You are on page 1of 20

ABDEST

SERVET HAYMA – EĞİTİM GÖREVLİSİ


ABDEST (VUDÛ) NEDİR?

◼ Abdest, Arapça’da “güzellik ve temizlik” mânasına gelen vudû’ (‫)وﺿوء‬kelimesiyle ifade edilir.
◼ Istılahta vudû; belli uzuvları usulüne uygun olarak su ile yıkamak ve bazılarını da eldeki su ıslaklığı ile meshetmektir.
◼ Bu dinî temizliği anlatmak için Türkçe’de kullanılan abdest kelimesi ise Farsça âb (su) ve dest (el) kelimelerinden
oluşan ve “el suyu” mânasına gelen birleşik bir kelimedir.
◼ Fıkıhta, abdeste tahâret-i suğrâ (küçük temizlik), gusüle de tahâret-i kübrâ (büyük temizlik) denir.
◼ Abdest almayı gerektiren hallere hades-i asgar (küçük kirlilik), gusül yapmayı gerektiren hallere de hades-i
ekber (büyük kirlilik) adı verilir.
MEŞRUIYETI

◼ ‫ْن‬
ِ ۜ ‫َﯾٓﺎ اَ ﱡﯾﮭَﺎ اﻟﱠذ۪ ﯾنَ اٰ َﻣ ُﻧٓوا اِذَ ا ﻗُﻣْ ُﺗ ْم ِاﻟَﻰ اﻟﺻﱠﻠٰ و ِة ﻓَﺎﻏْ ﺳِ ﻠُوا وُ ﺟُو َھ ُﻛ ْم َواَ ْﯾ ِد َﯾ ُﻛ ْم ِاﻟَﻰ ا ْﻟﻣَرَ اﻓِقِ َواﻣْﺳَ ﺣُوا ِﺑرُؤُ۫ ﺳِ ُﻛ ْم َواَرْ ُﺟ َﻠ ُﻛ ْم ِاﻟَﻰ ا ْﻟﻛَﻌْ َﺑﯾ‬
◼ “Ey inananlar! Namaza kalktığınızda yüzlerinizi, dirseklere kadar kollarınızı yıkayın, başlarınızı meshedin ve
topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın” (el-Mâide 5/6)
◼ Bu ayet Medine döneminde nâzil olmuştur. Namazın ise Mekke döneminde Mi‘rac gecesi farz kılındığı, Cebrâil’in
Hz. Peygamber’e (s.a.s) namaz ve abdesti öğreterek birlikte abdest alıp namaz kıldıkları ve söz konusu âyetin
nüzûlünden önce asla abdestsiz namaz kılınmadığı, siyer âlimlerinin üzerinde ittifak ettikleri bir husustur.
◼ Abdestin ilgili âyetle farz kılındığı, daha önceleri ise namaz için abdest almanın mendub olduğu yolundaki münferit
görüşler bir yana, bütün müslüman âlimler abdestin Cebrâil’in öğretmesiyle Mekke’de namazla birlikte farz
kılındığını, zikredilen âyetin de mevcut bir hükmün ehemmiyetine binaen teyit ve takriri mahiyetinde olduğunu
kabul ederler.
◼ Ayrıca bu âyet, abdestin her amel için değil, namaz için farz kılındığını açıklamakla aynı zamanda Resûlullah için de
bir ruhsat getirmiş olmaktadır. Nitekim daha sonraları, abdestin yalnız namaz vb. ibadetler için gerekli olduğu çeşitli
münasebetlerle Hz. Peygamber tarafından dile getirilmiştir.
ABDESTİ YAHUDİLERDEN Mİ ÖĞRENDİK?

◼ İddia: İslâm’da gerek abdest gerekse temizlikle ilgili diğer hususları Hz. Peygamber (s.a.s) yahudi, hıristiyan ve hatta
putperest kaynaklardan almıştır.
◼ Cevap: Bu iddialar, onların, İslâm’ın orijinal ve semavî bir din olmadığı, Hz. Peygamber (s.a.s) tarafından sözü edilen
kaynaklardan iktibas edilerek uydurulduğu tarzında öteden beri bilinen, ilmî olmaktan uzak art niyetli
düşüncelerinin bir uzantısıdır.
◼ Bazı hadislerde de (Müsned, II, 98; Buhârî, “Büyûʿ”, 100) belirtildiği üzere, İslâmiyet esasen kendisinden önceki
semavî dinlerde abdestin bulunduğunu doğruladığı gibi, bu hak dinlerdeki hükümler, Allah ve resulü tarafından
neshedilmeyerek geçerliliklerini korudukları ölçüde, İslâm fıkhında şer‘î hükümlerin bir kaynağı sayılmıştır. Bu
durum, İslâmiyet’in kendisini daha önceki semavî dinlerin doğrulayıcısı, mirasçısı ve Allah tarafından kemale
erdirilmiş son şekli olarak takdim etmesinin de tabii bir sonucudur.
◼ Her ne şekilde olursa olsun, İslâmiyet, bu ilâhî dinlerin unutulan ve tahrif edilen birçok hükümleri gibi abdesti de
kendine has orijinalitesi içinde, yeni bir şekil ve muhtevaya kavuşturarak teşrî kılmıştır.
“NAMAZA KALKTIĞINIZDA” IFADESI BAĞLAMINDA BIR IHTILAF

