You are on page 1of 12

A N K A R A Ü N İ V E R S İ T E S İ TIP FAKÜLTESİ M E C M U A S I Cilt 50, S a y ı 2, 1997 67-1 12

HİPOKRAT

M . Cemil Uğurlu*

İnsan sevgisinin olduğu yerde,


tıp sanatına sevgi de vardır
Hipokrat

O E U V R E S SUMMARY
COMPLfcTES Hippocrates
The rise of modern Medicine vvhich bases on
D'HIPPOCRATE, the systematical use of human Intellect (rationalism),
TRADUCTION NOUVELLE was realized by Hippocrates, who was claimed to
be the "greatest physician of ali times" in some ref-
AVF.C I.E TF.XTE GREC F.N REGARD,
erences. As he had established the tıadition of med-

ACCOMVAGNüF. DÜNE INTHOniJCTION , icine, he was honoured as "the father of medicine".

Although Hippocrates devoted ali his life to


D* COMMESTAıııHı .MKDıCAL'ı, DıÎ VARıANTRS FT DR 50TH PNILOLOOıQUEJ;

Sııivic «J'ınc tnhlc gcncr'nlc de» mnlicrcs.


resist against the instrusion of religious beliefs and
PAH E . LıTTRFE
mythology into medicine and defended that ali dis-
T«( Tül jMf.Yl
ip**»» eases were caused by the human actions against the
(îil..
laws of nature, the knovvledge about his life has
TOMF. PREMETl.
paradoxically mixed with some mythological narra-
tions. This article aims to emphasize the basic fea-
tures of Hippocratic Medicine in a realistic manner.
Hence I will not enrich his life story by using my
imagination and going beyond the limits of authen-
tic information about his life, but I will base my
ADOLF M. HAKKEllT, FDITEUR - AMSTEHDAM arguments on Hippocratic Collection instead.
1961

İnsanlığın evriminin biri doğa yasalarının ege- çağdaş tıbbın doğması, kimi yayınlarda "bütün za-
menliğinde süregelen biyolojik evrimi, ötekisi bizzat manların en büyük hekimi" diye nitelendirilen Hipok-
insanoğullarının kuşaktan kuşağa aktarageldiği ve ge- rat ile gerçekleşmiştir (1,2). O, aynı zamanda tıp aktö-
liştirdiği, en geniş kapsamıyla uygarlık olmak üzere, resini de kurduğu içindir ki, "Tıbbın atası" olarak onur-
başlıca iki içeriği vardır. Tıp alanı, uygarlığın bir özü- landırılmıştır.
dür denilebilir. Hekimliğin evrimi uygarlığın evrimini
yansıtır. Kuşkusuz bu evrensel etkinlikte, pek çok insa- Yaşamı
nın katkısı söz konusudur. Bu insanların sayısını ne ka-
dar azaltırsak azaltalım, kimi isimleri söylememezlik Hipokrat, M.Ö. 460 yılında, tarihte "Küçük Asya"
edemeyiz. İnsanlığın sonsuz saygısını kazanmış bu ün- diye de isimlendirilen Anadolu'nun batı kıyısının çok
lü kişilerden biri de Hipokrat'tır. O, günümüz tıbbının yakınında yer alan Cos (İstanköy) adasında doğdu.
ilk sistemli kurucusudur. Sistematik biçimde insan ak- Yaşamının bir bölümünü Cos adasında geçiren
lını kullanmaya yani rasyonalizme, gözleme ve dene- Hipokrat'ın babası hekimdi (3). O'nun yaşamı hakkın-
yime (daha geliştirilmiş biçimiyle deneye) dayanan da somut olarak hemen hemen hiçbir şey bilinmemek-

* Dr., Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Deontoloji Anabilim [ ı Emekli Öğretim Görevlisi.

G e l i ş tarihi: 5 M a r t 1 9 9 7 K a b u l tarihi: 21 M a y ı s 1 9 9 7
68 HİPOKRAT

tedir (4). Hatta O'nun yaşamı, halk arasında yayıngın- Hipokrat, Tesalya'da Larissa kentinde ölçmüştür
lık kazanmış söylentilere bağlanabilmiştir. Örneğin (4). Ölüm tarihi bilinmemektedir. Çeşitli yayınlarda
bugün Cos kasabasının ortasındaki büyük bir çınar ölüm tarihi yaklaşık ve değişik olarak belirtilmiştir. G.
ağacının, Hipokrat'tan günümüze kalan bir andaç (ya- Baissette, M.Ö. 356 yılına doğru diye belirtirken (6),
digâr) olduğu ve altında öğrencilerine dersler verdiği Charles Singer M.Ö. 377 ve 359 yılları arası diye kay-
söylenmektedir (1,2). Hayatını, dinsel inançların ve detmekte, Asimov, yaklaşık M.Ö. 370 diye yazmakta-
mitolojinin tıbba girmesine karşı koymaya adamış, dır (4). Ünlü tıp tarihçisi Ch. Singer, O'nun yaşamanın
hastalıkların tümünün, insanların doğa yasalarına in- en aktif döneminin M.Ö. yaklaşık 420 yılından başla-
sanların aykırı biçimde davranmasından ileri geldiğini dığını ve ölüm tarihi olarak 359 yılı kabul edilirse
savunmuş ünlü bir hekimin yaşamına mitolojinin ka- O'nun 101 yıl yaşamak suretiyle, büyük bir hekim için
rıştırılması ilginç bir paradokstur. Söylenceye göre Hi- uygun düşen uzun bir ömrü olduğunu belirtmektedir
pokrat, Greklerde tıp tanrısı olarak kabul edilen Eskü- (1).
lab'ın (Asklepios'un/Aesculapius'un) soyundan gel-
1933 yılında Cos adasında bulunan bir heykelin
mektedir (4). Kimi yayınlarda, Hipokrat'ın, Eskülab'ın
O'nun heykeli olduğu ileri sürülmüştür (4). O'na iliş-
onaltıncı oğlu olarak anılması, O'nun seçkin bir hekim
kin somut bulguların otantik olduğu tartışmalıdır. Ch.
olması nedeniyle, Eskülab'ın manevi çocuklarından
Singer, Hipokrat'ın mitolojik bir kişi olmadığını, çün-
biri olarak sayılmasından kaynaklanmaktadır (5).*
kü kendisinden daha genç olan çağdaşı ünlü filozof
Hipokrat'ın ilk öğretmeni babasıdır. Hipokrat'ın Platon (Eflatun) (M.Ö. yaklaşık 427 -yaklaşık 347) tara-
iki oğlu vardı; onlara hekimliği Hipokrat öğretmiştir. fından saygıyla anıldığını belirtmektedir (1). Gerçekten
Oğullarının adları Thessalus ve Dracon idi. Bir kızı
Platon, Protagoras isimli eserinde, Hipokrat'ı, "Askle-
vardı ve damadı ünlü bir hekim olan Polybe idi. Kızlar
piados soyundan, Koslu hekim Hippokrates" diyerek
o çağda hekim olamıyorlardı. Birçok erkek torunları
anmakta ve hekimlikteki üstün yeteneğini dolaylı ola-
O'nun adını (Hipokrat III, Hipokrat IV ve nihayet Hi-
rak anlatmaktadır. Platon, Protagoras isimli yapıtından
pokrat VII) aldılar ve hepsi de O'nun okulunda hekim
ayrı olarak Phaedrus isimli diyalogunda da O'nu say-
oldular.
gıyla anmıştır (7). Platon'un, O'nun genç bir çağdaşı
Hipokrat yaşamının önemli bir bölümünü gezgin-
olduğu dikkate alınırsa, Hipokrat'ın adını neden daha
ci olarak geçirmiş - Eski Yunanistan'ı dolaşarak, pek
sıklıkla anmadığına, özellikle fizyoloji konularını ilgi-
çok hastaları tedavi etmiş ve çok sayıda öğrencilere tıp
lendiren Timaeus adlı yapıtında adını anmayışına şaşı-
dersleri vermiştir. Kimi yayınlarda, yaşamın erken dö-
labilirse de asıl ilginç olan şudur ki Platon'un diyalog-
neminde Mısır'a gittiği ve Mısırlı bilgin Imhotep (M.Ö.
larında, bugün "Hipokratik koleksiyon" adı altında
2980 - 2950)'e atfedilen tıp eserlerini incelediği belir-
toplanan eserlerin etkisi belirgin olan birtakım bölüm-
tilmektedir (4). Hipokrat, uzun yıllar Atina'da yaşamış,
ler vardır (7).
Tesalya'ya, Makedonya'ya, Anadolu'ya geziler yapmış
Makedonya hükümdarı Percidas'ı tedavi etmiştir (5). Aristo (M.Ö. 384 - 322) da Hipokrat'ı, yapıtların-
Ünlü İran'a değin yayılmış olup, çağdaşı olan Pers hü- dan sadece "Politika" da bir kez anmış olmakla birlik-
kümdarı Serhas, O'nu zengin armağanlar vaat etmek te, "Hipokratik kolleksiyon" ile Aristo'nun yapıtları
suretiyle iran'a davet ettiği halde, Hipokrat daveti, ül- arasında, özellikle Aristo'nun "Historia Animalium"
kesinin düşmanı olduğu için kabul etmemiştir (5). isimli kitabı arasında içerik bakımından benzerlikler
Hipokrat Trakya'da bulunduğu sırada, çevresin- bulunmaktadır (7).
dekilerin deli olduğunu sandığı, ünlü Grek filozofu
(*) Yunan mitolojisinde Güneş tanrısı Apollon, sağlık ve tıp
Democritus'u (M.Ö. yaklaşık 470-yaklaşık 380) Abde- tanrısı olarak da kabul edilirdi. Sonraları oğlu Asclepios
ra'da tanımış ve onun bir deli değil aksine büyük bir (Aesculapius) tıp ilahı sayılmıştır. Bunun iki oğlu cerrah
düşünür olduğunu söylemiştir (5). Kimi söylentilere olarak tanınmışlardır. Ailedeki kadınlar da hasta bakımın-
da ve sağlığın korunmasında görevli tanrıçalardı. Asclepi-
göre O, Democritus'un öğrencisi olmuştur (4). Hipok-
ous'un eşi Epipona ruhsal tedavide, kızları Hygeia, Pana-
rat birçok yerleri gezdikten sonra, Cos adasında, eski ced ve Meditrina koruyucu hekimlik, ağrıyı dindirme ve
dünyanın usa en çok dayanan (rational) kurumu olan hastayı iyileştirmede görevli sağlık tanrıçalarıydılar.
Tıp okulunu kurmuştur ki bu olay, O'nu günümüz tıb- Grekler Asclepious'u, üzerinde bir yılanın dolandığı bir
bının babası olarak saymamızın gerçek nedenidir (4). deyneği tutan yaşlı fakat dinç bir insan biçiminde sembo-
lize etmişlerdir. Asa, gidilen yöreyi, yılan gençliği ve son-
"Hekimliğin atası" ya da "Tıbbın babası" deyimi, "ilk" suzluğu simgeliyordu. Antik çağda Yunanistan'da ve Ba-
hekim için kullanılan bir nitelendirme çağrışımını yap- tı Anadolu'da, Asclepiosla adanmış birçok tapınaklar ya-
makla birlikte, O'nun "ilk" hekim olmadığı bir gerçek- pılmış olup, bunlar yüzyıllarca şifa kurumları olarak kul-
tir. lanılagelmiştir. Bunlara asclepion denilir.
M. Cemil Uğurlu 69

