You are on page 1of 430

TÜRKİYE İŞ BANKASI

KÜLTÜR YAYINLARI

Genel Yayın No : 206


Folklor Dizisi 5
Her hakkı saklıdır.

Kapak Düzeni : Fahri Karagözoğiu

Kapak Fotoğrafları : Sedat Veyis Örnek ve Dr. Atıla Erden'ln


Dia Belgeliklerinden Alınmıştır.

Birinci Baskı : 5.000 Adet

Saim Toraman Matbaası, Ankara, 1979


Prof. Dr. Sed at V eyis ÖRNEK

GELENEKSEL
KÜLTÜRÜMÜZDE
ÇOCUK

TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI


İ Ç İ N D E K İ L E R

Sayfa No.

Ö N S Ö Z ......................................................... XIX

K IS A L T M A L A R .................................... XXV

İL ADLARININ K IS A L T M A L A R I.......................... XXIX

G İ R İ Ş ............................................................................. 1

I. DOĞUM Ö N C E S İ...................................................... 23

A. KADININ KISIRLIĞINI GİDERMEK


İÇİN BAŞVURULAN UMARLAR . . 23

1. Dlnsel-Bi'ıyüsel Niteliktekiler 23

Açıklayıcı Örnekler 23

2. Halk Sağaltmacılığı Alanına Girenler . 28

Açıklayıcı Örnekler 29

3. Tıbbi Sağaltma Alanına Girenler . 41

Açıklayıcı Örnekler 42

B. ERKEĞİN KISIRLIĞINI GİDERMEK


İÇİN BAŞVURULAN UMARLAR . . . 43

— V —
Sayfa No.

1. Yenilenler, İçilenler . . . . 44

2. Tıbbi Sağaltma Alanına Girenler


ve Başka T u tu m la r ................. 45

Açıklayıcı Ö r n e k l e r ............... 46

C. ÇOCUĞUN CİNSLİĞİNİ BELİRLEMEK


İÇİN BAŞVURULAN YÖNTEMLER,
UYGULAMALAR, İN A N M A L A R ....... 46

1. Oğlan Doğurmak İçin . . 46

a. Dinsel-Büyüsel Niteliktekiler . . . . 46

b. Cinsel Birleşmeyle İlgili Olanlar . . . 50

c. Başka Tutumlar 51

Açıklayıcı Örnekler 51

2. Kız Doğurmak İçin 52

a. Dinsel-Büyüsel Niteliktekiler . 52

b. Cinsel Birleşmeyle İlgili Olanlar . . . 54

c. Başka T utum lar............................. 55

Açıklayıcı Örnekler . . 55

Ç. ÇOCUĞUN CİNSLİĞİNE
YORULAN BELİRTİLER, İŞLEMLER . . . . 56

1. Gebe Kadının Oğlan


Doğuracağına Yorulan Belirtiler . . . . 56

— VI —
Sayfa No.

2. Gebe Kadının Kız


Doğuracağına Yorulan Belirtiler . . . . 60

3. Gebe Kadının İkiz


Doğuracağına Yorulan Belirtiler . . . . 64

4. Doğacak Çocuğun
Oğlan Olacağını Düşündüren işlemler . 65

5. Doğacak Çocuğun Kız


Olacağını Düşündüren İşlemler . 67

Açıklayıcı Örnekler : .................................... 70

D. A Ş E R M E .......................... 71

1. Aşerme İle İlgili Adlandırma,


Niteleme, Benzetme ve Yakıştırmalar . . 71

2. Aşeren Kadının Yemesi,


İçmesi G e re k e n le r......................................... 78

Açıklayıcı Örnekler 79-

3. Aşeren Kadının Yememesi.


İçmemesi G e rek e n ler.................................... 80

E. G E B E L İ K .......................... 81

1. Gebelikle İle Adlandırma-, Niteleme,


Benzetme ve Yakıştırm alar.......................... 81

2. Gebe Kadının Baktığı, Yediği ve Yaptık­


larıyla Çocuğu Arasında Kurulan İlişkiler 84

a. B ak tıkla rıy la............................................. 84

— VII —
Sayfa No.

b. Y e d ik le riy le .............................................. 87

c. Y a p tık la rıy la .............................................. 90

Açıklayıcı Ö r n e k l e r .................................... 93

F. DÜŞÜĞÜ Ö N L E M E ............................................. 96

Açıklayıcı Ö r n e k l e r .................................... 99

III. DOĞUMU K O L A Y L A Ş T IR M A ................................ 101

IV. DOĞUM S O N R A S I ................................................... 107

A. ÇOCUĞUN GÖBEK BAĞI


İLE İLGİLİ İŞLEMLER . . . . . . 107

Açıklayıcı Ö r n e k l e r .................................... 109

B. ÇOCUĞUN «EŞİ» İLE İLGİLİİŞLEMLER 110

Açıklayıcı Ö r n e k l e r .................................... 112

V. ADLA İLGİLİ ÂDETLER, İNANMALAR,


UYGULAMALAR, YEREL ADLANDIRMALAR,
NİTELEMELER, BENZETMELER,
Y A K IŞ T IR M A L A R ............................... 113

Â. ADLA İLGİLİ ÂDETLER,


İNANMALAR, U Y G U L A M A L A R ..................... 113

1. Yaşatıcı Nitelik Taşıdığına


İnanılan A d l a r .............................................. 113

— VIII
Sayfa No.

2. Aylarla, Mevsimlerle. Belirli


Günlerle İlgili A d l a r ..................... 115

3. Yatırlarla İlgili A d la r ............................ 117

• 4. Çocuğun Adını Değiştirme Gerekçeleri . 117

Açıklayıcı Ö r n e k l e r ............................... 117

5. «Çocuk Satma» Âdetinin Bilindiği Y e rle r. 126

6. Satılma  d e t i .................................... 126

Açıklayıcı Ö rn e kler................................. 126

B. YEREL ADLANDIRMALAR, NİTELEMELER,


BENZETMELER, YAKIŞTIRMALAR . . . . 129

1. «Çocuk» Genel Adının Dışındakiler . . . 129

2. Somatik Özelliklerle İlgili Adlandırma,


Niteleme, Benzetme ve Yakıştırmalar . . 136

3. Çocuğun Kimi Organlarıyla İlgili Olanlar . 146

4. Çocuğun Çıkardıklarıyla İlgili Olanlar . . 159

5. Çocuğun Kullandığı, Yararlandığı


Araç-Gereçle İlgili O la n la r.................... 164

VI. ÇOCUK GÖRME, AĞAÇ DİKME, DİŞ HEDİĞİ


(BUĞDAYI), SAÇ KESME, YAŞ GÜNÜ, SÜNNET,
BEŞİK KERTME, ASKERE UĞURLAMA . . . . 177

A. ÇOCUK G Ö R M E .......................................... 177

— IX —
Sayfa No.

1. Çocuk Görme'nln Öteki A d la rı............. 177

2. Anneyi Kutlama Z a m a n la rı.................. 181

3. Çocuk Görme Sırasında Çocuk


İçin Söylenen Kalıp S ö z le r ................. 181.

4. Çocuk Görme Sırasında Anne


İçin Söylenen Kalıp S ö z le r.................. 182

5. Çocuk İçin A rm a ğ a n la r....................... 183

6. Anne İçin A r m a ğ a n la r ....................... 184

7. Anneye Götürülen Yiyecek ve İçecekler . 185

Açıklayıcı Ö r n e k l e r ............................. 186

B. AĞAÇ D İ K M E .................................... . . 187

1. Çeşitli Amaçlarla Ağaç Dikme


Âdetinin Görüldüğü ve BilindiğiYerler . . 187

2. Çocuk Adına Dikilen


Ağaçlara Verilen A d la r ...............................• 188

Açıklayıcı Ö rn e kler.................................. 189

C. DİŞ H E D İ Ğ İ ................................................. 190

Diş Hediği'nin (Buğdayının) ÖtekiAdları 190

Açıklayıcı Ö r n e k l e r ............................. 193

Ç. SAÇ K E S M E ................................................. 196

Saç Kesme Âdetinin Bilindiği Yerler . . 196

— X —
Sayfa No.

Açıklayıcı Örnekler 196

D. YAŞ G Ü N Ü .............................. 197

Açıklayıcı Örnekler . . . 197

E. BEŞİK K E R T M E ................................................... 198

Beşik Kertme'nin Öteki Adları . . . 198

Açıklayıcı Ö r n e k l e r ...... 201

Beşik Kertme Yoluyla Yapılan


Nişanlanmanın Biçimini
Açıklayıcı Ö rn ekler......................................... 202

Beşik Kertme’den Cayma


Nedenlerini Açıklayıcı Örnekler . . . 204

F. S Ü N N E T ............................................................. 205

1. Sünnet Y a ş ı ................................................... 205

2. Gocuğun Psikolojik Bakımdan


Sünnete H a z ır la n ış ı.................................... 206

3. Sünnet G i y i m i .............................................. 206

4. Sünnet Hamamı Âdetinin


Bilindiği ve Uygulandığı Yerler. . . . 206

5. Çocuğa Kına Yakma ve Kına Gecesi Dü­


zenleme Âdetinin Bilindiği ve Uygulandığı
Y e r l e r ............................................................. 207

6. Çocuğun Bindirildiği Araçlar ve Hayvanlar 207

— XI —
Sayfa No

7. Sünnet Edilirken Çocuğun Üstüne


Örtü Örtme Âdetinin Bilindiği Yerler . . 208

8. Sünnet Öncesi, Sırası ve


Sonrasındaki Dinsel Nitelikli İşlemler . . 208
9. Sünnet Sırasında Çocuğa
Söylenen Kimi Kalıp Sözler 208
10. Çocuğa ve Ailesine Kesilme
İşleminden Sonra Söylenen Kalıp Sözler 208
11. Sünnet Düğününde Çalınan Çalgılar . . 209

12. Çocuğa Sünnetten Önce


Bağışlanan Önemli Malların Adları . . . 209

13. Çocuğa ve Eve Sunulan Armağanlar . . 209

Çocuğun Yatacağı Odanın Hazırlanışıyla


ilgili Açıklayıcı Ö rn e k le r.................... 210

Sünnet Düğünüyle İlgili Açıklayıcı


Örnekler ......................................... ..... , 212

■14. Kirvelik Töresinin Bilindiği


ve Uygulandığı Y e r l e r .................... 216

15. Kirvenin Öteki A d la r ı.......................... 217

Kirvenin Görevleri, Hakları ve


Sorumluluklarıyla İlgili
Açıklayıcı Ö r n e k l e r .......................... 217

G. ASKERE U Ğ U R L A M A ............................. 218

Askere Gidenler İçin Yapılan Başlıca 'Şeyler 218

— XII —
Sayfa No.

Açıklayıcı Ö r n e k l e r ................................. 219

VII. ÇOCUĞUN ZİHİNSEL VE RUHSAL


ÖZELLİKLERİNİ, MİZACINI ETKİLEYECEĞİNE
YORULAN B E L İR T İL E R ......................................... 225

A. OLUMLULAR 225

B. O L U M S U Z L A R ......................................... 226

Açıklayıcı Ö r n e k l e r .................................... 227

VIII. ÇOCUĞA KIRK BASMASI VE NAZAR DEĞMESİ 229

A. KIRK B A S M A S I................................................... 229

1. Kırk Basması'na Uğrama Belirtileri . . . 229

2. Kırk Basması’ndan Korunmak için Alman


Ö n le m le r ........................................................ 231

Açıklayıcı Örnekler . . . . . . 232

3. Kırk Baskını Çocuğa Yapılan İşlemler . . 235

Açıklayıcı Örnekler ............................... 236

B. NAZAR D E Ğ M E S İ.............................................. 240

1. Nazara Uğrama Belirtileri . . . 240

Açıklayıcı Ö r n e k l e r .................................... 242

2. Çocuğu Nazardan K o ru m a .................... 242

— XIII —
Sayfa No.

Açıklayıcı Örnekler 244

3. Nazara Uğramış Çocuğu Sağaltma


İşlemleri, Başvurulan Umarlar 246

Açıklayıcı Örnekler . . . 247

IX. GELENEKSEL SAĞALTMA İŞLEMLERİ . 251

A. YÜRÜMEYEN YA DA GEÇ
YÜRÜYEN ÇOCUKLAR . . 251

Açıklayıcı Ö rn ekler... 255

B. KONUŞAMAYAN YA DA
GEÇ KONUŞAN ÇOCUKLAR . . . . 258

Açıklayıcı Örnekler 264

C. UYUMAYAN YA DA
GEÇ UYUYAN Ç O C U K L A R ............................... 265

Açıklayıcı Örnekler .................... 268

Ç. ÇOK AĞLAYAN Ç O C U K L A R ................................ 268

Açıklayıcı Örnekler . . . 270

D. ÇOK YARAMAZ Ç O C U K L A R .......................... 272

Açıklayıcı Örnekler 273

E. HIRILTILI VE HASTALIKLI ÇOCUKLAR . . 273

Açıklayıcı Ö r n e k l e r .................................... 274

— XIV —
Sayfa No.

F. GELENEKSEL SAĞALTMA
İŞLEMLERİNDE BAŞVURULAN
KİMİ Y A T IR L A R ........................................... 276

G. ZAYIF GOCUKLAR İÇİN


«AYDAŞ KAYNATMA» Â D E T İ.................. 277

X. ERGİNLİK, EĞİTİM,
CEZALANDIRMA, K O R K U T M A ............................... 279

A. E R G İN L İK ...................................................... 279

1. Erginliğe Erişme B e lirtile ri.................. 279

a. Psikolojik B e l i r t i l e r ............................... 279

b. Fizyolojik ve Bedensel Belirtiler . . . 279

Açıklayıcı Ö r n e k l e r ............................... 280

2. Ergin Çocuklara Verilen Öğütler . . . . 281

a. Dinsel Nitelikte O la n la r.......................... 281

b. Büyükleri ve Akranlarıyla İlgili Olanlar 281

c. Töreyle, Aktöreyle ve Kötü


Alışkanlıklarla ilgili Olanlar . . . . 281

Açıklayıcı Ö r n e k l e r ....................... 282

B. E Ğ İT M E ........................................................... 285

1. Çocuğun Eğitimiyle İlgili Yaklaşımlar . . 285

a. O l u m l u l a r .............................................. 285
b. O lu m s u z la r.............................................. 287

— XV —
Sayfa No.

Açıklayıcı Örnekler 285

2. Dinsel E ğ i t i m .......................................... 288

Çocuğun Dinsel Konularda Öğrenmesi.


Bilmesi ve Uygulaması Gerekli Olanlar 288

Açıklayıcı Ö r n e k l e r ................................... 288

3. Cinsel E ğ itim ....................................................... 290

Açıklayıcı Ö r n e k l e r ................................... 290

C. CEZALANDIRM A................................................. 297

1. Çocuğu Cezalandırma Yolları . . . . . 297

2. Azarlama, D ö v m e ............................................. 298

Açıklayıcı Ö r n e k l e r ........................................ 298

Ç. K O R K U T M A ........................................................ 299

1. Korkutucu ve Ürkütücü Niteilktekilerle . . 299

2. Kimi Meslek S a h ip le riy le .............................. 300

3. Hayvanlarla ........................................... . ' 301

4. Dinsel K a v r a m la r la ........................................ 301

5. Araç-Gereç ve Ev Eşyasıyla . . . . . 301

6. Bunlardan Başka Yollarla . . . 301

Açıklayıcı Örnekler 302

— XVI —
Sayfa No.

XI. ÇOCUK O Y U N L A R I................................................. 305

A. ÇOCUK OYUNLARININ ADLARI . . . 305

B. OYUNLARDA KULLANILAN ARAÇ-GEREÇLER 306

Açıklayıcı Ö rn e k le r......................................... 307

XII. ATASÖZLERİ, ÖZDEYİŞLER, DEYİMLER,


SEVGİ VE OKŞAMA SÖZLERİ, KARGIŞLAR,
BİLMECELER, NİNNİLER, AĞITLAR MASALLAR 315

A. ATASÖZLERİ, ÖZDEYİŞLER, DEYİMLER . . 315

B. SEVGİ VE OKŞAMA S Ö Z L E R İ................ 317

C. K A R G IŞ L A R ..................................................... 321

Ç. BİLMECELER 325

D. NİNNİLER . . 327

E. AĞITLAR . 344

F. M ASA LLA R ......................................................... 358

E K L E R

I. KAYNAK KİŞİ KÜNYE D İ Z İ N İ ............................... 377

II. YER ADLARI D İZ İN İ................................................... 3S5

III. SORU KAĞIDI Ö R N E Ğ İ ......................................... 401

— XVII —
ÖNSÖZ
Geleneksel kültürümüzde çocukla ilgili zengin bir
halkbilimsel gereci sergileyen bu, kapsamda bir çalışma
yanılmıyorsak ilk kez yapılmaktadır. Daha önce bu konu­
da deflemeler yapılmış olmakla beraber, bunların kapsam­
ları çeşitli nedenlerle çok dar tutulmuştur.

Bu çalışma birbirini bütünleyen birkaç aşamadan


oluşmuştur. Bunlardan ilki derleme aşamasıdır. 1972, 73
ve 74 yıllarını kapsayan derleme aşamasında sayılan iki
yüze yaklaşan derleyiciler, daha önceden hazırlanan soru
kağıtlannı uygulayarak ülkemizin dört bir yanından ge­
reç derlemiş; derlediklerini de bu amaçla düzenlenmiş özel
defterlere elden geldiğince «aynen» geçirmeye çalışmış­
lardır. Büyük çoğunluğu kız öğrencilerden oluşan derle­
yicilerin derleme yapılan il, üçe, bucak ve köyden olma­
larına ya da buralarla yakınlıklarına özen gösterilmiştir.
Derleme işinde görev alan Kız Teknik Yüksek Öğretmen
Okulu’nun öğrencileri bu okula yurdun hemen her yanın­
dan geldikleri için, defleme yapılan yerle derleyicinin oralı
oluşu ya da orayla yakınlığı konusunda seçme yapabilme
olanakları bulunmuştur.

Kimi derleyiciler birden çok yerde defleme yapmış­


lardır. Böylece «Yer Adları Dizini nde de görüleceği gibi,
»

Türkiye’nin 230 değişik yerleşim biriminden derleme ya­


pılabilmiştir. Bitlis ve Hakkâri’nin dışında kalan üleri-

— XIX 1—
mislej bu illere bağlı ilçe, bucak ve köylerde yaşayan 575
kaynak kişiden yararlanılarak zengin bir gereç derlen­
miştir. Yukardaki sayılar, bu türden JıalkbiUmsel derle­
melerin şimdiye değin hiçbir zaman ulaşamadığı bir çok­
luğa erişebilme şansını yeterince açıklar kanısındayız.

Geleneksel değerlere bağlılıklarına, söz konusu yer­


leşim biriminden olmalarına ya da orada usun bir süre­
den beri yaşamalarına önem verilerek seçilen 575 kaynak
kişinin yüzde doksanı Jcadmlardan, arta kalanı ise erkek­
lerden ve çocuklardan oluşmaktadır. Gocuğun okul dö­
nemine değin annesiyle olan sıkı ilişkisi gösönünde tutu­
lursa, kadın kaynak kişilere niçin bu kadar ağırlık veril­
diği kendiliğinden anlaşılır. Çocuklar dışında, yaş orta­
lamaları 1tvrkm üstünde olan kaynak kişilerin hemen hep­
si evlenmiş, birkaçının dışında hemen hepsi birden çok
çocuk doğurmuş, «evlat sahibi» olmuş, oıiları büyütmüş,
bir bölüğü de torun mürüvvet»i görmüşlerdir. Böylece,
«

bu nitelikteki kaynak kişilerden elde edilen gereç, denen­


miş bir yaşam birikiminin özünden süsülerek kaynaklan­
maktadır, diyebiliriz: Bu bakımdan, sunduğumuz gere­
cin gerek büyük ölçüde güven vericiliğini, gerekse gele-
nekselliği temsil ediciliğini vurgulamakta yarar görü­
« »

yoruz.

Değerlendirme aşamasında, derleme defterleri tek tek


ele alınarak sıkı bir inceleme ve denetimden geçirilmiştir.
Bu denetimde kimi defterler içerdikleri bilgilerin kuşku
götürür oluşlarından, kimileri de kaynak kişiler ve yer
adlarıyla ilgili açıklamalardaki eksiklikler, tutarsızlıklar
ve yanlışlardan dolayı değerlendirme dışında tutulmuşlar­
dır. Bir ilin merkezini, ilçe, bucak ve köylerini oluşturan
defterler bir araya getirilerek abecesel sıraya konduktan

— XX —
sonra, ana <konular, konulara ve alt konulara göre fişlen­
meye başlanmıştır. Çalışmanın en yorucu olan bu aşama­
sında ana konu, konu ve alt konular coğrafi dağılımları
bir bir belirtilerek özel fişlere işlenmiştir. Fişleme işi ta­
mamlandıktan sonra, fişlerin hepsi yeni baştan gözden
geçirilerek, işleme sırasında yapılan yanlışlar ve eksik­
ler giderilmeye çalışılmıştır.

Düzenleme aşamasında kimi konularda yaygınlığa,


kimilerinde yer adlan sıralamasına, kimilerinde verilerin
içerik ve tür benzerliklerine, kimilerinde de abecesel sıra­
lamaya önem verilmiştir. Coğrafi dağılımlarda, illerin sı­
ralanmasında, illerin abeceselliğine dikkat edilmeye çalı­
şılmıştır.

Gereci değerlendirecek olanlara, kaynak kişilerin o


konudaki görüş, düşünüş, yorum, uygulama, inanış, tu­
tum ve davranışlarım belirlemek için çok sayıda somut
örnek verilmiştir. Bu türden «Açıklayıcı Örnekler» de
kaynak kişinin sadece adı, yaşı ve nereli olduğu belirtil­
miştir. Okuyucu, kaynak kişilerle ilgili daha geniş bilgiyi,
gerecin sonuna eklenen «Kaynak Kişi Künye Dizinin nde »

bulabilir. Ayrıca «Y er Adları Dizini ve «Soru Kağıdı


s>

Örneği» de Ekler Bölümü’nde verilmiştir. «Y er Adları Di­


zini» nde sadece söz konusu ilin kısaltılmış biçimi veril­
miş, buna karşılık köy, bucak ya da ilçe adları tam ola­
rak belirtilmiştir. Örneğin Af. (Afyon), Zile/To. (Tokat),
Kabaçak Ii./K iğı/A ğ. (A ğrı) gibi. Birinci Ömekde sade­
ce Afyon, ikinci ömekde Tokat’ın Zile ilçesi, üçüncü ör-
nekde de Ağrı’nın Kiğı ilçesine bağlı Kabaçalı köyü açık-
lanmaktadvr.

— XXI —
«Giriş» de, ayrıntıya girilmeden gerece topluca bak­
maya; birçok yaygın âdet, töre, tören, inanma ve uygu­
lamayı vurgulamaya; bir de gereç bölümüne konamaya­
cak olan kimi genellemeleri belirtmeye çalıştık. Yorumlar
ve yaklaşımlar zamanla değiştiğine, değişmesi gerektiği­
ne göre; bizim için asil amaç yorumdan çok, ilgi duyan­
ların yararlanma ve değerlendirmelerine açık, elden gel­
diğince dizgeli bir gereç sunmaktır. Giriş’in sonuna, Gi-
riş’de değinilen konularla ilgili daha ayrıntılı bilgi edin­
mek istiyen okuyucular için bir «Kaynakça» eklenmiştir.

Uzun bir zaman içinde derlenen, dizgelenen ve sergi­


lenen bu gerecin tümü, hiçbir yazılı metinden yararlanıl­
madan, doğrudan kaynak kişilerin açıklamalarına, yo­
rumlamalarına ve örneklemelerine dayanmaktadır. Gere­
cin kimi bölümlerindeki bilgiler, açıklamalar daha önce
yayınlanmış derlemelerde, kitaplarda bulunabileceği gibi,
kimileri de onlarla çelişkili olabilir. Biz, bunların irdele­
mesini ve karşılaştırmasını yapmadan, belirli bir bütün­
lük içinde başta halkbilimciler olmak üzere; özellikle do­
ğum ve çocuk alanında çalışan doktorların, kültür ve ki­
şilik konusunda araştırma yapanların, psikiyatristlerin,
ruhbilimcilerin, eğitbilimcilerin, toplumbilimcilerin, çocuk
gelişimiyle uğraşan öğretmen ve öğrencilerin, ana baba­
ların, geleceğin büyüklerini hazırlamakla yükümlü ku­
rum, kuruluş ve yöneticilerin bu gereçden yararlanaca­
ğını umarak; gelenekseTliği ağır basan bir toplumun ço­
cuk konusundaki eğilimlerini, uygulamalarını, tutum ve
davranışlarını hesaba katmadan köklü bir atılım, eğitim
ve değişime gidilemiyeceğini belirtmek istiyoruz.

Bu çalışma elbet ki, birtakım eksiği de içermekte­


dir. En önemlisi de çocukla ilgili her konuyu kapsayama-

— XXII —
yısıdır. Aslında bu türden derlemeler hiçbir zaman tek
hiçinin üstesinden gelemeyeceği bir sabrı, dikkati, dene­
timi ve maddi gideri gerektirmektedir. Başka bir söyle­
yişle, bu türden yoğun ve sistemli derlemeler kişilerden
çök kurum ve kuruluşların üstlenmesi gereken takım ça­
lışmalarıdır. Umut ediyoruz ki, ilgili kurum ve kuruluş­
lar geniş kapsamlı derleme işlerini bir an önce başlatarak,
halk yaşamına ilişkin nice bilgi, beceri ve beğeniyi yitip
gitmeden geleceğin araştırıcılarına bırakırlar. Bir başka
eksiklikde konuyla ilgili fotoğrafların bulunmayışıdır.
Kimi yer adlarının yazılışlarında, kaynak kişilerin kün­
yelerine ilişkin kimi bilgilerde yanlışların olabileceğini
sanıyoruz. Ancak bu türden yanlışlar gerecin özünü boza­
cak nitelikte değillerdir.

Zaman zaman sıkılıp utanarak, zaman zaman tam bir


açık yüreklilikle, zaman zaman da şaşırtıcı güzellikteki an­
latımlarıyla inandıklarını, bildiklerini, duyduklarını, gör­
düklerini ve uyguladıklarını dile getiren kaynak kişilere
gönül borcumu ödeyememenin yükü altındayım. Nice sı­
kıntıyı, acıyı, sevinci, coşkuyu özümleyen yaşamlarının
gerçeklerinden çekip çıkardıkları, süzüp aktardıkları bun­
ca bilgiyi büyük bir cömertlikle veren bu insanlara şük­
ranların ve minnetlerin en hası sunulur ancak.. Derleme
işinde görev alan ve bunu büyük bir titizlikle gerçekleşti­
ren Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okülu’nun 1972 - 73 ve
1973 - 7lf dönemi öğrencileri ile Ankara Tlköğretmen Oku­
lu 1973 -1974 dönemi öğrencilerine ve bu konuda bana
yardımcı cilam öğretmenlerine; özellikle sayın Zeynep
Tanaydı3ya, sayın Nebile Tilev’e, sayın Güler OraVa, sa­
yın örcün Banşta’ya, eşim Ulun örnek3e ve dostum Do­
ğan Ergun’a da çok şey borçluyum. Elbetteki bu öğren-

— XXIII
çiler olmadan bu çalışma ortaya çıkmazdı. Şimdi Türki­
ye’nin dört bir yanında görev yapan, derlediklerinin bir
çoğunu daha yakından gören ve yaşayan bu genç insan­
lara içten teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca çalışmanın son
aşamalarında bana yardımcı olan genç meslektaşım
Gürbüz Erginer’e, öğrenci Dudu Asan’a; başta İbrahim
Cüceoğlu ve Metin Konca olmak üzere İş Bankası Kültür
ve Sanat Müşavirliği ilgililerine ve Saim Toraman Basım-
evi’nin emekçilerine de teşekkür ederim.

Ankara, Ağustos 1919 Sedat Veyis Örnek

— XXIV —
KISALTMALAR :

AÜEF {Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi).


AÜİF (Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesi).
AÜTF {Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi).
B (Bucak).
BÜHY (Boğaziçi Üniversitesi Halkbilim Yıllığı).
OV (Gocuğu var).
OY (Gocuğu yok).
D (Derleyici).
DB (Doğduğundan beri).
DTCF (Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi).
HÜTF (Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi).
İO (İlkokul).
K (Köy).
KK (Kaynak Kişi).
L (Lise).
MFAD (Milli Folklor Araştırma Dairesi).
0 0 (Ortaokul).
OYV (Okuma yazması var).
ÖY (Öğrenimi yok).
ÖY-OB (Öğrenimi yok, okuma biliyor).
ÖY-OYB (Öğrenimi yok, okuma yazma biliyor).
TD (Türk Dili).
Tl< (Türk Kültürü).
UTFKB (Uluslararası Türk Folklor Kongresi Bildirileri).
UTFSB (Uluslararası Türk Folklor Semineri Bildirileri),
YÖ (Yüksek öğrenim).

— XXV —
İL ADLARININ KISALTMALARI:

Adana ........................... Ada. Gaziantep ................... Gaz.


Adıyaman .................... Adı. Giresun ....................... Gr.
A fyonkarahisar........... Af. Gümüşhane ............... Gm.
Ağrı ................................ Ağ. Hatay ........................... Hat.
Amasya ....................... Ama. İsparta ....................... Isp.
Ankara ........................ Ank. İstanbul ....................... İst.
Antalya ........................ Ant. İçel ................................ İç,
Artvin ............................ Ar. İzmir ............................ iz.
Aıydın ............................ Ay. Kars ........................... Kr.
B alıkesir....................... Ba. Kastamonu ............... Ks.
B ilecik............................ Bil. Kayseri ....................... Ky.
Bingöl ............................ Bn. Kırklareli ................... Krk.
B o lu ................................ Bo. Kırşehir ....................... Krş.
B u rd ur............................ Brd. Kocaeli ....................... Kc.
Bursa ............................ Brs. K o n y a ............................ Kn.
Çanakkale ................... Çkl. Kütahya ....................... Kü.
Çankırı ........................ Çkr. Malatya ....................... MI.
Ç o ru m ............................ Çr. Manisa ....................... Mn.
Denizli ....................... Dz. M a r a ş ........................... Mr.
Diyarbakır ................... Dy. Mardin ....................... Md.

E d irn e ........................... Ed. Muğla ............................ Mğ.

Elazığ ............................ El. M u ş ................................ Mş.

Erzincan ........................ Eze. Nevşehir ................... Nş.

Erzurum ....................... Ezm. Niğde ........................... Nğ.

Eskişehir ................... Es. Ordu ........................... Or.

— XXVII —
Rize ................ .......... Rz. Trabzon ........................ Tr.

Sakarya ........... .......... Sk. Tunceli ........................ Tn.


Samsun ........... Sm. U r fa ................................ Ur.
Siirt ............... .... Sr.
Uşak ............................ Uş.
Sinop ............... ........... Sn.
Van ................................ Vn.
Sivas ............... ........... Sv.
Yozgat ........................ Yz.
Tekirdağ ....... ........... Tk.
Tokat ............... ........ To. Zonguldak .................... Zn.

— XXVIII —
I
Giriş
Bu derlemede çocuğun ana rahmine düşme öncesinden baş­
layarak askere gidişine değin uzanan bir dizi halkbilimsel aşa­
ma, uygulama, âdet, inanma, töre ve tören yeraimaktadır. As­
kere gidiş ilk bakışta çocuklukla ilgili görünmemekle beraber,
geleneksel kesimde genellikle evden ayrılma ve aileden kopma
askere uğurlanmayla başlar diyebiliriz. Askere gidinceye değin
çocuklar şu ya da bu biçimde aileleriyle olan bağlarını çoğu
zaman koparamamaktadırlar. Hatta bizim kültürümüzde asker­
liğini yapmamış kimseye hâlâ çocuk gözüyle bakma, belli bir
ölçüde de olsa, etkinliğini ve yaygınlığını sürdürmektedir.

Aynı biçimde, doğum öncesiyle İlgili olarak sergilenen ge­


reç de, bir an için çocukla ilgili görünmeyebilir. Oysa çocuğun
ilkin annesinden kültüriendiği düşünülürse, o annenin hangi de­
ğerler sisteminde kültüre] kişiliğini kazandığı, hangi halk inan­
malarından' etkilendiği ve çocuk sahibi olmak için hangi umar­
lar peşinde koştuğu daha da önem kazanmaktadır. Bu nokta
aynı zamanda, çocuğu nasıl bir annenin, babanım çevrenin, kı­
saca kültürel ortamın yetiştirip kalıpladığını vermesi bakımın­
dan da önem kazanmaktadır.

Gereç bölümünde sergilenenlerin tümünün bugün de hâlâ


uygulandığını, etkinliğini koruduğunu ve geçerliğini sürdürdüğü­
nü elbetki söyleyemeyiz. Bunların bir bölümü artk geçmiş-

1
terde kalan, ancak belleklerde izler taşıyan türden inanma ve
uygulamalardır. Ama büyük bir bölümü zaman zaman yaptırıcı,
inandırıcı ve umdurucu dokularında gevşemeler olsa bile; yöre­
den yöreye, aileden aileye, kişiden kişiye kimi ayrımlar göste­
rerek hâlâ canlılıklarını sürdürmekte, ağırlıklarını korumakta­
dırlar.

Kısırlığı gidermek, çocuk sahibi olmak için başvurulan


umarların başlıca üç öbekte toplandığını görüyoruz. Bunlar din-
sel-büyüsel nitelikte olanlar, halk sağaltmacılığı alanına giren­
ler ve çağdaş tıpdan beklenen yardımlardır. Dinsel - büyüsel
alanda hocalara okunma, muska yazdırma, türbe, yatır, ocak
ve ziyaret yerleri ön planı almaktadır. Halk sağaltmacılığı ala­
nına girenlerse daha çok kocakarı ilaçlan, rahime ilaç uygula­
ma, buğuya, buhara, kızgın taşa ve kiremlte oturma; bele yakı
yakma, karnı, kasıkları çektirme; kaplıcalara gitme ve belirli
şeyleri yeme içme çevresinde yoğunlaşmaktadır. Kadın analık
duygusunu tatma, ailedeki yerini sağlamlaştırma, çocuğuyla bü­
tünleşme ve çevrenin kınayıcı baskısından kurtulmak için sayı­
lamayacak kadar çok umara başvurmakta ve yerli ilaç kullan­
makta, hatta bu konuda sağlığını ve yaşamını bile tehlikeye
atabilmektedir. Geleneksel kesimde kadının doktora görünmesi
hâlâ kolaylık kazanamamıştır. Gerek töresel yasaklamalar, gerek
ekonomik bağımlılık, gerekse yol, ulaşım gibi etmenler kadının
doktora ulaşmasını engelleyebilmektedir. Bugün namus kavra­
mının cinsellikle eş tutulduğu yerlerde, kadının erkek doktora
görünmesi çoğu zaman sorun olmaktadır. Bu bakımdan kadın,
evinin ve yakın çevresinin olanakları ve deneyimleriyle soru­
nunu çözmeye çalışmakta, geleneksel yöntem ve uygulamaları
sınamakta, bunlardan bir sonuç alamazsa doktora başvurabil­
mektedir. Nitekim yanıtların sıralanmasında «doktora başvuru­
lur» yanıtı, çoğunlukla geleneksel umarlardan sonra gelmekte­

2
dir. Kısır erkek için durum aynı görünmemektedir. Alınan yanıt­
larda «doktora başvurma» daha çok yer tutmaktadır. Bunda er­
keğin ekonomik bağımsızlığı, geleneksel kesimde erkeğin ka­
rar organı olması ve kültürümüzde cinsel konularla ilgili olarak
erkeğe tanınan özgürlük gibi etmenler rol oynamaktadır. Bunun­
la beraber onlar da zaman zaman geleneksel sağaltmadan; iç­
lerinde doğurtucu, kısırlığı giderici özler ve nitelikler taşıdığına
inanılan birtakım yiyecek içecekten yarar ummaktadırlar. Kusu­
ru kendilerinde bulmayıp, durum ve koşullar elverişliyse, ikinci
kez evlenmenin yolunu aramak da oldukça yaygın bir çözüm
yolu olarak görünmektedir.

Doğurma tutukluğunu bel tutukluğu, kasık sertliğiyle eş tu­


tan halkhekimliği, içerisinde yumuşatıcı, tutukluğu giderici, ona"
rıcı özler taşıdığına inanılan kimi maddeleri, otlan ezip döğerek
yakı yapıp bele, kasığa sarma yoluyla çocuk sahibi olacağını
ummaktadır. Bu amaçla yüzlerce yakı türü geliştirilmiştir. Özel­
likle ısıtıcı, yumuşatıcı, yakıcı nitelikteki maddelerden ve otlar­
dan elde edilen buğu uygulaması, rahime giden yolu açmak
amacını gütmektedir. Üşütmenin ve «soğuklatma» nın da ço­
cuk sahibi olmayı engeledlği düşüncesinden çıkılarak kızdırıl­
mış taşlara, kiremitlere oturmak, sıcak kaplıcalara gitmek yol­
ları da sık sık denenmektedir.

Doğacak çocuğun cinsliğini belirlemek amacıyla başvurulan


yöntemler, uygulamalar, bunların çevresinde toplanan inanmalar
ilk bakışta salt bir merak ve tahmin gibi görünüyorsa da, temelde
belli bir isteğin yattığı da açıkça sezilmektedir. Oğlan doğurmak
için başvurulan yöntem ve uygulamaların önemli bir bölüğünü
dinsel ve büyüsel nitelikte olanlar oluşturmaktadırlar. «Hocanın
okuduğu buğday tanesini yutmak», «hep oğlan doğurmuş bir ka­
dınla ekmek mayası değiştirmek», «kırk gün oğlan adı söylemek
gibi pratikler bu tutuma örnek olarak gösterilebilir. «Cinsel blrleş-

3
meden sonra sağ yana yatmak ya da 6ağ yandan kalkmak» çok
yaygın bir inanma olarak görülmektedir. Islâm kültüründe «sağ»
ın olumlu olarak değerlendirilmesi, tıpkı «sağ ayağı atarak bir
işe başlama», «sağ elle dokunma», «meleklerin sağ omuzda
oluşu» gibi yorumlanarak sağ yana yatma ya da sağ yandan
kalkma kalıp inanışını doğurmuş olsa gerektir. Oğlan çocu­
ğunun tatlı yiyeceklerle eşdeğerde tutulması da, özellikle gele­
neksel toplumumuzda erkeğe verilen değerin bir başka tipik ör­
neğini vurgulamaktadır. Bu eşdeğerlilik «ye tatlıyı, doğur atlıyı»
tekerlemesinde de anlatımını çok güzel bir biçimde bulmuştur.
Oğlan doğurma, baba ocağını tüttürmek, adı ve soyu sürdür­
mek, mirasın, malın dağılmasını önlemek gibi etmenlerden do­
layı büyük önem taşımaktadır. Alınan yanıtlarda, yapılan açık­
lamaların çoğunda kız doğurmak istenmemesi açıkça ortaya kon­
makla beraber, yine de kız doğurmak İsteyenler oğlan doğur­
mak için uyguladıkları yöntemlerin ve işlemlerin tersini yapmak­
tadırlar. «Hep kız doğuran biriyle ekmek mayası değiştirilir»
örneğinde olduğu gibi, cinsel birleşmeden sonra «kadın soluna
yatar ya da solundan kalkar» uygulaması da bu konuda yaygın
bir örnek olarak gösterilebilir. Öte yandan «ye ekşiyi, doğur
Ayşeyi» tekerlemesi de, tatlı-ekşi karşıtını vurgulaması bakı­
mından çok İlgi çekicidir. «Kız yükü, tuz yükü» sözü de, toplu-
mumuzun geleneksel yapısı içinde kız çocuğunun yerini acı bir
biçimde belirlemektedir. Geleneksel kesimde erkek çocuğunun
çoğu zaman ana babanın bakımını ve korunmasını üstlenmesi,
kızınsa evlenme yoluyla evden ayrılıp gitmesinin de bu değer­
lendirmede rolü büyüktür. Ayrıca kızı geçerli değerlere göre
yetiştirip, adına ve namusuna herhangi bir biçimde leke sürül­
meden töreler uyarınca bir an önce evlendirme zorluğu da yu-
kardaki deyimde geleneksel gerçeğini bulmaktadır. «Kızı çok
sevmeyiz ki, çareler alalım. Kız elâlemin ocağını tüttürür, bizim
ocağımızı oğlan tüttürür. Bizde kız sömürücü, tüketici olarak

4
görünür» açıklamasını yapan kaynak kişi bu konudaki tutumu
açıkça vurgulamaktadır.

Gebe kadının oğlan ya da kız doğuracağına yorulan be­


lirtilerle işlemlerin büyük bir bölümü büyüsel düşüncenin ben­
zetme ilkesinden kaynaklanmakta ve daha çok da kadının ge­
belik döneminde uğradığı geçici somatik değişimlerle bedeninin,
özellikle karın bölgesinin aldığı biçimlerin kalıp benzetmelerini
içermektedirler. Doğacak çocuğun oğlan ya d a ' kız olacağını
öngören İşlemlerde, pratiklerde ve tahminlerde erkek ve kadın
cinsliğini simgeleyen biçimsel benzetmeler yaygınlık kazanmak­
tadır. Bu türden işlemler Türkiye genelinde birbirlerini çeşitle­
yen, tamamlayan, ama temelde aynı görüşü ve yorumu içeren
çok sayıda örneklerden oluşmaktadırlar.

Aşerme İle İlgili adlandırma, niteleme, benzetme ve yakış­


tırmalar genellikle «aşyerme, yerik, yerük» sözcüklerinin çevre­
sinde çeşitlenmekte; aşerme sözcüğünün değişik yörelerdeki
ağız özelliklerini, ses kaymaları sonucu aldıkları biçimleri yan­
sıtmaktadır. Bunların yanı sıra kadının İçinde bulunduğu fizyo­
lojik, psikolojik ve toplumsal durumu anıştıran deyim ve söz­
cüklere de rastianılmaktadır. Aşerme aşamasında kadını en çok
etkileyen halk inanması, kadının yediği içtiğiyle ilgili olanlar­
dır. Özellikle doğacak çocuğun cinsliğini belirleyeceğine İnanı­
lan yiyecekler ekşi ve tatlı olmak üzere başlıca iki öbeğe ay­
rılmaktadır. Ekşi, acılı, biberli türden yiyeceklerin kız olmasına
önbelirti sayılmasının ya da bu doğrultuda yorumlanmasının te­
melinde, toplumumuzun erkek ve kız ayrımındaki tutumunun
simgesel gerçeği yatmaktadır. Bu nedenle, aşerme aşamasın­
daki kadına âdeta bir yemesi gerekenlerle yememesi gereken­
ler listesi sunulmaktadır. Öte yandan, bu inanışa ters düşen,
yaygın bir inanış da ekşi tatlı ayrımı gözetilmeksizin, kadının
canının çektiğini yemesidir. Bu durum, bu dönemde canının

5
çektiğini yeme,yen ya da yiyemiyen kadının bunun zararını ço­
cuğuna çektireceği İnanışında yaygınlık kazanmaktadır.

Gebelik durumuyla ilgili adlandırma ve benzetmelerin, ka­


dının bedeninin aldığı biçimden başlayarak fizyolojik, psikolojik
ve toplumsal açılardan değerlendirilmesi gerekiyor, Çünkü bun­
ların içinde «karnı burnunda», «yüklü», «arka eteği uzamış, ön
eteği kısalmış» gibi biçimseli vurgulayanların yanı sıra «çatlaya-
sıca», «gene neye dönmüş», «kel» gibi ayıplayım ve kınayım
türden olanlar da yer almaktadır. Kadının gebeliği sırasında
baktığı, yediği, içtiği ve yaptıklarıyla doğuracağı- çocuk ara­
sında kurulacağına inanılan gizemsel ilişkiler sonucu birtakım
uygulamalar ya da kaçınmalar da yaygınlık kazanmıştır. Bu du­
rum, kuşkusuz anne ile karnındaki çocuk arasında gizemsel bir
İlişkinin, hatta bir yazgı bağının varsayılmasından kaynaklan­
maktadır. Bu konudaki gizli endişe ve korku, yalnızca, doğacak
çocuğun istenmeyen insana, hayvana ya da nesneye benze­
mesi gibi biçimseli değil, aynı zamanda huy gibi, yapı gibi öze
ilişkin olanı da kapsamaktadır. Özellikle çocuğun anne karnın­
da ilk kıpırdadığı zaman, dış etkinin en tehlikeli ve yoğun olduğu
zaman diye kabul edilmektedir. Bu sırada anne kime bakarsa,
doğuracağı çocuğun ona benzeyeceği inanışı oldukça yaygın­
dır. Böylece, annenin gebelik döneminde çocuğunun güzel, çir­
kin gibi biçimsel olanla iyi huylu, inatçı vb. temel yapıyı İlgi­
lendiren özellikleri kazanmasında âdeta bir geçirgen rolü oy­
nadığına inanılmaktadır. Aynı durum gebe kadının yedikleriyle
de sıkı sıkıya ilişkili görünmekte, böylece kadın neredeyse ye­
mesi gerekli olanlarla, yememesi gerekli olanları İçeren listelerle
karşı karşıya bırakılmaktadır.

Doğumu kolaylaştırma amacına yönelik uygulamalar ve


inanmalar başlıca iki öbekte toplanmaktadır: Akılcı olanlarla,
akıldışı olanlar. Doktora, ebeye başvurma, doğum öncesi sık sık

6
yürüyüş yapma, temizlik kurallarına uyma gibi yaygın, akılcı uy­
gulamaların yanı sıra, örneğin doğum sırasında «kilitli kapıları,
dolapları açma», «örgülü saçları çözme», «dilenciye sabun ver­
me», «silah atma, sıkıları boşaltma» gibi büyünün «analoji» il­
kesi alanına giren çok sayıda uygulama geliştirilmiştir. Öte yan­
dan, doğum sırasında çocuğun rahimden sökülüp gelmesi için
kadını sallamak, baş aşağı çevirmek, kollarından tutup salla­
mak gibi sağlığı tehlikeye atıcı nitelikteki uygulamalara ve iş­
lemlere de rastlanılmaktadır.

Nasıl gebe kadının baktığı kimselerin, hayvanların, nesne­


lerin, .yediği içtiği şeylerin doğacak çocuğu olumlu ya da olum­
suz yönden etkileyeceği tasarımı ve inancı yaygınsa, çocukla
göbek bağı ve «eş»i ya da «sonu» (plasenta) arasında da aynı
inanç bağlantısı kurulmaktadır. Bu bakımdan, doğumdan sonra
çocuğun göbek bağı ve eşi gelişigüzel bir yere atılmaz, çoğu
zaman belirli bir yere saklanır ya da gömülür. Örneğin, çocuk
«evcil» olsun, «dışarıcı» olmasın diye göbek bağı dolabın, san­
dığın içine konur; aynı biçimde «malcı» olsun diye ahıra; «akıl­
lı», «okumuş», «alim», «öğretmen», «istikbali parlak» olsun diye
okulun bahçesine, duvarına; «dindar», «hafız», «hoca», «namaz-
cı», «sofu», «imanlı», «müftü», «müezzin», «eli yazılı, dili Kur'-
anlı» olsun diye cami avlusuna ya da duvarına gömülür, sakla­
nır. Bu İnanışın doğurduğu saklama ve gömme işlemlerinde- kız
çocukların göbek bağları genellikle «evine bağlı», «ev kadını»,
«evcimen», «ev kızı» olsun ya da «gözü dışarda olmasın», «ge­
zenti» olmasın diye ev çevresine gömülür ve saklanırken, oğlan
çocuklarının ki okul, cami, ahır gibi yerlere konmaktadır. Bu
da geleneksel kesimde kızın ve oğlanın yerinin neresi olması
gerektiğini belirleyen bir tutumu açıklaması bakımından ilginç­
tir. Temizlik kurallarının dışında «eş» İn çocukla olan yazgı bir­
liği üzerindeki inanış da yaygındır. Bu da birtakım işlemleri ya

7
da kaçınmaları beraberinde getirmektedir. «Eş»e de «çocuk gö­
züyle bakılması», «onun da çocuktan sayılması», «ona birşey
olursa çocuğa da olur» endişesi «eş» ile İlgili İşlemlerin teme­
linde yatan tasarımları ve inanışları dile getirmektedirler. Nite­
kim «eş»in temiz bir beze sarılarak ayak altından uzak bir yere
gömülmesi, saklanması, suya atılması gibi işlemlerde kaynak
kişiler «kedi, köpek yemesin», «kokuşmasın» ya da «biz büyük­
lerimizden böyle gördük» gibi açıklamaların dışında «dirilme­
sin», «kırklı üstüne basmasın», «kedi köpek yiyip de çocuk it-
canlı olmasın», «gözü dışarda kalmasın», «uğursuzluk getirme­
sin», «rızkını başka yerde arasın», «nasibi su gibi bol olsun»
türünden açıklama ve yorumlamalarla ona âdeta çocuğun öz­
deşi gözüyle baktıklarını belli etmektedirler.

Ad, insanın toplumsal ve bireysel kişiliğinin yanı sıra büyü-


sel ve gizemsel gücünü de belirten bir simge olduğu için, hal­
kımızca ad çevresinde birçok inanış, uygulama, tasarım, töre
ve tören geliştirilmiştir. Bu bakımdan çocuğa daha adı verilirken
bir dizi önceliğe, hatta kurala önem verilmeye çalışılır. Kay­
malar, sapmalar olmakla beraber, gelenekselliğin etkisini gös­
terdiği yerlerde ad koyma genellikle aşağıdaki biçimde olmak­
tadır: Bir hoca çağrılır, hoca olmazsa bu görevi ailenin yaşlı
üyesi üstlenir; hoca çocuğu kucağına alır, yönünü kıbleye çe­
virir; çocuğun kulağına ezan okur; daha çok sağ kulağı olmak
üzere adı üç kez söylenir. Ad koyma sırasında mevlit okunduğu,
kurban kesildiği ve yemek verildiği de olmaktadır. Çocuğa ad
seçme hakkı genellikle erkeğin babası, annesi, kadının babası,
baba, kadının annesi, anne sırasını izlemektedir. Burada da, söz
konusu edilen kesimde, kadının hakkı ve .yeri dikkati çekmek­
tedir.

Birtakım adlar vardır ki, onların gerek sözcük anlamları, ge­


rekse daha önce o adı taşıyanların kişiliklerinden giderek kut-

B
sal sayılmaları nedeniyle «yaşatıcı» oldukları inancı yaygınlık
kazanmıştır. Özellikle «çocuğu durmayan» ya da çabucak ölen
kimselerin bir umar olarak sarıldıkları bu adların yaygın olan­
ları bilindiği gibi Yaşar, Duran, Dursun, Kaya, Satı ve Satılmış'-
dır. Son iki ad, «çocuğu satma» pratiği sonucu konan adlar­
dır. Yatırları, ocakları ziyaret sonucu dünyaya getirilen çocuk­
lara konan adları da bu katagoriye sokabiliriz. Oldukça sık gö­
rülen uygulamalardan biri de çocuğun adını başka bir adla de­
ğiştirmektir. Çocuk sık sık hastalanırsa ya da ailenin başına
beklenmedik şeyler gelirse, bunun nedeni çoğu kez çocuğa ko­
nan adda aranmakta ve çocuğun adı değiştirilmektedir. «Adı
yaramadı», «adı ağır geldi», «adını taşıyamıyor», «adı uğursuz­
luk getirdi» gibi gerekçelerle ad değiştirmelerde kurban kesildiği,
mevlit okutturulduğu, pilav pişirilip dağıtıldığı, dul bir kadına bir
öğün yemek verildiği de olmaktadır. Çocuk genel adının dışın­
da bebe, çağa, enik, kızan, sabi, uşak, velet gibi yaygın olan­
ların yanı sıra çok yerel olanlar da görülmektedir. Takma ad­
ları oluşturan benzetme, yakıştırma ve nitelemelerle somatik
özelliklere ilişkin adlandırmalarda çocuğun usluluğu, yaramaz­
lığı, bir özürü1
, bir ayrımı vb. onu küçültme, aşağılama, alaya
alma nedenleri olduğu gibi, aynı zamanda bir sevgi, bir şi­
rinlik belirtisi olarak da kullanılmaktadır. Bunlar, özellikte ço­
cuklara öfkelenildlğlnde ya da çocuklar sevildiğinde söylenil-
mektedir. Bu türden adlandırmalar, benzetmeler ve yakıştırma­
lar sadece küçükler İçin değil, büyükler için de kullanılmakta­
dır. Takma adlar genel adı altında toplayabileceğimiz bu yakış­
tırma, benzetme ve nitelemelerin kullanımları kentlere bakarak
köylerde çok daha yaygındır. Çocukların kimi organları, tükü­
rük, salya, çiş vb. çıkardıkları ve yararlandıkları araç-gereçlerle
ilgili adlandırmalar da zengin bir tablo içermektedir. Örneğin
beşik adı yirmiye yakın değişik sözcükle ya da benzetmeyle an-
latılabilmektedir. Gerçi bunların bir bölüğü aynı sözcüğün ağız

9
özelliklerini yansıtmaktadır; ancak bir bölüğü de eşanlamlı söz­
cükler olarak kullanılmaktadır.

• Çocukla ilgili bir dizi âdet vardır ki, bunların çoğuna kü­
çük çapta da olsa bir tören ve kutlama eşlik eder. Bunlar ço­
cuk görme, ağaç dikme, diş hediği, saç kesme, yaş günü, sün­
net, beşik kertme, askere uğurlama gibi âdetlerdir. Çocuk gör­
me âdeti hem yeni anneyi kutlama, hem de komşuluk, akraba­
lık İlişkilerinin yeniden pekiştirilmesi, canlandırılması amacım
gütmektedir. Bu görevin yerine getirilmesi «çocuk görme» genel
adının dışında zengin bir çeşitlilik göstermekte, halkımızın be­
lirli bir konuyla ilgili olarak ürettiği sözcükleri sergilemektedir.
Saptayabildiğimiz kırkı aşkın adlandırma ile yerine getirilen bu
âdet çeşitli armağanlarla ve kalıp sözlerle de zenginleştirilmek-
tedir. Doğum yapan kadına ve çocuğuna annesi, babası, ko­
cası, akraba ve komşuların bir armağan sunması töre gereği­
dir. Armağanların türünü ve ağırlığını, anneye olan yakınlık ve
İlişki derecesiyle armağan sahibinin maddi durumu belirlemek­
tedir. Genellikle doğumun ilk günlerinden başlayarak yılına ka­
dar süren «yoklama»lar sırasında anneye armağan verilirken ge­
rek anne, gerekse çocuk için birtakım kalıp sözler de söylenir.
Bu sözler, geleneksel kesimin nasıl bir çocuk istediğini, çocuk­
tan neler beklendiğini, onun yazgı ve gelecek anlayışını ele
vermesi bakımından İlginç İzler ve vurgulamalar taşımaktadır.

Çocukla ilgili ilginç bir âdet de, onun İçin ya da onun adına
ağaç dikmedir. Eskiden oldukça sık görülen, bugünse seyrek
rastlanılan, kaynağını da kuşkusuz yaşam ağacı tasarımından
alan bu âdetin kaynak kişilerce öne sürülen gerekçe, açıklama
ve yorumlamalarını aşağıdaki gibi toplayabiliriz: Ağacın büyü­
mesi ve gelişmesiyle çocuğun büyüyüp gelişmesi arasında sim­
gesel bir koşutluk kurmak. Nitekim «çocukla birlikte büyüsün,
çocuk da onun gibi boy atıp, serpilsin»; «selvi gibi boylu poslu

10
olsun»; «ağaç dallandıkça, çocuk da büyüsün»; «ağaç gibi dal­
lansın, budaklansın, kök salsın»; «ağaç yeşerdikçe, çocuk da
yeşersin»; «çocuk da ağaç gibi dik ve uzun boylu büyüsün»
türünden kaynak kişi açıklamaları ve İnanmaları bu gizemsel ko­
şutluğu ve yazgı birliği tasarımını çok açık bir biçimde dile ge­
tirmektedir. Bu âdetin bir başka amacı da çocuğun yaşının uzun
olması, ona uğur ve bereket getirmesi isteğine yöneliktir. Öy­
le ki «ömrü uzun olsun», «ağaç gibi meyve versin», «İlerde rızkı
bol olsun», «uğurlu, kademli olsun» diye, ağaç dikildiği bile be­
lirtilmektedir. Bu âdetin yukardakilerden ayrı bir yanı da maddi
alanla ilgilidir. «Çocuk evlenince kavağı kesip, evinde kullan­
sın»; «çocuğa maddi yardım olsun»; .«çocuğa çeyiz parası (kız­
sa), evlenme parası, okuma parası (erkekse) olsun»; «ilerde eli­
ne sermaye olsun» gibi açıklamaları âdetin bu gerçekçi yanıyla
ilgili olarak gösterebiliriz. Ayrıca ağaç dikme âdeti «çocuğun
t
uğurunu anlamak», «uzun yaşayıp yaşayamayacağını tahmin et­
mek», «hayırlı evlât olup olmayacağını öğrenmek» gibi geleceğe
dönük meraklan da bir ölçüde giderme amacını gütmektedir.
Çocukla onun adına dikilen ağaç arasında bir yazgı bağı tasa­
rımlandığı için, ağacın tutmaması, yeşermemesi, kuruması, ke­
silmesi gibi durumlar iyi karşılanmamakta; çocuğun bundan şu
ya da bu biçimde herhangi bir zarar göreceğine, olumsuz yön­
den etkileneceğine inanılmaktadır. Örneğin : «Bu ağaç kesilir
yahut kurursa, çocuk ölür» diyen kaynak kişi, bu yazgı birliğinin
en uç noktasını açıkça belirtmektedir. Böyle bir âdetin canlan­
dırılması ve her doğan çocuk İçin bir ağaç dikmenin köklü bir
gelenek haline getirilmesi — elbet ki, çocukla yazgı birliği çizgisi
dışında— , hatta bunun yasal yoldan bir yaptırıma kavuşturul­
ması çorak ülkemizin yeniden yeşermesi için önemli ve anlamlı
bir girişim olur kanısındayız.

n
«Çocuğun dişleri kolay ve çabuk çıksın»; «çocuğun dişleri
daha sağlam olsun»; «dişleri hedik gibi bitsin» diye ve «ilk di­
şin çıkışını kutlamak», «çocuğun rızkını artırmak», «çabuk bü­
yümesini, gelişmesini sağlamak» için yerine getirilen diş buğ­
dayı âdeti, Batı Anadolu'nun dışında yurdumuzun öteki bölge­
lerinde oldukça yaygındır. Bu âdetin bilinmediği ya da yerine
getirilmediği yerlerde, genellikle çocuğun dişinin çıktığını ilk gö­
renin çocuğa bir gömlek dikmesi ya da hediye alması âdeti var­
dır. Diş buğdayı âdetinin bilindiği yerlerdeyse, buğday kaynat­
manın yanı sıra çocuğa gömlek dikme, armağan alma gibi ekle­
melerde yapılmaktadır.

Bugün artık yaygınlığını yitirmiş olan ve daha çok eski bi­


çimiyle anımsanan saç kesme âdetl'nin belirgin öğeleri çocu­
ğun adaklı olması, kesilen saçın para karşılığı tartılması, bu pa­
ranın yoksul birine verilmesidir. Adak dışında, yani saçı bir tür
kurban motifi olarak kullanmanın dışında, çocuk İlk kez berbere
götürüldüğünde, saçı kesme karşılığı berbere dolgun bir ücret
verilmekte, kesilen saçdan bir parçası da alınarak ant olarak
saklanmaktadır.

Çocuğun yaş gününü kutlama, Türkiye geneli gözönünde


bulundurulduğunda sadece Batı etkisine açık ailelerde ve kent­
lerde yaygınlaşma eğilimini göstermektedir. Büyük çoğunluk,
ezellikle geleneksel kesim bu âdeti benimsemediği gibi, kimi
uzak yerler böyle bir âdetin varlığından bile habersizdir.

Dede Korkut masallarında da adı geçen beşik kertme âdeti


bugün de bilinmekte, eski etkinliğini ve uygulama gücünü yitir­
mekle beraber, daha çok köylerimizde yerine getirilmektedir. Be­
şik kertme âdetinin temelinde malın mülkün yabancıya gitme­
mesi, iki aile arasındaki sevgi ve dostluk bağının pekiştirilmesi,
bu bağın bir hısımlığa dönüşmesi, varolan akrabalık bağlarının

12
sürmesi gibi gerekçeler yatmaktadır. Beşik kertme yoluyla ço­
cukları henüz küçükken sözleme ve nişanlamalar daha çok ak­
rabalar (hala, teyze, dayı, amca çocukları), biribirlerini çok se­
ven aileler, aralarında iyi anlaşanlar, zengin aileler, komşular,
dostlar, arkadaşlar, çocukları aynı günde ya da kısa aralıkla
doğanlar arasında yapılmaktadır. Beşik kertme'nln en yaygın
ve geçerli biçimi karşılıklı sözleşme ve söze bağlama yoluyla
olmaktadır. Bu sözleşme ve söze bağlama sırasında kalıplaşmış
bir tören yapılmamakla beraber kızın ailesine hediye verildiği,
kıza takı takıldığı, şerbet içildiği, hoca çağrıldığı ve beşiklere
çentik, kertik açıldığı da âdetin içinde yer alan uygulama ve
gereklerden sayılmaktadır. Beşik kertme yoluyla sözleri kesilen,
nişanlanan çocukların İlerde, isteklerinin dışında kararlaştırılmış
bu nişandan cayma gerekçelerini ve nedenlerini de şöyle sıra­
layabiliriz: Çocuklar büyüyünce biribirlerini istemez ve beğen­
mezlerse; kız ya da oğlan başka birini severse; iki aile arasın­
da kavga ve geçimsizlik çıkarsa; ailelerin gelir farkları, ekono­
mik durumları değişirse; ailelerden biri başka bir yere göçerse;
nişanlıların öğrenim durumları farklı olursa; adaylardan birinin
sağlık durumu bozulursa, önemli bir hastalığa yakalanırsa ya
da sakatlık geçirirse sözden ve nişandan cayılabilir. Bu cayma
olağan karşılanıp pek üzerinde durulmadığı gibi, kimi durum­
larda araya düşmanlık girdiği, tepkiyle karşılandığı, dedikodu­
lara yol açtığı, hoş karşılanmadığı, hatta seyrek de olsa yara­
lama ve cinayetlere kadar vardırıldığı da olmaktadır.

Ülkemizde çocukla ilgili köklü geleneklerden birisi, hatta


en başta geleni sünnet uygulamasıdır. Ö.yle ki, hiç bir ana
baba, çocuğunu, yaptırımı bu denli güçlü olan geleneğin dışın­
da bırakmak istemez, Çünkü toplumun bu konudaki tutumu tar­
tışmaya meydan vermeyecek kadar açık ve kesindir. Sünnetle
ilgili uygulama, töre ve törenler gereç bölümünde yeterince

13
sergilendiğinden, biz burada bir iki noktayı, özellikle de kirvelik
kurumuyla ilgili kimi tutumları ve davranışları belirtmekle yeti­
neceğiz.

Özellikle Batı Anadolu'nun kimi yerlerinde tek çocuk sün­


net edilirken, yanına bir çocuğun daha katılmasına özen gös­
terilmektedir. Bu da genellikle yoksul bir çocuk olmaktadır. Böy­
le bir çocuk bulunmazsa, bir horoz kesilerek kurban edilmek­
tedir. Ayrıca çocuğu tekli yaşlarda sünnet ettirmek de üzerin­
de durulan noktalardan biridir. Giderek önemini yitirmekle be­
raber, kimi yerlerde çocuk attan, araçtan inmeden önce çocuğa
dedesi, babası, dayısı, amcası ya da bir başka yakınınca taşın­
maz mal ve eşya bağışlanması âdeti de sünnet töresinin için­
de yer almaktadır.

Sünnetle ilgili törelerin önemlilerinden biri de kirveliktir. Sün­


net işlemi ve düğünü sırasında çocuğa, çocuğun anne, baba
ve kardeşlerine armağanlar alan; sünnet giderlerinin ya tümü­
nü ya da bir bölümünü karşılayan; kesilme sırasında çocuğu
tutan; kesilme sonrasında çocuğun yanında kalan ve çocuğu
sık sık yoklayan kimseye yaygın adıyla kirve denmektedir. Kir­
velik töresinin etkin olduğu .yerlerde kirve, çocuğun «yarı ba­
bası», «İkinci babası», «baba vekili», «amcası», «dayısı», «ak­
rabası», «aile yakını», «dünya ve ahret dostu» sayılır. Ayrıca
kirve bu yakınlığın gerekli kıldığı görev ve sorumlulukları üst­
lendiği gibi, çiğnenmemesi gerekli kurallara da özen göstererek,
töre’nin belirlediği çerçeve içinde kalmaya çalışır. Yine töre'nin
etkin olduğu yerlerde kirvenin çocuk üzerinde «aileden biriy­
mişçesine söz hakkı», «babası gibi hakkı» ve «manevi hakkı»
vardır. Çocuk da kirvesine karşı babası, amcası, dayısı gibi dav­
ranır, kusur ve saygısızlık göstermemeye çalışır. Töre'nin etkin
olduğu yerlerde çocuk, kirvesinin kızıyla «akraba», «hısım»,
«kardeş» sayıldığından evlenemez.

14
Askere uğurlamayla ilgili olarak kaynak kişilerin açıkladık­
ları daha çok eskiden yapılanları kapsamaktadır. Şimdilerde
bu uğurlama dramatik yanını yitirmiş görünmektedir. Uğurlama
sırasında uğurlananın ardından su dökme, yağ dökme, ayna tut­
ma gibi uygulamalar gidenin yolunun açık olmasını, işlerinin iyi
gitmesini, çabuk gidip, çabuk dönmesini amaçlamaktadır. Yine
askere gidene ekmek, simit, dürüm ısırtırılması ve bu parçanın
saklanması; gidenin kısmetinin «rızkmmn evinde bulunduğunu
simgelemekte; onun, dönüp yine evine gelmesi isteğini içer­
mektedir.

Çocuğun zihinsel ve ruhsal özelliklerini, mizacını etkileye­


ceğine yorulan belirtiler içerisinde belirli somatik özelliklerin
yanı sıra, belirli ay ve günlerde doğma, belirli hareketler ve yi­
yecekler dikkati çekmektedir. Ancak bu konuda belirgin bir sı­
nır ayrımı göze çarpmamaktadır. Çünkü halk inancı kimi zaman
olumluya belirti saydığını, olumsuza da belirti sayabilmektedlr.

Kırk baskınına ve nazara uğramayla igili inanç halkımız ara­


sında çok yaygındır. Bu nedenle daha çocuk doğar doğmaz, ço­
cuğu kırk baskınından ve nazardan korumak için, bir sürü dinsel
ve büyüsel içerikli önlemler alınmakta; zararlı dış etkilere yetiş­
kinlerden daha açık olduğuna inanılan bebeler, çarpıcı ve öldü­
rücü sayılan kırk baskınından ve nazardan uzak tutulmaya çalı­
şılmaktadır. Halk inanmaları kırk baskınına ve nazara uğramış
çocukları sağaltmak için de çok sayıda ve türde yöntem ve
uygulama geliştirmiştir. Bunlar aynı temel gerekçeden ve ilke­
den kaynaklanarak türlenmekte, geniş bir uygulama alanı bul­
maktadırlar.

Yürümede, konuşmada, uyumada güçlük çeken, zamanı gel­


diği halde bu yeteneklerini kullanamayan çocuklarla çok ağla­
yan, çok yaramaz olan çocukların özürlerinin giderilmesi için

15
başvurulan yolların, alınan önlemlerin büyük bir bölümü dinsel-
büyüsel alanla halk sağaltmacılığı kapsamına girmektedirler.
Hocalardan, yatırlardan, ocaklardan, muskalardan, dinsel ve
büyüsel nitelikli uygulamalardan yarar umulurken, akla yatkın
ve çağdaş tıbbın da kabul ettiği kimi önlemelere ve yollara da
başvurulmaktadır. Örneğin uyumayan ya da geç uyuyan ço­
cuklara ıhlamur İçirilmesi, şekerli yoğurt yedirilmesi, ayran içi­
rilmesi türünden olanları burada belirtebiliriz. Öte yandan ço­
cuğun gereksinimlerinin karşılanması, altının temizlenmesi, kar­
nının doyurulması, hergün aynı saatta uyutulmaya çalışılması,
doktora götürülmesi gibi akılcı yolları da yukardakilerine ekle­
yebiliriz. Ancak geleneksel kesimin bu konudaki genel tutumu,
örneğin «çocuğun uykusunu çağırmak» ya da «uyku muskası
yazdırmak» gibi akıl dışı umarlardan hâlâ yararlanma çizgisini
de sürdürebilmektedir.

Çocuğun aile içindeki eğitimi ve bu eğitim için başvurulan


yollar büyük çapta gelenekselliğin ağırlığını taşımaktadır. Gerçi
eğitme konusuyla ilgili yanıtlarda ve açıklamalarda çağdaş ço­
cuk eğitimi düzeyine yaklaşan bir tutum ve davranış da göze
çarpmaktadır; ancak gelenekselin, hâlen uygulananın yanında
yer alan bu tavır, belli ki ideal olana, doğru olana ulaşma is­
teğini yansıtmakta; anadan babadan kalma eğitim anlayışının
aşılması zor barajına takılmaktadır. Kaynak kişilerin yüzde dok­
sanından aşkını, çocuğun daha küçükken dinsel eğitim alma­
sından yanadır. Ailelerin bu konudaki tavrı açık ve kesindir.
Çocuğa verilmek istenen dinsel eğitimin genel çizgisini İslâmi-
yetin temel bilgileriyle uygulamaya yönelik zorunlu yanları oluş­
turmaktadır. Aynı biçimde, çocuğun küçük yaşta cinsel eğitim
alması, cinsel konularda aydınlatılması da «ayıp» engelini aşa-
mamaktadır. Gerçi bu konuda da ilerici düşünen kaynak kişi­
lere rastlanılmaktadır, ama büyük çoğunluk .cinsel eğitimin sı­

16
rası geldiğinde çevreden öğrenileceği, kendilerinin de öyle öğ­
rendikleri gibi gelişigüzel bir tutumu dile getirmektedirler. Ço­
cuğu, aile içinde eğitmenin, «adam etmesnin yolu, kimi sağ­
duyulu kaynak kişilerin dışında, genellikle cezalandırma ve kor­
kutmadan geçmektedir. Bu tutum elbet kİ, çocukların girişimi­
ni ve yeteneklerini engelleyici; benliğini daraltıcı; çevresiyle
kuracağı sağlıklı İlişkileri kısıtlayıcı; onlara yumuşak huylu ol­
manın ötesinde başeğdiricl ve edilgen bir kişilik yapısı kazan­
dıracak nitelikte bir tutumdur. Böyle bir yapısal çizgide yetişti­
rilen ve yaşama hazırlanan çocuğun temel kişilik özellikleri de
ilerde değişime pek elverişli olamamaktadır. Bugün, kendisine
kazandırılan değerlerle yeni değerler arasında bocalayan ço­
cukların açmazlarının bu tür bir aile eğitiminden büyük ölçüde
kaynaklandığı da bilinmektedir. Buna karşılık kimi ailelerin de ço­
cuklarını, doğru ve yararlı saydığımız birtakım geleneksel de­
ğerlerimizden yoksun olarak yetiştirmeleri; onlara bizden olma­
yan kimi değer yargılarını aşılamaya çalışmaları da bu konu­
daki başka bir yanlış tutumu yansıtmaktadır.

Gereçte çocuk oyunlarıyla ilgili kesimde yaygın ve yöresel


oyunların örneklerinin yanı sıra, yurdumuzun dört bir yanında
oynanan oyunların adları verilmiş; bu konuda araştırma ve in­
celeme yapacaklara küçük de olsa bir kaynak sunma amacı
güdülmüştür. Çünkü bu konu başlı başına bir araştırma ve in­
celeme alanıdır ve bizim amacımızın dışına taşmaktadır.

Aynı biçimde atasözleri, özdeyişler, sevgi ve okşamaya


ilişkin kalıp sözler, kargışlar ve bilmecelerden de çocukla İlgili
olanların örnekleriyle yetinilmiştir. Bunlar da ötekiler gibi doğ­
rudan kaynak kişilerden elde edilenlerdir ve öyle sanıyoruz ki,
bir bölüğü şimdiye değin bu alanda yapılan yayımların içinde
yer almamışlardır.

17
Yukardakilere bakarak ninni ve ağıtlardan daha çok örnek
verilmiştir. Ninnilerde halk yazınında kullanılan dörtlükler bu­
lunduğu gibi, kimi türkü sözleri de ninni olarak söylenmektedir.
Kimi ninnilerde bunların söz dizini, yapıları ve uyakları yanlış
kullanılmakta, bozulmaktadır. Gereç bölümünde de görüleceği
gibi ağıtların çoğu dört dizeden oluşmaktadır. Bunların bir bö­
lüğü ölüm acısını yoğun ve çarpıcı bir duyarlıkla dile getirirken,
bir bölüğü de o an, doğaçlama bir yakınış olarak dikkati çek­
mektedir. Örneğin «ne çabuk usandın bizden de ölen ebene,
dedene gittin...» gibi. Ağıtların önemli bir bölüğü dört dizeli
uyaklı ağıtlardır. Ancak zaman zaman uyaklarda zorlamalar,
bozulmalar görülmektedir. Ağıtların kimileri ölenin durumuna
uydurulmak İçin biraz değiştirilen manilerden, türkülerden alın­
dığını açığa vurmaktadır.

Sevincinden çok acısını dışa vurmaya eğilimli halkımızda


ölümden sonra ağıt yakma geleneği yaygındır. Hatta kimi yer­
lerde bu amaçla meslekten ağıtçılar tutulduğu bile bilinmekte­
dir. Ancak çocuğunu yitiren ananın acısı kendi yürek közünden
alevlenmekte, kendi öz anlatımıyla dile getirilmektedir. Bununla
beraber bu doğal davranışa izin vermeyen bir tutuma, ölen ço­
cuğun ardından ağıt yakarak ağlayıp sızlamayı ayıp sayan bir
karşı koyuşada rastlanılmaktadır. Örneğin : «Bizim buralarda ço­
cuğu ölen gelinler ağlayıp haykırmazlar ki, bir de ağıt söylesin­
ler. Onlar büyüklerinden ar edinir (utanır), gözyaşlarını içlerine
dökerler» diyor bir kaynak kişi. Aynı biçimde bir başka kaynak
kişi de : «Çocuklara ağlamak ayıp sayılır. Bilhassa kayın­
pederi ve kayınvalidesi olan gelin, çocuğunun ardından katly-
yen ağlamaz» demektedir. «Anne ve baba ölen çocuğa arka­
sından ağlamamalıdır; eğer ağlarsa, mahşerde çocuklarını gö­
remezler, çocukları su içinde kalır» görüşü de bir başka örnek­
tir. «Ağıt yakılmaz, çok günahtır. Ağlamayacağın bile... Öte

18
dünyada sana şefaatçi olur ölen çocuğun...» görüşü de bu tu­
tumda dinsel baskının ağırlığını dile getirmektedir.

Masallarla ilgili sorularda kaynak kişiler daha çok parmak


çocuk, kurtla keçi yavruları, ayağına diken batan horoz, kırmızı
şapkalı kız vb. masallar çevresinde dolanmışlar, bunların çeşit­
lemelerinden örnekler vermişlerdir. Dikkati çeken bir nokta da,
artık «masal a n a la rın ın yitip gittikleri, onların yerini masal ki­
taplarının, plakların, radyo ve televizyonun aldığıdır. Yine de ör­
nek alarak verilen ondört masalın içinde birkaç tane özgününe
rastlonılabileceğinl umut ediyoruz.
K A Y N A K Ç A

Okuyucu, Giriş'te değinilen konularla ilgili daha ay­


rıntılı bilgi için aşağıda verilen kaynakçadan yarar­
lanabilir.

Acıpayamlı. Orhan : Türkiye'de Doğumla İlgili Âdet ve İnanma­


ların Etnolojik' Etüdü, AOEF yayınlan, Er-
rum 1961.
Acıpayamlı, Orhan : «Anadolu'da N azarla İlgili Bazı Âdet ve
İnanmalar». DTCF., Cilt: XX.. S a y ı: 1-2, An­
k ara 1 B62 .
Acıpayamlı, Orhan : «Türkiye'de Yürümeyen Çocukları Yürütme
Gelenekleri», I.UTFSB., MFAD yayınlan,
Ankara 1974.
Arsunar, Ferruh : Türk Çocuk Oyunlarından Örnekler, Maa­
rif Basımevi, İstanbul 1955.
Balaman, A. Rıza : «Verimli’de Askere Uğurlama Töreni»
TFAD, S a y ı: 273, İstanbul 1972, s. 6280-6282
Başgöz, İlhan : «İnsan Adları ve Toplum», TD., S a y ı: 294,
Ankara 1976, s. 164-170.
Başar, Zeki : Erzurum'da Tıbbi ve Mistik Folklor Araş­
tırmaları, AÜTF yayınlan, Ankara 1972.
Boratav, Pertev Naili : 100 Soru’da Türk Folkloru, Gerçek Yayın­
lan, İstanbul 1973.
Erk, Zümrüt «Anadolu'da Kırklama», I. UTFKB., VI. Cilt,
MFAD yayınlan, Ankara 1B76, s. 101-109.
Köymen, N. Çocuk Hastalıklarında Folklor, Batıl İnanç,
türel Tedavi, İzmir 1070.
Kudat, Ayşe Kirvelik, Ankara 1B74.
Musahipzade, Celal : Eski İstanbul Yaşayışı, İstanbul 1946.

21
Örnek, Sedat Veyis : Sivas ve Çevresinde Hayatın Çeşitli Saf­
halarıyla İlgili Bâtıl İnançların ve Büyüsel
İşlemlerin Etnolojik Tetkiki, DTCF, yayın­
lan, Ankara 1060.
Örnek, Sedat Veyis ; «Türk Folklorunda Ad Seçme ve Koyma»,
BÜHY 1975, İstanbul 1975, s. 101-112.
Örnek, Sedat Veyis : Türk Halkbilimi, İş Bankası Kültür Yayın­
lan, Anlı ara. 1977.

Öztürk, Orhan : Sünnetin Psikolojik Etkileri Üzerine Bir


Araştırma, CBasılmamış Doçentlik Tezi),
HÜTF, Ankara 1964.
öztürk, Orhan : «Toplumsal Çocuk Yetiştirme Tarzları ve
Kişilik Gelişmesi», Çocuk Sağlığı ve Hasta­
lıkları Dergisi, C ilt: B, S a y ı: 2’den ayn ba­
sım, A nkara 1065.
Öztürk, Orhan : «Anadolu Toplumunda Özerklik ve Girişme
Duygularının Kısıtlanışı», V. Milli Nöropsi-
klyatri Kongresi Tutanaklarından Ayn
Baskı, baskı tarihi ve yayın yeri yok.
Öztürk, Orhan,
Tekeşin, Fehmi : «Geleneksel Türk Toplumunda Göz Değ­
mesi İnancının Psiko-Dinamiği», V. Milli
Nöro-Psikiyatri Kongresi Tutanaklarından
A yn baskı, tarihi ve yaym yeri yok.
Türkdoğan, Orhan : Doğu Anadolu'da Sağlık-Hastalık Sistemi­
nin Toplumsal Araştırması, AÜİF yayınla-
n , Erzurum 1972.
Türkdoğan, Orhan : «Türklerde Kirvelik ve Sünnet Geleneği».
TK., S ayı: 225, Aııkara 1073.
Ülkütaşır, M. Şakir : «Türkiye Türklerinde Ad Verme İle İlgili
Gelenek ve İnançlar», I. UTFKB., C ilt: IV.,
MFAD yayınlan, Ankara 1076, s. 369-384.
Yörükoğlu, Atalay : Çocuk Ruh Sağlığı, İş. Bankası Kültür Y a­
yınlan, Ankara 1978.

