You are on page 1of 19

11.

BÖLÜM SONU ÖZETLERİ

ERGENLİKTE FİZİKSEL VE ZİHİNSEL GELİŞİM

1) ERGENLİĞİN DOĞASI:
 Ergenlikle ilgili birçok önyargı olumsuzdur. Bugün pek çok ergen çocukluktan yetişkinliğe geçiş
yolunu başarıyla geçer. Bununla birlikte bugünün ergenlerinden çoğuna yeterli yetişkinler
olabilmeleri için uygun fırsatlar ve destek verilmez. Ergenleri heterojen bir grup olarak
görmek önemlidir, çünkü hangi ergen grubunun tartışıldığına göre değişik ergen görüntüleri
belirmektedir.
2) FİZİKSEL DEĞİŞİKLİKLER:

Erinlik:

 Erinlik, erken ergenlikte görülen hormonsal ve bedensel değişiklikleri kapsayan hızlı bir
gelişmedir. Erinliğin belirleyicileri, beslenme, sağlık ve kalıtımdır. Erinliğin başlangıcındaki
büyüme hamlesi kızlarda ortalama 11 ve erkeklerde 13 yaşlardadır. Erinlik değişikliklerinde
bireysel farklılıklar vardır. Ergenler beden imgelerine çok ilgi gösterirler ve kızların beden
imgeleri erkeklerinkinden olumsuzdur. Erkekler için, erken gelişme faydalar getirir, en
azından erken ergenlikte. Erken olgunlaşan kızlar birçok riskle karşı karşıyadır.

Beyin

 Ergenlikte beyindeki değişmeler korpus kallasumun kalınlaşmasını. Amigdala ve (akıl yürütme


ve kendini kontrol etme ile ilgili olan) ön lop kortekslerinde olgunlaşma farklılıklarını kapsar

Ergen Cinselliği

 Ergenlik bir cinsel araştırma ve cinsel deneyler dönemidir. Erken ergenlikte iken cinsel
ilişkilerde bulunmanın olumsuz gelişimsel sonuçları vardır. Ergenlerin hamileliği önleyicileri
kullanması artmaktadır. Cinsel olarak aktif ergenlerin dörtte biri cinsel yolla bulaşan
hastalıklara yakalanmaktadır. Amerika ' da ergen hamileliği oranı yüksektir, fakat son yıllarda
düşmektedir.
3) ERGENLİKTE SAĞLIK SORUNLARI

Ergen Sağlığı

 Ergenlik sağlıkla ilgili önemli bir dönemdir, çünkü kötü sağlık alışkanlıkları ve yetişkin yıllardaki
erken ölümler ergenlik sırasında başlar. Kötü beslenme, spor yapmama ve yetersiz uyku kaygı
konularıdır.

Uyuşturucu Kullanımı ve Bağımlılığı

 Son zamanlardaki azalmalara rağmen ABD endüstrileşmiş ülkeler içinde uyuşturucu


kullanımında en yüksek ülkelerden biridir. Son yıllarda sigarada olduğu gibi oranı düşmekle
birlikte alkol bağımlılığı önemli bir ergen sorunudur. Yeni bir endişe ise ergenlerin artan
reçeteli ağrı kesici kullanımıdır. Anne babalar, yaşıtlar, sosyal destek ve eğitimde başarı
ergenin uyuşturucu kullanıp kullanmamasını etkiler.

1
Yeme Bozuklukları

 Yeme bozuklukları, şişman ergenlerin oranının önemli şekilde artmasıyla fazlalaşmıştır.


Ergenlikte beliren iki yeme bozukluğu anoreksiya nevroza ve bulimiya nevrozadır. Anoreksiya
nevroza tipik olarak bir diyet dönemini takip ederek erken ergenlikte başlar ve aç kalarak
zayıflamayı içerir. Bulimiya nevroza yeme atakları ve kusma örüntüsünden oluşu r, fakat
anoreksiklerde görülmeyen şekilde-bulimikler normal ağırlıktadır.
4) ERGEN BİLİŞİ (ZİHNİ)

Piaget'nin Kuramı

 Soyut işlemler döneminde, Piaget'nin dördüncü zihinsel gelişim döneminde, düşünce somut
işlemler döneminde olduğundan daha soyut, idealist ve mantıklıdır. Bununla birlikte, pek çok
ergen soyut işlemlerle düşünmez ve somut işlemlerde devam ederler.

Ergen Ben Merkezliliği

 Elkind, ergen ben merkezliliğini artan farkındalık (self-consciousness) olarak tanımlar ve iki
bölümden oluştuğunu anlatır: Hayali seyirci ve kişisel hikaye . Yeni çalışmalar ergenlerin
kendilerini yaralanmaz görüp görmediklerini sorgulamaktadır

Bilgi İşleme Süreci

 Ergenlikte bilgiyi işlemedeki değişiklikler, karar vermede ve eleştirel düşünmede ilerlemeleri


kapsayan, yürütücü işlevlerdeki gelişmelerle kendini gösterir.
5) OKULLAR

Orta Okula Geçiş

 Ortaokula geçiş ergenin hayatında birçok sosyal, ailevi ve bireysel değişikliklerle bir arada
meydana gelir ve bu geçiş sıklıkla streslidir. Stresin kaynaklarından biri ilkokulda lider
pozisyon undan ortaokulda en küçük pozisyonuna geçmektir.

Genç Ergenler İçin Etkili Okullar

 Bazı araştırmacılara göre ABD ortaokullarının yeniden düzenlenmesi gereklidir. Onlara göre
ABD'deki okullar edilgenliği beslemektedir ve öğrencilerin akademik becerilerini
geliştirmemektedir. Etkili okulların özellikleri şunlardır : Düşük öğrenci - danışman oranı, ana
babaları ve toplum önderlerini okullara dahil etmek, takım öğretme yöntemini kullanmak,
öğrencilerin sağlığını ve formda olmalarını geliştirmek.

Lise

 ABD liselerinin durumunu düzeltmek için bir çok stratejiler önerilmiştir, bunlar yüksek
beklentileri ve daha iyi desteği de kapsar. Yirminci yüzyılın ikinci y ansında liseyi bırakma
önemli şekilde azalmıştır, fakat Latin ve Amerikan yerlileri için liseyi bırakma yüksek
orandadır.

2
Ders Dışı Etkinlikler

 Ders dışı etkinliklere katılmak olumlu akademik ve psikolojik sonuçlara eşlik eder. Ergenler
değişik etkinliklere katılmaktan faydalanırlar; etkinliklerin niteliği önemlidir.

Hizmet Ederek Öğrenme

 Hizmet ederek öğrenme sosyal sorumluluğu ve topluma hizmeti de istekle yen bir eğitim
şeklidir ve ergenler için yüksek not alma, artan hedef belirleme ve daha iyi benlik saygısı gibi
faydalan vardır.

ANAHTAR KELİMELER

AMİGDALA: Duyguların merkezi olan beyin bölgesidir.

ANOREKSİYA NEVROZA: zayıflamak için çabalamanın aç kalarak devam ettiği bir yeme bozukluğu

BULİMİA NEVROZA: Bireyin sürekli olarak yeme atakları ve kusmasıyla oluşan bir örüntü gösterdiği
yeme bozukluğudur.

ERGENİN BEN MERKEZCİLİĞİ: Ergenin kendi görüntüsü ve davranışları konusundaki öz-farkındalığının


artmasıdır.

HAYALİ SEYİRCİ: Ergenin kendisi gibi diğer insanların da onunla ilgilendiğine inanması ve ayrıca dikkat
çekici davranışlarla ilgiyi çekmeye, görünür olmaya ve sahnede olmaya çalışmasıdır.

