You are on page 1of 10

Kan Dolaşımı, Ameliyat ve

Musiki Makamları
Kantemiroğlu (1673-1723) ve Edvar’ının sıra dışı
müzikal serüveni
Kan Dolaşımı, Ameliyat ve Musiki Makamları
Tıbbi alanlarda o dönemlerde, gözleme, tanıma ve
deneyime dayalı olarak çalışmalar yapılmaktaydı. Teşrih
terimi ise, detaylı bir şekilde inceleme, bütünü parçalara
ayırma ve sonuçları yorumlama anlamında
kullanılıyordu. Bugün tıbbi terminolojide, insan veya
hayvan bedeni kullanılarak yapılan anatomi, fizyoloji ve
genel tıp eğitimi amacıyla yapılan bu işleme "diseksiyon"
denilmektedir. Ancak, Kantemir'in bir metninde "teşrih"
terimi, bir bedeni kesip içine bakma veya otopsi yapma
anlamında değil, bir eseri açıklama, şerh etme veya
yorumlama anlamında kullanılmaktadır.
Kantemiroğlu Mavrocordato, insan bedeniyle ilgili
anatomik desen, çizim ve planşları, "fizik"
derslerinde görme fırsatı bulmuş olabilir, ancak
bizzat bir kesi veya otopsiye şahit olup olmadığı
belirsizdir. Burada asıl vurgulanması gereken,
müziğin karmaşık bir canlı organizmaya
benzetilmesi ve makam ve terkiplerinin birer
anatomik varlıkla eşleştirilmesi değildir. Bu
benzetme sadece Hipokrat tıbbına göre insan
bedeninin dört ögesi (kan, balgam, safra ve sevda)
ile Osmanlı toplumunun dört temel unsuru
(padişah, ulema, asker ve reaya) arasında
paralellik kurmaya çalışan Katip Çelebi tarafından
yapılmıştır.
Kantemiroğlu'nun, teşrih yöntemiyle insan bedeni
üzerinde yapılan ameliyat veya otopsi ile müzik
arasındaki paralelliği vurgulaması sadece basit bir
metafor kullanımıdır. Asıl önemli olan, birbirine
benzetilen şeylerin ne olduğundan ziyade, bu şeyler
üzerinde yapılan ve yapılacak işlemlerin
benzerliğidir. Bu işlem, açıkça ortaya çıkarma ve
gözle görülür hale getirme işlemidir.
Kantemir'in yaptığı da zaten budur: önce
makamları tasnif etmek, ardından her bir makamı
bileşenlerine ayırmak, bu parçaları tanımlamak ve
her birinin işlevlerini tarif etmek, böylece onları
sadece gözle görülür değil, aynı zamanda kulakla
duyulur hale getirmektir.
 Teşrih, temelde ampirist ve natüralist bir yaklaşımın sonucu veya
aracıdır. Kantemir’in kullandığı tıbbi metafor, eski edvarlarda
sıkça rastlanan kozmolojik benzetmelerden farklıdır. Bu metafor,
yirmi dört makamın günün yirmi dört saatine, yedi şubenin yedi
gezegene, dört avazenin de insan bedenindeki dört hılta veya
tabiattaki anasır-ı erbaa'ya denk düşürüldüğü benzetmelerle
özdeş değildir.
 Kantemir’in ampirist yaklaşımını bir tür basit sekülarizm olarak
görmek de mümkündür. Özetle, yeni bilgi elde etmenin yolu
öncelikle çeşitli teorik spekülasyonlardan veya kitabi uğraşlardan
değil, tecrübeden, gözlemden ve doğrudan deneyimden
geçmektedir.
 Kantemir’in gözünde müzik bilgisi, eski metinlerden
kaynaklanan otorite niteliğine sahip bir şey değildir. Sistemli bilgi
ancak gözleme, deney veya deneyime ve akla dayanacaktır.
Nitekim, makam ve perde analizleri yaparken Kantemir, soyut bir
prensipten veya varolan teorik bir analizden hareket etmez
 Kantemiroğlu Edvarı, Osmanlı musikisinin tarihine ışık tutan önemli
bir kaynaktır. İlk dönem Osmanlı musikisinin gelişimine ilişkin
benzersiz bir belgedir ve tanburi, icracı ve besteci Kantemiroğlu, o
dönem İstanbul'da icra edilen müziğin canlı bir şahidi olarak edvarında
yer alan bilgileri doğrudan aktarmıştır
Kantemiroğlu ve Osmanlı Türk Musikisi Tarihi
 Osmanlı Türk müziğinin tarihi, yalnızca müzik eserlerinin kendilerinin
veya sözlü eserlerin güftelerinin tarihi değildir; asıl önemli olan, nota
kullanılarak kağıda geçirilen repertuarın kendisinden ziyade onun
kağıda dökülüş sebepleri ve koşulları, seçilen eserlerin kökenleri ve
nitelikleri, bu repertuarın kullanım biçimleri ve eserlerin zaman
içindeki evrimleri gibi hususların araştırılmasıdır. Bu nedenle, müzik
eserinin kendisi kadar öncesini, sonrasını ve çevresini de incelemek
gerekmektedir
 Türk musikisi için yeni bir perde ve makam sistemi geliştiren
Kantemiroğlu’nun usüllerle ilgili herhangi bir yenilik ya da farklı bir
yaklaşım önermemiş olması da dikkate değer bir husustur. Makam ve
perde anlayışını tamamen değiştirmeyi ön plana çıkaran Kantemiroğlu
usüllere ve usül anlayışına hiç dokunmaz. Osmanlı/Türk musikisinde
kullanılan usüllerin gerek anlaşılması gerekse uygulanmasındaki bazı
zorluklardan söz eder ama bunların mükemmelliyeti hakkında hiçbir
kuşku dile getirmez.
Kantemiroğlu Edvarı'nda, dilin öğeleri (ses, hece,
kelime, gramer, sözdizimi vb.) ile müziği oluşturan
temel öğeler (perde, nağme, makam, terkip vb.)
arasında paralellikler kurulmuştur. Çünkü dil ve
müzik, yalnızca insanlara özgüdür ve ikisi de temel
olarak insan aklına dayanır. Kantemiroğlu Edvarı'nın
(Müzik İlimlerinin Başlangıcı/Önsözü) aynı
bölümünde, konuşma yeteneğinin ve müziğin sadece
ve sadece felsefi akla sahip insanlara özgü olduğu
vurgulanarak, bu paralellik daha da vurgulanmıştır.
Öykü Akkuş
Müzikoloji – 2
2021027006

You might also like