Professional Documents
Culture Documents
Erikson’a göre 65 yaş ve sonrası dönemde insanlar geçmiş yaşamlarını değerlendirme eğilimine
girerler.
Pişman olmaksızın o güne kadar yaşadıkları hayatı kabul eden yaşlı bireyler geleceğe umutla bakarlar
ve yaşamın sonunu daha sağlıklı kabullenirler.
Havighurst’ün Etkinlik Kuramı Kuram yaşlı bireylerin etkinliklerini üç gruba ayırır: arkadaş, akraba ve
komşularla ilişkilerini içeren ‘resmi olmayan aktiviteler’ kulüpler kapsamında yürütülen ‘resmi
aktiviteler’ kişilerin tek başlarına gerçekleştirdikleri ‘hobi aktiviteleri’ Kurama göre, yaşlı kişilerin bu
alanlarda sürdürdükleri aktiviteler ile yaşamdan hoşnut olmaları arasında ilişki vardır ve bu
aktiviteleri, özellikle de resmi aktiviteleri sürdürebildikleri sürece yaşlılar yaşamdan daha fazla doyum
elde edebilmektedirler
Kurama yönelik eleştiriler… Tüm yaşlılar etkinlik alanı geliştiremezler ve yaşamdan geri çekilme, içe
dönüklük gibi durumlar yaşanabilir… Eleştirilerden bir diğeri de sağlıklı yaşlıların çoğunun etkinlik
düzeyini oldukça basit tutmalarıyla ilgilidir. Gerçekten de birçok yaşlı geniş etkinlik alanlarından
ziyade etkinlik alanlarını dar tutmayı tercih ederler. Hatta bazı yaşlıların etkinliklerden özellikle
kaçındığı da gözlenmektedir. Bazı yaşlılar sadece torun bakımını üstlenmekten mutluluk duyar,
bazıları kendilerini bağ bahçe işlerine verir. Dolayısıyla yaşlıların tümünün yaygın etkinliklerden
hoşlandıklarını söyleyebilmek mümkün değildir (Arıoğul, 2008).
. Sosyoduygusal Seçicilik Kuramı*** Yaşlanmanın Paradoksu kavramı çok önemli!!!! Notlarda yok!
İleri yetişkinlerin fiziksel ve psikolojik kayıplar ile sosyal kısıtlılık yaşamalarına rağmen genellikle
yüksek düzeyde yaşam düzeyi ve duygusal iyi oluş bildirmeleri ‘yaşlanmanın paradoksu’ olarak anılır.
Peki bu durumun altında yatan mekanizma nedir? Sosyoduygusal seçicilik kuramı bu mekanizmayı
aydınlatmaya çalışıyor.
Duygusal iyi-oluş, yaşlılıktaki kayıplara rağmen nasıl korunabiliyor? Sosyoduygusal Seçicilik Kuramı
(Carstensen, 1993): Laura Carstensen tarafından geliştirilmiştir. Kuram, yaşlı yetişkinlerin sosyal ilişki
ağları ile ilgili daha seçici hale geldiklerini savunmaktadır. Duygusal doyuma daha fazla değer
vermeleri nedeniyle yaşlı yetişkinler tanıdıkları ve tatmin edici ilişkiler içinde oldukları kişilerle daha
çok zaman geçirirler. Yaşamlarının daha dışındaki kişilerle sosyal ilişki kurmaktan kasıtlı bir şekilde
kaçınırlar. Kişiler yaşlandıkça sosyal etkileşimin böyle seçici bir şekilde daraltılması olumlu duygusal
deneyimleri en yüksek düzeye çıkarırken duygusal riskleri de en aza indirmektedir.
Sosyoduygusal Seçicilik Kuramı (Carstensen, 1993) Sosyo-duygusal seçicilik kuramı aynı zamanda
kişilerin ulaşmaya istekli oldukları hedeflerin türlerine de odaklanmaktadır. Kurama göre iki önemli
hedef grubunu ‘bilgi ile ilgili hedefler’ ve ‘duygusal hedefler’ oluşturur. Bilgi temelli hedeflere ulaşma
isteğinin yaşamın erken yıllarında nispeten yüksek düzeyde başladığını, ergenlik ve erken yetişkinlikte
en yüksek düzeye çıktığını ve daha sonra orta ve ileri yetişkinlikte tekrar düşme eğilimi gösterdiğini
vurgulamaktadır. Duygusal hedeflere ulaşma isteğinin ise bebeklik ve erken çocukluk döneminde
yüksek olduğu, orta çocukluk döneminden erken yetişkinlik dönemine kadar azaldığı, orta ve ileri
yetişkinlikte ise arttığı belirtilmektedir (Charles ve Carstensen, 2009, 2010, akt., Santrock, 2012).
