You are on page 1of 153

TÜRKÇE DİL BİLGİSİ

1. GİRİŞ
Yeryüzünde konuşulan ortalama 4000 dilden
sadece 118’i devlet dili olabilmiştir. Bunlardan
biri de Türkçedir.

En çok konuşulan on dil:


Çince, İspanyolca, İngilizce, Fransızca, Arapça,
Hintçe, Bengalce, Portekizce, Rusça ve Türkçe
Dünya dilleri biçim (yapı) ve kaynak (köken)
bakımından iki grupta değerlendirilir.
A- BİÇİM (YAPI) BAKIMINDAN DÜNYA DİLLERİ:

1.TEK HECELİ DİLLER:


Bu dillerde her kelime tek heceden ibarettir.
Kelimelerin çekimli şekilleri yoktur, yani daima
kök durumundadır. Cümle çekimsiz kelimelerin
bir araya gelmesiyle oluşturulur. Cümlenin
anlamı genellikle kelimelerin sıralanışından
anlaşılır. Konuşmada ise birbirine çok benzeyen
kelimeleri ayırt etmek üzere çok zengin bir vurgu
sistemi oluşturulmuştur. Çin ve Tibet dilleri bu
gruba girer. (Vietnam , Bask, Himalaya, Afrika
dilleri…)
ÖRNEK:
Çince → “ vo yav kan şu ”

cümlenin çevirisi: “ ben istemek bakmak kitap ”

cümlenin Türkçe söylenişi: “Ben kitap okumak istiyorum.”

NOT: Tek heceli dillerde birleşik sözcükler dahi birbirinden


ayrı yazılır:

Çince → “ dien sı ci ”

çevirisi: “ elektrik görme cihaz ”

Türkçesi: “ televizyon ”
2.BİTİŞKEN (EKLEMELİ) DİLLER
Bu gruptaki dillerde tek veya çok heceli kökler ile bunlara
eklenen çeşitli ekler vardır. Sözcük köklerinin başına ya da
sonuna getirilen ekler, anlam ve görev değişikliği yapar.

Eklemeli dillerin en tipik örneği Türkçedir. Türkçe yapısına


göre sondan eklemeli bir dil olduğu için, ekler her zaman
kökten sonra getirilir.

NOT: Türkçe yapısına göre sondan eklemeli bir dildir.


Eklemeli dillere Moğolca, Japonca, Korece, Mançuca,
Tunguzca gibi Altay dilleri ile Fince, Macarca gibi Ural
dilleri de girer.
ÖRNEK:

“ batılılaştırmak ”

bat – ı – lı – laş – tır – mak


KÖK YE YE YE YE YE

batmak → batı → batılı → batılılaşmak →


batılılaştırmak

“ Damdan düştüm. ”

Dam – dan düş – tü – m

KÖK ÇE KÖK ÇE ÇE
3. BÜKÜMLÜ DİLLER:
Bu gruba giren dillerde tek veya çok heceli kökler vardır.
Yeni sözcükler türetilirken, sözcüklerin köklerindeki ünlüler
değişir. Böylece köklerde bir iç kırılma meydana gelir.
Sözcüğün kökündeki ünsüzlerden oluşan asıl sesler yeni
sözcükte de korunur. Değişiklik ünlülerde olur.
Bükümlü diller kendi aralarında KÖK BÜKÜMLÜ VE GÖVDE
BÜKÜMLÜ olmak üzere ikiye ayrılır. ARAPÇA ‘’Kök
Bükümlü’’ , ALMANCA, FRANSIZCA, İNGİLİZCE gibi diller
‘’Gövde Bükümlü’’ dür.
ÖRNEK:

Arapça → “ ketebe ” (yazdı)


. “ kâtib ” (yazan)
. “ mektûb ” (yazılmış şey)
. “ mekteb ” (yazma yeri, okul)

. “ kitabe ” (yazıt)
B- KAYNAK (KÖKEN)
BAKIMINDAN DÜNYA DİLLERİ

1. HİNT-AVRUPA DİL AİLESİ:


Avrupa ve Asya olmak üzere iki kola
ayrılır.
a) Avrupa Kolu:
*Germen Dilleri: Almanca, İngilizce,
Flemenkçe, İskandinav dilleri…

*Roman Dilleri: Latince, Fransızca,


İspanyolca, İtalyanca, Portekizce…

*Slav Dilleri: Rusça, Bulgarca, Sırpça,


Lehçe…

*Baltık dilleri, Kelt dilleri, Yunanca,


Arnavutça
b) Asya Kolu:

*Sanskrit ve bugünkü Hint dilleri

*Farsça ve diğer İran dilleri

*Ermenice
2. HAMİ-SAMİ DİL AİLESİ
Arapça, Süryanice, Habeşçe, İbranice,
Aramice, Akatça ve Kıpti dilleri.
3. BANTU DİL AİLESİ

Orta ve Güney Afrika’da konuşulan


diller.
4. ÇİN-TİBET DİL AİLESİ

Çince, Tibetçe, Tayland ve Burma


dilleri
5. URAL- ALTAY DİL AİLESİ

Hepsi bitişken dillerdir.


Hepsinde belli bir derece ünlü uyumu
vardır.
Söz diziminde sözcüklerin sıralanışı
aynıdır.

Bu aile iki ana gruba ayrılır :


a) URAL KOLU:

*Fin-Ugor dilleri

*Samoyed dilleri
b) Altay Kolu:

*Türkçe
*Moğolca
*Mançu-Tunguz dilleri
*Japonca
*Korece
TÜRKLERİN KULLANDIĞI ALFABELER

1- Göktürk Alfabesi
2- Uygur Alfabesi
3- Arap Alfabesi
4- Kiril Alfabesi
(Dağılan SSCB’de yaşayan Türkler
kullandılar.
5- Latin Alfabesi (1928 yılında kabul
edilen resmi alfabe)
TÜRKÇEDE SESLER
SES:
Akciğerden gelen havanın ses yoluyla meydana
getirdiği titreşime ses denir. Ses,dili oluşturan en
küçük birimdir.

HARF:
Sesin yazıdaki karşılığıdır. Bir dildeki harflerin
belirli bir sıraya göre diziliş bütününe alfabe denir.
Türk alfabesi, Latin harfleri esas alınarak 1353
sayılı ‘’Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki
Hakkındaki Kanun’’ ile kabul edilmiştir.
TÜRKÇEDE ÜNLÜ HARFLER
Ses yoluyla herhangi bir engele çarpmadan
çıkan seslere ÜNLÜ denir.

Türkçede 8 ünlü vardır:


a, e ,ı, i, o, ö, u, ü
Çıkış yeri ve dilin durumuna göre:
KALIN ÜNLÜLER: a, ı, o, u
İNCE ÜNLÜLER: e, i, ö, ü

Dudakların durumuna göre:


DÜZ ÜNLÜLER: a, e, ı, i
YUVARLAK ÜNLÜLER: o, ö, u, ü

Ağzın durumuna göre:


GENİŞ ÜNLÜLER: a, e, o, ö
DAR ÜNLÜLER: ı, i, u, ü
BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU
Bir sözcüğün birinci hecesinde kalın bir
ünlü bulunuyorsa, diğer hecelerdeki
ünlüler de kalın; ince bir ünlü bulunuyorsa
diğer hecelerdeki ünlüler de ince olur.
a, ı, o, u ------------ a, ı, o, u

e, i, ö, ü ------------ e, i, ö, ü
ilk hece ------------ sonraki hece(ler)

Türkiye , gözlükçü, sevgili


kâğıttan, tutacak, sorun
Not: “-yor, -ken, -ki, -leyin, -daş, -gil, -mtrak”
ekleri büyük ünlü uyumunu bozabilir.
Geliyor, kaçarken, sabahleyin, meslektaş,
halamgil, yeşilimtrak

Not: Tek heceli sözcüklerde ve bileşik sözcüklerde


büyük ünlü uyumu aranmaz.
Hanımeli, Gaziantep, çekyat, bilgisayar

Not: Yabancı dillerden dilimize giren sözcüklerde


büyük ünlü uyumu bulunmayabilir.
Telefon, sinema, şikayet, mektup, istasyon

Not: Bazı Türkçe sözcükler, zamanla ne


uğrayarak büyük ünlü uyumu dışına çıkmıştır.
Ana /Anne Karındaş /Kardeş Alma /Elma
KÜÇÜK ÜNLÜ UYUMU
Düzlük- yuvarlaklık uyumu da denir. Dikkat
edilmesi gereken iki kural vardır:
1-Bir sözcükte, ilk hecede düz ünlü harf varsa,
sonraki hecede de düz ünlü bulunmalıdır.
a, e, ı, i-------------a, e, ı, i
ilk hece --------------sonraki hece
anlamak, esmerleşmek, kayın, ısıtmak, incelemek
2-İlk hecede yuvarlak ünlü harf varsa, sonraki
hecede ya dar-yuvarlak, yada düz-geniş ünlü
bulunmalıdır.
o, ö, u, ü-------------a,e veya u,ü
ilk hece -------------sonraki hece
yorgun, öğütmek, yumurta, üzgün
***İçinde a bulunan heceden sonra
gelen hecede ya a ya da ı olur.

