Professional Documents
Culture Documents
POSTMODERN PAZARLAMA
a.temucinsonmez@hotmail.com ceydakrts@gmail.com
ÖZET
Avrupa’da 17. yüzyılda meydana gelen teknolojik gelişmeler ve ekonomik büyüme, toplumları,
modernleşme olarak adlandırılan bir takım kurumsal, toplumsal ve kültürel bir değişim sürecine sokmuştur.
Modernleşme kavramlarının etkileri dünya çapında görülen yeni bir hayat tarzı ve sosyal örgütlenme biçimi
meydana getirmiştir. “Modern” olmak, artık eskiye ait olmayan ve eskisinden farklı yöntemlerle ele alınması
gereken bir dünyada yaşamak anlamına gelmekteydi.Ancak özellikle Đkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya
çıkan toplumsal sorunlar ve modernizmin çeşitli sebeplerden dolayı vaatlerini gerçekleştirememesi aydınları bir
kısmını yeni arayışlara yöneltmiştir. Sonuçta modernizmin total felsefesine ve bilimsel bilgi temeline arşı
çoğulculuğu, yerelliği ve özgürleşmeyi ön plana çıkaran postmodern durum ortaya çıkmıştır. Bu olgu, ekonomi,
sosyoloji, vb. gibi ilişkili olduğu alanlarda köklü değişimleri ve yeni fikirleri, bakış açılarını gündeme
getirmiştir. Postmodern kültür anlayışı, pazarlama çevresinden başlayarak, birebir pazarlama kavramına, Pazar
bölümlendirmeden marka yaratma stratejilerine kadar evrensel ve yerel anlamda yeni görüş ve sunumlara neden
olmuştur. Dünya ekonomisindeki dalgalanmalar, krizler; internetin sağladığı elektronik ticaret ve sanal iletişim
olanakları, buna bağlı olarak küçülen dünya ve artan ticaret hacmi, yoğunlaşan rekabet alışılmış ürün çeşidi,
sunumu, dağıtım ve ulaştırma biçimlerini değişime uğratmıştır. Bu çalışmanın amacı postmodernizm kavramının
pazarlama alanındaki etki ve görünümlerini kavramsal açıdan ele alarak, örneklerle geleceğe dönük eğilimler
hakkında yorumlar sunmaya çalışmaktır.
1. Giriş
1
Sönmez A. T., Karataş C.
Teknoloji ve bilimin hayatımızdaki yeri arttıkça birçok alanda daha karmaşık bir hal
almaktadır. Bu durum pazarlama için de böyledir. Değişmeyen tek şeyin değişim olduğu
dünyada şüphesiz ki bu duruma ayak uyduranlar ayakta kalmayı başaracaktır. Bu çalışmada
sürekliliği tartışılmaz değişime bağlı olarak bilgi ve iletişimin açtığı yeni çağın pazarlamaya
getirdiği yenilikler, farklı görüşler literatür taraması yapılarak ortaya konmuştur. Đşletmelerin
uyguladığı veya hala uygulamakta olduğu postmodern pazarlama örnekleri ile gelecekte
yaşanması muhtemel durumlar açıklanmıştır.
3. Araştırma Bulguları
Postmodernizm kavramını daha iyi anlayabilmek için onu tarihsel olarak incelemek en
etkili yaklaşım olacaktır. Çağımızın önde gelen yönetim ve gelecek bilimcilerinden biri olan
Alvin Toffler Üçüncü Dalga isimli eserinde insanlık tarihini üç safhada ele almakta ve kendi
deyimiyle bunları dalgalar olarak nitelendirmektedir [37]. Đnsanlık tarihinin geçirdiği bu üç
dönem, tarım, endüstri ve bilgi dönemidir.
2
Sönmez A. T., Karataş C.
Đlk dönem tarım toplumlarıdır. Bu safha modern öncesi dönem olarak da adlandırılır.
Yaklaşık bin yıllık bir dönemi kapsayan bu dönem feodal, toprağa bağlı üretim yapan tarımın
ve tarım toplumlarının egemen olduğu dönemdir. Üreticilerin sermaye birikimi düşük, iş ve
varsa uzmanlıklar en az düzeydedir. Sosyal yaşam aile ya da kabile etrafında gelişmekte ve
tüketimde çoğunlukla köy sınırları içinde yapılmaktadır.
