You are on page 1of 8

FENERBAHÇE’NİN YOĞURDU ÜFLEYEREK ALMASI GEREKEN KRİTİK KARAR!

Bedri Baykam

Geçtiğimiz Pazar günü oynanan Trabzonspor-Fenerbahçe maçının son derece önemli olmasının
yanısıra, çok gergin geçeceğini, herhalde yalnız tüm spor severler değil, ilköğretim talebeleri bile çok
iyi biliyordu. Ama ilginç bir şekilde bunu bilmeyen kişi ve kurumlar vardı: Mesela Trabzon emniyet
müdürlüğü, Trabzon Valisi ve Trabzonspor’un yöneticileri…
Fenerbahçe maalesef futboldan başka her şeye benzeyebilen bir maçtan sonra, Trabzon’daki maçı 3-2
kazandı. İlk devreyi sarı lacivertliler 2-0 önde kapadıktan sonra, maçın ikinci yarısı ile beraber
Trabzonspor seyircileri sahaya 1001 tane Pet su bardağı ve şişesi, ve ellerine geçirdikleri her türlü
maddeyi atmaya başladılar. Gerek fenerbahçeli futbolcular gerek maçın hakemi bu madde
yağmurundan nasiplerini aldılar. Futboldan anlayan herkesin beklentisi maçın hakemi Halil Umut
Meler‘in müsabakayı tatil etmesiydi. Ama bu yaşanmadı. Birkaç ay önce maalesef bir yumruk darbesi
alarak bütün Türkiye’yi üzen Meler’in anlaşılan özgüveni henüz geri gelmemişti ve Trabzon seyircisi ile
bu maçı “kapatarak” karşı karşıya kalma riskini göze alamadı.
Maçtan sonra çıkan korkunç olayları biliyorsunuz yüzlerce futbol teröristi sahaya dalarak fenerbahçeli
futbolculara saldırmayı denediler. Daha doğrusu saldırdılar da o noktada da işler planladıkları gibi
gitmedi ve bir çoğu bu eyleme giriştiklerine pişman olacak noktalara gerilediler. O noktada hemen
şiddetin bahaneleri alıştığımız şekilde ortalığa sürülmeye başlandı. Efendim fenerbahçeli futbolcular
sahanın ortasında sevinç gösterileri yapmışlar ve Trabzonları provoke etmişler… Halbuki her biri çok
iyi biliyordu ki Trabzonspor Ligi’nin ilk yarısında Fenerbahçe’nin namağlup sıfatını yok ederek
İstanbul’da kazandığı maçtan sonra yine sahanın ortasında büyük sevgi gösterileri yapmış, kalecisini
havalara atıp tutma keyfini sonuna kadar doya doya yaşamıştı! Ama maalesef Trabzonlar şöyle bir
duruma alıştırdılar kendilerini: “Biz çok sinirliyiz, her şeyi yapabiliriz, kolay provoke oluruz ama kimse
bizden hesap soramaz, kimse bize ceza veremez, çünkü zaten devletin zirvesinde bütün büyük
kesimler bizden yanadır”. Yani Fenerbahçe camiası hep medeni olacak, onlar ise hep hooligan veya
hatta yasa dışı olma haklarını mahfuz tutacaklar! Ne kadar ilginç bir dünya değil mi? Sonuçta
Fenerbahçeli futbolcular kendilerini ve birbirlerini cengaverci koruyarak oracıkta linç edilme
tehlikesini atlatabildiler. Ama bütün Trabzondaki devlet kurumları sınıfta kaldılar. isteyen seyirci
dingonun ahırına veya otlak yeşil alana dalar gibi sahanın içine adeta saldırılar düzenlediler ve
fenerbahçeli futbolculara ulaşana kadar onları durduran bir Allah‘ın kulu çıkmadı! Gerek Türkiye
Futbol Federasyonu gerek içişleri bakanlığı bir can kaybı yaşanmamış olmasının ne kadar büyük bir
şans olduğunu oturup kalkıp düşünmeye ve bir de bu konuda Allah’a dua etmeye devam etsin!

