You are on page 1of 2

Merhaba ben İlay. Odtü 3. Sınıf psikoloji öğrencisiyim.

Bugün sizlere Asya Kültürlerini Edebiyat ve Film


Yoluyla Anlamak dersi kapsamında biraz Barbers tale’den bahsedeceğim. Filme geçmeden önce
şunları düşünmenizi istiyorum. Dünya’da genel olarak sadece erkek mesleği veya sadece kadın
mesleği olarak görülen birçok meslek var. Özellikle toplumsal eşitsizliğin daha fazla olduğu ülkelerde
bu çok daha baskın. Kadının bazı mesleklere yetersiz olduğunu, beceremeyeceğini düşünen birçok
insan var. Berberlik de bunlardan bir tanesi. Bir kadının nasıl tırnaklarıyla kazıya kazıya, bütün
söylenilenlere aldırış etmeden berber olduğunun hikayesini anlatıyor bu film. Barber’s tale Jun robles
lana ‘nın 2013 yapımı Filipinlere ait bir drama filmi. Aslında bence film birçok temaya değiniyor. O
dönemki siyasal olaylara, kadının toplumdaki yerine, kadınların arasındaki dayanışmaya ve daha
birçok şeye. Film bir berber dükkanını göstermekle başlıyor. Burada yaşayan ve berberin eşi olan bu
kadının hayatta ne kadar pasif biri olduğundan bahsediyor. Kadın kendi hayatında etkisi olmayan biri
ve kocası ne derse onu yapıyor genel olarak. Bu kadının ismi Marcilia. Kocası onu bir insan veya bir
birey gibi görmekten ziyade hizmetçisi olarak görüyor ve kadın da bu kaderini kabul etmiş durumda.
Kocası başkasının yanına gidecekken bile saçlarını ona kestiriyor veya ona yıkatıyor kendini. Karısına
iyiliğinin dokunduğu tek şey ona berberliği öğretmesi olmuş. Kadın halk tarafından sevilen,
arkadaşları tarafından sevilen dinine bağlı bir insan. Jose ise yani kocası belli gene başka bir kadına
gidiyor ve eve dönüşünün sabahında ölü bulunuyor. Kadın bence çok da üzülmüyor, saf gibi görünse
de kocasının ona neler yaptığını anlayabilecek olgunlukta bir kadın. Marilio cenazeden sonra
kuzeninin yanına taşınmayı ve bir hizmetçi olarak iş bulabilmeyi ümit ediyor. Dul olarak kendine layık
gördüğü hayat bu. En yakın arkadaşlarından biri olan Tess hiç evlenmemiş biri olarak kaderlerinin bu
olmadığını söylüyor ve çok haklı. Herkes asırlardır Jose ve ailesi tarafından işletilen bu berber
dükkanın artık işlemeyeceğinden çok mutsuz. Bir gün rahibi kırmamak için onun saçlarını kesiyor
Marilia ve rahip bundan çok memnun kalıyor. Berber dükkanını iletebileceği konusunda ona bir fikir
veriyor. Bu durumu arkadaşlarıyla da konuşuyor ve kendisi için karar verme yolculuğunda ilk adımı
atıyor. Rahibin vaaz verirken de onu destekleyii sözler söylemesi artık dükkanı açması yolunda gerekli
cesareti veriyor. Bu sıradada Jose’ın yakın arkadaşı Ompong ölmesini fırsat bilip bir berber dükkanı
açmaya karar veriyor. Ve mariliou ya diyor ki sen kadınsın birisi onun yerine geçecekse o ben
olmalıyım. Böyle bir baskının hissedilmesi ne kadar acı.Gene de haksız olmasına rağmen kadın ondan
özür diliyotr. Bir sonraki durumda kadın evde garip sesler duymaya başlıyor ve sonra Edmond ve
arkadaşlarını buluyor evde. Arkadaşlarından biri yaralı. Mariliou da askerlere burda olmadıklarını
söylyüor ve onlara ilk yardım edişi de buradan başlıyor. Onun evinde kurşunu çıkarıyorlar. Yaralı
arkadaşı son bir kez kız kardeşini görmek istiyor. Kız kardeşi de Jose un yattığı hayat kadını. Kendisi
için zor olsa da mariliou bu hayat kadınını çağırıyor evine. Çünkü birini kaybetmenin acısını o da
yaşıyor geçmişte. Bu kocasından ziyade oğlu. Yaralanan çocuk bir asiye benzediği için onun da
saçlarını kesiyor. Herkes hala ne kadar yetenekli olduğunu söylüyor fakat diğer insanlar saçlarını
kestirmeye uğramıyor.Bartolome yani belediye başkanı onu çağırıyor. Bu geceden sonra biraz
korkuyor gitmeye aslında ama aslında saçlarını kesmek için çağırmış. O gün belediye başkanınn karısı
Cecilia ile de de tabnısıtor. Kadın gerçekten çok güzel ama belediye başkanını hizmetçisi ile yatarkenki
fotoğraflarını görüyor. İçinde bir acı taşıyor adeta. Edmondun teyzesi onun için endişelendiğini
söylüyor fakat o onu koruyor.