Sarılmak, satış, dalgın, yarar, kapalı


***İçinde e bulunan heceden sonra
gelen hecede ya e ya da i olur.

Emekçi, sezgi, ekmek, yergi, deneyim


***İçinde ı bulunan heceden sonra
gelen hecede ya ı ya da a olur.

Islık, ışık, ıslanmak, ırak, ırgat


***İçinde i bulunan heceden sonra
gelen hecede ya i ya da e olur.

İzlemek, bilimsel, işleyiş, itici,


irdelemek
***İçinde o bulunan heceden sonra
gelen hecede ya a ya da u olur.

Kolluk, yorgun, soluk, koyu


***İçinde ö bulunan heceden sonra
gelen hecede ya e ya da ü olur.

Gömü, görgü, köprü, kötülük

DİKKAT: Türkçe bir sözcükte ilk


heceden sonraki hecelerde asla o ya
da ö olmaz !!!
***İçinde u bulunan heceden sonra
gelen hecede ya u ya da a olur.

Uzanmak, uygun, uyku, kullanmak


***İçinde ü bulunan heceden sonra
gelen hecede ya ü ya da e olur.

Bütünlük, üstelemek, düzmece


*Küçük ünlü uyumunda hece hece ilerlemek
esastır. Bir başa, bir sona bakılmaz. Yani
sözcüğün ilk ünlüsüyle son ünlüsü uyuşmayabilir.
Ufaklık > u'dan sonra a, a'dan sonra ı gelebilir.
Sobacı > o'dan sonra a, a'dan sonra ı gelebilir.

Gelenek, eskimiş, izleyici, kayalık, umutsuz,


üzüntü, sulak, köpek
UYGULAMA:

sÜ rA hİ
ilk hecede Ü, ikinci hecede A
UYGUN

ikinci hece A, son hece İ


UYGUN

Sözcük küçük ünlü uyumuna uyar.


*Küçük ünlü uyumuna aykırı bazı Türkçe
kelimeler de vardır: avuç, avurt, çamur, kabuk,
kavuk, kavun, kavur-, kavuş-, savur-, yağmur.

*Küçük ünlü uyumu, alıntı kelimelerde aranmaz:


aktör, alkol, bandrol, daktilo, doktor, horoz,
kabul, kitap, konsolos, muzır, mühim, mümin,
müzik, profesör, radyo, vakur.

*Küçük ünlü uyumuna aykırı kelimelere getirilen


ekler, kelimenin son ünlüsüne uyar: kavun-u,
konsolos-luğ-u, mümin-lik, müzik-çi, yağmur-luk.

*-ki aitlik eki yalnızca birkaç örnekte küçük ünlü


uyumuna uyar: bugünkü, dünkü, öbürkü.
TÜRKÇEDE ÜNSÜZ HARFLER
Ses yolunda herhangi bir engele çarparak çıkan
seslere ünsüz denir.
Dilimizde 21 ünsüz vardır. b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j,
k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z

Ünsüzler, ses tellerinin titreşime uğrayıp


uğramamasına göre ikiye ayrılırlar.
1-YUMUŞAK (Tonlu) ÜNSÜZLER: Ses telleri
titreşir. B, C, D, G, Ğ, J, L, M, N, R, V, Y, Z

2-SERT (Tonsuz) ÜNSÜZLER: Ses telleri


titreşmez. Ç, F, H, K, P, S, Ş, T
***

FıSTıKÇı ŞaHaP
tüm ünsüzler sert ünsüzdür.
Kökeni Türkçe olan sözcüklerin sonunda B,
C, D, G ünsüzleri bulunmaz. Ancak, anlam
farkını belirtmek üzere AD, OD, SAC gibi
birkaç sözcüğün yazılışında buna uyulmaz.

AD: isim AT: binek hayvanı


OD: ateş OT: bitki
SAC: yassı demir SAÇ: baştaki kıl
Dilimizdeki HAC, YÂD, ŞAD gibi birkaç
örnek dışında, alıntı sözcüklerde
tonsuzlaşma (sertleşme) kuralına uyulur.

Sebep (sebeb)
Kitap (kitab)
Bent (bend)
Cilt (cild)
Bant (band)
Renk (reng)
vb.
ÜNSÜZ SERTLEŞMESİ (BENZEŞME) KURALI:

f, s, t, k,ç, ş, h, p harfleri ile biten bir kelimeye c,


d, g harfleri ile başlayan bir ek gelirse, ekin
başındaki yumuşak harfler sertleşir. Buna göre; c-
ç, d-t, g-k olur. Yani, Türkçe'de sert ünsüzlerden
sonra yumuşak ünsüzler gelmez. Sonunda sert
ünsüz bulunan kelimelere yumuşak ünsüzle
başlayan ek getirilemez.
Örnek:
Kebap-cı→kebapçı
Yavaş-ca→yavaşça
Ayak-cak→ayakçak
Ayak-da→ayakta
Yurt-dan→yurttan,
Ses-deş→sesteş
Yap-dı→yaptı
Aç-dır→açtır
At-gı→atkı
Seç-gin→seçkin
Çalış-gan→çalışkan
NOT : Bu kural, sayıların rakamla
yazılışlarında da geçerlidir. Buna
göre rakamlar okunur ve okunuşu
p, ç, t, k, f, h,s, ş harflerinden
biriyle biterse, ekler de sertleşir.
Buna uyulmazsa yazım yanlışı
yapılmış olur.
Örnek :
Saat 3'de geldim. (Yanlış)
Saat 3'te geldim (Doğru)
Özel Durumlar
1.Bazı birleşik kelimelerin bu kurala
uymadığı görülür : Dikdörtgen, Akciğer...
2.Bazı matematik terimlerinin bu kurala
uymadığı görülür: Üçgen, beşgen..
3.–de, da bağlacı, başlı başına bir kelime
olduğu için p, ç,t,k,f,h,s,ş harfleriyle biten
kelimelerden sonra gelse bile sertleşme
kuralına uymaz. Zaten de, da bağlacını –d,
-t ekinden ayıran en önemli özelliklerden
biri de budur.
Gitsek de olur, gitmesek de..
ÜNSÜZ YUMUŞAMASI KURALI

“p, ç, t, k” seslerinden biri ile biten Türkçe


veya yabancı kelimelere ünlü ile başlayan
ekler (yapım veya çekim eki) getirilince,
kelime sonundaki sert ünsüz yumuşar ve
“b, c, d, g/ğ”ye dönüşür.

ağaç→ağaca çocuk→çocuğu
senet→senedin dolap→dolabın
ekmek→ekmeği kitap→kitabım
tüfek→tüfeği diyalog→diyaloğu
Sanat, millet, devlet, ahlâk,
cumhuriyet, evrak, hukuk, sepet gibi
bazı yabancı kelimelerde yumuşama
olmaz.

ahlâkım, merakımı, anketin, sanatı,


millete, devletin, sürati, hakikatin,
tazyiki, hukukun
Sert ünsüzle biten özel isimlerde meydana
gelen yumuşama yazıda gösterilmez,
telâffuzdan anlaşılır:

Gemlik’e (okunuşu: gemliğe), Ahmet’i


(okunuşu: ahmedi)
Yumuşama, tek heceli kelimelerde
bazen görülse de genellikle yoktur:

ip-e, suç-u, et-e, ak-ı, at-a, ok-u, aç-ı,


tok-a, alt-ında, birik-en, acık-an, lig-
in, org-um...
cep→ceb-i, kap→kab-ı, çok→çoğ-u,
taç→tac-ı, yurt→yurd-u...
UYGULAMA
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ünsüz
yumuşaması örneklenmiştir?

A) Bu resme bakarak seni anıyoruz.

B) Çocuk, akşama kadar sokakta oynuyor.

C) Sana olan borcumuzu unutamayız.

D) Serap da pek anlayışlı ve özverili


sayılmazdı.

E) Düşünceleriyle herkesi derinden etkiledi.


Aşağıdakilerin hangisinde ünsüz
benzeşmesine uymamaktan kaynaklanan
bir yazım yanlışı vardır?

A) Bugün saat 1.30'da buluşacağız.

B) Okul anılarından hasretle bahseder.

C) Gerçekden bütün bunları biz mi yaşadık?

D) İnsan olgunlaştıkça çevresindekilere


daha çok önem veriyor.

