You are on page 1of 524

Risale-i Nur Klliyatndan

Mektubat




Mellifi
Bedizzaman
Said Nursi Said Nursi Said Nursi Said Nursi
































Nereden: ENVAR NERYAT
Piyerloti Cad. Hacbey Apt. 10/3
Tel: 516 20 14 518 62 71
Fax: 516 20 42 ST.
Bask: Cihan Neriyat ve Matbaaclk
Tel: 507 27 33
1995 ST.

Her Hakk Mahfuzdur.



Risale-i Nur Klliyatndan










Mektubat





Mellifi
Bedizzaman
Said Nursi Said Nursi Said Nursi Said Nursi































Diyanet leri Mavere Kurulunun 23.05.1956 gn ve saysz ehl-i vukuf raporuna
istinaden Afyon Ar Ceza Mahkemesince Bedizzaman Said Nursinin Kitab ve sair
evraklarnn kanuni mevzuata muhalif siyasi ve idari hibir mahzuru grlmemi
olmakla sz geen eserler 23.06.1956 gn ve 954/278 esas ve 955/218 karar sayl ve
kaziye-i muhkeme haline gelen beraet karariyle ve yine Isparta Sorgu Hakimliinin
11.09.1956 gn, 954/28 esas ve 956/65 karar sayl ve aynen kazye-i muhkeme haline
gelen meni muhakeme karariyle bilumum Nur Risaleleri sahiplerine iade edilmitir.

Her hakk mahfuzdur.









--- sh:(M:5) -----




.-....

Birinci Mektub

...-~....... ..-.....

Drt Sualin Muhtasar Cevabdr

Birinci Sual: Hazret-i Hzr Aleyhisselm hayatta mdr? Hayatta
ise niin baz mhim lema hayatn kabul etmiyorlar?
Elcevab: Hayattadr, fakat meratib-i hayat betir. O, ikinci
mertebededir. Bu sebebden baz lema hayatnda bhe etmiler.
Birinci Tabaka-i Hayat: Bizim hayatmzdr ki, ok kaydlarla
mukayyeddir.
kinci Tabaka-i Hayat: Hazret-i Hzr ve lyas
Aleyhimesselm'n hayatlardr ki, bir derece serbesttir. Yani bir vakitte
pek ok yerlerde bulunabilirler. Bizim gibi beeriyet levazmatyla daim
mukayyed deillerdir. Bazan istedikleri vakit bizim gibi yerler, ierler;
fakat bizim gibi mecbur deillerdir. Tevatr derecesinde ehl-i uhud ve
keif ola

---sh:(M:6) ---------
evliyann, Hazret-i Hzr ile maceralar, bu tabaka-i hayat tenvir ve isbat
eder. Hatt makamat- velayette bir makam vardr ki, "Makam- Hzr"
tabir edilir. O makama gelen bir veli, Hzr'dan ders alr ve Hzr ile
grr. Fakat bazan o makam sahibi yanl olarak, ayn- Hzr telakki
olunur.
nc Tabaka-i Hayat: Hazret-i dris ve sa
Aleyhimesselm'n tabaka-i hayatlardr ki, beeriyet levazmatndan
tecerrd ile, melek hayat gibi bir hayata girerek nuran bir letafet
kesbeder. deta beden-i misal letafetinde ve cesed-i necm
nuraniyetinde olan cism-i dnyevleriyle semavatta bulunurlar.
hirzamanda Hazret-i sa Aleyhisselm gelecek, eriat- Muhammediye
(A.S.M.) ile amel edecek mealindeki hadsin srr udur ki: hirzamanda
felsefe-i tabiiyenin verdii cereyan- kfrye ve inkr- uluhiyete kar
sevlik dini tasaffi ederek ve hurafattan tecerrd edip slmiyete inklab
edecei bir srada, naslki sevlik ahs- manevsi, vahy-i semav
klncyla o mdhi dinsizliin ahs- manevsini ldrr; yle de Hazret-
i sa Aleyhisselm, sevlik ahs- manevsini temsil ederek, dinsizliin
ahs- manevsini temsil eden Deccal' ldrr.. yani inkr- uluhiyet
fikrini ldrecek.
Drdnc Tabaka-i Hayat: heda hayatdr. Nass- Kur'anla
hedann, ehl-i kuburun fevkinde bir tabaka-i hayatlar vardr. Evet
heda, hayat- dnyevlerini tark- hakta feda ettikleri iin, Cenab- Hak
kemal-i kereminden onlara hayat- dnyeviyeye benzer, fakat kedersiz,
zahmetsiz bir hayat lem-i Berzahta onlara ihsan eder. Onlar kendilerini
lm bilmiyorlar.. yalnz kendilerinin daha iyi bir leme gittiklerini
biliyorlar.. kemal-i saadetle mtelezziz oluyorlar.. lmdeki firak
acln hissetmiyorlar. Ehl-i kuburun endan ruhlar bkidir, fakat
kendilerini lm biliyorlar. Berzahta aldklar lezzet ve saadet,
hedann lezzetine yetimez. Naslki iki adam bir r'yada Cennet gibi bir
gzel saraya girerler. Birisi r'yada olduunu bilir. Ald keyf ve lezzet
pek noksandr. "Ben uyansam u lezzet kaacak" diye dnr. Dieri
r'yada olduunu bilmiyor. Hakik lezzet ile hakik saadete mazhar olur.
te lem-i Berzahtaki emvat ve hedann hayat- berzahiyeden
istifadeleri, yle farkldr. Hadsiz vakatla ve rivayatla hedann bu tarz-
hayata mazhariyetleri ve kendilerini sa bildikleri sabit ve kat'dir. Hatt
Seyyid- heda olan Hazret-i Hamza Radyallah Anh, mkerrer
vakatla kendine iltica eden adamlar muhafaza etmesi ve dnyev ilerini
grmesi ve grdrmesi gibi ok vakatla, bu tabaka-i hayat tenvir ve isbat
edilmi. Hatt -ben kendim- Ubeyd isminde bir

---sh:(M:7) ---------
yeenim ve talebem vard. Benim yanmda ve benim yerime ehid
olduktan sonra, aylk mesafede esarette bulunduum zaman, mahall-i
defnini bilmediim halde, bence bir r'ya-y sadkada, taht-el Arz bir
menzil suretindeki kabrine girmiim. Onu heda tabaka-i hayatnda
grdm. O, beni lm biliyormu. Benim iin ok aladn syledi.
Kendisini hayatta biliyor; fakat Rus'un istilasndan ekindii iin, yer
altnda kendine gzel bir menzil yapm. te bu cz' r'ya, baz erait ve
emaratla, geen hakikata, bana uhud derecesinde bir kanaat vermitir.
Beinci Tabaka-i Hayat: Ehl-i kuburun hayat- ruhanleridir.
Evet mevt; tebdil-i mekndr, tlak- ruhtur, vazifeden terhistir. 'dam ve
adem ve fena deildir. Hadsiz vakatla ervah- evliyann temesslleri ve
ehl-i kefe tezahrleri ve sair ehl-i kuburun yakazaten ve menamen
bizlerle mnasebetleri ve vaka mutabk olarak bizlere ihbaratlar gibi
ok delail, o tabaka-i hayat tenvir ve isbat eder. Zten beka-i ruha dair
"Yirmidokuzuncu Sz" bu tabaka-i hayat delail-i kat'iyye ile isbat
etmitir.
KNC SUAL: Furkan- Hakm'de
...-,:.,....!...-!....!.-_.!
gibi yetlerde "Mevt dahi, hayat gibi mahluktur, hem bir nimettir." diye
ifham ediliyor. Halbuki zahiren mevt; inhilaldir, ademdir, tefesshtr,
hayatn snmesidir, hdim-l lezzattr.. nasl mahluk ve nimet olabilir?
Elcevab: "Birinci Sual"in cevabnn hirinde denildii gibi: Mevt,
vazife-i hayattan bir terhistir, bir paydostur, bir tebdil-i mekndr, bir
tahvil-i vcuddur, hayat- bkiyeye bir davettir, bir mebde'dir, bir hayat-
bkiyenin mukaddimesidir. Naslki hayatn dnyaya gelmesi bir halk ve
takdir iledir; yle de, dnyadan gitmesi de bir halk ve takdir ile, bir
hikmet ve tedbir iledir. nki en basit tabaka-i hayat olan hayat-
nebatiyenin mevti, hayattan daha muntazam bir eser-i san'at olduunu
gsteriyor. Zira meyvelerin, ekirdeklerin, tohumlarn mevti; tefessh ile
rmek ve dalmakla grnd halde, gayet muntazam bir muamele-i
kimyeviye ve mizanl bir imtizacat- unsuriye ve hikmetli bir teekklt-
zerreviyeden ibaret olan bir yourmaktr ki, bu grnmeyen intizaml ve
hikmetli lm, snbln hayatyla tezahr ediyor. Demek ekirdein
mevti, snbln mebde-i hayatdr; belki ayn- hayat hkmnde olduu
iin, u lm dahi, hayat kadar mahluk ve muntazamdr.



---sh:(M:8) ---------
Hem zhayat meyvelerin yahut hayvanlarn mide-i insaniyede
lmleri, hayat- insaniyeye kmalarna mene' olduundan; "o mevt,
onlarn hayatndan daha muntazam ve mahluk" denilir.
te en edna tabaka-i hayat olan hayat- nebatiyenin mevti; byle
mahluk, hikmetli ve intizaml olsa, tabaka-i hayatn en ulvsi olan hayat-
insaniyenin bana gelen mevt, elbette yer altna girmi bir ekirdein
hava leminde bir aa olmas gibi, yer altna giren bir insan da, lem-i
Berzah'ta, elbette bir hayat- bkiye snbl verecektir.
Amma mevt, nimet olduunun ciheti ise, ok vcuhundan drt
vechine iaret ederiz.
Birincisi: Arlam olan vazife-i hayattan ve teklif-i
hayatiyeden zad edip, yzde doksandokuz ahbabna kavumak iin,
lem-i Berzah'ta bir visal kaps olduundan, en byk bir nimettir.
kincisi: Dar, skntl, dadaal, zelzeleli dnya zindanndan
karp; vs'atli, srurlu, zdrabsz, bki bir hayata mazhariyetle..
Mahbub-u Bki'nin daire-i rahmetine girmektir.
ncs: htiyarlk gibi erait-i hayatiyeyi arlatran bir ok
esbab vardr ki; mevti, hayatn pek fevkinde nimet olarak gsterir.
Mesel: Sana zdrab veren pek ihtiyar olmu peder ve vliden ile
beraber, ceddin cedleri, sefalet-i halleriyle senin nnde imdi
bulunsayd; hayat ne kadar nkmet, mevt ne kadar nimet olduunu
bilecektin. Hem mesel: Gzel ieklerin klar olan gzel sineklerin,
kn edaidi iinde hayatlar ne kadar zahmet ve lmleri ne kadar
rahmet olduu anlalr.
Drdncs: Nevm naslki bir rahat, bir rahmet, bir istirahattir;
hususan musibetzedeler, yarallar, hastalar iin.. yle de: Nevmin byk
kardei olan mevt dahi, musibetzedelere ve intihara sevkeden belalarla
mbtela olanlar iin ayn- nimet ve rahmettir. Amma ehl-i dalalet iin
mteaddid Szlerde kat' isbat edildii gibi; mevt dahi hayat gibi nkmet
iinde nkmet, azab iinde azabdr. O, bahisten haritir.
NC SUAL: Cehennem nerededir?
Elcevab: ...-!,.-.. ...,.-!....
Cehennemin yeri, baz rivayatla "Taht-el Arz" denilmitir. Baka yerlerde
beyan ettiimiz gibi; Kre-i Arz, hareket-i seneviyesiyle ileride mecma-
hair olacak bir meydann etrafnda bir daire iziyor. Cehennem



---sh:(M:9) --------
ise, Arzn o medar- senevsi altndadr demektir. Grnmemeleri ve
hissedilmemeleri, perdeli ve nursuz ate olduu iindir. Kre-i Arzn
seyahat ettii mesafe-i azmede pek ok mahlukat var ki, nursuz olduklar
iin grnmezler. Kamer, nuru ekildike vcudunu kaybettii gibi,
nursuz ok kreler, mahluklar gzmzn nnde olup gremiyoruz.
Cehennem ikidir: Biri sura, biri kbradr. leride sura, kbraya
inklab edecei ve ekirdei hkmnde olduu gibi, ileride ondan bir
menzil olur. Cehennem-i Sura yerin altnda, yani merkezindedir.
Krenin alt, merkezidir. lm-i Tabakat-l Arzca malmdur ki: Ekseriya
her otuz metre hafriyatta, bir derece-i hararet tezayd eder. Demek
merkeze kadar nsf- kutr-u Arz, altbin ksur kilometre olduundan,
ikiyz bin derece-i harareti cmi', yani ikiyz defa ate-i dnyevden
edid ve rivayet-i hadse muvafk bir ate bulunuyor. u Cehennem-i
Sura, Cehennem-i Kbra'ya ait ok vezaifi, dnyada ve lem-i
Berzah'ta grm ve ehadslerle iaret edilmitir. lem-i hiret'te, Kre-i
Arz naslki sekenesini medar- senevsindeki meydan- hare dker; yle
de iindeki Cehennem-i Sura'y dahi Cehennem-i Kbra'ya emr-i lah
ile teslim eder. Ehl-i tizal'in baz imamlar "Cehennem sonradan
halkedilecektir" demeleri, hl-i hazrda tamamyla inbisat etmediinden
ve sekenelerine tam mnasib bir tarzda inkiaf etmediinden, galattr ve
gabavettir. Hem perde-i gayb iindeki lem-i hirete ait menzilleri dnya
gzmzle grmek ve gstermek iin, ya kinat kltp iki vilayet
derecesine getirmeli veyahut gzmz bytp yldzlar gibi gzlerimiz
olmal ki yerlerini grp tayin edelim. ...,.-!.hiret lemine
ait menziller, bu dnyev gzmzle grlmez. Fakat baz rivayatn
iaratyla, hiretteki Cehennem, bu dnyamzla mnasebetdardr. Yaz'n
iddet-i hararetine ,..~..denilmitir. Demek bu dnyev
kck ve snk akl gzyle, o byk Cehennem grlmez. Fakat ism-
i Hakm'in nuruyla bakabiliriz. yle ki:
Arzn medar- senevsi altnda bulunan Cehennem-i Kbra, yerin
merkezindeki Cehennem-i Sura'y gya tevkil ederek baz vezaifini
grdrm. Kadr-i Zlcelal'in mlk pek ok genitir. Hikmet-i lahiye
nereyi gstermi ise Cehennem-i Kbra oraya yerleir. Evet bir Kadr-i
Zlcelal ve emr-i .:. e mlik bir Hakm-i Zlkemal,
gzmzn

---sh:(M:10) -------
nnde kemal-i hikmet ve intizam ile Kamer'i Arz'a balam; azamet-i
kudret ve intizam ile Arz' Gne'e rabtetmi ve Gne'i seyyaratyla
beraber Arz'n sr'at-i seneviyesine yakn bir sr'at ile ve hamet-i
rububiyetiyle, bir ihtimale gre emsmus tarafna bir hareket vermi
ve donanma elektrik lmbalar gibi yldzlar, saltanat- rububiyetine
nuran ahidler yapm; onunla saltanat- rububiyetini ve azamet-i
kudretini gstermi bir Zt- Zlcelal'in kemal-i hikmetinden ve azamet-i
kudretinden ve saltanat- rububiyetinden uzak deildir ki, Cehennem-i
Kbra'y elektrik lmbalarnn fabrikasnn kazan hkmne getirip
hirete bakan semann yldzlarn onunla i'al etsin; hararet ve kuvvet
versin. Yani, lem-i nur olan Cennet'ten yldzlara nur verip,
Cehennem'den nr ve hararet gndersin. Ayn halde o Cehennem'in bir
ksmn ehl-i azaba mesken ve mahbes yapsn. Hem bir Ftr- Hakm ki;
da gibi koca bir aac, trnak gibi bir ekirdekte saklar. Elbette o Zt-
Zlcelal'in kudret ve hikmetinden uzak deildir ki; Kre-i Arz'n
kalbindeki Cehennem-i Sura ekirdeinde Cehennem-i Kbra'y
saklasn.
Elhasl: Cennet ve Cehennem, ecere-i hilkatten ebed tarafna
uzanp eilerek giden bir daln iki meyvesidir. Meyvenin yeri ise, daln
mntehasndadr. Hem u silsile-i kinatn iki neticesidir. Neticelerin
mahalleri, silsilenin iki tarafndadr. Sflsi, sakili aa tarafnda;
nuransi, ulvsi yukar tarafndadr. Hem u seyl-i uunatn ve mahsult-
maneviye-i arziyenin iki mahzenidir. Mahzenin mekn ise, mahsultn
nev'ine gre, fenas altnda, iyisi stndedir. Hem ebede kar cereyan
eden ve dalgalanan mevcudat- seyyalenin iki havzdr. Havzn yeri ise,
seylin durduu ve tecemmu' ettii yerdedir. Yani habsat ve mzahrefat
esfelde, tayyibat ve safiyat a'ldadr. Hem ltuf ve kahrn, rahmet ve
azametin iki tecellighdr. Tecellighn yeri ise, heryerde olabilir.
Rahman- Zlcemal ve Kahhar- Zlcelal nerede isterse tecellighn
aar.
Amma Cennet ve Cehennem'in vcudlar ise, Onuncu ve
Yirmisekizinci ve Yirmidokuzuncu Szler'de gayet kat' bir surette isbat
edilmitir. urada yalnz bu kadar deriz ki: Meyvenin vcudu dal kadar
ve neticenin silsile kadar ve mahzenin mahsult kadar ve havzn rmak
kadar ve tecellighn, rahmet ve kahrn vcudlar kadar kat' ve yakndir.
DRDNC SUAL: Mahbublara olan ak- mecaz ak-
hakikye inklab ettii gibi, acaba ekser nsda bulunan dnyaya kar olan
ak- mecaz dahi bir ak- hakikye inklab edebilir mi?
Elcevab: Evet. Dnyann fni yzne kar olan ak- mecaz,
eer

---sh:(M:11) -------
o k, o yzn stndeki zeval ve fena irkinliini grp ondan yzn
evirse, bki bir mahbub arasa, dnyann pek gzel ve yine-i esma-i
lahiye ve mezraa-i hiret olan iki dier yzne bakmaa muvaffak
olursa, o gayr- meru mecaz ak, o vakit, ak- hakikye inklaba yz
tutar. Fakat bir art ile ki, kendinin zil ve hayatyla bal kararsz
dnyasn, haric dnyaya iltibas etmemektir. Eer ehl-i dalalet ve gaflet
gibi kendini unutup fka dalp, umum dnyay husus dnyas zannedip
ona k olsa, tabiat bataklna der boulur. Meer ki hrika olarak bir
dest-i inayet onu kurtarsn. u hakikat tenvir iin u temsile bak. Mesel:
u gzel znetli odann drt duvarnda, drdmze ait drt endam
yinesi bulunsa, o vakit be oda olur. Biri hakik ve umum, drd misal
ve husus... Herbirimiz kendi yinemiz vastasyla, husus odamzn
eklini, heyetini, rengini deitirebiliriz. Krmz boya vursak, krmz;
yeil boyasak, yeil gsterir. Ve hakeza.. yinede tasarrufla ok
vaziyetler verebiliriz; irkinletirir, gzelletirir, ok ekillere koyabiliriz.
Fakat haric ve umum oday ise kolaylkla tasarruf ve tayir edemeyiz.
Husus oda ile umum oda hakikatta birbirinin ayn iken, ahkmda
ayrdrlar. Sen bir parmak ile odan harab edebilirsin, tekinin bir tan
bile kmldatamazsn.
te dnya ssl bir menzildir. Herbirimizin hayat, bir endam
yinesidir. u dnyadan herbirimize birer dnya var, birer lemimiz var.
Fakat direi, merkezi, kaps, hayatmzdr. Belki o husus dnyamz ve
lemimiz, bir sahifedir. Hayatmz bir kalem.. onunla sahife-i a'malimize
geecek ok eyler yazlyor. Eer dnyamz sevdikse, sonra grdk ki:
Dnyamz hayatmz stnde bina edildii iin, hayatmz gibi zil, fni,
kararszdr, hissedip bildik. Ona ait muhabbetimiz, o husus dnyamz
yine olduu ve temsil ettii gzel nuku-u esma-i lahiyeye dner;
ondan, cilve-i esmaya intikal eder. Hem o husus dnyamz, hiret ve
Cennet'in muvakkat bir fidanl olduunu derkedip, ona kar edid hrs
ve taleb ve muhabbet gibi hissiyatmz onun neticesi ve semeresi ve
snbl olan uhrev fevaidine evirsek, o vakit o mecaz ak, hakik aka
inklab eder. Yoksa .....!,..!.,....,........
srrna mazhar olup, nefsini unutup, hayatn zevalini dnmeyerek,
husus kararsz dnyasn, ayn umum dnya gibi sabit bilip, kendini
lyemut farzederek dnyaya saplansa, edid hissiyat ile ona sarlsa, onda
boulur gider. O muhabbet onun iin hadsiz bela ve azabdr. nki o
muhabbetten yetimane
---sh:(M:12) -------
bir efkat, me'yusane bir rikkat tevelld eder. Btn zhayatlara acr;
hatt gzel ve zevale maruz btn mahlukata bir rikkat ve bir firkat
hisseder; elinden bir ey gelmez, ye's-i mutlak iinde elem eker. Fakat
gafletten kurtulan evvelki adam, o edid efkatin elemine kar ulv bir
tiryak bulur ki; acd btn zhayatlarn mevt ve zevalinde bir Zt-
Bki'nin bki esmasnn daim cilvelerini temsil eden yine-i ervahlar
bki grr; efkati, bir srura inklab eder. Hem zeval ve fenaya maruz
btn gzel mahlukatn arkasnda bir cemal-i mnezzeh ve hsn-
mukaddes ihsas eden bir nak ve tahsin ve san'at ve tezyin ve ihsan ve
tenvir-i daimyi grr. O zeval ve fenay tezyid-i hsn ve tecdid-i lezzet
ve tehir-i san'at iin bir tazelendirmek eklinde grp, lezzetini ve
evkini ve hayretini ziyadeletirir.
..!...!
Said Nurs
























---sh:(M:13) -------

kinci Mektub
...-~....... ..-.....
(O mezkr ve malm talebesinin hediyesine kar cevabdan bir
paradr.)
Slisen: Bana bir hediye gnderdin. Gayet ehemmiyetli bir
kaidemi bozmak istersin. Ben demiyorum ki "Kardeim ve biraderzadem
olan Abdlmecid ve Abdurrahman'dan kabul etmediim gibi senden de
kabul etmem." nki sen onlardan daha ileri ve ruhuma daha yakn
olduundan, herkesin hediyesi reddedilse, seninki bir defaya mahsus
olmak zere reddedilmez. Fakat bu mnasebetle o kaidemin srrn
syleyeceim. yle ki:
Eski Said minnet almazd. Minnetin altna girmektense, lm
tercih ederdi. ok zahmet ve meakkat ektii halde, kaidesini bozmad.
Eski Said'in senin bu bare kardeine irsiyet kalan u hasleti ise,
tezehhd ve sun' bir istina deil, belki drt-be cidd esbaba istinad
eder.
Birincisi: Ehl-i dalalet, ehl-i ilmi; ilmi vasta-i cerr etmekle
ittiham ediyorlar. "lmi ve dini kendilerine medar- maiet yapyorlar"
deyip insafszcasna onlara hcum ediyorlar. Bunlar fiilen tekzib
lzmdr.
kincisi: Ner-i hak iin Enbiyaya ittiba' etmekle mkellefiz.
Kur'an- Hakm'de, hakk neredenler:
..._...._.
diyerek, insanlardan istina gstermiler. Sure-i Ysin'de
.....,..,:.......-.
cmlesi, mes'elemiz hakknda ok manidardr...


---sh:(M:14) -------
ncs: Birinci Sz'de beyan edildii gibi: Allah namna
vermek, Allah namna almak lzmdr. Halbuki ekseriya ya veren
gafildir; kendi namna verir, zmn bir minnet eder. Ya alan gafildir;
Mn'im-i Hakik'ye ait kr, senay, zahir esbaba verir, hata eder.
Drdncs: Tevekkl, kanaat ve iktisad yle bir hazine ve bir
servettir ki, hibir ey ile deiilmez. nsanlardan ahz- mal edip o
tkenmez hazine ve defineleri kapatmak istemem. Rezzak- Zlcelal'e
yzbinler krediyorum ki, kklmden beri beni minnet ve zillet
altna girmeye mecbur etmemi. Onun keremine istinaden, bkiye-i
mrm de o kaide ile geirmesini rahmetinden niyaz ediyorum.
Beincisi: Bir-iki senedir ok emareler ve tecrbelerle kat'
kanaatm oldu ki; halklarn maln, hususan zenginlerin ve memurlarn
hediyelerini almaa me'zun deilim. Bazlar bana dokunuyor.. belki
dokunduruluyor, yedirilmiyor. Bazan bana zararl bir surete evriliyor.
Demek gayrn maln almamaa manen bir emirdir ve almaktan bir
nehiydir. Hem bende bir tevahhu var; herkesi, her vakit kabul
edemiyorum. Halkn hediyesini kabul etmek, onlarn hatrn sayp
istemediim vakitte onlar kabul etmek lzm geliyor.. o da houma
gitmiyor. Hem tasannu' ve temelluktan beni kurtaran bir para kuru
ekmek yemek ve yz yamal bir libas giymek, bana daha ho geliyor.
Gayrn en a'l baklavasn yemek, en murassa' libasn giymek ve onlarn
hatrn saymaa mecbur olmak, bana nho geliyor.
Altncs: Ve istina sebebinin en mhimmi; mezhebimizce en
mu'teber olan bn-i Hacer diyor ki: "Salahat niyetiyle sana verilen bir
eyi, slih olmazsan kabul etmek haramdr."
te u zamann insanlar hrs ve tama' yznden kk bir
hediyesini pek pahal satyorlar? Benim gibi gnahkr bir bareyi, slih
veya veli tasavvur ederek, sonra bir ekmek veriyorlar. Eer h ben
kendimi slih bilsem; o almet-i gururdur, salahatin ademine delildir.
Eer kendimi slih bilmezsem, o mal kabul etmek caiz deildir. Hem
hirete mteveccih a'male mukabil sadaka ve hediyeyi almak, hiretin
bki meyvelerini dnyada fni bir surette yemek demektir.
..!...!
Said Nurs





---sh:(M:15) -------

nc Mektub
...-~....... ..-.....
(O malm talebesine gnderilen mektubun bir parasdr.)
Hmisen: Bir mektubda, buradaki hissiyatma hissedar olmak
arzusunu yazmtn. te binden birini iit.
Bir gece, yz tabakalk irtifada, bir katran aacnn bandaki
yuvada, semann yldzlarla yaldzlanm gzel yzne baktm; Kur'an-
Hakm'in .:!.-!.-!.,. kaseminde ulv bir
nur-u i'caz ve parlak bir srr- belgat grdm. Evet seyyar yldzlara ve
istitar ve intiarlarna iaret eden u yet, gayet l bir nak- san'at ve l
bir levha-i ibret, nazar- temaaya gsteriyor. Evet u seyyareler,
kumandanlar olan gnein dairesinden kyorlar, sabit yldzlar
dairesine girerek semada yeni yeni naklar ve san'atlar gsteriyorlar.
Bazan kendileri gibi parlak bir yldza omuz omuza verir gzel bir
vaziyet gsteriyorlar. Bazan kk yldzlar iine girip bir kumandan
suretini gsteriyorlar. Hususuyla bu mevsimde, akamdan sonra ufukta
Zhre yldz ve fecirden evvel dier parlak bir arkada, gayet irin ve
gzel bir vaziyet gsteriyorlar. Sonra vazife-i teftiiyelerini ve nak-
san'atta mekiklik hizmetini fadan sonra yine dnp sultanlar olan
gnein aaal dairesine girip gizleniyorlar. imdi u "Hunnes, Knnes"
tabir edilen seyyarelerle u zeminimizi kinat fezasnda birer gemi, birer
tayyare suretinde kemal-i intizamla dndren ve seyr seyahat ettiren
Zt'n hamet-i rububiyetini ve aaa-i saltanat- uluhiyetini gne gibi
parlaklyla gsteriyorlar. Bak bir saltanatn hametine ki, gemileri ve
tayyareleri iinde yleleri var ki, bin defa kre-i arz kadar bir cesamette
ve bir saniyede sekiz saat mesafeyi kat'eden sr'attedir.


---sh:(M:16) -------
te byle bir sultana ubudiyet ve imanla intisab etmek ve u
dnyada Ona misafir olmak ne kadar l bir saadet, ne derece byk bir
eref olduunu kyas et.
Sonra Kamer'e baktm.
,...!..-!.....-..........!.
yetinin gayet parlak bir nur-u i'caz ifade ettiini grdm. Evet Kamer'in
takdiri ve tedviri ve tedbir ve tenviri ve zemine ve Gne'e kar gayet
dakik bir hesabla vaziyetleri, o kadar hayret-feza, o derece hrikadr ki,
onu yle tanzim eden ve takdir eden bir Kadr'e hibir ey ar gelmez.
"Onu yle yapan her ey'i yapabilir" fikrini, temaa eden herbir zuura
ders verir. Hem yle bir tarzda Gne'i takib ediyor ki; bir saniye kadar
yolunu armyor, zerre kadar vazifesinden geri kalmyor. Dikkatle
bakana: ..-!-...-..-..dedirtiyor. Hususan
Mays'n hirinde olduu gibi, baz vakitte ince hill eklinde Sreyya
menziline girdii vakit, hurma aacnn eilmi beyaz bir dal suretini ve
Sreyya bir salkm suretini gsterdiinden, o yeil sema perdesi
arkasnda, hayale nuran byk bir aacn vcudunu tahayyl ettirir.
Gya o aatan bir dalnn bir sivri ucu, o perdeyi delmi, bir salkmyla
beraber ban karm, Sreyya ve Hill olmu ve sair yldzlar da o
gayb aacn meyveleri olduunu hayale telkin eder. te
,...!..-!.tebihinin letafetini, belgatn gr.
Sonra
.......:....!..,:!.-_.!. yeti
hatrma geldi ki; zemin msahhar bir sefine, bir merkb olduunu iaret
ediyor. O iaretten kendimi feza-y kinatta sr'atle seyahat eden pek
byk bir geminin yksek bir mevkiinde grdm. At ve gemi gibi bir
merkbe binildii zaman kraeti snnet olan
.....!........!.-._.!.-.. yetini okudum.
Hem grdm ki: Kre-i Arz u hareketle, sinema levhalarn
gsteren bir makina vaziyetini ald; btn semavat harekete getirdi,
btn yldzlar muhteem bir ordu gibi sevke balad. yle irin ve
yksek


---sh:(M:17) -------
manzaralar gsterdi ki, ehl-i fikri mest hayran eder. "Fesbhanallah!"
dedim; ne kadar az bir masrafla ne kadar ok ve byk ve garib ve acib,
l ve gl iler grlyor. Bu noktadan iki nkte-i imaniye hatra geldi:
Birincisi: Birka gn evvel bir misafirim bana sual etti. O bheli
sualin esas udur: Cennet ve Cehennem pek ok uzaktrlar. Haydi ehl-i
Cennet, ltf-u lah ile berk ve burak gibi uarak hairden geerler,
Cennet'e giderler. Fakat ehl-i Cehennem, sakil cisimleri ve byk ve ar
gnahlarn ykleri altnda nasl gidecekler? Hangi vasta ile?
te hatra gelen udur: Naslki mesel Amerika'da, btn
milletler umum bir kongreye davet edilse, her millet byk gemisine
biner, oraya gider. yle de: Bahr-i muhit-i kinatta, bir senede yirmibe
bin senelik uzun bir seyahata alan Kre-i Arz; ahalisini alr, gider
maher meydanna boaltr. Hem her otuz metrede bir derece-i hararet
tezayd ettii delaletiyle, merkez-i Arz'da bulunan Cehennem ateinin
hadse beyan olunan derece-i hararetine muvafk ikiyz bin derece-i
harareti tayan ve hadsin rivayatna gre, dnyada ve berzahta byk
Cehennem'in baz vazifelerini gren ateini Cehennem'e dker; sonra
emr-i lah ile daha gzel ve bki bir surete tebeddl eder; hiret
leminden bir menzil olur.
Hatra gelen ikinci nkte: Sni'-i Kadr, Ftr- Hakm, Vhid-i
Ehad kemal-i kudretini ve cemal-i hikmetini ve delil-i vahdetini
gstermek iin, pek az bireyle ok ileri grmek; pek kk bireyle,
pek byk vazifeleri grdrmeyi det etmitir. Baz Szlerde demitim
ki: Eer btn eya bir tek zta isnad edilse, vcub derecesinde bir
shulet, bir kolaylk peyda eder. Eer eya mteaddid sni'lere, esbablara
isnad edilse; imtina' derecesinde bir suubet, bir mkilt ortaya der.
nki bir zabit gibi veya usta gibi bir tek zt, kesretli efrada ve kesretli
talara bir fiil ile, bir hareket ile ve shuletle bir vaziyet verip bir netice
hasl eder ki, eer o vaziyeti almas ve o neticeyi istihsal etmesi, o
ordudaki efrada ve o direksiz kubbedeki talara havale edilse; pek ok
fiillerle, pek ok mkiltla, pek ok karklklarla ancak yaplabilir.
te u kinattaki raks u deveran, seyr cevelan ve temaa-i
tesbihfean ve fusul-i erbaa ve gece-gndzdeki seyeran gibi ef'al, eer
vahdete verilse; birtek zt, birtek emirle, birtek kreyi tahrik ile
mevsimlerin deimesindeki acaib-i san'at ve gece gndzn
deveranndaki garaib-i hikmeti ve yldzlarn ve ems ve Kamer'in sur
hareketlerinde irin temaa levhalarn gstermek gibi o l vaziyetleri ve
gl neticeleri

---sh:(M:18) -------
istihsal eder. nki umum mevcudat ordusu Onundur. stese, Arz gibi bir
neferi, umum yldzlara kumandan tayin eder; koca Gne'i, ahalisine
stc ve k verici bir lmba ve elvah- nuku-u kudret olan fusul-i
erbaay da bir mekik ve sahaif-i kitabet-i hikmet olan gece gndz de
bir yay yapar. Herbir gnne, ayr bir ekilde bir Kamer'i gstererek,
evkatn hesab iin takvimcilik yaptrr.. ve yldzlarn kendilerine, raksa
gelen ve cezbeden rakseden melaikenin ellerinde ssl ve irin, parlak
nazenin misbahlar suretini vermek gibi, Arz'a ait ok hikmetlerini
gsterir. Eer bu vaziyetler, umum mevcudata hkm ve nizam ve
kanunu ve tedbiri mteveccih olan bir zttan istenilmezse, o vakit umum
gneler, yldzlar, hakik hareket ile ve hadsiz bir sr'atle hadsiz bir
mesafeyi her gn kat'etmeleri lzm gelir.
te vahdette nihayetsiz shulet ve kesrette nihayetsiz suubet
bulunduundandr ki; ehl-i san'at ve ticaret, kesrete bir vahdet verir, t
shulet ve kolaylk olsun, yani irketler tekil ederler.
Elhasl: Dalalet yolunda nihayetsiz mkilt var, hidayet ve
vahdet yolunda nihayetsiz shulet var.
..!...!
Said Nurs



















---sh:(M:19) -------

Drdnc Mektub

...-~....... ..-.....
..-!.....,:..-... ,:...... ..-. ..
Aziz kardelerim!
Ben imdi am Da'nda, yksek bir tepede, byk bir am
aacnn tepesinde bir menzilde bulunuyorum. nsten tevahhu ve vuhua
nsiyet ettim. nsanlarla sohbet arzu ettiim vakit, hayalen sizleri
yanmda bulur, bir hasbihal ederim, sizinle mteselli olurum. Bir mani
olmazsa, bir-iki ay burada yalnz kalmak arzusundaym. Barla'ya
dnsem, arzunuz vechile sizden ziyade mtak olduum ifah bir
musahabe aresini arayacaz. imdi bu am aacnda hatra gelen iki-
hatray yazyorum.
Birincisi: Bir para mahrem bir srdr; fakat senden sr
saklanmaz. yle ki:
Ehl-i hakikatn bir ksm naslki sm-i Vedud'a mazhardrlar ve
a'zam bir mertebede o ismin cilveleriyle, mevcudatn pencereleriyle
Vcib-l Vcud'a bakyorlar.. yle de: u hi-ender hi olan kardeinize,
yalnz hizmet-i Kur'ana istihdam hengmnda ve o hazine-i bnihayenin
delll olduu bir vakitte, sm-i Rahm ve sm-i Hakm mazhariyetine
medar bir vaziyet verilmi. Btn Szler, o mazhariyetin cilveleridir.
nallah o Szler, .....-....:-!..... srrna
mazhardrlar.




---sh:(M:20) -------
kincisi: Tark- Nak hakknda denilen: Der tark- Nakibend
lzm med r terk; terk-i dnya, terk-i ukb, terk-i hest, terk-i terk"
olan fkra-i ra'n birden hatra geldi. O hatra ile beraber, birden u fkra
tul' etti:
"Der tark- acz-mend lzm med r iz: fakr- mutlak, acz-i
mutlak, kr- mutlak, evk-i mutlak ey aziz!"
Sonra senin yazdn: "Bak kitab- kinatn safha-i rengnine, il
hir.." olan rengn ve zengin iir hatrma geldi. O iir ile semann
yzndeki yldzlara baktm. "Keki ir olsaydm, bunu tekmil
etseydim" dedim. Halbuki iir ve nazma istidadm yokken yine baladm,
fakat nazm ve iir yapamadm; nasl hutur etti ise, yle yazdm. Benim
vrisim olan sen, istersen nazma evir, tanzim et. te birden hatra gelen
u:
Dinle de yldzlar u hutbe-i irinine
Name-i nurn-i hikmet, bak ne takrir eylemi.
Hep beraber nutka gelmi, hak lisanyla derler:
"Bir Kadr-i Zlcelal"in hamet-i Sultanna
Birer brhan- nur-efanz biz, vcud-u Sania
Hem vahdete, hem kudrete ahidleriz biz.
u zeminin yzn yaldzlayan
Nazenin mu'cizat n melek seyranna.
u semann arza bakan, cennete dikkat eden
Binler mdakkik gzleriz biz (Haiye)
Tb-i hilkatten semavat kkna
Hep kehkean asanna..
Bir Cemil-i Zlcelal'in, dest-i hikmetiyle taklm
Pek gzel meyveleriz biz.
u semavat ehline birer mescid-i seyyar,
Birer hane-i devvar, birer ulv aiyane,
Birer misbah- nevvar, birer gemi-i cebbar,
Birer tayyareleriz biz...
(Haiye): Yani cennet ieklerinin fidanlk ve mezraac olan zeminin yznde
hadsiz mu'cizat- kudret tehir edildiinden semavat lemindeki melaikeler o
mu'cizat ve o hrikalar temaa ettikleri gibi; ecram- semaviyenin gzleri
hkmnde olan yldzlar dahi, gya melaikeler gibi zemin yzndeki nazenin
masnuat grdke Cennet lemine bakyorlar ve muvakkat hrikalar bki bir
surette Cennet'te dahi temaa ediyorlar gibi bir zemine, bir Cennet'e bakyorlar.
Yani o iki leme nezaretleri var demektir.


---sh:(M:21) -------
Bir Kadr-i Zlkemal'in, bir Hakm-i Zlcelal'in
Birer mu'cize-i kudret birer hrika-i san'at- hlkane,
Birer nadire-i hikmet, birer dhiye-i hilkat,
Birer nur lemiyiz biz.
Byle yzbin dil ile yzbin brhan gsteririz,
ittiririz insan olan insana.
Kr olas dinsiz gz, grmez oldu yzmz,
Hem iitmez szmz, hak syleyen yetleriz biz.
Sikkemiz bir, turramz bir, Rabbimize msahharz. Msebbihiz,
zikrederiz abdane.
Kehkean'n halka-i kbrasna mensub birer meczublarz biz.
..!...!
Said Nurs

























---sh:(M:22) -------






Beinci Mektub

...-~....... ..-.....

Silsile-i Nak'nin kahraman ve bir gnei olan mam- Rabban
(R.A) Mektubat'nda demi ki: "Hakaik-i imaniyeden bir mes'elenin
inkiafn, binler ezvak ve mevacid ve keramata tercih ederim."
Hem demi ki: "Btn tarklerin nokta-i mntehas, hakaik-i
imaniyenin vuzuh ve inkiafdr."
Hem demi ki: "Velayet ksmdr: Biri velayet-i sura ki,
mehur velayettir. Biri velayet-i vust, biri velayet-i kbradr. Velayet-i
kbra ise; veraset-i nbvvet yoluyla, tasavvuf berzahna girmeden,
dorudan doruya hakikata yol amaktr."
Hem demi ki: "Tark-i Nak'de iki kanad ile slk edilir." Yani:
Hakaik-i imaniyeye salam bir surette itikad etmek ve feraiz-i diniyeyi
imtisal etmekle olur. Bu iki cenahta kusur varsa, o yolda gidilmez. yle
ise tark- Nak'nin perdesi var:
Birisi ve en birincisi ve en by: Dorudan doruya hakaik-i
imaniyeye hizmettir ki, mam- Rabban de (R.A.) hir zamannda ona
slk etmitir.
kincisi: Feraiz-i diniyeye ve Snnet-i Seniyeye tarkat perdesi
altnda hizmettir.
ncs: Tasavvuf yoluyla emraz- kalbiyenin izalesine
almak, kalb ayayla slk etmektir. Birincisi farz, ikincisi vcib, bu
ncs ise snnet hkmndedir.




---sh:(M:23) -------
Madem hakikat byledir; ben tahmin ediyorum ki: Eer eyh
Abdlkadir-i Geylan (R.A.) ve ah- Nakibend (R.A.) ve mam-
Rabban (R.A.) gibi ztlar bu zamanda olsaydlar, btn himmetlerini,
hakaik-i imaniyenin ve akaid-i slmiyenin takviyesine sarfedeceklerdi.
nki saadet-i ebediyenin medar onlardr. Onlarda kusur edilse, ekavet-
i ebediyeye sebebiyet verir. mansz Cennet'e gidemez, fakat tasavvufsuz
Cennet'e giden pek oktur. Ekmeksiz insan yaayamaz, fakat meyvesiz
yaayabilir. Tasavvuf meyvedir, hakaik-i slmiye gdadr. Eskiden krk
gnden tut, t krk seneye kadar bir seyr slk ile baz hakaik-i
imaniyeye ancak klabilirdi. imdi ise Cenab- Hakk'n rahmetiyle, krk
dakikada o hakaika klacak bir yol bulunsa; o yola kar lkayd kalmak,
elbette kr- akl deil...
te otuz aded Szler, byle Kur'an bir yolu atn, dikkatle
okuyanlar hkmediyorlar. Madem hakikat budur; esrar- Kur'aniyeye ait
yazlan Szler, u zamann yaralarna en mnasib bir il, bir merhem ve
zulmatn tehacmatna maruz heyet-i slmiyeye en nfi' bir nur ve
dalalet vdilerinde hayrete denler iin en doru bir rehber olduu
itikadndaym. Bilirsiniz ki: Eer dalalet cehaletten gelse izalesi kolaydr.
Fakat dalalet, fenden ve ilimden gelse, izalesi mkildir. Eski zamanda
ikinci ksm, binde bir bulunuyordu. Bulunanlardan ancak binden biri
irad ile yola gelebilirdi. nki yleler kendilerini beeniyorlar; hem
bilmiyorlar, hem kendilerini bilir zannediyorlar. Cenab- Hak u
zamanda, i'caz- Kur'ann manev lemaatndan olan malm Szler'i, u
dalalet zndkasna bir tiryak hsiyetini vermi tasavvurundaym.
..!...!
Said Nurs













---sh:(M:24) -------

Altnc Mektub

...-~....... ..-.....
...!......:..-.....:........-. ..
...!.........!......-!..-.

Gayretli kardelerim, hamiyetli arkadalarm ve dnya
denilen diyar- gurbette medar- tesellilerim!
Madem Cenab- Hak sizleri, fikrime ihsan ettii manalara
hissedar etmitir; elbette hissiyatma da hissedar olmak hakknzdr.
Sizleri ziyade mteessir etmemek iin, gurbetimdeki firkatimin ziyade
elm ksmn tayyedip, bir ksmn sizlere hikye edeceim. yle ki:
u iki- aydr pek yalnz kaldm. Bazan onbe-yirmi gnde bir
defa misafir yanmda bulunur. Sair vakitlerde yalnzm. Hem yirmi gne
yakndr, daclar yaknmda yok, daldlar...
te gece vakti, u garibane dalarda; sessiz, sadsz, yalnz
aalarn haznane hemhemeleri iinde kendimi birbiri iinde be
muhtelif renkli gurbetlerde grdm.
Birincisi: htiyarlk srryla, hemen ekseriyet-i mutlaka ile, akran
ve ahbabm ve akaribimden yalnz ve garib kaldm. Onlar beni brakp
lem-i berzaha gittiklerinden ne'et eden hazn bir gurbeti hissettim. te
u gurbet iinde ayr dier bir daire-i gurbet ald. O da geen bahar gibi
alkadar olduum ekser mevcudat beni brakp gittiklerinden hasl olan
firkatli bir gurbeti hissettim. Ve u gurbet iinde


---sh:(M:25) -------
bir daire-i gurbet daha ald ki, vatanmdan ve akaribimden ayr dp,
yalnz kaldmdan tevelld eden firkatli bir gurbeti hissettim. Ve u
gurbet iinde, gecenin ve dalarn garibane vaziyeti bana rikkatli bir
gurbeti daha hissettirdi. Ve u gurbetten dahi, u fni misafirhaneden
ebed-l bd tarafna harekete mde olan ruhumu fevkalde bir gurbette
grdm. Birden Fesbhanallah dedim; bu gurbetlere ve karanlklara nasl
dayanlr dndm. Kalbim feryad ile dedi:
Y Rab! Garibem, bkesem, zafem, ntvanem, allem, cizem,
ihtiyarem.
B-ihtiyarem, el'aman gyem, afv cyem, meded hhem
ziderghet lah!
Birden nur-u iman, feyz-i Kur'an, ltf-u Rahman imdadma yetitiler. O
be karanlkl gurbetleri, be nuran nsiyet dairelerine evirdiler.
Lisanm ...!,-......- syledi, Kalbim
,.L-!.-!...........!. ..-...!..
yetini okudu. Aklm dahi zdrabndan ve dehetinden feryad eden
nefsime hitaben dedi:
Brak bare feryad, beladan kl tevekkl. Zira feryad; bela-ender
hata-ender beladr bil.
Bela vereni buldunsa eer; safa-ender, vefa-ender, at-ender
beladr bil.
Madem yle, brak ekvay kret, n belbil, dem keyfinden
gler hep gl ml.
Ger bulmazsan, btn dnya cefa-ender, fena-ender, heb-ender
beladr bil.
Cihan dolu bela banda varken, ne barrsn kck bir beladan
gel tevekkl kl.
Tevekkl ile bela yznde gl, t o da glsn; o gldke
klr, eder tebeddl.
Hem stadlarmdan Mevlna Celaleddin'in nefsine dedii gibi
dedim:
..:...-..:.......!...
..... ...-,...-....-..



