You are on page 1of 24

NON-STEROİDAL

ANTİİNFLAMATUVAR
İLAÇLAR
PROF.DR.İPEK K. ÇELİKYURT
• Narkotik-olmayan analjeziklere bu grup ilaçların farmakolojik
etki profiline daha uygun düşen bir adla non-steroidal
(steroid-olmayan) antiinflamatuvar ilaçlar (NSAİİ'ler) veya
kısaca antiinflamatuvar analjezikler denilir
• Bu grup analjeziklerin antiinflamatuvar etkinliği, sentetik veya
doğal en güçlü antiinflamatuvar steroid ilaçlar olan
glukortikoidlerinkine göre zayıftır.
• Analjezik etkinlikleri de güçlü analjezikler olan, fakat
antiinflamatuvar etkisi bulunmayan narkotik
analjeziklerinkine göre genellikle zayıftır.
• Özellikle artrit, osteoartrit ve benzeri romatizmal hastalıklar
gibi genellikle inflamasyona bağlı ve uzun süre analjezik ilaç
verilmesini gerektiren durumlarda yararlıdırlar
• Bu gruptaki ilaçların büyük bir kısmında analjezik etkiye ilave
olarak antipiretik etki de bulunur
TEMEL ETKİLERİ ve ETKİ MEKANİZMALARI

1) Analjezik etkileri (PG’ler, COX enzimleri, aljezik ve


hiperaljezik ağrı mediyatörleri)
2) Antipiretik etkileri (Normalde etkisiz, sitokinler ve PG’ler,
ısı kaybını artırmak)
3) Antiinflamatuvar etkileri (PG’ler, PMNL’lerin
aktivasyonunun inibisyonu, lizozomal membran
stabilizasyonu, SSS’de PG sentez inhibisyonu)
NSAİİ GRUPLARI