◼ Zâhirîler ile Şiîler, âyetin zâhirî mânasına dayanarak her namaz için ayrı abdest alınması gerektiğini ileri
sürerler.
◼ Ancak Hz. Peygamber (s.a.s) ve Hulefâ-yi Râşidîn’in genellikle her namaz için ayrı abdest aldıkları
bilinse de Hz. Peygamber (s.a.s) aynı abdestle birden fazla vaktin namazını kıldığı da olmuş ve rivayet
edilmiştir.
◼ Gerek bu rivayetler, gerekse abdestle ilgili âyetin devamında teyemmümden bahsedilirken, hadesin
tasrih edilmesi gibi delillere dayanan dört Sünnî mezhep âlimleri, âyette geçen “namaza kalktığınızda”
ifadesini, “abdestsiz olduğunuz halde namaza kalktığınızda” şeklinde yorumlayarak her namaz için ayrı
abdest almanın farz değil, sünnet olduğunu kabul etmişlerdir.
ABDEST ALMANIN GEREKLİ OLDUĞU YERLER

◼ Namaz, Kur’an’a dokunmak, Kâbe’yi tavaf etmek ve tilâvet secdesi yapmak gibi ibadet ve ameller için
de abdest almak şarttır.
◼ Sünnî mezhepler bu konuda görüş birliği içindedirler. Kur’an’a dokunmak için abdestin farz olduğu
hükmü Kur’an’a ve Sünnet’e dayanır. Abdestin Kâbe tavafı için vâcip oluşu ise yalnızca sünnetten
kaynaklanmaktadır.
◼ Bunun dışında, fıkıh kitaplarında zikredilen diğer bazı durumlarda abdest almak müstehabdır. Ezan
okumak için, yatmadan önce, vakit namazları için ayrı ayrı, cünüp olan kimselerin yemek-içmek
istediklerinde abdest almaları bu cümledendir.
ABDESTIN FARZLARI

◼ Yüzü yıkamak, kolları dirseklere kadar yıkamak, başı meshetmek, ayakları topuklara kadar yıkamak.
◼ Sünnî dört mezhep bu şartlar üzerinde ittifak etmiştir.
◼ Şâfiîler bu şartlara, niyet ve tertibi
◼ Hanbelîler niyeti, besmeleyi, tertibi ve uzuvların ara verilmeden ardarda yıkanmasını (muvâlât)
◼ Mâlikîler niyet ve uzuvların ardarda yıkanması yanında, uzuvların yıkanırken ovulmasını da (tedlîk) ilave ederler
◼ Bu şartlara riayet edilerek alınan bir abdestin sahih olabilmesi için, abdest uzuvlarında kuru yer bırakılmaması ve
deri üzerinde suyun temasını engelleyecek bir şeyin bulunmaması gerekir.
◼ Bir ihtilaf: Sünnî dört mezhep ile Hâricîler ve Şîa mezheplerinden Zeydiyye’ye göre abdest alırken ayakları
yıkamak farz olduğu halde, İmâmiyye (Ca‘feriyye) Şîası, ayakların yıkanmayıp çıplak olarak üzerlerine meshedilmesi
gerektiği görüşündedir. Bu ihtilâf, abdestle ilgili âyette bulunan bir okuyuş (kıraat) farklılığından ileri gelmektedir.
Abdest konusunda Hz. Peygamber ve ashabının tatbikatına aykırı olan İmâmiyye’nin bu görüşü diğer mezheplerce
reddedilmiştir.
İĞNE UCU YER KURU KALIRSA NE OLUR?

◼ Bu ifade mübalağa ifade etmekte olup, hakikat değildir.