Manevi değerler, aile bağları, toplumsal dayanışma gibi unsurların oluşturduğu feodal
adetler ve gelenekler, ekonomik akılcılığın yerini almaktadır.
Đkinci dönem endüstri dönemi yani modern dönemdir. Bu dönem, Avrupa’da yaklaşık
olarak 15.yy sonlarında rönesansla başlar. Çünkü insan ilk kez rönesansla birlikte kendisine,
doğaya, hayata dışardan bakmaya başlamıştır. Modernleşme kavramı değişik şekillerde
tanımlanmaktadır. Bu farklı tanımlara rağmen geleneksel tarımsal üretim ve küçük çaplı el
sanatlarına dayalı durağan bir yapıdan sanayileşmiş, şehirleşmiş, okuryazarlık oranının arttığı,
kitle iletişim ve ulaşım araçlarının geliştiği, dinamik bir yapıya geçiş, modernleşme olgusunun
ortak özelliği olarak ele alınmaktadır. Hâkim özellik ise tarıma dayalı toplumsal bir yapıdan
sanayiye dayalı toplumsal bir yapıya geçiş olarak belirmektedir. Toplumda belirgin bir
farklılaşma ve uzmanlaşmayı beraberinde getiren modernleşme toplumun eski değerlerinden
soyutlanıp yeniden tasarlamak anlamına gelmektedir [2].
3
Sönmez A. T., Karataş C.
Postmodernizmde bir sınıf öğesi vardır ve demokrasi bir önkoşuldur. Mimarlar, sahne
sanatçıları, sosyal bilimciler, yazarlar modern kentin dinamiğini sağlayan, postmodernizmin
çekirdeğini oluşturmaktadırlar. Postmodern durum, kendisini temsil eden fikir ve imajların
ironik, tabuları yıkan, serbest kolâjının karşıtlığıdır. Evrenseldir, en yüksek düzeyi de, en alt
düzeyi de, ciddiyeti de, dalgacılığı da aynı hevesle kucaklar [25].
1
Örneğin, Ekşi Sözlükteki bir anlatıya göre, Ana Britannica "modern" iken, Ekşi Sözlük "postmodern" dir [42].
4
Sönmez A. T., Karataş C.
Đlk dönem ürün odaklı pazarlama yaklaşımı dönemidir. “Ne üretirsem onu satarım”
görüşü ile açıklanan pazarlamanın tarihsel gelişim sürecindeki ilk dönemi ifade etmekte ve
Fordizm, Fordist üretim biçimi kavramlarıyla da anılmaktadır. 1929–1933 yılları arasında
devam eden ve etkisini gösteren Büyük Ekonomik Krizi de içine alan bu ilk dönemde, işletme
bünyesinde pazarlama bölümünün varlığından bahsetmek mümkün değildir. Bunun yerine
işletme organizasyonu içinde esas işi, satışı ve satışçıları yönetmek olan, satış yöneticilerinin
başında bulunduğu, pasif bir satış bölümü mevcuttur. Bu dönemin yönetim anlayışı temel
olarak, ne üretirsem onu satarım şeklinde özetlenebilir; çünkü yöneticilerde, iyi mal kendini
sattırır düşüncesi hâkim görüşü oluşturmaktadır [26].
Pazarlamada ikinci dönem satış odaklı pazarlama anlayışının ortaya çıktığı dönemdir.
Bu dönem dünya ekonomisinde büyük değişim ve çalkalanmalara neden olan Büyük
Ekonomik Krizle başlayan ve 1950’lere kadar süren zaman dilimini içine almaktadır. Pazarda
rekabetin ortaya çıkmasıyla birlikte üreticiler açısından ürettikleri malları satmak bir sorun
haline gelmeye başlayınca, üretimden öte kâr sağlayacak satışların gerçekleştirilmesi önem
kazanmaya başladı ve satış odaklı pazarlama anlayışı kavramı ortaya çıktı [43].
Söz konusu ilk iki dönem pazarlamada üretim ve satış konularının temel anlayış olarak
alındığı, tüketici ve tüketici beklentileri ile ilgili konuların merkeze alınmadığı dönemler
olarak değerlendirilebilir. Pazar-tüketici odaklı pazarlama anlayışı dönemi ise, daha önce
yaşanan iki dönemde yok sayılan pazarlamanın taraflarından biri olan tüketicilerin
beklentilerinin, işletmeler açısından pazarda var olabilmek için önem verilmesi gereken bir
konu olarak görülmeye başlanması ile birlikte ortaya çıkan pazarlamanın tarihsel gelişim
sürecindeki üçüncü dönemi olarak tanımlanmaktadır [8].
