You are on page 1of 40

6.

HAFTA
SES BİLGİSİ
(Türkçede Sesler, Türkçenin Ses Özellikleri)
Amaçlar:
• Dildeki ses kavramını tanımak.
• Türkçenin ses özellikleri hakkında bilgi sahibi olmak.
• Türkçe kökenli sözcükleri ayırt edebilmek.
• Türkçenin ses özellikleri doğrultusunda dili doğru kullanmak.
Anahtar Kavramlar:

• Ses
• Harf
• Ünlü harfler
• Ünsüz harfler
• Türkçede sesler
• Büyük ünlü uyumu
• Küçük ünlü uyumu
• Ünsüz uyumu
• Türkçenin ses özellikleri
TÜRKÇEDE SESLER

Genel olarak ses kavramı; titreşimle meydana gelen, insan kulağıyla veya hassas âletlerle
algılanan her türlü fiziki olguyu içine alır. Bu tanıma su şırıltısı, rüzgârın uğuldaması, kedi
miyavlaması, çocuk ağlaması, hıçkırık vb. sesler örnek verilebilir.

Dildeki ses ise bunlardan sadece birini, «konuşma sesini» kapsar.

Konuşma sesi;
 insanın ses organları tarafından belli bir kalıba dökülerek çıkarılan sestir,

 belli bir şekle sahiptir,

 işlenmiş sestir.
Ses, dilin en küçük parçasıdır. Seslerin tek başına anlamları yoktur. Sesler birleşerek
heceleri, kelimeleri ve cümleleri meydana getirir.

Seslerin yazıdaki karşılıkları olan işaretlere «harf» adı verilir. Harflerin belli bir sıraya göre
dizilmiş bütününe ise «alfabe» denir.

Türkiye Türkçesi yazı dilinde bulunan sesler 29 harfle gösterilmektedir:

a, b, c, ç, d, e, f, g, ğ, h, ı, i, j, k, l, m, n, o, ö, p, r, s, ş, t, u, ü, v, y, z
Türkçede bir ses bir harfle gösterilir, bir harfin okunuşu esnasında da bir ses çıkarılır. «a, b,
c, d …» gibi sesler yazımda bir harfle gösterilir. İngilizcede olduğu gibi mesela «ş» sesi için
«sh» yazılması gibi bir durum Türkçede söz konusu değildir.

Türkçe alfabede bulunmayan, dil uzmanlarının inceleme alanına giren ilave işaretlerle
kullanılan harfler; özellikle ağızlarda varlığını sürdüren bir takım sesleri (damak ñ’si, kapalı
é, kalın ḳ, ince k gibi) karşılar. Bu harflerin bulunduğu alfabe «transkripsiyon alfabesi»,
«çeviri yazı alfabesi» ya da «ilmî alfabe» şeklinde tanımlanır.
ÜNLÜLER

Ses yolunda bir engele çarpmadan dudaklar ve dilin hareketiyle oluşan sese «ünlü» denir. Türkiye
Türkçesi yazı dilinde sekiz ünlü harf vardır:

a, e, ı, i, o, ö, u, ü

Ünlü harfleri özelliklerine göre şu şekilde gruplandırabiliriz:

• Dilin durumuna göre ünlüler

Kalın ünlüler: a, ı, o, u

İnce ünlüler : e, i, ö, ü

• Dudakların durumuna göre ünlüler

Düz ünlüler: a, e, ı, i

Yuvarlak ünlüler: o, ö, u, ü
• Dil damak arası açıklığına göre ünlüler

Geniş ünlüler: a, e, o, ö

Dar ünlüler : ı, i, u, ü

• Uzunluk ve kısalıklarına göre ünlüler

Türkçe asıllı kelimelerde ünlüler kısadır: a, e, i, o, ö, u, ü.

«ı» sesi diğerlerine göre daha kısadır.

Türkiye Türkçesi yazı dilinde Türkçe kökenli kelimelerde uzun ünlü yoktur. Uzun ünlü normal
sese göre daha uzun okunan ünlü demektir. Örneğin Canan kelimesinde a’lar uzundur.