HİPOTETİK-TÜMDEN GELİMLİ AKIL YÜRÜTME: Piaget’nin soyut işlemler döneminde ergenler


hipotezler geliştirme, problemlerin en iyi şekilde çözülmesi için tahminlerde bulunma konusundaki
zihinsel yetenekleri.

HORMONLAR: Endokrin bezleri tarafından salgılanan ve kan yoluyla vücuda dağıtılan güçlü kimyasal
salgılar.

İKİLİ İŞLEME MODELİ: Karar vermenin iki sistemden etkilendiğini belirtir. Biri analitik ve diğeri
yaşantısal, bunlar birbirleri ile yarışırlar; bu modelde yaşantısal sistem-gerçek yaşantıları yönetir ve
denetler-bu ergenlerin karar vermesinde yararlıdır.

KİŞİSEL HİKAYE: Ergen ben merkezciliğinin bir parçasıdır. Ergenin biricik ve yenilmez olduğu
duygusudur.

KORPUS KALLOSUM: Beynin sağ ve sol yarımkürelerinin birbirine bağlayan sinir liflerinin olduğu
bölüm.

LİDER OLGUSU: İlkokulda yaşça ve fiziksel olarak en büyük iken ortaokulda yaşça ve fiziksel olarak en
küçük duruma düşme.

3
12.BÖLÜMÜN SONU ÖZETLERİ

ERGENLİKTE SOSYODUYGUSAL GELİŞİM

1) BENLİK, KİMLİK VE DİNİ/MANEVİ GELİŞİM:

Öz Saygı

 Bazı araştırmacılara göre ergenliğin ilk dönemlerinde kız ve erkeklerde öz saygı


düşmektedir; ama kızlardaki düşüş daha fazladır. Bazı araştırmacılar ise bu düşüşlerin
çoğunlukla abartıldığı ve aslında küçük olduğu yönünde uyarı yapıyor. Öz saygı her
zaman realiteye uymayan algılamaları yansıtır. Böylece yüksek öz saygı savunulabilir
ya da kişinin benliği ile ilgili kibirli, görkemli bir fikir yansıtabilir. Günümüz ergenleri ve
geleceğin yetişkinlerinin eski kuşaklara göre daha narsist olup olmadığı konusu
tartışmalıdır.

Kimlik

 Gelişim Kimlik gelişimi karmaşıktır ve parçalardan oluşur. Erikson'a göre " Kimlik
kazanmaya karşı rol karmaşası" insan hayatının beşinci aşamasıdır ve bireyler bu
aşamaya ergenlikte ulaşırlar. Ergenlikte psikososyal moratoryum kimlik gelişiminin
önemli yönleri olan kişilik ve rol denemeleri yapılmasına imkan verir. James Marcia,
bu nalıma ( keşfe) ve bağlanmaya dayalı olan dört kimlik statüsü önermiştir: dağınık
kimlik, ipotekli kimlik, moratoryum kimlik ve başarılı kimlik. Uzmanlara göre
kimlikteki asıl değişimler ergenlikte değil genç yetişkinlikte olur. Bireyler genellikle
hayatlarında şu döngüyü takip ederler: moratoryum- başarılı-moratoryum - başarılı
(MAMA döngüsü). Tüm dünyada etnik azınlık grupları ana kültür ile harmanlanırken
kendi kimliklerini de korumak için mücadele eder.

Dini ve Manevi Gelişim

 Birçok ergen dini ve manevi gelişime ilgi gösterir. Kimlik arayışlarının bir parçası
olarak ergenlerin ve müstakbel yetişkinlerin çoğu dinin karmaşık yönleri ile boğuşur.
Dinin çeşitli yönleri ergen gelişiminin pozitif sonuçları ile ilişkilidir. Dinin çeşitli yönleri
ergen gelişimiyle olumlu bağlantılıdır.
2) AİLELER

Ebeveyn Kontrolü

 Ergenlikte ebeveynliğin yönetici rolünün önemli bir tarafı, ergenin gelişimini n etkili
olarak izlenmesidir. izleme denetlemeyi, ergenin soysal ortamlara dair seçimlerini,
faaliyetlerini, arkadaşlarını ve akademik çabalarını içerir. Ergenin nerelere gittiği
hakkında ebeveynlerine bilgi vermesi olumlu ergen uyumu ile ilişkilidir.

Özerklik ve Bağlanma

 Ergenlerinin özerklik dayatmaları karşısında çoğu ebeveyn zorlanır. Ergenler yalnızca


ebeveynlerinden soyutlanmış bir dünyaya gitmiyorlar aslında ebeveynlere bağlanma
ergenlerin sosyal olarak yeterli olma ihtimallerini de artırır.

4
Ebeveyn Ergen Çatışması


Ebeveyn-ergen anlaşmazlığı ergenlikte anar. Anlaşmazlık genelde hafiftir ve artan
anlaşmazlık özerklik ve kimliği geliştirme yönünde olumlu gelişimsel bir işlev görür.
Bazı ergenler ebeveynleri ile daha ciddi çatışmalar yaşar, bu ise negatif sonuçlar ile
ilgilidir.
3) AKRANLAR

Arkadaşlık

 Harry Stack Sullivan ergen arkadaşlığının önemini ele alan en etkili kuramcıdır.
Sullivan, ergenliğin ilk yıllarında samimi ve yakın arkadaşlığın psikolojik öneminde
ciddi artışlar olduğunu öne sürmüştür. Sosyal ihtiyaçların karşılanmasında arkadaşlar
önem kazanmıştır.

Akran Grupları

 Akranlara uyum sağlama baskısı ergenlikte (özellikle sekizinci-dokuzuncu sınıflarda)


oldukça güçlüdür. Klikler ve topluluklar, ergenlerin hayatında çocukların hayatında
olduğundan daha önemlidir.

Flört ve Romantik İlişkiler


Flörtün birçok işlevi olabilir. Ergenlikte romantik ilişkilerin gelişimini belirleyen üç
aşama şunlardır: (1) J 1-13 yaşlarında romantik çekim ve yakın ilişkiye giriş, (2) 1 4-16
yaşlarında romantik ilişkilerin keşfedilmesi ve (3) l 7- 19 yaşlarında ikili romantik
bağların gözden geçirilmesi. Eşcinsel ya da lezbiyen gençlerin çoğu karşı cinsten
akranları ile flört ediyor ve bu durum onların cinsel eğilimlerini düzeltmelerine ya da
gizlemelerine yardımcı olabilir. Kültür, ergenlerin flört etmeleri üzerinde güçlü bir etki
yapabilir. Flört, ergenlikte uyum ile karışık bağlanırlar gösteriyor. Erken flört
gelişimsel problemlerle ilişkilidir.
4) KÜLTÜR VE ERGEN GELİŞİMİ

Kültürler Arası Karşılaştırmalar

 Farklı kültürlerde ergenler arasında hem benzerlik hem de farklılıklar vardır. Bazı
ülkelerde ergenlerin sosyalleşmesinde gelenekler devam ettirilmekte, bazılarında ise
ergenlerin deneyimlerinde önemli değişiklikler olmaktadır. Ergenler çoğunlukla
vakitlerini yaşadıkları kültüre bağlı olarak farklı etkinliklerle geçirir. Geçiş töreni bir
bireyin bir statüden diğerine, özellikle yetişkinliğe, geçişini işaret eden bir seremoni
ya da ritüeldir. ilkel kültürlerde bu geçiş törenleri iyi belirlenmiştir. Modern
Amerika'da yetişkinliğe geçiş töreni pek tanımlanmamıştır.