2
Hard-Sell yaklaşımı, rekabetçi ve yırtıcı bir satış yöntemidir. Ürün/hizmetin hemen satın alınmasını amaçlayan
ve stratejisini bunun üzerine kuran rekabetçi yaklaşımdır.
5
Sönmez A. T., Karataş C.
Bu dönemde müşteri beklentileri büyük önem kazanmış olup, müşterilere daha iyi
nasıl hizmet veririm yarışı başlamıştır. Bu dönemde rekabetin çok yoğun olması, satın
alınacak ürün alternatiflerinin bolca bulunması, tüketicilerin bilinçli olması, tüketici koruma
derneklerinin oluşması, reklâm/tanıtımın çok yaygın olması gibi etmenler tüketiciyi daha
güçlü kılmıştır. Bu dönemin çok gelişmiş olmasının bir nedeni ise, TKY (Toplam Kalite
Yönetimi) felsefesinin işletmeler tarafından uygulanmaya başlanmasıdır. TKY’ de insan,
ürün/hizmetten daha güçlü bir şekilde ele alınmıştır. Çünkü sistemi kuran da insandır, sistemi
işleten de insandır ve sistemin servis verdiği nokta da yine insandır. Üretilen mallarda ya da
verilen servislerde kalite ön plana çıkmıştır [45].
Pazarlama anlayışında üçüncü dönem olarak adlandırılan pazar odaklı dönem içinde
yer alan 1960’lı yıllarda var olan kitleler için seri üretim yapısını 1970’lerde ürün
çeşitlenmeleri, segmentasyonlar izlemiştir. 1980’lerin başında ise, müşteri grupları küçülmüş
ve her bir müşteri grubunun yaşam tarzı, satın alma alışkanlıkları istek ve ihtiyaçlarına göre
yeni pazarlama planları ve buna paralel olarak da iletişim planları yapılmaya başlanmıştır.
Başka bir ifadeyle tüketiciler artık yalnızca reklâm mesajları ile ulaşılıp etkilenemeyecek
kadar karmaşık ve yoğun bir yaşam tarzına sahip olmuştur. Yine 1980’li yıllarda müşteri
bazlı, odağında müşterinin yer aldığı düşünceler pazarlama planlarında etkili olmaya başlamış
ve bütünleşik pazarlama iletişimine temel teşkil edecek prensiplerin uygulanması söz konusu
olmuştur [43].
6
Sönmez A. T., Karataş C.
Ancak fordizm, 1970’li yıllara gelindiğinde özellikle kitle üretiminde ortaya çıkan
sorunlar, arz- talep piyasasındaki istikrarın bozulması sonucu kriz baskısı altına girmiş,
tüketici beklentileri pazarda önem kazanmaya ve tüketici tercihlerinde hızlı, sürekli
değişimler yaşanmaya başlanmış, seri üretim etkisini yitirirken, çalışma ve tüketim
kalıplarında da değişimler yaşanmaya başlamıştır. Bu durum yeni bir üretim anlayışının
ortaya çıkmasında etkili olmuştur [10].
Fordist üretimin egemen olduğu dönemlerde önemli verilen kitlesel üretim biçimi,
ekonomik büyüme ve karlılık hususlarının sosyal anlamda yarattığı olumsuzluklar ve
ekonomik anlamda yaşanan değişimlerle birlikte fordist üretim anlayışı etkisini yitirmiş ve
yeni üretim biçimi olarak postfordist üretim biçimi ortaya çıkmıştır.
Seksenli yılların başı ile günümüzü, sosyal, ekonomik, teknolojik veya herhangi bir
açıdan karşılaştırdığımızda sosyal yaşamımızdan, ilişkilerimize, alışkanlıklarımızdan iş yapış
biçimlerimize kadar bize ait olan her şeyin değişime uğradığı görülmektedir. Đş dünyası da bu
değişim rüzgârının etkisi ile kurallarını yeniden belirlemeye başlamıştır. Bir işletmenin
toplum önündeki vitrini olan ve müşterilerle birebir temasa geçen pazarlama bölümüdür.
