You are on page 1of 170

GLİKOJEN

METABOLİZMASI
• Glikojen hayvanlarda karbonhidratların
temel depo şeklidir.

• Vücudun başlıca glikojen depoları iskelet


kası ve karaciğerdedir.

• Kc oransal olarak, kas kitlesel olarak daha


fazla glikojen depolar.
• Kc glikojeni açlıkta kan glukoz düzeyini belirli
sınırlar içinde tutmaya çalışırken; kas glikojeni,
kas kasılması sırasında ATP sentezi için enerji
deposu olarak görev yapar.

• 12-18 saat açlıktan sonra Kc glikojeni hemen


hemen boşalırken, kas glikojeni kısa süreli
açlıklardan etkilenmez.

• Düz zincirler 1-4 glikozid bağ, dallanmalar 1-


6 glikozidik bağı içerir.
Glukojen sentezi
• Substrat glukoz-6-fosfattır.

• Sentez tamamen sitozolde gerçekleşir.

• Sentezdeki ilk basamak


• UDP-glukoz bir şeker nükleotidir.

• Şeker nükleotidleri monosakkaritlerin,


disakkaritlere, glikojene, nişastaya ve
karmaşık hücre dışı polisakkaritlere
polimerleşmesinin substratlarıdır.
• Daha sonra UDP-glukozun 1 numaralı C atomu glikojen
zincirinde indirgen olmayan uçtaki glukozlardan birinin 4
numaralı C atomu ile glikojen sentaz enziminin
yardımıyla birleşir.

• Glikojen sentazın çalışabilmesi için bir glikojen


zinciri mutlaka olmalıdır.

• Dallanma noktalarını oluşturan enzim amilo [1-4][1-6]


transglukozidaz veya glikozil [4-6] transferaz olarak
adlandırılır.
• Dallanma noktaları oluştuktan sonra bu
uçlardan zincir uzaması yine glikojen
sentaz ile olur.

• Dallanmanın fazla olması;


1. Glikojen molekülünün suda
çözünürlülüğünü artırır.
2. Enzimlerin etkileyebileceği uç sayısı
arttığı için glikojen yapım ve yıkım hızı da
artmış olur.
Glikojen sentaz

α-1,4-glikozid bağı

α-1,6-glikozid bağı
Glikozil [4-6] transferaz
• Glikojen kalıbı yoksa glikojenin denen bir
protein glikojen ana kalıbını oluşturur.

• Glikojenin, hem üzerine ilk UDP-glikozların


bağlanması için bir primer olarak görevi üstlenir,
hem de bu UDP-glukozların bağlanması için
enzim görevi yapar.

• İlk UDP-glukoz glikojenin molekülünün


üzerindeki bir tirozin kalıntısına glikojenin
molekülünün glukozil transferaz aktivitesi
sayesinde kovalent olarak bağlanır.
• Glikojenin daha sonra glikojen sentaz
enzimini sıkıca bağlar.

• Daha sonra 7 UDP-glukoz kalıtı daha


yapıya katılır ve 8 glukoz birimi içeren
öncü glikojen zinciri sentezlenmiş olur.

• Bu noktadan sonra glukozların bağlanması


glikojen sentaz enzimine devredilir.
Glikozil transferaz
aktivitesi

Tirozin
Glikojen yıkımı
• Glikojenin 1-4 bağlarının yıkılması ile glukoz-
1-P, her 1-6 bağının yıkılması ile de serbest
glukoz elde edilir.

• Glikojen fosforilaz, indirgenmemiş uçtaki


glukozil kalıntılarını 1-4 bağlarını yıkarak ayırır.

• Bu hız kıstlayıcı basamaktır.

• Glikojen fosforilazca açığa çıkarılan glukoz-1-


P’lar, fosfoglukomutaz ile glukoz-6-P’a çevrilir.
• Glikojen fosforilaz, 4 glikozid kalıntısı kalana
kadar glikojen molekülünden glukoz-1-P koparır.

 1-6 bağından sonraki dört glukozun üçünü


oligo-(1-41-4) glukantransferaz enzimi ile
başka bir indirgenmemiş uca transfer eder.

• Kalan tek -1,6 glikozidik bağ ise amilo -1,6


glikozidaz enzimi ile hidrolize edilerek, serbest
glukoz açığa çıkararılır.
Glikojen fosforilaz
Glukoz-1-P
Glukantransferaz
α-1,6-glikozidaz
• Az miktarda glikojen, lizozomal enzim olan
1-4 glukozidaz (asit maltaz) tarafından
devamlı olarak yıkılır.

• Bu yolun amacı tam olarak bilinmemektedir.

• Asit maltaz eksikliğinde, glikojen depo


hastalığı Tip 2 (pompei hastalığı) hastalığı
görülür.
• Glikojen sentez ve yıkımının
düzenlenmesi 2 şekilde kontrol edilir.

1. Glikojen sentaz ve glikojen fosforilazın


allosterik kontrolü

2. Glikojen sentez ve yıkımının hormonal


olarak kontrolü (kovalent modifikasyon)
• Glikojen sentaz ve glukojen fosforilaz enzimleri glukoz
metabolizmasının diğer düzenleyici enzimleri gibi
hücrenin enerji gereksinimi ve metabolitlerinin düzeyine
göre yanıt verir.

• Glikojen sentezi, enerji (ATP) ve substrat (Glukoz-6-


P) miktarı yüksek olduğu zaman uyarılırken, enerji ve
glukoz düzeyleri düşük olduğunda glikojen yıkımı
izlenir.

• Toklukta Glukoz-6-P artışı glikojen sentazı allosterik


olarak aktive ederken, aynı zamanda glikojen fosforilazı
allosterik olarak inhibe eder.
• Kovalent modifikasyon ise cAMP miktarı
ile kontrol edilir.

