You are on page 1of 56

FİZİK DERSİ MEB TÜM SINIFLAR ÖZETİ

POZİTRON PDR
9.SINIF
ÜNİTE ÖZETİ
1. Kütlesi, hacmi, eylemsizliği ve tanecikli, boşluklu yapısı olan her şeye madde adı verilir. Maddeler doğada katı, sıvı, gaz
ve plazma şeklinde dört halde bulunur. Tanecikleri arasındaki boşluklar, çekim kuvvetleri ve taneciklerin hareketi dört halin
birbirinden farklı fiziksel özellik göstermesine neden olur. Maddelerin hepsinde bulunan özelliklere ortak özellik adı verilir.
Kütle, hacim, eylemsizlik, tanecikli ve boşluklu yapı ortak özelliklerdendir.
2. Kütle, maddenin ortama göre değişmeyen miktarıdır. Eşit kollu terazi ile ölçülür. SI birim sisteminde birimi kg’dır.
Günlük hayatta kütle, ağırlık ile karıştırılır. Kütle, ortama göre değişmezken ağırlık yer çekimine göre farklı değerler alır.
Hacim, maddelerin uzayda kapladığı bölgedir. SI birim sisteminde birimi m3’tür. Maddenin fiziksel özelliğine göre hacim
farklı şekillerde ölçülebilir. Sıvıların hacmi, dereceli kap yardımıyla ölçülürken katıların hacmi hesaplamalarla veya taşırma
kabı yardımıyla ölçülür. Gazların hacmi ise bazı özel düzenekler yardımıyla ölçülebilir.
3. Maddedeki kütle artışı, hacim artışına sebep olur. Maddelerin kütlesinin hacmine oranına özkütle adı verilir. Yani
özkütle, maddenin birim hacminin kütlesidir. Sabit sıcaklık ve basınç altında saf maddelerin özkütlesi birbirinden farklı
değerler alır. Bu yüzden özkütle maddeleri ayırt etmekte kullanılabilir. Maddeye aynı maddeden eklenmesi veya alınması
maddenin özkütlesini değiştirmezken kütle sabitken sıcaklığın veya basıncın değişmesi özkütleyi değiştirir. Farklı özkütleli
maddelerden yapılan karışımların özkütlesi de karışıma giren maddelerin özkütleleri arasında bir değer alır. Özkütle
bilgilerinden seramik yapımında, kuyumculukta, ebru sanatında, tarımda sıkça yararlanılmaktadır.
4. Katıların dış etkilere karşı yapı bütünlüğünü koruma çabasına dayanıklılık adı verilir. Bir katının dayanıklılığı katının kesiti
ile doğru, hacmi ile ters orantılıdır. Katının boyutları arttıkça hacimdeki artış, kesitindeki artıştan daha fazla olacağı için
dayanıklılığı azalır. Ancak dayanıklılık sadece kesit ve hacim ilişkisine bağlı değildir. Katının atomik yapısı, fiziksel ve
kimyasal özellikleri de dayanıklılığı etkiler. Dayanıklılıkla ilgili çalışmalar, ilk defa Galileo tarafından yapılmıştır.
5. Sıvıların kendi taneciklerine yapışmasını sağlayan kuvvete kohezyon, farklı yüzeylere tutunmasını sağlayan kuvvete ise
adezyon adı verilir. Kohezyon sayesinde sıvı molekülleri bir arada kalır. Adezyon sayesinde ise sıvılar cam, kumaş gibi farklı
yüzeylere yapışır. Adezyon ve kohezyonun birlikte etkili olduğu durumlar da vardır. Örneğin ıslanma olayı, adezyonun
kohezyondan büyük olması sonucu oluşur.
6. Sıvının üst yüzeyindeki moleküllerin kohezyon etkisi ile çekilmesi sonucunda sıvı yüzeyi gerilir. Bu özelliğe yüzey gerilimi
adı verilir. Yüzey gerilimi, bazı böceklerin su üstünde durmasını sağlar. Yüzey gerilimi sadece sıvı yüzeyi ile ilgili bir özelliktir.
Sıcaklık, basınç, maddeye farklı maddeler eklenmesi yüzey gerilimini değiştirir. Yüzey gerilimi azalan sıvı daha iyi yapışarak
ıslanmaya neden olur. Çamaşırların deterjanlı sıcak su ile yıkanması bu nedenledir.
7. Sıvıların ince cam boruda dış etkiye maruz kalmaksızın yükselmesi veya alçalması olayı olarak bilinen kılcallıkta da bu iki
kuvvet etkilidir. Adezyon kohezyondan büyükse sıvı cam boruda yükselir ve sıvının üst yüzeyi çukurlaşır. Kohezyon
adezyondan büyükse cam borudaki sıvı, kaptaki sıvı yüzeyinden daha aşağıya iner ve sıvı yüzeyi tümsekleşir. Bitkiler, kılcal
borular yardımıyla topraktaki su ve besini kökten yaprağa ulaştırır.
Cisme etki eden kuvvetler kendi
doğrultusunda yer değiştirmesini
sağlarsa iş yapmış olur. Eğer doğrultu
aynı, yön zıt olursa yapılan iş negatif
olur. Net kuvvetin yaptığı işe net iş
denir. Pozitif net iş cismin mekanik
enerjisini arttırırken negatif net iş
azaltır.
Kuvvet-yol grafiği ile yatay eksen
arasında kalan alan, yapılan işin
büyüklüğünü ya da cismin kazanacağı
enerji türünün büyüklüğünü verecektir.
Referans noktasına göre yüksekliği artan
cisimler yer çekimi potansiyel enerjisi,
hızlanan cisimlerse öteleme kinetik
enerjisi kazanırlar. Esnek yay, serbest
hâldeki boyundan daha uzun veya kısa
hâle getirilirse esneklik potansiyel
enerjisi kazanmış olur.
Enerji korunumu kanununa göre
evrende var olan bir enerji yok olmaz
veya yoktan enerji üretilemez. Bir
sistemin herhangi bir andaki enerjisinin
miktarı biliniyorsa başka zamanlarda da
toplam enerjisinin aynı miktarda olacağı
anlaşılır. Bilinen enerji değerleri
toplamdan çıkarılarak bilinmeyen enerji
değerleri bulunabilir.
Bir hareketlinin öteleme kinetik enerjisi
ile yer çekimi potansiyel enerjisi veya
esneklik potansiyel enerjisi toplamına
mekanik enerji denir. Sürtünmesiz
sistemlerde mekanik enerji toplamı
sabit kalır. Sürtünmeli sistemlerde ise
mekanik enerji ısı enerjisine dönüşür bu
yüzden cisim en sonunda durgun hâle
gelir.
Birim zamanda harcanan enerjiye güç
denir. Güç büyük değerde olursa birim
zamanda yapılan iş (veya enerji
değişimi) fazla olur ya da aynı iş daha
kısa zamanda yapılır.
Enerji türleri uygun sistemler aracılığı ile
birbirine dönüştürülebilir. Dönüşüm
sürecinde sistemin yapısı gereği bazen
amaç dışı enerji türleri de üretiliyor
olabilir. Dönüşümün yüzde olarak amaç
doğrultusunda gerçekleşen kısmına
verim denir.
Enerji, canlıların var olabilmelerini ve
hayatlarını sürdürebilmelerini sağlayan
önemli bileşenlerden biridir. İnsan hiç
hareket etmese bile bünyeyi oluşturan
sistemlerin çalışabilmesi için enerji
harcar, aktivitesi arttıkça enerji ihtiyacı
da artar. Besinler enerji ihtiyacını
karşılarken vücut için gerekli olan
protein, vitamin ve mineral gibi başka
ihtiyaçları da karşılar. Bu sebeple besin
grupları yaşa, cinsiyete ve aktivite
durumlarına göre dengeli oranlarda
tüketilmelidir.
Enerji kaynakları, yerine konulma
süreleri dikkate alınarak yenilenebilir ve
yenilenemez kaynaklar olarak
sınıflandırılmıştır. Sürdürülebilir bir
çevre için yenilenebilir kaynaklar
çeşitlendirilmeli ve çoğaltılmalıdır.
ÜNİTE ÖZETİ
1. Maddelerin tanecikleri sürekli titreşim halinde olup kinetik enerjiye sahiptir. Sahip oldukları
bu kinetik enerjinin ortalama ölçüsüne sıcaklık adı verilir. Termometre ile ölçülüp SI birim
sisteminde birimi Kelvin’dir. Maddeler yükleri ve bağları sayesinde de potansiyel enerjiye
sahiptir. Maddenin sahip olduğu kinetik ve potansiyel enerji toplamına iç enerji adı verilir.
Alınıp verilerek iç enerjinin değişmesini sağlayan enerjiye de ısı adı verilir. Isı, kalorimetre kabı
ile ölçülür. Birimi Joule’dür. Isı, transfer edilen enerji olduğundan maddelerin ısısından
bahsedilemez. Isı alan maddenin iç enerjisi artarken ısı veren maddelerin iç enerjisi azalır.
2. Termometreler ölçeklendirilmelerine göre de sınıflandırılır. Yaygın olarak kullanılan bu tip
termometrelere Kelvin, Celcius, Fahrenheit termometresi örnek olarak verilebilir. Bu
termometreler suyun donma ve kaynama değerlerini farklı gösterir.
3. Maddeye ısı verildiğinde maddenin sıcaklığı, fiziksel hâli değişebilir. Madde genleşip etrafa
ışıma yapabilir. Eşit ısı alışverişi sonucunda sıcaklık değişimi maddelerin hepsinde aynı değerde
gerçekleşmez. Maddelerin sıcaklığını 1°C değiştirebilmek için gerekli ısıya ısı sığası adı verilir.
Isı sığası fazla olan maddelerin sıcaklığındaki değişim az olur. Yazın başlangıcında Güneş’ten
aynı ısıyı alan denizlerin sıcaklığının karalara göre daha az artmasının sebebi de budur.
4. Eşit ısı alışverişi sonucunda eşit kütleli farklı maddelerin sıcaklıklarındaki değişim de farklı
olur. Bu farkı maddenin öz ısısı belirler. Öz ısı, maddenin birim kütlesinin ısı sığasıdır. Diğer bir
deyişle maddelerin birim kütlesinin sıcaklığını 1°C değiştirebilmek için gereken enerjidir. Öz
ısısı büyük olan maddelerin sıcaklık değişimi az olur.
5. Madde ısı alışverişi yaptığında fiziksel hâli değişebilir. Maddenin enerji alarak katı halden sıvı
hâle geçmesine erime, sıvı haldeki maddenin buhar basıncının dış basınca eşit olduğu duruma
kaynama, gaz haline geçmesine de buharlaşma adı verilir. Maddenin enerji kaybederek gaz
halinden sıvı hale geçmesine yoğuşma, sıvı halden katı hale geçmesine de donma adı verilir.
Madde erime, kaynama ve buharlaşma esnasında dışarıdan enerji alır; yoğuşma ve donma
esnasında ise dışarıya enerji verir.
6. Farklı sıcaklıktaki maddeler yalıtılmış ortamda bir araya getirildiğinde sıcaklığı yüksek
olandan düşük olana doğru ısı akışı gerçekleşir. Isı alışverişi maddelerin denge sıcaklığına
ulaşmasıyla son bulur. Sıcaklığı yüksek olan maddenin verdiği ısı, sıcaklığı düşük olan madde
tarafından alınmıştır.
7. Isı maddelerde iletim, konveksiyon ve ışıma şeklinde üç yolla yayılır. İletim yoluyla
yayılmada ısı alan madde tanecikleri titreşerek titreşimini komşu atomlara iletir. Akışkanlarda
ısının yayılması baskın şekilde konveksiyon ile gerçekleşir. Konveksiyon yoluyla ısının
yayılması sıcaklıkla birlikte özkütlesi değişen taneciklerin sıvı içinde yer değiştirmesi ile
gerçekleşir. Sıcaklığı 0 K’in üstündeki tüm maddeler ışıma yoluyla etrafa ısı yayar. Isının
yayılması elektromanyetik dalgalar aracılığı ile gerçekleşir. Işıma yoluyla ısı transferinin
gerçekleşmesi için maddesel ortama ihtiyaç yoktur.
8. Sıcaklık herkes tarafından aynı hissedilmez. Kişinin psikolojik ve fizyolojik yapısı, ortamın
nemi, rüzgârlı olup olmaması, rüzgârlıysa rüzgârın hızı sıcaklığın farklı hissedilmesine yol açar.
9. Isının etkilerinden bir diğeri, küresel ısınmaya sebep olmasıdır. Fosil yakıtların kullanımı
sonrası ortaya çıkan CO2 gazları sera etkisi sonucunda Dünya’nın sıcaklığını arttırarak küresel
ısınmaya sebep olur.
10. Isının etkilerinden biri de genleşemeye sebep olmasıdır. Isıyla birlikte sıcaklığı artan
maddenin tanecikleri daha fazla titreşir. Titreşim genlikleri artan taneciklerin arası açılır. Bu da
maddenin boyutlarının artışına sebep olur. Bu olaya genleşme adı verilir.
11. Tüm sıvı maddeler ısıtıldıklarında genleşirken su biraz farklı davranır. Isı alan suyun
sıcaklığı, 0 °C’den +4 °C’ye yükselirken hacmi küçülür, özkütlesi ise artar. Suyun hacmi + 4
°C’de en küçük değerini alırken özkütlesi de su için en büyük değer olan 1 g/cm3 e ulaşır. Suyun
bu farklı davranışı göllerde balık ve bitki hayatı için önemli rol oynar. +4 °C’de en büyük
özkütleye sahip su dibe çökerek göllerin en alt kısmında sıcaklığın bu değerde sabit kalmasını
sağlar. Bu sıcaklık değeri, bazı bitkiler ve balıklar için yaşama ve üreme ortamı sağlar.
1310.456SINIF
7