E) Duygular aldatıcı ve geçicidir bazı


insanlara göre.
ÜNSÜZ TÜREMESİ
Yabancı dillerden geçen bazı kelimeler
ünlüyle başlayan bir ek veya kelime
aldıkları zaman asıllarındaki çift ünsüz
ortaya çıkar: His-et→hisset, af-et→ affet,
hak-ı→hakkı, red-et→reddet, sır-ı→ sırrı,
hat-ı→hattı
Yan yana gelen her ses ünsüz türemesi değildir!
Hissiz, cadde, madde, ciddi
genç – cik > gencecik
bir – cik > biricik
az – cık > azıcık
ÜNLÜ DARALMASI
Sözcüklerin sonlarında bulunan geniş
ünlüler (a, e) özellikle “-yor” ekinin
darlaştırıcı özelliğinden dolayı daralarak, ı,
i, u, ü dar ünlülerine dönüşür. Buna ünlü
daralması denir.

bekl-e-yor > bekl-i-yor


kalm-a-yor > kalm-ı-yor
özl-e-yor > özl-ü-yor
soll-a-yor > soll-u-yor
“-yor” ekin den başka bir ekin ya da sesin
darlaştırma özelliği yoktur. Ancak tek
heceli olan “de- , ye-” fiilleri, kendinden
sonra gelen “y” sesinden dolayı
darlaşabilir.
de – yor > di – yor
de – yerek > di – yerek
de – yen > di – yen

Ancak bazen darlaşma olmayabilir.


de – y – ince > de – y – ince
SES DÜŞMESİ

1-Ünlü Düşmesi
Sözcüğün aslında bulunan bir ünlünün düşmesidir.
Örnek: “Yapraklar daha şimdiden sarardı.” cümlesinde
sözcüğün aslı “sarı”dır; “-ar-” eki geldiğinde sözcüğün
sonundaki “ı” düşmüştür.
Ünlü düşmesinin en yaygın kullanımı ise “Hece düşmesi”
adıyla anılan kuraldır. Buna göre, sözcüğün son
hecesinde bulunan dar ünlüler, ünlüyle başlayan bir ek
sözcüğe eklendiğinde düşer. Bu özellik bazı organ
isimlerinde, Arapçadan dilimize geçen bazı sözcüklerde,
bazı Türkçe fiillerde görülür.
sabır – ı > sabrı
akıl – ı > aklı
burun – u > burnu
gönül – üm > gönlüm

Örneğin; “Kahvaltıya hazırlanın.” cümlesinde altı çizili


söz “kahve altı” sözlerinin birleşmesinden oluşmuş, bu
sırada “kahve” sözündeki “e” düşmüştür.
2-Ünsüz Düşmesi

Sözcüğün aslında bulunan ünsüzün, ek


geldiğinde düşmesidir.
küçük – cük > küçücük
büyük – cek > büyücek örneklerinde
sözcüklerin sonlarında bulunan “k”
ünsüzlerinin düştüğü görülüyor.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde -yor ekinin
daraltıcı etkisi (özelliği) yoktur?

A) Dünden beri adını sayıklıyor.


B) Her okul çıkışı beni bekliyor.
C) Çarşıdan her gördüğünü istiyor.
D) Yapma çiçeklerden harikalar yaratıyor.
E) Yaramazlıklarını hep babasına söylüyor.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ünsüz
düşmesi vardır?

A) Onu ilk gördüğümde örgülü saçlı, küçücük bir


kızdı.
B) Yepyeni bir çağ var önümüzde yaşanacak.
C) Kısacık ömrüne birçok yararlı iş sığdırmıştı.
D) Seksen günde devr–i alem yaşamış birileri.
E) Türkçenin güzelliğine hayran olurdu.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "ünlü düşmesi"ni
örnekleyen bir sözcük vardır?

A) Özlediğimiz her şey bu kentte vardı.


B) Güzel sanatlar alanında çok ilerledik.
C) Savaşlar biterse bir gün, rahatlayacağız.
D) Odanızdaki eşyaların hepsi antika mı?
E) Kimse artık sizi rahatsız edemez.
DUDAK ÜNSÜZLERİ BENZEŞMESİ
(N-B ÇATIŞMASI)
Sözcük içinde, dudak ünsüzü “b”nin, kendisinden
önce gelen diş ünsüzü “n”yi, çıkış yeri bakımından
kendisiyle aynı olan dudak ünsüzü “m”ye
dönüştürmesidir.
Sözcük içinde “nb” seslerinin yan yana gelmesi
Türkçenin ses özelliklerine uymaz. Çünkü bu iki
ses, çıkış yerleri bakımından farklı özelliklere
sahiptir. “n” sesi, “diş” ünsüzüdür; “b” sesi ise,
“dudak” ünsüzüdür. Aynı şekilde “m” sesi de bir
“dudak” ünsüsüdür. Seslerin oluşumu bakımından
“b” sesi ile “m” sesi birbirine benzer, ancak “n’’

sesi farklıdır.
penbe → pembe

tenbel → tembel

çenber → çember

sünbül → sümbül

canbaz → cambaz

anbar → ambar

kanbur → kambur

YANLIŞ DOĞRU
NOT: Kimi sözcüklerde
(birleşik sözcükler, yer
adları, unvanlar) “nb”
sesleri değişmez.

İstanbul, Safranbolu,
onbaşı, binbaşı, sonbahar…
YAZIM KURALLARI
*CÜMLE BÜYÜK HARFLE BAŞLAR:
Ak akçe kara gün içindir.
*Cümle içinde tırnak veya yay ayraç içine alınan
cümleler büyük harfle başlar ve sonlarına uygun
noktalama işareti (nokta, soru, ünlem) konur:
Atatürk, "Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil
kanda mevcuttur!" diyor.

*Ancak iki çizgi arasındaki açıklama cümleleri


büyük harfle başlamaz:
Bir zamanlar -bu zamanlar çok da uzak değildir,
bundan on, on iki yıl önce- Türk saltanatının maddi
sınırları uçsuz bucaksız denilecek kadar
genişti.
(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
*İki noktadan sonra gelen cümleler büyük harfle
başlar:
Menfaat sandalyeye benzer: Başında taşırsan seni
küçültür, ayağının altına alırsan yükseltir. (Cenap
Şahabettin)
*Ancak iki noktadan sonra cümle niteliğinde
olmayan örnekler sıralandığında bu örnekler
büyük harfle başlamaz:
Bu eskiliği siz de çok evde görmüşsünüzdür:
duvarlarda çiviler, çivi yerleri, lekeler... (Memduh
Şevket Esendal)
UYARI: Rakamla başlayan cümlelerde rakamdan
sonra gelen kelime büyük harfle başlamaz:
2005 yılında Türk Dil Kurumunun 73. yılını kutladık.

* DİZELER GENELLİKLE BÜYÜK HARFLE


BAŞLAR
Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.


*ÖZEL ADLAR BÜYÜK HARFLE BAŞLAR
Kişi adlarıyla soyadları büyük harfle başlar: Mustafa
Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Kâzım Karabekir, Ahmet
Haşim,
Takma adlar da büyük harfle başlar:
Muhibbi (Kanuni Sultan Süleyman), Demirtaş (Ziya
Gökalp), Tarhan (Ömer Seyfettin), Aka Gündüz (Hüseyin
Avni, Enis Avni), Kirpi (Refik Halit Karay), Deli Ozan (Faruk
Nafiz Çamlıbel), Server Bedi (Peyami Safa), İrfan Kudret
(Cahit Sıtkı Tarancı), Mehmet Ali Sel (Orhan Veli Kanık).
Kişi adlarından önce ve sonra gelen saygı sözleri,
unvanlar, lakaplar, meslek ve rütbe adları büyük harfle
başlar:
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Kaymakam Erol
Bey, Sayın Prof. Dr. Hasan Eren, Hamdi Bey, Mustafa Efendi,
Zeynep Hanım, Bay Ali Çiçekçi, Prof. Dr. Mehmet Kaplan,
Doktor Behçet Uz, Mareşal Fevzi Çakmak,
Akrabalık bildiren kelimeler büyük
harfle başlamaz:
Tülay abla, Ayşe teyze, Fatma nine,
Kemal dayı, Saim amca, Ali enişte.

Akrabalık bildiren kelimeler başa


geldiğinde lakap yerine kullanıldığı
için büyük harfle başlar: Nene Hatun,
Baba Gündüz, Dayı Kemal, Hala Sultan.
*Resmî yazılarda saygı bildiren sözlerden
sonra gelen ve makam, mevki, unvan
bildiren kelimeler :
Sayın Bakan,Sayın Başkan,Sayın Rektör,Sayın
Vali,

*Hitap kelimeleri :
Sevgili Kardeşim,Aziz Dostum, Değerli
Arkadaşım,

*Hayvanlara verilen özel adlar : Sarıkız, Fino,


Karabaş, Pamuk, Minnoş, Tekir.
*Millet, boy, oymak adları
Türk, Alman, Rus, Oğuz,Karakeçili,
*Dil ve lehçe adları
Türkçe, Almanca, Arapça; Oğuzca, Kazakça,
*Devlet adları : Türkiye Cumhuriyeti, Amerika
Birleşik Devletleri, Suudi Arabistan, Azerbaycan
Cumhuriyeti.
*Din ve mezhep adları ile bunların
mensuplarını bildiren sözler : Müslümanlık,
Müslüman; Hristiyanlık, Hristiyan; Musevilik,
Musevi;
*Din ve mitoloji ile ilgili özel adlar :
Tanrı, Allah, Cebrail, Zeus, Oziris, Kibele.
***Ancak tanrı kelimesi özel ad olarak
kullanılmadığında küçük harfle başlar:

Eski Yunan tanrıları.


Gezegen ve yıldız adları Merkür,
Dünya,Güneş, Ay vb.

