Professional Documents
Culture Documents
Jack Goody Ciceklerin Kulturu
Jack Goody Ciceklerin Kulturu
İngilizce'den Çeviren
Mehmet Beşikçi
Yayıma Hazırlayan
Melih Pekdemir
Düzelti
Mehmet Celep
© Cambridge University Press, 1993
Bu çevirinin Türkçe yayım haklan
Aynntı Yayınlan'na aittir.
Kapak İllüstrasyonu
Sevinç Alton
Kapak Düzeni
Gökçe Alper
Dizgi
Esin Tapan
Baskı ve Cilt
Mart Matbaacılık Sanatları (0 212) 3212300 (Pbx)
Merkez Mah. Burcu Sok. 611 Kâğıthane-İstanbul
Birinci Basım 2010
Baskı Adedi 2000
ISBN 978-975-539-567-8
SERTİFİKA NO: 16061
AYRINTI YAYINLARI
Hobyar Mah. Cemal Nadir Sok. No: 3 Eminönü - İstanbul
Tel.: (0212) 512 15 00 - 01 - 05 Faks: (0212) 512 15 11
www.ayrintiyayinlari.com.tr & info@ayrintiyayinlari.com.tr
Çiçeklerin Kültürü
Doğu ve Batı Toplumlannda Çiçek Kullanımı ve
Çiçek Sembolizmi
Jack Goody
İçind ek iler
Resimlerin Listesi.............................................................................. 10
Teşekkür.............................................................................................12
Kitaptaki Bazı Terimlere Dair Bir Not.............................................. 13
Ö n sö z.................................................................................................15
Birinci Bölüm
AFRİKA’DA HİÇ ÇİÇEK YOK MU?
Çiçek N edir?.................................................................................... 28
Bali’deki Bereket.............................................................................. 31
Afrika’daki Eksiklik.......................................................................... 38
Neden?.............................................................................................. 46
A m aç................................................................................................ 55
İkinci Bölüm
BAŞLANGIÇ: BAHÇELER VE CENNET, ÇELENKLER VE KURBAN
Mezopotamya’daki Bahçeler............................................................ 63
Nil Vadisi.......................................................................................... 68
Kitabı Mukaddes Çiçekleri.............................................................. 81
Desenin Yaygınlaşması ve Formelleşmesi......................................87
Mısır ve Klasik Dünya...................................................................... 91
Bahçelerin Gelişmesi........................................................................ 93
Değişen Çiçek Kültürü...................................................................... 95
Resmedilen Çiçekler........................................................................ 96
Çiçeklerin Pazarlanması.................................................................... 98
Lüks Malların Ticareti ve Onu Eleştirenler.................................... 103
Çiçeklerden Çıkarılan Parfümler.................................................... 106
Taç ve Çelenk Kullanımı................................................................ 108
Tanrılara Sunu Olarak Kan ve Çiçekler........................................ 113
Üçüncü Bölüm
AVRUPA’DA ÇİÇEK KÜLTÜRÜNÜN GERİLEMESİ
Dördüncü Bölüm
İSLAMDA TASVİRSİZ ÇİÇEKLER
Bahçeler........................................................................................... 158
Edebiyat........................................................................................... 163
Yaratılış ve E leştiri......................................................................... 164
Hükümdarlar ve L ü k s .....................................................................168
H alılar............................................................................. 170
Doğu Asya’dan Gelen Natüralist Etkiler.......................................173
Hıristiyan Batı’nın Etkisi.................................................................175
Beşinci Bölüm
ORTAÇAĞ BATI AVRUPA’SINDA GÜLÜN GERİ DÖNÜŞÜ
Yedinci Bölüm
PAZARIN BÜYÜMESİ
Sekizinci Bölüm
FRANSA’DA ÇİÇEKLERİN GİZLİ DİLİ: UZMANLIK BİLGİSİ Mİ,
KURGUSAL ETNOGRAFİ Mİ?
Dokuzuncu Bölüm
YABANCI ZİHNİYETİN AMERİKANLAŞTIRILMASI
On Birinci Bölüm
HİNDİSTAN’IN ÇELENKLERİ: KADİFEÇİÇEĞİ VE YASEMİN
On İkinci Bölüm
ÇİN’DE “DÖRT BEYEFENDİ ÇİÇEK”
On Dördüncü Bölüm
MESAFELİ BÎR YORUM
Kaynakça.......................................................................................... 585
D izin................................................................................................ 623
R esim lerin Listesi
Renkli resimler
1.1. Wayang kulit gölge oyununda kullanılan kuklalardan biri olan Haya-
tağacı (Tuba).
1.2. Taze çiçeklerle süslü başlığıyla bir dansçı kız, Bali.
2.1. Assurbanipal ve kraliçesi bir bahçede akşam yemeği yerken.
2.2. Kral Sargon elinde “kutsal çiçek” olduğu halde, bir dağkeçisini kurban
ediyor.
2.3. Lotus ve palmet desenleriyle süslü bir taş halı.
2.4. Üzüm asmaları ve diğer çitli alanları, su tankları ve ufak bir eviyle bü
yük bahçe.
2.5. Teb kentinin sayfiye bölgesinde kutsal bir mabedin bahçesi.
2.6. Horus ya da genç güneş, lotustan çıkıyor.
2.7. Tehoutihotep’in kızı, beyaz lotuslardan yapılma bir taç giyiyor ve elin
de mavi bir lotus tutuyor.
2.8. Bir Mısır eğlencesinde bazı kadınlar tek tek lotus çiçeği, bazıları vazo
içinde çiçekler, bazıları ise gerdanlıklar alırken.
2.9. Bir Girit hydria'smda, kemerli saplı, lotus ve palmet kenar süslemesi.
2.10. Acantos yapraklarının kullanıldığı, lotus ve palmet kenar süslemesi.
2.11. Tezgâhlan ve seyyar çelenk satıcılanyla, Romalı çiçek satıcılan re
simleri.
2.12. Çiçek satıcılan olarak cupido\aı ve ruhlar.
4.1. Botanik bahçesi. Oxford.
4.2. Bir Kır Manzarasında Aslanlar.
4.3. Stefano da Zevio, Gül Bahçesindeki Madonna.
5.1. Aziz Cuthbert’in şalında peygamber Daniel.
5.2. Aziz Aetheldreda elinde bir zambak tutuyor.
5.3. Aziz John Chrysostom, Aziz Matta Incil’i üzerine vaazlar.
5.4. Geç imparatorluk döneminden bir imparatora ait defne taçlı yüz kalı
bı [maskesi].
5.5. La fâret, gotik duvar örtüsü.
6.1. Jan Breughel (P. P. Rubens’le birlikte). Garland of Flowers with the
Virgin, Infant Jesus and Angels.
6.2. H. Memling, Flowers Sacred to the Virgin.
6.3. N. Poussin, Altın Buzağı’ya Tapınma.
6.4. N. Poussin, Flora Krallığı.
7.1. Çiçekçi kız ve sepeti, Paris.
7.2. Çiçekçi kız ve el arabası, Paris.
7.3. Bir çiçekçi kulübesi, Paris.
9.1. Mayıs direği.
9.2. “Bakire Çelengi”, Abbot’s Ann Kilisesi, Hampshire.
9.3. “Mary” isminin “phyllanthography”de ifade edilmesi
9.4. St. Lawrence Katolik mezarlığı, New Haven.
10.1. Çiçekler ve papatya: XX. yüzyıl başlanna ait bir Fransız kartpostalın
da, ayrıntılı bir “Seviyor, sevmiyor” illüstrasyonu.
10.2. Gülün politik kullanımı: İşçi Partisi amblemi.
10.3. Askerlere çiçek veren kız, Prag.
10.4. La rosière tacı.
11.1. Lotustan Çıkan Buda.
12.1. Budist tapmakları için yapılan kiremitlerin uçlarındaki lotus desenleri.
12.2. Lu Chih, Krizantem Ekerken.
12.3. Tabut üzerinde çiçekler, Xiaolan, Guangdong.
12.4. Bir cenaze için hazırlanmış pankartlı çelenk, Hong Kong.
Tablolar
KİTABININ ARGÜMANI
Derelerin, çiçeklerin, kuşların ve çardakların şarkısını söylüyorum,
Nisan, mayıs, haziran ve temmuz çiçeklerinin.
Mayıs direğinin, harman sepetlerinin, içki âlemlerinin,
sabahlamaların şarkısını,
Damatların, gelinlerin ve onların düğün pastalarının.
Gençliği, aşkı yazıyorum,
Ve bunlara sahip olup vurdumduymazca
şarkı söylüyorum.
Şebnemlerin, yağmurların şarkılarını
söylüyorum tek tek,
Oğulotunun, bitki yağının, baharatın ve
kehribar Yunanistan'ının.
Yer değiştiren zamanın şarkısını söylüyorum;
Ve güllerin nasıl kırmızı, zambaklarınsa beyaz
olduğunu yazıyorum.
Koruları, şafakları yazıyorum.
Ve Mab kraliçesinin ve peri kralının sarayının
şarkısını söylüyorum.
Cehennemi yazıyorum; cennetin şarkısını söylüyorum
(ve hep söyleyeceğim),
Ve en sonunda oraya girmeyi umut ediyorum.
(R. Herrick, Hesperides, 1-14. satırlar)
15
Çiçeklerin Külliirü
16
Önsöz
17
Çiçeklerin Kii/ıürü
du. Daha sonra ise zihnimde aynı fikirle Güney Ç in’i ziyaret etlim.
Çiçek konusu arkadaşlar, tanıdıklar ve ara sıra karşılaştığım kişiler
le sonu hiç gelmeyen bir sohbete yol açtı. Antropologların, kendi arka
daşlarına kibar olmayan bir biçimde verdikleri adla “bilgi verici-
ler”imin (bu deyim bana hep İrlanda tarihinde adı kötüye çıkmış rolle
riyle “ispiyoncular”ı hatırlatır) tam bir listesini veremem. Ama bilhas
sa Centre d'Ethnologie française’den Martine Segalen’e, başkanı oldu
ğu bir dinleyici grubuna Fransa’yla ilgili bir konu üzerine konuşma
yapmamı sağladığı için minnettarım. London School o f Econom ics’ten
Jean La Fontaine ve University of East Anglia’dan Cesare Poppi beni
İngiliz orta sınıfı ve Coton, Plough’daki İtalyan âdetleri hakkında bil
giye boğdular; Ecole des Hautes Etudes’den Julian Pitt-Rivers İngilte
re, Fransa ve M eksika’daki daha zevkli ortamlar hakkında bana yar
dımcı oldu. Sheila M umaghan projeyle yakından ilgilendi ve Bütün
Azizler Yortusu’nda New Haven’daki Katolik mezarlığını ziyaretimde
bana eşlik etmekle kalmadı, New England ve Karayipler’deki başka
mezarlıkların resimlerini de yolladı. Bogota’daki And Dağlan Üniver
sitesi’ne yaptığım bir ziyaret esnasında konunun uzm anlannın tavsiye
lerinden faydalandım. Sandy Robertson 1988 yılının Noel günü Santa
Barbara’daki mezarlıkları ziyaretimizde bize eşlik etti. Aynı şekilde,
Bütün Azizler Yortusu’nda Los Angeles’taki mezarlıktan ziyaret eder
ken Ellen Paden, Aziz Valentine Yortusu’nda Glendale'dekileri ziya
rette Christine Klapisch ve paskalya yortusunda Santa M onica’daküeri
ziyarette Pam Blackwell bize eşlik ettiler. Olga Linares bir Panama me
zarlığını gezerken bize rehberlik etti; Barbara Sahlins bana Chica
go’daki mezarlıkları gezdirdi; Birgit Müller Doğu ve Batı Berlin’in
Friedhöfe’sini dolaştırdı; Manuela Cameiro da Cünha beni Sâo Pau-
lo’daki çiçek pazarlanna götürdü; Patricia MacGrath bana Washing-
ton’daki bahçeleri ve bahçe kataloglanm gösterdi; ve Arthur Wolf, Ca
lifornia ziyaretlerimde ve Tayvan konusunda bana yardımcı oldu. In
ternational Cultural Society aracılığıyla Kore’ye düzenlenen bir ziyaret
esnasında Seul Üniversitesi’nden Kim Kwang-ok, beni Konfüçyüsçü
soy ayinlerine götürdü. M inpaku’dan Shigehu Tanabe, Japonya’da ge
çirdiğim üç ay boyunca bana harika bir ev sahipliği yaptı; aynı ilgiyi
Hong Kong’da Lucia Szeto Y iu’dan da gördüm. İnci Nehri deltasında
ki “Krizantem Kent”iyle olan bağlantısı sayesinde Yale’den Helen
Fung-Har Siu’nun bana Ç in’e ilişkin meseleler konusunda çok yardımı
dokundu; beni hem kendi araştırma sahasına götürdü hem Hong Kong
ve Guangdong’daki çiçek kültürleriyle tanıştırdı. Bu şehirlerdeyken,
Guangzhou’daki Guangdong Sosyal Bilimler Akademisi öğretim üye-
18
Önsöz
19
Çiçeklerin Kültürü
lışma gibi bu kitap da pek çok açıdan “yağmacı” bir çalışmadır ve er
keklerden ziyade kadınların elinde daha güvende olan bilgilere dayan
maktadır. Ne var ki bu çalışmaya kendimi ya da sırf erkek egosunu yü
celtme amaçları güderek başlamadım; amacım hem “insan gözlemci
si”’ (Napoléon döneminde kurulmuş olan bir Fransız antropologlar der
neği bu deyimi kullanmıştı) olarak kendi deneyimlerime bir anlam ver
mek, hem bir yanda Kuzey ve Güney, diğer yanda Batı ve Doğu ara
sındaki benzerliklerin ve farklılıkların anlaşılmasına katkıda bulun
maktı. Bütün bunlardan başka, bu girişimin beni dünyanın ilginç yerle
rine ve dost canlısı insanlarına götürmesinden ve bu temasların çoğun
lukla alışılageldik akademik çerçevenin dışında gerçekleşmesinden bü
yük zevk aldım. Seçtiğim konunun en büyük avantajlarından biri şuy
du; Afrika dışında dünyanın hemen hemen her yerinde insanlar, bilgi
leri ne kadar az ya da çok olursa olsun, çiçekler hakkında konuşmaya
çok ama çok istekli oluyorlar. Bu durumu, “arkadaşlarımdan biraz yar
dım gördüm” tabiriyle ifade edersem haksızlık etmiş olurum; bana çok
yardımcı oldular demem gerekir.
* Yazar İngilizce m etinde "observer o f m an” deyim im kullanıyor, “erkek gözlem cisi” de de
nebilir. (ç.n.)
21
B ir in c i B ö lü m
25
Çiçeklerin Kiillürii
26
A frika'da H iç Çiçek Yok mu?
Ç iç e k N e d ir ?
* Kültürel antropolojide em ic, “içeriden” bakış perspektifi, yani “yerli”nin. kendi inanç ve
geleneklerini yorum lam a biçimi için kullanılan bir kavram dır, etic ise “dışarıdan” bakanın,
yanı gözlem cinin ve araştırm acının yorumudur, (ç.n.)
5. Encyclopedia Britannica (11. Basım ), c. 10. s. 553.
28
A frika'da Hiç Çiçek Yok mu?
29
Çiçeklerin Kültürü
30
A frika'da H iç Çiçek Yok mu?
B a li’deki B ereket
* “ I know a bank where on the wild thym e blow s” (M idsum m er N ight's Dream, n.ii.249)
IBir Yaz G ecesi Rüyası, çev. Biilent Bozkurt. 6. baskı. İstanbul, Remzi Kitabevi, 2004, s. 46].
8. Shakespearc'in bir diğer dizesi de şöyledir: “Tatlı yavru, sen güzel bir çiçeksin” (“Sweet
blouse, you are a beautious blossom e sure”, Titus A ndronicus, IV.ii.72) [Titus Andronicus,
çev. Ali Neyzi, Istanbul, M itos-Boyut Yayınları, s. 63]. “ B low en" H errick'in Hesperides'm -
de karşım ıza çıkar. Burada, Fransızca’dan gelen, türetilm iş bir sözcükten ziyade bir benzet
me olan “ yavru” [blouse] ile karşılaşıyoruz (diğer bir örnek de, bir başka kadın giysisi olan
ve yaratıcısının adını alan "bloom ers").
** Size Nasıl Geliyorsa, çev. Bülent Bozkurl. 3. Baskı. İstanbul: Remzi Kitabevi, 2002, s. 50.
31
Çiçeklerin Kültürü
* Muhabharata ve Ramayana, Hint m itolojisinde çok uzun iki epik şiirdir, (ç.n.)
9. Eldeki suyu dağıtm ak am acıyla, bir sulam a grubunun üyeleri farklı zam anlarda ekim ya
par. Her bir taraça ya da taraça grubunun ekim ve hasat ritüelleri vardır. Eski pirincin büyü
mesi 210 gün sürer, bu süre, başlıca tapınak ritüellerinin dayandığı Bali yılının uzunluğunu
belirler. Ama yeni pirinç türleri 100 günde olgunlaşm aktadır, dolayısıyla döngü çok daha
hızlıdır.
10. Kastettiğim çalışm alar şunlardır: M ead ve M acgregor (1951), Bateson ve Mead (1942).
Belo (1953.1960. 1970). C. G eertz (1966. 1980) ve H. G eertz (1975). Flamanca yazılmış ça
lışm alara bakm adığım gibi müzik (M cPhee 1966). dans ve dram a (de Zoete ve Spies 1939)
konularında uzm anlaşan çalışmaları ve daha yeni tarihli çalışmaları (Boon 1977; Hobart ve
diğerleri) da üstünkörü inceledim.
1 1. Bir m üzikolog olan Colin McPhee Bali'deki evinden bahseder (1946).
32
A frika'da H iç Çiçek Yok mu?
Resim 1.1. W ayang kulit gölge oyununda kullanılan kuklalardan biri olan Hayalağacı [Tu
ba], Cennet Bahçesi ağaçlarıyla özdeşleştirilir. (Cam bridge U niversity M useum o f A rcha
eology and Anthropology).
Çiçeklerin Kültürü
34
A frika'da H iç Çiçek Yok mu?
güzel koku katmak amacıyla çiçekler D oğu’nun her yanında yaygın bi
çimde kullanılır; hoş kokulu su insan vücuduna ya da damak tadına ta
zelik getirir. Dansçı kızların saçlarını süslemek için de kullanılır; bazen
metal bir taçla ya da metal çiçeklerle birlikte (Resim 1,2).21 Ancak ki
şisel süsleme işlevlerinden ve törenlerdeki rollerinden başka, çiçekler
Hindu, Budist ve bazı İslami sanatlarda da önemli bir yere sahip olduk
ları gibi, evlerin ve su kâselerine çiçek yapraklarının serpiştirildiği ta
pınakların süslemesinde de kullanılır.“ “Gelinin giydirilmesi”, cenaze
törenleri, evlerin ve tapınakların süslenmesi gibi çok değişik alanlarda
çiçeklerin kullanımları açısından çiçek kültürü, çağdaş Batı’yla birçok
benzerlikler içermektedir.
Bali’de insanlara ve tanrılara yapılan bu sunular, tarlalardan ve or
manlardan renkli yabani çiçekler toplama olayı değildir; A sya’nın tro
pikal kuşağında sayısız yabani çiçek olması bu durumu değiştirmez.
Tanrılara sunulacak çiçekler evlerin etrafında yetiştirilir; sadece tapı
naklardaki kamusal törenlerde değil, dekorasyondan ziyade ibadet için
evlerdeki kutsal eşya mabetlerine de bu çiçekler sunulur. Böylesi bitki
ler, çoğunlukla şifalı otlar ve baharat adını verdiğimiz özel ürünler için
ayrılmış olan ufak arazilerde yetiştirilir (asma şeklindeki vanilya ye
mişleri hemen göze çarpar). Bunlar tanrılara sunulmak üzere yetiştiri
lir; tapınak festivalindeki müzik, dans ve tiyatro gösterilerinin işlevi gi
bi, çiçekler de insanlara yardım etmeleri için tanrıları yeryüzüne inme
ye davet etmek amacıyla sunulur. Frangipani’ye' (Plumifera acutifoli-
a ) ve yasemine ritüel sunular için talep özellikle yüksektir ve küçük ço
cuklar, satmak üzere bu çiçekleri sabah erkenden toplarlar. Dağlık böl
gelerde, canlı renkleri, sertlikleri ve dayanıklıklan yüzünden sevilen
kadifeçiçeklerinin ticari amaçlı tarımı da yapılır. Hint pazarlarında bol
ca alıcı bulan bu çiçeklerden satılmak üzere her sabah kamyonlar dolu
su getirilir.
Çiçeklerin böylesi amaçlar için yetiştirilmesi, Endonezya dini, ri-
tüeli ve ikonografisinin ayrılmaz bir unsurunu oluşturan Hint kültürü
nün önemli bir parçasıdır. İngiltere, Leicester’deki Midlands kasaba
sında bulunan arkadaşımız Bikubhai Sharma, kendi bahçesinde sırf ev
içi mabedine sunulmak üzere güller yetiştirmektedir.23 Aynı durum
Çin, Japonya ve bizzat Hindistan’ın kırsal alanları ve hatta muhteme-
21. Ramseyer 1977: 79, resim 82; 231, resim 373; 232, resim 375.
22. G eertz 1960: 42.
* Pasifik’te tropik bölgelerde yetişen, güzel kokulu bir bitki.
23. E. G oody’nin çektiği bir fotoğraf, geçici Randal M ata kutsal kabrindeki bir çiçeği göste
riyor; bunun bir kısm ı daha sonra ev içi m abedine ya da m undir'e eklenecektir.
36
Resim 1.2. Taze çiçeklerle süslü başlığıyla bir dansçı kız. Bali. (Ram seyer 1977: 231)
Çiçeklerin Kültürü
A fr ik a ’daki E ksiklik
Avrupa gibi kendine ait bir çiçek kültürü olan Asya'nın başka böl
gelerinde yaşamışlığım olmasına rağmen, Bali’de gördüklerim, kısmen
manzaranın aşina olmadığım zenginliği nedeniyle, beni hayrete düşür
müştü. Ama beni öncelikle hayrete düşüren şey, Batı Afrika ile kıyas
landığında aradaki derin uçurumdu. Birçok törene katılmış, sayısız kut
sal mekânda gerek taze gerek pişirilmiş yiyecek sunuları görmüş ama
hiç çiçeğe rastlamamıştım. Bırakın tarlaları, evlerin etrafında çiçek ye
tiştirildiği de görülmüş bir durum değildir. Şu ana değin tek istisnaya,
Gonja’daki Damongo kasabasında, “geleneksel” bir bağlamda rastla
dım; burada, çokça seyahat etmiş bir Müslüman tacirin arazisinde ye
tiştirilen mavi çiçekli bir sürüngen sarmaşık gördüm. İslam ’ın elbette,
en azından Asya, Akdeniz ve bir ölçüde Doğu Afrika’da, kendine ait
bir çiçek kültürü vardır. John M iddleton'un gözlemine göre. Doğu Af
rika’nın kıyı şeridindeki Lam u’lu Swahililer, kırmızı güller ve yasemin
yetiştirmektedirler.2'’ Öte yandan, onların kültürü İslam, Hindistan ve
Endonezya’nın çok fazla etkisi altında kalmıştır. Pembe Burbon gülü
yapraklarından buketler yapılır ve fesleğen yapraklarından oluşan bir
zemin üzerinde yaseminlerle iliştirilir.2’ Kadınlar bu buketleri ya saçla
rına ya korsaj olarak göğüslerine takar ya da yastıklarının altlarına ko
yarlar. Lam u’daki bütün ev bahçelerinde fesleğen dahil olmak üzere şi
falı bitkiler yetiştirilir; ama gül ve yasemin, onları hem hane arazilerin-
24. R önesans'a dair çok daha geç bir dönem de yazan Tapie ( 1987: 26) şöyle der: “ (Çiçekler]
kurban eım e fikrini som utlaştırır; T anrı’ya sunulan canlı varlıklardır onlar.”25. "N ilüfer" çi
çeğinin başlıca iki tipi m evcuttur: Hint ya da Budist nilüferi (Nelumbo nucifera yenilen bir
bitkidir) Ç in ’in yerlisi olm akla birlikte, Pers istilası dönem inde (yak. 10 708) H indistan'dan
M ısır’a ulaşm ıştır, M ısır nilüferi ise (N ym phaea sp.) bir tür su zambağıdır.
26. J. M iddleton, kişisel yuzışmu.
27. Burbon gülünün. R. chin esis'm [Çin gülü| Şam gülüyle şans eseri m elezleşm esinin bir
ürünü olduğu söylenir, "R ose de Q uatre Saisons" [dön mevsim gülü] adı da verilen bu gül
leri Réunion adasındaki Fransız çiftçiler, dikenleri nedeniyle bahçe etrafını çitlem ekte kulla
nırlardı. XVIII. yüzyılda Çin güllerinin ithali, m elez misk güllerinin atasını ortaya çıkarm ış
tır (Coats 1970: 178-9).
A frika'da H iç Çiçek Yok mu?
39
Çiçeklerin Kültürü
31. Afrika tasarım sanallarının bir özeli için bkz. W illiam s 1971.
32. Sanat tarihi hakkında bkz. Bravmaıın (1974). Savan iklimi kuşağındaki Müslüman cv
süslem elerinde bazı gül şekillerine ve B enin’deki levhalarda farklı bir tasarım ın ürünü olan
“çiçeklere" rastlıyoruz; fleur-de-lis [zambak] gibi çiçekleri içeren bu tasarım lar muhtem elen
Portekizlilerin etkisinde kalınarak yapılm ıştır. Her ikisi de. bilinen çiçeklerin şekilleri değil;
dışandan alınıp uyarlanm ış fonncl tasarım lardır. İbadan’dan gelen Yoruba çivit kum aşlarda
papatya şekilli bazı kalıplar görülür (W illett 1971; 122; W illiam s 1974; 90; V. Ebin. kişisel
yazışma).
33. Klasik Cava saray edebiyatı, tıpkı kendisine model oluşturan Hint edebiyatı gibi, çiçek
gönderm eleriyle dolup taşar. Bkz. Zoeım ulder 1974; 196 ve devam ı; bu kaynak için Sıevcıı
Lansing’e teşekkür ederim.
34. Goody 1972; G oody ve G andah 1981.
40
A frika'da H iç Çiçek Yok mu?
35. Süslü ağaç ya d a lavus ağacı ya da royal poinciana (D elonix regia). M adagaskar’ın yer
li ağaçlanrıdandır.
36. Bir m eyve ağacı olan mango (Mangifera indica) Doğu Asya'nın yerli ağaçlanndandır: lik
(Tectona g randis) Hindistan. Burma ve T ayland’ın yerlisi olan bir keresle ağacıdır; nim ise
bir Doğu Hindistan ağacıdır.
37. Renkli nergis zam bağı. G üney Afrika kökenli soğanlı bitkilerin bir cinsidir.
41
Ç içeklerin Kültürü
42
A frika'da Hiç Çiçek Yok mu?
43
Çiçeklerin Kültürü
Bir gün
yaşlı adam uyu m aya gitti -
ve deri çantasını çıkarıp yere koydu.
Y aşlı adam
uyum aya g itm ek le aptallık etti.
Y aşlı bir hinttavuğu
ve d işisi
dün g e c e k avga etti.
Erkek d işisiy le sev işm ek istedi
am a d işi reddetti.
Ertesi sabah uyandığında
h in tm ısın yaprakları arasında
yürüyüşe çıktı
v e bir fasu lye ç iç e ğ i buldu.
Derken d işisi yetişti
v e ona,
“N edir o? Y iy e lim on u ” dedi.
O ise,
“ Dün sana yatalım d edim ,
44
A frika'da H iç Çiçek Yok mu?
45
Çiçeklerin Kültürü
Neden?
46
A frika'da Hiç Çiçek Yok mu?
47
Çiçeklerin Kültürü
teren bazı arkeolojik bulgular m evcuttur. Bir polen incelem esinde, civanperçem i (A chillea).
kanaryaotu (Senecio), peygam berçiçeği (Centaurea soisitialis), zambakgil (M im ari) ve de-
nizüzUmii (Ephedra altissim a) fam ilyalarına ait polen küm elerine rastlanmıştır. İlk dön tür.
parlak renkli çiçekleri olan (Mııscari için m avi, Senecio için sarı renkler) ol cinsinden bitki
ler ihtiva eder. Leroi-G ourlıan’ın vardığı sonuca göre, ölüler dallarla ve çiçeklerle dolu bir
çiçekliğe göm ülm üş olm alıydı (1975).
51. Tabii başka tatlı kaynaklar da mevcuttu; örneğin, yabani m eyveler, akçaağaç ve daha
sonraları cultigen’ler (doğada yabani bir atası ya da karşılığı olduğu bilinm eyen kültür bitki
leri), hurm a ve diğer kurutulm uş m eyveler (kuru üzüm , kuru erik); aynca, M Ö. 3000 gibi
erken tarihlerde H indistan’da olduğu bilinen şekerkamışı da vardı. Yunanlı general Nearc-
hus M.Ö. IV. yüzyılda onunla karşılaştığında, manalı bir biçim de “arısız bal” yorum unu yap
mıştır. M.S. VIII. yüzyıla gelindiğinde şekerkam ışı Müslüman Ispanya'da ve hatta F ransa’da
yetiştiriliyordu. Venedik ürünün rafine edilm e m erkezi haline geldi ve onu Anvers takip et
li. Ü rünün yeni dünyaya girişi, büyük ölçüde köle emeği sayesinde, üretim de büyük bir artı
şa yol açtı. Ne var ki 1736 gibi geç bir tarihte bile şeker lüks sayılıyordu; bu tarihte m üstak
bel Avusturya İm paraıoriçesi M aria T heresa'nın evlilik hediyeleri arasında bulunan değerli
taşlar listesinde şeker de vardı. Daha genel bir değerlendirm e için bkz. M intz 1985.
52. Goody 1982: 168, 176; Mintz 1985.
53. A frika anlarının davranışı, evcil çiçeklerin yokluğuyla ve dolayısıyla onların daha kısa
öm ürlü ve m uhtem elen daha az bulunan kaynaklara bağımlı olmalarıyla ilişkilendirilebilir.
Avrupa anlannın çiçekli bitkilere uyum sağladıklan görülüyor Afrika anları ise hem daha çe
şitli hem daha geniş alana yayılm ış bitkilerden beslenir. Evcil anlar çoğunlukla evcil çiçek
lerden beslenir ve sağa sola taşınm aktan dolayı daha az m utsuz olur. Am a bu özelliklerin da
ha asabi olm ayla ilgili olup olmadığı tartışm alı bir konudur (Smithsonian Tropical Research
İnstitute’ten David R oubik'e teşekkür borçluyum; öte yandan saldırganlık kaynaklanyla il
gili öneriler onun hem fikir olacağı cinslen değildir). Yabani çiçeklerin yokluğu sadece göre
li bir durumdur; Siyah A frika üzerine son yıllarda yayım lanan bir eser 91 çiçek fotoğrafı
içerm ektedir, bunların aşağı yukan yüzde 58’i yerli, yüzde 3 6'sı egzotiktir (Assi 1987). Ak
deniz iklim iyle G üney A frika bir istisna oluşturur. XVII. yüzyılın başlarında Flamanlar, sö
m ürgelerinden ülkelerine çiçekli bitkiler yolluyorlardı; bunlar, özellikle 111. W i]]iam'ııı tah
ta geçm esinden sonra, yavaş yavaş İngiliz bahçelerine girm eye başladı (G orer 1978: 4. B ö
lüm).
48
A frika'da H iç Çiçek Yok m u ?
49
Çiçeklerin Kültürü
Barasanalar, gü zel egzotik (“m aym unun aşk iksiri” adım verd ik leri) orki
deler de içeren y a b a n i çiçek lere karşı tam am en kayıtsızdırlar; onlara y a l
nızca, m evsim lerin belirtileri, m eyvelerin habercileri vs. oldukları sürece
ilgi duyarlar. V ücut sü slem elerin d e zam an zam an (yabani) çiçek leri kul
landıkları olur; onları çoğu n lu k la ya kulaklarına açtıkları delik lere sokarlar
ya da m arangoz kalem i gibi kulak arkası yaparlar. K ulaklarının arkasına ç i
çek koyan başka G ün ey A m erika yerlilerinin de resim lerini gördüm ; örne
ğin K o lo m b iy a ’da yaşayan C h o co halkı (Em bera. N oanam a, W aunan ve
halta Cuna halkı). D üzlük lerde yaşayan birçok G ün ey A m erik a yerlisinin,
evlerinin etrafında "m utfak bahçeleri" vardır; bunlar, yen i cu itig e n d en e
m eleri v e “sih irli” bitki yetiştirm e v s. gibi am açlar için d en ey sel araziler
olarak da kullanılır. B ariz bir biçim d e bazı sihirli bitkilerin se ç ilm e n ed e
ni, hoş v e kesk in koku ları olm asıdır; bazılarının yapraklarından ziy a d e ç i
çek leri koku üretir. A m a her halü kârda burada ön em li olan kokudur. B aş
ka bazı sihirli bitkilerin canlı renkli v e gü zel şek illi yapraklan vardır; bun
ların başında, yaygın olarak ku llan ılan ve yetiştirilen yılan yastığı fa m ily a
sından [C aladium ] çeşitler gelir. Y ılan yastığı B atı’da popüler e v bitkilerin-
dendir. Barasanalardan ed in d iğim izlen im e göre, yılan yastığı fam ilyası “s i
hir” v e “e stetiğ i” birleştirm eye başlayan bitkilerdir; Barasanalar bunları
hem kısm en (sihirden d olayı) faydalı old u k lan için hem hoş g ö rü n d ü k le ri
için yetiştirirler. D o la y ısıy la burada, faydacı olm ayan bir b ah çeciliğin baş
langıç biçim ini görm ek teyiz.
Barasanalar y in e bu m utfak bah çelerinde bazen, yerel m isyonlardan aşı ka
lem i olarak aldıktan , tam am en fa yd asız çiçek ler yetiştirirler. H em P rotes
tan hem ö z ellik le K atolik m isyon bölgelerin in karakteristiklerinden biri,
buralarda bakım ını yerli e m e ğ iy le birlikte rahibelerin yaptığı çiçek lik ler
bulunm asıdır; ayrıca buralarda ç içek v e g ü z e l yapraklı bitkilerin (y ıla n y a s
tığı dahil) d ik ili oldu ğu saksılar da bulunur. Sanırım B arasanalann b öyiesi
çiçek ler de yetiştirm elerinin bir nedeni de m isyonerlerin yap tık lan n ı taklit
e tm ey le ilişk ili olm alıdır. Y ü zyılın başında halen inanıyor oldukları m esih-
ci kültlerine dair kendi anlatılarında, kült önderlerinin toplantılara a ğaç-çi-
çek dem etleri taşıyarak geld ik leri belirtilir; kült ilahilerinden birinde de
zikredilir bu çiçek ler. H en üz burada olanların tam açık lam asın ı yap ab ilm iş
değilim ; am a dediklerine bakılırsa K atolik k iliselerind ek i gibi aharları
[mihrapları! vardı. Burada da çiçek lerin K atoliklikteki uygulam anın (allar
da çiçek ler) bir taklidi o la b ile c eğ in i zannediyorum . S on olarak, tam olarak
çiçek lerden olu şm asa da. Barasana bah çesinin dü zen len m e planı katı bir
faydacı an layışa dayanm az; gerçi m a n yo k rastgele belirlen m iş bir tabaka
da, c o c a çalıları ise bahçenin üstünde ızgara şekli oluşturan dü zgü n setler
halinde ekilir. Başta B rezily a ’daki K reeıılerin olm ak üzere, A m azon bah
çelerinin dik katlice d ü zen len m iş “se m b o lik ” planlarının başka örneklerine
dair anlatılara rastlam ıştım . Sanırım bu bölged ek i çiçek lere dair sö y le y e b i
leceğim her şe y bunlardan ibaret; kısaca, ne gerçek hayatta o kadar ön em -
* Doğada yabani bir alası ya da karşılığı olup olm adığı bilinmeyen killlür bitkileri, (ç.n.)
50
A frika'da H iç Çiçek Yok m u?
52
A frika’da Hiç Çiçek Yok mu?
53
Çiçeklerin Kültürü
54
A frika'da Hiç Çiçek Yok mu?
Am aç
55
Çiçeklerin Kültürü
74. Sözü edilen ülkelerdeki gözlem lerim sınırlıdır; am a tek başına gözle bile, kültürün göz
önündeki yönlerine dair çok şey öğrenebiliriz; zira diğer taraflar için, birlikte çalışlığım ve
tavsiyelerine başvurduğum mükemm el arkadaşlara sahibim.
56
A frika'da H iç Çiçek Yok mu?
57
Çiçeklerin Kültürü
BAŞLANGIÇ:
BAHÇELER VE CENNET,
ÇELENK VE KURBAN
ahraaltı Afrika’sının tersine, Yakındoğu, Avrupa ve Akdeniz’de çi
S çek kültürleri gelişip zenginleşmiştir. Bu bölümde, bu kültürlerin
gelişiminin karakter analizini yapmayı ve içerdikleri çelişkileri göster
meyi amaçlıyorum; böylece, daha sonraki dönemlerde Avrupa’da neler
olup bittiğini değerlendirmek için uygun bir zemin hazırlamayı hedefli
yorum. M.Ö. 3000’den itibaren bronz çağmın yoğun tanmı, uygulama
ya yeni teknikler soktu, besin maddesi sağlayan yeni ıslah edilmiş ürün
çeşitleri ortaya çıkardı ve bunların kullanımını yaygınlaştırdı; bu ürün
lerin giderek daha verimli hale gelmesi önemli bir servet ve kültür hiye
rarşisi tesis edilmesine olanak sağladı. Bunun sonucunda ortaya çıkan
lüks üretim artışının getirdiği yeniliklerden biri, faydacı olmayan, este
tik kaygılar güden ve çiçekler de dahil olmak üzere yabani bitkileri, ola
caktan değil olduklan halleriyle ıslah etmeyi hedefleyen bir bahçecilik
biçiminin gelişmesiydi.
Bu bahçecilik biçimini “estetik” ve “faydacı olmayan” şeklinde ni
telemekle birlikte, öncelikle yiyecek, barınma, şifa ve benzeri kaygılar
için yetiştirilmeyen bitkileri kastediyorum. Islah edilmiş çiçeklerin ilk
kullanım alanı, Afrika ve diğer yerler bağlamında değindiğimiz yabani
türlerin kullanım alanlannın bir uzantısı olan vücut süslemesini içeri
yordu. Bu süslenme biçimi, erken dönem M ısır’da birçok kanıtına rast
ladığımız, misafirler için çiçek tedarikine yol açtı. İnsanlar için tedarik
edilmelerinin yanı sıra, çiçekler yaygm olarak ölülere ve genel olarak
tanrılara sunulmaktaydı; bu ise, Euhemerosçu* bir değişimin değil, tan
rılara ilişkin insanbiçimci kavramsallaştırma ve yaklaşımın bir veçhe
* Euhem erosçuluk: Tanrıların yalnızca tanrılaştırılm ış büyük insanlar, kahram anlar olduğu
nu öne süren Yunan filozofu E uhem eros'un öğretisi, (ç.n.) [Felsefi terimlerin açıklaması için
bkz. Bedia Akarsu, Felsefe Terim leri Sözlüğü, İstanbul: İnkılap Kitabevi. 1994J.
61
Çiçeklerin Kültürü
M e z o p o ta m y a ’d a k i B a h ç e le r
2. Pom pei şehrinin kamusal alanlarındaki bahçeler hakkında bkz. Jashenıski 1979: 155 vd.:
daha önceki dönem lerde A lina'da m evcut olan kamusal parklar için bkz. s. 165.
3. Bkz. Strabo. Geographia, XVI.I. 5: Diodorus 1.10. Sennaşerib’in daha eski “asm a" bahçe
leri için bkz. Pcrroı ve Chipiez 1884: ii, 30: Jorct 1897: 384. '
4. Parrot 1961b: 176.
63
Çiçeklerin Kültürü
5. Bahçeler hem M ezopotam ya’da (Joret 1897: 475) hem M ısır’da (s. 82-3), tanrılara adak
olarak sunulabitiyordu.
6. Parrot 1961a: 166.
64
B aşlangıç: B ahçeler ve Cennet, Çelenkler ve Kurban
Resim 2.1. Assurbanipal ve kraliçesi bir bahçede akşam yemeği yerken. Ninova. yak. M.Ö.
645 (British M useum. Londra).
Resim 2.2. Kral Sargon elinde “kulsal çiçek” olduğu halde, bir dağkeçisini kurban ediyor,
Khorsabad. (Parrot 1961: 3).
67
Çiçeklerin Kültürü
Nil Vadisi
Tıpkı iki nehir arasındaki topraklar gibi, Mısır da bir güneş, verim
li toprak ve iyi sulanan bahçeler bölgesiydi; bu bahçelerde incirler, as
malar, narlar ve firavunincirleri üretiliyordu; ayrıca, bahçenin orta ye
rinde dinlenme amaçlı kullanılan küçük bir köşk bulunurdu.17 M.Ö.
1570 yıllarında başlayan Yeni Krallık döneminde, günümüzde Luksor
yakınlarında bulunan Teb kenti, XVIII. Hanedan’ın (Tablo 2.1) baş
kenti olarak yeniden inşa edildi. Mezar süslemeleri pek çok bahçe mo
deli ve temsili içeriyordu. Böylesi bir imge, krallığa ait bir bahçeyi tas
vir ediyor; bahçenin etrafı, “önünden nehre bağlı bir su kanalı geçen
surlarla çevrili. Surlar ve kanal arasından...çeşitli ağaçlarla dolu gölge
li bir yol geçiyor” (Resim 2.4). Yolun arka tarafında üzüm bağına açı
lan bir kapı bulunuyor ve bağı çevreleyen duvarın dışında palmiye
ağaçlan var; “toprağı sulamakta kullanılan dört su tankının her birini,
kazların tutulduğu ve zarif lotus çiçeğinin büyütüldüğü çim ekili bir
arazi çevreliyor; ayrıca, ağaçlann gölgelediği küçük köşkler ya da say
fiye evleri suyun yanında duruyor ve su fidanlıklara tepeden bakıyor.”1*
Persler zamanında (M.Ö. 525-332) getirilen pembe Hint lotusu (Ne-
lumbo nucifera), Mısır lotusu ya da nilüferin (Nymphaea) güçlü dinsel
çağnşım lan vardı; beyaz ve mavi cinsler, insanlann süslenmesi için
kullanıldıkları gibi sürekli olarak tannlara da sunuluyordu.19
çiçek olan pembe lotus geçm işte bir yiyecekti. A vrupa'ya gelişinden ve dağılm asından son
ra yaygın b ir biçim de kullanılm ıştır: Napoli M üzesi'nde bulunan, Pompei şehrine ait bir Nil
m ozaiğinde tasvirine rastlanır (Joret 1897: 165 vd.; Jashem ski 1979: 20, şekil 19).
16. Joreı 1897:431.
17. W inlock 1935; M ısır'da çiçeklerin törensel am açlı kullanım ı için bkz. Lam bert 1878:
464-7.
18. W ilkinson 1837: ii, 144.
19. B oot o f the D ead, s. 61.
68
Başlangıç: B ahçeler ve Cennet. Çelenkler ve Kurban
Resim 2.3. Lotus ve palmet desenleriyle süslü bir taş halı. A ssurbanipal'ın Ninova'daki
Kuzey Sarayı'ndan, yak. M.Ö. 645 (British Museum).
69
Çiçeklerin Kiiitürii
Mmmrn
ı ıu i iH iı m ı n ^
Resim 2.4. Üzüm asm aları ve diğer çitli alanları, su tankları ve ufak bir eviyle büyük bah
çe. M ezar resm i, Teb. (W ilkinson 1873: 11. 143).
Resini 2.5. T eb kentinin sayfiye bölgesinde kutsal bir m abedin bahçesi; lotus çiçekleri, m eyve ağaçlan ve sh a d u f kullanarak su çeken bahçıvanlar görülü
yor. Papirüs biçimli sütunlara ve lotus biçimli sütun başlanna dikkat edin. (M aspero 1895: 340)
Çiçeklerin Kültürü
72
Başlangıç: B ahçeler ve Cennet. Çelenkler ve Kurban
73
Çiçeklerin Kültürü
du.24 Ancak Yeni Krallık döneminde (yak. M.Ö. 1570-1085), daha ge
niş bir çeşit yelpazesi oluşturan çiçekli bitkiler yetiştirildiğine dair ke
sin kanıtlara rastlıyoruz. III. Ramses, Helipolis tanrısına adadığı, lotus
ve sazlarla, “her ülkeden getirtilen tatlı ve hoş kokulu çiçeklerle” dolu
havuzlan olan bahçelerden bahseder.25 Mısır bahçe resimleri, daha son
raki Roma resimlerine nazaran daha formel ve daha az gerçekçidir; do
layısıyla çiçeklere dair kanıtların yorumlanması daha zordur. Zemin
planı kuşbakışı veriliyor olsa da, bitkiler, bir İran halısındakileri andı
rır tarzda, tek tek profilden çizilirler. Bu resimlerde, sadece lotus çiçe
ğine değil; peygamberçiçeği, gelincikgiller, dağlalesi ve krizanteme de
(muhtemelen dağlama, Chrysanthemutn coronarium) rastlanmıştır.26
Ayrıca, mezarlarda çelenk ve bitki sapı kalıntıları bulunmuştur; örne
ğin, Tutankhamen’in (öl. M.Ö. 1327) mezarında bulunan kalıntılar, çe
şitli meyvelerin yanı sıra lotus, peygamberçiçeği ve papatya içeriyor
du.27 Bunların bazılan muhtemelen yabaniydi; ama birkaçı yetiştirilen
bitkilerdendi.“ M ısır’da tanm ı yapılan flora, Yeni Krallık tarafından
gerçekleştirilen seferler ve fetihler, Pers istilaları ve nihayet Ptolemeler
dönemine kadar Büyük İskender’in fetihleriyle gittikçe genişledi; ama
bahçe çiçeklerinin ve yeşil yapraklı çalıların çeşitleri sınırlı kaldı.29
En erken dönemlerde, lotus tam anlamıyla bir Mısır çiçeğiydi. V.
Hanedan dönemi (M.Ö. 2494-2345) gibi erken tarihlerde bile tasvirleri
yapılıyordu ve papirüs nasıl Aşağı Krallık ile özdeşleşmişse o da Yuka
rı Mısır ile özdeşleşmişti; örülmüş lotus saplan, ülkenin nihayet 1. Ha
nedan döneminde (yak. M.Ö. 3100) gerçekleşen birliğini tasvir eder.
Bütün lannlar ve tanrıçalar şerefine düzenlenen büyük Mısır festivalle
rinin ilki Toth ayının birinci gününde gerçekleşirdi. İkinci gün Büyük"
Lotus alayı olurdu. Lotus mitolojinin merkezi öğelerindendi. Bir efsane,
güneş tanrısı R â’nm, henüz ilk okyanusun derinliklerindeyken, nasıl bir
lotus tomurcuğunda hapsolduğunu anlatır. “Dünyanın başlangıcından
önceki” alıl güneş Toum ou’nun “Gel bana” çığlığını duyduktan sonra,
açılan çiçekten güneş diskiyle birlikte çıkmış, dolayısıyla da “büyük lo
tustan çıkan tanrı” olarak bilinmiştir (Resim 2.6).30 Güneş diski, yorum-
24. M ısır'daki çiçekler hakkında bkz. Hepper 1990 ve bu eserde R. G erm er'e (1985), V. Tâc-
holm 'e (1974) ve F. W oenig’e (1886) yapılan referanslar. A yrıca daha genel olarak bkz.
Scolt-Jam es. D esm ond ve W ood'un (1989) hazırladıkları m ükemmel resimli eser.
25. Joret 1897: 98.
26. Jaslıemski 1979: 346.
27. Hepper 1990: 8 vd.
28. Joret 1892: 92 vd.
29. Jorel 1897: 95; benzer bir çıkarım için bkz. Lindsay 1965: 248.
30. Joret 1897: 260-1: M aspero 1895: 137-8, 140. Lotusun diğer m itolojik kullanım ları hak
kında bkz. Lambert 1878: 464.
74
Başlangıç: Bahçeler ve Cennet, Çelenkler ve Kurban
75
Çiçeklerin Kültürü
Resini 2.6. Horus ya da genç güneş, lotustan çıkıyor. (M aspero 1895: 136).
Başlangıç: B ahçeler ve Cennet, Çelenkler ve Kurban
Resim 2.7. Tchoutihotep’in kızı, beyaz lotuslardan yapılm a bir taç giyiyor ve elinde mavi
bir loıus (utuyor. E l-B crsheh’teki m ezar, XI. Hanedanlık (Foucart 1897: 87; M aspero 1895:
340).
Aşağı ve Yukarı M ısır’ın iki tacı olduğu gibi siyasi amaçlı olarak gö
rece kalıcı malzemelerden meydana getirilen taçlar değil, kişisel ve ka
musal ritüellerde kullanılan, bitkisel malzemelerden yapılma çelenkler
de büyük öneme sahipti. Bu çelenkler, “tanrılara ve komşulara duyulan
sevgiyle dolu adil bir hayatı” kutlamak için mumyaların üzerine konur
du.41 Eğer The Riîual ofR ouge kitabının “Haklılık Tacı” başlıklı bölü
mü “kutsal bir taç” huzurunda okunursa ve bunun eşliğinde Osiris’e"
bir tütsü adanırsa, bu bir insanı, ister canlı ister ölü olsun, düşmanları
na karşı haklı kılardı. Osiris onu, aynı adlı bitkinin eşlerinin büyüdü
ğü Earu tarlalarına girmeye layık bulduğunda, ölülere, bir palmiye
yaprağından yapılan şeride dizilen bitki ve çiçek yapraklarından olu
şan uygun taç takılırdı. Tanrı heykelleri de benzer şekillerde taçlan-
dırılırdı.