• Glukagon, adrenalin gibi hormonlar cAMP


miktarını arttırırlar.

• İnsülin etkisinde ise hem fosfodiesteraz


(cAMP’yi parçalar) uyarılır hem de bir
protein fosfataz aktiflenerek iki enzim de
defosforile edilir.
• Glikojen sentaz a  defosforile aktif

• Glikojen sentaz b  fosforile inaktif

• Glikojen fosforilaz a  fosforile aktif

• Glikojen fosforilaz b  defosforile inaktif


• Kas fosforilazı ayrıca Ca ile aktiflenir.

• Kas kasılması sırasında, hızlı ve acil


şekilde glukoz ihtiyacı vardır ve bu
glukozlar başlıca glikojen deposundan
elde edilir.

• Sinir uyarısı kas hücresi sarkoplazmik


retikulumdan Ca salınımına neden olur.
• Ca kalmoduline bağlanır ve fosforilaz kinaz
enzimini aktifler. Aktiflenen fosforilaz kinaz
glikojen fosforilazı fosforiller ve aktifleştirir.

• Kas gevşediğinde ise Ca+2 sarkoplazmik


retikuluma geri döner ve fosforilaz kinaz inaktif
duruma geçer.

• Karaciğerde ise epinefrin veya norepinefrin ile


oluşan α1-adrenerjik uyarı, sitozolde Ca+2
miktarını yükseltir ve Ca+2/ kalmodulin duyarlı
fosforilaz kinazı aktifleyerek glikojenolizi uyarır.
GLİKOJEN METABOLİZMASI
BOZUKLUKLARI
• Tip 0: Glikojen sentaz Kc’de eksik
olmasından kaynaklanan bir hastalıktır
(kas hücrelerinde enzim normaldir).

• Yaşamın ilk yıllarında açlığı takiben


hipoglisemik konvülsiyonlarla ortaya
çıkar.

• Ketozis belirgindir.

• Sık beslenme önerilir.


• Tip Ia (Von Gierke Hastalığı):
Glikojenoliz ve glikoneogenez yollarında
glukoz yapımında en son basamağı
katalizleyen glukoz-6-fosfataz enziminin
Kc, böbrek ve barsaktaki eksikliğinden
ortaya çıkan bir hastalıktır.

• Glikojenoliz ile Kc’de yeterince glukoz


oluşamadığı için ciddi bir açlık
hipoglisemisi görülür.

• Yağlı Kc ve hepatomegali olur.


• Kc kaslardan gelen laktatı
glukoneogenezde kullanamayacağı için
hiperlaktikasidemi görülür.

• Ayrıca glikoz-6-P’ın heksozmonofosfat


yolunu aktiflemesiyle pentoz fosfat ve
fosforibozil pirofosfat artışı sonucu gut
artriti ile hiperürisemi görülür.
• Glukoz yapımındaki yetersizlikten dolayı
metabolik yakıt olarak yağların metabolize
olması hiperlipidemiye yol açar.

• Yağların aşırı mobilize olmasıyla keton


cisimleri artar.

• Metabolik asidoz meydana gelebilir.

• Glikojen depoları artmıştır.

• Bu artan glikojen depolarının yapıları normaldir.


• Tip Ib: Glikoz-6-fosfataz aktivitesi normal
olmasına rağmen glikoz-6-P’ın mikrozomal
membrana taşınmasında bozukluk vardır.

• Klinik Tip 1a’ya benzer ancak bu


hastalarda nötropeni de görülür.

• Bundan dolayı enfeksiyona yatkınlıkları


artmıştır.
• Tip II (Pompe Hastalığı):
• Lizozomal enzim eksikliğine bağlı olarak gelişen
tek glikojen depo hastalığıdır.

• α-1,4-glikozidaz (asit maltaz) enzimi eksiktir.

• Hipertrofik kardiyomyopati gelişir.

• Hastalar erken çocukluk döneminde kaybedilir.


• Tip III (Forbes, Cori Hastalığı):
• Dal yıkıcı enzim (amilo 1-6 glikozidaz) eksikliği
vardır.

• Dallı polisakkarid birikimi görülür (limit


dekstrinosis).

• Açlık hipoglisemileri, hepatomegali, myopatiler


görülür.
• Tip IV (Anderson Hastalığı):

• Dal yapıcı enzim (glikozil α-4:6


transferaz) eksikliği vardır.
• Tip V (Mc Ardle):
• İskelet kası glikojen fosforilaz eksikliği vardır.

• Ağır egzersize belirgin intolerans vardır.

• Egzersiz sırasında laktat düzeyinde yükselme


olmadan krampların görülmesi karakteristiktir.

• Prognoz iyidir.
• Tip VI (Hers Hastalığı):
• Kc glikojen fosforilazı eksiktir.

• Tip VII (Tauri Hastalığı):


• Fosfofruktokinaz eksikliği vardır.
• Tip VIII: Kc fosforilazı inaktiftir.

• Tip IX: Kc fosforilaz kinaz enzimi eksiktir.

• Tip X: Kc ve kasta cAMP bağımlı kinaz


aktivitesi yoktur.

• Tip XI: Nedeni bilinmeyen bir şekilde


asidoza eğilim, vitamin D rezistans rikets
oluşur.
• Aşağıdaki enzimlerden hangisinin kalıtsal
eksikliğinde glikojen normal yapıya sahip
değildir?

A) Glikojen fosforilaz
B) Glukoz-6-fosfataz
C) α -1,4-glukozidaz
D) 1,4→1,6 transglukozilaz
E) Fosfofruktokinaz
GLUKONEOJENEZ VE
KAN GLUKOZUNUN
DENETİMİ
• Glukoneojenez, karbonhidrat olmayan
prekürsörlerden glukoz veya glikojen
sentezlemeye verilen isimdir.