UYARI: Dünya, güneş, ay


kelimeleri gezegen anlamı
dışında kullanıldığında küçük
harfle başlar.
Yer adları (kıta, bölge, il, ilçe, köy, semt, cadde, sokak,
semt vb. : Asya, Avrupa, Afrika, İç Anadolu , Doğu Anadolu,
Güneydoğu Anadolu,
Yakın Doğu ; Çayırbağı, Akçaköy; Bahçelievler,

UYARI: Doğu ve batı sözleri yön bildirdiğinde küçük olarak


yazılır:
Bursa’nın doğusu.

Bu sözler düşünce, hayat tarzı, politika vb. anlamlar


bildirdiğinde ise büyük olarak yazılır:
Batı medeniyeti, Doğu mistisizmi vb.
Yer adlarında ilk isimden sonra gelen deniz, nehir,
göl, dağ, boğaz vb. tür bildiren ikinci isimler büyük
harfle başlar: Ağrı Dağı, Aral Gölü, Çanakkale Boğazı,
Dicle Irmağı, Ege Denizi, Erciyes Dağı, Fırat Nehri, Tuna
Nehri, Van Gölü, Zigana Geçidi, Süveyş Kanalı.

Mahalle, meydan, bulvar, cadde, sokak adlarında


geçen mahalle, meydan, bulvar, cadde, sokak
kelimeleri büyük harfle başlar:
Yıldız Mahallesi, Yunus Emre Mahallesi, Zafer Meydanı, Gazi
Mustafa Kemal Bulvarı, Nene Hatun Caddesi, Cemal Nadir
Sokağı,

UYARI: Yer bildiren özel isimlerde de kısaltmalı söyleyiş söz


konusu olduğu zaman,
kelime başında büyük harf kullanılır:
Hisar’dan,Boğaz’dan,Bulvar’dan
*Saray, köşk, han, kale, köprü, anıt vb. yapı adlarının bütün
kelimeleri büyük harfle başlar: Topkapı Sarayı,Çankaya Köşkü, Horozlu
Han, Ankara Kalesi, Galata Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Beyazıt
Kulesi, Zafer Abidesi, Bilge Kağan Anıtı.

*Kurum, kuruluş ve kurul adlarının her kelimesi büyük harfle


başlar: Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk Dil Kurumu, Dil ve Tarih-
Coğrafya Fakültesi, Devlet Malzeme Ofisi, Millî Kütüphane, Çocuk Esirgeme
Kurumu, Atatürk Orman Çiftliği, Pendik Lisesi,Bakanlar Kurulu, Danışma
Kurulu, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı; Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü .

*Kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge adlarının her kelimesi


büyük harfle başlar: Medeni Kanun, Borçlar Hukuku (kanun), Atatürk
Uluslararası Barış Ödülü Tüzüğü, Telif Hakkı Yayın ve Satış Yönetmeliği.

UYARI: Kurum, kuruluş, kurul, merkez, bakanlık, üniversite,


fakülte, bölüm, kanun, tüzük, yönetmelik vb.ni bildiren kelimeler,
belli bir kurum vb. kastedildiğinde büyük harfle başlar:
Bu yıl Meclis, yeni döneme erken başlayacaktır. Son aylarda Kurum, yazım
konusunda yoğun bir çalışma içine girmiştir. 2876 sayılı Kanun bu yıl
yeniden gözden geçiriliyor. Bu madde Yönetmelik’in 4’üncü maddesine
aykırı düşmektedir.
*Kitap, dergi, gazete ve sanat eserlerinin (tablo, heykel, müzik)
her kelimesi büyük harfle başlar: Nutuk, Safahat, Kendi Gök Kubbemiz,
Anadolu Notları, Sinekli Bakkal; Türk Dili, Türk Kültürü, Varlık; Resmî
Gazete, Hürriyet, Milliyet, Türkiye, Yeni Yüzyıl, Yeni Asır; Saraydan Kız
Kaçırma, Onuncu Yıl Marşı.

UYARI: Özel ada dâhil olmayan gazete, dergi, tablo vb. sözler büyük
harfle başlamaz: Milliyet gazetesi, Türk Dili dergisi, Halı Dokuyan Kızlar
tablosu.
UYARI: Büyük harflerin kullanıldığı yerlerde bulunan ve, ile, ya,
veya, yahut, ki, da, de sözleriyle mı, mi, mu, mü soru eki küçük
harfle yazılır: Mai ve Siyah, Suç ve Ceza, Leyla ile Mecnun, Turfanda mı,
Turfa mı? Diyorlar ki, Dünyaya İkinci Geliş yahut Sır İçinde Esrar, Ya Devlet
Başa ya Kuzgun Leşe, Ben de Yazdım.
*Millî ve dinî bayramlarla bayram niteliği kazanmış günlerin adları
büyük harfle başlar: 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 23 Nisan Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı, Nevruz
Bayramı, Anneler Günü, Öğretmenler Günü, 27 Mart Dünya Tiyatrolar
Günü, 14 Mart Tıp Bayramı, Hıdırellez.

*Kurultay, bilgi şöleni, açık oturum vb. toplantıların adlarında her


kelime büyük harfle başlar:
V. Uluslararası Türk Dili Kurultayı, Manas Bilgi Şöleni
*Tarihî olay, çağ ve dönem adları büyük harfle
başlar:
Kurtuluş Savaşı, Millî Mücadele, Cilalı Taş Devri, İlk
Çağ, Yükselme Devri, Millî Edebiyat Dönemi,
Servetifünun Dönemi, Tanzimat Dönemi.
UYARI: Tarihî dönem bildirmeyip tür veya tarz
bildiren terimler küçük harfle başlar:
divan şiiri, divan edebiyatı, halk şiiri, halk edebiyatı,
eski Türk edebiyatı, Türk dili, Türk sanat müziği, Türk
halk müziği, tekke edebiyatı.
*Özel adlardan türetilen bütün kelimeler büyük harfle
başlar: Türklük, Türkleşmek, Türkçü, Türkçülük,
Türkçe, Türkolog, Türkoloji, Avrupalı, Avrupalılaşmak,
Asyalılık, Darvinci, Konyalı, Bursalı.
UYARI: Para birimleri büyük harfle başlamaz:
avro, dinar, dolar, lira, yeni kuruş, liret.
UYARI: Özel adlar yerine kullanılan "o" zamiri cümle
içinde büyük harfle yazılmaz.
Yer, millet ve kişi adlarıyla kurulan birleşik
kelimelerde özel adlar büyük harfle başlar: Antep
fıstığı, Brüksel lahanası, Frenk gömleği, Hindistan
cevizi, İngiliz anahtarı, Japon gülü, Maraş
dondurması, Van kedisi.
Ç. BELİRLİ BİR TARİH BİLDİREN AY VE GÜN ADLARI
BÜYÜK HARFLE BAŞLAR:
29 Mayıs 1453 Salı günü, 29 Ekim 1923, 28 Aralık
1982'de göreve başladı. Lale festivali 25 Haziranda
başlayacak.
1919 senesi Mayısının 19'uncu günü Samsun'a
çıktım. (Atatürk)
Belirli bir tarihi belirtmeyen ay ve gün adları küçük
harfle başlar: Okullar genellikle eylülün ikinci
haftasında öğretime başlar. Yürütme Kurulu
toplantılarını perşembe günleri yaparız.
BİRLEŞİK KELİMELERİN YAZIMI
Birleşik kelimeler aşağıdaki durumlarda bitişik yazılırlar:
1. Ses düşmesine uğrayan birleşik kelimeler bitişik yazılır :
kaynana (< kayın ana), kaynata (< kayın ata), nasıl (< ne asıl),
niçin (< ne için), pazartesi (< pazar ertesi), sütlaç (< sütlü aş),
birbiri (< biri biri).
2. Et- ve ol- yardımcı fiilleriyle birleşirken ses düşmesine
veya ses türemesine uğrayan birleşik kelimeler bitişik
yazılır:
emretmek (<emir etmek), kaybolmak (<kayıp olmak); halletmek
(<hal’ etmek=tahttan indirmek), affetmek (<af etmek),
reddetmek (<red etmek).
3. Kelimelerden her ikisi veya ikincisi, birleşme sırasında
benzetme yoluyla anlam değişmesine uğradığında bu tür
birleşik kelimeler bitişik yazılır:
karadul (örümcek) ayşekadın (fasulye), balıksırtı (desen),
karatavuk(siyah renkli bir kuş), yayınevi(yayınların basıldığı yer
anlamında)
4.Ara yönleri belirten kelimeler bitişik yazılır:
güneybatı, güneydoğu, kuzeybatı, kuzeydoğu.

*Bunlardan başka dilimizde her iki ögesi de asıl anlamını


koruduğu hâlde yaygın bir biçimde gelenekleşmiş olarak
bitişik yazılan kelimeler de vardır:
* Baş sözüyle oluşturulan sıfat tamlamaları:
başağırlık, başbakan, başçavuş, başeser, başfiyat, başhekim,
başhemşire, başkahraman, başkarakter, başkent, başkomutan,
başköşe, başmüfettiş, başöğretmen, başparmak, başpehlivan,
başrol, başsavcı, başşehir, başyazar.

* Bir topluluğun yöneticisi anlamındaki başı sözüyle


oluşturulan belirtisiz isim tamlamaları: aşçıbaşı, binbaşı,
çarkçıbaşı, çeribaşı, elebaşı, mehterbaşı, onbaşı, ustabaşı, yüzbaşı.