Etnisite

 Son yıllarda Amerika'ya gelmiş göçmen ailelerinin çoğu, güçlü aile yükümlülüklerinin
olduğu kolektivist kültürlere mensuptur. Etnik azınlığa mensup ergenlere ilişkin
birçok araştırma etnisite ve sosyo ekonomik statünün etkilerini ayın etmemiştir. Bu
nedenle çoğunlukla araştırmacılar daha çok sosyoekonomik faktörlere bağlı olan
özellikler için etnik açıklamalar vermiştir. Etnik azınlık ailelerinin hepsi de yoksul
değildir ama yoksulluk etnik azınlığa mensup birçok ergenin stresine etki eder.

5
Medya

 8- 18 yaş arası Amerikalılar günde ortalama altı buçuk saatini elektronik medyayı,
daha çok da televizyonu kullanarak geçirir. Medyanın çoklu görevi düşünüldüğünde
ergenler aslında günlük 8 saati elektronik medya kullanımına ayırıyor demektir.
Ergenlerin internette geçirdikleri zaman hızla artıyor. Yaşça büyük ergenler televizyon
seyretme ve video oyunu oynamaya ayrılan zamanı azaltıyor ve müzik dinleme ya da
bilgisayar kullanmaya daha çok zaman ayırıyorlar. Çok sayıda ergen ve ü niversite
öğrencisi sosyal paylaşım ( Myspace, 1Witter ve Facebook) ağlarıyla meşgul oluyor.

5) ERGENLİK PROBLEMLERİ

Çocuk ve Genç Suçları

 Çocuk suçlu, kanunu çiğneyen ya da yasadışı diye tanımlanabilecek davranış gösteren


ergendir. Düşük sosyoekonomik statü, olumsuz aile deneyimleri (özellikle düşük
seviyede ebeveyn izlemesi ve suç işleyen kardeş) ve olumsuz akran etkileri çocuk
suçları ile bağlantılıdır.

Depresyon ve İntihar

 Ergenler ve yetişkin adaylarının depresyon oranı çocuklarınkinden daha yüksektir.


Ergen kızların ruhsal bozuklukları ve depresyon yaşama ihtimalleri ergen erkeklerden
daha fazladır. Ergen intiharları, Amerika'da önde gelen ölüm nedenlerinden
üçüncüsüdür.

Problemleri Başarılı Önleme/Müdahale Programları ile İlişkisi

 Araştırmacılar ergenlikte problemli davranışların birbiri i le ilişkili olduğu bulgusuna


ve risk grubundaki ergenlerin şu problemlerin biri ya da daha fazlasına maruz
kaldıklarına ortaya koyuyor: ( 1) Uyuşturucu kullanımı, (2) çocuk suçları. ( 3) cinsel
problemler (4) okulla ilgili problemler. Dryfoos ergen problemlerini önleme ya da
azaltmaya yönelik hazırlanmış başarılı programların bazı ortak özelliklerini
listelemiştir. Bunlar şöyledir: Yüksek risk grubundaki ergenlere bireysel ilgi gösterir,
topluluk çapında müdahale geliştirir ve erken tanımlama ve müdahale yer verir.

ANAHTAR KELİMELER

BUNALIM: Marcia’ya göre bunalım ,kimlik gelişiminin bir bölümüdür. Bu süreç beynin alternatifleri
keşfettiği bir dönemdir. Çoğu araştırmacı bu dönemi keşfetme kavramıyla açıklar

BAĞLANMA: Kimliğe yapılan yatırımdır.

DAĞINIK KİMLİK: Kişinin henüz kimlik bunalımı yaşamadığı ya da herhangi bir bağlanma olmadığı
durumdur.

ERKEN BAĞLANILMIŞ (İPOTEKLİ) KİMLİK: Kişinin bağlanma yaşadığı fakat bunalım yaşamadığı kimlik
statüsüdür.

6
MORATORYUM (KARARSIZ) KİMLİK: Kişi bunalımın ortasındadır fakat bağlanmanın olmadığı ya da
belli belirsiz olduğu kimlik statüsüdür.

BAŞARILI KİMLİK: Birey bunalım yaşamış, bunalımı başarıyla çözmüş ve bağlanmanın olduğu kimlik
statüsüdür.

ETNİK KİMLİK: Benliğin kalıcı bir yönüdür; bir etnik gruba aidiyet duygusunu ve bu aidiyet ile ilgili
duygu ve tutumları da içermektedir.

NARSİZM: Başkalarına karşı ben merkezli ve ben ile ilgili bir yaklaşım.

13.BÖLÜM SONU ÖZETLERİ

GENÇ YETİŞKİNLİK DÖNEMİNDE FİZİKSEL VE BİLİŞSEL GELİŞİM

1) ERGENLİK YETİŞKİNLİĞE GEÇİŞ

Yetişkin Olmak

 Genç yetişkinlik, ergenlikten yetişkinliğe geçiş dönemine yönelik kullanılan bir


terimdir. Bu dönemin yaş aralığı 1 8-25 arasıdır ve deneme, inceleme, araştırma ile
özdeşleşmektedir. Ergenlikten yetişkinliğe geçişte hem süreklilik hem de değişim söz
konusudur. Ekonomik bağımsızlık ve eylemlerinin sonuçlarının soruml uluğunu almak
yetişkinlik ölçütleri olarak kabul edilmektedir.

Lise Eğitiminden Yükseköğretime Geçiş

 Lise eğitiminden üniversiteye geçiş, hem olumlu hem de olumsuz unsurlar


içermektedir. Bu süreçte öğrenciler, büyüdüklerini hissetmekte ve akademik
çalışmalarda bilişsel olarak gelişim gösterseler bile birçok genç yetişkin için geçiş,
grubun en yaşlı ve kuvvetli üyesi konumundan en genç ve güçsüz olmaya başlamanın
sancısını barındırmaktadır. Amerika'daki ü niversite öğrencileri geçmişe oranla daha
fazla stres ve depresyon yaşadıklarını dile getirmektedir.
2) FİZİKSEL GELİŞİM

Fiziksel Performans ve Gelişim

 Fiziksel gelişimde zirveye 1 9-26 yaşları arasında ulaşılmaktadır. Genç yetişkinlik


döneminin sonlarına doğru birçok bireyde fiziksel performansta fark edilir
yavaşlamalar kaydedilmektedir.

Sağlık

 Genç yetişkinlikte ölüm oranı ergenliğin iki katına çıkmaktadır, bu artış erkeklerden
kaynaklanmaktadır. Artan ölüm oranına rağmen, yetişkinlerde oldukça az sayıda
kronik hastalık görülmektedir. Birçok genç yetişkin gelecek yaşamlarını tehdit edici
birçok kötü alışkanlık edinmektedir.

7
Yeme Alışkanlıkları ve Kilo

 Obezite ciddi bir sağlık sorunudur. Amerikalıların % 3 3'ü sağlıklarını tehdit edici
ölçüde aşırı kilolu durumundadır. Kalıtım, leptin hormonu, yağ hücre sayısı ve
çevresel faktörler obezitede önemli rol oynamaktadır. Birçok diyet, uzun vadede işe
yaramamaktadır. Diyet yapanlar için egzersiz önemli bir bölüm oluşturmaktadır.

Düzenli Egzersiz

 Gerek orta düzey, gerekse yoğun egzersiz faaliyetleri önemli ölçüde fiziksel ve ruhsal
iyileşmelere yol açmaktadır.