Hipokrat'ın yaşamına ilişkin otantik bilgiler çok lirtiye ve hastalığa dinsel hiçbir değer atfetmeyiş, tıp
sınırlı ise de, O'nun tıp hakkındaki temel düşünceleri olaylarını tamamen doğal nedenlerle açıklama ve do-
ve öğütleri günümüze değin hekimler arasında evren- ğanın şifa gücünü vurgulama gibi belirgin ortak özel-
sel bir saygı uyandırmıştır. Burada şunu söyleyebiliriz likleri içermektedir. Aforizmalar'ı başta olmak üzere,
ki, yaşamına ilişkin otantik bilgilerin sınırlarını aşarak O'nun kimi yapıtları, on dokuzuncu yüzyılın başları-
yaşam öyküsünü hayal gücümüzle zenginleştirmek na dek, tıp öğretiminde temel ders kitapları arasında
yerine, Hipokratik Kolleksiyon'a dayanarak, hekimli- sayılmıştır (2).
ğinin temel niteliklerini belirtmek gerçekçi ve uygun Ünlü Fransız sözlükbiliıncisi Emilye Littre (1 801 -
bir yaklaşım olacaktır. 1881), Hipokrat külliyatını, yıllarca süren titiz bir ça-
lışma sonunda, Grekçe metinlere de yer vermek sure-
Hipokratik Hekimlik tiyle, "Oeuvres Completes d'Hippocrate" adı altında
Hipokrat'ın büyük bir hekim olarak etkinlik gös- on ciltte toplamış ve tümü 1839-1861 yıllarında Pa-
terdiği dönem, ünlü Grek hükümdarı Pericles'in (M.Ö. ris'te basılmıştır (8). Littre'nin bu anıtsal eseri, Hipok-
499-4.29) iktidar dönemine rastlar. rat'tan önceki hekimlik, Hipokrat'ın hayatı, Hipok-
M.Ö. 5. yüzyıl Yunanistan'ı, büyük asker ve dev- rat'ın adını taşıyan kitaplar ve bunların eskiçağda yo-
let adamı Pericles'in yönetiminde, Peloponez savaşı rumcuları, Hipokrat'ın tıp kuramı gibi değişik konula-
gibi önemli bir olayı yaşamış olmakla birlikte, tarihin rı çok kapsamlı biçimde içermektedir. Littre, Hippok-
pek az görebildiği, devlet ve toplum yaşamının hemen rat'a atfedilen tüm yazıları, aşağıda belirtilen on bir sı-
her alanında görkemli bir uygarlığı yaşamıştır (6,2). nıfa bölmektedir (8, cilt I, s. 293).
Uygarlık tarihinin hiçbir döneminde, bir yüzyıl- Birinci sınıf: Gerçekten Hipokrat'ın yazdıkları.
dan daha az bir sürede felsefe, bilim, sanat, edebiyat, İkinci sınıf: Hipokrat'ın damadı olan hekim Poly-
tıp ve teknik alanlarda evrensel başarılar gösterebilen be'nin yazdıkları.
birtakım insanlar, Pericles'in dönemindeki kadar çok Üçüncü sınıf: Hipokrat'tan önce yazılanlar
sayıda ve değişik alanlarda yetişmemiştir. Kendi uğra- Dördüncü sınıf: Hipokrat'a atfedilmek için, yetki-
şı alanlarının birer "babası" ya da "atası" olarak ünle- li bir otoritenin yazısı bulunmamakla birlikte, Hipok-
nen bu insanların aynı uygarlık içinde çağdaş olmala- rat okulunun damgasını taşıyanlar.
rı ya da yakın yıllar içinde yaşamış olmaları eşsiz bir Beşinci sınıf: Seçilmiş yazıların ancak bir derle-
tarihsel rastlantıdır. Felsefede Socrates (M.Ö. yaklaşık mesi olan yazılar.
470-399), şiirde Sophocles (M.Ö. 497 veya 495-405),
Altıncı sınıf: Tümü aynı yazara ait olup, Hipokra-
dramda Euripides (M.Ö. 480-406), yontuda Pheidias
tik külliyatta özel bir diziyi oluşturan kitaplar. Bu ya-
(M.Ö. 431- ?) ve Praxiteles (M.Ö. yaklaşık 390 - ?), mi-
zar bilinmiyor.
marlıkta yine Pheidias, tarihte Heredot (M.Ö. yaklaşık
Yedinci sınıf: Aristo'nun tanıklığına uygun düşe-
480-425) coğrafyada Strabon, tıpta Hipokrat (M.Ö.
bilen bir elkitabı.
460 - yaklaşık 356) ve bu döneme yakın yıllarda felse-
fede Platon (M.Ö. yaklaşık 427-347) ve mantıkta Aris- Sekizinci sınıf: Hipokrat'tan sonra, Aristo'nun ve
to (M.Ö. 384-322) evrensel birer öncü idiler (2). Grek fizikçisi Praxagore (M.Ö. yaklaşık 350 - ?)'un ça-
ğında hazırlanmış elkitapları.
Hipokrat, tıbbı mitolojik ve dinsel kavramlardan
Dokuzuncu sınıf: Eskiçağda hiçbir eleştiride adı
tam anlamıyla arındırarak, gözleme, deneyime ve
geçmemiş elkitapları, bölümler, çalıntı parçalar dizisi.
akılcılığa dayandırarak açıklamasını, "Corpus Hip-
Onuncu sınıf: Antik çağda, Hipokrat külliyatının
pocraticum" (Hipokrat kolleksiyonu, Hipokrat külliya-
tı) diye bili nen bir dizi ünlü yapıtta gerçekleştirmiştir. bir bölümünü oluşturan ve yitirmiş olduğumuz el yaz-
Bunların toplam sayısı, kimi yayında elliyi (4), kimi ması kısa notlar.
yayında yüzü biraz aşkın olarak (2) belirtilmiştir. Bun- On birinci sınıf: Uydurma belgeler.
ların tümünün tek bir kişinin yani Hipokrat'ın kale- Yukarıdaki sınıflandırmanın içerdiği yapıtların
minden çıktığı hususu, sayıları gibi tartışmalı olmakla isimleri aşağıda yazılmıştır.
birlikte, tümünde O'nun tıpsal bakış açısı, ahlaki de- Birinci sınftaki kitaplar:
ğer yargıları bakımından benzerlikler bulunmaktadır. Eski tıbba dair; Pronostik; Aforizmalar; Salgınlar
Corpus Hippocraticum'a dahil edilen yapıtlar, tıp ak- (Birinci ve Üçüncü kitaplar); Akut hastalıklarda peh-
töresine (medical ethics) verilen önem, hastalığın gidi- riz; Havalar, Sular ve Yerler hakkında; Eklemler hak-
şi ve prognozu üzerinde ısrarla durma, gözlemde kında; Kırıklar hakkında; Redüksiyon aletleri hakkın-
açıklık ve doğru saptama, tüm vakaları günlük deği- da; Baş yaraları hakkında; Yemin; Yasa (Cilt I. s. 292,
şi m I e r i y I e aynı sistematik içinde kaydetme, hiçbir be- 293,434-436).
70 HİPOKRAT

