Professional Documents
Culture Documents
ÇAGDAŞ FELSEFE
BÜLflı\I k
HEGEL
TİNİN GÖRÜNGÜBİLİMİ
MANTIK BİLİMİ
DOGA FELSEFESİ
TİN FELSEFESİ
AİLE, UYGAR TOPLUM, VE DEVLET
TARİH FELSEFESİ
SALTIK TİN: SANAT, DİN, FELSEFE
iDEA
Coplcstorı-un FtLSEl-l: TAXIH!'ııiıı iizgüıı hiilüııılcni�i-
Cilt 1
Bölümler 1 \e il - Yunanistan ve Roma
ÇAÜDAŞ FELSEFE
FICHTE'DEN NIETZCHE'YE
Bölüm le
Hegel
Frederick Copleston
Çeviren:
Aziz Yardımlı
iDEA İSTANBUL
Copyright© 1985 Aziz Yardımlı
İ ngilizce'de
A History of Philosophv: Volııme VI/, Part /,
Fichte to Heı;e l 'de yayımlanmıştır.
© Frederick Copleston, 1963
İ kinci Basını
Biiliiııı Bir
1.Yaşam ve Yazılar 7
1
Erken Tanrıbilimsel Yazılar 11
3. Hegel 'in Fichte ve Schelling ile İlişkileri 17
4. Saftı,�ın Ycışaını ve Felsefenin Doğası 22
5. Bilincin Göriingübiliıni 35
Biiliiııı İki
v
vı İÇiNDEKiLER
Büliiııı l\
1. Saltık Tin Alanı 96
2. Sanat Felsefesi 101
3. Din Felsefesi 107
4. Din ve Felsefe Arasındaki İlişki 113
5. He:.;el 'in Felsefe llırihi Felsefesi 116
6. Hegel 'in Etkisi ı·e Sağ-Kanat ı·e Sol-Kanat
He{?elciler Aras111da Bölünme 120
l. Yaşam ve Yazılar
7
8 HEGEL
8 Söylemeye gerek yok ki, gönderme Schelling'in ondokuzuncu yüzyılın ilk yıl
larındaki felsefi düşüncelerinedir.
FICHTE VE SCHELUN<.i iLE İ L İ ŞKİ LER 21
18
'Anlak' ve 'us' terimleri Kant ve Hegel tarafından tam anlamıyla benzer olarak
kullanılmamaktadıL Gene de, bu olgu bir yana, Kant'ın usun kuramsal girişimleri
ne güvensizliği ve bunun yanında kılgısal yararını onaylaması, ve Hegel 'in anlağı
değersizleştirmesi ve bunun yanında kılgısal yararını tanıması ikisinin kurgu! me
tafiziğe karşı tutumlarının iyi bir göstergesidir.
30 HEUEL
5. Bilincin Gi>rÜn!,riibilimi
21 Lutherci Hegel mutsuz ya da b öl ünm üş bili nci , biraz tar tışmalı bir yol da , or ta
çağ K atolikliği ile. özellikle b unun çileci ü lküleri ile bağlıyordu .
42 HEGEL
47
48 HEGEL
'
!Copleston ·concept" sözcüğünün İ ngilizce'de çok sınırlı bir anlamı olduğunu
tıcli rtcrck Hegel'in ·Begrift'ini sık sık 'Notion' olarak çevirdiğini söylüyor. Con
cepı ya d a Norion ,özcükleri arasındaki ilişki Türkçe'nin 'Kavram"ı ve 'Mejhum'u
a ras ında ki ilişkiye an d ı rı m h dı r. Kavramdan söz etmek istendiğinde Concept, No
ıion. Melhu m. Kavram ya da Begriff denebilir ve im yerinde kullanılmışsa tüm bu
durumlarda m an t ı k aynı a priori yanıtı vermektedir. Hegel için Kavramı sıradan
tıilincin gevşekliğinden ve özsel olarak bilinçsiz kullanımdan kurtarmak tüm baş-
1-a Kavramlar için de olduğu gitıi mantıksal dizgede olanaklıdır. (A.Y.)J
54 H EGEL
:t Doii;a Felsefesi
tutuyor olmasa da. Önemli olan nokta olguları salt a priori bir
yolda çıkarsıyor gibi görünmekten çok onları kavramsal bir
şemaya uydurma sorunudur.