22
II
G ereç
I. DOĞUM ÖNCESİ

A, KADININ KISIRLIĞINI GİDERMEK


[ÇİN BAŞVURULAN UMARLAR

1. Dinsel = Büyüse! Nltellktekiler :

Hocaya okutulur, muska yazdırılır.

(Ada., Darıpınar K./Ada., İmamoğlu K./Ada.p Dağıs­


tan K./Ceyhan/Ada., Ama., Merzifon/Ama., Yuva K ./
Kırıkkale/Ank., Borçka/Ar., Bozdoğan/Ay., Ba., Bayır-
lcöy K./Bil., Düzce/Bo., Dy., Dz., Süleoğlu K./Ed., Ezm.,
Sağlık K./Görele/Gr.. Uluborlu/Isp., Bademli B./Öde-
miş/İz., Gömeç K./Ky., M ucur/Krş., Sille B./Kn„ Şa-
turoğlu K./M ucur/Krş., Mr., Milas/Mğ., Yerkesik B./
Mğ„ Göynük K./Nş., Bor/Nğ., Bağlam a K./Nğ., Şen-
yurt K./Perşemba/Or., încidere K./Yom ra/Tr„ Aydın­
lık K./Tn., Ur.)

Açıklayıcı Örnekler:

ÖrnBk : 1

«Hoca muska yazar. Kadın muskayı boynuna takar.


Bu muska doğuma kadar kadının boynunda kalma-

23
lıdır. Muskanın yazıldığı akşam, kadının cinsel bir­
leşmede bulunması tembih edilir.»
(K K .: Hatice A., 65, Uluborlu/Isp.)
Örnek : 2
«Yerli hocalar okur üflerler. Ayrıca küçük kağıtlara
kuvvetli dualar, tılsımlar yazarak muska yaparlar.
Bu kağıtları bükerek küçük küçük hap haline ge­
tirirler ve kadına yuttururlar.»
(K K .: Şefika A., 74, Bozdoğan/Ay.)
Örnek : 3

«Kısır kadın hocaya gider, yıldıznamesine baktırır,


muska yaptırır.»
(K K .: Fatm a Y., 43, Yenice K./Bozdoğan/Ay.)

Örnek : 4
«Hocalara muska yaptırarak dokuz ay okuturlar.
Eğer çocuk olursa, olduktan sonra muskayı yenile­
tirler.»
(K K .: Leman B., 60, Milas/Mğ.)

Yatırlara, ziyaretlere, türbelere, tekkelere gidilir.

(Ada., Ceyhan/Ada., Dağıstan K./Ceyhan/Ada., San-


dıklı/Af., Af., Bolvadin/Af„ Kâhta/Adı., Yeşilören K ./
Amai, Gümüşhacıköy/Ama., Beypazarı/Ank., Polatlı/
Ank., Yuva K./Kınkkale/Ank„ Ant., Korkuteli/Ant.,
Gebiz B./Serik/Ant., Borçka/Ar., Ay., Ba., Sarnıç K ./
Dursunbey/Ba„ Bayır-K ./B il., Kabaçalı K./Kiğı/Bn.,
Bo., Göynük/Bo.. Brs., Gürsu/Brs., Tumarlı K./Çkr.,
Çkl„ Yiğitler B./Bayramiç/Çkl., Dz., Dere K./Acıpa-
yam/Dz., Dy„ Ed., Uzunköprü/Ed., El., Dallıca K./E1-.,
Keban/El., Eze., Ezm., Es., Mihalıççık/Es., Gr., Şebin-
karahisar/G r., Isp., Uluborlu/Isp., Bekiralan K./îç,

24
İç., Tarsus/İç.. Büyükhalkalı K./Bakırköy/İst„ İz., öde-
miş/İz., Pmarbaşı/Ky., Gömeç K./Ky.t Mr„ Üngüt K./
Mr., Milas/Mğ., Yaşyer K ./M ilas/M f., Göynük K./Nş.,
Avanos/Nş., Ûzkonak B./Avanos/Nş., Şenyurt KJ
Perşembe/Or., Sm„ Şarkışla/Sv., Deligazi K./Sv., To.,
Zile/To., K arayaka B./Erbaa/To., Erkilet K ./Turhal/
To., Pülümür/Tn.. Aydınlık K./Tn., Tûlmen K./Ur„
Ur., Banaz/Uş.. Vn., Gürpmar/Vn., Aşağıkaymaz K./
Güıpınar/Vn.. Tuzlacık K./Sorgun/Yz., Zn., Halilbey-
oğlu K./Devrek/Zn.)

Çocuk sahibi olmak için ziyaret edilen kimi türbeler, tekke­


ler, yatırlar :

«Eshab-ı Kehf» (İç.), «Çırpılı Dede» (Ba.), «Deve De­


de» (Bo.), -Cahide Sultan» (Çkl.), «Ünzüle Ebe» (Yi­
ğitler B./Bayram iç/Çkl.), «Seyylt Battal» (Es.). «Efen­
di Sultan» (Uluborlu/Isp.), «Susuz Dede» (İz.), «Liğer
Dede» (İz.), «Hacı Bektaş» (Nş.), «Karatürbe» (Şen­
yurt K ./Perşem be/O r.), «Melikgazi» (Niksar/To.),
«Bunbaba (Erbaa/To.)» »Ahmedi Turan» (Sv.), «Şıh
Müslüm» (Su ru ç/U r.), «İmam Bakır» (Harran B./Ur.)

Kimi büyüse! özlü işlemler yapılır.

Kırk aileden kumaş parçası alınıp, elbise dikilir, pa­


muktan bir bebek hazırlanarak bu elbise giydirilir ve
üzerine tuz serpilir.
(Borçka/Ar.)

Dedenin başındaki ağaca, içinde bebek bulunan bir


beşik yapılıp asılır.
(Milas/Mğ.)

Tekke'nln yanındaki içi toprakla dolu küpden çıka­


cak böcek kısır kadına habersizce yutturulur.
(Dere K./Acıpayam/Dz.)

25
Doğum .yapmış kadının yeni doğan çocuğunun «son»
unun üzerine, son soğuyuncaya kadar oturulur.
(Maşukiye K./Kc.)

Yaldız ile kırklanılır.


(Ant.)

Meyvesi olmayan ağaca taş kıstırılır.


(Dere K./Acıpayam/Dz.)

Delik bir taşın altından geçilir.


(Keban/El.)

Miras zincirinin altından geçilir.


(Çimenli K./Tr.)

Mora dikeni altından geçilir.


(Çimenli K./Tr.)

Kısır kadın diken altından geçirilir.


(Akçaabat/Tr.)

Henüz doğum yapmış bir kadının sonu üzerine kısır


kadın çıplak olarak oturtulur, daha sonra da koca­
sıyla yatar.
(Ödemiş/lz.)

41 nikahlıdan hiç konuşmadan mum toplar, dört yol


ağzında anasının ilk kızı olan birisi bu mumları eri­
tir, çocuğu olmayanın başına dökülür.
(încidere K./Yom ra/Tr.)

«Tığga»sı kesilir.
(Zile/To.)
Açıklayıcı Örnekler:

Örnek : l

«Hacca giden yakınlarına kuşak gibi birşey verirler.


Hac yolcuları bu kuşağı hac ziyareti boyunca türbe­
lerin üstüne bağlayıp dönüşlerinde getirirler ve ço­
cuğu olmayan kadınların bellerine bağlarlar.»
(KK.: Emine U„ 57, Brs.)

Örnek : 2

«Efendi Sultan yatırının başına gelen çocuksuz ka­


dın, türbenin bir tarafına bir erkek kuşağı ile bağ­
lanır. Hariçten gelen bir erkek bu kuşağı çözer. Ka­
dın o akşam cinsi münasebette bulunursa mutlak
çocuğa kalır. Bu işlemler için birtakım şartlar var­
dır. Kadın ve erkek mutlaka abdestli olacaktır ve
yatırın başında Allah rızası için İki rekat namaz kı­
lınıp duası yatıra adanacaktır. Hepsinden önemlisi,
bu işlemlerin tam bir itikatla yapılması mutlak su­
rette lazımdır.»
(K.K.: Hatice A., 65, Uluborlu/Isp.)

Örnek : 3

«Çocuğu olmayan kadının her iki taraf akrabaları


birleşerek Uluborlu Senirkent yolu üzerindeki «Oğul-
lu Kavaksa giderler.. Orada bulunan erkeklerin ku­
şakları biribirine bağlanır. Ve yanlarında götürdük­
leri kurban kesilir. Et kazanda pişmekte, kadın da
kavakta bağlı durmaktadır. Yoldan geçmekte olan
ilk erkek yolcu çağrılarak besmele ile kadının bağlı
olduğu kuşak çözdürülür, yolcuya da etten yedirilir.
Kesilen kurbanın erkek olması lazımdır. Kadın çö-

27
züldükten sonra yemek yenir, ancak kadın bu ye­
mekten yiyemez. İşte bu işe 'oğullu kavağa bağla­
mak' denir.»
IKK.: Hatice A., 65, Uluborlu/Isp.l

Örnek : 4

«Kadını yatırırlar; kollarından, belinden ve bacakla­


rından bağlayarak birkaç kadın iplerden tutarak
aşağı yukarı yayık gibi sallarlar.»

(D.: Mukaddes Ç., Kavakyolu K ./Ezc.)

Örnek : 5

«Ünzüle Ebe yatırından pamuktan yapılmış iplik alı­


narak bele bağlanır. Bu iplik doğuma kadar belden
çıkarılmaz.»
IKK.: Hanife S., 55, Yiğitler B./B ayram iç/Ç kü

2. Halk Sağaltmacılığı Alanına Girenler:

Kocakarı ilaçları kullanılır, yerli ebelere başvurulur.

(Ada., Dağıstan K./Ada., Adı., Kâhta/Adı., Çubuk/


Anlc., Beypazarı/Ank., Büğüdüz K./Ank„ Gebiz B ./
Serik/Ant., Ulukent K ./A rhavi/A r„ Bre., Gürsu/Brs.,
Hacıhamza B./Çr., Kızılcasöğût K./Çivril/Dz., Dy.,
Ezm., Eze., Kaymazyaylası K./Es„ Gr„ Şebinkarahi-
sar/G r., ULuborlu/Isp., İç., Silifke/lç., M ağara K./Iç.,
İz., Tire/lz., Ödemiş/lz., Pınaıtoaşı/Ky., Gömeç K./Ky.
Krk., M ucur/Krş., Şaturoğlu K./M ucur/Krş., Göynük
K./Nş„ Mr„ Üngüt K./Mr., Şarkışla/Sv., Deligazi K ./
Sv„ Malkara/Tk., To., Zile/To., Tr., Akçaabat/Tr., Çi­
menli K./Tr., Tn., Pülümür/Tn., Aydınlık KTTn., Ur.,
Tülmen K ./Ur., Kılcan K./Uş., Banaz/Uş.; Vn., Aşağı-
kaymaz K./Gürpmar/Vn., Tuzlacık K./Sorgun/Yz.l

28
Açıklayıcı Örnekler:

Ö rnek : 1

«Bir çıkı yaptırılır bu işi bilene. Çıkı dediğim rakı,


nöbet şekeri ve yedi çeşit baharattan yapılmış bir
ilaçtır. Kadın bu ilacı tutunur. Bazı kadınlar bu İlacı
kullandıktan sonra çocuk şahabı olmuşlardır.»
(KJC.: Güllü 1., 41, Şarkışla/Sv.)

Örnek : 2

«Kısırlığa iyi gelen ilaçlar vardır. Benim bir tanıdığım


da kullanmıştı. Baharattan, kıyılmış etten, maydonoz-
dan, sütten yapılmıştı. Hepsi bir arada pişirilmişti.»

(KK.: Şeker T., 45. Zile/To.)


Örnek : 3

«Leylek yemi denilen dikenli bir otu merhem gibi


ezip kadının karnının altına koyarlar.»

(KK.: Kibar Ö„ 43. Aydınlık K./Tn.)


Örnek : 4

«Ara ilacı kullanır kadınlar. Yani evde yapılan İlaç­


lar. Bunları da ara yahut «aralık ebesi» dediğimiz
yeril ebeler, çok bilmiş kadınlar yapar.»

(KK.: Melahat O., 37, Silifke/îç.)

Rahime, hazneye yerli ilaçlar uygulanır.

(Ceyhan/Ada., Dağıstan K./Ceyhan/Ada., Kâhta/Adı.,


Af., Sandıklı/Af., Suluova/Ama., Korkutell/Ant., Ba„
Bandırma/Ba., Sarnıç K./Dursunbey/Ba., G ölpazan/
Bil., Bayır K./Bil., Düzce/Bo., Göynük/Bo., Kızılcasö-
ğüt K./Çivrll/Dz.. Es., Kaymazyaylası K./Es„ Gaz.,

29
Gm„ Bekiralan K./İç., Isp.t Ödemiş/İz., Krk., Krş„ Ava-
nos/Nş., Kn„ Sille B./Kn„ Yarm a B./Kn.( Milas/Mğ-,
Nğ„ Rz., Çamhtepe K ./Pazar/Rz.. Bafra/Sm.‘, Tk., Or­
manlı K./lnecik/Tk., Kılcan K./Uş., Bartın/Zn.)

Açıklayıcı Örnekler:

Örnek : 1

«Rahim açmak için, kesme şeker üstüne gliserin


yağı damlatılıp rahim yolu ağzına konur.»
(K K .: Ayşe E., 45. Sandıklı/Af.)

Örnek : 2

«Baharat çıkın yapılıp rahime konur.»


(K K .: Huriye Ç., 43, Suluova/Ama.)

Örnek : 3

«Zencefil, beyaz soğan, kimyon karışımı temiz bir


tülbende konur, çıkın yapılır, zeytin yağına batırılır,
hazneye konur.»
(K K .: Duriye B'., 70, Korkuteli/Ant.)

Örnek : 4

«Bir parça pamuk üzerine bolca rakı dökülüp, pa­


muk kilota yerleştirilir. Bu pamuk üşütmeyi alır, yu­
murtalıkları çalıştırır.»
(K K .: Kadriye T., 55. Bandırma/Ba.)
Örnek : 5

«Çamaşır sodası ile zeytinyağı karıştırılıp merhem


yapılır, temiz bir beze sarılarak rahme konulur.»
(K K .: Rukiye A. 35, Kızılcasöğüt K./Çivril/Dz.)

3C
Örnek : 6
«Gliserin ceviz kadar pamuğa konur, hazneye konul­
duğu zaman çocuk olur.»

(KK.: Latife E., 38, Gaz.)

Örnek : 7

«Yeni doğan çocuğun vücudundaki yoğa türlü baha­


rat karıştırılarak rahlme konur.»

(KK.: Zehra A., 53, Es.)

Örnek : 8

«Bir pamuğun üzerine bir miktar gülyağı dökülür. Bu


pamuk rahlme konulur. Ayaklar yüksek bir yere di­
kilerek yarım saat yatılır. Bu işlem pamuğa rakı dö­
külerek de yapılır.»
(KK .: Ayşe K., 55, Ödemiş/İz.)

Örnek : B

«Balık yağı ile maydanoz kavrulur, ılıkken rahlme


konur, arka üstü yatılır.»
(KK.= Saadet Z., 41. Rz.)

Buğuya, kızgın kiremit©, taşa oturtulur.

(Ceyhan/Ada., Danpınar It./Ada,, Hamur/Ağ., Ama.,


Suluova/Ama., Beypazan/Ank., Korkuteli/Ant., Na-
züli/Ay„ Bayat/Çr., İskilip/Çr., Dere K./Acıpayam /
Dz., Dy., Kızılcasöfüt K./Çivril/Dz., Ed., Uzunköprü/
Ed., Süleoğlu K./Ed., El.. Dallıca K./El., Es., Kavak-
yolu/Ezc., Gölcüğez K./Hasankale/Ezm„ Gaz., Kilis/
Gaz., Şebinkarahisar/Gr., Gm„ Bayburt/Gm., Sal-
yoz K./Ketkit/Gm., îç., Silifke/lç., M ağara K./lç., Bü-
yüiklıalkalı K./İst„ Ardahan/Krs., Ks., Krk., Krş., Şa-

31
turoğlu K./M ucur/Krş., Kc„ Kn., Mİ., Milas/Mğ., Yer-
kflsik B./Mğ.. Bor/Nğ.. Bağlam a K./Nğ„ Akkuş/Or.,
Ayancık/Sn., Şanyurt RTPerşembe/Or.. Rz., Çamlı-
tepe K ./Pazar/Rz., Sv„ Şarkışla/Sv., To., Zile/To., Tk.,
M alkara/Tk„ Akçaabat/Tr., T r .,. Hozat/Tn., Vn., Yz.,
Zn.)

Açıklayıcı Örnekler:

örnek : l

«Bir adam boyunda kazılan çukurun içine ateş ya­


kılır. Daha önce toplanan ebegümeci, ceviz yaprağı,
ısırgan otu ve başka otlar sıcak suda haşlandık­
tan sonra, inek pisliğiyle birlikte bu çukurun içine
konur. Kısır kadın ya da erkek çukur içinde bir iki
saat bekletilir.»

(KK.: Asiye H., 67, Iskilip/Çr.)

örn ek : 2

«Çeşitli otlar kazanda kaynatılır. Bu biraz soğuduk-


dan sonra kadın içine girip, üstünü iyice örter ve
sıcak su veya çay içer. Buna 'doğana girme' denir.
Doğan'dan çıktıktan sonra da yatar dinlenir.»

(KK.: Saadet A., 45, Gölcüğez K./Hasankale/Ezm.)

Örnek : 3

«Dereotuna benzeyen ve anason gibi kokan rezene


otu suda iyice kaynatıldıktan sonra, buğusuna otu­
rulur.»

(K K .: Fatm a A., 30, Büyükhalkalı K./Bakırköy/lst.)

32
Örnek : 4

«Kömür mangalı yakılıp ateşine balık yağı dökülür.


Kadın mangalın sıcağına çömellr.»
(KK.: Saadet Z„ 41. Rz.)

Örnek : 5

«Taş iyice kızdırıldıktan sonra üzerine zeytinyağı


dökülerek lazımlığın içine konur. Çıkan buğunun
üstüne kısır kadın oturur.
CKK.: Rabiye T., 70, Çamlıtepe K ./Pazar/Rz.)

Örnek : 6

«Kokulu yayla ardıcı iyice kaynatılır, buğusuna ka­


dın oturur.»

(KK.: Elif S., 55, Danpınar K./Ada.)

Örnek : 7

«Türlü otlarla hayvan gübresi bir kazan içine kona­


rak kaynatılır. Su ılık duruma gelince kadın buğuyu
tutunur.»

(KK.: Hatice Ç., 40, Gümüşhacıköy/Ama.)


ÖmBk : 8

«Bir kilo sütle kestane ve maydanoz kaynatılıp, ka­


dın buharına oturtulur.»

(KK.: Hatice Ş., 60, Süleoğlu K./Ed.)


Örnek : 9

«Çocuğu olmayan kadın bir hafta süreyle sıcak tuğ­


la üzerine konan helva üzerine oturtulur.»

(KK.; Saadet S., 40, Bayburt/Gm.)

33
Örnek : 10

«Kırmızı biber ocakta pişirilir, acısını ve buğusunu


duyacak şekilde üstüne oturulur.»
(K K .: Günnihal T„ 22, Yerkesik B./Mğ.)

Örnek : n

«Çocuğu olmayan kadın sıcak kül üzerine oturtulup,


üstü yorganlarla sarıp sarmalanır.»
(K K .: Ayşe Z., 55, Salyoz K./Kelkit/Gm.)

Ö r n e k : 12

«Sultan otu, lahana, pırasa ve ebegümeci bir arada


kaynatılarak, buğusuna oturulur.»

(KK.: Ferdane E., 70, Malkara/Tk.)

Örnek : 13

«Bir insanın girebileceği büyüklükteki kazanda çi­


çekler kaynatılır. Kısır kadın ilkin kazanın buharına
oturur. Su ılıyınca kazanın içine girer.»
(K K .: Güllü U„ 30, Şarlaşla/Sv.)

Buğusu yapılan otlar, nesneler:

Arpa, ayçiçeği, iaalık yağı, ceviz yaprağı, çam sa­


kızı, dut, ebegümeci, ısırgan otu. kabak, karabiber,
katran, kekik, kestane, kırmızı biber, koyun pisliği,
lahana, maydanoz, pancar, papatya, pırasa, saman,
sarmısak, sıcak kül, sirke, «son» (plasenta), süt, ta ­
vuk pisliği, türlü otlar, yumurta, zeytinyağı.

34
Bele yakı yakılır, sarılır.

(Sandıklı/Af., Ba., Gümüşhacıköy/Ama., Merzifon/


Ama., Sarnıç K./Dursuribey/Ba., Düzce/Bo„ Kaymaz-
yaylası K ./Es.t Kavakyolu K./Ezc., Sılhıs K./Ezc., Şe-
binkarahisar/Gr., Bayburt/Gm„ Şaturoğlu K ./M ucur/
Rrş., Kulu/Kn., Korkut K./Mş., Göynük K ./Avanos/
Nş.. Hz., Sm., Sv., Şarkışla/ Sv„ Deligazi KVSv., To„
Kılcan K./Uş., Tn.. Vn„ Yz.. Zn.)

Açıklayıcı Ö rnekler:

Örnek : ı

«Sarımsak, kara biber, katran, tavşan .yağı ve kuru


üzüm karıştırılıp ezilerek bir tülbente konur. Bu tül­
bent bele sarılır.»
CKK.: Hatice D., 60, Bayat/Çr.)
Örnek : 2

«Karasakız, demirci külü ve zeytin çekirdeğinden


dövülerek ve karıştırılarak yapılan macun bel üze­
rine sürülür.»
CKK..: Güllü P., 76, Sılbıs K./Ezc.J

1 Örnek : 3

«Haşlanmış soğan kirli yüne sarılarak bir çıkın ya­


pılır, üç gün müddetle kadının beline konur.»
(D.: Mukaddes Ç., Kavakyolu K./Ezc.)
Örnek : 4

«İğneyle delinmiş mukavva kağıdının üstüne ince dö­


vülmüş çam sakızı ekip, rakı serpilir. Bu yakı bele
vurulur.»
(K K .: Stdıka Y., 48, Kaymazyaylası K./Es.)

35
Örnek : 5

«Yumurtayla kireci karıştırıp meydana gelen hamur


kıvamındaki maddeyi bele sürüp, yüzü koyun bir
saat yatılır.»
(KK.: Huriye Ç„ 43, Suluova/Ama.)
Örnek : 6

«Kertenkele öldürülüp baharatla karıştırılarak dövü­


lür ve hamurdan bir pikin halinde kadının beline
sarılır.»
(K K .: Fatm a £., 68, Bo.)
Örnek : 7

«Sıcak su banyolarında kadının beline kirep vuru­


lur.»
(K K .: Pakize T., 43, Şebinkarahisar/Gr.)

Örnek : 8

«Karasakızdan yapılmış yakı üp gün müddetle ka­


dının beline vurulur.»
(K K .: Saadet S., 40, Bayburt/Gm.)

Karın, kasık, bel çektirilir.

(Ada., Ceyhan/Ada„ Sandıklı/Af., Gümüşhacıköy/


Ama., Borçka/Ar., Nazilli/Ay., Yenice K./Bozdoğan/
Ay., Düzce/Bo., Göynük/Bo., Brd., Susuz K ./Bucak/
Brd., Bayat/Çr., İç., Kaymazyaylası K./Es., Bayburt/
Om., Bademli B./Ödemiş/lz., Vize/Krk., •Kulu/Kn.,
Yaşyer K./Milas/Mğ., Özkonaik B./Avanos/Nş,, Nğ„
'Bağlama K./Nğ., Sm., Bafra/Sm ., Sv„ Şarkışla/Sv.,
Şenyurt K./Perşembe/Or., Tr., Tavuklar K./Hozat/Tn.,
Vn., Gürpınar/Vn., Tuzlacık K_/Sorgun/Yz., Halilbey-
oğlu K,/Devrek/Zn.)

36
Açıklayıcı Örnekler :

Örnek : 1

«Kasıklar yukarıya doğru çekilir. Bir kişi kasıkları


tutarken, bir başkası da büyük bir sargıyla bütün ka­
rın kısmını sarar. Karın ve kasıklar bir gece bo­
yunca sargılı durur. Ertesi günü sargılar çözülür.»

IKK. : Sadiye A., 48, Gölpazan/Bil.)


Örnek : 2

«Kadın ayaklarından tutularak kaldırılır ve birden ye­


re bırakılır.»
(KK .: Hatice D„ 60, Bayat/Çr.)
Örnek : 3

«Yerli ebelere kısır kadınların karınlan çeke çeke


sardırılır. Bu iş birkaç defa tekrar edilir.»
(K K .: Teıızile B„ 55, Susuz K ./Bucak/Brd.)

Örnek : 4

«Eğer kadınn çocuğu 'soğuklama' dan olmuyorsa


karnı çektirilir, sardırılır.»
(K K .: Fatm a Y., 43, Yenice K./Bozdoğan/Ay.)

Örnek : 5

«Şehir hamamlannda natırlara bel çektirilir.»


(KK .: Nazlfe B., 32, Bağlam a K./Nğ.)

Bele çömlek, havan çekilir.

(Nazilli/Ay., Ba., Düzce/Bo., Biga/Çkl., Lapseki/Çkl.,


Ed., Kaymazyaylası K./ES., İz., Ödemiş/lz., Krk., Vi-
ze/Krk., Pelhivanköy B./Krk., Its., Kc„ Krş., Şatur-

37
oğlu K./M ucur/Krş., Maşukiye K./Kc., Güneşler K ./
Sk., Sv„ Şarkışla/Sv„ Deligazi K./Sv., Rz., M alkara/
Tlc., To„ Ur., Tülmen K./Ur., Uş., Kılcan K./Uş„ Zn.)

Açıklayıcı Örnekler :

Örnek : l

«Çömleğin içine alkole batırılmış pamuk konur. Pa­


muğu yakar yakmaz çömleği kadının beline kapa­
tırız. Buna 'çömlek kapama’ deriz.»
[K K .: Sıdıka K., 55, Ur.)
Örnek : 2

«Küçük bir çömleğin içinde ispirtoya batırılmış bir


'parça pamuk yakılır. Pamuk sönmek üzereyken
çömlek belin üstüne kapatılır. Bu iş üç defa tekrar­
lanır. Buna 'çömlek tutma' denir.»
(K K .: Ayşe N„ 50, Lapseki/Çkl.)
Örnek : 3

«Kadın sırtüstü yatar. Bakır havanın içinde alkole


batırılmış pamuk yakılır. Sıcak olan bu havan bele
kapatılır. Bu kapatma işlemi-aynı gün beş defa tek­
rarlanır. Bu arada kasıkları çekilir, kamı bir bezle
sıkıca sarılır. Daha sonra kadın kocasıyla yatar.»
(KK.: Ayşe K„ 55, Ödemiş/İz.)

Ilıcalara, kaplıcalara, hamamlara gidilir.

(Gümüşhacıköy/Ama., Ay., Bo„ Düzce/Bo., Alpagut


K./Bo„ Brs., Biga/Çkl., Tum arlar K./Çkr., Kızılcasöğüt
K./Çivril/Dz„ Dy., El., Dallıca K./E1., Gölcüğez K ./
Hasankale/Ezm., Kilis/Gaz., Gr„ Sağlık K./Görele/Gr„
Keçiborlu/Isp., İst., İz., Pınarbaşı/Ky„ Kn„ Sille B ./

38
Kn., Y arm a B./Kn., Milas/Mğ„ Avanos/Nş., Pazar/Hz.,
Çamlıtepe K ./Pazar/Rz„ Bafra/Sm „ Güneşler K./Sk.,
Sv.. Şarkışla/Sv., Malkara/Tk., To., Zile/To., Tr.t Pü-
lümür/Tn., Banaz/Uş.)

Belli şeyler yenilir, içilir.

Yenilenler:

Hacca gidenlerin getirdikleri Hazreti Muhammedin


buğdayından yutulur.
(Brs.)

Hicaz’dan getirilen et yenilir.


(tmamoğlu K /A d a.l

Kabe’den getirilen buğday çiğ olarak yutulur.


(Çkl.)

«Yeberik» adlı ziyaret yerinden alınan toprak yeni­


lir.
tUr.)

Kurumuş dereotu bal ile dövüldükten sonra yenilir.


(Şenyurt K./Perşembe/Or.)
Balla karıştırılmış baharattan hergün bir kaşık yu­
tulur.
(Suluova/Ama.l
Balla keten tohumu kavrularak yenir.
(Deligazi K./Sv.)
Okutulmuş yemek yenir.
(Yaşyer K./M ilas/M f.)
Çekirge böceği yenilir.
(Kulu/Kn., Bor/Nf.)

39
İçilenler :

Böğürtlen kökü kaynatılıp içilir.


(Şenyurt K./Perşembe/Or.)

Ebegümeci kaynatılıp suyu içilir.


(Ama., Bafra/SmJ
Sarı şebboy çiçeği kaynatılıp suyu içilir.
(Sm.)
Kır otları çay gibi kaynatılır, bir gece yıldızlara karşı
bekletilir, sabahına içilir.
(Pehlivanköy B./Krlc.)
Soğan, helvican ve karanfil kaynatılıp suyu içilir.
(Kavakyolu K./Ezc.)
Türlü otlar kaynatılıp suyu içilir.

(Gölcüğez K./Hasankale/Ezm.)
Rakı ve kinin karıştırılıp içilir.
(Sm.)

Açıklayıcı Örnekler :
Örnek : 1

«Önceleri dedeler vardı. Tekkeden buğday getirir de


verirlerdi. Onlardan bir tane içenin çocuğu olurdu.
OsmanlI geldikten sonra hiç biri kalmadı,»
(K K .: Selma Y., 75, Saskara K./Hanak/Kr.)

Örnek : 2

«Çocuğu olmayan kadın bahar ayında yedi çeşit


haşlanmış sıcak pancar içinde göbeğe kadar otur-

40
tulur. Ağzı, burnu açıkta kalacak şekilde bütün vü­
cudu yorgan gibi kalın bir şeyle örtülür. Daha son­
ra tarçın, karanfil, havlican, zencefil, karabiber, zer­
de İçi gibi baharatlar biraz çayla kaynatıldıktan
sonra sıcak sıcak Içlrlllr çocuğu olmayan kadına. Bir
saat sonra buradan alınarak yatağa yatırılır. Üşü-
tülmemeye dikkat edilir. Bu olay üç gün tekrar edi­
lir. Bunun akabinde üç günde kaynatılmış bayat sa­
mana oturtulur. Aradan bir ay geçer, ikinci ay kadın
hamile kalır.»
(K K .: Didare T.. 70, Mş.)

Örnek : 3

«Biz eskiden çeşitli otları kaynatıp göbeğe kadar


onun içinde oturturduk. Sık, sık şerbet içirirdik kısır
kadına, çıkardıktan sonra da 'zom‘ larını (kasıkla­
rını) kaldırır, üşütmemesine çalışırdık. Allah verirse
çocuğu olur, olmazsa kocası üstüne evlenirdi. Çün­
kü o zaman şimdiki doktorlar, ilaçlar yoktu.»
(K K .: Hayriye A.. 70, Korkut K./Mş.)

3. Tıbbî Sağaltma Alanına Girenler :

Doktora, ebeye, hastahaneye başvurulur.

(İmamoğlu K./Ada., Adı., Bûğüdüz K./Ank., Yuva K ./


Kınkkale/Ank., Ant., Ulukent K./Arlıavi/Ar., Yenice
K./Bozdoğan/Ay., Nazilli/Ay., Bo., Alpagut K./Bo.,
Düzce/Bo„ Brd„ Çkl., Biga/Çkl„ Lapseki/ÇkI.. Hact-
hamza B./Çr., Tumarlı KyÇkr., Dy., El., Ed.. Uzun-
köprü/Ed„ Es., Gr., Şebinkarahisar/Gr., Sağlık K./Gö-
rele/Gr., Keçiborlu/Isp., İst, Büyükhalkalı KVBakır-
köy/lst., İç., Silifke/İç., M ağara K./Iç., Gömeç K ./
Ky„ Mucur/Krş., Kc., Gölcük/Kc„ Üngût K./Mr., Bor/

41
Ni., Özkonak B./Avanos/Nş„ Alckuş/Or., Çamlıtepe
K./Pazar/Rz., Pazar/Rz., Güneşler K./Sk„ M alkara/
Tk„ Ormanlı K./înecik/Tk., Zile/To., Tr„ Banaz/Uş.,
Zn.)

Açıklayıcı Örnekler :

Örnek : l

«Bizim çocuğu olmayanlarımız şimdilerde doktora


gidiyorlar. Lâkin büyüklerimizin, atalarımızın öğütle­
rini de boş bellemeyiz.»

IKK.: Nezahat U., 45. Büyükhalkalı K./Bakırköy/îst.)


Örnek : 2

«Gidilirse kadın doktora gidilir. Erkek doktora git­


mek günah sayılır, ayıp sayılır.»
(K K .: Fatm a T., 70, Bekiralan K./lç.)

Örnek : 3

«Şimdi köydeki resmi ebelere muayene ettiriyoruz


çocuğu olmayanları... Onların verdikleri İlaçlan alı­
rız.»
(K K .: Seher Ç., 50, Üngüt K./Mr.)

Örnek : 4

«Şimdi fen ilerledi. Doktora giderler, ameliyat filan


olurlar. Ne bileyim İşte, herşey antlkalaştı.»
(K K .: Huriye N., 42, Bor/Nğ.)

Örnek : 5

«İlk önce doktor kontrolü altında doktorun vereceği


tavsiyelere göre hareket eder. Eğer faydası olmazsa

42
sıcak su banyolarına giderek tedavi olmaya çalışır.»
IKK.: Fatm a K„ SO, Sk.)
Ö r n e k : 6

oŞimdl doktorlara daha çok gidiliyor.»


(K K .: Sabahat Ö„ 41, Banaz/Uş.)

B. ERKEĞİN KISIRLIĞINI ÖNLEMEK


İÇİN BAŞVURULAN UMARLAR

Hocaya gidilir.
(Ad., Ay., Bozdoğan/Ay., Ba., Düzce/Bo., Sılbıs K ./
Eze., Sağlık K./Görele/Gr., Uluborlu/Isp., Şenyurt K./
Perşembe/Or., Göynük K./Nş„ Vn„ Aşağıkaymaz K./
Gürpmar/Vn.)

Ziyaretlere yatırlara gidilir.


(Ank., Ay., Bozdoğan/Ay., Kabaçalı K./Kiğı/Bn., Dal­
lıca K./El., Kavakyolu K./Ezc., Isp., İç., Göynük K ./
Nş„ Zile/To., Aydınlık K./Tn„ Pülümür/Tn., Vn.)

Kocakarı ilaçları kullanılır.


(Ank., Şebinkarahisar/Gr„ Karaağaç/Isp., Uluborlu/
Isp., Zile/To.)

Kaplıcalara, içmelere gidilir.


(Ay., Borçka/Ar., Düzce/Bo„ Bağlama K./Nğ., Çamlı-
tepe K ./Pazar/Rz„ Sk., Pülümür/Tn., Vn.)

Hamama gidilir.
(Ay., Biga/Çkl., Kn., Kılcan K./Uş„ Gürpınar/Vn.,
Aşağıkaymaz K./Güıpınar/Vn.)

Yakı yaptırılır. - '


(Büyükhalkalı K./Bakırköy/İst.)

43
Bele zift çektirilir.

(Krş.)

Buğuya tutulur.
(Vn.)

1. Yenllenler, içilenler -

Koç yumurtası yenilir.


(Sille B./Kn., Krş., Krk., Bafra/Sm ., Tr„ Çimenli K ./
Tr.)

Bolca yağ ve bal yenilir.


(Yenice K./Bozdoğan/A?., Zn.)

Baharlı şeyler, yağlı tohumlar yenilir.


(Kilis/Gaz.)

Fındık, fıstık, ceviz, badem yenilir.


(Yenice K./Bozdoğan/Ay., Ödemiş/Iz.. Bafra/Sm ., Tr.)

Bolca maydanoz yenilir.


(To.)

Pırasa, lahana yenilir.


(Krk.),

Hacdan getirilen kutsal buğday yenilir.


CBrs.)
Tavşan yağı yutulur.
(Büyükhalkah K./Bakırköy/Ist.)

Yumurtanın akı 49 gün İçilir.


(Akkuş/Or.)

44
Keçi boynuzu yenilir.
(Kilis/Gaz., Mn.)

Böğürtlen kökünün 6uyu içilir.


(Şenyurt KTPerşembe/Or.)

Havuç tohumu kaynatılıp suyu İçilir.


(Ödemiş/lz.)

Paça, kemik suyu içilir.

CTr.)

Yumurta içilir.
(Kavakyolu K./Ezc.).

Bolca süt içilir.


(Kavakyolu K ./Ezc.)

2. Tıbbî Sağaltma Alanına Girenler ve Başka Tutumlar

Doktora gidilir.
(yaygın!

Tıbbî sağaltmadan yararlanılır.


(yaygın)

Umarı yoktur diye birşey yapılmaz.


(Danpınar K./Ada., Merzifon/Ama., Susuz K./Brd.,
Gölcüğez K./Ezm., Kaymazyaylası K ./Es„ Gm„ Krk.,
Mİ., Korkut KyMş., Deligazi K./Sv„ Güneşler K./Slc.,
U r.).

Özür üstlenilmez, başka bir kadınla evlenilir,


(yaygın)

45
Açıklayıcı Örnekler :

Örnek : l

«Üç gün süreyle hamam yapılır. Hamamda iyice


terledikten sonra sırttaki bazı damarlar ovdurulur.»
IKK. Selma G„ 60, Aşağıkaymaz K./Gürpmar/Vn.)

Örnek : 2

«Arpa kaynatıp, çıkan buğu erkek üstüne tutulur.»


(KK .: Zarife Ç., 50, Vn.l

Örnek : 3

«Anadan erliği olmayanın olmuyor. Başka kadınla


da olmayınca Allahtandır deyip elini koynuna ko­
yuyor.»
(K K .: Selma Y., 75, Saskara K ,/A rdahan/K rsJ

Örnek : 4

«Heç beşe... Kadına gabahat bulur. Doktora da gi­


demez, oturur aşağıya...»
(KK.: Ayşe Z„ 55. Salyoz K./Kelkit/Gm.)

C. ÇOCUĞUN CİNSLİĞİNİ BELİRLEMEK İÇİN BAŞVURULAN


YÖNTEMLER, UYGULAMALAR, İNANMALAR

1. Oğlan Doğurmak İçin

a. Dinsel Büyüsel Niteliktekller :

Hocaya başvurulur.
(İmamoğlu K7Ada., Ank., Düzce/Bo., Kavakyolu K ./
Eze., Silifke/tç., Bor/Nğ., Bağlam a K./Nğ., Çamlıtepe
K./Pazar/Rz., Akçaabat/Tr.. Çimenli K./Tr.)

46
Muska yazdırılır.
(Dağıstan K ./Ceyhan/Ada.p Kavakyolu K./Ezc., Şen-
yurt K ./Perşem be/O r.p Çamlıtepe K ./Pazar/Rz.p Akça-
abat/Tr.p Çimenli K./Tr„ Vn., Gürpınar/Vn„ Zn.)

, Yatırlara, ziyaretlere gidilir.


(Bo„ Dy„ Dallıca K./El., Gr., Bayburt/Gr., Hatunsuyu
K./M1., Üngüt K./Mr„ Milas/Mğ., To„ Aydınlık K./
Tn„ Tûlmen K./Ur„ Aşağıkaymaz K./Vn.)

Adak adanır.
(Dağıstan K./Ceyhan/Ada., Ank., Göynük/Bo., Bo„
Brs., Dz„ Süleoğlu K./EcL, Keban/El., Kilis/Gaz., Bay-
burt/Gm., Iç.p Keçiborlu/Isp., Hatunsuyu K./ML, Mr„
Üngüt K ./M r.p Milas/Mğ.p Güneşler K ./Sk.p Çimenli
K JT r., Tülmen K ./U r.p Tuzlacık K./Sorgun/Yz.)

Kırk gün duası okutulur.

(Gr.)

Dua edilir.
(Bozdoğan/Ay.p Mucur/Krş„ Barbuzu/Ml.p Uş.)

Bir aylık hamile iken Kur’andan belli bir ayet okunur.


(Borçka/Ar.)

Enamdan kırk gün süreyle dua okunur.


(Sarnıç K/Dursünbey/Ba.Jj

Kadının karnına Muhammed ismi yazılır.


(Tr.)

Bir kağıda Ahmet, Mehmet, Muhammed yazılıp su­


yun içine atılır. Oğlan isteyen kadın gün doğmadan
iki rekât namaz kılıp bu kağıdı yutar.
(Hazinedar K./Devrekâni/Ks.)

47
Bir kağıda kırk Ahmet, bir Muhammed yazılıp, ka­
dına yutturulur.
(Krş.)

içinde Muhammed adı yazılı bir tastan gebe kadın


kırk gün süreyle su içer.
CTr.)

Kırkbir peygamber adı bir kağıda yazılıp dövülür,


suya konur, bu su kırk gün İçinde içilir.
(Akçaabat/Tr.)

Kırk peygamber adını suya okuyup, bu suyu kırk


gün içinde hamile kadına içirirler.
[Çimenli K./Tr.)

Birden çok oğlan doğurmuş kadının uçkuruyla ken­


di uçkuru değiştirilir.
(Danpm ar K./Ada.)

Çok oğlan doğurmuş bir kadının kuşağı belde taşınır.


(Iç.J

Kadının kuşağı kâbeye giden birine verilir; tavaf et­


tirildikten sonra belde taşınır.
(İç.)

Bir kuşak üstüne okunup, bu kuşak gebe kadının


beline bağlanır.
(Sılbıs K./Ezc.)

Son doğan kızın adı «Yeter» konulur.


(Şenyurt K./Perşembe/Or.)

Son doğan kıza «Döne» adı konur.


(Hazinedar K./Devrekâni/Ks.)

AB
Son doğan kıza «Döndü» adı konur.
(Bayat/Çr., Şenyurt K./Perşembe/Or.)

Son doğan kıza «Rabiye» adı konur.


(Çimenli K./Tr.)

Kadın kırk gün oğlan adı söyler.


(Ama.)

Bir alıç ağacına taş atılarak : «Kızı boşladım, oğla­


na başladım» denilir.
(Mağara K./îç.)

Cins meyve veren bir ağaç üç kez taşlanır ve «Ağa­


cı taşladım, oğlana başladım» tekerlemesi söylenir.
(Susuz K./Bucak/Brd.)

Bolca tatlı yenilir.


(Ama., Y iğitler1 B./Bayramiç/Çkl., El., Salihli/Mn.,
Akkuş/Or.)

«Hazeri elma» yazdırılıp yenilir.


(El.)

Üç cuma, kadın kocası uyurken habersizce ayağını


öper.
(Iç.)

Küçük bir oğlan çocuğunun ağzından lokması alı­


narak yenilir.
(Vn.)

Kadının evlendiği gün kucağına oğlan çocuğu verilir.


(Özkonak B./Avanos/Nş., Bağlam a K./Nğ.)

Gelinin yatağına, gelinin İlk yatacağı gece, gelin


yatmadan önce oğlan çocuğu yatırılıp, yuvarlatılır.
(Uluborlu/Isp., Hazinedar K./Devrekâni/Ks., Özkonak
B./Avanos/Nş„ To., Ur.)

49
Hamile kadın oğlana baktırılır.
(Üngüt K./Mr.)

«Yılancı Hüseyin»e gidilip, siyah ve canlı bir yılanın


üzerinden atlanır.
(Mr.)

Kadının yatağının altına bıçak konur.


(KsJ.

Kadın doğuracağı çocuğun eşyalarını mavi yapar.


(El., Dallıca K./E1.)

Daha önce doğurduğu çocuğun «eşiu'nin İçini dı­


şına çevirerek, eşi toprağa gömer.
(Kabaçalı K./Kiğı/Bn., Şenyurt K ./ Perşembe/Or.)

Oğlan çocuğu çok olan bir aileden, bir çocuk çok


az para karşılığı satın alınır. (Simgesel olarak)
(Ezm.)

Cinsel Birleşmeyle İlgili Olanlar :

Birleşmeden sonra kadın sağ yanına dönerek yatar;


sağ yanından kalkar.

(Ada., Yeşilören K /A m a„ Suluova/Ama., Bandırma/


Ba., Susuz K./Bucak/Brd., Kızılcasöğüt K./Çivril/Dz.,
Dy., Es., El., Kavalcyolu K./Ezc., Gölcûğez K./Hasan-
kale/Ezm., Keçiborlu/Isp., Büyükhalkalı K./Bakırköy/
İst., İç., Ks., Kc., Rulu/Kn., Kn., Krk., Nğ., Bağlama
K./Nğ., Rz., Pazar/Rz., Sv., Ormanlı K./îneclk/Tk„
Zile/To„ Akcaabat/Tr„ Ur., Uş.)

Sürekli kız doğuran kadın birleşmeden sonra, her


zamankinin tersi tarafa yatar.
(Bademler B./Ödemiş/İz.)
Birleşmeden önce, belden aşağısı soğuk su ile yı­
kanır.
(Bartın/Zn.)
Ayın belli günlerinde oğlan olacağına İnanılır; bir­
leşme için o günler seçilir.
(Ada.)
Ay hali geçtikten bir hafta onbeş gün sonra birleş­
me yapılır.
(Kızılcasöğüt K./Çivril/Dz.)
Birleşme, erkeğin çok İstediği zamana rastgetirillr.
(Merzifon/Ama.)

c. Başka Tutumlar :

Allahın bileceği İştir, ne yapılsa boştur.


(yaygın)
Oğlan doğuncaya kadar doğum yapar.
(yaygın)
Hiçbir umara baş vurulmaz.
(UTukent K-/Arhavi/Ar., Bayırköy K./Bİİ., Alpagnt
KyBo., Şebinkarahisar/Gr., Gm„ tst., Pınarbaşı/Ky.,
Vize/Krk., Şaturoğlu K./M ucur/Krş., Barbuzu/Ml.,
Mn„ Salihli/Mn., Özkonak B./Avanos/Nş., Ayancık/
Sn., Tk., Tr.)

Açıklayıcı Örnekler :
Örnek : l
«Oğlan doğurmak, kız doğurmak In6an elinde olsay­
dı, kimse istemediği halde kız veya oğlan doğur­
mazdı.»
(K K .: Hayriye E., 60, Ayancik/Sn.)

51
Örnek : 2

«... Anam, onu Allah bilir, ama bir elmayı bir gu-
şağın üstüne okutup gebe kadının beline bağlarlar­
sa oğlan olacak deylyler.»
(K K .: Güllü P., 76,- Sılbıs K ./E z c.).

Örnek : 3

«Oğlan da, kız da Allah'ın vergisidir. Bunun ipin bir


şey yapılmaz. Yalnız şöyle bir inancımız vardır:
Eğer birleşme kişinin (erkeğin] pok istekli olduğu
bir ana rastgelirse pocuk oğlan olur.»
(K K .; Hasibe K„ 60, Ama.)

2. Kız Doğurmak İçin

a. Dinsel, Büyüsel N itellktekiler:

Allahın bileceği bir İştir.


(çok yaygın)

Hocaya başvurulur.
(İmamoğlu K./Ada„ Düzce/Bo„ Bor/Nğ., Şenyurt K ,/
Perşembe/Or., Zn.)

Muska yazdırılır.
(Dağıstanlı K./Ceyhan/Ada., Gürpmar/Vn.)

Adak adanır.
(Dağıstanlı K./Ceyhan/Ada., Göynük/Bo., Bo., Brs., Dz.,
Sül-eoglu K./Ed., Bayburt/iGan., Salihli/Mn„ Milas/
Mğ., Güneşler K./Sk., Erkilet K./Turhal/To.)

Yatır ve ziyaretlere gidilir.


(Bo., Ezm., Gr„ Gürpınar/Vn., Aşağıkaymaz K./Gür-
pmar/Vn.)

52
Allah’a dua edip kız çocuğu istenir,
(Kilis/Gaz., Kaymazyaylası K./Es„ Uş.)

Gebeliğin ilk sırasında, kadının kocası, Kur'andan


belli bir duayı, karısının karnına basarak okur ve
«kız» ister.
(Ezm.),

Hac’dan getirilen kurban eti ve buğday yenir.


(Süleoğlu K./Ed.)

Kadın kendi eliyle yaptığı bir saçlı bebekle ziyaret­


lere gider.
(Vn.)

Kızı çok olan kadının uçkuruyla kendi uçkurunu de­


ğiştirir.
(Danpmar K./Ada.)

Yalnız kız doğuran biriyle ekmek mayası değiştirilir.


(Kn.)

Kızı çok olan ailelerden kız çocuğu satın alır. (Sem­


bolik olarak)
(Ezm.)
Çocuğu kamında canlanan kadın, kız çocuğuna ba­
kar.
(Borçka/Ar.)
Hamileliğin kırkıncı ve ellinci günlerinde kadın, ko­
casının ayakkabısından kırk kez su içer.
(Korkuteli/Ant.)
Kadın, küçük bir kız çocuğunun ağzından lokma
kapar.
(Vn.)

53
Bolca yeşil sebze yer.

(Yeşilören K./Ama.)

Ekşi yer
(Ama., Yiğitler B./Bayram iç/Çkl., EL, Akkuş/Or.J

Devamlı oğlu olan kadın doğurduğu oğlanın eşini


ters çevirir, eşi suya salar.

(Şenyurt K./Perşembe/Or.)

Daha önce yaptığı doğumdaki çocuk eşinin İçini dı­


şına çevirip, -toprağa gömer.

(Kabaçalı K./Kiğı/Bn.)

Bir alıç ağacına taş atarak «oğlanı boşladım, kıza


başladım» der.
(M ağara K ./lç.)

Gebe kadın ormanda ağaçlara taş atarak «armudu


taşladım, kıza başladım» der.
(Salihli/Mn.)

b. Cinsel Birleşmeyle İlgili O lan lar:

Birleşmeden sonra kadın sol yanına yatar ya da sol


yanından kalkar.
(yaygın)

Birleşmeye önce kadın başlar.


(Es.)

Birleşme kadının İstekli bir zamanına rastlatılır.


(Merzifon/Ama.)

54
c. Başka Tutumlar :

Kız doğuruncaya kadar doğum yapılır.


(Bayır K./Bil., Ks., Mucur/Krş., Kulu/Kn., Mğ„ Bafra/
Sın., Tr., Zn.)

Hiç bir umara başvurulmaz.


(Ulukent K ./Arhavi/Ar., Bayır K./Bil,, Alpağut K./
Bo„ Lapseki/Çkl., EcL, Uzunköprü/Ed., Dallıca K./E1.,
Sılbıs K./El., Gaz., Şebinkarahisar/Gr., Gm., Salyoz
K./Kelklt/Gm., Isp., İst., İz., Pmarbaşı/Ky., Vize/Krk.,
Şaturoğlu K./M ucur/Krş., Tavşanlı/Kü., Mİ., Mn„ Mş.,
Özkonak B./Avanos/Nş„ Ayancık/Sn., Tr.)

Kızlar makbul olmadığı için bir şey yapılmaz,


(Sarnıç K./Dursnnbey/Ba., El., Bekiralan K./lç., Ku-
lu/Kn., Mucur/Krş., Mİ., Barbuzu/Ml., Mr., Üngüt K ./
M r.,' Çambtepe/Pazar/Rz., To., Pülümûr/Tn., Aydın­
lık K./Tn., Ur., Tülrnen K./Ur.)

Açıklayıcı Örnekler :
Örnek : 1
«Biz kızı sevmeyiz. Olursa olur, yoksa aramayız.»
(K K .: H acer Ş„ 55. Mr.)

Örnek : 2
«Biz pek kız evladı sevmek.»
(K K .: Seher Ç.. 50. Üngüt K./Mr.)
Örnek : 3 '
«Kız da neymiş... Oğlan çocuk daha İyi.»
(KK.: Elif E., 60, Mr.)
Örnek : 4
«Kız çocuğun peşine kimse düşmez.»
(KK.: Sahne K., 64, To.)

55
Örnek : 5

«Kızı çok sevmeyiz ki doğurmak için çareler alalım.


Kız elâlemin ocağını tüttürür, bizim ocağımızı oğlan
çocuğu tüttürür. Bizde kız tüketici, sömürücü ola­
rak görülür.»
(K K .: Saadet E., 43. Pülümür/Tn.)
Örnek : 6

«Hiç kimse kız istemez. Çünkü kızlar belalıdır, yani


korunmaya ihtiyaç duyarlar, az iş yapabilen kişiler­
dir.»
(KK.: Kibar Ö„ 43, Aydınlık K./Tn.l

Örnek : 7
«Vallaha bizim buralarda kız çocuğuna rağbet yok­
tur. Hiç bir kadın nedense kız doğurmak istemez.
Çoğu erkek olmadığı için kansını boşamıştır.»
(K K .: Güzel Ç„ 41. Keban/El.)

Örnek : 8
«Bizim burada kızı pek isteyen olmaz/ Gene de bey­
le buluşunca sola yattınmı kız olur.»
(K K .: Sevim B.. 33. Dy.)

Ç ÇOCUĞUN CİNSLİĞİNE YORULAN BELİRTİLER İŞLEMLER

1. Gebe Kadının Oğlan Doğuracağına Yorulan Belirtiler :

Karnı sivri olursa,


(çok yaygın)

Güzelleşirse,
(yaygın)

56
Çocuk karnın sağında (sağ boşluğunda) olursa,
(Ceyhan/Ada., Merzifon/Ama., Yenice K./Bozdoğan/
Ay., Bandırma/Ba., Alpagut K./Bo„ Bayat/Ç r., Dallı­
ca K./E1.; Silifke/Iç., Bekiralan K A ç., Krş.. Kn„ Sa-
lihli/Mn., Göynük K /N ş„ Nğ., Rz., Güneşler K./Sk„
Sv., To., K arakaya B./Erbaa/To., Aydınlık K./Tn.,
Akpınar K ./Bartm /Zn.)

Sağ taraf sol tarafa bakarak daha ağır olursa,


(Gr.)

Sağ taraf kımıldarsa; çocuk sağ tarfta canlanırsa,


(Es., M ağara K ./lç., Ks„ Hazinedar K./Devrekâni/
Ks.)

Çocuk anne karnında çabuk kıpırdarsa, oynarsa,


(Yenice K./Bozdoğan/Ay., Bn„ El.. Yaşyer K./M ilas/
Mğ.)

Kırk günlük gebe İken çocuk karnında kıpırdıyorsa,


(Bandırma/Ba., Kaymazyaylası K./Es.)

Çocuk karnında erken oynarsa,


(El., Dallıca K./El., MI., Hatunsuyu K./Ml., Pazar/
Rz.)

Göbeğinden aşağısı siyah olursa,


(Sarnıç K./Dursunbey/Ba.)

Göbeği yukarı bakarsa, .


(Kâhta/Adı.)

Doğum sancısı çekerken devamlı olarak dik durursa,


(Kaibaçalı K./Kiğı/Bn.)

Ağrı çeken kadının yüzü güleçse,


(Dy.)

57
Doğum ağrısı belden tutarsa,
(Nş., To., K arakaya B./Erbaa/To„ Tr., İncidere K ./
Yom ra/Tr., Vn.)

Doğum gecikirse, dokuz aydan çok sürerse,


(Ama., Merzifon/Anıp.., Bayır K./Bil., El., Silifke/Iç..
Mİ., Güneşler K./Sk„ Ormanlı K./tnecik/Tk., Tül-
men K ./Ur.)

Yüzü açık renk olursa,


(Dereköy/Acıpayam/Dz., Kılcan K./Uş.),

Yüzü duru ve lekesizse,


(Keçiborlu/Isp.)

Yüzü beyazlanırsa (çaparlanırsa),


(Yiğitler B./Bayramiç/Çkl.)

.Yüzü parlak olursa,


(Gölpazan/Bil.)

Yüzü çillenirse,
(Gümüşhacıköy/Ama J .

Yüzüne sis gelirse,


(Deligazi K./Sv.)

Yüzüne leke düşerse,


(Yiğitler B./Bayram iç/Çkl., Maşukiye K./Kc.)

Yüzü siyahımsı leke yaparsa,


(Ed.)

Dudakları kalınlaşırsa,
(Sarnıç K./Dursunbey/Ba.)

Üst dudağı şişip büyürse,


(Milas/Mğ.)
Burnu incelirse,
(Biga/Çkl.).

Burnu kaşınırsa,
(Zile/To.)

Göğüslerinin ucu siyah olursa,


(Gümüşhacıköy/Ama., Ank., Sarnıç K./Dursunbey/
Ba., Kızılcasöğüt K./Çivril/Dz., Maşukiye K./Kc., Yer-
kesik ByMğ., Ayancık/Sn.)'

Meme uçlan mor olursa,


(Kavakyolu K./Ezc., Ks.)

Kaşı, gözü ütük olursa.

' (Dağıstanlı K./Ceyhan/Ada.)

Kaşının, gözünün tüyleri dökülürse,


(Uç.)

Kalçası genişlemezse,

(Darıpınar K./Ada., SüLuova/Ama., Göynük/Bo., Bi­


g a / Çkl., Hacıhamza B./Çr., Keçiborlu/Isp., Ks., Mr„
Bağlama K./Nğ., Bartın/Zn.)

Teni çok koyulaşırsa,

(Ay.)

Tatlıya karşı aşırı düşkünlüğü olursa,


(Gölpazan/Bil., Hacıhamza B./Çr., Kızılcasöğüt K./
Çivıil/Dz., Isp., îz., Vize/Krk., Tavşanlı/Kü„ Milas/
Mğ., Yerkesik B./Mğ., Mş., Özkonak B./Avanos/Nş.,
Erlulet K./Turhal/To., Pülümür/Tn., Ur., Banaz/Uş.)

Ağir yürürse,-

(Saskara/Hanak/Kr.)

59
2. Gebe Kadının Kız Doğuracağına Yorulan Belirtiler :

Kalçası genişlerse,
(yaygın)
Kalçası büyürse,
(yaygın).
Karnı yaygın olursa,
(Yuva K./Kırıkkale/Ank., Ceyhan/Ada., Borçka/Ar.,
Göynük/Bo., Dereköy/Acıpayam/Dz., Dallıca K./E].,
Sılbıs K./Ezc., Ezm., Gölcüğez K./Hasankale/Ezm.,
Mr., Krk., Üngüt K./Mr., Sm., Sv„ Şarkışla/Sv.)
Karnı yuvarlak olursa,
(Gümüşhacıköy/Ama., Ay., Biga/Çkİ, Dz„ Eze., Ke-
çiborlu/Isp., Hazinedar K./Devrelcâni/Ks., Gömeç K ./
Ky., Şaturoğlu K./M ucur/Krş., Gölcük/Kc., Salihli/
Mn., Güneşler K./Sk., Deligazi K./Sv„ Banaz/Uş.)
Karnı basık olursa,
(Kaymazyaylası K./Es„ Şaturoğlu K./M ucur/Krş.)
Kamı yayvanlaşırsa,
(Sağlık K./Görele/Gr., Gm„ Bademli B./ödemiş/Iz..
Mİ., Rz., Bafra/Sm ., Akçaabat/Tr.)
Kamı geniş yoyımlı olursa,
(Salyoz K./Kellcit/Gm.)
Karnı yayık olursa,
(Kulu/Kn., Sille B./Kn„ Şenyurt K./Perşembe/Or.)
Karnı yassı olursa.
(Es., Göynük K./Nş)
Çirkinleşirse,
(Çubuk/Ank., Ba., Merzifon/Ama., Dallıca K./E1.,
Gaz., Kilis/Gaz., K arağaç/Isp., îç.. Pınarbaşı/Ky., Şa­
turoğlu K./M ucur/Krş., Kc., Mr., Milas/Mğ., Şarkışla/

60
Sv., Deligazi K /S v „ Tk„ Zile/To.. Aydınlık K./Tn.,
Ur., Bartın/Zn.)

Güzelleşirse,
(Suluova/Ama., Yuva K./Kınkkale/Ank„ Borçka/Ar.,
Bo., Yiğitler B./J3ayramiç/Çkl., Şenyurt K./Perşembe/
Or.. Bafra/Sm .)

Ekşiye karşı aşırı düşkünlüğü olursa,


(Gölpazarı/Bil., Bo., Hacıhamza B./'Çr., El., Isp., Ulu-
borlu/Isp., İst., İz., Vize/Krk„ Tavşanlı/Kü„ Milas/
Mğ., Yerkesik B./Mğ., Mş„ Özkonak K./Turhal/To.,
Pülümür/Tn., Banaz/Uş.)

Çocuk, karnın solunda (sol) boşluğunda) olursa,


(Ceyhan/Ada., Merzifon/Ama., Yenice K./Bozdoğan/
Ay., Alpagut K./Bo., Bayat/Çr., Silifke/lç., Bekiralan/
K ./lç.. Kn„ Rz„ Güneşler K./Sk., Sv„ To„ Karakaya
B./Erbaa/To., Aydınlık K./Tn., Akpmar K ./Bartın/
Zn.)

Sol taraf kımıldarsa; çocuk sol tarafta «canlanırsa»,


(Es., M ağara K ./lç„ Ks.)

Sol taraf, sağ tarafa bakarak daha ağır olursa,


(Gr.)

Çocuk, anne karnında geç kıpırdarsa, oynarsa,


(Yenice K./Bozdoğan/Ay., Brs., Dallıca K./E1., Kay-
mazyaylası K./Es.. Hatunsuyu IC./M1., Y aşyer K./MI-
las/M ğ.)

Saçı ve kaşı-kirplği dökülürse,


(Merzifon/Ama., Suluova/Ama., Ba., Gm„ Gümüşha­
cıköy/Ama., Maşuldye K./Kc., Tavşanlı/Kü.)

Kadının yüzü sisli olursa,


(Hazinedar K./Devrekâni/Ks.)

61
Yüzü çok lekeli olursa,
(Biga/Çkl., El., Şebinkarahisar/Gr., Sağlık K./Görele/
Gr„ Gm„ Bayburt/Gm., Keçiborlu/Isp., Mİ., Yerkesik
B./M ğ., Tk.. Malkara/Tk., Ur.)

Yüzünde çiller olursa,


(Dallıca K./El., Gm„ Keçiborlu/Isp.)
Ayakları şişerse,
(Borçka/Ar.)
Göbeği aşağı bakarsa,
(Kâhta/Adı., İç.)
Yan böğürleri boş olursa,
(Gebiz B./Serik/Ant.)

Kalçaları arkaya doğru çıkık olursa,


(Gümüşhacıköy/Ama.)

Annenin göğsü sağıldığında, tabana süt oturursa,


(Yeşilören K./Ama.)

Meme uçları kırmızı olursa,

(Kavakyolu K./Ezc.)

Meme uçları çok kara olursa,

(Şebinkarahisar/Gr.)

Meme uçlan pembeleşirse,

(Yerkesik B./Mğ.)
Göğüs ucu kahverengi olursa,

(Anlc.)

Meme uçları siyah olursa,


(Ks., Ta.)

62
Alt dudağı şişip büyürse,
(Milas/Mğ.)

Ağzı, burnu şişer, büyürse,


(Gaz., Kilis/Gaz.)

Yüzü kırmızı olursa,


(Kılcan K./Uş.)

Yüzü «çiğitli» olursa,


(Gebiz B./Serik/Ant.)

Teni çok açık olursa,


(Ay.)

Doğum gecikmezse,
(Ama., Merzifon/Ama., Ay., El.)

Sık sık uykusu gelirse, yerinden kalkmak istemezse,


(Adı., Mş.)
Canı çok ağır olursa,
(Gaz., Ur.)
Hızlı yürürse,
(Saslcara/H anak/Kr.)
Aşırı derecede aşererse,
(Gm.)
Ağrı çeken kadının yüzü yıkıksa,
(Dy.)
Doğum ağrısı kasıktan tutarsa,
(Nş„ K arakaya B./Erbaa/To„ Tr„ Vn.)
Doğum sancısı çekerken, devamlı olarak öne doğru
eğik olursa,
(Kabaçalı K./Kiğı/Bn.)

63
3. Gebe Kadının İkiz Doğuracağına Yorulan Belirtiler :

Sırtüstü yatınca karın görünüşte ikiye ayrılır gibi


olursa; İki şak olursa; çizgi halinde ikiye ayrılırsa;
iki yana yayılırsa,
(çok yaygın)

Karnı çok büyük olursa,


(yaygın)

Karnı heybelenip, biri bir yana, öbürü öbür yana dü­


şerse,
(Barbuzu/ML, Hatunsuyu K./Ml., Pülümür/Tn„ Vn.)

Oturunca karnı yere değerse,


(Hacıhamza B./Çr.)

Karnı çatallanırsa,
(Şebinkarahisar/Gr., Nğ.)

Üçüncü ya da dördüncü ayda ağırlığı çok olursa,


(Bayır K./Bil.)

Ayakta durduğu zaman ayaklarını göremezse,


(Sılbıs K./Ezc.)

Oturduğu zaman elleri ayak uçlarına ulaşamazsa,


(Gümüşhacıköy/Ama.)

Ayakları şişerse,
(Hacıhamza B./Çr„ Uş„ Tn)

Paytak yürürse,
(Es.)

Çocuk karnın iki yanında oynarsa,


(Süleoğlu K./Ed., Büyükhalkalı K./Bakırköy/Ist.)

64
Kamın iki tarafında hareket olursa, karnın iki tarafı
seğirirse,
(Yenice K./Bozdoğ;an/Ay.)

Fazla rahatsızlık duyarsa,


(Borçka/Ar., Pazar/Rz„ Tk„ M alkara/ Tk„ Tr.l

Çok yemek yerse,


(Yuva K,/Kınkkale/AnlO

Çocuğun kalp atışları çift olursa,

(Ama., Salihli/Mn., Banaz/Uş.)

" Soyunda ikiz doğuran varsa,

(Bo„ tz., Kc„ Ayancık/Sn., Tk., Zile/To„ Tr.,1

Örnek Açıklama :

«İkiz çocuklar karında oynamazlar. Karın büyük


olur. Gebe karı oturduğu vakit karnı ikiye ayrılır.
Çocuğun biri bir tarafa diğeri bir tarafa gider. Gö­
beğin üstünde de yukardan aşağıya bir boşluk olur.
Bu boşluk bir çizgi gibidir. Ondan da anlarız ki bu
çocuk ikizdir.»

(KK .: Hasibe K„ BO, Ama.)

Doğacak Çocuğun Oğlan Olacağını Düşündüren İşlemler :

Gebe kadından gizlice bir yana makas, bir yana bı­


çak yerleştirilir. Kadın bıçağın üzerine oturursa,

(Keçiborlu/Isp., Uluborlu/Isp., Büyükhalkalı K ./Ba-


kırköy/îst., tz., Ödemiş/tz., Ks., Krk., Sm„ Bafra/Sm.,
Sv„ Akçaabat/Tr., Ur., Banaz/Uş.)

65
Çocuğun zıbın ya da başka bir çamaşırı dikilirken
kesilen parçalardan bir bölümü dışarı atılır. Sokak*
tan İlk geçen erkek olursa,
(İz., Krk.)

Çocuğun İlk giyimi kesilirken gebe kadın bundan


bir parçayı başına alarak kapıda bekler; kapıdan
ilk geçen kimse erkekse,
(Kn.)
Çocuk ana karnında canlandıktan sonra göynek
(gömlek) yakası açılırken içeriye ilk giren erkekse,
[M ağara K./Iç., Büyükhalkalı K./Balcırköy/îst.).
Paça pişerken kelle yere vurulur, kırılan yerlerde
püskül az olur ya da hiç olmazsa,
(Dallıca K./El., K arayaka BVErbaa/To., Aydınlık K ./
Tn.)
Pişmiş kelle ikiye ayrılır, içi kuru (etsiz) çıkarsa,
(Kn.)
Saf ve berrak su ile dolu bir kâsenin ortasına ha­
mile kadının sütünden bir kaç damla sağılır, süt su­
da dağılmazsa,
(Gr., Büyükhalkalı K./Bakırköy/lst., Kn., Aydınlık K ./
Tn., Banaz/Uş.)
Gebe kadının başına gizlice tuz ekilir ve kadının ha­
reketleri dikkatle izlenir. Gebe kadın elini burnuna
götürürse,
(Uluborlu/Isp., Büyükhalkalı K ./Bakırköy/lst., Tav-
şanlı/Kü., Tk„ Banaz/Uş.)
Gebe kadının başına tuz ekilir ve hareketleri gözle­
nir, kadın elini dudağına götürürse (bıyık işareti),
(Ur.)

66
Küçük bir çocuğa gebe kadının «bardak mı» yoksa
«çömlek mi» olacağı sorulur, cevap «bardak» olursa,
(Ödemiş/İz.)

Küçük çocuklara sorulur, «oğlan» derlerse,


(Dallıca K./El.)
Pişmiş yumurta iplikle ortasından bölünür; yumur­
tanın ortası delik çıkmazsa,
(Dallıca K./E1.)

Gebe kadın yere oturtulur, ayaklarını düz uzatır, iki


ayağını bir birinin üstüne getirebilirse,
(Keban/El.)

Gebe kadının koynundan aşağıya kahve çekirdeği


atılır; çekirdek yere düştüğünde tümsek yeri üste
gelirse,
(Krk., Kil )
Nişan alyansı saç teline takılarak gebe kadının
karnı üzerine sarkıtılır; yüzük düz sallanırsa,
(İst.)

Gebe kadın, gebeliği sırasında bir yerde iğne bu­


lursa,
(Tuzlacılc K ./Sorgun'Yz.)

5 Doğacak Çocuğun Kız Olacağını Düşündüren İşlemler :

Gebe kadından gizlice bir yana makas, bir yana


bıçak konur. Kadın makasın üzerine oturursa,
(Geçiborlu/Isp., Uluborlu/Isp., Büyükhalkalı K./Ba-
kırköy/İst., İz., Ödemiş/İz., Ks., Krk., Sm„ Bafra/Sm.,
Sv„ Tk., Akçabaat/Tr„ Ur., Banaz/Üş.)

67
Gebe kadın bilmeyerek makasın üzerine oturursa,
(El.)
Küçük bir çocuğa gebe kadının «bardak mı» yoksa
«çömlek mi» olacağı sorulur, cevap «çömlek» olursa,
(Ödemiş/îz.)

Küçük çocuklara sorulur, cevap «kız» olursa,


(Dallıca K./El.)
Gebe kadının koynundan aşağı kahve çekirdeği
atılır; çekirdek yere düştüğünde yarık yeri üste ge­
lirse,
(Krk., Kn.)

Paça pişerken kelle yere vurulur, kırılan yerlerde


püskül çok olursa,
(Dallıca K./El., Karayaka B./Erbaa/To., Aydınlık K./
Tn.l,
Pişmiş kelle ikiye ayrılır,- içi etli çıkarsa,
(Kn.)
Saf ve berrak su ile dolu bir kâsenin ortasına gebe
kadının sütünden bir kaç damla sağılır. Süt suda
dağılırsa,
(Gr., Büyükhalkalı K./Bakırköy/Ist., Kn., Aydınlüı K /
Tn., Banaz/Uş.)
Çocuk ana karnında canlandıktan sonra göynek
(gömlek) yakası açılırken içeriye İlk giren kızsa,
(M ağara K ./îç.)
Çocuğun ilk giyimi kesilirken gebe kadın bundan bir
parçayı başına alarak kapıda bekler; kapıdan ilk
geçen kimse kadınsa,
(Kn.)
Çocuğun zıbını ya da başka bir çamaşırı dikilirken
kesilen parçalardan bir bölümü dışarı atılır; sokak­
tan İlk geçen kadınsa,
(İz., Krk.)

Doğacak çocuğa gömlek biçilirken, odaya giren


kızsa,
(Büyükhalkalı K./Bakırköy/lst.)

Gebe kadının başına gizlice tuz ekilir ve kadının


hareketleri dikkatle İzlenir; kadın elini ağzına götü­
rürse,
(Uluborlu/Isp., Büyükhalkalı K./Bakırköy/lst., Tav-
şanlı/Kü., He., Banaz/Uş.)

Gebe kadının başına tuz ekilir ve hareketleri göz­


lenir; kadın elini bileğine götürürse, (bilezik işareti)
(Ur.)

Gebe kadının saçına gizlice tuz serpilir; bundan


sonra kadın saçını ellerse,
(İç., Tavşanlı/Kü.)

Gebe kadın yere oturtulur; ayaklarını düz uzatır; iki


ayağını biribirinin üstüne getiremezse,

(Keban/El.)

Gebe kadın gebeliği sırasında bir yerde boncuk bu­


lursa,-
(Tuzlacık K ./Sorgun/Yz.)

Pişmiş yumurta iplikle ortasından ikiye bölünür; or­


tası delik çıkarsa,

(Dallıca K./E1.)

69
Nişan alyansı saç teline takılarak gebe kadının kar­
nı üzerine sarkıtılır; yüzük değirmiler çizerek salla­
nırsa,
(İst.)

Açıklayıcı Örnekler :

Örnekl

«Aslında Allahtan başka kim bilir kİ? Sırlı küp...»

(KK .: Zeliha B„ 60, Yarm a B./Kn.)

örnek : 2

«Kelle açma âdeti vardır. Kelle pişirildikten sonra


ağzı ayrılarak bakılır. Eğer dilin iki yanında etler
varsa buna saç denir ve çocuğun kız olacağı söy­
lenir, şayet et yoksa saçı yok, oğlan olacak denir.»

(KK.-. Emine U., 53, K arayaka R /E rb aa/T o .)

Örnek : 3

«Gebe kadın çirkinleşir, saçı ve kaşı dökülürse, kız


çâası (çocuğu) olacak denir. Çünkü kızlar güzel
olur, onun için anasından saç alır, -kaş alır.»

(KK.: Hasibe Ö„ 60, Ama.)

Örnek : 4

«Ye tatlıyı, doğur atlıyı»,

(yaygın)

Örnek : 5

«Ye ekşiyi, doğur Ayşeyl».

(yaygın)

70
«Kız yükü, tuz yükü*.
CKK: Sıdıka K.. 55. Ur,)

D. AŞERME

1. Aşerme Üe İlgili Adlandırma, Niteleme, Benzetme


Yakıştırm alar:

Abayı şişirmiş
(Milas/Mğ.)

Ağ seçen
(Pazar/Rz.)

Ağzı kel, aş erdi


(Gebiz B./Serik/Ant.)

Ağzının tadı yok


(Saskara K./Hanak/Kr.)
Ağzı tatsız
(Salihli/Mn., Banaz/Uş.)
Ayak toplayan
(Uluborlu/Isp.)

Aşçalan
(Brs.)

Aşçalıyor
(Sarnıç K./Dursuııbey/Ba., Es.)

Aşeren
(yaygın)
Aş erginliği
(Kaymazyaylası K./Es.)

Aşeri
(Mr.)

Aşerik
(Malkara/Tk.)

Aşeriy
(Gaz.)

Aşeriyor
(Ada., Suluova/Ama., Ant., Biga/Çkl., Lapseki/Çkl.,
Dz., Isp., Barbuzu Mİ.., Hatunsuyu K./Ml., Vize/Krk.,
Büyükhalkalı K ./Bakırköy/lst., Salihli/Mn., Akkuş/
Or„ Sm„ Akpınar K./Bartın/Zn.)

Aşermiş
(Ed.)

Aşiren
(Tumarlı K./Çkr.)

Aşürriy
(Salyoz K./Kelkit/Gm.)

Aşveren
(Anlı., Ba.)

Aş veriyor
(Suluova/Ama., Yeşilören K./Ama.)

Aşyeren
(Merzifon/Ama., Brd., Çamlıtepe K./Pazar/Rz., Ks..
Yerkesik B./Mğ., Uluborlu/Isp.)
Aşyeriyor
(Yiğitler B./Bayram iç/Çkl., Gm„ Bayburt/Gm., Kara-
ağaç/Isp., Sv., Erkilet K./Turhal/To., Gürpınar/Vn.)

Aşyermek
(Bayat/Çr.)

Aşyeriy
(El.)

Aşyeriyen
(Deligazi K./Sv.)

Aşyeten
(İç.)

Aş yürüyen
(Aşağıkaymaz K./Gürpınar/Vn.)

Baklayı yutmuş
(Milas/Mğ.)

Başı bozuk
(Bor/Nğ.) ,
Başı bulanık
(Bor/Nğ.)
Başı döngün
(Silifke/İç.)
Başı dönüyor
(Akkuş/Or.)
Başı kel
(Danpınar K./Ada., Bekiralan K ./tç.)
Bebeli
(Şebinkarahisar/Gr.)

73
Bizim gelin mutfağa giremiyor
tGölcük K./Maşukiye/Kc.)

Boylu
(Es.)

Bozgun
CSusuzköy K./Bucak/Brd.)

Çalığı var
(Gölpazan/Bil.)

Çalık çalma
(Göynük/Bo.)1

Çocuğa kalmış
(Mİ.)

Çocuk hastası
(Pülümür/Tn.)
(
Çocuk kursağına düşmüş
(EcÜ

Erginliği var
(İ ç .)

Fenalığı varmış
(Ed.)

Fenalık duyuyor
(Büyükhalkalı K./Bakırköy/lst.)

Gebe
(Çubuk/Ank., Brs., Ezm., Akçaabat/Tr., Zile/To„ Tr.,
Kılcan K./Uş.. Vn.)
Gönlü kötü; göğnü kötü; gönü kötü; gönül kötülüğü
(Dağıstanlı K./Ceyhan/Ada., İmamoğlu K./Ada., Sulu-
.. ova/Ama., Gümüşhacıköy/Ama., Büğüdüz K./Ank., Is-
kilip/Çr.. Bayat/Ç r„ Gömeç K./Ky., Mucur/Krş., Ün-
güt K./Mr.. Deligazl K./Sv., To., Zile/To.)

Göynü geçi
(MrJ.

Gumanlı
(Krş.)

Günü geçmiş
(Güneşler K./Sk.)

Hamile
(Brs., Çkl., Es., Keçiborlu/Isp., Sille B./Kn„ M ağara K ./
İç., Y aşyer K./Milas/Mğ., Tk.t Zile/To., Akçaabat/Tr.,
Kılcan K./Uş.)

Hamur üretiyor
(Kızılcasöğüt K./Çivril/DzJ

Hastalık yapıyor
(KAhta/Adı.l

Kedi marazı bulmuş


CMilas/Mğ.)

Kelle
(Uluborlu/Isp.)

Küpe sıçan düşmüş


(Dağıstanlı K./Ceyhan/Ada.)

Nebirani
(Korkut K./Mş.)

75
Nevranl
(Kabaçalı K ./K iğı/B aJ

Nevriyan kadın
(Aydınlık K./Tn.)

Orta kata kiracı girmiş


(Es.)

