You are on page 1of 51

YAŞLANMA VE YAŞLILIK

İLE İLGİLİ TANIMLAR


YAŞLI
• Yaşanılan yıl açısından bakıldığında 60 ya
da 65 yaşın üzerindeki kişiler yaşlı kabul
edilir.
• Genel olarak kabul gören 65 yaş ve
üzeridir; bu yaş grubu kronolojik olarak
yaşlı olarak tanımlanır.
YAŞLILIKLA İLGİLİ TANIMLAR
• 1. Çevresel faktörlere uyum sağlama
yeteneğinde azalma’dır.

• 2. Yaşlılık dönemi ‘daha önceki yaşlarla


karşılaştırıldığında bedensel ve zihinsel
• işlevlerindeki bozulmanın belirgin olarak
arttığı’ dönemdir.
• Yaşlanma ile beraber bireylerin bazı
yetenekleri azalır, ancak azalma
olmayan hatta gelişen yetenekleri de
vardır. Yıllar içinde biriken bilgi ve
deneyimleri, sorunların üstesinden
gelme becerileri, pratik karar
verebilme yetenekleri bunlara örnek
gösterilebilir.
• 3. Tanım: Yaşlanma, insan
vücudunda zamanın ilerlemesi ile
ortaya çıkan ve geriye dönüşü
olmayan değişikliklerdir.
• Anne karnında başlayan yaşam döngüsü
doğum sonrası bebeklik, çocukluk,
ergenlik, yetişkinlik dönemlerinden sonra
yaşlılık dönemi ile devam etmektedir.
• Yaşamın belirli bir dönemini oluşturan
yaşlılık bir hastalık değil, doğal olarak
yaşanan bir süreçtir. Bu süreç, yani
yaşlanma, yaşlılık dönemine
gelmeden çok önce başlamaktadır.
Biyolojik yaşlanma ergenlik
döneminden başlayarak yaşam boyu
devam etmektedir.
YAŞLANMADA ROL OYNAYAN
FAKTÖRLER
• Aileden gelen özellikler,
• Yaşanılan çevre,
• Yaşam biçimi,
• Ekonomik durum,
• Beslenme özellikleri,
• Sigara içme,
• Çevre kirliliği,
• Hastalıklar
• Her ikisi de 70 yaşında olan iki yaşlı
birbirinden çok farklı görünümde
olabilir; birisinin hiçbir sağlık sorunu
yokken diğeri üç-dört hastalığa sahip
olabilir. Yaşlanma her bireyde aynı
hızla olmadığı gibi, aynı bireyde de
tüm organlar aynı zamanda
yaşlanmamaktadır.
PSİKOLOJİK YAŞLANMA
• Yaşlanmayı sadece biyolojik, yani
vücutta yapısal ve işlevsel değişim,
olarak tanımlamak yeterli değildir.
Bireyler psikolojik olarak da
yaşlanabilir; yaş ilerledikçe bireylerin
davranışsal uyum yeteneğinde
değişimler gözlenir.
SOSYAL YAŞLANMA
• yaşlanma ile birlikte sosyal konum ve
sosyal rollerde değişimler başlar.
Sosyal ilişkiler azalar, sosyal çevre
daralır, yeni ilişkilerin kurulması
güçleşir; başka bir ifade ile sosyal
yaşlanmadan söz edilebilir.
EKONOMİK YAŞLANMA
• Ekonomik yaşlanma ise bireyin
emekli olması ve işgücünden
uzaklaşması olarak tanımlanabilir
• Altmış beş yaş ve üzerindeki bireyler
yaşlı olarak tanımlanmakla birlikte, bu
yaş grubundakilerin özellikleri aynı
değildir. Yaş ilerledikçe sağlık ve
sosyal sorunlar daha
belirginleşmekte, bakım ve destek
gereksinimi artmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)

• 65-74 genç yaşlı;


