You are on page 1of 3

Yaşlılık ve Yaşlılık

Epidemiyolojisi
Tanju BEĞER, Hakan YAVUZER
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Geriatri Bilim Dalı

Giriş çok ileri yaşın getirdiği toplumsal ve kültürel ilişkiler


ifade edilmektedir. Zamanın getirmiş olduğu biyolojik
“Yaşlanma”, “yaşlılık” ve “ihtiyarlık” gerontoloji ve geriat-
ve fizyolojik değişimlerden daha ziyade ‘yaşlılık’ kavramı
ri alanlarında oldukça sık kullanılan ve karışan kavram-
kastedilmektedir.
lardır. Bu kavramlar irdelendiğinde birbirleri arasındaki
ayrımın net olmadığı ve çoğu zaman yanlışlıkla birbirleri Yaşlılığı temel alan çalışmaların çoğunda yaşlılık tanımı
yerine kullanıldığı görülmektedir.1 ve sınıflamasında fizyolojik boyutu ele alınmaktadır.
Kronolojik olarak yaşlanma da 65 yaş üstü olarak kabul
Cansız varlıkların zaman içerisinde aldıkları mesafe
edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü psikogeriatrik yaşlılık
‘eskime’ veya ‘yıpranma’ olarak tanımlanırken canlı var-
dönemini 65 yaş ve üstünü yaşlı, 85 yaş ve üzerini çok
lıklar için ‘yaşlanma’ terimi tercih edilir. Çünkü canlı
yaşlı olarak tanımlamıştır. Gerontolojistler ise yaşlılığı
organizmaların zaman içerisindeki yaşlanma süreci her
65-74 yaş arası genç yaşlı, 75-84 yaş arasını orta yaşlı
ne kadar yıpranma ve bozulmayı içeren bir süreç olsa da
ve 85 yaş üzerini ileri yaşlılık (ihtiyarlık) devri olarak
onarım ve yeniden yapım mekanizmaları devrededir. Bu
sınıflamışlardır.3,4 Biyolojik yaşlanma böyle bir gelişimi
nedenle “yaşlanma”, dünyaya gelen her canlının zaman
zorunlu kılmakla birlikte, bu değerlendirmenin kesin
içerisinde aldığı mesafe olup ölümle sona ermektedir.1
ve değişmez olduğu söylenemez. Yaşlanma ile birlikte
“Yaşlılık” ise sözlük anlamı olarak yaşlı olma, artmış zihinsel ve fiziksel kapasitede azalmalar, hareket ye-
yaşın etkilerini gösterme hali olarak tanımlanmaktadır. teneğinden yavaşlama görülse de, birey kendini yaşlı
Canlılar için biyolojik işlevler yönünden erişkin konuma hissetmeyebilir. Yaşlılık, durağan ve değişmez bir yaşam
ulaştıktan sonra, yani üreme döneminin bitiminden ölü- dönemi değildir. Tam karşıtı, yaşlılık çeşitli güçlerin et-
me kadar geçen zaman dilimindeki değişim ve dönüşüm kileşimini içerir. Bu güçlerin temelinde yaşamın tüm ev-
sürecidir. Bu değişimlerin ise en önemlisi doğurganlığın relerinin zorlamalarına karşın varoluşunu sürdürebilmiş
azalması ve mortalitenin artmasıdır. Yaşın artması anla- olmanın bilgeliği ve iç görüsü bulunur.
mına gelen ‘yaşlanma’ ile yaşamın spesifik bir bölümünü
Yaşlılığın nasıl ortaya çıktığı ve nasıl bir gelişim süreci
tanımlamak için kullanılan ‘yaşlılık’ kavramı arasında da
geçirdiği konusunda çeşitli görüşler bulunmaktadır.
küçük bir farklılık vardır; örneğin dört yaşını bitirip beş
Bu görüşlerden ilki yaşlılığın insanda ortaya çıkmasını,
yaşına gelen bir çocuk bir miktar ‘yaşlanmış’ olmakla
beyin hacmindeki artış ile ilişkilendirmektedir. Yüzyıllar
beraber henüz ‘yaşlılık’ evresine girmemiştir. İnsan dı-
içerisinde beyin hacmindeki artış ile insan türleri çev-
şındaki canlılarda ‘yaşlılık’ büyük ölçüde biyolojik ve fiz-
resel ölüm tehditlerini azaltmayı başarmışlardır. Aynı
yolojik değişimle ilişkilidir. Oysaki insanın yaşlılığında
zamanda daha etkin kullandıkları beyinleriyle besin kay-
bu sürece ek olarak toplumsal ve kültürel anlamlar da
naklarını artırıp çeşitlendirmişler ve daha kolay ulaşmayı
yüklenmiştir.1
sağlamışlardır. Bunun sonucu olarak hayatta daha uzun
Yaşlılık fiziksel, psikolojik ve sosyal boyutları ile değer- kalmayı başarmışlar ve ‘yaşlılık’ yaşamın bir parçası ha-
lendirilmesi gereken bir süreçtir. Fizyolojik boyutuyla line gelmiştir.5-7
yaşlılık, kronolojik yaşla birlikte görülen değişimleri ifa-
İkinci görüş ise yaşlılığın ortaya çıkmasında biyolojik
de ederken; psikolojik boyutuyla yaşlılık, algı, öğrenme,
etkenlerden çok toplumsal değişimin daha etkin rol
psikomotor, problem çözme ve kişilik özellikleri açı-
oynadığıdır. Bu görüş aile bireyleri arasındaki yardımlaş-
sından insanın uyum sağlama kapasitesinin kronolojik
ma ve ileriki yıllara aktarılan bilgi birikiminin önemini
yaş ilerledikçe değişimini ifade etmektedir. Sosyolojik
vurgulamaktadır. İnsan evriminin erken aşamalarında
açıdan yaşlılık ise bir toplumda belirli yaş grubundan
toplum içerisindeki bazı kadınlar kendi doğurganlıkla-
beklenen davranışlar ve toplumun o gruba verdiği de-
rından vazgeçerek toplumun devamlılığının sağlanabil-
ğerlerle ilgilidir.2
mesi için diğer doğum yapmış kadınların çocuklarına
“İhtiyarlık” tanım olarak her ne kadar ‘yaşlılık’ ile eşan- bakımı üstlenmişlerdir. Bunun neticesinde torunların
lamlı olarak kullanılsa da “İhtiyarlık” kavramıyla daha daha iyi yetişmesi sağlanırken doğurganlık çağındaki