41. Pleyte 1885: 18.
* M ısır'd a bereket lannsı. (ç.n.)
77
Resim 2.8. Bir M ısır eğlencesinde bazı kadınlar tek tek lotus çiçeği, bazıları vazo içinde çiçekler, bazıları ise gerdanlıklar alırken. Vazoların durduğu sehpa
lara dikkat edin. M ezar resm i, Teb. (W ilkinson 1837: ii, Resim X II)
Başlangıç: B ahçeler ve Cennet. Çelenkler ve Kurban
79
Çiçeklerin Kültürü
80
Başlangıç: B ahçeler ve Cennet, Çelenkler ve Kurban
81
Çiçeklerin Kültürü
Rab Tanrı doğuda, A den’de bir bahçe dikti. Yarattığı Â dem ’i oraya
koydu. Bahçede iyi meyve veren türlü türlü güzel ağaç yetiştirdi.
Bahçenin ortasında yaşam ağacı ile iyiyi kötüyü bilme ağacı vardı.
A den’den bir ırmak doğuyor, bahçeyi sulayıp orada dört kola ayrı
lıyordu. (Yaratılış, 2.8-10).’
55. Bahçe eski F arsça'da pairidaeza, çilli alan (“ etrafını çevirm ek”ten gelir). E rm enice'de
pardez. geç dönem İbranice'sinde pardâs, m odem Farsça ve A rapça’da fird e v s'tir. Farsça
sözcük özellikle. Altın Ç ağ 'm efsane m asallarında rastlanan, m eyvelerin ve hayvanların hiç
ekim yapılm adan ürünlerini sunduğunda ortaya çıkan bolluk anlayışıyla özdeşleştirilen, kral
lığa ait çitli alana gönderm e yapıyordu.
* Eski A hit’in m evcut en eski Yunanca tercümesi; tercüm eyi m uhtem elen İskenderiyeli H e
len Yahudiler yapm ıştır, (ç.n.)
56. Lindsay 1965: 260-1; Terıullian. A pal., 47; 13, "C ennete gelince, orası m üm inlerin ruhu
nu alm aya yazgılı olan, sıradan dünyanın bilgisinden, o kızgın alandan sanki bir duvarla ay
rılm ış olan, doğaüstü güzelliklerle dolu bir yerdir.”
57. A ynca bkz. Lam bert 1878: 467.
83
Çiçeklerin Kültürü
84
Başlangıç: B ahçeler ve Cennet, Çelenkler ve Kurban
85
Çiçeklerin K üllim i
64. Yahudi hasat bayramı (Sukkolh) geldiğinde, m ersin, söğüt, palm iye, ağaçkavunu ya da
avakado çiçeklerinden oluşan bir buket taşınırdı (Josephus, 1930: 345; 1943: 372).
65. K artaca’da Sem itik gelenek, zam anla Helenizm etkisiyle insan ve hayvan biçim leri alan
benzeım csiz m ezar sem bolleriyle başlam ıştı.
66. Joret 1897: 397 vd.
Başlangıç: B ahçeler ve Cennet, Çelenkler ve Kurban
87
Çiçeklerin Kültürü
Resim 2.9. Bir G irit hydria'sında. kemerli saplı, lotus ve palmet kenar süslemesi. Etruria.
M.Ö. VI. yüzyıl (British M useum. Londra: Rawson 1984: 215).
* Antik Yunan heykeltıraşı; antik Y unanistan'ın en büyük heykeltıraşı olarak görülür, (ç.n.)
79. C ourbaud'un iddia ettiğine göre. Rom a alçak kabartm asını büyük oranda Yunan ya da
Yakındoğu sanatı csinlem iştir. Elrüsk etkisini göz önüne alm ayan bu iddianın artık kabul
görm esi zordur, ayrıca, çelenk yapan cupido’lan tasvir eden Pompei resimleri, sepetlerde ve
ellerinde buketler taşıyan m acun heykeller ve lahillerin üzerindeki, m eyve ve çiçeklerden ya
pılm a çelenkierin uçlarını tutan cupido tasvirleri doğrudan İskenderiye m odellerinden. Del
ta bölgesi resim lerinden türetilm işti (1899: 6 vd., 12).
89
Çiçeklerin Külriirii
OOCOOCOOOOOCOBOTCOOOC«^^
Resim 2.10. Akantus yapraklarının kullanıldığı, lotus ve palm et kenar süslem esi. Erechthe-
ion. Atina, M.Ö. V. yüzyılın sonları (British M useum. Londra; Ravvson 1984; 219).
90
Başlangıç: B ahçeler ve Cennet, Çelenkler ve Kurban
91
Çiçeklerin Kiihürii
Güller burada henüz tam olarak açmış değil ve zaten pek bol değiller, bü
tün fidanlıkları ve çelenkçilen dolaşıp, hatta yanna kadar koparılmaması
gerekenleri koparıp, size Sarapas’la gönderdiğimiz bin adedi zar zor derle
yebildik. İstediğiniz tüm nergisler bizde vardı; dolayısıyla istemiş olduğu
nuz iki bin adet yerine size dört bin adet gönderdik. [Çiçeklerin] parasını
göndermiş olduğunuzu yazarak bizle alay edip küçük görmediğinizi uma
rız; zira biz sizin çocuklarınızı da kendimizin sayıyoruz ve onları kendimi-
zinkilerden daha çok sevip sayıyoruz; dolayısıyla onların babası olan sizin
kadar mutluyuz [selamlar].88
92
Başlangıç: B ahçeler ve Cennet. Çelenkler ve Kurban
94
Başlangıç: B ahçeler ve Cennet, Çelenkler ve Kurban
95
Çiçeklerin Kültürü
neme ait G irit’teki Knossos sarayındaki Mavi Kuş freskinde tasvir edil
diğini görüyoruz (Burası safranın da evidir); gül aynca bez dokumala
rına da girmiş, Troya’da Hektor öldüğünde Andromakhe’nin dokumak
ta olduğu gül desenli erguvan renginde iki katlı kumaşın parçası olmuş-
^ 103
tu.
Güller daha sonra lüksün sembolleri haline geldi. Zeus safran, lotus
ve sümbüllü bir yatakta uyumuştu; ama Rom a’da iyi yaşamı güllerin
taçyapraklanndan yapılan yatak temsil ediyordu.104 Bununla birlikte,
gülün daha melankolik bir yanı da vardı; bunun nedeni cenazelerde
kullanılması ya da dikenleri olması değil, daha sonra gelen kültürlerde
ki biçilen diğer çiçekler gibi, hazzın çabuk solan doğasını temsil etm e
siydi. Dolayısıyla bu çiçek sadece lüksün sembolü olmamış, yaşamın
kendisi hakkında bir uyarı mesajı da taşımıştı; gülün içinde çürütücü
bir yara bulunuyordu.
103. Iliad. X XII.441. Hurst 1967; ya d a A. T. M urnıy’ın çevirdiği Loeb baskısında olduğu
gibi (1976: ii, 487), daha genel olarak "rengârenk çiçekler işlemek"; zira Liddell ve S cott'ta-
ki thröna'nm anlam ı budur: "kum aşa işlenm iş çiçekler” ya da "ilaç ve m uska olarak kullanı
lan ollar”. [Türkçe çevirisinde: "Y üksek bir sarayın odasında kumaş dokuyordu o/erguvan
renginde bir kumaştı bu. iki katlı/alacalı süsler işliyordu kumaşın içine", İlyada. çev. Azra
Erhat-A. Kadir. 18. baskı, İstanbul. Can Y ayınlan, 2004]
104. Cicero, Tuscu. quacsl„ V.26; D ’A ndrea 1982; 80.
105. Gül. zam bak ve m enekşe en sık zikredilenlerdir: bunların yanında mersin çiçeği, çiçek
ti sarm aşık, kartopu çiçeği, kasım patı. M adonna zambağı, gclincikgiller, süsen ve zakkum
vardı (Jashem ski 1979: 4 7 ,5 4 ).
106. Jashem ski 1979: 273. Y unanistan’da sütunlu evlerde neredeyse hiç bitki olm adığı gö
rülüyor (s. 18).
96
Başlangıç: B ahçeler ve Cennet, Çelenkler ve Kurban
107. Duvarlara süslem eli kum aşlar ya da halılar asm anın daha ucuz bir alternatifi olan duvar
resimlerinin rolü hakkında bkz. G om brich (1979: 173); yazar bunu, “ m etafor" sözcüğünün
Yunanca bir anlam ı olan skeuomorphs ile. yani yeni nesnelere (örneğin arabalar) eski model
lere (örneğin at arabası) göre şekil verme eğilim iyle ilişkilendiriyor. R om a’da böylesi repro
düksiyonların kullanım alanı düşük maliyetli konaklarla sınırlı değildi.
108. Littlcvvood 1987: 25-6. Efemine oğlan İmparator M arcus Aurelius Antoninus, namı di
ğer E lagabalus’un tavandan dökülen çiçekler ve diğer gösteriş m eraklan hakkında bkz. Hay
1911: 245. Çiçeklere yaptığı büyük m asraf sadece süsleme amaçlı değildi. Yemek masasında
gelincik ve ballı kakırcalar olurdu; m ulsum olarak bilinen bir kokteyl beyaz şarap, gül, süm
bül, apsent ve balla hazrrlamrdı: yataklara çiçekler ve parfüm ler saçılır, yürüdüğü yol zam
baklar. m enekşeler, güller ve nergislerle kaplanırdı (s. 254-6). Bkz. Sir Lawrence Alma-Ta-
dem a'm n The Roses o f Heliogabalus (1888) adlı resmi: bir Victoria dönemi sanatçısı olan
ressam, klasik zam anlardaki kadınlan ve çiçekleri resm eden canlı tablolar yapm ış, bunun so
nucunda o n a " H o lly w o o d 'a İlham V eren R essam " denm iştir (A sh 1989). T abi-
ı ki o Püritenliğin sonunu birçok şekilde tasvir etm ektedir. A ynca, Toprak Ana Kybele tan
rıçasına güller serpilm esi hakkında bkz. Lukretius. D e natura rerum, П.624-8: ve düğün oda
sı için benzer bir uygulam aya dair bkz. Claudian, S horter Poems, 35, 116-9: “Evlilik odası
nın kapılanna v an r varm az, kırmızı bahar çiçekleriyle dolu sepetlerini boşaltırlar ve her ya
na güller ...v e V enüs’ün çayırından toplanm ış m enekşeler saçarlar.” C oats'a (1970: 163) gö
re, yemek m asasının üzerine bir gül asm a da benzer bir uygulam aydı ve m asada konuşulan
lara şahit olan konuğun, ona sunulan m isafirperverliğin m ahrem iyetine saygı duyması gerek-
hğine işaret eden sub rosa deyim ini ortaya çıkarm ıştı. Öte yandan. Thomas (1983: 230) bu
âdetin XVI. yüzyılda ortaya çıktığını söylerken, The O xford English Dictionary bu deyimin
Almanca kökenli olduğunu belirtiyor.
Rom a’da evlerde kutsal nesnelerin bulunduğu odalar; aile mabedi, (ç.n.)
Ç içeklerin Kültürü
98
Başlangıç: B ahçeler ve Cennet, Çelenkler ve Kurban
99
Çiçeklerin Kültürü
Resim 2.11. T ezgâhlan ve seyyar çelenk saücılanyla, Romalı çiçek sancılan resim leri (Jas
hemski 1979: 268)
B aşlangıç: Bahçeler ve Cennet, Çelenkler ve Kurban
101
Çiçeklerin Kültürü
Ama o zaman bile, teslim etmesi gereken yirmi sunu çelengi vardır. Bu
hikâye, çiçekler, tanrılar ve dolayısıyla tanrı ikonları arasında sıkı bir
ilişki olduğuna işaret eder; “görünmez tann”ya bir şey sunmak zordur.
Şüphesiz daha alt statüde olan seyyar satıcılar mallarını sokaklarda
dolaştırarak satarken,"8 üçüncü grubu oluşturanlar daha büyük işler be
ceren çiçekçilerinden oluşuyordu. Bunlardan biri olan çelenkçi kadın
Glycera, yaptıklarım kendi eserlerinde tasvir etmeye çalışan Yunanlı
ressam Pausias’ın sevgilisiydi."9 Ama ressamın yeteneklerini sınamak
için, yaptığı düzenlemeleri hep değiştiriyordu; “Sanat ve Doğa arasın
da bir düello vardı” sanki.120 Çiçekçi kızların, daha sonraki dönemlerde
de olduğu gibi, sıkça haz nesneleri oldukları anlaşılıyor; bunun nedeni
kısmen sattıkları malın çekiciliği, kısmen de, onları müşterileriyle ya
kın temasa geçiren işlerinin doğasıydı. Zira satıcılar çoğunlukla kadın
dı. “Çiçeklerden çelenkler örenler” diye yazmıştır Sappho, “daima kız
lardır”;121 başka yerlerde de, çelenk yapımı münhasır kadınların işi ol
masa da, çiçek satıcılarının ve tabii çelenkçilerin de çoğu kadındır. Çok
daha geç tarihli olan Greek Anthology (v.81) sofist Dionysios’a atfedi
len bir şiir içerir: “Güllerin var, caziben gibi; peki ne satıyorsun; ken
dini mi, gülleri mi yoksa ikisini de m i?”1“ Hem çiçeklerle süslenmek
118. L ucius’un eşeğe dönüştüğü hikâyede, tekrar insan olması ancak gül taçyaprakları yiye
rek m üm kündür. Önce bir bahçeye dalar: am a oradaki bitkilerin zakkum olduğunu fark eder.
En sonunda sokaktan geçen, taze güller de dahil olmak üzere her türlü çiçekten yapılm a taç
lar ve çelenkler taşıyan birine rastlar. O nları yiyince eski haline geri döner (Lucius o f Patras
1822: 90); gülün sihirli vasfı onu tekrar insan yapm ıştır.
119. Pausias’ııı sıephaneplokos olarak bilinen tablosunun m odem versiyonu, Rubens’in Pa-
ıısias ve G lycera resm id ir bir çiçek ressam ının, m uhtem elen Osias B eerl’in işbirliğiyle ya
pılm ıştır. Freedberg bu resm i, sadece geleneksel sanat-doğa tem asının (resm edilen doğal
olandan üstündür) bir yeniden işlenm esi olarak değil; aynı zam anda “geleneksel olarak aşa
ğı derecede bir tür olan çiçek resm inin yeni kazanılan statüsünün bir ifadesi” olarak görür
(1981: 121). W ashington, D C ’dekj N ational M useum o f Am erican A rt'ta, Randolph Ro-
g ers’ın yaptığı, “ Pom pei'nin k ö r çiçekçi kızı” N ydia’ııın bir heykeli bulunur; kaynağı Bul-
vver-Lytton 1834 olan heykel 1855-1856 yıllarında m erm erden yapılm ıştır.
120. Plinius. Nat. H ist.. X XI.iii. Ç in ’de Tang Hanedanı dönem inde üst tabakayla düşüp kal
kan fahişelerin ressam lara m odellik yapması hakkında bkz. Laing 1988: 35.
121. Saklatvala 1968: 72 (41); buradaki parçalarda gerdanlıklara (47), çelenklere (49) ve ay
rıca O vidius’un “ Sappho'dan Paon’a" m ektubunda. Arapların getirdiği parfüm lere (s. 194)
gönderm eler vardır.
122. Şair ve oyun yazan E ubulus'un kayıp bir çalışm asının başlığı gerçekten de “çelenk sa-
tıcılan ”ydı; gerçi “çelenkçi kız"dan ziyade "bir çelenkçi" hakkmdaki oyun anlam ını verse
de. N aevius’un C orollaria’sm m orijinalinin bu olduğu sanılm aktadır. G örünüşe bakılırsa çe
lenk sancılan düşük ahlâki karakterde olm alanyla ünlüydüler; am a H unter (1983: 191) bu
karakterlerin fahişe dem ek olduğu yönündeki iddiayı reddeder. A nthology'dc Fragman
9 8 'deki yaşlı başlı ve m akyajlı kadınlar, hayatlanııın dinç evrelerini geçirm iş hetaerae, yani
üst tabaka falıişeleridirler; bu kadınlar çelenk satıcısı da olahilir, onlarla karşılaştırılan başka
bir gruba da ait olabilirler. Fragm an 104’te. (erkek) m üşterisine, “B öyle (kekik) kokan bir k ı
zı öpm eyi kim istem ez?” diyen bir çelenk satıcısından bahsedilir (D 'A ndrea 1982: 84).
102
Başlangıç: B ahçeler ve Cennet, Çelenkler ve Kurban
Çiçeklere dair bu yorumda eleştirel bir taraf var; bir kez daha, tersi
olacak yerde, zaruri malların karşılığında lüks malların alındığına şahit
oluyoruz. Bu ithalat gündelik kullanıma dönük (muhtemelen çelenk
olarak değil de saksılarda), kendi mevsimi dışında da mevcut çiçekler
den ibaret değildi; aynı zamanda, M ısır’ın bir Roma eyaletine dönüş
mesinden sonra Roma’da boy gösteren “ Doğulu” kültler için gereken
çiçekleri de içeriyordu.136 Örneğin, bereket tanrıçası İsis kültü, palmiye
dallan ve güllerin yanı sıra lotus çiçeğinden yapılma taçlar da gerekti
riyordu.137 İskenderiye’nin hoşkuran [Amaranthus] çiçekleri dayanıklı
lıklarından dolayı çok kıymetliydiler; ve Plinius’un, ıslatıldıklannda
canlanabilirler ifadesine bakılırsa, ithal edilen çiçekler arasında muhte
melen onlar da vardı.138
Romalıların kendileri, seralarda olmasa bile en azından ısı kullana
rak, turfanda çiçek yetiştirme usulleri geliştirmişlerdi.139 Bu yöntem so
nunda onları dışarıdan gelen ürünlere daha az bağımlı kıldı; ama lüks
arayışı için doğaya lüzumsuz bir müdahalede bulunmaya karşı eleştiri
ler de yükseldi.I4U Fransız bahçecilik tarihçisi Gibault, “culture for-
135. M artial, Epigram s, V1.80; Pott ve W right tarihsiz: 189.
136. “D oğufluj” sözcüğünü tırnak içinde kullanıyorum ; çünkü, başka yazarların başka bağ
lam larda tartıştıkları gibi, bu kavram a büyük bir ihtiyatla yaklaşılm ası gerekm ektedir. Bir
düzeyde basitçe “ Doğu’dan gelen” anlam ına gelir; am a klasik dünya hakkında yazan birçok
yazar ona acayip, gizem li, akıldışı gibi yan anlam lar yüklem ektedir. Bu anlayış Çiçeklerin
D ili'ne ilişkin XIX. yüzyıl tanışm aları bahsinde tekrar karşım ıza çıkacak. Benim bu kavra
ma yüklediğim anlam sa tamamen aksi bir istikam ette seyrediyor. Doğu pek çok bağlam da
Batı için uygarlaştıncı bir güç olm uştur; am a özgül bağlam lar haricinde, baskın bir yönün ye
rine diğerini geçirm ekle pek bir şey elde edem eyiz. En genel düzeyde, okuryazar ve ileri ta
nın toplum lannın birbirlerine yaklaştıktan noktalara dikkat çekm eye çalışıyorum .
137. A puleius. M et., XI. Courbaud, V atikan'da bulunan lotus çiçekleriyle süslü bir şam dan
dan bahseder (1899; 12); Pom pei'deki Faun Evi’ndeki Nil m ozaiğinde bir Hint lotusu görü
lür (Jashem ski 1979:20).
138. Jashem ski 1979: 273.
139. Jorel 1892:41; Littlewood 1987: 20.
140. ‘‘Kışın gül arzulayan ya da zam bak gibi bir bahar çiçeğini sıcak su ısıtıcıları kullanarak
ve sıcaklıkta suni değişiklikler yaparak yetiştirm eye çalışan insanlar Doğa’ya karşı yaşamı
yorlar m ı?” (Seneca, Epistoiae morales, 122: Purcell 1987: 190).
105
Çiçeklerin Kültürü
106
B aşlangıç: B ahçeler ve Cennet, Çelenkler ve Kurban
107
Çiçeklerin Kültürü
108
Başlangıç: B ahçeler ve Cennet, Çelenkler ve Kurban
149. H om cros dönem inden bahseden İskenderiyeli Clcm ent, ’’Eski Yunanlılar hiçbir zaman
çelenk kullanm adılar” (Paid., Il.vii.72) diye yazar, am a bir öm ek bulm a konusunda elbette
istekliydi.
* G öze hoş olanı sim geleyen tanrıçalar; Üç Güzel adı da verilen bu tanrıçalar Aglaie,
Euphrpsyne ve T halia’dır. (ç.n.)
150. A thenaeus. Deipn.. X V .675.
151. Yunanistan ve R om a’ya dair daha fazla öm ek için bkz. Lam bert 1878:470-7. Y azann
gözlem ine göre, h er tanrıya ay n bir çiçek adanıyordu; C eres’e gelincikgiller, V enüs’e
dağlalesi, A rtem is'e mersin çiçeği.
152. Jashem ski 1979: 151. Mısır, H avara'daki bir Rom a mezarında bulunan ve L ondra'daki
British M uscum 'da sergilenen, dayanıklı çiçeklerden yapılm a taca bakınız.
153. Toynbee 1971:44-5.
109
Ç içeklerin Kültürü
di.154 Çiçekleri hem kişiler hem defin işlerini yerine getiren dem ekler
sağlıyordu. 13-21 Şubat tarihleri arasında kutlanan Parentalia’da’, her
aile kendi mezarlarına çiçek ve yiyecek götürüyordu ve mezarlarda sık
sık ziyafetler hazırlanıyordu. Mezarlara Rosalia Igül] festivalinde gül
ler ve Violatio [menekşe] festivalinde menekşeler bırakılırdı.155 Meza
rın kendisinin etrafı bazen bir bahçeyle çevrilirdi ve bu arazideki ürün
lerin satışından elde edilen gelir oranın bakımı ve muhafazası [tutela]
için kullanılabilirdi.154 Mezarların bazı duvarları ve tonozlarına, ebedi
hayatın bir taahhüdü olarak “taklit çiçek” resimleri yapıldığı bile olur
du.157
Çiçekler aynı zamanda ev tanrılarına da sunulurdu. The Pot ofG old
[Çömlek] adlı eserinin girişinde Plautus, aile mabedinde {lar fam ilia-
ris) sürekli dua eden ve oradaki tanrılara günlük hediyeler (“tütsü, şa
rap ya da başka bir şey: Bana çelenkler verir”) sunan ev kızından bah
seder. Öte yandan Cato bu tür hediyelerin kutsal günlerde verildiğini
ileri sürer ve bu daha akla yakın görünür.158 Pompei’de, kutsal eşya
odaları ya da lararia duvarlarındaki çelenk resimlerinin yanı sıra, bu
sunuları asmakta kullanılan çengeller bulunmuştur: XVII. yüzyılda
Aşağı Ülkeler’de’ çok popüler olan çiçek resimleri, bir kez daha, yapay
çiçek örnekleri olarak karşımıza çıkıyor.
Sivil hayatta taçlar ziyafetlerde konuklara sunulurdu ve içki içerken
kullanılırlardı. Yaygın bir şekilde başlara takılmanın yanı sıra, içki ka
dehlerinin etrafını da süslerlerdi; zaman zaman taçların yapraklan ya
da çiçeklerinin kadehlerin içine konulduğu da oluyordu ve bu uygula
ma coıonas bibere olarak bilinirdi.159 Çiçek kullanımının alanı gemile-
154. Euripides. The Plıoenician M aidens, 1632-3; Sophokles, E lectra, 894-6; Virgilius. Ae-
neid, VI.883-6; Tibullus. E legiae. n.iv.47-8; Propertius, Elegiae, I.xvii.22; A lciphron, Epis-
tolae. IV.ix.5; Lucian, D e luctu., 11.
* Ö lü ebeveynleri anm ak için düzenlenen ziyafet, (ç.n.)
155. Jashem ski 1979; 142 ve daha fazla referans için s. 350; Toynbcc 1971: 63. Rosalia m a
yıs ve haziranda düzenleniyordu.
156. Roma M ısır’ında mezarlık bahçelerinin, sadece bakımı çok aşacak biçim de, ürün alm a
ve ticari am açlar için kullanılm ası hakkında bkz. Lindsay 1965; 298 vd. Y azar m ezarlık bah
çelerini ve ölüler adına verilen ziyafetleri Doğu kökenli bir uygulam a olarak görüyor (s.
303).
157. Toynbee 1971:63.
158. Cato, De re rustica, 143.2. Kâhya kadına dair şöyle der: “ Kalends, İdes ve Nones gün
lerinde ve her kutsal günde ocağın üstüne bir çelenk aşmalı ve o günlerde, velinim et ev tan
rılarına dua etm elidir." M .Ö. IV. yüzyılın sonlarında Theophrastus. her ayın dördüncü ve ye
dinci günleri ev tanrılarına m ersin çiçeğinden yapılm a çelenkler asan ve “ bütün günü Her-
maphroditoslara adak adam akla ve onları çelenkterle donatm akla geçiren” hurafcci Yunan
lıları alaya alır (Charaeters, X V I.10)
* Hollanda, Belçika ve L üksem burg'a verilen ortak ad. (ç.n.)
159. Taçların şölenlerde ve içki içilen ortam larda kullanılm alarına dair bkz. Blondel 1876.
Başlangıç: B ahçeler ve Cennet. Çelenkler ve Kurban
165. A ntikçağda taçlara dair geniş bir tartışm a için bkz. Baus 1940; bu çalışm ayla çok geç
karşılaştığım için kullanam adım.
166. R om a'm n “taç” altını bir vergiydi ve bu gelir, halkının şampiyonu olarak im paratora gi
diyordu.
Başlangıç: B ahçeler ve Cennet, Çelenkler ve Kurban
169. Aynı yer değiştirm e Roma K artaca’sında da gerçekleşti ve kan akıtm a pagan motchinon
uygulam asının merkezi unsuru olm aya devam etti: am a Hıristiyan inancında ancak mecazi
bir rol oynadı.
170. Jashenıski 979: 120.
171. Bu muzaffer olanın, daha sonra da halkın babasının \pater patriae] kalkanıydı.
Başlangıç: B ahçeler ve Cennet, Çelenkler ve Kurban
ti; öte yandan portreler de çiçek, çelenk ve akantus içeren bitkisel öğe
lerle süsleniyordu.172
Kurbanın toptan reddedilmesi gibi bu geçiş de, sözü edilen ritüelle-
rin yüzeyine yakın bir yerde bulunan süreğen bir çelişkiyi keskinleşti
riyordu. Öncelikle, tanrılara sunulan yiyecekler insanlar tarafından da
yeniyordu. Yunanistan’da bu sorunu, Prom etheus’un, büyük bir ökü
zün parlak yağla kaplı kemik içeren parçasını seçmesini sağlayarak Ze-
us’u nasıl aldattığını anlatan Hesiodos ifşa etmiştir;173 bu aldatılmadan
sonra Zeus insanların ateşe erişimini engellerniştir.m Yiyecek rekabeti
tanrı lan bile bölmüştür; kutsal varlıklara yapılan somut sunular örne
ğinde maddi ve manevi olan arasında daim a bir tür gerilim vardır; açık
tır ki tanrılar bu sunulardan insanların aldığı tarzda bir haz almamakta
dır. Aynı zamanda, kan kurban etme anlayışı da farklı felsefi zeminler
de eleştirilmiştir. M.Ö. V. yüzyıl filozofu Empedokles bütün öldürme
biçimlerini, özellikle de kurbanı saflığı kirletme olarak görüyordu; ruh
göçü* fikriyle ilişkili bir görüştü bu: “Akarları (ağza alınmaz) boğa kat
liyle kana bulanmamıştı; ama yaşama son vermek ve asil uzuvlan ye
mek, insanlann yaptığı en büyük kirletmeydi.”'73 Çok daha sonraları
M.S. III. yüzyılda yeni-Platoncu Porphyrios, Hıristiyanları genel olarak
hayvan eti yediklerinden dolayı kınam ıştı.176 Bu anlayışlar, sözcüğün
tam anlamıyla, insancıldı; en azından kan dökme açısından, hayvanla
ra da insanlar gibi muamele ediyorlardı. Benzer bir müphemlik, M.S.
V. yüzyıla ait Sanskritçe bir tiyatro oyunu olan&îkuntakV&â, mesleğini
icra etmekte olan balıkçı tarafından da dokunaklı bir şekilde dile geti
riliyor:
bir rahip
ibadetini yerine getiren
acır
öldürdüğü hayvanlara.177
172. A ntikçağın sonlarına ilişkin referanslardaki yardım lanndaıı dolayı Salvatore S etıis'e te
şekkür borçluyum .
173. H esiodes. Theog.. 540 vd.
174. Brown 1980.
* Ruhun ölüm den sonra başka bir bedene girm esi. (ç.n.)
175. Fragm ent 118, ayrıca bkz. 120, 122. 124.
176. Porphyrios. D e abstinentia.
177. M iller 984: 145.
115
Çiçeklerin Kültürü
Bahçeler ve Çiçekler
Çiçek yetiştiriciliğinde de aynı durum mevcuttu. Klasik Yunan ve
Roma bahçeleri ise derhal yok olmadılar. Lyons kentinden Galya-Ro-
malı bir aristokrat ve Arvemi halkının piskoposu olan Sidonius Apol-
linarius’un (yak. 431-86) Clermont yakınlarında, özenle düzenlenmiş
bir bahçesi olan bir villası vardı. V. yüzyılda Galyalı soylu sınıfının ba
zı üyeleri, villalarının revaklarını ve bahçelerini muhafaza ediyorlardı.
Sidonius, Nimes yakınlarında yaşayan bir arkadaşı hakkında şunları
söylüyor:
120
A vrupa'da Ç içek Kültürünün Gerilemesi
lenklerle süslenmesi de dahildi. Batı için pagan bir sahne, John Ke-
ats’in XIX. yüzyıla ait “Ode on a Grecian Um ” adlı şiirinde tasvir edi
liyordu:
121
Çiçeklerin Kültürü
Taçlar
122
A vrupa’da Çiçek Kültürünün G erilem esi
9. Clem ent (1954): 156 (2, viii.73.3). Bkz. Kronenfeld 1981: 291.
10. Isaiah. 28.1-5; I Peter, 5.4; I Corinthians. 9. 24-5; Kronenfeld (1981: 291): T anışm alar
ve referanslar için teşekkür borçlu olduğum K ronenfeld. Yeni A hit'in genellikle, çelenk ola
rak sıephanos ya d a taç (ki aynı zam anda mecazi olarak manevi zafer için de kullanılır) ile,
aslında bir kum aş filesi ve bir krallık işareıi olan diadem a arasında ayrım yaptığına işaret
eder.
123
Çiçeklerin Kültürü
bir şekil verilen yer, erken dönem Hıristiyan Babalarından olan Minuci-
us Felix’in eseridir, Felix’in yer yer acayiplik arz eden iddiası taçlan red
deder; ama kendi başlarına çiçeklere ve çelenklere dokunmaz. Paganiz
min destekleyicisi Caecilius’u, çelenklere karşı çıktıklanndan dolayı Hı-
ristiyanlara saldırırken gösterir: "Ne başınıza çiçek çelenkleri takarsınız
ne vücudunuza hoş kokular sürersiniz: vücut yağlannı cenaze törenleri
için saklarsınız; kabirlerinize çelenk koymayı bile reddedersiniz.”" Pli-
nius ve Yahudilerinkini hatırlatan itirazlan daha da ileri giderek akar
ların, tapınakların ve “tasdik edilmiş suretler”in olmamasını kapsar;
böylece Tanrılarını “gösteremezler ve göremezler... O her yerdedir”.
Bununla ilişkili olarak Hıristiyanlığın ilk dönemlerindeki benzetmeci-
lik karşıtı eğilimler sorununu daha sonra tartışacağız; ama suret yoklu
ğunun sunu yokluğuyla ve Tanrı’nın görünmez, her yerde bulunan ve
her şeye gücü yeten karakteriyle ilişkilendirilmesi önemlidir.12
Bu saldırıya karşı Octavius uzun bir yanıt verir. Çiçekleri, özellikle
de gülü ve zambağı, kokuları ve renkleri için ilkbaharda toplarız ve on
ları istediğimiz gibi saçar, ayrıca boyunlarımıza çelenk olarak asarız.
Ama “bizi affedin, gerçekten de başımıza taç takmayız; tatlı bir çiçeğin
kokusunu burun deliklerimize çekmeye alışığız biz, kafamızdan ve saç
larımızdan solumaya değil”; hiçbir şey koklayamadıkları için “ölüleri
mize de taç giydirmeyiz. Solan bir çelenk”ten ziyade, “T an n ’nın bah
şettiği ebedi çiçeklerden yapılma bir taç giyeriz.”13 Hıristiyan yaklaşı
mının bu savunusu özellikle başa giyilen taçlara karşı çıkışla ilgilidir.
Ne var ki tartışmanının temelinde sadece Tanrı’nın farklı bir algılanışı
(O “her yerdedir”, görünmezdir) ve Tanrı’ya yapılan sunular değil; ay
nı zamanda T an n ’nın ölümsüz ihtişamına kıyasla çiçeklerin gelip g eçi-'
ci güzelliğinin, havailik ve lükse karşılık yüksek ciddiyet ve sınırlılığın
öneminin idrak edilmesi de yatar.
Eski Ahit ya da klasik yazarların metinlerinin ya da aslında bizzat
“uygulama”nın farklı veçhelerini “açıklama”nın bir yolu olarak, meca
zi yorumlamanın açıkça kullanıldığı görülür. İlk dönem Hıristiyan iti
razcıları bu tekniğe sıkça başvurmuşlardır. “Hiç solmayan çiçeklerden
yapılmış güzel bir taç, iyi bir şekilde yaşayanları beklem ektedir... onun
11. C larke’ın notu çelenklere başka gönderm elerden de bahseder. “ İlk Hıristiyanlar çelenk
lerden hem canlılarda (bir onur işareti olarak festivallerde ve kutlam alarda giyilen, kurban
törenlerinde kurban eden ve edilen tarafından kullanılan... çelenkler) hem ölülerde sakınmış-
lardı.” Bu reddedişin temel gerekçesinin çelenklerin güçlü dinsel yananlam lan olduğunu dü
şünür. Yahudi geleneği notun ima ettiği kadar farklı görünmem ektedir; am a zam an içinde de
ğişm iştir (Clarke 1974: 238-9).
12. M inucius Felix 1869: 465 (cap. 10) ve 468. (cap. 12); Plinius, Nat. Hist., XIII.ix.46.
13. M inucius Felix 1869: 514-15.
A vrupa'da Çiçek Kültürünün Gerilemesi
125
Çiçeklerin Kültürü
Bununla birlikte, bir şeyi olağanüstü bir biçimde kullanmak onun olağan
kullanımına bir engel teşkil etmez. O halde çiçekleri, tıpkı onları kendi hal
lerinde dururken, yani bakılacak ve koklanacak şeyler olduklarında kullan
dığınız gibi, iple ve hasırotuyla [bir taç oluşturacak şekilde] birbirine bağ
lanıp sarmalandıklarında da kullanın. Mesela bir demet çiçeğin bir dizi
oluşturacak şekilde birbirine bağlandığında ortaya çıkan şeye taç diyelim;
böylece çok sayıda çiçeği aynı anda taşıyabilir ve onlardan hep birden haz
alabilirsiniz. Eğer tertemiz iseler onları göğsünüzün üzerine yerleştirin; yu
muşak iseler yatağınıza yayın onları; ya da hatta kadehinize batınn, eğer
zararsız iseler. Duyulara tesir ettikleri her bir biçimde haz alın onlardan.
(5.3)
Heykeller
17. Benzer bir düşünce için bkz. Virgilius, Eclogue 1V.49-5Ü. “Canlı koçun m or yapağıdan
dolayı yüzü hafifçe kızaracaktır” (Royale. tarihsiz: 26).
126
A vrupa'da Ç içek Kültürünün Gerilemesi
Kurban
128
A vrupa'da Çiçek Kültürünün Gerilemesi
25. Tyanalı [Kemerhisarlı] A pollonius hayvan kurban etm eye de karşı çıkm ıştı (Philostraıus,
Life a f A poilinius, 1.31-2) ve vejetaryenliği savunm uştu (1.31). Hcrmetistler. şükretm e ve
Tanrı sevgisi yoluyla m anevi kurbana vurgu yapm ışlardı ve Hıristiyan Lactantius onlara bü
yük hayranlık beslemişti.
26. “Onların ne etleri ne de kanlan A llah'a ulaşır, fakat O ’na sadece sizin takvânız ulaşır"
(Kuran. es-Sûrâ 22.38) [Diyanet meali kullanılmıştır; ayet num arası aslında 37 olacaktır
(ç.n.)
27. Lane Fox 1986: 6 7 ,7 0 , 72.
28. M inucius Felix 1869: 504 (cap. 32).
29. tbraniler, 9.12-14.
129
Çiçeklerin Kültürü
130
A vrupa'da Çiçek Kültürünün G erilem esi
süren ayinlerin zirve noktası, kadın yöneticinin bir penisin üzerine çe
lenk koymasıydı.36İster kan kurban etm e ister yiyecek isterse çelenkler
şeklinde olsun, pagan tanrılara yapılan sunuları içeren uygulamalar,
görünmez ve her şeye kadir T an n ’nın kendilerinden şükretme ve Tan
rı sevgisi istediği yeni dinin üyeleri için lanetlenmiş şeylerdi. Hediye
ler O ’nun kilisesine sunulacaktı, O ’na değil.
Uygulama düzeyinde bazı kurban kesmeler yine de varlığını sürdür
müş, bazı eşyalar mezarlara konmaya devam etmişti. Antikçağdaki bir
âdete uyularak, insanların yakın yoldaşı olan atlann zaman zaman, sa
hipleri öldüğünde öldürüldüklerine rastlanıyordu. İslam ’da ve muhte
melen Hıristiyanlık’ta da, İbni Fadlan’ın M.S. 920 yılında ziyaret etti
ği Oğuzlar hakkında yazdığı gibi, ölen kişinin cennete at sürebileceği
anlayışı vardı. Böylesi bir uygulamaya 1781 gibi geç bir tarihte Alman
ya’da rastlandığına dair bilgimiz vardır; gerçi Papa III. Gregorius bu
uygulamayı mahkûm etmişti ve G rim m ’e göre, atlann öldürülmesi ve
yenmesinin yasaklanması Hıristiyanlığı kabul etmiş olanların ayırt edi
ci özelliklerinden biriydi.37
Diğer Sunular
131
Çiçeklerin Kültürü
40. Athenagoras, E m b a ssyfo r the Christians, X III.2. alınlı yapan Pelikan 1990: 104.
41. Chrysostom . H om ilies on Rom ans, XX.2; Pelikan 1990: 125.
42. Pelikan 1990: 109.
* “ Kim dir bu kırdan çıkan: B ir dum an siiıunu gibi; Tüccarın türlü türlü baharatıyla: M ür ve
günlükle tütsülenm iş?” (Ezgilerin Ezgisi, 3.6). (ç.n.)
** “D uam önünde yükselen buhur gibi, el açığım akşam sunusu gibi kabul görsün!” (Zebur,
141.2). (ç.n.)
43. Rahim 1987. Nadir bir sözcük olan turtificaıus için bkz. Clarke 1986: LU. 167.
A vrupa'da Ç içek Kültürünün G erilem esi
lerdi. Yaygın bir defin biçimi olan ölü yakma işleminde bile, ölünün ya
kılacağı odun yığınının üzerine hediyeler ve kişisel eşyalar yerleştirildi
ği olurdu; yığm sık sık çelenklerle süslendiği gibi, hediyelerini görsün
diye ölünün gözleri de açılırdı. Mezar açılırken kurbanlar kesilir, meza
rın içine eşyalar yerleştirilir ve mezarın üstü de sık sık güllerle süsle
nirdi.44 Yunan Doğu’sunda, ölüyü onurlandırmak için gül festivalleri,
yani Rosalia düzenlemek zaman zaman tercih edilirdi.45
Hıristiyanlığın gelişiyle birlikte, ilahi varlıklara sunulanlar gibi ölü
lere sunulan her türlü maddi nesne de yasaklandı. Bazı kaynaklardan
öğrendiğimize göre bu uygulama kuşaklar boyunca devam etmiş olsa
da, mezarlığa yiyecek ve içecek götürmek bir günahtı.44 Böyle şeyler
sunmak, ölülere sanki dünya işlerini etkiliyebilirlermiş gibi muamele
etmek demekti, oysa onlara yaklaşmanın tek yolu Tanrı aracılığıyla ol
malıydı. İster ölüyü onurlandırmak için ister ona öteki dünyada eşlik
etsin diye, ölüleri eşyalarla birlikte gömmek de yasaklanmıştı. Hıristi
yanlık simgelerinin ölülerle gömülebildiği bir örtüşme dönemi yaşan
mışsa da, böylesi eşyalar VII. yüzyılda Anglosakson İngiltere’sinde
mezarlıklardan yavaş yavaş kayboldular.47 Ç in’den M ısır’a değin antik-
çağ dünyasmm her yanında mezarlardan çıkan değerli eşyalar bir yana,
sırf Sutton Hoo gemi gömütünden çıkan muhteşem Anglosakson hâzi
nelerinin hayatta kalmasını sağlayan bu uygulama, Hıristiyan mezarla
rına dair katı bir çileciliğe ve maddiyattan yoksunluğa yol açtı.48 Çiçek
ler mezarlara geri döndüklerinde, yiyecek, içecek ve mezar eşyaların
dan daha makbul görüldüler; çünkü kurban, komünal yemek ya da
133
Çiçeklerin Kültürü
134
A vrupa'da Ç içek Kültürünün Gerilemesi
Yeni ilahi düzen, hayır işlerinin kilise aracılığıyla yapılmasını şart ko
şuyordu. Yine de daha önceki bazı uygulamalar yaşamaya devam etti
ler. Toulouse bölgesinde, kilisenin sürekli karşı çıkmasına rağmen, ölü
lere yiyecek sunmanın yanı sıra ziyafetler ve danse macabre gösterile
ri düzenlemek uzun bir süre daha devam etti.55 Günah sayılan bu uygu
lamalara katılanlar sadece halktan kişiler değildi. 748 yılı dolaylarında
Aziz Boniface, pagan tanrılara boğalar kurban eden ve kemikler sunan
hürmetsiz rahiplerden yakınıyordu; üstelik bu kurbanların eti yendikten
sonra seks âlemleri yapılıyordu.56
“Pagan” damgası taşıyan uygulamaları temizleme çabası yüzyıllar
boyunca devam etti; bu, onların asla tamamen bastınlamadıklarmı gös
teren bir noktadır. XI. yüzyılda Wormslu Burchard’m tövbesi, içki iç
meyi ve âlem yapmayı mahkûm etmenin yanı sıra, ölülere kurban sun
mayı, pagan cenaze ayinlerini, defin esnasında ziyafet verme ve ölü
bekleme ayinleri yapmayı katı bir biçimde yasaklamaktadır. Büyücü
lük ve sihirbazlık hakkındaki sorularının gayet Afrikalı bir tınısı var
dır.57 Şifalı otlan kullanmanın bile tehlikeli olabileceği düşünülüyordu,
çünkü işin içine sihirle ilgili inançlar kanşabilirdi; dolayısıyla, tedavi
amaçlı bitkiler toplanırken Hıristiyanlığın akideleri ve Pater Noster
duası okunmalıydı.58 Ama kiliseyi bilhassa kaygılandıran şey kan akıt
ma ritüeliydi; çünkü böyle bir kurban illa ki başka tannlara sunuluyor
du.59 Kanı akıtılabilecek tek kurban İsa’nın kendisiydi ve bu kan Aşai
Rabbani ayininde, sembolik olarak değil gerçekten içilmişti; kilise,
başka yerlerde yasaklanmış olan kurban yemeğinin, yani “komün-
yon”un tek mekânı olmuştu.
Kutsal varlıklara ve ölülere sunulan şeylere ilişkin bu tavır Aziz
Augustinus tarafından The City o fG o d [Tanrı Kenti*] adlı eserde etkili
bir biçimde dile getirilir; burada sürekli temalardan biri kurbanın red-
didir. Hiç duydunuz mu, diye sorar Augustinus, bir şehide kurban ke
sildiğini? Manevi anlamda anlaşılan “kurban” ancak Tanrı’ya sunula
bilir. “Taçlar [coronae] ve palmiyeler kazanmada” şehitleri taklit ede
biliriz. Ama mezarlarına adaklar sunmak, bu sunular sadece “süs”
55. B ordenave ve Vialelle 1973. özellikle s. 257.
56. Papa Zacharius. Mayıs 748? M G Iİ, E pisıolae, III, s. 358; Şalin 1959, metin 295, s. 486.
57. M cNeill ve G am er 1938; G urevich 1988; 87. "H ıristiyan ölülerin cesetlerinin paganlara
ait bir ritüelle korunduğu, ölü beklem e törenlerine hiç katıldınız mı ve orada şeytani şarkılar
söyleyip dans ettiniz m i...v e orada içki içip kendinizden geçtiniz m i?” (s. 333).
58. M cNeill ve G am er 1938: 330, the C orrector o f Burchard o f Worms.
59. Herhangi bir hayvanın kanını içmek mahkûm edilm işti. Bu yasağın V. yüzyıl dolayların
da zayıfladığı görülüyor; am a Cerm en halkları arasında m isyonerlik faaliyetlerinin başladığı
VI. ve VII. yüzyıllarda tekrar güçlenm iştir (Gurevich 1988; 239).
* D e Civitate D eh “Tanrı Devleti” olarak da çevrilir, (ç.n.)
135
Çiçeklerin Kültürü
136
A vrupa'da Çiçek Kültürünün Gerilemesi
Çilecilik ve Lüks
Bahar geldiğinde, farklı çeşitlerde taze çiçeklerin arasında, anlar gibi onla
rın saf ve doğal kokularından beslenip yumuşak ve çiyli çimenliklere uzan
mak hoştur; ama akıllı kişi “tarlalardan toplanmış çiçeklerden çelenkler”
yapıp evine götürmez; saçlan örtmek için olmadıklarını bilir ve doğayı ta
lan edip goncalar, menekşeler, zambaklar ve diğer çiçeklerle yaşanacak
zevki boşa çıkarmaz.66
çıvan olarak sunuyor. İsa da böyle tasvir edilm iştir am a kılık değiştirm ekten ziyade mecazi
olarak.
* Kökeni antik Yunan ve R om a'ya uzanan cennet tasavvuru, (ç.n.)
63. Lane Fox 1986: 566.
64. Aynı çilecilik, m üsrifçe resim lenm iş el yazm aları üreten kendi mezhebi içinde her zaman
geçerli olm am ıştır.
65. Lane Fox 1986: 15.
66. Clem enl. Paid., II.8, 70, 1-2.
137
Çiçeklerin Kültürü
138
A vrupa'da Çiçek Kültüriiııün G erilem esi
Gül
139
Ç içeklerin Kültürü
77. Pnıdcntius, The Daily Round. Cathem erinon, Hymmts ante eibıtm, 21-2.
78. Prudentius, Crowns o f M artyrdom . Peristephanon, H ym nus in honorem Eulalia, 21-2.
79. Lam bert 1880: 812.
80. Baus 1940: 99, referans verdiği yer Schrijncn 1911: 316.
8 1 .D 'A n d rea 1982: 72.
82. E pisto la a ıi Pammachium, M ektuplar LXVI.5 ve LXXVI1.10. (M igne, Patrologia latina,
XXII, cols. 6 4 1 ,6 9 7 ).
83. Paid.. 11.8.76.
84. Paid., U.8.70.
140
Avrupa'da Ç içek Kültürünün Gerilemesi
141
Çiçeklerin Kültürü
Sanat ve Sadelik
89. Parfüm ün (ve renkli yünlerin) reddine dair bkz. Clem enı, P aid., II.8.65; Clem ent Pla-
ton'un D evlet’ine (II.37A) gönderm e yapar: “Etrafa aşın bir bayağılık saçan kadınlar vardır
daim a; yatak takım larını ve evlerini durm adan güzel kokulara bularlar ve bu titizliklerinden
ancak lazım lıklarım m ür kokutm a noktasında vazgeçerler’’(64).
90. Lam bert 1880: 810; Venantii Fortunati. mise. Lib. Vii. Capuı XII. M igne, Paırologiae
cursus eom pletus, CXXXV1II.267, Ad eam dem de floribus süper allare. Fortunalus. bir çi
çek sunusuyla birlikte Kraliçe Radegund’a da bir şiir gönderir (s. 286) (Caput XI, de violis).
A yrıca bkz. Fortunalus, C am ı., VU1.7; Van Dam 1985: 292.
91. Am brose. de Fide. UI.i.3, M igne, Patrologia latina, XVI.427 (s. 589-90).
142
A vrupa'da Çiçek Kültürünün Gerilemesi
zor kurtarma pahasına Köln’de paramparça ettiği putları bir yana bırak
mak elzemdi.” Ne var ki, Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde ortaya çıkan
bir başka akım daha da ileri gitmiş ve sadece pagan suretlerin değil;
kutsallık taşıyan her türlü suretin meydana getirilmesini ve onlara iba
det edilmesini teolojik gerekçelerle mahkûm etmişti.” Bu unsurun hep
baskın olmadığı ve Ortodoks ve Katolik kiliselerde yavaş yavaş orta
dan kaybolduğu doğru bir tespittir. İsa’nın iki boyutlu imgelerine gerek
Batı gerek Doğu’nun geç antikçağ sanatında rastlanmaktadır; advenlus
gibi kutlamalarda, geç IV. yüzyılın Bassus lahtinde, V. yüzyılın Barbe-
rini tabletlerinde ve VI. yüzyılın Ravenna mozaiklerinde bu görüntüler
sık sık imparatorun yerini alıyorlardı.” Sözü edilen imparatorluk kutla
malarında çiçek süslemeleri kullanılıyordu. Konstantinos 311’de Au-
tun’a vardığında, saraya çıkan sokaklar süslenmişti. Bununla birlikte,
advenlus süslemeleri diğer Hıristiyan yazarlar tarafından yeni dine uy
gun olmadıkları gerekçesiyle reddedilmişlerdi;’5 ortada daima bir mik
tar açık gerilim oluyordu.
