuştur. İskâna tabi tutulanların bütün ihtiyaçları belli bir
süre devlet tarafından karşılanmış ve devlet, halkı iskâna teşvik etmiştir. İskâna tabi olanlara
toprak verilmiş, onlardan belirli bir süre vergi alınmamıştır. İslamlaşmanın ve üretimin devamı
adına iskân edilenlerin, geçerli bir sebep olmadan eski yerlerine dönmelerine izin
verilmemiştir. Rumeli’de yoğunlaşan iskân siyaseti ile Osmanlı Devleti şunları amaçlamıştır:
 Fethedilen bölgelerin Türkleşmesini ve İslamlaşmasını sağlayarak egemenliği kalıcı
hâle getirmek,
 Konar-göçer Türkmenlerin yerleşik hayata geçmesini sağlamak,
 Gayrimüslim halkın ayaklanma ihtimalini ortadan kaldırmak,
 Aralarında kavgalar yaşanan aşiretleri birbirinden uzaklaştırmak,
 Fetih hareketlerinde sürekliliği sağlamaktır.
İskân sonrasında başlayan imar faaliyetleri ile fethedilen bölgelere Türk-İslam kimliği
kazandırılmıştır. Osmanlı Devleti, Rumeli’de iskân politikasıyla birlikte istimalet politikasını
da uygulamıştır. Sözlük anlamı “meylettirme, cezbetme, gönül alma” olan istimalet; genel
olarak Osmanlı Beyliği’nin uyguladığı “uzlaştırıcı fetih siyaseti” için kullanılan tabirdir.
Osmanlı Devleti, fethedilen bölge halkına iyi davranarak onları himaye etmiş, inançlarında
serbest bırakmış, onların can ve mal güvenliğini sağlamış, gönüllerini kazanmaya çalışmış ve

13
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ
2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

vergilerde kolaylık göstermiştir. Fetihlerde kalıcılığın sadece askerî zaferlerle


gerçekleştirilemeyeceğini gören Osmanlılar, istimalet politikası ile bu kalıcılığı sağlamıştır.
Rumeli’nin fethi üzerine bölgeye yerleştirilen Türk halkına Evlad-ı Fatihan denilmiştir.
BİLGİ: Balkanlarda Anadolu’ya göre daha hızlı hâkimiyet kurulmasının sebebi; bölgenin
siyasi ve sosyal sorunlar yaşaması ve dinsel açıdan parçalanmış olmasıdır. Balkanlarda
yapılan fetihlerin temel amacı, Bizans İmparatorluğu’nun Batı dünyası ile olan kara
bağlantısını kesmektir.
Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda Hâkimiyet Kurmasındaki Etkenler
 Rumeli’de, siyasi istikrarsızlıkların dışında çok sayıda mezhep ve etnik grup vardı ve
aralarında sürekli çatışmalar yaşanıyordu. Bunların dışında bu dönemde bütün
Avrupa’yı ve Balkanları etkileyen büyük veba salgını yüzünden nüfus azalmış, halk
bitkin ve çaresiz durumda adeta bir kurtarıcı bekler duruma gelmişti.
 Osmanlı Devleti’nin Rumeli ve Balkanlarda kalıcı olmasında Osmanlı hükümdarlarının
siyasi ve askeri başarıları yanında onlarla birlikte hareket eden akıncı uç beyleri ile
bunların kumandanlarının da payı büyüktür.
 Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda başlangıçta yaptığı fetihlerde Evrenos Bey, Hacı
İlbeyi, Turahan Bey ve Mihal Bey gibi önemli akıncı beyleri etkin rol oynamıştı.
 Osmanlılar gerek savaşarak gerekse aman yoluyla yeni topraklar ele geçirirken
kendini dine ve Allah yoluna adamış bir kısım derviş ve müridler de insanları
etkilemek suretiyle gönülleri fethediyorlardı. Osmanlının hızlı büyümesi bu Allah
dostlarının karşılıksız çabaları olumlu yönde etkiliyordu. Kendilerine Horasan
Erenleri de denilen bu dervişleri dört grupta toplamak mümkündür.
Gaziyan-ı Rum: İslamiyet öncesinde yiğit, kahraman, gözü pek savaşçılara “alp” deniliyordu.
İslamiyet ile birlikte bu kavramın yerine “gazi” kelimesi kullanılmaya başlandı. Bu gönüllü
savacılar Türklüğün ve İslam’ın yayılmasının öncüleri oldular.
Ahiyan-ı Rum: Ahilik teşkilatına mensup olanların oluşturdukları birlikteliktir. Esnaf
teşkilatları oluşturup tekke ve zaviyeler aracılığıyla İslamiyet’i ve Türk kültürünü
yaymışlardır.
Bacıyan-ı Rum: Ahi Teşkilatı’nın kurucusu olan Ahi Evran’ın eşi Fatma Bacı tarafından
kurulmuştur. Ahi mensuplarının eşleri ve kızları kadınlar arasında İslamiyet’i ve Türk
kültürünü yaymışlardır.
Abdalan-ı Rum: Bu kişilere “Horasan Erenleri”de denilir. İslamiyet’i yaymışlardır. Daha çok
Bektaşi Tekkelerine mensup olanlara “abdal” denilmiştir.