* Biraz, birkaç, birkaçı, birtakım, birçok, birçoğu, hiçbir,


hiçbiri, herhangi belirsizlik sıfat ve zamirleri de
gelenekleşmiş olarak bitişik yazılır.
Not:Semizotu,dereotu,çöreotu gibi yaygın bir biçimde
gelenekleşmiş kelimeler bitişik yazılır.
“Hane, name, zade” kelimeleriyle oluşturulan birleşik
kelimeler bitişik yazılır:
çayhane, dershane, kahvehane, yazıhane; beyanname,
kanunname, seyahatname, siyasetname; amcazade,
dayızade, teyzezade.

UYARI: Eczahane, hastahane, pastahane, postahane


sözleri kullanımdaki yaygınlık dolayısıyla eczane, hastane,
pastane, postane biçiminde yazılmaktadır.

*”Dış,iç,öte,sıra” sözleriyle oluşturulan birleşik


kelime ve terimler ayrı yazılır:
çağ dışı, din dışı,kanun dışı,olağan dışı,yasa dışı;yurt
içi,hafta içi;fizik ötesi,kızıl ötesi,sınır ötesi,mor ötesi;aklı sıra
,ara sıra,ardı sıra,peşi sıra,yanı sıra,

* “Alt ve üst” sözleriyşe oluşturulan birleşik kelime


ve terimler ayrı yazılır:
su altı, yer altı, arka üstü, baş üstü,
“DE,DA”BAĞLACININ YAZIMI
Kendisinden önceki kelimeden ayrı yazılır ve kelimenin son
ünlüsüne uyar.
Kızı da geldi gelini de.
Durumu oğluna da bildirdi.
Konuşur da konuşur.

UYARI: Bulunma eki ile bu bağlacı karıştırmamak gerekir.Bulunma


eki yer bildirir ve eklendiği sözcüğe bitişik yazılır.Aynı zamanda bu
ek cümle içinde dolaylı tümleç ya da zarf tümleci görevi üstlenen
kelime ya da kelime grupları oluşturur.
Seninle yarın okulda görüşelim./ Ben bugün evde kalacağım.
Kİ BAĞLACININ YAZIMI
Ki bağlacı
‘’belki,çünkü,halbuki,mademki,meğerki,oysaki,sanki”
kalıplaşmış bağlaçlar dışında daima ayrı yazılır.
Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini
Anladım ki hiç kimse sen değil
Gördüğüm araba o kadar güzel ki...
UYARI: Dilimizde tam belirtme sıfatı eki(İşaret sıfatlarına dahil
edilir)
ve ilgi zamiri eki olan iki ek vardır.Bunlarla karıştırmamak gerekir.
Arabadaki eşyalarımı almalıyım.
Defterimdeki notlara göz gezdirmem yeterli olacaktır.
Yarınki toplantıya muhakkak katılmalıyım.
Dün geceki partide çılgınca dans ettik.
Seninle gelebilmem için evdekilere danışmalıyım.
KISALTMALARIN YAZIMI
1. Kuruluş, kitap, dergi ve yön adlarının kısaltmaları genellikle her
kelimenin ilk harfinin büyük olarak yazılmasıyla yapılır: TBMM
(Türkiye Büyük Millet Meclisi), TDK (Türk Dil Kurumu), ABD (Amerika
Birleşik Devletleri); KB (Kutadgu Bilig); TD (Türk Dili), TK (Türk
Kültürü), TDED (Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi); B (batı), D (doğu), G
(güney), K (kuzey); GB (güneybatı), GD (güneydoğu), KB
(kuzeybatı), KD (kuzeydoğu).

Ancak bazen kelimelerin, özellikle son kelimenin birkaç harfinin


kısaltmaya alındığı da görülür. Bazen de aradaki kelimelerden hiç harf
alınmadığı olur. Bu tür kısaltmalarda, kısaltmanın akılda kalabilmesi
için yeni bir kelime oluşturma amacı güdülür: BOTAŞ (Boru Hatları ile
Petrol Taşıma Anonim Şirketi), İLESAM (İlim ve Edebiyat Eseri
Sahipleri Meslek Birliği), TÖMER (Türkçe Öğretim Merkezi).
Gelenekleşmiş olan T.C. (Türkiye Cumhuriyeti) ve T. (Türkçe)
kısaltmalarının dışında büyük harflerle yapılan kısaltmalarda nokta
kullanılmaz.
2. Element ve ölçülerin uluslararası kısaltmaları kabul
edilmiştir: C (karbon), Ca (kalsiyum), Fe (demir); m
(metre), mm (milimetre), cm (santimetre), km
(kilometre), g (gram), kg (kilogram), l (litre), hl
(hektolitre), mg (miligram), m² (metre kare), cm²
(santimetre kare).
3. Kuruluş, kitap, dergi ve yön adlarıyla element ve ölçülerin dışında
kalan kelime veya kelime gruplarının kısaltılmasında, ilk harfle birlikte
kelimeyi oluşturan temel harfler dikkate alınır. Kısaltılan kelime veya
kelime grubu; özel ad, unvan veya rütbe ise ilk harf büyük; cins isim
ise ilk harf küçük olur: Alm. (Almanca), İng. (İngilizce), Kocatepe
Mah. (Kocatepe Mahallesi), Güniz Sok. (Güniz Sokağı), Prof.
(Profesör), Dr. (Doktor), Av. (Avukat), Alb. (Albay), Gen. (General);
is. (isim), sf. (sıfat), hzl. (hazırlayan), çev. (çeviren), ed. (edebiyat),
fiz. (fizik), kim. (kimya).
***
Küçük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde kelimenin
okunuşu esas alınır: cm'yi, kg'dan, mm'den…Büyük harflerle yapılan
kısaltmalara getirilen eklerde ise kısaltmanın son harfinin okunuşu
esas alınır: BDT'ye, TDK’den, THY'de, TRT'den…Ancak kısaltması
büyük harflerle yapıldığı hâlde bir kelime gibi okunan kısaltmalara
getirilen eklerde kısaltmanın okunuşu esas alınır: ASELSAN'da,
BOTAŞ'ın, NATO'dan, UNESCO'ya.
Sonunda nokta bulunan kısaltmalar kesmeyle ayrılmaz. Bu tür
kısaltmalarda ek, noktadan sonra ve kelimenin okunuşuna uygun
olarak yazılır: Alm.dan, İng.yi, vb.leri
SATIR SONUNDA
KELİMELERİN BÖLÜNMESİ
Ayırmada satır sonunda ve satır başında tek harf bırakılmaz:
........................................................................................................... u-
çurtma değil,
.................................................................................................. uçurt-
ma;
.................................................................................................. müdafa-
a değil,
..................................................................................................... müda-
faa;
Kesme işareti satır sonuna geldiğinde yalnız kesme işareti
kullanılır; ayrıca çizgi kullanılmaz.
...............................................................................................Edirne'
nin...
.............................................................................................Ankara'
dan...
..................................................................................................1996'
da...
NOKTALAMA İŞARETLERİ
Nokta ( . )
1. Cümlenin sonuna konur: Türk Dil Kurumu, 1932 yılında kurulmuştur.
Saatler geçtikçe yollara daha mahzun bir ıssızlık çöküyordu.

2. Bazı kısaltmaların sonuna konur: Alb. (albay), Dr. (doktor), Yrd. Doç. (yardımcı
doçent), Prof. (profesör), Cad. (cadde), Sok. (sokak), s. (sayfa), sf. (sıfat), vb. (ve
başkası, ve benzeri, ve bunun gibi), Alm. (Almanca), Ar. (Arapça), İng. (İngilizce).

3. Sayılardan sonra sıra bildirmek için konur: 3. (üçüncü), 15. (on beşinci); II.
Mehmet, XIV. Louis, XV. yüzyıl; 2. Cadde, 20. Sokak, 4. Levent.
UYARI: Arka arkaya sıralandıkları için virgülle veya çizgiyle ayrılan
rakamlardan yalnızca sonuncu rakamdan sonra nokta konur:
3, 4 ve 7. maddeler; XII – XIV. yüzyıllar arasında.

4. Bir yazının maddelerini gösteren rakam veya harflerden sonra konur:


I. 1. A. a.
5. Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden ayırmak
için konur: 29.5.1453, 29.X.1923.
Tarihlerde ay adları yazıyla da yazılabilir. Bu durumda ay adlarından önce ve sonra
nokta kullanılmaz: 29 Mayıs 1453, 29 Ekim 1923.

6. Saat ve dakika gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur: Tren


09.15'te kalktı. Toplantı 13.00’te başladı
virgül(,)
1. Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime
gruplarının arasına konur:
Fırtınadan, soğuktan, karanlıktan ve biraz da korkudan sonra bu
sıcak, aydınlık ve sevimli odanın havasında erir gibi oldum.
Sessiz dereler, solgun ağaçlar, sarı güller

Dillenmiş ağızlarda tutuk dilli gönüller

Zindana atılan mahkûmlar gibi titreşerek, haykırarak geri


geri kaçmaya uğraşıyorduk.

2. Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur: Bir


varmış, bir yokmuş.

Umduk, bekledik, düşündük.