M.S. II. ve IV. yüzyıllarda gelişen Kuzey A frika’daki Roma moza
ik geleneği, öncelleriyle kıyaslandığında “ikonografik yoksulluk” izle
nimi vermesine karşın, Hıristiyan kiliseleri zeminlerinde yaşamaya de
vam etti.” Büyük piskoposluk kiliseleri geometrik ya da çiçek desenli
kalıplarla döşenmiştir. Sözü edilen ikonografik yoksulluğun nedeni
kısmen, kutsal “suret” sayılabilecek bir şeyi yere yerleştirmeye yönelik
isteksizlikti; zira böylesi suretler imparatorlukta yaygın bir şekilde ya
saklanmışlardı.’7 Özellikle Vandal istilasından önceki erken dönemde,
bazilikaların dekore edilmesine sınırlamalar getirilmişti: ama BizanslI
ların kaybedilen yerleri yeniden fethetmesinden sonra, Sabratha’daki
Iustinianus bazilikasının orta koridorunda olduğu gibi, bu konuda daha
cüretkâr davranılmaya başlandı. Suretler açısından Doğu, Batı’ya göre
kesinlikle daha zengindi. Oradaki sembolik gelenek büyük ölçüde da
ha önceki Kuzey Afrika realizminden devralınmıştır. Ana duygu ilk
başlarda “hâlâ zengin ve çiçekli cennef’ti; ama “zamanla daha formel
143
Çiçeklerin Kültürü
144
A vrupa'da Çiçek Kültürünün Gerilemesi
145
Çiçeklerin Kültürü
146
A vrupa'da Çiçek Kültürünün Gerilemesi
147
Çiçeklerin Kiihürü
Yunan dinsel sanatına benzeyen bir şey yoktu; zira bu sanat Yahudi
lik tek i tanrı kavramının neden bu denli tezat oluşturduğunun açıkla
ması olarak kabul ediliyordu: Birincisi ilahi güzelliği görsel ve ahenk
li biçimlerde görüyor, İkincisi ise bu güzelliğin tını ve ses, ışık ve renk
etkileri aracılığıyla deneyimlendiğini düşünüyordu. Yahudilere göre
Tanrı ölümlü gözlerle asla kavranamazdı; ancak kutsal metinler aracı
lığıyla idrak edilebilirdi; dolayısıyla Hıristiyanlar ve Müslümanlar da
metne, yani T an n ’nm kelamına odaklandılar. Evet, yazı ilke olarak do
ğaüstü olana dair ayrıntılı bir betimleme sağlayabilirdi; ama metin da
ha ziyade teşbihler ve semboller yoluyla, imalar ve hatta kaçınmalarla
işliyordu.
Sorun kısmen, her yeni dinsel grup gibi Hıristiyanlığın da başlan
gıçta kendine ait bir mimarisi ve sanatı olmaması, bunlardan özellikle
de kendi peygamberleri ve tanrıları konusunda yoksun olmasıydı. M.S.
200 dolaylarında lahitler üzerinde bazı İsa tasvirleri boy göstermişti."6
Ama piskoposlar temsili sanatlara karşıydılar ve diğerlerinin yaklaşımı
da şüpheler içeriyordu. Küçük Asya’da bulunan ve II. yüzyıla ya da da
ha geç bir tarihe atfedilen Yunanca bir apokrif metin olan Havari Yu-
hanna’nm İşleri’nde, Yuhanna’nın bir müridi efendisinin portresini
yapması için gizlice bir ressam ayarlar. Bunu onun yatak odasına ko
yarak çiçeklerle süsler, önüne mumlarla bir altar yerleştirir. Yuhanna
müridini yaptığından dolayı kınar ve hâlâ “bir putperest gibi” yaşadığı
nı düşünür; ama portrenin kendisine ait olduğunu öğrendiğinde ise res
min “bedensel bir suret ’’olarak yetersizliğini mahkûm eder."7
Yahudilerin durumunda olduğu gibi, bu karşı çıkış da açıkça teolo
jik bir nitelikteydi ve aynı zamanda ötekilerin inancının bir reddiydi;
aynı şey yas giysilerinin rengi"8 ve dinsel tatil [Sebtj gününün zama
nı"9 gibi ritüel değişikliklerde de geçerliydi. Bununla birlikte, bu tartış
manın alt temaları olarak tezahür eden iki önemli öğe daha vardı. Cer
men Avrupa’sında ölen adamın mallarının mezara konan üçte biri (“ru
hun üçte biri”) artık T an n ’mn, başka deyişle İsa’nın payı olarak kabul
ediliyordu ve bu pay kilisenin gözetimi altında olacaktı.I2Uİşte bu üçte
116. Bunlar, sinagoglarda bile duvar resimleri olan uzak Pers kemi D ura-Europos’a aitti (La
ne Fox 1987: 318). Bkz. s. 92-3.
* tbranice metinleri bulunm adığı için doğruluğu herkesçe kabul görm eyen ve Kitabı M ukad-
d e s'e dahil edilm eyen m etinler (ç.n.)
117. G rabar 1968:66-7.
118. G oody 1962: 58.
119. 11. yüzyılda Hıristiyan yazarlar Sebt gününü Yahudi kutlamalarını takip eden gün ola
rak kabul etm işlerdir.
120. G oody 1983.
148
A vrupa’da Ç içek Kültürünün Gerilemesi
149
Çiçeklerin Kültürü
reci hayli tutucudur. Dioscorides’in metni çok uzun bir zaman dilimi
boyunca bu yolla çoğaltılmıştı; çünkü başka bir yol mevcut değildi. Re
simlerin geliştirilememesi kısmen el yazmasına dayanan kültürlerdeki
bu eğilimin sonucuydu; botanik bağlanımda ortaya çıkan durum doğa
nın kendisinin gözlenmesi yerine ana eserin kopyalanması olmuştu.
“Yazı” ile yazının, yani kopyalama ile meydana getirmenin rolleri ara
sındaki fark ancak matbaanın gelişiyle, mekanik yeniden üretim im
kânlarının ortaya çıkışıyla netleşti ve bunun sonucunda, özellikle bi
limsel ya da edebi çalışmalar söz konusu olduğunda “kopyalayıcı” ne
redeyse tamamen ortadan kalktı.
Rom a’dan çıkan iki akım, Batı Avrupa’daki çiçek kültürünü çok
farklı biçimlerde etkiledi. İlk olarak, Kelt ve Cermen Avrupa’sının Gü
neyli istilacıları, kültürel bagajlarının içerdiği eşyalardan biri olarak,
tercih ettikleri bitkilerin ve yiyeceklerin pek çoğunu beraberlerinde ge
tirmişlerdi. Bu yolla Romalılar Britanya’daki bahçeciliği ve bahçe ta a
mını dönüşüme uğrattılar. İstilacılar tarafından getirilip ekilen, ıslah
edilen ya da yerleştirilen bitkilerin listesi bu dönüşüm noktasından ön
ceki ve sonraki hayat hakkında bazı fikirler vermektedir; bu listede
üzüm, karadul (Morus nigra), ceviz, incir, erik, mürdümeriği, kiraz, ba
dem, İtalyan fıstık çamı, zeytin, İspanyol kestanesi (ya da tatlı kestane),
(ak) hardal, turp, dereotu, maydanoz, rezene, kişniş otu, haşhaş, bezel
ye, şalgam, armut, hıyar, lahana, havuç, kereviz, çilek, ahududu, bö
ğürtlen ve elma buluyordu. Bu sayılanlardan son yedisi Romalılar gel
meden önce de vardı, ama muhtemelen sadece yabani türler olarak ye
tişiyorlardı.123 İthal edilen bitkiler arasında çiçekler, Akdeniz’den geti
rilen cultigen'lerin (ki bunların birçoğunu kendileri daha doğudaki böl
gelerden almışlardı) Kuzey Avrupa’nın daha sert iklimine alıştınlma-
sıyla yerel gündelik besinlerin kapsamını büyük ölçüde genişleten ye
meklik otlar da dahil olmak üzere çiçekli meyveler ve diğer yiyecekler
kadar yer tutmuyorlardı. Bunlar, Akdeniz bahçeciliğinin merkezi un-
surlanm n periferiye yayılmasını temsil ediyorlardı.
Barbarlar bunları takip ettiler; yasaklan ve nasihatleriyle Hıristiyan
lık da aynı şeyi yaptı. Hıristiyanlık ayaca bir yazı sistemini (Roma) ve
periferinin yerel toplumun sunduğundan daha geniş bilgi kaynaklanna
151
Çiçeklerin Kültürü
152
A vrupa'da Çiçek Kültürünün Gerilemesi
153
Çiçeklerin Kiihürü
154
D ö rd ü n c ü B ö lü m
157
Ç içeklerin Kühiirü
Bahçeler
158
İslam ’da Tasvirsi: Çiçekler
4. Saraydaki dekoratif m otiflerin bazıları kesinlikle Akdenizlidir, zira “ sanata dair fikirler ti
caret kadar hareketliydi” (V ollm er vd. 1983:42).
5. Pinder-W ilson 1976: 73; M arçais 1957a: 235.
6. Çahar b a ğ 'm alternatif bir anlam ına dair bir tartışm a için bkz. Pinder-W ilson 1976: 79.
7. Harvey 1976: 21.
8. Dickie 1976: 93.
9. Bu botanik bahçelerinin önde gelenleri, XVI. yüzyılda inşa edilm iş Padua. Leyden ve
M ontpellier, XVII. yüzyılda inşa edilm iş Oxford, Paris'teki Jardin du Roi ve U ppsala'ydı
(Presi J981; 1).
159
Çiçeklerin Kültürü
160
İslam 'da Tasvirsiz Çiçekler
Resim 4.1. Botanik Bahçesi, Oxford (Loggan, “ Hortus Botanicus", Oxonia lllusırala, 1675,
Oxford).
161
Çiçeklerin Kültürü
bir yapı arz eden bir geleneği temsil ediyorlardı; bu gelenek ancak
XIX. yüzyıl gibi geç tarihlerde yaygın bir şekilde benimsenmişti ve bu
gecikmenin nedeni sadece iklimin sert oluşu değil; aynı zamanda, din
adamları ve aristokrasi için inşa edilenler haricinde umuma açık kam u
sal bahçelerin (ya da ev temelli kullanım için özel olanların) daha ya
vaş gelişmesiydi.
Edebiyat
İslam ’da bahçe en başından itibaren edebiyatta merkezi bir rol oy
namıştı; çünkü cenneti temsil ediyordu. Hakikaten, Arap bahçeciliğini
incelemek Arapça şiiri anlamak açısından elzemdir; zira Arapça şiirde
ki iki janr olan nevrîyât (çiçekler) ve ravzîytât (bahçeler) İspanyol-
Arap şairleri arasında en popüler olanlardı ve bu durum Hıristiyan Av
rupa için bir başka potansiyel model oluşturmuştu.17
İngilizce’de ve orijinal Yunanca Anthology'de (anthos'un logos’u;
[derleme]*) olduğu gibi, çiçek toplamak konuşma ya da şiir “çiçekleri
nin” bir koleksiyonunu yapmak anlamına geliyordu.18 Aynı şekilde pe-
ristephanon, yani “taç” sözcüğü de Prudentius tarafından şehitlerin ya
şamları üzerine yazdığı eserin başlığı olarak kullanılmıştı.
İran edebiyatında çiçekler o denli geniş yer kaplar ki, bu konuda
onunla sadece Çin ve daha sonra Batı’da zaman zaman ortaya çıkan
Robert Herrick gibi kişilerin çalışmaları rekabet edebilir. İran’ın milli
destan şairi Firdevsi M.S. 1010’da kızına çeyiz hazırlamak amacıyla
Şehname eserini yazdığında, çoğunlukla ıslah edilmiş bitkiler içeren
pek çok doğa tasvirine yer vermişti (Renkli resim IV. 1). Meyve ve çi
çek yetişen bereketli toprakların olduğu Hazar Denizi kıyılarına dair
şöyle der;
Yaratılış ve Eleştiri
164
İslam 'da Tasvir siz Çiçekler
bir nokta vardı: Bir bahçe oluşturmak başka şeylerin tasvirlerini yap
makla aynı kategoriye sokuluyordu; çünkü hepsi T ann’nm eserlerinin,
onun başlangıçtaki eşsiz yaratma ediminin taklitleriydi ve bu durumda
bahçeler A den’in, yani en başta var olan duvarlı bahçenin taklitleri olu
yorlardı.
Bahçelere ilişkin bu görüş hâkim bir konum elde edememişti; ama
ikonlar söz konusu olduğunda mesele farklıydı. Onlara karşı çıkma,
kısmen başka tanrılara tapmaya karşı çıkmaktı. Muhammed Kabe’yi
putlardan temizlemiş ve putperestliğin lekeliliğini, yani o dönemde
Arabistan’da yaygın olan Yahudilik ve Hıristiyanlık da dahil olmak
üzere diğer dinlerin tasvirlerini özellikle mahkûm etmişti. Ama mesele
edilen şey sadece diğer tanrıların ikonları değil; aynı zamanda Tan-
rı’nın yarattığı şeylerin suretleriydi. Kuran, sanatçının ya da heykeltı
raşın yaratıcı çabalarının, eğer Tanrı ’nın kudretini taklit etmeye kalkar
larsa gayri meşru olabileceğini ima eder. Peygamberin daha sonra der
lenen hadisleri, Tanrı’mn kudretini gasp etmeye kalkmanın küfür oldu
ğu konusunda oldukça açıktır; çünkü sanatçılar kendilerine O ’nun mu-
savvir, yani “yaratan”, “varlıklara biçim veren” sıfatını atfetmektedir
ler. Bu yorumları yapanlar Kitabı M ukaddes’teki anlayışı geliştirmiş,
tasvirler yapmayı yaratma edimine kalkışmakla özdeş tutmuşlardır.
Peygambere isnat edilen bir hadise göre. Kıyamet Günü’nde, canlı bir
varlığın resmini yapmış olan bir kişiye Allah, “yaratmış olduğun şeye
can ver” diyecekir.24 Bununla ilişkili anlayış, yani suretlere biçim ver
menin Tanrı’nm eserleriyle yarışmaya kalkan beyhude bir kibir olduğu
meselesi, Suriye’deki Hıristiyan işliklerini ele geçirmiş olan Şam Eme-
vileri döneminde (660-750) şekillendi.25 Bazı yorumcular bununla aynı
fikirde değildi ve bazı otoriteler zamana ve mekâna göre değişen bazı
istisnalara izin vermişlerdi. Bu istisnalar, kumaşlar üzerindeki desen
çalışmalarının yanı sıra bazı dekoratif amaçlar için altın ve değerli taş
kullanımını içeriyordu.“ Bununla birlikte, müminlerin böyle şeylerden
uzak durması daha iyi olurdu.
Doğaya ilişkin suretler üzerindeki yasağın topyekûn etkili olduğun
da ısrar etmek bir hata olacaktır.27 İslam ’ın ilk dönemlerinde bazı un
surlar gösterişi eleştirmiş olsalar da, bahçe genellikle güvendeydi. Hat
ta kısıtlı ölçüde var olan temsili sanatta bazı bahçe tasvirlerine bile rast
lıyoruz; daha sonraki dönemlerde gelişen, çoğunlukla geometrik ol-
165
Çiçeklerin Kültürü
makla birlikte zaman zaman gerçekçi bir nitelik de taşıyan halı desen
lerini ise zikretmeye gerek yok. Kudüs’teki Kubbetü’s-Sahra ve
Şam ’daki Emeviye Cam ii’nde bulunan İslam dünyasının ilk resimli
tasvirlerinde ağaçlı m anzaralar görülür.28 Ayrıca, sarayların özel daire
lerinde çeşitli türde resimlere, özellikle Şiiler tarafından, hoşgörü gös
teriliyordu. Bununla birlikte, genellikle daha fazla vurgulanan şey, oda
ğı insan figürlerinin temsili niteliklerinden başka yönlere kaydırmanın
bir aracı olarak süsle birlikte formellikti. Kenar süslemeleriyle bir res
mi çerçeve içine almak onu gerçeklikten daha fazla uzaklaştırır; tıpkı
alçak kabartmanın müstakil heykele göre daha kabul edilebilir bulun
ması gibi. Doğu’dan bazı ikonik etkiler gelmiyor değildi; böylesi etki
ler önce Selçuklu Türkleriyle geldi, ardından da Moğollar (1220-1500)
ve Safeviler (1501-1732) için çalışan İranlı minyatür ustalarının eserle
riyle XV. ve XVI. yüzyıllarda doruğa ulaştılar. Minyatür geleneğinin
gelişmesini sağlayan şey kitap illüstrasyonlarıydı; Avrupa’daki tezhip
geleneği gibi bu sanat da yazılı kelamdan doğmuştu. 751 ’deki Talaş
Savaşı’nda bir grup Çinli kâğıt yapımcısı tutsak edildikten sonra, kitap
üretimi Bağdat’ta büyük Harun er-Reşid’in (786-809) hükümdarlığı
döneminde ilerledi. Safeviler dönemine değin, gerek ikon sanatında ge
rek tasvire bağımlı olan bilgi alanlarında pek az gelişme yaşandı. Kitap
üretimindeki sözü edilen artış, dışarıdan, özellikle de Ç in’den gelen et
menlerin etkilediği istisnai bir gelişmeydi.2'1Aksi halde, Fransız bir oto
ritenin belirttiği gibi, “İslam sanatı, devasa heykel ikonografisini. Yu
nan ve Roma üslubunu, Hıristiyan sanatını, Hint, Kamboçya ve Çin sa
natını yok sayar.30
Sivil hayatta hangi suretlere izin verilmiş olursa olsun, kutsal alan
da fiilen hiç ikon yoktu. Diğer Müslüman topluınlann pek çoğuna gö
re, sınırlı ölçüde bazı müstakil heykeller de dahil olmak üzere canlı
varlıkların suretlerini daha fazla kullanmış olan Fatımilerin M ısır’ında
bile, camilerde hiç tasvire rastlanmamaktadır. Aynı durum hem Şam
Emevileri hem Babürlülerin İran sivil resim sanatını geliştirdikleri Hin
distan için de geçerliydi.31 Dinsel ortamlarda suretlere rastlanmıyordu.
Normanlar Fatımilerin bir deniz üssü kurmuş oldukları Sicilya’yı fet
hettiklerinde, mabetlerine suretleri sokanlar, ipek kumaşlar üzerindeki
İran aslan ve grijftn'lenm kopyalayanlar Hıristiyanlardı. Palerm o’da-
166
İslam 'da Tasvirsiz Çiçekler
167
Çiçeklerin Kültürü
Hükümdarlar ve Lüks
168
İslam 'da Tasvirsiz Çiçekler
169
Çiçeklerin Kültürü
Halılar
Çok az insan bahçe sahibi olabiliyordu; tüm yıl boyunca sulama ve çi
çeklere ihtiyacı olmayan halıları ise pek çok insan edinebiliyordu. Tek
rar belirtelim ki İslam ’da hiçbir kopya asla mükemmel olamazdı ve
söylendiğine göre, dünyanın bu temsillerinde bile bir miktar kusur bu
lunmak zorundaydı. Sadece Tanrı mükemmeldi ya da mükemmeli ya
ratabilirdi.
Bu durumun alternatifi, doğayı taklit etmeye kalkmayan ve düğüm
le dokunan halılar için özellike uygun olan formel ve geometrik desen
ler kullanmaktı. “Bahçe halıları” adı verilen özel tür, tipik olarak XVI-
I-XVIII. yüzyıllara ve XIX. yüzyılın başlarına aittir. Ama daha geniş
anlamda bakıldığında, bütün dönemlerde, çiçeklerle ilgili kalıplar ve
genellikle formel bir bahçe deseni çerçevesi kullanan pek çok İran ha
lısı “bahçe halısı” olarak nitelenebilir. Hayatın sanatta taklit edildiği bu
örnek muhtemelen daha geç dönemlere ait bir olgu olsa da, bu halıla
rın desenleri gerçek bahçelerden kopya edilmişti.*1En basit plan, Aden
Bahçesi’nin ve Mezopotamya ile Semerkant bahçelerinin planıydı. Ha
lılar birbirini dikine kesen ve kanallardan oluşan iki eksenle dörde bö
lünmüş bir alanı tasvir ediyorlardı; iki eksenin kesiştiği noktada muh
temelen bir köşk ya da çeşme şeklinde bir yapı bulunuyordu (Renkli re
sim 1V.2). Tekrar etmek gerekirse, bu bütün, kozmosa benziyordu; dört
parçaya bölünmüş dünyanın her bir parçasında, dört ana noktaya, Aden
Bahçesi’nin “baş”larma yönelen ve merkezi bir dağın etrafında topla
nan bir büyük nehir bulunuyordu. Halı bahçeyi bu şekilde tasvir edi
yordu, bahçenin kendisi ise dünyanın ve kökenlerinin mikrokozmosuy-
du. Sarayın bu muhteşem lüks nesnesinin (düğümlü halı, halkın yaygın
olarak kullandığı kilim 'den farklıydı) mülkiyetinin hükümdara ait ol
ması, belki de hükümdarın o dünya üzerindeki hâkimiyetinin sembo
lüydü.
Formelleştirilmiş çiçekler geometrik halıların, özellikle de İran ha
lılarının asli bir öğesidir. Onların kullanımı teknik etmenlerle ilişkili
dir. Türk ya da Gördes düğümlülerinde, halıdaki düğüm sırasını oluş
turan yün düğümler iki bağımsız çözgü arasından geçirilir ve bu iki
çözgüye bağlanarak ortada bir demet gibi durur; İran ya da Senneh dü
ğümlüsünde ise halıdaki düğüm sırasını oluşturan düğümler bir çözgü
ipliğinin arkasından geçirilir ve çözgünün iki yanındaki uçlar boşta ka
lır. Türk düğümlüsünde çözgüler arasındaki boşluktan dolayı, bu doku
macılık türü kıvrımlı çizgilere değil, düz çizgilere uygun geliyordu;
Iran düğümlüsü ise, özellikle zanaatın iyice geliştiği XV. yüzyıl sonla-
44. W ilber 1979: 13.
45. Schiirm ann 1979: 12.
171
Çiçeklerin Kiilriirii
Resim 4.2. B ir K ır M anzarasında Aslanlar. T ebriz'de Türkm en üslubuyla yapılm ış, yak.
1480'e aiı bir çizim , Çin etkisini gösteriyor. (Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, İstan
bul, H. 2153; W elch 1972:41).
172
İslam ’da Tasvirsiz Çiçekler
ki, nar ağacı ve rozet bulunuyordu ki, hayvan tasvirleri için yer kalmı
yordu.”47 Değişim dikkat çekecek bir düzeydeydi ve Ç in’le girilen te
masların tesiri altındaydı. Orada, “çiçek süslemelerinin (lotus çiçekle
ri, şakayıklar, krizantemler) natüralist (doğalcı) reprodüksiyonları üs
lup açısından mükemmeliyete ulaşmıştı.”48 Çin halıları sembolik motif
lerin yanı sıra ejderhalar da içeriyordu; ama dokumacılar çoğunlukla
onların anlamını açıklayanlıyorlardı.49 Çin halılarındaki bazı desenlere
İfan halılarında da rastlanmaktadır. Dalgalanan qi sancağının bulutların
arasında boy gösterdiği olur; ejderha ise Anka kuşuyla dövüşür.80
173
Çiçeklerin Küitürü
53. W ilber 1979: 31. M arçais, bu İran bahçelerinin kökeninin, hanedanın kendisi gibi Çin
olup olmadığını sorar ve yerel bir varsayım ı tercih eder (1957b: 235).
54. M arçais 1957b: 74. ’
55. Çiçekler ibadette kullanılm asalar da. yaşam döngüsü ritüellerinde yerleri vardır. D üğün
lerde çiftin önüne bir bez serilir ve bunun üzerine, refahla özdeşleştirilen birçok nesne konur;
bu nesnelerin arasında çiçekler de bulunur. Cenaze törenlerinde ise lale öne çıkar ve hatta,
şehitlerin ölüm ünün bir hatırlatıcısı olarak İslam C um huriyeti’nin çiçeği haline gelm iştir
(M ir-H osseini, kişisel yazışm a).
İslam 'da Tasvirsiz Çiçekler
tuz gibi, kökenleri Zerdüştlükte (yani İslami geleneğin dışında) olan et
kinliklerde de yasak değildi. Afganlılann ve Kürtlerin de kutladıkları
nevruz bayramının sivil yanları vardır; bu kutlamalarda kullanılan ve S
harfiyle başlayan yedi nesneden olan sümbül önemli bir rol oynar.
Çiçek kültürü Batı’da inişe geçmiş olsa da, Yakındoğu bahçesi po
tansiyel bir model sunmaya devam etmişti; daha sonraki dönemlerin çi
çek kültürünün pek çok unsurunu oluşturan şeyler A vrupa’ya Akdeniz
aracılığıyla, işte D oğu’daki bu ve diğer kaynaklardan geldi. Avru
pa’nın kendi içindeki değişimler, Arapların Güney Avrupa’daki fetih
leri ve Haçlı Seferleri’nin sonucunda, manastırlara özgü sınırlı bahçe
ler yavaş yavaş, XII. ve XIII. yüzyıllarda Avrupa saray kültürünün gül
bahçelerini ortaya çıkardılar. Müslümanların İspanya’daki egemenlik
leri 71 l ’den 1492’ye dek sürmüş, XV. yüzyılda sona ermişti; ama et
kileri çok daha uzun ömürlü olmuştu. Etkisi özellikle uzun süren un
surlardan biri, duvarlarla çevrili olma anlayışını muhafaza eden ve
Lady Mary Wortley M ontagu’nun betimlediği gibi ev ile bahçe arasın
daki iletişimi sağlayan bir verandası olan, M ağribi bahçeleriydi.
Lady M ary’nin gördüğü bahçeler, İstanbul’un 1453’teki fethinden
ve Topkapı Sarayı’nm inşasından çok önce Türk hükümdarların hima
ye ettiği bahçelerin uzantılarıydı. Daha Edirne’deyken, muhtemelen
Granada dışında tüm Batı’ya kıyasla daha iyi tekniklere sahip olan Os
manlIlar, süs amaçlı bahçelere özel bir ilgi göstermişlerdi. “İstanbul,
hâzineleri Ogier Ghiselin de Busbecq’in 1554-1562 yılları arasındaki
elçiliği aracılığıyla Avrupalı milletlere açılmadan koca bir yüzyıl önce,
bahçe-severlerin bir cenneti haline geliyordu.”56 Sözü edilen hâzinele
re, A vrupa’ya Doğu’dan gelmiş olan lale ve karanfil de dahildi; diğer
bitkiler ve teknikler ise İspanya’daki Müslümanlardan alınmıştı. Ayrı
ca, ortaçağda İspanya bahçeciliği üzerine yapılan çalışmalar Avrupa’da
türlerinin en iyi örneğiydiler. Bu çalışmaların öncüleri, İbni Bassal ve
îbni el-’Avvâm ’m, sırasıyla yak. 1080 ve 1180 tarihli “muhteşem ince-
lemeler”iydi; bu eserler Mağribilerin Toledo ve Endülüs’te, “sırf este
tik amaçla” yetiştirilen bitkiler de dahil olmak üzere ne ekip biçtikleri
ne dair ayrıntılı bilgiler sunmaktadır.57
XII. yüzyıl Avrupa’sının etrafı çevrili bahçesi ya da hortus conclu-
56. Harvey 1978: 52-3; 1976.
57. Harvey 1978:47.
175
Çiçeklerin Kültürü
176
İslam 'da Tasvirsiz Çiçekler
sus, Kitabı Mukaddes kaynaklarını temel alıyordu; ama kısmen de, ge
rek Haçlı Seferleri esnasında Batı’nın aşina olduğu gerek Sicilya, Ku
zey Afrika ve Müslüman Ispanya’ya giden ziyaretçilerin gözlemlediği
Doğulu ve özellikle de Iran örneklerini model almıştı. “Havuzu ve köş
kü olan duvarlı bahçenin ilk biçimleri” Fransa, İngiltere ve Aşağı Ül-
keler’e bu yollarla sokulmuştu.38 Daha önce Kitabı M ukaddes’e özgü
Aden Bahçesi’ni sağlayan aynı coğrafi kaynak B atı’yı etkilemeye de
vam etmiştir; ve birçok kavramsal benzerlik, örneğin İran bahçesi biçi
minde, XII. yüzyıldan XV. yüzyıla değin Avrupa’daki betimlemeleri
ve tasvirleri şekillendirmiştir; bunların görsel biçimlerinin XIV. yüzyı
lın sonlarına değin ortaya çıkmamış olması bu durumu değiştirmemek
tedir.55 Daha erken dönemlere ait referanslar, Roman de la Rose’daki
aşk bahçesi için İskenderiye’den getirtilen ağaçlardan bahseder ve Mu-
hammed’in Cennet’e yaptığı ziyarete dair yazılı bir anlatı XIV. yüzyıl
da Avrupa’da mevcuttu. Sicilya ve Venedik’in, Doğu ile yapılan baha
rat, kumaş boyaları ve tekstil ürünleri ticaretinin merkezleri olarak ro
lü hayati önemdeydi ve Venedik’in, XIV. ve XV. yüzyıllarda yapılan
“bahçedeki Meryem Ana” resimlerinin (Bunlar âşıklar ve nedimeleri
tasvir eden bahçe resimlerinin dinsel karşılıklarıydı) asıl yurdu olduğu
söylenmiştir.60 Stefano de Zevio’nun büyük bir öneme sahip olan Gül
Bahçesindeki Meryem Ana resmi, XIV. yüzyıla ait bir İran resminden
esinlenmiş olabilir61 (Resim 4.3).
D oğu'ya kıyasla Batı’nm yaşadığı gerilemenin bir veçhesi de, gerek
çiçekler gerek sebzeler alanında turfanda yetiştiricilik uygulamasının
kaybolmasıydı. Roma İmparatorluğu’nun çöküşüyle birlikte bahçecilik
baştan başa köklü bir değişime maruz kalmıştı. Şarlman bile kendi bah
çelerinde, daha önce zenginler için yetiştirilmiş olan sebzeleri (yani
kuşkonmaz, enginar, karpuz-kavun ve kenger otu) artık yetiştirmiyor
du.62 Ortaçağın tamamı boyunca seralardan bahseden sadece bir anlatı
biliyoruz. Albertus M agnus’un retrospektif hayatı, bilgili Dominikenin
1249’daki 6 Ocak yortusunda Köln’deki manastırında İmparator Hol
landalI W illiam ’a nasıl bir ziyafet sunduğunu anlatır. Sihirle ilişkilen-
dirilmiş olan sanatıyla, ziyafet salonu gül çalıları, çiçekler ve birçok
meyve ağacıyla dekore edilmişti. Aynı dönemlerde, Kuzeyli halklardan
58. Harvey 1976: 21.
59. G uillaum e de L orris’in Le Roman de la /?cwe’unda, “ la lerre Alexandrine”den [İskende
riye toprağından) bir “vergier"e [meyve bahçesine] dikilm ek üzere getirtilen ağaçlardan bah
sedilir (589-92. satırlar).
60. Pcarsall ve Şalter 1973: 78, gönderme yaptığı eser: Meiss 1951: 140-1. 108.
61. Clark 1949: 29.
62. Gibaulı 1898b: 1112; alıntı yaptığı eser: Capitulaire, De villis, art. 70.
Çiçeklerin Kültürü
178
İslam 'da Tasvirsiz Çiçekler
183
Çiçeklerin Kültürü
184
O rtaçağ Batı A vrupa'sında Güliin G eri D önüjii
185
Çiçeklerin Kültürü
186
Ortaçağ Batı A vrupa'sında Gülün G eri Dönüşü
memoriam veniebat magnae m ultiludinis concursus et occunsus. Ibi caeca m ulier, ut ad epis-
copum portantem ducereıur, oravit: flores quos ferebat dedi; recepit. oculis adm ovit, proti-
nus vidit.
8. Tourslu G regorius. D e gloria corıfess., L, Patrol., 72. 935 (s. 886).
9. Bloch 1982.
187
Çiçeklerin Kültürü
188
Ortaçağ Batı Avrupa'sında Gülün G eri D önüşü
189
Çiçeklerin Kültürü
190
Ortaçağ Batı A vrupa'sında Gülün Geri D önüşü
* 9IO’da Fransa’nın Cluny şehrinde kurulan reform cu bir Benediktcn cem aatine ait keşişler
için kullanılan sıfat, (ç.n.)
17. M eyvaert 1986: 37. XII. yüzyılda, Cisıercian yazan Ignyli G uerric’in eserinde çiçek bah
çelerinden bahseden kısma bakınız.
18. Gibault 1896b: 9. Lenoir 1852: 311.
191
Çiçeklerin Kültürü
19. De laudibus Dei, 1.437, M onum enıa germ aniae historica, auetorum anriquissimorum,
ser. I. V.14, R eliquiaef l . M erobaudis. Carmina B lossii aem ilii dracom ii. C arm ina et episto-
lae Eugenii Tolenani episcopi. der. Fridericus Vollmer, Berolini. 1905.
20. Horstm ann 1887: 221.
21. M.Ö. I. yüzyılın başlarında Gadaralı Meleager, klasik Yunan edebiyatı dönem inde, VII.
ve III. yüzyıllar arasında yazılm ış kısa şiirlerden oluşan bir derlem e yapm ıştı; buna Stepha
nos ya da “T aç” adı verilmişti. A ugustus’un yönettiği dönem inde Selanikli Philippus başka
bir “stephanos" derledi ve VI. yüzyılda Agathias Kiklosu ortaya çıkıt. Ama bu kitaplar ka
yıptır ve geride kalan. Conslantinus C ephalas’ın derlediği X. yüzyıla ait bir el yazmasıdır;
bunun daha sonra yapılan bir baskısı şimdi Greek A nthology'yi oluşturm aktadır. Yunanca şi
irler İngilizce'ye. Chrysanthem a gathered fro m the Greek Anthology (1878), A m aranth and
A sphodel (1881), Love in Idleness (1883), G rass o f Parnassus (1888), From the G arden o f
H ellas (1891), R ose Leaves (1901) başlıklarıyla çevrilm iştir: bu başlıkların hepsi çiçek y a d a
bitki kavram ını içerm ektedir.
O rtaçağ Batı A vrupa'sında Giiliin G eri Dönüşü
Ve daha sonra:
Vay canına! Ama burada asmaların altında yalan
söylemek,
Sade başına güllerden yapılma bir taç takmak,
Ve güzel bir kızın dudaklannı elde etmek ne güzel.
- Kahrol e mi! Püriten kaşlarınla (prisca supercilia)
birlikte kahrol!
Çelenklerin tatlılığına karşılık soğuk küller
ne verebilir ki?22
Şimdi zambakların
Ya da kan kırmızı gülün zamanı olsaydı,
Toplardım onları senin için.
Kırlardan ya da benim fakir bahçemden.
193
Çiçeklerin Kültürü
Bir başka şiirde, ilkbahar, “çiçeklerden bir taç” giymiş olarak tasvir
edilmişti; güç “onun başından alınmış bir çiçek tacıdır [corona]” der
ken, Lyonslu Florus bu imgeyi daha, somut bir şekilde kullanıyordu.27
Bu imge krallık tacının kaybedilmesi28 ve Karolenj İmparatorluğu’nun
çöküşüyle ilişkiliydi.25 -
Ortaçağ Latince’siyle yazılmış olan bu şiirler aynı zamanda, Walah-
frid’in De cultura hortorum ’unda [Bahçe Kültürü Üzerine], bir manas
tır bahçesinin ilk ayrıntılı betimlemesini sunmaktadır; bu betimleme
şairin kendi “kapalı küçük bahçe”si hakkındaki gözlemlerine ve antik-
çağ yazarlarının kapsamlı bir okumasına dayanıyordu. Öte yandan,
Şarlman’m kızlarının imparatora sunmak üzere alışılmış üç çiçeği top
ladıkları yer tahminen krallık bahçeleriydi:
23. Godm an 1985: 5.
24. Godm an 1985: 169.
25. Karolus M agnus et Leo Papa, G odm an 1985: 205.
26. “Cİaustra per hortos” , 9-10. satırlar (Godm an 1985: 125).
27. Godm an 1985: 14, 6; W adde! 1929: 97, 115.
28. Godm an 1985: 40, 69-70.
29. A ynca, “ şehitlik taçlarT ndan {corortae] ve azizlerin, “melek görüntüleriyle" çevrili m e
zarlarına “ hoş kokulu otlarla” birlikte göm ülm elerinden bahseden anonim bir şiire bkz.
(Godm an 1985: 185).
194
Ortaçağ Batı A vrupa'sında Gülün G eri Dönüşü
Buradaki üç çiçeğin bir arada boy göstermesi bir klişedir. Artık gül
ler de dinsel bir anlam edinmişti ve kırmızı, ilk Babalann karşı çıktığı
dünyevi aşktan ziyade çarmıhta acı çeken İsa’yı temsil eder olmuştu;
böylece sembolizm Hıristiyan bir niteliğe büründürülmüştü. Ama çi
çeklerin dinsel bağlamda kullanımının kabul görme sorunları hâlâ de
vam ediyordu. Aynı yazarın bir başka şiiri (“Şehit Olan Thebes Lejyo
nu”), Hıristiyan yazarların ibadette çiçek kullanımı konusundaki müp
hemliğini canlı bir biçimde ifade eder; çünkü, Tanrı bir yana, şehitler
için hiçbir şey yeterince iyi olamaz:
30. T heodulf. “On the C ourt", 97. satır; G odm an 1985: 155.
31. W addell 1929: 145.
32. W addell 1929: 159: Bahçe çiçekleri toplam a hakkında bkz. “Toprak Bağn A çık U zanı
yor”, W addell 1929: 209. Çiçekleri aharlara serm ek hakkında bkz. s.217; her ikisi de XII.
yüzyıla ait olan Carm ina Burana'& in.
195
Çiçeklerin Kültürü
nndan “fakir taçlar” örer; bu edimin tek erdemi, onlarla birlikte sunu
lan sevgidir.” Tevazuu çiçeklerin lüksünü reddetmektedir. Bunlar ba
sitçe edebi metaforlardan ibaret değildi. Taç ve çelenk kullanımına baş
ta I Mayıs olmak üzere popüler festivallerde rastlanmaktaydı; sözü edi
len festivalde taç toplanması, kızların rakip aşklar arasından seçim yap
masıyla ve festival kraliçelerinin seçilmesiyle özdeşleştiriliyordu. Bu
nunla birlikte, böylesi davranışlara yönelik müphemlik, Brunneli Ro
bert Manning’in 1303’te yazdığı Handlyngen Synne eserinde gayet be
lirgindir; burada yazar, kızların taçlar (“floure-garland" ya da “couron-
ne”) yapmak ve onları giydiklerinde en güzel olanın hangisi olduğunu
görmek için çiçek toplamasının kutsal emre aykm olduğunu yazmakta
dır.34
Edebiyatta ve sanatta çiçeklere geri dönmek, manzaralara yaklaşım
da gördüğümüz doğaya çok daha geniş bir geri dönüşün parçasıydı; bu
geri dönüşün uzun vadeli istikameti netti: “doğal olguları her zaman ve
sistematik bir biçimde daha geniş ve özünde sembolik olan felsefi ve
dinsel anlamlara tabi kılan bir doğa gözleminden, görünüşlerin güzelli
ğini felsefi olarak açıklanabilir ve estetik olarak tatmin edici bulan ve
dolayısıyla da kendi gerçek biçimlerine dayanan bir doğa gözlemine.”35
Bu sürece iki öğe katkıda bulunuyordu. Biri, klasik sonrası retorik ge
leneğinden kısmen yeniden doğan, manzaraya yönelik edebi ilgiydi;
sözü edilen gelenek, bir descriptio locı [yer tasviri] öğesi de içeriyordu
ve stilize edilmiş ilkbahar manzaraları ve bahçeleri bunun örnekleriy
di. Bu örnekler Roman de la R ose'nin daha ayrıntılı manzaralarının ön
cülleriydi ve gerek IX. yüzyıldaki Karolenj gerek X. yüzyıldaki Otto
Rönesansı esnasında Latince çalışmalarında yaşanan yeniden canlanma
ve de Bizans etkileri bunları teşvik etmişti. Plesaunee manzarasındaki
gelişmeleri ayrıca Doğu motiflerinin kullanılması, dünyevi cennet fi
kirleri ve romanslarda yeniden dirilen klasik etkiler de desteklemişti;
İsidore’ninki gibi, bütünsel retorik aşkın bir parçası olarak sivil aşkla
yakından özeşleştirilen ansiklopedilerin ortaya çıkışının da dolaylı bir
etkisi olmuştu.35
196
Ortaçağ Batı A vrupa' stntla Gülün G eri D önüşü
Sanatta Çiçekler
197
Çiçeklerin Kültürü
nan, VI. yüzyıla ait İtalyanca İncil de vardı. Aziz Augustinus İn c irin
de olduğu gibi, D oğu’da da doğrusal desen üzerindeki vurgu bilinçli
soyutlamanın başlangıcı olarak görülebilir; ve bu, eyaletlerde' daha
hızlı ilerlemişti.38 Tezyinata, özellikle de kenar süslemelerine güçlü bir
ilgi geliştiren de yine Doğu olmuştu. VIII. yüzyılda, ortaçağın başlama
sıyla birlikte, “kompozisyonun artık doğal mekâna yapışık olmadığı”
ve B atı’da ortaya çıkacak tezhipleri dört gözle bekleyen yeni bir gele
neğe rastlıyoruz.3’
Ortaçağdaki manzara kıtlığı, “sembolize edici m elekesini” gerçek
leştirmek amacıyla Helenist geleneği saf dışı bırakan “ortaçağ zihniye-
ti”ne atfedilmiştir.40 Doğanın realist temsilindeki gecikme, kısmen Tan-
n ’nın yarattığını taklit etme girişimi olarak görülen bir ikon meselesiy-
di, kısmen de dinsel olandan ayrı bir sivil görsel sanat geleneğinin yok
luğundan ileri geliyordu; son olarak, bunun bir nedeni de belki Cermen
ve Kelt halklarının kendi yerli sanatlarında ortaya çıktığı şekliyle doğa
nın, bitkiden ziyade hayvan olmasıydı.
Bu canlanmanın kuzeydeki yavaşlığı Britanya adalarının sanatında
açıkça görülür. Üstün olan şey kelamdı; ama imgenin yeniden doğuşu
için hayati bir odak noktası sağlayan şey yine metindi. Bir metni oku
ma yeteneği, yüzyıllar boyu süren bir dizi yeniden doğuşun zeminini
hazırlayan klasik kaynaklan ulaşılmaz olmaktan çıkarıyordu. Öte yan
dan, ilkin sade bir el yazması olan metnin kendisi, ikonu daha doğru
dan bir tarzda geliştirmek için bir fırsat sunuyordu (Resim 5.1). VII.
yüzyılın Anglosakson İngiltere’sinde kilisenin ürettiği pek çok el yaz
ması tezhip içermiyordu ve bunlara Stonyhurst Incil’i gibi büyük iba
det kitapları da dahildi. Bununla birlikte, daha görkemli ciltlerin çoğu
nun “en azından baş harfleri hafifçe süslü, bazen sırf bir renk tabaka
sıyla yaldızlı” olmaya başlamıştı.'" İlkin bu kitapların sadece kaligrafik
tipte tezhipleri, arabesk tezyinleri. Roma el yazısına özgü işlemeleri, İr
landa el yazmalarına özgü “manasız” süslemeleri oluyordu. Figürlerle
süslenmiş baş harfler A vrupa’da ilk kez Bede’nin 746 tarihli Leningrad
[St. Petersburg] el yazmasında boy göstermişti; ama resimli anlatı XII.
198
Ortaçağ Batı A vrupa'sında Gülün G eri D önüşü
Resim 5.1. Aziz C uıhbert'in şalında peygam ber Daniel, Durham Katedrali, yak. 910. Karo-
lenj kaynaklarından türem e, akantus da dahil olm ak üzere bitki süslemeleri kullanan W inc
hester üslubu. (W ilson 1984: 155)
199
Çiçeklerin Kültürü
Resim 5.2. Aziz Aetheldreda elinde bir zam bak tutuyor. Benediclional o f St Ac!hclwold.
O rtaçağ Batı A vrupa'sm daiG üiün G eri Dönüsün
Resim 5.3. A ziz John Chrysostom , Aziz M atta İncil'i üzerine vaazlar, Salzburg. (National
Bibliothek. Viyana)
Çiçeklerin Kültürü
202
Ortaçağ Balt A vrupa’sm da Gülün G eri Dönüşü
47. Burçlar. Scvillalı Isadore, De natura rerum içinde. IX. yüzyıl (Durliat 1985, Şekil 447:
fol. 161. Biblioteque Nationale, Paris. M S lal. 5543).
48. D. W ilson 1984: 156-7.
49. Akantus yapraklan, başta Durlıam 'daki Aziz Cuthbert m ezannda bulunanlarda olmak
üzere, aynı dönem in nakışlı tekstillerinde de boy gösterm ektedir.
50. Cluny m anastırı 910 yılında kuruldu.
51. L eB lan t 1886: x.
52. Joret 1892: 425-6.
203
Çiçeklerin Kültürü
İkonlar ve İkonokiazm
204
Ortaçağ Batı A vrupa'sında Gülün G eri D önüşü
56. Sahas 1986: 85. 134 vd. Eusebius'un Pam philus izleyicisi olduğu da söylenir.
57. K itzinger 1977: 10.
58. Pelikan 1990: 27.
59. Bu konudaki geniş literatüre dair bir kaynakça için bkz. Sahas 1986: 18 vd.
60- Runcim an 1975: 83.
205
Çiçeklerin Kültürü
lemişti. Bir yanda, İsa tasvirlerine karşı çıkıldı; çünkü onun ilahi doğa
sının “sınırlan çizilemez”di. Ama öte yanda, söz konusu hükmün Gü
ney İtalya ve Bizans İmparatorluğu’nun başka bazı bölgelerindeki çok
az etkisi olmuşsa da, ikonoklazm hareketinin savunucuları azizlerin
ikonlanna da karşı çıkmışlardı ve Leo onlann kiliselerden atılmasını
emretmişti.61
Böylece, M.S. 726’da patlak veren ikonoklazm, aziz tasvirlerine ve
sikkeler de dahil olmak üzere, ölçeği ne olursa olsun her türlü iletişim
aracındaki dinsel tasvirlere saldınlara yol açtı.62 Kilise Babalan, resme-
dilenin İsa’nm ilahi değil insani doğası olduğunu savunarak kendi su
retlerini savunmak durumunda kaldılar. Tasvire yönelik tavırlar farklı
lıklar gösteriyor ve İsa’nm doğasına ilişkin teolojik öğretilerden etkile
niyorlardı; zira eğer İsa’nın ilahi ve insani doğalan birbirinden farklı
şeyler ise, bunlardan birini [insani olanı] resmedebilmek mümkün ol
malıydı. Ariusçu öğreti baba ve oğulun aynı anda var olması anlayışı
nı reddediyordu; M ısır ve Habeşistan’daki Kopt (Kıpti) Kilisesi gibi
Monofızit kiliseler ise başlangıçta İsa’nın tasvir edilmesine karşı bir ta
vır benimsemişti; çünkü ilahi ve insani doğaların ayrı olduğu fikrini ka
bul etmiyorlardı. Nasturi kiliseleri de İsa’nm iki ayrı doğası olduğu fik
rini tamamen benimsememişti.
Bu durum çok üzün ömürlü olmadı. 787’de ikinci İznik Konseyi’yle
birlikte, suretler ve suret ibadetleri Ortodoks ve Tanrı’yi hoşnut eden
öğeler olarak kabul edildiler.63 İlk dönemlerde Babalar, görünmez Tan-
n ’ya yapılan Hıristiyan ibadet ile görünür tann tasvirlerine yönelik her
türlü putperestlik arasındaki uzaklığı vurgulam ışlardı^ Vücut bulmanın
İkonodüller" tarafından epey geliştirilen Ortodoks yorumu, İsa’nın do
ğasının hem ilahi hem insani olduğunu, ki bu şekilde ilahi yaratıcının
görünür olduğunu iddia ediyordu. Beş yüzyıl sonra Şamlı Yuhanna.
okuryazar olmayanların eğitilmesi için suretlerin kullanılmasını savu
nuyordu. Öte yandan, mabetlerin içinde ikonlara yine de izin verilmi
yordu.
Bu reddedişteki bir unsurun paganizmle hiçbir özel ilgisi yoktu ve
kapsamı herhangi bir özgül öğretisel tartışmadan çok daha genişti. Bu
unsur, ilahi bir varlığa, onu maddi bir biçime sokarak hitap edilip edi
lemeyeceği ya da hatta onun temsil edilip edilemeyeceğine ilişkin da
ha büyük bir sorunla, başka bir deyişle, bizzat dinsel sanatın mümkün
61. Pelikan 1990: 150.
62. Aynı durum İslam da da cereyan etmişti.
63. Pelikan 1990: 1-2.
64. Pelikan 1990: 68.
* İkonlara saygı gösterenler, (ç.n.)
206
O rtaçağ Batı A vrupa'sında Gülün G eri Dönüşü
207
Ç içeklerin Kültürü
208
Ortaçağ Batı A vrupa'sında Gülün Geri D önüşü
209
Çiçeklerin Kültürü
Resim 5.4. G eç im paratorluk dönem inden bir im paratora ait defne taçlı yilz kalıbı Imaskesi].