Türkçeye giren bazı yabancı kelimelerde ve Anadolu ağızlarında uzun ünlü bulunmaktadır.
ÜNSÜZLER

Ses yolunda bir engele çarparak çıkan sese «ünsüz» denir. Türkiye Türkçesinde ünsüz harfler
şunlardır:

b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z

Ünsüzler tek başına bir kelime ya da hece oluşturamazlar. Telaffuz edilebilmesi için önlerinde
ya da arkalarında bir ünlüye ihtiyaç duyulur. Ancak özellikle Türkçe kısaltmaları seslendirirken
örneğin «m» sesi yerine «em», «n» sesi için «en» gibi yanlış okumalara başvurmamak gerekir.
Türkçe olmadığı için «CNN», «si en en» şeklinde söylenebilir belki ancak «TRT», «TV» gibi
Türkçe kısaltmalar dilimizin kuralları çerçevesinde seslendirilmelidir.

Ünsüz harfler de ses tellerinin titreşimine ya da çıkış yerlerine göre çeşitli şekillerde
sınıflandırılabilir.
Yardımcı Ünsüz

Türkçede iki ünlü yan yana gelmez. Ünlü ile biten bir kelimeye ünlü ile başlayan bir ek
getirildiğinde ünlü çatışmasını önlemek için araya bir yardımcı ünsüz getirilir.

Yardımcı ünsüz «y» sesidir.

(bahçe-y-e, araba-y-ı, kahve-y-i… vb.)

İkinci dereceden «n» sesi de yardımcı ünsüz olarak kabul edilebilir.

(ev-i-n-i, çay-ı-n-a… vb.)

«s» ve «ş» sesleri birer yardımcı ünsüz değildir, eklerin bünyesine dâhil olmuş seslerdir.

(kapı-sı = «-sı» eki 3. teklik şahıs iyelik ekidir. «s» sesi ekin kendisine ait bir sestir, yardımcı ses
değildir.)
Türkçenin Ses Özellikleri

Ünlemler, doğa seslerini taklitten ortaya çıkan kelimeler ve diğer dillerden Türkçeye giren sözcükler
dışında Türkçenin aslî kelimeleri ses özelliklerine uyar. Dolayısıyla dilimizin bu özelliklerini bilen bir
kimse, karşılaştığı sözcüğün Türkçe olup olmadığını kolaylıkla ayırt edebilir.

Sağlam bir yapısı olan Türkçenin bünyesine başka dillerden dâhil olan bazı sözcükler de zamanla Türkçe
ses olaylarına uyum sağlarlar. Örneğin;

çiharşenbih > çarşamba

câmeşur > çamaşır

scala > iskele

tennur > tandır… vb.

Türkçenin ses özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:


Türkçe kelimelerde büyük ünlü uyumu vardır.

Kelimedeki ünlülerin kalınlık-incelik açısından uyumudur. Kalın ünlülü hece ile başlayan bir
kelimenin sonraki hecelerinde kalın ünlülerle, ince ünlülü hece ile başlayan bir kelimenin
sonraki hecelerinin ince ünlülerle devam etmesi kuralıdır.

Örneğin;

çatışma, sözcük, güzellik, uyanık… gibi sözcüklerde büyük ünlü uyumu bulunmaktadır ve bu
sözcükler Türkçedir.
Büyük ünlü uyumunun aranmadığı bazı durumlar söz konusudur:

• Büyük ünlü uyumu Türkçeye özgü seslik bir özellik olduğundan yabancı dillerde ve yabancı
kelimelerde büyük ünlü uyumu kuralı dikkate alınmaz : anonim, cahil, dükkân … vb.

• Bitişik yazılan birleşik kelimelerde büyük ünlü uyumu aranmaz: biraz, bugün, bilgisayar… vb.

• -gil, -ken, -leyin, -mtırak, -yor, -daş, -ki ekleri büyük ünlü uyumuna uymaz: sabahleyin,
turunçgiller, koşarken, ekşimtırak, geliyor, gönüldaş, meslektaş, sabahki, yukarıdaki… vb.

• Büyük ünlü uyumu dışında kalan Türkçe kökenli kelimelerin sayısı azdır ve bu kelimelerdeki
uyumsuzluk sonradan oluşmuştur: anne (< ana), dahi (< dahı), elma (< alma), hangi (< kangı),
hani (< kanı), kardeş (< kardaş), şişman (< şışman), inanmak (< ınanmak) … vb.
Son sesleri ince söylenen bazı alıntı kelimeler, ince ünlülü ekler alır:

dikkat / dikkatli

hakikat / hakikatte

harp / harbi

saat / saate

meçhul / meçhule

kabul / kabulü… vb.