Şu Allah’ın hikmetine bakın aynı Trabzonspor Galatasaray’dan beş gol yemişti fakat tribünlerde horon
tepmiş, ne sahaya inmiş ne de kendi futbolcularına saldırmıştı! Herhalde o gün Trabzon seyircisinin en
az yarısı çok mutlu oldu çünkü bu skor sayesinde Fenerbahçe’nin şampiyon olma ihtimalini aşağı
çekmeyi başarmışlardı. çünkü futbol artık trabzonda kendi başarısından daha önemli şekilde
Fenerbahçe’nin başarısızlığını kovalamak üzerine kurulu…
Tranzonspor yöneticileri Türkiye’yi dehşete düşüren korkunç sahnelerin ardından ertesi gün ne
yaptılar zannedersiniz? Mesela ben beklerdim ki en azından kendilerini koruma altına almak adına
“birkaç yüz futbol teröristlerinin pazar akşam yaptıkları eylemler, ne Trabzon halkını ne de
Trabzonspor’u bağlar. Onları adaleti biz kendi ellerimizle teslim edeceğiz. ve Türkiye Spor ortamından
özür diliyoruz”. Evet ben bunu beklerdim çok safım değil mi? Bakın ne demeyi tercih ettiler:
Yönetim Kurulumuz tüm yaşanan süreci dikkatli bir şekilde takip etmektedir.
Kulübümüz, Türkiye Futbol Federasyonu’nun yarınki disiplin sevklerinden
sonra yapacağı detaylı açıklamayı kamuoyuyla paylaşacaktır. Şunun gayet
iyi şekilde bilinmesini isteriz ki; hiç kimse ya da herhangi bir kurum Trabzon
şehrini, Trabzonspor Kulübü’nü ve Trabzonspor’un şerefli taraftarını
dünkü olayların önüne meze etmeye kalkışmasın! Buna asla izin
vermeyeceğimizi hatırlatmakta fayda görüyoruz. Ertuğrul Doğan Trabzonspor
Kulübü Başkanı
Tabi bu demeçten bizlere de şunu anlamak düşüyor: Demek pazar günü sahaya
inen futbolcular Ümraniyespor Konyaspor veya Kayseriliydi! Kesinlikle
Trabzonlu değildiler değil mi?(!) Trabzonspor’un ne başkanı, ne yöneticileri, ne
teknik direktörü, ne futbolcuları, olaylardan sonra hiçbir şekilde özür
dilemediler, geri adım atmadılar, herhangi bir suç üstlenmediler olsa olsa şerefli
taraftarlarını korumak için birbirlerine söz vermişcesine cümleler sarf etmeye
devam ettiler!
Hatırlamayanlarınız olabilir. Fenerbahçe Rizespor’u 5-1 mağlup ettiği bir
maçtan dönerken otobüsü kurşunlanmış ve uçuruma düşme tehlikesi
geçirmişti. Olayın failleri hala bulunamadı aradan geçen dokuz yılda! Bu
herkese çok ilginç geldi hep…
Şimdi pazar günkü dehşetengiz olayların sahada yaşanan kısımları var bir de
sosyal medya ve sokaklara taşan noktaları var.. Trabzon’da maskeli olarak
sahaya dalan korner bayrağını elini mızrak gibi geçiren, üzerinden çakı çıkan
futbolcuları yumruk tekme atarak her türlü zararı vermeye çalışan insanların
tespiti herhalde o kadar zor olmasa gerek. Bir de sosyal medyada açıkça
Fenerbahçe’yi, Fenerbahçeli futbolcuları açıkça tehdit eden küfür eden hakaret
eden silah gösteren güruh var… haberlere yansıyan 12 kişinin gözaltına alındığı.
12 rakamı, gözaltına alınması gereken kişilerin kdv’si bile olamaz! Bu rakam
niye artamıyor, çok merak ettim! Yalnız Twitter hesapları ve suratları açıkca
tanınabilen insanlar üzerinden gitseniz sahada ve videolarda, herhalde ilk
aşamada 100 rakamına ulaşırsınız! Tabi bunu yapabilmek için önce istemek
lazım!
İnsanlar o kadar ön yargılı analizlere kendilerini kaptırmış ki, ensesine gelen
maddelerden yedek kulübesinde oturmuş ağrıyan noktasını sakin bir şekilde
seyircilere görünmeden buz tutan Fenerbahçe teknik direktörü İsmail Kartal
provokatör ilan edilebiliyor, kimi sözde spor yorumcuları tarafından!