Klinik Gelişim 1
2012; 25: 1-3

kadınların daha fazla çocuk yapmasının önü açılmıştır. 840 milyona ulaşacak yaşlıların %70’inin gelişmekte
Bu yardımlaşma sayesinde toplumda aile içi ilişkiler ge- olan ülkelerde özellikle de Asya kıtasında yaşayacağı
lişmeye başlamış, yaşlı bireylerin sayısı zaman içerisinde öngörülmektedir.14
giderek artmıştır.8-11
Ülkemiz de yaşlanma sürecinin hızlı olduğu gelişmekte
İnsanın zaman içerisinde yaşam evrelerinde meydana olan ülkeler arasındadır. 1955 nüfus sayımında yaş-
gelen değişimlerin yaşlılığın ortaya çıkmasına katkısı ol- lı nüfusun toplam nüfusa oranı %3,4 tespit edilirken
muştur. Yaşlılığın ortaya çıkmasında büyüme ve gelişme 2010’daki nüfus sayımında bu oran %7,1’e yükselmiştir.
döneminin uzayarak yaşam evreleri içerisine ‘çocukluk’ Mevcut demografik eğilimlerin devam edeceği varsayı-
dediğimiz dönemin girmesinin etkisi olmuştur. Çocuk- mından hareketle yapılan hesaplamalar, 21. yüzyılın tüm
luk evresinin uzaması sonucunda da yaşlılığın ortaya dünyadaki beklentilere paralel olarak Türkiye’de de yaşlı
çıkması gözlemlenmiştir.12 yüzyılı olacağına işaret etmektedir. Değişen yaş yapısı ile
Son yıllarda yaşlılığın (ve ihtiyarlığın) yalnızca biyolojik birlikte, özellikle yüzyılın ikinci yarısında, yaşlı nüfusun,
bir süreçten ibaret olmadığı, sosyal ve kültürel değerlerin sosyal, demografik ve ekonomik açıdan Türkiye’de de
yaşlılık üzerine etkilerinin olduğunu gösteren çalışma- önem kazanması beklenmektedir.
ların sayısında artış olmuştur. Her insanda yaşlanmakla Yaşlı nüfusun dünyada ve de ülkemizde hızla artması ile
ölmek arasında süren mücadelede, toplumsal ve kültürel bu topluluğun oldukça farklı olduğunun anlaşılması, bu
etmenler önemli rol oynarlar. Yani ‘yaşlılık’ ve ‘ihtiyar- kişilerin grubunu tanımlayabilecek yaygın yaşlanma eği-
lık’ toplumsal bir çevrede sosyal ilişkilerle yoğrularak limlerinin her bağlamda (fizyolojik, fonksiyonel, medikal
yaşanır ve inşa edilir. Fakat bu toplumsal ve kültürel ve sosyal) belirlenip belirlenemeyeceği sorusunu ortaya
etmenlerin etkileşimi yaşlanmanın biyolojik gidişatı üze- çıkarmaktadır. Yaşla birçok organ ve sistemde fonksiyo-
rine de etkilidir. Yaşlılığı günlük yaşam aktivitelerinin nel rezerv azalması ve yaşlılığa özel olmamakla birlikte
ve ilişkilerinin azaltılması olarak algılayan bireylerin, yaşlanma için tipik olan ve “geriatrik sendromlar” olarak
sosyal bütünlüklerinin yanında biyolojik yapılarının da adlandırılan kronik hastalık sıklığındaki artışla ilişkili
bundan etkilendiği gözlemlenmektedir. “İlişki azaltımı” olduğuna dair genel bir kabul mevcuttur. Sık karşılaş-
kuramı olarak literatürde yer bulan bu kuramda ileri yaş- tığımız geriatrik sendromlara demans, depresyon, oste-
larda yaşlıların giderek yaşamdan, günlük aktivitelerden oporoza bağlı spontan kemik kırıkları, vertigo, ihmal ve
ve toplumsal ilişkilerden kendilerini çektiklerini ve bu istismarı örnek olarak verebiliriz.
davranışların ‘normal’ olarak algılandığı vurgulanmıştır.
Bu görüşü benimseyen toplumlardaki yaşlılarda başta Dünya genelinde yapılan çalışmaları incelediğimizde