---sh:(M:26) -------
O vakit nefsim dahi: "Evet evet.. acz ve tevekkl ile, fakr ve iltica
ile nur kaps alr, zulmetler dalr. "Elhamdlillahi al nur-il iman ve-l
slm" dedi. Mehur Hikem-i Atiye'nin u fkras:
...................
Yani: "Cenab- Hakk' bulan, neyi kaybeder? Ve Onu kaybeden,
neyi kazanr?"
Yani: "Onu bulan herey'i bulur; Onu bulmayan hibir ey
bulmaz, bulsa da bana bela bulur." ne derece l bir hakikat olduunu
grdm ve ...-.!..hadsinin srrn anladm, krettim.
te kardelerim, karanlkl bu gurbetler, endan nur-u imanla
nurlandlar; fakat yine bende bir derece hkmlerini icra ettiler ve yle
bir dnceyi verdiler: "Madem ben garibim ve gurbetteyim ve gurbete
gideceim; acaba u misafirhanedeki vazifem bitmi midir? T ki sizleri
ve Szler'i tevkil etsem ve btn btn alkam kessem." fikri hatrma
geldi. Onun iin sizden sormutum ki: "Acaba yazlan Szler kfi midir,
noksan var m? Yani: Vazifem bitmi midir? T ki rahat- kalble
kendimi nurlu, zevkli hakik bir gurbete atp, dnyay unutup, Mevlna
Celaleddin'in dedii gibi
.....-..-.....
..:-.._...L._....
deyip, ulv bir gurbeti arayabilir miyim?" diye sizi o sualler ile tasdi'
etmitim.
..!...!
Said Nurs










---sh:(M:27) -------


Yedinci Mektub

...-~....... ..-.....
........-.,:.....!

Aziz kardelerim!
Bana sylemek zere aml Hfz'a iki ey demisiniz:
Birincisi: "Hazret-i Peygamber Aleyhissalt Vesselm'n
Zeyneb'i tezevvcn; eski zaman mnafklar gibi, yeni zamann ehl-i
dalaleti dahi medar- tenkid buluyorlar, nefsan, ehevan telakki
ediyorlar." diyorsunuz.
Elcevab: Yzbin defa h ve kell! O damen-i muallya yle
pest behatn eli yetimez. Evet onbe yandan krk yana kadar,
hararet-i gariziyenin galeyan hengmnda ve hevesat- nefsaniyenin
iltihab zamannda, dost ve dmann ittifakyla kemal-i iffet ve tamam-
ismet ile Haticet-l Kbra (R.A.) gibi ihtiyarca bir tek kadn ile iktifa ve
kanaat eden bir ztn krktan sonra, yani hararet-i gariziye tevakkufu
hengmnda ve hevesat- nefsaniyenin skneti zamannda kesret-i
izdivac ve tezevvcat, bizzarure ve bilbedahe nefsan olmadn ve
baka ehemmiyetli hikmetlere mstenid olduunu, zerre kadar insaf
olana isbat eder bir hccettir.
---sh:(M:28) -------
O hikmetlerden birisi udur ki: Zt- Risaletin akvali gibi, ef'al ve
ahvali ve etvar ve harekt dahi menabi-i din ve eriattr ve ahkmn
me'hazleridir. kk- zahirsine Sahabeler hamele olduklar gibi, husus
dairesinde mahf ahvaltndan tezahr eden esrar- din ve ahkm-
eriatn hameleleri ve rvileri de, Ezvac- Tahirattr ve bilfiil o vazifeyi
fa etmilerdir. Esrar ve ahkm- dinin hemen yars, belki onlardan
geliyor. Demek bu azm vazifeye, bir ok ve merebce muhtelif Ezvac-
Tahirat lzmdr.
Gelelim Hazret-i Zeyneb'in tezevvcne: Yirmibeinci Sz'n Birinci
u'lesinin nc uann misallerinden olan
....!,.-...:!.,:!...-...-....
yetine dair yle yazlm ki: nsanlarn tabakatna gre birtek yet,
mteaddid vcuhlarla, herbir tabakann fehmine gre bir mana ifade
ediyor. Bir tabakann u yetten hisse-i fehmi udur ki: Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n hizmetkr veya "olum" hitabna mazhar olan
Zeyd (R.A.), rivayet-i sahiha ile itirafna binaen, izzetli zevcesini kendine
manen kfv bulmad iin tatlik etmi. Yani: Hazret-i Zeyneb, baka
yksek bir ahlkta yaratlm ve bir Peygambere zevce olacak ftratta
olduunu, Zeyd ferasetle hissetmi ve kendisini ona zevc olacak ftratta
kendine kfv bulmadndan, manev imtizaszla sebebiyet verdii
iin tatlik etmitir. Allah'n emriyle Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm alm; yani ..... nn iaretiyle, o nikh bir akd-i
semav olduuna delaletiyle, hrikulde ve rf ve muamelat- zahiriye
fevkinde, srf kaderin hkmyledir ki Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm, o hkm- kadere inkyad gstermitir ve mecbur olmutur.
Nefis arzusuyla deildir. u kader hkmnn de ehemmiyetli bir hkm-
er' ve mhim bir hikmet-i mmeyi ve mull bir maslahat-
umumiyeyi tazammun eden
,.....~.~.-.....!...:..:!
yet-i kerimesinin iaretiyle: Byklerin kklere "olum" demeleri,
zhar mes'eleleri gibi, yani karsna "anam gibisin" dese, haram olduu
gibi deildir ki, ahkm onunla deisin. Hem byklerin raiyetlerine ve
peygamberlerin mmetlerine pederane nazar ve hitablar, vazife-i risalet
itibariyledir;



---sh:(M:29) -------
ahsiyet-i insaniye itibariyle deildir ki onlardan zevce almak uygun
dmesin?
kinci bir tabakann hisse-i fehmi udur ki: Bir byk mir,
raiyetine pederane bir efkat ile bakar. Eer o mir, zahir ve btn bir
padiah- ruhan olsa; merhameti, pederin yz defa efkatinden ileri
gittii iin, raiyetinin efrad, onun hakik evld gibi, ona peder nazaryla
bakarlar. Peder nazar ise, zevc nazarna inklab edemediinden ve kz
nazar da zevce nazarna kolayca deimediinden, efkr- mmede,
Peygamberin m'minlerin kzlarn almas u srra uygun gelmedii iin,
Kur'an o vehmi def' maksadyla der: "Peygamber rahmet-i lahiye
hesabyla size efkat eder, pederane muamele eder ve risalet namna siz
onun evld gibisiniz. Fakat ahsiyet-i insaniye itibariyle pederiniz
deildir ki, sizden zevce almas mnasib dmesin? Ve sizlere "olum"
dese, ahkm- eriat itibariyle siz onun evld olamazsnz!.."
..!...!
Said Nurs























---sh:(M:30) -------
Sekizinci
Mektub
...-~....... ...
,.-.!.-.!isimleri ,.-.!.-.!,.
e girdiklerinin ve her mbarek ey'in banda zikredilmelerinin ok
hikmetleri var. Onlarn beyann baka vakte talikan, imdilik kendime ait
bir hissimi syleyeceim:
Kardeim ben ,.-.!.-.!isimlerini yle bir nur-u a'zam
gryorum ki, btn kinat ihata eder ve her ruhun btn hacat-
ebediyesini tatmin edecek ve hadsiz dmanlarndan emin edecek, nurlu
ve kuvvetli grnyorlar. Bu iki nur-u a'zam olan isimlere yetimek iin
en mhim bulduum vesile; fakr ile kr, acz ile efkattir. Yani:
Ubudiyet ve iftikardr. u mes'ele mnasebetiyle hatra gelen ve
muhakkikne, hatt bir stadm olan mam- Rabban'ye muhalif olarak
diyorum ki: Hazret-i Yakub Aleyhisselm'n Yusuf Aleyhisselm'a kar
edid ve parlak hissiyat, muhabbet ve ak deildir; belki efkattir. nki
efkat, ak ve muhabbetten ok keskin ve parlak ve ulv ve nezihtir ve
makam- nbvvete lyktr. Fakat muhabbet ve ak, mecaz mahbublara
ve mahluklara kar derece-i iddette olsa, o makam- muall-y
nbvvete lyk dmyor. Demek Kur'an- Hakm'in parlak bir i'caz ile,
parlak bir surette gsterdii ve ism-i Rahm'in vusulne vesile olan
hissiyat- Yakubiye, yksek bir derece-i efkattir. sm-i Vedud'a vesile-i
vusul olan ak ise; Zleyha'nn Yusuf Aleyhisselm'a kar olan
muhabbet mes'elesindedir. Demek Kur'an- Mu'ciz-l Beyan, Hazret-i
Yakub Aleyhisselm'n hissiyatn, ne derece Zleyha'nn hissiyatndan
yksek gstermise; efkat dahi o derece aktan daha yksek grnyor.
stadm

---sh:(M:31) -------
mam- Rabban ak- mecazyi makam- nbvvete pek mnasib
grmedii iin demi ki: "Mehasin-i Yusufiye, mehasin-i uhreviye
nev'inden olduundan, ona muhabbet ise mecaz muhabbetler nev'inden
deildir ki, kusur olsun." Ben de derim: "Ey stad! O, tekellfl bir
tevildir; hakikat u olmak gerektir ki: O, muhabbet deil, belki yz defa
muhabbetten daha parlak, daha geni, daha yksek bir mertebe-i
efkattir." Evet efkat btn enva'yla latif ve nezihtir. Ak ve muhabbet
ise, ok enva'na tenezzl edilmiyor.
Hem efkat pek genitir. Bir zt, efkat ettii evld
mnasebetiyle btn yavrulara, hatt zruhlara efkatini ihata eder ve
Rahm isminin ihatasna bir nevi yinedarlk gsterir. Halbuki ak,
mahbubuna hasr- nazar edip, herey'i mahbubuna feda eder; yahut
mahbubunu i'l ve sena etmek iin, bakalarn tenzil ve manen
zemmeder ve hrmetlerini krar. Mesel biri demi: "Gne
mahbubumun hsnn grp utanyor, grmemek iin bulut perdesini
bana ekiyor." Hey k efendi! Ne hakkn var, sekiz ism-i a'zamn bir
sahife-i nuransi olan Gne'i byle utandryorsun?
Hem efkat hlistir, mukabele istemiyor; safi ve ivazszdr. Hatt
en di mertebede olan hayvanatn yavrularna kar fedakrane ivazsz
efkatleri buna delildir. Halbuki ak cret ister ve mukabele taleb eder.
Akn alamalar, bir nevi talebdir, bir cret istemektir.
Demek suver-i Kur'aniyenin en parla olan, Sure-i Yusuf'un en
parlak nuru olan Hazret-i Yakub'un (A.S.) efkati, ism-i Rahman ve
Rahm'i gsterir ve efkat yolu, rahmet yolu olduunu bildirir ve o elem-i
efkate deva olarak da
..-.!,-...L.-..- .
dedirir.
..!...!
Said Nurs









---sh:(M:32) -------

Dokuzuncu Mektub

...-~....... ..-.....

(Yine o hlis talebesine gnderdii mektubun bir parasdr.)
Sniyen: Ner-i envr- Kur'aniyedeki muvaffakyetin ve gayretin
ve evkin, bir ikram- lahdir, belki bir keramet-i Kur'aniyedir bir inayet-
i Rabbaniyedir. Sizi tebrik ediyorum. Keramet ve ikram ve inayetin bahsi
geldii mnasebetiyle, keramet ve ikramn bir farkn syleyeceim.
yle ki:
Kerametin izhar, zaruret olmadan zarardr. kramn izhar ise, bir
tahdis-i nimettir. Eer keramet ile merref olan bir ahs, bilerek hrika
bir emre mazhar olursa, o halde eer nefs-i emmaresi bki ise, kendine
gvenmek ve nefsine ve kefine itimad etmek ve gurura dmek
cihetinde istidrac olabilir. Eer bilmeyerek hrika bir emre mazhar
olursa, mesel birisinin kalbinde bir sual var, intak- bilhak nev'inden ona
muvafk bir cevab verir; sonra anlar. Anladktan sonra kendi nefsine
deil, belki kendi Rabbisine itimad ziyadeleir ve "Beni benden ziyade
terbiye eden bir hafzim vardr." der, tevekkln ziyadeletirir. Bu
ksm, hatarsz bir keramettir; ihfasna mkellef deil, fakat fahr iin
kasden izharna almamal. nki onda zahiren insann kesbinin bir
medhali bulunduundan, nefsine nisbet edebilir. Amma ikram ise; o,
kerametin selmetli olan ikinci nev'inden daha selmetli, bence daha
ldir. zhar, tahdis-i nimettir. Kesbin medhali yoktur, nefsi onu kendine
isnad etmez.



---sh:(M:33) -------
te kardeim; hem senin hakknda, hem benim hakkmda,
bahusus Kur'an hakkndaki hizmetimizde eskiden beri grdm ve
yazdm ihsanat- lahiye bir ikramdr; izhar, tahdis-i nimettir. Onun
iin sana kar tahdis-i nimet nev'inden ikimizin hizmetimize ait
muvaffakiyt yazyorum. Biliyordum ki sende fahr deil, kr damarn
tahrik ediyor.
Slisen: Gryorum ki: u dnya hayatnda en bahtiyar odur ki:
Dnyay bir misafirhane-i asker telakki etsin ve yle de iz'an etsin ve
ona gre hareket etsin. Ve o telakki ile, en byk mertebe olan mertebe-i
rzay abuk elde edebilir. Krlacak ie pahasna, daim bir elmasn
fiatn vermez; istikamet ve lezzetle hayatn geirir. Evet dnyaya ait
iler, krlmaa mahkm ieler hkmndedir; bki umr-u uhreviye ise,
gayet salam elmaslar kymetindedir. nsann ftratndaki iddetli merak
ve hararetli muhabbet ve dehetli hrs ve inadl taleb ve hkeza edid
hissiyatlar, umr-u uhreviyeyi kazanmak iin verilmitir. O hissiyat,
iddetli bir surette fni umr-u dnyeviyeye tevcih etmek, fni ve
krlacak ielere, bki elmas fiatlarn vermek demektir. u mnasebetle
bir nokta hatra gelmi, syleyeceim. yle ki:
Ak, iddetli bir muhabbettir; fni mahbublara mteveccih olduu
vakit ya o ak kendi sahibini daim bir azab ve elemde brakr veyahut o
mecaz mahbub, o iddetli muhabbetin fiatna demedii iin bki bir
mahbubu arattrr; ak- mecaz, ak- hakikye inklab eder.
te insanda binlerle hissiyat var. Herbirisinin ak gibi iki
mertebesi var. Biri mecaz, biri hakik. Mesel: Endie-i istikbal hissi
herkeste var; iddetli bir surette endie ettii vakit bakar ki, o endie
ettii istikbale yetimek iin elinde sened yok. Hem rzk cihetinde bir
taahhd altnda ve ksa olan bir istikbal, o iddetli endieye demiyor.
Ondan yzn evirip, kabirden sonra hakik ve uzun ve gafiller
hakknda taahhd altna alnmam bir istikbale tevecch eder. Hem mala
ve cha kar iddetli bir hrs gsterir.. bakar ki: Muvakkaten onun
nezaretine verilmi o fni mal ve fetli hret ve tehlikeli ve riyaya
medar olan ch, o iddetli hrsa demiyor. Ondan, hakik ch olan
meratib-i maneviyeye ve derecat- kurbiyeye ve zd- hirete ve hakik
mal olan a'mal-i slihaya tevecch eder. Fena haslet olan hrs- mecaz
ise, l bir haslet olan hrs- hakikye inklab eder.
Hem mesel: iddetli bir inad ile; ehemmiyetsiz, zil, fni
umrlara kar hissiyatn sarfeder. Bakar ki, bir dakika inada demeyen
birey'e, bir sene inad ediyor. Hem zararl, zehirli bir ey'e inad namna
sebat eder. Bakar ki, bu kuvvetli his, byle eyler iin verilmemi. Onu
onlara
---sh:(M:34) -------
sarfetmek, hikmet ve hakikata mnafdir. O iddetli inad, o lzumsuz
umr-u zileye vermeyip, l ve bki olan hakaik-i imaniyeye ve esasat-
slmiyeye ve hidemat- uhreviyeye sarfeder. O haslet-i rezile olan inad-
mecaz, gzel ve l bir haslet olan hakik inada, -yani hakta iddetli
sebata- inklab eder.
te u misal gibi; insanlar, insana verilen cihazat-
maneviyeyi, eer nefsin ve dnyann hesabyla istimal etse ve dnyada
ebed kalacak gibi gafilane davransa, ahlk- rezileye ve israfat ve
abesiyete medar olur. Eer hafiflerini dnya umruna ve iddetlilerini
vezaif-i uhreviyeye ve maneviyeye sarfetse, ahlk- hamdeye mene',
hikmet ve hakikata muvafk olarak saadet-i dreyne medar olur.
te tahmin ederim ki, nsihlerin nasihatlar u zamanda tesirsiz
kaldnn bir sebebi udur ki: Ahlksz insanlara derler: "Hased etme!
Hrs gsterme! Adavet etme! nad etme! Dnyay sevme!" Yani, ftratn
deitir gibi zahiren onlarca mlyutak bir teklifte bulunurlar. Eer
deseler ki: "Bunlarn yzlerini hayrl eylere eviriniz, mecralarn
deitiriniz." Hem nasihat tesir eder, hem daire-i ihtiyarlarnda bir emr-i
teklif olur.
Rbian: lema-i slm ortasnda "slm" ve "iman"n farklar ok
medar- bahsolmu. Bir ksm "ikisi birdir", dier ksm "ikisi bir deil,
fakat biri birisiz olmaz" demiler ve bunun gibi ok muhtelif fikirler
beyan etmiler. Ben yle bir fark anladm ki:
slmiyet, iltizamdr; iman, iz'andr. Tabir-i dierle: slmiyet,
hakka tarafgirlik ve teslim ve inkyaddr; iman ise, hakk kabul ve
tasdiktir. Eskide baz dinsizleri grdm ki: Ahkm- Kur'aniyeye iddetli
tarafgirlik gsteriyorlard. Demek o dinsiz, bir cihette hakkn iltizamyla
slmiyete mazhard; "dinsiz bir mslman" denilirdi. Sonra baz
m'minleri grdm ki; ahkm- Kur'aniyeye tarafgirlik gstermiyorlar,
iltizam etmiyorlar.. "gayr- mslim bir m'min" tabirine mazhar
oluyorlar.
Acaba slmiyetsiz iman, medar- necat olabilir mi?
Elcevab: mansz slmiyet, sebeb-i necat olmad gibi;
slmiyetsiz iman da medar- necat olamaz. Felillahilhamd velminnet,
Kur'ann i'caz- manevsinin feyziyle Risale-i Nur mizanlar, din-i
slmn ve hakaik-i Kur'aniyenin meyvelerini ve neticelerini yle bir
tarzda gstermilerdir ki; dinsiz dahi onlar anlasa, taraftar olmamak
kabil deil. Hem iman ve slmn delil ve brhanlarn o derece kuvvetli
gstermilerdir ki; gayr- mslim dahi anlasa, herhalde tasdik edecektir.
Gayr-

---sh:(M:35) -------
mslim kald halde, iman eder. Evet Szler, Tb-i Cennet'in meyveleri
gibi tatl ve gzel olan iman ve slmiyetin meyvelerini ve saadet-i
dreynin mehasini gibi ho ve irin yle neticelerini gstermiler ki,
grenlere ve tanyanlara nihayetsiz bir tarafgirlik ve iltizam ve teslim
hissini verir. Ve silsile-i mevcudat gibi kuvvetli ve zerrat gibi kesretli
iman ve slmn brhanlarn gstermiler ki, nihayetsiz bir iz'an ve
kuvvet-i iman verirler. Hatt baz defa Evrad- ah- Nakibend'de
ehadet getirdiim vakit,
...-...............-..!...
dediim zaman, nihayetsiz bir tarafgirlik hissediyorum. Eer btn
dnya bana verilse, bir hakikat- imaniyeyi feda edemiyorum. Bir
hakikatn bir dakika aksini farzetmek, bana gayet elm geliyor. Btn
dnya benim olsa, bir tek hakaik-i imaniyenin vcud bulmasna bil
tereddd vermesine, nefsim itaat ediyor.
.........!....................
dediim vakit nihayetsiz bir kuvvet-i iman hissediyorum. Hakaik-i
imaniyenin herbirisinin aksini aklen muhal telakki ediyorum, ehl-i
dalaleti nihayetsiz ebleh ve divane gryorum.
Senin vlideynine pek ok selm ve arz- hrmet ederim. Onlar da
bana dua etsinler. Sen benim kardeim olduun iin, onlar da benim
peder ve vlidem hkmndedirler. Hem kynze, hususan senden
"Szler"i iitenlere umumen selm ediyorum.
..!...!
Said Nurs












---sh:(M:36) -------





Onuncu Mektub
(ki sualin cevabdr)
...-~....... ...

Birincisi: Otuzuncu Sz'n kinci Maksadnn tahavvlt- zerrat
tarifine dair olan uzun cmlesinin haiyesidir.
Kur'an- Hakm'de "mam- Mbin" ve "Kitab- Mbin", mkerrer
yerlerde zikredilmitir. Ehl-i tefsir, "kisi birdir"; bir ksm, "Ayr ayrdr"
demiler. Hakikatlarna dair beyanatlar muhteliftir. Hlsa: "lm-i
lahnin nvanlardr" demiler. Fakat Kur'ann feyzi ile yle kanaatm
gelmi ki: "mam- Mbin", ilim ve emr-i lahnin bir nev'ine bir
nvandr ki; lem-i ehadetten ziyade lem-i gayba bakyor. Yani zaman-
hlden ziyade, mazi ve mstakbele nazar eder. Yani, herey'in vcud-u
zahirsinden ziyade aslna, nesline ve kklerine ve tohumlarna bakar.
Kader-i lahnin bir defteridir. u defterin vcudu, Yirmialtnc Sz'de,
hem Onuncu Sz'n haiyesinde isbat edilmitir.
Evet u "mam- Mbin", bir nevi ilim ve emr-i lahnin bir
nvandr. Yani, eyann mebadileri ve kkleri ve asllar, kemal-i
intizam ile eyann vcudlarn gayet san'atkrane intac etmesi cihetiyle
elbette desatir-i ilm-i lahnin bir defteri ile tanzim edildiini
gsteriyorlar ve eyann neticeleri, nesilleri, tohumlar; ileride gelecek
mevcudatn proramlarn, fihristelerini tazammun ettiklerinden elbette
evamir-i lahiyenin bir kk mecmuas olduunu bildiriyorlar. Mesel:
Bir ekirdek btn aacn tekiltn tanzim edecek olan proramlar ve
fihristeleri ve o fihriste ve proramlar tayin eden o evamir-i tekviniyenin
kck bir mcessemi hkmnde denilebilir.
Elhasl: Madem "mam- Mbin", mazi ve mstakbelin ve lem-i
gaybn etrafnda dal-budak salan ecere-i hilkatin bir proram, bir
fihristesi hkmndedir. u manadaki "mam- Mbin", kader-i lahnin


---sh:(M:37) -------
bir defteri, bir mecmua-i desatiridir. O desatirin imls ile ve hkm ile
zerrat, vcud-u eyadaki hidematna ve harektna sevkedilir.
Amma "Kitab- Mbin" ise, lem-i gaybdan ziyade, lem-i
ehadete bakar. Yani, mazi ve mstakbelden ziyade, zaman- hazra nazar
eder ve ilim ve emirden ziyade, kudret ve irade-i lahiyenin bir nvan,
bir defteri, bir kitabdr. "mam- Mbin", kader defteri ise; "Kitab-
Mbin", kudret defteridir. Yani: Herey vcudunda, mahiyetinde ve sft
ve uunatnda kemal-i san'at ve intizamlar gsteriyor ki; bir kudret-i
kmilenin desatiri ile ve bir irade-i nafizenin kavanini ile vcud
giydiriliyor. Suretleri tayin, tehis edilip; birer miktar- muayyen, birer
ekl-i mahsus veriliyor. Demek o kudret ve iradenin, kll ve umum bir
mecmua-i kavanini, bir defter-i ekberi vardr ki; herbir ey'in husus
vcudlar ve mahsus suretleri ona gre biilir, dikilir, giydirilir. te u
defterin vcudu "mam- Mbin" gibi kader ve cz'-i ihtiyar mesailinde
isbat edilmitir. Ehl-i gaflet ve dalalet ve felsefenin ahmaklna bak ki:
Kudret-i Ftrann o Levh-i Mahfuzunu ve hikmet ve irade-i
Rabbaniyenin o basirane kitabnn eyadaki cilvesini, aksini, misalini
hissetmiler; h "Tabiat" namyla tesmiye etmiler, krletmiler. te
"mam- Mbin"in imls ile, yani kaderin hkmyle ve dsturu ile
kudret-i lahiye, icad- eyada herbiri birer yet olan silsile-i mevcudat,
"Levh-i Mahv-sbat" denilen zamann sahife-i misaliyesinde yazyor,
icad ediyor, zerrat tahrik ediyor.
Demek harekt- zerrat o kitabetten, o istinsahtan; mevcudat,
lem-i gaybdan lem-i ehadete ve ilimden kudrete gemelerinde bir
ihtizazdr, bir harekttr. Amma "Levh-i Mahv-sbat" ise, sabit ve daim
olan Levh-i Mahfuz-u A'zam'n daire-i mmkinatta, yani mevt ve hayata,
vcud ve fenaya daima mazhar olan eyada mtebeddil bir defteri ve
yazar bozar bir tahtasdr ki, hakikat- zaman odur. Evet herey'in bir
hakikat olduu gibi, zaman dediimiz, kinatta cereyan eden bir nehr-i
azmin hakikat dahi "Levh-i Mahv-sbat"taki kitabet-i kudretin sahifesi
ve mrekkebi hkmndedir.
...-!,.-..
kinci Sual: Meydan- Hair nerededir?
Elcevab: ...,.-!.Hlk- Hakm'in hereyde gsterdii
hikmet-i liye, hatt tek kk bir ey'e, ok byk hikmetleri takmasyla


---sh:(M:38) -------
tasrih derecesinde iaret ediyor ki: Kre-i Arz, serseriyane, bd-i heva
azm bir daireyi izmiyor. Belki mhim bir ey etrafnda dnyor ve
meydan- ekberin daire-i muhitasn iziyor, gsteriyor ve bir meher-i
azmin etrafnda gezip, mahsult- maneviyesini ona devrediyor ki;
ileride o meherde, enzar- ns nnde gsterilecektir. Demek yirmibe
bin seneye karib bir daire-i muhitann iinde, rivayete binaen am- erif
kt'as bir ekirdek hkmnde olarak o daireyi dolduracak bir meydan-
hair bastedilecektir. Kre-i Arz'n btn manev mahsult, imdilik
perde-i gayb altnda olan o meydann defterlerine ve elvahlarna
gnderiliyor ve ileride meydan ald vakit, sekenesini de yine o
meydana dkecek; o manev mahsultlar da, gaibden ehadete
geecektir. Evet Kre-i Arz bir tarla, bir eme, bir lek hkmnde
olarak o meydan- ekberi dolduracak kadar mahsult vermi ve onu istiab
edecek mahlukat ondan akm ve onu iml edecek masnuat ondan km.
Demek Kre-i Arz bir ekirdek ve meydan- hair, iindekilerle beraber
bir aatr, bir snbldr ve bir mahzendir. Evet naslki nuran bir nokta,
sr'at-i hareketiyle nuran bir hat olur veya bir daire olur. yle de: Kre-i
Arz sr'atli, hikmetli hareketiyle bir daire-i vcudun temesslne ve o
daire-i vcud mahsultyla beraber, bir meydan- har-i ekberin
teekklne medardr. ...,.-!....
..!...!
Said Nurs















---sh:(M:39) -------


Onbirinci Mektub
...-~....... ..-.....

(Bu mektub, mhim bir il olup, drt yetin hazinesinden drt
kk cevherine iaret eder.)
Aziz kardeim!
u drt muhtelif mes'eleyi muhtelif vakitlerde Kur'an- Hakm
nefsime ders vermi. Arzu eden kardelerim dahi bundan bir ders veya
bir hisse almalar iin yazdm. Mebhas itibariyle baka baka drt yet-i
kerimenin hazine-i hakaikndan birer kk cevher nmune olarak
gsterilmitir. O drt mebhastan herbir mebhasn ayr bir sureti, ayr bir
faidesi var.
Birinci Mebhas: ...-...L.:!.. Ey s'-i
vesveseden me'yus nefsim! Tedai-yi hayalt, tahattur-u faraziyat, bir nevi
irtisam- gayr- ihtiyardir. rtisam ise, eer hayrdan ve nuraniyetten olsa,
hakikatn hkm bir derece suretine ve misaline geer. Gnein ziyas ve
harareti, yinedeki misaline getii gibi... Eer erden ve kesiften olsa,
asln hkm ve hassas, suretine gemez ve timsaline sirayet etmez.
Mesel necis ve murdar bir ey'in yinedeki sureti ne necistir, ne
murdardr. Ve ylann timsali, srmaz.
te u srra binaen, tasavvur-u kfr, kfr deil; tahayyl-
etm, etm deil. Hususan ihtiyarsz olsa ve faraz bir tahattur olsa, btn
btn zararszdr. Hem ehl-i hak olan Ehl-i Snnet Ve Cemaatin
mezhebinde bir ey'in er'an irkinlii, pislii; nehy-i lah sebebiyledir.
Madem ki ihtiyarsz ve rzasz bir tahattur-u farazdir, bir tedai-yi
hayaldir; nehiy ona taalluk etmez. O dahi ne kadar irkin ve pis bir
ey'in sureti dahi olsa, irkin ve pis olmaz.

---sh:(M:40) -------
kinci Mes'ele: Barla Yaylas, Tepelice'de am, katran,
karakavan bir meyvesi olup, Szler Mecmuas'na yazld iin buraya
yazlmamtr.
nc Mes'ele: u iki mes'ele, Yirmibeinci Sz'n i'caz-
Kur'ana kar medeniyetin aczini gsteren misallerinden bir ksmdr.
Kur'ana muhalif olan hukuk-u medeniyetin ne kadar haksz olduunu
isbat eden binler misallerinden iki misal:
.....L-.... ...
olan hkm- Kur'an, mahz- adalet olduu gibi, ayn- merhamettir. Evet
adalettir. nki ekseriyet-i mutlaka itibariyle bir erkek, bir kadn alr,
nafakasn taahhd eder. Bir kadn ise, bir kocaya gider, nafakasn ona
ykler; irsiyetteki noksann telafi eder. Hem merhamettir, nki o zafe
kz, pederinden efkate ve kardeinden merhamete ok muhtatr. Hkm-
Kur'ana gre o kz, pederinden endiesiz bir efkat grr. Pederi ona,
"Benim servetimin yarsn, ellerin ve yabanilerin ellerine gemesine
sebeb olacak zararl bir ocuk" nazaryla endie edip bakmaz. O efkate,
endie ve hiddet karmaz. Hem kardeinden rekabetsiz, hasedsiz bir
merhamet ve himayet grr. Kardei ona, "hanedanmzn yarsn
bozacak ve malmzn mhim bir ksmn ellerin eline verecek bir rakib"
nazaryla bakmaz; o merhamete ve himayete bir kin, bir ibirar katmaz.
u halde o ftraten nazik, nazenin ve hilkaten zafe ve nahife kz, sureten
az bir ey kaybeder; fakat ona bedel akaribin efkatinden,
merhametinden, tkenmez bir servet kazanr. Yoksa rahmet-i Hak'tan
ziyade ona merhamet edeceiz diye hakkndan fazla ona hak vermek, ona
merhamet deil, edid bir zulmdr. Belki zaman- cahiliyette gayret-i
vahiyaneye binaen kzlarn sa olarak defnetmek gibi gaddarane bir
zulm andracak u zamann hrs- vahiyanesi, merhametsiz bir enaate
yol amak ihtimali vardr. Bunun gibi btn ahkm- Kur'aniye,
..!.-.!.-.:.......
fermann tasdik ediyorlar.
Drdnc Mes'ele: ..!. te mimsiz medeniyet,
nasl kz hakknda, hakkndan fazla hak verdiinden byle bir hakszla
sebeb oluyor.. yle de: Vlide hakknda hakkn kesmekle daha dehetli
hakszlk ediyor. Evet rahmet-i Rabbaniyenin en hrmetli, en halvetli,
en latif ve en irin bir cilvesi olan efkat-i vlide, hakaik-i kinat iinde
en muhterem, en mkerrem bir hakikattr. Ve vlide, en
---sh:(M:41) -------
kerim, en rahm yle fedakr bir dosttur ki; o efkat saikasyla bir vlide,
btn dnyasn ve hayatn ve rahatn, veledi iin feda eder. Hatt
vlideliin en basit ve en edna derecesinde olan korkak tavuk, o efkatin
kck bir lem'asyla yavrusunu mdafaa iin ite atlr, arslana saldrr.
te byle muhterem ve muazzez bir hakikat tayan bir vlideyi,
veledinin malndan mahrum etmek, o muhterem hakikata kar ne kadar
dehetli bir hakszlk, ne derece vahetli bir hrmetsizlik, ne mertebe
cinayetli bir hakaret ve ar- rahmeti titreten bir kfran- nimet ve hayat-
itimaiye-i beeriyenin gayet parlak ve nfi' bir tiryakna bir zehir katmak
olduunu, insaniyet-perverlik iddia eden insan canavarlar anlamazlarsa,
elbette hakik insanlar anlar. Kur'an- Hakm'in
..!.
hkmn, ayn- hak ve mahz- adalet olduunu bilirler.
..!...!
Said Nurs























---sh:(M:42) -------

Onikinci Mektub
...-~....... ..-.....
,:.....,:.....!
Aziz kardelerim!
O gece benden sual ettiniz, ben cevabn vermedim. nki mesail-
i imaniyenin mnakaa suretinde bahsi caiz deildir. Siz mnakaa
suretinde bahsetmitiniz. imdilik mnakaanzn esas olan sualinize
gayet muhtasar bir cevab yazyorum. Tafsilini, eczac efendinin
isimlerini yazm olduu Szler'de bulursunuz. Yalnz, kader ve cz'-
ihtiyarye ait Yirmialtnc Sz hatrma gelmemiti, size sylememitim,
ona da baknz, fakat gazete gibi okumaynz. Eczac efendinin o Szler'i
mtalaa etmesini havale ettiimin srr udur ki: O eit mes'elelerdeki
bheler, erkn- imaniyenin za'fndan ileri geliyor. O Szler ise, erkn-
imaniyeyi tamamyla isbat ederler.
BRNC SUALNZ: Hazret-i dem'in (A.S.) Cennet'ten ihrac
ve bir ksm ben-demin Cehennem'e idhali ne hikmete mebndir?
Elcevab: Hikmeti, tavziftir. yle bir vazife ile memur edilerek
gnderilmitir ki; btn terakkiyat- maneviye-i beeriyenin ve btn
istidadat- beeriyenin inkiaf ve inbisatlar ve mahiyet-i insaniyenin
btn esma-i lahiyeye bir yine-i cmia olmas, o vazifenin
netaicindendir. Eer Hazret-i dem Cennet'te kalsayd; melek gibi
makam sabit kalrd, istidadat- beeriye inkiaf etmezdi. Halbuki
yeknesak makam sahibi olan melaikeler oktur, o tarz ubudiyet iin
insana ihtiya yok. Belki hikmet-i lahiye, nihayetsiz makamat
kat'edecek olan insann istidadna muvafk bir dr- teklifi iktiza ettii
iin, melaikelerin aksine olarak mukteza-y ftratlar olan malm gnahla
Cennet'ten ihra edildi. Demek Hazret-i dem'in Cennet'ten ihrac, ayn-
hikmet ve mahz- rahmet olduu gibi; kffarn da Cehennem'e idhalleri,
haktr ve adalettir.
---sh:(M:43) -------
Onuncu Sz'n nc aretinde denildii gibi: endan, kfir az
bir mrde bir gnah ilemi, fakat o gnah iinde nihayetsiz bir cinayet
var. nki kfr, btn kinat tahkirdir, kymetlerini tenzil etmektir ve
btn masnuatn vahdaniyete ehadetlerini tekzibdir ve mevcudat
yinelerinde cilveleri grnen esma-i lahiyeyi tezyiftir. Onun iin,
mevcudatn hakkn kfirden almak zere, mevcudatn sultan olan
Kahhar- Zlcelal'in kfirleri ebed cehenneme atmas, ayn- hak ve
adalettir. nki nihayetsiz cinayet, nihayetsiz azab ister.
KNC SUALNZ: eytanlarn halk ve icad ne iindir?
Cenab- Hak, eytan ve erleri halketmi, hikmeti nedir? errin halk
erdir, kabihin halk kabihtir?
Elcevab: H!.. Halk- er, er deil, belki kesb-i er erdir.
nki halk ve icad, btn netaice bakar; kesb, husus bir mbaeret
olduu iin, husus netaice bakar. Mesel: Yamurun gelmesinin binlerle
neticeleri var, btn de gzeldir. S'-i ihtiyaryla bazlar yamurdan
zarar grse, "Yamurun icad rahmet deildir" diyemez; "Yamurun
halk erdir" diye hkmedemez. Belki s'-i ihtiyaryla ve kesbiyle onun
hakknda er oldu. Hem atein halknda ok faideler var; btn de
hayrdr. Fakat bazlar s'-i kesbiyle, s'-i istimaliyle ateten zarar grse,
"Atein halk erdir" diyemez. nki ate yalnz onu yakmak iin
yaratlmam; belki o, kendi s'-i ihtiyaryla, yemeini piiren atee elini
soktu ve o hizmetkrn kendine dman etti.
Elhasl: Hayr- kesr iin, err-i kalil kabul edilir. Eer err-i kalil
olmamak iin, hayr- kesri intac eden bir er terkedilse; o vakit err-i
kesr irtikb edilmi olur. Mesel: Cihada asker sevketmekte elbette baz
cz' ve madd ve beden zarar ve er olur. Fakat o cihadda hayr- kesr
var ki, slm kffarn istilasndan kurtulur. Eer o err-i kalil iin cihad
terkedilse, o vakit hayr- kesr gittikten sonra err-i kesr gelir. O ayn-
zulmdr. Hem mesel: Gangren olmu ve kesilmesi lzm gelen bir
parman kesilmesi hayrdr, iyidir; halbuki zahiren bir erdir. Parmak
kesilmezse, el kesilir; err-i kesr olur.
te kinattaki erlerin, zararlarn, beliyyelerin ve eytanlarn ve
muzrlarn halk ve icadlar, er ve irkin deildir; nki ok netaic-i
mhimme iin halkolunmulardr. Mesel: Melaikelere eytanlar
musallat olmadklar iin, terakkiyatlar yoktur; makamlar sabittir,
tebeddl etmez. Keza hayvanatn dahi, eytanlar musallat olmadklar
iin, mertebeleri sabittir, nkstr. lem-i insaniyette ise meratib-i
terakkiyat ve tedenniyat nihayetsizdir. Nemrudlardan, firavunlardan tut,
t sddkn-i evliya ve enbiyaya kadar gayet uzun bir mesafe-i terakki var.

---sh:(M:44) -------
te kmr gibi olan ervah- safileyi, elmas gibi olan ervah-
liyeden temyiz ve tefrik iin, eytanlarn hilkatyla ve srr- teklif ve
ba's-i enbiya ile, bir meydan- imtihan ve tecrbe ve cihad ve msabaka
alm. Eer mcahede ve msabaka olmasayd, maden-i insaniyetteki
elmas ve kmr hkmnde olan istidadlar, beraber kalacakt. A'l-y
illiyyndeki Ebu Bekr-i Sddk'n ruhu, esfel-i safilndeki Ebu Cehl'in
ruhuyla bir seviyede kalacakt. Demek eyatn ve erlerin yaratlmas,
byk ve kll neticeye bakt iin icadlar er deil, irkin deil; belki
s'-i istimalattan ve kesb denilen mbaeret-i hususiyeden gelen erler,
irkinlikler, kesb-i insana aittir; icad- lahye ait deildir.
Eer sual etseniz ki: Bi'set-i enbiya ile beraber eytanlarn
vcudundan ekser insanlar kfir oluyor, kfre gidiyor, zarar gryor. "El-
hkm lil-ekser" kaidesince, ekser ondan er grse, o vakit halk- er
erdir, hatt bi'set-i enbiya dahi rahmet deil denilebilir?
Elcevab: Kemmiyetin, keyfiyete nisbeten ehemmiyeti yok. Asl
ekseriyet, keyfiyete bakar. Mesel: Yz hurma ekirdei bulunsa, toprak
altna konup su verilmezse ve muamele-i kimyeviye grmezse ve bir
mcahede-i hayatiyeye mazhar olmazsa, yz para kymetinde yz
ekirdek olur. Fakat su verildii ve mcahede-i hayatiyeye maruz kald
vakit, s'-i mizacndan sekseni bozulsa, yirmisi meyvedar yirmi hurma
aac olsa, diyebilir misin ki "Suyu vermek er oldu, ekserisini bozdu"?
Elbette diyemezsin. nki o yirmi, yirmi bin hkmne geti. Sekseni
kaybeden, yirmi bini kazanan, zarar etmez; er olmaz. Hem mesel:
Tavus kuunun yz yumurtas bulunsa, yumurta itibariyle beyz kuru
eder. Fakat o yz yumurta stnde tavus oturtulsa, sekseni bozulsa;
yirmisi, yirmi tavus kuu olsa, denilebilir mi ki: "ok zarar oldu, bu
muamele er oldu, bu kulukaya kapanmak irkin oldu, er oldu"? Hyr
yle deil, belki hayrdr. nki o tavus milleti ve o yumurta taifesi,
drtyz kuru fiatnda bulunan seksen yumurtay kaybedip, seksen lira
kymetinde yirmi tavus kuu kazand.
te nev'-i beer bi'set-i enbiya ile, srr- teklif ile, mcahede ile,
eytanlarla muharebe ile kazandklar yzbinlerle enbiya ve milyonlarla
evliya ve milyarlarla asfiya gibi lem-i insaniyetin gneleri, aylar ve
yldzlar mukabilinde; kemmiyete kesretli, keyfiyete ehemmiyetsiz
hayvanat- muzrra nev'inden olan kffar ve mnafklar kaybetti.
NC SUALNZ: Cenab- Hak musibetleri veriyor, belalar
musallat ediyor. Hususan masumlara, hatt hayvanlara bu zulm deil
mi?
Elcevab: H! Mlk Onundur. Mlknde istedii gibi tasarruf
eder.Hem acaba: San'atkr bir zt, bir cret mukabilinde seni bir
---sh:(M:45) -------
model yapp gayet san'atkrane yapt murassa' bir libas sana
giydiriyor, hnerini, meharetini gstermek iin ksaltyor, uzaltyor,
biiyor, kesiyor.. seni oturtuyor, kaldryor. Sen ona diyebilir misin ki:
"Beni gzelletiren elbiseyi irkinletirdin; bana, oturtup kaldrmakla
zahmet verdin"? Elbette diyemezsin. Dersen, divanelik edersin. Aynen
yle de: Sni'-i Zlcelal gz, kulak, lisan gibi duygularla murassa' gayet
san'atkrane bir vcudu sana giydirmi. Mtenevvi esmasnn naklarn
gstermek iin seni hasta eder, mbtela eder, a eder, tok eder, susuz
eder.. bu gibi ahvalde yuvarlatr. Mahiyet-i hayatiyeyi kuvvetletirmek ve
cilve-i esmasn gstermek iin, seni byle ok tavrlarda gezdiriyor. Sen
eer desen: "Beni ne iin bu mesaibe mbtela ediyorsun?" Temsilde
iaret edildii gibi, yz hikmet seni susturacak. Zten skn ve sknet,
atalet, yeknesaklk, tevakkuf; bir nevi ademdir, zarardr. Hareket ve
tebeddl; vcuddur, hayrdr. Hayat, harektla kemaltn bulur; beliyyat
vastasyla terakki eder. Hayat cilve-i esma ile muhtelif harekta mazhar
olur, tasaffi eder, kuvvet bulur, inkiaf eder, inbisat eder, kendi
mukadderatn yazmasna mteharrik bir kalem olur, vazifesini fa eder,
cret-i uhreviyeye kesb-i istihkak eder.
te, mnakaanzn iindeki sualinizin muhtasar cevablar bu
kadardr. zahlar otuz aded "Szler"dedir.
Aziz kardeim, sen bu mektubu eczacya ve mnakaay
iitenlerden mnasib grdklerine oku. Benim tarafmdan da, yeni bir
talebem olan eczacya selm et; de ki:
"Mezkr mesail gibi dakik mesail-i imaniyeyi, mizansz mcadele
suretinde cemaat iinde bahsetmek caiz deildir. Mizansz mcadele
olduundan, tiryak iken zehir olur. Diyenlere, dinleyenlere zarardr.
Belki byle mesail-i imaniyenin itidal-i demle, insafla, bir mdavele-i
efkr suretinde bahsi caizdir. Ve de ki: "Eer senin kalbine bu nevi
mesailde bheler gelirse ve Szler'den de cevabn bulmazsan, husus
bana yazarsnz..." Hem eczacya de ki: Merhum pederi hakknda
grd r'ya iin hatrma yle bir mana geldi ki: Merhum pederi
doktor olmak mnasebetiyle, ok slih ve mbarek, belki veli insanlara
faidesi dokunmu ve ondan memnun olan ve menfaat gren o
mbareklerin ervahlar, onun vefat hengmnda kular suretinde en
yakn akrabas olan oluna grnm, onun ruhuna efaatkrane bir ho-
med nev'inden bir istikbal ettikleri hatrma geldi. O gece burada
beraber bulunan btn dostlara selm ve dua ederim.
..!...!
Said Nurs
---sh:(M:46) -------
Onnc Mektub
...-~....... ...
_..!.......!._..!.......!
Aziz kardelerim!
Hl ve istirahatm ve vesika iin adem-i mracaatm ve hl-i
lem siyasetine kar lkaydlm pek ok soruyorsunuz. u sualleriniz
ok tekerrr ettiinden, hem manen de benden sorulduundan; u
suale, Yeni Said deil, belki Eski Said lisanyla cevab vermee mecbur
oldum.
Birinci Sualiniz: stirahatn nasl? Hlin nedir?
Elcevab: Cenab- Erhamrrhimn'e yzbin kr ediyorum ki;
ehl-i dnyann bana ettii enva'- zulm, enva'- rahmete evirdi. yle
ki:
Siyaseti terk ve dnyadan tecerrd ederek bir dan maarasnda
hireti dnmekte iken, ehl-i dnya zulmen beni oradan karp
nefyettiler. Hlk- Rahm ve Hakm o nefyi bana bir rahmete evirdi.
Emniyetsiz ve ihlas bozacak esbaba maruz o dadaki inzivay;
emniyetli, ihlasl Barla Dalarndaki halvete evirdi. Rusya'da esarette
iken niyet ettim ve niyaz ettim ki, hir mrmde bir maaraya ekileyim.
Erhamrrhimn bana Barla'y o maara yapt, maara faidesini verdi.
Fakat skntl maara zahmetini, zaf vcuduma yklemedi. Yalnz
Barla'da, iki- adamda bir vehhamlk vard. O vehhamlk sebebiyle bana
eziyet verildi. Hatt o dostlarm, gya istirahatm dnyorlar. Halbuki
o vehhamlk sebebiyle hem kalbime, hem Kur'ann hizmetine zarar
verdiler. Hem ehl-i dnya btn menflere vesika verdii ve canileri
hapisten karp afvettikleri halde, bana zulm olarak vermediler. Benim
Rabb- Rahmim, beni Kur'ann hizmetinde ziyade istihdam etmek ve
Szler namyla envr- Kur'aniyeyi bana fazla yazdrmak iin, dadaasz
bir surette beni u gurbette brakp, bir byk merhamete evirdi. Hem
ehl-i dnya, dnyalarna karabilecek btn nfuzlu ve kuvvetli resalar
ve eyhleri, kasabalarda ve ehirlerde brakp akrabalaryla




---sh:(M:47) -------
beraber herkesle grmeye izin verdikleri halde, beni zulmen tecrid etti,
bir kye gnderdi. Hi akraba ve hemehrilerimi, -bir-iki tanesi mstesna
olmak zere- yanma gelmeye izin vermedi. Benim Hlk- Rahmim o
tecridi, benim hakkmda bir azm rahmete evirdi. Zihnimi safi brakp,
gll u gtan zade olarak Kur'an- Hakm'in feyzini olduu gibi almaa
vesile etti. Hem ehl-i dnya bidayette, iki sene zarfnda iki di mektub
yazdm ok grd. Hatt imdi bile, on veya yirmi gnde veya bir
ayda bir-iki misafirin srf hiret iin yanma gelmesini ho grmediler,
bana zulmettiler. Benim Rabb- Rahmim ve Hlk- Hakmim o zulm
bana merhamete evirdi ki, doksan sene manev bir mr kazandracak
u uhur-u selsede, beni bir halvet-i mergubeye ve bir uzlet-i makbuleye
koymaa evirdi. "Elhamdlillahi alkllihal" te hal ve istirahatim
byle...
kinci Sualiniz: Neden vesika almak iin mracaat etmiyorsun?
Elcevab: u mes'elede ben kaderin mahkmuyum, ehl-i dnyann
mahkmu deilim. Kadere mracaat ediyorum. Ne vakit izin verirse,
rzkm buradan ne vakit keserse, o vakit giderim. u manann hakikat
udur ki: Baa gelen her ite iki sebeb var; biri zahir, dieri hakik. Ehl-i
dnya zahir bir sebeb oldu, beni buraya getirdi. Kader-i lah ise, sebeb-i
hakikdir; beni bu inzivaya mahkm etti. Sebeb-i zahir zulmetti; sebeb-i
hakik ise adalet etti. Zahirsi yle dnd: "u adam, ziyadesiyle ilme
ve dine hizmet eder, belki dnyamza karr" ihtimaliyle beni nefyedip
cihetle katmerli bir zulm etti. Kader-i lah ise benim iin grd ki,
hakkyla ve ihlasla ilme ve dine hizmet edemiyorum; beni bu nefye
mahkm etti. Onlarn bu katmerli zulmn muzaaf bir rahmete evirdi.
Madem ki nefyimde kader hkimdir ve o kader dildir; ona mracaat
ederim. Zahir sebeb ise, zten bahane nev'inden bireyleri var. Demek
onlara mracaat manaszdr. Eer onlarn elinde bir hak veya kuvvetli bir
esbab bulunsayd, o vakit onlara kar da mracaat olunurdu.
Balarn yesin, dnyalarn tamamen braktm ve ayaklarna
dolasn, siyasetlerini bsbtn terkettiim halde; dndkleri
bahaneler, evhamlar, elbette aslsz olduundan, onlara mracaatla o
evhamlara bir hakikat vermek istemiyorum. Eer ular ecnebi elinde
olan dnya siyasetine karmak iin bir itiham olsayd; deil sekiz sene,
belki sekiz saat kalmayacak tereuh edecekti, kendini gsterecekti.
Halbuki sekiz senedir birtek gazete okumak arzum olmad ve okumadm.
Drt senedir burada taht- nezarette bulunuyorum; hibir tereuh
grnmedi.