• Başlıca glukoneojenetik dokular karaciğer


ve böbrektir (ince barsak?)

• Özellikle sinir sistemi ve eritrositler


glukoza ihtiyaç duyarlar ve hipoglisemide
ölüme kadar gidebilen beyin disfonksiyonu
görülür.
• Egzersiz sırasında kasta açığa çıkan ve
eritrositlerin anaerobik metabolizmaları
sonucu oluşan laktatın ve yağ dokusu
tarafından lipoliz sonucu kana salınan
gliserolun kandan uzaklaştırılabilmesi için
de glukoneojenez gereklidir.
• Glukoneogenezde kullanılan ana
substratlar,

glukojenik aa’ler,

laktat,

gliserol

propiyonat
• Glikolizin üç basamağı hariç diğer bütün
enzimleri bu iki yol arasında ortaktır.

1. Hekzokinaz veya glukokinaz


2. PFK-1
3. Piruvat kinaz

• Bu üç basamakta serbest enerji


değişimi büyüktür.
1. Piruvatın PEP’e çevrilmesi:
• İlk basamakta piruvat karboksilaz enzimi,
ATP harcayarak CO2 ve biyotin varlığında
piruvatı oksaloasetata (OAA) çevirir.

• Biyotinin bu reaksiyondaki görevi HCO3’den


gelen CO2’yi enzime bağlamaktır.
Piruvat karboksilaz ilk düzenleyici enzimdir ve

pozitif düzenleyici effektör olarak asetil KoA’ya

ihtiyaç duyar.
• OAA kendi başına mitokondri iç zarını geçemez.

• Bu yüzden yine mitokondri de bulunan malat


dehidrojenaz enzimi ile malata indirgenir.
Malat mitokondri iç zarını kolaylıkla kendisine
ait taşıyıcı ile geçer ve sitozole çıkar.

Sitozolde bu basamak sitozolik malat


dehidrojenazla geri döner ve tekrar OAA
oluşur.

Böylece mitokondri içindeki piruvat sitozole


OAA olarak taşınmış olur.
• Bu sitozolik OAA sonra fosfoenolpiruvat
karboksi kinaz (PEPCK) enzimi ile
fosfoenolpiruvata (PEP) çevrilir.

• Bu tepkime Mg+2 bağımlıdır, fosfat vericisi olarak


GTP’ye ihtiyaç duyar ve piruvat karboksilaz
basamağında yapıya dahil edilen CO2 serbest
bırakılır.
Glukoneojenezde piruvattan PEP eldesi için 1

ATP ve 1 GTP olmak üzere iki yüksek enerjili

fosfat bağı harcanır.


Mitokondri
içindeki
NADH/NAD oranı
sitozolden 105
kez daha
fazladır.
PEP PEP
GDP+CO2 GDP+CO2
PEPCK PEPCK
GTP GTP
Oksaloasetat Oksaloasetat
Malat NADH+H+ NADH+H+
Malat
dehidrojenaz dehidrojenaz
NAD+ NAD+
Sitozol

Malat Malat Mitokondri

NAD+ NAD+
Malat Malat
dehidrojenaz dehidrojenaz
NADH+H+ NADH+H+

Oksaloasetat NADH+H+ Oksaloasetat

Piruvat ADP Piruvat ADP


karboksilaz karboksilaz
ATP + CO2 ATP + CO2
Piruvat Piruvat
Fruktoz-1,6-bisfosfat

Gliseraldehit-3-P Gliseraldehit-3-P
NAD+ NAD+
Gliseraldehit-3-P Gliseraldehit-3-P
dehidrojenaz dehidrojenaz
NADH+H+ NADH+H+

1,3-bisfosfogliserat 1,3-bisfosfogliserat
Fosfogliserat ADP Fosfogliserat ADP
kinaz kinaz
ATP NADH+H + ATP
3-fosfogliserat 3-fosfogliserat

PEP PEP
Pi GLUKOZ ATP

Glukoz-6- Glukokinaz
fosfataz Hekzokinaz

H2O ADP
Glukoz-6-P

Pi
Fruktoz-6-P ATP

Fruktoz-6-
PFK-I
fosfataz
H2O
Fruktoz-1,6-bisfosfat ADP
• Piruvattan glukoza giden yol oldukça pahalıdır.

• Glikozun piruvata kadar olan yıkımından 2 ATP


üretilirken, ters yolda 2 GTP, 4 ATP olmak üzere
toplam 6 adet yüksek enerjili bileşik harcanır.

• Ayrıca glukoneogeneze piruvattan giriliyorsa net


2 NADH kaybı varken, laktattan giriliyorsa bu
kayıp olmaz.
• Açlık sırasında hakim olan hormon glukagondur ve
glukoneojenez, glikojenoliz ve lipoliz aktif olan metabolik
yolaklardır.

• Glukagon, hormona duyarlı lipazı aktifleyerek yağ


dokusundaki triaçilgliserollerden yağ asitlerini mobilize
eder.

• Mitokondrisi ve oksijeni olan birçok doku yağ asitlerini


açlıkta enerji kaynağı olarak kullanır.

• Karaciğerde açlık sırasında yüksek miktarda yağ asidini


kandan alır ve hem enerji ihtiyacını karşılar hem de
glukoneojenez için gerekli yüksek maliyeti karşılamış
olur.
• İnsanda yağ asitlerinin glukoza net dönüşü
mümkün değildir.

• İnsandaki çift karbon sayılı yağ asitleri


parçalandıkları zaman ancak asetil-KoA’yı
oluşturabilir ve asetil KoA’yı memeli
hücreleri glukoz öncülü olarak
kullanamazlar (piruvat dehidrojenaz
enzimi tek yönlüdür).

• Asetil-KoA’nın karbon atomları sitrik


asit siklusunda CO2 şeklinde salınır.
• Kan laktat düzeyi bu dokularda oluşum ve
Kc ile böbrekteki metabolizma oranlarına
bağlıdır.