İkinci sınıftaki kitaplar: dikkate değer bir halk oturmuş olup bunlar Minos'lar-
insanın tabiatı hakkında; Sağlıkta kişilerin pehrizi dı (1). M.Ö. 1000 yıllarına doğru, bu Akdeniz bölgesi,
hakkında. kuzeyden gelen Grekler tarafından istila edilmiş olup,
Üçüncü sınıftaki kitaplar: Singer, bu konuda şunları yazıyor: "Bu Grekler saf bir
Cos'un ön kavramları; Proretik birinci kitap. ırk olmayıp, değişik yollardan gelmiş, birçok istilacıla-
Dördüncü sınıftaki kitaplar: Bunlar Cos okulunun, rın karışımıydı. Böyle istilalarda her zaman görüldüğü
Hipokrat'ın çağdaşlarının ya da öğrencilerinin aşağı- üzere, yenilenler imha edilmemiş, istilacılarla karış-
daki yazılarıdır. mışlardır. Rasyonel tıbbın tarihi göz önüne alındığında
Ülserler hakkında; Fistüller ve Hemoroidler hak- Greklerin başlıca istila akımı ilgimizi çeker. Biri Dori-
kında; Pnöma hakkında; İnsan vücudunun bölgeleri an'larınki olup, Girit adasına, Cos adasına ve bunun
hakkında; Sanat'a dair; Pehriz ve Rüyalar hakkında; karşısında yer alan Cnidus (Datça) yarımadasına yö-
nelmiştir. Ötekisi Küçük Asya'nın geriye kalan batı
Hastalıklara dair; iç hastalıklarına dair (Birinci, ikinci
bölgesinin büyük kısmını sömürgeleştiren İyon'larınki-
ve üçüncü kitaplar); Yedinci ayda Doğum hakkında;
dir. Eski çağda Greklerin ortaya koydukları temel inte-
Sekizinci ayda Doğum hakkında.
lektüel verimde bu iki halk etkin olmuştur. Batı Küçük
Beşinci sınıftaki yazılar:
Asya'da ilkin biçimlendirdikleri Tıp sistemi, oradan
Salgınlar (İkinci, dördüncü, beşinci, altıncı ve ye-
Grek dünyasının tümüne yayılmıştır. Grek tıbbının çe-
dinci kitaplar); Hekimin eczanesi hakkında; Suyuklar
şitli kökenleri vardır. Günümüzde tek başına tıbbın
(Humeurs) hakkında; Sıvıların kullanımı hakkında.
simgesi olarak kullanılan yılan motifi, Grek tıbbına bü-
Altıncı sınıftaki kitaplar: yük olasılıkla Minos uygarlığı ile girmiştir. Boston Gü-
Soy hakkında; Çocuğun tabiatı hakkında; Hasta- zel Sanatlar Müzesinde sergilenen, altın ve fildişinden
lıklara dair (Dördüncü kitap); Kadın hastalıkları hak- yapılmış bir Minos heykelinde, bir kadının ellerine do-
kında; Genç kızların hastalıkları hakkında; Kısır Kadın- lanmış yılan görülmektedir. Greklerde, yılan kültü,
lara dair. Aesculapius ile birlikte hekimliğin simgesi olmuştur.
Yedinci sınıfta tek bir kitap vardır: Gereksizlik
Grek hekimliğinin birtakım hijien kavramları ve
hakkında.
tıp tapınağı kültü, büyük olasılıkla Minos uygarlığın-
Sekizinci sınıftaki kitaplar: dan gelmiştir. Minos'ların mükemmel bir kanalizasyon
Kalp hakkında; Besin hakkında; Tenlere dair; sistemi vardı.
Mevsimlere dair; Proretik (İkinci kitap); Bezeler hak- Küçük Asya'nın kıyıları, Dicle ve Fırat nehirleri-
kında; Kemiklerin tabiatı adını taşıyan, çalıntı eserdeki nin arasında yer alan Mezopotamya denilen bölgeye,
bir parça. doğal olarak çok yakın konumda bulunduğu için,
Dokuzuncu sınıftaki kitaplar: Grek tıbbı, Mezopotamya uygarlığından etkilenmiştir.
Hekim hakkında; Saygın Davranış hakkında; Grekler, bilimsel yöntemlerinin kimisini ve batıl
Öğütler; Anatomiye dair; Dişler hakkında; kadın tabi- inançlarının çoğunu bu kaynaktan aldılar. Sonraları
atına dair; Fetüsün kesip çıkarılması hakkında; Grek tıbbında yaygınlık kazanan, şeytanla ilgili ku-
Aforizmaların sekizinci bölümü; Kemiklerin tabiatı ramlar, kuşkusuz Asur ve Babil'den gelmiştir. Örneğin
hakkında; krizlere dair; kritik günler hakkında; ishal İncil tıbbında şeytanların dışarı atılması Mezopotamya
ilaçları hakkında. kökenlidir (*). Fakat diğer taraftan, Mezopotamya
Onuncu sınıtaki kitaplar halkları, çağlar boyunca birikmiş büyük bir gözlem
Tehlikeli yaralar hakkında; Delici silahlar ve yara- hazinesine, çoğu kez astrolojik amaçlara uygulanmış
lar; Hastalıkların birinci küçük kitabı. epeyce astronomi bilgisine sahiptiler. Kurban edilen
On birinci sınıftaki kitaplar: Mektuplar ve Söylev- hayvanların barsaklarını inceleyerek bazı anatomi bil-
ler. gileri edinmişlerdi (1).
Tanınmış bilim tarihçimiz Aydın Sayılı (D. 1913),
Hipokrat Tıbbının Kökenleri "Yunan ilminin Thales, Anaksimander ve Pitagorcular
zamanında Mısır ve Mezopotamya'dan etki aldığını ve
Hipokrat tıbbının kökenleri, Grek hekimliğinin bu etkilenmenin Demokritos ve Kos'lu Hippokrates
tarihi içinde göz önüne alınmalıdır. Tanınmış tıp tarih- zamanında devam ettiğini" yazdıktan sonra, "Yunanlı-
çisi Charles Singer, Grek tıbbini, eskiçağda, İtalyan ya-
rımadasının güney doğusundaki Akdeniz bölgesinin * Mezopotamya şeytan kültüne göre, kimi hastalıklar, şeytanın
insan bedenine girmesiyle olur. Tedavisi için, şeytanın vü-
kuzey yarısında egemen olan tıp sistemi olarak tanım-
cuddan dışarı atılması gerektiğine inanıldığından, birtakım
lamaktadır (1). Bu Akdeniz bölgesinin kıyı ülkelerinin ayinler yapılır ve hastaya kırbaçlama gibi işkenceler uygula-
büyük kesiminde M.O. yaklaşık 1000 yılına değin, çok nırdı.
M. Cemil Uğurlu 71

lar Mısır ve özellikle Mezopotamya'dan matematik, lerin tıpta Mısırlılardan etkilendikleri görülmektedir.
astronomi ve tıp alanlarında bin yıla yakın, uzun bir Hippokrates koleksiyonunda ve, daha büyük ölçüde
süre boyunca önemli etkiler almakta devam etmişler- olmak üzere, Theofrastos, Dioskorides, Plinus ve Ga-
dir." diyor (9). Hipokrat koleksiyonundaki "Kos Temel lenos gibi doktorlarda Mısır tıbbından öğrenilmiş ilaç
Bilgileri" yapıtı ile Mezopotamya tıbbında etkinlik ve reçetelerle karşılaşılıyor. Mısır tıbbı eskiçağ klasik
göstermiş olan Akadların tıbbî tabletlerinin oluşturdu- kitaplarında etkisini gösterince, bu yoldan çeviriler
ğu Akad Tıbbî Diyagnoz ve Prognoz Eseri" arasında, aracılığıyla, bu etkiler daha sonraki çağlara da geç-
prognozların baştan başlayıp ayakta sona eren bir sı- miştir.
nıflamaya tabi tutulması bakımından ilginç bir benzer- Mısır tıbbında zehirlilik özellikleri ya da şiddetli
lik bulunmaktadır (9). Mezopotamya tıbbî tabletleri- etkileri açık ve belirgin olan maddelerin kullanılmadı-
nin büyük sayısı M.Ö. 7-9 yüzyıllarına ait olduğuna ğı, mümkün olduğunca basit ve hastaları hırpalamaya-
göre, bazı bilgilerin Greklere Mezopotamya'dan geç- cak tedavi yollarına baş vurulduğu görülmektedir.
tiğini ileri sürmek yerindedir (9). Chauncey D. Leake'e göre, bunlar ve, ayrıca, Mısır
Ch. Singer, Grek tıbbındaki örgütlenmenin, Me- tıbbında karşılaşılan ölü dokuların küçük cerrahî giri-
zopotamya uygarlığından kaynaklandığını yazmakta- şimler yoluyla alınması yöntemi, lapa ve merhemlerin
dır (1). kullanılması, kesik yaralara taze et uygulama yaralı kı-
Sayılı, hekimliği kendilerine meslek ve uğraşı sımların tesbit edilerek hareketsizleştirilmesi, ve sargı
olarak seçenlerin dışındakilere, tıbba ilişkin bilgilerin yöntemleri gibi tedavi yolları Hippokrates tıbbı yakla-
verilmemesi şeklindeki bir geleneğin Mezopotamyalı- şımıyla benzerlik gösteren öğelerdir.
larda yaygın olduğunu belirtiyor. Bu olgu, Grek tıb-
Mısır tıbbının geniş etkileri sadece ilaçların şifalı
bındaki kimi etik öğelerin, Mezopotamya uygarlığın-
özelliklerinden ve isabetle seçilmiş olmalarından ya
dan kaynaklandığını açıklar.
da Mısırlıların kullandıkları tedavi yöntemlerinin mak-
Grek tıbbının geniş ölçüde etkilendiği büyük uy-
sada elverişliliğinden ileri gelmekle de kalmıyor. Mısır
garlıklardan biri de Mısır uygarlığıdır. Birçok bilim ta-
tıbbının ve doktorlarının diğer kavimler arasında iyi
rihçisi bu etkilenme üzerinde özellikle durmaktadır
bir şöhrete sahip olmalarının ve belki birtakım raslan-
(1,9).
tıların da bunda rol oynadığı görülüyor. Gerçekten,
Singer, Grek hekimliğinin, Mısır uygarlığından
komşu kavimlerin kral ve prenslerinin Mısırlı doktor-
pek çok şey aldığını ve bunlar arasında birçok ilaçla-
lara değer vermiş olduklarını ve Heredot gibi bazıların
rın yapımının (materia medica), cerrahi aletlerin uygu-
Mısır doktorlarını övdüklerini görmüş bulunuyoruz"
lamaların n, tıpta ünlü hekimleri tanrılaştırmanın, tıp
(10: 152)*
ahlakının (medical ethics) ve bilimsel gelişmede
önemli bir ölçüt olan matematiksel bilginin bulundu- (*) Eski Mısır tıbbına ilişkin bugünkü bilgilerimiz, sistemli bir
ğunu belirtmektedir (1). Mısır tıp kitabına ve monograflarına değil, tıbbî papirüslere
Mısırlı büyük hekim, bilgin ve ilk Mısır piramidi- dayanmakta olup bunların en ünlüleri, yaklaşık M.Ö. 1600
nin mimarı İmhotep'in (M. 2980 - 2950) (4) tanrılaştı- yıllarında yazılan Edvvin Smith Papirüsü ile yaklaşık M.Ö.
1500 yıllarından kalma Ebers Papirüsü'dür (10; 116, 117).
rması ile, ünlü Grek hekimi Aesculapius'un tanrılaş-
Bu papirüslerin içeriğinde, daha önceki çağlara ait, "Yaralar
tırıİması ilginç koşutluk gösterir. Üzerine, Kalbin Damarları (Kanalları) üzerine, Kadın Hasta-
Singer, Grek hekimliğinin, Mısır uygarlığından et- lıkları Üzerine" gibi kayıp monograflardan alıntılar bulun-
kilenmesini M.Ö. yedinci yüzyıla değin kökenlendir- maktadır. Ebers Papirüsü, tomar halinde olup, tıp papirüsle-
mekte ve kimi büyüsel öğelerin de yine Mısır'dan rinin en uzunudur ve içerdiği materyal bakımından en zen-
ginidir. 875 reçetenin bulunduğu bu papirüs, sihir öğesine
Grek tıbbına geçtiğini ifade etmektedir (1).
az yer vermekte ve eski kaynaklara dayanan bir derleme ni-
Sayılı, "Mısır tıbbında sihir ve din rol oynamıştır. teliği taşımaktadır.
Bunun dışında, tecrübeye dayanan empirik-rasyonel Edvvin Smith Papirüsü, Ebers'inkinden küçük ve daha eski
vasıfta oldukça gelişmiş bir tıp mevcuttu. Özellikle olup, yukarıda adı geçen "Yaralar üzerine" adlı kaynağa da-
Smith Papirüsü bu tıpta daha sistemli bir rasyonel un- yanmaktadır. içerdiği materyal bakımından, Ebers'inki kadar
zengin olmamakla birlikte sihire yer vermeyen E. Smith Pa-
surun da mevcut olduğunu kesinlikle göstermektedir.
pirüsü, en bilimsel olanıdır. Genellikle tıp tarihçileri, E.
Cerrahî sahanın, zamanın imkânları içinde, gayet dü- Smith Papirüsünde sihire yer verilmemesini, bu papirüsün
zenli bir bilgi şeklinde gelişmiş olduğu görülüyor" di- konusunun sadece yaralar, kırık ve çıkıklardan ibaret olma-
yor (10: SI 5) ve Grek uygarlığının, Mısırlılardan bü- sının yani elle tutulur ve gözle görülür çok somut bir olgular
yük ölçüde etkilendiğini vurguluyor. dizisi oluşunun doğal bir sonucu olarak kabul etmektedirler.
(10:117, 133)
"Yunan tıbbının erken çağlarından itibaren fakat
Mısır tıbbına ilişkin bilgileri içeren, Heast, Londra, Berlin Pa-
özellikle Helenistik çağda ve Romalılar çağında Yu- pirüsleri gibi öteki papirüslerin de bulunduğunu burada kay-
nanlıların ve, daha sonraki çağlarda da, diğer kavim- detmekle yetiniyoruz (10: 134).
72 HİPOKRAT