Türkçe kelimelerde küçük ünlü uyumu vardır.

Türkçe kelimelerdeki ünlülerin düzlük-yuvarlaklık bakımından gösterdiği uyumdur.

Bu kuralar göre bir kelimede;

düz ünlüden sonra düz (a, e, ı, i) ,

yuvarlak ünlüden sonra yuvarlak dar (u, ü) veya düz geniş (a, e) ünlüler bulunur.

Örneğin;

bağlı, bilezik, binek, gelin, güreş, kayık, uçak, vurmak, yorgun, yüreksiz… vb. gibi kelimeler
Türkçe olduğundan bu kurala uymaktadır.
Küçük ünlü uyumunun aranmadığı bazı durumlar vardır:

• Yabancı kökenli kelimelerde bu uyum aranmaz: koridor, marul, mümin, müzik, profesör,
televizyon, tiyatro… vb.

• Birleşik kelimelerde küçük ünlü uyumu aranmaz: kaybolmak, keçiboynuzu, eloğlu… vb.

• -ki aitlik eki yalnızca birkaç örnekte küçük ünlü uyumuna uyar: bugünkü, dünkü, öbürkü.

• Günümüz yazı dilinde bu uyuma aykırı bazı Türkçe kelimeler vardır. Bu uyumsuzluk,
zaman içerisinde dudak ünsüzünden sonraki ünlünün yuvarlaklaşması şeklinde meydana
gelmiştir: çamur, kabuk, kavun, pamuk, tavuk… vb.
Türkçe kelimelerde ünsüz uyumu söz konusudur.

Türkçedeki ünsüzlerden tonsuz ünsüzler ve bunların karşılıkları olan tonlu ünsüzlerle ilgili bir
uyumdur. Bu kurala «ünsüz benzeşmesi» de denir.

Bu kural daha çok kelime kökü ile ek arasında geçerlidir:

tonsuz ünsüzler (f, s, t, k, ç, ş, h, p) tonsuz ünsüzlerle,

tonlu ünsüzler (b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z) tonlu ünsüzlerle yan yana gelebilir.

Örneğin;

Türk-çe, at-kı, diş-çi, taş-tan, kat-kı, kat-ta, göz-cü, gel-di… vb. kelimelerde ünsüz uyumu (ünsüz
benzeşmesi) vardır.
• Alıntı kelimelerde ünsüz uyumu bulunmaz:

tekbir, takdir, meşgul, tavsiye… vb.

• Ancak bazı yabancı kökenli kelimeler zamanla ünsüz uyumuna uydurulmuştur:

miktar (< Arapça mikdâr), bahçe (< Farsça bâğçe), taraftar (< Arapça tarafdâr), tespit (<
Arapça tesbît)… vb.
Türkçe kelimelerde birinci heceden sonra «o, ö» sesleri bulunmaz.

Aslında küçük ünlü uyumu ile ilgili bir kuraldır. Küçük ünlü uyumunda geniş yuvarlak ünlüler
olan /o/ ve /ö/ seslerinin sonraki hecelerde bulunacağına dair bir bilgi bulunmaz. Tekrar
söylemek gerekirse Türkçede /o/ ve /ö/ sesleri yalnızca ilk hecede bulunur. İlk hece dışında bu
sesler varsa o kelime yabancıdır. Örneğin;

doktor (< Fransızca), horoz (< Farsça), tiyatro (< İtalyanca), rekor (< Fransızca) kelimeleri,
alıntı kelimelerdir.

Not: Türkçede şimdiki zaman eki olarak bilinen «-yor» eki bu kurala uymaz: biliyor, oturuyor,
seviyor, yürüyor… vb.
Türkçede uzun ünlü yoktur.

Türkiye Türkçesi yazı dilinde kökeni Türkçe olan kelimelerde uzun ünlü yoktur. Uzun ünlü,
Arapça ve Farsçadan dilimize giren kelimelerde görülür:

cezâ (Arapça), fedâ (Arapça), âlem (Arapça), âşık (Arapça), millî (Arapça)… vb.

• Diğer dillerden dilimize geçen alıntı kelimelerdeki uzun ünlüler genellikle normal ünlülere
dönüşmüşlerdir. Alıntı kelimelerdeki uzun ünlüler daha çok söyleyişte, ünlü ile başlayan bir ek
aldıklarında ortaya çıkar: ruh / ruhum, hayat / hayata… vb.