Conques’deki Sainte-Foy sandık heykelinin temelini oluşturm aktadır (Hubert 1985: 358)
Ortaçağ Batı A vrupa'sında Gülün G eri D önüşü
deye gittiği Conques’i ziyaret etti; Bemard burada da, kendilerini akıl
dan ve dilden yoksun olan maddi bir nesneye adayan halk karşısında
hayrete düştü. Venüs ve Diana’nın’ isimlerine bile göndermede bulun
muştu. Gerçi bire bir uygunluk gösteren bir nedenden dolayı, böylesi
göndermeler tamamen alakasız da değildi. Yakın tarihli araştırmaların
gösterdiği gibi, Sainte-Foy sandık heykeli, daha önceki devirlere ait,
defnelerle taçlanmış altın bir Roma yüz kalıbının üzerine yapılmıştı; bu
yüz kalıbı geç imparatorluk döneminden bir imparatoru tasvir ediyor
du (Resim 5.4).’* Ama bu ikinci durumda, Bemard şüphelerini bir ya
na bıraktı ve aniden “inanç değiştirdi”; bunun nedeni, kısmen heykelin
aynı zamanda bir sandık heykeli olması, kısmen mucizelerin (“oyun-
Iar”m) onunla özdeşleştirilmesi; ama hepsinden önemlisi de onun bu fi
gürün “danışılan bir kâhin ya da adak sunulan bir put” olarak görüle
meyeceğini, “sadece Yüce Tanrı’yı hamdetmek üzere kutsal bir din şe
hidinin anısını onurlandıran” bir şey olduğunu fark etmesiydi.7’ Azizi
onurlandırarak ve yâd ederek Tanrı’ya ibadet ediliyordu.
Auvergne’de sandık heykellerinin yayılmasını Hubert, Atlantik
Okyanusu’na akan nehirler yoluyla ulaşılabilen aşağı bölgeleri terörize
eden ve sadece daha uzak tepelik bölgeleri yağmaya karşı güvende bı
rakan İskandinav gruplarının akınlarının sonucu olarak görmüştür. Sö
zü edilen yazar, bu heykellerin, “yüzyıllar süren unutulmuşluktan son
ra insan tasvirlerine bir geri dönüşü” temsil ettiği fikrini kabul etmez.
Fransa’nın, suretlere düşman kuzey ve daha ılımlı güney şeklinde iki
kuşağa ayrıldığını da düşünmez. Onun iddiasına göre, Batı Doğu’nun
ikonoklazmından çok az etkilenmişti ve geç imparatorluk döneminden
itibaren sanat biçimlerinde bir devamlılık vardı. '
Bu iddia bir yandan Kuzey ve Güney, kent ve kır, yüksek ve alçak
bölgeler arasında bir dikotomi gönnekten kaçınırken, öte yandan Doğu
ile Batı arasında aşın koyu bir çizgi çizmektedir. İkonoklazm eğilimi
sadece Doğu kilisesinin uğraşmak durumunda kaldığı bir meseleden
ibaret değildi; Yahudi, Hıristiyan ve İslam geleneklerinin merkezinde
de yer alıyordu. Böylesi fikirler bir yandan hem iki hem üçboyutlu su
retlerin yaygınlaşmasını destekleyen sosyokültürel güçlerin sürekli
baskısı altında kalırlarken, öte yandan bu etkinliklerin üzerinde potan
siyel bir kıskaç gibi duruyorlardı; çünkü Kutsal Kitap’ta somut ifadele
rini buluyor, ilk Babaların yorumlarında geliştiriliyor ve maddi olma
* D iana Yunan m itolojisinde avcı tanrıça olarak bilinirdi; Rom alıların gözünde ise daha çok
A pollon'un kardeşi bir ışık tanrıçası sayılırdı, (ç.n.)
78. J. ve M .C. Hubert 1985: 358. '
79. Bouillet ve Servieres 1900: 473.
212
Ortaçağ Batı A vrupa'sında Gülün G eri Dönüşü
yan bir T an n ’ya maddi araçlarla ibadet etme ve onu tasvir etme mese
lelerine ilişkin daha geniş şüphelerle ilişkilendiriliyorlardı.
Angersli Bem ard’m ilk şüpheleri B atı’da bile cereyan eden güçlü
bir düşünce akımını temsil ediyordu. Marsilyalı Serenus örneğini, “ev
lat edinmeci [adoptionist] sapkınlığın etkisi izledi; sadece suretleri de
ğil haçı da mahkûm eden Torinolu Cladius'un eylemleri üzerine,
794’teki Frankfurt Sinodu bunu mahkûm etti; çünkü İsa Tanrı tarafın
dan evlat edinilen bir insandı sadece, tanrının kendisi değildi.”*0 Daha
sonraki dönemlerde Batı A vrupa’da, özellikle heykelciliğe özgü biçim
leri yeniden canlandırma çabalan esnasında, buna benzer ikonoklazm
eğilimlerinin başka bazı dışavurumlarına da rastlandı. Çarpıcı bir ör
nek, binyılı takip eden dönemdeki dinsel muhalefetin ilk epizotlanndan
birinde bulunabilir ve bunun anlatısını Ortodoks bir kaynak vermekte
dir. Mamelı bir köylü olan Leutard adında biri rüyasında bir an sürüsü
görmüş ve bunu T an n ’dan gelen bir vahiy olarak yorumlamış. Eve git
miş, karnını boşamış ve oradan da kiliseye giderek “haçı devirmiş ve
İsa suretini paramparça etmiş.”81 Sonuçta ünü etrafa yayılmış ve civar
halktan bir grup mürit kazanmış; onlara “kiliseye onda bir [tithe] ver
gi” vermeyin uyansm da bulunmuş ve Kitabı Mukaddes peygamberle
rinin, “faydalı ifadeler”in arasına “yalanlar” sokmuş olduklarını düşün
düğünü beyan etmiş. Stock’un “sapkınlıklar” üzerine yaptığı değerli bir
tart ışmada işaret ettiği gibi, Leutard’m görüşleri, Cathar ikiciliğinin bir
ilk ömeği ya da yeni gelişen feodalizme bir karşıtlık göstergesinden
fazla bir şeyi temsil etmektedir; Leutard’ı “aydınlanmış bir halk adamı,
kendi çapında bir yorumlamam ve T an n ’nın işini yapmaya ‘çağrılmış’
bir Kutsal Kitap propagandacısı”83 olarak görme durumu mevcuttur.
Başka bir deyişle, onu, 1500 yıl önce yazıya geçirilmiş ve değişmez bir
metin içinde sonraki kuşaklara aktarılmış olan Tanrı’nın kelamına bağ
lı bir kişi olarak değerlendirmek gerekir. Öte yandan bazılan ise bu ola
yı kişisel şöhret edinmeye yönelik bir durum olarak görmüşlerdir; bu
örnek kuşkusuz günümüzde resimleri yok eden bazı bireyleri motive
eder niteliktedir.83 Ne var ki, tanrının tasviri ve kutsal metnin kutsallığı
sorunları da dahil olmak üzere dinsel değerlendirmeler şüphesiz böyle-
si anlayışlann üretilmesinde temel bir öneme sahiptir. Zira sözünü etti
ğimiz örnek son değildi. Bu ihtilaf bir dip akıntısı gibi akmaya devam
etti ve yüzeye çıkmaya hep hazır oldu.
213
Çiçeklerin Kültürü
Karolenj Canlanması
214
Ortaçağ B an A vrupa'sında Gülün Geri D önüşü
86. Daha kesin bir şekilde ifade edilirse. Yunanlı şair A ratus'un (yak. M.Ö. 3 15-240/39) yaz
ı ğ ı Phaeııom ena'ya dayanıyordu; bkz. Katzenstcin ve Savage-Sm ith 1988.
Burç kuşağında A krep’i lem sil eden Orion, Yunan m itolojisinde dev bir avcıydı. Artem is
tarafından üzerine bir akrep salınarak öldürülen Orion gökte bir yıldız haline gelmişti, (ç.n.)
215
Çiçeklerin Kültürü
diye burç kuşağı sormaya iter bizi. Bazı yıldız kümeleri Plough [Büyü
kayı] ve Morning Star [Sabah Yıldızı] gibi yerel, yerli dillere özgü ad
lar alırken, bilgili insanlar için onlar Latince soyundan Ursa Majör ve
Venüs’tü. Dolayısıyla gökyüzü, “eğitimsizler” için bile, pagan bir mi
tolojiyi hatırlatan öğeleri sergilemeye devam etmişti. Bunlar, edebiyat
ve sanattaki çiçek anlatılan bahsinde gördüğümüz gibi, Karolenj Röne
sans’ında genişletilmeye çalışılan potansiyel bağlardı.
Rom anesk
216
Ortaçağ Batı Avrupa'sında Güliin Geri Dönüşü
Gotik
217
Çiçeklerin Kııltürü
8 9 . 1. Oıto 936 ile 973 y ıllan arasında hüküm sürdü; hanedanın otoritesi, 1125'te tamamen
ortadan kalkana dek geriledi.
90. Panofsky 1972; 114 vd.
91. Schm itt 1987: 282.
92. “ La iridim ensionnalité était traditionellem ent attachée aux idoles païennes" (Üçboyutlu-
luk geleneksel olarak pullarla ilişkiliydi.] (Sehm itl 1987: 286).
93. Schm iu 1987: 286.
94. Schm iu 1987: 297.
218
Ortaçağ B an A vrupa'sında Gülün Geri Dönücü
219
Çiçeklerin Kültürü
220
Ortaçağ Batı A vrupa'sında Oülûn Geri Dönüşü
221
Çiçeklerin Kiiltiirii
222
Ortaçağ Batı A vrupa'sında Gülün G eri D önüşü
223
Çiçeklerin Kültürü
Resim 5.5. L a fâ re t. gotik d uvar örtüsü, yak. I5(X) (Özel koleksiyon. Paris: K jellberg 1963:
Ortaçağ Batı A vrupa'sında Gülün Geri D önüşü
Uygulamada Çiçekler
225
Çiçeklerin Kültürü
120. V ulgata'da m evcuttu ve Ags. İncil 'inin Aziz Luka (23-43) tercüm esinde görülmektedir.
Eski İngilizce’de terim , neorxna wang'tit (toprak); The P hoenix'K olduğu gibi. İngiltere’de.
parvis terim i, kiliseye ait etrafı çevrili bir alan anlam ına gelen bir XIV. yüzyıl kullanım ıydı
(Latincedeki parvisus ise XIII. yüzyıl); bu bir çitli alan, kem eraltı ya da kilise önündeki bir
sundurm ada olabiliyordu; özellikle Aziz Pavlus kilisesinde bu arada avukatlar toplanıyor.
Nötre D am e’de ise kitap satılıyordu (Bkz. Chaucer, Prologue to the Canterbury Tales.
A.310, “hukuk kom iseri” hakkında). M etindeki benim ifadem öneri niteliğindedir, zira ne
M iddle English ne de O xford English Dictionary, bir m anastır bahçesi şeklindeki cennet an
layışına dair herhangi bir kaynak zikretm ektedir; am a daha sonra bu sivil bahçeler için kul
lanılmıştır.
121. İlk dönem lerde m anastır çiçek bahçelerinin önde gelen özelliklerinden biri, İngiltere’nin
1. Heııry’si’nin, müstakbel eşi Eadgyth ya da M atilda’nın eğitim gördüğü m anastıra yaptığı
ziyarete dair hikâyede o n ay a çıkar. Eşinin teyzesi olan m anastır başrahibesi kralın şövalye
lerinin geldiğini görünce şaşırm ıştı: am a kral, “güllere ve diğer çiçek açan otlara bakmak is
ter gibi", sessizce bahçeye (claustrus) girmişti. A ınhersı 1896: 7. Migne, P alrologiae cursus
completes, CLIX -CLX , xii, Eadmes. s. 427.
122. Bu törenlerde rahip, “coronae sacerdoıales"le taçlandırılırdı.
123. Haig 1913: 17. O rtaçağda İngiltere’de söğütlere zam an zaman “palm iye" dendiği olur
du. Öte yandan, “palm iycci" Ipalm er], Filistin’e hacca gitm iş olan kişiydi (Anon. 1863: 214.
216).
226
O rtaçağ B atı A vrupa’sında Gülün G eri Dönüşü
227
Çiçeklerin Kültürü
D in sel S em b o liz m
228
Ortaçağ Batı Avrupa sında Gülün Geri Dönüşü
229
Çiçeklerin Kültürü
Bu, aristokrat yaşamında zevk bahçesi anlayışının net bir şekilde or
taya çıktığı dönemdir. Arthur dönemi romanslarından Erec and E m
de'de., daimi bir çiçek ve meyve bahçesi vardır; bu bahçenin duvarları
yoktur; ama “dört bir yanından havayla çevrilidir, içine hiçbir şey gire-
mesin diye” (5739. dize). Bununla birlikte, kral ve Erec “büyük zevk
lerini” tatmak için atlarını bahçenin içine sürerler ve onları bir insan
güruhu takip eder. Daha dünyevi bir hazzı ise Cliges sunmaktadır. Fe-
nice, sevdiği kadına şöyle der: “İçinde bulunmaktan zevk duyabilece
ğim bir bahçe bana çok iyi gelirdi.” Bir bahçe yaratılır ve sevişmek için
beraberce oraya giderler; ama kuş avlamak için orada dolaşan bir şö
valye olan Bertrand tarafındım çırılçıplak yatıyor halde bulunurlar
(6347. dize ve devamı).
135. M eryem [Mary] çiçeklerinin bir listesi için bkz. Anon. 1863: 234 vc bilhassa Prior
1863. '
136. A cies virginea/redim ita flöre. W addei 1929: 209. 217. 236-7, 251, 253 (“Bu gölü ken
dine al").
230
Ortaçağ Batı A vrupa'sında Gülün G eri D önüşü
137. Çelenkler Chansons de gestes ve ilk rom anslarda zikredilmiyor. Ne Marie de France’da
ne Chrétien de troyes’de var; gerçi İkincisi, altın ve m uhtem elen kıymetli taşlardan yapılm a
bir çiçek tacının kullanım ım betim lemekledir. Kısa süre sonra. Roman de la Rose adlı ese
rinde Jean Renart (D aha çok G uillaum e de Dole adıyla bilinir) üç yerde ''şapel" çiçeklerin
den bahseder. R cnart'm Rom an de la Rose eseri spesifik çiçek adlan verm ezken. G uillaum e
de L orris'in daha sonraki Rom an (yak. 1280) eseri hep güllerden bahsetmektedir: öte yan
dan. Jean de M eung'un m asalı tam amladığı dönem de, çelenk ve gülün önemleri daha azdır.
Bununla birlikte, hem ipeksi ve altınsı çiçeklerden hem umumi hamam da takılan çiçek taç
larından bahsedilm ektedir (Planche 1987).
138. Lyons 1965; 72.
139. Axton ve Stevens 1971: 262. 272. Aynı jest Galeran ân da vardır.
’ Başa takılan çelenk, taç anlamındaki İngilizce “ehaplet" sözcüğünün Fransızca karşılığı.
(Ç.n.)
140. O xford EngUsh D ictionary'ye göre, bu uygulam a İngiltere'ye Fransa'dan ancak
1820'lerde ulaşmıştı.
231
Çiçeklerin Kültürü
141. Giovanni Lami, Sanctae florentinae ecclesiae momtmenta (4 cilt), Floransa. 1758, c. iii.
s. 1709 vd. Bu referans için Christiane K lapisch'c müteşekkirim; aslında kendisi çiçeklerin
kullanım ı konusunda, hatta kocasının evine gitm ekte olan yeni gelinin taçlan hakkında bile
çok az şey bulm uştu (kişisel yazışm a). Ya yerel farklılıklar çok fazlaydı ya da kaynaklar ye
tersizdi.
142. Shaher, 1989; 220. alıntı yaptığı yer: Le Livre de Lancelot del Lac, J. Frappier, A m our
co w tois et table ronde, 10. Bölüm.
143. Joret 1892:408.
144. W right 1862: 290.
145. Joret 1892: 414vd.
146. Gül verilerek ödenen "terk etm e kirası" hakkındaki İngiliz örnekleri için bkz. Am
herst 1896: 61. B enzer bir uygulam a M eksika'da A ztekler arasında da m evcuttu: burada,
taç topraklarının ya da T ccp an tlalli’nin geçici kullanım hakkına sahip olanlar, “Kral onla
rı nc zam an ziyaret ederse ona çiçek dem etleri ve farklı tür kuşlar sunma m ecburiyetine ta-
bi"ydi (Lam bert 1878: 460). Açıktır ki bu sadece sem bolik bir ifade değildi. Bu uygulam a
nın İtalya'da daha az yaygın olduğu görülmektedir.
232
Ortaçağ Batı A vrupa'sında Gülün Geri Dönüçii
233
Çiçeklerin Kültürü
Sivil Bahçeler
Çiçeklere yönelik daha geniş bir ilginin yeniden doğuşu sivil bah
çelere yönelik ilgi artışıyla örtüşmektedir. Ortaçağın başlarında, el
emeğinin değerli tutulduğu manastırların sınırları dışında çok az bah
çeye rastlanıyordu. Bahçelerden sorumlu olan keşiş, hortulamts ya da
150. Jo ret'e göre, böylesi olayların ilk anlatısı. 1214'te İtalya. T reviso'ya aitıir (1892: 403).
Lincoln piskoposu Robert G rosseteste’nin XIII. yüzyıla ait alegorik eserinde, Chastel
d 'Am our. M eryem A na'yı tem sil etm ektedir (de la Rue 1834: 110). P adua'da, bahar ayinle
ri esnasında oynanan bir kur yapm a oyunu vardı: bu oyunda, kentin genç kızlan odun ve m u
kavvadan yapılm ış bir kale içinde toplanıyor ve çeşitli yerlerden gelen ve kendi kentlerinin
renklerini giym iş olan genç erkekler ise hu kaleyi çiçekler fırlatarak kuşatıvordu. (Heers
1971:112-13). '
151. Jorcl 1892:405.
152. Lespinasse ve Bonnardot 1879: LXXV1.
23 4
O rtaçağ Batı A vrupa’sında Giiliin Geri D önüşü
235
Çiçeklerin Kültürü
Pazar ve Loncalar
236
O rtaçağ Batı A vrupa'sında Gülün Geri Dönüşü
164. XVII. yüzyıl H ollanda’sında lale patlam ası zam anında, lale soğanları, loncalara mensup
“çiçekçiler" tarafından yetiştiriliyordu (Posthum us 1929).
165. Depping 1837: 247.
166. D epping 1837: lxxviii.
•67. XIV. yüzyıla ait bir ev işleri rehberi olan Le M tn a g ie r de P aris, gül goncalarım muha
faza etmek için birkaç yol tarif etm ektedir, örneğin, onlan gözenekli bir kil ya da içi kumla
dolu odun b ir kap içine koyup akan bir suyun içine yerleştirm ek. Çıkarıldıklarında, ılık suya
konmaları gerekiyordu (Planchc 1987: 144).
237
Çiçeklerin Kültürü
Üsttekiler ve Alttakiler
238
O rtaçağ Batı A vrupa'sında Gülün G eri D önüşü
169. B kz. Benim, Journal f o r M editerranean S tu d ies’de yayım lanacak olan (1993) "K nots in
May” adlı makalem e.
170. Bu nitelem eler büyük ölçüde H oskins'in klasik çalışm asına (1927) dayanıyor.
239
Çiçeklerin Kültürü
R Ö N E S A N S ’TA
İKONLAR VE İKONOKLAZM
* konlar ile ikonoklazm, çiçekler ile çiçeklerin reddedilmesi (ya da on
I ların mecazi dönüşümü) arasındaki etkileşimin edebiyatta, sanatta ve
bir bütün olarak hayattaki izlerini sürmek istiyorum; zira bu etkileşim
bu üç alanda farklı farklı biçimler arz etmektedir.
Ele aldığımız şey basitçe dairesel bir hareketten ibaret değil; çünkü
bu salınımlar, lüks kültürlerini sonuçta kitlesel tüketim kültürüne dön
düren bir pazarın gelişiminin oluşturduğu arka plan üzerinde değerlen
dirilmelidir. Şekerin büyük ölçeklerde üretilmeye başladığı XVIII.
yüzyılda tatlılık böyle bir değişim geçirmişti. Aynı dönüşüm, kitlesel
tüketim için kitlesel üretimi mümkün kılan sanayileşme çağının başlan
gıcında pamuklu giysilerde de yaşanmıştı. XIX. yüzyıl başlarında çi
çekler de benzer bir dönüşüm sürecine girdiler ve bu durumun sonuç
larını daha sonra inceleyeceğim.
Ama şimdi Rönesans’a geri dönelim. Dairesel hareket ve çiçek kül
türünün yeniden doğuşunu hesaba kattığımızda, kendimizi bir kez da
ha klasik modelin, Yakındoğu ve ötesinin, popüler kültür dediğimiz şe
yin rolü üzerine düşünürken buluyoruz. Bununla birlikte, gerek çiçek
leri gerek ikonları etkiledikleri için, sürecin dinsel yönlerini, Ortodoks
ile sapkın düşünceler arasındaki ve Katoliklik ile Protestanlık arasında
ki mücadeleyi de değerlendireceğiz. Birbiriyle ilişkili bu etmenler baş
ka bir genel temaya daha, yani çiçek sembolizmi ve bu sembolizmin
kodlanmasının doğasına tesir etmektedir.
Avrupa’da çiçek kültürünün canlanması bir yeniden doğuşun, bir
yeniden uyanışın parçasıydı; antikçağdan feodalizme ve oradan da ka
pitalizme uzanan gelişmede basit bir aşama değildi. Yani, XII. yüzyıl
da yazının kullanılması örneğinde olduğu gibi, bu kültürel başarının bir
yönü, düşmüş olan bir parçayı tekrar yerine oturtmayla ilgiliydi;1elbet
>• Bkz. Stock 1983 ve Clanchy 1979.
243
Çiçeklerin Kiiltiirii
244
R önesans'ta İkonlar ve İkonoklazm
limindeydi. Daha sonraki dönemlerde ise her ikisinin yerini de saksı çi
çekleri (fleurs d ’appartement) ve vazolardaki biçilmiş çiçekler alacak
tı. Bunlar tamamen yeni değillerdi; daha önceki devirlere ait M eryem’e
Müjde [Annunciation] sahnelerinde zambakgillere rastlanmaktadır
ama artık bambaşka bir ölçekte kullanılmaya başlamaktadırlar.
245
Çiçeklerin Kültürü
7. Durkheim büttin "toplum sal olgular’i n kısm en özerk doğasm ı ortaya çıkarm ıştı; am a yazı
lı kültür özel bir tür özerklikle karakterize olur.
8. Mussato ve Petrarch enstelasyonu üzerine bkz. K risıeller 1961: 158; yazar bu taç giydirme
töreninin, ortaçağ üniversitelerindeki kam usal resitallerden ve kitap onaylam alarından geliş
tiğini düşünür.
9. Hay 1977: 79.
10. Pearsall ve Salter 1973: 185, alınlığı yaptığı yer: W hitfield 1943: 90.
R önesans'ta İkonlar ve İkonoklazm
247
Çiçeklerin KWtiirii
lığı, pagan dünyaya duyulan bir ilgi ve bazılan için de sivil ve dinsel
alanlarda olan biten arasında bir kopuş eşlik etmişti; bu durum kendi
ni, sanatçdann hem klasik hem de dinsel temalara olan güçlü bağımlı
lığında açığa vuruyordu.
248
Rönesans" ta ikonlar ve Ikonoklazm
Resim 6.1. Jan Breughel (P. P. Rubens’le birlikte). G arland o f Flowers with the Virgin. In
fa n t Jesus a nd Angels. (Prado, Madrid. Foto: Anderson, Ecm ans 1964: Resim I)
Ç içeklerin Kültürü
si, tek bir kaybolan nokta perspektifi kullanılarak ikiboyutlu yüzey üze
rinde üçboyutlu uzam tasvir etme sorununun çözülmesi sonucunda or
taya çıkmış gibi görünüyor. Tezhip edilen kitap, ikiboyutlu olarak
okunması gereken yazıyla üçboyutlu olarak yorumlanması gereken res
mi birleştiriyordu. Gözün bunlardan birinden diğerine geçerken karı
şıklık yaşamaması için metnin etrafına geniş ve genellikle ikiboyutlu
olan, saç spreyi biçimli kenar süslemeleri yapılıyor ve bir tür tarafsız
bölge oluşturuluyordu (Renkli resim V I.l).18 Erken dönem Hollanda
okullarında önemli bir figür olan Burgundyli M ary’nin öğretmeni (yak.
1477-90) tarafından hazırlanan Nasaulu Engelbert’in Saatleri’nde,
trompe ïo e il kenar süslemesi kullanılıyor19 ve bir tür “pencere açısı”
yaratılıyor.30 Birçok sayfada kenar süslemeleri dört köşede de görül
mektedir ve bunlar zarif çiçekler, yaprak ve meyveler içeren, m ürek
keple çizilmiş ince saç spreyi şekillerinden oluşmaktadır.21
Resimlerin içinde de çiçeklere yer verilmekteydi; ibadet eden Bur
gundyli Mary, cam bir vazo içindeki uzun bir demet süsenle dengelen
mektedir. M eryem ’e M üjde’yi betimleyen bir sahnede, Madonna zam
bakları bulunan bir çiçek saksısı yer almaktadır. Bir diğer tezhip çifti,
benzerine az rastlanan bir kenar süslemesi içermektedir; bu kenar süs
lemesi, içlerinde iki cam sürahi ve bir su testisi de bulunan ve hepsin
de çiçekler olan saksılardan oluşmaktadır; su testisinde tavuskuşu tüy
lerinden süsler de bulunmaktadır. Bir sonraki aşama, “natürmortun
anekdota özgü yanını” terk etmek “ve basitçe renkli zemin üzerine rast
gele çiçek ve mücevher serpişıirmek’-ti.22 Aynı döneme ait bir başka el
yazmasında ise kenar süslemeleri üzerinde hasır sepetlerden çiçekler
atan kadınlar resmedilmektedir; okurun dikkatini iyice çekebilmek için
bunlar ayrıntılı bir biçimde gösterilmektedir.
Dolayısıyla Avrupa’daki kenar süslemelerinde, ortaçağın başlarının
basmakalıplaşmış yaprak zincirleri ve daha gerçekçi hayvan şekillerin
den, gotik dönemin başlangıcına tekabül eden, daha natüralist çiçekle
re bir geçişe şahit oluyoruz. “Çiçekleri gerçek hayatta oldukları gibi
resmetme” yeteneği, “XV. yüzyılın en başından itibaren Flaman sana
tının en büyük özelliklerinden biridir.”23 Kenar süslemeleri giderek da
250
R önesans'ta İkonlar ve İkonoklazm
ha geniş bir yer kaplar hale geldiler ve en sonunda, uzman bir ressam
olan Jan (Kadife) Breughel’in (yak. 1568-1642) eserlerinde çiçekler
kenarlardan öne çıkmaya başladılar; İranlı öncülleriyle birlikte daha
önceki dönemlerin Gül Bahçesindeki Madonna temasını ele alan Gar
land o f Flowers with the Virgin adlı resminde, çiçekler Meryem
Ana’nm etrafını çeviren bir çelenk oluşturmaktadırlar (Resim 6.1).
Breughel İtalya’da öğrenim görmüştü ve Milano başpiskoposu Kardi
nal Federigo Borromeo’yla yakın bağlan vardı; Kardinal Borromeo
Karşı-Reform döneminde resim sanatının büyük hamilerindendi ve gö
rünüşe bakılırsa, Breughel’e verdiği talimatlar 1608 dolaylarında Mer
yem A na’nın bu biçimdeki resimlerinin ortaya çıkmasına vesile olmuş
tu.24 Geç ortaçağda olduğu gibi, Katolik kilisesi, kısmen T ann’ya ya
karmanın bir aracı olarak, kısmen de “reformcular”m hedeflerini geri
de bırakmanın bir yolu olarak, (kendisi de bir çiçek olan) Meryem Ana
tasvirlerinin yanı sıra çiçek tasvirlerini ve kullanımını teşvik ediyordu.
Ayrıca, kilisenin hâkimiyeti sadece ideolojik değildi; hamilik aracılı
ğıyla, yapılan resimlerin konulan üzerinde belirleyici bir etkiye sahip
olmuştu.23
Breughel sadece Kuzey Avrupalı, Burgundy ve Aşağı Ülkeler’den
olan tezhipçilerden değil; Güney A vrupa’da Romalı öncüllere duyulan
ilgi canlanmasından da etkilenmişti. Onun resmettiği çelengi İsa’yı,
azizleri ve portreleri çerçevelemek için geliştiren kişi, onun öğrencisi
Cizvit Seghers (doğ. 1590) olacaktı.“ Daha sonralan ise resmin için
deki pencere kaybolmakta ve çiçekler başat bir konum elde etm ekte
dirler; ama bu, bir çelenk ya da çiçek-yaprak zinciri biçiminden ziya
de, vazo resimlerini ortaya çıkaracak olan, genellikle natürmort biçi
minde olmaktadır. Aşağı Ülkeler’de XVII. yüzyılın başlarında gelişen
ve natürmortun başlıca türlerinden biri olan çiçek resmi geleneği böy
le başlamıştı.
251
Çiçeklerin KiUtilrii
252
R önesans'ta ikonlar ve İkonoklazm
253
Çiçeklerin Kültürü
çiçeklerin (ve bir bütün olarak doğanın) derin dinsel hakikatleri ifşa et
tiği anlayışını geliştirmişti.36
O yüzyılda doğan ustaların çoğunun yetiştiği yer olan Anvers'te
Seghers, altar parçalarını ve ibadetle ilgili resimleri çelenkler ve çiçek
lerle süslemişti. Çiçeklerin Meryem Ana’yla özdeşleştirilmesi Karşı-
Reform’un incelikle işlediği ve önemli teolojik ve siyasal anlamlar edi
nen bir noktaydı. Tasvirleri Protestan ikonoklastlann saldırısına uğra
mış olan Meryem A na’nın statüsünü yükseltmek amacıyla, yeni çiçek
resmi okulunun ressamları Meryem Ana suretlerinin etrafını çelenkler-
le donatıyorlardı. Amsterdam ’da 1566’da patlak veren ikon kaşıtı büyük
ayaklanmanın eşiğinde, onun saygı duyulan ikonu taşlanmış ve alaya
uğramıştı. Bu ikonoklazm hareketi, hem teolojik hem resimle ilgili bir
tepkiye yol açtı; resimle ilgili bu tepkinin özgül itici gücü Meryem
Ana’yı bahçe içinde betimleyen resimlerden değil; onu etrafı gül bahçe
siyle, sonra güllerle, daha sonra da çiçeklerle çevrili gösteren resimler
den geliyordu; bu çiçekler, en azından XV. yüzyıl ortalarından beri sık
sık onun suretini süslemiş olan gerçek çelenklerin temsilleriydi.37
Bu Katolik çelenklerdeki çiçekler genellikle karmaşık sembolik yo
rumlara tabi tutulur.38 Frans Yvens ve Gérard Seghers’e atfedilen The
Virgin and Child in a Garland adlı resim aşağıdaki ifadelerle analiz
edilmiştir:
Bu resim üzerine yorum yapanların işaret ettiğine göre, “her bir çi
çeğin anlamı, tüm kutsal metinlerde, edebi eserlerde ya da amblem ko
leksiyonlarında bulunan geleneğe aittir; dinsel ve dindışı anlamlar bu
254
R önesans'la ikonlar ve Ikonoklazm
40 .T ap ic 1987: 26-28.
41. Wlıeelock 1989: 17-18.
42. Bu resim Paris’teki Louvre'dadır. Janr resimlerinin tem elinde yalan alternatif bir sem bo
lik anlam ın olabilirliği, de Jongh 1968-9’da tartışılm aktadır. Rcm brandt ilk eşini Flora ola
rak nesmctmişıi; bu resim L eningrad'daki H crm itage’dadır.
255
Çiçeklerin Kültürü
256
R önesans'ta İkonlar ve İkonoklazm
257
Çiçeklerin Kültürü
Genel olarak daha sivil bir alıcı kitlesine sahip olmakla birlikte, çi
çeklerin edebiyattaki kullanımları sanattaki kullanım biçimine paralel
gelişti. Dante Divina commedia'âa [İlahi Komedya] çiçeklere pek çok
gönderme yapmıştı, ama bunlar çoğunlukla dinsel bir bağlamdaydı.
Ona göre, Dünyevi Cennet, Fra Angelico ve Benozzo G ozzoli’nin -K i
tabı M ukaddes’e değil Floransa’ya özgü bir biçimi takip eden- eserle
rinde görülen çiçek bahçelerine benziyordu. Ama, bestim rum 'laıâari
haberdar olmasına karşın, Dante’nin zikrettiği tür sayısı fazla değildir
ve eserde bitkilerin bilgisinin izine çok az rastlanır.50 Zikrettikleri ara
sında, Meryem A na’yı temsil eden ve kraliçe statüsünde olan çiçek
zambaktan ziyade güldür (“quel bel fior”, “la rosa”). Bununla birlikte,
azizler ordusunu betimlemek için karbeyazı gülü de kullanır.51 Daha so
mut bir biçimde, azizlerin başları zambaklarla ve özellikle de güllerle
taçlandırılır (“ehe tanti ardesser di sopra da i cigli”, “kaşlarının üzerin
deki her şey ateşte”).52
Bu dönemde çelenk ve tacın yerini buket almaktaydı. Avrupa’da çi
çek düzenlemesinden bahsedilmeye başlaması da yine XVII. yüzyılda
dır; daha önceleri bazı estetik teşhir biçimleri elbette vardı, ama çiçek
düzenlemesinin bilinçli bir gelişme göstermesi muhteşem çiçek resmi
döneminde gerçekleşti. Bu yavaş bir süreçti; zira Ç in’de Budizmle bir
likte ortaya çıkmış, Japonlar tarafından daha VII. yüzyılda benimsen
miş ve orada çok daha geç bir tarihte oldukça uzmanlaşmış bir bilgi sis
temine ulaşmıştı.53 XIV. yüzyıl İngiltere’sinde Chaucer, çiçeklerin bah
çelerde teşhir edilmelerinin yanı sıra aristokrat giysilerinde de zengin
ve ayrıntılı kullanımlarını betimlemektedir. Romaunt o f the Rose'da
Aşk aşağıdaki ifadelerle tasvir edilmektedir:
49. N atürm ortun bir alı janrı olarak çiçek resmi üzerine daha fazla tartışm a için bkz. Schne
ider 1980 ve Pieper 1980.
* Ortaçağa özgü, hayvanlara dair hikâyeler ve çoğunlukla illüstrasyonlar da içeren kitaplar
(ç.n.)
50. Paget Toynbee in Cotes 1898: 8 ve 5.
51. Paradiso, XXXI. 1.
52. Purgam rio, XXIX. 146.
53. Çiçek düzenlem esinin tarihi ve XVII. yüzyıl Hollanda'sındaki m odem gelişim i için bkz.
Berrall 1969.
258
R önesans'la İkonlar ve İkonoklazm
İ p e k te n g i y s i l e r iç in d e d e ğ il d i , h a y ır
Ç i ç e k le r v e m i n i k ç i ç e k l e r s a r m ış tı h e r b i r y a n ım .
Ç a p k ın b a k ı ş la r l a s a r m a l a n m ı ş o l s a b ile ...
Ç e le n g i f a r k lı r e n k le r in iç iç e g e ç tiğ i
Ç i ç e k le r l e b e z e n m iş v e r e s m e d ilm iş ti.
P e k ç o k k ı l ı k t a ç i ç e k l e r v a rd ı
P e r g e lle ö r ü l m ü ş g ib is in e ;
B a ş ım ın ü s tü n d e h i ç b i r ç iç e k e k s i k d e ğ ild i,
Ne çimenlerdeki değersiz çiçekler
Ne menekşe, ne cczayir menekşesi,
N e d e in s a n ın d ü ş ü n e b i le c e ğ i b i r b a ş k a ç i ç e k ...
Ve pek çok gül yaprağı sere serpe
İşte orta yere serilmişti:
Ve üstelik onun dikkatli bakışları
Güller tarafından örülmüştü. (890-908. Saiırlar).
54-Giamaııi 1966:66.
259
Çiçeklerin Kültürü
260
R önesans’ta İkanlar ve İkonoklazm
rezene: kuvvet
sedefotu: “iyi huy”
menekşe: alçakgönüllülük
261
Çiçeklerin Kültürü
262
Rönesans' ta İkonlar ve Ikonoklaznı
Ç içekler ve B ahçeler
rı . Toplum sal, teknolojik ve siyasal tarih görüş noktasından kaym a hakkında o kadar çok ze
kice ve ilginç tartışm a yapılm ıştır ki, son zam anlardaki kaynaklara dikkat çekm ek zorunlu
dur- Bkz. Girouard 1978.
263
Çiçeklerin Kültürü
264
R önesans' ta İkonlar ve Ikonoklazm
Sivilleşme sürecinin bir parçası olarak, “cennet” adı artık zaman za
man dinsel olmayan bir bağlamda da kullanılıyordu. XVI. yüzyılda
Hollanda bahçeleri buna bir örnekti.“ Bir sonraki yüzydda günlük ya
zarı Evelyn, Hampton Court hakkında şunları yazmıştı: “Onların Cen
net dedikleri kısımlı bir bahçe vardı ve bu bahçenin içinde, bir mağara
nın ya da mahzenin üzerine inşa edilmiş çok güzel bir ziyafet evi bulu
nuyordu.”67
265
Çiçeklerin Kültürü
266
R önesans' ta İkonlar w Ikonoklasm
Yortusu’nda,' bir temsili törende, katırtırnağı bitkileri ve “zengin ipek-
si çiçekleri” olan altın bir dağ oluşturulmuştu; birinciler Plantagenetle-
re” gönderme yaparken, İkinciler muhtemelen York ve Lancaster’in
beyaz ve kırmızı güllerini simgeliyordu.75 Yüz yıl sonra Fransız sanat
ç ı Jasper Isaac, ziyafet tanrısı Com us’u, kadınların klasik giysiler ve
Ev İçindeki Ç içekler
268
R önesans'ta İkonlar ve İkonoklazm
269
Çiçeklerin Kültürü
Resim 6.2. H. M em ling, Flow ers Sacred to the Virgin (Portrait o f a Young M an in Prayer
tablosunun tersyüzü). (Collection T hyssen-B om enisza. Lugano).
270
R önesans’ta İkonlar ve İkonoklazm
Lale Tutkusu
272
R önesans'ta İkonlar ve İkonoklazm
273
Çiçeklerin Kültürü
274
R önesans’ta ikonlar ve Ikonoklazm
275
Çiçeklerin Kültürü
276
Rönesans' ta İkonlar ve Ikonoklazm
278
R önesans'ta İkonlar ve Ikonoklaznı
inin ölçeği çok genişti. Suffolk’taki Clare’de bin “resim” (renkli cam
panoları) yok edildi, yakınlardaki King’s College ise siyasal nedenler
den ötürü yıkımdan sıyrıldı; renkli cam T an n ’nın hakiki ışığını engel
liyordu.110 O yılın 6 Ocak günü Manchester şöyle yazıyordu: “Tanrı ve
İsa’nın resimlerinin de aralarında bulunduğu aşağı yukarı yüz hurafeci
resmi ve bir kilisedeki büyük taş haçı paramparça ettik.”111 Hıristiyan
lığın bu ana sembolü bile yıkımdan m uaf değildi. 1641 yılında Here-
fordshire’da, “ateşli bir suret parçalama galeyanında” haçlar parampar
ça edilm işti."2 Bu eylemler İngiltere’yle sınırlı değildi; 1523 Zürih
ayaklanmalarıyla başlayarak, benzer örnekler Almanya, İsviçre, Fran
sa ve özellikle de Hollanda da mevcuttu; bu olgu Avrupa’nın dört bir
yanma yayılmıştı ve küçük bir tarikatın tasarrufunda değildi.
Reform'un çiçek kültürünü etkileyen başka bir yönü daha vardı. Bu
nokta ölüleri yâd etmek için yapılan anıtlarla ilgiliydi. 1560 yılında
kraliçe, böylesi anıtları reformcuların saldırılarına karşı koruyarak bu
hareketin etkilerini sınırlamaya kalkıştı; bu durumun mezar heykelcili
ğinin gelişmesi üzerinde belirleyici bir etkisi vardı. Öncelikle, bağlılık
artık daha önce gösterildiği biçimlerde, yani ya kiliseleri ya da mezar
ları süsleyerek gösterilemiyordu. Ama sadece sunulara değil biçime de
karşı çıkılıyordu. XVI. yüzyıl sonlarında dikilen bazı anıtlar hâlâ müs
rif statü gösterileriydi; ama dinsel temalarla süslenmek yerine, hem çe
şitli sembolik süslerle hem soyut erdemler, inanç, bilgelik, umut ve ha
yırseverlik kişileştirmeleriyle dekore ediliyorlardı: Hintliler, kafatasla-
n ve çapraz kemikler, tırpanlar, kaplar, ağlayan çocuk yüzlü melek
ler.113 Reform mezarlığın sivilleşmesi ve bir ölçüde de eşitlikçileşmesi
sonucunu doğurmuştu.
XVI. ve XVII. yüzyıl İngiltere’sinde ölülerin defnedilmesine ilişkin
mevcut rilüellerin doğası hakkında şiddetli itirazlar ortaya çıkmıştı.
Araf anlayışının reddedilmesi tabii ki Luther’in endüljanslara karşı çı
kışının merkezi unsuruydu; hısım akrabanın çabalan, yazgısı önceden
belirlenmiş olan ruhun kaderi üzerinde herhangi bir etkide bulunamaz
dı. Aynca, ruhun bedende nihai olarak tekrar canlanacak olması, üze
rinde fazla durulan bir nokta değildi. Definle ilgili ritüellerin “ancak
Katoliklere layık” olduğu beyan edildi ve bu anlayış, 1640’ların ortala
rında çıkan A Directory fo r the Publique Worship ofG od'daki [Tann-
ya İbadet Rehberi] ölüler “hiçbir tören olmaksızın” gömülmelidir, çün-
279
Çiçeklerin Kültürü
280
R önesans'ta İkonlar ve İkonoklazm
n yazılı iki taş levha” verir. Musa uzaktayken îsrailoğullan onun kar
deşi Harun’a giderler ve ona, “Kalk bize öncülük edecek bir ilah yap”
derler. Bunun üzerine Harun onların altın küpelerini toplar, dökme bir
buzağı yapar ve “ona bir oymacı aletiyle biçim verir.” En azından Kral
James versiyonunun anlattığı biçimiyle, bu putun önünde halk kurban
keser, yer, içer ve çıplak dans eder. Olup biteni gören Musa, üzerinde
Tanrı’mn kelamı “oyulmuş” olan levhaları fırlatıp parçalar ve halkını
gerçek Tanrı’dan yana olmaya çağırır. Levililer bu çağrıya uyarlar; da
ha sonra onlara, ordugâhta kapı kapı dolaşın ve “kardeşlerinizi” öldü
rün der. Bunun sonucunda üç bin kişi öldürülür; ama Musa geride ka
lanları günahtan kurtarmış, onları Tanrı yoluna döndürmüş, levhaların
bir kopyasını edinmiş ve “süt ve bal ülkesi” vaadi almıştır."9
Bu hikâye temamızla birkaç şekilde ilgilidir. Birincisi, İsrailoğulla-
nna Yehova’ya tapmaları ve diğer bütün tanrılardan uzak durmaları öğ
retilmektedir. İkincisi, oyma kelam oyma surete karşıdır; tıpkı Clairva-
uxlu Bem ard’ın Başkeşiş Suger’e karşı çıkışı gibi; bu karşıtlık Avrupa
kültür tarihinin genel temalarından biri olmaya devam etmiştir. Üçün-
cüsü, bir dinsel zulmün bu ilk anlatısında üç bin kişi ölmüştür; bu zu
lüm esnasında ibadet nesnesi, yani dinsel suret parçalanır. Ve bu nesne
kan kurban etme ve lüksün yanı sıra, şölen yapma, içki içme, çıplak
dans etme ve ahlâksız davranışla da özdeşleştirilmektedir.
Aynı tema, Poussin’in Leyden’den bir yüzyıl sonra 1626’da yaptı
ğı Ahin Buzağıya Tapınma tablosunun merkezindeydi (Resim 6.3). Bu
zağının boynunun ve kamının ve de üzerinde durduğu kaidenin etrafın
da çelenkler asılıdır;'20daha sonra yapılmış ve daha güzel bir resim olan
Londra’da National Gallery’deki aynı adlı tablonun daha serkeş cüm
büşlerinde, bu özellik daha az vurgulanmaktadır. Poussin, sadece Arca-
dialı Çobanlar121 ve özellikle de Epik Şairin İlharnım gibi klasik resim
lerde değil; Davut'un Zaferi123 gibi Kitabı M ukaddes’e özgü sahneleri
anlatan resimlerde de çelenkleri çokça kullanmıştır. Yaprak ve çiçek
dekorasyonlarının içerimleri konusunda hayli bilinçli olduğu, çiçek,
cinsellik, çelenk, klasik heykeller ve bahçe temalarının sıkıca iç içe
geçtiği 1631 tarihli Flora Krallığı adlı tablosunda açıkça görülür (Re
sim 6.4).124
282
R önesans'ta İkonlar ve İkonoklazm
Resim 6.3. N. Poussin, A ltın B uzağı'ya Tapınm a, 1626. (M. H. de Jong M useum . San Fran
cisco).
dece dekorasyon ya da saygı için bile olsa, dinsel amaçlar için çiçek
kullanımını olumsuz etkilemişti. Ama Hıristiyan ibadetini düzeltmeye
çalışan hareket çiçek kültürünü başka biçimlerde de etkilemişti; çünkü
genel olarak ritüele ve gösterilere (kilisenin dışında yapılanlara bile)
yönelik tutumları çoğunlukla köklü bir değişime uğratmıştı. Fransa’da
olduğu gibi İngiltere’de de gizem ve mucize oyunları Elizabeth döne
minin başlarında ortadan kalktılar. The Book o f Sports üzerine dönen
münakaşalardan bahsederken gördüğümüz gibi, popüler kültürün baş
ka öğeleri de Püriten kanadın saldırısına uğramıştı. Essex’te, tam da
büyücü avının başladığı zamanda, festival ve kutlamalarda dikkate de
ğer bir düşüş yaşandı;126 Noel’de yapılan geleneksel misafirperverlik
gösterilerine bile şüpheyle yaklaşıldı. Hem dindışı hem dinsel topluluk
rıtüelleri çiçeklerle özdeşleştirilme eğilimindeydi; başta Püritenler ol
mak üzere Protestanlar, bireyin Tanrı'ya ve topluma yaklaşımının baş
kalarının aracılığı olmaksızın olması gerektiğini vurguluyorlardı. Bu
görüş her türlü festivali etkiledi.
Çiçeklerin Kültürü
Resim 6.4. N. Poussin, Flora Krallığı, 1631. (Staatliche Kunstsam m lungen, Dresden)
Dinsel ve Siyasal
A raçlar O larak F estivaller
284
R önesans'la İkonlar ve İkonoklazm
432 ila 440 yıllannda kayda geçti.127 Ev içi ve kamusal kutlamalar işte
bu öğretisel bağlamda ortaya çıktı; bunlar kuşkusuz yerel âdetleri temel
almışlardı ve daha sonraları evleri yeşilliklerle, yani çobanpüskülü, sar
maşık ve ökseotuyla süsleme bu kutlamaların bir parçası haline geldi.
XVI. yüzyılın bazı Reformcuları için bu kutlamalar sadece bir pa
ganizm aurasına sahip olmakla kalmıyor, aşın bir keyif düşkünlüğü
sergiliyorlardı. Rom a’nın Saturnalia ya da kuzeyin Yule festivalleriyle
arada devamlılığın olduğunun düşünülmesi de cabasıydı; zira kutlama
lar, başta İngiltere, İskoçya ve New England ‘ın Püritenleri ve Presbi-
teryenleri olmak üzere bazı reformcu Protestanlar tarafından birtakım
nedenlerden dolayı antipatik bulunuyordu. Aşırılığa karşı saldırıyı
1580’lerde Philip Stubbes, The Anatomie o f Abuses [İstismarların Ana
tomisi] adlı eserinde başlattı. Bunu başka itirazlar izledi; itirazların
kaynaklandığı nokta şuydu: Ortaçağ sonlannda Noel paskalyaya göre
ikincil önemde iken, XVI. yüzyıldaki çatışmalar, kısmen hem anne ola
rak Meryem Ana’nın hem Noel beşik ikonunun rolü üzerindeki vurgu
dan dolayı, onun önemini Karşı-Reform’un Katoliklerinin gözünde ar
tırmıştı.128 Dolayısıyla bazı Protestanlar için Noel aynı anda hem pagan
hem Katolikti.
