You are on page 1of 6

PSİKOLOJİ TARİHİ

Psikoloji Tarihini İncelemek

“Psikoloji uzun bir geçmişe fakat kısa bir tarihe sahiptir.”

→Aynı sorular, farklı yöntemler !?

→daha kesin ve nesnel bilgilere ulaşma arzusu

→doğa bilimlerinin (fizik, kimya, fizyoloji) yöntemlerini model alma

→zihinsel süreçleri deneysel yollarla inceleme fikri

→felsefeden ayrılıp deneysel bir bilim haline gelme süreci

→İki önemli gelişme var: 17-19. yy. felsefesi (pozitivizm, materyalizm, empirisizm) + fizyoloji
çalışmaları

Tarih Yazımı (Historiography)

*Geçmişteki olaylara dair veri parçalarından anlamlı ve bütünlüklü bir hikaye kurmak!

*Öykünün nasıl kurulduğu geçmişi nasıl anlayacağımızı belirler: (veri tarihiyle ilgili problemler)

- Kaybolmuş veya çarpıtılmış veriler

- Tercümede çarpıtılan veriler

- Kendine hizmet eden veriler (kendi isteğine göre verileri yansıtmak)

*Tarih asla bitmiş veya tamamlanmış bir süreç değildir. Yeniden anlamlandırmaya her zaman açıktır.
*Tarihsel gerçeklik “mutlak” değildir!

Psikolojinin geçmişini şekillendiren 3 çevresel güç: ekonomik fırsatlar, savaş ve önyargı. (psikolog
olan ama alanında uzun süre çalışmayanları etkileyen ırk, din ve cinsiyet temelli ayrım ve önyargı).

Bilimsel Tarih Yaklaşımları:

1- Kişilikçi tarih (büyük adamlar yaklaşımı): ‘’Tarihi büyük adamlar yapar.’’ Kişilikçi teori büyük
kadın ve erkekler ortaya çıkmasaydı önemli olayların gerçekleşmeyeceğini anlatır. (işlevsel
yaklaşım)
2- Doğal tarih yaklaşımı: Bilimin evrimi → değişen koşullara uyum sağlama → “zeitgeist”
- Her keşif kendi zamanını beklemek zorundadır.
- Önceki bilimcilerin katkıları olmadan büyük keşifler ve “büyük adamlar” olmaz!
- Zeitgeist, o dönemin ruhu, düşünsel fikridir. Bu yaklaşıma göre tarihi büyük adamlar yapmaz,
çeşitli koşullar bağlamında tarihin zaten belirli bir yönde akması için zeminleri oluşmuş olur.
Bazı insanlar da sadece tam o dönemeçte liderlik etmiş, kolaylık sağlamış olabilir. Doğal tarih
yaklaşımına göre her keşif zamanını beklemek zorundadır ve önceki bilimcilerin katkıları
olmadan büyük keşifler ve büyük adamlar olmaz. (Aydınlanma, seküler düşünceler vs bu
yaklaşım)
Psikolojide Çevresel Güçler
Zeitgeist → çağın/dönemin genel kültürel ve düşünsel iklimi (zamanın ruhu anlamı Almancada)

- Revaçta olan fikirler, teoriler ve yöntemler örn:(Darwinin evrim kuramı, aydınlanmayla


birlikte seküler düşünce - dinden çok dünyaya odaklanma)
- Toplumsal koşullar ve değişimler
- Ekonomik fırsatlar
- Savaşlar
- Önyargı ve ayrımcılık

Psikolojide Düşünce Ekolleri


Düşünce Ekolü: Bir düşünce yapısını, düşünce hareketlerinin lideriyle birlik oluşturan bir grup
psikoloğu anlatır. Örneğin Wundt psikoloji hakkında bir düşünce ortaya atıyor, ona katılan insanlarla
birlikte bir ekol oluşmuş oluyor. Daha fazla insan katıldıkça bu ekol popülerleşiyor. Sonra yeni bir
görüş ortaya çıkıyor. Bu yeni görüş daha fazla taraftar toplarsa diğeri düşüşe geçiyor, etkisini
kaybediyor. Böylece psikoloji birden fazla ekole bölünmüş oluyor. Buna paradigma(model, kalıp)
öncesi dönem denir.

Bir bilimin birden fazla ekole bölünmüş olması o bilimin henüz genç ve dinamik olmasını sağlarken
aynı zamanda kendi içerisinde yerleşik-oturmuş bir bilim olmadığını da gösterir.

Thomas Kuhn'a göre her bilimin kendi evrimi kendi tarihsel süreci içerisinde bir evrimden geçer. Bir
bilim gençse ve birden fazla ekole bölünmüşse paradigma öncesi dönemdir demektir.

Paradigma-> bir bilim alanındaki yaklaşımın tamamen hakim hâle gelmesi.

