Professional Documents
Culture Documents
İkinci Basım
Aralık 2012
BİLGİ YAYINEVİ
Merkez: Meşrutiyet Cd., No: 46/A, Yenişehir 06420 / ANKARA
Tlf.: (0-312) 434 49 98/ 434 49 99/ 431 81 22 ♦ Faks: (0-312) 431 77 58
Temsilcilik: İstiklâl Cd., Beyoğlu İş Mrk., No: 187,
Kat: 1/133, Beyoğlu 34433 / İSTANBUL
Tlf.: (0-212) 244 16 51 - 244 16 53 ♦ Faks: (0-212) 244 16 49
BİLGİ KİTABEVİ
Sakarya Cd., No: 8/A, Kızılay 06420 / ANKARA
Tlf.: (0-312) 434 41 06 . Faks: (0-312) 433 19 36
BİLGİ DAĞITIM
Merkez: Gülbahar Mh., Gülbağ Cd., No: 33, A-B Blok,
Mecidiyeköy 34387/ İSTANBUL
Tlf.: (0-212) 217 63 40 - 44 . Faks: (0-212) 217 63 45
Şube: Narlıbahçe Sk., No: 17/1, Cağaloğlu 34112 / İSTANBUL
Tlf.: (0-212) 522 52 01 - 512 50 59 • Faks: (0-212) 527 41 19
www.bilgiyayinevi.com.tr • info@bilgiyayinevi.com.tr
kapak: m urat sayın
fotoğraflar: 70. Yıldönümünde Lozan kitabından
(İnönü Vakfı arşivi)
baskı:
tarcan matbaacılık yayıncılık sanayi
murat tarcan
(0-312) 384 34 35
sertifika no: 25744
İÇİNDEKİLER
Ö N S Ö Z ..........................................................................................................7
5
IV. BA R IŞ KONFERANSININ İK İN C İ DÖN EM İ:
Ç O K TA RA FLI BA RIŞ A N TLA ŞM A SIN IN VE
TÜ R K -A BD A N TLA ŞM A SIN IN İM ZALAN M ASI
(23 Nisan-8 Ağustos 1 9 2 3 ).......................................................... 471
1. 23-30 NİSAN 1923 .......................................................................471
2. MAYIS 1923 ...................................................................................482
3. HAZİRAN 1923 ........................................................................... 518
4. TEM M UZ 1923
(Barış Antlaşmasının İm zalanm ası)......................................... 552
5. AĞUSTOS 1923
(Türk-ABD Antlaşmasının İm zalanm ası)...............................603
K A Y N A K LA R .............................................. 671
İÇ İN D EK İLER İN A N A LİTİK D Ö K Ü M Ü ___________ 677
D İZ İN _______ 719
F O T O Ğ R A F L A R _________________________________ 727
6
ÖNSÖZ
12
İsm et Paşa, İstanbul’da iki gün bazı temaslarda bulunduktan
ve görüşmeler yaptıktan sonra, 9 Kasım günü öğleyin, heyetiyle
birlikte, Sirkeci garından törenle uğurlandı.
Birinci Dönem Lozan Konferansında Türk heyeti şöyle oluş
muş idi:
B a şd eleg e (B aşm u rahhas, H eyet B aşkan ı): İsm et İnönü,
Dışişleri Bakanı.
D eleg eler (M urahhaslar): Dr. Rıza Nur, Haşan Saka.
D an ışm an la r (M üşavirler): M ünir Ertegün, Dışişleri Ba
kanlığı Hukuk Müşaviri; M uhtar Çilli, Eski Nafıa Nezareti Müs
teşarı; Veli Saltık, Burdur Mebusu; Zülfü Tigrel, Diyarbakır M e
busu; Zekâi Apaydın, Adana Mebusu; Celal Bayar, Eski İktisat
Bakanı ve İzmir Mebusu; Ş efik Başm an, Maliye Teftiş Kurulu
Başkanı; Seniyettin Başak, İstanbul Evkaf Hukuk Müşaviri; Şev
ket Doğruer, Milli Savunma Bakanlığı Deniz Dairesi Müdürü,
Yarbay; Tevfik Bıyıklıoğlu, Kurmay Yarbay; Tahir Taner, Adliye
Müsteşarı; N usret M etya, Dışişleri Bakanlığı İkinci Hukuk Mü
şaviri; Yusuf H ikm et Bayur, Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Genel
Müdürü; Zühtü İnhan, Üniversite öğretim üyelerinden; Fuat Ağ-
ralı, Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürü; M ustafa Ş eref
Özkan, eski Nazır; Şükrü Kaya, Mülkiye Müfettişi; Hamid Ha-
sancan, Kızılay İkinci Başkanı, Ankara Hükümetinin eski İstanbul
temsilcisi; Cavit Bey, eski Maliye Nazırı; Hayum Naum, Yüksek
Mühendis Okulu Fransızca Öğretmeni, Haham; Baha Bey, Adalet
Bakanlığı Mezhep İşleri Müdürü. (Hayum Naum, Londra’ya gön
derilmiş, Lozan’da pek bulunmamış idi.)
B a sın D an ışm an ları: Ruşen E şref Ünaydın, yazar; Yahya
Kemal Beyath, Darülfünun Öğretim Üyesi, şair.
G enel S ek reter ve D an ışm an : R eşit Safvet A tabinen, Eski
Şûrayı Devlet Üyesi.
Çevirm en (M ütercim ): Hüseyin Pektaş, Robert Kolej İkinci
Müdürü.
13
K âtip ler: Dışişleri Bakanlığı Memurlarından; M. Em in Âli
Türkgeldi, M ehm et Ali Balin, Cevat A çıkalm , C elal Hazım
A rar, Saffet Şav, eski Dışişleri memurlarından R ıfat Bey; Kızılay
Genel Merkezi memurlarından; Süleym an Saip Kıran, Paris Ba
sın Temsilcisi Dr. N ihat R eşat Belger.
A skerler: A tıf Esenbel, Süvari Binbaşı, İsm et P aşaya yaver;
Sabri A rtunç, Süvari Binbaşı, Yaver. (Toplam 7 kişi olan askerler
koruma ve kurye görevlileri idiler.)
G azeteciler: A hm et Cevdet {İkdam ), A hm et Şükrü Esm er
{Vakit), Hüseyin C ahit Y alçın {Tanin).
Listede toplam 40 kişi görünmektedir: 3 delege, 24 danışman,
8 kâtip, 2 asker, 3 gazeteci. Listede adları, rütbeleri görünmeyen,
beş-altı koruma görevlisi daha bulunduğu sanılmaktadır.
Delegelerin üçü de bakandı. İsm et Paşa Dışişleri, Dr. R ıza
Nur Sağlık ve Haşan Saka, Maliye Bakanları idiler. Danışmanla
rın dördü milletvekili idi: Veli Saltık, Z ülfi Tigrel, Z ekâi Apay
dın ve C elal Bayar.
Kâtiplerin çoğu Dışişleri Bakanlığı gençlerindendi. Bun
lar Lozan’da sıkı bir diplomasi stajından geçecek ve yarınki genç
Türkiye Cumhuriyeti’nin üst düzey diplomasi kadrolarını oluştu
racaklardı. Bunlar, ilk dönemde Türkiye Cumhuriyeti Elçilerinin
üçte biri “Lozan Ekolü”nden geçmiş olan diplomatlardı: M ünir
Ertegün, Z ekâi Apaydın, Yusuf H ikm et Bayur, Tevfik B ıyıklı-
oğlu, Cevat A çıkalm , Ruşen E şre f Ünaydın, Yahya Kem al B e-
yatlı, Em in  li Türkgeldi.
Ankara’da, Dışişleri Bakanlığında kalmış olanları da unutma
mak gerekir. Suat Davaz, Tevfik Kâm il K operler gibi. Onlar da
sekiz ay boyunca, gece gündüz, Lozan’la yatıp kalkmışlar; hafta
sonu, bayram seyran demeden yoğun çalışma içinde olmuşlar
dır. Her Allahın günü, Lozan’dan akıp gelen telgrafları okuyup
değerlendirmek, onlara cevaplar yetiştirmek, talimatlar gönder
mek; kurye evrakını incelemek, kuryelere evrak hazırlamak ger
14
çekten çok yoğun çalışmayı gerektirmiştir. O kadar ki Müsteşar
Suat Davaz aşırı çalışmaktan bir ara hasta düşmüştür. Dolayısıy
la, Ankara’daki hariciyeciler de aynı “Lozan Ekolü"nden geçmiş
sayılabilirler. Cumhuriyet’in ilk döneminde yeryüzünde Türkiye
elçiliklerinin sayısı otuzu geçmemişti; buralarda görev yapmış ilk
kuşak Cumhuriyet Elçilerimizin en az yarısı Lozan eğitiminden
geçmişlerdir, demek yanlış olmaz.
***
9 Kasım günü öğleyin, Doğu Ekspresi ile İstanbul'dan kalkan
İsm et Paşa heyeti, 12 Kasım Pazar günü saat 22.00’de Lozan’a va
rınca pek çirkin bir sürprizle karşılaşmıştır: Türkiye’ye Lozan’da
randevu verip davetiye göndermiş olan devletler Lozan’a gelme
mişlerdi. 13 Kasım Pazartesi günü açılması gereken Barış Kon
feransı, Türk tarafına bilgi bile verilmeden, son anda 20 Kasıma
ertelenmişti. Ertelemeyi İngiltere istemiş ve öteki devletlere de
dayatmıştı. İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon, Türklerle yapı
lacak barış antlaşması konusunda bir muhtıra hazırlatmış, bunu,
Konferans açılmadan önce Fransa ve İtalya’ya kabul ettirmeye,
Türklere karşı bir ortak cephe oluşturmaya çalışıyormuş meğer.
İngiliz muhtırası (A) ve (B) diye iki bölümden oluşuyor. (A)
bölümü asıl önemli olan bölümdür. “M ajesteleri Hükümeti bu ko
nularda M üttefiklerinden kesin destek bekliyor. Bu desteği alm a
dan barış m üzakerelerine başlayam am ” diyor.
Muhtıranın (A) bölümüde 11 madde var. Bu maddeler sırayla
şunlardır (Parantez içlerinde kendi açıklamalarımı ekledim -BNŞ):
1) B a tı T rakya: Buradaki durum değiştirilm eyecek ve Türk-
lerin plebisit talebi reddedilecektir. (İngiliz muhtırasının bu mad
desi, Misak-ı Milli’nin 3- maddesine ve İsm et P aşaya verilen Hü
kümet talimatının 6. maddesine taban tabana zıttır.)
2) Trakya sın ırı: 1915 Eylülünde im zalanan Türk-Bulgar an
laşm asıyla çizilen sınır olacaktır. (Bu maddenin anlamı, Edirne’nin
bir mahallesi olan Karaağaç istasyonunu Türkiye dışında bırakmak
15
demekti. Oysa Türkiye, 1914 sınırım istiyor, Karaağaç’ı Edirne’nin
ayrılmaz parçası sayıyordu. Bu madde İsm et Paşa’ya verilen Hü
kümet Talimatının 5. maddesine taban tabana zıttır.)
3) B o ğ a zla rın serb estliğ i: Bu ilke esasen M üttefikler arasın
d a kabu l edilmiş bulunmaktadır. Bunun uygulanması tartışıla
caktır. İstanbul Boğazı ile M arm ara denizi askerden arındırıla
ca k ve teftişe a çık olacaktır. (Bu madde, Türkiye’nin egemenliği
ile çatışmakta; İstanbul’un ve Marmara’nın güvenliğini esas alan
Misak-ı Milli’nin 4. maddesine taban tabana ters düşmektedir.)
4) K a p itü la sy o n la r. Bazı değişikliklerle M art kararları mu
h afaza edilecektir. (Yani bazı ufak değişikliklerle kapitülasyon
ların devam ettirilmesi istenmektedir. Bu talep Misak-ı Milli’nin
6. maddesine de İsm et Paşa’ya verilen Hükümet Talimatının 8.
maddesine de taban tabana zıttır. Türkiye, kapitülasyonlar yüzün
den barış görüşmelerini kesmeye dahi kararlıdır.)
5) Ege a d a la r ı: Türkiye bütün bu ad aları M üttefiklere bı
rakacak, bu konuda kararı M üttefikler verecekler. (Gökçeada ve
Bozcaada ile birlikte pek çok adayı kapsayan Ege adalarının toptan
Müttefiklere terk edilmesi istenmektedir. Bu madde İsm et P aşa’ya
verilen ve sınırlarımıza yakın adaların Türkiye’ye katılmasını ön
gören Hükümet Talimatının 4. maddesine ters düşmektedir.)
6) Suriye ve I r a k sın ırları: M andater devletlerin kabu l ettik
leri gibi kalacaktır. Bu devletler yerel bazı düzenlem eler yapabilir
ler. (Bu madde öncelikle Musul Vilayeti ile Hatay’ın Türkiye dışın
da bırakılması amacı güdüyor. Misak-ı M illiye de Hatay bölgesine
özel statü tanınmasına da ters düşmektedir.)
7) Suriye, Ir a k ve F ilistin m a n d a to p r a k la r ı statülerinde
hiçbir değişiklik kabu l edilmeyecektir. (Misak-ı Milli’nin birinci
maddesinde eski Osmanlı toprakları olan Arap ülkelerinde plebi
sit yapılması öngörülmüştü.)
8) M ü ttefiklerin m ez a rlık la rın ın bulundukları yerlerin
mülkiyetinin (Türkiye’den) alınm ası için M üttefikler ısrar edecek
16
lerdir. (Yani, öncelikle Gelibolu yarımadasından Türkiye’nin Müt
tefiklere toprak vermesi için ısrar edilecektir. Bu talep Türkiye’nin
egemenliğine ve toprak bütünlüğüne ters düşer.)
9) T azm in at: Türkiye’d en savaş tazm inatı istenecek ve taz
minatın m iktarı M üttefiklerce belirlenecektir. Türkiye’nin Yuna
nistan’d an tazm inat isteği ise reddedilecektir. (Lord Curzon’un
iddiasına göre Türkiye, İstiklal Savaşı’ndan zaferle çıkmış bir ülke
değil; Dünya Savaşı’nda Müttefiklere yenilmiş bir ülke idi. Türki
ye, sanki Lozan’a Mudanya’dan gelmemiş de Mondros’tan gelmiş
ti; dolayısıyla ağır tazminat ödemeliydi. Türkiye bu iddiayı elbette
reddedecekti.)
10) M u dan ya m ü ta rek esi tam olarak uygulanacak ve
Türkiye’nin bunu çiğnemesine m etanetle karşı koyulacaktır. (Bu
rada öncelikle, İstanbul’da Türk sivil yönetimi kurulmasına İngi
liz işgal kuvvetlerinin engellemeleri yüzünden çıkan sürtüşmeler
kastedilmektedir. Gerçekte Mondros Mütarekesi’ni çiğneyen İngi-
lizlerdi; çünkü mütareke Türk sivil idaresi kurulmasını yasaklamı
yordu. C urzon ise İstanbul’da sıkıyönetim ilan ederek Türk sivil
idaresini engellemek amacı güdüyor, Fransa ve İtalya’ya da bunu
kabul ettirmeye çalışıyordu.)
11) İsta n b u l’un durum u: Türkiye ile yeni barış antlaşm ası
onaylanm adan önce M üttefik askerler İstanbul’d an çekilm eyecek
lerdir. (Türkiye, Müttefiklerin İstanbul’u bir an önce boşaltmaları
nı istiyordu; Fransa ile İtalya da boşaltmaya yatkın görünüyorlar
dı. İngiltere ise direnmek istiyordu ve sonuna kadar direnecek gibi
görünüyordu. Curzon, barış antlaşmasının imzalanmasına kadar
değil, imzalandıktan sonra da onaylanmasına kadar İstanbul’dan
çekilmeyeceklerini söylüyordu.)
Kısacası, Lord C urzon’un muhtırası, bizim Misak-ı Milli’nin
tam bir negatifi gibiydi. İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri
Rumbold, “Türkiye bir elinde M isak-ı Milli, diğer elinde kılıçla
Lozan’a gidiyor’’ demişti; “Sevr Antlaşm ası ölmüştür, Müttefik
li
ler şimdi M isak-ı M illi ile boğuşm ak durum undadırlar” demişti.
Lord Curzon, yukarıdaki muhtıra ile Lozan’a gidiyordu. Fransa ve
İtalya'yı da yanına katmış, iyi kötü bir ortak cephe oluşturmuştu.
“M üttefik m ü tteh it cephe.” Müttefikler, Konferans arifesinde bu
birliği basına da açıkladılar.
İsm et P aşay a gelince: O da Avrupa’da üst üste demeçler
vererek “Politikamızın tem eli M isak-ı M illidir” diyordu ısrarla.
Türkiye’nin M isak-ı Millisi ile İngiliz muhtırası Lozan’da kıyası
ya çarpışacaktı. Görünen oydu ki, Lozan Konferansında İsm et
Paşa'nın işi zor, hem de pek zor olacaktı. Karşısında, Misak-ı Milli
ile boğuşmaya ahdetmiş üç büyük devletle onların müttefikleri,
irili ufaklı tam yedi düvel v^rdı.
***
28
I
BİR İN C İ BÖ LÜ M
B Ü Y Ü K Z A FE R D EN LO Z A N B A R IŞ K O N FER A N SIN A
(9 E y lü l-19 K asım 1 9 2 2 )
1.
İZ M İR ’DEN MUDANYA’YA
(9 Eylül-11 Ekim 1922)
29
10 Eylül 1922 Pazar
3) FO 424/2S 4, p.188-189. No. 325 ve Şim şir, İn giliz B elg elerin d e A ta tü rk (1919-
1938), C ilt IV, s.392-393. No. 160: Graham’dan Curzon'a tel, 10.9.1922, No. 271.
4) FO 3 7 1 /7 8 8 6 /E . 9089 ve Şim şir, İn g iliz B elg elerin d e A ta tü rk (1919-1938), C ilt
IV, s.391-392, No. 159: Curzon’dan Rumbold’a tel, 10.9.1922, No. 371, Acele.
30
Paris ve Roma Büyükelçilerimiz bunu Fransız ve İtalyan hükümet
lerine anlatacaklardır.”5
31
sa, İstanbul ve Boğazlar üzerine yürür’ diyorlar. Fransız Yüksek
Komiseri, M ustafa Kem al’in Boğazlardan kuvvet geçirmeden
de Trakya’da karışıklık çıkarabileceği kanısındadır. Müttefikler,
en kısa zamanda Boğazlarda ve İstanbul’da kuvvetlerini artır
malıdır. En kısa zamanda konferans çağrısı yapılması gerektiğini
düşünüyoruz.”8
G azi M. K em a l P a ş a ’d a n H am id B ey ’e ta lim a t ve
Y usuf K em a l B ey ’e tel, 17.9.1922
“Başladığımız askeri harekâta Misak-ı Milli dahilinde bulu
nan memleket kısımlarımızı tamamıyla geri alıncaya kadar devam
etmek tabiidir. Harekâtı tatil edip konferans talep etmek niyetin
de değiliz. Çünkü bugünkü harekâta başlamadan evvel barış için
vuku bulan bütün müracaat ve temennilerimiz Londra’da zaafımı
za yoruldu. Şimdiki müracaatımızın dahi aynı yoruma uğrayarak
zaman geçirilmeye kalkışılmasından korkarız. Fakat silahla İtilaf
askerine, bilhassa Fransız kıtalarına temas etmek istemeyiz... İti
laf Devletleri tarafından askeri harekâtımız durdurulmamak ve
atalete uğratılmamak şartıyla bugünlerde bir siyasi görüşmeye
(mütalea-i siyasiyeye) davet edilmeyi memnuniyetle karşılayabi
liriz. Bunun için en uygun yer Üsküdar olabilir. Fakat İtilaf Dev
letleri Üsküdar’a kadar kendi arzularıyla askerini çekmelidirler ve
ben oraya bir miktar kuvvetle girebilmeliyim. Doğu Trakya’nın da
derhal Yunan birlikleri tarafından boşaltılarak TBM M hükümeti
memurlarına teslim edilmeye başlaması lazımdır...”9
8) FO 424/254, s.214, No. 390 ve D B F P I. X V III (D ocum ents on B ritish F oreign Po-
licy, F irst series ,Vol. 18), s.25-26. No. 27 ve Şim şir, İn giliz B elg elerin d e A ta tü rk
(1919-1938), C ilt IV, s.114-115, No. 185: Rumbold'dan Curzona tel, 15.9.1922,
No. 418 (Çok acele).
9) DBA ve Şim şir, A ta tü r k ile Y a zışm a la r I - 1920-1923, 2. baskı, Kültür Bakanlığı
Yayınları, Ankara, 1992, s.276 ve A ta tü r k ’ün B ütün E serleri, C ilt 1 3 (1 9 2 2 ), Kay
nak Yayınları, İstanbul, 2004, s.297.
32
G azi M. K em a l’den “A k şa m ” m u h a biri F alih R ıfkı B ey ’e
dem eç, 17.9.1922
“Ordularımızın ilk hedefi Akdeniz’dir, ordularımız Misak-ı
Milli hükümlerini tamamıyla temin ettiği vakit ikinci ve üçüncü
hedefine ulaşmış olacaktır... Siyasi müzakerelerimizde esas, Türk
lerle iskân edilmiş topraklara ve Türk milletine hürriyet ve bağım
sızlık temin etmekten ibarettir.”10
10) A ta tü r k ’ün B ütün E serleri, C ilt 13 (1922), Kaynak Yayınları, İstanbul, 2004,
s.302; Bu demeç A kşam gazetesinin 21 Eylül 1922, No. 1435'te yayınmlanmıştır.
11) DBA-S. Türk K. 3 4 /2
33
G azi M. K em al'den “Tevhidi E fk â r ” m u h a b irin e dem eç,
18.9.1922
"Biliyorsunuz ki, millî ordu, meşru hukukumuzu ihtiva eden
Misak-ı M illiyi tamamen kabul ettirinceye kadar süngüsünü ye
rine koymamaya yemin etmiştir. Hepimiz bu yemini tutacağız.”12
12) A ta tü rk ’ün B ütün E serleri, C ilt 13 (1922), Kaynak Yayınları, İstanbul, 2004,
s.306; Bu demeç, Tevhidi E fkâr’m 26 Eylül 1922 günlü 466. sayısında yayımlan
mıştır.
13) FO 424/254, p.249, No. 444 ve Şim şir, İn g iliz B elg elerin d e A tatü rk, C ilt IV,
s.436-437, No. 202: Lindsey’den Curzon’a tel, 18.9.1922, No. 455.
14) A ta tü r k ’ün B ütün E serleri, C ilt 13 (1922), Kaynak Yayınları, İstanbul, 2004,
s.314-315.
34
P a ris’te İngiliz B ü yü kelçisi H ardinge’den L ord C urzon’a
tel, 19.9.1922
“Fransa Başbakanına Boğazların Anadolu kıyısından Fransız
birliklerinin çekilmesi kararını hayretle karşıladığımı bildirdim.
Başbakan, Çanakkale mevzilerinin tehlikede olduğunu, M ustafa
Kem al’in tarafsız bölgeyi tanımadığını, Fransız kamuoyunun tek
bir Fransız askerinin tehlikeye atılmasına izin vermeyeceğini an
lattı. M ustafa Kem al’i bir-iki gün içinde konferansa çağırmanın
en doğru yol olacağını söyledim. Başbakan, toprak istekleri ön
ceden karşılanmazsa Türklerin konferansa katılmayacakları gö
rüşündedir. Bu isteklerin, Edirne’yi de kapsayacak biçimde Meriç
sınırı, Boğazlar üzerinde Türk egemenliği olduğunu söyledi...”15
15) Şimşir, İn g iliz B elg elerin d e A tatü rk, C ilt IV, s.444-445, No. 212 ve FO 424/254,
Hardinge’den Curzon’a tel, 19.9.1922, No. 469.
35
katmak zorundadır. Tunus’tan M ustafa Kem al’e kutlama telgraf
ları gönderiliyor... Bu durumda M ustafa K em al’i Konferansa ça
ğırmak, çağırırken de kendisine Boğazlar ve Trakya konusunda
vaadde bulunmak gerekir.”16
G azi M. K em a l P a şa ’d an K â z ım K a r a b e k ir P a ş a ’y a tel,
22.9.1922
“Pek kuvvetli olmamıza rağmen, siyasette de pek hesaplı ve
mutedil bulunuyoruz. G eneral P elle İzmir’e geldi. Tarafsız böl
geye hücum edilmemesinden bahsetti. İngilizlerin İstanbul’da
ve Trakya’da hâkim olmak istedikleri anlaşılıyor. Puvankare
(P oincare) ve Franklen Büyyon’un (Franklin Bouillon) gönder
dikleri telgrafnamelerde siyasi vaziyetin tehlikeli olduğu söz ko
nusudur. İngilizleri yalnız bırakmak için mesai sarf edilmektedir.
16) Şim şir, İn g iliz B elg elerin d e A tatü rk, C ilt IV, s.450-460, No. 215 ve FO 424/254,
s.278-285, No. 523.
17) FO 3 7 1 /7 8 9 1 /E . 9711 ve Şimşir, İn g iliz B elg elerin d e A tatü rk, C ilt IV, s.482-
483, No. 227: Rumbold’dan Curzon’a tel, 21.9.1922, No. 445 (Acele).
36
Ordularımız İstanbul ve Çanakkale’ye karşı yığınak yapmaktadır.
Her halde meseleyi siyasetle halletmeyi tercih etmekteyiz. Ve ona
göre idare ediyoruz...”18
18) Kâzım Karabekir, İs tik lâ l H arbim iz, 2. baskı, Türkiye Yayınevi, İstanbul, 1969,
s. 1092 ve A tatürk'ü n B ütün E serleri, C ilt 13 (1922), Kaynak Yayınları, İstanbul,
2004, s.317.
19) FO 42 4 /2 5 4 , s.288, No. 532 ve Şimşir, İn g iliz B elg elerin d e A tatü rk, C ilt IV,
s.493, No. 241: Rumbold’dan Curzon'a tel, 22.0.1922, No. 446.
20) Şimşir, İn g iliz B elg elerin d e A tatü rk, C ilt IV, s.512-514, No. 243 ve FO
3 7 1 /7 8 9 2 /E . 9755; FO 4 24/254, s.305-307, No. 563: Curzon’dan Foreign Office’e
tel, 22.9.1922, No. 472 (Yıldırım).
37
“Üç M üttefik hükümet, Venedik’te veya başka bir yerde topla
n acak konferansa tam yetkili temsilci gönderip göndermeyeceğini
bildirmesini Ankara hükümetinden rica ederler. Konferansın a m a
cı, kesin barış y apm ak olacaktır. Üç M üttefik hükümet, Türkiye’nin
M eriç’e ve Edirne’y e k a d ar Trakya’y ı geri alm ak arzusunu olumlu
karşıladıklarını beyan ederler. Barış antlaşm ası yürürlüğe girer
girm ez askerlerini İstanbul’d an çekm eleri yolundaki güvenceleri
ni yinelerler. Konferanstan önce Yunan askerinin saptan acak belli
bir hattın gerisine çekilm esi için nüfuzlarını kullanacaklardır. Söz
konusu çizgiyi sap tam ak üzere, M u stafa K em a l ile M üttefik ge
neraller arasında M udanya’d a veya İzm it’te bir konferans hemen
toplanabilecektir ,”21
Notada, Barış Konferansına, Türkiye temsilcileriyle beraber,
Büyük Britanya, Fransa, İtalya, Japonya, Romanya, Sırp-Hırvat-
Sloven Devleti (Yugoslavya) ve Yunanistan temsilcilerinin de ka
tılacağı bildirildi.
Nota, İstanbul’da TBM M hükümeti temsilcisi Hamid Beye
verilmiş ve aynı gün telgrafla, İzmir’de bulunan TBM M Başkanı
ve Başkomutan G azi M ustafa Kem al P aşaya iletilmiştir.
21) Poincare, Sforza imzasıyla üç müttefik devletten Ankara hükümetine ortak nota,
23.9.1922.
22) Şimşir, İn g iliz B elg elerin d e A tatü rk, C ilt IV, s.545, No. 254 ve FO 424/2S4,
s.333, No. 613: Harding’den Curzon’a tel, 24.9.1922, No. 479.
38
Rusya, Yakındoğu K on feran sı toplan m asın ı dev letlere
önerdi, 24.9.1922
Sovyet Rus Hükümeti, 24 Eylül 1922 günü İngiltere, Fransa,
İtalya, Yugoslavya, Bulgaristan, Romanya, Mısır ve Yunanistan
hükümetlerine telgrafla bir nota gönderdi ve Yakındoğu konusun
da bir konferans toplanmasını önerdi. Notada, Türkiye’ye ait olan
İstanbul'un ve Boğazlar bölgesinin yabancı işgali altında tutulma
sının şu sırada en önemli Yakındoğu sorunu olduğu belirtildi. Bu
soruna bir çözüm bulunması, İstanbul ve Boğazlar üzerinde Türk
egemenliğinin sağlanması için ilgili ülkelerce bir konfrans toplan
ması istendi. Karadeniz kıyısındaki özel durumdan hereket eden
Sovyet Rus hükümetinin, başta Karadeniz’de kıyısı olan devletler
olmak üzere, konuyla ilgili bütün devletler arasında bir an önce
bir konferans düzenlenmesini önerdiği bildirildi.23
23) Minsiterstvo İnostrannıh Del SSSR, D oku m en ti Vneşney P o litik i SSSR (SSCB
Dışişleri Bakanlığı, SSCB Dışpolitika Belgeleri), Moskova, 1961, Tom/Cilt V,
s.593-595, No. 264 [Bundan sonra Sovyet Dış Politika Belgeleri (Rus) kısaltma
sıyla gösterilecektir. -BNŞ]; ve Abdulla Mardanoviç Şamsutdinov, B ir Sovyet
T arihçisin in G özü yle T ürkiye U lu sal K urtuluşu S av aşı (1918-1923) (Çeviren:
Ataol Behramoğlu), 4. baskı, Cumhuriyet Kitapları, İstanbul, 2010, s.353.
24) Şimşir, İn giliz B elg elerin d e A ta tü rk, C ilt IV, s.548. No. 259 ve FO 424/254,
s.334, No. 617: Geddes’ten Curzon’a tel, 25.9.1922, No. 375.
39
27 Eylül 1922 Çarşam ba
40
28 Eylül 1922 Perşem be
27) Şim şir, İn g iliz B elg elerin d e A tatü rk, C ilt IV, s.583-585, No. 288 ve FO 424/255,
s.28-29, No. 34: Young'dan Curzon’a yazı, 28.9.1922, No. 413.
28) DBA-S. Türk K. 4 1 /2 & FO 424/2SS, s.42, No. 54.
Not: Bu notanın müsveddesinde Başkomutan Gazi M. Kemal’in parafı bulundu
ğundan, nota M. Kemal imzasıyla gönderilmiş gibi kimi kitaplara girmiştir. Bu,
yanlıştır; düzeltilmelidir. Başkomutan ya da Meclis Başkam yabancı ülkelere ken
di imzasıyla nota vermez, nota verme Dışişleri Bakanının görevidir. Burada da
Poincare’ye verilen nota Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal imzasıyla verilmiştir. -BNŞ
41
İsta n b u l’d a Yüksek K om iser R u m b old ’d an C urzon’a tel,
29.9.1922
Müttefiklerin 23 Eylül 1922 tarihli notasına Ankara hüküme
tinin cevabı:
“M üttefik notasına TBMM hükümetinin cevabı yakında
bildirilecektir. Askeri harekâtım ızı durdurduk. M eriç’e k a d ar
Trakya’nın hemen boşaltılm ası ve Türkiye BMM hükümetine dev
redilmesi gerekir. Konferansta bizi tem sil edecek olan ism e t P a şa 3
Ekim de M udanya’y a gidecektir. Bu tarih uygun görülürse M udan
ya konferansına katılacak M üttefik generallerinin adlarının bildi
rilmesini rica...”29 İzmir’de Franklin-B ou illon , M ustafa Kem al ile
uzun bir görüşme yapmış. “İş çetin am a umutluyum" diyormuş.30
29) FO 424/2S 5, s.42, No. 54/1 ve Şim şir, İn g iliz B elg elerin d e A tatü rk, C ilt IV,
s.635-636, No. 320/1: Yusuf Kemal Bey'den Poincare’ye nota, İzmir, 23.9.1922.
30) FO 424 /2 5 4 , s.379, No. 691 ve Şim şir, İn g iliz B elg elerin d e A ta tü rk, C ilt IV,
s.594, No. 291: Rumbold’dan Curzon’a tel, 29.9.1922, No. 484.
31) S ovyet D ış P o litik a B elg eleri, Cilt V, s.604-606, No. 270 (Rus) ve Şamsutdinov,
o p .cit., s.355.
42
1 Ekim 1922 Pazar
32) FO 371/7 8 9 7 /E . 10276 ve Şim şir, İn giliz B elg elerin d e A tatü rk, C ilt IV, s.621.
No. 308: Harding’den Curzon’a tel, 1.10.1922, No. 494.
33) Şim şir, İn g iliz B elg elerin d e A ta tü rk, C ilt IV, s.617-620, No. 307 ve FO
3 7 1 /7 8 9 8 /E . 10377 ve D BFP I/X V III, s.11-13, No. 14: Curzon’dan Rumbold’a
tel, 1.10.1922, No. 455.
43
3 Ekimde toplanabilmesi için İngiltere’nin resmi cevabını tezelden
bekliyoruz.”34
44
yıkıp aştıktan sonra, bugün artık Misak-ı Milli'nin çizdiği sınır
lar dahilinde mesut, müreffeh ve hür y aşam ak için, he ne lazımsa,
bunların hepsini elde edeceğiz. (Alkışlar)”36
45
de görüşüleceği barış konferansına, Karadeniz’e kıyıları bulunan
Rusya, Ukrayna ve Gürcistan’ın da davet edilm eleri ve davetin
konferans başlam adan önce yapılm ası yerinde olacaktır. TBMM
hükümeti, Trakya üzerinde Türkiye’nin inkâr edilem ez hakkının
tanınmasını memnunlukla senet sayar ve M üttefik hüküm etlere
teşekkür eder. Türkiye’nin M illetler Cemiyeti’ne üye olm aya çağrıl
ması için de TBMM hükümeti M ütefik hüküm etlere teşekkür ede
rek bu konudaki görüşünü ilerde bildirileceğini kaydeder. TBMM
hükümeti, M üttefik askerlerinin H alifelik m erkezi İstanbul’u bo
şaltacakları güvencesinin yinelenmesini de büyük bir hoşnutluk
la senet sayar ve bu sözün en kısa zam anda yerine getirilmesini
sabırsızlıkla bekler. Devletler, bütün uygar insanlığın istediği bir
barışın kurulması ve sürdürülmesinde meşru istekleri tatmin edi
lecek Türkiye’nin gönülden işbirliği yapacağına güvenebilirler ,:"38
46
M. K em al P a ş a ’d a n İsta n b u l’d a G en eral P elle’ye tel,
6.10.1922
“İsm et Paşa Hazretlerinden aldığım son bir rapora göre, İn
giliz ve İtalyan generallerinin Trakya’yı bize teslim etmekten vaz
geçtikleri ve Müttefik askeri işgalini belirsiz bir müddetle devam
ettirmek istedikleri anlaşılıyor. Bu nokta bizce çok mühim olup,
Türkiye’nin bu suretle Müttefikler elinde kalması 23 Mart tarihli
nota hükümlerine ve Mösyö Franklin-Bouillon’un teminatına ay
kırı görülmektedir... Barışçı emellere ve pek mutedil ve meşru olan
milli taleplerimize bu şekilde uzlaşmaz biçimde muamele olunması
na Fransız hükümetinin olur vermeyeceğini ümit ettiğimizden, vaat
buyurduğunuz aracılığın fiili neticesini sabırsızlıkla beklerim.”40
47
ordu ve idaresinden tahliye ettirip TBM M idaresine almaktır. Fakat
(...) karşımıza İngiltere, Fransa, İtalya çıktı... ‘D aha ileriye hareket
edecek olursanız, Müttefik devletlere karşı harp ilan etmiş kabul
edileceksiniz’ dediler... Diğer taraftan şunu da arzeyim ki, Mudanya
Konferansını kabul ettiğimiz gün veyahut harekâtı durdurduk de
diğimiz gün bizim harekâtımız durmuş değildir. Harekât kesintisiz
devam etmektedir... Yani istediğimiz zamanda İstanbul’u, Boğazla
rı derhal işgal edecek derecede muktedir bir haldeyiz... Mudanya
Konferansından sonra asıl barış konferansı olacak. Gerçi biz ayın
yirmisini kabul ettik. Onların yirmisini kabul edip etmeyeceklerini
bilmem... Bu konferans ne kadar devam edecek, onu da bilmem.
Bu konferans müddetince büyük ordularımızı böyle ayakta tutmak
doğru bir şey değildir... Yapılacak işler derhal barış konferansına da
hil olmak ve orada diplomatik vasıtalarla M isak-ı M illi gayelerine
ulaşmaktır... Hedefimiz M isak-ı M illi’dir. Fakat göğüslenemez ze
min ve istikamete gitmeyelim...”42
48
Yüksek K om iser R u m bold’d a n L o rd C urzon’a tel,
10.10.1922
“Askeri sözleşme projesi dün gece Mudanya'da Türk generale
verildi. Fransız ve İtalyan generaller bu sözleşmenin son sözleri
olduğu konusunda anlaşmaya vardılar. Bunun üzerine Türkler bu
gün saat 17.00’ye kadar süre istediler...”45
49
çektir. Yunan delegeleri hükümetlerinden tam talimat alamadık
larından sözleşmeyi imzalamadılar. (Trakya’dan) Yunan çekilmesi
15 Ekimde başlayacağından, Yunan hükümetinin sözleşmeye ka
tıldığını tezelden açıklaması gerekir. Sözleşmenin örneği Yunan
delegelerinin elinde bulunmaktadır... Atina’ya tekrarlandı.”49
2.
MUDANYA’DAN LOZAN’A
(12 Ekim -19 K asım 1922)
50
lemiş. M ustafa Kemal, İstanbul hükümetinin barış konferansına
katılmasına karşıdır.”51
51
diğinden, (...) görüşüp anlaşm ak üzere, durumu bilen ve güveni
nizi kazanm ış bir kimsenin buraya çok gizli yönergelerle ve elden
geldiğince çabuklukla gönderilmesi dileğim izdir (mütemennadır)
Efendim. 17/10/1922. (İmza) Sadrazam Tevfik!’5*
54) Gazi M. Kemal, N utuk/Söylev. V esikalar/B elg eler, C ilt III, Türk Tarih Kurumu
Yayını, Ankara, 1989, s.1831-1833, Belge 260.
Not: Bu telgrafın tarihi Z a b ıt C er id e sin d e (cilt 24, s.269) yanlışlıkla 17.IX.1338
olarak gösterilmiştir, doğrusu 17.X.1922 olacaktır. -BNŞ
55) FO 4 2 4 /2 5 5 , s.220, No. 298 ve Şimşir, İn g iliz B elg elerin d e A tatü rk, C ilt V,
s.11-15, No. 11: Rumbold’dan Curzon’a rapor, 17.10.1922, No. 903.
52
bir anlaşma yapılması ve Rusya’nın da Boğazlar görüşmelerine
katılması uygundur. Boğazlar konusunun konferansın genel otu
rumunda müzakere edilmesi de yerinde olur. Konferansın 13
Kasım 1922 tarihinde açılmasını teklif ediyorum. Bu konuda da
anlaşmaya vardıktan sonra hem Ankara hükümetini hem de İs
tanbul hükümetini konferansa davet ederiz. Bu teklifleri bugün
Londra’daki İtalyan Büyükelçisine de anlattım.”56
53
seçileceğini ve M eclis’ten ödenek isteneceğini, seçilecek delegele
rin Meclis adına Barış Konferansına katılacaklarını söyledi. Kon
feransa hazırlıklı gitmek için büyük çaba harcandığını sözlerine
ekledi. Gizli görüşme R auf Bey’in önerisi üzerine Konferans yeri
nin belirlenmesi sonrasına ertelendi.58 (Bkz. 2.11.1922)
58) TBM M G izli G örü şm e Z a b ıtla r ı, C ilt 3, Türkiye İş Bankası Yayını, Ankara,
1985, s.972-977.
59) FO 371 /7 9 0 6 /E . 11654 ve Şim şir, İn g iliz B elg elerin d e A tatü rk, C ilt V,
E k im l9 2 2 -A ra lık 1925, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2005, s.27-28, No. 16:
Harington’dan War Office’e tel, 24.10.1922, No. 2833, Gizli.
60) Sovyet D ış P o litik a B elg eleri, C ilt V, s.621-623, No. 283 (Rusça): Çiçerin'den
İngiliz ve İtalyan hükümetlerine tel, 19.10.1922.
54
İsta n b u l’d a Yüksek K om iser R u m bold’d a n L o rd C urzon’a
tel, 19.10.1922
“Barış Konferansının yeri ve tarihinin bir an önce Türklere
bildirilmesi uygun olur. Gecikme, burada nazik bir durum yara
tacaktır. Çünkü Türkler çok sabırsızdır ve bizim niyetlerimizden
kuşkulanmaktadırlar. Askeri bakımdan da durum naziktir, Kem a
list kuvvetler 48 saatte İstanbul Boğazı’na gelebilirler. Şimdiden
İstanbul'da epeyce panik var...”61
55
Denizi’ne çıkışı konusuna da değindi ve Dedeağaç’ın Bulgaristan’a
bırakılmasını istedi.”63
63) FO 4 24/255, s.253-254, No. 356 ve Şim şir, İn giliz B elg elerin d e A tatü rk, C ilt V,
s.XLVIII, 15-17, No. 12.
Not: Kimi tarihçilerce, Bulgar devlet adamları arasında Türkiye’ye en dost olanı
gibi tanıtılan Stambuliyski, ‘ Türkleri niye Avrupa’d an atm adınız" diye İngiliz
Elçisine sitem ediyor! -BNŞ
64) İsm et İnönü, D efterler (1919-1973) 1. C ilt, YKY, İstanbul, 2001, s.43.
65) Ali Fuat Cebesoy, S iyasi H a tır a la r , Vatan Neşriyatı, İstanbul, 1957, s.114 ve
Gotthard Jaeschke, T ürk K urtuluş S av aşı K ron olojisi II: M u d an y a M ü ta rek e
sin d en 1923 son u n a k a d a r , Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1973, s.3.
56
“Mudanya Konferansı sona ermişti. İsm et P a şa ile Genelkur
m ay B aşkam Fevzi P a şa Bursa’d a bulunuyorlardı. Kendileriyle
görüşm ek üzere Bursa ya gittim. Yanımda M illi Savunma Bakanı
K â z ım P a ş a vardı... K â z ım K a r a b e k ir P a ş a ’y ı ve R efet P a ş a ’y ı
birlikte götürdüm... R efet P a ş a ’yı, bilindiği üzere İstanbul’a gön
derdim. İsm et P a ş a ’nm d a Delegeler Kurulu Başkanlığı yapıp
yapam ayacağını, bütün bildiklerim e karşın, bir d ah a inceledim.
M udanya Konferansını nasıl yürüttüğünü ayrıntılarıyla an lam a
ya çalıştım. İsm et P a ş a ’nın kendisine, düşüncelerimi sezinletecek
hiçbir söz söylemiyordum. En sonu, olumlu olarak kararım ı ver
dim. İsm et P a ş a ’nm Delegeler Kurulu Başkanı olm ası için, d a h a
önce Dışişleri Bakanı olmasını uygun gördüm. Bunu sağlam ak
için, doğrudan doğruya Dışişleri Bakanı Y usuf K em a l B e y ’e özel
ve gizli o larak çektiğim bir kapalı telde, kendisinin Dışişleri B a
kanlığından çekilmesini ve yerine İsm et P a ş a ’nm seçilmesine a ra
cı olm asını rica ettim.
Ankara’d an ayrılışımdan önce Yusuf K em al B ey bana, Dele
geler Kurulu Başkanlığı görevini en iyi İsm et P a ş a ’nın yapabilece
ğini söylemişti. Yusuf K em al Beyden, kendisine bildirdiklerimi iyi
karşılayarak gereğini yapm aya başladığını bildiren bir yanıt aldım.
İşte bundan sonra idi ki İs m e tP a ş a ’y a, bir olupbitti biçim in
de, Dışişleri Bakanı olacağını, ondan sonra d a barış konferansına
D elegeler Kurulu Başkanı o larak gideceğini söyledim. Paşa, bir
denbire şaşırdı. Asker olduğunu ileri sürerek özür diledi. En sonun
da, önerim i bir buyruk sayarak kabu l etti.’’66
N utuk’tan anlaşıldığına göre, R auf Bey de Delegasyon Baş
kanı olarak Lozan’a gitmeyi düşünmüş ve İsm et P aşayı yanma
"danışman” almak istemiş. A tatürk, “İsm et P a ş a d a n danışm an
olarak p e k az yararlanılabilir. İsm et P a şa başkan olursa, kendi
sinden en çok yararlanılabileceğine ben inanıyorum” demiş.67
66) Gazi M. Kemal, N utuk/Söylev, II. C ilt 1920-1927, Türk Tarih Kurumu Yayını,
Ankara, 1984, s.909-911.
67) N u tu k/S öylev II, s.909.
57
İsm et P aşa, n a sıl D elegasyon B a ş k a n ı olduğunu
şöyle an latıy or:
“Fevzi P a şa Bursa’d a idi. M u stafa K em a l P aşa, yanında
K a r a b e k ir P aşa, R efet P a şa olduğu halde Bursa’ya geldi. Hep
beraberiz. Toplanıp konuşuyoruz... Lozan’a yalnız Türkiye Büyük
M illet Meclisi hükümetinin m urahhasları gidecekti.
Sulh konferansı için Lozan’a gidecek heyete ben fa z la ilgi gös
termiyordum. Hariciye Vekili vardı, hükümet vardı. Ben, büyük bir
seferden sonra bir de mütareke ile çok gergin askeri ve siyasi vazi
yetlerin içinden geçmiş olarak yorgun bir haldeydim. Konferansa
gitm ek diye bir mesele hiçbir suretle benim zihnimde mevcut değildi.
Bir aralık A tatürk, konferanstan bahsetti. Hiç a lâ k a göster
medim. O günlerde K a r a b e k ir P a şa ile yaptığım bir konuşmayı
hatırlıyorum... Benim Lozan Konferansına gitmem ihtim ali sızmış
o la cak ki, K a r a b e k ir buna değinerek, ‘L ozan Konferansına asker
lerin gitm esi kesin olarak yanlıştır’ dedi... Bu konuşmasından, ben
im a ediliyormuşum gibi bir m ana çıkararak kendisini teskin etm ek
istedim. ‘Ben böyle bir şey düşünmedim, istemedim, şu an d a yor
gunum’ tarzında konuşuyordum...
Ertesi gün tekrar buluştuk. Konuştuğumuz zam an A tatürk,
Lozan Konferansı için ban a karşı d a h a ciddi tavır alm aya başladı.
Cevap olarak ‘Hükümet var, H ariciye Vekili var, vazife onundur’
dedim . ‘H ariciye Vekili d e seni istiyor’ dedi. H akikaten konferansa
gitm eye hiç niyetim yoktu. Olmaz dedim, istemiyorum dedim.
A ta tü rk ’le aram ızdaki bu konuşmayı K a r a b e k ir ’e anlattım .
Bu esnada Rusların konferansa davet edildiklerini de öğrenmiş
bulunuyorduk. K a ra b ek ir, A ta tü rk ’le aram ızdaki konuşmayı
dinledikten sonra ban a şunları söyledi:
'Benim konferansta vazife alm am Rusların bulunmasına, bu
lunm am asına bağlanıyordu. Şimdi m ahzur kalm adı, Gümrü’d e
yaptığım gibi Lozan Konferansında d a bulunmam, oraya benim
gitm em lazım. Öyle değil mi?’
58
Ben, hayretle;
‘Dün biz askerler gitmeyelim, karışm ayalım , diyordun. Şimdi
uygun olacağı fik r i nereden çıktı?’ diye sordum. K a ra b ek ir, sözle
rim e cevap olarak ‘A ma m esele çok m ühim dir’ dedi. ‘B en istemi
yorum, karışmıyorum, ne haliniz varsa görün’ tarzında konuşarak
tam am iyle istiğna gösterdim:
Artık hep beraber A nkara’y a dönm ek zamanıydı. A tatü rk bu
sefer benim le ciddi olarak konuştu. Kesin vaziyet aldı. ‘Behem ahal
gideceksin, başka çarem iz yoktur, bu vazifeyi yapacaksın’ dedi. Ben
‘H ariciye Vekili var’ diyorum. O, ‘Sen Hariciye Vekili olacaksın’di
yor. ‘N asıl olacağım ?’ diye soruyorum. ‘Y usuf K em a l B ey Hariciye
Vekilliğine seni teklif edecek, o y a p a ca k ’ diye cevap veriyor.
Bu vaziyette Bursa’d an ayrılıp A nkara’y a geldik."6S
59
L o rd C urzon’d a n İsta n b u l’d a Y üksek K om iser Sir H.
R u m b old ’a ve W ashington, Tokyo, B ü kreş, B elg rad ve
A tin a E lçilerin e tel, 26.10.1922
"İngiliz, Fransız ve İtalyan hükümetlerinin, görevli bulundu
ğunuz hükümetleri Lozan Konferansına davetini içeren mektubu
size ayrıca telliyorum. Fransız ve İtalyan koleglerinizle işbirliği
yaparak, bu daveti, aynı notalarla, aynı zamanda görevli bulundu
ğunuz hükümete sunmanızı rica ederim:
(Yalnız İstanbul için) Konferansa davet, hem İstanbul hükü
metine, hem de Ankara hükümetine yapılacaktır.”71
71) D ocu m en ts on B ritish Foreign P olicy 1919-1939, F irst S eries Volum e X V Ill,
London, 1972, s.208-209, No. 134: Curzon’dan Rumbold'a tel, 26.10.1922, No. 521
(Bu kaynak, bundan sonra D BFP-I/XV1II kısaltmasıyla gösterilecektir).
60
A n ka ra Türkiye B üyü k M illet M eclisi H üküm eti
H ariciye Vekili B eyefen diye:
Ankara Hükümetinin 4 Teşrinievvel tarihli notasına cevaben
ve 23 Eylül zeylen, Fransa, Büyük Britanya ve İtalya hükümetleri,
Ankara Büyük M illet Meclisi hükümetini Şark’d a harbe nihayet
verecek bir m u ahede akdi m aksadiyle m üzakeratı 13 Teşrinisani
de (Kasım da) Lozan ’d a küşadetm ek (başlatm ak) için mümessiller
göndermeye davetle kesbi şeref ederler.
Fransa, Büyük Britanya ve İtalya hüküm etleri arasında mü-
mesillerinin salahiyeti tam m eyi haiz olm ası vefa k a t bu mümessil
lerin ikiden fa z la olm am ası takarrür etmiştir.
İstanbul, 2 7 Teşrinievvel 1922”72
72) TBMM Z a b ıt C erid esi, Devre I, İçtima Senesi 3, Cilt 24, s.221.
73) Sovyet D ış P o litik a B elg eleri, C ilt V, s.653 (Rusça) ve Şamsutdinov, op.cit.,
s.356-357.
61
Barış Konferansında Boğazlar sorunu görüşmelerine Rusya, Uk
rayna ve Gürcistan’ın da katılmalarını istediğini bildirdi.74
62
ber verdi. Ankara ve İstanbul hükümetlerinin birlikte konferansa
katılmalarım istedi. İstanbul hükümetinin dışlanmasının, altından
kalkılamayacak büyük sorumluluk gerektireceğini, devletin başı
na büyük dert açacağını ve İslam dünyasını da üzeceğini iddia etti.
Görüşüp anlaşmaya varmayı önerdi ve telgrafla cevap istedi. Telg
raf aynen şudur:
“D ersaadet, 29.X.1922
Ankara Büyük M illet Meclisi Riyaseti Celilesine;
Gayet müstaceldir.
Konferansa B a b ıâ li de, Büyük M illet Meclisi de davet olundu.
B abIâli’nin adem -i icabeti Devletin altı asrı mütecaviz zam andan
beri müesses ve m ahfuz olan bütün âlem i îslâm m a lâ k a d a r ol
duğu hüviyeti tarihiyesini m ahkûm u indiras etmek, Büyük M illet
M eclisi’nin adem i icabeti ise cihanın m üştak ve muntazır oldu
ğu sulhu akim bırakacaktır. Bu mühim mesuliyetleri bittabi ne
Babıâli, ne Büyük M illet Meclisi kabu l ve taham m ül eder. Zaten
B abıâli ile Büyük M illet Meclisi arasında hakiki bir ikilik m uta
savver olmadığı ve her türlü ısrar ve tazyika karşı Sevr M uahede
sinin adem itasdikında m ukavem et ve tesadü f olunan müşkülâtı
azîmenin iktiham ı ile umuru idarenin tedviri ve işgalin taklili te
siri hususunda bezli m akderet ve bu m eyanda muvaffakiyatı vakı
anın husulüne bikaderilim kân hizm et eden heyetimiz, Hâkimiyeti
Milliyeyi tahkim ve tevsik suretiyle vahdeti idareyi temin için mü
zakereye hazır olduğu halde m esaili harbiyenin bir sulhü nafi ile
semeratı siyasiyesini ik tita f hengâm ında m üeahidei milletten ay
rı kalm ayı ve bu sebeple bilittihat istihsali mümkün olan m enafii
âliyeyi vatandan cüz’ü lâyetecazzasm ı bile ifateyi asla tecviz et
mez. Ayrılık şöyle dursun, en ufak bir m uhalefeti dahi reva görmez.
Hatta payiâdayı kati velevsi istilâyı izah yolunda seyfen mesaii
cansiperane ve hüdapesnidanede bulunanları nefislerine tercih
eyler. Binaenaleyh, ad em iitilâf sebebiyle devlet ve milletin başına
m aazallah taa lâ bir musibeti uzma getirm ek ve muaveneti m ad
diye ve m üzahereti maneviyelerine nail olduğumuz âlem i İslâmî
63
müteellim etmekten ise m enafii âliyei vatan uğrunda temini vah
d et evvelce vacip ise bugün fa r z olmuştur. Şu halde hem istikbali
memleket, hem m ü dafaai hukuku vatan hakkında m üzakerede
bulunulm ak üzere Büyük M illet M eclisi’nce tayin olu nacak bir z a
tın talim atı m ahsusa ile hemen gönderilmesi hassaten temenni ve
bu şık tensip buyurulmadığı halde heyetimizden Z iya P a ş a H az
retlerinin oraya gönderileceği beyan ve cevabının telgrafla bildiril
mesi niyaz olunur. -S ad razam T evfik’’77
64
İsm et Paşa, Tevfik P aşa’nın Barış Konferansına ilişkin telg
rafı görüşülürken tekrar Meclis kürsüsüne çıktı ve şöyle konuştu
(sadeleştirildi):
“Türk milletiyle bir barış konferansı yapabilm ek için,
Türkiye’nin meşru ve gerçek temsilcileriyle karşı karşıya bulunmak
gerekir... Yazık ki gaflet içindedirler. Barışı geciktirmek, milletin
çilesini uzatm ak ve arttırm ak tehdidiyle karşım ıza çıkıyorlar. Bu
gün barışı geciktirme tehdidinde bulunanlar, yalnız bu telgrafın
sahibi olanlardır... Türkiye’nin Barış Konferansına an cak Türkiye
Büyük M illet Meclisi temsilci göndereceğini ve Türkiye temsilcisi
olarak başka yerlerden temsilci gelecek olursa, onların katılm ası
nı bizim katılm am ıza engel sayacağım ızı ve M udanya Konferansı
hükümlerinin ihlâl edilmiş olacağını söyledik... Bütün m illet ve
bütün gerçeği kavrayanlar, bizim le beraber olacaktır!’79
79) TBMM Z abıt Ceridesi, Devre 1, Cilt 24, s.290 ve İsm et İnönü’nün TBMM’d eki
K onuşm aları, I, s.53-54.
80) TBMM Z abıt Ceridesi, Devre 1, Cilt 24, s.269-297 ve Zeki Sarıhan, Kurtuluş
Savaşı Günlüğü IV, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1996, s.785.
65
“Üçüncü oturum G azi M u stafa K em a l P a ş a ’nm başkan lı
ğında toplandı. Sadrazam Tevfik P a şa imzasıyla Meclis B aşkan
lığına gönderilen ve B abIâli’nin Barış Konferansına katılm asına
ilişkin olan telgrafı, ondan önce R eis P a ş a ’ya gönderilmiş olan
telgrafı okundu. Bu konuda uzun görüşm e yapıldıktan sonra, bu
telgrafı yazan lar ve Padişah hakkında yasal işlem yapılm ası esası
kabu l edildi. Ve Sinop Mebusu Dr. R ıza N u rB ey ’le arkadaşlarının
Osmanlı İmparatorluğuna son verilip Türkiye Büyük M illet M ecli
si hükümetinin onun yerine geçtiğine, Anayasayla egemenlik hakkı
milletin kendisine verildiğinden Padişahlığın ortadan kalktığına
(m adum olduğuna), İstanbul’d a meşru bir hüküm et tanınm adı
ğına ve H ilafet m akam ının esir bulunduğu ve yaban cılar elinden
kurtarılacağına ilişkin önergesi isim ler okunarak oya konuldu.
A ncak 2 çekimser, iki ret ve 132 kabu l oy çıkmışsa da oylam aya
katılan larm sayısı çoğunluğu oluşturmadığından Herki toplantıda
tekrar oylanacağı duyurularak çarşam ba günü toplanm ak üzere
oturum a son verildi!’*1
66
İsm et P a ş a ’y a H üküm et T alim atı verildi, 31.10.1922
Bakanlar Kurulu, aynı toplantıda, Lozan heyeti için hazırla
dığı ana talimatı imzalayıp İsm et Paşa’ya verdi. “Türkiye Büyük
M illet Meclisi İcra Vekilleri Heyeti Riyaseti K alem i Mahsus Müdü
riyeti” başlıklı kâğıda, el yazısıyla yazılmış ve her sayfası Başbakan
ile bütün Bakanlar ve bu arada İsm et Paşa tarafından da imzalan
mış olan üç sayfalık ve 14 maddelik bu talimatın sadeleştirilmiş
metni şudur:
“1) D oğu sınırı: 'Ermeni Yurdu söz konusu olam az, olursa
görüşmeler kesilir. 2) Ir a k sın ırı: Süleymaniye, Kerkük ve Musul
livaları istenecek, konferansta başka bir durum ortaya çıkarsa
hükümetten talim at alınacak. 3) Suriye sınırı: Bu sınırın düzel
tilmesi için çalışılacak ve sınır şöyle olacaktır: Re'si İbni H ani’d en
başlayarak Harim, Müslimiye, Meskene, sonra Fırat Yolu, Derizor,
Çöl, nihayet Musul Vilâyeti güney sınırına ulaşılacak. 4) A d alar:
Duruma göre davranılacak, kıyılarım ıza p e k yakın olan a d a la r
ülkemize katılacak, olm azsa A nkara’d an sorulacak. 5) Trakya sı
nırı: 1914 sınırının elde edilm esine çalışılacak. 6) B a tı Trakya:
M isak-ı M illi m addesi (yani plebisit istenecek -BNŞ) 7) B o ğ a zla r
ve G elibolu y a rım a d a sı: Yabancı bir askeri kuvvet kabul edile
mez, bu yüzden görüşmeleri kesm ek gerekirse önceden Ankara’y a
bilgi verilecek. 8) K ap itü lasy on lar: K abul edilemez, görüşmeleri
kesm ek gerekirse gereken yapılır. 9) A zın lıklar: Esas mübadeledir.
10) O sm anlı b orçla rı: Bizden ayrılan ülkelere paylaştırılacak.
Yunanistan’d an alın acak tam irat bedeline mahsup edilecek, ol
m azsa 20 y ıl ertelenecek. Düyun-u Umumiye İdaresi kaldırılacak,
zorluk çıkarsa (Ankara’d an) sorulacak. 11) Ordu ve don an m aya
sınırlam a konm ası söz konusu olam az. 12) Y abancı kuruluşlar:
Yasalarımıza uyacaklar. 13) B iz d en a y rıla n ü lk eler için M isak-ı
M illi’nin ilgili m addesi geçerlidir. 14) İslam c e m a a t ve v a k ıfla r ı
nın h a k la r ı, eski anlaşm alara göre sağlanacaktır!’63
83) Bu ana talimatın aslının tıpkıbasımı için bkz. Bilâl N. Şimşir, Lozan Telgrafları
II, tıpkıbasım 1, 2, 3; ve ayrıca bkz. A tatürk’ün M illi Dış P olitikası /M illi Mü
cad ele D önem ine Ait 100 Belge, Cilt I, 1919-1923, s.494-498, Belge 90.
67
M u ra h h a sla ra B a rış A n tlaşm asın ı im z a la m a la r ı için
y etki b elg eleri verildi, 31.10.1922
Lozan Konferansına Türkiye Başdelegesi atanan İsm et Pa-
şa’nın, delege olarak atanan Dr. Rıza Nur’un ve H aşan (Saka)’mn
Yetki Belgeleri Başbakan Hüseyin R auf Bey (Orbay) ve Dışişleri
Bakanlığı Müsteşarı Suat (Davaz) tarafından imzalandı. Her üç
belge metinleri, isimler ve unvanlar dışında, birbirlerinin tıpkısı
dır. İsm et P aşay a verilen ve aslı Fransızca olan Yetki Belgesinin
çevirisi şudur:
Yetki B elgesi
Türkiye Büyük M illet Meclisi Hükümeti Dışişleri Bakam , ay
nı Meclis’te Edirne M illetvekili İsm et P aşa, adı geçen hükümeti
Lozan Konferansında temsil edecek olan Delegeler Kurulu B aş
kanlığına atanm ış; Türkiye ile M üttefik D evletler ve Yunanistan
arasında bir Barış Antlaşmasını ve Türkiye’y e komşu devletlerle
gerek Boğazlar sorununa, gerekse Doğu Trakya sınırlarına ilişkin
antlaşm aları m üzakere etm ek ve im zalam akla görevlendirilmiştir.
Bu suretle kendisi bütün Antlaşm aları, A nlaşm aları, Sözleş
meleri (...) im zalam a yetkisine sahiptir.
Bunun için işbu Yetki Belgesi kendisine verilmiştir.
A nkara’d a 31 Ekim 1922’d e verildi.
İcra Vekilleri Heyeti Reisi (İmza) H üseyin R a u f
Dışişleri B akanı Yerine M üsteşar (İm za) S u ad
(Mühür)M
68
sını sağlam ak için teşebbüse geçmemizi bize telkin etm ek istiyordu.
Bu konuda ben kendisine, resmi olarak dedim ki:
‘Türkiye ken d isi ile h a r p h a lin d e bu lu n an dev letlerle b ir
sulh m u a h ed esi y a p m a k üzeredir. Rusya ile a r a m ız d a im z a
lan m ış M oskova A n tlaşm ası vardır. L ozan K on feran sın a h a
sım bulunduğum uz d ev letlerle b er a b er R usya’nın d a k a tılm a
sını isteyem eyiz. A ksi ta k d ird e, O sm anlı D evletinin p o lit ik a
sını ben im sem iş b ir du ru m a düşeriz. L ozan K onferan sının b ü
tün s a fh a la r ın a R usya’nın k a tılm a tek lifi bizim eskid en büyük
dev letlerle y ap tığ ım ız m u a h ed eleri h a tır la t a c a k b ir durum
y a rata b ilir. B u n u n la b e r a b e r B o ğ a z la r rejim i görüşülürken
Rusya’nın ve diğer K a ra d en iz m em leketlerin in kon feran sta
g örü şlerin i ifa d e etm eleri im kân ın ın k en d ilerin e sağlan m ası
bizim m a k u l k a rşıla d ığ ım ız b ir fo r m ü ld ü r ’
Bunun için çalışacağım ızı A ralov’a anlattım. ‘M isak-ı M illi’d e
belirttiğimiz esasların dışına çıkam ayız’ dedim. Kendisine konfe
ransta Boğazlar meselesi konuşulurken Rus m urahhas heyeti ile
temas halinde çalışacağım ızı söyledim.
A ralov ile yaptığım konuşm alar sam im i bir hava içinde geç
miştir. B oğazlar meselesi üzerine söylediklerim, resmi beyanla
rım kendisini tam am en tatmin etti mi, bilemiyorum. Fakat an la
yış gösterdi. Bundan, durumumuzu iyi değerlendirdiğini tahmin
ediyorum ”65
69
İsm et Paşa, Dışişleri Bakam oldu ve Barış Konferansında
Ankara heyetine Başkanlık edecek. Dr. Rıza Nur ikinci delegedir.
M ustafa Kemal ve İsm et Paşa’lar 28 Ekimde Bursa’dan Ankara’ya
gittiler. İstanbul hükümeti, Ankara hükümetiyle birlikte Barış
Konferansına katılmaya istekli. Refet Paşa, 29 Ekimde Padişahı zi
yaret etti. 30 Ekimde Sadrazam M ustafa Kem al’e bir telgraf çekti.
Padişah ve İstanbul hükümeti, Büyük Millet M eclisi’nin Türkiye’yi
temsil etmesini kabul etmelidir. Yoksa büyük zorluk çıkabilir. An
kara hükümeti, İngiltere’ye karşı daha elverişli bir hava yaratmaya
çalışıyor; Bolşeviklere güvenmiyor ve Türkiye’nin Avrupa’ya yayıl
masına karşı Balkan ülkelerinin direnişinden de çekiniyor.”87
70
şiddetli alkışlar arasında kabul edildi. Başbakanın “oybirliği" sözüne
karşı Lazistan Mebusu Ziya Hurşit Bey “Ben muhalifim" diye ba
ğırdı.88 Kabul edilen karar şudur:
“1) Teşkilâtı Esasiye Kanunu’y la Türkiye halkı, hâkim iyet ve
hüküm ranlık hukukunun hakiki temsilcisi olan Türkiye Büyük
M illet M eclisi’nin manevi şahsiyetinde terk edilm ez ve bölünmez
ve devredilm ez olm ak üzere temsile ve bilfiil kullanm aya ve milli
iradeye dayanm ayan hiçbir kuvvet ve heyeti tanım am aya karar
verdiği için, M isak-ı M illi sınırları dahilinde Türkiye Büyük Mil
let Meclisi Hükümetinden başka hüküm et şeklini tanımaz. D ola
yısıyla Türkiye halkı şahsi hâkim iyete dayalı olan İstanbul’d aki
hüküm et şeklini 16 M art sene 336’d an (1920) itibaren ve ebediyen
tarihe intikal etmiş saymıştır.
2) Hilâfet, H anedanı Âli Osman’a a it olup halifeliğe Türkiye
Büyük M illet Meclisi tarafından bu hanedanın ilmen ve ahlâken
en reşit ve en doğru olanı seçilir. Türkiye devleti, H ilafet m akam ı
nın dayan ak noktasıdır”69
71
hükümet yazısı okundu. Mersin Mebusu Selah attin Bey, Ba
rış Konferansına gidecek delegeleri seçip gönderme yetkisinin
M eclis’e ait olduğunu savundu. Sinop Mebusu H akkı Hami Bey,
seçilen üç delegeye yedi kişi daha eklenmesini önerdi. Hükümetin,
Barış Konferansına gidecek delegeleri görevlendirmekle yetkisini
aşmış olduğunu ileri sürdü. Muhalefet grubundan diğer mebuslar
da M eclis’e ait yetkileri hükümetin gasp ettiğini ileri sürerek sert
eleştirilerde bulundular. Bir düzine kadar mebus söz alıp konuş
tu. Tartışmalar uzadıkça uzadı. Bakanlar Kurulu Başkanı Hüseyin
R auf Bey (Orbay) cevap vermekte ve muhalefeti yatıştırmakta
zorlandı. Oturuma on dakika ara verildikten sonra başlayan üçün
cü oturumda Dışişleri Bakanı ve Başdelege İsm et Paşa (İnönü)
söz aldı ve dikkate değer bir konuşma yaptı: Konferansta nasıl bir
yol izleyecekleri, nasıl çalışacakları, delegeler ve danışmanlar ko
nularında düşündükleri anlattı. Onun anlattıkları gizli tutanakta
şöyle yer aldı (sadeleştirildi):
İsm et P a şa (Dışişleri Bakanı) (Edirne)- Hükümet başından
beri, Barış Konferansının ülkem izde bir yerde toplanm ası için ça
lıştı. Konferans ülkemizde toplansaydı TBMM konferanstaki mü
zakerelerin her aşam ası hakkında bilgi edinecek ve rahatlayacaktı.
Am a bunun olmadığını biliyorsunuz. Konferansın dışarıda, sava
şanlara göre tarafsız bir ülkede toplanm ası bir olupbitti haline gel
di. Yurtdışmda bir konferansın nasıl çalışacağını Dışişleri B akam
olarak şöyle tasavvur ediyorum. Bizim bir d eleg eler kurulum u z
(heyeti m urahhasam ız) olacak. Bu kurulumuz, sorunlarımızı tam
olarak kavramış, önüne gelen bir sorunu her yönüyle inceledikten
sonra bir karar alabilecek güçte o la cak ve ondan sonra her sorun
d a çalışm alarını ve fikirlerini birleştirecek, asla araların da fik ir
ayrılığı bulunm ayacak ve düşüncelerini dışarıya sızdırmayacaktır.
İşte böyle bir delegeler kurulu lâzımdır. Fikir birliği içinde olacak
ve fikirlerin i saklayıp dışarıya sızdırm ayacak bir kurulda delege
sayısı asgari düzeyde olmalıdır. Sayı ne k a d ar az olursa fik ir birli
ğini sağlam ak ve karar a lm a k d a o ölçüde (kolay) olur.
72
A ncak o kad ar önemli sorunlar sadece iki-üç delegenin oyuna
bırakılam az ve iki-üç delege Türkiye Devletine ilişkin bütün so
runları bildiğini ileri süremez. Bir de ihtiyaca yetecek k a d ar d a
n ışm a n la r kurulu (heyeti müşavere) gerekir. Örnek olarak bir so
runu ele alalım . Boğazlardan gemilerin geçişi sorunu diyelim. Bu
bir denizcilik sorunudur, bir kara sorunudur, ticari bir sorundur,
hukuki bir sorundur, siyasi bir sorundur. Ticaret bakım ından m ali
ve iktisadi bir sorundur. Öyleyse hukuk danışmanlarının, m aliye
danışm anlarının, iktisat danışm anlarının, denizcilik danışm an
larının, karacı danışm anların görüşlerini alırsınız. Sorumluluk
taşım ayan bu danışm anların her biri, hiçbir siyasi kısıtlam aya
bağlı olmaksızın, kendi uzm anlık alanlarında görüşlerini söyler
ler. O söyler, bu söyler, hepsini sözlü olarak dinlersin. Delegeler ku
rulunu toplayıp bir karar alm ak için birinin görüşlerinden birini
kabu l etmek, öbürünün bir bölümünü kabul etmek, diğerini toptan
reddetm ek, bir diğerinden bir p a rça alm ak, ötekinden bir-iki nokta
alm ak suretiyle tümünden bir karar ortaya çıkar ve sorun buna
göre söz konusu edilir.
Şimdi, danışm anlar bakım ından Yüce M eclis’i rahatlatacak
nokta şudur: Delegeler kurulu bir sorun hakkında karar verirken,
danışm anların görüşlerini aram ış mıdır, alm ış mıdır, onların söy
lediklerini sabırla sonuna k a d ar dinlemiş midir? İşin selâm eti b a
kım ından bunu yapm ak zorundayız. Müsterih olmalısınız ki, bü
tün danışm anların fikirleri uzun uzadıya dinlenecektir ve onların
bütün görüşleri alınacaktır.
İkinci bir sorun var. D anışm anlar kurulu kendisine verilen bir
görevi yerine getirecek m idir ve yerine getirm ek yeteneğinde midir?
S elah a ttin Bey (M ersin)- Evet.
M eh m et Şükrü B ey (Karahisarı S ahib)- M esele burada.
İsm et P a ş a (D evam la)- D anışm anlar kurulunu dinlemeyi
birkaç türlü yapacağız. Bir defa topuna ilişkin bir sorun olursa
danışm anları karm a olarak bir a rad a toplar kendi aram ızda bir
73
konferans yaparız, çoğunluğun oyunu alır ve onu uygulamaya ko
yarız. Bir çözüm yolu budur. Kimi zam an böyle olmaz. D anışm an
lar hepsi kendi görüş ve inançlarında direniyor diyelim. O zam an
karar verecek olan zatın, danışm anların kararlarını dinledikten
sonra kendi kararını vermesi lâzım gelir. Hepsini dinledikten son
ra kararım ı verir ve Meclis karşısında bunu ben savunurum...
Çalışm a bakım ından danışm anların delegelere karşı sorumlu
olm aları gerekir. Yarın cevap verm ek zorundayız. Şu sorun a k şa
m a k a d a r hazır olm alı ve akşam s a a t dokuzda toplanacağız. Siz
şim di çalışm aya başlayınız, akşam a k a d a r cevap veriniz. Bunu
yapınız (dedik). D anışm anlardan biri çalışm azsa, ‘y anım da belge
getirmedim, o işi bilmiyorum ' derse, delegeler kurulu danışm anla
rı hüküm ete şikâyet mi edecek, danışm anların görevlerine son mu
verecek, başka uzm anlar mı arayacak?.. Başdelege danışm anların
çalıştırılm ası konusunda tam yetkili, danışm anlar kurulu d a de
legeler kuruluna karşı tam sorumlu olmalıdır.
Arkadaşlarım , benim oluşturduğum delegeler kurulu ile d a
nışm anlar kurulu arasında beş-altı kişilik bir denetlem e kurulu
d a olm asını savundular. Bu ara kurulun im za yetkisi olm ayacak,
am a kendi aram ızda alacağım ız kararı denetlem e yetkisi olacak.
Bu kurulun dışa karşı durumunu bir yana b ırakacak olursak bu,
delegeler kurulunun kendisi demektir. (Delegeler kurulu dokuz
kişilik o la c a k demektir.) Bir konuda dokuz kişiyle dayanışm a h a
linde ortak çalışm ak zordur. Bu kurulun denetim leri dışa sızar.
Başdelegenin kabu l etmediği bir sorunu delegeler arasında kabul
edenler bulunduğu dışarıda hissedilirse davam ız zayıflar, karşı
m ızdakiler ayak direrler, d ah a çok zorluk çıkarırlar, işi uzatırlar.
Dokuz kişinin kararında isabet de olmayabilir...
D enetlem e kurulu, delegeler kurulunun sorumluluğunu h afif
letecektir. Oysa delegeler kurulunun sorumluluğu ağır olmalıdır.
Ağır olm asına ihtiyaç vardır. D anışm anlar kurulundan tam o la
rak yararlanan ve sayısı en az düzeyde olan bir heyet, azam i so
74
rumlulukla sizin karşınıza gelmelidir. O rtadaki sorunları halledip
de gelecek bir kurul, itirazlara karşı kendisini savunabilecek bir
durum da görür. Sonra, d a r zam anlarda ‘bu işi bizim Meclis kabul
etmez, bu işi bizim Meclise kabul ettirem eyiz’ dem em iz bunların
(delegeler kurulunun) elinde başlı başına bir silahtır. Onların elin
de de bu böyledir. Araya denetlem e kurulu koyularak milletvekil
lerinin sayısı artırılır ve onlara yetki verilir ise bu silah elimizden
alınmış olur. Bırakınız delegeler kurulunuz birçok sorunda sonuna
ka d ar dirensin ve desin ki, bizim M eclisimiz bunu kabul etmiyor ve
bunu şa p p ad a k reddeder... Kısacası efendim, bir ara heyet görevi
karm aşık h ale sokar, sonuç alm ayı zorlaştırır ve p ratik de hiçbir
yarar sağlayamaz.
Bir d e danışm anlar kurulunun -S e la h a ttin Bey buyurdu
la r - az sayıda olmasını ve dışarıdan istenildiği gibi seçilmesini...
Zaten hükümetin kabul ettiği şekil buna imkân bırakmıştır. Yani
delegeler kuruluna gerek propaganda bakım ından, gerek barış so
runlarının çözümü bakım ından m asra f yapm a yetkisi verilmiştir.
Böylece herhangi bir sorun söz konusu olunca delegeler kuruluna
gerek dışarıda düşmandan, gerek bizden danışm an alm a yetkisi
verilmiştir. Danışman konusunda Dışişleri Bakanı olarak ben, sı
rası gelince düşman ülkelerin adam larından dahi yararlanm ak
fikrindeyim...
Sonra dilekler arasında danışm anlar kurulunun yetenekli ol
ması söylenmiş ve bunda ısrar edilmiştir. Bu konuda hepim iz aynı
fikirdeyiz. H üküm etfikirlerinden yararlan ılacak danışm anlar için
uzun uzun düşündükten ve araştırm a yaptıktan sonra bir danış
m anlar kurulu kabu l etmiştir. Burada bir soru vardır. Danışman
lar arasında bulunan bir zatın yabancı ülkelerde görevli olması
bir engel oluşturmuyor mu? Bununla kimi kastettiklerini hatırla
mıyorum. Ama o ilişiği dolayısıyla özellikle ondan yararlanırız...
M ü fid E fen d i (Kırşehir)- İstanbul’d a bulunan mem urlardan
danışm an alm ak sakıncasız mıdır?
75
İsm et P a ş a (D evam la)- D anışm anların uzm anlıklarından
geniş ölçüde yararlanm a düşünülmüştür. İstanbul hüküm eti
nin dün var olm ası, evvelki gün de var olm ası bir etken değildir.
Milletin fertleri olarak, uzm anlık sahibi olanların fikirlerinden
yararlanılm aktadır. Siyasi olarak, siyasi bir rol oynamış ise, bu
gibi kim seler hakkında bir bilgi varsa, elbette onu önem le dikkate
alırız. Bu gibi sakıncalar konusunda p e k dikkatli davranılm ış ve
azam i araştırm a yapılmıştır"
İsm et P aşan ın bu konuşmasından sonra görüşmeler yeterli
görülmüş ve oylamaya geçilmiştir. Barış Konferansına katılacak
delegelerin hükümet tarafından seçilmesi önerisi 121 oyla kabul
edilmiştir. Oylamada 10 çekimser, 61 aleyhte oy çıkmıştır. Böylece
Lozan Konferansına gidecek delegeler sorunu halledilmiştir.91
Bundan sonra, aynı oturumda, Barış Konferansına katıla
caklar için bütçeye konacak ödenek konusu ele alındı. Bu konuda
hazırlanan yasa tasarısı ve gerekçesi okundu. Hükümet, 1922 yılı
bütçesine, şimdilik, 300 bin Türk lirası koyulmasını önermiştir.
İhtiyaç olursa ilerde tekrar ödenek konacaktır. Para artarsa 1923
yılında da kullanılabilecektir. Barış Konferansının ne kadar süre
ceği bilinmemektedir.
Yasa tasarısında delegelere ve danışmanlara ödenecek yev
miyeler ve elbise paraları da belirlenmişti. Delegasyon Başkanına
günlük 10 İngiliz lirası ödenecektir. Diğer delegelere 8’er, danış
manlara 5’er, çevirmenlere ve kâtiplere 3’er, neferlere de 2’şer İn
giliz lirası günlük verilecektir. Elbise paraları olarak da Delegas
yon Başkanına 50, diğer delegelere, danışmanlara, çevirmenlere,
kâtiplere 20’şer İngiliz lirası öngörülüyor. O tarihte 1 İngiliz lirası
10 İsviçre frangıdır; 1 İsviçre frangı da 3 Türk lirasıdır.
Bunlar tartışılıyor. Kimi milletvekilleri yevmiyeleri ve elbise
paralarını fazla buluyor. Bakanlar Kurulu Başkanı R auf Bey (Or-
91) TBM M G iz li C else Z a b ıtla rı, Cilt 3, Türkiye İş Bankası Yayını, Ankara, 1985,
s.980-1003 ve İsm et İn ön ü ’nün TBM M ’d e k i K o n u şm a la rı 1920-1973, B irin ci
C ilt (1920-1938), Ankara, 1992, s.55-60.
76
bay) öngörülen ödenekleri savunuyor. “Delegelerimiz görevlerini
kolaylıkla yapabilsinler, milletimizin şerefine uygun durum da ol
sunlar, özel ziyaretlerinde, tem aslarında, görüşmelerinde mahcup
durum da kalm asınlar" diye bu harcamaların öngörüldüğünü an
latıyor. Aydın Mebusu Tahsin Bey, “İn saf edelim arkadaşlar, biz
bu parayı kim lerden alıyoruz?" diyor.
Görüşmeler yeterli bulunuyor. Oturuma ve gizli görüşmeye
son veriliyor. Ödenek konusu ertesi gün, açıkoturumda ele alına
caktır.92
77
bise bedeli verilir. A ncak evvelce memuriyetle Avrupa ve Rusya’y a
gitmiş olanlara elbise bedeli verilmez.
M adde 5—İşbu kanun tarihi neşrinden itibaren meriyülicradır.
M adde 6 - İşbu kanunun icrayı ahkâm ına H ariciye ve M aliye
Vekilleri memurdur.9*
Tasarıyı milletvekilleri eleştirdi, Başbakan H üseyin R au f Bey
ise savundu.
Sonunda tasarı, 5 çekimser, 22 hayır oyuna karşılık 132 evet
oyuyla Meclis’ten geçti ve kanunlaştı94 (3 Kasım 1922 tarihli ve
279 sayılı kanun).
TBM M Genel Kurulu, ayrı ayrı oylayarak 6 milletvekilinin
Lozan Konferansına katılmalarına izin verdi. İsm et P aşaya oy
birliğiyle izin verildi. Diğer beş milletvekili için oylama sonuçları
şöyle oldu:
Rıza Nur Bey: 13 çekimser, 54 hayır ve 122 evet;
Haşan Saka: 6 çekimser, 30 hayır ve 153 evet;
Zekâi Apaydın: 8 çekimser, 34 hayır ve 122 evet;
Zülfü Tigrel: 7 çekimser, 27 hayır ve 134 evet;
Veli Saltık: 3 çekimserve 143 evet;
Celal Bayar: 15 çekimser, 61 hayır ve 87 evet.95
B a şd eleg e İsm et P a şa M eclis’te k ıs a b ir k on u şm a y a p tı,
3.11.1922
İsm et Paşa, 3 Kasım günkü TBM M ’nin üçüncü oturumunda
kısa bir konuşma yaparak dedi ki: “Delegeler kurulumuz, sizlerin
güveninize dayan arak Barış Konferansına gidiyor. Kurulumuzun
Avrupa’d a savunacağı esaslar dünyaca biliniyor. Bu, M isak-ı Milli
o larak açıklanmıştır. M isak-ı M illi çerçevesinde hukukumuzu sa
vunacağız. Umuyoruz ki isteklerim izi kolayca anlatm ayı başara
cağız (inşallah sesleri) ve heyetim iz Yüce Meclis’in sürekli desteğiy
le A llah’ın yardım ına d a nail olacaktır (inşallah sesleri).”96
93) TBM M Z a b ıt C erid esi, Cilt 24, s.321.
94) Ib id ., s.330-333.
95) Ib id ., s.391.
96) Ib id ., s.340.
78
İsm et Paşa’dan sonra birçok milletvekili söz alarak, dele
gelerin konferansta izleyecekleri hareket hattı konusunda kendi
görüşlerini uzun uzun açıkladılar ve birçok önerge sundular. Beş
buçuk saat kadar süren konuşmalar sonunda, hazırlanan önerge
lerin hepsinin topluca konferansa katılacak heyetimize sunulma
sına oybirliğiyle karar verildi.97
79
iş olarak 27 Eylülde (1922) M u stafa K e m a l’e bir telgraf çektim.
Ankara m akam larıyla görüşm ek istediğimi bildirdim. TBMM hü
kümetinin İstanbul temsilcisi H a m id B ey ile çeşitli sorunları gö
rüştüm. İstanbul’d aki Yüksek Kom iserler ban a nüfus m übadelesi
için bir anlaşm a hazırlam am ı tavsiye ettiler. 22 Ekim de M u stafa
K e m a l’d en bir telgraf aldım. M übadelenin ilke olarak kabu l edile
ceğini, an cak bu işin hüküm etler arasında görüşülmesi gerektiğini
bildirdi. Türk hükümeti, Batı Trakya hariç, nüfus m übadelesini
ilke o larak kabu l edeceklerini bildirdi. H am id B ey ile görüştüm
am a Ankara hükümetiyle m üzakerede bulunam adım !’100
80
Bolşeviklerce destekleneceklermiş. M. Poincare, Barış Konferan
sında Fransa ile İngiltere’nin Türklere karşı ortak bir cephe oluş
turmaları gerektiğini söylüyor.”102
81
görüşlerini öğrenip bildiriniz. Yarın Lozan’a hareket edeceği an
laşılan İsm et Paşa’nın da yolculuğunu ertelemesi için İstanbul’a
telgraf çekiyorum.”105
82
susuta tahkikat icra etmek gerek. (17 Ekim 1922 tarihli telgrafı
nıza verdiğim cevabın elinize geçmediğine üzüldüm. Bu konuda
soruşturma açmak gerek.)”108
83
belediye dairesine gitti, akşam yemeğini orada yedi. Derince, Ya
rımca, Hereke’de halk kalabalığı kendisini selamlamaya gelmişti.
Pendik’te Hıristiyanlar ve papazlar da dahil olduğu halde, İstanbul
halkı, yeni Türkiye’nin muzaffer Başdelegesini alkışlarla karşıladı
lar. İstanbul temsilcisi heyeti karşılamak üzere Kartal’a gelmişti.
Hava soğuktu. Burada İsm et Paşa halkı selamladı ve "Benim için
çocukları üşütmeyin, hepinize teşekkür ederim" dedi. Maltepe’de
kurbanlar kesildi. Bostancı’da halk İsm et P aşay ı “M emleketi ve
milleti kurtardınız. A llah razı olsun!” diye haykırarak coşkunlukla
karşıladı. Erenköy’de halk istasyona toplanmış, kurbanlar kesiyor
du. İsm et Paşa burada halka “İstiklâl şehitleri için dua okuyalım!"
dedi ve dua edildi. Göztepe’de halka, “D aha iyi olacağız, çektikle
rimizi unutacağız” diye umut verdi.110
Haydarpaşa G arı’ndaki karşılamada büyük bir kalabalıkla bir
likte, İstanbul’un bütün yüksekokul kız ve erkek öğrencileri hazır
bulundu. Milli şarkılar söylendi, olağanüstü gösterilerde bulunul
du. Buradan bir deniz taşıtı ile Sirkeci’ye geçen İsm et Paşa, Bah
riye Mızıkası’nın çaldığı İs tik la l M arşı ile karşılandı. Buradan,
R efet Paşa’nın karargâh halinde bulunan Şark Mahfeli’ne geçil
di. İsm et Paşa, “Bugün her zam ankinden d a h a kuvvetli ve iyiyiz.
M isak-ı M illi’d en zerre k a d ar ayrılmam ızın imkânı yoktur" dedi.
Paşa, İstanbul’a vardığı gün G eneral H arington ile görüştü. Ak
şam yemeğinde basına demeç verdi. Kendisi, “Bu beyanatım da"
diyor, “sulh arzumuzu, m ukavelelere riayetli olduğumuzu, bir an
evvel neticeye varm ak istediğimizi belirtiyordum. M ukavelelere ri
ayetli olduğumuzu söylerken kastım, Fransızlarla yaptığımız An
kara İtilâfnam esi idi: Bu m ukaveleye riayeti, bu fik r i belirtm ek is
tiyordum. Aynı zam an da umumi olarak, tafsilata girmeksizin hep
Büyük M illet M eclisi’nin yaptığı ve yapacağı m ukaveleleri işaret
ederek, umumi efkârı teskin etmeye çalışıyordum!nu
110) Ib id ., s.51.
111) İsm et İnönü, H a tıra la r, s.319 ve İsmet İnönü, D efterler (1919-1973), I. Cilt,
YKY, İstanbul, 2001, s.44 ve Sarıhan, K urtuluş S avaşı Günlüğü IV, s.809 ve Sarı-
han, K urtuluş S av aşı G ençliği, öğretmen Dünyası Yayını, Ankara, 2010, s.285.
84
Basın İsm et Paşa heyetine geniş yer ayırdı. Gazeteler haberi
manşetlerden duyurdular: Vakit: “İsm et P aşa bu sabah geliyor-Şe
hirde milli hükümetimiz lehinde gösteriler devam ediyor”, ikd am :
“M urahhas heyeti, başlarında İsm et P aşa H azretleri olduğu halde
bu sabah geliyor. Karşılam a için fevkalâde hazırlıklar”, İleri: “İs
m et P aşa ve heyeti bugün saat onda gelecekler", Yenigün: "İstanbul
sevincinden yerinden oynadı- Hükümetimizin İstanbul için notası”,
S a b a h ’ta süslü çerçeve içinde İsm et Paşanın resmi: "Siyasi ve aske
ri dâhim iz - Milli emellerimizin muazzez mümessili, şanlı serdarı
mız İsm et P a şa Hazretlerine: ‘D ün yeni tarihimizin muazzam zafe
rini kazandınız. Bugün semerelerini toplamaya gidiyorsunuz. Yarın
şanlı ve ebedi sulhümüzü getireceksiniz. Bütün millet size yardımcı
ve minnettardır. Bizden size kucak kucak şükran ve minnet.”112
85
İsta n b u l’d a Yüksek K om iser R u m bold’d an C urzon’a rapor,
7.11.1922
“4 Kasım saat l l ’de Sadrazam (Tevfik Paşa) bana geldi. Lo
zan Konferansına Ankara ve İstanbul hükümetlerinin birlikte git
meleri için M ustafa Kem al’e gönderdiği telgraf üzerine yaşanan
gelişmelere değindi. Sadrazam, Barış Konferansına davet edildik
lerini, Ankara hükümetinin ise İstanbul hükümetini ‘gayri meşru’
ve hatta ‘hain’ saydığını belirtti ve konferansa daveti kabul edip
etmeme konusunda benim görüşümü sordu. Bir tavsiyede buluna
mayacağımı söyledim. Hükümetin istifa etmesi mi gerektiğini sor
du. Bu konuda da bir tavsiyede bulunamayacağımı belirttim. Hü
kümeti istifa ederse Müttefik Yüksek Komiserlerinin İstanbul’da
yönetimi üstlenip üstlenmeyeceğini sordu. Böyle bir görevi üstle
nemeyeceğini söyledim. Görüşmede Padişahın durumu konuşul
madı. Sadrazam iki saat sonra Fransız Yüksek Komiserine gitmiş.
İstifa etmeye hazır olduğunu M ustafa Kem al’e telgrafla bildirmiş
ve işleri kime devredeceğini sormuş. Padişahın tahttan inmeye
niyeti olmadığını da bildirmiş. R efet Paşa, İstanbul’da yönetimi
eline almak için bir hükümet darbesi hazırlıyor. Böylece 600 yıl
hüküm sürmüş olan bir kurum tarihe karışıyor. Türkiye için iyi mi
olacağım zaman gösterecek.”115
115) FO 424/255, s.369, No. 544 ve Şim şir, İn giliz B elg elerin d e A tatü rk, C ilt V,
s.LII, 39-41, No. 24: Rumbold'dan Curzon’a rapor, 7.11.1922, No. 984.
86
koşullarda gerçekleşebilirdi. Şimdi konferansın tarihini geciktirmek
işlerimizi kolaylaştırmaz. Bu bakımdan konferansın en geç 20 Ka
sımda toplanması için özellikle ısrar ediyorum. Bu arada bir ön-
barış antlaşmasının tezelden imzalanması yerinde olur.”116
116) FO 424 /2 5 5 , s.320-321, No. 472 ve Şimşir, İn g iliz B elg elerin d e A tatü rk, C ilt V,
s.LIII, 43-45, No. 26/1: Poincare’den Harding’e nota, 7.11.1922.
117) İsm et İnönü, D efterler /, s.44.
118) Bkz. 11 Kasım 1922 Cumartesi.
87
m ücadeleler ile bunaldığımız bir zam an da biz bu esası takip ettik.
Bugün bu vesile ile ben kanaatim i açığa vurm akla övünüyorum.
B urada bulunabildiğim dar bir zam an da aranıza beni alm akla
gösterdiğiniz sam im i ilgiye karşı çok minnettarım. Üstlendiğim
görevde nasıl büyük ordularım ız dayan ak olacaksa sizin en çok
iş y a p a ca k olan bağlılığınız d a ordulara, bize, m em leketim ize ve
yükselm eye dayan ak olacaktır. Size güveneceğiz”
İsm et P aşan ın nutku alkışlarla karşılanmıştır. Bir aralık, öğ
rencilerden biri Paşaya yaklaşarak zarif bir kutu içinde altın bir
kalem sunarak demiştir ki:
“Paşa, bizi bu şanlı zaferden sonra en şanlı barışa kavuştu
racak olan baş m urahhasım ıza im za için Darülfünun kalem ini
takdim ediyorum." '
İsm et Paşa, altın kalemi teşekkür ederek almıştır. Sedef saplı
ve ucu altından bu zarif kalem, kırmızı bir kutu içinde bulunmak
tadır. Kutu üzerindeki altından küçük bir levha üstünde şu cümle
yazılıdır:
“Altın tarihi im za için Türk Darülfünunu’nun baş m urahha
sım ıza takdimesi. İstanbul, 7 Teşrinisani (Kasım), 338 (1922).”
Fen Fakültesi Dekanı Fatin Bey, İsm et Paşaya, Fen Fakül-
tesi’nin fahri müderrisliği unvanını takdim etmiş, İsm et Paşa
da bunu kabul etmiştir. İstanbul ilkokul öğretmenleri de İsm et
P aşa’yı ziyaret ederek ona altın bir kalem armağan etmişlerdir.119
Akşam Fatih’te İsm et Paşa şerefine 60 kişilik bir ziyafet ve
rildi. Ziyafette Düyunu Umumiye Osmanlı Dayinler (Osmanlıya
borç verenler) Vekili Cavit Bey de hazır bulundu. Gece İsm et P a
şa ile yaptığı görüşmede, davet edilirse Lozan Konferansına gele
bileceğini bildirdi.120
88
İn g iltere’nin P aris B ü yü kelçisi H ardinge’den Curzon’a tel,
8.11.1922
“M . Poincare, Türkiye’den aldığı telgrafları size iletmemi
istedi. Tel. 1: Albay M ougin Ankara’dan bildiriyor: İsm et Paşa,
Barış Konferansının ertelenmemesi için ısrar ediyor. Tel. 2: İs
m et Paşa ile birlikte İstanbul’a gelen Albay Mougin, M ustafa
K em al’in de sabrının taşmak üzere olduğunu bildiriyor. İsm et
P aşaya verilen talimatta Misak-ı Milli’den ödün verilmeyeceği
belirtiliyor. Durum pek nazik.”121
121) FO 371 /7 9 1 0 /E . 12297 ve Şimşir, İn g iliz B elg elerin d e A tatü rk, C ilt V, s.41-
32, No. 25: Hardinge’den Curzon’a tel, 8.11.1922, No. 573.
122) D B F P -1 / X V III, s.242. No. 165: Dering’den Curzon’a tel, 8.11.1922, No. 149.
123) Jaeschke, Türk K urtuluş S av aşı K ro n o lojisi II, s.10 ve Sarıhan, K urtuluş S a
vaşı K ro n o lojisi, IV, s:816.
89
“Bir olupbitti yaratm ak istenince nota yazm akla yetinilmez,
vakit kaybetm eden harekete geçilir. Bir olupbitti yaratm ak söz ko
nusu değildir... M udanya’d a M üttefik kuvvetler oldukları yerde
kala ca k la r dedik ve tespit edilen çizgiyi ordularım ızla aşm am ayı
taahhüt ettik; am a herhangi bir idari kontrol tanım adık. Anka
ra kanunlarını yürürlüğe koym adan burada (İstanbul’da) Büyük
M illet Meclisi hükümetinin yerleşmesini nasıl tasavvur edebilirsi
niz? Biz, hiçbir zam an kapitülasyonları tanım adık.
Yabancı aleyhtarlığının program ım ızda olmadığını size temin
edebilirim . Yurdumuzu onarabilm ek için birçok yardım a m uhta
cız... Bir geçiş dönem inde bulunuyoruz. Am a Türkiye’nin ekonom ik
onarım ı için Fransız dostlarım ızın yanım ızda olmasını isteriz .”124
İsmet Paşa, kırk kişilik heyetin başında, hayati derecede
önemli bir konferansa gidiyordu. Lozan yolculuğu oldukça ger
gin bir hava içinde başlıyordu: Türkiye, meşru haklarını kabul
ettirmeye gidiyordu. Silahlı çatışma ihtimali şimdilik giderilmiş
ti. Mudanya Mütarekesi bir aydır yürürlükteydi. Ama karşılıklı
kuşkular, kaygılar ve sürtüşmeler sürüp gidiyordu. Mütarekenin
uygulanması kolay olmuyordu. Ankara hükümeti şimdi öncelikle
İstanbul’a ve Doğu Trakya’ya hâkim olmak istiyordu. Müttefiklerle
sürtüşüyordu. İstanbul'da Türk egemenliğinin kurulmasına karşı
müttefikler direniyorlardı. Türkiye, Türk limanlarına ve Boğazlara
giriş çıkışları kontrol etmek istiyordu. Tüm kapitülasyonları red
dediyordu. Müttefikler, kapitülasyonları yürürlükte sayıyor, Türk
sınırları içinde Türk egemenliğinin kurulmasını hazmedemiyor-
lardı. Yabancı basında, Ankara hükümetinin yabancı düşmanlığı
politikası izlediği ileri sürülüyordu. Müttefiklerin “olupbittiler-
lerle karşı karşıya bırakılmak istendiği” yazılıp çiziliyordu. Barış
Konferansında da Türkiye’nin “pek aşırı isteklerde bulunacağı” id
dia ediliyordu. Yabancı basın, konferans arifesinde Türkiye’yi bir
kuşku çemberi içine almak için kampanya açmış gibiydi...
124) Bilâl N. Şim şir, “Lozan'a Doğru”, C um hu riyet, 24.7.1973.
90
İsm et Paşa, Lozan’a giderken dışardaki bu havayı da göz
önünde tutarak demeçler veriyordu.
Fransız gazetesine verdiği demeçle İsm et Paşa, öncelikle
Fransızlara seslenmiştir. İlerde yabancı basına demeçlerini sürdü
recek, İngiltere’ye de seslenecek, Türk görüşlerini yabancı kamu
oyuna duyuracaktır.
91
ve İzmir Mebusu; Şefik Başman, Maliye Teftiş Kurulu Başkam;
Seniyettin Başak, İstanbul Evkaf Hukuk Müşaviri; Şevket Doğ-
ruer, Milli Savunma Bakanlığı Deniz Dairesi Müdürü, Yarbay;
Tevfik Bıyıklıoğlu, Kurmay Yarbay; Tahir Taner, Adliye Müs
teşarı; Nusret Metya, Dışişleri Bakanlığı İkinci Hukuk Müşaviri;
Yusuf Hikmet Bayur, Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Genel Mü
dürü; Zühtü İnhan, Üniversite öğretim üyelerinden; Fuat Ağra-
lı, Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürü; Mustafa Şeref
Özkan, eski Nazır; Şükrü Kaya, Mülkiye Müfettişi; Hamit Ha-
sancan, Kızılay İkinci Başkanı, Ankara hükümetinin eski İstanbul
temsilcisi; Cavit Bey, eski Maliye Nazırı; Hayum Naum, Yüksek
Mühendis Okulu Fransızca Öğrertmeni, Haham; Baha Bey, Ada
let Bakanlığı Mezhep İşleri Müdürü.
Basın Danışmanları-. Ruşen Eşref Ünaydın, yazar; Yahya
Kemal Beyatlı, Darülfünun Öğretim Üyesi, şair.
Genel Sekreter ve Danışman: Reşit Safvet Atabinen, Eski
Şûrayı Devlet üyesi.
Çevirmen (Mütercim): Hüseyin Pektaş, Robert Kolej İkinci
Müdürü.
Kâtipler: Dışişleri Bakanlığı Memurlarından;128 M. Emin Âli
Türkgeldi, M ehm et Ali Balin, Cevat Açıkahn, Celal Hazım
A rar, Saffet Şav, eski Dışişleri memurlarından Rıfat Bey; Kızılay
Genel Merkezi memurlarından Süleyman Saip Kıran, Paris Basın
Temsilcisi Dr. Nihat Reşat Belger.
Askerler: A tıf Esenbel, Süvari Binbaşı, İsm et P aşaya yaver;
Sabri A rtunç, Süvari Binbaşı, Yaver. (Toplam 7 kişi olan askerler
koruma ve kurye görevlileri idiler).
128) Yaşayan L o z an (Ankara, 2003) adlı kitapta, Lozan'a giden Türk heyeti üyelerinin
özgeçmişleri verilirken ciddi yanlışlar yapılmıştır. Kâtip M. Emin Âli Türkgel-
di (1890-1955), Âli Fuat Türkgeldi (1867-1935) imiş gibi gösterilmiştir (s.879).
Bu hatanın düzeltilmesi gerekir. Emekli bir yüksek bürokrat Lozan’da kâtip imiş
gibi gösterilmiştir. Genç araştırmacılarımız tarihimiz üzerinde kalem oynatırken
daha dikkatli davranmalıdırlar. -BNŞ.
92
Gazeteciler: A hm et Cevdet (İkdam), A hm et Şükrü Esm er
(Vakit), Hüseyin C ahit Y alçın (Tanin).
Listede toplam 40 kişi görünmektedir: 3 delege, 24 danışman,
8 kâtip, 2 asker, 3 gazeteci. Listede adları, rütbeleri görünmeyen,
beş-altı koruma görevlisi daha bulunduğu sanılmaktadır.
Delegelerin üçü de bakandı. İsm et Paşa, Dışişleri; Dr. Rıza
Nur, Sağlık ve Haşan Saka, Maliye Bakanları idiler. Danışmanla
rın dördü milletvekili idi: Veli Saltık, Zülfü Tigrel, Zekâi Apay
dın ve C elal Bayar.
Kâtiplerin çoğu Dışişleri Bakanlığı gençlerindendi. Bunlar
Lozan’da sıkı bir diplomasi stajından geçecek ve yarınki genç Tür
kiye Cumhuriyetinin üst düzey diplomasi kadrolarını oluştura
caklardı. İlk dönemde Türkiye Cumhuriyeti Elçilerinin üçte biri
“Lozan Ekolü’ nden geçmiş olan diplomatlardı: M ünir Ertegün,
Zekâi Apaydın, Yusuf H ikm et Bayur, Tevfik Bıyıklıoğlu, Ru
şen E şre f Ünaydın, Yahya Kem al Beyatlı, Em in Âli Türkgeldi,
Cevat A çıkalın ve (ikinci dönemde konferansa katılan) Tevfik
Kâm il Koperler.
129) Bilâl N. Şimşir, A ta tü r k ile Y azışm alar 1920-1923, 2. bs., Kültür Bakanlığı,
Ankara, 1992, s.439-441.
130) Ib id ., s.443.
93
10 Kasım 1922 Cuma
131) İsm et İnönü, D efterler /, s.44 ve Şim şir, L o z an T elg ra fla rı 1(1922-1932), Türk
Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1990, s.102, No. 2.
132) B ilâl N. Şim şir, L o z an T elg ra fla rı I, s.101-102. No. 1: İsmet Paşa’dan Başbakan
lığa tel, 11.11.1922, No.3.
Not: 1920-1930 yıllarında Türkiye’de görev yapmış olan İsveç Elçisi Gustav O s
car Wallenberg, İngiliz raporlarına göre, Alman yanlısı ve Türk dostu idi. Birinci
Dünya Savaşı ve Mütareke yıllarında İsveç, İngiltere’deki Türk çıkarlarını koru
duğu için, W allenberg, Malta’daki Türk sürgünleriyle de ilgilenmiş ve oradaki İs
veç Konsolosu aracılığıyla sürgünlerle ilgili bilgi alıp Türk makamlarına iletmişti.
-BNŞ
94
S tam bu liyski benim vagonuma geldi. Yanında güzel Fransızca
konuşan bir tercümanı vardı. Bir Bulgar kızı. Bir de eski sefirler
den Stratıcev isminde biri vardı. Stam bu liyski bir ihtilâlciymiş.
Çok içine dönük, az konuşan, ürkek bir sima, bir tip idi. Kendisi
ne Bulgaristan’ın ahvalini sordum. Çok güçlükten, perişanlıktan,
felâketten bahsetti. ‘N e yapacaksın?’ diye sordum. ‘H içbir şey y a
p a c a k halim iz yok’ dedi. ‘H içbir şey y ap acak halim iz yok dem ek
olm az, m utlaka kendi varlığınızı hissettirmelisiniz, hak sahibi o la
rak işgal kuvvetleri ile konuşacak bir tavır takınm aksınız’ dedim.
Bu tarzda cesaret verici sözler söyledim. O hep başını sallıyordu
ve ‘mümkün değil, mümkün değil’ diyordu. S tam buliyski bezgin
bir haldeydi. Bir m üddet böyle konuştuk. D ikkatim i celbetti, be
nim le konuşurken özür dilercesine, ‘B iz sizin gibi değiliz’ diyor, bir
yandan d a durm adan etrafına bakıyor, vagonun içinde, dışında
bizi dinleyen bir kim se olup olmadığını m erak ediyordu. Benim
yanım da bu vaziyette bir m üddet sıkıntı çektikten sonra S tam b u
liyski ayrıldı, kendi vagonuna gitti. Bu suretle, tam am ıyla bitkin,
perişan, ürkmüş bir başvekil görmüş oldu m ”133
İsm et Paşa, Belgrad’da iki gazeteciye demeç verdi. Öğleden
sonra trende Stam buliyski’ye iade-i ziyarette bulundu.134
95
Bu kısa demeç, o günkü hava gözönünde tutularak veril
miştir. İstanbul’un bir an önce yabancı işgalinden kurtarılması
ve Türk egemenliği altına alınması amacını güdüyordu: Aslında
Lozan Antlaşmasından sonra Hilafet kaldırılacak, Hilafet merkezi
de kalmayacaktı. Bu demeçten bir yıl sonra, Türkiye Devletinin
başkentinin İstanbul değil, Ankara olmasını, İsm et Paşa, bir grup
mebus arkadaşıyla birlikte bizzat Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne
önerecekti.
136) “Conférence de Lausanne est ajourné et İsmet Pacha vient à Paris” (Lozan Konfe
ransı ertelendi, İsmet Paşa Paris’e geliyor), L’E cho N a tio n a l (Paris), 13.X1.1922.
96
feransın ertelendiğinin İsviçre hükümetine duyurulması ve Lozan’a
gelince İsm et Paşanın da Paris’e çağrılması için Bern’deki Fransız
Elçiliğine talimat verilmiştir. Aynı zamanda Türkiye’nin Paris dip
lomatik temsilcisi Ahm et Ferit (Tek) Bey’e resmen bilgi verilmiştir.
Demek ki, Müttefikler sözlerini tutmamışlardı. Diplomatik
nezaket kurallarını çiğnemişlerdi. 13 Kasımda Lozan’da buluna
caklarını Türkiye’ye bildirmiş oldukları halde, son anda caymışlar
dı. Randevularına gitmemişlerdi. Son kararları, Türkiye’ye zama
nında bildirilmemişti. Artık çok geçti. Türk heyeti üç gündür yol
daydı. 12 Kasım Pazar günü öğleden sonra, Türk heyetini götüren
tren İsviçre sınırına girmişti, hareket halindeydi. Birkaç saat sonra
da Lozan’a varacaktı. Böyle bir anda Paris Temsilcisi Ferit Bey’in
İsm et Paşa ile temas kurabilmesi çok zordu. Günlerden pazardı.
Paris Temsilciliğinin haberleşme zorlukları da vardı.
F erit Bey, haberi alır almaz Lozan’da bulunan Harun A liça’ya
acele olarak şu telgrafı çekmiştir:
98
Fransız ban kaları yağm a mı edilmiş! Fransız fab rik a la rı k a
panm ış mı! Bu da tam am en yalan. Bahsettiğiniz fab rikaların Yu
nan ve düşm an m alı olm adığına emin misiniz? Fransızlarla iliş
kisi olmayan sözümona konsolosluk ajanlarının raporlarına p ek
önem vermeyiniz.
İstanbul’d a d a içinden çıkılmaz bir durum vardır. Saltanatı
kaldırdıktan sonra, eski rejimdeki Türk m akam larının yerini aldık.
A nlaşm azlıklar çıkabilir. Müttefik ve Türk polisler çatışabilirler. İs
tanbul bize resmen vaadedildiğine göre, orada güvenliği sağlam ak
sorumluluğunun sadece bize bırakılması d ah a iyi olm az mı?
Sizlerle sam im i ve sıkı işbirliği kurm ak amacımızdır. Ama kar
şınızda bir koloni değil, hür bir millet vardır; tâbi değil, eşittir.”139
Bu demeç, İsm et Paşa'nın üç günlük Lozan yolculuğu sırasın
da yabancı basına verdiği son demeçti. İngiliz ve Fransız gazetele
rinde yer aldı. Türk heyeti, İsviçre’ye girdikten sonra, tam Lozan’a
yaklaştığı sırada, Konferansın geri bırakıldığını öğrenmişti. Ama
yoluna devam etmişti. O anda zaten başka ne yapılabilirdi ki?
139) Ib id .
99
karşı Lozan’da bir “Türk Yurdu" derneği vardı. Bu dernek, Kurtu
luş Savaşı boyunca M ustafa Kem al’in tarafını tutmuş, İsviçre'de
Ankara hükümetinin resmi olmayan sözcülüğünü yapmıştı. Şim
di, Türk heyetini karşılamaya gelenler arasında “Türk Yurdu” yö
neticileri de vardı. Polis istasyonu boşaltmıştı; istasyon çıkışında
meraklı bir kalabalık birikmişti. Bunlar arasında Türk ve Mısırlı
öğrenciler de vardı.
