Professional Documents
Culture Documents
Mosco (2009:2) ekonomi politiğin pek çok tanımı arasından bir tanesi şu şe
kilde aktarır: “Dar anlamıyla ekonomi politik, kaynakların üretim, dağıtım ve
tüketimini karşılıklı olarak oluşturan toplumsal ilişkilerin, özellikle de güç iliş
kilerinin incelenmesidir. Bu kaynaklardan biri de iletişim kaynaklandır. ” Mos-
co’ya göre bu pratik tanım son derece işlevseldir, çünkü dikkatimizi ileti
şim endüstrisinin nasıl işlediğine yöneltir. Örneğin bir Türk filmi yapımcı
dan dağıtımcıya, oradan da izleyiciye nasıl ulaşmaktadır? İzleyicilerin tüke
tim alışkanlıklarının ve tercihlerinin üreticilerin vereceği kararlar üzerinde
ne gibi etkileri vardır? Mevcut medya yapıları içerisinde üretici, dağıtımcı ya
da tüketici olmak ne anlama gelmektedir? Bu konumların daha geniş top
lumsal, siyasal ve ekonomik yapılarla olan ilişkisi nedir? Bir medya şirketi
nin medya sektöründeki çeşitli alanlarda yatırımlarının olması (dağıtım şir
keti, televizyon, gazete, dergi, kitabevi zinciri, online alışveriş mağazası vd.)
ne gibi sonuçlar doğurmaktadır? Ya da bir medya şirketinin medya dışında
ki sektörlerde (inşaat, enerji, otomotiv vd.) yatırımlarının olmasının ne gi
bi sonuçları vardır? Medya sektöründeki sahiplik durumu ne kadar çoğulcu
veya eşitlikçidir? Bütün bu olguların tüketicilerin tercihleri üzerindeki etki
si ne olmaktadır? Ya da en can alıcı soruyu soralım: Mevcut medya yapıları
içerisinde izlerkitle ne kadar özgürdür?
Tek tek kuramcılara ve ekonomi politik yaklaşımın temel ilgi alanlarına
girmeden önce bu yaklaşımın temel özelliklerini sıralayalım:
İlk olarak, kültürel üretimin giderek artan bir oranından, gazeteler ve dergi
lerden, televizyon, film, müzik ve eğlence parklarına dek uzanan bir dizi sek
törde çıkarları bulunan büyük şirket grupları doğrudan sorumludur. İkinci
olarak, üretici olarak kültürel endüstrilerle doğrudan ilgisi olmayan şirket
ler, reklamcı ve sponsor rolleri aracılığıyla kültürel etkinliğin yönü üzerin
de kayda değer bir denetim uygulayabilirler. (Golding ve Murdock 1997:57)
Yatay yoğunlaşma - Medya alanında faaliyet gösteren bir şirket, kendi fa
aliyet alanmdakinden farklı bir medya kuruluşunu (ya da bir kuruluşun bir
bölümünü) satın aldığında yatay yoğunlaşmanın ilk biçimiyle karşılaşırız.
Örneğin, gazete sahibi bir şirketin bir televizyon kanalına yatırım yapması
buna bir örnektir. Ülkemizde de -aşağıda kısaca tartışacağımız üzere- bu
nun örneklerine, özellikle 1990’larm ardından sıkça rastlarız. Yatay yoğun
laşmanın bir başka biçimi ise, medya alanında faaliyet gösteren bir firmanın,
medya alanıyla ilişkisi olmayan ya da tümüyle medya alanının dışından bir
şirkete yatırım yapması örnek gösterilebilir.
Dikey yoğunlaşma - Belirli bir medya alanında faaliyet gösteren bir şirke
tin yine aynı medya alanının üretim-dağıtım-tüketim gibi diğer alanlarında
faaliyet gösteren diğer şirketleri (tamamını ya da hisselerini) satın almasıdır.
Örneğin bir film yapım şirketinin aynı zamanda dağıtım şirketine ve/veya si
nema salonlarına sahip olması buna örnek olarak gösterilebilir.