• Dokularda laktat oluşumu, bunların Kc’e


gelmesi ve Kc’de tekrar glukoz sentezine
Cori Siklusu veya laktik asit döngüsü
denir.
• Kc’in laktat alma kapasitesi laktat
konsantrasyonu 2 mmol/L’yi geçince
doyurulmaktadır.

• Kan laktat düzeyi 5 mmol/L’nin üzerinde


ve pH<7.25 ise HCO3- tampon sisteminin
etkisi aşılmıştır ve laktik asidoz ortaya
çıkar.
• Laktik asidoz iki klinik durumda ortaya çıkar:

 Tip A (hipoksik):
 Şok, sol kalp yetmezliği, hipovolemi gibi azalmış
doku oksijenizasyonunda görülür. Daha sık olarak
izlenen tiptir.

 Tip B (metabolik):
 Hastalık: DM, neoplazi, KC hastalıkları
 İlaç/toksin: Etanol, metanol, salisilat
 Yenidoğan defektleri: Metil malonik asidemi,
propiyonik asidemi ve yağ asit oksidasyon defekti
Karaciğer ve kas arasında tanımlanan bir
başka döngü de alanin-glukoz döngüsüdür.
Piruvat Süksinil KoA Oksaloasetat
Alanin İzolösin* Asparajin
Sistein Metiyonin Aspartat
Glisin Treonin
Serin Valin
Treonin
Triptofan*

α-ketoglutarat Fumarat
Arjinin Fenilalanin*
Glutamat Tirozin*
Glutamin
Histidin
Prolin
• TAG’ler parçalandıkları zaman üç yağ asidi ve
gliserol oluşur.

• Gliserol kinaz enzimi gliserolü ATP hidroliziyle


gliserol-3-fosfata çevirebilir.

• Gliserol-3-P, gliserol-3-P dehidrojenaz enzimi ile


dihidroksiaseton fosfata döner, buradan
glikojenik ya da glukoneojenetik yola girer.
• İnsanda yağ asitlerinin glukoza net dönüşü
mümkün değildir.

• İnsandaki çift karbon sayılı yağ asitleri


parçalandıkları zaman ancak asetil KoA’yı
oluşturabilir ve asetil KoA’yı memeli hücreleri
glukoz öncülü olarak kullanamazlar.

• Asetil KoA’nın C atomları sitrik asit siklusunda


CO2 şeklinde salınır.
• Propiyonat yağ dokusunda ve süt yapan meme
bezlerinde yapısında tek sayıda C atomu bulunan
yağ asitleri için başlangıç molekülü olarak kullanılır.

• 15 ve 17 C atomu içeren yağ asitleri geviş


getirenlerin lipidlerinde bulunur ve insan diyetinin
önemli bir kaynağını oluştururlar.

• Bu yağ asitleri de sonunda propiyonata yıkılırlar.


İzolösin Açil-KoA
Metiyonin sentetaz
Treonin Propiyonat Propiyonil-KoA
Valin
Tek C zincirli y.a ATP AMP+PPi

ATP Biyotin ADP+Pi

Propiyonil-KoA Metilmalonil-KoA
Propiyonil-KoA
karboksilaz Metilmalonil-KoA
B12
Propiyonil-KoA karboksilaz mutaz
Piruvat karboksilaz
Asetil-KoA karboksilaz Süksinil-KoA
3-metilkrotinil-KoA karboksilaz
GLUKONEOGENEZİN
KONTROLÜ
• Karbonhidrat metabolizmasındaki diğer
düzenleyici enzimler gibi glukoneojenez
enzimleri de üç değişik mekanizma ile
düzenlenir.

 Enzim sentez hızında değişiklikler


 Geri dönüşümlü fosforlanma ve kovalent
modifikasyon
 Allosterik etkiler
Glikoliz
Lipojenez
İnsülin (cAMP)
Glukoneojenez
Lipoliz

Glikoliz
Lipojenez
Glukagon (cAMP)
Glukoneojenez
Lipoliz
• Allosterik etkiler de hücrenin yine enerji
ihtiyacına göre düzenlenir.

• ATP/AMP oranı hücre içinde 50/1’dir.

• Bunun anlamı şudur, eğer hücre ATP depolarını


tüketmeye başlarsa, küçük miktarda bir ATP
tüketimi AMP’ye çok büyük miktarda yansır.
• Yüksek asetil KoA seviyeleri glukoneojenezin
ilk düzenleyici enzimi olan piruvat
karboksilazın kuvvetli bir uyaranıdır.

• Glukagon varlığında hem glukoneojenez hem de


lipoliz aktive olacaktır.

• Kc’e yüksek miktarda yağ asidi gelir ve yüksek


miktarda asetil KoA yapımına neden olur.

• Bu da piruvat karboksilaz enzimini uyaracaktır.


KAN GLUKOZUNUN DENETİMİ,
KARBONHİDRAT FAZLASINDAN
KARACİĞERDE GLİKOJEN VE
YAĞ ASİDİ SENTEZİ
İnsülin;
Glukokinaz/hekzokinaz,
PFK-1,
Glikoliz PFK-2,
Piruvat kinaz

Glikojenez Glikojen sentaz


Lipojenez Asetil-KoA karboksilaz
HMY Glukoz-6-P dehidrojenaz
Kolesterol biyosentezi HMG-KoA redüktaz
Lipoproteinlerin kullanımı Lipoprotein lipaz
• Glukagon; Epinefrin; Glikokortikoidler;
Glukoz-6-fosfataz,
Fruktoz-1,6-bisfosfataz,
• Glukoneojenez Fruktoz-2,6-bisfosfataz
Piruvat karboksilaz
PEPCK