◼ Abdest alan kişileri âzami titizliğe sevketmek için kullanılmıştır.
◼ Vesveseye sevketmemelidir.
MUKAYESELİ ÇALIŞMA
ABDESTİN FARZLARI

FİİLLER HANEFİ ŞAFİİ MALİKİ HANBELİ

1 Elleri dirseklerle beraber yıkamak Farz Farz Farz Farz

2 Yüzü yıkamak Farz Farz Farz Farz

3 Başa mesh yapmak Farz 1/4 Farz - asgari Farz-Kaplama Farz- Kaplama

4 Ayakları topuklarla beraber yıkamak Farz Farz Farz Farz

5 Uzuvları peş peşe yıkamak (muvalat) Sünnet Sünnet Farz Farz

6 Tertibe riayet etmek(ayete istinaden) Sünnet Farz Sünnet Farz

7 Niyet etmek Sünnet Farz Farz Farz

8 Uzuvları ovalayarak yıkamak Sünnet Sünnet Farz Sünnet

9 Besmele ile başlamak Mendup Sünnet Sünnet Farz


ABDESTLE ILGILI BAZI KONULAR

Abdestin bir değer haline gelmesi


◼ Abdest – Yalan
◼ Abdest – Küfür (Sövme)
◼ Abdest – Sigara
◼ Abdest - Dövme
ABDEST DUALARI VAR MIDIR?

◼ Sünnette her uzuv için okunacak bir dua yoktur.


◼ Yani abdest esnasında dua etmek sünnet değildir.
◼ Sadece evvelinde besmele çekilmesi sonunda da bazı dualar yapılması teşvik edilmiştir.
◼ Abdest duaları diye meşhur olan duaların bazı alimlerin dualarıdır. Yapılmasında bir
sakınca yoktur.
BOYA, OJE, RUJ VE JÖLE GIBI MADDELER ABDEST VE GUSLE ENGEL
OLUR MU?

◼ Gusledecek veya abdest alacak kimsenin bedeninde veya abdest organlarında suyun deriye ulaşmasına engel olacak
bir madde bulunmamalıdır. Ancak mesleğini icra ederken tırnaklarına boya yapışan boyacı veya tırnaklarının arasına
çamur girip de çıkartamayan çiftçi ve benzeri meslek sahipleri bundan müstesnadır. Bu kimseler için cilde yapışan
ve tırnak aralarında kalan hamur, mum, zamk, boya vb. şeyler abdest ve gusle engel olmaz.
◼ Fakat isteğe bağlı olarak vücuda sürülen ya da yapıştırılan oje, ruj, geçici dövme ve takma tırnak gibi maddeler bu
ruhsatın dışındadır. Böyle maddeler suyun bedenle temasına engel olursa abdest ve gusle de engel olurlar.
Bunların abdest veya gusülden önce giderilmesi gerekir. Saça sürülen jöle ise bir tabaka oluşturmadığından abdest
ve gusle engel olmaz.
◼ Aynı şekilde abdest alırken yıkanması gereken bir organın üzerine tedavi maksadıyla sürülen ancak tabaka
oluşturan merhem vb. maddelerin yıkanması, yapılan tedaviye engel teşkil etmiyorsa, bu organın yıkanması gerekir.
Eğer yıkamak zarar veriyorsa, ıslak elle üzerine mesh edilir. Mesh etmek de zararlı ise o da terk edilir.
◼ Bu maddeler deri üzerinde bir tabaka oluşturmuyorsa, abdestin geçerliliğine etki etmez.
GÖZDEKI LENS ABDEST VE GUSLE ENGEL MIDIR?

◼ Gusülde ve abdestte gözün iç kısmını yıkamak farz değildir. Zira gözlerin iç kısmını yıkamakta meşakkat vardır.
Ayrıca bu durum gözlere zarar da verebilir. Dolayısıyla gözdeki lens, gusle ve abdeste engel değildir.
DIŞ DOLDURTMAK, KAPLATMAK VEYA TEL TAKTIRMAK ABDEST VE
GUSLE ENGEL OLUR MU?

◼ Tedavi amacıyla diş doldurtmak veya kaplatmak caizdir. Dolgu, kaplama, tel taktırma, implant yaptırma veya sabit
protez, abdest ve guslün sıhhatine engel olmaz. Ancak çıkarılıp takılabilen/sabit olmayan dişlerin gusül abdesti
esnasında ağzı yıkarken (mazmaza) çıkarılması gerekir.
Diş dolgusu yapıldıktan ve dolguyu korumak için üstü de kaplandıktan sonra, dolgu ve kaplamanın dışı, dişin dış
kısmı hükmünü alır. Bu sebeple, ağız yıkanınca, kaplama yapılan dişler de yıkanmış sayılır. Bu nedenle kişi, tedavi
amaçlı olarak dişlerine dolgu veya kaplama yaptırabilir ve abdest ya da gusül alıp, ibadetlerini yapabilir. Söz konusu
tedavinin abdestsiz, cünüp veya âdetli iken yapılması da mümkündür.
◼ Şafii mezhebi taklid edilmelidir demeye gerek yoktur.
KULAK AKINTISI ABDESTI BOZAR MI?