Hedeflerin değişkenliği konusunda öne sürülen başlıca nedenlerden bir tanesi zaman algısı ile ilgilidir.
Zaman, kişilerin gençliklerinde olduğu gibi ucu açık ve sınırsız olarak algılandığında insanlar, hatta
bazen duygusal doyum pahasına bile bilgi peşinde koşmaya daha istekli olurlar. Ancak yaşlı yetişkinler
yaşamlarında daha az zamanlarının kaldığını algıladıkça duygusal doyuma ulaşmak için daha fazla
zaman harcama isteği duyarlar
Yaşlılığın gelişim süreci yoktur. Yaş kronolojik olarak artar ve yaşlanma önlenemez. Yaşlılar pasif
kişilerdir. Yaşlılığı aktif şekilde yaşamak mümkün değildir. Yaşlılık bunama ile eş anlamlıdır. Yaşlıların
huyları sabittir ve değişmez. Yaşlı hoşgörülü ve esnek değildir. Yaşlılar aileleri ve sevdikleri tarafından
terk edilen yalnız kişilerdir. Yaşlıların çoğu huzurevinde yaşar.
Yaş ayrımcılığı
İleri yetişkinler çoğunlukla mantıklı düşünme, yeni şeyler öğrenme, seksten zevk alma, topluma
katkıda bulunma ve sorumluluk içeren işleri yürütme becerilerinden yoksun olarak algılanırlar.
Yaşlarından dolayı işe alınmayabilen, işinden olabilen, sosyal anlamda soyutlanabilen ve dışarı
itilebilen ileri yetişkinler.
Erkeklerin ileri yetişkinlere karşı yaş ayrımcılığı kadınlara kıyasla daha fazladır. İleri yetişkinlere
saygısızlık edilmesi Yaşın sebep olduğu hastalık ve güçsüzlüklerle ilgili varsayımlar Fakat daha uzun
yaşayan insan sayısının artması ile birlikte bu bakış açıları daha olumlulaşabilir.
Yaşlılıkta Kişilik
Kişilik yaşlılıkta değişir mi yoksa sabit mi kalır? sorusu Bilimsel araştırma sonuçları
Kişilik özellikleri ve depresyon arasındaki ilişki Özellikle düşük öz-yeterlik duygusu ve nevrotik kişilik
özellikleri yaşlılık dönemindeki depresyonla ilişkilidir.
BENLİK SAYGISI
Benlik saygısının yaşam boyu seyri ile ilgili yapılan çalışmaların bulguları farklılık göstermektedir. Bazı
çalışmalar 70 yaşından sonra benlik saygısının düştüğünü belirtmektedir. Benlik saygısı yaşlı
yetişkinlerde niçin azalır? Fiziksel sağlığın bozulması Yaşlı yetişkinlere ilişkin olumsuz tutumlar Bazı
araştırmacılar da; İleri yetişkinlikte eşi kaybetmenin Kurum bakımına alınmanın Fiziksel bir özre sahip
olmanın Dini inançların zayıf olmasının Sağlığın bozulmasının Benlik saygısı yaşamın bazı noktalarında
diğerlerine göre daha durağan mıdır? Bir metanaliz çalışması benlik saygısının en az durağan olduğu
dönemin erken çocukluk dönemi olduğunu ortaya koymuştur. Küçük çocukların benlik saygıları ile
ilgili sorulan soruları tam olarak anlayamamaları ve o anki duygusal durumlarına göre yanıt vermeleri
bunun nedeni olabilir. İleri ergenlik ve ilk yetişkinlikte artan benlik saygısı durağanlığı Yaşamda ve
sosyal koşullarda dramatik değişikliklerin yaşandığı ileri yetişkinlik döneminde bu durağanlık tekrar
azalabilir. İleri yetişkinlerin benlik saygılarının sürekli desteklenmesi gerekmektedir. Örneğin; iyi
olduklarının başkaları tarafından söylenmesi.