CDEFGHIJGFE

     


  !"   #$
% &'( ' # %&
'(!)   *'# +   '$
 '!, #' #
!- # # !.  / (
' ' '% &  !   '$
  ' ' '!0 '
' &' % !1 '
 & ' '  '!1 
&'(%  #  %!
&  & #  
!.  %  #!  %   2 &'
# !234564&(7  !
 ' '$
(  %' 7!1' 7
 & '&& '  & &$
  / ! '  8 &' # !0'
%' 7'  #!
0&  #('(  !
9 : &' # !)2&   & '  *;+! 
  *# +&('%&' '(' '!
 :3<=6.&( 7  !
9      % '7  &(& ! 
7   (&   (  !.$
  ( ( (( &  
' !
    %' 7  
  > ? ! #   
 '&! &   !
> ?8623: 7  ! 7 # &  
    !
0'  %' 7'& %
 !@  A    /&  /  $
  / # !9 '%   #!0 $
%' 7'   $
 ' '' (* +  ! B
 &' #  & ' *8+!@   %  & 
% &(& !@  &( & !
1 * +&(%' 7% &( 

KL
23245674 2 257

 !"#
$%&'%'(
&&&')* &"'
&!"+,- (&,,+
.%$!"+,/+ %(
+.
)* /&&+#
0,!1&!'0//%
&'1/20(2*"0,
!2% /20(3456!",!'''
)789,%!* 0/2,
0.!2-2$456!'''):
;&"!''((&!*!' !'''
.%"-.&<=>?@AB!",&!'.%
% 
C'**&-.%"'''+#
CD*E&-., .%'!'*D'!'
'%,(E'!'-,),.%#
&'"'!.-,&,C,*.!
!,&'+)!&-.E68! 1,,
-" , &,!!',-'#
 '**,'**)''**,%''+!!
'**',-',''+!!'**',-'
% -%!F ,&''9
,&&)',-
!</B ;%* &',(*#
.!!,&'+!',."'*,.!'''
9, ,&,+)'
-/,!&-*%'9#
2&'''"'!',2% !%&''%#
-.
$'',&"'',,.;,8!,#
*&'"''-.;,8,''+2&"G''+
H2&"GI'%,I'!'8,-,(2&"GJ,I'!'8,#
'%,!'';,82&"G''+,,''+
")!,+2! &')',+
$''!'''"',!"&;,8,''+&"'
%-&"'''!!",-

1
ÜNİTE ÖZETİ

Birim yüzeye dik olarak etki eden kuvvetin büyüklüğüne basınç, yüzeyin tamamına etki eden dik kuvvete ise
basınç kuvveti denir.

Kuvvet vektörel bir büyüklük olmasına rağmen basınç skaler bir büyüklüktür.

Cisimler, üzerinde bulunduğu yüzeye (tabana) ağırlıklarından dolayı basınç uygular. Bu nedenle yatay
düzlemde bulunan katılarda basınç kuvveti, katının ağırlığına eşittir.

Katıların basıncı ağırlıkları ile doğru, taban alanının büyüklüğüyle ters orantılıdır.

Kristal yapıdaki cisimlerin yüzeylerine dışarıdan uygulanan basınç ile orantılı olarak yüzeyler arasında
potansiyel farkı oluşturmasına piezoelektrik olayı denir.

Sıvılar da katılar gibi bulundukları yüzeye ağırlıklarından dolayı basınç uygular. Katılar, sadece durma
yüzeyine basınç uygularken sıvılar, içinde bulunduğu kabın temas ettiği tüm yüzeylerine basınç uygular.

Durgun bir sıvının oluşturduğu basınç, kabın kesitine ve şekline bağlı değildir.

Sıvılar daima basıncın büyük olduğu yerden küçük olduğu yere doğru hareket eder.

Birleştirilmiş borular, sıvı ve hareketli pistonlarla oluşturulan düzeneğe su cenderesi denir. Katılarda basınç
kuvveti yüzey alanına bağlı değildir. Sıvılarda ise yükseklik ve özkütle sabit kalmak şartıyla yüzey alanı
büyüklüğünün değişmesi basınç kuvvetini değiştirir.

Sıvı basınç kuvveti uygulandığı yüzeye daima diktir.

Dünya’nın çevresinde bulunan kilometrelerce kalınlıktaki gaz kütlesinin ağırlığından ve gaz moleküllerin
sahip olduğu kinetik enerjilerinden dolayı oluşan basınca açık hava basıncı denir. Yer yüzeyinden yukarı
çıkıldıkça atmosferdeki gaz molekülleri seyrekleştiği için açık hava basıncı azalır.

Açık hava basıncı, cisimlerin yüzeyindeki her noktaya dik olarak etki eder. Açık hava basıncını ölçen alete
barometre denir.

Kapalı bir kaptaki gazın basıncını ölçen alete manometre denir.

Sıvı ve gazlar katılardan farklı olarak akışkan olan maddelerdir. Bu nedenle hareket hâlindeki gazların ve
sıvıların oluşturduğu basınca akışkan basıncı denir.

Sıvı içine bırakılan cisimlere sıvı tarafından cismin ağırlığına zıt yönde bir kuvvet etki eder. Bu kuvvete
kaldırma kuvveti denir. Kaldırma kuvvetinin varlığını ilk kanıtlayan kişi Archimedes’tir.

Sıvı içine bırakılan cisme, sıvının uyguladığı kaldırma kuvveti, cisme uyguladığı basınç kuvvetinin farkından
kaynaklanır.
ÜNİTE ÖZETİ
178

Bir cismin denge konumu etrafında gidip gelme hareketine titreşim (salınım)
denir.
Bir kaynağın oluşturduğu titreşim hareketi ile ortama aktarılan enerjiyi, madde
aktarımı olmadan başka yere ileten etkiye dalga denir. Yani dalga hareketinde
sadece enerji aktarılır, madde aktarımı veya ortamın ilerlemesi söz konusu
değildir.
Dalgalar, titreşim doğrultusuna göre enine, boyuna ve hem enine hem de
boyuna dalgalar; taşıdığı enerjiye göre mekanik ve elektromanyetik dalgalar
olarak sınıflandırılır.