Đşletme ile hedef pazar arasında bağ kurma, işletmenin pazara açılan kapısı olma gibi
fonksiyonları da üzerine alan pazarlamaya bir değişim dinamiği damgasını vurmuştur. Bu
7
Sönmez A. T., Karataş C.
dinamik, geçirilen sosyal, ekonomik ve teknolojik gelişmeler sonucu ortaya çıkan, daha
eğitimli, talepkar, zor beğenen ve tüketim konusunda eğitimli bir tüketici kitlesinin iş dünyası
üzerindeki etkilerini içermektedir.
Postmodern pazarlama beş önemli özelliğe sahiptir. Bunlar üst gerçeklik, parçalanma,
üretim ve tüketimin yer değiştirmesi, öznenin merkezliğini kaybetmesi, zıtlıkların birlikteliği
ve bunun bir sonucu olarak sadakatin kaybolmasıdır. Van Raaij [38] bunlara bir de açıklık ve
hoşgörü ilkesini eklemiştir. Brown ise bu özellikleri genişleterek postmodern tüketicinin üç
eğilimini daha belirtmiştir. Bunlar; an’ın sürekliliği, şekle/stile önem verme, düzensizliğin ve
kargaşanın kabulüdür.
• Açıklık ve Hoşgörü
• Üst gerçeklik ve An’ın sürekliliği
8
Sönmez A. T., Karataş C.
• Zıtlıkların birlikteliği
• Parçalanma ve adanmışlığın kaybı
• Öznenin merkezliğini kaybetmesi
• Üretim ve tüketimin yer değiştirmesi
• Stil ve biçime önem verme
• Kargaşa ve düzensizliğin kabulü
Kaos ve Düzensizliğin
Kabulü Kaygan pazarlar Pazarlamanın güçlendirilmesi
tepkilerden daha esnek davranılması hususundadır. Böyle pazarlarda ortaya çıkan çoğulculuk
veya çok sesliliğe cevap verebilmek için işletmelerin, örgüt kültürünü bu değişime uyarlaması
gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle, değişime açık olması, pazarlama çabalarını bu değişime
uyarlaması gerekmektedir [29].
Günümüzde yaşanan kültürel değişimle birlikte üst gerçekliğin getirdiği önemli bir
boyutta, insanların gerçeklik yerine sanal benzetimlerle yaşama isteğidir. Las Vegas,
Disneyland, Euro Disney gibi temalı merkezler bu durumun en açık örnekleridir. Bunun
yanında kişilerin zaman geçirdikleri AVM’ler de temalı park olma özelliği de üst gerçekliğin
bir göstergesidir.
10
Sönmez A. T., Karataş C.
Yeni imajlar, sürekli iletişim ve parçalanma, her pazarlama mesajında heyecan yaratır.
Bu sebeple, pazarlarda marka imajını vurgulamak gerekir. Marka isimleri sadece modaya
uygun olmamalı, aynı zamanda canlı ve güncel imajlar olmalıdır. Örneğin, Herballife,
Lifebuoy gibi.
Herkesin toplumda bilinen olumlu ya da olumsuz imajı onun kişiliğini yansıtır. Đşte
markalar için de durum tam olarak böyledir. Ürünlerin tüketiciler gözündeki olumlu ya da
olumsuz imajı da kabulü ya da kabulsüzlüğü olarak görülebilir. Burada önemli olan bir marka
yaratılırken sürekli kişilik değiştiren ve gitgide daha bencil bir hal alan postmodern tüketiciye
adeta canlı bir marka sunabilmektir
11
Sönmez A. T., Karataş C.
benimsenir. Yani kargaşa ve düzensizlik kabul edilir. Teknolojik gelişmelerle birlikte daha
aydınlık ve refah bekleyen tüketicilerin bu beklentilerinin karşılanmaması güvenlerinin
sarsılmasına neden olmuştur. Bir yandan böyle bir hayal kırıklığı, diğer yandan, çevre
kirliliği, kaynakların azalması, çeşitli türdeki canlıların yok olması ve sefalet gibi toplumsal
konular, tüketicilerin duyarlılıklarını artırmıştır. Pazarlama yönetiminin tüketicilerin bu hassas
olduğu konulara ilişkin pazarlama iletişim stratejileri geliştirmeleri, tüketicinin dikkatini
çekmek açısından anlamlı olacaktır.