Devlet Örgütlenmesinin Gerçekleştirilmesi


“Sultan” unvanını kullanan ilk Osmanlı padişahı Orhan Gazi olmuştur. 1336 yılında
İlhanlılara (Moğollar) ödenen yıllık vergi kesilerek tam bağımsızlık sağlanmıştır.
BİLGİ: Bazı KPSS kitaplarında “Sultan” unvanını ilk kullanan Osmanlı padişahı olarak I.
Murad yazmaktadır. Bu bilgi tamamen yanlıştır. Orhan Bey dönemine ait paralarda “Sultan
Orhan” ibaresi vardır. Ayrıca Halil İnalcık “Osmanlı İmparatorluğu Klâsik Çağ”, Yusuf
Halaçoğlu “XIV-XVII. Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilâtı ve Sosyal Yapı” eserlerinde
“Sultan” unvanını ilk Orhan Bey’in kullandığını ifade ederler.
 İlk Divan teşkilatı kuruldu. II. Mahmud döneminde kaldırıldı. Yerine Nazırlıklar kuruldu.
Hükümet işleri için Heyet-i Vükela kuruldu.
 Yaya ve Müsellem (atlı) adıyla ilk düzenli ordu kuruldu.
 İznik’te ilk Osmanlı Medresesi (İznik Orhaniyesi) kuruldu. İlk müderris olarak da Davud-u
Kayseri görevlendirilmiştir.
 İlk Osmanlı vakfı bu dönemde açılmıştır.
 İlk Osmanlı darphanesi açılarak ilk gümüş para (akçe) bu dönemde bastırılmıştır.
 Vezirlik makamı oluşturuldu ve ilk vezir olarak Alaeddin Paşa atanmıştır.
 İlk defa iskân politikası uygulanmıştır.
 İlk ticari ayrıcalık (kapitülasyon) Raguza Cumhuriyeti’ne verildi.
 İlk barış anlaşması, 1330 yılında Osmanlı Padişahı Orhan Gazi ile Bizans İmparatoru III.
Andronikos arasında imzalanmıştır.
14
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ
2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

 İlk Osmanlı Camisi olan İznik Hacı Özbek Cami yaptırıldı.


 İlk Saray olan Bey Sarayı Bursa’da yaptırıldı.
 Karamürsel’de ilk Osmanlı Tersanesi kuruldu.
 İlk donanma komutanı (Derya Beyi) olarak Kara Mürsel Paşa atandı.
 Sancak usulünü başlatmıştır. Sancaklara Kadı ve Subaşılar atandı. (Sancaktan gelen
ilk padişah I. Murad. Sancak’tan gelen son padişah III. Mehmed. Sancak usulünü
kaldıran I. Ahmed.)
ÇOK ÖNEMLİ: ÖSYM Sancak usulünü kaldıranın III. Mehmed olduğunu kabul ediyor. MEB
kaynaklarında ise I. Ahmed ifade ediliyor.
BİLGİ: Tüm bu gelişmelerden dolayı Orhan Gazi dönemi, Osmanlı devlet teşkilatlanmasının
oluşturulmaya başlandığı dönemdir.

Murad Hüdavendigâr Dönemi (1362-1389)


“Padişahlığı boyunca Hıristiyanlara Papa’dan daha iyi muamele etmiştir” Tarihçi GİBBONS

Babası Orhan Gazi’nin 1362 yılında vefat etmesi üzerine tahta geçmiştir. İlk iş olarak Bizanslı
Prenseslerden doğmuş olan kardeşleri İbrahim ve Halil beylerin isyanlarını bastırarak devleti
büyük bir tehlikeden kurtarmıştır. I. Murad dönemi Rumeli’deki gelişmeler, Anadolu’daki
gelişmeler ve teşkilatlanma gelişmeleri olarak üç bölümde inceleyebiliriz.

a. Rumeli’deki (Balkanlar) Gelişmeler:


Rumeli’nde Keşan, Malkara, Dedeağaç, İpsala gibi topraklar fethedildi. Osmanlıların
Rumeli’nde yaptıkları fetihler üzerine harekete geçen Bizans-Bulgar İttifakı ile 1363 yılında
Lala Şahin Paşa komutasında Sazlıdere Savaşı yapıldı. Savaş Osmanlı’nın zaferi ile
sonuçlandı. Bu savaş sonrasında Edirne fethedildi. Ayrıca Balkanların kapısı açılmış oldu.
Edirne’nin fethinden sonra Lala Şahin Paşa, önce Filibe’yi ertesi yıl da Gümülcine’yi Osmanlı
topraklarına katmıştır. Edirne ve Filibe’nin fethedilmesiyle Sırp ve Bulgarların Bizans ile olan
bağlantısı kesilmiştir. İskân politikası daha sistemli ve geniş bir şekilde uygulanmaya
başlandı.
DİKKAT: Bu arada alınan bazı yerlerin kaybedilmesi fethedilen yerlerin sadece askeri
tedbirlerle elde tutulamayacağını gösterdi. Bunun üzerine İskân ve istimalet politikaları
daha sistemli olarak uygulanmaya başladı.

Türklerin Rumeli’deki başarıları Papa’nın teşvikiyle bir Haçlı Ordusu toplanmasını sağladı.
Macar Kralı Layoş’un önderliğinde Bulgar, Sırp, Eflak ve Bosna Haçlı ordusu Edirne
yakınlarındaki Sırpsındığı denilen yerde Hacı İlbey komutasındaki öncü birlikler tarafından
1364 yılında Sırpsındığı Savaşı’nda bozguna uğratıldı.
BİLGİ: Sırpsındığı Savaşı Osmanlı Devleti ile Haçlılar arasında yapılan ilk savaş ve
kazanılan ilk zaferdir. Bu savaşta daha çok Sırplının ölmesi nedeniyle savaşa Sırpsındığı adı
verilmiştir.

Savaş sonucunda Edirne emniyete alınıp başkent yapıldı. Balkanlarda daha kolay
ilerleme imkânı oluştu ve fetihler hızlandı. Macarların Balkanlardaki etkisi kırıldı. Makedonya
kapıları Osmanlıya açılmış oldu.
BİLGİ: Edirne böylece Osmanlı Devleti’nin yeni başkenti olmuştur. Edirne Bursa’dan daha
küçük olmasına rağmen başkent olarak seçilmiştir. Çünkü Osmanlı Gelişmesinin devam
etmesi için Rumeli’deki fetihlerin öneminin farkındadır. Bu yüzden fetihleri daha yakından
kontrol etmek istemiştir.
1371 yılında Sırpsındığı yenilgisini telafi etmek isteyen Sırplarla Çirmen Savaşı yapıldı.
Savaş Osmanlı’nın galibiyeti ile sonuçlandı. Bu zafer ile Makedonya’nın fethi kolaylaştı.
Bulgarlar, Bizans ve Sırp prensleri Osmanlı hâkimiyetini kabul etti.
BİLGİ: Bazı kaynaklar Sırpsındığı Savaşı’nı I. Çirmen Savaşı, 1371 yılında yapılan savaşı da
II. Çirmen Savaşım olarak göstermektedir.
15
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ
2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

1387 yılında Osmanlı akıncıları Ploşnik’te Sırp ve Bosna Krallarının askerlerine yenildi.
Osmanlı kuvvetlerinin aldığı bu yenilgi Balkanlardaki tüm prenslikleri cesaretlendirmiştir.
Osmanlıları Balkanlardan atmak için tekrar saldırmalarına ve I. Kosova Savaşı’na neden
olmuştur.
BİLGİ: Ploşnik bozgunu Balkanlarda alınan ilk yenilgidir.