Dalga üzerinde seçilen herhangi bir noktanın dalga hareketi esnasında aynı
konumdan aynı yöne doğru ardışık iki geçişi arasındaki süreye periyot adı
verilir.
Periyot sadece kaynağa bağlıdır.
Dalga üzerinde özdeş hareket eden ardışık iki nokta arasındaki uzaklığa dalga
boyu adı verilir.
Kaynağın 1 s’de ürettiği λ dalga boyuna sahip dalgaların sayısına frekans adı
verilir.
Dalganın tepe noktası ile denge konumu arasındaki dik uzaklığa genlik denir.
Genlik, dalganın enerjisiyle doğru orantılıdır.
Dalganın birim zamanda aldığı yola dalga hızı denir.
Dalgaların yayılma hızı sadece ortamın özelliklerine bağlıdır.
Bir yayın uçlarından tutup gergin duruma getirdiğimizde ve yayın bir ucuna
yakın bir noktadan yay doğrultusunda dik olarak çekip bıraktığımızda yayda bir
sarsıntı oluşur.
Yayda oluşan bu kısa süreli sarsıntıya atma denir.
Yayın gerginliği ve birim uzunluğunun kütlesi oluşturulan atmanın hızını
etkiler.
Gergin yayda ilerleyen atmanın hızının büyüklüğü gevşek yayda ilerleyen
atmanın hızından daha büyüktür.
Esnek yaylarda yayın birim uzunluğunun kütlesi arttıkça yayda ilerleyen
atmanın hızı azalır.
Yay üzerindeki atma ya da dalgaların bir engele çarparak ya da yayıldığı
ortamın sonuna vararak geri dönmesine yansıma denir.
Yansımanın şekli atma ya da dalganın serbest uca ya da sabit uca gelmesine
göre değişir.
Sabit veya serbest uca gelen atmalar ile yansıyan atmaların hız, periyot, frekans,
genlik ve genişlikleri aynı kalır.
İki atmanın karşılaşması durumunda ise atmalar bileşke atma adı verilen atmayı
oluşturur.
Özdeş olan aynı yönlü iki atma karşılaştığı andan itibaren birbirlerini
güçlendirirken zıt yönlü iki atma karşılaştığı andan itibaren birbirlerini
sönümlendirir. Daha sonra birbirinden ayrılan atmalar bütün özelliklerini
koruyarak eski hareket doğrultusunda ilerlemeye devam eder.

Su yüzeyinde değişik kaynaklar tarafından aktarılan enerjinin ortam


boyunca yayılmasıyla elde edilen dalgaya su dalgası denir.
Su yüzeyinde, doğrusal dalga kaynağının suya batırılıp çıkarılmasıyla birbirine
paralel doğrusal dalgalar, noktasal dalga kaynağının suya batırılıp çıkarılmasıyla
dairesel dalgalar oluşur.
Doğrusal engele, engelin normali ile α açısı yapacak şekilde gelen doğrusal
dalgalar, engelin normali ile aynı  açısı yaparak yansır.
Parabolik engelin çukur yüzeyine gelen doğrusal dalgalar parabolik olarak
engelin odak noktasında toplanır, daha sonra parabolik olarak yayılmaya devam
eder.
Doğrusal engele bir noktadan gelen dairesel dalgalar engele çarptığında engelin
simetriğindeki bir noktadan geliyormuş gibi dairesel olarak yansır.
Parabolik çukur engelin merkezinden gelen dairesel dalgalar, çukur engelden
yansıdıktan sonra merkezde toplanacak şekilde yine dairesel olarak yansır.

Su dalgalarının yayılma hızı ortamın derinliğine bağlıdır.


Su dalgaları sığ ortamlarda yavaş ilerlerken derin ortamlarda daha hızlı ilerler.
Dalgaların frekansını ölçmek için stroboskop adı verilen araçtan yararlanılır.
Su dalgalarının derin ve sığ ortamları birbirinden ayıran yüzeyden ikinci ortama
geçerken doğrultu değiştirmelerine kırılma denir.

Ses dalgaları, moleküllerin titreşiminden meydana gelen katı, sıvı ve


gaz gibi uygun bir ortam içerisinde sıkışma ve gevşemeler şeklinde ilerleyen bir
dalgadır.
Sesin frekansı ve oluşturduğu basınç aynı zamanda yüksekliğini de belirler.
Frekans arttıkça sesin yüksekliği de artar.
İnce sesin frekans ve yüksekliği fazla, kalın sesin frekans ve yüksekliği daha
düşüktür.
Ses dalgasının yayılma doğrultusuna dik 1m2lik yüzeyden 1 s’de
geçirdiği enerji miktarına o ses dalgasının şiddeti denir.
Ses kaynağının kimliğini belirten özelliğe sesin tınısı denir.
Bir ses kaynağının diğer ses kaynağını aynı frekansta yüksek genlikle
titreştirmesine rezonans denir.

Yerkabuğundaki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin


dalgalar hâlinde yayılarak geçtikleri ortamları sarsma olayına deprem denir.
Depremin büyüklüğü depremin kaynağında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü;
şiddeti ise depremin yapılar ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür.
Deprem, günümüz bilgi ve teknolojileriyle ne zaman olacağı tam olarak
bilinemeyen ve oluşumu insanlar tarafından önlenemeyen doğa olayıdır.
ÜNİTE ÖZETİ
Bilim insanları binlerce yıldır ışığın doğasını merak
etmişlerdir. Newton’a göre ışık, kaynaktan her yöne
doğru büyük hızlarla ve doğrusal yörünge izleyerek
yayılan taneciklerden oluşuyordu.
Huygens ise ışığın, kaynaktan her yöne doğrusal
yörünge izleyerek yayılan dalgalar olduğunu savundu.
Sonraki yıllarda yapılan çalışmalar ışığın bazı olaylarda
dalga, bazı olaylarda da tanecik gibi davrandığını ortaya
koydu. Günümüzde ışığın hem tanecik (foton) hem de
dalga (elektromanyetik) yapısında olduğu kabul edilir.
Işığın birim zamanda belli bir doğrultuda yaydığı enerji
miktarına ışık şiddeti (I) denir. Kaynakların farklı
parlaklıkta algılanmasının nedeni ışık şiddetlerinin farklı
olmasıdır. Kaynaktan birim zamanda yayılan ışık
miktarına ise ışık akısı (Φ) adı verilir. Işık akısı sadece
kaynağın ışık şiddetine bağlıdır. Aydınlanma şiddeti (E)
birim yüzeye düşen ışık akısıdır. Aydınlanma şiddeti ışık
kaynağının şiddetine, konumuna ve ışığın geliş açısına
bağlı olarak değişir.
Maddelerin ışığı geçirme özelliklerine göre arkalarında
oluşan ve aydınlanma şiddeti farkından dolayı göz
tarafından net olarak ayırt edilebilen bölgelere gölge adı
verilir. Kaynağın büyüklüğü, sayısı ve konumu tam ve
yarı gölgenin oluşumunda etkilidir.
Yüzeylere çarpan ışığın az veya çok yön değiştirerek
bulunduğu ortama geri dönmesi olayına yansıma adı
verilir. Işığın çarptığı yüzeylerin pürüzlü olup
olmamasına göre düzgün ve dağınık olmak üzere iki çeşit
yansıma vardır. Üzerine düşen ışığın %95- %99’unu
yansıtan yüzeylere ayna adı verilir. Düz bir yansıtıcı
yüzeye sahip olan aynalara düzlem ayna denir.
Gözlemciler düzlem aynada gördüğü cisimleri aynanın
arkasında algılar. Görüntü her zaman cismin aynaya göre
simetriğindedir.
Yansıtıcı yüzeyi küre parçası şeklinde olan parlatılmış
yüzeylere ise küresel ayna adı verilir. Çukur aynalar ışığı
odak noktasında toplayan küresel aynalardır. Çukur
aynalarda cisim sonsuzdan odak noktasına yaklaşırken
ters ve gerçek görüntüsünün boyu büyüyerek aynadan
uzaklaşır. Sanal görüntü ise sadece cisim, odak ile ayna
arasındayken oluşur. Cisim aynaya yaklaştıkça da sanal
ve düz görüntünün boyu küçülerek aynaya yaklaşır.
Tümsek aynalar ise ışığı dağıtan küresel aynalardır.
Tümsek aynalarda cisim nerede olursa olsun görüntü her
zaman odak ile tepe arasında düz, cisimden küçük ve
sanaldır.
Işığın saydam bir ortamda ilerlerken başka bir saydam
ortamın sınırına çarpınca ışınların bir kısmı hızının
değişmesi nedeniyle doğrultu değiştirerek ikinci ortama
geçer. Işığın doğrultu değiştirerek ikinci ortama
geçmesine ışığın kırılması denir. Ortamların kırma etkisi
o ortamın kırılma (kırıcılık) indisiyle belirlenir. Işık kırı-
cılık indisi küçük olan ortamdan kırıcılık indisi büyük
olan ortama geçerken normale yaklaşarak kırılır. Kırıcılık
indisi büyük olan ortamdan kırıcılık indisi küçük olan
ortama geçerken ise normalden uzaklaşarak kırılır. Işık
bazen kırıcılık indisi büyük olan ortamdan küçük olan
ortama geçemeyip geldiği ortama geri döner. Bu olaya
tam yansıma denir. Işığın kırılması ve tam yansıma
olayları nedeniyle farklı ortamlarda bulunan cisimlere
bakıldığında bulundukları yerden farklı yerde
algılanmasına görünür uzaklık ya da optik yanılgı adı
verilir.
İki yüzeyinden en az biri, küresel olan saydam
maddelerden yapılmış, ışığı kırma özelliği gösteren optik
araçlara mercek adı verilir. İnce kenarlı mercekler asal
eksenine paralel gelen ışığı odak noktalarında toplayan
merceklerdir. İnce kenarlı mercek önüne konulan bir
cisim, sonsuzdan odağa doğru yaklaştıkça görüntüsü
merceğin diğer tarafında odaktan sonsuza doğru boyu
büyüyerek uzaklaşır. Kalın kenarlı mercekler üzerine
gelen ışığı asal eksene göre dağıtan merceklerdir. Kalın
kenarlı mercekler asal eksenine paralel olarak gelen ışık
demetini sanki ışının geldiği taraftaki bir noktadan
geliyormuş gibi kırarak dağıtır. Kalın kenarlı merceklerde
cisim nereye konulursa konulsun görüntüsü daima cismin
bulunduğu tarafta sanal, düz ve boyu cismin boyundan
küçük olur. Birbirine paralel olmayan iki düzlem yüzeyle
sınırlandırılmış saydam cisimlere ışık prizması denir.
Mercekler ve prizmalar; günlük hayatta büyüteç,
teleskop, fotoğraf makineleri gibi araçlarda kullanılır.
Renk, ışığın çevremizdeki tüm objelerden yansıyarak
gözümüze ulaşması sonrasında zihnimizde oluşan duyum
olarak tanımlanır. Güneş ışığı yani beyaz ışık, bir cam
prizmadan geçirildiğinde dalga boylarına bağlı olarak
kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi ve mor renk olmak
üzere altı farklı renkte ışığın çıktığı görülür.
İnsan gözü mükemmel bir optik sistemdir. Göz
bebeğinden gelen ışık lenste kırılarak retinada odaklanır.
Retina gelen ışığı elektrik sinyallerine dönüştürerek
beyne iletir ve görme olayı gerçekleşir. Gözde, göz
merceğinin ışığı farklı kırması nedeniyle miyop ve
hipermetrop; esnekliğini kaybetmesi nedeniyle presbitlik
gibi kusurlar oluşur
11. SINIF

1. ÜNİTE: KUVVET VE HAREKET

1.1 VEKTÖRLER

Sadece sayılar ve birimlerle ifade edilebilen büyüklüklere skaler büyüklük denir. Sayılar ve birimlerin
yanı sıra yön bilgisini de içeren büyüklüklere vektörel büyüklük denir.