5. Hak Kavramı
24 w, VII, s. 94; R, 4 l . R harfi The Phi!osophy ofRight'ı ve onu izleyen sayı ke
simi belirtmektedir. R'ye göndermelerde 'ek' sözcüğü Hegel tarafından özgün
metne yapılan ekleri göstermektedir. Prof. T. M. Knox'un çevirisinde bu ekler öz
gün metnin çevirisinden sonra basılmışlardır.
25Hegel soyutta mülkiyet hakkından söz etmektedir. Söylemeye gerek yok k i ,
toplum kavramı getirilir getirilmez, yasal edinimin erimi kısıtlanmaktadır.
26Bu dine içsel birşey olarak göndermede bulunmaktadır. Örgütlü bir toplum
durumunda bir insan toplumsal olarak zararlı oldukları zaman dinsel inançlarının
dışsal anlatımının çiğnenemezliğini ileri süremez.
68 HEGEL
6. Ahlak
Hegel'in somut yaşamı ele alma yolu 'törel töz' (die sittliche
Substanz) dediği alanın üç kıpısını çıkarsamaktır: Bunlar aile,
yurttaş toplumu ve Devlettir. Belki de bu toplumsal çerçeve
içersinde ondan insanın somut ödevlerini irdelemesi beklene
bilirdi. Ama gerçekte ise yaptığı şey aile, yurttaş toplumu ve
A İ LE VE Y U RTTAŞ TOPLU M U 75
34Yurttaş toplumunun 'salt tikelliği" temsil ettiğini düşünmek bir bakış açısından
abartma olacaktır. Çünkü yurttaş toplumunun kendi içersinde tikellerin doğuşu
nun ve kendilerini öne sürmelerinin sonucu olan karşıtlaşmalar bir düzeye dek He
gel'in vurguladığı korporasyonlar yoluyla yenilmektedirler. Ama ortak bir erek
için çabalayan korporasyon üyeleri arasındaki istençler birliğinin sınırlı bir evren
selliği de vardır ve Devlet kavramına geçiş için yolu hazırlamaktadır.
35W, X. s. 409; A , 535.
DEVLET 79
'''Aıııımarııııal ı<lır ki Hegel bir düzeye dek Almanları politik özbilince eğitmek
le ilgileniyordu.
-ıoKr�. W. Yii. ' J44: R . 265, ek.
DEVLET 81
44W, VII, s. 36-7; R, önsöz. Marx'ın eşit ölçüde ünlü karşılığı filozofun işinin
yalnızca dünyayı anlamak değil ama onu değiştirmek oldu�l' ':>içim indeydi .
POL İ Tİ K FELSEFE Ü ZER İ NE YORUMLAR 83
1 1. 'farih Felsefesi
52 Bkz. Kant. Copleston Fel sefe Tarihi, Cilt 6, Bölüm il. s. 12 ve 47. İ dea Yayın
ları1989. İ stanbul.
51 Hegcl'e haksızlık etmemek için anımsayabiliriz ki onun kendisi savaşın etkisi
ni. onun sonlunun ge�·iciliğini sergileyişiııi duymuştu: Napoleon'ıın utkulu seferi
nin sonucunda Jena"daki konumunu ve eşyalarını yitiriyordu.
TAR İ H FELSEFES İ 87
' tarihin düşünceye dayal ı irdelenişinden başka hiçbir şey i ' im
lemez. ' ' Ama bu betimlemenin, kendinde alındığında, çok
aydınlatıcı olduğunu öne sürmek güçtür. Ve Hegel'in açıkça
kahul ettiği gibi , açıklama olarak daha çoğunun söylenmesi
gerekmektedir.
Tarih felsefesinin tarihin düşünceye dayal ı irdelenişi oldu
ğunu söylemek bir düşüncenin bu irdelemeye getirildiğini
siiy lemektir. Ama söz konusu düşünce, Hegel diretmektedir,
olguların her nasılsa ona uydurulması gereken önceden düşü
nülmüş bir tasar ya da şema değildir. 'Felsefenin kendisiyle
birlikte getirdiği biricik düşünce [hiç kuşkusuz, tarihin düşü
nülmesi için] yalın us düşüncesidir: us dünyaya egemendir ve
dünya-tarihi böylece ussal bir süreçtir.'55 Felsefeyi ilgilendir
diği ölçüde, bu gerçeğin sağlandığı yer metafiziktir. Ama ge
nel olarak tarihte bu bir önsavdır. Bu yüzden dünya-tarihinin
Tinin kendini açındırması olduğu gerçeği tarih üzerine düşün
menin sonucu olarak sergilenmelidir. Bizim düşüncemizde
tarih 'olduğu gibi alınmalıdır, tarihsel olarak, görgül olarak
ilcrlemeliyiz .'56
Bunun açık yorumu şudur. Hegel tarihi önceden tasarlan
mış bir kalıba sokmaya yöneli k bir isteği yadsıyor olsa bile, fi.