Mısır'a giden Heredot, Mısır'da pek çok doktorun "Tıbbın atası" diye onurlandırılan bu seçkin hekim,
bulunduğunu ve her hekimin sadece bir hastalığa bak- ideal bir hekimi simgeleştirmiştir. O her zaman insan
tığını söylüyorsa da, A. Sayılı, bu ifadenin abartmalı sevgisiyle dolu, hastasına zararlı olmamayı temel ilke-
olduğunu belirterek, Mısır doktorları arasında uzman- lerinden biri saymış, eli uz, bilgiyi öğrenmeye ve öğ-
lık dallan bulunduğunu, hiç değilse göz hekimlerinin, retmeye istekli, vakur, temkinli, akla ve deneyime da-
cerrahların ve dişçilerin varlığını yazarak şu bilgiyi ve- yanan derin düşünceli, dikkatle gözlem yapan, yaşça
riyor: ve karakterce yetkin, sağlıklı ve karşısındaki insana
"Göz doktoru, diş doktoru, kadın hastalıkları dok- saygı telkin eden eşsiz bir tıp üstadını canlandırmakta-
toru ve 'anus'un muhafızı' veya 'çobanı' gibi ünvanlar dır.
taşıyan doktorlarla karşılaşılmaktadır. Fakat saray dok- Hipokratik tıp yöntemi, tıbbı dinin, mitolojinin ve
torları misallerinde bile aynı doktorun bu ünvanlardan
büyünün etkilerinden arındırmış ve akla, gözleme, de-
birkaçına birden sahip olabildiği görülmektedir. Lefeb-
neyime dayandırmıştır. O'nun bu yöntemi ölümünden
re, Mısır doktorlarının uzmanlık dalları meselesini şu
sonra Grekler tarafından yüzlerce yıl izlenmişse de,
şekilde yorumluyor: Uzman doktorlar umumi olarak
daha sonra toplumsal kargaşalıklar nedeniyle, gelişimi
bütün hastalıkları tedavi etmekle beraber, bir hastalık
engellenmiş, Roma imparatorluğunun parçalanmasını
grubunda mütehassıs olabiliyorlardı." (10: 123)
izleyen bin yıl boyunca Avrupa hekimliği pratiği, Hi-
Gerek Firavunların saraylarında ve gerekse saray-
pokrat öğretisinin yanlış yorumlanması nedeniyle ani-
ların dışında hekimlerin belli bir hiyerarşiye, devlet
mizm ve büyücülük düzeyine inmiştir (1). Sonradan
memurları gibi örgütlenmeye, kademelenmeye bağım-
Rönesans'da modern bilimin ve tıbbın temellerinin ku-
lı oldukları, anlaşılmış olup, kimi tıp tarihçilerine göre,
rulmasında, ilk yapı taşlarından bir bölümünü Hipok-
Mısır'da hekim yetiştirmekte görevli ve tapınaklara
rat koleksiyonu oluşturmuş ve tıp okullarında külliya-
bağlı, "Hayat evi" adını taşıyan kurumlar da bulun-
maktaydı (10: 124). tın gerçek içeriğinin öğretilmesi etkili olmuştur (1).
E. Smith Papirüsünde, Mısırlıların "Kalbin Damar- Hipokrat koleksiyonunda, hastayı dikkatle göz-
ları" adlı kitabından alınan, "Doktorun sırları: Kalbin lemleme ve bulguları olabildiğince gerçekçi biçimde
hareketleri ve kalp hakkında bilgi" cümlesi başlangıç- tam olarak kaydetme, hasta yatağı başında tıp eğitimi,
ta yer almış olup, bunu, kimi bilim tarihçisi, Mısırda hava, su ve toprak gibi doğal etmenlerin hastalıkların
tıbbın belli çevreler dışında gizli tutulması geleneğinin oluşması, gelişmesi ya da iyileşmesi süreçlerindeki et-
varlığı lehine düşünebilmektedir (10: 117). Greklerin kileri ve tıp aktöresinin yüce ilkeleri açık ve akıcı bir
Mısıra yolculuk yaptıkları dikkate alındığında, Grek anlatımla belirtilmiştir.
tıbbındaki kimi aktöresel öğelerin Mısırlılardan kay- Fransız tıp tarihçisi Gaston Baissette, Hipokratizm
naklandığını söyleyebiliriz. denilen tıp öğretisinin, M.Ö. beşinci yüzyıla ait Hipok-
A. Sayılı, Smith Papirüsündeki vaka ve klinik göz- rat Yapıtları adı altında toplanan koleksiyonda yetkin
lem serilerine benzer misallere, bundan yaklaşık bin biçimde yer aldığını ve bunların tıp tarihinde ilk tutar-
yıl sonrasına ait Hippokrates koleksiyonunda rastlan- lı doktrini oluşturduğunu belirtiyor (6). Gerçekten, O,
masını, tıp tarihi açısından çok büyük bir önemle be- sağlığa ve hastalıklara ilişkin dağınık olgu bilgilerini ve
lirtiyor (10:119). Özet olarak şunu söyleyebiliriz ki, sayısız verileri, tamamen doğal nedenlere dayanarak
Hipokrat tıbbı, eski Mısır hekimliğinin empirik-rasyo- topluca bir düzene koyabilmeyi ve tedavi biçimlerini
nel niteliğinden geniş ölçüde etkilenmiştir. Şöylece, rasyonelleştirmeyi olanaklılaştıran hastalık kuramı
temelde Minos, Mezopotamya ve Mısır uygarlıkların- içinde düşüncelerini açıklamıştır. G. Baissette, Hipok-
dan geniş ölçüde etkilenen iyonya felsefesi, Cos ve ratik Koleksiyondaki yazıların tümünün, Hipokratın
Cnidus tıp okulları M.Ö. altıncı yüzyılda kurulmuş bu-
elinden çıkmadığını ve çağdaşlarıyla bilimsel tartışma-
lunuyordu (1).
larının yankısının da bunda bulunduğunu belirttikten
Singer, İran ve Hint tıbbının bazı öğelerini de sonra şöyle diyor (6).
içerdiğini ifade ettiği Hipokratik tıbbın kaynaklarını şe-
"Hipokrat demek, eski yöntemleri, dinsel ayinleri
matik biçimde özetlemiştir.
ve büyüyü reddeten, bir yöntemi, yeni inceleme araç-
larını, zengin bir tedavi birikimini getiren, yeni bir he-
Hipokrat Öğretisi (Hipokratizm)
kimlik demektir."
Tıp, Hipokrat'ın seçkin kişiliğinde, ideal bir heki- Hipokrat'ın bu etkisi nereden kaynaklanıyor?
min imgesiyle birlikte, empirik-rasyonel bir öğretiyi doktrini nedir? Her şeyden önce şunu söyleyebiliriz ki,
kazanmıştır. Mitolojik bir kişi olmadığı kesinlikle bili- o, bir düşünce modeli sunmaktadır. O, tıbba, Grek dü-
nen fakat otantik bir portresi bulunamayan (Singer) ve şünürlerinin, özellikle iyonya fizikçilerinin ve Herak-
M. Cemil Uğurlu 73