Eşit vektörlerin yönleri ve büyüklükleri aynıdır. Yönleri zıt, büyüklükleri eşit olan vektörler birbirinin
negatifidir. Pozitif sayıyla çarpılan vektörün büyüklüğü değişebilir, yönü ve doğrultusu değişmez.
Negatif sayıyla çarpılan vektörün büyüklüğü değişebildiği gibi yönü de ters döner.

İki boyutlu (x,y) kartezyen koordinat sisteminde vektör çizilirken vektörün başlangıç noktası orijin
olarak kabul edilir. Bitiş noktası ise koordinatlarla belirtilen noktadır. Başlangıç noktası ile bitiş noktası
birleştirilerek vektör çizilir. Vektörün yönü başlangıç noktasından bitiş noktasına doğrudur.

Üç boyutlu (x,y,z) kartezyen koordinat sisteminde vektör çizilirken vektörün başlangıç noktası orijin
olarak kabul edilir. Bitiş noktası ise koordinatlarla belirlenen noktadır. Başlangıç noktası ile bitiş
noktası birleştirilerek vektör çizilir. Vektörün yönü başlangıç noktasından bitiş noktasına doğrudur.

Birden çok vektörün toplanmasıyla elde edilen vektöre bileşke vektör denir. Eşit büyüklükteki iki F
vektörünün bileşkesi
α = 60o ise √
α = 90o ise √
o
α = 120 ise R = F olur.

Bileşke vektörü bulmak için kullanılan her bir vektöre bileşke vektörün bileşenleri denir. Kartezyen
koordinat sistemindeki iki vektörünün büyüklüğü Pisagor teoremi yardımıyla hesaplanabilir.

1.2 BAĞIL HAREKET

Bir cismin herhangi bir referans sistemindeki gözlemciye göre hareketine bağıl hareket, sahip olduğu
hıza ise bağıl hız denir. Bir K aracının bir L aracına göre hızı, K aracının yere göre hızından L aracının
yere göre hızı vektörel olarak çıkarılarak bulunur. Buna göre K aracının L aracına göre hızı
ϑbağıl = ϑKL = ϑL - ϑK ile bulunur.

Birden fazla hareketin etkisindeki cisimlerin yaptığı hareketlere bileşik hareket denir. Nehirdeki
yüzücünün yere göre hareketi bileşik harekete örnek olarak verilebilir.

1.3 NEWTON’IN HAREKET YASALARI

Newton’ın birinci hareket yasasına göre bir cisme etki eden net kuvvet sıfır ve cisim başlangıçta
hareketsizse durgun kalır; hareketli ise sabit hızla hareketine devam eder.

Newton’ın ikinci hareket yasasına göre bir cisme etki eden net kuvvet sıfırdan farklı ise cisim kuvvet
doğrultusunda ivme kazanır. Birden fazla kuvvetin yaptığı etkiyi tek başına yapan kuvvete net kuvvet
denir. Kuvvetler tarafından ivmelendirilen kütlelere etki eden net kuvvetin büyüklüğü
Fnet = mtoplam . a ile bulunur.

Newton’ın üçüncü hareket yasasına göre bir yüzeye dik olarak etki eden net kuvvete, yüzeyin
gösterdiği eşit büyüklükte ve zıt yönlü kuvvete tepki kuvveti denir.
Sürtünme kuvveti, birbirine temas eden yüzeyler arasında, yüzeylere paralel doğrultuda oluşan ve
hareketi zorlaştıran bir kuvvettir ve iki yüzeye de etki eder. Cisim hareket hâlinde iken yüzeyde oluşan
sürtünme kuvveti cismin hareket yönüne ters yöndedir. Sürtünme kuvvetinin büyüklüğü
FS = k . N ile bulunur.

Bir cisme etki eden tüm kuvvetlerin uygulama noktaları, yönleri ve büyüklüklerinin gösterilmesine
serbest cisim diyagramı adı verilir.

1.4 BİR BOYUTTA SABİT İVMELİ HAREKET

Bir cismin, seçilen bir referans noktasına göre zamanla konum değiştirmesi olayına hareket denir.
Cisimler, öteleme, dönme veya titreşim hareketi yapabilir. Sıfırdan farklı net kuvvet cisme ivme
kazandırır, cisim bu ivmenin etkisiyle hızlanır ya da yavaşlar. Cisme sabit kuvvet etki ettiğinde ivme
sabit olacağından birim zamanda hızdaki değişim de sabit olur. Birim zamandaki hız değişimine ivme
denir. Buna göre ivmenin büyüklüğü

Doğrusal olarak ivmeli hareket eden cisimler için hız, yer değiştirme ve zamansız hız formüleri
Hız formülü  = o ± a . t
Yer değiştirme formülü
Zamansız hız formülü  şeklindedir.
Formüllerdeki ivme cismin hızını arttırıcı yönde ise aradaki işaret ( + ), azaltıcı yönde ise ( - ) alınır.

Bir gök cisminin birim kütleye uyguladığı çekim kuvvetine o gök cisminin çekim ivmesi denir ve g
sembolü ile gösterilir.

Hava direncinin ihmal edildiği ortamda ilk hızsız olarak bırakılan cisimler, yalnız yer çekimi kuvveti
etkisinde hareket eder. Bu harekete serbest düşme hareketi denir. Cismin hareket ivmesinin
büyüklüğü g’ye eşit olur. Hava direncinin ihmal edildiği ortamda o büyüklüğünde hız ile düşey olarak
aşağı doğru atılan cisme yalnızca yer çekimi kuvveti etki eder. Cisim yer çekimi kuvveti etkisinde
düzgün hızlanan doğrusal hareket yapar. Hava direncinin ihmal edildiği ortamda yerden o
büyüklüğünde hızla düşey olarak yukarıya doğru atılan cisme yalnız yer çekimi kuvveti etki eder.
Cismin, çıkabileceği en büyük yüksekliğe maksimum yükseklik (hmax) denir. Cisim yer çekimi kuvveti
etkisinde maksimum yüksekliğe çıkana kadar düzgün yavaşlayan doğrusal hareket, maksimum
yüksekliğe ulaştıktan sonra aşağıya doğru düzgün hızlanan doğrusal hareket yapar.

Hava direncinin ihmal edildiği ortamda serbest düşme hareketine, aşağı doğru düşey olarak atılan
cismin hareketine ve yukarıya doğru düşey olarak atılan cismin hareketine ait hız, yer değiştirme ve
zamansız hız formüleri
Hız formülü  = o ± g . t
Yer değiştirme formülü
Zamansız hız formülü  şeklindedir.
Formüller kullanılırken serbest düşme hareketinde o = 0 alınır. Aşağı doğru düşey olarak atılan
cismin hareketiyle ilgili işlemlerde aradaki işaret ( + ), yukarıya doğru düşey olarak atılan cismin
hareketiyle ilgili işlemlerde aradaki işaret ( - ) alınır.
Hava direncinin ihmal edildiği ortamda yerden yukarıya doğru düşey atış, belli bir yükseklikten yatay
atış ve eğik atış hareketlerinde cismin çıkış süresi tç, iniş süresine ti ve uçuş süresi tuçuş ile gösterilirse
tç = t i
tuçuş = 2tç = 2ti olur.

Hava ortamında ilk hızsız olarak bırakılan cisimlere harekete ters yönde hava tarafından direnç
kuvveti (Fd) etki eder. Hava direnç kuvveti
Fd = K . A . ϑ2 ile bulunur.

Hava ortamında ilk hızsız olarak bırakılan cisim ağırlığı etkisinde hızlanır. Hızı arttıkça cisme etki eden
hava direnç kuvveti de artar. Hava direnç kuvveti ile ağırlığın büyüklükleri eşitlendiği anda cisme etki
eden net kuvvet ve cismin ivmesi sıfırlanır. Cisim bundan sonra sabit hızla hareket eder. Bu sabit hıza
limit hız (ϑlim) denir. Limit hız

 √

1.5 İKİ BOYUTTA HAREKET

Hava direncinin ihmal edildiği ortamda yerden belli bir yükseklikten yatay olarak atılan cisim
hareketine yatay atış hareketi denir. Yatay olarak atılan cisim yatay doğrultuda sabit hızlı, düşey
doğrultuda sabit ivmeli hareket yapar. İşlemlerde yatay doğrultudaki harekette sabit hızlı harekete,
düşey doğrultudaki harekette serbest düşme hareketine ait formüller kullanılır.

Hava direncinin ihmal edildiği ortamda yatay düzlemle açı yapacak şekilde atılan cismin hareketine
eğik atış hareketi denir. Yatayla yukarı yönde eğik olarak atılan cisim yatay doğrultuda sabit hızlı,
düşey doğrultuda önce yukarıya doğru düzgün yavaşlayan, maksimum yüksekliğe ulaştıktan sonra
aşağıya doğru düzgün hızlanan hareket yapar. İşlemlerde yatay doğrultudaki harekette sabit hızlı
harekete, düşey doğrultudaki harekette yukarıya doğru düşey atış hareketine ait formüller kullanılır.

Hava direncinin ihmal edildiği ortamda eğik atış hareketinde cismin çıkış süresi tç, iniş süresine ti ve
uçuş süresi tuçuş ile gösterilirse
tç = t i
tuçuş = 2tç = 2ti olur.

Hava direncinin ihmal edildiği ortamda yatay ya da eğik atış hareketi yapan cisim aynı anda hem
yatay hem düşey düzlemde hareket eder. Yatay veya eğik olarak atılan cisimler bileşik hareket yapar.
Cismin herhangi bir andaki hızının büyüklüğü Pisagor teoremi ile bulunur.

Atılan bir cismin yatay doğrultuda alabileceği maksimum uzaklığa menzil (atış uzaklığı) denir. Eğik
olarak atılan cisim yatayla yukarı yönde 45° açı yapacak şekilde atıldığında maksimum menzile sahip
olur. Atış açısı yatayla yukarı yönde 0° den 45° ye kadar büyüdükçe atış uzaklığı da büyür, 45° den 90°
ye kadar büyüdükçe atış uzaklığı küçülür. Cisim, aynı büyüklükteki hızlarla birbirini 90° ye tamamlayan
açılarla atılırsa yatayda aynı atış uzaklığına sahip olur.