Ploşnik bozgunu ile cesaretlenen, Sırp Kralı Lazar öncülüğünde bir ittifak kurmuştur. Bu
ittifakta Sırplar, Bulgarlar, Bosnalılar ve Arnavutlar yer almıştır. Türkleri Balkanlardan
atmak için çok büyük bir ordu topladılar. Haçlı Ordusu ile Osmanlı Ordusu I. Kosova
Savaşı’nda karşılaştı. Savaş Osmanlı’nın kesin galibiyeti ile sonuçlandı. Böylece Sırplar
yeniden Osmanlı üstünlüğünü kabul etti. Kuzey Sırbistan yolu Osmanlı’ya açıldı. Tuna
Nehri’nin güneyin Osmanlı’ya karşı koyabilecek bir güç kalmadı. Sultan I. Murad, zaferden
sonra savaş meydanında dolaşırken Lazarʼın damadı olan yaralı Milos Obiliç tarafından
şehit edilmiştir. Böylece I. Murad dönemi sona erdi ve oğlu I. Bayezid Osmanlı tahtına geçti.
BİLGİ: Osmanlı ordusunda ilk top, I. Murad zamanında, sesinden faydalanarak düşmanı
korkutmak için I. Kosova Savaşı’nda kullanılmıştır.

Rumeli’deki gelişmeler

Bu zafer ile Tuna Nehri’ne kadar olan topraklar ele geçirilmiştir. Kuzey Sırbistan yolu
Osmanlıya açılmıştır. İlk defa Anadolu Türk Beylikleri I. Kosova Savaşı’nda Osmanlılara
askeri yardımda bulunmuştur.

Osmanlı Devleti Rumeli’de fethettiği toprakları elinde tutabilmek için köklü tedbirler almıştır.
Bunlardan en önemlisi İskân politikasıdır. Osmanlı Devleti yeni fethettiği topraklara
Anadolu’dan getirdiği Türk aileleri yerleştirmiş, buna karşılık burada bulunan bazı Hıristiyan
aileleri de Anadolu’ya göndermiştir. Yerleştirme işi kendiliğinden gidenler ve sürgün yoluyla
gönderilenler olmak üzere iki şekilde yapılır.

İskân Politikası Uygulanırken Dikkat Edilen Esaslar;


 Anadolu’dan getirilen Türkler öncelikle önemli yollar, geçitler ve şehirlere
yerleştirilerek buraların güvenliği sağlanırdı.
 İskân yapılırken bölge nüfusunun Türk ya da Hıristiyanlar lehine bozulmamasına
dikkat edilirdi.
 Göçmenler iskân bölgelerine yakın yerlerden seçilir, geldikleri yerdeki iklim şartlarına
benzer yerlere yerleştirilirlerdi.
 Bir yerden göçmen alınırken o yörenin üretim ve düzeninin bozulmamasına dikkat
edilirdi.

16
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ
2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

 Göçmen aileler seçilirken özellikle anlaşmazlık içinde olan ailelerden biri alınırdı ki
Kan davası olmasın ya da sona ersin.
 Göç eden ailelere toprak verilir, bir süre vergi alınmazdı.
 Göç ettirilenler yerleştirildikleri bölgeyi terk edemezdi.
 Fethedilen yerdeki halktan ayaklanma çıkarma ihtimali olanlar

İskân Politikasının Amacı


 Fethedilen yerleri Türkleştirmek, yani vatan haline getirmek
 Fethedilen yerlerin savunulmasını kolaylaştırmak ve fetihleri kalıcı hale getirmek
 Fetihlere devam edilirken geride düşman bırakmamak
 Türkmenleri yerleşik hayata geçirerek askere alma, vergi toplama işlerini
kolaylaştırmak
BİLGİ: İskân siyaseti, Tımar sistemi ile birlikte uygulanmıştır. Birbirlerini tamamlamaktadır.

b. Anadolu’daki Gelişmeler:
I. Murad Hüdavendigar Anadolu Türk birliğini sağlamak için bazı adımlar atmıştır. Ancak bu
adımları atarken beyliklerle mücadele etmemeye, zor kullanmamaya dikkat etmiş; fırsatları
değerlendirmiştir. Ankara isyan eden Ahilerin elinden geri alındı. Germiyanoğullarından
çeyiz yoluyla Kütahya, Emet, Simav, Tavşanlı alındı. Karamanoğulları Beyliği ile ilk
mücadeleler bu dönemde başlamıştır.