1) Salisilatlar
2) Para-aminofenol türevleri
3) Pirazolon türevleri
4) Profenler
5) Fenilasetik asid türevleri
6) İndolasetik asid türevleri
7) Fenamikasid türevleri
8) Oksikamlar
1. SALİSİLATLAR
(Aspirin ve sodyum salisilat)
• Aspirin, NSAİİler içinde en fazla kullanılanı, ve en ucuz
olanıdır.
• Sadece ağız yolundan alınır; parenteral pek kullanılmaz.
• Bir yüzyıldan beri kullanılmakta ve analjezik antiinflamatuvar
ilaç olarak değerini korumaktadır.
• Toksisitesi görece düşük bir ilaçtır.
• Antipiretik etkisi de vardır,
• Deneysel olarak oluşturulan iltihap modellerinde aspirin ve
sodyum salisilat, prostaglandin, prostasiklin ve tromboksan
sentezini inhibe ederler.
• Her iki madde de COX-l'i, COX-2'ye göre daha güçlü inhibe
eder
• Aspirin trombositlerin siklooksijenaz sistemini, bu enzimi
asetillemek suretiyle irreversib olarak selektif ve güçlü bir
şekilde bloke eder.
• Bu antitrombositik (antiagregant) etkisi düşük dozlarda
oluşur.
• Tamponlu aspirin tabletleri antasid kalsiyum, magnezyum
veya alüminyum bileşiği ve/veya sodyum bikarbonat içerirler.
• Bu şekilde kombine tabletler halinde verildiğinde aspirin'in
absorpsiyon hızı artar ve etkisi daha çabuk başlar; diğer bir
avantajı, aspirin'in mide mukozası üzerindeki irritan etkisinin
ve buna bağlı gastrik yan tesir insidensinin biraz azaltılmış
olmasıdır.
Aspirin
SALİSİLATLARIN ÖZEL ve DİĞER NSAİİ’larla
ORTAK YAN TESİRLERİ
1) Gİ kanal irritasyonu, kanaması ve ülserojenik etki
2) Kan ve hemostaz (kanamaya eğilim)
3) Alerjik reaksiyonlar (Astımlılarda)
4) Solunum (Stimülasyon, yüksek dozda inhibisyon)
5) Kardiyovasküler sistem (Hipertansiyonlularda dikkat)
6) Salisilizm (baş ağrısı ve dönmesi, işitme kaybı, bulantı)
7) Ürik asid ve glukoz metabolizması (ürik asit ve glukoz
artar)
8) Antinatriüretik etki ve böbrek zedelenmesi (su tuz
retansiyonu)
9) Aspirin ve gebelik
10) Reye sendromu (hepatoensefalopati)
2) PARA-AMİNOFENOL TÜREVLERİ
Asetaminofen (parasetamol) ve fenasetin
• Asetaminofen aspirininkine, yaklaşık olarak
eşit derecede analjezik etki yapar.
• Antipiretik etkisi de onunkine yakın güçtedir;
fakat aspirinden farklı olarak, antiinflamatuvar
etkinliği oldukça düşüktür.
• Antitrombositik etkinliği zayıftır; kanama
süresini değiştirmez.
• Ağız yolundan alındığında asetaminofen,
çabuk absorbe edilir ve etkisi erken başlar;
Absorpsiyonu besinler tarafından azaltılır.
• Midede iritasyon ve kanama yapmaz.
• Aspirinin aksine oral antikoagülanlarla belirgin
bir etkileşme göstermez.
• Aşırı dozda alındığında, öldürücü akut
karaciğer nekrozu yaptığı bilinen az sayıdaki
ilaçlardan biridir.
• N-asetilsistein, asetaminofen zehirlenmesinin
tedavisinde en tercih edilen ilaçtır. İlk 8-10
saat içinde i.v. infüzyonla uygulanırsa yeterli
derecede etkilidir
3) PİRAZOLON TÜREVİ İLAÇLAR
• Bu grupta, aminopirin, propifenazon, metamizol sodyum
(dipiron), fenilbutazon ve oksifenbutazon bulunmaktadır.
• Dipiron, fenilbutazon ve oksifenbutazon hem ağızdan ve hem
de parenteral verilebilirler; aminopirin ve propifenazon sadece
ağızdan verilir.
• Dipiron güçlü analjezik etki gösterir; fakat siklooksijenazı
inhibe edici etkisi ve antiinflamatuvar etkisi, fenilbutazon ve
oksifenbutazonunkine göre zayıftır.
• Aminopirin ve propifenazon'un etki kalıbı dipironunkine
benzer. Bu grup ilaçlardan halen esas olarak dipiron ve
propifenazon kullanılır.
• Grubun bütün üyelerinde bulunan iki ciddi yan tesirin
belirtilmesi uygun olur.
• i) Kemik iliği depresyonu:
• ii) Su ve tuz retansiyonu:
METAMİZOL SODYUM (dipiron)

