You are on page 1of 5

ADLİ PSİKOLOJİ DERS NOTLARI

ADLİ PSİKOLOJİ TANIM

▪ Psikoloji bilgisinin hukuki sorunların çözümünde kullanılan alan


▪ Hukuk ve psikolojinin kesişim noktasında yer alan bir psikoloji dalıdır.

Adli psikolojinin esasen psikolojinin bir alt dalı olduğu ancak hizmet verdiği konular nazara
alındığında hukuk ile de doğal ve sıkı bir irtibatı bulunduğu söylenebilir.

Adli psikoloji multi disipliner bir alandır.

Adli psikologların psikoloji bilgisi dışında temel hukuk bilgisine sahip olmaları da önem arz
etmektedir.

HUKUK PSİKOLOJİSİYLE İRTİBATI

Hukuk psikolojisi hukukun kural ve prensiplerine, psikoloji bilimi nazarında ortaya konulan
eleştirel yaklaşımları içeren ve bu anlamda, yalnızca psikolojinin konusunu oluşturan bir
alandır.

Hukukta psikoloji psikoloji bilgisinin yalnızca hukuki sorunların çözülmesinde kullanılması


anlamına gelir.

Mağdur psikolojisi mağdur davranışlarını ve suçun mağdurda sebep olduğu etkileri


değerlendirir.

Beyan psikolojisi beyanın sıhhatini ve güvenirliğini konu edinir.

Çocuk psikolojisi aile hukukunda gündeme gelir. ( çocuk beyanı alınırken uzman yardımı,
SİR raporunun hazırlanması)

Göç psikolojisi son dönemde ortaya çıktı ve devletler hukukunu, idare hukukunu ilgilendirir.

Karar psikolojisi ceza ve hukuk yagılamalarında karşımıza çıkar.

Hukuk psikolojisinin interdisipliner bir alan olduğu söylenebilir.

UYGULAMA ALANI

Hukuk psikolojisi esasen ‘ adli psikoloji ’ ve ‘ kriminal psikoloji ‘ olarak iki başlığa ayrılır.

Kriminal psikoloji: Suç teşkil eden davranışı -geniş bir ifadeyle sapma davranışını- tespit,
tasvir, tasnif eden, prognose ve rehabilite edilmesine yönelik çalışan bir alandır.

Adli psikolojinin hukuki meselelerinin çözümüne ilişkin psikoloji bilgisini kullanması nedeniyle
hem uygulama alanı daha geniştir hem de işlevi kriminal psikolojiyle tamamen farklıdır.

Kriminal psikoloji:

▪ Suçluya ve suç davranışına odaklanır.


▪ Suç oluşturan davranışların açıklanması, önlenmesi, suçlunun rehabilite edilmesiyle
ilgilenir.
▪ Herhangi bir suçun arkasında ortaya çıkan psikolojik motivasyonları anlamaya
odaklanır.
▪ Suçlunun suç işleme nedenini belirlemeye çalışır.
▪ Yetiştirilme tarzları ve aile yaşamları hakkında bilgi edinmek için suçlularla röportaj,
bu alanın önemli çalışma metotlarından biridir.
▪ Bir suç işlendikten sonra kolluk kuvvetlerinin bir suçluyu yakalamasına yardımcı
olacak bir profil oluşturur. (profilleme)
▪ Bir suç işlendikten sonra suçla ilgili düşünceleri, yaşam ilişkilerini ve suçla irtibatlı
çeşitli kişilerin ruh hallerini inceler.
▪ Jüri üyelerinin mahkemedeki suç zihniyetini anlamalarına yardımcı olur.

Adli psikoloji:

▪ Bir suçun sonrasını ve mağdurlar üzerindeki etkisini analiz eder.


▪ Psikolojiyi ceza adaleti sistemine uygular ve sıklıkla hukuk ve kamu politikası veya
ceza adaletinin hukuki yönü ile ilgilenir.
▪ Suç mağdurlarının bizim sistemimizde suça sürüklenen çocuklar ve cinsel suç
mağdurlarının beyanlarının alınmasına refakat ederek açıklamaların gerçeğe
uygunluğunun temin edilmesine çalışır. Öte yandan bu kişilerin korunması için de
beyan sırasında gerekli taleplerde bulunur.
▪ Çocuklara ve ailelere psikolojik hizmet sağlamak için aile mahkemesiyle birlikte
çalışır. Yani bir bilirkişilik alanıdır.
▪ Yargılamalar kapsamında adli psikologlar mahkemede bilirkişi olarak açıklamalarda
bulunur.