Yaşlıların aşağıdaki özelliklere sahip olmaları ruh sağlığını korumada oldukça önemli ve kritiktir:
Bireyin kontrol algısı İyimser (optimist) bakış açısına sahip olması Psikolojik dayanıklılık Duygusal
Tutarlılık
Yaşlının aile bireyleriyle ilişkileri Yaşlının arkadaşlarıyla ilişkileri Yaşlının kendi bakımını üstlenen
kişilerle ilişkileri*
Hayatın her döneminde yaşam boyu gelişim sayesinde rol değişimleri olmaktadır. Yaşlılıkta ise bu
durumun etkileri biraz daha önemlidir: Emeklilik; işsiz ve ‘boş’ bir hayat & ekonomik sıkıntı
Anneanne/babaanne/dede olmak
Yaşlılık ve Din
Kişinin dini duyguları ve buna bağlı olarak yerine getirdiği ritüeller yaşlılıkta ön plana çıkıyor. Din ve
maneviyat duygusu her yaş gibi yaşlılıkta da sağlıkla yakından ilişkili. Ayrıca ülkemiz için
düşünüldüğünde dini aktivitelere katılım bir sosyalleşme yolu
Başarılı yaşlanma
İleri yetişkinliğin olumlu boyutları Zinde, sağlıklı, aktif bir yaşam tarzı olan, esnekliği olan, olumlu başa
çıkma becerileri olan, iyi sosyal ilişkiler kuran, iyi sosyal desteği olan ileri yetişkinler. Özellikle ‘’aktif
olmak’’ başarılı yaşlanma açısından önemlidir. Aktif olan ileri yetişkinlerin yaşam doyumları Duygusal
anlamda seçici olan, seçimlerini en iyi hale getiren, kayıplarını telafi edebilen yaşlı yetişkinlerin
başarılı yaşlanma şansı Yaşlanmanın olumlu yönlerinin incelenmesi yaşam boyu gelişimde önemlidir
ve yaşlı yetişkinlerin gelecek kuşaklarına da katkı sağlayacaktır.
Geriatri:İleri yetişkinlilerin sağlık problemleri ve hastalıklarının tıbbi tedavisi ile ilgilenen bir daldır.
Gerontoloji:Yaşlılığın biyolojik, davranışsal ve sosyal bileşenlerini inceleyen bilim dalıdır. Geriatri
genel olarak yaşlanmanın hastalıkla ilişkili yönlerine odaklanırken, gerontoloji sağlıklı ileri yetişkinlerle
yapılmış çalışmaları kapsamaktadır. Tanı almış bir hastalığı olan ve bir bakım evinde tedavi gören
ileri yetişkinlerle yapılan çalışmalar geriatrinin alanına girerken, sağlıklı toplum yaşamını sürdüren ileri
yetişkinlerle yapılan çalışmalar gerontolojinin alanına girmektedir.
Yaşlanma çalışmaları niçin gecikmiştir?
Geleneksel gelişim bakış açısı Çocukluk ve ergenlik >yetişkinlik ve yaşlılık ‘’yaşamın iki evresi’’ bakış
açısı Genç yetişkinlikten sonra işlevsellikte düşüş Çağdaş araştırmacılar Yaşam boyu bakış açısı
İleri yetişkinlerin sayısındaki artış >> yaşlanma ve ileri yetişkin çalışmalarında artış
•Farklı yaşlardaki kişilerin oranları giderek daha fazla birbirlerine yaklaşıyor. •Kayıtlı tarihin
başlangıcından bu yana yaşam uzamı, yani bir kişinin yaşayabileceği maksimum yıl yaklaşık 120 ila 125
yıl arasında olmuştur. 1900’lerden bu yana bu beklentimiz ortalama 30 yıl artmıştır.
•Yaşam beklentisi: Belirli bir yılda doğan ortalama bir kişinin yaşayabileceği yıl sayısıdır. •Yaşam
beklentisi konusunda ülkelere bağlı farklılıklar söz konusudur: •sağlık koşulu ve sağlık hizmetlerindeki
farklılıklara bağlı olarak. •Bugün DÜNYA GENELİNDE olarak yaşam beklentisi kadınlar için 80.7,
erkekler içinse 75.4’tür.
100 yaşındaki bireylerin sayısı da hızla artmaktadır. Amerika, Japonya, Çin, İngiltere (Hall, 2008).
Yaşla birlikte hastalıklarda da artış beklenmektedir. Doğu Çin Denizindeki Okinawa adası !!
Dünyadaki 100’lü yaşlardaki insanların oranının en fazla olduğu bölge
Uzun ve sağlıklı yaşamda etkili olan faktörleri daha iyi incelemek için bir doğal laboratuvar: Doğu
Çin’deki Okinawa Adası
Doğu Çin’deki Okinawa Adası’nda yüzlü yaşlarında olan insanların oranı her 100.000 kişide 34,7’dir.
Bu oldukça yüksek bir oran. Örneğin ABD’de bu oran 100.000 kişide 10) Okinawa’daki yaşam
beklentisi de Dünya’da en yüksek rakam: Kadınlar için 86, erkekler için 78. Peki sır ne? Araştırma
sonuçları: Beslenme Stresi düşük yaşam tarzı İlişkisel bir toplum Hareketlilik Maneviyat
Genç-yaşlı, Yaşlı-yaşlı ve En Yaşlı-yaşlı •60’lı yaşlarda başlayıp yaklaşık 120 ila 125’e kadar uzanan ileri
yetişkinlik yılları •İleri yetişkinlik dönemi insan gelişiminin herhangi bir dönemi içindeki en uzun
süredir – 50 ila 60 yıl. •Bu nedenle kendi içerisinde üç ayrı dönemde incelenmektedir. •Genç-yaşlı
(65-74) •Yaşlı-yaşlı(75-84) •En yaşlı-yaşlı (85- üstü)
•Bu 3 yaşlı kategorisi, kronolojik yaştan çok işlevsellik açısından ele alınmalıdır. •Kronolojik ve diğer
yaş tanımlamaları • •İşlevsel yaş: kişinin gerçek işlevsellik kabiliyeti •Yani, 85 yaşındaki birinin işlevsel
yaşı 65 yaşındaki bir kişiden farklılaşıyor mu?