• 75-84 yaşlı yaşlı;
• 85 yaş ve üzeri çok yaşlı.
• Yaşlılar içinde, sosyoekonomik
yetersizliklerin daha belirgin olduğu
kadınlarda sağlık sorunları ve günlük
yaşam aktivitelerinde bağımlılık daha
fazladır ve kadın yaşlılar daha
kırılgandır.
• Bireylerin yaşlandığı gibi toplumlarda
yaşlanmaktadır. Doğurganlığın azalması,
ölümlerin azalarak doğuştan beklenen
yaşam süresinin uzaması ile toplumlarda
yaşlanmaktadır. Bu yaşlanma yaşlı
sayısının ve oranının artması, ortanca
yaşın yükselmesi, yaşlanma indeksinin
artması, yaşlı bağımlılık oranlarındaki
değişme gibi pek çok gösterge ile kendini
göstermektedir.
• Toplumda yaşlı nüfus oranı %7-
10 arasında ise yaşlı toplum,
%10’u geçti ise çok yaşlı toplum
olara sınıflandırılmaktadır.
• Yaşlanan bireylerde sağlık ve sosyal sorunlar
diğer yaş gruplarına göre daha sık
görülmektedir.
• Bunlar çoklu sorunlar olarak dinamik bir
etkileşim içindedir. Bu birliktelik nedeniyle
yaşlılara yönelik hizmet planlanması ve
sunumunda sağlık ve sosyal hizmetler beraber
ele alınmalıdır.
• Bu hizmetler planlanırken sağlığın sosyal
belirleyicilerinin yaşlıya etkileri göz ardı
edilmemelidir.
• Yaşlının evde bakım olanağının olmadığı
koşullarda bu hizmeti sunacak huzurevleri
ve bakımevleri de yaşlı bakımında yer
alması gereken kurumlardır.
YAŞLILIKTA GÖRÜLEN
DEĞİŞİKLİKLER
• vücut ısı ve su dengesini düzenleyici
görevleri olan deride incelme, kuruma,
kırışıklıklar oluşur
• kemik ve kas yapısında kayıplar, boyun
kısalması gibi iskelet sistemi ile ilgili
• değişiklikler
• Dolaşım ve solunum sistemindeki
farklılaşmalar; damar duvarlarında
kalınlaşma ve esnekliğinin azalması, kalp
atımında azalma,
YAŞLILIKTA GÖRÜLEN
DEĞİŞİKLİKLER
• Akciğerlerin esnekliğinin azalması, göğüs
kafesinin ön-arka genişliğinin artması
• Sindirim sisteminde genel olarak diş
kayıplarından başlayarak yemek borusu,
mide, bağırsak gibi organların hareketleri,
salgıları ve besinleri emme işlevlerinde
azalma
• Vücudun boşaltım organı olan böbreklerin
işlevleri de yaşla beraber azalırken idrar
kesesi kaslarında zayıflama ve idrar
tutmada güçlük
YAŞLILIKTA GÖRÜLEN
DEĞİŞİKLİKLER 2
• Hareketlerde yavaşlama,
• Denge sorunları, görme, işitme, koku ve
tat alma duyularında azalma
• Stresle başa çıkma ve çevresel etmenlere
uyum sağlayabilme yeteneğinde azalma
görülmektedir
• Yaşamın olumlu, olumsuz yönleri ile
olduğu gibi kabul edilmiş olması bu
döneme özgü gelişimsel özelliktir. Bu
kabulleniş sağlanamadı ise geçmişe
ait pişmanlıklar ve geçmişin iyi
yaşanmadığı duygusu ile bazı
sorunlar ortaya çıkabilir.
• Çeşitli alanlardaki kayıplar nedeniyle
yaşlılık dönemi toplumda genellikle
olumsuz özelliklerle ifade edilmektedir. Bu
olumsuzluklar yanı sıra yaşlılıkla ilgili bazı
yanlış inanışlar da toplum tarafından
benimsenmektedir. Bu ön yargılar, kimi
zaman yaşlının soyutlanmasına,
damgalanmasına hatta yaşa bağlı
ayrımcılığa uğramasına yol açmaktadır.
Toplumda Yaşlılık Dönemi İle İlgili
Bazı Önyargılar,