Ölmez hastalık
(Mn.)

Sepet örüyor
(Milas/Mğ.)

Uşağa kalmış
(Şarkışla/Sv.)

Üzeri yüklü
(Yom ra B./Kn.)

Üzerli
(M ağara K./lç.)
Yavru çalkıyor
(Uş.).
Yergin
(Ant., Korkuteli/Ant., Gebiz B /Serik /A nt., Susuzköy
K./Bucak/Brd., Krş.)
Yerginliği var
(Dereköy K./Acıpayam/Dz.)
Yerik
(Adı., Pülümür/Tn.)
Yerikleyen
(Vn.)
Yerikli
(Mİ. Hatunsuyu K./Ml., Gömeç. K./Ky„ Ur., Şenyurt
K./Perşemba/Or., Avanos/Nş., Özkonak B./Nş., Bağla­
m a K./Nğ„ Sm.)

Yeriklik
(Ank.l.

Yerikleme
(Dy.. Gölcüğez K./Hasankala/Ezm.)

Yerikli kadın
(El.. Dallıca K./E1., Eze.)

Yerikliyor
(Ezm.. Mş.P Sv.)

Yerik yeren
(Gümüşhacıköy/Ama., Ks.)

Yerik yeriyor
(Nğ.. Bor/N ğ.. Akkuş/Or., Deli gazi K./Sv„ Ur., Tül-
men K ./U r.)
Yerüklü
(Sılbıs K ./Ezc., Gr„ Şebinkarahisar/Gr., Sağlık K./Gö-
rele/G r., To., Karayalca B./Erbaa/To.)
Yerük yekiî
(Şenyurt K./Perşembe/Or.)
Yerük yerme
(Hazinedar K./Devrekâni/Ks.)
Yerük yerüyen
(Kavakyolu K./Ezc.)
Yolcusu var
(Yarm a B./Kn.)

77
Yörük yeren
(Devrekâni/Ks.)

Yüklü
(Kılcan K./Uş.. Vn.)

Yumurta çalkeyo
(Sandıklı/Af.)

Yumurta çalkalıyor
(Kızılcasöğüt K./Çivriİ/Dz., Devrekâni/Ks.)

Aşeren Kadının Yemesi, İçmesi Gerekenler :

Canının çektiği herşey


(çok yaygın)

Et
(Ed., El., Dallıca K./E1., Gölcüğez K./Hasankale/Ezm.,
Gr., Saskara K ./Hanak/Kr., Mİ., Şarkışla/Sv., Pülü-
mür/Tn., Vn.. Bayat/Çrm .)

Tatlı
(Dy., Şebinkarahisar/Gr., Ks.( Krk., Şarkışla/Sv., Erki-
let K./Turhal/To., Uş„ Gürpınar/Vn., Ank., Gebiz B./
Serik/Ant.)

Meyve
(Es., Gr„ Şebinkarahisar Gr., Gm„ Bekiralan K./lç.,
Hatunsuyu K./Ml., Avanos/Nş., Tk., Erkilet K./Tur-
hal/To., Suluova/Ama., Bandırma/Ba.)

Yoğurt

(Es., Milas/Mğ., Şarkışla/Sv., Vn.)

Yumurta
(Ed.. EL, Dallıca K./EL, Gr., Milas/Mğ., Şarkışla/Sv.)
Kalsiyumlu yiyecekler
(Es., Biga/Çkl.)

Sebze,
(Mİ., Bağlam a K./Nğ.)

Süt
(E ± , El., Dallıca K ./E J., Şebinkarahisar/Gr„ Mİ., Mi-
las/Mğ., Şarkışla/Sv., Vn.)

Açıklayıcı Örnekler :

Örnek : 1

«Aşeren kadın ne bulursa yemeli... İster İyi olsun,


ister kötü, az da olsa tadına bakmalıdır. Aşeren
kadın her gördüğünü yemediği takdirde, çocuk şaşı
olur, kulağı eğri olur, boynu bükük olur. Bunun için
kadın herşeıyi rahatlıkla yiyebilir.»
(K K . : Elif U, 48, Aydınlık K ./T n.)

v Örnek : 2

«Aşyeren kadınların kiminde albumin dirler bir has­


talık vardır. Bu kadınlar acılı, biberli, ekşili, sirkeli
şeyler yimemeli... Çünkülüm acılı, biberli, ekşili aş
yerlerse hastalıkları daha da çoğalır; karnındaklne
zarar verir. Kadın albuminli olsun, olmasın guvvet ve­
rici, içini açıcı (ferahlık verici) aş yememelidir ki
meydana getireceği çocukta tosun gibi olsun.»
(KK.: H asibe K., 60, M erzifon/A m a.)
Örnek : 3

«Ben ilk çocuğumda ’Klleman’ denilen bir çeşit ba­


haratı o kadar çok yemiştim ki. bir gün bundan evde
kalmayınca onun yerine tuğla yediğimi hatırlarım.

79
Benim annem bana hamile iken sabun yediğini söy­
ledi. Şimdikiler mikrop diye böyle bir şeye hiç teşeb­
büs etmezler... Ama işte bir şey olmamışız. Hatta
yeni gençlerden daha sağlamız biz...»
(KK.: Sadiye A.. 48, Gölpazan/Bil.)

Aşeren Kadının Yememesi, İçmemesi Gerekenler:

Acılı, ekşili, baharatlı yiyecekler


(Ada., Ceyhan/Ada., îmamoğlu K./Ada., Gebiz B./Sa-
rik/Ant., Merzifon/Ama., Suluova/Ama., Borçka/Ar.,
Ulukent K ./A rhavi/A r.t Bozdoğan/Ay., Yenice K./Boz-
doğan/Ay.. Ba., Gölpazarı/Bil.)

Sakatat
(Mİ., Krş., Bağlam a K./Nğ.. Sandıklı/Af„ Korkuteli/
Ant., Bayır K./Bil.K

Fazla yağlı yiyecekler


(Dy.)

Karbonhidratlı yiyecekler
(Ant.)

Fasulye ve gaz yapıcı yiyecekler


(Bayburt/Gm., Ceyhan/Ada., Suluova/Ama.)

Tavşan eti
(Süleoğlu K./Ed„ Keçiborlu/Isp., Krş., Mucur/Krş.,
Korkuteli/Ant.)

Balık
(Süleoğlu K./Ed„ Bayır K./Bil.)

Ayva
(Süleoğlu K./Ed.)
Sakız
(Süleoğlu K./Ed.)

içki, sigara
(Ant.)

E. GEBELİK

1. Gebelikle İlgüi Adlandırma, Niteleme, Benzetme ve


Yakıştırmalar :

Ağır
(Dallıca K ./El., Kc.. Sm.. K arayaka B./Erbaa/T o.)

Ağır ayak
(Dallıca K ./El.. Kc.. Sm., K arayaka B./Erbaa/T o.)

Akşamlık sabahlık (son aylarında)


(Gölpazan/Bil.)

Arka eteği uzamış, ön eteği kısalmış


(Uluborlu/Isp.)

Ayağı ağır
(Gümüşhacıköy/Ama., Bayırköy K./Bil., Hatunsuyu
K./M1., M ucur/Krş., Vn.)

Ayağı ağırlı
(Merzifon/Ama.)

Aylı günlü
(Krş.)

Bakla yemez
(Mn.)

01
Bizaru
(Korkut K./M ş.)

Boylu
(Bo„ Göynük/Bo., B ekiralan K ./îç.)

Boyunda çocuk var


(Ank.)

Boyu yüklü
(Sille B./K n.)

Çatlayasıca
(Kulu/Kn.)

Çocuklu
'(M ş„ Korkut K./M ş.)

Doğum yapacak
(B afra/Sm .)

Doğurgacı
(Susuz K ./B u cak /B rd .)

Doğurgaç
(Gebiz B ./S erik /A n t.)

Doğurucu
(D ereköy/A cıpayam /D z., Bağlam a K ./N ğ.)

Dolu
(Ed.)

Digani

(Pülüm ür/Tn.)

Gebe
(çok yaygın)

82
Gene neye dönmüş
(Kulu/Kn.)

Göbeği burnuna değecek


(Kulu/Kn.)

Gözleri ışıldar
(Ks.)

Gunnacı
CDanpınar K ./A da.)

Guzlacı
(Dağıstanlı K ./C eyhan/A da„ Mİ., Barbuzu/M l.)

Gümanlı
(Gm„ Pülümür/Tn.)

Gümannı
(Dallıca K./EI., Bayburt/G m .)

Gümenli
(Saskara K./Hanak/ICr., Sv., Zile/To.)

Hamile
(çok yaygın)

İki canlı
(yaygın)

Karnı burnunda
(Ödemiş/tz., Vn., G ölpazan/Bil)

Karnı dolu
(Şatııroğlu K ./M ucur/K rş„ Şarkışla/Sv.)

Kel
(M ağara K ./îç.)
Koynu dolu
(B arbuzu/M l.. Deligazi K ./S v.l

Mayalı
(K ızılcasöğüt K ./Ç ivril/D z.)
O rta kata kiracı gelmiş
(Yeşilören K ./A m a„ Büyükhalkalı K ./B ak ırk öy/İst.)

O rta katı kiraya vermiş


(Tr.)

Üzerli
(Bekiralan K ./İç.)
Üzeri yüklü
(Gebiz B ./S erik /A n t., Y a rm a B ./K n .t Deligazi K ./Sv.)

Üstü yüklü
(M ucu r/K rş., Göynük K ./N ş„ Ş ark ışla/S v.)

Yüklü
(çok yaygın)
Yolcusu var
(Y a rm a BYKn.)
Zim et kadın
(B o rçk a/A r.)

Gebe Kadının Baktığı, Yediği ve Yaptıklarıyla


Çocuğu Arasında Kurulan İlişkiler .

a. Baktıklarıyla :

Çocuk karnında ilk oynadığı zam an kadın ilkin kime


ya da neye bakarsa, çocuk ona benzer.
(D ağıstanlı K ./C ey h an /A d a., Adı., S u lu ova/A m a., Ant.,
Y en ice K ./B ozd oğan /A y.. B a., A lp agu t K ./B o„ Lapse-
ki/Çkl., EL. K eban/EL. Dallıca K ./El., Ezm., G m , İç..
Sask ara K ./K r„ D evrekânl/Ks., Gömeç K./Ky., V ize/
Krk., M ucur/K rş, Tavşanlı/Kü.. M ilas/M ğ., Rz., Sv„
Deligazi K ./Sv.)

Güzel kimselere ya da güzel şeylere bakarsa çocu­


ğu güzel olur.
(Dağıstanlı K ./C eyhan/A da., Sandıklı/Af., Ama., Mer-
zifon/A m a., Gebiz B ./S erik /A n t., Ba., Bo., Brd., B ig a/
ÇkL, Ed.. Gr., Ödemiş/İz., Milas/M ğ., Zile/To.)

Çirkin kimselere ya da çirkin şeylere bakarsa çocuğu


çirkin olur.
(İmamoğlu K ./A da., Sandıklı/Af.. Ama., Suluova/
Ama., Korku teli/Ant., Gebiz B ./Serik/A nt„ Susuz K ./
Bucak/Brd., Biga/Çkl., Ed., Ezm., Gaz., Ö dem iş/İz,
Gömeç K ./Ky., M ucur/K rş., Zile/To.)

Cenazeye, cesede bakarsa çocuğun yüzü renksiz,


soluk ya da sarı olur.

(Borçlca/Ar. Bozdoğan/Ay., Bayır K ./Bil., Vize/Krlt.,


Şenyurt K ./Perşem be/O r„ Pazar/R z„ Çimenli K ./Tr.)

Aynaya çok bakarsa çocuğu kendine benzer.

(Ay., Ceyhan/Ada., Dağıstanlı K ./Ceyhan/A da., Ba­


demli B ./öd em iş/İz., Gömeç K./Ky., M ucur/Krş.)

Ayvaya bakarsa, çocuğun yanakları gamzeli olur,

(Dağıstanlı K ,/Ceyhan/A da., Ay.)

Ayıya bakarsa, çocuğu kıllı olur.

(Anlc., Uzunköprü/Ed„ Kaplıkaya K ,/H arput/El„ Dal­


lıca K ./El., Es., Büyükhalkalı K ./Bakırköy/İst., İç„ İz.,
Vize/Krk., M ucur/Krş., Tavşanlı/Kü., Barbuzu/M l„
M alkara/Tk., Tülmen K ./U r„ Bartın/Zn.)

85
Tavşana bakarsa çocuğunun dudağı kesik, yarık,
yırtık olur.
(Ada., C eyh an /A da., K âh ta/A d ı„ Brd., Dereköy K ./
A cıpayam /D z.. Dy., 5m .)

Deveye bakarsa, çocuğunun dudağı «yirik» (yarık)


olur.
(Sandıklı/Af., Ba.l

Köpeğe bakarsa çocuğunun huyu kötü olur.


(San dikli/Af.)

Fareye bakarsa1, çocuğu tüylü olur.


(B orçk a/A r.)

Yılana bakarsa, çocuğu ayağa kalkıp gezemez.


(B orçk a/A r.)

Yılana bakarsa, çocuğu dilsiz olur.


(Gömeç K ./K y.)

Yılana bakarsa, çocuğunun dili dışarda olur.


(M ucur/K rş.)

Yılana bakarsa, çocuğu çok soğuk kanlı olur.


(D allıca K ./El.)

Gökyüzüne bakarsa, çocuğun gözleri mavi olur.


(Bo., Brs., Y iğitler B ./B ayram iç/Ç k l., Salyoz K ./K el-
kit/G m ., Maşukiye K ./K c.)

Yeni doğmuş aya bakarsa, çocuğu güzel olur.


(D allıca K ./EL, Gr., Kn.. B an az/U ş., A k p m ar K ./B ar-
tm /Z n .)'

Yıldızlara bakarsa çocuğun gözleri çakır olur.


(Y iğ itle r B ./B ayram iç/Ç kl.)

86
Yangına ve büyük ateşe bakarsa ya da yangın ola­
yını yaşarsa çocuğun vücudunda küçük çıbanlar çı­
kar.
(Brs.)
Değirmen çevirir, yayık yayarsa çocuğunun başı dö­
nük olur.
(Şenyurt K ./Perşem ba/O r.)
Sakız çiğnerse çocuğu boklu olur.
(Korkuteli/Ant., Gümeç K ./Ky.)-
Sakız çiğnerse, çocuk «burgu» olur.
(Dy.)
Sakız çiğnerse çocuk geveze olur.
(Yenice K ./Bozdoğan/A y.)

b. Yedikleriyle:

Tavşan yiyen gebe kadının çocuğunun dudağı «yirik»


olur.
(yaygın)
Tavşan yerse, çocuğu korkak olur.
(Ay.)
Tavşan yerse, çocuğu gözleri açık uyur.
(Nazilli/Ay.)
Balık yerse, çocuğu balık ağızlı olur.
(Ay., Nazilli/Ay., Bozdoğan/Ây.,- Ba., Sarnıç K,/Dur-
sunbey/Ba., Kabaçalı K ./K iğı/Bn., Brd., Tavşanlı/Kü.,
Sm„ To., Zile/To., Aydınlık K./Tn.)
Balık yerse çocuk kemiksiz olur.
(Göynük/Bo., H acıham za B./Ç r., Dereköy K./Acıpa-
yam/Dz., H azinedar K ./D evrekâni/K s.)'

87
Balık yerse çocuk sümüklü, salyalı olur.
(Dağıstanlı K ./Ceyhan/A da.)

Keklik eti yerse, çocuğu güzel olur.


(Dallıca K./E1., Zile/To., Banaz/U ş., Kılcan K./Uş.)

Keçi eti yerse, çocuk kıpırdak olur.


(Bozdoğan/ Ay.)

Keçi severse, çocuğu inatçı olur.


(Ada.. İz., Üngüt K./M r.)

Kelle, paça yerse çocuğu sümüklü olur.


(Yenice K ./Bozdoğan/A y., Ba.. Bandırm a/Ba., Sarnıç
K ./D ursunbey/Ba„ Dereköy K ./A cıpayam /D z., Ulu-
borlu/Isp., İz., Hazinedar K ./D evrekâni/Ks.. M ucur/
Krş., Nğ., Ur.)

İşkembe yerse, çocuğunun başı tüysüz olur.


(K orkuteli/A ntJ

Tavuk eti yerse, çocuğunun göğsü çıkıntılı olur.


(Gr., Aydınlık K./Tn.)

Yumurta yerse, çocuğunun yüzü oval olur.


(B ayat/Ç r.)

«Güvem» yerse, çocuğu «güvem gözlü» olur.


(Sarnıç K ./Dursunbey/Ba.l

Yoğurt yerse, çocuğu beyaz olur.


(Kızılcasöğüt K./Çivril/Dz.)

Ayva yerse çocuğunun yanakları gamzeli olur.


(Yeşilören K /A m a., Bozdoğan/Ay., Sarnıç K./Dur-
sunbey/Ba., Alpagut K./Bo„ Bo., Çiti., EL, Es., Ezm.,
Uluborlu/Isp., Bademli B ./öd em iş/İz., Devrekâni/Ks.,

88
Tavşanlı/Kü„ H atunsuyu/M L, Sv„ Tk„ M alkara/Tk.,
Uş„ B artm /Z n.)

Bütün karabiber yutarsa, çocuğu benli olur.


(Sandıklı/Af., Yeşilören K ./A m a„ Bozdoğan/Ay., S ar­
nıç K ./D ursunbey/Ba., K aplıkaya K ./H arp u t/El„ Göl-
cüğez K ./H asan k ale/E zm .p Uluborlu/Isp., Tavşanlı/
Kü., M ilas/M ğ., DeligazI K ./Sv., Uş.)

Elma yerse, çocuğu elma yanaklı olur.


(Sarnıç K ./D ursunbey/Ba., Y iğitler B ./B ayram iç/Ç kl.,
K aplıkaya K ./H arp u t/El„ Gr.)

Çokça üzüm yerse, çocuğun gözleri üzüm gibi olur.


(Ank., Kaplıkaya K ./H arp u t/E l.)

N ar yerse, çocuğun dişleri nar tanelerine benzer.


(Cebiz B ./S erik /A n t., Gr., Nğ.)

Şeftali yerse, çocuğun yanakları tüylü olur.


(Gr., Sağlık K ./G örele/G r.)

Zeytin yerse, çocuğu güzel gözlü olur.


(Şebinkarahisar/G r., Vn., Bartın/Zn.)

Zeytin yerse, çocuğun vücudunun herhangi bir ye­


rinde zeytin büyüklüğünde bir leke olur.
(Düzce/Bo.)

«Yemlik» yerse, çocuğunun saçı uzun ve gür olur.


(Şebinkarahisar/G r.)

«Kuş yeniği» şeyler yerse, çocuğunun vücudunun ki­


mi yerlerinde küçük çukurlar olur.
(Suluova/Am a., Ank.)

Ekşi ve acılı şeyler yerse, çocuğu gazlı olur.


(Suluova/Am a.)

89
c. Y a p tık la rıy la :

C iğer yer de, elini yıkam adan bir yanına dokunursa,


çocuğunun orasında leke, ben ya da iz olur,
[yaygın)

Gizli ve saklı birşeyi aldıktan ya da yedikten sonra,


elini bir yerine sürer ya da değdirir ise çocuğunun
orasında leke, ben ya da iz olur.
(Es', Gömeç K ./K y ., K rş., G ölcük/K c., M a., Y a şy e r-
K ./M ilas/M ğ., Tk.)

Başkalarının evinde saklı bir şeyi alıp yerse, çocu­


ğu hırsız olur.
(Geblz B ./SerLk/A nt., Es., K aym azyaylası K ./E s., Ulu-
borlu/Isp., Krk., T avşan lı/K ü ., A yancdc/Sn., Ş enyurt
K ./P erşem b e/O r., G üneşler K ./Sk.)

Herhangi bir evden birşey çalıp da, bir yerine sü­


rerse, çocuğun orasında leke olur.
(Biga/Ç k l., Es.)

T ekkeye, ziyarete ya da yatıra gidip, elini bedeninin


bir yerine sürerse, çocuğunun orasında bir işaret ya
da bir leke olur. (Tekke nişanı)
(A m a., El., Sılbıs K ./E zc., G ölcüğez K ./H a sa n k a le /
Ezm ., Mş., Zile/To.)

Yediği meyvenin lekesiyle kirlenen elini vücudunun


bir yerine sürerse, çocuğunun o bölgesi lekeli olur.
(Ada., Silifke/Iç., Göynük K ./N ş.)

Kara dut yer, sonra d a eliyle vücudunun belli bir


yerine dokunursa, çocuğun orasında leke olur.
(K ulu/K n., Göynük K ./N ş.)

90
Çocuğunun neresinde ben olmasını istiyorsa orası­
na karabiber değdirir.
(Ba.p Y iğitler B./Bayram iç/Ç kl.)

Kahve içip, eliyle herhangi bir yerine dokunursa, ço­


cuğun orasında leke olur.
(Kulu/Kn.)

Gül koklarsa, çocuğun yüzü gül gibi kırmızı olur.


(Arık., Bo., Brd., Çkl., îz., Şaturoğlu K./Mucur/ICrş.,
Hatunsuyu K./Ml., Ma., Akkuş/Or.)

Göğsüne İğ koyarsa, çocuğun yanakları gamzeli olur.


(Borçka/A r.)

Hıdrellez günü kapı kilitleyip açarsa, çocuğunun ağ­


zı adilik» olur.
CŞenyurt K./Perşem be/Or.)
Hıdrellez günü sandık kapağı açan gebe kadının ço­
cuğunun dudağı yarık olur.
(Sağlık K./G örele/G r.)

Hıdrelez günü el değirmeni çeviren kadının çocuğu­


nun gözü şaşı olur.
(Sağlık K ./G örele/G r.);

Sakatlara gülerse, çocuğu sakat doğabilir.


(Borçka/A r., Ba., Ban d ınn a/B a., Bo., Bademli B ./ö d e-
miş/İz., Y a rm a B./Kn., özkonak B./Avanos/N ş., Vn.l

Kocasını çok severse çocuk babasına benzer.


(Dağıstanlı K ./Ceyhan/A da.)

Erkek karısını çok severse, çocuk anneye benzer.


(Dağıstanlı K ./Ceyhan/A da.)

91
Çok üzüntülü ise, çocuğu hırçın olur.

(Es., Kc., Gölcük/Kc., Kulu/Kn., Tk., Ur.)

Korkak bir kimse gebe kadını doğuma götürür ise ya


da doğum İçin ebe çağırırsa, doğan çocuk korkak
olur.

(Kn.)

Gebeliği sırasında el işine düşkünse, çocuğu da düş­


kün olur.

(Dereköy K ./A cıpayam /D z.)

Dişini çektirirse, çocuğu geri zekalı ya da deli ola­


bilir.

(Suluova/ Ama.)

Salıncağa binerse, çocuğunun gözü şaşı olur.

(Yenice K ./Bozdoğan/A y., Yerlresik B./M l.)

Eşek anırırken kulaklarını tıkam azsa, çocuğunun ku­


lakları uzun olur.

(B orçk a/A r.)

Gebeliği sırasında çok sinirli olursa, çocuğu da sinir­


li olur.

(Ay., M ilas/M ğ., Göynük KVNş., Bağlam a K ./N ğ.)

Bilmeksizin altında kurbağa bulunan bir taşın üstüne


oturursa, çocuğu patlak gözlü olur.

(UlukBnt K ./A rh avi/A r.)

Katıra binerse çocuğu inatçı olur.

(Dallıca K./E1.J

92
Açıklayıcı Örnekler :

Örnek : ı

«Karnında çocuk oynadığında kadın neye baksa ço-


cuğun ona benzeyeceğine inanırlar. Kazara köpeğe,
öküze bakarım diye gebe kadın dünyada etrafına
bakmaz. Bizim köyde sinema yok ama, olsa gebe
kadını kıyamette oraya götürmezler, çocuğu sine-
madakilere benzer diye.»
(KK.: Selma Y.. 75. Saskara K ./H anak/K rJ

v Örnek : 2
«Eskiden dışarda ayı oynatılırken gebe kadınlar içe­
ri kaçardı. Eskiden çocuğumuz güzel olsun diye gü­
zel bebek resimlerini duvarlara asardık.»

(KK.: Saime K., 57, To.)

örn ek : 3

«Anlatıldığına göre, hamile bir kadın, ben bu söy­


lentilere inanmam diyerek sokaktan geçen maymun­
lara bakmış. Kadının çocuğu maymuna benzer bir
yaratık olarak doğmuş; sonunda kadın da çocuğu
da ölmüş. Fakat şimdi bunlara inanan kişi çok az.»
(K K .: Saime Y., 75, Ceyhan/Ada.)

Örnek : 4

«Sinemada veya günlük hayatta, mesela hayvanat


bahçesinde gebe kadın hayvanlara bakmamalıdır.
Baktığı takdirde çocuk ona çeker denir.»

(KK.: Hatice Ç., 40. Gümüşhacıköy/Ama.)

93
Örnek : 5
«Gebe kadın, kötü, çirkin şeylere bakarsa, çocuğu
onlara benzer. Bunlar umumiyetle yaşamazlar. Me­
selâ : Yeni hamile bir kadın milli bayramda yapılan
geçit töreninde, taştan yapılmış cüceye baktı. Ço­
cuğu aynı oldu.»
CKK.: Duriye B., 70, Korku teli/Ant.)

örnek : G

«Gebe kadının yediği içtiği şeylerin çocukta iz bıra­


kacağına İnanılır. M e s e lâ : Zeytin yiyen kadının ço­
cuğunun herhangi bir yerinde zeytin büyüklüğünde
bir leke olur. Ciğer yiyen kadının çocuğunda da, vü­
cudunun herhangi bir yerinde ciğer gibi kırmızılık
olur. Ayrıca baktığı hayvanlar ve gördüğü kimseler
çocuğun güzelliğini etkiler. Bunun için kadın, güzel
çocuklara çocuk resimlerine bakar.»

(KK.: Sacide K., 38, Düzce/Bo.)

Örnek : 7

«... Ezeli zamanda hamile bir kadın hasta ziyaretine


gitmiş. Hasta birşey için dışarı çıkmış. Kadının canı
orada duran portakalı çekmiş. Alıp yese belli olacak.
Ne yapsın? Toplu iğne ile kabuğunu delip, suyunu
emmiş. Aradan zaman geçmiş, çocuk doğup bü­
yümüş. O zaman tulumla su taşırlarmış. Çocuk de­
vamlı olarak su taşıyanların tulumlarını delermiş.
Babasına şikâyet etmişler. ı0 da hocaya danışmış;
‘benim oğlanın eli neden uz (hırsız, yaramaz anla-
mıno) oldu diyerek.' H o ca, h aram y em iş tir dem iş.
A dam benim kendim den şüphem yok, dem iş. Karına
s o r d em işler. Kadın söylem iş h aram yediğini. Sonra
o h as ta kadını bulup h elallaşm asım s alık verm işler.
H elallaş tık tan son ra ç o c u k bu huyundan v azg eç ­
miş.»
(K K .: E sm a A., 60, G ü n eşler K ./S k .)

ö rn e k : 8

« ... T eyzem in kızı, sahibinin izni o lm ad an bir yerden


y ap ra k alıp dolm a yap m ış. Bu sırad a da elini kolu­
nun üstüne koym uş. Şim di çocuğunun kolunda y a p ­
ra k İzi var.

«... B abam ın sol k alç as ın d a p o rta k al biçim inde bir


e t var. Bunun nedenini b ab aan n em şöyle a ç ık la d ı:
'B ir gün p o rtakal bah çesin d en g eçerken portakal
alm ıştım . O nu belim de tu tm u ş u m .' Bu nedenle oğlu­
mun kalçasın d a o iş are t var.»

IKK.: E m in e A., 46, M n.)

Ö rnek : 9

«... A nne ham ile iken iyi beslenirse, çocuğun sıh­


hatli olm asını ve fizik yapısının da düzgün olm asını
sağlar.» dedikten sonra şunları e kliyo r soruyla ilgili
açıklam asın a. 'Yine gebe kadın ö zen erek b ir şeye
b akarsa d o ğ acak çocuk da ona b en zer veya onda
görülen özellikler çocu kta da belirir.' Kendi ö z y a ­
şantısına ilişkin o larak şu tipik olayı a ç ık lıy o r : 'Ben
ham ile İken h astah an eye m uayeneye gittim , orada
daha yeni mezun olm uş b ir e rk e k d o kto r vardı. Ben
farkında olm adan 'am an şu k a m ım d a k i şunun gibi

95
olsa’ dedim, ‘zaten hiç erkek çocuğum da olmu­
yor.’ Neyse doğum yaptım , kız oldu. Kızım liseye
geldi ve bitirdi. Şimdi kızım doktorun kopyesi oldu.
Kalem tutuşuna varana kad ar tıpkısının aynı. Tabii
ki Allahın İşine karışılmaz.»
(KK.: H a ce r P .t 42, Y u v a K ./K ırık k ale/A nk .)

DÜŞÜĞÜ Ö N LEM E

Ağır eşya kaldırm az.


Cçok yaygın)

D oktora gider.
(yaygın)

Hocaya başvurur, muska yazdırır.


(yaygın)

Ziyaretlere, tekkelere, ocaklara, yatırlara gider,


(yaygın)

Beline yokı vurdurur.


(yaygın)

A ğır iş yapmaz.
(yaygın)

Uzun süre sırt üstü yatar.


(yaygın)

Dinlenir.
(M erzifon/A m a., S u lu ova/A m a., Ay., S arn ıç K ./D u ı-
su n b ey /B a., D ü zce/B o., Bo., K ızılcasöğüt K ,/Ç iv ril/
Dz„ Dy., Ed„ K eb an /E l., D allıca K ./El.. Eze., Ezm.,
İç., K ulu/K n., Salihli/M n., B an az/U ş.)
Hocaya başvurup kilit kilitletilir; ayı günü belli oldu-
mu kilit açtırılır.
(Gölcüğez K ./H asankale Ezm., Salyoz K ./Kelkit/G m .,
H azinedar K ./D evrekâni/K s., Pınarbaşı/K y., Mş., Kor­
k u t K ./M ş., A yancık/Sn., Deligazi K ./Sv., Çimenli K ./
Tr.. A lcçaabat/Tr.. Vn.)

Hocaya başvurup «Ümmi Sübyan» yazdırır.

(Kn., Pınarbaşı/K y.)

Yükseğe uzanmaz.

CKs., Ongüt K ./M r.)

K am ı bağlatılır.

(B orçk a/A r., Ba., Bayburt/G m ., Pehlivanköy B./K rk.,


Ş enyurt K ./Perşem b e/O r.)

Kasıklarını kaldırtır.
(Düzce/Bo.)

Beline kuşak bağlatır.


(Sılbıs K ./Ezc., M llas/M ğ.)

Beline berk olsun diye cibar (sakız) yapıştırır.


(Adı.. D allıca K ./El., Mr.)

Beline çingene sakızı vurulur.


(Kâht/Adı.)

Belini sarar.
(Ada., Bozdoğan/Ay., G ölpazan/Bil., Ks.)

Belini çektirir.
(Ezm., Pehlivanköy B./K rk., Ûzkonak B./A vanos/N ş.,
P azar/R z., B afra/S m ., Tr.)'

97
Rahmini yukarı çektirir.
(Ezm.)

Gebeliği sırasında cinsel ilişkide bulunmaz.


(Bazdoğan/A y., H atunsuyu K./M l., Salihli/M n., Şen-
y u rt K ./P erşem b e/O r.t O rm anlı K ./İnecik/Tk., Zile/
To„ Tülmen K ./U r., B a rtm /Z n J

Gebeliği sırasında sık cinsel birleşmede bulunmaz.


(Gebiz B ./S erik /A n t„ Düzce/BD., Dy., Es., B afra/S m „
Tk„ B an az/U ş.)

Bir iki yıl çocuk yapm az.


(K orkuteli/A nt.)

Tutkal içer.
(Y iğitler B ./B ay ram iç/Ç k l., K avakyolu K ./E zc., Gm..
M ağ ara K ./İç., B o r/N f.)

Nişasta içer
(Uluborlu/Isp.)

Nişasta ile yumurtanın akını çalkalayıp İçer.


(Bozdoğan/A y.)

Nişasta ile ekşi karışımını içer.


(Susuz K ./B u cak /B rd .)

Ekşi içer.
(Adı.)

«Çekem» otunu kara üzümle birlikte yer.


(Suluova/A m a.)

Has sakızı dövüp içer.


(Bozdoğan/A y.)
Açıklayıcı Örnekler :

Örnek : ı

«Kadın sık sık çocuk düşürürse beli «berk» olur diye


«cibar» (sakız) yapıştırılır. Clbardan şifa bulmazsa
iğne yapılır, iğne de umar olmazsa ekşi Içirilir.»
(KK.: Ayşe Y.. 55. Adı.l

Örnek : 2

«Limon kabuğu şapla kaynatılıp mumlu kibritle kadı­


nın rahmine konur. »
(KK.: Hüsniye E.. 47, Hazinedar K./Devrekâni/Ks.)

Örnek : 3

«Nişastayı, kiraz ve erik ağacında olan sakızla bir­


likte ezerek hafif sıvı hale getirilip, kadına içirirler.»
(KK.: Elif S., 55, D anpm ar K./Ada.)

ö rn e k : 4

«Bele zeytin yağı sürüp, elle belin etleri tutularak yu­


karı doğru çekip bırakılır. Bu işlem bir süre tekrar
edilir.»
(KK.: Hayriye Ş., 45, Ezm.)

Örnek : 5

«Birinin iplik çıkrığından alınan bir parça iplik, do­


ğum gününe kadar kadının beline bağlanır.»
(KK.: Emine U„ 57. Brs.)

Örnek : G
«Çocuğu düşenler düşüğü önlemek için hocaya gi­
derler. Hoca bir kilit okuyarak kadının beline bağlar,
anahtarını da kadına verir. (Doğum zamanına kadar

99
kilidin kapalı olması nedeniyle çocuğun düşmeyece­
ğine İnanılır.) Doğum sancıları başlayınca kilit açılır
ve çocuk dünyaya gelir.»
(KK.: Naime Ç„ 40. Pınarbaşı/K y.)

Örnek : 7

«Yılan, kurbağayı yakaladığı zazm an, henüz kurbağa


sağken, yılan onu yutmadan yılan öldürülür; ağzın­
dan kurbağa alınarak öldürülür ve kurutulur. Gebe
kadın kurutulmuş kurbağayı bir torbaya koyarak boy­
nuna asar.»
(KK.: Belkiz S., 37, K abaçalı K ./K iğı/B n.)
III
Doğumu Kolaylaştırma
Sık sık yürüyüş yapar.
(çok yaygın)

Sık sık banyo yapar.


(yaygın)

Fazla kilo almamaya dikkat eder.


(yaygın)

Doktor ya da ebenin yardımı sağlanır.


(yaygın)

«Fadime Ana» otu denilen ot suya konup, o su ka­


dına içirilir.
(yaygın)

«Meryem Ana» otunun suyu iclrilir.


(yaygın)
Zeytin yağı içirilir.
(Hacıham za B ./Ç r., Îskilip/Çr., Şenyurt K ./Perşem be/
Or„ P azar/R z„ Çamlıtepe K ./P azar/R z., K arayaka B ./
Erbaa/T o., Uş.)
Kocasının ayakkabısı içine su konur, bu su içirilir.
(Dağıstanlı K./CByhan/Ada., Gebiz B./Serik/A nt„ Ka-
raağaç/Isp ., Hatunsuyu K./Ml., Bor/N ğ., Ormanlı K ./
İn ecik /T k .)'

101
Kocasının avucundan su içirilir.
(U luborlu/Isp., Devrek&ni/Ks., Hatunsuyu K./M1.)

Hicaz tasından ya da dua tasından su içirilir.


(D ağıstanlı K ./C ey h an /A d a„ Suluova/A m a., Uluborlu/
Isp.)

Kolay doğum .yapan kadınların avucundan su -içirilir.


(Gebiz B ./S e rik /A n t., Y iğitler B./Eayvam iç/Ç kl., Ulu-
borlu/Isp.)

Zem zem içirilir.


Cîç.)

Hocaya yazdırılan tabağın içindeki sudan içirilir.


(Ank.l.

Şeker şerbeti içirilir.


(B or/N ğl

Tereyağı ve pekm ez içirilir.


(H atunsuyu K ./M L)

Ağzına eritilm iş tereyağı dökülür.


(Salyoz K./Kelkit/Gm.)

Yağlı ekm ek yedirilir.


<Uş.).

Elma, p o rtakal okutulup yedirilir.


(D ağıstanlı K ./C ey h an /A d a.)

Ağzına m ide bulandırıcı şey verilir.


(İç.)

Cinsel o rg an ın a zeytin yağı sürülür.


(Pazar/Rz.)

102
Yorgan, çarşaf ya da kilim içine yatırılıp, sallanır.
(N azilli/Ay., Ba., Kızılcasöğüt K ./Çivril/D z., Süleoğlu
K./Ecl„ K aplıkaya K ./H arp u t/E l., Gm., Salyoz K ./Kel-
kit/G m ., M ağ ara K ./Iç., Pehlivanlcöy B ./K rk ., K ulu/
Kn.. Mİ., P azar/R z., Sa., T o .)'
Kollarından tutulup silkelenir.
(Ba.. K abaçalı K ./K iğ ı/B n ., K ulu/K n., Y aşyer- K./M i-
las/M ğ., Deltgazi K ./Sv„ Aydınlık K ./Tn., Aşağıkay-
m az K ./G ü xp m ar/V n .)
İpe asılarak sallanır.
(B ayır K./Bİ1.)
Başaşağı sarkıtılır.
(Süleoğlu K ./Ed.)
Eşikten atlatılır
(Bor/N ğ.)

Sırtı ovulur
(N azilli/Ay.)

Sancılar başlayınca kadın at arabasına bindirilip, ara­


ba "hızlıca sürülür.
(Kaym azyaylası K ./Es„ N ş .)..

Hocaya okutulmuş eşarp, doğuracak kadının beline


bağlanır (buna «tezleme» denir).
(K arayalca B ./E rb aa/T o .)
Dilencilere sabun verilir.
(Yenice K ./Bozdoğan/A y.)
Elbisesinin İçine sabun konulur.
(N azilli/Ay.)
Silah atılıp, sıkılar (kurşun, saçma) boşaltılır.
(Gebiz B ./S erik /A n t., K aray ak a B ./E rb aa/T o.)

103
Eline oklava v erilerek dolaştırılır.
(İç.)
S a ç örgüleri çözülür.
(Y iğ itle r B ./B e y ra m iç/Ç k l., K orku t K ./M ş.)

Evdeki kilitli ş ey ler (kapı, sandık, dolap) açılır.


(N azilli/A y.)

Başı üstünde iki tuğla p arçası kırılır.


(K o rk u t K ./M ş.)

Kolay doğum yap an lar sırtını sıvazlarlar.


(S u lu o v a/A m a., Sv.)

K ocasını, üzerinden üç k ez a tla tırla r.


(İç.)

Doğum sırasında içeriye kısır kadın alınm az.


(İç.)

«Nam ahrem » kim selere görünm ez.


(Sılbıs K ./E z c., D allıca K ./E l., Eze., Ezm .)

Annesi yanında bulundurulm az.


(U lu b arlu /Isp ., B o r/N ğ .)

M erdivenden iner, çıkar.


(B a y ır K ./Bİİ., Ezm ., D ev rek ân i/K s., H azin ed ar K ./
D e v rek ân i/K s., B a ğ la m a K ./N ğ ., Sk.)

A k a r sudan atlatılır.
(İç.)

S a n cılar başladığında sağ bacağ ına m uska bağlanır.


(D allıca K ./E1.)
Elbisesinin altından, eteğinden tavuklara, kuşlara
yem yedirilir.
(Yenice K./Bozdoğan/Ay.. Hacıhomza B./Çr.. Dallıca
K./E1.)

Kocası başucunda ezan okur.


(Yiğitler B./Bayramiç/Çkl., Yarm a B./Kn.)

Türbe, yatır ve ziyaretlerden yardım umulur.


(Ank., Saskara KVHanak/Kr.)

Kadın, okutulur, üfletilir.


(Ba.)
IV
Doğum Sonrası
A. ÇOCUĞUN GÖBEK BAĞI İLE İLGİLİ İŞLEMLER

Caminin köşesine, caminin avlusuna, caminin duvarı­


na, caminin bahçesine gömülür, atılır, saklanır, konur,
tçok yaygın)
Kur’anın arasına konur.
(Göynük/Bo„ Kaymazyaylası K./Es., Devrekâni/Ks.,
Çamlıtepe K./Pazar/Rz., Bartın/Zn., Akpınar K./Bar-
tın/Zn.)'
Kur’an kursunun yapıldığı yerin avlusuna gömülür.
(Borçka/Ar.) ,
Okulunun köşesine, bahçesine, avlusuna, duvarına
saklanır, gömülür.
(yaygın)
Evinin köşesine, avlusuna, duvarına, bahçesine, eşi­
ğinin altına konur, saklanır, gömülür,
(yaygın)
Dolabın, sandığın içine konur.
(yaygın)

Yastığının içine konur.


(Dy„ Uzunköprü/Ed., îç.t Vize/Krk., Hatunsuyu KV
MI., Mş., Korkut K7Mş„ Şarkışla/Sv., Ur.)

107
Ahıra gömülür.
(Suluova/Ama., özkonak B./Avanos/Nş., Çamlıtepe
K ./Pazar/Rz., Aydınlık K./Tn., Akpınar K ./Bartın/
Zn.)

Beşiğine bağlanır, beşiğinin altına konur. .


(Büğüdüz K./Ank., Iskilip/Çr., Şebinkarahisar/Gr.,
Sağlık K./Görele/Gr„ Sa„ To„ Erkilet K./Turhal/To.)

Süpürge altına konur, süpürgeye bağlanır.


(Dereköy K./Çivril/Dz.)

Çarşının bir köşesine gömülür.


(Sandıklı/Af., Vn.)
Un çuvalının yanına atarlar.
(Kulu/Kn.)

Dikiş makinesinin gözüne konur.


CBo., Yerkesik B./M ğJ

Sabana, pulluğa bağlanır.


(Kaymazyaylası K./Es„ M ağara K./İç., Krk.)

Gül dibine gömülür.


(Hazinedar K./Devrekâni/Ks.)

T arlaya gömülür.
(Yerkesik B./Mğ.).

Evin eşinin altına konur.


(Arık.)

Kedi, köpek yemesin diye gömülür.


(Merzifon/Ama., Bayat/Çr.)

Rutubeti! bir yere gömülür.


(Kabaçah K./Bn.î
Ocak başına gömülür.
(Suluova/Ama., Kavakyolu K ./Ezc.. özkonak B./Ava-
nos/Nş., Uş.)
Ulu bir ağacın dibine gömülür.
(Gebiz B./Serik/Ant., T tımarlı K./Çkr.)
Yatağının, şiltesinin altına konur.
(Ks„ Devrakâni/Ks.)
Halı altına konur.
(Ank.)
Baca İçine asılır.
(Süleoğlu K ./Ed.)
Çuvalın bağına bağlanır.
(Mağara K./îç.)
Evin orta direğinin dibine bağlanır.
(Şenyurt K./Perşembe/Or.)
Göbeği muska yapıp çocuğun boynuna asarlar.
(Ayancık/Sn.)
Yastık kılıfının altına kırk gün atılır.
(El.. .Dallıca K./E1.)
Suya atılır.
(Vn.)
Rastgele atılır.
(Nğ.)

Açıklayıcı Örnekler :

örnek : 1
«Göbek sokağa atılırsa, çocuk evden uzak sokakçı
ve sokak çocuğu durumuna düşer.

109
Ayrıca bir kaç kardeşin göbeği bir araya bağlanırsa
onların birbirlerine bağlı olacağına inanılır.»
tKK.: Emine U „ 57. Brs.)

Ömelc : 2

«Göbek dışarı a tılır ve bunu bir köpek yer ise çocu­


ğun kavgacı, geçim siz olacağına inanılır.»
(KK.: H atice A., 65, U luborlu/Isp.)

Örnek : 3

«Göbek rutubetli bir yere gömülür. Göbek rutubetle


ne kadar şişerse, çocuk o kadar gürbüz olur.»
(KK.: Belkiz S., 37. K&baçalı K ./B n .)

Örnek : <1

«Göbek tem iz bir beze sarılır ve çocuğun başının al­


tına bırakılır. Yirmi gün başının altında saklanır.
Sonra1 bir yum urta kırılıp, akı alınır. Yumurtanın ka­
buğu ile kırk kabuk su alınır ve kırk tane taş sayı­
lır. Bütün bunlarla çocuğun kırkı çıkarılır, hepsini bir
yere gömerler.»
(KK.: H uriye N., 42, B or/N ğ.)

B. Ç O C U Ğ U N «EŞİ» İLE İLG İLl İŞLEMLER

Toprağa gömülür.
(yaygın)

Kapı eşiğinin dibine gömülür.


(Krş., M ucur/K rş., Şaturoğlu K ./M u cu r/K rş., Göynük
K ./N ş., Özlconak B ./A van os/N ş., Ş ark ışla/S v., Deliga-
zi K ./Sv„ Tuzlacık K ./S o rg u n /Y z.)

110
Kapı ardına gömülür.
(Maşukiye K ./Kc.)

Kıyılarak gömülür.
(Kaym azyaylası K /E s .)

Aşılı meyve ağacının dibine gömülür.


(Akkuş/Or., Şenyurt K ./Perşem be/O r., Bafra/Sm „ Ak-
p ınar K ./B artın /Z n .)'

Gübrenin içine gömülür.


(H acıh an u a B./Ç r.)

Bahçe, bağ içine gömülür.


(Suluova/Am a., Nazilli/Ay.)

Soman mereğinin dibine gömülür.


(Kavakyolu K ../Ezc.)

Saksı içerisi eşilerek, içine gömülür.


(Avanos/N ş.)

Ahıra gömülür.
(Şarkışla/Sv.)

Ahırın tavanındaki bir oyuğa konur.


(Dallıca K./E1.)

Çömlek içinde dış kapının üstüne asılır.


(Nş.)

İkinci doğumdaki çocuğun kız olması isteniyorsa dişi


köpeğe, erkek olması isteniyorsa erkek köpeğe atılır.
(Bo.)
Suya bırakılır, atılır.
(Adı., Ceyhan/A da., Dy., Es., Bayburt/G m .t Uluborlu/
Isp., Bor/N ğ., Tülmen K ./U r.)

111
Yüksek bir yere asılır.
(M ü
Tuvalete atılır.
(Gölcük/Kc.)
Evin içine konur.
(Kâhta/Adı.)

Açıklayıcı Örnekler :

Örnek : l
«Eş düştükten sonra alınır. Çocuk yıkanıp çıkarıldık­
tan sonra, alınan eş tem izce yıkanıp, bir beze sarılır.
T o p rakta derince bir çukur açılır; beze sarılı eş bu
çukura konur ve üzer! kapatılır.»
(KK.: H atice K „ 45, Mİ.)

Ö rnek : 2

«iyice tem izlenip b eyaz bir beze kon arak a ya k altı


olm ayan bir yere — b iz kapı arkasına göm erdik— gö­
mülür. Çünkü ö bür dünıyada m ahşer günü insanlar­
dan evvel 'eşleri* kalkacak.»
(KK.: S ab riye G., 57, M aşukiye K ./K c.)

Ö rnek : 3

«Meyva ağacı dibine derin o la rak göm ersin, elm a,


arm ut aşlam aya alışkın o lacak, ağaca ç ıkacak diye.
Eş, derin olarak göm ülür ki, köpek yemesin diye;
yerse, uşak köpek gibi gezer, yeri durağı belli olmaz.»
(KK.: H atice B., 60, Ş en yu rt K ./P erşem b e/O r.)

ö rn e k : 4

«Toprağa göm ülürm üş. (Bir beyaz beze sarılıp, gö­


mülür) ona da çocuk gözüyle bakılırmış.»
(KK.: H anife S., 55, Y iğ itle r B ./B a y ra m iç/Ç k l.)
V
A dla ilgili  d etler, inanmalar,
U ygulam alar, Y e re l
A dlandırm alar - N itelem eler,
B enzetm eler, Yakıştırm alar
A. ADLA İLGİLİ ÂDETLER. İNANMALAR. UYGULAMALAR

1. Yaşatıcı Nitelik Taşıdığına İnanılan Adlar :

Allah verdi
Armağan
Bâki
Bakiye
Bektaş
Daşdan
Durak
Duran
(yaygın)

Durcan
Durdu
(yaygın)

Durgül
Durhan

113
Durhaniye
Durhasan
Durkadın
Durmuş
(yaygın!

Dursan
Dursel
Dursev
Dursun
(yaygın)

Dursune
(yaygın)

Gürelsin
Hayat
Hediye
Kaya
(yaygın)

Koksal
M aşallah
M urat
Ömür
Ömrüye
Satı
(yaygın)

Satılmış
(yaygın)
Şahverdi
Tanrıverdi
Taştan

114
Temel
Umut
Üresin
Yadigar
Yaşagül
Yaşar
(yaygın )

Yaşare
Yaşa rey
Yaşariye
Yaşa ricaya

Ö rnek :

«Babamın halası beş doğum yapmış. Dünyaya ge­


tirdiği çocukların hepsi de bir yaşına gelmeden öl­
müşler. Altıncı çocuğu oğlan olmuş, adını Duran
koymuşlar. Bunun da hayatından endişe edildiğin­
den, yaşaması için kim ne derse, kim ne yol göster­
di İse o yapılmış. Duran'a yedi yıl banyo yaptırılma­
mış, öyle ki her yanı kirden kerme bağlamış, sadece
yüzü soğuk su veya sabunlu bir bezle silinmiş. Evin­
de M ehm et ismi olan yedi evden parça bez toplana­
rak çocuğa gömlek ve yorgan yapılmış; yedi evden
gümüş parçası toplanarak bilezik yapılmış, çocuğun
annesinin sağ el bileğine takılmış. Çocuk uyumadan
önce babaannesi tarafından her zaman okunmuş.
Şimdi Duran otuz beş yaşındadır ve de doktordur.»
(KK.: Ayşe, T.. 46, Avanos/Nş.)

2. Aylarla, Mevsimlerle, Belirli Günlerle İlgili Adlar :

Arif
Arife

* 115
Aynur
B ahar
B ahariye
Bayram
Bayram lye
Cum a
Cum ali
Cum aziye
C ûm hur
Ekim

(seyrek)

G ü lb ah ar
Güzün
Hızır
Hilâl
İlkay
İsmail
ilyas
K adir
Kadriye
Kasım
Kurban
Kurtuluş
M evlü t
M evlide
N evruz
M ira ç
Nisan
O ruç
Ram azan
Recep
Regaip
Salı
(seyrek)
Sefer
Seher
Sonay
Şaban
Zafer

3. Yatırlarla İlgili Adlar :

«Ahmet Turan»
(Sv.)
«Düzgün»
(Tn.)
«Hıdır»
(El.)'
«Ökkeş»
(Gaz., Ur.)
«Şehmuz»
(Dy.)
«Veysel»
(Tn.)

4. Çocuğun Adını Değiştirme Gerekçeleri

Açıklayıcı Örnekler :

Örnek : l

«1971 yılında bayie bir ad değiştirme olayı olmuştur.


Çocuk doğduktan sonra beş altı ay geçtiği halde ço-

117
cuğurı vücut kem ikleri gelişm ediği için bunun ço­
cuğun isminden ileri geldiğine inanılmış ve adı uğur­
suzluk getirdi diye değiştirilm iştir. Sonradan çocu­
ğun vücudu gelişm iştir.»

(KK.: M ükrüm e ö ., 44, K ap lık aya K ./H a rp u t/E l.)

Ö rnek : 2

«temi N ur olan bir kız çocuğunun üzerine devamlı


felâ ke t gelmesi yüzünden ismi Nurgül o larak değiş­
tirildi.»

(K K .: H atice ö „ 45, U zu n k öp rü /Ed .)

ö rn e k : 3

«Uğursuzluk getirdiğinden değil de, adının manâsı


kötü diye değiştirilm işti.- N alân, ağlayan, inleyen m a­
nâsına gelir. Bu yüzden çocuğun ismini değiştirm iş­
lerdi.»

(KK,: K adriye T., 55, B an d ırm a/B a.)

ö rn e k : 4

«Mesela Aynur, N urdan gibi ağır isimleri çocuk kal­


dıram azm ış, yani iflah olm azm ış inancına dayanarak
isim değiştiriliyor.»

(D.: Mukaddes Ç., 22, Kavakyolu K./Ezc.)

Örnek : 5

«Halamın kızının ismi Nozende idi. Kaynanası uğur­


suz diye Mesude koydu.»

(KK.: Melek A., 46, H at.)


Ö rnek ; 6

«Kardeşimin başına gelm işti... Saniye adını koymuş­


lardı kardeşime. Bu isim ona ağır gelince, değiştirip
Samiye yaptılar.»
(KK.: Sabriye G., 57, Maşukiye K ./K c.)

Örnek : 7

«Köyde bir çocuğa Metin adı verdiler. Sonra ço­


cuğun babası ölünce onun adını koydular. Çocuk
akciğer ameliyatı oldu. Altı yaşında adını yeniden
Metin yaptılar.»

(KK.: Meliha B.. 40, K ulu/Kn.)

Örnek : B

«Bir kızın adını Serap koymuşlar. Çocuk zayıf, çe­


limsiz olduğu için bu İsim ona yaramadı diye değiş­
tirdiler.»

(KK.: Münevver A., 68, Kü.)

Örnek : 9

«Bir çocuğun ismi Rüveyda idi. Ailede bir huzursuz­


luk ve çocukta bir gerileme oldu. Çocuğun bu ismi­
ni değiştirerek Şule koydular.»

(KK.: H atice K., 45, Mİ.)

Örnek : 10

«Gelinimin oğlunun adı uğursuz gelmişti, değiştir­


dik, ama geç olduğu için fayda etmedi, ö teki torun­
larıma o adı bir daha koymadık.»

(KK.: İnce A., 50, Akçadağ/M l.)

119
Ö rn ek : 11

«Bir yakınım ızın kızının adı G ü ler iken, sık sık h as ta ­


landığı ipin, değiştirip Düriye koydular.»
(KK.: F ü rü zan Ö„ 45, M ilas/M l.)

Ö rnek ; 12

«Bir kom şum uz yeni doğan kız çocuğuna Birsen a d ı­


nı verdi. B irkaç ay sonra evin erkeği öldü. H ocalar
çocuğun adının uğursuz olduğunu söylediler. Bu se­
beple kız çocuğunun adı değiştirildi.»

(KK.: M ü k errem Ç., 34. C am idağı K ./R z.)

ö rn e k : 13

«Bir akrabam ın çocuklarının ismini hep Halil İb ra­


him koydular. Ç o cu k lar yaşam adı. Bu d efa üçünçii
çocuğun ismini d eğ iştirdiler. Ç o cu k şimdi y aş am a k ­
tadır.»

(KK.: Fik riye H.. 45, Sv.)

ö r n e k : 14

«Sinirli, hırçın olan küçük torunum un adı Birsen.


H erh ald e ismini kald ıram ıyo r da ondan. Başka bir
adla değiştireceğiz.»

(KK.: R ahim e^Ç ., 50, Sv.)

ö r n e k : 15

«Köyde bir çocuğun adı U ğ ur’du. D oğduktan bir h a f­


ta sonra babası öldü. Adı uğursuzluk getirdi diye
değiştirip Y a d ig âr koydular.»

(KK.: A niş D., 65, D elig azi K ./S v .)


Örnek : 16

«Benim bacımın kızı Hatice küçükken o kadar kötü,


o kadar çirkindi ki, yüzüne bakılmazdı. Hastalıktan
da hiç kurtulmazdı. Yüzü gözü de çıbandan görün­
mezdi. Ne şehirler, ne ziyaretler dolaştı annesi, say­
makla bitmez. M uskalar da yazdırdı. Hiç biri de fay­
da etmedi. Ölsün diye beklemeye başladık. Kızın adı
Firdevs idi. Uzak köyden bir yaşlı kadın dedi ki, adı­
nı değiştirip Hatice koyun, çok iyi olur. Biz de Hati­
ce koyduk. Essahtan da iyileşti, gül gibi kız oldu.»

(KK.: Rabiye T., 70, Çamlıtepe K ./Pazar/Rz.l

Örnek : 17

«Çocuğun adı Kenan’dı. Devamlı hastalanırdı. Bir-


gün annesi rüyasında bir dede görmüş ve dede ona
eğer çocuğunun ismini Hacı Ali koyarsanız çocuk
iyileşir demiş. Ondan sonra çocuğu Hacı Ali diye ça­
ğırdılar. Çocuk gerçekten de hastalıktan kurtuldu.
Şimdi otuz yaşında iş güç sahibi...»
(KK.: Emine G., 65, Tr.)

örn ek : 18

«Geçenlerde komşunun bir kızı oldu. Beni çağırdılar,


dediler k i : Biz bu kızın adını Gülnur koyduk, ama
hastalanıverdi. Anlaşılan adı iyi gelmedi. Adını de­
ğiştirip Gülseren koyduk, çocuk iyileşti.»
(KK.: Saadet E., 43, Pülüm ür/Sr.)

Örnek : 19

«Gavur adları konursa çocuğa uğursuzluk getirir.


Ayrıca ahirette onlarla haşrolur. Böyle bir olay ha­
tırlıyorum. Çocuğunun ismi Cengiz olan bir kadın,

121
C engiz H an ’ın çok müslüman öldürmesinden dolayı
bu İsmi değiştirdi.»
(KK.: Ş ek er T., 45, Zile/To.)

Örnek : 20

«... Samigilin uşağına emmisinin adını koydulardı.


U şak çok yelliydi. Adını Durak diye değiştirdiler.»
(KK.: H atice B„ 69, Ş en yu rt K ./P erşem b e/O r.)

Örnek : 21

«Çocuğuma dedesinin adı olan Emin ismini koymuş­


tuk. Nedense çocuğa yaram adı; çocuk günden gü­
ne zayıfladı, hastalandı. Baktık olm ayacak, çocuğun
adım Zeki yaptık.»
(KK.: Hayriye E., 65, Ayancık/Sn.)
ö m e k : 22

«Ölü bir büyüğün adını koyarız da çocuk ölürse,


uğur gelmedi diye daha koymayız veya büyük sağ
ise, adını da çocuğa koyanda çocuk ölürse, uğur
gelmedi deriz.»
(KK.: H acer Ş„ 55, Mr.)

Ö m ek : 23

«Ölmüş adam ların İsmini kom azlar ki ölür diye...


Çocuğu hasta ise ad ona yaram adı diye değiştirir­
le r... Benim kardeşimin adı Feramus idi, beğenme­
dik Zeki koyduk.»
(KK.: Ayşe Z., 55, Salyoz K ./K elkit/G m .)

Ö rnek = 24
«Birisinin çocuğunun adı am casıyla aynıymış. Amca
ölmüş, çocuk ölecek hale gelince çocuğun adını de-

122
ğiştirmişler; çocuk yaşamış.»

(KK.: H acer Ç„ 60, Bolvadin/Af.)

Ömelc : 25

«Benim bir oğlum olmuştu. Altı yıl önce... Ona am­


cası Hasan'ın adını koyduk, fakat kısa bir zaman
sonra amcası öldü. Çocuk da bir türlü büyüyemedi
Bu İsim uğursuz geldi diye değiştirdik çocuğun adı­
nı Kâzım koyduk.»

(KK.: Sacide K., 38, Düzce/Bo.)

Örnek : 26

«Bundan bir yıl önce komşunun çocuklarına ölmüş


İki kişinin adı verilmiş. Fakat çocuklar ölmüş. Üçün-
cüye de aynı isim verilmiş, bu çocuk da hastalan­
mış. O sırada yaşlı birisi gelerek çocuğun adım de­
ğiştirin demiş, kurban kesmelerini söylemiş. Söyle­
nenler yapılınca çocuk birkaç gün içinde iyileşmiş.»

(KK.: Nevin G., 35, Dere K ./Acıpayam /D z.)

Örnek : 27

«Kardeşimin yeni doğan çocuğuna ölen babamın is­


mi olan M ustafa ismini verdik. Çocuk çok sık hasta­
lanıyor. huysuzluk yapıyor, bir türlü düzelemiyordu.
Kardeşim, çocuğa babamın ismi yaramadı, çocuk
ismini sevmedi dedi ve M ustafa’nın başına kendi is­
mi olan Ahmet'i ekledi; çocuk Ahmet Mustafa ol­
du. Bir ayı atlatınca çocuğun düzeldiğini, gürbüzleş­
tiğini ifade etti. Ahmet Mustafa şimdi 14 yaşında.»

(KK.: Seyithanım A., 33, Ç ubuk/Ank.)

123
Ö rnek : 28

«Babanın ölmesi, yangın gibi evde büyük bir felaket


o lursa... Çocuğun adı uğursuz geldi denir. Hocaya
gidilir, baktırılır, yeni bir isim konur. Çocuk bilinme­
yen bir hastalığa yakalan ır iyi olm azsa, yine adı d e­
ğiştirilir.»

(KK.: Cemile K., 69, îç.)

Örnek : 29

«Bir komşunun çocuğu çok zayıftı. Hiç ilerlemiyor­


du. Hocaya sordular. İsmini Zühal koyun dedi, ismi
değiştikten sonra çocuk İyileşti. Ama bunlar fasa
fiso şeyler.»

(KK.: Esm a A., 60, G üneşler K ./Sk.) .

Örnek : 30

«Yakınlarımızdan birinin adı Seher idi. 27 yaşından


sonra adını değiştirerek Deniz koydu. Sebebi de de­
vamlı hastalanm ası ve hastalığının sebebinin bilin-
memesiydl. Nitekim ismi değiştikten sonra hastalığı
geçti, şişm anlam aya başladı.»

(KK.: Adile U., 47. A laşehir/M n.)

Örnek : 3 i

«Bizim mahallede bir adam oğlunun adım M uham -


med koyduydu. H acca gidip, geri geldiğinde, oğlunun
adını değiştirip M ehm et koydu. O rada d em işlerk i:
Oğlunun adını ne diye M uham m ed koydun? M uham -
med adını vermez. Çocuktur, yaram azlık yapar biri
kötü söz söyler, günah olur.»

(KK.: F a tm a Y., 60, B o zlan baç K ./Ç ek erek /Y z .)


Örnek : 32
«Ben, Veysel Karani Hazretlerinin adını koyup da
çocuğun o adı taşıyamoyıp öldüğünü duydum. Bü­
yük şıha sormuşlar, o da, o adı niye koydunuz, ço­
cuğa gelmez demiş.»
(KK.: F atm a B., 70, Çr.)
Örnek : 33
«Bir yolculuk sırasında arabanın İçindeki yolculardan
biri Reyhan adındaki kızımın adını değiştirmemi is­
tedi. Galiba Reyhan'ın kokusu ağır olduğu için. De-
ğlştirsemiydim diye hâlâ düşünürüm.»
(KK.: Nazmi K.P 34, To.)
Örnek : 34
«Bir ismin çocuğa yaramadığı anlaşılırsa, fırında ya­
pılan iki pideye iki isim konur. Pidelerden hangisi
kabarır, güzel pişerse o isim çocuğa verilir.»
(KK.: Melek M., 55, H azinedar K ./Devrekani/Ks.)
Örnek : 35
«Gocuk zayıf, cılız olur. Adı iyi gelmedi derler. Üç
tane aynı boyda pırasa kesilir. Bunlara akşamdan
isim konur. Sabahleyin hangisi daha çok büyürse, o
isim çocuğa verilir.»
(KK.: Lutfiye K„ 55, Bartın/Zn.; Ömür K„ 45, Alc-
pınar K ./Bartm /Z n.; M üyesser A., 52, Zn.)
Örnek : 36
«Gocuğun adının yaramadığına inanılırsa, suya üç
tane bıçak atılır. Bu bıçaklara da birer ad verilir.
Bıçaklardan en az paslanana verilen ad çocuğa ko­
nur.»
(KK.: Fatime A„ 27, Halilbeyoğlu K./Devrek/Zn.)

125
5. «Çocuk Satma» Âdetinin Bilindiği Yerler

(Ceyhan/Ada., Dağıstanlı K./Ceyhan/Ada., Adı., Af„


Sandıklı/Af., Ama., Merzifon/Ama., Suluova/Ama.,
Çubuk/Ank., Yeşilören K./Ama., Ank., Korkuteli/
Ant., Bandırma/Ba., Düzce/Bo., Tum arlı K./Çkr„ Kur-
şunlu/Çkr., Çr., Iskillp/Çr., Kaplılcaya K./Harput/El„
Sılbıs K./Ezc„ Gölcüğez K./Hasankale/Ezm., Gaz., Ça-
kallı K./Kilis/Gaz., Şebinkarahisar/Gr., Gm., Salyoz
K./Kelkit/Gm„ Büyûkhalkalı K./Bakırköy/İst„ İz., Ar-
dahan/Kr., Sarıkamış/Kr., İç., Hazinedar K./Devrelcâ-
ni/Ks„ Mİ., Barbuzu B./Ml., Mn., Salihli/Mn., Üngüt
K./Mr„ Milas/Mğ„ Göynük K./Nş., Özkonak B./Ava-
nos/Nş., Ayancık/Sn., Pazar/Rz., Camidağı K./Rz., Sk„
Sm., Bafra/Sm„ Pervari/Sr.,Sn., Sv., Şarkışla/Sv., To.,
Zile/To., Karayalca B./Erbaa/To., Erkilet K./Tui'hal/To.,
Tr„ Çimenli K./Tr„ Akçaabat/Tr., İncidere K./Yom-
' ra/Tr„ Aydınlık K./Tn., Uş., Banaz/Uş., K ılcan K./
Uş., Gürpınar/Vn., Aşağıkaymaz K./Vn., Zn., Alcpınar
K./Bartın/Zn., Halilbeyoğlu K./Devrek/Zn.)

6. Satılm a Adeti

Açıklayıcı Örnekler :

Örnek : 1

«Çocuk, çocukları yaşayan birine para karşılığında


satılır. Ayrıca çocuk, satılan kadının eteklerinin altın­
dan sokulup, yakasından çıkarılır. Böylece çocuk sa­
tılmış olur.»

(KK.: Latife E.. 38, Gaz.)

' ö rn ek : 2

«Çocuğu yaşamayan kadınlar yeni doğan çocukları­


nı satarlar. Çocuk tartılır. Pahası biçilir. Yakın ak-

126
robalardan birisi bu parayı verip çocuğu satın alır.
Çocuk annesinin yanında kalır. Yalnız yedi yaşına
kadar her masrafını çocuğu satın alan kişi çeker.»
(KK.: Hidayet T., 47, Yerkeslk B./Mğ.)

ö rn ek : 3

«Eğer bir annenin çocuğu yaşamıyorsa, annenin ye­


ni doğan çocuğunu doğduğu zaman bir başkası sa­
tın alırsa, yaşayacağına inanılır. Bu kimse, çocuk
için bir lira, elli kuruş verir, benim oldu der.»
(KK.: Güllü P., 76, Sılbıs K ./Ezc.)

Örnek : 4

«Kadının doğurdukları yaşamıyorsa, daha önce an­


laştığı bir aileye, bilhassa hiç çocuğu ölmemiş bir
aileye çocuğunu doğar doğmaz satar. Bunun kötü
ruhları kandırmak iç in : ‘Ben bu çocuğu sattım, be­
nim değil, almayın elimden' diye düşünür.»
(KK.: Cemile K., 89., îç.)
Örnek : 5
«Benim emücemin uşağu durmadıydı da, yine yük­
lüyken kardaşumun korusu iki buçuk liraya satın ai­
diydi doğacak çocuğu. Ve de oni sahiplendi, böylece
uşak şimdi yaşay.»
(KK.: Halise A., 54, încidere K ./Y om ra/T r.)

Örnek : 6
«Çocuğu yaşamayan kadınların yaptığı bir İştir bu...
Bir başkasına da, yatıra da, evliyaya da satar. Götü­
rürsün çocuğu, kime satacaksan dersin, ne veriyor­
sun diye sorarsın. O da aldım, kabul ettim der, çı­
karır bir şeyler verir. Mesela para verir, buzağı ve-

127
rir, buğday verir. Böylsce çocuğu sahibi güya satmış,
alan da almış olur.»
(KK.: N e z a h a t U., 45, B ü y ü k h a lk a lı K ./B a k ırk ö y /İs t.)

Ö rnek : 7

«Eğer çocuk durm ayıp ölüyorsa1, anası m ezarlığa gö­


türülür, satılır. S atarken d e :
— Ne satıyorsun?
— Bu kadının çocuğu durmuyor, onu satıyo­
rum.
— S a t gitsin, s a t gitsin
diyerek dualar edilir.»

(KK .: Melek M., 55, H azin ed ar K /D e v re k â n i/K s .)

Ö rnek : 3

«Çocuğu yaş am a ya n la r yeni çocukları dünyaya gel­


meden herhangi bir y atıra veya ziyarete ad a k e t­
tim , sattım , eğ e r yaşarsa oraya kurban verdim diye­
rek çocuğunu sattığını beyan eder. Ç ocuk doğunca
o yatıra götürülür; o rada birkaç gün k ala ra k kurban
kesilir, dilekler dilenir, sonra da izin a lın arak geri
gelinilir. Ç ocuk büyüyünce yatırın veya ziyaretin
m alı olduğu söylenir.»

(KK.: Güle K„ 40, S arık am ış/K r.)

ö rn e k : 0

«Ham ile kadının boynuna atın koşumu geçirilerek bir


y atıra götürülür, o raya mum y a k ılır ve satılırm ış. An­
neyi sattıktan sonra doğan çocuğa Satı (kız) veya
S atılm ış (erkek) adları konurmuş.»
(KK.: Y e te r G.. 35, Göynük K ./N ş.)

128
Ö rnek : 10
«Daha önce, doğan çocuklar ölmüşse! yeni doğan
çocuğun da öleceğinden korkulduğu için, bu çocuk
başkalarına satılır. Fakat yine annesi, babası büyü­
tür. Çocuk için yedi tane kurban kesilir. Çocuğa
da kızsa Satı, oğlansa Satılmış adı konur.»
(KK.: Saime A.. 38, Bozdoğan/Ay.)
Örnek : 11
«Yatıra giden annenin boynuna yular takılır. Benim
bir ineğim var, alır mısın denilir. O da (?) alıyorum
der. Yatırın etrafını üç defa dolanıp, yuları taşa bağ­
layıp gelirler. Bu âdet çocuğu durmayanlara yapılır.»
(KK.: Şerife Y„ 59, E rkilet K ./Turhal/To.)
Örnek : 12
«Çocuk anası karnındayken yatırlara giderek satılır.
Ananın boynundan ip bağlanarak üç kere türbenin
çevresinde dolandırılır. Dolandırılırken d e :
Kulunu kuluna satm aya geldik
Ardına döl katmıya geldik denilir.
Doğumdan sonra çocuğa satılan yatırın adı ya da
Satı, Satılmış adları verilir. Ayrıca bu yatırlara gidi­
lerek kurban kesilir.»
(KK.: Asiye H., 67, İskilip/Çr.)

B. YEREL ADLANDIRMALAR, NİTELEMELER,


BENZETMELER. YAKIŞTIRMALAR

1. «Çocuk» Genel Adının Dışındakiler

Bala
(Karakuyu K ./Polatlı/A nk., Y erviran K ./S iv rih isar/
Es., Bozlanbaç K ./Ç ekerek/Y z.)

129
Bebe
(Ada., C eyhan/A da., Dağıstanlı K ./C eyh an /A d a., Af..
Bolvadin/Af„ H am u r/A ğ„ Suluova/A m a., Gümüşha­
cıköy/A m a., Çubuk/A nk., Ant., B o rçk a/A r., Bozdoğan/
Ay., B a n d ırm a /B a , Değirmenlikız K ./Bra., Biga/Çkl.,
Kurşuni u /Ç k r., Çr., Dz„ Es., K aym azyaylası K ./Es„
Şeb in k arah isar/G r., K eçiborlu/Isp., Em inönü/îst., İç.,
İz., Badem ler B./Ö dem iş/İz.. V ize/K rk., M ucur/K rş.,
Şatıroğlu IC./M ucur/Krş., K aram an /K n „ Kn., Mİ., Mn.,
Salihli/M h., Nş.; A yancık/Sn. Ş enyurt K ./E erşem b e/
Ör.; P e rv a ri/S r., Zile/To., Erkilet K ./T u rh al/T o., Tn.,
Vn., G ürpınar/V n., A şağıkaym az K ./G ü rp m ar/V n .,
Yz.)

Bebek
(Ada., K âh ta/A d ı., Af., B eyp azarı/A n k ., G ölp azan/
Bil., Bo., Brs., Çkl., İskilip/Çr., H acıh am za B ./Ç r„ De-
rek öy/A cıp ayam /D z.. Dy„ K avakyolu K ./E zc., Gm„
Isp., İç., Ödem iş/İz., T ire/Iz„ Ks., D evrekâni/K s., Gö-
m eç K ./K y„ Mİ., B o r/N ğ„ Ü ngüt K./Mı*., Yerkesilc B ./
Mğ., Çamhfepe K ./P azar/R z., To., Tr., B o zlan b aç. K ./
Ç ekerek/Yz.)

Bilik
(Gölcüğez K ./H asan ltale/Ezm .)
Dada
(Ba.. Y iğitler B ./B ay ram iç/Ç k l., T avşanlı/K ü.)
Dal
(Çubuk/Ank.)

Devşek
(Dz., Çakallı K ./K ilis/G az.. Bad em ler B./ÖdQmiş/İz.,
Ks., Mİ., A yan cık /S n ., Ş enyurt K ./Perşem b e/O r„ Sv.,
Tülm en K ./U r„ G ürpınar/V n.)
Doman
(K araçalı K ./K iğı/B n .)

130
Döl
(Dağıstanlı K ./C eyhan/A dâ., Çakallı K./Kilis/Gaz.,
H at., A ntak ya/H at.. Avanos/Nş., Mr., Üngüt K./M r.,
Akkuş/Or.)


(M erzifon/Am a.)

Çağ
(Yeşilören K ./A m a„ Çr.)

Çağa
(Adı., K âhta/A dı., Af., Suluova/Am a., Dz., El., K eban/
El., Dallıca KVE1., Kaplıkaya K ./H arput/El., Ezm„
Hat., Uluborlu/Isp., Sille/Kn., Mİ., Barbuzu B./Ml,,
Hatunsuyu K./MI., Akçadağ/M l„ Sm., Deligazi K./Sv.,
To., Zile/To., K aray ak a B ./E rb aa/T o„ Erkilet K./Tur-
hal/To., Tn., Hozat/Tn., Tavuklar K ,/H ozat/Tn.)

Çocuk
(hemen h er yerde)
Ebçi
(Ulukent K ./A rh avi/A r.)
Ekti
(Ay.)
Encek
(Ceyhan/Ada.)
Enek
(Pelit K ./Burhaniye/Ba.)
Enik
(Ceyhan/Ada., Adı., D azlan /A f., Af., Bolvadin/Af.,
Ay., Ba„ Brd., T efenn i/B rd.,. Değirmenlikız K ./Brs„
K urşunlu/Çkr., D ereköy/Acıpayam /D z., Kızılcasöğüt
K ./Ç iv ril/D z. K eban/El , Ezm., Gölcüğez K./H asan-

131
kale/Ezm ., Es., K aym azyaylası KVEs., H at., Keçibor-
lu/Isp„ îç„ ö d em iş/îz., Ks., Krk., M u cu r/K rş., Kc„ Sil-
le/K n., Sim av/K ü., Mİ., Hatunsuyu K./MI., Sv., Tavuk­
la r K ./H ozat/T n., Tülümen K ./U r., Uş.)

Evlat
(Yenice K ./B ozd oğan /A y„ B lga/Ç k U

Geven
(T ire/îz.)
Göbel
(Çr., B ay at/Ç r.. Iskilip/Çr., Ks., A k saray/N ğ ., Ayan-
cık/Sn.)
Hardal
(T ire/lz.)
Kada
(Köle K ./Eleşk irt/A ğ.)
Kele
(Çr.)
Kıran
(Brd., Çakallı K ./K ilis/G az., Yz.)
Kızan
(Dağıstanlı K ./C eyh an /A d a., H am u r/A ğ .pAma., Sarnıç
K ./D ursunbey/Ba., Değirmenlikız K ./B rs.p S aray k ö y/
Dz., Ed„ Sûleoğlu K ./Ed., Büyükhalkalı K ./B ak ırköy/
İst., Krk., V ize/K rk., Pehlivanköy B ./K rk „ M ucur/K rş.,
Akkuş/O r., Mğ., Tk., Ormanlı K ./ln ecik /T k .)
Koşkar
(K arakuyu K ./Polatlı/A nk.)
Körpe
(Gölcüğez K ./H asan kale/Ezm „ K aram an /K n ., B o r/
Nğ.)

132
Kulan
(Ulukent K./Arhavi/Ar.)

Kurban
(Deligazi K./SvJ

Kuzu
(Tire/İz., Sille/Kn.)

Küçük
(Lapseki/Çkl.)

Masum
(Yenice K./Bozdoğan/Ay„ Bademli B./Ödemiş/Iz.)

Melalke
(Devrekâni/Ks.)

Moza
(Pelit K./Burhaniye/Ba.)
Nani
(Salyoz K./Kelkit/Gm.l
Oğlak
(Ug.)
Paşa
(Salyoz K./Kelkit/Gm., Kn., Mn.)
Sele-sepet
(Tire/İz,)
Sabi
(Ceyhan/Ada., Dağıstanlı K./Ceyhan/Ada., Köle K./
Eleşkirt/Ağ., Merzifon/Ama., Ank,, Ay., Bozdoğan/Ay.,
Yenice K./Bozdoğan/Ay., Gölpazan/Bil., Çr., Bayat/Çr.,
Hacıhamza B./Çr„ Sarayköy/Dz„ Dereköy/Acıpayam/
Dz„ Dallıca K./El., Eze., Gölcüğez K./Hasanltale/Ezm,

133
Es., K aym azyaylası K ./E s., Ş eb in k arah isar/G r.,B ad em ­
li B ./ö d e m iş /lz ., K s.p D evrek ân i/K s„ Değiş K ./K a ra -
m an /K n ., Kü., Mİ., H atunsuyu K.M1., Salihli/M n., Özko-
n a k B ./A v an o s/N ş„ A kkuş/O r., M r., M idyat/M r., Ü ngüt
K ./M r., Mğ., Yerlcesik B ./M ğ., Rz., P a z a r/R z ., Çam lıte-
p e K ./P a z a r/R z ., G üneşler K ./Slt., O rdu K ./Sn „ Sv.,
Z Ile/T o.f K a ra y a k a B ./E rb a a /T o ., Erlcilet K ./T u rh a l/
To., Çimenli K ./T r., H ozat/T n ., B an âz/U ş., G ü rp ın ar/
Vn., Yz., B ozlanbaç K ./Ç ek erek /Y z., Tuzlacık K ./S o r-
g u n /Y z ., B artın /Z n .)

Sübyan
(Ada., S u lu o va/A m a., G üm üşh acık öy/A m a., Kü., Yz.)

Sıpa
(Af., Ş eb in k arah isar/G r., A van os/N ş., Sv.)

T eccal
(Adı.)

Tıfıl
(M idyat/M r.)

Ufaklık
(Lapseki/Çkl., Ö dem iş/lz., Aydınlılc K ./T n.)

Ulan
(U lukent K ./A rlıa v i/A r., Ş eb in k arah isar/G m .)