ALİ KOÇ’UN ANLAŞILIR HAKLI İSYANI


Maçın bitiminden 20 saat sonra, Fenerbahçe başkanı Ali Koç Yönetim kurulu ile
yaptığı toplantıdan çıkan sonucu, kamuoyu ile Fenerbahçe televizyonunda
paylaştı: Büyük bir olgunlukla Fenerbahçe olduğu kadar Trabzon’a da geçmiş
olsun diyen Koç, “Pazar gününün mağdurunun tabii ki Fenerbahçe Spor kulübü
olduğunu” hatırlatmak zorunda kaldı. “İş çığırından çıkmıştır, yaşananlar 3
Temmuz ve devamıdır, bu çeteyle mücadelede ne TFF ne de devlet bize
yardımcı olmuştur, hep ‘bu son olsun’ diyoruz ama bir türlü bir türlü son
olmuyor”. Kendi futbolcularının yaşanan gerginliklerden sorumlu tutulabilecek
konusunda duyumlar aldıklarını söyleyen Koç “İnsan utanır” diyerek, şaşkınlığını
ve tepkisini dile getiriyor.
Koç’un kulübün televizyondan yaptığı en önemli açıklama tabi ligden çekilme
kararını da gündeme aldığı 2 Nisan olağanüstü Genel kurul ilanı. Başkan Koç o
gün çoğunluğun toplanması için o kadar büyük bir kararlı rica ortaya koydu ki,
toplantının bir hafta ileriye kaymayacağı konusunda neredeyse eminim! Ali
Koç’un açıkça gündeme taşıdığı ve ilk aşamada da büyük olumlu heyecan
yaratan düşüncesi, bu işler değişmediğine göre ortada dönen Fenerbahçe
istismarına son vermek için, genel kuruldan yetki ve onay alarak ligden
çekilmek!
Ali Koç şu anda taraftarlar arasında çok seviliyor ve kendisine büyük hayranlık
besleniyor. çünkü artık konuşulan sözde başarısızlığın neye bağlı olduğu
konusu fazlasıyla Fenerbahçe kamuoyu tarafından deşifre edildi! Arzu edenler
bir ay önce yazdığım “Futbolun öldüğü gece” makalesini OdaTv’den
okuyabilirler. Fenerbahçe camiası gerçekten yaşadığı haksızlıklara karşı
herhalde Aziz Yıldırım ve yakın kadrosunu saymazsak tek vücut haline gelmiş
durumda. Aziz Bey’in ise bu konularda ne düşündüğü kamuoyu açısından bir
sır çünkü Koç yönetimine hiçbir destek vermediği gibi, bu konularda bile somut
yorum yapmaktan kaçınıyor. Daha önce iki kere Fenerbahçe’nin büyük
toplantılarından önce Koç yönetimini basın toplantılarıyla veya bildirileriyle
bombalayan Yıldırım, son krizde ketumluğunu şimdilik koruyor. Halbuki liseli
taraftarından, en duayen Divan Kurulu üyesine kadar, herkes artık zirvedeki bu
buluşmayı görmek istiyor! Neyse bu konu şu anda bu makalenin işi değil.

“LİGDEN AYRILMA” FİKRİNİN İÇERDİĞİ RİSKLERDEN BAZILARI:


Ligden çekilme fikri ilk bakışta ben dahil her Fenerbahçeli çok çarpıcı, radikal,
çarpıcı ve sisteme atılacak büyük bir tokat olarak görünüyor. ancak biraz
konuyu eşeleyince, hızla ortaya kaale alınması gereken bir çok problem
çıkıyor. .
1- Belki Fenerbahçelilerin en çok gözünü açacak riski ortaya koyarak
başlamak istiyorum. Bu konu Galatasaray başkanı Dursun Özbek’e
soruldu ve onun verdiği cevap niyetini saklamayı başaramadı! “Rakiplerin
içişlerine karışmak gibi bir huyumuz yoktur, daha önceydi buna benzer
şeyler çok söylediler bakalım umarım genel kurulları kendileri için en
doğru kararı alır” mealinden cümleler duyduk sarı kırmızılı kulübün
başkanından. Şimdi ben size bunun tercümesini yapmak isterim: “ biz
kendilerini dur diyecek değiliz, kendileri bilir ve zaten inşallah ligden
çekilme kararını uygularlar daha önce de bunu çok söylediler ama
maalesef vazgeçtiler umarım bu sefer genel kurulda bu kararlılıkla bu
düşüncelerini tamamına erdirirler ve böylece hedeflediğimiz Galatasaray
hegemonyası’nın önü tamamen açılmış olur”. O kadar eminim ki size
yaptığım bu tercümeden! Şayet ortada “eski” ezeli rakibimiz Galatasaray
olsaydı, bakın o zaman başkanları nasıl bir yanıt verirdi: “Böyle bir şeye
asla izin vermeyiz, bu lig Fenerbahçesiz Galatasaraysiz Beşiktaşsiz olmaz
zaten Galatasaraysiz Fenerbahçe, Fenerbahçesiz Galatasaray olmaz! Biz
Türk futbolunu beraberce geliştiren en önemli atardamarlarız!” Maalesef
ortada böyle bir zihniyet, artık yok! Dolayısıyla böyle yanıtlar da
olmayacak! Fenerbahçe’nin ligden çekilmesi Galatasaray’ın arayıpta
bulamayacağı bir rüya fırsatı! Bu sayede Galatasaray bir taşla 6-7 kuş
vurmuş olacak.
2- Öncelikle bu yıl şaşırtıcı bir şekilde hala nefesini ensesinde hissettikleri ve
kendi sahalarındaki maç dahil ölesiye korktukları sarı lacivertlilerden
birden kurtulmuş olacaklar ve kendilerini hemen 2023-2024 sezonunun
şampiyonu ilan edecekler! Birden ecel terleri dökmeye son vererek!
Böylece yeniden Şampiyonlar Ligine hazırlanıp, yeniden büyük isimler ve
yeniden büyük bütçelerle şimdiden transfer sezonunu açabilecekler.
Şayet “Siz Fenerbahçe çekildiği için şampiyon oldunuz diye bir
propagandadan etkileneceklerini sanıyorsanız, çok yanılıyorsunuz. Yalnız
işin keyfini sürecekler.
3- Bu yıl her kulvarda şampiyonluk için büyük emek veren İsmail Kartal
Mario Branco ve tüm futbol ekibi, emeklerinin boşa gittiğini, zaferleri boş
yere kazandıkları golleri boş yere attıklarını ve çabalarının sıfırlandığını
hissedecekler ve bu yaşanan krizlere karşın onların hak etmemiş olduğu
bir dramatik son olacak. Onların şampiyonluk yolunda kenetlenmesi için
bu kadar çaba harcamış olan yöneticiler, taraftarlar,, şu saniyeye kadar
boş yere çaba harcamış olacaklar. Hem de hangi aşamada? 4 farklı yeni
Şampiyonluk Kupasını Fenerbahçe müzesi‘ne götürmenin tam kapısına
gelmişken! Bu bana akıl karı görünmediği gibi, futbolcuların neler
düşündüğünü, aklıma bile getiremiyorum!
4- Bırakın 1959 öncesi şampiyonlukların sayılıp sayılmaması krizini (ki bence
tabii ki o konuda Sarı Lacivertler sonuna kadar haklı), Galatasaray bu
karar sayesinde önümüzdeki yıldan itibaren Türkiye liginin ebedi puan
cetvelinde liderliği ilk defa ele geçirecek. Fenerbahçe şu anda yalnız
1959’dan bugüne olan puan cetveline baktığımızda bile gerek alınan
puan galibiyet sayısı ve gol sayısının her birinde rakibinden üstün
durumda. Fenerbahçe’nin aslında şu anda Türkiye’de yurt çapında