Modern pazarlama karar bileşenleri olarak literatürde yer alan 4P kavramı, günümüzde
müşterinin bakış açısını yakalamak amacıyla 4C kavramına ayna tutmaktadır. Ürünün müşteri
için değeri (customer value) ve müşteriye maliyeti (cost to the customer), müşteriye sağladığı
kolaylık (convenience), iletişim (communication) kavramları pazara müşteri açısından
bakmayı ve değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Pazarlamacıların, 4C değerlendirmesini
yaptıktan sonra pazarı daha iyi algılayacakları açıktır(Kotler, 2000, s.136). Değişen pazar
koşulları da bunu zorunlu ve son derece önemli hale getirmektedir. Burada; klasik olarak
pazarlama karar bileşenleri (4P) açısından bir değerlendirme yapılacak ancak postmodern
kültürün tüketiciyi büründürdüğü ‘anlık karar veren’, ‘vazgeçen’, ‘deneyimlerine değer biçen’
rolleri açısından 4C kavramının da önemi büyüktür [4].
Postmodern pazarlamanın özelliklerine bakıldığında, pazarlama stratejileri
geliştirmede, bilinen pazar bölümlendirme yaklaşımlarında ve pazarlama bileşenlerinde
önemli değişiklikler yapmak gerekir [39].
3.2.5.2. Ürün
12
Sönmez A. T., Karataş C.
3.2.5.3. Fiyat
Dar anlamda fiyat, bir ürün ya da hizmet için ödenen para miktarıdır. Geniş anlamda
ise, ürün ya da hizmetin elde edilmesi ya da kullanılması sonucu elde edilen yararlar için
tüketicilerin mübadele ettikleri değerlerin toplamıdır [26] Fiyat bir değeri ifade eder. Bu değer
satıcıların sattıkları, alıcıların da aldıkları ürün ya da hizmetlerin sahip olduğu fonksiyonel ya
da sembolik niteliklerdir.
Tarihsel olarak fiyat oluşumu incelendiğinde, geçmişte fiyat her bir ürün için alıcılar
ile satıcıların pazarlıkları sonucu oluştuğu görülmektedir. Bireyler ihtiyaçlarına ve pazarlık
güçlerine bağlı olarak, aynı ürün için farklı fiyatlar ödemekteydi [35]. Günümüzde ise aynı
ürün için aynı fiyat uygulanır.
Postmodern tüketicinin ürün çeşitliliği içindeki anlık seçimleri, fiyatından dolayı tercih
edilen ürünlerin belirlenmesini zorlaştırmakta ve fiyatın rekabete konu olmasını
zorlaştırmaktadır. Stil ve biçime önem veren, satın alırken ihtiyacının karşılanmasından öte
sembolik tatmini ön planda tutan tüketici fiyatın talep üzerindeki esnekliğini de azaltmaktadır.
Bu açıdan firmaların yapması gereken ürünlerini yüksek bir değer oluşturacak şekilde
biçimlendirmek ve markasının değerini, bilinirliğini arttırmak olacaktır. Yani müşteri o
markayı sadece fiziki ihtiyacını gidermek için değil, - statü göstergesi gibi- manevi
ihtiyaçlarını gidermek için de tercih etmelidir. Zaten postmodern tüketicinin de yaptığı tam
olarak budur. Bu şartlar sağlandıktan sonra fiyat düzeyinin bir önemi yoktur.
Bir diğer konu ise siparişe dayalı üretimlerde fiyat farklılaştırması yapılabileceğinden
bilinen fiyatlandırma yöntemleri dışına çıkarak ‘uzun vadede müşteri değerini en çok
arttıracak’ bir fiyatlandırma politikası izlemenin, farklı fiyatlarla çalışmayı gerektireceğidir.
Örneğin, firmaların yatay ve dikey dağıtım sistemlerine yapacakları yatırımları; sanal
ortamdan yararlanarak çok daha ucuza getirdikleri bilinmektedir. Đnternet üzerinden satış
yapan birçok firmanın dağıtım kanalında ortaya çıkan maliyetlerden sağladığı tasarruf
sayesinde, aynı ürünü sahada ya da tezgâhta satış yapan firmalardan daha ucuz pazarladığı
görülmektedir. Bu da teknolojik gelişmelerin pazarlama karar sürecine ve dağıtım
13
Sönmez A. T., Karataş C.
