You are on page 1of 6

Mavi kuş

Otobüs her zaman köyün meydanında duruyordu. Çok eski ve bakımsız bir arabaydı. Değişen
parçalarından hangi marka araba olduğu bile anlaşılmıyordu. Otobüs mavi renkteydi ve emen
altında beyaz bir kuş vardı altında mavi kuş yazıyordu. Otobüsün sahibi deli Kenan’dı
Deli lakabı yıllar önceki bir olaydan kalmaydı
Otobüsün muavini Seyfi’ydi Seyfi biraz saf bir çocuktu otobüs yolculuğa çıkmaya
hazırlanıyordu. Turistler eşyaları bagaja yerleştiriyor ve arada yavaş olunması için uyarıyor ve
eşyalara zarar gelecek diye telaşlanıyorlardı. Ardından bir adam ve hasta karısı iki çocuğu ve
yaşlı babalarıyla otobüse geldiler kadın çok hastaydı çocuklar annesine sarıldılar ve aşağıda
onları bekleyen dedelerinin yanına gittiler.

Adil usta kasabanın kuyumcusu ama lakabı askere gidene kadar marangozluk yapmasından
dolayı. Adil usta askerdeyken bir oğlu doğuyor adı nazım. Çocuğun doğum sırasında kalçası
çıkıyor büyüyünce fark ediliyor çıkıkçı doktor geziyorlar ama tedavi edemiyorlar o yüzden
ayağı öylece kalıyor. Bunca olay olurken babası adilse orada bir Arap kadınla tanışıyor ve
Süryani bir kuyumcu yanında işe giriyor ve temelli mardine yerleşiyor. Ve bu Arap kadından
da bir oğlu daha oluyor Davud. Süryani usta bir süre sonra ülkeden ayrılmasıyla adil geri
memlekete dönüyor. Döndüğünde tüm kasabalı ona nazımı bırakıp gittiği için kızıyor adil usta
kasabaya gelince nazımı da yanına alıyor ve burada bir kuyumcu açıyor. Ama nazımın üvey
annesi nazımı rahat bırakmıyor nazım çalışıyor Davud okuyor ve bir zaman sonra adil usta
ince hastalığından ölüyor. Nazım babası ölünce sessiz kişiliği dahada sessiz bir hal alıyor tek
bir kez bağırıyor oda kuyumcudaki tabelayı değiştirmek isteyince

Kenan hala otobüsün başında kalkışı beklerken otobüse yüksek sesle tartışarak genç bir çift
geldi kadın Şirin yurtta yaşamak istemiyordu erkekse onu sakinleşmesi için alttan alıyordu.
Erkek ve kız severek evlenmişlerdi erkek öğretmen olup taşraya tayini çıkmıştı ama kız
burada yaşamaktan memnun değildi buda tartışmaya sebep oluyordu

Nazım bey telaşlı bir şekilde dükkânın kepengini indirip hızlı bir şekilde yerdeki lekeleri silip
ağır ağır meydana mavi kuşa doğru yürür
Mavi kuş yolcularından biride Doktor Yahya’dır emeklisi gelmesine rağmen işine devam eder
kendi hizmetine bakan bir kadınla yaşar sarhoş ve aksidir her yılki gibi yıllık izne çıkmıştır

Yükselen taş duvarların üzerinde iki çocuk oturmuş hayalleriyle ilgili sohbet ediyorlardı
büyük olan otobüse binip trene kadar gidip oradan da İstanbul’a gideceğinden bahseder küçük
olan bende geleyim der büyük olansa önce gidip sonra onu çağıracağını söyler sonra küçüğe
söz verir. Büyük çocuk küçükle vedalaşır ve otobüse binmek için ayrılırlar
Artık yükleme işi bitmiş köylüler oturmuştur o sırada bir atlı sesi duyulur köyün ağası atla
meydana gelmiştir. Atını sürüp meydanda durarak otobüse bindi.

Herkes sıcakta otobüste bekliyordur ağa herkese limonata ısmarlar oteldeki adamda gelip
arkadaki güzel kızın yanına oturur

Az sonra bir mahkumla jandarmalarda otobüse biner artık yolculuğa çıkmak iççin her şey
hazırdır. Tam o sırada şoför Kenan kediyi almayı unutmuştur kedisi olmadan asla yola
çıkmazdır hemen Seyfi’yi kediyi alması için gönderir otobüstekiler yola çıkacakları için
heyecanlanırken tekrar söylenmeye başlarlar. Seyfi kediyi getirir ve her şey hazır olmuştur
Kenan mavi kuşu çalıştırır ve yolculuk başlar