• Yazı dilinde yazılışları bir, anlamları ve okunuşları ayrı olan yabancı kelimeleri ayırt etmek için
uzun ünlülerin üzerine düzeltme işareti (^) konur: adem (yokluk), âdem (insan); adet (sayı),
âdet (gelenek); alem (bayrak), âlem (dünya); hala (babanın kız kardeşi), hâlâ (henüz)… vb.
Türkçe kelimelerde ince a ünlüsü yoktur.

İnce /a/ sesi, a ile e arası bir ünlüdür. Bazı yabancı asıllı kelimelerde bulunur: harf, dikkat,
tabiat, sıhhat, hakikat, şefkat, feragat… vb.

Bu ses, yazı dilimizde farklı bir sembolle gösterilmez. Biz onu sesli uyumu üzerindeki etkisi
ile tanırız. İnce a sesi taşıyan bir sözcük ince ünlülü ek alır: harp-te, seyahat-ten, dikkat-siz,
hakikat-te, şefkat-li… vb.
Türkçe kelimelerde iki ünlü yan yana gelmez.

Türkçede bir kelimede ya da bir hecede iki ünlü yan yana bulunmaz. İki ünlünün yan yana
geldiği kelimeler yabancı asıllıdır: kuaför, kooperatif, seans, saat, iade, şiir, fiil … vb.

Bu kurala bağlı olarak dilimizde ünlü ile biten bir kelimeye ünlü ile başlayan bir ek geldiğinde
araya yardımcı ünsüz girer: altı-y-a, soru-y-u, ağla-y-an, yöre-y-e… vb.
Türkçe kelimelerde «f, h, j» sesleri bulunmaz.
«f» sesi:

Bazı Türkçe kelimelerde bu sesle karşılaşmak mümkündür. Bunun sebebi, o sözcüğün yansıma sözcük olması veya o sözcükte
v>f değişiminin söz konusu olmasıdır: öfke (<övke), ufak (<ufşak), yufka (<yuvka) örneklerinde ses değişimi görülmektedir.

of, üf, püfür püfür… vb. örneklerinde ise yansıma kökenli sesler görülmektedir.

«h» sesi:

Günümüzde Türkçe kelimelerde görülen h sesi, k > h değişmesi sonucu ortaya çıkmıştır: hatun (<katun), hangi (<kangı),
hanım (<kanum)… vb.

Bununla birlikte bazı Türkçe ünlemlerde (hey, oh, hoppala… vb.) ve yansıma kelimelerde (harıl harıl, hart hurt… vb.) h sesine
rastlanabilir.

«j» sesi:

Türkçeye giren bazı yabancı kelimelerde bulunur: jandarma (İtalyanca), jeton (Fransızca), jale (Farsça)… vb.
Türkçe kelimelerde ince /l/ ünsüzü bulunmaz.

Türkçede ünsüzlerin kalın ve incelik vasfını yanındaki ünlü belirler. Bir ünsüz kalın ünlü ile
kalın okunur örneğin (dolap), ince ünlü ile ince okunur örneğin (iyilik).

Ancak yabancı asıllı kelimelerde /l/ ünsüzü yanındaki ünlü kalın olsa bile ince
okunabilmektedir. Örneğin;

alo, normal, alkol gibi.


Türkçede ayın ve hemze sesleri yoktur.

Arapçadaki ayın ve hemze sesleri, Türkçede olmadığı için bunlar söylenmez, düşürülür.
Bunların düşmesi sonucu bu seslerden önceki ünlü uzun okunur: bazen, memur, tesir, yani…
vb.

Geçmişte Arapçadan alınan kelimelerdeki ayın ve hemze sesleri işaretlerle gösterilmesine


rağmen günümüzde kesme işareti kullanılmamaktadır. «Kur’an» kelimesi bu kuralın
istisnasıdır.
Türkçe kelimelerin başında «l, r, ğ, c, m, n, v, z» sesleri bulunmaz.
Bir kelimenin başında bu seslerden birisi bulunuyorsa o kelimenin alıntı olduğu düşünülebilir:
limon (< Rumca), rakam (< Arapça), vazo (< İtalyanca), millet (< Arapça), zil (< Farsça)… vb.