Fakat yol otomobillere yasak olduğundan o da herkes gibi
tramvaya biner, kimse kendisine dikkat etmez.
3. Cümlede özel olarak vurgulanması gereken ögelerden
sonra konur:
Binaenaleyh, biz her vasıtadan, yalnız ve ancak, bir
noktainazardan istifade ederiz.

4. Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan ögeleri


belirtmek için konur:
Saniye Hanımefendi, merdivenlerde oğlunun ayak seslerini duyar
duymaz, hasretlisini karşılamaya atılan bir genç kadın gibi,
koltuğundan fırlamış ve ona kapıyı kendi eliyle açmaya gelmişti.

5. Cümle içinde ara sözleri ve ara cümleleri ayırmak için


konur:

.
Şimdi, efendiler, müsaade buyurursanız, size bir sual sorayım
6.Anlama güç kazandırmak için tekrarlanan kelimeler arasına
konur:
Akşam, yine akşam, yine akşam,
Göllerde bu dem bir kamış olsam!

7. Tırnak içinde olmayan aktarma cümlelerinden sonra


konur: Datça'ya yarın gideceğim, dedi.
Şehirde ilk önce hükûmet doktoruyla karşılaştım.
– Bugünlerde başımı kaşımaya vakit bulamıyorum, dedi.

8. Konuşma çizgisinden önce konur:


Bahçe kapısını açtı. Sermet Bey’e,
– Bu anahtar köşkü de açar, dedi.
Noktalı Virgül ( ; )

1. Cümle içinde virgüllerle ayrılmış tür veya takımları


birbirinden ayırmak için konur: Erkek çocuklara Doğan, Tuğrul,
Aslan, Orhan; kız çocuklara ise İnci, Çiçek, Gönül, Yonca adları
verilir.
Türkiye, İngiltere, Azerbaycan; İstanbul, Londra, Bakü.

2. Öğeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri


birbirinden ayırmak için konur: Sevinçten, heyecandan içim
içime sığmıyor; bağırmak, kahkahalar atmak, ağlamak istiyorum.
At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır.
İki Nokta(:)
1. Kendisinden sonra örnek verilecek cümlenin sonuna
konur:
– Buğdayla arpadan başka ne biter bu topraklarda?
Ziraatçı sayar:
– Yulaf, pancar, zerzevat, tütün...

2. Kendisinden sonra açıklama yapılacak cümlenin sonuna


konur:
Bu kararın istinat ettiği en kuvvetli muhakeme ve mantık şu
idi: Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak
yaşamasıdır.

3. Edebî eserlerdeki karşılıklı konuşmalarda, konuşan


kişinin adından sonra konur:
Bilge Kağan: Türklerim, işitin!
ÜÇ NOKTA(...)

1. Tamamlanmamış cümlelerin sonuna konur:


Ne çare ki çirkinliği hemencecik ve herkes tarafından
görülüveriyordu da, bu yanı...

2. Kaba sayıldığı için veya bir başka sebepten ötürü


açıklanmak istenmeyen kelime ve bölümlerin yerine konur:
Kılavuzu karga olanın burnu b...tan çıkmaz.
Arabacı B...'a yaklaştığını söylüyor, ikide bir fırsat bularak arabanın
içine doğru başını çeviriyordu.

3. Alıntılarda; başta, ortada ve sonda alınmayan kelime ve


bölümlerin yerine konur:
... derken şehrin öte başından boğuk boğuk sesler gelmeye
başladı...
4. Sözün bir yerde kesilerek geri kalan bölümün
okuyucunun hayal dünyasına bırakıldığını göstermek
veya ifadeye güç katmak için konur:
Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz!

5. Ünlem ve seslenmelerde anlatımı pekiştirmek için


konur:
Gölgeler yaklaştılar. Bir adım kalınca onu kıyafetinden
tanıdılar:
— Koca Ali... Koca Ali, be!..
Soru İşareti (?)

1. Soru bildiren cümle veya sözlerin sonuna konur:


Ne zaman tükenecek bu yollar, arabacı?

Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

UYARI : Soru ifadesi taşıyan sıralı ve bağlı cümlelerde


soru işareti en sona konur:
Çok yakından mı bu sesler, çok uzaklardan mı?
Üsküdar'dan mı, Hisar'dan mı, Kavaklar'dan mı?

UYARI : mı / mi eki -ınca / -ince anlamında zarf-fiil


işleviyle kulla­nıldığında soru işareti konmaz:

Akşam oldu mu sürüler döner. Hava karardı mı eve gideriz.


2. Bilinmeyen, kesin olmayan veya şüpheyle
karşılanan yer, tarih vb. durumlar için kullanılır:

Yunus Emre (1240? – 1320), (Doğum yeri: ?)


Ünlem İşareti ( ! )
1. Sevinç, kıvanç, acı, korku, şaşma gibi duyguları anlatan
cümlelerin sonuna konur:
Ne mutlu Türk’üm diyene!
Hava ne kadar da sıcak!
Aşk olsun!
Ne kadar akıllı adamlar var!

2. Seslenme, hitap ve uyarı sözlerinden sonra konur:


Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk cumhuriye­tini,


ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

UYARI: Ünlem işareti, seslenme ve hitap sözlerinden hemen sonra


konulabileceği gibi cümlenin sonuna da konabilir:

Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken


Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz!

3. Alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırılmak istenen sözden


hemen sonra yay ayraç içinde ünlem işareti kullanılır:
İsteseymiş bir günde bitirirmiş (!) ama ne yazık ki vakti yokmuş(!).
Kısa Çizgi(-)

1. Satıra sığmayan kelimeler bölünürken satır sonuna konur:

Soğuktan mı titriyordum, yoksa heyecandan, üzüntüden mi bilmem.

2. Ara sözleri ve ara cümleleri ayırmak için kullanılır:


Küçük bir sürü -dört inekle birkaç koyun- köye giren geniş yolun
ağzında durmuştu.

3. Dil bilgisinde kökleri ve ekleri ayırmak için konur: al-ış,


dur-ak, gör-gü-süz-lük.
Uzun Çizgi(_)

Yazıda satır başına alınan konuşmaları göstermek için


kullanılır. Buna konuşma çizgisi de denir.

Gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende,


Dedi:
— Hana sağ indi, ölü çıktı geçende!

UYARI : Konuşmalar tırnak içinde verildiğinde uzun çizgi


kullanılmaz.
Kesme İşareti ( ' )

1. Özel adlara getirilen iyelik, durum ve bildirme ekleri


kesme işaretiyle ayrılır:
a. Kişi adları, soyadları ve takma adlar: Atatürk’üm, Fatih Sultan
Mehmet’e, Muhibbi’nin, Gül Baba’ya, Sultan Ana’nın, Yurdakul’dan,
Kâzım Karabekir’i, Yunus Emre’yi, Ziya Gökalp’tan, Refik Halit
Karay’mış, Ahmet Cevat Emre’dir, Namık Kemal’se.

UYARI: Özel adlar için yay ayraç içinde bir açıklama


yapıldığında kesme işareti yay ayraçtan sonra konur:

Yunus Emre (1240?-1320)'nin, Yakup Kadri (Karaosmanoğlu)'nin.

UYARI : Özel adlar yerine kullanılan "o" zamiri cümle içinde büyük
harfle yazılmaz ve kendisinden sonra gelen ekler kesme işaretiyle
ayrılmaz.
2. Kişi adlarından sonra gelen saygı sözlerine
getirilen ekleri ayırmak için konur:

Nihat Bey’e, Ayşe Hanım’dan, Mahmut Efendi’ye, Enver Paşa’ya vb.

UYARI: Unvanlardan sonra gelen ekler kesmeyle ayrılmaz:


Cumhurbaşkanınca, Başbakanca, Türk Dil Kurumu Başkanına göre
vb.

3. Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmak için konur:


TBMM'nin, TDK'nin, BM'de, ABD'de, TV'ye.
UYARI : Sonunda nokta bulunan kısaltmalarla üs işaretli
kısaltmalar kesmeyle ayrılmaz. Bu tür kısaltmalarda ek
noktadan ve üs işaretinden sonra, kelimenin ve üs
işaretinin okunuşuna uygun olarak yazılır:

vb.leri, Alm.dan, İng.yi; cm³e (santimetre küpe), m²ye


(metre kareye), 64ten (altı üssü dörtten).

4. Sayılara getirilen ekleri ayırmak için konur:


1985'te, 8'inci madde, 2'nci kat; 7,65’lik, 9,65’lik.
1919 senesi Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım.
5. Şiirde seslerin ölçü dolayısıyla düştüğünü
göstermek için kesme işareti kullanılır:

Bir ok attım karlı dağın ardına


Düştü m'ola sevdiğimin yurduna
İl yanmazken ben yanarım derdine
Engel aramızı açtı n'eyleyim
6. Bir ek veya harften sonra gelen ekleri ayırmak için konur:
a'dan z'ye kadar, b'nin m'ye dönüşmesi, Türkçede -lık'la yapılmış
sözler.

UYARI: Akım, çağ ve dönem adlarından sonra gelen ekler kesmeyle


ayrılmaz:
Eski Çağın, Yükselme Döneminin, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatına.