• Glikojenoliz Glikojen fosforilaz

• Lipoliz Hormona duyarlı lipaz


• Hangisinin eksikliğinde metilmalonik 
asidüri görülür?

a.Vitamin B2
b.Vitamin B6
c.Vitamin B12
d.Biotin
e.Vitamin B1
• Karaciğerde kana glukoz verilirken
kasta verilememesinin sebebi nedir?

a) Glukoz 6 Fosfataz olmaması


b) Glukokinaz olmaması
c) Fruktokinaz eksikliği
d) Privuat dekarboksilaz eksikliği
e) Glukoz 1 fosfataz
• Glukoneogenezde pirüvat karboksilazın
allosterik aktivatörü hangisidir?
a)ATP
b)AMP
c)Asetil-CoA
d)Laktik asit
e)Glukoz-6-Fosfat
• Glukoneogeneze kaynak oluşturmayan
bileşik hangisidir?
a) Laktat
b) Alanin
c) Gliserol
d) Lösin
e) Serin
• Aşağıdakilerden hangisi
glikoneogenezde kullanılmaz?
a) Gliserol
b) Piruvat
c) Laktat
d) Asetil-KoA
e) Okzalasetat
• Diabet ve açlıkta aşağıdaki hangi enzim
aktivitesi azalmaz?
a) Piruvut Karboksilaz
b) Yağ Asidi Sentetaz
c) Glukokinaz
d) Glikoz 6 fosfat dehidrogenaz
e) Asetil CoA Karboksilaz
• Sağlıklı bir kişinin serumunda, egzersiz
sonrası yükselen laktik asidin kas
dışındaki kaynağı aşağıdakilerden
hangisidir?

A) Karaciğer
B) Akciğer
C) Böbrek
D) Alyuvarlar
E) Beyin
• Uzun süren açlıkta aşağıdaki karaciğer
enzimlerinden hangisinin aktivitesinde
artış gözlenir?
a) Glukoz 6 fosfat dehidrogenaz
b) Pirüvat kinaz
c) Pirüvat karboksilaz
d) Pirüvat dehidrogenaz
e) Glikojen sentaz
• Sağlıklı kişilerde kan şekerinin normal
değerlerde tutulmasında görev alan doku ve bu
görevle ilgili enzimler aşağıdakilerden
hangisinde birlikte verilmiştir?

Doku                             Enzimler
A) Karaciğer Glukokinaz,Glukoz 6-fosfataz
B) Pankreas Glukokinaz,Glukoz 6-fosfataz
C) Karaciğer Hekzokinaz,Glukokinaz
D) Karaciğer Fosfofruktokinaz,Hekzokinaz
E) Pankreas Hekzokinaz,Glukoz 6-fosfataz 
• Aşağıdakilerden hangisi glukoneogenezde
görev yapan ve oluşan glukozun kana
verilmesinde rol oynayan enzimlerden biri
değildir?

A) Heksokinaz
B) Glukoz 6 fosfataz
C) Fosfoenolpiruvat karboksikinaz
D) Piruvat karboksilaz
E) Fruktoz 1, 6 difosfataz
• I. GLİSEROL
• II. AMİNOASİTLER
• III. KOLESTROL
• VI. YAĞ ASİTLERİ
• V. LAKTAT
Açlık durumunda kan şekeri normal seviyede
tutmak için yukarıdakilerden hangileri glukoz
sentezinde kullanılmaz
A. I-III
B. I V
C. II-V
D. III-IV
E. IV-V
• Aşağıdaki enzimlerden hangisi insülin
artışı ile inhibe edilir?

A) Lipoprotein lipaz
B) Hormona duyarlı lipaz
C) HMG-KoA redüktaz
D) Asetil-KoA karboksilaz
E) Gliserol fosfat açiltransferaz
• Aşağıdakilerin hangisinde yağ asitleri
enerji kaynağı olarak kullanılmaz?

• A) Böbrek
• B) Karaciğer
• C) Sinir dokusu
• D) İskelet kası
• E) Kalp
• İnsülin/glukagon oranı düşük olduğunda,
aşağıdaki enzimlerden hangisinin sentezi
artar?

A) Glukoz-6-fosfataz
B) Glukokinaz
C) Pirüvat kinaz
D) Asetil-KoA karboksilaz
E) HMG-KoA redüktaz
Diyabet olduğu düşünülen bir
hastanın glukoz tolrans testi
aşağıdaki grafikteki gibidir.

Kan glukoz değerlerini gösteren


numaralandırılmış eğrilerden
hangisi hastanın diyabetik oldu-
ğunu gösterir?

A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
• Doku hipoksisinde aşağıdaki metabolik
değişikliklerden hangisi sitoplazmada
gerçekleşir?

• A) Oksidatif fosforilasyonda artış


• B) Yağ asidi oksidasyonunda artış
• C) Pirüvattan asetil-KoA oluşumunda artış
• D) Laktat oluşumunda artış
• E) Keton cisimlerinin kullanımında artış
PENTOZ FOSFAT YOLU

FOSFOGLUKONAT YOLU

HEKSOZ MONO FOSFAT


YOLU
• Pentoz fosfat yolunda NADPH ve riboz-5-
fosfat üretilir.

• NADPH kimyasal enerjiyi indirgen güç


olarak taşır ve genellikle anabolik yollarda
bir indirgen olarak kullanılır.

• HMY özellikle yağ asidi ve steroid


sentezleyen meme dokusu, adrenal
korteks, Kc, eritrosit ve yağ dokusunda
aktiftir.
• HMY’nin ikinci işlevi, nükleik asit
biyosentezi için gerekli beş C’lu şekerleri
üretmektir.

• Glukoz-6-P dehidrojenaz eksikliği gibi


HMY’daki enzim eksikleri hemolitik
anemilerle seyreder.