Mağdur psikolojisi, mağdur davranışlarını ve suçun mağdurda sebep olduğu etkileri


değerlendirir. Bunu viktimoloji ile karıştırmamak gerekir. Nitekim viktimoloji daha çok,
mağdurun suça sebebiyet verdiği hallerle alakadar olur.

Çocuk psikolojisi, aile hukukunda gündeme gelir. Çocuğun üstün yararının belirlenmesinde
fonksiyoneldir. Çocuğun beyanı alınırken bir uzmanın bulundurulması ve boşanma
davalarında SİR raporu hazırlanması bu alanla ilgili faaliyetlerdir.

Göç psikolojisi, son dönemde ortaya çıkan ve devletler hukukunu, idare hukukunu
ilgilendiren göç olgusunun psikolojik yönleriyle ilgilenir.

Karar psikolojisi, hukuk ve ceza yargılamalarında hakimlerin karar verirken şahsi ve


toplumsal etkiler nedeniyle etki altında olup olmadıklarını gözlemler.

Adli psikoloji delillerin toplanması, değerlendirilmesi ve yargının hizmetine sunulmasında


hukuksal alanın adil, etkin ve insan haklarına uygun sonuçlara ulaşmasında psikoloji
bilgisinin kullanıldığı uygulamalı bir alan olarak nitelendirilebilir.

CMK m.236: Mağdur çocukların veya işlenen suçun etkisiyle psikolojisi bozulmuş olan diğer
mağdurun tanık olarak dinlenmesi sırasında psikoloji, psikiyatri, tıp veya eğitim alanında
uzman bir kişi bulundurulur.

ADALET-PSİKOLOJİ BİRLİKTELİĞİ: METODOLOJİ

Hukuk; normatif, preskriptif bir karaktere sahip olmasına rağmen psikoloji; hukukun konusunu
oluşturan olayları çok boyutlu bir yaklaşımla ele alır.

Psikoloji suçu birçok etkenin bir araya gelmesiyle yani bir süreç olarak ele alırken hukuk,
konusunu oluşturan eylem yahut işlemin gerçekleştirildiği an ve bunun normatif kurallar
bakımından sonuçları ile ilgilenmektedir.
Psikoloji suçluyu tüm yönleriyle psikanalitik bir yaklaşımla ele alıp suçluluğun psikolojik
nedenlerine odaklanarak suça neden olan bozuklukların/ anormalliklerin/ sapmaların
giderilesine çalışır.

Psikoloji deney ve gözleme dayanan pozitif bir bilimdir.

Hukuk;

▪ Hukukçu, pozitif bir bilim gibi deskriptif (tasvir edici), ampirik (gözlemci, deneyci) ve
pozitif (olgucu) bir bilgi üretiminde bulunmaz, gerçekliği gözle görülebilen ve
sınanabilen olgularla, deneylerle, nesnel yasalarla uğraşmaz. Doğruluğu değil de
ancak tutarlılığı ve haklılığı tartışabilecek olan kurallarla (normlarla) ve değer
yargılarıyla iş görür.
▪ Hukuk uğraşısının pozitif bilimsel uğraşlardan ayırt edici belirgin özelliği preskriptif
(kural koyucu), olması gerekeni amaçlamasıyla normatif (düzgüsel) ve deney dışı
değer yargılarına dayanmasıyla dogmatik (inaksal) bir uğraş olmasıdır.
▪ Hukuki bir problemin tartışılmaz tek bir çözümü olmaz, tümü de tartışmalı birden çok
çözümü olur. Bu gerekçe de yasaya, adalete ve maslahata uygunluk gibi takdire ve
tartışmaya alabildiğine açık değer yargılarından oluşur.
▪ Hukuk öğretisi karşılaştırır, birleştirir, sınıflandırır, ilkeleştirir, sistematikleştirir,
sistemleştirir. Hukuku bilimsel bir uğraş düzeyine çıkaran zihinsel etkinliğin bir bileşeni
de budur.
▪ Hukukçu mantıksal kavramlarla ve önermelerle iş görür; analitik, sentetik, sistematik
ve diyalektik yöntemle akıl yürüterek bu arada soyutlama ve karşılaştırma mantığını
işleterek tutarlı çıkarımlar yapar, gerekçeli yargılar üretir, hukuk kurallarını ve
kavramlarını belirli bir sistem bağlamında derleyip toparlar.
▪ Hukukun bilimselliği; hukuki yargılara damgasını vuran adalet ve yerindelik gibi değer
yargıları da aslında akla, sağduyuya, evrensel insan haklarına, genel geçer
demokrasi ölçütlerine, eşitlik ilkesine ve genel görüş birliğine dayanan düşünsel,
akılcı ve inandırıcı yargılardır.
KLİNİK PSİKOLOJİ-ADLİ PSİKOLOJİ

Adalet psikolojisi yalnızca adaletin sağlanmasına hizmet etme amacını taşır.