lit'in (M.Ö. yaklaşık 540-475) düşünce biçimini uygu- öğretisinde kendi kendisini tedavi edici Doğa (Natura
ladı. Fizikçiler, doğanın büyük yasasını aşağıda açık- medicatrice)" kavramı, çok önemli bir kavramdır. Es-
lanan oluşta görüyorlardı: evrende her şey devinim kiçağ filozoflarının physis dedikleri doğa, Hipokrat'a
halindedir, her olay bir değişiklikle kendini gösterir, göre tüm olayların düzenini belirleyen biricik ilkedir
hiçbir şey durağan değildir. Ayrıca hiçbir şey tek başı- ve dünyanın dışında Tanrısal (deiste) bir güç değildir
na değildir; hepsi birbirleriyle karşılıklı olarak etkile- (6). Doğanın tedavi edici (medicatrice) olduğunu ka-
şim halindedir. Her şey karşıtlarıyla oluşur, her doğu- bul eden Hipokrat, doğanın özünü değil, etkisini şöy-
şa bir ölüm eşlik eder; böylece maddenin durum de- le belirtiyor: "Doğa bütünüyle tek bir şeydir fakat son
ğişikliklerinde, ateşin doğuşu, suyun ölümüdür. Oluşu derece değişiktir; özü bilinmeyen bir etkendir" "Doğa,
yaratan şey, nesnelerin sürekli çelişkisidir; bu çelişki iradenin karşı geldiği zaman bile, sağlığın korunması
değişmenin ta kendisidir. Thales (.0. 624-546), Ana- ve hastalıkların iyileşmesi için, hastalıklarda ve tutku-
ximander (M.Ö. 610 - yaklaşık 546), Anaximenes larda gerçekleşen tepkilerin ilkesidir... Doğa hastalık-
(M.Ö. yaklaşık 570-yaklaşık 500), Empedocles (M.Ö. ların hekimidir. Doğa, yolları ve çareleri zeka ile de-
yaklaşık 490 - yaklaşık 430), Alcmaeon (M.Ö. yakla- ğil, kendi kendine bulur. (...) Hekim doğanın hizmet-
şık 500 - ?) ve hatta Pythagoras (M.Ö. yaklaşık 582 - çisi ve yorumcusudur"
yaklaşık 497) gibi düşünürlerde görülen diyaleklik dü- Şimdi, Hipokrat öğretisinde insan ve evren ilişki-
şünce akımı böyledir. Bu düşünüş, felsefi anlatımını leri konusunu, sağlık ve hastalık durumlarını, Hipok-
Heraklit te, tıbbı uygulamasını Hipokrat'ta bulmuştur. ratizmi çok iyi incelemiş olan G. Baissette'in yazıla-
Hipokrat'a göre nesneler tek başına değildir fakat rından özetleyelim.
bir sürece katılırlar; şu halde onlar bir tarihe, bir geç- Hipokrat'a göre, iklim, rüzgarların, coğrafi konu-
mişe, bir geleceği sahiptirler; her şey birbirine bağlı- mun, jeolojik yapının, suların niteliğinin, rakımın v.s.
dır, her şey birbirinde bütünleşir, her parçanın devini- incelenmesinin bireşimsel (sentetik) ifadesidir. İnsan
mi, bütünün devinimine bağlıdır: 'Doğanın ancak bir iklimlerin, mevsimlerin etkisine maruzdur. Aynı tip bir
amacı, bir çabası vardır, her madde katılır, bu evren- dizi salgın, havanın özel durumuna tekabül etmekte-
sel bir sempatidir. En küçük uçla, büyük kök arasında dir. Bir hekim bilmediği bir kente geldiğinde ilk önce,
bir bağlantı vardır. 'Demek oluyor ki organizma açı- oranın iklimine ve halkının yaşam biçimine ilişkin ge-
sından hiçbir şey tek başına değildir, bu evrensel sem- nel bilgileri gerçekçi biçimde tam olarak edinmelidir.
patidir, bu birliktir. Bu düşünme tarzına, diyalektik İklimle ırk arasında nedensellik bağı kuran Hipokrat,
düşünme, sentez düşünüşü gibi farklı adlar verilmiştir. İskitleri ve Amazonları inceleyerek, havaların, suların
(...) Hipokratizme göre, sağlık ve hastalık aynı bireyde ve yerlerin etkisinin yol açtığı toplumsal farklılıklara
birlikte bulunmaktadır, bir biyolojik davranışa girmek- göre, hastalıkların bir açıklamasını yapmıştır.
tedir ki bu biyolojik davranış, bir organizmanın duru- Hipokrat insanı mevsimlere benzetir ki bu, şiirsel
munu, yaşamının belli bir anında belirlemektedir." bir imge olmayıp doğadaki, tarihteki, insandaki, ev-
(6). rendeki her şeyin doğum, büyüme, olgunlaşma ve
Tıbbın da bir tarihe sahip olduğunu ve yeni bu- ölüm evrelerinden geçmesini anlatmaktadır.
luşları ortaya koymak için, geçmişe dayanmak gerek- Hipokrat, kendisinden çok önce anlatılmış bulu-
tiğini, Hipokrat,"Eski tıp" (I. Ancienne medecine) isim- nan Humoral kuramları kabul etmiş olup, O'nun za-
li yapıtında şöyle ifade ediyor: manında, kan, sümük, sarı safra, kara safra (atrabil) ol-
"Hekimlik uzun süreden beri, her şeye sahiptir; mak üzere, dört suyuk (humeur) bulduğu ileri sürülü-
kendisinin bulduğu bir yönteme ve bir ilkeye sahiptir. yordu. O, tek bir suyuk bulunduğu görüşünü reddet-
Bu kılavuzlar aracılığıyla, çok sayıda ve mükemmel miştir. Hipokrat, maddenin bütün bileşimlerinin hava,
buluşlar yüzyıllar boyunca gerçekleştirilmiş olup, eski toprak, su ve ateşten ibaret dört elementten oluştuğu-
buluşları bilen yetenekli insanlar, bunları araştırmala- nu ve sıcaklık, soğukluk, kuruluk, nemlilik olmak üze-
rının hareket noktası olarak alırlarsa, geriye kalanları re dört temel nitelik bulunduğunu kabul ediyordu.
keşfedecektir" (6) Gene çağındaki humoral kuramlara göre, hastalık, su-
Hekimlik, insanın seçme ve uyum yoluyla, kendi yuklar arasındaki dengesizlikten yani nicel değişiklik-
beslenmesini, hayvanınkinden ayırmaya başladığın- lerden ya da suyuklara ilişkin niteliksel bir değişimden
dan itibaren rejimle doğmuş olup, Hipokratik yapıtta ileri geliyordu. Buna göre, suyukların dengesi, crase
rejim sanatı, insan organizmasının tüm koşullarına denilen tam bir sağlık durumudur, fakat bu sağlık du-
uyumlu olarak, çok açıklık kazanmış bir konudur. rumu eğretidir, güvenmemek gerekir. Birtakım farke-
İnsanla evren arasındaki ilişkiler, hipokratizmin dilmeyen düzensizlikler, önemsenmeyen küçük bit-
temel konularından biri olup, özellikle "Havalar, sular kinlikler yavaş yavaş oluşurlar ve suyukların dengesiz-
ve yerler hakkında" isimli kitapta işlenmiştir. Hipokrat liğiyle hastalık (dyscrasie) meydana çıkar. Bunun kö-
74 HİPOKRAT