Uşak

(Ada., C eyh an /A d a., Adı., Af., H am u r/A ğ ., U lukent


K ./A rlıa v i/A r., Y en ice K ./B ozd o ğan /A y., B a„ Gölpa-
z a n /B il., D üzce/Bo., A lpagut K ./B o., Y iğ itle r B ./B ay -
ram iç/Ç k l., K u rşü n lu /Ç k r., Çr., S aray k ö y/D z„ D ere-
k öy /A cıp ay am /D z.. Dy„ K eb an /E l., D allıca K ./E l.,
Eze., Sılbıs K ./E zc., Ezm ., G ölcüğez K ./H asan k ale/E zm .,
Es., Gaz., K ilis/G az., Çak allı K ./K ilis/G az„ Şebinka-
•ra h isa r/G r., Gm., B ay b u rt/G m „ İsk en d em n /H at., Bey-
k öyü /K araağaç/Isp ., Bekiralan K ./İç„ M ağara K./İç.,
Tire/İz., S ask ara K ./H an ak /K r., Şaturoğlu K ./M ucu r/
Krş., K aram an/K n., Mİ., Barbuzu B./M l., Hatunsuyu
K./M1., A yancık/Sn., Şenyurt K ./Perşem be/O r., Mş,,
Korkut K./M ş., Rz„ Çamlıtepe K ./P azar/R z„ Camidağı
K ./Rz., Sv., Deligazi K./Sv.', Erkilet K ./Turhal/To., Tr.,
Çimenli K ./T r., A kçaabat/T r,, İncidere K./Tr., Tül-
men K ./U r„ Aşağıkaym az K ./G ü rp m ar/V n ., Yz„ Boz-
lanbaç K ./Ç ekerek/Y z., B artm /Zn., Akpm ar K ./B ar-
tın/Zn„ Halilbeyoğlu K ./D evrek/Zn.)

Velet

(Ada., Ceyhan/A da., Dağıstanlı K ./C eyhan/A da., Adı.,


Bolvadln/Af., Güm üşhacıköy/Am a., Anlc., B o rçk a/
Ar., Ay., Y enice K ./Bozdoğan/A y„ B andırm a/ Ba„
Sarnıç KTD ursunbey/Ba., Düzce/Bo., Alpagut K ./
Bo„ Tefenni/Brd., G ürsu/Brs., Biga/Çkl., Yiğitler B ./
B ayram iç/Ç kl., K urşunlu/Çkr., B ay at/Ç r., Iskillp/Çr.,
D ereköy/Acıpayam /D z., Kızılcasöğüt K./Çivril/Dz.,
Süleoğlu K ./Ed., K aym azaylası K ./E s„ Çakallı K ./Ki-
lis/G az„ Şebinltarahisar/G r., İskenderun/H at., Keçi-
borlu/Isp., Ödemiş/îz., Tire/İz., Ks., Krk., Pehllvanltöy
B./K rk„ Kc., ICuIu/Kn., Kü., Mİ., Mn., Nş., Bor/N ğ„
Akkuş/O r„ M idyat/M r., P azar/R z., P ervari/S r., Ordu
K./Sn., Şarkışla/Sv., To.. K aray ak a B ./E rb aa/T o., İn-
cedere K ./T r., Tavuklar K ./H ozat/Tn., Aşağıltaymaz
K ./G ûrpınar/V n., Yz.)

Yavru

(Ant., Biga/Çkl., H acıham za B./Ç r., Deligazi K ./Sv.,


Erltilet K ./TurhaI/To„ Uş.)

Yavşak
(Yiğitler B./B ayram iç/Ç k l„ Ö dem iş/lz,)

Yavuncak

(Yenice K./Bozdoğan/A y.)

135
Yetim
(Badem ler B./Ö dem iş/Iz.)

Zori
(K araçalı K ./K iğı/B n .)

2. Somatik Özelliklerle İlgili Adlandırma,


Niteleme, Benzetme ve Yakıştırmalar

a) Ağız :

Açık ağız
Ayran ağız
Balık ağız
Bostan ağız
Ç arık ağız
Debik ağız

(Y a şy e r K ./M ilas/M ğ.)

Dığan (tava) ağız.


(Ay., Y a ş y e r K ./M ilas/M ğ.1

Faraş ağız.
(yağın)

Fındık ağız
Germ eç ağız
(Sağlık K ,/G örele/G r.)

Harm an ağız
Hokka ağız
Kemçük ağız
(Sv., Şeb in k arah isar/G m .)

136
Kapçık ağız
Kermah ağız
(Kavakyolu K ./Ezc.)

Kişmiş (küçük) ağız


Koca ağız
(yaygın)

Kulaç ağız
Kuş ağız
M ühür ağız
Ördek ağız
Pabuç ağız
Safran ağız
Süzme ağız
Tavşan ağız
Terlik ağız
Torba ağız
Yayık ağız
(yaygın).

Yüksük ağız.

b) Baş :

Al baş, altın baş, davul baş, çifte baş, kel baş, kelço,
keloş, kır baş, koca baş.

c) Burun :

Çakal burun, çuvaldız burun, dolma burun, domates


burun, eğme burun, fes burun, fındık burun, gaga
burun, gagdk burun, havuç burun, hurma burun, ka-

137
bak burun, kan ca burun, karga burun, kem er bu­
run, kerpiç burun.
Kımık (kısa) burun.
(Gölcüğez K ./H asan k ale/E zm .)

Kot (geniş) burun.


(Gölcüğez K ./H asan k ale/E zm .)

Köfte burun, kumuk burun, lastik burun, m artı b u ­


run, muşta burun, nohut burun, p atates burun.
Patlıcan burun.
(yaygın)

Tem ek burun.
(Dikiz K./M ihalıççık/Es.)

Tığ burun, tokm ak burun, tola burun, top burun, to ­


puz burun.
Yapalak burun.
(Su lu ova/A m a.)

Yayık burun
Yayvan burun.
(yaygın)

Yınk burun.

ç) Boy ( k ıs a );

Bodur
(yaygın)

Boy fukarası
(yaygın)

138
Bücür
(yaygın)

Cüce
(yaygın)

Dibek
(M erzifon/Am a.)

Gücük, güdek
(M erzifon/Ama.)

. Güdük
(yaygın)

Koşkar
(Karakuyu K ./Polatlı/Ank.)

Tıbır
(Y averviran K ./Sivrihlsar/Es.)

Yercücesi
(yaygın)

Yerden bitme
(yaygın)

d) Boy (uzun):

Deve.
Deve cülüğü.
■ (Tarsus/İç.)

Direk, fasulye sırığı, fidan, filiz, kaval, selvi boylu, sı­


rık.
Uzunduruk.
(Pelit K ./Bıirhaniye/Ba., Kızılcasöğüt K./Çivril/Dz.)

139
e) Diş :

Dişlek
K azm a diş
Seyrek diş
Sırtlan diş
Y itik diş.

f) Göz :

Alaşm an göz
(Ş eb in k a ra h isa r/G r.)

Badem göz, bici göz, birbuçuk göz, borani (mavi) göz,


böcük göz, ceylan göz, cülcül göz.
Ç ak ır (yeşil, mavi) göz.
(yaygın)

Ç ıngır (mavi) göz


D ablan göz.
(Y en ice K ./B ozd o ğan /A y.)

Dana göz
D ebelek göz.
(K eçiborlu/Isp.)

G ök göz.
(yaygın)

Hölbe göz
Kara göz.
(yaygın)

Kesp (mavi) göz.


(K ab açalı K ./K iğ ı/B n .)

140
Kır göz
Koca göz.
(yaygın)

Kurbağa göz
Lokma göz
Maviş.
(yaygın)

Patlak göz.
(yaygın)

Serçe göz
Sündürük göz.
(Şebink arahis ar/Gm.)
Sürmeli göz.
(yaygın)
Şelek (şaşı) göz.
(Gebiz B./S erik /A n t.)
Üzüm göz
Yer göz
Yılleş (şaşı) göz.
(Sallhli/M n.)

g) Kafa :

Armut kafa
Cıbıl kafa
Çatal kafa
Çift kafa
Dibek kafa
Kabak kafa.
(yaygın)

141
Kazan kafa.
(yaygın)

Kaz kafa.
(yaygın)

Keçel kafa
Koca kafa.
(yaygın)

Kuru kafa
Külek kafa
S epet kafa
Şim şir kafa.

9) Kaş :

Ala kaş, çatık kaş, güdük kaş, hilâl kaş, kalem kaş.
kara kaş, kıllı kaş, sarı kaş, urgan kaş.

h) Kulak :

C art (iri) kulak.


(D allıca K./E1.)

Çem çe kulak
Çöm çe (kepçe) kulak.
(K ilis /G a z .).

Kalbur kulak
Kalkan kulak
Kaşık kulak
Kepçe kulak
Kırtlk (küçük) kulak.
(Gm.)

142
Tava kulak
Tavşan kulak
Yaba kulak
Yaprak kulak
Yaprı kulak
(Kurşunlu/Çkr.)

Yelken kulak,

ı) Renk :

Boz oğlan, çapar, kara biber, karaca, kara fellah, ka­


ra kız, kara oğlan, kara turp, saramuk, sarı çıyan,
sarı kedi, soluk beniz.

i) Saç :

Altın saç
Bejik (sarı) saç.
(Kabaçalı K ./Kiğı/Bn.)

İpek saç, kekilli, kınalı (kızıl saçlı), perçemli, pırasa


saç.

j) Şişmanlık :

Bıngıl
Debbe
Deboş
Etli.
(Uluhorlu/Isp.)
Güdlüm.
(Kavakyolu K ./Ezc.)

143
Küpül
(Şeb in k arah isar/G m .)

Patam a
(G ü m ü şh acık öy/A m a.)

Patala
(Gr.)

Şiş göbek
Şişko
(yaygın)

Şiş kola
Taloş
(Sandıklı/Af.)

Tom bak
Tom bik
(yaygın)

Tom biş
(yaygm )

Topuşka
T osalak
Tosun
(yaygın)

Tosuncuk
Tuluk
Yağ tulumu
(yaygın)

Yum ak
k) Y ü z-S u ra t:

Ablak surat, değirmi yüz, ekşi hamur surat, kete yüz,


mekir surat, tilki surat.

l) Zayıflık :

Arık
Aydaş.
(Çkl. yöresi]

Bişirgeç
(Sandıklı/Af.)

Canlı cenaze
(yaygın)

Cansız
Cılız
(yaygın)

Cilloz
(Kavakyolu K ./Ezc.)

Cücük
Çalı
Çarşı pidesi
(Sandıklı/Af.)

Çebiş (keçi)
Çepo
(Dallıca K ./El.)

Diren
(G ürsu/Brs.)

145
(U luborlu/Isp.)

Gircenik
(K avakyolu K ./E zc.)

Hışır
Kadit
Kuru
Kürdan
(yaygın)

Sıska
(yaygın)

Sinek
Sivrisinek
T ek bağırsak
Teneşir yosması
(Gm.)

Tırm ık

3. Çocuğun Kimi Organlarıyla İlgili Olanlar ■

a) Ayak :

Bablk
(Lapseki/Çkl.)

Edik
(Erkılet K ./T u rh al/T o.)

İncik
(Süleoğlu K ./Ed.)
Papi
(Dallıca K ./El., Krk., Uzunköprü/Ed.)

Papo
(Mş.)

Pati
(Süleoğlu K../Ed..t Tk.)

Patle
(Mİ.)

Popi
(Ko.)

Sonradan çıkma
(Milas/Mğ.)

Teki
(Dağıstanlı K ./C eyhan/A da.)

b) Cinsel Organ (kız çocuğu) :

Ayıp yer
(Hamur/Ağ.)

Apuk
(Suluova/Am a.)

Bıdda
(Uluborlu/Isp.)

Bıddış
(Gaz.)

Billur
(Bor/Nğ.)

147
Çatara
(Çimenli K ./T r.)

Çatal
(Çam ıltepe K ./P azar/R z.)

Çatlak
(Ezm.)

Çıkın
(Krk.)

Ç ıttık
(Gölcüğez K ./H asan k ale/E zm .)

Çirkin meret
(Ank.)

Dudu
(K urşunlu/Ç kr., Yerkesik B7M ğ., Tk., A lcçaabat/Tr.)

Duduş
(Ödem iş/Iz.)

Elmas
(M alkara/Tk„ Sandıklı/Af., Susuz K ./B u cak /B rd „ Es.,
Kü.)

Fındık
(V ize/K rk., B ay at/Ç r.l

Fıstık
(M erzifon/A m a., Ant., K rk.)

Gutluk
(Dağıstanlı K ./C eyh an /A d a.)
Kase
(Bor/Nğ.)

Kestane
(Ordu K./Sn„ Çimenli K ./Tr.)

Kuku,
(Ko., Tk., Krk., Vize/Krk.)

Kuşyuvası
(Kurşımlu/Çkr.)
ı
Kutu
(Af., Ceyhan/Ada.. Sandıklı/Af., Merzifon/Ama., Gü­
müşhacıköy/Ama., K orkuteli/Ant., Ba., Sarnıç K./Dur-
sunbey/Ba., Bayır K7BU., Alpagut K./Bo., Değirmen­
limi?. K ./B rs„ Kurgunlu/Çkr., Çr., Şebinkarahisar/Gr.,
Krk., Hat., Kü., Mn., Avanos/Nş., Zile/To., Uş., Ordu
K./Sn.)

Kutuk
(ödemiş /İz.)

Küpe
(Sandıklı/Af.)

Makas
(Zile/To.)

Mamuk
(Merzifon/Ama., B afra/Sm .)

Maşa
(Çimenli K./Tr.)

Mıncık
(Bor/Nğ.)

149
M lnno
(D allıca K ./E 1J

Nonuk
(Tuzlacık K ./S o rg u n /Y z .)

Nunuş
(S u lu ov a/A m a.)

Pom buk
(K orku teli/A n t.)

Pam uk
(Salyoz K ./K elk it/G m ., O rdu K ./S n ., A m a., B a f r a /
Sm .)

Papcuk
(O rd u K ./S n .)

Pobuk
(G ü m ü şhacık öy/A m a., M erzifon /A m a.)

Pembe
(D evrekân i/K s., Tk„ B artın /Z n .)

Pıtış
(D ağıstanlı K ./C ly h an /A d a., Nğ„ U r., Tülm en K ./U r.)

Pıttık
(G ölcüğez K ./H asan k ale/E zm „ Gm.)

Pua
(P a z a r/R z .)

Pupuş
(K aym azyaylası K ./E s.)
Sümbül
[Dağıstanlı K ./Ceylıan/A da.)

Şetik
(Ödemiş/İz.)

Tutuş
(Ezm.)

Yemiş
(Yerkesik B./M ğ.)

c) Cinsel Organ (oğlan çocuğu) :

Armut
(Zile/To.)

Bambi
(Tk.)

Bamya
(Ba., Mn„ Büyûkhalkalı K./Bakırltöy/Ist., Ödemiş/İz.)

Biber
(Suluova/A m a.)

Bibi
(Sarnıç K./Dursunbey/Ba., Brs., Değirmenlikız K ./Brs..
Es., Kaym azyaylası K ./Es., Bademli B./Ödemiş/İz.,
Mn„ Nğ., Tk.)

Blllk
(Dy.)

Billo
(El.. Ur.)

151
Bulik
(K abaçalı K ./K iğ ı/B n .)

Bülük
(Ant., Gebiz B ./S erik /A n t., Uluborlu/Isp., Bekiralan
K ./îç ., B an az/U s.)

Büllük
(Ada., C eyh an /A d a., B a y a t/Ç r., D allıca/E l., Hat., İç.,
Sim av/K ü., Nğ., B o r/N ğ .)

C eviz
(K avakyolu K TEzc., Tuzlacık K ./S o rg u n /Y z .)

CUCUİ
(G ölcüğez K ./H asan k ale/E zm ., Ç am lıtepe K ./P a z a r/
Rz.)

Cukkul
(G ölcüğez K ./H asan k ale/E zm .)

Culuk
(A rd ah an -S an k am ış ve k öyleri/K r.)

Cücü

(H at.)

Çevik
(K ilis/G az.)

Çop

(M erzifon/A m a.)

Çubuk
(Vn.)

152
Çük
(Ceyhan/Ada., M erzifon/Ama., Sarnıç K./Dıırsunbey/
Ba.. Alpagut K./Bo„ Brs., Değirmenlikız K ./Brs., Kur-
şunlu/Çkr., Dallıca K ./El., Kaplıkaya K ./H arput/El.,
Gölcüğez K./H asankale/Ezm ., Gaz., Sağlık K ./G örele/
Gr., Iskenderun/Hat., Uluborlu/Isp., ödam iş/lz., Ar­
dahan, Sarıkamış ve köyleri/Kr., Krk., Vize/Krk., Mn.,
Milas/Mğ., Yerkesik B./M ğ., Nğ.. Altkuş/Or., Camida-
ğı K./Rz., B afra/Sm ., Sv.. Şarkışla/Sv„ Deligazi K ./
Sv„ Tk„ Bozlanbaç K./Çekerek/Yz„ Tuzlacık K./Sor-
gun/Yz.)

Dımbıl

(Akkuş/Or.)

Dut
(To., Çimenli K./Kr., Ezm., Şebinkarahisar/Gr., Sal-
yoz K./Kelkit/Gm.)

Gogol
(Ardahan, Sanltamış ve köyleri/Kr.)

Gümüş
(Bademli B./Odemiş/lz.)

Hamsi
(Çimenli K ./Tr.)

Hanım çivisi
(Süleoğlu K./Ed.)

Hengülü hüngülü
CBor/Nğ.).

İğde
(Krk.)

153
Kamış
(M ilas/M ğ.)

Karga
(Bayırköy/Bil., Es.)

Kukku ■
(Kavakyolu K ./Ezc.)

Kuku
(Ba., Gölcük/Ko.)
Kuş
(Es.)
Küpe
(G üm üşhacıköy/A m a., Çr., Uluborlu/Isp., Bademli B ./
Ödemiş/İz., D evrekâni/K s., Ks., Çimenli K ./T r.)

Lili
(Gm., G ölcük/Ko.)
Lolo
CKeban/El., Dallıca K ./El., Mİ., Akçadağ/M l.)
Loloş
(Aydınlık K./Tn.)

Lülü
(Ceyhan/A da.)

M asura
(Zile/To.)

Memeli
(Ezm.)

Mınnıg
(Kaplıkaya K ./H arp u t/El.)

154
Mimbar
(Kavakyolu K ./E z cJ

Mum
(Bafra/Sm .)

Pipi
(yaygın)

PIpll
(Eze., P azar/R z., Çamlıtepe K ./Pazar/R z.)

Pupa
(M alkara/Tk.)

Pupu
(M alkara/Tk.)

Sümbül
(Gümüşhacıköy/Ama., Suluova/Am a., Akkuş/Or., To.)

Takım
(Vize/Krk.)

Üzüm
(Devrekâni/Ks.)

Ç) EJ :

Dodi
(Dağıstanlı K ./Ceyhan/A da.l

Mamık
(Ardahan, Sarıkam ış ve köyleri/Kr.)

Tat
(Çamlıtepe K ./Pazar/R z.)

155
Tetik
(Ardahan, Sarıkam ış ve köyleri/K r., Aydınlık K./Tn.,
Pülüm ür/Tn., Sılbıs K ./Ezc.)

Teto
(D allıca K ./El., K aplıkaya K ./H arp u t/E l., Korkut K ./
Mş., Mş.)

Tette
(Mİ.)

Yumuklar
(Ko., Krk.)

d) Karın :

Böbuş
(Susuz K ./B u cak /B rd ., K orkuteli/A nt.)

Dübeş
(Kn.)

Dümbek
(Tavşanlı/K ü.)

Göbüş
(Akpınar K ./B artın /Z n .. K aray ak a K ./E rb aa/T o ., Sulu-
ova/A m a., To.t Zile/To.)

Göden
(Es.)

Gömbe
(Uluborlu/Isp.)

Hoppik
ITûlmen K ./U r.)

156
Küllük
(Hat.)

Part
(Aydınlık K./Tn., Dağıstanlı K ./Ceyhan/Ada., Dallıca
K./EL, Kaplıkaya K ./H arput/El., K eban/El., Tavuklar
K /H ozat/T n .)

Parpi
(Büyükhalkalı K ../Bakırköy/Ist.)

Partik
(Pülümür/Tn.l

Pipiş
(Gümüşhacıköy/Ama.)

Tumbak
(Değlrmenlikız K ./Brs., Ormanlı K ./înecik/Tk.l

Ürek
(Ardahan. Sarıkamış ve köyleri/Kr.)

e) Popo :

Büzük
(Ba.. Gölpazan/Bil.. Brs., Uzunköprü/Ed.)

Cücük
(Sırataşlar K ./U r.)

Fısfıs deliği
(Kavakyolu K ./Ezc.)

Fltoş
‘ (Sarnıç K./Dursunbey/Ba.)

157
Göt

(çok yaygın)

Kıç

(çok yaygın)

Kın

(K abaçalı K ./K iğı/B n .)

Kokon

(A rdahan-Sarıkam ış ve lcöyleri/Kr.)

Lol

(Aydınlık K./Tn.)

Oturak

(K orkuteli/A nt., A rdahan, Sarıkam ış ve köyleri/K r.)

Senepe

(K avakyolu K ./E zc.)

Sepet

(G ölpazan/B il., Mn.)

Sıfra

(Dy.)

Toto

(Ada., D ağıstanlı K ./C ey h an /A d a., Ba„ Krlc., Tavşanlı/


Kü.)

Töti

(Ezm.)

158
4. Çocuğun Çıkardıklarıyla İlgili Olanlar

a) Çiş-idrar :

Akıddırma
(Tefennl/Brd.)

Akıtma
(Değiş K ./K aram an /K n J

Bibiş
(Ceyhan/Ada., Dağıstanlı K ./Ceyhan/Ada.)

Çıldır
(Zile/To.)

C oco
(Dallıca K./E1., Mİ., K aplıkaya K ./H arput/El.)

Col
(Kavakyolu K ./Ezc.)

Colcol
(Sılbıs K ./Ezc.)

Cul
(Ezm., Gölcüğez K ./H asankale/Ezm ., Ardahan. Sarıka­
mış ve köylerl/Kr.)

Çiş
(hemen her yerde)

Çöğdürme
(Saskara K ./H anak/K r.)

Çöydürme
(Ardahan, Sanlınmış ve köyleri/Kr.)

159
Eeeh

(yaygın)

Işek

(K âh ta/A d ı., A kçadağ/M l., D allıca K ./El., K eban/El„


Dy., K avakyolu K ./E zc., Mr„ Şenyurt K ./P erşem b e/
Or., T avu k lar K ./H ozat/T n ., Vn.)

Küçük

(yaygın)

Küçük abdest

(yaygın)

Lulu

(Korkut K./M ş.)

M îze

(K abaçalı K ./K iğı/B n.)

Piş

(Ba.)

Pişi

(Büyükhalkalı K ./B ak ırk ö y/lst.)

Sadır «
(Ş eb in k arah isar/G r.)

Sidik
(hem en h er yerde)

Siyek
(Tuzlacık K ./S o rg u n /Y z.)

160
b) Kaka :

Bırt
(Gm.)

Büyük
(yaygın)

Büyük abdesl
(yaygın)

Eee
(yaygın)

Ehi
(Kavakyolu K ./Ezc.)

Eeesi
(Ant., Bozdoğan/Ay., Ba.,. Gölpazan/Bil„ Biga/Çkl.)

FIS
(Gaz.)

Gaga
(Ama.)

Gi
(Kabaçalı K./Kiğı/Bn.)

c) Kusmuk :

Gasyarı
(oldukça yaygın)

Gay
(oldukça yaygın)

161
Gusuk
CGaz.)

Kargan
(A rd ah an -S an k am ış ve k öyleri/K r.)

Kasyan
(yaygın)

Kasiyen
(Bo.)

Kay
(yaygın)

Kuşak
(Mİ., Ödemiş/İz.)

Kusmuk
(yaygın)
İStlfar
(B a y a t/Ç r., K ap lık aya K ./H arp u t/E l.)

İstifra
(oldukça yaygın)
Kusuk
(Badem li B ./Ö d em iş/İz., B ozd oğan /A y., Brd., İz., Süle-
oğlu K ./E d .)
Soğurt
(G ölceğiz K ./H asan k ale/E zm .)
Vırtış
(Kabaçalı K./Kiğı/Bn.)
Yüreği dönme
(Saskara K./H anak/Kr.)

162
ç) Salya :

Alu
(Kabaçalı K ./K lğ ı/B n )

Salpak
(Bozdoğan/ Ay.)

Salya
(yaygın)

Sel
(D anpınar K ./Ada.)

Sogurt
(Ezm.)

Şafrit
(Çimenli K ./Tr.)

Şellek
(K arayaka B ./E rb aa/T o.)

Şepirik
(Şebinkarahisar/G r.)
Şogurt
(Bayburt/G m ., Ardahan. Sarıkamış ve köyleri/Kr., Ka-
vakyolu K ./Ezc.)
Şorik
(Akçadağ/M l., Dallıca K./E1., K eban/El., K aplıkaya K ./
H aıput/El., Şarkışla/Sv.)
Şoyonk
(Çamlıtepe K ./Pazar/R z.)
Şörük
(Erkilet K ./Turhal/To., Tülmen K ./U r„ Ur.)

163
5. Çocuğun Kullandığı, Yararlcndığı Araç-Gereç!e jîg ili Olanlar

a) Ayakkabı :

Papa
(Mn„ Ödemiş/İz., Sm., Y iğitler B./Lapseki/Çkl.)

Papalik
(Mş.)

Papba
(Banaz/U ş.)

Pape
(Mİ.)

Papı
(Ama., Ur.)

Papi
(Bandırm a/Ba,, lskilip/Çr., Ko., Vize/Krlc.)

Papık
(M erzifon/Am a.)

Papik
(Dallıca K ./El., El., G üm üşhacıköy/Am a.)

Pappa
(Af., Sandıklı/Af., Değirmenlikız K ./Brs., S a m ıç K ./
D ursunbey/Ba., Susuz K ./B u cak /B rd .)

Papo
(Kaplıkaya K ./H arp u t/E l.)

Popol
(Gölcüğez K yH asankale/Ezm „ A rdahan, Sarıkam ış
ve köyleri/K r.)

164
Pappı
(Tülmen K ./U r.)

Papu
(Bulanık/Mş.)

Popu
(Korkuteli/A ntJ

Papul
(Korkut K./Mş.)

Pati
(Ba.)

Patik
(hemen h er yerde)

Pati Ii
(Ceyhan/Ada.)

Pattık
(Ardahan, Sarıkamış ve köyleri/Kr.)

b) Başlık :

Börk
(Erkîlet K ./Turhal/To„ Suluova/Ama., Sv„ Şarkışla/
Sv., To.)

Gugul
(Gm„ Çimenli K./Tr„ tncidere K ./Y om ra/T r., Salyoz
K./Kelkit/G m .)

Iraçkın
(Sarnıç K ./D ursunbey/Ba.)

165
Kapşon
(Ezin., Gürsu B./Brs., Ks.)

Karlık
(Ezm.)

Kavuk
(Saflık K ./G örele/G r.)

Kep
(Uluk e n t/A rh av i/A r.)

Kukul
(Bayburt/G m .)

Kukuleta
CBrs., Gölcüğez K ./H asankale/Ezm ., V ize/K rk.)

Kula -
(Kabaçalı K ./K ifı/B n .)

Külah
(Dy.)
Külah
(Ada., H azinedar K ./D evrekâni/K s., İskenderun/H at.,
K aplıkaya K /H arp u t/E İ., Kurşuni u/Ç kr.)
Küllâh
(Ardahan, Sarıkam ış ve köyleri/K r.)
Kullik
(Kavakyolu K ./Ezc.)
Örek
(Hat.)
Papak
(Barbuzu B./Ml., Ç ırakm an K./Sm ., Mİ.)

166
Paşak
(Uzunköprü/Ed.)

Takik
(C eyiı an/A da.)

Takiye
(Borçka/A r.)

Takka
(Bayat/Ç r., Değiş K ./K aram an/K n., Gümüşhacıköy/
Ama., Kılcan K ./Uş., Kızılcasöğüt K./Acıpayam/Dz.,
Kurşuıüu/Çkr., Ödemiş/îz., Tefenni/Brd., Yz.)

Takke
(Brs., Büyükhalkalı K ./Bakırköy/lst., Dağıstanlı K ./
Ceyhan/Ada., Ceyhan/Ada., Değirmenlikız K ./Brs., De-
reköy K ./Acıpayam /Dz., Keçiborlu/Isp., Kü., Ks., Mn.,
Ödemiş/lz., Sarnıç K./Dursunbey/Ba., Süleoğlu K ./
Ed.p Sv.. Ulüborlu/Isp., Vize/Krk., Y enice K./Bozdo-
ğan/A y.)

Takya
CÇr., Silifke/İç.)

Takye
(Bayat/Ç r.)

Tata
(Büyükhalkalı K./Bakırköy/İst., Sm,t Süleoğlu K./Ed.)

Tayka
(Ama.)

Tekke
(Alpagut K./Bo„ H azinedar K./Devrekâni/Ks., Kavak-
yolu K ./Ezc.)

167
Tellik
CDarıpınar K ./A d a., Gebiz B ./S e rik /A n t.)

Terlik
(Adı., Dağıstanlı K./Ceylıan/A da., Dereköy K./Acıpa-
yam/'Dz., Sv., Şarkışla/Sv., Üngüt K./M r.)

Beşik :

Akvan
fBorçka/A r.)

Beleme
(Ks.)

Helam k
(Tavuklar K ./H ozat/Tn.)

H eilincak
tSalyoz K ./K elk it/G m .)

Höllüngeç
(D a n p ın a r K ./A d a.)

Ilıncak
(K a ra y a k a B ./E rb a a /T o ., K eb an /E l.. Ş en y u rt K ./P e r-
şem b e/O r.)

Ilıngaç
CZile/To., Ç r.. Göynük B ./N ş., G ü m ü şh acık öy/A m a., İs-
k ilip /Ç r„ Sm.. Y eşilö ren K ./A m a., Y z.)

İlincağ
(D allıca K ./E1.. El.)

Ilincah
(K avak yolu K ./E z c., Sılbıs K ./E z c.)
Kesik
(Dereköy IC./Acıpayam/Dz.)

Landik
(Aşağıkaym az K ./G ü rp m ar/V n .)

Leyli beşik
(Dy.)

Nenni
(M I.)

Sallancak
(Vize/Krk.)

Sallangaç
(İç., Tefenni/Brd., Kılcan K ./U ş.)

Sallıngaç
(Ü n g ü t/M r.)
Sancak
(Af., Sandıklı/Af., Bolvadin/Af., Alpagut K./Bo., Gür-
su/Brs., Es.)
Sangaç
(Sarnıç K ./D ursunbey/Ba.)
Salıncak
(Ama., Ba., Dağıstanlı K ./C eyhan/A da., Dy., M erzifon/
Ama., Sarnıç K ./D ursunbey/Ba., Süleoğlu K./Ed.)
Salangel
(Aydınlık K./Tn.)
Salıngeç
(Ada., Ceyhan/A da., Ant., Büğüdüz K ./Ank., Dallıca K ./
EL, Güm üşhacıköy/Am a., M ağara K ./İç., Kızılcasöğüt
K ./A cıpayam /D z.)

169
Sergen
(Ama.)

Tekke
(K aym azyaylası K ./E s.)

Tıngır
(Zile/To.)

Tekne
(Değlrmenlikız K ./B rs.)

ç) Emzik :

Bizik
(D arıpınar K ./A d a.)

Bal memesi
(D ağıstanlı K ./C ey h an /A d a.)

Boş meme
(Ceyhan./Ada.)

Cicik
(Çr„ H ozat/Tn., Sv., To.)

Emcik
(Dy.)

Em icek
(K aym azyaylası K ./E s.)

Kotoşi
(Cam idağı K ./R z.)

Meme
(Ada., C eyh an /A da.)

170
Memek
(Üngüt K ./M r.)

Sorgeç
(Dereköy K ./A cıp ay am /D z)

Sorgu
(Yiğitler B./Bayram iç/Ç kl.)

Sorguç
(Yagyer K./M ilas/M ğ.)

Sormuk
(Avanos/Nş.. Büğüdüz K./Anlc., Kü., Şaturoğlu K./Mu-
cur/K rş., Göynülr/Nş., Ank., Sv.)

Sovmeç
(Korkuteli/Ant.)

Tedo
(El.)

Yalancı meme
(Alcçadağ/Ml., Ant., Bor/N ğ„ EL, Erkilet K ./Turhal/
To., Milas/Mğ., Mİ., Salilıli/Mn., Nğ., Sv., To.)

d) Giysi :

Asbap
(Ardahan, Sarıkamış ve köyleri/Kr.)

Cici
(Ama., ÇıraJıman K./Sm „ Es., Itaymazyaylası K./Es.,
Ks„ Ödemiş/İz„ Süleoğlu K./Ed., Tk.)

Cicisi
(Brs., Gümüşhaciköy/Ama., M erzifon/Ama.)

171
Esvap
(A lpagut K ./E o„ Adı.)

Fistan
(Ada., C eyh an /A da., D ağıstanlı IC./Ceyhan/Ada., Bay-
b u rt/G m ., Bozdoğan/A y., Dereköy K ./A çıp ayam /D z.,
G ölpazarı/Bil., K ızılcasöğüt K ./Ç ivril/D z., M erzifon/
Am a., S arn ıç K ./D u rsu n b ey/B a., Sılbıs K ./E zc., Silif-
lce/İç.)
M intan
(G ölpazarı/Bil., B o rçk a/A r.)
Sırt
(D arıpınar K ./A da.l
Tulum
(yaygın)
Urba
(G ölp azan /B il., Süleoğlu K ./Ed.)
Zıbın
(Af., Badem li B ./Ö d em iş/İz.. Bozdoğan/A y., Gebiz B ./
S erik /A n t., İç., K Bban/El., A rd ah an , Sarıkam ış ve köy-
leri/K r., Tavşanlı Kü„ T efenn i/B rd., U luborlu/Isp., Y e ­
nice K ./B ozd o ğan /A y.)
Zuban
(U r.)
Zubun
(Iskenderun/H at., Gaz., Gölcüğez K ./H asan k ale/
Ezm.)

e) Kundak :

Bağırdak
(K arayalca B ./E rb a a /T o ., G üm üşhacıköy/A m a.)

172
Belek
CAda., Ceyhan/A da., Dağıstanlı K ./Ceyhan/Ada., Arda­
han, Sarıkam ış ve köyleri/Kr., Ayancık/Sn., Büyük-
halkalı K ./Bakırköy/Ist„ Darıpınar K ./Ada., Gaz., Ka-
vakyolu K ./Ezc., K eban/El., M ağara K./İç„ Ml„ Mu-
cu r/K rş., Salihli/Mn., Silifke/İç„ Sm.', Tuzlacılc K ./ Sor-
gun/Y z., Vn., Y aşy er K./M ilas/M ğ.) ■

Belenti
(Gümüşhacıköy/Ama.)

Boğ
(Sandıklı/Af.)

Dolama
(Ordu K./Sn.)

Dağıt
(Darıpınar K ./A da.)

Çığım bezi
(Avanos/Nş.)

Çıkı
(Akpınar IC./Bartın/Zn.)

Faşka
(Hazinedar K ./Devrekâni/Ks.)

Kundak
(yaygın)

Örek
(Dallıca K ./El.)

Sargı
(Salyoz IC/Kelkit/Gm.)

173
Sargu
(Bayburt/G m .)

Söbelek
(Şarkışla/Sv.)

f) Oturak:

Avroz
(Ed.)

Cüt
(A rdahan, Sarıkam ış ve lcöyleri/Kr.)

Çocuk oturacağı
(Badem li B./Û dem iş/İz.)

ÇömİGk
(Keçiborlu/Isp.)

D aar
(Hat.)

D ağar
(Çimenli K ./T r.)

Dahdah
(Sarnıç K ./D u rsu n b ey/B a.)

Dattâ
(K aym azyaylası K ./Es.)

Gecelik
(Büyiikhalkalı K ./B ak ırköy/İst.)

Havrız
(Uluborlu/Isp.)

174
Havruz
(Akkuş/Or., Ba., Bafra/Sm „ Bozdoğan/Ay., Brd., Ha-
lilbeyoğlu K ./Devrek/Zn., Sağlık K ./G örele/G r., Gr.,
Ordu K ./Sn„ Kılcan K./Uş., Ödemiş/Iz., Sv„ Şarkışla/
Sv„ Tavşanlı/Kü., Ur., Tülmen IC./Ur., Yenice K ./
Bozdoğan/Ay., Yz.)

Havruzluk
(Şenyurt K ./Perşem be/O r.)

Havuz
(Gaz.)

Hevrüz
(Devrekâni/Ks.)

Hovruz
(Yiğitler B./Bayram iç/Ç kl.)

Lazımlık
(yaygın)

Nünye
(İskenderun/Hat.)

Ördek
(oldukça yaygın)

Sibek
(oldukça yayguı)

Silbeş
(Yaşyer K ./M f.)

Silbiç
(Sille B./Kn.)

175
Silbinç
(Susuz K ./B u c a k /B rd )

Silbinç
(Tefenni/Brd.)

Şllbiç
(K orkuteli/A nt.)

T ağ a r
(Gm.)

Tufa
(Sandıklı/Af.)
VI
Çocuk görm e, a ğ a ç dikme, diş
hediği (Buğdayı), s a ç kesm e,
yaş günü, sünnet, beşik kertm e,
a sk e re uğurlam a
A. ÇOCUK GÖRME

1. Çocuk Görme'nin Öteki A dları:

Bebe Görmesi,
(Ormanlı K ,/Inecik/Tk.)

Bebek bakmak,
(Sarayköy/Dz„ Uzunköprü/Ed.. Banaz/U ş.)

Bebek görme,
(Ba., B ayat/Ç r., Büyükhalkalı K ./Ealtırköy/îst., Hazi­
nedar K ./Devrekâni/Ks.)
Bebek kutlama,
(Ödemiş/İz.)
Beşik görme,
(Merzifon/Ama.)
Çocuk bakmak,
(Bademli BVÖdemiş/İz.)
Çocuk beneği,
(Uluborlu/Isp.)

177
Çocuk görme,
(N azilli/A y., D ü zce/B o., Çr„ B a y a t/Ç r., İskilip/Çr.,
H acıh am za B ./Ç r., D erek öy/A cıp ayam /D z., El„ Ka-
vakyolu K ./Ezc„ K aym azyaylası K ./E s., Sağlık K ./Gö-
ı-ele/Gr., Gm., Ayışığı K ./Y a y la d a ğ ı/H a t., İz., Silifke/
İç., Belciralan K ./İç.‘, M ağ ara K ./İç.. Pınarb aşı/K y„
Gömeç K ./K y„ V ize/K rk ., Pehlivanköy B ./K rk ., Krş.,
M u cu r/K rş., Ş atu roğlu K ./M u cu r/K rş., K ç., G ölcük/
K c.. M aşukiye K ./K c„ Değiş K ./K a ra m a n /K n „ S im av /
K ü., Mİ., B arbuzu B ./M l., H atunsuyu K ./M l., A kça-
d ağ/M l.. M ıdyat/M d., Bulanık/M ş„ Nş„ Aklcuş/Or.,
Ş en yu rt K ./P erşem b e/O r„ Rz., P az a r/R z „ P e rv a ri/S r„
Sn., Tk., To., Zile/To„ K a ra y a k a B ./E rb a a /T o ., A kça-
a b a t/T r., Tn., Vn., G ü rp m ar/V n ., Y z„ B artın /Z n ., H a-
lilbeyoğlu K ./D evrek /Z n .)

Çocuk kademi,
(M ilas/M ğ., Y a ş y e r K ./M ilas/M ğ.)
Çocuk kutlam a,
Üst., Ö dem iş/İz., Badem li B ./ö d e m iş/İz ., T avşan lı/
Kû.)
Çocuk YOŞi>
(Yerltesik B ./M ğ.)
Çocuk yoklama,
(M erzifon/A m a., Ank., İç., Kn.)
Dığaeken görme,
(K aplıkaya K ./H arp u t/E l.)
Doğdu görmeye gitme.
(Adı.)
Doğduya gitme,
(Sandıklı/A f., K ızılcasöğüt K ./Ç ivril/D z., U r.. Tülmen
K ./U r.)
Doğguça gitme,
(Bozdoğan/A y.)
Doğguluğa gitme.
(Yenice K./Bozdoğan/A y.)

Doğum görme,
(Kâhta/Adı., Teğmen K./Adı„ Ba., Kaplıkaya K ./Har-
put/EI.)

Doğum tebriği,
(Dz.)

Doğuya gitme,
(Bolvadin/Af., Gebiz B ./Serik/A nt., Ba., Sarnıç K ./
Dursunbey/Ba., Brd., Isp., K araağaç/Isp., Kü., Deliga-
zi K ./Sv.)

Geçmiş olsuna gitme,


(Yiğitler B./Bayram iç/Ç kl.)

Görme,
(Sille B./Kn.)

Gözaydına gitme,
(Ağ., Brs., Şebinkarahisar/Gr., Kü.. Bağlam a K./Nğ.,
Akkuş/Or„ Güneşler K./Sk.)
Gözaydmlanma,
(Büyükhalkalı K./Balcırköy/lst.)
Kadının üstüne gitme,
(Pülümür/Tn.)
Körpe görümü,
(ICeban/El.)
Lohusa bakma,
(Keçiborlu/Isp., İncidere IC./Yomra/Tr.)
Lohsa bellemek,
'(M r.)

179
Loğsa bakmak,
(Gr.. Salyoz K./Kelkit/Gm., Aldcuş/Or.)

Lohusa görme,
(Dy., Eze., Es., Gm., Bayburt/Gm ., Devrekâni/Ks„ Ha­
zinedar K ./Devrekâni/Ks„ Mr., Ayancık/Sn„ Ordu IC./
Sn., Sv„ Şarltışla/Sv., Deligazi K./Sv., To., Zile/To.,
Tr., Çimenli K ./Tr., A kçaabat/T r.)

Lohusa görümü,
(Keban/El.)

Lohusa yoklatma,
(Sv.)

Lohusaya gitme,
(Af., Büğüdüz K./Anlc., Ant., Gölpazan/Bil., Bo., Göy-
nük/Bo., Ed., Süleoğlu K./Ed., Mn„ Salihli/Mn., ICa-
rayak a B./Erbaa/T o.)

Lohusa ziyareti,
(Gürsu/Brs., Çkl., Lâpseki/Çkl., îç„ Kulu/Kn., B afra/
Sm.)

Mübarek olsuna gitme,


(Değirmenli K./Brs., Y arm a B./Kn.)

Nefse belleme,
(Gaz., Kilis/Gaz., Çakallı K./Kilis/Gaz., Üngüt K./M r.)

Ninin bakmaya gitme,


(Susuz K ./Bucak/Brd.)

Nohusa görme,
(Sılbıs KVEzc., Kaplıkaya K ./H arput/El„ Ezm.l

Oğul yaşı,
(Uş., Banaz/Uş., Kılcan K./Uş.)
Serdayin.- .
(K abaçalı K ./K iğı/B n.)

Töre,
(Sm.1

Uğrak,
(Vn.)

Uşak görme,
(Kurşunlu/Çkr.)

Uzun ömüre gitme,


(Yiğitler B./B ayrain iç/Ç k l.)

Yoklama,
(Gölcüğez K ./H asankale/Ezm ., Bor/N ğ.)

Zestan görmek,
(Mş., Korkut K./M ş.)

2, Anneyi Kutlama Zam anları :

Doğum yapan anne ile çocuğunu ziyaret etmenin,


yoklamanın geçerli zam anlan yandaki zaman dilim­
lerini izlem ekted ir: «Kırkı içinde, kırkı çıkana ka­
dar», «ilk üç günü içinde», «doğar doğmaz», «ilk
haftasında», «on gün içinde», «kırkından sonra» ve
«yılı içinde».

3. Çocuk Görme Sırasında Çocuk İçin Söylenen Kalıp S ö z le r:

«Adı ile bir yaşasın», «adını biz verdik, yaşını Allah


versin», «ak bahtların olsun», «ak sakallı olsun»,
«akıllı kemalli olasın», «Allah ağrı acı göstermesin»,
«Allah akıl, fikir versin». «Allah analı, babalı büyüt­
sün», «Allah analı babalı etsin», Allah bağışlasın»,

181
«Allah binalı etsin», «Allah dört başı tekm il etsin»,
«Allah elem keder vermesin», «Allah kadem li etsin»,
«Allah onu ölm ezler defterine yazsın», «Allah uzun
öm ür versin», «Allah vatana, m illete bağışlasın»,
«analı, babalı büyütsün», «ananı babanı başından e k ­
sik etmesin», «anasıyla babasıyla uzun ömürlü ol­
sun», «başı devletli olsun», «ben seni gördüm, sen de
çok iyi günler göresin», «ben seni gördüm, sen de
iyilik gör», «binası bek olsun», «binası sağlam ol­
sun», «büyük adam olasın», «büyüsün adam olsun»,
«büyüsün gelin olsun», «devlet hayrını görsün», «dev­
lete millete hayırlı olsun», «dört başı m am ur olsun»,
«dört gözden ayırm asın», «dört gözle büyüsün»,
«elin ayağın düzgün olsun», «gelinliğini görürüz in­
şallah», «gözümüz değm ez inşallah», «günün uzun
olsun», «hayırlı evlât olasın», «hayırlı ve salih o la­
sın», «iyi günler göresin», «kazasız belâsız büyüye­
sin», «kırkbir buçuk kere m aşallah», «kıymetin bol
olsun», «köklü binalı olasın», «m aşallah», «nasipli,
kısmetli olsun», «oğul, yaşın kutlu olsun», «ömrün
çok ola», «ömürlü olsun», «ömrü uzun, düğünü gü­
zün olsun», aömrü uzun, rızkı bol olsun», «ömrüyle
yaşasın», «saçın ağarsın», «şansın bol olsun», «sün­
netliğini de görürüz inşallah», «uğurlu, kademli ol­
sun», «uğuru yarasın», «uykum senin olsun», «uzun
ömürlü olasın», «üstü ekm ekli, yüzü hayırlı olsun»,
«yaşı uzun olsun», «yaşıyla yaşasın».

4. Çocuk Görme Sırasında Anne İçin Söylenen Kalıp S ö z le r:

«Ağzının tadıyla büyütesin», «Allah, başa kadar v er­


sin», «Allah dört göz arasından ayırm asın», «Allah

182
kurtardı, Allah sana bıraksın», «Allah yatağını dolu
kaldırsın», «anneliğin mübarek olsun», «ayağı evinize
uğur getirsin», «döşeğin hafif olsun», «döşeğin ha­
yırlı olsun», «döşeğin yelincek ola» (Hastalığın uzun
sürmesin anlamına), «ekmeğini yemek, gömleğini giy­
mek nasip etsin», «elin ayağın kavuştu çok şükür»,
«fazlalığın analı babalı büyüsün», «geçmiş olsun»,
«gözün aydın olsun», «güle güle büyütesin», «ha­
yırlı olsun», «iyi günler göresin», «mübarek olsun»,
«mürüvvetini göresin», «siz sizi soğuktan koruyun»,
«sütün bol olsun», «şükürler olsun», «yatağın dolu
kalkasın», «ziyadeniz analı babalı büyüsün».

5. Çocuk İçin Armağanlar :


Altın
(yaygın)
Altın nazarlık
(yaygın)
Ayakkabı
Başlık
Bebe takım ı
(yaygın)
Beşibiryerde
(yaygın)
Beşik takımı
Battaniye
Boncuk
(yaygın)
Bornoz
Çorap

183
Fort-bebe (port-bebe)
H azır elbise
Hesap cüzdanı
İç çamaşırı
(yaygın)
Kazak
Kırk gömleği
Kundaklık
Küpe
M a m a kapları
M aşallah
(yaygın)
Mendil
Nazarlık
(yaygın)
Oyuncak
(yaygın)
Önlük
Para
Patik
P ijam a'
Sarı lira
Tulum
(yaygın)
Tülbent
Zıbın

6. Aline İçin A rm ağanlar (Süs ve kullanım için)

Altın
Cyaygın)

184
Bardak
Basma
Bilezik
Buzağı
Çanak
Elbiselik
(yaygın)

Eşarp
Fanila
Gecelik
Havlu
(yaygın)

Kolonya
(yaygın)

Kuzu
Örtü
Pazen
Tabak
Tas
Tava
Terlik
Yazma
(yaygın)

Yemeni.

7. Anneye Götürülen Yiyecek ve İçecekJer (İlk günlerinde


akrabaları, komşuları ve yakınlarınca götürülenler) :

Börek, bulamaç, büskivi, çorba, hamursuz, haside


(un, yağ ve şeker karışımı bir tür yiyecek), helva,

185
kaz dolması, kek, kesme şeker, kete, kurabiye, m a­
karna, muhallebi, nişasta, pasta, paluze, pekmez,
pelte, peynirli çörek, pirinç çorbası, süt, sütlâç, ta-
hlnli çörek, tavuk kızartm ası, toz şeker, un, yağlı ek­
mek, yoğurt, yum urta.

Açıklayıcı Ö rnekler :

Ö rnek : 1
«Çocuk görmeye ilk gününden yaşına girinceye kadar
gidilir. Kırklı kadın ötekinin kırkı çıkıncaya kadar g i­
dem ez. Ziyarete gelm iş ay halindeki kadınlar çocuğa
bakam azlar. Fazla ziynet takm ış olanlar, ziynetini çı­
karm adan odaya alınm az. Bu arada eve dışarıdan tuz
ve un alınm az. Çocuğa altın takılır, bankada hesap
açtırılır, çocuk eşyaları götürülür (iç, dış çam aşırları,
başlıklar, nazarlık gibi). Eve de yiyecek, baklava1, çe­
şitli ta tlıla r götürülür. Anneye yakınları hediye verir­
ler. Büyük anne, büyük b ab a altın bilezik yaparlar.
Kızın annesi karyola, y atak takım ı hazırlar, torununa
da altın veya bilezik tak ar. Biz çocuk görmeye ‘be­
bek bakm ak' veya ‘oğul yaşı' deriz. Anneye ‘Bebe­
ğin yaşı uzun olsun’, 'Hayırlı, ömürlü olsun, düğünü
güzün olsun' denir. Çocuğa da 'ben seni gördüm,
sen iyilik, varlık, sağlık g ör’ denir.»
(K K .: S ab ah at Ö., 41, B an az/U ş.)
Ö rnek : 2
«Çocuk doğduktan birkaç gün sonra, çocuk görmeye
gidilir. Bu ziyaret uzun süre devam eder. Konu kom­
şu giderler hep. Çocuğa takım , çam aşır, şapka, pa­
tik, battaniye gibi şeyler götürülür. Yakınları altın ta­
karlar. Bunun dışında hali vakti pek iyi olmayan âile-

186
ler evlerinde bulunan şeyleri götürürler. Üzüm. ayva,
elma, bulgur, yemek, nar, mercimek gibi şeyler. Para
da götürülür. Bu meyvalar, yemekler anne içindir.
Çocuk görmeye gidenler 'lohusaya gidiyoruz’ derler.
Evdekîlere 'gözünüz aydın’, 'Allah analı babalı bü­
yütsün, size de gününü göstersin' denir.»
IKK.: Emine U., 53, K arayaka B./Erbaa/T o.l

Örnek : 3
«Ne zaman elin düşerse, o zaman gidersin. Burası
şehir değilki belli bir günü olsun. Köyde işin bitecek
ki, gezmeğe de, çocuk görmeye de vakit bulasın. Şor
(bez) götürülür, giyecek götürülür, taze tereyağı, yu­
murta, pirinç götürülür. Gidince çocuğun üzerine
boncuk, nazarlık gibi şeyler takılır. Öyle adı madı
yoktur. Çocuğu görmeye konu komşu beraber gider
ve giderken de filânca uşak yapmış, görmeye gidelim
diye birbirlerini seslerler. Anneye gözün aydın, evin
ocağın şenlendi. Eh, bir enişte sahibi oldun (eğer ço­
cuk kızsa). Allah tez büyütsün. Ocağın şenlenecek,
Allah bağışlasın denir (eğer çocuk oğlansa). Çocuğa
da maşallah, maşallah, Allah nazarlardan saklasın.
Allah anasına babasına bağışlasın, denir.»
(KK.: Rabıye T., 70. Çamlıtepe K ./Pazar/R z.)

B. AĞAÇ DİKME

1. Çeşitli Amaçlarla Ağaç Dikme Âdetinin


Görüldüğü ve Bilindiği Yerler :

(Ada., Dağıstanlı K ./Ceyhan/A da., İmamoğlu K ./A d a ,


Adı., Köle K ./Eleşkirt/A ğ., Çubuk/Anlc., An., Ant.,

187
Borçka/A r., Yenice K ./Bozdoğan/Ay., Ba.. Kabaçalı
K ./K iğı/Bn., G ölpazan/Bil., Bayır K./Eil.j Düzce/Bo„
Göynük/Bo., Tefenni/Brd., Dereköy K ./A cıpayam /
Dz., Sılbıs K ./Ezc., Ezm., Gölcüğez K ./H asankale/
Ezm., Es.. Bayburt/G m ., Salyoz K./Kelkit/Gm„ Hat..
Ardalıan/K r.. Sankam ış/K r., İç., Silifke/Iç., K aram an /
ICn., Mİ., IVIn., Salihli/Mn„ Üngüt IC./Mr., Bağlam a
K./Nğ., Ayancık/Sn., Şenyurt K./Perşem be/O r., Rz.,
Sk„ Sm„ Bafra/S m ., P ervari/S r., Sn., Ordu K./Sn.,
Sv„ Şarkışla/Sv., Deligazi K ./Sv„ Mallcara/Tk., To„
Hozat/Tn.. Aydınlık K./Tn„ Tülmen K ./U r., Vn., Gûr-
pınar/V n„ Aşağıkaymaz K /G ürpm ar/V n., Tuzlacılc
K ./Sorgun/Yz., Bartın/Zn.)

'2. Çocuk Adına Dikilen Ağaçlara Verilen Adlar :

Anduç
(İç.)

Boy ağacı
(Şenyurt K ./Perşem be/O r.)

Filiz
(Af.)

Hayat ağacı
(Ayancık/Sn.)

Hediye ağacı
(Sn.)

İsim ağacı
(Akkuş/Or.)

Ömür ağacı
(Uzunköprü/Ed.)

188.
Yaş ağacı
(Ada.)

Yaşıt
(Sm.)

Kimi zamanda dikilen ağaca ya da ağaçlara çocu­


ğun adı veriliyor. Örneğin «Ali'nin kavaklığı», «Ha-
san'ın elması», «Ayşe’nin dutu» gibi.

Açıklayıcr Örnekler :

Örnek ; 1
«Ağacın büyüyüp geliştiği nispette çocuğun da bü­
yüyüp sıhhatli olacağına ve yaşayacağına inanılır.
Bu ağacın kurumasından çocuk adına endişe edilir.
Ağaç kuruyunca çocuğun hastalanacağına veya öle­
ceğine inanılır.»
(KK.: Hayriye E., 65, Ayancık/Sn.)
Örnek : 2

«Dikilen ağaç rüzgârdan, yelden kırılırsa çocuğun


başına bir kaza geleceğine inanılır. Eğer ağaç ku­
rursa, çocuğa bir şey olacak diye korkulur.»
(K K .; Aniş D.. 65, D eligazi K./Sv.)

Örnek : 3

«Uşak ağaç gibi yeşersin, filizlensin, gürbüz olsun


diye ağaç dikilir. Adına da ‘boy ağacı' denir. Ağaç
kesilir veya kurursa uşağın ömrü uzun sürmez veya
parlak olmaz. Bazıları bir iş yapacakları zaman ağa­
cın kuru yahut yeşil olmasına bakarlar.»
(KK.: Hatice B., 69, Şenyurt K./Perşembe/Or.)

1B9
Örnelc : 4

«Bazı yörelerde ağ a ç dikm e âdeti vardır. M eselâ ço­


cuk doğduğu gün tarlay a veya bahçeye ağaç dikilir.
Tutarsa veya iyi yetişirse çocuğun nasibinin bol,
şanslı olacağı inancına varılır. Çocuğun yaşı ile a ğ a ­
cın yaşı aynı olduğu için yetişm esi, boylan da aynı
olur. Bu â d e t hem en hem en kalkm ıştır denebilir. A y­
rıca çocuğun yaşam ası için de ağaca veya doğduğu
yere çivi çakılır. Bu dikilen ağaçla çocuğun kaderi
arasında bağlantı vardır. A ğaç kurursa çocuğun n a ­
sibinin kıt, hayatının zo rlu klar içinde geçeceği, genç
yaşta kaza veya ona benzer bir şekilde öleceği inan­
cı vardır. Bu ağacın dallanm ası, yeşerm esi, çocuğun
nasibinin bol, şansının açık olacağı şeklinde tab ir
edilir.»
(KK.: M ehm et K., 50, Aı*dahan/Kr.)

Örnek : s
«Bu ağaç kesilir yah u t kurursa çocuk ölür.»
(D.: Mukaddes Ç., Kavalcyolu K ./Ezc.)
Ö rnek : 6
«Andıç (çocuk için dikilen ağaç) kesilmez. Andıç
kurursa, o çocuğun şanssız, uğursuz olacağına yo ­
rumlanır. Andıç meyve verirse, en büyük hisse ço­
cuğa verilir.»
CKK.: Cem ile K., 69, İç.)

C. DİŞ H EDİĞİ

1.. Diş Hediği'nin (buğdayının) Öteki Adları :

Buğday dirlimesl
(Dereköy K./Acıpayam /Dz.)

190
Dirgit dökme
(Isp.)

Dişaşı
(Brd., Tefenrii/Brd., Çr.)

Diş börtmesi
(Silifke/İç., M ağ ara IC./iç.)

Diş bulguru
(Çubuk/Anlı., Ank., Büğûdüz K./Ank„ Ba., Susuz
K ./Bucak/Brd„ Kurşunlu/Çkr., Tumarlı K./ÇIır..
Ço., Dereköy K./Acıpayam/Dz„ Krş., Şaturoğlu K ./
M ucur/Krş., Kr., Kulu/Kn., K aram an/K n., Simav/Kü.,
Göynük K./Nş„ Avanos/Nş., Bor/N ğ., Bağlam a K ./
Nğ„ Uş., Banaz/Uş„ Kılcan K./Uş.)

Diş dilgiti
(Ant., Koi'lcuteli/Ant.)

Diş dirgiti
(Çaykenarı K./KorkutelI/Ant„ Gebiz B./Serik/Ant.)

Dişedi
(Ank.)

Dişemiş
(Değiş K./ICaraman/Kn.)

Diş günü
(Malkara/Tk.)

Dişlik
(Kızılcasöğüt K./Çivril/Dz.)

Diş göllesi
IBolvadin/Af., Beypazarı/Ank., Uluborlu/Isp.)

191
Diş hediği
(A d a., C e y h a n /A d a ., Adı., A ğ., K öle K ./E le ş k irt/A ğ .,
A m a., S u lu o v a /A m a ., Y u v a K ./K ın k k a le /A n k „ K a-
b a ça lı K ./K iğ ı/B n ., B a y a t/Ç r., İsk ilip /Ç r., Dz., Dy., El.,
K e b a n /E l„ D allıca K ./E L , K a p lık ay a K ./H a rp u t/E l.,
Sılbıs K ./E z c ., K avalcyolu K ./E z c ., G ölcü ğez K ./H a -
s a n k a le /E z m ., M ih alıççık /E s., G az., K ilis/G az., Ç a-
k allı K ./K ilis/G a z ., Ş e b in k a ra h isa r/G r., Gm „ S alyoz
K ./K e lk it/G n ı., H at., Isk e n d e ru n /H a t., A yışığı K ./Y a y -
lad ağ /H at.', S a rık a m ış /K r., A rd a h a n /K r., S a s k a ra IC./
H a n a k /K r., Ç ıld ır/K r., îç„ P m a rb a şı/K y ., K n., K a ra -
m a n /K n ., Mİ., A k ç a d a ğ /M l., B a rb u z u B ./M l.,-M r., Ün-
g ü t K ./M r., M id y at/M d ., B u lam lc/M ş., K o rk u t K ./M ş„
Ö zkonak B ./A v a n o s /N ş ., Sm „ B a fr a /S m .. P e rv a r i/S r.,
Sv„ Ş a rk ış la /S v „ D eligazi K ./S v ., To., 2 ile /T o . ,K a ra -
y a k a B ./E rb a a /T o ., E rk ile t K ./T u rh a l/T o ., Tn., Pülü-
m ü r/T n „ A ydınlık K ./T n „ U r., T ü lm en K ./U r., Y z..
B o z la n b a ç K ./Ç e k e re k /Y z „ T u zlacık K ./S o rg u n /Y z .)

Diş m ısırı
(K a y m a z y a y la sı K ./E s .)

Diş tohum u

(Y iğ itle r B ./B a y ra m iç /Ç k l.)

D u zlam a

(S an d ık lı/A f.)

G ölle pişirm e

(A f.)

H e d ik dişi

(V n., G û rp ın a r/V n ., A ş a ğ ık a y m a z K ./V n .)

Kolyo

(A r.)

192
Açıklayıcı Örnekler :

Örnek : ı

«Bizim burada ‘diş hediği' deriz buna ve de ço­


cuğun ilk dişi çıktığı zaman yapılır. Buğday, nohut,
mısır karıştırılarak kaynatılır. Çocuk evin ortasına
oturtulur. Komşular çağırılır. Çocuğun önüne ma­
kas, ayna, Kur’an, kalem, altın konur. Bunların
her birinin ayrı ayrı anlamı vardır. Meselâ çocuk
makası alırsa terzi, aynayı alırsa berber, Kur’anı alır­
sa hoca1, kalemi alırsa okuyup adam olacağına ina­
nılır. Çocuğa bu saydıklarımdan bir tanesi aldırtılır,
başından aşağı da bir tabak hedik dökülür. Hedik,,
gelenler tarafından hazırlanır ve hep beraber yenilir.
Gelen boş gelmez, ufak da olsa çocuğa bir hediye
getirilir.

Diş buğdayını kimi böyle yapar, yani evine misafir


çağırarak, kimi de tabak tabak komşulara dağıtır.
Komşular da tabağın içine para, çorap, mendil, oyun­
cak gibi hediyeler koyarlar...»
CKK.: Mükerrern Ö„ 40, Ceyhan/Ada.)

Örnek : 2

«Biz buna 'diş hediği' deriz. Çocuğun ilk çıkan dişini


gören bir gömlek biçer ve diker. iOcağa diş hediği
konur. Bu buğdayın en iyi cinsten ve kurt yememiş
olmasına dikkat edilir. Çocuğun dişleri iri çıkmasın
diye içine nohut konmaz. Pişen hediğin bir kısmı ço­
cuğun üzerine örtülen beyaz bir bezin üstüne dökü­
lür, taneler kapışılarak yenilir. Geri kalan kısmı da
ta b a k la ra k o n a rak kom şu lara dağ ıtılır. T a b a kların üs­
tü ceviz, şek er ve kuş üzüm üyle süslenir. K om şular
tab a ğ ı boş g ö n d erm ez, içine uygun b ir hediye k o y a r­
lar».

(KK.: H uriye Ç., 43 , Suluova/A m a.]

ö rn e k : 3

«Bu âdetin m a h alli adı 'diş h ed iğ i1 dir. Çocuğun di


şinin çıktığını gören aile buğdayı s ıca k suda iyice
haşlar, bunun ü stü n e üzüm ve leblebi koyar. Kimi yö­
relerde hedik h erkese d ağ ıtılır, kim i yörelerd e ise hı­
sım v e a k ra b a la ra d ağ ıtılır. H ediği alan e vle r hedik
kabının boş v erilm em esi için kabın içine p ara, m en ­
dil, ç o rap , e şa rp koyarlar. Ç ocu ğ u n k aç dişi çıkm ış­
sa, o k a d a r bu ğ day tan e si y u ttu ru lu r. Bu âd e tte n
m a k s a t çocuğun dişlerinin ölü n ceye k a d a r sağ lam
kalm asıdır.»

CKK.: îm m ühan A., 55, S an k am ış/K r.)

Örnek : 4

«Diş buğdayı çocuğun ilk dişi ç ıktığ ın d a yapılır. İlk


dişin çıktığ ın ı gören kim se çocuğun göm leğini yırtar,
çocuğa yeni b ir g ö m lek diker. Bunun üzerine ç o c u ­
ğun ailesi 'h e d ik ’ kaynatır. H edik buğday, m ısır, n o ­
h ut fasu lye h aş la m as ıd ır. Ü stüne şeker, ceviz v e fıs­
tık konulur g elen lerle b e ra b e r yenilir. A yrıca a k ra ­
b alara v e kom şulara da dağ ıtılır. O n la r da ta b a ğ a p a ­
ra koyup, gönderirler.»

(K K .: N azm iye K., 50, D ağıstanlı K ./C eyhan/A da.)

194
öm elc : 5

«Çocuğun ilk dişi çıktığında yapılır. Bir kalburun üs­


tü kurdelelerle süslenir. Kalburun içine makas, kitap,
bilezik vb. konur. Misafir çağırılır. Cuma günü öğle
selası okunurken çocuk bu kalbura oturtulur. İyi di­
leklerle ve zılgıtla çocuğun başına hedik dökülür. Diş­
leri sağlam olan birisi çocuğun başından ağzı İle he­
dikten alır. Bu alınan hedik bir ipe saplanarak çocu­
ğun bir tutam saçına bağlanır. Böylece çocuğun diş­
lerinin sağlam olacağı düşünülür.»
CKK.: V akıfa D„ 67, Kilis/Gaz.)

Örnek : 6

«Tanıdıklar ve akrabalar çağırılır, hedik (buğday) kay­


natılır. Bir kalbura Kur'an, ayna, makas, kitap, altın
gibi çeşitli eşyalar konur. Çocuk kalburun içine otur­
tulur. Cuma selası okunurken başına hedik dökülür.
Dişi sağlam olan biri ağzına? hedik alır, o hedikler
ipliğe saplanır ve çocuğun dişi sağlam olsun diye
omuz başına iğnelenir.»
(KK.: Melek A., 46, Iskenderun/Hat.)

Örnek : 7

«Çocuğun dişinin ilk çıktığını gören kimse bir iç göm­


leği yapar çocuğa mutlaka... Anne diş bulguru pişi­
rir. istediklerini davet eder. Sofraya ‘döküntü1 (çerez)
düzer, bulguru koyar; en ortasına da çocuğu oturtur.
Başından avuçla bulgur atılır, ‘gelen dişleri kolay, öm­
rü uzun olsun’ denir. Mumlar yakılır. Gelenler vazi­
yetlerine göre hediye getirirler,»
(KK.: Şükran T., 41. Kn.)

195
Ç. SAÇ KESME

Saç Kesme Âdetinin Bilindiği Y e rle r:


(Ada:. C ey h an /A d a., D ağıstanlı K ./C ey h a n /A d a ., Adı.,
Af., A ğ., Köle K ./E le şk irt/A ğ ., Y eşilö ren K ./A m a„ Borç-
k a /A r., U lukent K ./A rh a v i/A r., N azilli/A y„ Bozdo­
ğ a n /A y ., Ba., B rs., Brd ., Ç r„ B a y a t/Ç r., Îskilip/Ç r., Sa-
raylcöy/D z., D ereköy K ./A cıp ay am /D z., EL, Eze., Ezm .,
K aym azyay lası K ./E s., B ay b u rt/G m „ H at., Ayışığı K ./
Y a y la d a ğ /H a t., K eçib orlu /Isp ., îz.. Badem li B ./Ö de-
m iş/Iz., îç„ V ize/K rk ., K rş., K c., A k çadağ/M l„ Ml„
M a , Salilıli/M n., Ü ngiit K ./M r., M idyat/M d„ Y aşy er
K ./M ilas/M ğ., B ulanık/M ş., K ork u t K ./M ş., Mş„ Nş.,
Ş en yu rt K ./P erşem b e/O r., B a fra /S m ., Sn., To., A k ça-
a b a t/T r„ Tn., T a v u k la r K ./H o zat/T n ., P ü lü m ü r/T n .,
A ydınlık K ./T n., U r., Vn., A şağıltaym az K ./V n ., Boz-
la n b a ç K ./Ç ek erelt/Y z., Tuzlacılc K ./S o rg u n /Y z .)

Açıklayıcı Örnekler :

Ö rnek : J
«Gocuğa bir sebeple saç uzatm a adanm ışsa, yılı g e ­
lince, hangi ziyarete adanm ışsa oraya gidilir. Bu­
nun için iki üç gün önce akra b a, eş, dost davet
edilir. Kurban alınır. Z iyaretten önce kaç kurban
adanm ışsa, kurbanlar kesilir. Kurban kanından ç o ­
cuğun alnına bir p arça sürülür, kurban üstünden
atlatılır. Sonra berber çocuğun saçını keser. Ana,
boba ve yakınları berbere bahşiş verirler. O rada1 y e ­
nilir, içilir. Artan et fak ir fukaraya dağıtılır.»
(KK.: Cem ile K„ 69, îç.)
Ö rnek : 2
«Çocuk bir yaşına geldiği zam an saçı kesilir. Kesi­
len saç terazinin bir kefesine konur. Diğer kefeye

196
de mali duruma göre bozuk para konur. Kefeler ay­
nı seviyeye geldiği zaman saçlar alınır ve saklanır.
Para ise fakirlere dağıtılır.»
(KK.: Melâhat ö „ 40, Bayburt/Gm.)

Örnek : 3

«Çocuğu yaşamayanlar yedi yaşına kadar çocuğun


saçını kesmezler. Gocuk yedi yaşını bitirirken kimisi
bir kurban, kimisi yedi kurban alarak ya evinde ak­
raba ve komşularım çağırarak veya ziyarete götü­
rerek saçı da kurbanı da keser. Normal olarak ço­
cuk bir yaşına geldimiydi ufak bir eğlence ile saçı
kesilir.»
(KK.: Hatice A., 37, Tn.)

D. YAŞ GÜNÜ

Açıklayıcı Örnekler :

örnek : 1

«Biz ele (öyle) birşey bilmeyek. Uşağın hangi gün


doğduğunu bile unuturuk. Yaş günü de neymiş ki?...»
(KK.: Saadet A., 45, Gölcüğez K ./H asankale/Ezm J

öm elt : 2

«Yaş günü yeni icat oldu. Gavur icadı işte...»


(KK.: Hacer Ş., 55, Mr.)
Örnek : 3

«Önceleri böyle birşey yapılmaz, gavur âdeti denir­


di. Şimdi yavaş yavaş yaş günü de yapılıyor.»
(KK.: Hürmüz D., 70, Gr.)

197
Ö rn ek : 4

«Yaş günü yeni â d e t, gavurların çıkardığı şey, ca-


h a lla r yap ıyo rlar, b iz yapm adık.»
CKK.: S e h e r C., 50, Ü n g ü t K ,/M r J

Örnek : 5

«Köyde yaş günü ne a ra r. Z avallı a n a la r bebelerinin


ne zam an doğduklarını bile bilm ezler. Hem zaten
ondan d ah a mühim işlerim iz var. Öyle ıvır zıvırla u ğ ­
ra şa ca k v a k tim iz yok bizim. Ne eskiden yapardık,
ne de şim di. Y a ş günü m aş günü bilmeyiz.»
CKK.: M akbule Ö., 05, Aydınlık K ./T n .)

Ö rnek : 6

«Büyük şehirlerde oluyor, am a biz yapm ıyoruz. Yeni


gelen kaym akam geçen gün oğlunun yaş gününü
yaptı. Y an i biz y e rlile r d ah a yapm ıyoruz.»
CKK.: S a a d e t E., 43, P ü lü m ü r/T n .)

E. BEŞİıK KERTME

Beşik K e rtm e ’nin Ö teki Adları- :

B ag ırdaktan (*) sözlü,


CÎsabeyli K ./N azilli/A y.)

Beş kertm e,
(A f.)

(*) Çocuğu beşiğe yatırdıktan sonra üzerine bağlamak için kullanılan sar­
gının adı.

198
Beşik kertme-beşik kertmesi,

(Ada., Ceyhan/A da., Dağıstanlı K ./Ceyhan/A da., Adı.,


Af., E leşk irt/A f., Am a., M erzifon/Ama., Suluova/Ama.,
Yeşilören K ./A m a., Çubuk/Ank'.. Y u v a K ./K ırıkkale/
Ank., Büğüdûz K ./A nk., Ant., Ç aykenan K ./K orkuteli/
Ant., K orkuteli/A nt., Gebiz B ./S erik /A n t., Ba., Kaba-
çalı K ./K ifı/B n ., Düzce/Bo., Alpagut K ./Bo„ Brd.,
K urşunlu/Çkr., Tum arlı K ./Çkr„ Çr„ İskilip/Çr., De-
reköy K ./A cıpayam /D z., Sarayköy/Dz., Dy., EL, Ke-
ban /El., Dallıca K./E1., K aplıkaya K ./H arput/El., Eze.,
Sılbıs K ./Ezc., K avakyolu K ./Ezc„ Ezm., Gaz., K ilis/
Gaz., Çakallı K ./K ilis/G az„ Gr„ Şebinkarahisar/G r.,
Gm., Bayburt/G m ., Salyoz K ./K elkit/G m „ Hat., Isken-
derun/H at., A n tak y a/H at, Isp., K araağaç/Isp ., Ulu-
borlu/Isp., İç., Bekiralan K ./İç., T arsus/İç„ Sarıkam ış/
Kr., A rd ah an /K r., S ask ara K ./H an ak /K r., Çıldır/Kr.,
Pınarbaşı/K y.. Gömeç K /K y ., Krş., M ucur/K rş., Şa-
turoğlu K ./M u cu r/K rş.p Maşukiye K ./K c., Sille B./Ifn.,
Y a rm a B./K n., Kn., K ulu/K n., K aram an/K n., Karabı-
yık K ./Sarayönû/K n., Kü., Mİ., H atunsuyu K./M1.,
Mr., Üngût K ./M r., Bulamk/M ş., Mş., Nş.. Göynük B ./
Nş., Avanos/Nş., A ksaray/N ğ., Nğ., Bor/N ğ„ A yancık/
Sn., Şenyurt K /P erşem b e/O r., Akkuş/Or., Rz.. P a z a r/
Rz., Çamlıtepe K ./P azar/R z., Camidağı K./Rz„ Güneş­
le r K./Sk., Sm., Ordu K./Sn., Sv., Şarkışla/Sv., Deliga-
zi K ./Sv., Tk., To., Zile/To„ Tr„ Çimenli K ./Tr., Akça-
ab at/T r., İncidere K ./Y o m ra /T r.p Tn., H ozat/Tn., Ta­
vuklar K ./H ozat/Tn„ Ur., Banaz/U ş„ Yz., Bozlanbaç
K ./Ç ekerek/Yz., Alcpmar K ./Bartın/Z n.)

Beşik kerti,

(Barbuzu/M l., Aydınlık K./Tn,l

Beşik kertiği,

(Bolvadin/Af., Yenice K./Bozdoğan/A y., Tavşanlı/Kü.,


Uş.)

199
Beşik kertisi.
(B afra/S m .p Sn.. Bartın/Zn.. Halilbeyoğlu K./Devrelc/
Zn.)

Beşik kertleme,
(Altçadağ/M L, Pülüm ür/Tn.)

Beşik nişanı.
(Haım ır/Ağ., Ama., Ay., Nazilli/Ay., Bozdoğan/Ay.’
İsabeyli K ./N aziİli/Ay., Toygar K./Nazilli/Ay., Ban-
dırm a/Ba., Bil., Brs., Biga/Çkl., Lâpseki/Çkl., Dz„ Kap-
lıkaya K ./H arput/EL, Hat., İst.., Büyükhalkah K ./Ba-
kırköy/lst., Ödemiş/İz., Tire/îz., Ks., Devrekâni/Ks.,
Vize/Krk., Şavşat/A r., Sim av/K ü., Alaşehir/M n., Ma.,
Salihli/Mn„ Y aşy er K./M ilas/M ğ., Yerlcesik B./Mğ..
İncir K./Fethiye/M ğ., A yancık/Sn., K arayaka B ./Er-
baa/To., Banaz/U ş„ Vn., G örp m ar/V n J

Beşikten nişanlam a,
CMidyat/Md.)

Beşik kesme,
(Bağlam a K./N ğ., T ülm en/K ./U r.)

Beşik sözü,
(Kâhta/Adı., Borçka/A.r., Ezm., İncir K ./Fethiye/M ğ.)

Beşik yavuklusu,
(Mn., İncir K ./Fethiye/M ğ.)

Kertm e,

(Karakuyu K./Polatlı/Anlc., Bo.)

Kertük,

(Şenyurt K./Perşem be/O r.l

200
Nıkır,
(Sırataşlar K ./U r.)

Sözlü,
(İmamoğlu K./Ada., Avanos/Nş., Tavuklar K ./H ozat/
Tn., Kılcan K./Uş.)

Vaadetme,
(Aşağıkaymaz K./Gürpınar/Vn.)

Açıklayıcı. Örnekler :

Örnek : 1

«Beni de beşik kertmesi yapmışlar. Şimdi de evliyim


işte.»
(KK.: Remziye B.t 30, Çubuk/Ank.)

Örnek : 2

«Bizim bağın altında tombul gelin Cemile ile Ali be­


şik kertme usulüyle evlenmişler. Ama öyle de hoş
geçiniyorlar ki...»

(KK. Güllü P..t 76, Sılbıs K ./Ezc.)

Örnek : 3

«Tanıdığımız bir ailenin çocuğu beşik kertmesi yo­


luyla evlendi. Kız üç, oğlan beş yaşında idi. Elbise­
ler dikildi, yüzükler takıldı; bayağı bir nişan gibi
oldu, böylece birbirleriyle nişanlanmış oldular.. Şim­
di oğlan doktor, kız enstitü mezunu. Birisi kız, birisi
erkek olmak üzere iki çocukları var.»

(K K .: Lâtife E„ 30. Gaz.)

201
ö rn ek : 4

«İlkin çocuğun am cası evlendi. Beşikteki çocuğu da


gelinin küçük kardeşine beşik kertmesi yaptılar.
Altın da tartılard ı o zam an. Şimdi onların kocaman
çocukları var.»
(KK.: Fadim e B., 70, Çr.)

Beşik Kertme Yoluyla Yapılan Nişanlanmanın


Biçimini Açıklayan Örnekler :

Örnek : ı

«Çocuklar doğunca anneler karşılıklı olarak birbirle­


rinin çocuğuna altın tak arlar ve sözleşirler.»
(KK.: A yşe Ö., 44, Tavşanlı/K ü.)

Örnek : 2

«Çocukların beşiklerine üç tane işaret konur ve kıza


hediyeler götürülür, takılar takılır.»
(K K .: ince A., 50, A kçadağ/M I.)

Örnek : 3

«Hoca gelir, yarım nikâh kıyar. Çocuğun kulağına


okuyup üfler.»
(KK.: Sevim B., 33, Dy.)

Örnek : 4

«Oğlan çocuğu tarafı kıza bir yüzük veya yarım al­


tın getirir. Kız çocuğu büyüyüp evleneceği zamana
kadar yılda bir iki defa mutlaka karşı taraf kıza he­
diye götürüp sordurur. Büyüyünce de düğün yapılır.»
(K K .: Naime Y., 60, Mş.)