• Döngü sitozolde gerçekleşir ve hiç ATP


sentezi veya tüketimi olmaz.
• Bu yol kendi içinde iki evreye ayrılabilir:
 Oksidatif geri dönüşümsüz evre
 Nonoksidatif geri dönüşlü evre

• İlk evrede, her glukoz-6-P için ribuloz-5-P ve iki


NADPH oluşumunu içerir.

• İkinci evrede ribuloz-5-P, transketolaz ve


transaldolazlarla, riboz-5-P, gliseraldehit-3-P
veya tekrar glikoz-6-P’a çevrilir.
Tiamin
pirofosfat
• Her dokunun normal nükleotid sentezini
yapabilmesi için riboz-5-P’a ihtiyacı vardır
ve riboz-5-P kanda çok fazla miktarda
görülmez.

• HMY’nin aktif olmadığı birçok doku riboz-


5-P’ını nonoksidatif yolu geri çevirerek
fruktoz-6-P’tan sentezler.
• HMY’nun hem başlangıç maddesi hem de
son ürünü glukoz-6-fosfattır.

• Altı glukoz için düşünülürse altı tane CO2


çıkışı olur ki bu yol bir glukozun tam
oksidasyonundan sorumlu olabilir
• NADPH:

1.İndirgeyici biyosentez reaksiyonlarında


2.H2O2 indirgenmesinde
3.Sitokrom P450 sisteminde
4.Lökositlerde ve fagositozda
1- İndirgeyici biyosentez

• NADPH’da, NADH’a benzer şekilde


yüksek enerjili bir moleküldür.

• NADPH, yağ asidi ve steroid biyosentezi


gibi sentezlerde elektron kaynağı olarak
kullanılır.
2- H2O2 indirgenmesi
• H2O2 aerobik metabolizmanın bir ürünüdür ve ilaçlar,
çevresel toksinler v.b. ile devamlı oluşur.

• H2O2 ileri derece de reaktiftir ve DNA, proteinler ve


doymamış yağ asitlerinde ciddi kimyasal değişikliklere
yol açar.

• Bu reaktif oksijen radikalleri reperfüzyon hasarı, kanser,


inflamatuar hastalıklar ve yaşlanma gibi bir çok olayda
sorumlu tutulmaktadır.
• Hücrelerde bulunan redükte glutatyon (γ-
glutamil sisteinil glisin) H2O2’yi detoksifiye
edebilir.

• Bu reaksiyon selenyum içeren bir enzim olan


glutatyon peroksidaz ile katalizlenir ve
koruyucu etkisi olmayan okside glutatyon
oluşur.

• NADPH kullanan ve yapısında FAD içeren bir


flavoenzim olan glutatyon redüktaz ise bu
okside glutatyonu tekrar redükte glutatyona
çevirir.
3- Sitokrom P450

• Bu sistemin çalışabilmesi için NADPH’ya


ihtiyaç vardır.

• Bu sistem birçok alifatik ve aromatik


bileşiğin detoksifikasyonunda rol oynar.
4- Lökositler ve fagositoz
• Nötrofil ve monositler fagosite ettikleri
mikroorganizmaları yok etmek için iki
sistem kullanırlar:
oksijen bağımlı
oksijen bağımsız
mekanizmalar.
• Oksijen bağımlı mekanizmalar;
myeloperoksidaz
serbest radikal sistemini içerirken,

• Oksijen bağımsız mekanizmalar;


lizozomlar
lizozomların neden oldukları pH
değişimlerini içerirler.
• Myeloperoksidaz sisteminde fagositik hücreler
hücre membranlarına yerleşmiş NADPH oksidaz
sistemi ile moleküler oksijeni süperoksite (O2-)
çevirirler.

• Oluşan süperoksit, süperoksit dismutaz enzimi


ile H2O2’ye indirgenir.

• Fagolizozomlarda bulunan bir enzim olan


myeloperoksidaz sayesinde H2O2 klorür iyonları
hipokloröz aside (HOCl) dönüştürülür ki bu
bakterisidal etkili bir ajandır.
O2
NADPH
oksidaz

O2-
(süperoksit)
Süperoksit
dismutaz
2H2O + O2 Katalaz

H2O2 HOCl
Myelo
2H2O Glutatyon peroksidaz
peroksidaz
• Oluşan fazla hidrojen peroksitte katalaz ve
glutatyon peroksitle nötralize edilir.

• NADPH oksidazın konjenital eksikliğinde


tekrarlayan piyojenik enfeksiyonlarla
karekterize “Kronik Granülomatöz
Hastalık” görülür.

• SOD, glutatyon peroksidaz, selenyum, A-


E-C vitaminleri, β-karoten, seruloplazmin,
sistein ve katalaz vücutta bulunan başlıca
antioksidanlardır.
KSENOBİYOTİK METABOLİZMASI
• Ksenobiyotiklerin metabolizasyonu (detoksifikasyon
terimi de kullanılır) iki faz içerir.

• Faz I, ana reaksiyon olarak hidroksilasyonu içerir ve


monooksijenaz sistem enzimleri tarafından katalizlenir.

• Monooksijenaz sistem enzimleri karaciğer başta olmak


üzere, enterositlerinde dahil olduğu pek çok hücrenin
düz endoplazmik retikulumunda (mikrozom) bulunur.

• Bu enzimler hidroksilasyon dışında, deaminasyon,


dehalojenizasyon, desülfirasyon, epoksidasyon,
peroksijenasyon ve redüksiyon tepkimelerini de
katalizleyebilirler.
• Faz II’de, ise faz I’de ön işlemleri yapılmış
moleküllere, polar moleküller konjuge
edilerek suda çözünürlükleri arttırılır.

• Faz II’de konjugasyon işlemleri, glukronik


asit, sülfat, asetat, glutatyon, bazı amino
asitler (örn. glisin) gibi moleküllerle yapılır.