1.6 ENERJİ VE HAREKET

Enerji değişimi iş olarak ifade eder. Bir cismin x kadar yer değiştirmesini sağlayan F büyüklüğündeki
kuvvetin yaptığı işin büyüklüğü
W = F . x ile bulunur.
Cisme birden fazla kuvvet uygulanırsa net kuvvet iş yapar. Yapılan bu iş kuvvetlerin her birinin ayrı
ayrı yaptığı işlerin cebirsel toplamına eşittir. Net kuvvetin yaptığı iş cisim üzerinde yapılan işi verir.

Eşit büyüklükte kuvvetler uygulandığında farklı cins yayların uzama ve sıkışma miktarını belirleyen
niceliğe yay sabiti denir. Esnek cisimlerin denge konumuna doğru uyguladıkları kuvvete geri çağırıcı
kuvvet denir. Uzama ya da sıkışma miktarı (x) olan yayın yay sabitine (k) ise geri çağırıcı kuvvetin
büyüklüğü
F = k . x ile bulunur.

Cisimlerin kuvvet uygulanarak esnetilmesi ya da sıkıştırılması sırasında cisim üzerinde yapılan iş,
cisimlere potansiyel enerji olarak depolanır. Depolanan bu enerjiye esneklik potansiyel enerjisi denir.
Esneklik potansiyel enerjisi
ile bulunur.

m kütleli cismin sabit hızla yerden h kadar yükseltilmesi sırasında kuvvetin yer çekimine karşı yaptığı
iş cisme yer çekimi potansiyel enerjisi olarak aktarılır. Yer çekimi potansiyel enerjisi
EP = m . g . h ile bulunur.

Cismin sahip olduğu kinetik ve potansiyel enerji toplamına mekanik enerji denir. Mekanik enerji
Emekanik = EP + EK ile bulunur.

1.7 İTME VE ÇİZGİSEL MOMENTUM

ϑ hızı ile hareket eden m kütleli bir parçacığın kütle ve hızının çarpımından elde edilen terime çizgisel
momentum denir. Çizgisel momentumun büyüklüğü
P = m . ϑ ile bulunur.

Kuvvetin büyüklüğü ve etki süresinin çarpımı, kuvvetin etki miktarını ifade eder. Buna itme denir.
İtmenin büyüklüğü
I = F . t ile bulunur.

itme, momentumundaki değişime eşittir. Buna göre


I = P yazılabilir.

Dış kuvvetlerden yalıtılmış bir sistemde iki veya daha fazla parçacık etkileştiğinde, sistemin toplam
momentumu sabit kalır. Bu sonuca çizgisel momentumun korunumu denir. Dış kuvvetlerden
yalıtılmış ve iki cisimden oluşan sistemde çarpışmadan önceki momentumlar P1, P2 ve çarpışmadan
sonraki momentumlar P1’, P2’ ise
P1 + P2 = P1’ + P2’ yazılabilir.

Bir sistemin çarpışmadan önceki ve sonraki kinetik enerjileri birbirine eşitse sistemin kinetik enerjisi
korunmuştur. Bu tür çarpışmalara esnek çarpışmalar denir. İki cisimden oluşan sistemde
çarpışmadan önceki kinetik enerjiler E1, E2 ve çarpışmadan sonraki kinetik enerjiler E1’, E2’ ise
E1 + E2 = E1’ + E2’ yazılabilir

Esnek çarpışma yapan iki cisimden birinin çarpışmadan önceki ve sonraki hızlarının toplamı, diğerinin
çarpışmadan önceki ve sonraki hızlarının toplamına eşittir. Cisimlerin çarpışmadan önceki hızları ϑ1,
ϑ2 ve çarpışmadan sonraki hızları ϑ1’, ϑ2’ ise
ϑ1 + ϑ1’ = ϑ2 + ϑ2’ yazılabilir.
Çarpışma sırasında sistem enerji kaybedebilir. Bu tür çarpışmalara da esnek olmayan çarpışmalar
denir. Esnek olmayan çarpışmalarda cisimler çarpışmadan sonra ayrılmaz ve birbirine yapışarak
hareket ederse bunlara da tamamen esnek olmayan çarpışmalar denir. Momentum esnek olmayan
çarpışmalarda ve tamamen esnek olmayan çarpışmalarda da korunur.

Bir dış kuvvet olmadan iç kuvvetler ile parçalara ayrılan cisimlerden oluşan sistemin çizgisel
momentumu korunur. Patlama öncesi cismin momentumu, patlamayla oluşan parçaların
momentumları toplamına eşit olur.

Uzay araçlarının çalışma sistemi de momentum korunumu yasası ile açıklanabilir. Uzay araçlarında
yakıtların yanmasıyla oluşan gazların dışarı püskürmesi sırasında gazın momentumundaki değişim ile
aracının momentumundaki değişim eşit olur.

1.8 TORK

Bir kuvvetin bir cismi bir eksen ya da nokta etrafında döndürme etkisine tork denir. Tork, vektörel bir
büyüklüktür. Torkun büyüklüğü
 = F . d ile bulunur.

Kuvvet etkisiyle dönen cismin torkunun yönü, sağ el kuralına göre bulunur. Bu kurala göre sağ elin
avuç içi dönme eksenine bakacak ve dört parmak kuvvetin döndürme yönünü gösterecek şekilde
tutularak başparmak dört parmağa dik olarak açılır. Açılan başparmak torkun yönünü gösterir.

1.9 DENGE VE DENGE ŞARTLARI

Bir cisme etkiyen net kuvvet sıfır ise cisim dengelenmiş kuvvetlerin etkisindedir. Bu durumdaki cisim
ya durur ya da ivmesiz hareket eder. Bir cisme etkiyen net kuvvetin sıfır olması cismin dengede
olması için yeterli değildir. Bir cismin dengede olabilmesi için cisme etkiyen toplam kuvvetin sıfır
olmasının yanında toplam torkun da sıfır olması gerekir. Ftoplam = 0 ve toplam = 0 koşullarını sağlayan
cisim, statik (durgun) dengededir.

Bir noktaya etki eden üç kuvvet dengede ve F1 kuvvetini dengelen kuvvetler arasında ki açı θ1, F2
kuvvetini dengelen kuvvetler arasında ki açı θ2, F3 kuvvetini dengelen kuvvetler arasında ki açı θ3 ise

şeklinde ifade edilen Lami teoremi kullanılır.

Kuvvetler arasında kalan açılar arasında θ1 > θ2 > θ3 ilişkisi varsa, kuvvetlerin büyüklükleri arasında
F3 > F2 > F1 ilişkisi vardır. Bu durumda küçük açı karşında büyük kuvvet, büyük açı karşısında küçük
kuvvet olur.

Cismi oluşturan parçacıkların ağırlıklarının bileşkesinin uygulama noktasına ağırlık merkezi denir.
Cismin sahip olduğu kütlenin tamamının toplandığı kabul edilen noktaya cismin kütle merkezi denir.
Düzgün geometrik şekle sahip homojen cisimlerde kütle merkezi cismin geometrik merkezindedir.
Kütle merkezi, skaler bir büyüklüğün merkezi iken ağırlık merkezi, vektörel bir büyüklüğün uygulama
merkezidir.

Birleştirilmiş iki cismin ağırlık merkezi, cisimlerin ağırlık merkezlerini birleştiren doğru üzerindedir.
Sistemin ağırlık merkezinin cisimlere uzaklığı cisimlerin ağırlıkları ile ters orantılıdır.
Her hangi bir noktasından ip ile asılan cisim ipin uzantısı kütle merkezinden geçecek şekilde dengede
kalır. Bir cisim ağırlık merkezinin düşeyine gelecek şekilde bir destek üzerine yerleştirilirse yine
dengede kalır.

Kesit uzunlukları diğer uzunluklarının yanında ihmal edilecek kadar küçük olan cisimler tek boyutlu
olarak kabul edilebilir. Bu durumda türdeş, tek boyutlu cismin ağırlığı uzunluğuyla doğru orantılı olur.
Kalınlığı, yüzey alanı yanında küçük olan cisimler iki boyutlu olarak kabul edilebilir. Bu durumda
türdeş, iki boyutlu cismin ağırlığı alanıyla doğru orantılı olur. Türdeş ve üç boyutlu cisimlerden içi boş
olanlarının ağırlıkları yüzey alanlarının toplamıyla, içi dolu olanlarının ağırlıkları ise hacimleriyle doğru
orantılı olur.

Bir iple asılan cisim dengede ise ipin uzantısının iki yanında kalan parçaların, ipin uzantısına göre
torklarının büyüklüğü eşit olur.

1.10 BASİT MAKİNELER

Günlük yaşantımızda iş yapma kolaylığı sağlayan araçlara basit makineler denir. Basit makineler
kuvvetin yönünü ve büyüklüğünü değiştirerek iş kolaylığı sağlayabilir ancak enerjiden kazanç
sağlamaz. Basit makinelerde kuvvetten kazanca kuvvet kazancı ya da mekanik avantaj adı verilir.
Kuvvet kazancı, taşınan yükün, yükü dengeleyen kuvvete oranıdır. Buna göre

Sürtünmelerin ihmal edildiği basit makinede makineden alınan enerji, makineye verilen enerjiye
eşittir. Böyle bir makinede verim %100 kabul edilir. Ancak sürtünmeden dolayı gerçekte durum böyle
değildir. Bir makinenin verimi, makineden alınan enerjinin, makineye verilen enerjiye oranından
bulunur. Buna göre

Basit makinelerde verim % 100 ise kuvvetten kazanç kaç kat ise yoldan kayıp o oranda olur.

Bir dayanma noktası üzerinde hareket edebilen, katı cisimlerden oluşan sistemlere kaldıraç denir.
Desteğin yük ile kuvvet arasında olduğu kaldıraçlar, yükün destek ile kuvvet arasında olduğu
kaldıraçlar ve kuvvetin destek ile yük arasında olduğu kaldıraçlar olarak üç gruba ayrılır.

Merkezinden geçen eksen etrafında serbestçe dönebilen ve etrafına sarılı ipin çekilmesi ile dönme
hareketi sağlanan tekerlek biçimindeki sistemlere makara denir. Merkezinden geçen sabit eksen
etrafında dönebilen makaradan oluşan ve yükü taşıyan ip ile birlikte öteleme hareketi yapmayan
sisteme sabit makara denir. Etrafına sarılmış ip aracılığı ile etrafında dönerek yükle birlikte öteleme
hareketi yapan sisteme hareketli makara denir. İki ya da daha fazla makaranın farklı şekillerde
bağlanmasıyla elde edilen sisteme palanga denir. Makara ve palanga sistemi dengede ise sisteme etki
eden net kuvvet sıfırdır.