Madde Bağımlılığı

 Yirmili yaşların ortalarına doğru alkol ve madde kullanımında azalma söz konusudur.
İçki alemleri üniversite öğrencileri arasında hala sıklıkla görülmektedir ve dersleri
kaçırma, polisle başı derde girme, ve korunmasız cinsel ilişki sorunlarına yol
açmaktadır. Alkolizm insan sağlığını ve sosyal yaşamını olumsuz etkilemektedir. Az
sayıda genç yetişkin sigara içmektedir. Sigara bağımlısı gençlerin çoğu sigarayı
bırakmak istemekte fakat nikotin bağımlılığı süreci zora sokmaktadır.
3) CİNSELLİK

Genç Yetişkinlikte Cinsel Etkinlik

 Genç yetişkinlik döneminde birçok birey evlenmekte ve cinsel olarak aktif olmaktadır.
Yine bu dönemde, ergenlere göre daha çok kişi ile ilişkiye girilmekte ve fakat daha
seyrek olarak ilişki gerçekleşmektedir. Ayrıca bu dönemde bir önceki döneme göre
daha fazla tesadüfü ilişkilere girilmektedir.

Cinsel Eğilimler ve Davranışlar

 1994 yılında gerçekleştirilen Amerika'da Cinsellik konulu tarama çalışmasında,


Amerikalı yetişkinlerin cinsel yaşamlarının sanıldığından daha tutucu olduğu
belirlenmiştir. Bireyin cinsel tercihleri genetik, hormonel bilişsel ve çevresel
faktörlerin birleşimi sonucunda gelişmektedir

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar

 STI şeklinde kısaltılması yapılan cinsel yolla bulaşan hastalıklar, cinsel münasebet
yoluyla kişiler arası geçisin sağlandığı hastalıkları yansıtmaktadır. Son yıllarda en fazla
dikkat çeken cinsel yolla bulaşan hastalık; HIV virüsünün bulaşması yoluyla
yakalanılan AIDS hastalığıdır. AIDS'li insanların bağışıklık sistemi oldukça
zayıflamaktadır. Basit bir soğuk algınlığı bile öldürücü sonuçlara yol açabilmektedir.

Tecavüz ve Cinsel Taciz

 Tecavüz, rızası olmayan biriyle zorla ilişkiye girmek şeklinde tanımlanmaktadır.


Tanıdık tecavüzü ise tarafların birbirlerini tanıdığı ve ilişki içinde olduğu biriyle zorla
ilişkiye girmeyi kapsamaktadır. Cinsel tacizde ise bireyin gücünü diğer bireye cinsel
amaçlı kullanması söz konusudur. Cinsel taciz kurbanlarında ciddi psikolojik sorunlara
yol açmaktadır.

8
4) BİLİŞSEL GELİŞİM

Bilişsel Dönemler

 Piaget'nin bilişsel gelişim dönemlerindeki son düzey olan soyut işlemler dönemine 1
1 - 15 yaşları arasında girilmektedir. Piaget'ye göre yetişkinler ergenlere göre daha
fazla bilgi sahibi olmalarına rağmen, yetişkinler niteliksel olarak farklı yeni bir
aşamaya girmemektedir. Bazı uzmanlar ise Piaget'nin soyut işlemler dönemindeki
idealizm düşünme biçimi, yerini genç yetişkinlikte daha gerçekçi ve pragmatik
düşünme biçimine bırakmaktadır. Bir grup araştırmacı belirtilen türde niteliksel
farklılıkların " formel işlemler sonrası düşünme" adında beşinci bir düzeyi yansıttığını
öne sürmektedir.

Yaratıcılık

 Yaratıcılık, yetişkinlikte, genellikle kırklı yaşlarda zirveye ulaşmakta ve daha sonra


düşmeye başlamaktadır. Fakat yaratıcı ürünlerin ortaya konulma zamanlamasında
oldukça büyük bireysel farklılıklar vardır. Csikszentmihalyi'ye göre yaratıcı bir yaşam
için ilk adım, merakın ve ilginin beslenilmesi ve işlenmesiyle atılmaktadır.

5) KARİYER VE İŞ

Gelişimsel Değişimler

 Birçok genç yetişkin kariyerlerine ilişkin hayaller kurmaktadır. Onlu yaşların sonları ve
yirmili yaşların başlarında birçok birey eğitimlerini tamamlamış ve kariyerlerine
başlamış durumdadır. Genç yetişkinlik döneminin geri kalan kısmında ise yeni
başladıkları kariyerlerinde üst basamaklara çıkmaya çalışmaktadırlar. Birçok insan
kariyer gizemine inanmakla birlikte son zamanlarda artan sayıda Amerikalı için bu
olgu mit haline gelmiştir.

Hedeflere Ulaşmanın Yollarını Bulmak

 Damon'a göre çok sayıda insanda kariyer gelişimleri sürecinde hedeflerine yönelik yol
haritaları bulunmamaktadır. Ayrıca insanların sık sık kısa vadeli hedeflere odaklanıp;
uzun vadede resmin tamamına odaklanarak yaşamlarında neyin önemli olduğunu ve
ne yapmak istediklerini düşünmediklerini öne sürmektedir.

Mesleklerin Geleceklerinin İzlenmesi

 ABD'de üniversite mezunu olmayı gerektiren meslekler hızla artmakta ve bu


mesleklerde en yüksek ücret alınabilmektedir. Gelecek on yılda özellikle eğitim ve
sağlık sektöründe, işletme ve profesyonel hizmet alanlarında en fazla çalışana ihtiyaç
duyulacaktır.

Çalışmanın Etkileri

9
 insanların sahip oldukları meslekler ve yaptıkları işler kimliklerine yansımaktadır.
Yetişkinler, yaşamlarının üçte birini iş yerinde geçirmektedir. Amerika'da üniversite
eğitimi alan öğrencilerin % 80'i kısmi-zamanlı bir işte çalışmaktadır. Üniversite eğitimi
esnasında çalışmanın hem artı hem de eksi sonuçları vardır. işsizlik. iş kaybının geçici,
dönemsel veya sürekli olma durumuna bakılmaksızın strese yol açmaktadır. Ev
dışında çalışmaya başlayan kadınların sayısındaki artış, işe yönelik yeni boyutların
eklenmesini yol açmıştır. Eşlerin ikisinin de dışarıda çalışması sonucunda. erkelerin ev
işlerine ve çocuk bakımına ayırdıkları zaman diliminde önemli anış görülmeye
başlanmıştır.

İş Yerinde Çeşitlilik

 ABD'de iş yerlerindeki çeşitlilik gün geçtikçe artmaktadır. Son yıllarda kadınların iş


gücündeki istihdamlarında artış gözlemlenmektedir. 20 l6 yılına kadar ABD iş gücünde
Latin kökenlilerin istihdam yüzdelerinin, Afrika kökenlilere göre artacağı
öngörülmektedir

ANAHTAR KELİMELER

AEROBİK EGZERSİZLER: Kalp ve akciğer aktivitesini uyaran sürekli egzersiz.

BAĞIMLILIK: Çeşitli madde temini ve tüketimine yönelik karşı konulmaz isteklilik durumu.

FORMEL İŞLEMLER SONRASI DÜŞÜNME: Piaget'nin öne sürdüğü soyut işlemler döneminden farklı
niteliksel özelliklere sahip düşünce yapısı. Bu düşünce yapısında yansıtıcı düşünme söz konusudur.
Yansıtıcı düşünmede, sorunların çözümlerinin durumdan duruma değişebileceği, doğruyu bulma
arayışının asla bitmeyen, sürekli bir süreç olduğu görüşleri sergilenmektedir. Aynı zamanda belirtilen
düşünme biçimi sorunların çözümünde gerçekçi olunması gerektiği, duyguların ve öznel faktörlerin
düşünme sürecini etkileyebileceği anlayışını kapsamaktadır.