lozofun tarihin incelenmesine getirdiği düşünce açıkça olayla
rı yorumlayışı üzerinde büyük ölçüde etkilidir. Düşüncenin
görgül doğrulanım alanındaki bir önsav olarak önerildiği dü
�ünülecek olsa bile, Hegel'in kendisi gibi bunun gerçekliğinin
metafizikte tanıtlanmış olduğuna inanan fi lozof hiç kuşkusuz
tarihin önsavı destekliyor görünen yanlarını vurgulamaya yat
kın olacaktır. Dahası, Hegelci için önsav gerçekte hiç de bir
iinsav ya da varsayım değil ama tanıtlanmış bir gerçektir.
Bununla birlikte, Hegel belirtmektedir ki sözde 'yansız'
04w. XI, s. 34; S, s. 8. S harfi J. Sibree'nin Hegel'in tarih felsefesi üzerine ders-
lcrini çevirisini belirtmektedir.
55W, X I , s. 34; S, s. 9 56W, X I , s. 36; S, s. 10.
88 HEGEL
96
SALTIK Tİ N ALANI 97
ınak her zaman kolay bir iş olmayabilir. Ama her ne olursa ol
sun eğer Hegel'in dediklerinden örneğin din ancak sanat dur
duğu zaman başladı anlamını çıkarıyorsak onun öğretisini
saçmalaştırmış oluruz. Ve kimi yazarlar Hegel'in neyi söyle
miş olması gerektiğini düşünürlerse düşünsünler, sanımca o
sanat, din ve felsefeye insan tininin sürekli etkinlikleri olarak
bakıyordu. Felsefenin bu etkinliklerin en yükseği olduğunu
düşünmüş olabilir. Ama bundan onun insanın her zaman arı
düşünce olacağını imgelediği sonucu çıkmaz .
Bu kesime bir vargı olarak aşağıdaki noktaya dikkati çek
meye değer. Hegel'e göre Devletin tüm olgusall ı kların en yük
seği ve politik yaşamın en yüksek insan etkinliği olduğunu dü
şünmek yanlıştır. Çünkü, gördüğümüz gibi , nesnel Tin alanı
saltık Tin alanına götürmektedir. Ve belli bir biçim altında ör
gütlenmiş toplum Hegel için sanat, din ve felsefenin bir koşulu
iken, bu üç etkinlik Tinin en yüksek anlatımlarıdırlar. Hegel
hiç kuşkusuz Devleti yüceltmiştir, ama felsefeyi daha da yü
celtmiştir.
2. Sanat Felsefesi
1 W. XII, s. 160; O, !, s. 154, Hegel'in The Philosophy ofFine Ans üzerine ders
lerine göndermelerdeki O harfi F. P. B. Osmaston tarafından yapılan İ ngilizce çe
viriyi göstermektedir.
102 H EGEL
hw. XIII, s . 14; O. iL s. 180. Dikkat etmek gerek ki Hegel burada tikel bir sanat
tLirünü tikel bir din türüne bağlamaktadır.
106 HEGEL
:t Din Felsefesi
bir temel veren bir girişimi geçirme yönünde güçlü bir eğilim
bulunmaktadır. Gerçekten de, bu tanıtlama işi güne öylesine
ters düşmektedir ki , 'tanıtlar orada ya da burada tarihsel veri
ler olarak bile bilinmemektedirler; ve giderek tanrıbilimciler,
daha açık bir deyişle dinsel gerçekliklerin bilimsel bir bilgisi
ni taşıdıklarını ileri süren kimseler tarafından bile kimi zaman
bilinmemektedirler.' 10 Gene de, tanıtlar bu küçümsemeyi hak
etmemişlerdir. Çünkü 'düşüncey i , usu doyurma gereksinimin
den' 11 doğmuşlardır, ve inancın dolaysız devimini belirtik kı
larak insan anının Tanrıya yükselişini temsil etmektedirler.