Karamanoğulları ile Akrabalık ve Mücadele: Karamanoğulları Türkiye Selçuklularının


mirasçısı oldukları iddiasında bulunarak Osmanlıların Anadolu’da ilerlemesine karşı
koymaktaydı. Osmanlı-Karamanoğulları rekabeti Osmanlıların Eratna Beyliği’nden Ankara’yı
alması ile başlamıştı. I. Murad çatışmaya girmemek için kızı Nefise Sultan’ı, Karamanoğlu
Beyi Alaadin Ali Bey ile evlendirdi. Böylece rahatça Rumeli fetihlerine devam edebilecekti.
Ancak Sırbistan, Venedik ve Papalık’ın tahriki ile Alaadin Ali Bey,1386’da Osmanlıların
elindeki Hamitoğulları toprakları almak isteyerek harekete geçti. Anadolu’daki itibarını
korumak ve arkasını sağlama almak isteyen I. Murad, Sırp Kralı Lazar’ın oluşturduğu
tehlikeyi bir yana bırakarak 1387 yılında süratle Anadolu’ya geldi ve Karaman toprağına
girerek Ali Beyi yendi ve Konya kalesini kuşattı. Alaadin Ali Beyin barış isteğini I. Murad kabul
etti. Böylece Karamanoğulları Osmanlıların üstünlüğünü kabul etmiş oldu.
BİLGİ: Karamanoğulları ile ilk mücadele bu olayla başlamıştır. Bu olay, Osmanlı Devleti’nin
kuruluşundan itibaren özenle takip ettiği “Beyliklerle dost geçinme politikası”nı terk ettiği
ilk hadise olması bakımından önem taşır.

c. Devlet Teşkilatlanması İçin Yapılan Gelişmeler


Sultan Murad Hüdavendigar Anadolu ve Balkanlardaki fetihlerin yanında idari ve askerî
alanlarda da faaliyetler gerçekleştirmiştir. Veraset sisteminde değişiklik yaparak bu anlayışı
“ülke hükümdar ve oğullarınındır” şeklinde düzenlemiştir.
ÖNEMLİ: Böylece Osmanlı Devleti’nin ilk devirlerden itibaren Merkeziyetçi anlayışı
güçlendiren adımlar atılmıştır. Yapılan bu değişiklik veraset sistemini düzenli hale getirmez.
Taht kavgalarını da bitirmez ancak azaltır.

Orhan Gazi döneminde oluşturulan Divan Teşkilatı daha sistemli ve sürekli hale getirilmiştir.
Rumeli’deki fetihlerin artması sonucu Manastır merkezli Rumeli Beylerbeyliği oluşturularak
ilk Beylerbeyi de Lala Şahin Paşa olmuştur. I. Murad döneminde sınırların genişlemeye
başlamasıyla birlikte vezir sayısı arttı. Buna bağlı olarak da Veziriazam (Sadrazam) makamı
oluşturulup ilk Veziriazam Çandarlı Halil Hayreddin Paşa görevlendirilmiştir.

Maliye teşkilatı kurulmuş, ilk mali düzenlemeyi de Çandarlı Halil Paşa ve Kara Rüstem Paşa
birlikte yapmışlardır. Mali teşkilatlanmaya bağlı “Bâb-ı Defterî” olarak adlandırılan ilk
17
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ
2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

“Defterdarlık” kurumu oluşturulmuştur. İlk defterdar olarak da Mihaliç Kadısı Mehmed bin
Çelebi’nin ataması yapılmıştır.

1365 yılında ilk kez Edirne’de saray okulu olan “Enderun Mektebi” açılmıştır. Adalet
işlerine bakması için ilk kez Kazaskerlik (Kadıaskerlik) makamı oluşturulup ilk Kazasker
olarak Çandarlı Kara Halil Paşa atanmıştır.

Osmanlı Devleti, Rumeli tarafında genişlemeye başlayınca daimi bir orduya ve daha fala
askere ihtiyaç doğmuştur. Çandarlı Halil Hayreddin Paşa’nın önerisiyle savaşta esir alınan
askerlik şartlarına elverişli Hıristiyan çocukların bir müddet Türk-İslam terbiyesi ile
yetiştirilerek (Devşirme Sistemi) yeni bir askeri sınıf meydana getirilmesiyle karşılanmıştır.
İşte bu teşkilat “Kapıkulu Ocağı”nın çekirdeğini teşkil etmiştir. Acemi Oğlanlar Ocağı ve
Yeniçeri Ocağı teşkilatları oluşturulmuştur.
Pençik Sistemi: Bu sistem, Anadolu’da savaşlarda ele geçen esirlerden 1/5’nin askere
alınması sistemidir. Bu sistem daha sonra “Devşirme Sistemi” adıyla varlığını sürdürecektir.
BİLGİ: Devşirme Sistemi’ni; Rumeli’de ilk uygulayan I. Murad, Anadolu’da ilk
uygulayan I. Mehmed, kanunlaştıran II. Murad’dır.
DİKKAT: TÜM BU YAPILANLARDAN DOLAYI RAHATLIKLA DİYEBİLİRİZ Kİ OSMANLI
DEVLETİ’NİN KURULUŞ DÖNEMİNDE DEVLET ÖRGÜTLENMESİ İÇİN EN ÖNEMLİ
ADIMLARIN ATILDIĞI DÖNEM I. MURAD DÖNEMİDİR.
BİLGİ: Sancağa çıkan ilk Osmanlı Şehzadesi’dir.

I. Bayezid (Yıldırım) Dönemi (1389-1402)


I. Murad’ın büyük oğlu olan Bayezid, babasının Kosova Savaşı’nda şehit olması üzerine
savaş meydanında Osmanlı tahtına çıkan ilk padişah olmuştur. Kardeşi Yakup Çelebi’yi
devlet ileri gelenlerinin ileride saltanat iddiasında bulunabilir düşüncesi ile öldürmesini tavsiye
etmesi üzerine “Kardeş Katli” geleneğini başlamıştır. Karamanoğulları ile 1386 yılında
Konya önlerinde yapılan “Frenk Yazısı Savaşı”nda gösterdiği sürat ve yiğitlik üzerine
kendisine “Yıldırım” lakabı verilmişti. Yıldırım Bayezid dönemi Bizans ile Balkanlardaki
gelişmeler ve Anadolu’daki gelişmeler olarak iki bölümde inceleyebiliriz.
BİLGİ: Frenk Yazısı Savaşı, Osmanlının Müslüman bir devlet ile yaptığı ilk savaş olmuştur.

a. Bizans ve Balkanlardaki Gelişmeler


I. İstanbul Kuşatması(1391): Daha önce farklı tarihlerde, çeşitli devletler tarafından
defalarca kuşatılmış olmasına rağmen ele geçirilememiş olan İstanbul, Yıldırım Bayezid
tarafından dört defa kuşatılmıştır. Sultan Bayezid Bizans’ın içinde bulunduğu taht
kavgalarından yararlanıp İstanbul’u kuşatmıştır. Ancak bu kuşatma Anadolu’da
Karamanoğullarının başkaldırması ve Macar Kralı Sigismund’un Bulgaristan’a taarruzu
dolayısıyla Bizans ile antlaşma yapılıp kuşatma kaldırıldı. Antlaşmaya göre; Bizans,
Osmanlıya yıllık vergi ödeyecek, İstanbul’da bir Türk mahallesi kurulacak ve bir camii
yapılacaktır.
BİLGİ: Bu kuşatma Müslüman Türklerin ilk İstanbul Kuşatması olmuştur.