İsm et Paşa, şehirde Lozan Palasa indi. Fransız ve Japon de
legasyonları için de aynı otelde yer ayırtılmış ve otele üç ülkenin
bayrakları çekilmiş bulunuyordu. Ama öteki heyetler henüz gel
memişlerdi. Lozan’a ilk varan Türk heyetiydi. Lozan Palas bütün
konferans boyunca Türk heyetinin genel karargâhı olacaktı. İsm et
Paşa’nın dairesi, otelin beşinci katında, 210 numaradaydı.
Otele iner inmez İsm et Paşa, hemen telefonla Ankara hü
kümetinin Paris Mümessili Ferit (Tek) Bey'i aradı. Ferit Bey, bir
yıldan beri Türkiye Büyük M illet Meclisi hükümetinin Paris Mü
messiliydi. Sakarya Zaferi üzerine, 20 Ekim 1921 günü Ankara’da
imzalanan Türk-Fransız Anlaşmasından hemen sonra Paris’e gön
derilmişti. Resmi adı “Diplomatik Mümessil”di. Fiilen Ankara’nın
o gün için bir numaralı Büyükelçisiydi. Sakarya Zaferine kadar
Ankara’nın en önemli dış temsilciliği Moskova Büyükelçiliği iken
Sakarya’dan sonra Paris Mümessilliği öne çıkmış; Türk dış politi
kasının ağırlık merkezi Batıya kaymıştı. F erit Tek, Bakanlık yap
mış, tecrübeli bir diplomattı, bir yıldır Paris’teki mevkiini hakkıyla
doldurabilmişti. Lozan Konferansı arifesinde Batı’daki son geliş
meler konusunda İsm et P aşay ı en iyi aydınlatabilecek olanlardan
biri Ferit Bey’di. Batı diplomasisindeki gelişmelerin, özellikle Ba
rış Konferansını geri bırakma manevrasının içyüzü ne olabilirdi?
Son bir yıldır Ankara hükümetini destekliyor gibi görünen Fransa,
şimdi İngiltere’ye mi yanaşıyordu? Batı’da, özellikle Fransa Dışiş
lerinde Türkiye’ye ilişkin ne gibi kararlar alınıyordu? Konferans
tan önce İsm et P aşa’nın Paris’e (ve Londra’ya) gitmesi yararlı olur
100
muydu? Vs. vs. Bu soruları ve benzerlerini az çok yetkiyle cevap-
landırabilecek kimse Ferit Bey idi. İsm et Paşa, bir süre telefonla
konuştuktan sonra Ferit Bey’i ve Roma temsilcisi C elâlettin A rif
Bey’i Lozan’a çağırdı.140
140) Şim şir, “Lozan’a Doğru”, C um hu riyet, 25.7.1973 ve “Arrivée de la délagation tur
que à Lausanne” (Türk heyetinin Lozan'a gelişi), Jo u r n a l d es D ébats, 14.11.1922.
141) Karacan, L ozan K on fera n sı ve İsm et P aşa, s.55-56.
Not: Aslını görmediğim ve Karacan'dan aktardığım bu notanın Lord Curzon’a
gönderilen nüshasından çevrildiği anlaşılmaktadır. Çünkü “Zâtı Asilaneleri”
ibaresi ancak Lord gibi bir asalet unvanı olanlar için kullanılır, cumhuriyetlerde
kullanılmaz. Fransız ve İtalyan Dışişleri Bakanlarına gönderilen nüshalarda her
halde “Ekselansları" kelimesi kullanılmıştır düşüncesiyle bunu da parantez içinde
gösterdim. -BNŞ
101
İsm et P a şa L o zan ’a v arışın ı an latıy or:
"Lozan’a çıktık. O zamana kadar İsviçre hakkında bildikle
rimiz şundan bundan ibaret: Muharebe esnasında bütün ekalli
yetler, bütün devletlerce Türkiye aleyhine yapılan propagandalar
la İsviçre muhitleri tamamıyla dolgun bir haldedir. Bu İsviçre’de
umumi efkâr, umumi temayül, Türkiye için elverişli değildir, deni
yordu. Böyle bir ortam içine girmiş bulunuyorduk.
İsviçre’ye gelir gelmez karşımıza çıkan ilk mesele İsviçre’yi
tamamiyle boş bulmamızdır. Müttefiklerden hiç kimse, hiçbir he
yet İsviçre’ye gelmemişti: Yalnız biz gitmiş bulunuyorduk. Bunun
zahiri sebebi İsviçre’de ve İngiltere’de yeni seçimlere gidilmiş ol
masıdır. O günler seçim günleri idi. İngiliz heyeti İngiltere’deki
seçimler bittikten sonra gelebilecek ve Konferans başlayacaktı.
Ben İstanbul’da G eneral H arington ile görüşmüştüm. O bana bir
şey söylememişti. Gerek İstanbul’da, gerek İstanbul'dan ayrıldık
tan sonra yolda veya herhangi bir yerde bana Konferansın bize
söylendiği gibi ayın 13’ünde toplanmayacağını, bir hafta teehhür
edeceğini (erteleneceğini) bildirmemişlerdi. Bu durumdan çok sı
kıldım. Gazetecileri topladım. Evvela bu boşluktan, kimsenin bu
lunmamasından şikâyet ettim. Bizi ayın 13’ünde buraya çağırdılar.
Geldik, yokturlar. Eee... Niçin yoksunuz? Bari onu söyleyin. Böyle
bir hareketin manasız olduğu kadar, haksızlığını ve dikkatsizliği
ni de belirttim ve şikâyetçi olarak İsviçre gazetelerine anlatmaya
çalıştım. İsviçre gazeteleri, Türklerle ilk defa temas ediyorlardı.
Şikâyetlerimi biraz uzaktan ihtiyat ile dinlemişlerdi. Tabii ve sade
insanlar olarak bizimle temas etmekten, hiç olmazsa ürküntü duy
mamış bir halde yanımızdan ayrıldılar.”142
102
13 Kasım 1922 Pazartesi
103
Bugünkü gibi beş kıtaya yayılmış elçiliklerimiz, konsolosluklarımız,
basın ataşeliklerimiz yoktu; olanlar da tam teşekküllü değildi. Dış
basını izlemek, genel havayı kavramak, Türkiye aleyhindeki yayın
lara cevap yetiştirmek gibi işler çoğu zaman Lozan’daki delegasyona
düşüyordu. İsm et Paşa, dış basını, tanıtım için, Türk davasını ka
muoyuna duyurmak için de sık sık kulllanacaktı...
104
İsm et İn ön ü ’nün “D efterler”inden, 13.11.1922
“Fransa Hükümeti namına De Lacroix izahat veriyor. Teb-
ligat-ı resmiye istedim.
Öğleden evvel gazete muhabirlerine mülakat yaptım. Akşa
ma kadar M atin muhabirini, R euter idare reisini kabul ettim.
Akşam C urzon ve P oincaré’den Konferansın tehirine dair
telgrafname geldi.
Gece Paris mümessili Ferit (Tek) Bey geldi.”145
105
Türkiye’nin her yanında âsayiş hüküm sürüyor. Türk de
legeleri barış konferansında hür ve bağımsız Türk vatanını sa
vunacaklar ,:’’ 146
Türk davasını tanıtıp savunmak amacı güden genel nitelikte
ki bu demeç, dış basında nispeten kısa geçildi. Buna karşılık yeni
Türkiye’yi hırpalayıcı haberler yabancı gazetelerde daha genişçe
yer tuttu.
Tine 13 Kasım günü akşamüzeri İsm et Paşa, L e M atin ve L a
Tribune d e G enève gazetelerine ayrı ayrı demeçler verdi ve Reuter
A jansı idare başkanını kabul etti. Paşa, İsviçre’nin büyük gazetesi
L a Tribune d e Genève muhabiri M. Tony R oche’u otelinde kabul
edip kendisiyle uzun uzun görüştü. M. Roche, özellikle konferansın
geri bırakılması konusunu deşmek istedi. İsm et Paşayla arasında
bu konuda geçen konuşma gazetede şöyle yer aldı:
(Tony R o c h e )- “Ama Bern’d eki Fransa Elçisi adın a biraz ön
ce sizi ziyaret eden (m aslahatgüzar) M. d e L a c r o ix Ekselanslarına
her şeyi izah etmiş olmalı, değil mi?”
(İsm et P a ş a )- “Evet ban a izahat verildi; am a resmen hiçbir
şey bilmiyorum. M esela, konferansın kesinlikle 20 K asım a ertelen
diğini hiç değilse resmen bilmiyorum. Henüz açıkça bilmediğim bir
nokta da geri bırakılm asının nedenleridir”
(Paşa söze devam ediyor)- “Evet barış. Türkiye içtenlikle b a
rış aram ak için Lozan’a geldi. Ama her geçen gün barışı geciktiri
yor. H er gün korkunç m eçhullerle doludur. Ve eğer barış uzakla
şırsa, eğer yeniden savaş olursa, herkes için, am a özellikle Avrupa
için büyük bir ıstırap olur”
(Paşa) “Olup bitenlerden bir şey anlam ıyorum ” dedi. “Pazar
günü İsviçre topraklarına girince iki ayrı resmi kaynaktan (Federal
Saraydan ve Fransa Elçiliğinden) ban a telefon edildi. Konferan
sın önceden kararlaştırılm ış olduğu şekilde toplanacağı bildirildi.
Lozan’a gelince ise konferansın yapılm ayacağı izah edildi. Birisine
randevu verirseniz ve randevuya kendiniz gelmezseniz, bu... bu..”
146) Şimşir, “Lozan’a Doğru”, C um huriyet, 26.7.1973.
106
Çok yavaş konuşan İsm et Paşa kelimeyi arıyor...
Sonunda, “Hayret ettik" diye kısa kesiyor.
Arkasından, biraz düşündükten sonra;
“İtira f ederim ki hiçbir şey anlamıyorum. Ben... (burada du
daklarında bir tebessüm beliriyor) şaşırdım kaldım ” diyor.
Bundan sonra İsviçreli gazeteci, İsm et Paşa’mn olası Paris
gezisi konusuna değinmişti: Bu konuda gazetelerde haberler var
dı. 13 Kasım günü L’E cho N ation al gazetesi, “Lozan Konferansı
geri bırakıldı ve İsm et P a şa Paris’e geliyor”diye başlık atmıştı. Pa
şa bu konuda diplomatça konuştu:
“Memnuniyetle Paris’e gideceğim, gitmeyi p e k arzu ederim.
Ama tabii, her şeyden önce olup bitenler hakkında ban a ayrı res
mi izahattan başka bir şey bildirilm esi gerekir. Yani konferansın
gerçekten toplanacağı tarih resmen bana bildirilm elidir” dedi.147
Evet, Müttefikler Türkiye’ye Lozan’da randevu vermişler ama
randevuya gelmemişler, sözlerini tutmamışlardı. Konferansın ge
ri bırakıldığı İsm et P aşaya ancak Lozan’a varınca bildirilmişti.
Verilen izahat da yetersizdi, yazılı değildi. İsm et Paşa ölçülü ko
nuşuyor, kendisini tutuyordu ama belli ki biraz hayal kırıklığına
uğramıştı. Şimdi yazılı, resmi bir cevap istiyor; Müttefikleri sıkış
tırıyordu. Konferans 20 Kasımda toplanacak mı? Resmen, yazılı
olarak kendisine bildirilmeliydi.
13 Kasım günü yaptığı basın toplantısından ve gazetecilerle
ayrı ayrı konuşmalarından sonra İsm et Paşa, iki gün gazetecilerle
görüşmedi.
Yine 13 Şubat gecesi Paris Temsilcisi Ferit Bey Lozan’a geldi.
İsm et Paşa, Ferit B ey ’le baş başa oteline kapandı, ertesi sabah
saat 03.00 sularına kadar sürecek uzun bir görüşmeye daldı.
147) Şim şir, “Lozan’a Doğru”, Cum huriyet, 26.7.1973. Bu yazının tam metni: Tony
Roche, “Avant la Conférence de Lausanne. Un Entretien avec İsmet Pacha, chef
de la délégation turque” (Lozan Konferansından önce. Türk Delegasyonu Baş
kanı İsmet Paşa ile bir görüşme), la T ribu ne d e G enève, 15.XI.1922 ve B ilâl N.
Şim şir, D ış B a s ın d a A ta tü rk ve Türk D evrim i, C ilt I, 1922-1924, Türk Tarih
Kurumu Yayım, Ankara, 1981, s.80-84, No. 29.
107
L ord Curzon’d a n P aris B ü yü kelçisi H ardin ge’e tel,
13.11.1922
Lord Curzon, büyük uğraş sonunda Lozan Konferansını geri
bıraktırmış ve rahatlamıştı. Ama bu rahatı uzun sürmedi. Konfe
ransın geri bırakılmasını fırsat bilen İsm et Paşa’nın Paris’e gidip
Fransızlarla görüşmeler yapacağını duyunca Lord hazretleri adeta
paniğe kapıldı. Curzon, 13 Kasım günü, telaşla, Paris Büyükelçi
sine şu telgrafı çekti:
“Times ve diğer birçok gazetenin dün Paris’ten aldıkları ha
berlerde, İsm et P aşan ın , Konferansın geri bırakılmasını fırsat bi
lerek Paris’e gelmesinin ve M . P oincare ile görüşmesinin muhte
mel olduğundan bahsediliyor.
Bu haberin asılsız olduğunu kuvvetle umarım. Konferans ari
fesinde ve Türk iddialarına karşı birleşik cephe (united front) ha
linde çıkabilmek, Fransa hükümetiyle kesin bir anlaşmaya varmak
için bizim her türlü çabayı sarfettiğimiz bir sırada, Türk temsilci
sinin Fransa Başbakanıyla ayrı görüşmeye girmesi katiyen doğru
olmaz.
Fransızların Türklerle tek başlarına müzakere eğilimlerinin
yeni bir tezahürünü ve müttefikleriyle şaşmaz bir şekilde dayanış
maları belirtecek yerde bizimle Türkler arasında zahiri bir arabu
luculuk rolü almalarını derin bir kuşku ve kaygısız seyredemeyiz.
İsm et Paşa Paris’e gelirse hiçbir yetkilinin onu kabul etme
yeceği ve Lozan Konferansından önce kendisiyle ayrı görüşme ya
pılamayacağının ona söyleneceği yolundaki güven ve umudumu
lütfen M. P oin care’ye bildiriniz.”148
Bu telgrafı almadan önce Paris’teki İngiliz Büyükelçisi Lord
Hardinge zaten aynı doğrultuda girişimde bulunmuştu. Büyü
kelçi, İsm et P aşan ın Paris’e geleceğini duyunca Fransa Dışiş
leri Bakanlığına gitmiş ve bu ziyaretin “İngiltere’d e kötü izlenim
yaratacağını ” söylemişti; C urzon’un telgrafını alınca hemen M.
P oincare’ye çıktı. Poincare, İsm et P aşay ı nezaketle kabul ede
148) Şimşir, “Lozan’a Doğru”, C um huriyet, 2.8.1973.
108
ceğini, fakat kendisiyle ikili müzakerelere girişmeyeceğini söyledi
ve ayrıca şunları da belirtti: Müttefikler 13 Kasımda Lozan’da bu
lunmamakla zaten Türk heyetine karşı nezaketsiz davranmışlardı.
İsm et Paşa gelince Fransa Başbakanı kendisine nezaket göster
mek durumundaydı. Bu bakımdan İsm et Paşayla görüşmeyi geri
çeviremezdi. Ama bu görüşme birkaç dakika sürecek ve bir neza
ket ziyareti niteliği taşıyacaktı. Lozan Konferansında görüşülecek
olan konular, İsm et Paşa’nın ziyaretinde ele alınmayacaktı. Yanlış
yorumları önlemek için İsm et Paşaya, Paris’teki İtalyan ve İngiliz
Büyükelçileriyle de görüşmesi telkin edilecekti.149
109
ettirdi! (Daha sonra Ermeni örgütler, Amerika’nın Fresno şehrin
de katil terörist Teh lirian ’ın anıtını dikeceklerdi; gelecek Ermeni
çocukları ona özenip terörist olsunlar diye!)
6 A ralık 1921: S ait H alim P aşan ın vurulması. 1913-1917
yılları arasında sadrazamlık yapmış, Mütarekede İngilizler tara
fından Malta’ya sürülmüş olan S ait H alim Paşa (1863-1921), sür
günden kurtulduktan sonra İstanbul’a dönmesine izin verilmedi
ğinden Roma’da bir otele yerleşmişti. Bir ay sonra, oteli önünde
bir Ermeni terörist tarafından vurulup şehit edildi.
21 Temmuz 1921: Cem al P aşa’nın ve iki yaverinin vurulma
ları. İttihat ve Terakki iktidarının üç liderinden biri olan Cem al
Paşa (1872-1922), Tiflis’te iki yaveriyle birlikte şehit edildi...
Cem al P aşa’nın vurulmasından dört ay kadar sonra, Ermeni
teröristler bu defa, Lozan’da İsm et P aşaya suikast hazırlamakta
idiler. Yedi ay sürecek Lozan Konferansı boyunca P aşa’nın peşini
bırakmayacaklardı; ama menfur emellerine asla ulaşamayacaklar
dı. Kurtuluş Savaşı’nı yapan o kahraman kuşak, uyanık ve tedbirli
davranmış ve Ermeni terörüne göz açtırmamıştı.
151) B ilâl N. Şim şir, L o z an T elg ra fla rı 1, s.3, 102, No. 2: İsmet Paşa’dan Başbakanlı
ğa tel, 14.11.1922, No. 1.
110
dolayı özür diliyorlar. Paris’e gidiyorum. İngilizler, Müttefikler
arasında görüş birliği istiyorlar.”152
152) Ib id ., s.3, No. 103: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 14.11.1922, No. 2.
153) Şimşir, “Lozan’a Doğru”, C um huriyet, 27.7.1973.
111
tefiklerinden kesin destek bekliyor. Bu desteği almadan barış mü
zakerelerine başlayamam. Muhtıranın (A) bölümüde 11 madde
var. Bu maddeler sırayla şunlardır (Parantez içlerinde kendi açık
lamalarımı ekledim -BNŞ):
1) B a tı T rakya: Buradaki durum değiştirilm eyecek ve Türk-
lerin plebisit talebi reddedilecektir. (İngiliz muhtırasının bu mad
desi, Misak-ı M illi’nin 3. maddesine ve İsm et Paşaya verilen hü
kümet talimatının 6. maddesine taban tabana zıttır.)
2) T rakya sınırı: 1915 Eylülünde im zalanan Türk-Bulgar an
laşm asıyla çizilen sm ır olacaktır. (Bu maddenin anlamı, Edirne’nin
bir mahallesi olan Karaağaç istasyonunu Türkiye dışında bırakmak
demekti. Oysa Türkiye, 1914 sınırını istiyor, Karaağaç’ı Edirne’nin
ayrılmaz parçası sayıyordu. Bu madde İsm et P aşaya verilen hü
kümet talimatının 5. maddesine taban tabana zıttır.)
3) B o ğ a zla rın serbestliği: Bu ilke esasen M üttefikler a ra
sında kabu l edilm iş bulunmaktadır. Bunun uygulanması tartışı
lacaktır. İstanbul Boğazı ile M arm ara Denizi askerden arındırı
laca k ve teftişe a çık olacaktır. (Bu madde, Türkiye’nin egemenliği
ile çatışmakta; İstanbul’un ve Marmara’nın güvenliğini esas alan
Misak-ı M illi’nin 4. maddesine taban tabana ters düşmektedir.)
4) K a p itü la sy o n la r: Bazı değişikliklerle M art kararları mu
h afaza edilecektir. (Yani bazı ufak değişikliklerle kapitülasyonla
rın devam ettirilm esi istenmektedir. Bu talep Misak-ı Milli’nin 6.
maddesine de, İsm et Paşaya verilen hükümet talimatının 8. mad
desine de taban tabana zıttır. Türkiye, kapitülasyonlar yüzünden
barış görüşmelerini kesmeye dahi kararlıdır.)
5) Ege a d a la r ı: Türkiye bütün bu ad aları M üttefiklere b ı
rakacak, bu konuda karan M üttefikler verecekler. (Gökçeada ve
Bozcaada ile birlikte pek çok adayı kapsayan Ege adalarının toptan
Müttefiklere terk edilmesi istenmektedir. Bu madde İsm et Paşaya
verilen ve sınırlarımıza yakın adaların Türkiye’ye katılmasını ön
gören hükümet talimatının 4. maddesine ters düşmektedir.)
112
6) Suriye ve Ir a k s ın ırla rı: M andater devletlerin kabul et
tikleri gibi kalacaktır. Bu devletler yerel bazı düzenlem eler y ap a
bilirler. (Bu madde öncelikle Musul Vilayeti ile Hatay’ın Türkiye
dışında bırakılması amacı güdüyor. Misak-ı M illiye de, Hatay böl
gesine özel statü tanınmasına da ters düşmektedir.)
7) Suriye, Ir a k ve F ilistin m an d a to p r a k la r ı statülerinde
hiçbir değişiklik kabul edilmeyecektir. (Misak-ı M illinin birinci
maddesinde eski Osmanlı toprakları olan Arap ülkelerinde plebi
sit yapılması öngörülmüştü.)
8) M ü ttefiklerin m ez a rlık la rın ın bulundukları yerlerin
mülkiyetinin (Türkiye’d en) alınm ası için M üttefikler ısrar edecek
lerdir. (Yani, öncelikle Gelibolu yarımadasından Türkiye’nin Müt
tefiklere toprak vermesi için ısrar edilecektir. Bu talep Türkiye’nin
egemenliğine ve toprak bütünlüğüne ters düşmektedir.)
9) Tazm inat. Türkiye’d en savaş tazm inatı istenecek ve taz
minatın m iktarı M üttefiklerce belirlenecektir. Türkiye’nin Yuna
nistan’d an tazm inat isteği ise reddedilecektir. (Lord Curzon’un
iddiasına göre Türkiye, İstiklal Savaşı’ndan zaferle çıkmış bir ülke
değil; Dünya Savaşında Müttefiklere yenilmiş bir ülke idi. Türki
ye, sanki Lozan’a Mudanya’dan gelmemiş de Mondros’tan gelmiş
ti; dolayısıyla ağır tazminat ödemeliydi. Türkiye bu iddiayı elbette
reddedecekti.).
10) M u dan ya M ü tarekesi tam olarak uygulanacak ve
Türkiye’nin bunu çiğnemesine m etanetle karşı koyulacaktır. (Bu
rada, öncelikle, İstanbul’da Türk sivil yönetimin kurulmasına İngi
liz işgal kuvvetlerinin engellemeleri yüzünden çıkan sürtüşmeler
kastedilmektedir. Gerçekte Mondros Mütarekesi’ni çiğneyen İngi-
lizlerdi; çünkü mütareke Türk sivil idaresi kurulmasını yasaklamı
yordu. C urzon ise İstanbul’da sıkıyönetim ilan ederek Türk sivil
idaresini engellemek amacı güdüyor, Fransa ve İtalya'ya da bunu
kabul ettirmeye çalışıyordu.)
113
11) İsta n b u l’un du ru m u : Türkiye ile yeni barış antlaşm ası
onaylanm adan önce M üttefik askerler İstanbul’d an çekilm eyecek
lerdir. (Türkiye, Müttefiklerin İstanbul’u bir an önce boşaltmaları-
ni istiyordu; Fransa ile İtalya da boşaltmaya yatkın görünüyorlar
dı. İngiltere ise direnmek istiyor ve sonuna kadar direnecek gibi
görünüyordu. Curzon, barış antlaşmasının imzalanmasına kadar
değil, imzalandıktan sonra da onaylanmasına kadar İstanbul’dan
çekilmeyeceklerini söylüyordu.)”154
Kısacası, Lord Curzon’un muhtırası, bizim Misak-ı Milli’nin
tam bir negatifi gibiydi. İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri Rum-
bold, “Türkiye bir elinde Misak-ı Milli, diğer elinde kılıçla Lozan’a
gidiyor” demişti; “Sevr Antlaşması ölmüştür, Müttefikler şimdi
M isak-ı M illi ile boğuşmak durumundadırlar" demişti.155 Lord
Curzon da yukarıdaki muhtıra ve “İngiliz inadı” ile Lozan’a gidiyor
du. İsm et Paşaya gelince, o da Avrupa’da üst üste demeçler vererek
“Politikamızın temeli M isak-ı M illi’dir” diyordu ısrarla. Görünen
oydu ki, Lozan Konferansında Paşa’nın işi zor olacaktı, pek zor.
Karşısında, Misak-ı Milli ile boğuşmaya ahdetmiş yedi düvel vardı.
114
Gazetecilerin fotoğraf çekmelerine müsaade edildi. Paşaya ve ya
nındakilere Crillon Oteli’nde yer ayırtılmıştı.
Oradan Mümessilliğe gidildi. Villejuste (bugünkü adı Pa
ul Valéry) sokağının 33 numarasındaki Mümessillik binası, eski
Osmanlı Büyükelçiliği binasıydı: Ankara Hükümeti Mümessilliği
buraya 15 gün önce (Saltanatın kaldırılması üzerine) yerleşmiş
ti. Sevr Antlaşmasının imzalanmasından Osmanlı Hariciye Teş
kilatının ilgasına kadar binada Osmanlı Hükümeti Murahhaslığı
kalmıştı. Bir yıl önce Paris’teki Ankara Mümessilliği de M ustafa
Kemal P aşan ın emriyle aynı binaya yerleştirilmek istenmiş, fa
kat bu istek o zaman İstanbul Hükümetince reddedilmişti. Ancak
Büyük Zaferden ve Osmanlı Hâriciyesinin kaldırılmasından son
ra, Osmanlı Murahhası M ehm et Nabi Bey binanın anahtarları
nı Ankara Hükümeti Mümessili Ahm et Ferit Bey’e (Tek) teslim
etmişti. Şimdi İsm et Paşa bu binada ziyaretleri kabul ediyordu.
Gazeteciler de bu binada Paşanın poz poz resimlerini çekmişlerdi.
Paris’te İsm et P aşa’yı ilk gören ve ziyaret boyunca yanından
ayrılmayan Dr. N ihat R eşat (Beiger) Bey oldu. Ölüm yatağın
da A tatürk’ün başucunda bulunan Dr. Nihat R eşat Bey, İstiklal
Savaşı yıllarında Paris’teydi. Savaş yıllarındaki tedavi hizmetleri
dolayısıyla Fransızların güvenini, takdirini kazanmıştı. Savaş yıl
larında Ankara’nın adeta yarı resmi temsilcisi gibi çalışmıştı. Ken
disine çeşitli özel görevler de verilmişti. Büyük Zafer’den hemen
sonra, Mudanya Mütarekesi arifesinde de özel görevle Londra’ya
yollanmıştı. İngiliz devlet adamları, siyasi partiler ileri gelenleri
ile görüşmeler yapmıştı. Resmi sıfatı yoktu; ama kendisine Anka
ra Hükümetinin Londra Temsilcisi gözüyle bakanlar vardı. İsm et
Paşa, Dr. N ihat R eşat Bey’den, İngiliz politikası hakkında bilgiler
aldı; Paris’te onu, F erit Bey’le birlikte yanında bulundurdu.
Dr. N ihat R eşat Bey’den sonra, 15 Kasım sabahı M. Frank
lin -B ou illon da İsm et P aşay ı ziyaret etti. TBM M Hükümeti ile
Fransa arasında Ankara Anlaşmasını imzalamış olan M. Frank
lin -B ou illon , Kurtuluş Savaşında Türk-Fransız yakınlaşması
115
nın başlıca mimarlarındandı. Büyük Zafer’den sonra da savaşın
durdurulmasında arabuluculuk göreviyle, İzm ir’e, Başkuman
dan M ustafa Kemal P aşaya gönderilmişti. M . Kem al P aşayı,
İsm et P aşayı yakından tanımış, onlarla dostluk kurmuştu. Bu
kişisel dostluk devam ediyordu. Ama Fransa Hükümeti, şimdi
Türkiye’den uzaklaşıyor, İngiltere ile birlikte Ankara’ya karşı cep
he almaya başlıyordu. Tam Barış Konferansı arifesinde Fransa
Hükümetinin tutum değiştirmesi, çok önem taşıyordu. Konfe
ransta Türkiye, Fransız sempatisine güvenebilecek miydi, yoksa
Müttefiklerin birleşik cephesiyle mi karşılaşacaktı? İsm et Paşa,
M . Frank lin-B ou illon ’dan da Fransa’nın son tutumu konusunda
bilgi almıştı.
15 Kasım günlü Fransız akşam gazetelerinde İsm et Paşa’nın
Paris’e geldiği haberi ve ilk demeci çıktı. Aynı gün İngiltere Dışiş
leri Bakanı Lord Curzon da Paris’e bir muhtıra yollamıştı. Özel
kuryeyle ve ivedilikle Fransız Hükümetine yetiştirilen bu muhtı
ra, adeta Türkiye Başdelegesinin ziyaretini dengeliyor ve nötralize
ediyordu.
Türkiye ve İngiltere, Fransa üzerine oynuyorlardı. Her iki
taraf, Fransa’yı kazanmaya çalışıyordu. Paris’e, Türkiye Dışişleri
Bakanının kendisi, İngiltere Dışişlerinin de muhtırası aynı gün
gelmişti. Ardından Lord C urzon’un kendisi de Paris’e yetişecekti.
Barış Konferansında Fransa, kimin yanında, kimin karşısında yer
alacaktı? O günlerde en önemli konulardan biri buydu: Gazeteler,
Türk Başdelegesinin gelişiyle İngiliz muhtırası haberlerini aynı
sütunlarda, hatta aynı başlık altında veriyorlardı. L a Fran ce ad
lı akşam gazetesinin başlığı “İsm et P a ş a Paris’te - L o rd Curzon
m üttefiklere bir muhtıra y ollad ı” şeklindeydi. Gazetede Paşa’nın
şu demeci yer alıyordu:
“Lozan’d a müttefiklerin bir çeşit ültim atomu ile karşılaşacak
sak ve bazı haklı milli em ellerim izi m üzakere edip tanıtam aya-
caksak bizi (buraya) getirmeye lüzum yoktu.
116
Ankara Hükümeti, m utlak bağım sız bir Türkiye kurm ak isti
yor: Himayesiz ve özellikle kapitülasyonsuz.
Bulgaristan, Sırbistan, Çekoslovakya gibi, biz de neden tam
bağım sız bir devlet olm ayalım? Kom şularım ızda yabancılar, yerli
kanunlara uyarak, serbestçe ticaret yapabiliyorlar. Türkiye’d e ne
den başka türlü olm ası isteniyor?
B oğazlar konusunda hiçbir ciddi güçlük yoktur. Şu şartla ki,
saldırı halinde İstanbul’u etkin biçim de savunabilecek durum da
olalım .
Adil bir barış y apm ak kolaydır. Yeter ki, Türkiye’nin büyük
bir siyasi evrim geçirdiği ve bundan böyle kendi kaderine hâkim
o lm ak kararında olduğu gerçeği kabu l edilsin!nsı
117
fedakârlık edemez. Türk milleti bağımsızlık için savaşmıştır. Ba
rış Konferansında bunu elde etmek için uğraşacaktır. Türk mil
leti iki yıldır Anadolu’da bağımsız ve egemen yepyeni bir rejim
kurmuştur. Bu rejim iki yıldır Anadolu’da işlemiştir ve işlemekte
dir. Bu rejim kurtarılan yerlerde de kurulmuştur ve işlemektedir.
İstanbul’da R efet Paşa ile Müttefik Yüksek Komiserleri arasındaki
çatışma haberleri bundan doğuyordu. Mudanya Mütarekesiyle,
İstanbul’da geçici bir askeri işgal tanınmıştı. Ama askeri işgal, sivil
Türk idaresinin kurulmasına engel olmamalıydı. Mütareke, sivil
idarenin kurulmasını köstekleyemezdi. İstanbul’da kurulacak sivil
idare elbette Anadolu’da işlemekte olan yeni rejimin bir parçası
olacaktı. Bu açıdan değerlendirince aslında çatışma yoktu. Barış
yapılınca bütün güçlükler ortadan kalkacaktı.
İsm et Paşa sözlerine devam etmişti: Türk milleti bir an ön
ce barış yapılmasını istiyordu. Türk milletinden daha fazla barışa
susamış bir millet olamazdı. En çok ıstırap çekmiş olan Türklerdi.
En fazla yakılıp yıkılmış olan ülke Türkiye idi. Bu bakımdan barışı
en fazla isteyen de Türklerdi. Türkiye, Fransa’nın tavsiyesi üzerine
savaşı durdurmuştu. Eylül sonunda müzakereler başlayınca, barış
görüşmelerinin on beş gün içinde açılacağı Türkiye’ye vaadedil-
mişti. Unutulmamalıydı ki, 180.000 kişilik Türk ordusu zaferin
tam ortasında durdurulmuştu. Bu ordu halen silah başında bek
liyordu. Yıllardan beri barış bekleyen Türk milletinin sabırsızlığı
hesaba katılmalı, Barış Konferansı en geç 20 Kasımda açılmalıydı.
Paris ziyaretinin ilk günü yoğun geçmişti. Paşa, uykusuz
geçen bir gece yolculuğundan sonra sabahın erken saatlerinde
Paris’e inmişti. Öğleden önce Dr. N ihat R eşat Bey ve M. Frank
lin -B o u illo n ile uzun uzun görüşmüştü. Öğleyin, Mümessillikte
35 kişilik bir yemek verilmiş ve yemekte Fransız ileri gelenleri bu
lunmuştu. Paşa, onlarla tanışıp konuşmuştu. Sonra Fransız Baş
bakanı ile görüşme ve nihayet bir basın toplantısı yapmıştı. Bunca
yorgunluktan sonra İsm et Paşa akşam tiyatroya gitti.
118
16 Kasım 1922 Perşem be
119
verdir- Türkiye an laşm alara sad ıktır- Lozan? P aris- K apitülas
yonlar rejim i- Türkiye olay çıkarm ayacaktır" (Üç sütün, bir resim)
P etit Jou rn al: “İsm et P a ş a ’nm M. P o in ca ré ile görüşme
si tatm in kâr- Quai d ’Orsay’d e - İsm et P a ş a ’nın d em ec i- İngiliz
muhtırası Quai d ’Orsay’e sunuldu” (İki sütun, iki resim)
R a p p e l: “İsm et P a şa Paris’e İngiliz m uhtırasıyla aynı zam an
da geldi." (İki sütun, bir resim)
Temps: “Lozan Konferansında Türkiye Başdelegesi Ekselans
İsm et P a ş a ’nın dem eçleri” {Bir sütun)
122
savunurken, Fransızları kazanmaya da önem veriyordu. Ama aynı
gün bir başka Fransız gazetesi, Barış Konferansında Türklerin “aşı
rı isteklerde bulunacaklarını’’ ileri sürüyor, Müttefiklerin Türkiye’ye
karşı önceden kendi aralarında anlaşmaları gerektiğini savunuyor ve
Türklerin iradesine boyun eğmenin “aptallık” olacağını yazıyordu.
125
generali teslim almaları gibi, burada da başkâtipler ya da ikinci
kâtipler elçiliklere el koymuşlar, teslim almışlardır.
Bir başka örnek: Bern’deki Osmanlı Elçiliğinin başında o ta
rihte Başkâtip Reşat Nuri Bey vardı (Romancı Reşat Nuri Gün-
tekin ile karıştırılmasın). Osmanlı maslahatgüzarı konumundaydı.
Ferit Bey, Bern Elçiliğinin günlük işlerini yürütmek için Başkâtibi
değil, İkinci Kâtip Numan Bey’i (M enem encioğlu) görevlendirdi.
Resmi yazıyı doğrudan ikinci kâtibe gönderdi. Başkâtibe de nazikçe
özel bir mektup gönderdi: Her elçilikte, geçici olarak, yalnız bir me
mur bırakılmasının kararlaştırıldığını, Bern Elçiliğinin günlük işle
rini yürütmek için İkinci Kâtip Numan Bey’in görevlendirildiğini
bildirdi. Ama elçiliklerin düzenlenmesi işinin pek uzamayacağını,
kendisi (başkâtip) arzu ederse, bir ay kadar Bern yakınlarında bir
yerde kalarak, kesin sonucu bekleyebileceğini sözlerine ekledi.161
İsm et Paşa’nın kararından sonra, Avrupa’daki Osmanlı El
çiliklerinin, geçici olarak, Türkiye’nin Paris Temsilciliğine ve
dolayısıyla Ankara’ya bağlanması işi iki haftada tamamlandı. Bu
temsilcilikler, bir süre Paris Mümessilliğine bağlı kaldılar, emir
leri oradan aldılar, yazılarını, raporlarını oraya gönderdiler. Paris
Mümessilliği, kendisine bağlı bu elçiliklerden pek çok bilgi topla
dı. Bu temsilciliklerin bulundukları ülke hükümetleriyle ilişkileri,
binaları, demirbaşları, personeli, personelin dereceleri, maaşları,
ücretleri; elçiliklere bağlı konsolosluklar ve fahri konsolosluklar
vb. gibi birçok konuda birçok bilgi toplanıp Dışişleri Bakanlığına
rapor edildi. Bu bilgilere dayanılarak, Osmanlı devletinden kalan
binalar, demirbaşlar ve personel yeniden gözden geçirildi. Eski
Osmanlı Hariciye memurları da süzgeçten geçirildi. Bir bölümü
açığa çıkarıldı, diğer bir bölümü ise "cevaz-ı istihdam ” (görev veri
lebilir) notuyla yeniden Dışişleri kadrosuna alındı. Böylece, Dışiş-
lerindeki “devrimin" ya da reformun birinci aşaması tamamlandı.
161) PBA -K. 272/1: Ferit Bey'den Reşat Nuri Beye mektup, 21.11.1922 ve Bilâl N.
Şim şir, B iz im D ip lo m a tla r, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1996, s.169.
126
îkinci aşama, genç Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri teşkilatının
kurulması olacaktır.162
127
dan karşılandı. Hava yağışlıydı. Etrafta pek az kimse vardı. Vah
dettin ve beraberindekiler iki kapalı sıhhiye aracına bindirildi
ler. Arabalar, dikkat çekmeden, Yıldız Sarayı’ndan ayrıldılar. Saat
08.30’da, Tophane’deki İngiliz üssüne inildi.
Orada General Harington, Kurmay Başkanı General Sir
Anderson, Yüksek Komiser Vekili Henderson (Yüksek Komiser
Rumbold Lozan’a gitmişti), Albay Baird, Vahdettin’i karşıladılar
ve hemen “Yıldırım” motoruna bindirip "Malaya” zırhlısına götür
düler. Zırhlıda, Kaptan Pane ile İngiliz Akdeniz Donanması Baş
komutanı Am iral Sir Osmond Brock, Vahdettin’i karşıladılar.164
Kaptan kamarasına varınca Yüksek Komiser Vekili Hender
son, “İngiltere Kralı adına, H alife’y e, İngiliz toprağına hoşgeldiniz”
dedi; özel bir arzusu olup olmadığını sordu. Vahdettin, İngiliz
Kralına bir teşekkür mesajı yollanmasını istedi. “Tahtından vaz
geçmediğini” söyledi. Nereye götürüldüğünü sordu. “Malaya” ge
misinin Malta’ya gideceği cevabı verildi. Vahdettin, geçici olarak
Malta’ya razı oldu, fakat oraya gittiğinin gizli tutulmasını istedi.
“Basına y ap ılacak açıklam ad a M alta adı geçm eyecek” diye ken
disine teminat verildi. Halife, basın bildirisinin de ancak o gün
öğleden sonra yayımlanmasını rica etti. Bu isteği de kabul olundu.
Vahdettin, geride bıraktığı ailesiyle yakınlarını İngiliz İşgal Ordu
ları Başkomutanı General H arington’a emanet etti. Harington,
elinden geleni yapacağı yolunda güvence verdi. Bu arada Vahdet
tin, akşamdan gemiye sığınmış olan Dr. Reşat P aşaya bir mektup
dikte etti. Mektubunda, kendisinin (Vahdettin’in) emniyette ol
duğu, sarayda kalan ailesine haber veriliyordu. Vahdettin bir de
Malta’ya varınca kendisine Türkçe bilen bir tercüman verilmesini
rica etti. Bu konuşmalar on beş dakika kadar sürdü.
Saat 09.00 sularında “Malaya” zırhlısı demir aldı. İstanbul’dan
Malta’ya doğru yollandı. Halife Vahdettin Efendi’nin bir İngiliz
savaş gemisine binip kaçtığı öğleden sonra fark edildi. İngiliz kay
164) FO 3 7 1 /1 7 9 6 2 /E. 13252 ve Bilâl N. Şimşir, “Vahdettin’in Kaçışı’’, Cum huriyet,
26-29 Kasım 1973.
128
nakları haberi oldukça ayrıntılı olarak basına bildirdiler. Halife’nin
nasıl G eneral H arington’a başvurduğu, nasıl saraydan alınıp ge
miye götürüldüğü açıklandı. Şiddetli yağmur yüzünden kaçırma
operasyonunun fark edilmediği ve olaysız geçtiği belirtildi...
Haber hemen hemen aynı cümlelerle İngiliz, Fransız, İsviçre
basınında çıktı. İngililizler, bu olaydan doğabilecek sorumluluğu
şimdiden Kem alistler’in üzerine çevirmek istemişlerdi. İngiliz ba
sını, Halife’nin 17 Kasım Cuma günü öğleyin yapılacak Selamlık tö
reninde "hayatına kastedilmesinden” korktuğu için kaçtığını yazdı.
17-18 Kasım gecesi İsm et Paşa trenle Paris’ten Lozan’a dön
mekteydi. Aynı saatlerde V ahdettin ve beraberindekiler, “Malaya”
adlı İngiliz savaş gemisiyle Akdeniz’de, Malta Adasına doğru yol
alıyordu.
129
18 Kasım 1922 Cum artesi
130
aşırı buldu ve kabul etti. Boğazlar bölgesinin silahtan arındırılma
sı konusunda da Fransa ile İngiltere kolayca anlaştılar.
K apitülasyonlar konusunda Fransa’nın tutumu İngiltere’nin
tutumundan daha aşırıydı. C urzon’la toplantısında Poincare,
İsm et P aşa’nın kapitülasyonların kaldırılmasını elzem saydığını
açıkladı. Türklerle bu konuda “savaşabilmek” için, Müttefiklerin
kendi aralarındaki dayanışmalarından başka, tarafsız ülkelerin
desteğinin de sağlanması kararlaştırıldı. İspanya, Hollanda, Bel
çika, Norveç, Portekiz, Danimarka gibi ülkelerin de Lozan Konfe
ransında temsilci bulundurmalarının Müttefiklere destek kazan
dırabileceği değerlendirildi.
Ege adaları konusunda Fransa, İngiltere’nin görüşünü
prensip olarak kabul etti. M . P oincare yalnız İmroz (Gökçeada)
ve Bozcaada’nın, silahsızlandırılmak şartıyla, bir “taviz olarak”
Türkiye’ye bırakılabileceğini belirtti.
Suriye ve Irak sın ırla n ile Suriye, Irak ve Filistin’in statüleri
konularında da İngiltere ile Fransa aynı görüşleri paylaştılar. Fran
sa, Musul vilayeti konusunda İngiltere’yi destekleyecekti.
Fransa ve İngiltere, Türkiye’deki M üttefik m ezarlıkları ko
nusunda aynı görüşteydiler; bu mezarlıkların bulundukları top
rakların mülkiyetini almak, yani Türkiye’den toprak koparmak
konusunda mutabık kaldılar.
Tazm inat konusunda Fransa, İngiltere’den biraz ayrıldı:
Türkiye’nin Yunanistan’dan tazminat istemesine engel olunama
yacağını, buna karşılık Yunanistan’ın da Türkiye’den tazminat is
teyebileceğini ve sonunda bu iki isteğin birbirini dengeleyebilece
ğini savundu. Yani, tazminat konusunda da sonunda İngiltere’nin
istediği olacak, Türkiye’ye tazminat verilmeyecekti. Yunanlıların
Türkiye’de yakıp yıktığı şehirler, köyler, kasabalar Yunanistan’a
ödettirilmeyecekti.
Mudanya mütarekesinin uygulanması, barış antlaşmasının
imzalanıp onaylanmasına kadar İstanbu l’un işgal altında tu tu l
131
ması, azınlıkların korunmaları, Türkiye’nin askeri gücü, mali ve
iktisadi konular hakkındaki İngiliz görüşlerini de Fransa paylaştı.
Kısacası, pek az farkla Lord C urzon’un istediği olmuş, Ba
rış Konferansı arifesinde İngiltere ile Fransa Türkiye’ye karşı bir
anlaşmaya varmışlardı. Konferans boyunca bu dayanışmalarını
sürdürecekleri belirtildi. Türkiye’ye karşı İn giliz-Fran sız cep
h esi kurulmuş demekti. Barış Konferansının geri bırakılmaması
için İngiltere’ye karşı çok direnmiş olan Fransa, İngiliz görüşleri
ni kabulde ise hiç direniş göstermemişti: Kurtuluş Savaşı’nın son
döneminde Ankara Hükümetine sempati beslemiş gibi görünen
Fransa, Barış Konferansında İngiltere’nin yanında yer almıştı ve
şimdi Ankara’nın karşısına dikiliyordu.
Fransız politikasındaki bu ani döneklikte, İngiliz baskısının
şüphesiz büyük payı vardı. Lord Curzon, Barış Konferansı arife
sinde Fransa’ya şiddetli baskı yapmıştı. Konferansta İngiltere’nin
Fransa’nın desteğine ihtiyacı vardı. Fransa’nın da başka alanlarda,
özellikle Almanya’dan isteği konusunda İngiltere’nin desteğine ih
tiyacı vardı. Bu bakımdan Lozan Konferansında İngiltere’nin ya
nında yer almak Fransa’nın milli çıkarlarına uygun düşüyordu.
Fransa, Türkiye’nin bütün kapitülasyonları kaldıracağını an
lamış ve adeta dehşete kapılmıştı. Türkiye’de yüzyıllardan beri
kök salmış olan ve Fransız çıkarlarını zırh gibi koruyan kapitü
lasyon rejiminin şimdi birdenbire ortadan kaldırılması Fransa’yı
adamakıllı ürkütmüştü. Yunan yenilgisini ve Türk zaferini alkışla
mış olan Fransız basını, kapitülasyonların kaldırılacağını duyunca
Türkiye’nin aleyhine dönmüştü.168
Fransa, Türkiye’nin “tehlikeli” bir çığır açtığını, “kötü” bir
emsal yarattığını da kavramıştı. Türkiye’de kapitülasyonların kal
dırılması, bütün Fransız sömürgelerindeki kapitülasyon rejim leri
nin de sonunu getirecekti. Fas’tan Vietnam’a kadar bütün Fransız
sömürgelerinde, tıpkı Türkiye’deki gibi acımasız kapitülasyon re
168) Şim şir, “Lozan’a Doğru”, C um huriyet, 3.8.1973.
132
jimleri yürürlükteydi. Türkiye’den sonra oralardaki kapitülasyon
ların kaldırılmasına sıra gelecekti.
Bu bakımlardan Fransa, Türkiye’de kapitülasyon rejiminin
kaldırılmasına karşı var gücüyle direnmek kararındaydı. Bu yüz
den M . Poincaré, İngiliz muhtırasını hemen kabul etti ve Lord
Curzon’un yanında yer aldı.
133
Territet’de M ussolini ile yapılan görüşmeden sonra yayımla
nan bildiride de şöyle deniyordu:
“Müttefiklerin, konferans arifesinde tam bir anlaşm aya var
dıkları, Türklerin karşısına sapasağlam bir cephe halinde çıkacak
ları, basında büyük başlıklarla ilan ed ild i“110
19 Kasım günlü gazetelerin haber başlıklarından birkaç örnek:
“Yayımlanan bildiride ‘Tam anlaşm aya varıldı’ deniyor“ Ec
ho N a tio n a l (Paris), 19.11.1922.171
“Lozan Konferansı arifesinde Paris’te Ön Görüşmeler. L o rd
Curzon ve M. P o in ca ré bugün İsviçre’y e h areket ediyorlar“ L e Jo-
u rn al (Paris), 19.11.1922.172
“P o in ca ré Lozan’a gitm eden önce Paris’te L o rd Curzon ile
görüştü. Başbakan, Meclisin olağanüstü toplantısında, yapacağı
bütün yurtdışı m üzakereleri için tam yetki a ld ı” L e Jou rn al (Pa
ris), 19.11.1922.173
“Günün Bülteni (Başyazı). M. P o in c a r é ’nin söylevi. L o rd
C urzon’un ziyareti”L e Temps (Paris), 19.11.1922.174
“Paris kuryesi. D iplom atik ufuk d a h a az karanlık. Çünkü
Fransa, İngiltere'yi Türklere kurban etm ek istem edi” L a Tribune
d e G enève (Cenevre), 19.11.1922.175
M ussolini ile birlikte yapılan üçlü görüşmeler de ertesi gün
kü Fransız ve İsviçre basınında geniş yer tuttu.
134
Bu yaygaralı yayınlar arasında Paris’in ağırbaşlı ve ünlü Le
Temps gazetesi, başyazısında şunları yazdı: “Bu antlaşmanın,
Türklere em poze edilecek bir metin olm am ası doğaldır. Öyle olur
sa, Sevr Antlaşm ası’nın kalem e alm ışında işlenmiş olan aynı h a
taya düşülür. D erhal Türklerin direnişi tahrik edilmiş olur ki, bu
da m üzakereleri kolaylaştırm az. Çünkü söz konusu olan dikte et
m ek değil, m üzakere etmektir. Türkler ise (...) bunlara inanm am ak
sağduyusunu gösteriyorlar. Onlara nihai şartların sunulmasına
hazırlanıldığı ve baskı yapılacağı yolunda, sözde onları korkut
m ak am acı güden, aslında ise onları kışkırtm aktan başka bir işe
yaram ayan sahte haberlere Türkler inanmayı reddediyorlar..!’176
Lozan’da Türk heyeti, Batılı müttefikler arasındaki son ge
lişmeleri dikkatle izliyordu. Fransa, İngiltere ve İtalya’nın el ele,
omuz omuza verdikleri, tek bir cephe halinde Türklerin karşısına
çıkacakları tantanayla ilan edilirken, Türk delegasyonu açıkça bir
yorum yapmıyordu. İsm et Paşa da Paris’ten Lozan’a döndüğün
den beri, basına herhangi bir demeç vermemişti. En sonunda Pa
şa, H avas A jan sı’na şu kısa demeci verdi:
“Türkiye’nin, kendisi dışında yapılan anlaşm alar karşısında
bırakıldığına inanamıyoruz. Lozan Konferansına, yargılanm ak
için değil, barış antlaşm asının hazırlanm asında serbestçe işbirliği
yapm ak için geldik. Son zam anlarda iddialarım ızın arttığı yazıl
dı; bu, yanlıştır. M isak-ı Milli ile yetiniyoruz; ne fa z la , ne eksik.
A ncak bir istisnası var: M isak-ı M illi’miz, savaşın son vahşetlerin
den önce hazırlanmıştı, halkım ıza ve m alım ıza verilmiş zararla
rın âd il bir şekilde tazmin edilmesini istiyoruz. Binaenaleyh, Yu
nanlılardan bir tazm inat ödem elerini isteyeceğiz”177
İsm et Paşa, Müttefiklerin kendi aralarında Türkiye’ye karşı
anlaştıklarına inanmıyor, daha doğrusu inanmıyor görünmeyi o
gün için uygun buluyordu. Bir gazeteci üsteledi: “Siz inanmıyor
sunuz am a M üttefiklerin anlaştıkları doğrudur” diyerek İsm et
176) “Bulletin du Jour", L e Tem ps (Paris), 20.11.1922.
177) Şim şir, “Lozan’a Doğru”, Cum huriyet, 3.8.1973.
135
P aşayı biraz daha konuşturmak istedi. Paşa, tek bir cümle sarfet-
mekle yetindi:
“Bütün bunlar p e k güzel am a aca b a bizim, m üttefik tem silci
leriyle m utabık olup olm adığımızı m erak eden var m ıdır?” dedi.178
136
p e k çok şikâyet ve soruşturma ile karşılaştığımızı ve zorluk içinde
bulunduğumuzu söyledim. Konferansın isteklerim ize ve özellikle
kapitülasyonlar konusunda Fransa’nın destek olacağını ümit et
tiğimi ekledim. îngilizlerin istediği gibi m üttefikler arasında önce
den kararlaştırılm ış m addeler karşısında bulunm ak ihtimalini söz
konusu ettim. Reddetti. M üzakerelerin eşitlik esasında olacağını,
Versailles’d a A lm anlara yapılan m uam ele yapılm ayacağını söyle
di. P o in ca re’nin söylediği Versailles’d an beri dört yıl geçtiğine ve
büsbütün başka durum lar hasıl olduğuna işaret ettim. M emleketin
yakılıp yıkılm asından şikâyet ettim. Görüşmenin özeti m üzakere
lerin çok çetin olacağı fa k a t sonuca varılacağı yönündedir. Görüş
m e samimiyetten ziyade soğukluk (bürüdet) ve ciddiyet içinde geç
miştir. Garip bir şey o larak d ah a sonra Fransa'da görüştüklerimin
hepsi P o in ca re’nin esasen durgun adam olduğunu ve Konferansta
dürüst davranacağına güvence vermeyi sürdürdüler.”179
16 Kasım günü İsm et Paşa Fransa Dışişleri Müsteşarı ile gö
rüşmüş. Bakandan bağımsız gibi davranan Müsteşar, kişisel dü
şüncesi olarak, barışın kesinlikle yapılacağını ama ilk dönemde
görüşmelerin çetin olacağını, eşitlik içinde geçeceğini söylemiş.
Sakin sakin Türk haklarını savunmasını Paşaya salık vermiş. İn
giliz muhtırasında kaygılanacak bir şey olmadığını, Boğazlar ko
nusunda da zorluk çıkmayacağını ileri sürmüş. Türk tarafının da
ortaya bir barış projesi koyup "bunu ya kabu l edersiniz ya da mü
zakereleri keserim ” dememesi gerektiğini söylemiş. İsm et Paşa,
“M üzakereler kesilirse ne olur?” diye sormuş. Müsteşar, “H erhalde
m üzakereler kesilm eyecek” demiş. Paşa, “Kesilirse herhalde şim di
ki h al devam eder. Yani ne barış, ne savaş h ali” diye eklemiş.
Paris’teki İtalyan Büyükelçisi Baron Avezzana da otele gelip
İsm et Paşaya ziyarette bulunmuş. O da konferansta büyük güç
lükler olacağını, Müttefiklerin birbirlerinden ayrılmayacaklarını,
179) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı I, s.105-106, No. 5: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel,
19.11.1922, No. 5.
137
ama işin olumlu sonuçlanacağını söylemiş. İsm et Paşa, “İtalyan
çıkarları dikkate alınarak İtalya ile ayrı anlaşm a y ap ılabilir” de
miş. Büyükelçi “Bunu Hükümetime bildirebilir miyim?” diye sor
muş. Paşa, bildirmesine izin vermiş. Özetle bunları anlattıktan
sonra, İsm et Paşa, “İngilizler Konferansta m üttefikler arasında
m üttehit bir cephe yapm ak m esâisini ve efkârı hasm anelerini mu
h afaza etm ektedirler” diyor.180
Telgrafının son bölümünde İsm et Paşa aynen şu değerlen
dirmeyi yapıyor:
"Fransızlardan edindiğim izlenim, bize iyimserlik aşılam aya
gayret etm ek ve konferansta ciddi zorluklar çıkacağına bizi hazır
lam a k merkezindedir. Gazeteler, m üttefikler arasında anlaşm adan
bahsediyorlar. Paris’e vardığımda İngilizler kesin kararlar ve zor
lam a tedbirler ve uygulama gibi konularda ısrar etm ekte ve Fran-
sızlar bizim kendileriyle her ilişkiyi kuracağım ız havadisleri k ar
şısında bulunmakta idiler. Bir taraftan Fransızları tatm ine önem
verdim ve diğer taraftan onlar için nazik olan kapitülasyonlar so
rununu ayrı olarak basının ve siyaset dünyasının önüne sundum.
B azı tem inat düşüncelerini korum aktadırlar. Fransızlar genellikle
İngilizlerden fev k a lad e çekinm ektedirler ve onlardan vazgeçemez
ler. Bizimle tem aslarını ve çıkarlarını korumaya çalışıyorlar.Diğer
taraftan arzu ederlerse kendileriyle görüşeceğimi İngilizlere haber
verdim. Cevap vermediler. Barış y apm ak düşüncesiyle geldiklerini
dolaylı olarak ilettiler. Paris seyahatim Fransa’nın meyus edilm e
mesi, Yunan yıkımlarının duyurulması, kapitülasyon davasının
ortaya atılm ası gibi noktalar bakım ından yararlı olmuştur.
Konferans yirm ide açılacaktır. Lozan gazeteleri aleyhim izde
yazm aya başladılar. C elâlettin A r if B ey buradadır. Lozan’d an
yazılan 7 num aralı ve 19/11/38 (1922) tarihli bu raporun alındığı
tarihin işarı. - İs m e t ”1*1
138
İsm et Paşa, üç günlük Paris ziyaretindeki çalışmalarına H a-
ttr a la r ’mdz. da genişçe yer verip yukarıdaki resmi raporunu ta
mamlamış ve anılarını şöyle aktarmıştır (kısaltılarak alındı):
“Lozan Konferansına başlarken, İzm ir’d eki tem asların da
yardım ı ile Fransızlarla olan m ünasebetlerim iz sıcak bir halde idi.
M ösyö P o in ca re ile bu hava içinde, bu zihniyetle görüştüm.
P o in ca re’y e, sulh olu p olm ay acağ ın ı sordum. ‘E lbette o la
c a k ’ dedi...
‘İstanbul’d an çıkmanız şarttır’ dedim. İsta n b u l’un ve B oğ az
la rın tah liy esi m eselesi üzerinde durdum. ‘Bu esaslı meseledir,
ola cak mıdır?’ diye sordum. ‘Evet’ dedi... 'Askeri tahdit kabul etm e
yiz' dedim. ‘D üşünmüyoruz’ diye cevap verdi...
E k a lliy etler (azınlıklar) meselesini konuşuyoruz... M ösyö
P oin care, ‘B irkaç gün evvel L o rd Curzon buradaydı. Kendisiyle
ekalliyetler meselesini görüşm ek istedim. Ekalliyetlerin durumu ne
o la cak diye konuştuk. L ord C urzon bana, ekalliyetler kaldı mı ki,
ne olacağını düşünmek mümkün olsun, cevabım verdi’ dedi...
H udut m eselesin den söz açıldı. Fransa ile aram ızdaki Suriye
hududu d a h a evvel Ankara İtilâfnam esi (Anlaşması) ile hallolun-
muştu. Onu tekrar ettik, teyit ettik. Bundan sonra M usul m esele
sin i açtım. ‘İngiliz meselesidir, onunla konuşursunuz’ dedi...
M ösyö P oin care ile konuşmamızın asıl mühim noktasına,
k a p itü la sy o n la r m eselesine geldim. Ona, kapitülasyonları lağve
deceğim izi söyledim... Birinci Cihan H arbi’ne girişimizde, mütte
fikim iz A lm anlara kapitülasyonların kalkm asını şart koşmuştuk.
Almanlar, bu şarta, diğer devletler kabu l ederlerse razı olacakla
rını söylemişlerdi... P o in ca re ile yaptığım bu konuşm ada (...) k a
pitülasyonlarla ilgili devletler Türkiye’d e bunun kaldırılmasının
Çin’e k a d a r bütün şark m illetlerini harekete geçireceği endişesin-
deydiler. Bu bakım dan bütün dünyayı saran hâkim iyetlerinde bir
rahm e (yara) açılacağından ciddi surette sakınıyorlardı...
139
M ösyö P o in ca ré m ali kapitülasyonların kaldırılm asında
m üsait davrandığı halde, adli kapitülasyonlar için kaçam aklı ko
nuşuyordu... 'Bir intikal (geçiş) devri lazım dır’ düşüncesindeydi.
Kapitülasyonlar meselesinde M ösyö P o in ca ré ile d ah a yarım
sa a t konuştuk. Konuşmamız bir m ünakaşa, bir çekişm e halinde
devam etti... Konuşmayı bitirdim, ayrıldım ve M ösyö P o in ca ré’nin
odasından çıktım...
O gün M ösyö Fran klin -B ou illon , Fransız Harbiye Nazırı
M ösyö P a in lev é ile beraber beni yemeğe çağırmışlardı. (...) Günün
en ilgi çeken meselesi, benim P o in ca ré ile yaptığım görüşme idi.
Kendilerine bu m ülakatta neler konuştuğumuzu anlattım... K api
tülasyonlar üzerinde gördüğüm m ukavem eti naklettim. Bundan
şikâyet ettim...
Ne düşündüğümü sordular... Düşüncelerimi şöyle anlattım :
‘Her m esele hallolsa d a yalnız kapitülasyonlar m eselesi askı
da kalsa, yine sulh olmayacaktır. Onun için, konferansta, kısa bir
zam an da bütün m eseleleri ortaya koyup m ünakaşa etmeliyiz. Ne
hallolunabilir, ne hallolunam az, o m eydana çıkmalı. Eğer endişe
lerim de haklı olduğum ortaya çıkarsa, konferansı kesip m em leke
time gideceğim. Böyle düşünüyorum’ dedim...
M ösyö F ran klin -B ou illon sam im iyetle ban a ümit ve cesaret
vermek isteyen sözler söyledi... Son olarak bana, ‘F ransız tabiri ile
konferansı yıpratacaksın’ tarzında bir tavsiyede bulundu .”182
140
rington vasıtasıyla alınarak İngiliz kruvazörüne nakledilmiş (ve)
meçhul bir semte hareket ettirilmiştir. H adise hüküm et ve Büyük
M illet M eclisi’nce derdest-i müzakeredir. İttihaz edilecek (alına
cak) karar ayrıca bildirilecektir Efendim. -H ü seyin R a u f’m
183) Şimşir, Lozan Telgrafları /, s.108-109, No. 7: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya genel
ge tel, 19.11.1922, No. 3.
184) Ibid., s.108, No. 6: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 19.11.1922, No. 2 (özet).
185) Bu yazıların tam metinleri için bkz.: Şimşir, Dış B asın d a A tatürk ve Türk Dev
rim i I, s .104-117, No. 39-44.
186) Paul Erio, “La déchéance de Mehmed VI”, Le Jou rn al (Paris), 19.11.1922.
187) “Les événements d’Orient. La fuite du Sultan", Le Jou rn al des D ébats (Paris),
19.11.1922.
188) "Les Anglais ont organisé et protégé la fuite du Sultan”, Le Jou rn al (Paris),
19.11.1922.
189) “La fuite de Mehmed VI”, L a Suisse, 19.11.1922.
190) P. Gentizon, “Lettre de Turquie. A la Sublime Porte”, Le Temps (Paris),
19.11.1922.
141
“Saltanatın kaldırılm ası. Konferanstaki ikinci Türk delegesi
R ıza N ur Bey'in demeci!’ P etit P arisien (Paris)192
İlk gün Fransız gazetelerinde İngilizlerin verdikleri kaçış ha
berleri yayımlandı. Ama ondan sonra Fransız gazeteleri İngiliz
görüşünden ayrıldı. Paris’teki İngiliz Büyükelçisi Lord Hardinge,
"Padişahın kaçış haberi Fransız basınında hayret ve M ajesteleri
Hükümetinin (İngiltere’nin) avucunda bir kukla sayılan bir şahsi
yetin böylece sahneden silinmesinden dolayı memnuniyet yarattı"
diyordu.192
Fransız gazetelerindeki yazılar da bu sözü doğruluyordu. Le
Jou rn al d es D éb a ts gazetesi, İngiltere’nin Türkiye’nin içişlerine
karışmasını eleştiriyordu. "İngiltere, Türk milliyetçilerin nefret
ettikleri, tahtından indirdikleri bir şahsı resmen himayesi altına
almıştı. Bu, son derece kötü karşılanm ıştı ”193 Bir başka Fransız ga
zetesi, “H ıristiyanlara sığman bir hâlifenin ip so f a c t o iskat edile
ceğini” yazıyor ve Vahdettin’in ihanetini anlatıyordu. Gazetenin
yazdığına göre, V ahdettin “36 Osmanlı pad işah ı içinde en fa z la
nefret edilm iş olandı!”19* Bir Fransız gazeteci de “A ltıncı M ehm et
(Vahdettin) ile birlikte bütün eski Türkiye siliniyor. Bu uyuşuk ül
keye yepyeni bir kan vereceklerini söyleyen milliyetçilerin eserim
bekleyelim ” diye yazdı.195 Fransız basını bu konuda daha ziyade
Ankara Hükümetinin görüşüne paralel yayın yapıyor, İngiliz kay
naklı haberlerden ziyade Türk kaynaklı haberlere itibar ediyordu.
142
20 Kasım 1922 Pazartesi
196) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı I, s. 109, No. 9: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel,
20.11.1922, No. 4.
197) FO 3 7 1 /7 9 6 3 !E. 13270.
143
küçümseyerek, berberi Şükrü’ye, “Bizim bu dala (Abdülm ecid)
dem ek saltanatsız hilafete razı, yani bir tekke şeyhi o la c a k ” dedi.198
Türk tarihi bakımından Malta’da bir sayfa kapanırken aynı
gün Lozan’da yeni bir sayfa açılıyordu. V ahdettin’in Malta’ya çık
tığı 20 Kasım 1922 Pazartesi günü Lozan Barış Konferansı törenle
açıldı. Daha o gün Vahdettin aktüalitesini kaybetmişti. Artık dik
katler Lozan’a çevrildi.
198) Gotthard Jaeschke, Türk Kurtuluş Savaşı K ronolojisi II, TTK, Ankara, 1973,
s.13-14.
199) FO 424/255, s.496-497, No. 624 ve Şim şir, İngiliz Belgelerinde A tatürk, Cilt V,
s.56, No. 37: Erskine’den Curzon'a tel, 20.11.1922, No. 77.
144
II
İK İN C İ BÖLÜM
B İR İN C İ D Ö N EM LO Z A N B A R IŞ K O N FER A N SI
(2 0 K asım 1 9 2 2 -4 Ş u b at 1 923)
1.
KONFERANSIN İLK ON GÜNÜ
(2 0 -3 0 Kasım 1922)
146
larına titizlikle dikkat ettik (...) eşitliğin şartlarını dikkatle takip
ediyoruz..!’ diyordu. İsm et Paşa, Konferansın açılış toplantısı ko
nusunda H a tıra la r ’ında şu eklemeyi yapıyor:
“...Ben nutkumu okuyup bitirdikten sonra konferansta orta
lık bir karıştı. Bazı delegeler etrafım ı sardılar. Bir aralık M ösyö
B o m p a r d yanım a gelmişti! Anlaşılıyor, çekeceğimiz var’ dedi. ‘Ve-
nizelos d a konuşacaktı, güç halde tuttum’ diye sözlerini tam am
ladı: Ben kendisine sordum: 'Niçin tuttunuz?’ dedim. ‘Konuşacaktı’
cevabını verdi. 'Ben de tekrar cevap verirdim’ tarzında konuştum.
M ösyö B o m p a rd sözleri arasında, ‘Yılbaşına kadar sulh y a
pacağ ız’ diye beni temin etmeye çalışıyordu. Kendisine dedim ki,
‘H atırınızda olsun, başka bir şey istediğimiz yok, yılbaşına kadar,
hatta d a h a önce sulh yapalım ! Böyle la tif elerle konferans salonun
dan ayrıldık!’101
147
L o z a n ’d a L o rd C urzon’d a n L o n d ra ’d a Sir E. Crow e’a tel,
20.11.1922
“Konferansın ilk genel toplantısı bugün öğleden sonra büyük
bir salonda halka ve basına açık olarak yapıldı. İsviçre Cumhur
başkanı, iyi hazırlanmış bir hoş geldiniz söylevi okudu. Benim de
Delegasyonlar adına birkaç nezaket cümlesiyle kendisine teşekkür
etmem kararlaştırılmıştı. Bunu yaptım ve tam tören sona erecek
iken, İsm et Paşa kürsüye ilerledi, bir kâğıt çıkarararak pek taraf
gir ve oldukça sert bir nutuk okudu. Fransa Başbakanı, eğer ken
disinin etkisi olmasaymış bu konuşmanın çok daha kötü (much
worse) olacağını bana söyledi.
Fransızlarla Türkler aynı otelde kalıyorlar ve birbirleriyle sü
rekli ve sıkı temastalar. İsm et (Paşa) yarın benimle görüşecek.
Onun (Paşa’nın) bugünkü tutumu, Türk heyetinin hangi zih
niyetle Konferansa geldiğini gösteren bir örnektir ve her vesileyle
huzursuzluk çıkaracağına alâmettir.”203
148
geliyordu. Washington’daki Bulgar temsilciliğinin yeni sekreteri
M ile. S ta n cio ff ise -daha çok bir haydutu andıran- Bulgar Baş
bakanı Stam buliyski en sonda oturuyorlardı... Salon, delegasyon
mensupları, İsviçreli yetkililer, Bern’de görev yapan diplomatlar ve
yaklaşık 250 muhabir ile dolup taşıyordu. Başkan Haab toplantı
yı nazik bir konuşmayla açarak delegelere İsviçre’ye hoş geldiniz
dedi. Bu konuşmaya Lord Curzon cevap verdi. Başka konuşma
olmayacaktı ama İsm et Paşa yerinden kalktı ve tartışmaya açık ve
tehdit edici tabiatlı çok talihsiz bir konuşma yaptı... İsviçre’nin mi
safirperverliği için yetinebilirdi... M ussolini’nin yüzü son derece
vahşi bir ifade taşıyor ve İsm et’in gırtlağına atlamak istermiş gibi
görünüyordu. Fransız tercüman Cam erlynck, Lord C urzon’un
konuşmasını Fransızcaya çevirdi ve başkan oturumu tehir etti.”204
149
Başkan H a a b konuşm asında tezelden barış yapılm asını dile
di. Curzon söylevinde İsviçre’ye teşekkür etti. H er konuda an laş
m aya varılması arzusunu dile getirdi. İsm et (P aşa) Fransızca bir
söylev verdi, milli bağımsızlık, hürriyet gayretimiz üzerinde dur
du, haksız yıkım lara vurgu yaptı, delegasyonun en iyi niyetler taşı
dığını belirtti, İsviçre’nin konukseverliğine teşekkür etti. İlk oturum
yarın sa a t onbirde. R u şen”20s
Mors afabesi Latin alfabesi esasına dayandığından, Türk Yazı
Devriminden önceki dönemde eski harflerle Türkçe uluslararası
telgraf çekilemiyor, bu yüzden ya çeviri yazısıyla ya da yabancı dil
de telgraf çekiliyordu. Yukarıdaki açık telgraf da doğrudan Fran
sızca olarak çekilmiştir.206
Ne zamandan beri açıldı açılacak diye beklenen Lozan Kon
feransı, sonunda açıldı. Büyük salonun dolup taştığını gören şüp
heci bir İsviçreli gazeteci Latince lügat paralayarak espri yaptı:
“Incredibili visu!” “Gözlerim e inanamıyorum!” dedi.
Konferans bu defa sahiden açılmıştı.
“Sayın Başkan;
D ört yılı aşan bir süre önce, Başkan W ilson’un ilkelerine ve
bunlara inanç duygusuna dayanarak yapılmış bir silah bırakışım ı
(mütareke) Osmanlı İm paratorluğu’nun d a katılm ış bulunduğu
çarpışm aları resmen durdurmuştu.
205) PBA (TC Paris Büyükelçiliği arşivi)- K. 372/1.
206) Telgrafın Fransızca aslı şudur: “...Conférence ouvert quinze heures dernier D is
cours Président H a a b voeux p a ix prom pte Curzon discours rem erciem ents a c
cueil suisse exprim a d ésir arriver accord tous points İsm et pron on ça discours
fra n ça is insista effort n ation al indépendance liberté releva dévastations injusti
fié e s d éclara délégation a n im ée m axim um bonne f o i possible rem ercia hospitalité
suisse Prem ière séan ce d em ain onze heures- R o u ch èn e”
150
Barışın nimetlerinden her zam an yoksun kalan Türk ulusu, o
tarihten bu yana, h a k ve a d a let elde etm ek için ara vermeden yap
tığı barış girişimlerinin yetersizliğini ve hiçbir şeye yaram adığını
görerek ve artık hiçbir kurtuluş umudu kalm adığını anlayarak,
varlığını korumayı ve m addi ve manevi kendi kaynaklarıyla b a
ğımsızlığını kazanm ayı başarmıştır. Türk ulusu, bu yolda p e k çok
acılara katlanmış, sayısız fed a k â rlıkla ra rıza göstermiştir.
Özgür uluslar, bütün bunlara, içten bir yakınlık ve anlayış
duygusuyla tanık olmuşlardır. Kadın ve erkek, her yaşta ve her du
rum daki Türkler, bu savunma savaşm a katılmışlardır. 1918’d en
bu y an a Türk ulusunun karşılaştığı sonu gelm ez saldırıları ve acı
ları burada hatırlatm aktan kendim i alamıyorum. Gerek bu sal
dırılara ve acılara, gerekse hiçbir askeri zorunluluk olmaksızın,
Türkiye topraklarının en zengin ve en bakım lı parçalarında, yok
etmekten başka bir şey düşünmeyerek, sistemli bir şekilde yapılmış
yakıp-yıkm alara tek bir özür bulunamaz.
H âlâ bu d akikad a bile, bir milyondan çok masum Türkün,
Küçük Asya ovalarında ve yaylalarında evsiz ve ekmeksiz, başıboş
dolaştıklarını d a hatırlatm ak isterim. Türk ulusu, insan gücünü
aşan bu fed a k â rlıkla ra katlanm akla, uygar insanlık içinde, köklü
bir yaşam a gücüne sahip olanlara özgü olan varlık ve bağım sızlık
haklarıyla, barış, huzur ve çalışkanlık unsuru olarak, büyük bir
yer kazanmıştır. Türkiye Büyük M illet M eclisi’nin kesin am acı, bu
yeri korum ak ve güçlendirmektir. Son yılların olayları insanlığın
vicdanında genel barış ve huzurun, Devletlerce, birbirlerinin hak
larına, özgürlüklerine ve bağım sızlıklarına karşılık olarak saygı
gösterilm edikçe gerçekleşmeyeceği gerçeğini bir inanç ilkesi halin
de yerleştirmiş bulunduğundan, bu olayların anısı, gelecek için bir
barış ve huzur güvencesi olur umudundayım.
Düşünülmesi mümkün en büyük iyi niyetle dolu olan Türk
Temsilci Heyetinin, öteki Temsilci Heyetlerinde de aynı niyeti bu
lacağı ve böylece, konferans çalışm alarının memnunluk verici bir
sonuca ulaşacağı umudunu besliyorum.
151
Sayın Başkan,
Türkiye Büyük M illet M eclisi Hükümeti adına, İsviçre Cum
huriyetine, konferansımızın bu rada yapılm asını kabul etm ekle
lütfen göstermiş olduğu konukseverlikten dolayı teşekkür ederek
sözlerim e son vereceğim. Tarihi şanlı, soylu bir ulusun, kendi b a
ğımsızlığına ne kad ar büyük bir değer verdiğini inkâr edilm ez şe
kilde gösteren bu ülkenin, konferansa toplanm a yeri o larak seçil
mesinden büyük bir mutluluk duym aktayım ”207
21 Kasım 1 9 2 2 Salı
152
Gazete, İsmet Paşa'nın bu konuşmalarına bakarak, Lozan’da
müzakerelerin “uzun ve zor” olacağını yazdı.209
Bir İsviçre gazetesi de şunları ekledi:
“N ihayet İsm et P a şa kürsüye geldi. Bu sabah M üttefik temsil
cilerinden biri söz alırsa cevap vermeye kararlı olduğunu söylemiş
ti. Böylece tam bir eşitliği belirtm ek istiyordu. Türk milliyetçiliği
nin tezini bir kez d a h a ortaya koym ak için de bu fırsattan y arar
landı. Yunan zulümlerine doğrudan doğruya im ada bulunması,
delegeler arasında h a fif bir huzursuzluk yarattı... İsviçre hakkında
da nazik sözler kullandı. M ussolini bir an tereddüt ettikten sonra
salonun alkışlarına katıldı. Öteki M üttefik temsilcilerinden hiçbiri
alkışlamadı."210
Türkiye, İtilaf Devletlerinden alkış değil, eşitlik bekliyordu.
153
Ayrıca kırk kadar danışman oturumda hazır bulunmaktadır.
Bunlardan yedisi Türktür: M ünir Bey, Zekâi Bey, M ustafa Ş eref
Bey, Veli Bey, Tah ir Bey, M uhtar Bey, Tevfik Bey. Konferansın
Genel Sekreteri Fransız M . M assigli. Onun maiyetinde her ülke
den bir sekreter var. Türk sekreter R eşit Safvet Bey (Atabinen).
Bir de tercüman var: M . Cam erlynck.
Konferansın resmi dilleri ve içtüzüğü görüşülüyor. Hazırlan
mış iç taslağında “Yakındoğu İşlerine İlişkin Konferans”deyimi kul
lanılmış. İsm et Paşa bunun yerine, “Lozan Konferansı” deyimin
kullanılmasını istedi. Curzon, “Yakındoğu İşlerine İlişkin Lozan
Konferansı" diye adlandırılmasının uygun düşeceğini belirtti (uy
gun bulundu). Tüzük taslağının ikinci maddesinde her devletin en
çok iki delegeyle katılması öngörülmüş. İsm et Paşa, Türkiye’nin
tam yetkili üç delegeyle katılacağını belirtti. Taslakta, Fransa, İn
giltere ve İtalya’nın davetçi ülkeler olarak konferansta sırayla baş
kanlık yapacakları öngörülmüş. İsm et Paşa, Türkiye’nin de Kon
feransa başkanlık etmesini istedi. Türkiye de Konferansın İzmir’de
toplanmasını önermiş olduğu için davet eden devletlerden sayıla
bileceğini belirtti. Kabul edilmedi. İsm et Paşa, başkanlık konu
sundaki teklifi kabul edilmediğine göre, Türk heyetinden birinin
Konferansa Genel Sekreter seçilmesini istedi. Lord Curzon, Fran
sız Rene M assigli’yi Genel Sekreterlik için önerdi. İsm et Paşa bu
öneriyi kabul etti. Tüzük taslağının V. maddesinde üç komisyon
öngörülüyor: 1) Ülke ve Askerlik Sorunları Komisyonu: Boğazlar
rejimi; 2) Türkiye’de Yabancılar ve Azınlıklar Rejimi Komisyonu;
3) Maliye ve İktisat Sorunları Komisyonu; limanlar ve demiryolla
rı; sağlık sorunları. Bu üç komisyondan her birine davetçi devlet
lerden biri başkanlık edecek, deniyor idi. İsm et Paşa buna itiraz
etti. Türk Temsilci Heyetinin komisyon başkanlıklarına katılması
gerektiğini söyledi. Bir karara varılamadan sonraki maddelerin
görüşülmesine geçildi. Tüzüğün IX. maddesi, “Konferans çalışm a
larının kam uoyuna duyurulması, Genel Sekreterlikçe hazırlan a
cak resmi bildirilerle sağlanacaktır” diyor.
154
Bu konuda Curzon, görüşmelerin gizli tutulması gerektiğini
savundu. M . B arrere bu görüşe katıldı. İsm et Paşa, kendi hesabı
na görüşmelerin herkese açık tutulmasından yana olduğunu fakat
çoğunluğun görüşünden ayrılmayacağını söyledi. Genel Sekreter
lik bildirilerinin genel nitelikte bilgileri kapsaması kabul edildi.
(Yani gizli görüşmeler açıklanmayacaktır.)
Görüşmelerin sonunda M. Child, Amerikan Temsilci Heyeti
adına bir açıklama yaptı. Amerikan delegelerinin müzakerelere ka
tılacaklarını fakat oylamaya katılamayacaklarını ve antlaşmayı veya
herhangi bir raporu imzalamayacaklarını açıkladı. Yani Amerikan
delegeleri gözlemci gibi katılıyorlardı. Lozan Barış Antlaşması’m,
herhangi bir protokolü veya belgeyi imzalamaya yetkileri yoktu. M.
Child’ın bu açıklaması tutanağa şöyle geçmiştir:
“A m erika Birleşik Devletleri Temsilcileri, genel oturumlarda,
komisyonların ve alt-komisyonların oturum larında hazır bulun
m ak ve öteki Temsilcilerle aynı eşitlik düzeyinde görüşünü söyle
m ek hakkı olan Temsilcilerin durumundadırlar. Amerikan Temsil
ci Heyeti, ne oy kullanm ak hakkı, ne başkanlık, ne başka bir konu
ya ilişkin herhangi bir görev yüklenmek, herhangi bir anlaşm aya
ya d a bir rapora im za koym ak istemektedir:”2U
Bu çeviri ters anlaşılmasın. Amerikalı, “Lozan Antlaşması
nı imzalamayacağım, herhangi bir raporu d a imzalamayacağım.
Konferansta bir görev üstlenmeyeceğim, oy kullanmayacağım. Sade
ce oturumlara katılacağım, görüşlerimi söyleyeceğim " demektedir.
Üç saat süren bu ilk oturum saat 13.05’te sona erdi:
155
milletin şikâyetleri!” dedim. Yunanlılara karşı zafer kazandığımızı
ama Müttefiklere karşı kazanmadığımızı söyledi. Karşılık verdim.
Sık sık görüşme dileğinde bulundu. Dış görünüş fırtınadan önceki
yel gibidir.212
Konferans açıldı. Sabah yalnız içtüzük görüşüldü. Hemen her
maddesine karşı çıktık. Sert tartışmalar oldu. Öğleden sonraki
oturum, İsviçre’ye teşekkür, bazı delegelerin sözleriyle geçti. Yarın
sınırlar komisyonu toplanacak. C urzon ve P oincare ziyaretlerimi
iade ettiler. Curzon, "Ruslarla dostluğunuz ne k a d ar sürecek?” di
ye sordu. “Sonsuza k a d a r ” dedim.213
156
bahsettim. ‘Yunanlılar d a sizin tahribinizden bahsediyor; her iki
niz söylersiniz; biz tarafsız biçim de dinleriz’ dedi. Bugünkü nut
kumun bazı cümlelerinin sert olduğundan yakın arak birbirim ize
karşı sert nutuklar söylem em emizi rica etti. Istırap çekmiş bir m il
letin temsilcisi olduğumdan, şiddetli saydığı nutukların şikâyetten
başka bir şey olmadığını, A nadolu’d a söylediğimiz nutuklarda bile
hiçbir milletin izzeti nefsine karşı hiçbir kelim e söylemediğimizi ve
ben de gerek resmi ilişkilerimde, gerek şahsi ilişkilerim de sözlerim e
fev k a lâ d e itina etm ek alışkanlığında olduğumu bildirdim. Yunan
lılara karşı zaferim ize diyecek olmadığını fa k a t M üttefiklere karşı
zafer kazanm adığım ızı söyledi. Cevap verdim. Yarın ya da öbür
gün ziyaretimi iade edeceğini söyleyerek sık sık görüşmem izi arzu
ettiğini ekledi. Ben de karşılık olarak görüşmeye hazır olduğumu
ve Konferans süresince işlerin bu suretle d ah a kestirm e çözüme
bağlanacağını söyledim. Sorunun dış görünüşü fırtın adan önce
tatlı yel niteliğindedir. İlkönce toprak sorununu söz konusu etm ek
düşüncesindedirler,:’’2M
Curzon, İsm et P aşan ın bu ilk ziyaretini gecikmeden iade
etmiştir.
157
Türkiye’nin durumu hepsinden d ah a güç olmuştu. Türkiye,
herkesin 1918’d e bitirdiği m uharebeye, d ah a dört sene devam etti.
M emleketi işgal altında idi. Her tarafta istila ve fiili hâkim iyet si
lah la devam ediyordu.
1922’d e, birdenbire, askeri vaziyet, galiplerin hiç ihtim al ver
m edikleri kesin bir netice ile, yani Türk zaferi ile, yeni bir safhaya
girdi. Büyük galip devletler, yardım ettikleri küçük ortaklarıyla,
m uharebeyi devam ettirm işler ve dört sene içinde, bizi, içeriden
Padişah Hükümeti, karışıklıklar ve sona k a d ar Yunan ordusuyla
am an a düşüreceklerini zannetmişler, m uvaffak olam am ışlar, 1918
galibiyetinden fa rk lı bir vaziyete düşerek, bizi sulh m asasına ça
ğırmışlardır.
Biz, Büyük M illet M eclisi Türkiyesi, o haleti ruhiyede idik
ki, İm paratorluk mağlup olmuş ve zaten İm paratorluk, m em leket
içinde de, düşmüş ve lâğvedilmişti. Biz, 1918 mağlubiyetini üzeri
m ize almıyorduk. Galip devletler, 1918 galipleri durum unda ısrar
etm ek istiyorlardı. Bu şartlar altında Konferans (Lozan Konferan
sı) toplandı.
Sırası geldikçe ben, Baş M urahhas olarak, M udanya M üta
rekesinden buraya geldiğimi söylerdim. L o rd C urzon ise, bana,
M ondros M ütarekesini hatırlatm aya çalışırdı: Mesele, aram ızda
hallolunam adan, ihtilaflı kalırdı.”215
Mesele, 21 Kasım 1922’de İsm et Paşa’nın Lord C urzon ile
yaptığı ilk görüşmede ortaya çıkmış ve konferans boyunca “ihti
laflı” kalmıştır.
158
tam eşit olduklarını vurgulamak ve milli gururlarını tatmin etmek
için görüşülen konuların çoğuna itirazda bulundular. Üç ana ko
misyon oluşturuldu: 1) Ülke ve Askerlik Sorunları Komisyonu, be
nim başkanlığımda; 2) Türkiye’de Yabancılar ve Azınlıklar Rejimi
Komisyonu; Signor G arroni başkanlığında; 3) Maliye ve İktisat
Sorunları; limanlar ve demiryolları; sağlık sorunları komisyonu da
M ösyö B arrere’in başkanlığında çalışacaktır. Yarın birinci komis
yon çalışmalarına başlayacaktır.216
216) FO 424/255, s.496, No. 623 ve D BFP-I/X V III, s.321-322, No. 211: Curzon’dan
Crowe'a tel, 21.11.1922, No. 9.
217) Grew, op .cit., s.491 ve Orağlı, op .cit., s.29-30:
Not: Burada Amerikan delegesi Grew'un yazdıklarında bir düzeltme yapmamız
gerekiyor: Reşit Safvet Atabinen, Konferansta Genel Sekreter Yardımcısı olmuş;
Türkiye, Konferansta, iki delegeyle değil üç delegeyle temsil edilmiş ve Lozan
Barış Antlaşması da üç Türk delegesi tarafından imza edilmiştir: İsm et Paşa, Dr.
Rıza Nur ve Haşan Saka. -BNŞ
159
B a ş b a k a n H üseyin R a u fB e y ’den İsm et P a şa ’y a tel,
21.11.1922
(Yugoslavya ile ilişkiler konusu)
Yine 21 Kasım 1922 Salı günü İsm et Paşa, Başbakan Hüseyin
R auf Bey’den kapalı bir telgraf aldı. Telgraf Yugoslavya ile ilişki
lerin yeniden kurulması konusundadır. Artık resmen Sırp-Hırvat-
Sloven Krallığı adını almış olan ve gayrı resmi olarak Yugoslavya
da denen Sırbistan’la Osmanlı Devleti arasında ilişkiler, Birinci
Dünya Savaşı üzerine 1914 yılında kesilmiş ve Belgrad’daki Türk
Elçisi C evat Bey, 1 Kasım 1914’te oradaki görevinden ayrılmıştı.
Şimdi, tam sekiz yıl sonra, Kasım 1922’de Belgrad Hükümeti, Tür
kiye ile yeniden diplomatik ilişki kurmak istiyordu. Bu amaçla giz
lice Ankara’ya bir adam göndermişti. R auf Bey, durumu Lozan’da
İsm et P aşa’ya şöyle aktarıyor (sadeleştirildi):
"Bugün, elinde resmi belgesi bulunmayan ve fa k a t Yugoslav
ya B aşbakanı P a ş iç ’in güvendiği bir adam ı olduğunu söyleyen,
Lozan Konferansında Yugoslav Delegasyonu askeri danışm anı
K u rm ay A lbay Tasiç, R efet P a ş a ’nın aracılığıyla, kim lik değiş
tirmiş o larak (mütenekkiren) A nkara’y a geldi. Elinde Debre m ebu
su B a s r i Bey'in G azi P a ş a ’y a tavsiyesi vardır. Albay, Yugoslavya
ile ilişki kurm aya ve temsilci atam aya taraftar olup olmadığımız,
Yugoslavya’nın şim diki sınırını kabu l edip etmeyeceğimiz hakkm -
d aki fikrim izi sordu ve ilişkiye girm ekten başlayarak, B alkanlarda
iki güçlü askeri devlet arasında kendilerince istenilen anlaşm aya
varmayı im a etti. A rkadaşlarım ızla m üzakere ettikten sonra G azi
P a şa ile birlikte adıgeçene aşağıdaki yolda cevap verildi:
Temsilci değişimine taraftar olduğumuzu, kendileri de İstan
bul’d a k i temsilcilerini Hükümetimiz katında görevlendirmeleri
şartı ile bizim taraftan da bir kişinin seçilip (Belgrad’a ) gönderile
ceğini; Yugoslavya’nın bugünkü sınırlarını kabu l etm ekte bir zor
luk görmediğimizi, an cak doğal o larak yönetim leri altındaki Türk
ve İslam ahaliye yapıldığı h aber alınan baskıların kaldırılm asını
160
talep ettiğimizi ve Yunanlılara karşı Yugoslavya’nın da engelleyici
ve etkin olm ası gerekeceğini; ancak kendisinin resmi bir sıfatı ol
madığını dikkate alarak, Sırp Delegeler Kurulunun Lozan’d a bu
noktalar etrafında Zâtı Âlileri (İsm et P aşa) ile görüşüp an laş
masının uygun olacağını ve size yazacağım ızı söyledik. Temsilciyi
seçip göndereceğiz. Diğer konularda yukarıda arzettiğim esaslar
çerçevesinde ve fa k a t Küçük Antant’a katılıyoruz gibi Ruslara ve
m üttefiklerine karşı propaganda ve tesir yapılm ayacak biçim de
görüşülmesi uygun olur Efendim. -H ü seyin R a u f’21*
Bu telgraf, Türk diplomasinin ağırlık merkezinin o günlerde
Ankara'dan Lozan’a kaydığını gösteren belgelerden biridir. Dı
şişleri Bakanı İsm et Paşa Lozan’dadır ve Türkiye’nin bir yabancı
ülkeyle diplomatik ilişki kurması gibi diplomatik sorunlar ondan
geçmektedir.
Görevli Yugoslav albay, isim değiştirerek, kılık kıyafet değiş
tirerek Ankara’ya gelmiştir. Çünkü Müttefikler denen eski İtilâf
Devletlerinin, özellikle İngiltere’nin hışmından sakınmaktadır.
Bu devletler, barış antlaşması yapılıp yürürlüğe girinceye kadar
Türkiye ile ilişki kurulmasını söz geçirdikleri yabancı ülkelere ya
saklamışlardı. Bu yasak Sevr Antlaşmasından beri inatla sürdü
rülmekteydi ve yapılacak Lozan Barış Antlaşması nın yürürlüğe
girmesine kadar da sürdürülecek gibi görünüyordu. Lozan Barış
Antlaşması’nın bütün imzacı devletlerce onaylanıp yürürlüğe
konması da 1925 yılına kadar sarkacaktı.
Türkiye, ancak Lozan Antlaşması imzalandıktan sonra, 1924
yılında, Tahir Lütfi (Togay) Bey’i Belgrad’a geçici temsilci olarak
atamıştır. Lozan Antlaşması yürürlüğe girdikten sonra, 22 Ağus
tos 1925’te Yusuf H ikm et (Bayur) "Mümessil” unvanıyla Belgrad’a
atanmış, 1926 yılında da kendisine “Elçi” unvanı verilmiştir. Yani
Sırbistan’la 1914 yılında kesilmiş olan ilişkilerin yeniden normale
dönmesi, İngiliz baskısı yüzünden 1925-1926 yılına kadar sarkmıştır.
218) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı I, s.115-116, No. 12: Başbakan Hüseyin Rauf Bey’den
İsmet Paşaya tel, 21.11.1922, No. 11, 12.
161
22 Kasım 1922 Çarşam ba
219) Ib id ., s.110, No. 17: Rauf Bey’den (Mustafa Kemal Paşa'dan) İsmet Paşa’ya tel,
22.11.1922, No. 8.
220) Ib id ., s.118, No. 15: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 22.11.1922, No. 6.
221) Ib id ., s.118-119, No. 16: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 22.11.1922, No. 7.
162
İsm et P aşa, Türkiye’nin T rakya’ya ilişkin isteklerin i
d ile getiriyor, 22.11.19222
İsm et İnönü, H a tıra la rın d a Lozan’da Trakya Sınırı sorunu
na şöyle giriyor:
“Törenler bittikten, usul ve şekil meseleleri tespit edildikten
sonra Lozan Konferansı Uşi Şatosunda, 22 Kasımda çalışmaya baş
ladı. Hudutlara, askerliğe ve Boğazlara ait işlere bakacak Birinci
Komisyon, Lord Curzon’un başkanlığında toplandı. Lord Curzon,
toplantıyı açarak Trakya hudutlarının konuşulacağını söyledi.
Trakya hudutları meselesinin en acele ve en önemli kısmı
Mudanya Mütarekesi’ne girerken ve mütareke esnasında hallo-
lunmuştu. Mütarekeden sonra Şarki (Doğu) Trakya boşaltılmış ve
Türk idaresi Şarki Trakya’da yerleşmişti...
Trakya hudutları meselesinde ilk sözü ben aldım. Trakya hu
dutları olarak 1913 hududunu ve Garbi Trakya için plebisit iste
dim. Yani Balkan Harbi’nden sonra Bulgarlarla yaptığımız muahe
de ile tespit edilen hududu istedim. Bu muahedeye göre Edirne,
Dimetoka’ya kadar bütün hinterlandı ile bize kalıyordu. Şimdi ben
(Batı) Trakya için de plebisit yapılmasını ileri sürdüm. Halkın oyu
na müracaat olunacak ve ona göre nereye ilhak edilmek istedikle
rini halk tayin edecekti. Misak-ı M illinin hükmü de bu idi. Şarki
Trakya’nın ve Trakya sınırlarının emniyeti için Garbi Trakya’da
intizam ve sükûnun hüküm sürmesi zaruretini ileri sürüyordum.
Müttefik devletlerin mütareke görüşmeleri için bize gönder
dikleri 23 Eylül 1922 tarihli notalarında ve Mudanya görüşme
lerinde, Edirne şehrinin bize bırakılacağı ve Edirne şehri derken
M eriç’in öbür yakasındaki Karaağaç’ın birlikte kastedildği taahhüt
edilmişti. Demek ki Trakya hududu meselesinde ben fazla bir şey
istemiş değilim. Konuşurken Meriç'in karşı sahilindeki ve Garbi
Trakya’daki halkın büyük çoğunluğunun Türk olduğunu da be
lirtmiştim. Sözlerim bittiği zaman, Lord Curzon bana M eriç’in
garbında büyük kısmı Türklerle meskûn dediğim yerlerle nereleri
163
kastettiğimi sordu. Ben kesin cevap vermedim, ‘Mütehassıslarla
görüştükten sonra söyleyeceğim’ dedim.”222
Evet, Birinci Komisyonun T l Kasım sabahı ilk toplantısında
ilk sözü alan İsm et Paşa, Trakya sınırına ilişkin isteklerini dile
getirdi. Yaptığı konuşma Konferansın resmi tutanağına şöyle geçti
(kısaltılarak aktarıldı):
"İsmet P aşa, K aradeniz’d en M eriç ağzına k a d a r Trakya sını
rının, 29 Nisan 1913 tarihli İstanbul A ndlaşm ası’nın 7. m addesin
de belirtilen sınır olm ası gerektiğini söyledi. Batı Trakya için de bir
plebisite başvurulmasını istedi.
L ord Curzon, Türk Temsilci Heyetinin, bu isteklerini tarihi,
coğrafi, siyasal ve etnik dayan aklarla desteklem ek isteyip istem e
diğini sordu...
İsm et P aşa, aşağıdaki nedenlerle, M eriç’in batısındaki ufak
bir toprak parçasını Trakya sınırı içinde bırakm ak gerektiği ceva
bını verdi:
1) M üttefik Devletler, 24 Eylül 1922 günlü notaları ve M udan
ya Sözleşmesi ile, Doğu Trakya’nın, Edirne’y i de kapsam ak üzere,
Türkiye’ye geri verilmesini kabu l etmişlerdi... N otada, Edirne’nin
özel olarak anılmış olması, hiç şüphesiz, Edirne istasyonunun, K a
raağaç dış m ahallelerinin, Edirne ile bu m ahallelerde oturanların
mülkiyetinde bulunan ve geçim lerini sağlayan toprakların da, ay
nı zam anda Türkiye’y e geri verilmesi gerektiği anlam ına gelm ekte
dir. TBMM Hükümetinin de anladığı budur.
2) Öte yandan, Edirne Türkiye’y e döndüğüne göre, Edirne’yi
İstanbul’a bağlayan demiryolunun Kuleli Burgas-M ustafa Paşa
kesiminin bulunduğu toprak parçasının d a Türkiye’y e geri veril
mesi zorunludur. Edirne ile bu demiryolunun güvenliğini sağla
m ak ve Türkiye’nin kom şularıyla güvenlik ve dostluk içinde iliş
kiler sürdürebilmesi bakım ından, sınırın, gerektiği ölçüde, Edirne
şehrinden ve demiryolundan uzak geçmesi zorunluluğu vardır.
222) İsm et İnönü, H a tıra la r, s.333.
164
3) M eriç’in batısında istenilen toprakta yaşayan halkın büyük
çoğunluğu Türktür...
L o rd Curzon, Türk isteklerinin iki noktaya ilişkin bulundu
ğunu belirtti: Bir yandan, Doğu Trakya için 1913 sınırının elde
edilmesi, öte yandan d a Batı Trakya’d a plebisite başvurulması.
İsm et Paşa, istediği topraklarda, D em otika (Dimetoka) böl
gesinde, Balkan Savaşlarından önce de sonra da, Türklerin çoğun
lukta bulunduklarını bildirdi.."223
İsm et Paşa’nın Trakya sınırına ilişkin isteklerine Yunan, Yu
goslav ve Romen delegeleri karşı çıktılar. M eriç sınırı üzerinde
ısrar ettiler, Türkiye’nin M eriç’in batısına taşmamasını istediler.
“Türk Temsilci heyeti kabu l edilem ez tekliflerde bulunmaktadır.
Meriç, Türkiye’y e büyük bir güvenlik sağlayacak, doğal bir sınır
d ır” diyen Yugoslav delegesi N inçiç (N intchitch), Karadeniz’den
Ege Denizi’ne kadar Türk sınırını izleyen bir bölgenin askerden
arındırılması önerisini de ortaya attı.
Öğleden sonra saat 16.00’da yeniden toplanan Birinci Ko
misyonda önce Bulgaristan Başbakanı Stam buliyski söz alarak
Bulgaristan’ın Ege Denizi’ne çıkış isteğini ve Trakya konusundaki
Bulgar görüşlerini dile getirdi.
Ondan sonra söz alan Curzon, Trakya sınırı konusuna döndü
ve Türk isteklerini reddetti. C urzon’un konuşması tutanakta şöyle
yer aldı:
“L o rd Curzon, çağıran devletlerin temsilcileri olan meslek
taşlarıyla konuşmuş bulunduğundan, söyleyecekleri ortak görüşle
ri yansıtm aktadır. Öte yandan, geçen oturumda, başka üç Hükü
metin temsilcileri de konuşmuşlardır; L o rd Curzon, bunların öne
sürmüş oldukları görüşlerden büyük bir kısm ına katılm aktadır.
Böylece, öne süreceği düşünceler birçok Devletçe paylaşılm ış bu
lunmaktadır.
223) L o z an B a r ış K on feran sı. T u tan aklar, B elg eler, Takım I, Cilt I, Kitap 1, s.20-21.
165
Türk Temsilci Heyeti, 1913 sınırının yeniden kabu l edilmesini
istemektedir. L o rd Curzon, bu sorunun, an dlaşm alara dayanan
hukuki durumunun ne olduğunu, Konferansa tam olarak belirt
m ek istemektedir; çünkü andlaşm alara karşı olağanüstü bir k a
yıtsızlık ortaya çıkmış gözüküyor. 1913'e kadar, bütün Batı Trakya
Türkiye’y e aitti; bu tarihte, bu vilayetin en büyük parçası, Bükreş
A ndlaşm ası’yla, Bulgaristan’a bırakıldı. 1915’te Batı Trakya’nın
K araağaç ve D em otika’y ı (Dimetoka) kapsayan bir başka p a r ç a
sını, Türkiye, Bulgaristan’a bıraktı. 1919 Neuilly A ndlaşm ası’y la,
Bulgaristan, 1915’te Türkiye’d en aldığı parçasıyla birlikte, bütün
Batı Trakya’d an, Başlıca M üttefik Devletler yararına vazgeçti;
son olarak, 1920 Ağustosunda, Trakya’y a ilişkin olarak im zalan
mış fa k a t onaylanm am ış bir an dlaşm a (Sevr -BNŞ) ile, bütün bu
bölge Yunanistan’a verilmiştir. O zam andan bu yana, Batı Trakya
Yunanistan’c a işgal edilmiş ve yönetilmiştir. İşte, andlaşm alarm
yarattığı durum budur.
Türk Temsilci Heyeti, şimdi, savaştan önceki sınırlara dön
m ek iddiasında bulunmaktadır...
Türkiye’nin daha önce öne sürmüş olduğu bütün istekler - ö r
neğin H am id B ey tarafından İstanbul’d a Yüksek Komiserlere su
nulmuş olan istekler- hep M eriç sınırını öngörmekte idi. L o rd
Curzon Paris’e gittiği ve Devletlerin çağrısı üzerine 23 Eylül ta
rihli nota kalem e alındığı zam an, Türkiye’nin isteklerini yakın
dan bilen Fransız Hükümetinin kuvvetle desteklediği bu istekler,
M eriç’e k a d a r Trakya’nın Türkiye’y e geri verilmesi idi. 23 Eylül ta
rihli notada, ’M ü ttefik üç H ü kü m et bu fır s a tt a n y a r a r la n a r a k
Türkiye’nin M eriç’e ve E d irn e’y e k a d a r T rakya’yı eld e etm ek
isteğin i uygun k a r ş ıla d ık la r ın ı b ild ir ir le r ’ cümlesi görülür.
Devletlerin çağrısına verdiği cevapta, Türkiye, Edirne’y i de
içine alm ak üzere, M eriç’in batı kıyısına k a d ar Trakya’nın Türki
ye Büyük M illet Meclisi Hükümetine geri verilmesini istedi. D aha
sonra, 4 Ekim tarihli bir notada, Türk Hükümeti, Trakya’d aki söz
166
götürm ez hakkının tanınmış olm asından memnunluk duyduğunu
bildirdi. Son olarak, M udanya Sözleşmesi, Yunanlıların hangi çiz
ginin gerisine çekileceğini gösterirken, bunu ‘E ge D en izi’ne k a d a r
u z a n m a k ü zere M eriç’ olarak tanımlamıştır. Böylece, iki-üç ay
dan beri, Türkiye’nin sürekli o larak istediği sınır, Meriç çizgisi idi
ve başka bir şey değildi...
L o rd Curzon, konuşmasını özetlem ek istediğini söyledi.
M eriç’e k a d a r Doğu Trakya, Türkiye’nin sürekli olarak değişmez
isteği olmuştur. Bu isteklerin yerine getirilmesine Paris’te karar
verilmiştir; L o rd Curzon d a bu tavizden yana olmuştur. M art
ta öngörülmemiş bir ikinci tavize, M udanya’d a rıza gösterilmiştir.
Şimdiki Konferansı beklemeden, M eriç’e k a d ar Doğu Trakya’nın
hemen işgal edilm esi kabul edilmiştir. L o rd Curzon, Türk Tem
silci Heyetinin isteklerini, (Müttefik) Devletlerin yerine getirmeye
hazır bulundukları konularla sınırlandırılmasını ve kabul edil
mesi mümkün olmayan teklifler öne sürerek görüşmeleri d ah a da
güçleştirmemesini dostça istediğini belirtti .”224
Lord C urzon’un bu konuşması öteki Müttefik delegelerince
hemen desteklendi:
M. B arrere: “L o rd C urzon’un -Fransız Hükümetinin ve M.
B a r r e r e ’in duygularına uygun d ü şen - açık ve ölçülü sözlerine, M.
B a r r er e bütünüyle katıldığını bildirm eyi bir ödev saymaktadır..!’
M arki G arroni de, “L o rd C urzon’un ve M. B a r r e r e ’in duy
gularını paylaştığını’’ söyledi... Türk temsilci heyetinin bununla
yetinmesini istedi...225
167
söyledim. C urzon ile tartıştık. Kendi görüşlerini açıkladı. M eriç’e
kadar bir sınır ve bir de askersiz tarafsız bölge öngörüyorlar. Cur
zon, Devletlerin birlik olduklarını söyledi. Fransız ve İtalyan de
legeleri onu doğruladılar. Karaağaç’ın kurtarılabileceğini sanıyo
rum. Ama 1913 sınırını kurtarmak ve Batı Trakya’da plebisit yap
tırmak zordur. Her ne olursa olsun kesin red karşısında bu yüzden
konferansın kesilmesine meydan vermeyeceğim. Zaruri olan şekli
kabul edeceğim. Tarafsız ve askersiz bölge kabul edilemez gibi
görünmüyorsa da bunun ayrıntıları alt komisyonda çalışıldıktan
sonra açıkça anlaşılacaktır.”226
168
Trakya sınırlarının 1913’teki Bükreş Antlaşması ile belirlenen sınır
ların aynı olması ve Batı Trakya’da plebisit yapılması taleplerinde
bulundu. Venizelos, Meriç nehrinin sınır olmasında ısrar ederek,
tarihi ve etnik sebepleri göstererek bu iddiaları çürüttü. Sırplar,
Doğu Trakya'nın kuzey ve batı sınırları boyunca Karadeniz’den Ege
Denizi’ne kadar uzanan toprakların askerden arındırılmış bölge ha
line getirilmesini savundular. Romenler, Venizelos’u desteklediler.”
(Grew devam ediyor) 22 Kasım, sa a t 16.00:
“Bulgaristan Başbakanı Stam buliyski (...) Trakya’nın tama
mını kapsayan bir otonom rejimi savundu. Ardından Lord Cur-
zon, 1) Batı Trakya ile ilgili olarak İtilaf devletlerinin Neuilly
Antlaşması’nda herhangi bir tadilat yapılmasına müsaade etmeye
en küçük bir niyetinin bulunmadığı, 2) Batı ve Doğu Trakya ara
sındaki sınırın M eriç nehri olması gerektiği, 3) Bir alt komisyonun,
Tunca’dan denize kadar uzanan bölgelerde M eriç nehrinin her iki
yakasında kalan askerden arındırılmış bölgeyi belirlemek için plan
hazırlaması, 4) Bulgaristan’ın ticari olarak denize çıkmasının sağ
lanması amacıyla Karaağaç’tan Dedeağaç’a kadar olan demiryolu
kesiminin uluslararası kontrol altında olmasında ısrar eden İngiliz
görüşünü sundu. Yunanistan’dan Neuilly Antlaşmasıyla kendisine
verilen Batı Trakya'dan vazgeçmesinin istenemeyeceğini ve İtilaf
devletlerinin bu meselenin yeniden açılmasına müsaade edeme
yeceklerini de ekledi...
Basının durumu hayli sıkıntı vericiydi ve bu hal sonuçta Türk-
lerin resmi protestolarını Konferansa getirmelerine neden oldu.
Curzon, açılış toplantısında günlük basın açıklamaları haricin
de tam manasıyla gizlilik emri vermişti. Davet sahibi üç ülke olan
Fransa, Büyük Britanya ve İtalya’nın basın bürolarındaki temsilciler,
oturumlara kabul ediliyor, gizlilik taahhütlerinden muaf tutuluyor
ve kendi delegasyonlarına uygun düşen ne varsa onu yayımlıyor
lardı. Bu durum haber akışında İngiliz, Fransız ve İtalyanlara tekel
imkânı yaratırken aynı zamanda yanlış haberlere ve bazı haberle-
169
rin örtbas edilmesine de yol açtı. Bunlardan bir tanesi de Türkle-
rin Amerikan temsilcilerinin varlığına itiraz ettiklerini göstermeye
çalışan bir hikâyeydi (bu arada Türkler bunun tam tersinin doğru
olduğunu söylüyorlardı). New York Times muhabiri Edwin L. Ja
mes hikâyenin Poincare’den kaynaklandığını söylüyor, ben de İn-
gilizlerin parmağı olduğunu düşünüyordum. Bir başka hadise de
Venizelos’un konuşmasının hem de tam metin halinde ortalıkta
dolanıyor oluşuydu. Lord Curzon’a, (...) bizim pozisyonumuza
yönelik bir yanlış haberin ortaya çıkması halinde basına açıklama
yapmak hakkımızı saklı tuttuğumuzu (...) bildirdik. Curzon bunun
doğru olduğunu kabul etmek zorunda kaldı.”228
170
Türkler Rumlar Bulearlar Yahudiler Ermeniler
Gümülcine 59,967 8, 834 9, 997 1,007 360
Dedeağaç 11,744 4,800 10,227 253 449
Sofulu 14,736 11,542 5,490 — —
İskece 42.671 8.728 552 220 114
129,118 33,904 26,266 1,480 923229
Köylerin sayısı
_______________ Türk Rum Karışık Rum-Tûrk
Mustafa Paşa 28 7 1 1
Seymenli 17 10 1
Dimetoka________ 31______9_____ 1__________ 13
76 26 3 14231
171
İsm et Paşa, “D im etoka şehrinin Türkler için tarihi bir öne
mi olduğunu belirtm ek belki de yararsız olm az; bu şehir Türklerin
Avrupa’d a geçici ilk başkentleri olmuştur; Türkler orada birçok
anıtlar, camiler, çeşmeler, kaleler, saraylar vb. yapm ışlardır" diyor
ve devam ediyor:
“Yunan Baştemsilcisinin öne sürdüğü ekonom ik veriler de
yanlıştır. Bu bölgelerde taşınm az m alların (emlâkin) büyük çoğun
luğu (% 84) Türklerin mülkiyetindedir; bu Türkler de -herkesin
bildiği ve Türk Temsilci Heyetince Konferansa sunulan n otada (Ek
B) belirtildiği üzere- genellikle toprağa sıkı sıkıya bağlı çiftçilerdir;
çalışan ve üretimde bulunan, özellikle Türk köylüsüdür...