Evrenbilimsel tanıttan söz ederek Hegel beli rtmektedir ki ,
bunun geleneksel biçimlerindeki özsel eksikliği sonluyu ken
di başına varolan birşey olarak koyması ve sonra sonludan ayrı
birşey olarak sonsuza geçiş yapmaya çalışmasıdır. Gene de bu
eksiklik biz bir kez 'Varlık yalnızca sonlu olarak değil ama o
denli de sonsuz olarak belirlenecektir' 12 önermesini anlar an
lamaz düzeltilebilecektir. Başka bir deyişle, göstermemiz ge
rekir ki 'sonlunun varlığı yalnızca onun varlığı değil ama ayrı
ca sonsuzun da varlığıdır.' 13 Evrik olarak, hiç kuşkusuz, gös
termek gerek ki sonsuz Varlık kendini sonluda ve onun yoluy
la açımlamaktadır. Sonludan sonsuza ya da sonsuzdan sonlu
ya geçiş yapmaya yönelik karşıçıkışlar ancak sonlu ile sonsuz
arasındaki sanısal uçurumun varolmadığını gösteren gerçek
bir Varlık felsefesi yoluyla karşılanabilir. Kant'ın tanıtları
eleştirisi o zaman yıkılmaktadır.
Bu Tanrının varoluşunun gerçek tanıtlamasının, yukarıda
belirtildiği gibi , Hegelci dizgenin kendisi olduğunu söylemeye
Belirli dinin ilk ana evresi Hegc\ tarafından Doğa dini (die
Naturrcligon) olarak adlandırılmakta ve deyim Tanrıyı Tin
den daha azı olarak gören tüm dinleri içine almak üzere kulla
ıııl maktadır. Bu yeniden üç evreye bölünmektedir. İ lkin dolay
sız din ya da büyü vardır. İkinci olarak töz dini gelmekte ve bu
başlık altında Hegel sırasıyla Çin dinini , Hinduizm ve Budiz
ıni irdelemektedir. Üçüncü olarak İran, Suriye ve M ısır dinle
rini görüyoruz ki, bunlarda tinsellik düşüncesinin bir pırıltısı
bulunabilmektedir. Böylece Hinduizmde Brahman salt soyut
ay rımlaşmamış Bir iken, İran'ın Zerdüşt dininde Tanrı İ y i ola
rak düşünülmektedir.
Doğa dininin yukarıda betimlendiği yolda dinsel bilincin i l k
kıpısına karşılık düştüğü söy lenebilir. Tipik Naturreligionda,
eş deyişle töz dininde, Tanrı ayrımlaşmamış evrensel olarak
tasarlanmaktadır. Bu, �onlu varlığın tanrısal Varlık tarafından
yutulmuş olarak ya da onun için salt i lineksel olarak görülme
si anlamında, kamutanrıcı l ı ktır. Aynı zamanda, gerçi Hindu
izmde Brahman dinsel bilincin i l k kıpısına karşılık düşen bir
yolda tasarlanıyor olsa da , bu dernek değildir k i öteki kıpılar
bütünüyle o rtadan kalkmışlardır.
Belirli dinin i kinci ana evresi tinsel bireysellik dinidir. Bu
rada Tanrı Tin olarak tasarlanmaktadır, ama bireysel bir kişi
ya da bireysel kişiler biçiminde. Kaçınılmaz üçlü yine Yahudi ,
Yunan ve Roma dinlerini sırasıyla yücelik, güzellik ve yararlık
dinleri adlarıyla kapsamaktadır. Böylece Jupiter Capitolinus'un
işlevi Roma'nın güvenl i k ve egemenliğinin korunmasıdır. 14
Bu üç din tipi dinsel bilincin ikinci kıpısına karşılık düş
mektedir. Tanrısal burada insansala karşı ya da ondan ayrı
ı;Açıktır ki, üçlünün üçüncü üye,i , yararl ı k dini, bir bakı� açısından dinin bir
.ılçaltıl ışıdır. Çünkü Tanrıyı aşağı yukarı bir araca indirgemektedir. Aynı zamanda
dınin daha yüksek bir biçimine geçişi de istemektedir. Örneğin, Roma·nın tüm tan
rı ları panteonuna kabul edişi çoktan rıcılığı bir saçmalığa indirgemekte ve tektanrı
c ı l ığa geçişi gerektirmektedir.