---sh:(M:48) -------
Demek Kur'an- Hakm'in hizmetinin btn siyasetlerin fevkinde bir
ulviyeti var ki, ou yalanclktan ibaret olan dnya siyasetine tenezzle
meydan vermiyor.
Adem-i mracaatmn ikinci sebebi udur ki: Hakszl hak
zanneden adamlara kar hak dava etmek, hakka bir nevi hakszlktr. Bu
nevi hakszl irtikb etmek istemem.
nc Sualiniz: Dnyann siyasetine kar ne iin bu kadar
lkaydsn? Bu kadar safahat- leme kar tavrn hi bozmuyorsun? Bu
safahat ho mu gryorsun? Veyahut korkuyor musun ki, skt
ediyorsun?
Elcevab: Kur'an- Hakm'in hizmeti, beni iddetli bir surette
siyaset leminden men'etti. Hatt dnmesini de bana unutturdu. Yoksa
btn sergzet-i hayatm ahiddir ki, hak grdm meslekte gitmeye
kar korku elimi tutup men' edememi ve edemiyor. Hem neden korkum
olacak? Dnya ile, ecelimden baka bir alkam yok. oluk ocuumu
dneceim yok. Malm dneceim yok. Hanedanmn erefini
dneceim yok. Riyakr bir hret-i kzibeden ibaret olan an eref-i
dnyeviyenin muhafazasna deil, krlmasna yardm edene rahmet...
Kald ecelim. O, Hlk- Zlcelal'in elindedir. Kimin haddi var ki, vakti
gelmeden ona ilisin. Zten izzetle mevti, zilletle hayata tercih
edenlerdeniz. Eski Said gibi birisi yle demi:
...!...!.-!....!..!....L.....-..
Belki hizmet-i Kur'an, beni hayat- itimaiye-i siyasiye-i
beeriyeyi dnmekten men'ediyor. yle ki: Hayat- beeriye bir
yolculuktur. u zamanda, Kur'ann nuruyla grdm ki, o yol bir batakla
girdi. Mlevves ve ufnetli bir amur iinde kafile-i beer de kalka
gidiyor. Bir ksm, selmetli bir yolda gider. Bir ksm, mmkn olduu
kadar amurdan, bataklktan kurtulmak iin baz vastalar bulmu. Bir
ksm- ekseri o ufnetli, pis, amurlu bataklk iinde karanlkta gidiyor.
Yzde yirmisi sarholuk sebebiyle, o pis amuru misk anber
zannederek yzne gzne bulatryor.. derek kalkarak gider, t
boulur. Yzde sekseni ise, batakl anlar, ufnetli, pis olduunu
hisseder.. fakat mtehayyirdirler, selmetli yolu gremiyorlar.
te bunlara kar iki are var:
Birisi: Topuz ile o sarho yirmisini ayltmaktr.
kincisi: Bir nur gstermekle mtehayyirlere selmet yolunu irae
etmektir.

---sh:(M:49) -------
Ben bakyorum ki; yirmiye kar seksen adam, elinde topuz
tutuyor. Halbuki o bare ve mtehayyir olan seksene kar hakkyla nur
gsterilmiyor. Gsterilse de; bir elinde hem sopa, hem nur olduu iin
emniyetsiz oluyor. Mtehayyir adam "Acaba nurla beni celbedip, topuzla
dvmek mi istiyor?" diye tela eder. Hem de bazan rzalarla topuz
krld vakit, nur dahi uar veya sner.
te o bataklk ise, gafletkrane ve dalalet-pe olan sefihane
hayat- itimaiye-i beeriyedir. O sarholar, dalaletle telezzz eden
mtemerridlerdir. O mtehayyir olanlar, dalaletten nefret edenlerdir,
fakat kamyorlar; kurtulmak istiyorlar, yol bulamyorlar.. mtehayyir
insanlardr. O topuzlar ise, siyaset cereyanlardr. O nurlar ise, hakaik-i
Kur'aniyedir. Nura kar kavga edilmez, ona kar adavet edilmez. Srf
eytan- racmden baka ondan nefret eden olmaz. te ben de nur-u
Kur'an elde tutmak iin "Ez billahi mineeytani vessiyase" deyip,
siyaset topuzunu atarak, iki elim ile nura sarldm. Grdm ki: Siyaset
cereyanlarnda hem muvafkta, hem muhalifte o nurlarn klar var.
Btn siyaset cereyanlarnn ve tarafgirliklerin ok fevkinde ve onlarn
garazkrane telakkiyatlarndan mberra ve safi olan bir makamda verilen
ders-i Kur'an ve gsterilen envr- Kur'aniyeden hibir taraf ve hibir
ksm ekinmemek ve ittiham etmemek gerektir. Meer dinsizlii ve
zndkay siyaset zannedip ona tarafgirlik eden insan suretinde eytanlar
ola veya beer kyafetinde hayvanlar ola...
Elhamdlillah, siyasetten tecerrd sebebiyle, Kur'ann elmas gibi
hakikatlarn propaganda-i siyaset ittiham altnda cam paralarnn
kymetine indirmedim. Belki gittike o elmaslar kymetlerini her taifenin
nazarnda parlak bir tarzda ziyadeletiriyor.
..!_....!.......!...._.!..-!.!..
-!..........!....
..!...!
Said Nurs







---sh:(M:50) -------


Ondrdnc Mektub
Te'lif edilmemitir.

* * *

Onbeinci Mektub
...-~....... ..-.....
Aziz kardeim!
Senin birinci sualin ki: Sahabeler nazar- velayetle mfsidleri
neden kefedemediler? T Hulefa-y Raidn'in nn ehadetini netice
verdi. Halbuki kk Sahabelere, byk velilerden daha byk
deniliyor?
Elcevab: Bunda iki makam var.
BRNC MAKAM: Dakik bir srr- velayetin beyanyla sual
halledilir. yle ki:
Sahabelerin velayeti, velayet-i kbra denilen, veraset-i
nbvvetten gelen, berzah tarkna uramayarak, dorudan doruya
zahirden hakikata geip, akrebiyet-i lahiyenin inkiafna bakan bir
velayettir ki, o velayet yolu, gayet ksa olduu halde gayet yksektir.
Hrikalar az, fakat meziyat oktur. Keif ve keramet orada az grnr.
Hem evliyann kerametleri ise, eksersi ihtiyar deil. Ummad yerden,
ikram- lah olarak bir hrika ondan zuhur eder. Bu keif ve kerametlerin
ekserisi de, seyr slk zamannda, tarkat berzahndan getikleri vakit,
di beeriyetten bir derece tecerrd ettiklerinden, hilaf- det hlta
mazhar olurlar. Sahabeler ise, sohbet-i nbvvetin in'ikasyla ve
incizabyla ve iksiriyle tarkattaki seyr slk daire-i azminin tayyna
mecbur deildirler. Bir kademde ve bir sohbette zahirden hakikata
geebilirler. Mesel: Naslki dn geceki Leyle-i Kadr'e ulamak iin iki
yol var:


---sh:(M:51) -------
Biri: Bir sene gezip dolap, ta o geceye gelmektir. Bu kurbiyeti
kazanmak iin bir sene mesafeyi tayyetmek lzm gelir. u ise, ehl-i
slkn mesleidir ki, ehl-i tarkatn ou bununla gider.
kincisi: Zamanla mukayyed olan cism-i madd glafndan syrlp,
tecerrdle ruhen ykselip, dn geceki Leyle-i Kadr'i br gn Leyle-i d
ile beraber bugnk gibi hazr grmektir. nki ruh zamanla mukayyed
deil. Hissiyat- insaniye ruh derecesine kt vakit, o hazr zaman
genilenir. Bakalarna nisbeten mazi ve mstakbel olan vakitler, ona
nisbeten hazr hkmndedir.
te bu temsile gre, dn geceki Leyle-i Kadr'e gemek iin,
mertebe-i ruha kp, maziyi hazr derecesinde grmektir. u srr-
gamzn esas akrebiyet-i lahiyenin inkiafdr. Mesel: Gne bize
yakndr; nki ziyas, harareti ve misali yinemizde ve elimizdedir.
Fakat biz ondan uzaz. Eer biz nuraniyet noktasnda onun akrebiyetini
hissetsek, yinemizdeki misal olan timsaline mnasebetimizi anlasak, o
vasta ile onu tansak; ziyas harareti, heyeti ne olduunu bilsek, onun
akrebiyeti bize inkiaf eder ve yaknmzda onu tanyp mnasebetdar
oluruz. Eer biz bu'diyetimiz nokta-i nazarndan ona yaknlamak ve
tanmak istesek, pek ok seyr-i fikrye ve slk-u aklye mecbur oluruz
ki; kavanin-i fenniye ile fikren semavata kp semadaki gnei tasavvur
ederek, sonra mahiyetindeki ziya ve harareti ve ziyasndaki elvan-
seb'ay uzun uzadya tedkikat- fenniye ile anladktan sonra, birinci
adamn kendi yinesinde az bir tefekkrle elde ettii kurbiyet-i
maneviyeyi ancak elde edebiliriz.
te u temsil gibi, nbvvet ve veraset-i nbvvetteki velayet,
srr- akrebiyetin inkiafna bakar. Velayet-i saire ise, ekseri kurbiyet
esas zerine gider. Bir ok meratibde seyr slke mecbur olur.
KNC MAKAM:
O hdisata sebebiyet veren ve fesad eviren birka Yahudiden
ibaret deildir ki, onlar kefetmekle fesadn n alnsn. nki pek ok
muhtelif milletlerin slmiyete girmeleriyle birbirine zd ve muhalif ok
cereyanlar ve efkr kart. Bahusus bazlarn gurur-u millleri, Hazret-i
mer'in (R.A.) darbeleriyle dehetli yaralandndan, seciyeten intikama
frsat beklerlerdi. nki onlarn hem eski dini ibtal edilmi, hem medar-
erefi olan eski hkmeti ve saltanat tahrib edilmi. ntikamn, bilerek
veya bilmeyerek hkimiyet-i slmiyeden almaa hissen taraftar bir suret
alm. Onun iin, Yahudi gibi zeki ve dessas bir ksm mnafklar, o
halet-i itimaiyeden istifade ettiler denilmi. Demek o hdisatn


---sh:(M:52) -------
nn almak, o vakitteki hayat- itimaiyeyi ve muhtelif efkr slahla
olurdu. Yoksa bir-iki mfsidin kefedilmesiyle olmazd.
Eer denilse: Hazret-i mer'in (R.A.) minber stnde, bir aylk
mesafede bulunan Sriye namndaki bir kumandanna
..-!..-!.....
deyip, Sriye'ye iittirip, sevk-l cey noktasndan zaferine sebebiyet
veren kerametkrane kumandas ne derece keskin nazarl olduunu
gsterdii halde, neden yanndaki katili Firuz'u o keskin nazar-
velayetiyle grmedi?
Elcevab: Hazret-i Yakub Aleyhisselm'n verdii cevab ile cevab
veririz. (Haiye) Yani: Hazret-i Yakub'dan sorulmu ki: "Ne iin
Msr'dan gelen gmleinin kokusunu iittin de, yaknnda bulunan
Ken'an Kuyusundaki Yusuf'u grmedin?" Cevaben demi ki: "Bizim
halimiz imekler gibidir; bazan grnr, bazan saklanr. Baz vakit olur
ki, en yksek mevkide oturup her taraf gryoruz gibi oluruz. Baz
vakitte de ayamzn stn gremiyoruz."
Elhasl: nsan her ne kadar fil-i muhtar ise de, fakat
..:....:... srrnca, meiet-i lahiye asldr ve
kader hkimdir. Meiet-i lahiye, meiet-i insaniyeyi geri verir.
(Haiye): _......_....
_......-...-..-
....._....-..:
.........:........
,..:........
,......-_...:...






---sh:(M:53) -------
...!....!...hkmn icra eder. Kader sylese; iktidar-
beer konumaz, ihtiyar- cz' susar.
kinci sualinizin meali: Hazret-i Ali (R.A.) zamannda balayan
muharebelerin mahiyeti nedir? Muhariblere ve o harbde len ve
ldrenlere ne nam verebiliriz?
Elcevab: Cemel Vak'as denilen Hazret-i Ali ile Hazret-i Talha ve
Hazret-i Zbeyr ve ie-i Sddka (Radyallah Tel anhm ecman)
arasnda olan muharebe; adalet-i mahza ile, adalet-i izafiyenin
mcadelesidir. yle ki:
Hazret-i Ali, adalet-i mahzay esas edip, eyheyn zamanndaki
gibi o esas zerine gitmek iin itihad etmi. Muarzlar ise: eyheyn
zamanndaki safvet-i slmiye adalet-i mahzaya msaid idi, fakat mrur-
u zamanla slmiyetleri zaf muhtelif akvam hayat- itimaiye-i
slmiyeye girdikleri iin, adalet-i mahzann tatbikat ok mkil
olduundan, "ehvenerri ihtiyar" denilen adalet-i nisbiye esas zerine
itihad ettiler. Mnakaa-i itihadiye siyasete girdii iin, muharebeyi
inta etmitir. Madem srf lillah iin ve slmiyetin menafi'i iin itihad
edilmi ve itihaddan muharebe tevelld etmi; elbette hem katil, hem
maktul ikisi de ehl-i Cennet'tir, ikisi de ehl-i sevabdr diyebiliriz. Her ne
kadar Hazret-i Ali'nin itihad musb ve mukabilindekilerin hata ise de,
yine azaba mstehak deiller. nki itihad eden hakk bulsa, iki sevab
var. Bulmazsa, bir nevi ibadet olan itihad sevab olarak bir sevab alr.
Hatasndan mazurdur. Bizde gayet mehur ve sz hccet bir zt-
muhakkik Krde demi ki:
...,........!....:...-._
Yani: Sahabelerin muharebesinde kyl kl etme. nki hem katil ve
hem maktul ikisi de ehl-i Cennet'tirler.
Adalet-i mahza ile adalet-i izafiyenin izah udur ki:
.-....!......:.........-.......
yetin mana-y iarsiyle: Bir masumun hakk, btn halk iin dahi ibtal
edilmez. Bir ferd dahi, umumun selmeti iin feda edilmez. Cenab-





---sh:(M:54) -------
Hakk'n nazar- merhametinde hak haktr, kne byne baklmaz.
Kk, byk iin ibtal edilmez. Bir cemaatin selmeti iin, bir ferdin
rzas bulunmadan hayat ve hakk feda edilmez. Hamiyet namna
rzasyla olsa, o baka mes'eledir.
Adalet-i izafiye ise: Klln selmeti iin, cz' feda eder. Cemaat
iin, ferdin hakkn nazara almaz. Ehvener diye bir nevi adalet-i
izafiyeyi yapmaa alr. Fakat adalet-i mahza kabil-i tatbik ise, adalet-i
izafiyeye gidilmez, gidilse zulmdr.
te mam- Ali Radyallah Anh, adalet-i mahzay eyheyn
zamanndaki gibi kabil-i tatbiktir deyip, hilafet-i slmiyeyi o esas
zerine bina ediyordu. Mukabilleri ve muarzlar ise, "Kabil-i tatbik
deil, ok mkilt var." diye adalet-i izafiye zerine itihad etmiler.
Tarihin gsterdii sair esbab ise, hakik sebeb deiller, bahanelerdir.
Eer desen: Hilafet-i slmiye noktasnda mam- Ali'nin
fevkalde iktidar, hrikulde zeks ve yksek liyakatyla beraber
seleflerine nisbeten muvaffakyetsizlii nedendir?
Elcevab: O mbarek zt, siyaset ve saltanattan ziyade, daha ok
mhim baka vazifelere lyk idi. Eer tam muvaffakyet-i siyasiye ve
tamam saltanat olsayd, "ah- Velayet" nvan- manidarn bihakkn
kazanamayacakt. Halbuki zahir ve siyas hilafetin pek ok fevkinde
manev bir saltanat kazand ve stad- Kll hkmne geti; hatt
kyamete kadar saltanat- manevsi bki kald.
Amma Hazret-i mam- Ali'nin Vak'a-i Sffn'de, Hazret-i
Muaviye'nin taraftarlaryla muharebesi ise, hilafet ve saltanatn
muharebesidir. Yani: Hazret-i mam- Ali, ahkm- dini ve hakaik-i
slmiyeyi ve hireti esas tutup, saltanatn bir ksm kanunlarn ve
siyasetin merhametsiz mukteziyatlarn onlara feda ediyordu. Hazret-i
Muaviye ve taraftarlar ise; hayat- itimaiye-i slmiyeyi, saltanat
siyasetleriyle takviye etmek iin azimeti brakp ruhsat iltizam ettiler,
siyaset leminde kendilerini mecbur zannedip ruhsat tercih ettiler, hataya
dtler.
Amma Hazret-i Hasan ve Hseyin'in Emevlere kar
mcadeleleri ise, din ile milliyet muharebesi idi. Yani: Emevler, Devlet-i
slmiyeyi, Arab milliyeti zerine istinad ettirip rabta-i slmiyeti,
rabta-i milliyetten geri braktklarndan, iki cihetle zarar verdiler:
Birisi: Milel-i saireyi rencide ederek tevhi ettiler.
Dieri: Unsuriyet ve milliyet esaslar, adaleti ve hakk takib
etmediinden zulmeder. Adalet zerine gitmez. nki unsuriyet-perver


---sh:(M:55) -------
bir hkim, milletdan tercih eder, adalet edemez.
_.....-!...-!......
.....:......:.-....
ferman- kat'siyle: Rabta-i diniye yerine rabta-i milliye ikame edilmez;
edilse adalet edilmez, hakkaniyet gider.
te Hazret-i Hseyin rabta-i diniyeyi esas tutup, muhik olarak
onlara kar mcadele etmi, t makam- ehadeti ihraz etmi.
Eer denilse: Bu kadar hakl ve hakikatl olduu halde, neden
muvaffak olmad? Hem neden kader-i lah ve rahmet-i lahiye onlarn
feci bir akibete uramasna msaade etmi?
Elcevab: Hazret-i Hseyin'in yakn taraftarlar deil, fakat
cemaatine iltihak eden sair milletlerde, yaralanm gurur-u milliyeleri
cihetiyle, Arab milletine kar bir fikr-i intikam bulunmas Hazret-i
Hseyin ve taraftarlarnn safi ve parlak mesleklerine halel verip,
malubiyetlerine sebeb olmu.
Amma kader nokta-i nazarnda feci akibetin hikmeti ise: Hasan ve
Hseyin ve onlarn hanedanlar ve nesilleri, manev bir saltanata namzed
idiler. Dnya saltanat ile manev saltanatn cem'i gayet mkildir. Onun
iin onlar dnyadan kstrd, dnyann irkin yzn gsterdi. T,
kalben dnyaya kar alkalar kalmasn. Onlarn elleri muvakkat ve sur
bir saltanattan ekildi; fakat parlak ve daim bir saltanat- maneviyeye
tayin edildiler; di valiler yerine, evliya aktablarna merci' oldular.
nc suliniz: "O mbarek ztlarn bana gelen o feci
gaddarane mumelenin hikmeti nedir?" diyorsunuz.
Elcevab: Sbkan beyan ettiimiz gibi, Hazret-i Hseyin'in
muarzlar olan Emevler saltanatnda, merhametsiz gadre sebebiyet
verecek esas vard:
Birisi: Merhametsiz siyasetin bir dsturu olan: "Hkmetin
selmeti ve asayiin devam iin, ehas feda edilir."
kincisi: Onlarn saltanat, unsuriyet ve milliyete istinad ettii
iin, milliyetin gaddarane bir dsturu olan: "Milletin selmeti iin herey
feda edilir."






---sh:(M:56) -------
ncs: Emevlerin Himlere kar an'anesindeki rekabet
damar, Yezid gibi bazlarda bulunduu iin, efkatsiz bir gadre kabiliyet
gstermiti.
Drdnc bir sebeb de Hazret-i Hseyin'in taraftarlarnda
bulunuyordu ki; Emevlerin Arab milliyetini esas tutup, sair milletlerin
efradna "memalik" tabir ederek kle nazaryla bakmalar ve gurur-u
milliyelerini krmalar yznden, milel-i saire Hazret-i Hseyin'in
cemaatine intikamkrane ve mevve bir niyetle iltihak ettiklerinden,
Emevlerin asabiyet-i milliyelerine fazla dokunmu, gayet gaddarane ve
merhametsizcesine mehur faciaya sebebiyet vermilerdir.
Mezkr drt esbab, zahirdir. Kader noktasndan bakld vakit;
Hazret-i Hseyin ve akrabasna o facia sebebiyle hasl olan netaic-i
uhreviye ve saltanat- ruhaniye ve terakkiyat- maneviye o kadar
kymetdardr ki, o facia ile ektikleri zahmet, gayet kolay ve ucuz der.
Naslki bir nefer, bir saat ikence altnda ehid edilse; yle bir mertebeyi
bulur ki, on sene bakas alsa, ancak o mertebeyi bulur. Eer o nefer
ehid olduktan sonra ona sorulabilse, "Az bir ey ile pek ok eyler
kazandm" diyecektir.
Drdnc sualinizin meali: hirzamanda Hazret-i sa
Aleyhisselm Deccal' ldrdkten sonra, insanlar ekseriyetle din-i hakka
girerler. Halbuki rivayetlerde gelmitir ki: Yeryznde Allah Allah
diyenler bulunduka kyamet kopmaz." Byle umumiyetle imana
geldikten sonra nasl umumiyetle kfre giderler?
Elcevab: Hads-i sahihte rivayet edilen: "Hazret-i sa
Aleyhisselm'n geleceini ve eriat- slmiye ile amel edeceini,
Deccal' ldreceini" iman zaf olanlar istib'ad ediyorlar. Onun hakikat
izah edilse, hi istib'ad yeri kalmaz. yle ki:
O hadsin ve Sfyan ve Mehdi hakkndaki hadslerin ifade
ettikleri mana budur ki: hirzamanda dinsizliin iki cereyan kuvvet
bulacak:
Birisi: Nifak perdesi altnda, risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) inkr
edecek Sfyan namnda mdhi bir ahs, ehl-i nifakn bana geecek,
eriat- slmiyenin tahribine alacaktr. Ona kar l-i Beyt-i
Nebevnin silsile-i nuransine balanan, ehl-i velayet ve ehl-i kemalin
bana geecek l-i Beytten Muhammed Mehdi isminde bir zt- nuran,
o Sfyan'n ahs- manevsi olan cereyan- mnafkaneyi ldrp
datacaktr.
kinci cereyan ise: Tabiiyyun, maddiyyun felsefesinden tevelld
eden bir cereyan- Nemrudane, gittike hirzamanda felsefe-i maddiye
vastasyla
---sh:(M:57) -------
intiar ederek kuvvet bulup, uluhiyeti inkr edecek bir dereceye gelir.
Nasl bir padiah tanmayan ve ordudaki zabitan ve efrad onun askerleri
olduunu kabul etmeyen vahi bir adam, herkese, her askere bir nevi
padiahlk ve bir gna hkimiyet verir. yle de: Allah' inkr eden o
cereyan efradlar, birer kk Nemrud hkmnde nefislerine birer
rububiyet verir. Ve onlarn bana geen en bykleri, ispirtizma ve
manyetizmann hdisat nev'inden mdhi hrikalara mazhar olan Deccal
ise; daha ileri gidip, cebbarane sur hkmetini bir nevi rububiyet
tasavvur edip uluhiyetini iln eder. Bir sinee malub olan ve bir sinein
kanadn bile icad edemeyen ciz bir insann uluhiyet dava etmesi, ne
derece ahmakasna bir maskaralk olduu malmdur.
te byle bir srada, o cereyan pek kuvvetli grnd bir
zamanda, Hazret-i sa Aleyhisselm'n ahsiyet-i maneviyesinden ibaret
olan hakik sevlik dini zuhur edecek, yani rahmet-i lahiyenin
semasndan nzul edecek; hl-i hazr Hristiyanlk dini o hakikata kar
tasaffi edecek, hurafattan ve tahrifattan syrlacak, hakaik-i slmiye ile
birleecek; manen Hristiyanlk bir nevi slmiyete inklab edecektir. Ve
Kur'ana iktida ederek, o sevlik ahs- manevsi tbi' ve slmiyet metbu'
makamnda kalacak; din-i hak bu iltihak neticesinde azm bir kuvvet
bulacaktr. Dinsizlik cereyanna kar ayr ayr iken malub olan sevlik
ve slmiyet ittihad neticesinde, dinsizlik cereyanna galebe edip
datacak istidadnda iken; lem-i semavatta cism-i beersiyle bulunan
ahs- sa Aleyhisselm, o din-i hak cereyannn bana geeceini, bir
Muhbir-i Sadk, bir Kadir-i Klli ey'in va'dine istinad ederek haber
vermitir. Madem haber vermi, haktr; madem Kadir-i Klli ey'
va'detmi, elbette yapacaktr. Evet her vakit semavattan melaikeleri yere
gnderen ve baz vakitte insan suretine vaz'eden (Hazret-i Cibril'in
"Dhye" suretine girmesi gibi) ve ruhanleri lem-i ervahtan gnderip
beer suretine temessl ettiren, hatt lm evliyalarn oklarnn
ervahlarn cesed-i misaliyle dnyaya gnderen bir Hakm-i Zlcelal,
Hazret-i sa Aleyhisselm', sa dinine ait en mhim bir hsn- htimesi
iin, deil sema-i dnyada cesediyle bulunan ve hayatta olan Hazret-i sa,
belki lem-i hiretin en uzak kesine gitseydi ve hakikaten lseydi, yine
yle bir netice-i azme iin ona yeniden cesed giydirip dnyaya
gndermek, o Hakm'in hikmetinden uzak deil.. belki onun hikmeti yle
iktiza ettii iin va'detmi ve va'dettii iin elbette gnderecek.
Hazret-i sa Aleyhisselm geldii vakit, herkes onun hakik sa
olduunu bilmek lzm deildir. Onun mukarreb ve havass, nur-u iman
ile onu tanr. Yoksa bedahet derecesinde herkes onu tanmayacaktr.
---sh:(M:58) -------
Sual: Rivayetlerde gelmi ki: "Deccal'n bir yalanc Cennet'i var;
kendine tbi' olanlar ona atar. Hem yalanc bir Cehennemi var; tbi'
olmayanlar ona atar. Hatt o kendi merkebinin de bir kulan Cennet
gibi, bir kulan da Cehennem gibi yapm. Azamet-i bedeniyesi bu
kadardr, u kadardr..." diye tarifat var?
Elcevab: Deccal'n ahs- sursi insan gibidir. Marur,
firavunlam, Allah' unutmu olduundan; sur, cebbarane olan
hkimiyetine, uluhiyet namn vermi bir eytan- ahmaktr ve bir insan-
dessastr. Fakat ahs- manevsi olan dinsizlik cereyan- azmi, pek
cesmdir. Rivayetlerde Deccal'a ait tavsifat- mdhie ona iaret eder. Bir
vakit Japonya'nn bakumandannn resmi, bir aya Bahr-i Muhit'te,
dier aya on gnlk mesafedeki Port Artr Kal'asnda tasvir edilmi. O
kk Japon Kumandan'nn bu surette tasviriyle, ordusunun ahs-
manevsi gsterilmi.
Amma Deccal'n yalanc Cennet'i ise, medeniyetin cazibedar
lehviyat ve fantaziyeleridir. Merkebi ise, imendifer gibi bir vastadr ki
bir banda ate oca bulunur, kendine tbi' olmayanlar bazan atee atar.
O merkebin bir kula, yani dier ba Cennet gibi tefri edilmi, tbi'
olanlar oraya oturtur. Zten sefih ve gaddar medeniyetin mhim bir
merkebi olan imendifer, ehl-i sefahet ve dnya iin yalanc bir Cennet
getirir. Bare ehl-i diyanet ve ehl-i slm iin medeniyet elinde
Cehennem zebanisi gibi tehlike getirir, esaret ve sefalet altna atar.
te sevliin din-i hakiksi zuhur ile ve slmiyete inklab
etmesiyle, endan lemde ekseriyet-i mutlakaya nurunu nereder. Fakat
yine kyamet kopmasna yakn tekrar bir dinsizlik cereyan bagsterir,
galebe eder ve "El-hkm lil-ekser" kaidesince, yeryznde "Allah
Allah" diyecek kalmayacak, yani ehemmiyetli bir cemaat, Kre-i Arz'da
mhim bir mevkiye sahib olacak bir surette "Allah Allah" denilmeyecek
demektir. Yoksa ekalliyette kalan veyahut malub den ehl-i hak,
kyamete kadar bki kalacak; yalnz, kyametin kopaca annda,
kyametin dehetlerini grmemek iin, bir eser-i rahmet olarak, ehl-i
imann ruhlar daha evvel kabzedilecek, kyamet kfirlerin bana
kopacaktr.
Beinci sualinizin meali: Kyametin hdisatndan ervah- bkiye
mteessir olacaklar m?
Elcevab: Derecatlarna gre mteessir olacaklar. Melaikelerin
tecelliyat- kahriyede kendilerine gre mteessir olduklar gibi mteessir
olurlar. Naslki bir insan, scak bir yerde iken, harite kar ve tipi iinde
titreyenleri grse, akl ve vicdan itibariyle mteessir olur. yle
---sh:(M:59) -------
de: Zuur olan ervah- bkiye, kinatla alkadar olduklar iin, kinatn
hdisat- azmesinden derecelerine gre mteessir olmalarn; ehl-i azab
ise elemkrane, ehl-i saadet ise hayretkrane, istirabkrane, belki bir
cihette istibarkrane teessratlar bulunmasn, iarat- Kur'aniye
gsteriyor. Zira Kur'an- Hakm, her zaman kyametin acaibini tehdid
suretinde zikrediyor. "Greceksiniz..." diyor. Halbuki cism-i insan ile
onu grenler, kyamete yetienlerdir. Demek, kabirde cesedleri ryen
ervahlarn da o tehdid-i Kur'aniyeden hisseleri var.
Altnc sualinizin meali:
....!... Bu yetin hirete, Cennet'e, Cehennem'e
ve ehillerine mul var m, yok mu?
Elcevab: u mes'ele, pek ok ehl-i tahkik ve ehl-i keif ve ehl-i
velayetin medar- bahsi olmu. u mes'elede sz onlarndr. Hem de u
yetin ok genilii ve ok meratibi var. Ehl-i tahkikin bir ksm- ekseri
demiler ki: lem-i bekaya mul yok. Dier ksm ise: ni olarak
onlar da az bir zamanda, bir nevi helkete mazhar olurlar. O kadar az bir
zamanda oluyor ki, fenaya gidip gelmi hissetmeyecekler. Amma baz
mfrit fikirli ehl-i kefin hkmettikleri fena-y mutlak ise, hakikat
deildir. nki Zt- Akdes-i lah madem sermed ve daimdir; elbette
sft ve esmas dahi sermed ve daimdirler. Madem sft ve esmas
daim ve sermeddirler; elbette onlarn yineleri ve cilveleri ve naklar
ve mazharlar olan lem-i bekadaki bkiyat ve ehl-i beka, fena-y mutlaka
bizzarure gidemez.
Kur'an- Hakm'in feyzinden imdilik iki nokta hatra gelmi,
icmalen yazacaz:
Birincisi: Cenab- Hak yle bir Kadr-i Mutlak'tr ki; adem ve
vcud, kudretine ve iradesine nisbeten iki menzil gibi, gayet kolay bir
surette oraya gnderir ve getirir. sterse bir gnde, isterse bir anda oradan
evirir. Hem adem-i mutlak zten yoktur, nki bir ilm-i muhit var. Hem
daire-i ilm-i lahnin harici yok ki, birey ona atlsn. Daire-i ilim iinde
bulunan adem ise, adem-i haricdir ve vcud-u ilmye perde olmu bir
nvandr. Hatt bu mevcudat- ilmiyeye baz ehl-i tahkik "a'yn- sabite"
tabir etmiler. yle ise fenaya gitmek, muvakkaten haric libasn karp,
vcud-u manevye ve ilmye girmektir. Yani hlik ve fni olanlar vcud-
u haricyi brakp, mahiyetleri bir vcud-u manev giyer, daire-i kudretten
kp daire-i ilme girer.
kincisi: ok Szlerde izah ettiimiz gibi: Herey, mana-y
ismiyle
---sh:(M:60) -------
ve kendine bakan vecihte hitir. Kendi ztnda mstakil ve biztih sabit
bir vcudu yok. Ve yalnz kendi bayla kaim bir hakikat yok. Fakat
Cenab- Hakk'a bakan vecihte ise, yani mana-y harfiyle olsa, hi deil.
nki onda cilvesi grnen esma-i bkiye var. Madum deil; nki
sermed bir vcudun glgesini tayor. Hakikat vardr, sabittir, hem
yksektir. nki mazhar olduu bki bir ismin sabit bir nevi glgesidir.
Hem
....!...
insann elini masivadan kesmek iin bir klntr ki; o da Cenab-
Hakk'n hesabna olmayan fni dnyada, fni eylere kar alkalar
kesmek iin, hkm dnyadaki fniyata bakar. Demek Allah hesabna
olsa, mana-y harfiyle olsa, livechillah olsa; masivaya girmez ki
....!...
klncyla ba kesilsin.
Elhasl: Eer Allah iin olsa, Allah' bulsa; gayr kalmaz ki, ba
kesilsin. Eer Allah' bulmazsa ve hesabyla bakmazsa, herey gayrdr.
....!...
klncn istimal etmeli, perdeyi yrtmal, ta Onu bulmal!..
..!...!
Said Nurs















---sh:(M:61) -------






Onaltnc Mektub


,.:-.,:!.-....! ..!,.!...!
...!,-......-.!.......,..

u mektub ...!..!... srrna mazhar olmu, iddetli
yazlmam.
oklar tarafndan sarihan ve manen gelen bir suale cevabdr.
(u cevab vermek benim iin ho deil, arzu etmiyorum. Her ey'imi,
Cenab- Hakk'n tevekklne balamtm. Fakat ben kendi halimde ve
lemimde rahat braklmadm ve yzm dnyaya evirdikleri iin, Yeni Said
deil, bilmecburiye Eski Said lisanyla, ahsm iin deil, belki dostlarm ve
Szlerimi ehl-i dnyann evham ve eziyetinden kurtarmak iin; hakikat- hli
hem dostlarma, hem ehl-i dnyaya ve ehl-i hkme beyan etmek iin "Be
Nokta"y beyan ediyorum.)
BRNC NOKTA: Denilmi: "Ne iin siyasetten ekildin? Hi
yanamyorsun?
Elcevab: Dokuz-on sene evveldeki Eski Said, bir mikdar siyasete
girdi. Belki siyaset vastasyla dine ve ilme hizmet edeceim diye
beyhude yoruldu.. ve grd ki; o yol mekuk ve mkiltl ve bana
nisbeten
---sh:(M:62) -------
fuzuliyane, hem en lzumlu hizmete mani ve hatarl bir yoldur. ou
yalanclk ve bilmeyerek ecnebi parmana let olmak ihtimali var. Hem
siyasete giren, ya muvafk olur veya muhalif olur. Eer muvafk olsa;
madem memur ve meb'us deilim, o halde siyasetilik bana fuzul ve
malayani bir eydir. Bana ihtiya yok ki, beyhude karaym. Eer
muhalif siyasete girsem, ya fikirle veya kuvvetle karacam. Eer
fikirle olsa, bana ihtiya yok. nki mesail tavazzuh etmi, herkes benim
gibi bilir. Beyhude ene almak manaszdr. Eer kuvvet ile ve hdise
karmak ile muhalefet etsem, husul mekuk bir maksad iin binler
gnaha girmek ihtimali var. Birinin yznden oklar belaya der. Hem
on ihtimalden bir-iki ihtimale binaen gnahlara girmek, masumlar
gnaha atmak; vicdanm kabul etmiyor diye Eski Said, sigara ile beraber
gazeteleri ve siyaseti ve sohbet-i dnyeviye-i siyasiyeyi terketti. Buna
kat' ahid, o vakitten beri sekiz senedir birtek gazete ne okudum ve ne
dinledim. Okuduumu ve dinlediimi, biri ksn sylesin. Halbuki sekiz
sene evvel, gnde belki sekiz gazete Eski Said okuyordu. Hem be
senedir btn dikkat ile benim halime nezaret ediliyor. Siyasetvari bir
tereuh gren sylesin. Halbuki benim gibi asab ve
..-!:...-!...dsturuyla, en byk hileyi hilesizlikte
bulan pervasz, alkasz bir insann, deil sekiz sene, sekiz gn bir fikri
gizli kalmaz. Siyasete itihas ve arzusu olsayd; tedkikata, taharriyata
lzum brakmayarak top gllesi gibi sad verecekti.
KNC NOKTA: Yeni Said ne iin bu kadar iddetle siyasetten
tecennb ediyor?
Elcevab: Milyarlar seneden ziyade olan hayat- ebediyeye
almasn ve kazanmasn; mekuk bir-iki sene hayat- dnyeviyeye
lzumsuz, fuzul bir surette karma ile feda etmemek iin.. hem en
mhim, en lzumlu, en saf ve en hakikatl olan hizmet-i iman ve Kur'an
iin iddetle siyasetten kayor. nki diyor: "Ben ihtiyar oluyorum,
bundan sonra ka sene yaayacam bilmiyorum. yle ise bana en
mhim i, hayat- ebediyeye almak lzm geliyor. Hayat- ebediyeyi
kazanmakta en birinci vasta ve saadet-i ebediyenin anahtar imandr; ona
almak lzm geliyor. Fakat ilim itibariyle insanlara dahi bir menfaat
dokundurmak iin er'an hizmete mkellef olduumdan, hizmet etmek
isterim. Lkin o hizmet, ya hayat- itimaiye ve dnyeviyeye ait olacak; o
ise elimden gelmez. Hem frtnal bir zamanda salam hizmet edilmez.
Onun iin o ciheti brakp, en mhim, en lzumlu, en selmetli

---sh:(M:63) -------
olan imana hizmet cihetini tercih ettim. Kendi nefsime kazandm
hakaik-i imaniyeyi ve nefsimde tecrbe ettiim manev illar, sair
insanlarn eline gemek iin o kapy ak brakyorum. Belki Cenab-
Hak bu hizmeti kabul eder ve eski gnahma keffaret yapar. Bu hizmete
kar eytan- racmden baka hi kimsenin, -m'min olsun kfir olsun,
sddk olsun zndk olsun- kar gelmeye hakk yoktur. nki imanszlk
baka eylere benzemiyor. Zulmde, fskta, kebairde birer menhus lezzet-
i eytaniye bulunabilir. Fakat imanszlkta hibir cihet-i lezzet yok. Elem
iinde elemdir, zulmet iinde zulmettir, azab iinde azabdr.
te byle hadsiz bir hayat- ebediyeye almay ve iman gibi
kuds bir nura hizmeti brakmak, ihtiyarlk zamannda lzumsuz tehlikeli
siyaset oyuncaklarna atlmak; benim gibi alkasz ve yalnz ve eski
gnahlarna keffaret aramaa mecbur bir adamda ne kadar hilaf- akldr,
ne kadar hilaf- hikmettir, ne derece bir divaneliktir, divaneler de
anlayabilirler.
Amma Kur'an ve imann hizmeti ne iin beni men'ediyor dersen,
ben de derim ki: Hakaik-i imaniye ve Kur'aniye birer elmas hkmnde
olduu halde, siyaset ile lde olsa idim; elimdeki o elmaslar ifal
olunabilen avam tarafndan, "Acaba taraftar kazanmak iin bir
propaganda-i siyaset deil mi?" diye dnrler. O elmaslara, di ieler
nazaryla bakabilirler. O halde ben o siyasete temas etmekle, o elmaslara
zulmederim ve kymetlerini tenzil etmek hkmne geer. te ey ehl-i
dnya! Neden benim ile urayorsunuz? Beni kendi hlimde
brakmyorsunuz?
Eer derseniz: eyhler bazan iimize karyorlar. Sana da bazan
eyh derler.
Ben de derim: Hey efendiler! Ben eyh deilim, ben hocaym.
Buna delil: Drt senedir buradaym; bir tek adama tarkat verseydim,
bheye hakknz olurdu. Belki yanma gelen herkese demiim: man
lzm, slmiyet lzm; tarkat zaman deil.
Eer derseniz: Sana Said-i Krd derler. Belki sende unsuriyet-
perverlik fikri var; o iimize gelmiyor.
Ben de derim: Hey efendiler! Eski Said ve Yeni Said'in yazdklar
meydanda. ahid gsteriyorum ki: Ben
...-!...-!......
ferman- kat'siyle, eski zamandan beri menf milliyet ve unsuriyet-
perverlie, Avrupa'nn bir nevi firenk

---sh:(M:64) -------
illeti olduundan, bir zehr-i katil nazaryla bakmm. Ve Avrupa, o
firenk illetini slm iine atm; ta tefrika versin, paralasn, yutmasna
hazr olsun diye dnr. O firenk illetine kar eskiden beri tedaviye
altm, talebelerim ve bana temas edenler biliyorlar. Madem
byledir; hey efendiler!. Herbir hdiseyi bahane tutup, bana sknt
vermeye sebeb nedir acaba? arkta bir nefer hata etse, garbda bir nefere
askerlik mnasebetiyle zahmet ve ceza vermek.. veya stanbul'da bir
esnafn cinayetiyle, Badad'da bir dkkncy esnaflk mnasebetiyle
mahkm etmek nev'inden, her hdise-i dnyeviyede bana sknt vermek,
hangi usl iledir? Hangi vicdan hkmeder? Hangi maslahat iktiza eder?
NC NOKTA: Hlimi, istirahatimi dnen ve her
musibete kar sabr ile sktumu istirab eden dostlarmn yle bir
sualleri var ki: "Sana gelen zahmetlere, skntlara nasl tahamml
ediyorsun? Halbuki eskiden ok hiddetli ve izzetli idin, edna bir tahkire
tahamml edemezdin?"
Elcevab: ki kk hdiseyi ve hikyeyi dinleyiniz, cevabn
alnz:
Birinci hikye: ki sene evvel benim hakkmda bir mdr
sebebsiz, gyabmda tezyifkrane, hakaretli szler sylemiti. Sonra bana
sylediler. Bir saat kadar Eski Said damaryla mteessir oldum. Sonra
Cenab- Hakk'n rahmetiyle yle bir hakikat kalbe geldi, sknty izale
edip o adam da bana hell ettirdi. O hakikat udur:
Nefsime dedim: Eer onun tahkiri ve beyan ettii kusurlar,
ahsma ve nefsime ait ise; Allah ondan raz olsun ki, benim nefsimin
ayblarn syler. Eer doru sylemi ise, beni nefsimin terbiyesine
sevkeder ve gururdan beni kurtarmaya yardmdr. Eer yalan sylemi
ise, beni riyadan ve riyann esas olan hret-i kzibeden kurtarmaya
yardmdr. Evet ben nefsim ile musalaha etmemiim. nki terbiye
etmemiim. Benim boynumda veya koynumda bir akrep bulunduunu
biri sylese veya gsterse; ondan darlmak deil, belki memnun olmak
lzm gelir. Eer o adamn tahkirat, benim imana ve Kur'ana
hizmetkrlm sfatma ait ise, o bana ait deil. O adam, beni istihdam
eden Sahib-i Kur'ana havale ediyorum. O Aziz'dir, Hakm'dir. Eer srf
beni svmek, tahkir etmek, rtmek nev'inden ise; o da bana ait deil.
Ben menf ve esir ve garib ve elim bal olduundan, haysiyetimi kendi
elimle dzeltmeye almak bana dmez. Belki misafir olduum ve bana
nezaret eden u kye, sonra kazaya, sonra vilayete hkmedenlere aittir.
Bir insann elindeki esirini tahkir etmek, sahibine aittir; o mdafaa eder.
Madem
hakikat budur, kalbim istirahat etti.