202
ö rn ek : 5

«Beşiklere kurdele veya kolon bağlanır; aile büyükleri


söz keser, nişan yaparlar. Kurdele kesilir. Kur'an
okunur. Beşik kertmesi bazen beşik düzümü sırasına
getirilir. Beşik kertmesi olacak uşakların iki yaşını
geçmemiş olmaları gerekir.»
(KK .: Hatice B., 69, Şenyurt K./Perşembe/Or.)

örn ek : 6

«Aynı günde doğan kız ve erkek çocuğu olan iki ah-


■bap veya akraba bunları birbirine sözlerler ve beşik­
lerini kerterler. Büyüyünce de bunları everirler.»
CKK.: Hatice B„ 59, Karaman/Kn.)

Açıklayıcı Örnekler :

ö rn ek : ı

«Birbirini seven iki aile veya hısım yeni doğan ço­


cukları arasında sevgilerini kuvvetlendirmek için ço­
cuklarını bu yolla nişanlarlar.»
(KK.: H acer Ş„ 55, Mr.)
Örnek : 2

«Birbirleriyle çok samimi olan iki aile ilerde de dost


kalabilmek, hatta akroba olabilmek için çocuklarını
doğar doğmaz biribirleriyle nişanlarlar.»
(K K .: Saime Y., 75., Ceyhan/Ada.1

Örnek : 3

«Blribirlni çok seven ve biribiriyle iyi anlaşan iki aile


bu sevginin ve dostluğun ilerde de devam etmesi
için çocuklarını küçük yaşta nişanlarlar. Nişanın ya-.

203
pıldığı gün kapı bıçakla kesilir, bir yarık meydana
gelir ve böylece iki çocuk nişanlanmış olur. Büyü-
yüpte evlendikleri zam an kapıya açılan yarık k ap a ­
tılır.»
(K K .: Fatm a A., 70, D arıpınar/Ada.)

Beşik Kertm eden Caym a N edenlerini A çıklayıcı Örnekler :

Örnek : 1

«Çocuklar büyüyüpte biribirlerini istem ezlerse, aile


arasındaki dostluk zam an la bozulursa, sözden cayı­
lır. Sözden cayılması iyi karşılanm az. Hele sözü bo­
zan d a kızın ailesi ise hiç iyi karşılanm az.»
(K K .: H atice S., 55, D allıca K ./E l.)

Örnek : 2
«Bizim burada caym a oldu. Hem de bu sene ayrıl­
dılar. Oğlan Nazilli'de oturuyor ve İlköğretm en Oku-
lu'nda okuyordu, kız ise köyde oturuyor ve okum u­
yordu. Böyle olunca oğlan 'ben o kızla evlenm em ’
deyip, annesini sıkıştırmış. Küçük yaşta aralarında
yapılm ış nişan böylece bozuldu.»
(K K .: Makbule D., 40, Toygar K./Nazilli/Ay.)

Örnek : 3
«Beşik kertmesinden sonradan cayılm a olur elbette.
Cayılm anın en büyük sebebi kız ve oğlanın biribirini
sevmemesi veya bir başkasına gönül bağlam aları, iki
ailenin herhangi bir sebeple aralarının bozulması ne­
ticesinde vukubulur. Hadiseye ve keyfiyete göre ya
bir ta ra f ayıplanır veya makul bir sebeple normal
karşılanır.»
(K K .: Sab ri E., 52, Midyat/Md.)

204
Ö rnek : 4

«Bilhassa son zamanlarda çok oluyor. Cayılmada oğ­


lanın ya da kızın rolü oluyor. Birinden biri istemiyor.
Ailelerin de caydığı oluyor. Araları açılınca cayıyor­
lar. Ama daha çok oğlan ve kız tarafından bozulu­
yor. Cayılma pek iyi karşılanmaz, fakat kötü bir şe­
kilde de yorumlanmaz.»
(KK.: Dursun P.. 45, Ceyhan/Ada.)
Örnek : 5

«Kız güzel olmaz, oğlan beğenmez. Yahut kız oğlanı


beğenmez. Ailesi oğluna veya kızına söz geçiremez.
Bakarsın oğlan okumaz, kızın ailesi bu işten cayar.»
(KK.: Hatice Ç„ 40, Gümüşhacıköy/Ama.)
Örnek : 6

«Sözde kalmış olan bu nişan sonradan unutulur gi­


der. Kız da oğlan da başkalarıyla evlenirler.»
(KK.: Nuriye C., 67, Kilis/Gaz.)

F. SÜNNET

1. Sünnet Yaşı :

Ülkemizde yedi, onbir ve oniki yaşları sünnet için en


yaygın yaşlardır. Sünnet için son yaş sınırı da on-
beş olarak görünmektedir. Bununla beraber çok sey­
rek olarak şu ya da bu nedenle yaş sınırının dışına
çıkanlar da olmaktadır. Örneğin «doğduktan yedi
gün sonra»

(Gaz.)

205
«Birkaç ay sonra»
(Kilis/Gaz.)

«Kırkının içinde»
(Mr., Üngüt K ./M rJ

gibi kaynak kişi açıklam aları vardır. Bu denli erken


sünnetten am açlanan çocuğun korkmasını önlem ek­
tir.

2. Çocuğun Psikolojik Bakımdan Sünnete Hazırlanışı :

Çocuğa, kesilme işleminden önce, yakınları ve kir­


vesi tarafından sünnet yoluyla «artık erkek olaca­
ğı», «erkeklerin korkmaması gerektiği», «böylece d a­
ha çabuk büyüyeceği», «boyunun uzayacağı», «acı-
mıyacağı», «dinin gereği olduğu», «horoz kesebilece­
ği», «temizleneceği», «blrşey yapılmayıp, sadece pi­
pisine boncuk takılacağı», «çok parası olacağı», «çok
hediye alacağı» gibi telkinlerde bulunularak, avutul­
m aya, korkusu yatıştırılm aya ve giderilmeye çalışılır.

3. Sünnet Giyimi :

Üzeri «maşallah» lı kırmızı, mavi ya da beyaz renkli


kep; beyaz ya da mavi gömlek; gömlek üzerine çap­
razlam a atılmış kırmızı kalın kurdele; kimi zaman ge­
nellikle beyaz renkli takım «sünnetlik» giysi; omuz­
da kırmızı ya da mavi renkte pelerin.

4. Sünnet Hamamı Âdetinin Bilindiği ve Uygulandığı Yerler :

lAğ., Ama., Merzifon/Ama., Suluova/Ama., Gümüşlıa-


cıköy/Ama., Yeşilören K./Ama„ Ank., Ant., Korkuteli/

206
Ant., Ay., Ba., Kabaçalı K./Kiğı/Bn., Brs., Gürsu/Brs.,
Lâpseki/Çkl., Dy.JCızılcasöğût K./Çlvril/Dz„ Sılbıs K./
Eze., Kavakyolu KVEzc., Şebinkarahisar/Gr., Gm., Ka-
raağaç/Isp., Keçiborlu/Isp., Büyükhalkalı K./Balarköy/
İst., Ks., Hazinedar K./Devrekâni/Ks., Rn., Tavşanlı/
Kü., Mİ., Hatunsuyu K./M1., Akçadağ/Ml., Midyat/Md.,
Sn„ Ordu K./Sn., Sv., Deligazi K./Sv„ To., Zile/To., Er-
kilet K./Turhal/To., Tr, Akçaabat/Tr„ Tn„ Hozat/Tn„
Tavuklar K./Hozat/Tn., Pülümür/Tn., Ur., Tülmen K./
Ur., Uş., Banaz/Uş„ Vn„ Aşağıkaymaz K./Gürpınar/
Vn., Yz„ Zn.l

5. Çocuğa Kına Yakma ve Kına Gecesi Düzenleme


Âdetinin Bilindiği ve Uygulandığı Yerler :

(Adı., Af., Korkuteli/Ant., Nazilli/Ay., Yenice K./Boz-


doğan/Ay., Pelit K./Burhaniye/Ba„ Brs., Çkl., Lapseki/
Çkl„ Yiğitler B./Bayramiç/Çkl., Dz., Süleoğlu K./Ed.,
Keban/El„ Dallıca K./E1., Kaplıkaya K./Harput/El.,
Kaymazyaylası K./Es., Mihalıççık/Es., Hat., Antakya/
Hat., Karaağaç/Isp., Büyükhalkalı K./Bakırköy/İst.,
îz„ Bayındır/İz., Kü., Simav/Kü., Barbuzu B/Ml.,
. Mn„ Salihli/Mn„ İskenderun/Hat., Pervari/Sr., Tk.)

6. Çocuğun Blndirlldiği Araçlar ve Hayvanlar :

Fayton
(yaygın)

Taksi
(yaygın)

Kamyon
Araba
Traktör
Motorsiklet

207
At
(yaygın)

Deve

7. Sünnet Edilirken Çocuğun Üstüne Örtü Örtm e


Âdetinin Bilindiği Yerler :

(Ada., Dağıstanlı K ./C ey h an /A d a., B o rçk a/A r., Dy.,


P erv ari/S r., S ırataşlar K ./U r.)

8. Sünnet Öncesi, Sırası ve Sonrasındaki


Dinsel Nitelikli İşlemler :

Çocuğu camiye götürme, yatırları ziyaret, mevlid


okutm a, tekbir getirm e, İlâhi okuma.

9. Sünnet Sırasında Çocuğa Söylenen Kimi Kalıp S ö zler:

«Oldu da bitti maşallah.»


(yaygın)

«Kuşa bak, kuşa.»


(yaygın)
«Boncuk takılacak», «yumurtanın sarısı, gitti pipinin
yansı».
(Y u v a K ./K ırıklcale/A nk.)

«Herrek herrek, berbere yağlı çörek»


(Bolvadin/Af.)

10. Çocuğa ve Ailesine Kesilme İşleminden Sonra


Söylenen Kalıp Sözler :

«Geçmiş olsun», «hayırlı, uğurlu olsun», «artık e r­


kek oldıın», «gâvurluktan kurtuldun», «artık müslü­

208
man oldun», «büyüdün, adam oldun», «Allah daha
büyük mürüvetini göstersin», «Allah damatlığına er­
dirsin», «darısı güveyliğine», «Allah büyük düğününü
de göstersin», «darısı askerliğine», «demeğiniz mü­
barek olsun.»

11. Sünnet Düğününde Çalınan Çalgılar:

Davul, zurna, tef, dümbelek, cümbüş, klarnet, keman.

12. Çocuğa Sünnetten Önce Bağışlanan Önemli Malların A d ları:

Sünnet bağışlaması,
(Bozdoğan/Ay., Yenice K./Bozdoğan/Ay., Bil., Bandır-
m a/B a„ Tefenni/Brd., Brs., Yiğitler B./Bayram iç/Çkl..
Kü., Tavşanlı/Kü., Salihli/Mn.)

Kan diyeti,
(Ba.)

13. Çocuğa ve Eve Sunulan AımağanJar :

Maşallah
(yaygın)

Altın
(yaygın)

Oyuncak.
(yaygın)

Paro
(yaygın)
Takım elbiselik
(yaygın)

209
Göm lek, iç çam aşırı, mendil, terlik, ayakkabı, dolma
kalem, bisiklet, tab anca, kitap, banka hesap c üz­
danı, çiçek, kolonya, a t, inek, öküz, düve, koyun, ku­
zu, erkeç, tarla, halı, kilim, kap-kacak, bakır eşya,
battaniye, yorgan, hGVİu.

Çocuğun Y atacağ ı Odanın H azırlayışıyla Ijgili

Açıklayıcı Ö rnekler :

Ömelc : 1
«Beyaz çarşaflı, kırmızı veya mavi ipekli yorganlar
serilir. Oda süslenir. O danın duvarlarına kilim, halı
ve çarş afla r asılır. Belli biryere nazarlık takılır. Et­
rafa m inderler, yastıklar konur.»
(K K .: Mehmet K„ 50, A sb uğa K ./S arık am ış/K r.l
Ömelc : 2
«Çocuğun odası ve karyolası renkli krepon kâğıtla­
rıyla, değişik biçim ler verilen kum aşlarla, renkli lâm ­
balarla, körüklerle, kurdelalarla, fenerlerle, altınlar­
la ve annenin yaptığı değişik işlerle süslenir.»
(KIC.: H a ce r P., 42, Y u v a K ./K ın k lcale/A n k .)
Örnek : 3
«Odanın bir köşesine karyola kurulur. Karyolanın
kapladığı duvarların üzeri halı ile kaplanır. Evin ta :
vanına da kenarları saçaklı bir örtü gerilir. H alıla­
rın üzerinde eski yazm alardan yapılm ış kurbağalar,
mendiller, balonlar asılır. Karyolanın kenarlarından
tavan a İpler gerilerek bağlanır. Bu iplerin üzerine
p arlak kum aşlar takılır, boğum boğum kurdelelerle
bağlanır. Sonra her boğumun üzerine plâstik çiçek
yerleştirilir. Yine bu kum aşların üzerinden renkli am -

210
puüer bağlı olan kordonlar uzatılır. Böylelikle karyo­
la ışıklandırılmış olur. Yatak çarşafı beyaz ve dan­
telli olur.. Yorganın iizeri İse işlidir. Bu yalak hazır­
lama işini çoğunlukla genç kızlar yapar.»
(KK.: Hayriye Y .t 32, Merzifon/Ama.)

Örnek : 4

«... Bir ay evvel yatak odası takımı işletilir. Oda ta ­


kımı işletilir. Oda hazırlanmaya bGŞİar. İsteyen peş­
kir ve çevre asar. Çocuğu korkudan kurtarmak için,
terziye gidip takkesinden patiğine kadar sünnet el­
bisesi hazırlatılır. Bastırılan davetiyeler dağıtılır. Va­
ziyetine göre pilav dökersin, yoksa pilavsız da ya­
pılır. Pilav dökmeyen hısım akrabasına üç dört sofra
yemek verir. Sünnetten üç dört gün evvel sünnet ha­
mamı yapılır; kadınlar arasında eğlenilir. İki üç gün
evvelden sünnetçi ve taksiler, faytonlar tembihle­
nir. Çocuğu gezdiren arabaya hediye olarak peşkir
verilir. Fotoğrafçı tembih edilir.

Sünnet Cuma günü öğle ezanından evvel yapılır. Ço­


cuk sabah uyandırılıp, sünnet elbiseleri giydirilerek
hazırlanır. Davetliler gelip yer, içer, eğlenirler. Kapı­
nın önünde sabahtan akşama kadar davul zurna
dövülür. İsteyen köçek de getirtir. İçki de içilir.

Çocuk kesilmeden evvel arabalara arkadaşlarıyla


bindirilip gezdirilir. Evvel Mevlâna'yo oradan Me-
ram’a gidilir, istasyon yoluyla da eve dönülür.

Sünnet yapılırken çocuğun odasına yalnız kan hısım­


ları gelir. Evvela, sağ tarafa baba, sol tarafa anne
oturarak çocukla fotoğraf çektirilir.

211
Sünnetçi gelir. Dayısı, am cası veya yakın ahbapta_n
birisi çocuğu tutarak Peygam ber Efendimizin sün­
netini yerine getirirler. Bu arada odada bulunanlar
sünnetçiye, baba da çocuğu tutana saçılırlar (para
ve hediye verirler). Tabiiki çocuğa da hediyeler v e ­
rilir.

Sünnetin olduğu akşam akranları çocuğun odasın­


da halka şeker oyunu oynar, onu o yalarlar. Kadın­
lar teyple, pikapla veya minnoş (kadın çalgıcı) tu ­
ta ra k eğlenirler. İisteyen sünnetten bir gece evvel de
eğlenti yapar.
(KK.: Ş ü k ran T., 38, Kn.)

Sünnet Düğünüyle İlgili

Açıklayıcı Ö rn e k le r:

Örnek : 1
«Çocuk giydirilir, yatağı hazırlanır. Konu komşu, eş
dost düğüne davet edilir. Çocuk a rkad aşlarıyla bir­
likte, davulla ya a ta ya da arab aya bindirilerek do­
laştırılır. Erkek d avetliler bi rtara fta , kadınlar bir ta ­
rafta eğlenirler. Y em ekler yenir, fa k ir fukaranın kar­
nı doyurulur. Sonra çocuk yanında başka bir çocuk­
la sünnet edilir. Bizde bir inanç vardır, çocuk tek
olarak sünnet edilm ez. M u h akkak yanına fa k ir bir
başka çocuk bulunur, birlikte sünnet edilir. Bu çocu­
ğun bütün m asrafı sünnet yapan ev sahibine Gittir.
Sünnet olduktan sonra d avetliler çocuklara para,
altın ta k a r yahutta hediye verir.

Bazıları da mevlid okutur, yem ek yedirir. E ğer sün­


net yapan anne, baba çocuğunun yanına sünnet ola-

212
cak başka bir çocuk bulamazsa, kurban keser, etini
dağıtır.»
(KK.: Nevin G., 40, Dere K./Acıpayam/Dz.)

Û m ek ; 2

«... Sünnet düğününden önce davetiyeler hazırlanır.


Hısım, akraba ve tanışlara davetiyeler gönderilir. Sün­
net düğünü yapan aile düğün hazırlıklarını yapar.
Düğünde gerekli şeyler alınır. Düğünde misafirlerin
kalacakları yer, çocukların ve gençlerin eğlenecek­
leri yerleri, aşhane hazırlanır.

Düğün ekseriya Cuma günü başlar. Pazar günü sona


erer.

Düğün başladığı günden itibaren misafirler gelmeye


başlar. Düğünün son gününe kadar misafirler gel­
mesine devam eder.

Düğün çalgılı oulrsa daha güzel olur. Üç gün üç


gece eğlence yapılır. Eğlenceye bütün köy halkı ka­
tılır. Kız erkek ayrımı yoktur. Gençler oynarken ka­
dınlar ve kızlar seyrederler.

Düğünün son günü sünnetçi gelinceye kadar'sürer.


Sünnetçi gelince çocuklar arabalara binerler. Ön­
deki arabaya sünnet olacak çocuklar binerler.. Ar­
kadaki arabalara da köyün çocukları binerler, ara­
larında da çalgıcılar varcîır. Çocuklar, çalgıcılarla be­
raber şarkı, türkü söyleyerek köyü dolanırlar.

Çocuklar köyü dolanırken ev halkı da bütün köylü­


yü sünnet duasına davet eder. Sünnet duasından ön­
ce bütün köy halkına yemek veriiir. Çocukları sün­
net etmeden önce işetirler. Adamlar hep birlikte

213
tekbir getirirler. Sonra da çocuklar sünnet edilir­
ler. Hoca sünnet duası okur. Dua bittikten sonra,
çocuklara bahşiş verilir. C em aat dağılır. Düğün bit­
miştir. Yarım saat sonra sünnetçi çocukları muayer,D
eder, sonra da m em leketine döner.»
CKK.: Şükrü Ö., 55, Y av e rv ira n K ./S iv rih isa r/E sJ

Örnek : 3
«Bir bahçede ya da bir salonda caz takımı tu tu la­
rak eğlence olur. Bu gecede çocuğun eline kına y a ­
kılır. Yakınları da bu kınadan alırlar. Kınaya madeni
para atarlar; bu âdet çocuğun kuvvetli olacağına
işarettir. Bazı aileler küçük bir çalgı ya da pikapla
bu eğlenceyi yaparlar. Ertesi sabah önceden tutul­
muş olan aşçılar yem ekleri hazırlarlar. Çocuk giy-,
dirilir, çocuğun arkadaşları taksilere, faytonlara bin­
dirilir, davulcular da tutup bindirilir, şehrin caddele­
rinde gezerler. Ç ocuklar hep beraber 'ya, ya, ya. şa,
şa, şa, sünnet çocuğu çok yaşa' diye bağırarak g e­
zerler. Bu arad a erkek davetliler evde toplanırlar,
m evlüt okunur. Lokum lar şerbetler dağıtılır. Çocuk
geri döndüğünde, attan inmeden önce babadan ya
da dededen para ya da mal ister, söz alm adan attan
İnmez.

M evlütten sonra çocuk odaya alınır. Hoca ve davet­


liler tekb ir getirirler. Sünnetçi çocuğu sünnet eder.
D avetlilere yem ek verilir (bazı ailelerde yemeği bir
lokantada filan verir.) Yem ekten sonra d avetliler ço­
cuğa para takarlar, aileyi tebrik ederek ayrılırlar.
Sonradan tebriğe gelen hanım lar da hediyeler geti­
rirler.»
(K K .: Makbule B., 41. Salihli/Mn.)
Örnek : 4

«Yemekli sünnet düğününde kurban kesilir, mevlit


okutulur, kurbanın etiyle yemek yapılır, keşkek dö-
ğülür. İçkili olanda evdekilere İçki sofrası hazırlanır.
Çocuk akranlarıyla birlikte gezdirilir, davul zurna
çalınır, resim çektirilir. Davullu köçekli olunca üç
gün davul çalınır. Birinci gün davul çalarken dibek
döğülür, çocuğun eline dibek tokmağı verilir, atla
mahallede gezdirilir. İkinci gün kurban keserken yi­
ne davul çalınır. Üçüncü gün, sünnet günüdür, o gün
mahallede gezilir. Sünnet evinde üç gün bayrak ası­
lır; böylece sünnet evinin neresi olduğu anlaşılır.

Ayrıca belediye hoparlöründen filancanın oğlunun


sünnet düğünü var, bütün Kurşunlu halkı sünnete
davetlidir diye anons edilir. Şimdi davetiye bastırılı­
yor, fakat okuyucu da gönderilir.

Gelen konuklar da1 gönüllerince hediyelerini getirir­


ler.»
CKK: Meryem S., 5B, Kurşunlu/Çkr.)

Örnek : 5

«Burada sünnet gezici sünnetçilere yaptırılır. Bu sün­


netçiler köye ilkbaharda gelirler. Kapının önünde,
davul, zurna çalınır. Gösteriler yaparlar: Yumurta
atarlar, başlarının üzerinde yorgan ve sini çevirirler.
Daha sonra biri içeri girip, çocuğu sünnet eder. O
sırada sünnet şekerleri dağıtılır; çocuklara da şeker
kapıştırılır.»

(K K .: Refika G.-, 55, Gömeç K./Ky.)

215
Ö rnek : 6

«... Sünnetçi köye gelince m uhtar tellal bağırtır ki.


sünnetçi geldi d iy e... Anası uşağını yıkar, hazırlar.
Sünnetçi de kapı kapı dolaşarak uşakları sünnet
eder. Çocuğa öyle süslü giyim miyim yaptırılm az. Ço­
cuk sünnet olurken sünnetçiyle gezen köyün imamı
çocuğa ilahi okur. Biz sünnet ham am ı filan bilme­
yiz. A m a köyde m uhtar bağırınca anası çocuğunu
sünnete hazırlarken yıkar.»

(K K .: Ayşe Z., 56, Salyoz K ./K elkit/G m .)

14. Kirvelik Töresinin Bilindiği ve Uygulandığı Yerler :

(Ada., C eyhan/A da„ Îm am oğlu/A da., Adı., K â h ta /


Adı., Bolvadin/A f„ Ağ., H am u r/A ğ ., Köle K ./E leşk irt/
Ağ., A m a., M erzifon/A m a., Suluova/A m a., Çubuk/
Anlc., Polatlı/A nk., G üm üşhacıköy/A m a., B o rçk a/A r..
K ab açalı K ./K iğ ı/B n ., Ç r„ Dy., El., K eb an /E l., Dallıca
K ./E l., Eze., Sılbıs K ./E zc., K avakyolu K ./H asan k ale/
Ezm ., K ilis/G az., Şeb in ltarahisar/G r., sağlık K ./G öre-
le/G r., B ayb u rt/G m ., Salyoz K ./K ellıit/G m ., H at., Ay-
ışığı K ./Y ay lad ağ /H at., İç., S ilifke/lç„ B ekiralan K ./
İç., M ağ ara K ./İç., T a rsu s/lç„ S an k am ış/K r., A rda-
h a n /K r., S ask ara K ./H o n ak /K r., Ç ıldır/K r., P ın arb aşı/
Ky„ Krk., V ize/K rk ., K arabıyılc K ./S arayö n û /K n ., Mİ.,
H atunsuyu K./M1., A k çadağ/M l., B arbuzu B./M1., Mr.,
Ü ngüt K ./M r., M idyat/M d., Övündük K ./lsk en d en m /
H at., Mş., K orkut K /M ş ., Bulanılc/Mş., Nş., A vanos/N ş.,
Rz„ Sm., P e rv a ri/S r., Sn., O rdu K ./Sn ., Sv., Ş ark ışla/
Sv., Deligazi IC./Sv., Tlc., To„ Zile/To„ K aray ak a B ./
E rb aa/T o ., Erkilet K ./T u rh al/T o ., Tr., A lcçaabat/Tr.,
Tn., H ozat/Tn., T avu k lar K ./H o zat/T n .. PPülüm ür/Tn..
Aydınlık K ./T n „ U r., Tülm en K ./U r., S ırataşlar K ./
Ur., Vn.. G ürpınar/V n., A şağık aym az K ./G ü rp m a r/
Vn., Bozlanbaç K ./Ç ekerelc/Yz.)

216
15. Kirvenin Öteki Adlan :

Kirif
Kiriv
Kirva
Kivra
Sünnet babası
(Ks.)
Sünnet kardaşı
(Şenyurt K./Perşembe/Or.)
Sağdıç
(Akçaabat/Tr.J

Kirvenin Görevleri, Hakları ve


Sorumluluklarıyla İlgili Açıklayıcı Örnekler :

Örnek : l
«Sünnet olacak çocuğu sünnet olurken kucağında
tutmak; sünnet olacak çocuğu fayton veya taksi
ile gezdirip, hamama götürmek, çocuğa hediyeler
almak.»
CKK.: Fikriye H., 44, Sv.)

Örnek : 2
«Kirvenin görevi, çocuğun sünneti sırasında masraf
yapar; çocuğu kucağında tutar. Çocuk büyüyüp ev-
leninceye kadar, hatta evlendikten sonra da her za ­
man güvenilir bir dost, bir amca veya dayı gibi hür­
met görür. Çocuk ona saygılı davranır, nerdeyse sö­
zünden çıkmaz; nasihatlarını dinler. Kirve gerekti­
ğinde çocuğu azarlar, dayak bile atar da, çocuğun
sesi çıkmaz. Kirvenin çocuk üzerindeki hakkı ana

217
babasınınki gibidir âdeta. Çocuk, k ile s in in kızıyla
gerekirse evlenebilir.»
(KK.: Sabri E., 52, Midyat/Md.)
Örnek : 3
«Kirvalık olduktan sonra iki aile akraba olurlar; b ir ­
birlerinden kız alıp vermezler. İki aile de blrlbirinin
koruyucusudur. Çünkü kivraluk sünnetten gelir. Sün­
net peygamber döşeğidir. Bir evin erkeği bir yere git­
se o evi korumak kivranın vazifesidir. Gidip o evin sa­
lonunda yapılan yatakta yatar. Sünnet masraflarının
hepsini kivra yapar.»
(K K . : Selma Y., 75, Saslcara K ./H onak/K r.)
Örnek : 4
«Kirve daha çok babanın yakın arkadaşları arasın­
dan seçilir. Sünnette çocuğa hediyeler alır, masraf
yapar; düğünde oynayanlara para yapıştırır. İkinci
gün 'yoklamalık' tepsiyle gönderilen yiyecek, tatlı,
meyve gönderir; kendisi de gelir, beraber yenir yok-
lamalık. Çocuk iyi oluncaya kadar hergün çocuğu
yoklar. Çocuk büyüdüğü zaman onu dayı, amca gibi
kollar. Askere giderken k ile n in eli öpülür; kız isten­
diğinde kirve de götürülür. Eve akraba gibi teklifsiz
girip çıkar.»
(KK .: Cemile K.. 69, İç.)

G. ASKERE UĞURLAMA

Askere Gidenler İçin Yapılan Başlıca Şeyler :

Hediye verilir; harçlık verilir; ardından su dökülür; ar­


dından ayna tutulur; hslallaşılır; asker torbası diki-

218
lir; arkarabolarla birlikte yemek yenilir; akranlarıyla
birlikte eğlenilir ve yemek yenilir; ardından ağlanır;
davul zurna çalınır; yün çorap verilir; duruma göre
tören düzenlenir; yiyecek hazırlanır; çörek yapılır (bu
çöreğin yarısı delikanlıya ısırtılır, öteki yarısı dö-
nünceye kadar saklanır); peksimet yapılır (bu peksi-
mitin bir parçası delikanlıya yedirilir, arta kalanı dö­
nene kadar saklanır); ardından yağ dökülür; kurban
kesilir; ilahi okunur; adak adanır, helva yapılır; öğüt­
ler verilir.

Açıklayıcı Örnekler.:

Örnek : 1
«Kaput bezinden torba dikilir, içine yün çorap, havlu,
fanila konur. Ayrıca dürüm dürülür, pestil mestli,
üzüm, ceviz konur. Yakın akrabalar çorap, mendil
getirirler. Harçlık yapsın diye para verilir. Hava ça­
lınır, helalleşilir, ağlaşılır, gider işte...»
(K K .: Huriye N.. 45. Bor/Nğ.)

Örnek : 2
«Kaput bezinden torba dikilirdi, yumurtalı ekmek ya­
pılırdı. Yakın akrabaları çocuğu harçlıklardı. Anası,
bacısı ardından ağlardı. Bir de üç delikli ekmek ya­
pıp, bir yere asılırdı da' oğlan askerden dönene ka­
dar bekletilirdi.»
(KK.: Emine B„ 65, Özkonak B./Avanos/Nş.)

Örnek : 3
«Bavulu, torbası hazırlanır. Asker adayı akrabalarını,
komşularını dolaşır, 'allahısmarladık' der. Kendisini
yolcu etmek için hısım, akraba toplanır. Yolluk geti-

210
rirler. Durumu iyi. değilse .cebine para konur. ‘Kü-
lünçe' denen yöresel çörekten verilir yanına. Bu çö­
rekten bir parça yedirilir, kalanı yüksek bir yere sak­
lanır, dönüşünde bitirsin diye. Askerin gönderdiği
mektuplar, mektup zarfları asla yırtılıp atılmaz. Dö­
nüşünde bu kâğıtlar yakılır, üzerinde sahanda yu­
murta pişirilir, tezkere alıp dönen delikanlıya yediri­
lir.»
(KK.: Sıdıka K... 55, Ur.)
Örnek : 4
aAskere giden delikanlılar için çanta dikip, içine çe­
rez, sakız, iğne, iplik koyarlar. Ayrıca şeytan aldat­
masın diye mum ve otcam (çörekotu) da koyarlar.
Delikanlının ardından un atarlar. Rüzgâr unu geti­
rirse gelecek, getirmez, arkasına yapışırsa gelmeye­
cek denir. Askere gideni anmak için kirli gömleğini
yıkamazlar, dönene kadar kapının arka kısmına ay­
na asarlar. Bir de dürüm ısırttırırlar, aşağıdaki söz­
leri söylerler :

«Git oğlum güle güle


A skere gideni ölür mü sandın
Çekilen bayrağı düğün mü sandın
Hadi git oğlum güle güle »

(KK.: Elif S., 55, Darıpınar K./Ada.)


Ö rnek : 5

«Giderken sağ ayağıyla toprağa bastırılır, oradan bi­


raz toprak alınır. Bir mendile koyup, evin önünde
tavana asarız toprağı. Giderken ardından su döke­
riz. Dualar ederiz.»
(K K .: Fatm a A., 3B, Çırakman K./Sm .)

220
Ö rn ek : 6

«Köyde büyük bir şenlik düzenlenir. Askere gidecek


uşağın evine bayrak asılır. Davul zurna çalınır oyun­
lar oynanır, yemekler 'yenir. Böylece bir hafta devam
eder. Askere gidecek uşağı köyün halkı atlarla yola
koyarlar.»
(KK.: Ayşe Z.. 55, Salyoz K./Kelkit/Gm.)

Örnek : 7

«Askere gidecek delikanlı bütün emsal arkadaşları­


nı davet eder. M utlaka koyun veya hindi kesilir. O
kurrada yirmi asker varsa, her delikanlının evinde
toplu halde yemek yerler. Başkaları da davet vere­
bilir. Geçirirken bütün köy halkı uğurlamaya çıkar.
Bayram yerine benzer ortalık. Eskiden herkes he­
diye verirdi, şimdi el öpene parasını vererek yolcu
edilir. Önce imam dua eder, sonra herkes 'sizi va­
tana gönderiyoruz, arslanlar' diyerek sağlıcakla gi­
dip gelmeleri için dua edip uğurlarlar. Nişanlısı neyi
varsa giden delikanlının, kız arkasından mani düzer:

«Deveci deve çeker


Elimde kelle şeker
Yarim gitti gelmedi
A skerde erzak çeker »

(K K .: Meryem K., 40, Karabıyık K ./Sarayön ü/K n.)

ö rn e k : B

«Gitmeden bir gün önce kına gecesi yapılarak şen­


lik düzenlenir. Yolluklar, verilerek uğurlanır.»
(D .: Şerafettin A., 23, P e rv a ri/S rJ

221
Ö rnek : 9

«Askere gidecek delikanlı, ayrılmasından bir gün ön­


ce mahalle arkadaşlarına- ziyafet verir. Davullu zur­
nalı olur bu ziyafet. Adına '-asker kınası' denir.
Delikanlı akrabalarına, komşularına 'allahaısmaria-
dık'a uğrar. Herkes haline vaktine göre para veya
hediye verir. Delikanlı uğurlanırken yine davul, zur­
na bütün yol boyunca çalar arkadaşları oynar. Evin­
den çıkarken askere gidecek çocuğa bir simit ısır­
tılır, simit evin kapısının iç kısmına asılır. Delikanlı
dönünceye kadar simit orada kalır. Delikanlı dön­
dükten sonra, simit ıslatılıp kuşlara atılır.»
CKK.: Cemile K., 69, İç.)

Örnek : 10

«Delikanlıya ekmek arasına tuz konarak bir parça


yedirilir, artanı bir köşede saklanır. Çocuk dönende,
artan ekmek bir hayvana yedirilir.»
CKK.: İnce A., 50, Akçadağ/M l.)

Örnek 11

«Amerikan veya kaput bezinden bir torba dikilir. Bu


torba mesut, sağlıklı bir kimseye biçtirilir. İçine bir
kat çam aşır konur. Çocuk evden ayrılırken asker
mendili kapının arkasına asılır, gelene kadar mendil
orada asılı durur.»
CKK.: Reşadet H., 54. İz.)

ö rn ek : 12

«Kuran okutulur, dua edilir. Bir ibrik su -alınır. Bıı su


iyi kalpli bir kadın tarafından, askere gidenle birlikte
yürünerek bitinceye kadar dökülür. Suyun bittiği yer-
den geri döner kadın. ‘Haydi yolun açık olsun' de­
nir ve uğurlanır.» -
(KK.: Ayşe Y „ 38, Gobiz B,/S erik /A n t.)

Örnek : 13

«Giderken bir simit alınır, askere giden delikanlıya


biraz ısırtılır. Issırılan simit, bir torbaya konur, de­
likanlı askerden dönünceye kadar orada muhafaza
edilir. Delikanlı askerden gelince, bu simit ırmağa
atılır.»
(K K .: F atm a T., 63, Ada.)

Ö rnek : 14

«Bir delikanlı askere gitmeden önce yakınları hedi­


yeler getirirler. Çok yakın akrabalar çocuğa takım
iç çamaşırı alırlar. Ayrıca çocuğun ana babasına da
hediyeler verilir. Delikanlının arkadaşları bir gün ön­
ce evde toplanıp, aralarında eğlenirler. Bu arada ço­
cuğa askerlik hakkında bilgi verilir. Çocuk evden
ayrılınca ayna üzerine su dökülür ki, kolayca geri
gelsin.»

(K K .: Osman B., 60, Af.)

Ö rn ek : 15

«Askerliğin kutsal bir vazife olduğu, dinimizin ve


milletimizin korunmasının askere ait olduğu husu­
sunda konuşulur. Askere gidecek olan yakınlarını z i­
yaret eder, büyüklerin ellerini öper, onların hayır du­
asını alır. Yakınları da kendisine hediyeler vererek
sağ salim gidip gelmesi için dua ederler.»

(K K .: İbrahim K„ 47, Brs.)

223
Ö rnek : 16

«Üstünü başını, parasını düzeriz. ‘Gölürüm voilu


ol' 'Allah işini rast getirsin oğlum' deriz. 'Kâmilii
ol, mektubunu ıratm a’ denir.»
CKK.: Fadime B., 70, Çr.)
Örnek : 17

«Yol yemeği yapılır, çerez hazırlanır. M uska, nazar­


lık yapılıp, içine dualar yazılarak, boynuna asılır.»
(KK.: Hatice S., 55, Dallıca K./EI.)
VII
Ç ocuğun zihinsel ve ruhsal
özelliklerini, mizacını
etk ile y e ce ğ in e yorulan belirtiler
A. OLUMLULAR

Akıllı :

(Çok şeker yerse, çok süt içerse, çok et yerse, çok


yumurta yerse, pekmez yerse, kahve içerse; anne
memesini çok emerse, parmağını emerse; çok soru
sorarsa, çok yaramaz olursa, çok oynarsa, sürekli
yere bakarsa, çok hareketli olursa; solak olursa, ka­
lın kaşlı olursa, sümüklü olursa; nisan, mayıs ayında
doğmuşsa, aybaşında doğmuşsa).

Zekii :

(Kalın kaşlı olursa, mavi gözlü olursa, geniş alınlı


olursa, yaramaz, ve hareketli olursa).

Çalışkan :

(Çok tatlı yerse, kalın kaşlı olursa, solak olursa).

Hayırlı, Uğurlu :

(Kadir gecesi doğmuşsa, cuma günü doğmuşsa, bay­


ram günü doğmuşsa, üç aylardan birinde doğmuş­
sa).

225
İyi Huylu :

(Yazın doğmuşsa, güzün doğmuşsa, cuma günü doğ­


muşsa).

Şansı bol, kısmeti açık :

(Güz bolluğunda doğmuşsa, cuma günü doğmuşsa,


ayağı, eli büyük olursa, alnı açık olursa, büyük ka­
falı olursa, seyrek dişli olursa, başı büyük olursa,
ilkbaharda doğarsa).

Cömert :

(Elini sürekli açık tutarsa).

B. OLUMSUZLAR

Tembel :

(Yazın doğarsa, cuma günü doğGrsa, çok acı yerse,


çok yoğurt yerse, solaksa, durgunsa).

Aptal, ahm ak :

(Çok ekmek yerse, çok ham ur yerse, acı elma yerse,


çok bakla yerse, çok dövülürse).

Arsız, yaram az :

(Kışın doğmuşsa, karakışda (zehmeri)'de doğmuşsa,


sefer ayında doğmuşsa, ay sonunda doğmuşsa, çar­
şamba günü doğmuşsa, cumartesi günü doğmuşsa).

226
Kötü Huylu :

(Solaksa, kalın kaşlıysa, mavi gözlüyse, sarı saçlıy­


sa; çok acı yerse, bıçakla oynarsa, anne sütünü
uzun süre emerse; sonbaharda doğmuşsa, kasım
ayında doğmuşsa, salı ya da çarşamba günü doğ­
muşsa).

Uğursuz, hayırsız :

(Düz taban olursa, mavi gözlü olursa).

Kısmeti kıt :

(Solaksa, cumartesi günü doğmuşsa).

İnat :

(Saçları dikse, kaşları çatıksa).

Cimri ;

(Elini yumuk tutarsa).

Açıklayıcı Örnekler .-
Örnek : l
«Kışın doğan çocukla ay sonundg doğan çocuk çok
giyecek demektir. Biz buna 'ay eskisi' deriz. Per­
şembe ve salı günü doğan çocukların sakin ve mer­
hametli olacağına inanırız. Kutsal günde doğan ço­
cuklarda kutsal ■sayılır. Seher vaktinde doğan ço­
cuklarda iyi sayılır; başı devletli, ayağı uğurlu olur­
lar.»
(KK.: Hafize A., 38, Ank.)

227
Ö rnek : 2

«Gök gözlü olursa çocuk, nazarı değeceği seyrek


dişli olursa inat, aksi olacak demektir. Kalın , kaşlı
olması da cesur olacağına delalet eder. İki kaşı bir­
leşmişse, bu kişi pek iyi sayılmaz. Kaşı gözüne yakın
çocuk pek tekin değildir, kazası belası çoktur.»
(KK.: Gülsüm B„ 60, Krş.)
VIII
Ç oçu ğa kırk basm ası v e nazara
d eğm esi
A. KIRK BASMASI

1. Kırk Basması’na Uğrama Belirtileri :

Çocuk ağlar, çok ağlar.

(yaygın)

Zayıflar, «aydaş» olur.

.(yaygın)

Ayakları üstüne basamaz.

(Ama., Kurşunlu/Çkr., Gr., Sonkamış/Kr., Ardahan/


Kr.. Şaturoğlu K./Mucur/Krş„ Mİ., Avanos/Nş„ Öz-
konak B./Avanos/Nş„ Göynük K./Nş., Aklcuş/Or., Rz.,
Çamlı tepe K./Pazar/Rz., Pazar/Rz„ Güneşler K./Slc.,
Sn., Sv., Şarkışla/Sv., Malkara/Tk., Tr., încidere K./
Yomra/Tr., To... Zile/To., Pülümür/TnJ

İştahdan kesilir, meme emmez, mama yemez.

(Dağıstanlı K./Ada., Brd., Tefenni/Brd., Gürsu/Brs„


Dy„ EL, Sağlık K./Görele/Gr„ Iskendenm/Hat., Iâp.,
İst., îz., Ks., Pınarbaşı/Ky„ Krk., Mucur/Krş., Krş.,
Kc„ Milas/Mğ., Ormanlı K./înecik/Tk., Tr., Kılcan K./
Uş., Aşağılcaymaz K./Gürpınar/Vn., Zn.)

229
Rengi sararır, solar.
(Hamur/Ağ., Bozdoğan/Ay., Tumarlı K./Çkr., Es., Sağ-
İdî KyGörele/Gr., İst., Bademli B./Ödemiş/İz„ Kn.,
Mr.t Md„ Milas/Mğ., K arayaka B./Erbaa/To., Ur.. Bar-
tın/Zn.l

Huysuzlanır.
(Af., Sandıklı/Af., Yeşilören K./Ama„ Bandırma/Ba.,
Gm.. Sille £./K n., Bulamk/Mş., Sk., Pervari/Sr., Tn.,
Aydınldc K./Tn.)

Bağırır.
(Af.. Bolvadin/Af., Gümüşhacıköy/Ama., Bayır K./
Bil., îç„ Şenyurt K./Perşembe/Or.l

Uyumaz.
(Kalıta/Adı., Ağ., Bandırma/Ba., Tefenni/Brd., Bafra/
Sm.)

Vücudunda kırmızı lekeler, yaralar çıkar.


(Ayışığı K./Yayladağ/Hat„ Krş., Tavuklar K./Hozat/
Tn., Vn., Tuzlacık K./Sorgun/Yz.)

Kafası büyür.
(Îskilip/Çr., Gölcüğez K./Hasankale/Ezm., İst., Ks.,
Değiş K./Karaman/Kn.)

Rengi yeşile döner.


(Köle K./Eleşkirt/Ağ., Gömeç K./ICy„ Bor/Nğ.)

Kusar.

(Bolvadin/Af., Şenyurt K./Perşembe/Or., -Çamhtepe


K./Pazar/Rz., Hozat/Tn.)

Ağzı köpürür.

(Suluova/Ama., Gm„ Kü.)


Yüzü değişir.
(Ağ., Kü., Pazar/Rz.)

Titrer.
(Imamoğlu K./Ada.)

2. Kırk Basması'ndan Korunmak İçin Alınan Önlemler :

Kırklı çocuk yalnız bırakılmamalıdır.


(yaygın)
Kırklı kadınlar, kırklı çocuklar kırk gün süreyle dı­
şarı çıkmamalı, karşılaştırılmamak ve biribiriyle gö­
rüştü rülmemelidir.
(yaygın)

Biribiriyle karşılaşan kadınlar iğne, yüzük, düğme,


- para değiştirmelidirler.
(yaygın)

Eve taze et, ekmek, un, tuz. basma kumaş girmeme­


lidir.
(yaygın)

Çocuğun üstüne kırmızı crtü örtülmek, kırmızı kur-


dela bağlanmalıdır.
(Af., Bolvadin/Af., Ezm., Beiciralan K./İç., Silifke/İç.)

Çocuğun ve annesinin başucuna Kur'an konmalıdır.


(Dağıstanlı K./Ada., Ada., Kâhta/Adı., Suluova/Ama.,
Yeşilören K /A m a., Çubuk/Ank.)

Çocuğun başucuna ya da yatağının altına soğan,


sarmısak yerleştirilmeli, aşılmalıdır.
(Ceyhan/Ada., Kâhta/Adı.)

231
Yastığın, yatağın altına süpürge,
(Ceyhan/Ada., Bolvadin/Af., Ama., Bayburt/Gm.)
Bıçak, makas ve çuvaldız konmalıdır.
(Dağıstanlı K./Ada., Kâhta/Adı., Ama., Çr., Tulman
K./Çkr„ Dy., Sağlık K./Görele/Gr., Mİ., Mucur/Krş.,
Mğ., Milas/Mğ„ Mn., Mr., Mş., Mucur/Krş, Bor/Nğ„
Ordu K./Sn., Pazar/R 2., Pervari/Sr., Sv„ Pülümür/
Tn., Ur., Tülmen K./Ur., Yz., Zn., Halilbeyoğlu K ./
Devrek/Zn.)
Evden tuz, ateş, iğne verilmemelidir.
(Ağ., Kabaçalı K./Kiğı/Bn.)

Açıklayıcı Örnekler :

Örnek : l
«Çocuk kırk gün yalnız bırakılmaz. Bırakılmak zo­
runda kalırsa, çocuğun başucuna Kur’an, demir, ek­
mek ve süpürge konulur.»
(KK.: Hatice D., 40, Uzunköprü/Ed.)
Örnek : 2
«Çocuk odada yalnız bırakılmaz. Anne kırk gün dı­
şarı çıkmaz. Çocuğun bulunduğu odanın üstüne ço­
cuğun annesi ve babası çıkmaz.»
(KK.: Zakire K.. 55, Af.)
Örnek : 3
«Kadın, bir başka kırklı kadınla karşılaştırılmaz.
Kırklı kadın değirmene, fırına- gitmez, eşik atlam az,
düğüne gitmez. Eve yabancı kimse kabul edilmez.
Kırklı evden ateş verilmez: sabun, kazan, gazyağı
verilip alınmaz.»
(KK.: Ayşe T.. 47, Af.)

232
Ö rnek : 4

«Kırk basmasından korunmak için, ziyarete gelen


kimse, aynı gün bir başka lohusaya gitmez. Veya
ölü evinden, düğün evinden çıkan kimse lohusa zi­
yaretine gitmez.»
(KK.: Fevziye M.. 65. Brs.)

Örnek : 5

«Kırk içindeki iki kadın görüştüklerinde ellerine bi­


rer iğne alırlar; karşı karşıya gelerek üç defa eğilir,
kalkar ve ellerindeki iğneleri birbirlerinin yakasına
takarlar.»
(KK-: Zehra Y„ 30, Gr.)

Örnek : 6

«Anne ve çocuk'kırk içinde iken başka bir kırklı an­


ne ve çocukla görüştürülmez. Kırkları karışır da on­
dan...»

(KK.: Müşerref T., 45, Bo.)

Örnek : 7

«Çocuğu kırk basmasından korumak için, mümkün


mertebe yanına yabancı kimse alınmaz. Bilhassa
âdet durumundaki kadınların çocuğun odasına gir­
memesine dikkat edilir.»

(KK.: Sabri E.. 52, Midyat/Md.)

Örnek : 8

«Kırklanmadık, kırla çıkmadık çocuğun üstüne, ya­


ni yanına 'kirli' (ayhalindeki) kadın girmemelidir.»

(KK .: Hayriye Y., 32. Merzifon/Ama.)

233
Örnek : 9
«Eve elbiselik, et, tuz, gibi yeni şeyler gelince, uşa­
ğa 'o senu basm adan, sen oni bas* diyerek ayak­
ları yere bastırılır.»
(K K .: Halise A., 54, İncidere K./Yom ra/Tr.)

Örnek : 10
«Çocuğun üzerine e t getirm ezler, yeni blrşey getir­
mezler. Top atılırken ayağa kaldırılır. Yeni nikâh­
lılar çocuğun odasına giremezler.»
(K K .: Emine D., 60, Çimenli K./Tr.)

Örnek : l l
«Kırklı çocuk olan eve et ve yeni basma geldiğinde
çocuğu basmasın diye çocuğun beşiğini bunlara
bastırırlar.. Çocuğun bez sularını dışarı dökmezler
ve bezlerini ikindiden sonra dışarda bırakmazlar.»
(KK .: Hürmüz D., 70., Gr.)
Örnek : 12
«Kırkı çıkmayan çocuğun yattığı odanın üstüne an­
ne ve babası çıkamaz.»
(KK .: Naime Ç.. 40, Pınarbaşı/Ky.l
örn ek : 13
«Değirmenden un çekilip geldiği zam an çocuk ev­
den çıkarılır. Yavrulayacak olan kedi eve alınmaz.
Yeni doğum yapan kadınların evlerine varılmaz.»
(K K .: M eryem A., 60, Y av ru v iran K ./S ivrih isar/E s.)
Örnek : İ4
«Çocuğun bulunduğu odaya tabanca, tüfek konul­
maz.»
(K K .: Sevim D.. 49, Akkuş/Or.)
Ö rnek : 15

«Çocuk kırklı iken evde ölüm olursa, yolculuğa çıkı­


lırsa, kedi veya köpek doğurursa çocuğu kırk basar,
Dışardan gelen biri tuzla birlikte krklı’nın evine ge­
lirse, yine kırk basar.»
(KIÇ.: Hafize A., 38, Ank.)

Örnek : 16

«Kırklı bir kadın hamamda iken ikinci bir kırklı ka-


. din hamama gelemez. Şayet gelirse hamamcı kadın
çıkıncaya kadar, hamamın dışında bekletilir. Biri çı­
kar, ondan sonra öteki girer.»
(KIÇ.: Zehra G„ 66, Uluborlu/Isp.)
Örnek : 17

«Çocuğun, gömleği üç çamaşır yıkanır, suyu dereye


dökülür.»
(K K .: F atm a B„ 55, Vize/Krk.)

3. Kırk Baskını Çocuğa Yapılan İşlemler :

Yıkanır.
(yaygın)

Ziyaretlere, tekkelere, ocaklara götürülür.

(Ceyhan/Ada., Gümüşhacıköy/Ama.. Ank., Büğüdüz


K./Ank., Bandırm a/Ba., Eze., Erz., Sağlık K ./G örele/
Gr„ Belciralan K ./îç., H azinedar IÇ./Devrekâni/Ks„
Sv„ Tn., Tülmen K ./U r„ Ur., Vn.)'

Muska yazdırılır.

(Dağıstanlı K ./Ada., Af., Suluova/Am a., Sağlık K./Gö-


rele/Gr., Nğ., Sn., Çamlıtepe K ./Pazar/R z., Pülümür/
Tn., Ur., Vn., Yz., Zn.)

235
Hocaya okutulur.
(Ada., Ank., Çubuk/Ank., Ezm., Ormanlı K ./lnecik/
Tlt.)

«Aydaş» kaynatılır.
(Ba., Sarnıç K./Dursunbey/Ba., Uluborlu/Isp.)

Değirmene götürülür, suyu ile yıkanır.


(Kâhta/Adı., Köle K ./Eleşkirt/A ğ.)

Kerm e ile (tezekle) tartılır.


CSandıkIı/Af.p Büğüdüz K./Anlt.)

Kemikle tartılır.
(Büğüdüz K./Ank., Süleoğlu K./Ed.)

Açıklayıcı Ö rnekler :

Örnek : 1

«Kırk basmışsa bir çocuğu, Hicaz'dan gelen kırk ta ­


sıyla yıkar, bu tastan su İçiririz.»
(KK.: Sevim B.. 33, Dy.)
Örnek : 2

«Çocuk, içinde kırk çeşit şey bulunan su ile yıkanır.


M e s e la : Leylek kemiği, çakm ak taşı, boncuk, yılan
kemiği, yüzük, anahtar, çivi, altın, düğme, mavi bon­
cuk, istiridye kabuğu gibi.»
(K K .: Müjgan K., 30, Es.) _
Örnek : 3
«Çocuğun haricinde ev bile kırklanır. Bir bardağın
içine kırk taş konur, üstüne de s u ... Bu su evin e t­
rafına serpilir.»
(KK.: Hanile T., B3, Yiğitler B./Bayram iç/Çkl.)

236
Ö rnek . 4

«Kara tavuğun yumurtası alınır, içi boşaltılır, bu ka­


bukla çocuğun başına kırk defa su dökülür.»
(KK.: Sıdılca K., 55, Ur.)

Örnek : 5

«Gullanılmamış süpürgelerin üzerine köpek ‘eniği’


(yavrusu) konur, üzerine elek kapatılır. İçine 41 tane
taş konduktan sonra ısıtılmış bir kaptan su alınarak
çocuk bu eleğin üzerinde yıkanır. Köpek eniği ölür­
se, çocuk kırk baskınından kurtulmuş olur.»
(K K . : Şefika A., 74, Bozdoğan/Ay.)
Örnek : 6

«Kırk kazıktan yonga toplanıp, değirmen ayağından


su getirilir, su kaynatılır, yongalar içine atılır ve
kaynamış sudan kırk fincan dolusu dökülerek çocuk
yıkanır.»
(KK.: F atm a E., 68, Bo.)

Örnek : 7

«Kırk gün temam olduktan sonra, çocuğun başına


elek tutarak üç tas su dökerler. ‘Yer, gök şahit ol­
sun, bunun kırkı çıkmıştır’ derler.»
(D.: Baki A., 20, Tavuklar K ./H ozat/Tn.)

Örnek : 8

«Çocuğun evinin saçağının altından odun parçası


alınır. Bu parça yakılır, üstüne su kabı konur; suyun
içine de kırk tane demirden anahtar... Çocuk bu su
ile yıkanır.»
(K K .: H ayriye Ö., 60, Sn.)

237
Ö rn ek : 9

«Güneş doğm adan değirm enden getirilen su ile ç o ­


cuk yıkanır. A yrıca çocuğun göm leği suya atılır.»
(KK.: A siye K., 60, Şaturoğlu K./Mucur/Krş.)

Örnek : 10

«Ölmüş köpeğin kafası kırk b ardak suyla yıkanır.


Sonra aynı suyla çocuk yıkanır.»
(K K .: Sacide H., 38. Dûzce/Bo.)

Örnek : 11
«Üç çarşam b a çocuk yıkandıktan sonra suyuna b al­
m um u dökülür.»

(K K .M a k b u le T.. 37. Ağ.)

ö rn ek : 12

«Çocuğun odasına hangi silahla girilm işse, o silah


üzerinde y ıka n ır çocuk.»

(KK.: Sevim D., 49. A kkuş Or.)

Örnek : 13

«Çocuk m e zar taşıyla, delikli taş la .çam urla, çırayla


ayrı ayrı tartılır.»

(KK.: Melek M., 55, Hazinedar K./Devrlceâni/Ks.)

Örnek : 14
«Kırk baskınına uğram ış çocuk terazin in b ir k efes i-,
ne konur, ö teki kefesine de teze k kon arak tartılır. Bu
teze k rutubetli bir yere konur; tezek o rad a şiştikçe
çocuk ta gürbüzleşir.»

(KK.: K ab açalı K /K iğ ı/B n .)


Örnek : 15
«Kemre (tezek) ile tartılır kırk baskını çocuk. Tos­
bağa (kaplumbağa) üstünde yıkanır. Eğer kaplum­
bağa ölürse, çocuğun kırk baskını olduğu anlaşılır.
Çocuk deve kemiğinin altından - geçirilir.»
(1CK.: Ayşe E., 45, Sandıklı/ Af J
Örnek : 16
«Kerme ile tartarlar çocuğu. Bu kermeyi sulak yere
koyarlar. Kerme kabardıkça çocuk da sağlamlaşır.
Bundan başka balmumu eritir, teşinin (iğ) baş tara­
fındaki deliğinden suya akıtırız. Neyin, kimin kırkı
basmışsa onun resmi suya çıkar. O suyla çocuk çim­
dirilir (yıkanır). Bir de kimin çocuğunu kırk basmış­
sa, o çocuğun babasının çiş yaptığı yerden bir taş
alıp, o taşın konduğu suyla çocuk çimdirilir.»
(KK.: Saadet A., 45, Gölcüğez K./Hasankale/EzmJ
Örnek : 17
«Bu durumdaki çocuklar mezarlığa götürülür, me­
zar üzerine yatırılır. Sonra bir başkası çocuğu me­
zar üzerinden kaldırır.»
(KK.: Emine U., 57, Brs.)
Örnek : 18
«Çocuk musalla taşına konulur. Bir müddet sonra
çocuğu oraya koyan değil de bir başkası -alır.»
(KK.: Zehra A., 53, Es.l
Örnek : 19
«Şüpheler neyin veya kimin üzerinde tçplanıyorsa,
çocuk onun üzerine bastırılır. Böylece çocuk onu
basmış olur.»
(KK.: Sevgi K„ 40, Tr.)

239
B. NAZARA DEĞMESİ

1. Nazara Uğrama Belirtileri :

Çocuk sık sık ya da sürekli olarak ağlar.

(yaygın)

Sık sık esner.

(yaygın)

Ateşlenir.

(yaygın)

Huysuzlanır.

(H am ur/A ğ., Ank., S arn ıç K ./D ursunbey/Ba., Pelit K ./


Burhaniye/Ba., Bil., Göynük/Bo., Alpagut K ./Bo., Brs.,
Gm„ Gr„ Silifke/lç., Keçiborlu/Isp., İst., İz.. Hazine­
d ar K ./D evrekâni/K s., Krk., Kn„ Tavşanlı/Kü.. Özko-
' nak B./A vanos/N ş., Çamlıtepe K ./P azar/R z., Camidağ
K./Rz., Sk., Güneşler K ./Sk., Şarkışla/Sv., Tlc., Tr., Ka-
ray ak a B ./E rb aa/T o„ Tn., Uş.. •B anaz/U ş., Zn„ Halil-
b ey oğlu K ./D evrek/Zn.)

Uyumaz.
(Bolvadin/Af.. Ağ., M erzifon/Am a., Yenice K./Bozdo-
ğan /A y., Bo., Diközü K./M ihalıççılc/Es., Salyoz K ./
Kellcit/Gm., Gr„ Hat., Ks., D evrekâni/Ks., Pm arba-
şı/K y., Krk., Krş., MI., Mn., Şenyurt K ./Perşem be/O r„
Rz.. Çamlıtepe K ./P azar/R z„ Camidağı K./Rz., Tr.)

Morarır.

(Sandüdı/Af., Sarayltöy/Dz., Ezm., Çakallı K./Gaz.,


Sağlık K./Görele/Gr., Uluborlu/Isp., Sarıkamış/Kr.,
Maşuldye K./Kc., Simav/Kü., Sv., Vn., Halilbeyoğlu
K./Devrek/Zn.)

240
Bağırır.
(Adı., Ank„ Af., Yenica K./Bozdoğan/Ay., Ba., Bayır
K./Bil., Kn„ K aram an/K n., Ereğli/K n., Bağlam a K ./
N ğ .,.B o r/N t., Uş., Vn.)

Rengi solar, sararır.


(Ceyhan/Ada., Imamoğlu K./Ada., Bolvadin/Af., Ha-
m ur/A ğ., Köle K ./Eleşkirt/A ğ., El., Kilis/Gaz„ Hat.,
Fm arbaşı/K y./M ucur/K rş., Kn., Mİ.. İvir., Mş.. Bula-
nık/Muş., Nş„ Ormanlı K ./lnecik/Tk„ Tülmen K ./Ur.,
Bozlanbaç K./Çelcerelt/Yz.)

Birdenbire hastalanır.
(Ada., îsabeyli K./N azilli/Ay., Kabaçalı K./Kiğı/Bn.,
Kurşunlu/Çkr., Şebinkarahisar/Gr., Gömeç K./Ky„
Gölcük/Kc., Kn., K aram an/K n. ,Kü„ Pazar/R z., Halil-
beyoflu K ./Devrek/Zn.)

Zayıflar.
(îmamoğlu K.Ada., Yeşilören K ./A m a„ Ank., Dursun-
bey/Ba., Ks., Pmarbagı/Ky., Korkut K./Mş., Ziie/To.,
Tn., Aydınlık K./Tn„ Tülmen K ./U r.)

Kusar.
(Kâhta/Adı., Çubuk/Ank., Ba.. Pehlibanköy B./K rk„
Kc., Milas/Mğ., G ürpm ar/Vn.)

Sık sık gerinir.


(Gümüüşhacıköy/Ama.. Bozdoğan/Ay., Ks., Mğ., B o r/
Nğ., Sv„ Y z .) '

Kirpikleri tortop olur.


(Bandırm a/Ba., Sarnıç K ./Dursunbey/Ba., Brs., Isp.,
Salihli/Mn.. Milas/Mğ.. Banaz/U ş., Yz.. Zn.)

Gözleri sulanır.
(Bozdoğan/Ay., Çkl., El.. Krk., B afra/Sm ., Zile/To.,
Ur.)

241
Gözleri çapaklanır.
(Bozdoğan/A y., Dz„ D ere K ./A cıp ayam /D z.)

ishal olur.
(Af.. B ekiralan K ./İç„ Sk., Aydınlık K ./Tn.)

Gözleri aralık uyur.


(Bandıma a/B a .)
Sancılanır.
(Çübuk/Ank.)

Açıklayıcı Örnekler :

Örnek : ı

sÇocuk fazlaca esner, yüzünde durup dururken mo­


rarm alar olur. Ayrıca- vücudunda göz göz yaralar
olur. Uyurken birden korkuyla uyanır, işte bunlar­
dan belli olur çocuğa n azar değdiği...»
(KK.: Güllü K.. 7S. Sarıkarmş/Kr.)
örnek : 2
«Biz burada çocuğum uza nazar değdiğini çocuğun
esnem esinden, genreşm esinden (gerinmesinden),
birdenbire halsizleşmesinden anlarız.»
(KK. ■■ Durdane Ç„ 42, Darıpm ar K./Ada.)

2. Çocuğu N azardan Koruma :

Çocuğun omuzuna,, görünür yerine, gömleğinin içine


mavi boncuk, nazariık muskası, maşallah takılır,
(yayğuı)
Yatağına, yastığına, odasına Kur'an, iğne, makas,
bıçak, dem ir parçası soğan, sarmısak kabuğu, kekik

242
otu, iğde dalı, tosbağa (kaplumbağa) kemiği, tazı
boncuğu (küçük deniz kabuklarının kabuğundan ya­
pılan boncuk), süpürge, ekmek, şap, çörek otıı diki­
lir, asılır, konur.
(yaygın)

Kulağın ardına kara birşey sürülür.


(îmamoğlu K ,./Ada., Adı., B ayır K./Bil., Yiğitler B ./
Bayram iç/Çkl., Krş., Mİ., Pazar/R z., Bafra/Sm.., Sk„
Sv„ Deligazi K ./Sv., To., K aray ak a B./ErbaEL/To.)

Alnının ortasına kara birşey sürülür.


(Süleoğlu K ./Ed„ Salyoz K ./Kelkit/G m ., Devrekani/
Ks„ To.)

Okutulur.
(Polatlı/An., Y u v a K ./K ınkkale/A nk., Af., Ay., Bayır
K./Bİ1., Tefeni/Brd., Çkl., Çr., Dz„ Dallıca K ./El., Gaz.,
Kilis/Gaz., Uluborlu/Isp., Iç., Kfı., Mr„ Mş., B or/N ğ.t
Rz., Sn., Sv„ Şarkışla/Sv., Zile/To„ To., Tr., Ur., Ba-
naz/U ş., Vn„ G ürpm ar/V n., Yz., Bartın/Zn.)

Çocuk nazarı değeceğine inanılan kimselere göste­


rilmez, onlardan uzak tutulur.
(Sandıklı/Af., Ağ., Suluova/A m a., Es., El., Kilis/Gaz.,
Gm., Isp., M ağara K ./İç., Pm arbaşı/K y., Kn.. ML, Nş„
Rz„ Güneşler K ./Sk„ Sv„ Erkilet K ./E rb aa/T o., Zile/
■ To., To., Tr., Pülümür/Tn., Tn., Ur., Uş.. Banaz/U ş.,
Vn., Yz., Zn.)

Yüzü mavi örtüyle örtülür.

(Bil., Bo., Brs., Çr„ İst., To.)

Tütsü yapılır.
(Bolvadin/Af., Pelit K ./Burhaniye/Ba., Göynük/Bo.,
Gölcük/Kc., Sim av/Kü., Mİ., Nğ., Sv„ To., Tr., Uş.,
Yz.)

243
Açıklayıcı Örnekler :

örnek : 1
aÇocuğu nazardan, kem (kötü) gözden korumak için
mavi boncuk takılır. Alnının ortasına, kulağının arka­
sına siyah boya sürülür.»
(K K .: M ührüme Ö., 44, Ivaplıkaya K ./H arp u t/E D

Örnek : 2

«Sarmaşık kökü, yılanın bel kemiği, çörek otu, yedi


delikli boncuk çocuk üstünde bulundurulur. Ayrıca
çörek otu, şap ve it pisliği çocuğun omuzuna dikilir.»
(K K .: Saadet A., 45, Gölcüğez K ./H asankale/Ezm .)

ö rn e k : 3
«Gök gözlülerin nazarı çok değer. Nazarı değenin ka­
pısından yonga koparılır, yakılır, dumanı çocuğun üs­
tüne verilir.»
(KK.: Hanife T., 83, Y iğitler B ./B ay ram iç/Ç k l.)

Örnek : 4

«Çocuğa tütsü yapılır. M angaldaki köz ateşin üzeri­


ne biraz tuz. biraz üzerlik otundan atılır. Mangaldan
çıkan duman üzerinde gezdirilen çocuğa ‘altm ış yet­
miş, çıkmış gitmiş' denilir.»
(KK.: M acıde S., 65, G ölcük/Kc.l

Örnek : 5

«Dini bütün bir kadın, eline bir m iktar tuz alır, dualar
okur, tuzu çocuğun başında vücudunda gezdirir. Bu
işlem birkaç defa tekrarlanır. Kadın elindeki tuzun
birazın; parmağını ıslatarak çocuğun alnına sürer.

244
□rta kalanım da bir bardak suda karıştırdıktan son­
ra, kapının sağına ve soluna serper.»

(KK.: Hatice K., 4S, MI.)

Örnek : 6

«Ocakta yanan közden bir parça alnıp, içi su dolu


bakır tabağın içine atılır. Tabakta yirmişeb kuruş, bir
parça ekmek ve iğne vardır. Üç yol ortGsına dökü­
lür bu su. Ocaktan alınan köz bakır tastaki suya
atılmadan şöyle denir:

«Dağda geyiğim otlar


Yavrusunu saklar
Gören gözler patlasın
Söyleyen diller çatlasın .»

(K K .: Fatm a Y., 43, Yenice K./Bozdoğan/Ay.)

örnek : 7

«Çocuğu nazardan, kem (kötü) gözden korumak için


urasacı kadın çöküştürür, üç defa başını ovcalar
(ovalar), şunları söyler:

« G gözler çatlasın
ö r e n

Söyleyen diller patlasın


Ulu ağaç dibinde buldaysan
Köklü taş dibinde bulduysan
El benim elim değil
Benden daha yüksek urasaoıların eli,
■Fadime anamızın, huri kızlarının,
evliyaların eli.»
(K K .: Elif S„ 55, Daı-ıpmar K ./Ada.)

245
ö rn ek : 8

«Anne, elini cinsel organına dokundurupta elini ço­


cuğun her yanına sürerse, çocuğa n azar değmez.»
(K K .: Belkıs S., 37, K abagalı K ./K iğ ı/B n .)

3. N a za ra Uğram ış Çocuğa Sağaltm a


İşlem leri, B aşvurulan U m arlar :

Kurşun dökülür.
(yaygın)
Tütsülenir.
(yaygın)
Hocaya okutturulur.
(yaygın)

N azarı değenin giyiminden bir p arça alınıp yakılır,


çocuğa koklatılır,
(İm am oğlu K ./A d a., S u lu o va/A m a., Ank., B a n d ırm a /
Ba.. G öynük/Bo., A lp agu t K ./B o., Susuz K ./B u ca k /
Brd., U zu n k öp rü /Ed ., Ezm ., G az., Gm., Gr., İç., Kn.,
Mİ.. Nğ„ Sm., P e rv a ri/S r., Sv., Ş ark ışla/S v., Tk„
Zile/To., To., Tn„ U r., Uş., G ü rp m ar/V n ., Vn., Yz., Zn.)

Üzerlik otundan tütsü yapılır.


(Ada., C eyh an /A d a., İm am oğlu K ./A d a., Adı., K â h ta /
Adı;, Af.. B olvad in /A f., S an d ık /A f., A ğ., G üm üşhacı-
1 k ö y /A m a., S u lu o va/A m a., A nk., Büğüdüz K ./A n k .,
G öynük/Bo., B r., K ilis/G az., Es.. Gm .,G r., İç., M aşu-
kiye K ./K c., Sille B ./K n ., Y a r m a B ./K n ., Mİ... H atun-
suyu K./M1., M r„ Mş„ M u cu r/K rş., M ğ., Sv., To., Ur..
Uş.. Y z.)

Y atıra, türbeye, ocağa götürülür.


(Ank., K ab açalı K ./K iğ ı/B n ., G ölcügez K ./H a sa n k a le /
Ezm ., S arık am ış/K r., Kn., Sv., U r., Y z.) .

246
Tuz «çatlatılır», tuz çevrilir.
(Sandıklı/Af., K âhta/A dı., Brd., Susuz K ./Bucak/Brd.,
Değirmenlikız K ./Brs., Kızılcasöğüt K./Çivril/Dz., Göl-
cüğez K /H asan k ale/E zm ., Keban/El., Tarsus/İç., Ma­
ğ ara K ./îç., Keçiborlu/Isp., Uluborlu/Isp., Ödemiş/İz„
Krş., Mİ., Alaşehir/M n., Salihli/Mn., İncir K ./Fethiye/
Mğ., Ur., Bartm /Zn., Halilbeyoğlu K./Devrek/Zn.)
Mum dökülür.
(Bayır K./Bil., Brs., Çr„ Tumarlı K./Çltr.)
Çamaşırı değiştirilir.
(Sarnıç K ./D ursunbey/Ba.)
Sac ayağından geçirilir.
(Kurşunlu/Çkr.)

Açıklayıcı Örnekler :

ö rn e k : 1
«Kurşun dökülür. Bir kalbur hazırlanır, İçine dört ta ­
ne kaşık, bir dilim ekmek, bir tas içinde su konur.
Bu şekilde kalbur hazırlanmış olur. Kurşun ayrı bir
yerde, bir tavada eritilir. Çocuk oturtulur, Üzerine bir
tülbent örtülür. Kalbur çocuğun başı üzerinde tutu­
lur. Tavada eritilen kurşun tasın içindeki suya-dö­
külür. Bu İşlem üç kez tekrarlanır. Daha sonra kur­
şun döken kişi kalburdaki kaşıkları çocuğun başın­
dan üç defa atar. Kaşıkların dördü de yere kapalı
olarak düşerlerse, çocuk ölür denir. Açık düşerse
kaşıklar, nazardan kurtulmuş olur. Bunlar yapılır­
ken üç defa İhlas Suresi, bir defa da Fatiha Suresi
okunur. Kalburdaki ekmek köpeğe verilir. Tasdaki
- su da ocağa serpilip, tas olduğu yerde ters çevrilir.»
(KK.: Hatice Ç„ 40, Gümüşhacıköy/Ama.)

247
ö rn e k : 2

«Kahve, tuz, şeker ve üzerlik adı veriien bir otla bir­


likte kurşun bir kepçe içinde yakîjır. dumanı kem
göze, nazara uğramış çocuğa doğru üflenir.»
CKK.: H acer Ç., 60, Bolvadin/Af.)

Örnek : 3

«Katran veya zeytinyağına mavi bez batırır, üzerlik


ve soğan kabuğu ile tüttürürüz. Tüttürürken de şöy­
le d e r iz :

«.Yüzerlik yüzbinerlik
Gitsin nazarlık, gelsin sağlık.

Yüzerliksin hevasm
H er dertlere devasın
Kara taştan elâ gözden âlâsın.

Enneşelin, menneşelin
Yeryüzünde kaynaşanın
BağdaFdaki bitli A yşe’nin
Gözleri patlasın .»

(K K .: Kezban K.. 50, Sille B./K n.)

Örnek : 4

«Nazara uğramış çocuğu tütsüleriz. Tütsülerken de :

«Gitsin nazarlık
Gelsin güzellik
Nazarı değen patlasın
Göbeğinden çatlasın »

(K K .: K ezban K., 50.' Sille B ./K n.)


Ö rnek : 5

«Nazarı değdiğine inanılan kimselerin isimleri bir ka­


ğıda1 yazılır. Bu kağıt zeytinyağına bastırılıp tütsü­
lenir.»
(KK.: Hazinedar K./Devrekâni/Ks.)

Örnek : 6

«Çocuğa nazar değiren kişinin bastığı yere çiş ya­


pılır. Bu kişinin bastığı yerden toprak aılıiır, üzerine
su konur, bu su çocuğa serpilir.»
(K K ..- Nuriye Ç., 63, Kâhta/Adı.)

ö rn e k : 0

«Yedi komşuya su veya şeker okutularak çocuğa


verilir.»
(K K .: Rabia Y., 52, Ezm.)

249
IX
G elen ek sel sağaltm a işlem leri
A. YÜRÜMEYEN YA DA GEÇ YÜRÜYEN ÇOCUKLAR

Üç tekerlekli araba İle yürütülür.*


CAda., Af.. Dz„ Dere K./Acıpayam /Dz., Dy.. El„ Es.,
Hazinadar K./Devrekâni/Ks., Pehlivanköy B./Krk.,
Y arm a B./Kn., Karabıyık K ./Sarayönü/K n., Mİ., Akça-
dağ/M l.t Salihli/Mn., Midyat/Md., incir K ./Fethiye/
Mğ., Mş., Bulanık/Mş., Korkut IC./Mş., Özkonak B ./
Avanos/ Nş., Ordu K./Sn., Tn.. Pülümür/Tn., Aşağı-
kaymaz K./G ürpınar/Vn.)

Ayaklarına, diz kapaklarına, eklem yerlerine, bacak­


larına yumurta akı sürülür.
(Kâhta/adı., Af.. Gümüşhacıköy/Ama., Ank., Ant., Na-
zilli/ay., Bo.. Bandırm a/Ba„ Pelitköy K ./Burhaniye/
Ba„ El, Ezm., Gölceğiz K./Hasankale/Ezm„ Cm., Bay-
burt/Gm., Büyükhalkah K ./Bakırköy/Ist„ Iç„ Iz., Ha­
zinedar K./Devrekâni/Ks„ Krş.. Maşukiye K /K c., Si-
mav/Kü., Alaşehir/Mn„ Mr„ Ayancık/Sn„ Sm., Sv.,
Şarkışla/Sv., Deligazi K ./Sv., To„ K arayaka B ./E r-
baa/To., Uş.. Banaz/U ş., G üıpm ar/Vn., Yz.)

1*1 Çocuğun yürümesine yardımcı olan aracın yerel adları : »Arabacık»


(Susuz IC./Bucak/Br.), •Çıkrık» (El.. Hat., Bulanık/Mş., Bor/Nğ.. Ordu
K./Sm.), »çıynk» (Oy., Sankamış/Kr., Ardahon/Kr., İvil.), »çıkrıncak»
(Krş.l, «dönecek- (UzuoIcöprü/EdJ, -gogmcak» (Özkonak B./Avonos/Nş.), •
«gıcırdak» (Bayat/Çr.), -hoppala» (Af.; Uzunköprü/Ed., Gaz.), -»kıcak»
(Zile/To.), -kımel- (Mş., Korkut K./Mş.), •sürçeli» (Uluborlu/Isp.), «sür­
gü. (Af.), «üç tokerleldl araba» (Küle K./Eleşkirt/Ağ.). Tarsus/İç.l, .yü­
rüten» (Beypazarı/Ank.).

251
Beline yum urta akı sürülür.
(Badem li B ./Ö d em iş/îz.)

Et dövülen tokm ak etli etli dize sürülür.


(Ur.)

Dize bal sürülür.


(Ank.)

A yak kösteği kesilir.*


(C eyh an /ad a., A m a., Çr., K avakyolu K ./E zc„ Diközü
K ./M ih ab ççık /E s., Gr., Ks., D evrelcâni/K s., H azinedar
K ./S ille B ./K n ., T avşan lı/K ü ., Y a ş y e r K ./M ilas/M ğ.,
S en yu rt K ./P erşem b e/O r., Sm., Sn., Sv., Zile/To.. Ak-
ça a b a t/T r., U r.. Tütm en K ./U r., Uş.)
Çocuğun ayaklarına ip bağlanır, cam i önüne götürü­
lür, cum a nam azından ilk çıkana bu ip kestirilir.
(Bo., Es., Gr., Sağlık K ./G ö rele/G r„ Gm., Rz., P a z a r/
Rz., Sk., Sm., Sv., K a ra y a k a B ./E rb a a /T o ., T r„ Çi­
m enli K ./T r., Incidere K ./Y o m ra /T r., K ılcan K ./U ş.,
Zn„ B artm /Z n .)

.Hocaya okutulur.
(Dy„ K aplıkaya K ./H arp u t/E l., Gr., Kn„ B afra/S m .,
Sv., A k çaab at/T r., Tn„ Halilbeyoğlu K./Devrelc/Zn.)
M uska yazdırılır.
(K aplıkaya K ./H arp u t/E l., Isp, İst., Ç ıldır/K r., Gü­
m eç K ./K y ., Sv„ O rm anlı K ./Inecik/Tk., Halilbeyoğlu
K ./D evrelc/Z n .)'
Ziyarete, yatıra, tekkeye götürülür.
(Af., Am a., Suluova/A m a., G üm üşhacıköy/A m a., Ye-
şilören K ./A m a., Çubuk/Ank., Ba., B o rçk a/A r., Dy.,
S arık am ış/K r„ A rd ah an /Itr., G öm eç K ./K y., Krk.,

1**1 Köstek hcsmc işlemi ana çizgileriyle) şûyledlr : Çocuk cuma gönü, cami
□nüne götürülür; çocuğun ayaklarını birbirine bağlayan ip camiden
ilk çıkna kestirilir. Kimi zaman bu işlem üç kez yenilenir.

252
Kulu/I£n., Değiş K ./K aram an/K n., Kn„ Nş., Sm., Baf-
ra/S m ., Sv„ Zile/To.t Erkilet K ./Turhal/To.t Tn.. Uş„
Yz., Bozlanbaç K ./Çekerek/Yz.)

Cuma günü salâ vaktinde salaya karşı sallanır.


(Af., Brs., Tumarlı ’K 'jÇ k.r., Ba.. Eandırm a/Ba„ Sa-
rayköy/Dz., Dere K./Acıpayam /Dz., Keban/EL, Eze ,
Şebinkarahisar/Gr.. Uluborlu/Isp., İst., İz., Şaturoğlu
K ./M ucur/K rş., Kc.. Tavşanlı/Kü., Mn., Akkuş/Or..
To.. Ur.)