Thomas Kuhn: Paradigma öncesi dönem → paradigmatik dönem → paradigma değişimi → yeni
paradigmatik dönem

- Wundt psikolojisi ve yapısalcılık


- İşlevselcilik
- Davranışçılık
- Gestalt yaklaşımı
- Psikanaliz
- Hümanistik yaklaşım
- Bilişsel yaklaşım

→Sosyal inşacı paradigmanın yükselişiyle bağlantılı olarak:

● Feminist psikoloji

● Eleştirel psikoloji

PSİKOLOJİ ÜZERİNDEKİ FELSEFİ VE FİZYOLOJİK ETKİLER

Felsefi Etkiler
17. yy. Avrupa’sında “zeitgeist”:
*Fizik bilimindeki gelişmeler (Galileo ve Newton) → gözlem, deney ve ölçmenin öne çıkması
(pozitivist bir anlayış, olgulara dayalı açıklamalar)
*“Büyük bir makine olarak evren” görüşü → evren bir makine gibi fiziki yasalara tabidir → düzenli,
tahmin edilebilir, gözlenebilir ve ölçülebilir

*Mekanik saatlerin model alınması → determinizm ve indirgemecilik

*Otomatlar ve “makine olarak insan” → insanlar ve hayvanların da bir tür makine oldukları görüşü →
düşünebilen makineler

*Babagge’nin “hesap makinesi” → insan zihnine dair ilk mekanik model

Modern bilim çağına geçiş → Rene Descartes (1596-1650)


Bilimsel yöntemin temellerini geliştirmiştir. Ruh-beden problemini ele aldı. Ruh ve beden farklı ama
etkileşim halinde der. Tek yönlü dualizme karşı etkileşimsel dualizm görüşünü ortaya atmıştır. Ruh-
beden etkileşiminin merkezinin epifiz bezi olduğunu söylemiştir. Soyut ruh kavramından zihinsel
faaliyetlerin incelenmesine geçiyor. Bedenin mekanik yasalarla işlediği görüşünü öne sürüyor. Buna
örnek olarak refleksleri veriyor. Türemiş ve doğuştan gelen fikirlerin ayrımıyla ilgileniyor.

- Tek yönlü düalizme karşı “etkileşimsel düalizm” görüşü → Ruh ve beden farklı varlıklardır ama
karşılıklı etkileşim içindedirler.

- Ruh-beden etkileşiminin merkezi → beyin epifizi

- Soyut ruh kavramından “zihinsel faaliyetlerin” incelenmesine geçiş

- Bedenin mekanik yasalarla işlediği görüşü → “refleks hareketler”

- “Türemiş fikirler” ve “doğuştan gelen fikirler” ayrımı

*Yeni psikolojinin felsefi temelleri:

- Pozitivizm (olguculuk): bilim sadece gözlenebilir olgularla incelenmeli, metafizik şeyler bilimin
konusu olamaz.

- Materyalizm (maddecilik): her şey fiziki yasalarla tanımlanmalıdır.

- Empirizm (deneyimcilik): bütün bilgilerimiz deneyimler sonucu oluşur.

*John Locke (1632-1704):


Empirizmin kurucusu olarak bahsedilir. Dış deneyimler(duyum) ve iç deneyimler(yansıma) olarak iki
farklı deneyimi ele alır. ‘’Çağrışım teorisi” ve zihnin parçalarına ayrılarak incelenmesini ele alır.
Mekanik terimlerin ve indirgemeci analizin zihne uygulanmaya başlaması. Birincil ve ikincil nitelikler
ayrımına göre; birincil nitelikler, biz onları algılasak da algılamasak da varlardır. Örn: binanın şekli-
boyutu birincil, rengi ikincil niteliktir. İkincil nitelikler nesnenin kendisinde yoktur, tecrübe eden
kişiye bağlıdır.

dış deneyimler (duyum) ve iç deneyimler (yansıma)

“çağrışım teorisi” ve zihnin parçalarına ayrılarak incelenmesi → mekanik terimlerin ve indirgemeci


analizin zihne uygulanmaya başlanması!

birincil ve ikincil nitelikler ayrımı → gerçekliğin nesnelliği-öznelliği tartışması !


*George Berkeley (1685-1753) → zihincilik (mentalism) → “algı tek gerçekliktir”. Birincil nitelikler
yoktur, sadece ikincil nitelikler vardır. Bu görüşüne zihincilik denir.

*David Hume (1711-1776) → ruhun da madde gibi “ikincil nitelik” olduğu görüşü ve “fikirlerin
çağrışımı yasası”

*David Hartley (1705-1757) →tüm zihinsel faaliyetleri çağrışım ilkesiyle açıklama girişimi

→psikolojik süreçlerin altında yatan fizyolojik süreçleri açıklamaya çalışma

*James Mill (1773-1836) → zihin bir makineden daha fazlası değildir → zihin dışsal uyarıcılarla
harekete geçen pasif bir yapıdır.