3.2.5.4. Dağıtım
Üçüncü alternatif ise, deneyim pazarlamasıdır. Müşteriyle bağ tesis etmeye çalışırken, bir
deneyimden, aktiviteden, yüz yüze iletişimden faydalanan ve duygusal bir bağa yol açan her
türlü pazarlama aktivitesi deneyimsel pazarlamanın şemsiyesi altında anılıyor [3].
Geleneksel pazarlama kanallarının giderek etkinliklerini kaybetmeleri markaların
müşterilerine erişebilmeleri için yeni yöntemler aramalarına yol açtı.
Günümüzde her müşteri günde yaklaşık 5000 reklâm mesajına maruz kalmaktadır. Bu
durum tam anlamıyla bir tercih tıkanıklığına yol açmaktadır ve markalar bu tıkanıklığın önüne
geçmek için yeni arayışlara girişmiştir. Etkili uygulandığında, deneyimsel pazarlama tüm bu
gürültünün ötesine geçip, müşteriye su basit mesajı verebiliyor: Ne aradığını anlıyorum ve
doğru çözümü bende var. Üstelik bu mesajı kelimeleri hiç kullanmadan iletiyor. Bunu
yapmanın anahtarı, müşteriye marka ile olumlu bir deneyim yasamasını sağlamaktan geçiyor.
Olumlu marka deneyimi, satın alma kararı yapan bir tüketicinin marka ve ürün tercihlerini
büyük ölçüde etkiliyor [3]. Đşletmeler bu yöntemi internet sitelerinden sokaklara ya da çeşitli
yerlerde kurulacak stantlara kadar birçok alanda uygulayabilir. Bunun yanında Avon
kataloglarında yer alan ve parfüm gibi ürünlerin kokularının test edilebilmesini sağlayan özel
sayfalarda buna güzel bir örnek teşkil etmektedir.
14
Sönmez A. T., Karataş C.
3.2.5.5. Tutundurma
Tutundurma elemanları arasında önemli bir diğer alan da halkla ilişkilerdir. Halkla
ilişkiler alanındaki postmodern yaklaşım ise onun kurumsal süreçlerdeki ve örgütsel
söylemdeki rolüne odaklanmaktır. Postmodern halkla ilişkiler, iletişim ve etkileşime önem
verdiğinden, kitle iletişim araçları hem imajların yaratıcısı olarak özel bir konuma sahip
olabilmektedir. Postmodern tüketicinin özellikle istediği, firma ile sosyal bağ kurma,
etkileşimli iletişim uygulamaları, firmaların tüketicilere uyguladıkları halkla ilişkiler
uygulamaları çerçevesinde anlam kazanmaktadır.
Marka, bir ürünü diğerlerinden ayırmak için kullanılan bir isim, bir sözcük, bir
tasarım, bir sembol ya da bunların tümünün bileşimidir [36].
Girişimciler yüzyıllardır kendi mallarını rakip mallardan ayırmak ve bir fark ortaya
koymak için çeşitli yöntemler kullanmaktadırlar. Đlk zamanlarda hedef kitlelerin büyük bir
bölümü okuryazar olmadığı için pazarlamacılar resimler yardımıyla marka tanıtımı
yapmaktadırlar. Daha sonra mallarını diğer markalardan ayırmak için işletmeler kendi
isimlerini kullanmaya başladılar. Sonuçta pazarlama uzmanları günümüze kullanılan pek çok
marka ismini yarattılar.
Levy [22], kişilerin ürünleri sadece işlevsel sebeplerden dolayı değil, ifade ettikleri
anlam için de satın aldıklarını önerir. Markalar da tüketicilerin kimliklerini oluştururken
kullandıkları anlamlandırma sembolleri olarak görülebilirler [17]. Bu bağlantıyı tanımlamak
için öncelikle nesnelerin anlamlandırılması ve metinler arası yorumlama kavramları ve
reklâmlar üzerinden kurulan marka anlamları incelenmelidir.
15
Sönmez A. T., Karataş C.
Nesnelere anlam transferi, kültürel dünyada oluşturularak moda, referans grupları, alt
kültür grupları, ünlüler ve medya yoluyla veya kulaktan kulağa aktarımla, gerçekleşir.