• Suda kolay çözünür; bu nedenle injeksiyonluk preparat


yapılmaya elverişlidir.
• Ağızdan alındığında mide suyu içinde non-enzimatik olarak ve
hızlı bir şekilde aktif metaboliti olan 4-metilaminoantipirin
(4-MAA)'ya dönüşür ve o şekilde mide-barsak kanalından
absorbe edilir.
• İntravenöz verildiğinde kanda hemen bu metabolite dönüşür.
• Analjezik etkinliği aspirininkinden yüksektir.
• Antispazmodik etki potansiyeli vardır.
• Siklooksijenaz inhibitörü etkinliği ve antiinflamatuvar
etkinliği zayıf, fakat analjezik etkinliği oldukça güçlüdür.
• İntravenöz yoldan yavaş olarak injekte edilirse de bu yoldan
kullanılması, seyrek de olsa anafilaktoid şoka neden olduğu
için, pek tavsiye edilmez.
4) PROFENLER
• Profenler; aspirin ve asetaminofenden sonra en fazla kullanılan
analjezik ilaçlardır.
• Bu grup içinde en fazla kullanılan ibuprofendir
İbuprofen
• Analjezik, antipiretik ve antiinflamatuvar etkinliği diğer
fenilpropionik asid türevlerine ve indometasin'e oranla zayıftır.
• Trombosit agregasyonunu aspirin ve indometasine göre daha
düşük bir derecede inhibe ettiği bulunmuştur.
• İbuprofenin analjezik etkisi ağızdan alınmasının ardından
çabuk (l saat içinde) başlar.
• Ancak genellikle 4 haftalık bir uygulamadan sonra gecikmeli
olarak belirgin hale gelir.
• İbuprofen ağrı kesici olarak başağrısı,
dişağrısı, dismenore ve hafif ve orta derecedeki
postoperatif ağrıya karşı kullanılır.
• Ateş düşürücü olarak da kullanılabilir.
• En sık görülen yan tesirleri gastrointestinal
kanalla ilgili olanlardır (bulantı, kusma, diyare
veya kabızlık, bazen karın ağrısı, peptik
ülserlilerde kullanılmamalıdır).
• Gebe kadınlarda ve emzirenlerde kullanılması
tavsiye edilmez.
Naproksen
• Fenilpropiyonik asid türevleri içinde en uzun
etkili olanıdır.
• Bu gruptaki diğer ilaçlar gibi analjezik,
antiinflamatuvar ve antipiretik etki gösterir.
• Etki süresinin uzunluğu nedeniyle günde 2 kez
verilmesi bu ilacın diğer bir iyi yönüdür.
• Aspirin gibi, fakat farklı bir mekanizmayla,
trombosit agregasyonunu inhibe eder ve
kanama zamanını uzatır.
• Plasentadan kolay geçer. Emziren annelerde süt
içinde de itrah edilir.
• Aspirin ile birlikte verildiğinde plazma düzeyi azalır;
bu, aspirin'in naprokseni plazma proteinlerinden
kısmen ayırıp onun metabolizma ve itrahını
artırmasına bağlıdır.
• Naproksen halen çocuklarda uzun süreli kullanılış
halinde güvenilirliği saptanmış tek propiyonik asid
türevi ilaçtır.
• Mide tahrişi ve kanama, aspirin ile olduğundan daha
hafif ve seyrek meydana gelir.
• Daha hafif de olsa ülserojenik etkisi vardır.
5) FENİLASETİK ASİD TÜREVLERİ
Diklofenak sodyum
• Analjezik, antiinflamatuvar ve antipiretik etkili
bir fenilasetik asid türevidir.
• Romatoid artrite karşı aspirin ve indometasin
kadar ve osteoartrite karşı da indometasin
derecesinde etkili bulunmuştur.
• Mide ve duodenum mukozasını bozucu etkisi
diğer NSAİİ'lerin çoğuna göre daha zayıftır.
6) İNDOLASETİK ASİD TÜREVLERİ
İndometasin