ruhsal ve sosyal problemler olmak üzere pek çok sağlık yaşlılarda her iki cinsiyet için morbidite, mortalite ve
sorunları oluşmaktadır.13 engellilik halinin en sık nedeninin bulaşıcı olmayan has-
talıklar olduğunu görmekteyiz. Yaşlılar arasında en sık
Toplumsal ve kültürel ilişki ve anlayışımızla oluşturdu- görülen hastalıklar fiziksel sağlık ve ruhsal sağlık ile ilgili
ğumuz yaşlılık bir toplumdan diğerine farklılık gösterir. olmak üzere iki grupta değerlendirilir. Fiziksel sağlıkla
Söz konusu farklılıkların oluşumunda toplumların kendi ilgili olan hastalıklardan en sık %60-70 oranı ile hiper-
iç dinamiklerinin, tarihsel gelişiminin, yaşam ve geçim tansiyon ile karşılaşmaktayız. Gelişmiş olan ülkelerde
biçimlerinin payı vardır. Nitekim Batılı toplumlarda mortalite sonuçlarında ise yaşlıların %21’i kanser nede-
yaşam evreleri parçalı biçimde algılanmaktadır. Yaşamı niyle kaybedilmektedir. Ruhsal sağlık ile ilgili olarak ise
‘çocukluk’, ‘gençlik’, ‘erişkinlik’ ve ‘ihtiyarlık’ şeklinde demans, depresyon, alkol kullanımı ve intihar girişimi
evreleyen bu anlayışta ihtiyarlık dönemi acizlik, yalnızlık
ön plana çıkmaktadır. Özellikle madde kullanımı, obe-
ve düşkünlükle yakın anlam taşımaktadır. Batılı olmayan
zite, malnütrisyon, immobilite gibi davranışsal belirleyi-
toplumların çoğunda ise hayat, doğumdan ölüme kadar
ciler yaşlı sağlığını olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
bir bütün olarak değerlendirilir. Bu nedenle yaşlılar top-
lumdan ayrı bir grupta görülmezler ve bakıma muhtaç Türkiye genelinde yapılan çok merkezli çalışmalarda
olarak algılanmazlar. yaşlılarda sıklıkla görülen kronik hastalıkların sırasıyla;
hipertansiyon %30,7, osteoartrit %13,7, kronik kalp ye-
Yaşlılık Epidemiyolojisi tersizliği %13,7, diyabetes mellitus %10,2, koroner arter
hastalığı %9,8 ve osteoporoz %8,2 olduğu saptanmıştır.
Dünyamız her geçen gün yaşlanmakta iken tüm dünyada Ülkemizde de mortalitenin en önemli sebeplerinden biri
doğum oranındaki düşüşle birlikte yaşam standartlarının olan kanser insidansı birçok merkezde araştırılmıştır. Bu
iyileşmesine bağlı olarak insan ömrünün uzamasıyla
oranlar sırasıyla en sık akciğer kanseri %32, meme kan-
yaşlı nüfusu da giderek artmaktadır. Dünya Sağlık Ör-
seri %14, beyin tümörü %10 ve gastrointestinal kanser
gütünün 1970-2025 yılları arasındaki öngörülerine göre
%9 olarak ortaya çıkmıştır.15
beklenen yaşlı insan oranı %22,3 ile 624 milyon olarak
belirlendiği; 2025 yılında yaklaşık 1,2 milyon insanın 60 Kronik hastalıkların sıklığı ve insidansı yaşla birlikte
yaş ve üzeri yaşta olacağı ve 2050 yılında ise 2 milyona artış göstermektedir. Önemli olan asıl bu artışın yaşlılar-
ulaşacak olan yaşlı nüfusunun %80’inin gelişmekte olan da diğer toplum bireylerinden farklılık gösterecek olan
ülkelerde yaşayacağı ifade edilmektedir. 2002 yılındaki sonuçlarına dikkat etmenin gerekliliğidir. Bu sonuçları;
verilere göre gelişmekte olan ülkelerdeki 60 yaş üzeri hastalık belirtilerindeki değişiklikler (örneğin üriner
insan sayısı 400 milyon olduğu bilinirken 2025 yılında enfeksiyon veya akut koroner sendromda deliryumun