Noel ve diğer “sporlar” hakkındaki fikir ayrılığı Katolikleri ve Pro
testanları ayırdığı kadar, belki ondan daha da fazla, Anglikan ve Kato
likleri bir yana, çeşitli muhalifleri [dissenter] ve “resmi kiliseyle uyum
karşıtlarını” [non-conformist] da öbür yana savurmuştu.129 Gerçi XVII.
yüzyıl başlarında festivaller devam etmiş ve aslında Book o f Sports
(“Morris kitabı” şeklinde aşağılanıyordu) tarafından teşvik edilmişler
di; ama Püritenler böylesi etkinliklere şiddetle karşı çıkıyorlardı ya da
açıkça sivil karakter taşıyan alternatif kutlamalara sığmıyorlardı. Parla
mento binasını havaya uçurmayı hedefleyen komplonun ardından 1606
yılında, bu kurum 5 Kasım gününü Barut İhaneti Günü (Halk arasında
Guy Fawkes Günü olarak biliniyordu') olarak ulusal tatil ilan etti. 1 ve
2 Kasım gibi yakın zamanlı Bütün Azizler Günü ve Bütün Ruhlar Gü
nü de dahil olmak üzere “Katoliklere layık” bütün festivalleri [yortula
rı] reddeden Püritenler bu karan coşkuyla destekledi ve 5 Kasım bilinç
li olarak onların yerine geçirilirken çiçeklerin yerini de havai fişekler
aldı. Azizler günü, gizemli oyunlar ve cümbüşler, ahlâksız ve kuralsız
285
Çiçeklerin Kültiirii
286
R önesans'ta İkonlar ve İkonoklazm
patisinin göstergeleri şeklinde yorumlanabiliyordu.”135 Aynı şey Bahar
Bayramı kutlamaları için de geçerliydi; Ditcheat’da Richard Allein,
“mayıs direğinin bir put olduğunu” ilan etti.136 Dolayısıyla, Herrick’in
"Corinna” şiirinde kuşlar ve çiçekler “doğal bir Bahar Bayramı hürme
ti” sergilediklerinde, kendilerini Püriten davanın karşıtı safa yerleştiri
yorlardı. Marvell ve Milton gibi bazı destekçiler bahçeler hakkında
muhteşem şeyler yazmışlardır. Ama çok daha aşın taraftarlar için ge
rek çiçeklerin gerekse bahçelerin kullanılması siyasal anlamlar taşı
maktaydı. Ateşli bir kralcı olan Richard Lovelace’m pastoralinin bir
parçası olan Lucasta da (1659) Aramantha, İç Savaş ortamından huzur
lu kır hayatına çekilir ve bir bahçeye girer; bu bahçede bizzat çiçekler,
ülkenin genelinde yasaklanmış olan bir ritüeli yerine getirmekte, kendi
Flora’lanna, yani Mayıs kraliçesine taç takmaktadırlar.137
Klasik dönemin çelenk ve taçlarına olan ilgi Rönesans döneminde
canlanmış olmakla birlikte, solan çelenkler ile dayanıklı (tercihan ma
nevi) taçlar arasındaki karşıtlık devam etmiş ve özellikle de XVII. yüz
yıldaki münakaşaların gündeminde olmuştu. Aynı zamanda, rahatlığın,
lüksün ve hatta lanetin bir sembolü olan gül çelengi, dikenli tacın kar
şıtıydı.138 Çiçeklerin kıymetini azaltan bir diğer olgu da. onların mey
veyle sonuçlanan sürecin başlangıcı olmaları olabilir. Çiçekleri kopar
mak ağacı kısırlaştırmak, Hıristiyan imgeleminde olduğu gibi üzüm ba
ğını “meyve vermez” hale getirmektir. Bu yüzden, “Coronet” [Küçük
Taç] adlı şiirinde Marvell şöyle der:
287
Çiçeklerin Kültürü
eserinde m evcuttu.141 Bir kez daha, mecaz olarak bile, tanrıya bir şeyler
sunmada potansiyel bir çelişki bulunmaktadır; çünkü “bütün dinsel şi
irlerin paradoksu” şudur ki, yaratıcı T ann’ya ölümlüler tarafından su
nulan şeref payeleri, maddiyat hâzinesi bir tarafa, onun ölümsüz şanı
na asla hiçbir şey ekleyemez. Dolayısıyla, Marvell T an rf ya küçük bir
taç (yer yer taç ya da çelenk şeklinde gönderme yapılmaktadır) sunma
yı düşündüğünde, çiçeklerin onun ayaklan altında ezilmesi sonucuna
varmaktadır.142
Ç içeklerin R estorasyonu
288
R önesans'ta İkonlar ve İkonoklazm
146. Underdown 1985: 261. İngiltere'nin iç bölgelerinde kuyu süsleme âdeli devam etmek
tedir ve bu etkinlikte çiçekler bolca kullanılmaktadır.
47. Underdown 1985: 275. Yazarın gösterdiği gibi, karşıt yaklaşımlar, ekolojik farklıîıklar-
a özdeş bölgesel kültürlerle ilişkiliydi.
‘48. Delenda 1987: 16.
289
Çiçeklerin Kültürü
149. D elenda 1987: 19. Giovanni Pozzi ve M araia Cataldi G allo’nun çalışm asına gönderme
yapıyor.
150. Freem an 1978: 179. H aw kins'in, Partheneia sacra (1633) eserinden bahsediyor.
151. Kesin bir ifadeyle söylersek, am blem ler çizim lerle resim lenen sözcüklerdi.
152. Thom as 1983: 223, 230.
290
R önesans’la İkonlar ve İkonoklazm
292
Y e d in c i B ö lü m
PAZARIN BÜYÜMESİ
akın zamanlar hakkında yazarken üzerinde durmak istediğim bir
Y kaç nokta var. Bunların birincisi pazarın büyümesi ve bunun, çiçe
ğin lüks sayıldığı dönemlerde müphemlik, eleştiri ve saldırıya manız
kalan çiçek kullanımı üzerinde ne gibi etkilerinin olduğu meselesidir.
Bazı öğeler yaşamaya devam etmekte ve halihazırdaki Anglo-Ameri-
kan kullanımında kendilerini dışavurmaktadır; diğerleri cenaze çiçek
lerine yapılan masraflara karşı kişisel bir direniş (“ni fleurs ni couroıı-
nes”) biçimini almaktadır; daha başkalan ise bazı sosyalist devletlerin
uygulamalarında ortaya çıkmaktadır. Ama, Hollanda örneğinin ikna
edici bir biçimde gösterdiği gibi, pazann büyümesi, kısmen, dinsel ve
ahlâki kaygılara rağmen bizzat çiçekçilerin tanıtımını yapıp destekledi
ği Aziz Valentine yortusu gibi günlerdeki çiçek verme ihtiyacını karşı
layarak bu protestoların çoğunu yatıştırabilmektedir. İkincisi, formel
çiçek kültürünün büyük ölçüde kentsel bir kökeni olduğu ve ister rahip
lerin ve çiçekçilerin ister yazarlar ve yayımcılarının bakış açısından ba
kılsın, “m edenileştirici” olarak görülen süreçlerle bağlantılı olduğu
yollu temayı geliştirmek istiyorum. Bu anlamda, çiçek kültürü yukarı
dan ve dışarıdan teşvik edilmektedir; ortaçağda genel olarak halkın, ki
lisenin makul bulduğu kamusal ayinlerin yetersizliği nedeniyle çiçek
kültürünü hoş karşılamış olabilecekleri kırsal bölgelerde bu durum
özellikle geçerliydi. Bu ise iki başka sorun ortaya çıkarmaktadır: Çi
çeklerin anlamı ve popüler kültürü oluşturan öğeler. 8. bölümde, XIX.
yüzyıl başlarında Paris’te ortaya çıkan ve oradan bütün Avrupa’ya, da
ha sonra da 9. bölümde tartışıldığı gibi Am erika’ya yayılan Çiçeklerin
S ili’ne eğiliyorum. Bu dil “popüler kültür”ün bir parçası olarak değer
lendirilebilir; ama toplumun geri kalanına “dayatılan” ya da onun tara
fından benimsenen şey büyük ölçüde kentsel edebi dünyanın bir ürünü
dür. Diğer, daha “popüler” öğeleri 10. bölümde inceliyorum; ama bu
295
Çiçeklerin Kültürü
296
Pazarın Büyümesi
1- Yakındoğu v e A vrupa’ya giden İpek Yolu M.Ö. II. yüzyıldan itibaren açıktı.
2. Arap idaresi altında Palerm o, nüfusu Konstantinopolis dışındaki bütün Hıristiyan kentle
rinden daha fazla olan, dünyanın en büyük kentlerinden biri haline geldi. Bkz. Finley. Mack
Smith ve Duggan 1986: 52.
3- Bunlar Bethnal G reen ve diğer yerlerdeki Huguenot ipek dokum acılığıydı. Fransa'da gi
yim endüstrisinde kullanılan yapay ipek çiçekleri fle u rs ilaliennes [İtalyan çiçekleri] olarak
•anırmaya devam ettiler.
4. Casa de G uine m em urlarının Kral M anuel’e, Sao Jorge da Mina hakkındaki 27 Eylül 1510
•anhli m ektubuna bakınız: m ektup, editörün. “Doğu Hint A daları'ndan gelen bir tür basma
§ıniz ya da callico” olarak açıkladığı, pim tados ya da pintadoes talebine değinmekledir. Böy-
esı kumaşlar olm adan, "tüccarlardan allın alınam az” . Bu m allann, on yıl önce bir üs kunıl-
mu5 ° 'an H indistan'dan gelm esi mümkündür; am a Hindistan kum aşının A vrupa'ya Yakın
doğu yoluyla da ulaştığını biliyoruz (Blake 1942).
297
Çiçeklerin Kültürü
298
Pazarın Büyüm esi
ların parlak bir şekilde gösterdiği gibi, Mısır ile Hindistan arasında et
kin bir deniz ticareti mevcuttu; ama ancak XVI. yüzyılda Portekiz ka-
ravelalannın Pasifik’te boy göstermeleriyle Doğu’nun m allan Batı Av
rupa’daki daha geniş pazarlara, daha büyük miktarlarda, daha kaliteli
olarak ve daha iyi fiyatlarda akmaya başladı. Karşılaştıkları Asya ge
milerine kıyasla bu tekneler daha küçük olsalar da, am barlan önemli
miktarlarda değerli mal taşıyabiliyordu ve daha üstün silahlan sayesin
de Portekizliler Hint Okyanusu ve Çin denizlerindeki deniz ticaretinde
çok önemli bir rol oynayabiliyordu. Bir diğer ilerleme de, XVI. yüzyıl
sonlannda Kuzeybatı Avrupa ülkeleri İspanyol ve Portekiz tekellerini
kırmayı ve kendi bağımsız ticari bağlarını geliştirmeyi başardıklannda
gerçekleşti. Protestanlıkla özgürleşen bu ülkeler papalığın koyduğu ve
Katolik monarşilerin tüccarlarının lehine olan kısıtlamaları dikkate al
mıyorlardı.
Çiçekler yünlü kum aş üzerimle çok erken tarihlerde boy gösterm işlerdi: am a eski M ısırlı
larda rastlanan bu çiçekler, nakış biçim indeydi (Joret 1897: 240 vd.).
9-Thom ton 1978: 107 vd.
İÜ. Bu süreç 1570’ler ve 1580’icrdc başladı (Irwin ve Brctt 1970: 4).
299
Çiçeklerin Kiillürii
300
Pazarın Büyümesi
301
Çiçeklerin Kültürü
302
Pazarın Büyüm esi
303
Çiçeklerin Kültiirü
21. Çin, erken dönem lerde B atı'dan pek çok cultigen almıştı; Laufer (1919), çivitoıu, yase
min ve nergis de dahil olm ak üzere çeşitli bitkilerden oluşan bir liste verm ektedir. Bu arada
ters istikam ette ise ravent ve gülhatm i (A lthaea rosea) gitmişti.
304
Pazarın Büyümesi
Kent Pazarı
305
Çiçeklerin Kültürü
Çiçek Satıcıları
306
Pazarın Büyümesi
307
Çiçeklerin Küllürii
308
Pazarın Büyüm esi
. . >31kök.— -
_ , .r ' r : ı L z lT t t n o
Resim 7.1. Çiçekçi kız ve sepeti, Paris, XIX. yüzyıl sonlan. (Maumönü 1897: 35)
Çiçeklerin Kültürü
Resim 7.3. Bir çiçekçi kulübesi. Paris, XIX. yüzyıl sonlan. (M aum ene 1897: 41)
310
Pazarın Büyüm esi
olmaya devam etmektedir; ama patlayan ticaretin aslan payı artık, ha
vagazı sihriyle aydınlanan anacaddeler üzerindeki dükkânlarında çiçek
satan butik buketçilerinin ellerindeydi; Paul de Kock bu yenilikleri,
Balzac, Dumas ve diğerlerinin yardımıyla üretilen, 1840’lann Pa
ris’inin olağanüstü bir anlatısı olan La Grande Ville, nouveau tableau
de Paris, comique, critique et philophique’de betimler.30 Aydınlanma
ları ve düzenlenme biçimleri dışında böylesi butikler tamamen yeni
şeyler değillerdi. Ama 1830’larda artan refah magasirîlerin [mağaza]
çoğalmasına yol açtı; bunların en önde gelenlerinin birçoğu, la mode
mallar satıyordu: bir dükkân hiyerarşisinden söz edilecekse en başta
modiste [kadın şapkacıları] (chapeaux à fleurs satıyorlardı), sonra co
uturière [kadın terzileri] ve cordonnier [kunduracılar] geliyordu.31
Bunlara ek olarak yeni lokantalar açıldı ve bakkallar için, kurutulmuş
mal satan ve magasins de nouveautés [yeni çıkmış mallar mağazası]
olarak bilinen yeni bir dükkân türü ortaya çıktı. Yirmi otuz yıl sonra,
1869’da, Aristide Boucicaut Paris’teki ve muhtemelen de dünyadaki
ilk büyük mağaza olan (çeşitli reyonlardan oluşan mağaza) Bon
Marché’nin temelini attı; öte yandan benzer gelişmeler aşağı yukarı ay
nı dönemde Amerika ve İngiltere’de de yaşanmaktaydı.32 Dükkânın ge
lişimi müşterilerin isteklerinin tedarik edilmesi meselesi değildi sade
ce; geçici pazar tezgâhının asla gerçekleştiremeyeceği bir talep de ya
rattı. Daha önceki dönemlerde de toplumda moda olgusu mevcuttu.
Belli metalara yönelik talepler hızla oluşturuluyor ve tüketiliyordu.
Shakespeare’in The Winter’s Tale [Kış Masalı] adlı eserinde, Auloly-
cus’un tepsisi, şüphesiz böylesi hızlı değişimlere maruz kalan ufak süs
nesneleri taşıyordu; saç stilleri, şarkılar ve danslar, “geleneksel” sözcü
ğünün sık sık çağrıştırdığından kesinlikle daha az durağan olan birçok
Afrika toplumunda aynı özellikleri ifşa ederler. Modem dönem Avru
pa’sındaki farklılık değişimin mevcudiyetinde değil hızmdadır; ayrıca,
“moda”ya uyan ve “les marchands de nouveautés” tarafından satılan
malların kapsamındadır.
Çiçekler yerel ekonominin ve perakende satışların bu genişleme sü
recinde ^ e r a ld ıla r D e Kock büyük buket tüketiminden bahseder; baş-
De K ock'un eserleri çağdaşlarınca iyi biliniyordu. Bunlar, Karl M arx'in Jenny'ye 17 Ey
lül I878’de yazdığı ve Balzac ile Paul de K ock'u karşılaştırdığı m ektupta da vardır-
• Engels ise Eduard B em stein'a 21Tem muz 1884'te ve Laura L afargue’ye 12 Haziran
91 de yazdığı m ektuplarda onun oyunlarından birine değinm ektedir; ondan şaka yollu bir
'Çimde, “evliliğin ve ailenin kökenleri” hakkındaki “ büyiik otorite" olarak bahsetmektedir,
'm üzerinde açık bir kelim e oyunu. Jam es Joyce’un U lysses' inde M olly’nin uzun m onolo
gunda yapılmaktadır.
'• Bkz. öm eğin Blessington 1842.
32- Miller 1981.
Çiçeklerin Kültürü
312
P azarın Büyümesi
313
Çiçeklerin Kültürü
314
Pazarın Büyüm esi
ması farklı bir kisvede bu mitolojide karşımıza çıkar; bazı ilginç deği
şikliklerle birlikte özellikle de XIX. yüzyılda ve XX. yüzyıl başlarında.
Çiçekçi kızların, bulvar yaşamına dair, dramların yazarı Paul de
Kock’un eserlerinde özellikle önemli bir yeri vardır. La Bouquetière
des Champs-Elysées (1839) adlı oyunda, fakir bir evde doğan ama iyi
bir ailesi olan yetim Séraphine, arkadaşı Daligny’e yardım etmek için
gizlice çiçek satar. Daligny zor koşullarda onu kurtarmıştır; ama artık
resim yaparak para kazanamamaktadır, çünkü kızın [Séraphine’in]
onurunu savunmak için girdiği düelloda yaralanmıştır. Oyunun konu
sunun vurguladığı olgu çiçek satmanın “adi” bir iş olduğudur; bu işi ya
pan çekici kızlar yüksek statülü müşterilerinin ilgisini çok çekerler. Sö
zünü ettiğimiz oyunda hem erkek hem kız kahraman iyi aileden gel
mektedir ve en sonunda evlenirler. Bir başka çiçekçi kız, Kock’un La
Bouquetière du Château d ’Eau (1855) adlı romanında karşımıza çıkar;
Violet [menekşe] adındaki, fakir bir ailede büyümüş olan bir genç kız,
Paris’in o bölgesinde kurulmasına yeni izin verilmiş bir tezgâhta (bir
butikten ziyade bir stand) çiçek satmaktadır. Sık sık centilmenlerin il
gisine maruz kalır; ama onların hamlelerini şu yanıtla reddeder: “M üş
terilerimi aptalca şeyler söylemekten vazgeçiremem.”4' Burada da kızın
gerçek, “yüksek” statüsü, uygun bir birleşme yapacağı zamanda ortaya
çıkarılır. Bu oyunların konulan oldukça tahmin edilebilir cinstendir.
Nicholas M ullen’in Janet, the Flower Girl (1880) adlı eserinde, bir İn
giliz lordu Fransa’yı ziyaret eder ve inciçiçekleri satan güzel bir kıza
âşık olur. Kızın bütün çiçeklerini çok yüksek bir fiyata satın alır. Daha
sonra kızın onun kuzeni olduğu ortaya çıkar; çocukken bir Çingene ta
rafından kaçırılmıştır. En sonunda bir evlilik düzenlenir.42 Sevilen kişi
nin gerçek sınıfsal statüsünün ortaya çıkması teması (ki daima kızın
statüsünün yükselmesi meselesidir) hipergami* temasının bir varyasyo
nudur. Avrupa’da bu evlilik biçimi arzu edilir bir durum iken, insanla
rın kendi (ya da muhtemelen komşu) kasttan bir kişiyle evlenmek zo
runda olduktan Hindistan gibi toplumlarda gereklilikti. XV. yüzyıla ait
Sanskritçe üç Kâlidâsa oyunun ikisinde, aşağı tabakadan kız kahraman
lar olan^âkuntalâ ve Mâlavikâ’mn en sonunda üst tabakadan ve kral için
uygun eşler olduklan ortaya çıkar.
Gerek butik içinde gerek dışında çiçekçi kızlann toplumsal statüsü
41. 1855: i, 83. Kock aynı zam anda I m Jolie Fitle du fau b o u rg (1840), La Demoiselle du cin
quième (1856) ve Les D em oiselles de m agasin ( 1863) adlı eserleri de yazmıştır. Onun eser
leri kentsel ortam a. P aris'in bulvarlarına dair dram lardır.
42. Bu oyunu H arvard’daki W idener Library'de bulurken, bana eşlik eden kişiye o kızın doğ
duğunda iyi biri olduğu tahm inini yapmıştım. Ve tahm inim doğru çıktı.
Aynı ya d a daha yüksek statülü toplumsal gruptan evlenm e, (ç.n.)
315
Çiçeklerin Kültürü
316
Pazarın Büyüm esi
317
Çiçeklerin Kültürü
Iikte, farklı tür kumaşlar için daha küçük dükkânlar varlıklarını sürdür
dü ve büyük mağazalarda çiçek satılıyor olsa da, çiçeklerin çabuk sol
ma özelliği ve talebin doğası onlara çok az avantaj sağlıyordu. Seyyar
satıcıların pazardaki rolünün giderek daha marjinal hale gelmesine kar
şın, çiçekçi dükkânları çoğaldı.
Günümüzde çiçek satıcılarının oluşturduğu hiyerarşi büyük ölçüde
geçen yüzyıldaki gibi olmaya devam etmektedir, ama talep ve çiçek sa
tış yerleri çok büyük ölçüde artmıştır. Sadece biçilmiş çiçek ticareti de
ğil; başta çiçekçiler olmak üzere kapalı ve açık alan bitkileri ticareti
için de aynı durum geçerlidir. Açık alan bitkileri ticaretinin genişleme
si belli ki kentsel bir olgu olmaktan ziyade yörekentsel [suburban] bir
olguydu; öte yandan, her odayı bir seraya dönüştürme çabası giderek
hem kentin hem yörekentin bir karakteristiği haline geliyordu. Bitkile
rin perakende satılması, bazen çiçekçi dükkânlarında, daha sık olarak
da fidanlık ve yetiştiricilerde olmak üzere uzun zamandan beri mevcut
tu. Ama bahçe merkezlerinin oluşturulmasıyla birlikte miktar ve ölçek
büyük oranda arttı. Çağdaş İngiltere’de bunların bazıları, pazar günle
rinde ailelere cazip gelen yerler haline gelmiştir; çünkü buralar dinsel
tatil günlerinde açık olan çok az dükkân türünden biridir. Eski zaman
ların fidanlıkları ise gözden uzak kalmış, geniş halk kitlelerinden ziya
de işin uzmanlarının uğradığı yerlere dönüşmüşlerdir.
Bahçe merkezlerinin bazıları ek bir reyon olarak çiçek satıyor olsa
da. buralar öncelikli olarak çiçek satışı için düzenlenen yerler değiller
dir. Başta büyük kentlerde olmak üzere bu hâlâ çiçekçilerin ve bireysel
çiçek satıcılarının işidir. Kırsal alanlarda insanlar genellikle kendi çi
çeklerini kendileri yetiştiriyorlar ve daha küçük kentlerde ise pazardan
satın alıyorlar. Birkaç yıl öncesine kadar, Güneybatı Fransa’daki Gra-
mat gibi küçük kentlerde çiçekler bakkallarda da satılırdı. Bugün ise bu
kent iki çiçekçi dükkânına sahip olmaktan gurur duyuyor; yakınlarda
ki daha küçük bir merkez olan Bagnac bile iki satış noktasına sahip: Fi
danlıkla (pépinière) bir adam ilgilenirken, bir kadın bahçe bitkileri, bi
çilmiş ve yapay çiçekler satıyor.44 Kırsal bölgelerde çiçekçiler genellik
le çiçeklerle birlikte cenaze dekorasyonları ve mezarlar için plaket de
satmaktadırlar; porselenden yapılan ve çiçeklerle süslenen plaketlerde
“à notre M éme” [büyükannemize] gibi yazılar bulunur; bu çiçekler, ev
dekorasyonu için bölgede çok aranan ve yapay ya da kurutulmuş çiçek
lerden daha uzun ömürlü olan les immortelles’ti [ölmezotu], İtalya’da
olduğu gibi mezarlıkların hemen yanında çiçekçi olması çok sık rastla
318
Pazarın Büyümesi
nır bir durum olmamakla birlikte, ölüm, gerek taze ve kurutulmuş ge
rek yapay çiçeklerin satışı için başlıca vesilelerden biridir.
Paris’te dükkânlar daha uzmanlaşmış durumdadır ve çiçekçi kulü
beleriyle seyyar buketçiler tamamen olmasa da büyük ölçüde ortadan
kaybolmuşlardır. Aynı durum, kısmen caddelerin motorlu araçların hâ
kimiyetine girmesinden dolayı, cadde köşelerinde bekleyen çiçekçi
kızlar için de geçerlidir. Bununla birlikte, bouquetière au panier' in [se
pet buketçileri] yerini bouquetier du métro [metro buketçileri] almıştır;
ama bunlar gündüz vakti kaldırımlarda koşuşturan insanlara değil (ya
ka çiçekleri artık zenginler arasında bile günlük olarak takılan şeyler
den değildir), evde bekleyen hanımlarına akşam yemeğine giderken çi
çek almayı unutmuş olanlara hizmet vermektedir. Festivallerde akşam
ları satışa çıkan seyyar satıcıları gündüzcü seyyar satıcılar tamamla
maktadır.47 XIX. yüzyıldan beri değişmiş olan bir nokta da şudur: Bu
günkü çiçek satıcıları, geçmişteki çiçekçi kızlardan farklı olarak, nere
deyse tamam ıyla yabancılardan oluşmaktadır. Alt sınıfa ait bu meslek
leri artık çoğunlukla göçmenler yapmaktadır.
Çiçek satıcılarına ilişkin bu çeşitlilik mevcut uygulamayı temsil
eden bir durumdur; çiçekçi dükkânlarının kendileri de sıradan dükkân
lardan vitrinlerinde az bulunur zarif ve pahalı çiçek demetleri sergile
nen büyük mağazalara kadar çeşitlilik arz etmektedirler. Değişen şey,
kısmen talepteki artıştır; özellikle de televizyon, sinema ve artan hare
ketliliğin şehirdeki yaşam biçimlerini daha yakından takip etmeye itti
ği kırsal bölgelerdeki talep artışıdır. Perakende satışın doğası da kıs
men değişime uğramıştır; ama daha çarpıcı biçimde değişen şey arzın
miktarı ve çeşitliliğidir.
319
Çiçeklerin Kültürü
320
Pazarın Büyüm esi
321
Çiçeklerin Kültürü
53. BM Ekonomik ve Toplum sal İşler D epartm anı, SITC değerleri, 292.7.
54. AGREX raponı 1974: 8.
322
Pazarın Büyüm esi
323
Çiçeklerin Kültürü
324
Pazarın Büyümesi
329
Çiçeklerin Kültürü
miotic] bir analiziyle birlikte bir dizi oldukça formel anlamlar listesi
sunmuştu. Bu, geleneğin keşfi mi yoksa icadı mıydı? Zira, en azından
bu elkitaplarının, annelerinin ya da anneannelerinin sahip olduğu ama
kendilerinin pek az tanıdığı bir bilgiyi sunduğunu düşünenler için, ke
sinlikle bir gelenek haline gelmişti.
Benim bu alandaki ilgim kısmen etnografıktir; bu olgunun beni ken
disine çekme nedeni, ister oryantalizm ister başka biçimlerde olsun,
Doğu’nun etkilerine maruz kalan Avrupa kültürünün bir parçası olma
sıdır. Ama ben aynı zamanda “kültür”ün doğasının karmaşık toplumlar-
da aldığı biçimlerle, özellikle de yazılı şemaların oynadığı rolle ilgili
yim. İnsani etkileşimde çiçeklerin kullanımı ve anlamı genel ve uzman
laşmış bilgi arasındaki ilişki sorununu ortaya çıkarmaktadır; özellikle
de uzmanlaşmış sistemin sürekliliği bir ya da daha fazla kişinin zihnin
de tutulmaya ve orada işleme sokulmaya bağımlı olmadığı zaman. Ya
ni, ayrı bir edebi biçime girdiği zaman. Bu bölümde, XIX. yüzyıl Av
rupa’sında, kısmen bir insani bilgi ve iletişim sistemi olarak Çiçekleri
nin Dili’nin aldığı edebi biçimlere bakmak istiyorum.
Doğu’da bir çiçek dilinin var olduğu anlayışının Avrupa’da bilin
mesi büyük ölçüde, Alexander Pope’un arkadaşı olan ve XVIII. yüzyıl
başlarında Osmanlı İmparatorluğu’ndan yazan Lady Mary Wortley
M ontagu’nun mektupları yoluyla olmuştur. Ondan önceki seyyahlar da
çiçeklerin diğer nesnelerin kullanımına, “en hassas ve narin duygulan
ifade etmek için... aşkın ve nezaketin gizemli bir dili” olarak değinmiş
lerdi.3 Ama onu 1718’de güçlü bir şekilde insanlann dikkatine sunan
kişi Lady M ary’ydi.
Lady M ary’nin bildirdiği şey nesneler aracılığıyla gerçekleşen bir
iletişim tarzıydı ve bunu ondan bir “Türkçe aşk mektubu” isteyen bir
kadın arkadaşına yollamaktadır. Arkadaşına içinde birtakım nesneler
olan bir kese gönderir. “Keseden ilk çıkaracağın şey küçük bir incidir
ve şu şekilde anlaşılmalıdır”:
330
F ransa'da Çiçeklerin G izli Dili
331
Çiçeklerin Kültürü
Özgül olarak çiçeklere ait bir dili açıklamaya girişen kitaplar. Na
poléon Savaşları’nın bitmesinin hemen ardından, botanikteki yeni ke
şiflere ilginin yüksek olduğu, Avrupa’ya Doğu’dan birçok egzotik tü
rün geldiği ve başta “la mode” ve “nouveautés” alanında olmak üzere
kentsel perakende pazarının hızla büyüdüğü bir zamanda Paris’te orta
ya çıktı. Bunların arka planında Fransa’da çiçek kültürünün gelişmesi
yatmaktaydı. Bu kitapların edebi habercileri, mütevazı menekşe gibi
klişe semboller kullanan Guirlande de Julie’nin [Julie’nin Tacı] (1634)
geleneksel çiçek şiirleriydi. Pastoral geleneğin kalıntılarında gömülü
pek çok şey bulunmasına karşın, XVIII. yüzyıl, Malherbe’nin eserle
rinde olduğu gibi, yeni tip çiçek imgeleri geliştirmişti. Yüzyılın ortala
rında, Thompson’un Seasons’ı [Mevsimler] gibi eserlerde ya da kırsal
doğaya ve duygusal botaniğe bağlılığıyla Rousseau ’nun Julie ou la
nouvelle Héloïse [Julie ya da Yeni Heloise] (1760) adlı düzyazısında,
çiçekler “keşfedilmeye” başlandı.9 Cowley ve Rapin’in “çiçek şiirle-
ri”ne yapılan göndermelere daha sık rastlarız.
Türe katkı yapan diğer şeyler Linnaeus ve Jussieu’nunkiler gibi bo
tanik incelemeleri ve Sautel Babanınkiler gibi alegorik “oyunlar”dır.
Bunları tümüne ve daha başkalarına, Paris’teki Lycée Impérial’de öğ
retmenlik yapan E. Constant Dubos’nun Les Fleurs, idylles, morales,
suivies de poésies diverses (1808) adlı kitabında gönderme yapılmak
tadır. Bu kitap, gül goncasından immortelle't [ölmezotu] uzanan çeşit
li çiçekler üzerine on beş şiirden (idylles) oluşmaktadır; ayrıca her bir
şiire dair, diğer şairlere yapılan referansların yanı sıra bahçecilikle ilgi-
332
F ransa'da Çiçeklerin Gizli Dili
333
Ç içeklerin Kültürü
1 Pelin Acı
2 Akasya Tasa
3 Kurtboğan Vicdan azabı
334
F ransa'da Çiçeklerin Gizli D ili
•4. Knighı (1986: 286) ‘G .’ M adam e'm 1816 yılında çıkan şu kitabını veriyor: Le Bouquet
du sentiment ou A llégorie des plantes et des couleurs', bu kitap Bibliographie de la F ran
ce daki (1810-56) listede de m evcuttur. Bibliothèque nationale, L es Bouquets du sentim ent,
f'" n‘anuel de fa m ille p o u r tes fêtes... kitabını yazar C. J. Ch. (Cham bet) adı altında veriyor,
"• baskı, Paris, 1825. G. için hiçbir giriş olm adığı görülüyor. [Çiçek sem bolleri ya da bitki tur
alan, çiçeklerin dilini ve sim gesini taşıyan, tarihini ve m itolojik kökenini, en iyi şairlerim i-
ilham vermiş güzel dizelerin yanında.)
15-Cham bet 1825: 10.
16- Chambet 1825: 7.
335
Çiçeklerin Kültürü
Louise Cortambert’dir.17
Mme Charlotte de Latour’un Langage des fleurs eseri ay ay mev
simleri ele almakta, çiçeklerin adlarım ve yazarın keşfetmiş olduğu
“anlamlar”ı, seçilmiş anekdotlarla birlikte vermektedir. Kitabın sonun
da, Dictionnaire du langage des fleurs avec l'origine de leurs signifi
cations pour éecrire un billet ou composer un sélam" biçiminde, insan
ların çiçekleri kullanarak iletmek isteyecekleri anlamların formel bir
listesi bulunmaktadır. Bahsettiğimiz şey şiirde ya da hayatın kendisin
deki kullanımlardan türetilmiş bir anlamlar listesinden ziyade, çok da
ha spesifik bir dildir, başka bir deyişle, kısmen gizli bu anlamları kul
lanarak ya da bu anlamlan içeren çiçeklerden oluşan bir buket sunarak
bir mektup yazma yönteminden bahsetmekteyiz. Her bir sununun anla
mı her iki yönde de tercüme edilmek zorundaydı; bu yüzden ikinci bir
liste vardır ve başlığı şudur: Dictionnaire des plants avec leurs
emblèmes pour traduire un billet ou un sélam." Bu liste, bitkinin ya da
çiçeğin hem adını hem anlamını, yine bir sözcüğe indirgeyerek ver
mektedir: Örneğin, pelin için “yokluk”, akasya için “platonik aşk", kır
mızı akasya için “zarafet”, akantus için “sanatlar”.18Sélam sözcüğü bu
dönemde, “sembolik düzenlemesi bir şifre oluşturan {Robert'&göre) ve
dolayısıyla da ‘sim gesel’ [emblematic] olan bir buket” anlamında kul
lanılıyordu. Sözcük bu anlamda ve ayrıca D oğu’dan gelen gizli bilge
lik üzerine yapılan vurguyla, XIX. yüzyıl başlan Paris üzerine kapsam
lı yorumlan olan Paul de Kock tarafından kullanılmıştır.
Formelleştirilmiş sembolik anlam atıflan burada, bitmiyor; çünkü
çiçekler aracılığıyla zamanın (örneğin bir randevunun zamanının) nasıl
belirtileceğini gösteren başka listeler de mevcuttur: “Antikçağ dünya
sında her saate atfedilen nitelikleri gösteren bir tablo” bulunmaktadır
ve bu tabloda birinci saati bir “gül goncaları buketi”, ikinci saati bir “si-
ğilotu buketi” nitelemektedir ve diğer saatler için de benzeri niteleme
ler kullanılmaktadır. Ayrıca, “dil” başlığı altında yüzüklerin kullanımı
na ilişkin tuhaf bir açıklama maddesi, bu eserin büyük bir kısmının for-
17. Gerek Dictionnaire de biographie fra n ça ise gerekse La Grande E ncyclopédie'de Louise
Cortam bcrt için bir açıklam a yoktur. XIX. yüzyılın ilk yansı için, yakın akraba üç Cortam-
bert için m addeler bulunm akladır: Eugène (1805-81) ve Louis (1809) kardeşler ve Eugc-
ne’nin oğlu Richard (1836-84): bunlar sayısız coğrafya ve seyahat kitabı üretmiştir. Louise
bu aileye evlenerek girmişti; am a üretken kadınlar bile bu ansiklopedik kaynaklarda erkekler
den daha az yer buluyorlardı. Yoksa acaba yazdığı kitap yeteri kadar akadem ik bulunmamış
mıydı?
* Anlamlarının kökeniyle birlikte çiçek dili sözlüğü, bir k an yazm ak ya da bir selam bestele
m ek için.
** Sem bolleriyle birlikte bitki sözlüğü, bir karu ya da selam ’ı çevirm ek için.
18. Latour 1819: 199.
336
F ransa'da Çiçeklerin Gizli Dili
22. L alour’un bu çalışm asının en dikkate değer ardıllarından biri, orijinal eserden sadece iki.
Alm anca terciimesindense bir yıl sonra 1821 ’de B erlin’de anonim olarak basılan bir kitaptı-
Bu kitap daha özel bir şekilde, Selam, oder die Sprache von Blunıen başlığı altında Doğu un
suruna hitap etm ektedir. J. D. Sym anski tarafından yazılm ış olan eser, türün tarihini izlemek
am acıyla Alman bilimsel çalışm a alanındaki bütün noktalan (dipnotlar, referanslar vc başka
her şeyle birlikte) verm esi açısından gelenekteki diğer çalışm alardan çok farklıdır. "D ie 8a-
um e” üzerine olan bölüm ü, “Die Blum cn” hakkındaki bölüm takip eder; üçüncü bölümün
başlığı ise “ Die Blum ensprache"dir. Yazar burada sâlam 'dan (bu anlam da İngilizce’ye hiç
girm em iş olan bir kavram ) bahsettiği gibi, gizli bir ileıişim aracına ihtiyaç duyan köle ve ha
nım sultan efsanesine de değinir ve kodun Doğulu kökenlerini vurgular.
338
F ransa'da Çiçeklerin Gizli Dili
339
Çiçeklerin KiUtürü
yazar şu vahim hatayı işlemiştir: Elinde dünya kadar yaşlı bir dilin öğele
rinin olduğunu, onu tamamlamak için sadece bir gramer gerektiğini, öte
yandan bu dilde her bir göstergenin değişmez bir değeri olduğunu anlama
mıştır. (s.5)
340
F ransa'da Çiçeklerin Gizli Dili
341
Çiçeklerin Kültürü
nı sıra 1840’ta Boston’a da ulaştı. Paris kısa süre zarfında önemli bir
merkez haline geldi. Mme Emmeline Raymond’un L'Espirit des fleurs,
symbolisme, science (Paris, 1884) adlı eseri, kendinden önceki gelene
ğe sırtını dönerek metinde zikredilen her çiçeğin görselini sunan, güzel
illüstrasyonlar içeren bir kitaptır. Yazar şöyle der: “Günümüzün kuşa
ğı, bir zamanlar çiçeklerin diline adanmış ve her bir çiçeğin temsil et
tiği sembolün tercümesini veren pek çok kitap olduğunun belki de far
kında değildir.” Ama mevcut çağın sembolizm ve şiir için daha az vak
ti vardır, dolayısıyla da bu alanda yeni bir eserin sembolizme pek faz
la katkı yapması gerekmemektedir; zaten sembolizm “aynı anda hem
çok yüzeysel hem yeterince saf olmamakla ayıplanabilir; genç bir kızın
hayal gücünü sıkıntıya sokacak her şeyi yok etmek ve botanik bilimini
zarif ve latif bir görünüş içinde popülerleştirmek için çaba sarf etmek
gerekir.”2J Bu amaç için, yeni teknolojinin mümkün kıldığı güzel renk
li reprodüksiyonlar elzemdi. Bilim bir genç kızın ahlâkı için sembo
lizmden daha iyiydi ve vakit geçirmek için daha güvenilir ve ahlâki bir
yol sunmaktaydı.
Raymond’un katkısı, ondan önce Mme Leneveux’nun kullanmış ol
duğu bir biçim olan “congrès de fleurs”, yani konuşan çiçeklerin oluş
turduğu bir birlik biçimini almaktadır. Geleneksel kitaptan geriye kalan
tek kalıntı, birkaç yeni anlamın yanı sıra illüstrasyonu olan bütün bitki
leri de içeren “bitkilerin alfabetik tablosu ve eşanlam laradır.“
D insel G elenek
342
F ransa'da Çiçeklerin Gizli Dili
343
Ç içeklerin Kültürü
344
F ransa'da Çiçeklerin Gizli Dili
^ gelenekteki diğer kitaplar şunlardır: Le Parfait Langage des fle u rs (Anon. 1862), Des
lordins (yeni b askı, 1886).
345
Çiçeklerin Kültürü
346
F ransa'da Çiçeklerin Gizli Dili
Çiçeklerin hermetik dilinin sözlüğü, eşsiz bir çalışma, hatalı ve temelsiz ef
saneleri daima hurafe ve genellikle de cehaletle bir tutması açısından diğer
tüm sözlüklerden tamamen farklı.
347
Çiçeklerin Kiiitürü
Bu kitaplar aynı anda hem yeni hem eski bir eğilimi temsil etmek
tedir. Çiçeklerin Dili, ta en başından beri “gizli”ydi ya da bir “k e şif’ti;
âşıkların birbirleriyle gizlice ya da en azından yan açık bir biçimde ile
tişim kurmasına yarayan bir araçtı ve doğanın ardındaki ahlâkı ortaya
sermenin bir yoluydu. Dilin kökeninin Doğulu olduğu varsayılsa da,
kilise yazarlan bu ahlâka daha açık bir Hıristiyan nitelik kazandırdılar.
Ama çiçeklerin ve diğer bitkilerin, gerek tıbbi gerek batini anlamlan
vardı ve bunlar hiç bilinmiyordu; bu ise bize, ortaçağın bitki kitapların
daki bilgi organizasyonunu hatırlatmaktadır. Bu kitaplara bugün bile
hâlâ rastlanmaktadır. Culpeper’in bitki kitabı Paris, New York ve dün
yanın pek çok başka yerinde gerçekten de bulunabilmektedir.
Çağd aş Sahne
348
F ransa'da Çiçeklerin G izli Dili
349
Çiçeklerin Kültürü
Annem bana bir erkeğin bir kıza hangi çiçeği gönderebileceğini ve o çiçe
ğin ne anlama geldiğini öğrettiğinde oldukça gençtim. “Ama bunun moda
sı geçti” demiştim ona, “insanlar çiçeklerin diliyle artık ilgilenmiyor!" Dal
gın bir ses tonuyla bana, “Bunu bilemezsin” demişti. “Belki evlendiğinde
başka bir erkek sana kırmızı güller yollarsa, bir şeylerin yaşamaya devam
33. Lindon, tarihsiz; Curcio 1981; Gosset, tarihsiz: B em age ve de Corbie 1971; Gaudouiıı
1984.
34. Curcio 1981: 46.
350
F ransa'da Çiçeklerin G izli Dili
G eleneğin İcadı
351
Çiçeklerin Kültürü
352
F ransa'da Çiçeklerin Gizli Dili
dine ait bir varoluş edinen ve başlangıçta neredeyse kurgusal olan bir
etnografinin bir parçasından bahsediyoruz.
Dilin Statüsü
353
Çiçeklerin Kültürü
bi anlamayız; ama bir selam nasıl gönderilir bilmeksizin, bir buket yol
lamanın ne anlama geldiğini gayet iyi biliriz.”41 Daha sonra yazdığı La
Bouquetière du Château d ’Eau (1855) adlı romanında, de Kock, aziz
günü için babasına bir buket vermek isteyen oldukça züppe bir genç
adamı betimlerken bu temayı kullanmaktadır. Adam annesine şu açık
lamayı yapar: “Elde taşman bir buket için farklı çiçeklerden bir seçim
yaparsın; yan yana konduklarında daha derin bir anlama sahip olurlar...
Türkler buna selam der... Babama bir selam sunmak istiyorum.”42 An
ne bu yabancı âdeti küçümserken, Violette, yani çiçekçi kız, böylesi se-
lam'laı hakkında hiçbir şey bilmemektedir: Durum ne olursa olsun, er
kekler onlan başka erkeklere sunmazlar. Bununla birlikte bu örnek, bu
uydurma dilin toplumun en azından bir düzeyinde nasıl bir karşılık bul
duğunu göstermektedir; gerçi bu karşılık sınırlıydı ve sözcüğün kulla
nıldığı hiçbir genel anlamda “popüler” olduğu söylenemezdi.
Çiçeklerin Dili’nden, bilişsel [cognitive] bilimcilerin kullandığı bi
çimde bir uzman bilgi “sistem”i ya da “yapı”sı olarak bahsedebiliriz.
Belli birtakım karakteristik özellikleri vardır. İncelenen “sistemler”in
çoğu, genel bir uygulama alanı olduğu varsayılan bilgileri iletirler ve
neyin doğru, neyin yanlış olduğuna dair bir ölçek sunabilirler. Sadece
Çiçeklerin Dili hakkında yazılan kitaplarda anlatılanlar açısından, in
sanların bilgisi için böyle bir değerlendirme yapmak mümkündür. Ama
o kitapların içerdiği bilginin hafızanın içerdiği bilgiyle ve diğer yazılı
bağlamlarda (örneğin romanlarda) kullanılan sembolizmle pek az iliş
kisi vardır; bu anlamda botanik sınıflandırmalarda veelkitaplarında yer
alan daha “o b jek tif’ bilgiyi ise zikretmeye bile gerek yoktur. Söz ko
nusu olan inşa edilmiş bir “dil”, kendi dışında asgari bir referansa sa
hip olan bir bilgi sistemidir. Güçlü bir biçimde yapısal kodlar üreten
böyle bir dizi sistemden (örneğin dinsel ve arma sembolizmine özgü
sistemler) biridir. Sanat tarihçisi Baxandall. renklerle ilişkileri açısın
dan bu kod çeşitliliği hakkında ilginç bir yorumda bulunmuştur. Sem
bolik renk dizilerini birleştirmek, Rönesans’ta da oynanmaya devam
eden bir geç ortaçağ oyunuydu. Teolojik bir kodu “doğal” bir kodla
karşılaştırır; kırmızı birincisinde “hayırseverlik”i, İkincisinde “ateş”i
simgeler. Astrolojik ve arma sembolizmine özgü kodlar da mevcuttur.
“Tabii ki başkaları da vardır ve sonuçta birbirlerini büyük ölçüde ge
çersiz kılarlar. Her biri ancak çok dar sınırlar içinde işlevsel olabilir.
Ama bir koda yapılan gönderme özel koşullara ait ipuçlarının bir sonu
cu olmadıkça, görsel deneyimin normal hazmının bir parçası olamaz.
41. Kock 1843/4: 36.
42. Kock 1855: 25.
354
F ransa’da Çiçeklerin G izli Dili
355
D o k u z u n c u B ö lü m
YABANCI ZİHNİYETİN
A M ERİK A NL AŞTIRILM A SI
üriten sözlükçü Noah Webster, ünlü eseri Dictionary o f the English
P Language'in (1828) ilk baskısında, yeni bir ulus için ayn bir dilbi
limsel kullanım oluşturma yönünde bilinçli bir çaba harcamıştır. Bu işe
uzun yıllar önce, günümüze değin aşağı yukarı yüz milyon satan The
American Spelling Book (1783) ile başlamıştı. Dr. Johnson’un 1755 ta
rihli ünlü sözlüğünü eleştirel bir şekilde kullanan Webster, Londralıla
rın yapmacıkiıklan olarak gördüğü unsurları reddetmiş, örneğin “gaol”
yerine “jail” [hapishane] sözcüğünü tercih etmişti. Gerçekten de, bu
gün İngiliz ve Amerikan yazım biçimleri arasında mevcut olan farklı
lıkların kurumsallaşmasını sağlayan kişi büyük ölçüde oydu; bu farklı
lıklar özel bir amaç güdülerek oluşturulmuşlardı ve o zamandan beri
fonetik ayırt edici özellikler olarak işlev görmektedirler. Bir gelenek
icat edilmiş ve etkin bir biçimde muhafaza edilmişti.1
Çiçeklerin D ili’nin A B D ’deki hikâyesi aynı özelliklerin bazılarını
ortaya koyuyordu. Zaten kendisi geleneğin icadının önemli bir örneği
olan özgül bir Avrupa geleneği alınmış, hem bazı ufak hem bazı kap
samlı değişikliklerle yerel manzaraya uyarlanmıştı; am a basılı versi
yonların çoğu, Charlotte de Latour’un Fransız modeline uygun İngiliz
bitkileri ve İngiliz şiirleri içermektedir. Bunun nedenlerinden biri kitap
dağıtımıyla ilgiliydi; çünkü İngiliz yayın yönetmenleri normalde Ame
rikan şirketleriyle anlaşmalar yapıp kitaplarının Am erika’da basılması
nı sağlıyorlardı. Ama aynı zamanda, yüzü hâlâ Avrupa’ya dönük olan
°zel bir alıcı kitlesi için bilinçli kültürel ödünç alma ve uyarlama me
selesi de mevcuttu.
Bu yayımcılık hattının ABD’deki gelişme hızı ve kapsamı bu iletim
surecinin doğası hakkında çok şey söyler. Bu tarihin merkezindeki ki
taP. 77ıe Language o f Flowers: With illustrative Poetry: To Which is
'• Bkz. Baron 1982.
359
Çiçeklerin Kültürü
2. Buradaki başlık 1830 tarihli üçüncü baskıdan alınmıştır. Daha önceki baskıların basım ta
rihlerini N ational Union C atalogue'da bulamadım: ama The Language o f F low ers (New
York 1834) kitabı sanki bir ipucu veriyor: Kitabın kapağındaki bir ifade New H a v e n ’da
1827’de yayım lanan bir baskıya gönderm e yapıyor.
3. Şu ana değin British Library ya da başka yerlerde daha önce basılmış bir versiyona rastla
m adım.
4. Dix 1829: 1.
5. Dix 1829: 4.
360
Yabancı Zihniyetin Amerikanlaştırılması
Başıboş ruhun seni Fransa’ya götürür mü? Uzun sürse de onların Elysée
tarlalarını dolaş; en lüks bitkilerle doludur onlar; onların hoş kokulu gölge
lerinin altında ölülerin kalıntılarının yattığından çok az şüphelenirsin.6
6- Dix 1829: 2.
7- Dix 1829: 9.
k 1432-7. dizeler, W . W. Skeal, Supplem ent to the W ork o f G eoffrey Chaucer, c. 7, "C hauce-
and other pieces” , Oxford, 1897, s. 419 vd.
• Book o f the H ours o f the Virgin (Bologna 1988: 159).
361
Çiçeklerin Kültürü
10. B ir P rospect o f F low ers’da A ndrew Y oung şöyle yazar: “İnsanlar alıç çiçeğinden biraz
korkm uş görünm ektedirler, onu evlerinin içine sokm amaya, dışarıda kapının ya da pencere
lerin üzerinde bırakm aya dikkat etm işlerdir." Ona göre bunun nedeni, ölüm cül bir kokuya sa
hip olması olabilir (1986: 64-5). M ayıs çiçeği şarabı hâlâ alıç çiçeklerinden yapılmaktadır.
Yine denildiğine göre, evin içine kardelen ya da söğüt ağacı çiçeği sokm ak, kötü talihi davet
etm ek dem ektir (Jones ve Deer 1989).
11. Proust 1954: 137. 139, 167-72.
12. Dix 1829: II.
362
Yabancı Zihniyetin Amerikanlaştırılması
363
Çiçeklerin Kültürü
Resim 9.1. M ayıs direği. XIX. yüzyıla ait renkli bir gravür. (M usée National des Arts et T ra
ditions Populaires, Paris)
tesis etmeyi umduğu “eski İngiliz âdeti" hâkim Püritenler tarafından sı
kı bir biçimde bastırıldı; tıpkı daha sonra eski İngiltere’de meslektaşla
rının yaptığı gibi. İkisi arasındaki başlıca fark Restorasyon’da yatıyor
du; ama daha önce gördüğümüz gibi, bu Britanya’daki popüler “âdet
ler”! ancak kısıtlı bir ölçüde etkilemişti. Kısmen Uyum Karşıtı [Non
conformist] inanç ve pratiklerin sürekliliğinden dolayı, pek çoğu bir
daha asla canlanmadı. Tartışmanın içeriği ilginçtir. Morton klasik ön
cellere gönderme yaparken Bradford Eski Ahit’teki pagan sahnelerden
bahsetmekte; biri çiçek ve çelenk kullanımını haklı görürken diğeri
mahkûm etmektedir. Kökleri bin beş yüz yıldan uzun bir geçmişe da
yanan bir tartışmaydı bu.