• Analjezik, antipiretik ve antiinflamatuvar etkisi


olan bir ilaçtır.
• Aspirininkinden daha güçlü antiinflamatuvar ve
antipiretik etki gösterir.
• Yan tesirlerinin fazlalığı nedeniyle sadece
ankilozan spondilit, osteoartrit ve romatoid
artrit gibi romatizmal hastalıklarda, akut gut
artritinde ve bursit, tendinit ve travmatik sinovit
gibi durumlarda kullanılması tavsiye edilir.
Ketorolak trometamol
• Güçlü bir prostaglandin sentez inhibitörüdür.
• Trombosit fonksiyonunu inhibe eder. Farmakolojik
etki profili bakımından benzediği dipirona göre epey
pahalı ve daha toksik bir ilaçtır.
• Ketorolak, çeşitli cerrahi girişimlerden sonra gelişen
postoperatif ağrı gibi akut ağrılı durumlarda kullanılır.
• Türkiyede i.m. olarak 2 günden ve ağızdan 5 günden
fazla kullanılması yasaktır.
• Romatizmal hastalıklarda kullanılmaz.
7. FENAMİKASİD TÜREVLERİ
Mefenamik asid
• Mefenamik asidin, diğer gruplardaki ilaçların çoğu
gibi, analjezik, antipiretik ve antiinflamatuvar etkisi
vardır.
• Aspirininkine eşit derecede analjezik etki yapar.
• Romatoid artrit ve diğer artritlerde kullanılır.
• Dispepsiye ve özellikle diyareye neden olur.
• Ülserojenik etkisi ve gastrointestinal kanama yapma
eğilimi, aspirinde olduğu kadar belirgin olmamakla
beraber, nadiren mide ve barsak ülseri ve masif
gastrointestinal kanama yaptığı bildirilmiştir.
• Kemik iliği depresyonu ve ciltte döküntülere neden
olabilmektedir. Gebelerde kontrindikedir.
8. OKSİKAMLAR VE DİĞER İLAÇLAR
Piroksikam

• Vücuttan en yavaş elimine edilen (eliminasyon


yarılanma ömrü ortalama 50 saat) ve en uzun
etki süreli analjeziklerden biridir.
• Hızlı analjezik etki yapması istenen
durumlarda özel bir preparatı halinde
sublingual yoldan 20 mg verilir.
• En sık görülen yan tesirleri gastrointestinal
bozukluklardır ve alanların yaklaşık %20'sinde
görülür.
Tenoksikam
• Oksikam türevi diğer bir antiinflamatuvar analjezik ilaçtır.
• Etki gücü piroksikamınkine eşittir.
• Siklooksijenazı indometasine eşit derecede ve güçlü bir
şekilde inhibe eder.
• Piroksikama benzer, ancak eliminasyon yarılanma ömrü biraz
daha uzundur.
• Aynı indikasyonlarda kullanılır.
• En sık görülen yan tesirleri gastrointestinal sistemle ilgili
olanlardır
Antiinflamatuvar Analjeziklerin Klinik
Farmakolojisi

• Non-steroidal antiinflamatuvar ilaçların en önemli kullanılış


yerlerinden birini artritler oluşturur.
• Antiinflamatuvar ilaçlar artritlerde radikal değil, sadece
palyatif tedaviye olanak verir.
• Artritlerin tedavisinde öngörülen başlıca amaçlar hastanın
günlük yaşamını ve çalışmasını engelleyen, eklemlerdeki
hareket kısıtlılığını düzeltmek ve eklemlerde zamanla
meydana gelen dejeneratif bozuklukları geciktirmektir.
• Bu amaçla ilaç tedavisinden başka, duruma göre fizyoterapi
yapılması, eklemlerin istirahate alınması için ortopedik
malzemelerin uygulanması, psikoterapi, beslenmenin yeterli
durumda sürdürülmesi ve gerekirse cerrahi girişim yapılması
gibi önlemlere de başvurulur.
• Artritler gibi belirgin bir inflamasyona bağlı durumlar
dışında, genel bir analjezik olarak da kullanılırlar: bu son
kullanılış şeklinde tek başlarına kullanılabildikleri gibi
bağımlılık yapma potansiyeli düşük olan kodein, kodein
türevleri ve dekstropropoksifen gibi narkotik analjeziklerle
kombine olarak da kullanılırlar.
• Non-steroidal antiinflamatuvar analjezik ilaçların kullanıldığı
başlıca klinik durumlar şunlardır:
1) Romatoid artrit
2) Ankilozan spondilit
3) Osteoartrit
4) Psöriyatik artrit
5) Reiter sendromu
6) Romatik ateş
7) İskelet ve kas sistemi ilgili diğer lezyonlar
8) Metastaza bağlı kemik ve eklem ağrıları

You might also like