• 1. Yaşlılarda fiziksel ve zihinsel


gerileme kaçınılmazdır.
• Kısmen doğru olmakla birlikte sağlıklı
beslenme ve yeterli fiziksel aktivite ile pek
çok sorun engellenebilir ya da
geciktirilebilir.
• 2.Yaşlıların gereksinimleri birbirine
benzemektedir.
• Yaşlılar homojen bir grup değildir; farklı
özellikleri ve farklı gereksinimleri vardır. Cinsiyet,
kültür, sosyo-ekonomik durum, eğitim, sağlık
davranışları, sağlık hizmeti kullanımı gibi
özellikler açısından gereksinimleri
değişmektedir. Kadınlar erkeklerden daha uzun
yaşmaktadır; ancak hastalık ve yetersizlik kadın
yaşlılarda daha sık görülmektedir. Yaşlı kadınlar
daha eğitimsiz ve ekonomik açıdan daha
yoksundur
• 3. Üretkenlik ve yaratıcılık genç bireylere
özgüdür.
• Bu inanış daha çok yaşlının emekli olarak
çalışma yaşamından çekilmesi, dolayısıyla
üretkenliğini kaybettiğinin düşünülmesinden
kaynaklanmaktadır. Oysaki üretkenlik, yaratıcılık
yalnızca iş hayatı için geçerli değildir. Aile
içindeki rolleri ve görevleri yanı sıra toplum
içinde gönüllü katkı ve katılımları ile
üretkenliklerini sürdürebilirler. Bu şekilde
toplumdan soyutlanmamış olurlar.
• 4. Modern toplumlarda yaşlıların
deneyimlerinin pek önemi yoktur.
• Modern toplum yaşlının yetiştiği toplumdan
çok farklı olsa da değişik yaklaşımlarla
yaşlıların deneyimlerini, özellikle
çocuklarla paylaşması sağlanabilir.
• 5. Çoğu yaşlı sakin ve sessiz bir yaşam
istemektedir.
• Bazı yaşlılar için doğru olsa da olanak
olduğunda yaşlılar sosyal etkileşimi
sürdürmek istemekte ve toplumsal
yaşamdan uzaklaşmak istememektedir.
• 6.Yaşlıların temel gereksinimleri
hastaneler ve hemşirelerdir.
• Yaşlılar yataklı tedavi amacıyla hastane
yataklarını sık kullanır ve hemşirelik
hizmetlerinden yoğun yararlanırlar. Ancak,
koruyucu hizmetler öncelenerek, sağlık ve
sosyal hizmetler birlikte sunularak, düzenli
olarak izlenerek, gerekiyorsa evinde bakım
hizmetleri sunularak yaşlının toplum içinde,
kendi evinde daha uzun süre bağımsız yaşamını
sürdürmesi sağlanabilir. Dolayısıyla hastane
yatağı ve hemşire temel gereksinim değildir.
7. Yaşlılara sunulan hizmetler gençlere
ayrılan kaynakları azaltmaktadır.
• Bu da yanlış bir söylemdir. Aslında yaşlılar
için sunulan hizmetler tüm yaş grupları için
de geçerli olan düzenlemelerdir. Örneğin,
kazaların önlenmesi amacıyla ev içinde,
sokakta, kamu binalarında, ulaşım
araçlarında yapılacak düzenlemeler tüm
yaş gruplarındaki sağlıklı ve engelli
bireyler için önemli ve gereklidir.
• 8. Yaşlı bakımı için yapılan harcamalar
kaynakların yok edilmesine yol açar
• Aksine, yaşlı için gerekli olan hizmetlere
yönelik harcamalar yapılırsa, bunların
karşılanmaması sonucu ortaya çıkacak ek
sorunlar önlenmiş olur. Dolayısıyla bu
sorunlar için gereksiz kaynak tüketimi
engellenir.
• 9. Yaşlılar modern çalışma alanları için
uygun değildir
• Yaşlı çalışanlara kendini geliştirme fırsatı
verilirse çalışma yaşamındaki daha genç
yaş grubu kadar başarılı olabilirler
• 10. Yaşlılar yeni şeyleri öğrenemez.
• Bu söylemin aksine yaşlılar öğrenme
konusunda daha motive ve isteklidir.
Öğretme tekniği önemlidir; daha uygulama
ağırlıklı, adım adım ilerleyen ve sürekli
tekrarlanan bir teknikle yaşlının yeni
şeyleri öğrenmesi daha kolaylaşır.
.
• 11.Yaşlılar her şeyden çekilmelidir.
• Yaşlılar, eğer fırsat verilirse, pek çok
konuda deneyim ve bilgi birikimlerini
paylaşabilir; yaşadıkları toplumda kendi
yaşamlarını da etkileyen karar verme
mekanizmalarına katılabilir.
• 12.Yaşlılarla ilgili pek çok sorun
kendiliğinden çözülür.
• Hızla değişen toplumda, sorunların
kendiliğinden hallolması beklenmeden,
yaşlıların katılımı ile gereksinimler
belirlenmeli ve geleceğe yönelik
planlamalar yapılmalıdır. Toplum
genelinde sağlıklı yaşlanma strateji ve
politikaları geliştirilmeli, uygulamaya
konularak sürekli değerlendirilmelidir
DÜNYADAKİ YAŞLANMA ORANI

• .
Yirminci yüzyılın ikinci yarısında 65 ya! ve üzeri nüfusun tüm nüfus içindeki oranı
%5.2’den %6.9’a çıkmıştır. Bu artış gelecek 50 yılda daha belirgin olacaktır;
tahminlere göre 2050 yılında yaklaşık olarak altı kişiden biri yaşlı olacaktır. Bu oran
gelişmiş ülkelerde %26.8 ile en yüksek düzeyde gerçekleşecektir. Yaşlı oranı gelişmiş
ülkelerde yüksek olmasına karşın, yaşlı sayısındaki artış yirmi birinci yüzyılın ilk
yarısında az gelişmiş ülkelerde daha fazla olacaktır. İki bin elli yılında dünyadaki
yaşlıların %80’inin gelişmekte olan ülkelerde yaşayacağı öngörülmektedir.
Öncelikle gelişmiş ülkelerde başlayan toplum yaşlanması şimdilerde gelişmekte olan
ülkelerde de
görünür olmuş ve öncelikli sorunlar içinde ele alınmaya başlanmıştır
• TÜRKİYE’DE YAŞLI NUFUSUN ORANI
DEĞERLENDİĞİNDE NASIL BİR
TOPLUMDUR?
• Yaşlı nüfus (65 ya! ve üzeri) 1950’de
nüfusun %3.3’ünü oluştururken 2010’da
5.3 milyon ile %7.2’lik orana ula!mı!tır.
Projeksiyonlar gelecek kırk yılda da toplum
yaşlanması sürecinin devam edeceğini;
2050 yılında ya!lı nüfus sayısının 16
milyona çıkacağını ve yaklaşık beş kişiden
birinin yaşlı olacağını göstermektedir.

You might also like