112 HEGEL
olma olarak düşünülmektedir. Örneğin Yahudi dininde Tanrı
aşkın yücelik içinde dünyanın ve insanın üzerine yükseltil
mektedir. Aynı zamanda dinsel bilincin öteki kıpıları da temsil
edilmektedirler. Böylece Musevilikte insanın adak ve tanrısal
yasaya boyuneğiş yoluyla Tanrı ile uzlaşması düşüncesi gö
rünmektedir.
Belirli dinin üçüncü ana evresi saltık din, eş deyişle Hıristi
yanlıktır. Hıristiyanlıkta Tanrı gerçekte olduğu gibi, salt aşkın
değil ama içkin de olan sonsuz Tin olarak tasarımlanmaktadır.
Ve insan ise İ sa'dan , Tanrı-insandan alınan kayra yoluyla tan
rısal yaşama katılmakla Tanrı ile birleşmiş olarak düşünül
mektedir. Bu yüzden Hıristiyan dini her şeyden önce dinsel
bilincin ilk iki kıpının bireşimi ya da birliği olarak görülen
üçüncü kıpısına karşılık düşmektedir. Tan rıya yalmzca ayrım
laşmamış bir birlik olarak değil , ama Kutsal h işiler Üçlüsü
olarak, sonsuz tinsel Yaşam olarak bakılmaktadır. Ve sonsuz
ve sonlu birbirleri ile karşıtlık içinde koyulmuş olarak değil,
ama karışıklık olmaksızın birleşmiş olarak görülmektedirler.
St. Paul'un dediği gib i , onda yaşar ve deviniriz ve varlığımızı
onda taşırız .
Hıristiyanlığın saltık din olduğunu söylemek onun saltık
gerçek olduğunu söylemektir. Ve Hegel Hıristiyan inakları
önemsemeden geçen ya da onları sözde aydınlanmış bir çağın
görüşüne uydurmak için kırpan vaiz ya da tanrıbilimcilere
karşı ateş püskürmektedir. Ama eklemeliyiz ki Hıristiyanlık
saltık gerçekliği Vorstellung biçimi altında anlatmaktadır. Öy
leyse dinin içeriğini arı kavramsal biçimler içinde düşünen
felsefeye bir geçiş isteği doğmaktadır. Bunu yapma girişim i ,
Hegel'e göre, inancın içeriğini zorunlu nedenlerle anlamak ve
aklamak için bilinçli olarak yola çıkan St. Anselm gibi insan
ların öncü çalışmalarının bir sürdürülüşüdür.
D İN VE FELSEFE 113
2 2 w. XIX, s. 685; HS, III, s. 546. Hegel'in Lectures on the History of Philo
sophy'sine göndermelerdeki HS E . S. Haldane ve F. H . Simson tarafından yapılan
İ ngilizce çeviriyi göstermektedir.