2 Klinik Gelişim
T. BEĞER, H. YAVUZER

gelişmesi), çoklu ilaç tedavisi (ilaç komplikasyon ve etki- olduğu görülmektedir. Bu durum birçok disiplinin yaş-
leşimlerinin yaşlıda farklı olması) ve de yaşam beklentisi lılık konusuna olan ilgisini arttırmaktadır. Son yıllarda
ve hastalık prognozu tahmini (aynı kişide birden fazla yaşlı sağlığı gelişimi ve iyileştirilmesi açısından yapılan
komorbiditenin olması) olarak sıralayabiliriz. çalışmalarda yaşlılığın fiziksel, psikolojik ve toplumsal
boyutuyla değerlendirilmesi gereken bir süreç olduğu
Yaşlıların kronik hastalıklarını ne kadar iyi bilirsek me-
vurgusu yapılmış ve de yaşlılıkta görülen belirtilerin her
dikal tedavideki hedeflerimizi de o kadar iyi belirleye-
bireyde farklı olabileceği belirtilmiştir. Bunun yanı sıra
biliriz. Sonuçta insanın beklenen yaşam süresi sürekli
sosyal açıdan yaşlılık, bireylerin yaşadıkları toplumdaki
uzamakta iken insan ömrü değiştirilememektedir. Çün-
sosyal yapıya ve bu yapı içerisinde yaşlılığın konumlandı-
kü insan ömrü, ölümün kişinin fonksiyonel rezervinin
rılış biçimine göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Psi-
yıpranmasına bağlı olduğu durumda, kişinin hastalık ve
kososyal açıdan değerlendirildiğinde, başarılı bir yaşlılık
travma olmadan yaşadığı süredir. Yaşlı kişileri etkileyen
sürecinin geçirilebilmesi için öncelikle yaşlı bireylerin
kronik hastalıkların çoğunun tedavisinin imkânsız ol-
aile ve yakın çevresiyle olan ilişkilerinin canlı tutulması
duğu gerçeği düşünüldüğünde, yaşlı kişilerdeki tedavi
yönünde stratejiler geliştirilmesi gerektiği söylenebilir.
hedefleri kür amacından çok fonksiyon ve yaşam kalite-
sinin korunmasına doğru kayma göstermiştir. Örneğin;
anemi fonksiyonel açıdan kişiyi doğrudan etkilemese de Kaynaklar
hafif olan aneminin tedavi edilmesi morbiditenin baskı- 1. Duyar İ. Eds: Mas R, Işık AT, Karan MA, Beğer T, Akman Ş, Ünal
lanması açısından önemlidir. Dolayısıyla tıbbi tedavinin T. In: Geriatri, Bölüm 1: Gerontolojinin Temelleri. Ankara: TGV;
2008: 9-19.
amacı her zaman ölümleri ve kronik komplikasyonları
2. Birren J.E. (1982) The Psycology of Aging, Prentice Hall, Inc.
önlemek iken yaşlılarda ise ana hedefin hastalıkları eli- New Jersey
mine etmekten ziyade hastalığın ciddiyetini azaltmak 3. WHO (1972) Psychogeriatric, report of a WHO Scientific Group,
olduğu bilinmelidir. Sağlıklı bir yaşam tarzının oluştu- Technical Reports Series 507, Geneva. Cited in Davise AM. Epi-
rulması, hareket ve denge bozukluklarının önlenmesi, demiology 185; 14(1):9-21.
sık görülen hastalıkların erken saptanıp ilaçla önlenmesi 4. WHO (1984) The uses of epidemiology in the study of the el-