1975 yılı Filipinde. Bartolome dikdatör bir şekilde yönetiyor burayı. Hükümet o dönemde isyancıları
avladığını söylüyor. Rahibin de içinde bulunan bir sürü kişiyi böyle öldürüyorlar. Rahibin ölmesi
gerçekten halkta büyük bir iz bırakıyor. Özellikle Marcilia’da. Tess hiç evlenmemiş bir kadın ve yeğeni
Edmond u okutmaya çalışıyor tek başına. Marilia da onun vaftiz annesi. Edmond okumaya gittiği
zaman hükütmetin gerçek yüzünü görüyor ve bu konuda bir şeyler yapmaya karar veriyor. Bu yolda
bir sürü sevdiği kişiyi kaybediyor. Okulunu bırakıyor fakat değişim için bazı kurbanların verilmesi
gerektiğini söylüyor. Gerçekten de değişim gerektiğini bilsek de çoğumuz bir şeyleri feda etmeye
çekiniyoruz. Halktan bir sürü kişiyi gözaltına almaya başlıyorlar. Bir gün halkın o çok sevdiği rahibi de
öldürüyorlar ve bu mariliou için bir dönüm noktası oluyor çünkü o da rahibi çok srviyor. Edmond
sadece küçük bir yardım etti diye halkı baskılamak için de bi yerden öldürdüğünü söylüyor devletin ve
mariliou onlara yardım etmeyi kabul ediyor. Cecilia ile aralarında bir arkadaşlık başlıyor , Cecilia
yaşadıklarından dolayı ağır bir alkol problemi ve depresyon yaşıyor. Kocası onu hem aldatıyor, hem
dövüyor hem de hor görüyordu. Birlikte kocalarından hayattan konuşmaya başlıyorlar. Tessie,
Edmond u merka etmeye başlıyor çünkü günlerdir eve gelmiyor. Artık mariliou ona gerçekleri
anlatmak zorunda kalıyor. Edmond yaralı bir şekilde geliyor bi gece. Sabahında askerler geliyor ve
Susan onları hamileliğiyle kurtaruyor. Askerler görmese de halk Edmondu sakladığını görüypr ve
kilisede yanına bile oturmuyorlar. Belediye başkanı artık sevgililerini halktan gizlemyordur ve Cecilia yı
terketmek istiyordu. Cecilia ne yapcağıını bilmiyor ona şiddet uygulamasına rağmen onu sevdiğini
onsuz nasıl yaşayacağını bilmediğini söylüyor. Çocuğu olmayan Cecilia dertleşirken çocuğu olsa adını
luz koyacağını söylüyor. Işık dmeek luz. Mariliuo yu son kez öpüyor ve intihar ediyor Cecilia. Başkan
zaten karısının ölmesini istiyordu ve bu ona bir fırsat oldu. Onun devlet sırlarının çoğunu biliyordu
çünkü. Mariliou ya yaşananların aralarında kalmasını istedi. Ve halka intihar yerine asilerin yaptığını
söyleyerek bir taşla iki kuş vurdu. Başkan gene saçlarını kestirmek istediğinde Mariliou yaşananların
öcünü onu öldürerek alacaktı. Buralardan gitmesi gerektiğini biliyordu. Değişimini tamamlamak
üzereydi. Saçlarını kesti. Kadınlar onun şehirden kaçmasına yardım etti. Tüm kadınlar o gidebilsin diye
saçlarını onun gibi kesmişlerdi ve bir yürüyüş düzenlemişlerdi. BU gerçekten de çok büyük bir
dayanışmaydı. O da direnişe katılmıştı ve ismini Luz yani ışık koymuştu.

Marilia dışında bir sürü kadın karakter var bu filmde. Hepsinin hikayelerini de öğrenebilme fırsatına
sahip oluyoruz. Bunlardan biri de Susan. Sürekli doğum yapıyor Susan çünkü kocası artık bir erkek
çocuk istiyor ama o bundan çok bunalmış durumda ama istemiyor. Sonunda bir oğlu oluyor ve artık
hamile olmaktan kurtulduğunu düşünüyor. Fakat kocası sürekli onla sex yapmak istiyor kendisi
istemese bile. Gene hamile kalıyor maalesef.Artik kocasının penisine bir gece acı biber sürüyor ve
öcünü öyle alıyor. Rosa bir hayat kadını. Kardeşiyle uzun bir zaman ayrı düşmüş bir şekilde hayatta var
olmaya çalışan biri. Jose’un düzenli gördüğü kadın. Mariliou nun yaptığı yardımdan sonra kendi
müşterilerini zorla oraya saç kestirmeye gönderiyor. Belki de bir şkeilde borcunu öyle ödüyor.

You might also like