Şampiyonalar düzenlenmeye başlanılan ilk tarih olan 1924 yılından
itibaren kümülatif total puan cetvelini bir an önce hazırlaması ve her
yerde yayınlaması lazımdır. şimdi henüz bu yapılmadığı gibi 1959 sonrası
ebedi puan cetvelinde de bu denge belki bir daha hiçbir zaman
değişmemek üzere Galatasaray’ın lehine dönecek. Bu Fenerbahçe tarihi
açısından kabul edilir bir şey değildir.
5- Yalnız Galatasaray değil, Trabzonspor da, Fenerbahçe’nin ligden çekilme
tarihini kendi ebedi zaferleri olarak ilan edebilir. “Biz bu anı zaten 13
yıldır bekliyorduk, gecikmiş bir zafer ama sonuca ulaştık” şeklinde,
Trabzonlular, kendi aralarında yaygara koparacaklar. Bu çirkin hakaret ve
iddiaları bu vesileyle sürdürecekler; Aralarında “Türkiye ligi şikecilerden
kurtuldu” gibi utanılası cümlelerle yüzsüz haberler düzenleyenler olacak.
Trabzon’da sahaya ilk giren ve bu sonuca vesile olan futbol teröristini
bile belki kahraman ilan edecekler!
6- Fenerbahçe’nin ligden ve havuzdan çekilmesinin getireceği mali zarar ve
mali boşluk Fenerbahçe’yi aynı zamanda siyasi bir rakip olarak gören
egemen güçler tarafından büyük ölçüde kompanse edilecek, Fenerbahçe
çekildiği ile kalacak, sistem bürokrasi devletin zirvesi ve büyük şirketler
tarafından finanse edilmeye devam edilecek..
7- Alt ligde Yabancı futbolcu limiti yalnız sekiz olduğundan Fenerbahçe
yabancı futbolcuların neredeyse yarısıyla yollarını ayırmak durumunda
kalacak. Bir çok futbolcusu ile sözleşme sıkıntısı yaşayabilecek . Ayrıca
Türkiye’de oynamayı ikinci sınıf olarak gören büyük isimler bir de
Türkiye’nin ikincil liginde oynama tekliflerini çoğu zaman prestij kaybı
veya Milli takımlarından uzaklaşma tehlikesi yüzünden gündemlerine
büyük ihtimalle almayacaklar veya astronomik paralar isteyecekler.
8- Fenerbahçe ayrılarak Türkiye futbol federasyonuna ve yerleşik düzenin
zarar verdiği için ayrıca hiçbir şey değişmemiş olacağından bir alt ligde
de aynı haksızlıklar aynı çelmeler yaşanmaya devam edebilecek. En iyi
ihtimalle Fenerbahçe şampiyon olup geri dönse bile, kimse niye
gidildiğini ve neden geri gelindiğini anlamayacak, düzen değişmemiş
olacak. Fenerbahçe bir kaza yaşamaz ve ilk yılda dönmeyi başarsa bile,
durup dururken büyük para kayıpları ve ivme kaybedecek. uzun
zamandır bu yıl ilk defa oturmuş olan yerleşik takım ve başarılı kadro
büyük ihtimalle kendini dağıtmış olacak.
9- UEFA ile ilişkiler sekteye uğramış olacak belki futbol federasyonu
Fenerbahçe’nin bir süre Avrupa maçlarına döndükten sonra bile
katılmaması için baskı yapacak. Özellikle son iki yıldır süregelen
Fenerbahçe’nin Avrupa başarıları Da ivme kaybedecek sekteye uğrayacak
veya en azından bu konuda çok riskli bir alana girilecek.
10- Şimdilik bir rüya olan lige benzer şekilde Avrupa takımlarının kendi
aralarında birlik oluşturmaları Fenerbahçe’nin kabulü ile gerçekleşse bile
bu maçlar Fenerbahçe seyircisine yetersiz gelecek. Ayrıca henüz bu
maçların ve böyle bir ligin kurulmasının önündeki bir çok engelin
açılmamış olduğunu düşünürsek, buna güvenerek bir hamlenin
yapılamayacağını hemen görebiliriz.
11- Fenerbahçe’nin Almanya veya İngiltere’de bir ikinci Lig Takımı’nda
birini satın alarak yurt dışında bir lige katılması gibi ütopik fikirler her ne
kadar bazı heyecanlı taraftarlar arasında büyük rağbet görse de, bu
teorilerin gerçekleşmesinin zorluğu bir yana, böyle bir absürt görünen
mucize gerçekleşse bile, sürekli tarihi ile övünen bir takımın haklı olarak