Edirne Türkiye’y e geri dönerken, onu İstanbul’a bağlayan Ku-
leli-Burgaz-M ustafa Paşa demiryolunun geçtiği toprak parçasının
d a Türkiye’y e geri verilmesi zorunludur.
Edirne’nin olduğu k a d a r söz konusu demiryolunun d a güven
liğini sağlam ak ve Türkiye’nin kom şularıyla güven ve dostluk dolu
ilişkiler sürdürebilmesi için, sınırın, Edirne şehrinden ve dem iryo
lundan, gerektiği kad ar uzak bulunması zorunluluğu vardır.
Yalnız K araağaç’ı söz konusu edersek, Türkiye’nin elinde bu
lunm asına artık kimsenin diyeceği kalm am ış bir şehrin bir m a
hallesinden, Türk egemenliğinin kaldırılm asını, Yunan Temsilci
Heyetinin neden istediğini an lam akta Türk Temsilci Heyeti güçlük
çekmektedir. Bir şehirde aynı zam an da iki yönetim bulunması d o
ğ al mı sayılıyor? (...) K araağaç’s ız Edirne, ülkenin öteki kısım larıy
la norm al ilişkiler kuramaz, ekonom ik çöküntüye m ahkûm edil
miş olur: Bu m ahallede bütün taşınm az m allar (em lâk) Edirne’d e
oturanların mülkiyetindedir. Oysa, M üttefik Devletlerin 23 Eylül
tarihli notası, Edirne’y i Türkiye’y e geri vermektedir; böyle olunca,
bu nota, Edirne’nin tam am layıcı bir parçası olan K araağaç m a
hallesini de Türkiye’y e geri vermiş olm aktadırf
İsm et Paşa, şunu da sözlerine eklemek zorunda olduğunu
söyledi: Mudanya Sözleşmesinin imzalanmasıyla sonuçlanan gö
172
rüşmelerde, 6 Ekim 1922 günü yapılan toplantıda, İtalyan Temsil
cisi G eneral M onbelli, İsm et Paşaya, harfi harfine şunları söy
lemiştir:
“İtalyan Hükümeti adına Ekselanslarına resmi bir bildiride
bulunm am a izin veriniz:
1) Askeri bakım dan Edirne müstahkem mevkii, Edirne şehrini,
Karaağaç mahallesini ve -M eriç’in sağ kıyısmdakileri de içine a l
m ak üzere- istihkâm lar kuşağını kapsadığını göz önünde tutarak;
2) M üttefik Devletlerin 23 Eylül tarihli notalarında yazılı
E dirne’y i de içine alm ak üzere’ sözünün haklı olarak, yukarıdaki
an lam da yorum lanabileceğini düşünerek..’’
Bunun gibi, İngiliz Temsilcisi G eneral H arington da, 9
Ekimde şöyle demişti:
“Size tek lif edilecek şartlar konusunda M üttefik Hükümetler
anlaşm ış bulunmaktadırlar. Bütün Trakya’y ı elde etmenizi sağla
ya ca k kararı size sunmaktadırlar. M üttefik Hükümetler, M eriç’in
batısında size bir perde sağlam aya k a d ar gitmektedirler. K araa
ğaç sizin olacaktır.’.’
İsm et Paşa, Müttefiklerin iki temsilcisince yüklenilmiş olan
bu moral yükünün yerine getirileceğini ummaktadır.232
173
Bloku” eklenince, Türkiye, Lozan Konferansının daha ilk üç gü
nünde adeta bir “B irleşik Avrupa C ephesi” ile karşı karşıya kaldı.
174
Burnett-Stew ard temsil ediyor, yardımcısı da Mr. N icolson’dur.
Venizelos, Türklere cevap verdi. Türkler, görüşmelerin gizliliği
nin ihlal edildiği iddiasını protesto ettiler. Ama buradaki büyük
muhabir kitlesini kontrol etmek hiç kolay bir iş değildir.”234
175
zannolunabilirdi. M ülakatta üç devletin bütün delegelerini bir
toplantı halinde buldum. Curzon, gayet nazik bir davranışla, İs
tanbul’d aki durumun huzuru kaçırdığından, m üttefik kom iserler
ve generallerle ilişkilerin çok zor aşam alar geçirdiğinden ve S ela-
hattin A dil P a ş a ’y a açık talim at verilmesi ricasından bahsetti.
Burada (Lozan’da) iyi bir sonuç alabilm ek için olağanüstü çaba
harcadığımız günlerde, İstanbul’d aki durumun kaygı verici biçim
de devam etmesinin Konferansın kesilmesine sebep olabileceği kay
gısı dile getirildi. Ardından sırayla söz alan R um bold, G arron i ve
B om pard, çeşitli olayları dile getirdiler. M üttefiklerarası Komis
yon ve Sağlık Komisyonu lağvedilmiş ve iki Türk bir İngiliz askerini
öldürmüş. Türklerin tutuklanm asına izin vermemişiz. Sansürden
vazgeçmeye varıncaya k a d ar iyi niyet göstermişler. Fransızın d e
diğine göre, okullar ve b an kalar hakkında A nkara yasaları sert ve
ka b a biçim de uygulanmakta ve aşam alı olarak uygulanmasına
asla uyulmuyor imiş (Ankara kavânini huşûnetle tatbik olunmak
ta ve aslâ tedricine riayet olunm am akta imiş.)”236
İsm et Paşa raporuna devam ediyor:
“İtalyanm dediğine göre tüccar bazı yasak eşyayı d ah a ön
ce ısm arladıkları için getirmişler. Şimdi ne satabiliyor, ne de geri
gönderm elerine m üsaade olunuyormuş. Edrem it’te bir m iktar İtal-
yanm işine son verilmiş am a seyahatlan n a d a m üsaade olunmu-
yormuş. Curzon, eklem e yaparak, Hıristiyanların zorla göç etti
rilm elerine karar verildiği ve yolda bir milyon insan bulunduğu
hakkında emin bilgisi olduğunu ve yirmi bine yakın Ermeni yeti
min sınırdışı edildiğini bildirdiler. Hıristiyanlar hakkında kararın
katiyyen aslı olam ayacağını, bir milyon rakam ının zaten (habe
rin) asılsız olduğuna d a ir yeterli delil olduğunu, gezi özgürlüğü
dolayısıyla, kendi istekleriyle hareket etmiş olabileceklerini ifade
ettim. Diğer olayın aslı esası bilinmediğinden bu konuda bir görüş
236) Şimşir, L o z an T elg ra fla rı I, s.123, No. 21: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa şifre tel,
23.11.1922, No. 19.
176
bildirem eyeceğimi söyledim. A nkara’y a bildirmemi, İstanbul’d aki
general üzerinde de kişisel nüfıuzumu kullanmamı, burada m ü
zakerelerim izi zora sokacak olaylara yer verilmemesini rica ettiler.
Hükümetimi durumdan h aberd ar edeceğimi ve olaylar hakkında
bilgi edineceğimi bildirdim. Konuşulan perakende olayları ve çe
şitli sorunları bir muhtıra ile ban a yazacaklarını söylediler. Ayrıl
dım. M uhtıra henüz gelm edi: Tezelden ayrıntılı bilgi verilmesini
rica ederim.
Bir de Orta A nadolu’d a bulunan Hıristiyanların nakline ve
yetimlerin seyahatm a asla lüzum ve ivedi olmadığı halde bu sı
rada bize şiddetli izrar verebileceğini ve kamuoyunu aleyhim izde
galeyana getireceğini arz ederim. Azınlıklar ve Hıristiyanlar gibi
sorunlarda özellikle Am erikalıların katılm alarıyla şiddetli zor
luklar göreceğimizi tahmin ediyorum ”237
Bu görüşmenin ardından İngiliz, Fransız ve İtalyan delege
leri, söylediklerini yazıya da döküp İsm et P aşaya iki muhtıra
verdiler. Birinci muhtırada, Müttefik çıkarlarına karşı eylemde
bulunanların tutuklanmaları ve yargılanmaları konusu üzerinde
durulmaktadır. Bu konularda müttefik generallerin “gayet uyuş-
macı bir tutumla hareket ettikleri” halde, R efet Paşa’nın Müttefik
generallere güçlük çıkarmayı sürdürdüğü ileri sürülmektedir. Tu-
tuklananların hangi mahkemelerde yargılanacakları sorununa de
ğinilmektedir. R efet P aşa’nın İstanbul’da ekonomik yaşamı “felce
uğratacak” nitelikte kararlar aldığı da iddia edilmekte ve bu konu
lara İsm et Paşa’nın dikkati çekilmektedir.
İkinci muhtırada, TBM M ’nin Anadolu’daki Hıristiyanları sı-
nırdışı etmeye karar verdiği, Hükümetin emri üzerine 12 bin Er
meni yetimin Türkiye’yi terk ettiği iddia edilmektedir. Lozan’da
Müttefik delegeler bu konularda İsm et Paşa’dan tezelden aydınla
tılmayı beklemektedirler.238
237) Ib id ., s.123, No. 21: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa şifre tel, 23.11.1922, No. 20, 21.
238) Ib id ., s.128-129, No. 27: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa şifre tel, 25.11.1922, No.
28.
177
Sürtüşmeler, a slın d a kap itü lasy on lard an kayn aklan ıyordu
Evet, İstanbul’da sorunlar vardı. R efet Paşa ile işgalci M ütte
fik generaller arasında “sürtüşmeler” de eksik olmuyordu. İstan
bul’un nasıl yönetileceği tartışma konusuydu. Bu koca payitahtı
Türkler mi yönetecekti yoksa işgal kuvvetleri mi? Şehirde güven
liği Türk polisi mi sağlayacaktı, işgal kuvvetleri mi? Türk polisi,
yabancıları tutuklayabilir mi tutuklayamaz mı? İşgal kuvvetleri
Türk vatandaşlarını tutuklayabilir mi, tutuklayamaz mı? Suçluları
Türk mahkemeleri mi, yoksa Müttefik mahkemeleri mi yargılaya
caktı? Türkiye, İstanbul’a tam egemen olabilecek mi, olamayacak
mı? TBM M ’nin yasaları İstanbul’da da tam uygulanabilecek mi,
uygulanamayacak mı?..
Sorunların çoğunun temelinde kapitülasyonlar vardı. Türk
makamları ile işgal makamları arasındaki sürtüşmelerin çoğu ka
pitülasyonlardan kaynaklanıyordu. Türk makamları, TBM M ’nin
kabul ettiği yasaları İstanbul’da da uygulamak istiyor; kapitülas
yon alışkanlıklarını sürdürmekte olan işgal makamları ise bu uy
gulamaları engellemeye, geciktirmeye çalışıyorlardı. Türkiye’de,
adli kapitülasyonlara alışmış olan Avrupalılar, İstanbul’da suçlu
ların Türk polisince yakalanmasını ve Türk mahkemesine sevk
edilmesini içlerine sindiremiyorlardı. Hele İngiliz ya da Fransız
vatandaşlarının Türk yargıçlar tarafından yagılanmalarını kabul
edemiyorlardı. Ekonomik kapitülasyon olmadan Türkiye ile tica
ret yapmayı da akıllarına sığdıramıyorlardı...
239) L o z a n B a r ış K on feran sı. T u tan aklar, B elg eler, T.I, C .l, K .l, s.78-80.
179
1) Türk Temsilci Heyetinden, Avrupa’d aki Türk sınırı boyunca
30 kilom etre eninde bir toprak şeridinin askerlikten arındırılm a
sına razı olmasının istenmesi, Türkiye’nin, kendisi için hayatî bir
önemi olan bir toprak parçasını savunm a olanaklarından tam a-
miyle vazgeçilmesini istem ek anlam ına gelmektedir. Bu koşullar
altında, şimdiye k a d ar Türkiye için bir savunma kalesi olagelmiş
bulunan Edirne şehri bu niteliğini yitireceği gibi, Türkiye, M eriç’in
savunm a gücünden de yoksun bırakılm ış olmaktadır...
Ülkesini çevreleyen bir savunm a bölgesini kullanm aktan yok
sun kalm aya razı olm akla Türkiye’nin katlanacağı fed akârlık,
kendisi bakım ından en büyük önemi taşımaktadır.
Savunma olanaklarından yoksun bırakılm ak istenilen bölgenin
dokunulmazlığı, bu andlaşm ayı im zalayacak devletlerce resmen
garanti altına alınm adıkça, böyle bir fed a k â rlık haklı görülmez.
Böyle bir garanti verilmezse, Türkiye’nin komşuları, Tür
kiye’nin sınırı boyunca bir bölgenin böylece askerlikten arındırıl
mış olm asından, Türkiye zararına yararlanacaklardır. Bu duru
mun Türkiye için yaratacağı güçsüzlük onların açgözlülüklerini
uyandırabilecek ve böyle bir çözüm, hiçbir zam an sağlam bir barış
kurulmasını sağlamayacaktır.
Şu halde, dıştan gelecek her türlü saldırıya karşı bu bölgenin
güvenliğini garanti altına a la c a k uluslararası bir yüküm olm adık
ça, Türkiye’nin Avrupa sınırları boyunca uzanan bir bölgesinin sa
vunma olanaklarından yoksun bırakılm asına, Türk Temsilci He
yeti razı olam az. Bu, Türkiye’nin, dünya barışını sağlam ak ve ona
saygı gösterm ek arzusunun ve Türk Hükümetinin Avrupa’d a bir
düzen ve bir barış unsuru olm a isteğinin en inandırıcı kanıtıdır.
2) Bu bölgenin askerlik-dışı tutulm asına ilişkin garantiye ge
lince, Türkiye, ülkenin herhangi bir parçasın da yabancıların dene
tim de bulunm alarını hiçbir şekilde kabul edemez. Türkiye, üzerine
alacağı bütün yüküm lülükleri dürüstlük içinde yerine getirecektir.
Yükümlerine aykırı olarak, Türk ordusunun tarafsız bölgeye gir
meye kalkışm ası hemen öğrenilmiş olacaktır. Edirne’d e birkaç gün
180
içinde gizlice istihkâm lar yapılm ası söz konusu olmaz. Bu yüzden,
askerlikten arındırm a, hiçbir denetim gerektirmemektedir. İmzacı
Devletleri, askerlikten arındırılmış bölgenin tarafsızlığını ve doku
nulmazlığını savunmaya sürükleyebilecek tek durum, tarafsız böl
geye girm iş olması, ya da bu bölgede, hem saldırı hem de savunma
am acıyla, büyük ölçüde askeri tedbirler alınm ası ve uygulanması
olabilecektir.
3) Doğu Trakya’nın sınırları olarak, Türk Temsilci Heyeti, 29
Eylül 1913 tarihli İstanbul Andlaşm ası’nm hududunun kendisine
sağlamış olduğu sınırları istemektedir; çünkü bu istek kendisine,
hem gerçek durum hem de hukuk bakım ından, ölçülü olduğu k a
d a r haklı d a görünmektedir. İsm et P aşa, Türk hükümetinin a s
kerlikten arındırm ayı kabu l etm ekle birlikte, bu sınırı istemenin
hiçbir saldırgan am aç gütmediğine, bu isteğin etnik ve ekonom ik
düşüncelere dayandığının kabu l edileceğine inanmaktadır.
4) Tarafsız kılın acak ve askerlikten arın dırılacak toprak p a r
çası üzerine Türk egemenliğine, ne türlü olursa olsun, hiçbir aykı
rılıkta bulunulmayacağını öngören kesin ve resmi hükümler kabul
edilmelidir."240
Türkiye’nin resmi görüşü budur: Demek ki, Türkiye, Avrupa
sınırının askerlikten arındırılmasına bir şartla katlanacaktır. Şartı
şudur: Barış Antlaşmasını imzalayacak olan Devletler, askerlikten
arındırılacak Türk topraklarının, olabilecek dış saldırılara karşı sa
vunulacağı yolunda güvence vermelidirler. Sınır bölgelerini asker
likten arındırmak Türkiye için çok büyük fedakârlık demektir. Ba
rış namı hesabına, Türkiye, bu fedakârlığı, bu özveriyi şartlı olarak
kabul edecektir. Ama Türkiye, askerlikten arındırılacak bölgenin
bir de yabancılar tarafından denetlenmesini, kontrol edilmesini
asla ve kata kabul etmeyecektir. İsm et Paşa’nın ifadesiyle "Tür
kiye, ülkenin herhangi bir parçasın da yabancıların denetim de bu
lunm alarını hiçbir şekilde kabul edem ez” ve etmeyecektir.
240) Ib id ., s.62-63.
181
İsm et Paşa, Doğu Trakya’nın sınırları olarak, 29 Eylül 1913
tarihli İstanbul Andlaşması’nın belirlediği sınırı tekrar talep etti.
29 Eylül 1913 Antlaşması, Balkan Savaşı sonunda Bulgaristan’la
yapılmış barış andlaşmasıdır. Sınır bu antlaşmanın 1. maddesinde
ayrıntılı olarak belirlenmiştir.241 Belirlenen o antlaşma ile, Edirne ve
Karaağaç’tan başka Edirne’nin hinterlandı da Türkiye sınırları içine
bırakılmıştı. Mustafapaşa (Svilengrad), Dimetoka ve Seymenli ilçe
leriyle birlikte 76 Türk köyü de Türkiye sınırları içindeydi.
D ış b a s ın d a h a v a : B a lk a n D evletleri a r a s ın d a
“a ş k ev liliğ i” m i ?! 24.11.1922
Paris’in etkin gazetesi L e Temps, 24 Kasım günlü başyazısında;
“Lozan Konferansında ilk sonuç alındı" diyor. "On yıldan beri
birbirlerinden öylesine ayrılmış olan Balkan Devletleri, şimdi Türk
istekleri karşısında birbirlerini bulup birleşiverdiler. 1912 yılı son
larına doğru, Türkiye mağlup düşünce, peş peşe iki savaşın haber
cisi olarak Balkan blokunda ilk çatlaklar başgöstermişti. 1922 yılı
sonlarına doğru, bu defa m uzaffer Türkiye tekrar Avrupa’d a boy
gösterince, B alkan devletleri kendi araların da anlaşıverdiler.
B alkan Devletleri, Türkiye’nin M eriç’in batısına taşmasını
istemiyorlar ,;”242
Öteki yabancı gazetelerde de benzer haberler vardı. İsm et
Paşa, 23 Kasım günü yabancı gazetecilere demeçler vermiş ve
demeçleri ertesi gün gazetelerde yayımlanmıştı. 24 Kasım günlü
Jo u rn a l d e G enève gazetesi şunları yazıyor:
“'Biz Batı Trakya’y ı istemiyoruz. Am a halkın serbestçe görü
şünü açıklam ası gerekir, diye düşünüyoruz’ diyen İsm et P a ş a ’y a
bir soru yöneltiliyor:
241) Bu antlaşmanın tam metni için bkz. Nihat Erim, D evletlerarası Hukuki ve Si
yasi Tarih M etinleri, C iltI, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1953, s.457-
476 ve Devleti A liyei Osnaniye-Bulgaristan İstanbul M uahedenam esi, 29
Eylül 1913, Matbaai Osmaniye, Dersaadet, 1330/ Traité d e Constantinople,
imprimérie Osmanié, Constantinople, 1914.
242) Le Temps (Paris), 24.11.1922.
182
-B a lk a n Devletleri arasında görülen ‘a şk evliliği’ konusunda
ne düşünüyorsunuz?
İsm et Paşa, basın toplantısında bulunanların gülüşmeleri
arasında:
-B en böyle bir şey fa r k etmedim, diye cevap veriyor"1*3
183
ortasına yerleştirmiş, bu benim kabahatim değil’ dedi ve Bulgarlar
da dahil olmak üzere herkes kahkahayı bastı. İlaveten yapılan bir
veya iki nükteden sonra Lord C urzon 'Bu karşılıklı dostluk gös
terilerinden sonra oturum tatil edilebilir’ dedi. İlave gülüşmeler.
Herkes için mutlu bir oturum oldu...”244
184
“C urzon’un yakındığı İstanbul’daki durum konusunda bilgi
rica ederim.”246
“İtilaf Devletleri iki muhtıra verdiler. Birinde İstanbul’da
ki durumdan yakınıyorlar. Diğerinde Anadolu’daki Hıristiyanlar
üzerinde duruyorlar. Bilgi bekliyorum. Anadolu’daki Hıristiyanla
rın sızlanmalarına meydan verilmemesi uygun olur.”247
“Azınlıklar konusunda yalnız Rumların mübadelesi üzerinde
durmak, Ermenilere ise dokunmamak yerinde olur.”248
“24 Kasım günü Sırp Bakan (N intchitch) ile görüştüm. Kar
şılıklı temsilciler atamayı kararlaştırdık; sorunları konuştuk. M a
dam G aulis geldi. Fransız delegasyonuna güvenmemizi söyledi.
Hint Hilafetçilerinden bir heyet Halifelik için girişimde bulundu.
Vorovski’nin ziyaretine karşılık verdim. Savov teşekkür etti. İngi-
lizler Irak işini özel olarak görüşmek için yoklama yaptılar. Ameri
kan delegesi delegasyonumuzla görüştü, benimle de görüşecek.”249
185
nuştu. “Plebisit, B alkan larda barış için tehlikeli olacaktır... Özerk
lik sözü B alkan larda ağza alınm am alıdır" dedi.250
Lord Curzon, hem Batı Trakya’da plebisit yapılmasına, hem
de Edirne’ye sadece 4 kilometre mesafedeki Karaağaç istasyonu
nun Türkiye’ye geri verilmesine tekrar şiddetle karşı çıktı. Cur
zon, İsmet P aşay ı isteklerinden caydırmak için, kabaca gözdağı
vermeyi de ihmal etmedi. Bu defa yalnız Müttefiklerin birleşik
cephesi değil, Balkan blokunun da topyekûn Türkiye’nin karşısın
da bulunduğunu belirtti. Barış yapılmayıp da savaş yeniden baş
larsa Türkiye’nin bütün müttefikleri ve bütün Balkan ülkelerini
topyekûn karşısında bulacağım ima etti. C urzon’un konuşması
resmi tutanağa şöyle geçti:
“L o rd Curzon, gerek meslektaşlarının, gerekse kendisinin
birçok defa savunm ak zorunda kaldıkları düşünceleri yeniden be
lirtm ek istediğini söyledi. Bu görüşlerin, Türk Temsilci Heyetine
karşı, yalnız Büyük Devletlerce değil, fa k a t burada bulunan bütün
Balkan Devletleri temsilcilerince savunulmuş olm ası gerçekten çok
dikkat çekici bir olaydır. Tarihte, belki de ilk defa -k en d i anılarına
göre şüphesiz ilk d e fa - olm ak üzere, böylesine karm aşık bir sorun,
yalnız Büyük Devletlerin değil, bütün Balkan Devletlerinin destek
lediği bir çözüme bağlanm ış olmaktadır. Bu ne demektir? Burada,
M üttefiklerin kendi araların da birleşmiş olm alarından öteye bir
şey d a h a vardır; o da, bu birleşmenin değerini ve önemini kabul
etm ek istemeyeceklerin ne yam an bir tehlikeyle karşılaşm ış o la
caklarıdır. Bu birleşm eye m eydan okuyacak ve buna karşı savaşa
girecek olanların, kendileri için en ufak bir başarı umudu olmayan
bir m ücadeleye yol açm ış olacakların a şüphe yoktur.”251
250) Lozan B arış Konferansı. Tutanaklar, Belgeler, T.I, C .l, K .l, s.88.
251) Lozan B arış Konferansı. Tutanaklar, Belgeler, T.I, C .l, K .l, s.93 ve Curzon’un
bu son cümlelerinin Konferans resmi tutanaklarındaki Fransızca aslı için bkz.
Ministères des Affaires Etrangères, Documents D iplom atiques. Conférence
d e Lausanne. Tome prem ier, 21 Novembre 1922-1er Février 1922, Paris
Imprimérie Nationale, MDCCCCXXIII, s.76.
186
Lord Curzon, Edirne’nin 4 kilometre ötesindeki Karaağaç’ı
dahi geri vermemek için Türkiye’yi yeni bir Haçlı Seferi ile tehdit
ediyordu!
İsm et Paşa, H a tıra la rın d a Trakya sınırı konusunu şöyle
noktalıyor:
“Bulgarların Garbi Trakya’y a girm eleri Balkan H arbi’nden
sonra başladı. Kısa bir süre sonra Dünya H arbi patladı. Biz, bi
lindiği üzere, M erkezi D evletlerle harbe girdik. Bulgarların bizim
tarafım ızda harbe iştiraki için yapılan p azarlıkta Bulgar hududu
m eselesi tekrar ortaya çıktı ve Edirne’nin batısındaki Garbi Trak
ya topraklarım ız Bulgarlarla yapılan pazarlığın tem eli oldu. Neti
cede D im etoka’y ı ve Edirne’nin hinterlandını Bulgarlara bırakarak
aram ızda M eriç boyundan geçen bir hudut çizilmesini kararlaş
tırdık...
Şimdi Lozan’d a Trakya hududu görüşülürken, bütün bu mu
am eleler karşım ıza çıkarılmıştır. Biz Garbi Trakya’d a kamuoyuna
m üracaat edilm esini isterken, bu isteğimizi M isak-ı M illideki şar
ta bağlıyorduk. Yunanlılar d a karşım ıza çıkıp ‘Garbi Trakya’y ı biz
sizden alm adık, Bulgarları yendik, Bulgarlardan a ld ık ’ diyorlardı.
H ulasa eski Hükümetlerin hatalarının cezasını çekiyorduk. Müt
tefiklerin, Trakya hududu olarak bize teklif ettikleri Meriç Nehri
idi. K araağaç’ı vermek istemiyorlardı...
Türklerin M eriç garbına ve Garbi Trakya’y a geçmelerinin ken
dilerine bir tehlike işareti olacağım açıkça ifade etmeye çalışıyor
lardı. Ondan sonra M üttefiklerin her biri, Fransızlar, İtalyanlar,
Japonlar, hepsi bizim taleplerim ize karşı çıktılar. Sonunda L o rd
Curzon, bizim Meriç garbında arazi isteklerim ize bütün B alkan
ların müttefiken karşı koym alarındaki ehemmiyeti ve vaham eti
belirtm ek için bütün talakatım s a r f etti...
M eriç hududu ve G arbi Trakya meselesi, çetin m ünakaşalar
dan sonra bu şekilde hitam buldu. Trakya hudutları meselesini
Lozan Konferansının bu birinci döneminde bir d ah a görüşmedik.
187
M eseleyi an cak konferansın sonunda ve en nihayette neticeye var
m a sebebiyle görüşüp karara bağlam ak lazım gelecektir!’252
188
kılmaktadır. İşte bu yüzden (Büyük) Devletlerin bu a d a la ra iliş
kin olarak aldıkları kararı Türkiye kabu l etm em iştir Bu adaların
kaderini saptam a işinin Büyük Devletlere bırakılm ış olması, bu
işle ilgili tarafların çıkarlarına uygun bir karar alınması şartına
bağlıydı; Büyük Devletlerce tek lif edilen çözüm, bu şartı yerine ge
tirmediği için, Türkiye’y i tatmin etm em iştir
Yunanistan’ın, yakın zam an larda bütün dünyaca öğrenilen,
Anadolu üzerindeki em peryalist emelleri, Anadolu’d a bir Yunan
İmparatorluğu kurm ak için kendi ülkesinde yapm acık tutkular y a
ratan bir Yunanistan elinde, adları yukarıda belirtilen bu a d a la
rın nasıl bir tehlike yaratacağını Türkiye’y e göstermiştir
Böyle olunca, genel barış yararına, bu adaları tüm olarak
askerlikten arındırm a yükümünün (yükümlülüğünün) benim sen
m esi zorunludur. Bu a d a la rd a bulunan istihkâm lar ve batarya
lar yok edilm eli ve silahları sökülm elidir; gelecekte de oralarda
hiçbir yeni tahkim at yapılm am alıdır. Bu adalardan hiçbiri deniz
üssü olarak kullanılm amalıdır. Bu a d a la ra uçaklar getirilmemeli,
uçaklar için buralarda sundurm alar (hangarlar) yapılmam alıdır.
Söz konusu ad a la rd a asayişi sağlam aya yetecek sayıda jan d arm a
dan başka, hiçbir silahlı kuvvet bulundurulmamalıdır. Bundan
başka bu a d a la r halkı, kışkırtıcılara yataklık edememeli, kaçakçı
lara sığm ak olmamalıdır. Son olarak, bu konularda kabul edilecek
yükümlerin her zam an yürürlükte kalacağı konusunda Türkiye’y e
garanti verilmelidir.
İsm et P a ş a ’y a göre, bu adaların tarafsız ve bağımsız bir siya
sa l varlıkları olmalıdır!’2iz
Kısacası, İsm et Paşa şu isteklerde bulundu:
1) Türkiye kıyılarına çok yakın adalar Türkiye’ye katılmalı;
2) Daha önce zaten Türkiye’ye bırakılmış olan İmroz (Gök
çeada) ve Bozcaada ile birlikte Semadirek adası da Türkiye’ye geri
verilmeli;
253) L o z an B a r ış K on feran sı. T u ta n a klar, B elgeler, T.I, C .l, K .l, s.97.
189
3) Limni, Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya adaları özerk olma
lı ve askerlikten arındırılmalıdır.
Venizelos, îsmet Paşa’nın isteklerine karşı çıktı. Adaların nü
fusunu ileri sürdü. Söylediğine göre, İmroz’un 9.207 olan nüfusu
silme Rum imiş. Bozcaada’da 2,200 Müslümana karşı 5,420 Rum
yaşıyormuş. İstanköy’de 14, 550 Ruma karşı 2,020 Müslüman ya
şıyormuş: İsm et Paşa’nın bahsetmediği Rodos’ta ise 37,770 Rum,
4,654 Müslüman ve 2,445 Musevi ve yabancı yaşıyormuş. Batı
Trakya Yunanistan’a bağlanırken oradaki ezici Türk nüfus çoğun
luğunu gözardı eden Venizelos, adaları isterken Rum nüfus ço
ğunluğuna dayanıyordu! Venizelos, adaların Anadolu için tehdit
oluşturmadığını ileri sürdü. Ama İmroz ve Bozcaada’da “Yunan
egemenliğinden kısıtlamalar yapılmasına” razı olacağını söyledi.
Curzon, biraz adaların tarihçesinden bahsettiken sonra, İs
m et P aşa’nın isteklerine karşı çıktı. Adalara özerklik verilmesinin
"büyük güçlükler doğuracağını” ileri sürdü: Sisam ve Girit örnek
lerini hatırlattı. Curzon, vardığı sonuçları şöyle özetledi:
1) İmroz, Bozcaada ve Semadirek adalarının kaderi, Boğaz
ların serbestliği sorunuyla bağlantılı olarak incelenmelidir;
2) Geçmiş uyarılar gözönünde tutularak, öteki adalara özerk
lik verilmesine ilişkin teklif kabul edilmemelidir.
3) Bu adaların Yunanistan’dan ayrılması söz konusu olmasa
bile, Lord Curzon, bunların askerlikten arındırılması askerlik uz
manlarınca incelenmesini olumlu karşılamaktadır.254
Ege adaları konusu Birinci Komisyonda biraz daha tartışıl
dıktan sonra şu karara varıldı:
1) Bozcaada ve İmroz adaları üzerinde egemenlik sorununun
ve bu adalarla Semadirek adalarının askerlikten arındırılmasının,
Boğazlar sorunu görüşüleceği zaman toplanacak bir Uzmanlar
Altkomisyonunun incelemesine havale edilmesi;
254) Ib id ., s.100.
190
2) Sakız, Midilli, Limni, Sisam ve Nikarya adalarının asker
likten arındırılmasının gerekli olup olmadığının, gerekli ise bu
nun ne ölçüde yapılmasının uygun olacağının incelenmesinin de
bu altkomisyona havale edilmesi.255
Son olarak İsm et Paşa, Birinci Komisyon önünde, şu bildi
rimde bulundu:
1) Trakya sorununu çözümlenmiş saymamaktadır; bu konu
ya yeniden dönmek niyetindedir;
2) İmroz ve Bozcaada üzerindeki Türk egemenliğinin tartış
ma konusu yapılmasını kabul edemez;
3) Daha önce yaptığı açıklamalar uyarınca, “kapitülasyonlar
dan yararlanmakta olan” ülkeler diye adlandırılarak Konferansa
çağrılmış olabilecek hiçbir ülke ile görüşmelerde bulunamaz.256
Fransız delegesi Barrere, kapitülasyondan yararlanan ülkeler
temsilcilerinin de dinlenmesini isteyince İsm et Paşa kesin tavrını
tekrarladı:
İsm et Paşa, bu konudaki çekincelerinden kesin olarak vaz
geçmediğini söyledi.
Oturum böyle sona erdi.
255) Ib id ., s.101.
256) Ib id ., s.102.
257) Şimşir, L ozan T elg ra fla rı /, s.9, 130, No. 31: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel,
26.11.1922, No. 29, 30 (özet).
191
B a ş b a k a n H üseyin R a u f B ey ’den İsm et P a ş a ’y a iki tel,
26/27.11.1922
“İtilaf Devletleri muhtırasına cevap: Generallerle görüşme
lerde R efet Paşa güçlük çıkarmıyor. Anadolu Hıristiyanlarına da
dokunulmuyor.”258
“Karaağaç’ın kurtarılabileceği ama Batı Trakya’da plebisitin
güç olduğu yolundaki görüşünüz uygundur. İstanbul’da gergin bir
durum ve bunalım yoktur. Yakınmalar yersizdir.”259
B a r r er e ile...
Paşa, 26 Kasım günü yaptığı özel temaslarını ve görüşmeleri
ni Ankara’ya bildiriyor:
“26 Ekimde Konferans olmadı. Özel temaslarım” deyip de
vam ediyor:
“Sabah Fransız delegesi B arrere ile görüştüm ve tutum ve
davranışlarından şikâyet ettim. Alışılmış resmi ve görünen du
rumlarına bakılmamasını, içyüzünde çok çalıştıklarını söyledi.
Karaağaç ve Ferre’ye kadar olan demiryolu sorununun henüz ka
panıp bitmediği duygusunda olduğunu söyledi. Ama bir şey taah
hüt edemeyeceğini bildirdi.”260
Fransa Başbakanı P oincare de Konferans arifesinde Paris’te
yaptığı görüşmede Lord C urzon’a, Karaağaç’ın “bir taviz olarak
Türkiye’y e bırakılabileceğini” söylemişti. Öyle sezilmektedir ki,
Fransa bu görüşünü korumaktadır. Belki Türkiye’den ne gibi “ta
258) Ib id ., s. 132-133, No. 33: Rauf Bey’den İsmet Paşaya tel, 26/27.11.1932, No. 18.
259) Ib id ., s.133-134, No. 34: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 26/27.11.1932, No. 19.
260) Ib id ., s.136, No. 40: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 27.11.1922, No. 31.
192
viz” isteyeceklerine henüz tam karar veremedikleri için, Barrere,
şimdilik kesin bir şey söyleyememektedir.
L o rd Curzon ile...
İsm et Paşa, 26 Ekim akşamı Lord C urzon ile görüşmüş. Bu
görüşmesini de şöyle rapor ediyor (sadeleştirildi):
“Akşam Lord Curzon ile Irak üzerine özel konuştuk. Musul
vilayetini istediğimizi söyledim. Fakat reddetti. Müttefiklerle (bu
konuda) tamamen mutabık olduğunu; Yunanlıları yendiğimizi fa
kat İngilizleri yenmediğimizi söyledi. Ciddi tartışma oldu. Mesele
bir ara petrole kayarak bizim de (petrole) ihtiyacımız olduğunu
söyledim. Bir petrol kumpanyası olduğunu, bunun dörtte biri
Fransızlara, dörtte biri İngilizlere, dörtte birinin Amerikalılara
verildiğini, diğer dörtte birinin (de) saireye âid olduğunu söyledi.
Bu ‘s aire’ Türkler olab ilir’ dedim. ‘O labilir’ dedi. Bir de harpten
sonra paraya ihtiyacımız olacağını, Devletler(in) müştereken para
verebileceklerini söyledi. Dedim ki ‘Bu sorunlar hep konuşulabilir.
Fakat yarın Konferansta ben Musul vilâyetini isteyeceğim! Kendisi
de kesinlikle reddetmek için bütün belgeleri ve bütün tertibatını
hazırladığını söyledi. Dedim ki: ‘Bu sorunu özel olarak aram ızda
m üzakere edelim. Fakat bu arada bütün diğer önemli sorunları
çözüme bağlayalım ve hepsini birden inceleyelim ’. Çeşitli sorunla
rı sordum. İstanbul’da, Boğazlarda ve Gelibolu’da yabancı kuvvet
kalmayacağını, fakat Boğazların her iki tarafının askerlikten arın
dırılacağını ve bunun Milletler Cemiyeti tarafından bir komisyon
ile kontrolünü düşündüklerini, kapitülasyon sorununda yabancı
lar için güvence isteyeceklerini söyledi. Milletler Cemiyetine gir
menin önemi hakkında dikkatimi çekti ve Milletler Cemiyeti’nin
bir komisyonunca Boğazlarda ve azınlık sorunlarında denetimin
zararsız olacağını açıklamaya çalıştı. Yarın Konferans öğleden
sonra maliye sorunları için toplanacaktır. Fransızlar bu ani deği
şiklikten öfkeye kapıldılar.”261
261) İb id ., s.136-137, No. 40: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 27.11.1922, No. 31, 32.
193
Lord Curzon, İsm et Paşa ile yaptığı bu görüşmeyi, ertesi sa
bah Londra’ya şöyle telledi:
“Bu sabah Sınır Komisyonunda Suriye ve Mezopotamya sınır
larını görüşecektik. İsm et Paşa dün akşam bana geldi ve bütün du
rumu bir buçuk saat konuştuk. Bana güveniyor sanıyorum ve ben de
aynı açık kalplilikle kendisine karşılık verdim. Bana ne söyleyeceği
mi sordu. ‘Kendisinin ne önereceğini ya d a ne isteyeceğini bilmeden
hiçbir şey söylemeyeceğim’ cevabını verdim. Musul’u ve Kürdistan’ı
geri isteyeceğini söyledi ve neye dayanarak bunu isteyeceğini sor
mam üzerine, çürütülmesi pek zor olmayacak bir dizi etnik ve saire
gerekçe ileri sürdü. Bunun üzerine, telebinde ısrar ederse, benim
için de bütün Konferans önünde (bu talebinizi) kabul edemem ve
etmeyeceğim demekten başka seçenek kalmayacağını söyledim.
Gerçekten kesin bir red cevabı vereceğim ve hiçbir şey beni bu tu
tumumdan caydıramaz. Bu durumda Konferans oturumunun, ara
mızda aşılamayacak yeni bir çıkmaz yaratmaktan başka neye yara
yacağını sordum. Diğer yandan, sınırlarda karşılıklı düzenlemeler
yapmak gibi dostça görüşmelerle çözüme bağlanabilecek pratik
sorunlar bulunduğunu söyledim. Bunun üzerine İsm et Paşa, bek
lemekte olduğum ‘petrol’ sözcüğünü mırıldanır gibi telaffuz etti.
Ne demek istediğini sormam üzerine, Anadolu’nun petrolsüz fakir
bir ülke olduğunu ve bir miktar petrol elde etmeyi pek arzuladığını
söyledi. Bunun, incelenmeye değer, makul bir istek olduğu cevabını
verdim. Fakirlikten söz açıldığına göre, barış yapıldıktan ve güçlü
ve bağımsız Türk hükümeti kurulduktan sonra belki nakit paraya
itiyacı olacağından söz ettim. Tecrübeme göre, nakit paraya ihtiyacı
olan herkesin eninde sonunda gözlerini Londra’ya çevirdiğini, bu
nun belki önceden düşünülebileceğini (söyledim). Başka bir ifadey
le, Konferans önünde kavga etmek yerine, acaba konferans dışında
özel anlaşmalara varamaz mıyız? Bunun üzerine İsm et Paşa, yarın
sabah yapılacak müzakerenin ertelenmesini kendisi önerdi. Şimdi
özel görüşme için beni davet etmesini beklemekteyim...
194
Bundan sonra İsm et (Paşa) konuşmamızı, Konferansın ge
leceği gibi daha geniş konulara kaydırdı ve özellikle Boğazların
serbestliği, askerlikten arındırılan bölgeler ve kapitülasyonlar
konusunda ne düşündüğümü sordu. Bunun üzerine, ayrıntılar
üzerinde kendimi bağlamaksızın, genel olarak neler düşündüğü
mü anlattım. Boğazlar konusunda Türkiye’nin tam Rus görüşü
ne çekilmesine karşı kendisini uyardım; ‘İ ki ülke arasında yarın
görüş ve çıkar ayrılığı başgösterebilir; Türkiye, gözlerini Doğudan
ziyade B atı’y a çevirm ek durum unda kalabilir' dedim. Kapitülas
yonlar konusunda katı bir tutum takındı. Ben de, Türkiye eğer
topraklarında oturan Avrupalılara güvence vermezse, kendisi için
de Avrupa’dan güvenceler bekleyemeyeceği uyarısında bulundum.
Çeşitli konularda Milletler Cemiyeti ile işbirliği yapma hak
kında Türk Hükümetinin düşüncesini sorarak ve bu konuyu ince
lemesini İsm et Paşaya tavsiye ettim. Aleyhe bir şey söylemedi ve
telkinime karşı olmaktan uzak göründü.
Ruslar sahneye çıkınca elbette güçlükler başgösterecektir.
Bu bakımdan Ruslar gelir gelmez doğrudan Boğazlar sorunu
nu tartışmaya başlamayı ve böylece Rusların propaganda ve entri
ka fırsatlarım kısaltmayı amaçlıyorum.
İsm et Paşa ile görüşmemiz, açıkçası, umut verici nitelikte
geçti ve bu gibi görüş alışverişleri her geçen gün Konferansın ke
silmesi ihtimalini azaltmaktadır.”262
262) FO 424/255, s.548, No. 670 ve D BFP-I/X V III, s.338-339, No. 228: Lord
Curzon’dan Sir Crovve'a tel, 27.11.1922, No. 41.
195
A m erikan delegesi C h ild ile...
ABD, Lozan Konferansına iki “gözlemci” delege ile katılıyor.
Gözlem ciler’den biri, ABD’nin Roma Büyükelçisi Child, diğeri,
-ilerd e Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk Amerikan Büyükelçisi olarak
görev yapacak olan - ABD’nin Bern Elçisi Grew. Bu iki gözlemci,
sessiz sessiz Lozan Konferansı oturumlarını izliyor, seyrek de ol
sa bazen söze de karışıyorlar; ama oy kullanamıyor, resmi olarak
hiçbir belgeyi imzalayamıyorlar. Lozan Barış Antlaşması’nı da im
zalamayacaklardır. ABD’nin Sèvres Antlaşması’nda imzası yoktur,
Lozan Barış Antlaşması’nda da imzası olmayacaktır. O zamanki
ABD politikası bunu gerektiriyordu.
Ama Lozan Konferansındaki Amerikan gözlemcilerinin, Tür
kiye ile diplomatik ilişki kurmayı amaçlayan ayrı bir anlaşma yap
maya, kapitülasyonların kaldırılmasını da öngören bir ticaret anlaş
ması yapıp imzalamaya yetkileri vardır. İlerde bunu yapacaklardır.
İsm et Paşa, 26 Kasım Pazar günü ABD gözlemci delegesi
Büyükelçi Child ile de özel bir görüşme yapmış, bunu Ankara’ya
şöyle bildirmiştir:
“Amerikan birinci delegesi (Child) ile aşağıdaki konuları gö
rüştüm:
(Türkiye’deki) Amerikan kurumlarının yaşamlarını sürdü
rebileceklerine ilişkin olarak Amerikan kamuoyuna bir açıklama
(beyanat) istiyor. Devletin (Türk Devletinin) yasalarına uymaları
şartı ile böyle bir beyanat yapabileceğimi söyledim.
Kapitülasyonlar sorununda (Türkiye’deki) yasaların dini hü
kümlere tabi olduğunu ileri sürdü. Münakaşa ettik. İstanbul’da
bir olay çıkmamasının bizim yararımıza olduğunu söyledi. Ame-
rikadan bir misyoner doktor gelmiş. Onunla görüşmemi önerdi.
Geciktirdim. Çabuklaştırılmasını rica etti. Hayırhahlığından ve
faydalı olmaya çalışacağından, barış yapmanın yararlı olduğundan
bahsetti...”263
263) Şimşir, L ozan T elg ra fla rı I, s.137-138, No. 40: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel,
27.11.1922, No. 31.
196
P olon ya C u m hu rbaşkan ın ın Yaveri ile...
Yine 26 Kasım 1922 Pazar günü Polonya Cumhurbaşkanının
Yaveri Lozan’da İsm et Paşaya ziyarette bulunmuştur. Yaver, Po
lonya Cumhurbaşkanının selam ve tebriklerini Türkiye Dışişleri
Bakanı ve Başdelege İsm et Paşa’ya sunmuştur. Türkiye ile Polon
ya arasında yeniden ilişki kurmak gerektiği mesajını iletmiştir. İs
m et Paşa bu ziyareti kısaca Ankara’ya şöyle yazmıştır:
“Polonya Cumhurbaşkanı tarafından yaveri gelerek bana giz
lice selam ve tebrikleri ile geleneklere bağlılıktan ve ortak tehli
keye karşı bugün ve gelecekte ilişki kurmak gereğinden bahsetti.
Selamlarına karşılık verdikten sonra Konferans sırasında Roman
ya ve benzeri müttefikleri üzerinde Polonya’nın hayırlı etkilerini
görmeyi beklediğimizi söylemekle yetindim.”264
Bu birkaç satırlık haber, doğrudan Lozan Konferansı bakı
mından değilse bile, Türkiye-Polonya ilişkileri bakımından an
lamlı ve önemlidir. O tarihte Polonya Cumhurbaşkanı ünlü M a
reşal Joseph Pilsudski (1867-1935) idi. Polonya Devleti, 1795
yılında, aç gözlü ve gaddar üç komşusu, yani Rusya, Avusturya
ve Prusya (Almanya) tarafından parçalamp haritadan silinmişti.
Osmanlı Devleti, bu haksız paylaşmayı hiçbir zaman tanımamış
tı. PolonyalIlar bunu hiç unutmamış, Polonya’nın parçalanıp yok
edilmesini tanımayan yeryüzünde tek milletin Türkler olduğunu
ders kitaplarında çocuklarına da öğretip belletmişlerdi. Polonya,
yüz yirmi küsur yıl sonra, 1918 yılında, küllerinden tekrar doğan
zümrütüanka kuşu gibi, yeniden bağımsızlığına ve milli bütünlü
ğüne kavuşmuştu. Polonya’nın kurtarıcı lideri Pilsudski’dir. Ben
zetmede hata olmazsa, M ereşal Pilsudski, Polonya’nın, M üşir
G azi M ustafa K em al’idir. Yeni Polonya’nın doğuşunun ardından,
şimdi yeni Türkiye de bağımsız varlığını Avrupa’ya tescil ettirmek
için Lozan'da diplomatik savaş vermekte idi.
264) Ibid -, s.138: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 27.11.1922, No. 32.
197
İşte tam bu sırada M areşal Pilsudski, Lozan’da bulunan
Türkiye’nin muzaffer Ordu Komutam ve Birinci Delegesi İsm et
P aşa’ya yaverini göndererek, Türkiye’ye bir mesaj iletmektedir.
Büyük devletlerden sakınarak, Türkiye’nin zaferini kutlamakta
ve Türkiye ile yeniden ilişki kurmak istemektedir. 128 yıl önce,
Polonya’nın kara gününde kopmuş olan ilişkilerimizi yeniden ku
ralım, demektedir...
P ilsud ski’nin bu mesajı alınmış, yerini bulmuştur. İsm et P a
şa, Lozan Barış Antlaşması’m imzalamadan bir gün önce, 23 Tem
muz 1923 günü, Lozan’da Türkiye-Polonya Dostluk Antlaşması’nı
imzalayacaktı. Bu Antlaşma 1 Haziran 1924’te yürürlüğe girecek265
ve Polonya, Ankara’da ilk Elçilik açan ülkelerden biri olacaktır.
Polonya’nın Türkiye Cumhuriyeti’ne gönderdiği ilk Elçisi Rom an
K nolli, 25 Haziran 1924 günü Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşka
nı G azi M . Kem al’e törenle güven mektubu sunmuştur.
Aynı gün, aynı saatlerde Türkiye Cumhuriyeti’nin Polonya’ya
gönderdiği ilk Elçi Dr. İbrah im Tali (Ö ngören) de güven mek
tubunu Varşova’da Polonya’nın yeni Cumhurbaşkanı Stanislas
W ojciech ow ski’ye sunmuştur.266
Bu ilişkilerin temeli de Lozan’da atılmıştır. Polonya ile
Lozan’da yapılan dostluk antlaşmasının altında da İsm et P aşa’nın
imzası vardır. Türk dostu Polonyalı tarihçiler, “Polonya, Türkiye
ile dostluk antlaşm asını Lozan A ntlaşm asından önce im zaladı"
diye övünmektedirler. Haklıdırlar.
198
27 Kasım 1922 Pazartesi
267) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı I, s.138-139, No. 41: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel,
27/28.11.1922, No. 20,21,22.
268) Ib id ., s.136, No. 39: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya şifre tel, 27.11.1922, No. 34.
199
rak ettirecekler ve iktisadi yardım yapacaklar. Diğer sorunları ana
çizgileriyle şöyle gösteriyorlar: Trakya sınırında askeri durumları
devam ettiği müddetçe sınırlı bir askeri kuvvet, İstanbul, Boğaz
lar ve Gelibolu’da işgal kuvveti olmayacak; buraları tarafımızdan
askersiz duruma getirilecek. Genel olarak ordu ve donanma için
başka şartlar yoktur. Yalnız Hıristiyanların kamu yükümlülükle
ri hakkında fikrimi sordu. (Bu yükümlülüklerin) tabii olduğunu
söyledim. Rum azınlığı mübadele edilecek. Diğer azınlıklar için
Romanya ve diğer ülkelerin kabul ettikleri azınlıklar maddeleri.
Kapitülasyonların mali şartlarında engel yok, Adli şartlarda da
Medeni Kanunda (Code Çivile’de) değişiklik yapılacak. Bütün bu
işlerin yapılabilmesi için tezelden Milletler Cemiyeti’ne katılma
mızı olmazsa olmaz güvence sayacaklardır (teminat-ı mübreme
addedeceklerdir). Bu maddeleri ve ayrıntılarını öyle kâğıt üzerin
de görünce bunların sıhhat ve özelliğinin anlaşılacağını söyledim.
Bana M illetler Cemiyeti’nin yararlarından bahsetti ve tüzüklerini,
hükümlerini incelettirmemi söyledi. İvedi bir düşünce olmak üze
re manda rejimleri için çekince kayıtları koymak zorunda oldu
ğumu söyledim. Engel değildir dedi. Bu telgrafımın alındığını ve
anlaşıldığını bildirmenizi rica ederim.”269
İsm et Paşa, İngilizlerle “gizli” görüşmeler yaparken, hem
“müttefik cephe”de çatlak yaratmaya, hem de İngilizlerden bilgi
almaya çalışıyor görünmektedir. İngilizler ise Türkiye’yi Milletler
Cemiyeti’ne çekmeye çalışıyorlar. Türkiye’ye yaptırmak istedikle
rini bu örgüt aracılığıyla yaptırmayı amaçlıyor gibidirler. İngiltere,
Milletler Cemiyeti’nin patronudur, bu örgütte Rusya yoktur, ABD
yoktur ve İngiltere buranın neredeyse tek hâkimi gibidir. Cemiye
tin Genel Sekreteri de İngilizdir. Curzon, İsm et Paşaya Milletler
Cemiyeti’ni tavsiye etmişti. Arkasından aynı konuda ısrar etmiş
olan Tyrrell da C urzon’a şöyle rapor etmişti:
269) Ib id ., s.145, No. 52: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa şifre tel, 28.11.1922, No. 35.
200
"Görüşmemizin sonunda İsm et Paşa bana güvence vererek,
Milletler Cemiyetini ve mekanizmasını hemen ayrıntılarıyla in
celeyeceğini ve benim tavsiyemi nasıl yerine getirebileceğine ba
kacağını söyledi. Bu incelemeyi yaptıktan ve zihnindeki düşünce
leri netleştirdikten sonra özel görüşmeleri sürdürmek için Lord
Curzon'la temasa geçeceğini bildirdi.”270
201
lerin de kendilerine düşen Osmanlı borcu miktarlarını üstlenip
ödemeleri ve böylece bu borçların toptan tasfiye edilmesi; 2)
Yunanistan’ın tazminat ödemesi: yani işgal yıllarında Yunanlıların
Türkiye’de yaptıkları yakıp yıkmaların Yunan Hükümetine tazmin
ettirilmesi. (Bu dönemde, resmi yazışmalarda, “tazm inat” sözcüğü
yerine, “tamirat” sözcüğü kullanılmaktadır. -BNŞ) Komisyon Baş
kanı Fransız Barrere, “Fransa, İngiltere ve İtalya’nın Türkiye’d eki
işgalleri dönem inde yapm ış oldukları ‘g iderlerin’ Türkiye’y e yükle-
tilmesi gerekir” dedi. Bu sorunun da altkomisyonda incelenmesini
önerdi. İsm et P aşan ın buna tepkisi tutanağa şöyle geçti:
“İsm et P aşa, işgal giderlerinin ödenm esi sorununun, Müt
tefiklere göre, Mondros M ütarekesi hükümleriyle haklı kılınmış
gösterilmesine dikkati çekti. Oysa, bu Konferansta Türk Temsilci
Heyetinin durumu M udanya silah bırakışm asına dayanmaktadır.
Böyle olunca, ism et P aşa, bu sorunun altkom isyona sunulmasını
kabu l edemez. Türk Temsilci Heyeti, kabu l etmediği, işgal giderle
rinin ödenm esi ilkesi üzerinde en kesin çekincelerini (ihtirazı k a
yıtlarını) yeniden belirtmektedir...
L o rd Curzon, Türk Temsilci Heyetinin, M ondros ve M udanya
silah bırakışm alarını nasıl anladığını açıklam ış olduğunu söyledi.
Türk Temsilci Heyeti böyle yapm akla haklıdır; bununla birlikte,
İsm et P aşa, görüşlerinin -b u sorunun tartışılm asını bam başka
tem eller üzerinde ele a la n - İngiliz İm paratorluğunca ve M ütte
f i k Devletlerce paylaşılm akta olduğunu da sanmam alıdır. İsm et
P a ş a ’mn söylediklerinin dinlenmiş olması, açıklam ış bulunduğu
görüşlerinin kabul edilmiş olduğu anlam ına gelm em ektedir”27'1
İsm et Paşa, “tazminat” yerine "tamirat” demeye özen göste
riyor. “Tazminat” sözcüğü karşı tarafı rencide edici, “tam irat” ise
daha yumuşak gibi görülüyor.
İsm et Paşa, bu görüşmeyi Ankara’ya kısaca rapor etti:
“Konferansın Maliye Komisyonu toplandı. Başkan Barrere,
Türklerin menfaatleriyle AvrupalIların menfaatlerinin beraber
272) L o z an B a r ış K on feran sı. T u tan aklar, B elgeler, T.I, C.3, s.3-20.
202
sağlanacağından söz etti. İşlerin çeşitli altkomisyonlara bölüştü-
rülmesine ilişkin bir program önerdi. Verdiğim cevapta Yunanlı
lardan tamirat istendi...”273
273) Şimşir, L o z an T elg ra fla rı I, s.144-145, No. 52: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa şif
re tel, 28.11.1922, No. 34.
274) Ib id ., s.139, N6. 42: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 28.11.1922, No. 23.
275) Ibid.., s.139, No. 43: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 28.11.1922, No. 24 (özet).
276) Ib id ., s.140, No. 44: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 28.11.1922, No. 25 (özet).
277) Ib id ., s.140, No. 45: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 28.11.1922, No. 26 (özet).
278) Ib id ., s.141, No. 46: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 28.11.1922, No. 31 (özet).
279) Ib id ., s.141, No. 47: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 28.11.1922, No. 32 (özet).
280) Ib id ., s.142, No. 48: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 28.11.1922, No. 34 (özet).
281) Ib id ., s.142-143, No. 49: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 28.11.1922, No. 35, 36,
37 (özet).
203
“Türkiye’deki Ermenileri Ermenistan’daki Türklerle mübadele
etmek ve Türk Ortodoksları ülkede bırakmak düşüncesindeyiz.”282
“Hintli Dr. Hekim ne zaman Ankara’ya gelecek?”283
282) Ib id ., s.143, No. 50: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 28.11.1922, No. 38 (özet).
283) Ib id ., s.144, No. 51: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 28.11.1922, No. 39 (özet).
284) Ib id ., s.144-145, No. 52: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 28.11.1922, No. 34, 35
(özet).
285) Ib id ., s.146-147, No. 53: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 28.11.1922, No. 36, 37
(özet).
204
dir... TBM M Hükümeti kendisine düşecek borç payından sorumlu
olmayı kabul etmektedir... Osmanlı İmparatorluğunun yıkıntıları
üzerinde kurulmuş (öteki) Devletlere yükletilecek borç tutarının,
kendisini hiçbir bakımdan ilgilendirmediği kanısındadır...
(İtilaf Devletlerinin) A skeri işgal giderlerinin ödenmesi ko
nusunda, Türk Hükümeti aşağıdaki düşünceleri açıklamayı gerekli
görmektedir.
Türk Temsilci Heyeti, bu işgallerin, silah bırakışma andlaş-
masının hükümlerine dayanılarak yapılmadığını, tersine, (...) zor
lama tedbirleri olarak bunlara girişilmiş olduğunu düşünmektedir.
Böyle olunca, Müttefik Devletlerin, kendi açılarından, iradelerini
zorla kabul ettirmek için başvurmayı gerekli gördükleri bir askeri
işgalin açtığı giderlerin Türkiye'ye yüklenm esi için h içbir neden
yoktur...
Bu yüzden, Türkiye’den askeri işgal giderlerini istemek şöyle
dursun, bu işgallerin bu ülkeye verdiği zararları onarmak adalet ve
hak gözetirlik gereğidir...”286
205
zararların onarılmasını kesin olarak zorunlu kılmaktadır. Komis
yonun gündemi, bugün için, genel gözlemlerle sınırlı olduğundan,
İsm et Paşa, bu sorunu, Komisyona ayrıntılı bir rapor vermekle
görevli olacak altkomisyona göndermeyi teklif etti.”287
Venizelos, Osmanlı borçlarından pay üstlenmeyeceklerini
ve tamirat ödemeyi kabul etmeyeceklerini söyledi. Müttefiklere
hizmet için ve onların daveti üzerine Anadolu’ya çıktıklarını sa
vundu. Sırp delegesi, Osmanlı borçlarının paylaştırılması işinin
ilerde çözüme bağlanması gerektiğini ileri sürdü. Başkan Barrere,
M üttefiklerin işgal masraflarını Türkiye’den istemeye hakları ol
duğunu ileri sürdü.
İsm et Paşa, tekrar söz alıp bu iddialara ayrıntılı cevaplar
verdi. Yunanlıların Anadolu’ya davetle gelmiş olmalarının, Türk
davasını hiçbir şekilde zayıflatamayacağını belirtti. Yunanlıları
davet etmiş olanlar Anadolu’yu yakıp-yıkın dememişlerdi. Tersine
İtilaf Devletleri bu vandalizmi engellemeye çalışmışlardı. İsm et
Paşa, “Yunanlıların yakıp-yıkm alarına izin vermiş olan bir kimse
var mıdır?” diye sordu. “Varsa Venizelos göstersin” dedi ve Yunan
yakıp-yıkmalarının tamir edilmesi, ödenmesi için ısrar etti.
İsm et Paşa, “Savaşın d a insanlık yasaları vardır, sonuçları
na katlanılm aksızın, bunlara aykırı davran ılam az” diye konuştu.
İlke olarak, yakıp-yıkmaların onarılmasının kabulünü, Konferans
tan istedi.288
Sorunlar tartışıldı, bir karara bağlanmadı ve incelenmek üze
re altkomisyona havale edildi.
İsm et P a ş a ’nın kon feran s d ışın d a tem a sla rı, görü şm eleri,
28. 11.1922
İsm et Paşa, 28 Kasım günü, konferans dışında, özel temasları
ve görüşmeleri hakkında da Ankara’ya kısa kısa bilgiler sunuyor.
Şöyle ki:
287) Ib id ., s.7-8.
288) Ib id ., s.16.
206
İn giltere
Paşa, sabahleyin İngilizlerden bir haber almış. İngilizler,
Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne üye olması için ısrar ediyor,
Musul vilayetinin Türkiye’ye geri verilmesinin imkânsız olduğunu
söylüyorlar. Birkaç güne kadar birkaç kişinin Lozan’a geleceğini,
bunların petrol konusunda Türk Heyetine bir proje sunacaklarını
haber veriyorlar. İngilizler, azınlıklar konusunda Rumların Yuna
nistan’daki Türklerle mübadele edilmesini kabul edecekler; öteki
unsurlar için ise, Romanya’daki azınlıklar gibi azınlık hakları iste
yecekler. İstanbul ve Boğazlardan işgalin kaldırılmasının, Boğaz
ların iki yakasının da askerlikten arındırılmasına bağlı olduğunu
duyuruyorlar.
İsm et Paşa, bunları Ankara’ya bildirirken, Rumların müba
delesi, öteki azınlıkların ise bazı haklar verilerek Türkiye’de tutul
ması esasını izleyeceğini de söylüyor.289
F ran sa
İngilizlerle Lozan’da fakat Konferans dışında, doğrudan ya da
dolaylı, özel ve de “gizli” görüşmeler yapan İsm et Paşa, aynı za
manda danışmanlarından birini, “Kızılaycı” olarak bilinen Hamid
(H asancan) Bey'i Fransa Hükümetiyle doğrudan temas etmek
üzere Paris’te göndermişti. Hamid Bey, Paris’te, Fransa Başbakanı
ve Dışişleri Bakanı P oincare tarafından kabul edilmiş ve kendi
siyle görüşmüştü. Paşa, bunu da 28 Kasım günü Ankara’ya rapor
ediyor:
"Fransızlar bugünlerde bizi tatmin etmek için çok gayret edi
yorlar. M adam Gaulis buradadır (Lozan’dadır). Paris’e gönderdi
ğim Hamid Bey’i P oincare kabul etti. Tatmin edildiğine şüphem
yoktur. Esasen Musul meselesini İngilizlerle görüştüğümü hepsi
biliyor. Bununla beraber kuşku ve kaygı (vehim) içindedirler. Bir
de mali sorunlardaki taleplerini bize hazmettirmeye çalışıyorlar.
289) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı I, s.147. No. 34; İsmet Paşa’dan tel, 28.11.1922, No.
32.
207
Bugün Bom pard geldi. Çok güvence verdi. Her gün gelip tatmin
edeceğini söylüyor.”290
İta ly a
Yine 28 Kasım günü, İtalyan Delegesi G arroni, özel olarak
İsm et P aşay ı ziyaret etmiş. G arroni, İtalya’nın Türkiye'ye bu ka
dar dostluk gösterdiği halde karşılığında hiçbir şey alamadığını
söyleyerek, İtalya’ya da bazı çıkarlar sağlanmasını istemiş. İsm et
Paşa, “Ne istiyorsunuz?" diye sormuş. G arroni, vaktiyle İzzet Pa
şa ile “bir şey yapmışlar”, bir program olmak üzere onu gönderece
ğini bildirmiş ve “Neyi beğenirseniz onu verirsiniz” demiş.
İsm et P aşa bu görüşmeyi Ankara’ya bildirirken, “talep ve
tehdit ile İtalya da sahne-i faaliy ete çıkacaktır" diyor.291
Sovyet Rusya
Sovyet Rusya, Boğazlar konusunda görüşmelere katılmak
üzere Lozan Konferansına çağrılmıştı. Konferansta Rusya’yı temsil
edecek olan Dışişleri Komiseri Ç içerin henüz Lozan’a gelmemiş
ti. Ama ikinci Rus delegesi, Rusya’nın Roma Büyükelçisi Vorovski,
önceden Lozan’a gelmiş ve İsm et Paşa ile de görüşmüştü. Vo
rovski, öteki delegasyonların başını ağrıtmaya başlamıştı. Sovyet
Rusya Lozan Konferansının bütün oturumlarına katılmak istiyor
du. İsm et Paşa, 28 Kasım günlü telgrafında buna şöyle değiniyor:
“Ruslar her heyete nota vererek, Konferansa baştan aşağı k a
bullerini talep ettiler. M esele Konferansta söz konusu edilmedi.
D uyum larım ıza (m esm ûâta) göre, Fransa ve İngiltere reddedecek
ler, İtalya ise çekince ileri sürerek Hükümetine sormuştur :”292
Lozan Konferansı, Türkiye ile barış yapmak üzere toplanmış
tı. Sovyet Rusya ile Türkiye arasında barış yapılmış, Türkiye’nin
Kafkas sınırları da çizilip kesinleşmiş ve 16 M art 1921’de Türk-
Sovyet Dostluk Antlaşması da imzalanmış idi. Şimdi Sovyet Rus-
290) Ib id ., s.147, No. 53: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 28.11.1922, No. 37.
291) Ib id ., s.147, No. 53: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 28.11.1922, No. 37.
292) Ib id ., s.147, No. 53: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 28.11.1922, No. 37.
208
yanın Lozan Konferansına “baştan aşağı” katılmak istemesini an
lamak zordu.
U krayna
Sovyet Rusya ile birlikte Ukrayna da Boğazlar sorunu görüş
melerine katılmak üzere Lozan Konferansına çağrılmıştı. Ukrayna
Delegasyonu Başkanı Rakovski, Lozan’a gelir gelmez, 28 Kasım
günü İsm et P aşayı ziyaret etmiştir.
Rakovski, Lozan Konferansına yalnız Boğazlar konusunda
değil, bütün müzakerelerine katılmak için girişimde bulunduk
larını bildirmiş, bu konuda İsm et Paşa’dan da destek aramış.
Türkiye’nin Ukrayna’yı bütün oturumlara katılmaya davet etme
sini istemiştir. İsm et Paşa, "Şiddetli bir surette talep etti” diyor.
İsm et Paşa, Boğazlarla ilgili görüşmelere Ukrayna’nın da katılma
sını her zaman desteklediğini fakat Türkiye barışı sorunuyla ilgisi
olmayanların Konferansa katılmalarını isteyemeyeceğini bildir
miştir.293
293) Ib id ., s.144, No. 52: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 28.11.1922, No. 34.
209
L o z a n ’d a Ege a d a la r ı sorunu görüşülüyor, 29.11.1922
Birinci Komisyon, 29 Kasım günü Lord C urzon’un başkan
lığında toplandı ve Ege adaları konusunda altkomisyon raporu
nu görüştü. Altkomisyon, Limni, Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya
adalarının askerlikten arındırılmasına ilişkin eksik rapor hazırla
mış. Altkomisyondaki Türk temsilciler rapora çekinceler koymuş.
Çanakkale Boğazı’na yakın İmroz, Bozcaada ve Limni ve Sema-
direk adalarının ise Boğazlar sorunu görüşülürken ele alınması
öngörülmüş. Bu oturumda İsm et P aşa’nın konuşması tutanakta
şöyle yer almıştır:
210
adalarının askerlikten arındırılarak Yunanistan'a verilmesini iste
di. Bunun üzerine İsm et Paşa yine söz aldı:
"İsm et Paşa, Türk Temsilci Heyetinin görüşünü şöyle özet
ledi: İmroz ve Bozcaada, (Büyük) Devletlerin bir kararı uyarınca,
söz götürmez biçimde, Türkiye’ye aittir. Öte yandan Türk Temsil
ci Heyeti, Semadirek adasının da, Boğazlar sistemine bağlanması
gerekli adalar grubu içine alınmasını istemiş bulunmaktadır. Türk
Temsilci Heyeti, üçüncü olarak, Küçük Asya (Anadolu) kıyılarına
yakın adalar için etkin bir askerlikten arındırılma sistemiyle, ta
rafsız ve bağımsız bir rejim kurulmasını istemektedir...
İmroz ve Bozcaada’ya gelince, egemenliğin kime verileceği
konusunda, bu adaların durumu hiç de askıda değildir. Bu ada
lar, Meis (Castellorizzo) adasıyla birlikte, (Büyük) Devletlerin 14
Şubat 1914 tarihli bir notasıyla Türk egemenliği altına bırakılmış
lardır...
İsm et Paşa, Lord Curzon tarafından ileri sürülen, bu ^da
larla Semadirek adasının etnik niteliğine dayandırılan iddiaya
cevap olarak, Boğazlar ve onlara bağlı adalar sisteminin kaderi
ni saptamak söz konusu olunca, bu etnik niteliğin hiçbir önemi
olmayacağını (...) söyledi. Böyle önemli bir konuda hangi soydan
olurlarsa olsunlar, birkaç bin kişinin bulunması, en yüksek ölçüde
önemli coğrafi ve siyasal düşünceler karşısında ağır basamaz. İs
m et Paşa, söz götürmez biçimde Türk çoğunluğunun bulunduğu
Batı Trakya’ya ilişkin görüşmeler sırasında, coğrafi ve siyasi zo
runlulukların, etnik nitelikteki düşüncelere üstün tutulduğunun
öne sürülmüş olduğunu hatırlattı. Adalar söz konusu olunca, bu
kuralın tersine çevirilmek istenmesi dikkati çekmektedir...
İsm et Paşa, (...) son olarak, uçaklar ve silahlı birlikler konu
sundaki iki itirazının da Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya adalarına
uygulanacak askerlikten arındırma tedbirlerine ilişkin karar tasa
rısına konulmasını teklif etti.”295
295) L o z a n B a r ış K on feran sı. T u tan aklar, B elgeler, T.I, C .l, K .l, s.108-110.
211
İsm et P a ş a ’dan B a ş b a k a n lığ a tel, 29.11.1922
1) Birinci Komisyon, Midilli, Sakız, Sisam, Nikarya adalarının
askerden arındırılmasını kabul etti. Ötteki Ege adaları yeniden görü
şülecek. 2) Amerikalılar “açık kapı” politikasını istiyorlar ve bizimle
müzakereye girecekler. 3) G arroni eski bir proje getirdi, kendileri
ne bir şeyler verelim istiyorlar; “O nikiada görüşülmesin” diyorlar. 4)
Ukrayna delegesi Rakovski, yalnız Boğazların görüşülmesine değil,
bütün Konferansa katılmaları için girişim yapmadığımdan yakındı.
Konuştuk. Ruslar yalnız Boğazlar konusunda katılmaya razı olmuş
lar. Çok güçlük çıkaracaklar; 5) Curzon, Musul’un Milletler Cemi
yeti tarafından Irak mandasına katıldığını neşrediyor.296
212
Mebus Ö m er Lütfî Bey ve arkadaşlarının bu dilekleri
Lozan’da İsm et Paşaya iletilmektedir.
TBM M ’deki milletvekilleri Adakale'yi durup dururken mi
hatırlamışlar? Galiba, önce Adakale Türkleri, Türkiye’nin sınır
larını yeniden çizecek olan Lozan Konferansı toplanırken, kendi
durumlarını düşünerek, kendilerini Ankara’ya hatırlatma ihtiyacı
duymuşlar. Adakale Müdür Vekili Kadı Osm an Niyazi, tam Lo
zan Konfreransı arifesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bir
yazı gönderip hem kendilerini hatırlatmış, hem de Adakale’nin
Türkiye’ye bağlılığını, “sadakat ve ubudiyetini” Meclise arzetmiş.
14 Kasım 1922 tarihini taşıyan bu yazı Meclis Genel Kurulunda
okunmuş. Yazı aynen şudur:
213
Demek ki, Adakale’nin hâlâ İstanbul Vilayetine bağlı bir nahi
ye olduğu, Kasım 1922’de Adakalelilere bildirilmiş. Bunun üzeri
ne Ankara’daki milletvekilleri, Adakale üzerindeki egemenliğimizi
Lozan Konferansında kaybetmeyelim diye Dışişleri Bakanlığına
başvuruda bulunuyorlar. Rauf Bey de bu başvuruyu telgrafla İs
m et P aşay a iletiyor (ardından yazının onaylı örneğini de gönde
recektir).
Telgraf, Konferansta Trakya sınırlarının tartışıldığı günlerde
İsm et P aşa’nın önündedir. Oysa Türk Hükümetinin politikası
nın Misak-ı Milli'ye dayandığı dünyaya ilan edilmiş bulunuyordu.
İsm et Paşa da Lozan’da bu politikayı savunmaktaydı. Yazıda da
anılan Misak-ı Milli’nin öngördüğü Türkiye sınırı ise Meriç nehri
ne, Edirne’ye kadar uzanıyordu. İsm et Paşa, Edirne’nin sadece 4
kilometre ötesinde (fakat M eriç’in batısında) bulunan Karaağaç’ı
kurtarabilmek için bile akla karayı seçiyordu. Avrupa bir olmuş,
"Meriç’i bir adım bile aşam azsınız, B alkan lara asla taşam azsı-
nız" diye Türkiye’nin karşısına dikilmişlerdi. Böyle bir durumda
Adakale’nin Türkiye egemenliğinde kalması nasıl ileri sürülecek
ti? Türkiye hangi hukuki gerekçeye dayanacaktı? Adakele 1878
Berlin Antlaşmasında düpedüz unutulmuştu; Türk Hükümeti de
Avrupalı diplomatların bu unutkanlğı sayesinde Ada üzerindeki
hâkimiyetini sürdürmüştü ve 44 yıldan beri oraya Türk memurlar
atamaktaydı.
Berlin Antlaşması ile Romanya’ya bağımsızlık verilmişti.
Romanya’nın Osmanlı Devletiyle güney sınırı Tuna nehridir. Ama
antlaşmada iki ülke sınırını oluşturan Tuna üzerindeki Adakale'den
hiç söz edilmemiş. Bu nedenle o ada üzerindeki Türk egemenli
ği sürüp gitmişti. Köprülerin altından nice sular aktıktan sonra,
şimdi, 1922 yılında Lozan Konferansında, Misak-ı Milli sınırlarını
savunan Türkiye, Adakale’nin Türkiye’ye ait olduğunu ve öyle kal
ması gerektiğini nasıl savunacaktı? Elçiye zeval olmaz, Başdelege
214
İsm et Paşa da Hükümetinden aldığı talimatı yerine getirmeye ça
lışacaktı; ama Adakale sonunda Romanya’da kalacaktı.299
215
Osmanlı Devleti, Amerika’ya karşı fiilen savaşa girmedi; Amerika
da Türkiye’ye fiilen savaş açmadı. Türkiye ve ABD hiç savaşma
dılar. Ama iki devlet arasında ilişkiler 1917 yılından beri kesikti
ve öyle devam ediyordu. Türkiye’deki Amerikan Büyükelçiliği ve
Washington’daki Türk Büyükelçiliği 1917 yılından beri kapalıydı.
Türkiye’deki Amerikan çıkarlarını İsveç koruyordu; Amerika’daki
Türk haklarını koruma görevi de İspanyaya verilmişti. Bu durum
yıllardır sürüp gidiyordu.
Bu defaki görüşmesinde İsm et Paşa, ABD ile ayrı bir antlaş
ma yapma konusunu da Amerikan delegesine açmıştır. Belki iliş
kileri yeniden başlatma antlaşması, denebilir. İsm et Paşa, “sulh
muahedesi” diyor ve Ankara'ya aynen şöyle yazıyor:
“Bizim le ayrı bir sulh m uahedesi yapm ak, bu esnada, İtila f
Devletlerine m üşkilât telakki edilm em ek için, m evzû-bahs değil
dir. Ancak, bu b â b d a zemin-i m üzakerat hazırlam ak arzusun
dadır. Bizim hüsn-i niyetimize rağmen Konferans neticelenmezse
sulh m uahedesi yapalım . Ve şimdiden m üzakerata girelim. Tekli
fim i hüküm etine iblâğ için m üsaade istedi. M uvafakat ettim. Bi
zim le açık kapı esası üzerine m üzakerât ve m ünasebata gireceğini
söyledi!’300
Bu birkaç satırlık bilgi, Türkiye Cumhuriyeti-ABD diploma
tik ilişkileri tarihçesi bakımından önemlidir. İsm et Paşa da bunu
önemli saymış olmalı ki, Hükümetin dikkatini buraya çekmek için
paragrafın altına şu notu düşmüş:
“Bu m addenin anlaşıldığının irâdesi...”
216
notalara cevap alamadığını ifade ve bizim bir girişim yapamadı
ğımızdan şiddetle şikâyet etti. Prensiplerimizi tekrar ile beraber,
renk vermemek için aleyhinde bir şey söylemediğimi bildirdim.
Görüşmenin özeti: 'Eğer Konferansta tam bir cephe yapm ayacak
isek notam ıza cevap verilmediğini bahane ederek iştirak etmeyelim
ve Türk-Rus açısından anlaşm azlık ortaya çıkm asın’ dedi. Ortak
bir program için ısrar etti. Boğazların savaş gemilerine kapanma
sı ve Karadeniz’in İngiliz donanmasından kurtarılması zemininde
ısrar etti. Müzakerelere Misak-ı Milli ifadesiyle başlamaya mecbur
olduğumuzu ve daima temasta bulunacağımızı söyledim. Özetle,
benim Batı devletleri ile anlaşma politikam hakkındaki söylenti
den söz ettikten sonra, 'Boğazlar sorununu şimdi mi görüşelim
yoksa Konferans sonuna mı bırakalım ?’ sorusunu sordu. Ç içerin,
bizim cevabımız üzerine Berlin’den gelecek imiş. Sorunun şimdi
görüşülmesi gerektiğini söyleyeceğim. Ruslar uzun çekinmeden
(istiğnadan) sonra yalnız Boğazlar sorununa katılmaya razı ol
muşlardır. Fakat herhalde çok güçlük çıkarmaya çalışacaklardır.”301
217
Konferansa katılıyorlardı, yapılacak Lozan Barış Antlaşması’nı da
imzalamayacaklardı. Ama “açık kapı” politikasıyla Musul petrolle
rine konacaklar veya bu petrollerden daha geniş pay alacaklardı; bu
nu amaçlıyorlardı ve dolayısıyla “Türkiye’d e nüfuz bölgelerine karşı
çıkıyorlardı.” Bu haberler de epeyce yorumlara neden oluyordu.304
İsm et P aşa’nın yukarıdaki telgrafının çekildiği 29 Kasım gü
nü, L e Jou rn al d e Genève adlı İsviçre gazetesinin başyazısı ise çok
ilginçti. Bu yazı, gizlice yürütülen İsm et Paşa-Lord Curzon görüş
melerinin içyüzünü bilen birinin kaleminden çıkmıştı. Daha açık
çası, başyazıda, Lord Curzon’un kendisi konuşuyor görünüyordu.
Başyazıda, Lozan Konferansında sıranın, Türkiye’nin Asya sı
nırlarının görüşülmesine geldiği belirtildikten sonra, Türkiye’nin
bu konuda üç büyük devletle karşı karşıya bulunduğu söyleniyor
du: Doğuda Rusya, güneyde (Irak sınırında) İngiltere, Suriye sını
rında da Fransa.
Başyazı, bundan sonra Musul sorununa geçiyordu. Bu çetin
sorunun Konferansı çıkmaza sokabileceğini, İsm et Paşa ile Lord
C urzon arasında sürdürülen görüşmelerin sonuçsuz kaldığını an
latıyor ve sonra şöyle devam ediyordu:
“Bildirildiğine göre, Türkler, tartışmalı bölgenin egemenliğinin
Türkiye’d e kalm ası şartıyla petrolün işletilmesini İngiltere’y e bırak
m aya razı olmuşlar, fa k a t kesin bir red cevabıyla karşılaşmışlardır.
İngiltere, Musul’u elinde tutm ak için, M illetler Cemiyeti’nin
Irak m andasını İngiltere’y e bırakm ış olduğunu hatırlatıyor...
Türkiye, bu sorunda, İngiltere karşısında yalnızdır. İsm et P a
ş a d a Türkiye’nin Asya sınırlarının görüşülmesi fikrin e katılm ış
tır. Bu sorun, muhtemelen, Lozan’d a bir çözüme bağlan am ayacak
ve sonunda İngiltere ile Türkiye arasında doğrudan bir çözüme
bağlanacaktır ;”305
304) “La question du pétrole” (Petrol sorunu), L e Tem ps (Paris), 26.11.1922 ve
“L’Amérique s’élève contre l’existence des zones d’influence" (Amerika, Türkiye’de
nüfuz bölgelerine karşı çıkıyor”, L e Tem ps (Paris), 27.11.1922.
305) “Bulletin: A la Conférence de Lausanne: La frontière d’Asie” (Bülten: Lozan Kon
feransında Asya sınırları), L e Jo u r n a l d e G enève, 29.11.1922.
218
3 0 Kasım 1922 Perşem be
306) Şim şir, L o z an T elg rafları I, s.151-152, No. 59: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel,
30.11.1922, No. 41, 42 (özet).
307) Ib id ., s.152, No. 59: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 30.11.1922, No. 41.
219
memiz çıkarlarımıza uygun olacakmış. ‘M usul’u kesinlikle talep
ediyoruz, Fransa’nın tutumunu bilm ek isteriz’ dedim. Musul’u
İngilizlerle aramızda halletmemizi, eğer açıkta söz konusu olur
sa İngiliz ittifakına tâbi olacaklarını kesin bir dille söyledi. Suriye
sınırı konusunda, bunun Ankara Antlaşmasıyla hallolunduğunu
söylüyorlar.”308
2.
KONFERANS DEVAM ED İY O R
(A ralık 1922)
220
Türkiye’ye bir pay (royalty) ödemesinin uygun olacağını düşü
nüyorum.”309
221
gerektiğini, mübadelenin 1923 Şubat ayında başlamasının uygun
olacağını savundu. Yani üç ay içinde mübadeleye başlanmasını
önerdi.
İsm et Paşa, önceden bildirilmiş resmi gündemde bulunma
yan bir konunun (nüfus mübadelesi konusunun) gündeme alınmış
olduğunu görmekle hayret ettiğini söyledi. Türkiye ile Milletler
Cemiyeti arasında resmi ilişki bulunmadığından, Dr. N ansen’in
çalışmalarını özel nitelikte saydığını belirtti. İsm et Paşa, bugün
komisyonda, yalnız savaş tutsaklarının mübadelesi konusunun ve
rimli bir şekilde görüşülebileceği kanısındadır.
Lord Curzon, yersiz-yurtsuz başıboş dolaşan zavallı insan
ların derdine çare bulunmasının geciktirilmeyeceğini söyledi ve
nüfus mübadelesine ilişkin görüşmenin hemen başlamasında ıs
rar etti.
M . Venizelos, işleri yürütmek için bir altkomisyonun kurul
masını önerdi.
İsm et Paşa, bu konunun bir altkomisyonda incelenmesini
kabul ettiğini söyledi... Yunan ordusunca zorla alınıp götürülmüş
olan sivil Türk tutsaklarının hemen serbest bırakılmasını istedi...
Yunanistan’da tutuklu bulunan Türk savaş tutsaklarının da, gecik
meden serbest bırakılmasını talep etti.
İsm et Paşa, bundan sonra, nüfus mübadelesini genel bir
bakış açısından incelemeye geçti. Kurtarılmış olan Anadolu’da,
sayılamayacak kadar bir nüfus, kendilerine barınacak bir yer bu-
lamaksızın, dolaşıp durmaktadır. M. V enizelos’un kendi ağzıyla
söylediği gibi, Rum göçmenleri Yunanistan’daki Müslümanların
evlerinde barmabilme olanağını bulurken, yüzbinlerce Türk, ev-
siz-barksız olan kitleyi daha da büyütecek bir şekilde, Türkiye’ye
gelmek için, Yunanistan’da bulunan evlerini bırakıp çıkmak zo
runda kalacaktır... Eğer bir nüfus mübadelesi yoluna gidilecekse,
bu mübadele İzmir ve İstanbul’u da içine almak üzere, Türkiye’nin
bütün Rum nüfusunu kapsamalıdır...
222
M. Venizelos, binlerce Rumun İstanbul’dan ayrılmak zorun
da bırakılmasını kabul edememektedir. Böyle bir sınırdışı ediş,
benzeri görülmemiş siyasal, ekonomik ve sosyal bir yıkım demek
tir... M . Venizelos, ister gönüllü ister zorunlu olsun, bir nüfus mü
badelesini göz önünde tutmaya hazırdır...
Lord Curzon, Küçük Asya’da, 1914’te, 1.600.000 Osmanlı uy
ruğu Rum vardı... İstanbul’un Rum nüfusuna gelince bunlar aşağı
yukarı 300.000 kişi kadardı... Bu Rum nüfusun sınırdışı edilmesi,
Türkiye’nin kendisi için de ekonomik ve endüstriyel bakımdan çok
büyük bir kayıp olacaktır...
M. Venizelos, küçük bir altkomisyon kurulmasını teklif etmiş
bulunmaktadır. Lord Curzon, bu teklifi çok yerinde bulmaktadır...
Komisyon aşağıdaki kararı kabul etti:
“Savaş tutsakları ile rehinelerin geri verilmesini içine alm ak
üzere, Yunanistan ile Türkiye arasında nüfus m übadelesi soru
nunun, Konferansa çağrılan üç Büyük Devletle, Türkiye ve Yuna
nistan Devletlerinin birer temsilcilerinden kurulu ve bir İtalyan
temsilcinin başkanlığını yapacağı bir altkom isyonda incelenmesi
ne havale etmesine ve altkomisyonun bu soruna ilişkin olarak Dr.
N an sen ’i dinlemesine ve yararlı göreceği tanıklıkları toplam asına
karar verildi"
İsm et Paşa, altkomisyonun ilkin, sivil Türk tutsaklarının
serbest bırakılması işiyle uğraşmasının gerektiğini belirtti. Türk
Temsilci Heyeti, Lord C urzon’un ve M . Venizelos’un vermiş ol
dukları rakamları incelemek ve doğru olup olmadıklarına bak
mak niyetindedir; bununla birlikte İsm et Paşa, daha şimdiden,
1914’te Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde, İstanbul’la birlikte
1.600.000 Rumun hiçbir zaman bulunmadığını söylemekten asla
çekinmemektedir...
İsm et Paşa, Doğu Trakya, ancak 30 Kasımda, başka bir de
yimle, bir gün önce, Türk makamlarınca geri alınmış olduğu için,
oradaki oturulabilir köylerin sayısını bilmemesi her halde kendi
223
sine bağışlanabilir. Öte yandan, Müttefik generallerin raporlarına
göre, Rumlar, yanlarında alıp götüremedikleri biçilmiş ekinleri,
gidişleri sırasında ateşe vermişlerdir.
Özet olarak, altkomisyonun incelenmesine havale edilen so
runlar şu şekilde sınıflandırılabilir:
1) Sivil tutsaklar sorunu;
2) Savaş esirleri sorunu;
3) Nüfus mübadelesi.
İsm et Paşa, sivil tutsakların alınıp götürülmesinin öteki so
runlara benzer yanı olmadığını, yeniden belirtti. Yunanlılar, işgal
ettikleri bütün köylerden ve şehirlerden, özellikle aydınlar, varlık
lı kimseler ve halkın ileri gelenleri arasından binlerce Türk’ü alıp
Yunanistan’a sürmüşlerdir. Türk Temsilci Heyetinin elinde bunla
rın çizelgeleri vardır. Oysa Devletler Hukukunda, işgal edilmiş bir
ülkenin sivil halkını alıp götürmeye izin veren hiçbir şey yoktur.
Yunanlıların böyle davranmalarıyla güttükleri tek amaç, Türkiye’yi
nüfus bakımından, kültür bakımından ve ekonomik bakımdan yok
etmekten başka bir şey değildir...313
224
miştir. Venizelos d a Sevr Antlaşması'm Türklere silah zoruyla em
poze etm ek için M u stafa K e m a l’in ordularını ezmeye kalkışmıştır.
V enizelos’un gizli yazışmaları..'.’^
225
B a ş b a k a n R a u fB e y ’den İsm et P a ş a ’y a tel, 2.12.1922
“C. 1/12/43 tele:
Madde 1 - Yunanistan’da bulunan esirlerimizin miktarı İsviç
reli Dr. Şalenm and’ın zaferimizden (30 Ağustos 1922) önce yaptı
ğı araştırmada 349 subay, 131 küçük subay, 3.951 er; 2.546 sivil, 40
kadın, 20 çocuk, 249 tutukludan ibaret olduğu gösterilmişse de,
zaferimizden sonra Yunanlıların zorla alıp götürdükleri de hesaba
katılınca bu toplamın pek çok yükseleceği, Yunan Kızılhaçı’ndan
sağlanan listelerde yazılı esirlerimizin sayısı 328 subay, 2.500 er,
2.365 sivil, 141 kadın ve 70 çocuktan ibaret olduğı ve Trakya’dan
götürülenlerin tespitine çalışıldığı ve Anadolu’nun çeşitli yerlerin
den Yunanlılarca zorla götürülenlerden, tespit edilenlerin mikta
rının 8.519 kişiden ibaret olduğu ve Delegeler Kuruluna verilen
diğer listelerin de buna eklenmesi gerektiği İçişleri Bakanlığından
bildirilmektedir.
Madde 2 - Elimizde bulunan Yunan esir zabit ve erlerin mik
tarı kesinlikle tespit edilemediği ve mevcut bilgilere göre 116 za
bit, 16.648 er, 74 sivil, 34 kadın ve çocuktan ibaret bulunduğu ve
bununla birlikte eksik ve tamamlanmamış olan bu bilgilerin esas
alınmayarak kesin bilgilerin gelişinin beklenmesi, Yunanistan’da
ki esirlerimizin kurtarılması bakımından önemli görüldüğü Milli
Savunma Bakanlığına bildirilmiştir.
Gerek İçişleri ve gerek Milli Savunma Bakanlığınca bu husus
ta kesin ve düzgün bilgi yazık ki mevcut olmadığına ve peyderpey
bu konudaki bilgiler toplanmakta olduğuna göre, şimdiden kesin
rakamlar bildirilmemesi ve bu hususun tarafınızdan idare edilmesi
ve verilen rakamların sırf Zâtı Âlinize bir fikir vermek için bildiril
diği ve bu konuda kesin bilgi sağlanmaya çalışıldığı ma’ruzdur.”317
İsm et Paşa bu listeye itiraz etti. Yazışmalar ilerki günlerde
de sürdü.
317) Ib id ., s.154-155, No. 65: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya şifre tel, 2.12.1922, No. 45,
46, 47 (Sadeleştirildi).
226
K a p itü la sy o n la r sorunu L o z a n ’d a gü n dem e geliyor,
2.12.1922
2 Aralık günü, Lozan Konferansı dopdolu geçmiştir. Kapitü
lasyonlar sorunu da ilk defa, 2 Aralık günü İkinci Komisyon gün
demine geldi. Komisyon başkanı İtalyan M arki Garroni, oturumu
açarken bir konuşma yaptı: Kapitülasyonların karşılıklı yükümlü
lüklere ve antlaşmalara dayandığını, bağımsız devletin egemen
lik hakkını kısıtladığını, TBM M Hükümetinin de bunları ortadan
kaldırmak istediğini belirtti. Ancak, kapitülasyon sistemi yerine,
Türkiye’deki yabancılara güven verecek, yeni bir adalet yönetimi
koymak gerektiğini söyledi. Bu amaçla şu üç altkomisyonun ku
rulmasını önerdi:
Birinci altkomisyon: Yerleşme (ikamet) hakkı ve yargı rejimi
bakımından Türkiye’de yabancı gerçek ve tüzel kişilerin hukuksal
durumu.
İkinci altkomisyon: Ekonomik rejim konusunda, yabancıların
hukuksal durumu.
Üçüncü altkomisyon: Uyrukluk (tabiiyet) sorunları, arkeolo
jik araştırmalara ilişkin sorunlar.
İsm et Paşa, İtalyan baştemsilcisi G arroni’nin sözlerinden,
kapitülasyonların, devletin bağımsızlığı ve egemenliği ile bağdaş
mazlığı anlamını çıkardığını, ilke niteliğindeki bu sözleri senet
saydığını söyledi ve şöyle devam etti (Tutanaktan aktarılıyor):
“İsm et Paşa, (Türk) Hükümetinin, kapitülasyonların özünü
olduğu gibi tutup da, yalnız bunların adını ve biçimini ortadan
kaldırm aya yönelebilecek görüşleri, hiçbir bakım dan kabu l ede
meyeceğini belirtm ek istediğini söyledi... Türkiye’d e yabancıların
durumu, uygar ve kendi kaderlerini kendi ellerinde tutan bağım
sız ulusların kanunlarına benzer genel kanunlarla güvence altı
na alınm ış bulunmaktadır. İsm et P aşa, Türk temsilcilerinin alt-
kom isyonlarda yalnız böyle bir tutumla çalışacakları konusunda
Konferansı uyarmayı zorunlu saymaktadır...
227
İsm et P aşa, Türkiye Büyük M illet Meclisi Hükümeti, Türkiye
için, egemen, bağımsız ve kendi kaderini kendi ellerinde tutan her
ulusun sahip olduğu hakların eşine Türkiye’nin de sahip olduğunu
belirten tezi, bütün gücüyle savunma zorunluluğuna kesin olarak
inanmaktadır.
İsm et P aşa, görüşmeler sırasında, kapitülasyonların, tek
yanlı ve geri alınabilir nitelikte olduğu konusunda ayrıntılı açıkla
m alar yapm a hakkını saklı tutmaktadır. İsm et P a ş a ’y a göre, alt-
komisyonlara incelenmek üzere sunulacak sorunlar, karşılıklı ol
m a ilkesine dayan arak ve Devletler Hukukunun genel kurallarına
uygun ticaret anlaşm aları, yerleşme (ikamet) ve suçluların geri ve
rilmesi andlaşm aları, konsolosluk sözleşm eleri yapılmasıdır. Türk
Temsilci Heyeti, altkom isyonlarda bu ilkeyi savunacaktır..!’319
Fransız delegesi M. Bom pard, kapitülasyonların yerine diğer
bir sistemin konulması görüşünü desteklemiş; Lord Curzon, so
runun önemli olduğunu, kapitülasyonların karşılıklı andlaşmala-
ra dayandığını savunmuştur. Konferansta ilk defa söz alan Japon
delegesi B aro n Hayashi, kendilerinin başından da bu sorunun
geçtiğini, ancak yirmi yıl çetin bir çalışmadan sonra reformlar
la bundan kurtulduklarını, bir süre çalışınca Türkiye’nin de aynı
sonuca varabileceğini söylemiştir. Amerikan delegesi Child, Müt
tefiklerle aynı görüşe katılma zorunda olduğunu söylemiş, “(Ame
rikan) Hükümetinin kanısı odur ki, ortak çıkarlar için bir çözüm
ne ka d ar gecikm eden bulunursa, Konferans için de o kad ar iyi o la
caktır" demiştir.319
Türkiye Başmurahhası, kapitülasyonların tarihçesine de deği
nerek konuşmasını sürdürüyor (Tutanaktan kısaltılarak aktarılıyor):
İsm et Paşa, Lord Curzon, Baron Hayashi, M. Bom pard ve
M. C hild’ın öne sürdükleri kanıtların tümüne, aşağıdaki açıkla
mayı okumakla karşılık vermek istediğini söyledi.
318) L o z an B a r ış K on feran sı. T u tan aklar, B elgeler, Takım I, Cilt 2, s.2-5.
319) Ib id ., s.4-6.
228
“Çağdaş uluslararası kam u hukuku kurallarına açıkça aykı
rı bir rejim kuran ve bir devletin, ülkesi sınırları içindeki kişiler
ve m allar üzerindeki egemenliğine kısıtlam alar koyan kapitülas
yonların kökeni (menşei) görmezlikten gelinem eyecek bir önem
dedir. O rtaçağda, hemen hemen her yerde yasaların kişiselliği
(personnalité des lois) istemi yürürlükte idi...
Osmanlı İm paratorluğu’nun en şanlı ve güçlü olduğu sırada,
I. Süleym an (Kanuni Sultan Süleyman) Frenk topluluğuna ay
rıcalıklar vermiş ise, bunun nedeni, o vakit, devlet egemenliğinin
günümüzde olduğu gibi kesin ve tekelci bir nitelikte olm am asm -
dandı. Padişahın o sırada bu ayrıcalıkları vermekle, İm parator
luğunun egemenliğini kısıtlam ak ve azaltm ak istemiş olabileceğini
bugün hiç kim se haklı olarak savunamaz. Bütün bu ayrıcalıklar, o
çağda genellikle uygulanmakta olan, yasaların kişiselliği sistemin
den doğmaktaydı...
Sonraları (...) yasaların kişiselliği kavram ının yerini, y a
saların ‘ülkeselliği’ (territorialité) kavram ı aldı; aynı zam anda
devletin hukuk açısından niteliği d ah a iyi anlaşılır olduğundan,
yasam a ve yargı dağıtım ı hakları, egemenliğe özgü yetkilerden bi
ri durumuna geldi. İşte bu yüzdendir ki, çağdaş devlet, ülkesin
de oturan yabancıları, orada yürürlükteki kanunların uygulama
alanı dışında bırakm am ayı, egemenliğinin p e k doğal bir sonucu
saymaktadır. Özellikle, yabancıların hangi konuda olursa olsun,
kendilerini uyrukların (yurttaşların) üstünde tutan hakları ve
ayrıcalıkları olm asına, çağdaş devlet hiç de katlan am am aktadır;
çünkü böyle bir durum, devletin egemenliği ve güvenliğini çiğneme
anlam ına gelecektir...
Uluslararası kam u hukuku ve çağdaş egemenlik kavram ı a çı
sından, kapitülasyonlar rejiminin doğal bir şey olmadığı, 1856 P a
ris Kongresine katılan devletlerce kabu l edilmiştir...
Paris A ntlaşm asından bu yana geçen süre içinde, Türkiye,
daha önceden başlam ış bulunduğu, ad alet örgütünün geliştiril
mesi çabaların ı canla başla sürdürmüştür.
229
Ticaret kanunu, ceza kanunu, ceza yargılam a usulü ve hukuk
yargılam a usulü kanunlarıyla, sulh m ahkem elerine ilişkin kanun
lar ve yönetim le ilgili bütün kanunlar ve yönetmelikler, Avrupa
ülkelerinde yürürlükte olan kanunlar ve ku rallar örnek alınarak
hazırlanmıştır...
Yukarıda belirtilenler göz önünde tutulunca, TBMM Hükü
meti, çağdaş devlet kavram ıyla kamu hukuku ilkelerine doğrudan
doğruya aykırı olan kapitülasyonların yeniden konulm asına kesin
olarak katlanam az. K aldı ki, öteki Avrupa Devletlerinin hiçbirin
de, Yunanistan ve öteki B alkan Devletlerinde bile, böyle bir rejim
olmadığı herkesçe bilinmektedir.
Türk Hükümeti, kapitülasyon niteliğinde o la c a k başka her
hangi bir rejim de kabu l edemez. Türkiye Büyük M illet Meclisi Hü
kümeti, ilgili Hükümetlerle, karşılıklı olm ak şartına ve Devletler
Hukuku ilkelerine dayanan, ticaret, yerleşme (ikamet), suçluların
geri verilmesi antlaşm alarıyla konsolosluk sözleşmeleri yapm aya
hazırdır!’320
İsm et Paşa, İkinci Komisyondaki bu görüşmeleri Hükümete
rapor ederken, “Uzun m ünakaşalar cereyan etti. H azırladığımız
ayrıntılı raporlar okundu. Altkomisyonlarda, an cak bağımsız m il
letler esasiyle çalışacağım ız kaydı ile çalışm alara devam ı kabul
ettik. Altkom isyonlarda büyük tartışm alar olacaktır” dedi.321
230
gibi en tabii saydığımız iktisadi sorunlarda bile görüş ayrılığı esas
lıdır. Diğer taraftan Ruslar Boğazların kesinlikle tahkim edilmesi
ve savunulması görüşündedirler, yani Konferansın kesilmesine
yönelmektedirler (müteveccihtirler) ve bize asla güvenle bakma
maktadırlar. Müttefiklerle her alanda anlaşmazlık var. Ruslar da
Konferansın kesilmesine yatkın.”322
“2 A ralık raporu:
1) Kapitülasyonlar Komisyonu (İkinci Komisyon) toplandı.
Üç altkomisyon kurdu. Garroni, kapitülasyonlar yerine bir başka
sistem önerdi. Ben kapitülasyonların toptan kaldırılmasını iste
dim. Fransız, Japon ve Amerikan delegeleri de konuştular. Uzun
tartışma oldu. Ayrıntılı raporumuz okundu. 2) Gümrük altkomis-
yonuna projemizi verdik. Borçların 1914 yılına kadar bölüşülme
sini istiyorlar; biz, 1918’e kadar diyoruz. Bir başka komisyonda ki
şilerin zararlarını tazmin işi konuşuldu. Aramızda esaslı ayrılıklar
var. Diğer bir altkomisyonda esir ve ahali mübadelesi görüşüldü.
Nüfus mübadelesinin Birinci Komisyonda görüşülmesi kabul edil
di. Garroni, kendilerine ne vereceğimizi sorduruyor. 3) Ruslara
ziyafet verdim. Çiçerin, ‘B oğazlar işinde birlikte hareket edelim ’
diyor. Boğazların savaş gemilerine kapanmasını istiyorlar. Rus ve
İngiliz görüşleri bağdaşmayacak ve Konferans kesilecek. Ruslar
bizim de Konferanstan ayrılmamızı isteyecekler.”323
231
tahkim ve müdafaasını talep edeceklerdir. Eğer Türkler Boğazların
savaş gemilerine açık olmasını kabul ederlerse bu, Rusya’nın terki
ve Dam at Ferit politikasının kabulü demektir. ‘Bu ciheti şimdiden
an lam ak isteriz’ dedi. Dünyaca bilinen ve kendilerinin de kabul et
tiği prensibimizi, yani Boğazlar açık, İstanbul ve Marmara güvende
kuralını değiştirerek ortaya çıkamayacağımızı, bize daha evvel faz
la menfaat sağlayan Rus taleplerine müzakerelerde dayanabilece
ğimizi söyledim. Meselenin aramızda görüşülmesine yarın devam
edeceğiz. Muhakkaktır ki Boğazlar müzakeresinde Rus ve İngiliz
görüşleri bağdaştırılamayacak ve görüşmeler kesilecektir (inkıta
olacaktır). Bu durumda Ruslar bizim de beraber Konferanstan ayrıl
mamızı talep edeceklerdir. Bu anlaşmazlık bizi, âlem nazarında so
runların hallinden önce yalnız bırakacak ve yalnız gösterecektir.”324
Sovyet Dışişleri Komiseri Ç içerin, çok ağır konuşmuştur; bir
diplomata yakışmayacak ihtilalci bir dil kullanmıştır. Boğazlar ko
nusunda Türkiye, Rus isteklerini aynen kabul etmeliymiş, etmezse
Rusya’yı terk etmiş ve Dam at Ferit politikasına dönmüş sayılacak
mış! Ya Rus talepleri kabul edilmeli ya da Konferans kesilmeliymiş.
Rus istekleri kabul edilmezse Rus Heyeti Konferansı terk edecekmiş
ve Türk Heyeti de Rusların peşine takılıp masadan kalkmalı, Lozan’ı
terk etmeliymiş! Çiçerin, Türk heyetine ağır ve çirkin baskı uygu
lamaya kalkışmıştır. Konferansın başından beri zaten Birleşik Batı
Cephesinin baskısı altında olan İsm et Paşa, şimdi bir de ağır Rus
baskısı karşısında kalmıştır. Zıt kutuplar Türkiye’ye karşı birleşmiş
gibidir. Bir yanda, "dünya nizamı benden sorulur” havasındaki sivri
dilli Lord Curzon, diğer yandan köhne dünya nizamını altüst etme
iddiasındaki Bolşevik ihtilalci Çiçerin, elbirliği etmişçesine, İsm et
P aşayı kıskaca almaya çalışmaktadırlar!
İsm et Paşa, Rus Dışişleri Bakanı Ç içerin Lozan’a iner in
mez kendisini yemeğe çağırmıştı. 2 Aralık günü verilen bu yemek,
Lozan’da epeyce merak konusu olmuş ve o günlerin gazetelerine
de yansımıştır.
324) Ib id ., s.159, No. 68: İsmet Paşa’dan Rauf Beye tel, 2.12.1922, No. 50.
232
E cho d e P aris gezetesi, Ç içerin ’in İsm et Paşa ile ilk buluş
masını şöyle aktarmıştı:
*Sovyet Dışişleri Komiseri ve Birinci Delegesi M. Çiçerin, İs
m et P a şa tarafından onuruna verilen öğle yemeğinde hazır bu
lunm ak üzere, bütün Rus heyetiyle birlikte, öğleden sonra sa a t 1 ’d e
Lausanne Palace oteline geldi.
Otelin çiçeklerle süslenmiş büyük salonunda, mermer sütun
ların önünde, kusursuz biçilmiş ceketleriyle dikilen Bolşevikler,
Türk Delegasyonu Genel Sekreteri R eşit S afvet B ey tarafından
İsm et P a ş a ’y a takdim edildiler.
İlk tem as p e k sam im i oldu. Bir anlık bir sohbetten sonra,
Türkler ve Ruslar, kendi aralarında dostça konuşa konuşa otelin
yem ek salonuna indiler ve orada kendilerini kem gözlerden gizle
yen bir paravanın arkasında yerlerini aldılar.
Yemeğin ardından Çiçerin, R akovski, Vorovski ve Rus uz
manlar, Türklerle birlikte İsm et P a ş a ’nın dairesine çıktılar ve ora
da önem li bir görüşme yaptılar.
Sovyet delegasyonu başkanı, bu sabah da basm a dem eç ver
meyi reddettiP 2S
233
K apalı diplom atlar ve becerikli propagan dacılar ile birkaç
gün geçirdikten sonra, İsm et P a şa ile görüşm ek dinlendirici ve
canlandırıcı oluyor. İyi niyeti ve sadeliği yüzünden keyfi kaçm ış
görünüyordu.
“Konferans nasıl gidiyor?" diye sordum.
Sözü hiç dolandırm adan açıkça ve biraz d a kadercilikle kay
gılarını ve umutlarını bana anlattı:
“Bugüne kadar" dedi, “hiçbir şey halletm edik, tek bir sorunu
bile çözm edik. Bana öyle geliyor ki bizler birbirim izi anlamıyoruz.
İki gün önce, Mudanya M ütarekesi üzerine buraya geldiğimizi söy
lem iştim; o m ütareke ki, ben, birliklerim e mevzilerinde k a lm a la
rını emretmem üzerine yapılmıştı. Bana, ‘Hayır, sizin yenilginizi
noktalayan Mondros M ütarekesi üzerine siz burada bulunuyorsu
nuz’ diye cevap verildi.
D ört yıl önce olup bitenler beni ilgilendirmez. Benim bildiğim,
Lozan’a çağrıldığımız sırada bize burada eşit davranılacağı bil
dirilmişti. Biz, mağlup olmuş değildik ve bize mağlup m uam elesi
yapılm ıyordu”
İsm et P aşa;
“Peki öyleyse!” diye gülüm seyerek devam etti. “Peki öyley
se, baylar, kabul ediyorum... Öyle olsun. Biz buraya Mondros
M ütarekesinden geldik. Öyleyse, m üsaadenizle size şunu hatırla
tayım: o mütarekeyi siz çiğnediniz.
O m ütarekeden sonra Türk halkıyla barış yapacaktınız. Yal
nız Türk halkını temsil eden Büyük M illet M eclisi’ni tanımayı red
detm ekle kalm adınız, tanıdığınızı iddia ettiğiniz İstanbul Hükü
m etine d e en ufak bir karar verme özgürlüğü tanımadınız.
Geçen gün Venizelos bize bir notadan söz etti. Bununla Yüksek
Konsey, Yunanların İzm ir’e çıkm alarına izin vermiş. V enizelos’un,
bizim şehirlerim izi yakm aların a ve Andolu’nun ortalarına k a d ar
yurdumuzun işgal edilm esine izin veren bir notayı bana d a gös
termesini isterdim. Avrupa Türkiyesinde terör estirilmesi, Asya
234
Türkiyesinde vahşi savaş, adil ve kalıcı barış yapılm asından önce
bir mütarekenin acayip uygulanmaları işte bunlardır, Trakya’d a
terör, A nadolu’d a acım asız savaş..!’
İsm et P aşa, bu son sözleri sesi titreyerek telaffuz etti. Bir
an sessiz kaldı... Sonra, tartışm a konusu olan çeşitli sorunlardan
bahsetti.
“İnsanı asıl şaşırtan şudur ki, Müttefikler, üç yıl boyunca bize
m uazzam zarar verdikten ve bize zulmettikten sonra şimdi işgal
m asraflarını da bize ödetm ek istiyorlar. Bu işgaller bize m uazzam
zarar verdiğine göre asıl bizim M üttefiklerden işgal m asraflarını
istememiz gerekir. Tamirat konusuna gelince, Yunan ordusunun
ülkemizde yaptığı korkunç yakıp-yıkm alarının bedelini istememiz
gerekm ez mi?’’
M ü ttefiklerin o r ta k cephesi
"Bir ortak M üttefik Cephesi olduğunu biliyorum” diye gülüm
seyerek devam etti. “M üsaadenizle Fransız kamuoyuna seslenip
sorayım: Bir halk, durup dururken diğer bir h alka saldırdıktan ve
onun ülkesini yağm aladıktan sonra, yaptığı bütün bu kötülükleri
nin bedelini ödem eden kurtulabilir mi, böyle bir em sal y aratıla
bilir m i?”