60’lı ve 70’li yaşlardaki yaşlı yetişkinlerle, 85 yaşındaki yaşlı yetişkinler arasındaki farklılıklar: Baltes
en yaşlı-yaşlıların yaşayabileceği bazı problemli durumları şöyle özetlemiştir: bilişsel potansiyel ve
öğrenme kabiliyetinde önemli kayıplar yaşarlar kronik streste artış fiziksel ve zihinsel
yetersizliklerde kayda değer bir yaygınlık yüksek kırılganlık düzeyleri artan yalnızlık Baltes, en
yaşlı-yaşlılarla kıyasladığı zaman genç-yaşlıların fiziksel ve bilişsel anlamda formda olmak, duygusal
sağlığın yüksek düzeyde olması ve yaşlılığın kazanç ve kayıplarının üstesinden gelmek için daha etkili
stratejiler açısından önemli bir potansiyele sahip olduklarını belirtmiştir.
Hücresel Saat Kuramı •Serbest Radikal Kuramı •Mitokondrial Yaşlanma Kuramı •Hormonal Stres
Kuramı
Hücresel saat kuramı
Mitokondri, hücre içinde işlev, büyüme ve onarım için gerekli enerjiyi sağlayan küçük cisimlerdir.
Mitokondrial kurama göre yaşlanma, mitokondrianın bozulmasından kaynaklanır. Mitokondriadaki
bozulmalar, kalp ve damar hastalıkları, bunama, parkinson ve karaciğer işlevlerindeki bozulmalara
sebep olur.
Hormonal stres kuramına göre, vücudun hormonal sistemindeki yaşlanma strese karşı direnci
azaltabilir ve böylelikle hastalık olasılığını arttırabilir. İnsanlar stresörlerle karşılaştığında, vücut bu
stresörlere bazı hormonları salgılayarak yanıt verir. Stresin tetiklediği hormonlar, insanların yaşı
ilerledikçe, daha uzun süre ve daha yüksek düzeyde kalırlar. Uzun süre yüksek düzeyde kalan bu
hormonlar; kalp damar rahatsızlıkları, kanser ve yüksek tansiyon gibi pek çok hastalık riskini arttırır
En önemli ilkelerden biri; •Yaşlanmaya eşlik eden fiziksel zayıflama genellikle yavaş gerçekleşir ve
hatta bazen kaybedilen işlevi geri kazanmak mümkündür.
Yaşlanan Beyin •Beyin 20 ile 90 yaş arasında ağırlığının yüzde 5-10’unu kaybeder. •Yaşlı yetişkinlerin
beyin hacmi, genç yetişkinlere kıyasla %15 daha azdır. •Beyin hacmindeki bu değişiklikler
kendiliğinden meydana gelmez. Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte; •Dentritlerdeki azalma
•Aksonları kaplayan miyelin kılıflarının zarar görmesi •Beyin hücrelerinin ölümü •Beyindeki bazı
alanlar daha fazla büzüşür. •Prefrontal korteks yaşlanma ile büzüşen bir alandır. •Beynin yavaşlaması
birçok bilişsel performansı olumsuz etkiler.
•Beynin olağanüstü bir onarım kapasitesi vardır. •İleri yetişkinlikte bile beynin işleme kabiliyetinin
sadece küçük bir kısmı kaybedilir ve yaşlı yetişkinlerin meşgul oldukları aktiviteler beynin gelişimini
etkileyebilmektedir. •Egzersiz, sanatsal aktivite, sosyal etkileşim, günlük işlerini kendi başına
halletmesi
Bağışıklık Sistemi
•Hormonal stres kuramında daha önce de açıklamış olduğumuz gibi yaşlı yetişkinlerde stres süresinin
uzaması ve azalan yenileyici süreçler yaşlanmanın bağışıklık üzerindeki etkilerini
hızlandırabilmektedirler. •Egzersiz ve beslenme bağışıklık sisteminin işlevselliğini için çok kritik
önemde.
•İleri yetişkinlikte fiziksel görünümde orta yaşta meydana gelmeye başlayan değişiklikler daha
belirginleşir. •Kırışıklar ve yaş lekeleri en belirgin değişikliklerdir. •Omurgalardaki kemik kaybı
nedeniyle boy kısalması ve kas kaybı meydana gelir. Hem kadınlarda hem erkeklerde boy kısalır.