Mavi kış yaz boyu aynı rutin gider gelir ta ki kış gelene kadar kış gel ipte yolcular artık
söylenmeye başladığında Kenan koltuklardan birini söker ve yerine küçük bir soba kurar kış
iyice bastırıp kar yolları kapattığı zaman onların takılacağı bir mekân haline gelirdi hatta
sobasında mısır bile patlatırlar

Mavi kuş toz bulutu içinde gelmektedir biri diğerini bu işten vazgeçirmek ister diğeriyse bu
işten vazgeçmeyeceğini sert bir şekilde söyleyerek kan davalısını öldürmek için uygun anı
bekler

Öğretmen murat doktor la sohbet ediyor ve öğretmenliğin kutsal bir görev olduğunu ve
taşrada yada şehirde fark etmeden yerine getirilmesi gereken bir görev olduğunu söylüyor
köyü övüyor karısı neşede sinirli bir şekilde karşı çıkıyordu bunun üzerine yahya onların
durumuna benzer olan kendi evliliğini anlattı yahyada severek evlenmişti karısıyla ama
karısının sevmediği şeyse çok kitaplara düşkün olmasıydı sürekli kitaplarla yatıp kalkıyordu
ve evin heryeri kitaptı karısı bir süre sonra dayanamaz hale geldi . ayrıca kaldıkları evde
karısınındı karısının bir gün canına tak etti ve yahyaya bir tercih yapmasını söyledi ya
kitapların gider yada ben dedi bunun üzerine doktor Yahya içip gece boyu gezdikten sonra bir
kamyonet çağırdı ve tüm kitapları kamyonete yükleyip elden çıkardı ve evdeki her şeyini de
toplayarak karısına gittiğini söyledi ve ayrıldı ve bu durumun tamamen kendi suçu olduğunu
söyledi ayrıldıktan sonra bu kasabaya gelmişti

Tam bu arada seyfinin uçurtmasının ipi koptu seyfii kenandan durmasını istedi ama kenan
durmadı ve yoluma devam etti

Hasta kadının durumuysa kötüleşiyordu kocası ona birkaç yudum su içirdi ve onu trene
yetişecekleri hakkında teselli etti doktor onları görünce yanına geldi ve kadının durumunu
sordu kocası şehre gitmeleri gerektiğini söyledi doktor kendini tanıttı ve kadına soru sordu
kadının durumu ağırdı belki trene bile yetişemeyebilirdi

Koto bayram şişman bir çocuk olarak doğdu koto onun lakabıydı çok şişman olanlara yörede
kotto denir kotto şeklinde söylene söylene koto olarak kalmış tembel ve ağırdı evlendikten
sonra iyice kilo aldı anne tarafı şoför kenan ile akrabaydı karısı bir hastalıktan ölünce iki
çocuğuyla kaldı zar zor geçinir oldu tekrar evlenmek istedi ama iki çocuğu ve bir de bakılacak
yaşlı olunca kimse evlenmek istemedi haliyle bu yüzden kenan hiç istemediği halde ara sıra
uğrar ve yardımda bulunurdu. Koto bayramın dere kenarında bir tarlası vardı orayı eki biçerdi
bu derenin kışın suyu çoğalır kardı yazınsa kururdu bu derenin eski bir köprüsüde vardı sonra
bu köprüyü yıkıp yeniden yapma kararı aldılar ve köprüyü yıktılar ama yeni köprü hiçbir
zaman ihaleye çıkmadı bu yüzden mavi kuş her seferinde bu suyu azalmış çukurdan geçerdi

Mavi kuş yine bu çukura geldi ve çukuru geçemeyip çamura saplandı içerdeki yolcular inerek
mavi kuşu saplandığı yerden çıkarmak için itmeye başladılar ama mavi kuş hareket
etmiyordu. Kenan birini arıyormuş gibi etrafına baktı ve koto bayramı gördü

Mahkumu vurmak için gelen iki silahlıda ordaydı konuşup şu anda onu öldürmenin çok dikkat
çekeceğini söyledi ve pusu kurmak için ayrıldılar

Koto bayram derenin başından kenana seslendi kenan çok sinirliydi yolcular koto bayramla
kenanın tanışık olduğunu görünce sevindiler ağa kenana seslendi madem tanışıksınız öküzleri
bağlasada mavi kuşu çıkarsak. Kenan bayramın yanına gitti. Konuşmaya başladı bayram
burayı para için kazmıştı mavi kuşun geçememe sebebi de buydu . kenan otobüse döndü ve
yardım karşılığında para vereceklerini herkesin kendi arasında para toplamasını söyledi. Para
toplanırken kenan seyfiye otobüsün önüne çakıl atmasını söyledi .kenanda dediğini yapmak
için dışarı çıktı erol onun bagaja çıkacağını düşündüğü için arabanın altına girdi seyfi de önce
bagaja sonra da küreği almak için arabanın altına gitti ve erolu gördü . erol kaçak gittiği için
yakalanma korkusuyla muavin olduğunu söyledi ve seyfiyi inandırdı. Yolcular parayı topladı
ve koto bayrama verdiler . kotoda öküzleri otobüse bağladı ve mavi kuş bu şekilde çekildi .