Cuma günü ezan okunduğunda çocuk İki kişi tara­


fından camiye doğru sallanır; bu iş yapılırken «sal­
ladım salaya, yürüsün gelecek cumaya» denir.
(Tefenni/Br., Es., Hazinedar K./Devrekâni/Ks., Mn.,
Alaşehir/Mn„ İncir K./Fethiye/M ğ„ Güneşler K./Sk.,
Uş., Banaz/U ş., Tuzlacık K ./Sorgun/Yz.)

Yedi Mehmet adlı evden kurban ayakları toplanır,


kaynatılır, suyu ile çocuk yıkanır.
(M ucur/Krş., Sille B./Kn., Kn.)

Yedi Mehmet adlı kişiden aşık kemiği toplanır, su­


ya atılıp kaynatılır, çocuk bu suda yıkanır.
(Sille B./Kn.)
Makinede iki kez çekilmiş kıymadan yapılan köfte
yedirilir.
(Tefenni/Br.)
Kemikleri güçleştirici şeyler yedirilir.
(Merzifon/Ama.)
Kaynatılmış kemik suyu içirilir.
(Ulukent K ./A rhavi/A r., Sm.)
Devenin çanından su içirilir.
(Korkuteli/Ant., Ant.)

253
Fırından çıkarılan sıcak ekm ek bele bağlanır.
(Sandıklı/Af.)
Başına yular bağlanır.
(Sarnıç K./Dursunbey/Ba.)

Çocuk kalbura oturtulup yedi kapıya götürülür, her


ev kalburun içine birşey kor.
(Adı., Kabaçalı K./Kiğı/Bn„ Dallıca K./E1., Dilcözü K./
Mihalıççık/Es., Gürpınar/Vn., Aşağdcaymaz K./Gür-
pınar/Vn.)

Ceviz yaprağı kaynatılır, suyunda çocuk yıkanır.


(Bo., Gölcülc/Kc., Ayancık/Sn.)
Sıcak suya oturtulur.
(Bolvadin/Af.)

Yedi tane dem ire bastırılır.


(Pazar/Rz.)
Ç ıplak olarak güneş altında bekletilir.
(Köle/Ağ.)
Sık sık güneş altında oturtulur.
(Gümüşhacıköy/Ama., Biga/Çkl., Bandırma/Ba., Şe-
binkarahisar/Gr., ICn., Bafra/Sm.)
Kemik toplanır, kemikle tartılır.
(Süleoğlu K./Ed.)
Önünden çocuk yürütülür.
(Sarnıç K./Dursunbey/Ba.)
Adım pidesi yapılır, içine para konulur ,bu pide d a ­
ğıtılır.
(Sarnıç K./Dursunbey/Ba.)

254
Devenin boyun kemiğinden geçirilir.
(Îskilip/Çr.)

Ayı üzerine bindirilir.


(Sandıklı/Af.)

«Poçik» kemiği (kuyruk sokumu) çekilir.


(Bn.. El.)

Minareye çıkarılır.
(Eze., Kavakyolu K ./Ezc.)

Açıklayıcı Örnekler:

Ûmek : 1

«Cuma günü çocuğunun ayağını al İplikle bağlayan


anne, çocuğu kucağına alır, cami duvarının dibine
oturur; yanna da bir helke (kova) su koyar. Suyun
içine bir miktar madeni para atılır. Kösteği (iplik,
bağı) kesecek olan ayağına çabuk bir çocuk 'Bis­
millah!' diyerek caminin çevresini iki kez dolanır.
Sonra annenin verdiği bıçakla ipliği kesip, çocuğa
da bir tokat atar. Üçüncü dolanım için hızla uzakla­
şır. Anne, uzaklaşan çocuğun ardından helkedeki
suyu serper. Helkenin içindeki paralar kösteği kesen
çocuk tarafından toplanır. Bütün bunlar üç cuma
tekrarlanır.»
(KK.: Fikriye H., 45, Sv.)

Örnek : 2

«Yağlı ve şekerli bir hamurdan halka şeklinde çö­


rekler yapılır. Bunlar çok ince bir ipe dizilir; çocu­
ğun ayaklarına bağlanır. Komşu çocukları bu ipi kı-

255
rıp çörekleri kaçırarak yerler. Böylecs çocuk çok
düşm ez ve çabuk yürür. Biz buna 'köstek kırm a',
'köstek kesme' deriz.»
(Dursun P., 45, C eyh an /A d a.)
Ö rn ek : 3

«Yürümesi geciken veya sık sık düşen çocuğun a n ­


nesi, çocuğun ayağına ip bağlar. Caminin çevresini
■yedi kez dolaşan bir çocuk, elindeki bıçakla çocu­
ğun ayağındaki ipi keser ve yerde duran parayı alıp
arkasına bakm adan kaçar.»
(K K .: K am ile Ü., 54, N azi]li/A y.)

Ömelc : 4
«Annesinin ilki yürümeyen kardeşini cuma günü S a ­
la vakti camiye götürür. Camiden ilk çıkan çocu­
ğun ayağındaki bağı keser.»
( K K .: N a z ire Y ., 90, K e lk it/G m .)

ö rn e k : 5
«Dengesini kaybeden, sık sık düşen yahut yürüm e­
si geç kalan çocuk 'Köstek D ede’ye götürülür. Ç o ­
cuğun iki ayağına ip bağlanır. İpi D ede’nin bekçisi
keser. Bekçiye bahşiş verilir.»
(K K .: Gülüzar B., 62, Çr.)
Örnek : 6
«Çocuğun ayakları yan yana getirilip, kırmızı bir iple
bağlanır. Sonra başka bir çocuğa bu ip kestirilir. Bu
işlem üç gün üst üste tekrarlanır. Çocuk ipi keser­
ken, çocuğun sahibi de dua eder ve 'bağını kestim,
hastalığını, kötülüğünü kestim ’ der.»
(K K .: Rabiye T., 70, Çamlıtepe K./PazaıVRz.)

256
Ö rnek : 7

«Ayak bileklerine ip bağlanır çocuğun. Ayağına ça­


buk birinin sırtına bindirilerek üç cuma camiinin çev­
resinde üç kez dolaştırılır; cuma namazından ilk çı­
kan kimseye çocuğun ayağındaki ip kestirilir.»
(K K .: Bedia B„ Hacılıamza B./Ç r.)

Örnek : 8

«Üç cuma salâ voktl çocuk sallanır. Sallanırken d e :

«Saladan sestir
Allahdan destur
Allah ayak ver
Demir dayak ver»
denilir. Bu arada iki ayağına bağlanan ip, ayağına
çabuk birine kestirilir.»

(K K .: Emine H„ Bl, Çr.)

Örnek : 9

«Öz iki kardeş, cuma namazı kılınırken, çocuğu ko­


lundan tutup kıbleye doğru sallarlar. Bu işi üç cuma
yaparlar. Çocuğu sallarken d e : 'Salladım Salaya,
selam söyledim mevtaya, oğlum (kızım) yürüsün ge­
lecek cumaya’ denir.»

(K K .: Fevziye M., 65. Brs J

Örnek : 10

«Çocuğun eline oklava verilip, dul bir kadının evinin


bacasının çevresinde üç kez dolaştırılır.»

(K K .: Ayşe Y., 55, Adı.)

257
Ö rn ek : 11

«Çocuk bir sepet içine konup yedi m ahallede ‘a y a k ­


lıya ayak ver, iki dayak ver, ver Allahım ver' diye­
rek dolaştırılır.»
(K K .: Ali S., 60, Ayışığı K ./Y ay lad ağ /H a t.)

Örnek : 12

«Çocuk bir sepete konur, içinde M ehm et adlı biri


bulunan yeddi evden çocuğun yiyebileceği şeyler
toplanır; birazı çocuğa yedirilir, arta kalanı toprağa
gömülür.»
(D .: G ünnihal T., 22. Yerlcesik B ./M ğ.)

Ö rnek : 13

«Çocuğun ayak bilekleri biribirine bağlanır; bu bağ,


dut ağacı dibinde kesilir. Çocuğu taşıyan annesi
ardına bakm adan evine döner çocuğuyla birlikte.»
(K K .: Fatm a K., 54. Sağlık K ./G ö re le /G r.)

B. K O N U ŞM A YA N YA DA GEÇ K O N U ŞA N ÇOCUKLAR

Dil bağı kesilir.


(Af., Diközü K ./M ih alıççık /E s., M ağ ara K ./Iç., Ç ıld ır/
K r., Ks., D evrekâni/K s., Gümeç K ./K y .. Değiş K ./K y.,
Değiş K ./K aram an /K n „ K aram an /K n ., Mİ., A laşeh ir/
Mn„ M ilas/M ğ., Ş en yu rt K ./P erşem b e/O r„ Ormanlı
K ./tn ecik /T k ., To., Zile/To., K ılcan K ./U ş., Yz.)

Çocuğun «dilaltı», «dilbağı» kesilir.


(Ank., H acıh am za B ./Ç r., S arayköy/D z., Kızılcasöğüt
K ./Ç ivril/D z., Ed., Uzuriköprü/Ed., Süleoğlu K ./E d .,
K eb an /E l„ K avakyolu K ./E z c., Ş eb in k arah isar/G r.,
H at., M ucur/M ş„ Mİ., A k çadağ/M l., Ü n güt K ./M r.,
Nş., Çam lıtepe K ./P a z a r/R z .)

258
Dil kösteği kesilir.
(Köle K ./Eleşkirt/A ğ.)

Dil altındaki «bitik» kestirilir.


(Sandıklı/Af., Y enice K./Bozdoğan/A y., Uluborlu/
Isp.)

Ziyarete, yatıra, tekkeye götürülür.


(Ama., Yeşilören K ./A m a., Çubuk/Ank., Bl., G ürsu/
Brs., Çr„ El., Çakallı K./Kilis/G az., Çkl., Yiğitler B ./
Bayram iç/Çkl., Gr„ Bayburt/G m ., Pm arbaşı/K y., Kc„
Y a rm a B./Kn„ K aram an/K n., Akçadağ/M l„ P a z a r/
Rz., Sv.‘, Erkilet K ./Turhal/To., Çimenli K ./Tr„ Tn.,
Vn., Bozlanbaç K ./Ç ekerek/Yz., Tuzlacık K ./Sorgun /
Yz.)

Muska yazdırılır.
(Ceyhan/Ada., Ay., Çıldır/Kr., V ize/K rk., Kn., Sim av/
Kü., Mİ., Bağlam a K ./N ğ., Sv., Zn.)

Hocaya okutulur.
(Ceyhan/Ada., H am ur/A ğ„ Merzifon/Ama., Gürsu/
Brs„ Dere K ./A cıpayam /D z., Dy„ Süleoğlu K ./Ed., Es.,
Gr., İç., Çıldır/Kr., Kc„ Karabıyılc K ./Sarayönü/K n.,
Sv.. Zn.)

Üç cuma, saladan önce, cami açılmadan caminin


anahtarı ile çocuğun ağzı açılır.
(BI., İskilip/Çr., Dallıca K ./EL, Gaz., Gm., Sille B./Kn.,
K aram an/K n., Mn., Mr„ M alkara/Tk.)
Çocuk hayvanların bağlandığı yere bağlanır: «Mal
isen mele gel, insan isen dile gel» denir.
(A rdahan/K r., Sanlcam ış/K r., Akkuş/Or., A yancık/
Sn.)
Ahıra, malların bulunduğu yere bağlanır.
(Borçka/A r., Sn., K aray aka B ./Erb aa/T o.)

259
Cum a günü ahıra götürülür, ineğin yularına bağ ­
lanır.
(Eze., Salyoz K ./K e lk it/G m J

Ayın ilk çarşam basında çocuğu gaba (hayvanların


ahırdaki bağlıkları) çekerler ve «maltsan gaba gel.
inşam san dile gel!» derler.
(G ölcüğez K ./H asan k ale/E zm .)

Ç ocuk buzağının yularına bağlanır; «malsan mele,


insansan söyle!» denir.
(B a y a t/Ç r„ K avak yolu K ./E zc.)

Ç ocuk ahırda m engüre (hayvanların bağlandığı şey)


bağlanır, «hayvan isen m ele, insan isen söyle!» denir.
(Gm.)

H am ur yoğururken elin batırıldığı su içirilir.


COrduK./Sn., Sv.. D eligazi K ./S v .)

Kara tavadan su içirilir,


(Pelit K ./B u rh an iy e/B a.)

Konuşkan birinin avcundan su içirilir.


(Ç ayk en arı K ./K o rk u teli/A n t.)

Koyunun çanından su içirilir.


(Y iğ itler B ./B ay ram iç/Ç k l., M ihalıççık /E s.)

Bülbülün kafesindeki sudan içirilir.


(K rk„ Mn„ Salihli/M n.)

Kanaryanın artık suyundan içirilir.


(Büyükhalkalı K V B ak ırk öy/Ist., K c„ Kn... K ulu/K n.)

Çanddan, çı'ngırakdan su içirilir.


(D evrekân i/K s., H azin ed ar K ./D evrek ân i/K s.)
K ara eşeğin can ın d an su içirilir.
(S u lu o v a/A m a.)

K aşıkların duru lan d ığ ı son sudan içirilir.


(BI., Bo., B ig a /Ç k l., B a y ın d ır/ Iz., H azin ed ar K ./D ev-
re k â n i/K s., C am id ağ ı K ./R z., Sm ., B a rtın /Z n ., Akpı-
n a r K ./B a r t m /Z n J

K aşıkla su içirilir.
(B rd .)

B ulaşıkların du ru lam a suyu içirilir.


(Y iğ itle r B ./B a y ra m iç /Ç k l., B a .t Zn.)

D eğirm enden su g etirilip içirilir.


(Anlc., A yışığı K ./Y a y la d a ğ /H a t.)

K aynayan ten ceren in kap ağ ın d a biriken bu h ar so­


ğ u tu la ra k içirilir.
(tç., İst., T ire /İz .)

Kuşun içtiği sudan içirilir.


(Sm .)

B ir h akim d en istenen e k m e k çocuğa yedirilir.


(T efen n i/B rd .)

Bir hakim in ağzınd an lokm ası alınıp yedirilir.

(BI., Su su z K ./B u c a k /B rd .)

Bey lokm ası elinden k a p ıla ra k yedirilir.

(U r., G ü rp ın a r/V n .)

Bir a v u k a t a ğ zın d a n kap ılan lokm a yedirilir.

(Susuz K ./B u c a k /B rd .)

261
M uhtar, kaym akam ya da valinin yemeğinden biraz
ekm ek alınıp yedirilir.
(Es.)

Paşaya karşı götürülür, paşa elinin tersiyle üç kez


çocuğun ağzına vurur,
(Gölcüğez K ./H asau kale/Ezm ., H asankale/Ezm .)

Kuzu dili yedirilir.


(Salih li/M n .)'

Kuşun dili yedirilir.


(Bozdoğan/A y., İz., Camidağı K ./Rz.)

Kurban bayramında adları M ehm et olan yedi kişi­


nin kestirdikleri hayvanların dillerinden birer parça
yedirilir.
(Af., B ay ır K ./B il.t B an d ırm a/B a., H acıham za B ./Ç r.)

Yedi kurban dilinden birer lokma koparılarak pişi­


rilir, çocuğa yedirilir.
(Brs., Değirmenlikız K ./B rs., Lapseki/Çkl., Y avervirân
K ./S iv rih isar/E s„ İç., Tire/İz.. Pınarbaşı/K y„ Krş..
Şatu roğlu K ./M u cu r/K rş., Sille B./K n., Mn., Slc.. Sv..
M alkara/T k ., İncidere K ./Y o m ra/T r„ Uş.)

Serçe eti yedirilir.


(A rd ah an /K r., Sarıkam ış/K r.)

Kelle pişirilir, dili yedirilir.


(Uluborlu/Isp.)

Yatırlardan alınan «dil ekmeği» yedirilir.


(D allıca K ./El.)

İlk defa yumurtlayan tavuğun yum urtası yedirilir.


(D arıpınar K ./A d a., İç.)

262
Beyin yedirilir.
(Eze., Ezm.)

Yeni evlenen gelinin ilk gecesi yedirilen baklavanın


bir diliminden çocuğa tattırılır.
(Yiğitler B ./B ayram iç/Ç k l.)

Eşeğe ters bindirilir.


(To.)

Ağzına kuş sokulur.


(Zn., A kpınar K ./B artın /Z n .)

Kuşun gagası ağzına sokulur.


(Bartm /Z n.)

Ağzına kuş bağırtılır.


(ZnJ

Ağzında kIMt açılır.


(Çimenli K ./Tr.)

Sabalpezanında cami anahtarıyla çocuğun ağzı açı­


lır.
(M erzifon/Am a., Anlı.)

Kırlangıcın ağzında ıslanan parm ak çocuğun ağzına


sürülür.
(Pehlivanköy B./K rk.)

Heyecanlandırılır.

(Bolvadın/Af.)

Korkutulur.

(Bolvadin/Af.)

263
A çıklayıcı Ö rn e k le r :

Örnek : l

«Çocuğun söylem e devri y aklaştığ ın d a çabuk söy­


lem esi için b ecerikli ve işg üzar bir kadına a ğ ız a ç
tırılın Bu kadın çocuğu kucağ ına alıp, yan ın d akilere
s a ra r:

«N e yapıyorsun?
Filancam n ağzım açıyorum .»
Bu soru üç d e fa te k ra rla n ır. Kadın aşağıd aki sözleri
s ö y le r :

A ğız açtım g ü î gib i


K onuşsun bülbül gib i
Sözleri açık olsun
H em kısm eti bol olsun.»
(K K .: V esile A., 01, U luborlu/IspJ

• Örnek : 2

«Kaşıklı ‘D e d e ’ ziyaretin e bir kaşık koyup, oradan


bir kaşık alırlar. Bu kaşıkla çocuğa su içirilir.»

CKK.: Hanife Ş., 55, Y iğitler B ./B ayram iç/Ç kI.]

Örnek : 3

«Cum a salâsın d a çocuğun önüne ineğin yal küleği


g e tirilir: 'İnsan isen dile gel, hayvansan yeme gel!'
denir.»

(K K .: Elif E., 65, H atunsuyu/M l., H atice B., 69 Şen-


y u rt K ./Perşem be/O r.)

264
Örnek : 4

«Ahıra götürülüp bağlanır çocuk. ‘Hayvan isen bura


dur. İnsan isen konuş!’ denir.»
IKK.: Şerife A„ 52, Devrekâni/Ks.)
örnek : 5

«Bir kuş yakalanır; çocuğun dili çıkarılır, bu kuş


dil üstünde kesilir, kanı çocuğun diline akıtılır.»
(K K .: Belkıs S., 37, K iğı/Bn.)

Örnek -. 6

«Cuma vakti bir fincan suyun içine bir anahtar üç


kez batırılıp çıkarılır. Bu anahtarla çocuğun ağzı ka­
pı açılır gibi üç kez açılır. Fincandaki su çocuğa içi-
rilir.»
(K K .: Münevver A., 6B. Kü.1
Örnek : 7

«Bunların hiç biri şimdilerde yapılmamaktadır. Ş im ­


di çocuklar doktor nezaretinde büyütülmektedir. Bu
yıl okula gitmesi gereken bir çocuk çok az konuş­
tuğundan doktor tarafından tedavi edilmektedir,»
(K K .: Emine T., 42, Brs.)

C. UYUMAYAN YA DA GEÇ UYUYAN ÇOCUKLAR

Uyku muskası yazdırılır.

(Dağıstanlı K./Ceyhan/Ada„ Af., Ank., Büğüclüz K ./


Ank., Bil., Yiğitler B./Bayramiç/Çkl., Bandırma/Ba.,
Bayat/Çr„ Hacıhamza B./Çr., Dere K./Acıpayam/Dz.,
Dy., Es., Mihalıççık/Es., Çakatlı K./Kilis/Gaz., Gm.,
Hat., Uluborlu/Isp., İç., Tire/İz., Ödemiş/İz.. Arda­

265
h a n /K r., Ks., K rş., M u cu r/K rş., Şaturoğlu K ./M u cu r/
K rş., Y a r m a B ./K n ., K ü., Mn... A laşehir/M n„ Nş.. Göy­
nük K ../N ş., A k saray /N ğ .. Rz„ P azar/R z ., Ç am ktepe
K ./P azar/R z., Cam idağı K ./R z., S m , Sv., Deligazi K ./
Sv., M alk ara/T k ., Zile/To., Uş„ K ılcan K ./U ş., Vn.,
G ü rpın ar/V n., Zn.)

Hocaya okutulur.

CDağıstanlı K ./C ey h an /A d a., M erzifon/A m a., Çayke-


n arlı K ./K orlcuteli/A nt., B a y a t/Ç r., tskilip/Ç r., D ere
K ./A oıpayam /D z., H at., Mn., M r., Ü ngüt K ./M r„ Y er-
kesik Bu./M ğ., İn cir K ./Feth iy e/M ğ ., Nş., Özkonak
B ./A v an os/N ş., Cam idağı K ./R z„ Sk„ Sv., O rm anlı K ./
İnecilc/Tk., încidere K ./Y o m ra /T r., Uş„ B an az/U ş..
Zn.)

Ziyarete, yatıra, tekkeye götürülür.

(Adı., Ank., K ab açalı K ./K iğ ı/B n „ H at., Sv.. K aray a-


k a B ./E rb a a /T o .)

Yastığın altına uyku böceği konur.

(Ayışığı K ./Y a y la d a ğ /H a t., Ordu K ./S n ., Çimenli K ./


Tr.)

Yastığının altına yılan havı (kabuğu) ve deve tüyü


konur.

(Kavakyolu K ./E zc., Gölcüğez K ./H asan k ale/E zm „


Gm.)

Ağaçlarda adına «uykucuk» denilen küçük m antarlar


vardır, bunlar toplanıp, çocuğun başının altına konur.

(D üzce/Bo.)

M isafir evden ayrılırken «çocuğun uykusunu alm a­


dım» der.

(Halilbeyoğlu K./D evrelc/Zn.)

266
Acı yavşan otu kaynatılıp içirilir.
(Ant.)

Adaçayı içirilir.
(Ant.)

Anason kaynatılıp içirilir.


(Ceyhan/A da., Ant., Nazilli/Ay., Bil.)

Uyku şurubu verilir.


(Ada., Af.)

Kimyon kaynatılıp içirilir.


(C eyhan/ Ada.)

Haşhaş kabuğu kaynatılıp suyu içirilir.


(Ant.)

Rakıya batırılmış pamuk burnuna tutulur.


(Ant.)
Göğsü ile gömleği arasına afyon konulur.
(Peypazan/A nk.)
Başı ucuna afyon konulur.
(M erzlfon/Am a.)

Tirak denilen, nohut büyüklüğündeki ot yedirilir.


(M erzifon/Am a.)

Yoğurt yedirilir.
(Bolvadin/Af.)
Ş ekere haşhaş sürülüp ağzına verilir.
(Sandıklı/Af„ Af.)
Soğan suyu içirilir.
(Af.)

267
«palya uşağı» denilen bitki suda ezilerek içirilir.
(K a lıta /A d ı.)

Y astığ ın ın a ltın a ayı ve deve tüyü konur.


(M İ.. D eligazi K ./S v .)

Açıklayıcı 'Örnekler :

Ö rnek : l

«Üç cum a k ızılırm ak d an su getirilir, K u r'an la tartılır.


Ç o cu k bu su ile y ıka n d ıktan sonra su ırm ağa d ö k ü ­
lür. Bu iş y a p ılırk e n hiç konuşulm az.»
( K K ..- B ed ia B ., 55, H acıh a m z a B ./Ç r.)

Ö rn ek : 2

«Gel uykusu g e l!... D ağ d a m ısın, taş d a mısın, kurtta


m ısın, kuşda mısın? G e l!... H aydi g e l!... denilerek
b ac ad a n y ah u t p encereden yüz örtüsü atılır.»
(K K .: G üllü Ç., 80, A rd a h a n /K r.)

Ö rn ek : 3

«Akşam eve gelen m isafirlerd en elbise parçası a lın ır.


Y a h u tta m isafirlerd en birine kun d ak yaptırılır. M is a ­
fir evden çıkarken 'uykusunu v e rd im ’ der.»
(K K .: G üllü Ç., A rd a h a n /K r.)

Ç. ÇOK A Ğ L A Y A N Ç O C U K LA R

B abasının* a yakkab ısın ın tersiyle çocuğun ağzına


vurulur.
(yay g ın )

(*) Baba yerine dayı, amca gibi kimseler de oluyor.

268
Hocaya okutulur.

(Ank., Toygar K ./N azilli/A y., Bo., Kurşunlu/Çkr., Is-


kilip/Çr., Dz„ Diközü K ./M ihalıççık/Es., Çakallı K./
Kilis/Gaz., Gr„ Gm., Ûdemiş/Iz., Pehlivanköy B./Krk.,
Y a rm a B./K n., Mİ.. K ılcan K./Uş., Akpınar K ./B artın /
Zn.)

Muska yazdırılır.

{Ama., Gümüşhacıköy/Ama., Aıılt., Gebiz B ./S erik /


Ant., Toygar K./N azilli/Ay., Bo., Gr., M ağara K ./İç.,
Ödemiş/İz., Çıldır/Kr., Karabıyık K ./Sarayönü/K n.,
Barbuzu B./ML, Çamlıtepe K ./P azar/R z., Sm., Alcpı-
n a r K ./B artın /Z n .)

Ziyarete, yatıra, tekkeye götürülür.


(Suluova/Am a., Yeşilören K./A m a., Tire/İz., K araya-
k a B ./E rb aa/T o.l

Kazanın altına kapatılır.


(Çaykenarlı K./Korlcuteli/Ant., Nazilli/Ay., Bademli
B./Ö dem iş/Iz., Şenyuıt K ./Perşem be/O r„ Sv„ To.)

Yatağının altına eşek tüyü konur.


(Camidağı K ./Bz.l

Afyon verilir.
(Dağıstanlı K ./C ey h an /A d aJ

Başı yedi kapıya vurulur.


(Susuz K ./B u cak /B rd .)

Dayısının ayakkabısıyla ağzına yedi kez vurulur.


(B ayat/Ç r.)

Sığır pisliği yedirilir.


(D anpınar K./Ada.l

269
Sıçan pisliği yedirilir.
(S arn ıç K ./D u rsu n b ey /B a.)

Küçük bir parça koyun pisliği verilir.


(S u lu o v a/ A m a.)

Papatya suyu içirilir.


(S arn ıç K ./D u rsu n b ey /B a.)

D ört yol ağzında, başından aşağı kaşık sepetindeki


k aş ıklar dökülür.
(A nt.)

O yalanır.
(K âh ta/A d ı.)

Ç ıra isi yalatılır.


(S arn ıç K ./D u rsu n b ey /B a.)

A çıklayıcı Ö rn ekler :

Ö rnek : l

«Cum a günü ezanla sala a rasın d a ‘ağıdın başını ye­


sin!’ denilerek babasının ayakkab ısıyla çocuğun a ğ ­
zın a vurulur.»
(K K .: Saim e Y., 75, C eyhan/A da.)

Ö rnek : 2

«Çocuk cum a günü salâ vakti kıbleye karşı o tu rtu ­


lur. Yaşlı ve okum uş (eski yazı bilen) bir kadın ç a ­
ğırılır. Kadın ayakkabısını çıkarıp çocuğun ağzına
vurur.»
(K K .: F adim e B., 70, Çr.)

270
ö rn e k : 3

aÇarşamba günü kanı karışmadık biri (yakınıyla ev­


li olmayan) ayakkabısının tersiyle çocuğun ağzına
vurur.»

(K K .: M ustafa T., 68, Bekiralan K ./lç J

Örnek : 4

«Üç kere tabakhaneye gönderilir çocuk. 'Köpeğin


azgını salhaneye, çocuğun azgını tabakhaneye1 de­
nir.»

(K K .: Sıdıka K„ 55, U r.)

Örnek : 5

«Babasının eski papucu üç cuma, kanı karışma­


mış (akrabasıyla evlenmemiş) bir kadın tarafından
günün dolusunda, kümesin ağzında çocuğun ağzına
üç defa vurulur.»

(K K . : Dûriye B„ 70, Korkuteli/Ant.)

Örnek : 6

«Çamaşır kazanının altına konan çocuğa babasının


ayakkabısıyla vurularak 'sesini kes, ağıdın başına
ra sg e lsin r denilir.»

(K K .: Emine H., 81, Çr.)

ö rn e k : 7

«Gözyaşları yüzüne sürülerek ‘yaşın başını yesin,


belân kimseye sürülmesin' denir.»

(K K .: Zeliha T., 58, K eban/El.; Gülsüm B., 60, Krş.;


Sıdıka K„ 55, U r.)

271
Ö rn e k : 8

«Çocuk sırt üstü y atırılır, karnının üzerine ekm e k


konur. Bu e k m e k bir köpeğe aldırılır.»
(K K .: M ü k errem Ö„ 40. C e y h a n /A d a .)

D. Ç O K Y A R A M A Z Ç O C U K LA R

H o ca ya okutulur.
(Af., B rs., D eğirm en lik ız K ./B rs ., B ig a /Ç k l., Şebinka-
r a h is a r /G r ^ U lu b o rlu /Isp ., İç.. P eh liv an K ./K rlc„ K c.,
Y a ş y e r K ./M ila s/M ğ „ C am id ağ ı K ./R z ., Çim enli K ./
T r„ A k ç a a b a t K ./T r., P ü lü m ü r/T n .l

M u s k a yazdırılır.
(G ebiz B ./S e rik /A n t., B rs., K eb an /E I., D allıca K ./E l.,
K av ak y o lu K ./E z c., Ezm ., U lu b o rlu /Isp ., P eh livan k öy
B ./K rk ., C am id ağ ı K ./T r., A k ç a a b a t/T r., H alilbeyoğlu
K ./D e v re k /Z n .)

Z iy a re te , y a tıra , tek ke ye g ö tü rü lü r.
(B o lv ad in /A f., A m a., Ş eb in lca ra h isa r/G r., U lu b o rlu /
Isp., Mİ., K s., A k ç a d a ğ /M l„ Sv„ D eligazi K ./S v ., To.,
Z ile/T o ., A k ç a a b a t/T r., A k p ın a r /K ./B a rtın /Z n ., T ü l-
m e n K ./U r .)

K o rkutulur.
(y a y g m )

E llerine ısırgan sürülür.


(B o r ç k a /A r .l

Ç am a ş ırı üç gün süreyle tü rb e y e bırakılır.


(K s J
Y ü zü n e, doğru K ur'an üç d e fa a ç ılıp , k ap atılır.
(İç.)

272
Cumartesi günü sepet altına kapatılır.
(M alkara/Tk.)

Üç çarşamba teknenin altına kapatılır.


(Göynük/Bo.)
Ellerine iğne batırılır.
(Borçka/A r.)

Açıklayıcı Örnekler :

Örnek : 1
«Elvan Çelebi#ye götürüp, oradaki yeşil direğe bağ­
larlar.»
(K K .: Fadime B„ 70, Çr.)

Örnek : 2
«Çocuğun büyükleri ellerine bir dürüm ekmek alır­
lar, çocuğun boynuna da kem (ottan yapılm a ip)
atarak yedi yol ayrımına götürürler. İlk geçen yol­
cuya hiç konuşmadan bu 'dürümu uzatırlar. Yolcu
dürürriü alır, kemi keser.»
(K K .: Saadet A., 45, Gölcüğez K ./H asankale/Ezm .)

.Ö rnek : 3
«Ya akıllanır ,ya da dellenir (delirir), öylece kalır. Bi-
şey yapılmaz.»
(K K .: Durdane Ç., 42. D an p ınar K ./A da.)

E. HIRILTILI VE HASTALIKLI ÇOCUKLAR

Kesme işlemi yapılır.


(Ceyhan/Ada., Adı., H am ur/A ğ., Gümüşhacıköy/
Ama., G ö)pazan/Bil., tskllip/Çr., Kızılcasöğüt K./Çiv-

273
ril/D z., Dy„ El., D allıca K ./E l., K avakyolu K ./E z c.,
Ezm ., Ş eb in k arah isar/G r., Salyoz K ./K elk it/G m „ H a­
zin ed ar K ./D ev rek ân i/K s., A y an cık /S n „ Ordu K ./S m „
Sv„ Zile/To., K a ra y a k a B ./E rb a a /T o „ T av u k lar K ./
H ozat/T n ., P ü lü m ü r/T n ., B an az/U ş.)

Açıklayıcı Ö rnekler :

Ö rnek : 1

«Çocuğu hırlam adan kurtarm ak için kesme âdeti


vardır. Desturlu birine gidilir. Desturiu k iş i: ‘Çocuk
hırlam a olmuş, keseyim mi?' der. A nası babası da
‘kes gitsin' derler. Bu konuşm a üç d efa tekrar edi­
lir. Desturlu adam okuyarak, çocuğun boğazını ke­
siyormuş gibi yapar.»
(K K . : M esnet G., 80, Ordu K ./S m .)

Ö rnek : 2

«Hırlayan çocuk kasaba götürülür. Kasap bıçağını


çocuğun boğazına sürer. Böylece çocuğun hırıltısı
kesilir.»
(K K .: A yşe Z„ 55, Salyoz K ./K elk it/G m .)

Ö rnek : 3

«Küçük çocuklar çok hırlayınca veya hastalanınca


hastalığı ve hırlam ayı kesm ek İçin, bir parça bez
kesilir. Bu bez dua okunarak çocuğun boynuna bağ­
lanır.»
(K K .: K âm ile K.,35, G üm üşh acık öy/A m a.)

Ö rnek : 4

«Bizim burada hırlavuk (hırlayan) çocukları kasaba


götürürler. Kasap çocuğu yatırır, çocuğun üstüne

274
birşey örterler. Kasap üç defa 'Allahu Ekber!’ diye­
rek bıçağı üç defa çocuğun boynuna sürter. Çocuk
sahibi bu iş için kasaba para verir.»
(K K .: Ayşe Y„ 55, Adı.)

Örnek : 5

«On onbeş santim uzunluğunda kırmızı ve beyaz


renkli yün bir ip biribirine sarılır. Baba bu ipleri ka­
saba götürür çocukla beraber. Kasap davarı keser­
ken baba da o ipleri çocuğunun başı üstünde keser.
Böylece çocuk artık hırlamaz veya hastalığı geçer.»
(D .: Bâki A., Tavuklar K ./H ozat/Tn.)

Örnek : 6

«Bıçak çocuğun boğazına yalandan sürülür, kesili-


yormuş gibi yapılır yahutta çocuğun yanında kağıt
kesilir. Burnuna kaymak yağı konup üflenir. Böylece
çocuğun hırlamasının kesileceğine inanılır.»
(K K .: Şerife Ş., 3B, Kızılcasöğüt K ./Çivril/D z.)

Örnek : 7

«Hırlayan veya hastalıklı çocuğun iyi olması için,


koyun kesilirken çocuk koyunun üstüne yatırılıp ke-
siliyormuş gibi yapılır. Böylece çocuğun özründen
kurtulacağına inanılır.»
(K K .: H atice Ş., 55, D allıca K ./El.)

Örnek : B

«Buna 'şartlama' deniyor. Gece uyumadan, hırla­


yan veya başka bir İstenmeyen durumu olan ço­
cuk kasaba götürülür; başı et tahtasına konulup, ka­
sap satırı eline a la r a k : 'Eğer bir daha hırlarsan,

275
uyum azsan seni, keseceğim ' der. Bu iş eskiden ya­
pılırmış.»
(KK,’ : Em ine U„ 53, K a ra y a k a B ./E rb a a /T o .)
Ö rnek : 9
«Çocuk hastalıklıysa kasaba götürülür, tartılır ve et
fiyatından kilosu h esaplanarak parası ödenir. Bu p a ­
ra yoksullara dağıtılır.»
(K K .: S ab ah at Ö„ 41, B an az/U ş.)

F. G ELEN EK SEL S A Ğ A L T M A İŞ LE M LE R İN D E
BAŞVURULAN K İM İ YA TIR LA R

Hırslı Baba
(M İ.)

Leblebi Dede
(M n .)

Huy kesen Z iyareti


(Sv.)

Y ürük Şah
(Sv.)
Yürük Dede
(M a lk a ra /T k .)
Yürü Dede
. (Uş.)
Ünzüle Ebe
(Ç kl.)
Düzgün Baba
(Tn.)

276
Çığlık Tekkesi
(K arayak a B ./E rb a a /T o J

Ayak Dede
(B el)

G. ZAYIF ÇOCUKLAR İÇİN «AYDAŞ KAYNATMA» ÂDETİ

Örnek Açıklama :

«Çocuk çok zayıfsa, hastalıklıysa, yani ‘aydaş' sa,


iiç yol çatına (ağzına) bir kara kazan kurarak ço­
cuğu kazanın içine oturturlar. Bu kazan üç taş üze­
rinde durur. Elinde odunla gelen kişi kazanın başın-
dakilere sorar :

'Ne kaynatıyorsunuz?’

'A ydaş!...'

Kazandan çıkan çocuk 'Ünzüle Ebe’ye götürülür,


okutturulur. Çocuk sağ yanına yatırılır, sonra da sol
yan ın a... Yani her iki tara fa da çevrilir. Derken ana­
sı çocuğu satın alır. A n n e : ‘Allaha em anet satın a l­
dım' der. Bunun üzerine çocuk silkinip, düzelir.»
(K K .: Hanife Ş., 55, Y iğitler B ./B ayram iç/Ç k l.)

277
X
Erginlik, Eğitim , Cezalandırm a,
Korkutma
A. ERGİNLİK

1. Erginliğe Erişme Belirtileri

a. Psikolojik Belirtiler :

Durgunlaşma. İnsandan kaçma, topluluktan kaçma',


çekingenleşme, kendine çeki düzen verme, büyümüş
gibi davranma, hırçınlaşma, huyunun değişmesi,
inatçı olması, çok soru sorması, merakının artması,
süslenmesi, karşı cinsle ilgilenmesi...

b. Fizyolojik ve Bedensel Belirtiler :

(Kızlarda) kalçalar genişler, göğüsler gelişir, âdet


görmeye başlar, tüylenir, sesi değişir, yanakları pem­
beleşir, güzelleşir; (oğlanlarda) bedeni gelişir, boyu
uzar, bıyıkları terler, sakalı çıkar, erkek yüzü kaza­
nır, yüzlerinde ergenlik (sivilce) çıkar, sesi «çatlar»,
«hörler» kalınlaşır, burnu büyür, burnunun ucun­
daki kıkırdak ikiye bölünür, tüylenir, cinsel organ­
ları gelişir, «şeytan aldatır», külotunda sarı şejyler
görünür.

279
A çıklayıcı Ö rnekler :

Ö rnek l

«Erkek ve kız ergin yaşa gelince otta pam ukta dur­


m az olurlar. Bunlara onbeş delisi denir.»
(K K .: H asibe K„ 60. M erzifon /A m a.)

Ö rnek : z

«Ağzı yüzü büyür, sesi dangırdar, bıyıkları görünm e­


ye başlar, durduğu yerde duram az olur. Bazı sab ah ­
la r gece şeytan aldattığı için sıcak su ister. İşte
bunlardan anlaşılır erg en le ştiğ i...»

(K K .: Güllü K., 75, H alilbeyoğlu K ./D evrek/Z n .)

ö rn e k : 3

«Oğlan çocukları rüya görürler. O rüyadan sonra


bil ki, a rtık gelişm iş, erginleşm iştir. Kız da aybaşı
olur. İşte vücudun bazı yerleri kabarm aya başlar. Ha
reketieri de başkalaşır.»

CKK.: F a tm a B., 70, Çr.)

Ö rnek : 4

«Çocuk ergen hale geldimi bazı şeyleri artık y a p a ­


m az. Fazla söylenip gülm ez, utangaç olur. O lur ol­
m az şeyler için huysuzluk eder. Sabah erkence, mil­
letten gizli yıkanırlar. Sesleri kalınlaşır, sakalları çık­
m aya başlar. Bir de derler ki, yeni reşit olmuş, yani
buluğa ermiş erkek çocuğun düşüne şeytan güzel
bir kadın suretiyle g irer ve onun cünup olm asına se­
bep olur. K ızlar ise 'nam azsız', yani aybaşı olurlar
ergenleşince. Göğüsleri gelişir, sesleri değişir.»

(K K .: Rabiya T.. 70, Ç am lıtepe K ./P a z a r/R z .)

280
2. Ergin Çocuklara Verilen Öğütler

a. Dinsel Nitelikte Olanlar:

Abdest alm aları, boy abdesti almaları, dua öğrenme­


leri, nam az kılmaları, temiz olmaları.

b. Büyükleri ve Akranlarıyla İlgili Olanlar :

Akrabalarıyla iyi. geçinmeleri, ana baba sözü dinle­


meleri, büyüklerine karşı saygılı olmaları, büyük sö­
zü dinlemeleri, küçükleri sevmeleri, sağı solu rahat­
sız etmemeleri. (Yukardakl öğütlerden kimileri z a ­
man zaman kesin ve katı yasaklara dönüşebilmek­
tedir).

c. Töreyle, Aktöreyle ve Kötü Alışkanlıklarla İlgili Olanlar:

Açık saçık filmler görmemeleri (her İki cinse), açık


saçık kitaplar okumamaları (her iki cinse), ağaçlara
tırmanmamaları (kızlara), ağır olmaları (kızlara), akıl­
lı uslu olmaları (her iki cinse), aşırı hareketlerde bu­
lunmamaları. başlan açık dolaşmomaları (kızlara),
büyüklerin yanında konuşup gülüşmemleri (her iki
cinse, özellikle kızlara), cinsel ilişkide bulunmamala-
. rı (her iki cinse, özellikle kızlara), doğru yoldan ayrıl-
,mamaları (her iki cinse), erkeklerle fazla konuşma­
maları (kızlara), erkeklerden uzak durmaları (kızla­
ra), çok konuşmamaları (kızlara), çok para harcam a­
maları (erkeklere), dürüst ve namuslu olmaları, hır­
sızlık yapmamaları, içki içmemeleri, kavga etmemele­
ri, kendilerine sahip olmaları (kızlara), kötü alışkan­
lıklar edinmemeleri, kötü arkadaşlar edinmemeleri,.

291
kötü yerlere gitm em eleri (erkeklere), kötü yola s ap ­
m am aları, küfü r etm em eleri, kum ar oynam am aları
(erkeklere), okuyup adam o lm aları (erkeklere), sağı
solu rahatsız etm em eleri, sigara içm em eleri, so k ak ­
ta oyun oyn am am aları (kızlara), tanım adıklarıyla g ez­
m em eleri, tek başına sokağa çıkm am aları, yalnız bir
yere çıkm am aları (kızlara), yörenin âdetlerin e uym a­
ları, za n a a t sahibi o lm aları (erkeklere).

Açıklayıcı Örnekler :

Kızlara :

Örnek : 1

«Erkek çocuklarla fazla konuşm a, başın önünde git-


gel, çok gezm e, büyüklerine saygılı ol, ev işlerine
d ik ka t et denir.»
(K K .: Zekiye A ., 55, K o rk u t K ./M ş.)

Ö rnek : 2

«Kızlar humayun topudur, üzerinde en ufak birleke


gö tü rm ez diyerek a ğır olm aları söylenir. A ğır ol, o k ­
ka bas gibi atasö zleri söylenir. Sen a rtık çocukluk­
tan çıktın, kendine yakışır şekilde h areket e t denir.
N am a z kılıp o ruç tutm ası için öğüt verilir. Fazla
gülm enin, fazla eğlencenin daim a zararlı olduğu a n ­
latılır.»
(K K .: Fürüzan Ö„ 45, M ilas/M ğ.)

Ö rnek : 3

«Kocam an kız oldun, elin iş tutsun. Biclklerin (gö ­


ğüslerin) çıktı. O tu rm ada, yerini söylem ede sözünü
bil. Oraya buraya girip çıkma. Oğlanlarla konuşma,
başını ört. sağına soluna bakma, herkesin yüzüne
gülme.»
(K K .: H uriye N., 42. B or/N ğ.)

Örnek : 4

«Uslu olmaları, herşeye karışm am aları, dedikodu


yapm am aları, iki büyük konuşurken arasına girip söz
dinlememeleri ve her işe ellerinin yatm aları g erek­
tiği öğütlenir.»
(K K .: H ayriye U.. 40, Zile/To.)

Örnek : 5

«Yaram az yere varm a, erkekle uzun konuşma, ken­


dini sakın, herşeye karışma denir.»
(K K .: F atm a B., 70, Çr.)

Oğlanlara :

ö rn e k : 1

«Her önüne gelenle konuşma, dereye tepeye İnme,


dağa bağa, gitme, zırt vırt olur olmaz yeriere girip
çıkma, ona buna bulaşma deriz.»
(K K .: H uriye N„ 42, B or/N ğ.)

Örnek ; 2

«Aykırı işlerde kayıtsız şartsız arkadaşlarına uyma­


ması, her erkeğin bu devreden geçtiğini ve en tabii
hal olduğu, hiç bir şeyden korkmaması gerektiğini,
ahlâk ve temiz kalmanın müslüman olarak gelenek
ve kuralara riayet edilmesi; nefsini körletmek için
gayri sıhhi hareketlerde bulunmaması, çirkef, ayak

283
tak ım ın d a n kim se le rle a rk a d a ş lık etm em esi gibi ö ğ ü t­
le r verilir.»
( K K .: S a b ri E., 50, M id y at/M d .)

ö rn e k : 3

«Akıllı, terb iyeli ol, b ü yü klerin e h ü rm et g ö ster, salih


ol, a rtık büyüdün, kim seyle kav g a e tm e denir.»
( K K .: Z ek iye A ., 55, K o rk u t K ./M ş.)

ö rn e k : 4

«Şeytan a zd ırd ığ ı za m a n , gusul abd esti alm ası ö ğ ­


retilir. E ğer y ık a n m a d a n g eze rs e bastığı yerd e ot
b itm ez, evin beti b e rek eti k a ç a r. Kendisiyle çok o y ­
n am am a sı te m b ih edilir.»
( K K : Cemile K , 69. İç.)

ö rn e k : 5

«Elinden g eldiği k a d a r kendini koru. A rtık büyüdün,


kötü yola g itm e, a rk a d a ş ın ı iyi seç; g en eleve, b ara.
s a za 1 g itm e denir.»
( K K .: S evim B ., 33, D y.)

ö rn e k : 6

« E tra fta gözü o lm a m a s ı, a ğ ırb a ş lı olm ası, sinirine


kap ılm am a sı ve rü ya g ö rd ü kten sonra yıkanm ası
öğütlenir.»
( K K .: F ad im e A., 27, H alilb ey oğ lu K ./D e v re k /Z n .)

Ö rn ek : 7

«Büyüdün, a rtık a n a b a b a kad rin i bil. Evine barkına


m u k ay ye t ol. K o m şu la rın a yara rlı ol denir.»
( K K .: S ü ley m an T., 75, K öle K ./E le ş k irt/A ğ .)

284
Ö rnek : a

«Kahveye varma, içki, cigara içme, vaktini saatini


bil, arkadaşını iyi seç, denir.»
[K K .: F atm a B., 70, Ç rJ

B. EĞ İTM E

1. Çocuğun Eğitimiyle İlgili Yaklaşım lar

a. Olumlular :

İyilikle, öğüt vererek, tatlı sözlerle, iyi ve kötü kav­


ramları açıklayarak, arkadaş gibi davranılarak, şı-
m artılm ayarak, güzellikle, büyükler örnek gösterile­
rek, gelenekler öğretilerek.

b. Olumsuzlar :

«Cennetten çıkmayla» (dayakla), korkuyla (babası ve


büyükleriyle korkutarak), azarlayarak, hapsedilerek,
aç bırakarak.

Açıklayıcı Örnekler :

Olumlular :

ö rn e k : 1
«Terbiyede dayak olmaz. D ayak hayvana yakışır. Gü­
zellikle terbiye edeceksin.»
(K K .: Şükran T.. 38. Kn.)

Örnek : 2
«Çocuğa nasihat ederek, her şeyin eğrisini de, doğ­
rusunu' da göstererek terbiye e tm e li... H er şeyde

285
kötek vurmak doğru değildir. Önce nasihat ede­
ceksin, ondan sonra laf dinlemezse, çaresiz kalır­
san vuracaksın. Ama çocuğu öyle her olur olmaz
yerde, başkalarının yanında dövmek, azarlamak doğ­
ru değildir. Çocuk utancından mahcup olur.»
(KIÇ.: Rabiye T., 70, Çamlıtepe K ./Pazar/Rz.)

örnek : 3

«Çocuğu ne çok şımartmalı, ne çok azarlamalı. Çok


seversen bahtsız, çok söylersen arsız, aç bırakır­
san hırsız olur, kavlince terbiye etmeli...»
(K K ..- Cemile K„ 69, İç.)

Örnek : 4

«Çocuğa değer vermeli: kişiliğinin gelişmesi için bu


gereklidir. Yapılması istenmeyen hareketler güzelce
izah edilmelidir, inadına yapıyorsa üzerine düşme­
meli. Sık sık 'döverim', kafanı kırarım gibi sözler
söylenmemen. Her istediğini istediği anda elde et­
menin her zaman mümkün olmayacağını bilmelidir.»
(K K .: Müşerref T., 45, Bo.)

Örnek : 5

aönce hoşlukla birşeyi anlatırım. Bundan anlamaz­


sa korkutmakla, dövmekle terbiye ederim. En çok
hoşlukla yola getiririm.»
(K K .: Sevim B., 33, Dy.)

Örnek : 6

«Çocuklar güzellikle terbiye edilirse İyi olur. Sopa


ile terbiye iyi sonuç vermez. Sopa eşeğe yarar.»
(K K .: Hafize A., 38, Ank.)

286
Ö rnek : 7
«Çocuk bir kabahat işlerse ya da yanlış harekette
bulunduğunda çocuğu iyi sözlerle terbiye etmek ge­
rekir. Terbiye etmek için İllâki dövmek şart değildir.
Cok dövme arsız eden, az verme hırsız eden derler,
çok doğru bir sözdür.»
(K K .: H acer P., 42, Yuva K ./K ınkkale/A nk.)
ö rn ek : 8
«Çocuk her olur olmazda azarlanmamalıdır. Onlara
çocukla büyük adam arası muamele edilmelidir.
Arkadaş gibi davranmalıdır. Çünkü çocuk bu çağda
kendine problem olan bir çok şeyle karşılaşır. Aşırı
derecede sert davranmak çocuğu pısırık, onun her
hareketini olumlu karşılamak ise şımarık ve sorum­
suz yapar.»
(K K ,: Huriye Ç., 43, Suluova/Ama.).
Örnek : 9
«Önce tatlı dille tembih edilir, daha olmazsa korkut-
mqyla, o da olmazsa sopayla hakkından gelinir.»
(K K .: Nevin G., 35, Dereköy K./Acıpayam/Dz.)

Olumsuzlar :
Örnek : 1
«Dayakla... Başka neynen olur? Çocuk kısmı doğ­
ru laftan ağnar mı?»
(K K .: Şerife K., 35. Tum arlı K ./Ç k rJ
Örnek : 2
«Çok az öğüt veririk, hep döverik, her dediğimizi
yaptırırı k.»
(K K .: Sabiha T., 40, Üngüt K./M r.l

287
Örnek : 3

«Önce iyiliğinen söylen, sonra azarlan; yine de din­


lemezse kalkıp tepesine iki, üç vurursun; maşayı çe­
kip boynunun köküne indirirsin,»
(K K .: Sıdıka E., 45, Yarm a B./Kn.)

Örnek : 4

«Burada terbiyeye pek önem vermezler. Doğurur so­


kağa atarlar, kendi kendine büyür.»
(K K .: Saadet O., 50, Mr.)

2. Dinsel Eğitim

Çocuğun Dinsel Konularda Öğrenmesi,


Bi/mesi ve Uygulaması Gerekli Olanlar;

Islamın şartlarını, namaz kılmasını, kelime-i şahadet


getirmesini, Allahın birliğini, Allahın varlığını, imanın
şartlarını, oruç tutmasını, besmele çekmesini, cen­
neti cehennemi, abdest almasını, belli başlı duaları
bilmeyi, Allahtan korkmayı, «amentü»yü, peygam­
bere inanmayı, namaz dualarını, dinin gerektirdiği
şeyleri, Fatiha Suresini, bir işe başlarken «Bismil­
lah» demesini, günahı sevabı, meleklere inanmayı,
teravih namazını, bayram namazını, namaz vakitle­
rini, temizlik kurallarını, eski yazı öğrenmesini, ho­
ranı yememeyi.

Açıklayıcı Örnekler :
ö rn ek : 1

«Hepsinden mühimi dini terbiyedir. Allahı, peygam-

288
beri, islamın şartlarını, abdest alma usulünü, namaz
kılmayı, dua ve sureleri bilmeli...»
(KK.: Ayşe İ., 55, Tuzlacık K./Sorgun/Yz.)

ö rn e k : 2

«Allahın birliği anlatılır. Allahın yap dediği şeyleri


yapması, yapma dediği şeyleri de yapmaması lâzım
geldiği anlatılır. Bunlara uymazsa yarın ahirette ya­
nacağı anlatılır. Namaz sureleri ezberletilir.»
(KK.: Âlim e T., 71, Dereköy/Acıpayam/Dz.)

Ömek : 3

«Çocuklar okula gitmeden önce dini terbiye almalı­


dırlar. Bu yaşta çocuğa Allah, peygamber, günah,
sevap, iyilik, islamiyetin şartları basit yolla anlatıl­
malıdır.»
(K K .: Makbule B.. 45. Salihli/Mn.)

Ömek : 4

«Nomazın şartlarını, gusül tarzını, cenneti, cehen­


nemi, günahı, sevabı ve oruç tutmayı öğrenmelidir.»
(KIC.: Sevim B., 33, Dy.)

Ömek -. 5

«Allahın birliği, namaz kılması, oruç tutması, kötü­


lük yapmaması; yaptığı kötülüklerin öldükten sonra
kıyamet gününde hesabını vereceği; mükafat veya
cezaya çarptırılacağı, Allahın mükafatının cennet,
cezasınınsa cehennem olduğunu öğretmek şarttır.»
(KK.: İbrahim K., 47, Brs.)

289
Ö rn e k : e

«D erin liklerin e g irm ed en sath i b ir din bilgisi v e rilm e ­


lidir.»

IK K .: Hüsniye E., 43, Mn.)

Ö rn e k : 7

«Ben dini ders a lm a y ı k ü ç ü k ç o c u k la r için uygun


b u lm u yo ru m . Ç ü n kü beni de çocu kken okuldan ön­
ce h o caya y o llam ışlard ı. Bazı a y e tle ri e zb e rle m iş ­
tim , fa k a t m a n a la rın ı b ilm iyordum . A n ca k o rta o k u l­
dan sonra bu d e rs le r benim için m an a ifad e etti.
Y a n i din d ersin i ço c u kların o ku ld an ö n ce a lm aların ı
fa y d a s ız bu lu yo ru m . Bu d e rsle rd e ç o c u k la ra eski
yazı yerin e in san ları sevm e, iyilik y ap m a vs. gibi d i­
nim izin ö ğ ü tlerin i ö ğ re ts e le r d a h a fay d alı olu r. E sa­
sen ç o c u klara g ü n ah , cen n et, ceh en n e m d en çok,
A llah ın v arlığ ı, d o ğ u m k a d a r ö lüm ün de n o rm al o l­
d u ğ u, A llah ın k o rk u la c a k değil de s ev ilecek b ir şey
olduğunu ö ğ retm e lile r.»

(K K .: Fah riy e K„ 48, Mİ.)

3. Cinsel Eğitim

Açıklayıcı Örnekler :

Olumlular :

Örnek : 1

«Ç ocuğa cin sel k o n u la rd a bilgi v erilm elid ir. B u n la ­


rın ço c u ğ a s ö ylen m esi lazım dır.»
(K K .: H a y riy e V ., 32, M e rz ifo n /A m a .)

290
Ö rn ek : 2
«Verilmelidir... Çünkü erkek çocuklarının 'düş azıt­
m aları’, kız çocuklarının da hastalanmaları bu çağa
rastlar. Bu durumların onların cinsiyetleriyle ilgili ol­
duğu, her normal çocuğun başına geleceği bildirilir.»
(K K .: Fadim e K., 51, Suluova/A m a.)
Örnek : 3
«Çocuğa cinsel konularda geniş bilgi verilmelidir.
Cinsel organların adlarının doğrusu söylenmeli...
Âdet gören kızların neler bilmesi gerektiği, boy ab-
destini nasıl alacağı öğretilir. Biz öğretmezsek onlar
dışardan yalan yanlış şeyler öğrenirler nasıl olsa.»
(K K .: M eryem S., 53, K urşunlu/Çkr.)
Örnek :4
«Çocuk eğer bu konularda sorular sorarsa, gizle-
meksizin gerekenleri açıkça anlatm ak doğru olur.»
(K K .: M üşerref T., 45, Bo.)
ö rn e k : 5
«Hamilelik, doğum, kız erkek ayrımı hakkında bilgi­
ler verilir.»
(K K .: F a tm a B., 55, Bo.)
Örnek : 6
«Cinsel organların insanın en nazik bir uzvu oldu­
ğunu ve onların temizliğiyle insan hayatında oyna­
dıkları rolü anlatılmalıdır.»
(K K .: H atice D., 45, Uzunköprü/Ed.)

Örnek : 7
«Vücutta ve cinsel organlardaki değişme ve salgı­
ların korkulacak, üzülecek bir şey olmadığı, bunla-

291
rın norm al olduğu, o y a ş a gelen h er çocuğun ay­
nı şeyleri duyacağı, hissedeceği söylenm elidir. Hic
bir zam an yalan söylenm em elidir.»
CKK.: N azire G„ 55, İz.)

Ö rnek : 8

«Açıklayıcı m ah iyette bilgiler verilir. Bu konuda kız


ile annesi, oğlanla d a babası konuşur. K ızlara, on­
ların belli günleri h ak kın d a bilgiler verilir. Bu çağa
geldiğinde e rkeklerle o yn am am ası, koşm am ası, yük­
sek yerlere çıkıp a tla m a m as ı tem bih edilir.»
(KK . -. B eh ice K., 45, Bo.)

Ö rnek : 0

«Aman oğlum cunup gezm e, am an kızım âdetten


sonra pis gezm e, sık sık yıkan, sonra işin rast g it­
m ez deriz. Yüzüne baktığın kim senin d e işi ra st g it­
m ez deriz.»
(K K .: Huriye N., 42, B o r/N ğ .)

Ö rnek : 10
«Kızlara ay halleri öğretilir, âd e ti bittikten sonra
a b d e st alın acağ ı anlatılır. Erkek çocuklarına h am am ­
cı olunca, abdest a lac ağ ı öğretilir. D dha fazla şey
öğrenm esi iyi değildir. Nasıl olsa zam anla öğretilir.»
(K K .: Sevim B„ 33, D y.)

Örnek : ll
«Çocuk nasıl doğduğunu sorduğu zam an yağm ur ta ­
rafından veya lahananın içinden çıktığı veyah u tta ley­
leğin getirdiğini söylem ek doğru olm az. M ünasip bir
şekilde nasıl doğduğunu a n latm ak doğru olur.»
(K K .: H atice A., 60, T ire/İz.)
Ö rn ek : 12

«Evlenmenin bir tab ia t kanunu olduğunu, kendisinin


dereden tutulm adığını, annesinden m eydana geldiği­
ni bilmelidir.»
(KK.: Melalıat O.. 37, Silifke/ İç.)

Örnek : 13
«Çocuğun sorulan basit ve doğru o larak cevaplan-
dınlm alıdır. Ç ocuklara seni çaydan tuttum , leylek ge­
tirdi gibi sözler söylenmemelidir.»
(KK: Makbule B„ 45, Salihli/Mn.)

O lum suzlar ;

Örnek : 1

«Tövbe, haşa yarabbi! Çocuğun yanında öyle şeyle­


rin adı mı olur? Velo havle velâ kuvvete!»

(K K .: Şerife K., 35, Tum arlı K ./Ç k r.)

Ö rnek : 2

«Verilm em eli... Verilirse o çocuktan hayır gelmez.»


(K K .: A h m et B„ 31, H am u r/A ğ .)

ö rn e k : 3

«Çocuğa cinsel konuda hiç bir bilgi verilmez. Çocuk


ne gördüyse, ne duyduysa onunla yetinir.»
(K K .: Belkıs S., 37, K ab açalı K ./K iğ ı/B n .)

Ö rnek : 4

«Bu konu çok ayıp sayılarak konuşulmaz.»


(KK.: Tenzile B., 55, Susuz K./Bucak/Br.)

293
Örnelc : s
«N e d em ekm iş o ? ... O h o o ... O konuları hiç a ç m a ­
yız. A yıp tır öğrenm esi.»
CKK.: Em ine K., D eğirm enlikız K./Brs.)

Ö rn ek : 6

«Böyle ş eyler kon u şulm az. Ben u tan ırım ç o c u k la ­


rım la öyle blrşey konuşm aya.»
CKK.: F eh im e V ., 57. E zm .)

Ö rn ek : 7

«Ben hiç b ir ço c u ğ u m a böyle şeyleri a n latm ad ım .


Y e d i kızım v a r, d ördü de g elin d ir şimdi.»
( K K .: H a c e r P., 42, Y u v a K ./K ırık k a le /A n k .)

Örnelc : 8

«Ayıp olur, ö ğ retilm ez. Evlendiği gün öğrenir.»


CKK: Dudu B., 55, K ılcan K ./U ş.)

Ö rn ek : 9

«Ç ocuğa evlen in ceye k a d a r cinsel ö ğ ü t verilm ez.


Ç o cu ğ a a n c a k evlen d iğ i, g erd e ğ e g ireceğ i g ece biri
ta ra fın d a n gerekli ş eyler anlatılır.»
(K K .: S e lm a G., 60, A şağ ık ay m az K ./G ü rp m a r/V n .)

Ö rn ek : ıo

«Ç ocuğa küçükten öyle şeylerden bah sed ilm ez. S o n ­


ra m e rakı a rta r, ö ğ ren d iklerin i y a p m a y a kalkar. O
za te n ö ğ ren e ce k yaş a geldiğinde kendiliğinden ö ğ ­
renir.»
(K K ..- B elgizar K., 55. Yz.)

294
örnek : 11
«Çocuğun gözü açılır mı hiç? Böyle şey olmaz. Ço­
cuğa böyle şeyler a n latılır mı?
(K K .: Ayşe L, 60. T uzlacık K ./S o rg u n /Y z.)

örn ek : 12

«Cinsel konularda bilgi verilm ez, öyle şeyler ayıp


kaçar. Zam an gelince kendi kendine öğrenir. Y a l­
nız delikanlı veya genç kız oldukları zam an nasıl ab-
dest alacakları, hangi hallerde abdest alacakları
söylenir. Evlenmeden önce lüzumlu bilgi sağdıçları
tarafından söylenir.»
(K K .: Güllü K., 75, H alilbeyoğlu K ./D evrek/Z n .)

Ö rnek : 13

«Çocuğa cinsel konuda herhangi birşey öğütlenmez,


ayıp karşılanır. Çocuk zam an la kendisi öğrenir bun­
ları. M esela çocuk sorduğunda, annesinin diz kapa­
ğından doğduğu söylenmelidir.»
(K K .: Melek K., 55, S an k am ış/K r.)

Ö rnek : 14

«Çocuklar dereden tutulduklarına inandırılır. Anneler


babalarla yatm azlar fikri aşılanır.»
(K K ,: H atice B., 50, K aram an /K n .)

örnek : 15

«Umumiyetle çocuklara cinsel konularda m alûm at


verilmez. Bu durum daha ziyade ayıp telakki edilir.
İcabettiği zam an anneler kız çocuklarına âdet gör­
me hususunda bazı izah atta bulunurlar.»
(K K .: İfta r A., 45, Af.)

295
Ö rn e k : 1e

«Ç o cu klara bu hususta bilgi verilm ez. A ncak 'e lle ­


rini b ac ak la rın ın aras ın a s o k m a ’ gibi telkin lerd e bu­
lunulur.»

( K K .: Y a h y a B., 46. K a ra k u y u K ./P o la tlı/A n k .)

Ö rn ek : 17

«Çocuğa küçü k yaş ta n e rk e k kız arka d aş lığ ı y a s a k ­


lanır, bir a ra d a o la m ıy a c a k la rı ö ğ retilir. A raya d e ­
v am lı m esafe konur. A y rıc a cinsel kon u lard a çocuk
soru s orarsa, bazen k a ç a m a k c e v a p la r verilir ve y a ­
şının kü çü k old u ğ u söylenir. Ç o cu k lara bu konuda
fa z la bilgi v erilm ez. Ç ocuğun bu konudaki bilgisi a r­
k ad aş la rın d an kard eşlerin d en duyduklarıdır.»

(K K .: N adide B ., 42, A f.)

Ö rn ek : 18

«Çocuk nasıl d oğduğunu s o rars a, küçü kken çaydan


tu ttu k seni, birisi attı biz a ld ık seni, le ylek ler getirdi
sen i filan d eriz. D ah a son ra d a, m ü n asip bir z a m a n ­
da, an n e k arn ın d a n doğduğu söylenir.»

(K K .-. Ş ad iye İ., 38, Y e n ice IC ./B o zd o ğan /A y.)

Ö rn ek -. 19

« Ç o cu klara cinsel ko n u la rd a bü yü kleri ta ra fın d a n


hiç bir bilgi v erilm ez. .Bazı s o ru la r s o ra rs a da çocuk,
terslenir. Ç o cu k bu konudaki bilgilerini a rk a d a ş la ­
rından ö ğrenir, çevresin d e göreb ild iklerin d en kop­
m a m ay a çalışır.»

(KK . -. Y e te r G., 32, G öynük K ./A v a n o s /N ş .)


Örnek ; 20
«Çocuklara cinsel konularda bilgi verilmez, çünkü
ayıptır. Fakat, bu ayıp olan şeyler yeri geldiği z a ­
man açıklanır.»
(K K .: N ebahat D., 38, M ucur/K rş.)

Örnek : 21
«Eskiden çocuğun ana babası yanında öyle laflar e t­
mesi değil, dinlemesi bile ayıptı, Şimdikiler kitaplar­
dan okuyup, her şeyi öğreniyorlar.»
(K K .: Fadim e B., 70, Çr.)
Örnek : 22
«Eskiden evleneceği zam ana kadar bilmezdi, ayıp
sayılırdı. Şimdi zam anı gelince herşeyi öğreniyor.»
(K K .: Fevziye A., 54, Ant.)

C. C EZALANDIRM A

1. Çocuğu Cezalandırma Yolları :

Babaya söyleme,
(çok yaygın)

Dayak atma,
(çok yaygın)

Karanlık bir yere, ahıra, kilere, bodruma kapatma,


(yaygın)

Ağzına biber sürme,


(yaygın)

Aç bırakma,
(yaygın)

297
Ağzına kekik yağı sürme, konuşmama, küsme, gez­
meye götürmeme, isteğini yerine getirmeme, ayakta
bekletme, sokağa çıkmasına, oynamasına izin ver­
meme, para vermeme, sevdiği şeyi vermeme, ellerini
bağlama; kuyuya baş aşağı sallama.

2. Azarlama, Dövme

Çocuğun Azarlandığı ya da Dövüldüğü Durumlar :

Hırsızlık yaparsa, kötü bir şey yaparsa, anaya baba­


ya baş kaldırırsa, ahlâk dışı şeyler yaparsa, yalan
söylerse, gece eve geç gelirse, kabahat işlerse, mala
zarar verirse, kırıp dökerse, büyüklerin sözünü din­
lemezse, büyüklerin sözüne karışırsa, söze karşılık
verirse, söz dinlemezse, densizlik yaparsa, izinsiz
olarak giderse, küfür ederse, kavga ederse, arka­
daşlarıyla geçinemezse, komşu kızına göz dikerse,
komşularına kötü davranırsa, erkeklerle konuşursa
(kızlar), kızlarla yakın ilişki kurarsa (erkekler), gele­
neklere uymazsa, yanlışı tekrarlarsa, sınıfta kalırsa,
dersini çalışmazsa, sigara içerse, içki içerse, kumar
oynarsa...

Açıklayıcı Örnekler :

Örnek l

«Uşaklar bizi kızdırdıkları zaman yakalayabilirsek


döveruk.»

(K K .: Halise A„ 54, İncidere K ./Y om ra/T r.)

298
Ö rnek : 2

«Gevezelik edince bir zumzuk (tokat) vururuk. Har­


mana azık götürmezse, davar gütmezse vururuk.»
CKK.: S eher T., 50, Ü ngüt K ./M r.)

ö rn e k : 3

«Her zaman döverik biz. En ufak bir yaram azlık yap­


sa da döverik. Anne birine kızdımı hırsını çocuktan
alır, vurur zumzuğu (tokatı).»
CKK.: Hacer Ş„ 55, Mı*.]

Örnek : 4

«Ahıra mapus ederiz. Akşam babası geldiğinde su­


çunu söyler, dövdürürüz.»
CKK.: Kezban S.., 40, Büğüdüz K ./A nk.)

Ç. KORKUTMA

1. Korkutucu ve Ürkütücü N ite lik te k ile r:

Alkarısı
Arap
Arap bacı
Bayraklı (derviş)
Cin
(yaygın)

Dev,
(yaygın)

Carşambalı
Çingene
(çok yaygın)

299
Ç o cu k toplayıcı
Deli
G ogo
G ü m b ü r D ede
H eybeli
H o rku ç (korkunç)
H o rtla k
K a ra k u ra
K aran lık
K artıb o z (bir tü r c an av a r)
Öcü
(çok yaygın)

Ölü
Peri
(yay g ın )

T a ra n B aba
T a ra n b ö c ü
T o rb ac ı
U m acı
(y ay g ın )
Y a m y am .

2. Kimi M eslek S ah ip leriyle:

Asker
B acact
Bekçi
D ilenci
D o kto r
Elekçi
Eskici

300
Jandarm a
Hırsız
İğneci
(çok yaygın)

M uhtar
Polis
Satıcı
Sünnetçi
(yaygın)

3. H ayvan lara :

Ayı, akrep, böcek, canavar, çakal, fare, hav hav (kö­


pek), horoz, kedi, kurt, maymun, yılan.

4. Dinsel Kavramlarla :

Allah (Allahın çarpacağı, Allahın taş edeceği vb.), ce­


hennem, öte dünya, zebani.

5. Araç-Gereç ve Ev Eşyasıyla:

Ateş, bıçak, iğne, kara çorap, kara- yastık, kibrit, ma­


kas, masa, merdiven, loğ taşı (toprak damları dü­
zeltm ek için kullanılan yuvarlak taş), peynir tulumu,
süpürge, şemsiye.

6. Bunlardan Başka Yollarla :

Ağza biber sürmekle,


(yaygın)

Ağza kekik yağı sürmekle


Babayla

301
B ağ lam akla
B üyüklerle
C eza la n d ırm ak la
Dctyakla
(yay gın )
Evden a tm a k la , g ezm eye g ö tü rm em ekle, h ap sed il­
m ekle, h as talıkla , herhangi bir h akkı elinden alın ­
m akla, hüküm etle, kom şu büyükleriyle, sevdiği şey­
den yoksun k ılın m a kla, yasayla, yiyecek v erm em ek­
le vb. korkutulur.

Açıklayıcı Örnekler :
Ö rn ek -. 1
«Çocuğun üzerine h am u r teknesi konur, üstüne de
yem serpilir. T a v u k la r tekn en in üzerine çıkartılır,
yem yedirilir. T a v u kların tıkırtısın d an çocu k korkar.»
( K K .: M ü n e v v e r A ., 68, Kü.J
Ö rn ek : 2
«Çocuk korku tm aya gelm ez. Benim çocuğum bir y a ­
ra m azlık yap m ıştı. K aynanam u yu t dedi. İçeri g ö tü r­
düm u y u tm a y a .,. Ç ocuk tam d a la c a ğ ı sırada k ay n a ­
nam cam ı vurup bağırdı. Başına da beyaz ç a rş a f
bürülem işti. Ç ocuk korktu, kendini kaybetti. H a s ta ­
lıklı kaldı.»
(K K .: F ad im e B., 70, Ç r.)
Örnek : 3
«Burnu biz, gözleri çuvaldız,
K arnının altı keçe,
Bizim uşakları a la kaça! diye korkutulur.»
(K K .: S a a d e t A ., 45, G ölcü ğez K ./E z m .)

302
Ö rn ek : 4

«Horkut torbanı sarkıt,


Alnı peçe, burnu pis,
Kulakları çuvaldız
Çocuğu veriyim al git, diyerek çocuğun önüne at to r­
bası sarkıtılır.»
(K K .: Em ine B.; 65, Ö zkonak B ./A van os/N ş.)
XI
Ç ocuk Oyunları
A. ÇOCUK OYUNLARININ ADLARI

Aç kapıyı bezirgan başı, açıl turnam açıl, ağaç kap­


maca, ah benim turnam, al kardeşim, Ali dayı saat
kaç, altm ış taş, am bara vurdum bir tekne, Ankara
çizgisi, anne saat kaç, anne beni kurda verme, ara
kesti, Arabistan buğdayları, Arapçay, armut, aslan
kaplan, askercilik, aşık, ateşim ateş, ay gördüm,
ayakkabı kapıp kaçm a, beştaş, bildirimbiç, bilya, bir­
dirbir, boncuk, canlatm alı elim, ceviz, ceylan kaçtı,
ciddi bitti (saklam baç), çıldır, cicoz, çilli, çakmak
attım tarlaya, çelik çomak, çıktım çınara, çizgi (kay­
dırak), çoktaş, çürük elm a, dam a, danabaşı, deniz­
de dalga var, dokuz kiremit, dolye (çömlek parçala-
rıya oynanır), düğüncülük, dükkancılık, ebe ebe güp
düştü, ebe beni kurda verme, el bende, el el üstün­
de, elim sende, elim demirde, ellit-aş, elmamı yediler,
endes turbes, esnek, esir kurtarma, esir tutma, eş
kurtarma, eşim dağda ben bağda, eşim seni süren
kim, eşşeğimi tazeledim, eşşekçilik, evcilik, fırıldak
çevirme, finosya, gazoz kapağı, gevekçi, gogo, göz
yummaca, güvercin taklası, güzellik mi çirkinlik mi,
hamam çöktü, hamam kızdı, hame, harmanbiş, har-

305
ra, hırsız polis, h ot, hot m et (çelik çom ak), im dat,
inek doğurtm a, İp a tlam a, istop, kabakçı, kaç kur­
tul, kaldırım dan kaldırım a, kale benim sen necisin,
kale yıkm aç, kaptı kaçtı, karış a tla m a , kasa, kavun
karpuz, kaydırm aç, kazlarım dışarı, kızgın taş, kızış­
tı. kıristirlk (kirem it oyunu), koca, koka, kom en, ko­
v a la m a ca , k o valan b aç (ko şm aca), kovboyculuk. köp­
rü altı, körebe, kösküç, köşe k ap m aca, kurtarm aca,
lades, leblebici, lök döndürm e, m a ta , m aym un, m e k ­
tup, mendil kap m a ca , m enekşe mendili düşe, meşe,
m et. m isket, m ors, m uça, ne iş yaparsın, nesi var.
ok. okçuluk, o rtad a sıçan, o tu r kurtul, ön dö truva,
ördek suya d aldı, p aracık, pas pas, peynir ya'lnız
kaldı, postacı, s a a t kaç, sakızcı baba, saklam baç,
savaşçılık, sek sek, siğlenbit-sinnenbit (saklanbaç),
sobe, şoförcülük, tahin pekm ez, tavşan koç tazı
tut, tavşan tilki, tek mi ç ift mi, terle ham am , tıp,
tilki tilki s aa t kaç, tom bala, tonbilik, topaç, trafik,
trenciltk, uzun eşek, üçtaş, vur kaç, yağ satarım bal
.satarım, yakan top, y an ar top, yattı kalktı, yerde
gökte ne var, yıldırm a, yum urtacı, zildir, zırnbo.

B. O Y U N LA R D A K U LLA N ILA N A R A Ç -G ER EÇ LER

Aşık, bebek, bez, bıçak, boynuz, bilya, çem ber, çın­


gırak, çivi, değnek, ev eşyası, ip, sicim, kağıt, k a ­
lem, kemik, kirem it, kozalak, m a ka ra, mendil, pelit,
tab a n c a (oyuncak), taş, tebeşir, ten eke, top, topaç,
tüfek (oyuncak).

306
Açıklayıcı örnekler :

ö rn e k : l

Ah benim turnam :

«Tekerlemeler söylenerek ebe seçilir. Öteki çocuklar


ebenin çevresinde bir dâire meydana1 getirirler. Ço­
cuklar :

Ah benim, turnam
Yeşil başlı turnam
Oturursa oturur
Kalkarsa kalkar
Büzülürse büzülür
Açılırsa açılır
Elleri şap şap
Ayaklan .rap rap
Büzülürse büzülür
Süzülürse süzülür
diyerek dönmeye başlarlar. Sonunda her biri ayrı bir
biçime bürünür. Ebe beğendiğini seçer, yerini ona
verir.»
(K K .: Behice K., 45, Ba.)

ö rn e k : 2

Boncuk :

«Altı kişi bir halka meydana getirirler. İçlerinden biri,


eline hiç kimsenin göremiyeceği bir biçimde boncuk
gizletir. Sonra her iki elini uzatarak 'in min çukur­
da mısın, ak pak yumurtamısın, a benim canım bon­
cuk. sen benim elimde misin?' der. Sonra ötekilere
boncuğun hangi elinde olduğunu sorar. Bulan oyu-

307
nu kazanm ış olur. A rtık boncuğu o gizletir. Oyun
böylece sürer.»
(K K : F atm a ö „ 40, B o rçk a /Ar.)

Ö rnek : 3

Ebe beni ku rd a verm e :

«Dokuz on kişilik bir gruptan bir ebe, bir de kurt se­


çilir. Ö teki o yu n cu lar ebenin ard ın a te k sıra dizilirler
ve 'ebe beni ku rd a verm e' diye bağ ırm ağ a b a ş la r­
lar. Bu a rad a kurt olan arka d ak ile rd en birini k a p ­
m aya çalışır. En sona kalan , kurda yakalan m ayan
oyunu kazanır.»
CKK.: Fikret T., 33, Dallıca/El.)

Örnek : 4

Eşim d ağ d a, ben b ağ d a :

« Ç o cu klar ikişer, ik iş er a yrılırlar. B ir kişi te k kalır ve


e b e olur. Eşler biriblrlerinden a y rılırla r ve ‘eşim
d ağ d a, ben b ağ d a ' diye b ağ ırırlar. Ebe yanlarına
y ak la ş ın c a yeniden uzaklaşırlar. Ebe eşlerden birini
kendine eş ed in m ey e çalışır. Ebe hangi çiftin e ş i­
ni kendine eş edinirse, te k kalan ebe olur. Oyun böy-
lece sürer.»
CKK.: A v n iy e K ., 42, G m .)

Ö rnek : 5

Çömlek çömlek :

«Herkes önüne bir kişi a la ra k d aire halinde dizilir. Bi­


risi o rta d a ebe olur. Ebe bütün çöm lekleri g ezerek
k a fa la rın a vurur, beğendiğinin sahibine s o ra r: ‘Çöm -

308
leğinde ne kaynar?' Ö te k i: 'Pilav' d er demez ikisi
birden dairenin etrafında koşarlar, kim önce varırsa,
öteki ebe olur.»
(K K .: Sıdıka E.. 45, Y arm a B./Kn.)