ve de çoklu ilaç tedavilerinden mümkün olduğunca ka- derly. WHO, Technical Reports Series 706, Geneva:8-9.
çınılması gibi birçok müdahale ile hastalıklar baskılanıp 5. Rose MR, Mueller LD. Evolution of human lifespan: past future
and present. Am J Hum Biol 1998; 10:409-420.
yaşlıların yaşam kaliteleri artırılabilir.
6. Kaplan HS, Hill K, Lancaster J, Hurtado AM. A theory of human
Yaşlılar için kaliteli sağlık hizmetinin sunulabilmesi için life history evolution: Diet, intelligence, and longevity. Evol
bakım ile ilgili kararlara yaşlının da katılması, yaşlı sağ- Anthropol 2000; 9: 156-185.
lığının geliştirilmesi, hastalıkların tedavisi, engelliliğin 7. Kaplan HS, Robson AJ. The emergence of humans: the coevoluti-
on of intelligence and longevity with intergenerational transfers.
azaltılması ve de kendi evlerinde hizmet alabilmeleri de
Proc Natl Acad Sci USA. 2002; 99: 10221-10226.
gerekmektedir. Yaşlıların yaşam kalitesini artırmada en
8. Hawkes K, O’Connell JF, Jones NG, Alvarez H, Charnov EL:
önemli yaklaşım yaşlının gerek yakın aile bireylerinden Grandmothering, menopause, and the evolution of human life
gerekse aile dışı kurum veya kuruluşlardan ev içi sağlık histories. Proc Natl Acad Sci USA 1998; 95: 1336-1339.
hizmetinden yararlanmasını sağlamaktır. 9. O’Connell JF, Hawkes K, Jones NG: Grandmothering and the
evolution of Homo erectus. J Hum Evol 1999; 36: 461-485.
Günümüzde yaşlı sağlığının en önemli konusu olan başarılı
10. Hawkes K, Grandmothering and the evolution of human longe-
yaşlanma kavramı, yaşlılıkta en doğru sağlık yaklaşımını, vity. Am J Hum Biol 2003; 15:380-400.
o toplumun kültür özelliklerini göz önüne alarak belirler. 11. Duyar İ. İnsanda Yaşlılığın Evrimi. Türk Geriatri Dergisi 2005;
Toplumumuza uyarlanan “Geriatride Yaşam Kalitesi” yakla- 8: 209-214.
şımı yaşlı sağlığı kavramının ülkemizde de çağdaş çizgisini 12. Crews DE, Gerber LM. Reconstructing life history of hominids
göstermesi açısından oldukça anlamlıdır. Yaşlı sağlığı için and humans, Coll Anthropol 2003; 27: 7-22.
en temel unsurun yaşlıların yaşam haklarının korunması ve 13. Hochschild AR. Disengagement theory: A critique and proposal.
iyi yönde geliştirilmesi olduğu unutulmamalıdır. Am Sociol Rev 1975; 40: 553-569.
14. WHO. Active Ageing: A Policy Frame Work 2002.
Gün geçtikçe dünyada hem toplam nüfus içerisindeki 15. Çakmur H, Erem T, Koç M ve ark. Kanser Tanısı Alan Geriatrik
yaşlı oranı artmakta hem de yaşanan sosyo-ekonomik Olguların Demografik İncelemesi. Türk Geriatri Dergisi 2000;
gelişmelerle birlikte yaşlı nüfusun sorunlarında bir artış 3(1): 11-14.

Klinik Gelişim 3

You might also like