oluşturduğu 120 yıla Yaklaşan bir efsane, birden düzlem değişecek kendi
köklerinden, kendi ulusundan kopacak!
12- Fenerbahçe futbol A.Ş. halka açık bir şirket olduğundan
yatırımcıların gözünde büyük ölçüde değer kaybedecek, hisse sahipleri
tarafından bir çok dava açılabilecek; ayrıca her ne kadar sponsorların
büyük kısmı Koç Holding’den geliyor olsa bile, en azından bir çok başka
sponsorla da gözle görülür SORUNLAR çıkacak. Kamuya açık bir şirket
olan Fenerbahçe A.Ş.’nin borsadaki durumu olumsuz etkilenebilecek.
13- Haftada en az iki kere Fenerbahçe’nin güçlü Türk ve Avrupa
takımlarıyla maç yapmasına ve en üst düzeyde rekabette yarışın içinde
olmasına alışık olan milyonlarca taraftar ligden çekiliyoruz demenin
büyük havasını yaşamaktan birkaç ay sonra büyük bir boşluk içine
düşecek seyrettikleri maçları yetersiz bulacaklar. Türkiye’de son derece
önemli olan taraftarlar arası ağız dalaşında özellikle Galatasaray ve
Trabzonspor başta olmak üzere çok ağır bir şekilde şamata konusu
yapılacaklar.
14- Yeni kuşaklar ve çocuklar arasında Fenerbahçe ivme ve taraftar
kaybetmeye başlayacak, küçük çocuklar hiçbir zaman anlayamayacakları
nedenlerle ikinci lige gidildiği gibi konuların mantığına girmeden başka
büyük takımlardan birine kendilerini taraftar olarak yamayacaklar. Bu en
azından bu gençler düzeyinde Fenerium gelirlerinin de düşmesine,
gelecek kuşaklar arasında başta Galatasaray olmak üzere diğer
rakiplerimizin taraftar sayısının artmasına neden olacak.
15- Harington kupasından Manchester City zaferine, şampiyonlar Ligi
UEFA kupası ve konferans kupası’nda çeyrek final oynamış bir takım
statüsünden süper Lig’in en gözde takımı olma vasfına kadar sürekli
zirvelerde gezinen Fenerbahçe, birden kendini Çorumspor Boluspor
Keçiörengücü, Sakaryaspor gibi takımlarla oynarken bulacak. Bu
maçlardan gelebilecek başarılı sonuçlar mutluluk açısından taraftarlara
pek bir şey kazandırmazken, alınacak en basitinden bir beraberlik bile
ağır bir zelzeleye neden olabilecek.
16- Yalnız Türkiye’nin değil belki “dünyanın en büyük spor kulübü”
olan Fenerbahçe Spor kulübü bu olaylarla birden birden hiç hak etmediği
bir depreme girecek. Belki dünyanın lider Spor kulübü olma vasfı da bu
durumda oluşacak kopmalarla göçük altında kalacak.
17- Aslında bütün bu saydıklarımızı unutacak olsak bile: Sporun
doğasında vazgeçmemek daha iyiye gitmek sınırları zorlamak ve ilk
günden bugüne iyiye gitmek ileriye gitmek vardır Fenerbahçe’nin ezeli
görevi de bütün bu gerekliliklerin hepsini sonuna dek ileriye
taşımaktadır. Gerek sporun bahsettiğimiz doğası, gerekse Fenerbahçe’nin
tarihinden gelen ışığa, özgürlüğe, iyiliğe giden yol, yani kararlılıkla
yılmadan azimle haksızlığa karşı çıkma ruhu Kurtuluş Savaşı’nda bu yana
Fenerbahçe’nin tüm yerleşik hücrelerinde var. Bütün bunlar
toplandığında Fenerbahçe’nin neden sadece küsüp arkasını dönmemesi
gerektiğini görüyoruz; Kulübe sonsuz bir aşkla bağlı sarı lacivertli
taraftarlar ve bunun dışına diğer takımların adalet hukuk ve insanlıktan
payını almış ve bu nedenlerle Fenerbahçe’nin yanında duran diğer spor
severler, futboldan spordan hiç anlamasa dahi, adil bir şekilde pozitif bir
görüşle sadece televizyondan izlediklerini doğru yorumlayarak yine
Fenerbahçe’nin yanında olacak bir çok vatandaşımız var. Kamuoyuna ve
Türkiye’ye uzun vadede bu er meydanını terk edişin tam olarak tatmin
edici bir izahi yapılamaz veya daha doğrusu insanların bunu anlamak için