P aşa’y a;
“Toprak sorunlarında bir anlaşm aya varmanız imkânı yok
mu?” diye sordum.
“K araağaç kasabası konusunda bir anlaşm aya varacağımızı
umuyorum, çünkü bize bu konuda vaadde bulundular” dedi. “Su
riye sınırı konusunda bir tartışm a yok. Bu konu Ankara Antlaş
ması ile Fransa’y la halledildi.
Geriye Musul vilayeti kalıyor. Oranın zenginliği herkese açıl
sın, Türkiye’y e de bir pay verilsin. Bunda bir sakınca görmüyorum.
Ama Musul şehri ve vilayeti bize aittir. O raları Türk toprağıdır!’
“İngiltere'nin buna razı olacağını düşünüyor musunuz?”
235
İsm et P aşa, sesinin tonunda bir kışkırtm a olmaksızın fa k a t
sarsılm az bir ifadeyle,
“Razı olm ası gerekir” diye cevap verdi. “Razı olm ası gerekir;
çünkü oraları Türk topraklarıdır”
“B oğazlar sorunu umutlu görünüyor mu?”
Paşa bir an düşünceye daldı; sonra aniden ban a sorular yö
neltti:
“M illetler Cemiyeti tam olarak nasıl çalışıyor? Biz oraya k a
bul edilirsek, a ca b a Konsey üyesi olabilir miyiz? O rada Fransa’nın
bir oyuna karşılık İngiltere’nin altı oyu yok mu?”
R a h a tsız e d ic i b ir soru
İsm et P a ş a ’nın, kendisine sunulan karm aşık bir teklifi incele
mekte olduğunu, çünkü tuzaklarla karşılaşm aktan ürktüğünü fa r k
ettim. B an a dedi ki:
“Eğer bize Boğazları savunmayın derlerse, başkentim izi sa
vunmak için bir donanm aya sahip olm ayınız derlerse, aca b a
Yunanistan’ın bize saldırm ak için bir donanm aya sahip olm asına
izin verilecek mi?"
Hem bu soru, hem de aşağıdaki soru beni hazırlıksız y a k a
ladı. Paşa, Fransızca olarak “fro n t uni" (birleşik cephe) ifadesi,
“hostiliteé générale contre la Turquie” (Türkiye’y e karşı genel düş
m anlık) anlam ın a gelir mi diye soruyordu.
Benim için büyük önem taşıyan bu görüşmeden edindiğim iz
lenim şudur: A kla yakın olan her konuda M üttefiklerin uyuşmacı
bir tutum takınm aları gerekir.
Şekilde bazı ödünler vererek M üttefikler iki sonuç elde ede
ceklerdir:
Birincisi, Fransa, kendisi için değerli olan, Türkiye’d eki m ad
di ve m anevi çıkarlarını koruyacaktır. İkinci kazanç, dünya b a
rışı olacaktır ki bununla M üttefikler aynı zam an da Boğazlar so
rununda Rus-Türk ortak eylemini de engellemiş olacaklardır. Bu
236
eylem engellenemezse, öncelikle Balkan müttefiklerimiz, sonra da
bizler kendimiz de çok belirsiz bir pozisyonda kalacağız.
Ju les S au erw ein ”326
326) Jules Sauerwein, "Un Entretien avec ismet Pacha” (İsmet Paşa ile bir görüşme),
L e M atin (Paris), 2.12.1922 ve Şimşir, D ış B a s ın d a A ta tü rk ve Türk D evrim i I,
s.171-173, No. 64.
327) Grew, op.cit., s.502-503 ve Orağlı, op.cit., s.41-42.
237
3 Aralık 1922 Pazar
238
ve görüş alışverişinde bulunduk. Konferans sırasında temasları
mızı sürdüreceğiz. Şiddetli tartışmalardan sonra geçici nisbi bir
sükûnet manzarası hasıl oldu. Ayrılırken Boğazlarda Karadeniz’e
kıyısı olanlardan oluşan Tuna Komisyonu gibi bir teknik komis
yon oluşturulması anlamını dile getirmemek gereği üzerinde mu
tabık kaldık.”330
Demek ki, Lozan’da, Türklerle Rusların bu ikinci buluşmasın
da aradaki gerginlik biraz azalmış. Çiçerin, ilk buluşmasındaki gibi
ağır bir dil kullanmaktan kaçınmış. Geçici de olsa biraz yatışmış,
sakinleşmiş. Rus Heyeti Konferansta yine Rus görüşünü savunacak.
İsm et Paşa da Misak-ı Milli doğrultusunda davranacaktır.331
Türk ve Rus heyetleri, Konferans sırasında da temasları sür
dürecekler... Konferansta, ertesi gün (4 Aralık) Boğazlar sorunu
nun müzakeresine başlanacaktır.
239
p olitika takip etm ek dem ektir’ diyordu. Bunu bana en acı kelim e
lerle söylüyordu. Baş başa aram ızda konuşuyoruz. Benim Boğaz
lar m eselesindeki görüşüm hakkında şikâyetlerinde o k a d a r ileri
gitti ki, bir ara, ‘Bu tıpkı D a m a t F erit’in politikasıdır’ dedi. Hep
sini dinledikten sonra Ç içerin ’e söylediğim şu oldu:
‘Şimdi biz m uharebe ile buraya geldik. Ordularımız İngiliz
orduları ile tem astadır ve huduttadır. M udanya M ütarekesi ile
kararlaştırıldı, Konferans esnasında ordular karşı karşıya buluna
ca k ve hareket etmeyecekler. Konferans inkıtaa (kesintiye) uğradığı
zam an serbesttir. Ben yarın, Boğazlar Konferansında söyledikleri
min hepsini reddederim ve öbür gün harp başlar. H azır mısınız?’
Ç içerin bana derhal cevap verdi: ‘M oskova’ya gelirsin, bunun
m abadını (sonrasını) orada görüşürüz’ dedi. Kendisine;
‘M ösyö Çiçerin, beni dinle! Ben harbi patlatacağım , ondan
sonra M oskova’d a görüşeceğiz. Bunu mu dem ek istiyorsun?’ dedim.
O hâlâ, ‘Görüşürüz’ diyor. Durumumuzu kendisine açıkça, ol
duğu gibi anlatm aya çalışıyorum. N ihayet şunları söyledim:
‘Ben harbi patlatacağım , sonra görüşeceğiz. Böyle şey olmaz.
H azır değilsiniz. Sulh y ap m ak için her şeyi göze aldınız. Biz de
sulh y apm ak kararındayız. Boğazlar meselesi için, zam anla h al
lolunacak bir m esele için bugün harp çıkarm a niyetinde değiliz.
Bundan dolayı Boğazlar m eselesinde bir inkıta yapmayacağım .
Burada evvela m ünasebeti keserim, harbi em rivaki haline getiri
rim ve ondan sonra sizinle görüşürüm. Böyle bir görüşmenin cid
diyeti olm az. Benden bunu isteyemezsiniz. Dost kalacağız ve a ra
m ızdaki m ünasebet iyi olduğu, emniyetli olduğu zaman, Boğazlar
açık olsa d a Sovyet Rusya aleyhine, bizi arka d a bırakıp bir askeri
hareket y apm ak mümkün değildir. Mesele, aram ızdaki m ünase
betlerin emniyetli ve devam lı olm asına bağlı. K anaatim bu. Bu
politikayı takip edeceğiz ve yürüteceğiz!
Ç içerin ile bu tarzda konuştuk ve ayrıldık,”332
240
İsm et P a ş a ’darı B a ş b a k a n lığ a tel, 3.12.1922
"Rusların gelişlerinden beri, sıkı temaslarımız İtilaf Devletleri
çevresinde kaygı ve merak yarattı. Türk-Rus talepleri ile Konfe
ransın kesilmesi ihtimali, bir de Türk-Rus ilişkilerinin gelişmesi
hakkında yayın yapılıyor."333
2 Aralık tarihli London Times gazetesi, Bolşeviklerin
Lozan’da boy göstermelerini “bir tehlike kaynağı” olarak nitelen
diriyor ve ancak “Müttefiklerin birliği” ile bu tehlikenin önüne ge
çilebileceğini savunuyordu.334
241
“Anadolu’ya ilk çırpıda 200.000 göçmen yerleştirilebilir. İleri
de daha pek çok göçmen alınabilir.”340 #
“Şimdiye kadar alınan telgrafları bildirmenizi rica ederim.”341
“Esirler arasında gösterilen 78 sivil, 26 kadın, 16 çocuk Yu
nan vapurunda esir edilmişler. 18-45 yaşlarındaki Yerli Rum esir
lerin sayısı 10.137. Ayrıca iki sivil esir taburu var. Miktarı ayrıca
bildirilecektir.”342
242
yollan üzerinde Türk Temsilci Heyeti görüşlerini ve isteklerini bu
ölçüte (kıstasa) dayandırmak niyetindedir.
Lord Curzon, Ekselans İsm et Paşa’nın bu konuşmasının,
Türk Temsilci Heyetinin tartışmalara tek katkısı olmayacağını çok
ciddi olarak ummakta olduğunu söyledi. (...) Eğer İsm et Paşa, gö
rüşünü daha ayrıntılı olarak açıklamaya hazır değilse, bir başka
Temsilci Heyetinden kendi görüşünü açıklaması istenecektir.
İsm et Paşa, şimdilik söyleyeceği başka bir şey olmadığı ce
vabını verdi.343
İsm et P aşa’dan sonra Ç içerin söz aldı (Tutanaktan alıntılar
devam ediyor):
M. Ç içerin, aşağıdaki bildiriyi okudu:
"Karadeniz Boğazında, M arm ara Denizi’nde ve Ç anakkale
Boğazında barışçıl deniz ulaşımının sürekli olarak serbest kalm a
sı, kesin bir şekilde ve hiçbir kısıtlam a konulm adan sağlanm alı
dır... Ç anakkale ve Karadeniz Boğazlarının, gerek barış zam anın
da, gerekse savaş zam anında, Türkiye’d en başka bütün Devletlerin
savaş gemileriyle silahlı gem ilerine ve askeri uçaklarına sürekli
olarak kapalı bulunması zorunludur...
Söz konusu olan yalnız Rusya ile müttefiklerinin çıkarları
değil, aynı zam an da Türk halkının d a çıkarlarıdır. Türk Misak-ı
M illi’s inin 4 ’üncü m addesinde, hemen hem en bizim kullanm akta
olduğumuz terim leri (...) görmekteyiz...
İstanbul’un güvenliği -b a ş k a bir deyim le Boğazların savaş
gemilerine kapanm ası ve Boğazlarda ticaret gemilerinin barışçı
am açlarla serbestçe gidip-gelm eleri- bizim program ım ıza tam a-
miyle uygundur. Rus Temsilci Heyeti, B oğazlardaki şim diki de fa c -
to durum yerine, en kısa bir süre içinde, Rusya ve Türkiye’nin ön
görmekte oldukları sürekli ve adalete uygun bir rejimin geçmesinin
zorunlu olduğuna inanmaktadır:..”344
343) L o z a n B a r ış K on feran sı. T u tan aklar, B elg eler, Takım 1, Cilt 1, Kitap 1, s.129-
131.
344) Ib id ., s.131-133.
243
“Lord Curzon, (...) Rus Temsilci Heyeti, Komisyona, özenle
hazırlanmış ve birtakım teklifleri de kapsayan tam bir plan sun
muştur. Bütün Devletlerin gemileri için, gerek barış, gerek savaş za
manında, ticaret amacıyla, geçiş serbestliği, Türkiye’den başka bü
tün Devletlerin savaş gemilerine ve hava kuvvetlerine, Boğazlarla
Marmara Denizi’nin kapanması; Türkiye’ye, kıyıları tahkim etmek
ve bu bölgede, dilediği gibi, kara ve deniz kuvvetleriyle savaş araç ve
gereçleri bulundurmak bakımından serbestlik tanınması.
Özellikle Türkiye’nin çıkarlarını savunan bu programı
Rusya’nın öne sürmüş olması dikkat çekicidir. Bu programın açık
lanmasını dinlerken, Lord Curzon, M. Ç içerin ’in yanılarak rol
değiştirdiğini ve İsm et P aşa’nın kalpağını giymiş olduğunu dü
şünmüştür... M . Ç içerin, Konferansta şimdiye kadar, Rusya, Uk
rayna ve Gürcistan temsilcisi olarak bulunmaktaydı. Şimdi, aynı
zamanda Türkiye’yi de temsil eder görünmektedir...
Türk Temsilci Heyetinin bugün öğleden sonra konuşması iyi
olurdu; çünkü Lord C urzon vakit yitirmek istememektedir; Türk-
lerin hiç olmazsa ertesi sabah konuşacaklarını ummaktadır...”345
“İsm et Paşa, (...) Boğazlar, Türkiye’nin tam ve kesin ege
menliği altında olan topraklar arasında bulunduklarından, (...)
bu geçitlerden yararlanmak isteyen yabancı uluslar, Türkiye’den
birtakım kolaylıklar, birtakım garantiler istemektedirler. Ülkenin
egemen Devleti durumunda olan Türkiye, öne sürülen istekleri,
egemenlik haklarını tam olarak kullanıp incelemek hakkına sahip
tir. Bunun içindir ki, İsm et Paşa, bu teklifleri öğrenmeden, ay
rıntılı açıklamalara girişmeyi gerekli görmemektedir. İsm et Paşa,
Komisyona sunulmuş çeşitli formüller arasında, Rusya-Ukrayna
ve Gürcistan Temsilci Heyetinin öne sürdüğü teklifleri Türk Tem
silci Heyetinin görüşüne uygun gördüğünü bildirdi. İsm et Paşa,
öne sürülecek bütün teklifleri, ülke devletinin egemenlik hakları
ve Türkiye’nin tam bağımsızlığıyla sıkı sıkıya ilgili olarak incele
mek zorunda bulunduğunu belirtti...”
345) Ib id ., s. 135-136.
244
“M. Ç içerin, Rus Temsilci Heyetinin, görüşmelerin bu aşa
masında, İngiltere’nin, Fransa’nın ve İtalya’nın görüşlerini dinle
mek istediğini söyledi...”346
245
İsm et’in kılığına girmiş olduğuna da inanabilirdi... Ç içerin, yüksek
perdeli tiz bir sesle konuşuyor ve yırtıcı bir kuş gibi görünüyordu.
Gerçekten de gagayı andıran bir burun ve kötü niyetli bakışlar eş
liğinde yırtıcı bir Bolşevik kuşuydu. Child, onu herhangi bir çiftlik
avlusunda rahatça görebileceği, üzerinde sadece birkaç tüyü kalmış
uyuz horozlardan birine benzetiyordu...”347
246
L o rd C urzon’d a n Sir E. Crovve’a tel, 5.12.1922
“Benim başkanlığımda ilk toplantısını yapan Boğazlar komis
yonunda ilginç sahneler yaşandı. Salonda normalden fazla olarak
Bulgar ve Rus delegasyonları da vardı. Türk Heyetini konuşmaya
davet ettim. İsm et Paşa, hiçbir öneri ya da plan içermeyen sadece
Türk egemenliğinden ve Boğazların ticarete açık olduğundan bah
seden tamamen genel nitelikte yarım düzine cümleyle cevap ver
di. Hayret ettiğimi belirttim ama kendisi suskunluktan ayrılmadı.
Bunun üzerine Rus Heyetini görüşünü açıklamaya davet ettim.
Ç içerin bir açıklama okudu ve Rusya adına olduğu kadar Türkiye
adına da şu isteklerde bulundu:
1) Karadeniz’den Ege Denizine kadarki sular, bütün milletle
rin ticaret gemilerine barışta ve savaşta sürekli açık olsun,
2) Türkiye dışındaki bütün milletlerin savaş gemilerine ve
uçaklarına ise barışta ve savaşta sürekli kapalı olsun,
3) Türkiye’ye karada ve denizde tam egemenlik, kıyıları
nı tahkim etme ve silahlandırma ve kendi donanmasını ve savaş
uçaklarını kullanma hakkı tanınsın. (...)
Oturumun yarattığı izlenim şu oldu: Türkiye, açıkça ve hiç
gerek yokken, kendisini alçaltarak Rusya’ya bağımlı bir duruma
soktu; Rusya da Karadeniz’i tahkim edilmiş bir Rus gölüne dönüş
türmeyi ve Türkiye’yi de kendisine tâbi duruma sokmayı amaçla
yan gülünç bir plan ortaya attı.”349
Boğazlar gibi pek önemli bir sorun konuşulurken Türk Baş-
delegesinin suskun kalması ve hele Ruslara yakın görünmesinin,
İngilizleri nasıl kaygılandırıp kızdırdığı C urzon’un bu telgrafında
da göze çarpmaktadır.
349) FO 424/255, s.618, No. 730 ve D BFP-I/X V III, s. 369-370, No. 255: Curzon’dan
Crowe’a tel, 5.12.1922, No. 74 (kısmen): “G eneral impression p rodu ced by sit
ting was that Turkey h a d openly an d unnecessarily p la c e d h erself in position o f
hum iliating subjection to Russia, an d that latter h a d p roposed a ridiculous p lan
designed only to convert the B lack Sea into a fo r tified Russian lake, a n d to m ake
Turkey her vassal..."
247
D ış b a s ı n d a B o ğ a z la r S oru n u , 5 .1 2 .1 9 2 2
B o ğ a z la r soru n u ü zerin e 5 ve 6 A ralık gü nleri dış basında ç ı
kan h ab er ve y oru m ların bazılarının başlıkları şöyleydi:
♦ “Rus delegeleri sahn eye çıktı. B o ğ a z la r sorununun görü şü l
m esin e b aşlan d ı... İs m e t P a ş a suskun k a ld ı !’350
♦ “L o z a n ’d a güçlükler. M a n z a ra p e k um ut verici değil. İş M il
letler C em iyeti’ne m i k a la c a k ? ’’331
• “B o ğ a zla r sorunu L ozan K om isyonu önünde. Türklerin
talep leri Çiçer.in tarafın d an kon feran sa sunuldu... İs m e t P a ş a
susuyor. 331
• “L ozan Konferansı. B oğ azlar sorunu... Ç iç e r in ’in k on u şm a
sı... Türklerin açıklam ası... A n kara M eclisi..’. ’333
M u s ta fa K . P a ş a ’d a n İs m e t P a ş a ’y a tel, 5.12.1922
“Ş ey h S ü n n isi Libya’nın bağım sızlığı için Afrika’ya geçm ek
istiyor. İtalyanlar da kendisiyle görüşmek arzusundalarmış. Ne
yolda davranılması daha uygun olur?”354
B a ş b a k a n R a u fB e y ’d en İs m e t P a ş a ’y a ik i tel, 5.12 .1 9 2 2
“Generaller ile R efet P aşa arasında kararlaştırılan noktalar.
İstanbul’da asayişin sağlanmasında yetki bölüşümü yapılmıştır.”355
“Yunan esirlerini yeniden araştırıyoruz.”356
350) “L’entrée en scène des délégués russes. On aborde la question des Détroits... is
met Pacha reste dans le vague”, L a T ribune d e Genève, 5.12.1922.
351) “The Difficulties at Lausanne. Outlook less hopefull. Task for the League?”, D aily
Telegraph (London), 5.12.1922.
352) “La Question des Détroits devant la Commission de Lausanne. Les revendica
tions des Turcs ont été présentées Par... Tchitchérine... İsmet Pacha se tait", Le
tou rn ai (Paris), 5.12.1922.
353) “La Conférence de Lausanne. La question des Détroits... Déclaration de N.
Tchitchérine... Explications turques... Assemblée Nationale d’Angora”, Le Jo u r
n al d e Genève, 5.12.1922.
354) Şim şir, Lozan T elgrafları /, s .166, No. 81: M. Kemal’den İsmet Paşa’ya tel,
5.12.1922, No. 77 (özet).
355) Ibid ., s.165, No. 79: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 5.12.1922, No. 55 (özet).
356) Ibid ., s.166, No. 80: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 5.12.1922, No. 60 (özet).
248
6 A ralık 1922 Çarşam ba
357) Ib id ., s.171, No. 84: RaufBey’den İsmet Paşaya tel, 6.12.1922, No. 61 (özet).
358) Ib id ., s.172, No. 86: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa şifre tel, 6.12.1922, No. 64.
249
delegesiyle görüştüm; azınlıklara değindik. R ıza Nur, C urzon’a
gitti; Musul’u istedi. Yarın Boğazlar sorunu görüşülecek.”359
D ış b a s ın d a B o ğ a z la r sorunu, 6.12.1922
♦ “M üttefikler ve Boğazlar sorunu... Türkler Konferansın ke
silmesinden korkuyorlar!'360
♦ “Doğu Konferansı. Lozan’d a gerçek savaş İngiltere ile yarı
nın Rusya’sı arasında geçiyor.”361
♦ “Lozan’d a M üttefikler Boğazlar konusunda kendi araların
da anlaşm aya vardılar. İtalya çekincelerinden vazgeçti... Ankara
Meclisi her türlü ödüne karşı.”362
359) Şimşir, L ozan T elg ra fla rı I I (Şubat-A ğustos 1923), Türk Tarih Kurumu yayın
ları, Ankara, 1994, s.632-633, Ek Belge No. 85: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel,
6.12.1922, No. 6 2 ,6 3 (özet).
360) “Les Alliés et le problème des Détroits... Les Turcs paraissent redouter une rup
ture”, Echo de Paris, 6.12.1922.
361) “La Conférence d’Orient. La vraie bataille à Lausanne se livre entre l’Angleterre
et la Russie de demain", Le M atin (Paris), 6.12.1922.
362) “A Lausanne. L’Accord est fait entre les Alliés au sujet des Détroits. L’Italie ne
maintient pas ses reserves... L’Assemblée d’Angora est hostile à toute concession”,
Le Journ al (Paris), 6.12.1922.
363) Grew, op .cit., s. 06-509 ve Orağlı, op.cit., s.46-49 (kısaltılarak alındı).
250
6/7 A ralık 1922 Çarşam ba/Perşembe
251
B a ş b a k a n R a u fB e y ’den İsm et P a şa ’y a ik i tel, 6/7.12.1922
“Almanlara Musul vilayetinde petrol imtiyazı verilmemiştir.
Anadolu’nun çeşitli yerlerinde bazı maden imtiyazları verilmişti.”365
“Borçların bölüştürülmesinde yalnız gelir üzerinde durmak
yetmez. Gümrük işinde tartışma kabul edemeyiz.”366
365) Ib id ., s.172, No. 87: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 6/7.12.1922, No. 62-64 (özet).
366) Ib id ., s.173, No. 88: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 6/7.12.1922, No. 65 (özet).
367) Ib id ., s.177-179, No. 97: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 7.12.1922, No. 65, 66,
67 (özet).
368) Ib id ., s.176, No. 94: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 7.12.1922, No. 74.
252
B a ş b a k a n R a u f B ey ’den İsm et P a ş a ’y a d ö rt tel, 7.12.1922
“Şimdi aldığım Ermenilerin Ermenistan’daki Türklerle mü
badelesine dair mütalaa Heyet-i Vekilenin kararıdır. Şahsen Zât-ı
Devletleri ile hemfikir idim ve bugün de hemfikirim. Bugün
Heyet-i Vekile içtimaında tekrar mevzuu bahs ederek müzakeratı
derhal arz edeceğim.”369
"Ermenilerin mübadelesi meselesini Heyet-i Vekilede tekrar
mevzuu bahs ettim. Bi’n-netice teklif-i devletleri veçhile hareket
tasvib edildi, Efendim.”370
“Kuzey Suriye demiryollarındaki Fransızlar işten çıkarılmış
değil. Fransız okulları konusunda M ougin ile Ankara’da anlaşma
ya vardık. Fransa kapitülasyonlar konusunda direnmeyecekmiş.”371
“Amerika, İngiltere, İspanya, İsviçre, Hollanda, Danimar
ka ve İsveç’teki Elçiliklerimizin geçici yönetimi konusunda ne
düşünüyorsunuz?”372
369) Ib id ., s.174, No. 90: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 7.12.1922, No. 70.
370) Ib id ., s.176, No. 93: Rauf Bey'den İsmet Paşaya tel, 7.12.1922, No. 73.
371) Ib id ., s.175, No. 91: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 7.12.1922, No. 71.
372) Ib id ., s.175, No. 92: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 7.12.1922, No. 72 (özet).
373) Ib id ., s.180, No. 99: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 8.12.1922, No. 78 (özet).
374) Ib id ., s.181, No.100: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 8.12.1922, No. 79.
253
görüştüm. Ruslar, barış yapmak zorunda olduğumuzu kabul edi
yorlar. Misyonerler, okulları ve kurumlan sordular. İngiliz Dışiş
leri Müsteşarına istediğimiz Musul sınırını gösterdim. Musul’u da
kapsayacak biçimde, kuzeyden güneye Dicle’nin iki tarafındaki
Arap bölgesini alıyorlar. Bunun doğusundaki Süleymaniye’yi ve
kuzeyindeki dağlık bir şeridi bize gösteriyorlar. Müttefiklerimiz
Arapları bırakmayız, diyorlar. Sorun kaldı.”375
375) Ib id ., s.182-183, No. 103: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 8.12.1922, No. 70, 71.
376) Ib id ., s.184-187, No. 105: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 8.12.1922; No. 72-74
(özet).
254
rüşlerinden ayrılmadı, daha sonra da bazı gerçekleştirilemeyecek
şartlar için Karadeniz’de kıyısı bulunan ülkelerin güvenlikleriyle
ilgili bir Konferans toplanmasını teklif etti. Konuşmasında Türk
görüşlerinin kendisi için bir sürpriz olduğunu söyledi. Romanya,
Bulgaristan, Yugoslavya ve Yunanistan Delegeleri müttefiklerin
tekliflerini yürekten kabul ettiler. Ondan sonra, Türklere cevap
verebilmek için, oturumu öğleden sonraya erteledim.
Oturum yeniden başlayınca bütün müttefikler adına bir ko
nuşma yaptım, arada onlara danışmıştım.
Birçoğunu gayet makul bulduğum Türk isteklerine karşı gayet
uzlaştırıcı bir tutum takındım ve uzmanlarımız arasında görüşme
ler yapılmasını teklif ettim. Japon Büyükelçisi yürekten destek verdi
ve çözümü kabul etmesi için Türkiye’ye çağrıda bulundu. Bir ara Çi-
çerin, sırf engel çıkarmak amacıyla, hop oturup hop kalktı; başlıca
iddiası şuydu: Türkiye’nin askeri durumunu etkileyen her konuda
Rusya’nın görüş bildirmeye hakkı vardır, çünkü bütün bu sorunlar
Boğazların sersbestliğiyle ilgilidir. Bu iddiaya kesinlikle karşı çıktım,
çünkü Rus iddiasını kabul etmek, Rusların her alt-komisyona ve uz
manlar toplantılarına burunlarını sokmaları demek olacaktı...”377
377) FO 424/255, s.645-648, No. 752 ve D BFP-I/X V III, s.381-382, No. 266:
Curzon'dan Foreign Officee tel, 8.12.1922, No. 92.
378) Şimşir, L o z an T elg ra fla rı /, s.187, No. 106: Rauf Bey'den İsmet Paşaya tel,
9.12.1922, No. 81 (özet).
255
т е к istendi. Bu madde kabul edilseydi Mustafa Kemal Paşa me
bus seçilemeyecekti. Paşa bunu doğrudan kendisine karşı bir sal
dırı olarak gördü. M ustafa Kemal’e karşı muhalefet güçlendi.”379
256
konudaki kararınızı bilmek isterim. 3) Altkomisyonda Türkiye’de
ki yabancıların hukuki durumları görüşüldü. 4) Mali Komisyon
görüşmeleri zor gidiyor. 5) Narodunghian Efendi geldi, ‘Ermeni
yurdu’ istedi. Nasihat ettik.”383
383) Ib id ., s.190-192, No. 110: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 10.12.1922, No. 76-78
(özet).
384) Ib id ., s.198, No. 118: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 11.12.1922, No. 81.
257
“İsm et Paşa ve Lozan Konferansındaki Türk delegasyonu üye
leri, Pazar akşamı, Bergues Oteli’nde, Cenevre'deki Türk Sepharadi
Kardeşlik Derneğine (1492’de Portekiz’den ve 1506’da İspanya’dan
kovulan Yahudilerin) misafir oldular. İsm et Paşa’nın Lozan Konfe
ransında Türkiye’nin tutumu hakkında önemli bir konuşma yaptığı
bu davet, ayrıca ve özellikle büyük bir Türk-Yahudi gösterisi oldu.
İlk konuşmayı Sepharadi Kardeşlik Derneği Başkanı M. Fissé
yaptı. M. Fissé, Kem al P aşay ı da unutmaksızın muzaffer Gene
ral İsm et P aşay ı kutladı, davetlerine katılan Cenevre makamla
rına, ayrıca Profesör Eugène P ittard ’a ve Türkiye’nin büyük dos
tu Madam N oelle R oger’e teşekkür etti. Bundan sonra M. Fisse,
Lozan’da Türkiye’nin tam başarısına ve İsm et P aşa şerefine şam
panya kadehini kaldırdı.
Ondan sonra Cenevre Hahambaşı M. G unzburger Türkle-
rin Yahudilere yaptıkları büyük iyiliği {l’o euvre adm irable) anlattı:
‘1454’ten beri her taraftan kovulmuş olan Yahudiler, sultanların
yanında güvenle sığınacak bir yere kavuştular. İstanbul Boğazı
kıyılarında her Yahudi bağlar bahçeler edindi ve aynı zam anda
dininin gereklerini de özgürce yerine getirdi’ dedi. Fransız sıfa
tıyla konuşan M. Gunzbuger, söylevini bitirince kadehini İsm et
P aşa’nın sağlığına kaldırdı.”385
258
Çünkü Türklerle Yahudilerin yabancı ülkelerde de dost oldukları
hoşnutlukla an laşılacaktır’ diyor.
İsm et Paşa sözü Lozan Konferansına getiriyor. Önce kapitü
lasyonlar sorununa değiniyor.
‘Bugüne kadarki çabalarım ız elle tutulur bir sonuç verme
di. Buraya en iyi niyetlerle geldik. Sanıyorum ki bu iyi niyetimizi
Lozan’d a yeterince kanıtladık. İsteklerimiz dün ne idiyse bugün
de odur. Ülkemize gelecek olan yabancılara, diğer ülkelerde sahip
olacakları güvenceleri sağlayacağız. D aha sonra bu güvenceleri
d aha d a genişleteceğiz. Am a biz kendi ülkemizde de özgür olm ak
istiyoruz. Bu ifade kapitülasyonlar sorununda bizim tutumumuzu
açıklam aya yeter!
General (İsm et Paşa), bundan sonra Boğazlar ve Osmanlı
borçlan sorunlarına geliyor: ‘B iz’ diyor, ‘bütün milletlerin ticaret
gemileri serbestçe geçebilsin diye Boğazlardaki tahkim atı kaldır
mayı kabu l ettik. Am a bu fedakârlığım ız başkentim izi yaban cıla
rın insafına bırakacağız dem ek değildir. Kapitülasyonları kaldır
m akla Türkiye’d eki yaban cılar bizim insafım ıza kalsınlar dem ek
de istemiyoruz.
Biz yalnız bize a it olan toprakları istiyoruz, diğer toprakları
bize verseler bile reddederiz.
Osmanlı borçlarını, eski Türkiye’d en ayrılmış olan ülkelerle
paylaşalım diyoruz. Bunlar bizim ayakta kalabilm em iz için gerek
li olan isteklerdir. A nayasam ıza dayanarak vatanımızı kurtarm a
ya karar verdiğimiz ve savaşa başladığım ız zam an bugünden çok
daha güçsüz idik. Mondros ve M udanya M ütarekelerinden sonra
bugün kendim izi çok d a h a güçlü durum da görüyoruz.
Neden? Çünkü bizim davam ız haklı bir davadır. Bizim ölçülü
ve ılımlı oluşumuzu takdir etmiş olan halklar, bizim milli istek
lerimizin haklılığını d a anlayacaklardır diye umuyorum. Lozan
Konferansından bugüne k a d ar sizlere ulaşan yansımalar, bizim
kaba galipler havasında olmadığımızı, uyuşmak niyetinde oldu
259
ğumuzu size göstermiştir. Alçakgönüllü ve uyuşmacı olm ak bizim
milli karakterimizdir.
Fakat bütün iyi niyetimize ve barışa ulaşm ak arzum uza rağ
men, başarılı olam azsak, o zam an halkların vicdanı, hatanın biz
de olmadığını kabul edecektir diye umuyorum. Barışa ulaşabilm ek
için biz en büyük iyi niyetimizi göstereceğiz am a tek taraflı bir iyi
niyet yeterli değildir, iyi niyetin genel olmasını dileyelim.’
İsmet Paşa, konuşmasının sonunda davete katılan saygıdeğer
topluluk ve İsviçre için kadeh kaldırmış ve uzun uzun alkışlanmıştır.
İsm et P aşa’nın ardından İsviçre Hükümeti tem silcisi Gig-
noux, İsviçre makamlarının, dünya barışını arayan böyle bir konfe
ransın İsviçre’de toplanmış olmasına müteşekkir olduklarını, İsviç
re halkının da bu konferansı büyük bir ilgiyle izlediğini söylemiştir.
Son olarak söz alan Prof. Pittard, Türkiye’ye övgüler yapmış;
vaktiyle hürriyet için çok savaşmış olan İsviçre’nin, Türkiye’yi anla
dığım ve haklı ve onurlu bir barışa ulaşılmasını dilediğini söylemiştir.
İsm et Paşa, Curzon ve Çiçerin ile ayrı ayrı sıkıcı görüşmeler
yaptıktan sonra, aynı günün akşamı, Cenevre’de, Türk Yahudile-
rince onuruna düzenlenen nefis ziyafette herhalde biraz nefes al
mıştır. Paşa, bu daveti, kamuoyuna seslenmek için bir fırsat olarak
da değerlendirmiştir.”
260
"Amerikan okulları, belli şartlarla Türkiye’de kalabilirler.”387
“Trabzon limanı için İtalyan önerisini incelemeye hazırız.”388
“Aydın demiryolundan yabancıların alındığı konusunda bilgi
miz yok. Araştırılıyor.”389
261
ve geliştirmek istediğimiz göz önüne alınırsa ve esasen Gelibolu
dahil olduğu halde bütün İstanbul havalisinden işgali savuşturul
muş (mündefi) ve kara kuvvetleri yakın ve hazır bulunursa, do
nanmanın geçmesi halen (Konferasın) kesilmesi nedeni sayılma
ması düşüncesindeyim. Musul işi ağırdır. İşlerimiz olağanüstü ise
de görevi iyi yapmak gayreti hepimize kuvvet kaynağı olmaktadır
Aziz Reisim ve Başkumandanım. 11 Kânunevvel 338. -İs m e t”390
262
İn giliz Yüksek K om iser V H en derson ’d a n C urzon’a yazı,
11.12.1922
'TBM M ve Seçim Kanunu: Meclisteki muhalifler, Misak-ı
Milli sınırları dışında doğmuş olanların mebus seçilemeyecekleri
yolunda bir hükmü seçim kanununa koymak istiyorlar. Bu mad
de kabul edilseydi Mustafa Kemal milletvekili seçilemeyecekti.
Hedef alınan Mustafa Kemal, gitgide büyüyen muhalefetle uğ
raşmak durumunda kalıyor. Saltanatın kaldırılması muhalefeti
güçlendirmiştir. Meclisteki muhalefet, Mustafa Kemal’in önünde
Halife-Padişahtan daha büyük bir engeldir.”395
395) FO 3 7 1/7918/E .14191 ve Şimşir, İn giliz B elg elerin d e A tatü rk, C ilt 5, s.71-73,
No. 44: Henderson'dan Curzon’a yazı, 11.12.1922, No. 1111.
396) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı I, s.203, No. 123: M. Kemal’den İsmet Paşa’ya tel,
12.12.1922, No. 108.
263
12/ 13 Aralık 1922 Salı/Çarşam ba
264
İsm et P a ş a ’d a n B a ş b a k a n lığ a tel, 13.12.1922
"1) Dün Azınlıklar Komisyonu toplandı. Curzon görüşlerini
açıkladı. ‘Ermeni Yurdu’ndan söz etti. Sonra Amerikalı uzun bir
konuşma yaptı. Bunun üzerine ben de uzun bir konuşma yaptım.
Rumların mübadele edilmesi, geri kalan azınlıkların Türk yasala
rının koruyuculuğuyla yetinmeleri gerektiğini belirttim. 2) Maliye
altkomisyonunda borçların bölüşülmesi, tamirat (tazminat), güm
rük işleri görüşüldü. 3) Ç içerin ’le uzun bir görüşme yaptım. ‘Bo
ğazlardan geçecek gem ilerden yalnız Türkler sorumlu olsun’ diyor.
Ben Boğazlar sorununa ilişkin bütün tedbirlerin beraber müzake
re edilmesini kabul ettim.”405
265
lıklar nedeniyle durumun bunalımlı olduğunun önemle dikkate
alınmasını rica ederim.”406
266
Bu konuşmadan derin düş kırıklığına uğradığımı İsm et
P a ş a ’y a söyledim ve d a h a sonra da kendisini uyardım: ‘Tutumu
nuz değişmezse, fela k et kaçınılm az olur’ d ed im ”^
Lord Curzon, Komisyonda Türkiye’ye karşı saldırgan bir tu
tum izliyor, aynı zamanda basını da harekete geçirip Türk karşıt
lığı propagandasını tetikliyor ve İsm et Paşa’ya dönüp tehdit sa
vurmaya kalkışıyordu: Paşa’ya, “tutumunu değiştirmezse fela k et
kaçınılm az olur" diyebiliyordu!
14 A ralık 1922 Perşem be
267
4) M arki G arroni’ye gittim. Trabzon limanında ve demiryo
lu imtiyazı alabilmek için bir girişimci gönderecek. Ereğli kömü
ründen söz etti. Ankara’ya gözü açık bir adam giderse yapılacak iş
ler konusunda bilgi alacağını söyledim. Ereğli kömür havzası için
Ankara’ya yazacağımı söyledim. Bizim tabiiyetimizde bir Ermeni
yurdunun sakıncalı olmayacağını söylüyor. Sonunda bizim istek-
rimiz doğrultusunda çalışacağına söz verdi. (Ama) İngilizler için
propaganda yapıyorlar.
5) İngiliz Maliye Bakanının oğlu yanıma gelerek Sovyet Er-
menistanını zaptetmemizi ve Kilikya’da ayrıca bir Ermeni yurdu
kurulmasını önerdi. Bakanın ya da Hükümetin bir girişimi değil,
oğlunun serseriliği izlenimi verdi.”409
409) Şim şir, L o z an T e lg r a fla r ıl, s.215-217, No. 140: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel,
14.12.1922, No. 90.
410) Ib id ., s.214-215, No. 138: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 14.12.1922, No. 111
(sadeleştirildi).
411) Ib id ., s.214, No. 136: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 14.12.1922, No. 110 (özet).
412) Ib id ., s.214, No. 137: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 14.12.1922, No. 111 (özet).
268
“Aydın demiryolu yazışmalarının tarafımızdan görülerek ya
pılması kabul edildi.”413
269
miyeti delegesi bu teşkilata girmemizi salık veriyor. 9) C urzon’dan
özel bir mektup aldım. Musul’u geri vermeyeceklerini bildiriyor.”415
270
R auf (Orbay) tarafından imzalanmışlardır. Belgelerde Dışişleri
Bakanlığı Müsteşarı Suat (Davaz) Bey’in de imzası vardır. Bu bel
gelerin tıpkıbasımlarını daha önce yayımlamıştım.418
B a s ın d a y an kılar, 15.12.1922
İsm et Paşa’nın 14 Aralık günü yaptığı konuşmadan sonra or
talık biraz yatışmış gibi görünüyor ve dış basın da bunu vurgulu
yordu. 15 ve 16 Aralık 1922 günü gazetelerin haber başlıklarından
birkaçı şöyleydi:
♦ “Lozan Konferansında ...fırtınadan sonra sükûnet” (La Su
isse, 15.12.1922)
♦ "Azınlıklar Sorunu: İsm et Paşa'nın uzlaşıcı cevabı” (Jour
n a l d e Genève, 15.12.1922)
♦ “Lozan’d a iyim serlik” (Le Jou rn al, 15.12.1922)
♦ “İsm etP a şa uzlaşıcı bir tutum takındı? (M atin, 15.12.1922)
♦ “Lozan Konferansında yumuşama..." (Le Temps, 16.12.1922)
271
ra Osmanlı Borçlan, Tamirat, Boğazlar sorunları görüşüldü. Ve
bugün Azınlıklar sorunu görüşülmektedir: Ama müzakere edilen
sorunların hiçbiri sonuçlandırılmış ve bir karara bağlanmış değil
dir. Durumu şöyle tasvir edebilirim:
Milletimizin her ferdinin iman ettiği ve bağımsızlığımız için
en gerekli olan ve pek mütevazı bulunan şartlarımız -k i Misak-ı
M illim izdir- başından beri dünyaya sunulmuştu. Bugün de aynı
maddelere dayanan meşru haklarımızı korumakla görevli olan
delegelerimiz, genel kurula görüşlerimizi anlatmaya çalışıyorlar...
Davamızı parlak bir biçimde savunuyorlar...
Efendiler, Lozan Konferansında iki karşıt akım vardır. Bu
karşıt fikirler elan birbirine yaklaşmamıştır ve yaklaşmak için çok
zorluk olduğu kanısındayım. Çünkü sorun esastan anlaşılmamış
tır. Tarafların birbirine yaklaşmaları barışın bir an önce yapılması
sonucuna varacaktır. Zihniyet farklarını söylemek gerekirse birisi
karşı tarafın zihniyetidir ki Hükümetimizi ve milletimizi Mondros
Mütarekesi yapıldığı zamandaki görüşle muhakeme ediyorlar. Di
ğeri bizim görüşümüzdür ki, biz de Mudanya Mütarekesi açısın
dan durumu değerlendiriyoruz.
O p eratör Em in Bey (Bu rsa)- Haklı değil mi?
R au f Bey (devam la)- Mondros Mütarekesini var saymak
yanlışların en büyüğü olur... Ve bu zihniyet barışı çabuklaştırmaz
ve kolaylaştırmaz....
Efendiler; söze başlarken arz ettiğim gibi, Barış Konferansı
26’ncı günündedir. Zaman geçiyor. Müzekereler uzuyor. Bu arada
İstanbul’da pek de doğal olmayan bir durum vardır... Yüce heyeti
nize arzetmek zorundayım... Mudanya Mütarekesi’nde Çanakkale
şehrinde Konferans sonucuna kadar varlıklarını kabul ettiğimiz
bir İngiliz askeri birliği vardır. Efendiler, geçenlerde bu birliğe as
ker olmayan birtakım Ermeniler işçi adı altında katılmıştır. İşçi
adı altında Çanakkale’ye gelen bu Ermeniler kapalı Müslüman ka
dınlara tecavüz etmişlerdir.
272
N ecati Efendi (Lazıstan)- Bu adamları öldürmelidir.
Tunalı H ilmi Bey (B o lu )- Buna karşılık Hükümetimiz ne
yapmıştır?
R auf Bey (devamla)- Efendiler, vaziyetin ne kadar hassas ve
nazik olduığunu dikkatinize sunarım. Buna cesaret eden bu kötü
yürekliler diyeceğim, Hükümetimiz tarafından tutuklanmış fakat
İngiliz kuvvetleri komutanı bunları kendi adamları olmak üzere
korumaya girişmiştir...
Kısacası efendiler, sözümü bitirmeden önce Lozan’daki Kon
ferans müzakerelerini bir cümle ile özetlemeye çalışacağım. Ve
diyeceğim ki: Durum zordur, sorunlar çok karmaşıktır. Bugünden
sonucun tahmin imkânı yoktur. Fakat bizim tahminimiz, arzumuz
ve yüreğimizdeki içten gerçek duygu şudur: Konferansın barış ile
son bulacağına umudumuz güçlüdür.”419
273
17 Aralık 1922 Pazar
274
di. Anlaşılan o ki, İngilizler, Türk şifre anahtarlarından birini çöz
meyi veya ele geçirmeyi başarmışlardır.
TBM M Başkanı ve Başkumandan Gazi M. Kemal 17 Aralık
günü İsm et Paşaya şunları tellemiştir:
“Şifrelerimizden birinin m iftahınm İngilizlerce elde edildi
ği veya hallolunduğu (çözüldüğü) hakkında bir haber alındığı
D ersaadet’te R efet P a şa H azretleri tarafından 14/12/338 (1922)
tarihli şifreli telgrafnam ede bildirilm ekle müşarünileyh hazretle
riyle m uhabereye mahsus olan şifre m iftahı tebdil edilmiş (değişti
rilmiş) ve yeni m iftahm bir sureti lejfen (ilişikte) takdim edilm iştir
Efendim. -TBM M Reisi Başkum andan (İmza) G azi M. K e m a l ”423
275
yargılanmaları gerekeceğinden İngilizlerden istenmesi için giri
şimde bulunulmasını R efet P aşay a yazdık.
Uygun görülürse bu konuda gerekenleri ikaz buyurunuz.”424
424) Ib id ., s.230-231, No. 155: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya şifre tel, 17.12.1922, No.
121.
425) -Ibid., s.232, No. 157: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 17.12.1922, No. 123 (özet).
426) Ib id ., s.232, No. 158: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 17.12.1922, No. 124 (özet).
427) Ib id ., s.232, No. 159: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 17.12.1922, No. 125 (özet).
428) Ib id ., s.233, No. 160: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 17.12.1922, No. 126 (özet).
429) Ib id ., s.233, No. 161: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 17.12.1922, No. 127 (özet).
430) Ib id ., s.234, No. 162: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 17.12.1922, No. 126 (özet).
431) Ib id ., s.234, No. 163: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 17.12.1922, No. 126 (özet).
432) Ib id ., s.235, No. 164: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 17.12.1922, No. 130 (özet).
276
İsviçre Türkiye D ostları D ern eğ in in b ir etkin liği,
17.12.1922
Lozan Konferansı günlerinde dış basında ve bu arada İsviçre
basınında da yoğun bir Türk düşmanlığı propagandası göze çarpı
yordu. Ermeniler, Yunanlılar, Türkiye’deki çıkarları bozulan bütün
çevreler, Türkiye’yi haksız yere kötülemek için kolları sıvamışlar
dı. Türkiye’yi yerden yere vurmaya çalışıyorlardı. Hatta bir Ermeni
derneğinin başkanı İsviçreli yaşlı bir profesör, İsm et Paşaya çıkıp
Türkiye’de Ermenilere bir yurt verilmesini istemişti!
Böyle bir ortamda İsviçre’de “İsviçre Türkiye Dostları Derne
ği” (Société Suisse des Amis de la Turquie) adlı bir kuruluşun ku
rulup sahneye çıkması, İsm et P aşan ın da belirttiği gibi, Türkiye
için çok değerli bir girişimdi: Derneğin kuruluş haberleri İsviçre
gazetelerinde genişçe yer aldı.
Jo u rn a l d e G enève gazetesi, Derneğin düzenlediği etkinlikte
İsm et Paşa'nın yaptığı konuşmayı tam olarak sayfalarına aktarır
ken haberi okuyucularına şöyle duyurdu:
“Lozan, 17 Aralık.
Pazar akşam ı, Lausanne Palace'da İsm et P a şa ve M u stafa
K em a l P a şa onurlarına bir etkinlik düzenlendi. Bu etkinlik, kuru
luş halindeki İsviçre Türk Dostları D erneğince hazırlandı.
Başkan A lb ay Fon jallaz, Türkiye’nin kaderini ellerinde tu
tan iki askeri selam lam anın geçm işte özgürlük ve yurtseverlik ül
kesi olduğunu kanıtlam ış olan İsviçre’y e düştüğünü söyledi. Vaud
kantonunun ‘Özgürlük ve Vatan’ olan simgesinin de bu aile bayra
mına p e k uygun düştüğünü belirtti.
A lbay F on jallaz, bu derneğin kuruluş hazırlıklarının Lozan
Konferansından aylar önce başladığını söyledi. İsviçre ile Türkiye
arasında özellikle ekonom ik ilişkilerin kurulması dileğinde bulun
du ve sözlerine son verirken, hukuku ve bağımsızlığı temsil eden
M ustafa K e m a l’i ve İsm et P a ş a ’y ı bir kez d a h a selam ladı.
277
Başkan, Dernek adın a M u stafa K em al ve İsm et P a ş a ’lara
iki altın m adalyon sundu. M adalyonlardan birinin ön yüzünde iki
defne dalıyla çevrilmiş 'AM ustapha Kem al’ (M ustafa K em al’e), di
ğerinin ön yüzünde de aynı şekilde A ism et P acha’ (İsmet P aşa’y a)
yazısı, arka yüzlerinde ise ‘Société suisse des am is de la Turquie,
Lausanne 1922’ (İsviçre Türkiye Dostları Cemiyeti, Lozan 1922)
yazıları bulunmaktadır.’”133
278
İsviçreli yurtseverlere özellikle teşekkürlerimi sunarım. Onların bu
arzularında ben, yalnız gerçek dostların dileklerini ve yüksek doğ
ruluk ve dostluk duygularını değil, aynı zam anda, tarih çağları
boyunca ölm ez kahram anlığını bütün kâinata göstermiş olan yiğit
bir milletin şaşm az yurtseverlik geleneğini de görmekteyim.
Sizlerin derin saygınızın bir nişanesi olarak vermiş olduğunuz
hatıra madalyonu Türk Orduları Başkumandanı M u stafa K em a l’e
göndermeyi görev bileceğim. Türk Milleti, kutsal davasının canlı bir
timsali olan Başkam na gösterilen bu derin saygıdan gurur duyacak
tır. Bana gelince ben, ban a da vererek beni onurlandırmış olduğu
nuz bu madalyonu, şanlı İsviçre halkının asil ve yüce duygularının
ölmez bir hatırası olarak, sevinçle ve gururla saklayacağım.
N azik kabulünüz için sizlere teşekkür ederken, içinde bulun
duğumuz çalışm alarım ız hakkında İsviçreli dostlarım ıza bilgi
vermek m anevi görevimden de kaçınamayacağım .
Milli ayaklanmam ızın mutlu ve kesin sonucunun ardından,
bağımsızlığımızı korum ak ve trajik biçim de toptan ve sistem atik y a
kıp yıkm alara sahne olan anayurdumuzu savunmak için yaptığımız
sayısız fedakârlıklara ve özellikle son isitilada, Kızılhaç’ta görevli iki
vatandaşınızın tasvir ettikleri korkunç tabloya rağmen, bizim barış
şartlarımız, tarihimizin en karanlık döneminde asgari ölçüde be
lirlenmiş olan milli şartlarım ızla tıpatıp aynıdır. Bize elverişli olan
durumları asla öne sürmüyor ve hiçbir aşırı istekte bulunmuyoruz.
Bizim en başta istediğimiz, Türklerin ezici çoğunlukta olduk
ları topraklarım ızın m utlak bütünlüğüdür. Hangi şekilde, hangi
a d altında olursa olsun bu prensipten hiçbir fed a k â rlık ta bulu-
namayız.
Türkiye’d e kalan azınlıklara, son yıllarda Avrupa’d a yapılm ış
olan antlaşm alarda öngörülmüş bulunan bütün avantajları sağ
layacağız. Bunlar dışında kalan istisnai hüküm ler kabu l edilemez,
bunlar egemenlik haklarım ıza aykırı olur, dengeleri bozar, devlet
içinde devlet gibi kuruluşların doğm asına varır ve Türk hüküm e
279
tinin otoritesini zedeler. İçişlerim ize böylesine karışılm asını hiçbir
Türk Hükümeti kabul edemez....
Türk milleti, siyasi, hukuki ve iktisadi ilişkilerini de Devletler
Hukukunun genel kurallarına ve karşılıklılık ilkesine göre düzen
lem eye kararlıdır.
İyi niyetli olan hiçbir kim se bu istekleri aşırı sayam az ve bu is
teklerim izi reddedem ez. Tecrübeyle sabittir ki, bu istekler, bir m il
letin varolm ası ve serbestçe gelişebilm esi için gerekli olan asgari
şartlardır. Sîzlere şunları d a söylem ekten mutluluk duym aktayım
ki, bu isteklerim iz sizin asil ve yiğit vatandaşlarınız tarafından
sem patiyle karşılanm aktadır. Bizim vatandaşlarım ıza gösterdiği
niz bu ilgiden dolayı sizlere bir defa d ah a teşekkür ederim.”
İsm et Paşa, pek Sayın İsviçre Konfederasyonu Başkanının
sağlığı, simgesi ‘‘Özgürlük ve Vatan” olan seçkin Vaud Kantonu
nun refahı ve halkının mutluluğu için kadeh kaldırarak konuşma
sına son verdi.
Onun ardından Prof. M aurice Milloud, çok alkışlanan güzel
bir konuşma yaptı. Son olarak da Cenevre’den Profesör Eugène
Pittard ’ın konuşması dinlendi.434
434) İsm et Paşa'mn bu konuşmasının Fransızca aslının tam metni için bkz. Jo u rn a l
d e G enève, 18.12.1922 ve Şim şir, L o z an T elg ra fla rı /, s.241-242.
435) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı I, s.238, No. 166: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel,
18.12.1922, No. 132 (özet).
436) Ib id ., s.138, No. 167: RaufBey’den İsmet Paşa'ya tel, 18.12.1922, No. 133 (özet).
280
İsm et P a şa ’d an B a ş b a k a n lığ a tel, 18.12.1922
“17 A ralık raporu:
1) Tatil günüydü. Delegelerle özel olarak işgal masrafları,
bölüşülecek borçlar, el koymuş oldukları 5 milyon altın liranın
geri verilmesi konularını görüştüm. Uzun tartışmalar oldu. İşgal
masrafı istemekten vazgeçeceklerini sanıyorum, ama işgallerini
haklı göstermek ve galip devlet tavrı takınmak için şimdilik dire-
niyorlar. 2) Amerikan delegesi “açık kapı" politikasını tekrarladı
ve imtiyazı soruşturdu. 3) İngiliz Dışişleri Müsteşarı geldi ve ya
rın görüşülecek Boğazlar işini konuştuk. İstediğim ölçüde siyasi
güvence vermiyorlar. 4) Ruslar, işleri önce altkomisyonda görü
şelim diye ısrar ediyorlar. Projelerimizi kendilerine veriyoruz. 5)
Fransızlar, Rusların yanında karşı teklifler yapmayalım istiyorlar.
İşgal masraflarından vazgeçeceklermiş. 6) İsviçre’de Türk Dostları
Derneği kuruldu. Kötü propagandaların yoğunlaştığı şu sırada bu
değerli bir girişimdir.”437
281
savunma araçları ve uygulamak istediği usuller bakım ından, bu
hüküm ler dışında, ne şekilde olursa olsun, hiçbir sınırlam a olm a
ması, öte yandan da Trakya’d a askerlikten arındırılmış Türk sını
rının tam bir garanti altına alınm ış olması.
ism et P a ş a ’nın, askerlikten arındırm a tasarısında yapılm a
sını istediği değişiklikler aşağıdaki düşüncelere ve ayrıntılara d a
yanm aktadır:
1) ‘M arm ara Denizi’ sözü ‘B oğazlar’ teriminin kapsam ından
çıkarılmalıdır.
2) Askerlikten arındırılmış bölgeler dışında, Türkiye’nin,
M arm ara Denizi’nde kullanm ak isteyeceği savunma araçlarında
hiçbir kısıtlam a yapılm am alıdır.
3) Semadirek, İmroz (G ökçeada) ve B ozcaada, Çanakkale Bo
ğazının tam am layıcı parçalarıdır; böyle olunca, bunlar, ne yoldan
olursa olsun, yabancı bir Devletin egemenliği altına konulamazlar.
Bundan başka, Limni’d e bir Yunan donanm asının bulunması
Boğazlar rejimini tehdit edecektir. Bu yüzden, Limni üzerinde ege
m enlik sorununu tartışm a hakkını saklı tutm akla birlikte, Türk
Temsilci Heyeti, bu adanın kıyılarında Yunan donanmasının bu
lunmasını hiçbir şekilde kabu l edemez...
ism e t P a ş a ’nın kabu l edilm esini istediği çözüm yolu, bir sa
vaş donanm asına Boğazlardan zor ku llanarak geçm e olanağını
verm eyecek bir düzenlemedir. İsm et P aşa, geçiş serbestliğini, şim
di yalnız barışçı bir bakış açısından ve barışçı niyetlerle incelem ek
istediğini söyledi... ism et P aşa, siyasal garantinin etkili olm asına
büyük önem vermektedir; çünkü Türkiye, Boğazların savunmasın
dan vazgeçmekle, genişliği kestirilem eyecek bir fedakârlığa katlan
m aktadır. İstenilmekte olan askerlikten arındırmanın, Türkiye’nin
güvenliğine zarar vermeyeceğini ve varlığına karşı bir tehlike kay
nağı olm ayacağını gösterm ek için, Devletlerin garantiler vermeleri
gerekm ektedir :.."438
438) L o z a n B a r ış K on feran sı. T u tan aklar, B elg eler, Takım I, Cilt 1, Kitap 1, s.236-
237.
282
L o rd C urzon’d a n S irE . Crowe’a tel, 18.12.1922
“Türklerle Rusların ortak eylemi sonucu bugün öğleden son
ra düş kırıklığına uğradık. Boğazlar işinin her yönünün müttefik
ve Türk uzmanlar arasında on gün boyunca dikkatle ve dostça
incelenmesinden sonra, bir anlaşmaya vardığımıza inanıyorduk.
Türkler, bugün varılan anlaşmanın birçok noktasına itirazlar ileri
sürerek bize cevap verdiler. (Türkler ve Ruslar) Başlıca konuların
yeniden görüşülmesini istediler ve iki karşı proje sundular.
Yarınki toplantı da böyle olursa, İsm et Paşa ile görüşüp ken
disine açıkça, ‘Boğazlar sorunu kapanmıştır; teklif edilen çözüm
yolunu ya kabul edersiniz ya da bırakır gidersiniz’ demek belki
gerekebilir.”439
283
“Afgan Emiri, Londra, Paris ve Roma Elçilerine, görevli ol
dukları ülkeler hükümetlerine birer nota vererek, Türkiye ile adil
bir barış yapılmasında Afganistan’ın da çıkarı bulunduğunu bil
dirmeleri talimatını vermiştir. Afgan Emirinin bu konuda İngiliz
Kralına da bir telgraf gönderdiği öğrenilmiştir. Bilgi için arzede-
rim Efendim.”444
“Kendilerine yapılan duyuruya rağmen Türk yasalarına uy
mayan Adana’daki Fransız bankası ile pamuk şirketinin kapatıl
ması gerekmiştir.”445
284
Konferansın hassa-i mesaisini (10 Aralığa kadar) takdim edi
yorum. Bu mesaiye hazırlan m ak için çok çalışılıyor. Şimdi ben 15
Kânunevvel (Aralık) akşam raporunu bitirdim. Bu mektubu y a
zıyorum ki s a a t sabahın dördü oluyor. En uzun çalışm ak yorgun
luğunda senin bir hatırını an latm ak yeni bir hayat kudretindeki
tesiri yapıyor. Benim güzel paşam , bilmezsin bu an da ne k a d ar
tahassür ve teessürüm (özlemim ve üzüntüm) vardır.
Bana ordudan m alum at veriniz. Büyük kum anda m akam a-
tında tebeddül (değişiklik) var mıdır? Bir telgrafını aldım. Sureti
umumiyede istirahat ve memnuniyetini ifade ediyordu. B ana bü
yük teselli oldu. Ne k a d a r tehacüm (saldırı) içinde bulunduğumu
ve bundan ne k a d ar sıkıldığımı mükemmelen tasavvur edersin. Fa
kat senin herhangi bir imzanın derece-i şifasını d a bildiğin halde
niçin im sak ediyorsun? M utmain (tatmin) olman için söyleyeyim
ki iyi çalışıyoruz.
Ben sana hiç bu k a d a r silik ve rabıtasız yazmamıştım. Tekrar
edeyim ki tahassürümün (hasretimin) şiddetindendir. Neticeden
memnun olacak mısın, bahusus tekrar görüşebilecek miyim?
H ayatım dan suret-i umumiyede memnunum. Heyetimizde
ahenk ve intizam vardır. Ciddiyetle çalışıyoruz. İş hakkında ne
yazayım, raporumu okursun. Şahsen mevkiim suret-i umumiyede
saygıya m üstenid (dayanıyor) addolunabilir. İsviçre muhitinde d a
hi mevkiimiz vardır. Benim güzel şefim, sevgili kumandanım. Seni
ne vakit göreceğim? Gözlerinden öperim. Çok laubaliliğim i affet,
çok tahassürüm (hasretim).
Kelim eler çok eksik ve içim hiç tatmin edilmemiştir .:"447
285
Önce Rus planını toptan (in toto) reddettim... Ardından Türk kar-
şı-projesini ele aldım (...) ve kesin nedenlerle bunu da geri çevir
dim; bununla beraber, zararsız nitelikte sadece bir-iki noktayı ka
bul ettim... İsm et Paşa, alışılmış olduğu gibi, cevap hakkını saklı
tutmak istedi, fakat teklif edilen Boğazlar Komisyonunu şiddetle
protesto etti ve siyasi güvenceleri yetersiz diye eleştirdi. Ç içerin,
suyu bulandırmak istediyse de başaramadı... Bunu fırsat bilerek,
müttefiklerin bu konudaki müzakereleri bugün bitirmek kararın
da olduklarını fakat yarın sabah Türklerin cevabını dinlemek için
bir oturum daha lütfedeceğimi söyledim... Türkiye, Boğazlar söz
leşmesini ya olduğu gibi kabul etmek ya da onu tamamen kaybet
mek durumunda olduğunu anlayacaktır.
Bugünkü müzakereler, aslında -cüm leyi açıkça hiç telaffuz
etm eden- müttefiklerin bir ültimatom vermeleri oldu.”448
448) FO 424 /2 5 5 , s.723, no. 805 ve DBFP, F irst Series, Volüm e XV III, s.398, No. 283:
Curzon’dan Sir E. Crovve’a tel, 19.125.1922, No. 138 (E. 14253/13003/44).
449) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı I, s.250-251, No. 177: Rauf Bey'den İsmet Paşaya tel,
20.12.1922, No. 141.
286
elde edebiliriz. Yavuz’un donanmamızdan ayrılmamasını sağla
manızı bahriyemiz namına ve özel olarak rica ederim Paşam...”450
“Fransız delegasyonunun konferanstaki tutumundan uygun
biçimde şikâyet etmiştim. M ougin, Hükümetinden aldığı talima
ta dayanarak bu konuda şunları söyledi: Fransız delegasyonuna
yeni talimat gönderilmiştir. Türk isteklerinden yana olacaklar ve
İngilizlerle heyetimiz arasında hakem durumunda olacaklar. Eğer
müzakereler had safhaya gelirse Franklin-B ou illon Lozan’a gön
derilecekmiş... Aralov’un arzusu üzerine, Ruslarla ilişkilerini ve
anlaşmazlık noktalarını (Mougin'e) sordum. Mougin, Rusların
kendileriyle anlaşmaya çok çalıştıklarını fakat borçlar sorunundan
dolayı anlaşma imkânı bulamadıklarını söyledi...”451
287
(Türkiye’d e) bütün Müslümanlar, çoğunluğun yaşantısını ve
ülkeyi yöneten yasayı birlikte düzenlerler. Bundan şu çıkar ki, Tür
kiye gibi Müslüman bir ülkede, Müslüman bir azınlık var olam az
ve bu sözde azınlık, çoğunlukla aynı şeydir.
Böyle olunca, bize teklif edilen, ülkem izde yaşayan çoğunlu
ğun, kendi hakları ve özgürlüklerine ilişkin olarak, yükümler a l
tına girmeyi kabul etmesini istem ek anlam ına gelm ektedir; oysa
açıkça bellidir ki bir ülkedeki çoğunluk, böyle bir yükümü, ulusla
rarası bir belgeye, kendi eliyle koym aya razı olam az.
M üslüman olm ayanlara gelince, biz onlara, bu son yıllar bo
yunca yapılm ış an tlaşm alarda yazılı ve çağdaş ilkelere tümüyle
uygun olan, bütün hakları tanımaktayız...
Türk Temsilci Heyetinin dünkü karşı-tasarıyla teklif ettiği kü
çük değişiklikler, özellikle 'Müslüman olm ayan azınlıklar’ terim i
nin kullanılm asıyla ilgilidir; bu değişiklikleri, yukarıda belirtm ek
le onur duyduğum nedenlerle birlikte, şimdiye kad ar Türkiye’d e
‘a zın lıklar’ denilince hep 'Müslüman olm ayan azm lıklar’m a n la
şılm ası d a haklı göstermektedir...
Bu yüzden, ‘M üslüman olm ayan azın lıklar’ teriminin isten
memesi halinde, L o rd C urzon’un yaptığı gibi, ‘Hıristiyan azınlık
lar’ teriminin kullanılm asını teklif ediyoruz...
Konuşmamı özetlem ek üzere, şunları söylem ekle onur duy
m aktayım : Türk Temsilci Heyeti, son an tlaşm alarda bulunan ve
bütün D evletlerce yeterli kabul edilmiş çağdaş ilkelere uygun bü
tün hakları, Müslüman olmayan azınlıklara tanım ayı yükümlen
m ek konusunda bir an bile duraksam am aktadır; fa k a t Türk Tem
silci Heyeti, bundan d ah a ileri gitmeyi reddetmektedir...
Türk Temsilci Heyeti, azınlıkların hakların a ilişkin m adde
lerde 'Müslüman olm ayan azınlıklar’ teriminden vazgeçilmeme-
sinde ısrar etm ekle de onur duym aktadır ,”452
452) L o z an B a r ış K on feran sı. T u tan aklar, B elg eler, Takım I, Cilt 1, Kitap 2, s.175-
177.
288
Not: Müttefikler, 15 Aralık 1922 günü Azınlıklar Altkomis-
yonuna sundukları proje ile Türkiye’de üç türlü azınlık yaratmak
istemişlerdi. Projenin 2. maddesi aynen şöyleydi:
“2 - Soy, dil ve din azınlıklarının özgürlüğü ve korunması için
genel güvenceler (garantiler).”*53
Bunun üzerine, Türk Delegasyonu, 18 Aralık günü bir karşı-
proje sunmuş ve yalnız Müslüman olmayanların azınlık olarak ka
bul edileceğini bildirmişti. Bu karşı-projenin II. maddesi de aynen
şöyleydi:
“I I - Türkiye, Müslüman olmayan azınlıklara, hayatları ve
özgürlükleri bakım ından, çoğunluğun yararlanacağı aynı hakları
ve aynı korumayı sağlam aya yükümlenir"*5*
Rıza Nur, Azınlıklar Altkomisyonunda, 20 Aralık günü yap
tığı konuşmasıyla, Türkiye'de “Müslüman azınlık” kavramını ke
sinlikle reddediyor ve yalnız “Müslüman olmayan azınlık" (Gayri
müslim ekalliyet) kavramının kabul edilmesini istiyor.
289
aleyhinde olduğunu söyledi. Bu fikirde değil, fakat mecburiyetle
savaş gemilerine (geçişlerine) razı olacağımızı söyledim. Ç içerin
uluslararası komisyonun reddedilmesini ve gemilerin geçişinin
bizim denetimimizde ve sorumluluğumuzda olmasını teklif edi
yor. Amerika dahi, Milletler Cemiyeti ile ilişkilerinden olacaktır,
uluslararası komisyonu arzu etmiyor. Yalnız Türkiye’ye kalsın de
mek istiyor. Boğazlar Komisyonunun kabulü bir mecburiyet ol
ması bir yana, Boğazlar rejimini reddeden Rusya’ya karşı savaş
gemilerinin sorumluluğunu üstlenmek bizim için arzu edilecek
bir şey değildir. 4) Amerikan delegesi, kapitülasyonlarda, yabancı
yargıçlara yer vermemek için, kendiliğimizden bir şey yapmamızı
salık veriyor.”455
“Paris Mümessilliği İkinci Kâtibi C em al Hüsnü (Taray)
Bey'in, toplam bin İsviçre Frangı maaş ve ödenek ile Bern Elçili
ğine; Bern Elçiliği İkinci Kâtibi Numan R ıfat (M enem encioğlu)
Bey’in de Cem al Hüsnü Bey’den boşalan göreve nakil ve atanma
larını rica ederim.”456
“İngiliz, Fransız, İtalyan Başdelegelerinin imzaladıkları ortak
bir nota ile İstanbul’da faaliyet gösteren anonim şirketlerin 1 Ocak
(1923) tarihinden önce İktisat Vekâletine tescil edilmeye davet
edilmiş olduklarını ve bu sürenin sonunda tescil edilmemiş olan
455) Şimşir, Lozan T elg ra fla rı I, s.253-254, No. 181: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel,
20.12.1922, No. 114, 115, 116 (kısaltıldı).
456) Ib id ., s.256, No. 183: İsmet Paşa’dan Hariciye Vekâletine tel, 20.12.1922, No. 118.
Not: Burada adları geçen ikinci kâtipler, ilk kuşak tanınmış Cumhuriyet elçi-
lerimizdir. Cemal Hüsnü Taray, 1930-1936 yıllarında Bern'de, 1938-1939’da
Brüksel’de, 1945-1946’da Roma’da, 1952-1954 yıllarında da Atina’da Elçilik ve
Büyükelçilik görevlerinde bulunmuştur. Numan Rıfat Menemencioğlu ise
İkinci Dünya Savaşı yıllarında Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri ve daha sonra
Dışişleri Bakanı olarak Türk diplomasisini parlak biçimde yönetmiş olan Türk
diplomatıdır: 1923-1926 yıllarında Bern, Paris, Bükreş ve Budapeşte’de kâtiplik
ve işgüderlik görevlerinde bulunduktan sonra, 1927’de Beyrut Başkonsolosu,
1928’de Dışişlerinde Genel Müdür olarak bulundu ve 1929’da Dışişleri Bakanlığı
Müsteşarlığına atandı. 1933-1937 ve sonra tekrar 1938-1942 yıllarında Dışişleri
Bakanlığı Genel Sekreterliği ve 1942-1944 yıllarında Dışişleri Bakanlığı görevle
rinde bulundu. 1944-1956 yıllarında Paris Büyükelçisi idi. 1956 yılında emekliye
ayrılmış, İstanbul mebusu seçilmiş ve 1958'de vefat etmiştir. -BNŞ
290
şirketlerin tanınmayacağını haber aldıklarını bildirdiler ve Kon
feransta karara bağlanmadan önce Türk Hükümetince bu konuda
alınacak kararı kabul etmeyeceklerini belirttiler. Bu konuda bilgi
verilmesini istirham ederim.”457
Not: İngiliz belgelerinden anlaşıldığına göre Lord Curzon,
İstanbul’daki İngiliz şirketlerinin kapatılmasını önlemek için silah
kullanılmasına kadar ileri gitmek niyetindeymiş. Fakat Fransız ve
İtalyan delegeleri buna yanaşmayınca, sonunda İsm et Paşaya bir
ortak nota verilmiştir.458
İsm et P aşan ın bu telgrafına cevap olarak, Hüseyin R auf
Bey, bu şirketlere tescil edilmeleri için 18 Aralık tarihinden başla
mak üzere üç ay süre tanınmış olduğunu bildirmiştir.459
291
Boğazların ticaret gem ilerine ve uluslararası ulaşım a açık
kalm ası için, tahkim edilm em iş olm aları zorunlu değildir... Sa
vaş gemilerinin de bir denizden ötekine geçişinin insanlığa y a
rarlı am açlarla zorunlu olduğu belirtildiğinden, B oğ azlardaki
istihkâm lar olduğu gibi kalm akla birlikte, bu geçiş de andlaşm aya
konulacak hükümlerle sağlanabilirdi...
Buna rağmen Türkiye, (...) Boğazları tahkim etm em eye razı
olm a fedakârlığın da bulunmuştur; inançla bildirm ek isterim ki,
hiçbir ulus dünya barışı uğrunda buna benzer bir fed a k â rlıkta bu
lunmamıştır...
Bir ülkeyi, başkentini, önceleri güvenilir ve iyice savunulur bir
durum da iken, şimdi karadan ve denizden gelebilecek her türlü
tehlikelere karşı açık bırakm aya, ancak, içten bir barış ve uzlaşm a
isteği razı edebilir.
Boğazlarda kıyı istihkâm larının yıkılm ası, Türkiye’nin B o
ğazları tahkim etmekten vazgeçtiğini göstermeye yetebilirdi; fa k a t
Türkiye, d ah a da ileri gitm iştir: Yalnız M üttefikleri tatmin etm ek
am acıyla, kendisine tek lif edilen bir dizi tedbiri uygulamayı kabul
etmiştir; oysa bu tedbirler, aslında, gemilerin geçişini sağlam ak
bakım ından zorunlu değildir.
Birtakım bölgelerin savunm a olanaklarından böylece vazgeç
miş bulunuyoruz. Öteki ulusların isteklerini yerine getirm ek üzere,
savunm a olanaklarından bu şekilde vazgeçmesinden ötürü, Tür
kiye için, tarihin ve gelecek kuşakların nasıl bir hüküm vereceğini
bilmiyorum.
Türk donanmasının M arm ara Denizi’nde ve başkentinin
önünde bulunması, savunm adan başka bir am aç gütmezken, Yu
nan donanm asının Ç an akkale Boğazı açıkların da bulunması, sa l
dırgan am açlar güdüldüğü anlam ında kolayca yorumlanabilir...
Öte yandan, Ç anakkale Boğazının tam am layıcı p a r ç a la
rı olan İmroz (Gökçeada), B ozcaada ve Sem adirek adalarının
Türkiye’y e geri verilmesinin, silahsızlandırılm ış Türk Boğazlarının
292
korunması için ne ölçüde zorunlu olduğunu anlatm anın gerekli ol
madığını düşünmekteyim...
Gelibolu yarım adasını baskın şeklinde her türlü saldırıya
karşı koruyabilm ek için, orada en küçük sayılacak bir kuvvet bu
lundurmaya izin verilmesini istedik. İstediğimiz beş bin kişinin çok
olduğu düşünülürse, bu konuda Müttefiklerin bize bir rakam teklif
etmelerini kabu l etmekteyim...
Şimdi Boğazların serbestliği konusundaki tasarı üzerinde ne
düşündüğümü bildirm ek istemekteyim.
Ticaret gemilerinin geçişi konusunda aram ızda hiçbir görüş
ayrılığı yoktur; savaş gemilerinin geçişine gelince, öngördüğümüz
sistem, Türkiye’nin başkentiyle M arm ara Denizi’nin güvenliğini
sağlam a am acını gütmekteydi. Boğazlardan geçececek (yabancı)
donanm anın Türk donanm asına saldıram ayacak ölçüde sınırlan
dırılmasını istemiştik.
Böyle bir güvenliğe hakkım ız olm asından daha doğal ve d a h a
meşru bir şey var mıdır?..
Savaş sırasında, başkentimizin içinden sınırsız sayıda savaş
gemilerinin geçmesi, tarafsız bir Türkiye için çok büyük sakıncalar
yaratacaktır.
Bununla birlikte, Türk Temsilci Heyeti, Boğazların serbestli
ğine ilişkin M üttefik Devletler tasarısının hükümlerini kabu l etti
ğini bildirmektedir...
D em ek oluyor ki, Boğazlar konusunda, bütün tem el noktalar
üzerinde, Türkiye ile M üttefikler arasında bir anlaşm aya varılmış
olmaktadır...
Boğazların savaş gemilerine kapalılığı konusunda eski sis
tem yürürlükte olduğu günlerde, İstanbul’d a bulunan ve kapitü
lasyonlar rejimini hatırlatan Elçilik gemilerinin (stationnaires)
olduğu gibi bırakılm asına razı olmanın Türk Temsilci Heyeti için
imkânsız bulunduğunu d a söylem ek zorundayım.
Boğazlar Komisyonuna ve bu Komisyonun görevlerine gelince,
böyle bir komisyon kurulması (...) gerekli değildir; bu komisyonun
293
kurulm asından kolayca vazgeçilebilir. Fakat bu komisyonun ku
rulması halinde de, komisyonun görevleri Türkiye’nin yönetimine,
egemenliğine ve varlığına hiçbir şekilde zarar vermemelidir.
Komisyonun görevleri, savaş gemilerinin geçişine ilişkin olarak
Boğazların serbestliği konusundaki tasarıya konmuş hükümlerin
gereği gibi uygulanmasını sağlamaktan başka bir şey olmamalıdır.
Bunu kabul etmekle, Türkiye, kendisini, barış uğrunda aşı
rı bir iyi niyet ve olağanüstü bir uzlaşm a zihniyeti göstermiş ol
m aktadır. Bununla birlikte kendisinden istenen tavizler, varlığını
tehlikeye koyacak bir ölçüye erişirse, Türkiye, buna nasıl rıza gös
terebilir? Açıkça bellidir ki, gemilerin gidiş-gelişi, özellikle fen er
ler, kılavuzluk ve röm orkörlük hizmetlerinin görülmesi, ülkenin
içişleri alanına girmektedir. Bu nitelikteki işlerde uluslararası bir
komisyonun denetimini kabul etm ek mümkün müdür? Askerlikten
arındırm aya ilişkin tedbirlerin böyle bir komisyonca denetlenmesi,
ne şekilde olursa olsun, asla kabul edilemez... Egemenliği altındaki
ülkenin bir parçasında, her ne şekilde olursa olsun, bir m ü dahale
ye karşı açık olm ak, bir devlet için ölümden de beter bir yıkımdır...
M üttefikler ne istemektedirler?.. Boğazların askerlikten arın
dırılm ası ve ticaret gemileriyle savaş gemilerinin geçmesi, değil
mi? Biz, bunları hemen hemen bütünüyle kabu l etmekteyiz. Fakat
bu hükümlerin Yunan donanm asıyla ordusuna d a h a elverişli bir
durum sağlamasını kabul edemeyiz. G elibolu’d a bir kuvvet bulun
durm ak hakkını istiyoruz; bunun ne büyüklükte olacağını sapta
mayı M üttefiklere bırakm aktayız. Öte yandan Boğazlar Komisyo
nunda üye olarak bir Yunan temsilcisinin bulunmasını kabul et
m ek istemiyorsak, bundan d ah a kolay an laşılacak ne vardır? Son
olarak, özellikle teklif edilen komisyonun görevlerinin, Boğazların
serbestliğine ilişkin tasarı uyarınca, savaş gemilerinin geçişini d e
netlem ekle sınırlı kalm asını istiyoruz.
Bu son noktanın, isteklerimizin en esaslı parçası olduğunu bir
kez d a h a belirtm ekle ş eref duymaktayım...
294
Siyasal nitelikteki garantilere gelince, Türkiye, bu konudaki
isteklerini şimdiye k a d ar elde edememiştir. Bu konudaki istekleri
mizi açıkça belirtm ek isterim.
Başkentini tahkim etmekten vazgeçtikten ve ülkesinin bağ
rına bütün savaş gemilerinin girm esine izin verdikten sonra,
Türkiye’nin, Boğazlardan serbestçe geçen (yabancı) donanm aların
her türlü savaş eylemlerinden korunm ak am acıyla, bir yüküm k a
bul edilmesini istemesi k a d ar meşru bir şey olam az. Bu konuya
ilişkin olarak, dün sunm akla şeref duyduğum tasarının mantığa
uygun, ölçülü ve kolayca uygulanacak bir siyasal garanti şekli or
taya koyduğunu ummaktayım. Bu konu üzerinde M üttefik Devlet
lerin görüşünü öğrenmeyi beklemekteyim .”460
L o rd C urzon’d a n S irE . Crow e’a tel, 20.12.1922
“Bu sabah, Türklerin uzlaşmaz tutumu yüzünden, bir kriz
çıkacağı ve bunun da kaçınılmaz olarak Konferansın kesilmesine
varacağı yolunda söylentiler dolaşıyordu. Toplantı başladığında
ise İsm et Paşa, uzlaşmacı nitelikte bir konuşma yaparak ve ülkesi
nin büyük fedakârlıklarda bulunduğunu söyleyerek, Boğazlardan
geçiş serbestliğine ilişkin Müttefiklerin tekliflerini kesin olarak
kabul ettiğini açıkladı. Bununla beraber, onlar için önemli olan
belli bazı noktalara ilişkin Türk görüşlerini yineledi.
Söylediklerinden ilki Çanakkale Boğazı açıklarındaki adalar
da Yunan nüfusu ve o sulardaki Yunan donanmasıyla ilgiliydi. Bu
na cevap vermedim, çünkü bu durum coğrafi şartların ayrılamaz
bir sonucuydu...
Bunun ardından (İsm et Paşa), İstanbul’daki Elçilik gemileri
nin (stationnaires ) kaldırılmasını istedi. Bom part ve ben bu isteği
reddettik.
Son olarak Boğazlar Komisyonunun, askerden arındırmayı
teftişi de kapsayan görevlerine itirazını ileri sürdü... Bu talep pek
haksız değildir. Askerden arındırma işlerinin teftişi görevi, İstan
460) Lozan B a r ış K on feran sı. T u tan aklar, B elg eler, Takım I, Cilt 1, Kitap 1, s.286-
290.
295
bul'daki kara ve deniz ataşelerimize bırakılabilir. Bu konuda İtal
yanların ve Fransızların da rızasını aldım ama son sözümü Türk
lerle konuşmaya bıraktım. Türklerle bu da halledilebilir...
Rus heyeti de oturumda hazır bulundu ama anlamlı biçim
de sessiz kaldı. Bu öğleden sonraki oturum, kuşkusuz, Türklerin
Rusya’ya bağımlılıktan ( thraldom ) kesin olarak ayrıldığının bir
göstergesidir ki bunun geniş sonuçları olabilir.”461
461) FO 424/255, s.723, No. 806 ve DBFP, First Series, Volüme XVIII, s.399, No. 284:
Curzon’dan Sir R. Crowe’a tel, 20.12.1922, No. 140 (E. 14272/13003/44).
462) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı /, s.256, No. 184: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel,
21.12.1922, No. 145 (özet).
463) Ib id ., s.257, No. 185: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 21.12.1922, No. 146 (özet).
464) Ib id ., s.260-261, No. 187: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 21.12.1922, No. 124.
296
mek, bunu yalnız kıyıya değil, bir miktar içeriye de yaymak, savaş
gemilerinin sınırlamayla geçmesini kabul etmek suretiyle yaptı
ğımız fedakârlıkları saydık ve dünya kamuoyu önünde yerimizin
sağlamlığını ve gücünü iddia ettik. İşte bu kez de geçiş hakkında
Müttefik projesini kabul ediyoruz, dedim. Fakat Yunan donan
masının Boğaz karşısına gelebilmesi ve Yunan adalarında asker
bulunması gibi bazı ayrıntıları kabul edemeyeceğiz. Gelibolu ya
rımadasında beş bin kişilik bir kuvvet istemiş isem de bu miktarı
İtilaf Devletlerinin takdirine havale ettiğimi, pek önemli olarak
da uluslararası Boğazlar Komisyonunun, savaş gemilerinin geçiş
kurallarının iyi işleyişi hakkında bilgi edinmekten başka bir göre
vi olamayacağını, askerden arındırma işinin Türkiye’nin taahhüt
etmesiyle yetinilerek, bu konuda hiçbir nezaret ve kontrolü asla
kabul edemeyeceğimizi söyledim. Askerlikten arındırmayı kont
rol şıkkında ısrar ederlerse bizim fedakârlık olarak kabul ettiğimiz
düzenlemenin aleyhimizde müdahale olmasına katlanamayacağı-
mızdan sorunun sona ereceğini, iki günden beri duyurmakta ol
duğum gibi bugün de açıklayıp söyledim.
Curzon söylevimi ılımlı, mantıklı ve uyuşmacı bulduğunu ve
başlıca sorunlarda uzlaşma gerçekleştiğini söyledi ve diğer nokta
larda uzlaşma olacağını umduğunu belirterek görüşlerini açıkladı.
Gelibolu garnizonuna yine itiraz etti. Yunan sorunlarından söz et
medi. Elçilik gemileri (istasyoner) bulundurulmasına da itiraz etti
ğimden buna hoş biçimde değindi. Boğazlar Komisyonu görevle
rinde bizi tatmin edecek bir çözüm bulma umudunu gösterdi. Fran
sız ve İtalyan esas sorunlarda anlaşma olduğunu söylediler. Sırp ve
Romen onlara katıldı. Yunanlıya söz verilmedi. Ruslar söz almadı...
Anadolu ve Rumeli’de karada ve denizde askeri sınırla
ma olmaması ve İstanbul’da da bir kolordu bulundurulması ve
Marmara’nın Anadolu kıyılarının kayıtsız şartsız tahkim edilebil
mesi ve Marmara’da donanmamızın, denizaltılarımızın bağımsız
ve faal olması nedeniyle yeterince savunma ve dolayısıyla güvenlik
sağlanmıştır. Savaş gemilerinin Karadeniz’e geçmesi esasını ilgi
297
lendiren bir düzenleme olup buna da yer vermemek üzere (Konfe
ransın) kesilme anına kadar direnmiş ve dayanmış isek de bu yüz
den konferansı kesmek için ahdi zorunluluğumuz ve acele men
faatimiz yok idi. Barışta ve savaşta Marmara’daki Türk donanma
sından daha az miktarın (geçişinde) ısrar etmek Rus donanmasına
karşı Müttefik donanmasının Karadeniz’e parça parça çıkmasını
ve binaenaleyh denizde Ruslara üstünlük sağlamak olduğundan
Müttefiklere karşı bunu da sonuna kadar ileri süremedik... Bu du
rumda ortaya çıkan yeni farkları telgrafla açıklayacağım.
2) Yirmi dört saatten beri arka arkaya bütün delegelerle gö
rüştük. Bugün İngiliz Müsteşarına Musul konusunda kesinlikle
ısrar ettiğimi ve kamuoyuna karşı bütün davayı kazanmak için
bugün önemli fedakârlık yaptığımı, fakat Boğazlar Komisyonu
nun görevlerinin sayılıp belirlenmesi konusunda ısrarlı olduğumu
söyledim. (İtalyan) G arroni, gizli görüşmemizde, Boğazlar soru
nunda uyuşmanın ancak kendi çabalarıyla sağlandığını ve bütün
bu çalışmalarına karşılık hiçbir şey yapmadığımda ısrar ederek
cebinden yeni bir imtiyaz programı çıkardı. Bir defa inceleyip de
ne vereceksem vereyim dedi. Bundan sonra sözü kapitülasyonla
ra getirerek, kanunlarımız şeriata dayandığından değiştirilinceye
kadar yabancıların yargılanması için yabancıların mahkemelere
katılmalarına beş yıl kadar gerek olduğunu ima etti...
3) Mâliyenin altkomisyonunda hep dayandık durduk, ilerle-
yemiyoruz. Rıza Nur’un bulunduğu azınlıklar komisyonunda cid
di münakaşalar vardır. Avrupa antlaşmalarında olduğu gibi örf ve
dil ayrımı katiyyen kabul etmiyoruz ve Müslüman olmayan azın
lıklar diyoruz. Patriğin İstanbul’dan gitmesi hemen hemen karar
aşamasına gelmiş iken, söylentiye göre, C urzon’un karışmasıyla
yeniden itiraz ettiler. Kesin olarak ısrar ettik. Adli kapitülasyon
sorununda yabancı yargıç usulünü prensip olarak reddettiğimiz
den münakaşasına başlanamamıştır.”465
465) Ib id ., s.257-260, No. 186: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 21.12.1922, No. 119,
120, 121.
298
D ış b a sın d a B oğazlar, 21.12.1922
20 Aralık günü, Boğazlar yüzünden Lozan’da ipler koptu ko
pacak diye beklenmişti. O gün öğleden sonraki olumlu haberleri
henüz almamış olan Paris gazetelerinde kaygılı yazılar dikkati çe
kiyordu. L e Jou rn al, "Lozan’d a kritik s a a t” diye başlık atmıştı.466
E cho d e P aris, "Konferansın kesilmesini önlem ek için Boğazlar so
rununu ertelem ek uygun olu r” diyordu.467
Paris büyük gazetesi L e Temps ise, 20 Aralık günlü başyazı
sında, İtilaf Devletlerinin Türk Boğazlarına ilişkin projesini eleşti
riyordu. Bu projenin, özetle, “Boğazlar, denizlere hükmeden Dev
letlerin denetim inde olacaktır" anlamına geldiğini belirtiyordu.468
Boğazlar konusunda ilke anlaşmasına varılması dış basında
geniş ve olumlu yankı yapmıştı. 21 Aralık günlü gazetelerden işte
birkaç alıntı:
"İsmet Paşa, Boğazlarla ilgili M üttefik projesini genel çizgile
riyle kabu l edebileceğini, projenin bazı hükümlerinde ise değişiklik
arzuladığını açıkladı. L ord Curzon, Müttefiklerin projesini genel
çizgileriyle kabu l etmesinden büyük memnunluk duyduğunu be
lirtti. Türklerin birdenbire dönüş yapm aları herkesi şaşırttı. Ama
Ç içerin ’in susması d ah a d a şaşırtıcı oldu.”*69
"Türkler Lozan’d a kendilerine sunulmuş olan önerileri reddet
selerdi ne olurdu? Barış imzalanmazdı, yani Mudanya Mütarekesi
geçersiz olur, Türkler Yunanlıların karşısında yalnız kalırlardı. Ama
M udanya Mütarekesi ayakta kalır ve İstanbul’un statüsü 1918’d en
beri olduğu gibi sürer giderdi. Böyle bir durumdan kimse hoşnut
kalm azdı am a bu durum Türkler için daha d a tatsız olurdu!’*70
"Türk delegasyonu, son d a k ik a d a akıllıca davranmayı bildi.
Türkiye’nin Avrupa’y a dönüşü ve M illetler Cemiyeti'nde yerini a l
466) “L’Heure Critique à Lausane", L e Jo u r n a l (Paris), 21.12.1922.
467) “Pour éviter la rupture on conviendrait d'ajourner la question des Détroits”, E cho
d e P aris, 21.12.1922.
468) “Paris, 20 Décembre. Bulletin du Jour”, L e Temps, 21.12.1922.
469) Jo u r n a l d e G enève, 21.12.1922.
470) T rubun e d e G enève, 21.12.1922.
299
m ası öncesinde iyi niyetli ve ölçülü davran m ak gereğini kavradı.
İsm et P aşa, üzerindeki bütün uğursuz etkileri savuşturup sorum
luluğu üzerine aldı... Boğazlar konusunda Türklerle M üttefikler
arasında varılan anlaşm a, Ruslar için şim diye k a d a r hiç karşılaş
m adıkları bir başarısızlıktır... Türk delegasyonu bağımsız davran
m aya başlayınca Ruslar davayı kaybettiler. Boğazlar sözleşmesi
artık yapılm ış sayılabilir.”*71
“İsm et P aşa, M üttefiklerin uzattığı eli kabu l etmekle, Ç içe-
r in ’in bütün umutlarını suya düşürdü"*72
300
22 A ralık 1922 Cuma
474) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı /, s.266, No. 194: İsmet Paşa’dan Gazi M. Kemal’e tel,
22.12.1922, No. 135.
301
edilmemiştir. Azınlıklara göç hakkı isteyen maddeyi sorup tartı
şırken Venizelos, hükümetin zorla bütün Rumları kovduğundan
bahsetmiş. Buna delegemiz şiddetle tepki göstermiş ve iddiayı
yalanlamıştır. İtalyan Başkan (M ontagna) oturuma ara vermiş
tir. 2) Adliye uzmanlarımız M arki G arroni ile görüştüler. Adli-
yemize yabancı yargıçlar katılması incelendi ve müzakere olun
du. İddiaları şu iki zemine dönüktür: Medeni Kanunumuz şeriata
dayanmaktadır, yabancılara uymaz. Yargıçlarımız yeni kanunları
bilmediklerinden uygulayamayacaklardır. Kısacası, adliye işinde
başladığımız yerde duruyoruz. 3) Curzon, G arroni, B arrere ve
ben Fransızın yanında özel bir toplantı yaptık. Boğazlar sorunun
da askıda kalan isteklerimize devam ettik: İstanbul’da elçilik ge
milerinin (istasyonerlerin ) kaldırılmasında kararsızlar... Tenedos
adasını (Bozcaada’yı) bize geri veriyorlar. İmroz’u (Gökçeada’yı)
geri vermiyorlar. Uluslararası Boğazlar Komisyonunun görevleri
konusundaki tartışmada, askerden arındırmanın denetlenmesini
Komisyondan alıp ataşemiliterlere ve deniz ataşelerine havale et
meyi teklif ettiler. Bu Komisyonun yalnız (yabancı) savaş gemile
rinin geçişleri ile ilgili olacağını belirtmek ve kabul ettirmek kesin
kararındayım. Bir de şunu belirteyim ki (Uluslararası) Boğazlar
Komisyonu olmasına Ruslarla Amerikalılar taraftar değildirler.
Uluslararası Komisyonu kabul ediyorum. Ancak bunun (yabancı)
savaş gemilerinden başka hiçbir işle meşgul olmamasını kesinlikle
sağlamak kararındayım.”475
475) Ib id ., s.263-265, No. 192: İsmet Paşa’darı Başbakanlığa tel, 22.12.1922, No. 126,
127.
302
sonra yirmi yıl erteletmek. Son gelen emirde erteleme süresinin
yüz yıla çıkarılması bildiriliyor... Şurası muhakkaktır ki, maliye ve
iktisat sorunları hakkında uzun ve ayrımlı talimat elde olmadıkça
müzakere yapılmasına zemin kalmamıştır... Gereği gibi aydınlat
mak zarureti karşısındayız. Haberleşme ile anlaşmanın mümkün
olamayacağı kanısı oluştu. Bir taraftan da bu sorunları sonuçlan
dırmak için baskı vardır. En iyi hal çaresini Haşan (Saka) Bey’i
bunun için acele Ankara'ya göndermekte görüyorum. Buradaki
durumu ve müzakerelerin bütün ayrıntılarını arzeder. Ona göre
gereğini düşünür, gerekli uzun ve ayrıntılı talimatı verirsiniz... Ha
şan Bey’in yokluğunda Ferit (Tek) Bey maliye işlerine bakar...”476
476) Ib id ., s.261-262. No.189: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 22.12.1922, No. 122,
123.
477) Ib id ., s.262-263, No. 191: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 22.12.1922, No. 725.
303
B a ş b a k a n H üseyin R a ııfB e y ’den İsm et P a ş a ’y a tel,
22.12.1922
(Makine başında) “Telgrafınıza göre Haşan Bey’in gönderil
mesi ve dönüşüne kadar F erit Bey’in maliye işlerine bakması ve
başkanlık etmesi uygundur. Borçların ertelenmesi şifrenin çözü
münde yanlışlıkla yüz sene diye anlaşıldığını sanıyorum. Bizim
telgrafımızda yirmi senedir.”478
478) lb id ., s. 162, No. 190: Rauf Bey’den İsmet Paşa'ye tel, 22.12.1922, No. 128.
479) D BFP-I/X V III, s.400-401. No. 286: Lord Curzon’dan Sir E. Crowe’a tel,
22.12.1922, No. 146.
480) Grew, o p .cit., s.522 ve Orağlı, op .cit., s.63.
304
23 A ralık 1922 C um artesi
306
mim kabul ettirdik. Ermenileri dinlemek istiyorlar. Reddediyoruz.
2) Noel dolayısıyla B arrere ve G arroni memleketlerine gittiler.
Curzon kalıyor. 3) Ç içerin ’e Boğazlarla ilgili son tekliflerimizi
anlattım. Ermeniler kendisine başvurup toprak istemişler. O da
Rusya’da toprak vaadetmiş. Buradaki Ermenilerin Sovyet Erme-
nistanını tanımadıklarına dikkatini çektim. Ruslar Arap politikası
yapmak istiyorlar. Büyük bir Arap konfederasyonundan söz edip
fikrimi sordu. Dedim ki Arap politikası düşünmedim. Fakat Hicaz
Kralının böyle bir projesi olduğunu ve H icaz Kralının da İngiliz
dem ek olduğunu bilirim! Gerçekten program oradan gelmiş. Mısır
vs. hakkında konuştuk. Teması korumak ricasıyla ayrıldı. Musul
hakkında C urzon’un muhtırası ile benim cevabımın örneklerini
istedi. Vaadettim. 4) Ziyaretini iade ettiğim Hayashi, kapitülas
yonlar konusunda AvrupalIların tatmin edilebilmesi için bizim
bir formül bulmamız gerektiğini dönüp dolaşarak durmadan izah
ve ısrar etti. 5) C urzon’un Musul muhtırasına cevap gönderdim.
'Türkiye, vatanının bölünmez parçasından olan Musul üzerindeki
egemenlik hakkından vazgeçmeyi tasavvur edem ez’ dedim.”485
Rıza Nur, anılarında, bu konuyu şöyle açıyor:
“...Frenkler bizde ekalliyet (azınlık) diye üç nevi biliyorlar: Irk
ça ekalliyet, dilce ekalliyet, dince ekalliyet. Bu bizim için gayet va
him bir şey, büyük bir tehlike. Aleyhimizde olunca şu ad am lar ne
derin ve ne iyi düşünüyorlar... Irk tabiri ile Çerkez, A baza, Boşnak,
Kürt, ilâh... Rum ve Erm eni’nin yanm a koyacaklar. Dil tabiri ile
Müslüman olup d a başka dil konuşanları d a ekalliyet yapacaklar.
Din tabiri ile halis Türk olan iki milyon Kızılbaşı da ekalliyet y a
pacaklar. Yani bizi h allaç pamuğu gibi dağıtıp atacaklar. Bu tak
simi işittiğim zam an tüylerim ürperdi. Kıllarım sanki birer kazık
oldu. Bilekleri sıvadım. Bütün kuvvetimi bu tabirleri kaldırm aya
verdim. Pek uğraştım. Pek müşkülat ile fa k a t kaldırdım ...”486
485) Ib id ., s.272-273. No. 204: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 24.12.1922, No. 137.
486) Dr. Rıza Nur, H a y a t ve H atıra tım , III. C ild, s.1044-1045.
307
Lord Curzon, Barış Antlaşmasını Noel ve yılbaşı tatiline
kadar yapmayı tasarlamıştı. Bunu başaramadıktan başka, Noel
ve yılbaşı için Lozan’dan da ayrılamadı. “Bu m elankolik ortam da
N oel’i geçirm ek alm m m yazısıymış” diye yakınıyordu. Tam Noel
arifesinde Musul ile ilgili Türk cevabını alınca, “İşte şimdi Noel
için ban a bir meşgale çıktı. Türk cevabını çürütm ekle uğraşaca
ğım ” dedi ve ekledi: “Türkler, uzun bir ham ilelik süresi geçirdikten
sonra, Musul konusunda on iki sayfalık bir cevap verdiler ki, bunu
çürütmek, benim, N oel’d e tek dinlencem olacaktır.”**7
308
L e Temps (Paris) g a z etesin d e b ir başyazı, 24.12.1922
"Konferans, yaklaşık yedi haftadan beri toplantı halindedir ve
hiçbir sorunu çözüme bağlamamıştır.
Konferansın, Mudanya Mütarekesi’nin hemen ardından top
lanmamış olmasına üzülüyoruz; o zaman toplanmış olsaydı, hiç
değilse bir ön barış yapılmış olurdu. Fakat zaman geçti. Gelecek
barış namı hesabına üç gözlemde bulunmakla yetinelim:
1) Konferansa sunulmuş olan bütün sorunların çözüme bağ
lanması aynı derecede zor değildir. Doğal olarak en kolay çözüle
bilecek konular üzerinde anlaşmaya varmakla işe başlanabilir.
2) Lozan müzakereleri sırasında iki defa Konferansın kesile
ceği telaffuz edildi: Önce azınlıklar konusunda, sonra da Boğazlar
konusunda. Çok şükür bu fırtınaların arkası gelmedi.
3) Konferansın yavaş ilerlediği görülüyor; ama yine de ilerle
meyi sürdüreceği umulmaktadır. Deneyimler şunu göstermekte
dir ki, kış aylarında bir konferans kesin sonuç almamadan uzayıp
giderse, Şark sorunları daha da ciddi olarak karmaşık hal alırlar.
Bunun böyle olduğu 1876-1877 kışında ve 1912-1913 kışında
görüldü. Bu iki halde de uzayıp giden müzekerelerin sonu sava
şa varmıştır... Şu halde müzakereleri daha fazla uzatmadan barış
yapmak yerinde olur.”491
309
yerleşik nüfusu 503.000’dir. Bu nüfusun 263.830’u Kürt, 146.960’ı
Türk, 53.240'ı Araptır ve geriye kalan 39.000 kişi de Müslüman
olmayan nüfustur.
Türk delegesi, Musul Vilayetindeki Türklerin İstanbul Türk
lerinden farklı bir ağız konuştukları için Türk sayılamayacağı
yolundaki İngiliz iddiasını reddediyor; siyasi bakımdan, Musul
Vilayetinde yaşayan Kürtler ve Türklerin Türkiye’ye bağlanmak
istediklerini savunuyor. İmkân verilirse Musul Vilayeti halkının
Türkiye’ye katılma isteğini bir halkoylamasında da ortaya koyaca
ğını belirtiyor.
Yani İsm et Paşa, Musul Vilayetinde plebisit yapılmasını iste
yen ilk projesine dönüyor.
Muhtırada, Musul Vilayetinin, coğrafi bakımdan Irak’ın bir
parçası olmadığı; ekonomik ve ticari bakımdan Bağdad’a dönük
değil, Güney Anadolu’ya ve özellikle Diyarbakır bölgesine dönük
olduğu; Anadolu ile Irak ve İran arasındaki ticaret yollarının Mu
sul Vilayetinden geçtiği belirtiliyor.
Türk muhtırasının son bölümünde ise, Musul Vilayetinin, İn
giltere tarafından mütarekeden sonra ve hiçbir sebep yokken hak
sız yere işgal edilmiş bulunduğundan ve bu vilayetin, Türkiye’nin
ayrılmaz bir parçası olduğundan bahsediliyor.”492
492) “Le Memorandum Turc au sujet de Mossoul" (Musul Konusunda Türk Muhtıra
sı), L e Jo u r n a l (Paris), 25.12.1922.
493) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı /, s.278, No. 210: Gazi’den İsmet Paşa’ya tel,
26.12.1922, No. 158.
310
G azi M. K em a l P a ş a ’d a n İsm et P a ş a ’y a m ektup,
26.12.1922
“Mektubunu derin bir özlemle okudum. Kuryeyi kaçırmış
tım. Ayrıntılı bir mektupla cevap verecektim. Kalbimde yankıla
rını duydukça ne kadar mutlu oluyorum. Aynı derecede hasretle
seni ne kadar göreceğim geldiğini bilmem tahmin edebilir misin?
Parlak bir başarı sonucuyla şerefli dönüşünüzü düşünerek teselli
bulmaktayım. Orada kazandığın saygın yeri ve dünyaya gösterdi
ğin kudret, zekâ ve liyakati mutlulukla seyrediyorum.
Sağlığım iyidir. Mecliste bazı akımlara karşı sürekli uyanık
ve izler durumda olmak zorunluluğu beni çok üzüyor. Bir tarafa
ayrılamıyorum. Halifeye saltanat hukuku vermek hevesinde bu
lunan gericilerin için için girişimleri bana çok azap veriyor (be
ni çok i’kab ediyor). Fevzi Paşa İzm ir’dedir. Yakup Şevki Paşa
gözünün hastalığından Avrupa’ya gitti: Kolorduları Batı Cephesi
Karargâhına bağlandı. Büyük kumanda makamında başka değişik
lik yoktur. Ordu iyidir, hazırdır. Vasıflandıramayacağım bir aşkla
ve hasretle gözlerinden öperim çok sevgili kardeşim İsmet.
Başkumandan M ustafa Kem al”494
311
Boğazlarda kontrol olmazsa siyasi güvence olmazmış.3) Fransız
amirali ile uzmanlar Boğazlar Komisyonu konusunda çalıştılar. 4)
Çiçerin özellikle geldi. Boğazlar işini konuştuk. 5) Fransızlarla Rus
ların arasını bulmak girişimlerinde şimdilik durdum.”496
“26 Aralık raporu: 1) Altkomisyonlar toplandı. Ahali mübade
lesi komisyonunda Patriğin çıkarılmasına şiddetle direndiler. Azın
lıklar alt-komisyonunda Ermenilerin de dinlenmek istenmesini da
ha önce protesto etmiştik. Yine de gündeme almışlardı ve delegas
yonumuz oturuma katılmadılar. Curzon olayın kapanmış sayıldığı
nı bildirdi. 2) Curzon ile Boğazlar işini ve genellikle barış konusunu
görüştüm. Türk delegeleri bulundukları noktada durup ısrar edi
yorlar. ‘Böyle devam ederse görüşlerini yazıp bir genel proje vermek
ten başka çare kalm ayacaktır’ diyor. ‘Önce prensiplerde anlaşalım'
dedim. Kapitülasyon sorununu açtı. ‘M utlaka bir güvence verecek
siniz’ dedi. Adam bütün görüşlerinde harfiyen direniyor. Ayrıldık.
Gerçekten müzakereler bir yakınlaşma ve anlaşma zemini buluna
mayacak biçimde durmaktadır. 3) Müslüman olmayan azınlıkların
askerlikten muaf tutulmaları için kesin olarak direnmektedirler. Bu
konuda Hükümetin azami ve kesin bir görüşü var mıdır?”497
496) Ib id ., s.280-281, No. 215: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 26.12.1922, No. 142,
143, 144 (özet).
497) Ibid ., s.281-284, No. 216: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 26.12.1922, No. 145-146
(özet). Rıza Nur, toplantıya katılmaması olayını şöyle anlatıyor:
“22 Kânunuevvel celsesi sonunda M ontagna, ‘Bulgar heyeti, ekalliyetler hakkında
dinlenmesini rica etti. D avet edeceğim ’ dedi. Ani ve hesapta olm ayan bir şey!.. D e
dim ki, ‘Eğer Konferansa davetli olm ayan bir heyeti dinlem ek isterseniz, Türk heyeti
o celseye iştirak etm ez’... Günler geçti. Ekalliyetler işiyle meşgulüz. B ir gün ruzname,
ekseriya bize yaptıkları gibi, celseden bir sa a t evvel geldi. Bunun gayesi bize cevaba,
hazırlanm aya, tetkikat yapm aya vakit vermemek, Türkçesi bizi gaflette yakalam ak.
R uznam ede ‘Bugünkü celsede Ermeni, Asuri, Keldani heyetleri dinlenecek' deniyor.
Hayret içinde kaldım... içtim aa yarım sa a t k a la bir nota yazdım. Kendi im zam ile
im zaladım . Bunda diyordum ki: “...Biz devletlerle m üzakereye geldik. Bu sebeple
celseye gelmiyoruz.' Tam on dakika k ala kâtip A h m et C ev at’ı çağırdım. ‘A l şunu!
Kimseye gösterme ve söyleme! Otomobili al, Uşi'ye git... Celse zam anı gelsin, d ele
geler yerlerine otursunlar. O esnada içeri gir, bu notayı M on tagn a’y a ver ve derhal
dışarı çık! Sakın orada kalm a!’ Çünkü orada kalsa bu a d am lar bizi celsede hazır
addederler. Bu kabiliyette insanlardır. Böyle yaptı. Celseyi yapmışlar, fa k a t hususi
m ahiyette diye Bulgarları, Ermenileri ilh... dinlemişler. Ancak bunları zabıtn am a-
lere geçirememişlerdir!’ (Dr. Rıza Nur, H ay a t ve H atıratım III, s.1059-1060)
312
A m erikan D elegesi Mr. Grew’un günlüğünden,
26/28.12.1922
“Birkaç gün esnasında Konferansın atmosferi olağanüstü de
ğişiklik gösterdi. (Noel tatiline) Giderken genel bir iyimserlik ha
vası mevcuttu. Ayın yirmi altısında (26 Aralıkta) döndüğümüzde
ise ortalığı kara bulutlar kaplamış olup, insanlar kapitülasyonlar
sebebiyle temasların beklenenden evvel kopma noktasına gele
ceğinden serbestçe bahsediyorlardı. Curzon, C hild’a bu kadarını
söylemişti ve ayın yirmi yedisi öğleden sonrası Konferans çağrısı
yapan büyük devletlerin temsilcileri ile iştirak etmesi için davet
edilen Child, Curzon'un odasında biraraya geldiler; burada erte
si gün, G arro n i’nin komisyonunda Türklere karşı ortak bir cephe
oluşturulması kararlaştırıldı. Curzon’un, Türkleri Musul meselesi
üzerinde son derece inatçı bulduğunu zaten biliyorduk. Curzon,
görüşmelerin Büyük Britanya’nın yegâne ilgili taraf olduğu bir
konu yüzünden çıkmaza girmesindense, kendisi ve diğerlerinin
dünyanın sempatisini kazanabileceği kapitülasyonlar konusunda
sekteye uğramasını tercih etmişti.
Ayın yirmi sekizindeki (yapılacak) toplantı, mutlak bir kilit
lenme yaşamakta olan S ir H orace Rum bold’un adli kapitülasyon
lar altkomisyonunun hazırlamış olduğu raporu ele almak üzere
yapılacaktı. Curzon, oturuma başlar başlamaz G arroni’nin açılış
konuşması ile başı çekmesini teklif etti; fakat Child, toplantının
Rum bold’un komisyonunca hazırlanmış olan raporu değerlen
dirmek üzere planlandığı için, öncelikle Rum bold’un raporunu
okumasının daha uygun olacağını öne sürdü. Curzon yüzünü bu
ruşturdu. Ardından M ontagna, hangi sebeple bu teklifi yaptığını
C hild’a sordu. Child 'Eğer bir kopm a söz konusu olursa, bu otu
rumun R u m b o ld ’un mu yoksa G a rro n i’nin m i ismiyle anılmasını
arzu edersiniz?’ diye cevap verdi. M ontagna, C hild’ın eline sarıla
rak, ‘Tanrı sizi korusun’ dedi.”498
313
27 Aralık 1922 Çarşam ba
B a ş b a k a n R a u fB e y ’d en İsm et P a şa ’y a ik i tel, 27.12.1922
“Barış Konferansı giderlerine karşılık olmak üzere ayrıca yüz
bin lira (ek ödenek) bugün Meclis Genel Kurulunda tartışmasız
kabul olunmuştur.”499
“Bundan sonra, Eastern telgraf hattı yerine Köstence hattı
kullanılarak telgraf gönderilmesini rica ederim.”500
314
ri bildiriliyor. Raporlar sert ve saldırgan bir dille kaleme alınmış.