7. Millet, boy, oymak, devlet adları; din ve mitoloji ile ilgili özel adlar;
kıta,deniz, göl,dağ, bölge, il ,ilçe, cadde, sokak ve coğrafyayla ilgili yer
adları; kitap,dergi, gazete ve sanat eseri adları; saray, köşk, han, kale,
köprü vb adları; gök bilimiyle ilgili adlardan sonra gelen ekler kesme ile
ayrılır.

8.Kişi adlarından sonra gelen saygı sözlerine getirilen ekleri ayırmak için
kullanılır: Ayşe Hanım’dan…

9.Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmak için konur: BM’de…

10.Sayılara getirilen ekleri ayırmak için konur: 27’nci gün…

11.Bir ek veya harften sonra gelen ekleri ayırmak için konur: a’dan z’ye
kadar…
UYARILAR:

*Kurum, kuruluş, kurul ve iş yeri adlarına gelen ekler kesmeyle


ayrılmaz.
Milli Eğitim Bakanlığına….

*Özel adlara getirilen yapım ekleri, çokluk eki ve bunlardan sonra


gelen diğer ekler kesmeyle ayrılmaz:
Türklük, Türkçe, Müslümanlık, Avrupalı, Mersinli, Hollandalıdan…

*Unvanlardan sonra gelen ekler kesmeyle ayrılmaz:


Cumhurbaşkanınca, Türk Dil Kurumu Başkanına göre…

*Akım, çağ ve dönem adlarından sonra gelen ekler kesmeyle


ayrılmaz:
Eski Çağın, Yükselme Döneminin…
Tırnak İşareti ( “ ” )
1. Başka bir kimseden veya yazıdan olduğu gibi aktarılan sözler
tırnak içine alınır:
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin ön cephesinde Atatürk'ün “Hayatta en
hakiki mürşit ilimdir.” vecizesi yer almaktadır.

UYARI : Tırnak içindeki alıntının sonunda bulunan işaret (nokta,


soru işareti, ünlem işareti vb.) tırnak içinde kalır:
“Akıl yaşta değil baştadır.” atasözü yüzyılların tecrübesinden süzülüp gelen
bir gerçeği ifade etmiyor mu?
2. Özel olarak belirtilmek istenen sözler tırnak içine alınır:
Yeni bir “barış taarruzu” başladı.

3. Cümle içerisinde kitapların ve yazıların adları ve başlıkları tırnak


içine alınır:
Yahya Kemal'in bazı şiirleri “Kendi Gök Kubbemiz” adı altında çıktı.

UYARI: Cümle içerisinde özel olarak belirtilmek istenen sözler, kitapların


ve yazıların adları ve başlıkları tırnak içine alınmaksızın koyu yazılarak veya
eğik yazıyla (italik) dizilerek de gösterilebilir:

Höyük sözü Anadolu'da tepe olarak geçer.


Cahit Sıtkı'nın Şairin Ölümü şiirini Yahya Kemal çok sevmişti.
EĞİK ÇİZGİ (/)

1-Yan yana yazılması gereken durumlarda mısraların


arasına konur:

Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak/ Sönmeden


yurdumun üstünde tüten en son ocak / O benim milletimin
yıldızıdır parlayacak/ O benimdir o benim milletimindir
ancak.
2- Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları
birbirinden ayırmak için konur:

18/11/1969

3-Dil bilgisinde eklerin farklı biçimlerini göstermek için


kullanılır:

-lık / -lik , -madan / -meden


TEK TIRNAK İŞARETİ (‘ ‘)

Tırnak içinde verilen ve yeniden tırnağa alınması gereken bir


sözü belirtmek için kullanılır:

Edebiyat öğretmeni ‘’Şiirler içinde ‘Han Duvarları’ gibisi var


mı?’’ dedi ve Faruk Nafiz’in bu güzel şiirini okumaya başladı.
YAY AYRAÇ ( ( ) )

Cümlenin yapısıyla doğrudan ilgili olmayan açıklamalar için


kullanılır:

Anadolu kentlerini, köylerini (Köy sözünü de çekinerek


yazıyorum.) gezsek bile görmek için değil, kendimizi
göstermek için geziyoruz.

Yay ayraç içinde bulunan özel isimler ve yargı bildiren


anlatımlar büyük harfle başlar ve sonuna uygun noktalama
işareti getirilir.
Hakkında açıklama yapılan söze ait ek, ayraç kapandıktan
sonra yazılır:

Yunus Emre (1240?-1320) ‘nin…

Tiyatro eserlerinde ve senaryolarda konuşanın hareketlerini,


durumunu açıklamak ve göstermek için kullanılır:

İhtiyar – (Yavaş yavaş kaymakama yaklaşır.) Ne oluyor


beyefendi?

Alıntıların aktarıldığı eseri veya yazarı göstermek için


kullanılır:

Bu vatan ya senindir ya kimsenin. (A.Hikmet Müftüoğlu)


Alıntılarda başta, ortada ve sonda alınmayan kelime ve
bölümlerin yerine konulan üç nokta, yay ayraç içine
alınabilir.

(…) Elbette o zamanlar her şeyi anlayacak durumda


değildim.

Bir söze alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırmak


için kullanılan ünlem işareti yay ayraç içine alınır:

O kadar zeki (!) biriydi ki, liseyi 6 yılda bitirdi.

Bir bilginin şüpheyle karşılandığını veya kesin olmadığını


göstermek için kullanılan soru işareti yay ayraç içine alınır:

Doğum yeri Edremit (?).

Bir yazının maddelerini gösteren sayı ve harflerden sonra


kapama ayracı konur:

a), 2), VI)….


KÖŞELİ AYRAÇ ( [ ] )

Ayraç içinde ayraç kullanılması gereken durumlarda yay


ayraçtan önce köşeli ayraç kullanılır:

Halikarnas Balıkçısı [ Cevat Şakir Kabaağaçlı (1116-1973) ]


en güzel eserlerini Bodrum’da yazmıştır.

Bibliyografik künyelere ilişkin bazı ayrıntıları göstermek için


kullanılır:

Reşat Nuri [Güntekin], Çalıkuşu, Dersaadet, 1922.

Server Bedi [Peyami Safa]


CÜMLE BİLGİSİ (SÖZ DİZİMİ)
Cümle, bir duyguyu, bir düşünceyi, bir
dileği, bir yargıyı tam olarak anlatan
sözcük ya da sözcük öbeğidir.

Cümlede sözcükler ve sözcük grupları yargı


bildirirken çeşitli görevler üstlenirler.
Bunlar, cümlenin öğelerini oluştururlar.
CÜMLENİN ÖĞELERİ
1-YÜKLEM
İş, kılış, oluş, hareket, durum bildiren;
haber veren; cümleyi bir yargıya bağlayan
çekimli öğedir.
*Cümlenin temel öğesidir. Cümle yargı
bildiren bir söz; yüklem de yargıyı üstlenen
öğe olduğuna göre yüklemsiz bir cümle
olmaz.
Araba kalabalığı şehri yaşanmaz hâle ………………
Seni o kadar çok…………..
*Cümle oluşturmaya yeterli olan tek öğe
yüklemdir. Tek sözcükten de oluşabilir, bir
sözcük grubundan da…
Geliyorum.
İnsanlar birbirlerinin hakkına riayet etmeliler.
Yarın bize uğra.
Yüklem çekimli bir fiil ya da ek fiille
çekimlenmiş bir isim olabilir.

Yarın size uğrayacağım.


Yüklem çekimli fiil

Annem çok hasta (dır).


Yüklem isim
Yüklemi söylenmeyen cümlelere eksiltili
(kesik) cümle denir. Yüklemin
söylenmemiş olması cümlenin anlamında
eksiklik meydana getirmez. Dinleyici ya da
okuyucu cümlenin söylenmemiş kısmını ya
kendisi tamamlar ya da zaten
bilinmektedir.

Kıratın yanında duran ya huyundan ya suyundan.

Az veren candan, çok veren maldan.

Dalgalandığın yerde ne korku ne keder.


2-ÖZNE
Yüklemde bildirilen işi, oluşu, hareketi, durumu,
kılışı yerine getiren; hakkında bilgi ve haber
verilen öğedir. Yani yapanı veya olanı karşılayan
unsurdur.

Çocuklar bahçede oyun oynuyorlar.

Elimdeki defter yere düştü.


Parayı bana annem verdi.
Ağaç yaşken eğilir.
Gökyüzünü kara bulutlar kapladı.
*Özne, yükleme sorulan “ne?, kim?”
sorularının cevabıdır.

Öğretmen tüm sınıfa ceza verdi.


Ceza veren kim? Öğretmen.

Kitaplar raflara rastgele dizilmişti.


Ne(ler) dizilmişti? Kitaplar.
Özne olan kelime(ler) cümlede hiçbir hâl eki
almadan kullanılırlar. Herhangi bir hâl eki alırlarsa
özne değil, nesne, dolaylı tümleç, zarf tümleci
olurlar ama çoğul ekini ve iyelik eklerini alabilirler.

Ankara halkı bu durumdan şikayetçiydi.


Depremzedeler perişan oldular.
Özne cümlenin temel öğesidir ama her cümlede
bulunmak zorunda değildir. Cümlede özneyi
bulmak için NE? veya KİM? Sorularını sorarız.
Cümlede olmayan, yüklemdeki kişi eklerinden
anlaşılan öznelere GİZLİ ÖZNE denir.