• Ancak kelime başında n ve v sesleri bulunan bazı Türkçe kelimeler de mevcuttur: ne, nice,
nitelik, niçin, neden, nerede, nereden, nesne, nine, var, varmak, vermek, vurmak.

• v sesi Türkçede kelime başında asıl olarak bulunmaz, b > v değişimi söz konusudur:
«vermek» kelimesinin aslının «birmek», «var» kelimesinin aslının «bar» olması gibi.

• Yansıma kelimelerin başında bu seslere rastlanabilir: cırcır, lıkır lıkır, mır mır, miyavlamak,
rap rap, vızır vızır, zınk… vb.
Türkçe kelimelerin sonunda «b, c, d, g» ünsüzleri bulunmaz.
Kökeni Türkçe olan kelimelerin sonunda bu sesler yer almaz. Ancak anlam farkını vurgulamak için «ad,
od, sac» gibi birkaç kelimenin yazılışı bu kurala uymamaktadır:

ad (isim), at (binek hayvanı)

od (ateş), ot (bitki)

sac (yassı demir), saç (kıl)

• Yabancı kelimelerin özgün biçimlerinin sonunda bulunan b, c, d, g ünsüzleri genellikle sertleşerek p, ç,


t, k olur: mektup (<mektûb), cilt (<cild), standart (<standard), renk (<reng)… vb. Bu örneklerdeki gibi
alıntı sözcükler ünlü ile başlayan bir ek aldıklarında kelime sonlarındaki sert ünsüzler aslî şekillerine
döner: adet / adedi, mektup / mektubu, cilt / cilde… vb.

• Bazı yabancı kelimelerin sonlarındaki b, c, d, g sesleri korunur: hac, şâd, yâd, kod, katalog… vb.
Türkçe kelimelerin başında iki ünsüz bulunmaz.

Türkçe kelimelerin başında kesinlikle çift ünsüz bulunmaz. Başında iki ünsüz bulunan
sözcükler alıntıdır:

kral (< Sırpça), plan (< Fransızca), tren (< Fransızca)… vb. istasyon (< Fransızca station),
iskele (< İtalyanca scala), izmarit (< Rumca smaridi), pırlanta (< İtalyanca brillante), kuruş (<
Almanca groschen) gibi sözcükler, önüne ünlü getirilmesiyle zaman içerisinde Türkçeye
uydurulmuşlardır.
Türkçe kelimelerin kökünde aynı cinsten iki ünsüz (ikiz ünsüz) yan yana bulunmaz.

Türkçe kelimelerin kökünde aynı cinsten iki ünsüz yan yana bulunmaz. Ancak Türkçede şu kelimelerde zamanla
ünsüz ikizleşmesi olduğundan iki ünsüz yan yana bulunmaktadır:

anne < ana

elli < ellig

yassı < yası

Bunun dışında kelime köklerinde ikiz ünsüz bulunan kelimeler yabancı kökenlidir:

millet (< Arapça), dükkân (< Arapça), seyyah (< Arapça), cadde (< Arapça)… vb.

Özellikle Arapçadan dilimize giren ve özgün biçimlerinde sonunda ikiz ünsüz bulunan kelimeler Türkçede tek
ünsüzle kullanılır: hak, his, şer, zam, zan… vb. Bu kelimeler, ünlüyle başlayan ek veya yardımcı fiille
kullanıldıklarında sondaki ünsüz tekrar ortaya çıkar: hak / hakkım, his / hissi, red / reddetmek, şer / şerrinden, zam /
zammına, zan / zannetmek, af / affetmek… vb.
Türkçede hece ve kelime sonunda belli ünsüz çiftleri dışında iki ünsüz bulunmaz.

Türkçede hece ve kelime sonunda bulunabilen ünsüz çiftleri şunlardır:

lç, lk, lp, lt : ölç-, ilk, kalk-, silk-, alp, alt, bunalt-, daralt-

nç, nk, nt : dinç, kıvanç, denk, zonkla-, ant

rç, rk, rp, rs, rt : sürç-, berk, bark, görk, kırk, Türk, sark- ürk-… vb.

st : ast, üst

şt : hişt, hoşt gibi yansıma kelimelerde görülür.