...-!.... !_....
dedim. O vakay olmam gibi saydm, unuttum. Fakat maatteessf
sonra anlald ki, Kur'an onu hell etmemi...
kinci hikye: u senede iittim ki, bir hdise olmu. O hdisenin
vukuundan sonra yalnz icmalen vukuunu iittiim halde, o vaka ile
cidd alkadar imiim gibi bir muamele grdm. Zten muhabere
etmiyordum; etsem de pek nadir olarak bir mes'ele-i imaniyeyi bir
dostuma yazardm. Hatt drt senede kardeime birtek mektub yazdm.
Ve ihtilattan hem ben kendimi men'ediyordum, hem de ehl-i dnya beni
men'ediyordu. Yalnz bir-iki ahbab ile, haftada bir defa
grebiliyordum. Kye gelen misafirler ise; ayda bir-ikisi, baz bir-iki
dakika bir mes'ele-i hirete dair benimle gryordu. Bu gurbet
halimde; garib, yalnz, kimsesiz, nafaka iin almaya benim gibilere
muvafk olmayan bir kyde, her eyden herkesten men'edildim. Hatt
drt sene evvel, harab olmu bir cmiyi tamir ettirdim. Memleketimde
imamlk ve vaizlik vesikam elimde olduundan, o cmide drt senedir
(Allah kabul etsin) imamlk ettiim halde, u mbarek geen Ramazanda
mescide gidemedim. Bazan yalnz namazm kldm. Cemaatle klnan
namazn yirmibe sevabndan ve hayrndan mahrum kaldm.
te bama gelen bu iki hdiseye kar, aynen iki sene evvel, o
memurun bana kar muamelesine gsterdiim sabr ve tahamml
gsterdim. nallah devam da ettireceim. yle de dnyorum ve
diyorum ki: Eer ehl-i dnya tarafndan bama gelen u eziyet, u
sknt, u tazyik; aybl ve kusurlu nefsim iin ise, hell ediyorum.
Benim nefsim belki bununla slah- hl eder; hem ona keffaret-z znub
olur. Dnya misafirhanesinin safasn ok grdm; azck cefasn
grsem, yine krederim. Eer imana ve Kur'ana hizmetkrlm
cihetiyle ehl-i dnya beni tazyik ediyorsa, onun mdafaas bana ait deil,
onu Aziz-i Cebbar'a havale ediyorum. Eer aslsz ve riyaya sebeb ve
ihlas kracak bir hret-i kzibeyi krmak iin tevecch- mmeyi
hakkmda bozmak murad ise onlara rahmet. nki tevecch- mmeye
mazhar olmak ve halklarn nazarnda hret kazanmak, benim gibi
adamlara zarardr zannederim. Benim ile temas edenler beni bilirler ki;
ahsma kar hrmet istemiyorum, belki nefret ediyorum. Hatt
kymetdar mhim bir dostumu, fazla hrmeti iin belki elli defa tekdir
etmiim. Eer beni rtmek ve efkr- mmeden drtmek, iskat
ettirmekten muradlar, tercmanlk ettiim hakaik-i imaniye ve
Kur'aniyeye ait ise beyhudedir.

---sh:(M:66) -------
Zira Kur'an yldzlarna perde ekilmez. Gzn kapayan yalnz kendi
grmez, bakasna gece yapamaz.
DRDNC NOKTA: Evhaml birka sualin cevabdr:
Birincisi: Ehl-i dnya bana der: "Ne ile yayorsun? almadan
nasl geiniyorsun? Memleketimizde tenbelce oturanlar ve bakasnn
sa'yi ile geinenleri istemiyoruz."
Elcevab: Ben iktisad ve bereketle yayorum. Rezzakmdan baka
kimsenin minnetini almyorum ve almamaa da karar vermiim. Evet
gnde yz para, belki krk para ile yaayan bir adam, bakasnn
minnetini almaz. u mes'elenin izahn hi arzu etmiyordum. Belki bir
gururu ve bir enaniyeti ihsas eder fikriyle, beyan etmek bana pek
nhotur. Fakat madem ehl-i dnya evhaml bir surette soruyorlar, ben de
derim ki: Kklmden beri halklarn maln kabul etmemek -velev
zekat dahi olsa- hem maa kabul etmemek -yalnz bir-iki sene Dr-l
Hikmet-il slmiye'de dostlarmn icbaryla kabul etmeye mecbur oldum
ve o paray da manen millete iade ettik- hem maiet-i dnyeviye iin
minnet altna girmemek, btn mrmde bir dstur-u hayatmdr. Ehl-i
memleketim ve baka yerlerde beni tanyanlar bunu biliyorlar. Bu be
seneki nefyimde, ok dostlar bana hediyelerini kabul ettirmek iin ok
altlar, kabul etmedim. "yle ise nasl idare edersin?" denilse, derim:
Bereket ve ikram- lah ile yayorum. Nefsim endan her hakarete, her
ihanete mstehak ise de; fakat Kur'an hizmetinin kerameti olarak, erzak
hususunda ikram- lah olan berekete mazhar oluyorum.
..-..-....
srryla, Cenab- Hakk'n bana ettii ihsanat ydedip, bir kr- manev
nev'inde birka nmunesini syleyeceim. Bir kr- manev olmakla
beraber, korkuyorum ki, bir riya ve gururu ihsas ederek o mbarek
bereket kesilsin. nki mftehirane gizli bereketi izhar etmek,
kesilmesine sebeb olur. Fakat ne are, sylemeye mecbur oldum.
te birisi: u alt aydr otuzalt ekmekten ibaret bir kile buday
bana kfi geldi. Daha
var, bitmemi. Ne mikdar kifayet
(Haiye)
edecek, bilmiyorum.
kincisi: u mbarek Ramazanda, yalnz iki haneden bana
yemek geldi, ikisi de beni hasta etti. Anladm ki, bakasnn yemeini
yemekten

(Haiye): Bir sene devam etti.

---sh:(M:67) -------
memn'um. Mtebkisi, btn Ramazanda benim idareme bakan
mbarek bir hanenin ve sadk bir arkadam olan o hane sahibi Abdullah
avu'un ihbar ve ehadetiyle; ekmek, bir kyye (kilo demek) pirin
bana kfi gelmitir. Hatt o pirin, onbe gn Ramazandan sonra
bitmitir.
ncs: Dada, ay bana ve misafirlerime bir kyye tereya,
-hergn ekmekle beraber yemek artyla- kfi geldi. Hatt Sleyman
isminde mbarek bir misafirim vard. Benim ekmeim de ve onun
ekmei de bitiyordu. aramba gn idi; dedim ona: Git ekmek getir. ki
saat, her tarafmzda kimse yok ki, oradan ekmek alnsn. "Cum'a gecesi
senin yannda bu dada beraber dua etmek arzu ediyorum" dedi. Ben de
dedim: "Tevekkelna alallah, kal." Sonra hi mnasebeti olmad halde
ve bir bahane yokken, ikimiz yrye yrye bir dan tepesine ktk.
brikte bir para su vard. Bir para eker ile aymz vard. Dedim:
"Kardeim, bir para ay yap." O ona balad, ben de derin bir dereye
bakar bir katran aac altnda oturdum. Mteessifane yle dndm ki:
Kflenmi bir para ekmeimiz var; bu akam ancak ikimize yeter. ki
gn nasl yapacaz ve bu safi-kalb adama ne diyeceim? diye
dnmede iken, birden bire bam evrilir gibi bam evirdim; grdm
ki: Koca bir ekmek, katran aacnn stnde, dallar iinde bize bakyor.
Dedim: "Sleyman mjde! Cenab- Hak bize rzk verdi." O ekmei
aldk; bakyoruz ki, kular ve hayvanat- vahiye hibiri ilimemi.
Yirmi-otuz gndr hi bir insan o tepeye kmamt. O ekmek, ikimize
iki gn kfi geldi. Biz yerken, bitmek zere iken, drt sene sadk bir
sddkm olan mstakim Sleyman, ekmekle aadan kageldi.
Drdncs: u stmdeki sakoyu, yedi sene evvel, eski olarak
almtm. Be senedir elbise, amar, pabu, orap iin drt buuk lira
ile idare ettim. Bereket-i iktisad ve rahmet-i lahiye bana kfi geldi.
te u nmuneler gibi ok eyler var ve bereket-i lahiyenin ok
cihetleri var. Bu ky halk ounu bilirler. Fakat sakn bunlar fahr iin
zikrediyorum zannetmeyiniz, belki mecbur oldum. Hem benim iin
iyilie bir medar olduunu dnmeyiniz. Bu bereketler, ya yanma gelen
hlis dostlarma ihsandr veya hizmet-i Kur'aniyeye bir ikramdr veya
iktisadn bereketli bir menfaatdr veyahut "Y Rahm, Y Rahm" ile
zikreden ve yanmda bulunan drt kedinin rzklardr ki, bereket
suretinde gelir, ben de ondan istifade ederim. Evet hazn mrmrlarn
dikkatle dinlesen, "Y Rahm, Y Rahm" ektiklerini anlarsn. Kedi
bahsi geldi, tavuu hatra getirdi. Bir tavuum var. u kta, yumurta

makinesi gibi pek az fasla ile her gn rahmet hazinesinden bana bir
yumurta getiriyordu. Hem bir gn iki yumurta getirdi; ben de hayrette
kaldm. Dostlarmdan sordum: "Byle olur mu?" dedim. Dediler: "Belki
bir ihsan- lahdir." Hem u tavuun yazn kard kk bir yavrusu
vard. Ramazan- erifin banda yumurtaya balad, t krk gn devam
etti. Hem kk, hem kta, hem Ramazanda, bu mbarek hli bir ikram-
Rabban olduuna, ne benim ve ne de bana hizmet edenlerin bhemiz
kalmad. Hem ne vakit annesi kesti, hemen o balad.. beni yumurtasz
brakmad.
kinci vehimli sual: Ehl-i dnya diyorlar ki: Sana nasl emniyet
edeceiz ki, sen dnyamza karmayacaksn? Seni serbest braksak,
belki dnyamza karrsn. Hem nasl bileceiz ki, sen kurnazlk
yapmyorsun? Kendini trik-i dnya gsterip halkn maln zahiren
almaz, gizli alr bir kurnazlk olmadn nasl bileceiz?
Elcevab: Yirmi sene evvelki Divan- Harb-i rf'de ve
Hrriyet'ten daha evvel zamanda oklara malm hal ve vaziyetim ve "ki
Mekteb-i Musibetin ehadetnamesi" namnda o zaman Divan- Harb'deki
mdafaatm kat' gsterir ki, deil kurnazlk belki edna bir hileye
tenezzl etmez bir tarzda hayat geirmiim. Eer hile olsayd, bu be
sene zarfnda sizlere temellukkrane bir mracaat edilecekti. Hileli adam
kendini sevdirir, kendini ekmez; ifal ve aldatmaya daima alr.
Halbuki bana kar en mhim hcumlara ve tenkidlere mukabil tezellle
tenezzl etmedim. "Tevekkelt Alallah" deyip, ehl-i dnyaya arkam
evirdim. Hem de hireti bilen ve dnyann hakikatn kefeden; akl
varsa piman olmaz, yeniden dnyaya dnp uramaz. Elli seneden
sonra, alkasz, tek bayla bir adam; hayat- ebediyesini dnyann bir-iki
sene gevezeliine, arlatanlna feda etmez.. feda etse, kurnaz olmaz,
belki ebleh bir divane olur. Ebleh bir divanenin elinden ne gelir ki, onun
ile uralsn. Amma zahiren trik-i dnya, btnen talib-i dnya bhesi
ise,
...!.......!..._....
srrnca "Ben nefsimi tebrie etmiyorum, nefsim her fenal ister. Fakat
u fni dnyada, u muvakkat misafirhanede, ihtiyarlk zamannda, ksa
bir mrde, az bir lezzet iin; ebed, daim hayatn ve saadet-i
ebediyesini berbad etmek, ehl-i akln kr deil. Ehl-i akln ve zuurun
kr olmadndan, nefs-i emmarem ister istemez akla tabi olmutur.
nc vehimli sual: Ehl-i dnya diyorlar ki: Sen bizi sever
misin? Beeniyor musun? Eer seversen, neden bize ksp
karmyorsun?

---sh:(M:68) -------
---sh:(M:69) -------
Eer beenmiyorsan bize muarzsn; biz muarzlarmz ezeriz?
Elcevab: Ben deil sizi, belki dnyanz sevseydim, dnyadan
ekilmezdim. Ne sizi ve ne de dnyanz beenmiyorum. Fakat
karmyorum. nki ben baka maksaddaym; baka noktalar benim
kalbimi doldurmu, baka eyleri dnmeye kalbimde yer brakmam.
Sizin vazifeniz ele bakmaktr, kalbe bakmak deil! nki idarenizi,
asayiinizi istiyorsunuz. El karmad vakit, ne hakknz var ki, hi
lyk olmadnz halde "kalb de bizi sevsin" demeye... Kalbe
karsanz... Evet ben nasl bu k iinde bahar temenni ediyorum ve arzu
ediyorum; fakat irade edemiyorum, getirmeye teebbs edemiyorum.
yle de: Hl-i lemin salahn temenni ediyorum, dua ediyorum ve ehl-i
dnyann slahn arzu ediyorum; fakat irade edemiyorum, nki elimden
gelmiyor. Bilfiil teebbs edemiyorum; nki ne vazifemdir, ne de
iktidarm var.
Drdnc bheli sual: Ehl-i dnya diyorlar ki: O kadar belalar
grdk ki, kimseye emniyetimiz kalmad. Sana nasl emin olabiliriz ki;
frsat senin eline gese, arzu ettiin gibi karmazsn?
Elcevab: Evvelki noktalar size emniyet vermekle beraber..
memleketimde, talebe ve akrabam iinde, beni dinleyenlerin ortasnda,
heyecanl hdiseler iinde dnyanza karmadm halde; diyar-
gurbette ve yalnz, tek bayla, garib, zaf, ciz, btn kuvvetiyle hirete
mteveccih, ihtilattan, muhabereden kesilmi, iman ve hiret
mnasebetiyle uzaktan uzaa yalnz baz ehl-i hireti dost bulan ve baka
herkese yabani ve herkes de ona yabani nazaryla bakan bir insan;
semeresiz tehlikeli dnyanza karsa, muzaaf bir divane olmak gerektir.
BENC NOKTA: Be kk mes'eleye dairdir:
Birincisi: Ehl-i dnya bana diyorlar ki: Bizim usl-
medeniyetimizi, tarz- hayatmz ve suret-i telebbsmz ne iin sen
kendine tatbik etmiyorsun? Demek bize muarzsn?
Ben de derim: Hey efendiler! Ne hak ile bana usl-
medeniyetinizi teklif ediyorsunuz? Halbuki siz, beni hukuk-u
medeniyetten iskat etmi gibi, haksz olarak be sene bir kyde
muhabereden ve ihtilattan memnu' bir tarzda ikamet ettirdiniz. Her
menfyi ehirlerde dost ve akrabasyla beraber braktnz ve sonra vesika
verdiiniz halde, sebebsiz beni tecrid edip, bir-iki tane mstesna hibir
hemehri ile grtrmediniz. Demek beni efrad- milletten ve raiyetten
saymyorsunuz.



---sh:(M:70) -------
Nasl kanun-u medeniyetinizin bana tatbikini teklif ediyorsunuz?
Dnyay bana zindan ettiniz. Zindanda olan bir adama byle eyler teklif
edilmez. Siz bana dnya kapsn kapadnz; ben de hiret kapsn
aldm; rahmet-i lahiye at. hiret kapsnda bulunan bir adama,
dnyann karmakark usl ve dt ona nasl teklif edilir? Ne vakit beni
serbest brakp memleketime iade edip hukukumu verdiniz, o vakit
uslnzn tatbikini isteyebilirsiniz.
kinci Mes'ele: Ehl-i dnya diyorlar ki: Bize ahkm- diniyeyi ve
hakaik-i slmiyeyi talim edecek resm bir dairemiz var. Sen ne
salahiyetle neriyat- diniye yapyorsun? Sen madem nefye mahkmsun,
bu ilere karmaya hakkn yok.
Elcevab: Hak ve hakikat inhisar altna alnmaz! man ve Kur'an
nasl inhisar altna alnabilir? Siz dnyanzn usln, kanununu inhisar
altna alabilirsiniz. Fakat hakaik-i imaniye ve esasat- Kur'aniye, resm
bir ekilde ve cret mukabilinde dnya muamelat suretine sokulmaz;
belki bir mevhibe-i lahiye olan o esrar, hlis bir niyet ile ve dnyadan ve
huzuzat- nefsaniyeden tecerrd etmek vesilesiyle o feyizler gelebilir.
Hem de sizin o resm daireniz dahi, memlekette iken beni vaiz kabul etti,
tayin etti. Ben o vaizlii kabul ettim, fakat maan terkettim. Elimde
vesikam var. Vaizlik, imamlk vesikasyla her yerde amel edebilirim;
nki benim nefyim haksz olmutur. Hem menfler madem iade edildi,
eski vesikalarmn hkm bkidir.
Sniyen: Yazdm hakaik-i imaniyeyi dorudan doruya
nefsime hitab etmiim. Herkesi davet etmiyorum. Belki ruhlar muhta ve
kalbleri yaral olanlar, o edviye-i Kur'aniyeyi arayp buluyorlar. Yalnz
medar- maietim iin, yeni huruf kmadan evvel, hare dair bir risalemi
tab'ettirdim. Bunu da, bana kar insafsz eski vali, o risaleyi tedkik edip,
tenkid edecek bir cihet bulamad iin iliemedi.
nc Mes'ele: Benim baz dostlarm, ehl-i dnya bana bheli
baktklar iin, ehl-i dnyaya ho grnmek iin; benden zahiren teberri
ediyorlar, belki tenkid ediyorlar. Halbuki kurnaz ehl-i dnya, bunlarn
teberrisini ve bana kar itinablarn, o ehl-i dnyaya sadakata deil,
belki bir nevi riyaya, vicdanszla hamledip, o dostlarma kar fena
nazarla bakyorlar.
Ben de derim: Ey hiret dostlarm! Benim Kur'ana
hizmetkrlmdan teberri edip kamaynz. nki inallah benden size
zarar gelmez. Eer faraza musibet gelse veya bana zulmedilse, siz
benden teberri ile kurtulamazsnz.. o hal ile, musibete ve tokata daha
ziyade istihkak kesbedersiniz. Hem ne var ki, evhama dyorsunuz?
--- sh:(M:71) ------
Drdnc Mes'ele: u nefiy zamanmda gryorum ki:
Hodfru ve siyaset bataklna dm baz insanlar, bana tarafgirane,
rakibane bir nazarla bakyorlar. Gya ben de onlar gibi dnya
cereyanlaryla alkadarm.
Hey efendiler! Ben imann cereyanndaym. Karmda imanszlk
cereyan var. Baka cereyanlarla alkam yok. O adamlardan cret
mukabilinde i grenler, belki kendini bir derece mazur gryor. Fakat
cretsiz, hamiyet namna bana kar tarafgirane, rakibane vaziyet almak
ve ilimek ve eziyet etmek; gayet fena bir hatadr. nki sbkan isbat
edildii gibi, siyaset-i dnya ile hi alkadar deilim; yalnz btn
vaktimi ve hayatm, hakaik-i imaniye ve Kur'aniyeye hasr ve
vakfetmiim. Madem byledir, bana eziyet veren, rakibane ilien adam
dnsn ki; o muamelesi zndka ve imanszlk namna imana ilimek
hkmne geer.
Beinci Mes'ele: Dnya madem fnidir. Hem madem mr
ksadr. Hem madem gayet lzumlu vazifeler oktur. Hem madem hayat-
ebediye burada kazanlacaktr. Hem madem dnya sahibsiz deil. Hem
madem u misafirhane-i dnyann gayet Hakm ve Kerim bir Mdebbiri
var. Hem madem ne iyilik ve ne fenalk, cezasz kalmayacaktr. Hem
madem
..-.........:..
srrnca teklif-i mlyutak yoktur. Hem madem zararsz yol, zararl yola
mreccahtr. Hem madem dnyev dostlar ve rtbeler, kabir kapsna
kadardr.
Elbette en bahtiyar odur ki: Dnya iin hireti unutmasn,
hiretini dnyaya feda etmesin, hayat- ebediyesini hayat- dnyeviye
iin bozmasn, malayani eylerle mrn telef etmesin; kendini misafir
telakki edip misafirhane sahibinin emirlerine gre hareket etsin;
selmetle kabir kapsn ap saadet-i ebediyeye girsin. (Haiye)






(Haiye): Bu mademler iindir ki; ahsma kar olan zulmlere, skntlara
aldrmyorum ve ehemmiyet vermiyorum. "Meraka demiyor" diyorum ve
dnyaya karmyorum.

---sh:(M:72) -------



Onaltnc Mektub'un
Zeyli
...-~....... ...

Ehl-i dnya sebebsiz, benim gibi ciz, garib bir adamdan
tevehhm edip binler adam kuvvetinde tahayyl ederek, beni ok
kaydlar altna almlar. Barla'nn bir mahallesi olan Bedre'de ve
Barla'nn bir danda, bir-iki gece kalmaklma msaade etmemiler.
ittim ki, diyorlar: "Said ellibin nefer kuvvetindedir, onun iin serbest
brakmyoruz."
Ben de derim ki: Ey bedbaht ehl-i dnya! Btn kuvvetinizle
dnyaya altnz halde, neden dnyann iini dahi bilmiyorsunuz?
Divane gibi hkmediyorsunuz. Eer korkunuz ahsmdan ise; ellibin
nefer deil, belki bir nefer elli defa benden ziyade iler grebilir. Yani,
odamn kapsnda durup, bana "kmayacaksn" diyebilir.
Eer korkunuz mesleimden ve Kur'ana ait dellllmdan ve
kuvve-i maneviye-i imaniyeden ise; ellibin nefer deil, yanlsnz!
Meslek itibariyle elli milyon kuvvetindeyim, haberiniz olsun! nki
Kur'an- Hakm'in kuvvetiyle sizin dinsizleriniz dhil olduu halde, btn
Avrupa'ya meydan okuyorum. Btn nerettiim envr- imaniye ile
onlarn fnun-u msbete ve tabiat dedikleri muhkem kal'alarn zr
zeber etmiim. Onlarn en byk dinsiz feylesoflarn, hayvandan aa
drmm. Dinsizleriniz dahi iinde bulunan btn Avrupa toplansa,
Allah'n tevfikiyle beni o mesleimin bir mes'elesinden geri
eviremezler; inallah malub edemezler!..
Madem byledir, ben sizin dnyanza karmyorum, siz de benim
hiretime karmaynz! Karsanz da beyhudedir.
Takdir-i Hud, kuvvet-i bzu ile dnmez
Bir em'a ki, Mevl yaka, flemekle snmez.



---sh:(M:73) -------
Benim hakkmda, mstesna bir surette, pek ziyade ehl-i dnya
tevehhm edip, deta korkuyorlar. Bende bulunmayan ve bulunsa dahi
siyas bir kusur tekil etmeyen ve ittihama medar olmayan eyhlik,
byklk, hanedan, airet sahibi, nfuzlu, etba ok, hemehrileriyle
grmek, dnya ahvaliyle alkadar olmak, hatt siyasete girmek, hatt
muhalif olmak gibi bende bulunmayan emirleri tahayyl ederek evhama
dmler. Hatt hapiste ve hariteki, yani kendilerince kabil-i afv
olmayanlarn dahi aflarn mzakere ettikleri srada, beni deta hereyden
men'ettiler. Fena ve fni bir adamn, gzel ve bki yle bir sz var:
Zulmn topu var, gllesi var, kal'as varsa;
Hakkn da bklmez kolu, dnmez yz vardr.
Ben de derim:
Ehl-i dnyann hkm var, evketi var, kuvveti varsa;
Kur'ann feyziyle, hdiminde de:
armaz ilmi, susmaz sz vardr;
Yanlmaz kalbi, snmez nuru vardr.
ok dostlarla beraber bana nezaret eden bir kumandan,
mkerreren sual ettiler: Neden vesika iin mracaat etmiyorsun? stida
vermiyorsun?
Elcevab: Be-alt sebeb iin mracaat etmiyorum ve
edemiyorum:
Birincisi: Ben ehl-i dnyann dnyasna karmadm ki onlarn
mahkmu olaym, onlara mracaat edeyim. Ben, kader-i lahnin
mahkmuyum ve ona kar kusurum var, ona mracaat ediyorum.
kincisi: Bu dnya abuk tebeddl eder bir misafirhane olduunu
yaknen iman edip bildim. Onun iin, hakik vatan deil, her yer birdir.
Madem vatanmda bki kalmayacam; beyhude ona kar abalamak,
oraya gitmek bir ey'e yaramyor. Madem her yer misafirhanedir; eer
misafirhane sahibinin rahmeti yr ise, herkes yrdr, her yer yarar. Eer
yr deilse, her yer kalbe brdr ve herkes dmandr.
ncs: Mracaat, kanun dairesinde olur. Halbuki bu alt
senedir bana kar muamele, keyf ve fevkalkanundur. Menfler
kanunuyla bana muamele edilmedi. Hukuk-u medeniyetten ve belki
hukuk-u dnyeviyeden iskat edilmi bir tarzda bana baktlar. Bu
fevkalkanun muamele edenlere, kanun namna mracaat manasz olur.
Drdncs:Bu sene burann mdr,benim namma, Barla'nn
bir mahallesi hkmnde olan Bedre Karyesi'nde, tebdil-i hava iin



---sh:(M:74) -------
birka gn kalmaa dair mracaat etti; msaade etmediler. Byle
ehemmiyetsiz bir ihtiyacma cevab- red verenlere nasl mracaat edilir?
Mracaat edilse, zillet iinde faidesiz bir tezelll olur.
Beincisi: Hakszl hak iddia edenlere kar hak dava etmek ve
onlara mracaat etmek; bir hakszlktr, hakka kar bir hrmetsizliktir.
Ben bu hakszl ve hakka kar hrmetsizlii irtikb etmek istemem
vesselm.
Altnc Sebeb: Bana kar ehl-i dnyann verdikleri sknt,
siyaset iin deil; nki onlar da bilirler ki, siyasete karmyorum,
siyasetten kayorum. Belki bilerek veya bilmeyerek zndka hesabna,
benim dine merbutiyetimden beni tazib ediyorlar. yle ise onlara
mracaat etmek, dinden pimanlk gstermek ve meslek-i zndkay
okamak demektir. Hem ben onlara mracaat ve dehalet ettike; dil olan
kader-i lah, beni onlarn zalim eliyle tazib edecektir. nki onlar
diyanete merbutiyetimden beni skyorlar. Kader ise, benim diyanette ve
ihlasta noksaniyetim var; arasra ehl-i dnyaya riyakrlklarmdan iin
beni skyor. yle ise, imdilik u skntdan kurtuluum yok. Eer ehl-i
dnyaya mracaat etsem, kader der: "Ey riyakr! Bu mracaatn cezasn
ek!" Eer mracaat etmezsem, ehl-i dnya der: "Bizi tanmyorsun,
skntda kal!"
Yedinci Sebeb: Malmdur ki, bir memurun vazifesi, heyet-i
itimaiyeye muzr ehasa meydan vermemek ve nfi'lere yardm
etmektir. Halbuki beni nezaret altna alan memur, kabir kapsna gelen,
misafir bir ihtiyar adama "L ilahe illallah"daki imann latif bir zevkini
izah ettiim vakit, -bir crm- mehud halinde beni yakalamak gibi- ok
zaman yanma gelmedii halde, o vakit gya bir kabahat iliyorum gibi
yanma geldi. hlas ile dinleyen o bareyi de mahrum brakt; beni de
hiddete getirdi. Halbuki burada baz adamlar vard; o onlara ehemmiyet
vermiyordu. Sonra edebsizliklerde ve kydeki hayat- itimaiyeye zehir
verecek surette bulunduklar vakit, onlara iltifat etmeye ve takdir etmeye
balad. Hem malmdur ki: Zindanda yz cinayeti bulunan bir adam,
nezarete memur zabit olsun, nefer olsun, her zaman onlarla grebilir.
Halbuki bir senedir, hem mir, hem nezarete memur hkmet-i milliyece
iki mhim zt ka defa odamn yanndan getikleri halde, kat' ve asl ne
benim ile grtler ve ne de halimi sordular. Ben evvel zannettim ki,
adavetlerinden yanamyorlar. Sonra tahakkuk etti ki, evhamlarndan...
Gya ben onlar yutacam gibi kayorlar. te u adamlar gibi eczas ve
memurlar bulunan bir hkmeti,
---sh:(M:75) -------
hkmet diyerek merci' tanyp mracaat etmek, kr- akl deil, beyhude
bir zillettir. Eski Said olsayd Antere gibi diyecekti:
!....-.-!.,...,..-!....-!...
Eski Said yok; Yeni Said ise, ehl-i dnya ile konumay manasz
gryor. Dnyalar balarn yesin! Ne yaparlarsa yapsnlar! Mahkeme-i
Kbra'da onlarla muhakeme olacaz der, skt eder.
Adem-i mracaatmn sebeblerinden sekizincisi: "Gayr- meru'
bir muhabbetin neticesi, merhametsiz bir adavet olduu" kaidesince, dil
olan kader-i lah, lyk olmadklar halde meylettiim u ehl-i dnyann
zalim eliyle beni tazib ediyor. Ben de bu azaba mstehakm deyip skt
ediyordum. nki Harb-i Umumde Gnll Alay Kumandan olarak iki
sene altm, arptm. Ordu Kumandan ve Enver Paa takdirat altnda
kymetdar talebelerimi, dostlarm feda ettim. Yaralanp esir dtm.
Esaretten geldikten sonra Hutuvat- Sitte gibi eserlerimle kendimi
tehlikeye atp, ngilizlerin stanbul'a tasallutu altnda, ngilizlerin
balarna vurdum. u beni ikenceli ve sebebsiz esaret altna alanlara
yardm ettim. te onlar da bana, o yardm cezasn byle veriyorlar.
sene Rusya'da esaretimde ektiim zahmet ve sknty, burada bu
dostlarm bana ayda ektirdiler. Halbuki Ruslar, beni Krd Gnll
Kumandan suretinde, Kazaklar ve esirleri kesen gaddar adam nazaryla
bana baktklar halde, beni dersten men'etmediler. Arkadam olan
doksan esir zabitlerin ksm- ekserisine ders veriyordum. Bir defa Rus
Kumandan geldi, dinledi. Trke bilmedii iin siyas ders zannetti; bir
defa beni men'etti, sonra yine izin verdi. Hem ayn klada bir oday cmi
yaptk. Ben imamlk yapyordum. Hi mdahale etmediler, ihtilattan
men'etmediler, beni muhabereden kesmediler. Halbuki bu dostlarm gya
vatandalarm ve dindalarm ve onlarn menfaat- imaniyelerine
uratm adamlar, hibir sebeb yokken, siyasetten ve dnyadan alkam
kestiimi bilirlerken.. sene deil, belki beni alt sene skntl bir esaret
altna aldlar; ihtilattan men'ettiler. Vesikam olduu halde dersten, hatt
odamda husus dersimi de men'ettiler; muhabereye sed ektiler. Hatt
vesikam olduu halde, kendim tamir ettiim ve drt sene imamlk ettiim
mescidimden beni men'ettiler. imdi dahi cemaat sevabndan beni
mahrum etmek iin, -daim cemaatm ve hiret kardelerim- mahsus
adama dahi imamet etmemi kabul etmiyorlar.
Hem istemediim halde, birisi bana iyi dese, bana nezaret eden
memur kskanarak kzyor; nfuzunu kraym diye vicdanszcasna
tedbirler
---sh:(M:76) -------
yapyor; mirlerinden iltifat grmek iin beni taciz ediyor.
te byle vaziyette bir adam, Cenab- Hak'tan baka kime
mracaat eder? Hkim, kendi mdde olsa, elbette ona ekva edilmez.
Gel sen syle bu hale ne diyeceiz? Sen ne dersen de.. ben derim ki: Bu
dostlarm iinde ok mnafklar var. Mnafk kfirden eeddir. Onun
iin, kfir Rus'un bana ektirmediini ektiriyorlar.
Hey bedbahtlar! Ben size ne yaptm ve ne yapyorum? mannzn
kurtulmasna ve saadet-i ebediyenize hizmet ediyorum! Demek hizmetim
hlis, lillah iin olmam ki aks-l amel oluyor. Siz ona mukabil, her
frsatta beni incitiyorsunuz. Elbette Mahkeme-i Kbra'da sizinle
greceiz.
....!,-..!..!,-. ...!,-......-
derim.
..!...!
Said Nurs






















---sh:(M:77) -------


Onyedinci Mektub
(Yirmibeinci Lem'ann zeyli)
(ocuk Ta'ziyenamesi)

...-~....... ...

Aziz hiret kardeim Hfz Hlid Efendi!


....,......!....!.:.
.-.!....!...!.
Kardeim, ocuun vefat beni mteessir etti. Fakat
.!,:-!kazaya rza, kadere teslim slmiyetin bir iardr. Cenab-
Hak sizlere sabr- cemil versin. Merhumu da, size zahre-i hiret ve
efaat yapsn. Size ve sizin gibi mttaki m'minlere byk bir mjde ve
hakik bir teselli gsterecek "Be Nokta"y beyan ederiz:
Birinci Nokta: Kur'an- Hakm'de
...-..!.
srr ve

---sh:(M:78) -------
meali udur ki: M'minlerin kabl-el blu vefat eden evldlar, Cennet'te
ebed, sevimli, Cennet'e lyk bir surette daim ocuk kalacaklarn.. ve
Cennet'e giden peder ve vlidelerinin kucaklarnda ebed medar-
srurlar olacaklarn.. ve ocuk sevmek ve evld okamak gibi en latif
bir zevki, ebeveynine temine medar olacaklarn.. ve herbir lezzetli ey'in
Cennet'te bulunduunu.. "Cennet tenasl yeri olmadndan, evld
muhabbeti ve okamas olmad"n diyenlerin hkmleri hakikat
olmadn.. hem dnyada on senelik ksa bir zamanda teellmatla kark
evld sevmesine ve okamasna bedel safi, elemsiz milyonlar sene ebed
evld sevmesini ve okamasn kazanmak, ehl-i imann en byk bir
medar- saadeti olduunu u yet-i kerime ...-..!. cmlesiyle
iaret ediyor ve mjde veriyor.
kinci Nokta: Bir zaman bir zt, bir zindanda bulunuyor. Sevimli
bir ocuu yanna gnderilmi. O bare mahbus, hem kendi elemini
ekiyor, hem veledinin istirahatn temin edemedii iin, onun
zahmetiyle mteellim oluyordu. Sonra merhametkr hkim ona bir adam
gnderir, der ki: "u ocuk endan senin evldndr, fakat benim raiyetim
ve milletimdir. Onu ben alacam, gzel bir sarayda beslettireceim." O
adam alar, szlar; "Benim medar- tesellim olan evldm
vermeyeceim" der. Ona arkadalar der ki: "Senin teessratn
manaszdr. Eer sen ocua acyorsan, ocuk u mlevves, ufnetli,
skntl zindana bedel; ferahl, saadetli bir saraya gidecek. Eer sen
nefsin iin mteessir oluyorsan, menfaatini aryorsan; ocuk burada
kalsa, muvakkaten bheli bir menfaatinle beraber, ocuun
meakkatlerinden ok sknt ve elem ekmek var. Eer oraya gitse, sana
bin menfaati var. nki padiahn merhametini celbe sebeb olur, sana
efaat hkmne geer. Padiah, onu seninle grtrmek arzu edecek.
Elbette grmek iin onu zindana gndermeyecek, belki seni zindandan
karp o saraya celbedecek, ocukla grtrecek. u artla ki, padiaha
emniyetin ve itaatn varsa..."
te u temsil gibi, aziz kardeim, senin gibi m'minlerin evld
vefat ettikleri vakit yle dnmeli: u veled masumdur, onun Hlk
dahi Rahm ve Kerim'dir. Benim nks terbiye ve efkatime bedel, gayet
kmil olan inayet ve rahmetine ald. Dnyann elemli, musibetli,
meakkatli zindanndan karp Cennet-l Firdevsine gnderdi. O ocua
ne mutlu! u dnyada kalsayd, kim bilir ne ekle girerdi? Onun iin ben
ona acmyorum, bahtiyar biliyorum. Kald kendi nefsime ait menfaati
iin, kendime dahi acmyorum, elm mteessir olmuyorum.
---sh:(M:79) -------
nki dnyada kalsayd, on senelik muvakkat elemle kark bir evld
muhabbeti temin edecekti. Eer slih olsayd, dnya iinde muktedir
olsayd, belki bana yardm edecekti. Fakat vefatyla, ebed Cennet'te on
milyon sene bana evld muhabbetine medar ve saadet-i ebediyeye vesile
bir efaat hkmne geer. Elbette ve elbette mekuk, muaccel bir
menfaat kaybeden, muhakkak ve meccel bin menfaat kazanan; elm
teessrat gstermez; me'yusane feryad etmez.
nc Nokta: Vefat eden ocuk, bir Hlk- Rahm'in mahluku,
memluk, abdi ve btn heyetiyle onun masnu'u ve ona ait olarak
ebeveyninin bir arkada idi ki; muvakkaten ebeveyninin nezaretine
verilmi. Peder ve vlideyi ona hizmetkr etmi. Ebeveyninin o
hizmetlerine mukabil, muaccel bir cret olarak lezzetli bir efkat vermi.
imdi binden dokuzyz doksandokuz hisse sahibi olan O Hlk- Rahm,
mukteza-y rahmet ve hikmet olarak o ocuu senin elinden alsa,
hizmetine htime verse; sur bir hisse ile, hakik bin hisse sahibine kar
ekvay andracak bir tarzda me'yusane hzn ve feryad etmek ehl-i
imana yakmaz, belki ehl-i gaflet ve dalalete yakyor.
Drdnc Nokta: Eer dnya ebed olsayd, insan iinde ebed
kalsayd ve firak ebed olsayd; elmane teessrat ve me'yusane
teellmatn bir manas olurdu. Fakat madem dnya bir misafirhanedir;
vefat eden ocuk nereye gitmise, siz de biz de oraya gideceiz. Ve hem
bu vefat ona mahsus deil, umum bir caddedir. Hem madem mfarakat
dahi ebed deil; ileride hem berzahta, hem Cennet'te grlecektir.
.!,:-!demeli.. O verdi, O ald. "Elhamdlillahi alkllihal" sabr
ile kretmeli.
Beinci Nokta: Rahmet-i lahiyenin en latif, en gzel, en ho, en
irin cilvelerinden olan efkat; bir iksir-i nurandir. Aktan ok keskindir.
abuk Cenab- Hakk'a vusule vesile olur. Nasl ak- mecaz ve ak-
dnyev pek ok mkiltla ak- hakikye inklab eder, Cenab- Hakk'
bulur. yle de efkat -fakat mkiltsz- daha ksa, daha safi bir tarzda
kalbi Cenab- Hakk'a rabteder. Gerek peder ve gerek vlide, veledini
btn dnya gibi severler. Veledi elinden alnd vakit, eer bahtiyar ise,
hakik ehl-i iman ise; dnyadan yzn evirir, Mn'im-i Hakik'yi bulur.
Der ki: "Dnya madem fnidir, demiyor alka-i kalbe..." Veledi nereye
gitmise oraya kar bir alka peyda eder, byk manev bir hal kazanr.



---sh:(M:80) -------
Ehl-i gaflet ve dalalet, u be hakikattaki saadet ve mjdeden
mahrumdurlar. Onlarn hali ne kadar elm olduunu ununla kyas ediniz
ki: Bir ihtiyar hanm gayet sevdii sevimli tek bir ocuunu sekeratta
grp, dnyada tevehhm- ebediyet hkmnce gaflet veya dalalet
neticesinde; mevti, adem ve firak- ebed tasavvur ettiinden, yumuak
deine bedel kabrin topran dnp gaflet veya dalalet cihetiyle,
Erhamrrhimn'in Cennet-i rahmetini, Firdevs-i nimetini
dnmediinden, ne kadar me'yusane bir hzn ve elem ektiini kyas
edebilirsin. Fakat vesile-i saadet-i dreyn olan iman ve slmiyet,
m'mine der ki: u sekeratta olan ocuun Hlk- Rahmi, onu bu fni
dnyadan karp Cennetine gtrecek. Hem sana efaat, hem ebed bir
evld yapacak. Mfarakat muvakkattr, merak etme;
.-.!....!.. .!,:-!
de, sabret.
..!...!
Said Nurs





















---sh:(M:81) -------






Onsekizinci Mektub
...-~....... ..-.....

