You are on page 1of 9

SARAY VE MUSİKİ

III. SELİM VE II. MAHMUD DÖNEMLERİNDE


MUSİKİNİN HİMAYESİ

YAZAR : SELMAN BENLİOĞLU

Aysima ATAY
Müzikoloji/2022027006
İçindekiler

Doğu'da ve Batı'da
Musiki Hamiliği
Osmanlı'da Musikinin Himayesi
Bir Dinleyici Olarak III. Selim ve II.
Mahmud
Müzisyenlerin Sarayda İstihdamı
Hami - Musikişinas İlişkisi
Doğu'da ve Batı'da Musiki Hamiliği
Hamilik kelimesi sanat için kullanıldığında sanat üreticisinin desteklenmesi
anlamına gelmektedir. Hamiler genellikle saray ve çevresinde veya
toplumun üst tabakalarında yer alan soylu ailelere mensup kişilerdir. İlk
çağlardan itibaren din ile müziğin ilişkisi ve dini ritüellerde müzikten
yararlanılması sebebiyle dini kurumlar ilk hamiler olmuştur. Batı dillerinde ise
haminin karşılığı olarak patron kelimesi kullanılır . Musikinin toplumda yer
etmeye başlamasına Erken Dönemde rastlanır. Erken Dönem devri musiki
çalışmaları için en önemli kaynak Kitab'ül -Egani'dir. Müziğin geçim sağlama
aracı olması Emevi döneminde başlamıştır. Bu devrin musiki hamiliğinin temel
özelliklerinden ilk göze çarpan eğlenceye yönelik icraların ver alması ve
patron-kul üstünlüğünün hakim olmasıdır. Sanatçının hamiler arasında
dolaşması siyasete de bağlı olabilir .Modernleşmeyle birlikte Doğu
Osmanlı'da Musikinin Himayesi
Bu konunun odak noktası III.Selim ve II.Mahmud'un saltanat devirleriyle sınırırlı kalmayıp genel ilkeleri
ortaya koymaktır .Osmanlı musiki hamiliğinin temellerini tespit etmeyey yöneliktir. Himaye merkezleri olarak
saray, şehir, tekke, belirlenir. Hami - musikinaş ilişkisi maddi boyutla sınırlı kalmayıp entelektüel bir boyut
taşımaya başlamıştır. Timurlular dönemi , Hüseyin Baykara iktidarıyla özdeşleşen bu durumda idarecilerin
genellikle yüksek zevk sahibi oldukları görülür. Buna göre Baykara modeli Osmanlı musiki hamiliiğinin dayanağı
olarak gösterilir. İlim ve sanat hamiliğiyle ön plana çıkan ilk hükümdar II.Murad'dır. II.Murad
döneminde Osmanlı Devleti'nin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Enderun Mektebi kurulmuştur. Musikinaşlar
açısından değişim Muzıka-I Humayün ile başlamıştır. Saraya geçirdikleri uzun yıllar ve Osmanlı musiki tarihine
katkıları sebebiyle patronaj kapsamında ismi anılmaya değer iki yabancı müzisyen vardır : Ali Ufki Bey ( Albert
Bobowski ) ve Dimitrie Kandemir. Osmanlı Türk musikisi bir okumuş çevre sanatıdır. Dolayısıyla bu musikinin
temel görevi sarayda da ilgi gören ve icra edilen bir musiki olmasıdır. Tekkenin ayrıca bir mmusiki himayesi
olarak değerlendirilmesinin sebebi buralarda yetişmiş veya yolu düşmüş müzisyenlerin gelenekte önemli bir
yer tutmasıdır.
Bir Dinleyici Olarak III.Selim ve
II.Mahmud
 III.Selim ve II.Mahmud devri müzik patronajı ve iktidar-müzisyen ilişkilerine geçilir.
Bu iki sultanın dinleyici-tüketici olarak müzikle ilişkilerine değinilmiştir. III.Selim için
Ruzname, II.Mahmud için de Letaif esas alınarak musiki meclislerinin gün,ay,yıl ve
mekanlara göre dağılımı yapılmıştır. Letaif'te yer verilen meclis sayısı Ruzname'ye göre
daha düşüktür. Bunun sebebi Hızır İlyas'ın eserinde her güne ve her olaya yer
vermememiş olmasıdır. III.Selim huzurunda 575 kayıt tasnif edilmiştir. Bu