*John Stuart Mill (1806-1873) → “zihinsel kimya” ve yaratıcı sentez görüşü

Bu isimlerin hepsi empirizmi kabul ediyor.

Empirizmin yeni psikolojinin oluşumuna katkıları:

- Zihnin ve zihinsel süreçlerin mekanik, atomistik(bütünü parçalara ayırıp incelemek) ve


pozitivist yaklaşımlarla ele alınması
- Duyum sürecinin temel rolüne vurgu
- Bilinç ve zihin süreçlerinin temel parçalarına ayrılarak analiz edilmesi
- Temel parçaların çağrışım yoluyla karmaşık zihinsel deneyimleri oluşturduğu görüşü

→Böylece 1850’lere gelindiğinde yeni psikoloji biliminin felsefi/teorik temelleri hazır hale gelmiştir.

Fizyolojik Etkiler
*1830’larla birlikte:

- Fizyolojinin deneysel yönelimli hale gelmesi (insan bedeninin deneysel yöntemlerle incelenmesi)

- Johannes Müller → özgül sinir enerjisi teorisi

*Beyin fonksiyonları üzerine araştırmalar:

- Beyin bölgelerinin hangi işlevlerden sorumlu olduğunun incelenmesi

- Yeni deneysel inceleme metodlarının geliştirilmesi

- Marshall Hall ve Pierre Flourens → “yok etme metodu” (beynin bir bölümüne zarar verilir,
bu bölümün hangi davranışlara engel olduğuna bakılır.)

- Paul Broca → “klinik metod” (ölüm sonrasında beynin incelenmesi) (otopsi gibi)

- G. Fritsch ve E. Hitzig → beynin elektriksel uyarımı

- Franz Josef Gall → frenoloji (“kafatası bilimi”) (buna göre kişinin kafatası zihinsel ve
duygusal özelliklerini açığa vuruyordu. Irkçılığa temel oluşturmuş.)

*Sinir sistemi üzerine araştırmalar:

- Sinirsel aktivitenin işleyişine dair iki eski teori vardı: Descartes’ın “sinir tüpü teorisi” ve Hartley’in
“titreşim teorisi”

- Luigi Galvani → sinir akımlarının elektriksel olduğunu öne sürdü


- Sinir sisteminin anatomik yapısı ortaya konuldu (nöron, sinaps, vs.)

→Maddeci, mekanik ve atomistik yaklaşım ile deneyleme ve ölçme 19. yy. fizyolojisinin temelini
oluşturdu.

→Böylece deneysel metodun zihne uygulanması için ortam hazırlanmış oldu.

Deneysel Psikolojinin Başlangıcı


- Hermann von Helmholz (1821-1894)
- Ernst Weber (1795-1878)
- Gustav Theodor Fechner (1801-1887)
- Wilhelm Wundt (1832-1920)

Ortak özellikleri: Almanya’da oluşları, fizyoloji eğitimi almış olmaları, dönemin bilimsel gelişmelerinin
farkında olmaları

*Deneysel psikoloji neden Almanya’da başladı?

- Almanya’daki felsefi ve bilimsel gelişmelerin hazırladığı uygun ortam

- Biyoloji ve fizyolojinin deneysel bilimler olarak ilgi görmesi

- Doğa bilimleri dışındaki disiplinlerin de bilim olarak kabul edilmesi

- Almanya’daki yeni üniversite yapısı → akademik özgürlük, araştırmaların teşvik edilmesi ve finanse
edilmesi, maaşların cazip olması, üniversite ve araştırmacı sayısının çoğalması, akademik rekabetin
yarattığı dinamizm

*Helmholtz:
- Sinir akımlarının hızını deneysel olarak ölçtü.
- Görme ve işitme duyumları üzerine araştırmalar yaptı.
- Böylece psikolojik süreçlerin ölçülebildiğini göstermiş oldu.

*Weber:
- Dokunma ve kas duyumları üzerine deneysel çalışmalar
- Duyum eşiği ile ilgili ilk deneysel ölçümler
- Fiziksel uyarıcı ile onun algısı arasında tam bir uygunluk olmadığını göstermiş oldu, ama
bunun psikolojik önemi ile pek ilgilenmedi.

*Fechner:
- Psikolojik duyum ile fiziksel uyarıcı (yani ruh ve madde dünyası) arasında niceliksel bir ilişki
olduğunu ve bunun ölçülebileceğini öne sürdü.
- “Duyum miktarı uyarıcı miktarına bağlıdır.”
- “Mutlak eşik” ve “farklılaşma eşiği” ile ilgili ilk deneysel ölçümler
- “Psikofizik” alanının şekillenmesi ve temel metodlarının geliştirilmesi (psikofiziğin kurucusu)

→Böylece Fechner zihinsel olguların niceliksel olarak ölçülebileceğini net olarak göstermiş ve ilk
ölçüm tekniklerini ortaya koymuş oldu.
Yeni Psikoloji ve Yapısalcılık (Bölüm 4 ve 5)
asd

You might also like