• akıl (akl), akis (aks), akit (akd), devir (devr), hüküm (hükm), zikir (zikr) gibi Arapçadan
dilimize giren kelimelerden bu ses özelliğine uymayanlar çoğunlukla araya bir ünlü
getirilmek suretiyle Türkçeye uydurulmuştur. Bunlara ünlüyle başlayan bir ek veya kelime
getirilirse türetilen bu ünlüler düşer: akıl / akletmek, akis / aksini, devir / devredilen,
hüküm / hükmüne, zikir / zikre… vb.
Başta ve sonda üç ünsüz yan yana bulunmaz.

Türkçede kelimelerde ek-kök ilişkisi hariç (genç-ler örneğindeki gibi) üç ünsüz yan yana gelemez. Bu
özelliğe sahip kelimeler, yabancı kökenlidir: sfenks, kontr… vb.

Kelime içinde aynı hecede üç ünsüz yan yana gelmez ancak yukarıda ifade edilen örnekteki gibi farklı
hecelere ait üç ünsüz bu kuralın dışındadır:

Türk-lük,

alt-mış,

kırk-lık,

Türk-çe… vb.
Ses yansımalı kelimelerde yukarıda belirtilen özellikler aranmaz.

Ses yansımalı kelimeler, hangi sesleri barındırırsa barındırsın Türkçe kabul edilir:

cıvıl cıvıl,

vıcık vıcık,

of, ofla-,

mele-,

hırıltı,

mırıldan-,

zınk… vb.
Aşağıdaki kelimeleri tahlil edelim

«hafıza» sözcüğünün Türkçe olup olmadığını inceleyiniz.

1. Türkçe kelimelerde /h/ sesi bulunmadığı için,

2. Türkçe kelimelerde /f/ sesi bulunmadığı için,

3. Türkçe kelimelerde uzun ünlü olmadığı için,

bu kelime Türkçe değil, yabancı asıllıdır.


«cadde» sözcüğünün Türkçe olup olmadığını inceleyiniz.

1. Bu kelimede büyük ünlü uyumu olmadığı için,

2. Türkçe kelimeler «c» ünsüzü ile başlamadığı için,

3. Türkçe kelimelerin kökünde aynı cinsten iki ünsüz yan yana gelmediği için,

bu kelime yabancıdır.
«fasulye» sözcüğünün Türkçe olup olmadığını inceleyiniz.

1. Bu kelime büyük ünlü uyumuna uymadığı için,

2. Bu kelime küçük ünlü uyumuna uymadığı için,

3. Türkçe kelimelerde /f/ sesi bulunmadığı için,

4. Türkçe kelimelerde ince /l/ ünsüzü bulunmadığı için

bu kelime yabancıdır.
«limon» sözcüğünün Türkçe olup olmadığını inceleyiniz.

1. Bu kelimede büyük ünlü uyumu yoktur.

2. Bu kelimede küçük ünlü uyumu yoktur (İlk hece dışında /o/, /ö/ sesi bulunmaz kuralı)

3. Türkçe kelimeler /l/ sesi ile başlamaz.

Açıklanan gerekçelerden ötürü kelime yabancıdır.


«telefon» sözcüğünün Türkçe olup olmadığını inceleyiniz.

1. Bu kelimede büyük ünlü uyumu kuralı olmadığı için,

2. Bu kelimede küçük ünlü uyumu kuralı olmadığı için (İlk hece dışında /o/, /ö/ sesi bulunmaz
kuralı),

3. Bu kelimede /f/ sesi bulunduğu için

yabancı asıllıdır.
«teşekkür» sözcüğünün Türkçe olup olmadığını inceleyiniz.

1. Bu kelimede küçük ünlü uyumu kuralı olmadığı için

2. Türkçe kelimelerin kökünde ikiz ünsüz (aynı cinsten iki ünsüz) yer alamayacağı için,

Bu kelime Türkçe kökenli değildir.


Kaynakça
- Editörler: Doç. Dr. Abdurrahman Özkan, Doç. Dr. Ufuk Deniz Aşçı, Doç. Dr. Mustafa Toker, Türk Dili-Dil ve Anlatım, Palet Yayınları, 2016,
Konya

- Zeynep Korkmaz, Türkiye Türkçesi Grameri, Türk Dil Kurumu Yayınları, 2014, Ankara

- Zeynep Korkmaz, Ahmet Bican Ercilasun, Tuncer Gülensoy, İsmail Parlatır, Hamza Zülfikar, Necat Birinci; Türk Dili ve Kompozisyon, Ekin
Yayınları, 2020, Bursa

You might also like