•Ortalama olarak bir erkeğin boyunda 30 yaşından 70 yaşına kadar 2.5-5 cm kısalma; bir kadının
boyunda ise 5 cm civarında bir kısalma olabilmektedir.
•60 yaş ve sonrasında genellikle kilomuz da azalır. Bunun en temel nedeni vücudumuzda sarkma
görüntüsüne de yol açan kas kaybıdır. •Şekilde 25-75 yaş arasında vücudun kemik, kas ve yağ
oranlarındaki değişim görülmektedir.
•Yaşlı yetişkinlerde kas kütlesi kaybı, kemik erimeleri, hareketlerde yavaşlama gibi tatsız durumların
panzehiri «yeterli düzeyde hareketlilik» ve «yaşa uygun spor ve egzersiz». •Yeterli düzeyde
hareketlilik, ileri yetişkinlikte bağımsız ve aktif bir yaşam tarzını korumanın en önemli unsurlarından
biri •Kurum bakımında olan kişileri 8 yıl boyunca izleyen bir araştırmada, en hızlı ve fazla
kötüleşmenin hareketlilik alanında olduğu saptanmıştır.
Duyusal Gelişim
•İşitme, görme gibi tüm duyusal işlevselliklerimiz günlük faaliyetlerimizi gerçekleştirme becerimizle
bağlantılıdır. Bu nedenle yaşlılık döneminde önemli ve kritiktir.
GÖRME Duyu işlevleri içinde “görme” yaşa bağlı değişimleri en çok belli eden alandır. Yaşlanma
ile birlikte görsel keskinlik, renk görme ve derinlik algısı azalır. Orta yetişkinlikte başlayan görmede
azalma bu dönemde belirgin hale gelir. Görme alanı küçülür. Parıltıya karşı tolerans azalır.
Görmedeki azalma, retinaya ulaşan ışığın kalitesinin ve yoğunluğunun azalmasından kaynaklanır.
Yaşlanmakta olan yetişkinlerde çeşitli göz hastalıkları da ortaya çıkabilmektedir. Örn, katarakt.
İŞİTME 65-74 yaş nüfusunun 1/3’ü, 75 yaştan daha yaşlı olanların ise 1/2’si işitme problemi yaşar.
Nasıl uyum sorunları olabilir; İletişim problemleri: Konuşmaları ayırt edememe, soruları
anlayamama ve cevap verememe, yüksek frekansları duyamama gibi sorunlar Öz yeterlikleri ve
kendilerine güvenleri azalır. Trafik kazalarına yatkınlık
TAT ve KOKU ALMA Sinir ve hormonlarla ilgili düzenleme faaliyetlerinin zayıflaması, tat alma ve
koklama kapasitelerinin de zayıflığına yol açar. Koku alan hücrelerin sayısındaki azalma ile de
kokuları birbirinden ayırt etmek zorlaşır Tatlara karşı duyarlılık yaşlılıkta genç yetişkinliğe oranla üç
kat daha azdır. Yaşlı bireyde dişlerde de kayıpların meydana gelmesiyle beslenme sorunları ve
iştahsızlık ortaya çıkar. Nasıl uyum sorunları olabilir; Yemeklerin tadını alamıyor olmaktan
kaynaklanan küçük ev içi tartışmalar Kokuları birbirinden ayırt etmede zorlanma. Bu nedenle gaz
kaçağı gibi tehlikeli durumları fark edememe. Tuz ve şeker tüketme eğilimi artar.
Kalp damar rahatsızlıkları •Obezite, stres, egzersiz yapılmaması >> yaşla birlikte artan kan basıncı
Cinsellik •Yaşlanma cinsellikte bazı değişikliklere sebep olmaktadır. •Ereksiyon problemi •Cinsel
olarak aktif yaşam beklentisi kadınlara kıyasla erkeklerde daha uzundur. Ancak, erkeklerin
sağlıklarının kötü olması nedeniyle cinsel olarak aktif bir yaşamdan kadınlara göre daha fazla yıl
kaybettikleri belirtilmiştir.
Sağlık Sorunları •Kronik rahatsızlıklar erken yetişkinlik döneminde nadir görülür, orta yetişkinlikte
artar ve ileri yetişkinlik döneminde daha sık rastlanır. •Arterit, yüksek tansiyon, kadınlarda görme,
erkeklerde işitme sorunları, damar sertliği, diyabet •65 yaş ve üzerinin büyük oranda fiziksel bir
rahatsızlığı olsa da, birçoğu gündelik hayatını devam ettirebilir. •Yaşlılarda ölüm nedeni, kanser ve
kalp damar hastalıkları •Yaşlı yetişkinlerde yaş ilerledikçe kanserdense, kalp damar rahatsızlıklarından
ölme oranı artar.