II. İstanbul Kuşatması(1395): Bizans antlaşma şartlarına uymadı. Sultan Bayezid,


Macar ve Karaman beyleri sorununu halledince İstanbul’u ikinci kez kuşattı. Bu sırada
Batı’daki Haçlılar bir ordu toplayıp Osmanlı topraklarına saldırdı. Bu Haçlı saldırısı
üzerine İstanbul kuşatması kaldırılmak zorunda kalınmıştır.

Niğbolu Savaşı 1396: II. İstanbul Kuşatması sırasında Bizans’ın Avrupa’dan yardım
istemesi üzerine ve Macarların Osmanlıların Balkanlardaki ilerleyişinden rahatsızlık duyması
üzerine yapılmıştır. Macar, Fransız, Germen, İngiliz, Leh ve Venedik gibi Haçlı
Ordusu’nun Niğbolu Kalesi’ni kuşatması üzerine, Yıldırım Bayezid İstanbul kuşatmasını
kaldırarak Niğbolu’ya geldi ve Haçlı Ordusu’nu bozguna uğrattı. Böylece Bulgaristan
tamamen Osmanlı topraklarına katılmıştır. Eflak ve Boğdan Osmanlı üstünlüğünü tanıdı.
Osmanlı Devleti’nin Avrupa üzerindeki baskısı arttı. Balkanlarda güvenliği sağlayan Yıldırım
18
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ
2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

Bayezid, Türk siyasi birliğini sağlamak için Anadolu’ya yönelmiştir. Timur, Yıldırım Bayezid’i
kendisine rakip olarak görmeye başladı.
BİLGİ: Mısır’daki Halife I. Mütevekkil, Bayezid’e “Sultan-ı İklim-i Rum/Rum Diyarının
Sultanı” unvanını vermiştir. Bu durum Osmanlı Devleti’nin Türk ve İslam dünyasındaki
etkinliğini arttırarak Anadolu Türk siyasi birliğinin sağlamasını kolaylaştırmıştır. 1396’da
Niğbolu’da kazanılan büyük zafer sonrası Avrupalılar, yaklaşık yarım asır boyunca Osmanlı
Devleti üzerine büyük bir ordu gönderememiştir.
BİLGİ: Osmanlı Devleti ilk kez bu savaşta Avrupa’nın büyük devletleri olan İngilizler,
Fransızlar ve Almanlar ile mücadele etmiş ve yenmiştir.
BİLGİ: Niğbolu Savaşı sonrası toplanan ganimetlerle Mimar Ali Neccar’a Bursa Ulu Camii
yaptırıldı.

III. İstanbul Kuşatması(1397): Niğbolu Savaşı’nın kazanılması sonrası Sultan Bayezid,


üçüncü kez İstanbul’u kuşattı. Bu kuşatma sırasında İstanbul Boğazı’nın Anadolu Yakası’na
Anadolu (Güzelce) Hisarı yaptırmıştır. I. Kuşatmadaki antlaşma şartlarının yerine
getirilmesi üzerine kuşatma kaldırılmıştır.

IV. İstanbul Kuşatması(1400): Yıldırım Bayezid, yeni Bizans İmparatoru VII. İoannes’e bir
elçi göndererek İstanbul’u teslim etmesi karşılığında ona Mora’yı vereceğini bildirmiştir.
İoannes, Batı’dan yardım geleceği ümidi ile Bayezid’in bu isteğini kabul etmedi. Bu gelişme
üzerine Sultan Bayezid, İstanbul’u dördüncü kez kuşatmıştır. Bu en şiddetli kuşatma
sırasında Bizans, İstanbul’u teslim etmeye hazırlanırken bu sefer doğudan gelen Timur
tehlikesi üzerine kuşatmaya son verilmek sorun kalınmıştır.

b. Anadolu’daki Gelişmeler
Özellikle Niğbolu savaşı ile Avrupa’yı etkisiz hale getiren ve Türk-İslam dünyasındaki
saygınlıktan yararlanan Yıldırım Bayezid Anadolu’ya yöneldi. Yıldırım Bayezid döneminde
Anadolu Türk Birliğini sağlamak için iki büyük sefer yapılmıştır. Bu seferler sonucunda;
 Saruhanoğulları,
 Menteşeoğulları,
 Aydınoğulları,
 Germiyanoğulları,
 Karamanoğulları (1397 Akçay Savaşı ile)
 Hamitoğulları,
 Eretna Devleti,
 Candaroğullarının Kastamonu kolu Osmanlı topraklarına katıldı. Böylece Sultan Bayezid
döneminde Anadolu Türk birliği ilk kez büyük ölçüde sağlanmış oldu.
BİLGİ: Anadolu'daki bu fetihlerden sonra Kütahya merkezli Anadolu Beylerbeyliği
kuruldu.

Gelibolu’da 1390 yılında ilk büyük Osmanlı tersanesi kurulmuştur. Akdeniz’de korsanlık
yapan Türk denizciler Osmanlı Devleti hizmetine alınmıştır. Böylece Yıldırım Bayezid
döneminde Osmanlı donanması büyük gelişim göstermiş oldu. Bu gelişim ile birlikte Ege’deki
bazı adalar ile birlikte Yunanistan’ın doğusuna akınlar düzenlendi. Bu akınlar üzerine
Venedikliler Ceneviz gemileriyle birleşip Çanakkale Boğazı’nı geçerek Marmara’da
Saruca Paşa komutasındaki Osmanlı donanmasına mağlup olmuştur. Böylece Osmanlı
denizlerdeki ilk büyük galibiyetini 1399 yılında aldı. Ancak Rodos Şövalyeleri ve yeni
gemilerin Venediklilere yardıma gelmesi üzerine 18 parçalık Osmanlı donanmasını
mağlup ettiler ve yaktılar.
BİLGİ: 1399 yılındaki bu olay Osmanlının hem ilk deniz zaferi olmuş, ardından
yaşanılanlar da ilk deniz mağlubiyeti olmuş ve ilk kez Osmanlı donanması yakılmıştır.