Örnek : 6

Flnosya :

«Oyuncular el ele tutuşup halka olurlar. 11, 21, 31,


41, 51, 61, 71, 81, 91 ve 101 diye sayılır. 101 olan kar­
şısındakinin ayağına basm aya çaıişır. Başarırsa ’fi-
nosya' olur, başaram azsa oyundan çıkar.»
(K K .: Mürşide Ş., 20, Tire/tz.)

Örnek : 7

Gece yarısı :

«Oyuncular bir sıra Halinde dizilirler, içlerinden biri


tilki, ötekiler tavuk olurlar. Tilki olan çocuk onların
uzağında tek başına durur. Tavuklar tilkiye 'saat
kaç?' diye sorarlar. Tilki İstediği saati söyler. T a ­
vuklar tilkinin söylediği saat sayısı kadar adım a ta ­
rak tilkinin yanına giderler. Tilki eğer 'gece yarısı’
derse, tavuk olan oyuncular kaçışırlar. Yakalanan
tilkinin yanında kalır. En son yakalanan tilki olur,
ötekiler tavuk.»
(K K .: Ülfet Ö., 30, Ulultent K ./A rh avi/A r.)

Örnek •. 8
I
Hala hala :

«Daha çok kızların oynadıkları bir oyundur. Yere


minderler serilir. Kızlar iki, üç gruba ayrılırlar. Ken-

309
dilerine göre anne, b ab a, dede, çocuk, hala vb. s e ­
çerler. Y em ek y a p a rla r, a ğ a ç d alların d a n bebek y a ­
p arlar. B iribirlerine m isafirliğ e gid erler, hal h a tır so­
ra r ve ikram da bulunurlar.»

(K K .: R efik a G., 55, G öm eç K ./K y .)

ö rn ek : 9

H a rra :

«Ç o cu klar iki küm eye a yrılırlar. K ura çekilir. Kurayı


k aza n a n önce s a k la n m a h akkım eld e etm iş olur;
ö teki gruptan u za k la ş a ra k bir yere saklan ır. Kurayı
kaybeden grubun sözcüsü onları bulm aya çalışır. B u­
lursa 'H a rra !' diye bağırır; b u lam azsa, bu s efer
saklan an gruptan birini y ak ala r; böylece bir g a li­
biyet elde etm iş olur. Oyun böylece sürer.»

(KK.: Salih C.. 64, A f.)

Örnek 10

Hot :

«O rta yere bir d a ire çizilir. D aire içine b ir ten eke


dikilir. B una ‘hot* denir. H ot'un b aşın d a bir ebe
bulunur. Ö teki ç o c u k la r kaled e beklerler; hepsinin
elinde h o ta v u rm ak için b ire r ta ş bulunur. O yu ncu ­
la r ellerin d eki taş larla h o t’a v u ru rlar. H o t devrilince
ebe hot'u dikm eye çalışır. Bu s ıra d a ço c u klar a ttık ­
ları ta ş la ra b asm aya ç alışırlar. T a ş ın a basm adan
ebe ta ra fın d a n tutu lan ço cu k oyunu kaybeder.»

(K K .: H a c e r P., 42, Y u v a K ./K ın k lca le /A n k .)

310
ö rn e k : l l

Kavun karpuz :

«Çocuklar iki bölüğe ayrılırlar. H er bölüğün bir ebesi


vardır. Ebelerden birisi gidip, diğer bölüğe 'beyim
bir karpuz istiyor’ der. Ö teki de 'beğen beğendiğini
a l’ diye cevap verir. Bir sıra halinde oturan çocuk-
rın hepsinin başlarını avuçlarının içine alarak teker
tek er sıkar. Sözde en olgununu beğenir içlerinden.
Eliyle gözlerini k ap atır karpuz olan çocuğun. Yine
bir sıra halinde dizilm iş kendi grubundan birine işa-'
ret eder; gelen çocuk beğenilen karpuzun (çocuğun)
alnına parm ağ ıyla v u rara k grubuna döner. Bu grup­
ta herkes arkasını dönüp el çırp arak ‘olsa d a ye-
sekl* diye bağırırlar. Gözleri açılan çocuk karşı
gruptan aln ın a dokunanı bulm aya çalışır. İsabet e t­
tirirse, çocuk karpuzun grubuna geçer, yoksa k ar­
puz olan çocuk karşı g ru b a geçer. Oyun karşılıklı
olarak tekrarlanır.»
(K K .: F ad im e K., 51, S u lu o va/A m a.)

Ö rnek : 12

Kızgın taş ;

«Daha çok geceleyin oynanan bu oyunda oyuna katı-


la n lar düzlük bir yerde toplanırlar. Bir yere ateş y ak ı­
lır. O rta büyüklükte, yuvarlak b ir taş bulunur. Taş
ateşte iyice kızdırılır. Bir yer belirlenir. Kızdırılan taş
bezle tutu lu r ve birisi tarafından uzağa fırlatılır. Taş
fırlatılırken öteki çocu klar gözlerini kaparlar; daha
sonra da taşı aram aya koşarlar. Kim taşı bulursa.

311
daha önce işaret edilen yere getirm eye çalışır. G e­
tiren. taşı fırlatm ayı hak eder. Böylece oyun sürer.»
(K K .: Ayşe Y.. 38. C ebiz B ./S e rik /A n t.)
Örnek : 13

Ördek suya daldı :

«Çocuklar halka olurlar. Hep bir ağızdan : 'Ördek su­


ya daldı, zil çaldı' derler, sonra da_ oldukları yerde
dururlar. En güzel pozu veren birincidir.»
(K K . : Adviye B.. 45. Bo.>

Örnek : 14

S ek sek :

«Bir taş alınır, yere çizgiler çizilir. Birkaç kişi bu çiz­


gilerden iki üç kere a ta rla r ve taşı sektirirler. Çizgi­
ye değmeden oyunu sonuna kadar götüren kazanır.»
(K K .: Ayşe T., 47, A f.)

Ö rnek : 15

Taştan ta ş a :

«En az üç kişiyle oynanan bu oyunda birisi ebedir.


Öteki iki kişi taştan taşa geçerken toprak yerde ebe
tarafından yakalanırsa oyunu kaybeder ve ebe
olur.»
(KK. -. F a tm a A., 31, K orkuteli/A nt.)

Örnek : 16

V ur kaç :

«Oyuncular yüzleri içeri dönük olarak daire olurlar,


Ebe dairenin dışında koşar .birinin arkasına vurur.

312
Vurulan ebeyi kovalar ve yakalam aya çalışır. Ebe y a ­
kalanmadan kovalayanın yerine gelirse, vurulan ebe
olur.»
(K K .: Şerife Ş., 30, Kızılcasöğüt K ./Çivril/D z.)
XII
A tasözleri, Ö zdeyişler,
D eyim ler, S evgi v e okşam a
sözleri, K argışlar, B ilm eceler,
Ninniler, A ğıtlar, M asallar
A .. ATASÖZLERİ, ÖZDEYİŞLER, DEYİMLER

Abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz.


Adam olacak çocuk bokundan belli olur.
Ağaç yaş iken eğilir.
Ağlamayan çocuğa meme verilmez.

Çocuk aklı it aklı.


Çocuk aklı tavuk aklı.
Çocuk çocuğun aynasıdır.
Çocuk çocukluğunu, büyük büyüklüğünü bilmeli.
Çocuk düşman kilididir.
Çocuk evin altın topudur.
Çocuk evin aynasıdır.
Çocuk evin bülbülüdür.
Çocuk evin direğidir.
Çocuk evin neşesidir.
Çocuk evin ocağıdır.
. Çocuk evin süsüdür.

315
Ç o cu k evin şenliğidir.
Ç o cu k evin tem elid ir.
Ç o cu k güle b en zer, b ak arsa n a ca r, b akm azsan solar.
Ç ocuk kalk ar, büyüğe bakar.
Ç ocuk olan yerd e b aş ka s ı çekiştirilm ez.
Ç o cu k o lm ayan evde b ac a tü tm e z.
Ç o cu k o lm ayan eve m e lek girm ez.
Ç o cu k p ad işah tan korkm az.
Ç o cu k yedisinde neyse, yetm işin d e de odur.
Ç o cu k la ço cu k olu n m az.
Ç o cu kla İt iltifa ta g elir.
Ç o cu ktan a l haberi.
Ç ocu ksu z ev, boş a m b a ra benzer.
Ç o cu ksu z ev, k ala ys ız k ab a benzer.
Ç o cu ksu z e v susuz d eğ irm en e benzer.
Ç o cu ksu z evde k ö ç ek olm az.
Ç ocuksuz e v tu zs u z e km eğ e benzer.
Ç ocuğu yolla1 işe. sen de g it peşine.
Ç ocuğu yolla işe, tu tta b u rn u n a İşe.
Çocuğun yediği helal, giydiği h aram d ır.

Eve çocuk, e rkeğ e çub u k yaraşır.

Kız anan ın , oğlan b abanın ortakçısıd ır.


Kız annesinden ö ğ re n ir s o fra düzm eyi,
oğlan b ab asınd an ö ğ ren ir o b a gezm eyi.
K ızd ır n azd ır, bin a ltın a zdır.
Kız doğuran kırm ızı giym ez.
Kızını dövm eyen dizini, oğlunu dövm eyen
kesesini döver.
Kızını kayıran kocaya verm ez, oğlunu kayıran
h o caya verm ez.
K u nd akta giren, ten eşird e çıkar.
Küçük olmayınca büyük olmaz.

Nasıl uşakçık, öyle böyücek (çocukluğu neyse,


büyüklüğü de odur).

Oğlan dayıya, kız halaya çeker.


Oğlan evin direğidir.
Oğlan evin temelidir.
Oğlan oğul ise elin malı senin, değilse
senin malın elin.
Oğlan oktur, her evde yoktur.
Oğul ocaktan, ayran bucaktan.

B. SEVGİ VE OKŞAM A SÖZLERİ

Ağzı Avşar elması yavrum


Ağzımın tadı
Altın gözlüm
Altın saçlım
Anan esirin olsun
Anan itin olsun
Anasının kuzusu
Arslamm

Balam
Balım
Bağım bahçem
Bahçemin çiçeği
Benim anam
Benim babam
Benim balam
Bey oğlum
Bir tanem
B o ncu k gözlüm
Boyuna kurban olduğum

Can
C an cağ ızım
C anım
C anım ın içi
C an keseği
C iğerim
C iğ e r parem
Cülüğüm

Ç ağ am
Ç akırım

D ikili ağacım
Dudum

E fendi oğlum
Elm a gözlüm
Evimin direği
Evimin feneri
Evimin ışığı
Evim in şenliği
Evim in yakışığı

F ab rikası güzelim
Fındığım

G adasını aldığım
Gözüm
G özüm ün yağı
G üzelim
G üzelcem

318
Hanım kızım
Has o ğ lu m '
Hayatım
Hayatımın parçası
Huyunu huşunu sevdiğim
Huyuna kurban olduğum

Kadın kızım
Kadasını aldığım
Kadife yanaklım
Kalbimin yağı
Kanaryam
Kapımın kilidi
Kara böcüm
Kara gözlüm
K ara kaşlım
Karamuğum
Kaymağım
Kekliğim
Keklik bakışlım
Keklik'nakışlım
Keleşim
Kınalı kuzum
Kıvırcık saçlım
Kızanım
Koçum
Koyun huylum
Kölesi olduğum
Kömür gözlüm
Kurbanım
Kuş üzümüm
Kuzum
M alım mülküm
M avişim
M eleğim

N a r tanem
N u r tan em

O ğlağım
O ğ la k tekem
Oğul balım
Oğul canım

Öm rüm
Ö nünde öldüğüm
Ö z suyum
Özüm ün özü

Paşam
Paşaların paşası
Paşa oğlum
P ınar gözüm

Sam urum
Süzm e balım

Şekerim
Şekerparem
Şenliğim
Şerbetim

Tadım tuzum
Tatl» kızım
Tom bişim
Tontonum
Topacım

320
Topağım
Tosunum

Uğruna kurban olduğum


Uğruna öldüğüm
Uslum
Uşağım

Üzüm gözlüm

Varım yoğum

Yakışıklım
Yaradana kurban olduğum
Yavrum
Yiğidim
Yoluna öldüğüm

C. KARGIŞLAR

Adın batsın
Adın ortadan kalksın
Adın sanın kurusun
Ağzın kilitlensin
Ağzını imansız yusun
A fata gelçsin
Ak güne hasret kalasın
Aklın delinsln
Allah belanı versin
Allah cezanı versin

Baba deviresice
Bal ylyesen, zehir gusasan
Bayramlara çıkmayasın

321
Boyun poşun devrlle
Boyuna boz ipler ölçüle
Büyümeyesin

Can evinden bulasın


Canı çıkasıca
Canından bulasın
Ciğer bağlarından yanasın
Ciğerin ağzına gelsin
Ciğerinden yanasın
Ciğerine bit düşsün
Ciğerine hamam ateşi düşsün
Ciğerine köz düşsün
Ciğerinden tutul inşallah
Ciğerinin sapından yanasın
Ciğerlerin döküle
Ciğerlerin ezile
Ciğerlerin kusasın

Çenen bağlansın
Çenen kapansın
Çenen tutulsun

Devranın döne
Defterin dürüle
Dirin gitsin, ölün gelsin
Doktor kapılarına düşesin
Düğünün de kar yağsın

Eli ayağı büzülesice


Ellerin iki yanına uzansın
Elin ayağın teneşire gelsin
Emdiğin süt burnundan gelsin
Ermiyesin, yetişmeyesin

322
Etin gönün su kese
Evladından bulasın

Geberesin inşallah
Gittiğin yerlerden geri dönmeyesin
Gönenmiyesin
Gök ekin misali biçilesin
Gözün çıksın
Gözün avucuna düşsün
Gün bul, dirlik bulma
Gün güneş görmiyesin
Güverip yeşeremlyesin

Hısıma gelesin
Hoppacık oiuver inşallah (ölesin inşallah ölesin)

Issı yatıp, soğuk kalkasın (ölesin)

İflah olmayasıca
İki elin yanında kalsın
İki gözün önüne aksın
İt kursağına düşesin

Kanın içine aksın


Kanın içinde uyuşsun
Kapısı dövülesice
Kara günler göresice
Kara haberin gele
Kara kan kusasın
Kara yere giresin
Karartın kalka
Kamın doymaya
Kesenin altı delik olsun
Kıran giresice

323
Kurşuna gelesice

M ak in eler altınd a kalasın


M uradın gözünde kala

N am usun kirlene
N a za ra gelesin

Od o cak tutm ayasın


O cağ ın sönsün
O lm az olasın
O nm qyasın
Otom obil altında kalasın

Ö lücülerin gelsin
Ölü haberin gelsin
Ölüp ölüp dirilesin
Öm rün kesile

P arça p arça olasın


P a tır p atır patlayasın

Rızkın kesile

S a b ah a ermiyesin
Saçın sakalın ağarsın
Saidi V akkasın okuna uğrayasın
Sen de evladından çekesin
Südüklüğün tutulsun
Sürüm sürüm sürünesin

Şeytandan bulasın
Ş im şek çarpsın
Şişekaisın

Tabutun bezene

324
Tahtaya tabuta gelesin
Teneşire gelesin
Tepene taş yağsın
Toprak başına
Türemlyesin

Uğurun kademin kesile


Uyur uykundan olasın

Üstünden arab a geçe


Üzüm üzüm üzülesin

Yağlı ipe gelesin


Yanın yere gele
Yedi dağın ardına gidesin de kokun, sesin gelmeye
Yere batasın
Yere giresin
Yetişmeyesin
Yeşermeyesin
Yiğit ölümüne gelesin
Yiğitken yıkılasın
Yiğit yanın yere gelsin
Yuyucular kuyucular götürsün
Yüzün gülmeye

BİLMECELER (Yanıtı Çocuk Olanlar)

Allahtan korkmaz
Cennetten çıkmaz (Çocuk).
(Kaplıkaya K./HarpuL/El.l

Bir yatan hiç olur


iki yatan üç olur (Çocuk).
(Ada.)

325
H op hop evim taşı
Gözüm ün m utluluk yaşı (Ç o cu k).
(T ire/îz.)

P ad işah tan büyük kim dir? (Ç o cu k).


tK ü .î

T a k ır ta k ır ta k ra b a
İçindedir a kra b a
A ğzında y o k tu r dişi
H ergün y em e ktir işi
Y a e rke ktir, ya dişi
Bunu b ilir h er kişi (B eşik ve çocuk).
(Gaz.)

U fa cık boyu v a r
Türlü türlü huyu v a r (Ç o c u k).
(Gebiz B ./S erik /A n t,)

Y e r içer, k a m ı doyduğu halde pislem ez


(A nne k arn ın d a çocu k).
tfç.)

B ize geldi b ir konuk


ö n ü n e yahni koduk
N e yahninin kem iği v a r
N e konuğun dişi v a r (Ç o c u k ve m em e).
(Deligazi K ./Sv.)

326
D. NİNNİLER

Adı sarij kendi sarı


Her çiçekten alır arı
Benim yavrum oğul balı
Oğulsuzlar neyler malı
Ninni yavrum nini.
(Y arm a B./Kn.)

Antalya’nın kuyuları
Çayır çimen kıyılan
Ufacık yavrum uyusun ninni
Uyusun da büyüsün ninni.
(Gebiz B./S erik /A n t.l

Asmaya kurdum salıncak


Eline verdim oyuncak
Oyuncağı oynarken
Uyuyuverdi yavrucak.
(Korkuteli/Ant.)

Ay karşıdan doğup gelir


Gün boynunu eğip gelir
Dayısı Almanyadan
Marklarını sayıp gelir
Ninni yavrum ninni.
(Y arm a B./K n.)

Babasının adı şişman


Anası getirdiğine pişman
Cümle âlem yavruma düşman
Düşmanların gözü kör olsun ninni.
(Bil.)

327
Bahçeye hurdum salıncak
için e de koydum oyuncak
Uyumadı gitti yum urcak
N inni yavrum ninni.
(Y ay g ın )

B en bebenin anasıyım
Ocaklarda yanasıyım
B ir mevtadan bulasıyım
Ninni yavrum ninni.
(B a.)

B ebeğin beşiği çamdan


Yuvarlandı düştü damdan
B ey babası g elir Ş a m ’dan
N enni neııni} nenni, nenni.
,

(Y ay g ın )

B eleğine belediğim
B eşiğine indirdiğim
B ir ATldhdan dilediğim
Ninni yavrum ninni.
(S a rn ıç K ./D u rsu n b e y /B a .)

B enim balam bal taddvr


Balam beni aldatır
Şim di baban yoldadır
N enni balam nenni.
(T u zlacık K ./S o rg u n /Y z .)

328
‘ Çamdan beşik oydurayım ninni
İçine gül koydurayım ninni
Bey babana göndereyim ninni
B u hu hu benim yavrum ninni.
(Büğüdüz K ./A n k .)

Çamdan beşik yaptırayım


İçine güller doldurayım
Uyumazsan kaldırayım
Nenni de yavrum nenni.
(H atım suyu K./M1.)

Çalkan Karadeniz çalkan


Gemüerde olur yelken
Bursa’daki E m ir Sultan
Uykular yolla yavruma nenni.
(Bil.)

Çistan ettim seni


ç i ş

Göyneksiz kodun beni


Şimdi baban gelirse
Bir seni sever bir beni.
,

(Gaz.)

Çiştik çiştik et beni


İşten kurtardın beni
Şimdi baban gelirse
Hem seni sever, hem beni.
(Adı.)

Dağa vardım dağlar olur ninni


Dağın tavşanları' büyür ninni
E v e geldim benim yavrum uyur ninni.
(BU.)

329
D ağ dağı dağı§lasın
H ak seni bağışlasın
U rfa’dan nacar gelsin
B eşiği nakışlasın
Uyuyasın yavrum ninni.
CAdı.)

Dağ dağı darı kuşu


A nası hatun kişi
Babası da çocuklar başı
N inni yavrum ninni.
(Adı.l

Dağda koyunun kışlasın


Ovada çiftin işlesin
Mevlam seni bana bağışlasın
N inni yavrum ninni.
(S a rn ıç K ./D u rsu n b e y /B a .)

Dağlara vardım dağlar susuz


Doğdu tavşanlar uykusuz
Çadırlar kurdum kıyışız
Benim yavrum y ek uykusuz
N enni yavrum nenni.
(İsk ilip /Ç r.)

Dağlarda biter kayısı


Y erlere diişer iyisi
Gelmez yavrum un koç dayısı
Ninni yavrum ninni.
(Y a r m a B ./K n .)
Dandana yavrum dandana
Danalar girm iş bostana
Bostan yemez köken yer
Benim yavrum lokum yer.
(Af.)

Dandin danadan
Bağışlasın yaradan
Böyle çirkin anadan
Doğdu bir şah balaban
Ninni yavrum ninni.
(Tr.)

Dandin dandin dan bunun


Eğerlenmiş at bunun
Trabzon’un içinde
Bey babası var bunun
Uyu yavru uyu.
(Tr.)

Dandini dandini dan ister


Babasından dan ister
Değme keten de olmaz
İpekten olsun ister.
(K a ra y a k a B ./E rb a a /T o .)

Dandini dandini dan ister


Çocuğum bayrama don ister
Çocuğum donu beğenmez
Babasından pantolon ister.
(Bil.)

331
Dandini dandini danadan
H enüz doğm uş anadan
Böyle çirkin anadan
N e güzel v erm iş yaradan.
(B an d ırın a /B a .)

Dandini dandini dastana


Danalar g irm iş bostana
Kov bostancı danayı
Y em esin lahanayı.
(Y a y g ın )

Dandini dandini dastana


Danalar g irm iş bostana
Bostancı danaya höst dem iş
D ana da ona «.möö!» dem iş
N enn i benim yavrum nenni.
(Bo.)

Dandini, dandini dastana


D eveler girm iş bostana
B ostam yem ez, kökünü y e r
A nası da oğlunun bokunu yer.
(Mn.)

H aydan olur huydan olur


A ra p atı taydan olur
H er güzellik soydan olur
N inni yavrum ninni ninni.
(Gebiz B ./S erik /A n t.)

332
Havada kuşlar ötüşür
Yavrumu kurtlar bölüşür
Düşman oturmuş gülüşür
Ninni de bebek ninni.
(Oldukça yaygın)

Hey kargalar kargalar


Ceviz dalın ırgalar
Ceviz dalı kırılmış
N ereye tünesin kargalar
Nenni de yavrum nenni.
(Af.)

Hoppala yavrum hoppala


Koşar gider bakkala
■Bakkal yolu taşlıdır
Yavrum hilal kaşlıdır.
(M erzifon/A m a.)

H u hu hu başı
Benim oğlum binbaşı
Binbaşının atlan
Kişir kişir ediyor
Neyin için ediyor
Yem i için ediyor
Yem i nerden bulmalı
Kilimciden almalı
Kilimci kilim dokur
içine bülbül okur
O bülbül benim olsa
Hu, hu hu Allah
Oğluma uyku ver Allah.
(Zile/To.)
H uu huu dervişler
D evrilm işler ölm üşler
K ırk som un ek m ek yem işler
Daha var m ı dem işler?
(Yaygın)

H uu huu dervişler
Yavrum a u y ku verm işler
H uu huu hu u A llah
Yavrum a uyku v e r A llah
(C eyhan/A da.)

H u hu hu çek er
K uyulardan su çek er
K üçücük yavrum un annesi
B ü y ülenecek n e ç e k e r.
(Deligazi K ./Sv.)

H u hu hu g elir
K uyulardan su gelir
Y a v rum u n gözlerine
Mevlâdan uyku gelir.
(Deligazi K ./Sv.)

H u Jıu hoppala
Y a v rum gid er bakkala
Bakkal yolu taşlıdır
Yavrum hilal kaşlıdır.
Uyu yavrum uyu.
(İncirli K ./Feth iye/M ğ.)

334
H uu huu hu u nenni
K uşlar duym asın nenni
E ğ e r kuşlar duyarsa
H em seni y e r h em beni
N enni yavrum nenni
(Uluborlu/Isp.)

H u h u hu seni
Tilkiler duym asın seni
E ğ e r tilki duyarsa
H em seni y er, hem beni
Uyu yavrum uyu nenni yavrum nenni.
,

(Yeşilören K ./A m a.)

K ara çadırın kazığı


Evlat babanın azığı
Gelinlerin başı bozuğu
Ninni yavrum ninni.
(Ba.)

K arga seni tutarım


Kanadını yolarım
Yelpazeler yaparım
Mini mini hanımlara satarım
Ninni oğlum ninni.
(Ank.)

Kızım kızım kızlandı


Kızın suya hızlandı
Papuçlan tozlandı
Delikanlılara göz attı ninni.
(Dağıstanlı K ./C eyhan/A da.)

335
Kızımı uyuturum ninni
Ninnilerle büyütürüm ninni.
(Çkl.)

Küp sırçası saray olmaz


Beklerim koç dayın gelmez
Benim derdim kim se almaz
Ninni yavrum ninni.
(Y a rm a B ./K n .)

N enni desem ne hal olur


Gül açılır bahar olur
Uçan kuşlar destan olur
N enni küçük balam nenni
(A ğ.)

N enni desem netinim yakar


İlkbaharın gülü kokar
Senin derdin beni yakar
N enni yavrum nenni.
(M ih a lıç ç ık /E s .)

N enni diyeyim beşiğine


A y güneş doğsun eşiğine
Büyüdüğünü görürsem
Gül doldurayım döşeğine
N enni yavrum nenni.
(U luborlu/Isp.)

336
Nenni kuşum nennisi var
Uzak yerde emmisi var
Gönlünü görecek dayısı var
Nenni desem uyursun
Uykularda büyürsün.
(Banaz/Uş.)

Nenni nenni neğrilce


Gök soğanlı böğrülce
Akşam baban gelince
Hani yemek deyince
Seni korum önüne
Nenni nenni nenni.
(Bayat/Çr.)

Nenni nenni nendireyim seni


Ak göğsümden emdireyim seni
Büyük pınarlarda çimdireyim seni
Nenni yavrum nenni nenni.
(Karabıyık K ./Sarayönü/Kn.)

Nenni nenni nennice


Bol soğanlı böğrülce
Oğlum yesin doyunca
Uykular uyusun boyunca.
CUluborlu/Isp.)

Nenni nenni nennisine


Uyku çeker kendisine
Haber eyler emmisine
Uyusun da büyüsün nenni.
(Uluborlu/Isp.)

337
Nennisine belediğim
A l bağvrdak doladığım
Seni haktan dilediğim
N enni yavrum nenni.
(B ay at/Ç r.)

Nennisine salladığım
Babasına yolladığım
Nennisine uyuttuğum
D üşe kalka yürüttüğüm .
(B or/N ğ.)

N enni nenni yatasın


Uykulara batasın
E ğ e r uykun gelm ezse
Satın alam yataeın.
(Dallıca K ./El.)

N inni de çağam ninni


Çağam u y u r beşikte
A na ağlar eşikte
N inni de çağam ninni.
(Adı.)
Ninni dedim neyledim
A l kundağa beledim
B en yavrum a ne dedim
Ninni de yavrum ninni.
(T ire/îz.)
Ninni desem dağlar uy ur
Dağlarda lâleler uyur
Benim yavrum şimdi u y ur
Ninni yavrum ninni.
(N azilli/Ay.)

338
Ninni desem dağlar uyur
Dağlarda güller büyür
Benim yavrum şimdi büyür
Ninni de yavrum ninni.
(C ö m e ç K ./K y.)

Ninni desem yaraşır ninni


Sokakları dolaşır ninni
Benim oğlum saraylara yaraşır ninni.
( M n .)

Ninni desem yaraşır


Yedi dağı dolaşır
Benim kızıma ne giyse yaraşır
Ninni ninni ninni.
CBartın/Zn.)

Ninni desem yüreğim yok


Sallasam bileğim yok
Benim Attdhdcm dileğim çok
Ninni de yavrum ninni.
[Gömeç K ./K y.)

Ninni deyim uyusun


Şattayım da büyüsün
Tombul tombul yürüsün
Ninni yavrum ninni.
(Gömeç K ./K y.)

"Ninni diye belediğim ninni


Seni haktan dilediğim ninni
ATbayrak doladığım ninni.
(Yeşilören K ./A m a.)
Ninnilerin benim olsun
Uykularım senin olsun
Oğlum büyüsün paşa olsun
Uyu yavrum uyu ninni.
(Af.) v

Ninniler yüzüne dursun


Uykuda gözüne girsin
Sokaklarda yürüsün
Ninni ninni ninni.
(Bartın/Zn.)

Ninni ninni helva topağı ninni


Annesinin d ert ortağı ninni
B ir oğlum oldu gezdireyim ninni
Em m isini dayısını güldüreyim ninni.
(Gümüşhacıköy/Ama.)

Ninni ninni ne hal olur


Güller açılır bahar olur
Benim oğlum büyüyünce
K ibar bir efendi olur.
(Tire/İz.)

Ninni ninni ninnisine


Yavrum gid er teyzesine
Teyzesi bir hanım kadın
Gül doldurur çevresine.
(in cir K./F8tlîiye/M ğ.)
Ninni yavrum ninni
Anan babam kurtlar yem iş
Gelir seni de y e r sonra
Ninni yavrum ninni.
(M erzifon/Ama.)

340
Odalara kurdum, salıncak
Eline verdim oyuncak
Şimdi babası gelecek
Kızıma da neler alacak
Nenni kızım nenni.
(A van os/N ş.)

Oğlancıktır oğlancık
Ne küpe ister, ne boncuk
Kız dedikleri de bir kancık
H em küpe ister, hem boncuk
E ., eee... eee.. ninni.
(Badem li B ./Ö d em iş/İz.)

Oğlan oğlan oğlancık


Çükünün ucu gök boncuk
Almış gitmiş elin gancığı
Baka kalmış anacığı
eee... eee... yavrum, eee...
(Krş.)

Oğlum büyüyecek
Uyudukça büyüyecek
Eve para getirecek
Bizi dardan kurtaracak.
(M U

Rahmet yağar taşta kurur


Altın saat beşte vurur
Benim yavrum şimdi uyur
Ninni yavrum ninni.
(S arn ıç K ./D u rsu n b ey/B a.l

341
Sancağımın dibi çukur
Ebrişim den hah dokur
Kızım büyür ferm an okur
Uyusun da büyüsün, ninni.
(Bil.)

Sancağım ın dibi çukur ninni


Cülfalar ibrişim dokur ninni
Benim yavrum büyür, okul da okur ninni.
(BU.)

Sırm a urgan büktüreyim


Gümüş beşik döktüreyim
içine oğlum u yatırayım
S efa ile büyüteyim
Ninni oğlum ninni.
(Sarnıç K ./D ursunbey/Ba.)

Şu dağlarda m erdin mi var


Ceran ağlar kurdun mu var
Senin de ah benim gibi
Güzel yavrum derdin mi var
Ninni yavrum ninni.
(Y arm a B./K n.)

Şu Tokatm al kirazı
Dibine dökülür birazı
Annesinin gülbeyazı
Ninni yavrum ninni.
(K arayak a B ./E rb aa/T o.)
Tahtaya hurdum salıncak
Eline de verdim oyuncak
Uyumadı gitti yumurcak
Ninni yavrum ninni.
(Beypazan/A nlc.)

Uyu gözlerin süzülsün


Kirpiğine inciler dizilsin
Alnına da ak yazılar yazılsın
Ninni yavrum ninni.
(M ihahççık/Es.)

Uyusun yavrum büyüsün


Annesine babasına uğu olsun
Ele güne hayır olsun
Yavrum ninni, kızım ninni.
(Aydınlık KVTn.)

Uyusun da büyüsün
Hocalara yürüsün
Dilleri K ur’an okusun
Elleri halı dokusun
Ninni de bebek ninni.
CKılcan K ./U ş.)

Uyusun da büyüsün ninni


Sokaklarda yürüsün ninni
Dağlardan taşlardan
Uzun gagalı kuşlardan
A k sakallı dedelerden
Uykular gelsin nirmi.
(Biga/Ç ld.)
Uyusun da büyüsün ninni
Tıpış tıpış yürüsün ninni
Ninni benim yavrum ninni
Uyusun da büyüsün ninni.
(Çok yaygın)

Uzun usun çam ddüarı


Iradı babanın yolları
Baban harçlık yollamazsa
Nice olur anağm hallan.
CTire/İz.)

Y a ğ olmazsa
Bal olsun
Benim yavrum
Sağ olsun
Ninni yavrum ninni.
(Sivrihisar/Es.)

E. AĞITLAR

A h yavrum yaşasaydm
Yüzüm ü güldürseydin
El çocuğu oynarken
Sen toprak olmasaydın.
(K K .: S atı T., 52, E rk ilet K ./T u rh al/T o .)

344
Alayımız leylek alayı
Yavrum kimden aldın im bedduayı
Giin görmedik yavrum
Uçamadık yavrum .

Yüzünü gördüm
izini göremedim
Doya doya yavrum
Seni koklayamadım
Dünyada kısmeti az verilmiş
Cennette yeri ayrılmış yavrum.

Büyütemedim yavrum
Okıdlara gönderemedim
Mürüvvetini göremedim
Muradına eremedim yavrum.
(K K .: M akbule B„ 41, Salihli/M n.)

Alçaktan götürün
Yavrum un salını
Görmeyenler görsün
Yavrumun halım.
(K K .: Saim e K., 64, T o J

Aslanım^ yavrumj ciğerim sığmadın mı bu


,

dünyaya da göçüp gittin? Ebene, dedene


su m u götürdün?
fK K .: D idare T., 70, Mş.)

345
Bağrım a ta§ haşaydım
Basaydım da susaydım
N e olurdu Allahım
Yavrum u olmasaydın!
(K K .: N ezah at U., 45, B ü yü kh alk alı K ./B a k ır lîö y /İ s t)

B ebek beni del eyledi


H e r kapıya kul eyledi
Yitirdim yavrum u
Aklım ı babımdan say eyledi.
CKK.: Ş ü k ra n T., 38, K n.)

Bebek beni del eyledi


Yaktı yaktı kül eyledi ,

H er kapıya kul eyledi


Gitti de gelm edi yavrum .
(K K .: H atice K., 45, Mİ.)

B ebek bir buçuk yaşında


Daha takkesi başında
İstanbul'da v a r halası
Telfon çekin gelsin başına.
(D .: G üney B., 20. İm am oğlu K ./A d a .)

Ben yetirdim , ben büyüttüm ele verdim


A ylardır büyüttüm , em eklerim yele verdim
N e asker eyledim , ne güvey ettim
Yavrum , yavrum , yavrum , yavrum .
(K K .: L ey la K „ 65, Ç ak allı K ./K ilis/G a z .)

Benim yavrum melaikeydi


Uçtu gitti elimden
Öte dünyada tutsun kolumdan.
(K K .: F a tm a Ö„ B o rçlca /A r.)
Benim kıymetli yavrum
Gözüm görmeden özüm gördü
Yavrum elimden yitirdim seni
Gelmez yola götürdüm seni
IK K .: Gülsüm A., 45. İç.)

Beşiğin boş kaldı


Uşağım uşağım
Kime anne olayım
Güzel uşağım
Kime meme vereyim
Benim güzel uşağım.
CKK.: Gülsün. Y ., 42, P azar/R z.)

Bir gonca idin yavrum


Açılamadan soldun
Hayata doyamadın
Kara toprağa doydun.
(K K .: Em ine G., 65, Tr.)

Bir kuş idin uçtun yuvadan


Seni aldı elimizden yaradan.
(K K .: Nahide Ö, 70, Alaşehir/M n.)

Bir sandığım var sırmadan telden


Yedi kardeş idik tomurcuktan
Gülden korkar idik, ölümden ayrılıktan
O da geldi başımızda kışladı benim
küçük kızım.
Mezarlığın orta yerinde on iki direk
Yalvardım yakardım geçmedi dilek
Azrailin kestiği sırmadan yelek
O da senin sırtına dar geldi benim yavrum.
(KK.: Alime T., 71, Dereköy K ./A cıp ayam /ü z.)

347
Canım ana, gözüm ana
Sütün em dim kana kana
H elal eyle sen bana
B en a h rete g id e r oldum.
( K K .: E lif E ., 65, H a tu n su y u K ./M 1.)

Cibil d b îl çim dirdiğim


ik il ikil em d irdiğim
Y a v ru m yavrum yavrum .
( K K . : F a tm a G., 70, M a ğ a ra K ./tç .)

Deliktaş’m kara ta§ı


Y andı ciğerim in başı
A k yastık ü stü n e düşm üş
Y a v rum u n o güzel başı.
(K K .: eltiye B., 60, D eliktaş/Sv.)

D erin kuyunun bakırı


Güzellerin çakırı
Y a v ru m sensiz yaşam ak n e zorm uş.
(K K .: L e m a n B., 60, M ilas/M ğ .)

D oğm adan konaklar yaptırdım


Senin u ğ ru n a evdeki sarı danayı sattırdım
Dokuz ay işe g ü c e baktırm ayıp sırt üstü
yatırdım
V ay guzum !
Büyüyüp aslan g ib i olanaklı
A şağı yukarı salınıp gezecekti
A na acıktım diye öteberiyi kıracaktı

348
Seîvi boylum, ela gözlüm, çalık kaşlım,
aslanım
Vay guzum!
(K K .: Ayşe T., 4G, A vanos/N ğ.)

Dokuz ay karnımda büyüttüğüm


Aç susuz kalıp karnın doyurduğum
Eller gibi yavrum diye yandığım
Seni bugünler için mi doğurdum
Yavrum yavrum yavrum yavrum.
(K K .: Elif U.. 48. Aydınlık K./Tn.l

Dokuz ay kamımda götürdüm


Acı ağrılarla doğurup kurtuldum
Bağrıma basıp sevemedim yavrum.
(K K .: Ifadriye B., 40, N azilli/Ay.)

Dokuz ay on gün
Karnımda taşıdığım yavrum
Yuvam kuram dedim kuramadım
Boş beşiğinin yanma nasıl varam yavrum.
Kamımdayken nelere özendim
Okullara gitcek, askere gitcek
Devlete, millete yareyecek dedim özendim
Hep özencim kamımda kaldı yavrum.
(K K .: Sabahat Ö., 41, B anaz/U ş.)

Dünyasına doymadan
Baharına ermeden
Uçtu gitti yavrum.
(K K .: Dudu B„ 55, K ılcan K ./Uş.)

Dünyaya gelip de doyamadın yavrum


Dünyadan hevesin alamadın yavrum

349
S en i on yılda buldum , bir g ü n d e yitirdim
K olum u kanadım ı kırdın yavrum
Bacıların ağasız kaldı yavrum . *

( K K .: H atice B„ 69, Ş e n y u rt K ./P e rş e m b e /O r.)

E led im beledim
Dokuz ay gezdirdim
T oprağa gönderdim .
( K K .: A n n u ğ Ç.. 50, A k ç a d a ğ /M l.)

E lim d e k irm en i
G ezerim g ü m ren i g ü m ren i
Başı tuvaletli
Gözü sürm eli ga ybettiğim yavrum nenni
oy!
N en çaltpda uyutam adım
K ucağım da b ü yütem ediğim
H avaslandığını giy d irem ediğim yavrum
n en n i oy!
Evim izin önü eb eg ü m eci
E b eg ü m ecin e dutarlar i m e d
Y a v ru m derd in n ey d i de
B ulam adın ilacı y avrum n en n i oy!
( K K .: B e lg iz a r K ., 55, Y z .)

E llerin sü rü sü çay aşağı akışır


Bizim sü rü lerd e g e r i g e ri bakışır
S en in elbisende k im e yakışır
Oy y avrum da kınalım .
(K K . : K ezban S., 40, B ü ğ ü d ü z K ./A n k .)

*) Bu ağıt altı kız çocuğundan sonra bir oğlu olan ve ilcl üç


gün içinde ölen bir ananın ağıtıdır.
Evlerinin önü odundur odun
'Birini aldım da birini kodum
Yavrum yerine kimleri kodun?
(K K .: Şerife Ö.. Çaykenârı K./Korkuteli/Aııt.)

Ezanlar okunur duymadın mı


Gaflet uykusundan uyanmadın mı
Biricik yavrum ölüp gittin de
Kara yağmurlarla yağmadın m ı?
(K K .: Hatice A.. 60. T ire/İzJ

Kahire giden yavrular geri gelmiyor


Bedel versem guzum kabul olmuyor
Dayısı zadımda geri salmıyor
Gurbanlar olurum datlı miydin
Ağanın yanında gutlu m uyudun?
(K K .: Ayşe E.. 45. Sandıkla/Af.)

Karadır kaşın ördek


Yeşildir başın ördek
Çift idin tek kaldın
Hani ya eşin ördek. *

(K K .: Saime K., 64, To.)

' Karnımda yaratıldın oğul


Ben seni görem edim oğul
içimdeki hasretten
B en sana doyamadım oğul.
(K K .: M ükerrem Ç„ 34. C am idağı K ./R z.)

*) Çocuklar çift olur da, birl6i ölürse söylenir.

351
Karyolasını yüksekçe kurdum,
Ninni söyleyerek yanına oturdum
İyi, kötü gü n ile dört yaşm a getirdim
F elek aldı yavrum u da elim den.
( K K .: K ezb an Y „ 60, G öynük K ./N ş.)

K u ru sö ğü t y erd e bitmez
B itse de kökünü tutmaz
B iri daha olur ama
O da onun y erin tutmaz.
( K K .: N azm iy e K „ 50, D ağ ıstan lı K ./C e y h a n /A d a .)

K üçük idin büyüm eye özendin


Tabutunda güvey gibi bezendin
Mezarını g erd ek sanıp güvendin
Gittin am a ü ç yaşında
Yakışm adı adın m ezar taşında.
(K K .: Sabiha C., 60. El.)

M elek yavrum k u ş g i b i u ç t u
Sabi kuşunu uçurdular
M elekler onu elim den aldılar.
( K K .: Ş erife Ş., 38, K ızılcasö ğ ü t K ./Ç iv ril/D z .)

M eleye m eley e düştüm yollara


A ğlarım ağlarım da yüz sü rerim otlara
B ir kuzum vardı verdim gitti yadlara
M eleme de koyunum vazgeç kuzundan
Çok analar ayrılm ıştır kızından.
( K K .: V e d ia Ç.. 56. K s.)

352
Mevhibe’min kaşı kalem eğrisi
Mevhibeme dayanamam doğrusu.

Mevhibemin saçı sırma tel gibi


Doktorlar da gelm iş bakar el gibi.

Mevhibemi yitirdim görmediniz m i?


Üç gündür ağlıyorum duymadınız m ı?

Mevhibemin saçı saman sarısı


Koptu gitti ciğerim in yansı.

Mevhibemin salını yüksek götürün


Sağma soluna yastık getirin. *

(K K .: Meryem ö ., 46. Karabıyıfc K ./Sarayönü/Kn.)

N e çabuk usandın bizden de ölen ebene, dedene hizmet


etmeye gittin yavrum. Sıpa burunlum, amanın kaltm
kaşlım, topalak yavrum benim, beni bırakın nereye gidi-
yan?. Taşlı köyden elma, armut getirm eye mi gidiyon
yavrum ?
(K K .: Seher Ç„ 50. Üngüt K./Mr.)

Neni diyemedim yavrum


Neninden doyamadım yavrum
Yarı yolu kalan yavrum
Kuş kadar olamadın
Kuş yuva kurdu bala uçurdu
Ben seni uçuramadım.
(K K .: Nazire Y., 42, Çıldır/Kr.)

*! Üç yaşında ikon tren yolunda çiğnenen Movhibe'yo annesinin


yaktığı ağıt.

353
N enni çaldım da uyusun diye
Hop ettim de büyüsün diye
N en dedim de uyutam adım
Güçcüciik yavrum u büyütem edim .

Aldı elim den g a d ir mevlam


Sevgili guzum u, gııcağvmı boş goydu
G ara y erlere d e gelin ettim
B en gü çcü cü k yavrum u.
(K K .: D u rd an e Ç .p 42, D a n p m a r K ./A d a .)

Ninni dedim uyutam adım


Üreledim büyütem edim
Tıpış tıpış y ürütem edim
K adersiz yavrum da birtanem .
. N inni deyim ağladığım
A l kundağa bağladığım
Topraklara belediğim
K adersiz yavrum da birtanem .
( K K .: D ilb er S ., 70. G ö m eç K ./K y .)

Olur m u böyle o lu r m u
Cem 3i cem se v u ru r m u
ö zca n Cem*siz kalır m ı?
( K K .: A y şe T., 46, A f.)

Oooy!... M edine'm oooy!


Y a v rum M edinem oooy!
B üyüttüm b ecerd im de
M eyvesini yem edim oooy!
( K K .: S elm a Y .. S a s k a r a K ./H a n a k /K r .)
Sefa île büyütemedim
Ninni çalıp uyutamadım
Dünya muradına erdiremedim
Yavrum yavrum yavrum yavrum.
(K K .: F ad im e B., 70, Ç r.)

Sular değilsin çeşm elerden alsam


Yaprak değilsin daldan koparsam
Üzüm değilsin asmalardan alsam
Yavrum yavrum yavrum yavrum.
(K K .: F ad im e Y „ 33, M ihalıççık /Es.)

Ufacık parmaklı yavrum


Elbiseni kim e vereyim yavrum.
(K K .: Şadiye 5 ., 60, Dz.)

Uçun kuşlar uçun


Yavrum un peşinden hoşun
B en yavrum u tutamadım
Benim yerim e siz tutun
Oooy!... Yavrum oooy!
(K K .: S a a d e t N„ 75, A n tak y a/H at.)

Yavrum , yavrum
Katıklı aş yediremedim
Güllü çorap giydiremedim
K ara topraklara verdim
Yavrum yavrum.
(K K .: H ay riy e U„ 40, Zile/To.)

355
Y a v ru m yavrum
S e fa ile büyütem edim
N inni çalıp uyutam adım
D ünya m uradına erdirem edim
Y a v ru m yavrum .
CKK.: F a d im e B ., 70, Ç r.)

Y a v ru m y a vru m yavrum
Canım çıka yavrum
B en oleydim yavrum
Oooy!... Y a v ru m yavrum .
(K K . : S e lm a Y ., 75, S a s k a r a K ./H a n a k /K r .)

Y a v ru m y a vru m yavrum
K u şla r g ib i uçan yavrum
C ennetlere g ö çen yavrum .
(Ş eb in k arah isar/G m .)

Y a v ru m y a vru m büyütem edim


H erk es g ib i sırtım da gezdirem edim
îl içine katam adım yavrum .
(K K .: Z eh ra Ö., 41, Diközü K ./M ih alıççık /E s.)

Y a v ru m u gö tü rd ü ler
D a r çu k u ra yatırdılar
A l vdlaya belediler
Y a v ru m y a v ru m yavrum .
(K K .: Güllü K., 75, S a n k a m ış/K r.)

Y ed irem ed im , içirem edim


Y o k lu ğu n u n m eydana g elen yavrum
Bizi bırakıp da n erey e gittin.
( K K .: A yşe T., 46. A van os/N ş.)

356
Yüksek minareden attın kendini
Bilemedim içindeki kırk türlü derdini
Toktur toktur diye gezdirdim
Bulduramadım yavrum çareni.
(K K .: Fatm a Y., 60, Bozlanbaç K ./Çekerek/Yz.)
F. M A S A LLA R

H oroz M a s a lı

B ir varm ış, b ir yokm uş. D eve tellal iken, pire berber iken,
ben anam ın beşiğini tın g ır m ın g ır s a lla r iken tüyleri sarı, ibiği
kırm ızı bir h o ro zcu k varm ış.

B ir gün bu horoz g ezerken a ya ğ ın a bir diken b atm ış, uğ­


raşm ış uğraşm ış dikeni bir türlü ç ık a ra m a m ış . G itm iş bir kapıyı
çalm ış, karşısına ih tiy a r bir nine çıkm ış. «N ine, nine aya ğ ım a d i­
ken b attı, ta tlı c an ım a c ıttı, g ö zlerim d en y a ş la r a k ıttı... Şu d i­
keni ç ık a rır mısın?» dem iş. N in e : «Peki» dem iş ve dikeni ç ık a ­
rıp, ekm e k p işirm ekte olduğu ta n d ıra atm ış.

H oroz gitm iş gezm iş gezm iş, a kş am üstü gelip ninenin k a ­


pısına d a y a n m ış : «Nine, nine d iken im i versene» dem iş. N in e,
dikeni tan d ıra attığ ın ı söyleyince ho ro z b aş la m ış te p in m e y e ...
«Ya dikeni, ya e km e ğ i, ya d iken i ya e km eğ i ver» d iyerek. S o ­
nunda dikenin yerin e nineden bir e k m e k a la ra k yola koyulm uş.

G iderken, giderken koyun s a ta n b ir a d a m a rastlam ış. A d a ­


ma : «'Şu ekm eğ im sende dursun, ben b iraz gezip, geleyim » d e ­
miş. H oroz gidince, karnı çok a c ık a n a d a m ekm eğ i yem iş. H o ­
roz akşam üstü gelm iş koyuncuya, ekm eğ in i istem iş. Koyuncu
da ekm eğ i yediğini söyleyince, ho ro z «ya ekm eğ i ya koyunu, ya
ekm eğ i ya koyunu» d iyerek ekm eğin yerine bir koyun a la ra k
yola düzülm üş.

358
Giderken, giderken bizim horozcuk bir düğün evine gelmiş,
içeri girerek ev s a h ib in e : «Şu koyunum şurda dursun, ben bi­
raz gezeyim geleyim; sonra gelir alırım koyunumu» demiş. Ho­
roz gittikten sonra' düğün evine birçok misafir gelmiş, ev sahibi
de koyunu keserek misafirlere İkram etmiş; ben deyim tandır
kebabı, sen de etli düğün pilavı...

Derken horoz gelip ev sahibinden koyununu İstemiş. Ev


sahibi de. koyunu düğüne gelen misafirlere yemek yaptığını söy­
leyince, horoz «ya koyunu ya gelini, ya koyunu ya gelini» diye
bas bas bağırmaya başlamış. «Aman horoz, yaman horoz» de­
mişlerse de söz geçirememişler, sonunda gelini vermişler.

Horoz, telli duvaklı gelini alıp yola revan olmuş. Giderken,


giderken karşıdan ayağında çarığı, sırtında abası, önünde sü­
rüsü, elinde kavalı ile yağız mı yağız bir çobann geldiğini gör­
müş. Çoban da karşıdan bir horozla bir gelinin geldiğini görün­
ce, başlamış kavalını keyifli keyifli çalm aya...

Horoz çobanın kavalını çok sevmiş ve ç o b a n a : «Gelin se­


nin olsun, kaval benim» demiş. Çobanın canına minnet, hemen
gelini almış, kavalı vermiş. Horoz kavalı almış, çıkmış T ak ke ’li
dağın tepesine başlamış çalm aya

Dikeni verdim, ekm eği aldım


Unu... U uu... Uuu... Uuu...
Ekm eği verdim, koyunu aldım
Uuu... Uuu... U uu... Uuu...
Koyunu verdim, gelini aldım
Uuu... U uu... U uu... Uuu...
Gelini verdim, kavalı aldım
Uuu... U uu... Uuu... Uuu...
(KK.: Şükran' T.,3B,Kn.)

359
Keçi İle Yavruları

Bir keçi varm ış, keçinin de üç y av ru su ... Adları da Engül, M en -


gül, Destegül im iş... Ana keçi saba+ı çıkar g id er otlar, akşam
eve dönerm iş. Dönüşünde de «Engül'üm, M en g ü l’üm, yavru la­
rım, ben geldim» diyerek kapıyı çalarm ış. Bunun üzerine yavru ­
la r kapıyı açarlarm ış. Anne keçi de yavrularını em zirir, scnra da
hep birlikte y a ta r mışıl mışıl uyurlarm ış. A nne ertesi günü yen i­
den o tlam aya giderm iş, giderken de «sakın kapıyı benden b aş­
kasına açm ayın» diye sıkı sıkı tem bihlerm iş.

B ir gün anne keçi yine erkenden evden çıkm ış, h er za m an ­


ki gibi kapıyı açm am aların ı söylem iş. Bunu bir kurt duymuş.
A nne keçinin evden iyice u zaklaştığını gördükten sonra kapıyı
çalm ış. Kalın bir s e s le : «Engül'üm , M sngül'üm , D estegül’üm,
açın kapıyı, ben geldim» dem iş. Kurdun ses! kaim olduğu için
yavru lar kuşkulanm ışlar ve d em işler ki «sen bizim annem iz d e ­
ğilsin, annem izin sesi inceydi.» Bunun üzerine kurt gitmiş, az
sonra yine gelm iş, kapıyı çaim ış ve o /n ı şeyleri söylemiş. Yav-
.rular bu sefer de «elini u zat da görelim» dem işler, Kurt elini
kapının aralığından uzatm ış. Y a v ru la r b akm ışlar ki, bu el a n ­
nelerinin eline benzem iyor, kap kara bir el. «Sen bizim anne-
ı

m lz değilsin, annem izin eli beyazdı» dem işler. Kurt hemen değir
m enciye gitmiş, her tarafım una bulam ış, yeniden gelip kapıya
dayanm ış. Kapıyı çalıp, aynı sözleri söylem iş, sonra da una bs-
ienmiş elini gösterm iş. Bunu gören yavru lar kapıyı açm ışlar.
Kurt hemen içeri dalm ış. Y a vru lar korkularından oraya buraya
kaçışm aya başlam ışlar. Kurt bunların şaşkınlığından y a ra rla ­
n arak Engül ile M en g ü l’ü yemiş. D estegül bu a rad a bir fırsatını
bulup am b ara giderek saklanm ış. Kurt D esteg ü l’ü aram ış ta ra ­
mış am a bir türlü bulam am ış. S onra da karnı doygun, çıkıp g it­
miş. K urt gidince D estegül saklandığı yerden çıkıp, kapıyı k a ­
pam ış. B ir süre sonra anne keçi otladığı yerden dönüp, kapıyı

360
ç a lm ış : «Engül’üm, Mengül'üm. Destsgül'üm, açın kapıyı, ben
geldim. Boynuzlarımla ot, memelerimle süt getirdim sîzlere» de­
miş. Destegül kapıyı açmış yavaşça... Anne keçi kapıyı sadece
Destegül’ün açm asına şaşmış, hemen Engül ile Mengül’ün ne­
rede olduklarını sormuş. Destegül de ağlayarak başlarına ge­
lenleri anlatmış. Anne keçi olanı biteni anlayınca çok üzülmüş
ve demiş k i : «Bak kurt, ben de sana ne yapacağım.»

Aradan birkaç gün geçmiş. Anne keçi yolda kurtla karşı­


laşmış ve kurda demiş k i : «İstersen yann seninle turun yaka­
lım da ekmeğimizi pişirelim.» Kurt da «olur, peki» demiş.

Ertesi gün kurtla keçi birlikte odun toplamışlar, turunu bir


iyice temizlemişler vs topladıkları odunları turunun içine yığ­
mışlar. Keçi kurda «kurt kardeş, hele bir turunun içine gir de
bakıver, acaba içi iyice temizlenmiş mi? Temizlenmişse he­
men turunu ateşleyelim.» Kurt turunun içine girip bakarken, ke­
çi hemen odunları ateşlemiş, turunun kapağını da kapatmış. Kurt
turunun içinden başlamış b ağ ırm aya: «Keçi kardeş, keçi kardeş
etme tutma, aç şu turunun kapısını, yandım tutuştum. Ben ettim,
sen etme.» Keçi de dışardan cevap verm iş: «Nasıl... Sen benim
yavrularımı acımadan yer misin? Şimdi cezanı çek bakalm.»
Kurt yanmış, kül olmuş. Anne keçi de Destegül ile yaşamış git­
mişler.’
(K K .: Naciye K., 47, Gm.)

Miti

Bir varmış, bir yokmuş. Vakti zamanında bir karı koca var­
mış. Bunların hiç çocukları olmuyormuş. Bir gün, bu işe bir ça- •

*) Yaygın olan bu masal, kurdun gördüğü ceza bakımından değişik sonlanı-


yor. En yaygını da keçinin kurdu uyurken yakalayıp, kamından yavru­
larını çıkarıp kurtarması ve onların yerine karnın içine taş doldurmasıdır.
Kurt taşların ağırlığıyla, eğilip kuyudan su İçerken kuyunun içine düşe­
rek boğuluyor.

361
re bulmak için bir hocaya gitmişler. Hoca k a d ın a : «Bacaya
çık, başına kırk tane nohut saçıver» demiş. Kadın hocanın de­
diğini yapmış. Bunun üzerine kadının yedi tane çocuğu olmuş.
Karı koca bu işe çok sevinm işler... Ç ocuklar giderek büyü­
meye başlamışlar, evin içinde oynar, yaram azlık yaparlarmış. Bir
gün çocuklar öyle yaram azlık yapm ışlar ki, anneleri dayana­
mamış «Allah hepinizin canını alsın!» demiş. Ve çocukların hep­
si ölmemiş mi? Ölmüşler de, içlerinden en küçükleri, adı Miti
olan, küleğin arkasına saklanmış da, ölümden kurtulmuş.

Tarlada çalışan babalarına yem ek götürme zam anı gelm iş...


Anne ağlam aya başlamış: «Keşke ölm eselerdi... Şimdi babala­
rına yemeği kim götürecek? M iti hemen saklandığı yerden çıkıp
«anne ben ölmedim, ver ben götüreyim yemeği babam a...» de­
yince, annesi çok sevinmiş, bir daha da ağzından ölüm sözü çık­
mamış,

(K K .: Zikriye K. 48 Şebinkarahisar/Gr.)

Beceriksiz Kadın

Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman


içinde bir adamla beceriksiz, elinden pek iş gelmeyen, herşeyi
birbirine karıştıran bir karısı varmış.

Günlerden bir gün adam tarlasını çapalarken önünden bir


tavşan geçmiş. Adam da yerden bir taş alıp, tavşana fırlatmış.
Taş d a gidip tavşana değmemiş mi? Tavşan taşın şiddetiyle
yerde debelenirken, adam hemen koşmuş, tavşanı kesmiş, de­
risini yüzmüş, işini bitirince evine getirmiş. K arısın a : «Hanım,
şunu sirkeli bir tavşan yahnisi yapta, akşam a bir güzel yiyelim»
demiş. Kadın da «peki» demiş. Adam akşam tavşan yahnisi
yiyeceğim diye sevinerek yeniden işinin başına dönmüş.

362
Kadın bakmış ki sirke şişesi boşalmış. Tavşanı m utfağın
orta yerine koyup, boşalan şişeyi doldurayım diye kilere inmiş.
T am sirke küpünün musluğunu açıp, şişeyi dolduracakm ış ki.
kulağına kedi sesleri gelm eye başlam ış. «Eyvah!» demiş, «lav-
şanı kediler kaptı!». Hemen yukarı fırlam ış ki, bir de ne görsün!
Tavşanın yerinde yeller esiyor. N e yapayım diye kara kara dü­
şünürken, aklına sirke küpünün musluğunu a çık bıraktığı g el­
miş. Kilere inmiş bakm ış ki, küpteki sirkenin hepsi yere akm ış.
Ben bunu nasıl tem izlerim diye düşünürken, aklına geçenlerde
kocasının eve getirdiği un gelm iş. Un çuvalını sırtladığı gibi, y e ­
re dökülen sirkenin üstüne boşaltm ış. Un sirkenin hepsini em ­
miş, ekşili, sirkeli bir ham ur olup çıkıverm iş. Kadın bu hamuru
alm ış, kedilerin köpeklerin önüne koymuş, koymuş am a, hiç
biri de yem em iş. O sırada sokaktan yoğurtçu geçiyorm uş. Bari
biraz yoğurt alayım da, akşam a onu yiyelim, diye düşünmüş.
Satıcı yoğurdu tartarken , kadın, a ğ ır çeksin diye kolundaki bi­
lezikleri çıkarm ış, terazinin kefesine koymuş, koymuş am a, o ra­
dan alm ayı unutmuş. Az sonra yine bir satıcı «çömlekçi!» diye
b ağıraraktan sokaktan geçiyorm uş. Kadın satıcıya s o rm u ş :
«Bunları neyle veriyorsun?» Satıcı d a : «Parayla» demiş. «Senin
para dediğin yuvarlak, sarı şeyler mi?» «Evet, on lar...» Kadın,
benim adam geçenlerde pazarda inek sattıydı, onun parasıyla
alayım , diye aklından geçirm iş. Bütün parayı verip, satıcıdan
çöm lek almış.

Akşam olmuş, kadının kocası evine gelmiş. K a d ın : «Ah!»


demiş, «başıma gelenleri hiç sorma!» Adam m eraklanm ış, «ne
oldu?» diye sormuş. Kadın başına gelenleri bir bir anlatm ış.
A dam da «ne yapalım , nasipten çıkmış» diyerek yoğurdu yem e­
ye koyulmuş. Az sonra bir kıyıda duran çöm lekleri görmüş,
bunları ne ile satın aldığını sorm uş. Kadın, «neyle o lacak, g e ­
çenlerde sattığın ineğin parasıyla» adam yerinden fırlam ış, s a ­

363
tıcının ne yano gittiğini sormuş karısına. «Ben satıcıyı aramaya
gidiyorum, sen de biraz bal, biraz ceviz al, kapıyı kilitle, ardım­
dan yetiş» demiş.

Kadın kocasının dediklerini yapmış; cevizleri bir torbaya, balı


da bir kutuya koymuş, ancak kapının anahtarını bulamadığı için
kapıyı -yerinden söküp, sırtına vurup, düşmüş kocasının peşine.
Biraz gidince kadın kocasını bir ağacın altında kendini bekler
bulmuş. Karısının sırtında kapıyı görünce, artık sabrı ta ş m ış :
«Allah kahretsin seni! Bu kapıda neyin nesi oluyor?» diye pay­
lamış. Kadın da «ne yapayım, anahtarı bulamadım, ben de ka­
pıyı söktüm, getirdim» diye cevap vermiş.

Az sonra uzaktan at sesleri duyulmaya başlamış. Adam


«eyvah» demiş «haramiler g eliyorlar... Hemen saklanalım , yok­
sa bizi öldürürler.» Adam altında oturduğu ağacın tepesine tır­
manır, kadın da elindeki torba, sırtındaki kap ıyla... Az sonra ha­
ram iler gelip o ağacın altına oturm azlar mı? Azcık dinlenirler,
sonra çaldıkları eşyaları, paraları saym aya başlarlar. Kadın ko­
casına : «Adam, benim canım sıkılmaya başladı, ben balı harami­
lerin başına boşaltacağım» demiş. Adam cağız yapm a, etme di­
ye ne kadar yalvarmışsa da, karısına söz geçirememiş. Kadın
ağacın tepesinde, elindeki bal kabını haramilerin başına dökü­
vermiş. Haramiler; «Allah Allah!» demişler, «bugün kırağı yerine
gökten bal yağıyor!». Hem şaşmışlar bu işe, hem de başlamışlar
yalanm aya... Biraz sonra kadının canı yine sıkılmış beklemekten,
bu sefer de cevizleri boşaltmış haramilerin b aşlarına... H ara­
m iler: «Şu Allahın işine bakın, ilkin bal yağdırdı gökten, şimdi
de taş yağdırıyor başımıza» diye kaçışmaya başlamışlar. Kadın
dayanamayıp kapıyı da aşağı fırlatınca, haram iler «eyvah, gök
yarıldı, başımıza iniyor» diyerek atlarım , eşyalarını, az önce say­
maya koyuldukları paralarını bırakıp kaçmışlar. Kadınla kocası

364
ağaçdan inip haramilerin bıraktıklarını toplayıp, atlara yükleye­
rek evlerine getirmişler. Ömürlerinin sonuna kadar da bolluk
içinde yaşamışlar.

(KK .: Münevver A., 68, Kü.)

Vezirin Kızıyla Padişah

Çok eskiden bekâr bir padişah varmış. Bir gün vezirini hu­
zuruna çağırtarak «sana üç şey soracağım» demiş. «On gün içe­
risinde cevap veremezsen bilki kafan gitti!» Veziri çaresiz boy­
nunu bükmüş, asorun efendimiz» demiş. Padişah da sorm u ş:
«Dünyada en tatlı, en kokulu, en kuvvetli şey nedir?» Vezir evi­
ne gitmiş,, üzgün üzgün düşünmeye boşalmış. Vezirin üç tane
kızı varmış. En büyüğü gelmiş, babasının üzüntüsünü öğren­
mek istemiş. Babası da durumu anlatmış, fakat kızı aldırmayıp,
«ben de sandım ki, padişah seni istiyor kızım diyeceksin.» Or­
tanca kızının da aynı şeyi düşündüğünü gören baba, küçük kı­
zın «niye üzgünsün?» baba sorusuna cevap vermek istemez;
kızı üsteleyince, dayanam az, sıkıntısını söyler. Küçük kız baba­
sına boşuna üzüldüğünü, bundan daha kolay birşeyin olmadığını
söyleyerek, padişahın babasından istediği cevabı v e rir:

«Tatlılıkta harı hoca


Kuvvette hısrak
Kokuda taze ekmek »

der. Vezir bunları padişaha söyler. Padişah da cevapları çok


beğenir. Padişah bunları vezirin küçük kızının söylediğini öğre­
nince, «benimle evlenmez mi?» diye sorar. Kız babası aracılığıyla
«padişah zenginliğine güvenmesin, bir sanot öğrenmezse onunla
evlenmem» diye cevap gönderir. Bunun üzerine padişah halı do­
kumasını öğrenir, sonra da kızla evlenir.

365
Aradan epeyce zam an geçer, bir gün padişah değişik kıya­
fetle halk arasında dolaşmaya başlar. Dükkanlara girip alış ve­
rişi inceler. Derken, bu arada bir paçacı dükkanına girer, kimse
padişahı tanımaz. O rtadaki bir iskemleye oturur oturmaz, çat
diye dükkanın tabanından iki kapak açılır, o da pat diye karan­
lık bir mahzene düşer. Kendine gelip de, çevresine bakındığın­
da, bir kaç kişinin aynı biçimde buraya düştüğünü görür. Meğer
burası birtakım düzenbaz adam ların dükkanıymış. Hergün mah­
zene düşenlerden birini keserek papa yapıp, müşterilerine satı-
yorlarmış.

Ertesi gün, dükkancılardan biri kesip paça yapm ak üzere


düşen adam lardan birini alm ak için aşağıya iner. Padişah, bir
adamı paça yapıp satm akla ne kadar kâr ettiklerini sormuş,
adam da on altın demiş. Padişah «O hooL Bu da kâr mı?» de­
miş. Adam hayretle padişaha bakarken, o devam e tm iş : «Ben
çok güzel halı dokurum. Size para vereyim, bana yün, tezgah
alıp getirin. Hemen dokumaya başlarım, benim dokuduğum bir
halıdan en azından yüz altın kazanırsınız, bizi de kesmemiş
olursunuz» demiş. Adam yukarı çıkar, ortaklarıyla konuşur, akıl­
ları y atar bu işe, aşağı inip padişaha peki der. «Ama bir şartla!
Eğer bizi kandırıp, oyalarsan, seni ötekilerden daha ince doğ­
rarız, ona göre...» Padişah da «merak etmeyin, bakın ne güzel
halı dokuyacağım. Sizin de cebiniz altınla dolacak.» Yün, tez­
gah, boya alınır ve padişah başlar halı d o ku m aya... Halı gittik­
çe büyür, güzel mi güzel bir halı olur. Padişah halının her bir
yanına süslü işaretler koyar; ortasına da yarı yazı, yarı işaretle
«ben filanca yerdeki paçacı dükkanındayım , am an beni kurta­
rın» anlam ına gelen nakışlar döker. Halı bitince, dükkan sahip­
lerine, «bunu böylece padişahın sarayına götürün, ama herkes­
ten önce karısına gösterin, o güzel halılara m eraklıdır, bu halıyı
yüz altına alır» diye tembih eder. Dükkancılardan iki kişi halıyı

366
sırtladıkları gibi, padişahın karısına götürüp gösterirler. Kadın
halıyı şöyle bir açıp, bir haftadır ortalıkta görünmeyen kocası­
nın izini bulunca çok sevinir; «ben bu halıyı çok sevdim, az bek­
leyin de istediğiniz yüz altını getireyim» diyerek İçeri girer, ko­
ruyuculara haber verir, onlar da hemen paçacıları yakalarlar.
Padişah da, öteki zavallılar da böylece kurtulmuş olurlar. Paça­
cıların hemen boyunları vurulur. Böylece padişah da hem karı­
sının, hem de bir sanat bilmenin değerini anlamış olur.
(KK.: Zekiye A., 55, KorkutK./Mş.)

Kara Fatma He Sıçan Bey

Bir gün kara fatma evlenmeye karar vermiş ve kendine bir eş


aram aya çıkmış. İlkin bir a ta rastlamış. «Benimle evlenir misin?»
diye sormuş. At da «evlenirim, ama kafamı kızdırırsan sana çif­
te atarım» demiş. Kara fatm a bu işi beğenmemiş, hemencecik
ordan uzaklaşmış. Sonra bir kurbağaya rastlamış, ona da aynı
şeyi sormuş. Kurbağa da «evlenirim, am a kafam ı kızdırırsan,
üstünü başını siğille donatırım» demiş. Bu da kara fatmanın işi­
ne gelmemiş, hemencecik uzaklaşmış. Derken bir fareye rastla­
mış. «Fare benimle evlenir misin?» demiş. O da «evlenirim, ama
kafamı kızdırırsan seni kuyruğumla döverim» demiş. Kara fat­
ma sıçan beyin dövme şeklini beğenmiş ve onunla evlenmiş.

Sıçan bey bir gün bir düğün evine giderek hem karnını doyur­
mak, hem de biraz yiyecek aşırarak eve getirmek ister. Kara
fatm a sıçan beyi izlerken bir at nalının açtığı çukurun İçindeki
suya düşer. Çabalar çırpınır bir türlü çıkam az suyun içinden.
Derken bir ayak sesi duyar ve şöyle d e r;

Atlılar atlılar
Takırtısı tatlılar
Düğün evine varilsiniz

367
Sıçan beye diyesiniz
Saçı uzun Selcan hatun
Boyu uzun m ercan hatun
Suya düştü gelsin kurtarsın.
Bunu duyan atlılardan biri düğün evine g ider ve kara ta t­
manın söylediklerini iletir. D olapta yem ek yem ekte olan sıçan
bey yavaşça evden süzülüp, yola koyulur. F a k a t bu arada vakil
epeyce geçer. Kara tatm a öfkelenir, çıkışır kocasına. A raların ­
da şöyle bir konuşma g e ç e r :

Sıçan bey, sıçan bey!..


N e var kara fatm a?
Elini bana ver beserek
Yoksa ben sana küserek.
Ben de sana basarak, basarak, basarak!..

der sıçan bey ve kara tatm ayı suya basa basa öldürür.
(K K .: Aniş D., 65, Deligazi K./Sv.)

K aranlık A dam la Yoksul Kız

B ir varm ış, bir yokmuş, iki kız kardeş vorm ış. Bunlardan
biri zengin, biri de yoksulmuş. Zenginin b ir oğlu, yoksulun da
bir kızı varm ış. Zengin olan onbeş yirmi günde bir yem ek a rtık ­
larını bir fayto n a binerek kardeşine götürürm üş.

Bir gün yine zengin kardeş faytona binip yoksul kardeşine


gitmiş. Yeğeni evdeymiş. «Annen nerede?» diye sormuş. iO da
«evde yok, çam aşır yıkam aya gitti» dem iş. Teyzesi de yeğeni­
ne elm as yüzük takm ış, altın, elm as verm iş «seni oğlum a nişan­
ladım» dem iş. A kşam olmuş, yoksul kızın anası babası gelmiş.
K ız : «Anacığım, babgcığım , teyzem beni oğluna nişanladı» diye­
rek müjdeyi verm iş. Ana baba, kızım ız zengin yere gelin gidecek
diye çok sevinm işler. Teyze eve gelince «oğlumu nişanladım» de­

368
miş. «Kime?» diye sorduklarında, «yoksul bir kızkcrdeşim vardı,
onun kızına» demiş. Bunu duyan herkes, sen zenginsin, o yok­
sul, olur mu böyle şey diye onu ayıplamış. Bunun üzerine, bir­
kaç gün sonra teyze yine yoksul yeğenine gitmiş, bir fırsatını
bulup kıza taktığı gerçek mücevherleri yalancılarıyla değiştir­
miş. Fakat kız durumu anlamış ve başlamış ağlam aya... Ak­
şam annesi babası gelmiş ki, kızlarının iki gözü iki çeşme. «Niye
ağlıyorsun?» diye sormuşlar. Kız d a : «Teyzem beni oğluna al­
mayacak. Gündüz geldi, gerçek yüzükle elmasları aldı, yerlerine
yalancılarını taktı, gitti» demiş. Bunun üzerine kızın babası, ya­
rın sabah namazından sonra önüme ilk kim çıkarsa kızımı ona
vereceğim demiş.

Ertesi gün babası camiden çıkınca ilk rastladığı kimseye :


«Benim bir sözüm var,» diyerek olayı anlatmış. Adam da : «Bir
şartla olur» demiş, «ben karanlıkta gelip, karanlıkta döneceğim.
Benim adım Karanlık Adam'dır. Kabûl mu?» deyince, kızın ba­
bası «peki» demiş.

Akşam olmuş, ışık mışık yakmamışlar. Karanlık Adam evle­


rine gelmiş. Sabaha karşı evden çıkarken, kıza bir zarf vermiş.
«Bu zarfı babana ver, filan kuyumcuya götürsün, ondan para
alsın, eve öte beriyle yiyecek alsın» demiş. Kız da adamın de­
diğini yapmış, zarfı babasına vermiş. Kızın babası zarfı alıp, o
kuyumcuya gitmiş, kuyumcu zarfı görünce öpüp başına koy­
muş, kızın babasına da bir deste para vermiş. Baba bolca yi­
yecek, içecek almış, artan parayı da Karanlık Adam ’a vermesi
için kızına vermiş. Fakat Karanlık Adam parayı almadığı gibi,
kıza birkcç tane daha zarf vererek, babasının bu zarfları filan
filan fiian ustalara götürmesini tembihlemiş. Kızın babası zarf­
ları o ustalara götürmüş. Ustalar zarfları öpüp başlarına koy­
muşlar, sonra hepsi bir araya1gelmiş, yoksul ailenin yoksul ku­
lübesini yıkarak yerine bir saray yapıp, içini dayayıp döşemişler.

369
A şçılar, işçiler tutulm uş, bir istedikleri iki edilm em iş, a n a kız h a ­
nım hanım yaşam aya başlam ış, babasının da itibarı artm ış. K a ­
ranlık A d am yine k aran lıkta gelip, k ara n lık ta gidiyorm uş.

Ö te yandan kızın teyzesi yine oğlunu evlendirm eye kalkm ış.


Bir de kız bulm uş oğluna. D üğünden b ir gün önce «kalkıp kız
kardeşim e gideyim , hiç değilse gelen konukların ayakkab ılarını
çevirirler de, bir işe yararlar» dem iş kendi kendine. A rtan y e ­
m ekleri, ekm ek kırıntılarını to p la y a ra k bir fayto n a atlam ış, k ar­
deşinin evine gelm iş. Gelm iş a m a, b ir de ne görsün, o yoksul
kulübe gitm iş, yerine kocam an b ir sara y gelm iş. «Hele bir k a ­
pıyı çalayım da, bizim kilerin nereye g ö çtüklerini öğreneyim» d e ­
m iş. Ç alm ış kapıyı, m asal bu y a, kapıyı yeğeni açm ış. Teyzesi
yeğenini altına elm asa batm ış görünce bir ş a ş ırır bir şaşırır ki,
küçük dilini yutar, bir süre konuşam az. S onunda «ne o, sen ev­
lendin mi?» der. Kız da olanı biteni bir b ir a n latır. «Babam beni
K aranlık A d am 'a verdi. A dam k ara n lık ta gelip, k aran lıkta gidi­
yor, a m a bizi de beyler, h an ım lar gibi yaşatıyor.» Bunun üze­
rine teyze ilk niyetini değiştirip, «oğlumun yarın düğünü var, sizi
de d av et etm eye geldim , yarın sen d e gel» der. K ız d a : K aran ­
lık A dam izin verirse gelirim , verm ezse gelm em » der.

A kşam K aran lık A d am geldiğinde, kız teyzesinin davetini


söyler. A dam da «peki» der; «yalnız yarın ben sana iki bohça
göndereceğim , birindekilerini sen, ö tekilerin d ekin i gelin giyecek,
sakın unutm a» der. «H aa bir de, gelinle güveyi koltuğa da sen
vereceksin, bunu da unutma» der. Ertesi gün fayto n a binip dü­
ğün evine giderler. Kız teyzesine «Teyze, gelinini ben giydirip,
ben koltuğa o tu rta ca ğ ım . K aranlık adam böyle dedi» der. Teyze
de K aran lık A dam 'ın gönderdiği giysi bohçasını görünce razı
olur. G elinle kız b irlikte giyinirler. Ç ok da güzel olurlar. Kızı kol­
tuğ a a ta rke n , teyzesinin oğlu karısı olacağı beğenm ez, teyzesi­
nin kızını ister. Kız da «tövbe olmaz» der, «ben K aranlık A dam ­

370
dan vazgeçem em .» Bunun üzerine kıza «gel bu işe razı ol, z a ­
ten sen K aranlık A dam ı tanım ıyorsun bile, yüzünü hiç görm e­
mişsin ki» derler. K ız : Ben onu elinden tanırım» der. Derken kızı
bir perde arkasına alırlar, kız düğün evindeki herkesin elini te ­
ker te k e r tutar, fa k a t bu elerin hiç biri K aranlık A d am ’ınkine
benzem ez. G eriye kala kaİG bir tek adam kalır. Kız son bir umut­
la bu eli tu ta r ki,am an ne güzel, K aranlık Adam 'ın eli değil mi!
M eğ e r K aranlık Adam ülkenin padişahıymış.

Bundan sonra kırk gün. kırk gece düğün yaparlar. O nlar


ermiş m uratlarına, biz çıkalım kerevetlerine.
(K K .: Vasfiye Ç.. 03) A kçaabat/Tr.)

H eçen İle M eçen

H eçen ile M eçen bir karı koca imişler. Bunnarın da Gönül-


leraçan adında bir gızları varm ış. Bu gizi padişahın oğluna ge­
lin etm işler. Gızlarm ı garipseyen H eçen ile M eçen onu görmeye
gitmişler. Gızları anasıyla babasını eyi garşılam ış, altı çam , üstü
cam bir odaya m isafir etmiş. Gece olunca, ay cam odaya vur­
muş, bunnar uyanm ışlar. «Heçen» dem iş kocası «M eçen'e». O
da «Ne diyon Heçen?» demiş. «Baksana G önülleraçan’ın gırık-
ları (oynaşları, sevgilileri) gelmiş, hadi cam ları gırak, onları bir
eyice dövek» demiş. Ne g ad ar cam varsa 'hepsini bir eyice gır-
mışlar. Zabah olunca gızları gelmiş bakmış ki, her bir yan cam
gırığı. Anasına babasına bir eyice gizmiş, bağırmış çağırmış, on­
ları ertesi gün gaz dam ına m isafir etmiş. Gece yarısı olunca
g azlar bitlenmeye başlam ışlar. Bunun üzerine adam «Heçen»
demiş karısına, «ne diyon M eçen?» dem iş o da. «Gönülleraçan1-
ın annaşılan eli değm iyor heç, bahsano g azlar bitlenmiş, gel on­
ları bir gözel yıhayah.» Bir gazanda su gaynatıp, gazları bastırıp,
bastırıp çıharm aya başlam ışlar. G azların hepsiclği de haşlanıp
ölm üşler. Zabah olmuş, gızları gelm iş ki, ne görsün, gazların
hepsi te le f olup getm işler. Çok gizmiş gızları. Hizm etçilerine

371
«bunnarı g atran d am ın a yatırın» dem iş «zabahleyin c!e sevks-
din gitsinler.» G ece yansı o lu n ca H ecen ile M eç en gatranı gara
m isyağı sanıp, b ir eyice üstlerine sürm üşler. O g ad a r çoh sür­
m üşler ki, b irbirlerine yapışıp g alm ışlar. Z ab ah leyin hizm etçiler
bunnarı b irbirlerine yap ışık bulunca G ö n ü leraçan 'a haber ver­
m işler. G ö n ü lleraçan coh çoh g ıza r em m e, elinden de bişey gel­
m ez. B unnarı h am am a yollar, bir eyice yıhatır. Ondan sonra da
bu n nara bir heybe dolusu a ltın , elm as, gum aş, ayakkab ı, yiye­
cek verir, evlerine gönderir.