Yetişkinlere yönelik böylesi festivallerin olmaması yeni devleti ken
di festivallerini geliştirmeye sevk etti; bunlar kırsal alana daha az yöne
liyor, daha ziyade kentleri merkez alıyordu. Kutlamaların örgütlenişin
deki siyasa] unsurlar yaygın bir alanı kapsıyordu. Burada sadece Ekim
Devrimi yıldönümü gibi büyük resmi geçitlerden ya da Paris’teki 14
Temmuz kutlamalarının karnaval havasıyla asıl Bastille saldırısının
364
Yabancı Zihniyetin Amerikanlaştırılması
365
Çiçeklerin Kültürü
366
Yabancı Zihniyetin Amerikanlaştırılması
inişti.2* Bu ideoloji XIX. yüzyıla değin devam etti (ve birçok yerde bu
gün de devam etmektedir). O dönemin tipik tembihi Amerikalılardan
şunu hatırlamalarını istiyordu: “Biz bir cumhuriyetin üyeleriyiz ve Av
rupa mezarlıklarının bazılarında rastlanabilen o pahalı ve fazla süslü
anıtlar ve heykelleri taklit etmemiz uygun olmaz.”23 Avrupa, izlenecek
bir modelin yanı sıra reddedilecek bir model de sunuyordu.
Sade ve dindışı olaylar olmaları amaçlanan cenazelerde neredeyse
hiç çiçek kullanılmadığı görülmektedir. Ölüler İngiltere’deki gibi kili
se bahçesindeki mezarlıklara değil; kente ait ve kent tarafından idare
edilen ve ancak oralarda yatan azizlerin kalıntıları tarafından takdis
edilen defin alanlarına gömülüyordu.34 Bu alanlar otlak olarak bile kul
lanılabilirdi, dolayısıyla bir tarla ya da park daima bir bahçe ya da av
ludan daha uygun bir modeldi. İnsanların bazen mezarlıklara ve bizzat
kiliselere gömüldüğü oluyordu;23 öte yandan, Güney’de nüfusun sey
rekliği genellikle özel topraklarda tek tek ailelere ait arazilerin kullanıl
masına yol açtı. Genel yaklaşımdan dolayı, defin alanları bakımsız du
rumda kalabiliyordu. Bu ihmal çoğunlukla bilinçliydi. XIX. yüzyıl dö
nemecinde, Massachusetts, Salem’deki Papaz Bentley ölüler hakkında
şunları söylüyordu: “Onların anıları yaşasın, ama külleri unutulsun.”
Berkshire şairi William Cullen Bryant ise “Defin Yeri” (1818) adlı şi
irinde, Püritenlerin İngiltere’den mezar süsleme ve mezarlıkları bitki
lerle güzelleştirme âdetlerini getirmediklerini anlatıyordu. Bunun yeri
ne şu vardı:
367
Çiçeklerin Kültürü
Fransızlar, belki başka her milletten daha fazla, kabirlerinin olduğu yerleri
en hoş çiçeklerle süsleyerek, sık sık çelenkler bırakarak, çürümekte olan
bitkilerin yerine canlı ve pahalı olanlarını koyarak ölülerinin anılarını ya
şatırlar... En güneydeki kentlerin sakinleri, arkadaşlarının mezarlarında çi
çek büyütmek âdetini uzun zamandır muhafaza etmişlerdir; sadece tatlı ko
kulu olanları ekmişlerdir; ama eğer ölüye ömründe kem gözle bakılmış ise,
nefretlerini mezarlıkların çevresine tiksindirici olarak görülen bitki tohum
lan ekerek ifade etmişlerdir.”
368
Yabancı Zihniyetin Amerikanlaştırılması
Resim 9.2. "B akire Çelengi”, A bbot’s Ann Kilisesi, Ham pshire, XIX. yüzyıl. (Bum e 1833)
369
Çiçeklerin Kültürü
aldı... Üsı tabaka kadınlar için bu bir inci, altın ya da güm üş telkari çelenk olabiliyordu; ama
hayatta kalan ve kayda geçen buluntular gösterm ektedir ki, bu karakteristik bir biçim de, on
iki ya da daha fazla inç boyunda (yaklaşık yarım m etre) olan ve taç şekli verilmiş odun bir
çerçevenin kum aş ya da kâğıtla kaplanm ası, yapay çiçeklerle (ya da zam an zam an siyah ro
zetlerle) süslenm esi, ona kurdeleler, bir çift eldiven ve bazen de bir yakalık ya da m endil bağ
lanmasıyla yapılm aktadır. Böylesi bir bekâret sem bolünü tabutun önüne koym a ve sonra da
kilisede asm a uygulam ası, görünüşe bakılırsa, tüm Kuzey A vrupa'ya yayıldı." Bakire çe
lenkleri XIX. yüzyılda İngiliz kiliselerinde de m eşhurdu. Onlar, B um e’nin bildirdiğine göre,
çapraz biçim de yerleştirilm iş iki ip halkasıyla yapılıyor, renkli kurdelelerle kaplanıyor ve iç
lerine bir çift eldiven konuyordu. Shropshire’daki Minsterley m aden köyünde, duvar köşele
rine asılı, kesilmiş kâğıt eldivenler içeren yedi çelenk vardı; bu örnekte odundan olan halka
lar, üzerine pem be ve beyaz kâğıtlardan yapılm a zam baklar ve güller dikili olan çarşaflarla
kaplanm ıştı (1883: 310-13). Bu uygulam a İngiltere'yle sınırlı değildi; L ivonia ve Cour-
land’de de görülmekteydi. H am pshire'daki A b b o t's Ann kilisesinde 39 çelenk vardı; bazıla
rı genç erkekler için asılm ış olan bu çclenklerin sonuncusu 1896 yılından kalm aydı. Gilbcrt
W hite bunları, "iffetin m ucizeleri" olarak betim lem işti (1798). Bu uygulam a ülkede devam
etm ekle birlikte, XVII. yüzyılın ortalarına gelindiğinde L ondra'da kaybolm uştu (Cuming
1875: 194).
* Bkz. H amlet, çev. Bülent Bozkurt, Remzi Kitabevi, s. 197-8.
370
Yabancı Z ihniyetin Amerikanlaştırılması
Bunu, çiçeklerle değil de duygularla ilgili bir dizi alıntı takip etmek
tedir.
Kitabın sonunda, H one’nin Every Day Book eserinden alınma, sene
nin günlerini (Aziz Günleri) her bir azize bir çiçek atfederek sunan “At
fedilen Çiçekler” başlıklı bir listeyle karşılaşıyoruz.” Ve en sonunda
“Dizin”, “Duygular”ı ve “Anlamlar”ı, onlara karşılık gelen uygun çi
çeklerle (Duygular ve Simgeler burada anahtar sözcüklerdir) birlikte
sunmaktadır; bu ise Fransızca’daki Çiçeklerin Dili listelerinin aynısıdır.
33. Londra, 1826.
Çiçeklerin Kültürü
Y ok lu k Z inya
Faaliyet, etki Kekik
Kabirden öte sevgi Salkımağacı, vb.
Fransız geleneğini daha yakından takip eden daha tipik bir çalışma,
Catherine H. W aterm an’in (Esling) yazdığı Flora’s Lexicon: An Inter
pretation o f the Language and Sentiment o f Flowers: With and Outline
o f Botany, and a Poetical Introduction [Flora Lügati: Çiçeklerin Dili ve
Duygusu Üzerine Bir Yorum: Botanik Özeti ve Şiirsel Bir Giriş ile Bir
likte] başlıklı, 1839 yılında Philadelphia’da basılan kitaptır. Kitabın
açılış “tanıtım”ı şunları söylüyor: Çiçeklerin Dili “son zamanlarda öy
lesine fazla ilgi çekti ki ona aşina olmak, zorunlu olmasa da kibar bir
eğitimden addediliyor, en azından latif ve zarif bir hüner sayılıyor.” Bu
nedenle, “o anlamların eksiksiz bir yorumunu” veren bir kitap, bir be
yefendi ya da hanımefendinin kütüphanesinin kıymetli bir parçası hali
ne gelmektedir; çünkü Avrupa’da olduğu gibi Amerika’da da böylesi
bir bilgi sosyal münasebetlerin arzu edilir bir unsuru haline gelmişti:
372
Y abana Zihniyetin Amerikanlaştırılması
Bir kez daha, şiir varsayılan duyguya dair hiçbir işaret içermemek
tedir; iffete dair bir sonraki alıntı ise çiçekle hiçbir ilgisi olmayan bir
duyguyu ifade etmektedir. Biçimsel karşılıklar aranmasına rağmen,
materyalin ele almış biçimi birçok boşluk, birçok tutarsızlık ve hayal
gücüne çok geniş bir alan bırakmaktadır.
Böylece alfabeyi tarayıp en son madde olan Z inya’ya, yani yokluğa
varıyoruz; bunu botanik hakkında birkaç sayfa izliyor ve her zaman ol
duğu gibi en sonda “Çiçekler Dizini” bulunuyor:
Yokluk Pelin
Yokluk Zinya
373
Çiçeklerin Kültürü
374
Yabancı Zihniyetin Amerikanlaştırılması
375
Çiçeklerin Kültürü
per, The Lady’s Book o f Flowers and Poetry: To Which are Added, a
Botanical Introduction, a Complete Floral Dictionary and a Chapter
on Plants in Rooms [Hanımların Çiçekler ve Şiirler Kitabı: Bir Botanik
Giriş, Tam bir Çiçek Sözlüğü ve Odalardaki Bitkiler Üzerine Bir Bö
lüm Eklenmiş Olarak...] adlı eseri yayıma hazırladı. Yazarın ilan etti
ğine göre, “çiçekler meleklerin alfabesidir; bulanık gözlere parlaklık,
bitkin zihinlere huzur verirler”.'" Bu kitap da çeşitli yazarların katkıla
rını içeriyor ve dilin yanı sıra şiir ve botanik konularını da kapsamaya
çalışıyor; ayrıca dil konusunda kitap genel çiçek sözlüğünü de veriyor.
Aşağıda bu sözlükten birkaç öm ek bulunuyor:
376
Yabancı Zihniyetin Amerikanlaştırılması
377
Çiçeklerin Kültürü
“Yaşlı bir halk” olarak Avrupa, “ilkel” Doğu, geleceğin umudu ola
rak Amerikan gençliği; bunlar, XIX. yüzyılda ABD’deki Çiçeklerin
D ili’nde rastlanan temalardan bazdandır. Gençliğin tüm dünyevi bi
çimlerde, hem “dilleri” hem bizzat doğalan işlenmelidir ve bunu yap
mak için dışarıdan bir sürü şey ödünç almak durumundayız. Aynı za
manda, bu Avrupalı pratikler Amerikanlaştınlmak zorundadır ve yeni
bir ülkenin kültürel gereksinimleri üzerinde sürekli bir ısrar mevcuttur
ve Çiçeklerin Dili’ne yapılacak uyarlamalar, festivaller kurumu ve te
laffuz reformu kadar bu gereksinimlerin bir parçasını oluşturmaktadır
lar. Püriten miras bu geleneği güçlü bir şekilde etkilemişti. Çiçeklerin
Dili’nin o dönemde onu pek az dikkate alan bir ülkede doğup büyüme
si muhtemel olmasa da, görünüşe bakılırsa Amerikalılar onu Avru
pa’dan daha ciddiye almışlar ve daha fazla ahlâki önem atfetmişler, er
demi artırmak, eğitimi özendirmek ve yeni ulusun değerlerini tanımla
mak için onu kullanmak gerekliliğini vurgulamışlardır. Aynı zamanda,
çiçeklerin kendilerinin kullanımı daha ziyade arka planda kalmaya de
vam etmiştir. Çiçeklerin göreli yokluğu Amerikan pratiğinde çok daha
belirgindir ve günümüzde bile böyle olmaya devam etmektedir; herhal
de D il’i tamamen edebi bir egzersiz olarak tutmak ve edebiyatın içeri
sindeki hayat ile dışındaki hayat arasındaki yarığı daha da genişletmek
daha uygun addediliyordu.
Buketin arkasında saklı olan ahlâk, bir yanda yerel Püriten gelenek
le öte yanda mevcut Avrupalı tarzların benimsenmesi arasında var olan
gerilimi kısmen çözmüştü. Mevsimlerin değişimi bile sadece tanrılar
ve doğanın işi olarak değil; estetik cazibelerin yanı sıra Püriten değer
lere de sahip bir döngü olarak düşünülmektedir. Breck’in The Young
Florist'inde (Boston, 1833) Henry’nin belirttiği gibi, “Eğer yaz mevsi
mi sürekli olsaydı ve çiçekler sürekli olarak birbiri ardına gelseydi, ga
liba kısa sürede kayıtsızlaşır ve onlara pek az değer verirdik.” Püriten
mirasm gücü ve bir yüksek kültür geleneği yaratma açısından bunun
48. Örneğin bkz. O hrbach 1990.
378
Yabancı Zihniyetin Amerikanlaştırılması
* R
Resim 9.3. "M ary " ism inin “ phyllanthography”de ifade edilm esi (B inion 1909)
İPhyllanthographv: Y aprak ve çiçek yazısı yöntemi.)
Çiçeklerin Kültürü
Am erikan Pratiği
B a h çeler
49. Am atör oyunculuk G üney’de çok daha önce başladı; burada. Restorasyon’dan hemen
sonra. Doğu K ıyısı’ndan 1665 yılında Uç kişilik bir oyun sahnelenmişti. Ama o zaman bile
adli soruşturm alara uğram ışlar ve oyuncuların, kostümleri içinde ve oyunlarının bir kopya
sıyla mahkemeye gelm eleri em redilm işti (Bruce 1927; 191).
50. Am erikan tiyatrosu hakkında bkz. Agnew 1986: 150. B oston'da 1792 yılm a değin pro
fesyonel tiyatro yoktu. "Tiyatroyu İngiliz kültürüyle olan şövalyelik ruhuna özgü bağlantıla
rım sergilem enin bir aracı olarak kullanabilecek söm ürgeciler" bile, "ilk dinsel yerleşimlerin
çileci m iraslan” tarafından sınırlandırılm ıştı; bunun kökleri ise sadece Britanya’ya değil, ilk
Hıristiyanlığa dek uzanıyordu.
51. Ö m eğin bkz. Blanchan (1909; 49); yazar D evrim 'den önce New E ngland’da az sayıda
çiçek bulmaktadır. Hollanda ve Fransız kolonilerinde ise. Protestanlar içinde bile daha fazla
etkinlik görülmektedir. İlk ticari fidanlık, Huguenot göçm enlerine satış yapm ak üzere
1730’da kurulmuştur. Am a fark o kadar da belirgin değildi.
380
Yabancı Zihniyetin Am erikanlaştırılması
382
Yabancı Zihniyetin Amerikanlaştırılması
383
Çiçeklerin Kültürü
Mezarlıklardaki suretler
384
Yabancı Zihniyetin Amerikanlaştırılması
385
Ç içeklerin Kültürü
386
Yabancı Zihniyetin Amerikanlaştırılması
Mezarlıklardaki çiçekler
387
Çiçeklerin Kültürü
Resim 9.4. St. L aw rence Katolik m ezarlığı. New Haven. 1988 (U yan: Saksılı bitkiler ve süs
ler atılacaktır].
Çiçekçiler
389
Çiçeklerin Küitürii
390
Y abana Zihniyetin Amerikanlaştırılması
391
Çiçeklerin Kültürü
masına sadece bir adım vardır”.80 Hiç çiçek olmaması olasılığı zaman
zaman cenaze uyarılarında kendisini göstermektedir (Lütfen Çiçek
Göndermeyin), ama böylesi uyanlar çiçekçiler ile gazeteler arasında
büyük çatışmaların konusu olmaktadır. Jessica M itford’un dramatik bir
şekilde anlattığı gibi, birçok gazete böylesi ifadeleri tamamen reddet
meye zorlanm aktadır. Öte yandan, profesyonel cenaze organizatörle
riyle, genellikle caritas'ı [hayır] lıauria 'ya [lüks] tercih eden ve müs
rif bir tören yerine sade bir defin isteyen din adamlan ya da müşteriler
arasında da bazı gerilimler devam etmektedir. Aynntılı cenaze törenle
rine karşı çıkanlar, “pagan gösteriler”den dem vuran Protestan din
adamlarıdır çoğunlukla. Bu farklılıklar bir yanda daha önceki dönem
lerin Püriten geleneklerine, öte yanda da ruhun kaderine ilişkin Katolik
görüşlere bağlanmaktadır.81 Bununla birlikte, piyasa baskılarının lükse
ilişkin eski tereddütlere galebe çalma eğilimini de doğrulamaktadırlar.
Laurie, belli durumlarda özel simgelerin üretilmesi gerektiğini
önermektedir. M asonlar ya da Odd Fellows’ toplantıları için çiçeklerle
ilgili bir sanat eseri yapılabilir; ama bu tür işler giderek seyrekleşiyor
du; çünkü, muhtemelen gereken emek miktarından dolayı, “çiçekçiler
halka böylesi eserlerden uzak durmayı öğretiyordu” . Çok kârın elde
edilebildiği cenazeler için bu bilhassa geçerliydi. Hızlı iletişim “Söyle
yeceğini Çiçeklerle Anlat” hükmünün etkinliğini artırma yöntemi sağ
ladığında yeni bir fırsat doğdu. Daha 1892 yılında Çiçekçilerin Telgraf
Teslimatı doğrudan çiçek teslimatı yerine posta yöntemini geçirmeye
başlamıştı ve o zamandan beri Interflora ve diğer şirketler gelişti. Gü
nümüzde ise hiç görmedikleri insanların çiçek gönderebilmelerini sağ
layamayan çiçekçi neredeyse yok gibidir.
Bu çeşitli yollarla kâr maksinıizasyon süreci hem mezarlıklarda
hem kişisel kutlamalarda çiçek satışlarını artırmıştır. Aynı zamanda,
kazançla çatıştıkları anda geleneksel kullanımları (örneğin cenazelerde
manzara resimleri ve paskalyada karanfil kullanımını özendirmeyerek)
saf dışı bıraktı. Bir diğer hüküm, Laurie’nin muhasebeciliği ilerletme
çabasıyla ilişkili olarak ortaya çıkmaktadır. 1917’den önce, hükümet
satıştan elde edilen kâr üzerine bir gelir vergisi koyduğu zaman, küçük
perakende dükkânlarındaki hesap defterleri “var olmamakla dikkat çe
kiyorlardı”. Laurie, muhasebe defteri tutmanın maliyetleri hesaplama
ve azaltmaya yardım ettiğini savunmaktadır. Satışları kaydedin ve eks
tradan mal vermeyin: “Demetin içine fazladan bir gül koymanın ne si
80. Mitford 1963: 107-8.
81. M itford 1963: 252.
* XVIII yüzyılda İngiltere’de ortaya çıkan, XIX. yüzyılda A B D ’de de kurulan, mason loca
ları tarzı bir örgütlenm e biçim ine sahip, gizli bir hayır dem eği (ç.n.)
392
Yabancı Zihniyetin Amerikanlaştırılması
393
O n u n c u B ö lü m
397
Çiçeklerin KiHtürü
398
A vrupa'da Çiçeklerin Popüler Kültürü
ölüme ve ölülere özgü ritüellerdeki (ki her iki ritüel grubu da ilk Hı
ristiyanların ve daha sonra da Reformcuların zıt tepkilerine maruz kal
mıştı) kullanımlarına ilişkin bazı özellikleri gözler önüne sererler.
Ölümün ritüelleri, hem bireysel hem kolektif düzeylere odaklanır.
İngiltere’de Elizabeth sonrası dönemde, evliliklerde olduğu gibi cena
zelerde de sunular çiçeklerden ziyade hep yeşil bitkilerden oluşuyordu;
ait olunan toplumsal sınıfın da belirleyici bir etkisi vardı. Commonwe
alth döneminde 1656 yılında yazan bir şifalı ot uzmanının belirttiğine
göre, “centilmen kesiminde servi çelenklerinin cenazelerde büyük bir
itibarı vardır; ama avam takımı cenazelerde ve evliliklerde biberiye ve
defne kullanmaktadır.”2 Biberiye dalları XVIII. yüzyıl başlarında da
kullanılmaya devam etti;3 ama o dönemden itibaren, cenazelerde ve
mezarlıklarda Fransa’dakine kıyasla oldukça az kullanılmalarına rağ
men çiçekler giderek daha fazla tercih edilir oldu. Günümüzde, her tür
çelenk genellikle yerel insanların yaptığı bir işten ziyade çiçekçi dük
kânı ürünüdür. Güneybatı Fransa'nın Lot bölgesinde, başka zamanlar
da kiliseye gitmeyen birçok insanı kiliselere çeken şey cenazelerdir ve
Bütün Azizler yortusu sayılmazsa, en çok çiçek, özellikle de ev bahçe
lerinde bulunmayan yılanyastığı zambakları, bu zamanlarda satın alı
nır. Sivil çağımızda bile, dinsel bir tarz dışında ölmek ya da en azından
gömülmek zordur. Cenazelerde tedarik edilen şeyler Fransa’da, ölü
yakma yönteminin popülerleşmesiyle birlikte çiçeklerin daha az talep
edildiği İngiltere’ye kıyasla çok daha fazladır. Aynca, “Çiçek getirme
meniz rica edilir” ilanları giderek daha popüler hale gelmektedir; en
azından, çiçeklerin, daha değerli şeylere harcanabilecek paranın israf
edilmesi olarak görülebildiği orta sınıflar arasında.4 Yakın zamanlarda
yapılan bir araştırma gösterdi ki, The Times'tıık'ı cenaze ilanlarının yüz
de 29’u bir hayır kurumunun adını verirken yüzde 17’si özellikle “çi
çek göndermeyiniz” ifadesi içermekteydi. Geleneksel çelenklerden dal
lara bir miktar geçiş olmakla birlikte, özellikle işçi sınıfı hanelerinde
Çiçek göndermek hâlâ çok önemlidir (Renkli resim X.1). Günümüzde
defin işlemlerinin üçte ikisini oluşturan ölü yakma yöntemiyle birlikte
bile, birçok insan çiçek göndermeye devam etm ektedir ve bu çiçekler
Çoğunlukla tekrar değerlendirilip hastanelere ve huzurevlerine yollan
maktadır; buralarda çiçeklerin müphem bir anlamı vardır; yeniden de
ğerlendirilen çiçekler, ölümün habercileri olarak görüldükleri için ge-
Biberiyenin ikili kullanım ına Elizabeth dönem inde yapılan edebi referanslar için bkz.
am/er'j yayım a hazırlayan H. Jenkins, 1982. s. 537-8.
■L tien 1991: 144.
4- The M arket f o r Flow ers. 1982. s. 23.
399
Ç içeklerin Kültürü
400
A vrupa'da Çiçeklerin Popüler Kültürü
8. Bölgede yakın zam anlarda yaşanan bir olayda, araba kazasında ölen bir adam karısını bo
şamak ve daha genç bir kızla evlenm ek üzereydi. T oussaim ’da, onunla yeni nişanlanmış olan
kız m ezanna kocam an bir çiçek demeti getirmişti. Am a adam ın karısı onu takip etm iş ve ra
kibinin saygı olarak bıraktığı çiçekleri atmıştı. Bütün bu olaylardan haberdar olan adamın kız
kardeşi ise. kendi bıraktığı çiçekler atılmasın diye onların üzerine kendi adım taşıyan bir eti
ket yapıştırıyordu. Araştırm asının sonuçlarını benim le paylaşan Pascale B aboulet'e çok mü-
üsşekkirim.
9- M auméné 1900: 140.
•0- Toussaint 1984: L 'analyse du m arché, CNİH, 1985.
401
Çiçeklerin Kültürü
11. Bülün Azizler yortusunun kökenleri, ölülere dair daha eski yortular da olabilir, am a ha
lihazırdaki biçim iyle, Katolik kilisesinin bir icadıdır. Bu yortuların gelişm esi Balı kilisesinin
kısm en bağım sız bir yapı olarak tesis edilm eye başladıktan sonra gerçekleştiği için, Ortodoks
dünyada onlara rastlanm az. Bunun bir eşiti, Psychosavato’da yapılan ölüleri anm a törenidir
asıl tören paskalyadan sonraki sekizinci pazar günü olur. İnsanlar genellikle arife günü me
zarlıklara çiçek götürür.
12. Cham bers 1869: 519.
402
A vrupa'da Çiçeklerin P opüler Küllürü
Çiçek kullanımı Batı’dan ithal edilen bir şeyden ibaret değildir; Ko-
lomb öncesi M eksika’nın ayrıntılı çiçek kültürünün bir devamıdır aynı
mamanda.H
403
Çiçeklerin Kültürü
404
A vrupa’da Çiçeklerin P opüler Kültürü
405
Ç içeklerin Kültürü
Valois ve bazen de m arguerite'yle özdeşleştiriliyordu. “ İnci” anlam ına gelen M arguerite adı
zaten daha önce, arm asında papatyalar olan Anjoulu M argaret'le bağlantılandınlm ışlı. Ayrı
ca C. parthenium ya da koyungözil vardı; m uhtem elen yerli bir çiçekli ve tıbbi am açlarla kul
lanılmıştı. Daha sonraları daha karm aşık biçim ler gelişti ve Parkinson'a göre bunlar, “önce
likle aylık ritim lerini sağlam ak am acıyla” kadınların hastalıkları için “ ve aşın dozda afyon
alanlara bir şifa olarak kullanılıyordu. İtalya’da, diğer yeşil otlarla birlikte bu tek türü,... özel
likle sahanda yum urtayla birlikle yiyenler vardı” (Parkinson 1629; 289).
* Etnobilim. doğadaki bitki ve hayvantann folklorik laksonomisi için kullanılan “ethnosci-
ence” teriminin karşılığı olarak kullanılm aktadır, (ç.n.)
20. A vrupa’da krizantem in erken tarihi üzerine bkz. Gorer 1978: 72 vd.
406
A vrupa'da Çiçeklerin Popüler Kültürü
j 789 yılında ithal edildiği M arsilya’ydı. Ç in’den daha fazla çeşit ithal
edildi ve çiçeğin ekimi sürekli bir hal aldı; takip eden yirmi yıl boyun
ca Çin’den yirmi sekiz yeni tip getirildi.21 Bu çiçek ancak XIX. yüzyı
lın ortalarında Toulouse civarında ticari amaçlar için üretilmeye başla
dı. İngiltere’ye 1790’da Fransa’dan gönderildi ve Kew Bahçeleri’nde
yetiştirilmeye başladı. Çiçek kısa sürede East India Com pany’nin [Do
ğu Hindistan Şirketij ilgisini çekti ve şirket bir anda, Japonya’daki ter
de dahil olmak üzere başka çeşitlerini ithal etmeye başladı. Japon
ya'daki üretme teknikleri daha büyük, fantastik biçimli ve çok değişik
renkli krizantemler üretiyordu ve bunlar Avrupalı bahçıvanlara çok ca
zip geliyordu. Bu çiçeklerin birçoğu İngiltere’ye önce Robert Fortune
tarafından sokuldu; Fortune bunu, Londra Bahçecilik Demeği adına
1843 ile 1846 yıllan arasında Ç in’e yaptığı başanh bitki avı seferinden
sonra gerçekleştirdi; buradan ülkesine, pomponların atası olan Chusan
papatyasını da göndermişti. Bununla birlikte, daha 1825 yılında ilk kri
zantem sergisi bu ülkede gerçekleşti ve o tarihten itibaren krizantem
gülle birlikte önde gelen sergi çiçeği oldu. Başkentteki büyük cazibe
merkezlerinden biri, 1850’den itibaren Tapm ak’ta ve İç Tapınak Bah
çeleri'nde yapılan senelik teşhirlerdi. Yavaş yavaş böylesi rekabetler
aristokrasi ve burjuvaziden (ya da onların bahçıvanlarından) toplumsal
merdivenin daha alt basamaklarına, işçi sınıfına kaydı; kaynaklar 1880
yılındaki bir “işçi sınıfı krizantem sergisi”nden (çiçeğin ismi “tem”
şeklinde kısaltılmıştı) bahseder. Fransa’da, Üçüncü Cumhuriyet’in ay
lak başkanma, “Krizantem sergileri açıcısı” deniyordu; yüksek ama boş
mevkilerdekilerin rilüel etkinliklerini ifade eden meşhur bir deyim ha
line gelmiştir bu.
Ç in’den Fransa’ya anlamdaki kayma, özellikle aracıların karakteri
göz önüne alındığında, hiç de şaşırtıcı değildir; zira bu aracılar, çiçek
leri kültüre] ortamlarından koparıp, egzotik nesnelere olan talepleri git
tikçe artan AvrupalIlara getiren bitki avcılarıydı. Ne aracılar ne Avru
palIlar yurtdışından gelen sembolik anlamlarla ilgileniyorlardı. Öte
yandan, şaşırtıcı olan şey, bu değişimin gerçekleşme hızıydı. Ölü çiçe
ği haline gelirken, Çin krizantemi ya bir boşluğu doldurmuş ya da ken
disi yeni bir oyuk açmış görünmektedir. Horozibiği gibi bu türün diğer
temsilcileri A vrupa’nın yerlisiydi; ama görünüşe bakılırsa onlara bu
anlam hiçbir zaman atfedilmemiştir. İngiltere’de aynı biçimde hiçbir
sPefisik çiçek (hatta altın çiçeği, biberiye ya da zambakgiller bile) ölü
lere sunularla özdeşleştirilmemişti. Bununla birlikte. Güney Avrupa’da
407
1
Çiçeklerin Kültürü
Effeuillant le chrysanthème.
Qui est la marguerite des morts.
408
A vrupa'da Çiçeklerin Popüler Kültürü
409
Çiçeklerin Küllürü
410
A vrupa’da Ç içeklerin P opüler Kültürü
C h e re
E^dUC
Resim 10.1. Ç içekler ve papatya: XX. yüzyıl başlarına ait bir Fransız kartpostalında, ayrın
tılı bir “ Seviyor, sevm iyor" illüstrasyonu. (Aşk ve Papatya, Carte posıale, Collection Belle
cPoque, editions Postcard Selecıion, 75, rue Am sterdam, Paris. 74008).
I
Çiçeklerin Kültürü
Resim 10.2. Gülün politik kullanımı: İşçi Partisi am blem i (F inancial Times)
412
A vrupa'da Ç içeklerin P opüler Kültürü
29. Fransızca’da oeillet: am a sıfatlarla bu sözcük birkaç farklı türdeki bir dizi çiçeği niteler.
20. Savaşlar arası dönem de İngiltere'de açıkgöz genç erkekler dansa giderken karanfil taka
biliyordu. Bu konular üzerine yorumlarından dolayı Julian Pitt-Rivers. Maria Pia di Bella ve
diğer arkadaşlara m innettarım .
Ispanya'da bir pazar festivali, (ç.n.)
2 i - Çingene elbiselerinin çiçeklerle özdeşleştirilm esi güçlü bir analojidir. Librettonun [opera
■netni) adapte edildiği kaynak olan M£rim 6e'n in hikâyesinde. C arm en önce genç asker Don
•losö'yie karşılaşır ve bu esnada bluzunun yakasında ve aynı zam anda da ağzında bir akasya
vardır. Bunu askere fırlatır ve onu iki gözünün arasına isabet ettirir, sonra genç asker çiçeği
al,r ve onu ceketinin cebinde saklar (C arm en. çev. W .F.C. Adc, New York, 1977).
32- Pitt-Rivers 1984: 252-3.
413
Çiçeklerin Kühiirii
değilse sağ kulağa:33 yan gizli bir şifredir bu, anlamak önemlidir ama
açıkça farkında olmamak gerekir. Boğa güreşi başanlı bir şekilde bitti
ğinde, Julian Pitt-Rivers’ın âdet kanını sembolize ettiğini düşündüğü
kırmızı karanfil, tiyatrodaki buketler gibi güreş sahasına fırlatılır. Sakız
Adası’nda, bir kıza talip olanlar kapısına karnaval esnasında kırmızı
karanfil bırakırlar ve kız beğendiği erkeğin hediyesini alır.” Genelde
neşeli durumlara özgü bir çiçektir.
İngiltere’de, karanfiller hem yakalara takılıyor hem buketlerde kul
lanılıyor olsa da, hediye olarak verildikleri çok nadir görülür ve veril
dikleri zaman da demet şeklinde olmazlar; karanfil vermek yüksek bur
juvazi arasında bayağı bir davranış olarak görülüyordu. Fransa’da da
karanfil hediye olarak verilmez ve hatta kötü şans getireceği söylenir;
İtalya’da beyaz karanfiller cenaze çelenklerinde kullanılır bazıları on
ları kem gözlerle ilintilendirir.35 Benzer özdeşliklere Brezilya’da da
rastlanır; burada beyaz karanfiller “cravos de defunto”, yani “ölülerin
tırnakları” olarak bilinir; bu nedenden dolayı asla hediye olarak veril
mezler. Bu çiçek her yerde güçlü bir şekilde damgalıdır ve bu damga
nın yönü rengine bağlıdır. Hediye olarak çok az verilmelerine rağmen,
yine de yaygın bir kullanımları vardır; Polonya’nın başlıca çiçek ürün
lerinden birini, Fransa’nın Britanya’ya ve Kolombiya’nın da dünyanın
geri kalanına yaptığı ihracatın önemli bir bölümünü oluştururlar.
Karanfil dinsel alanda başka anlamlar da taşır. Avrupa’da ilk boy
gösterdiği zamandan, yani XV. yüzyılın başından itibaren, Meryem
Ana ve Oğlu resimlerinde bazen bu çiçek kullanılmıştır ve anlamı La-
linize edilmiş Yunanca’daki dianthııs, yani Tanrı’nın çiçeğinden gelir
ve bu Fransa’da oeillet de Dieu şeklini almıştır.36 Aynı zamanda, eğer
bir kimse elinde pembe bir karanfille betimlenirse, bunun anlamı nişan-
33. Gay çevrelerinde sağ ve sol kulağa takılan lek küpe kullanım ıyla karşılaştırınız.
34. Karnaval, düğünlerin yapıldığı ve portakal çiçeklerinin hem gelin hem dam at taralından
taç şeklinde takıldığı zam andır. A m a aynı zam anda, karnavalın son iki ve L ent’in ilk Cumar
tesi günleri m ezarlıkların ziyaret edildiği ve ölüler için çiçek bırakıldığı zamandır.
35. Gaudouin (1984) Fransa’da batıl ruhların karanfil ya da süpürgeolunun hediye olarak ve
rilm esini hoş karşılam ayabileceği uyarısında bulunur.
36. Birçok Avrupa dilinde karanfillere [carııations\, kokusunun benzerliğinden dolayı baha
rat adı verilin dolayısıyla XV. yüzyılda ilk ıslah edilen çeşitler için karanfil çiçeği (c/ove
gilliflower, 1535) kullanılıyordu. Baharatın şekli karanfil [c/ove] adının ortaya çıkm asına yol
açm ıştı; Fransızca'daki adı clou de g iro fle'ydi ve sanşebboy için de g iro flet kullanılıyordu.
Karanfilin karmaşık tarihi ve adlarının kapsam lı bir incelemesi için bkz. Harvey (19781. Öy
le anlaşılıyor ki, İngilizce'deki “karanfil” [cam aıion] adı ne çiçeğin cafcaflı rengiyle ne
İsa’nın tutkusuyla ilişkilidir; m uhtem elen Türkçe kökeniyle bağlantılıdır, ama bunun neden
sadece İngilizce'de kullanıldığı da kafa karıştırıcı bir durumdur. "İngilizce’de “ pink" [pem
be karanfil) olarak bilinen D ianıhus plum arius. adını renkten alm am ış, tam tersine renge
kendi adını vermişti.
414
A vrupa'da Çiçeklerin P opüler Kültürü
37. "M ais non. m on petit, pas de calleyas ce soir, tu vois bien que je suis souffrante." Proust
1^54: 272: bu kişisel dolaylam anın [euphemism] kökeni için bkz. s. 234.
4». Beals 1917: 151 vd. M eksika'da kadifeçiçeğinin ölüm çiçeği olduğu söylenir, kiliselerde
Kullanılır am a yortu günlerinde kullanılm az. Bkz. E. Carmichael ve C . Sayer, The Skeleton at
'h 'F e a st, L ondra, 1991. s. 10.
415
Çiçeklerin Kültürü
Köy Çiçekleri
416
Avrupa'da Çiçeklerin P opüler Kültürü
tutarlı olarak, belli bir faydacı ya da hatta “Püriten” müphemlik söz ko
nusudur. “Çiçeklere gereğinden fazla zaman harcamayınız” şeklinde
bir deyim vardır. Bu her iki müphemliği de içeriyor. Aslında, çiçekle
rin yetiştirilmesine, biçilenlerin değiş tokuş edilmesine, çeşitli sivil ve
d in sel ritüellerde kullanılmasına oldukça fazla bir zaman harcanmakta
dır. Yazar şöyle diyor:
Bahçe çiçekleri aynı zamanda köy grubunun üyeleri arasında yapılan değiş
tokuşun parçasıdır. Beyaz buketler halinde düğünlerde geline verilirler ve
kır tarzı çelenkler şeklinde düzenlenip kilisede ölünün tabutunun üzerine
konurlar. Topluluğun kızlarına ve ölülerine sunduğu şeylerin en sonuncu
sudur! ar.
Daha önemli olan şey, çiçeklerin ölüler ile canlılar arasında, kutsal olan ile
dünyevi olan arasında bir bağ tesis ediyor olmasıdır. Gerçekten de. bütün
bir yıl boyunca, bahçelerden toplanan çiçekler kiliseye taşınır. Leylak ha
ziran ayında ana altan süsler; beyaz zambak Meryem Ana heykelini süsler;
Aziz Yusuf’un önüne san çiçekler konur. Eski günlerde kilise çiçeklerin
den korodaki kızlar sorumluydu. Günümüzde Aşai Rabbani ayininde şarkı
söylenmemektedir ve kızlann hiç boş vakti yoktur; bu işi yaşlı bir kadın
yapmaktadır. Bahçelerde daha yeni açmış güller, yan açılmış şakayıklar ve
olgunlaşmış yıldızçiçekleri arar ve “kilise için bir buket” ister. Bu rica as
la geri çevrilmez. Bahçe çiçekleri aynı zamanda, ölü ebeveynlere ait fotoğ
rafların ve Meryem Ana heykellerinin yan yana durduğu, evlerde buzdola
bı ya da büfenin üzerine kurulmuş küçük kutsa] eşya bölmelerini dekore et
mekte de kullanılır. Sonra, paskalyadan önceki pazar günü ve Bütün Aziz
ler Günü’nde, bahçede yetiştirilen çuhaçiçekleri, hercaimenekşeler ve kri
zantemler, azizlerin kabirlerine konmak üzere mezarlığa götürülür.
Koruyucu azizlere sunulan ve kiliseye konan bahçe çiçekleri, kutsal olan
la bir bağ kurar. Kişi, kiliseyi evin mahsulüyle bezeyerek tüm hanenin ko
runmasını teminat altına alır. Oturma odasındaki kutsal eşya bölmesine ya
da aile kabirlerine konan çiçekler, değer verilen ölülerin anısını ebedileşti
rir, bu çiçekler kişinin onlara göstermek zorunda olduğu ilginin bir parça
sıdır ve canlılarla göçmüş akrabalar arasındaki bağların güvence altına
alınmasına yardım eder.*5
417
Çiçeklerin Kültürü
418
A vrupa'da Çiçeklerin P opüler Kültürü
419
Çiçeklerin Kültürü
420
A vrupa'da Çiçeklerin P opüler Kültürü
422
A vrupa'da Çiçeklerin P opüler Kültürü
S osyalizm de G üller
423
Çiçeklerin Kültürü
424
A vrupa'da Çiçeklerin P opüler Kültürü
[anna daha büyük bir bağlılığı sergilemeye devam etti. Din güçlü bir
etkendi. Krizantemler benzer nedenlerden dolayı Çekoslovakya’da
Fransa’dakinden daha hoş karşılanmamaktadır. Hıristiyan ikonografi
sinde somutlaşmış olan eski sembolizm tüm kıtada çok az değişiklik
gösteriyordu. Aynı şey, Budapeşte ve Prag’da da Londra ve Edin
burgh’daki gibi şevkle ele alman Çiçeklerin D ili’nde XIX. yüzyıldaki
gelişmeler için de geçerliydi.58 Bu benzerlikler “yüksek” ve yazılı bir
kültürden ileri geliyordu. Popüler düzeyde bile, aynı ve büyük ölçüde
Hıristiyan festivaller tüm kıtada, yerel farklılıklar olsa da çoğunlukla
benzer biçimlerde kutlanıyordu. Bunlar birtakım kısıtlamalar altında da
varlıklarını sürdürdüler. İktidardaki Komünist Parti dinsel ayinleri
onaylamasa da, gerek kilise ayinler gerek popüler kutlamalar, onlara
eşlik eden çiçeklerin bazılarıyla birlikte yerine getirilmeye devam etti.
Günümüzde Prag’da paskalya, zeytin dallarının yerini alan zambaklar
ve söğüt çiçekleri meydana çıkarmaktadır. Erkeklerin kızlan kendileri
ne yumurta vermeye zorlamak için kullandığı “kırbaçlar”la birlikte,
kızlar yum urtalan çiçek desenleriyle süslemektedir. Hem kırbaçlar
hem yumurtalar Prag’ın Eski M eydan’ındaki tezgâhlarda sergilenmek
te ve pek çok müşteri çekmektedir.
Bu kentin m ezarlıklan özellikle paskalya zamanı çiçeklerle dolu
dur. Almanya’da olduğu gibi, yeni ölenlerin mezarlarının birçoğu her
zaman yakın bir ilgi görür ve genellikle, böylesi sunular eskiden taze
çiçeklere kıyasla “sıradan” olarak görülmesine rağmen, saksılı bitkiler
ya da kurutulmuş çelenklerle dekore edilir. Ana Olsany mezarlığının
dışındaki çiçekçi dükkânları ve bireysel üreticiler topluluğu yoğun bir
şekilde, saksılı bitkiler, biçilmiş çiçekler, söğüt çiçekleri; ama hepsin
den önemlisi de paskalya “şekerlemeleri” satıyorlardı; bunlar hem ara
larına yapay ve taze çiçekler yerleştirilmiş yeşil filizli saksılarda, hem
kabarık tavuk tüyleriyle dekore edilmiş çelenk benzeri dallar şeklin
deydi.59Ev için, saksılarda yılın daha erken zamanlarında arpa ya da di
ğer tahıl tohumları ekilir ve bunlar filizlenene kadar içeride muhafaza
edilir, sonra da piliçlerle ve boyalı yumurtalarla süslenirler; benzer bir
uygulamaya, tahıl tohumlarının paskalya için de ekildiği, ama karanlık
425
Çiçeklerin Kiiltürii
60. M ezar taşlarına aynı şekilde çakıl iaşı koym a uygulam ası, tıpkı Avrupa gibi A B D ’de de
yaygın bir şekilde rastlanan bir durum dur. Çiçeklerin olm aması Yahudi m ezarlıklarının ka
rakteristiğidir; ama A B D 'de etraftaki kültürlerin pratiklerinin, insanların giderek cenaze yö
neticisine daha çok uyduğu cenazelerde çiçek kullanılm ası üzerinde bir m iktar etkisi vardı-
426
A vrupa'da Çiçeklerin P opüler Kültürü
gu kişisel direklerin yanı sıra, tüm bekâr kızlar için köyün orta yerine
başka bir “mayıs” direği daha dikilirdi. Çekoslovakya’da, milliyetçi
hareketin bütün aylan Slav isimleriyle yeniden adlandırmasına rağmen,
bu ad muhafaza edilmiştir.
Çiçekler Çeklerin popüler kültürüne pek çok başka biçimde de
damgasını vurmuştu. 4 Aralık’taki Azize Barbara yortusunda, Noel
Arifesi’nde açsınlar diye çiçekli kiraz dallan kesilip evlerde saklanır
dı.“ O zaman kızlar onları gece yansı ayinine götürürdü ve müstakbel
talip delikanlılar onları çalmasın diye pelerinlerinin altına saklarlardı.
Mayıs âdetlerinde olduğu gibi, bu da disko ve partiler döneminden ön
ce köy topluluğunda bir eş seçme biçimiydi. Noel için, evi süslemek
amacıyla saksılı bitkiler, özellikle de sümbüller yetiştirilir, Yeni Yıl
Günü’nde ise dört yapraklı yoncanın gelecek on iki ay için iyi talih ge
tireceği düşünülürdü. Bir başka önemli yortuda, Hıristiyanların Katolik
yortusunda [Corpus Christi], küçük kızlar, beyaz, mavi ve kırmızı ya
pay çiçeklerden yapılma taçlar takarak geçit törenine katılır, taşıdıkla
rı sepetlerdeki küçük yapraklan etrafa saçarlardı.“ Böylesi kutlamalar
İkinci Dünya Savaşı’ndan önce çok yaygındı ve Prag’ın ortasındaki Vi-
nohrady’de kız ve erkek çocukların sokaklara çiçekler saçması
1950’lerin ortalarına kadar devam etti. Daha sonra, geçit töreni dışın
daki her şey hükümet tarafından yasaklandı; ama şimdi bile bu âdetler
bazı kırsal bölgelerde varlıklannı sürdürmekte ve Avrupa’nın popüler
kültüründeki örtüşen öğeleri bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Yaşam döngüsü kutlamalarının da kendi çiçekleri vardı; Bunların
başında ölüm geliyordu; ama erkeklerin karanfil kadınların ise Batı’da-
ki portakal çiçeklerinden farklı olarak gül taktığı düğünler de önemliy
di. Gerek dinsel gerek sivil alanlardaki törensel olmayan ortamlarda da
çiçekler (büyük demetlerden ziyade tek tek çiçekler) yerlerini alıyorlar
dı. 1990 yılı paskalyasından önceki hafta Prag’da, çoğunluğunu kadın
61. Azize Barbara m uhtem elen apokrifyaya [sonradan uydurulmuş] özgü bir bakireydi ve
başkaları tarafından lertip edilen b ir evlilikten kaçtıktan sonra şehit olm uştu. M imarların ya
ttı sıra havai fişek yapıcıları ve topçular gibi tehlikeli m esleklerle özdeşleştirildiği ortaçağda
çok popülerdi.
62. Katoliklerin XVI. yüzyıldaki Meryem inanışında. Katolik yortusunda L ondra'da geçit tö
renleri düzenleniyordu ve bu törenlere katılanlar, çiçeklerle “eski usul süslenen" meşaleler
Aşıyorlardı. M ainz ve A lm anya’nın başka yerlerine ait kanıtlar gösterm ektedir ki, “din
adamları ve halk, kızlar ve erkekler, yani herkes, güllerden ve diğer çeşitli çiçeklerden, me-
5® ve sarm aşıktan yapılm a taçlar ve çelenkler takıyordu” (Lambert 1880: 812, 817; gönder-
reo yaptığı yer: The D iary o f llen ry M achyn, Citizen and Merchctnt-Taylor o f L o n d o n .from
4 0 1550 to AD 1563 [yay. haz. J. G. Nichols], T he Cam den Socieıy, Londra, 1848. s. 63 ve
Serarii opus tlıeol. c. iii). Rom a ritüelinde. Aşai Rabbani ayininden önce erkek çocuklar et
rafa gül saçardı. N eredeyse bütün geçit törenleri Reform dönem inde m arjinalize oldu.
427
Çiçeklerin Kiiltürii
428
A vrupa'da Çiçeklerin Popüler Kültürü
429
Çiçeklerin Kültürü
431
Çiçeklerin Kültürü
A rm ağan V erm e
* M etnin orijinalinde burada kullanılan sözcük olan "transplant"ın teknik anlam ı, bir bitkiyi
bir yerden çıkarıp başka bir yere dikm ektir, (ç.n.)
432
A vrupa’da Çiçeklerin Popiiler Kültürü
?0- Bologna'da, kayınvalidesine saksılı bir bitki veren damat hakkında bir fıkra anlatılır.
- Yapay çiçek hediyesi hikâyesini Paris'te bir arkadaşa anlattığım da, bunun tüylerini diken
diken etm eye yettiğini söyledi, " c 'e st â faire dresser les cheveu.V.
433
Çiçeklerin Kültürü
434
A vrupa'da Çiçeklerin P opüler Kültürü
Tutumlar
435
Çiçeklerin Kültürü
lıca çiçek satın alan grubu oluşturuyordu. Ama onların arasındaki fark
lılıkta tutumların da etkisi vardı.71 Erkeklerin tutumları tam olarak ka
dınların onları algıladığı gibi değildir. Daha katı maskülen tipin genel
likle çiçek taşırken görünmekten ulandığı düşünülür. Normalde çiçek
armağan eden tip olarak betimlenen, kadınlara düşkün olan “çapkın"
erkektir. Aslında, erkeklerin çoğu kadınların beklediği utangaçlık dü
zeyini sergilemez. Bir şey satın alırken hesapçı oldukları ve çiçekleri
pahalı lüks olarak gördükleri doğrudur; ama çiçeklerin kadınlar için
özel bir anın işareti olduğunu da bilirler. Bununla birlikte, bazı erkek
ler, özellikle de gençler, kur yaparken rollerinin bir işlevi olan bir de
met çiçek taşırken utanmaktadırlar. Birisi şu yorumu yapıyordu:
Eğer biri benden eve yeşilliklerden bir şeyler getirmemi isterse, çiçekleri
başkasına taşıtır ve ben sebzeleri seçerdim. Sanınm çiçek taşımayı kılıbık
lık olarak görmek doğuştan gelen bir maskülen anlayıştır. Çiçekleri gelinin
nedimelerinin taşımasıyla ya da benzeri bir durumla ilgilidir bu. Yargıçlar
celselere hâlâ çiçek getiriyor olsa da. bu ilk başlarda mahkemedeki kötü
kokulan defetmek için yapılıyordu. Şunu söylemeliyim ki bunu yaparken
hem çok bilinçli hem utanmış görünüyorlar!78
Bir erkeğin bir kadına kur yaparken çiçek verdiği sık sık görülse de,
böylesi armağanlar her zaman cinsel bir anlam taşımazlar. Bir birey
olarak bir kadına verilen hediye aşktan ziyade sevgi ima ediyor olabi
lir. Pazarın genişlemesiyle birlikte böylesi armağanların, özellikle No
el ve paskalya gibi dinsel yortularda ve Anneler Günü gibi ticari gün
lerde aile içindeki önemi giderek artmıştır. Kur hediyelerini diğerlerin
den ayıran şey sunulan çiçeğin türüdür ve bunda, bu bölümde daha ön
ce tartıştığımız edebi olmayan popüler sembolizm sınırlı bir rol oynar.
işbölümü
77. Çiçek salın alm aya yönelik dikkate değer bir ilgi, yakın tarihlerde çeşitli ülkelerdeki bah
çecilik kurum lan tarafından sergilenm işıir. kendi incelem elerim den çıkan verileri tamamlu-
mak için, biri İngiltere diğer Fransa’da yapılan iki araştırmayı kullandım.