Bir düzlemin bir kenarının alçak, diğer kenarının yüksek yere dayanmasıyla elde edilen eğimli yola
eğik düzlem denir. G ağırlıklı yük, F kuvveti ile sürtünmelerin ihmal edildiği eğik düzlemde sabit hızla
çekildiğinde kuvvetin aldırdığı yol L, ağırlığın yükselmesi h ise
F . L = G . h yazılabilir.

Merkezinden geçen eksen etrafında dönebilen bir silindir, silindirin merkezine bağlı bir kol ve üzerine
sarılı halat ya da zincirden oluşmuş sisteme çıkrık denir. F kuvvetinin ve G yükünün silindir merkezine
göre torkları eşit büyüklükte olur. Kuvvetin silindir merkezinden geçen eksene uzaklığı R, yükün
silindir merkezinden geçen eksene uzaklığı r ise
F . R = G . r yazılabilir.

Bir merkez etrafında dönebilen ve çevresinde dişlerin sıralandığı disk şeklindeki çarklara dişli denir.
Bir merkez etrafında dönebilen, disk şeklindeki ve etrafına kayış sarılabilen basit makinelere kasnak
denir. Farklı merkezli kasnaklar birbirine kayış ile bağlanır. Dişliler ve kasnaklar, birbiriyle uyum içinde
çalışması gereken sistemlerde enerji aktarımını sağlayan basit makinelerdendir.

Aynı merkezli olan kasnak ve dişliler aynı yönde döner ve dönme sayıları birbirine eşit olur. Farklı
merkezli olan kasnak ve dişliler birbirine bağlanma şekline göre aynı yönde ya da farklı yönde
dönebilir. Birbirine bağlantılı iki kasnak ya da dişlilerin dönme sayıları (n) yarıçaplar (r) ile ters
orantılıdır. Dişliler üzerindeki diş sayısı (N) yarıçapları ile doğru orantılıdır. Buna göre

yazılabilir.

Bir eğik düzlemin silindir ya da konik cisim üzerine sarılması ile elde edilen basit makineye vida denir.
Vida üzerindeki dişler arası uzaklık bir vida adımı olarak adlandırılır. Vidanın ilerleme doğrultusuna
dik olarak uygulanan kuvvet F, uygulama noktasının vidayı bir tur attırana kadar aldığı yol 2πr, vidanın
ilerlemesi sırasında vidaya yapılan baskı kuvveti P ve vidanın bir turdaki ilerleme mesafesi a ise
F . 2π . r = P . a yazılabilir.

Kuvvetten kazanç sağlayabilmek için vida başının yarıçapının büyük ve vida adımının küçük olması
gerekir. Vida bir tam tur döndürüldüğünde bulunduğu zeminde bir vida adımı kadar yol alır. n tur
döndürülmüş olan vidanın yüzey içerisinde ilerleme miktarı
h = n . a ile bulunur.
ÜNİTE ÖZETİ

1.5. İKİ BOYUTTA HAREKET

A) YATAY ATIŞ HAREKETİ

Hava direncinin ihmal edildiği ortamda yerden belli bir yükseklikten yatay olarak atılan cisim, atıldığı andan
itibaren yalnızca çekim kuvveti etkisinde kalır. Bu etki altındaki cisim, düşey doğrultuda sabit ivmeli
hareket yapar. Cisme atış anından sonra yatay doğrultuda etki eden herhangi bir kuvvet olmadığı için cisim
sabit hızlı hareket yapar. Cisim aynı anda hem yatay hem düşey düzlemde hareket ettiği için cismin yaptığı
hareket, bileşik harekettir.

Cisim iki boyutta hareket ettiği için yatay ve düşey düzlemdeki hareketleri ayrı ayrı değerlendirilerek
incelenir. Yatay ve düşey eksenler üzerindeki hareketler birbirinden bağımsız olarak ele alındığında harekete
ait denklemler Tablo 1,9’daki gibi olur.

Cismin yatay ve düşey doğrultudaki hareketine ait hız-zaman, ivme-zaman ve konum-zaman grafikleri
Grafik 1.11 ve Grafik 1.12’deki gibi olur.
B) EĞİK ATIŞ HAREKETİ

Yukarı Yönde Eğik Atış Hareketi

Eğik atış hareketi, yatay düzlemle açı yapacak şekilde atılan cismin hareketidir. Gülle, cirit ve disk atan
sporcuların atış şekli, eğik atışa örnek verilebilir. Hava direncinin ihmal edildiği ortamda eğik olarak atılan
cisim, hem yatay hem de düşey doğrultuda ilerlediği için bileşik hareket yapar.
Eğik atış hareketinde cisim aynı düzleme düşerse çıkış süresi (tç) ile iniş süresi (ti) eşittir. Buna göre uçuş
süresi (tu)
tu = 2tç = 2ti olur.

Yukarı yönde eğik atış hareketi yapan cisim, maksimum yüksekliğe ulaştıktan sonra yatay atış hareketiyle
aynı hareketi yapar. Eğik olarak atılan bir cismin izlediği yol paraboliktir.

Cismin hareket boyunca yatay doğrultuda aldığı en uzun mesafeye menzil (x) denir. Hava direncinin ihmal
edildiği ortamda eğik olarak atılan cismin yükselirken ve düşerken aynı yüksekliklerdeki hız büyüklükleri
eşittir.

Eğik atış hareketine ait grafikler; yatay düzlemde sabit hızlı harekete, düşey düzlemde yukarıya doğru düşey
atış hareketine ait grafiklerle aynı özellikleri taşır. V0 büyüklüğünde hızla harekete başlayan cisim, tç çıkış
süresinde maksimum yüksekliğe (hmax) ve ti iniş süresinde de atıldığı yüksekliğe ulaşır.

Eğik atış hareketi, yatay ve düşey eksenler üzerinde ve birbirinden bağımsız olarak ele alınıp incelenir.
Aşağı yön negatif alındığında harekete ait denklemler Tablo 1.10’da gösterildiği gibidir.
Eğik atış hareketinde aşağı doğru olan yön (-) seçilerek hız-zaman, ivme-zaman ve konum-zaman grafikleri
çizildiğinde Grafik 1.13 ve Grafik 1.14’teki gibi olur.
Aşağı Yönde Eğik Atış Hareketi

Hava direncinin ihmal edildiği ortamda yatayla a açısı yapacak şekilde aşağı yönde eğik olarak atılan cisim,
hem yatay hem de düşey doğrultuda ilerler.

İki boyuttaki hareket yatay ve düşey eksenler üzerinde ve birbirinden bağımsız olarak ele alınıp incelenir.
Bu durumda harekete ait denklemler Tablo 1.11’de gösterilmiştir.

Aşağı yönde eğik atış hareketine ait grafikler yatayda sabit hızlı harekete ve düşeyde aşağıya doğru düşey
atış hareketine ait grafik özellikleri taşır. Başlangıç noktası sıfır kabul edilen ve yerden h yüksekliğindeki
noktadan V0 büyüklüğünde hızla harekete başlayan cisim t sürede yere düşer. Aşağı doğru olan yön (-)
seçilirse hız-zaman, ivme-zaman ve konum-zaman grafikleri Grafik 1.15’teki gibi olur.
1.6. ENERJİ VE HAREKET

A) İŞ VE ENERJİ

Bir cisme uygulanan kuvvetin iş yapabilmesi için cismin yer değiştireceği doğrultuda bir bileşene sahip olması
ve kuvvet uygulanan cismin yer değiştirmesi gerekir. Enerji aktarımı yani iş yalnızca hareket doğrultusundaki
kuvvetler tarafından yapılır. İş,

⃗ .⃗⃗⃗⃗⃗
w =F ∆x ile bulunur.

Bir cisme Şekil 1.46’daki gibi kuvvet, sürtünmelerin ihmal edildiği düzlemde yer değiştirme doğrultusuyla a
açısı yapacak şekilde uygulanırsa yapılan iş W = F. cosα ∙ ∆x ile ifade edilir.
Hooke Yasası

Bir yaydaki uzama veya sıkışma miktarı (x), uygulanan kuvvet (F) ve yay sabitine (k) bağlıdır. Bu

değişkenler arasındaki ilişki ⃗F = 𝑘. x


⃗ ifadesi ile gösterilir. Bu ifadeye Hooke (Huk) Yasası denir.

Bir cisme kuvvet uygulanarak esnetilmesi ya da sıkıştırılması sırasında cisim üzerinde yapılan iş, cisme
potansiyel enerji olarak aktarılır. Esnek cisimlerde depo edilen enerjiye esneklik potansiyel enerjisi adı
verilir.

B) MEKANİK ENERJİ VE KORUNUMU

Bir cismin sahip olduğu kinetik ve potansiyel enerjinin toplamına mekanik enerji denir. Mekanik enerji

EMekanik = EP + EK şeklinde ifade edilir.

Yerden h yüksekliğinde tutulan m kütleli cismin hızı olmadığı için kinetik


enerjisi (EK) de yoktur. Sadece yere göre Ep = m ∙ g ∙ h kadar potansiyel
enerjisi vardır. Cisim serbest bırakıldığında aşağıya doğru düşerken yerden
yüksekliği azaldığı için potansiyel enerjisi azalır. Hava direnci gibi etkiler
ihmal edildiğinde cismin kaybettiği potansiyel enerji, cisimde kinetik
enerjiye dönüşür (Şekil 1.50). Cisim yere çarptığı anda da potansiyel
enerjinin tamamı kinetik enerji olarak cisme aktarılır. Düşme sırasında
potansiyel enerjideki azalma kinetik enerjideki artışı oluşturduğundan her
an potansiyel ve kinetik enerjilerin toplamı sabit kalır. Bu olaya mekanik
enerjinin korunumu denir.
Bir sistemin enerjisi, mekanik enerjinin korunumu ilkesine göre
Eilk = Eson
EP (ilk) + EK (ilk) = EP (son) + EK (son) olarak ifade edilebilir.