14.BÖLÜM SONU ÖZETLERİ

GENÇ YETİŞKİNLİK DÖNEMİNDE SOSYAL-DUYGUSAL GELİŞİM

1) ÇOCUKTAN ERGENLİĞE GEÇİŞTE İSTİKRAR VE DEĞİŞİM

Mizaç

 Çocukluk mizaç özellikleri ile yetişkinlikteki kişilik arasındaki bağlar bireyin içinde
bulunduğu ortamdaki deneyim ve tecrübelerine bağlı olarak değişim sergileyebilir.
Erken çocukluk dönemindeki üst düzey hareketlilik genç yetişkinlikte hareketlilik
özellikleriyle ilişkilidir. Genç yetişkinler ergenlere göre daha az duygusal iniş çıkışlar
yaşar, daha fazla sorumluk alır ve riskli davranışları daha az sergilerler. Bazı
durumlarda çocukluk döneminde gözlemlenen belirgin mizaç özellikleri genç
yetişkinlikte uyum sorunlarına yol açabilmektedir.

Bağlanma
10
 Güvenli, kaçınan ve kaygılı olmak üzere üç tür bağlanma söz konusudur. Genç
yetişkinlik dönemindeki bağlanma stilleri çeşitli ilişki yapıları ve gelişim örüntüleri ile
ilişkilidir. Örneğin güvenli bağlanmaya sahip bireyler güvensiz bağlanan bireylere göre
daha olumlu ilişki yapıları sergilemektedir. Benzer şekilde kaygılı ve kaçman
bağlanma stiline sahip bireyler güvenli bağlanmaya sahip bireylere göre daha fazla
depresyon ve ilişki sorunları yaşamaktadır.
2) ÇEKİCİLİK, AŞK VE YAKIN İLİŞKİLER

Çekicilik

 Tanıdıklık yakın ilişkileri başlatmaktadır. Kendimize benzer insanlarla ilişki kurmayı


tercih etmekteyiz. Kendi kendini onaylama ve eşleşme ilkeleri bu durumu
açıklamaktadır. İlişkilerin başarılı olabilmesi için kişiliklerde benzerlik özellikle
önemlidir. Fiziksel çekicilik kriterleri zaman içinde kültürden kültüre değişiklik
sergileyebilir.

Aşkın Türleri

 Arkadaşlık, romantik aşk, samimi aşk ve mükemmel aşk şeklinde farklı aşk türleri söz
konusudur. Arkadaşlık yetişkinlik dönemi gelişimde özellikle duygusal destek
bağlamında önemli rol oynamaktadır. Romantik aşk, diğer bir ifadeyle tutkulu aşk
tutku, cinsellik ve hem olumlu hem olumsuz karışık duygular içermektedir.

Aşkın Son Bulması

 Yakın ilişkilerin sonlandırılması travmatik sonuçlara yol açabilmekle birlikte bazı


bireyler bu durumu başarılı bir şekilde kişisel gelişim fırsatı olarak
değerlendirebilmektedir.

3) YETİŞKİN YAŞAM BİÇİMLERİ

Yalnız Yetişkinler

 Yalnız yaşamak artan bir hızla baskın yaşam tarzı haline gelmektedir. Bağımsızlık bu
yaşam biçiminin olumlu boyutlarındandır. Yakınlık, yalnızlık ve olumlu kişilik
geliştirmek yalnız yetişkinlerin evlilik odaklı toplumlarda baş etmeleri gereken
zorluklardır

Birlikte Yaşayan Yetişkinler

 Birlikte yaşam artan bir hızla popüler bir yaşam biçimi olmakla birlikte araştırmacılar
birlikte yaşamanın zamanlamasına bağlı olarak, bu tür yaşam biçimi ile olumsuz
evlilikler arasında ilişki dile getirmektedir. Olumsuz evlilik örüntüleri birlikte yaşamın
nişanlılık öncesi başladığında daha fazla görülmektedir.

Evli Yetişkinler

11
 ABD'de insanların evlilik yaşları artmaktadır. Evlenme oranlarındaki düşmeye rağmen
Amerikalıların çoğunluğu halen evli durumundadır. Evliliğin olumlu sonuçları daha
fazla fiziksel ve ruhsal sağlık ve daha uzun ömür olarak görülmektedir.

Boşanmış Yetişkinler

 ABD' de 20. Yüzyılın başında kayda değer artış sergileyen boşanma hızı l 980'li yıllarda
düşmeye başlamıştır. Boşanma duygusal örüntüler içeren karmaşık yapıda bir
olgudur. Boşanmış hem kadın hem de erkekler yalnızlık, kaygı ve yeni ilişkilerde
sorunlar yaşayabilmektedir.

Tekrar Evlenen Yetişkinler

 Yetişkinler boşanma sonrası tekrar evlenmeye karar verdiklerinde bu kararı çok çabuk
uygulamaktadır. Erkekler kadınlardan çok daha hızlı tekrar evlenmektedir. Tekrar
evlilikler yetişkinlere bazı kazançlar sağlamakla birlikte bazı sorunlara da yol
açmaktadır. Tekrar evlilikler birinci evliliklere göre daha az kalıcı olmakta ve tekrar
evlenen yetişkinlerin ruh sağlığı ilk evliliklerdeki yetişkinlere göre daha sorunlu
olmaktadır. Fakat tekrar evlilikler yetişkinlerin (özellikle kadınların ) maddi
durumunda iyileşmelere yol açmaktadır. Çocuklu yetişkinlerin kurduğu aileler farklı
büyüklükte ve yapıda olmaktadır.

Gey ve Lezbiyenler

 Gey ve lezbiyen çiftlere ilişkin en ilginç bulgu bu çiftlerin ilişki örüntülerinin


heteroseksüel çiftlerin ilişkilerine ne kadar çok benzediğidir.

4) EVLİLİK VE AİLE

Başarılı Evlilikler

 Gottman'nın araştırma sonuçlarına göre yolunda giden evliliklerde çiftler aşk haritası
oluşturmakta, sevgi ve hayranlık beslemekte, yüzlerini birbirlerine çevirmekte,
partnerinin etkilerine açık olmakta, çözülebilir sorunları çözmekte, kararlarında
inatlaşmamakta ve ortak anlam oluşturmaktadırlar.

Ebeveyn Olmak

 Aileler gün geçtikçe küçülmekte, birçok kadın kariyerlerini oturtana kadar çocuk
sahibi olmayı ertelemekteler. Yetişkinliğin erken dönemlerinde bebek sahibi olmanın
yanı sıra geç dönemlerde de çocuk sahibi olmanın yararları vardır.

Boşanmayla Baş Etme

 Hetherington bireylerin boşanma sonrası sergiledikleri tutum ve davranışları altı


kategoride toplamaktadır: güçlüler, yeterince iyiler, arayış içindekiler, özgürlükçüler,
başarılı yalnızlar ve mağluplar. Boşanan çiftlerin yaklaşık % 20'si boşanma sonrası
daha donanımlı ve uyumlu hale gelmektedir.

12
5) CİNSİYET, İLİŞKİLER VE BENLİK GELİŞİMİ

Cinsiyet ve iletişim

 Tanen, iletişim biçimlerini çoğunlukla kadınların tercih ettikleri uyumlu konuşma ve


erkeklerin tercih ettiği resmi/rapor konuşma olarak ayırmaktadır. Meta analiz
çalışmalarında genel iletişimde cinsiyet farklılıkları tespit edilememesine rağmen son
yıllarda gerçekleştirilen araştırmalarda kadın ve erkeklerin kullandığı kelimeler gibi
iletişimin belirli boyutlarında bazı cinsiyet farklılıkları dile getirilmektedir.