Basında da bunun özeti yayımlandı. Musul için Curzon, İsm et
Paşaya ültimatom verdi deniyor. 3) Yarın kapitülasyonlar görü
şülecek. En ufak bir ümit vermeyeceğim. 4) G eneral Townshend,
Musul’u şimdilik bir kenara bırakmayı telkin ediyor. 5) İsviçre ileri
gelenlerinden Ermeni dostu bir heyet gelip benden Ermeni milli
yurdu talep etti. 6) Kısacası, kesin günlerdeyiz. Oysa görüşlerimiz
arasında yakınlık yoktur. Kapitülasyonlarda, maliye sorunlarında
tamamen eski zihniyette ısrarlıdırlar. Musul hakkında kesin tutum
almışlardır. Azınlıklarda Milletler Cemiyeti vesayetiyle ayrıca bir
denetim ve Müslüman olmayanların askerlikten muaf tutulması
gibi diğer antlaşmalarda olmayan kayıtlarda ısrar ediyorlar. Kon
ferans her an kesilebilir.”505
315
Ama iş Konferansın neticesi hakkında konuşmaya geldiğinde ka
ramsarlaşıyor ve İsm et (Paşa) ile aralarında geçen bazı konuşma
lardan (...) birini anlatırken ‘İsm et’ diyordu, 'bana en çok bir müzik
kutusunu hatırlatıyorsun. Her Allahın günü hep aynı eski melodiyi
çalıyorsun. Ta ki hepimizi hasta edene dek: Egemenlik, egemenlik,
egemenlik.’ Curzon’un kurnazlığının derecesi hakkında büyük bir
kuşku içindeydim. Gerçekten akıllı biri, Konferansın açılışından
bu yana onun yaptığı gibi çatık kaşlı taktiklere müracaat etmezdi...
Gerçekten akıllı ve esnek bir insan daha az müstehzi ve daha çok
saygılı diğer yaklaşım metodlarını da deneyebileceğine inanıyor
dum... Yakın bir tarihte Türklerin eline bir antlaşma taslağı tutuş
turarak ‘y a bunu kabul edersiniz ya da çekip gidersiniz’ diyeceğini
tahmin ediyorum. Curzon’dan, mümkün olan en erken tarihte bu
taslağa ait bir kopyayı, tümüyle aramızda kalmak kaydıyla, bize ve
rip veremeyeceğini sordum. Kendisi de vereceğine söz verdi...
Curzon, İsm et (Paşa) ile Musul konusunda yapmış olduğu
tüm yazışmaları bize gösterdi, aralarında birkaç nota gidip gelmiş
ama her iki taraf da yerinden bir santim bile kımıldamamıştı...”507
316
vap vermeye davet ettim. Kendisi, bir cümleyle teklifimi kabul et
tiğini bildirdi ve kısa zamanda bir toplantı daha yapılmasını istedi.
Bu oturumun, yine de, üç yararı olmuştur: Birincisi, (Büyük)
Devletlerin temsil ettikleri dünya kamuoyunun mutlak birliğini
göstermiştir. İkincisi, Fransız Hükümetini, geri dönemeyeceği bir
konuma sokup bağlamıştır. Üçüncüsü, Konferansın olası kesilme
nedenini değişik bir zemine (kapitülasyonlar zeminine) kaydırmış
tır ki, artık kimse, Boğazlar veya Musul sorunlarında olduğu gibi,
kesilme nedeninin yalnız İngiliz çıkarı olduğunu ileri süremeye
cektir; çünkü kapitülasyonlar, Türkiye’de vatandaşları ya da işleri
bulunan bütün dünya ülkelerinin çıkarlarını etkilemektedir.”508
508) FO 424/2SS, s.789, No. 845 ve DBFP-1/XVIII, s.419, No. 298: Curzon’dan Sir
E. Crowe'a tel, 28.12.1922, No. 160 (kısaltıldı) ve Şimşir, L ozan T elg ra fla rı /,
s.291-292, No. 226: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 29.12.1922, No. 154, 155,
1922, No. 160 (özet).
509) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı I, s.290, No. 224: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel,
29.12.1922, No. 167-168 (özet).
510) Ib id ., s.291. No. 224: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 29.12.1922, No. 169 (özet).
511) Ib id ., s.294, No. 227: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 29.12.1922, No. 157, 158
(özet).
317
yabancı yargıçlar alınarak, kapitülasyonlara karşılık güvence ve
rilmesi isteği üzerinde görüş birliği oluşmadığı bildirildi. Rum -
bold, mahkemelerimizin hâline dair, bir İngilizin sebepsiz yere 24
saat tutuklanmış olması gibi örneklerle bilgi verdi. Bunlara cevap
verdim. Kapitülasyonların kaldırılmasından başka bir teklifte bu
lunamayacağımı iddia ve onların isteklerini kesinlikle reddettim.
Kendi muamelelerimizi yabancıların Mütarekeden beri İstan
bul’daki muameleleri ve muhakemeleriyle karşılaştırmaya hazır
olduğumuzu bildirdim. ‘Yabancılar İstanbul’d a öyle şeyler y ap
m ışlardır ki, bunların ülkelerinde bir kanun olup olm adığından
hakkıyla şüphe edilebilir’ dedim. Kısacası, redddettim. B arrâre
kapitülasyonlardan vazgeçtiklerini, fakat hukuki ve cezai mese
lelerde güvence istemekten vazgeçmeyeceklerini kesin bir dille
söyledi. Curzon, uzun bir konuşma yaparak, nutkumun ağır oldu
ğunu, bu yolla barışa varılamayacağını söyledi.
2) Bom pard daha sonra yanıma geldi. Şiddetli tehditler ve
münakaşalar karşısında nihayet barıştan ümitsiz olarak geri dön
dü. Amerikalılardan ve diğerlerinden sızan haberlere göre, İngi-
lizler Musul yüzünden Konferansı kesmek yerine, bunu kapitülas
yonlar sorununda yapmak manevrasını izlemektedirler. Söylenti
lere göre genel bir proje hazırlamaktadırlar.
3) Kapitülasyon sorunu kesin aşamasındadır denilebilir. Bu se
beple müzakerelerin kesilmesi ihtimali vardır. Eğer biz adli konular
da herhangi bir müsaade ve şekil göstermek zorunda kalacaksak onu
şimdiden bana haber vermek zamanı gelmiştir. Hükümetin ve M ec
lisin görüşünü tezelden ve kesin olarak bilmek ihtiyacındayım.”512
512) Ib id ., s.291-293, No. 226: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 29.12.1922, No. 154,
155 (özet).
318
• “Kriz Dönemi” (L e Temps, 29.12.1922)
• “Lozan ’d a Çıkmaz” (Intrensigent, 29.1 2 .1 9 2 2 )
• “A nlaşm azlık” (Jo u rn a l d e G eneve, 29.12.1922)
513) Bilâl N. Şimşir, Atatürk ile Yazışm alar I (1920-1923), Kültür Bakanlığı Yayın
ları, Ankara, 1981, s.460 ve Şimşir, toz a n Telgrafları I, s.297-298, No. 232 ve
Atatürk'ün Bütün Eserleri, Cilt 14 (1922-1923), s.211: Gazi M. Kemal’den İsmet
Paşa’ya tel, 30.12.1922, No. 175.
Not: Gazi’nin yukarıdaki telgrafı üzerine, İsm et Paşa'nm Birinci Komisyonun 31
Ocak 1923 günlü oturumunda Mısır konusunda yaptığı konuşma. Konferansın
resmi tutanağında şöyle yer aldı: “İsm et Paşa, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hü
kümetinin, Türkiye’nin sınırları dışında kalmış olan eski Osmanlı İmparatorluğu
toprakları üzerinde hiçbir niyet beslememekte olduğunu, daha önce de, birkaç kez
belirtmiş bulunmaktadır. Bugünkü Türk Devleti, yetkilerini (otoritesini) özellikle
kendi ulusal ülkesiyle sınırlamayı isteyen Devletler arasında bulunmaktadır. Bu te
mel ilkeden esinlenen Misak-ı Milli, l'inci maddesinde, yalnız Arapların oturmak
ta oldukları toprakların kaderinin, yerel halkın serbestçe açıklayacakları istekleri
uyarınca düzenlenmesini öngörmektedir. Türk Temsilci Heyeti, Müttefik Devlet
lerce de açıklanmış olan bu ilkeye bağlılık duygusuyla, Mezopotamya, Hicaz, Mısır
ve Suriye’nin, Türk sınırları dışında kalmış bütün öteki ülkeler gibi, kendilerine
uygun görecekleri yönetimi, özgürlük içinde seçmeye hakları olduğunu, resmen
bildirmeyi bir ödev saymaktadır." (Lozan B arış Konferansı. Tutanaklar, Belge
ler, T.I, C .l, K.2, s.49)
319
B a ş b a k a n R a u fB e y ’den İsm et P a ş a ’ya d ö r t tel, 30.12.1922
'Tevzi Paşa’nın görüşü: Curzon, Sèvres Antlaşması’m deği
şik ve hafifletilmiş bir biçimde bize kabul ettirmek istiyor. Azın
lıklar ve kapitülasyonlar konusunda hiçbir fedakârlıkta buluna
nlayız ve askeri tedbirlerimize devam ederiz. Ben birkaç güne
kadar Çanakkale cephesini teftiş edeceğim ve İngiliz mevkileri
ni inceleyeceğim. Üç sınıfın yeniden askere alındığına ilişkin ya
yınlara ve propagandaya devam olunmalıdır. Lozan’da barışsever
görünmekle beraber döktüğümüz kanları birtakım hayallere feda
edemeyeceğimizi kesinlikle sezdirmeliyiz. Özellikle Mecliste bü
yük tezahürat lazımdır, Efendim.”514
"H enderson, öldürülen jandarmamız için özür dilemiş.
V ahdettin’in Hicaz’a gönderileceğini bildirmiş. Bizim barış yap
mak istemediğimizi ileri sürmüş.”515
“Kayseri’de Türk Ortodoks Kilisesi Sinod’u kuruldu.”516
“F erit Bey’in delege olarak atanmaksızın çalıştırılması uygun
olacaktır.’’517
“H aşan Bey (Saka) Ankara’ya geldi.”518
320
nılmaktadır. 4) Amerikalı, altkomisyonda, tehcir edilen veya göç
edenlerin evlerine dönmeleri ve mülklerine tasarrufları gerektiği
ne ilişkin bir muhtıra verdi. Böylece göçmenlerin dönmeleri res
men söz konusu oluyor. 5) Chester projesi konusunda heyetimizin
aydınlatılması müsterhamdır.”519
“(Balya madenindeki Fransız şirketi hk.)136 numaralı telgraf-
name cevabıdır:
Fransızlara sözlü bilgi verdim. Şirket müdürlüğünden alınan
telgrafta, madeni tekrar işletmek için Balya’ya, Ermeni ve Rum ol
mayan beş uzman göndermek isteniliyor. Bu istek uygun görülü
yorsa, İstanbul Mümessilliğine talimat verilmekle beraber beni de
telgraftan haberdar etmenizi rica ederim.”520
519) Ib id .. s.298- 299, No. 239: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 30.12.1922, No. 159,
160 (özet).
520) Ib id ., s.299, No. 235: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 30.12.1922, No. 161.
321
lar beklerken -öylesine aç olmalılar k i- tek bir soru dahi sormak
sızın yemeğe koşturmaları beni bir hayli rahatlattı.”521
322
"G eneral Pelle, (...) Konferans kesilirse İngilizlerin savaşa
girmek zorunda olacaklarını söylemiş. Kapitülasyonlar konusun
da bir geçiş dönemi gerektiğini ileri sürmüş. Pelle, bu açıklamayı
hükümetinin emri üzerine yaptığını da sözlerine eklemiştir.”525
“Ankara’daki Afgan Büyükelçisi, Lozan'a gelmiş olan Afga
nistan’ın Londra Büyükelçisine bir mesaj yolluyor. Yerine iletil
mesi. Mesajın özü: ‘A nadolu’d a Yunan zulmü ve yıkımlarının taz
min ettirilmesi için Konferansın dikkatini çekm enizi rica ederim ’
mealindedir.”526
“Suriye sınırları konusundaki tutumunuz uygundur.”527
3.
KONFERANS DEVAM ED İYO R
(O cak 1923)
525) Ib id ., s.304, No. 241: Rauf Bey'den İsmet Paşaya tel, 31.12.1922, No. 181.
526) Ib id ., s.304, No. 242: Rauf Bey'den İsmet Paşaya tel, 31.12.1922, No.179 (özet).
527) Ib id ., s.300, No. 236: Rauf Bey'den İsmet Paşaya tel, 31.12.1922, No. 176.
323
Türkiye’nin istekleri (...) önceden biliniyordu. (...) Konferanstaki
delegeler bir parça iyi niyet besleselerdi, müzakerelerin bu kadar
uzaması için ortada hiçbir neden kalmazdı.
İstanbul ve Marmara Denizi’nin güvenliği ve saldırıdan ko
runması hakkında gerekli güvence verilmek şartıyla, Boğazların
serbestliğini en önce teklif eden biziz... Bizi Lozan’a davet edenler,
Konferansın açılışından önce İstanbul’un bize iade edileceğini va-
ad etmiş olduklarını hatırlayınca, bu vaadin bize iyi niyetle yapıl
mış olduğundan şüphe etmeye başlıyoruz...
Musul Vilayetinin milli sınırlarımız içinde olduğunu defalar
ca ilan ettik. Lozan’da şu anda karşımızda yer almış olanlar bunu
pekâlâ bilirler. Vatanımızın sınırlarını belirlediğimiz zaman büyük
fedakârlıklara katlandık. Menfaatlerimize aykırı olmakla birlikte
uzlaşmacı davrandık. Artık milli topraklarımızdan en ufak bir
parçasını bizden koparmaya çalışmak pek haksız bir hareket olur.
Buna katiyyen razı olmayız...
Lozan bizim önümüze başka tatsız sürprizler de çıkardı. Ka
pitülasyonların Konferansta birçok oturumu meşgul etmesini an
layamıyoruz. Bu konuda yapılan tartışmalar bizim milli onurumu
za hakarettir.
Türk milleti için kapitülasyonlar rejiminin ne kadar tiksindi
rici olduğunu size anlatamam. Başka adlar altına gizleyerek kapi
tülasyonları Türk milletine kabul ettirebileceklerini hayal edenler
çok yanılıyorlar; çünkü Türk milleti, kapitülasyonlar rejiminin
ayakta tutulmasının kendisini kısa sürede ölüme götüreceğini an
lamıştır. Oysa Türkiye, köle olarak ölmektense son nefesine kadar
savaşmaya kararlıdır...
Azınlıklara gelince, bu konuda biz nüfus mübadelesini göz
önünde bulundurduk ve diğer devletlerin temsilcileri de bu ko
nuda bizi izlediler. Fakat entrika ve hıyanet yuvası olan, (...) Rum
Patrikhanesini ülkemizde tutmayı reddediyoruz... Onun doğal ye
ri Yunanistan değil midir?..
324
İsm et Paşa tam yetkiye sahiptir ve Lozan çalışmalarında gö
rülen gecikmelerin hiçbirinin sorumluluğu bize yüklenemez.
Devletlerin bizim iyi niyetimizi anlayacaklarını ve makul bir
süre içinde Konferansı sona erdirmek için çalışmalarını hızlandı
racaklarını hâlâ umuyoruz...
Fakat uygar dünyanın unutmaması gereken bir şey daha var
dır, o da şudur ki, Büyük Millet Meclisi tarafından yönetilen Tür
kiye, BabIâli'nin yönettiği eski Osmanlı İmparatorluğu değildir.
Yeni Türkiye, saygınlığını ve haklarını korumak için gücünün bi
lincindedir; bu uğurda hayatını dahi riske atmaya hazırdır.”528
325
Hüseyin Rauf Bey’in açıklamasından sonra Meclis de uygun
gördü. 1 Ocak 1923 günü İsm et Paşaya telgrafla aşağıdaki cevap
verildi.
530) TBMM Gizli Celse Z abıtları, Cilt 3, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, An
kara, 1985, s.1197 ve Şim şir, Lozan Telgrafları I, s.305, No. 244: Rauf Bey’den
İsmet Paşa’ya tel, 1.1.1923, No. 183 (özet).
531) Şim şir, Lozan Telgrafları /, s.307-308, No. 247: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel,
1.1.1923, No. 168 (özet).
532) Ibid., s.309, No. 250: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 1.1.1923, No. 171.
533) Ibid., s.306, No. 246: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 1.1.1923, No. 167.
534) Ibid., s.308, No. 249: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 1.1.1923, No. 170.
535) Ibid., s.309, No. 252: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 2.1.1923, No. 185.
326
“Savaş zamanında vatandaşlarımızın zararlarını Yunanlılar
da tazmin edecekler mi?”536
“Yabancı sermayeli Türk şirketleriyle ilgili görüşünüz ye-
rindedir. Yabancıların da bulunacağı hakem heyetleri kabul
edilemez.”537
"İmtiyazlı şirketler işleri için Hükümetimize başvurabilir
ler. Ama bunlarla ilgili olarak antlaşmaya hüküm konması kabul
edilemez.”538
“Fransız kaynaklarına göre, Musul işinde İngiliz oyununu
bozmak için, Türklerin bir teklifte bulunmaları ve bu işi antlaşma
dışında bırakmaları uygun olacak imiş.”539
“Sinod’un üyeleri tamamlanıyor. Sonucu bildirecek.”540
"Kam enov’un söylevi şöyle: Lozan Konferansı, Türklerin za
ferinin sonucudur. Devletler ise bu zaferi ortadan kaldıracak bir
antlaşma yaptırmak istiyorlar. Boğazlarda Türklerin egemenli
ğini savunuyoruz. Türkler ise bundan bazı özveride bulunuyor
lar. Boğazları yabancı donanmalara açan bu anlaşmayı Sovyetler
imzalamayacaktır.”541
536) Ib id ., s.311, No. 253: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 2.1.1923, No. 188.
537) Ib id ., s.311, No. 254: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 2.1.1923, No. 189.
538) Ib id ., s.312, No. 255: Rauf Bey'den İsmet Paşaya tel, 2.1.1923, No. 190.
539) Ib id ., s. 313, No. 258: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 2.1.1923, No. 193.
540) Ib id ., s.313, No. 260: Rauf Bey’den İsmet Paşaya tel, 2.1.1923, No. 194.
541) Ib id ., s.314, No. 261: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 2.1.1923, No. 196.
542) Ib id ., s.315, No. 261: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa yazı, 2.1.1923, No. 89 (özet).
327
3 O cak 1923 Çarşam ba
is m e t P a ş a ’d a n B a ş b a k a n lığ a üç tel, 3.1.1923
"2 O cak raporu:
1) Azınlıklar altkomisyonunda ilerleme var. 150 kişiyi genel af
dışında bıraktırdık. 2) M üttefiklerin kendi aralarında Paris Konfe
ransı devam ediyor. 3) İki İngiliz simsarı Musul petrolleri için 50
yıl imtiyaz istiyor. Bize yüzde 12.5 pay teklif ediyorlar. 4) İngiliz
İşçi Partisinden iki üye geldi. Konferans kesilirse Türkiye ile geçici
bir anlaşm a yapılabileceğini söylüyorlar. Proje hazırlamışlar. Red
dedeceğim . Ben burada kesin barış yapmak için bulunuyorum.”543
“100 bin liraya tezelden ihtiyaç var.”544
"Kuryeler sırayla gönderilebilir.”545
4 O cak 1 9 2 3 P erşem b e
B a ş b a k a n H. R a u fB e y ’d e n İs m e t P a ş a ’y a y e d i tel, 4.1 .1 9 2 3
“Bazı Yahudiler, Filistin m andasının Türk devletine verilm esi
için bize başvurdular. Uygun görülmedi.”546
“T elgraflarınızı K östen ce kablosuyla çekm ek için ( voie Cons-
tan za ) işaretin konması.”547
“1) M o u g in ile telg raf işini konuştum . E astern kablosunda
zorluklarla karşılaştığım ızı, K östen ce h attında M üttefik k om u tan
ların ın bize güçlük ve fazladan m asraf çıkardıklarından şikâyet e t
tim ve bu nu n dü zeltilm esini istedim . 2) Fransa’nın kapitülasyon
lar ü zerin deki ısrarınd an artık v azgeçm esi gerektiğini anlattım .”548
“1 0 0 b in lira m utem ed F u a t B e y (A ğ ra lı) adına gönderiliyor.”549
543) Ibid., s.319, No. 265: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 3.1.1923, No. 177 (özet).
544) Ibid., s.320, No. 266: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 3.1.1923, No. 178.
545) Ibid., s.321, No. 267: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 3.1.1923, No. 179.
546) Ibid., s.321, No. 268: Rauf Bey’den İsmet Paşa'ya tel, 4.1.1923, No. 196.
547) Ibid., s.321, No. 269: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 4.1.1923, No. 199.
548) Ibid., s.322, No. 270: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 4.1.1923, No. 200.
549) Ibid., s.323, No. 271: Rauf Bey'den İsmet Paşa'ya tel, 4.1.1923, No. 201.
328
“Gümrük sorunuyla ilgili projeniz uygundur.”550
“Samsun-Sivas demiryolu imtiyazı 1913'te Fransız şirketine
verilmişse de sonradan bu imtiyaz geçersiz sayılmıştır. Şirket bu
nu protesto etmiştir. Chester’e Doğu Anadolu demiryolu imtiyazı
verilmesi öngörülmüş ise de bu da tamamlanmamıştır. Müzakere
lere devam olunacaktır.”551
“Tazminattan vazgeçilmesi işinin açıklığa kavuşturulmasını
rica ederim.”552
550) Ib id ., s.323, No. 272: Rauf Bey'den İsmet Paşaya tel, 4.1.1923, No. 202.
551) Ib id ., s.324, No. 273: Rauf Bey’den İsmet Paşaya tel, 4.1.1923, No. 203.
552) Ib id ., s.325, No. 274: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 4.1.1923, No. 204.
553) Ib id ., s.325, No. 275: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 4.1.1923, No. 93 (özet).
554) Ib id ., s.328, No. 276: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 4.1.1923, No. 180-182
(özet).
555) Ib id ., s.329, No. 277: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 4.1.1923, No. 183.
556) Ib id ., s.329, No. 278: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 4.1.1923, No. 184.
329
5 Ocak 1923 Cuma
557) Ib id ., s.330, No. 279: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 5.1.1923, No. 205, 206
(özet).
558) Ib id ., s.331, No. 280: Rauf Bey’den İsmet Paşa'ya tel, 5.1.1923, No. 207.
559) Ib id ., s.132-133, No. 281: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 5.1.1923, No. 185,186
(özet).
560) Ib id ., s.134, No. 282: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 5.1.1923, No. 187-189
(özet).
330
nuşmam Mösyö B arrere tarafından hararetle desteklendi. Ken
disi Başbakan P oincare’yi bilgilendirmek için Pazar günü tekrar
Paris’e gidecek. Bu iş hafta ortasına kadar sürer. O zamana kadar
antlaşma taslağımızı hazırlayıp bir refakat mektubuyla Türklere
sunmayı konuştuk. Taslakta çeşitli noktalar sıralanacak ama bun
ların kabulü için ısrar edilmeyecek... Fakat bu taslağın Türkler ta
rafından kabul edileceğini sanmıyorum. Musul'un kuzey sınırını
belirlemek için benim uzmanlarım ile İsm et Paşa’nın uzmanları
arasında yapılan toplantı sonuçsuz kaldı. Yunanlılar tarafından
kötü ele alınan Patrikhane sorunu, kapitülasyonlar ve borçlar so
runları da çıkmaza girmiş bulunmaktadır. Halen bu güçlüklerden
bir çıkış yolu göremiyorum.”561
561) FO 424/256, s.51, No. 23 ve D BFP-I/XVIII, s.431. No. 31: Curzon'dan Crowe’a
tel, 5.1.1923, No. 177.
562) Şimşir, L o z an T elg ra fla rı I, s.335, No. 283: Rauf Bey’den İsmet Paşaya tel,
6.1.1923, No. 208 (özet).
563) Ib id ., s.336 No. 284: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 6.1.1923, No. 209.
564) Ib id ., s.336, No. 285: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 6.1.1923, No. 210-214
(özet).
565) Ib id ., s.337, No. 286: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 6.1.1923, No. 215 (özet).
331
İsm et P a ş a ’d a n B a ş b a k a n lığ a üç tel, 6.1.1923
“Köstence yoluyla yollanan telgraflar hem geç geliyor, hem de
çözülemiyor. Telgrafların yine ‘Eastern’ kablosuyla gönderilmesi
mercudur (rica olunur).”566
“5 Ocak raporu : 1) Maliye altkomisyonu kesildi. Biz 1918’e
kadarki borçların taksimini istedik. Fransızlar 1914’e kadar ka
bul ettiler. 2) İtalyanlar kapitülasyonlarda direniyorlarlar. 3) İn
giliz Müsteşarıyla Musul’u görüştük. Musul şehri dışında toprak
vermeyi ve bize pay teklif ediyor. Musul’u da istedim. Bizim için
Musul bir vatan meselesi, kendisi için petrol meselesidir. Petrol
konusunda kendilerini tatmin edecek surette birlikte çalışmaya
hazır olduğumu söyledim. Musul şehrini vermeyeceklerini söyle
di. Kırgınlıkla ayrıldı. 4) Londra’ya iki adam gönderdim. İngilizleri
petrolde tatmin edip toprağı iade ettirmeye çalışacaklar.”567
“Havacılıkla ilgili cevaplarının telllenmesini arzederim.”568
332
L o rd Curzotı’d a n Foreign O jfice’d e Sir E. Crow e’a tel,
6.1.1923
“Bugün öğleden sonraki kapitülasyonlar toplantısında mu-
tad protokole sadakatle riayet edildi. Başkan nazik bir dille an
laşma tavsiyesinde bulundu ve Müttefiklerin şartlarını tekrarladı.
İsm et (Paşa), bizim bir hafta önceki söylevlerimize cevap dediği
bir konuşma yaptı; fakat verilen bütün tavizleri reddeden önceki
pozisyonundan bir adım bile gerilemedi. İsm et’e cevap verdim ve
bu sorunun çözümsüz kalmasının sonuçları konusunda kendisini
uyardım. Kapitülasyonların himayesinden mahrum kalacak ya
bancı ticaret topluluğunun kitle halinde Türkiye’den göç edeceği
ne ve Türkiye'de kalacak ticaret erbabının şikâyetleri yüzünden de
yabancı Hükümetlerle Türk makamları arasında sürekli sürtüşme
ler yaşanacağına (İsm et Paşanın) dikkatini çektim. Kanaatimce,
oturum boş ve verimsiz geçti.”570
333
“İngilizler İstanbul depolarındaki silahlarımızı götürmüşler.
Şikâyette bulunuyoruz.”575
334
“Adli kapitülasyonlara hiç değinmeden, özel sözleşme ile ya
bancı hukukçu danışmanları çalıştırabiliriz.”578
"Fransa Hükümeti, Adana demiryolunu Kipert grubuna dev
retmiş. Bu grup hattın Osmaniye bölümünde gereken onarımı
yapmaktan kaçınıyor. Genelkurmay, bu durumda hatta elkoyabi-
leceğini bildiriyor. Hattın onarımı için Fransızlar katında girişim
de bulunmanızı önemle rica ederim."579
"İstanbul’daki İngilizler, sekiz kamyon silahımızı ve deniz
motorlarımızın makinelerini alıp götürdüler. Protesto ettik. Bil
ginize sunarım.”580
"Şeyh M ahmut İngilizlere bazı tekliflerde bulunmuş ve tek
lifleri kabul olunmuş.”581
578) Ib id ., s.350, No. 300: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 8.1.1923, No. 222.
579) Ib id ., s.350, No. 301: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 8.1.1923, No. 223-224
(özet).
580) Ib id ., s.351, No. 302: Rauf Bey’den İsmet Paşaya tel, 8.1.1923, No. 225.
581) Ib id ., s.351, No. 303: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 8.1.1923, No. 226.
582) A ta tü r k ’ün B ütün E serleri, C ilt 14 (1922-1923), s.220.
335
B a ş b a k a n R a u fB e y ’den İsm et P a ş a ’y a üç tel, 9.1.1923
“M ougin, Fransızların Ruhr’u işgal edeceklerini bildirdi.”583
“Ruslarla ilgili istihbaratı bilgi için sunuyorum.”584
“Yunanistan’da toplam 6353 asker esirimiz varmış. Sivil tut
saklar ayrıca bildirilecek.”585
583) Şimşir, L o z an T elg ra fla rı I, s.353, No. 309: Rauf Bey’den İsmet Paşaya tel,
9.1.1923, No. 228.
584) Ib id ., s.353, No. No. 310: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 9.1.1923, No. 229.
585) Ib id ., s.354, No. 311: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 9.1.1923, No. 230.
586) Ib id ., s.354.No. 312: İsmet Paşa’danBaşbakanlığa tel, 9.1.1923, No. 206 (özet).
587) Ib id ., s.355,No. 313: İsmet Paşa’danBaşbakanlığa tel, 9.1.1923, No. 207.
588) Ib id ., s.356,No. 314: İsmet Paşa’danBaşbakanlığa tel, 9.1.1923, No. 208.
589) Ib id ., s.356,No. 315: İsmet Paşa’danBaşbakanlığa tel, 9.1.1923, No. 209.
336
“Ç içerin, K arasin ile birlikte gelerek, Aralov’tan aldıkları
bilgilere göre, dış ticaret bürolarının tarafımızdan yasaklandığı
nı bildirmişlerdir. Bunların konsolosluk işlemleri yapmalarından
yasaklanmış ise de geçici bir çözüm yolu bulunmuş, diğer yandan
ticaret anlaşması yapılmasının çabuklaştırılmış olduğunu biliyo
rum. Yeni bilgi yoktur. Alırsam belli maddeler üzerinde konuşabi
liriz, dedim. K arasin bilgi vererek, dış ticaret bürolarının seyahat
edenleri vize etmek yetkisi değil ise de Rusya’ya gidecek ticaret
eşyasını vize etmekle görevli olduğunu belirtti. Bilgi almadan bir
şey söyleyemem... Bilgi ve ayrıntı verilmesini rica ederim.”590
590) Ib id ., s.356-357, No. 316: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 9.1.1923, No. 216.
591) Ib id ., s.357. No. 318: Rauf Bey’den İsmet Paşaya tel, 10.1.1023, No. 232 (özet).
592) Ib id ., s.358. No. 319: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 10.1.1023, No. 233.
593) Ib id ., s.358, No. 320: Rauf Bey’den İsmet Paşaya tel, 10.1.1023, No. 234.
594) Ib id ., s.358-359, No. 321: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 10.1.1023, No. 235, 336,
337 (özet).
337
nuşma yaptı. Yalnız Müslüman olmayan azınlıkların varlığı kabul
ediliyor. Azınlıklar işi elverişli biçimde sona eriyor. ‘Ermeni yur
du’ da son günlerindedir. Amerikan delegesi hiç söze karışmadı.
2) Sağlık İşleri Altkomisyonu toplandı. Afyon anlaşmasını kabul
edeceğiz. İstanbul'da bir Uluslararası Sağlık Komisyonu kurulma
sını ise reddedeceğiz. 3) Ç içerin ziyaretime geldi. İngiliz yargıçlar
çağıracağımızı işitmiş. Türkiye’de yalnız Türk yargıçlar olacağını
bildirdim.”595
“İstanbul Rum Patriğinin İstanbul’dan çıkarılması teklifinden
vazgeçtik. Patriğin siyasi ve idari yetkileri olmayacak; yalnız ruha
ni yetkileri olacak. Patrik tartışması sona erdi.”596
“Sünnisi için G arroni’yle görüştüm. Hükümetinden soraca
ğını söyledi. Bilgi alınca arzedeceğim.”597
338
L o rd Curzon, (...) Patriklik kuruntunun ileride siyasal niteliği
ile yönetim alan ın daki yetkilerinden yoksun bırakılm ası ve gene
İstanbul’d a kalm akla birlikte, salt bir din kurumu halini alm ası
gerekeceğini, M üttefik Devletlerin kabul ettiklerini bildirm ek iste
mektedir...
M. Venizelos, Yunan Hükümeti, Patrikliğin, Kilise işlerine
ilişkin ve Ruhani yetkilerinden başka bütün öteki yetkilerinden
yoksun bırakılmasını kabu l edecektir...
İsm et Paşa, Patrikliğin siyasal ya d a yönetim e ilişkin işler
le bundan böyle hiç uğraşmayacağı, yâlnız din alanına giren iş
lerle yetineceği konusunda, Konferans önünde, M üttefik Temsilci
Heyetlerinin ve Yunan Temsilci Heyetinin yapm ış oldukları resmi
konuşmaları ve verdikleri garantileri senet saymaktadır...
Patriğin İstanbul’d an uzaklaştırılm asına gelince (...) İsm et
Paşa, başkanlığını yaptığı Temsilci Heyetinin uzlaşıcı eğilimleri
nin en büyük kanıtını ortaya koym ak üzere, belirttiği şartlar için
de ve senet saymış bulunduğu garantilere dayanarak, bu tekliften
vazgeçmektedir’.”5,9*
339
vaplar verildi. 2) Bir tek Rus vatandaşı bulunmayan Doğu Bayezit’te-
ki Rus konsolosluğunun kaldırılmasını istedik. Oradaki Rus konso
los, karakolumuza girip adam çıkarmaya varacak derecede içişleri
mize burnunu sokuyor. Doğu Bayezit Konsolosluğunun kapatılması
için Ç içerin nezdinde girişimde bulunmanızı rica ederim.”600
340
B a ş b a k a n H üseyin R a u fB e y ’den İsm et P a ş a ’y a tel,
12.1.1923
'İzm ir’den çıkan bazı Rumların vatandaşlıklarını değiştirip
geri döndükleri görülüyor. Mecburi mübadil Rumlar da İtalyan
vatandaşlığına vs. geçip tekrar geri dönmeye kalkışabilirler. Şim
diden önlem düşünmek gerek.’’604
604) Ib id ., s.370, No. 329: RaufBey’den İsmet Paşaya tel, 12.1.1923, No. 246 (özet).
605) Ibid.., s.371-372, No. 332: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 11.1.1923, No. 222-223
(özet).
Not: İkinci Komisyonda görevli olan Rıza Nur, azınlıkların askerlik sorunu ko
nusunda şunları yazıyor: “O nlar H ıristiyanlan hizm et-i vataniyeden istisna etm ek
istiyorlar ve buna çok ehemm iyet veriyorlar... Benim zorum: B ehem ehal asker ol
m alılar ve istenilen yerde kullanılmalılar. Bunda kararlıyım. Israrımın sebebi şu:
Tiirkler askere gidiyor, dükkânını kapatıyor, ticareti gidiyor. Hıristiyan ise kalıp
zengin oluyor. Türk, karısının koynunda kalamıyor. Çocuk yapamıyor. Hıristiyan
yapıyor. Türk harpte kırılıyor. Rum kırılmıyor, çoğalıyor. Türkiye'nin çok yerinde
eskiden Rum yok veya çok a z iken bu suretle çoğalmışlardır. Beni nihayet celsede çok
sıkıştırdılar. Ben de resmen söyledim. Hem cevap bulam adılar, hem d e çocuk yap
m a m eselesine güldüler. Keza Rum ve Ermeni askerlikten korkuyorlar. H ele H arbi
Umumide yapılan am ele taburları gözlerini çok yıldırmış. Dem ek askerlik olursa,
gençler askerlik çağm a gelince Yunanistan'a kaçacaklar. Yirmiden yukarı yaştakiler
d e ecelleriyle öle öle bitecekler. D em ek k i kura yaşı Hıristiyanlar için bir hendektir.
Bu suretle m übadele ile atam ayacağım ız Hıristiyanlan d a otuz yılda safra döker
gibi dökeceğiz. Kırk elli yıl içinde bu askerlik onları bitirecektir. Bu hesabı yapı
yorum. Bu sebeple bu nokta üzerinde tutundum durdum. Asla sarsılmadım. Beni
yerim den sökemediler. N ihayet m uvaffak oldum... Bin şükür bu muvaffakiyetimden
p e k memnunum.” (Rıza Nur, H ay at ve H atıra tım III, s.1049-1050)
341
"Bize geçen Elçilik ve Konsolosluklarımızda bıraktığımız
kâtiplere avans vermem için adıma 20 bin İsviçre frangı gönderil
mesini rica ederim.”606
“Bizdeki Yunan esirlerinin listesini vermeden önce Yunanis
tan’daki esirlerimizin listesini almak gerekir.”607
606) Ib id ., s.371, No. 331: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 12.1.1923, No. 221.
607) Ib id ., s.374, No. 333: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 12/13.1.1923, No. 224.
608) Ib id ., s.378, No. 337: M. Kemal’den İsmet Paşa’ya tel, 13.1.1923, No. 252.
609) A ta tü r k ’ün B ütün e s erle ri ,C ilt 14 (1922-1923), s.227.
342
H üseyin R a u fB e y ’den İsm et P a ş a ’y a d ö r t tel, 13.1.1923
"Cevap: 12/1/39 (1923) numaraya: 16 M art 36 (1920) tarihin
den sonra îstanbul Hükümetince yapılan atamalar ve görevlen
dirmeleri, özel kanun hükümlerine göre, kanunen tanıma imkânı
yoktur. Bu konuda ayrıntılı yazı postadadır Efendim.”610
“Afyon anlaşmasının kabul edilmesinde bir sakınca yoktur.
Oraca tensip buyurulacak şekilde kabulü uygundur.”611
"Yunanlılar Trakya'da Mudanya Anlaşmasını çiğnemeye
başladılar. İtilaf Devletleri buna seyirci kalıyor ve hatta onlar da
Mütarekeyi çiğniyorlar. Gerekenlerin dikkatinin çekilmesini rica
ederim.”612
"Maden nizamnamesi değiştiriliyor. Van ve Bitlis yöresinde
petrol imtiyazının yeniden belirlenmesi gerek. İmtiyaz sahibinin
büyük şirketlerle ilgisi nedir?”613
343
rin hükümet adına yetkileri bulunmadığını bildiriyor. Cevabımda,
Londra’dan ekonomik girişim için başvurular yapıldığını, memur
larımızın başvuranlar hakkında inceleme yapmak üzere gittikle
rini ve tarafımızdan siyasi girişimler yapılmadığım bildirdim.”614
614) Ibid., s.379-380, No. 339: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 13.1.1923, No. 225
(kısaltıldı).
615) Şim şir, A tatü rk ile Yazışm alar /, s.462 ve Lozan Telgrafları I, s.381-382, No.
340 ve A tatü rk’ün Bütün Eserleri, Cilt 14, s.230.
616) Şimşir, Lozan Telgrafları I, s.382, No. 342: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel,
14.1.1923, No. 255.
617) Ibid., s.382, No. 343: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 14.1.1923, No. 256.
618) Ibid., s.383, No. 344: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 14.1.1923, No. 257.
344
İsm et P a ş a ’d a n B a ş b a k a n lığ a ik i tel, 14.1.1923
“13 O cak raporu-.
1) Maliye Komisyonu toplandı. İlerleme olmadı. Curzon, bu
alanda azami güçlük ve engel çıkararak askıda olan Musul soru
nunda bize boyun eğdirmek fikrindedir. 2) Akşam İngilizlerin bü
yük küçük bütün heyetlere daveti vardı. Musul işinin burada değil,
ilerde çüzümlenmesi düşüncesi yaygınlaşıyor. 3) İtalyanlar kapitü
lasyonlara verdikleri önemi ısrarla muhafaza ediyorlar.”619
“14 O cak raporu:
1) Pazar tatilidir. Bugün askıda kalan mali sorunları Bom-
pard ile çalıştık. Bize tamirat (tazminat) ödetmek istiyorlar. Ke
sinlikle reddediyoruz. Bizi merkezi devletlerdeki (Almanya'da
ki...) savaş tazminatı (ödeme) durumuna düşürmek istediklerini
sezerek ürküyor ve sağlam duruyorum. 2) Amerikan delegesine
şimdiden bir ticaret anlaşması imzalayabileceğimizi bildirdim.
Hükümetine soracak. Uygun cevap verirlerse derhal yabancıların
ikameti, konsolosluk, ticaret anlaşmaları yapmaya başlayacağım.
3) İngilizler gerek mali sorunlarda ve gerek diğer sorunlarda bize
karşı yeniden sert bir tutum alıyorlar ve alacaklardır. Maksatları
yıldırıp Musul’dan vazgeçirmek ve vazgeçmezsek müttefikleri de
kendi sorunlarını halledemeyecek duruma sokmaktır. Binaena
leyh barış halen Musul sorununun üzerindedir. 4) Diğer taraftan
müttefikler kişisel hücumlarla heyeti yıldırmak ve itibardan dü
şürmek stratejisindedirler: Bunun en saldırgan şeklini, buradaki
Fransız heyeti Ferit (Tek) Bey aleyhine yaptılar. Bir bahaneyle
Ferit Bey’le ilişkilerini kestiler. Basında da saldırıya geçtiler. Eğer
Fransızlar meramlarını yerine getirmek için şahsa saldırı yoluna
girerlerse bundan son derece düş kırıklığına uğrayacağımı Mou-
gin vasıtasıyla ihsas eylemek uygun olur.”620
619) Ib id ., s.383-384, No. 345: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 14.1.1923, No. 226
(özet).
620) Ib id ., s.384-386, No. 346: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 14.1.1923, No. 227,
228 (özet).
345
A dnan B ey ’den H ariciye V ekâletin e tel, 14.1.1922
"İngiliz Komiseri bugün bana gelerek, barış görüşmelerinin
iyi gittiğinden söz ettikten sonra, Musul sorununda ısrar edecek
lerini ve bununla birlikte bunun antlaşmadan ayrı olarak çözü
me bağlananabileceğini söyledi. Bunun adaletsizlik olduğunu ve
Musul’un Türklere ait olduğunu söyledim. ‘M usul şehri A raptır’
dedi. Ben de latife tarzında ‘A rapları size göndeririz’ dedim. Bu
nun üzerine ‘Bu m eselede bir anlaşm a çaresi bulunabileceğine
kuvvetle inanıyorum’ diye cevap verdi.”621
346
m iz bunu m ukaddes ve zaruri sayarak, şimdiye k a d a r olduğu gibi
bundan sonra d a d a h a büyük azim ve iman ile bu m ukadderata
tâbi olacağız ve neticesinde bugünkünden d ah a iyi sem ereler top
layacağım ıza emniyetimiz berkemaldir. M illetimiz ve bağımsızlı
ğımız için hayırlı olacağına eminiz.."621
347
1) Asuri ve Geldani iskânları için Hakkâri sancağının tahsis
edilmesi. Bu mümkün olmazsa Gâvur ve Çölemerik kazaları tü
müyle ve Başkale ve Şimdinan (Şemdinli) kazalarından bir mik
tar arazinin tahsisi. 2) Harpten önce Çölemerik ve Gâvur bölge
lerinde oturmuş, sonra durum dolayısıyla göç etmiş olanların ve
bunlardan başka İran, Bağdat ve diğer memleketlerde bulunan
Nesturilerin, velhasıl bütün Asuri Nesturilerin tarafımızdan tah
sis olunacak bölgede topluca yaşamalarına müsaade olunması...
3) Karşılığında Musul işinde bize yardım edecekmiş. 4) Bu konu
daki görüşüm, göçmenlerin ve yurtdışındaki Geldanilerin dönüş
leri için bir taahhütte bulunulamaz. Asuri Geldaniler, diğer Türk
vatandaşları gibi memlekette serbestçe yaşayabileceklerini söyle
yip Aga P etros’u Ankara’ya göndermektir... Aga P etros Umumi
Harpte intikam ordusu kumandanı olarak bize çok facia yapmış
olan bir adam deniliyor. Bugün bir önemi var mıdır? Bunun oraya
gelmesinde yarar görülüyor mu? Durumun neyi gerektirdiğinin
bildirilmesi müsterhamdır.”627
"15 O cak raporu: Maliye ve Kapitülasyonlar Altkomisyonları
çalıştı. Amerikan delegesiyle konuştum. Curzon, adli sistemden,
kapitülasyonlardan vazgeçmeyeceklerini söyledi. Londra’ya gide
cek, parlamentoya bilgi verecekmiş. Konferans kesilirse ömründe
İsm et Paşa kadar inatçı ve aksi adam görmediğini söyleyecekmiş.
Esas amacı, Musul sorunu durdukça hiçbir sorunu halletmemek-
tir. Tersine, her milletin isteğini genişletiyor, vurguluyor ve sürekli
baskı yapıyor.”628
627) Ib id ., s.388-389, No. 353: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 15.1.1923, No. 230,
232.
628) Ib id ., s.389-391, No. 354: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 15.1.1923, No. 232,
233.
348
apaçık dedim ki, ‘Sekiz haftadan beri dinlediğimiz eski iddiaları
sadece tekrarlam akla sorun çözülmez; biz, vergiye ilişkin kapitü
lasyonları kaldırm ak ve bütün eski kapitülasyonların kaldırıldığı
nı antlaşm aya koym ak isterken; bunların yerine, Devletlerce onay
lan aca k ve Türk kanunlarında gerekli reform lar tam am lanıncaya
k a d ark i yıllarda geçerli o la cak geçici bir hukuk sistemi koym ak
zorundayız; buna karşı teklifler ileri sürm ek ve tekliflerin an tlaş
m aya konulmasını istemek, bizim bütün tekliflerim izi reddetm iş
olan Türklere düşer!
Hatta İsm ete izleyebilecekleri yol konusunda telkinde bu
lundum. ‘Yoksa’ dedim, ‘bizim kendi hüküm lerimizi antlaşm aya
koym aktan ve bunlara ya katılırsınız ya d a katılm azsınız dem ek
ten başka bir seçeneğimiz kalm az! Ve Child ve ben, Türkler bizim
tekliflerimize katılmazlarsa, Türkiye’nin ekonomisini onarmak
için tek bir Amerikan doları ve tek bir İngiliz şilini bulamayacak
larını kendisine (İsm et Paşaya) hatırlattık...
Türklerin iyi niyetine inanmamızı tekrarlayıp duran İsm et’i,
neleri kabul edebileceklerini çalışma arkadaşlarıyla görüşmesini
söyleyerek terk ettik. Ama pek ümidim yoktur, çetin katır inatlı bu
dayanılmaz insanlarla, bir son dakika teorisinden başka bir (anlaş
ma) şansımız kalmamış görünmektedir.”629
349
m akul olduğuna, haklı olduğuna bakm aksızın kabul etmiyorsu
nuz. Hepsini reddediyorsunuz. En nihayet şu kan aate vardık ki, ne
reddederseniz hepsini cebim ize atıyoruz. M emleketiniz haraptır.
İm ar etm eyecek misiniz? Bunun için p aray a ihtiyacınız olacaktır.
Parayı nereden bulacaksınız? Para bugün dünyada bir bende var,
bir de bu yanım dakinde. Unutmayın, ne reddederseniz hepsi cebi-
mizdedir. Nereden p a ra bulacaksınız? Fransızlardan mı?'
Ben, ‘E vet’ dedim. Curzon sözlerine devam etti:
‘Para kim sede yok. A ncak biz verebiliriz. Memnun olm azsak
kim den alacaksınız? H arap bir m em leketi nasıl kurtaracaksınız?
İhtiyaç sebebiyle yarın p a ra istem ek için karşım ıza gelip diz çöktü
ğünüz zam an, bugün reddettiklerinizi birer birer çıkarıp size gös
tereceğiz!
Lord C urzon’un bu sözleri kulağımda kalmıştır ve sözünün
geçtiği her yerde hatırlamışımdır. Lozan Konferansı olalı 45 sene
geçti. Bu sözleri hiçbir zaman unutmadım. Bu 45 sene içinde pa
ra almak için müracaat ettiğimiz her yerde bu ihtimalleri görmü-
şümdür.
Lord C urzon’un sözleri bittiği zaman, kendisine dedim ki,
‘Şimdi m eseleleri halledelim , p a ra istem ek için gelirsem o zam an
gösterirsiniz.’ Hakikat şudur ki, İkinci Dünya Harbi kapı önünde
görününceye kadar mali bakımdan bize kolaylık gösterilmemiştir.
Ve Türkiye kendisini kendi alın teri ile tamir ederek İkinci Cihan
Harbini idrak etmiştir...”630
350
Child kendine ‘M ontagna, eğer bu durum ilelebet böyle devam
eder ve Konferans bir sonuca ulaşam azsa, M ussolini bir derece
ye k a d a r bunun hesabını senden sorm az mı ve böyle bir h a l kari
yerini olumsuz olarak etkilem ez mi?’ diye sordu. M ontagna’nın
gözleri fal taşı gibi açıldı ve biraz sonra kendisini C urzon’un oda
sının yolunu tutarken gördük. Hemen akabinde Curzon, Child'a
‘M on tag n a’y a ne oldu A llah aşkına?’ diye soruyordu. ‘K endisi her
zam an için bu radaki en sakin ve en iyimser kişi olmuştu am a bu
sabah tüyleri dim dik olmuş bir oklukirpi g ibi odam a daldı ve ben
den olup bitenlere bir nihayet vererek fay d asız m üzakereleri kes
m em i ve Türklerin kafasına antlaşm a taslağını fırlatm am ı istedi.
Ona ne oldu bir türlü anlam ıyorum .’
Curzon, C hild’ı aramış ve bulduğunda ise 'Bir m üddet ön
ce bir yere takılıp kaldığım ız takdirde bize yardım edebileceğini
söylemiştin. Şimdi o yardım a ihtiyacım var. İtalyanların hiç ce
sareti yok. Fransızlar ise hiçbir şey yapmıyor. Ne tavsiye edersin?’
diye sormuştu. Child, Ism et’ten gelmesini rica edeceğini ve üçü
nün bir arada konuşabileceklerini söyledi. Curzon, toplantıda
Rum bold’un da bulunmasını teklif etti. Child, böyle bir teklifi
duymak dahi istemiyordu. Curzon, bir hususun bu şekilde dik
te edilmesi karşısında alınganlık gösterdi. Arzularının sorgulan
masına alışık değildi. Ama Child, toplantının ya dediği biçimde
yapılacağını ya da hiç toplantı olmayacağını söyleyince Curzon,
bir karış suratla da olsa kabul etmek zorunda kaldı. Rumbold,
İstanbul’da artık herkesin malumu olmuş Türk aleyhtarı şöhretiyle
böyle bir toplantıda bulunması düşünülebilecek son kişi olabilirdi.
Child aynı gün öğleden sonra İsmet'i görmeye gitti ve bilhas
sa kapitülasyonlar başta olmak üzere bir çözüme ulaşılıp ulaşıla
mayacağını değerlendirmek üzere kendi odasında bu akşam üze
ri Curzon’un da bulunacağı bir toplantı düzenlemeyi teklif etti.
İsmet'in cevabı ‘D aha önceki müttefik teklifinin aynısı (yani Türk
mahkemelerinde ecnebi hâkim bulunması) ile mi karşılaşacağım?’
351
şeklinde idi. Child, herhangi bir teklifi desteklemediğini beyan etti.
Sadece İsm ete kendisini ifade etme imkânı vermek istiyordu. İs
met kabul etti ve toplantıya katıldı. Child, Curzon ve İsm et (Paşa)
bütün bir akşam boyunca konuştular ama bir yere varamadılar... Bir
ara İsmet, Child’a dönerek ‘M eksika’d an kapitülasyon talebinde
bulunmuyorsunuz’ dedi. Child ‘Doğru’ diyerek devam etti. ‘Z ira
orada bizim için kıymet teşkil eden çok az ticari faaliyetim iz var.
Rusya’d a ise hiç yok!” Sonunda İsm et gergin bir havada ayağa kalktı,
öne doğru hafifçe eğilerek selam verdi ve asık bir suratla toplantıyı
terk etti... Bir anlaşmaya imza koymadan Lozan’ı terk etmeyeceğini
düşünüyorduk. Haklı olup olmadığımızı zaman gösterecekti.”631
352
B a ş b a k a n R a u fB e y ’den İsm et P a ş a ’y a üç tel, 16.1.1923
“Zata mahsus/Fevkalade gizlidir: Gazi Paşa Hazretlerinin de
katıldıkları Bakanlar Kurulunda, son olarak, Konferansta görevlen
dirilmesi teklif edilen kişiler konusu görüşüldü. Kâtip Suat Sedat
Efendinin durumu kurulca bilindiği ve memurluk görevine deva
mı uygun görülmediğinden, münasip bir biçimde kendisinin geri
gönderilmesi; Hayum Naum Efendiye, buradan özel görevli olarak
İngiltere’ye gönderilmesinde, Ocak sonuna kadar dört aylık mas
raf ve ödenek karşılığı olarak beş bin lira verildiğinden, ödeneğinin
Şubat başından yürütülmesinin; Cavit B ey in delegasyon nezdinde
görevlendirilmesi başından beri uygun görülmediğinden ve orada
varlığı Meclis’te ve özellikle Bakanlar Kurulundaki arkadaşlar ara
sında bir üzüntü kaynağı (bâdî-i ıstırab) olduğununun ve bir an ön
ce ilişkisinin kesilmesi Gazi Paşa Hazretlerince de istendiğinden,
özellikle Düyün-u Umumiye İdaresinden yüklü para aldığından
dolayı, anılan idarenin çıkarlarını savunmasının tabii görüldüğün
den başka, ayrıca Delegasyon ödeneğinden günlük beş İngiliz lirası
alması haklı olarak şiddetle kınandığının ve İngiliz kaynaklarının
Cavit Bey’i Zâtı Âlilerine rakip olarak ve tercihan propaganda yap
maları Gazi Paşayı ve biz arkadaşlarınızı haklı olarak incittiğinin
Zâtı Devletlerine arzedilmesi kararlaştırılmıştır, Efendim.”633
“Aralov bana geldi. İngilizlerin Gelibolu yarımadasında ka
nal açtıklarını söyledi. ‘H aberim iz yok’ dedim. Sonra Ç içerin ’in
Lozan Konferansına Boğazlar konusunda bir protesto mektubu
gönderdiğini anlattı. ‘B oğazların görüşülmesine Ruslar katılm ı
yorlar’ diye yakındı. Gereken cevabı verdim. Sonra Rus dış ticaret
temsilcilikleri ve D. Bayezit konsolosluğu konusunda dört saatlik
sıkıcı bir görüşme yaptık. Bayezit Rus konsolosunun geri çekilme
si için girişimde bulunmanızı rica ediyorum."634
633) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı I, s.391-392, No. 355: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel,
16.1.1923, No. 263. Bu konuda genişçe bilgi için ayıca bkz. Rıza Nur, H ayat ve
H a tıra tım , III, s .l 120-1125.
634) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı I, s.393. No. 356: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel,
16.1.1923, No. 264-266 (özet).
353
“(Fransızların F erit Bey’e saldırıları konusunda) M ougin’in
dikkatini çektim.”635
354
koparılamayacağını, Musul şehri nüfusu Arap ise de çevresinde
ki nüfus çoğunluğunun Türk olduğunu söyledi. Onun görüşüne
katılmadım.”638
355
Boğazlar meselesine gelince, bizim görüşümüze göre, Bo
ğazlar, İstanbul’un ve Marmara’nın kati surette emniyeti şartıyla
serbesttir... Boğazlar meselesinde iki tarafın fikirleri yekdiğerine
yaklaşmıştır. Fakat henüz bir hal sureti bulunamamıştır.
Azınlıklar meselesinde mübadele keyfiyeti esas itibariyle kabul
edilmiştir. Fakat İstanbul Rumlarını ve Patrikhaneyi çıkartamadık.
Yalnız Patrikhanenin siyasi meseleler ile iştigal etmemesini şart ka
bul ettik. Patrikhane meselesini bir Hıristiyanlık meselesi yapmak
istediler. Biz bu noktada fazla ısrar etmedik. Genel af Müslümanlar-
dan yüz elli kişinin istisnasıyla tarafımızdan kabul edilmiştir.
Kapitülasyonlar meselesinde bizi en çok üzdükleri nokta adli
kapitülasyonlardır. Belli yerlerde karma mahkemeler teşkilini ta
lep ettiler. Fakat son izlenimlere göre, eğer biz yabancı tabiiye
tinde bulunanların muhakemesi için teşekkül eden mahkemelere
tarafsız devletler tebaasından bazı mütehassıslar talep eder ve ge
tirirsek belki bu mesele de halledilir.
Mali kapitülasyonları esas itibariyle reddettik. Düyun-u
Umumiye’de esas itibariyle borçların paylaşılmasını kabul etm iş
lerdir. Bizden ayrılmış olan Suriye ve İrak gibi yerlerdeki yabancı
ların zararlarını bize tazmin ettirmek istiyorlardı.
Şimdi bu özetten bir mana çıkaralım. Görülüyor ki, bizce esas
olan kapitülasyonlar meselesinde bir ilerleme var. Boğazlar me
selesinin halli, bulunacak şekle bağlıdır. Musul’da ısrar ediyorlar,
belli ki vermeyeceklerdir. Karaağaç’ta ısrar ediyorlar, belki verme
yecekler... Askerlik bakımından açıkça görülen tehlike nedeniyle
Trakya’ya geçirdiğimiz kıtalara bir tek nefer ilave edilmemesini
emretmiştim. Hatta oraya gönderdiğimiz yedi-sekiz bin jandarma
kuvvetini düşündükçe kalbim sızlıyor. Trakya’nın emniyetini siya
si tedbirlerle temine çalışmalıyız. Trakya’yı muhafaza için oraya
ordular göndereceğimizi düşünmemeliyiz.
İstanbul iki parçadan ibarettir. Anadolu tarafındaki parçası
emniyetle müdafaa olunabilir. Diğer parçası Trakya üzerinde ol
duğu için Trakya’nın mukadderatına tâbidir.
356
Musul’a gelelim: Musul Vilayeti milli sınırımız dahilindedir.
Bu milli sınır tabirini ben bulmuştum. Mütarekeye esas olacak her
halde bir sınırımız olmak lazımdı... Musul bizim için çok kıymetli
dir... Bununla beraber Musul’u almamakla muharebeye devam mı
edeceğiz? Hatta sizlere soruyorum: Her şey oldu bitti. Musul için
harbe devam makul bir şey midir?..”639
639) A tatü rk’ün Bütün Eserleri, C ilt 14, s.266-270 (kısaltılarak alındı).
640) FO 371/9099 ve Şimşir, İngiliz Belgelerinde Atatürk, Cilt S, s.88, No. 54: Ad
nan Bey'den Henderson’a tel, 17.1.1923 (özet).
641) Şim şir, Lozan Telgrafları I, s.396, No. 361: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel,
17.1.1923, No. 272.
642) Ibid., s.396-397, No. 362: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 17.1.1923, No. 235
(özet).
357
“İstifade için aradığım eski Bern Sefiri Fuat Bey’in ayrılmış
ve M ısır’a gitmiş olduğu anlaşıldı.”643
643) Ibid., s.397, No. 363: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 17.1.1923, No. 236.
644) Şim şir, A tatürk ile Yazışmalar, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara: 1981, s.463
ve Lozan Telgrafları I, s.399, No. 366: Gazi Paşa’dan İsmet Paşa’ya tel, 18.1.1923,
No. 276 ve A tatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt 14, s.320.
645) FO 371/9099 ve Şimşir, İngiliz B elgelerinde Atatürk, Cilt 5, s.88-89. No. 55:
Henderson’dan Adnan Bey’e tel, 18.1.1923 (özet).
646) Şim şir, Lozan Telgrafları I, s.399, No. 368: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel,
18.1.1923, No. 278.
358
“Adli danışmanlarla ilgili girişimlerden bir sonuç alındı mı?”647
“Esir değişimi komisyonu nerede toplanacak?”648
“M acar subayı Roçkay Ankara’ya geldi.”649
359
var: C avit B e y ’irı hanımı, H üseyin C a h it B e y ’in hanımı, heyet-i
m urahhasadan Ruşen E şrefin hanımı. A vrupalılar artık Türk h a
nımlarını görm ekle hayret etmiyorlar :”651
360
darbelerle tamamen mahvettikten ve kılıç artıklarını da Akdeniz’in
dibine attıktan sonra, İtilaf Devletleri meşru taleplerimizin barış
ile temin olunabileceğini ifade ederek hükümetimize, konferansa
delege heyetimizi göndermeyi teklif etti.
Milletin hakiki eğilimleri dairesinde daima barıştan yana
olan hükümetimiz bu teklifi kabul etti ve ordularımızın muzaffe-
rane yürüyüşlerini durdurarak, delege heyetini Lozan’a gönderdi.
İki aya yakın bir zamandan beri Lozan Konferansında birçok
hararetli, şiddetli müzakereler, münakaşalar cereyan etmektedir.
Bunların safahatını her gün gazete sütunlarında okumaktasınız.
Buna dair bu dakikada benim ağzımdan bir şey işitmek istiyorsa
nız, diyebilirim ki, bütün bu münakaşalara rağmen, henüz milletin
hukukunu teslim eder, tasdik eder olumlu neticeler yoktur. Fakat
efendiler; bunu pek tabii görmeli, çünkü Lozan Konferansı düne ve
bugüne ait, üç seneye, dört seneye ait hesapların halli ve neticeye
bağlanmasıyla meşgul olmakta değildir. Belki üç yüz, dört yüz se
nelik birçok birikmiş ve yoğunlaşmış hesapların görülmesiyle meş
guldür. Dolayısıyla bu kadar derin ve bu kadar karışık ve bu kadar
kirli hesapların az zamanda içinden çıkmak o kadar kolay değildir.”
Uhudu Atika*
“Arkadaşlar! Bu hesapların ne olduğunu bir kerre daha düşü
nelim: Biliyorsunuz ki, Osmanlı Devleti Uhudu Atika namı altın
da birtakım kapitülasyonlarla acze düşmüştü. Hıristiyan unsurlar
birçok imtiyazlara ve istisnalara sahip bulunuyordu. Bir devlet
kendi memleketinde bulunan yabancılara yargılama hakkını tatbik
edemezse, bir devlet kendi ahalisinden aldığı bir vergiyi yabancı
lardan almaktan yasaklanmış bulunursa, bir devlet kendi hayatını
kemiren kendi dahlindeki unsurlar hakkında tedbirler almaktan
menedilirse, böyle bir devletin hâkimiyetine sahip bağımsız bir
devlet olduğuna inanmak caiz olur mu?
İşte Osmanlı Devleti böyle bir halde idi. Bu kadar da değil.
Osmanlı Devleti kendisini tesis eden asli unsurun, milletin insan
ca yaşamasını temin edecek vasıtalara da başvurmaktan men edil
361
mişti. Memleketi imar edemez, şimendifer yaptıramaz, yaptırma
ya teşebbüs ettiği zaman derhal yabancılar müdahale eder ve hatta
bir mektep yapmak istediği zaman bile müdahaleye maruz kalırdı.
Kayda değerdir ki, bütün bu fenalıklar, milletin boynuna geçiril
miş bütün bu zincirler, milletimizin herhangi bir merhametinden
veya devletin zaafından ileri gelmiş değildir! Bilakis, bütün bu esa
ret zincirleri devletin en kuvvetli, en kudretli bulunduğu bir za
manda boynumuza, devletin boynuna geçirilmiştir. Fatih’lerden
başlarlar, Selim 'ler ve Süleym an’lar zamanında takviye bulur...
Osmanlı Devletini mahv ve yok eden ve bu devletin hakiki
kurucusu olan milleti, sefaletten sefalete, felaketten felakete sevk
eden bütün bu imtiyazlar, bütün bu antlaşmalar hep padişahların
ihsan ve atiyyei şahaneleriyle vuku bulmuştur. Biliyorsunuz ki, ilk
kapitülasyon, Fatih zamanında, İstanbul’da sakin bulunan Ceno-
valılara verilmiş ve biraz sonra genişletilmiş ve diğer milletleri da
hi kapsar kılınmıştır. Yine pekâlâ biliyorsunuz ki, milletin içinde
yaşayan Hıristiyan unsurlara imtiyaz aynı tarihte verilmiştir. Fakat
bu imtiyazlar -k i doğrudan doğruya devletin ve milletin hayati
kaynaklarıyla alâkadardır- verile verile o kadar büyüdü ki, millet,
sırtına yüklenen bu yükün altında kıvranmaya başladı ve taham
mül edememeye başladı, takatsiz kaldı...”653
362
Maliye Bakanı, Fuat Bey’in Ankara’ya geri gönderilmesini is
tiyor. Hükümet de gönderilmesini uygun görüyor.”655
363
ettiğini arzeder, Delegeler Kurulu adına değerli vücudunuza afiyet
ve selâmet temenni eylerim.”658
658) Ib id ., s.414, No. 390: İsmet Paşa’dan Gazi Paşa’ya tel, 20.1.1923, No. 250.
659) Ib id ., s.406, No. 378, Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 20.1.1923, No. 284 (özet).
660) Ib id ., s.406, No. 379, Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 20.1.1923, No. 285 (özet).
661) Ib id ., s.408, No. 383: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 20.1.1923, No. 288-290
(özet).
662) Ib id ., s.409. No. 384: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 20.1.1923, No. 291 (özet).
663) Ib id ., s.410, No. 385: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 20.1.1923, No. 292.
664) Ib id ., s.410-411. No. 386: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 20.1.1923, No. 243-
245.
364
“İsveç delegesi ikamet ve konsolosluk anlaşması yapmaya ha
zır olduğunu henüz bildirmemiştir. Diğer tarafsız hükümetlerin
bizimle ne anlaşmaları yapmak isteyecekleri henüz bilinmemekle
birlikte, Belçika, İspanya, Danimarka ve Hollanda ile ikamet, kon
solosluk ve diğer anlaşmaları yapmama yetkili olduğumu bildiren
ve diğer yetki belgelerine benzer yetki belgelerinin gönderilmesi
ihtiyaten uygun olur.”665
“Genel afla ilgili hükümler antlaşmaya girmeyip beyanname
olarak eklenecektir. Yüz elli kişinin genel af dışında bırakılmasını
biz istediğimiz için bunun zikri bizim lehimizedir. Bu istisnanın
beyannameye ek bir protokolda zikredilmesi düşünülmektedir.
İstersek yalnız tutanakta zikri ile de yetinilebilir. Fakat protokol
yapılması tercih edilmektedir. Etkisi bakımından ise bu şekiller
arasında fark yoktur. Yunanistan ile bütün hükümlerde karşılık
vardır. Siyasi olaylarla açık biçimde ilişkisi bulunan adi suçlar da
affa dahildir. Bu kararların değiştirilmesine hâlen ne imkân ne de
gerek vardır.”666
“Bazı iktisadi gerekçelerle İstanbul'da moratoryum ilan edi
leceği haberi çıktı. Bunun barışa kadar ertelenmesi uygun olur.”667
“Yunanistan’a götürülmüş olan sivil tutsakların tam ve doğru
listesinin hazırlatılması.”668
“Türkiye’ye 200.000 hane göçmen kabul edilebileceği yolun
daki bilgi, Yunanistan’ın eline nasıl geçmiştir?”669
"(Yunanlıların Trakya’da Mudanya anlaşmasını çiğnedikleri
hakkında) Verdiğimiz notaya İngilizlerden cevap alındı. Bu ha
reketin barışı bozmayı amaçlamadığı söyleniyor. Bizim tutumu
muzdan da şikâyet olunuyor ve Çanakkale yakınında tutuklanmış
İngiliz havacıların serbest bırakılmaları isteniyor.”670
665) Ib id ., s.414, No. 391: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 20.1.1923, No. 251.
666) Ib id ., s.414-415, No. 392: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 20.1.1923, No. 252.
667) Ib id ., s.412, No. 387: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 20.1.1923, No. 247.
668) Ib id ., s.413, No. 388: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 20.1.1923, No. 248.
669) Ib id ., s.413, No. 389: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 20.1.1923, No. 249.
670) Ib id ., s.415. No. 394: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 20.1.1923, No. 256.
365
İsta n b u l’d a Y. K om iser V. H en derson ’d a n Curzon’a rapor,
20.1.1922
“Mustafa Kemal Paşa, 16 Ocak günü İzmit’e geldi. Oradan
Bursa, İzmir, Adana ve hatta Musul’a kadar gidecekmiş. Lozan Kon
feransının bu nazik döneminde onun Ankara’dan ayrılış nedenleri
belli değil. Orduyu ve Halk Partisi’ni teftiş edeceği söyleniyor. Bel
ki doğrudur. Belki de Lozan’da çıkabilecek bir kriz öncesinde bu
geziyi yapıyordur ve ordu aracılığıyla Lozan’da Müttefiklere baskı
yapmak amaçlanıyordun Barış konusunda basında karamsarlık var.
Mustafa Kemal'in İzmit gezisi bu karamsarlığa rastlıyor. Askerin
moralini yükseltmeyi de amaçlıyor olabilir. Zira muzaffer yürüyüşü
Mudanya’da durdurulmuş olan ve kış aylarını boş geçiren ordunun
morali epeyce bozulmuştu. Ama Türklerin gerçekten barış istedik
lerine kaniim. G azi’nin bu gezisi daha ziyade siyasi amaçlı ve bir se
çim turnesi gibidir. Barış yapılınca bugünkü TBM M feshedilecektir
ve Gazi buna hazırlanıyor. Seçim için en örgütlü olanlar İttihatçı
lardır; bunların başında Kara Vasıf vardır ve Gazi’nin düşmanları
da bunlar arasındadır. G azi’nin kendi partisi ise Anadolu ve Rume
li Müdafaa-i Hukuk örgütüdür ve birkaç hafta önce bunun siyasi
partiye dönüştürüleceği açıklandı. Gazi’nin 18 Ocak günü İzmit’te
İstanbul basını temsilcilerine yaptığı açıklamalar, onun bu gezisiyle
çifte amaç güttüğünü doğruluyor.”671
366
Başkanlığından istenmektedir. Tezelden araştırılarak bildirilmesi
mercudur Efendim.”672
"Yunanistan’da 10.742 esirimiz var. Trakya’dan alınıp götürü
len siviller bunun dışındadır. Anadolu’daki Yunan esirleri İzm ir’e
doğru yola çıkarılıyor.”673
"Sırf İstanbul’daki Müslüman emlâkin satışını önlemek için
moratoryum ilanı sakıncalı olur mu?”674
"Gümrük tarifelerinin bazıları kalmadı. Bazıları için bir ara
tablo benimsenebilir. Ama bu da on kat artırılmalıdır.”675
672) Şimşir, L o z an T elg ra fla rı /, s.417, No. 396: Rauf Bey’den İsmet Paşaya, Roma ve
Paris Mümessilliklerine tel, 21.1.1923, No. 294 (Gizli).
673) Ibid ., s.417, No. 397: Rauf Bey’den İsmet Paşaya tel, 21.1.1923, No. 296,297 (özet).
674) Ib id ., s.418, No. 398: Rauf Bey’den İsmet Paşaya tel, 21.1.1923, No. 296, 298 (özet).
675) Ibid ., s.418, No. 399: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 21.1.1923, No. 296, 299 (özet).
676) Ib id ., s.419, No. 400: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 21.1.1923, No. 254 (özet).
367
olmasıdır. Eğer düşman devletler düşünürlerse ki, bu yeni Türkiye,
milli hâkimiyet esasına dayanan bir halk hükümeti böyle bir idare
tarzını başaramaz, er geç gene eski hale dönecektir, işte bu gibi
emeller barışı uzaklaştırabilir...
Lozan’da en fazla kapitülasyonlar üzerinde ısrar ediyorlar.
Düşmanlarımız mali kapitülasyonların kaldırılmış olduğunu ifade
etmişlerdir. Bunu özel bir madde ile de ifade edeceklerdir... Dev
letler adli kapitülasyonlarda çok ısrar etmektedirler. Mutlaka bu
kapitülasyonların devam ettirilmesini istiyorlar... Din, hükümete
esas olarak adaleti emretmiştir. Bu hükümler çok açıktır. Adalet
le hüküm icra etmeyen bir hükümet çok fenadır. Hükümetimizin
fena olmaması için adli hükümlerimizi iyileştirmek mecburiyetin
deyiz... En medeni milletler derecesinde hukuki hükümlerimizi de
iyileştireceğiz. Yüz sene, beş yüz sene evvel yaşayan bir toplum
için yapılan kanunlarla, bugünkü toplumları idareye kalkışmak
gaflettir, cehalettir... Bu memlekette adli kapitülasyonların teşek
külü, bu gafletimizin, bu cehaletimizin cezasıdır. Bu kadar mu
vaffakiyetlerimize rağmen yabancılar A ‘ dli kapitülasyonları kal
dırmayız! Çünkü kanunlarınız m edeni ve insani esaslara dayalı
değildir. M emleketiniz içinde yabancı karm a m ahkem eler d av ala
rımızı görsün. H aklarım ızı sizin adaletinize, hâkim lerinize teslim
edem eyiz!’ diyorlar.
Efendiler! Adli kapitülasyonlar, gayet kuvvetli ve ateşli bir
zincir halinde boynumuzdadır. Bunu şüphesiz atacağız. Fakat tek
rar boynumuza geçirmeyelim. Bunu boynumuza tekrar geçirme
menin çaresi de kanunlarımızı iyileştirmektir...
Milletimiz bir an evvel barışa kavuşmak istiyor. Milletten il
ham alan bütün vekillerimiz ve ricalimiz de aynı fikirde bulunuyor.
Fakat buna rağmen harp halinin barışa dönüşmemesi bir emrivaki
olur ve yeniden harp başlarsa, bunun mesul ve müsebbibi Türki
ye halkı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi ve hükümeti değil, bizi
mahvetmek için kafalarından suikastı çıkarmayanlar olacaktır...”677
677) A ta tü r k ’ün B ütün E serleri, C ilt 14, s.364-366 (kısaltıldı).
368
B a ş b a k a n H. R a u fB e y ’den İsm et P a ş a ’ya üç tel, 22.1.1923
"Rusya’nın (Doğu) Bayezit konsolosu orada zararlı işler yapı
yor. Bu konsolosluğun kapatılmasını isteyeceğiz. Önce konsolosun
geri çekilmesini istedik. İzm ir’de hiçbir yabancı konsolosluk kabul
etmiyoruz. Eski konsolosları da tanımadık. Ama yine de İzmir’de
Rus konsolosu kabul edebiliriz. Halen müzakere edilmekte olan
Türk-Rus ticaret anlaşmasıyla hükme bağlanmadıkça Rus ticaret
mümessillikleri kabul edilmez. Ticaret anlaşması görüşmeleri de
vam etmektedir. A ralov bir görüşmemizde memleketler arasında
ticaret fazla olmayacağından müzakereler sonuçsuz kalsa da iliş
kilerimizi etkilemeyeceğini ihsas etti.”678
“P oincare’nin barış konusunda etkili olabileceğini söylemiş
tim. Şimdi kendisinden sözlü bir mesaj geldi. Fransa’nın barış iste
diğini ama bizim anlayışlı davranmadığımızı vs. söylüyor.”679
“Ferit Bey (Tek) Paris’te görev yapamaz düşüncesindeyim.”680
369
Biz bu isteği bin kişiyle sınırlamak istedik. G arroni şartlarımızı
şiddetle reddetti. Adli kapitülasyon işini bitirmek amacıyla razı
olduğumuz bu sorunu sessizce ve sakıncasız yapmaya çalışıyoruz.
3) Yarın Suriye sınırımız söz konusu edilecek. Biz, Ankara An
laşmasını geçerli sayarak bütün gücümüzü Musul’a çevireceğiz.”682
370
Hem M ontagna hem de Curzon, Fransızların Türklerle ay
rı bir anlaşma yapmayı ümit ettiklerini ve bu sebeple yem ola
rak borç müzakerelerini bloke ettiklerini de ima ettiler. Aslında,
Bom pard’ın Paris’ten dönüşü, kendi aralarında bile birbirlerine
güvenmeyen müttefiklerin sarsak konumunu ön plana çıkarmakla
kalmamış, aynı zamanda Fransızların böyle bir durumun kendile
rine sunabileceği her türü bencilce avantajdan yararlanmak için
fırsat kolladıklarının işaretini de beraberinde getirmişti.
Curzon, Lozan’ı terk ettiğinde Konferansı da dağıtacağını,
zira yokluğunda diğer müttefiklerin ‘anlaşmayı berbat etmelerini’
istemediğini de bize söyledi. Müzakereye yetkili kimseyi arkada
bırakmamak için gereken özeni gösterecekti.
Durum olabildiğince iç karartıcı görünüyordu ama her
iki tarafın da barış istediğine ve bir çözüm bulunacağına hâlâ
inanıyordum.”684
371
Hürriyet ve bağımsızlık uğrunda harp eden ve tıpkı sizler gibi
dünyada ilerlem e ve ad alet etkeni olm ak için sam im i bir surette
m ücadelede bulunan Türk halkına kalbinizi açık bulundurunuz.
G azi M u stafa K em a l”№S
Not: Amerikan Senatosunun 26 Şubat tarihli oturumunda
senatör M r. O ven’ın teklifi ile bu belgenin zapta geçirilmesine ka
rar verilmiştir.686
685) A ta tü r k ’ün B ütün E serleri, C ilt İ S (1923), s.20 ve Sadi Borak, A ta tü rk ’ün
R esm i Y ayın lara G irm em iş Söylev D em eç Y azışm a ve S öyleşileri, 3. bs., Kay
nak Yayınları, İstanbul, 1998, s.369.
686) A m er ik a B ir le şik D ev letleri 67. K ongre 4. O turum T op lan tı T u ta n a k la rı ve
T a rtışm a la r, C. 64, 3. Bölüm, 23 Ocak 1923-7 Şubat 1923, Hükümet Basımevi,
Washington, 1923, s.2487-2488. Ayrıca bkz. The New York Times, 25.1.1923 ve
H âkim iyeti Milliye, 22 Mart 1923, No. 770, s.l.
372
Kürt: 263.830; Türk: 146.960; Arap: 43.210; Yezidi: 18.000;
Müslüman olm ayan: 31.000; TOPLAM: 503.000.
Rakam larını belirttiğim çizelge gösteriyor ki:
1) Süleyman'ıye ve Kerkük san caklarında Arap unsuru çok
azdır;
2) Musul Merkez Sancağında 137.000 Türk ve Kürte karşılık,
yalnız 28.000 Arap vardır;
3) Son o larak bütün Musul Vilayetinde, 410.700 Türkle Kür
de karşılık 31.000 Müslüman olmayan vardır. D em ek ki, vilayet
nüfusunun beşte dördünden çoğunu Türklerle Kürtler ve beşte bi
rinden azım da A raplar ve Müslüman olm ayan lar m eydana ge
tirmektedir...
A raplarla Müslüman olm ayanların vilayet nüfusunun içinde
azınlıkta, Kürtlerle Türklerin de çoğunlukta olduğunu, İngiliz Hü
kümetinin kendisi de kabu l etmektedir...
Kürt halkının İran kökenli olduğu öne sürülmüştür; oysa bu
iddiayı, Kürtlerin Turan kökenli olduğunu kabu l eden, Encyclope
dia Britannica yalanlam aktadır ....
II. Siyasal nedenler: (...) Türk Temsilci Heyeti aşağıdaki gö
rüşleri öne sürm ekle şeref duymuştur ve ş e re f duym aktadır:
a) Araplar, Müslüman olm ayanlarla birleşseler bile, Musul
Vilayetinde bir azınlıktırlar...
b) Kürtlerin Türklerle birlikte yaşam ak istem edikleri iddiası
hiç de doğru değildir...
Türkiye Büyük M illet Meclisi Hükümeti, Türklerin olduğu k a
dar Kürtlerin de hükümetidir...
III. Tarihi nedenler: Onbir yüzyıldan beri, Osmanlı ve Selçuk
İm paratorluklarının kurulmasından çok önce, Musul ile Bağdat’ın
kuzeyine k a d ar uzanan bölge, aralıksız Türklerin olmuştur.
A bbasi Halifelerinin zam anında, bu ülkeler Türk valilerinin,
Türk askerlerinin ve Türk halkının elinde bulunmuştur.
373
Sonraları, A tabey Türk H anedanı, bunun ardından Artuklar
hanedanı bağım sız birçok devletler kurm uşlar ve Musul, Sancar,
Cezire-ibn-Omar, Harput, M ardin gibi yerlerde hüküm sürmüş
lerdir.
Bu hanedanlar, özellikle Musul’d a, p e k çok anıtlar bırakm ış
lardır...
IV. C oğrafi ve ekonom ik nedenler: Coğrafya, toprağın y a
pısı ve iklim bakım ından, A nadolu’y u Irak’tan ayıran çizgi, Cebel
H am rin-Cebel Fuhul-Vadi-i Tatar-Cebel Sancar çizgisidir.
Bu çizginin güneyinde, Musul Vilayeti, iklim ve öteki koşullar
bakım ından A nadolu’ya eş bir görünüştedir.
Musul şehri ve vilayeti, Anadolu’yu, Suriye’y i ve İran’ı bir
birine bağlayan yolların kavşağında bulunduğundan, Güney
A nadolu’nun İran’la ve Suriye ile ulaşım ında çok büyük bir önem
dedir. Bu bölge, A nadolu’nun çeşitli p arçaları arasındaki ulaşım
bakım ından d ah a d a önemlidir; çünkü, Süleymaniye’yi, Kerkük’ü,
D iyarbakır’ı, Urfa’yı, Bitlis’i, Siirt’i ve bu gibi yerleri birbirine bağ
layan yollar d a burada birbirine kavuşmaktadır...
V. A skeri ve stratejik nedenler: Bir önceki paragrafta sözü
nü ettiğimiz gibi, Güney Anadolu’nun çeşitli p a rça la rı arasındaki
ulaşım bakım ından -bunun sonucu olarak da bölgenin güvenliği
b akım ın d an - Musul’un büyük önemi vardır...
(İsm et P aşa) Türkiye’nin, Musul Vilayetinin kendisinden
ayrılm asına neden razı olm ayacağını gösteren düşünceleri şöyle
özetlem ek istem ektedir:
1) Vilayet halkının büyük çoğunluğu Türk ve Kürttür.
2) Bu vilayette oturanlar, yeniden Türkiye’y e bağlanmayı ıs
rarla istemektedirler; çünkü sömürgeleşmiş bir halk olmaktan çıka
rak, bağımsız bir devletin yurttaşları olacaklarını bilmektedirler.
3) Coğrafi ve siyasal bakım lardan bu vilayet, A nadolu’nun
tam am layıcı parçalarındandır; bu vilayet, an cak Anadolu’y a bağ
lı kalm akla gerçek çıkış yerleri olan Akdeniz lim anlarıyla sıkı ilişki
kurabilecektir.
374
4) Hukuk bakım ından hâlâ Osmanlı İmparatorluğu’nun
bir parçası olan bir m em lekete ilişkin olarak İngiltere'nin yapmış
olabileceği bütün andlaşm aların, anlaşm aların ve sözleşmelerin
-hele, iradelerini serbestçe ve her türlü yabancı baskılardan ve
işgalinden arınmış o larak belirtm ekfırsatının bu bölge halkına ve
rilmediği de göz önünde tutulursa- hukuk açısından hiçbir değeri
olam az.
5) Anadolu’nun güney kesimlerini birleştiren yolların kavşak
noktası olan Musul’un, ticaret ilişkilerimiz ve bu bölgenin güvenli
ği bakım ından, bizim elim izde olması zorunludur.
6) Musul Vilayeti, ülkemizin birçok başka parçaları gibi, sa
vaşmanın durdurulmasından sonra ve yapılm ış sözleşmelere aykı
rı olarak bizden alınm ıştır; bu yüzden, aynı durum da kalm ış öteki
bölgeler gibi, Musul’un d a bize geri verilmesi gerekir.
Açıklam am ı bitirm eden önce, Türk Temsilci Heyetinin,
Musul’a ilişkin isteğini öne sürerken, dünya kamuoyunca tam a-
miyle destekleneceğinden şüphe etm em ekte olduğu kadar, açıkla
m akla şeref duyduğum görüşlerin doğruluğunu ve değerini herke
sin kabu l edeceğine inanmış olduğumu da söylem ek isterim!’6*7
375
çok buhranlı günde olur. F akat anlaşılm az. Ben böyle söz sarfetm i-
ş 'ım. Bilesiniz ki çok yorgunum. Üç gece uyumadım. Bugünkü Mu
sul çarpışmasını düşündüm. Curzon inkıta (Konferansın kesilm e
si) karşısında şim dilik geriledi. Büyük tertipler ve tehditler yaptı.
Çok yoruldum. Benim güzel Gazi Şefim beni bu k a d a r im tihana
niçin fe d a ettin? Büyük ziyafetlerin birinci dam lasını hep senin
sıhhatine ve en büyük buhranlardan sonra benim le içerler. Selam
selam ! A caba seni tekrar görecek miyim? Curzon sandalyesinde
yığılmış idi. Veda ederken G arroni ban a 'Çok çalım lı halin var’
diye gülüyordu. İngilizi Musul yüzünden barışı tehdit eder göster
dik. Dehşetli propaganda ve m ücadele. 23 Kânun-u sâni 339.”688
376
“Genel af hükümlerinin bir protokolde yer alması uygundur.
Af, adi suçlan kapsamamalıdır.”693
"Batı Anadolu’ya yerleştirilebilecek göçmenlerle ilgili bilgiler
Ankara’dan sızmamıştır. Boş yerlerin bir bölümüne yerli göçmen
ler yerleştirildi. Halen 100.000 hane göçmen yerleştirilebilecek
kadar bile boş yer yoktur.”694
693) Ib id ., s.427. No. 412: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 23.1.1923, No. 313-314.
694) Ib id ., s.428, No. 413: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 23.1.1923, No. 316.
695) Ib id ., s.436. No. 424: İsmet Paşa’dan Gazi Paşa’ya tel, 24.1.1923, No. 270.
377
daşlık değiştirmelerini kabul edersek kanuna göre memleketten
çıkmaları gerekeceğinden buna uyulacak mıdır?”696
“Zaglul Paşa ve diğer tutuklu yurtseverlerin de genel aftan
yararlandırılmaları gerekir."697
“Ankara Anlaşması gereğince, Fransa’nın Musul meselesinde
bize arka çıkması gerekirken bunu yapmamış olmasına M ougin’in
önemle dikkatini çektim.”698
696) Ib id ., s.430, No. 416: Rauf Bey'den İsmet Paşaya tel, 24.1.1923, No. 317.
Not: Mütareke döneminde, sessizce, Türk vatandaşlığından İtalyan vatandaşlığı
na geçmiş olan bu kimseler Musevi asıllı kimselerdi; İtalyan vatandaşlığına geç
tikten sonra da Türkiye’de kalmışlardı, topluca İstanbul’da, İzmir'de ve Edirne'de
yaşıyorlardı. 1939 yılında Türkiye’de İtalyan vatandaşı Musevilerin toplam sayısı
959 kişiydi. (Bu konuda daha geniş bilgi için bkz. Bilâl N. Şimşir, Türk Y ahudi-
l e r l l , Bilgi Yayınevi, Ankara, 2010, s.83 vd.)
697) Şimşir, L o z an T elg ra fla rı I, s.429, No. 415: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel,
24.1.1923, No. 315.
698) Ib id ., s.430, No. 418: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 23.1.1923, No. 319.
378
İngiliz en sonunda tekrar meseleyi Milletler Cemiyeti’ne su
narak, dünya barışının tehlike karşısında bulunduğunu ileri süre
rek anlaşmazlığın halline müdahale etmesini derhal talep edeceği
ni söyledi. Musul’un iadesi teklifinde ısrar ettim. Bunun karşısın
da Konferansın kesilmesi beklenirken, İngilizlerin tekrar Milletler
Cemiyeti’ne başvurması görüşü ile toplantı sona erdi. Büyük buh
ran oldu. Curzon Milletler Cemiyeti’ne başvurarak anlaşmazlığın
incelenmesini isteyecektir. Durum ciddidir. Gelişmeler peyderpey
arzolunacaktır: Büyük buhran ve mücadele günüdür.
2) Bir habere göre Ruslar Boğazlar Sözleşmesini imzalama
yacaklar imiş. Gelibolu’da bir askeri kuvvet bulunmasını onlar da
şart ediyorlarmış.”699
699) Ib id ., s.431-433, No. 419: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 24.1.1923, No. 260, 261.
Not: Gerçekten Lord Curzon, hiç vakit geçirmeden, Musul anlaşmazlığım Mil
letler Cemiyeti’ne havale etmeye karar vermiştir. 24 Ocak 1923 günü Milletler
Cemiyeti Genel Sekreteri İngiliz Sir E. Drummond, Cenevre’den Lozan’a gelmiş,
aynı gün Curzon ile Drummond baş başa verip Musul işinin Milletler Cemiyeti’ne
götürülmesi yöntemlerini kararlaştırmışlardır. Curzon, bunları Londra’ya rapor
ederken, 25 Ocak 1923 günü Milletler Cemiyeti Konseyine resmi bir mektup gön
dereceğini de duyurmuştur. (FO 424/256, s.196, No. 116 ve DBFP, 1919-1939, Vol.
I/XVIII, s.466, No. 342: Curzon’dan Lindsay’e tel, 24.1.1923, No. 229)
700) Şim şir, L o z an T elg rafları 1, s.433-434, No. 420: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel,
24.1.1923, No. 263.
379
için de Milletler Cemiyeti’nin 17. maddesinin uygulanabileceğini
ve bu madde gereğince, Cemiyetin üyesi olmayan devletin (yani
Türkiye’nin), Milletler Cemiyeti üylerine uygulanan hükümlere
uymaya davet olunacağını ve kabul ettikleri takdirde Milletler Ce
miyeti M eclisinin tahkikat yaparak en uygun gördüğü tedbirleri
teklif edeceğini söyledi...
(Curzon) Aldığı bilgilere göre, Türklerin Musul’a yürümek
hazırlığında bulunduğunu ve bu hâl dünya barışını tehdit eder
mahiyette bulunduğunu ileri sürerek, yine Cemiyet Sözleşme
sinin 11. maddesi gereğince, savaş veya savaş tehdidi Milletler
Cemiyeti’ni ilgilendirdiğinden, bu Cemiyete başvuracağını ve
Türk Hükümeti bunu da reddederse, Cemiyet tarafından Türkiye
hakkında 16. maddedeki baskı tedbirlerine başvurulacağını bildir
di. Bu tedbirler, savaşa kalkışan devletle ticari, mali ilh. ilişkilerin
kesilmesini öngörmektedir. Curzon, İngiltere’nin Milletler Cemi-
yeti’ne başvuracağını açıkladı.
Bu konuda Hükümetin görüşünün bildirilmesini rica ederim.”701
t
701) Ib id ., s.434-435, No. 422: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 24.1.1923, No. 265-
268 (kısaltıldı).
702) Ib id ., s.439, No. 429: Gazi Paşa’dan İsmet Paşa’ya tel, 25.1.1923, No. 324.
703) Ib id ., s.437, No: 425: Rauf Bey’den İsmet Paşa'ya tel, 25.1.1923, No. 320 (özet).
380
"Chester projesinin Bayındırlık Bakanlığıyla görüşülmesi bit
ti. Meclis e götürme zamanı mıdır?”704
“İki Yunan tümeni Batı Trakya’ya hareket emri almış. İngiliz-
ler pek çok silah ve cephaneyi Dedeağaç’a göndermişler. İngilizler
İstanbul’da seferberlik hazırlığındadır.”705
“Yunanlıların elindeki sivil esirlerimizin sayısı onların iddia
ettikleri gibi 3.000 değil, 10.472 kişidir (tam liste).”706
“Korfu’daki 900 sivil esirimiz çok zor durumdadırlar ve telef
oluyorlar. Durumlarının düzeltilmesini rica ederim.”707
"C urzon’un Kürt mebuslar hakkmdaki sözleri Meclis’te tep
kiyle karşılandı. Curzon o tarzda ifadede bulunmuş mudur?”708
704) Ib id ., s.437, No. 426: Rauf Bey'den İsmet Paşa'ya tel, 25.1.1923, No. 321.
705) Ib id ., s.438, No. 427: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 25.1.1923, No. 322.
706) Ib id ., s.438, No. 428: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 25.1.1923, No. 323.
707) Ib id ., s.439, No. 430: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 25:1.1923, No. 325.
708) Ib id ., s.439, No. 430: Rauf Bey’den İsmet Paşa'ya tel, 25.1.1923, No. 325.
709) Ib id ., s.441, No. 432: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 25.1.1923, No. 271, 272
(özet).
710) Ib id ., s.442, No. 433: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 25.1.1923 No. 273.
711) Ib id ., s.443. No. 434: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 25.1.1923, No. 274.
381
D ış b a s ın d a M usul h a b erleri, 25.1.1923
25 Ocak 1923 günlü Echo d e P aris gazetesi, “İsm et P a ş a ’nın
reddetm esine rağmen, L o rd Curzon Musul sorunu için M illetler
Cemiyeti’ne başvurdu” diye başlık atmıştı.
Jo u rn a l d e Genève, “Musul sorunu için M illetler Cemiyeti’ne
başvuruldu” diyordu.
Paris’te çıkan L e Jou rn al gazetesi, “Musul sorunu yüzünden
Lozan Konferansı kesilecek mi?” diye başlık atmıştı ve alt başlığın
da “L o rd Curzon bu konuda M illetler Cemiyeti’ne çağrıda bulun
du" diyordu.
P etit P a risien gazetesinin başlığı şuydu: “Musul sorunu
Lozan’d a. İsm et P a şa M illetler Cemiyeti’nin hakem liğini reddet
ti. Am a L o rd Curzon dün hemen 11. m adde gereğince M illetler
Cemiyeti’ne başvurm aktan geri durmadı.”
L e Temps gazetesi de “Musul ve M illetler Cemiyeti” başlıklı
bir başyazı yayımlıyor, Lozan Konferansında iki oturum görüşülen
Musul işinin Milletler Cemiyeti’ne götürülmekte olduğunu anlatı
yor ve yorumluyordu...
Şunu da ekleyelim: Sovyet Rusya’nın, ABD’nin üye olmadığı
M illetler Cemiyeti, o tarihlerde İngilizlerin güdümündeydi ve bir
İngiliz organı gibi çalışmaktaydı.
383
27 O cak 1 9 2 3 C u m artesi
384
rı, 15 milyon lira tazminat ve Yunan tamiratı. 2) Bom pard bana
P oincare’nin Gazi Paşaya telgrafını gösterdi. Konferansın gele
ceği hakkında şu bilgiyi verdi: Konferans Lozan’da başarılı olma
mıştır. 29 Ocakta antlaşma metni bize özel olarak verilecek. 31
Ocakta yine komisyonlar toplantı halinde (iken) resmen verilecek
ve bize kabul için nasihat edilecek. Eğer biz reddedersek Konfe
rans kesilecek. Eğer biz Hükümetimizle görüşmek üzere ayrılırsak
dış görünüş kurtarılacak. Konferans kesilmeyecek, bir-iki ay sonra
başka bir girişime bırakılacaktır. Konferansı kesmiş olarak değil,
çalışmalara ara vermiş olarak Ankara’ya döneceğim. Ama gerçek
te kesilmiştir. 3) Halen barış şartları en iyi şöyle tahmin olunabilir.
Musul’un askıya alınması lazımdır. Adli sistemden kurtulmak ih
timali vardır fakat kesin değildir. Tazminattan kurtulmaya behe
mehal çalışacağım. Başaramazsam kabul etmeyeceğim. Trakya sı
nırında düzeltme, yani Karaağaç’ın geri alınması şüphelidir. Kayıt
sız şartsız İstanbul ve Boğazlar, ordu saire malumdur. Şurasını da
açıkça söylemeye mecburum ki, müttefikler, bu defa her meselede
geçici sistem zihniyetinde olduklarından biz böyle eğilim gös
terince onlar şartlarının hiçbirini, bilhassa kapitülasyon ve mali
sorunları hafifletmeyebilirler. Bu halde de kesilme kaçınılmazdır.
Ben Musul’dan feragat göstererek sulh aramak fikrindeyim. 4) R ı
za N ur’un görüşü: ‘A ntlaşm a taslağı, Türkiye’y e barış ve yaşam a
imkânı sağlayabilecek nitelikte değildir. Musul bize p e k lazımdır.
Sonuna k a d a r direnelim .’ 5) Haşan Bey'in görüşü: ‘B arışın an ah
tarı M usul ve tazm inat sorunlarıdır. Musul önem li ve naziktir;
karar veremiyorum. Tazminat konusunda bir şeyler y ap arak barış
aram ak düşüncesindeyim .' 6)Müttefikler, Ankara’nın barış istedi
ğini, Lozan’daki delegelerin ise direndiklerini ileri sürüyorlar.”720
“Musul için açıkça plebisit istemedim. Ama Curzon plebisit
ihtimalini eleştirdi.”721
720) Ib id ., s.79, No. 443; İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 27.1.1923, No. 283, 284
(kısaltıldı).
721) Ib id ., s.452. No. 445; İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 27.1.1923, No. 282.
385
2 8 O cak 1 9 2 3 P a z a r
722) Ib id ., s.457, No. 450: Gazi Paşadan Rauf Bey e tel, 28.1.1923, No. 345, 346.
386
Madde 2 - 'Gazi M u stafa K em a l P a şa H azretlerine: Lozan
Konferansı başından beri Fransa Delegeler Kurulunun, verdiğim
talim at doğrultusunda, ne k a d ar barışsever bir biçim de hareket
ettiği ve Türkiye’nin talep ve iddia edebileceği bir durumu y a rata
cak olan a d il bir barışı elde edebilm ek hususunda elinden geldiği
k a d ar çalıştığı, Zâtı D evletlerince tabii malumdur. M üzakereler
şu sırad a son aşam aya girmiştir. Barışın imzasını geciktirecek
olan her hareket işimizi bozacak m ahiyettedir: Türkiye, Fransa
Hükümetinin yardım ı ve hüsnü rızası ile, arzu ettiği tavizlere nail
olmuştur. Mutlu sonuçlara elverişli olan ve Lozan Konferansının
sonuçlanm asını gerektirecek olan h a fif ödünlere (m üsâadâta) razı
olm ak suretiyle özel m enfaatleri sağlayacak olan bu uzlaşm a f i k
rine m üsaid bulunm ak Türkiye’y e aittir. Fransa’nın eşitliğe olan
geleneksel m uhabbeti nam ına, bu kesin ve önemli anda, ifa ed e
ceğiniz büyük hizm ete ek olarak bu defa d a böyle ılımlı ve yurtse
ver hareketini tam am layıp kendisini terakki ve hürriyet yönetim i
içinde m illi refah ve inkişafa vakfedebilm ek için, Büyük M illet
Meclisi önünde büyük nüfuzunuzu ku llanarak onu ikna buyur
manızı istiyorum. Son zaferin m enfaatlerini verecek olan devam lı
bir barışı sağlam akla Zâtı Devletiniz bir kerre d ah a Türkiye’nin
hayati m enfaatlerine hizm et etmiş olacaksınız. Eminim ki necip
memleketinizin yükselm esi için kendinizi vakfetmeyi bir görev
sayan Zâtı Devletinizin etkisi önem li o la cak olan bu antlaşm ayı
rdddetmeyeceksiniz. (İm za) P o in c a r e ’
Madde 3 - P o in c a r e ’d en gelen mektubun bir suretini İsm et
P a şa ’y a ileterek görüşünü sormanızı ve sonucunu süratle bildir
menizi rica ederim. P o in ca re’ye verilecek cevapta, 'Lozan’d aki d e
legeler heyetimizin kabu l edeceği ve Hükümet ve Meclis’e arzedece-
ği barış şartlarının kabul ve onaylanm ası için en ciddi ve sam im i
çalışmamı yapacağım ı arz ederim ’ tarzında bir ifadede bulunma
387
yı m ünasip görüyorum. Fevzi ve K a r a b e k ir P a ş a ’lar dahi bu gö
rüşüme katılıyorlar Efendim. (İmza) M u stafa K e m a l”’123
388
Gerçekten, açgözlü bakışları Musul petrollerine dönük olan
İngiliz sermayedarlarının ihtiraslarını tatmin için bütün İngiliz
milletinin yeni fedakârlıklara sevk olunduğunu herkesin bilmesi
ve Fransız milletinin de İstanbul’da Türk kanun ve nizamlarına
tam olarak uymak üzere oluşturulan birtakım şirketlerin Lozan’da
Fransız diplomasisini araç yaparak yükümlülüklerine aykırı olarak
birtakım istekler ileri sürmeleri ve Türk milletini soymayı amaç
layan bu istekleri yüzünden barışı çıkmaza itmeye kadar cesaret
gösterdiklerini anlaması gerekir.
Kişisel tazminat konusunda da, Yunan ordusunun hiçbir as
keri sebebe dayanmaksızın yaptığı bunca yıkım ve zulmü tazmin
için Yunanistan’a hiçbir baskı yapmadıkları halde, kendi vatan
daşları için Türkiye'den tazminat istemeye kalkışmalarını insan
lık vicdanının asla onaylamayacağını ileri sürmek ve fakat Yunan
ordusunun halkımıza verdiği bütün zararların tazmin olunacağı
müttefik devletlerce kabul ve taahhüt olunduğu takdirde müttefik
devletler vatandaşlarının zararlarını ödemeye imkân bulacağımızı
zikretmek ve Anadolu demiryolları sorununda imtiyazname şart
larına tamamen sadık olduğumuzu ilan etmekten başka hiçbir şey
yapmayacağımız ilan olunmalıdır.
Velhasıl verdikleri projeye karşılık tarafımızdan derhal bir
proje verilmesi ve ancak projemiz dairesinde barış yapacağımız
ilan olunmalıdır.
Müttefik devletlerin karşımızda birleşik bir cephe halinde ab
luka vesaire gibi baskılar yapmalarına engel olmak için, araların
daki birlik ve dayanışmayı kırmak üzere, özellikle Musul mesele
sinin hallini her türlü zor ve baskıdan uzak bir halde bulundurula
cak olan halkın oyuna terk ettiğimizi ve petrolleri işletmek konu
sunda da müzakerelere hazır olduğumuzu ilan etmek ve Amerika
ile ayrıca anlaşma yapmaya girişmek uygun olur.
Yukarıdaki esaaslar dairesinde müzakerelere devam etmeye
imkân olmaz ve vereceğimiz proje asla kabul görmez ise, göre
389
vinizin sona erdiğini kaydederek Ankara’ya hareketiniz münasip
olur Efendim.
Madde 3 - (No. 345, 346: Başkumandan Gazi M. Kemal
Paşa’dan İcra Vekilleri Heyeti Reisi Hüseyin Rauf Beyefendi’ye tel,
28.1.1923) (Ayrı belge olarak verildi. Bkz. Yukarıda Gazi Mustafa
Kemal Paşa’dan Hüseyin Rauf Beye tel, 28.1.1923, No. 345, 346)
Madde 4 - Milletimizin dört seneden beri bilinen asgari meş
ru istekleri çerçevesinde her türlü fedakârlığı yapabileceğimizi,
fakat bunun dışında adli ve mali kapitülasyonları ve ülkemizi son
suz mali yük altında ezecek mali teklifleri kabul etmenin, hatta
Büyük Millet M eclisi’nin bile yetkisinin üzerinde görülebileceğini
izah ederek, diğer şekillerin barışı sağlayamayacağını ve İngilizle-
rin çalışmalarının Fransızları bizden ayırmak yönünü gösterdiğini
ve Konferansta bizce kabul edilemeyecek olan kapitülasyonları
değişik şekilde sonuna kadar Fransızlara müdafaa erttirdiklerini
ve bu suretle müttefiklerin barışı tehlikeye sokmakta olduklarını,
bunun önünü alabilecek tek zatın Mösyö P oincare olabileceğini
izah edebildiğimi sanıyorum. M ösyö P oincare bu zannımı güç
lendirmişti.
Halbuki G azi P aşa’ya gelen son mektubu Mudanya Konfe
ransından önce M ösyö Franklin aracılığıyla verilen güvencenin
ve şimdiye kadar maalesef savunması bile yapılamayan hususların
tekrarından başka bir şey olmadığını gördüm. Anladığıma göre,
müttefikler bize bir antlaşma tam metni vereceklermiş. Musul
hakkında kabul edebileceğimiz plebisitten C urzon’un kaçınması,
kapitalistlerin çıkarlarını savunmak için milletlerin oyuna saygı
sızlık demektir.
Zarar ve ziyanlarını her zaman hükümetle anlaşabilecek olan
yabancı sermayesi, Türk hükümetlerinin haklarını savunma ile
milletlerin değil kapitalistlerin görüşlerini savunagelmektedirler.
Hayatımız bahasına da arzu ettiğimiz borçların ödenmesinden bi
zi engelleyecek tahammül edilemez kayıtlar koymaları, hiçbir za
390
man kabul edemeyeceğimiz adliyeye yabancı yargıçlar konmasına
çalışılması suretiyle bizi barış nimetinden mahrum etmeye giriş
meleri, müttefiklerin hiç olmazsa dünya barışı menfaati açısından
yanlış ve devamı halinde kendi taraflarından barışı mutlaka ihlale
sebep olacak şartları bize dayatmaya çalıştıklarını gösterir.
Metni verdikten sonra cevap için heyetimizin Ankara’ya ge
lip danışıp hazırlanmasını teklif suretiyle, Konferansa ara vermeyi
(fasılayı) sağlamaya çalıştıkları ve böylece İngilizlerin şimdiye ka
dar siyasetlerinin esasını oluşturan bekleyiş ve işi uzatarak emel
lerini gerçekleştirme yoluna gidecekleri de anlaşılıyor. Bunun teh
likesini Mösyö P oincare’nin dikkate almasını (söylemeyi) bütün
samimiyet, ciddiyet ve hürmetle, milli ve vicdani bir mecburiyet
olarak görüyorum.
Delegelerimizin başından beri neyi kabul edecekleri ve neyi
katiyyen kabul edemeyecekleri hakkında kesin talimat ve yetkileri
mevcuttur. Bunun için Ankara’ya gelmelerine gerek yoktur. M ös
yö P oincare’den daha ümit verici bir cevap beklemekte kendimi
haklı görüyorum. Acaba olayların akışına engel olamayacak mı?
Önümüzdeki Çarşambaya kadar (31 Ocağa kadar) zaman oldu
ğuna kaniim ve Fransa Hükümet Başkanının insanlık barışını teh
likeye düşürecek müttefiklerin delegelerinin izlemekte oldukları
hareketin yönünü değiştirmeyi başaracağından henüz ümidimi
kesmedim.”724
724) Ib id ., s.455-459, No. 449, 451: Rauf Bey'den İsmet Paşaya tel, 28.1.1923, No.
341-344, 348-352.
Not: Rauf Bey’in Ankara’da Albay Mougin'e, 28 Ocak günü söylediği ve yuka
rıdaki telgrafın 4. maddesinde yer alan beyanat, Fransızlar tarafından ertesi gün
İstanbul’da İngiliz Yüksek Komiserliğine de aktarılmıştır. İngiliz Yüksek Komiser
Vekili Henderson bu bilgileri 29 Ocak günü, Lozan'da bulunan Lord Curzon'a
özetle tellemiş ve şu değerlendirmeyi yapmıştır: "G enel olarak, R a u f B ey ’in be
yanı, Fransa B aşbakanının m üdahalesinin değerini azaltm ış ve Fransız Yüksek
Komiseri bundan hiç hoşnut kalm am ıştır:" (DBFP, First Series, Volume XVIII,
s.479, No. 352: Henderson’dan Lozan’da Lord Curzon’a tel, 29.1.1923, No. 59).
Telgraf Foreign Office'e de tekrarlanmıştır. -BNŞ
391
TBMM gizli otu ru m u n da L ozan K on feran sı görüşüldü ,
28.1.1923
28 O cak 1923 Pazar, İkinci Celse
İkinci Başkan A li Fuat P aşa’nın başkanlığında oturum açıldı.
İcra Vekilleri Reisi R au f Bey tarafından, Lozan Konferansındaki
müzakerelerin en son aldığı şekil açıklandı. Bu konuda yapılan son
yazışmalar ve Hükümetten delegasyona yazılacak cevap müsved
desi okunarak genel kurulun tartışmasına sunuldu. Görüşmelerin
yeterli olduğuna karar verildikten sonra önergeler okundu. Vekil
ler Heyeti Başkanı Rauf Bey’in uygun görmemesi üzerine bugün
bir karar alınmadı ve Pazartesi günü saat onda toplanılmak üzere
oturum tatil edildi.725
392
İsm et P a ş a ’datı B a ş b a k a n lığ a a y ırca tel, 28.1,1923
“İtalyan delegesi G alli Rodos Valisi oldu. G arroni ile gelerek,
Rodos ile sahilimiz arasında işleyen İtalyan gemilerine tarafımız
dan müsaade edilmiyormuş, buna müsaade edilsin dediler. Onla
rın tahminine göre eğer sebep Anadolu Rumları veya Yunanlılar
bulunduğu zannı ise bunların bulunmayacağını sözlü olarak, hatta
yazıyla taahhüt edecekler. Kendisi o suretle Adalarda İslamların
korunması ve çoğalması ve Rumların nüfusunun ise azalması izle
yecektir. Rodos’ta yarı resmi temsilcimizi kabul ve diğer ilişkileri
mizin sıklaştırılmasını sağlayacak. Bir-iki güne kadar hareket ede
ceğinden vapura müsaade hakkında kendisine cevap vermek mec
buriyetindeyim. Mümkünce onaylanmasını ve gereğinin tezelden
bildirilmesini istirham ederim. Bu sorunun bir kabotaj hakkı iddi
asına yer vermemesine dikkat edeceğimizi ihtiyaten söyledim.”729
729) Ib id ., s.460, No. 455: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 38.1.1923, No. 288.