Arterit •Özellikle yaşlı yetişkinlerde sık görülen ve ağrı, sertlik ve hareket sorunları ile birlikte gelişen
eklem iltihabıdır. •Kalça, diz, ayak bileği, omurga ve parmağı etkileyebilir. •Gündelik işleri yerine
getirmede güçlük
Osteoporoz •Yoğun bir kemik dokusu kaybı ile gelişen ve pek çok yaşlı yetişkinin belirgin bir şekilde
kambur yürümesinin başlıca nedenini oluşturan kronik bir rahatsızlıktır. •Osteoporoza (kemik
erimesi) yatkın olan kişiler özellikle kadınlardır. •Kalsiyum, D vitamini ve östrojenin yanında yetersiz
egzersiz ile de ilişkilidir.
•Ne kadar aktif o kadar sağlık ve mutluluk •Egzersiz !!! Orta yaşlı ve yaşlı yetişkinler için yaşam ve
ölüm arasındaki fark •İleri yıllarda bağımsız yaşam sürme ve egzersiz •Uzun ömürle bağlantılıdır
•Kronik hastalıkların önlenmesinde önemlidir •Pek çok hastalığın tedavisinde önemlidir •Hücresel
işlevsellik sağlar •Bağışıklık sisteminin işlevselliğini artırır •Yaşlandıkça motor becerilerde meydana
gelen yavaşlamayı azaltır •Akıl sağlığı sorunlarını yavaşlatır, tedavide etkilidir •Beyin ve bilişsel
işlevselliğin iyileşmesi ile ilişkidir
KİŞİLİK: İstikrar ve Değişim Boylamsal Çalışmalar •Yetişkin gelişiminde, KİŞİLİĞİN durağanlığını veya
değişimini anlamamıza yardım eden üç çalışmayı inceleyeceğiz: •Costa ve McCrae’nin Baltimore
Çalışması, •Berkeley’in Boylamsal Çalışmaları, •Vaillant’ ın Çalışmaları
•Yetişkin kişilik gelişimi çalışması •Beş faktörlü kişilik yapısına odaklanmaktadırlar: •yaşantıya açıklık
(opennes experience), •sorumluluk (conscientiousness), •dışa dönüklük (extraversion), •yumuşak
başlılık- uyumluluk(agreeablaness) ve •nevrotizm-duygusal denge (emotional stability)
•1000 tane 20-90 yaş aralığındaki kadın ve erkek •1950 ’lerde başlayan veri toplama halen devam
etmektedir. •Costa ve McCrae, beş kişilik faktöründe büyük oranda istikrarın olduğunu
belirtmişlerdir. •Kişilik özelliklerinin en çok yetişkinliğin başlarında değişiklik gösterdiğine yönelik bazı
bulgular da elde etmişlerdir.
•Berkeley boylamsal çalışmasında, 500 ’den fazla çocuk ve ebeveyn üzerinde ilk olarak 1920 ’lerin
sonlarında ve 1930 ’ların başlarında çalışma yapıldı. •Elde edilen en temel sonuç: kişilik istikrar ya da
değişimle şekillendirelemeyecek kadar ÇOK BOYUTLU bir yapıdır.
•En stabil özellikler; •bireylerin entelektüel yönelimi •özgüven •yeni deneyimlere açık olma
dereceleriydi. •En çok değişen özellikler ise; •bireylerin merhametli ya da düşman olup olmadıkları •
iyi derecede otokontrole sahip olup olmadıkları boyutu
•Vaillant yetişkin gelişimi ve yaşlanma üzerine 3 adet boylamsal çalışma yürütmüştür: 1) sosyal olarak
avantajlı grup (1920 doğumlu, Harward mezunları) 2) sosyal olarak dezavantajlı grup (1930 doğumlu,
450 erkek) 3) 1910 doğumlu entelektüel kabiliyetli grup • Bu bireyler üzerinde yürütülen çalışmada
ölçümler 1920 ’lerde alınmaya başlamış ve 2 yılda bir yinelenmiştir.
50 yaşındaki alkol-sigara kullanımı >> 75-80 yaşındaki ‘’ölü’’ kategorisinde olmanın en önemli
göstergesi
50 yaşındaki sabit evlilik, düzenli spor yapma, aşırı kilodan kaçmak, iyi eğitimli olmak, empati
yapmak, insanlarla birlikte olmak >> 75-80 yaşındaki ‘’’mutlu-iyi’’ olma
50 yaştaki üretkenlik >> 75-80 yaşında mutlu bir evliliğe sahip olma ve dayanıklı olma
Sonuçlar
•Kişilik gelişimindeki değişim ve stabilite konusunda ne tür bir çıkarımda bulunulabilir? •Kişilik
özelliklerinin ileri yetişkinlik dahil olmak üzere yetişkinlik boyunca değişmeye devam ettiği yönünde
güçlü kanıtlar vardır. •Fakat kişilikteki en büyük değişimin ilk yetişkinlikte gerçekleştiği de iddia
edilmektedir. •Diğer bir deyişle orta yaştaki stabilite, genç yetişkinlikteki, stabiliteden daha fazladır >>
kümülatif kişilik modeli
•Yaşla ve zamanla birlikte insanlar kişilikte artan stabiliteyi teşvik edecek şekilde çevreleriyle iletişim
kurmada uzmanlaşırlar. •Dolayısıyla kişilikleri değişmek zorunda kalmaz, kişiliklerine göre çevre
seçerler. •Bu görüş kişilik değişiminin orta ve ileri yetişkinlikte olmadığı anlamına gelmez.