(Bu mektub mes'ele-i mhimmedir.)
BRNC MES'ELE- MHMME: "Ftuhat- Mekkiye" sahibi
Muhyiddin-i Arab (K.S.) ve "nsan- Kmil" denilen mehur bir kitabn
sahibi Seyyid Abdlkerim (K.S) gibi evliya-i mehure; kre-i arzn
tabakat- seb'asndan ve Kaf Da arkasndaki Arz- Beyza'dan ve
Ftuhat'ta Memeiye dedikleri acaibden bahsediyorlar; "grdk"
diyorlar. Acaba bunlarn dedikleri doru mudur? Doru ise; halbuki, bu
yerlerin yerde yerleri yoktur. Hem Corafya ve fen onlarn bu dediklerini
kabul edemiyor. Eer doru olmazsa, bunlar nasl veli olabilirler? Byle
hilaf- vaki' ve hilaf- hak syleyen nasl ehl-i hakikat olabilir?
Elcevab: Onlar ehl-i hak ve hakikattrlar; hem ehl-i velayet ve
uhuddurlar. Grdklerini doru grmler, fakat ihatasz olan halet-i
uhudda ve r'ya gibi r'yetlerini tabirde verdikleri hkmlerinde haklar
olmad iin, ksmen yanltr. R'yadaki adam kendi r'yasn tabir
edemedii gibi, o ksm ehl-i kef ve uhud dahi r'yetlerini o halde iken
kendileri tabir edemezler. Onlar tabir edecek, "asfiya" denilen veraset-i
nbvvet muhakkikleridir. Elbette o ksm ehl-i uhud dahi, asfiya
makamna ktklar zaman, Kitab ve Snnet'in iradyla yanllarn
anlarlar, tashih ederler; hem etmiler.
u hakikat izah edecek u hikye-i temsiliyeyi dinle. yle ki:
Bir zaman ehl-i kalb iki oban varm. Kendileri aa ksesine st
sap yanlarna braktlar. Kaval tabir ettikleri ddklerini, o st ksesi
zerine uzatmlard. Birisi "uykum geldi" deyip yatar. Uykuda bir
zaman kalr. tekisi yatana dikkat eder, bakar ki; sinek gibi birey,


---sh:(M:82) -------
yatann burnundan kp, st ksesine bakyor ve sonra kaval iine girer,
br ucundan kar gider, bir geven altndaki delie girip kaybolur. Bir
zaman sonra yine o ey dner, yine kavaldan geer, yatann burnuna
girer; o da uyanr. Der ki: "Ey arkada! Acib bir r'ya grdm." O da der:
"Allah hayr etsin, nedir?" Der ki: "Stten bir deniz grdm. stnde
acib bir kpr uzanm. O kprnn st kapal, pencereli idi. Ben o
kprden getim. Bir meelik grdm ki, balar hep sivri. Onun altnda
bir maara grdm, iine girdim, altun dolu bir hazine grdm. Acaba
tabiri nedir?"
Uyank arkada dedi: "Grdn st denizi, u aa anaktr. O
kpr de, u kavalmzdr. O ba sivri meelik de u gevendir. O maara
da, u kk deliktir. te kazmay getir, sana hazineyi de gstereceim."
Kazmay getirir. O gevenin altn kazdlar, ikisini de dnyada mes'ud
edecek altunlar buldular.
te yatan adamn grd dorudur, doru grm, fakat r'yada
iken ihatasz olduu iin tabirde hakk olmadndan, lem-i madd ile
lem-i manevyi birbirinden farketmediinden, hkm ksmen yanltr
ki, "Ben hakik madd bir deniz grdm." der. Fakat uyank adam, lem-i
misal ile lem-i maddyi farkettii iin tabirde hakk vardr ki, dedi:
"Grdn dorudur, fakat hakik deniz deil; belki u st ksemiz senin
hayaline deniz gibi olmu, kaval da kpr gibi olmu ve hakeza..."
Demek oluyor ki; lem-i madd ile lem-i ruhanyi birbirinden farketmek
lzm gelir. Birbirine mezcedilse, hkmleri yanl grnr. Mesel:
Senin dar bir odan var; fakat drt duvarn kapayacak drt byk yine
konulmu. Sen iine girdiin vakit, o dar oday bir meydan kadar geni
grrsn. Eer desen "Odam geni bir meydan kadar gryorum", doru
dersin. Eer "Odam bir meydan kadar genitir" diye hkmetsen, yanl
edersin. nki lem-i misali, lem-i hakikye kartrrsn.
te Kre-i Arz'n tabakat- seb'asna dair baz ehl-i kefin, Kitab
ve Snnet'in mizanyla tartmadan beyan ettii tasvirat, yalnz corafya
nokta-i nazarndaki madd vaziyetten ibaret deildir. Mesel, demiler:
"Bir tabaka-i Arz, cinn ve ifritlerindir. Binler sene genilii var." Halbuki
bir-iki senede devredilen kremizde, o acib tabakalar yerleemez. Fakat
lem-i mana ve lem-i misalde ve lem-i berzah ve ervahta, kremizi bir
amn ekirdei hkmnde farzetsek, ondan temessl ve teekkl eden
misal eceresi, o ekirdee nisbeten koca bir am aac kadar
olduundan, bir ksm ehl-i uhud, seyr-i ruhanlerinde, Arz'n
tabakalarndan bazlarn lem-i misalde pek ok geni gryorlar; binler
sene bir mesafe tuttuklarn gryorlar. Grdkleri dorudur; fakat
---sh:(M:83) -------
lem-i misal, sureten lem-i maddye benzedii iin, iki lemi memzu
gryorlar; yle tabir ediyorlar. lem-i sahveye dndkleri vakit,
mizansz olduu iin, mehudatlarn aynen yazdklarndan hilaf- hakikat
telakki ediliyor. Nasl kk bir yinede byk bir saray ile byk bir
bahenin vcud-u misaliyeleri onda yerleir. yle de lem-i maddnin bir
senelik mesafesinde, binler sene vs'atinde vcud-u misal ve hakaik-i
maneviye yerleir.
Htime: u mes'eleden anlalyor ki: Derece-i uhud, derece-i
iman- bilgaybdan ok aadr. Yani: Yalnz uhuduna istinad eden bir
ksm ehl-i velayetin ihatasz kefiyat, veraset-i nbvvet ehli olan asfiya
ve muhakkiknin uhuda deil, Kur'ana ve vahye, gayb fakat safi, ihatal,
doru hakaik-i imaniyelerine dair ahkmlarna yetimez. Demek btn
ahval ve kefiyatn ve ezvak ve mahedatn mizan: Kitab ve Snnettir.
Ve mehenkleri, Kitab ve Snnetin desatir-i kudsiyeleri ve asfiya-i
muhakkiknin kavanin-i hadsiyeleridir.
KNC MES'ELE- MHMME: Sual: Vahdet-l Vcud
mes'elesi, oklar tarafndan en yksek makam telakki ediliyor. Halbuki
velayet-i kbrada bulunan bata Hulefa-y Erbaa olmak zere Sahabeler
ve hem bata Hamse-i l-i Aba olarak Eimme-i Ehl-i Beyt ve hem bata
Eimme-i Erbaa olarak mtehidn ve tbinden bu eit vahdet-l vcud
merebi sarihan grlmemi. Acaba onlardan sonra kanlar daha ileri mi
gitmiler, daha mkemmel bir cadde-i kbra m bulmular?
Elcevab: H! ems-i Risalet'in en yakn yldzlar ve en karib
vereseleri bulunan o asfiyadan hi kimsenin haddi deil, daha ileri
gidebilsin. Belki cadde-i kbra onlarndr.
Vahdet-l Vcud ise, bir mereb ve bir hal ve bir nks
mertebedir. Fakat zevkli, ne'eli olduundan, seyr slkta o mertebeye
girdikleri vakit ou kmak istemiyorlar, orada kalyorlar; en mnteha
mertebe zannediyorlar.
te u mereb sahibi, eer maddiyattan ve vesaitten tecerrd
etmi ve esbab perdesini yrtm bir ruh ise, istirakkrane bir uhuda
mazhar ise; vahdet-l vcuddan deil, belki vahdet- uhuddan ne'et
eden, ilm deil, hl bir vahdet-i vcud onun iin bir kemal, bir makam
temin edebilir. Hatt Allah hesabna kinat inkr etmek derecesine
gidebilir. Yoksa esbab iinde dalm ise, maddiyata mtevaggil ise,
vahdet-l vcud demesi, kinat hesabna Allah' inkr etmeye kadar
kar.
Evet cadde-i kbra, sahabe ve tbin ve asfiyann caddesidir.


---sh:(M:84) -------
........-cmlesi, onlarn kaide-i klliyeleridir. Ve Cenab-
Hakk'n .....! mazmunu zere, hibir ey ile
mabeheti yok. Tahayyz ve tecezziden mnezzehtir. Mevcudatla
alkas, hlkyettir. Ehl-i vahdet-l vcudun dedikleri gibi; mevcudat,
evham ve hayalt deil. Grnen eya dahi, Cenab- Hakk'n srdr.
"Heme Ost" deil, "Heme Ezost"tur. Yani herey O deil, belki herey
Ondandr. nki hdisat, ayn- Kadm olamaz. u mes'eleyi iki temsil ile
fehme takrib edeceiz:
Birincisi: Mesel bir padiah var. O padiahn hkim-i dil
ismiyle bir adliye dairesi var ki, o ismin cilvesini gsteriyor. Bir ismi de
halifedir. Bir meihat ve bir ilmiye dairesi, o ismin mazhardr. Bir de
Kumandan- A'zam ismi var. O isim ile devir-i askeriyede faaliyet
gsterir. Ordu, o ismin mazhardr. imdi biri ksa dese ki: "O padiah,
yalnz hkim-i dildir; devair-i adliyeden baka daire yok." O vakit
bilmecburiye, adliye memurlar iinde, hakik deil itibar bir surette,
meihat dairesindeki lemann evsafn ve ahvalini onlara tatbik edip,
zll ve hayal bir tarzda, hakik adliye iinde teba ve zll bir meihat
dairesi tasavvur edilir. Hem daire-i askeriyeye ait ahval ve muameltn
yine faraz bir tarzda, o memurn-i adliye iinde itibar edip, gayr- hakik
bir daire-i askeriye itibar edilir ve hkeza... te u halde, padiahn
hakik ismi ve hakik hkimiyeti, hkim-i dil ismidir ve adliyedeki
hkimiyettir. Halife, kumandan- a'zam, sultan gibi isimleri hakik
deiller, itibardirler. Halbuki padiahlk mahiyeti ve saltanat hakikat,
btn isimleri hakik olarak iktiza eder. Hakik isimler ise, hakik
daireleri istiyor ve iktiza ediyorlar. te saltanat- uluhiyet Rahman,
Rezzak, Vehhab, Hallak, Fa'al, Kerim, Rahm gibi pek ok esma-i
mukaddeseyi hakik olarak iktiza ediyor. O hakik esma dahi, hakik
yineleri iktiza ediyorlar. imdi ehl-i vahdet-l vcud madem
.......der, hakaik-i eyay hayal derecesine indirir. Cenab-
Hakk'n Vcib-l Vcud ve Mevcud ve Vhid ve Ehad isimlerinin hakik
cilveleri ve daireleri var. Belki yineleri, daireleri hakik olmazsa; hayal,
adem dahi olsa, onlara zarar etmez. Belki vcud-u hakiknin yinesinde
vcud rengi olmazsa, daha ziyade saf ve parlak olur. Fakat Rahman,
Rezzak, Kahhar, Cebbar, Hallak gibi isimleri ise, tecellileri hakik
olmuyor, itibar oluyor. Halbuki o esmalar, Mevcud ismi gibi
hakikattrlar, glge olamazlar; asldirler, teba olamazlar.
---sh:(M:85) -------
te sahabe ve asfiya-i mtehidn ve eimme-i Ehl-i Beyt,
........-derler ki, Cenab- Hakk'n btn esmasyla hakik
bir surette tecelliyat var. Btn eyann, Onun icadyla bir vcud-u
rzsi vardr. Ve o vcud endan Vcib-l Vcud'un vcuduna nisbeten
gayet zaf ve kararsz bir zll, bir glgedir; fakat hayal deil, vehim
deildir. Cenab- Hak, Hallak ismiyle vcud veriyor ve o vcudu idame
ediyor. kinci Temsil: Mesel u menzilin drt duvarnda drt tane
endam yinesi bulunsa, herbir yine iinde her ne kadar o menzil teki
yine ile beraber irtisam ediyor.. fakat herbir yine, kendinin heyetine ve
rengine gre eyay kendi iinde ihtiva eyler; kendine mahsus misal bir
menzil hkmndedir. te imdi iki adam o menzile girse; birisi birtek
yineye bakar, der ki: "Herey bunun iindedir." Baka yineleri ve
yinelerin ilerindeki suretleri iittii vakit, mesmuatn o tek yinedeki
iki derece glge olmu, hakikat klm, tegayyr etmi o yinenin
kk bir kesinde tatbik eder. Hem der: "Ben yle gryorum, yle ise
hakikat byledir." Dier adam ona der ki: "Evet sen gryorsun..
grdn haktr; fakat vaki'de ve nefslemirde hakikatn hakik sureti
yle deil. Senin dikkat ettiin yine gibi daha baka yineler var;
grdn kadar kck, glgenin glgesi deiller."
te esma-i lahiyenin herbiri, ayr ayr birer yine ister. Hem
mesel: Rahman, Rezzak hakikatl, asl olduklar iin, kendilerine lyk,
rzka ve merhamete muhta mevcudat ister. Rahman nasl hakik bir
dnyada rzka muhta hakikatl zruhlar ister; Rahm de, yle hakik bir
Cennet'i ister. Eer yalnz Mevcud ve Vcib-l Vcud ve Vhid-i Ehad
isimleri hakik tutulup teki isimler onlarn iine glge olmak
haysiyetiyle alnsa, o esmaya kar bir hakszlk hkmne geer.
te u srdandr ki: Cadde-i Kbra, elbette velayet-i kbra
sahibleri olan sahabe ve asfiya ve tbin ve eimme-i Ehl-i Beyt ve
eimme-i mtehidnin caddesidir ki, dorudan doruya Kur'ann birinci
tabaka akirdleridir.
,.:-!,..-!...............!,......-..
...!.........-........
..,....,..!...!.....-...!
.-..-.!.....!.-.!.-....

---sh:(M:86) -------
NC MES'ELE: Hikmet ve akl ile halledilmeyen bir
mes'ele-i mhimme.
......!.- ......
Sual: Kinattaki mtemadiyen u hayret-engiz faaliyetin srr ve
hikmeti nedir? Neden u durmayanlar durmuyorlar, daima dnp
tazeleniyorlar?
Elcevab: u hikmetin izah bin sahife ister. yle ise izahn
brakp gayet muhtasar bir icmalini iki sahifeye stracaz.
te naslki bir ahs, bir vazife-i ftriyeyi veyahut bir vazife-i
itimaiyeyi yapsa ve o vazife iin hararetli bir surette alsa; elbette ona
dikkat eden anlar ki, o vazifeyi ona grdren iki eydir:
Birisi: Vazifeye terettb eden maslahatlar, semereler, faidelerdir
ki; ona "ille-i gaiye" denilir.
kincisi: Bir muhabbet, bir itiyak, bir lezzet vardr ki: Hararetle
o vazifeyi yaptryor ki, ona "d ve muktezi" tabir edilir. Mesel: Yemek
yemek, itihadan gelen bir lezzet, bir itiyaktr ki, onu yemee sevkeder.
Sonra da yemein neticesi, vcudu beslemektir; hayat idame etmektir.
yle de: ......!.!. u kinattaki dehet-engiz ve hayret-
nma hadsiz faaliyet, iki ksm esma-i lahiyeye istinad ederek iki
hikmet-i vsia iindir ki, herbir hikmeti de nihayetsizdir:
Birincisi: Cenab- Hakk'n esma-i hsnasnn hadd hesaba
gelmez enva'- tecelliyat var. Mahlukatn tenevvleri, o tecelliyatn
tenevvnden geliyor. O esma ise, daim bir surette tezahr isterler.
Yani, naklarn gstermek isterler. Yani naklarnn yinelerinde cilve-i
cemallerini grmek ve gstermek isterler. Yani, kinat kitabn ve
mevcudat mektubatn nen fe-nen tazelendirmek isterler. Yani, yeniden
yeniye manidar yazmak ve her bir mektubu, Zt- Mukaddes ve
Msemma-y Akdes ile beraber, btn zuurlarn nazar- mtalaasna
gstermek ve okutturmak iktiza ederler.
kinci sebeb ve hikmet: Naslki mahlukattaki faaliyet bir itiha,
bir itiyak, bir lezzetten geliyor. Ve hatt herbir faaliyette kat'iyyen lezzet
vardr; belki herbir faaliyet, bir nevi lezzettir. yle de Vcib-l Vcud'a
lyk bir tarzda ve istina-i ztsine ve gna-i mutlakna muvafk bir
surette ve kemal-i mutlakna mnasib bir ekilde hadsiz bir



---sh:(M:87) -------
efkat-i mukaddese ve hadsiz bir muhabbet-i mukaddese var. Ve o
efkat-i mukaddese ve o muhabbet-i mukaddeseden gelen hadsiz bir
evk-i mukaddes var. Ve o evk-i mukaddesten gelen hadsiz bir srur-u
mukaddes var. Ve o srur-u mukaddesten gelen -tabir caiz ise- hadsiz bir
lezzet-i mukaddese var. Hem o lezzet-i mukaddeseden gelen hadsiz
terahhumdan, mahlukatn faaliyet-i kudret iinde ve istidadlar kuvveden
fiile kmasndan ve tekemml etmesinden ne'et eden
memnuniyetlerinden ve kemallerinden gelen ve Zt- Rahman- Rahm'e
ait -tabir caiz ise- hadsiz memnuniyet-i mukaddese ve hadsiz iftihar-
mukaddes vardr ki, hadsiz bir surette, hadsiz bir faaliyeti iktiza ediyor.
te u hikmet-i dakikay felsefe ve fen ve hikmet bilmedii
iindir ki, uursuz tabiat ve kr tesadf ve camid esbab; u gayet
derecede almane, hakmane, basrane faaliyete kartrmlar, dalalet
zulmatna dp nur-u hakikat bulamamlar.
..-..,...-,.,.
...!.........-........
..,....,..!...!.....-...!
.....!....-....,.....
... .!.......-.!...
..!...!
Said Nurs













---sh:(M:88) -------



Ondokuzuncu Mektub
Bu risale, yzden fazla mu'cizat beyan eder. Risalet-i
Ahmediye'nin (A.S.M.) mu'cizesini beyan ettii gibi, kendisi de o
mu'cizenin bir kerametidir. -drt nev' ile hrika olmutur:
Birincisi: Nakil ve rivayet olmakla beraber, yz sahifeden fazla
olduu halde, kitablara mracaat edilmeden, ezber olarak, da, ba
kelerinde, -drt gn zarfnda hergnde iki- saat almak artyla
mecmuu oniki saatte te'lif edilmesi, hrika bir vakadr.
kincisi: Bu risale, uzunluu ile beraber ne yazmas usan verir
ve ne de okumas halvetini kaybeder. Tenbel ehl-i kalemi yle bir evk
ve gayrete getirdi ki; bu skntl ve usanl bir zamanda, bu civarda bir
sene zarfnda yetmi adede yakn nshalar yazld, o mu'cize-i Risaletin
bir kerameti olduunu, muttali olanlara kanaat verdi.
ncs: Acem ve tevafuktan haberi yok ve bize de daha
tevafuk tezahr etmeden evvel onun ve baka sekiz mstensihin birbirini
grmeden yazdklar nshalarda; Lafz- Resul-i Ekrem (Aleyhissalt
Vesselm) kelimesi btn risalede ve Lafz- Kur'an beinci parasnda
yle bir tarzda tevafuk etmeleri grnd ki, zerre mikdar insaf olan
tesadfe vermez. Kim grmse kat' hkmediyor ki; bu bir srr-
gaybdir, mu'cize-i Ahmediye'nin (A.S.M.) bir kerametidir.
u risalenin bandaki esaslar ok mhimdirler. Hem u risaledeki
ehads, hemen umumen eimme-i hadse makbul ve sahih olmakla
beraber, en kat' hdisat- risaleti beyan ediyorlar. O risalenin mezayasn
sylemek lzm gelse; o risale kadar bir eser yazmak lzm geldiinden,
mtak olanlar onu bir kerre okumasna havale ediyoruz...
Said Nurs

HTAR: u risalede ok ehads-i erife nakletmiim. Yanmda ktb-
hadsiye bulunmuyor. Yazdm hadslerin lafznda yanlm varsa; ya tashih
edilsin veyahud "hads-i bilmana"dr denilsin. nki kavl-i racih odur ki: "Nakl-
i hads-i bilmana caizdir." Yani: Hadsin yalnz manasn alp, lafzn kendi
zikreder. Madem yledir; lafznda yanlm varsa, hads-i bilmana nazaryla
baklsn.

---sh:(M:89) -------

Mu'cizat- Ahmediye
(A.S.M.)
...-~....... ..-.....

...!.....L.!-!..._..!.!...._.!.
....-.......
il hir...
[Risalet-i Ahmediye'ye (A.S.M.) dair Ondokuzuncu Sz'le
Otuzbirinci Sz, nbvvet-i Muhammediyeyi (A.S.M.) delail-i kat'iyye ile
isbat ettiklerinden, isbat cihetini onlara havale edip, yalnz onlara bir
tetimme olarak ondokuz nkteli iaretlerle, o byk hakikatn baz
lem'alarn gstereceiz:]
BRNC NKTEL ARET: u kinatn sahib ve mutasarrf
elbette bilerek yapyor ve hikmetle tasarruf ediyor ve her taraf grerek
tedvir ediyor ve her ey'i bilerek, grerek terbiye ediyor ve hereyde
grnen hikmetleri, gayeleri, faideleri irade ederek tedvir ediyor. Madem
yapan bilir; elbette bilen konuur. Madem konuacak, elbette zuur ve
zfikir ve konumasn bilenlerle konuacak. Madem zfikirle konuacak,
elbette zuurun iinde en cem'iyetli ve uuru kll olan insan nev'i ile
konuacaktr. Madem insan nev'i ile konuacak, elbette insanlar iinde
kabil-i hitab ve mkemmel insan olanlarla konuacak. Madem en
mkemmel ve istidad en yksek ve ahlk ulv ve nev'-i beere mukteda
olacak olanlarla konuacaktr; elbette dost ve dmann ittifakyla, en
yksek istidadda ve en l ahlkta ve nev'-i beerin humsu ona iktida
etmi ve nsf- Arz onun hkm- manevsi altna girmi ve istikbal onun
getirdii nurun ziyasyla bin yz sene klanm



---sh:(M:90) -------
ve beerin nuran ksm ve ehl-i iman, mtemadiyen gnde be defa
onunla tecdid-i biat edip, ona dua-y rahmet ve saadet edip, ona medh ve
muhabbet etmi olan Muhammed Aleyhissalt Vesselm ile konuacak
ve konumu ve Resul yapacak ve yapm ve sair nev'-i beere rehber
yapacak ve yapmtr.
KNC NKTEL ARET: Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm iddia-y nbvvet etmi; Kur'an- Azman gibi bir ferman
gstermi ve ehl-i tahkikin yannda bine kadar mu'cizat- bahireyi
gstermitir. O mu'cizat, heyet-i mecmuasyla, dava-y nbvvetin vukuu
kadar vcudlar kat'dir. Kur'an- Hakm'in ok yerlerinde en muannid
kfirlerden naklettii sihir isnad etmeleri gsteriyor ki; o muannid
kfirler dahi mu'cizatn vcudlarn ve vukularn inkr edemiyorlar.
Yalnz, kendilerini aldatmak veya etba'larn kandrmak iin, -h- sihir
demiler.
Evet mu'cizat- Ahmediye'nin (A.S.M.) yz tevatr kuvvetinde bir
kat'iyyeti vardr. Mu'cize ise; Hlk- Kinat tarafndan onun davasna bir
tasdiktir, "Sadakte" hkmne geer. Naslki sen bir padiahn meclisinde
ve daire-i nazarnda desen ki: "Padiah beni filan ie memur etmi."
Senden o davaya bir delil istenilse; padiah "Evet" dese, nasl seni tasdik
eder. yle de, detini ve vaziyetini senin iltimasnla deitirirse; "Evet"
sznden daha kat' daha salam, senin davan tasdik eder. yle de,
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm dava etmi ki: "Ben, u kinat
Hlknn meb'usuyum. Delilim de udur ki: Mstemir detini, benim dua
ve iltimasmla deitirecek. te parmaklarma baknz, be musluklu bir
eme gibi akttryor. Kamer'e baknz, bir parmamn iaretiyle iki
para ediyor. u aaca baknz; beni tasdik iin yanma geliyor, ehadet
ediyor. u bir para taama baknz; iki- adama ancak kfi geldii halde,
ite ikiyz-yz adam tok ediyor." Ve hakeza.. yzer mu'cizat byle
gstermitir.
imdi, u ztn delail-i sdk ve berahin-i nbvveti yalnz
mu'cizatna mnhasr deildir. Belki ehl-i dikkat iin, hemen umum
harekt ve ef'ali, ahval ve akvali, ahlk ve etvar, sret ve sureti, sdkn
ve ciddiyetini isbat eder. Hatt mehur lema-i Ben srailiyeden
Abdullah bn-i Selm gibi pek ok ztlar, yalnz o Zt- Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n smasn grmekle, "u smada yalan yok, u
yzde hile olamaz!" diyerek imana gelmiler.




---sh:(M:91) -------
endan muhakkikn-i lema, delail-i nbvveti ve mu'cizat bin
kadar demiler; fakat binler, belki yzbinler delail-i nbvvet vardr. Ve
yzbinler yol ile yzbinler muhtelif fikirli adamlar, o ztn nbvvetini
tasdik etmiler. Yalnz Kur'an- Hakm'de krk vech-i i'cazdan baka,
nbvvet-i Ahmediyenin (A.S.M.) bin brhann gsteriyor.
Hem madem nev'-i beerde nbvvet vardr. Ve yzbinler zt,
nbvvet dava edip mu'cize gsterenler, gelip gemiler. Elbette
umumun fevkinde bir kat'iyyet ile, nbvvet-i Ahmediye (A.S.M.)
sabittir. nki sa Aleyhisselm ve Musa Aleyhisselm gibi umum
resullere nebi dedirten ve risaletlerine medar olan delail ve evsaf ve
vaziyetler ve mmetlerine kar muameleler; Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'da daha ekmel, daha cmi' bir surette
mevcuddur. Madem hkm- nbvvetin illeti ve sebebi, Zt- Ahmed'de
(A.S.M.) daha mkemmel mevcuddur. Elbette hkm- nbvvet, umum
enbiyadan daha vzh bir kat'iyyet ile ona sabittir.
NC NKTEL ARET: Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n mu'cizat ok mtenevvidir. Risaleti umum olduu iin,
hemen ekser enva'- kinattan birer mu'cizeye mazhardr. Gya naslki bir
padiah- zann bir yaver-i ekremi mtenevvi hediyelerle muhtelif
akvamn mecma olan bir ehre geldii vakit, her taife onun istikbaline
bir mmessil gnderir; kendi taifesi lisanyla ona "ho-med" eder, onu
alklar. yle de: Sultan- Ezel ve Ebed'in en byk yaveri olan Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm, leme terif edip ve kre-i arzn ahalisi
olan nev'-i beere meb'us olarak geldii ve umum kinatn Hlk
tarafndan umum kinatn hakaikna kar alkadar olan envr- hakikat
ve hedaya-y maneviyeyi getirdii zaman; tatan, sudan, aatan,
hayvandan, insandan tut t Ay'dan, Gne'ten, yldzlara kadar her taife,
kendi lisan- mahsusuyla ve ellerinde birer mu'cizesini tamasyla, onun
nbvvetini alklam ve ho-med demi.
imdi o mu'cizatn umumunu bahsetmek iin, cildlerle yaz
yazmak lzm gelir. Muhakkikn-i asfiya, delail-i nbvvetin tafsiltna
dair ok cildler yazmlar. Biz yalnz icmal iaretler nev'inden, o
mu'cizatn kat' ve manev mtevatir olan kll enva'na iaret ederiz.
te nbvvet-i Ahmediyenin (A.S.M.) delaili, evvel iki ksmdr:
Birisi: "rhasat" denilen nbvvetten evvel ve veladeti vaktinde
zuhur eden hrikulde hallerdir.
kinci ksm: Sair delail-i nbvvettir. kinci ksm da iki
ksmdr. Biri: Nbvvetten sonra, fakat nbvvetini tasdikan zuhura


---sh:(M:92) -------
gelen hrikalardr. kincisi: Asr- Saadetinde mazhar olduu hrikalardr.
u ikinci ksm dahi iki ksmdr: Biri: Ztnda, sretinde, suretinde,
ahlknda, kemalinde zahir olan delail-i nbvvettir. kincisi fk, haric
eylerde mazhar olduu mu'cizattr. u ikinci ksm dahi iki ksmdr:
Biri: Manev ve Kur'andir. Dieri: Madd ve ekvandir. u ikinci ksm
dahi iki ksmdr. Biri: Dava-y nbvvet vaktinde, ehl-i kfrn inadn
krmak veyahut ehl-i imann kuvvet-i imann ziyadeletirmek iin
zuhura gelen hrikulde mu'cizattr. akk- Kamer ve parmandan suyun
akmas ve az taamla oklar doyurmas ve hayvan ve aa ve tan
konumas gibi yirmi nev' ve herbir nev'i manev tevatr derecesinde ve
herbir nev'in de ok mkerrer efrad vardr. kinci ksm: stikbalde ihbar
ettii hdiselerdir ki; Cenab- Hakk'n talimiyle o da haber vermi, haber
verdii gibi doru kmtr. te biz de u hirki ksmdan balayp
icmal bir fihriste gstereceiz. (Haiye)
DRDNC NKTEL ARET: Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n, Allm-l Guyub'un talimiyle haber verdii
umr-u gaybiye, hadd hesaba gelmez. 'caz- Kur'ana dair olan
Yirmibeinci Sz'de enva'na iaret ve bir derece izah ve isbat
ettiimizden, gemi zamana dair ve enbiya-y sbkaya dair ve hakaik-i
lahiyeye ve hakaik-i kevniyeye ve hakaik-i uhreviyeye dair ihbarat-
gaybiyelerini Yirmibeinci Sz'e havale edip, imdilik bahsetmeyeceiz.
Yalnz, kendinden sonra Sahabe ve l-i Beyt'in bana gelen ve mmetin
ileride mazhar olaca hdisata dair pek ok ihbarat- sadka-i gaybiyesi
ksmndan cz' birka misaline iaret edeceiz. Ve u hakikat tamamyla
anlalmak iin, alt esas mukaddime olarak beyan edeceiz:
Birinci Esas: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n endan
her hali ve her tavr, sdkna ve nbvvetine ahid olabilir; fakat her hali,
her tavr hrikulde olmak lzm deildir. nki Cenab- Hak onu beer
suretinde gndermi, t insann ahval-i itimaiyelerinde ve dnyev,
uhrev saadetlerini kazandracak a'mal ve harektlarnda rehber olsun ve
imam olsun ve herbiri birer mu'cizat- kudret-i lahiye olan diyat
iindeki hrikulde olan san'at- Rabbaniyeyi ve tasarruf-u kudret-i
lahiyeyi gstersin. Eer ef'alinde beeriyetten kp hrikulde olsayd,
bizzt imam olamazd; ef'aliyle, ahvaliyle, etvaryla ders veremezdi.
Fakat yalnz nbvvetini muannidlere kar isbat etmek iin hrikulde
ilere mazhar olur ve indelhace arasra mu'cizat gsterirdi. Fakat srr-
teklif olan imtihan ve tecrbe muktezasyla, elbette
(Haiye): Maatteessf niyet ettiim gibi yazamadm. htiyarsz olarak nasl
kalbe geldi; yle yazld. u taksimattaki tertibi tamamyla mraat edemedim.
---sh:(M:93) -------
bedahet derecesinde ve ister istemez tasdike mecbur kalacak derecede
mu'cize olmazd. nki srr- imtihan ve hikmet-i teklif iktiza eder ki,
akla kap alsn ve akln ihtiyar elinden alnmasn. Eer gayet bedih bir
surette olsa, o vakit akln ihtiyar kalmaz. Ebu Cehil de, Ebu Bekir gibi
tasdik eder. mtihan ve teklifin faidesi kalmaz. Kmr ile elmas bir
seviyede kalrd.
Cy- hayrettir ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n
mbalaasz binler vecihte binler eit insan, herbiri birtek mu'cizesiyle
veya bir delil-i nbvvet ile veya bir kelm ile veya yzn grmesiyle
ve hakeza birer almetiyle iman getirdikleri halde, btn bu binler ayr
ayr insanlar ve mdakkik mtefekkirleri imana getiren btn o binler
delail-i nbvveti, nakl-i sahih ile ve sr- kat'iyye ile imdiki bedbaht
bir ksm insanlara kfi gelmiyor gibi, dalalete sapyorlar.
kinci Esas: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm hem
beerdir, beeriyet itibariyle beer gibi muamele eder; hem Resuldr,
risalet itibariyle Cenab- Hakk'n tercmandr, elisidir. Risaleti, vahye
istinad eder. Vahiy iki ksmdr:
Biri: "Vahy-i sarih"dir ki, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm onda srf bir tercmandr, mbellidir, mdahalesi yoktur.
Kur'an ve baz ehads-i kudsiye gibi...
kinci Ksm: "Vahy-i zmn"dir. u ksmn mcmel ve hlsas,
vahye ve ilhama istinad eder; fakat tafsilt ve tasvirat, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'a aittir. O vahiyden gelen mcmel hdiseyi tafsil
ve tasvirde, Zt- Ahmediye Aleyhissalt Vesselm bazan yine ilhama,
ya vahye istinad edip beyan eder veyahut kendi ferasetiyle beyan eder.
Ve kendi itihadyla yapt tafsilt ve tasvirat, ya vazife-i risalet
noktasnda ulv kuvve-i kudsiye ile beyan eder veyahut rf ve det ve
efkr- mme seviyesine gre, beeriyeti noktasnda beyan eder.
te her hadste btn tafsiltna, vahy-i mahz noktasyla
baklmaz. Beeriyetin muktezas olan efkr ve muameltnda, risaletin
ulv sr aranlmaz. Madem baz hdiseler mcmel olarak mutlak bir
surette ona vahyen gelir, o da kendi ferasetiyle ve tearf- umum
cihetiyle tasvir eder. u tasvirdeki mteabihata ve mkilta bazan tefsir
lzm geliyor, hatt tabir lzm geliyor. nki baz hakikatlar var ki,
temsil ile fehme takrib edilir. Naslki bir vakit huzur-u Nebevde derince
bir grlt iitildi. Ferman etti ki: "u grlt, yetmi senedir yuvarlanp,
imdi Cehennem'in dibine dm bir tan grltsdr." Bir saat sonra
cevab geldi ki: "Yetmi yana giren mehur bir mnafk


---sh:(M:94) -------
lp, Cehennem'e gitti." Zt- Ahmediye Aleyhissalt Vesselm'n belig
bir temsil ile beyan ettii hdisenin tevilini gsterdi.
nc Esas: Naklolunan haberler eer tevatr suretinde olsa,
kat'dir. Tevatr iki ksmdr.(Haiye) Biri "sarih tevatr", biri "manev
tevatr"dr. Manev tevatr de iki ksmdr: Biri sktdir. Yani, skt ile
kabul gsterilmi. Mesel: Bir cemaat iinde bir adam, o cemaatin nazar
altnda bir hdiseyi haber verse, cemaat onu tekzib etmezse, skt ile
mukabele etse, kabul etmi gibi olur. Hususan haber verdii hdisede
cemaat onunla alkadar olsa, hem tenkide mheyya ve hatay kabul
etmez ve yalan ok irkin grr bir cemaat olsa, elbette onun sktu o
hdisenin vukuuna kuvvetli delalet eder. kinci ksm tevatr- manev
udur ki: Bir hdisenin vukuuna, mesel "Bir kyye taam, ikiyz adam
tok etmi" denilse; fakat onu haber verenler, ayr ayr surette haber
veriyor. Biri bir eit, biri baka bir surette, dieri baka bir ekilde beyan
eder.. fakat umumen, ayn hdisenin vukuuna mttefiktirler. te mutlak
hdisenin vukuu; mtevatir-i bil-manadr, kat'dir. htilaf- suret ise, zarar
vermez. Hem bazan olur ki; haber-i vhid, baz erait dhilinde tevatr
gibi kat'iyyeti ifade eder. Hem bazan olur ki; haber-i vhid haric
emarelerle kat'iyyeti ifade eder. te Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'dan bize naklolunan mu'cizat ve delail-i nbvveti, ksm-
a'zam tevatr iledir; ya sarih, ya manev, ya skt. Ve bir ksm endan
haber-i vhid iledir. Fakat yle erait dhilinde, nekkad- muhaddisn
nazarnda kabule yan olduktan sonra, tevatr gibi kat'iyyeti ifade etmek
lzm gelir. Evet muhaddisnin muhakkikninden "El-Hfz" tabir ettikleri
ztlar, lakal yzbin hadsi hfzna alm binler muhakkik muhaddisler,
hem elli sene sabah namazn ia abdestiyle klan mttaki muhaddisler ve
bata Buhar ve Mslim olarak Ktb- Sitte-i Hadsiye sahibleri olan
ilm-i hads dhleri, allmeleri tashih ve kabul ettikleri haber-i vhid,
tevatr kat'iyyetinden geri kalmaz. Evet fenn-i hadsin muhakkikleri,
nekkadlar o derece hads ile hususiyet peyda etmiler ki, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n tarz- ifadesine ve slb-u lsine ve suret-i
ifadesine nsiyet edip meleke kesbetmiler ki; yz hads iinde bir
mevzu'u grse, "Mevzu'dur" der. "Bu, hads olmaz ve Peygamber'in sz
deildir" der, reddeder. Sarraf gibi hadsin cevherini tanr, baka sz
ona iltibas edemez. Yalnz bn-i Cevz gibi baz muhakkikler tenkidde
ifrat edip, baz ehads-i sahihaya da mevzu' demiler. Fakat her mevzu'
(Haiye): u risalede "tevatr" lafz, Trke "yia" manasndaki tevatr deil,
belki yakni ifade eden, yalan ihtimali olmayan kuvvetli ihbardr.

---sh:(M:95) -------
ey'in manas yanltr demek deildir; belki "Bu sz hads deildir"
demektir.
Sual: An'aneli senedin faidesi nedir ki; lzumsuz yerde, malm
bir vakada "an filan, an filan, an filan" derler?
Elcevab: Faideleri oktur. Ezcmle, bir faidesi udur: An'ane ile
gsteriliyor ki, an'anede dhil olan mevsuk ve hccetli ve sadk ehl-i
hadsin bir nevi icman irae eder ve o senedde dhil olan ehl-i tahkikin
bir nevi ittifakn gsterir. Gya o senedde, o an'anede dhil olan herbir
imam, herbir allme; hadsin hkmn imza ediyor, shhatine dair
mhrn basyor.
Sual: Neden hdisat- i'caziye sair zarur ahkm- er'iye gibi
tevatr suretinde, pek ok tarklerle, ok ehemmiyetli nakledilmemi?
Elcevab: nki ekser ahkm- er'iyeye, ekser ns, ekser evkatta
muhtatr. Farz- ayn gibi, o ahkmn her ahsa alkas var. Amma
mu'cizat ise; herkesin herbir mu'cizeye ihtiyac yok. Eer ihtiya olsa da,
bir defa iitmek kfi gelir. deta farz- kifaye gibi, bir ksm insanlar
onlar bilse, yeter.
te bunun iindir ki; baz olur, bir mu'cizenin vcudu ve
tahakkuku, bir hkmn vcudundan on derece daha kat' olduu halde,
onun rvisi bir-iki olur; hkmn rvisi on-yirmi olur.
Drdnc Esas: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n
istikbalden haber verdii baz hdiseler, cz' birer hdise deil; belki
tekerrr eden birer hdise-i klliyeyi, cz' bir surette haber verir.
Halbuki o hdisenin mteaddid vecihleri var. Her defa bir vechini beyan
eder. Sonra rvi-i hads o vecihleri birletirir, hilaf- vaki' gibi grnr.
Mesel: Hazret-i Mehdi'ye dair muhtelif rivayetler var. Tafsilt ve
tasvirat, baka bakadr. Halbuki Yirmidrdnc Sz'n bir dalnda isbat
edildii gibi; Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm, vahye istinaden,
her bir asrda kuvve-i maneviye-i ehl-i iman muhafaza etmek iin, hem
dehetli hdiselerde ye'se dmemek iin, hem lem-i slmiyetin bir
silsile-i nuraniyesi olan l-i Beytine ehl-i iman manev rabtetmek iin,
Mehdi'yi haber vermi. hirzamanda gelen Mehdi gibi, herbir asr l-i
Beytten bir nevi Mehdi, belki Mehdiler bulmu. Hatt l-i Beytten
ma'dud olan Abbasiye Hulefasndan, Byk Mehdi'nin ok evsafna
cmi' bir Mehdi bulmu.
te Byk Mehdi'den evvel gelen emsalleri, nmuneleri olan
Hulefa-y Mehdiyyn ve Aktab- Mehdiyyn evsaflar, asl Mehdi'nin
evsafna karm ve ondan rivayetler ihtilafa dm.


---sh:(M:96) -------
Beinci Esas: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm,
...-!,.-..srrnca kendi kendine gayb bilmezdi; belki
Cenab- Hak ona bildirirdi, o da bildirirdi. Cenab- Hak hem Hakm'dir,
hem Rahm'dir. Hikmet ve rahmeti ise, umr-u gaybiyeden ounun
setrini iktiza ediyor, mbhem kalmasn istiyor. nki u dnyada
insann houna gitmeyen eyler daha oktur. Vukuundan evvel onlar
bilmek elmdir.
te bu sr iindir ki: lm ve ecel mbhem braklm ve insann
bana gelecek musibetler dahi, perde-i gaybda kalm. te hikmet-i
Rabbaniye ve rahmet-i lahiye byle iktiza ettii iin Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n mmetine kar ziyade hassas merhametini
ziyade rencide etmemek ve l ve ashabna kar edid efkatini fazla
incitmemek iin, vefat- Nebev'den sonra, l ve ashabnn ve mmetinin
balarna gelen mdhi hdisat, umumiyetle ve tafsilatyla gstermemek
(Haiye) mukteza-y hikmet ve rahmettir. Fakat yine baz hikmetler iin
mhim hdisat, -fakat dehetli bir surette deil- ona talim etmi. O da
ihbar etmi. Hem gzel hdiseleri ksmen mcmel, ksmen tafsil ile
bildirmi. O da haber vermi. Onun haberlerini de en yksek bir derece-i
takvada ve adlde ve sdkta alan ve
..!...-.........-........hadsindeki
tehdidden iddetle korkan ve ......,...
yetindeki iddetli tehdidden iddetle kaan muhaddisn-i kmiln, bize
sahih bir surette o haberleri nakletmiler.
Altnc Esas: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n ahval ve
evsaf, Siyer ve Tarih suretiyle beyan edilmi. Fakat o evsaf ve ahval-i
galibi, beeriyetine bakar. Halbuki o Zt- Mbarek'in ahs- manevsi
(Haiye): Zt- Ahmediye Aleyhissalt Vesselm'a ie-i Sddka'ya kar
ziyade muhabbet ve efkatini rencide etmemek iin, Vak'a-i Cemel hdisesinde
o bulunaca kat' gsterilmediine delil ise, Ezvac- Tahirata ferman etmi ki:
"Keki bilseydim hanginiz o vak'ada bulunacak?" Fakat sonra, hafif bir surette
bildirilmi ki, Hazret-i Ali'ye (R.A.) ferman etmi: "Senin ile ie beyninde bir
hdise olsa, ........-...



