Eğitim bir toplumun yapı taşı ve eğitim sonucu oluşan normlar ise o toplumun aynasıdır. Yaşam boyu her alanda yetiştirmeyi hedefleyen bu süreci üslenen eğitmenlerin mesleki sorumluluklarının yanı sıra etik sorumluluklarının da farkında olmaları gerekmektedir. Toplumumuzdaki her şeyin ve her kesimden bireyin eğitimcinin kaleminden geçtiğini düşündüğümüzde eğitim ve eğitimcinin yaşamımızın her alanına etki ettiğini görebiliriz. Öğretmen; sevecen, sabırlı, sevgi dolu prensipli, problem çözebilen ve mesleki donanımın önemini kavrarken aynı zaman da bu donanımı insani boyutlarını düşünerek yani etik kuralları da dikkate alarak devam ettirmelidir. Öğretmen antlarını mesleki hayatımızın her anında hatırlayarak tekrar etmeli ve andın gerektirdiklerine uyulması etik ilkeleri hatırlatarak eğitmenlik gibi kutsal bir mesleği olması gerektiği gibi yürütülmesine yardımcı olur.
Meslek etiğini kısaca; bir meslek grubunun, o mesleğe uygun oluşturdukları
kuralar ve olağan kavramları koruyarak hizmet ideallerini yerine getirmeyi amaçlayan ilkeler bütünü olarak tanımlayabiliriz. Ahlak ile etiğin kopmayan bir bağı vardır. Bu durumu şu şekil de açıklayabiliriz. Bir insanın ahlaki değerleri tam ise neyi nasıl yapması gerektiğinin farkına varabilir yani hem kendisi hem bir başkası için adaletli olabilir. Adalet ise, etiğin temel direğidir. Platon “Kim erdemli ve adil ise mutludur. Adil olmadan mutlu olunmaz” diyerek çok uzun yıllar önce adaletin önemine güzel bir vurgu yapmıştır. Bir kaynaktan okuduğum bilgi eğitim kavramını kısa ve öz bir şekilde çok güzel özetlemiş “bireylere kendi yaşantıları yoluyla istendik davranışları kazandırma süreci” bu eğitimin tanımı ile birlikte etik eğitimde çok önemli bir yere sahiptir. Çünkü neye göre istendik davranışı belirlememiz gerektiği nasıl kazandırılacağı dikkatle tespit edilip ele alınması gereken bir konudur. Bunları bir bütün olarak özümsediğimizde eğitimciye olan bakış açımız, bir sonraki neslin ahlaki iyiliği ve eğitiminden sorumlu oldukları farkındalığını kavrayarak mesleği sürdürmemizde yardımcı unsur olacaklarıdır. Mesleki etik ilkeler evrensel değerlere sahip olup bu ilkeler içerisin eşitlik, adalet, sorumluluk, dürüstlük, güven ve saygı birçok kavram etik havuzunu oluşturarak eğitimciye yol gösterici olur. Aile ortamında ebeveyn rolü ne kadar önemli ve etkili ise okul çağı gelen bir çocuk için öğretmen de o çocuğun hayatında birinci derecede önemli kişi olarak kişilik yapıları çok büyük ölçülerde etkiliyor. Etik ilkelere bağlı bir öğretmen olabilmek bu kapsamdan baktığımızda düşünülenden çok daha fazla önemlidir. Birkaç etik dışı davranışlar ile konu bağlamında örneklemede bulunacak olursak bunlar; ders süresini özel işler için kullanma, ders esnasında ideolojik görüş yansıtma, küfürlü ve jargon dil ile konuşma, öğrenci tutumunda taraflı davranma, meslektaşlarını küçük düşürme, mevzuata aykırı davranma ve veliyi kişisel amaç için kullanma kesinlikle etik dışı olarak kabul edeceğimiz davranışlardır. Uygun olan birkaç ilke ise; sevgi ve saygılı olma, iyi örnek olma, asil ve eşit davranma, öğrenci gelişimini gözetme psikolojik durumlarını yansıtmama, öğrenciye ait bilgileri saklama ve kötü muamelen kaçınma gibi ilkeleri söyleyebiliriz. Bu çerçeve dahilinde etik ilkelerin belirlenmesi ve kuralsallaştırılması çok avantajlı olduğu kadar dezavantajları da bulunabilir. Örneğin; ahlaki gelişimi tam anlamıyla kavrayamamış bir eğitmen meslek etiğine de belirli ölçüde sadık kalarak sahte bir bağlılık gösterebilir. Bu da eğitimci olacak bireylerin farkındalık seviyelerinin arttırılması ve ilkeler aracılığı ile ilerlenmesi gerektiğinin ince bir anlatım ile öğretilmesine ve bireyin mesleğe uygunluğuna bakılarak eğitmenliğe yönlendirilmesi ile gelecek nesil eğitimcinin sağlıklı bir meslek hayatı sağlanabilir
Sonuç olarak, eğitmenlik görevinin yapılmasından kaynaklı maaş, güç, statü,
gelir gibi kişisel faydalar öğretmen için ikinci planda gelmelidir. Öncelik sorumluluk bilincinde çocuğun yaşına, gelişim seviyesi ve diğer özellikleri göz önüne alarak eğitim vermelidir. Meslek onuru, etik ilkelere bağlı olduğu unutulmamalı ve hak ettiği saygıyı başka şekillerde değil, öğrencilerinin üzerinde sahip olduğu ahlaki, toplumsal ve eğitim etkilerinden aldığı geri dönütler üzerinde durarak aramalıdır. Eğitim ve öğretim kendine özgü yöntem ve teknikleri olan bir meslek alanıdır. Ancak uyulması gereken ilke ve kurallar bütünü olmadan sadece rutin ve teknik bir iş olmaktan ilerleye gidemez.