Smythe’nin teorisi Marksist ekonomik teoride bir soyutlama olarak meta for
munun işlevini yanlış anlamakta ve belirli türdeki metalar arasındaki (bu
bağlamda, izlerkitle ve genel olarak meta formu arasındaki) ilişkiyi göz ardı
etmektedir. Sonuçta bu teori herhangi bir çelişki mefhumundan yoksundur;
doğrudan mübadele edilen kültürel metaları açıklayamaz; devletin rolünü
açıklamakta yetersiz kalır; reklam işinin kendisini için sermayenin rolünü
yeterli bir şekilde kavrayamaz ve belki de en önemlisi, kitle iletişim araçları
nın izlerkitle üretme sürecini sınıf ve sınıf mücadelesi belirleyenleriyle ilişki-
lendirmekte başarısızdır. (Garnham 1979:132)
Kitle medyası, mesajları ve sembolleri sıradan insanlara ileten bir sistem ola
rak hizmet verir. Eğlendirmek, avutmak, bilgi vermek ve bireyleri toplumun
bütününe eklemleyen değerleri, inançları ve davranış kodlarım aşılamak iş
levleri arasındadır. Refahın belirli ellerde toplandığı ve sınıfsal çıkar çelişki
lerinin bulunduğu bir dünyada, bu rolü yerine getirmek sistematik bir pro
pagandayı gerektirir. (Herman ve Chomsky 2012:72)
2) Kitle medyasının temel gelir kaynağı olarak reklam cılık: Medya giri
şimlerinin gelişiminde reklamcılığın önemli bir dönüm noktası oldu
ğu söylenebilir. Reklamların gazete sayfalarında kendini göstermedi
ği dönemlerde gazetenin maliyeti sadece gazete satışından sağlanıyor
du. Reklamcılık bu zorunluluğu ortadan kaldırdı. Ekonominin gitgi
de büyüdüğü, medyada şirket egemenliğinin arttığı süreçte medya ku
ruluşlarının reklam gelirlerine ve reklam verenlere olan bağımlılığın
da muazzam bir artış yaşandı. Reklam verenler d i bu bağımlılığı med
ya içeriğini şekillendirmede kullanmaktan çekinmedi. Herman ve
Chomsky’ye göre reklam veren kuruluşlar nadir istisnalar dışında kül
türel ve politik açıdan muhafazakârdır. “Televizyonda reklam veren
büyük şirketler, çevre tahribatı sorunu, askerî-samyi, kompleksin iş
leyişi ya da şirketlerin Üçüncü Dünya diktatörlüklerine verdikleri des
tek ve onlardan sağladıkları çıkarlar gibi şirket faaliyetlerini ciddi bir
şekilde eleştiren programları nadiren destekleyeceklerdir” (Herman ve
Chomsky 2012:87).
4) Medyayı disiplin altına alan bir araç olarak “tepki üretimi”: Medya ku
ruluşları sürekli olarak yaptıkları haberler dolayısıyla hükümetlerin ve
şirketlerin, kimi zaman da tüketicilerin baskısı altındadırlar. Bir açık
lamaya ya da programa karşı gösterilen olumsuz tepkilere örnek olarak
eleştiri mektupları, telgraflar, dilekçeler, davalar, kongrede yapılan ko
nuşmalar, gösteriler ve bildiri dağıtma gibi eylemler gösterilebilir. Ör
gütlü tüketici boykotu da bu baskılar arasında gösterilebilir. Herman
ve Chomsky, vakıflar, düşünce kuruluşları ya da dernekler gibi sivil
toplum kuruluşlarının da tepki üretiminde rol oynadıklarını; 1970’li
ve 19801i yıllarda CIA gibi devlet organlarıyla yakın ilişkide olan ba
zı sivil toplum kuruluşlarının medyaya karşı tepki örgütlediklerini be
lirtir. Yazarlara göre hükümet, sürekli medyaya saldıran, onu tehdit
eden, “düzelten” ve resmî çizgiden muhtemel sapmaları önleyen bü
yük bir tepki üreticisidir.
Okuma Önerileri
« Türkiye'de medyanın ekonomi politik dönüşümü için Kaya (2009), Adaklı
(2006), Kejanlıoğlu (2004)
• Günümüzde medyanın ekonomi politik yapısı için Sözeri ve Güney (2011) ve
Medya Sahipliği İzleme Projesi (http://turkey.mom-rsf.org/tr).