78. The M arket f a r Flow ers, s. 13.
436
A vrupa'da Çiçeklerin P opüler Kültürü
79. Sayılar Covent G arden’daki toptan satış pazarından alınm adır. 1973’te, 14 m ilyon ster-
'in değerinde 4 m ilyon koli satılm ıştı. Bunların 100 bin kolisi N oel'de, 85 bini paskalya haf-
lası ve A nneler G ilnü’nde sauldı.
437
Çiçeklerin Kültürü
maktadır... Eğer maddi durumu iyi olan biri evde kullanma dışında bir
amaç için çiçek alırsa, beş durumdan dördünde bu bir arkadaşa ya da
akrabaya vermek içindir. Bu ürünün orta sınıf evinin gündelik yaşamı
na içkin bir öğe olduğu şüphe götürmezdir.”80 Yazarın vurguladığı gi
bi, çiçekler hâlâ bir parça lüks olarak görülmektedir ve fiyatlarının ya
pay çiçeklere kıyasla yüksek olması bu görüşü desteklemektedir. Ya
pay çiçekleri reddedenler çoğunlukla üst gelir gruplarından insanlardır
(yüzde 45), alt gelir gruplarında ise bu oran yüzde 18’dir. Yine de, ya
pay çiçekler üst gelir grubu evlerinin yüzde 4 0 ’mda bulunmaktadır ve
tahminen popülariteleri kuzeyde güneye kıyasla daha yüksektir.
Benzer farklılıklara evlerin dışmda da rastlanır. Lokantaların yüzde
29’unda masalarda gerçek çiçekler varken, yüzde 13’ünde yapay çiçek
ler bulunmaktadır; bu oranlar ofislerde yüzde 25 ve yüzde 5 ’tir. Her iki
durumda da taze ya da yapay çiçek kullanımının bir hiyerarşiye işaret
ettiği düşünülmektedir. Daha iyi lokantalarda taze çiçekler vardır; çi
çekli ofisler, çalışma mekânı olarak çiçeksizlere tercih edilmektedir ve
bunları sağlayan firmalar daha iyi çalışma yerleri olarak görülmekte
dir.81
Fransa’da da kadınlar, parfüm almayı tercih etmelerine rağmen (ki
bu ürün de çiçeklerle çok yakından ilişkilidir), erkeklerden diğer hedi
yelerden daha sık olarak çiçek (çiçekli ya da yeşil bitkiler değil) alır
lar.82 Bu hediyelerin sunulduğu başlıca durumlar, alıcının yaşına bağlı
olarak, doğum günleri, davetli konukların karşılanması, Anneler Günü
ve “fete”lerdir. En sık çiçek verenler ise, kocalardan ve hatta insanın
kendine almasından daha fazla arkadaşlardır ve onları akrabalar takip
eder. Bununla birlikte, özellikle Fransa’da, kadınların kendi kendileri
ne çiçek alması yönünde artan bir eğilim mevcuttur. Bu ve başka özel
liklerde bölgeler arasında farklılıklar bulunur. O bölgede kadınlar ken
dileri için çiçek satın almaya meyilli iken, daha kuzeydeki yüksek tü
ketim bölgesinde en çok çiçek alanlar akrabalar (“la famille”) ve Ak
deniz’de kocalardır.83
Beklenilenin aksine, Fransa'nın kuzeybatısında satışlar en üst dü
zeydedir ve çiçekçi sayısı daha fazladır. Biçilmiş çiçek satışı açısından
Fransa’nın kuzeyi ile güneyi arasındaki farkın nedeni, kısmen, çiçekle
rin güneyde daha çok saksılarda ve pencere kenarlarında yetiştirilmesi
ve evin içinde daha az kullanılması gerçeği olabilir. Çiftçi evlerinde kı-
438
A vrupa'da Çiçeklerin P opüler Kültürü
439
Çiçeklerin Kültürü
440
A vrupa’da Çiçeklerin Popi'der Kültürü
Resim 10.4. La rosière tacı. XJX. yüzyıla ait gravür. (M usée National des Arts et Traditions
Populaires. Paris. Foto: A Guey)
86 . Chicago bölgesindeki Katolik kiliselerde, benzer bir uygulam a m evcuttu. M ayıs ayında,
b’r kız seçilir ve M eryem A na olarak güllerle taçlandırılırdı: am a aslında akran rekabeti an
ne babaları diğer kızlara da taç vermeye itiyordu.
441
Çiçeklerin Kültürü
87. A m pirik bir düzeyde böylesi bir açıklam a açıkça spekülatiftir, belki de kabul edilem ez
dir. Bununla birlikte, ayrıntılı kaynaklarda daha sağlam kanıtlar da bulunabilir.
8 8 . Bkz. Sahlins 1976 ve Food and F oodw ays'deki (1989) benim kendi yorumlarım .
O n B ir in c i B ö lü m
HİNDİSTAN’IN ÇELENKLERİ:
KADİFEÇİÇEĞİ VE YASEMİN
vrupa çiçek kültürünün tek mekânı değildi. Daha önce gördüğü
A müz gibi, Avrupa A sya'nın deneyiminden çok şey almıştı. Bunun
nedeni kısmen, o kıtanın pek çok bölgesinde çiçek üretimi ve kullanı
mının başka yerlere kıyasla daha ayrıntılı olmasıydı. Bu aynntılanm a-
nın kökleri, hem saray lan ve tapınakları destekleyen yoğun bir tarım
da hem her türlü bitkinin üretilmesini teşvik eden, yaygın bir ticari et
kinliğe sahip uzun ömürlü kent kültürlerinde yatıyordu. Bu ve diğer
cephelerde Asya ortaçağ boyunca Avrupa’dan daha başanlıydı; As
ya’nın nüfusundaki büyüme, deniz ve karayollarıyla oluşturulan tica
ret ağlan, Pasifik ve Hint Okyanusu’nun yanı sıra Afrika ve Avru
pa’ya da uzanan kültürel ve siyasal yayılması bu olguyu kanıtlamıştır.
Avrupa’daki gibi gelişme öğelerine sahip olmayan “durağan Doğu
toplumları” anlayışlan, büyük ölçüde yazılı sözcük kullanımına daya
nan bilgi sistemleri bir yana, çeşitli lüks kültürlere de sahip oldukları
gayet aşikâr olan bu dinamik toplum lan anlamak için hiç de uygun de
ğildir. Kuzeyden gelen barbar saldm lanna daha az açık olmamakla
birlikte, genel olarak kültür ve özel olarak da çiçek kültürü böylesi
^kınlardan A vrupa’dan daha az olumsuz etkilenmiştir. İç saldınlardan
da daha az etkilenmiştir; zira orada da lüks kültürler içinde çelişkiler
nıevcut olmakla birlikte bunlar, özellikle de çiçekler söz konusu oldu
ğunda, kesinlikle B atı’da olduğu gibi dinsel olarak desteklenen biçim
ler almamıştır. Daha sonraki dönemlerin Hint dinlerinde çiçekler, en
^ n d a n tanrılara sunulan uygun armağanların önemli bir bileşeni ol
dukları ibadette, hayvan kesmeye bir alternatif olarak görülmüşlerdir.
O halde, kısmen Afrika’yla aradaki karşıtlığı kuvvetlendirmek, kıs
men de çiçek kültürünü okuryazar ve tabakalaşmış toplumlann ileri ta
amıyla ilişkilendirmek için, incelememi Güney ve Doğu A sya’nın iki
°nemli toplumunu, yani Hindistan ve Ç in’i kapsayacak şekilde geniş
445
Çiçeklerin Kültürü
446
H indistan'ın Çelenkleri: Kadifeçiçeği ve Yasemin
447
Çiçeklerin Kühiirü
448
H indistan'ın Çelenkleri: Kadifeçiçeği ve Yasemin
Kadınlar
ellenmiş ve açılmaya zorlanmış
gonca taçlar takarlar
böyle farklı kokarlar çünkü
.tepedeki gölcüklerden toplanmış
ve hepsi zincir gibi örülmüş
çelenkler takarlar.7
Ah diye inledi
utanarak,
sonra başını eğdi, bana yalvardı,
bunu yaparken saçını açıyor,
kalın rengârenk.
kırık zambak taçyapraklarından
tacını çıkarıyor,
siyah saç örgülerini çözüyordu.
449
Çiçeklerin Kültürü
Elle toplanmış,
anlan hâlâ cezbeden çiçekler vardı üzerlerinde,
mahrem yerlerini gizliyordu.
450
H indistan’ın Çelenkleri: K adifeçiçeği ve Yasemin
takılı olan genç bir çileci olarak keşfedilir: “Bir yasemin kadar narin
sin” der kral ona, “ama o sana ağaçları sulamanı emrediyor.”12Kral da
ha sonra sevgilisinin bir resmini çizer; ama yaptığının eksikliğinden
dolayı tatmin olmaz:
451
Çiçeklerin Kültürü
452
H indistan'ın Çelenkleri: K adifeçiçeği ve Yasemin
Ç içekler ve K urban
453
Ç içeklerin Kiillürü
Alaca renkli ve tatlı kokulu çiçek çelenginin zıddı, bir ipe dizilen
ufak sığır pisliği kalıplarından yapılan çelenktir; bu çelenk, sonbahar
başında çıkan dolunay zamanında gerçekleşen Holi festivali için yapı
lır. Bu etkinlikte, M arriott’un canlı bir biçimde betimlediği gibi, dünya
baş aşağı çevrilir. Gençler yaşlıları renkli tozlara bulayarak ve içine or
man alevi çiçekleri (Butea) konan pembe bir sıvıyla ıslatarak muziplik
ler yaparlar. Düzensizliğin hâkim olduğu bu günün düzeni aşırı serbest
liktir. Gençler ayrıca Krişna’yı sığır çobanı olarak taklit ederek etrafta
dolaşıp eğlenirler ve boyunlarına inek pisliği çelenklerini takarlar.2'*
B u d iz m ’de Ç içekler
24. Bu gösteride birçok yerel farklılık ve bazı genel benzerlikler m evcutlun bunlar gösteri
nin kentle ya da kırda yapılıyor olm asına bağlıdır. Benim açıklamalarım M arriott'tan ( 19 66 )
alınm ıştır: am a sığır pisliği kalıplarını ve renkleri 1991'de A hm edabad'da gördüm.
25. S. Hunlingdon 1985: 18 vd.
26. S. Hunlingdon 1985: 8 .
27. Cheng T e'k u n 1969.
28. S. Hunlingdon 1985: 58.
454
H indistan'ın Çelenkleri: Kadifeçiçeği ve Yasemin
455
Çiçeklerin Kültürü
yiz. Onlar şöyle diyorlar: ‘Bu hayat tıpkı bu çiçeklerin güzelliği gibi gelip
geçici. Tanrım [deva] bu sununun değerini benimle paylaşsın.’”31
456
H indistan'ın Çelenkleri: K adifeçiçeği ve Yasemin
457
Çiçeklerin Kültürü
Resim 11.ı. Lotustan Ç.kan Buda: Tibet tangkast. (Victoria and Alberi Museum. Londra)
H indistan’m Çelenkleri: Kadifeçiçeği ve Yasemin
459
Çiçeklerin Kültürü
460
H indistan'ın Çelenkleri: Kadifeçiçeği ve Yasemin
461
Çiçeklerin KülUirii
462
H indistan’ın Çelenkleri: K adifeçiçeği ve Yasemin
5 l.H y e rs 1989: 5.
^2. Hyers 1989: 4; D ehejia 1989: 17, Resim 6 (ve özellikle arka tarafı). B ir kadının çiçek
®Çan bir bakula ağacına dökm ek üzere elinde bir şarap kâsesi tuttuğu M athura için bkz. s. 19,
kesim 7.
53-D ehejia 1989: 23-4.
54. Bu noktayı vurguladığı için Andre Beteille’ye ve bana yardım cı olan diğer insanlara mü
teşekkirim .
463
Çiçeklerin Kültürü
“Gazap” şiirinde dile getirdiği gibi, “Bana sadelik ver, ancak onunla
yaşayabilirim” (9. dize); çünkü karmaşıklık “hilekârlık” ve “dolambaç
lı yollar”ı temsil eder. Hindistan’daki bhakti hareketlerinde ibadetin sa
deliği tanrısal varlığa bir çiçek sunulmasını içerir, çünkü bu sunuyu
herkes yerine getirebilir. Sadece zenginlerin ya da topluluğun gücünün
yetebileceği ayrıntılı kurbanlara gerek yoktur; bir çiçekle bütün yalva
ranlar eşit olur. Benzer bir gelişme, paralel Budist kültü Chan ya da
Zen’de meydana geldi. Çiçekler hakkında düşünme, anlayışa ulaşma
nın bir yolu olarak görülüyordu. Chan geleneği, takipçilerinin önünde
elinde altın bir çiçek tutan B uda’yla başlar. Müritlerinden biri olan
Kashapa hafifçe gülmüş ve Buda onun anlamış olduğunu belirtmiştir.
Yine de çiçekler lüks eleştirisinden tamamen m uaf değildi; en azın
dan zımni bir düzeyde, bir m iktar müphemlik var olmaya devam etmiş
ti. Dhammapcda, diğer güzel nesneler gibi çiçeklerin de baştan çıkar
ma ve saptırma potansiyelleri olduğunu açıkça belirtmektedir. Hindu
aşk tanrısı Kâma’dan alınan bir anlayışla, ayartıcı Mâra, çiçek uçlu bir
ok fırlatır. Daha açık bir biçimde, “Tıpkı bir selin uyuyan bir köyü alıp
götürmesi gibi, ölüm de çiçek toplayan ve dolayısıyla da zihni başka
yöne kaydırılmış olan insanı alıp götürür” denir.55 Çiçek biçmek ya da
çelenk takmanın Budist keşişlere yasaklanmasının nedeni de bu mu
dur? Yoksa devaların [kötü ruhlar] eskiden çiçeklerde ikamet ettikleri
yollu Hint anlayışını kabul ettikleri için mi bu böyledir? Keşişlerin bir
çiçeği koklamasına bile izin yoktur; çünkü bu, özgür bir şekilde veril
memiş olanı almayı, çiçek deva’sım almayı içermektedir. Gerçekten de
bir Budist ya da Hindu çiçek verdiği zaman, onları koklamaktan kaçın-
malıdn; çünkü bu, çiçeklerin özünün bir kısmının kaybolmasına yol aç
maktadır. Ama Buda’mn yaşamının göstermiş olduğu gibi, lüksün red
dedilmesi de önemli bir öğedir; çünkü onun çileci bir tarzda kaçındığı
nesneler arasında “çelenkler, parfümler, kozmetikler ve süs eşyaları”
bulunmaktaydı.56 Bu dünya nesnelerinden tüm çileciler uzak durmalıy
dı. Ve bu sadece çilecilerle sınırlı değildi; çünkü bir keşişin kaçındığı
nesnelerden (örneğin çelenkler, hoş kokular ve merhemler) gönüllü bir
şekilde şuradan bir insan da uzak durabilirdi. Bu çileci eğilim çiçekle
rin Buda için uygun bir sunu olamayacağı demek değildir; zira sıradan
insanlar çiçek sunmaya ya da bo ağacı yetiştirmeye teşvik edilmekte
dir. Keşişleri belli bir mertebeye ulaştığında, Tay köylüleri onun yanı
na çiçeklerle giderler. Birisi öldüğünde ellerine çiçek yerleştirilir.57 Do-
55. Kısım 47.
56. Digha N ikfya, çev. M. W alshe, Londra. 1987, s. 69.
57. Tam biah 1970: 9 0 ,9 4 . 110, 124.
464
H indistan'm Çelenkleri: Kadifeçiçeği ve Yasemin
58. Bu anlayış, H ıristiyan azizlere atfedilen “kutsallık kokusu”yla benzer görünm ektedir.
S9-R izvi 1983: i, 177-8.
465
Çiçeklerin Kültürü
466
H indistan'm Çelenkleri: K adifeçiçeği ve Yasemin
62. H indistan’ın bazı bölgelerinde bir phulm ali alt kastı çiçek yetiştirm eyle uğraşıyordu; ma-
labar’laı aynı zam anda bahçıvandı.
63. Gençlerle birlikte G ujarat. N andol’daki N ehir T apınağı’na gitm iştik; tapınağa sunmak
'Çin yolun kenarındaki çitli alanlardan çiçek toplam ışlardı; am a o alanda hiç çiçek bahçesi
yoktu.
64. G ünüm üzde. M adaipur'da inşa edilen Hari Krişna tapınağı, kendi kullanım ı için çiçek ye
t tir ile n bir bahçeye sahiptir: am a sözü edilen, birçok Batılı öğe taşıyan yeni bir külttür.
65. Crowe vd. 1972: 12 .
467
Çiçeklerin KiiUürii
Çağdaş Çiçekler
468
H indistan'ın Çelenkleri: Kadifeçiçeği ve Yasemin
Yaseminin, bazıları diğerlerinden daha hoş kokulu birçok çeşidi vardır. Duyduğum a gö-
bu hoş koku hem yılanları (Madras) kendine çekm ekte hem insanları onlardan korum ak
t ı r . Bir kadının ham ileliğinin üçüncü, beşinci, yedinci ve dokuzuncu ayında yapılan güney
n*üeli (Sim antham ) için, özellikte ayrıntılı bir saç süslem esi hazırlanır. G üney'deki çelenk-
k r bazen nane ya da ııılsi gibi kokulu otları da içerir.
469
Çiçeklerin Kültürü
470
H indistan'ın Çelenkleri: Kadifeçiçeği ve Yasemin
471
Çiçeklerin Kültürü
72. Bu para yaklaşık 20 sterline karşılık gelir. Çiçek pazarını Ocak 1987 ve daha sonra da
Mart 1992'de ziyaret ettim; bu tarihte pazarın büyük bir kısm ı kentin hemen dışındaki büyük
bir binaya aktarılm ıştı (oradaki ve A vrupa'daki pek çok kentte olduğu gibi).
472
H indistan'ın Çelenkleri: Kadifeçiçeği ve Yasemin
ğunlukla sokak sancılandır. Maddi durumu daha iyi olan bazı haneler
çiçek “başlan”nı ya kendi çelenklerini yapmak ya da günümüzde oldu
ğu gibi, bir su kâsesinde çiçekler yüzdürerek evi süslemek için satın
alırlar. Aynca, çoğunlukla orta sınıftan olmak üzere bazı genç kızlar,
saçlarına koymak için günlük çiçekler satın alırlar; bu uygulama,
Çin’de olduğu gibi, çiçek örtüsünün Kuzey’e kıyasla daha verimli ol
duğu Güney Hindistan’da daha yaygındır.73 Saça takılan çiçekler, özel
likle düğünler gibi hayırlı vesilelerin karakteristik bir özelliğidir; dü
ğünlerde damat bile çiçek takabilir.
Pazarın küçük bir bölümü, Bombay’dan ve Madya Pradesh’den
trenle getirilmiş ve sepetler içinde üst üste dizilmiş çiçeklere ayrılmış
tı. Masa üstü kullanımı için uzun saplı biçilmiş çiçeklerin bazıları
Bombay’dan geliyordu; bu çiçekler Avrupa tarzı çiçekçilerde ya da
uluslararası otellerdeki tezgâhlarda satılmaktadır; günümüzde buralar
başta Japonya ve Ç in’de olmak üzere tüm D oğu’nun başlıca çiçek sa
tış noktalarını oluşturmaktadır. Aynı çiçekçiler Hıristiyan cenazelerine,
özellikle de Katoliklerinkine, yine Avrupa modellerini izleyerek çiçek
sağlamaktadır. İthal çiçek alım satımıyla uğraşan satıcılardan biri, ko
misyonculuk ve yüklenicilik rollerini birleştirmişti. Bir tasarımcının
gözetimi altında, ofisler, evlilikler, ziyafetler ve hatta özel tapmak fes
tivalleri için gereken çiçekleri sağlamaktaydı.7'1
Çiçek pazarına, çiftliklerindeki bir tarlayı kadifeçiçeği gibi bir çiçe
ğe ayıran yerel bahçeciler mal sağlamaktadır. Bir yetiştirici pazara her
sabah 40 kilometre uzaklıktaki çiftliğinden motosikletiyle gelip bir be
ze sanlı olarak paras (saçları süslemek için yaseminin yerine kullanı
lan beyaz bir çiçek) getiriyordu; elbette yemeklik ürünler de yetiştiri
yordu. Kadifeçiçeklerine (zendu) devamlı talep vardı; ama özellikle Di-
vali’de. yani yeni yılda bu talep artıyordu. Böylesi özel talepler gerek
alıcılar gerek yetiştiriciler için sorunlar yaratmaktadır. Pazarın daha iyi
ve fiyatların daha yüksek olacağı beklentisiyle bazılan o özel vesile
için bir ürün yetiştirmeyi amaçlamaktadır; ama havanın ve pazann is
tikrarsız davranışlan göz önüne alındığında bu riskli bir karardır. Ülke
dışına yapılan ihracat henüz az miktarda olmakla birlikte, büyük ölçek
li ticari yetiştiricilik gelişmektedir. Örneğin, son on beş yıl, Ahmeda-
73. Evlenm eden önce Ranjana, saçlannı süslemek için Pune'deki çilli alanlardan çiçek lop-
lamıştj. Şimdi ise o nlan her sabah scyya
74. P une’deki bir çiçekçi, düğünler için yaptığı çiçek düzenlem elerinin fotoğraflarını içeren
bitaplar m uhafaza ediyordu; bu kitaplarda büyük duvar resimleri ve dekore edilm iş otomo
biller de vardı. Böylesi gösterişler insanlann kafasında özellikle Bombay düğünleriyle öz-
'kşhsştirilm ektedir.r satıcılardan satın almaktadır. Bu. m ala ’dan (çelenk) farklı olarak ve-
m'd ir (Hindi).
473
Çiçeklerin Kültürü
H in d is ta n’daki Çiçekler
475
Çiçeklerin Kültürü
476
On İk in c i B ö lü m
ÇİN’DE
“DÖRT BEYEFENDİ ÇİÇEK”
in kültüründe çiçeklerin önemini en iyi özetleyen şey, ülkenin ka
Ç dim dönemlerde kullanılan adlarından biridir: Hua “çiçek” demek
tir; modern zamanlarda kullanılan Zhonlıua terimi ise “Çiçek Merkezi”
anlamına gelir.1 Yabancıların uzun zamandır hemfikir olduğu ve XVII
I. yüzyıldan beri orada çalışan birçok Batılı bitki kâşifinden birinin ta
nımladığı gibi, Çin “bahçelerin anası”ydı.2 Bir başkası, Londra Bahçe
cilik Kurumu’na 1842 yılında botanik koleksiyoncusu olarak atanan ve
takip eden üç yılı Ç in’de bitki arayarak geçiren Robert Fortune da
Çin’den, “ ‘çiçekli ülke’, kamelyaların, açelyaların ve güllerin ülkesi”
olarak bahsetmişti.3 Bu bolluğun nedeni, kısmen, jeolojik ve coğrafi
özelliklerin bir bileşimiydi; çünkü, kuzey yarımküre henüz buzla kaplı
olduğu devirde Çin, büyük bir kısmı yıkımdan kurtulmayı becermiş
olan, çeşitliliği zengin bir bitkisel yaşama sahipti. Am a yabani çeşitler
den ayrı olarak ıslah edilmiş çeşitlerin bolluğu aynı zamanda, uzun bir
geçmişe sahip olan yoğun bahçecilikle de ilişkilidir. Ve bu bahçecilik,
gerek resim sanatını, yazılı kelamı, minyatür kültürünü ve uzmanlaş
mış çeşitleri kullanan okuryazar sınıfı [literati], gerek Budistler, Dao-
istler ve imparatorluk sarayı tarafından ilerletilmişti.4 En azından Han
Hanedanı döneminden itibaren, muhtemelen Zhou döneminin başların
da ve yakın geçmişteki durum böyleydi. Cheng T e-k’un’un belirttiği
gibi, “çeşitli bitki ve çiçek türlerinin ıslah edilmesi ve iyileştirilmesi
görevi hem bahçıvanlar ve çiçekçiler hem doğanın güzelliğinden haz
alma gibi sade bir hevesle hareket eden âlimler ve sanatçılar tarafından
k Cheng T e-k 'u n 1969: 251: belki daha iyi bir tercüme “çiçekli m erkez” olabilir.
Wilson 1929.
3-Fortune 1987: 13; D yer Ball 1900: 240.
9. Faure ve S iu ’yu izleyerek, "literati" terimini “ üst düzey m evki sahipleri” için kul-
Jatuyorunı: daha düşük vasıflı gruplar için ise “yerel elitler” deyim ini tercih ettim [Dolayısıy-
a’ Çevirideki "okuryazar sınıfı” deyim i de bu kapsam da anlaşılm alıdır (ç.n.)].
479
Çiçeklerin Kültürü
480
Ç in'de “D ört Beyefendi Çiçek"
E k o lo ji ve T a r ım
482
Ç in'de "D ört B eyefendi Çiçek"
483
Çiçeklerin Kültürü
484
Ç in'de "D ört Beyefendi Çiçek"
Botanik Bilgisi
485
Çiçeklerin Kültürü
rin kültürünü ayakta tutabilecek bir üretici sisteme eşlik eden bir başka
insan icadıyla bağlantıdır. Bu icat yazıydı; yazı insanoğluna, sözlü kül
türe dayanan bir toplumdakine kıyasla çok daha geniş kapsamlı bir bit
ki yaşamını tanıma, sınıflandırma, betimleme ve kaydetme imkânı sağ
lıyordu. Sadece nicel bir mesele değildir bu; bir başvuru kolaylığı sağ
layan ve düzeltmeler ve eklemeler, yayma ve eğitme yoluyla giderek
hızlanan bir bilgi birikiminin temelini oluşturan inceleme dizileri, söz
lükler, ansiklopediler ve ders kitaplarının da gelişmesi meselesidir. Lis
teler, tablolar ve sayısal tekniklerin gelişmesi, soyutlanabilen ve kıyas-
lanabilen malumat tiplerinin oluşturulmasına olanak sağlamaktadır.
Botanikte, doğal formları tasvir etmek için ilgili görsel çizim ve res
metme tekniklerinin kullanımı (yazıya sahip toplumlar bu teknikleri et
kin bir biçimde kullanırlar ama bu durum onlarla sınırlı değildir) topla
ma, tanımlama ve benzerliklerin belirlenmesi süreçlerine yardımcı
olur; çünkü görsel bir korelasyon, bu tip materyalleri kaydetmekte da
ha büyük bir kapasite sağlar. Bu anlamda, botanik çalışması ve çiçek
lerin resmedilmesi yakından bağlantılıdır. Ç in’de kadın ressam Wen
Shu, materia medica Bencao’yu resimlemişti; daha sonra bu eser onun
iki öğrencisi, Zhou kızkardeşler tarafından XVII. yüzyıl sonlarında
kopyalanmıştı.19 Bütün sanatçılar işi ustalarından öğrenirken, bazı res
samlar daha ileri gidiyor ve gözleme dayalı natüralist bir üslup benim
siyorlardı; örneğin, Changzhou okulunun canlandırıcısı -olan Yun
Shouping’in (1633-90) albümünün başlığı, “Yaşamdan çizilen çiçekler
ve bitkileri’di. Ayrıca, bilim ve şiir arasındaki ilişki de yakındı. Güney
doğu Asya florası üzerine bir IV. yüzyıl incelemesinin yazarı olan Chi
Han aynı zamanda bitkilere ve çiçeklere ilgi duyan üretken bir şairdi.20
486
Ç in’de "D ört B eyefendi Çiçek"
vanaya geçtiğinde çiçek açan saul ağacı (Shorea robusta) ve "Nâga çi
çekleri” ve “Buda toprağı yaprağı” gibi değişik bitkiler de gelmişti.“
Bitki tasvirlerine, bu dönemin ardından iktidara gelen Altı Hane-
dan’m tapınaklarında rastlanabiimektedir; ama Budizm bağlamının dı
şına taşan lotus özellikle göze çarpar. Tanrısal varlıklar lotus kaideleri
üzerinde tahta çıkartılıyor ve arkalan büyük lotus rozetleriyle süsleni
yordu. Fujian, Quanzhou’daki Nesturi taş tabletlerinde Hıristiyan haçı
bile bir lotustan çıkmaktadır. Sivil bağlamlarda, onlara tekstil ürünle
rinde, çanak çömleklerde ve porselenlerde rastlanmaktadır. Daha doğal
drapeler ve daha zengin kıymetli taş süsleriyle karakterize olan Tang
dönemi (M.S. 618-607) Budist heykelciliğinde, çiçek rozetlerinin hâki
miyeti vardır (Resim 12.1). Bu eğilim Song döneminde de devam etti
ve Hint ve İran etkileriyle zenginleşti; bu dönemde çiçek resimleri
okuryazar sınıfının sanatı olarak gelişti.
Çiçek motiflerinden ayrı olarak çiçek desenlerinin aynntılanması,
Budist mimarisinin bir özelliği olan basit dalgalı kıvrımlarla başlamak
tadır; burada da gerçekçi bir biçim aldıkları söylenebilir.26 Nihayet Sui
döneminde (M.S. 581-618) kendilerine ait bir biçime girerler; bu döne
min ardından gelen Tang döneminde, böylesi kalıplara gümüş mutfak
eşyalarında rastlanmaktaydı ve Song döneminde porselenler üzerinde
kullanılmış ve varlığını sürdürerek çok daha sonraları hem Batı hem
Doğu’da üretilen sofra takımlarının hâkim özelliği olan dalgalı yaprak
lar haline gelmişti. Bu kalıplar A vrupa’ya Ç in’den ve Japonya’dan gel
diler; ama onların kökenleri de. Doğu Asya’ya Budizm’in yayılmasıy
la ulaşan, antik Yunanistan ve Yakındoğu’nun akantus ve palmetine
uzanıyordu. Yer değiştiren bu çiçek benzeri kalıplar çoğunlukla çiçek
lerin kendilerinden önce geliyordu.21
488
Ç in'de “D ört Beyefendi Çiçek"
Resim 12.1. Budist tapınakları için yapılan kirem itlerin uçlarındaki lotus desenleri, Birleşik
Silla. Kore. (Catalogue o f the National Museum ofKorea, 1988:69)
489
Çiçeklerin Kültürü
490
Ç in'de "D ört Beyefendi Çiçek"
3ü. Szc 1956:435. Aslında T ang dönem inde “çiçek ve kuş” resim lerinden Zang Yanyuan (İS
bahsetm ektedir, bkz. A cker 1954: 146.
31. W aley 1937.
32. Chu (1988: 153-5) hem şakayık resimlerini hem iskeletsiz tekniği Xu X i'y a atfeder.
33. Cahili I960.
491
Çiçeklerin Kültürü
34. Böylcsi etkinliklere duyulan ilgi. K uzey'in barbarlara kaybedildiği dönem de siyasal bir
önem kazandı. Bkz. Barnhart 1983: 26. 3 0 ,3 7 . G üney S ong'da erik şiiri ve resm inin siyasal
önem i üzerine bkz. Bickford 1985: 26, 71. Resim de çiçek kullanımının hoş bir öm eği, Song
yurtseveri Zheng S ixiao'nun (yaklaşık 1250-1300 arasında etkindi), Çin topraklarının Mo
ğolların tecavüzüne uğraması hakkm dakı hislerini, köksüz orkidelerin olduğu resim lerde ifa
de etm e çabasıdır (Sullivan 1974: 31). Çiçek şiirine siyasal yan anlam lar yedirm e, sadece
geçmişe ait bir şey değildir. K ültür Devrimi sırasında Şanghay'daki bir yaşam öyküsünü an
latan bir eserde yazar, öğretm eni Bayan Pong’un, bir meihua dalını baş aşağı resm ettiği için
nasıl eleştirildiğini yazar, yukarı doğru değil de baş aşağı resm etm e Komünist P arti'nin dü
şüşünü sem bolize ediyordu (Ctıeng 1986: 39). Aslında bu çiçekli ağaç eski ustalar tarafından
çoğunlukla bu şekilde resm edilirdi ve dolayısıyla da böylesi hiçbir yan anlam içerm iyor ola
bilirdi.
35. Bam hart 1983: 27, 38.
Ç in’de "D ört B eyefendi Ç içek”
493
Çiçeklerin Kühürü
Sözü edilen antolojide her iki tür çiçekten bahsetmeyen şiir yok gi
bidir.39
İlk başlardan itibaren, çiçeklerin güzelliği ile kadınların güzelliği
birbirinin yerine kullanılabiliyordu. Güzelliği tarif eden neredeyse her
yazılı karakterin dişil bir kökü vardır ve sadece kadınlar, çiçekler ve
meyveler için kullanılan geniş kapsamlı bir terimler bütünü mevcuttur.
Bunun bir sonucu olarak, tonu sanatçıdan sanatçıya değişmekle birlik
te, “çiçek tasvirlerine güçlü bir erotizm unsuru sokulmuştur”.4* Bir
XVII. yüzyıl ressamı olan Yun Shouping’in Tree Peonies [Üç Şakayık]
adlı eserine, kendi elindeki biçilmiş çiçeğin, avcunun içinde dans eden
güzel bir kadın gibi göründüğünü (gözde bir cariyeyi anlatan bir de
yim) anlatan bir şiir eşlik etmektedir. Eski Budist keşişi Shi’ tao’nun
eserinde amberçiçeği, esere eşlik eden bir şiirin ortaya serdiği eski gün
lerin ihtiraslı deneyimlerini çağnştırmakatdır. Flowers [Çiçekler] adlı
bir albümde şiirler “bildik ve dolaylama [euphemistic] bir aşk yapma
dili” kullanmaktadırlar; klasik yin-yang kombinasyonundaki dişil erik
çiçeği ile erkeksi bambu buna örnektir.41
Daha sonraki dönemlerin kent merkezleri olan Suzhou, Nanjing-
Yangzhou ve Şanghay’daki ressamların arasında kadınlar da vardı. Bu
kadın ressamların çiçekleri konu olarak tercih etmelerinin çeşitli ne
denleri vardı; bu nedenler kısmen onların erkeklerden daha az seyahat
494
r
495
Çiçeklerin Kültürü
Çiçek resimleri geniş bir kapsama yayılan çeşitli yazılı ürünler or
taya çıkmasına yol açtı. Kısmen birçok uygulayıcısının yoğun bir bi
çimde edebi olan yaklaşımından dolayı, bu gelenek oldukça ilginçtir.
Bunların hazırladığı el kitapları Rönesans Avrupa'sındaki ressam ki
taplarına benzemekte ve İslami zanaatkârlarm pratiğine ilişkin örnekler
sunmaktadır. Öğrencilere ilk öğretilen şey, doğanın kendisini izlemek
ten ziyade doğa hakkındaki “kitaplar”ın kopyalanmasıydı; bu ise uzun
bir geçmişi olan geleneğin öğrenilmesi ve takip edilmesi anlamına ge
liyordu. Örneğin, bambu resim tekniği, VIII. yüzyılda Tang döneminin
ortalarında yaşamış olan Wu Daozi’ye dayandırılıyordu.4* İki yüzyıl
sonra Wen Tong (1018-79) mürekkep tekniğinin büyük uygulayıcısı
olarak tanınmıştı; Song döneminin Güney okulu ustaları ve onların
izinden giden okuryazarlar için kullanılan bir terimle, o ideal bir “be
yefendi ressam”dı. Sözü edilen gelenek birçok açıdan oldukça muhafa
zakârdı. Çünkü bambu resim tekniği, âlimler ve beyefendi takımının
geleneksel ilgileri olan kaligrafi ve şiire en yakın teknikti ve semboliz
mi ahlâki karakter ve idealleri vurguluyordu.49 Resim sanatı da, kişisel
ifadenin birincil sanatı olan kaligrafiye benzer bir biçimde, eleştirel bir
gözle değerlendiriliyordu ve fırça darbelerinin sanatçıların karakterini
yansıttığı düşünülüyordu. Bunun bir sonucu olarak, bu resim tekniği
46. K adınlar başka bitki ve çiçeklerin resim lerini de yapıyorlardı, am a geniş manzaraların
resimlerini yaptıkları görülm em işti; onların uzmanlıkları nakış işlem eciliğiyle yakından iliş
kiliydi.
47. Sze 1956: 324; yani, yaklaşık 4 bin yıl önceki efsanelere dayanan geçmiş.
48. Bambunun [hintkamışı] Çin sanatındaki önemi hakkında bkz. Barnhart 1983; 50-4.
49. Sze 1956: 362.
496
Ç in'de “D ört Beyefendi Çiçek"
497
Çiçeklerin Kültürü
kilde çiçek resminde de, işe yeni başlayan temel adımlan attığı zaman, de
neyim ve beceri kazanmaya başlamış olacaktır.54
Orkidenin kalbini çizerken noktalar koymak, güzel bir kadının gözlerini çi
zerken noktalar kullanmak gibidir. Xiang Nehri’nin dalgalı orkide tarlala
rı nasıl tüm kıra hayat veriyorsa, çiçeğin kalbini çizerken konulan noktalar
da son dokunmayı oluşturur. Çiçeğin bütün özü o küçük dokunuşta saklı
dır. Dolayısıyla ihmal edilmesi düşünülemez bile.57
498
Ç in’de "D ört Beyefendi Çiçek"
499
Çiçeklerin Kültürü
ler, tıpkı estetik olarak haz veren çiçeklerle fayda amaçlı bitkilerin ye
tiştirilmesinde olduğu gibi, birbiriyle yakından ilişkiliydi. Erik çiçeği
çiçek resminde özel bir konum edindi ve bu en sonunda yeni bir mü
rekkep erik janrını ortaya çıkardı; küçümsedikleri tek renkli fırça işin
den ziyade çok renkli teknikler kullanan profesyonel sanatçıların değil
de âlim-amatörlerin jantıydı bu.M
Resimlerin kendileri, erik çiçeğinin anlamına ilişkin elkitaplanndan
daha somut, daha az karmaşık ve kapsamlı bir yorumunu sunmaktadır:
Diğer çiçekler onaya çıkmadan önce ve kış daha bitmemişken yeni yılın
başlarında budanmış ağaçlarda görünen erik çiçekleri, uzun zamandır ye
nilenmeyi ve cesareti sembolize etmiştir. Ağaçların kendileri ise dayanık
lılığın simgesidir. Çiçeklerin beyaz rengi ve tek başına nöbet tutma durum
ları saflığı çağrıştırmaktadır, çiçek açma dönemlerinin kısalığı ise güzelli
ğin gelip geçici doğasım akla getirmektedir. Böylesi özdeşleştirmelerden
uzun ömürlü iki edebi imge çıkmıştır: Çiçek açan erik ağacı münzeviliği.
erik çiçeği güzelliği simgeler. Alim münzeviler kendilerini bu ulvi çiçek
lerle özdeşleştiriyor ve inziva alanlarının etrafına erik ağaçlan dikerek
“Erik Çiçeği Daositi” gibi adlar benimsiyorlardı. Erik çiçeğinin güzelliği,
yaşamın aşkmlığı üzerine kafa yorarken bu zarif ve sade çiçekleri güzel
genç kadınlara benzeten şairler ortaya çıkarmıştır.“
500
Ç in'de “D ört Beyefendi Çiçek"
har yapraklannın düşüşünü seyretmek için olduğu gibi, tek tek kişiler
ve gruplar hâlâ erik ve kiraz çiçeklerini en tercih edilen yerlerde “gör
mek” için geziler düzenlemektedirler. Erik çiçeğinin bu köklü önemi
sadece şiirde ve resimde değil; hayatın kendisinde de ifade ediliyordu:
Krizantem resim de özellikle münzevi şair Tao Q ian'm (365-427) “Sarhoşken Yazılm ış"
aülı şiiriyle özdeşleştiriliyordu:
Doğudaki çitin altında krizantem kopardım ,
Ve diktim gözlerim i güneydeki uzak dağlara.
Koehn 1952: 143.
70 . 1708 yılında basılan ansiklopedik bir eserde, üç yüz krizantem çeşidi tasvir edilmektedir;
Çimdi ise bu sayı birkaç bin olabilir. Krizantemin botaniği hakkında bkz. Li 1959: 37 vd.
71- Sze 1956: 435.
502
Ç in'de "D ört Beyefendi Çiçek"
Çiçek Düzenlemeleri
503
Çiçeklerin Kültürü
77. Shen Fu 1983: 136. Bu ressam ın daha yaygın hir şekilde bilinen adı Ni Ç a n 'd ır (1301
74).
78. Bu noktaya dikkatim i çeken lo e M cDenm ott'tur, kendisi aynı zam anda benim okuryazar
sınıfının rolünü gereğinden fazla vurguladığım ı düşünm ektedir. Her halü kârda. Çin okurya
zar sınıfı sadece Konftiçyüsçülük’ıen değil, Daoism ve B udizm 'den de faydalanm ıştı. Şüp
hesiz eklektiktiler. Am a çoğunluğun inancı ne olursa olsun, kurum sallaşmış “dinler'' açısın
dan bu Doğu A sya geleneklerinin, özellikle muhalefet ve doğrudan çatışm a zamanlarında,
değişen ölçülerde ayırt edici özellikleri m uhafaza ettikleri görülmektedir.
79. Schafer 1967.
80. Shen Fu 1983: 110, 112.
504
Ç in'de "D ört B eyefendi Çiçek"
Ş ' • Bu sürecin b ir betim lem esi için bkz. Li 1956: 57 vd. ve Shen Fu 1983: 56-62. "Ç in çiçek
imgelerinin m etaforik değişkenliği” hakkında bkz. Bickford 1985: 25. A ynca Lü Ji (yak.
1440-1505) hakkında bkz. Rogers; “ Sem bolik tutarlılık her zaman bulunacak diye bir şey
yok... Bazen bir resim sadece bir resim dir" (1988: 116).
82- Li 1956.
505
Çiçeklerin Kültürü
506
Ç in’de "D ört Beyefendi Çiçek"
tir.851 Böyle bir kayıpla birleşen motifin devamlılığı sanat tarihinde sık
rastlanan bir durumdur; ama aynı şey motife yeni anlamların atfedilme
si süreci için de geçerlidir. İlk durum kenar motifleri ve süs amaçlı kıv
rımlarda meydana gelmiştir. Öte yandan, M cM ullen’in işaret ettiği gi
bi, başlıca çiçek sembollerinin Ç in’in birbirini izleyen kuşaklarına sü
rekli olarak hitap etmesi bir miktar yeniden yorum da gerektiriyordu.
Toplam repertuarın içerdikleri sayıca fazla değildi: “Lotus, şakayık,
bambu, çam ve gülgillere, şeftali, krizantem ve orkideyi eklemek ge
rek.”’0 Çoksesli anlamlar atfedilmiş olan bu çiçekler yüzyıllar içinde
edebi geleneğin bir parçasını oluşturmuştu. “Üç kış dostu” olan bambu,
çam ve kışın çiçek açan gülgiller göz önüne alındığında, yüzyıllarca sü
reklilik göstermiş olan rolleri, sembolik geleneğin “Çin toplumunun
her katmanının isteklerine uyarlanarak” hem öz hem biçim açısından
uzun süre varlığını devam ettirdiği görüşünü biraz desteklemektedir.’’1
Böylesi bir nüfuz etme elbette gerçekleşmişti. Ama bu gelenekler ayrı
calıklı okuryazar sınıfının kültürüyle güçlü bir biçimde özdeştir ve bu
sınıf için sembolik değerin muhafaza edilmesi aynı zamanda siyasal ve
ekonomik etkinin de muhafaza edilmesi demekti. Bu kültür sözel ve
görsel kanallarla, operalar, hikâyeler, şiirler, resimler ve sergiler yoluy
la sık sık aktarılmış olsa bile, gelenek, bölünmez bir bütün olma özel
likleri için bir odak noktası sağlayan yazılı ve grafik eserlerde vücut
bulmaktaydı. Çiçek sembolizminin bazı bileşenleri elbette ki “okurya
zarlık öncesi” kültürde geliştirilmişti, ama bunların hangileri olduğun
dan emin olamamaktayız; diğerleri ise sıradan insanlar arasında daha
sonraki etkileşimlerden doğmuştu. Ama çiçek kültürünün ayrıntılı bir
hal alması büyük ölçüde okuryazar sınıfı üyelerinin ellerinde gerçek
leştirilmişti; bu kişiler aynı zamanda çiçeklerin yetiştirilmesi ve ıslah
edilmesi düzenlemeleriyle de ilgiliydiler, dolayısıyla, belirleyici olma
eğilimi gösteren anlamlar onlann tesis ettikleriydi. Söz konusu aynntı-
landırma sürecinin büyük bir kısmı yazılı metinlerde yapılmaktaydı.
Bildiğimiz biçimiyle, yazılı ve “sözlü” (yani yazılı olmayan) gelenek
lerin etkileşiminin ürünü olan “popüler kültür”, “üç kış dostu” ya da
‘‘dört beyefendi çiçek” gibi okuryazar sınıfı kültürünün pek çok öğesi
ni kendi içine dahil etmiş ve bu öğeleri göze hitap eden motiflerde, çi
Çek festivallerinde ve insanların kişisel ve toplumsal statülerindeki de
ğişikliklerle ilgili ritüellerde kullanmıştı.
Popüler kullanımdaki çiçeklerin sembolik anlamının karakteri, kap-
89. Rawson (1984) G om brich’in izinden gidiyor.
90- M cM ullen 1987: 199.
91. Çam resim leri hakkında bkz. Bam hart 1983: 546-55.
507
Çiçeklerin Kültürü
508
Ç in'de "D ört B eyefendi Çiçek"
Ç iç e k Kullanımı
509
Çiçeklerin Kültürü
510
Ç in 'd e “D ört B eyefendi Çiçek"
512
Ç in'de "D ört B eyefendi Çiçek"
tek şeyin, lapa lapa yağan kar gibi görünen düzinelerce li” olduğu böl
ge hakkında yazmaktadır; dolayısıyla bu bölgeye Hoş Kokulu Kar De
nizi adı verilmişti."4 Aynı kişi bölgedeki bir tapmağı ilkbahar sunusu
nu yerine getirmek için ziyaret ettiğinde, açmış çiçeklerden ve manza
radan öylesine büyülenmiştir ki ev sahibine sunmak üzere manzarayla
ilgili on iki resim yapmıştır. Bir başka zamanda ise, dokuzuncu ayda
düşen yaprakları görmek için seyahat etmiştir; bu pratik de gerek Ja
ponya gerek Ç in’de uzun bir geçmişe sahipti.
Erik ağaçlan anıt olarak da kullanılıyordu. Fuzhou’nun Zhiyong
Akademisi’nin doğusunda, eyaletin kurucu valisi Wang Kaitai’ye
adanmış bir mabet bulunmaktaydı. Avluda on üç erik çiçeği ağacı var
dı ve valinin halefi Xie, akademinin tabletlerini restore ettiğinde ve “on
üç erik çiçeği ağacı sınıfı” inşa ettiğinde, bu ağaçlann yerine yenileri
ni dikmişti. Bu ağaçlar onun düşüncelerinin önemli bir odağı haline
gelmişti; “kış bittiğinde kapıyı açar ve erik çiçeklerine bakıp öylece ka
lırım.”"5 Saksılarda yetiştirilen ağaçlar gibi erik de, örneğin kış sunusu
esnasında tapmaklarda bir hediye olarak sunulmaktaydı.1"’
Bazı çiçekler bahçelerde teşhir için yetiştiriliyordu; ama bu onların
asıl işlevi değildi. Bahçeler de sırf çiçeklere ait değildi; daha ziyade su,
kaya, yeşillik ve minyatür ağaçlar mekânıydılar. Daha önce değindiği
miz gibi, Ç in’de çok sayıda çiçek, otsu bitki olmaktan ziyade ağaçlar
da ve çalılıklarda boy gösterir. Hatta otsu bitkiler de, duvarlara ya da
balkonlara koymak ve kamusal alanlarda teşhir etmek amacıyla çoğun
lukla saksılarda yetiştirilirler. Üzerine bahçeler kondurulabilecek şekil
de genişletilen bina tepelerindeki teraslardaki, “ ziyaretçinin ayakları al
tında bir bina olduğunu unutturabilecek düzenlenmiş kayalan ve dikili
çiçekleriyle” çatı bahçeleri çok ayrıntılı olabilmektedir."7 Resimler, la
ke mobilyalar, porselen, tekstil ürünleri üzerindeki, yeşim taşı ya da di
ğer taş minyatürleri biçimindeki tasvirleri ve hatta özellikle elit kesimin
evlerindeki ipek ve diğer materyallerden yapılma çiçekler bol miktarda
olmasına karşın, çiçekler ancak spesifik vesilelerle ve özel amaçlarla
ev içine sokuluyordu. Sözü edilen kullanımlar okuryazar sınıfı men
supları arasında yaygındı ve topluluğun diğer tabakalarını da etkiliyor
du; ama aldıkları model büyük ölçüde kentsel bir modeldi: etrafı çevri
li bahçeler, ev duvarlarına oyulmuş çiçek desenleri, dekore edilmiş pa
nolar, oyulmuş odunlar. Yuan Hongdao’ya göre, “çiçeklerden zevk al
513
Çiçeklerin Kültürü
514
Ç in 'd e "D ört Beyefendi Çiçek"
*21. Böylesi cenaze şeritleri beyaz üzerine siyah yazılı da olabilm ektedir; örneğin, öğrenci
lerin, Kom ünist P arti’nin eski lideri Hu Y aobang'ın portresinin önüne yerleştirdikleri böy-
leydi. Bu anm a töreni Haziran 1989’daki Tiananm en M eydanı olaylarıyla son bulmuştu. Böy-
515
Çiçeklerin Kültürü
Resim 12.4. Bir cenaze için hazırlanm ış pankartlı çelenk, Hong Kong, 1989.