Kadınların Gelişimi

 Cinsiyet konusunda bazı uzmanlar kadınların erkeklere göre daha fazla ilişki eğilimli
olduklarını ve ilişkilerinde diğer insanların gelişimine odaklandıklarını öne
sürmektedir. Eleştirmenler ise kadınların ve erkeklerin ilişkilerinde belirtilenden daha
fazla bireysel farklılık söz konusu olduğunu iddia etmektedir. Birçok uzman ise
kadınların ilişkilerde donanımlarının yanı sıra öz-motivasyonlarına da önem vermeleri
gerektiğini dile getirmektedir.

Erkeklerin Gelişimi

 Geleneksel erkek rolleri ciddi biçimde sertlik ve gerginlik içermekte ve bu durum da


erkeklerin sağlıklarını olumsuz etkilemektedir. Aynı zamanda belirtilen roller
kadınlarla eşitlikçi ilişkiyi ve diğer erkeklerle olumlu duygusal bağları değersiz
görmektedir

ANAHTAR KELİMELER

DENKLİK HİPOTEZİ: Soyut olarak kendimizden daha çekici kişileri tercih etmemize rağmen, gerçek
yaşamda kendi çekicilik düzeyimize yakın birini seçeriz.

KENDİ KENDİNİ DOĞRULAMA: Kendilerine benzeyen insanların niçin kendilerine çekici geldiğine
yönelik açıklama. Başkalarının tutum ve davranışları bizimkilerine benzediğinde kendi tutum ve
davranışlarımız desteklenmiş ve onaylanmış olmaktadır.

ROMANTİK AŞK: Aynı zamanda tutkulu aşk adı da verilmektedir. Romantik aşk kuvvetli cinsellik
içermekte ve çılgın unsurlar içermekte ve genellikle aşk ilişkilerinin ilk dönemlerinde baskın
olmaktadır.

SAMİMİ AŞK: Bu tür aşk yoldaş, arkadaş aşkı olarak da ifade edilmektedir. Bireyler birbirlerinin
yanında olmak istemekte ve birbirlerine şefkat duymaktadır .

GÜVENLİ BAĞLANMA STİLİ: İlişkilerinde olumlu görüşe sahip olan, başkalarına kolaylıkla
yakınlaşabilen ve romantik ilişkilerinde daha az sorun ve daha az stres yaşayan yetişkinleri
yansıtmaktadır.

KAÇINMACI BAĞLANMA STİLİ: Romantik ilişkilere girmekten kaçınan ve ilişkilerinde partnerinden


kendini uzak tutmaya çalışan yetişkinleri yansıtmaktadır.

KAYGILI BAĞLANMA STİLİ: Yakınlaşmayı isteyen, daha az güvenen daha fazla duygusal, kıskanç ve
sahiplenici özellikler sergileyen yetişkinleri yansıtmaktadır.

13
UYUMA DAYALI KONUŞMA: iletişim dil, tarafların bir· birlerine bağ kurmasına yönelik müzakere
ilişkilerini barındıran iletişim biçimi.

RESMİ /RAPOR KONUŞMA: Bilgi vermek üzerine kurulu iletişim biçimi. Resmi konuşmaları
kapsamaktadır.

15.BÖLÜM SONU ÖZETLERİ

ORTA YETİŞKİNLİKTE FİZİKSEL VE BİLİŞSEL GELİŞİM

1) ORTA YETİŞKİNLİĞİN DOĞASI

Değişen Orta Yaş

 Daha çok insan ileri yaşa kadar yaşadıkça, orta yaşın daha sonra ortaya çıkabileceğini
düşünürüz. Gelişimcilerin, orta yaşı çalışmaya başlamalarının temel nedeni, bu
döneme giren kişilerin sayısındaki ani anıştır.

Orta Yetişkinliğin Tanımlanması

 Orta yaş çok çeşitli bireysel değişiklikleri içerir. Zihindeki bu değişikliklerle, biz orta
yetişkinliğe yaklaşık 40-45 yaşlarında girildiğini ve yaklaşık 60-65 yaşlarında çıkıldığını
düşünürüz. Orta yetişkinlik biyolojik ve sosyo-kültürel faktörlerin olduğu kadar kazanç
ve kayıpların da birbirini dengelediği yaş dönemi olarak düşünülebilir. Bazı uzmanlar,
sosyo-kültürel faktörlerin orta yaştaki gelişimi biyolojik faktörlerden daha çok
etkilediği sonucuna varmıştır.
2) FİZİKSEL GELİŞİM

Fiziksel Değişimler

 Orta yaştaki fiziksel değişikler genellikle yavaş yavaş olur. Genetik ve yaşam biçimi
gibi faktörler, kronik hastalıkların olup olmayacağı ve ne zaman olacağında önemli rol
oynar. Orta yetişkinlikteki fiziksel değişiklikler, fiziksel görünüşteki değişimler
(kırışıklıklar, yaşlanma lekeleri ); boy ( kısalma) ve kilo (artma); güç, eklemler ve
kemikler; görme ve d uyma; kardiovasküler sistem; akciğerler ve uyku.

Sağlık ve Hastalık

 Ona yaşta, kaza sıklığı d üşer ve bireyler grip ve alerjilere daha az yatkın olurlar.
Kronik bozukluklar erken yetişkinlikte nadiren görülür, orta yetişkinlikte artar ve geç
yetişkinlikte daha yaygın olur. Eklem iltihabı ona yaşta başı çeken kronik hastalıktır,
bunu hipertansiyon izler. Erkekler ona yaşta daha çok ölümcül kronik hastalıklara
yakalanır, kadınlar daha çok ölümcül olmayan hastalıklara yakalanır. Bağışıklık sistemi
fonksiyonları yaşla azalır. Duygusal stres kardiovasküler hastalığa yol açan önemli bir
faktördür. Kronik olarak stresli durumlarda yaşayanların sigara içme, aşırı yeme ve
egzersiz yapmama ihtimali daha fazladır. Bütün bu stresi içeren davranışlar
kardiovasküler hastalıklarla ilişkilidir. Kültür kroner hastalıklarda önemli rol oynar.

14
Ölüm Oranları

 Orta yetişkinlikte, kronik hastalıklar temel ölüm sebebidir. Günümüze kadar,


kardiovasküler hastalık orta yaşta öncül (leading) ölüm sebebiydi, fakat şu an kanser
bu yaş grubunda öncül ölüm sebebidir.

Cinsellik

 Klimakterik, ( kadınlarda menapoz dönemi) doğurganlığın azaldığı orta yaşa geçiştir.