keni, geçmişi ortaya konulmalıdır. Bu hastalık duru- acı çeken bir yüzün görünümü olup (12), kimi ünlü
munda, Hipokratik şu büyük doğa yasası işin içine gi- yazarlar, örneğin Shakespeare, tiyatro yapıtlarında Hi-
rer: doğanın, bozulmuş olan dengeyi yeniden kurma- pokrat'ın betimlemelerini kullanmıştır (1).
ya yönelik doğal bir eğilimi vardır yani organizma has- Hipertrofik pulmoner osteoartropati'de rastlanı-
talık (dyscrasis) durumundan sağlık (crasis) durumuna lan, parmak uçları üzerine tırnakların kaba bir şekilde
geçmeye çalışır. Bu doğal eğilim, bozulan suyuğu de- kıvrılmasıyla birlikte görülen, son falanksların genişle-
ğiştirmek, etkisizleştirmek, dışarı atabilmek şeklinde mesi durumu hipokratik parmaklar (hippocratic fin-
biyolojik bir olaydır. Bu dışarı atma ya doğal yollardan gers) diye isimlendirilmektedir (12).
ya da vücudun herhangi bir yerinde döküntü, abse, Hipokrat, kemik ve akciğer tanımlarını vermiş,
şişlik v.s. gibi depolanmalarla gerçekleşir. Tüm orga- akciğeri direkt dinlemeyi (yeni derinin sürtünme sesi-
nizmanın katıldığı bu dışarı atma çabasına kriz denir. ni, yaş hırıltı sesleri) bulgulamıştır (12).
Hipokrat öğretisinde organizma yerel (lokal) olarak Hipokrat'ın reddettiği tapınak hekimliğinde, rahip
değil, bütünüyle (total) olarak dikkate alınmakta ve hekimler, hastayı gözleme önem vermedikleri, hastaya
hastalığın gidişi, geçmişiyle, şimdisiyle, geleceğiyle kurban edilen hayvanın karaciğerinin makroskopik
yorumlanmaktadır. Bir hastalığın geleceği hakkında durumuna ve yıldızların görünümüne göre yargıya
verilere dayanarak önceden kestirimde bulunma vardıkları bir dönemde, Hipokrat, hastaları, ilkin öz ve
(prognosis), Hipokrat tıp öğretisinde çok önemli olup, soy geçmişlerine ilişkin bilgiler edinerek olabildiğince
onu geçmişteki ve çağındaki öteki hekimlerden üstün gerçekçi bir gözleme tabi tutuyordu ki bu, günümüzde
kılan ilkelerden biridir. kullanılan gözlem yönteminin temeli olmuştur (5).
Hipokrat hekimliğinin çok önemli bir ilkesi de şu- Hipokrat'ın döneminde insan vücudunda otopsi
dur: Hastalık yoktur, hasta vardır. Hastalar somuttur ve yapılmadığı ve dolayısıyla anatomi/patoloji bilgisi sı-
nırlı olduğu halde, düşüncelerindeki akılcı (rasyonel)
hastalığın özelliği olan belirtileri hiçbir zaman aynı öl-
yaklaşım ve mantık olağanüstü tutarlıktadır. Hipokrat,
çüde göstermezler. Hasta, içinde bulunduğu zamanın
hastalıkların patogenezisini dört suyuk (humeur) kura-
ve iklimin etkilerine olduğu kadar atasal geçmişin et-
mına dayandırmış olup, "humoral patoloji" adı da ve-
kilerine de bağlıdır. Alışılmış yaşam biçimi, mizaç,
rilen bu kurama göre insan, makrokozmos olan evren-
beslenme, morfolojik tipe ilişkin farklılıklar, yüz ifade-
de, bunun minicik bir yansıması yani mikrozmos idi.
leri, suyuk, ter, idrar, dışkı değişiklikleri, uyku, rüyalar
O çağda evrenin ortasında hareketsiz durduğu sanılan
v.s. dikkate alınmak suretiyle, prognoz yani hastalığın
Dünya ile ona en yakın gezegen olan ay arasında ateş,
gidişinin nasıl bir durum alacağı önceden söylenebilir.
hava, su ve toprak katmanlarının bulunduğu ve mak-
Hipokrat, kimi hastalıkların bir arada bulunmala-
rokozmosdaki bu dört unsura karşılık, insan bedenin-
rı halinde, nitelik değişikliğine yol açabileceğini ifade
de kan, balgam, sarı safra ve kara safradan ibaret dört
etmiştir. Örneğin, bir aforizmasında, epilepsili bir ol- suyuk bulunduğu kabul ediliyordu. Bu kurama göre,
guda, dört günde bir gelen sıtma ateşinin epilepsiyi iyi- kan kalpten, balgam beyinden, sarı safra karaciğerden
leştirici etkisi olduğunu yazmıştır. ve kara safra dalaktan salgılanıyordu ve yenilen, içilen
Hipokrat deontoloji kurallarını da ortaya koymuş- besinler bu suyuklara dönüşüyordu (5,11).
tur. Tıp, temelde kuramsal ve ampirik niteliğini koru-
Baissette'in üzerinde durduğu Hipokratism'in te- dukça, "dört suyuk" kuramı kabul edilmiş fakat sonra-
mel çizgileri yukarıda belirtilmiş olup, burada özellik- ki çağlarda mikroskopinin ve ölçüme dayanan deney-
le unutulmaması gereken şey, Hipokrat'ın bir düşünce sel bilimlerin gelişmesiyle, tıpta özellikle Claude Ber-
biçimini tıpta somutlaştırmış olduğudur. nard (1813-1878) ve Louis Pasteur (1822-1895) tara-
Tanınmış tıp tarihçimiz A. Süheyl Ünver (1898- fından gerçekleştirilen bilimsel araştırmalar ve buluş-
1986), Hipokrat'ın tıpta büyücülüğe, boş inançlara, larla bu kuram da yıkılmıştır.
dinsel görüşlere kesinlikle yer vermediğini, akla, göz- Sonuç ve özet olarak şunları söyleyebiliriz: Grek-
leme ve deneye dayandığını belirtmektedir (5,11). Ün- ler ve bunlar arasında Hipokrat, komşu uygarlıklar
ver, Hipokrat öğretisine göre, aslında hastalığı tedavi olan Minos, Mısır ve Mezopotamya'dan akılcı yakla-
eden temel etkenin doğal güçler olduğunu, hekimin şım içinde çok geniş ölçüde bilgi ve kavram edilmiş-
görevinin doğaya yardımcı olmak, kolaylık göstermek lerdir. Ünlü Hipokrat yorumcusu Ch. Daremberg
olduğunu vurgulamaktadır (5,11). (1817-1872), Grek uygarlığı ve tıbbini, bu ırka özgü
Modern tıpta birtakım belirtiler, Hipokrat tarafın- bir deha ve sanatın mucizeyle birdenbire ortaya çıkar-
dan çok iyi anlatıldığı için, Hipokrat'ın adıyla anıl- dığını ifade etmiş olmasına karşın, G. Baissette'in be-
maktadır. Örneğin hipokratik yüz (facies hippocratica) lirttiği gibi, gerçek böyle değildir ve tarih onu haksız
deyimi, ölümün yaklaştığını gösteren, solgun, bitkin ve çıkarmıştır (6).
M. Cemil Uğurlu 75

Hipokrat tıbbının temel nitelikleri, akılcı (rationa- lanageldiği dikkate alındığında, Hipokrat'ın aşağıdaki
liste), gözlemci (observatrice), deneyimci (empirique) düşünceleri tıp tarihi açısından büyük bir önem ka-
ve laik (laic, laique) oluşudur. Bütün bu nitelikleriyle, zanmaktadır (1).
Avrupa'da on dokuzuncu yüzyılda kurulan deneysel "Bir hastaya trepanasyon gerektiği zaman aşağı-
bilimsel tıbbın zorunlu ön evresi olmuştur. Tıp bir di- daki şekilde düşün ve karar ver.
zi doğa olayıdır. Bilginin bilimselleşmesi sürecinde, Başlangıçtan itibaren vakanın sorumluluğunu siz
doğa olaylarının doğal nedenlerle açıklanması, çok yükümlenmişseniz trepanasyonu düşünebilirsiniz. Ke-
önemli bir aşamadır. Dört humor kuramı, sağlığı ve miği altındaki membrana kadar trepane etme çünkü
hastalıkları doğal bir nedene bağlayarak açıklamaya membran uzun süre açıkta kalırsa çürür ve mantarım-
çalıştığı için, tıpta önemli bir aşamadır. Bu kuram sı bir görünüm alır. Bir başka tehlike daha vardır; ke-
özünde laik ve akılcı olmakla birlikte yanlıştı; çünkü miği birdenbire beyin zarına kadar trepane edersen,
otopsi ve öteki bilimsel deney verilerine dayanmıyor- operasyon sırasında, membranı testere ile yaralayabi-
du. Bilimsel deney verileri laik ve akılcı düşüncelerin leceğim düşünmelisin. İşte bundan dolayı, kemik tam
ürünü olmakla birlikte, başka temel nitelikleri de içe- trepanasyon ile kesilmiş gibi olunca ve gevşeyince,
rir. Şurası kesindir ki akılcı ve laik bir düşünce, en kesmeyi durdur ve kemiğin kendi kendine çıkmasını
azından yine akılcı ve laik bir düşünceyle düzeltilir ya
bekle. Kemiği keserken, kullandığın aleti kaldır ve so-
da terk edilir. Hipokrat'ın kimi yapıtlarında, böylesi
ğuk suya batır. Eğer bunu yapmazsak, trepan çember-
yanlış saptamalar bulunuyorsa da bunlar, otopsi bul-
sel hareketle ısınır ve dolayısıyla kemik de ısınıp ku-
guları ve bilimsel deney verileriyle terk edilmiştir. Ör-
rur; bu yüzden kemik yanarsa, gereksiz derecede bü-
neğin aşağıdaki iki aforizması, modern tıbbın reddet-
yük bir kemik parçası zarar görmüş olur" (1).
tiği birer düşüncedir.
"Cerrahi ile ilgili şeyler" isimli kitapta Hipokrat,
"Gebe bir kadının yüz rengi iyi ise doğacak çocu- aşağıdaki bölümlerinde görüldüğü üzere, en küçük
ğu erkek, kötü ise kız olacaktır". ayrıntıları bile, çok güzel sistematize ederek özetle-
"Çoğu kez erkek fetüs, uterusda sağda, dişi fetüs miştir:
soldadır" (8,5) "Cerrahide operatif gereksinimler: Hasta; opera-
tör; yardımcılar; aletler; ışık nereye ve nasıl yerleştiri-
Hipokrat Tıbbında Tedavi leceği; hastanın kendisinin ve araç-gereçlerinin nasıl
Hipokrat'a göre tıbbın temel görevi, doğanın iyi- konumlandırılacağı.
leştirme yöntemini taklit etmek, doğaya yardımcı ol- Operatör, ister otursun ister ayakta dursun, o,
maktır (5,11). Tedavide diyet, bitkisel kökenli birtakım ameliyat edilecek yere ve ışığa uygun biçimde yer al-
ilaçlar, bazı cerrahi girişimler, hidroterapi yer almak- mış olmalıdır. (...) Cerrahın tırnakları, parmak uçların-
tadır. Hipokrat, günümüze göre ilkel olan cerrahi ola- dan ne kısa, ne de uzun olmalıdır. Uygulama parmak
naklar içinde, mesane, böbrek ve göz ile ilgili cerrahi uçlarıyla yapılmalıdır. Bütün ameliyatlar iki el birlikte
girişimlerde bulunmuş, trepanasyon, laparatomi, am- kullanılarak yapılmalıdır. Yetenek, çabukluk, acı ver-
putasyon yapmış, çok ayrıntılı bildiği bir konu olarak dirmemeli, incelik ve uyanıklık amacımız olmalıdır
çıkıkları tedavi etmiştir (6). Hipokrat, özellikle kırık ve (1)".
çıkık tedavisinde büyük beceri göstermiştir. Hipokrat, cerrahi girişimin gerekli olmadığı kanı-
Onun cerrahi girişimleri arasında anus fistülleri- sına vardığında, 'doğanın iyileştirme gücünü' kabul-
nin ve hemoroidlerin ameliyatları, diş çekimleri yer lendiğinden, 'bekleme' diyebileceğimiz bir yöntemi
almaktadır (5,11). çoğu kez benimserdi ve bundan dolayı da ilaç kullan-
Hipokratik koleksiyondaki kimi yapıtlar, özellikle makta çok fazla istekli değildi (1).
cerrahi ile ilgidir. Bunlardan ikisi "Baş yaralanmaları Dağlama (cauterisation), Hipokrat tıbbında, bı-
üzerine" ve "Cerrahi ile ilgili şeyler" adını taşımakta- çakla gerçekleştirilen cerrahi girişimin tedavide başa-
dır (1). Hipokratik koleksiyonun en dikkate değer rısız olduğu kimi olgularda uygulanan bir yöntem ol-
özellikleri arasında, hastayla yakından ilgilenme olup, muştur. Nitekim Hipokrat, bir aforizmasında şöyle di-
bu, çoğu eserlerinde mevcuttur. Özel bir beceri ve de- yor:
neyimi gerektiren bir konu olarak, "Baş yaralanmaları "İlaçların iyileştiremediği hastalıklar bıçakla teda-
üzerine" isimli yapıt, daima dikkati çekmiş olup, bun- vi edilir; bıçağın iyileştiremediği durumda dağlamayla
da trepanasyon uygulaması, modern cerrahi yönteme tedavi edilir; dağlamanın iyileştiremediği ise şifa bul-
benzerlikler gösteren birçok ayrıntıyı içermektedir. maz olarak kabul edilmelidir" (8).
Trepanasyonun tarih öncesi çağlardan beri bilindiği Hipokrat tıbbında, kimi hastalıklarda bitkisel kö-
ve günümüzde vahşi ve yarı uygar toplumlarda uygu- kenli birtakım ilaçlar uygulamıştır. Örneğin müshil
76 HİPOKRAT