Ç in ’de "D ört Beyefendi Çiçek"
Benzer bir pankartlı çelenk (ama bunda siyah yerine, neşeli bir ile
ti taşıyan kırmızı şeritler vardır) daha kutlama içerikli durumlar için
kullanılır; bu pankartlı çelenge özellikle yeni açılan ve hatta açılış yıl-
dönümlerini kutlayan dükkânlar ve ofislerin önünde rastlanır. Bunlar
çiçekçiler tarafından yapılır ve taze ve daha uzun ömürlü yapay çiçek
lerden oluşan bir karışım içerirler. Çiçekler geçilen sınavları, düğün tö
renlerini ve opera gösterilerini kutlamak için kullanılırlar. 1989’un ye
ni yılında Canton Operası’nın oynadığı Hong Kong’daki Lee Tiyatro-
su’nun fuayesi, her ikisi de kadın olan iki yıldıza sunulan çiçekler ve
yazılı övgülerle dolmuştu; en önemli hediye ise onların “üvey” anne
babalarından ya da hamilerinden gelmişti.122 Bu ve başka durumlarda,
çiçekler sepetlerle (hualan) de taşınır. Bu sepetler normal hediye ver
menin bir parçasını oluşturmazlar; ama Hong Kong’da yeni yılda yakın
arkadaşlar birbirlerine, meyvelerle dolu ayrıntılı sepetler verebilmekte
dir.123
Günümüzde düğünler, özellikle de bir otel ya da restoranda yapılı
yorsa, çoğunlukla çiçeklerin bolca kullanıldığı vesilelerdir. 1985 No
el’inde Taipei'deki Grand Hotel’de yapılan pek çok düğün içinde en
çok davetlinin geldiği törenler hiç de geleneksel değildi. Gelin ve nedi
meleri beyaz giyinmişlerdi. Daha müsrif törenlerde ise her birine on iki
kişinin oturduğu yüz masayı dolduran çok sayıda davetli, çoğunlukla
krizantemlerden oluşan kırmızı ve sarı çiçeklerin oluşturduğu yeşil bir
arka plan üzerinde çiçek dallarıyla pahalı biçimde dekore edilmiş bü
yük bir salonda yemek yiyordu. Bu arada damat ve bazı davetliler, ge
nellikle gül ya da karanfil olan kırmızı bir çiçek takmışlardı; bunu, ko
yu renk takım elbiselerinin sol klapasına dikkatlice yerleştirmişlerdi.
Batı etkisi, güçlü olmakla birlikte, yerel pratiği de tamamen ortadan
kaldırmamıştı.
Daha geleneksel evlilik törenlerinde ise çiçekler aynı rolü oynamı
yordu. Birkaç gün sonra, Tayvan’ın orta kısmındaki bir taşra kentinde
gözlemlediğim bir düğün ziyafetinde, masaların üstünde hiç çiçek yok-
hı ve sadece damat yakasına kırmızı bir gül takmıştı. Gelin beyaz değil
leşi “çelenkler". Zhou E n lai'nin daha önceki cenazesinde yasaklanm ıştı; çünkil bu tasfiye
«dilmiş lideri sessiz sedasız defnetm ek am açlanmıştı. Am a her iki durum da da cenaze törc-
m bir gösteriye dönüşm üştü; ritücli siyasal hedefler için kullanm aya dair yaygın durum lar
dan biriydi bu. Bir destek ve protesto biçimi olarak (ki bu, otoritelerin şiddetle bastırm asıy
la son bulm uştu) 1976'daki Q ingm ing’de ("Şehitler Günü” ) Tiananm cn M eydam ’nda Zhou
Enlai'ye çelenkler. çiçekler ve şiirler sunulması hakkında bkz. Cheng 1986: 573 vd.
122. Üvey terimi burada çok zayıf bir anlam da kullanılm aktadır; “ham iler” daha iyi bir ter-
camedir ve akrabalık yan anlam ı bile taşır. G uangzhou’da üç “üveylik” derecesi vardır.
123. Bununla birlikte. Li (1956) şöyle yazan “Çizgisel değil kitlesel bir niteliği olan çiçek
buketleri ve sepetleri arkadaşlar arasında verilen hediyeler olarak sıkça kullanılm aktadır.”
517
Çiçeklerin Kültürü
518
Ç in’de “D ö rt Beyefendi Ç içek"
519
Çiçeklerin Kültürü
520
Ç in'de “D ö n B eyefendi Ç içek’
521
Çiçeklerin Kiiltiirii
137. Hini lotusunun (Nehımbo nucifera ) botaniği hakkında bkz. Li 1959:64 vd. G örünüşe ba
kılırsa, gerek Hint lotusu gerek nilüfer (Nym phaea) birinci bin yılda Ç in 'd e biliniyordu; ni
lüfer için shui Han terimi kullanılıyordu (s. 43-44, Güney Çin hakkındaki bir erken IV. yüz
yıl kaynağına atıfta bulunm aktadır).
138. T ang dönem inde H indistan’dan Ç in 'e yapılan egzotik bitkiler hakkında bkz. Schafer
1963: 7. Bölüm. B udizm ’in bitkisel ürünlerle güçlü özdeşliği bugün de devam etmektedir.
Hong K ong’daki vejetaryen lokantalar (ki yaklaşık 200 kadar vardır) B udizm 'le ve Budist
özdeşleştirm elerle yakından bağlantılıdır. Ay yılının ilk gününde, kent sakinleri sebze ye
m eklerinden başka bir şey yem ezler (en azından ilk öğünde); hayvan kesimi ertesi gün baş
lar. Hong K ong’daki Lantau Adası ’ndaki gibi rahibe manastırları konuklatm a sadece sebze
yemekleri sunarlar, bunlann avlusunda ve tapınağın içerisinde çiçekler bol sayıdadır.
139. Naquin, basılacak.
522
Ç in'de " D ö n Beyefendi Çiçek"
140. T apm aklarda yapılan olağan sunuların üç parçalı bir niteliği vardı: Birincisi, kişinin ba
şını eğerek elleri arasında tuttuğu yanan çubukları yukarı kaldırarak “ta n rfy a sunduğu tüt
süydü; İkincisi. “tanıT’nın önünde bulunan düz altara konulan m eyve, bisküvi ve diğer yiye
ceklerdi ve bunları çoğunlukla sunanların kendileri alıp götürürdü. Son olarak ise tapmağın
ön avlusundaki özel fırında, refah için yakılan kâğıt paralardı. Bu nesnelerin hepsi, yakında
ki tezgâhlardan satın alınabilirdi ve bu tezgâhlar bazen tapınakların kendilerinin bir parçası
oluyorlardı (özellikle kâğıt para ve tütsü satanlar). Bazen, olağan tezgâhlara ek olarak para
bağışları için kutular da tem in ediliyordu; buralarda insanlar, üzerinde çeşitli yazı karakter
leri olan çubuklar ya da kâğıt tomarları aracılığıyla fallarına bakınabiliyordu; am a böylesi
•atlan, altar m asasına konan çubuklar ve eşlenm iş hilaller kullanarak insanların kendi başla-
nna da yapm ası her zam an müm kündü.
141. Lee 1984:59.
Çiçeklerin Kültürü
142. Bkz. Catalogue o fıh e National Mııseıını o f Korea, 1988. Çok daha sonraki dönemlere
ait Kore tapınaklarındaki Silla tem ellerini (yak. 600-800) tanunanm yollarından biri, üzerin
de ana tahta yapının durduğu taç kaidelerdeki oym a çiçeklerdir.
143. Devlet Üniversitesi (Tachak) 372 yılında kuruldu: Üç Krallık dönem ine rastlayan bu ta
rihte önce K onfüçyüsçülük gelm işti. Ama Tang dönem inde yeni bir ivme kazandı ve bu iv
me Ulusal K onfüçyüs K oleji'nin (Kukhak) 682 yılında kurulmasına yol açtı; bunun ardından
ise 788. yılında hükümet görevlilerinin b ir devlet sınavıyla belirlenmesi uygulaması geldi.
144. Catalogue o f the N ational M useum o f Korea. 1988: 126.
524
Ç in ’de “D ört Beyefendi Çiçek"
525
Ç içeklerin Kültürü
526
Ç in ’de "D ört B eyefendi Çiçek"
527
Çiçeklerin Kültürü
IV. I. I-'irdevsi’nitı Ş ahnam c'sinden şairin pikniği; Safcvi dönem i. XVI. yüzyıl İran. Tebriz
Türkm en üslubu. (W elch 1972: 83)
V .l. M outier-G randval Incil'inden. Tours. V.2. S ainle-Foy'un kutsal emanetler
(British M useum. Londra) sandığı. Conques
ui I’
c >-y pnnapi
Ô
W JCvwjf onafnn"
,HUÏ
m e Sflmt’rijflmnB. ff J 'W ö J iin n ir r
f » ./Fl'jy .’ lim (I.:.
A^LapiiöÄu
xij: b Ujom ccijouri. Y, - Vimıın^—
nirim lim n^ornarm
bm c finjurcChbir
r _ f I
İİ 'n ııırI rlın i.
xfe rltejm w cm s- in n p i iplimi f iiir n f iu ir t r
« f OninrtlDiiins. Ûtir lp*"o fiicn in i fft-IItrilll-
Câjic'ö hımmı dfni «pföin
£
™,|iïSflJ!irfaKftrr.
X. 1. A m balajlan içinde cenaze çiçekleri. Bethnal G reen'de bir evin önü. Londra, 1987
(M. Goody)
XI.3. Bir çiçek tezgâhında çelenklcr. Alınıedabad, Aralık 19X6.
X I.I. İran giysili kadın. Moğol okulu. XVIII. yii/yılın ilk yarısı. (Biblioleque Nationale,
Paris. MSS Or.. Smitlı L esouf 247, f. 13)
X I I I . I . Y e n i Y ı l i ç i n e v e m a n d a l i n a g ö ı i l r i i r k e n : C h e n c u ı ı p a z a r ı . G u a ı ı g d o n g . 19X9.
XI1I.3. "Ç içeklerle G elir Refah". Çince Yeni Yıl pankartı: San Francisco. 1988.
531
Çiçeklerin Kültürü
532
"Yüz Ç içek A çsın " : G üney Ç in'de Yeni Yıl
533
Çiçeklerin Kültürü
534
Y üı Ç içek A ç sın " : G üney Ç in'de Yeni Yıl
9. Yılın bu zam anında başka hediyeler de sunulur. P ekin'de eskiden aileler iyin ipekler, süs
eşyalım ve m ücevher; uzaktaki arkadaşlar için çiçekler (“am a asla biçilm iş çiçekler değil”),
katışıksız çay. az bulunan m eyveler ve özellikle de yiyecek verilirdi (Brcdon ve M itrophanow
'927: 79).
'0 . Bu süreçteki etkileşim in ilginç bir açıklam ası için bkz. M o 1978. Sınırlı da olsa devam
eden ev tem izlem e, yeni giysiler satın alm a ve şans parası verm e âdetlerinin 1974 yılında Çin
Halk C um huriyeti'ndeki durum u için bkz. Cheng 1987: 512.
Çiçeklerin Kültürü
li. Rixia Jimven K ao'm n orijinali. Zhu Y izun’un (1629-1709) yazdığı Ri.\ia Jiuwen'âv, bu
orijinal eser Yu M inzhong (1714-80) ve diğer yazarlar tarafından genişletilm iş ve ona şim
diki adı verilmişti. Bu eser, yerden beş Çin ayağı (89 cm ) aşağıdaki bir saksıda eriğin nasıl
yetiştirildiğini tarif etm ekledir. Bunun üç ayak alımda, üstündeki toprağı ısıtm ası için at te
zeğinin yakıldığı bir kovuk olurdu. Aynı yöntem diğer çiçekler için de kullanılırdı: sebzeler
ise toprağın üstündeki seralarda yetiştirilirdi.
13. Bununla birlikte, düğünler gözde mevsim i olan ilkbahar çiçeği olarak aynı zam anda bir
evlilik sembolüdür.
14. Li 1959: 57vd. L i’nin m em leketi Suzhou'dur.
15. Bkz. Introduction to Popular Traditions. 1986 (Güney için); Bredon ve M itrophanovv
1927: 84 (Kuzey için).
536
"Yüz Çiçek A çsın”: G üney Ç in'de Yeni Yıl
leri gibi erken tarihlerde bile, Kuzey’e ait kayıtlar “her evin kapısında
şeftali odunundan nazarlıklar asılı” olduğunu söylemektedir.16 Bu na
zarlıklar dikdörtgen şeklinde küçük levhalardı; kapılara çivileniyor ve
“kötü ruhları kovan ve kutsanma talep eden” kelimeler taşıyorlardı.17
M.S. II. yüzyılda, şeftali odunundan küpelerin sihirli nitelikleri olduğu
düşünülüyordu: “Zamanımızın bölge yargıç-yöneticilerinin şeftali
ağaçlarını kestirip onlardan insan heykelleri yaptırma ve kötü ruhları
defetmek için bunları kapı yanlarına koyma alışkanlığı vardır.”18 Tang
döneminin sonunda ortaya çıkan on bağımsız krallıktan biri olan Shu
döneminin (M.S. 934-65) sonlarında, bunların üzerinde ilkbahar beyit
leri olduğu söylenir; bu beyitler daha sonra Song hanedanının ardından
kâğıtlara aktarılmıştı.
Bu gelenek bugün de Güney’de devam etmektedir. Böylesi beyitler
sıkça kullanılmaktadır ve 1989 yılında, Guangdong’un dört bir yanın
daki kaligraf tezgâhlarında resimlenip satılıyorlardı ve evin ana girişi
nin her iki yanına yapıştırılmak için satın alınıyorlardı; niyet aynıydı:
kötülüğü defetmek ve refah getirmek. Anakarada daha önceki kulla
nımları, “gelişen ulusal inşa sürecini betimlemek ya da ülkenin harika
manzaralarına şükretmek ya da insanların daha iyi bir gelecek arzuları
na ifade vermek için” değiştirilmişti.19 Ama günümüzde, ifade edilen
anlamların kapsamı, sadece Hong Kong’da değil denizi aşırı yerlerde
de. bu alıntının ima ettiğinden çok daha geniştir.20 Zira bütün Çin top
luluklarında refah değişmez bir temadır ve özellikle de yılın bu zama
nında çiçeklerle özdeşleştirilir. 1988 yılında San Francisco’daki bir ye
ni yıl pankartı şunu söylüyordu: “Çiçeklerle gelir refah”, yani “Çiçek
ler açtığında refah gelir” (Renkli resim XIII.3). 1989’da İnci Nehri del
tasında satılan bir beyit ise daha az doğrudandı:
O hayırlı gün ü karşılam ak için hazırlanan salon bin kırm ızı v e on bin k ız ıl
la dolu.
537
Çiçeklerin Kültürü
538
“Yüz Ç içek A ç sın " : Güney Ç in'de Yeni Yıl
539
Çiçeklerin Kiiltiirü
28. B ir kasaba halkı, kanalları yaygın bir şekilde seyredilen Hong Kong televizyonunu daha
iyi çekm ek için ortak bir anten kurmuştu.
29. Savidge 1977: 71: tanrıçalara çiçek sunulan hakkında bkz. s. 75. Aynı zam anda da bir
güneş sem bolüydü ve yağm ur getirsin diye ilkbahar öküzüne vurmak için kullanılırdı (Bre-
don ve M itrophanow 1927: 133).
30. Söğütler, söğüt kalıbında olduğu gibi, Ç in'in am blem leri olarak önemli bir rol oynarlar.
İlkbaharın ilk göstergelerinden biridir ve dişilliğin sim gesi işlevini görürler. Kötü ruhlar üze
rinde de güçleri olduğuna inanılır ve iyi şans getirsinler diye evlerin kapılanna asılm anın ya
nı sıra, mezarları süpürm ekte de kullanılırlar (Kochn 1952: 131).
540
"Yüz Ç içek A ç sın " : G üney Ç in 'd e Yeni Yt!
teri çok fazla seçeneğe sahiptir.31 Ama başka bitkiler de aranılır: benzer
biçimde “uzun ömürlülük” ve “refah” anlam lan taşıyan kadifeçiçekle-
rinin yanı sıra, şakayıklar ve kamelyalar gibi parlak renkli bitkiler bun
lar arasındadır. Tang Hanedanı döneminden beri Kuzey’de yetiştiril
mekte olan ağaç şakayıklannın [paeonia suffruticosa] refah ve servet
le özdeşleştirilmesinin uzun bir geçmişi vardır. “Çiçeklerin çiçeği” ya
da “çiçeklerin kralı” olarak bilinen bu çiçeğin de çok farklı çeşitleri
vardır ve çok değerli addedilir.
Bu festival çiçekleri, ay takvimine göre ayın on beşinci günü orta
dan kaybolurlar; bu gün yeni yıl kutlamalarının sonunu temsil eder ve
ayırt edici özelliği, Fenerler Festivali (yuan xiao ya da deng jie) olarak
bilinen temizleme törenidir. Hong Kong’daki Kowloon Park’ta, okur
yazar sınıfının geleneksel etkinliği olan ve kadınlar ile erkeklerin kur
yapmasıyla özdeşleştirilen beyit yazma yarışması düzenlenmekte olsa
da. artık özel evlerde pek az şey yapılmaktadır. Gerçekten de bu zaman
zaman Çinlilerin Sevgililer (Aziz Valentine) Günü olarak tarif edilir;
ama o gün orada da, kısmen çiçekçilerin teşvikiyle, kısmen de aile dü
zenlemelerinden ziyade cinsel eşleşmenin evrensel bir kutlaması ola
rak, başka yerlerde olduğu gibi popülerdir. Ama bazı yerlerde bir Fe
ner Töreni (kaideng, lamba yakmak) soy tarafından organize edilir ve
daha ciddi bir tarafı vardır. Zira yeni yılın onuncu ve on beşinci günle
ri arasında, kırsal tapmaklarda ve soy binalarında “Fener” kutlamaları
tertip edilir; geçmiş yılda bir erkek evlat sahibi olan her yerel aile, ço
cuğun sağlıklı olması yönündeki arzularını ifade etmek için binaya bir
fener getirmek ve onu yakmak zorundadır.32 Bu kutlamada, yıl esnasın
da soy üyelerinin dünyaya getirdiği erkeklerin adlan genellikle kayda
geçirilir. 1989’da, Hong Kong’un Yeni Topraklar’ında bulunan Fanlin
yakınlarındaki Long Yok Tou ana soy binasının tavanına ayın on birin
ci günü fenerler asılıyordu ve diğer yandan da aynı gün daha sonra, tan
rı Tian hou’ya yiyecek sunuluyordu. Kâğıt fenerlerin her biri, geçmiş
yılda doğan soyun erkek üyesinin erkek çocuğunu temsil ediyordu. Bu
nunla birlikte, bu sunularda bazı çiçeklerin bir yeri olsa da, onlar artık
yeni yıla adanmış özel bitkiler değildiler.33 O dönem artık kapanmıştı.
31. Tun L i-ch’en (1987) 117 tanesinin listesini verir ve daha birçok çeşitten de bahseder; se
çim yapm aya gereken önem i vermez.
32. Introduction to Popular Traditions.
33. Fener T ören i'n e Kuzey Ç in 'd e de rastlanır ve Bodde ( 1975: 394) bunun Han dönemi son
rasına ait bir olgu olduğunu düşünm ektedir; ev sahipleri evleri için fenerler saün alırlardı ama
özellikle de soy binalan için alırlardı; G üney’de ise bunlar kamusal bahçelerde teşhir edilir
di. Yeni erkek çocukları olan zengin aileler fenerleri sadece adak sunulan olarak asm akla kal
Çiçeklerin Kültürü
Üretim
maz, aynı zam anda yoksullar için akşam yemekleri de verirlerdi. Diğerleri ise ileride erkek
çocuk sahibi olm ak için o n lan asarlardı. Genel festival atmosferi, sokaklardaki maskeli eğ
lencelere katılan çocuklar tarafından m uhafaza edilirdi (Introduction lo Popular Tradilions)■
34. Fortune 1987: 133-5.
542
"Yüz Çiçek A ç sın " : G üney Ç in'de Yeni Yıl
544
“Yüz Çiçek A çsın”: Güney Ç in’de Yeni Yıl
545
Çiçeklerin Kültürü
Çin’deki bütün ticari tarım ürünleri, 1976 yılma değin hükümet po
litikalarınca ağır bir kısıtlama altında kalmışlardır. Xinhui bölgesinde
yenebilir mandalina üretimi çarpıcı biçimde düşmüştür. Shuııde bölge
sinde yoğunlaşmış olan çiçek yetiştiriciliğinin de şansı azdı ve ancak
1984 yılında pazar etkin bir şekilde yeniden kurulabilmiştir. Kısmen
Hong Kong ve M acao’ya mal tedarik etmek, kısmen de yerel talebi
karşılamak üzere ticari yetiştiricilik yeniden gelişmiştir. M ao’nun reji
mi altındaki (ve ondan önceki uzun ve zorlu savaş yıllarında) yaklaşık
yirmi beş yılık ara, genç kuşaklarda bahçecilik alanında uzmanlaşma ol
maması anlamına geliyordu; dolayısıyla, Xiaolan ve diğer yerlerde, va
sıflı, yoğun bir emek ve dikkatli planlama gerektiren yapılacak işleri ger
çekleştirmek için eski toprak sahiplerine başvurulmak zorunda kalındı.
Çiçekler artık “uzman haneler” tarafından üretilmektedir; zaman
zaman, kış tarımının daha sınırlı olduğu kuzey bölgelerinden gelen
mevsimlik işçiler kullanılmaktadır. Zira, tıpkı bölgenin geri kalanı gibi
yarı tropik bir alan olan Shunde, ülkenin diğer bölgelerinde yetiştirile
meyen çiçekleri uzun bir zamandır yetiştirmektedir.41 Halihazırda bu
bölge, Hong Kong’a düzenli olarak günde birkaç bin düzine çiçek ih
raç etmektedir; bu çiçekler Hong Kong’a her gece hidrofoil ya da diğer
nehir taşıma araçlarıyla nakledilmektedir. Bir bütün olarak Guangdong
bölgesinin ise 1987 yılındaki toplam çiçek ihracatının değeri 11.402.00
dolardı.42 Çiçek üretimine ayrılan toplam alan 222 bin hektardı ve bu
bir önceki yıla göre yüzde 13.7’lik bir artışı temsil ediyordu; toplam
verimlilik de benzer biçimde yüzde 16.9 artmıştı ve buna, bir buçuk kat
artışla yaklaşık bir milyon düzine taze çiçek dahildi. Bu rakamlar, böl
genin, siyasal yönelimde ekonomik olmaktan ziyade ideolojik olan et
menler sonucunda meydana gelen değişimin ardından üretim ve pazar
lamada yaşadığı devasa kaymayı temsil etmektedir. Bunlar çiçek kül
türünün intikam alırcasına geri dönüşüne katkıda bulunmaktadır.
Pazar ve Pazaryeri
546
“Yüz Ç içek A çsın": G üney Ç in’de Yeni Yıl
547
Çiçeklerin Kültürü
548
"Yit: Çiçek A çsın": G üney Ç in'de Yeni Yıl
549
Çiçeklerin Kültürü
550
“Yü: Ç içek A ç sın " : Güney Ç in'de yeni Yıl
olsa bile, herkes yeni yıl için bir vazo saklar”. Bu vesile için kullanılan
vazolar genellikle aile yadigârları ya da koleksiyon malzemeleri gibi
değerlidirler. Bazı antik porselen modellerinin “çiçekleri ve meyveleri
solmadan uzun bir süre muhafaza ettikleri” söylenmektedir ve dolayı
sıyla kaba da içindekiler kadar ihtimam gösterilir.51
Eski zamanlarda, bütün alışverişlerin yeni yıla geçileceği gece y an
sından önce, yani rıhtımdaki havaifişeklerin ve limandaki gemilerinin
düdüklerinin kulakları sağır edici bir gürültü çıkardığı andan önce biti
rilmesi gerektiğine inanılırdı. Bu gürültü kötü ruhlan kovmak ve dağıt
tıklarına karşılık zenginlere, dağıtmış olduklannı geri vermek üzere
yoksullardan yiyecek çaldığına inanılan Deri Kaplanı’nı uzak tutmak
için çıkarılırdı.52 Havaifişekler artık yasaktır; ama anakarada hâlâ kul
lanılmaktadır. Ama o saat yaklaştıkça, pazardaki faaliyetlerin yoğunlu
ğu hızla artardı; çünkü müşteriler alışverişlerini ya kısmen daha düşük
fiyatlar bulmak umuduyla ya da şafağa kadar devam eden pazardan ay
rı lana kadar onları yanlarında taşımak istemediklerinden dolayı gecik
tirmişlerdir.
Bütün çiçek satışları dükkânların ve pazarların tatil boyunca kapan
masıyla birlikte sona ererdi. Ama çiçekçiler kısa süre sonra, kişisel he
diyeler ve aile kutlamaları için açılırdı; bir sonraki büyük yıllık festival
olan 14 Şubat Aziz Valentine Günü (Sevgililer Günü) hazırlıklar yapıl
maya başlanırdı. Bu ritüel küresel köy kültüründen alınmıştır ve tıpkı
Am erika’da olduğu gibi, Hong Kong’un beş yüzden fazla çiçekçisinin
Noel ya da Anneler Giinü’nde sattığından daha fazla çiçek satmasının
nedenini açıklamaktadır. Zira satışların çoğunluğunun yapıldığı yeni
yıldaki ticarete çiçekçilerden ziyade üreticiler hâkimdir. Sevgililer Gü
nü’nde fiyatlar yükselmektedir. Normalde 8 HK doları olan uzun saplı
tek bir gülün fiyatı 35 dolara fırlar; bu çiçekler genellikle Hollanda,
Yeni Zelanda ve Singapur’dan gelmektedir ve biçilip dükkânlarda yer
lerini almaları yaklaşık üç gün sürmektedir. Sokaklardaki ve lokanta
lardaki çiçek satıcılarının sayısı artmaktadır. Çiçekçiler fazla eleman
çalıştırmakta ve çiçek ambalajlamaya bir akşam öncesinden başlamak
tadır.53 Hong Kong Çin Üniversitesi öğrencileri bile, tıpkı bir Amerikan
yerleşkesindeki gibi, kırmızı güller ve beyaz “dolgular” satan bir stand
51. Fortune 1847: 89.
52. Eskiden banıbu sapı parçalan yakılan ateşlere atılır ve saplar ateşle, kötü ruhlan korku
tacak bir gürültüyle patlardı (K oehn 1952: 134). Yeni yıl festivallerinin çeşitli özellikleri da
ha Han Hanedanı dönem inde tesis edilmişti: ziyaret etm e, borçlan ödem e, ejderha dansları,
atalara sunulan kurbanlar (Bodde 1975).
53. H ollanda Çiçek K oııseyi'ııin yayım ladığı ve küçük çiçekçi dükkânlannda bile bulunan
resimli katalog, yurtdışına yollanabilecek 530 biçilm iş çiçek çeşidi vermektedir.
551
Çiçeklerin Kültürü
kurmuşlardı. Ama yeni yıl pazarı artık sona ermiştir ve artık, çiçek kül
türünü etkilemekte olan ritüel döngüde başka bir safhaya girmekteyiz.
* Dörtlü Çete, M ao'nun karısı Jiang Qing, Zhang Chunqiao, Yao W enyuan ve W ang Hong-
w cn’den oluşan Çin Halk Cum huriyeti Kom ünist Partisi liderleriydi; M ao’nun I9 7 6 ’da ölü
m ünün ardından. Kültür D evrim i’nde yaşanan olaylar nedeniyle suçlandılar, partiden tasfiye
edildiler ve tutuklandılar, (ç.n.)
54. Cheng 1987:511.
"Yüz Ç içek A ç sın " : Güney Ç in’de Yeni Yıl
553
Çiçeklerin Kültürü
554
"Yüz Çiçek A çsın ”: G üney Ç in'de Yeni Yıl
555
Çiçeklerin Kültürü
556
"Yüz Çiçek A ç sın " : G üney Ç in’de Yeni Yıl
557
Çiçeklerin Kültürü
558
"Yüz Ç içek A ç s ın ": Ciiney Ç in'de Yeni Yıl
559
Çiçeklerin Kültürü
560
“Yüz Çiçek A çsın": Güney Ç in'de Yeni Yıl
Bir demet altın dallarından oluşan İlkbahar Sunusu bolca çiçek ve yaprak
içerir.
Gümüş ağacının kalbi açılır, şans ve refah serpilir.
562
"Yiiz Çiçek A ç sın " : Ciiney Ç in'de Yeni Yıl
563
O n D ö rd ü n c ü B ö lü m
567
Ç içeklerin Kültürü
568
M esafeli B ir Yorum
Ç içekler ve Din
569
Ç içeklerin Kültürü
570
M esafeli B ir Yorum
noktası olmuş bir ritüelde; İsa’nın gövdesini ve kanını temsil eden ek
mek ve şarap tüketilmesiyle özdeşleştirilmişti. Aşın uçtaki Protestanlar
bu ritüeli bile reddediyorlardı. Dahası, Cressy’nin göstermiş olduğu gi
bi, Püritenler Derbyshire'daki su kuyusu süsleme [well-dressing] âde
tini bile tasvip etmemiş ve cenazelerde çiçek kullanılmasına “rezil bir
putperestlik” diye saldırmışlardı.3 Çiçekler geri döndüklerinde, aslında
buket biçiminde geri dönmüşlerdi ve buket, paganlann çelenk ve taçla
rının bilinçli bir reddedilmesi, Başmelek C ebrail’in getirdiği ve bazen
de M üjde yortusunda Meryem A na’ya sunuyor göründüğü zambağın
aynntılandm lm ış bir hali olarak görülme eğilimindeydi.
Doğu dinlerindeki durum çok farklıydı; Budizm ve Hinduizm çi
çeklerin gerek kullanımını gerek temsilini hoş karşılıyorlardı. Öte yan
dan, ilk dönemlerinde benzetmecilik karşıtı bir safhadan geçmiş olan
Budizm, Doğu ve Güneydoğu Asya toplumlarında eleştiriden muaf de
ğildi; Çin ve K ore’de Konfüçyüsçülük ve Daoizm, Japonya’da Şinto-
izm onun rakipleriydi. Bu rekabetin bir yönü de, tanrılara sunulacak
uygun şeyler nelerdir fikrinin yanı sıra, çiçeklerin ibadetteki yeri, ıslah
edilmemiş doğanın ve bir ölçüde de temsilin rolü üzerinde yoğunlaş
mıştı.'1
Konfüçyüsçülük ölülere ya da tanrılara sunular yapılması anlayışı
nı reddetmemekle birlikte, bazı açılardan “Püriten” olagelmiştir. Geniş
bir kapsama yayılan toplumsal edimlerde ve hatta sanatsal üretimde
doğru ve ölçülü davranışta ısrar edilir. Konfüçyüsçülük, Budizm’in, ça
tı kiremitlerinde lotus kullanımı da dahil olmak üzere binalarını renkli
dekorasyonlarla bezemesi eğilimini reddetmişti. K ore’deki soy binala-
571
Çiçeklerin Kültürü
572
M esafeli B ir Yorum
573
Çiçeklerin Kültürü
fik olmayan suretler ve nesneler bir sorunu çözerken bir başka soruna
yol açmaktadırlar. Her halü kârda çiçek, tütsü ve hatta dua sunulan, bi
çimi ne olursa olsun tannsal varlığın insanların hislerini ve konuşmala-
nnı deneyimleyebildiğini ima etmektedir.
Ç içekler ve Lüks
574
M esafeli B ir Yorum
575
Çiçeklerin Kültürü
A v r u p a ’da Ç içekler
576
M esafeli B ir Yorum
577
Çiçeklerin Kültürü
578
M esafeli B ir Yorum
579
Çiçeklerin Kültürü
580
M esafeli B ir Yorum
581
Çiçeklerin Kültürü
582
M esafeli B ir Yorum
lılıklar vardır. Sözü edilen toplumlar ile Siyah Afrika arasındaki dışsal
farklar, üretim ve iletişim sistemleriyle ilişkiliydi. Zira çiçek kültürü,
yetiştirme anlamında, ileri bir bahçeciliğin ilavesidir. Sabandan ziyade
genellikle çapa ya da belle işlenmesine rağmen, çiçeklerin gelişmesine
olanak sağlayan şey, gelişmiş bir üretim sisteminin sunduğu “artık”tır.
Günümüzde çiçekler, uluslararası ticaretteki, medyadaki ve Batılı uygu
lama ve Fikirlerin hegemonik bir şekilde yayılmasındaki gelişmelerin
teşvikiyle, dünya çapında bir gelişme göstermektedir. Kolombiya’dan
yola çıkan biçilmiş çiçekler, Hollanda pazarları aracılığıyla Les Halleş
ya da Covent Garden’a, oralardan da yerel çiçekçi dükkânına ya da
M etro’nun dışındaki, lokantalardaki ya da sokak köşelerindeki çiçek
satıcılarına ulaşabilmektedir. Onlann satışı, baskın ve zengin olanlara
mal ve hizmet temininin bir parçasıdır ve bu satış çoğunlukla kadınlar
tarafından büyük ölçüde erkeklerden oluşan bir müşteri grubuna yapı
lır. Çiçekler başkalarının fayda sağlaması için çiftçiler tarafından yetiş
tirildiği ve küçük tüccarlar tarafından satıldığı için, çiçek kültürü top
lumsal cinsiyetin yanı sıra “sm ıf ’ damgası da taşımıştır. Günümüzde
çiçekler artık B atı’daki lüks mal ticaretinin bir parçası olmaktan büyük
ölçüde çıkmışlardır. Hâlâ zenginleri yoksullardan ayırt etme biçimleri
sağlıyor olsalar da, tıpkı bahçeler gibi onlar da kitlesel tüketim nesne
lerine dönüşmüşlerdir. Dünyanın başka yerlerinde durum her zaman
böyle değildir; devrimci rejimler “lüzumsuz” şeylerin tüketimini engel
leme eğilimindedirler. Çiçek iktidarına her zaman halkın iktidarı gö
züyle bakılmaz. Öte yandan, iklim koşulları ve emek ucuzluğu neden
leriyle daha kârlı olabildiği için Üçüncü Dünya’da zengin uluslar için
yapılan lüks mal üretimi, daha fazla gereksinim duyulan ürünlerin itha
latını finanse etmenin bir yoludur. Üçüncü Dünya, zengin Kuzeyli ül
kelerden ithal edilen yiyecek maddeleri gibi gereksinimleri finanse et
mek için lüks mal üretiminden fayda sağlayabilmektedir. Dolayısıyla,
küresel köyde artık eskinin “ sın ıf’ farklılıkları bölgeler arasındaki fark
lılıklar olarak boy gösterme eğilimindedir. Çiçek kültürü dünya ölçe
ğinde daha birleşik ve ticari olarak daha bütünleşmiş bir hale gelmiştir,
ama artık Kuzey ve Güney arasındaki hiyerarşik farklılaşmanın dam ga
sını taşımaktadır.
583
Kaynakça
Kaynakça
585
Çiçeklerin Kültürü
586
Kaynakça
587
Çiçeklerin Kültürü
588
Kaynakça
589
Çiçeklerin Kültürü
590
Kaynakça
fêtas, satin, velours; de faire des fleurs en or, argent, chenille, plumes,
paille, baleine, cire, coquillages suivi de l’art du plumassier. Paris.
Céüse, A. de 1908. La fleu r qui parle et la plante qui guérit: principes
élémentaires de botanique, figures, étymologie, description, habitat,
culture, langage, emploi en médecine, application à la partie vétéri
naire et aux arts, tables analytiques (2. baskı). Paris.
Chadwick, W. O. 1973. Art. Oxford Movement. Encyclopaedia Britan
nica, c. 17, s. 13-15. Chicago.
Chambers, R. (der.) 1869. The Book o f Days: A Miscellany o f Popular
Antiquities in Connection with the Calendar, Including Anecdote,
Biography and History, Curiosities o f Literature, and Oddities o f
Human Life and Chameter (1. baskı 1862-4). Londra.
Chambet, C. J. 1825a. Emblème des fleurs, au parterre de flore, conte
nant le symbole et le langage des fleurs, leur histoire et origine
mythologique, ainsi que les plus jolis vers qu’elles ont inspirés à nos
meilleurs poètes, etc., etc. Lyons.
1825b. Les Bouquets du sentiment, ou manuel de fam ille pour les fêtes
(3. baskı). Paris.
Chang Hsin-hai 1956. The Fabulous Concubine (repr. 1986). Hong
Kong.
Charageat, M. 1962. (1930) L ’A rt des jardins. Paris.
Charles-Picard, G. 1959. La Civilisation de l ’Afrique romaine. Paris.
Charrier, R. 1984. Culture as appropriation: popular cultural uses in
early modem France. S. L. Kaplan (der.) içinde, Understanding Po
pular Culture: Europe from the Middle Ages to the Nineteenth Cen
tury. Berlin.
Chaucer, G. (1894) Works (der. W. W. Skeat). Oxford.
Cheever, G, B. 1831. The American Common-Place Book o f Poetry:
With Occasional Notes. Boston.
Cheng, Nien 1987. Life and Death in Shanghai. Londra.
Cheng, Te-k’un 1969. Jade flowers and floral patterns in Chinese de
corative art. Journal o f the Institute o f Chinese Studies 2:251-343.
Cheng, Li 1988 (c. 1631) The Craft o f Gardens (çev. A. Hardie). New
Haven.
Chéruel, A. 1865. Art. Redevances féodales. Dictionnaire historique
des institutions, moeurs et coutumes de la France içinde (2 cilt, 2.
baskı). Paris.
Cheshire, J. G. 1914. William Dowsing’s destructions in Cambridges
hire. Transactions o f the Cambridgeshire and Huntingdonshire Arc
haeological Society 3:77-91.
591
Ç içeklerin Kültürü
592
Kaynakça
593
Çiçeklerin Kültürü
594
Kaynakça
595
Ç içekU rm Kültürii
596
Kaynakça
597
Ç içeklerin Kültürü
598
Kaynakça
599
Ç içeklerin Küllürü
600
Kaynakça
601
Çiçeklerin Kültürü
602
Kaynakça
603
Çiçeklerin Kültürü
604
Kaynakça
605
Çiçeklerin Kültürü
606
Kaynakça
607
Çiçeklerin Kültürü
608
Kaynakça
Marriott. M., 1966. The feast o f love. M. Singer (der.) içinde. Krishna:
Mvths. Rites ami Attitudes. Hawaii.
Martin, L. Aimé 1810. Lettres à Sophie sur la physique, la chimie et
l'histoire naturelle (2 d it.) Paris.
Mason. R. H. P. ve Caiger. J. G. 1972. A History o f Japan. Melbourne.
Maspero, G. 1895. Histoire ancienne des peuples de l ’Orient classiqu
e: les origines, Egypte et Chaldée. c. I. Paris.
Massilie, Sirius de 1891. Le Langage des fleurs. Paris.
1901. L'O racle des sexes, prédiction du sexe des enfants avant la na
issance. Paris.
1902. L ’Oracle des fleurs, véritable langage des fleurs d 'a p rès la doc
trine hermétique. Botanologie. Hiérobotanie. Botomancie. Paris.
1911. La Sexologie, prédiction du sexe des enfants avant la naissance,
L ’oracle des sexes. . . Paris.
Matheson, S. B. 1982. Dura-Europos: The Ancient City and the Y ak
Collection. New Haven.
Mauméné, A. 1897. Les Fleurs dans la vie: l'art du fleuriste, guide de
l'utilisation des plantes et des fleurs dans / ’ornamentation des ap
partements, du montage des fleurs et de la composition des bouquets,
des corbeilles et des couronnes. Paris.
1900. L'A rt floral a travers les siècles. Paris.
Mead, M. 1940. The Mountain Arapesh. IL Supernaturalism. Anthro
pological Papers of the American
Museum o f Natural History 37:317-451.
Mead, M. ve Macgregor, F. C. 1951. Growth and Culture: A Photog
raphic Study o f Balinese Childhood. New York.
Meiss. M. 1951. Painting in Florence and Siena after the Black Death.
Princeton. A Member of the Lichfield Society for the Encouragement
of Ecclesiastical Architecture 1843. Tract upon Tombstones or Sug
gestions fo r the Consideration o f Persons Intending to set up that
Kind o f Monument to the M emoty o f Deceased Friends. Rugeley.
Menocal, M. R. 1987. The Arabic Role in Medieval Literary History.
Philadelphia.
Messire, J. B. 1845. Le Langage moral des fleurs, suivi des principales
curiosités de la Touraine. Tours.
Meyvaert. P. 1986. The medieval monastic garden. E. MacDougall
(der.) içinde, Medieval Gardens. Dumbarton Oaks Colloquium on
the History of Landscape Architecture, 9. Washington, DC.
Middleton. J. ve Tait, D. 1958. Tribes Without Rulers: Studies in Afri
can Segmentary Systems. Londra.
609
Çiçeklerin Kiiltıirü
610
Kaynakça
612
Kaynakça
Pinder- Wilson. R.H. The Persian garden: Bagh and Chahar Bagh.
MacDougall ve Ettinghausen 1976 içinde.
Pitt-Rivers, J. 1974. Mana. Londra.
1984. De lumière et de lunes: analyse de deux vêtements andalous de
connotation festive. L'Ethnographie 80:245-54.
Planche, A. 1987. La parure du chef: les chapeaux de fleurs. Le Corps
paré: ornements et atours. Rcizo. Cahiers du Centre d ’Etudes
Médiévales de Nice.
Pleyte, W. 1885. La couronne de la justification. Actes du Sixième
Congrès International des Orientalistes, kısım 4. s. 1-30. Leiden.
Plinvall, G. de 1951. Tertullien et le scandale de la Couronne. Mélan
ges Joseph de Ghellinck. Gembloux.
Poisle-Desgranges, J. 1868. Le Véritable Langage des fleurs, au flore
emblématique. Paris.
Posthumus, N. W. 1929. The tulip mania in Holland in the years 1636
and 1637. Journal o f Economic History 1:435-65.
Potter, J. 1970. Land and lineage in traditional China. M. Freedman
(der.) içinde. Family and Kinship in Chinese Society. Stanford.
Presi. J. 1981. The Carden o f Eden: The Botanic Garden and the R e
creation o f Paradise. New Haven.
Prior, R. C. A. 1863. On the Popular Names o f British Plants, Being an
Explanation o f the Origin and Meaning o f the Names o f our Indige
nous and M ost Commonly Cultivated Species. Londra.
Prudentius (1962). The Poems o f Prudentius (çev. M. C. Eagan). Fat
hers o f the Church. Washington, DC.
Proust, M. 1954. A la recherche du temps perdu: du côté de chez
Swann (Pleiade baskısı). Paris.
Purcell, N. 1987. Town in country and country in town. E. B. MacDou
gall (der.) içinde. Ancient Roman Villa Gardens. Dumbarton Oaks
Colloquium on the History' of Landscape Architecture, LO. W ashing
ton, DC.
Pye, L. W. 1973. Culture and political science: problems in the evolu
tion of the concept of political culture. L. Schneider ve C. M. Bon
jean (der.) içinde, The Idea o f Culture in the Social Sciences. Cam
bridge.
Qi Xing (der.) 1988. Folk Customs and Traditional Chinese Festiviti
es. Pekin.
Qu Dajun 1985 (yak. 1700). Guangdong Xinyu (New Items Relating to
Guangdong). (Repr.) Pekin.
Quarré-Reybourbon, L. F. 1897. Les Bouquets et l'assemblage artisti-
613
Çiçeklerin Kültürü
614
Kaynakça
615
Çiçeklerin Kültürü
616
Kaynakça
617
Çiçeklerin Kültürü
618
Kaynakça
619
Çiçeklerin Kültürü
620
Kaynakça
621
Çiçeklerin Kültürü
D İZ İN
623
Ç içeklerin Kiiitürii
624
D izin
625
Çiçeklerin Kültürü
626
Dizin
465,469,471,476,488,489, N
490, 491, 494, 495,496,508, nane 65, 79,231,233,469
509, 521,524,525,574 nar 10, 35,40,43,48, 57,64, 68,
75, 80, 84, 86, 88. 89,90,94,97,
M 98, 104, 106, 112, 132, 134, 148,
Madonna 10, 83, 96, 176, 212, 231, 167, 174, 177, 178, 196,202,
250, 251,252 234,236, 250, 251,252 253,
madonna zambağı 83, 96 257,258, 261,287, 290,300,
Manu Yasalan 449 304, 305,307,321,362,366,
maydanoz 93, 151, 231 387,405,416.418,431,437,
mayıs direği 10, 15,234, 278,287, 440,448,472,473, 508, 510,
288, 289, 290, 363, 364,365, 428 511,514, 522, 525,529,534,
menekşe-Violet 93, 96, 97, 99, 104, 540, 551, 552, 555, 573, 575, 582
109, 110, 111, 119, 137, 140, nar ağacı 174
141, 191, 194, 196, 197,225, Neanderthal 47
229,233, 260, 261, 262, 265, nergis 40, 41, 83, 92, 97, 106, 119,
291,312,316,318,321,333, 265, 304,312, 349,497,525,
347,349,351,355, 362, 383, 533, 534, 535, 536, 546, 552
409,410 nergis zambağı-Amaryllis 41
mercanköşk 106 New England 18, 134, 139, 185,
mezar süslemeleri 68, 134 286, 287, 290, 301,364,367,
mezarlıklar 84,94. 114, 133, 134, 371,374, 380, 381,382,383,
189, 368, 384, 385, 386, 387, 385, 386, 387, 388, 389, 391,
388, 389, 393,400,401 394,420
Mezopotamya 5,43, 63, 64,68, 72, New York 12, 268, 339,340, 349,
81,84, 88, 137, 160,170, 173, 352, 360, 376. 377, 384, 413,
571,575 457, 581,587, 588, 589
mimari 49, 66, 79, 80, 85, 87, 88, nilüfer 38, 65, 68,75,225,456,469
89,91, 120, 134, 144, 146, 148, Noel 18, 191,228,275,285, 286,
154, 168, 173, 175, 189, 198, 287,289,290, 351,363,365,
217,218,220,221,225, 229, 387, 390, 391,404,421,423,
239, 245, 274, 297, 388, 456, 428,437,438,519,536, 538,
457, 463,465, 484,491,525, 553, 565
554, 580, 585 Nübye siğilotu 79
mimoza 314, 323,452,453
Montagu, Lady Mary Wortley 162, O -Ö
163, 177,331 ökseotu 536
morsalkım 305,483 orkide 50, 230, 321, 417, 434, 492.
mührüsüleyman 231 497,498,499, 500, 506, 508,
miirdümcriği 151 509,511,528, 551
Mısır nilüferi 38 ormangülü 482
ortaçağ 19, 30,43, 89, 150, 152,
177, 179, 180, 182, 183, 185.
627
Çiçeklerin Kültürü
628
D ilin
629
Çiçeklerin Kültürü
301, 302, 303, 304, 306, 307, 470, 471, 473,474, 475, 476,
308, 312, 319, 321, 322, 323, 477, 480,510,512,513,518,
324,335, 338,350, 362, 365, 520,525,538,557
366, 368, 369, 370, 371,377, yasemin ıtın-Frangipani 36, 39, 470
378, 382. 383, 385, 386, 387, yonca 194, 225,428
391, 392, 400,403,404,406, yosun gülü 351
407, 408,410,412,413,414, yüksükotu 230
415,419, 420,421,422, 430, yılanyastığı-Caladium 50,400
435,436, 443,471,473, 538, yıldızçiçeği 267
583, 584
turp 151,430 Z
turunçgiller-Citrus 47, 192, 485 zakkum 96, 98, 102
zambak 10, 15,40, 41,48, 65, 83,
84, 86, 96, 97, 105, 109, 125,
üzüm-Vine 10, 48, 68,70, 80, 99, 137, 139, 140, 141, 187, 192,
106, 111, 130, 139, 144, 151, 193, 194, 195, 196, 197, 200,
152, 190, 192, 198, 227,288, 229, 231,235, 236,246,251,
378,427, 525, 557 255,259, 262, 267, 268, 269,
üzüm çiçeği 106 275,291,352, 370, 391,400,
409,418, 426, 451,454,470,
V 482,497,510,518
vanilya yemişleri 36 zambakgil-Muscari 48, 65, 246,
Virgil 104, 195 409
zanaatkârlık 221
W zerrin 29, 31, 319, 320; 321, 362,
Walahfrid 195, 196, 209 430, 535
Zeytin 75, 111, 151,228,426, 522
Y zinya 372, 374
yabani danaayağı 225
yabani kereviz 79
Yahudilik 84, 120, 129, 136, 143,
147, 148, 153, 158, 166, 179,
180, 184, 427,468, 573
yakıotu 79
yalancısafran 520
yapay çiçekler 25, 91, 109, 159,
234,235,305,308,317,319,
370, 398,401,419,425, 428,
434,439, 450, 476, 512, 518, 564
yasemin 4, 38, 39, 163,175, 228,
304, 374, 445, 447, 448, 449,
451,452, 453,455, 457,459,
461, 462, 463, 465, 467, 469,
630
и
юти