---sh:(M:97) -------
ve mahiyet-i kudsiyesi o derece yksek ve nurandir ki; Siyer ve Tarihte
beyan olunan evsaf, o bl kamete uygun gelmiyor, o yksek kymete
muvafk dmyor. nki ....!... .!srrnca: Her gn, hatt
imdi de, btn mmetinin ibadetleri kadar bir azm ibadet sahife-i
kemaltna ilve oluyor. Nihayetsiz rahmet-i lahiyeye, nihayetsiz bir
surette, nihayetsiz bir istidad ile mazhar olduu gibi, her gn hadsiz
mmetinin hadsiz duasna mazhar oluyor. Ve u kinatn neticesi ve en
mkemmel meyvesi ve Hlk- Kinat'n tercman ve sevgilisi olan o
Zt- Mbarek'in tamam- mahiyeti ve hakikat- kemalt, Siyer ve Tarihe
geen beer ahval ve etvara smaz. Mesel: Hazret-i Cebrail ve
Mikil, iki muhafz yaver hkmnde Gazve-i Bedir'de yannda bulunan
bir Zt- Mbarek; ar iinde, bedevi bir arabla at mbayaasnda
mnazaa etmek, bir tek ahid olan Huzeyfe'yi ahid gstermekle grnen
etvar iinde smaz.
te yanl gitmemek iin; her vakit mahiyet-i beeriyeti itibariyle
iitilen evsaf- diye iinde ban kaldrp, hakik mahiyetine ve mertebe-
i risalette durmu nuran ahsiyet-i maneviyesine bakmak lzmdr.
Yoksa, ya hrmetsizlik eder veya bheye der. u srr izah iin u
temsili dinle:
Mesel bir hurma ekirdei var. O hurma ekirdei toprak altna
konup, alarak koca meyvedar bir aa oldu. Hem gittike tevess' eder,
byr. Veya tavus kuunun bir yumurtas vard. O yumurtaya hararet
verildi, bir tavus civcivi kt. Sonra tam mkemmel, her taraf kudretten
yazl ve yaldzl bir tavus kuu oldu. Hem gittike daha byr ve
gzelleir. imdi o ekirdek ve o yumurtaya ait sfatlar, haller var. inde
incecik maddeler var. Hem ondan hasl olan aa ve kuun da, o ekirdek
ve yumurtann di kk keyfiyet ve vaziyetlerine nisbeten, byk l
sfatlar ve keyfiyetleri var. imdi o ekirdek ve o yumurtann evsafn,
aa ve kuun evsafyla rabtedip bahsetmekte lzm gelir ki; her vakit
akl- beer, ban ekirdekten aaca kaldrp baksn ve yumurtadan kua
gzn tevcih edip dikkat etsin. T iittii evsaf onun akl kabul
edebilsin. Yoksa "Bir dirhem ekirdekten bin batman hurma aldm." ve
"u yumurta, cevv-i sumanda kularn sultandr." dese, tekzib ve inkra
sapacak.
te bunun gibi Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n
beeriyeti; o ekirdee, o yumurtaya benzer. Ve vazife-i risaletle
parlayan mahiyeti ise, ecere-i Tb gibi ve Cennet'in tayr- hmayunu
gibidir. Hem

---sh:(M:98) -------
daima tekemmldedir. Onun iin ar iinde bir bedevi ile niza eden o
zt dnd vakit; Refref'e binip, Cebrail'i arkada brakp, Kab-
Kavseyn'e koup giden Zt- Nuransine, hayal gzn kaldrp bakmak
lzm gelir. Yoksa ya hrmetsizlik edecek veya nefs-i emmaresi
inanmayacak.
BENC NKTEL ARET: Umr-u gaybiyeye dair
hadslerin birka misalini zikrederiz:
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm, nakl-i sahih ile ve
mtevatir bir derecede bize vsl olmu ki; minber stnde, cemaat-
Sahabe iinde ferman etmi ki:
....L.....~.........-.
te krk sene sonra slmn en byk iki ordusu kar karya
geldii vakit, Hazret-i Hasan Radyallah Anh, Hazret-i Muaviye (R.A.)
ile musalaha edip, cedd-i emcedinin mu'cize-i gaybiyesini tasdik etmitir.
kincisi: Nakl-i sahih ile Hazret-i Ali'ye demi:
...!..L...!.....!.....
Hem Vak'a-i Cemel, hem Vak'a-i Sffn, hem Vak'a-i Havari
hdiselerini haber vermi.
Hem Hazret-i Ali (R.A.) Hazret-i Zbeyr ile sevitii bir zaman
dedi: "Bu sana kar muharebe edecek, fakat hakszdr."
Hem Ezvac- Tahiratna demi: "inizde birisi, mhim bir
fitnenin bana geecek ve etrafnda oklar katledilecek."
..-!......~...
te u sahih, kat' hadsler; otuz sene sonra Hazret-i Ali'nin
Hazret-i ie ve Zbeyr ve Talha'ya kar Vak'a-i Cemel'de.. ve
Muaviye'ye kar Sffn'de.. ve Havaric'e kar Harevra'da ve
Nehrvan'da muharebesi, o ihbar- gaybiyenin bir tasdik-i fiilsidir.
Hem Hazret-i Ali'ye: "Senin sakaln senin bann kanyla
slattracak bir adam" ihbar etmi. Hazret-i Ali o adam tanrm; o da
Abdurrahman bn-i Mlcem-l Haric'dir.
Hem Hariclerin iinde Zssedye denilen bir adam, garib bir
nianla almet olarak haber vermitir ki; Havarilerin maktulleri iinde o



---sh:(M:99) -------
adam bulunmu; Hazret-i Ali, onu hakkaniyetine hccet gstermi. Hem
mu'cize-i Nebeviyeyi iln etmi.
Hem Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm; mm- Seleme'nin,
daha dierlerin rivayet-i sahihi ile haber vermi ki: Hazret-i Hseyin,
Taff yani Kerbel'da katledilecektir." Elli sene sonra, ayn vak'a-i
ciersz vukua gelip, o ihbar- gaybyi tasdik etmi.
Hem mkerreren ihbar etmi ki: "Benim l-i Beytim, benden
sonra
...:......
yani; katle ve belaya ve nefye maruz kalacaklar." Ve bir derece izah
etmi, aynen yle kmtr.
u makamda bir mhim sual vardr ki; denilir ki: "Hazret-i Ali, o
derece hilafete liyakat olduu ve Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'a karabeti ve hrikulde cesaret ve ilmi ile beraber, neden
hilafette tekaddm ettirilmedi ve neden onun hilafeti zamannda slm
ok kemekee mazhar oldu?.."
Elcevab: l-i Beyt'ten bir kutb-u a'zam demi ki: "Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm, Hazret-i Ali'nin (R.A.) hilafetini arzu etmi,
fakat gaibden ona bildirilmi ki: Murad- lah bakadr. O da, arzusunu
brakp, murad- lahye tbi' olmu." Murad- lahnin hikmetlerinden
birisi u olmak gerektir ki:
Vefat- Nebev'den sonra, en ziyade ittifak ve ittihada gelmeye
muhta olan Sahabeler; eer Hazret-i Ali baa geseydi, Hazret-i Ali'nin
hilafeti zamannda zuhura gelen hdisatn ehadetiyle ve Hazret-i Ali'nin
mmaatsz, pervasz, zhidane, kahramanane, mstaniyane tavr ve
hretgir-i lem ecaat itibariyle, ok ztlarda ve kabilelerde rekabet
damarn harekete getirip, tefrikaya sebeb olmak kaviyyen muhtemeldi.
Hem Hazret-i Ali'nin hilafetinin teehhr etmesinin bir srr da udur ki:
Gayet muhtelif akvamn birbirine karmasyla, Peygamber Aleyhissalt
Vesselm'n haber verdii gibi, sonra inkiaf eden yetmi frka
efkrnn esaslarn tayan o akvam iinde, fitne-engiz hdisatn zuhuru
zamannda, Hazret-i Ali gibi hrikulde bir cesaret ve feraset sahibi,
Him ve l-i Beyt gibi kuvvetli, hrmetli bir kuvvet lzm idi ki,
dayanabilsin. Evet dayand... Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n
haber verdii gibi: "Ben Kur'ann tenzili iin harbettim, sen de tevili iin
harbedeceksin!" Hem eer Hazret-i Ali olmasayd, dnya saltanat,
mlk-u Emeviyeyi btn btn yoldan karmak muhtemeldi. Halbuki
karlarnda Hazret-i Ali ve l-i Beyt'i grdkleri iin, onlara
---sh:(M:100) -----
kar mvazeneye gelmek ve ehl-i slm nazarnda mevkilerini muhafaza
etmek iin ister istemez Emeviye Devleti reislerinin umumu, kendileri
olmasa da, herhalde tevik ve tasvibleriyle etbalar ve taraftarlar, btn
kuvvetleriyle hakaik-i slmiyeyi ve hakaik-i imaniyeyi ve ahkm-
Kur'aniyeyi muhafazaya ve nere altlar. Yzbinlerle mtehidn-i
muhakkikn ve muhaddisn-i kmiln ve evliyalar ve asfiyalar
yetitirdiler. Eer karlarnda l-i Beyt'in gayet kuvvetli velayet ve
diyanet ve kemalt olmasayd, Abbaslerin ve Emevlerin hirlerindeki
gibi, btn btn rdan kmak kaviyyen muhtemeldi.
Eer denilse: Neden hilafet-i slmiye l-i Beyt-i Nebev'de
takarrur etmedi? Halbuki en ziyade lyk ve mstehak onlard?"
Elcevab: Saltanat- dnyeviye aldatcdr. l-i Beyt ise, hakaik-i
slmiyeyi ve ahkm- Kur'aniyeyi muhafazaya memur idiler. Hilafet ve
saltanata geen, ya Nebi gibi masum olmal, veyahut Hulefa-y Raidn
ve mer bn-i Abdlaziz-i Emev ve Mehdi-i Abbas gibi hrikulde bir
zhd- kalbi olmal ki aldanmasn. Halbuki Msr'da l-i Beyt namna
teekkl eden Devlet-i Fatmiye Hilafeti ve Afrika'da Muvahhidn
Hkmeti ve ran'da Safevler Devleti gsteriyor ki; saltanat- dnyeviye
l-i Beyte yaramaz, vazife-i asliyesi olan hfz- dini ve hizmet-i
slmiyeti onlara unutturur. Halbuki saltanat terk ettikleri zaman, parlak
ve yksek bir surette slmiyete ve Kur'ana hizmet etmiler.
te bak! Hazret-i Hasan'n neslinden gelen aktablar, hususan
Aktab- Erbaa ve bilhassa Gavs- A'zam olan eyh Abdlkadir-i Geylan
ve Hazret-i Hseyin'in neslinden gelen imamlar, hususan Zeynelbidn ve
Cafer-i Sadk ki, herbiri birer manev mehdi hkmne gemi, manev
zulm ve zulmat datp, envr- Kur'aniyeyi ve hakaik-i imaniyeyi
neretmiler. Cedd-i emcedlerinin birer vrisi olduklarn gstermiler.
Eer denilse: Mbarek slmiyet ve nuran Asr- Saadetin bana
gelen o dehetli kanl fitnenin hikmeti ve vech-i rahmeti nedir? nki
onlar, kahra lyk deil idiler?
Elcevab: Naslki baharda dehetli yamurlu bir frtna, her taife-i
nebatatn, tohumlarn, aalarn istidadlarn tahrik eder, inkiaf ettirir;
herbiri kendine mahsus iek aar; ftr birer vazife bana geer. yle
de: Sahabe ve Tbinin bana gelen fitne dahi, ekirdekler hkmndeki
muhtelif ayr ayr istidadlar tahrik edip kamlad; "slmiyet
tehlikededir, yangn var!" diye her taifeyi korkuttu, slmiyetin hfzna
koturdu. Herbiri, kendi istidadna gre cmia-i slmiyetin kesretli


---sh:(M:101) -----
ve muhtelif vazifelerinden bir vazifeyi omuzuna ald, kemal-i ciddiyetle
alt. Bir ksm hadslerin muhafazasna, bir ksm eriatn
muhafazasna, bir ksm hakaik-i imaniyenin muhafazasna, bir ksm
Kur'ann muhafazasna alt ve hakeza.. Herbir taife bir hizmete girdi.
Vezaif-i slmiyette hummal bir surette sa'yettiler. Muhtelif renklerde
ok iekler ald. Pek geni olan lem-i slmiyetin aktarna, o frtna
ile tohumlar atld; yar yeri glistana evirdi. Fakat maatteessf o gller
ve glistan iinde ehl-i bid'a frkalarnn dikenleri dahi kt.
Gya dest-i kudret, celal ile o asr alkalad, iddetle tahrik edip
evirdi, ehl-i himmeti gayrete getirip elektriklendirdi. O hareketten gelen
bir kuvve-i anilmerkeziye ile pek ok mnevver mtehidleri ve nuran
muhaddisleri, kuds hfzlar, asfiyalar, aktablar lem-i slmn aktarna
uurdu, hicret ettirdi. arktan garba kadar ehl-i slm heyecana getirip,
Kur'ann hazinelerinden istifade iin gzlerini atrd... imdi sadede
geliyoruz.
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselmn, umr-u gaybiyeden
haber verdii gibi doru vukua gelen iler binlerdir, pek oktur. Biz
yalnz cz' birka misaline iaret edeceiz:
te bata Buhar ve Mslim, shhatle mehur Ktb- Sitte-i
Hadsiye sahibleri, beyan edeceimiz haberlerin ounda mttefik ve o
haberlerin ou manen mtevatir ve bir ksm dahi, ehl-i tahkik onlarn
shhatine ittifak etmesiyle, mtevatir gibi kat' denilebilir.
te -nakl-i sahih-i kat' ile- ashabna haber vermi ki: "Siz umum
dmanlarnza galebe edeceksiniz; hem Feth-i Mekke, hem Feth-i
Hayber, hem Feth-i am, hem Feth-i Irak, hem Feth-i ran, hem Feth-i
Beyt-l Makdis'e muvaffak olacaksnz. Hem o zamann en byk
devletleri olan ran ve Rum padiahlarnn hazinelerini beyninizde taksim
edeceksiniz!.." Haber vermi, hem "Tahminim byle veya zannederim"
dememi. Belki grr gibi kat' ihbar etmi, haber verdii gibi km.
Halbuki haber verdii vakit, hicrete mecbur olmu. Sahabeleri az,
Medine etraf ve btn dnya dmand.
Hem -nakl-i sahih-i kat' ile- ok defa ferman etmi:
.....:_.-...!....,:... deyip, Ebu Bekir
ve mer kendinden sonraya kalacaklar, hem halife olacaklar, hem
mkemmel bir surette ve rza-i lah ve marz-i Nebev dairesinde hareket
edecekler. Hem Ebu Bekir az kalacak, mer ok kalacak ve pek ok
ftuhat yapacak.

---sh:(M:102) -----
Hem ferman etmi ki:
...-.....:.....!...
....!_..............
deyip: "arktan garba kadar benim mmetimin eline geecektir. Hi bir
mmet, o kadar mlk zabtetmemi." Haber verdii gibi km.
Hem -nakl-i sahih-i kat' ile- Gaz-i Bedir'den evvel ferman etmi:
.............
...........
deyip, mrik Kurey reislerinin herbiri nerede katledileceini gstermi
ve demi: "Ben kendi elimle beyy bn-i Halef'i ldreceim." Haber
verdii gibi km.
Hem -nakl-i sahih-i kat' ile- bir ay uzak mesafede am etrafnda,
Mte nam mevkideki gazve-i mehurede muharebe eden sahabelerini
grr gibi ferman etmi:
...-...-,.......!.-
..........-,.....-..-,
deyip, birer birer hdisat ashabna haber vermi. ki- hafta sonra Ya'l
bn-i Mnebbih meydan- harbden geldi; daha sylemeden Muhbir-i
Sadk (A.S.M.) harbin tafsiltn beyan etti. Ya'l kasem etti: "Dediin
gibi aynen yle oldu."
Hem -nakl-i sahih-i kat' ile- ferman etmi:
......:...:,..._.--!
-..-.:.,.-.......... .
.........:.,......:...:.,
deyip, Hazret-i Hasan'n alt ay hilafetiyle; Cihar- Yr- Gzin'in







---sh:(M:103) -----
(Hulefa-y Raidn'in) zaman- hilafetlerini ve onlardan sonra saltanat
ekline girmesini, sonra o saltanattan ceberut ve fesad- mmet olacan
haber vermi. Haber verdii gibi km.
Hem -nakl-i sahih-i kat' ile- ferman etmi:
.. ..-..!.............
-.-.....,...........
deyip, Hazret-i Osman halife olacan ve hal'i istenileceini ve mazlum
olarak Kur'an okurken katledileceini haber vermi. Haber verdii gibi
km.
Hem -nakl-i sahih-i kat' ile- hacamat edip mbarek kann
Abdullah bn-i Zbeyr teberrken erbet gibi itii zaman ferman etmi:
..!..!..........!... deyip, hrika bir ecaatle
mmetin bana geeceini ve mdhi hcumlara maruz kalacaklarn ve
insanlar onun yznden dehetli hdiselere giriftar olacaklarn haber
vermi. Haber verdii gibi km. Abdullah bn-i Zbeyr, Emevler
zamannda hilafeti Mekke'de iln ederek kahramanane ok msademe
etmi; nihayet Haccac- Zalim byk bir ordu ile zerine hcum ederek,
iddetli msademeden sonra o kahraman- lian ehid edilmi.
Hem -nakl-i sahih-i kat' ile- Emeviye Devleti'nin zuhurunu ve
onlarn padiahlarnn ou zalim olacan ve ilerinde Yezid ve Velid
bulunacan ve Hazret-i Muaviye mmetin bana geeceini,
~-...:....fermanyla, rfk ve adaleti tavsiye etmi. Ve
Emeviye'den sonra
.:......-..:.......!....!...-!.!.~.-.

deyip, Devlet-i Abbasiye'nin zuhurunu ve uzun mddet devam edeceini
haber vermi. Haber verdii gibi km.
Hem -nakl-i sahih-i kat' ile- ferman etmi:






---sh:(M:104) -----
........-.!...deyip, Cengiz ve Hlgu'nun dehetli
fitnelerini ve Arab Devlet-i Abbasiyesini mahvedeceklerini haber vermi.
Haber verdii gibi km.
Hem -nakl-i sahih-i kat' ile- Sa'd bn-i Eb Vakkas gayet ar
hasta iken ona ferman etmi:
..-................-..-..-!
deyip, ileride byk bir kumandan olacan, ok ftuhat yapacan, ok
milletler ve kavimler ondan menfaat grp, yani slm olup ve oklar
zarar grecek, yani devletleri onun eliyle harab olacan haber vermi.
Haber verdii gibi km. Hazret-i Sa'd ordu-yu slm bana geti,
Devlet-i raniye'yi zr zeber etti; ok kavimlerin daire-i slma ve
hidayete girmelerine sebeb oldu.
Hem -nakl-i sahih-i kat' ile- imana gelen Habe Meliki olan
Neca, Hicretin yedinci senesinde vefat ettii gn ashabna haber
vermi, hatt cenaze namazn klm. Bir hafta sonra cevab geldi ki, ayn
gnde vefat etmi.
Hem -nakl-i sahih-i kat' ile- Cihar- Yr- Gzin ile beraber Uhud
veya Hira Da'nn banda iken da titredi, zelzelelendi. Daa ferman
etti ki: ...................deyip, Hazret-i
mer ve Osman ve Ali'nin ehid olacaklarn haber vermi. Haber verdii
gibi km.
imdi ey bedbaht, kalbsiz, bare adam! Muhammed-i Arab akll
bir adam idi diye o ems-i Hakikat'a kar gzn yuman bare insan!
Onbe enva'- klliye-i mu'cizatndan birtek nev'i olan umr-u
gaybiyeden onbe ve belki yz ksmndan bir ksmn iittin. Manev
tevatr derecesinde kat' bir ksmn duydun. u ihbar- gayb ksmnn
yzden birisini akl gzyle gren bir zta "dh-i a'zam" denilir ki,
ferasetiyle istikbali kefediyor. Binaenaleyh senin gibi haydi deha desek;
yz dh-i a'zam derecesinde bir deha-y kudsiyeyi tayan bir adam
yanl grr m? Yanl haber vermeye tenezzl eder mi? Byle yz
derece bir deha-y a'zam sahibinin saadet-i dreyne dair szlerini
dinlememek, elbette yz derece divaneliin almetidir.




---sh:(M:105) -----
ALTINCI NKTEL ARET: -Nakl-i sahih-i kat' ile- Hazret-
i Fatma'ya (R.A.) ferman etmi ki:
..-!......deyip, "l-i Beytimden herkesten evvel
vefat edip, bana iltihak edeceksin." diye sylemi. Alt ay sonra haber
verdii gibi aynen zuhur etmi.
Hem Eba Zer'e ferman etmi:
:.-.....:.-..-....~.-..deyip, Medine'den
nefyedilip, yalnz hayat geirip yalnz bir sahrada vefat edeceini haber
vermi. Yirmi sene sonra haber verdii gibi km.
Hem Enes bn-i Mlik'in halas olan mm- Haram'n hanesinde
uykudan kalkm, tebessm edip ferman etmi:
......:...!..-.!..-.....mm- Haram
niyaz etmi: "Dua ediniz, ben de onlarla beraber olaym." Ferman etmi:
"Beraber olacaksn." Krk sene sonra, zevci olan Ubade bn-i Smit
refakatyla Kbrs'n fethine gitmi; Kbrs'ta vefat edip, mezar
ziyaretgh olmu. Haber verdii gibi aynen zuhur etmi.
Hem -nakl-i sahih-i kat' ile- ferman etmi ki:
...........~.-. yani: "Sakif Kabilesinden biri dava-
y nbvvet edecek; ve biri, hunhar zalim zuhur edecek." deyip,
nbvvet dava eden mehur Muhtar' ve yzbin adam ldren Haccac-
Zalim'i haber vermi.
Hem -nakl-i sahih-i kat' ile-
..:..-!,-..........,-....L.L..!~....
deyip, stanbul'un slm eliyle fetholacan ve Hazret-i Sultan Mehmed
Fatih'in yksek bir mertebe sahibi olduunu haber vermi. Haber verdii
gibi zuhur etmi.
Hem -nakl-i sahih-i kat' ile- ferman etmi ki:
......!..!....!........!..!
deyip, bata




---sh:(M:106) -----
Ebu Hanife olarak ran'n emsalsiz bir surette yetitirdii lema ve
evliyaya iaret ediyor, haber veriyor.
Hem ferman etmi ki:
....._.........,!..
deyip, mam- afi'ye iaret edip haber veriyor.
Hem -nakl-i sahih-i kat' ile- ferman etmi ki:
......-....!..-......_.....
.-.........,...
deyip, mmeti yetmi frkaya inksam edeceini ve iinde frka-i
naciye-i kmile, Ehl-i Snnet ve Cemaat olduunu haber veriyor.
Hem ferman etmi ki: .....-....!deyip, ok
ubelere inksam eden ve kaderi inkr eden Kaderiye taifesini haber
vermi. Hem ok ubelere inksam eden Rfzleri haber vermi.
Hem -nakl-i sahih-i kat' ile- mam- Ali'ye (R.A.) demi: Sende
Hazret-i sa (A.S.) gibi iki ksm insan helkete gider. Birisi, ifrat-
muhabbet; dieri, ifrat- adavetle. Hazret-i sa'ya Nasrani muhabbetinden
hadd-i meru'dan tecavz ile h "bnullah" dediler. Yahudi,
adavetinden ok tecavz ettiler, nbvvetini ve kemalini inkr ettiler.
Senin hakknda da bir ksm, hadd-i meru'dan tecavz edecek,
muhabbetinden helkete gidecektir.
...!,.!......,.!demi. Bir ksm, senin adavetinden ok
ileri gidecekler, onlar da Havari'tir ve Emevlerin mfrit bir ksm
tarafdarlardr ki, onlara Nasibe denilir.
Eer denilse: l-i Beyt'e muhabbeti, Kur'an emrediyor. Hazret-i
Peygamber Aleyhissalt Vesselm ok tevik etmi. O muhabbet, alar
iin belki bir zr tekil eder. nki ehl-i muhabbet, bir derece ehl-i
sekirdir. Ne iin alar hususan Rfzler, o muhabbetten istifade
etmiyorlar; belki iaret-i Nebeviye ile o fart- muhabbetten
mahkmdurlar?
Elcevab: Muhabbet iki ksmdr. Biri: Mana-y harfiyle, yani:
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm hesabna, Cenab- Hak namna,
Hazret-i


---sh:(M:107) -----
Ali ile Hasan ve Hseyin ve l-i Beyt'i sevmektir. u muhabbet Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n muhabbetini ziyadeletirir. Cenab-
Hakk'n muhabbetine vesile olur. u muhabbet merudur, ifrat zarar
vermez, tecavz etmez, bakalarnn zemmini ve adavetini iktiza etmez.
kincisi: Mana-y ismiyle muhabbettir. Yani bizzt onlar sever.
Hazret-i Peygamber Aleyhissalt Vesselm' dnmeden Hazret-i
Ali'nin kahramanlklarn ve kemalini ve Hazret-i Hasan ve Hseyin'in
yksek faziletlerini dnp sever. Hatt Allah' bilmese de, Peygamber'i
tanmasa da yine onlar sever. Bu sevmek, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n muhabbetine ve Cenab- Hakk'n muhabbetine sebebiyet
vermez; hem ifrat olsa, bakalarn zemmini ve adavetini iktiza eder.
te iaret-i Nebeviye ile, Hazret-i Ali hakknda ziyade
muhabbetlerinden, Hazret-i Ebu Bekir-is Sddk ile Hazret-i mer'den
teberri ettiklerinden hasarete dmler. Ve o menf muhabbet, sebeb-i
hasarettir.
Hem -nakl-i sahih-i kat' ile- ferman etmi ki:
...!.....,....-...L.L.!.:..
,..-..,.L...,...,....
deyip, "Ne vakit size Fars ve Rum kzlar hizmet etti; o vakit belanz,
fitneniz iinize girecek, harbiniz dhil olacak; erirleriniz baa geip,
hayrllar ve iyilerinize musallat olacaklar!" haber vermi. Otuz sene
sonra haber verdii gibi km.
Hem -nakl-i sahih-i kat' ile- ferman etmi ki:
.._.......-~...
deyip, "Hayber Kal'asnn fethi, Ali'nin eliyle olacak." Me'muln pek
fevkinde ikinci gn bir mu'cize-i Nebeviye olarak Hayber Kal'asnn
kapsn Hazret-i Ali ekip kalkan gibi istimal ederek, fethe muvaffak
olduktan sonra kapy yere atm; sekiz kuvvetli adam, o kapy yerden
kaldramam; bir rivayette krk adam kaldramam.
Hem ferman etmi ki:
..-..............-.. .!....
diye, Sffn'de Hazret-i Ali ile Muaviye'nin harbini haber vermi.



---sh:(M:108) -----
Hem ferman etmi ki: ....!..!......diye, "Bg
bir taife, Ammar' katledecek." Sonra, Sffn Harbi'nde katledildi. Hazret-
i Ali, onu Muaviye'nin taraftarlar bg olduklarna hccet gsterdi. Fakat
Muaviye tevil etti. Amr bn-l s dedi: "Bg yalnz onun katilleridir,
umumumuz deiliz."
Hem ferman etmi ki: ..-.........L...!diye,
"Hazret-i mer sa kaldka, iinizde fitneler zuhur etmez!" haber
vermi, yle de olmu.
Hem Sehl bn-i Amr daha imana gelmeden esir olmu. Hazret-i
mer, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'a demi ki: "zin ver, ben
bunun dilerini ekeceim. nki o fesahatyla kffar- Kurey'i
harbimize tevik ediyordu." Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm
ferman etmi ki: .....:...............diye, Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n vefat hengmnda olan dehet-engiz
ve sabrsz hdisede, Hazret-i Ebu Bekir-is Sddk naslki Medine-i
Mnevvere'de kemal-i metanetle herkese teselli verip mhim bir hutbe ile
sahabeleri teskin etmi.. aynen onun gibi: u Sehl o hengmda, Mekke-i
Mkerreme'de ayn Ebu Bekir-is Sddk gibi sahabeye teskin ve teselli
verip, malm fesahatyla Ebu Bekir-is Sddk'n ayn hutbesinin mealinde
bir nutuk sylemi. Hatt iki hutbenin kelimeleri birbirine benzer.
Hem Sraka'ya ferman etmi ki:
_.._.....!....
diye, "Kisra'nn iki bileziini giyeceksin! Hazret-i mer zamannda Kisra
mahvedildi, znetleri ve ahane bilezikleri geldi; Hazret-i mer Sraka'ya
giydirdi. Dedi:
.......!._........_.!.!..-!,
ihbar- Nebevyi tasdik ettirdi.
Hem ferman etmi ki:
..-_.._.....
diye,



---sh:(M:109) -----
"Kisra-y Fars gittikten sonra, daha kisra kmayacak!" haber vermi,
hem yle olmu.
Hem Kisra elisine demi: "imdi Kisra'nn olu irveyh Perviz,
Kisra'y ldrd." O eli tahkik etmi, ayn vakitte yle olmu; o da slm
olmu. Baz ehadste, o elinin ad Firuz'dur.
Hem -nakl-i sahih-i kat' ile- Htb bn-i Beltea'nn, gizli Kurey'e
gnderdii mektubu haber vermi. Hazret-i Ali ile Mikdad' gndermi.
"Filan mevkide bir ahsta yle bir mektub var. Alnz, getiriniz!"
Gittiler, ayn yerden ayn mektubu getirdiler. Htb' celbetti. "Neden
yaptn?" demi; o da zr beyan etmi, zrn kabul etmi.
Hem -nakl-i sahih ile- Utbe bn-i Eb Leheb hakknda ferman
etmi ki: .....diye, Utbe'nin akibet-i feciasn haber vermi.
Sonra Yemen tarafna giderken bir arslan gelip onu yemi. Peygamber
Aleyhissalt Vesselm'n hem bedduasn, hem haberini tasdik etmi.
Hem -nakl-i sahih ile- Feth-i Mekke vaktinde, Hazret-i Bill-i
Habe, K'be damna kp ezan okumu. Resa-y Kurey'ten Eb
Sfyan, Attab bn-i Esid ve Hris bn-i Hiam oturup konutular. Attab
dedi: "Pederim Esid bahtiyar idi ki, bugn grmedi." Haris dedi ki:
"Muhammed, bu siyah kargadan baka adam bulmad m ki mezzin
yapsn?" Hazret-i Bill-i Habe'yi tezyif etti. Eb Sfyan dedi: "Ben
korkarm, birey demeyeceim; kimse olmasa da u Batha'nn talar, ona
haber verecek, o bilecek." Hakikaten bir para sonra Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm onlara rast geldi, harfiyen konutuklarn syledi.
O vakit Attab ile Haris ehadet getirdiler, mslman oldular.
te ey bare mlhid! Peygamber Aleyhissalt Vesselm'
tanmayan kalbsiz adam! Bak, Kurey'in iki muannid bykleri, bir tek
ihbar- gayb ile imana geldiler. Ne kadar kalbin bozulmu ki; manev
tevatrle, bu ihbar- gayb gibi binler mu'cizat iitiyorsun, yine kanaat-
tmmen gelmiyor!.. Her ne ise, sadede dnyoruz.
Hem -nakl-i sahih ile- Gazve-i Bedir'de, Hazret-i Abbas
sahabelerin eline esir dt vakitte, fidye-i necat istenilmi. O da
demi: "Param yok." Hazret-i Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm
ferman etmi ki: "Zevcen mm- Fadl yannda bu kadar paray filan yere
brakmsn." Hazret-i Abbas tasdik edip, "kimizden baka kimsenin
bilmedii bir sr idi." O vakit kemal-i iman kazanp slm olmu.



---sh:(M:110) -----
Hem -nakl-i sahih-i kat' ile- muzr bir sahir olan Lebid-i Yahudi;
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm' rencide etmek iin acib ve
messir bir sihir yapm. Bir taraa salar sarm, stnde sihir yapm,
bir kuyuya atm. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm, Hazret-i Ali'ye
ve sahabelere ferman etmi: "Gidiniz, filan kuyuda bu eit sihir
letlerini bulup getiriniz!" Gitmiler, aynen yle bulup getirmiler. Her
bir ipi aldka, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm dahi
rahatszlndan hffet buluyordu.
Hem -nakl-i sahih ile- Ebu Hreyre ve Huzeyfe gibi mhim ztlar
bulunduu bir heyette, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm ferman
etmi ki:
.-.,L...!,.-..
diye, birinin irtidadyla mdhi akibetini haber vermi. Ebu Hreyre dedi:
"O heyetten, ben bir adamla ikimiz kaldk; ben korktum. Sonra teki
adam, Yemame Harbi'nde Mseylime tarafndan bulunup, mrted olarak
katledildi." hbar- Nebevnin hakikat kt.
Hem -nakl-i sahih ile- Umeyr ve Safvan mslman olmadan
evvel, mhim bir mala mukabil, Peygamber'in (A.S.M.) katline karar
verip; Umeyr ise Peygamber'in (A.S.M.) katlini niyet ederek Medine'ye
gelmi. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm Umeyr'i grd, yanna
ard. Dedi: "Safvan ile maceranz budur!" Elini Umeyr'in gsne
koydu; Umeyr "Evet" dedi, mslman oldu.
Daha bunlar gibi pek ok sahih ihbarat- gaybiye vuku bulmu.
Mehur Ktb- Sitte-i Sahiha-i Hadsiyede zikredilmitir ve
senedleriyle beyan edilmitir. Bu risalede beyan edilen vakatn ekseri,
tevatr- manev hkmnde kat'dir, yakndirler. Bata Buhar ve
Mslim ki, Kur'andan sonra en sahih kitab olduklarn, ehl-i tahkik kabul
etmi. Ve sair Sahih-i Tirmiz, Nesa ve Ebu Davud ve Msned-i Hkim
ve Msned-i Ahmed bn-i Hanbel ve Delail-i Beyhak gibi kitablarda
an'anesiyle beyan edilmitir.
imdi ey mlhid-i bhu! "Muhammed-i Arab (A.S.M.) akll bir
adam idi" deyip geme. nki u umr-u gaybiyeye dair ihbarat- sadka-
i Ahmediye (A.S.M.) iki ktan hl deil; ya diyeceksin ki: O Zt-
Kuds'de yle keskin bir nazar ve geni bir deha var ki, mazi ve
mstakbeli ve umum dnyay grr, bilir ve etraf- lemi ve ark ve garb
temaa eder bir gz ve gemi ve gelecek btn zamanlar kefeder bir
dehas vardr. Bu hal ise, beerde olamaz; eer olsa, Hlk- lem
tarafndan verilmi bir hrika, bir mevhibe olur. Bu ise, tek bayla
---sh:(M:111) -----
bir mu'cize-i a'zamdr. Veyahut inanacaksn ki: O Zt- Mbarek, yle bir
Zt'n memuru ve akirdidir ki, herey onun nazarnda ve tasarrufundadr
ve btn enva'- kinat ve btn zamanlar, onun taht- emrindedir..
Defter-i Kebirinde herey yazldr; istedii zaman talebesine bildirir ve
gsterir. Demek Muhammed-i Arab Aleyhissalt Vesselm, stad-
Ezelsinden ders alr, yle ders verir...
Hem -nakl-i sahih ile- Hazret-i Hlid'i, harb iin Dvmet-l
Cendel Reisi olan keydir'e gnderdii vakit ferman etmi ki:
...!......-..diye, bakar- vahi avnda bulacan, kavgasz
esir edileceini ihbar etmi. Hazret-i Hlid gitmi, aynen yle bulmu,
esir etmi getirmi.
Hem -nakl-i sahih ile- Kurey, Ben Him aleyhinde yazdklar
ve K'be'nin sakfna astklar sahife hakknda ferman etmi ki: "Kurtlar
yazlarnz yemi, yalnz sahifedeki Esma-i lahiyeye ilimemiler!"
haber vermi. Sonra sahifeye bakmlar, aynen yle olmu.
Hem -nakl-i sahih ile- "Beyt-l Makdis'in fethinde byk bir taun
kacak." ferman etmiti. Hazret-i mer zamannda Beyt-l Makdis
fetholundu. Ve yle bir taun kt ki, gnde yetmi bin vefiyat oldu.
Hem -nakl-i sahih ile- o zamanda vcudu olmayan Basra ve
Badad'n vcuda geleceklerini ve Badad'a dnya hazinelerinin
gireceini ve Trkler ve Bahr-i Hazar etrafndaki milletler ile Arablar
muharebe edeceklerini ve sonra onlar oklukla slmiyete girecek,
Arablara Arablar iinde hkim olacaklarn haber vermi. Demi ki:
,:......,:......,--!,:...:....
Hem ferman etmi ki:
.............:
diye, Emeviye'nin Yezid ve Velid gibi erir reislerinin fesadn haber
vermi.
Hem Yemame gibi bir ksm yerlerde, irtidad vuku bulacan
haber vermi.
Hem Gazve-i Mehure-i Hendek'te ferman etmi ki:
,..........-....-...:..
diye, "Bundan


---sh:(M:112) -----
sonra onlar bana deil, belki ben onlara hcum edeceim!" haber vermi,
haber verdii gibi km.
Hem -nakl-i sahih ile- vefatndan bir-iki ay evvel ferman etmi ki:
.......-...-...
diye, vefatn haber vermi.
Hem Zeyd bn-i Suvahan hakknda ferman etmi ki:
.-!!........Zeyd'den evvel, bir uzvu ehid edileceini
haber vermi. Bir zaman sonra, Nihavend Harbi'nde bir eli kesilmi.
Demek en evvel o el ehid olup, manen Cennet'e gitmi.
te btn bahsettiimiz umr-u gaybiye, on ksm enva'-
mu'cizatndan birtek nevidir. O nev'in on ksmndan bir ksmn
sylemedik. imdi bu ksmla beraber i'caz- Kur'ana dair Yirmibeinci
Sz'de, gayet geni ihbar- gayb nev'inin drt nev'ini icmalen beyan
etmiiz. te buradaki nev'i ile beraber, Kur'ann lisanyla gaybdan haber
verilen o drt byk nev'i beraber dn. Gr ki: Ne kadar kat',
bhesiz, parlak, kuvvetli, kav bir brhan- risalettir ki; btn btn
kalbi, akl bozulmayan elbette iman edecek ki: Zt- Ahmediye
Aleyhissalt Vesselm, Hlk- Kll-i ey ve Allm-l Guyub olan bir
Zt- Zlcelal'in resuldr ve ondan haber alyor.
YEDNC NKTEL ARET: Mu'cizat- Nebeviyenin
bereket-i taam hususunda olan ksmndan birka kat' ve manen mtevatir
misaline iaret edeceiz. Bahisten evvel bir mukaddime zikri mnasibdir.
Mukaddime: u gelecek bereketli mu'cizat misalleri, herbiri
mteaddid tarkle, hatt bazlar onalt tarkle sahih bir surette
nakledilmi. Ekserisi, bir cemaat- kesre huzurunda vukubulmu; o
cemaat iinde mu'teber ve sadk insanlar onlardan bahsedip nakletmiler.
Mesel: "Sa' denilen drt avu taamdan yetmi adam yemiler, tok
olmular" naklediyor. O yetmi adam, onun szn iitiyor, tekzib
etmiyor. Demek skt ile tasdik ediyorlar. Halbuki o asr- sdk ve
hakikatta ve o hakperest ve cidd ve doru adam olan sahabeler, zerre
miktar yalan grse, red ve tekzib ederler. Halbuki bahsedeceimiz
vakalar oklar rivayet etmi ve tekiler de skt ile tasdik etmiler.
Demek herbir hdise manen mtevatir gibi kat'dir. Hem sahabeler,
Kur'ann ve yetlerin hfzndan sonra en ziyade, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n ef'al ve akvalinin muhafazasna, bahusus
ahkma ve mu'cizata dair ahvaline

---sh:(M:113) -----
btn kuvvetleriyle altklarn ve shhatlerine pek ok dikkat
ettiklerini, Tarih ve Siyer ehadet ediyor. Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'a ait en kk bir hareketi, bir sreti, bir hali ihmal etmemiler.
Ve etmediklerini ve kaydettiklerini, ktb- ehadsiye ehadet ediyor.
Hem Asr- Saadette, mu'cizat ve medar- ahkm ehadsi, kitabetle oklar
kaydedip yazdlar. Hususan Abadile-i Seb'a, kitabetle kaydettiler.
Hususan Tercman-l Kur'an olan Abdullah bn-i Abbas ve Abdullah
bn-i Amr bn-il s, bahusus otuz-krk sene sonra, Tbinin binler
muhakkikleri, ehadsi ve mu'cizat yaz ile kaydettiler. Daha ondan sonra,
bata drt imam- mtehid ve binler muhakkik muhaddisler naklettiler;
yaz ile muhafaza ettiler. Daha Hicretten ikiyz sene sonra bata Buhar,
Mslim, Ktb- Sitte-i Makbule vazife-i hfz omuzlarna aldlar. bn-i
Cevz gibi iddetli binler mnekkidler kp; baz mlhidlerin veya
fikirsiz veya hfzsz veya ndnlarn kartrdklar mevzu ehadsi tefrik
ettiler, gsterdiler. Sonra ehl-i kefin tasdikiyle; yetmi defa Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm temessl edip, yakaza halinde onun
sohbetiyle merref olan Celaleddin-i Syut gibi allmeler ve
muhakkikler, ehads-i sahihann elmaslarn, sair szlerden ve
mevzuattan tefrik ettiler. te bahsedeceimiz hdiseler, mu'cizeler byle
elden ele -kuvvetli, emin, mteaddid ve ok, belki hadsiz ellerden-
salam olarak bize gelmi. .....!..-!
te buna binaen; "Bu zamana kadar uzun mesafeden gelen u
zamandan t o zamana kadar bu hdiseleri nasl bileceiz ki karmam
ve safidir" hatra gelmemelidir.
Berekete dair mu'cizat- kat'iyyenin birinci misali: Bata Buhar
ve Mslim, Ktb- Sitte-i Sahiha mttefikan haber veriyorlar ki; Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n Hazret-i Zeyneb ile tezevvc
velmesinde, Hazret-i Enes'in vlidesi mm- Sleym, bir-iki avu
hurmay ya ile kavurarak bir kaba koyup Hazret-i Enes'le Peygamber
Aleyhissalt Vesselm'a gnderdi. Enes'e ferman etti ki: "Filan, filan
ar. Hem kime tesadf etsen davet et." Enes de kime rast geldiyse
ard. yz kadar sahabe gelip, Suffe ve Hcre-i Saadeti doldurdular.
Ferman etti: ..:...:....-Yani: "Onar onar halka olunuz!"
Sonra mbarek elini o az taam zerine koydu, dua etti, buyurun dedi.
Btn o yz adam yediler, tok olup kalktlar. Enes'e ferman etmi:
"Kaldr!" Enes demi ki: "Bilmedim, taam kabn koyduum

---sh:(M:114) -----
vakit mi taam oktu, yoksa kaldrdm vakit mi oktu farkedemedim."
kinci Misal: Mihmandar- Nebev Ebu Eyyub-il Ensar hanesine
terif-i Nebev hengmnda Ebu Eyyub der ki: Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm ve Ebu Bekir-i Sddk'a kfi gelecek iki kiilik
yemek yaptm. Ona ferman etti:
.........
Otuz adam geldiler, yediler. Sonra ferman etti: ....Altm daha
davet ettim; geldiler, yediler. Sonra ferman etti: .-...Yetmi
daha davet ettim; geldiler, yediler. Kablarda yemek daha kald. Btn
gelenler o mu'cize karsnda slmiyete girip, biat ettiler. O iki kiilik
taamdan yzseksen adam yediler.
nc Misal: Hazret-i mer bn-il Hattab ve Ebu Hreyre ve
Seleme bn-il Ekva' ve Ebu Amrat-el Ensar gibi, mteaddid tarklerle
diyorlar ki: Bir gazvede ordu a kald. Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'a mracaat ettiler. Ferman etti ki: "Heybelerinizde kalan
bkiye-i erzak toplaynz!" Herkes azar birer para hurma getirdi. En ok
getiren drt avu getirebildi. Bir kilime koydular. Seleme der ki:
"Mecmuunu ben tahmin ettim, oturmu bir kei kadar ancak vard."
Sonra Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm bereketle dua edip, ferman
etti: "Herkes kabn getirsin!" Koutular, geldiler. O ordu iinde hibir
kap kalmad, hepsini doldurdular. Hem fazla kald. Sahabeden bir rvi
demi: "O bereketin gidiatndan anladm; eer ehl-i Arz gelseydi, onlara
dahi kfi gelecekti."
Drdnc Misal: Bata Buhar ve Mslim, Ktb- Sahiha
beyan ediyorlar ki: Abdurrahman bn-i Eb Bekir-i Sddk der: Biz
yzotuz sahabe, bir seferde Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm ile
beraberdik. Drt avu mikdar olan bir sa' ekmek iin, hamur yapld. Bir
kei dahi kesildi, piirildi; yalnz cier ve bbrekleri kebap yapld.
Kasem ederim, o kebaptan yzotuz sahabeden herbirisine bir para kesti,
verdi. Sonra Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm, pimi eti iki kseye
koydu. Biz umumumuz tok oluncaya kadar yedik, fazla kald. Ben
fazlasn deveye ykledim.
Beinci Misal: Ktb- sahiha kat'iyyetle beyan ediyorlar



---sh:(M:115) -----
ki: Gazve-i Garra-i Ahzab'da, mehur Yevm-l Hendek'te, Hazret-i
Cbir-l Ensar kasem ile iln ediyor: O gnde, drt avu olan bir sa' arpa
ekmeinden, bir senelik bir kei olandan bin adam yediler ve ylece
kald. Hazret-i Cbir der ki: "O gn yemek, hanemde piirildi; btn bin
adam o sa'dan, o olaktan yediler, gittiler. Daha tenceremiz dolu
kaynyor, daha hamurumuz ekmek yaplyor. O hamura, o tencereye
mbarek aznn suyunu koyup, bereketle dua etmiti.
te u mu'cize-i bereketi, bin ztn huzurunda, onlar ona
alkadar gstererek Hazret-i Cbir kasemle iln ediyor. Demek u hdise,
bin adam rivayet etmi gibi kat' denilebilir.
Altnc Misal: -Nakl-i sahih-i kat' ile- hdim-i Nebev Hazret-i
Enes'in amucas mehur Ebu Talha der ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm; yetmi seksen adam, Enes'in koltuu altnda getirdii az arpa
ekmeinden tok oluncaya kadar yedirdi. "O az ekmekleri para para
ediniz!" emretti ve bereketle dua etti. Menzil dar olduundan, onar onar
gelip yediler, tok olarak gittiler.
Yedinci Misal: -Nakl-i sahih-i kat' ile- ifa-i erif ve Mslim
gibi ktb- sahiha beyan ederler ki: Hazret-i Cbir-l Ensar diyor: Bir
zt, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'dan iyali iin taam istedi.
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm, yarm yk arpa verdi. ok zaman
o adam iyali ile ve misafirleriyle o arpadan yediler. Bakyorlar, bitmiyor.
Noksaniyetini anlamak iin ltler. Sonra bereket dahi kalkt, noksan
olmaa balad. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'a geldi, vak'ay
beyan etti. Ona cevaben ferman etti:
,:...!...,....:,!.!
Yani: "Eer kile ile tecrbe etmeseydiniz, hayatnzca size yeterdi."
Sekizinci Misal: Tirmiz ve Nesa ve Beyhak ve ifa-i erif gibi
ktb- sahiha beyan ediyorlar ki: Hazret-i Semuretebn-i Cndb der:
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'a bir kse et geldi. Sabahtan
akama kadar fevc fevc adamlar geldiler, yediler.
te mukaddimede beyan ettiimiz srra binaen; u vaka-i
bereket, yalnz Semure'nin rivayeti deil, belki Semure, o yemei yiyen
cemaatlerin mmessili gibi, onlarn namna ve tasdiklerine binaen iln
ediyor.
Dokuzuncu Misal: ifa-i erif sahibi ve mehur bn-i Eb eybe
ve Taberan gibi mevsuk ve sahih muhakkikler rivayetiyle, Hazret-i Ebu
Hreyre der: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm bana

---sh:(M:116) -----
emretti: "Mescid-i erif'in suffesini mesken ittihaz eden yzden ziyade
fukara-y muhacirni davet et!" Ben dahi onlar aradm, topladm.
Umumumuza bir tabla taam konuldu. Biz, istediimiz kadar yedik,
kalktk. O kse konulduu vakit nasl idi, yine yle dolu kald; yalnz
parmaklarn izi taamda grnyordu.
te Hazret-i Ebu Hreyre, umum kmiln-i ehl-i Suffe tasdikine
istinaden, onlar namna haber verir. Demek, manen umum Ehl-i Suffe
rivayet etmi gibi kat'dir. Hem hi mmkn mdr ki, o haber hak ve
doru olmasa, o sadk ve kmil ztlar skt edip, tekzib etmesinler.
Onuncu Misal: -Nakl-i sahih-i kat' ile- Hazret-i mam- Ali der:
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm, Ben Abdlmuttalib'i cem'etti.
Onlar krk adam idiler. Onlardan bazlar bir deve yavrusunu yerdi ve
drt kyye st ierdi. Halbuki umum onlara, bir avu kadar bir yemek
yapt; umum yeyip tok oldular. Yemek eskisi gibi kald. Sonra -drt
adama ancak kfi gelir aatan bir kap iinde st getirdi. Umumen itiler,
doydular. ilmemi gibi bki kald.
te Hazret-i Ali'nin ecaat ve sadakat kat'iyyetinde bir mu'cize-i
bereket!..
Onbirinci Misal: -Nakl-i sahih ile- Hazret-i Ali ve Fatmat-z
Zehra velmesinde, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm, Bill-i
Habe'ye emretti: "Drt-be avu un ekmek yaplsn ve bir deve yavrusu
kesilsin." Hazret-i Bill der: Ben taam getirdim, mbarek elini stne
vurdu; sonra taife taife sahabeler geldiler, yediler, gittiler. O yemekten
bki kalan miktara yine bereketle dua etti, btn Ezvac- Tahirat'a
herbirine birer kse gnderildi. Emretti ki: "Hem yesinler, hem yanlarna
gelenlere yedirsinler."
Evet byle mbarek bir izdivacda, elbette byle bir bereket
lzmdr ve vukuu kat'dir!..
Onikinci Misal: Hazret-i mam- Cafer-i Sadk, pederleri mam-
Muhammed-l Bkr'dan, o da pederi mam- Zeynelbidn'den, o dahi
mam- Ali'den nakleder ki: Fatmat-z Zehra, yalnz ikisine kfi gelecek
bir yemek piirdi. Sonra Ali'yi gnderdi; t Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm gelsin, beraber yesinler. Terif etti ve emretti ki: O yemekten
her bir ezvacna birer kse gnderildi. Sonra kendine, hem Ali'ye, hem
Fatma ve evldlarna birer kse ayrldktan sonra, Hazret-i Fatma der:
"Tenceremizi kaldrdk, daha dolu olup tayordu. Meiet-i lahiye ile,
hayli zaman o yemekten yedik."
Acaba niin bu nuran, yksek silsile-i rivayetten gelen u
mu'cize-i
---sh:(M:117) -----
berekete, gzn ile grm gibi inanmyorsun? Evet buna kar eytan
dahi bahane bulamaz.
Onnc Misal: Ebu Davud ve Ahmed bn-i Hanbel ve mam-
Beyhak gibi sadk imamlar, Dkeyn-l Ahmes bn-i Said-il
Mzen'den, hem alt karde ile beraber sohbete merref ve
sahabelerden olan Nu'man bn-i Mukarrin-il Ahmesiyy-il Mzen'den,
hem Cerir'den naklederek, mteaddid tarklerle Hazret-i mer bn-il
Hattab'dan naklediyorlar ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm,
Hazret-i mer'e emretti: "Ahmes Kabilesinden gelen drt yz atlya
yolculuk iin zd zahre ver!" Hazret-i mer dedi: "Y Resulallah!
Mevcud zahre, birka sa'dr. Kmesi, oturmu bir deve yavrusu
kadardr." Ferman etti: "Git ver!" O da gitti, yarm yk hurmadan, drt
yz svariye kifayet derecesinde zd zahre verdi. Ve dedi: Hi noksan
olmam gibi eski halinde kald.
te u mu'cize-i bereket, drt yz adamla ve bahusus Hazret-i
mer ile mnasebetdar bir surette vukua gelmitir. Rivayetlerin
arkasnda bunlar var. Bunlarn sktu, tasdiktir. ki- haber-i vhid
deyip geme! Byle hdiseler haber-i vhid dahi olsa, tevatr- manev
hkmnde kanaat verir.
Ondrdnc Misal: Bata Buhar ve Mslim, ktb- sahiha
haber veriyorlar ki: Hazret-i Cbir'in pederi vefat eder; borcu ok, ziyade
medyun. Bor sahibleri de Yahudiler. Cbir, pederinin asl maln
guremaya verdi, kabul etmediler. Halbuki bandaki meyveleri, ka
senede deynine kfi gelmeyecek. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm
ferman etti: "Ban meyvelerini koparnz, harman ediniz!" yle yaptlar.
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm harman iinde gezdi, dua etti.
Sonra Cbir harmandan pederinin btn guremasnn borlarn verdikten
sonra, yine bir senede badan gelen mahsult kadar harmanda kald. Bir
rivayette, btn guremaya verdii kadar kald. O hdiseden bor sahibleri
olan Yahudiler, ok taaccb edip hayrette kaldlar.
te u mu'cize-i bahire-i bereket, yalnz Hazret-i Cbir gibi birka
rvilerin haberi deil, belki manev tevatr hkmnde, o hdise ile
mnasebetdar, hadd-i tevatr derecesinde ok adamlar temsil ederek
rivayet etmiler.
Onbeinci Misal: Bata Tirmiz ve mam- Beyhak gibi
muhakkikler, Hazret-i Ebu Hreyre'den nakl-i sahih ile beraber haber
veriyorlar ki: Ebu Hreyre demi ki: Bir gazvede -baka bir rivayette
Gazve-i Tebk'te- ordu a kald. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm


---sh:(M:118) -----
ferman etti: ... "Bir ey var m?" diye emretti. Ben dedim:
"Heybede bir para hurma var." (Bir rivayette, onbe tane imi.) Dedi:
"Getir!" Getirdim. Mbarek elini soktu, bir kabza kard, bir kaba
brakt; bereketle dua buyurdular. Sonra onar onar askeri ard,
umumen yediler. Sonra ferman etti:
.:............-
Ben aldm, elimi o heybeye soktum. Evvel getirdiim kadar elime geti.
Sonra Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm hayatnda, Ebu Bekir ve
mer ve Osman hayatnda, o hurmalardan yedim. Baka bir tarkte
rivayet edilmi ki: O hurmalardan ka yk, fsebilillah sarfettim. Sonra
Hazret-i Osman'n katlinde, o hurma kab ile nehb garat edildi, gitti.
te Hoca-i Kinat olan Fahr-i lem Aleyhissalt Vesselm'n
kuds medresesi ve tekyesi olan Suffe'nin demirba bir mhim talebesi ve
mridi ve kuvve-i hfzann ziyadesi iin dua-y Nebeviyeye mazhar olan
Hazret-i Ebu Hreyre, Gazve-i Tebk gibi bir mecma-i nsta vukuunu
haber verdii u mu'cize-i bereket; manen bir ordu sz kadar kat' ve
kuvvetli olmak gerektir.
Onaltnc Misal: Bata Buhar, ktb- sahiha -nakl-i kat' ile-
beyan ediyorlar ki: Hazret-i Ebu Hreyre a olmu, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n arkasndan gidip, menzil-i saadete gitmiler.
Bakarlar ki bir kadeh st, oraya hediye getirilmi. Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm emretti ki: "Ehl-i Suffe'yi ar!" Ben kalbimden
dedim ki: "Bu stn btnn ben iebilirim. Ben daha ziyade
muhtacm." Fakat emr-i Nebev iin onlar topladm, getirdim. Yz
mtecaviz idiler. Ferman etti: "Onlara iir!" Ben de o kadehteki st birer
birer verdim. Her birisi doyuncaya kadar ier, dierine veririm. Byle
birer birer iirerek, btn Ehl-i Suffe o sfi stten itiler. Sonra ferman
etti ki: .........Ben itim. "tike, i!" ferman eder; t
ben dedim: "Seni hak ile irsal eden Zt- Zlcelal'e kasem ederim, yer
kalmad ki ieyim." Sonra kendisi ald. Bismillah deyip hamdederek
bkiyesini iti. Yzbin fiyet olsun.
te u sfi, hlis, st gibi latif, bhesiz mu'cize-i bahire-i
bereket, beyzbin hadsi hfzna alan Hazret-i Buhar bata olarak,
Ktb-



Sitte-i Sahiha ile nakilleri, gzle grmek kadar kat' olmakla beraber,
Medrese-i Kudsiye-i Ahmediye (A.S.M.) olan Suffe'nin namdar, sadk,
hfz bir akirdi olan Ebu Hreyre'nin, umum Ehl-i Suffe'yi manen ihad
ederek, deta umumunu temsil edip u ihbar, tevatr derecesinde kat'
telakki etmeyenin ya kalbi bozuk veya akl yok. Acaba Hazret-i Ebu
Hreyre gibi sadk ve btn hayatn hadse ve dine vakfeden,
..!...-.........-........
hadsini iiten ve nakleden; hi mmkn mdr ki, hfzndaki ehads-i
Nebeviyenin kymetini ve shhatini bheye drp, Ehl-i Suffe'nin
tekzibine hedef edecek muhalif bir sz ve aslsz bir vak'a sylesin?
H...
Y Rab! u Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n bereketi
hrmetine, bize ihsan ettiin madd ve manev rzkmza bereket ihsan et!
Bir Nkte-i Mhimme: Malmdur ki; zaf eyler itima' ettike
kuvvetleir. ncecik ipler topak yaplsa, kuvvetli halat olur. Kuvvetli
halatlar topak yaplsa, kimse koparamaz. te onbe enva'- mu'cizattan
yalnz bereket ksmndaki mu'cizat ve o ksmn onbe ksmndan ancak
bir ksmn, onbe misal ile gsterdik. Herbir misal, tek bayla,
nbvveti isbat eder bir derecede kuvvetli idi. Farz- muhal olarak,
bunlarn bir ksmn kuvvetsiz saysak da, yine kuvvetsiz diyemeyiz.
nki kav ile ittifak eden kavleir.
Hem u onbe misalin itima; kat' bhesiz bir tevatr- manev
ile, kuvvetli bir mu'cize-i kbray gsterir. imdi u mecmu'daki mu'cize-
i kbra, bereket mu'cizelerinden zikredilmemi olan ondrt ksm- here
mezcedilse; kuvvetli halatlar topak yapmak gibi, koparlmas mmkn
olmayan bir mu'cize-i ekber, iinde grnr. Sonra u mu'cize-i ekberi,
sair ondrt nevi mu'cizatn mecmuuna ilve et, gr ki: Ne derece
kuvvetli, sarslmaz, kat' bir brhan- nbvvet-i Ahmediyeyi (A.S.M.)
gsterir. te nbvvet-i Ahmediyenin (A.S.M.) direi, u mecmu'dan
teekkl eden da gibi kuvvetli bir direktir. imdi cz'iyatta ve
misallerde, s'-i fehimden gelen bhelerle, o metin sakf- mually
sebatsz ve kabil-i sukut grmek ne derece aklszlk olduunu anladn.
Evet berekete dair o mu'cizeler gsteriyorlar ki: Muhammed-i Arab
Aleyhissalt Vesselm, umuma rzk veren ve rzklar halkeden bir Zt-
Rahm ve Kerim'in sevgili memurudur, pek hrmetli bir abdidir ki;
rzkn enva'nda, hilaf- det olarak, ona hiten ve srf gaybdan ziyafetler
gnderiyor. Malmdur ki: Ceziret-l Arab, suyu ve ziraati az bir yerdir.
Onun iin ahalisi, hususan bidayet-i slmdaki sahabeler, dk- maiete
maruzdular. Hem susuzlua ok defa
---sh:(M:119) -----
---sh:(M:120) -----
giriftar oluyorlard. te bu hikmete binaen, mu'cizat- bahire-i Ahmediye
Aleyhissalt Vesselm'n mhimleri, taam ve su hususunda tezahr
etmi. Bu hrikalar dava-y nbvvete delil ve mu'cize olmaktan ziyade,
ihtiyaca binaen Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'a bir ikram- lah,
bir ihsan- Rabban, bir ziyafet-i Rahmaniye hkmndedir. nki o
mu'cizat grenler, nbvveti tasdik etmiler. Fakat mu'cize zuhur
ettike, iman ziyadeleir, "nurun al nur" olur.
SEKZNC ARET: Su hususunda tezahr eden bir ksm
mu'cizat beyan eder.
Mukaddime: Malmdur ki cemaatler iinde vuku bulan hdiseler
hd bir surette nakledilse, tekzib edilmedii vakit, doruluunu
gsterir. nki insann ftratnda yalana yalandr demeye cibill bir meyil
vardr. Hususan her kavimden ziyade yalana kar skt etmez sahabeler
olsa.. hususan hdiseler, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'a taalluk
etse ve bilhassa nakleden, meahir-i sahabeden olsa; elbette o haber-i
vhid sahibi, o hdiseyi gren cemaat temsil eder hkmnde rivayet
eder. Halbuki imdi bahsedeceimiz mu'cizat- miyeyi, herbir misali ok
tarklerle, ok sahabelerin ellerinden, binler Tbinin muhakkikleri el atp
almlar; salam olarak ikinci asr mtehidlerinin ellerine vermiler.
Onlar da, kemal-i ciddiyetle ve hrmetle el atp, kabul edip, arkalarndaki
asrn muhakkiklerinin ellerine vermiler. Her tabaka, binler kuvvetli
ellerden geip, gele gele t asrmza gelmi. Hem Asr- Saadette yazlan
Ktb- Ehadsiye salam olarak devredilip, t Buhar ve Mslim gibi
ilm-i hadsin dh imamlarnn eline gemi. Onlar da, kemal-i tahkik ile
meratibini tefrik ederek, shhati bhesiz olanlar cem'ederek bize ders
vermiler, takdim etmiler.
.....-,.
te Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n mbarek
parmaklarndan suyun akmas ve pek ok adama iirmesi mtevatirdir.
yle bir cemaat nakletmi ki, yalana ittifaklar muhaldir. u mu'cize
gayet kat'dir. Hem defa, mecma- azmde tekerrr etmi. Bata
Buhar, Mslim, mam- Mlik, mam- uayb, mam- Katade gibi pek
ok ehl-i sahih bir cemaat, sahabelerden, bata hdim-i Nebev Hazret-i
Enes, Hazret-i Cbir, Hazret-i bn-i Mes'ud gibi meahir-i sahabenin
cemaatinden, parmaklarndan suyun kesretle akmas ve orduya iirmesi
nakl-i sahih-i kat' ile beyan edilmitir. Bu nevi mu'cize-i miyeden, pek
ok misallerinden dokuz misali beyan edeceiz.


---sh:(M:121) -----
Birinci Misal: Bata Buhar, Mslim, ktb- sahiha Hazret-i
Enes'ten nakl-i sahih ile haber veriyorlar ki: Hazret-i Enes diyor: Zevra
nam mahalde, yz kii kadar, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm
ile beraberdik. kindi namaz iin abdest almay emretti. Su bulunmad.
Yalnz bir para su emretti, getirdik. Mbarek ellerini iine batrd.
Grdm ki, parmaklarndan eme gibi su akyor. Sonra btn
maiyetindeki yz adam geldiler, umumu abdest alp itiler. te u
misali Hazret-i Enes, yz kiiyi temsil ederek haber veriyor. Mmkn
mdr ki, o yz kii, u habere manen itirak etmesinler; hem itirak
etmedikleri halde, tekzib etmesinler.
kinci Misal: Bata Buhar, Mslim, ktb- sahiha haber
veriyorlar ki: Hazret-i Cbir bn-i Abdullah-il Ensar beyan ediyor: Biz
bin beyz kii, Gazve-i Hudeybiye'de susadk. Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm krba denilen deriden bir kap sudan abdest ald,
sonra elini iine soktu. Grdm ki, parmaklarndan eme gibi su akyor.
Bin beyz kii iip, kaplarn o krbadan doldurdular. Slim bn-i Ebi-l
Ca'd, Cbir'den sormu: "Ka kii idiniz?" Cbir demi ki: "Yzbin kii
de olsayd, yine kfi gelirdi. Fakat biz, onbe yz (yani bin beyz) idik."
te u mu'cize-i bahirenin rvileri, manen bin beyz kadardrlar. nki
ftrat- beeriyede, yalana yalan demek bir meyl-i arzusu vardr.
Sahabeler ise sdk ve doruluk iin, can ve mal ve peder ve vlidelerini
ve kavim ve kabilelerini feda edip, sdk ve hak iin fedai olduklar halde;
hem "Benden bilerek yalan birey haber veren, Cehennem ateinden
yerini hazrlasn!" mealindeki hads-i erifin tehdidine kar, yalana
mukabil skt etmeleri mmkn deildir. Madem skt ettiler; o haberi
kabul ettiler, manen itirak edip tasdik ediyorlar demektir.
nc Misal: Gazve-i Buvat'ta, yine Buhar, Mslim bata, ktb-
sahiha beyan ediyorlar ki: Hazret-i Cbir dedi ki: Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm ferman etti: ....!...."Abdest almak iin
nida et" dediler. "Su yok" denildi. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm
dedi: "Bir para su bulunuz." Gayet az su getirdik. Sonra o az su stne
elini kapad, bireyler okudu; bilmedim ne idi. Sonra ferman etti:
..!..-...
Yani, kafilenin byk tetini (tekne) getir. Bana getirildi; ben de Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n nne koydum. O da elini iine koydu,
parmaklarn at. Ben de o az suyu, mbarek eli zerine dkyordum.
Grdm ki, mbarek parmaklarndan

---sh:(M:122) -----
kesretle su akt; sonra tet doldu. Suya muhta olanlar ardm; btn
geldiler, o sudan abdest alp itiler. Ben dedim: "Daha kimse kalmad."
Elini kaldrd, o cefne (yani tekne) lebleb dolu kald.
te u mu'cize-i bahire-i Ahmediye (A.S.M) manen mtevatirdir.
nki Hazret-i Cbir o ite bata olduu iin, birinci sz onun hakkdr.
O, umumun namna iln ediyor. nki o vakit hizmet eden o zt idi; iln,
bata onun hakkdr. bn-i Mes'ud da, aynen rivayetinde diyor ki: Ben
grdm ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n parmaklarndan
eme gibi su akyor. Acaba meahir-i sddkn-i sahabeden olan Enes,
Cbir, bn-i Mes'ud gibi bir cemaat dese: "Ben grdm." Grmemesi
mmkn mdr? imdi u misali birletir, ne kadar kuvvetli bir
mu'cize-i bahire olduunu gr ve u tark birlese, hakik tevatr
hkmnde parmaklarndan su akmasn kat' isbat eder. Hazret-i Musa
Aleyhisselm'n tatan oniki yerde eme gibi su aktmas, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n on parmandan on musluk suyun akmasnn
derecesine kamaz. nki tatan su akmas mmkndr, diyat iinde
naziri bulunur. Fakat et ve kemikten b- kevser gibi suyun kesretle
akmasnn naziri, diyat iinde yoktur.
Drdnc Misal: Bata mam- Mlik, Muvatta' kitab-
mu'teberinde, Muaz bn-i Cebel gibi meahir-i sahabeden haber veriyor
ki: Hazret-i Muaz bn-i Cebel dedi ki: Gazve-i Tebk'te bir emeye
rastgeldik, sicim kalnlnda g ile akyordu. Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm emretti ki: "Bir para o suyu toplaynz."
Avularnda bir para topladlar. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm,
onunla elini yzn ykad; suyu emeye koyduk. Birden emenin
menfezi alp, kesretle akt; btn orduya kfi geldi. Hatt bir rvi olan
mam bn-i shak der ki: Gk grlts gibi, toprak altnda o emenin
suyu grlt yaparak yle akt. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm,
Hazret-i Muaz'a ferman etti ki:
....'........_....-..!....-......
Yani: Bu eser-i mu'cize olan mbarek su devam edip, buralar baa
evirecek; mrn varsa greceksin. Ve yle olmutur.
Beinci Misal: Bata Buhar Hazret-i Bera'dan ve Mslim Hazret-
i Selemetebn-i Ekva'dan ve sair ktb- sahiha baka rvilerden
mttefikan haber veriyorlar ki: Gazve-i Hudeybiye'de bir kuyuya
rastgeldik. Biz drt yz kii idik. O kuyunun suyu, elli kiiyi ancak idare
ederdi. Biz suyu ektik, iinde birey brakmadk. Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm geldi, kuyunun bana oturdu, bir kova su istedi;

---sh:(M:123) -----
getirdik. Kovann iine mbarek aznn suyunu brakt ve dua etti, sonra
o kovay kuyuya dkt. Birden kuyu cotu ve kaynad; azna kadar
doldu. Btn ordu, kendileri ve hayvanat doyuncaya kadar itiler,
kablarn da doldurdular.
Altnc Misal: Yine Mslim ve bn-i Cerir-i Taber gibi hadsin
dh imamlar bata olarak, ktb- sahiha nakl-i sahih ile mehur Ebu
Katade'den haber veriyorlar ki: Ebu Katade diyor: Mte gazve-i
mehuresinde, reislerin ehadetleri zerine imdada gidiyorduk. Bende bir
krba vard. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm bana ferman etti:
,.L......!.:..........L.-Yani: "Krban sakla,
onun byk ii var." Sonra susuzluk balad. Yetmiiki kii idik, -
Taber'nin nakline gre, yz idik- susuz kaldk. Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm dedi: "Krban getir." Ben getirdim. O da ald,
azn azna getirdi, iine nefes etti etmedi bilmem; sonra yetmiiki kii
geldiler, itiler, kablarn doldurdular. Sonra ben aldm, verdiim gibi
kalmt.
te u mu'cize-i bahire-i Ahmediyeyi (A.S.M.) gr,
...!..L..-!......,....,..!de.
Yedinci Misal: Bata Buhar ve Mslim olarak ktb- sahiha,
Hazret-i mran bn-i Husayn'dan haber veriyorlar ki: mran der: Bir
seferde, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm ile beraber susuz kaldk.
Bana ve Ali'ye ferman etti ki: "Filan mevkide bir kadn, iki krba suyu
hayvana ykletmi gidiyor; alp buraya getiriniz." Ben ve Ali beraber
gittik, ayn yerde kadn, su yk ile bulduk, getirdik. Sonra emretti: "Bir
kaba bir para su boaltnz." Boalttk. Bereketle dua etti. Sonra yine
suyu, o hayvandaki krbaya koyduk. Ferman etti ki: "Herkes gelsin,
kabn doldursun." Btn kafile geldi, kablarn doldurdular, itiler. Sonra
ferman etti: "Kadna bireyler toplaynz." Kadnn eteini doldurdular.
mran diyor ki: Ben tahayyl ediyordum ki, gittike iki krba doluyor,
daha ziyadeleiyor. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm o kadna
ferman etti ki:
.....:!.........-..,!.....
Yani: Senin suyundan almadk, belki Cenab- Hak bize hazinesinden su
iirdi.



---sh:(M:124) -----
Sekizinci Misal: Bata mehur bn-i Huzeyme Sahihinde, rviler
Hazret-i mer'den naklediyorlar ki: Gazve-i Tebk'te susuz kaldk. Hatt
bazlar devesini keser, susuzluktan iini skar, ierdi. Ebu Bekir-is
Sddk, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'a dua etmek iin rica etti.
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm elini kaldrd; daha elini
indirmeden bulut topland; yamur yle geldi ki, kablarmz doldurduk.
Sonra su ekildi, ordumuza mahsus olarak hududumuzu tecavz etmedi.
Demek tesadf iine karmam, srf bir mu'cize-i Ahmediye
(A.S.M.)dir.
Dokuzuncu Misal: Mehur Abdullah bn-i Amr bn-il s'n
hafidi ve drt imamn ona itimad edip ve ondan tahric-i hads ettikleri
Amr bn-i uayb'dan nakl-i sahih ile haber veriyorlar ki, demi:
Nbvvetten evvel, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm amucas Ebu
Talib ile deveye binip Arafa civarnda Zilmecaz nam mevkie geldikleri
vakit Ebu Talib demi: "Ben susadm." Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm inmi, yere ayan vurmu, su km; Ebu Talib imitir.
Muhakkiknden birisi demi ki: u hdise nbvvetten evvel olduundan,
irhasat kabilinden olmakla beraber, bin sene sonra ayn yerde Arafat
emesi kmas, o hdiseye binaen bir keramet-i Ahmediye (A.S.M.)
saylabilir.
te u dokuz misaller gibi, doksan misal olmasa da, belki doksan
surette rivayetler; mu'cizat- maiyeyi haber vermiler. Bataki yedi misal,
manev tevatr gibi kat' ve kuvvetlidirler. hirdeki iki misal, endan o
derece tarkleri kuvvetli ve mteaddid deil, rvileri ok deiller. Fakat
sekizinci misalde, Hazret-i mer'den rivayet olunan mu'cize-i sahabiyeyi
teyid ve takviye eden ikinci bir mu'cize-i sahabiye; bata mam- Beyhak
ve Hkim olarak, ktb- sahiha, Hazret-i mer'den haber veriyorlar ki:
Hazret-i mer, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'dan yamur
duasn niyaz etti. nki ordu suya muhtat. Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm elini kaldrd, birden bulut topland, yamur
geldi. Ordunun ihtiyac kadar su verdi, gitti. deta yalnz orduya su
vermek iin memur idi. Geldi, ihtiyaca gre verdi gitti. u hdise, naslki
sekizinci misali teyid ve kat' isbat eder; yle de: u hdisede, mehur
allmelerden ve tashihte ok mkilpesend, hatt ok sahihlere mevzu'
deyip kabul etmeyen bn-i Cevz gibi bir muhakkik der ki: u hdise
Gazve-i Mehure-i Bedir'de vuku bulmu.
,..L.!...... .!.,:....... yet-i kerimesi, o
hdiseyi beyan edip, ifade eder. Madem yet o hdiseyi gsterir;

---sh:(M:125) -----
kat'iyyetinde bhe kalmaz. Hem dua-i Nebev ile, birden ve sr'atle ve
daha elini indirmeden yamurun gelmesi, ok tekerrr etmi, tek bayla
bir mu'cize-i mtevatiredir. Baz defa cmide, minber stnde elini
kaldrm, daha indirmeden yam; tevatr ile nakledilmi.
DOKUZUNCU ARET : Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n enva'- mu'cizatndan birisi de, aalarn insanlar gibi emrini
dinlemeleri ve yerinden kalkp yanna geldikleridir ki; u mu'cize-i
eceriye, mbarek parmaklarndan suyun akmas gibi, manen
mtevatirdir. Mteaddid suretleri var ve ok tarklerle gelmitir. Evet
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n emri iin; aa, yerinden kp
yanna gelmesi, sarihan mtevatir denilebilir. nki meahir-i sddkn-i
sahabeden Hazret-i Ali, Hazret-i bn-i Abbas, Hazret-i bn-i Mes'ud,
Hazret-i bn-i mer, Hazret-i Ya'l bn-i Murre, Hazret-i Cbir, Hazret-i
Enes bn-i Mlik, Hazret-i Breyde, Hazret-i same Bin Zeyd ve Hazret-
i Gaylan bn-i Seleme gibi sahabeler; herbiri kat'iyyet ile, ayn mu'cize-i
eceriyeyi haber vermi. Tbinin yzer imamlar, mezkr sahabelerden
herbir sahabeden ayr bir tark ile, o mu'cize-i eceriyeyi nakletmiler.
deta muzaaf tevatr suretinde bize nakletmiler. te u mu'cize-i
ecere, hibir bhe kabul etmez bir tevatr- manev-i kat'
hkmndedir.
imdi o mu'cize-i kbrann, tekerrr ettii halde, birka sahih
suretlerini, birka misal ile beyan edeceiz:
Birinci Misal: Bata mam- Mace ve Darim ve mam- Beyhak
nakl-i sahihle Hazret-i Enes bn-i Mlik'ten ve Hazret-i Ali'den ve
Bezzaz ve mam- Beyhak Hazret-i mer'den haber veriyorlar ki:
sahabe demiler: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm, kffarn
tekzibinden mteessir olarak mahzun idi. Dedi:
..-...!.......
Enes'in rivayetinde, Hazret-i Cebrail hazr idi. Vdi kenarnda bir aa
vard. Hazret-i Cebrail'in i'lamyla, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm o aac ard; t yanna geldi. Sonra git dedi. Tekrar gitti,
yerine yerleti.
kinci Misal: Allme-i Marib Kad yaz ifa-i erif'te ulv bir
senedle, doru ve salam bir an'ane ile, Hazret-i Abdullah bn-i
mer'den haber veriyor ki: Bir seferde Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n yanna bir bedevi geldi. Ferman etti: ....Nereye
gidiyorsun?" Bedevi dedi: "Ehlime." Ferman etti:

---sh:(M:126) -----
.!....-!.!.
"Ondan daha iyi bir hayr istemiyor musun?" Bedevi dedi: "Nedir?"
Ferman etti:
!.........-. .!......-..!...:
Bedevi dedi: "Bu ehadete ahid nedir?" Ferman etti:
....!..-:!.. "Vdi kenarndaki aa ahid olacak." bn-i
mer der ki: O aa yerinden sallanarak kt, yeri akk etti, geldi; t
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n yanna. defa, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm, o aac istihad etti. Aa da, sdkna ehadet
etti. Emretti yine yerine gidip yerleti.
Hazret-i Breyde bn-i Hasib-il Eslem tarkinde, nakl-i sahih ile
Breyde dedi ki: Biz, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n yannda
iken, bir seferde bir a'rab geldi. Bir yet, yani bir mu'cize istedi. Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm ferman etti:
:........-:!...!.
Bir aaca iaret etti; aa saa ve sola meylederek kklerini yerden
karp, huzur-u Nebevye geldi. ......... .!dedi.
Sonra a'rab dedi: "Yine yerine gitsin." Emretti, yerine gitti. A'rab dedi:
"zin ver, sana secde edeyim." Dedi. "zin yok kimseye." Dedi: "yle ise,
senin elini ayan peceim." zin verdi.
nc Misal: Bata Sahih-i Mslim, ktb- sahiha haber
veriyorlar ki, Cbir diyor: Biz bir seferde, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm ile beraberdik. Kaza-y hacet iin bir yer arad. Settareli bir yer
yoktu. Sonra gitti, iki aa yanna. Bir aacn daln tuttu, ekti. Aa
itaat ederek beraber gitti, teki aacn yanna getirdi. Muti devenin
yularn tutup ekildikte geldii gibi, o iki aac o suretle yanyana getirdi.
Sonra dedi: ........!Yani: "stme birleiniz." dedi. kisi
birleerek settare oldular. Arkalarnda kaza-y hacet ettikten sonra onlara
emretti, yerlerine gittiler. kinci bir rivayette, yine Hazret-i Cbir der ki:
Bana emretti ki:




---sh:(M:127) -----
.-!...!.....-:!...!.....
..:..-..-...-..
Yani: "O aalara de: Resulullah'n haceti iin birleiniz." Ben yle
dedim, onlar da birletiler. Sonra ben beklerken, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm kageldi. Bayla saa sola iaret etti, o iki aa
yerlerine gittiler.
Drdnc Misal: Nakl-i sahih ile, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n cesur kumandanlarndan ve hizmetkrlarndan olan same
Bin Zeyd der ki: Bir seferde, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm ile
beraberdik. Kaza-y hacet iin hl, settareli bir yer bulunmuyordu.
Ferman etti ki:
..--..-.._..
Dedim: Evet, var. Emretti ve dedi:
.......!...L.
.!......--.!....~.-.!..
Yani aalara de ki: "Resulullah'n haceti iin birleiniz" ve
talara da de: "Duvar gibi toplannz." Ben gittim, syledim. Kasem
ediyorum ki, aalar birletiler ve talar duvar oldular. Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm, hacetinden sonra yine emretti:
.....!.Benim nefsim kabza-i kudretinde olan Zt- Zlcelal'e
kasem ederim, aalar ve talar ayrlp yerlerine gittiler. u Hazret-i
Cbir ve same'nin beyan ettii iki hdiseyi, aynen Ya'l bn-i Murre ve
Gaylan bn-i Selemet-is Sakaf ve Hazret-i bn-i Mes'ud, Gazve-i
Huneyn'de aynen haber veriyorlar.
Beinci Misal: mam- bn-i Frek ki, kemal-i itihad ve
fazlndan kinaye olarak afiiyy-i Sn nvann alan allme-i asr, kat'
haber veriyor ki: Gazve-i Taif'te, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm
gece at stnde giderken uykusu geliyordu. O halde iken, bir sidre
aacna rastgeldi. Aa ona yol verip, atn incitmemek iin, iki akk
oldu.




---sh:(M:128) -----
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm, hayvan ile iinden geti. T
zamanmza kadar o aa, iki ayak stnde, muhterem bir vaziyette kald.
Altnc Misal: Hazret-i Ya'l tarknda -nakl-i sahih ile- haber
veriyor ki: Bir seferde, Talha veya Semure denilen bir aa geldi, Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n etrafnda tavaf eder gibi dnd. Sonra
yine yerine gitti. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm ferman etti ki:
..,...........Yani: O aa, Cenab- Hak'tan istedi ki,
bana selm etsin.
Yedinci Misal: Muhaddisler nakl-i sahih ile bn-i Mes'ud'dan
beyan ediyorlar ki: bn-i Mes'ud dedi: Batn- Nahl denilen nam mevkide,
Nusaybin ecinnileri ihtida iin Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'a
geldikleri vakit, bir aa o ecinnilerin geldiklerini haber verdi. Hem
mam- Mcahid, o hadste bn-i Mes'ud'dan nakleder ki: O cinniler bir
delil istediler. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm bir aaca emretti;
yerinden kp geldi, sonra yine yerine gitti. te cinn taifesine bir tek
mu'cize kfi geldi. Acaba bu mu'cize gibi bin mu'cizat iiten bir insan
imana gelmezse, cinnilerin .LL........... tabir
ettikleri eytanlardan daha eytan olmaz m?
Sekizinci Misal: Sahih-i Tirmiz nakl-i sahih ile Hazret-i bn-i
Abbas'tan haber veriyorlar ki: bn-i Abbas dedi ki: Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm bir a'rabye ferman etti:
.....:.-.!..._.-!.......
"Ben, bu aacn u daln arsam, yanma gelse, iman edecek misin?"
"Evet" dedi. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm ard. O urcun,
aacnn bandan kopup, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n
yanna atlad, geldi. Sonra emretti, yine yerine gitti.
te bu sekiz misal gibi ok misaller var; ok tarklerle
nakledilmiler. Malmdur ki; yedi- sekiz urgan toplansa, kuvvetli bir
halat olur. Binaenaleyh u en mehur sddkn- sahabeden, byle
mteaddid tarklerle ihbar edilen u mu'cize-i eceriye, elbette tevatr-
manev kuvvetindedir; belki tevatr- hakikdir. Zten Sahabeden sonra
Tbinin eline getii vakit, tevatr suretini alr. Hususan Buhar,
Mslim, bn-i Hibban, Tirmiz gibi ktb- sahiha; t zaman- sahabeye
kadar, o yolu



---sh:(M:129) -----
o kadar salam yapmlar ve tutmular ki, mesel Buhar'de grmek,
ayn sahabeden iitmek gibidir.
Acaba o Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'a aalar, -
misallerde grnd gibi- onu tanyp, risaletini tasdik edip, ona selm
ederek ziyaret edip, emirlerini dinleyerek itaat ettii halde, kendilerine
insan diyen bir ksm camid, aklsz mahluklar; onu tanmazsa, iman
etmezse, kuru aatan ok edn, odun paras gibi ehemmiyetsiz,
kymetsiz olarak atee lyk olmaz m?
ONUNCU ARET: u mu'cize-i eceriyeyi daha ziyade takviye
eden mtevatir bir surette nakledilen, hanin-l ciz' mu'cizesidir. Evet
Mescid-i erif-i Nebevde kuru direin byk bir cemaat iinde,
muvakkaten firak- Ahmedden (A.S.M.) alamas; beyan ettiimiz
mu'cize-i eceriyenin misallerini hem teyid eder, hem kuvvet verir. nki
o da aatr, cinsi birdir. Fakat unun ahs mtevatirdir, teki ksmlar
herbirinin nev'i mtevatirdir. Cz'iyatlar, misalleri ou sarih tevatr
derecesine kmyor. Evet Mescid-i erifte hurma aacndan olan kuru
direk, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm hutbe okurken ona
dayanyordu. Sonra minber-i erif yapld vakit, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm minbere kp hutbeye balad. Okurken, direk
deve gibi enin edip alad; btn cemaat iitti. T Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm yanna geldi, elini stne koydu. Onunla
konutu, teselli verdi; sonra durdu. u mu'cize-i Ahmediye Aleyhissalt
Vesselm pek ok tarklerle, tevatr derecesinde nakledilmitir.
Evet hanin-l ciz' mu'cizesi ok mnteir ve mehur ve hakik
mtevatirdir. Sahabelerin bir cemaat- lsinden, onbe tark ile gelip,
Tbinin yzer imamlar o mu'cizeyi, o tarklerle arkadaki asrlara haber
vermiler. Sahabenin o cemaatinden lema-i sahabe namdarlar ve
rivayet-i hadsin reislerinden Hazret-i Enes bn-i Mlik (hdim-i Nebev),
Hazret-i Cbir Bin Abdullah-il Ensar (hdim-i Nebev), Hazret-i
Abdullah bn-i mer, Hazret-i Abdullah Bin Abbas, Hazret-i Sehl Bin
Sa'd, Hazret-i Ebu Said-il Hudr, Hazret-i beyy bn-il K'b, Hazret-i
Breyde, Hazret-i mm-l M'minn mm- Seleme gibi meahir-i
lema-i sahabe ve rivayet-i hadsin resalar gibi, herbiri bir tarkn
banda, ayn mu'cizeyi mmete haber vermiler. Bata Buhar, Mslim,
ktb- sahiha; arkalarndaki asrlara, o mtevatir mu'cize-i kbray
tarkleriyle haber vermiler.



---sh:(M:130) -----
te Hazret-i Cbir tarknda der ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm hutbe okurken, Mescid-i erifte .-.!.denilen kuru
diree dayanp, okurdu. Minber-i erif yapldktan sonra, minbere getii
vakit; direk tahamml edemeyerek, hamile deve gibi ses verip inleyerek
alad. Hazret-i Enes tarknda der ki: Camus gibi alad, mescidi lerzeye
getirdi. Sehl bn-i Sa'd tarknda der: Hem onun alamas zerine,
halklarda alamak oald. Hazret-i beyy bn-il K'b tarknda diyor:
Hem yle alad ki, inikak etti. Dier bir tarkta, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm ferman etti:..!.....!:.
Yani: "Onun mevkiinde okunan zikir ve hutbedeki zikr-i lahnin
iftirakndandr alamas." Dier bir tarkte ferman etmi:
.......-....!...!.:..,!...!,!.!
Yani: "Ben onu kucaklayp teselli vermeseydim, Resulullah'n
iftirakndan kyamete kadar byle alamas devam edecekti." Hazret-i
Breyde tarknda der ki: Ciz' aladktan sonra, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm, elini stne koyup ferman etti:
.....!......_.!L.-!!:...
:.....-..-.....-..:..
:......!.....-!.......
Sonra, o ciz'i dinledi ne sylyor; ciz' syledi, arkadaki adamlar da iitti:
.....:....!.......-!....
Yani: "Cennet'te beni dik ki; benim meyvelerimden Cenab- Hakk'n
sevgili kullar yesin. Hem bir mekn ki, orada beka bulup, rmek
yoktur." Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm ferman etti:
..-.
Sonra ferman





etti:....!.......!...- lm-i Kelm'n byk
imamlarndan mehur Ebu shak- sferan naklediyor ki: Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm direin yanna gitmedi; belki direk onun emriyle,
onun yanna geldi. Sonra emretti, yerine dnd. Hazret-i beyy bn-i
K'b der ki: u hdise-i hrikadan sonra Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm emretti ki: "Direk, minberin altna konulsun." Minberin altna
konuldu, t mescid-i erifin tamiri iin hedmedilinceye kadar. O vakit
Hazret-i beyy bn-i K'b yanna ald, rynceye kadar muhafaza
edildi.
Mehur Hasan- Basr, u hdise-i mu'cizeyi akirdlerine ders
verdii vakit, alard ve derdi ki: "Aa, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'a meyl ve itiyak gsteriyor.. sizler daha ziyade itiyaka, meyle
mstehaksnz." Biz de deriz ki: Evet hem ona itiyak ve meyl ve
muhabbet, onun Snnet-i Seniyesine ve eriat- Garrasna ittiba' iledir.
Bir Nkte-i Mhimme: Eer denilse: Neden Gazve-i Hendek'te
drt avu taamla bin adam doyurmak olan mu'cize-i taamiye ve mbarek
parmaklarndan akan su ile, bin beyz kiiye suyu doyuruncaya kadar
iiren mu'cize-i miye, neden u hanin-i ciz' mu'cizesi gibi aaa ile ok
kesretli tarklerle nakledilmemi? Halbuki o ikisi, bundan daha ziyade bir
cemaatte vuku bulmu...
Elcevab: Zuhur eden mu'cizeler, iki ksmdr. Bir ksm,
nbvveti tasdik ettirmek iin, Hazret-i Peygamber Aleyhissalt
Vesselm elinde izhar ediliyor. Hanin-i ciz' u nevidendir ki, srf
nbvvetin tasdiki iin bir hccet olarak zuhura gelmi ki; m'minlerin
imann ziyadeletirmek ve mnafklar ihlasa ve imana sevketmek ve
kffar imana getirmek iin zahir olmu. Onun iin avam ve havas herkes
onu grd, onun nerine fazla ihtimam edildi. Fakat u mu'cize-i taamiye
ve mu'cize-i miye ise, mu'cizeden ziyade bir keramettir, belki
kerametten ziyade bir ikramdr, belki ikramdan ziyade ihtiyaca binaen bir
ziyafet-i Rahmaniyedir. Onun iin endan dava-y nbvvete delildir ve
mu'cizedir; fakat asl maksad: Ordu a kalm; bir ekirdekten bin
batman hurmay halkettii gibi, Cenab- Hak hazine-i gaybdan bir sa'
taamdan, bin adama ziyafet veriyor. Hem susuz kalm mcahid bir
orduya, kumandan- a'zamn parmaklarndan, b- kevser gibi su akttrp
iiriyor. te u sr iindir ki, mu'cize-i taamiye ve mu'cize-i miyenin her
bir misali, hanin-i ciz' derecesine kmyor. Fakat o iki mu'cizenin
cinsleri ve nevileri klliyet itibariyle, hanin-i ciz' gibi mtevatir ve
kesretlidir. Hem taamn bereketini ve parmaklarndan suyun akmasn
herkes gremiyor, yalnz eserlerini gryor. Direin alamasn ise
herkes iitiyor. Onun iin fazla intiar etti.
---sh:(M:131) -----
---sh:(M:132) -----
Eer denilse: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n her hal
ve hareketini kemal-i ihtimam ile sahabeler muhafaza ederek
nakletmiler. Byle mu'cizat- azme, neden on-yirmi tark ile geliyor?
Yz tark ile gelmeli idi. Hem neden Hazret-i Enes, Cbir, Ebu
Hreyre'den ok geliyor; Hazret-i Ebu Bekir ve mer az rivayet ediyor?
Elcevab: Birinci kkn cevab: Drdnc aretin nc
Esasnda gemi. kinci kkn cevab ise: Naslki insan, bir ilca muhta
olsa, bir tabibe gider; hendese iin mhendise gider, mhendisten
nakleder; mes'ele-i er'iye, mftden haber alnr ve hkeza... yle de,
sahabe iinde ehads-i Nebeviyeyi gelecek asrlara ders vermek iin,
lema-i sahabeden bir ksm, ona manen muvazzaf idiler. Btn
kuvvetleriyle ona alyorlard. Evet Hazret-i Ebu Hreyre btn
hayatn, hadsin hfzna vermi; Hazret-i mer, siyaset lemiyle ve
hilafet-i kbra ile megul imi. Onun iin, ehadsi mmete ders vermek
iin, Ebu Hreyre ve Enes ve Cbir gibi ztlara itimad edip; ondan,
rivayeti az ederdi. Hem madem sddk, sadk, sadk ve musaddak bir
sahabenin mehur bir namdar, bir tark ile bir hdiseyi haber verse; yeter
denilir, bakasnn nakline ihtiya da kalmaz. Onun iin baz mhim
hdiseler, iki- tark ile geliyor.
ONBRNC ARET: Onuncu aret, naslki ecer taifesindeki
mu'cize-i Nebeviyeyi gsterdi. Onbirinci aret dahi, cemadatta ta ve
da taifesinin mu'cize-i Nebeviyeyi gsterdiklerine iaret edecek. te biz
de, o ok kesretli misallerinden yedi-sekiz misali zikredeceiz:
Birinci Misal: Allme-i Marib Hazret-i Kad-y yaz, ifa-i
erif'inde ulv bir senedle ve Buhar sahibi gibi mhim imamlardan nakl-
i sahih ile haber veriyorlar ki: Hdim-i Nebev Hazret-i bn-i Mes'ud der
ki: "Biz, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n yannda taam yerken,
taamn tesbihlerini iitiyorduk."
kinci Misal: Nakl-i sahih ile, Enes ve Ebu Zerr'den ktb-
sahiha haber veriyorlar ki: Hazret-i Enes (hdim-i Nebev) demi ki:
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n yannda idik. Avucuna kk
talar ald, mbarek elinde tesbih etmeye baladlar. Sonra Ebu Bekir-is
Sddk'n eline koydu, yine tesbih ettiler. Ebu Zerr-i Gffar tarknda der
ki: Sonra Hazret-i mer'in eline koydu, yine tesbih ettiler. Sonra ald
yere koydu, sustular. Sonra yine ald, Hazret-i Osman'n eline koydu,
yine tesbihe baladlar. Sonra Hazret-i Enes ve Ebu Zerr diyorlar ki:
"Ellerimize koydu, sustular."
nc Misal: Hazret-i Ali ve Hazret-i Cbir ve Hazret-i


---sh:(M:133) -----
ie-i Sddka'dan nakl-i sahih ile sabittir ki: Da, ta, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'a "Esselm aleyke ya Resulallah" diyorlard.
Hazret-i Ali'nin tarknda diyor ki: Bidayet-i nbvvette, navahi-i
Mekke'de, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm ile beraber
gezdiimizde, aa ve taa rastgeldiimiz vakit, "Esselm aleyke y
Resulallah" diyorlard. Hazret-i Cbir, tarknda der ki: Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm ta ve aaca rastgeldii vakit, ona secde
ediyordular; yani inkyad edip, "Esselm aleyke y Resulallah"
diyordular. Cbir'in bir rivayetinde, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm ferman etmi:
..,.....--.....
Bazlar demiler ki: O, Hacer-l Esved'e iarettir. Hazret-i ie'nin
tarknda demi: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm ferman etmi:
.--.....-!...!.............!
..........!...-..
Drdnc Misal: Nakl-i sahih ile Hazret-i Abbas'tan haber
veriyorlar ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm, Abbas' ve drt
olunu (Abdullah, Ubeydullah, Fazl, Kusem) beraber, mlet denilen bir
perde altna alarak, zerlerine rtt. Dedi:
................
..,.._.....!.,....
deyip, dua etti. Birden evin dam ve kaps ve duvarlar, "mn, mn"
diyerek duaya itirak ettiler.
Beinci Misal: Bata Buhar, bn-i Hibban, Davud, Tirmiz gibi
ktb- sahiha mttefikan Hazret-i Enes'ten, Ebu Hreyre'den, Osman-
Zinnureyn'den, Aere-i Mbeere'den Said bn-i Zeyd'den haber









---sh:(M:134) -----
veriyorlar ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm, Ebu Bekir-is
Sddk, mer-l Faruk ve Osman- Zinnureyn ile Uhud Da'nn bana
ktlar. Cebel-i Uhud ya onlarn mehabetlerinden veya kendi srur ve
sevincinden lerzeye geldi, kmldand. Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm ferman etti ki:
..................-....
u hads, Hazret-i mer ve Osman ehid olacaklarna bir ihbar-
gaybdir. u misalin tetimmesi olarak nakledilmi ki: Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm Mekke'den hicret ettii ve kffarlar takibe
ktklar vakit, Sebir namndaki daa ktlar. Sebir dedi: "Ya
Resulallah, benden ininiz! Korkarm, benim stmde sizi vururlarsa,
Allah beni tazib eder. Onun iin korkarm." Cebel-i Hira ard:
!.... "Bana gel." Bu sr iindir ki, ehl-i kalb, Sebir'de havf
ve Hira'da da emniyeti hissederler. Bu misalden anlalr ki: O koca
dalar, birer mstakil abddir, msebbihtir ve vazifedardrlar. Peygamber
Aleyhissalt Vesselm' tanr ve severler; babo deillerdir.
Altnc Misal: Nakl-i sahih ile Abdullah bn-i mer'den haber
veriyorlar ki, demi: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm minberde
hutbe okurken
....!.......-......-.....
........L.... .!.
yetini okudu. Ve dedi:
.-..!...:!....-!....-!.........,L-...-!
dedii vakit, minber yle sarsld ve yle lerzeye geldi ve titredi, korktuk
ki; Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm' drecek bir derecede
salland.
Yedinci Misal: Nakl-i sahih ile, Habr-l mme ve Tercman-l
Kur'an olan Hazret-i bn-i Abbas ve hdim-i Nebev ve lema-i azme-i






---sh:(M:135) -----
sahabeden olan bn-i Mes'ud'dan haber veriyorlar ki, demiler: Feth-i
Mekke gnnde, K'be ve etrafnda, tata rasasla mhlanm yz altm
sanem vard. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm elinde kavse benzer
bir denekle, o sanemlere birer birer iaret ederek
.......!....!.-!..
deyip, hangisine iaret etti, yere dt. Sanemin yzne iaret ettiyse,
arkasna der; arkasna iaret ettiyse, yzstne der ve hkeza..
sanemler yere yuvarlandlar.
Sekizinci Misal: Mehur Buheyra-y Rahib'in mehur kssasdr
ki: Nbvvetten evvel, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm, amucas
Ebu Talib ve bir ksm Kurey ile beraber, am tarafna ticarete
gidiyorlar. Buheyra-y Rahib'in Kilisesi civarna geldikleri vakit
oturdular. nsanlar ile ihtilat etmeyen mnzevi Buheyra-y Rahib birden
kageldi. Kafile iinde Muhammed-l Emin'i (A.S.M) grd. Kafileye
dedi: "u Seyyid-l lemn'dir ve peygamber olacaktr." Kureyler
dediler: "Neden biliyorsun?" Mbarek rahib dedi ki: Siz gelirken baktm
ki, havada stnzde bir para bulut vard. Siz otururken, u Muhammed-
l Emin (A.S.M.) tarafna bulut meyletti, glge yapt. Hem gryordum
ki: Ta, aa ona secde eder gibi bir vaziyet grdm. Bu ise, nebilere
yaplr.
te bu sekiz misal gibi, belki seksen misal var. Bu sekiz misal
birletirilse; yle kopmaz bir zincir olur ki, hibir bhe onu koparamaz
ve sarsamaz. u cins mu'cize umumiyeti itibariyle, yani cemadatn dava-
y nbvvete delil olarak konumalar, manev tevatr hkmnde yakni
ve kat'iyyeti ifade eder. Herbir misal, mecmuun kuvvetinden, kendi
kuvvetinden fazla bir kuvvet daha alr. Evet zaf bir direk, kuvvetli
direklerle omuz omuza geldii vakit, muhkemleir. Zaf, kuvvetsiz bir
adam, asker olup orduya girse; yle kuvvetleir ki, bin adama meydan
okur.
ONKNC ARET: Onbirinci aretle alkadar olan misal,
fakat gayet mhim misallerdir.
Birinci misal:
.:!...........
nass- kat'siyle ve ehl-i tahkik umum mfessirlerin tahkikiyle ve umum
ehl-i hadsin ihbaryla, Gazve-i Bedir'de, u yet haber veriyor ki; Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm bir avu toprak ile kk talar ald,
kffar
---sh:(M:136) -----
ordusunun yzne att, ...!..dedi. ...!..kelimesi
bir kelm iken, onlarn herbirinin kulana gitmesi gibi; o bir avu toprak
dahi, herbir kfirin gzne gitti. Herbiri kendi gz ile megul olup,
hcumda iken birden katlar.
Hem Gazve-i Huneyn'de, bata mam- Mslim olarak ehl-i hads
haber veriyorlar ki: Gazve-i Huneyn'de -Bedir gibi- kffar, iddetle
hcum ederken, yine bir avu toprak atp, ...!..diyerek,
herbirinin kulana bir ...!..kelimesi girdii gibi; biiznillah,
herbirinin yzne bir avu toprak gitti. Gzleriyle megul olup, katlar.
te Bedir'de ve Huneyn'deki hrika olan u hdise, esbab- di ve kudret-
i beer dhilinde olmadndan, Kur'an- Mu'ciz-l Beyan
.:!........... ferman eder. yani "O hdise,
kudret-i beer haricindedir. Kuvve-i beeriye ile deil; belki fevkalde bir
surette, kudret-i lahiye ile olmutur."
kinci Misal: Bata Buhar, Mslim, ktb- sahiha haber
veriyorlar ki: Gazve-i Hayber'de bir Yahudi kadn, bir keiyi biryan
yapp piirmi, gayet messir bir zehir ile zehirlemi. Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'a gndermi. Sahabeler yemeye baladlar.
Birden ferman etti: ...........-...,:....-Yani,
piirilen kei bana der ki: "Ben zehirliyim" diye haber veriyor. Herkes
elini ekti. Fakat o iddetli zehirin tesirinden, Bir bn-il Berra', ald bir
tek lokmadan vefat etti. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm, o
Zeyneb ismindeki kadn ard. Ferman etti: "Neden byle yaptn?" O
menhuse dedi: "Eer peygamber isen, sana zarar vermeyecek; eer
padiah isen, insanlar senden kurtarmak iin yaptm." Baz rivayette onu
ldrtmemi, baz tarkte ldrtm. Ehl-i tahkik demi ki: Kendi
ldrtmemi; fakat Bir'in veresesine verilmi, onlar ldrmler. u
vak'a-i acibedeki vech-i i'caz gsterecek iki- noktay dinle:
Birincisi: Bir rivayette var ki, o keinin kolu haber verdii vakit,
baz sahabeler de iittiler.