Otobüs yola devam ederken bir silah sesi duyuldu araba durdu gelen avcı bilaldi.bilal
köpeğiyle birlikte biner murat öğretmen ,doktora bilali tanıyormusunuz diye sorar . dotorda
tanıdığını söyler ve anlatır kenanla bilal çocukluktan beri arkadaşlar birlikte okula askere
gidiyorlar evlerine davetsiz girip çıkıyorlar birlikte ava gidip günlerce gelmiyorlar . mavi
kuşuda asker dönüşünde birlikte alıyorlar yani bilal almasında destek oluyor . bir gün bilal
yakın köylerden bir kızı seviyor ve evleniyorlar ama kızın bir türlü çocuğu olmuyor doktorlar
hocalar hiçbiri çözüm bulamıyor ama kadın evliliklerinin 5 6 senesinde hamile kalıyor herkes
çok seviniyor kızı sıcak sudan soğuk suya sokmuyorlar doğum geldiğindeyse kadın doğum
sırasında ölüyor ve çocuğuda kurtaramıyorlar bilal bu olaydan sonra kendini toparlayamıyor
kouşmadan geziyor sonra kenan kendine gelmesi için onu yeniden ava teşvik ediyor ve bir de
cins köpek hediye ediyor ama bilal avlanmıyor canlıları öldüremiyor sadece elinde tüfekle
diğer avcıları korkutuyor avlanmasını önlüyor

Otobüs tırmandığı tepeyi aşınca uzaktan han göründü otobüs mola için handa durdu han
sahibi hasan yaşlı karısı daha da yaşlı beli bükük ne temizlik yapacak hali var ne de yemek .
otobüsü bekleyen bir de köylü var davarları satmak için götürecekmiş . mavi kuş durunca
yolcular uyuşan bacaklarını tutarak yavaş yavaş inerler kenan otobüsün başında bekler otobüs
su kaynatmıştır bilalse bir ağacın altına oturur geri kalanlar ya tuvalet sırasındadır yada yemek
yiyorlardır kuyumcu elindeki valizle lavaboya gider otobüsten en son hasta kadın ve kocası
iner kadın bitkin haldedir kocası yemek yedirmek istesede o yiyemez
Nazı efendi lavaboda elini yıkar ama su renginin koyulaştığını ve elini kanla yıkadığını görür
olduğu yere çöker
İki atlıysa hanın civarında yolcuları izliyordur
Eşi hasta olan adam telaşla doktoru çağırır doktor telaşla kadının yanına gider kadın uzandığı
yerde sessiz bir şekilde yatmaktadır doktor odadaki herkesi dışarı çıkarır kadını ters çevirir
atkısını yazmasını çözer muayene etmeye başlar ne yapacağını bilemez alet yoktur kadının
kanaması devam ediyordur kana ihtiyacı vardır hiç olmazsa serum doktor bunları aklından
geçirirken kadın bir öksürük nöbetiyle sarsılıyor ve yattığı yere yığılıyor doktor önce
gözlüğünü siliyor sonra elini yüzünü yıkayıp cesedin üstüne çarşafı örter şimdi ne yapacaktır
dışarı çıkar kadının kocasına doğru yürüdü ve kocasına karısının vefat ettiğini söyledi . avcı
bilal sanki olanları görmüş gibi yanlarına gelip cesedi dönüşte götüreceklerini söyledi

Yolcular yerlerine geçince mavi kuş tekrarda yola çıkmaya hazırdı davarları götürmek isteyen
adam kenana doğru geldi ve onunla konuştu kenan hayvan başına bilet kesmek şartıyla
hayvanları kabul etti ama bu durum otobüstekileri rahatsız etmişti biraz söylendiler ama
kenan onlara sert çıkınca susmak zorunda kaldılar

Otobüs hızlandıkça rüzgarda sert bir şekilde esmektedir erol yukarda brandanın altında buz
tutmuştur turistlerin sandığını gözüne kestirir sandığı açar eline gelenleri atarak kendine yer
açar arada eline eski kırık çanak çömlekler gelir bu ıvır zıvırları kim koymuş diyerek onlarıda
atmaya başlar sonrada sandığın içine girer ve uyuyakalır