• Ksenobiyotik metabolizmasında amaç,


yabancı molekülün su çözünürlüğünü
arttırmak ve idrar veya safra gibi bir sulu
bileşenle ekstrakte etmektir.
• Glukoz 6 fosfat dehidrogenaz
hangisinde yer alır?

a. Glikoliz
b. Beta-oksidasyon
c. Glikojenoliz
d. Glikojenez
e. Pentozfosfat yolu
• Eritrosit hücre direnciyle ilgili olan
oksidasyon tipi aşağıdakilerden
hangisidir?

a) Glikoliz
b) Pentoz Fosfat Yolu
c) Glikozun Aerobik Oksidasyonu
d) Süksinil CoA Yolu
e) Asetil CoA Yolu
• Hangisi glutatyonun görevi değildir ?

a) Hemoglobinin methemoglobine
dönüşmesi
b) Detoksifikasyon .
c) Eritrosit membranını korur
d) Antioksidan görevlidir.
e) Hemolitik anemi meydana gelmesini
önler
• Bazı aminoasitlerin hücreye
taşınmasında rol oynayan bileşik
hangisidir?

a) KoA
b) Malonik asit
c) Glutatyon
d) Folat
e) Karnitin
• Alyuvarların oksitleyici bileşiklere karşı
korunmasında aşağıdakilerden hangisi
önemli rol oynar?

a. Glikoliz
b. Pentoz-fosfat yolu
c. Krebs döngüsü
d. Cori döngüsü
e. Glikoneogenez
• Vücutta oluşan oksitleyici türlerle yan
zincirleri oksidasyona uğrayan
aminoasit aşağıdakilerden hangisidir?

a. Serin
b.Glutamat
c. Sistein
d. Alanin
e. Valin
• Aşağıdaki enzimlerden hangisinin
aktivitesi ölçülerek tiamin eksikliği
saptanabilir?
A) Transaminaz
B) Transaldolaz
C) Transketolaz
D) γ-glutamil transpeptidaz
E) Formimino transferaz
• Alyuvar zarlarının hemolize karşı
korunmasında aşağıdakilerden hangisi
görev almaz?

A) Glutatyon
B) Selenyum
C) Glutatyon peroksidaz
D) Karbonik anhidraz
E) Glutatyon redüktaz
• Vücutta yabancı ya da atık bileşiklerin
detoksifi kasyonunda, aşağıdakilerden
hangisi konjugasyon amacıyla
kullanılmaz?

• A) Glukuronik asit
• B) Sülfat
• C) Glutatyon
• D) Asetil-KoA
• E) Fosfat
• Aşağıdakilerden hangisi karaciğerde
depolanmaz?

• A) Glikojen
• B) Vitamin A
• C) Demir
• D) Vitamin B12
• E) Vitamin C
• Aşağıdaki metabolik yollardan hangisi
glutatyonun antioksidan fonksiyonu
için özellikle önemlidir?

• A) Glikoliz
• B) Glukoneogenez
• C) Pentoz fosfat yolu
• D) Yağ asitlerinin oksidasyonu
• E) Krebs döngüsü
• Antimikrobik bir etkiye sahip olan
hipokloröz asit (HOCI) oluşumunu
sağlayan nötrofil enzimi aşağıdakilerden
hangisidir?

• A) Glutatyon peroksidaz
• B) Süperoksit dismutaz
• C) Laktoperoksidaz
• D) Miyeloperoksidaz
• E) Katalaz
MONOSAKKARİD VE
DİSAKKARİDLERİN
METABOLİZMASI
Fruktoz Metabolizması
• Yıkıldığı zaman eşit oranda glukoz ve fruktoz
açığa çıkaran sukroz fruktozun en önemli
kaynağıdır.

• Fruktoz insülin salınımı için zayıf bir uyaran olup,


hücrelere fruktoz girişi de insülinden bağımsızdır.

• Fruktoz kas hücresi ve adipositlere GLUT5 ile


girer.

• Fruktoz dokularda glukoz ve glukojene çevrilerek


metabolize edilir.
• Fruktozun da glikoz gibi ana metabolik
yollara katılabilmesi için önce fosforile
edilmesi gerekir.

• Bu hekzokinaz veya fruktokinazla yapılır.

• Hekzokinaz: Fruktoz için Km’i yüksektir,


yani ilgisi azdır.

• Hekzokinaz kasta fruktoz metabolizması


için temel yoldur.
• Fruktokinaz: Fruktoz fosforilasyonunda
ana enzimdir.

• Enzimin Km değeri fruktoz için çok


düşüktür yani ilgisi yüksektir.

• Kc, böbrek ve ince barsakta bulunur ve


ATP’yi fosfat vericisi olarak kullanarak
fruktozu fruktoz 1-fosfata çevirir.

• Fruktokinaz kasta bulunmaz.


• Oluşan fruktoz-1-fosfat, fruktoz-1,6-bisfosfata
çevrilemez.

• Aldolaz B tarafından DHAP ve D-gliseraldehite


yıkılır.

• Karaciğerde fruktoz, glukoza oranla daha hızlı


metabolize edilir.

• Bunun nedeni fruktozun glikolitik yola en önemli


düzenleyici basamak olan PFK-1 basamağını
atlayarak daha aşağı bir noktadan girmesidir.
• Bu durum yüksek glukozla alınan yüksek
fruktozlu bir diyet sırasında Kc’de
kontrolsuz bir asetil KoA oluşumuna ve
sonuçta yağ asidi sentezinde artışa yol
açar.

• Yağ asidi sentezinin artışı ile birlikte Kc’de


VLDL sentezide artar ve bu durum serum
triaçilgliserollerinde ve LDL’de artışla
sonuçlanabilir.
• Glukoz sorbitol üzerinden fruktoza dönüşebilir.

• Aldoz redüktaz enzimi glukozu sorbitole indirger.