Kadınların büyük çoğunluğunun 40'ların sonlarında ve 50'lerin başlarında ulaştığı
menopozla ilişkili ciddi fiziksel ve psikolojik sorunları yoktur, fakat menopoz önemli
bir işarettir çünkü çocuk doğurma kapasitesinin bittiğine işaret eder. Hormon takviye
terapisi ( HTI), yumurtalıklar tarafından üretilen üreme hormonu seviyesindeki
düşüşü düzenler. HTI çeşitli türdeki östrojenden ve genellikle progestinden oluşur.
HTI ile ilişkili risklere ilişkin veriler, uzun dönemli kullanımlarının ciddi şekilde
değerlendirilmesini önerir. Orta yaşta testesteron seviyesi düşmesine rağmen,
erkekler çocuk yapma yeteneklerini kaybetmez. Erkek menopozu, kadınların
östrojenindeki ani düşüş gibi olmaz. Cinsel davranışlar ona yetişkinlikte ilk
yetişkinlikten daha nadir ortaya çıkar. B una rağmen, orta yaşlı yetişkinlerin
çoğunluğu sekse orta düzeyde ya da yoğun ilgi gösterir.
3) BİLİŞSEL GELİŞİM

Zeka

 Horn, kritalize zekanın ( birikmiş bilgi ve sözel yetenekler) orta yaşta artmaya devam
ederken, akıcı zekanın (soyut muhakeme yeteneği) düşmeye başladığını düşünür.
Schaie ve Willis, zihinsel yeteneklerin boylamsal ölçümlerde enlemesine-kesitsel
ölçümlere göre orta yetişkinlikte daha fazla düşüş olduğu nu ve ilerlemelerin daha
yüksek olduğunu belirtmiştir. En yüksek dört zihinsel yetenek ( kelime bilgisi, sözel
bellek, tümevarımsal muhakeme ve mekansal oryantasyon) orta yaşta ortaya çıkar.
Yakın zamandaki analizler, orta yetişkinlik boyunca zihinsel yetenekteki ciddi bireysel
farklılıkları gösterir ve bazı yeteneklerdeki farklılıkların ileri yetişkinlikteki bilişsel
kusurların diğerlerinden daha yordayıcı olduğu nu işaret eder. Salthouse, bazı bilişsel
fonksiyonlardaki d üşüşün ilk yetişkinlikte başladığını ve 50'1i yaşlara doğru devam
ettiğini belirtmiştir. Yaşa bağlı bilişsel fonksiyonlarla ilişkili nörobiyolojik
fonksiyonların bazı yönlerindeki d üşüş yakın zamanda bulunmuştur.

Bilgi İşleme Süreci

 B ilgi işleme sürecinin hızı, reaksiyon zamanıyla değerlendirilir, orta yetişkinlikte


düşmeye devam eder. Schaie ona yaşta sözel belleğin arttığını bunalmasına rağmen,
bazı araştırmacılar belleğin orta yaşta d üştüğünü bulmuşlardır. Çalışma belleği ileri
ona yaşta düşer. İnsanlar etkili stratejiler kullanmadığında, ona yaşta belleğin düşme
ihtimali artar. Uzmanlık kapsamlı, yüksek organize bilgiyi ve belli alanların
anlaşılmasını içerir. Uzmanlık, orta yetişkinlik yıllarında artar. Pratik problem çözme,
ilk ve orta yetişkinlik yıllarında durağan kalır fakat ileri yetişkinlikte düşer.

15
4) KARİYER, İŞ VE BOŞ ZAMAN

Orta Yaşta iş

 Birçok insan içi n, ona yaş şu anki işin yansıtma, ölçülme ve değerlendirilme zamanı
ve gelecekte ne yapacağını planlama zamanıdır. Önemli bir konu, insanların şu anda
yaptıkları işe devam edip etmeyeceği ya da mesleklerini ve kariyerlerini değiştirip
değiştirmeyeceğidir.

Kariyer Sorunları ve Değişiklikler

 Günümüzdeki orta yaşlı çalışanlar işin evrenselleşmesi, bilgi teknolojilerindeki hızlı


gelişim, organizasyonların düşmesi, erken emeklilik ve emeklilik maaşı ve sağlık
konularında endişelenmek gibi sorunlarla karşılaşır. Orta yaştaki meslek ya da kariyer
değişiklikleri kendi kendilerini güdüler ya da bireyleri zorlar.

Boş Zaman

 Biz sadece iyi çalışmayı öğrenmeye gereksinim duymayız, aynı zamanda boş
zamanımızda eğlenmeyi de öğrenmeye ihtiyaç duyarız. Orta yaş, fiziksel
değişikliklerden dolayı boş zaman için ve aktif emekliliğe hazırlıktan dolayı önemli bir
zamandır.
5) DİN VE HAYATIN ANLAMI

Din ve Yetişkin Hayatı

 Din, birçok Amerikalının yaşamının önemli bir boyutudur. Kadınlar dine erkeklerden
daha fazla ilgi gösterir. Dini ilgilerdeki bireysel farklılıkları düşünmek önemlidir.

Din ve Sağlık

 Bazı durumlarda, mezhepler ya da dini cemaatler insanların tıbbı tedavi almasını


teşvik etmediği için, din fiziksel sağlıkla olumsuz ilişkili olabilir. Araştırmacılar
mütedeyyinliğin sağlıkla olumlu yönde ilişkili olduğunu bulmuştur. Din bazı insanların
baş etmesinde önemli rol oynayabilir.

Hayatın Anlamı

 Frank!, varoluşumuzun sonluluğunu düşünmenin hayatın anlamını araştırmaya yol


açtığını savunur. Yaşlı akrabaların ölümüyle ve kendi yaşamlarında az zaman
kaldığıyla yüzleşen birçok orta yaşlı insan hayatın anlamını düşü nü r. Baumeister ve
Voh, anlamlı yaşamın dört temel ihtiyacı içerdiğini tartışmışlardır. Bunlar; amaç,
değerler, yeterlilik ve kendilik değeridir.

ANAHTAR KELİMELER

ORTA YETİŞKİNLİK: Ortalama 40-45 yaşlarında başlayan ve 60-65 yaşlarına uzanan gelişimsel
dönemdir

KRONİK BOZUKLUKLAR: Yavaş başlayan ve uzun süren bozukluklar olarak tanımlanır. Bu bozukluklar
ilk yetişkinlikte nadirdir, orta yetişkinlikte artar ve ileri yetişkinlikte yaygın olur.

16
KLİMAKTERİK: Doğurganlığın azaldığı orta yaşa geçiş

MENOPOZ: Kadınların menstural döneminin bitmesi, genellikle 40'1ı yaşların sonları ya da 5O'li
yaşlardır.

EREKTİL FONKSİYON BOZUKLUĞU: Tatmin edici cinsel performansa yol açan ereksiyonun
sağlanmaması ve sürdürülmemesidir.

KRİSTALİZE ZEKA: Horn'a göre orta yetişkinlikte artan birikmiş bilgi ve sözel yeteneklerdir.

AKICI ZEKA: Horn'a göre orta yetişkinlikten sonra düşmeye başlayan soyut muhakeme yapabilme
yeteneğidir.

ÇALIŞMA BELLEĞİ: Karar verirken, problem çözerken ve dili anlarken insanların bilgileri değişimlediği
ve topladığı, zihinsel 'çalışma sırası' (work bench) .

ANLAMLANDIRMA YOLUYLA BAŞA ÇIKMA: Özellikle sevdiği biri öldüğündeki kronik stres zamanında,
stresli durumun anlamını değiştirmek için inançlar, değerler ve amaçları oluşturmayı içerir.

16.BÖLÜM SONU ÖZETLERİ

ORTA YETİŞKİNLİKTE SOSYODUYGUSAL GELİŞİM

1) KİŞİLİK KURAMLARI VE GELİŞİM

Yetişkinlik Dönemleri

 Erikson, insan yaşamının yedinci basamağı olan üreticiliğe karşı verimsizlik döneminin
orta yetişkinlikte oluştuğunu söylemektedir. Üretkenliğin dört çeşidi; biyolojik,
ailesel, iş ve kültüreldir. Levinson'un teorisinde, gelişim ve değişimle ilgili gelişimsel
ödevler için farklı noktalarda uzmanlaşılmalıdır. Orta yaş dönemindeki değişikliklerde
dört çatışma türü: Gençliğe karşı yaşlılık, yıkıcı olmaya karşı yapıcı olma, erkeksi
olmaya karşı kadınsı olma, başkalarına bağımlı olmaya karşı onlardan uzak durma.
Levinson, Amerikalıların çoğunluğunu, özellikle erkeklerin, orta yaş dönemi krizi
yaşadıklarını belirtmiştir. Bununla birlikte yapılan araştırmalar ona yaş dönemi
krizinin yaygın olmadığını ortaya çıkarmıştır. Orta yetişkinlik dönemi boyunca
gelişimde önemli bireysel farklılıklar vardır.