6. Hegel'in Etkisi ve
Sağ Kanat ve Sol Kanat Hegelciler Arasında Bölünme
Ahfiıll: 61 Baınberg 9
ahlak: Hegel 12. 43. 69-74: Kant 12 barı�. sürekl i 86
H ıristiyanlık ve 13 beden ve ruh 17. 64s. 104
iç A . 71. 73 bedenselleşıııe 45. 108, 115
1iıplum ve 43s. 74 Begriff 25n. 5 1 n
ahlaksal edimler 71 beliriş. kuvvet ve S i s
ahlaksal bilinç, deneyim 41s. 7 1 bellek 66
ahlaksal yasa 13s. 4 3 hen
C\TCnsel A.Y. 93s ideal B 41ss
ahlaksal yükümlülük 69s. 72s sonlu B. 41, 45. 97
ahlaksal belirlenim 41 bencillik 69
aile 74ss. 77. 98 Berlin 9s. 121
alanlar ya da evreler hk�. eytişim Berne 8. 12s
algı 38 betisel düşünce 56. 99. !07, 1 13ss
Alman felsefesi 10. 120 bildiriş, tanrısal 13. l lSs
Almanya. Alman halkı 12. 80. 90s bilgelik 66
anayasa. pol itik 76. 80 bilgi 37 � saltık B. 34s, 42. 45. 48,
anlak ( Vt:·rstaııd) 17. 27s 56. 96s� kuramsal B. 18
anlaşmalar, Devletler arası 85 bilgikuramı 38
anlık 18, 66 bilim, görgü! ya da deneysel 24. 62s
Anselm. Cantenburyl i . St (1033- din ve 115
1109) 1 1 2 bilimsel anlak 38
Aristoteles 23. 3 5 , 65, 7 2 , 83, 9 1 , 117 bil inç 35-46
Aydınlanma 12 -in çıkarsaması 19
aykırılar 3 1 -in görüngübilimi 35-44, 65
ayrım ve Saltık 2 1 kuşkucu B. ""l()
132
DiZiN 133
ling l9ss. 47
Gntik mimari 106
gönen<; 72. 79 içgörü 32
giirüngüler. fenomenler 38s içk i n l i k . Tanrının ya da Sattığın 42,
giirüngülıilim 35 1 13
Grımdlinien der Philosophie des içse l l i k 40, 70ss, 73, 96, 98
İdea 25. 54s, IOls. 1 18
Rccht., . Hegel'in 10
gü\ haktır 93 bengi i. 22, 25s
İ .da anlam 25 - Doğa ve 59, 6 1 , 96
gü\süzlük. Doğadaki 60
güzellik 12. 44, 99. IOlss. l l l mantıksal İ . (e.d. Kavram. logos)
25ss. 50. 54-60, 64, 96, 108, il
saltık İ . 50. 54s
Hölderl in 7 Alman İ . l l7
kafatasıbilimi 46 mahkeme 76
kalıt hakkı 1 2 1 Mantık Bilimi, Hegel'in 9, 32
kamutanrıcılık ! i l , 1 2 3 mantık
Kant, Immannuel ( 1724-1804) 12ss, aşkınsal M. 4 7
18, 47s. 86, 109 Hegelci M . 47-54, 123
karşısav 19, 25, 3 1 doğası 16. 25ss, 28, 107
karşıtlık 15-20, 27, 29, 50, 53s, 69, i l i Yarlık M. 50 - Kavram M. 5 1ss -
katılma, pay alma 3 5 , 43, 78, l l 2 biçimsel M . 43
Katoliklik 1 3 , 4 1 matematik 27. 63
kavram 2 5 , 27ss, 53 metafizik: Hegel 25, 29. 47, 59. 87,
kav ram : Hegel =
İ dea, mantıksal 108: Kant 29
kavramsal düşünce: Hegel i l , 15. 2 1 . tarih ve 87
26s, 29, 45, 99, 108, l l2ss: Schel Mısır 104. 107n, i l i
ling 2 1 , 27 mimari 105
kayra, tanrısal 45, 88, 92, 94s. l l2 M i nerva'nın baykuşu 82
kendinde-şey 18, 38, 48 mitolojiden arıtma 95. 116
kıpılar: Saltıkla 61, 95, 97, 108, l l8 : mutluluk 12. 43
törel tözde 78, 84; İdeada 110, mülkiyetten vazge�me 66ss
l l7; Dünya-Ti ninin yaşamında Müslümanlık. İ slam 90, 108
Dİ Zİ N 137
politika. pol itik etkinlik 101 Sche l l i ng. Friedrich Wilhelm ( 1775-
80 solipsizm 48
Doğa ve 23s. 42s. 47. 54s, 58-63. Spinoza. Baruch ( 1632-77) 22. 52
64. 98 SS 109n
kendini bilen 23. 25. 34s. 44s. 54s. Sy.�tenıfragnıent. Hegel " i n 1 4
96s. 102. 107s. 116s ş i i r 105s
süreç olarak 22s. 34s. 49. 84. 93s. tanıtlanabilir 108s - içkin 112 -
Tin olarak 20. 23, 41s. 58s. 64s kişisel: Hegel 44. 55s. i l i ; He
� a�aııı olarak 20s, 25s. 29. 43s, 54. gelc i l i k 122 - aşkın 14. 42, 45,
ınnrn l>k�. Sattığın nesnelleşmesi tanrıbilim: Hegel 7, il. 88, 114; He
klasiksel S. 104. 106 - tarihi 100 - tanrıtanırc ı l ı k : Hegel i l , 35, 56; He