Oraya gitmemeni söylemiştim.


Kim söylemişti? BEN.

Yine yaramazlık yapıyorsun.


Yaramazlık yapan kim? SEN.

Yarın pikniğe gideceğiz.


Pikniğe gidecek olanlar kimler? BİZ.
Yüklemi edilgen çatılı cümlelerde, aslında nesne
olan öğe SÖZDE ÖZNE olarak adlandırılır.

Sokaklar temizlendi.
Sokakları temizleyen KİM? Belli değil. Temizlenen
NE? Sokaklar sözde öznedir.

Suçlu konuşturuldu.
Konuşturan KİM? Belli değil. Konuşturulan KİM?
Suçlu sözde öznedir.
Yüklemi edilgen çatılı cümlelerde bazen
‘’-ce, tarafından, nedeniyle’’ gibi ek ve
sözcükler kullanılarak işi bizzat yapan
varlığa ÖRTÜLÜ ÖZNE olarak yer verilebilir.

Tüm sorularınıza kurumumuzca derhal


yanıt verilecektir.

Ders kitapları Bakanlıkça dağıtılacaktır.


3-NESNE (DÜZ TÜMLEÇ)

Yüklemde bildirilen ve öznenin yaptığı


işten doğrudan etkilenen öğe nesnedir.

Yükleme sorulan “ne?, neyi?, kimi?”


sorularının cevabıdır.
Burada son fırtına son dalı kırıyordu.
Bütün bu yalılar, eski Boğaziçi hatıralarını
sayıklar.
Bardaktaki suyu kana kana içti.
Nesne görevinde bulunan söz, -i durum
ekini almışsa, nesneye BELİRTİLİ NESNE
denir.
Yükleme KİMİ ya da NEYİ sorusu sorularak
bulunur.

Dertlerimi zincir yaptım.


Neyi? Dertlerimi.

Annemi çok özledim.


Kimi? Annemi.

Dün geceki fırtına ağacın tüm dallarını


kırdı.
Neyi? Ağacın tüm dallarını.
Nesne görevinde bulunan söz, -i durum
ekini almamışsa (yalın haldeyse) buna,
BELİRTİSİZ NESNE denir. Belirtisiz nesne
yükleme NE veya KİM sorusu sorularak
bulunur.

Bol bol su tüketmelisin.


Eşine büyük bir buket çiçek götürmüş.
Evlerinin önünde upuzun bir ağaç var.
4-DOLAYLI TÜMLEÇ (YER TAMLAYICISI)
-e, -de, -den eklerini alarak cümlenin,
dolayısıyla yüklemin anlamını, ‘’fiilin çıkma
(uzaklaşma), bulunma ve yönelme
(yaklaşma) bakımlarından ilgili olduğu yer’’
yönünden tamamlayan öğedir.

Biz yazları köye gideriz.


Nereye? KÖYE.

Evden koşarak uzaklaştı.


Nereden? EVDEN.

Akşam derneğe erken gel.


Nereye? DERNEĞE
Soruyu bir de sana soralım bakalım.
Kime? SANA.

Aklım sende kalmasın.


Kimde? SENDE.

Parayı babamdan aldım.


Kimden? BABAMDAN.
5. ZARF TÜMLECİ
Yön, zaman, tarz, sebep, miktar, araç ve şart bildirerek yüklemi
tamamlayan öğeye zarf tümleci denir.
Zarf tümlecini bulmak için yükleme NASIL? NEDEN? NİÇİN? NE
KADAR? NE ZAMAN? KİM TARAFINDAN? NE TARAFINDAN? gibi
sorular sorulur.
Sağa sola bakmadan içeriye girdi.
Nasıl girdi? Sağa sola bakmadan.

Sana çok değer verdiğim için sustum.


Niçin sustum? Sana çok değer verdiğim için.

Karşısında birdenbire onu görünce çok heyecanlandı.


Ne kadar heyecanlandı? Çok.
Ne zaman heyecanlandı? Karşısında birdenbire onu görünce.
6. EDAT TÜMLECİ

Edat tümleci, bazı edatlarla öbekleşerek


cümleyi amaç, araç, birliktelik, özgülük,
karşılaştırma vb. anlamlarla açıklayan
unsurdur.

Bu yaz ailesiyle Antalya’ya gidecek.

Senin kadar çalışkanını görmedim.

Sobayı kâğıtla tutuşturdu.


CÜMLE ÇEŞİTLERİ
1-YÜKLEMİN TÜRÜNE GÖRE CÜMLELER
a) FİİL CÜMLESİ: Yüklemi çekimli bir fiil
veya fiil grubu olan cümlelerdir. Her türlü
hareket, iş, oluş, fiil cümleleri ile karşılanır.

Aldığı hediyeyi usulca masaya bıraktı.


Ev işlerinde anneme yardım ettim.
Fotoğraflara bakıp ağlıyordu.
Gemi, akşama doğru limana yanaştı.
b) İSİM CÜMLESİ: Yüklemi ek fiille
çekimlenmiş bir isim veya isim grubu olan
cümlelerdir.

Son günlerde sende değişiklik var.


Sınıfın en güzel kızı sensin.
Dünyanın en güzel şeyi sevmektir.
Günlerdir hastayım.
Sana verecek bir cevabım yok.
YÜKLEMİN YERİNE GÖRE CÜMLELER

Türkçe bir cümlenin söz dizimi şöyledir:


ÖZNE + TÜMLEÇ + YÜKLEM
Ancak bu kurala her zaman uyulmayabilir.
Yani öğeler, her zaman olması gereken
yerde olmayabilirler. Cümlede yargıyı
üzerinde bulunduran, asıl öğe olan
yüklemin sonda olup olmamasına göre;
a) KURALLI CÜMLE: Yüklem sondadır.
b) DEVRİK CÜMLE: Yüklem sonda değildir.
a) Kurallı Cümle:
Bu yaptığın davranış hiç de hoş değil.
Kimse seni umursamıyor.
Mevsimler yas tutup, güller ağlasın.

b) Devrik Cümle:
Bilmezler nasıl sevdik birbirimizi.
Erkenden uyumuştum o akşam.
Sorma neler çektiğimi.
3. ANLAMLARINA GÖRE CÜMLELER
a) OLUMLU CÜMLE: Yargının
gerçekleştiğini anlatan cümlelerdir.

Bütün işleri zamanında bitirdi.


Uçak havaalanına indi.

b) OLUMSUZ CÜMLE: Yargının


gerçekleşmediğini anlatan cümlelerdir.
Me, ma olumsuzluk eki, değil edatı ve yok
ismi cümleyi olumsuz yapar.

Soruyu bir türlü çözemedim.


Bu benim aradığım kitap değil.
Sende hiç düşünce yok.
c) SORU CÜMLESİ: Soru yoluyla bilgi
almayı amaçlayan cümledir. Soru cümlesi
olumlu veya olumsuz olabilir. Soru sıfatları,
soru zamirleri, soru zarfları, soru edatları
ve soru ekleri (-mı, -mi) cümleye soru
anlamı kazandıran unsurlardır.
Soru cümlelerinin sonuna soru işareti
konur.

Hangi evde oturuyorsun?


Buraya neden geldin?
Bu fotoğraftaki sen misin?
Adın ne?
d) ÜNLEM CÜMLESİ: Sevinç, şaşkınlık,
acıma, beğenme gibi duyguları içeren
cümlelerdir. Ünlem cümlelerinin sonuna
ünlem işareti konur.

Aman Allah’ım!
Demek bunu da yapacaktın, ha!
Şükürler olsun!
Eyvah, yine fırtına çıkacak!
UYGULAMALAR

Kabukta dolaşan böcek, meyvenin tadını


alamaz.

A) Cümlenin öğelerini gösteriniz.


B) Cümle, yüklemin yerine göre nasıl bir
cümledir?
C) Cümle, yüklemin türüne göre nasıl bir
cümledir?
D) Cümle, anlamına göre nasıl bir
cümledir?
Kabukta dolaşan böcek,
özne
meyvenin tadını
belirtili nesne
alamaz.
yüklem

Yüklemin yerine göre kurallı,


Yüklemin türüne Fiil cümlesi,
Anlamına göre olumsuz cümledir.
Timsahın ağzını düşünen, kıymetli
inciye kavuşamaz.
Timsahın ağzını düşünen,
Özne kıymetli inciye
Dolaylı Tümleç

kavuşamaz.

Yüklem
Yüklemin yerine göre: Kurallı
Yüklemin türüne göre: Fiil
Anlamına göre: Olumsuz
Gençler grup halinde, yetişkinler
ikişer ikişer, yaşlılar yalnız
yürürler.
Gençler: ÖZNE
grup halinde: ZARF TÜMLECİ
yetişkinler : ÖZNE
ikişer ikişer: ZARF TÜMLECİ
yaşlılar: ÖZNE
yalnız: ZARF TÜMLECİ
yürürler: YÜKLEM

Yüklemin yerine göre: Kurallı cümle


Yüklemin türüne göre: Fiil cümlesi
Anlamına göre: Olumlu cümle

You might also like