C) SÜRTÜNME KUVVETİNİN YAPTIĞI İŞ

Sürtünme kuvvetinin (Fs) olduğu yatay düzlem üzerinde V hızı ile fırlatılan cisim yavaşlayarak durur. Bu
olayda cismin durmasının nedeni sürtünme kuvvetinin cismin hareketine karşı iş yapmasıdır. Cismin kinetik
enerjisi sürtünme kuvveti nedeni ile sürtünen yüzeylerde ısı enerjisine dönüşür. Cisim durana kadar iş yapan
kuvvet sürtünme kuvvetidir. Cisim x kadar yer değiştirdiğinde yol boyunca sabit olan sürtünme kuvvetinin
yaptığı iş (Ws)

⃗⃗⃗𝑠 . x⃗ olur.
Ws = F
1.7. İTME VE ÇİZGİSEL MOMENTUM

A) ÇİZGİSEL MOMENTUM

⃗ϑ hızı ile hareket eden m kütleli bir parçacığın kütle ve hızının çarpımından elde edilen terime çizgisel
momentum denir. Çizgisel momentum hareketliliğin bir ölçüsüdür. Hareketli kütleye dair bir kavram olan
çizgisel momentum P sembolü ile gösterilir ve SI’ da birimi kg.m/s’dir.


⃗P = 𝑚. ϑ

Çizgisel momentum, vektörel bir büyüklüktür. Çizgisel momentum vektörü her zaman hız vektörü ile aynı
yönlüdür.

B) İTME

Kuvvetin büyüklüğü ile etki süresinin çarpımı, kuvvetin etki miktarını ifade eder. Buna itme denir. İtme
vektörel bir büyüklüktür ve her zaman kuvvet vektörü ile aynı yönlüdür. I sembolü ile gösterilir ve SI'da
birimi N.s’dir.

⃗ . ∆𝑡 ile ifade edilir.


I=F

C) İTME VE ÇİZGİSEL MOMENTUM ARASINDAKİ İLİŞKİ

Bir cisme uygulanan itme, cismin çizgisel momentumundaki değişime eşittir.

⃗⃗⃗⃗⃗
I = ∆P

Ç) ÇİZGİSEL MOMENTUMUN KORUNUMU

Dış kuvvet etkisi olmayan bir sistemde iki veya daha fazla parçacık etkileştiğinde sistemin toplam çizgisel
momentumu sabit kalır. Yani bir sistemin toplam çizgisel momentumu her zaman sistemin ilk çizgisel
momentumuna eşittir. Bu sonuca da çizgisel momentumun korunumu denir. Çizgisel momentumun
korunumu; birbirini iten cisimler, çarpışan cisimler, çarpışma sonucu kenetlenen cisimler ve iç patlama
sonucu parçalanan cisimler gibi sistemler için de geçerlidir.

D) ÇARPIŞMALAR

Sistemin kinetik enerjisinin korunduğu ya da korunmadığı durumlara göre çarpışmalar esnek ve esnek
olmayan çarpışmalar olarak isimlendirilir. Bir sistemin çarpışmadan önceki ve sonraki kinetik enerjileri
birbirine eşitse sistemin kinetik enerjisi korunmuştur. Bu tür çarpışmalara esnek çarpışmalar denir.
Çarpışma sırasında cisimlerde şekil değişikliği, yapışma, ses, ısı ya da ışık çıkması gibi durumlar oluşursa
bu sistemin çarpışmadan önceki ve sonraki kinetik enerjileri birbirine eşit olmaz çünkü sistem enerji
kaybeder. Bu tür çarpışmalara da esnek olmayan çarpışmalar denir. Esnek olmayan çarpışmalarda cisimler
çarpışmadan sonra birbirine yapışarak hareket edebilir. Cisimlerin yapışması durumunda çarpışma
tamamen esnek olmayan çarpışma olarak ifade edilir.

1.8. TORK

A) TORK KAVRAMI

Bir kuvvetin cismi bir eksen ya da nokta etrafında döndürme etkisine tork denir. Tork, vektörel bir
büyüklük olup x sembolü ile gösterilir. SI'da birimi N.m’dir.

B) TORKUN BAĞLI OLDUĞU DEĞİŞKENLER

Torkun büyüklüğü, uygulanan dik kuvvetin şiddetine ve dönme noktasına olan dik uzaklığına bağlıdır.

Torkun büyüklüğü bulunurken kuvvet ve konum vektörü birbirine dik ise ifade τ = F.d şeklinde kullanılır.
Birimi Newton. metre dir (N.m).

1.9. DENGE VE DENGE ŞARTLARI

Bir cisme etkiyen net kuvvet sıfır ise o cismin dengelenmiş kuvvetlerin etkisinde olduğu ifade edilir. Bu
durumda, cisim durmaktaysa durmaya; bir hızı varsa o hızla hareket etmeye devam eder. Her iki durumda da
cisim dengededir.

A) DENGE

Bir cismin dengede olabilmesi için cisme etkiyen toplam kuvvetin sıfır olmasının yanında toplam torkun da
sıfır olması gereklidir.

B) KÜTLE MERKEZİ VE AĞIRLIK MERKEZİ

Cisimlere etki eden kütle çekim kuvvetine ağırlık adı verilir. Cismi oluşturan parçacıkların ağırlıklarının
bileşkesinin uygulama noktasına ağırlık merkezi denir. Yer çekimi olmayan ortamlarda cismin ağırlığı
olmadığı için ağırlık merkezi kavramından söz edilemez. Ancak yer çekimi olmadığında bile cisimler bir
kütleye sahiptir. Cismin sahip olduğu kütlenin tamamının toplandığı kabul edilen noktaya cismin kütle
merkezi denir. Düzgün geometrik şekle sahip homojen cisimlerde kütle merkezi, cismin geometrik
merkezindedir. Kütle merkezi, skaler bir büyüklüğün merkezi iken ağırlık merkezi, vektörel bir büyüklüğün
uygulama merkezidir.

1.10. BASİT MAKİNELER

Günlük yaşantımızda iş yapma kolaylığı sağlayan araçlara basit makineler denir. Basit makineler iş
kolaylığı sağlamak amacıyla kullanılır ancak işin yapılması için gereken enerjiden kazanç sağlanmaz. İdeal
bir basit makinede kuvvetin yaptığı iş, yüke aktarılan enerjiye eşit olur. Kuvvetin yönünü ve büyüklüğünü
değiştirerek iş kolaylığı sağlayabilir. Basit makineler genellikle kuvvetten kazanç sağlamak için yapılmış
araçlardır. Kuvvetten elde edilen bu kazanca kuvvet kazancı ya da mekanik avantaj adı verilir.
A) KALDIRAÇLAR

Bir destek noktası üzerinde hareket edebilen sistemlere kaldıraç denir. Kaldıraçlar; destek noktasının,
yükün ve kuvvetin konumuna göre üç gruba ayrılır.

B) SABİT VE HAREKETLİ MAKARALAR

Merkezinden geçen eksen etrafında serbestçe dönebilen ve etrafına sarılı ipin çekilmesi ile dönme hareketi
yapması sağlanan, tekerlek biçimindeki sistemlere makara denir. Makaralar, kuvvetten kazanç sağlamak ya
da kuvvetin yönünü değiştirmek için kullanılır.

Merkezinden geçen sabit bir eksen etrafında dönen ve yükü taşıyan ip ile birlikte öteleme hareketi yapmayan
makaralara sabit makara denir.

Etrafına sarılmış ip aracılığı ile dönerek yükle birlikte öteleme hareketi yapan makarayla oluşturulan sisteme
hareketli makara denir. Bu tür makaralar, makaranın çevresinden geçen ipe bir kuvvet uygulandığında yük
ile birlikte hareket eder.

C) PALANGALAR

İki ya da daha fazla makaranın farklı şekillerde bağlanmasıyla elde edilen sisteme palanga denir. Palanga
sistemi dengede ise sisteme etki eden net kuvvet sıfırdır.

Ç) EĞİK DÜZLEM

Bir düzlemin bir kenarının alçak, diğer kenarının yüksek bir yere dayanmasıyla elde edilen eğimli yola eğik
düzlem denir. Eğik düzlem, bir cismi bulunduğu yerden yükseğe çıkarabilmek için kullanılan en basit
düzenektir.

D) ÇIKRIK

Çıkrık; merkezinden geçen eksen etrafında dönebilen bir silindir, silindirin merkezine bağlı bir kol ve
üzerine sarılı halat ya da zincirden oluşmuş bir sistemdir. Bisiklet pedalı, kapı kolu ve kapı anahtarı çıkrık
sistemi örnekleridir.

E) ÇARKLAR

Bir merkez etrafında dönebilen ve çevresinde dişlerin sıralandığı disk şeklindeki çarklara dişli denir.
Dişliler, birlikte ve eş zamanlı çalışması gereken mekanik parçalar arasında bağlantıyı sağlar. Günlük
hayatta motorların, saatlerin ve bunun gibi mekanizmaların içerisinde dişli çarklar çokça kullanılır.

F) KASNAKLAR

Bir merkez etrafında dönebilen ve etrafına kayış sarılabilen disk şeklindeki basit makinelere kasnak denir.
Farklı merkezli kasnaklar etraflarına sarılan kayış ile birbirine bağlanır.
G) VİDA

Bir eğik düzlemin silindir ya da konik cisim üzerine sarılması ile elde edilen basit makineye vida denir
(Şekil 1.104). Vidalar, günlük hayatta genellikle parçaları birbirine birleştirmek için kullanılır.
MAGNETİK TORK
MAĞNETİZMA VE TRANSFORMATÖR

ÖRNEK:

ÖRNEK:

ÖRNEK:
MAĞNETİZMA VE TRANSFORMATÖR

ÖRNEK:

ÖRNEK:

ÖRNEK:

ÖRNEK:
12.1. ÇEMBERSEL HAREKET
1. DÜZGÜN ÇEMBERSEL HAREKET

Bir çember etrafında dönen cisimlerin hareketine çembersel hareket denir. Bu hareket esnasında
cismin hızı sabit ise buna düzgün çembersel hareket denir. Düzgün çembersel hareketi tanımlamak
için belli başlı kavramlara ihtiyaç vardır. Bu kavramlar periyot, frekans, çizgisel hız, açısal hız,
merkezcil ivme ve merkezcil kuvvettir.

Periyot ve frekans: Cismin çember etrafındaki bir turunun zaman olarak ifadesidir. Cismin çember
etrafındaki bir saniyede attığı tur sayısıdır. (T.f=1)

Çizgisel Hız: Cismin çember üzerinde birim zamandaki yer değiştirmesidir.

Açısal Hız: Cismin çember üzerinde açısal olarak birim zamandaki yer değiştirmesidir.
Çizgisel hız ile açısal hız birbirinden farklı kavramlardır. Örneğin Dünya üzerindeki her noktanın açısal
hızı aynıdır fakat çizgisel hızı yarıçapla orantılı olarak değişir. Çizgisel hız ve açısal hız vektörel
büyüklüklerdir. Çizgisel hız vektörü çemberin merkezine her noktada teğet olarak çizilir.