Yaşam-Olayları Yaklaşımı

 Yaşam olayları yaklaşımının ilk versiyonuna göre, yaşanan olaylar insanların hayatında
stres oluşturan yorucu durumlar yaratır. Yaşam-olayları yaklaşımın çağdaş
versiyonunda ise yaşanan olayların bireyin gelişimini nasıl etkilediği sadece hayattaki
olaylara değil aynı zamanda arabuluculu faktörlere, olaya uyum sağlama, yaşam -
dönem ilişkisi ve sosyo-tarihsel ilişkilere bağlıdır.

17
Orta Yaş Döneminde Stres ve Kişisel Kontrol

 Araştırmacılar, genç ve orta yaş yetişkinlerinin daha yaşlı olanlara nazaran daha
stresli günlere ve daha çok sayıda strese neden olan etkileyicilere sahip olduklarını
ortaya çıkarmıştır. Ortalama olarak, kişisel kontrol algısı, yetişkinler yaşlandıkça
azalır- buna rağmen kişisel kontrolün bazı özellikleri de artar.

Orta Yaş Gelişim Bağlamları

 Neugarıen, özel bir grubun sosyal çevresinin onun sosyal saatini - bireylerin hayat
ödevlerini tamamlamasının beklendiği, kişinin kendisini ona göre ayarladığı zaman
dilimini - değiştirebileceğini savun ur. Eleştirmenler, yetişkin dönemi teorilerinin
erkek odaklı olduğunu söylerler. Çünkü onlar başarı ve kariyere çok vurgu yapar ve
ilişkilerle ilgili kadın görüşlerine yeterince yer vermezler. Orta yaş dönemi erkekler
için olduğu gibi, kadınlar açısından da heterojen bir zaman dilimidir. Bazı kadınlar
açısından, orta yaş dönemi, yaşamlarının çok önemli safhasıdır. Bir çok kültür açık bir
ona yaş kavramına sahip değildir. Birçok sanayileşmiş toplumda, kadının statüsü orta
yaş döneminde gelişir.
2) İSTİKRAR VE DEĞİŞİM

Boylamsal Çalışmalar

 Costa ve McCrae'nin Baltimore Çalışmasında, Beş Büyük kişilik faktörü -açıklık,


sorumluluk, dışadönüklük, yumuşak başlılık ve nevrotiklik - önemli ölçüde sabitlik
göstermiştir. Bununla birlikte, Beş Büyük kişilik faktörü üzerine yapılan son bir
metaanaliz, yetişkinlik yılları boyunca, en fazla değişikliğin ilk yetişkinlik döneminde
olmak üzere, belirli faktörlerde artış ve düşüşler olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Berkeley Boylamsal Çalışmalarında istikrar - değişim tartışmasındaki uç noktalar
desteklenmemiştir. En sabit özellikler entelektüel oryantasyon, öz-güven ve yeni
deneyimlere açıklık oluşturmuştur. En fazla değişiklik gösteren özellikler ise bakım,
düşmanlık ve öz-kontrol olmuştur. Helson'un Milis Kolej Çalışması aile merkezli ve
kariyer merkezli kadınlar ve bunların hiç birinden olmayan kadınlar diye ayrılmıştır.
Kırk yaşlarının ilk döneminde, kadınlar Levinson'un erkekler için belirttiği görüşlerin
bir çoğunu yaşamıştır. Bunun yanında, kadınlar orta yaş dönemi krizinden ziyade orta
yaş dönemini bilinçli olarak geçirmektedir. George Vaillant 'ın araştırması 50'li yaştaki
bir takım özellikler ile 75 ile 80 yaşlarının sağlık ve iyi olma gibi özellikleri arasında
ilişkiler olduğu ortaya koymuştur.
3) YAKIN İLİŞKİLER

Orta Yaşta Aşk ve Evlilik

 Orta yaş döneminde, özellikle birçok yıl süren evliliklerde sevgi (aşk) artar. orta yaş
grubu yetişkinlerin büyük çoğunluğu evliliklerinin çok iyi ya da mükemmel olduğunu
belirtmektedir. Araştırmacılar son zamanlarda, orta yaş dönemi boşanma risklerinin
boşanan genç yetişkinlerinkine göre çok daha az olabileceğini ortaya çıkarmıştır.

18
Boş Yuva ve Yeniden Doldurulması

 Bir zamanlar düşünüldüğü gibi evlilik doyumunu azaltmasından ziyade, boş yuva çoğu
ebeveyn açısından doyumu artırır. Başarısız bir kariyer veya boşanmayı izleyen
gittikçe artan sayıda genç yetişkin, ebeveyniyle yaşamak için eve dönmektedir. Kimi
genç yetişkin yirmili yaşların sonuna kadar evden ayrılmaz, çünkü maddi olarak
ayakta duramamaktadırlar.

Kardeş ilişkileri ve Arkadaşlıklar

 Kardeş ilişkileri hayat boyunca devam eder. Kimisi yakın, kimisi uzaktır. Arkadaşlıklar
orta yaş döneminde önemini korumaya devam eder.

Büyük Ebeveynlik

 Farklı büyük ebeveynlik rolleri ve stilleri vardır. Büyükanneler büyükbabalara göre


torunlarıyla çok daha fazla vakit geçirir ve büyükanne rolü büyükbabalarınkine göre
nesiller boyunca bağları sürdürmek için daha büyük sorumluluklar gerektirir. Büyük
ebeveynlik profili boşanma ve yeniden evlenme gibi faktörlerden dolayı
değişmektedir. Gittikçe artan sayıda Amerikalı çocuk büyük ebeveynleriyle
yaşamaktadır.

Nesillerarası lişkiler

 Aile üyeleri genellikle nesiller boyunca bağlarını sürdürür. Anne ve kız çocukları en
yakın ilişkilere sahiptir. "Sandwic" ya da "ezik nesil" diye adlandırılan orta yaş dönemi
nesli, nesilleri birbirine bağlamada önemli bir rol oynar.

ANAHTAR KELİMELER

ÇAĞDAŞ YAŞAM-OLAYLARI YAKLAŞIMI: Bu yaklaşımda yaşam olayının bireyin gelişimini etkilemesi,


sadece olayın kendisine değil, aynı zamanda dolaylı değişkenlere, bireyin yaşam olayına uyumuna,
yaşam dönemi ve sosyo-tarihsel bağlama bağlıdır.

SOSYAL SAAT: Bireylerden evlenmek, çocuk yapmak veya bir kariyer kurmak gibi, yaşam görevlerini
yerlerine getirmeleri beklenen zaman dilimi.

KİŞİLİĞİN BEŞ BÜYÜK FAKTÖRÜ: Duygusal denge, dışa dönüklük, yaşantıya açıklık, yumuşak başlılık
ve sorumluluk.

BOŞ YUVA SENDROMU: Çocuklar evden ayrıldıktan sonra aileler arasında evlilik doyumu azalır, çünkü
aileler çocuklarından oldukça fazla mutluluk alırlar.

19

You might also like