Genel olarak yetişkinlik sonrasında kişilik özellikleri olumlu yönde değişir. Zamanla insanlar daha
sıcak, sorumlu, özgüvenli olurlar. Bu da sosyal olarak olgun olmayla aynı yöndedir.
Romantik aşkı- şefkat içeren aşk •İlişkiler olgunlaştıkça özellikle orta yetişkinlik döneminde güven,
sadakat ve karşılıklı duygusal ilgi daha önemli hale gelir. •Orta yaşlarda artan evlilik doyumu •Erken
yetişkinlikte problemli olan ama orta yetişkinlikte daha iyi olan evlilikler •Birbiriyle daha fazla vakit
geçiren orta yaş eşler
•Bir ailede önemli bir durum da bir çocuğu yetişkinlik yaşamına başlatmaktır. •Çocuğun evden
ayrılmasıyla ebeveynler yeni düzenlemelerle yüzleşir.
Boş yuva sendromu: Çocuklar evden ayrıldıktan sonra aileler arasında çoğu anne babanın evlilik
doyumu azalır, çünkü aileler çocuklarından oldukça fazla mutluluk alırlar. Fakat her zaman böyle
değildir. •Çocukların evden ayrılmasıyla birlikte vakit geçirmeye daha çok zaman ayıran orta
yetişkinler de olabiliyor.
•Yaşam süresinin uzaması, büyük ebeveynliğin doğasını da etkiliyor. •1990 ’de 10 yaşındaki
çocukların sadece %4 ’ünün hayatta dört büyük ebeveyni varken bu rakam 2000 ’de %40 üzerine
çıkmıştır. •Günümüzde birçok insan orta yaşlarda «büyük ebeveyn/büyükanne/büyükbaba» olur.
•Torunlarıyla ilgilenen orta yetişkin büyük anne-büyük baba: Sandviç Kuşağı
ORTA YETİŞKİNLİK DÖNEMİNDE SOSYODUYGUSAL GELİŞİM
Yetişkinlik Dönemleri
•Yetişkinlik kuramları getirdikleri bakış açıları ile orta yaş döneminde gelişimsel krizlerin anlaşılmasına
katkıda bulunmuştur. •Yetişkin gelişim aşamalarını tanımlayan iki önemli kuram vardır: • Erik
Erikson’un Psikososyal Gelişim Dönemleri Kuramı • Daniel Levinson’ın İnsan Yaşamının
Dönemleri/Mevsimleri Kuramı’dır.
•Erikson (1968) yaşam boyu gelişim kuramında, üretkenliğe karşı verimsizlik dönemi yaşamın 7.
evresi olup, bu dönemde orta yaş yetişkinlerinin önemli sorunlarla karşılaştığını söylemektedir.
•Üretkenlik: gelecek nesillere miras bırakma isteği – ölümsüzlüğe ulaşma Biyolojik üretkenlik- çoluk
çocuğa sahip olma Rehber olma İş üretkenliği Kültürel üretkenlik
•Verimsizlik: gelecek nesiller için hiçbir şey yapmadığı duygusu Üretken yetişkinler, gelecek
nesillerle olan bağlantıları yoluyla kendilerini toplumun devamına ve gelişimine adarlar. Üretken
yetişkin: pozitif bir benlik mirası Bu evre yaşamda doyuma ulaşma duygusunu sağlamada önemli bir
yer tutar
Bir Erkeğin* Yaşam Dönemleri (Mevsimleri) (1978) •Daniel Lewinson •Levinson’un temel odak
noktası orta yaş değişikliğine yoğunlaşsa da, 17 yaşdan 65 yaşa kadar olan dönemde gerçekleşen bir
dizi aşama ve geçişi anlatmıştır. •Levinson’a göre gelişim görevleri konusunda her dönemde
ustalaşmak önemlidir.
Levinson yetişkinliğin temel görevinin yaşam boyu süren bir yapı yaratmak olduğunu savunur.