Merkezcil İvme: Çizgisel hızın sürati sabittir fakat hız vektörü sürekli yön değiştirir. Hız vektörünün
sürekli yön değiştirmesi ile oluşan kuvvet merkezcil ivmeyi oluşturur. Merkezcil ivmenin yönü her
zaman merkeze yöneliktir.

Merkezcil Kuvvet: Cismi çember yörüngesinde tutan kuvvettir. Merkezcil kuvvet, hız vektörünün
yönünü sürekli değiştirir fakat büyüklüğünün sabit olmasını sağlar. Merkezcil kuvvet her zaman
merkeze yöneliktir ve çizgisel hız vektörüne diktir. Kütle, hız ve yörünge yarıçapı merkezcil kuvvetin
büyüklüğü ile ilişkilidir. Kütle ve hız, merkezcil kuvvet ile orantılı yarıçap ile ters orantılıdır.

Cisimler düzgün çembersel hareket yaparken yatay veya düşey düzlemde bulunabilirler. Her iki
durumda da merkezcil kuvvetin yönü merkeze yönelik olur. Cismin ağırlığının ise yer çekiminin
etkisiyle her zaman yere doğru olması bu kuvvetleri bir arada göstermeyi kolaylaştırır.

Araçların yatay, düşey ve eğimli zeminlerde virajı emniyetli dönmeleri için belli şartlar vardır. Yatay
zeminde oluşan sürtünme kuvveti merkezcil kuvvettir. Merkezcil kuvvet hız ile orantılı olarak arttığı
için virajlarda yüksek hız araçların savrulmasına neden olabilir.

2. DÖNEREK ÖTELEME HAREKETİ

Nesnenin kayarak belirli doğrultuda bir noktadan başka bir noktaya gelmesine öteleme hareketi
denir. Nesnenin kendi merkezi etrafındaki çembersel hareketine dönme hareketi denir. Kaymadan
yuvarlanan nesneler her iki hareketi aynı anda yapabilir. Örneğin yol alan bir araca ait tekerlek hem
dönme hem öteleme hareketini aynı anda yapar.

Kütlesi olan bir nesnenin ivmelenmeye karşı gösterdiği dirence eylemsizlik momenti denir. Nesne çok
sayıda parçacıktan oluşuyorsa her bir parçacığın eylemsizlik momenti toplanarak nesnenin eylemsizlik
momenti bulunur (m.r2). Her geometrik şeklin eylemsizlik momenti farklıdır. Örneğin silindirin
eylemsizlik momenti 1/2 m.r2 şeklindedir.
Silindir gibi dönerek ilerleyen cisimlerin öteleme ve dönme olmak üzere iki çeşit kinetik enerjileri
vardır. Öteleme kinetik enerjisi (1/2 m.v2) ve dönme kinetik enerjisi (1/2 I.w2) formüllerindeki
değişkenlere bağlıdır.

3. AÇISAL MOMENTUM

Çizgisel momentum vektörünün sabit bir uzaklıktaki noktaya göre dönmesi açısal momentumu
oluşturur. Açısal momentum çizgisel momentum gibi fiziksel bir niceliktir (L=m.v.r). Atomik boyutta
elektronların çizgisel momentumu olduğu gibi açısal momentumu da bulunmaktadır.

Kendi ekseni etrafında dönen cisimlerin eylemsizlik momentleri açısal momentum oluşturur (L=I.w).
Birim zamandaki açısal momentum değişimi torku meydana getirir.

Açısal momentumun korunumuna günlük hayattan birçok örnek verilebilir. Dönen bir balerinin
kendini hızlandırmak için kollarını kavuşturması, havuza atlayan sporcunun havada dönerken kendini
hızlandırmak için ayaklarını vücudunun üst kısmına doğru çekmesi gibi örnekler bunlardan bazılarıdır.
Burada hızlanmanın sebebi eylemsizlik momentinin küçülmesidir. Ayrıca topaç ve jiroskoplar da açısal
momentum ilkelerinden yararlanarak dönme hareketi yapar.

4. KÜTLE ÇEKİM KUVVETİ

Her kütlenin bir çekim alanı vardır. Nesnelerin veya gök cisimlerinin çekim alanına giren cisimlere
uyguladığı kuvvete kütle çekim kuvveti denir. Yapay uyduların, ay ve gezegenlerin hareketleri kütle
çekim kuvvetine göre açıklanır.
Kütle çekim kuvveti gök cisminin kütlesine, yarıçapına ve cisim ile arasındaki uzaklığa bağlı olarak
değişir. Kütle çekim kuvveti etkisiyle oluşan yer çekimi ivmesi kişinin kendi kütlesinden önemsizdir.
Yer çekimi ivmesi gök cisminin kütlesi ve yarıçapı ile ifade edilir. Kütle çekim kuvvet vektörü her
zaman gök cisminin merkezine doğru olarak çizilir

Bir nesnenin kütle çekim alanında bulunmasından dolayı kütle çekim potansiyel enerjisi oluşur. Bu
enerji; cismin kütlesi, gök cisminin kütlesi ve cisim ile gök cismi arasındaki uzaklık cinsinden ifade
edilir. Bir roketin Dünya’nın çekim alanından kurtulması için rokete kütle çekim potansiyel enerjisi
kadar kinetik enerji verilmelidir. Bu enerjiye kurtulma enerjisi denir. Uydular gök cisimlerinin kütle
çekim alanında olduğu için bir bağlanma enerjisine sahip olur.

5. KEPLER KANUNLARI

Bugün Kepler Kanunları olarak bilinen 3 yasa Kepler tarafından oluşturulmuştur. Bu üç yasa şu
şekildedir.

1. Her gezegen, odak noktalarından birinde Güneş'in bulunduğu eliptik yörüngelerde dolanır.

2. Gezegenler yörüngeleri etrafında eşit zaman aralıklarında eşit alanlar tarar.

3. Gezegenin yörünge periyodunun karesi, gezegenin Güneş’e olan ortalama uzaklığının küpüne
eşittir.
Kepler’den önce bazı bilim insanları astronomik çalışmalar yapmış ve tarihe damgasını vurmuştur.
Özellikle Galileo Galilei, Ali Kuşçu ve Uluğ Bey’in gök cisimleri ve gök cisimlerinin hareketleri ile ilgili
çalışmaları bilim adına çok önemlidir. Bu çalışmalar günümüzde değerini korumaktadır.
ÜNİTE ÖZETİ

Sürtünmelerin önemsenmediği bir ortamda denge konumuna eşit uzaklıktaki iki nokta
arasında ve belirli zaman aralıklarında kendini tekrarlayan titreşim hareketine basit
harmonik hareket denir.

Basit harmonik hareket yapan cismin herhangi bir anda denge noktasına olan uzaklığına
uzanım denir.

Basit harmonik hareket yapan cismin uzanımının en büyük değerine genlik denir.

Basit harmonik hareket yapan cismin hareketinin bir tam salınım yapması için gereken
süreye periyot denir.

Birim zamanda yapılan titreşim sayısına frekans denir.

Yay sarkacının periyodunu yay sabitine ve cismin kütlesine bağlı, bulunduğu yerin yer
çekimi ivmesine bağlı değildir.

l uzunluğunda bir ipin ucuna bağlanmış m kütleli cisme basit harmonik hareket
yaptırıldığında sarkacın periyodu ipin boyuna ve bulunduğu yerin yer çekimi ivmesine
bağlıdır. Sarkaç, ucundaki cismin kütlesine bağlı değildir.
ÜNİTE ÖZETİ

Su dalgalarının, aralarındaki uzaklık dalga boyuna göre küçük olan iki engel arasından ya da
keskin kenarlardan geçerken, dairesel dalgalar şeklinde bükülerek yayılması olayına kırınım,
kırınım olayında oluşan desene de kırınım deseni denir.

İki ya da daha fazla sayıda dalganın birbiri içerisinden geçmesi olayına girişim denir. Girişim
yapan dalgaların oluşturduğu desene de girişim deseni denir.

Işık dalgalarında girişim olayı ilk kez 1801 yılında Thomas Young (Tamıs Yang) tarafından
ortaya konulmuştur. Young, yaptığı deneyde ışık ışınlarının uygun koşullarda birbiriyle girişim
yaptığını göstererek ışığın dalga doğasını açıklamıştır. Karanlık bir odada hava ortamında
yapılan Young deneyinde ışık ışınları tek yarıklı bir engelden geçerek S1 ve S2 yarıklı engele
ulaşır. Aynı anda çalıştırılan iki ışık kaynağı gibi davranan bu iki yarıktan geçen ışık ışınları,
ekranda aydınlık ve karanlık saçaklar oluşturur. Oluşan tüm saçakların genişliği aynıdır.
Yarıkların orta dikmesi üzerinde ve genişliği diğer saçakların genişliği ile aynı olan merkezî
aydınlık saçak oluşur. Merkezî aydınlık saçağın iki tarafında simetrik olarak karanlık ve aydınlık
bölgeler sıralanır. Işığın tek yarıkta kırınımında ekran üzerinde oluşan desen, ışığın çift yarıkta
girişimi sonucunda oluşturduğu girişim desenine benzer özellik gösterir. Ancak desenin
merkezindeki merkezî aydınlık saçak, diğer saçaklara göre daha parlak ve geniştir. Merkezî
saçağın iki tarafında sırasıyla karanlık ve aydınlık saçaklar sıralanır.

Çift yarık üzerine ve tek yarık üzerine düşürülen ışığın ekranda aydınlık ve karanlık saçaklar
oluşturması ışığın kırınım ve girişim olaylarını gerçekleştirdiğini gösterir. Bu olaylardan
hareketle ışığın dalga doğasına sahip olduğu çıkarımı yapılır.

Işık, ses ve su dalgalarında gözlenen frekanslar, kaynak ve gözlemci hareketine bağlı olarak
farklı algılanır. Gözlenen frekanstaki bu değişim Doppler olayı olarak adlandırılır.

Yüklü parçacıkların ivmeli hareket yapmaları sonucunda birbirine ve dalgaların ilerleme yönüne
dik iki düzlem üzerinde değişken elektrik ve manyetik alan oluşur. Elektrik alanının değişmesi
manyetik alanı, manyetik alanın değişmesi elektrik alanını meydana getirir. Elektromanyetik
dalgalar İletişimde, sanayide, tıpta ve bilimsel çalışmalarda elektromanyetik dalgalar sıklıkla
kullanılır.

You might also like