Süleyman Çelebi tarafından kaleme alınan ilk mevlid olan Vesiletü’n Necat bu
dönemde yazılmıştır. Yıldırım Bayezid ilk kez cülus bahşişi dağıtan padişahtır.
19
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ
2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

BİLGİ: Osmanlı’daki ilk Darüşşifa’yı açtıran padişahtır. Bursa’da Yıldırım Darüşşifası ve ilk
başhekimi de Tabib Hüsnü olmuştur.

Kırkdilim Savaşı (1392):


Bu seferler sırasında Kadı Burhaneddin Beyliği ile yapılan Kırkdilim Savaşı’nda Osmanlı
kuvvetleri yenilmiştir. Kadı Burhaneddin’in Akkoyunlu Devleti ile yaptığı savaşta ölmesi
üzerine bu beyliğinde toprakları Osmanlılara katılmıştır. Bu olaydan sonra Dulkadiroğulları
Beyliği’nden Malatatya, Elbistan, Darende ve Besni alınarak devletin sınırlarını Orta
Fırat’a kadar genişletmiştir.

DİKKAT: Yıldırım Bayezid Anadolu Türk beylikleri üzerinde hâkimiyet iddia eden ve bu
amaçla mücadeleye girişen ilk Osmanlı padişahıdır. Anadolu Türk birliğini büyük ölçüde
sağlamış olsa da bu Timur belasının başına gelmesine de sebep olmuştur.

Ankara Savaşı 1402


Sebepleri;
Her iki hükümdarında Türk-İslam dünyasının lideri olmak istemesi ve bu konuda
birbirlerini rakip görmeleri
Yıldırım Bayezid’in, Niğbolu zaferi ile Türk-İslam dünyasında büyük üne kavuşması
Yıldırım Bayezid’in son verdiği beyliklerin beylerinin Timur’a sığınarak onu yıldırım
Bayezid’e karşı kışkırtmaları
Timur’un son verdiği devletlerin hükümdarlarının (Bağdat hükümdarı Ahmet Celayir
ve Karakoyunlu hükümdarı Kara Yusuf) Yıldırım Bayezid’e sığınarak onu Timur’a
karşı kışkırtmaları
Timur’un Çin’e yapacağı sefer öncesi arkasında düşman bırakmak istememesi
Savaşın Gelişimi;
Timur’un Anadolu’ya girerek Sivas’ı alması ve ardından Ankara’ya yönelmesi üzerine
Yıldırım Bayezid ordusuyla Ankara’ya geldi. İki ordu Ankara Çubuk Ovası’nda karşılaştı.
Savaş Osmanlı ordusundaki Karatatarların ve Anadolu Beyliklerine bağlı askerlerinin
taraf değiştirmesi sonucu kaybedildi.

Sonuçları;
Yıldırım Bayezid savaşta esir düştü ve bu esaret sırasında öldü. Esir düşen ilk ve
tek Osmanlı padişahı olmuştur.
Timur ülkeyi Yıldırım Bayezid’in çocukları arasında paylaştırdı. Yıldırım Bayezid’in
çocuklarından Mustafa Çelebi’yi yanına alarak Anadolu’dan çekildi.
Böylece Osmanlı Devleti 11 yıl sürecek Fetret Devri’ne girdi.
Timur, Anadolu Türk Beyliklerini yeniden kurdu. Böylece Anadolu Türk Birliği bir kez
daha bozuldu.
Anadolu’da ekonomik ve sosyal düzen bozulmuştur.
İstanbul’un fethi ve Bizans’ın yıkılması gecikti.
Balkanlardaki fetihler durdu.
Akkoyunlu Devleti, Osmanlıyı tehdit etmeye başlamıştır.
BİLGİ: Osmanlı devleti içeride taht kavgaları ile uğraşmasına, yıkılmanın eşiğinden
dönmesine rağmen Balkanlarda fazla bir toprak kaybı yaşanmamıştır.
Bunun nedeni:
 Balkanlarda uygulanan Hoşgörü (İstimalet) politikası
 Balkanlarda uygulanan Yerleştirme (İskân) politikası
 Akıncı komutanların görevlerini yapması

Ankara Savaşı’ndan sonra Aydınoğulları, Karamanoğulları, Menteşeoğulları,


Saruhanoğulları, Hamitoğulları gibi beylikler yeniden kurulmuştur. Bu beyliklerden
Saruhanoğulları’na Çelebi Mehmed; Aydınoğulları, Menteşeoğulları ve

20
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ
2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

Hamitoğulları’na II. Murad; Karamanoğulları’na ise II. Bayezid son vermiştir.


Karesioğulları Beyliği ise bu süreçte Osmanlı Devleti’nden ayrılmamıştır.