• Bu enzim lens, retina, eritrosit, böbrek, periferik


sinirlerin schwann hücrelerinde, vesica seminalis,
yumurtalıklar ve plasenta da yoğundur.

• KC, over, testis, vesica seminalis ve spermde ise


sorbitolü fruktoza çevirecek sorbitol dehidrojenaz
enzimi bulunur.
• Vesica seminalisde glukozdan fruktoza
olan bu iki reaksiyon enerji kaynağı olarak
fruktozu tercih eden sperm hücreleri için
önemlidir.

• Özellikle glukoz girişinin insülinden


bağımsız olduğu sinir hücresi, lens ve
glomerüller gibi dokularda, glukoz
konsantrasyonun yüksek olduğu DM gibi
hastalıklarda hücre içine çok glukoz girer
ve sorbitol oluşumu artar.
• Sorbitol glukoz gibi membranları kolay
geçemez.

• Sonuçta sorbitol bu hücrelerde birikir ve su


çekerek hücre şişmesine yol açar.

• DM’de görülen katarakt, retinopati,


periferal nöropati ve nefropati gibi bazı
patolojiler bu fenomene bağlanabilir.
FRUKTOZ METABOLİZMASI
BOZUKLUKLARI

• Fazla fruktozlu diyet:

• Fruktoz metabolizmasında yer alan


enzimlerden fruktokinaz hızlı etki ederken
aldolaz B daha yavaş etkir.
• Bundan dolayı fruktoz içeriği çok fazla
diyet alındığında intrasellüler ortamda
fruktoz-1-P artarken inorganik fosfor
azalır.

• Böylece ADP’den ATP oluşumu sınırlanır.

• Sonuçta ADP ve AMP hidrolize edilerek


hiperürisemi ve gut gibi tablolar ortaya
çıkar.
• Esansiyel fruktozüri:
• OR geçer, fruktokinaz enzimi eksiktir.

• Enzimin eksikliğine bağlı olarak biriken


fruktozu sadece heksokinaz metabolize
edebilir, bu metabolizmanın yavaş
olmasından dolayı kan ve idrar fruktoz
düzeyleri artar.

• Diyetten fruktoz ve dolayısı ile sukroz


çıkarılmalıdır.
• Herediter fruktoz intoleransı:

• Aldolaz B enzim eksikliğine bağlıdır.

• Fruktoz-1-P dokularda birikir.

• Bu birikim Kc ve böbrekte toksik etki


yapar.
• Hepatositlerde biriken fruktoz-1-P
glikojenoliz ve glukoneogenez
enzimlerini inhibe ettiği için glukagona
yanıtsız ciddi bir hipoglisemi oluşur.

• Böbreklerde ise proksimal tubul


fonksiyonları bozulur.

• Diyetten fruktoz ve sukroz çıkarılmalıdır.


• Fruktoz-1,6-bisfosfataz eksikliği:

• Uzun süren açlık sonrası glikojen depoları


tükendiğinde glukoneogenez yolu da
ilerleyemediği için ketotik hipoglisemi
oluşur.
GALAKTOZ METABOLİZMASI

• Galatozun diyetteki en önemli kaynağı


laktoz dur.

• Laktoz barsak mukoza hücrelerinde


bulunan β-galaktozidaz (laktaz)
tarafından yıkılır ve sindirilir.
• Bir miktar galaktoz hücre turnoverı
sırasında, hücre zarının önemli
komponentleri olan glikoprotein ve
glikolipidlerin lizozomal yıkımı ile oluşur.

• Galaktozunda fruktoz gibi hücreye girişi


insülinden bağımsızdır.
• Galaktokinaz eksikliği:

• Galaktozemi ve galaktozüri görülür.

• Genellikle tek bulgu katarakttır.

• Galaktoz lens içinde aldoz reduktaz


enzimi etkisi ile galaktilole dönüşür ve
katarakt oluşur.
• Klasik galaktozemi:

• OR kalıtılır ve galaktoz metabolizmasının


en sık görülen hastalığıdır.

• Eksik olan enzim galaktoz-1-fosfat üridil


transferazdır.

• Galaktoz-1- fosfat ve galaktitol dokularda


birikir.
• Doğumda normal olan bebek sütle
beslendikten sonra belirtiler ortaya çıkar.

• Kusma, ishal, sarılık, beslenme güçlüğü,


kilo kaybı, hepatomegali, asit, katarakt,
irritabilite, hipoglisemik konvülzyonlar,
zeka geriliği başlıca bulgularıdır.
• Epimeraz eksikliği:

• UDP-galaktoz-4-epimeraz eksikliği vardır.

• Galaktoz glukoza dönüşemez.

• Galaktoz dışardan alınmak zorundadır.

• Sfingomyelin yapısına katılan galaktoz dışardan


yeteri kadar alınamazsa galaktoserebrozidler
yapılamaz.
 Galaktozdan fakir diyetle beslenen
galaktozemik hastalarda hücre zarı
yapımı için galaktoz ihtiyacı nasıl
karşılanır?

a. Fruktoz 6-fosfat izomerizasyonu


b. UDP-glukozdan epimerizasyon
c. Glukoz-1 fosfatın mutasyonu
d. Trioz fosfatların kondansasyonu
e. Glukozun dekarboksilasyonu
• Kan kortizolünün arttığı durumlarda
görülmeyen durum hangisidir?

a) İmmun sistem depresyonu


b) Peptik ülser
c) Hipoglisemi
d) Cushing hastalığı
e) Osteoporoz
• Aşağıdakilerden hangisi insülinin etkisi
değildir?

a) Glikojenoliz
b) Lipojenozde artma
c) Glukoneojenezde azalma
d) Glukoz oksidasyonunu artırma
e) Keton cisimciklerinin yapımının inhibe
edilmesi

You might also like