harcayacakları efor sandığımızdan çok daha sınırlıdır. Dolayısıyla
Fenerbahçe’nin kendi tarihi kendi kökü ve ruhu, böyle bir savaş alanını
terk etme mantığına son derece terstir.
18- “Atatürk gibi düşünmek” cümlesini hatırlamaya mecburuz. O olsa
böyle bir durumda ne yapardı? Mücadeleden çekilir miydi? Mevzisini
bırakır mıydı? ben buna inanmıyorum! Ben Atatürk’ün “Geldikleri gibi
giderler” lafına inanıyorum! Çeteler de, futbol teröristleri de, geldikleri
gibi giderler! Yani Fenerbahçe’yi burada ev sahibidir. Futbol papazın
Çayırında 1899’da Siyah Çoraplılar tarafından oynanmaya başladığından
beri, sarı lacivertler Türk futbolunu ateşleyen kıvılcımıdır. Futbolu
çığırından çıkaranlar varsa ki var onlar düşünsün, onlar ayrılsın çok
gerekiyorsa onlar gitsin. Fenerbahçe mekanın sahibidir. Fenerbahçe’nin
mevzisini terk ederek düşmanlarını mutlu etme hakkı yoktur. Yalnız
taraftarlarımız değil, bizim futbolun ana sahnesinden ayrılmamız, bütün
Atatürkçü yurtseverleri üzer! Ayrılacaksa, çeteciler, kumpasçılar fetocüler
ayrılsın! Harringtonlar ayrılsın, Galip Kulaksızoğulları veya Zeki Rıza
Sporeller değil! Fenerbahçe o kadar sahip çıktı tarihinde olduğu gibi
Zaferin Rengi filminde anlatıldığı gibi mertçe sahada ve kendi
topraklarında mücadele etmelidir! Umutsuzluk Fenerbahçe ve tarihine
yakışmaz. Ertelenen cephe savaşları, kartlar yeniden kurulduğunda
karşınıza aynı şekilde çıkmaz. Şu anda Fenerbahçe’nin kendi köprülerini
dinamitleyerek kendi tarihini kucaklayan baba Ocağından ayrılmaya
kalkışması, büyük pişmanlıklarla sonuçlanabilir. Pişmanlık bizi ilgili
ilgilendiren bir duygu olmamalıdır rasyonel mantık ve satrançta karşı
hamileleri ve 3-5-7 hamle sonrasını hesaplayarak ilerlememiz lazım.
19- Fenerbahçe’nin ligden çekilmek yerine ekonomik olarak yapmak
istediği etkiyi taşıyabilecek başka bir alternatifi olduğunu herkes biliyor.
O da yayın kuruluşunun gelir havuzundan çekilmek. Fenerbahçe istediği
başka bir kanalla anlaşabilir bağımsız şekilde hareket edebilir, kendi
kendinin patronu olur. İster güvendiği bir dost kanalda kendi
televizyonunda Fenerbahçe Spor kulübü kendi sahasındaki maçları
yayınlayabilir. Taraftarlarından daha da büyük fedakarlıklar bekleyebilir.
Ama mevzisini, kendi er meydanını, 1899’dan beri Türk futbolunun ana
sahnesi olarak kullandığı stadın yerini ve ruhunu terk etmeden!
Fenerbahçe, tekrar söylüyorum mekanın sahibi olduğunun farkına varıp,
artık “Ligi terk etme” kartını sonsuza dek alternatifleri arasından
çıkarmalıdır. Fenerbahçe bir masa devirecekse o yayın havuzu masasıdır,
kendi kendisinin mali patronu olacağı bir yayın sistemine geçmektir.

Bütün bu verilerin ışığında Fenerbahçe’nin şu anda önünde olan Türkiye Süper


Lig Türkiye Süper kupası ve konferans kupası maçlarına büyük bir
konsantrasyonla her maçın son saniyesine kadar kendisine yakışan şekilde
mücadele ederek kendi kaderine ve geleceğine sahip çıkması en doğru karar
gibi görünmektedir. Başkan Ali Koç’a duyulan güven ve son olaylardan sonra
camianın kenetlenmiş olması, bu hedefe odaklanmayı daha da mümkün hale
getirecektir.

Fenerbahçe düşmanlarının mutlu edecek kararlardan kendisini uzak tutmalı, ani


heyecanlar ve yükselen tansiyonlarla karşılaştığında da gücünü derin tarihinden
milli mücadeleden kurtuluş savaşında ve Atatürk’ün düşünce tarzından alarak
“kazanmaktan başka çaremiz yok” diyerek kendi topraklarında mücadeleye
devam etmelidir..

You might also like