2.4. FETRET DEVRİ VE SONRASI

Fetret Devri (Saltanat Fasılası) 1402-1413


1402 Ankara Savaşı’nda Yıldırım Bayezid’in Timur’a yenilmesi ile başlayıp 1413’te I.
Mehmed’in (Çelebi) Osmanlı tahtına tek başına hâkim olması ile sonuçlanan on bir yıllık
kardeşler arası taht kavgaları ile geçen belirsizlik dönemine “Fetret Devri” veya “Saltanat
Fasılası” denir. Fetret Devri’nde Osmanlı Devleti özellikle Anadolu Siyasi, sosyal ve
ekonomik açıdan büyük bir karışıklığın içine düşmüştür. Yıldırım Bayezid’in oğullarından
Süleyman Çelebi, Rumeli’deki Osmanlı topraklarında hükümdarlığını ilan ederken Çelebi
Mehmed Tokat ve Amasya havalisini ele geçirmiş ve burada hâkimiyetini kurmuştur. İsa
Çelebi ise Bursa’da hüküm sürmüştür. Fetret Devri’ndeki mücadelelerde Anadolu’da Bursa;
Rumeli’de ise Edirne ön plana çıkmıştır. Musa Çelebi de Timur’un desteğiyle Bursa’ya hâkim
olmak için kardeşleriyle taht mücadelesine girişmiştir. Yıldırım Bayezid’in dört oğlu arasında
süren bu mücadeleyi Çelebi Mehmed 1413’te kazanmıştır. Böylece Mehmed Çelebi 24
yaşında tahta geçerek Fetret Devri denilen ve on bir yıl süren kardeşler mücadelesini bitirmiş
ve Osmanlı Devleti’ni yeniden ayağa kaldırmaya başlamıştır.
BİLGİ: Osmanlı Devleti Fetret devrinde yıkılmanın eşiğinden döndüğü için ve bu döneme I.
Mehmed son verdiği için Osmanlı Devleti’nin “İKİNCİ KURUCUSU” olarak kabul edilir.
BİLGİ: Fetret Devri’nde hükümdarlığı sekiz sene yedi ay kadar süren Şehzade Süleyman
Çelebi; savaşlardaki üstün kabiliyeti, cömertliği ve ilim adamlarını himayesiyle meşhur
olmuştur. Edirne Sarayı, onun zamanında âlim, şair ve sanatkârlarla dolmuştur.
“İskendernâme” yazarı Ahmedî ve “Mevlid” yazarı Süleyman Çelebi bunlardandır. Süleyman
Çelebi’nin hâkimiyeti Rumeli topraklarıyla sınırlı kalmıştır.
Fetret Devri’ndeki siyasi boşluktan en çok faydalanan Anadolu beylikleri olmuştur. Timur,
Yıldırım Bayezid’i mağlup ettikten sonra Anadolu’da güçlü bir Osmanlı Devleti bırakmak
istemediği için bu beylere topraklarını geri vermiş ve beylikleri kendine bağlamıştır. Bu
yüzden Anadolu’nun Türk siyasi birliği parçalanmış ve Timur, Şehzade Mustafaʼyı da yanına
alarak Semerkantʼa geri dönmüştür

I. Mehmed (Çelebi) Dönemi 1413-1421:


Yıldırım Bayezid’in oğlu olup Osmanlı Devleti’nin beşinci padişahıdır. Çelebi Mehmed
küçüklüğünden itibaren devrin en önemli âlimlerinden ders almıştır. Genç yaşta Amasya
Sancakbeyliği yapmıştır. Ankara Savaşı’nda Osmanlı Ordusu’nun İhtiyat Kuvvetleri
Komutanlığını yapmıştır. Ankara savaşından sonra bozulan Anadolu Türk birliğini yeniden
kurmak isteyen Çelebi Mehmed bu amaçla; Aydınoğullarından İzmir’i, Karamanoğullarından
Beyşehir, Akşehir, Seydişehir’i, Candaroğullarından Samsun’u aldı. Saruhanoğullarına son
verdi.

Çelebi Mehmed’in en önemli hizmetlerinden birisi de Mekke ve Medine halkına her sene
“Surre Alayı” göndererek mali yardımda bulunma âdetini başlatmasıdır.

Şeyh Bedreddin İsyanı


Siyasi ihtirasları sebebiyle Çelebi Mehmed tarafından kazaskerlikten alınmayı
kabullenemeyen Şeyh Bedreddin, görünüşte dinî-tasavvufi, gerçekte ise siyasi
teşkilatlanmayı sağlamak üzere harekete geçerek yoğun bir propaganda faaliyetine
girişmiştir. Şeyh Bedreddin’in etrafında kısa sürede geniş bir mürit ve sempatizan kitlesinin

21
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ
2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

oluşması, Osmanlı Devleti’nin tepkisine neden olmuştur. Bu tepki sonucunda yakalanmaktan


korkan Şeyh Bedreddin, Anadolu’ya kaçmıştır. Şeyh Bedreddin ve müritlerinden Börklüce
Mustafa ile Torlak Kemal’in faaliyetleri üzerine Çelebi Mehmed isyancılar üzerine büyük bir
kuvvet göndermiştir. Osmanlı kuvvetleri, isyancıları dağıtarak Şeyh Bedreddin’i yakalamıştır
ve yargılanmasının ardından Şeyh Bedreddin, 1420’de Serez’de idam edilmiştir.
DİKKAT: ŞEYH BEDRETTİN İSYANININ EN ÖNEMLİ YÖNÜ; OSMANLI TARİHİNDE
ÇIKAN İLK DİNİ VE SOSYAL NİTELİKLİ İSYAN OLMASIDIR.
BİLGİ: Bâbailer Ayaklanması, Türkiye Selçuklu Devleti’nin; Şeyh Bedreddin İsyanı da
Osmanlı Devleti’nin sosyal ve siyasi çalkantılar yaşadığı dönemlerde ortaya çıkmıştır.

Mustafa Çelebi (Düzmece Mustafa) İsyanı


Ankara Savaşından sonra Timur’un yanında götürdüğü Mustafa Çelebi onun ölümüyle
Anadolu’ya dönmüş ve taht mücadelesine girişmiştir. Ancak bu mücadeleyi kaybederek
Bizans’a sığınmıştır.
BİLGİ: Mustafa Çelebi İsyanı siyasi bir nitelik taşır.

Batı’daki Gelişmeler
Eflak ve Boğdan’da yeniden Osmanlı egemenliği kurulmuştur. 1416 yılında Çalıbey Deniz
Savaşı Venediklilerle yapılmış. Ancak bu savaş kaybedilmiştir.

Çelebi Mehmed’in kabri Bursa Yeşil Türbe’dedir.


BİLGİ: Osmanlı tarihinde ölümü gizlenen ilk Osmanlı padişahı olmuştur.