dönemde himaye merkezlerine göre dağılım şu şekildedir: Saray(35), tekke (19),
şehir(10). Sultanlar devrinde patronajların artmasında iki sebep vardır. İlk olarak her
bir hükümdarın müzikte yüsek bir birikim ve zevk sahibi olması, icra ve bestecilikte
hatırı sayılır seviyeye ulaşmaları. İkinci olarak ise aydın yaklaşımlarıdır.
Sanat ve sanat koruyuculuğunu birer araç olarak görmüşlerdir.
Hami-sanatkar ilişkisinin maddi boyutunda yer alan ihsan , Osmanlı
padişahlarının kişi ve kurumlara verdiği hediye olarak bilinir. İhsan-ı
şahane , atıyye-i seniyye , atıyye-i hümayun , in'amar , eltaf , atıfet
gibi tabirler kullanırlar. Sarayın verdiği ihsanlar arasında en önemli
olanı şairler için olanıdır. Hami için 'güzel' ya da 'takdire değer' eser
ve icranın keyfiyeti üzerine fikir yürütülürken bu tarz kriterler de göz
önünde bulundurulur. İhsanın maddi değeri yanında manevi değeri
de vardır .Değerlendirilmesi padişah tarafından yapıldığı için bu
neticede sanatkar itibar kazanmış olur . Dini musiki icralar içinde
ihsanda bulunulur.
İhsan sebebi olarak hangi faktörün rol oynadığı kesinleştirmek
mümkün değildir. İcracıların üstün performansı mı, yeni eserlerin
varlığı mı, yoksa sadece padişahın duyduğu hoşnutluk mu ?
Hami - Musikişinas İlişkisi
III.Selim ve II.Mahmud'un çevresindeki müzisyenlerle müzik üzerinden veya kişisel olarak
kurdukları hami-musikişinas ilişkisi üzerinde durulur. Musiki safhasında hamiye atfen
bestelenen medhiyeler patronajın çift yönlü mekanızmasında sundukları karşılığı temsil
etmektedir. İlk göze çarpan padişahların musikişinaslara olan hürmetidir. Padişahın terkip
ettiği makamlardan bestecilerle ortak fasıllar yapması bu yakın ilişkinin göstergelerinden
biridir. Patron-kul ilişkisinden önce hoca-talebe ilişkisi göz önünde bulundurulur. Sultanların
musikişinaslara yaklaşımında dikkat çeken ilk husus hürmettir. Bu saygının altında yatan sebep
takdir edilir seviyede musiki birikime sahip olmalarıdır. III.Selim, bulduğu makamlardan
yapılacak fasılların peşrev, beste, kar , aksak semaii, yürük semaii, saz semailerini farklı
betekarlarla birlikte yürütmüştür. Bu durum musikişinas - hami ilişkisi açısından oldukça
önemlidir. Diğer bir nokta üretim için teşvik ve eser siparişleridir. Bu ilişkinin olumlu yönleri
dışında olumsuz yönleri de elbette vardır. Müzisyenlerin aleyhine cezai saraydan çıkarma ve
sürgün gibi bazı olumsuzluklar vardır. Alınan cezalar kişisel davranışlardan kaynaklanır. Saygı,
saray düzenine aykırılık vb. Müzikle ilişkili sayılabilecek tek örnek Şakir Ağa ile İsmail Dede
Efendi'nin ferahnak makamı üzerinden yaşadıkları hadisede II.Mahmud'un Dede'yi üzen
değerlendirmesidir.
Müzisyen - iktidar ilişkisi açısından değerlendirilen
bir diğer husus III.Selim'in terkip ettiği veya ona
atfedilen makamlar ile bu makamların onun saltanatı
zamanındaki bestecilere kullanımıyla ilgilidir. Bir
sanatkar-hami olarak III.Selim'e duyulan hürmetin
etkili olduğu söylenebilir. Eserler bestekarlarına göre
değerlendirildiğinde öne çıkan isimlerin ortak öellikleri
saraya olan yakınlıklarıdır. III.Selim'e aidiyeti tartışmalı
19 makamdan sultanın devrinde bestelendiği
muhtemel olan ve günümüze ulaşan 125 eser tespit
edilmiştir.

You might also like