olarak, Hint tohumu, kusturucu olarak thapsia kökü, "Hayat kısadır, sanat uzundur, fırsat kaçıcıdır, de-
beyaz hellebore, yatıştırıcı ve uyku verici olarak haş- ney tehlikelidir, yargılama zordur; Hekim yalnız ken-
haş, belladon, Jusquiam kullanılırdı (5,11). disi için değil fakat aynı zamanda, hasta, hastaya ba-
Soğuktan ileri gelen hastalıklar sıcakla tedavi edi- kanlar ve onun içinde bulunduğu dış koşullar için de
liyordu. Ateşli durumda sulu diyet izlenirdi. Beslenme uygun olanı yapmalıdır" (1,8).
rejiminde sebzeler, meyvalar, özellikle kuru ve yaş in- "Yaşlı kişiler pehrize çok kolay katlanırlar; ergin-
cir yenilirdi. Balık ancak sahil bölgelerinde beğenilen ler, gençler ve çocuklar buna hiç tahammül göster-
bir gıda idi. mezler"
Hijyen, Hipokrat hekimliğinde önem verilen bir "Uyku, herhangi bir hastalıkta, zarar veriyorsa,
konu olup, su, vücut temizliğinde önemli yer tutmuş- hastalık öldürücüdür. Fakat uyku bir iyileşme sağlaya-
tur. Sıcak banyo, ünlü Grek epik ozanı Homer (M.Ö. biliyorsa, hastalık öldürücü (fatal) değildir" (8).
9'uncu yüzyıl) zamanından beri kullanılan bir uygula- "Uyku hezeyanı (delirium) yatıştırıyorsa bu iyi bir
ma olup, Hipokrat dönemine kadar kentlerde genel belirtidir" (1,8).
hamamlar çok az sayıda idi fakat sonradan sayıları art- "Sebepsiz yorgunluk, hastalığın habercisidir"
mıştır. Daha sonra hamamlar, beden eğitiminin uygu- (1,8).
landığı jimnasyumlarla bir arada olarak yapılmıştır "Vücudun herhangi bir yerinde ağrılı bir hastalık
(11). bulunduğu halde, ağrı duyulmuyorsa, mental bir ra-
hatsızlık vardır" (1).
Çoğu kez duş, banyodan sonra yapılırdı.
"Gebe bir kadının, akut bir hastalığa yakalanma-
Eve girerken sokak ayakkabıları çıkarılır ve ayak-
sı, öldürücü bir durumdur" (1).
lar yıkanırdı (5,11).
"Apopleksinin en çok görüldüğü yaşlar, kırk ile
altmış arasıdır" (1).
Hipokrat Aforizmaları
"Bütün hastalıklar her mevsimde görülür ama ki-
"Aforizmalar", "Hipokratik koleksiyon"u en ünlü misi belli mevsimlerde daha fazla görülür ve daha şid-
yapıtı olup, bizzat Hipokrat'ın yazdığı kitaplardan bi- detli seyreder" (8).
ridir. Bu, çok özlü biçimde ifade edilmiş, genel düşün- "Vücutta sıcaklığın ya da soğukluğun duyulduğu
celer dizisinden oluşmaktadır. Bunların çoğu, daha yer, hastalığın bulunduğu yerdir" (8).
sonraki çağlardan klinik deneyim birikimleriyle doğru- "Kronik bir hastalıkta, karın şişkinliği olması kötü-
landığından bir bölümü tıbbi ortak kanı haline gelmiş, dür"
kimisi de halkın kullandığı atasözlerine dönüşmüştür "En ilerlemiş hastalıklar için, tedavinin son dere-
(1). Yapıtta egemen anlatım biçimi, zengin deneyimi ce doğru olmasından daha güçlü bir şey yoktur" (8).
olan yaşlı bir hekimi okuyucunun hemen hatırına ge- "Aşırı uyku ve uykusuzluk kötü belirtilerdir" (8).
tiriyor. Charles Singer, "Aforizmalar"ı, Hipokrat'ın "Perhizdeki hasta yorulmamalıdır" (8).
yaşlılık döneminin eserlerinden biri olarak, yaklaşık "Akut hastalıklarda, gerek ölüm tahminleri, mut-
M.Ö. 380 yıllarında yazdığını düşünmekte ve yapıt lak bir kesinlik taşımaz" (8).
modern tıbbi yayınlar arasında, ünlü İngiliz hekimi "Hastalığın başlangıcında ve bitiminde tüm belir-
VVilliam Heberden'in (M.S. 1710-1801) yetmiş yaşın- tiler en hafif durumdadır fakat hastalık en yüksek aşa-
da kaleme aldığı ve ömrün son yirmi yılını tamamla- masındayken, en şiddetlidir" (8).
maya adadığı, bir ömürlük deneyiminin bir özeti diye "Hastanın aklının yerinde olması ve besinlerden
nitelendirilebilecek "Yorumlar (Commentaries)" isimli tat alabilmesi iyi birer belirtidir; tersi kötüdür" (8)
kitabına en çok benzerlik gösterdiğini belirtmektedir "Yaşlıların hastalıkları, genellikle gençlerinkinden
(1). daha az sayıdadır; fakat yaşlılarda kronikleşen hasta-
lıklar çoğu kez ölüme dek sürer"
"Aforizmalar" toplam dört yüz on iki aforizmayı
"Epileplik gençlerde iyileşme, özellikle yaş, yer
içermekte olup, yedi bölüm halinde düzenlenmiş ve
ve yaşam değişiklikleriyle oluşur"
her bölümdeki aforizmalar sıra numaralarıyla yazıl-
"Barsak düğümlenmesinde (ileus), kusma, hıçkı-
mıştır (8).
rık, spazm, delirium kötüdür" (8).
Kitabın bütününün içeriği hakkında gerçekçi ve
açık bir fikir verebilmek için, aşağıya birkaç aforizma
Hipokrat Andı
örnek olarak yazılmıştır.
Birinci bölümdeki ilk aforizma, bir yaşam felsefe- Hipokrat'ın kitapları içinde hiçbir kısım, "Hipok-
sini olağanüstü bir anlam zenginliğiyle şöyle özetle- rat andı" denilen bölümden daha veciz biçimde, Hi-
mektedir: pokrat hekimliği aktöresini anlatamaz. Hipokrat an-
M. Cemil Uğurlu 77