Farklar (usul, amaç yönünden)

▪ Klinik psikoloji, uygulama sahasında empatik bir tutum izlerken adli psikologlar
tarafsız ve objektif hareket etmek durumundadır.
▪ Klinik psikolojide amaç tedavidir. Adli psikolojide amaç, inceleme konusu olan kişinin
psikolojik özelliklerinin yasal sürece etkisini ortaya koymaktır.
▪ Adli psikologlar klinik psikologlardan farklı olarak dava dosyalarının içeriğini, ceza ve
tutukevi kayıtlarını da inceler.

TARİHÇE

Adli psikolojinin peydah olduğu ve ilk defa kullanıldığı alanın ceza hukuku olduğu gözlenir.

Nitekim ilk adli psikolog olarak kabul edilen (bazı kaynaklarda William Stern’in mahkemelerde
bilirkişi olarak atanan ilk kişi olduğu belirtiliyor) Albert von Schrenck-Notzing çalışma yaşamı
boyunca medyumluk, hipnotizma ve telepatiyle bağlantılı paranormal olayları incelemiştir.
1896 yılında Almanya’da görülen bir ceza yargılamasında yargılama konusu olay ile ilgili
olarak tanıkların basında yer alan haberlerden etkilenerek olaya ilişkin hatıraları ile
okuduklarını karıştırıyor olabileceklerine dair değerlendirmede bulunmuştur.

Anglo-Amerikan sisteme tabi ülkelerde adli psikolojinin gelişimi Wilhelm Wundt’un öğrencisi
ve asistanı Prof. Dr. Hugo Münstenberg’in ismi zikredilmelidir.

Münstenberg gazetelerde suçun önlenmesi, zanlıları sorgularken hipnozun kullanılması,


suçlu insanların araştırılmasında zihinsel testlerin kullanılması ve görgü tanıklarının
ifadelerinin güvenilirlikten uzak oluşu gibi konularda yazılar yazmıştır. Özellikle görgü
tanıklarının durumları ile ilgilenmiş, bir suç anında ve daha sonra kanıtların toplanması
sürecinde insan algısının yanılabilirliği hakkında araştırmalar yapmıştır.

Münstenberg kurgu olaylar canlandırmış, olaya şahit olan tanıkları hemen sorgulayarak o an
neler gördüklerini anlatmalarını istemiştir. Tanıklar şahit oldukları olay hafızalarında henüz
taze olduğu halde olayın detayları hakkında fikir birliğine varamamışlardır. Münstenberg bu
çalışmalar sonucunda tanıklığın yargılamadaki itibari değerinin tartışmalı olduğu sonucuna
ulaşmıştır. Ona göre özellikle ceza yargılamasında ispat açısından önemli bir delil olan tanık
beyanları bu husus dikkate alınarak değerlendirilmelidir.

Münstenberg 1908’de yazdığı Şahitlik Kürsüsünde kitabında görgü şahitliğindeki problemleri


anlatmıştır. Bir duruşmanın sonuçlarını etkileyebilecek sahte itiraflar, şahidi sorgulayanın
etkisi ve şüpheli veya sanığın kalp atışı kan basıncı ve cilt direnci gibi duyusal durumlarını
tespit eden fizyolojik ölçümlerin kullanımını ele almıştır.

Görgü tanıklığı, yargılama konusu olayın ispatı açısından özellikle ceza yargılamasında
önemli bir yer tutar.

Bilimsel veriler bir olayı müşahede eden kişilerin olayın gerçekleşme biçimine ilişkin
anlatımlarında yanılma oranının oldukça yüksek olduğuna işaret etmektedir. Bu hususta
Steven Avary oldukça maruf bir vakıadır.

Tanık beyanları olay örüntüsü ile birlikte ele alınmalıdır.


20. yy ’da adli psikolojiye ilişkin tarihsel gelişim

▪ 1909 Chicago Çocuk Suçları Psikopatolojisi Enstitüsü kuruldu


▪ 1911 çocuk tanıklığının geçerliliği ve güvenirliliğine ilişkin araştırmalar (Julian
Varendonck)
▪ 1917 ilk modern poligrafi (nabız ölçer) (William Marston)
▪ 1968-1969 Amerikan Psikoloji Hukuk Birliği (APLS) kuruldu.
▪ 1980-1981 Amerikan Psikoloji Derneği 41. Alt dal olarak ‘psikoloji ve hukuk’ kuruldu.
▪ 2001 APA resmi olarak adli psikolojiyi bir uzmanlık dalı olarak tanıdı.

You might also like