II. Murad Dönemi 1421-1451


“Osmanlı halkının imar işlerine önem verip pek çok eser bıraktığı için ‘Hayır Babası’ diye
andığı padişahtır.”

İç İsyanlar
Mustafa Çelebi (Düzmece Mustafa) İsyanı: Çelebi Mehmed’e yenilerek Bizans’a sığınan
Mustafa Çelebi, onun ölümünü fırsat bilen Bizans’ın serbest bırakması sonucu bu kez yeğeni
II. Murad’a karşı isyan etmiştir. Ancak yine başarısız olmuştur. Bu kez öldürülmüştür.
DİKKAT: II. Murad bu isyandaki rolünden dolayı Bizans’a gözdağı vermek amacıyla
İstanbul’u kuşatmıştır. Bu kuşatma sırasında ilk kez donanma kullanılmıştır.
BİLGİ: İstanbul’u kuşatan ikinci padişahıdır. Fetret Devri’nde Musa Çelebi’de İstanbul’u
kuşatmıştır. Ancak Musa Çelebi padişah değildir.

Şehzade Mustafa İsyanı: İstanbul kuşatması sırasında Bizans kışkırtması ile II. Murad’ın
kardeşi şehzade Mustafa isyan etmiştir. Kısa sürede yakalanmıştır.
BİLGİ: II. MURAD, ŞEHZADE MUSTAFA İSYAN ETTİĞİ İÇİN İSTANBUL KUŞATMASI
KALDIRMAK ZORUNDA KALDI.

BİLGİ: Osmanlı tarihindeki ilk Yeniçeri İsyanı olan Buçuktepe İsyanı bu dönemde
yaşanmıştır.

Anadolu’daki Gelişmeler
II. Murad’da Anadolu Türk birliğini yeniden sağlama yolunda çalışmalar yapmıştır. Bunun
için:
 Menteşeoğulları son verildi.
 Aydınoğullarına son verildi.
 Germiyanoğulları VASİYET yoluyla Osmanlılara katıldı.
BİLGİ: Vasiyet yoluyla Osmanlılara katılan tek Türk beyliği Germiyanoğullarıdır.

Balkanlardaki Gelişmeler

22
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ
2. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

II. Murad Venedik’e karşı başarılar kazanmış, Sırpları ve Macarları yenmiştir. Ancak bu
sırada Balkanlarda Osmanlı Devleti’ne karşı oldukça güçlü bir ittifak kurulmuştur. Başını
Erdel Beyi Hünyadi Yanoş ve Macar Kralı Ladislas’ın çektiği bu ittifak 1444 yılında İzladi
Derbent Savaşı’nda Osmanlı kuvvetlerini mağlup etmiştir.
BİLGİ: Bu dönem kuruluşundan beri Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda yaşadığı en sıkıntılı
dönemdir.
DİKKAT: Aynı zamanda Karamanoğullarının isyan etmesi üzerine II. Murad Haçlılarla
Edirne-Segedin Antlaşmasını imzalamıştır. Antlaşmadan sonra tahtı 12 yaşındaki oğlu
Mehmed’e bırakmıştır.

Edirne-Segedin Antlaşması 1444


 Sırp Krallığı yeniden kurulacak ve Osmanlı Devleti’ne vergi verecek
 Eflak Osmanlı Devleti’ne vergi vermek şartıyla Macaristan himayesine bırakılacak
BİLGİ: Bu iki madde Osmanlı Devleti'nin taviz verdiği anlamına gelir.
 Tuna Nehri sınır olacak
 Antlaşma 10 yıl geçerli olacak
 Her iki taraf antlaşmaya uyacaklarına dair kutsal kitapları üzerine yemin edecek
ÖNEMİ: Osmanlı Devleti ile Haçlılar (Batı’da) arasında yapılan ilk antlaşmadır.
Sonuç:
 Antlaşmanın 10 yıl süreceğine güvenen II. Murad tahtı kendi isteği ile oğlu Mehmed’e
bırakmıştır.
 Ancak Osmanlı tahtına 12 yaşında bir çocuğun geçmesini fırsat bilen Haçlılar
antlaşmayı bozarak saldırıya geçmişlerdir.
 Bunun üzerine II. Murad tekrar tahta çıkmıştır.
BİLGİ: II. Murad’ın tahta tekrar çıkması konusunda iki tür yaklaşım vardır.

Bunlardan birisi; Babasının veziri olan Çandarlı Halil Paşanın etkisiyle Osmanlı tarihinin ilk
Yeniçeri isyanı olan “Buçuktepe İsyanı” çıkar ve zor durumda kalan II. Mehmed tahtı
babasına bırakır.
Diğeri ise; Haçlıların saldırıya geçtiğini haber alan II. Mehmed’in babasını o ünlü mektubuyla
davet etmesidir. Mektupta “eğer siz padişahsanız geliniz ve ordunuzun başına geçiniz; eğer
ben padişahsam emrediyorum geliniz ve ordumuzun başına geçiniz” diyerek babasını davet
etmiştir.

Varna Savaşı (1444):


Osmanlı tahtına 12 yaşındaki bir çocuğun geçmesini fırsat bilen haçlılar antlaşmayı bozarak
saldırıya geçtiler. Tahta yeniden çıkan II. Murad haçlıları Varna’da yendi. Böylece daha önce
alınan yenilgilerin etkisi silindi.

II. Kosova Savaşı (1448):


Varna yenilgisinin intikamını almak isteyen haçlılar bir kez daha saldırmış ve çok büyük bir
yenilgi almışlardır. Böylece Haçlıların Türkleri Balkanlardan atma ümidi kalmamıştır.
Balkanların Türk yurdu olduğu kesinleşmiştir. Balkanlardaki Osmanlı ilerleyişini
durdurabilecek güçleri kalmamıştır. Haçlılar saldırıdan savunmaya çekilmiştir.
DİKKAT: II. Kosova Savaşı, bu yönüyle Miryokefalon ve Sakarya savaşlarına benzetilir.

23
FAZLI KARTAL
TARİH ÖĞRETMENİ

You might also like