393
Bugün sekretaryadan antlaşmanın 100 teksir sayfasından
oluşan 160 maddelik taslağının Fransızca metnini aldık. Bu metin
dört ayrı antlaşma düzenini içeriyordu: a) Türkiye’de bulunan ya
bancılar rejimi, b) Türkiye ile ticaret rejimi, c) Boğazlar rejimi ve
d) Trakya sınırları. Bunun yanı sıra 1) Türkiye’deki adalet sistemi,
2) Osmanlı kamu borçlarına Arnavutluk’un iştiraki ve 3) Af konu
larına ilişkin üç ayrı deklarasyon da bulunuyordu. Ayrıca bir nihai
antlaşma senedi de mevcuttu.”730
2 Telgrafnamedir:
B arış m üzakerelerinin son sa fh a lara dah il olduğunu ve bazı
im tiyazların kabulünü temin için m esai s a r f eylem ekliğimi tavsiye
eden telgrafınızı aldım. Türkiye tam bağımsızlığının katiyetle ge
rektirdiği hayati noktaların temin edildiğini gördüğü anda bütün
sam im iyetle husulünü arzu eylediği barışa d ah il olm akta katiyen
tereddüt etmeyecektir. Şahsımın, hükümetin ve bütün milletin her
suretle emniyet ve itibarına m azhar bulunan delege heyetimizin
esas talim atı bu asli noktayı ihtiva ettiği gibi, söz konusu heyet
bu hakikatin idrakindedir. D olayısıyla delege heyetinin tasvip ve
hüküm ete veM eclis’e arz edeceği barış şartlarının kabu l ve tasdiki
hususunda en ciddi ve sam im i faaliy etim i s a r f edeceğim e katiyen
itim at buyurmanızı hassaten rica ederim . Bu vesileden istifade
ederek benim öğrendiğim ve düşünülmeye değer görülm ek m ahi
730) Grew, o p .cit., s.541-542 ve Orağlı, op .cit., s.84-85.
394
yetinde bulunan bazı noktaları Zâtı Âlilerinin nazarı dikkatine
koymayı bütün m edeniyet cihanının beklediği barışın tesisinde
büyük fa y d a ve sürati icap ettireceği zannındayım. Doğu’d a ciddi
ve haklı bir barışı temin için Türkiye’nin ne ka d a r sam im i çalıştığı
önünde sonunda cihanca malum olmuştur. Türkiye’nin barışı ge
ciktirm ekten hiç fay d a sı yoktur. Türkiye ehemmiyetli olm ayan se
beplerden ve vesilelerden dolayı barışı askıya a la cak ve erteleye
cek k a d a r gaflette değildir. A ncak olumlu bir neticeye ulaşabilm ek
için ka tlan ıla ca k fed akârlıkların yalnız Türkiye’y e yüklenmesini
hedefleyen görüş ve zihniyetin tarafı asilanelerinde de m akul ve
haklı görülm eyeceğine şüphe etmem. M usul’un m ukadderatını
tayinde halkoyuna m üracaat gibi Türkiye’ce kabul edilebilecek
en büyük bir fedakârlığın bile reddolunm ası ve Yunan ordusu
tarafından sebepsiz yakılan ve tahrip edilen memleketimizin bu
fa c ia la rın m üsebbiplerine tam ir ettirilmesi, insanlığı gelecekte
bu gibi kanlı suikastlardan korum ak bakım ından mühim oldu
ğu halde, bu felaketin ne dem ek olduğunu bizzat tecrübe eden
Fransız milletinin delegeleri bu talebim izi destekleyecek yerde
yeniden Türkiye'den m ali taleplerde bulunm aları, kısacası Anka
ra A nlaşm ası’nda delege heyetimiz her h a l ve hareketi ile sa d a
katim izi gösterirken, Fransız delege heyetinden beklem ekte haklı
olduğumuz m addi m uavenet yerine d aim a müşkülât ve aleyhi
m izde olan görüşlere destekle karşılık verilmesi; beni ve Fransız
dostluğunu kıym etli bilen bütün m illetim izi izah edilem ez hay
retlere düşürmektedir.
Türk milletinin hayat ve bağım sızlık vasıtalarını temin için
m esai sarfında ne k a d ar haklı ve meşru olduğunu en iyi takdir
etmiş olduğuna inandığım Zâtı Necibanelerinin Lozan’d aki delege
heyetinizi yeni talim atınızla aydınlatm ak suretiyle Sulh Konferan
sı üzerinde p ek mühim ve tesirli olduğunu katiyetle bildiğim nüfuz
395
ve kudretinizi kullanm aktan geri kalm ayacağınızı ümit ediyorum.
-M u sta fa K e m a l”721
396
Onun zannına göre, kesilme olursa müttefikler ayrı ayrı bizimle
barış yapmak için yarışacaklar ve İngilizler hepsinden hızlı teklif
ler ileri sürecek imiş. Onların telkinleri de bu yoldadır.
2) Frank lin-B ou illon Paris’ten beni telefonla buldu. Burada
kesilmeden sonra kimseye haber vermeden benimle görüşmek
üzere San Remo’da birleşeceğini ve Fransa ile meselenin hallolu
nacağını ve bu konuda ayrıntılı mektup yazacağını söyledi. Mek
tubu yarın sabah beklediğimi bildirince Çarşamba günü (31 Ocak
günü) P oincare ile ayrıca görüşerek yazabileceğini bildirdi. Çar
şamba resmen antlaşmanın verileceği gündür.”732
397
susların yanlış anlaşılmasından kaynaklandığını ama halihazırda
tatmin edici şekilde izah edilmiş olduğunu söyledi. H aşan Bey,
Trabzon’dan geliyordu ve bir zamanlar Ankara Hükümetinde İkti
sat Vekili olarak bulunmuştu. Gece ilerledikçe İsm et’in espri hissi
de gelişme kaydetti. Bir ara dans edenleri seyretti ve ardından bara
giderek orada bulunan İtalyan delegasyonu ile bilardo oynadıktan
sonra -önünde çok sevdiği yeşil chartreuse olmak ü zere- Child
ile sabahın üçüne kadar verandada oturdu...”733
398
Son günlerde bilinenden (daha) ağır şekildir. Musul Milletler
Cemiyetinin vereceği karara ta’likan (bırakılarak) 15 milyon al
tın liralık tamiratı Yunanistan’la karşılıklı olarak bağışlanmak gibi
bilinen maddelerden başka, İstanbul kuvveti dahil olduğu halde
Trakya’daki kuvvetimizin yirmi bir bin kişiyle sınırlandırılması,
kapitülasyonların adli sisteminde beyanat halinde karma mahke
meler usulü, ticari ve adli konularda müttefiklerle kararlaştırılan
maddelerin diğer bütün yabancılara teşmili gibi maddeler vardır.
Antlaşma ağırdır. Konferansta görüşülen maddelerden reddolu-
nanların da yerlerinde bırakıldıktan başka yeniler de ilave olun
muştur. Trakya hududu Karaağaç'ı vermeyerek evvelki huduttur.736
Madde 2 - Amerikan delegesinin telkini şudur: Musul mese
lesini hakeme havale etmek. Müttefiklerin istedikleri tazminata
mukabil zaptettikleri beş milyon altın lira ile İngiltere’deki gemi
lerin bedelini hasretmek ve sair mali meseleleri hakeme havale
etmek ve Yunan tamiratına bedel kim ne aldı ki siz alacaksınız
görüşüyle yetindi. Kapitülasyonlardan hiç bahsetmeyerek ilgaya
devam etmek gibi şartlarla barış mümkündür. Şartların suni ola
rak ağırlaştırılmasına bakmayınız. Başmurahhaslar toplanırsak
esasları süratle hallederiz diyor. Curzon gidecek. Dışişleri M üste
şarını delege olarak bırakacak, herkes kalacak, bir hal çaresi ara
nacaktır.
Musul için halkoyu usulünü ve kendileri ile ayrı barış imkânını
mevzubahis ettim. Her ikisi aleyhinde bulundu. O halde Musul’un
hakeme havalesini kabul eylediği (takdirde) müzakereye başlamak
mümkündür. Yahut ısrar ile inkıtaa (kesilmeye) gitmek lazımdır.
Evvelki maruzatımda bunu söyledim.”737
736) Şimşir, L o z an T elg ra fla rı I, s.463, No. 460: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel,
30.1.1923, No. 290, 291.
Not: Anılan antlaşma projesinin Türkçeye tam çevirisi için bkz. L o z an B a r ış
K on feran sı. T u tan aklar, B elg eler, Takım I, Cilt 1, Kitap 2, s.53-150.
737) Ib id ., s.463, No. 460: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 30.1.1923, No. 290-291.
399
G azi M. K em al P a ş a ’d a n İzm ir g a z etelerin e dem eçler,
30.1.1923
"İtilaf Devletlerinin henüz Türkiye’nin ve Türkiye halkının
mevcudiyetinin ve gelişmesinin katiyen zaruri kıldığı şartları kabul
ve tasdik edici bir zihniyete gelmedikleri anlaşılıyor. Bütün medeni
milletler ve memleketler için hiçbir vakit söz konusu edilemeyecek
olan birtakım bağımsızlığı ihlal eden talepleri Türkiye için caiz gör
mekte olan İtilaf Devletlerinin gösterdiği inat ve ısrar bütün cihanın
hayret ve şaşkınlık ile karşılayabileceği mahiyettedir.
Türkiye menfaatlerinin aleyhinde harekette Fransa ve İtalya
delege heyetleri, İngiliz delege heyetleriyle adeta müsabaka ediyor
gibidir. Türkiye, tam bağımsızlığını temin edecek bir barış ister.
Bu, emin görülmedikçe, medeniyet cihanının insani hissine ve
memleket ve milletimizin kuvvet ve kudretine dayanarak insanca
yaşayabilmek için muhtaç olduğumuz hayat ve bağımsızlık vasıta
larını temin edinceye kadar, başladığımız işte devam olunacaktır.
Milletin ciddi kararı budur. Milletimizin bu kararını mutlaka tat
bik için her türlü tedbirler zaten emniyetle alınmış bulunuyor...”738
G azi M. K em al P a ş a ’d a n İz m ir ’d e “Ş a r k ” g azetesin e
dem eç, 30.1.1923
-M illetin susadığı barış ne derece yakındır, m üzakerelerin ke
silmesi ve harp ihtim ali var mıdır?
-B a rış müzakerelerinin devamı yahut makul bir cereyana so
kulması yarınki Çarşamba günü anlaşılacaktır.
Resmi malumatımıza göre, İtilaf Devletleri şimdiye kadar ce
reyan eden müzakereler neticesini barış projesi olarak delege he
yetimize vereceklerdir. Malumunuz olan bu neticelerin her halde
elde edilmesi için senelerden beri milletin bu kadar kan dökerek
sonsuz fedakârlıklarla çalıştığı tam bağımsızlığı ihlal eder görülü
yor. Kesinti muhtemeldir.
738) A ta tü r k ’ün Söylev ve D em eçleri I I (1906-1938), 2. bs., Ankara, 1959, 81-82 ve
A ta tü r k ’ün B ütün E serleri, C ilt 15, s.39.
400
-K esinti vukuunda alın acak vaziyet ne olabilir?
-H üküm et milli gayenin elde edilmesi ve temininden ibaret
olan vazifesini tamamlamak ve neticelendirmek için lüzum göre
ceği, mecbur edileceği her tür tedbirleri pervasız tatbik edecektir.
-H a rp muhtem el mi?
-Diplom asinin âciz kaldığı yerde tabiatiyle askeri faaliyet
başlar...739
401
diği vazifeyi iyi tamamlayabilmek için girişmeye mecbur olduğu
tedbirleri düşünmekten ve almaktan geri kalmamıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ricali eski Babıâli ri
cali ile mukayese edilmek istenirse ve bundan çıkacak neticelere
göre hereket olunursa, bu hareket tarzının mutlaka hatalı olaca
ğına, şimdiye kadar bütün dünyanın şahit olduğu vakalar ve ha
diseler en yakın ve bariz delillerdir. Yeni Türkiye ricali miskin ve
vehimli değildir. Kendisini bildiği kadar muhataplarını da bilir.
Kendi yapacağını takdir ettiği kadar, muhataplarının da yapabile
ceğini dikkate alır...
- İ t il a f Devletleri m üzakereleri keserlerse askeri fa a liy et olur
mu? Yoksa diplom atik vasıtalar ile bir h al çaresi aram akla mı va
kit geçirilir?
-U zu n müddet atalette kalmayı gerektirecek olan diplomasi
yolu, şimdiye kadar tecrübe edilmiş olduğuna göre, hiçbir netice
vaat etmez.740
740) A tatü rk’ün Söylev ve D em eçleri II I (1918-1937), 2. bs., Ankara, 1961, s.58-60
ve A tatü rk’ün Bütün Eserleri, Cilt İS, s.44-45.
741) Şim şir, Lozan Telgrafları I, s.462, No. 457: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel,
30.1.1923, No. 354.
Not: 1877-78 Türk-Rus Savaşı öncesinde Sofya'da 45 cami varmış. 45 yıllık Bul
gar yönetiminde bu camilerin 44'ü yıkılmış. Son kalan camiin de yıkılması için
Bulgar Meclisi yasa çıkarmaya hazırlanıyor. Ve bu hazırlık, Türkiye’ye dost oldu
ğu söylenen Stambuliyski’nin Çiftçi Partisi iktidarında yapılıyor! -BNŞ
402
ne ilişkin sözleşme Türkiye ve Yunan delegeleri tarafından imza
edilmiştir.742
Esirler hakkındaki anlaşma tarafların onayına hacet kalma
dan bugünden itibaren geçerli olacaktır. Ahali mübadelesi sözleş
mesi barış antlaşmasının onaylanmasından sonra yürürlüğe gire
cektir.
İkisinin örnekleri kurye Refik Efendi ile takdim kılınmıştır.
Bunda geçerli olan esir değişimi anlaşmasına göre, önce Yunanlı
lar bugünden itibaren bir hafta sonra sivil rehinelerimizin iadesi
ne başlayacaklardır.
Ondan sonra iki hafta içinde Yunan’da mevcut olanlar iade
edilmiş bulunacaktır.
Bu sivil rehinelerimizin iadesinin ardından bizim elimizde
bulunması muhtemel Yunan vatandaşlarından sivil esirleri iade
edeceğiz. Biz bu gibi şahısların mevcut olmadığını burada id
dia ettik. Yunanlılar yüz kadar bulunduğunu söylediler. Aileleri
Yunanistan’a göç eden Türk vatandaşı Rumlardan Anadolu içleri
ne sürülmüş erkekler bu sınıfa dahil değildir. Bunlar ahali müba
delesi sözleşmesi gereğince barış antlaşmasının imzasının ardın
dan tahliye edilecektir. Sivil esirlerin iadesinin ardından ve ondan
nihayet onbeş gün içinde Yunan Hükümeti bütün Türk asker esir
lerini hep birden İzm ir’e iade edecektir.
Türk Hükümeti Yunan esirlerinden aynı miktarda subay ve
neferi aynı vapurlarla sevkolunmak üzere hazır edecektir. Yunan
742) 30 Ocak 1923 günü Lozan'da imzalanan bu belgeler, Lozan Barış Antlaşması
sisteminin VI. ve VII. eklerini oluşturmaktadır ve bunların Türkçe ve Fransızca
isimleri şöyledir:
VI. Türk ve Rum N üfus M ü b a d elesin e İlişkin S özleşm e ve P ro tok ol (Conventi
on concernant l’E change des Populations Grecques et Turques et Protocole)
VII. Sivil T u tu klu ların G eri V erilm esi ve S a v a ş T u tsakların ın M ü ba d elesin e
İlişkin Türk-Yunan A n la şm a sı (Accord Greco-Turc re la tif à la Restitution des
Internés Civils et l’Echange des Prisonniers d e la Guerre)
Bu belgelerin Türkçe tam metinleri için bkz. İsm ail Soysal, Türkiye’nin S iy a sa l
A n d la şm a la rı, /. C ilt (1920-1945), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1983,
s.177-186.
403
esirlerinden geri kalacak miktar barışın imzasının ardından ve
nihayet üç hafta içinde iade olunacaktır. Sivil rehineler ve savaş
esirleri karşılıklı olarak, adi suçlular da dahil, affedilmişlerdir. Kı
zılhaç komisyonunun masraflarına karşılık olmak üzere on bin
Frank verilmiştir. Yunanistan’da bulunan sivil esirlerimizin mü
kemmel bir listesinin esir mübadelesi için atanacak temsilcimize
verilmesini rica ederim.”743
404
M ustafa Kem al Paşa Hazretlerinin P oincare’ye cevabından
fevkalade memnun olduk. Fransız delegeler kuruluna hemen du
yurdum. Müttefikler arasında karışık bir durum olmuş. B alfou r
Paris’te, Musul için Türklere Milletler Cemiyeti hakemliğini tek
rar teklif, kabul etmez isek hücumumuzu bekleyeceklerini ve hü
cum eder isek zecri tedbirlere girişeceklerini ilan etti.745
Ç içerin'le görüşmemizin özeti şudur: Kendisi müzakerelerin
biçimine itiraz ederek, Boğazlar meselesinin askıda olduğunu ilan
edecek ve dönecektir. Biz sorunun askıda değil, barış antlaşmasına
bağlı olduğunu ilan etmişizdir. Başka bir şey yapamayız. Barış ol
mazsa kesilme (inkıta) olmaması, ara verilmesi (fasıla olması) fik
rindedir. Yalnız bize bir fedakârlığa mal olan uzatmayı kabul ede
meyiz. Biz harp ve sulh fikrindeyiz. Bu halde kendisiyle birlikte
harekât (teşrik-i harekât) teklif ettim. İstediğimiz, para ve cephane
ile destek ve teşebbüsümüzde birlikte harekâttır. Yani biz Boğaz
lara ve Trakya’ya, onlar da Romanya aleyhine hareket edecekler
dir. İlkönce birlikte harekâtın hatta hazırlanması ve tehditleri bile
Avrupa’yı bizimle barışa mecbur eder dedim. Cevabı şudur:
Romanya aleyhinde ve her meselede siyasi destek yapılacak
tır. Ve bu pek mühimdir. Diğer hususlar için Moskova’da ayrıntı
larıyla görüşürüz. İşte onların kuvvet ve siyasetleri bu derecede
dir... Aralov’un değiştirilmesi (burada birkaç kelim e açılam am ış)
kendilerinin Berlin’de ve diğer milletler elçiliklerinin Moskova’da
hep bağımsız hatları ve memurları olduğunu ve Türkler de bil
mukabele (birkaç kelim e açılam am ıştır) ikinci defa olarak açtım.
Israrlı göründüm. Moskova’ya yazacağını ve adamların az olacağı
nı söyledi. Telgrafhane mumaelatını tekrar etti. Şiddetle itirazım
üzerine vaziyeti tetkik edeceğini söyledi. İtirazı muhafaza ettim.
405
K arahan’ın Moskova’da sefirimize yaptığı çalımlar asılsız saçma
lıklardır (türrehâtdır).”746
746) Şim şir, L ozan T elg ra fla rı I, s.467-469, No. 469: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel,
31.1.1923, No. 297, 298.
747) Ib id ., s.466-467, No. 467: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 31.1.1923, No. 361.
748) Ib id ., s.470-471, No. 470: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 31.1.1923, No. 300.
Not: Hüseyin Rauf Bey, bu telgrafı alınca, o sırada İzmir’de bulunan Gazi M.
Kemal Paşa’ya tellemiştir.
406
4.
BA RIŞ KONFERANSINA ARA VERİLİYOR
(1 -4 Şubat 1923)
407
Adalar ve Doğu Trakya sorunlarında kazandığımız faydaları an
lattı ve teklif ettikleri şartların pek ılımlı olduğunu savundu. Gar-
ro n i ve Bom pard’ın adli ve mali meseleler için verdikleri izahatın
ardından Lord Curzon bizi teklif edilen antlaşmayı imzaya davet
etti. Ben, bizden ayrılan memleketlerle serbestçe kendi kaderleri
ni tayin etmelerini kendilerine bıraktığımızı beyan ettikten sonra,
antlaşmanın incelenmesi ve cevap verilmesi için bir hafta süre is
tedim. Müttefikler yarım saat özel müzakerenin ardından Pazar
gününe kadar vakit bıraktılar. Lord C urzon Cuma günü gitmeye
karar vermişken, hareketini iki gün tehir ettiğini beyan etti.”750
750) Ib id ., s.474-475, No. 475: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 1.2.1923, No. 299.
408
için bu şıkkı seçmeleri garip, ziyadesiyle. Buna karşı alınacak ka
rar vaziyetin biraz daha gelişmesine bağlıdır.
Bir üçüncü şık daha vardır. Konferans şu veya bu şekilde tatil
edilip de İngilizler 16 Mart hadisesine benzer bir vaziyet ortaya
çıkarırlarsa, bu da mühim bir harp sebebi olur. İsm et P aşanın
hariçte kalmaması pek mühim ve lazım olduğundan, bütün bu ih
timaller tafsilatlı olarak kendisine bildirilmeli ve dönmesini temin
edecek sebepler ve vasıtalar şimdiden hazırlanmalıdır. -B a ş k u
m andan M ustafa Kem al -H ü seyin R a u f’751
751) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı I, s.470-471. No. 471 ve sadeleştirilmiş olarak
A ta tü r k ’ün B ütün E serleri, C ilt İS , s.48-49: Rauf Bey'den İsmet Paşaya tel,
1.2.1923, No. 363.
752) Şimşir, L o z an T elg ra fla rı I, s.482-483, No. 481: İsmet Paşa’dan Rauf Beye tel,
2.2.1923, No. 303, 304.
409
R a u fB e y ’d en İsm et P a şa ’y a tel, 2.2.1923
"Barış Antlaşması ve Musul konusunda delege arkadaşları
nızla birlikte çektiğiniz telgraflarda tereddüt edildi. Açık seçik
olarak görüşünüzü tezelden bildirmeniz gerekiyor. Musul işinin
çözümü ertelenirse, bizim bağımsızlığımız için gerekli ve hayati
gördüğümüz diğer isteklerimiz müttefiklerce kabul edilerek barış
yapılabilecek mi? Yoksa bizden başka fedakârlıklar istenecek mi?
Açıkça ve tezelden bildirilmesini dilerim.”753
753) Ib id ., s.479, No. 476: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 2.2.1923, No. 367-368.
754) Ib id ., s.483, No. 483: İsmet Paşa’dan Rauf Bey e tel, 2.2.1923, No. 306 (özet).
755) Ib id ., s.481, No.480: Adnan Bey’den Hariciye Vekâletine tel, 2.2.1923, No. 302
(özet).
410
3 Şubat 1 9 2 3 C u m artesi
756) I b id ., s.493, No. 499: İsmet Paşa’dan Rauf Beye tel, 4.2.1923, No. 313-314 (özet).
411
Davet sahibi ülkelerin delegeleri, ânında Lord Curzon'un
odasında toplandılar. Saat 5.30’da, uzmanlardan oluşan büyük bir
grupla birlikte otelinden gelmiş olan İsm et de içeriye davet edildi.
Saat 7.00’de B en tin ck, telefonla beni arayarak, Türklerin kısa bir
süre içinde muhtemelen antlaşmayı imzalayacaklarını haber ver
di ve seremoniye tanıklık edebilmemiz amacıyla Lord C urzon’un
odasına gitmek üzere delegelerimizi hazır bulundurmamızı tav
siye etti. Child ve B risto l’u çağırdım ve hep beraber otelin eski
bölümündeki salonda, C urzon’un katma çıkan merdivenlerin di
binde yerimizi aldık. Salon, nihai çözümü bekleyen delegasyonla
rın mensupları ve gazete muhabirleriyle dolup taşıyordu... Antlaş
manın imzalanmasını izlemek üzere çağrılma beklentisi içersin
de böylece bekledik durduk. Birdenbire saat 8.00’de üst kattaki
kapının açılma sesi geldi: Herkes ayağa kalkarak merdivenlere
doğru yöneldi. Bir anda İsm et göründü. Silindir şapkasını çıkardı,
sağa ve sola doğru hafifçe eğilerek lobideki kalabalığı selamladı
ve olabildiğince gülümseyerek oteli terk etti. Tabiatiyle böyle bir
hadiseyi unutmam asla mümkün olmayacaktı. Konferans başarı
sızlığa uğramıştı. İmzalama olmayacaktı... Child, B risto l ve ben
neredeyse ânında soluğu Lord C urzon’un odasında aldık. Herkes
odadan ayrılmış durumdaydı. Bir anda ortaya Curzon çıktı, öfkeli
bir boğa gibi odaya daldı, bize bir bakış fırlattıktan sonra, yum
ruklarını havaya sallayarak aşağı yukarı dolaşmaya koyuldu. Kan
ter içinde kalmış durumda bakışları hepimizin üzerinde gezini
yordu. Bağırmaya başladı: ‘Tam burada dört ölümcül sa at boyun
ca oturup durduk ve İsm et söylediğimiz her şeye hep aynı sıradan
bayatlıklarla cevap verdi. Bağım sızlık ve hükümranlık! Elimizden
gelen her şeyi yaptık. B o m p a r d dahi m asaya yumruğunu indirerek
İsm et’e, yaptığının savaş tahrikçiliğinden öteye gitmediğini söyle
di. B o m p a r d şu ân a d ek kendisinden işittiğim en ağır konuşmasını
y aptı’. C urzon’a, İsm et’in hangi konuda görüşmeleri kopardığını
sorduk. Curzon, adli meselelere ilişkin maddeler olduğunu söy
412
leyerek cevap verdi. (Bu cevap ancak kısmen doğru olarak kabul
edilebilirdi, zira görüşmelerin kopuş nedenleri arasında ekonomik
maddeler de yer alıyordu.) En son anda, İsm et’in uzmanlarıyla
birlikte bir başka odaya çekildiğini ve bu esnada dahi dışarıya çı
karak imzayı atacağını beklediklerini söyledi. Buna mukabil İsm et
geriye döndüğünde imzalamayı reddediyor, eğilerek selam veriyor
ve odayı terk ediyordu. Her şey bitmişti. Curzon, korku uyandıran
bir ruh hali içindeydi. Kendisine, İsm et’i görerek herhangi bir fay
dada bulunup bulunamayacağımızı sorduk... Olumlu cevap verdi.
Hemen akabinde Child, B risto l ve ben (...) hızla Palace
Hotel’e doğru yola koyulduk. Bom pard ve M ontagna, İsm et’le
birlikteydiler. Ama bizleri Hüseyin’in odasına yerleştirdiler... Bir
müddet sonra İsm et içeriye girdi. Yaklaşık bir saat süreyle birlikte
olduk. Adli meselelerde bir hayli ilerleme kaydetmemize rağmen
İsm et bize, ekonomik maddelerin de bir o kadar kopuş nedeni
olduğunu söyledi. Kendisine, ekonomik maddeler üzerine müt
tefiklerden daha fazla taviz koparmamız şartiyle adli maddelerde
başka taviz verip veremeyeceğini sorduk. Ne teklif ettiğimizi öğ
renmek istedi. Öncelikle, yabancı hukuk danışmanların sadece İs
tanbul ve İzmir’deki maddelerde değil, bunlara ilaveten Samsun ve
Adana’dakilerde de kabul etmeleri gerektiğini söyledik. Argüman
yaklaşık yarım saat süreyle devam etti. Bu esnada İsm et, sanki
hayretler içinde kalıyormuş gibi alnını ovalayıp duruyordu. Türk
çe 'Kalbim sıkıştı’ dedi... Sonunda (...) bitişikteki odaya geçerek üç
dakika süreyle orada kaldıktan sonra geri geldi. Sonunda ansızın
'Tamam, kabu l edeceğim ’ dedi. ‘Samsun ve Adana mı?’ diye sor
duğumuzda ‘Hayır, sadece Samsun' diye cevap verdi. ‘Bu kadarı
C u rzon’u burada tutm aya yetm ez’ deyince tartışma yirmi dakika
daha uzadı. İsm et (...) bir kez daha odayı terk ettikten sonra gele
rek, ‘P ekâlâ, size hem Sam sun’u hem de A dana’y ı veriyorum am a
müttefiklerin verecekleri tavizleri garantilem eden önce bu taviz
413
leri onlara açıklam ayacağınıza d a ir ban a şeref sözü vermelisiniz’
dedi. Kabul ettik (...) sevinçliydik.
İstasyona vardığımızda (...) arabamıza yakın bir mesafede du
ran M cC lu re’e doğru yönelerek C urzon’un treninin kalkmasına
ne kadar kaldığım sordum. ‘Biraz önce gitti’ diyerek cevap verdi...
Her şey bitmişti... Sabır, C urzon’un sahip olmadığı bir vasıf ve ar
tık biliyorum ki bu vasfın yokluğunda Türklerle anlaşmayı dene
menin de faydası yok.
İsm et, ne diplomat ne de politikacı, her şeyden önce bir as
keri lider. Önce uzmanlarına danışmadan bir adım bile atmayaca
ğı daha işin başından belli olmuştu. Oturumların başlamasından
itibaren ayak direyen Rıza Nur olmasaydı, İsm et’in müttefiklerin
pozisyonlarını karşılamada daha da ileriye gidebileceğine inanı
yordum. Öte yandan Curzon, Türklerin milli emellerini zerre ka
dar anlamamış görünüyordu... Kendisi, eşit taraflardan biri olma
sına rağmen bir kral naibi edasına bürünmüştü. Yine de Konferan
sın başarısızlığına en çok katkıda bulunan hususun Fransızların
taraf değiştirmesi olduğuna inanıyorum...”757
414
III
Ü ÇÜ N CÜ BÖ LÜ M
A RA D Ö N EM D E G E L İŞM E L E R
(5 Ş u b a t-2 2 N isan 1 9 2 3 )
1.
5-28 ŞU BA T 1923
758) Şimşir, L o z an T elg ra fla rı /, s.496-500, No. 503: İsmet Paşa’dan Rauf Bey’e tel,
5.2.1923, No. 316-317 (özet).
759) TBM M G izli C else Z a b ıtla rı, 3, s.1276.
415
6 Şubat 1 9 2 3 Sah
760) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı I, s.502, No. 504: İsmet Paşa’dan Rauf Bey’e tel,
6.2.1923, No. 318-319 (özet).
761) Ib id ., s.503, No. 505: RaufBey’den İsmet Paşaya tel, 6.2.1923, No. 384 (özet).
762) Ib id ., s.503, No. 506: Hariciye Vekâletinden Paris Mümessilliğine tel, 6.2.1923
(özet).
763) Ib id ., s.504, No. 507: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 6.2.1923, No. 320.
416
7 Şubat 1 9 2 3 Ç arşam ba
764) Ib id ., s.506, No. 510: İsmet Paşa’dan Rauf Beye tel, 7.2.1923 (özet).
765) TBM M G izli C else Z a b ıtla rı, 3, s.1285-1286.
766) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı /, s.509, No. 515: Paris Mümessilliğinden Dışişlerine
tel, 7.2.1923, No. 1365 (özet).
417
8 Şu bat 1 9 2 3 P erşem b e
767) Ib id ., s.510, No. 517: RaufBey’den M. Kemal Paşa'ya tel, 8.2.1923, Makine başın
da (özet).
768) Ib id ., s.511, No. 520: Paris Mümessilliğinden Dışişlerine tel, 8.2.1923, No. 1364
(özet).
769) FO 4 24/256, s.524, No. 285: Dering’ten Curzon’a tel, 9.2.1923, No. 28.
418
ri. Şeyh Sünnisi Ankara’dan Diyarbakır’a gitti, oradan Musul’a
geçecekmiş.”770
770) FO 371/9121 ve Şim şir, İngiliz Belgelerinde Atatürk, Cilt 5, s. 110-111, No. 70:
Gizli İstihbarat Servis raporu, 9.2.1923, No. 1074 (özet).
771) FO 424/256, s.5245 No. 285: Curzon’dan Deringe tel, 10.2.1923, No. 267.
772) Şimşir, Lozan Telgrafları I, s.511, No. 521: Hariciye Vekâletinden Paris Mü
messilliğine tel, 10.2.1923 (özet).
773) Ibid., s.512, No. 522: İsmet Paşa’dan Rauf Bey e tel, 10.2.1923 (özet).
774) Ibid., s.513, No. 523: İsmet Paşa'dan Rauf Bey’e (Gazi Paşaya) tel, 10.2.1923
(özet).
419
İsta n b u l’d a A dnan B ey ’d en B ü kreş’te İsm et P a ş a ’y a tel,
10.2.1923
“Başkumandan Paşa, Ankara’ya dönüşünüzden önce sizinle
görüşmek istiyor.”775
775) Ib id ., s.514, No. 524: Adnan Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 10.2.1923 (özet).
776) Ib id ., s.514, No. 525: Adnan Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 11.2.1923 (özet).
777) Ib id ., s.515, No. 527: Adnan Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 11.2.1923 (özet).
778) Ib id ., s.515, No. 528: Rauf Bey’den Adnan Bey’e (İsmet Paşaya) tel, Makine ba
şında, Dakika tehiri caiz değildir, 11.2.1923 (özet).
779) Ib id ., s.516, No. 529: Adnan Bey’den İsmet Paşaya tel, 11.2.1923 (sadeleştirildi).
780) FO 4 24/256, s.537, No. 271: Dering’ten Curzon’a tel, 11.2.1923, No. 32.
420
12 Şubat 1 9 2 3 P azartesi
781) Şim şir, Lozan Telgrafları I, s.516, No. 530: İsmet Paşa’dan Rauf Bey'e tel,
12.2.1923 (özet).
782) Ibid., s.517-518, No. 531: Rauf Bey’den (Adnan Bey aracılığıyla) İsmet Paşaya
tel, 12.2.1923, No. 386, 387, 388 (özet).
783) PBA (Paris Büyükelçiliği Arşivi) K.372/1 ve Şimşir, Lozan Telgrafları I, s.518,
No. 532: Paris’te Türk Diplomatik Temsilciliğinden Fransa Dışişleri Bakanlığına
nota, 12.2.1923, No. 1379 (özet).
421
P aris T em silciliğinden D ışişlerin e tel, 12.2.1923
“İzmir ve Mudanya Mütarekesi ile ilgili talimatları Fransa
Dışişlerine duyuruldu. Fransız görevli, İzmir limanında mayın
taramaya kendilerini haklı gördüklerini ve bu konuda Mondros
Mütarekesi’ne dayandıklarını söyledi.”784
422
Bandırmaya ve oradan İzm ir’e gelmenizdir. İzmir’de Fevzi Paşa
ile kısa bir görüşmeden sonra birlikte hareket olunur.
Ben İktisat Kongresini açmak için ayın on beşinde (İzmir’de)
bulunmaya mecburum. Ondokuzcu akşamı Ankara’ya hareket et
mek niyetindeyim. Hasta olan Fevzi Paşa o güne kadar iyileşirse
birlikte hareket edeceğiz.
Bu olmazsa ikinci yol: Ben on beş (Şubat) akşamı İzmir'den,
siz ona göre İstanbul’dan hareket ederek, Eskişehir’de birleştikten
sonra Ankara'ya hareket ederiz. Kâzım Paşa beraberdir. Telgrafı
nızı beklerim.”787
İz m ir ’d e M. K em a l P a ş a ’d a n H. R a u fB e y ’e şifre tel,
13.2.1923
“(Derhal çekilecektir.) İsm et Paşa aleyhinde makus cereyan
yapmak alıklığında bulunanlar, ne olursa olsun barış yapmak is
teyen, harp ihtimali karşısında gözleri kararan mutlaka çok sınırlı
sayıda kimselerdir ve bunların çok mahcup olacakları gün uzak de
ğildir. İsm et Paşa Hazretleri hakikaten benden talimat almış ise ve
bu talimat dairesinde hareket ediyorsa, neticede mutlaka memleket
ve milletin saadetini temin eden muvaffakiyetlere mazhar olacaktır.
İsm et P aşa’nın benimle beraber Ankara’ya ulaşması hakkın-
daki görüşüm bilakis cereyan doğuranlara karşı bir tedbirdir. İk
tisat Kongresi Erzurum’dan, Erzincan, Van, Diyarbakır gibi uzak
memleketlerden gelen seçilmiş halk temsilcilerinden teşekkül et
787) Ib id ., s.520-521, No. 535: İzmir’de M. Kemal Paşa’dan Lozan’dan dönüş yolunda
İsmet Paşa’ya tel, 13.2.1923, No. 445 (sadeleştirildi). (Telgraf Adnan Bey tarafın
dan, İstanbul, Beyoğlu’ndan İsm et Paşa’ya iletilmiştir. -BNŞ)
788) Ib id ., s.522, No. 536: İsmet Paşa’dan (İstanbul’da Adnan Bey aracılığıyla) M.
Kemal Paşa’ya tel, 13.2.1923, saat 11.30.
423
mektedir. Ve her taraftan vuku bulan bu koşuşma, bilhassa kong
renin bizzat tarafımdan açılacağı münasebetiyledir. Çok hayati bir
ehemmiyete sahip olan bu kongreyi görmezden gelmek istemem.
İsm et P aşa’nın vereceği izahat üzerinde kararlar almak için de
herhangi bir aceleye lüzum görmüyorum. Tamamen müsterih
olmanızı rica eder ve büyük muhabbet ve hasretle gözlerinizden
öperim kardeşim. -Başkum andan M ustafa Kem al”789
789) A tatü rk’ün Bütün Eserleri, Cilt İS (1923), s.132: Başkumandan M. Kemal
Paşa’dan H. Rauf Bey e şifre tel, Derhal çekilecektir, 13.2.1923.
790) Şim şir, Lozan Telgrafları I, s.522. No. 537: H. Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel,
13.2.1923, No. 386 (özet).
791) PBA-K.372/1 ve Şimşir, Lozan Telgrafları I, s.522, No. 538: Paris Temsilcili
ğinden Dışişlerine tel, 13.2.1923, No. 1381 (özet).
792) PBA-K.372/1 ve Şim şir, Lozan Telgrafları 1, s.523, No. 539, Paris Temsilcili
ğinden İsmet Paşa’ya tel, 13.2.1922, No. 1391 (özet).
424
üç gün içinde görüşlerini açıklamalarını istedik. İsm et Paşanın
dönüşüne kadar vakit kazanmaya çalışıyoruz.”793
793) PBA-K.372/1 ve Şimşir, Lozan Telgrafları I, s.525, No. 541: Dışişlerinden Pa
ris Temsilciliğine tel, 14.2.1923 (özet).
794) PBA-K.372/1 ve Şimşir, Lozan Telgrafları /, s.523, No. 540: Paris Temsilcili
ğinden Dışişlerine tel, 14.2.1923 (özet).
795) PBA-K.372/1 ve Şimşir, Lozan Telgrafları 1, s.525, No. 542: Paris Temsilcili
ğinden Dışişlerine tel, 15.2.1923 (özet).
425
liyetçilerle İttihatçılar bir anlaşmaya varmışlar ama Şubat başında
Meclis’teki İttihatçılar bu anlaşmayı reddetmişlerdir. Sonunda barı
şa ve seçimlere kadar işbirliği yapılması kararlaştırılmıştır.796
426
sındaki sorunların çoğunun Lozan’da tatminkâr bir çözüme bağ
lanmış olduğunu, Türk ve İngiliz heyetleri arasında on bir hafta
boyunca dostluk duyguları hüküm sürdüğünü, İngiltere’nin bun
dan hoşnut kaldığını söylüyor, bir dost olarak hatırlanmayı ve pek
yakında kendisiyle el sıkışmayı umduğunu bildiriyordu. İsm et P a
şa da, H enderson aracılığıyla Curzon’a teşekkürlerini ve dostluk
duygularını gönderdi.798
798) FO 424/256, s.552-553, No. 402: Henderson’dan Curzon’a tel, 17.2.1923, No. 90
ve B ilâl N. Şimşir, Lozan Telgrafları, Cilt II (Şubat-Ağustos 1923), S.XI1I-X1V.
799) PBA-K.372/1 ve Şimşir, Lozan Telgrafları I, s.526, No. 543: Paris Temsilcili
ğinden Dışişlerine tel, 17.2.1923 (özet).
800) Gazi Mustafa Kemal (Atatürk), Nutuk-Söylev, II. Cilt (1920-1927), Türk Tarih
Kurumu Yayınları, Ankara, 1984, s.961.
427
İsm et İnönü bu bu lu şm ayı H a tır a la r ’m d a şöyle a n latıy or:
“Atatürk ile Eskişehir’de buluştuk.
Lozan dönüşünde İstanbul’da pek az kaldıktan sonra An
kara’ya hareket ettim. Eskişehir’de, İzmir’den gelmekte olan Ata
türk ile buluştuk. Fevzi Paşa da beraberdi. Atatürk, İktisat Kong
resinden geliyordu. Her ikisi ile ayrı ayrı ve beraber konuştum.
Sulh yapmak ihtimali üzerinde kanaatimi öğrenmek istiyorlardı.
Bir sulh ihtimali var mı, yok mu? Üzerinde durulan husus bu. Be
nim kendilerine naklettiğim, sulh ihtimali vardır. Benim kanaati
me göre, sulh, esasen büyük manilerden kurtulmuştur. Biz Konfe
ransın birinci bölümünde başlıca İngilizlerle mücadele ettik ve İn-
gilizler, kendi meselelerini çıkarabilmek için müttefiklerle beraber
bulunmaya dikkat etmişlerdir. Büyük devletler ve küçük devletler,
İngilizlerin etrafında müttehit (birleşik) bir cephe olarak davayı
takip etmeye karar vermişlerdir. Lord Curzon’un bu taktiği tut
tu. Benim kanaatime göre, İngilizlerin sulha mani telakki ettikleri
esaslı meseleler, Konferansın birinci kısmında neticeye bağlanmış
ve Konferans böyle bitmiştir...
İngilizlerin ehemmiyet verdiği meselelerin başında Boğazlar
geliyordu... Benim görüşüme göre, Boğazların emniyetine bulu
nacak hal şekli, İngilizler için hal şekli olabileceği gibi, Musul yü
zünden de harple karşı karşıya kalmak mümkündü... Her iki me
sele etrafındaki tehlikeleri bertaraf ettikten sonra (...) İngilizler
için bir harp ihtimali kalmıyordu. Atatürk’e bunları anlattım ve
benim kanaatimce Lozan’da neticeye bağlanmış konuları hallet
tiğimizi kabul edersek, diğerleri üzerinde fikirlerimizi söyleyerek
konferansa tekrar gidebiliriz, dedim. Böyle bir tahmin yaptığımı
söyledim. Bu tahmin üzerinde Atatürk ile yalnız, Fevzi Paşa ile
yalnız ve üçümüz beraber, Eskişehir’de saatlerce görüştükten son
ra, onları da bu kanaate vardırdığımı zannediyorum...”801
428
2 0 Şubat 1 9 2 3 Sah
802) A tatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt 15 (1923), s.151 (kısmen). 20 Şubat 1922, de
mecin İkdam gazetesinde yayımlandığı tarihtir. Demecin hangi gün Le Temps
gazetesine verildiği saptanamadı.
803) FO 371/9067/E.2030 ve FO 424/256, s.576, No. 328 ve Şimşir, İngiliz Belgelerin
d e Atatürk, Cilt5, s.122, No. 80: Henderson’dan Curzon’a tel, 20.2.1923, No. 99.
Not: Eskişehir buluşması 19 Şubat değil, 18 Şubat tarihindedir. -BNŞ
429
21 Şubat 1 9 2 3 Ç arşam b a
430
batısındaki topraklardan ferag at edelim. Musul sorununun çözü
münü erteleyelim" dedi. “Çünkü fiilen işgal etmediğimiz bir yeri iş
gal etm ek yüzde 99 silahla oraya girmeye bağlıdır" diye konuştu.
İktisadi ve idari sorunlarda yeniden barış aranabileceğini ekledi.
İkinci grup milletvekilleri Hükümeti ve İsm et Paşa’yı sert bi
çimde eleştirdiler. Şöyle ki:
Erzurum mebusu M ustafa Durak (Sakarya), “Musul’u bir
sene sonraya bırakm ak Musul’u kaybetm ek demektir. Musul’u kay
bettikten sonra senin Doğu’d a bir yerin kalmamıştır. K araağaç’ı
terk etmek, Edirne’y i terk etm ek demektir. Boğazların açık bulun
ması, İstanbul bizde yok demektir. Bunun başka manası yoktur"
diye konuştu.
Erzurum mebusu Hüseyin Avni (Ulaş), “Efendiler, bir tekli
fim vardır. Gerek Hükümet ve gerek Büyük M illet Meclisi, M isak-ı
M illi’d en zerre ka d ar fe d a ederse, icab-ı namus ve milli için çekilip
gitm eli” dedi.
İzmit mebusu S ırrı (Bellioğlu), yüksek sesle haykırdı:
“L ozan ’a gittiler ve orada d a M isak-ı Milli'den ferag at ettiler...
M isak-ı M illi çiğnendi, heba oldu, iptal edildi, b attal edildi”
Mersin mebusu S elah attin (Köseoğlu): “M esele vatan m ese
lesidir. Buna binaen vaziyeti iyi göreceğiz”
Başbakan H. R auf (Orbay) cevap verdi: “M isak-ı M illi’nin
terk edilm esi diye bir şey yoktur. Hariciye Vekili, müttefiklerin p ro
jelerinin kabu l edilm ez olduğunu söyledi. Şimdi karşı proje hazır
ladık. M ali bağımsızlığımız, adli bağımsızlığımız, milli bağımsızlı
ğım ız güvence altına alınm ak şartıyla tekrar m üzakerelere ihtiyaç
görülmüştür. Musul’u erteleyerek ve gerekirse savaşm ak imkânını
elde tutarak barış için bir girişim de bulunmak... B akan lar Kurulu
nun düşüncesi budur" diye konuştu. Misak-ı M illiyi değiştirebile
cek tek kuvvetin TBM M olduğunu vurguladı. “Bir çare düşündük,
kabu l ederseniz yaparız. K abul etmezseniz ferm an buyurun harp
ederiz" diye noktaladı.
431
Tartışmalar hepten kızışmak üzereyken M. Kemal Paşa
(Atatürk) söz aldı:
“...Musul meselesinin hallini m uharebeye girm em ek için bir
sene sonraya talik etm ek (ertelemek) dem ek, ondan sarfınazar
etm ek dem ek değildir... Musul meselesini bugünden halledeceğiz,
ordumuzu yürüteceğiz, bugün alacağız dersek bu mümkündür.
M usul’u gayet kolaylıkla alabiliriz. F akat Musul’u aldığımızı m ü
teakip m uharebenin hemen hitam bulacağına (sona ereceğine)
kani olam ayız.
Sözümün en sonu şudur: Heyet-i Vekileyi kendi mesuliyeti
dahilin de heyet-i m urahhasaya yeniden talim at verip vazifesine
devam ettirm ek talep edilebilir veyahut men edip harbe b aşlam ak
olabilir" dedi.
Yani Meclis iki yoldan birini seçecekti: Ya barış aramaya de
vam edilecekti ya da savaşa gidilecekti.
Lazistan mebusu Abidin (Atak), Musul’u süngü ile almak
gerektiğini söyledi. Trabzon milletvekili Ali Şükrü Bey onu des
tekledi. Sonunda, uzman ve danışman milletvekillerin ayrı ayrı
dinlenmesine karar verildi.806
432
İkinci Gruba mensup bu iki arkadaşla yolda yaptığım konuş
malar Meclis müzakerelerinin ne kadar çetin olacağını bana an
latmıştı."
Sulh olm am asını hatam olarak gördüler.
"Meclis müzakereleri tabiatiyle benimle çok çekişmeli geçtiği
kadar A tatürk müzakerelere karıştıkça bütün hücumlar ona kar
şı yapılıyor ve onun üstünde toplanıyordu. Lozan’dan dönerken,
bizim A tatürk ile Eskişehir’de buluşmamız zihinlerde bazı tered
dütler yaratmış. M eclis’ten evvel görüşülmüş, birtakım kararlar
alınmış olduğu zannıyla benim aleyhimde ve A tatürk’ün aleyhin
de nihayete kadar her türlü tenkitler, kötülemeler yapılmış, müca
dele edilmiştir.
R au f Bey’de bir uzaklık ve memnuniyetsizlik görmedim. O
da bizimle aynı kanaatte idi. Hep birlikte M eclis’te mücadele et
meye karar vermiştik.
Lozan Konferansının inkıtaı (kesilmesi) büyük bir hadise idi.
Bununla bütün memleket alâkalı idi. Bütün memleket aynı kaygı
içinde idi: Sulh olacak mı, olmayacak mı?.. Tekrar harp mı ola
cak?.. Herkes bunu merak ediyordu. Böyle büyük bir hadiseden
sonra Meclis müzakereleri tabiatiyle büyük ehemmiyet kazanmıştı.
Meclis müzakereleri başlarken, ben evvela Lozan Konferansı
nın geçirdiği safhaları anlattım... Karşımıza çıkan meseleleri, ihti
lafta olduğumuz ve muallakta kalan meseleleri anlattım... Çok sert
tenkitlere maruz kaldım... Sulh olmamasını münhasıran bizim ha
tamız ve benim hatam olarak değerlendirdiler.”807
433
2 8 Şubat 1 9 2 3 Ç arşam b a
2.
M A RT 1923
809) PBA -K. 372/1 ve Şim şir, L o z an T elg ra fla rı II, s.149, No. 1: Paris Temsilciliğin
den Dışişlerine tel, 28.2.1923, No. 1424 (özet).
810) PBA-K. 372/1 ve Şimşir, L o z an T elg ra fla rı II, s.149, No. 2: Dışişlerinden Paris
Temsilciliğine tel (sadeleştirildi).
Not: Bu telgraf üzerine Türk Temsilciliği 3 Mart 1923 günlü Paris gazetelerine
bir tekzip (yalanlama) göndermiştir.
434
Delege heyetimiz bütün Konferans esnasında Türkiye’nin her
medeni ve kabiliyetli millet gibi yaşamaktan başka bir emeli ol
madığını sabır ve sebatla izah ediyordu. Konferanstan kati netice
hasıl olmadı.
Türk milletinin idari, mali ve iktisadi bütün bağımsızlık hu
kukuna ve hayatına sahip olması, hiçbir millete zarar vermeyen
ebedi bir kazanılmış hakkıdır (“Şüphesiz” sesleri). Bu kadar tabii
bir hakikati kabul etmek, dünya barışını tesis etmek için kâfidir...
Cihan barışını temin eylemek önünde sonunda Müttefiklerin
elindedir.
Ancak talik (Konferansa ara verilmesi) devrinin süratle son
bularak vaziyetin gelişmesi zaruridir.”811
435
de, didindi isek d e olm am ıştır ve nihayet bize bir m uahede projesi
vermişlerdir,...”
Rıza Nur, bunları söyledikten sonra Konferansta uğraştı
ğı yedi-sekiz sorun hakkında bilgi verdi: Vatandaşlık, azınlıklar,
Patrikhane, sağlık işleri, rehineler, savaş esirleri, kapitülasyon
lar, nüfus işleri gibi konuları ayrıntılarıyla anlattı. Türk vatandaşı
Hıristiyanların da artık askere gideceklerini belirtti. Fener Rum
Patrikhanesinin siyasi, idari ve adli yetkilerinin kalmadığını söy
ledi. “Ermeni yurdu m eselesi bitmiştir. Asuri, G eldani tabiatiyle
bitmiştir. ‘M üslüman azın lık’ kavram ı reddedilmiş, yalnız ‘g ay
ri Müslim azınlıklıkların’ varlığı kabu l edilm iştir” dedi... Rıza
Nur’un dinlenmesi üç buçuk saat sürmüş, kırk beş kişi söz almış,
vakit ilerlediği için görüşmelere ertesi sabah devam edilmesi ka
rarlaştırılmıştır.813
436
İsta n b u l’d a İn giliz Y. K om iseri R u m bold’d a n C urzon’a tel,
2.3.1923
“M ustafa Kem al dün M eclis’te uzun bir konuşma yapmıştır.
Konuşması, ölçülü olmakla birlikte barışçı değildir, içinde teh
dit de vardır. Arap cephesinde askeri hazırlıkla ilgili sözleri şid
detle alkışlanmıştır. Konuşmanın son bölümü muhalefete yöne
liktir. Siyasi durum belirsizdir, M eclis’in kararını tahmin etmek
imkânsızdır.”815
437
Muhalefetin Meclis görüşmelerini engellemeye kalkışması üzeri
ne Başbakan H. Rauf (Orbay) söz aldı. “M üzakere yaptırm am ak
kimsenin hakkı değildir” dedi. Tartışmalardan sonra müzakerelere
devam edilmesi kararlaştırıldı ve Lozan’da üçüncü delege Maliye
Bakanı Haşan (Saka) Bey’in dinlenmesine geçildi.
Haşan Bey, önce, Osmanlı borçlarının taksimi sorununu an
lattı. “Türkiye, Osmanlı İm paratorluğu’nun devam ı değildir; bunu
ileri sürüyoruz" dedi. Mersin mebusu Salahattin Bey (Köseoğlu)
“B abam ızı niye inkâr ediyorsunuz?” diye sordu. Haşan Bey, “İnkâr
etmiyoruz" dedi ve ekledi: “B abam ız olduğuna nazaran, yalnız tek
oğlu biz değiliz. Bizden başka evlatları da vardır. Binaenaleyh ve
f a t etmiş ve birçok evlat bırakm ış bir babanın borçlarının tasfiyesi
karşısındayız. Şunu d a arzedeyim ki bu tez karşıtlarım ız tarafın
dan kabul edilmiş değildir.” Bundan sonra Meclis, barış projesinin
ekonomik ve mali bölümlerini didiklemeye koyuldu.
Dışişleri Bakanı İsmet Paşa da, siyasi konular ve sınırlar hak
kında açıklamalarda bulundu. Vakit ilerlediği için sorulara zaman
kalmadı ve ertesi gün görüşmelere devam edilmesi kararlaştırıldı.817
438
4 M art 1 9 2 3 P azar
819) Ib id ., s.74-103.
440
Bir buçuk saat sonra oturum açılınca S ırrı Bey kaldığı yerden
konuşmasına devam etti. Ege adalarının terk edildiğini, Halifenin
Türkiye dışındaki Müslümanlar üzerindeki haklarından vazgeçil
diğini, Gelibolu yarımadasında savaş mezarlıkları adı altında İn-
gilizlere üs verildiğini ileri sürdü ve böyle bir antlaşmayı kabul
edemeyeceğini söyledi. Misak-ı Milli çiğnenmek isteniyorsa bu
M eclis’in görevine son verilerek seçime gidilmesini istedi.
Başbakan H. R auf Bey söz alarak, İsm et Paşa heyetine yö
neltilen eleştirilere tek tek cevap verdi. Hükümeti Misak-ı M illiyi
çiğnemekle suçlamanın yanlış olduğunu, şimdiye kadar verilmiş
bir şey bulunmadığını, Musul’u verelim de denmediğini anlattı.
Bu M eclis’in barış mı, savaş mı konusunda karar vermek duru
munda olduğunu, kararsız geçen zamanın Türkiye'nin aleyhinde
olduğunu belirtti. “Kararsız geçecek zam an, her an, tehlikeli vazi
yetler ihdas etmeye m üsaittir ’’ dedi.
Başbakandan sonra Trabzon milletvekili Ali Şükrü Bey sert
bir konuşma yaptı. Musul’dan başka, Suriye sınırına, Trakya sını
rına, Karaağaç’a, Boğazlara, adalara, Yemen’e, azınlıklara değin
di. Türk heyetinin Lozan’da başarısız kaldığı iddiasını tekrarladı.
Lozan’a yeni bir delegasyon göndererek bu işin asgari fedakârlıkla
bitirilmesini istedi.
Bu konuşmanın ardından oturum başkanı Ali Fuat Paşa, ko
nuşmak için sıra bekleyen daha 70 kişi bulunduğunu açıkladı ve
görüşmelerin ertesi güne ertelenmesini istedi. Başbakan H. R auf
Bey, "Bu böyle olm az ” diye ayağa fırladı. “Arkadaşlar, biz Hükü
metiniz olarak vazife göremiyoruz... Ordulara kum anda eden bir
Erkân-ı H arbiye Reisi var, bir hüküm et var. Bunlar kararınızın ne
olacağım anlam alı ki bir an evvel vazifesine hazırlanmalıdır. Bu
nasıl olur? Altı gündür m üzakere ediyoruz, aynı noktadayız .”820
Oturumun sonunda otuz kadar yazılı soru ve önerge okundu.
O günkü görüşmeler böylece kapandı.
820) Ib id ., s.104-140.
441
İsm et İnönü, M eclisteki bu sert e le ş tile ri H a tır a la r ’ın d a
şöyle değ erlen d iriy or:
“M eclis’teki müzakereler çok hararetli, tenkitler çok sert
oluyordu. Hiç unutmam, Lord Curzon'un Konferansa gelmesini,
benim hatam yüzünden sulh (barış) olmadığı iddiasına gerekçe
olarak gösteriyor ve şöyle diyorlardı: ‘İngiltere Hariciye Nazırı,
bulunduğu vazifenin cihanşümul mahiyetine, işlerinin son derece
geniş olm asına rağmen, bunları bilerek Lozan ’a gelmiş, iki buçuk
ay uğraşmış. Hiç şüphe yok ki, bu adam sulh y apm ak istiyordu.
Niçin yapılm adı? M ünhasıran İsm et P a ş a ’mn hatası yüzünden
sulh olm adı’
Konferansın inkıtaa (kesintiye) uğramasını bu gerekçeye
bağlayıp benim her suretle kusurlu ve eksik olduğumu söze baş
lamanın ve tenkide başlamanın ilk maddesi olarak ele alıyorlar
ve söylüyorlardı. Bu suretle benim hakkımda başlayan münaka
şa bir-iki satır sonra, bir-iki cümle sonra yeni bir hücum noktası
bularak, nihayet A tatürk üzerinde toplanıyordu. Fırsat buldukça
A tatürk’ün mesuliyetine, onun idaresinin bizi sulha götüremeye
ceğine işaret ederek, böyle bir taktik kullanıyorlardı...
Bu müzakerelerin devam ettiği sırada, A tatürk aleyhinde esa
sen birikmiş çok husumet vardı... Mesela (...) A tatürk o tarihlerde
yeni evlenmişti. Hanımı ile beraber seyahatlere çıktığında, kendi
sini istikbal edenler (karşılayanlar) veyahut ağırlayanlar her yerde
erkekler için ayrı toplantılar tertip etmek ve kadınları haremde
toplamak istiyorlardı. Kadınlara cemiyet hayatında mevki vermek
istediği, kadınların cemiyet hayatına iştirakinin bir esaslı reform
olduğu kanaati daha ilk günlerde onun kafasında hazırlanmış ve
yerleşmişti... Ama bütün bunlar, daha o zaman A tatürk aleyhinde
büyük galeyanlara ve hareketlere yol açacak bir konu sayılıyordu...
Meclis’te muhalifler ‘İkinci Grup’ adı altında teşkilatlı bulu
nuyorlardı... M eclis’teki müzakereler son derece haşin ve müteca
viz bir hava içinde devam ediyordu... Nihayet milletvekillerinden
442
birisi, ‘Çalışılmış, birtakım neticeler alınm ış’ dedikten sonra, bun
dan dolayı İsm et Paşa'nın değiştirilmesi ve bu sebeple itimad oyu
vermeyeceğini söylemişti. Hatta bu arkadaş, oy verme esnasında
bana gelmiş ve oy pusulası üzerine yazdığını da göstermişti. Bana
diyordu ki: ‘B irçok iyi neticeler alınmıştır, fa k a t bizim M urahhas
Heyetimiz ne alabilecekse onu almış, artık d a h a fazlasın ı alam az.
Yeni bir heyet gönderirsek, o, yeni şeyler alabilir. M illet olarak d a
ha çok şey kazan ırız’. Böyle söylemişti. Güldüm ben. ‘A ldığımız
şeyleri, aldık cebim ize koym adık ki’ dedim. ‘M uahede im za edi
linceye k a d ar onların hepsi m uallakta duruyor.! Bunları o günkü
M eclis’in seviyesini gösteren hadiseler olarak anlatıyorum.
Meclis müzakereleri 6 Marta kadar sürdü...”821
443
maniye ve Kerkük sancaklarının Türkiye’ye katılmasını savundu.
“Türklerle Kürtlerin birliğinin Süleymaniye ve K erkük’ü alm akla
sağlanacağım ” söyledi. D urak Bey araya girerek, “Türk, Kürt m e
selesi yoktur” dedi.
Gaziantep milletvekili A li Cenani Bey, barış projesini yalnız
mali ve ekonomik açıdan tahlil etti. Konuyu iyi incelemiş bir kişi
olarak ciddi eleştirilerde bulundu ve yapıcı görüşler ortaya attı.822
444
Devletleri projesini, muhteviyatını eleştirmekten ve ta r if etmekten
ibarettir... Mektubun muhteviyatı neticede ‘e sasen ittifak ettiğimiz
noktaları imza ederek barış yapalım ve ikinci ve üçüncü derecede
olan m eseleleri başkaca değerlendirerek buna nihayet verelim ’d en
ibaret olup, bundan başka ayrıca bir ilave d ah a yapılm ıştır ki, o
da, eğer İtila f Devletleri bu tekliflerim izi kabu l etm eyecek olurlar
sa tekliflerim iz yok hükmündedir.
İşte bu mektubu müteakip, (...) Lozan’d a Konferans m üzake
releri kesilm e şeklinde olm aksızın tatil şeklinde olarak her devletin
delege heyetleri m em leketlerine gittiği gibi, bizim delege heyetimiz
de buraya geldi. Delege heyeti ki, Heyeti Vekileye karşı mesuldür...
Heyeti Vekile, sizden yeni bir yön talep ediyor... Bendenizce
meselenin her noktası anlaşıldıktan sonra yeni bir yön vermek la
zım dır ve bu verilecek yön de bizim için çok mühim ve hayati olan
Musul meselesinin geçici olarak ertelenmesini söz konusu etm em ek
ve fa k a t idari, siyasi, m ali ve iktisadi ve diğer meselelerdir...Heyeti
Vekileye (Hükümete) bir yön vermek uygun olur. Heyeti Vekile bu
yön dairesinde delege heyetine özel talim at vererek barış teşebbüs
lerinde biraz d ah a devam edebilir.
Arkadaşlar, ben şahsen vicdanıma vefik ri kanaatim e ve araş
tırm alarım a dayanarak yüksek heyetinize derim ki, delege heyeti
miz kendisine verilen vazifeyi tam am en ve p ek mükemmel bir su
rette yerine getirmiştir (...) ve m uvaffak olmuştur... Eğer meseleyi
iyi neticelendirm ek istiyorsak, bu delege heyetine yüksek heyetiniz
tarafından dahi manen kuvvet verilerek mesaiye devam ettirm ek
lazım dır ki bu iş bir an evvel meydana çıkmalıdır. Yani barış yapı
lacaksa bir an evvel yapılsın, olm ayacaksa aldanm ayalım. Askeri
tedbirlerim ize geri kalm ayalım . Yani işi çabuklaştırmasını ve hız
landırm asını da özel olarak Heyeti Vekileden talep etm ek lazımdır.
Bazı arkadaşların im za ettiği bir önerge gördüm. Bu önerge
esas itibariyle vuku bulan m aruzatım a tekabül etmektedir. Ben de
o arkad aşlara iştirak ederek o önergenin yüksek heyetinizce kabu l
445
edilm esini m em leket m enfaatları için, barış için ve her şey için uy
gun görmekteyim. Aynı şeyi ben de arz ediyorum ve tekrar edeyim
ki, böyle günlerce m üzakere devam etm esinde her gün d a h a çok sa
kın calar doğurmaktadır. M aruzatım bundan ibarettir... M üzake
renin kifayetiyle arz ettiğim önergenin kabulünü tek lif ederim "923
823) TBM M G izli C else Z a b ıtla rı, C ilt 4, s.173-174 ve A tatürk'ü n B ütün E serleri,
C ilt İS (1923), s.194-195 (sadeleştirilmiş metin).
446
Bilcüm le memleketimizin sür’a tı tahliyesi (tezelden boşaltıl
ması) şart-ı katidir. Ancak neticenin her ne olacaksa bir an evvel
iradesine intizar ederiz (görülmesini bekleriz). 6 M art 1339 (1923)
(Saruhan mebusu R eşa t ve 128 arkad aşı)824
Bazı karşıt milletvekillerinin gürültüleri arasında oylama ya
pılmış ve oturum başkanı sonucu açıklamıştır: Oylamaya 190 kişi
katılmış ve önerge 170 oyla kabul edilmişti.
Bu oturuma başkanlık etmiş olan A li Fuat (Cebesoy) Paşa
şunları yazıyor:
“Reylerin tasnifinden sonra İkinci Gruba mensup 60 azanın
reye katılm adıkları anlaşılmıştı. İştirak edenlerin hepsi Birinci
Grup azaları idi: Bunlardan 170’i takriri kabu l etmiş, 14’ü red
detmiş, 6 ’sı d a m üstenkif kalmıştı. İkinci Grup d a p ek â lâ reye işti
rak edebilir, eğer takrir içtihatlarına uygun değilse, Birinci Gruba
mensup 14 aza gibi reddedebilirdi. Sulh meselesi gibi Birinci Bü
yük M illet M eclisi’nin en mühim bir davası karşısında leh veya
aleyhte reyini izhar etmemesini İkinci Grup azasının ham iyet ve
vatanperverliklerinden beklem ezdim !’828
Bu önergenin kabulüyle Meclis, barış girişimlerini sürdürme
si için Hüseyin R au f (Orbay) Bey Hükümetine ve İsm et Paşa he
yetine güvenoyu vermiş oldu: Hükümet, M eclis’ten zaferle çıkmış,
karşıtları yenilgiye uğratmıştı. Barış girişimlerini sürdürecektir.
824) TBM M G izli C else Z a b ıtla rı, C ilt 4, s.181 ve Şimşir, L o z an T elg rafları II,
s.XU I.
825) General Ali Fuat Cebesoy, S iy a si H a tır a la r I, Vatan Neşriyatı, İstanbul, 1957,
s.295.
447
A tatü rk, o gü n leri N utuk’ta şöyle a n la tıy o r :
“...Meclis’in görüşünü öğrenm ek gerekli görüldü. Sorun Mec-
lis’e getirildi. Bu konuda M eclis’te günlerce ve günlerce görüşm eler
ve tartışm alar yapıldı.
Anlaşıldığına göre, karşıcıllar (muhalifler), Delegeler Kuru
lumuza ve İsm et P a ş a ’y a am ansız düşm an kesilmişlerdi. Sözde,
barış olmuşken İsm et P a şa yapm am ış, geri dönmüş. Delegeler Ku
rulu, B akan lar Kurulunun yönergesine aykırı iş görmüş...
27 Şubat 1923 günlü gizli oturum da başlayan saldırılar, 6
M art 1923 gününe değin ateşli, coşkulu bir biçim de sürdü. Ben
d e başından sonuna değin tartışm alara katılm ak zorunda kaldım.
Karşıcıllar, sanki ne istediklerini bilm ez bir durumdaydılar. M ec
lis, olumlu y a d a olumsuz bir karar verem eyecek durum a geldi. Bi
zim açıkça anladığım ız şu idi ki; karşıcıllar, barış konusunu ken
di tutkularının gerçekleşm esinde kullanm ak istiyorlardı. Baylar,
kimi basın da d a bu tutkular şaşılacak bir biçim de ateşli olarak
candan körükleniyordu. Bu ruh durumu içinde bulunan Meclis
ile barış sorununu sonuçlandırm anın güç olacağını görm ek doğal
am a üzüntü vericiydi.
M eclis’te yaptığım genel konuşma ile durumun her yönünü
açıkladım ...
En sonunda dedim ki: ‘Delegeler Kurulu, B akan lar Kuruluna
karşı sorumludur. M eclise karşı sorumlu olan B akan lar Kurulu
dur. Meclis, B akan lar Kuruluna yeni bir yön verm ek zorundadır.
B akan lar Kurulu d a bu yöne uygun o larak Delegeler Kuruluna
özel yönerge verir. M eclisin ayrıntılarla uğraşmasına yer ve o la
nak yoktur..’.
M eclis’in söz konusu sorun üzerindeki tartışm aları durdu.
Ama karşıcıllar saldırm ak için nedenler bulup yaratm aktan ken
dilerini bir türlü alıkoyam ıyorlardı .”826
826) Gazi M ustafa Kemal (Atatürk), N utuk-Söylev, II. C ilt (1920-1927), s.961-963.
448
7 M a rt 1 9 2 3 Ç arşam ba
450
8 M a rt 1 9 2 3 Perşem be
831) Şimşir, Lozan Telgrafları II, s.152-171, No. 6 ve ayrıca mektubun Türkçe aslı
için bkz. Ibid., s.163-171, No. 6; İsmet Paşa’dan Lord Curzon’a gönderilen mek
tubun Fransızca tam metni için FO 421/256, s.657-661. No. 458/1; İngilizce öze
ti için FO 424/256, s.633-634, No. 420: Rumbold’dan Curzon'a tel, 10.3.1923, No.
156; Türk barış önerilerinin Türkçe tam metinleri için Lozan B arış Konferansı
Tutanakları. Belgeler (Çeviren Seha L. Meray), Takım 1, Cilt 4, Ankara. 1972,
s.28-65.
451
9 M a rt 1 9 2 3 C um a
452
rış veya savaş sorunudur. Türk karşı-teklifleri konusunda elastiki
davranmayı öneriyorum. Türk gazeteleri Hükümetten yana tutum
takındılar. Yalnız Tevhid-i E fk â r karşıdır. Tanin, 27 Şubatta ‘Eko
nomik ve Mali Sorunlar’ başlıklı uzun bir yazı yayımladı. Bu yazı
da Fransız etkisi var. C ahit Bey imzalı bu yazıya burada genişçe
yer ayırdım, yararlı olabilir. İsm et Paşa yine Heyet Başkanı olacak
ve daha küçük bir heyetle Lozan’a gidecek. Öteki Türk delegeleri
belki H aşan Bey ve Rıza Nur olabilir.”834
453
Muhterem çiftçiler, sizler hepimizin babasısınız, hepimizin
efendisisiniz.”836
836) A tatü rk'ü n B ütün E serleri, C ilt İ S (1923), Kaynak Yayınları, İstanbul, 2005,
s.210, 215-216.
454
“Asırlardan beri var olan bir Türk ocağı yabancı ellerde
kalam az .”837
455
2 2 M a rt 1 9 2 3 P erşem be
456
riliyor. Gazeteler ayrıca Lozan’da Fransız delegesi Bom pard’ı da
eleştiriyorlar. İtalya’nın Meis adasını Türkiye’ye geri vermeyece
ği haberleri de Türk gazetelerini rahatsız etti. M ustafa Kem al’in
eşi kadın özgürlükleri için kampanya başlattı, ayrıca siyasi işle
re de karışıyormuş. Afgan Emiri, M ustafa Kem al’e bir kaftan
göndermiştir.”843
843) FO 424/257, s.5-6, No. 8 ve Şim şir, İngiliz Belgelerinde A tatürk, Cilt 5, s.158-
160, No. 98: Rumbold’dan Curzon’a yazı, 23.3.1923, No. 18 (özet).
844) PBA- K. 372/1 ve Şimşir, Lozan Telgrafları 11, s.76, No. 13: Paris Mümessilli
ğinden Dışişlerine tel, 24.3.1923, (özet).
845) PBA- K. 372/1 ve Şim şir, Lozan Telgrafları II, s.173, No. 14: Paris Mümessilli
ğinden Dışişlerine tel, 24.3.1923, No. 1493 (özet).
457
2 5 M a rt 1 9 2 3 P a zar
P aris M üm essilliğinden D ışişleri B a k an lığ ın a tel, 25.3.1923
“Londra görüşmeleri son aşamaya gelmiş. Osmanlı borçlarıy
la ilgili önerimiz reddedilmiş."846
846) PBA- K. 372/1 ve Şim şir, Lozan Telgrafları II, s.178, No. 15: Paris Mümessilli
ğinden Dışişlerine tel, 25.3.1923, No. 1497 (özet).
847) PBA- K. 172/1 ve Şim şir, Lozan Telgrafları II, s.178, No. 16: Dışişlerinden Pa
ris Mümessilliğine tel, 26.3.1923 (sadeleştirildi).
848) PBA- K. 372/1 ve Şim şir, Lozan Telgrafları II, s.178, No. 16: Paris Mümessilli
ğinden Dışişlerine tel, 26.3.1923, No. 1499 (özet).
849) PBA- K. 372/1 ve Şim şir, Lozan Telgrafları II, s.179, No. 18: Paris Mümessilli
ğinden Dışişlerine tel, 26.3.1923, No. 1498 (özet).
458
Karşı projemize dört bölümden oluşan bir cevap hazır
lanmış.”850
850) PBA- K. 372/1 ve Şimşir, Lozan Telgrafları II, s.179, No. 19: Paris Mümessilli
ğinden Dışişlerine tel, 26.3.1923, No. 1500 (özet).
851) PBA- K. 372/1 ve Şimşir, Lozan Telgrafları II, s.180, No. 20: Paris Mümessilli
ğinden Dışişlerine tel, 28,3.1923, No. 1502 (özet).
852) PBA- K. 372/1 ve Şimşir, Lozan Telgrafları II, s.180, No. 21: Paris Mümessilli
ğinden Dışişlerine tel, 28.3.1923, No. 1503 (özet).
853) PBA- C. 372/1 ve Şimşir, Lozan Telgrafları II, s.181, No. 22: Paris Mümessilli
ğinden Dışişlerine tel, 28.3.1923, No. 1506 (özet).
459
yoktur. Ekonomik konular görüşülebilir ve bazı ödünler düşünü
lebilir. Müttefikler, vatandaşlarının kazanılmış haklarını korumak
amacıyla ayrıntılı hükümler öngörmektedirler. Bu düşüncelerin
saklı kalması koşuluyla, görüşmelerin bir an önce başlaması için
Lozan’a temsilciler göndermenizi beklerler.”854
3.
1 -22 NİSAN 1923
854) Lozan B arış Konferansı. Tutanaklar, Belgeler, T.I, C.4, s.66-68 ve Şimşir, L o
zan Telgrafları II, s.181-184, No. 23: Çağıran Devletler Dışişleri Bakanlarıyla
Japonya Temsilcisinin Türkiye Dışişleri Bakanı İsmet Paşa’ya, 8 Mart 1923 tarihli
yazısına karşılık olarak gönderdikleri birbirine eş mektupları (özet).
855) PBA- K. 372/1 ve Şimşir, Lozan Telgrafları II, s.184-185, No. 24: Paris Mümes
silliğinden Dışişlerine tel, 29.3.1923 (özet).
460
bildirmiştik. Müttefik Devletler bizim notamıza dün akşam cevap
verdiler. Bu cevapta bazı çekincelerle karşı tekliflerimizi tartışma
ya başlayacaklarını ifade ediyorlar. Nota genellikle barışa varmak
arzusunu dile getirir biçimde görünüyor. Ama barış girişimlerin
den şu veya bu nedenle bir sonuç alamamak ihtimali de vardır.
Olumlu ya da olumsuz sonuca göre, Millet Meclisi’nin vereceği
kararı barış veya savaş kararı olarak uygulamak lazım gelecektir.
Büyük Millet Meclisi’nin memleketin bütün kaynaklarını seferber
edebilmesi için seçimlerin yenilenmesini teklif ediyorum.856 Öner
ge oybirliğiyle kabul edilmiştir.
856) TBMM Z abıt Ceridesi, Devre 1, İçtima Senesi 4, Cilt 28, TBMM Matbaası, An
kara, 1961, s.284-285 ve İsm et İnönü’nün TBMM’d ek i Konuşm aları, Birinci
Cilt (1920-1938), Ankara, 1992, s.112-113 (özet).
857) PBA-K. 372/1 ve Şimşir, Lozan Telgrafları II, s.185-187, No. 25: Dışişlerinden
Paris Mümessilliğine tel, 2.4.1923, No. 1067 (özet).
858) PBA- K. 372/1 ve Şim şir, Lozan Telgrafları II, s. 187, Paris Türk Basın Bürosu
nun basın açıklaması, 3.4.1923 (özet).
461
İsm et P a ş a ’d a n B a ş b a k a n lığ a d ö rt tel, 24.5.1923
“Hükümet, delegasyonumuzla kıyaslanamaz. Müttefiklerin
eğilimini arzettim. Karar Hükümetindir.”1099
“İtalya’da tutuklu üç vatandaşımızın affedilmeleri kararlaştı
rılmıştır. M ontagna, Sivrihisaryan kardeşler adlı iki İtalyan va
tandaşını serbest bırakmamızı hatırlatıyor. Bu kimselerin salıve
rilmesini ben de sabırsızlıkla bekliyorum.”1100
“Yunan heyeti, iki gün sonra tamirat sorununu resmen açma
yı ve o zamana kadar bizden bir cevap alamazlarsa Konferanstan
çekilmeyi düşündüğünü duyurdu. Tamirat konusunda Ankara’nın
ret cevabı verdiği önceden Lozan’da duyuldu. Şifrelerimiz açılıyor,
ya da Ankara’dan bilgi sızıyor. Dikkatinizi çekerim. Rıza Nur ile
benim kanaatimiz şudur: Karaağaç ve çevresine karşılık tamirat
işini kapatmak uygun olur. Yunan ödeyemezse biz de ödeyeme
yiz demek yanlış olur. Halen askıda kalan Meis, Adakale, Merkep
Adaları gibi sorunlardır. Yunan tamirat işi çözüme bağlanınca ba
rışa ulaşmak ümidi güçlüdür. Hükümet Yunan tamiratı nedeniyle
Konferansın kesilmesini göze alırsa barış yapılması zordur. Çıkar
larımıza uygun bir barış antlaşması yapılmaktadır. Hükümet daha
fazlasına imkân görüyor ve Konferansın kesilmesini göze alıyor
ise ben bu görüşe katılamam ve memlekete geri dönerim. Bu gö
rüşlerimin G aziye duyurulmasını dilerim.”1101
“Altkomite ticaret anlaşmasını tamamladı. Amerikalılarla
müzakereler devam ediyor. Polonya ile görüşmelere kısa bir ara
verildi.”1102
1099) Ib id ., s.345, No.293: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 24.5.1923, No.139 (özet).
1100) Ib id ., s.346, No. 294: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 24.5.1923, No. 140 (özet).
1101) Ib id ., s.346-249, No. 295: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 24.5.1923, No.141,
142,143,144, çok acele (özet).
1102) Ib id ., s.349-250, No. 297: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 24.5.1923, No. 146
(özet).
506
İsm et P a şa ’d an G azi M u stafa K e m a lP a ş a ’y a tel, 24.5.1923
"Hükümetle aramızda esaslı anlaşmazlık vardır. Anlaşamaz
sak geri dönmek kararındayım. Bu olağanüstü zamanda genel du
rumu izlemenizi istirham ederim.”1103
1103) Ib id ., s.349 No. 296: İsmet Paşa’dan Mustafa Kemal Paşa’ya tel, 24.5.1923, No.
145 (özet).
1104) Andrew Ryan, T he L a s t o f th e D ragom an s, Geoffrey Bles, London, 1951,
s.191-192.
507
L o z a n ’d a R u m bold’d an L o rd C urzon’a tel, 24.5.1923
“Yunan delegasyonu, tamirat sorunu Cumartesi (26 Mayıs)
gününe kadar halledilemezse Lozan’ı terk edeceğini bildirdi. Blöf
yapmıyorlar. Bu sorunun halledilememesi Türk-Yunan ilişkileri
bakımından felaket olur.”1105
508
Bu fedakârlığı yapmakla barışa hizmet etmiş olmayız. Barışa esas
olacak sorunları bir bütün olarak toptan ele almak ve Konferan
sın dikkatine sunmak gerekir. Fedakârlık konusunda ısrar etmeyi
niz. Yunanlıların Konferanstan çekilmelerini önlemek için onların
arzularını kabul etmek lehimize değildir. İtilaf Devletlerini esaslı
meseleleri halle davet ediniz.”1110
“Telgrafları karşılaştırınca arada yanlış anlaşılma olduğunu
gördüm. Tamiratı kabul ve kabul etmemede ısrar yoktur. Gözleri
nizden öperim kardeşim.”1111
509
B a ş b a k a n H. R a u fB e y ’den İsm et P a ş a ’ya üç tel, 26.5.1923
“Fevzi P aşa’nm bildirdiğine göre: Kuzey Suriye’de Fransız
ların Türk unsuruna karşı zulümleri devam ediyor. Silah arama
bahanesiyle Beylan'dan birçok kişi tutuklanıp sürülmüştür. Bu ha
berler henüz ajanslarla yayımlanmamıştır.”1115
“Parker ile F erit B ey in vaktiyle Paris’te istikraz işini konuş
muş oldukları anlaşılıyor. İngilizlerin şifrelerimizi açtıkları yolun
daki haberler Adnan Bey’e duyurulmuştur.”1116
“Doğu Cephesi Komutanlığı bildiriyor: Ö zdem ir Bey çekil
miştir. Şemdinli olayı 100 Kürtün 30 sandık cephane alıp gitme
sinden ibarettir. Olağanüstü bir durum yoktur.”1117
510
sızlığımızla ilgili hayati sorunlarımızda lehimizde karar verme
dikçe Yunan tamiratı isteğimizden vazgeçmek lehimize olmaz.
Karşılığında önemli sorunların lehimize halledilmesini isteriz.
Müttefiklerden esaslı meselelerin halli için talepte bulununuz.”1120
511
ların istediğimiz gibi çözümlenemeyeceği kaygısı içindedirler.
Durum naziktir. Muhataplarınıza dikkat.”1124
1124) Ib id ., s.363, No. 314: Gazi M. Kemal Paşa'dan İsmet Paşa’ya tel, 27.5.1923, No.
176, zatidir (özet).
1125) Ib id ., s.363. No. 315: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 28.5.1923, No. 177 (özet).
1126) Ib id ., s.364, No. 316: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 27.5.1923, No. 178 (özet).
1127) Ib id ., s.364, No. 317: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 26.5.1923, No. 155 (özet).
1128) Ib id ., s.364-315, No. 318: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 26.5.1923, No. 157
(özet).
1129) Ib id ., s.365-366, No. 319: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 26.5.1923, No. 158
(özet).
512
İsm et P a ş a ’d a n M u stafa K em a l P a ş a ’y a tel, 28.5.1923
“Büyük sorunları önümüzdeki günlerde görüşeceğiz. Yunan
tamiratı işini daimi bir silah olarak kullanacağız. Hükümetimizi
olup-bittiler karşısında bırakmak gibi bir endişeye yer yoktur.”1130
1130) Ib id ., s.366-367. No. 320: İsmet Paşa’dan Mustafa Kemal Paşa’ya tel, 26.5.1923,
No. 160 (özet).
1131) D B F P -I/ XVIII, s.811. No. 568: Rombold’dan Curzon’a tel, 2 8.5.1923, No. 128
(özet).
1132) Şimşir, L o z an T elg ra fla rı II, s.367, No. 321: Gazi M. Kemal Paşa’dan İsmet
Paşa’ya tel, 29.5.1923, No. 179.
1133) Ib id ., s.368, No. 322: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 29.5.1923, No. 180.
1134) Ib id ., s.368. No. 324: Kilisli Rıfat’tan İsmet Paşa’ya tel, 29.5.1923, No. 2152.
1135) Ib id ., s.369, No. 325: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 26.5.1923, No. 159 (özet).
513
“Üç müttefik delege ve hukuk müşavirleri ile adli sorunla
rı görüştük. M ontagna formülünü değiştiren önemli maddeler
üzerinde ciddi tartışmalar oldu. Görüşmeleri kesebileceğimizi
hissettirdik.”1136
514
“Sigorta şirketleri temettü vergilerinin takip edilmesini sağ
lamaya çalışacağız.”1142
“İkamet sözleşmesi görüşüldü. Göç konusunda Japonlara
karşı Türkiye’de ayrımcı muamele edilip edilmeyeceği soruldu.
Türkiye’nin sırf ırka dayanarak farklı davranmayacağı bildirildi.
Bunu bir mektupla teyit etmemiz isteniyor. Yoksa Japon heyeti re
zerv koyabilir. Talimatlarının bildirilmesi.”1143
B a ş b a k a n H. R a u f B ey ’d en İsm et P a ş a ’y a b eş tel,
31. 5.1923
“İzm ir’de elektrik imtiyazı almış olan M ösyö P ete’nin İzmir’e
ve Ankara’ya gelmesi uygundur.”1145
1142) Ib id ., s.372, No. 331: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 30.5.1923, No. 165 (özet).
1143) Ib id ., s.372-273, No. 332: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 30.5.1923, No. 169
(özet).
1144) FO 424/257, s.242, No. 375 ve Şimşir, İn giliz B elg elerin d e A tatü rk, C ilt 5,
s.204-205, No. 126: Henderson’dan Rumbold’a şifre tel, 30.5.1923, No. 321, Gizli
ve kişiye özel (özet).
1145) Şim şir, L o z an T elg rafları II, s.373-374, No. 333: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya
tel, 31.5.1923, No. 185.
515
“Kuponlar işinde birinci ihtimali tercih ediyoruz. Yani faiz
kuponlarının kâğıt frank ile ödenmesini. İkinci ihtimal de kabul
edilebilir. Ama Muharrem kararnamesinin yürürlükte olduğunu
kabul etmek sakıncalıdır.”1146
“İtalyan Haliç Şirketi işi ve Fransız sermayeli İstanbul Su Şir
keti işi halledildi. Diğerleri de sonuçlandırılmaya çalışılıyor.”1147
“Temettü vergisi ile İzmir yangını işinin bir ilgisi yoktur."1148
“(Türkiye'de ırk ayrımı yapılmadığı yolunda) Japonlara mek
tup verilmesi uygundur.”1149
516
“Borçlarla ilgili askıdaki sorunlar görüşüldü. Faizlerin han
gi para ile ödeneceği konusunda kaygılı olduğumuzu söyledim.
Yarın yine görüşeceğiz. İstanbul’da köprü bedeli kaldırılmış.
Gereğini...”1153
“Türk-Yunan Esir Değişimi Komisyonuna 24.932 Frank bor
cumuz kalmıştır. Kızılhaç yeniden 20 bin Frank kredi açılmasını
rica etti. Bu para bankaya verildi.”1154
1153) Ib id ., s.378, No. 342: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 31.5.1923, No. 174.
1154) Ib id ., s.378-379, No. 343: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 31.5.1923, No. 178.
1155) D B F P -I/X V III, s.818, No. 586: Henderson'dan Curzon’a tel, 31.5.1923, No. 327
(özet).
517
3.
HAZİRAN 1923
1 H aziran 1 9 2 3 C um a
518
2 H aziran 1 9 2 3 C um artesi
519
İsm et P a ş a ’datı Venizelos’a n ota, 2.6.1923
“Batı Trakya Müslümanlarının sürgün edilmelerini protesto
ederim. Ayrıca oradaki Müslümanlara çeşitli baskılar yapılmakta
olduğunu da dikkatinize getiririm. Bu konularda Ekselanslarının
gereken girişimlerde bulunacağını umarım.”1166
520
"Kuponların ödenmesi konusunda çaba harcayıp bir sonuç
almak gerek. Şirketler işi burada görüşülüyor. Chester projesini
orada görüşmeyiniz. Portekiz gibi devletlerle görüşmekten kaçı
nılması gerekir. Bu iş şirketler işi. Düyunu Umumiye işi halledil
dikten sonra çözüme bağlanabilir.”1173
"İktisat Vekâleti, Amerikalılara Türkiye’de kömür mıntıkası va-
ad etmemiştir ve yabancılara imtiyaz vermeye taraftar değildir.”1174
"Köprü geçiş bedeline el konulması Belediyenin işidir. Ama
işlerinin düzeltilmesi Belediyeye tavsiye edilmiştir."1175
“Birçok Müslümanı Hıristiyan yapmaya çalışan ‘Genç Hıris-
tiyanlar’ cemiyetine karşı tedbir almak ile yabancıların Türkiye’de
oturma hakkı başka başka konulardır.”1176
521
İsm et P a ş a ’d a n B a ş b a k a n lığ a üç tel 4.6.1923
“Ankara’da görüşmeler yaptığı söylenen Doklar ve Tersaneler
Şirketi hakkında Hükümetin görüşü nedir?”1180
“Torpillerle ilgili telleriniz Berlin’de Ziya Bey’e bildirilmişti.
Ziya Bey anılan torpiller konusunda kesin emir beklemektedir.
Gereğini...”1181
“Birinci komite, Suriye ve Irak sınırlarına ilişkin sorunlar dı
şındaki bütün sorunları karara bağladı. Tavşan adaları bize bıra
kıldı. İtalyanlar Meis adasını bize karşı üs olarak kullanmayacakla
rını taahhüt ettiler. Yabancıların usul-ü idaresine ilişkin sözleşme
nin süresi 7 yıl olarak kabul olundu. Genel af işi uzun uzun tartı
şıldı. 150 kişi genel af dışında bırakıldı. Yurtdışındaki yüzbinlerce
Ermeninin geri dönüp dönemeyeceklerini sordular. Bunun genel
af dışında bir sorun olduğunu belirttik. Bu sorun kapanmış oluyor.
Topluca dönüş için hiçbir yükümlülük almıyoruz.”1182
1180) Ib id ., s.394, No. 367: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 4.6.1923, No. 188.
1181) Ib id ., s.394-395, No. 368: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 4.6.1923, No. 189.
1182) Ib id ., s.395-396, No. 369: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 4.6.1923, No. 191,
192.
1183) Ib id ., s.396-397, No. 370: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 5.6.1923, No. 208.
1184) Ib id ., s.397, No. 371: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 5.6.1923, No. 209.
522
Yabancı vatandaşların menfaatleri de Düyunu Umumiye sorunu
nun halline bağlıdır. Bu işi sonuçlandırmak için ısrar ediniz.”1185
1185) Ib id ., s.398-399, No. 372: Rauf Bey'den İsmet Paşaya tel, 5.6.1923, No. 210, 211.
1186) Ib id ., s.399, No. 374: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 5.6.1923, No. 194.
1187) Ib id ., s.399-400, No. 375: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 5.6.1923, No. 195.
1188) Ib id ., s.400, No. 376: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 5.6.1923, No. 196.
1189) Ib id ., s.400-401, No. 377: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 5.6.1923, No. 197,
198.
1190) Ib id ., s.399, No. 373: İsmet Paşa’dan Adnan Bey’e tel, 5.6.1923, No. 193.
523
“İstanbul’daki Polonya elçisi, anlaşma yapmak için Zâtı
Âlinizden hâlâ cevap alamadıklarını ve buna üzüldüklerini Refet
Paşa’ya bildirmiş.”943
“Bern Elçiliğimizin masrafı için 1000 liralık avans gönderildi.”944
“İngilizler Hindistan’dan Basra’yabirtümenyolluyorlarmış.”945
“Genelkurmay’dan bildirildiğine göre, Revanduz birliği
miz on gündür düşmanla çarpışmaktadır. Mücahitler sıkışık du
rumdadırlar.”946
“(İsviçre işadamlarının çağrılması konusundaki) Görüşünüz
yerindedir. İsviçre sermayesinde kolaylık gösterilebilir.”947
943) Ib id ., s.240, No. 114: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 29.4.1923, No. 42 (özet).
944) Ib id ., s.240, No. 115: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 29.4.1923, No. 43 (özet).
945) Ib id ., s.240-241, No. 116: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 29.4.1923, No. 44 (özet).
946) Ib id ., s.241, No. 117: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 29.4.1923, No. 44 (özet).
947) Ib id ., s.241-242, No. 118: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 29.4.1923, No. 43 (özet).
948) Ib id ., s.242-243. No. 119: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 29.4.1923, No. 33 (özet).
949) Ib id ., s.243, No. 120: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 29.4.1923, No. 34 (özet).
950) Ib id ., s.243-244, No. 121: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 30.4.1923, No. 47 (özet).
480
"Adnan (Adıvar) Bey, Adakale konusunu Romanya elçisi ile
görüşmüştür. Elçi, memurlarımızın Adakale’ye gidebilmeleri ko
nusunda Hükümetine danışacağını söylemiştir.”951
“1) (Revanduz yöresinde) Şeyh M ahm ut ile Özdem ir Bey’in
durumları pek zorlaştı. 2) Revanduz’un işgal edilmek üzere oldu
ğu, İngilizlerin Musul’a karşı yığınak yapabilecekleri bildiriliyor.
Görüşünüz nedir?”952
“Revanduz müfrezesi zor durumdadır. İngilizlerin dikkatini
Elcezire cephesine çekerek baskıyı azaltmak üzere önlemler alın
ması emredildi.”953
"Reji şirketi de Hükümetimizle görüşmek için başvurdu.”954
“Fransız basınında yayımlanan bildiriye yumuşak bir dille ce
vap verdim. Yine de iyi ilişkilerimizin sürdürülmesi umudunu dile
getirdim. Cevabım ajansta yayımlandı.”955
“Yayımlanan demecim özetle şudur: Ankara Anlaşmasının
imzalandığı tarihteki siyasetimiz değişmedi. Bu anlaşmayla yük
lendiğimiz görevleri yerine getirdik. Ama Fransa bize karşı iyi ni
yet göstermedi. Aramızdaki yüzyıllık dostluğu bir kenara bıraktı.
Ama biz yine de Fransa’dan umudumuzu kesmedik.”956
“İstanbul’da İngilizlerle ortak tersane inşaatı hakkındaki şir
ket savaş çıkınca fesh edilmişti. Konferansta bu feshin kabul etti
rilmesi uygun olur.”957
951) Ib id ., s.244, No. 122: Rauf Bey’den İsmet Paşaya tel, 30.4.1923, No. 48 (özet).
952) Ib id ., s.244-245, No. 123: Rauf Bey'den İsmet Paşaya tel, 30.4.1923, No. 49-50
(özet).
953) Ibid ., s.245-246, No. 125: Rauf Bey’den İsmet Paşaya tel, 30.4.1923, No. 52 (özet).
954) Ib id ., s.246, No. 126: Rauf Bey’den İsmet Paşa'ya tel, 30.4.1923, No. 53 (özet).
955) Ib id ., s.246-247, No. 127: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 30.4.1923, No. 54 (özet).
956) Ib id ., s.247-248, No. 128: Rauf Bey’den İsmet Paşa'ya tel, 30.4.1923, No. 55, 56,
57, 58 (özet).
957) Ib id ., s.250, No. 133: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 30.4.1923, No. 60 (özet).
481
dardır. Tam yetkili bir delegeyim. Bir defacık olsun bir telgraf çek
me yetkisi bana bahşedilmeyecek mi? Kusurumun bağışlanmasını
arz ve istirham eylerim efendim.”958
2.
M AYIS 1923
958) Ib id ., s.249, No. 130: Rıza Nur’dan H. Rauf Bey’e tel, 30,4.1923, No. 35 (özet).
959) Ib id ., s.249, No. 131: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 30.4.1923, No. 35 Müker
rer (özet).
960) Ib id ., s.250, No. 132: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 30.4.1923, No. 36 (özet).
961) Ib id ., s.250-251, No. 134: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 1.5.1923, No. 61 (özet).
962) Ib id ., s.251, No. 135: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 1.5.1923, No. 62 (özet).
963) Ib id ., s.252, No. 137: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 1.5.1923, No. 63 (özet).
482
İsm et P a ş a ’d an B a şb a k a n lığ a üç tel, 1.5.1923
“1) Tanin gazetesi resmi bildirilerimizden mahrum edilmi
yor. Kendilerine bundan fazlası da verilmiyor. ‘Bu taifeye itimad
edilemez.’ 2) Rıza Nur Vakit’e demeç vermemiştir. 3) H âkim iyet-i
M illiy e’ye çekilen telgraftan haberim vardır.”964
“Türkiye’de yabancıların durumu ile ilgili sözleşme görüşül
dü. Değişiklik isteklerimizin çoğu uygun görüldü. M ontagna,
Meis üzerinde ısrar ediyor. Amerikalı ikili görüşmelere başlamak
istiyor. Önce ben bir mektupla kendisini anlaşma yapmaya davet
edeceğim. O da buna cevap verecek.”965
“Musul yöresinde gelişen İngiliz askeri harekâtı Lozan’da dur
durulamaz. Yine de İngilizlerin dikkatini çekeceğim. Büyük askeri
yığınak yapmamız doğru olmaz. Basınımız Fransızlara karşı aşırı
serttir. Fazla ileri gidiyoruz.”966
483
"Havacılılık öğrenimine gönderilecek subaylar konusunda
ayrıntılı rapor sundum. Kararın bildirilmesini arzederim.”970
“Venizelos, sefalet içinde olduğunu iddia ettiği Türkiye’de
ki Yunan esirlerinin Kızılhaç’a devredilmesini istiyor. Gereken
cevabı verdim. Ayrıca Hükümetime arzedeceğimi söyledim.
Yunanistan’dan gönderilecek gıda maddelerinin Kızılhaç ve Kızı
lay aracılığıyla dağıtılacağı yolunda cevap verilebilir.”971
“1) Üçüncü Komite borçlar konusunu görüştü. Tartışma ol
du. Konu uzmanlara gönderildi. 2) Rum bold ile görüştüm. Irak’ta
İngiliz askeri harekâtının Lozan Konferansını etkileyebileceğini
belirttim. Yalnız Şeyh M ahm ut'a karşı harekât olduğunu, ayrıca
sorup bildireceğini söyledi."972
970) Ib id ., s.259, No. 149: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 2.5.1923, No. 45.
971) Ib id ., s.260, No. 152: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 2.5.1923, No. 48 (özet).
972) Ib id ., s.260, No. 153: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 2.5.1923, No. 49 (özet).
973) Ib id ., s.261-262, No. 154: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 3.5.1923, No. 70 (özet).
974) Ib id ., s.262, No. 155: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 3.5.1923, No. 71 (özet).
975) Ib id ., s.263, No. 157: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 3.5.1923, No. 73 (özet).
976) Ib id ., s.264, No. 159: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 3.5.1923, No. 75 (özet).
484
İsm et P a ş a ’d a n B a ş b a k a n lığ a üç tel, 3.5.1923
“Doklar ve Tersaneler İnşaat-ı Bahriye Şirketinin feshine dair
muamele kapalı biçimde kabul ettirildi. Şirketin adı açıkça anıl
madı. Bu kadar kâfidir.”977
“Üçüncü Komite bazı maddeleri görüştü ve uzmanlara yol
ladı. Amerikalı, konuşma hakkını saklı tuttuğunu söyledi. Mali
görüşmeler bir noktada tıkanıp kaldı. Anlaşmazlık esaslıdır. Şanj
noktasında (borçların hangi parayla ödeneceği konusunda) dü
ğümleniyor. Fransız gazeteleri saldırılarını durdurdular. Ameri
kan Elçisine görüşme için mektup gönderdim.”978
“Yabancılardan alınmakta olan vergilerle ilgili madde, kapitü
lasyonların kaldırılması dolayısıyla değiştirilebilecektir.”979
485
Fransa’d an her şeyi esirgemek olmaz. Fransa’d an korkacak bir şe
yiniz yoktur. Suriye sınırına yığm ak yapm anız yanlıştır:..”981
“Müttefikler, geciken vergilerin alınmasına razı olmuşlardır.
Ancak İzmir yangınından zarar gören yabancılara kolaylık göste
rilmesini istiyorlar.”982
981) Ib id ., s.269, No. 164: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 4.5.1923, No. 53 (özet).
982) Ib id ., s.269, No. 165: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 4.5.1923, No. 54 (özet).
983) Ib id ., s.270, No. 166: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 4.5.1923, No. 55 (özet).
984) Ib id ., s.271, No. 167: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 4.5.1923, No. 79 (özet).
985) Ib id ., s.272, No. 168: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 4.5.1923, No. 81 (özet).
986) Ib id ., s.274, No. 169: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 5.5.1923, No. 56 (özet).
486
6 M ayıs 1 9 2 3 P azar
987) Ib id ., s.274, No. 170: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 6.5.1923, No. 83 (özet).
988) Ib id ., s.275, No. 173: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 7.5.1923, No. 82 (özet).
989) Ib id ., s.276, No. 174: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 7.5.1923, No. 87 (özet).
990) Ib id ., s.277, No. 177: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 7.5.1923, No. 65 (özet).
991) Ib id ., s.278, No. 178: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 7.5.1923, No. 66 (özet).
992) Ib id ., s.279. No. 179: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 7.5.1923 (özet).
487
8 M ayıs 1 9 2 3 Salı
488
“Albay M ougin’in ‘resmi bir memur olmadığı’ yolundaki söz
lerini garip karşıladığımızı kendisine bildirdim.”1000
1000)Ib id ., s.285, No. 189: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 9.5.1923, No. 98 (özet).
\ 0 0 l)lb id ., s.286, No. 192: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 9.5.1923, No. 71 (özet).
1002) Ib id ., s.286-287, No. 193: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 9.5.1923, No. 72 (özet).
1003) Ib id ., s.288, No. 194: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 9.5.1923, No. 73 (özet).
1004) Ib id ., s.288, No. 195: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 9.5.1923, No. 76 (özet).
1005) Ib id ., s.288-189, No. 196: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 9.5.1923, No. 79 (özet).
489
lerin bu eşkıyayı korumaya kalkışmaları Mudanya M ütarekesine
aykırıdır ve dostça olmayan bir davranıştır. İstanbul’da girişim
yapılacaktır.”1006
1006) ib id ., s.289, No. 197: Rauf Bey’den İsmet Paşa'ya tel, 9/10.5.1923, No. 100 (özet).
1007) ib id ., s.290, No. 198: Rauf Bey'den İsmetPaşa'ya tel, 10.5.1923, No. 93 (özet).
1008) ib id ., s.290, No. 199: Rauf Bey'den İsmetPaşa'ya tel, 10.5.1923, No. 94 (özet).
1009) ib id ., s.291, No. 200: Rauf Bey'den İsmetPaşa'ya tel, 10.5.1923, No. 101 (özet).
1010) ib id ., s.291, No. 201: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 10.5.1923, No. 102 (özet).
1011) ib id ., s.292, No. 202: Rauf Bey'den İsmet Paşa'ya tel,10.5.1923, No. 103-104
(özet).
1012) ib id ., s.293, No. 203: RaufBey’den İsmetPaşa’ya tel, 10.5.1923, No. 105 (özet).
1013) ib id ., s.293, No. 204: Rauf Bey'den İsmetPaşa’ya tel, 10.5.1923, No. 106 (özet).
490
İsm et P a ş a ’d an B a şb a k a n lığ a ik i tel, 10.5.1923
“İngiliz kömürü ithalinin tarafımızdan menedildiği haberi
doğru mudur?”1014
“1) Ticaret Sözleşmesinin 5-12. maddeleri görüşüldü. 2) Rus
heyetine otelde suikast yapıldı. Vorovski öldürüldü. İki arkadaşı
ağır yaralandı. 3) Batı Trakya’dan göç ettirmelere karşılık Bulgaris
tan’daki Yunanlıların da oradan çıkarılmaları kararlaştırılmış.”1015
491
12 M ayıs 1 9 2 3 C u m artesi
B a ş b a k a n H. R a u fB e y ’den İsm et P a ş a ’y a üç tel, 12.5.1923
“Batı Trakya’da özerk yönetim konusunda İslam cemaatinin
isteklerinin sorulduğu duyulmuştur. Yunan ordusunda ihtilal be
lirtileri görülüyormuş.”1021
"Âli Bey (Türkgeldi), Paris Mümessilliği İkinci Kâtipliğine
atanmış olmakla birlikte şimdilik Lozan’da kalabilir.”1022
“Vorovski’nin katli üzerine Vakit gazetesine demeç veren
G eneral Pelle Türk heyetine karşı da suikast hazırlandığını söyle
miş. Bu konuda kendisinden ek bilgi alınarak tezelden bildirilme
si. Zâtı Âlinizin ve heyetimizin son derece iyi korunmanıza dikkat
buyurmanızı. Bu konuda Yüksek Komiserler aracılığıyla girişimde
bulunduk. Yapılacak başka bir şey var mıdır?”1023
492
13 M ayıs 1 9 2 3 P azar
1026) lb id ., s.302, No. 221: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 13.5.1923,No. 111.
1027) lb id ., s.303, No. 222: Rauf Bey’den İsmet Paşaya tel, 13.5.1923,No. 112 (özet).
1028) lb id ., s.303, No. 223: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 13.5.1923,No. 113.
1029) lb id ., s.303-304, No. 224: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 13.5.1923, No. 114.
1030) lb id ., s.304, No. 225: Rauf Bey’den İsmet Paşaya tel, 13.5.1923,No. 115.
1031) lb id ., s.304, No. 226: Rauf Bey’den İsmet Paşaya tel, 13.5.1923,No. 116.
1032) lb id ., s.305, No. 228: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 13.5.1923, No. 90.
1033) lb id ., s.305, No. 228: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 13.5.1923, No. 91.
493
14 M ayıs 1 9 2 3 P azartesi
1034) Ib id ., s.306. No. 230: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 14.5.1923, No. 118.
1035) Ib id ., s.306, No. 231: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 14.5.1923, No. 119.
1036) Ib id ., s.306-307, No. 232: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 14.5.1923, No. 120
(özet).
1037) Ib id ., s.307, No. 233: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 14.5.1923, No. 121 (özet).
1038) Ibid., s.307, No. 234: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 14.5.1923, No. 122.
1039) Ib id ., s.308-309, No. 235: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 14.5.1923, No. 124
(özet).
1040) Ib id ., s.309, No. 236: Rauf Bey’den Paris Mümessilliğine tel, 14.5.1923, No.
13066 (özet).
494
Venizelos ile tamirat işini görüştüm. Yunanistan’ın tamirat
ödemeye gücü olmadığını, özür dileyebileceğini söylüyor ve bi
zim bununla yetinmemizi öneriyor. Lozan’a gelen Yunan Dışişle
ri Bakanı da tamirat ödeyemeyeceklerini söylüyor. Üç gün sonra
V enizelos’la yine görüşeceğim.
Rum bold ile Müttefik işgal kuvvetlerinin Türkiye’yi boşalt
maları sorununu ve Yunan tamirat işini görüştüm. Üç gün sonra
yine konuşacağız.
M ontagna ile de Yunan tamirat işini konuştum.
Konferans bunalımlı bir döneme girmiştir. Şu sırada basını
mız ciddi ve gürültüsüz olmaya dikkat etmelidir.”1041
1041) lb id ., s.310-312. No. 238: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 14.5.1923, No. 93
(özet).
1042) lb id ., s.312. No. 239: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 15.5.1923, No. 125 (özet).
1043) lb id ., s.312, No. 240: Rauf Bey'den İsmet Paşaya tel, 15.5.1923, No. 126 (özet).
1044) lb id ., s.313, No. 241: Rauf Bey'den İsmet Paşaya tel, 15.5.1923, No. 126 (özet).
495
İsm et P a ş a ’d an B a ş b a k a n lığ a tel, 15.5.1923
“Üçüncü Komite iktisadi konuları ve Ticaret Sözleşmesi
maddelerini görüştü. Bazı maddeleri kabul, bazı maddeleri ise uz
manlara havale etti.
G eneral Pelle ile görüştüm. Vapurlarımızda arama yapılma
sı konusunda Paris’ten cevap almamış. Yunan tamiratı nedeniyle
konferans bedbin. Pelle, Doğu Trakya’ya Yunan saldırısının söz
konusu olmadığını söylüyor. İtalyan Meis, ben de M ontagna for
mülü üzerinde ısrarlıyız. Sert tartışmalar oldu.”1045
496
Meis adası, M eriç’in t h a lw e g hattı işleri gelecek haftaya ertelendi.
Kuleliburgaz-Bulgar sınırı demiryolu ile ilgili madde kabul edildi.
İngilizler, Arıburnu mezarlıkları konusunda ek bir öneride bulun
dular. Alt komitede okullar, dini kurumlar ve hayır kurumlarıy-
la ilgili beyanname tartışıldı. Sorun henüz bitmedi. Haşan Bey’i
Paris’e gönderiyorum. Borç senedi sahipleriyle görüşecek.”1051
497
di. Pelle, Mersin’de gemilerimizin aranması konusunda ayrıntı
lı bilgi verdi. Paris’e giden Haşan Bey, Çarşamba günü Osman-
lı borçları işini görüşecek. Polonya ile görüşmelerimiz bugün
başladı.”1055
“Fransız delegasyonu temettü vergisini vermemiş olan Fran
sız tüccarının İstanbul’da gümrük işlemlerinin yapılmadığını,
bu yüzden bazı tahıl ürünlerinin depolarda telef olacağını, bu
nun Lozan’da varılan anlaşmaya ters düştüğünü söylüyor. Böyle
bir tutum çalışmalarımızı zayıflatır. Bilgi verilmesini istirham
ederim.”1056
“Öteden beri Türk tabiiyetinde olan şirketlerin zarar ve zi
yanlarını Müttefiklere, terk edilmiş 12 milyon liradan karşılamaya
çalışmak, çelişkili ve aleyhimize olur.”1057
498
edildi. Yeni açılacak kurumlar ve okullar için hiçbir yükümlülü
ğe girmeyeceğimi belirttim. Genel af bildirisi görüşülürken Ekim
1922’de Türkiye’den kaçanların geri dönmelerine izin verilmesi
istendi. 150’likler listesinin yayımlanması önerildi. Eski vatandaş
ların dönmeleri sorunu önemlidir. Bu vesileyle Ermenilerin geri
dönmelerinin ortaya atılmasından kaygılanıyorum. Tezelden ay
dınlatılmamı istirham ederim.”1059
“Acele. Müttefikler, Yunan tamiratından vazgeçmemize kar
şılık Karaağaç'ı bize vermeyi öneriyorlar. Ben, zaten Karaağaç’ı is
tediğimizi, bunun Yunan tamiratına karşılık olamayacağını, ayrıca
Müttefiklerden istediğimiz tamirat işiyle birlikte bunu da Hükü
metime bildireceğimi söyledim. Konu şimdilik çok gizlidir. Hükü
metin kararının tezelden bildirilmesini istirham ederim.”1060
“Rumbold, İstanbul Telefon Şirketi konusunda bazı görüşler
ileri sürdü. Bu görüşler yerinde gibi görünüyor. İncelenip verile
cek cevap hakkındaki talimatlarının bildirilmesini dilerim.”1061
“Genel af işi görüşülürken Rum bold bana iki soru yöneltti:
Azınlıklara mensup kişilerin Türkiye’ye dönmelerine izin verilme
diği ve bunların mallarının izinsiz tasfiye edildiği doğru mu diye
sordu.”1062
1059) Şimşir, L o z an T elg ra fla rı II, s.323-324, No.255: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa
tel, 19.5.1923, No. 116 (özet).