Levinson’un kuramında geçiş evreleri birbirini düzenli bir sıra içinde izler. Bu geçiş evrelerinde insan
yaşamında büyük değişimler olur. Geçişler bir kişinin hayatını yeniden değerlendirmesine ve yeni ya
da var olan yaşam yapısına yeniden bağlanmasına ilişkin bir bunalımı içerir.
Levinson’a göre orta yetişkinliğe geçiş yaklaşık olarak 5 yıl sürer (40 yaştan 45 yaşa kadar)
Levinson’ın görüştüğü erkeklerin %80’i yaşamlarının birçok yönünün gündeme gelmesinden dolayı
geçiş sürecini sarsıntılı ve psikolojik olarak da sancılı bulmuştur. Levinson’a göre orta yaş geçişinin
başarısı, bireyin zıtlıkları ne kadar etkili azalttığına ve bunların her birinin kendi benliğinin bir parçası
olduğunu kabul etmesine bağlıdır.
Levinson’ın çok net bir şekilde orta yaş dönemini «kriz» kavramıyla tanımlıyor. Geçmiş ile gelecek
arasında bir yer ve hayatın devamını tehdit eden bir boşluk Ancak çoğu insan için orta yaş dönemi
bir kriz dönemi değildir. Öznel deneyimler ve araştırma sonuçları bu sonuca işaret etmektedir. Bu
durumda alandaki tartışmalardan biri orta yaş krizi abartılıyor olabileceğidir. Orta yaş güç, bilgi,
sorumluluk, yetkinlik gibi birçok olumlu özellikle tanımlanmaktadır (Lachman ve ark., 1994; akt.,
Lachman, 2004). bilişsel beceriler
Lachman (2004), bireylerin hayatlarının belli bölümlerinde orta yaş krizi yaşarken, başka bir
bölümde yaşamayabileceğini belirtmiştir. Orta yaş krizi yaşayan insanların üçte birinde krizin
sebebinin iş kaybı, ekonomik problemler ya da hastalık olduğu bulunmuştur (Lachman, 2004). Orta
yaş krizi birçok kişinin geçirdiği bir kriz değildir. Bu gelişim döneminde yaşanan zorlukların stresli
yaşam olaylarıyla ilişkili olması muhtemeldir. Orta yaş paradoksu kavramı önemli*
Orta yaş paradoksunun daha iyi anlaşılabilmesi için, yararlı olacağı düşünülen 4 farklı bakış açısı vardır
(Lachman, 2004). Orta yaşta kriz de yoktur zirve de yoktur. Orta yaş dönemi bazıları için kriz
olurken, bazıları için de zirve olabilir. Yani burada bireysel farklılıklar söz konusudur. Orta yaş
döneminde kriz ve zirve arka arkaya gerçekleşir. Örneğin, kişinin bu dönemde yaşadığı bir kriz iş
yerinde zirveye ulaşmasına sebep olabilir. Yani kriz olumlu olaylara ve başarıya yol açabilir. Bu
dönemde hayatın bazı bölümlerinde kriz, bazı bölümlerinde ise zirve olabilir. İş yerinde kriz
döneminde olan bir birey, aile yaşantısında çok iyi ilişkilere sahip olup zirvede olabilir.
Vaillant yetişkinlerin çok azının orta yaş krizi yaşadığını belirtmektedir. Hayatın çoklu yapısı
bilinirse, zirve ya da krizler, kazanç ya da kayıplar daha net bir şekilde görülebilir. Bu dört alternatif
yol bilinirse, orta yaş ve bu yaştaki ani değişimler hakkında daha mantıklı çıkarımlarda bulunabiliriz.
40’lı yaşlar gerçeği yeniden değerlendirme dönemidir
Orta yaş yetişkinlik dönemindeki gelişim açısından önemli üç bağlam; • Tarihsel bağlam (Kuşak
etkileri) • Cinsiyet Bağlamı • Kültür Bağlamı
•Değişen tarihsel dönemler ve farklı sosyal beklentiler gelişim dönemini nasıl geçirdiğimizi etkiler mi?
•Neugarten’ın Sosyal Saat kavramı
Cinsiyet Bağlamı
Eleştirmenler yetişkin gelişimlerini içeren dönem teorilerinin, erkekleri ön plana çıkardığını söyler.
Örneğin, dönem teorilerinin merkez noktası kariyer seçimi ya da işteki başarıdır ki bunlar tarihsel
olarak erkeklerin yaşam seçeneklerini ve fırsatlarını kadınlarınkinden daha çok etkilemiştir.
Kültürel Bağlam
Bir çok kültürde özellikle sanayileşmemiş kültürlerde, orta yaş kavramı net değildir veya orta yaşa
geçişin sınırları net değildir. Sanayileşmemiş toplumlarda yaş dönemleri çok kabaca ayrılıyor: genç-
yaşlı Orta yaşın farklı kültürlerde nasıl olduğu kültürün modernitesine ve cinsiyet rollerine bakış
açısına bağlıdır.