dındaki bazı düşünceler, M.Ö. 2000 yıllarının Mısır düşük ilacı vermeyeceğim. Yaşamımı dürüst ve temiz
papirüslerinde bulunmaktadır. Hipokrat'ın çağında geçireceğim; sanatımı böyle yapacağım. Mesane taşı
Grek dünyasında çok Tanrılı inanış olduğu için, tıp ameliyatını yapmayacağım; ameliyatını bu işle uğra-
öğrencisi mesleğe girerken yaptığı Hipokrat andında, şana bırakacağım. Hangi eve girersem gireyim, her
Tanrıları tanık tutarak, topluma karşı sözle açık bir yü- türlü kötülükten kaçınacağım. İster özgür, ister köle
kümlenmede bulunuyordu. Günümüzde öğrenci, bu olsun erkek ve kadınların bedenlerine kötülük yap-
yeminden farklı bir andı tıp öğrenimine başlarken ya maktan sakınacağım. Her eve hastaya iyilik amacıyla
da öğrenimini tamamlayınca içmektedir. Bu fark, gireceğim. Sanatımı yaparken, gördüklerimi ve işittik-
birçok bakımlardan ortaya çıkmaktadır. Örneğin ça- lerimi, sır saklamayı bir görev sayarak, kimseye söyle-
ğınızda çok Tanrılı inanış, gerek İslam dünyasında ve meyeceğim. Bu andımı yerine getirdiğim takdirde, ya-
gerekse batı dünyasında söz konusu olmadığından,
şamımda ve mesleğimde mutlu ve yararlı olmak, in-
Hipokrat andının ilgili bölümü değiştirilmiştir. Keza
sanlar arasında saygı görmek Tanrıların bana lütfü ol-
Hipokratik özgün metindeki, idrar yolu taşı olguların-
sun. Bu andıma bağlı kalmazsam dileğimin aksi ol-
da, bıçaka girişimi sadece uzmanına bıraktıran ibare,
sun"(*).
o çağdaki tıp pratiğine uygun düşmekle birlikte, günü-
müz hekimliğinde, uzmanlığı gerektiren cerrahi giri- (*) Hipokrat andı, günümüzde, yukarıda değindiğimiz nedenler-
şimler sayılmayacak kadar çok olduğu için, günümüz le, özgün biçimiyle yapılmamaktadır. Çağımızın tüm ülkele-
rinde benimsenmiş, tek bir hekim andı olmayıp, yemin me-
andında yer almamaktadır. Antik çağda, hekimlik sa-
tinleri, toplumlara ve koşullara göre değişebilmektedir. Hep-
dece erkeklerin bir uğraşı alanı olduğu halde, çağdaş si "Hipokrat andı" diye isimlendirilmektedir. Bunlara bir ör-
uygarlıkta, cins ayrımına kesinlikle yer vermeyen bir nek olmak üzere, Ankara Ü. Tıp Fakültesinde uygulanan son
uğraşı niteliğini kazanmış olduğundan, antta buna iliş- metin aşağıda yazılmıştır. Söz konusu ant metni, Ankara Ü.
Tıp Fakültesi Deontoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Fu-
kin bölüm değiştirilmiştir. Keza antik çağlarda tıp öğ-
at Aziz Göksel tarafından kaleme alınmış ve fakültenin yöne-
renimi ancak tanınmış hekimlerin yanında ve deneti- tim kurlunca kabul edilerek, 8 Temmuz 1986 tarihinde ilk
minde tamamlanabiliyordu. Oysa günümüzde tıp, gi- kez uygulanmıştır. Bu tarihten önceki yıllarda, fakülte bitir-
derek çok karmaşık interdisipliner bir nitelik kazan- me sınavından sonra başka bir ant metni uygulanmaktaydı.
F.A. Göksel, yeni Hipokrat andı metnini şöyle yorumluyor:
masının doğal bir sonucu olarak, yalnız tıp fakültele-
"Bu metin, Hipokrat andının tüm temalarını içermektedir;
rinde öğrenilebileceği için, bu değişim andın metnine sentaksta hemen hemen hiçbir değişiklik yapılmamıştır. Bi-
yansımıştır. Burada şunu vurgulayalım ki Hipokrat an- rinci ve altıncı paragraflar, hem kutsal inanç yaptırımını,
dının özündeki moral değer, insancı (hümanist) ve hem şeref ve saygınlık yaptırımını içermektedir. İkinci parag-
raf hekimin hocalarına karşı, üçüncü paragraf meslektaşları-
akılcı düşünce yüzyıllar boyunca korunagelmiştir.
na karşı, dördüncü paragraf mesleğine karşı ve beşincisi has-
Hipokrat andının özgün metni aşağıda yazılmış- talarına karşı yükümlülüklerini belirtmektedir (F.A. Göksel).
tır. Yeni metin şöyledir:
"En kutsal inançlarım önünde, öğretmenlerim, meslektaşlarım
"Hekim Apollon, Eskülap (Aesculapius), Hijia ve bütün burada bulunanlar önünde, kendimi ve onları tanık
(Hygia), Panase (Panacea), bütün Tanrılar huzurunda, tutarak söz verip ant içerim ki:
onları tanık tutarak ant içerim ki yeminimi, aşağıdaki Bu yüce sanatı bana öğreten öğretmenlerimi, annem ve babam
gibi sayacağım. Elimde olan iyiliği onlardan ve çocukların-
sözümü tüm gücümle ve yeteneğimce yerine getirece-
dan esirgemeyeceğim.
ğim. Meslektaşlarım kardeşlerim olacaktır.
Tıp hocamı, anama babama eşdeğerde sayaca- Hekimlik mesleği bilgilerini, hakkı olmayanlara öğreterek, yasa
ğım. Varlığımı onunla paylaşacağım; gerekirse onun dışı hekimlik etmelerine destek olmayacağım. Bu bilgileri
ihtiyaçlarını karşılayacağım. Çocuklarını kardeşlerim- yasal hakkı olanlara ve meslektaşlarıma, art niyet gözetme-
den ve elimden geldiği ölçüde öğreteceğim.
le bir tutacağım. Onlar hekimliği öğrenmek isterlerse,
Hekimlik mesleği bilgilerini hiçbir insanın kötülüğü için kullan-
kendilerine ücretsiz ve karşılıksız olarak öğreteceğim. mıyacağım. Benden zehir isteyene onu vermeyeceğim gibi,
Kuralları, sözlü dersleri ve öğretimin öteki bilgilerini, kimsenin ölümüne yol göstermeyeceğim. Yasal sınırlar dışın-
oğullarıma, hocamın oğullarına, tıp yasasına uygun da çocuk düşürtmeyeceğim. Yetkim olmayan müdahaleleri
yapmayacağım; bunları ehline bırakacağım. Nereye girer-
antla ve yükümlenmeyle bağımlı öğrencilere öğrete-
sem gireyim, hastaya yardım için gireceğim. Kasıtlı bütün za-
ceğim. Başka hiç kimseye öğretmeyeceğim. rarlardan kaçınacağım. İnsanların bedenini ve kişiliğini kötü-
Hastaların bakımını, aklımın ve gücümün yetti- ye ve kişisel amaçlarım için kullanmayacağım. Gerek mesle-
ğince, onların yararına olarak yöneteceğim. Tüm kö- ğimi uygularken, gerekse onun dışında, görüp işittiklerimi bir
sır olarak saklayacağım; hiç kimseye açmayacağım.
tülüklerden ve haksızlıklardan kaçınacağım. Benden Bu andımı yerine getirirsem ve verdiğim sözden dönmezsem,
istenmiş olsa bile kimseye zehir vermeyeceğim ve insanlar arasında iyi bir adla anılayım; yeminimden döner-
böyle bir telkinde de bulunmayacağım. Hiçbir kadına sem bunun zıddına uğrayayım." (F.A. Göksel).
78 HİPOKRAT

SONUÇ olabilen hekimi beğenirim".


Tıbbın evrensel bir dehası olan Hipokrat, hekim- "Asıl gerçek başarı, nadir olguları bilmektir."
liği, mitolojiden ve dinsel düşüncelerden tamamen "Hekim, geminin kaptanı gibidir. Güzel havada
kurtarıp, gözleme ve deneyime dayanan, laik ve akılcı yanlış bir yola saparsa ilkin fark edilmez. Fakat bir fır-
bir doğa bilimi durumuna getirmekle kalmayıp, aynı tına esnasında bu yanlışlık, bir felakete neden ola-
zamanda tıbbi etiğin kurucusu da olmuştur. Yaklaşık bilir."
iki bin beş yüz yıldan beri, bütün hekimler, derin tak- "Açgözlü olmamanızı, hastalarımızın olanaklarını
dir ve minnet duygularıyla, O'nu "Tıbbın Atası" olarak özellikle göz önünde bulundurmanızı dilerim. Kimi
saymışlardır. Bu yazımızı, O'nun veciz düşüncelerin- olgularda hastadan hiçbir şey almayarak hizmet edilir.
den birkaç örnekle noktalıyoruz: Geçim durumu darlık içindeki bir yabancıya bakacak
"Eski buluşlar, yenileri için temel olarak kal- olursanız, ona yardım ediniz"
malıdır. Her şeyi öylesine iyi bilmelidir ki ancak küçük "Nerede insan sevgisi varsa, orada bu sanata sev-
yanlışlıklar yapılabilsin. Ben sadece küçük yanılgıları gi de vardır" (2,5)

Bu yazının hazırlanmasındki katkılarından dolayı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Deontoloji Anabilim Dalı

Öğretim üyelerinden Doç. Dr. Berna Arda'ya, öğretim görevlisi Dr. N. Yasemin Oğuz'a ve Uzm. Dr. Nü ket Yürür Kutlay'a

teşekkür ederim.

KAYNAKLAR

1. Singer C. A Short History of Medicine, Oxford, 1944. 8. Littre E. Dictionnaire de medecine de chirurgie de phar-
2. Uzluk FN. Genel Tıp Tarihi. I Ankara Üniversitesi Yayını macie, des sciences accessoires et de Cart veterinaire de
Sayı: 68, Güzel İstanbul Matb. Ankara, 1958. PH Nysten. Paris, Bailliere, 1858.
3. Nasuhioğlu i. Tıp Tarihine Kısa Bir Bakış. Diyarbakır Tıp 9. Sayılı A. Turkish contributions to scientific work in İslam.
Fakültesi Yayını No: 9, Ankara. Ayyıldız Matbaası, Belleten 1979; 43 (172): 715 - 739.
1974. 10. Sayılı A, Mısırlılarda ve Mezopotamyalılarda Matematik,
4. Asimov I. Biographical Encylopedia of Science and Tech- Astronomi ve Tıp. Türk Tarih Kurumu Basımevi, akara
nology. Pan Reference Books. Londra 1975. 1966.
5. Ünver S. Tıp Tarihi I: Ahmet İhsan Basımevi TT Enst. yayını 11. Ünver S. Tıp Tarihi (Tarihten evvelki zamandan İslam
24, İstanbul 1943. Tababetine kadar) İ.Ü. Yayını No: 64, Ebuziyya
6. Baisset de G. Leben und lehre des Hippokrates. Stuttgart, Matbaası, istanbul, 1938.
Hipokrates - Verlag, 1962. 12. Dorland's illustrated, Medical Dictionary 24th Edition, B.
7. Encyclopedia Britannica: Hipokrates. Vol 11. VVilliam Ben- Saunders Company, 1965.
ton Pub. Londra 1963.

You might also like