Ağa ikide bir saati sorar ama kahyanın saati geridedir sonra ona bağırır bu saat yanlıştır at
bunu der kahyaysa ağa saati bu atılmaz cevabını verir sonra ekler siz vermiştiniz bunu bana
ağa saati alır akar gerçektende o vermiştir askerlik yaptığı dönemde az para ödememiştir bu
saate askerliği eğlenceyle hovardalıkla geçmişti babasına dokunaklı mektuplar yazıyor bu
mektupları arkadaşı kaleme alıyordu. Ağa oğlu ne de olsa bir telgrafla istediği para hemen
geliyordu babasınaysa burada bir iş kurduklarını ve paraya ihtiyacı olduğunu söylüyordu bu
durumdan babasının kahyası şüphelenmiş ve oğluna kontrol etmek için ağasından izin
istemişti ağası izin verince istanbulun yolunu tuttu beşiri buldu tüm bu ticaret bir yalandı
kahya beşiri bir kenara çekti ve ona nasihat etti yanındakilerin iyi insanlar olmadığını
babasının zaten bir ayağının çukurda olduğunu bu şekilde har vurup harman savurmayıp bir
an önce dönüp tarlanın malın başına geçmesi gerektiğini söyledi beşir bunları dinledi ve eğer
babasına burada olanlardan bahsederse onu kurşuna dizeceğini söyledi kahyada bunun
üzerine geri döndü ve ağaya da bir şey anlatmadı . bir zaman sonra ağa hastalandı yatağa
düştü ve öldü herkes beşire gelmesini babasının durumunun kötü olduğunu yazdı beşir döndü
ama anca cenazeye yetişebildi kötü şöhreti dilden dile yayıldı siyasiler babsına geliyor iş
yapıyordu babası ölünce onun için geldiler o da hizmette kusur etmemesine rağmen karşılığı
alamıyordu araziye kuyu açtırmaya çalışıyor her seferinded bu sefer kuyumuz açılacak diye
köylülerin oylarını topluyordu bu yüzden trendekiler gelecek araziye bakacak ve su çıkıp
çıkamayacağını söyleyeceklerdi

Bir süre daha devam ederken teker patladı kenan aşağı indi ve tekere yama yaptı tam
şişirirken teker seyfinin elinden kaydı ve ağaçlık alana uçtu otobüsteki herkes fenerini yaktı
ve tekeri aramaya koyuldular ağa treni kaıracağı için söylenirken kenan sabrı kalmıyor ve
seyfiyle yer değiştiriyor seyfi direksiyona geçince arabanın dengesi bozulur arabadaki herkes
telaş yapmaya başlar bie süre kenanı ikna etmeye çalışırlar zorakide olsa kenan tekrar
direksiyona geçer

Kenanın deliliği babasından kalma dede oğluna timur adını koyuyor yörede pek alışık bir isim
olmadığı için zamanla demir deniyor . demir askere gidince arkadaşları onu tütün kaçakçılığı
işine sokarlar artık gecesi gündüzü belli değildir aynı zamanda bir kız kaçırır kız çerkezdir ve
bu kızla evlenir karısı bir gün artık dayanamadığını bir ev tutmasını söyler demir bunu kabul
eder ve bu işleri bırakır işte bu sakin dönemlerde kenan doğar . ama demirin arkadaşları onu
bir türlü bırakmıyor sürekli onu çağırıp yüklü bir iş aldıklarını söylüyorlardı demir en sonunda
karısını çocuğunu öpüp evden ayrılıyor. Artık ayda yılda bir eve uğruyor ondada para bırakıp
gidiyordur. Kenan 5 yaşındayken demiri vuruyorlar . çerkez kızı dul kalıyor . çok güzel bir
kadın olduğundan laf atanı rhatsız edeni çok oluyor ama çerkez kızı hepsiyle baş ediyor.

Ayrıca kenanla bilalin babaları da çok yakın arkadaş böyle olunca kenan ve bilalde
arkadaşlığını ilerletiyor demir ölünce bilalin babası kenana daha bir yakınlık gösteriyor onu
kendi değirmenine yerleştiriyor

kenan bilalin kardeşi zelihaya tutuluyor ve zelihaya haber yolluyor Zeliha onu değirmenci
olduğu için küçümseyerek reddediyor sonra Zeliha bir memurla evleniyor kenansa değirmen
taşı alma bahanesiyle düğün boyunca kasabadan ayrılıyor geri dönüncede değirmende
çalışmayı bırakıyor

bir süre sonrada mavi kuş istasyona varıyor

You might also like