◼ Bir ağrı ve sızı olmaksızın kulaktan, göbek ve gözden çıkan akıntı abdesti bozmaz. Ancak akıntı, ağrı ve sızıyla çıkarsa
Hanefîlere göre abdest bozulur. Zira ağrı, yaranın varlığına delildir.Yaradan akan sıvı da abdesti bozar (İbn Âbidîn,
Reddü’l-muhtâr, I, 279).
TROMBOSIT VERMEK ABDESTI BOZAR MI?

◼ Trombosit, kan içinde bulunan ve kanın pıhtılaşmasını sağlayarak kanamayı durduran hücrelerdir. Halk arasında
beyaz kan olarak da bilinmektedir. Trombosit iki şekilde elde edilir:
a) Normal kan verme yöntemi ile: Bu yöntemde normal kan vermek söz konusu olduğu için abdest bozulur.
b) Aferez cihazı ile: Bu yöntemde aferez cihazı ile gönüllünün bir kolundan kan alınır, içindeki trombositler ayrılarak
diğer koldan gönüllüye geri verilir. Bu yöntemle alınan kan, her ne kadar diğer koldan aynı kişiye geri verilmekte ise
de kanın dışarıya çıkması söz konusu olduğundan aynı şekilde abdest bozulur.
PERITON DIYALIZINE GIREN HASTANIN ABDESTI BOZULUR MU?

◼ Periton diyalizi, böbrek yetmezliği hastalığında kullanılan bir tedavi yöntemidir. Bu yöntemle karın boşluğuna bir
katater yerleştirilir. Bu kataterden verilen diyaliz sıvıları ile karın boşluğu doldurulur. Karın zarı bir filtre görevi
görür. Kandaki zararlı madde ve fazla sıvılar karın boşluğundaki sıvıya geçer. Bu sıvının boşaltılması ile vücutta
biriken fazla sıvı ve zehirli maddeler vücuttan atılır.
Yukarıda izah edildiği şekliyle periton diyalizi uygulanan böbrek hastalarının karın boşluğuna verilen ve daha sonra
dışarı atılan sıvılar vücuttaki dinen pis sayılan bir nesnenin dışarıya çıkması hükmündedir. Bu itibarla, idrardan
korunma hususunda gösterilen titizliğin, bu su için de gösterilmesi gerekir. Mezkûr sıvının anlatıldığı şekilde vücut
dışına çıkışı veya çıkarılışı, normal hâllerde vücuttan dışarı çıkan dinen pis bir maddede olduğu gibi abdesti bozar.
Elbiseye veya bedene bulaşması hâlinde bu kısmın yıkanması gerekir
HANEFÎ MEZHEBINE MENSUP BIR KIMSENIN BIR YERI KANARSA
ABDEST KONUSUNDA ŞÂFIÎ MEZHEBINI TAKLIT EDEBILIR MI?

◼ Herhangi bir yeri kanayan Hanefî mezhebine mensup bir kişinin, abdest almada zorluk yaşama, Cuma, Cenâze ve
Bayram namazlarına yetişememe gibi endişelerle Şâfiî mezhebini taklit etmesinde bir sakınca yoktur. Zira
mezhepler arasında ihtilaf olan konularda, belli bir mezhebe bağlı kalmak zorunlu olmayıp, mazerete binaen başka
bir mezhebin görüşü ile de amel edilebilir
ABDEST ALABILECEĞI UYGUN BIR ORTAM BULAMAYAN KADIN,
TEYEMMÜM EDEREK NAMAZINI KILABILIR MI?

◼ Kadın abdest alırken yabancılar tarafından görülmesi haram olan yerleri açılacaksa, kendisi hükmen suyu
kullanmaktan aciz kabul edilir ve teyemmüm ederek namazını kılar. Ancak bu durumdaki bir kadın, namaz vaktinin
sonuna kadar abdest alabileceği uygun ortamı bekler. Eğer vaktin çıkacağından endişe ederse teyemmüm ederek
namazını kılar
ABDEST ALIRKEN BAŞÖRTÜSÜNÜN ÜZERINDEN BAŞ MESH
EDILEBILIR MI?

◼ Sözlük anlamı ile mesh, bir şeyin üzerindeki kalıntıyı el ile silip gidermek demektir. Buna göre başın mesh edilmiş
olması için ıslak elin başa temas etmesi şarttır. Bu sebeple ıslak elin başa temasını önleyecek başörtüsü, bone, peruk
vb. şeyler üzerine yapılan “mesh” geçerli olmaz (İbnü’l-Hümâm, Feth, I, 159). Ancak kadınlar abdest alırken
başörtülerini çıkartmadan, ellerini başörtülerinin altına sokarak başlarını mesh edebilirler. Zira Hz. Peygamber
(s.a.s.) sarığını çıkarmadan, altından elini sokarak başını mesh etmiştir (Ebû Dâvûd, Tahâre, 57).

You might also like