H eçen ile M e ç e n evlerin e g ed erken yolda bir garga gö­


rürler. A dam karısına «M eçen» der, o da «ne diyon Heçen?»
diye sorar. «Bah, c a k c ak g ard asın a y a h la rı üşüm üş de sekte-
leyip duruyor, gel şu a y a k k a b ıla rı o na verek» dem iş. Bunun
üzerine a y a k k a b ıla rı o ra ya b ıra km ışla r. D erken bir kavağ a rast­
la m ış lar. B a k m ış la r g a v a k ırg alan ıp b ir o y an a bir bu yGna sal­
lanıp duruyor. G a v a k da üşüyor diye elbiselik gurnaşı da ona
verm işler. Yani gurnaşı g avağ ın üstüne dolam ışlar. Y o la devam
ederken b ak m ış la r ki, to p rah susu zlu h tan çatlam ış. T o p rak ağ ­
zını açlıhtan a çm ış d iyerek y iyecekleri de ç atlah ların arasına
dökm üşler. Sona b ir ç ob an a ra sla m ış la r, «Ai san a b ir heybe do­
lusu altın, bize süm üklüsünden b ir goyun ver» dem işler. Çoban
en gözel goyunlarını getirm işse de, o n n ar süm üklüsünü alm ış­
lar, getm işler. Eve g elin cek, goyunu kesip gavurm asını yapm ış­
lar, g a za n a goym uşlar, odun kesm eye g stm işler. Yolda bir s atı­
cıya rasgelm işler. «Şahın bizim şo eve gidip, eşiğin altındaki aneh-
teri alıp, içeriye girip, g aza n ın içindeki gavurm ayı yemeyssln»
dem işler. S atıcı da «siz heç m erah etm eyin» dem iş. Dem iş am a,
hem en onahteri alıp, gapıyı açıp , g avu rm ayı bir gözelcene ye­
miş, gazanın dibinde bir iki et parçasıyn an b irg aç kamülc bırah-
m ış. H eçen ile M eçen eve dön m ü şler kİ, ne görsünler, gala gala
iki e t p arçasıyla g em ü k le r g alm aın ış mı! «Olsun» dem işler, «biz

372
de bunnarınan g am ım ızı doyurtıruh.» Yem iş içmiş, has murad-
larına erm işler. O n n ar erm iş m u radlarına, biz cıhalım kerevet­
lerine.
IK K .: B e lg izar K., 55, Y z.)

K afad an S a ka t A na iie Oğlu

Zam an ın d a ben G ö ce’d ey d im ... Bir oğlan çocuğum vardı,


c-ksüz... Y arm a'ya götürüyüm de para kazansın dedim . Kattım
önüm e, düştük y o la ... Gele gele geldik Y a rm a ’y a ... Bir eve ko­
nuk olduk. Hoş beş, a ltı boş. Ç aldık kapıyı, girdik içeri. «İşte
biz köyden geliyoruz. Bu çocuğun babası yok. Isterim ki burada
kalsın, para kazansın, zengin olsun, köyüm üze, G öce'm ize dön­
sün.» dedim . Ev sahipleri de «aman o çocuk bize gerek, koy da
git» d e d ile r... Sevindim , koydum, köye döndüm.

Ben köye döndüm am m a üç sene gelem edim . Ne diyecen


işte, acık kafam sakat. Başkası olsa döker, düşünür, bu çocuk
n ’aptı, n'etti d iy e ... Dediğim gibi kafa sakat bende, hiç aram a­
dım.

Üçüncü senenin b aharında köyüm üzdeki a ğ a ç la r bir erik


döktü, am an bir erik döktü, tam da M em e d ’imln sevdiği erikler.
O zam an göğsüm ün ucu sızladı, analık ne de o ls a ... Eriklerden
çokcana derledim , topladım , kırk yam alı bir heybeye koydum,
M em ed im ’in yoluna düştüm.

G eldim Y a rm a 'y a ... Evin kapısını açtım , girdim içeri. Beni


bir adam sandılar, baş köşeye buyur ettiler. Am an M e m e a ’imi
bir sevm işler, bir sevm işler... Beni canla başla ağırladılar. H ey­
beyi onlara verm edim , dedim ya a cık kafam sakat. Akşam ye­
m eğine o n lar dışarda hazırlık yap arken , erikten bir tane aldım
ağzım a1 attım . O erik oldu bir dert, dişimle yanağım ın arasına

373
to rto p y a p ış tı k a ld ı. H a y a tm a z o la yd ım . İç e ri g ird ile r, y a n a ğ ı­
m ın şişini g ö rd ü le r, d o k to r ç a ğ ırd ıla r. D o k to r g e ld i, ç e n e m e bir
y u m ru k a ttı, e riğ i ç ık a rd ı a ğ z ım d a n . H o ş b eş, a ltı boş.

S a b a h o ld u ... M e m e d ’in a n a s ıd ır d iye y a ğ ıy n a n , re çe liy n en ,


k a y m a ğ ıy n a n , ç ö k e le ğ iy n e n b ir s o fra d ü z m ü ş le r ki, kırk yıl h a-
tırım ra n g itm e z . Y e m e y e u ta n d ım . A k ş a m o ld u , re ç e l a k lım a
d ü ş tü , c am g ib i p a rla r. « K a lk ıyım , m u tfa ğ a g id iy im , b ira z yiyim »
d e d im . S e s s izc e n e m u tfa ğ a g ittim , re ç e l k ü p ü n e e lim i d a ld ırd ım
a v u ç la d ım , b ir d e ne o lsa k ızım a d iy ey im , o ğ lu m a d iy ey im , küp
e lim e y ap ış tı m ı, b îr tü rlü a y rılm a z . H a y s a k a t k a fa , ne y a p a y ım ,
n e e d e y im , d e rk e n b a h ç e d e b ir ta ş p a r la r g ö rd ü m . G ittim küple
b irlik te , kolum u k ü p le k a ld ırıp b ir v u rd u m ki, k o c a b ir a d a m a l­
n ın d an k a n la r a k a r a k a y a ğ a k a lk tı. R ezil, k e p a z e old u m . M e ğ e r­
se b a h ç ıv a n m ış . B a h ç ıv a n ı s a rd ıla r, s a rm a la d ıla r. Biz de y a ttık ,
u yu d u k.

M e m e d 'in a n a s ıd ır d iye, b irş e y d em e d ile r; y av ru m u çok


s e v m iş le r, u ysal, m a s u m , b eni de b ir a d a m s a n d ıla r b esbelli.

S a b a h old u , y a v ru m n a n s a rm a ş tık , k o k la ş tık . G e c e o ld u


y a ttık . Y a ttık a m a , y a ta m a d ım . K a lk ıp b ir k a y ıt evini d o la n a y ım
d ed im . K a y ıt e v in e b ir g ird im ki, te p e d e a sılı p a s tırm a m isler
gibi k o k a r. C a n ım ç e k ti. U za n d ım elim y e tiş m e d i. S ırtım d a k i
g ö yn e ğ im i ç ık a rıp a ta y ım , d e d im ... G ö y n e k g itti, yap ıştı p a s tır­
m a n ın üstü n e. Ç ık a rd ım donum u a ttım , belki p a s tırm a düşer
d iy e ... O d a g itti o n ların ü stü n e y ap ış tı k ald ı. İrezil o la c a ğ ım ,
ç in i ç ıp la k k a ld ım m ı s a n a o rta y e rd e . N e y a p a y ım , ne edeyim
d e rk e n b a h ç e d e g ezin e n b ir a t g ö rd ü m . Ü s tü n e b in ey im de,
u za n ıp ö te b e rim i a la y ım , d ed im . A tla y ıp a tın ü stü n e, k a y ıt evine
g ird im . A t içeri g irin c e , n iy e d ir b ilm e m , b a ş la d ı d ö rt d ö n m e y e ...
O ra d a ne k a d a r k a b k a c a k , ta n d ır o c a k v a rs a ş a n g u r ş un g u r
d ö k tü b itird i. B ir de b a k tım bütü n e v halkı k a y ıt evinin kap ısın a

374
dizilmişler. «Atın üstünde et var!» diye biri bağırdı. «Et değil,
benim o» diye inledim. «Ne İşin v a r orada?» dediler. «Pastır­
ma yiyeceğidim» dedim. «Hay Allah canını almasın, sofrada
yiyeydin ya!» dediler. «Utandım» dedim. Memed'in hatırını beş
paralık ettim.

Ertesi günü kırk yamalı heybemi, M em ed’imi önüme k a tıp :


«eben de Memedin de senin olsun, hele bir köyüne git» dediler.
İşte şimdi köye- dönüyoruz.
CKK.: Zelilıa B., 60, YarmaB./Kn.)

375
E k ler
1. KAYNAK KİŞİ KÜPJYE DİZİNİ

Abide İ„ 46, 3. İO, DB (To.)


Adile E., 52, 2, ÖY, DB (S ırataşlar K ./H alfeti/U r.)
Adile U„ 47, 3, İO, DB CAIaşehir/Mn.)
Adviye A., 7, (Zile/To.)
Adviye B„ 45, 3, OO, DB (Bo.)
Ahmet B„ 31, 3, ÖY-OYB, 1 (Hamur/Ağ.)
Ahmet Ç„ 71, 3, OO, DB (Simav/Kü.)
A hm et D., 44, 1, L, DB (Dazkırı/Af.)
Ahm et K.. 0, İO, DB (Tk.)
Ahmet P„ 12, İO, 12 (Adapazarı/Sk.)
Ali B., 32, 2, L, 15 (Sağlık K ./G örele/G r.)
Ali Ö„ 7, ÖY-OB, 5 (Siiifke/İç.)
Ali S., 60, 2, ÖY-OYB, DB (Ayışığı K ./Y ay lad ağ/H at.)
Ali U., 47, 3, İO, 20 (Büyükhalkalı K ./B ak ırköy/İst.)
Alim e T., 71. 2, ÖY (Dere K ./A cıpayam /D z.)
Aniş D., 65, 7, Ö Y t DB (Deligazi K ./Sv.)
Annuğ Ç„ 50, 4, ÖY DB (Akçadağ/Ml.)
A rif D., 67, 5, İD, 54 (K eban/El.)
Asiye H., 67, 2, ÖY, 40 (İskilip/Çr.)
Asiye K„ 60. ÇV, ÖY, DB (M ucur/K rş.)
A siye Y „ 60, 2, ÖY, DB (Akpınar K ./B artın /Z n .)
Avniye K., 42, 3, İO. 18 (Gm.)
A yn u r B., 45, 2, L, DB (İst.)
A yn u r T., 33, 2, L, DB (Tk.)
Aysel A., 30, 3, L, DB (Kü.)
Aysel P„ 30, 3, İO, DB (A dapazarı/Sk.)

377
A y şe A ., 74, 8, Ö Y , D B (Ç ıra k m a n K ./S m .)
A y şe A ., 30, 2, Ö Y , D B (G ü rs u /B rş .)
A y şe A ., 40, 3, L, 10 (İst.)
A yşe A., 30, 2, İO, D B (Y a şy e r K ./M ilas/M ğ.)
A y şe D., 75. 4, Ö Y . 55 (A m a.)
A y şe D., 36, 6, Ö Y , 30 (N aziIIi/A y .)
A y şe E ., 45, 3, İO, D B (S an d ık lı/A f.)
A y şe G., 37, 4, Ö Y (Z ile/T o.)
A y şe İ., 60., 6, Ö Y, D B (T u zlacık K ./S o rg u n /Y z .)
A y şe K ., 47, 4, DB (A k s a ra y /N ğ .)
A y şe K ., 55, 2, Ö Y , DB (Ö d em iş/İz.)
A y şe K .. 65, 3, Ö Y, 39 (Sm .)
A y şe K , 33, (U ş.)
A y şe N„ 50, 2, Ö Y , DB (L ap sek i/Ç k l.)
A y şe ö ., 44, 1, ÖY, 21 (T a v şa n lı/K ü .)
A y şe P., 46, 6, OO, DB (B u la m k /M ş.)
A y şe S., 50, 4, Ö Y , 40 (Özlconak B ./A v a n o s /N ş .)
A y şe S., 50, 3, Ö Y , O Y B , D B (S u su z K ./B u c a k /B rd .)
A y şe T., 47, 4, Ö Y , 15 (A f.)
A y şe T., 46, 3, Ö Y , DB (A v a n o s/N ş.)
A y şe T., 32, 2. Ö Y-O YB, D B (B e k ira la m K ./iç .)
A y şe V., 50, 7, Ö Y, D B (S ağ lık K ./G ö re le /G r .)
A y şe Y „ 55, 4, (A dı.)
A y şe Y ., 38, 3, İO, D B (G ebiz B ./S e r ik /A n t.)
A y şe Z„ 55, 0, Ö Y , D B (S aly o z K ./K e lk it/G m .)
A yten T., 42, 2, L, DB (Sm.)

B a h riy e A., 65, 10, İO, DB (İç.)


B a k i A ., (D ), 20, (T a v u k la r K ./H o z a t/T n .)
B e d ia B„ 55, 3, Ö Y , O Y B , 32 (H a c ıh a m z a B ./Ç r.)
B e h ç e t Ö., 42, 3, İO , D B (Y a v e r v ira n K ./S iv rih is a r/E s .)
B e h ice Ç.. 38, 4, Ö Y , D B (G ü n eşler K ./A d a p a z a n /S k .)
B ellice G„ 46, 5, İO , D B (Eze.)
B e h ice K ., 45, 3, Ö Y , 21 (B a.)
B e lg iz a r K ., 55, 4, Ö Y , 12 (Ç av u ş K ./S o rg u n /Y z .)
B elk ız S., 37, 8, Ö Y , D B (K a b a ç a lı K ./K iğ ı/B n .)
B in alı Y ., 36, 5, L, D B (B u lan ılc/M ş.)
B ü le n t A ., 12 (Y u k a rıs a lh p m a r K ./S a n k a m ış /K r .)

3 7 B
Cahide G., 38, 2, ÖY, DB CLapseki/ÇkI.)
Cebrail A., 50, ÇV, ÖY, DB (Ç ıldır/K r.)
Cemile B., 46, 3 (Dz.)
Cemile E., 69 (Uş.)
Cemile K., 69, 6. ÖY-OYB, DB (İç.)
Cemile T., 94, 12, ÖY, DB (B ekiralam K ./İç.)
Cemile Ü., 50. ÖY, DB (Pehlivan K ./K rk.)
Cemile Y., 25, 3, İO, DB (Alcpmar K ./B artın /Z n .)
Cennet Y., 70, 3, ÖY, 28 (Krlc.)
Çevriye T., 35. 2, İO, 15 (Zile/To.)

Çiçek Ç„ 35, 3, İO, DB (Y u k an sallıp m ar K ./Sarık am ış/K r.)

Destegül D., 35. 2, İO. DB (A rd ah an /K r.)


Didare T., 70, ÇV, ÖY (Mş.)
Dilber S., 70, 1, ÖY, DB (Gümeç K ./K y.)
Dudu B„ 55, 5, ÖY, DB (K ılcan K ./U ş.)
Dudu E., 56, 20 (K axam an/K n.)
Dudu G., 42, 4, İO, DB (Bolvadin/Af.)
D urdane Ç., 42, ÖY, DB (D arıp m ar K ./A da.)
Dursun P., 45, 3. İO, 15 (C eyhan/A da.)
Dürdane Y., 43, ÇV, ÖY, DB .fVn.)
Dûriye B., 70, ÇV, ÖY, DB (K orkuteli/A nt.)
Düriye S., 10, İO (Yerkesik B./Mğ.)

Efendi T., 60, 9, İO, DB (Köle K ./Eleşk irt/A ğ.)


Elif E., 65, ÇV, ÖY, 20 (Hatunsuyu K ./M l.)
Elif S., 55. ÖY, DB (D arıp m ar K ./A d a.)
Elif U„ 48, 5, ÖY, 17 (Aydınlık K ./Tn.)
Emin G., 73, 6, ÖY-OYB, DB (Kilis/Gaz.)
Emine A., 55, ÇV, ÖY-OYB, DB (Ant.)
Em ine A., 43, 4, İO, DB (Çırakm an K ./Sm .)
Em ine A., 46, 4, İO, DB (Mn.)
Em ine B., 65, 6, ÖY, DB (Özkonak B./A vanos/N ş.)
Em ine Ç., 60, 4, ÖY-OYB, DB (Sv.)
Em ine D., 60, ÖY, 33 (Çimenli K ./T r.)
Emine E., 48, 2, İO, DB (Bandırm a/Ba.)

379
E m in e E ., 48,
5, İO. DB (T a rs u s /İç .)
E m in e H ., 48,
Ç Y . 10, 30 (M a lk a ra /T k .)
E m in e G.. 79,
1, Ö Y , DB (B a rtın /Z n .)
E m in e G., Ç Y . IO. 2 (T ire /İz .)
35.
E m in e G-, 65,
3, İO, 4 0 (T r.)
E m in e H., 81.
7. Ö Y . D B (Ç r.)
E m in e K .. 48,
4, İO, 30 (Bil.)
E m in e K .. 43,
4, Ö Y , D B (Ç a m k te p e K ./P a z a r /R z .)
E m in e K .. 42,
3, Ö Y . D B (D eğirm en lik ız K ./B rs .)
E m in e K .. 43,
2, İO . 33 (T a v ş a n lı/K ü .)
E m in e K„ 60,
2, Ö Y , 45 (V ize/K rlc.)
Em ine Ö., 60,
3. Ö Y , D B fA la şe h ir/M n .)
Em ine Ö., 50,
3, İO, 30 (Mİ.)
E m in e Ö., 45,
5, Ö Y , D B (Z ile/T o .)
E m in e S., 35,
ÇV, Ö Y -O Y B , 20 (O rm a n lı K ./İn e cilc/T k .)
E m in e T., 42,
3, Ö Y , 24 (B rs.)
E m in e U ., 53,
2. İO, D B (K a r a y a k a B ./E r b a a /T o .)
E m in e U., 57,
ÇV, Ö Y , DB (B rs.)
E m in e V ., 45,
3, İO ,35 (A f.)
E m in e Y ., 8, İO, 8 (B artın /Z n .)
E n ise C., (D.), 25, (Ö vü nd ü k K ./îs k e n d e ru n /H a t.)
E rd in ç ö ., 8, İO (Y erk esik /M ğ.)
E s m a A ., 60, 4, Ö Y , D B (G ü n e şle r K ./A d a p a z a rı/S k .)
E s m a S., 55, 1, L, 30 (K c.)

F a d im e B., 70, 5, Ö Y , D B (Ç r.)


F a d im e D., 65, 3, Ö Y , DB (S a r n ıç K ./D u rs u n b e y /B a .)
F a d im e K., 51, 2, Ö Y -O Y B , D B (S u lu o v a /A m a .)
F a d im e K ., 65, 3, Ö Y, D B (N ş.)
F a h riy e E ., 4B, (U ş.)
F a h riy e K ., 48, 5, O O. D B (M 1J
F a ik a Ç., 35, 1, İO, D B (A d a p a z a rı/S k .)
F a ti Ç .r 55, 2. Ö Y . D B (A lcp m ar K ./B a r tın /Z n .)
F a tim e A .. 53. 7. Ö Y , D B K ü .)
F a tim e A ., 27, 5, Ö Y , D B (H alilb ey o ğ lu K ./D e v re k /Z n .)
F a tm a A ., 72, Ç V . Ö Y . D B (B e y p a z a rı/A n k .)
F a tm a A ., 39, 3, İO , 20 (B ü y ü k h alk alı K ./B a k ırlc ö y /İs t.)
F a tm a A ., 38, 5. İÖ, D B (Ç ıra k m a n K ./S m .)

380
F a tm a A., 31, ÇV, İO, DB (K orku teli/A n t.)
F a tm a B., 55, 3, İO, DB (Ba.)
F a tm a B„ 30, 3, ÖY, DB (H am u r/A ğ.)
F a tm a B., 55, 1, ÖY, 45 (V ize/K rk .)
F a tm a E., 65. 1, ÖY, DB CYaşyer K ./M ilas/M ğ J
F a tm a D., 45, G, (A kkuş/O r.)
F a tm a D., 60, ÖY, (Ay.]
F a tm a E., 08, 4, İO. DB (Bo.)
F a tm a E., 77, 3. ÖY, 20 (Iskiîlp/Ç r.)
F a tm a G„ 56, 4, ÖY, DB (A n tak y a/H at.)
F a tm a G„ 70, 3, ÖY. DB (B artm /Z n .)
Fatm a C-., 10, İO (Diközü K./M ihalıççık/Es.)
F a tm a G.,50, 5, İO, DB (Ereğli/K n.)
F a tm a G.,51, 1. Ö Y ,10 (H ozat/Tn.)
F a tm a G„ 70, 8. DB (M ağ ara K ./İç.)
F a tm a H.,40, 3, Ö Y-OYB, DB Clskilip/Çr.]
F a tm a K.,50, ÇV, Ö Y, 14 (A d ap azan /S k .)
F a tm a K„ 5B, 3, (B ayırk öy/Eil.)
F a tm a K., 59. 3, İO, 30 (İz.l
F a tm a K„ 54, 12, ÖY, DB (Bağlık K ./G ö rele/G r.)
F a tm a K„ 44, 6, İO, DB (Uş.)
F a tm a ö ., 40, 4, OO, DB (B o rçk a/A r.l
F a tm a Ö., 70, ÇV, Ö Y, 20 (H atunsuyıı K ./M l.)
F a tm a S., 72, ÇV, ÖY, 35 (O rm anlı K ./İn ecik /T k .)
F a tm a T., 63, 2, Ö Y (Ada.)
F a tm a T., 70, 7, ÖY, DB (B ek iralan ı K ./İç.)
F a tm a V., 45, 3, ÖY, DB (Bil.)
Fatm a Y., 60, 4, ÖY, DB (Bozlanbaç K ./Ç ek erek /Y z.)
Fatm a Y., 66, 4, Ö Y (Es.)
F a tm a Y ., 44. ÇV, İO, 5 (Sandıklı/A f.)
F a tm a Y., 43, ÖY. DB (Y en ice K ./B ozd oğan /A y.)
Fehim e V., 57, 2, ÖY, DB (Ezm.)
Fehim e Y „ 33, 2, İO, 23 (M ihalıççılc/Es.)
Ferd an a E., 70, 1. İO, DB (M alk ara/T k .)
Feride S., 40. 3, ÖY. DB (D allıca K ./E l.)
F erü ıa G., 47, 5, ÎO, 30 (A d ap azarı/Sk .)
F erih a Y., 36, İO, DB (Nğ.)
Feth iye B„ 45, 4, ÎO, 40 (Ü çp ın ar K ./Polatiı/A nlc.)

381
Fevziye A.. 54, 4, ÎO, DB (Ant.)
Fevziye M., 65, 2, Ö Y. DB (Brs.)
Fik ret T.. 33, 4. ÖY-OYB. DB (Dallıca K ./El.)
Fikri K . 5B, 4, OO. DB (A k saray/N ğ.)
Fikri Ş., 47, 3, L, (Pü lü m ü r/T nJ
Fikriye H„ 45, a, ÖY, 30 (Sv.)
Fikriye K., 31, 3, İO, DB (Tülmen K ./U r.)
Fitn at Ç., 70, 5, (Uzunköprü/Ed.)
Fü rüzan Ö„ 45, 3. OO, DB (M ilas/M ğ.)

Gökalp K„ 30, 3, L (Sankamış/Kr.)


Güle K., 40, 5, İO, DB (Sarıkam ış/K r.)
Gülçin K„ 10, ÎO, DB (Vize/Krlr)
Güle K„ 60, ÇY, İO, DB (Sarıkamış/Kr.)
Gülen G„ 40, 5, ÎO, DB (Tr.)
Gülgün T., 15, OO (Yerkesik B./M ğ.)
Gülizar K„ 37, 1, L, DB (Kc.)
Güllü Ç., 80. 5, ÖY, DB (A rd ah an /R r.)
Güllü R , 75, 4, ÖY, DB (Halilbeyoğlu. K ./D evrek/Zn.)
Güllü K„ 75, 0, ÖY, DB CSankamış/Kr.)
Güllü P„ 76, 8, ÖY, DB CSılbıs K ./E zc.)
Güllü Ü., 41. 6. ÖY-OYB, DB (Şarkışla/Sv.)
G ülperi D., 39, 4. ÎO. DB (El.)
Gülsen M., 32, 2, İO, 15 (H azinedar K ./D evrekani/K s.)
Gülser T., 32, 1, ÎO, DB (Ödem iş/lz.)
Gülsüm A.. 45. 2, İO, DB (îç.)
Gülsüm B.. 60, 7, İO, DB (Krş.)
Gülsüm Ç., 45, 5, ÖY, DB (Değiş K ./IC aram an/K n.)
Gülsüm T., 20, 3, ÖY, DB (P azar/R z.)
Gülsüm T., 88, 4, ÖY, DB (Uluborlu/Isp.)
Gülsün Y„ 42, 2, ÖY, 25 (Pazar/R z.)
G ülşen B., 23, ÇY, L, 6 (Yiğitler B ./B ayram iç/Ç k l.)
Gülşen K., 68, 6, ÖY, DB (Akkuş/O r.)
Gülümser Ç„ 45, 2, ÎO, DB (Dz.)
G ülüzar B„ 62, 5, ÖY ,DB (Çr.)
G ülüzar Ş„ 39, 4, OYB, DB (Mr.)
G üner E„ 35, 4, İO, DB (Bulanık/M ş.)
G üner S„ 38, 6, OO, DB (Bulanık/M ş.)

382
<iiîTimimi T., 22, 1, İO, 5 (Yerkesik B./M ğ.)
Güzel Ç., 50, 4, ÖY, 41 (K eban/El.)

Hadiye K„ 45, 3, DB (To.)


H acer Ç„ 60, 2, ÖY, DB (Bolvadin/Af.)
H acer E., 74, 5, ÖY, DB (Isp.)
H acer N„ 50, 3, ÎO 4 (İz.)
H acer P„ 42, 7, İO, 30 (Y u va K ./K ın k k ale/A n k.)
H a ce r Ş... 55, e, ÖY, DB (Mr.)
H acile Ö„ 40 4, ÎO, 12 (G ürsu/Brs.)
H afize A., 38, 5, ÎO, DB (Ank.)
Hakim e Ç„ 32, 3, İO, DB (K arayak a B ../E rb aa/T o .)
Halil Ö„ 50, 4, L, 20 (Sarrnç K ./D ursunbey/Ba.)
Halime Y., 48, 2, ÖY-OYB, DB (Pelit K ./B u rh an iye/B a.)
Halise A., 54, 5, (Incidere K ./Y o m ra/T r.)
Halise Ç., 67, 3, ÖY-OYB DB (Sim av/K ü.)
H am a K., 55, 4, ÖY, DB (Y arm a B ./K n J
Hamdi S„ 65, 3, ÎO, DB (Y aşy er K ./M ilas/M ğ.)
Ham ide G„ 36, 5, ÖY, DB (Sv.)
Hamide E., 12, İO 12 (Sv.)
Hamide ö ., 55, 3 ÖY, 50 (Ödemiş/lz.)
H am iyet K., 10 (Y u k an salhp ın ar K ./Sarık am ış/K r.)
Hanife S., 55, 3, ÖY, 40 (Y iğitler B ./B ayram iç/Ç k l.)
H anife T., 83, 3, ÖY, DB (Y iğitler B ./B ayram iç/Ç k l.)
Hanife V., 40, 5, ÎO, DB (M erzifon/Am a.)
Hanife Y „ 46, 6, ÖY, DB (A dapazarı/Sk.)
H aşan C„ 78, 4, Medrese, DB (Kilis/G az.)
H aşan H„ 73, 7, L, DB (İz.)
H aşan P„ 45, 9, İO, DB (Köle K ./Eleşk irt/A ğ.)
H aşan Y ., 41, 2, ÎO, DB (B artm /Z n.)
Hasibe K , 60, 4, ÖY, 25 (Ama.)
Hasibe U.. 60, 5, ÖY, DB (Uş.)
H atice A., 50, 2, OQ, 27 (Göynük/Bo.)
H atice A., 40, 2, İO, 8 (Sm.)
Hatice A., 60, 2, ÖY, DB (Tire/İz.)
Hatice A., 37, 5, L, DB (Tn.)
H atice A., 65, 2, ÖY, DB (Uluborlu/Isp.)
H atice B., 49, 1, ÖY, DB (B ayat/Ç r.)

383
Hatice B., 35, 4, ÖY, DB (B ayat/Ç r.)
Hatice B,, 57, 3. (Dz.)
Hatice B„ 59, 20 (K aram an/K n.)
Hatice B., 69, 5, ÖY, DB (Şenyurt K ./Perşem be/O r.)
Hatice D., 60, 1, ÖY, DB (Bayat/Ç r.)
Hatice D., 60, 3, (Bayır K./Bil.)
Hatice D., 45, 4, OO, DB (Uzunköprü/Ed.)
Hatice Ç., 40, 5, ÖY, 30 (Gümüşhacılcöy/Ama.)
Hatice K„ 52, 6, ÖY, 25 (Barbuzu/M U
Hatice K„ 65, 3, ÖY, DB (Bil.)
Hatice K„ 45, ÇV, İO, 25 (Mİ.)
Hatice M., 10. İO, DB (İskilip/Çr.)
Hatice O., 48, 3, ÖY, DB (İncir K ./Fetlıiye/M ğ.)
Hatice S., 55, 5, ÖY, DB (Dallıca K./El.)
Hatice S., 41, 3, L, DB (Eminönü/İst.)
H atice S„ 76, (Uş.)
Hatice Ş., 60, 3, ÖY, DB (Süleoğlu K./Ed.)
Hatice T., 6, (Zile/To.)
Hatice Y., 50, 3, 10 (Dz.)
K ava A., 45. 5, İO, DB (Sarnıç K./Dursunbey/Ba.)
Hayriye A„ 70, (Korkut K./Mş.)
Hayriye E„ 65, 3, ÖY, DB (Ayancık/Sn.)
Hayriye E„ 46. 2, ÖY. DB (Mğ.)
Hayriye Ö„ 60, 3, İO, DB (Sn.)
Hayriye Ş., 45, 5, ÖY-OB, DB (Ezm.)
Hayriye U., 40, 1, ÖY (Zile/To.)
Hayriye Y., 32, 4, ÖY-OB, 25 (Ama.)
Hediye H., 48, ÇY. İO (Dz.)
Hesııa K„ 63, 4, ÖY, DB (Sv.)
Hesna T., 50, 5, ÖY, DB (Uş.)
Hidaye T„ 47, 3, İO, 14 (Mğ.)
Hikmet A„ 68, 4, ÖY, DB (Rz.)
Hilmi T., 31, DB (Bekiralanı K ./İç.)
Huriye Ç., 43, 4, ÖY, 20 (Suluova/Ama.)
Huriye N.. 42, 5, ÖY, DB (Bor/Nğ.)
Hürmüş D., 70, 3, ÖY, DB (Gr.)
Hüseyin K„ 72, 5, (Bayır K./Bil.)
Hüsniye E., 49, 3. ÖY, 21 (Mn.)

384
Hüsniye M., 47, İO, (H azinedar K ./D evrekâni/K s.)

Işık C„ 30. 3, L, DB (El.)

İbrahim Ç.. 50, 2, OO, DB (Dz.)


İbrahim K„ 65. 3, ÖY-OYB, DB (Bayır K./Bil.)
İbrahim K., 47, 3, İO, DB (Brs.)
Iclal M„ 43.' 3, ÖY. DB (Kilis/Gaz.)
İffet K„ 00, 6, ÖY, DB (Sankamış/Kr.)
İftar A., 45, 3, İO, DB (Af.)
liyas A., 65, 7, ÖY-OYB, DB (Kü.)
İmmuhan A., 55, 5, ÖY, DB (Sarılcamış/Kr.)
İnce A.. 50. 6, ÖY. DB (Akçadağ/Ml.)
İpek Ç., 40, 4, ÖY, DB (Asbuğa K./Sarıkamış/Kr.)
İsmail H.. 61, 2, OO. DB (Bartm/Zn.)
İsrafil M., 32, 1. L, DB (Bulanık/Mş.)

Kadriye B., 40, 7, İO, 31 (Nazilli/Ay.)


Kadriye Ç., 30, ÇV, İO. 7 (Ada.)
Kadriye T., 55, ÇV, İO, DB (Bandırma/Ba.)
Kamile K„ 35, 5, DB (Gümüşhacıköy/Ama.)
Kamile Ü., 54, 2, ÖY, DB (Nazilli/Ay.)
Kazım K„ 89. 3, ÖY-OYB, DB (Tr.)
Kezban K„ 50, 2, ÖY, DB (Sille B./Kn.)
Kezban S., 40, ÇV, ÖY, 16 (Büğüdüz K./Anlı.)
Kezban Y., 60, 9, ÖY, DB (Göynük K./Avanos/Nş.)
Kıymet Ç., 33, 4, ÖY, 13 (Gümüşhacıköy/Ama.)
Kibar Ö., 43, 6, ÖY, DB (Aydınlık K./Tn.)

Latife E., 38, 4, İO, DB (Gaz.)


Leman B., 60. 2. İO, DB (Milas/Mğ.)
Leyla, 86, 3, ÖY. 40 (Kaymazyaylası K./Es.)
Leyla K., 85, 9, ÖY. DB (Çakallı K./Kilis/Gaz.)
Lütfiye G., 43, 4. İO. D B '(Y iğitler B./Bayramiç/Çkl.)
Lütfiye K., 55, 3, İO, 36 (Bartm/Zn.)

Macide S., 65, 3. İO, 38 (Gölcülc/Kc.)


Makbule A„ 70, ÇV, ÖY. DB (Yeşilören K./Ama.)
Makbule B„ 41. 3. İO, DB (Salihli/Mn.)

385
Makbule D., 40, 6, İO, 30 (Toygar K./Nazilli/Ay.)
Makbule E., 52, 5, ÎO, 20 (Özkonak B./Avanos/Nş.)
Makbule Ö., 65, 7, ÖY, DB (Aydınlık K,/Tn.)
Makbule Ö„ 67, 0, ÖY, DB (Deligazi K./Sv.)
Makbule T., 37 (Ağ.)
Makbule S., 50, 2, ÖY, 36 (Ayışığı K ./Yayladağ/H at.)
Mebrure S., 45, 4, OO (Dz.)
Mefharet Y„ 42, ÖY-OYB, 12 (Ba.)
Mehet E., 75, 4 (Bayır K./Bil.)
Mehmet A., 50, 2, İO, DB (îç.)
Mehmet D., 60, 11, ÖY-OYB, DB (Kü.)
Mehmet K„ 34, 3. OO, DB (Vize/Krk.)
Mehmet K., 50, 5, İO, DB (Sankam ış/Kr.)
Mehmet Ö., 43, 5, ÖY-OYB, DB (Diközü K./M ihalıççık/Es.)
Mehmet T., 60, ÇV, İO, DB (Beypazarı/Ank.)
Melahat A., 33, 5, İO, DB (Hat.)
Melahat E., 42, 4, IO (Hazinedar K./Devrekani/Ks.)
Melahat O., 40, 2, DB (Bayburt/Gm.)
M elahat O., 37, İO, DB (Silifke'/lç.)
Melahat Y., 27, İO, 0 (Nazilli/Ay.)
Melek A., 46, 3, İO, 43 (İskenderun/Hat.)
Melek K., 55, 6, ÖY, DB (Sankamış/Kr.)
Melek K„ 55, 2, ÖY, (Hazinedar K./Devrekani/Ks.)
Meliha B„ 40, 2, ÖY, 27 (Kulu/Kn.)
Memduha D., 40, 4, İO, 12 (To.)
Meryem A., 70, 6, ÖY, DB (Akçadağ/Ml.)
Meryem A., 00, ÇV, İO, DB (Yaverviran K ./Sivrihisar/Es.)
Meryem Ö„ 46, 6, ÖY, 3 (Karabıyık K./Sarayönü/K n.)
Meryem S., 53. 8, ÖY, DB (Kurşunlu/Çkr.)
Mesnet G., 80, 2, ÖY, 15 (Ordu K./Sn.)
Meşkura, 85, ÇV, ÖY, DB (Yeşilören K./Am a.)
Methiye E ., 45, 5, L, DB (Mş.)
Mevlüde B., 30, 4, İO, DB (Merzifon/Ama.)
M iyasser A.. 51. 7, İO. DB (Zn.)
M ualla §.. 31, 3. L. DB (Tn.)
M ualla U., 43. 3, OO. 37 (İz.)
Muazzez D., 49, 8, ÎO, DB (A dapazan/Sk.)
Muhsiye A., 43, 5, ÖY, DB (Gürpmar/Vn.)

386
Mukaddes Ç., (D) (Kavalcyolıı K ./Ezc.)
Mümine A., 39, 2, 0 0 , 25 (A d ap azan/S k.)
M usa G„ 47, ÖY, 20 (D an p m ar K ./A d a.)
M ustafa B„ 12, 0 0 , DB (Îskilip/Çr.)
Mustafa E., 56. 3, OYV, 45 (Mn.)
M ustafa T., 6B, 7, ÖY-OYB, DB (Bekiralanı K ./îç.)
M uzaffer ö „ 56, 4, ÎO, 20 (Rz.)
M üjgan K., 30, 3, L, (Es.)
M ıikerrem B., 44, 4, ÎO, DB (Doydemir K ./Polatlı/A nk.)
M ûkerrem Ç., 34, 4, ÎO, DB (Cam idağı K./Rz.)
M ükerrem Ö., 40, 3, ÎO (Ceyhan/A da,)
M ükrüme Ö., 44, 6, ÖY, DB (Kaplıkaya K ./H arput/El.)
M ünevver A., 68, 4, ÎO, DB (Kü.)
M ünevver E., 45, ÇV, ÖY, 20 (Hatunsuyu K./Ml.)
Mürşide H., 52, 2 (Brs.)
Mürşide S., 20, OO, DB (Tire/İz.)
Mürşide U., 42, 3, ÖY, DB (Bayındır/îz.)
M ürvet A., 36, 2, ÎO, DB (Vize/K rk.)
M ürvet G.p 41, 5, ÎO, 30 (Karakuyu K ./Polatlı/A nk.)
M üşerref T., 45, 3, İO, DB (Bo.)
Müzeyyen Ç., 35, 3, ÖY-OYB (Uzunköprü/Ed.)
Müzeyyen K., 40, 3, ÖY, 19 (Af.)

N aciye 1., 39, 4, ÎO, 15 (M erzifon/Am a.)


N aciye K„ 60, 3, ÖY, DB (Biga/Ç kl.)
N aciye K„ 47, 5, ÎO, DB (Gm.)
N aciye M., 60, 3. ÖY, DB (Ant.)
Naciye T., (D) (Mİ.)
Nadide B., 42, 5, ÖY, DB (Af.)
N adire B„ 63, 5, ÖY, 40 (Sm.)
Nadire K., 40, ÇV, ÎO, DB (Ant.)
Nafiye E., 75, 8, ÖY, 10 (Tefenni/Brd.)
Naime Ç., 40, 6, ÎO, 10 (Pınarbaşı/K y.)
Naime Y., 60, ÇV, ÖY (Mş.)
N arin Y„ 42, ÇV, ÖY, 20 (D am lıca K ./Ç ıldır/K r.)
Nazife B„ 32, 4. ÖY, DB (Bağlam a K ./N ğ.)
Nazire B„ 55, 6, ÎO, 40 (İz.)
Nazire K„ 50, 1, ÖY, DB (Bademli B./Ö dem iş/Iz.)

387
Nazire Y„ 36, 4, İO, 20 (Keban/El.)
Nazire Y., 90, 2, ÖY, DB (Kelkit/Gm.)
Nazmi Ö.. 34, 3, 7 CTo.)
Nazmiye A., 35, ÇV, ÎO, DB (Yeşilören K./Ama.)
Nazmiye K.. 50, ÇV, ÖY-OB, DB (Dağıstanlı K./Ceyhan/Ada.)
Nazmiye O., 74. 2, ÖY, DB (Iskilip/Çr.)
Nazmiye Ö., 45, 4, ÖY. DB (Sm.) '
Nebahat D., 9, ÎO, 9 (Adapazarı/Sk.)
Nebahat D., 38, 6, ÖY, DB (Mucur/Krş.)
Necdet H.. 11, ÎO, DB (Uluborlu/Isp.)
Nedime Ç., 35, 5, ÖY, 8 (Nş.)
Neriman A., 24, 3, ÎO, DB (Dz.)
Neriman B„ 49, 4, ÎO, DB (Zn.)
Neımin Ç„ e, ÎO (Dz.)
Nermin Y„ 37, 2 , ÖY, DB (Bartın/Zn.)
Nesibe K„ 65, 7, ÖY, 40 (Saraylcöy/Dz.)
Nevin A , 34, 2, ÖY-OYB, 18 (Bartın/Zn.)
Nevin G., 35, 4, ÎO (Dere K./Acıpayam/Dz.)
Nezahat U., 45, 3, ÎO. 20 (Büyükbalkalı K./Bakırköy/İst.)
Nezihe G„ 38, 3, ÎO, DB (Keban/EU
Nezihe Ö., 40, 3, DB (Brd.)
Nilgûn A„ 10, İO (Dz.)
Nimet S., 38, 3, OO, DB (Alpagut K./Bo.)
Nurhan Ç. 24, Çv, ÎO, 20 (Ormanlı K./înecik/TIc 1
Nurhan H., 25, 1, ÎO, DB (Sv.)
Nuri E., 58 4. İO, DB (Uş.)
Nurigar Ç., 55, 6, İO, DB (Nğ.)
Nuriye A., 65. ÇV, ÖY, DB (Yeşilören K./Ama.)
Nuriye C., 57, 4, ÖY-OYB, DB (Kilis/Gaz.)
Nuriye Ç., 63, 3. ÖY, OB (Kâhta/Adı.)

Olcay Ö., 44, 4, ÖY, DB (Zn.)


Osman B„ 60 , 5, ÖY, DB (Af.)
Osman D., 65, 3, ÖY-OYB (Bayır K./BiU

Ömür K„ 45, 3, ÖY, DB (Akpınar K ./Bartm /Zn.)


Özer K.. 12 (Yukansallıpınar K./Sanltam ış/K r.)

368
Pakize T., 45, 7, ÖY-OYB, 26 (Şebinkarahisar/G r.)
Penbe B.. 61, 4, ÖY, 30 (Af,i
Perihan B„ 42, 3, ÎO, DB (Dz.)
Perihan. E., 41, S, İO, DB (Dz.)
Perihan Y , 30. 5, ÎO. DB (Şarkışla/Sv.)

Rabia Y„ 52, 5, ÖY, DB (Ezm.)


Rabiye T., 70, 3, ÖY, DB (Çam lıtepe K ./P azar/R z.)
R afia S„ 35, 2, L (D z )
Rahime Ç„ 50, 3, ÎO, DB (Sv.)
Rasiha T„ 35, 2, 0 0 , 25 (îz.)
Raziye Ö„ 50, 20 (K aram an /K n .)
Refika G„ 55. 3. OYB, DB (Gömeç K ./K y.)
Rem ziye A., 46. 2. ÎO (Es.)
Remziye B., 3B, 4, Ö Y (Çubuk/Ank.)
Remziye S., 40, 3, ÎO, 25 (Tavşanlı/K ü.)
Reşadet Y „ 54, 7, ÎO, DB (îz.)
Rezen B., 35, 3, OO, DB (M ilas/M ğ.)
Ruhi Ç., 53. 6, L. DB (Nğ.)
Ruhiye A., 35, 2, ÎO, DB (Kizılcasöğüt K ./Çivril/D z.)

Saadet, A„ 45, 8, ÖY, DB (Gölcüğez K ./H asanlcale/Ezm .)


Saadet E., 43, ÎO (Pülüm ür/Tn.)
Saadet N„ 75, ÇV, İO, DB (A n tak ya/H at.)
Saadet S., 40, 4, DB (Bayburt/G m .)
Saadet O., 50, 6, OYB, DB (Mr.)
Saadet Z., 41, 3, OO, 12 (Rz.)
Sabahat H„ 44, -3 , OO, DB (Tr.)
Sabahat S„ 40, 2, İO (Dz.)
Sabiha C., 60, 3, ÖY, OB, DB (El.)
Sabiha T., 40, 1. OO, DB (Ü ngüt/M r.)
Sabil A., 40, 3, İO, 2 0 (Büyükhalkalı K ./B ak ırköy/îst.)
Sabire K„ 66, ÇY, ÖY. 53 (Gm.)
Sabrı E„ 52, 4, İO, DB (M idyat/M d.)
Sabriye G., 57, 5, ÖY, 17 (Maşukiye K ./K c.)
Sacide K„ 38. 3, İO, DB (D üzce/Bo.)
Sadiye A., 48, 2, ÖY-OYB, DB (G ölpazan/Bil.)

389
Saffet Y., 64, 6, İO, DB (Adapazan/Sk.)
Sahire U., 39, İO. DB (Çimenli K ./Tr.)
Saime A., 40, 2, IO DB (Bozdoğan/Ay.)
Saime D., 40, ÇY, L, DB (Mn.)
Saime K„ 64, ÇV, ÖY, 9, (To.)
Saime Y., 75, 1, ÖY, 20 (Ceyhan/Ada.)
Sakine Y., 57, 7, ÖY, 50 (Gürpınar/Vn.)
Salih C., 64, 4, ÖY, DB (Ağ.)
Saliha T„ 5 (Zile/To.)
Sane O., 47, 5, İO, DB (Kn.)
Saniye D.; 60, 4, ÖY, DB (Adapazarı/Sk.)
Saniye Ö., 47, 2, İO, 28 (Göynük/Bo.)
Sare B„ 39, 6, ÖY, 22 (Pazar/Rz.)
Sati T.. 52, 1, ÖY.-OB. DB (Erkiiet K./Turhal/To.J
Sebahat A., 30, 1, OO, DB (Hat.)
Sebahat A., 38, 3, L, DB (Kü.)
Sebahat Ö„ 41, 4, İO (Banaz/Uş.)
Sedat E., 11, ÎO (Ödemiş/İz.)
Sedirye S., 55, 3, İO, DB (Bulanık/Mş.)
Seher A., 50, 4, ÎO, DB (Bandırma/Ba.)
Seher A., 52 (Korkut K./Mş.)
Seher Ç., 50, 10, ÖY, DB (Üngüt/Mr.)
Seher Ö.. 25. 1, İO, DB (Sv.)
Selçuk T., 32, 2, L, DB (Bekiralanı K./İç.)
Selime H., 59, 3, ÖY, DB (Kû.)
Selma G.. 5. ÖY-OYB, 40 (Aşağıkaymaz K./Gürpınar/Vn.)
Selma Y„ 75, 8, ÖY, DB (Saskara K ./H anak/K r.)
Selman Ü., 45, ı, ÖY, DB (Çırakman K./Sm.)
Semiha E., 45, 3, OYV, DB (Mn.)
Serdar S., 6 (Tn.)
Serpil K., 30, 2, L. 7 (Küre K./Ks.)
Sevim B„ 33. 3, İO, DB (Dy.)
Sevim D., 49, 5 (Akkuş/Or.)
Sevim Ü., 32, 3, ÖY, DB (Bozdoğan/Ay.)
Sevgi K., 40, 3, L, DB (Tr.)
Seyithanım A., 33. 2, ÖY, DB (Çubuk/Ahk.)
Seza A., 58, ÇY, OO. DB (Tk.)
Sıdıka E., 45, 0, DB (Yarm a B./Kn.)

390
Sıdıka K., 55, 8, ÖY, DB (U r.)
Sıdıka Y ., 48, 4, ÖY, DB (K aym azyaylası K ./Es.)
Sudiye ö .. 85, 5, DB (B ayburt/G m .)
Su n a Ç., 37, lO. 17 (A k çaab at/T r.)
Süleyman T., 75, 7, ÖY, 50 (Köle K./Eleşkirt/Ağ.)
Süleyman S„ 79 (Uş.)

Şadiye İ., 38. 2, Ö Y, 8 (Bozdoğan/A y.)


Şadiye S., 80, 4, ÖY, DB (Dz.)
Şefika A., 74, 4, OO, DB (Bozdoğan/A y.)
Şefika F„ 56, ÇV, ÖY-OYB, DB (Keçiborlu/İsp.)
Şehri 1 , 49, 5, ÖY, DB (İncir K ./Feth iye/M ğ.)
Ş ek er T„ 45, Ç Y. İO, 25 (Zile/To.)
Şerafetfcin A., (D) (Sn.)
Şerife A., 52, D, İO, DB (D evrekâni K ./Ks.)
Şerife G„ 72, 6, ÖY, 45 (Çkl.)
Şerife K., 35, 4. ÖY, DB (Tum arlı K ./Ç kr.)
Şerife ö „ 30, 2, ÖY. DB (Ç ay k en an K ./K orkuteli/A nt.)
Şerife Ş„ 38, 2, IO (K ızılcasöfüt K ./Çivril/D z.)
Şerife Y„ 59, 4, ÖY, DB (Erkilet K ./Turhal/To.)
Şerm in Y „ 9, İO, DB (B ayat/Ç r.)
Şükran T., 38, 5, İO, DB (Kn.)
Şükriye A., 80, 0, ÖY, DB (Ba.)
Şükriye A., 40, 7, ÖY, DB (Sağlık K ./G örele/G r,)
Şükriye S., 38, 3, ÖY, 15 (Gm.)
Şükrü ö „ 55, 7, ÎO, DB (Y averviran K ./Sivrihisar/Es.)

Tekbiriye Ö., 9 (Zile/To.)


Tenzile B., 55, 4, ÖY, DB (Susuz K ./B u cak /B rd .)
Tu ran G., 30, 2, L, DB (M ilas/M ğ.)
Turgut Y., 45, 7, OO, DB (Yz.)
Tülin Y., 10 (Şarkışla/Sv,)

Ulviye H., 59, 2, ÖY-OYB, DB (Bartm /Z n.)


Um m ahan B.. 55, 8, İO, DB (Y aşy er K ./M ilas/M ğ.)

391
Ülfet Ö., 39, ÇV, İO, DB (Ulukent K ./Arhavi/Ar.)
Ümmü D., 47, 4, ÖY, DB (Altpmar K./Bartın/Zn.)

VaMde Ö., 70, 0. ÖY, DB (Alaşehir/Mn.)


Vakıfa D., 67, ÖY, DB (Kilis/Gaz.)
Vasfiye Ç„ 63, IO, 40 (Akçaabat/Tr.)
Vedia Ç„ 50, 2,tö , 36 (Küre K./Ks.)
Vesile A., 61, 4, ÖY, DB (Uluborlu/Isp.)

Yahya B., 46, 4, OO, 30 (Karakuyu K./Polatlı/Ank.)


Yahya Ş., 34, 2, İO, DB (Yiğitler B./Bayramiç/ÇkI.)
Yasemin Ö., 0 (Zile/To.)
Y aşar G., 40, 5, 15 (Ed.)
Yeter G„ 32, 4, ÖY, DB (Göynük K./Avanos/Nş.)
Yusuf K„ 7 (Yukarısallıpmar K./Sarıkam ış/Kr.)
Yüksel E., 9, İO (Ödemiş/İz.)

Zahide D., 65, 5, ÖY, DB (Mn.)


Zahide M., 7, İO, DB (İskilip/Çr.)
Zahire Z„ 45, 6, .İO, 30 (Musabeyli K./Yz.)
Zakire K., 55, 4, ÖY, DB (Af.)
Zakire T., 85, 6, ÖY, 70 (Gm.)
Zarife Ç„ 50, ÇV. ÖY, 20 (Vn.)
Zayide A., 40, 3, ÖY, DB (Kılcan K./Uş.)
Zehra B., 52, ÇV, ÖY, 20 (Hatunsuyu K./Ml.)
Zehra A., 53, 5 (Es.)
Zehra B., 90, 7, ÖY, 60 (Merzifon/Ama.)
Zehra E., 75, 4, İO, DB (Mn.)
Zehra G„ 93, ÇV, ÖY, DB (Nğ.)
Zehra G., 66, 4, ÖY, DB (Uluborlu/Isp.)
Zehra Ö., 41, 7, İO, DB (Diközü K./Mihalıççık/Es.)
Zehra U.t 42, 5, İO (Dz.)
Zehra Y., 30, 2, İO, DB (Gr.)
Zehra Y„ 68, 2, ÖY-OV, DB (Kaya K./Fethiye/M ğ.)
Zekiye A., 55 (Korkut IC./Mş.)
Zekiye B., 60, 4, ÖY, DB (Deliktaş IC./Sv.)
Zekiye D., 40, 2, ÖY, DB (Sankamış/Kr.)

392
Zekiye K., 50, ÇY, L, 2 0 (Sarnıç K ./D ursunbey/Ba.)
Zeliha B.. 60, 4, ÖY, DB (Y a rm a B./Kn.)
Zeliha G„ 75, ÖY, 60 (Diközü K ./M ihalıççık/Es.)
Zeliha T.. 56, 4, ÖY, 38 (K eban/El.)
Zikriye K., 49, 5, ÖY. DB (Şebinkarahisar/G r.)
Ziynet G., 80, 3, ÖY-OYB, DB (Sim av/K ü.)
Zölıre A., 45, 5, İO, DB (Gm.)
Zübeyde G„ 42, 2 , ÖY, DB (A şafık aym az K ./G ü rp m ar/V n .)

393
II. YER ADLARI D İZİN İ

A Bağlama K./Nğ.
Banaz/Uş.
Ada. Bandırma/Ba.
Adapazan/Sk. Barbuzu B./Ml.
Adi. Bartın/Zn.
Af. Bayat/Çr.
Ağ. Bayburt/Gm.
Akçaabat/Tr. Baymdır/îz.
Akçadağ/Ml. Bayır K./Bil.
Aldcuş/Or. Bekiralam K ./lç.
Akpmar K./Bartın/Zn. Beypazan/Ank.
Aksaray/Nğ: Biga/Çkl.
Alaşehir/Mn. BU.
Alpagut K./Bo. Bo.
Ama. Bolvadin/Af.
Ank. Bor/Nğ.
Ant. Borçka/Ar.
Antakya/Hat. Bozdoğan/Ay.
Asbuğa K./Sarıkamış/Kr. BozİEinbaç K./Çekerek/Yz.
AşağıkaymazK./Gürpınar/Vn. Brd.
Avanos/Nş. Brs.
Ay. Bulanık/Mş.
Ayancık/Sn. Büğüdüz K./Ank.
Aydınlık K./Tn.
Büyûkhalkalı K./Bakırköy/İst.
Ayışığı K./Yayladağ/Hat.

B C

Ba. Camidağı K./Rz.


Bademli B./Ödemiş/lz. Ceyhan/Ada.

395
c Es.
Eze.
Çakalü K./Kilis/Gaz. Ezm.
Çamlıtepe K ./Pazar/R z.
Çıldır/Kr.
Çırakman K./Sm .
G
Çimenli K./Tr.
Gaz.
Çaylcenan K./Korkuteli/Ant.
Gegiz B./Serik/A nt.
Çkl.
Gm.
Çr-
Gölcûk/Kc.
Çubuk/Ank.
Gölcüğez K ./Hasankale/Ezm .
Gölpazan/Bil.
D
Gömeç K./Ky.
Dağıstanlı K ./Ceyhan/Ada. Göynük K ./Avanos/N ğ.
Dallıca K./El. Göynülc/Bo.
Damlıca K./Çıldır/Kr.
Gr.
D anpm ar K./Ada.
Dazkırı/Af. Gûmüşahactköy/ Ama.
Deligazi K./Sv. Güneşler K./Adapazan/Slc.
Değirmenlilcız K ./Brs. Gürpınar/Vn.
Değiş K ./K aram an/K n. Gürsu/Brs.
Dere K./Acıpayam /Dz.
Devrekâni/Ks.
Diközû K./M ihalıççık/Es. H
Doydemir K./Polatlı/Ank.
H acıbaınza B./Ç r.
Düzce/Bo.
Dy. Halilbeyoğlu K./Devrek/Zn.
Dz. H am ur/Ağ.
Hat.
E Hatunsuyu K./M1.
Hazinedar K./Devrelcâni/Ks.
Ed>
EL
Emlnönû/İst. I
Erbaa/To.
Ereğll/Kn. Isp.
Erkilet K./Turhal/To. İst.

396
i Kulu/Kn.
Kurşunlu/Çkr.
İç Kü.
tmamoğlu K./A da.
încldere K ./Y o m ra/T r.
în cir K ./Fethiye/M ğ. L
Înecik/Tk.
Iskenderun/H at. Lapseki/Çkl.
İskilip/Çr.
İz. M

M ağara K ./lç.
K
M alkara/Tk.
K abaçalı K ./K iğı/Bn. Maşulciye K ./K c.
K âhta/A dı. M erzifon/A m a.
K aplıkaya K ./H arp u t/E l. Midyat/Md.
K araağaç/Isp .
M ihabççık/Es.
K arabıyık K ./Sarayönü/K n.
M ilas/M ğ.
K arakuyu K ./Polatlı/A nk.
K aram an/K n . Mİ.
K arayalca B ./E rb aa/T o . Mu.
K aya K ./Fethiye/M ğ. Mr.
Kavakyolu K ./Ezc. Mş.
K aym azyaylası K /E s .
M ucur/K rş.
K c.
K eban/El.
Keçiborlu/Isp. N
Kelkit/Gm .
K ılcan K ./U ş .. Nazilli/Ay.
Kızılcasöğüt K./Çivril/D z. Nğ.
K ilis/Gaz. Nş.
Kn.
K orkut K./M ş.
O
K orkuteli/A nt.
Köle K ./Eleşkirt/A ğ. Or.
Krk. Ordu K./Sn.
Krş. Ormanlı K./İnecik/Tlc.
ö Sv.
Sorgun/Yz.
Ûdemiş/lz. Suluova/ Ama.
övündük K./îskenderun/Hat. Susuz K./Bucak/Brd.
Özltonak B./Avanos/Nş. Süleoğlu K./Ed.

P
ş
Pazar/Rz. Şarkışla/Sv.
Pehlivanköy B./Krk. Şaturoğlu K./M ucur/Krş.
Pelit K./Burhaniye/Ba.
Şebinkarahisar/Gr.
Pervari/Sr. Şenyurt K./Perşembe/Or.
Pınarbaşı/Ky.
Polatlı/Ank.
Pülümür/Tn. T

Tavşanlı/Kü.
R Tavuklar K./Hozat/Tn.
Tarsus/lç.
Rz.
Tefenni/Brd.
Tire/îz.
S Tk.
Tn.
Sağlık K /G örele/G r.
To.
Salihli/Mn.
Toygar K./Nazilli/Ay.
Salyoz K./Kellcit/Gm.
Tr.
Sandıklı/Af.
Tıımarlı K./Çkr.
Sarayköy/Dz.
Sankamış/Kr. Tuzlacık K./Sorgun/Yz.
Sarnıç K./Dursunbey/Ba. Tülmen K./Ur.
Saskara K../Hanak/Kr.
Sılbıs K./Ezc. U
Sırataşlar K./Halfeti/Ur.
Silifke/îç. Ulukent K./Arhavi/Ar.
SiHe B./Kn.
Uluborlu/Isp.
Simav/Kü.
Sivrihisar/Es. Ur.
Sm. Uş.
Sn. Uzunköprü/Ed.

398
ü Yaverviran K./Sivrihisar/Es.
YenicB K./Bozdoğan/Ay.
Üçpmar K./Polatlı/Ank. Yerkesik B./Mğ.
Üngût K./Mr. Yeşil ören K./Ama.
Yiğitler B./Bayramiç/Çkl.
V Yukansallıpmar K./Sarıka-
mış/Kr.
Vize/Krk. Yuva K./Kınkkale/Ank.
Vn. Yz.

Y Z

Yarma B./Kn. Zile/To.


Yaşyer K./Milas/Mğ. Zn.

399
III. SO RU KAĞIDI Ö R N EĞ İ

Derleyiciler, Kaynak Kişiler, C evaplar ve Derlem elerle [ilgili


A ç ıkla m a lar:

1. Soruların cevapları, size verilen deftere okunaklı bir biçim­


de ve kaynak kişilerden derlendiği gibi «aynen» geçirilecek­
tir. Cevapların içinde yerel sözcükler ve deyimler geçiyor­
sa, bunların açıklanm aları kaynak kişilerden istenecek ve
deftere yazılacaktır.

2. C evaplar ya da derlenen bilgiler, soru sıralarına göre nu­


m aralanarak deftere yazılacaktır.

3. Derleyici; adını, soyadını ve derlemeyi yaptığı yeri, defte­


rin ilk sayfasına m utlaka yazacaktır. Derleyici, aynı biçim­
de, başvurduğu ya da yararlandığı kaynak kişinin ya da
kaynak kişilerin: (a. adını ve soyadını; b. yaşını; c. okuma
yazm a durumunu; ç. çocuğu olup olmadığını; d. kadın, er­
kek ve çocuk oluşunu; e. oralı olıjp olmadığını ya da kaç
yıldan beri orada yaşadığını; f. ilini, ilçesini, bucağını, kö­
yünü) eksiksiz olarak aynı sayfada belirtecektir. Kaynak
kişi ya da kişiler şu ya da bu nedenle soyadlarnı, yaşlarını
vb. açıklam ak istemezlerse bunlar başka yollardan öğrenil­
meye çalışılacak; bu da olm azsa derleyici o konuda kişisel
görüş ya da tahminini belirtecektir.

4. Kaynak kişilerin geleneklerine bağlı, orta tabakadan ve ora­


nın yerlilerinden seçilmesine; bunların otuz yaşından aşağı-

401
olm am alarına; elden geldiğince derleyicilerin a k ra b a ve y a ­
kınları arasından ve çocu klarla ilgili âdetleri, töreleri, uy­
g u lam aları bilen «görmüş ve geçirmiş» kim selerden — ge­
nellikle çocuk anası ve babası kim selerden— seçilmesine
özen gösterilecektir. (Sünnet, eğitim , askere gitm e ile ilgili
sorular kadınlarla birlikte erkeklere; çocuk oyunları ise
oyun yaşındaki çocuklara sorulm alıdır).

5. Y ukardaki özellikleri taşıyan ve b ir arad a bulunan iki ya


da üç kaynak kişiye aynı zam an d a soru sorm anın, biribir-
lerinin söylediklerini düzeltm eleri ve unuttuklarını biribirle-
rine hatırlatm aları bakım ından büyük yararı vardır. Kaynak
kişilerin anlayam adıkları, a n lam a kta güçlük çektikleri so­
rular ve sözcükler, am acından sap tırılm am ak koşuluyla on­
ların kavrayabileceği biçim de sorulm alıdır.

6. Soruların iş saatlarının dışında, resmiliği ve yabancılığı el­


den geldiğince giderdikten sonra, bir soru cevap havasın­
dan çok bir «sohbet havası ve sıcaklığı» içinde sorulm asına
özen gösterilm elidir. Kaynak kişiler yorulm aya ya da sıkıl­
m aya başlad ıkları zam an çalışm a orada kesilm eli ve daha
elverişli b ir za m a n a ertelenm elidir. Arayı fazla u zatm am ak
koşuluyla çalışm a iki ya da üç görüşm ede tam am lanm aya
çalışılm alıdır,

7. Soruların cevapları ve derlenen bilgiler ilkin müsvedde ka­


ğıtlarına geçirilm eli ve hepsi tam am lan dıktan sonra, 1. m ad ­
dede belirtildiği gibi deftere yazılm alıdır. Böylece, verilen
bilgiyi a c e le olarak d eftere işlem ekten doğacak yanlışlar,
eksiklikler ve yazı, anlatım bozukluğu önlenmiş olur.

8. Derleyici, kimi soru küm elerinin altında bulunan (Bunlar­


dan hangileri hâlen yap ılm aktad ır? B unlara ekleyeceğiniz

402
başka neler vardır?) sorularını kaynak kişilerden mutlaka
sormalı ve aldığı cevaplan yazmalıdır.

9. Konuyla ilgili resim, şekil vb. çizilmek istenirse, bu iş için


cevap defteri ya da temiz, düzgün bir kağıt kullanılabilir.
Derleyici ayrıca kişisel gözlemlerini, çalışma ve derleme
biçimini defterin sonuna özel notlar halinde ekleyebilir.

10. Soru kağıdı, cevapların yazıldığı defterle birlikte geri veri­


lecektir. Soru kağıdını ve defteri teslim etmeden önce, 3.
maddedeki bilgilere bir kez göz atılması, eksikler varsa
mutlaka düzeltilmesi önemle rica olunur.

SORULAR

I. DOĞUM ÖNCESİ

A. GEBELİK ÖNCESİ, GEBELİK, AŞERME

1. Çocuğu olmayan kısır kadınlar çocuk sahibi olmak için


ne gibi umarlara başvururlar?

2. Çocuğu olmayan kısır erkekler ne gibi umarlara baş­


vururlar?

3. «Aşeren» kadına bulunduğunuz yerde ne gibi yerel


adlar verilir?

4. «Aşeren» kadınlar nelere bakmalı, nelere bakmamalı,


neleri yemeli, neleri yememelidirler?

5. Gebe kadına bulunduğunuz yerde ne gibi yerel adlar


yerilir?

403
6. Oğlan doğurmak istiyen kadın ne gibi um arlara başvu­
rur?

7. Kız doğurmak istiyen kadın ne gibi um arlara baş­


vurur?

8. Doğacak çocuğun oğlan ya da kız olacağı nelere.gö-


■re tahmin edilir? Bu tahm in İçin hangi işlem ler y a ­
pılır?

9. Gebe kadının ikiz doğuracağı nelere göre tahmin


edilir? Bu tahmin için hangi işlemler yapılır?

10. Kadının gebeliği sırasında yediği rçtiği şeyler; yaptığı


işler; baktığı, gördüğü kimseler, hayvanlar, nesneler;
yaşadığı kimi olaylar doğacak çocuğun cinsiyetini
(oğlan ya da kız oluşunu); güzelliğini, huyunu vb. e t­
kiler mi? Etkilerse bunlar nelerdir?

11. Sık sık çocuk düşüren kadınlar, düşüğü önlem ek için


nelere başvururlar?

12. Doğumu kolaylaştırm ak, sıkıntısız doğum yapabilm ek


İçin hangi um arlara başvurulur?

13. Çocuğun göbek bağı belli bir yere göm ülür ya da


beli bir yere konur mu? Konursa, bunu nasıl açıklar­
sınız?

14. Çocuğun «eş»i, ya da «son»u belli bir yere gömülür


ya da konur mu? Konursa bunu nasıl açıklarsınız?

15. (Bunlardan hangileri hâlen yapılm aktadır? Bunlara ek­


leyeceğiniz başka neler var?)
II. ADLA İLGİLİ ÂDETLER, TÖRENLER, İNANMALAR,
UYGULAMALAR, YEREL ADLANDIRMALAR,
BENZETMELER, YAKIŞTIRMALAR

1. Çocuğa asıl adı konurken dinsel bir tören yapılır mı?


(Yapılırsa ayrıntılı olarak anlatılacak).

2. Aile içinde, çocuğun adını seçme ve koyma hakkı en


çok kime tanınır?

3. Çocuğa doğduğu gün, ay, mevsimlere göre ad konur


mu? Konursa bu adlar nelerdir?

4. Çocuğu yaşamayanlar yeni doğan çocuklarına ne gibi


adlar koymak isterler? Bu adları koymanın bir nedeni
var mıdır?

5. Uğursuzluk getirdi diye çocuğun adı değiştirilir mi?


Böyle birşey başınızdan geçti mi ya da böyle birşey
hatırlıyor musunuz?

6. (Bunlardan hangileri hâlen yapılmaktadır? Bunlara ek­


leyeceğiniz başka neler vardır?)

7. Bulunduğunuz yerde genel olarak çocuklar asıl adla­


rının dışında nasıl adlandırılır, nasıl çağrılır?

B. Saçından, kaşından, gözünden, burnundan, ağzından,


kulağından, boyundan, renginden, şişmanlığından,
zayıflığından, kusurlarından dolayı çocuklara adlar ta ­
kılır mı? Takılırsa, ne gibi adlar takılır?

9. Çocuğun; a) ağzına, b) burnuna, c) cinsel organına,


ç) ayaklarına, d) ellerine, e) poposuna, f) karnına...
ne gibi yerel adlar verilir?

405
10 Çocuğun; a) elbisesine, b) başlığına, c) ayakkabısına,
ç) beşiğine, d) kundağına, e) oturağına, f) em ziğine...
bulunduğunuz yerde ne gibi yerel a d lar verilir?

11. Çocuğun; a) çişine, b) kakasına, c) kusmuğuna, ç)


salyasın a... bulunduğunuz yerde ne gibi yerel adlar
verilir?

III. ÇOCUK G Ö R M E, YAŞ G Ü N Ü , DİŞ H EDİĞ İ (BUĞDAYI)


VE Ö TEK İ ÂDETLER, UYGULAMALAR

A. ÇOCUK GÖRM E

1. Çocuk görme'ye ne zam an gidilir?

2. Çocuğa hediye olarak neler götürülür?

3. Annesine hediye olarak neler götürülür?

4. Çocuk görm e’nin bulunduğunuz yerde özel bir adı


var mıdır?

5. Çocuk görme'ye gidildiğinde anneye ve çocuğa ne


gibi sözler söylenir, dilekler dilenir?

6. (Bunlardan hangileri hâlen yapılm aktadır? Bunlara


ekleyeceğiniz başka neler var?)

B. YAŞ GÜNÜ

1. Çocuğunuza yaş günü yapıyor musunuz?

2. Eskiden de yaş günü yapar mıydınız, yoksa yeni mi


âdet oidu?

406
C. DİŞ HEDİĞİ (BUĞDAYI)

1. Bulunduğunuz yerde diş hediği âdeti v ar mıdır?

2. Varsa, diş hediği mi dersiniz yoksa başka bir ad mı


kullanırsınız?

3. Diş hediği ne zam an ve nasıl yapılmaktadır?

Ç. ÖTEKİ ÂDETLER, UYGULAMALAR

1. Çocuğa «saç kesme» töreni yapılır mı? Yapılırsa ni­


çin ve nasıf?

2. Çocuğu «satma» âdetini biliyor musunuz? Bu âdet ni­


çin ve nasıl yerine getirilir?

3. Çocuğu «kesme» âdetini biliyor musunuz? Bu âdet


niçin ve nasıl yerine getirilir?

4. Doğan çocuk için tarlaya ya da bahçeye ağaç dikilir


mi? Dikilirse hangi düşünceyle dikilir?

5. Bu ağacın belli bir adı var mıdır? Ne denir bu ağaca?

6. Bu ağaçla çocuğun hayatı arasında bir ilişki var mıdır?


Bu ağacın kesilmesinden, kurumasından çocuk adı­
na endişe eder misiniz? Bunu nasıl yorumlarsınız,
açıklarsınız?

7. (Bunlardan hangileri hâlen yapılm aktadır? -Bunlara


ekliyeceğiniz başka neler vardır?)

407
D. BEŞİK KERTME

1. Beşik kertme'si âdetine bulunduğunuz yerde ne ad


verilir?

2. Bu âdetin gerektirdiği belli bir tören var mıdır? Yoksa


sadece karşılıklı olarak sözleşmekle mi yetinilir?

3. Kimler çocuklarım daha doğar doğmaz nişanlarlar ya


da ilerde evermeleri için aralarında sözleşirler?

4. Beşik kertm e’sinden sonradan cayıldığı olur mu? Ca-


yılmada ne gibi şeyler rol oynar?

5. Verilen sözden cayma nasıl karşılanır ve yorumlanır?

6. Cayma sonunda nişanlılar ya da aileler arasında ta t­


sızlıklar çıkar mı?

7. (Bunlardan hangileri hâlen yapılmaktadır? Bunlara


ekleyeceğiniz başka neler vardır?)

E. SÜNNET

1. Çocuk sünnete nasıl hazırlanır? Çocuğun korkusunu


ve endişesini gidermek için neler söylenir?

2. En çok hangi yaşlarda sünnet edilir çocuk? Bu ko­


nuda belli bir tutum var mıdır?

- 3. Çocuk hangi yaşa kadar sünnet edilmelidir?

4. Çocuğa sünnette neler giydirilir?

5. Çocuğa sünnet hamamı yapılır mı?

408
6. Çocuğun ya da çocukların süneden sonra yatacak­
ları oda, yatak nasıl hazırlanır, süslenir?

7. Sünnet düğünü nasıl yapılır? (Ayrıntılı olarak anla­


tılacak).

8. Çocuğa ne gibi şeyler hediye edilir?

9. Bulunduğunuz yerde «kirvelik» âdeti, var mıdır?

10. Bu kimseye bulunduğunuz yerde ne ad verilir?

11. Kirve'nin görevi, çocuk ve ailesi üzerindeki hakları


nelerdir?

12. Sünnet olacak çocuk ilerde kirve’sinin kızıyla evle­


nebilir mi?

13. (Bunlardan hangileri hâlen yapılm aktadır? Bunlara


ekliyeceğiniz başka neler vardır?)

F. ASKERE UĞURLAM A

1. Askere uğurlanan delikanlıya belli bir tören yapılır mı?

2. Askere giden sağ salim geri dönsün diye neler yapılır?

3. (Bunlardan hangileri hâlen yapılm aktadır?)

IV. Ç O C U Ğ U N G ELEC EĞ İN İ, ZİH İN S E L VE RUHSAL


ÖZELLİKLERİNİ ETKİLEYECEĞ İNE İN A N ILAN ,
YORULAN BELİRTİLER

1. Çocuğun ilerde akıllı, tembel, iyi huylu, huysuz vb.


oluşu yediği, içtiği, oynadığı şeylere bağlanır mı? Bağ-,
lanırsa bunlar nelerdir?

409
2. Çocukların doğdukları gün, ay ve mevsimlere göre
huyları, gelecekteki işleri, mutlu ya da mutsuz olacak­
ları tahmin edilir mi? Bunun böyle olacağına inanılır
mı?

3. Çocuğun seyrek dişli, kalın kaşlı, mavi gözlü, solak


vb. oluşları nasıl yorumlanır?

4. (Bunlardan hangileri hâlen yapılmaktadır? Bunlara


ekleyeceğiniz başka neler vardır?)

V. ÇOCUĞA KIRK BASMASI VE NAZAR DEĞMESİ

A. KIRK BASMASI

. 1. Çocuğun kırk baskınına uğradığı hangi belirtilerden an­


laşılır?

2. Çocuğu kırk baskınından korumak için neler yapılır?


Ne gibi umarlara başvurulur?

3. Kırk baskını çocuğu bu durumdan korumak için nele­


re başvurulur?

B. NAZAR DEĞMESİ

1. Çocuğa nazar değmesi hangi belirtilerden anlaşılır?

2. Çocuğa nazar değmesini önlemek için neler yapılır?


Ne gibi umarlara başvurulur?

3. Nazar değen çocuğu bu durumdan korumak için ne­


lere başvurulur?
4. (Bunlardan hangileri hâlen yapılmaktadır? Bunlara ek­
leyeceğiniz neler vardır?)

VI. GELENEKSEL SAĞALTMA İŞLEMLERİ

1. Yürümeyen ya da geç yürüyen çocuklara neler yapılır?

2. Konuşmayan ya da geç konuşan çocuklara neler ya­


pılır?

3. Uyumayan :ya da geç uyuyan çocukları uyutmak için


neler yapılır?

4. Çok ağlayan çocukları susturmak için neler yapılır?

5. Çok yaram az çocukları uslandırmak için neler yapılır?

6. Hırıltılı ve hastalıklı çocuklar için neler yapılır?

7. (Bunlardan hangileri hâlen yapılmaktadır? Bunlara ek­


leyeceğiniz başka neler vardır?)

VII. ERGİNLİK, EĞ İTİM , CEZALANDIRMA, KORKUTMA

A. ERGİNLİK

1. Çocuğun ergin hale gelmesi nelerden anlaşılır?

2. Ergin çocuğa ne gibi öğütler verilir?

3. Ergin çocuğa neler izin verilir, neler yasaklanır?


B. EĞİTİM

1. Sizce çocuklar nasıl eğitilmeli, nasıl terbiye edilmeli­


dir?

2. Çocuklar okula gitmeden önce dini terbiye ve ders a l­


malılar mı?

3. Çocuklar din konusunda neler bilmeliler?

4. Çocuklara cinsel konularda bilgi verilmeli midir? Ve-


vilirse neler anlatılmalı, neler açıklanmalıdır?

C. CEZALANDIRMA

1, Çocuk bir suç işlediğinde, söz dinlemediğinde nasıl


cezalandırılmalıdır?

2. Bu cezalar sizce nelerdir? Siz çocuğunuzu nasıl, han­


gi yolla cezalandırıyorsunuz?

Ç. KORKUTMA

1. Çeşitli durumlarda çocuklar korkutularak uslandırıl­


mak mıdır?

2. Çocuklar en çok nelerle ve kimlerle korkutulur?

3. (Bunlara ekleyeceğiniz başka şeyler var mı?)

VIII. ÇOCUK OYUNLARI

1. Bildiğiniz yerel çocuk oyunlarının adlorı nelerdir?

412
2. Bulunduğunuz yerde oynanan birkaç oyunu anlatır ya
do oynar mısınız? (Ayrıntılı olarak anlatılacak).

3. Bu oyunlarda ne gibi araç-gereçler kullanılır?

IX. ATASÖZLERİ, SEVGİ VE O K ŞA M A SÖZLERİ, KARGIŞLAR,


BİLMECELER, N İN N İLER , AĞITLAR, MASALLAR

1. Çocukla ilgili olarak bildiğiniz atasözleri, özdeyişler­


den (vecizeleraen) ve deyimlerden birkaçını söyleyiniz.

2. Çocukları sever ve okşarken neler söylersiniz?

3. Çocuklarınıza öfkelendiğiniz zam an hangi kargışlarda


(beddualarda) bulunursunuz?

4. Cevabı çocuk olan hangi bilmeceleri biliyorsunuz?

5. Çocuklarınıza hangi ninnileri söylersiniz?

6. Ölen çocuklara ağıt yakılır, söylenir mi? Söylediğiniz


ve bildiğiniz ağıtlardan birkaç örnek veriniz.

7. Çocuğunuza ya da torununuza anlattığınız m asallar­


dan birini anlatır mısınız?

8. (Bunlara ekliyeceğiniz başka şeyler var mı?)

413

You might also like