1060) Ib id ., s.324-325, No. 256: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 19.5.1923, No. 117,
Acele (özet).
1061) Ib id ., s.325-326, No. 257: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 19.5.1923, No. 118
(özet).
1062) Ib id ., s.326, No. 258: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 19.5.1923, No. 120 (özet).
1063) D B F P -I/ XVIII, s.766, No. 530: Bentinck’ten Curzon’a tel, 19.5.1823, No. 184
(özet).
499
L o z a n ’d a R u m bold’d a n C urzon’a tel, 19.5.1923
“Merkep adalarını ve M eriç’in thalveg hattını sınır olarak
Türklere teklif ederek, onları Meis adasından ve Tuna üzerindeki
Adakale’den vazgeçirmeye çalışmak niyetindeyim.”1064
1064) D B F P -I/ XVIII, s.773, No. 534: Rombold'dan Curzon’a tel, 19.5.1923, No. 82
(özet).
1065) Şimşir, L o z an T elg ra fla rı II, s.326, No. 259: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel,
20.5.1923, No. 128 (özet).
1066) Ib id ., s.327-328, No. 260: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 20.5.1923, No. 129
(özet).
1067) Ib id ., s.328-329, No. 262: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 20.5.1923, No. 122,
Acele (özet).
500
şikâyetçidirler. Malların ihracına engel olunması gibi bir tedbir
varsa bunun kaldırılmasını rica ederim.”1068
501
geciktirebileceğini Rum bold’a yazmıştır. Bu konuda tezelden bilgi
rica ederim.”1073
502
antlaşmanın bütün maddelerini bitirme eğilimi var. Ankara’da şir
ketlerle görüşmeleri bir haftada bitirmek gerekiyor.”1078
1078) Ib id ., s.335-336, No. 273: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 22.5.1923, No. 131
(özet).
1079) D BFP- 1 / XVIII, s.776, No. 537: Rumbold'dan Curzon’a tel, 22.5.1923, No. 90
(özet).
1080) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı II, s.338-339, No. 278: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya
tel, 23.5.1923, No. 140 (özet).
1081) Ib id ., s.336, No. 274: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 23.5.1923, No. 136 (özet).
1082) Ib id ., s.336, No. 275: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 23.5.1923, No. 137 (özet).
503
"Rum bold’un memleketi terk eden Ermeni ve Rumların ge
ri dönmeleri yolundaki soruları ve istekleri şiddet ve katiyetle
reddedilmelidir.”1083
“Tahran Elçiliğimizden bildirildiğine göre, İran’dan Fransa’ya
25 subay gönderiliyor ve oradan altı uçak alınıyor. Bolşevikler
Am anullah H an’a suikast düzenleyeceklermiş. İran Kabinesi
sarsılmaktadır.”1084
“Telefon Şirketi sorunu Ankara’da halledilmeye çalışılıyor. Bu
yolda cevap verebilirsiniz.”1085
“İtilaf kuvvetlerinin İstanbul’da işgal ettikleri binalar konu
sunda hükümetimiz sorumluluk kabul edemez.”1086
“Barış yapıldıktan sonra kabotaj konusunda hiçbir kayda tâbi
olamayız.”1087
“‘Muvahhide’ borç dışındaki borçların Frank olarak ödenme
sini kabul ederiz.”1088
“Telgraflarınız üzerine, yabancıların temettü borçları ko
nusunda ilgililere gereken emir verilmiştir. Sigorta şirketlerinin
ahaliden alıp hükümete henüz vermedikleri temettü hisseleri
farklıdır.”1089
“Şirketlerle görüşmeler bir haftada sonuçlanamayacaktır.
Ama en kısa zamanda bitirilmeye çalışılacaktır.”1090
504
“Şu sırada Ankara'da büyük bir mali sorun ortaya atmak barış
için güçlük yaratır.”1092
“Kütahya-Bandırma demiryolu imtiyazı için Nogara adlı İtal
yan grubuna söz vermiş olduğum söylenmiş. Böyle bir vaadde bu
lunmadım. Düzeltilmesini müsaadelerine.”1093
“Şu sırada Musul’dan veya Şeyh M ahm ut taraftarlarından
mebus seçmek yararlı değil, zararlı olabilir.”1094
“Konferansta bugün yalnız altkomiteler çalıştı. Haşan Bey'in
(Saka) Paris’te borç senetleri sahipleriyle görüşmelerinden bir so
nuç alınamadı. Yunan tamiratı hakkında cevap bekliyorum.”1095
1092) Ib id ., s.342, No. 286: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 23.5.1923, No. 131 (özet).
1093) Ib id ., s.342, No. 287: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 23.5.1923, No. 136 (özet).
1094) Ib id ., s.342-343, No. 288: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 23.5.1923, No. 131
(özet).
1095) Ib id ., s.343, No. 289: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 23.5.1923, No. 138 (özet).
1096) Ib id ., s.343, No. 290: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 24.5.1923, No. 146 (özet).
1097) Ib id ., s.344, No. 291: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 24.5.1923, No. 148 (özet).
1098) Ib id ., s .344-245, No. 292: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 24.5.1923, No. 149,150
(özet).
505
İsm et P a ş a ’d a n B a ş b a k a n lığ a d ö rt tel, 24.5.1923
“Hükümet, delegasyonumuzla kıyaslanamaz. Müttefiklerin
eğilimini arzettim. Karar Hükümetindir.”1099
“İtalya’da tutuklu üç vatandaşımızın affedilmeleri kararlaştı
rılmıştır. M ontagna, Sivrihisaryan kardeşler adlı iki İtalyan va
tandaşını serbest bırakmamızı hatırlatıyor. Bu kimselerin salıve
rilmesini ben de sabırsızlıkla bekliyorum.”1100
“Yunan heyeti, iki gün sonra tamirat sorununu resmen açma
yı ve o zamana kadar bizden bir cevap alamazlarsa Konferanstan
çekilmeyi düşündüğünü duyurdu. Tamirat konusunda Ankara’nın
ret cevabı verdiği önceden Lozan’da duyuldu. Şifrelerimiz açılıyor,
ya da Ankara’dan bilgi sızıyor. Dikkatinizi çekerim. Rıza Nur ile
benim kanaatimiz şudur: Karaağaç ve çevresine karşılık tamirat
işini kapatmak uygun olur. Yunan ödeyemezse biz de ödeyeme
yiz demek yanlış olur. Halen askıda kalan Meis, Adakale, Merkep
Adaları gibi sorunlardır. Yunan tamirat işi çözüme bağlanınca ba
rışa ulaşmak ümidi güçlüdür. Hükümet Yunan tamiratı nedeniyle
Konferansın kesilmesini göze alırsa barış yapılması zordur. Çıkar
larımıza uygun bir barış antlaşması yapılmaktadır. Hükümet daha
fazlasına imkân görüyor ve Konferansın kesilmesini göze alıyor
ise ben bu görüşe katılamam ve memlekete geri dönerim. Bu gö
rüşlerimin G aziye duyurulmasını dilerim.”1101
“Altkomite ticaret anlaşmasını tamamladı. Amerikalılarla
müzakereler devam ediyor. Polonya ile görüşmelere kısa bir ara
verildi.”1102
1099) Ib id ., s.345, No.293: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 24.5.1923, No.139 (özet).
1100) Ib id ., s.346, No. 294: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 24.5.1923, No. 140 (özet).
1101) Ib id ., s.346-249, No. 295: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 24.5.1923, No.141,
142,143,144, çok acele (özet).
1102) Ib id ., s.349-250, No. 297: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 24.5.1923, No. 146
(özet).
506
İsm et P a şa ’d an G azi M u stafa K em a l P a ş a ’y a tel, 24.5.1923
"Hükümetle aramızda esaslı anlaşmazlık vardır. Anlaşamaz
sak geri dönmek kararındayım. Bu olağanüstü zamanda genel du
rumu izlemenizi istirham ederim.”1103
1103) Ib id ., s.349 No. 296: İsmet Paşa’dan Mustafa Kemal Paşa’ya tel, 24.5.1923, No.
145 (özet).
1104) Andrew Ryan, T he L a s t o f th e D ragom an s, Geoffrey Bles, London, 1951,
s.191-192.
507
L o z a n ’d a R u m bold’d an L o rd C urzon’a tel, 24.5.1923
“Yunan delegasyonu, tamirat sorunu Cumartesi (26 Mayıs)
gününe kadar halledilemezse Lozan’ı terk edeceğini bildirdi. Blöf
yapmıyorlar. Bu sorunun halledilememesi Türk-Yunan ilişkileri
bakımından felaket olur.”1105
508
Bu fedakârlığı yapmakla barışa hizmet etmiş olmayız. Barışa esas
olacak sorunları bir bütün olarak toptan ele almak ve Konferan
sın dikkatine sunmak gerekir. Fedakârlık konusunda ısrar etmeyi
niz. Yunanlıların Konferanstan çekilmelerini önlemek için onların
arzularını kabul etmek lehimize değildir. İtilaf Devletlerini esaslı
meseleleri halle davet ediniz.”1110
“Telgrafları karşılaştırınca arada yanlış anlaşılma olduğunu
gördüm. Tamiratı kabul ve kabul etmemede ısrar yoktur. Gözleri
nizden öperim kardeşim.”1111
509
B a ş b a k a n H. R a u fB e y ’den İsm et P a ş a ’ya üç tel, 26.5.1923
“Fevzi P aşa’nm bildirdiğine göre: Kuzey Suriye’de Fransız
ların Türk unsuruna karşı zulümleri devam ediyor. Silah arama
bahanesiyle Beylan'dan birçok kişi tutuklanıp sürülmüştür. Bu ha
berler henüz ajanslarla yayımlanmamıştır.”1115
“Parker ile F erit B ey in vaktiyle Paris’te istikraz işini konuş
muş oldukları anlaşılıyor. İngilizlerin şifrelerimizi açtıkları yolun
daki haberler Adnan Bey’e duyurulmuştur.”1116
“Doğu Cephesi Komutanlığı bildiriyor: Ö zdem ir Bey çekil
miştir. Şemdinli olayı 100 Kürtün 30 sandık cephane alıp gitme
sinden ibarettir. Olağanüstü bir durum yoktur.”1117
510
sızlığımızla ilgili hayati sorunlarımızda lehimizde karar verme
dikçe Yunan tamiratı isteğimizden vazgeçmek lehimize olmaz.
Karşılığında önemli sorunların lehimize halledilmesini isteriz.
Müttefiklerden esaslı meselelerin halli için talepte bulununuz.”1120
511
ların istediğimiz gibi çözümlenemeyeceği kaygısı içindedirler.
Durum naziktir. Muhataplarınıza dikkat.”1124
1124) Ib id ., s.363, No. 314: Gazi M. Kemal Paşa'dan İsmet Paşa’ya tel, 27.5.1923, No.
176, zatidir (özet).
1125) Ib id ., s.363. No. 315: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 28.5.1923, No. 177 (özet).
1126) Ib id ., s.364, No. 316: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 27.5.1923, No. 178 (özet).
1127) Ib id ., s.364, No. 317: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 26.5.1923, No. 155 (özet).
1128) Ib id ., s.364-315, No. 318: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 26.5.1923, No. 157
(özet).
1129) Ib id ., s.365-366, No. 319: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 26.5.1923, No. 158
(özet).
512
İsm et P a ş a ’d a n M u stafa K em a l P a ş a ’y a tel, 28.5.1923
“Büyük sorunları önümüzdeki günlerde görüşeceğiz. Yunan
tamiratı işini daimi bir silah olarak kullanacağız. Hükümetimizi
olup-bittiler karşısında bırakmak gibi bir endişeye yer yoktur.”1130
1130) Ib id ., s.366-367. No. 320: İsmet Paşa’dan Mustafa Kemal Paşa’ya tel, 26.5.1923,
No. 160 (özet).
1131) D B F P -I/ XVIII, s.811. No. 568: Rombold’dan Curzon’a tel, 2 8.5.1923, No. 128
(özet).
1132) Şimşir, L o z an T elg ra fla rı II, s.367, No. 321: Gazi M. Kemal Paşa’dan İsmet
Paşa’ya tel, 29.5.1923, No. 179.
1133) Ib id ., s.368, No. 322: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 29.5.1923, No. 180.
1134) Ib id ., s.368. No. 324: Kilisli Rıfat’tan İsmet Paşa’ya tel, 29.5.1923, No. 2152.
1135) Ib id ., s.369, No. 325: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 26.5.1923, No. 159 (özet).
513
“Üç müttefik delege ve hukuk müşavirleri ile adli sorunla
rı görüştük. M ontagna formülünü değiştiren önemli maddeler
üzerinde ciddi tartışmalar oldu. Görüşmeleri kesebileceğimizi
hissettirdik.”1136
514
“Sigorta şirketleri temettü vergilerinin takip edilmesini sağ
lamaya çalışacağız.”1142
“İkamet sözleşmesi görüşüldü. Göç konusunda Japonlara
karşı Türkiye’de ayrımcı muamele edilip edilmeyeceği soruldu.
Türkiye’nin sırf ırka dayanarak farklı davranmayacağı bildirildi.
Bunu bir mektupla teyit etmemiz isteniyor. Yoksa Japon heyeti re
zerv koyabilir. Talimatlarının bildirilmesi.”1143
B a ş b a k a n H. R a u f B ey ’d en İsm et P a ş a ’y a b eş tel,
31. 5.1923
“İzm ir’de elektrik imtiyazı almış olan M ösyö P ete’nin İzmir’e
ve Ankara’ya gelmesi uygundur.”1145
1142) Ib id ., s.372, No. 331: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 30.5.1923, No. 165 (özet).
1143) Ib id ., s.372-273, No. 332: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 30.5.1923, No. 169
(özet).
1144) FO 424/257, s.242, No. 375 ve Şimşir, İn giliz B elg elerin d e A tatü rk, C ilt 5,
s.204-205, No. 126: Henderson’dan Rumbold’a şifre tel, 30.5.1923, No. 321, Gizli
ve kişiye özel (özet).
1145) Şim şir, L o z an T elg rafları II, s.373-374, No. 333: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya
tel, 31.5.1923, No. 185.
515
“Kuponlar işinde birinci ihtimali tercih ediyoruz. Yani faiz
kuponlarının kâğıt frank ile ödenmesini. İkinci ihtimal de kabul
edilebilir. Ama Muharrem kararnamesinin yürürlükte olduğunu
kabul etmek sakıncalıdır.”1146
“İtalyan Haliç Şirketi işi ve Fransız sermayeli İstanbul Su Şir
keti işi halledildi. Diğerleri de sonuçlandırılmaya çalışılıyor.”1147
“Temettü vergisi ile İzmir yangını işinin bir ilgisi yoktur."1148
“(Türkiye'de ırk ayrımı yapılmadığı yolunda) Japonlara mek
tup verilmesi uygundur.”1149
516
“Borçlarla ilgili askıdaki sorunlar görüşüldü. Faizlerin han
gi para ile ödeneceği konusunda kaygılı olduğumuzu söyledim.
Yarın yine görüşeceğiz. İstanbul’da köprü bedeli kaldırılmış.
Gereğini...”1153
“Türk-Yunan Esir Değişimi Komisyonuna 24.932 Frank bor
cumuz kalmıştır. Kızılhaç yeniden 20 bin Frank kredi açılmasını
rica etti. Bu para bankaya verildi.”1154
1153) Ib id ., s.378, No. 342: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 31.5.1923, No. 174.
1154) Ib id ., s.378-379, No. 343: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 31.5.1923, No. 178.
1155) D B F P -I/X V III, s.818, No. 586: Henderson'dan Curzon’a tel, 31.5.1923, No. 327
(özet).
517
3.
HAZİRAN 1923
1 H aziran 1 9 2 3 C um a
518
2 H aziran 1 9 2 3 C um artesi
519
İsm et P a ş a ’datı Venizelos’a n ota, 2.6.1923
“Batı Trakya Müslümanlarının sürgün edilmelerini protesto
ederim. Ayrıca oradaki Müslümanlara çeşitli baskılar yapılmakta
olduğunu da dikkatinize getiririm. Bu konularda Ekselanslarının
gereken girişimlerde bulunacağını umarım.”1166
520
"Kuponların ödenmesi konusunda çaba harcayıp bir sonuç
almak gerek. Şirketler işi burada görüşülüyor. Chester projesini
orada görüşmeyiniz. Portekiz gibi devletlerle görüşmekten kaçı
nılması gerekir. Bu iş şirketler işi. Düyunu Umumiye işi halledil
dikten sonra çözüme bağlanabilir.”1173
"İktisat Vekâleti, Amerikalılara Türkiye’de kömür mıntıkası va-
ad etmemiştir ve yabancılara imtiyaz vermeye taraftar değildir.”1174
"Köprü geçiş bedeline el konulması Belediyenin işidir. Ama
işlerinin düzeltilmesi Belediyeye tavsiye edilmiştir."1175
“Birçok Müslümanı Hıristiyan yapmaya çalışan ‘Genç Hıris-
tiyanlar’ cemiyetine karşı tedbir almak ile yabancıların Türkiye’de
oturma hakkı başka başka konulardır.”1176
521
İsm et P a şa ’d a n B a ş b a k a n lığ a üç tel 4.6.1923
"Ankara’da görüşmeler yaptığı söylenen Doklar ve Tersaneler
Şirketi hakkında Hükümetin görüşü nedir?”1180
“Torpillerle ilgili telleriniz Berlin’de Ziya Bey’e bildirilmişti.
Ziya Bey anılan torpiller konusunda kesin emir beklemektedir.
Gereğini...”1181
"Birinci komite, Suriye ve Irak sınırlarına ilişkin sorunlar dı
şındaki bütün sorunları karara bağladı. Tavşan adaları bize bıra
kıldı. İtalyanlar Meis adasını bize karşı üs olarak kullanmayacakla
rını taahhüt ettiler. Yabancıların usul-ü idaresine ilişkin sözleşme
nin süresi 7 yıl olarak kabul olundu. Genel af işi uzun uzun tartı
şıldı. 150 kişi genel af dışında bırakıldı. Yurtdışındaki yüzbinlerce
Ermeninin geri dönüp dönemeyeceklerini sordular. Bunun genel
af dışında bir sorun olduğunu belirttik. Bu sorun kapanmış oluyor.
Topluca dönüş için hiçbir yükümlülük almıyoruz.”1182
1180) Ib id ., s.394, No. 367: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 4.6.1923, No. 188.
1181) Ib id ., s.394-395, No. 368: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 4.6.1923, No. 189.
1182) Ib id ., s.395-396, No. 369: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 4.6.1923, No. 191,
192.
1183) Ib id ., s.396-397, No. 370: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 5.6.1923, No. 208.
1184) Ib id ., s.397, No. 371: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 5.6.1923, No. 209.
522
Yabancı vatandaşların menfaatleri de Düyunu Umumiye sorunu
nun halline bağlıdır. Bu işi sonuçlandırmak için ısrar ediniz.”1185
1185) Ib id ., s.398-399, No. 372: Rauf Bey’den İsmet Paşaya tel, 5.6.1923, No. 210, 211.
1186) Ib id ., s.399, No. 374: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 5.6.1923, No. 194.
1187) Ib id ., s.399-400, No. 375: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 5.6.1923, No. 195.
1188) Ib id ., s.400, No. 376: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 5.6.1923, No. 196.
1189) Ib id ., s.400-401, No. 377: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 5.6.1923, No. 197,
198.
1190) Ib id ., s.399, No. 373: İsmet Paşa’dan Adnan Bey’e tel, 5.6.1923, No. 193.
523
yabancılar rejimi ve ticaret sözleşmeleri konularında yapılacak
prtokolde yer almalıdır.”1191
1191) D B F P -I/X V III, s.836, No. 587: Curzon'dan Rumbold'a tel, 5.6.1923, No. 62.
1192) Şimşir, L o z an T elg ra fla rı II, s.401, No. 378: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel,
6.6.1923, No. 214.
1193) Ib id ., s.402, No. 379: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 6.6.1923, No. 215, çok ace
le.
1194) Ib id ., s.402-403, No. 380: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 6.6.1923, No. 216, ace
le.
1195) Ib id ., s.403, No. 381: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 6.6.1923, No. 217.
1196) Ib id ., s.403, No. 372: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 6.6.1923, No. 218.
1197) Ib id ., s.404-405, No. 383: Selahattin Adil Paşa’dan İsmet Paşaya tel, 6.6.1923,
No. 219.
524
7 H aziran 1 9 2 3 Perşem be
525
"Askıdaki sorunlar şunlardır: 1) Tahliye (işgalin sona erdiril
mesi), 2) Ankara Anlaşması, 3) Musul sınırı, 4) Karaağaç Rum
larının mübadelesi, 5) Ermenilerin ve Rumların geri dönmeleri,
6) Demiryolları, 7) Belçika ve Portekiz’in antlaşmaya katılmaları,
8) Kabotaj, 9) Ticaret anlaşmalarının süresi, 10) Romanya, Yuna
nistan ve Sırbistan ordularının götürdüklerinin iadesi, 11) Hakem
mahkemeleri, 12) Doklar Şirketi, 13) Sigorta şirketleri, 14) Silah
kaçakçılığı, 15) Bahriye ganimeti, 16) Hazine-i Hassa, 17) Nakdi
evrakın taksimi, 18) Kuponlar, 19) 1914 imtiyazının tanınması.”1204
“Heyetimiz durumu şöyle görüyor: 1) Yalnız kuponlar ve im
tiyazlar işi birinci derecede önemlidir. Askıdaki diğer sorunlar
barışa engel değildir. 2) Düyunu Umumiyeyi kaldırmak mümkün
değildir. Üç teklif verdik. Müttefiklerden cevap bekliyoruz.1205 3)
Chester’lerden zarar görenlerin ve 1914 sözleşmelerinin nasıl te
lafi edileceğini hükümet belirleyebilir. 4) Zaman bizim aleyhimize
de çalışacak diye kaygılanıyoruz.”1206
“Kanaatimce, kuponlar sorununu halletmek için üç şıktan
biri kabul edilerek barış yapılabilir. Başka bir hal çaresi yoktur.
Tezelden emirlerinizi bekliyorum.”1207
“Tan ( Tem ps) gazetesi, kuponlar ve imtiyazlar yüzünden tek
rar krize girildiğini ve Konferansa ara verilebileceğini yazıyor. Hü
kümetin talimatı ne olacaktır?”1208
“Doklar şirketi hakkında antlaşmada kayıt yoktur. İmtiyazlar
sorunu da antlaşma dışında bırakılmıştır. Bu sorunu, Lozan’da or
taya atmamız uygun olmaz.”1209
“Şirketler işlerinin halledildiğini P elle’ye bildirdim. Kendi
sinden de kuponlar işinde iyi haber beklediğimi söyledim. Kupon
lar yüzünden Konferansa ara vermeye veya müzakereleri sürünce
1204) Ib id ., s.410-411, No. 390: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 7.6.1923, No. 200.
1205) Ib id ., s.411-412, No. 391: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 7.6.1923, No. 201.
1206) Ib id ., s.412, No. 392: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 7.6.1923, No. 202.
1207) Ib id ., s.413, No. 393: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 7.6.1923, No. 203.
1208) Ib id ., s.413, No. 394: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 7.6.1923, No. 204.
1209) Ib id ., s.414, No. 395: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 7.6.1923, No. 205.
526
mede bırakmaya razı olamayacağımızı belirttim. O da bu fikirde
göründü. Kuponlar hakkında cevap bekliyoruz.”1210
“82. maddeye eklenen fıkralarla imtiyaz sözleşmelerinin yü
rürlüğü kabul edilmemiş oluyor. Doklar ve limanlar şirketiyle ilgili
sözleşmeler geçerli, fakat eski imtiyaz geçersiz oluyor. Bunu kabul
etmemize müsaadelerini dilerim.”1211
“Sigorta şirketleri temettü vergilerinin hükümetçe istenmesi
sağlanmıştır. Bu konuda Müttefikler resmen beyanatta bulunacak
ve bu beyanat tarafımızdan senet sayılacaktır.”1212
1210) Ib id ., s.415, No. 396: İsmetPaşa’dan Başbakanlığa tel, 7.6.1923, No. 206.
1211) Ib id ., s.416, No. 397: İsmetPaşa’dan Başbakanlığa tel, 7.6.1923, No. 207.
1212) Ib id ., s.417,No. 398: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 7.6.1923, No. 209.
1213) Ib id ., s.417,No. 399: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 8.6.1923, No. 208.
1214) Ib id ., s.418, No. 400: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 8.6.1923, No. 225.
1215) Ib id ., s.418. No. 401: İsmet Paşa’dan M. Venizelos’a mektup, 8.6.1923, No. 371.
527
M. V enizelos’tan İsm et P a ş a ’y a m ektu p, 8.6.1923
“Mektubunuzu Atina’ya telledim. Karaağaç halkının eşyaları
nı yok etmesi onların aleyhinedir. Alıp götürüldüğü söylenen eş
yalar konusuna gelince, Yunan halkı kendi mallarını istediği gibi
kullanabilir ve başka yere taşıyabilir.”1216
1216) Ib id ., s.418, No. 402: M. Venizelos'tan İsmet Paşa'ya mektup, 8.6.1923, No.
1643.
1217) P B A -K .372/1 ve Şim şir, L o z an T elg ra fla rı II., s.419, No. 403: Paris Mümessil
liğinden Dışişlerine tel, 8.6.1923, No. 1780.
1218) D BFP-I/X V III, s.861, No. 600/1: Harington’dan War Office'e şifre tel, 8.6.1923,
No. 3995.
1219) Şimşir, L o z a n T elg ra fla rı II, s.420, No. 404: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel,
9.6.1923, No. 226.
1220) Ib id ., s.420, No. 405: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 9.6.1923, No. 227.
528
"Bükreş temsilcimizin bildirdiğine göre, Yunanistan, Küçük
İtilafa girmek istiyormuş. Ama girse bile Küçük İtilaf Türkiye aley
hinde bir yükümlülük almayacakmış.”1221
1221) Ib id ., s.420, No. 406: RaufBey’den İsmet Paşa'ya tel, 9.6.1923, No. 228.
1222) Ib id ., s.421. No. 407: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 9.6.1923, No. 214.
1223) Ib id ., s.421, No. 408: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 9.6.1923, No. 215.
1224) D BFP-I/X V III, s.845, No. 595: Rumbold’dan Curzon’a tel, 9.6.1923, No. 173
(özet).
1225) Şimşir, L ozan T elg ra fla rı II, s.422, No. 410: Rauf Bey’den İsmet Paşa'ya tel,
10.6.1923, No. 230.
1226) Ib id ., s.422-423, No. 411: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 10.6.1923, No. 221.
1227) Ib id ., s.423, No. 412: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 10.6.1923, No. 232.
529
“İzmir’de Fransız bankasında açılması istenen kasalar bazı
tüccarlarımıza aittir. Bankaya ait kasalara müdahale edilmiyor. İs
tanbul’daki Atina bankasının haklı kapatılma sebepleri vardır. Buna
Fransa Komiserliğinin karışmasını reddettik. Hak sahipleri banka
nın iflasını isteyebilirler. Banka, yasal yollarla tekrar açılabilir.”1228
“(Bulgaristan’da) İstanbuliyski (Stam buliyski) kabinesinin
devrilmesi ve tutuklananlar arasında MakedonyalIların bulunması
Avrupa’da nasıl karşılandı?”1229
1228) lb id ., s.423-424, No. 413: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 10.6.1923, No. 233.
1229) lb id ., s.424, No. 414: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 10.6.1923, No. 234.
1230) lb id ., s.425, No. 416: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 11.6.1923, No. 236.
1231) lb id ., s.425-426, No. 417: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 11.6.1923, No. 216.
1232) lb id ., s.426-427, No. 418: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 11.6.1923, No. 217.
1233) lb id ., s.427-428, No. 420: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 11.6.1923, No. 218.
530
B a ş b a k a n H. R a u f B ey ’den P aris M üm essilliğine tel,
11. 6.1923
“Borç faizlerini ancak Frank ile ödeyebileceğimizi ve başka
türlü bir ödemeyi mümkün görmediğimizi Anadolu Ajansı aracı
lığıyla açıkladık. Bu açıklamanın ajanslar ve basın aracılığıyla ya-
yımlatılmasım rica ederim.”1234
531
“Albay M ougin’den alman bir mektupta, kendisinin resmi
sıfatla Yüksek Komiser Delegesi olarak Türk Hükümeti nezdinde
görevlendirilmiş olduğu bildirilmektedir.”1239
"Bükreş temsilcimiz, Bulgaristan’daki hükümet darbesinin
Sırbistan’da derin etki yapmış olduğunu bildiriyor. Bulgar hükü
meti dış politika konusunda güvence vermiş.’’1240
“Bükreş temsilcimiz, kuponlar konusunda girişim yaptığını
bildiriyor. Romanya ve Sırbistan’ın Müttefikler aleyhinde bir tu
tum takınamayacakları belirtiliyor.”1241
“İstanbul’da tutuklu Rumlar hakkındaki şikâyet bir yanlışlıktan
kaynaklanmış olabilir. Kumandanlıktan cevap beklenmektedir.”1242
“Kuponlar işi Gazi P aşa’nın başkanlığında görüşüldü. Faiz
lerin Frankla ödeneceği tespit edilmeden, Muharrem Kararname
si ve sözleşmeler hakkında beyanname verilemez. Bu işin bizim
görüşümüze göre sonuçlandırılması gerek. İmtiyazlar ve şirketler
konusunda müzakereden kaçınmanızı rica ederim.”1243
532
İsm et P a ş a ’d a n B a ş b a k a n lığ a üç tel, 13.6.1923
“Başdelegelerle özel olarak imtiyazlar konusunu görüştük. Bu
işin Ankara’da şirketlerle müzakere edildiğini söyledik. Şirketler
temsilcilerinin önemli bir bölümünün Ankara’da anlaşmaya vara
madıklarım, bu durumda barış antlaşmasına bazı maddeler koy
mak gerektiğini, yoksa antlaşmayı imzalamayacaklarını söylediler.
Antlaşmaya imtiyazlar konusunda bazı prensipler koymak istiyor
lar. Bunu kabul edemeyeceğimizi belirttik. İşleri sonuçlandırılmış
olan şirketler hangileridir?”1246
“Venizelos, 1918’den önce İstanbul’da oturan Rumların mal
ları hakkında alınan tedbirlerin anlaşmaya aykırı olduğunu ileri
sürdü ve bunların kaldırılmasını istedi. Bu başvuruyu reddetmek,
Batı Trakya Müslümanları hakkındaki girişimlerimize ters düşe
bilir. Verilecek cevabın bildirilmesini rica ederim.”1247
"Kuponlar hakkında P elle’ye resmi bildirimde bulundum.
Meselenin ciddiyeti ve ağırlığı konuşuldu. Pelle, şimdilik kimseye
bir şey söylenmemesini rica etti ve yarın sabaha kadar vakit istedi.
Bir söylentiye göre bize bir teklif yapılacak. Ödenecek akçe olarak
Frankın belli bir kurunu tespit için teklif almadık. Düşünülen be
yannamenin anlaşmaya bağlı olduğu yolunda bir şart teklif ettim.
Pelle, kabul etmedi.”1248
1246) Ib id ., s.436-438, No. 434: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 13.6.1923, No. 221.
1247) Ib id ., s.438-439, No. 435: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 13.6.1923, No. 222.
1248) Ib id ., s.439-440, No. 436: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 13.6.1923, No. 223,
224, acele.
533
bir taviz vermek demektir. Biz, diğer konularda tatmin edilmedik
çe böylesine büyük bir tavize razı olamayız.
2) B orçlar: Türkler, Muharrem Kararnamesi’ni kabul etmi
yorlar. Öyle olunca biz de alacaklıların (bondholders=borç sene
di hamillerinin) haklarını bir kenara itemeyiz. Bu, esas itibariyle
Fransızların görüşüdür; biz de onların görüşlerini destekliyoruz.
3) İm tiy azlar: Türkler imtiyazlı şirketlerle Ankara’da yap
tıkları görüşmelerin iyi gittiğini söylüyorlar. İngiliz şirketlerinin
tatmin edildiklerinden emin olmadıkça antlaşmaya imtiyazlarla
ilgili hükümler konması üzerinde ısrar edeceğiz.
4) M usul: Musul konusunda bizi tatmin edecek maddeleri
içermeyen bir barış antlaşmasına imza koyamayız. İstanbul’a ve
Roma’ya tekrarlandı.”1249
534
“Şirketler ve imtiyaz işleri Türkiye’de ilgililerle çözüme bağla
nıyor. Elektrik şirketiyle de anlaşmaya varıldı. Barış antlaşmasına
bu konuda prensipler konulmasını kabul edemeyiz. Kuponlar ve
tahliye (işgalin sona erdirilmesi) sorunları halledildikten sonra,
askıda kalan bazı şirket ve imtiyaz işleri de çözüme bağlanır. Bir
kaç şirketin gayri meşru isteklerinin antlaşmaya konmasına razı
olamayız.”1253
“Reji şirketi, İstanbul Telefon Şirketi ve İzmir-Kasaba Demir
yolu Şirketi hükümetimizle anlaşmaya varmışlar ve memnun kal
mışlardır. Müttefiklerin bu konuda söyledikleri asılsızdır. Borasit
madeni sorunu da çözüme bağlanmıştır.”1254
1253) Ib id ., s.443-444, No. 440: Rauf Bey’den İsmet Paşaya tel, 14.6.1923, No. 252,
acele.
1254) Ib id ., s.444-445, No. 441: Rauf Bey’den İsmet Paşaya tel, 14.6.1923, No. 253,
acele.
1255) Ib id ., s.445-447, No. 442: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 14.6.1923, No. 225,
226, 227.
535
İdaresinin toplayacağı gelirlerin Türk Hükümetine teslim edilme
yeceği bildirildi.”1256
536
“Fenerler şirketi gibi imtiyazlı şirketlerle ilgili bir madde Kon
feransın birinci döneminde kabul edilmişti. Bu madde şimdi de
kabul edilmiştir. Üç adet fenerler avans borç taksidine dahildir.”1261
"Venizelos, ön barış yapılmasını önermiştir. Müttefikler ka
bul etmemiştir. Bulgar, Trakya’dan transit geçişle ilgili hükümleri
imza edeceğini bildirdi. Dedeağaç'tan denize çıkış konusunda gö
rüşümüzü sordu. Sırp temsilci, Dışişleri Bakanlarının son konuş
masını getirdi. Bizim için olumlu cümleleri var.”1262
537
“M iktarı bildirilen Yunan esirlerinden başka 9 .4 9 5 yerli Rum
da vardır.”1265
“Yunanistan, M üslüm an köylerin em lakini Yunan g öçm en le
rine dağıtm ak için bir kanun çıkarm ıştır. G erekli girişim in yapıl
m asını rica ederim.”1266
"Bazı şirketler zarar-ziyan talep etm ektedirler. M üttefiklere
terk ettiğim iz 12 milyon liradan bu zararların da karşılanabileceği
görüşündeyiz.”1267
İ s m e t P a ş a ’d a n B a ş b a k a n lığ a ik i tel, 1 7 .6 .1 9 2 3
“Kuponlarla ilgili beyannam e hazırlanıyor. Düyunu Umu-
miye’nin toplayacağı gelirlerin bir bölümünü Türk Hüküm eti
nin alacağını beyannam eye koydurmaya çalışıyoruz. Düyunu
Umumiye’nin işe başlam asını M arta kadar ertelem ek imkânsız."1268
“Z iya H üsnü’nün verdiği projenin arkasında bir İsviçre şirke
ti vardır. Görüşm eye hazırdırlar ve cevabınızı bekliyorlar.”1269
18 H aziran 1 9 2 3 P azartesi
B a ş b a k a n H. R a u fB e y ’d en İsm e t P a ş a ’y a ik i tel, 18.6.1923
“İngilizler Revandiz’i işgal etmişlerdir. Boşaltm aları için giri
şimlerde bulunmanızı istirham ederim."1270
“Fevzi P a şa ’nın bildirdiğine göre, Faysal Musul’a gelmiş.
Nusaybin’in güneyindeki Fransızlarla aşiretler arasında gerginlik
başgöstermiştir.”1271
538
“Kızılhaç delegelerine Ankara’ya gelme izni verildi.”1273
“Yunanlılarla gemi değişiminde Yunan tarafının fazlaca para
ödemesi gerekecektir. Çünkü iade edecekleri gemi ve malların de
ğeri azdır.”1274
“Trakya'dan Anadolu’ya 18 top götüren ‘Ümid’ vapuru İngi-
lizler tarafından tutuklandı ve toplar boşaltıldı. Olayın görüşümü
ze göre savunulması isteniyor. Bilgilerine.”1275
"Düyunu Umumiye’nin hükümete devredilecek gelirlerin
miktarı Franka denk olmalı. Marttan önce gelirleri Düyunu Umu-
miye’ye devretmeye imkân yoktur.”1276
539
“Fransa, tahliye ile birlikte Türk ordusunun da terhis edil
mesi isteğinden vazgeçmiş. Tahliyenin, antlaşmanın Ankara’da
onaylanmasından sonra altı hafta içinde başlamasını da kabul
etmiştir."1281
1281) D BFP-I/X V III, s.880, No. 623: Rumbold'dan Curzon'a tel, 19.6.1923, No. 209
(özet).
1282) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı II, s.462, No. 466: Rauf Bey'den İsmet Paşaya tel,
20.6.1923, No. 270.
1283) Ib id ., s.462-463, No. 467: Rauf Bey’den İsmet Paşa'ya tel, 20.6.1923, No. 271
(özet).
1284) Ib id ., s.463, No. 468: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 20.6.1923, No. 472 (özet).
1285) Ib id ., s.464, No. 470: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 20.6.1923, No. 273 (özet).
1286) Ib id ., s.465, No. 472: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 20.6.1923, No. 247 (özet).
1287) Ib id ., s.464, No. 471: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 20.6.1923, No. 245 (özet).
540
“Savaş ganimetleri konusunda Yunanistan’la kararlaştırılan
formül yalnız gemilerin karşılıklı geri verilmesini öngörüyor. Yu
nanlıların elinde bizim 37 teknemiz var. Yunanlıların elindeki tek
nelerimiz konusunda açık bilgi verilmesini rica ederim.”1288
“İki telgrafınızdan biri alınamadı, diğeri de açılamadı.”1289
541
21 H aziran 1 9 2 3 Perşem be
1292) Şimşir, L o z a n T elg ra fla rı II, s.465, No. 474: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel,
21.6.1923, No. 276.
1293) Ib id ., s.466, No. 475: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 21.6.1923, No. 277.
1294) Ib id ., s.467-468, No. 476: Rauf Bey’den İsmet Paşaya tel, 21.6.1923, No. 278.
1295) Ib id ., s.468-469, No. 477: RaufBey’den İsmet Paşa'ya tel, 21.6.1923, No. 279.
1296) Ib id ., s.469-470, No. 478: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 21.6.1923, No. 276.
1297) Ib id ., s.470, No. 479: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 21.6.1923, No. 249.
542
“Mübadele dışında kalan İstanbul Rumlarına emval-i metru
ke kanununun uygulanmaması için Venizelos tekrar başvurdu.
Cevabın çabuklaştırılmasını rica ederim.”1298
“Takas ve mahsup edilen vatandaş zarar ve ziyanlarına Mü
tareke döneminin haciz bedelleri de dahildir. Ama bunun sınırla
maları vardır.”1299
1298) Ib id ., s.471. No. 480: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 21.6.1923, No. 250.
1299) Ib id ., s.471-472, No. 481: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 21.6.1923, No. 251.
1300) Ib id ., s.472, No. 482: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 22.6.1923, No. 274.
1301) Ib id ., s.473, No. 483: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 22.6.1923, No. 275.
1302) Ib id ., s.473-475, No. 484: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 22.6.1923, No. 253.
1303) Ib id ., s.475-476, No. 485: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa yazı, 22.6.1923, No. 64
(özet).
543
2 3 H aziran 1 9 2 3 C u m artesi
1304) Ib id ., s.476-477, No. 486: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 23.6.1923, No. 254
(özet).
1305) Ib id ., s.477, No. 487: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 23.6.1923, No. 255 (özet).
1306) Ib id ., s.478, No. 488: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 23.6.1923, No. 256 (özet).
1307) Ib id ., s.478, No. 489: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 23.6.1923, No. 257 (özet).
544
nun görünüyorlar. Müzakereler, dört-beş saat sürmüş ve pek çetin
geçmiştir. Talimat bekliyorum.”1308
545
“(Kurye yevmiyeleri) Bundan sonra da verilir.”1314
“Fevzi Paşa’nın bildirdiğine göre, Fransızlar Suriye sınırında
üç hatta yığınak yapmaktadırlar.”1315
“Kuponlar ve tahliye (işgale son verilmesi) sorunları halle
dilmedikçe öteki sorunlar üzerinde müzakere kabul edilmemesi
hakkmdaki kararımız kesindir.”1316
“Fevzi Paşa’nın bildirdiğine göre, sınırda bir Fransız subayı
ile dört asker, kimliği bilinmeyen kişilerce öldürülmüştür. Ermeni
ve Rumlar İskenderun taraflarına göç etmektedirler.”1317
1314) Ib id ., s.483, No. 495: Rauf Bey’den İsmet Paşa'ya tel, 24.6.1923, No. 287.
1315) Ib id ., s.484, No. 496: Rauf Bey'den İsmet Paşa'ya tel, 24.6.1923, No. 289.
1316) Ib id ., s.485, No. 497: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 24.6.1923, No. 290.
1317) Ib id ., s.485-486, No. 498: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 24.6.1923, No. 291.
1318) Ib id ., s.485-486, No. 499: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 24.6.1923, No. 261.
1319) Ib id ., s.486, No. 500: İsmet-Paşa’dan Başbakanlığa tel, 24.6.1923, No. 262.
1320) Ib id ., s.487-488, No. 501: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 24.6.1923, No. 263,
264, acele.
1321) Ib id ., s.488-489, No. 502: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 24.6.1923, No. 265.
546
Yüksek K om iser Vekili H en derson ’d a n L o rd Curzon’a
rapor, 24.6.1923
“Türkiye kötüye gidiyor. İç ayrılıklar artıyor. M ustafa Ke
m al’in sivil halk üzerindeki etkisi uçup gidiyor. Basın, İstan
bul’daki milli idareyi her Allahın günü sürekli eleştiriyor. Çerkez
Ethem ’in, milli idareyi despot olarak gösteren, Türk ordusuna
saldıran ve İttihat ve Terakki’yi öven mektubu sansüre rağmen
basında yayımlandı. Seçimler bir göz boyamadır; Müdafaai Hu
kuk adayları, seçim özgürlüğü olmadığı için seçiliyorlar. Halk ve
K em alist’ler özellikle doğu illerinde kendilerini güvende hisset
miyorlar. Türkiye'nin gerçek güçsüzlüğü, ‘Ümid’ vapurundaki si
lahlara İngiliz donanmasınca el konulması olayında açıkça ortaya
çıktı. Üzerinden bir hafta geçtiği halde Türkiye bu olayı hâlâ pro
testo bile edemedi. Fakat asıl tehlike şurada yatmaktadır: Türkiye,
mali ve ekonomik bağımsızlığına aykırı gördüğü bir barış yapmak
tansa Anadolu'ya çekilip gücünü burada toplamaya yönelmekte
dir. Buna karşı Müttefikler Anadolu’da fiili tedbirler alamazlarsa,
Türkler, borç kuponlarını Sterlinle ödemeye razı olmaktansa ba
rış antlaşmasını imzalamaktan vazgeçerek Konferansı kesintiye
uğratabilirler. Bu riski göğüsleyerek Türklerin boyun eğmesini
beklemek Müttefik Devletlerin takdirine kalmıştır. Bu takdirde
İstanbul’un işgalini sittin sene sürdürmek gerekecektir.”1322
1322) D BFP-I/X V III, s.894-896, No. 633: Henderson’dan Curzon’a rapor, 24.6.1923,
No. 363 (özet).
1323) Şim şir, L ozan T elg rafları II, s.489, No. 503: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel,
25.6.1923, No. 293.
547
“Trakya'dan Anadolu’ya taşınmakta olan toplara ve ‘Ümid’
vapuruna İngilizler el koydular ve Mudanya M ütarekesine aykırı
davrandığımızı ileri sürdüler. Oysa anılan mütareke anlaşmasın
da bunu engelleyen hüküm yoktur. Tam tersine İngilizlerin hare
ketleri Mudanya Mütarekesi’ne aykırıdır. Bunu protesto ediniz ve
topların geri verilmesini isteyiniz.”1324
548
"Emval-i metruke kanunu, vatandaşlarımızın haklarını koru
mayı amaçlıyor. Kaçakların ve kayıpların hakları da güvence altına
alınıyor. Bu kanun yabancılara uygulanmıyor.”1329
"G azin in huzurunda görüşüldü. Hükümetin tahliye ve ku
ponlar işini esas saydığı ve kuponlar sorunu halledilmedikçe diğer
sorunlar üzerinde müzakerelere girişilmeyeceği bildirilmişti. Şir
ketler ve imtiyazlar konusunda da talimat verilmiş, sorulan hu
suslar cevapsız bırakılmamıştı. Hükümet delegasyonumuzun faa
liyetini sınırlamıyor. Kuponlar ve tahliye sorunları halledildikten
sonra, bazı esaslara göre imtiyazlar görüşülebilir.”1330
549
İsm et P a ş a ’d a n B a ş b a k a n lığ a ik i tel, 27.6.1923
“Delegasyonumuz üyelerinden elbise parası almayanlar hak-
kındaki cevaplarının çabuklaştırılmasını rica.”1337
"(Lozan’da istikraz görüşmeleri yaptığımız yolunda) Yayın ya
pan Türk gazetelerinin dikkati çekildi. Yabancı basında bu konuda
yayın olmadı.”1338
2 8 H aziran 1 9 2 3 Perşem be
B a ş b a k a n H. R a u fB e y ’d en İ s m e t P a ş a ’y a d ö r t tel, 28.6.1923
“(Yabancı ordular için odun kesm iş olan m üteahhitler hk.)
O rm an resm i alınm ası işlem leri hüküm etçe değiştirilem iyor. M ü
teahhitler hakkında başka şikâyetler de vardır.”1339
“İsviçre-Türkiye D ostluk D erneği B aşkanının ekonom ik tek
liflerini görüşm eye hazırız.”1340
“Y unanistan’daki vakıflarla ilgili m addenin çıkarılm ış olduğu
yolunda bir haber yayım landı. Bilgi verilm esini rica ederim .”1341
“İngiliz E astern telg raf şirketi kablolarıyla İzm ir’den çek i
len telg raflard an dolayı şirk etten alacağım ız vardır. İngiliz ve
Yunan delegeleri nezdinde gereken girişim lerin yapılm asını rica
ederim .”1342
1337) Ibid., s.499, No. 517: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 27.6.1923, No. 274.
1338) Ibid., s.499-500, No. 518: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 27.6.1923, No. 275.
1339) Ibid., s.499, No. 519: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 28.6.1923, No. 307.
1340) Ibid., s.500, No. 520: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 28.6.1923, No. 308.
1341) Ibid., s.501, No. 521: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 28.6.1923, No. 309.
1342) Ibid., s.501, No. 522: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 28.6.1923, No. 310.
1343) Ibid., s.502-503, No. 524: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 28.6.1923, No. 276.
550
P aris M üm essilliğinden D ışişleri B a k a n lığ ın a tel,
28.6.1923
“İngiliz Başbakanı, Lozan’daki gecikmenin borçlar işinden
kaynaklandığım ama bu zorluğun aşılacağını söylemiştir.”1344
1344) P B A -K .372/1 ve Şimşir, L o z an T elg rafları II, s.503, No. 525: Paris Mümessil
liğinden Dışişlerine tel, 28.6.1923, No. 1861.
1345) Ib id ., s.504, No. 527: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 29.6.1923, No. 278.
1346) Ib id ., s.504, No. 528: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 29.6.1923, No. 279.
1347) Ib id ., s.505, No. 530: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 29.6.1923, No. 281.
1348) Ib id ., s.506, No. 531: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 30.6.1923, No. 313.
1349) Ib id ., s.506, No. 532: Gazi M. Kemal’den İsmet Paşa’ya tel, 30.6.1923, No. 314.
551
4.
TEMMUZ 1923
(Barış Antlaşmasının İmzalanması)
1 Tem m uz 1 9 2 3 P azar
2 Temmuz 1 9 2 3 Pazartesi
B a ş b a k a n H. R a u fB e y ’den İsm et P a ş a ’y a üç tel, 2.7.1923
“İzmir yangınından zarar görenler, zararlarının sigortalara
tazmin ettirilmesi için hükümete başvurdular. Kendilerine, mah
kemelere başvurmaları söylendi.”1353
"Fenerler idaresiyle görüşüldü ve anlaşma hazırlandı. İmtiyaz
sahiplerinin gelmeleri bekleniyor.”1354
“Türkiye’de maden işletmek isteyen İsviçreliler ülkemize bir
inceleme heyeti gönderebilirler.”1355
1350) Ib id ., s.507, No. 533: RaufBey’den İsmet Paşaya tel, 1.7.1923, No. 315.
1351) Ib id ., s.507, No. 534: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 1.7.1923, No. 282.
1352) P B A -K .372/1 ve Şim şir, L o z a n T elg ra fla rı II, s.507-508, No. 535: Paris Mü
messilliğinden Dışişlerine tel, 1.7.1923, No. 1868 (özet).
1353) Ib id ., s.508, No. 536: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 2.7.1923, No. 316 (özet).
1354) Ib id ., s.508-509, No. 537: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 2.7.1923, No. 317
(özet).
1355) Ib id ., s.509, No. 538: RaufBey’den İsmet Paşa'ya tel, 2.7.1923, No. 318 (özet).
552
İsm et P a şa ’d a n B a ş b a k a n lığ a tel, 2.7.1923
“Askıdaki sorunların çözümü için hiçbir toplantı yapılmadı.
Bugün davetçi devletlere bir nota verdim. Kuponlar işin'ın bir an
önce halledilmesini istedim.”1356
553
“Konferansa verdiğim nota basına da sızdı. Kuponların barı
şa tek engel gibi gösterilmesi İngilizlerle Fransızları telaşlandırdı.
Çeşitli söylentiler dolaşıyor. Amerikalı, yeni pasaport nizamname
mizin Amerikalılara karşı ayrımcılık gözettiğinden şikâyet etti.”1365
“Tahlisiye (kurtarma) idaresi hakkında bilgi verilmesini istir
ham ederim.”1366
“Mali ve iktisadi komiteler toplandı. Barışa başlıca engelin
kuponlar olduğu bir daha gözlendi. Düyunu Umumiye’den ödenen
paraların Frank üzerinden artan miktarını tanımamak olmayacak.
Geçmişin bu pürüzünü temizlemek gerek. Notamıza Müttefikler
cevap verdiler. Onlar da cevaplarını basına sızdırdılar. Söylentiye
göre, kuponlar sorunu halledilinceye kadar tahliyeyi (işgali sona
erdirmeyi) geciktireceklermiş."1367
554
bir gün de İngilizlere gelmez... İsm et Paşa’nın nihayet sabrı tü
kendi... Müttefiklere yazılı bir nota verdi... Artık işe bir nihayet
vermelerini istiyor...”1369
555
Dolayısıyla çok iyi takdir buyuracağınız gibi Zâtı Âlinizden k a h
ram anca bir hareket ve onun kuvvetle m uhtem el olan neticesini
beklerim !’1310
556
İsm et P a ş a ’d a n B a ş b a k a n lığ a iki tel, 4.7.1923
“Osmanlı Bankası ile Maliye arasında askıda bulunan altın ve
466 bin lira konusunda anlaşma olduğunu Müttefiklere bildirmiş
tim. Bu konuda bilgi verilmesini istirham ederim.”1378
“İzmir yangınından zarar görenlerin sigorta şirketlerinden
alacakları için Türk mahkemelerine başvuracakları yerde bu ko
nuda karma hakem mahkemelerine başvurulması telkin olunmak
tadır. Hükümetin görüşü nedir?”1379
1378) Ib id ., s.520, No. 558: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 4.7.1923, No. 290 (özet).
1379) Ibid ., s.520-521, No. 559: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 4.7.1923, No. 291 (özet).
1380) Ib id ., s.521, No. 560: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 5.7.1923, No. 333 (özet).
1381) Ib id ., s.521, No. 561: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 5.7.1923, No. 334 (özet).
1382) Ib id ., s.522, No. 562: Rauf Bey'den İsmet Paşaya tel, 5.7.1923, No. 335 (özet).
1383) Ib id ., s.522, No. 563: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 5.7.1923, No. 336 (özet).
1384) Ib id ., s.523, No. 564: RaufBey’den İsmet Paşaya tel, 5.7.1923, No. 337 (özet).
1385) Ib id ., s.523, No. 565: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 5.7.1923, No. 338 (özet).
1386) Ib id ., s.524, No. 566: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 5.7.1923, No. 339 (özet).
557
İsm et P a ş a ’d a n B a ş b a k a n lığ a d ö r t tel, 5.7.1923
“Kuponlar işi halledilinceye kadar işgalin sürdürülmesini ka
bul edemeyeceğimizi Müttefiklere evvelce bildirmiştim.”1387
“İngiliz gazeteleri Müttefikler arasındaki anlaşmazlığın artık
gizlenemeyeceğini yazıyorlar. Fransa, kuponlar işinin halline ka
dar İstanbul’daki işgalin devam etmesini istemiş. İngilizler buna
razı olmamış. Bir İngiliz gazetesi Tanin’e dayanarak, bazı tacirle
rin İstanbul’da işgalin devam etmesi için başvuruda bulundukla
rını yazıyor.”1388
“Heyetimizin Lahey’e bir kimse göndermeye imkânı yoktur.”1389
"Delegasyondan ilk kafile şu 9 kişinin Türkiye’ye dönmesi
uygun görülmüştür: Tahir, Nusret, Fuad, B in b aşı Atıf, Binbaşı
Sabri, Ali, A li M uhtar, Yüzbaşı Aziz ve M ülazım Fethi Bey’ler.
Hikm et Bey de izinli olarak ayrılmıştır.”1390
1387) Ib id ., s.524. No. 567: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 5.7.1923, No. 292 (özet).
1388) Ib id ., s.524-525, No. 568: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 5.7.1923, No. 293
(özet).
1389) Ib id ., s.525, No. 569: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 5.7.1923, No. 294 (özet).
1390) Ib id ., s.525-526, No. 570: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 5-6.7.1923, No. 295
(özet).
1391) PBA-K. 3 7 2 /1 ve Şim şir, L o z an T elg ra fla rı II, s.526, No. 571: Paris Mümessil
liğinden Dışişlerine tel, 6.7.1923, No. 1901 (özet).
1392) A ta tü r k ’ün B ü tü n E serleri, C ilt 16, s.30.
558
B a ş b a k a n H. R a u /B e y ’den İsm et P a ş a ’ya üç tel, 7.7.1923
“Yunanistan’dan 15.741 esir teslim alındı. Yunanistan’da ka
lan 5.081 kadar esirimizin akıbetlerini incelemek üzere oraya bir
heyet göndermek istiyoruz.”1393
“Genelkurmay, Irak (Musul) sorununun halli için öngörülen
dokuz aylık süre içinde hiçbir askeri tedbir alınmaması yolunda
ki kararda, Revanduz’un boşaltılmasının kaydedilmesi gerektiği
görüşündedir.”1394
"(Şirketlerin savaş zararlarının tazmini konusundaki) Telg
rafları Vekâletlere bildirilmişti. İçişleri Bakanlığı şirketlerle ilgili
tamamlayıcı bilgi istemektedir.”1395
1393) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı II, s.526, No. 572: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel,
7.7.1923, No. 340.
1394) Ib id ., s.527, No. 573: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 7.7.1923, No. 341 (özet).
1395) Ib id ., s.527, No. 574: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 7.7.1923, No. 342 (özet).
1396) Ib id ., s.528-529, No. 575: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa (Gazi Paşa’ya) tel,
7.7.1923, No. 296.
559
şülecektir. İmtiyazlar ve şirketler hakkında derhal bilgi verilmesi
müsterhamdır. Tahliye (işgalin sona erdirilmesi) işi görüşülürken,
muhafazaya alınmış gemilerimizin adlarını bilmek istiyorum.”1397
“Kuponlar hakkında iki türlü teklifte bulundular. Birinci şıkkı
reddettik. İkinci şıkta bizden beyanname isteklerinden vazgeçi
yorlar, buna bazı şartlar koşuyorlardı. Biz beyanname verilmeme
sini kabul ettik, fakat borçlarımızı altın ve Sterlin ile ödeyemeye
ceğimizi de belirttik. Kabotaj için altı aylık süreyi kabul etmiyor,
iki yıl diye ısrar ediyorlar. Son kararınız nedir?”1398
“Osmanlı Bankası’nın imtiyaz süresinin iki yıl uzatılmasını
rica ediyorlar. Cevabınız ne olacak?”1399
560
yılsın; 4) Müttefiklerin el koymuş oldukları malzemeleri Türklere
iade etmeleri konusunda protokole bir hüküm konmamıştır; 5)
Geri verilecek gemiler, Müttefiklerce enterne edilmiş olan bütün
Türk savaş gemilerini kapsamalıdır; 6) (Türkiye’nin antlaşmayı
onaylaması ön şart olarak konurken) Protokolde karşılıklılık esası
gözetilmemiştir: Müttefik devletler antlaşmayı sittin sene onay
lamazlarsa ne olacaktır? 7) İsm et Paşa, protokolde yer alan Irak
sınır müzakereleri için dokuz aylık süre maddesine de itiraz etti.
Pelle, İsm et P aşan ın borçlar konusundaki cevaplarını tat
min edici bulmadığını belirtti. İsm et Paşa, imtiyazları savaştan
önce tamamlanmamış olan şirketleri imtiyazlı şirket olarak tanı
mayacağını ileri sürdü.
İmtiyazlar protokolü ile tahliye protokolünü inceleyip ta
mamlamaları için uzmanlardan oluşan iki komite kuruldu. Bunlar
yarın sabah toplanacak. Yarın öğleden sonra da delegeler tekrar
toplanacaklar.”1400
561
“Müttefikler tarafından İstanbul’da enterne edilmiş savaş ge
milerimizin tek tek adları: 5 zırhlı, 2 kruvazör, 6 torpido muhrip, 6
torpido, 6 gambot, 3 yat ve 6 motor gambot. Toplam 35 parçadan
oluşan bir donanma.”1402
“Yunanistan ile ayrı antlaşma caizdir.”1403
“Osmanlı Bankası’nın imtiyaz süresini uzatmak mümkün
değildir.”1404
'“Turkish Petroleum’ şirketi 1914’te kurulmak istenmiş fakat
kurulamamış idi. Şirkete bahşedilmiş bir hak yoktur.”1405
“Doklar Şirketi temsilcileri Ankara’da iyi kabul görmüşler,
görüşmelerden memnun kaldıklarım söylemişler ve geri dönmek
üzere Londra’ya gitmişlerdir.”1406
562
Lozan’da Velid Ebuzziya’dan Tevhid-i Efkâr’a mektup,
8.7.1923
“Nihayet sulha doğru son hatveyi atabildik... İsm et Paşa’nın
müjdesi: Gece saat bir buçuk. Bütün Türk gazetecileri Lozan
Palas’ın kapısının karşısındaki koltukta oturmuş, murahhasların
gece içtimalarının nihayet bulmasını bekliyoruz... Saat bir buçuk
raddelerinde birdenbire İsm et Paşa'nın otomobilinin düdüğü
işitildi... İsm et Paşa bir merak ve heyecanla etrafını almış olan
gazetecileri görünce tatlı ve sevimli tebessümü ile güldü. Ellerini
kaldırıp birbirine şatirane vurdu ve; ‘A rkadaşlar, itila f hasıl oldu.
Esas itibarile sulhü akdetm iş addolu n abilir’ dedi... ‘Sulh oluyor;
fa k a t ihtiyatlı bulunmalıyız '’...”1411
563
İsmet Paşa’dan Başbakanlığa üç tel, 9.7.1923
“Tahliye (işgali bitirme) protokolü lehimize değiştirildi. Müt
tefikler işgal kıtaları kavramına deniz kuvvetlerini dahil etm i
yorlar. Dahil edilmesini istedik. Müsadere etmiş oldukları silah,
cephane ve malzemeyi iade etmelerini kabul ettirdik. Irak sınırı
ile ilgili müzakerelerin tahliyeden sonra başlaması kabul ettirildi.
İmroz (Gökçeada) ve Bozcaada görüşüldü. Bu konuda müzakere
lere devam olunacak.”1414
Kuponlar, imtiyazlar ve tahliye sorunları bir blok halinde ye
niden görüşüldü. Kuponlar işi halledildi. Tahliye de halledildi, de
nilebilir. İmtiyazlar konusunda sorun başlıca üç şirketle ilgilidir.
Régie Générale, Turkish Petroleum ve Armstrong (Bunların izahı).
Kararınız nedir? Şirketlerle ilgili bir mektup istediler. Düyunu
Umumiye’nin ödemeleri üzerine ısrar ediyorlar. Kabotaj sorunu
malumdur. Barış, yukarıdaki sorunlara kalmıştır. Kanaatımızca,
alabileceğimiz her şey alınmış, memleketin geleceğini zarara so
kacak ağır bir yükümlülük alınmamıştır. Bu sorunları toptan ka
bul veya red cevabınızı makine başında beklerim.”1415
“İstanbul’da idam edilmek üzere olduğu söylenen 17 Rum so
runu ortalığı alevlendirir. Yunanistan’da Müslümanların idamları
na neden olur. Tam barış imza edilirken bizi zor durumda bırakır.
İdamdan vazgeçilmesini istirham ederim.”1416
564
“Armstrong ve Samsun-Sivas (Régie Générale) şirketlerine
ödenecek zarar ve ziyam sınırlandırdık. Arm strong un rüçhan
hakkı, devlet tarafından tersane vesaire yapılmasına engel değil
dir. Sorun bizim için hayati değildir. İşgal kuvvetlerinin de toptan
çıkarılmasını teklif ettim. Henüz cevap vermediler. Barış ve savaş
konusunda karar vermenizi tekrar istirham ederim.”1418
“Hemen 3000 İngiliz lirası gönderilmesini istirham ederim.”1419
“Müttefik deniz kuvvetlerinin de Türkiye’den çekilmesi iste
ğimize karşılık, her devletin Boğazlarda ikişer kruvazör bulundur
masını isteyeceklermiş. Hükümetin görüşünün tezelden bildiril
mesini rica ederim.”1420
“Protokolün Turkish Petroleum şirketiyle ilgili paragrafının
Fransızcasım sunuyorum.”1421
1418) Ib id ., s.554-555, No. 598: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 10.7.1923, No. 313.
1419) Ib id ., s.555. No. 599: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 10.7.1923, No. 314.
1420) Ib id ., s.555-556, No. 600: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 10.7.1923, No. 315,
acele.
1421) Ib id ., s.556, No. 601: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 10.7.1923, No, 316.
1422) Ib id ., s.558-559, No. 606: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 11.7.1923, No. 358,
359.
565
dan incelenmesi ve ona göre karar verilmesi öngörülüyor. Hake
min Divan üyelerinden seçileceği belirtiliyor.”1423
“(Eastern hattı parası) Telgrafla gönderiliyor.”1424
“(Suçlu 17 Rumun) Cezaları birkaç gün içinde infaz
olunmayacaktır.”1425
“İngiliz işgal kuvvetlerinin satmak istedikleri bazı eşya ve
erzakı gümrüğü ödenmek şartıyla satın alabileceğimizi bildire
bilirsiniz.”1426
1423) Ib id ., s.560, No. 607: Rauf Bey’den İsmet Paşaya tel, 11.7.1923, No. 360.
1424) Ib id ., s.556, No. 602: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 11.7.1923, No. 354, acele.
1425) Ib id ., s.518, No. 604: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 11.7.1923, No. 356.
1426) Ib id ., s.557-558, No. 605: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 11.7.1923, No. 357.
1427) Ib id ., s.561. No. 608: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa ve İstanbul Kumandanlığına
tel, 11.7.1923, No. 317.
1428) Ib id ., s.561-562, No. 609: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 11.7.1923, No. 318.
1429) Ib id ., s.562, No. 610: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 11.7.1923, No. 319.
566
Ankara’ya yollanmaları istendi. Bu arada Lozan’da Barış Antlaş
ması imzalanırsa, M eclis’te yeterli çoğunluğun sağlanması isteni
yor. Antlaşmanın onaylanması formaliteleri en geç 15 Ağustosta
tamamlanacak gibidir. Eskişehir’de Müdafaa-i Hukuk listesi dı
şından Em in Bey adında birisi seçildi. Giresun’da seçime katılma
oranı çok düşük kaldığından seçim yenilenecek. Trabzon’da bir
ay kadar bir gecikme olacak. Samsun’da 15 komünist yakalandı.
Ankara’da nihai seçim ertelendi. İlginçtir, Türk tarihinde ilk de
fa kadınlara da oy verildi. İzm ir’de M ustafa Kem al’in ve Adnan
(Adıvar) Bey’in eşlerine birer oy verilmiş. Konya’da ise Latife
H anım a 39 oy çıkmış. Nureddin Paşa’nın durumu henüz belli
değil. M ustafa Kem al ile İttihatçı liderler arasındaki müzakereler
kesilmiş. İttihatçılar parti fonlarını devretmeyi reddetmişler.”1430
567
“(İşbirlikçi Ermeni, Rum ve Arnavutların Türkiye’den koyula
cakları yolunda) Bir karar ve uygulama yoktur. Müttefikler yoktan
sorun yaratmak istiyorlar.”1433
"Müttefiklerin güvenlikleri için kaygıya yer yoktur. Genel af be
yannamesi barış antlaşması onaylandıktan sonra uygulanabilir.”1434
“İtalyan D inari, Ereğli madenleri için Fransızların güçlük çı
kardıkları yolunda Lozan’a telgraf çekmiş. Fransızlar tarafından
bir zorluk yoktur. Bilginize.”1435
“Fransız Fenerler İdaresi ile de anlaşma sağlandı.”1436
568
bu şirkete önem verdiğini ve eğer bu konudaki tutumumuzu sür
dürürsek bizi protesto etmek durumunda kalacağım söyledi. Mr.
Grew, Amerika’nın Batı Cephesine müdahalesi sayesinde Türkle-
ri mağlup etmiş olduğumuzu, şimdi bu zaferimizi haksız rekabet
için kullandığımızı da iddia etti. Bu girişimini Hükümetime rapor
edeceğimi söyledim.”1439
1439) D B F P -I/X V III, s.948, No. 671: Rumbold'dan Curzon'a tel, 12.7.1923, No. 276
(kısaltıldı).
1440) Temiz, V elid E bu zziy a’tıın L o z an M ektu p ları..., s.608-614. 87. mektup (özet).
1441) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı II, s.565-566, No. 617: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa
tel, 12.7.1923, No. 320, acele.
569
B a ş b a k a n H. R a u fB e y ’den İsm et P a ş a ’ya tel, 13.7.1923
“G azinin huzuruyla alınan kararlar: 1) Chester imtiyazı
Meclis’ten geçmiştir. Hükümet bunu değiştiremez. Bunu anlatmak
gerek. 2) Régie Générale’in Samsun-Sivas imtiyazı Meclis kararıyla
Amerikalılara verilmiştir ve yeni bir imtiyaz vermeye hazırız. Kara
deniz bölgesinde beş yıllık rüçhan hakkını da verebiliriz. 3) Arms
trong Vikers şirketine de benzer haklar tanıyabiliriz. 4) Turkish
Petroleum 'e hak tanımak Chester imtiyazıyla çelişir. Müttefikler
bizi çıkmaza sokarak sonuç alamayacaklarına inandırılmalıdırlar.
5) Barışa tek engel tahliye sorunu kalırsa, o zaman ikişer kruva
zör bulundurma tekliflerini kabul edebiliriz. 6) Müttefikler Chester
imtiyazını bozarak Meclis’in imtiyaz verme hakkını iptal edip dev
letimizin haysiyetini kesreylemek (kısıtlayıp çiğnemek) hususunda
ısrar yüzünden inkıta olursa, buraya (Ankara’ya) hareketiniz ve ba
rışın ne gibi esbabdan nâşi husul bulmadığını, cihana icâbı gibi ilân
ve irâde edecek beyanatta bulunmanız lüzumu tabiidir.”1442
1442) Ib id ., s.566-568, No. 618: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 13.7.1923, No. 366,
367, çok acele.
1443) Ib id ., s.668, No. 619: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 13.7.1923, No. 322.
1444) Ib id ., s.569, No. 621: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 14.7.1923, No. 370.
1445) Ib id ., s.569-570, No. 622: Rauf Bey’den İsmet Paşa'ya tel, 14.7.1923, No. 371.
570
“Genelkurmay, Irak sınırındaki statükonun ihlal edilmemesi
kaydını Mudanya Mütarekesi'nin imzası tarihinden başlatılmasını
istiyor.”1446
571
“(Emval-i metruke kanunu uygulamasında) Kayıp ve kaçakla
rın emlâkinin bedelleri kendi adlarına gelir kaydediliyor.”1453
“Müttefik vatandaşlarının harp kazançları vergisinden bağış
lanmaları adaletsizlik yaratır ve uygun olmaz.”1454
1453) Ib id ., s.575, No. 629: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 15.7.1923, No. 373.
1454) Ib id ., s.575, No. 630: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 15.7.1923, No. 374.
1455) A ta tü r k ’ün B ütün E serleri, C ilt 16, s.44 (Atatürk'ün cevabı için bkz.
18.7.1923).
572
lüğe girinceye kadar Müttefik donanmalarının Boğazlardan ser
bestçe geçişini öngörüyor.”1456
“Esirlerimizin durumunu yerinde incelemek üzere bir Kızılay
heyetimizin Yunanistan’a gönderilmesi kabul edilmiştir.”1457
573
koymuştur. Bu uğurda seçimlerde muhaliflerini dize getirmeye
kararlıdır. Ama İttihatçılar, Müdafaa-i Hukuk etiketi altında bazı
adamlarını Meclis e sokmayı başarmışlardır. Bürokratlar İstanbul’a
dönmeyi arzu ediyorlarsa da yakın bir gelecekte Hükümet merke
zinin Ankara’dan İstanbul’a taşınma ihtimali yoktur...”1461
574
söylemekten geri kalm adı. Sulh muahedesini, bu prensiplerden
mülhem olan duygu ile im zalayacağız. Burada tem sil edilen dev
letlerin, bunu sam im i bir sulh arzusu ile tatbik etm ek isteyecekle
rinden şüphemiz yoktur’. ”
İsm et Paşa, İngiliz, Fransız, İtalyan heyetlere ve değerli yar
dımlarından dolayı bütün delegasyonlara da teşekkür ettikten so
na konuşmasını şöyle tamamlıyor:
"Konferans reisleri tarafından s a rf edilen takdire değer em ek
lerin hatırasını, daim a saygı ile anacağız. M ünakaşalarım ız sıra
sında çıkan güç m eseleleri halletm ek yollarını araştırm aktan ge
ri durmayan m ütehassıslarla, hukuk müşavirlerine ve Konferans
umumi kâtipliğine de teşekkür ederim.
Dokuz aydan beri bize en geniş ve nazik misafirperverliği gös
termiş olan İsviçre Cumhuriyetine, Vaud kantonuna ve Lozan şeh
rine minnetlerimi ifade ile sözlerimi bitiririm ”1464
İsmet Paşa’dan Başbakanlığa iki tel, 17.7.1923
“(Müttefik donanmaların Boğazlardan geçişleriyle ilgili) Şif
reyi geç aldım. Sorun halledildi. Durmaksızın geçişin tanınmasın
da sakınca yoktur.”1465
“1) Komiteler son toplantılarını yaptı. 2) Barış Antlaşması 24
Temmuzda imzalanacak. Antlaşma imzalanınca genel affı uygu
lamaya başlayacaklar. 3) Ermeni göçmenlerin dönüşleri için bir
yükümlülük alamayacağımızı bildirdik. 4) Kabotaj konusunda
Romanya ile kırgınlık oldu. 5) Turkish Petroleum için hiçbir yü
kümlülük ve sorumluluk altına girmeyeceğimizi belirttim. Sorun
kapandı. 6) Borçlan altın veya Sterlin ile ödemeyeceğimizi tekrar
kesinlikle ifade ettim. 7) Osmanlı Bankası’nın imtiyazını Hükü
mete tavsiye etmemi istediler. Nezaketen edeceğimi söyledim. Bu
sorun da bitti.”1466
575
L o z a n ’d a Sir H. R u m b old ’d a n L ord C urzon’a tel, 17.7.1923
“Konferansın birinci, ikinci ve üçüncü komitelerinin son res
mi toplantısı yapıldı. Daha önce özel toplantılarında varılmış olan
anlaşmalar kabul edildi, prokollere bağlandı. Tahliye Protokolü,
Karaağaç Bölgesi ile İmroz ve Bozcaada’ya ilişkin Protokol, Ant
laşmanın kimi hükümlerine Belçika ve Portekiz’in de katılmaları
na ilişkin Protokol, Genel A f Deklarasyonu, İmtiyazlar Protokolü
kabul edildi. Açıklamalar, konuşmalar yapıldı.”1467
1467) D B F P -I/ XVIII, s.960-966, No. 678: Rumbold’dan Curzon'a tel, 17.7.1923, No.
293 (ve 296) (özet).
1468) Ali Naci Karacan, L o z an K o n fera n sı ve İsm et P a şa , 3. bs.. Bilgi Yayınevi, An
kara, 1993, s.404.
576
dostânemiz başlayacakmış! - Bayramda harbe başladık, bayramda
sulh yapıyoruz.”1469
577
Lozan’da Velid Ebuzziya’dan Tevhid-i Efkâr’a mektup,
18.7.1923
"Sulhün imzasını beklerken. İstiklâlimiz müemmendir. Çok
yorulduk fakat istiklalimizi kurtardık. İsm et Paşa’mız hem harb
gazisi, hem sulh gazisi - Sekiz ay mücadelattan sonra sulh -
İstiklal-i siyasi, adlı ve iktisadimizi kurtardık - Lehü’-l-hamd ka
pitülasyonlardan eser kalmadı - Muahede tarihimizin bir dönüm
noktasıdır...”1474
578
19 Tem m uz 1 9 2 3 Perşem be
1477) D B F P -I/X V III, s.967-968, No. 680: Rumbold’dan Curzon'a tel, 19.7.1923, No.
297 (kısmen).
1478) Bu telgrafın tamamı için bkz. Şimşir, L o z an T elg ra fla rı II, s.544-545, No. 592.
579
S ir H orace Rumbold, işte -ta b ir ca iz se- bu "oltayı” yutmuş
ve son darbeyi İsm et Paşa kazanmıştır! Dolayısıyla, Lozan son
rasında İsm et Paşa’nın yıldızı parlarken S ir Rumbold'un prestiji
biraz sarsılmıştır. -BNŞ
1479) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı II, s.584, No. 644: Gazi M. Kemal Paşa’dan İsmet
Paşa’ya tel, 19.7.1923, No. 380.
1480) A ta tü r k ’ün B ütün E serleri, C ilt 16, s.46.
1481) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı II, s.585, No. 645: Rauf Bey’den İsmet Paşa'ya tel,
19.7.1923, No. 381.
580
İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 19.7.1923
“1) İtalyan D onari, Ereğli madeni işinin Fransızlar yüzün
den ilerleyemediğini tellemiş. 2) Sivrihisaryan kardeşlerden biri
Afyon’da, diğeri Akhisar’da imiş. 3) Antalya bölgesinde demiryolu
yapımı için İtalyanların 1913-14 yıllarında imzaladıkları anlaşma
metnini bana verdiler. M ontagna dürüst davranmak için bunu
açıklamamış. 4) İstanbul’da kalacak Beyaz Ruslar için yapılan tek
lifleri postayla gönderiyorum. 5) Genel af yürürlüğe girinceye ka
dar onarılamayacak cezalar verilmemesi heyetlere taahhüt edildi.
6) Ruslar Boğazlar Sözleşmesini imzaya çağrıldılar.”1482
581
atıfta bulunarak ve bunların dört-beş gün zarfında çözümlenip
çözümlenemeyeceği hususunda görüşlerimi isteyerek söze başla
dı. Ya da şu âna kadar üzerinde başarı sağlanan konular esas alın
mak suretiyle hazırlanan ve diğer konulan gelecekteki görüşmele
re bırakan bir antlaşmanın imza edilmesi tercih edilebilir miydi?
Bunun kesinlikle bizim görüşümüzü yansıtmadığını söyleyerek
cevap verdim... Her ikimiz de belli bir sonuca ulaşmak gayesiyle
müzakerelere başlamıştık... İsm et, ardından, ön plandaki husus
ları tetkik etmemizi önerdi ve şu sıraya göre çalışmaya koyulduk:
En çok kayrılan ülke maddesi...; Vatandaşlığa geçiş...; Hukuki dek
larasyon...; Kapitülasyonlar...; Tazminat talepleri...; Boğazlar.”1485
582
Antlaşmayı Sırplara da imzalatmak bizim çıkarmazadır. 2) Ame
rika ile antlaşma yapmak için Lozan’da kalmanız uygun değildir.
Müzakerelere İstanbul’da devam edilebilir. 3) İtalya yoluyla dönü
şünüzde bir fayda görülmüyor.”1488
“Tahliye protokolünün birer örneğinin cepheye, İstanbul Ku
mandanlığına ve R efet P aşaya gönderilmesi.”1489
583
"Bütün memlekette kutlama törenleri için barışın imza günü
ve saatinin bildirilmesini rica ederim.”1494
“İngilizlerce zaptedilen ‘Karadeniz’ vapuru hakkındaki yazı
mız cevabının çabuklaştırılmasını rica ederim.”1495
“Karaağaç’ta Yunan tahribatının somut örnekleri haber veril
mekte ve tahribatın devam ettiği bildirilmektedir.”1496
“(Amerika ile müzakereler konusunda) Kararımızı bildir
miştik.”1497
584
“Danışmanlarımız Amerikalılarla son toplantılarını yaptılar.
Bazı konularda anlaşma oldu. Kapitülasyonlar, adli beyanname ve
Amerikan talepleri gibi konularda anlaşma olmazsa görüşmeler
kesilecek. Hükümetin kararının tezelden bildirilmesi.”1502
"A bbas H ilmi Paşa hakkında İngilizlerden cevap bekli
yorum.”1503
“Barış, 24 Temmuz saat 15’te imzalanmaya başlanacak.”1504
1502) Ib id ., s.600-601, No. 666: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 23.7.1923, No. 344.
1503) Ib id ., s.601. No. 667: İsmet Paşa'dan Başbakanlığa tel, 23.7.1923, No. 345.
1504) Ib id ., s.601, No. 668: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 23.7.1923, No. 346.
1505) Bu antlaşmanın Türkçe ve Fransızca tam metni için bkz. D üstur, Tertip III, Cilt
5, s.464 (202) ve T.C. H ariciy e V ekâleti M u a h e d a t M ecm u ası, Üçüncü Cilt,
Ankara, 1926, Zeliç Biraderler Matbaası, İstanbul, 1926, s.23-25.
585
dendir. Polonya delegesinin nutku. İsm et Paşa’nın nutku. İmza
törenine İsm et Paşa Başkanlık etti. Törene gazeteciler de katıldı.
Türkiye-Polonya Antlaşmasının önemi...”1506
586
G azi M. K em a l’den B ay ram D olay ısıy la bütün
M ü d a fa a i H ukuk ve B eled iy e B a ş k a n la r ın a
te b r ik telgrafı, 24.7.1923
“İdrak ettiğimiz bayram, Lozan’d a barışın imza edildiği güne
tesadü f ediyor. M emleketin fela k etle bunaldığı bir zam anda m il
leti kurtuluş ve bağımsızlığa eriştirm ek için giriştiğimiz m ücade
le, silahlarım ızın ve siyasetimizin kazandığı muvaffakiyetlerle ilk
büyük m erhalesine ulaşmıştır. Türk milletinin, hür olduğu kad ar
hakiki bir toplum sal nizam içinde zengin, müreffeh, irfan ve sa
nat sahibi olarak yaşam asını kendisine gaye edinen Cemiyetimiz
ve Fırkam ız barışın tam am en aktinden sonra yapacağı yeni va
zifelere hazırlanırken, seçim lerde milletin aynı fikirler etrafında
toplanm ış zevata oyunu vermek suretiyle gösterdiği birlik ve d a
yanışmanın barışın imzasını mühim bir nispette çabuklaştırm ış
olduğunu beyan ve aziz vatandaşlarım ızı milli tarihimizin büyük
bir m uvaffakiyet m erhalesi olan bu m esut bayram dan dolayı bü
tün kalbim le tebrik ederim. - G a z i M u stafa K em al ”1508
587
ğında yapılan görkemli bir törenle imzalandı. Önce Türkiye delege
leri İsm et Paşa, Dr. Rıza Nur ve H aşan Bey’ler, onların ardından
diğer delegeler antlaşmayı imzaladılar. İmzalar tamamlandıktan
sonra M ösyö Scheurer aşağıdaki kapanış konuşmasını yaptı:
“Efendiler! Aylarca büyük gayretten sonra Lozan Konferansı
nın gayesine vardığı ve bundan böyle sulhun temin edilmiş olduğu
iyi haberi, birkaç gün önce bütün dünyaya verilebilmiştir. Ne va
kitten beri beklenen bu hadiseyi resmen tespit etm ek ve aktedilen
anlaşm aları im za eylem ek üzere bugün gene toplandık.
Konferans m üzakere yeri olarak m em leketim izi seçti ve çalış
m aların açılm asına Federal Meclisi davet ettiği gibi, bu kapanış
mesut gününe de iştirake onu davet eyledi. D aha dün, p e k dosta
ne bir mektup, hakkınızda göstermek fırsatın a erdiğimiz misafir
perverlikten dolayı teşekkürlerinizi bize getirdi. Halbuki, İsviçre’y e
verdiğiniz şereften dolayı size büyük memnuniyetle teşekkür etm ek
bize düşer. Bize, öyle bir senede iştirak fırsatını verdiniz ki, m illetler
arasında memleketimizin vaziyetine tam am en uymakta ve m em
leketimizin adını, bir sulh ve barışm a işine bir kere daha karıştır
maktadır. Tahakkuk ettirilebilen anlaşm ayı selam layabilm ek ve
bundan dolayı sizi tebrik etm ek hususunda ilk olm akla müftehiriz.
Konferansın yeneceği m aniler bilhassa büyüktü. Fakat hepi
miz için teşekkür olunacak şeydir ki, iştirak edenlerin m uttasıl ol
dukları akıl ve hikm et galip geldi ve kendilerine tevdi kılınmış olan
vazifeyi iyi neticeye vardırm a yolundaki azim leri d a h a kuvvetli ve
metin çıktı.
Umumi m enfaat için katlandığınız fedakârlıklar, şüphesiz
ağır oldu. A ncak elde edilen netice, buna değerdi. Bu fed a k â rlıkla r
m uhasem atın kati duruşuna ve sulhun yeniden kuruluşuna delil
dir. Yalnız doğrudan doğruya m usab olan lar değil, bütün dünya
bundan dolayı size minnettardır.
Biz İsviçreliler soy, dil ve din ayrılıklarında ne gibi m uhatara
lar bulunduğunu tecrübe ile biliriz. Tarihimizin yürüyüşü m üdde
588
tinde bu ayrılıklar, devletimizin varlığını bile birkaç defa tehlikeye
koymuştur.
Fakat şunu d a biliriz ki, bütün bu ihtilaflara rağmen, sulhta
yaşam ak ve gerçekten dostça yaşam ak ve hatta bunda terakki için
bir kaynak bulm ak mümkündür.
Silahların çarpışm ası, insanlar için acıların sebebidir. Fikir
lerin çarpışm asından ışık fışkırır. Dünyada hiçbir millet, insan
lığın hayrına yardım etm ek hakkından m ahrum edilemez ve bu
yardım ı y apm ak vazifesinden çekinemez.
Yakındoğu halkına, medeniyetin açılışı ve ilerleyişi yolunda
büyük nispette yardım larından dolayı nasıl bir minnet borcu ile
bağlı bulunduğumuzu tarih bize öğretir. Bugün uzun seneler süren
kahram an ca bir savaştan sonra silahlarını bırakıyorlar. Dileriz
ki, yaralarını sarm ış ve sulhta çalışm alarına yeniden koyulmuş
oldukları vakit, (daha önceleri) o k a d ar genişlikle insanlığa aç
tıkları bütün nimetlerden yeniden istifade edebilelim . A ralarında
rekabet b ak i olabilir; an cak sulh işareti altın da ve aziz çalışm a
sahasında...
Konferansa bu sözlerle nihayet veriyorum. Dilerim ki bu
gün, milletlere, daim a bir sa ad et ve kudsiyet kaynağı olarak
görünsün.’’1510
589
“Girit’ten bazı Türkler idama mahkûm edilmişlerdi. Hükmün
infaz olunmaması için girişimde bulunmanızı rica ederim.”1512
1512) Ib id ., s.601-602, No. 669: Rauf Bey'den İsmet Paşa’ya tel, 24.7.1923, No. 394.
1513) Ib id ., s.603, No. 672: İsmet Paşadan Başbakanlığa tel, 24.7.1923, No. 349.
1514) Ib id ., s.603, No. 673: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 24.7.1923, No. 350.
1515) Ib id ., s.603-605. No. 674: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 24.7.1923, No. 351,
352, 353, acele.
1516) Ib id ., s.606, No. 675: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 24.7.1923, No. 354.
590
milletimizin terakki yolunda da aynı mazhariyete nail olmasını
Allah’tan niyaz eder ve tebrikler sunarım.”1517
1517) PBA-K. 3 7 2 /1 ve Şim şir, L ozan T elg rafları II, Dışişleri Bakanlığından Paris
Mümessilliğine tel, 24.7.1923, No. 2281.
1518) PBA-K. 3 7 2 /1 ve Şim şir, L o z an T elg rafları II, Dışişleri Bakanlığından Paris
Mümessilliğine tel, 24.7.1923, No. 2281.
1519) Behiç Erkin, H â tır a t 1876-1958, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara, 2010,
s.244.
591
P aris Türk B irliğ i’nden M u stafa K em a l P a ş a ’y a tel,
24.7.1923
“Büyük Milletimizin kahramanca yaptığı büyük fedakârlıklara
layık bir barışın imzalanmasına mutlu biçimde rastlayan kurban
bayramı dolayısıyla Paris Türk Birliği en hararetli tebriklerini su
nar. -Türk Birliği”1520
592
binaenaleyh ‘hem harp gazisi, hem de sulh gazisi’ unvanına hak
kıyla layık olmuştur.’’1521
593
İsmet Paşa’dan Gazi M. Kemal Paşa’ya tel, 25.7.1923
“1) Taltifleriniz ve tebrikleriniz heyetimiz üyelerini şükran
duygularına gark etti. Barışın imzalanması dolayısıyla, davamızın
gerçek bayraktarı olan Zâtı Devletlerine tazimlerimizi ve tebrik
lerimizi sunarız. -İs m e t
2) Taltifât-ı Riyasetpenahilerinden pek mütehassis ve min
nettarlık ile mâliyim. Arz-ı şükran ve takdimi ihtiramat eylerim.
-D o k to r Rıza Nur
3) Lütufkâr tebriklerinize cevap verebilmekten âcizim. Al
lah, büyük hizmetlerinizi devamlı kılsın. -H a şa n Hüsnü (Saka)
- İ S M E T ”1525
594
şıklıklar olmuş. Mebus seçilen ordu kumandanları, ancak askeri
görevlerinden ayrıldıktan sonra Meclis’te görüşmelere katılabile
cekler. Meclis 2 Ağustosta toplanırsa gereken çoğunluk sağlanabi
lecektir. Yeni Hükümetin kurulması biraz zaman alacak. Bakanlar,
M eclis’e karşı tek tek sorumludurlar.”1527
1527) FO 3 7 1 /9 1 3 I/E . 7807 ve Şimşir, In giliz B elg elerin d e A tatü rk, C ilt V, s.339-
242, No. 241: Henderson'dan Curzon’a yazı, 25.7.1923, No. 441.
1528) Şimşir, A ta tü rk ile Y azışm alar, s.496.
1529) Şimşir, L o z an T elg ra fla rı II, s.610-611, No. 682: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya
tel, 26.7.1923, No. 398.
595
İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 26,7.1923
“Hemen 50 bin İsviçre Frangı gönderilmesi mercudur.”1530
596
İsmet Paşa’datı Başbakanlığa tel, 27.7.1923
“Amerikalılarla askıda yalnız zarar ziyan talepleri sorunu
kaldı. Anlaşma olursa veya görüşmeler kesilirse en kısa zamanda
döneceğim. R ıza Nur ile bazı arkadaşları burada bırakmayı düşü
nüyorum. Makine başında cevap bekliyorum.”1534
597
kaybettiği ticareti geliştirebilmesinin zor olacağını söylemiştir. 2)
Poincare, P elle’yi kabul ederek kutlamıştır.”1541
1541) P B A -K .372/1 ve Şim şir, L ozan T elg ra fla rı II, s.614-615, No. 692: Paris Mü
messilliğinden Dışişlerine tel, 27.7.1923, No. 1988.
1542) Şim şir, L o z a n T elg ra fla rı II, s.615-616, No. 693: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya
tel, 28.7.1923, No. 402.
1543) Ib id ., s.616, No. 694: Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 28.7.1923, No. 403.
1544) Ib id ., s.616, No. 694: İsmet Paşa’dan İstanbul’da Adnan (Adıvar) Bey’e tel,
28.7.1923.
1545) Ib id ., s.617, No. 695: İsmet Paşa’dan İstanbul’da Adnan (Adıvar) Bey’e tel,
28.7.1923.
598
2 9 Tem m uz 1 9 2 3 Pazar
İs m e tP a ş a ’d a n B a şb a k a n lığ a ik i tel, 29.7.1923
“Temps gazetesi, Ankara kaynaklı bir haberinde, Antlaşmanın
Ağustos sonuna doğru Meclis’e verileceğini yazıyor. Doğru mu?”1546
“1) Amerikalıların talepleriyle ilgili hükümet talimatını al
dık. Amerikan heyetine bir formül sunduk. Kabul ederlerse so
runu halletmiş olacak, kaygılardan kurtulacak idik. Amerikalılar
kabul etmediler. ‘A nlaşm a olm azsa sorun ileriye bırakılır’ dedim.
Hükümetine sorup cevap verecek. 2) Formülün incelenip tezelden
cevap verilmesini istirham ederim.”1547
599
İsm e tP a ş a ’d a n B a ş b a k a n lığ a tel, 30.7.1923
“1) Amerikalılara ihtiyaten ikinci bir formül sunduk. Ameri
kan heyeti bunu da hükümetine gönderecek. Kabul ederlerse ben
de kabul edeceğim ve böylece Amerikan antlaşması hemen imza
lanabilecek. 2) Amerikalılara sunulan ikinci formül metni.”1551
1551) Ib id ., s.620-621, No. 702: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 30.7.1923, No. 364.
1552) Şim şir, A ta tü rk ile Y azışm alar, s.501.
600
üzere, Türkiye ile işbirliği yapacaklarını kuvvetle üm id eder ve bu
nun için dua eder.
Üçüncü karar: İşbu toplantı, Türklerin başarılarına sevinir
ken, bütün Ceziretülarab’m İslam m şerefine uygun olarak m utlak
hürriyetini geri alm adığı sürece memnun olam ayacaklarını vur
gular... -B om bay Genel Toplantısı Başkanı Sorojni N aidu"
Bütün Hind Müslümanları adına verilen aşağıdaki telgrafın
da arzını rica ederim:
“Türk halkına siyasi egemenlik ve milli bağımsızlık sağlaya
rak Türk devletini yeniden yaratan, Asya milletlerinin dayanış
masını garanti ederek yeni bir çağ açan bir barış anlaşm asının
yapılm ış olm asından dolayı Zâtı H azreti H ilafetpenahileri ile G a
zi M u stafa K em a l P a ş a H azretlerine ve bütün Türk m illetine en
hararetli ve sam im i tebriklerim izi sunarız. -H ilafet Kom itesi Reisi
A n sa ri”1533
601
İsm et P a ş a ’d a n G azi M. K em a l P a ş a ’y a tel, Z ati
“Tebrik yazmıştık. Cevap alamadık. Hasta mısınız? Dargın
mısınız?”1555
1555) Şim şir, L o z an T elg ra fla rı II, s.622, No. 706: İsmet Paşa'dan Gazi M. Kemal
Paşa’ya tel, 31.7.1923, Zati.
1556) lb id ., s.621, No. 703: RaufBey’den İsmet Paşa’ya tel, 31.7.1923, No. 408, acele
dir.
1557) lb id ., s.622, No. 704: Adnan Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 31.7.1923, No. 2388.
1558) lb id ., s.622, No. 705: İsmet Paşa’dan Adnan Bey’e tel, 31.7.1923.
602
dırılar, işgal kuvvetleri çekilip Türkler kendi kendilerine kaldıktan
sonra başlayacaktır. FO’nun notu: Mustafa Kemal’in güçlükleri
başlıyor.”1559
5.
AĞUSTOS 1 9 2 3
ABD-Türkiye A nlaşm asının Lozan'da İm zalanm ası
(6 .8 .1 9 2 3 )
1559) FO 3 71 /9 1 3 1 /E . 8004 ve Şimşir, İn g iliz B elg elerin d e A tatü rk, C ilt V, s.242-
245, No. 241: Henderson’dan Curzon’a yazı, 31.7.1923, No. 457.
1560) Şimşir, L o z an T elg ra fla rı II, s.622, No. 707: Rauf Bey’den İsmet Paşaya tel,
1.8.1923, No. 409.
1561) Ib id ., s.623. No. 708: Adnan Bey’den İsmet Paşa’ya tel, 1.8.1923, No. 2375.
1562) Ib id ., s.623, No. 709: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa tel, 1.8.1923, No. 367.
603
kaldım. Tazminat talepleri konusunda Türk görüşüne yaklaşmak
amacıyla atmış olduğumuz adımları anlattım... İsm et, hazırlanan
formüle yeni bir unsur sokmak istedi: Getirilmek istenen mad
deye göre, formülde isimleri geçen kişiler, kurumlar ve kuruluş
ların, tazminat talebime konu olan tarihteki Türk kanununa göre
Amerikan uyruğunda bulunmaları gerekiyordu. Bu konuyu enine
boyuna tartıştık...”1563
604
milliyetini seven bir Arnavutu da o nispette bahtiyar kılmıştır...
Azamî ve hürmetkar tazimatımın lütfen kabulünü istirham eyle
rim, muhterem ve mübeccel Kumandan-ı İslâm. -A rnavut Millî
Fırkası Reisi Elbasan eşrafından M ahm ut Paşazade A k if’1565
605
Lozan Antlaşması Londra’da eleştiriliyor, 2.8.1923
Lozan Konferansında S ir H. Rum bold’un yardımcısı olan
Andrew Ryan, anılarında, Lozan Antlaşması’nın Londra’da eleş
tirildiğine ve Sir Rum bold’un durumunun da epeyce sarsılmış ol
duğuna değinerek şunları yazıyor:
“Lozan Antlaşması’nın 2 Ağustos günü Avam Kamarasın
da ilk görüşülmesinde hazır bulundum... Ronald M cN eil Lo
zan Antlaşması’nı savundu, kendisine ben de yardım ettim. Mr.
W edgwood B en n ise Antlaşmaya saldırdı. Onların yerinde ben
olsaydım daha iyi savunma veya daha güçlü eleştiri yapabilirdim.
Rum bold’un ve benim istikbalimizin ne olacağı konusun
da ise Foreign Office’de epeyce zihin yoruldu. Her ikimize de
Türkiye’de iyi gözle bakılmıyordu. Musul konusunda yapılacak
müzakereler için Rum bold’un görevlendirilmesi düşüncesi bir
kenara itildi. Sonunda kendisi, o dönemde İstanbul kadar önemli
bir post olmayan Madrid Büyükelçiliğine atandı...”1569
606
3 A ğustos 1 9 2 3 Cum a
1571) Şimşir, L o z an T elg ra fla rı 11, s.627-628, No. 715: Rauf Bey’den İsmet Paşaya
tel, 3.8.1923, No. 411, acele.
1572) Ib id ., s.628, No. 716, İsmet Paşa’dan Adnan Bey’e tel, 3.8.1923.
1573) Akşam , 3.8.1923’ten A tatürk'ü n B ütün E serleri, C ilt 16, s.62.
607
4 A ğu stos 1 9 2 3 C u m artesi
608
nı teklif ettiler. Kabul ettik. Amerika ile bir genel antlaşma ile bir
suçluların iadesi anlaşmasını 6 Ağustosta Lozan’da imzaladık. 2) 7
Ağustosta hareket ediyoruz. 10 Ağustosta İstanbul’da, 12 Ağustosta
da Ankara’da olacağız. Antlaşmanın basılıp Meclis’e dağıtılmasını
istirham ederim. 3) İstanbul’da Halifeyi ziyaretim konusunda Hü
kümetin emirlerinin bildirilmesini istirham ederim.”1577
609
3) İstanbul’da görüşmelerimi şimdiden ayarlamanız uygun
olur. En önemlisi H arington’la yapacağım görüşmedir.
4) Karşılama gösterileri için aşırılığa kaçılmamasmı özellikle
rica ederim. İstanbul’da bir otelde eşimle bana bir yer ayırtmanızı
da rica ederim.”1580
610
ve kapitülasyonlar maddelerinde istediği tavizleri vermeseydik,
gidebileceğine ve muhtemelen de şu an için gitmiş olacağına ina
nıyorum...
Müzakereler süresince hepimiz de Türklerin temelde dürüst
davrandıklarını hissettik... Türkler, yöntemlerinde makul ve açık
tılar. Daha başlangıçta ne istediklerini ve neleri vermeye hazır
olduklarını biliyorlardı ve bizler de herhangi bir mülahaza veya
taktiğin kendi pozisyonlarından elle tutulabilir ölçüde sapmaları
nı sağlamayacağına inanmıştık...”1582
611
V
BEŞİNCİ BÖLÜM
LO ZA N BA RIŞIN IN YÜ R Ü R LÜ Ğ E KONM ASI,
D EĞ ERLEN D İRİLM ESİ V E YAŞATILM A SI
1.
7 -3 1 AĞUSTOS 1 9 2 3
Lozan B anş Antlaşması ve Eklerinin TBMM’de onaylanması ve
Türkiye’de yabancı işgalleri sona erdirm e sürecinin başlaması
1583) Tevhidi E fkâr, 7.8.1923’ten aktaran A ta tü r k ’ün B ütün E serleri, C ilt 16, s.67.
612
Ankara’da Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine tel:
“Milli bayram ve imzalanan şerefli barış münasebetiyle tebrik
arz eder ve sevincinize yürekten iştirak ile bu barışın sürüp gitme
sini Cenabı Hak’tan temenni ederim, Efendim. -Bulgar Cemaati
Namına Serpiskopos Meleti.”
1584) İkdam , 7.8.1923’ten aktaran A ta tü rk ’ün B ütün E serleri, C ilt 16, s.68.
613
Zorluklar, başarıyla göğüslendi. Sonuçta imza olunan antlaş
ma yüksek heyetinizce görülecek ve öğrenilecektir. Ben burada
yalnız bugüne kadar olan mesai ile onun neticelerini özetlemek
isterim.
Efendiler, doğuda Trabzon’u, güneyde Adana’yı ihtiva edecek
büyük Ermenistan’dan eser kalmamıştır. Ermeniler, tabii olan sı
nırları içinde bırakılmıştır. 93 (1877) seferinde Türk vatanından
cebren ayrılan Elviye-i Selâse (üç vilâyet) tekrar sancağımız altına
alınmıştır. (Alkışlar) Kuzeyde Karadeniz’in en güzel ve en zengin
sahilleri üzerinde kurulmak istenilen Pontus hükümeti taraftarları
ile beraber tamamen bertaraf edilmiştir. (Alkışlar) Güneyde nü
fuz mıntıkaları unvanı altında memleketimizi parçalamak ümit
leri kâmilen kırılmış ve milletin azim ve kahramanlığı karşısında
Türkiye’yi parçalamanın ham bir hayal olduğu kabul ettirilmiştir.
(Alkışlar) Türkiye’ye, her medeni memleketin istifade ettiği haklar
tanıttırılmıştır. (Alkışlar) Yine güneyde servet ve kabiliyeti itibari-
le vatanımızın en parlak bir ümidi olan Adana ve onun gibi birçok
güzel şehirlerimiz, mustarip oldukları istiladan kurtarılmıştır.
Batıda en mamur yerlerimiz, İzmir ve Bursa gibi şehirleri
mizle Paşaeli ve tarihi Edirne’miz ve dünyanın arzusunu çeken gü
zel İstanbul’umuz esaret ve işgal boyunduruğundan kurtarılmıştır.
Bundan başka bizi diğer medeni milletler sırasından geri bıraktı
ran adli, siyasi, iktisadi ve mali zincirler kırılmıştır, parçalanmıştır.
(Bravo sesleri, alkışlar)
Efendiler! Bugüne kadar kazandığımız muvaffakiyet, bize an
cak bir ilerleme ve medeniyete doğru bir yol açmıştır... Bize ve to
runlarımıza düşen görev bu yol üzerinde tereddütsüz ilerlemektir.
(Bravo sesleri, alkışlar)
Sonra Efendiler! Türkiye devletinin bağımsızlığı mukaddestir.
O, ebediyen emniyette ve dokunulmaz olmalıdır...”1585
1585) TBMM Z abıt Ceridesi, Devre II, Cilt I, TBMM Matbaası, Ankara, 1961, s.36-
41 ve A tatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt 16 (1 Temmuz 1923-17 Eylül 1924),
Kaynak Yayınları, İstanbul, 2005, s.73-79 (kısmen ve biraz sadeleştirilerek).
614
2 1 A ğustos 1 9 2 3 Salı
615
12) Britanya, Fransa ve İtalya Silahlı Kuvvetlerince işgal edi
len Türkiye topraklarının boşaltılmasına ilişkin Protokol ve Açık
lama 24 Temmuz 1923’te imza olunmuştur.
13) Karaağaç Bölgesi ile Bozcaada ve İmroz adalarına ilişkin
olarak Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanis
tan ve Türkiye tarafından imzalanan Protokol 24 Temmuz 1923’te
imza olunmuştur.
14) Sırp-Hırvat-Sloven Devleti tarafından Barış Antlaşması
nın imzasına ilişkin Protokol 24 Temmuz 1923’te imza olunmuştur.
15) Lozan Konferansı Son Senet.
MADDE 2 - İşbu kanunun uygulanmasına Bakanlar Kurulu
görevlidir.
(Bakanlar Kurulu Başkanı Ali Fethi (Okyar) Bey’in ve Ba
kanların imzaları)1586
616
Bu yüce amaçlarla imza edilmiş olan işbu Barış Antlaşma
sı, 143 maddelik beş bölüm ile antlaşmaya bağlı beş anlaşma, beş
protokol ve beş beyannameden oluşmaktadır.
Birinci bölüm, toprak, vatandaşlık, azınlıkların korunmasına
ilişkin üç alt bölümden oluşmaktadır.
Toprakla ilgili alt bölümüm özeti, (...) Misak-ı Milli sınırları
içinde bulunan bir kısım toprakların barış yoluyla Anavatana ka
tılmalarına rıza gösterilmiş olmasıdır...
Özel bir madde ile belirlenmesi yakın bir geleceğe ertelenmiş
olan Güneydoğu sınırımızla ilgili milli taleplerimizin gerçekleşe
ceğinden kuşkulanmak istemeyiz...
Bu alt başlığın milli başarımızın en önemlisini ifade eden
maddesi (...) memleket ve milletimizin gelişmesine yüzyıllardan
beri esaslı bir engel oluşturan kapitülasyonların bütün yönleriy
le kaldırıldığını açıkça ve kesinlikle beyan eden yirmi sekizinci
maddesidir. Bu madde bağımsızlık uğrunda kanını dökmüş olan
milletimizin büyük bir zaferi ve (...) Büyük Millet Meclisi’nin bir
şaheseridir...
Şurası memnuniyetle şayanı kayıttır ki, Barış Antlaşmasın
daki azınlıklara ilişkin maddelerde (...) Türkiye halkından olan
Müslümanlar arasında milli birlik ve dayanışmamızı ihlale yönelik
olabilecek hükümlerin söz konusu ettirilmemiş olmasıdır.
Antlaşmanın ikinci bölümü mali hükümlerle ilgilidir. Bu bö
lümün birinci alt bölümü Osmanlı Genel Borçlarının paylaştırıl
masını ve dağılımını gösteren maddeleri ve cetvelleri kapsamakta
dır... Türkiye’nin artık kendi hissesine düşenlerden başka borçlara
muhatap olmayacağı ve bunlardan sorumlu tutulamayacağı açık
ça ifade edilmektedir...
Bundan başka anılan borçların (...) faizlerinin ve amortis
manlarının altın ve sterlin gibi paralarla ödenmesi teklifleri dele
gelerimiz tarafından açık biçimde reddedilmiştir... Antlaşmaya ek
617
cetvellerde de altın veya Sterlin kaydının bulunmadığını özellikle
kaydetmek lazımdır...
Lozan Barış Antlaşması, bütünüyle, ruh ve manası bakımın
dan, Türk milleti aleyhine yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr
Antlaşmasıyla tamamlandığı zannedilmiş olan büyük bir suikas
tın yıkılışını ifade eder...
Binaenaleyh bu mazbataya ekli olarak sunulan kanun tasa
rısı maddelerinin Saygıdeğer Yüce Genel Kurul tarafından kabul
buyurulması arz ve teklif olunur, Efendim. -D ışişleri Komisyonu
Başkanı Sinop Mebusu Y usuf Kem al (Tengirşek) ve (Komisyon
üyelerinin imzaları)”1587
618
Şark meselesinin (Doğu sorununun) ne olduğunu hepimiz
biliriz. Doğu sorununun mânası, önce Avrupa’nın doğusunda
bulunan Osmanlılığa karşı Avrupa’yı savunmak, bir süre savun
mayla meşgul olduktan sonra -özellikle Karlofça Antlaşmasından
so n ra - onu geriye doğru itmek, bununla beraber kaleyi içerden
fethe çalışmaktır... Bilirsiniz ki Osmanlı İmparatorluğu’nun çö
küşü Mondros Mütarekesi’ne kadar devam etti, ricat Mondros
Mütarekesi'ne kadar geldi...
Osmanlı İmparatorluğu’nun yalnız taksimi ile yetinmediler.
Türk’ün en kutsal duygularına ve öz yurtlarına da göz diktiler, onu
mahvetmek istediler. Fakat bu tesirin aksi tesiri, tesir nispetinde
oldu... Misak-ı Milli riayeti vacib, lazım, hukuku ihtiva eden âli bir
beyanname haline geldi. Türk, istiklalinin sahibiydi, Türk hürriye
tinin sahibiydi ve bunu vermeyecekti...
Delegelerimiz karşılarına gider gitmez ‘Ne istiyorsunuz efen
diler, o istediklerinizi tamamiyle size veriyoruz’ demediler. Safha
larını ayrıntılarıyla bildiğiniz gibi pek uzun mücadeleler oldu. De
legeler Kurulunun gösterdiği direniş -kuşkusuz Hükümetimizden
aldığı üzerine ve Hükümetimiz de ortaklaşa id i- hepinizce teslim
edilir. Dolayısıya hakkımızı savunmak ve elde etmekle görevlen
dirdiğimiz kimseler en iyi seçilmiş kimselerdi. Hükümetin eski bir
Hariciye Vekili olarak onları bütün samimi ruhumla ve bilerek pek
çok tebrik ederim. (Sürekli alkışlar)”
Refik B. (Konya)- “Biz de iştirak ederiz.”
Yusuf Kemal B. (Devam la)- “Efendiler! (...) Bendeniz bu
raya yalnız bir borcu ifa için çıktım ve şükran ve minnetimi arz
ederken o şükran ve minnetin müessirleri neler olduğunu hikâye
ettim. Sonra bütün bu işin başından nihayetine kadar endişeli za
manlarda daima ve daima bunu demir eliyle tutan o büyük Türk
evladına bütün Türklük namına demelidir ki, sana yalnız minnet,
şükran değil, M ustafa Kemal Paşa bu senin eserindir (Şiddetli ve
sürekli alkışlar) ki bu eser Türk’ün hürriyet ve istiklalidir. Arka
daşlar! Türk, bundan sonra memleketinde müstakildir. Arkadaş-
619
lar! Bir zamanlar kıyıdan içeriye cephane taşırken yağmur yağdı
ğını görüp de çocuğunun örtüsünü alarak cephane sandığını ör
ten anaların çocuğu hasta olmuşsa bugün bilsinler ki, maksatları
istihsal edilmiştir... Biz bu antlaşmayı cidâlimiz (zorlu savaşımız)
sayesinde elde ettik... Antlaşmanın meyvesini de ancak ve ancak
bundan sonra ciddi bir cidal ile elde edebileceğiz...
Bir noktayı daha arz etmeden önce kürsüden inmeyeceğim...