Tasarımcılar, reklâmcılar, üreticiler ve hatta tüketicilerin de bireysel ya da kolektif rolleriyle
anlam, üründen tüketiciye aktarılır [6]. Anlamlar ürüne yüklenmeden önce bireylerin kültürel
dünyasından çekilir ve tüketim ürününe aktarılır. Daha sonra da, benzer bir işlemle üründen
çekilerek bireysel olarak tüketiciye aktarılır. Bir başka deyişle anlam, üç ayrı yerde belirir:
Kültür dünyası, tüketim ürünü ve nihayetinde bireysel tüketici [24]. Bu yönden
düşünüldüğünde, genel kültürel sembolleri yaratarak kullanıma sunan reklâmlar vasıtasıyla
anlam bir markaya geçmektedir. Anlam daha sonra nesnelerden tüketiciye yönelir.
Tüketiciler, kendi kimliklerini oluşturmak için kendi imajlarına yakın bir imaja sahip
markalara yöneldiklerinde bir markanın anlamı ve değeri, sadece benliği ifade etmeyi değil,
tüketicilerin kimliklerini oluşturmaya yardım edici rollerini de kapsar [23].
4. Tartışma
Aslında viral pazarlama, gerilla pazarlama, veri tabanlı pazarlama gibi uygulamalar da
postmodern tüketiciye daha rahat ve etkili bir şekilde ulaşmak amacıyla kullanılmaya
başlanmış pazarlama yöntemleridir. Yani postmodernizmin pazarlama üzerindeki etkisini
yansıtan kavramlardır.
Süreç takip edildiğinde geçmiş dönemlerde fordist bir anlayışla ilerleyen pazarlama
süreci günümüzde daha esnek bir hal almıştır. Örneğin; yetmişli yıllarda, dağıtım kanalında
üreticiden sonra aracı gelmesi zorunluluk olabilirdi. Çünkü dönemin teknolojik koşullarıyla
tüketiciye ancak böyle ulaşılmaktaydı. Tüketici üretilen ürün üzerinde söz hakkına sahip
16
Sönmez A. T., Karataş C.
değildi. Ancak günümüzde üretici de direkt tüketiciye ulaşabilir, hatta ürünün tasarımını ve
özelliklerini tüketiciye yaptırabilir. Bu da teknolojik gelişmelerin pazarlama kattığı bir
yeniliktir.
Dünya sürekli bir değişim halindedir. Bu değişim insanlık tarihi boyunca kendini
göstermiş ve insanlık genel görüş ve felsefesi farklı dönemler geçirerek bu günlere gelmiştir.
Fakat içinde bulunulan dönemleri kesin hatlarla birbirinden ayırmak teorik olarak da
kronolojik olarak da mümkün değildir. Bundan sonra da süreçler birbirini takip ederek devam
edecektir.
“Ne öyle ne böyle, hem öyle hem böyle” halini alan hedef kitleler bu özellikleriyle
firmaları, pazarlama yöneticilerini ve pazarlama elemanlarını çok zorlayacak gibi
görülmektedir. Bu açıdan bakıldığında öncekilerde olduğu gibi bu döneme de, dönemin
gereklerini ve ellerindeki araçları en iyi kullananlar damgasını vuracaktır. Bir önceki döneme
göre zaten esnemiş olan ödeme koşulları, pazarlama karar bileşenleri, markalama stratejileri,
dağıtım kanalı işleyişi vb. konularda toplum değişim ve ihtiyaçlarına paralel olarak daha fazla
esneme olacağı söylenebilir. Bu durum toplumun bilgiye yakınlığı arttıkça daha da göz önüne
çıkacaktır.
Bugün bilgi çağına doğru bir sıçrayış yaşanmıştır. Kişiler, hatta toplumlar bilgiye daha
da yaklaştıkça kendine yeter hale gelecektir. Bu durum pazarlamanın karşı karşıya kalacağı
zorlukların da önüne geçecektir. Modern dönemin koşullarını mutlaka sağlamak
gerekmemektedir. Ancak postmodern koşullar bir olmazsa olmaz halini almıştır. Örneğin
postmodernizm için bir ağır sanayi kurulmuş olması gerekli değildir. Fakat ileri teknolojiyle
sağlanmış iletişim ağlarının inşası bir olmazsa olmazdır. Yani işletmeler kendilerini en iyi
tanıtacak, bilinirliğini arttıracak, hedef kitlesinin tüm özelliklerini en iyi şekilde ortaya
koyacak bir veri tabanı gibi, iletişim ağı gibi teknolojik alt yapılara gitgide çok daha fazla
ihtiyaç duyacaktır.
Pazarlama için postmodern dönemde bilgi hiç olmadığı kadar önem kazanmıştır.
Bilginin tabiatı gereği miktarı arttıkça açığı ve açlığı da artmaktadır. Tüketicilerdeki
adanmışlık azaldıkça, parçalanma ve bölünmüşlük arttıkça daha fazla bilgi gereksinimi
doğmaktadır. Bölünmüş pazara ve onun alt bölümlerine doğru yayıldıkça daha fazla bilgiye
ihtiyaç duyulacaktır. Bu bakımdan bilgi sosyolojisinin gelecek için çok önemli olacağı açıktır.
Sosyolojinin bir alt dalı olan Bilgi Sosyolojisi, bilgi ile toplum arasındaki ilişkiyi
incelemektedir. Bilginin nasıl üretildiği, sosyal yapıyı nasıl şekillendirdiği ve bu yapının daha
sonra nasıl yeni bir bilgi ürettiği, bu branşın konuları arasındadır. Bilgi-insan-toplum
17
Sönmez A. T., Karataş C.
ilişkisinin sosyolojisi, günümüzde ve gelecekteki sosyal bilimler arasında çok geniş bir yere
sahip olacaktır.
6. Kaynaklar
[1]Aktan, C., C., ve Tunç M., “Bilgi Toplumu ve Türkiye Yeni Türkiye Dergisi” Ocak Şubat,
118-134 1998
[4]Babacan M., ve Onat F., “Postmodern Pazarlama Perspektifi”. 15–16, Đzmir. 2002
[10]Eraydın. A., “Türkiye’de Üretim Yapısının Dönüşümü ve Esnek Üretim Örgütlenmesi ile
Yeni Đstihdam biçimlerinin Ortaya Çıkışı Bilanço 1923-1998”. Türkiye Cumhuriyetinin 75
Yılına Toplu Bakış Uluslararası Kongresi, Cilt: II, Tarih Vakfı Yayınları, Ankara, 1999
[11]Ercan, F., “Post Fordizmin Arka Bahçesi, Krizin Sevimsiz Çocuğu; Taşeronlaşma”,
DĐSK-AR Dergisi, Mart-Nisan, 15, Ankara, 1994
[12]Ertürk M., “Đşletme Biliminin Temel Đlkeleri”. Beta Yayıncılık, 241, Đstanbul. 2000
[13]Fırat A.F., Clifford J. S., “From Segmentation to Sragmentation, Markets and Marketing
Strategy in the Postmodern Era “, European Journal of Marketing. Vol. 31, No. 3-4, 1997
18
Sönmez A. T., Karataş C.
[21] Jeanniere A., “Modernite Nedir?”. (çev. Nilgün Tutal Küçük Modernite Versus
Postmodernite) Vadi Yayınları, 16, Ankara. 1994
[22]Levy, S.J., “Symbols for sale. Harvard Business Review”. 117-24, Temmuz-Ağustos
1959
[23]McCracken, G., “Culture and consumption: New approaches to the symbolic character of
consumer goods and activities”, Indiana University Pres, Bloomington 1988
[24]McCracken, G., ”Culture and consumption: A theoretical account of the structure and
movement of the cultural meaning of consumer goods”, Journal of Consumer Research,
vol.13, n.8, 71-84, Haziran 1986
19
Sönmez A. T., Karataş C.
[34]TEK Ö. B., “Pazarlama Đlkeler ve Uygulamalar”. Enkare Bilgisayar Sistem Grafik A.Ş,
147, Đzmir. 1990
[35]Tenekecioğlu B., “Genel Đşletme”. Anadolu Üniversitesi Yayınları, 208, Eskişehir. 2007
[36]Tenekecioğlu B., Ersoy F., “Pazarlama Yönetimi”. Birli Yayınevi, 32-35, Eskişehir, 2000
[44]Yılmaz A., “Modernden Postmoderne Siyasi Arayışlar”. Vadi Yayınları, 20, Ankara.
1996
20