Lozan Antlaşması’nı incelerken, bundan önceki Meclis’in manevi
şahsiyetine de arzı minnet ve hürmete elbette ve elbette m ecbu
ruz. (Alkışlar)”1588
Y usuf Kem al B ey in ardından Meclis Dışişleri Komisyonu
raportörü İzmir Mebusu Dr. Tevfik Rüştü (Aras) Bey söz alarak
Lozan Antlaşması’nın onaylanmasını istedi. “Barış Antlaşması,
Encümence amali milliyeyi tatmin eder bir mahiyette görülmek
tedir. Binaenaleyh Yüce Heyetlerinden buna ait dört kanun tasarı
sının kabul ve tasvibini istirham ediyoruz” dedi.1589
620
cak mıdır? (...) Güneyde kalan Türklerin tarihi, ırkî, harsi, iktisa
di vaziyetleri hakkında izahatta bulundum... Trakya’ya, Adalara,
Hazine-i Hassa’nın hukukuna, tamirat ve saireye ait birçok söyle
necek sözler vardır... Fazla söz söylemeye tahammülüm kalmadı,
yalnız bir şey söyleyeceğim. Bu Antlaşma bu şekli ile bence gayri
kabili kabuldür...”1590
Yahya Kemal (Beyatlı) Bey
Aynı oturumda Urfa Milletvekili Yahya Kemal (Beyatlı) Bey,
Suriye sınırı ve Hatay Türkleri üzerinde durdu. Hatay bölgesinin
Türkiye’ye katılması gerektiğini savundu. Şunları söyledi:
“...Diplomatlar eserlerini tamamladılar; söyleyecek söz kal
madı gibi. Fakat ben diplomatlara değil, Fransız milletinin vicda
nına hitap ediyorum... Fransızlar; 48 sene Alsas-Loren için ağlayan
Fransızlar, bizim kaç sene İskenderun ve Antakya için ağlayacağı
mızı belki her milletten daha fazla hissedebilirler ve yine Fransız
aklıselimine müracaat ediyorum. Ümid ediyorum ki, Fransız ak
lıselimi, Fransız Hükümetine güney sınırımıza daha salim ve da
ha samimi bir tarz ve istikamet gösterir... Biz o milletiz ki, Yunan
topları Haymana’dan Polatlı’ya patlarken biz, bütün o ateş hattı
nın arkasında, İzmir’de, Bursa’da, Edirne’de Türk bayrakları görü
yorduk... Biz bugün, bu anda Antakya’da, İskenderun’da ve bütün
o toprakların arkasında kalan Türk, Türkmen, Kürt bayraklarını
görüyoruz ve bizim mefkûremizi hiçbir şey durduramayacaktır.
(Şiddetli ve sürekli alkışlar)”1591
Hamdullah Suphi (Tanrıöver) Bey
Yahya Kemal'in ardından söz alan İstanbul Milletvekili Ham
dullah Suphi (Tanrıöver) de güney sınırlarımız ötesinde kalan
Türkler üzerinde durdu. Şu konuşmayı yaptı (kısaltıldı):
"...Güneyde, sınırlarımız dışında Türkler kalıyor. O Türkler ki,
Türk milletinin en hassas, en asabi evladı diye yad edilebilirler. O
1590) lb id ., s.223-233.
1591) TBM M Z a b ıt C erid esi, Devre II, Cilt 1, s.233-234.
621
Türkler ki (...) Arap istilası gibi müthiş bir manevi istilanın önüne
durmuş ve Anadolu’nun Araplaşmasına yüzyıllardan beri mani ol
muşlardır... Çok milliyetperverdirler...
Hudutlarımızın güney kısmında kalan kardeşlerimize söylü
yorum; yerlerinizi, yurtlarınızı terk etmeyin; Andolu mesafeleri
nin üzerinden o bedbaht kardeşlerimize, o Türk bayrağı altında
yaşamak isteyen zavallı kardeşlerimize söylüyorum: Sizinle bera
beriz, sizinle beraber kalacağız. Tâli’ bir zaman makûs görünse
bile neticede bir gün gelecek eğer Fransızlar sözlerini tutmamakta
devam ederlerse biz icap eden bütün şeraiti elde edeceğiz ve vak
tiyle olduğu gibi yarın da milli bayrağımızın gölgesinde beraber
yaşamak yolunu bulacağız. (Şiddetli alkışlar).”1592
Aynı oturumda Menteşe Milletvekili Şükrü Kaya, Trakya sı
nırları bakımından Lozan Barış Antlaşması’m şöyle eleştirdi:
“Efendiler! Bugün önümüze getirilen bu siyasi belge ilerde
korkarım ki esaslı anlaşmazlıklar yaratabilecek tehlikeli hükümleri
içermektedir. Bir defa Antlaşmanın Avrupa’da bizimle Yunanistan
ve Bulgaristan arasında tespit ettiği hududa bakınız ve bir de ha
ritayı göz önüne getiriniz. Göreceksiniz ki Antlaşma bize Balkan
Harbi sonunda, o elemli günlerde elde ettiğimiz 1913 hududunu
temin edemiyor. Edirne’nin hayat kaynağını kapıyor ve Edirne’yi
maatteessüf ölüme mahkûm ediyor. Edirne’nin yaşayabilmesi için
batıda kendisine geniş bir saha lazımdır. Edirne’yi denize ulaştıra
cak, doğrudan doğruya milli sınırlarımızdan geçecek bir demiryo
lu ve Akdeniz’de kendisine en yakın bir liman lazımdır...
Batı Trakya ne Yunanistan’ındır, ne de Bulgaristan’ındır. Batı
Trakya Türktür ve Türk’ün olması lazımdır... Sulh ve sükûna teşne
milletler arasında anlaşmazlık vesileleri bulunmamalıdır. Bu teh
likeli hatanın sorumluları Batı Hükümetleridir...
Ben Antlaşmayı reddetmek mecburiyetindeyim.”1593
622
Faik (Kaltakkıran) Bey
21 Ağustos günkü oturumda son olarak söz alan Tekirdağ
Milletvekili Faik (K altakkıran) Bey, Lozan Antlaşması’mn Trak
ya sınırları, Arıburnu’ndaki savaş mezarlıkları ile ilgili hükümle
rini eleştirdi. Batı sınırının Edirne’nin pek yakınından geçtiğini,
bu şehrimizi savunma imkânlarından yoksun bıraktığını söyledi.
Mübadele sözleşmesinde de Batı Trakya sınırının yanlış çizilmiş
ve bu Türk bölgesinin ikiye bölünmüş olduğunu savundu:
“Hepimiz biliriz ki Batı Trakya’nın (batı) sınırı Orfani kör
fezi, Mesta-Karasu nehri, Perim dağlarıdır. Halbuki mübadeleye
dair olan anlaşmada Batı Trakya’nın sınırı Bükreş Antlaşmasında
çizilen sınır olarak kabul edilmiştir ki, bu hudut vaktiyle Edirne
Vilayetimizle Selanik’i birbirinden ayıran Mesta-Karasu sınırın
dan bile fenadır...
Efendiler!.. Batı Trakya’nın hakkı Anavatana katılmaktan iba
rettir. Ahval ve şerait bunun defaten teminine müsait olmazsa, hiç
olmazsa muhtariyetlerinin temini lazım gelirdi. O da temin edil
mezse hiç olmazsa hayatlarını, bekalarını, huzur ve istirahatlarını
temin edecek kayıtlar ve şartlar koymak lazımdı. Fakat maalesef
Yunanlıların Bozcaada ve İmroz gibi bir avuç toprak için kabul
ettirdikleri şartları biz koca Batı Trakya için kabul ettiremeyerek
geldik” diye konuştu. Ve Lozan Antlaşması’na kırmızı (olumsuz)
oy vereceğini açıkladı.1594
Vakit geç olduğu için o gün oturuma son verildi.
1594) Ib id ., s.238-241.
623
N ecati Bey, Menteşe Mebusu V asıf (Çınar) Bey, İstanbul Mebu
su Süleym an Sırrı Bey ve Bozok Mebusu Avni Bey söz aldılar.
Mustafa Necati Bey
Lozan Antlaşması’nı imzalayan Türk heyetini eleştirmeyece
ğini belirten N ecati Bey, Batılı diplomatları hedef alarak uzun bir
konuşma yaptı. N ecati Bey, önce ezilen halklara şöyle bir çağrıda
bulundu:
“Beşeriyet daima tekâmüle (gelişmeye) doğru gidiyor. Türk
milleti üç sene içinde nasıl hârikalar yaratmış ve nasıl zaferden
zafere koşmuşsa mazlum milletler (ezilen milletler) de zaferden
zafere koşsunlar ve bizim yürüdüğümüz yollardan yürüsünler.
Türk milleti onlar için bir bürhandır (örnektir, kanıttır). Mazlum
milletler bizden ders alsınlar. Bizim açtığımız bu çığır üzerinde
yürüsünler. Zafere doğru koşsunlar ve dünya, yeni bir saadete ka
vuşsun. Bütün ruhumla bunu temenni ediyorum” dedi.
N ecati Bey, bunları söyledikten sonra Barış Antlaşması siste
mine eleştirilerini özetle şöyle sıraladı:
“Efendiler! Antlaşma tamam değildir (nâtamamdır), kati de
ğildir. Biz tamam olmayan böyle bir antlaşmaya kayıtsız şartsız oy
veremeyiz. Musul için daha karar verilmemiştir. (...) İç istikrazın
ödenmesi tekmil Türk milletinin üzerine bırakılmıştır... 1914 se
nesinde savaş gemileri karşılığında terk edilen parayı bağışlamış
bulunuyoruz. Efendiler! Bu para kimin parasıdır? Bu para Türk
milletinin parasıdır...
Efendiler! Bu antlaşmada kapitülasyon kokusu vardır... Har
bi Umumi’de yabancı devletlerin vatandaşları gibi muamele gö
renlerin zararlarını kabul etmişiz... Yabancı devlet vatandaşı gibi
muamele gören Rumların zararlarını da tazmin etmeye mecbur
kalıyoruz.
Antlaşmamızda (yabancı) sağlık danışmanlarını kabul etm i
şiz. Sonra Efendiler! Adli müşavirler de vardır. Yani adliyemizde
(yabancı) danışman kabul etmişiz ve dikkate değer olan bir nok
624
tayı özellikle dikkatinize sunarım. Bu danışmanlar kanun komis
yonunda da bulunacaklardır. Karşılıklı eşitliği sağlamayan bir
antlaşma karşısındayız. Ticaretimiz beş sene müddetle atalette
kalmıştır... Bu antlaşmada daha garip bir cihet var. Topraklarımız
daki mezarlıklara (savaş mezarlıklarına) tasarruf yetkisini imzacı
devletlere terk ediyoruz... Tamirat meselesinde Yunanistan’a karşı
her türlü talepten kesinlikle feragat ediyoruz... Delegasyonunu
zun tamirat meselesinde gösterdiği lütufkârlığa karşı ben hiçbir
vakitte bu milletin bir evlâdı olarak beyaz (olumlu) oy veremem.
Benim buna vereceğim oy Barış Antlaşmasını saran bu kırmızı
kâğıttan (olumsuz oydan) başka bir şey değidir.”1595
Vasıf (Çınar) Bey
V asıf (Çınar) Bey, eleştirilerine başlarken, önce Barış
Antlaşmasının Karma Hakem Mahkemeleri ile ilgili V. Bölümüne
(Madde 92-98) dikkati çekti. Bu bölümden bazı maddeleri okudu.
Bu hükümlerin bağımsızlığımızla bağdaşmadığım söyledi. “Arka
daşlar! Milli sınırlarımız içinde bütün adli hükümler yalnız Türk
mahkemeleri tarafından verilebilir. Karma mahkemelerin kurul
ması ve özellikle bu mahkemelerin görev ve yetkileri istiklali adli
miz için bir darbedir efendiler” dedi ve devam etti:
“Bu antlaşma iyice incelendiği zaman görülür ki, ekonomik
ve mali bağımsızlığımız tamamen müemmen (güvencede) değil
dir. Mali bağımsızlığımızı, ekonomik bağımsızlığımızı ihlal eden
birçok madde vardır... Dün Dışişleri Komisyonu Başkanı Yusuf
Kemal Beyefendi Şark meselesinin ebediyen tarihe gömüldüğü
nü söyledi... Fakat arkadaşlar, öyle zannederim ki, Şark meselesi
halledilmemiştir...
Türk kalbi bugün şanlı bayrağının, şanlı gölgeleri dışında ka
lan çeşitli Türklerin ayrı kalmalarından üzgündür. Batı Trakya’nın
Türk olduğu, Musul’un Türk olduğu, güney sınırlarımızda kalan
Antakya ve İskenderun’un Türk olduğu dünkü arkadaşlarımızın
1595) Ib id ., s.245-249.
625
ifadeleriyle sabit oldu. Bu kardeşlerimizi bizden ayırmak, medeni
yetin en büyük ve en zalim bir cinayeti değil midir?
Batı Trakya Türkleri çok fena bir antlaşma sonucu olarak yer
lerinde bırakılıyorlar... Oradaki Türkler şimdiye kadar Yunanın
yok etme siyasetine kurban edilmiştir...
Ve nihayet arkadaşlar!.. (Yunanistan’dan istenen) Tazminat
meselesi vardır... Yunanistan tarafından yıkılan yerlerin mebusu
sıfatıyla size şu kadarını söylemek mecburiyetindeyim. Birçok ka
sabalar bugün baykuş mekânı harabeler olmuştur. Kendi seçim
bölgemin altı kasabasında ev kalmamıştır. (...) Arkadaşlar, maale
sef ben bu Antlaşmaya kabul oyu vermekte mâzurum...”1596
Süleyman Strrı Bey
Bu eleştirilerin ardından söz alan İstanbul Mebusu Süleym an
S ırrı Bey ile Bozok Mebusu Avni Bey ise Lozan Barış Antlaş-
ması’nı savundular ve bunun kabul edilmesi lehinde oy kullana
caklarını açıkladılar. Süleym an S ırrı Bey’in söylediklerine göre:
Avrupa basını, Lozan Antlaşması’nı Türklerin zaferi olarak görü
yordu. Antlaşmaya bir bütün olarak bakmak gerekirdi. Evet, Tür
kiye sınırları dışında Türk toplulukları kalmıştı. Ama her şeyin bir
zamanı vardı, bazı eksikler zamanla giderilebilirdi. Bir antlaşma
ile terk edilen birtakım menfaatler başka bir antlaşma ile geri alı
nabilirdi. Osmanlı borçları konusunda Antlaşmanın bazı eksiklik
leri olsa bile Türkiye bu ağır yükten artık kurtulmuştu. Kapitü
lasyonlar kaldırılmıştı, "evlat ve ahfadımız kapitülasyonların lağvı
sayesinde bize daima rahmet okuyacaklardı." Yabancı bayrağı ile
gelen sermaye artık Türkiye’ye giremeyecekti... Süleym an S ırrı
Bey konuşmasını şöyle tamamladı:
“Kapitülasyonların lağvı suretiyle bu Antlaşmayı yapanlara
arzı teşekkür ederiz. Gerek doğuda, gerek batıda, kuzeyde, gü
neyde imanlı göğüsleriyle çarpışan kumandanları daima tebcil ve
takdir ederiz. Geçen Meclisin azim ve sebatiyle elde ettiğimiz bu
1596) Jb id ., s.249-252.
626
Antlaşma dolayısıyla onları da tebrik ederiz. Ve nihayet Antlaş
manın kabulü taraftarı olduğumu arz ederim.”1597
Avrıi Bey
Bozok Mebusu Avni Bey ise Lozan Antlaşması’nın onaylan
ması gerektiğini özetle şöyle dile getirdi:
"...Batı bütün silahıyla, bütün ihtirasıyla bizim ölümümüzü
seyrederken ve ondan yararlanma umutları beklediği bir zaman
da adını ne vakit ansak kalbimde bir yüce saygı tufanı uyandı
ran Muhterem Başkanımız M ustafa Kem al Paşa Hazretlerini ve
onun çevresinde toplanan bir kurtarıcı zümre bu esaret paçavrası
nı (Sevr’i) yırttıktan sonra karşılıklı saygı ve şeref esasına dayanan
bir Antlaşma getiriyorlar...
Ve efendiler, size rica ederim. Bu kahraman, itaat, sabır ve
sebatın timsali olan bu kahraman Türk'e, harbettiği müddet kadar
ve sarfettiği kanlarını toplayacak kadar barış bahşediniz, barış! Bi
naenaleyh şu sözleri söylerken, bizim için elde edilebilecek olan
her şeyi elde ettiğine inandığım Temsilciler Kurulumuza, Dele
gasyonumuza bütün milletin arkamda olduğunu zannederek te
şekkürlerimi beyan eder ve kürsüyü terk ederim.”1598
22 Ağustos günkü ikinci oturumda, sırayla, Karesi Mebusu
A hm et Süreyya Bey, İstanbul Mebusu yaşlı tarihçi A bdurrah
man Ş e re f Bey ve son olarak Menteşe Mebusu ve Dışişleri Komis
yonu raportörü Tevfik Rüştü Bey konuştular.
Ahmet Süreyya Bey
A hm et Süreyya Bey, Lozan Barış Antlaşması’nın tam hür, iç
te ve dışta tam bağımsız bir Türkiye yarattığını ve bunun onaylan
ması gerektiğini savundu. “Bağımsız bir devlet doğurmakta olan
bu anlaşmayı ölü doğmuş bir çocuk durumuna düşürmenin, mil
let namına bir cinayet olacağını” söyledi. “Muahedeyi sıktıcenine
maruz bırakmak zannederim ki, milliyet namına bir cinayet olur”
1597) Ib id ., s.252-254.
1598) Ib id ., s.254-255.
627
dedi. Bu antlaşmayla kapitülasyonların kaldırıldığını; ekonomik,
mali, adli zincirlerin bu antlaşmayla kırıldığını savundu. Milletve
killerini Antlaşmayı onaylamaya çağırdı:
“Binaenaleyh size teklif ediyorum. Yüce Meclis’in bugünkü
vazifesi bu Antlaşmayı tasdik ederek, onu temin için kanını dö
ken, hayatını feda eden, bütün meşakkat ve mezalime, bir lütfü
alülai gibi ağuşunu açan millete, müvekkillerimize, henüz kanı
kurumayan yaralarını, sızısı bitmeyen yaralarını tedavi edebilmek
imkânını bahşediniz...” diye konuştu.1599
Abdurrahman Şeref Bey
Türkiye’nin en büyük tarihçisi olarak bilinen, kendisi de canlı
bir tarih olan Abdurrahman Şeref Bey de şu konuşmayı yaptı:
“...Devletimizin elli yıllık son devresinde her akşam yarın da
ha iyi olur ümidiyle yattım, fakat ertesi günü daha tatsız buldum.
Bendenizden öncekiler de aynı tecrübeyi yapmışlardır... Elli sene
evvel coğrafya dersine başladığım zaman, memleketin sınırını tarif
ederken, bir ucu Bosna serhatlerinde, bir ucu da Basra Körfezi’nde
idi... Bir ‘hasta adam’ deyip duruyorlar, mirasını taksim ediyorlar,
her devlet hissesini defterine kaydediyor... Ölecek, ölmezse öldü
relim gibi şeyleri de aralarında konuşuyorlardı ki, ‘Sevr’ Antlaş
ması o öldürme belgesi idi. Yarab!.. Bunun bir istisnası olmayacak
mı? Derken o işinin ehli tabibi Cenabı Hak yaratıverdi (Mustafa
Kemal P aşa sesleri). İsmini söylemeyeyim, hepimizin bildiğidir.
Gerek Mustafa Kemal Paşa Gazimiz, gerek arkadaşları, şu milleti
kurtarmak için koşanlar iki cihanda aziz olsunlar. (Alkışlar)
M illet onları hırz-ı cân gibi (canı gibi) göğüs tahtasında sak
layacaktır...”1600
Tevfik Rüştü Bey
Menteşe Mebusu ve Dışişleri Komisyonu raportörü Tevfik
Rüştü (Aras) Bey, Lozan Barış Antlaşması’na yöneltilen eleştiri-
1599) Ib id ., s.256-258.
1600) Ib id ., s.258-260.
628
lere topluca cevap verdi: Trakya sınırı konusunda Misak-ı Milli’de
M eriç nehrinin öngörülmüş olduğunu hatırlattı. (Böyle olduğu
halde M eriç’in öte yakasında bulunan Karaağaç sınırlarımız içi
ne alınmıştı.) Türkiye’nin Balkanlar’da barışçı bir politika izle
yeceğini, bu bakımdan Trakya sınırının iki yakasının askerlikten
arındırılmasının memnuniyet verici olduğunu ekledi. Güney sınırı
konusunda, Fransa ile 20 Ekim 1921’de imzalanmış olan Ankara
anlaşmasının hâlâ yürürlükte olduğunu ve uygulanacağını bildir
di. Osmanlı borç kuponlarının altın ve Sterlin ile ödenmeyeceğini
belirtti. Askıda olan Musul sorununun dokuz ay içinde Türkiye
ile İngiltere arasında bir çözüme bağlanmasının öngörüldüğünü
söyledi. V asıf Bey’in eleştirdiği Karma Hakem Mahkemelerinin
Türkiye’nin bağımsızlığını ve egemenliğini tehdit etmediğini sa
vundu. Böyle mahkemelerin pek çok bağımsız ülke arasında her
zaman kurulduğunu, bunların amacının iki tarafın rızasıyla sa
vaşın fenalıklarını gidermek olduğunu bildirdi. Barış Antlaşması
konusunda karar verirken bu açıklamaların da gözden uzak tutul-
mamasını rica etti. “Türkün menfaatinin bunu (Antlaşmayı) red
detmemekte olduğunu tekrar ederim” dedi.1601
629
sonra sekiz-dokuz ay süren büyük bir konferansın olumlu bir he
defe yürümesine neden oldu.
Arkadaşlar! Lozan Konferansı milletimizin Avrupa ortasına
davet olunduğu büyük bir imtihandır... Türkiye Lozan’da bugün
dünyayı yöneten heyetlerin (...) yetişmiş ve çalışmış temsilcileriyle
karşılaşmaya geldi...
Arkadaşlar! (...) Gerek savaş mücadelesi esnasında ve gerek
barış müzakereleri esnasında kaderin şevkiyle ağır sorumluluklar
altında bulundum... Ağır kararlar vermek durumunda bulundum...
Siyasi hasımlarım arasında bulundum... Kuvvet kaynağım bilhas
sa Büyük Millet Meclisi Başkanı Gazi M ustafa Kem al Paşa'dır...
Fevkalade karışık, dolaşık, bulutlarla kaplı bir muhit içersinde yol
gösterecek bir isabetli görüş lazımdır. Bu isabetli görüşü gerek
savaş hayatında ve gerek barış hayatında bize gösteren M ustafa
Kem al Paşa olmuştur. (Şiddetli alkışlar)”
Sınırlarımız, Azınlıklar
“Barış Antlaşması ve ekleri belgeler hakkında, günlerden be
ri arkadaşlar birçok tenkitler yaptılar. Genel bir fikir vermek is
terken arkadaşlarımın söylevlerinde değindikleri birçok noktaya
da cevap vermiş olacağım, sanırım. Antlaşma sınırlarımızı tayin
ediyor. Güney sınırı, Ankara Anlaşmasıyla tayin edilen sınırdır...
Ankara Anlaşması hükümleri bu konferansta da ayrıca teyit olun
muştur... İmza ettiğimiz barışla gerçek bir barış yapacağız... Gü
ney sınırımızla ilgili endişeler de giderilmiş olacaktır...
Arkadaşlarım, Batı sınırlarımız dışında birçok millettaşları-
mız kaldığını ve bunların bugün acı ve ıstırap içinde bulunduğunu
söyledi. Batı sınırında, bugün sağladığımız sınırdan başkası bizim
Misak-ı Millimiz içinde değildi. Bizim Misak-ı Milli içinde dile ge
tirdiğimiz istek Batı Trakya’nın halkoyu belirlenecek bir şekli idi.
Hiçbiriniz bu antlaşmanın tek taraflı hazırlanmış bir belge oldu
ğunu zannetmezsiniz. Elbette birçok nedenler ve birçok iradeler
çarpışmış ve ortaya bir sonuç çıkmıştır. Efendiler bu sınır içinde
630
ve bu sınır dışında bulunan millettaşlarımızın mukadderatı için
dayandığımız nokta barışın gerçekten kurulmasıdır. Eğer barış
gerçekten kurulursa, bizi bugün ıstıraba düşüren bütün nedenler
giderilmiş olacaktır...
Irak ile olan huduttan da bahsetmek isterim. Bilirsiniz ki, ant
laşmada, Irak hududu tahliyeden (işgalin sona ermesinden) itiba
ren dokuz ay içinde hallolunacaktır deniyor. Bu sınırın müzakere
sine başlamazdan önce milletlerle aramızda dostluk ilişkilerinin
kurulmuş olacağı ümidindeyim...
Sınırlarımız dışında birçok dindaşımızı bırakıyoruz... Te
mennimiz onların kendi çevreleri ve milliyetleri içinde saadet ve
selamet içinde yaşamalarıdır...
İçerdeki unsurlara (azınlıklara) ilişkin antlaşmada özel mad
deler bulunması (...) birçok devletin de kabul ettiği bir sistem hali
ne gelmiştir... Galiplerin kabul ettiği maddelerden bir kelime faz
la kabul etmemişizdir... Vatanın mevcudiyeti aleyhine bir durum
yoktur...”
Kapitülasyonlar
“Kapitülasyonların kaldırılması noktasını bir-iki sözle hikâye
etmek isterim... Harbi Umumiye henüz Türkiye girmemiş iken
(...) bizim kapitülasyonları ilga ettiğimizi Almanlar, AvusturyalI
lar, Ruslar, Fransızlar ve İngilizler beraber protesto etmişlerdi...
1916'da Almanlarca kabul edilen kapitülasyonların ilgası keyfiye
ti, nazari ve hayali idi. Hakikatte ilga ettirilememiştir... Sonra bu
günkü durumu düşününüz, Türkiye bütün cihan önünde davasını
takip ediyor. Açık ve şüpheden azade olarak kapitülasyonları ilga
ettiriyor. Bu, Türkiye'nin kendi evi içinde diğer herhangi bir millet
gibi tamamen bağımsız ve efendi olduğunu kabul ve tasdik etmek
demektir. (Şiddetli alkışlar)”
Tamirat sorunu
"Biz iki türlü tamirat meselesi karşısında idik. Birisi mütte
fiklerle Türkiye arasında, diğeri Türkiye ile Yunanistan arasında.
631
Bilirsiniz ki: Müttefikler Türkiye’ye karşı Harbi Umumi’nin müta
reke ile durduğu zamandan beri daima tamirat fikrini ifade etm iş
lerdir... İşgal masrafı ve vatandaşın zarar ve ziyanı arasında tami
rat parası istediler. İşgal olunan memleketler bizim memleketle-
rimizdi. Eza ve cefa gören ve tamirata ihtiyacı olan memleket bi
zim memleketimizdi. Hiç kimsenin memleketine gitmedik ve hiç
kimseye tecavüz etmedik... Harbi Umumi esnasında Almanya’dan
yaptığımız istikraza karşılık olarak gösterilmiş olan beş milyon al
tın da bize verilmiyordu.
Kezalik İngiltere’ye sipariş edilmiş olan gemiler bedeli de bi
ze verilmiyordu... Barışa varmak için nihayet meseleyi bitirmek
lazımdır. Meseleyi bitirmek için geleceğe dönük hiçbir mali taah
hüt altına girmeksizin maziyi tasfiye etmek yolunu bulduk... Ve bu
kadar esaslı noktadan geleceğe bir para havale etmeksizin çıkıyo
ruz. Sizi temin ederim ki: Bir başarıdır...”
Yunan tamiratı işi
“Şimdi meselenin ikinci safhasını arzedeceğim: Yunanlılarla
aramızda olan tamirat meselesi. Arkadaşlar! Yunanlıların memle
ketimizde yapmış olduğu tahribatı hiç kimse benim kadar yakın
dan görmüş ve benim kadar elem duymuş değildir... Biz bu tam i
ratı bütün ayrıntılarıyla sonuna kadar hesabettik...
Müttefikler tamirat namı altında bizim Yunanlılardan iste
diğimiz parayı, göç nedeniyle Yunanlıların (bizden) istediği para
ile takas etmeyi teklif etmişlerdir... Biz teklif ettik ki: Yunanlılarla
aramızda olan tamirat meselesini halen bir çözüme bağlamak ka
bil değilse barıştan sonra iki devlet arasında dostane bir surette
incelensin, aramızda anlaşmazlık olursa hakeme havale olunsun...
Bizim istemek mecburiyetinde olduğumuz para önemli idi. Yu
nanlılar da bu mali yükümlülüğü kendileri için bir hayati mesele
saydılar... Yunan tamiratı konferansta halledilemez bir şekil aldı.
(...) Eğer herhangi bir meselede savaştan kaçınarak bir karar ver
dik ise (...) milletin menfaatine uygun bir barışa varmanın asli gö
632
revimiz olduğundandır... Savaş kutsal bir şeydir ve o bir ideal için
yapılır... Yoksa herhangi bir his için vatan evladı kanı akıtılamaz.
(Alkışlar) ...Harekâtı milliyenin hiçbir safhasında hesapsız bir ka
rar ve hesapsız bir cüret yoktur. (Yaşa sadaları, alkışlar)
Yunan tamiratı bir çarpışmaya varırsa bu çarpışmayı kaza
nacağımıza şüphemiz olmadığını söyledik. Şimdi bu çarpışmayı
kazandığımızdan sonraki safahatı takibedeyim... Bu yalnız Yunan
meselesini değil, birçok milletler meselesini de karşımıza çıkarır
dı... Yunan tamiratı için kabili istihsal bir şey yoktu (...) herhangi
bir sureti hal olsaydı vazifemiz bunu yapmak idi...”
634
ve fiilen imkân yoktur. Meselenin nazari ciheti ne olursa olsun
ameli tarafı şudur ki, bizim yaşamamız için biz böyle bir mali be
layı yüklenemeyiz. (Alkışlar, bravo sesleri)
Delegasyonumuz yalnız hasımlarımızla değil, hasımlarımızın
telkinlerini memleket içinde neşr ve işaa edenlerle de mücadele
etmiştir... Ödeme biçimi sorunu sonunda kuponlar sorunu şeklini
aldı... Biz yükleneceğimiz borçların altın veya Sterlin olarak öden
mesi hususunda hiçbir taahhüt alamayız. Sözleşmede yapılan cet
vellerden altın kelimesi çıkarılmış, hamile Türk lirası, Frank veya
İngiliz lirası almak seçeneği (...) çıkarılmıştır. Biz de beyan ve ilan
ettik ki, (...) altın veya Sterlin ödememek esastır. Bu çıkış nokta
sından sonrasını müzakere edeceğiz.”
Karma Mahkemeler
“Antlaşmanın bundan sonraki ekonomik hükümlerinin (...)
başlıca hedefi Harbi Umumi’de kesilen ekonomik ilişkilerdir...
İlişkiler kesilince tarafların vatandaşları memleketten ayrılmışlar
veya memlekette kalmışlar. Birtakım tedbirlere maruz kalmışlar.
Elbette bunların malları iade olunacaktır. Kendilerine bunlara ait
zarar ziyan tazmin edilecek değildir. Çünkü bu çeşit talepler ta
mirat sorunuyla halledilip bitirilmiştir. Sözleşmeler, zamanaşımı
ve saire gibi hukuki ve iktisadi birtakım sorunlar vardır ki, yeni
den ilişkiler kurulurken bu sorunların tasfiyesi gerekiyor. Bunun
için koyulmuş olan Karma Mahkeme, sayın konuşmacıların ifade
ettikleri gibi hakkı kaza (yargı yetkisi) ve saireyle ilgili değildir.
Bunlar eski sözleşmelerin geçerliliği konularını süratle çözüme
bağlamak üzere atanan hakemlerdir, bunlar her memlekette kabul
olunagelmiştir.”
Antlaşmamızın özelliği
“Bizim elimizde bulunan Antlaşma, Harbi Umumi’den sonra
gördüğümüz antlaşmalarla yakından veya uzaktan benzerliği ol
mayan bir antlaşmadır...
635
Diğer antlaşmaların ağır bir noktası da Denetim Komisyonla
rıdır... Bizim antlaşmamızda herhangi bir surette bir denetim ön
görülemezdi ve Türkiye zaten bu esaslar için ayaklanmıştı...
Bu antlaşma milletlerin görüşerek yapabilecekleri bir barış
antlaşması sayılabilir. Bizim istediğimiz zaten bu idi. Herhangi
bir cebir ve kuvvetle bize kabul ettirilmiş bir antlaşmadan kaçını
yorduk. Müzakere ile, mücadele ile bu tarzda bir antlaşmaya vasıl
olabileceğimizi takdir ediyorduk. Sonuçta bizim istediğimiz şekil
de istihsal olunmuştur...”
Boğazlar Sözleşmesi
"Lozan’da imza ettiğimiz belgelerden birisi Boğazlar usulüne
ilişkin sözleşmedir... Boğazlar için Harbi Umumi’den sonra Bo
ğazlar Serbestisi tarzında yeni nazariyeler peyda oldu... Misak-ı
Millimizde İstanbul’un ve Marmara’nın güvenliği saklı kalmak
şartile, Boğazların ticarete ve genel ulaşıma açılmasını esas olarak
kabul ettik...
Boğazların usulünü tayin etmek için olan müzakerelerde (...)
Misak-ı Milli ile ilan olunan esaslara sadakatini ve kendi vazifesi
olan Türkiye’nin varlığını ve güvenliğini korumak esasını izledik...
Geçiş serbestisi ile başlıca savaş gemilerinin ve savaş uçaklarının
barışta ve savaşta geçişleri düzenlenmiştir. Boğazlar sorunu başlı
ca bu noktalardan incelenmelidir...
Bizim Boğazlar Sözleşmesinde üstlendiğimiz mecburiyet: as
kersiz bir bölge kurulmasıdır... İlerde Boğazlar üzerinde yeniden
bir tecavüz olursa Türkiye savunma hakkını mutlak olarak muha
faza edecektir...
Bugün İstanbul’u ve Boğazları ta M eriç’e kadar alıyoruz...
Anadolu’da hâkim ve sahip olandır ki, Boğazlar ve İstanbul onun
malı olacaktır...
Yeni Türkiye, bütün kuvvet ve kaynaklarının sarfedeceği ye
ri tayin ve tanzim ettiği için İstanbul ve Boğazların muhafazasını
ilelebed temin etmiş oluyor. (Sürekli alkışlar)”
636
“Sulh devresi gelmiştir..”
İsm et Paşa, Lozan Barış Antlaşması’nın ekleri üzerinde de
kısa kısa durduktan sonra, “Artık sulh devresi gelmiştir... Artık iş
zamanı gelmiştir” diyor ve konuşmasını şöyle tamamlıyor:
“Muhterem Efendiler! Milli M ücadelenin sonucunu takdim
ettiğim antlaşmalar ve belgeler belirliyor. Bunlar için size ayrıca
bir özet yapayım:
Mütecanis, yeknesak bir vatan, bunun içinde dışa karşı şu
gayrıtabii kayıttan ve hükümet içinde hükümet ifade eden iç ay
rıcalıklardan arınmış bir durum, tabii olmayan mali yükümlülük
lerden kurtulmuş bir hal, savunma hakkı mutlak, kaynakları bol
ve serbest bir vatan. Bu vatanın adı Türkiye’dir. (Şiddetli alkışlar)
O Türkiye'yi bu antlaşmalar ifade ve tavzih etmektedir. (Alkışlar,
bravo sesleri)
Türk M illetinin esas hassası, sulh ve müsalemet vadisinde te
rakki ve medeniyet unsuru olmaktır. (Alkışlar)
Vatanın içinde bulunduğu ıstırabı ve bilhassa içinde bulun
duğu fakir ve harap halini, içeride bilmeyen kimse olmadığı gibi
dışarıda bilmeyen kimse de yoktur.
Efendiler! Bizi endişeye sevkeden noktalar bütün dünyaca
malum olmakla beraber Türkiye büyük ve kavi bir devlet, büyük
ve kavi bir millet addolunmuştur.
Efendiler! Bu memleketin kaynaklarının ne kadar kuvvetli, ne
kadar bol olduğunu bizden daha iyi bütün dünya bilir... Bizim nü
fusumuzu, hayatımızı en yüksek medeniyet seviyesine çıkarmak
için her türlü kaynak ve araç vardır.
Efendiler! Bu araçlar ve kaynakları işletmek için, milletin bü
yük bir geleceğe doğru yürümesi için imkân veriniz. Sulh devre
si gelmiştir. Tarif ettiğim güzel, kutsal, her türlü hayat şartları
na malik vatanın gelişmesini sağlamaya derhal başlamak zamanı
gelmiştir. Milletin asıl görevlerini ifa etmek, sulh ve müsalemet
unsuru, terakki ve medeniyet amili olmak için istidat ve kararına
yol gösteriniz...
637
Gerçi fakir ve harabız. Fakat altın hâzineleri içinde oturuyo
ruz. Yarın veya öbür gün behemehal bunları açabilir ve beheme
hal açmak mecburiyetindeyiz. Açmak için vasıta, (...) muayyen bir
hedefe doğru yılmayarak mütemadiyen çalışmaktır. Ve bu yol her
milletin yürüdüğü terakki yoludur. Artık iş zamanı gelmiştir.
Muhterem vekiller! Mücahedatı milliyemizin neticei hasılası
nı tayin edecek olan oylarınızı açıklayınız. M illet ve bütün dünya
vereceğiniz oyları beklemektedir.”1603
638
dilmiştir. Yanlışlık buradan kaynaklanmıştır, Faik K altakkıran’dan
başka Trakya’da ikinci bir Faik Bey yoktur, sanıyoruz.
Lozan Antlaşmasına red oyu vermiş olanlar, alfabe sırasına
göre, şu milletvekilleridir:
Ali Cenani Bey (Gaziantep), Besim Bey (Mersin), Faik Bey
(Edirne), Hoca Esad Efendi (Menteşe), K ılıç Ali Bey (Gazian
tep), M ustafa N ecati Bey (İzmir), N ecib Bey (Mardin), Niyazi
Bey (Mersin), Şeyh Safvet Efendi (Urfa), Şükrü Kaya Bey (Men
teşe), V asıf Bey (Saruhan), Yahya Kemal Bey (Urfa) ve Zam ir
Bey (Adana).1605
Antlaşmanın onaylanmasının ardından iki önerge daha sunul
du: Ertuğrul Mebusu Fikret Bey ve arkadaşları orduya Meclis’in
selam ve şükranlarının iletilmesini önerdiler; önerge oybirliğiyle
kabul edildi. Bozok Mebusu Süleyman S ırrı Bey de, Barış Antlaş-
ması’nın Meclis’te onaylanması dolayısıyla Bursa Mebusu M us
tafa Fehm i Efendi tarafından dua okunmasını ve şehitlere fatiha
ithaf edilmesini önerdi. Oybirliğiyle kabul edilen bu önergenin de
gereği yapıldı ve oturuma son verildi.1606
639
bu Devletlerin Silahlı Kuvvetleri kendilerince işgal edilm iş olan
toprakları boşaltm a eylem ine girişeceklerdir.
Bu eylem Ç anakkale Boğazı, M arm ara Denizi ile Karadeniz
Boğazı’nda bulunan İngiliz, Fransız ve İtalyan savaş gemilerinin
çekilmesini de kapsayacaktır.
I I - Boşaltm a eylemi 6 hafta içinde bitirilecektir ”1607
Yani işgali sona erdirme süreci, Lozan Antlaşması’mn
TBM M ’de onaylandığı İstanbul’daki Müttefik Yüksek Komiser
lerine bildirilince başlayacaktı. Dışişleri Bakanlığı, Antlaşmanın
TBM M ’nce onaylandığını 23 Ağustos 1923 akşamı saat 19.30’da
İstanbul’da Hariciye Murahhası (Dışişleri Temsilcisi) Adnan Bey’e
(Adıvar) duyurdu. Aynı gece saat 22.00’de İsm et P aşa’nın şu no
tası İngiliz, Fransız ve İtalyan Yüksek Komiserliklerine iletildi:
“...Yüksek Komiserliğine, Ankara, 23 Ağustos 1923
Türkiye Büyük M illet M eclisi’nin, Lozan’d a im zalanan Barış
Antlaşm ası ile öteki sözleşmelerin, bugün 23 Ağustos 1923 tarihli
oturumunda kabul edilip onaylandığını sizlere bildirm ekle onur
kazanırım .
Bu nedenle, 24 Temmuz 1923 tarihinde ilgili devletlerin dele
gelerince im zalanan Protokolün birinci m addesine göre durumu,
Hükümetimiz adına sizlere, İstanbul’da m urahhasım ız Adnan
B ey efen d i aracılığıyla bildirm ekten onur duyarım.
Bildiğiniz üzere M üttefik Devletler tarafından işgal edilen
Türkiye topraklarının boşaltılm asına, bu notanın bildirim tarihi
ile başlanacaktır.
Yüksek saygılarımın kabulünü rica ederim. - İs m e t ”160*
640
2 4 A ğustos 1 9 2 3 Cum a
641
boşaltılıp teslim edilmiştir. İstanbul Komutam S elah attin Adil
Paşa başkanlığında bir Teslim Alma Komisyonu kurulmuştur. İs
tanbul Defterdarlığı da kamu binalarını işgalcilerden teslim almak
için beş ayrı teslim alma komisyonu oluşturmuştur. Boşaltma iş
lerini İngilizler hızlı yapmakta, Fransızlar ise ağırdan almaktadır
lar. Anadolu yakasının 10 günde boşaltılacağı haber verilmektedir.
Anadolu kıyılarının boşaltılması tamamlandıktan sonra Rumeli
yakasının boşaltılmasına başlanacaktır.1612
642
Lozan’da müzakereleri yürüten heyeti kutladı. Bazı mebuslar, Su
riye sınırıyla ilgili hükümleri eleştirdiler ve Ankara Anlaşması’nın
Türkiye’nin bağımsızlığıyla bağdaşmadığını söylediler. Hamdul
lah Suphi sert bir konuşma yaptı ve Suriye sınırının barış için bir
tehdit olduğunu savundu. Bu konuşma sırasında Albay M ougin
de oradaydı. Trakya mebusları Batı Trakya üzerinde durdular
ve bu toprakların Bulgarlara veya Yunanlılara değil, evlâd-ı fati
han olan Anadolu Türklerine ait olduğunu söylediler. 22 Ağus
tos günkü oturumda, nüfus mübadelesi, borçların taksimi, eko
nomik ve adli hükümler, Boğazlar Sözleşmesi de tartışıldı; ama
konuşmalar genellikle ılımlıydı. Bursa Mebusu N ecati Bey Dünya
Savaşı başında İngiltere’nin Türk gemilerine el koymuş olmasını,
Çanakkale’de mezarlıklar konusunu eleştirdi. ‘Musul’u terk ede
meyiz’ dedi. 23 Ağustos günü İsm et Paşa uzun bir konuşma yaptı.
M ustafa K em al’e teşekkür etti, Antlaşmayı savundu.1614
1614) FO 424/258, s.164, No. 213 ve Şimşir, İn g iliz B elg elerin d e A tatü rk, C ilt V,
s.258-60, No. 148: Henderson’dan Curzon’a rapor, 28.8.1923, No. 514.
1615) Aydın, İsta n b u l K urtulurken, s.153.
643
de yürürlüğe giriyordu. Lozan’da imzalanmış olan Türk ve Nüfus
Mübadelesine İlişkin Sözleşme’nin hükümlerinin uygulanmasını
düzenlemek üzere, Türkiye ve Yunanistan’dan dörder, tarafsız ül
kelerden de üç üyeden oluşacak bir Karma (Muhtelit) Komisyon
kurulması ve komisyonun Türkiye’de ve Yunanistan’da toplanması
öngörülmüştü (Md. 11). Bu karma komisyona Türkiye'den İzmir
Mebusu Dr. Tevfik Rüştü (Aras) Başkan olarak, Erzincan Mebu
su Hamdi (Arpağ) üye olarak seçildiler. TBM M , 29 Ağustos 1923
günlü oturumunda bu iki milletvekilinin, Karma Mübadele Komis
yonunda çalışabilmeleri için izinli sayılmalarına karar verdi.1616
644
G en eral H arington İsta n b u l’d a b ir v ed a d a v eti verdi,
29.8.1923
İstanbul’un boşaltılması nedeniye, İtilaf Devletleri işgal kuv
vetleri Başkomutanı General Charles Harington, "Summer Pala-
ce” denen Tarabya’daki İngiliz Büyükelçiliğinin yazlık konutu bah
çesinde bir veda daveti verdi. Davetliler arasında Hariciye Vekâleti
İstanbul temsilcisi Adnan Bey (Adıvar), İstanbul Kumandanı Se-
lahattin Adil Paşa, temsilcilik, kumandanlık ve vilayet ileri gelen
leri, İngiliz Yüksek Komiser Vekili Henderson, General Charpy,
General Monbelli de bulunmuştur.1619
645
2.
EYLÜL 1923
647
“Vekilleriniz m übadele ve im ar işleri için ayrı bir teşkilata
ihtiyaç olduğu kanaatindedir... M übadele ve im ar işleri birçok b a
kım dan birbirinden ayrılam ayacak niteliktedir. Binaenaleyh bu
iki işin bir teşkilat altına alınm ası uygun görülmüştür.
M übadelenin, Lozan’d a im za edilen Sözleşme gereğince İslam
ahalinin taşınır ve taşınm az m alları üzerindeki haklarının zarar
görm eyecek şekilde yapılm asına son derece titizlik gösterilecektir...
Yanan yerlerin bir an önce inşaası için idari bakım dan Hükü
m et her türlü kolaylık yapacaktır... Efendiler! Vekilleriniz m üba
dele ve im ar sorunlarını iyi biçim de sonuçlandırm ak için ne k a d ar
büyük zorluklarla karşılaşacağım ızın bilincindedirler. Hükümetin
bu zorlukların üstesinden gelebilm esi için saygıdeğer milletveki-
lerimizin hiçbir desteği esirgemeyeceklerinden şüphe etmiyoruz...
Ö zellikle bu işlerde uzman olan sayın üyelerin desteğini vekille
riniz şükranla kabul edeceklerdir. M uvaffakiyet A llah’tandır " 1624
648
letleri ile büyük Türk milletinin başarıları için en iyi dileklerimi
sunarım. -İra n Harbiye Veziri ve Başkumandan Rıza.”1626
649
12 Eylül 1 9 2 3 Ç arşam b a
1629) Ib id ., s.40.
1630) Aydın, İsta n b u l K u rtu lu rken , s. 187.
1631) Ib id ., s.188.
650
1 4 Eylül 1 9 2 3 Cum a
1632) Ib id ., s.190-191.
1633) Şimşir, A ta tü rk ile Y a zışm alar I, s.520-521 ve A ta tü r k ’ün Bütün E serleri,
C ilt 16, s. 114.
1634) Kocatürk, A ta tü r k ve T ürkiye C um hu riyeti T arih i K ron olojisi, s.359.
651
"Türk barışını bir ziyafetle kutlayan İngiliz-Türk Derneği, Türk
halkının kurtuluş uğrundaki fev kalad e başarısından dolayı Ekse
lanslarını ve Türk Hükümetini kutlam aya oybirliğiyle karar vermiş
tir. -B aşkan: M arm ad u k P ickhall, Sekreter: A rthur F ield ”1635
1635) DBA-Lozan Sulhu, Tebrikler ve Şim şir, A tatürk ile Yazışm alar I, s.522-523.
1636) Aydın, İstanbul Kurtulurken, s.200.
1637) "Paşaeli", 21.9.1923’ten A tatü rk’ün Bütün Eserleri, C ilt 16, s.116. Belgenin
kesin tarihi belli değildir. 21 Eylül 1923 tarihi, belgenin Paşaeli' nde yayımlandı
ğı tarihtir.
652
L ozan A n tlaşm ası gereğ in ce B o z c a a d a tören le
teslim a lın d ı ve a n a v a ta n a k a tıld ı, 21.9.19231633
22 Eylül 1923 Cum artesi
3.
EK İM 1923
653
davetim ize karşılık vermelerini istirham ederiz. -M ü d afa ai Hu
kuk Cemiyeti Livalar M erkez Kurulu .”1640
1640) TBM M Z a b ıt C erid esi, Devre II, Cilt 2, s.498 ve Aydın, İsta n b u l K urtulurken,
s.225.
1641) Ib id ., s.203, 221-223.
1642) A ta tü r k ’ün Bütün E serleri, C ilt 16, s.124.
654
İstanbul Komutam Selahattin Adil Paşa’mn basın
açıklaması, 3.10.1923
10 aydan beri İstanbul Komutanlığı görevini yürüten Sefa
hattin Adil Paşa, işgalin sona ermesi dolayısıyla bugün basın top
lantısı yaparak bir açıklamada bulundu. Dedi ki:
“Boşaltm a komisyonu bugün toplandı. Boşaltm a sona erdiği
için, komisyonun tüm çalışm ası gözden geçirildi. (İşgalcilerden)
Teslim alm an binalar içersinde, İtalyanlardan alınanlarda hiçbir
şey yoktur. H atta bazı noksanların bitirildiği göze çarpmaktadır...
İngilizler de işgalleri altında bulunan yerleri temizlemiş olarak
vermiştir. (İngilizlerin teslim ettiği) Harbiye M ektebi bugün eğiti
m e uygun bir durumdadır. Fransızlara gelince, onlar d a kendileri
ne göre, değişiklik ve eklem e yapm akla birlikte, birçok yerleri tah
rip etmişlerdir... (Fransızların teslim ettiği) Vakıf H an’ı gördük. Ya
zık ki burası çok kötü kullanılmıştır... M altepe Hastanesi, Reşadiye
Pavyonları gibi yerler, büyük onarım gerektirecek durumdadır. Bu
konuda her birim, k eşif raporunu hazırlam aya çalışmaktadır...
M illi Hükümetin İstanbul’d a kurulmasından, buradaki a s
keri yönetm ek için bir kom utanlık gerekiyordu... O zam an bir İs
tanbul Komutanlığı oluşturuldu... Kolordunun buraya gelmesi ile
artık İstanbul Kumandanlığı yerine, Üçüncü Kolordu Kumandan-
lığı geçecek ve İstanbul’d aki askeri kurum larm en yüksek m akam ı
olacaktır :..”1643
655
M ahm ut C elâl Bey (İzmir), Vehbi Bey (Karesi), Faik Bey (Tek-
furdağı-Tekirdağ), N ebizade Ham di Bey (Trabzon); Başkanlık
Divanından seçilenler: Başkan Hayri Bey, H acı M ehm et E fen
di (Maraş), Kâtip Ruşen E şref Bey (Karahisarı Saib), Fuad Bey
(Lazistan).1644
1644) TBM M Z a b ıt C erid esi, Devre 2, Cilt 2, s.498-500 ve Aydın, İsta n b u l K u rtu
lu rken , s.228-229.
Not: Bu son kaynakta liste eksik verilmiştir. -BNŞ
1645) Aydın, İsta n b u l K u rtu lu rken , s.231.
1646) İb id ., s.230.
656
6 Ekim 1 9 2 3 C um artesi
659
hususiyede rica ederim. İkinci maddenin dahi ayrıca bu geceden
Heyet Reisi ve Birinci Reisvekili Sabri Beyefendiye yetiştirilerek
cevabının kezalik aynı zamanda yetiştirilmesi ayrıca mercudur.
TBM M eclisi Reisisanisi
Ali Fuat”1650
660
Gazi Mustafa Kemal Paşa’mn mebuslara bir sorusu,
8.10.1923
İstanbul’un kurtuluş törenlerine katılmak üzere Ankara’dan
gönderilen mebuslar heyetinin İstanbul’da karşılanmasında bir
anlaşmazlık yaşanmış. Bu mebusların galiba Üçüncü Kolordu ile
birlikte İstanbul’a gelecekleri sanılmış ve bu yüzden kendilerini
Haydarpaşa istasyonunda resmen karşılamaya gelen olmamış. Bu
yüzden Ankara’da Meclis ayağa kalkmış. Meclis’te şiddetli tartış
malar yaşanıyor, İstanbul’daki devlet görevlilerinin toptan azledil
mesini isteyenlar var. Öfkeli tartışmalar sürüp gidiyor. Tartışma
ları sessizce izleyen Gazi M ustafa Kemal Paşa, sonunda Genel
Kurulun 8 Ekim günlü oturumunda soruyor:
Gazi M ustafa Kem al Pş. (A nkara)- “Böyle heyetleri karşıla
m ak için bir kanun mu var? Böyle şeyleri nereden çıkarıyorsunuz?
M utlaka her memur, her heyetin karşılanm asına m emur mudur?
Bunu nereden çıkarıyorsunuz?”1653
661
gayrikasti bir eseri sehvolduğu ihtiramatı mahsusamıza terdifen
maruzdur. 9.10.1339 -B irin ci Reisvekili M ehm et Sabri”1654
1654) Ib id ., s.591.
1655) Ib id ., s.660-664.
662
olm ayanların işgali altında geçirdikleri 11 senelik m edid (uzun) ve
cidden p e k acı bir devrei tahassürden (hasret döneminden) sonra
A llah’a çok şükür sayesinde yaşayanlara âzam i ad alet ve saad et
bahşeden Şanlı Türk Sancağına kavuşan Adam ız halkının hissiya
tı ubudiyet ve sadakatini kem ali sürür ve m ubahat ile arza cüret
eyleriz ferm an... Yaşasın Türkiye Büyük M illet Meclisi Hükümeti!
Yaşasın G azi M u stafa K em a l P a ş a Hazretleri! Yaşasın kah ra
m an Ordumuz!
İmroz Adası Merkez Kaza İhtiyar Heyeti
Ematon Karyesi Muhtarı Kristolidi D im itri
İskender Karyesi Muhtarı İstepanos Ipsalati
Agredya Karyesi Muhtarı Yani Kosti
Kale Karyesi Muhtarı Trikon Serika
Metropolit Vekili P apa Anasti
İlki Karyesi Muhtarı Roveoğlu D im itri”1656
1656) Ib id ., S.621.
1657) Ib id ., s.772.
663
2 0 E kim 1 9 2 3 C u m artesi
664
mehmidetlerini umum Midilli ahalii İslamiyesi namına takdime
müsareaten kesbi fahreylerim.
Ayvalık’ta Midilli Müftüsü A taullah”1659
Bu telgraf, 21 Ekim 1923 günü TBM M Genel Kurulunda
okunmuş, Meclis tutanağına geçmiş ve cevap yazılmak üzere Baş
kanlık Divanına gönderilmiştir.
15 Nisan 1924
İngiltere Lozan Barış Antlaşması ve eklerini onayladı,
15.4.19241661
6 Ağustos 1924
İngiltere, İtalya ve Japonya’nın Lozan Antlaşması’nı onay
belgelerini sunmaları üzerine Lozan Barış Antlaşması
yürürlüğe girdi, 6.8.19241662
1659) Ib id ., s.834.
1660) A ta tü r k ’ün B ütün E serleri, C ilt 16, s.141.
1661) DBFP-I/XV1I1, s.972.
1662) Ib id ., s.972.
665
2 7 A ğustos 1 9 2 4
3.
LOZAN A N TLA ŞM A SI’NIN D EĞ ER LEN D İRİLM ESİ
Ekim 1927
Atatürk, “Nutuk"ta Lozan Antlaşması’nı değerlendiriyor,
Ekim 1927
A tatürk, Büyük Nutuk’ta, Lozan Barış Antlaşması hüküm
lerini Sevr Antlaşmasındaki hükümlerle ayrıntılarıyla karşılaştır
dıktan sonra diyor ki:
"Saygıdeğer baylar, Lozan Barış A n tlaşm asındaki hüküm le
ri, öbür barış önerisiyle d a h a çok karşılaştırm anın yersiz olduğu
düşüncesindeyim. Bu antlaşm a, Türk ulusuna karşı yüzyıllardan
beri hazırlanm ış ve Sevr Antlaşması ile tam am landığı sanılmış
büyük bir yok etm e girişiminin yıkılışını bildirir bir belgedir. Os-
m anlı tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasal utku yapıtıdır (si
yasi zafer eseridir)”166*
1968
1663) Ib id ., s.972.
1664) Gazi M ustafa Kemal (Atatürk), N utuk/Söylev, II. C ilt, Türk Tarih Kurunu
Yayını, Ankara, 1984, s.1023.
66 6
dikten sonra, aynı sene içinde 1923’te tasdik edildi. Bunun önemli
bir netice olduğu ve büyük ölçüde Türk arzularını ve Türk taleple
rini sağladığı birden kavranamamıştır. Lozan M uahedesi, bu ilk
zam anlarda, m em leket içinde gereği gibi kavranıp, önem li bir
vesika olarak değerlendirilem em iştir...
Muahede bir sene sonra yürürlüğe girdi
Muahede diğer devletler tarafından tasdik edilip, meriyete
girinceye kadar 9-10 ay geçmiştir. Bu süre içinde muahedenin tas
dik edilmeyişinden, memlekette büyük bir memnuniyetsizlik ve
endişe duyulmuştur. Biz 1923 Ağustos içinde muahedeyi tasdik
ettik. Muahedenin meriyete girmesi takriben bir seneye yakın bir
teehhürle (gecikmeyle), 1924’te mümkün oldu. Diğer devletlerin
muahedeyi tasdikte gecikmeleri, memlekette herkesin dikkatini,
merakını ve endişesini celbettikten sonradır ki, muahede tasdik
edilince, meydana gelen eserin kötüleyip atılacak bir yarım netice
olmadığı anlaşılabilmiştir. Ancak o zaman, yapılan çalışmaların ve
meydana gelen eserin önemli bir netice olduğu hissolunmuş ve
kabul edilmiştir.
670
KAYNAKLAR
ARŞİVLER
Türk Arşivleri
T.C. Dışişleri Bakanlığı Arşivleri {DBA)
D B A -S . TürkK. 34/2
DBA - S. Türk K. 41/1
DBA - S. Türk K. 41/2
T.C. Paris Büyükelçiliği Arşivleri (PBA)
PBA-K. 372/1
PBA-Lozan Sulhu. Tebrikat
İngiliz Arşivleri (Public Record Office, London)
Cabinet Papers (Bakanlar Kurulu Arşivleri, CP)
CP 4186
Foreign Office Archives (Dışişleri Bakanlığı Arşivleri, FO)
FO 371: General Corrrespondence (Genel Yazışmalar) dizisin-
den kullanılan ciltler:
FO 371/7872 FO 371/7917
FO 371/7886 FO 371/7918
FO 371/7891 FO 371/9065
FO 371/7892 FO 371/9071
FO 371/7897 FO 371/9099
FO 371/7898 FO 371/9121
FO 371/7902 FO 371/9122
FO 371/7903 FO 371/9130
FO 371/7906 FO 371/9131
FO 371/7909 FO 371/17962
FO 371/7910 FO 371/17962
FO 371/7914 FO 371/17963
FO 424 : Confidential Print (Gizli Yayınlar) dizisinden kullanı
lan ciltler:
FO 424/2S4
FO 424/2SS
FO 424/256
FO 424/257
FO 424/258
671
KİTAPLAR
MAKALELER, GAZETELER
Bilâl N. Şimşir, “Lozan’a Doğru” Cumhuriyet, 24 Temmuz-3 Ağus
tos 1973
Bilâl N. Şimşir, “Vahdettin’in Kaçışı” Cumhuriyet, 26-29 Kasım
1973
Cumhuriyet (İstanbul)
D aily Telegraph (Londra)
Echo N ation al (Paris)
La France (Paris)
La G azette de Lausanne (Lozan)
H âkim iyeti M illiye (Ankara)
Le Jou rn al (Paris)
Jou rn al des D ébats (Paris)
M atin (Paris)
The New York Times
Petit Parisien (Paris)
La Suisse (Cenevre)
675
Le Temps (Paris)
The Times (Londra)
L a Tribune de Genève (Cenevre)
676
İÇİNDEKİLERİN ANALİTİK DÖKÜMÜ
I
BÜYÜK ZAFERDEN LOZAN BARIŞ KONFERANSINA
(9 Eylül-19 Kasım 1922) (Sayfa 29-144)
677
rikan basını Türklerin Avrupa’ya dönüşüne üzülüyor - 27 Eylül: M.
Kemal’den Daily Telegraph’a demeç - Belgrad’da Yung’dan Londra’ya:
Türkiye’nin konferansa çağrıldığı Yugoslavya’ya bildirildi - 28 Eylül:
Türkiye, Mudanya’da konferans öneriyor - 29 Eylül: Rumbold’dan
Londra’ya: Türkiye, Meriç'e kadar Trakya’nın hemen boşaltılmasını
ve Mudanya’da konferans toplanmasını istiyor - 30 Eylül: İngiltere,
Fransa ve İtalya’ya Rus notası, Boğazlar sorunu
1 Ekim Pazar: Paris’te Hardinge’den Londra’ya: M. Kemal,
3 Ekimde Mudanya’da konferans toplanmasını kabul ediyor -
Curzon’dan Rumbold’a: Mudanya konferansı yalnız askeri konular
da karar verecek, siyasi konulara karışmayacak. D. Trakya’nın geçici
yönetimine Müttefikler karar verecek - 2 Ekim: Fransa, 3 Ekimde
Mudanya konferansının toplanması için İngiliz cevabını bekliyor -
Rumbold’dan Londra’ya: Fransız Y. Komiseri D. Trakya’nın hemen
boşaltılmasını istedi. Bunu kabul etmedim ve önce M. Kemal’in ba
rış konferansını kabul etmesi gerekir, dedim - 4 Ekim: M. Kemal,
TBMM’de konuştu - Türkiye, Müttefiklere nota verdi: Barış kon
feransının 20 Ekimde İzmir’de toplanmasını önerdi - 6 Ekim: M.
Kemal’den Mudanya’da İsmet Paşa’ya ve İstanbul’da General Pelle’ye:
D. Trakya’nın Türkiye’ye teslimi geciktirilmemelidir - 8 Ekim:
Mudanya’da Harington’dan Londra’ya: Mütarekeyi bugün imzalama
yı umuyoruz - 9 Ekim: M. Kemal, gizli oturumda TBMM’ne bilgi
veriyor: Misak-ı Milli hedefimize diplomatik yolla ulaşmak istiyoruz
- Harington’dan Londra’ya: Mütareke anlaşması hazır ama bugünkü
toplantı ertelendi - 10 Ekim: M. Kemal’den İsmet Paşa’ya: Son bir
çaba harcayıp Mütarekeyi imzalayınız - 11 Ekim: İsmet Paşa’dan not
ve Rumbold’dan tel: Mütareke anlaşması imzalandı
2) MUDANYA’DAN LOZAN’A
(12 Ekim-19 Kasım 1922) (Sayfa 50-144)
12 Ekim 1922 Perşembe: Curzon’dan Hardinge’e tel: Fransa da
uygun görürse konferansın 14 Kasımda Lozan’da toplanmasını öne
receğiz - 13 Ekim: Rumbold’dan Curzon’a: İstanbul Hükümetinin
konferansa katılmasına M. Kemal karşıymış - 14 Ekim: Çiçerin’den
Yusuf Kemal Bey’e: S. Rusya ve Türkiye el ele vermeli - 16 Ekim:
Poincare’den Curzon'a: Lozan Türklere uzak görünüyor - 17 Ekim:
678
Tevfik Paşa’dan M. Kemal’e mesaj: Barış konferansına katılım konu
sunda anlaşalım - Rumbold’dan Curzon’a: Sevr Antlaşması ölmüştür.
Müttefikler şimdi Misak-ı Milli ile boğuşmak durumundadırlar - 18
Ekim: Curzon’dan Poincare’ye: Konferansın 13 Kasımda Lozan’da
toplanması, İstanbul ve Ankara Hükümetlerinin çağrılması önerisi
- M. Kemal’den Hamid Bey’e: Konferansta Türkiye’yi yalnız TBMM
Hükümeti temsil edecektir - TBMM, gizli oturumunda barış konfe
ransını görüştü - 19 Ekim: Çiçerin’den İngiltere ve Fransa’ya nota:
Barış konferansına Rusya ile Karadeniz'de kıyısı olan devletler de ka
tılmalıdır - Rumbold’dan Curzon’a: Konferansın yerini ve tarihini te-
zelden Türklere bildirelim - 20 Ekim: Sofya’da Erskine’den Curzon’a:
Stambuliyski, Türklerin Avrupa’dan atılmamasına üzülmüştür - 21
Ekim: İsmet Paşanın notu: Bursa’da Fevzi Paşa delegasyona benim
atanmam görüşünde - 23 Ekim: İzzet Paşa, konferansa İstanbul Hü
kümetinden de bir heyet gitsin diyor - 24 Ekim: M. Kemal, İsmet
Paşa’ya barış konferansına atanacağını bildirdi - 25 Ekim: Yusuf Ke
mal Bey, Dışişleri Bakanlığı görevinden ayrıldı - 26 Ekim: İsmet Paşa
Dışişleri Bakanı oldu - Curzon’dan Rumbold’a talimat: Hem İstanbul,
hem Ankara Hükümetini konferansa davet ediniz - 27 Ekim: Müt
tefikler (İtilaf Devletleri) TBMM Hükümetini, 13 Kasımda Lozan’da
toplanacak barış konferansına delege göndermeye davet ettiler -
Rusya Hükümeti de konferansa çağırıldı - 28 Ekim: İsmet Paşa, Or
duya veda etti - Rumbold’dan Curzon’a: İsmet Paşa Dışişleri Bakanı
oldu - Dr. Rıza Nur'dan Çiçerin’e mektup: TBMM Hükümeti, Sovyet
Rusya, Ukrayna ve Gürcistan’ın da konferansa katılmasını istedi - 29
Ekim: Tevfik Paşa, İstanbul Hükümetinin de konferansa çağrıldığını
M. Kemal’e telledi - 30 Ekim: İsmet Paşa Meclis’te uzunca bir ko
nuşma yaptı. Türk milletiyle barış yapabilmek için, Türkiye’nin ger
çek ve meşru sahipleriyle karşı karşıya olmak gerekir, dedi - Mec
lis, Tevfik Paşanın telgrafını görüştü - 31 Ekim: Barış konferansına
gidecek delegeler seçildi. Delegelere yetki belgeleri ve İsmet Paşa’ya
Hükümet Talimatı verildi - 31 Ekim: İsmet Paşa Aralov’u kabul etti
- Rumbold’dan Curzon’a: İsmet Paşa başdelege, Rıza Nur ve Haşan
Bey (Saka) delege seçildi
1 Kasım 1922 Çarşamba: TBMM Saltanatı kaldırdı - 2 Kasım:
TBMM’de, Lozan’a gidecek heyetin Hükümet tarafından seçilmesi
kabul edildi. İsmet Paşa nasıl çalışacaklarını anlattı. 300 bin lira öde
679
nek istendi ve heyet başkanı ve üyelerinin yevmiyeleri belirlendi - 3
Kasım: Meclis, Lozan Konferansı için 150 bin lira ödenek öngördü;
konferansa katılacak olan mebusların izinli sayılmalarını kabul et
ti - Sovyet Rusya, Osmanlı Saltanatının kaldırılmasını kutladı - 4
Kasım: İtilaf Devletleri, Türkiye’nin tek heyetle konferansa katılma
sını kabul ettiler. Türk ve Rum nüfus mübadelesine ilişkin Nansen
Raporu Milletler Cemiyeti’ne sunuldu - 5 Kasım: İsmet Paşa heyeti
Ankara’dan Lozan’a hareket etti - Rumbold’dan Curzon’a: İstanbul
Hükümetinin istifa etmesiyle bir zorluk ortadan kalktı - Poincare,
konferansta Fransa ile İngiltere’nin bir ortak cephe oluşturmalarını
istedi - 6 Kasım: Curzon, konferans tarihinin 13 Kasımdan 27 Ka
sıma ertelenmesini Fransa ve İtalya’ya önerdi - Sofya’da Erskine’den
Curzon’a: Bulgaristan, konferansta Trakya ve sınırlar konusunda da
söz sahibi olmak istiyor - 7 Kasım: M. Kemal’den Tevfik Paşa’ya:
17 Ekim günlü telgrafınızın elime geçmemesine üzüldüm - İsmet
Paşa’dan Sapanca’da basına ilk demeç: Amacımız Misak-ı Milli için
dedir - İsmet Paşa Heyeti İstanbul’da coşkuyla karşılandı - Gece, İs
met Paşa İstanbul’da Harington ile görüştü - Poincare, konferansın
en geç 20 Kasımda toplanmasını istiyor - Rumbold, İstanbul’da son
gelişmeleri Curzon’a rapor ediyor - 8 Kasım: İsmet Paşa İstanbul’da
Yüksek Komiserlerle, İsveç Elçisiyle ayrı ayrı görüştü; Darülfünunu
ziyaret etti: Rumbold, konferansın ertelenmesi ihtimalinden söz et
ti - Mougin’den Paris’e: Konferans ertelenmesin, M. Kemal’in sabrı
taşıyor - Bükreş’te Dering’den Curzon’a: Romanya konferansta Bo
ğazlar, kapitülasyonlar, Trakya gibi konular üzerinde duracak - 9
Kasım: İsmet Paşa heyeti İstanbul’dan Lozan’a hareket etti, Sirkeci
garında törenle uğurlandı - Musul’dan M. Kemal’e tel: Musul’un kur
tarılmasını istirham ederiz - 10 Kasım: İsmet Paşa Sofya’da karşı
landı ve yola devam etti - 11 Kasım: İsmet Paşa’dan tel: İstanbul’da
İsveç Elçisi, şu sırada Amerika’dan kredi alınabileceğini söyledi - 12
Kasım: İsmet Paşa, trende Bulgar Başbakanı Stambuliyski ile görüş
tü; Milano’da Daily News’e demeç verdi - Havas’tan flaş haber: Kon
ferans 20 Kasıma ertelendi - Paris’te Ferit Bey’den Lozan’da Aliça
aracılığıyla İsmet Paşa’ya mesaj: Konferans 20 Kasıma ertelendi. Ya
rın Lozan’da kimse olmayacak. Görüşmek için Paris’e gelmeniz rica
ediliyor - İsmet Paşa’dan Le Matin’e demeç: Konferansın ertelendi
ğini mi söylüyorsunuz? Hükümetlerinizin yüklendikleri sorumluluk
680
ağırdır - Türk heyeti Lozan’a vardı. İsmet Paşa, Müttefiklere telgrafla
nota gönderdi. Paris temsilcisi Ferit Bey’i ve Roma temsilcisi Cela-
lettin Arif Bey’i Lozan’a çağırdı - 13 Kasım: Türk Heyeti Lozan’da
organize oldu ve işe koyuldu - Konferansı ertelemiş olan Curzon
ve Poincaré, İsmet Paşa’dan telgrafla özür dilediler - İsmet Paşa,
Lozan'da ilk basın toplantısını yaptı, Konferansın ertelenmesini eleş
tirdi - Konferansın ertlenmesi üzerine İsmet Paşa’nın Paris’e gideceği
haberi Lord Curzon’u tedirgin etti ve kaygılandırdı. Curzon, konfe
rans öncesinde İsmet Paşa ile ayrı görüşme yapılmamasını istedi - 14
Kasım: Ermenilerin İsmet Paşa’ya suikast hazırladıkları haber alın
dı - İsmet Paşa Lozan’dan Başbakanlığa iki telgraf gönderdi: Trende
Bulgar Başbakanı Stambuliyski ile yaptığı görüşmeyi ve konferansın
ertelendiğini rapor etti - Akşam İsmet Paşa Lozan’dan Paris’e gitti
- İngiltere, Fransa ile İtalya’ya bir muhtıra sundu; İngiliz görüşlerini
sıralayarak bu konularda Müttefiklerin birlikte hareket etmeleri is
tendi - 15 Kasım: İsmet Paşa Paris’te, Poincaré ile görüştü; otelde
bir basın toplantısı yaptı; Franklin-Bouillon ve Dr. Nihat Reşat (Bei
ger) ile buluştu ve akşam tiyatroya gitti - 16 Kasım: Fransız basını
İsmet Paşa’nın Paris ziyaretine geniş yer verdi; İsmet Paşa, Avrupa ve
Amerika’daki son Osmanlı diplomatik temsilciliklerini, Paris Mümes
sili Ferit (Tek) Beye bağladı. Hariciye’de bir “devrim” yapıldı. 16-17
Kasım: Halife Vahdettin, hayatının tehlikede olduğunu söyleyerek İs
tanbul’daki İngiliz İşgal Kuvvetlerine sığındı ve Malaya adlı İngiliz Sa
vaş gemisiyle İstanbul’dan Malta’ya götürüldü (üç belge). - 17 Kasım:
Madrid, Stockholm, Kopenhag, Lahey, Brüksel, Bern ve Londra’daki
Osmanlı Elçilikleri, Paris Mümessili Ferit Bey aracılığıyla Ankara Hü
kümetine bağlandı - 18 Kasım: İsmet Paşa Paris’ten Lozan'a döndü -
Paris’te Curzon ile Poincaré arasında görüşmeler yapıldı ve Türkiye’ye
karşı bir “birleşik cephe" oluşturuldu - 19 Kasım: İngiltere ile Fransa
arasında oluşturulan “birleşik cephe’ye, İsviçre’de Mussolini de katıldı
- İsmet Paşa’dan Başbakanlığa: Paris ziyareti raporu - Başbakan Rauf
Bey'den İsmet Paşa’ya: Vahdettin’in kaçışı - 19-20 Kasım: Dış basında
Vahdettin’in kaçışı - 20 Kasım: Vahdettin ıskat edildi ve Abdülmecit
Efendi Halife seçildi - Vahdettin Malta'ya vardı - Sofya’da Erskine'den
Curzon’a: Batı Trakya’da Türk ve Bulgar çeteleri faaliyette imiş
681
II
BİRİN Cİ DÖNEM LOZAN BARIŞ KONFERANSI
(20 Kasım 1922-4 Şubat 1923) (Sayfa 145-414)
684
2) KONFERANS DEVAM EDİYOR
(Aralık 1922) (Sayfa 220-323)
1 Aralık 1922 Cuma: Curzon’dan Londra’ya: Musul ve petrol -
İsmet Paşa’dan: Türkiye ne kadar mübadil alabilecek? Anadolu’ya ve
Doğu Trakya’ya ne vakit göçmen alabiliriz? Almanlar Musul’da petrol
imtiyazı aldı mı? Hemen bilgi verilmesi - Savaş esirlerinin değişimi
konferans gündeminde - Paris’te Hardinge’den Londra’ya yazı: Le
Matin gazetesi, Lloyd George’un Yunanistan'ı Anadolu’ya ittiğine iliş
kin belgeler yayımladı - 2 Aralık: Rauf Bey’den İsmet Paşaya: Göç
men ve mübadiller ile Türk ve Yunan esirler hakkında bilgiler - Kapi
tülasyonlar sorunu konferansın gündeminde geliyor - İsmet Paşa’dan
Başbakanlığa: Esirler, mübadiller ve kapitülasyonlar - İsmet Paşa’dan:
Sovyet heyetine ziyafet, Çiçerin’in konuşması ve Boğazlar sorunu -
İsmet Paşa’dan Fransız Le Matin gazetesine demeç: Konferansın gidi
şatı hakkında görüşler - Amerikalı Grevv’un günlüğü: İkinci Komis
yon, adli kapitülasyonlar, ekonomik kapitülasyonlar ve tabiiyetler
konularını ele alıyor. İsmet Paşa kapitülasyonlar konusunda uzun bir
konuşma yaptı - 3 Aralık: Başbakan Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya: Eli
mizde 16.990 Yüpan esiri var, bunların 660’ı subay..Ayrıca 100 kadar
sivil tutsak var İsmet Paşa’dan Başabakanlığa: Lozan'da Türk-Rus
ilişkileri. Rusların Lozan’a gelişleri Müttefikleri tedirgin etti ve kaygı
landırdı - 4 Aralık: İsmet Paşa’dan Başbakanlığa: Esirler, İstanbul’da
durum, Sivrihisaryan kardeşler - Rauf Bey’den İsmet Paşa’ya: Erme-
nilerin mübadelesi, göçmenler, esirler konuları - Lozan’da Boğazlar
sorunu tartışılıyor - Grew’un günlüğü: Boğazlar sorunu - 5 Aralık:
İsmet Paşa’dan: Boğazlar sorunu - Curzon’dan Londra’ya: Boğazlar
sorunu - Dış basında Boğazlar sorunu - M. Kemal Paşa’dan İsmet
Paşa’ya: Şeyh Sünnisi ve İtalya - Rauf Bey’den: İstanbul’da asayiş, Yu
nan esirleri - 6 Aralık: Başbakan Rauf Bey’den: Canbulat Bey’in
Belgrad mümessilliğine atanması - İsmet Paşa’dan: Ermenilerin mü
badelesi fikrine cevap; Rumlar, Ermeniler, Musul - Dış basında Bo
ğazlar sorunu - Amerikan delegesi Grevv’un günlüğünde Boğazlar -
6-7 Aralık: Rauf Bey’den: Türk, Rum, Yunan, asker, sivil esirler ve
petrol, maden, borçlar - 7 Aralık: İsmet Paşa’dan: Boğazlar, Musul,
Ruslar - Başbakan Rauf Bey’den: İstanbul Rumları, Ermeniler, Fran
sız okulları, Elçiliklerimiz - 8 Aralık: Başabakan Rauf Bey’den: Borç
lar, sivil esirlerimiz - İsmet Paşa’dan Başbakanlığa: Mübadele, kapi
685
tülasyonlar, Ruslar, misyonerler, Musul; Boğazlar, İstanbul Rumları
ve Rum Patriği - Curzon’dan Londra’ya tel: Boğazlar - 9 Aralık: Baş
bakan Rauf Bey’den: Adana-Hama demiryolu - İstanbul’da
Henderson’dan Londra’ya: Mustafa Kemal’e karşı muhalefet - 10
Aralık: Rauf Bey’den: Sivil esirlerimiz, Boğazlar, Şeyh Mahmut - İs
met Paşa’dan: Boğazlar, Maliye komisyonu, Narodunghian - İsviç
re’deki Türk Yahudilerinden Türk Heyetine ziyafet ve ziyafette İsmet
Paşa’nın konuşması - 10-11 Aralık: Rauf Bey’den: Boğazlar, misyo
ner okulları, Trabzon limanı - 11 Aralık: İsmet Paşa’dan M. Mustafa
Kemal’e: Temel sorunlarda dayanıp kaldık: Boğazlar, Musul - Rauf
Bey’den: Demiryolları, Boğazlar - İsmet Paşa’dan: Musul, Boğazlar,
Curzon ve Çiçerin ile ayrı ayrı özel görüşmelerim, yaklaşan Noel tati
li - İstanbul’da Henderson’dan Londra’ya: Meclis’te M. Kemal’e karşı
muhalefet, Halife-padişahtan daha büyük bir engeldir - 12 Aralık:
Mustafa Kemal’den: İyi gidiyorsunuz. Raporlarınızı okuyorum. Son
durumu gösteren bir tablo rica ediyorum - 12-13 Aralık: Rauf
Bey’den İsmet Paşaya: Noel yortusu dolayısiyle konferansa ara vere
meyiz - 13 Aralık: Rauf Bey’den: Boğazlar, Irak, Batı Trakya, bazı
duyumlar - İsmet Paşa’dan: Azınlıklar, borçlar, Boğazlar, Amerikan
girişimi, misyoner okulları - Curzon’dan Londra’ya: Azınlıklar - 14
Aralık: İsmet Paşa’dan: Azınlıklar, “Ermeni yurdu” propagandası, ka
pitülasyonlar, gergin durum - Rauf Bey’den: Rum göçmenler, Müslü
man göçmenler, Belgrad temsilciliği, demiryolları - 14-15 Aralık:
Rauf Bey'den: Azınlıklar, yabancı okullar - 15 Aralık: İsmet Paşa’dan:
Azınlıklar, mali sorunlar, Boğazlar, Musul ve yetki belgeleri - Basında
Lozan Konferansı - 16 Aralık: Başbakan Rauf Bey, Lozan görüşmele
ri hakkında TBMM’nde bilgi veriyor: 26 gün oldu. Henüz hiçbir so
run halledilemedi. İki taraf çarpışıyor: Mondros Mütarekesine daya
nanlar ve Mudanya Mütarekesine dayanan Türkiye. Durum zordur ve
sorunlar çok karmaşıktır - İsmet Paşa’dan: Azınlıklar, şiddetli propa
ganda, Fransız ziyafeti, bir balo - 17 Aralık: İsmet Paşa’dan: Azınlık
lar, Boğazlar, Musul - Şifre anahtarları ve haberleşme konuları - Ra
uf Bey’den: Ermeniler, genel af, azınlıklar, bildiri, ekonomik bağım
sızlık, borçlar, Filistin - İsviçre Türkiye Dostları derneğinin bir etkin
liği ve etkinlikte İsmet Paşa’nın yaptığı konuşma - 18 Aralık: Rauf
Bey’den İsmet Paşaya: Adana demiryolları, Fransız okulları - İsmet
Paşa’dan Başbakanlığa: Hafta sonunda delegelerle özel görüşmeler -
686
Konferansta Boğazlar sorunu görüşülüyor. Resmi tutanaktan alıntı -
19 Aralık: Rauf Bey’den: Borçlar, İstanbul’da dini liderler, Afganistan
emiri, Adana’daki Fransız bankası - İsmet Paşa’dan: Boğazlar konu
sunda gerginlik - İsmet Paşa’dan Mustafa Kemal Paşa’ya mektup: Öz
lem ve üzüntü, konferansta saldırılar, heyetimizde ahenk, ciddi çalış
ma - Curzon’dan Londra'ya: Boğazlar sorunu - 20 Aralık: Başbakan
Rauf Bey’den: Aralov ve Mougin ile görüşme, "Yavuz” zırhlısı, Fran-
sa-Rusya ilişkileri - Azınlıklar konusu konferans gündeminde. Resmi
tutanaktan alıntı - İsmet Paşa’dan: Boğazlar, Dışişlerinde atamalar,
yabancı şirketler - Konferansta Boğazlar sorunu görüşülüyor: Resmi
tutanaktan alıntı - Curzon’dan Londra’ya: Boğazlar konusu, İsmet
Paşa’nın uzlaşmacı tutumu, Türkler Ruslardan ayrılıyor (mu?) - 21
Aralık: Rauf Bey’den: Genel af, Çanakkale’de İngilizlerce tutuklanan
iki jandarmamız - İsmet Paşa’dan: Patrik seçimi, Boğazlar sorunu -
Dış basında Boğazlar konusu - Amerikan delegesi Grew’un günlüğü:
İtalyan ziyafetinde konuşulanlar - 22 Aralık: İsmet Paşa’dan Mustafa
Kemal Paşa’ya: Zata Mahsus. İtalyan ziyafetinde zahiri tatlılık ve son
rası - İsmet Paşa’dan: Azınlıklar, Boğazlar, mali işler, Haşan Bey (Sa
ka) - İsmet Paşa’dan Zata mahsus, mali işler, borçlar - Rauf Bey’den:
Ferit Bey geçici olarak mali işlere bakabilir - Curzon’dan Londra’ya:
Boğazlar ve Boğazönü adaları - Amerikalı Grew’un günlüğü: Noel
dolayısıyla bazı delegeler Lozan’dan ayrıldı - 23 Aralık: İsmet
Paşa’dan: Azınlıklar, Boğazlar, konferansın kesilmesi ihtimali - Rauf
Bey’den: Dışişlerinde atamalar, Suriye sınırı - 24 Aralık: Rauf
Bey’den: Konferansın kesilmesi ihtimali - İsmet Paşa’dan: Azınlıklar,
Boğazlar, Noel tatili, Musul, kapitülasyonlar - İsmet Paşa’dan: Suriye
sınırı, konferansın kesilmesi ihtimali - Le Temps (Paris) gazetesinin
başyazısı: “Lozan’da yedi hafta” - 25 Aralık: Musul’a ilişkin Türk
muhtırası dış basında yayımlandı - 26 Aralık: M. Kemal Paşa’dan İs
met Paşa'ya tel ve mektup: Takdir ve tebrikler. Orada kazandığın say
gın yeri ve dünyaya gösterdiğin kudret, zekâ ve liyakati mutlulukla
seyrediyorum - Rauf Bey’den: Batı Trakya’daki soydaşlarımız - İsmet
Paşa’dan: Boğazlar, mübadele, Patrik, Ermeniler, azınlıkların askerliği
- Amerikalı Grew’un günlüğü: Karamsarlık, kapitülasyonlar, konfe
ransın kopma ihtimali - 27 Aralık: Rauf Bey’den: Ek ödenek, haber
leşme hattı - İsmet Paşa’dan Başbakanlığa: Ferit Bey (Tek), Türki
ye’deki yabancılar - 28 Aralık: Rauf Bey’den: Azınlıkların askerlik işi,
687
Irak - İsmet Paşa’dan: Musul, kapitülasyonlar, Ermeni isteği, azınlık
lar, konferans kesilebilir - Amerikalı Grew’un günlüğü: Kapitülas
yonlar, İsmet Paşanın tutumu, Curzon Türkiye’ye bir antlaşma taslağı
dayatabilir - Curzon’dan Londra’ya: Kapitülasyonlar görüşüldü ve
konferansın kesilme ihtimali bu soruna kaydırıldı - 29 Aralık: Rauf
Bey’den: Fransa ile gergin ilişkiler - İsmet Paşa’dan Başbakanlığa:
Abdülhamid mirası, Kapitülasyonlar kesin aşamadadır, Hükümetin
görüşü nedir - Dış basından başlıklar: Lozan'da bulutlar, kriz dönemi
- 30 Aralık: M. Kemal Paşa’dan İsmet Paşa’ya: Konferansta Misak-ı
Milli’nin 1. maddesine dayanarak bir vesileyle Mısır’ın adını zikredi
niz - Rauf Bey’den: Azınlıklar, kapitülasyonlar, Türk Ortodokslar, Fe
rit Bey, Haşan Bey - İsmet Paşa’dan: Azınlıklar, Musul, Chester pro
jesi, Balya madenindeki Fransız şirketi - Amerikan Delegesi Grevv’un
günlüğü: Azınlıklar, “Ermeni yurdu” - 31 Aralık: İsmet Paşa’dan:
Azınlıklar, mali konular - Rauf Bey’den: Harington, Pelle, Afgan Elçi
si, Suriye sınırı
693
III
ARA DÖNEMDE GELİŞMELER
(5 Şubat-22 Nisan 1923) (Sayfa 415-470)
IV
BARIŞ KONFERANSININ İKİNCİ DÖNEMİ
ÇOK TARAFLI BARIŞ ANTLAŞMASININ VE
TÜRK-ABD ANLAŞMASININ İMZALANMASI
(23 Nisan-8 Ağustos 1923) (Sayfa 471-611)
V
LOZAN BARIŞININ YÜRÜRLÜĞE KONMASI,
DEĞERLENDİRİLMESİ VE YAŞATILMASI (Sayfa 612-676)
713
7 Ağustos 1923 Salı: Gazi Mustafa Kemal Paşa’dan İstanbul’da
İran Sefirine cevap. Barış Antlaşması dolayısıyla tebrike teşekkür;
Gazi Mustafa Kemal ile Bulgar Piskoposu arasında tebrik ve teşekkür
telgrafları - 13 Ağustos: Gazi M. Kemal Paşanın TBMM’de yaptığı
konuşma - 21 Ağustos: Lozan Barış Antlaşması ve Ekleri hakkın
da kanun tasarısı; Lozan Barış Antlaşması ve Eklerinin onaylanması
hakkında TBMM Dışişleri Komsyonu Raporu; Dışişleri Komisyonu
Başkanı Yusuf Kemal Bey’in TBMM’de konuşması, TBMM’de Lo
zan Antlaşması görüşmeleri ve Antlaşmaya eleştiriler - 22 Ağus
tos: TBMM’de Lozan Barış Antlaşmasını eleştirenler ve savunanlar
- 23 Ağustos: Dışişleri Bakanı İsmet Paşa’nın, Lozan Barış Antlaş
ması ve Ekleri konusunda TBMM’de yaptığı konuşma, TBMM Lo
zan Barış Antlaşması’nı onayladı ve Türkiye’de yabancı işgallere son
verme süreci başladı - 24 Ağustos: Gazi Mustafa Kemal Paşa’dan
Erkânıharbiyei Umumiye Vekâletine: Meclis Orduya telekkür ediyor;
İşgalciler, İstanbul’u boşaltmaya Anadolu yakasından başlıyorlar - 25
Ağustos: Yunan Hükümeti de Lozan Antlaşmasını ve ejderini onay
ladı, İşgal kuvvetleri, İstanbul’un Anadolu sahillerine on günde bo
şaltacaklar - 28 Ağustos: Y. Komiser Vekili Henderson’dan Curzon’a
rapor: Lozan Antlaşması TBMM’den geçti; Selahattin Adil Paşa-Ge-
neral Harington görüşmesi - 29 Ağustos: Karma Mübadele Komis
yonuna iki atama yapıldı: Dr. Tevfik Rüştü (Aras) ve Hamid (Arpağ);
Behiç Bey-General Marden görüşmesi: Gebze-Haydarpaşa demiryo
lunun teslimi sorunu; General Harington İstanbul’da bir veda daveti
verdi - 31 Ağustos: General Harington İstanbul'da basın toplantısı
yaptı
717
DİZİN
A Arlotta 411
Abbas Hilmi Paşa 520, 571, 582, 585 Artunç, Sabri 14, 92
Abdurrahman Şeref Bey 28 Atabinen, Reşit Safvet 13, 92, 103,
Abdülhamid 317 111
Abdülkadir Muzaffer Efendi 276 Atak, Abidin 432
Abdülmecid ibni Abdül AbdUlaziz Atay, Falih Rıfkı 33
143, 144, 593, 600 Avezzana (Baron) 137
Abilov 19 Aykut, M. Şeref 439, 440
Açıkalın, Cevat 14, 92, 93,103,179
Adam, Forbes 220 B
Adnan Bey (Adıvar) 45, 306, 339, Baha Bey 92
346, 354, 357, 358, 410, 420, 421, Baird (Albay) 128
452, 464, 481, 483, 494, 510, 511, Baldwin 597
523, 563, 567, 577, 596, 598, 602, Balfour 405
603, 607, 609 Balin, Mehmet Ali 14, 92
Aga Petros 347, 348, 358 Barrere 148,153,155,159,167,191-
Ağralı, Fuat 13, 92, 328 193, 201, 202, 204, 206, 219, 237,
Ahmet Cevdet 14, 93, 149 253, 269, 302, 304, 305, 307, 315,
Ahmet Han 596 318, 326, 331, 334, 350, 370
Ahmet İhsan Bey 491 Barton, James 321
Ahmet İzzet Paşa 10 Basri Bey 160
Ahmet Süreyya Bey 28 Başak, Seniyettin 13, 92
Ahmet Tevfik Paşa 10 Başman, Şefik 13, 92, 303
Aleksandris 498 Bayar, Mahmut Celal 13,14, 66, 78,
Ali Cenani Bey 444 91
Ali Fuat Paşa (Cebesoy) 392, 398, Bayur, Yusuf Hikmet 13,14, 92, 93,
435, 438, 440, 441, 447, 468, 471 103, 161
Ali Şükrü Bey 432, 441, 462 Belger, Nihat Reşat 14, 92, 115, 118
Aliça, Harun 97 Belin 304
Altıntaşlı Musa 494 Bellioğlu, Sırrı 431, 440, 441
Amanullah Han 504 Benn, Wedgwood 606
Anderson 128 Bentinck 412, 499
Ansari 601 Berney 331
Anzavur 489 Besim Ömer Paşa 87
Apaydın, Zekâi 13, 14, 66, 78, 91, Beyatlı, Yahya Kemal 13, 14, 92, 93,
93, 154, 466, 556 103, 359
Aralov 68, 69, 162, 203, 256, 264, Bıyıklıoğlu, Tevfik 13, 14, 20, 92,
286, 287, 337, 339, 353, 369, 381, 93, 103, 111, 154, 179
405, 429 Bompard 147, 153, 176, 208, 228,
Arar, Celal Hazım 14, 92 269, 295, 304, 315, 318, 326, 345,
719
371, 383, 385, 407, 408, 412, 413, 267, 269, 270, 273, 283-285, 291,
416, 455, 457, 528 295, 297-299, 301, 302, 304, 305,
Bristol (Amiral) 265, 267, 304, 359, 307-309, 311-313, 315, 316, 318,
412, 413, 482, 597 320, 326, 330, 333, 337-339, 343,
Brock, Osmond 128 345, 348-351, 354, 355, 357, 364,
Burkhardt (Dr.) 523 366, 369-372, 375, 376, 378-385,
Burnett-Steward (General) 175 390, 396, 398, 399, 404, 407-409,
411-415, 418-420, 425-429, 437,
C ,Ç 442, 449, 450, 452, 455, 456, 458,
Caclamanos 153, 210 462, 464, 498-501, 503, 508, 510,
Camerlynck 149,154 513, 514, 517, 523, 529, 531, 533,
Cavit Bey 13, 88, 92, 267, 303, 353, 536, 537, 539, 541, 545, 547, 554,
360 530, 566, 568, 576, 578, 579, 591,
C elâlettin A rif Bey 101, 103, 124, 594, 602, 642
130, 136, 138, 467, 519, 545 Çerkez Ethem 20, 21, 24, 162, 334,
Cemal Hüsnü 306 342, 494, 547
Cemal Paşa 20, 110 Çiçerin (Tchitcherin) 51, 61,79,203,
Cevat Bey 160, 344, 473-475, 525, 208, 230- 233, 239, 240, 243-246,
527, 531, 534 248, 250, 252, 254, 255, 260, 262,
Charpy 563 264, 265, 284, 286, 289, 290, 299,
Child 148, 153, 155, 196, 215, 217, 307, 312, 337, 338, 340, 353, 363,
228, 237, 246, 250, 311, 313, 315, 377, 381, 392, 396, 405, 409, 468
332, 348-352, 360, 370, 393, 398,
412, 413
D
Chotani 330
Damat Ferit 232, 240
Çilli, Muhtar 13, 91, 103, 154, 179,
Damyanus Damyanidis Efendi 607
220, 487
Davaz, Suat 14, 15, 68, 271, 545
Clarke 220
De Lacroix 104-106
Clayton, John 40
Crewe (Marki) 537 De M artino 29, 30
Crowe, E. 148, 158, 168, 220, 247, Dem irtaş Paşa 440
254, 255, 266, 283, 285, 295, 304, Dering, H. 89, 418, 419
316, 330, 333, 348 Diamandy 153, 416
Curzon (Lord) 8, 15, 17, 18, 26, 29- Dinari 568
31, 34, 35,37-39,41-44,48-52, 55, D inichert, Paul 148
62, 69, 71, 81, 82, 85, 86, 89, 97, Doğruer, Şevket 13, 92
104, 105, 108, 111, 113, 114, 116, Donari 581
130-134, 139, 144-150, 152-159, Dr. Hekim 204
163-170, 174-176, 179, 183-188, Duca 153, 168, 420
190-195, 199-202, 210-212, 217, Durak, Mustafa 431, 443, 444
218, 220-223, 228, 237, 242-247,
250, 252, 254, 260, 262, 263, 266,
720
E 301, 302, 304, 307, 310, 313, 315,
Ekrem Bey 467 316, 320, 338, 341, 370, 381, 393,
Embri 482 396,407, 408, 411, 465
Emin Âli Bey 472 Gaulis 80, 97,109,185, 207, 480,485
Emin Bey 567 Gazi Mustafa Kemal (ATATÜRK):
Erio, Paul 141 7-10, 20, 21, 28-49, 51, 53-59, 65,
Erkin, Behiç 591
66, 69, 70, 80, 82, 85, 86, 89, 100,
Erskine 55, 82, 144
115, 116, 144, 162, 197, 198, 225,
Ertegün, Münir 13,14, 91,103,111,
248, 256, 258, 261, 263, 277-279,
154
Ertuğrul Efendi 127,140 284, 301, 311, 323, 337, 342, 344,
Esenbel, A tıf 14, 92, 111 352-355, 358, 360, 363, 366, 367,
Esmer, Ahmet Şükrü 14, 93, 149 370-372, 375, 377, 380, 386-388,
E şref 20, 162, 342 394, 396, 400, 401, 404, 405, 407-
409, 418, 419, 422-429, 432-434,
F 437, 442, 444, 446, 448, 449, 452-
Fahri Paşa 56 457, 462, 464, 466, 468, 506-511,
Farrere, Claude 480, 485, 600 513, 515, 519, 520, 532, 542, 543,
Fatih Sultan Mehmet 267, 362 547, 549, 551, 555, 558, 559, 561,
Fatin Bey 88 565, 567, 572, 573, 577, 580, 581,
Faysal 314, 538 586, 587, 593-596, 599-604, 606,
Ferit Bey 96, 107,109, 496, 510 607, 609, 612, 613, 619, 628, 630,
Fethi Bey (Teğmen) 514
641, 643, 648, 651-654, 658, 660,
Fethi Bey 30, 548
661, 663, 665, 666
Fevzi Paşa 56-58, 306, 311, 320, 326,
Geddes 39
335, 358, 388, 406, 408, 419, 421,
423, 428, 449, 473, 476, 484, 494, Gentizon, P. 141
510, 515, 538, 546, 580, 605, 608 Gignoux 260
Fisse 258 Graham, R. 30, 111
Foch (Mareşal) 455 Grew, Joseph C. 148, 153, 168, 169,
Fonjallaz (Albay) 277, 278, 477 183, 196, 201, 245, 250, 300, 313,
Forbes Adam 220 315, 321, 350, 360, 370, 393, 397,
Fotero 495 411, 470, 529, 541, 568, 569, 581,
Franklin-Bouillon 36, 4 2,43,47, 51, 584, 603, 608, 610
115, 116, 118, 140, 287, 390, 397, Gunzburger 258
418 Güntekin, Reşat Nuri 126
Fuat Bey 264, 358, 363
Fuat Selim Bey 344
H
Haab, Robert 145, 148-150,152
G Hacı Osmanoğlu Recep 583
Galli 393 Hakkı Hami Bey 72
Gandhi 296, 525, 583 Halil Vedat 87
Garroni 1 48,153,159,167,176, 208, Hamid Bey (Hasancan) 13, 32, 34,
212, 227, 231, 237, 254, 268, 298, 38, 51, 53, 55, 79-81, 166, 207
721
Hardinge 35, 38, 50, 80, 81, 85, 86, İsmet Paşa (İNÖNÜ): 8, 10-16, 18-
89, 96, 108, 142 21, 25, 26, 42, 46, 47, 54, 56-59,
Harington (General) 44, 47, 54, 84, 62, 64-68, 70, 72, 73, 76, 78-80,
85, 102, 127-129, 140, 141, 173, 83-85, 87-112, 114-127, 129, 130,
322, 528, 566, 610 133, 135-140, 143, 145-150, 152-
Hayashi 148,153, 228, 237, 307, 315 158, 160-165, 167, 168, 170-177,
Henderson 128, 255, 263, 320, 354, 179, 181-228, 203-239, 241-271,
357, 358, 366, 398, 404, 422, 426, 273-278, 280-284, 286, 289, 291,
427, 429, 510, 511, 515, 517, 547,
295, 296, 299-306, 308-311, 314-
566, 594, 602
317, 319, 320, 322, 325-334, 336,
Hüseyin Avni Bey 53
337, 339-345, 347-349, 351-355,
Hüseyin Cahit Bey 360, 453
Hüseyin Fevzi Bey 544 357-360, 362-364, 366, 367, 369,
Hüseyin Ragıp Bey (Baydur) 380, 372, 374-384, 386, 388, 392, 393,
474, 475, 583 396-398, 402, 404, 406-432, 434,
Hüseyin Rauf Bey (Orbay) 20, 21, 436, 438-443, 447, 448, 452, 453,
25, 29, 54, 53, 72, 78, 123, 140, 460-463, 465-469, 471-480, 482-
141, 143, 160-162, 192, 199, 203, 498, 500-525, 527-582, 584-590,
209, 212, 214, 225, 226, 238, 241, 592-600, 602-605, 607-610, 637,
248, 249, 251-253, 255, 256, 260, 638, 640, 643, 645, 666
262, 264, 268-273, 275, 276, 280, İzzet Paşa 208, 504
283, 286, 291, 311, 314, 317, 320,
322, 325, 326, 328, 330, 331, 333,
J
334, 336, 337, 339-341, 343, 344, James Edwin L. 170
347, 353, 357, 358, 362, 364, 366,
369, 376, 377, 380, 382, 384, 386,
388, 392, 398, 402, 406-410, 413,
K
Kadı Osman Niyazi 213
415-418, 420, 421, 423, 424, 427,
431, 433, 436, 438-441, 447, 449, Kadri (Anzavur oğlu) 489
466-469, 472, 474-476, 478, 479, Kalotes 543
481-490, 492-494, 500, 501, 503, Kamenov 327
505, 508, 510-515, 518-522, 524, Kanofski 543
525, 528-532, 534, 536-538, 540, Kanuni Sultan Süleyman 229, 257,
542, 543, 547-553, 556, 557, 559, 362
561, 563, 565, 567, 570, 571, 573, Kara Vasıf 366
574, 579, 580, 582, 583, 589, 593, Karabekir, Kâzım 36, 57, 58, 358,
595-599, 602, 603, 605, 608 388, 408, 423
Karahan 337, 392, 406
Karasin 337
İleri, Celal Nuri 342 Kaya, Şükrü 13, 92, 103, 179
İnhan, Zühtü 13, 92 Kayalı, Reşat 446, 447
İsmail Canbolat Bey 249 Kem alettin Sami Paşa 56
İsmail Sıtkı Bey 319 Kendall 127
722
Keııdiros 495 Metya, Nusret 13, 92, 179
Keyder, Nüzhet 591 Mevlâna Şevket Ali 296
K ıbrıslı Mamapoli (Mamapoli le Milloud, Maurice 280
Chypriote) 471 Modzelewsky, J. 585
Kıran, Süleyman Saip 92 M onbelli 173
Kilisli Rıfat 513 Montagna 241, 287, 302, 313, 321,
Knolli, Roman 198 338, 350, 351, 371, 413, 473, 478,
Koca R eşit Paşa 125 483, 486, 487, 493, 495, 496, 506,
Koçoğlu, Yusuf Ziya 443 509, 514, 581
Koperler, Tevfik Kâmil 14, 93, 472 Montgomery, George 321
Köseoğlu, Selahattin 431, 438 Mougin 89, 203, 253, 286, 287, 317,
328, 336, 345, 354, 378, 384, 388,
L 418, 489, 532
Lacaze (Amiral) 308 Muhiddin Paşa (Akyüz) 599
Lacroix 97, 99 Mussolini 81, 133, 134, 148,149
Lados, Aleksander 585 Mustafa Necati Bey 27
Lago 153 Mustafa Reşit Paşa 125
Latife Hanım 567 Mustafa Şeref Bey (Özkan) 13, 92,
103, 104, 397, 468, 477, 608
Law, Bonard 330, 425
Müfid Efendi 75
Lebibe Ahmet 93
Münir Bey 603
Leyla Hanım 359
Lindsay 34, 404
Lloyd George 38, 56, 224
N
Naidu, Sorojni 601
Loti, Pierre 480, 485
Nansen, Dr. Fridtjof 79, 221, 222
Narodunghian Efendi 257
M Naum, Hayum 13, 92, 353, 479
Mahmut Bey 475 Necati Efendi 273
Mahmut Paşazade A kif Bey 604, Nicolson 175
605 Nikolaus Efendi 604
M alkin 591 Nimet Hanım 359
Markov (General) 520 Ninçiç (Nintchitch) 41, 153, 165,
Massigli, Rene 154, 469 168, 185
Matthews 127 Nitti 606
M cClure 414 Numan Rıfat Bey 472, 497
McNeil, Ronald 606 Nur, Rıza 11,13,14,60, 61, 66,68,70,
Mdivani 231 78, 91, 93,142, 148,153, 219, 250,
Mecdi Sadrettin 488 254, 270, 287, 289, 298, 300, 301,
M ehmet Nabi Bey 115,124 307, 334, 385, 406, 407, 414, 424,
Mehmet Şükrü Bey 73 434, 436, 453, 466, 478, 479, 481-
Menemencioğlu, Numan Rıfat 126, 483, 506, 585, 588, 593, 594, 597
290, 306, 364 Nureddin Paşa 567
723
0,0 R
Oliphant, L. 578 R. Graham 81
O peratör Emin Bey 272 Ragıp Bey 271
Orbay, Hüseyin Rauf 68, 76-78, 602 Rakitch 153
Osman Ağa 462 Rakovski 204, 209, 212, 216, 231,
Osman Nizami Paşa 30, 124 233
Ostrogog (Kont) 556 Refet Paşa 57, 58, 69,70, 84, 86,118,
O tchiai 148, 153 123, 126, 143, 177, 178, 192, 241,
Öven 372 248, 275, 276, 283, 306, 480, 515,
Ömer Lütfi Bey 212, 213 583
Öngören, İbrahim Tali 198 Refik Efendi 403
Özdemir Bey 481, 510 Reis Paşa 66
Reşat Nuri Bey 126
P Reşat Paşa 128
Painleve 140 Reşit 20, 162
Pane (Kaptan) 128 Reşit Safvet Bey 233
Parker 496, 510, 556 Rıfat Bey 14, 92
Paşiç 160 Roche, Tony 106
Payne 591 Roçkay 359
Peet, W.W. 321 Roger, Noelle 258
Pektaş, Hüseyin 13, 92, 103 Rossi 493
Pelle (General) 7, 33, 35, 36, 47, 323, Rumbold, Horace 8, 9, 17, 25, 26,
465, 471, 473, 477, 479, 489, 492, 30, 31, 36, 37, 42, 43, 48-50, 52,
496-498, 501, 513, 523, 525, 526, 55, 60, 62, 71, 81, 82, 86,114, 128,
529, 533, 535-537, 544, 560, 561, 148, 153, 176, 313, 316, 318, 351,
563, 598 437, 449, 450, 456, 458, 462, 464,
Peretti 457 465, 473, 484, 487, 495, 497-504,
Pete 515 507, 508, 510, 512-515, 523, 527,
Phipps 455, 464 529, 531, 533, 535-537, 539, 541,
Pilsudski, )oseph 197, 198 545, 549, 554, 556, 560, 566, 568,
Pittard, Eugene 258, 260, 280 576, 578-581, 591, 606
Plumer (Lord) 143 Ruşen Eşref 149, 360, 397
Poincare 8, 35-37, 41, 50-52, 55, 81, Rüştü Bey 472
85, 86, 89, 96, 104, 105, 108, 111, Ryan, Andrew 50, 274, 507, 591, 606
114, 117, 119, 120, 130, 131, 133,
134, 136, 137, 139, 140, 146-148, S
155, 156, 170, 192, 207, 331, 369, Saint-Aulaire 43
370, 385-388, 390, 391, 394, 397, Sait Halim Paşa 20, 110
405, 417, 418, 546, 598 Saka, Haşan Hüsnü 11, 14, 66, 68,
78, 91, 93, 153, 270, 303, 304, 308,
320, 326, 330, 341, 385, 397, 398,
724
406, 407, 438, 453, 466, 497, 498, Tannenbum, Henryk 585
502, 505, 529, 530, 585, 588, 593, Tanrıöver, Hamdullah Suphi 440
594 Taray, Cemal Hüsnü 290
Saltık, Veli 13, 14, 66, 78, 91, 93, Tasiç (Kurmay Albay) 160
103,154 Tehlirian, Sogomon 20, 109,110
Sarraut, A lbert 595 Tek, Ahmet Ferit 97, 98, 100, 101,
Sauerwein, Jules 233, 237 111, 115, 123, 124, 126, 303, 304,
Sava, M arcel 489, 500, 537 314, 320, 326, 345, 354, 369, 380
Savov 185 Tengirşek, Yusuf Kemal Bey 11, 28,
Scheurer 587, 588 41, 44, 51, 57, 59, 61
Sedat Reşat 162 Tétreau 99
Selahattin Adil Paşa 174, 176, 523, Tevfik Paşa 51, 52, 62, 64-66, 82, 86,
524, 568 123, 162
Selahattin Bey 72, 73, 75 Tigrel, Zülfü 13,14, 66, 78, 91, 93
Seyid Ahmed Hüseyin 93 Togay, Tahir Lütfi 161
Sforza 37 Townshend (General) 315,479
Sivrihisaryan 241, 492, 506, 509, Traversini, Emile 148
511, 520, 551, 581 Tunalı Hilmi Bey 59, 273
Turlington 603
Stambuliyski 9, 55, 94, 95,110,149,
Türkgeldi, M. Emin Âli 14, 92, 93,
165, 169,183, 530
474, 492
Stan cioff 149, 183
Tyrrell, W illiam 199, 200, 204, 219
Steele 127
Strancev 95
u, ü
Suat Efendi 162
Ulaş, Hüseyin Avni 431,437,439
Suat Sedat Efendi 353
Ünaydın, Ruşen Eşref 13, 92, 93,
Sultan Selim 362 103, 149, 150
Şalenmand (Dr.) 226
Şaltman (Dr.) 251 V
Şav, Saffet 14 Vahdettin (Altıncı Mehmet) 70, 82,
Şefik Bey 125 127-129, 140-144, 320
Şevki Paşa 496 Velid Ebuzziya 554, 563, 567, 569,
Şeyh Ahmet 93 576, 578, 585, 592
Şeyh Mahmut 256, 335, 468, 476, Venizelos 147, 148, 153, 167, 168,
478, 481, 484, 505 169, 170, 174, 183, 184, 190, 206,
Şeyh Sünnisi 248, 338, 419 222, 223, 224, 225, 234, 302, 339,
Şükrü (berber) 144 456, 457, 460, 484, 495, 497, 498,
507, 520, 524, 527, 528, 533, 536,
T 537, 539, 543-545, 559, 597
Tahir (Taner) Bey 13, 92, 103, 154, Vernon 220
598, 608 Vorovski 174, 185, 208, 231, 233,
Tahsin Bey 77 468, 478, 491-493, 512
Talat Paşa 20,109
725
w Z
Weygand (General) 174, 175, 179, Zaglul Paşa 203, 319, 378
305, 455 Zeki Bey 127
Wilson 150 Ziya Bey 522
Wojciechowski, Stanislas 198 Ziya Hurşit Bey 71
Ziya Hüsnü Bey 537, 538, 540
Y Ziya Paşa 64
Yakup Şevki Paşa 311 Zübeyde Hanım 363
Yalçın, Hüseyin Cahit 14, 93, 149 Zülfi Bey 439
Young 41
Yunus Nadi Bey 572, 577
Yusuf (fırıncı) 275
FO TO Ğ R A FLA R
o
/ .