---sh:(M:137) -----
kincisi: Hem bir rivayette vardr ki, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm haber verdikten sonra dedi: "Bismillah deyiniz, ondan sonra
yiyiniz. Zehir daha tesir etmeyecektir." u rivayeti endan bn-i Hacer-i
Askalan kabul etmemi, fakat bakalar kabul etmiler.
ncs: Hem dessas Yahudiler, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'a ve mukarrebn-i Sahabeye birden darbe vurmak istedikleri
halde, birden gaibden haber verilmi gibi, hdisenin inkiaf ve
desiselerinin akm kalmas ve o ihbarn ifade ettii vaka doru kmas
ve hibir vakit sahabeleri nazarnda mtehalif bir haberi grlmeyen Zt-
Ahmediyenin "u keinin kolu bana sylyor" demesi; herkesin
kulayla o keiden, o sz iitmesi kadar kanaat- kat'iyyeleri olmu.
nc Misal: Hazret-i Musa Aleyhisselm'n "yed-i beyza" ve
"as" mu'cizesine nazire olarak, hdisede bir mu'cize-i Ahmediye:
Birincisi: Hazret-i mam- Ahmed bn-i Hanbel, Eb Said-il
Hudr'den tahric ve tashih eder ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm
Katade bn-i Nu'man'a karanlkl, yamurlu bir gecede bir denek verir
ve ferman eder ki: "Sana lmba gibi, onar arn her tarafta k verecek.
Evine gittiin zaman, bir siyah ahs glge greceksin. O, eytandr. Onu
hanenden kar, tardet." Katade denei alr, gider. Yed-i beyza gibi k
verir. Evine gider; o siyah ahs grr, tardeder.
kincisi: Bir menba'- garaib olan Gazve-i Kbra-y Bedir'de,
Ukkae bn-il Mihsan-il Esed'nin mriklerle drken klnc krld.
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm ona klncna mukabil kalnca bir
denek verdi. Dedi: "Bununla harbet." Birden denek, biiznillah uzun,
beyaz bir kln oldu. Onunla harbetti. Hayat mikdarnca, t Yemame
Harbi'nde ehid oluncaya kadar boynunda tad. u hdise kat'dir.
nki Ukkae btn hayatnda onunla iftihar etmi ve o kln "El-Avn"
namyla mehur olmu. te Hazret-i Ukkae'nin iftihar ve klncn Avn
namyla, klnlarn fevkinde itihar, u hdisenin iki hccetidir.
ncs: bn-i Abd-il Berr gibi bir allme-i asr ve ehl-i
tahkikin byklerinden nakl ve tashih ediyorlar ki: Gazve-i Uhud'da
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n halazadesi olan Abdullah bn-i
Cah harbederken klnc krld. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm
ona bir denek verdi. O denek, onun elinde bir kln oldu. Onun ile
harbetti. O eser-i mu'cize olan kln, bki kald. Mehur bn-i Seyyid-in
Nas siyerinde haber veriyor ki: Bir zaman sonra, Abdullah o klnc
Bugay- Trk namnda bir adama, ikiyz liraya satt. te bu iki kln



---sh:(M:138) -----
as-y Musa gibi birer mu'cizedir. Fakat as-y Musa, vefat- Musa'dan
sonra vech-i i'caz kalmad. Fakat unlar bki kaldlar.
ONNC ARET: Mu'cizat- Ahmediye Aleyhissalt
Vesselm'n hem mtevatir, hem misalleri pek ok bir nev'i dahi; hastalar
ve yarallar nefes-i mbarekiyle ifa bulmalardr. u nevi mu'cize-i
Ahmediye (Aleyhissalt Vesselm); nev'i itibariyle manev
mtevatirdir. Cz'iyatlar, bir ksm dahi manev mtevatir hkmndedir.
Dier ksm hd ise de, ilm-i hadsin mdakkik imamlar tashih ve
tahric ettikleri iin, kanaat- ilmiye verir. Biz de pek ok misallerinden,
birka misalini zikredeceiz:
Birinci Misal: Allme-i Marib Kad-y Iyaz, ifa-i erif'inde,
ulv bir an'ane ile ve mteaddid tarklerle, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n hdimi ve bir kumandan ve Hazret-i mer'in zamannda
ordu-yu slmn ba kumandan ve ran'n ftihi ve Aere-i
Mbeere'den olan Hazret-i Sa'd bn-i Eb Vakkas diyor:
Gazve-i Uhud'da ben Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n
yannda idim. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm, o gn kavsi
krlncaya kadar kffara oklar att. Sonra bana oklar veriyordu. "At!"
diyordu. Nasl'sz, yani okun umasna yardm eden kanatlar olmayan
oklar verirdi. Ve bana emrederdi: "At!" Ben de atardm. Kanatl oklar
gibi uard, kffarn cesedine yerleirdi. O halde iken, Katade bn-i
Nu'man'n gzne bir ok isabet etmi, gzn karp, gznn hadekas
yznn stne indi. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm mbarek,
ifal eliyle onun gzn alp, eski yuvasna yerletirip, iki gznden en
gzeli olarak, hibir ey olmam gibi ifa buldu. u vaka ok itihar
etmi. Hatt Katade'nin bir hafidi, mer bn-i Abd-il Aziz'in yanna
geldii vakit, kendini yle tarif etmi: "Ben yle bir ztn hafidiyim ki:
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm onun km gzn yerine
koyup, birden ifa buldu. En gzel gz o olmu." diye, nazm suretinde
(Haiye) Hazret-i mer'e sylemi; onun ile kendini tanttrm. Hem
nakl-i sahih ile haber verilmi ki: Mehur Eb Katade'nin, Yevm-i
Zkarad denilen gazvede, bir ok mbarek yzne isabet etmi. Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm, mbarek eliyle meshetmi. Eb Katade
der ki: "Kat'iyyen ve asl ne acsn ve ne de cerahatini grmedim.

(Haiye):
..!.-.L..!.:.......-!...!.._.!..
....-........-...............-

---sh:(M:139) -----
kinci Misal: Buhar ve Mslim, ktb- sahiha haber veriyorlar
ki: Gazve-i Hayber'de, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm Aliyy-i
Haydar'yi bayraktar tayin ettii halde, Ali'nin gzleri hastalktan ok
aryordu. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm tiryak gibi tkrn
gzne srd dakikada, ifa bularak hibir ey kalmad. Sabahleyin
Hayber Kal'asnn pek ar demir kapsn ekip, elinde kalkan gibi tutup,
Kal'a-i Hayber'i fethetti. Hem o vakada, Seleme bn-i Ekva'n bacana
kln vurulmu, yarlm. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm ona
nefes edip, birden aya ifa bulmu.
nc Misal: Bata Nesa olarak erbab- Siyer, Osman bn-i
Huneyf'ten haber veriyorlar ki: Osman diyor ki: Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n yanna bir a'ma geldi, dedi: "Benim
gzlerimin almas iin dua et." Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm
ona ferman etti:
.....,..!....-.,.....L..
. ..-....-.!....-.....!..
-.,..!_....::..!..
O gitti yle yapt, geldi. Gz alm, gzel gryormu, grdk.
Drdnc Misal: Byk bir imam olan bn-i Vehb haber veriyor
ki: Gazve-i Bedr'in ondrt ehidinden birisi olan Muavviz bn-i Afra',
Ebu Cehil ile drken; Ebu Cehil-i Lan, o kahramann bir elini
kesmi. O da teki eliyle elini tutup, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n yanna gelmi. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm onun
elini yine yerine yaptrd, tkrn ona srd; birden ifa buldu.
Yine harbe gitti, ehid oluncaya kadar harbetti. Hem yine mam- Celil
bn-i Vehb haber veriyor ki: O gazvede Hubeyb bn-i Yesaf'n omuz
bana bir kln vurulmu ki, bir akk ayrlm gibi dehetli bir yara
alm. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm onun kolunu omuzuna
eliyle yaptrm, nefes etmi; ifa bulmu. te u iki vaka, endan
hddir ve haber-i vhiddir; fakat bn-i Vehb gibi bir imam tashih etse,
Gazve-i Bedir gibi bir menba'- mu'cizat olan bir gazvede olsa, hem bu
iki vakay andracak ok misaller bulunsa; elbette u iki vaka, kat' ve
vaki'dir denilebilir.
te ehads-i sahiha ile sbut bulan belki bin misal var ki, Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n mbarek eli ona ifa olmu.



Bu Para Altun Ve Elmas le
Yazlsa Liyakat Var


Evet sbkan bahsi gemi: Avucunda kk talarn zikir
ve tesbih etmesi; .......... srryla ayn avucunda,
kck ta ve toprak, dmana top ve glle hkmnde onlar
inhizama sevketmesi; ...!:.. nass ile ayn avucunun
parmayla Kamer'i iki para etmesi; ve ayn el, eme gibi on
parmandan suyun akmas ve bir orduya iirmesi; ve ayn el,
hastalara ve yarallara ifa olmas, elbette o mbarek el, ne kadar
hrika bir mu'cize-i kudret-i lahiye olduunu gsterir. Gya
ahbab iinde o elin avucu kk bir zikirhane-i Sbhandir ki,
kck talar dahi iine girse, zikir ve tesbih ederler. Ve a'daya
kar kck bir cephane-i Rabbandir ki; iine ta ve toprak
girse, glle ve bomba olur. Ve yarallar ve hastalara kar kck
bir eczahane-i Rahmandir ki, hangi derde temas etse derman olur.
Ve celal ile kalkt vakit, Kamer'i paralayp Kab- Kavseyn
eklini verir; ve cemal ile dnd vakit, b- kevser aktan on
musluklu bir eme-i rahmet hkmne girer. Acaba byle bir ztn
bir tek eli, byle acib mu'cizata mazhar ve medar olsa; o ztn
Hlk- Kinat yannda ne kadar makbul olduu ve davasnda ne
kadar sadk bulunduu ve o el ile biat edenler, ne kadar bahtiyar
olacaklar, bedahet derecesinde anlalmaz m?..


---sh:(M:141) -----
Bir Sual: Deniliyor ki: Sen ok eylere mtevatir dersin, halbuki
biz onlarn ounu yeni iitiyoruz. Mtevatir birey byle gizli kalmaz?
Elcevab: lema-i eriat yannda ok mtevatir ve bedih eyler
var ki, onlardan olmayana gre mehuldr. Ehl-i hads yannda da ok
mtevatir var, sairlerin yannda hd de olmuyor ve hkeza... Her fennin
ehl-i ihtisas, o fenne gre bedihiyat, nazariyat beyan edilir. Umum halk
ise, o fennin ehl-i ihtisasna itimad eder, teslim olur veya iine girer,
grr. imdi haber verdiimiz hakik mtevatir veya manev mtevatir
veya tevatr hkmnde kat'iyyeti ifade eden vakalar, hem ehl-i hads,
hem ehl-i eriat, hem ehl-i Uslddin, hem ekser tabakat- lemada
hkmn yle gstermi. Gaflette bulunan avam veya gzn kapayan
ndanlar bilmezlerse, kabahat onlara aittir.
Beinci Misal: mam- Bagav tahrici ve tashihi ile haber veriyor
ki: Aliyy-ibn-il Hakem'in Gazve-i Hendek'te kffarn darbesiyle aya
krld. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm meshetti. Dakikasnda
yle ifa buldu ki, atndan inmedi.
Altnc Misal: Bata mam- Beyhak, ehl-i hads haber veriyorlar
ki: mam- Ali gayet hasta idi. Izdrabndan kendi kendine dua edip
inliyordu. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm geldi, dedi:
.,..!
Ve ayayla Hazret-i Ali'ye dokundu, "Kalk!" dedi. Birden ifa buldu.
mam- Ali der ki: "Ondan sonra o hastal hi grmedim."
Yedinci Misal: rehbil-el Cuhf'nin mehur kssasdr ki:
Avucunda etten bir ur vard ki, klnc ve atn dizginini tutamyordu.
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm avucundaki uru meshetti ve
mbarek eliyle odu. O urdan hibir eser kalmad.
Sekizinci Misal: Alt ocuun herbiri ayr ayr birer mu'cize-i
Ahmediyeye mazhar oldu.
Birincisi: bn-i Eb eybe (muhakkik-i kmil ve muhaddis-i
mehur) haber veriyor ki: Bir kadn bir ocuu, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n yanna getirdi. O ocukta bir bela vard,
konumuyordu, aptal idi. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm bir su
ile mazmaza etti, elini ykad. O suyu kadna verdi, ocua iirsin ferman
etti. ocuk o suyu itikten sonra, hastalndan ve belasndan bir ey
kalmad. yle bir akl ve kemal sahibi oldu ki, ukal-y nsn fevkine
kt.
kincisi: Nakl-i sahih ile, Hazret-i bn-i Abbas demi ki: Resul-i
Ekrem
---sh:(M:142) -----
Aleyhissalt Vesselm'a mecnun bir ocuk getirildi. Mbarek elini onun
gsne koydu; birden ocuk istifra' etti. inden kk hyar kadar siyah
bir ey kt, ocuk ifa bulup gitti.
ncs: mam- Beyhak ve Nesa nakl-i sahih ile haber
veriyorlar ki: Muhammed bn-i Htib isminde bir ocuun koluna
kaynayan tencere dklm, btn kolunu yakm. Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm meshedip tkrn srd, dakikasnda ifa
buldu.
Drdncs: Bym fakat lisan yok, byke bir ocuk
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n yanna geldi. ocua ferman
etmi: "Ben kimim?" Hi konumayan dilsiz ocuk,
....deyip tekellme balam.
Beinci ocuk: lem-i yakazada Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'la mkerrer surette merref olan Celaleddin-i Syut ve asrn
imam tahric ve tashih ile Mbarek-l Yemame ismiyle mehur bir zt,
daha yeni dnyaya geldii vakit, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n yanna getirmiler. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm
ona mteveccih olmu. ocuk tekellme balam,
......
demi. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm "Brekllah" demi.
ocuk ondan sonra byynceye kadar daha konumam. O ocuk, bu
mu'cize-i Ahmediyeye ve "Brekllah" dua-y Nebevsine mazhar
olduundan, "Mbarek-l Yemame" ismiyle hret bulmu.
Altnc ocuk: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm namaz
klarken, hrn bir ocuk, namazn kat'edip getiinden, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm
...L,..!
demi. Ondan sonra ocuk daha yrmemi yle kalm, hrnlnn
cezasn bulmu.
Yedinci ocuk: ocuk tabiatnda haysz bir kadn, Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm yemek yerken lokma istemi, vermi.
Demi: "Yok, senin azndakini istiyorum." Onu da vermi. O gayet
haysz kadn, o lokmay yedikten sonra, en hayl kadn ve Medine
kadnlarnn fevkinde bir hay sahibi oldu.
te bu sekiz misal gibi, seksen deil, belki sekizyz misalleri var.
ou ktb- Siyer ve ehadste beyan edilmitir. Evet Resul-i Ekrem
---sh:(M:143) -----
Aleyhissalt Vesselm'n mbarek eli Hakm-i Lokman'n bir
eczahanesi gibi ve tkr Hazret-i Hzr'n b- hayat emesi gibi ve
nefesi Hazret-i sa Aleyhisselm'n nefesi gibi meded-res ve ifa-resan
olsa ve nev'-i beer ok musibet ve belalara giriftar olsa; elbette Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm'a hadsiz mracaatlar olmu. Hastalar,
ocuklar, mecnunlar pek kesretli gelmiler, cmlesi ifa bulup gitmiler.
Hatt krk defa hacceden ve krk sene sabah namazn yats abdestiyle
klan, Tbinin azm imamlarndan ve ok sahabelerle gren, Taus
denilen Ebu Abdurrahman-il Yeman, kat'iyyen haber verir ve hkmeder
ve demi ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'a ne kadar mecnun
gelmise, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm sinesine elini koymu
ise, kat'iyyen ifa bulmutur; ifa bulmayan kalmam.
te Asr- Saadete yetimi byle bir imam, byle kat' ve kll
hkmetmise; elbette ona gelen hibir hasta kalmam ki, ill ifa
bulmu. Madem ifa bulmu, elbette mracaatlar binler olacaktr.
ONDRDNC ARET: Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n enva'- mu'cizatndan bir nev'-i azmi, duasyla zahir olan
hrikalardr. Evet u nevi, kat' ve hakik mtevatirdir. Cz'iyat ve
misalleri o kadar oktur ki, hesab edilmez. Misallerin oklar var ki, onlar
da mtevatir derecesine kmlar. Belki tevatre yakn mehur olmular.
Bir ksmn yle imamlar nakletmi ki, mehur mtevatir gibi, kat'iyyeti
ifade eder. Biz u pek ok misallerinden, tevatre yakn ve mehur
derecesinde mnteir baz misalleri, nmune olarak ve her misalinde
birka cz'iyatn zikredeceiz:
Birinci Misal: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n yamur
duas, tevatr derecesinde ve ok defa tekrar ile, daima sr'atle kabul
olmas, bata mam- Buhar ve mam- Mslim, eimme-i hads
nakletmiler. Hatt baz defa minber-i erif stnde, yamur duas iin
elini kaldrp, indirmeden yam. Sbkan zikrettiimiz gibi, bir-iki defa
ordu susuz kald vakit bulut geliyordu, yamur veriyordu. Hatt
nbvvetten evvel, cedd-i Nebi Abdlmuttalib, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n kklk zamannda mbarek yzyle
yamur duasna giderdi. Onun yz hrmetine gelirdi ki; o hdise,
Abdlmuttalib'in bir iiri ile itihar bulmu. Hem vefat- Nebevden
sonra, Hazret-i mer, Hazret-i Abbas' vesile yapp demi: "Y Rab! Bu
senin habibinin amucasdr. Onun yz hrmetine yamur ver." Yamur
gelmi.
Hem mam- Buhar ve Mslim haber veriyorlar ki: Yamur iin
dua taleb edildi. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm dua etti. Yamur
---sh:(M:144) -----
yle geldi ki, mecbur oldular: "Aman dua et, kesilsin." Dua etti, birden
kesildi.
kinci Misal: Tevatre yakn mehurdur ki: Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm, sahabe ve imana gelenler daha krka vsl
olmadan ve gizli ibadet etmekte iken dua etti:
..:.!...-...L-!..-.....,..!
Bir-iki gn sonra, Hazret-i mer bn-il Hattab imana geldi ve slmiyeti
iln ve i'zaz etmeye vesile oldu. "Faruk" nvan- lsini ald.
nc Misal: Baz sahabe-i gzine, ayr ayr maksadlar iin dua
etmi. Duas yle parlak bir surette kabul olmu ki, o keramet-i duaiye,
mu'cize derecesine km. Ezcmle, bata Buhar ve Mslim haber
veriyorlar ki: bn-i Abbas'a yle dua etmi:
.....!......!..,..!Duas yle makbul olmu ki;
bn-i Abbas, Tercman-l Kur'an nvan- zann ve Habr-l mme,
yani allme-i mmet rtbe-i lsini kazanm. Hatt ok gen iken,
Hazret-i mer, onu lema ve kudema-y sahabe meclisine alyordu.
Hem bata mam- Buhar, ehl-i ktb- sahiha haber veriyorlar
ki: Enes'in vlidesi, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'a niyaz etmi
ki: "Senin hdimin olan Enes'in evld ve mal hakknda bereket ile dua
et." O da dua etmi:
..L....!:....!..!....,..!
demi. Hazret-i Enes hir mrnde kasem ile iln ediyor ki: "Ben kendi
elimle yz evldm defnetmiim. Benim malm ve servetim itibariyle de,
hibirisi benim gibi mes'ud yaamam. Benim malm gryorsunuz ki
pek oktur. Bunlar, btn dua-y Nebeviyenin bereketindendir."
Hem bata mam- Beyhak, ehl-i hads haber veriyorlar ki:
Aere-i Mbeere'den Abdurrahman Bin Avf'a, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm kesret-i mal ve bereketle dua etmi. O duann
bereketiyle o kadar servet kazanm ki, bir defa yedi yz deveyi
ykleriyle beraber "fsebilillah" tasadduk etmi. te dua-y Nebeviyenin
bereketine baknz, "Brekllah" deyiniz.
Hem mam- Buhar bata olarak rviler naklediyorlar ki: Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm, Urve bn-i Eb Ca'de'ye ticarette kr ve
kazan iin bereketle dua etmi. Urve diyor ki: Ben baz Kfe arsnda


---sh:(M:145) -----
duruyordum, bir gnde krkbin kazanyordum, sonra evime dnyordum.
mam- Buhar der ki: "Topra da eline alsa, onda bir kazan bulurdu."
Hem Abdullah bn-i Cafer'e, kesret-i mal ve bereket iin dua
etmi. Hazret-i Abdullah bn-i Cafer, o derece servet kazanm ki, o
asrda hretgr olmu. O bereket-i dua-y Nebev ile hasl olan serveti
kadar, sehavetle de itihar etmi. Bu neviden ok misaller var. Nmune
iin bu drt misalle iktifa ediyoruz.
Hem bata mam- Tirmiz, haber veriyor ki: Sa'd bn-i Eb
Vakkas iin Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm dua etmi:
....,..!
demi. Sa'd'n duasnn kabul iin dua etmi. O asrda, Sa'd'n
bedduasndan herkes korkuyordu. Duasnn kabul de hret buldu.
Hem mehur Ebu Katade'ye ferman etmi:
..:...-!:.,..!...~.
diye, gen kalmasna dua etmi. Ebu Katade yetmi yanda vefat ettii
vakit onbe yanda bir gen gibi olduu, nakl-i sahih ile hret bulmu.
Hem mehur ir Nbiga'nn kssa-i mehuresidir ki, Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n yannda bir iirini okumu. u fkra:
..L..!._.................-.....!..-.
Yani: "erefimiz ge kt, biz daha stne kmak istiyoruz!" Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm, mlatafe suretinde ferman etti:
.!....!Dedi: .....-!!
Yani: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm latife olarak dedi: "Gkten
br tarafa nereyi istiyorsun ki, iirinde oray niyet ediyorsun?" Nbiga
dedi: "Gklerin fevkinde Cennet'e gitmek istiyoruz." Sonra bir manidar
iirini daha okudu. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm dua etti:
:.....
Yani, "Senin azn bozulmasn." te o dua-y Nebevnin bereketiyle, o
Nbiga yzyirmi yanda bir dii noksan olmad.





---sh:(M:146) -----
Hatt baz bir dii dt vakit, yerine bir daha geliyordu.
Hem nakl-i sahih ile mam- Ali iin dua etmi ki:
..!..-!.,..!
Yani: "Ya Rab! Souk ve scan zahmetini ona gsterme." te u dua
bereketiyle, mam- Ali kta yaz libasn giyerdi, yazda k libasn
giyerdi. Der idi ki: O duann bereketiyle hibir souk ve scan
zahmetini ekmiyorum.
Hem Hazret-i Fatma iin dua etmi:
..--.,..!
Yani: "Alk elemini ona verme." Hazret-i Fatma der ki: "O duadan
sonra alk elemini grmedim."
Hem Tufeyl bn-i Amr, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'dan bir mu'cize istedi ki, gtrp kavmine gstersin. Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm,
!..,..!
demi. ki gz ortasnda bir nur zuhur etmi. Sonra denei ucuna
naklolmu. Bunun ile "Zinnur" diye itihar bulmu. te bu vakalar,
ehads-i mehuredendir ki, kat'iyyet peyda etmiler.
Hem Ebu Hreyre, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'a
ekva etmi ki, "Nisyan bana rz oluyor." Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm ferman etmi, bir mendil eklinde bir ey am. Sonra
mbarek avucu ile gaibden birey alr gibi, yle avucunu oraya
boaltm. ki- defa yle yaparak Ebu Hreyre'ye demi: "imdi
mendili topla." Toplam. Bu srr- manev-i dua-y Nebev ile Ebu
Hreyre kasem eder ki: "Ondan sonra hibir ey unutmadm." te bu
vakalar, ehads-i mehuredendirler.
Drdnc Misal: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n
bedduasna mazhar olmu birka vakay beyan ederiz:
Birincisi: Perviz denilen Fars padiah, name-i Nebeviyeyi
yrtm. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'a haber geldi. yle
beddua etti: ..,..! "Y Rab! Nasl mektubumu paralad, sen de
onu ve onun mlkn para para et." te u bedduann tesiriyledir ki; o
Kisra Perviz'in olu irveyh, haner ile onu paralad. Sa'd bn-i Eb
Vakkas da, saltanatn para para etti. Sasaniye Devleti'nin hibir yerde

---sh:(M:147) -----
evketi kalmad. Fakat Kayser ve sair melikler, name-i Nebeviyeye
hrmet ettikleri iin, mahvolmadlar.
kincisi: Tevatre yakn mehurdur ve yt- Kur'aniye iaret
ediyor ki: Bidayet-i slmda Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm
Mescid-l Haram'da namaz klarken; resa-y Kurey toplandlar, ona
kar gayet bed bir muamele ettiler. O da, o vakit onlara beddua etti. bn-i
Mes'ud der ki: Kasem ederim, o bed muameleyi yapan ve onun
bedduasna mazhar olanlarn, Gazve-i Bedir'de birer birer lelerini
grdm.
ncs: Mudariye denilen Arabn byk bir kabilesi,
Peygamber Aleyhissalt Vesselm' tekzib ettikleri iin, onlara kaht ile
beddua etti. Yamur kesildi, kaht u gal bagsterdi. Sonra Mudariye
kavminden olan Kabile-i Kurey, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'a iltimas ettiler. Dua etti; yamur geldi, kahtlk kalkt. Bu vaka
tevatr derecesinde mehurdur.
Beinci Misal: Husus adamlara bedduasnn dehetli kabuldr.
Bunun ok misalleri var. Kat' misali nmune olarak beyan ederiz:
Birincisi: Utbe bn-i Eb Leheb hakknda yle beddua etti:
........L..,..!
Yani: "Y Rab! Ona bir itini musallat et." Sonra Utbe sefere giderken, bir
arslan gelip, kafile iinde onu arayp bulmu, paralam. u vaka
mehurdur. Eimme-i hads, nakl ve tashih etmiler.
kincisi: Muhallim bn-i Csame'dir ki, mir bn-i Azbat' gadr
ile katletmiti. Halbuki mir'i Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm
onu cihad ve harb iin kumandan edip, bir blk ile gndermiti.
Muhallim de beraberdi. Bu gadrin haberi, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'a yetitii vakit hiddet etmi.
,.-.!..-.,..!
diye beddua buyurmu. Yedi gn sonra o Muhallim ld. Kabre
koydular, kabir darya att. Ka defa koydularsa yer kabul etmedi.
Sonra mecbur oldular; iki ta ortasnda muhkemce bir duvar yaplm, o
surette yer altnda setredilmi.
ncs: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm gryordu bir
adam sol eliyle yemek yer. Ferman etmi:
...... "Sa

---sh:(M:148) -----
elinle ye." demi. O adam demi: ..L... "Sa elimle
yapamyorum." Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm demi:
.-L...diye beddua etmi. "Kaldramayacaksn." te ondan sonra
o adam sa elini hi kaldramam.
Altnc Misal: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n hem
duas, hem temasndan zuhur eden pek ok hrikalarndan, kat'iyyet
kesbetmi birka hdiseyi zikredeceiz:
Birincisi: Hazret-i Hlid bn-i Velid'e (Seyfullah'a) birka san
verip, nusretine dua etmi. Hazret-i Hlid, o salar klhnda hfzetmi.
te o sa ve duann bereketi hrmetine, hibir harbe girmemi ill
muzaffer km.
kincisi: Selman- Faris, evvelce Yahudilerin abdi imi. Onun
seyyidleri, onu zad etmek iin ok eyler istediler. "yz hurma
fidann dikip meyve verdikten sonra, krk okyye altun vermekle zad
edilirsin" dediler. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'a geldi, beyan-
hl etti. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm kendi eliyle, Medine
civarnda yz fidan dikti. Yalnz bir tanesini bakas dikti. O sene
zarfnda, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n diktii btn fidanlar
meyve verdi. Yalnz bir tek bakas dikmiti, o tek meyve vermedi.
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm onu kard, yeniden dikti. O da
meyve verdi. Hem tavuk yumurtas kadar bir altunu, aznn tkrn
ona srd, dua etti, Selman'a verdi. Dedi: "Git Yahudilere ver." Selman-
Faris gidip o altundan krk okyyeyi onlara verdi; o tavuk yumurtas
kadar olan altun, eskisi gibi bki kald. te u vaka, Hazret-i Selman-
Pk'in sergzete-i hayatnn en mhim bir hdise-i mu'cizekranesidir.
Muteber ve mevsuk imamlar haber vermiler.
ncs: mm- Mlik isminde bir sahabiye, "ukke" denilen
kk bir ya tulumundan, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'a ya
hediye ederdi. Bir defa Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm ona dua
edip ukkeyi vermi; ferman etmi ki: "Onu boaltp skmaynz." mm-
Mlik ukkeyi alm. Ne vakit evldlar ya isterlerse, bereket-i dua-y
Nebev ile ukkede ya bulurlard. Hayli zaman devam etti. Sonra sktlar,
bereket kesildi.
Yedinci Misal: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n
duasyla ve temasyla, sularn tatllamas ve gzel koku vermesinin ok
hdiseleri var. ki- taneyi, nmune olarak beyan ederiz:

---sh:(M:149) -----
Birincisi: mam- Beyhak bata, ehl-i hads haber veriyorlar ki:
Bi'r-i Kub denilen kuyunun suyu baz kesiliyordu. Yani bitiyordu.
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm abdest suyunu iine koyup dua
ettikten sonra, kesretle devam etti, daha hi kesilmedi.
kincisi: Bata Ebu Nuaym Delail-i Nbvvet'te, ehl-i hads
haber veriyorlar ki: Enes'in evindeki kuyuya, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm tkrn iine atp dua etmi, Medine-i
Mnevvere'de en tatl su o olmu.
ncs: bn-i Mce haber veriyor ki: M-i Zemzem'den bir
kova su, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'a getirdiler. Bir para
azna ald, kovaya boaltt. Kova misk gibi ryiha verdi.
Drdncs: mam- Ahmed bn-i Hanbel haber veriyor ki: Bir
kuyudan, bir kova su kardlar. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm
iine aznn suyunu aktp kuyuya boalttktan sonra, misk gibi ryiha
vermee balad.
Beincisi: Ricalullahtan ve mam- Mslim ve lema-i Marib'in
mutemedi ve makbul olan Hammad bn-i Seleme haber veriyor ki:
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm deriden bir tulua su doldurup
azna flemi, dua etmi. Balad, bir ksm sahabeye verdi. "Azn
amaynz! Yalnz abdest aldnz vakit anz." demi. Gitmiler, abdest
almak vaktinde azn amlar. Gryorlar ki, hlis bir st, aznda da
kaymak ya. te bu be cz'; bazlar mehur, baz da mhim imamlar
naklediyorlar. Bunlar ve burada nakledilmeyenlerle mecmuu; manev
tevatr gibi bir mu'cize-i mutlakann tahakkukunu gsteriyorlar.
Sekizinci Misal: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n mesh
ve duasyla, stsz ve ksr keilerin mbarek elinin temasyla ve
duasyla stl, hem ok stl olmalar misalleri ve cz'iyatlar oktur. Biz
yalnz mehur ve kat' iki- misali, nmune olarak zikrediyoruz:
Birincisi: Ehl-i Siyer'in btn muteber kitablar haber veriyorlar
ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm, Ebu Bekir-is Sddk ile
beraber hicret ederken, tiket Bint-il Huzaiye denilen mm- Mabed
hanesine gelmiler. Gayet zaf, stsz, ksr bir kei orada vard. Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm, mm- Mabed'e ferman etti: "Bunda st
yok mudur?" mm- Mabed demi ki: "Bunun vcudunda kan yoktur,
nereden st verecek?" Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm gidip o
keinin beline elini srm, memesini de meshetmi, dua etmi. Sonra
demi: "Kap getiriniz, sanz!" Sadlar. Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm, Ebu Bekir-is Sddk ile itikten sonra, o hane halk da


---sh:(M:150) -----
doyuncaya kadar imiler. O kei kuvvetlenmi, yle de mbarek kalm.
kincisi: t- bn-i Mes'ud'un mehur kssasdr ki: bn-i Mes'ud
slm olmadan evvel, bazlarn oban idi. Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm Ebu Bekir-is Sddk ile beraber, bn-i Mes'ud'un keileriyle
bulunduu yere gitmiler. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm, bn-i
Mes'ud'dan st istemi. O da demi: "Keiler benim deil, bakasnn
maldrlar." Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm demi: "Ksr, stsz
bir kei bana getir." O da iki senedir teke grmemi bir kei getirdi.
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm eliyle onun memesini meshedip
dua etmi. Sonra samlar, hlis bir st almlar, imiler. bn-i Mes'ud
bu mu'cizeyi grdkten sonra iman etmi.
ncs: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n murdias
yani st annesi olan Halime-i Sa'diye'nin keilerinin kssa-i mehuresidir
ki; o kabilede bir derece kahtlk vard. Hayvanat zaf ve stsz
oluyordular ve tok oluncaya kadar yemiyorlard. Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm oraya, st annesinin yanna gnderildii zaman,
onun bereketiyle, Halime-i Sa'diye'nin keileri, akam vakti bakalarnn
hilafna olarak, hem tok ve memeleri dolu olarak geliyorlard. te bunun
gibi Siyer kitablarnda daha baka cz'iyatlar var; fakat bu nmuneler,
asl maksada kfidir.
Dokuzuncu Misal: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm, baz
ztlarn ban ve yzn mbarek eliyle meshedip dua ettikten sonra,
zahir olan hrikalarn ok cz'iyatndan itihar bulmu birkan nmune
olarak beyan ediyoruz:
Birincisi: mer bn-i Sa'd'n bana elini srm, dua etmi.
Seksen yanda o adam, o duann bereketiyle ld vakit banda beyaz
yoktu.
kincisi: Kays bn-i Zeyd'in bana elini koyup, meshedip dua
etmi. O duann bereketiyle, yz yana girdii vakit, meshin tesiriyle,
btn ba beyaz, yalnz Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n elini
koyduu yer simsiyah olarak kalm.
ncs: Abdurrahman bn-i Zeyd bn-il Hattab hem kk,
hem irkin idi. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm eli ile ban
meshedip dua etmi. O duann bereketiyle; kamete en bl kamet ve
surete en gzel bir surete girmi.
Drdncs: iz bn-i Amr'n Gazve-i Huneyn'de yz
yaralanm. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm, eliyle yzndeki
kan silmi. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n elinin temas ettii
yer, parlak
---sh:(M:151) -----
bir nuraniyet vermi ki, muhaddisler
..!..-
tabir etmiler. Yani, doru atn alnndaki beyaz gibi, temas yeri yle
parlyordu.
Beincisi: Katade bn-i Selman'n yzne elini srm, dua etmi.
Katade'nin yz yine gibi parlamaa balam.
Altncs: mm-l M'minn mm- Seleme'nin kz ve Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n vey kz Zeyneb'e, kkken Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm onun yzne abdest suyu atp taltif etmi.
O suyun temasndan sonra, Zeyneb'in hsn cemali acib suret alm,
bedi'-l cemal olmu.
te u cz'iyatlar gibi daha ok misaller var. Onlarn ounu
eimme-i hads nakletmiler. Bu cz'iyatn herbirini, haber-i vhid ve zaf
farzetsek dahi, yine mecmuu manev bir tevatr hkmnde, mutlak bir
mu'cize-i Ahmediye Aleyhissalt Vesselm' gsterir. nki bir hdise,
ayr ayr ve ok suretlerle nakledilse, asl hdisenin vukuu kat' olur.
Suretlerin herbiri zaf dahi olsa, yine asl hdiseyi isbat ediyor. Mesel:
Bir grlt iitildi. Bazlar dediler ki, filan ev harab oldu; dieri,
baka ev harab oldu dedi; daha bakas, baka bir evi syledi ve hkeza...
Herbir rivayet, haber-i vhid de, zaf de, hilaf- vaki' de olabilir. Fakat
asl vaka ki: Bir ev harab olmu, o kat'dir; onda btn mttefiktirler.
Halbuki bahsettiimiz u alt cz'iyat; hem sahihtirler, hem bazlar
hret derecesine kmlar. Faraza bunlarn herbirini zaf addetsek,
temsilde mutlak bir hane harab olmas gibi, yine cz'iyatn mecmuunda,
mutlak bir mu'cize-i Ahmediye Aleyhissalt Vesselm'n vcudunu
kat'iyyen gsterir.
te Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n mu'cizat- bahiresi,
her bir nevide kat' olarak mevcuddur. Cz'iyat dahi, o kll ve mutlak
mu'cizenin suretleri veyahut nmuneleridir. Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n naslki eli, parmaklar, tkr, nefesi, sz yani duas ok
mu'cizatn mebdei oluyor. Aynen yle de, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n sair letaifi ve duygular ve cihazat, ok hrikalara medardr.
Ktb- Siyer ve Tarih, o hrikalar beyan etmiler; sret ve suret ve
duygularnda, ok delail-i nbvvet bulunduunu gstermiler.
ONBENC ARET: Naslki talar, aalar, Kamer, Gne
onu tanyorlar; birer mu'cizesini gstermekle, nbvvetini tasdik
ediyorlar.

---sh:(M:152) -----
yle de: Hayvanat taifesi, ller taifesi, cinler taifesi, melaikeler taifesi o
Zt- Mbarek'i tanyorlar ve nbvvetini tasdik ediyorlar ki; onlar, onu
tandklarn, herbir taifesi, baz mu'cizatn gstermekle gsteriyorlar ve
nbvvetinin tasdikini iln ediyorlar. u Onbeinci aret'in ubesi
var:
Birinci ubesi: Hayvanat cinsi, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm' tanyorlar ve mu'cizatn da izhar ediyorlar. u ubenin ok
misalleri var. Biz yalnz burada, mehur ve manev tevatr derecesinde
kat' olmu veya muhakkikn-i eimmenin makbul olmu veya mmet
telakki-i bilkabul etmi olan bir ksm hdiseleri, nmune olarak
zikredeceiz:
Birinci Hdise: Manev tevatr derecesinde bir hretle, Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm Ebu Bekir-is Sddk ile, kffarn
takibinden kurtulmak iin tahassun ettikleri Gr- Hira'nn kapsnda, iki
nbeti gibi iki gvercin gelip beklemeleri ve rmcek dahi perdedar
gibi, hrika bir tarzda, kaln bir a ile maara kapsn rtmesidir. Hatt
resa-y Kurey'ten, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n eli ile
Gazve-i Bedir'de ldrlen beyy bn-i Halef maaraya bakm.
Arkadalar demiler: "Maaraya girelim." O demi: "Nasl girelim?
Burada bir a gryorum ki, Hazret-i Muhammed tevelld etmeden bu
a yaplm gibidir. Bu iki gvercin ite orada duruyor, adam olsa orada
dururlar m?" te bunun gibi, mbarek gvercin taifesi, Feth-i Mekke'de
dahi Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n ba zerinde glge
yaptklarn, mam- Celil bn-i Vehb naklediyor. Hem nakl-i sahih ile
Hazret-i ie-i Sddka haber veriyor ki: Gvercin gibi, Dcin denilen bir
ku hanemizde vard. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm hazr olsa
idi hi debelenmezdi, sktla dururdu. Ne vakit Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm ksa idi, o ku balard harekete; giderdi gelirdi,
hi durmuyordu. Demek o ku, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'
dinliyordu, huzurunda temkin ile skt ederdi.
kinci Hdise: Be-alt tarkle manev bir tevatr hkmn alm
kurd hdisesidir ki; bu kssa-i acibe ok tarklerle mehur sahabelerden
nakledilmi. Ezcmle: Ebu Said-il Hudr ve Seleme bn-il Ekva' ve bn-i
Eb Vehb ve Ebu Hreyre ve bir vak'a sahibi oban (Uhban) gibi
mteaddid tarklerle haber veriyorlar ki: Bir kurd, keilerden birisini
tutmu; oban, kurdun elinden kurtarm. Zi'b demi: "Allah'tan
korkmadn, benim rzkm elimden aldn." oban demi: "Acaib, zi'b
konuur mu?" Zi'b ona demi: "Acib senin halindedir ki, bu yerin arka
tarafnda bir zt var ki; sizi Cennet'e davet ediyor, peygamberdir, onu
tanmyorsunuz!" Btn tarkler kurdun konumasnda mttefik
---sh:(M:153) -----
olmakla beraber, kuvvetli bir tark olan Ebu Hreyre ihbarnda diyor ki:
oban kurda demi: "Ben gideceim; fakat kim benim keilerime
bakacak?" Zi'b demi: "Ben bakacam." oban ise, obanl kurda
devredip gelmi. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm' grm, iman
etmi, dnp gitmi. Zi'bi oban bulmu. Zayiat yok. Bir kei ona
kesmi, nki ona stadlk etmi. Bir tarkte: Resa-y Kurey'ten Ebu
Sfyan ile Safvan bir kurdu grdler, bir ceylan takib edip Harem-i
erif'e girdi. Kurd dnm, sonra taaccb etmiler. Kurd konumu,
risalet-i Ahmediyeyi haber vermi. Ebu Sfyan, Safvan'a demi ki: "Bu
kssay kimseye sylemeyelim, korkarm Mekke boalp onlara iltihak
edecekler." Elhasl, kurt kssas kat' ve manev mtevatir gibi kanaat
verir.
nc Hdise: Be-alt tarkle mhim sahabelerden nakledilen
cemel hdisesidir ki: Ezcmle: Ebu Hreyre ve Sa'lebe bn-i Mlik ve
Cbir bn-i Abdullah ve Abdullah bn-i Cafer ve Abdullah bn-i Eb Evfa
gibi mteaddid tarkler ve o tarklerin bandaki sahabeler mttefikan
haber veriyorlar ki: Deve gelmi, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'a tahiyye-i ikram nev'inden secde edip konumu. Ve birka
tarkte haber veriliyor ki: O deve bir bada kzm, vahi olmu; yanna
kimseyi sokmuyor, hcum ediyordu. Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm girdi; deve geldi, ikramen secde etti, yannda hd. Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm yular takt. Deve, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'a dedi: "Beni ok meakkatli eylerde
altrdlar, imdi de beni kesmek istiyorlar. Onun iin kzdm." Deve
sahibine syledi: "Byle midir?" "Evet" dediler.
Hem Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n Adb ismindeki
devesi, vefat- Nebevden sonra kederinden ne yedi, ne iti, t ld. Hem
o deve, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm ile mhim bir kssay
konutuunu, Ebu shak- sferan gibi baz mhim imamlar haber
vermiler. Hem nakl-i sahih ile; Cbir bn-i Abdullah'n bir seferde
devesi ok yorulmutu, daha yryemiyordu. Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm o deveye ufak bir drtmek ile drtt. O deve, o
iltifat- Ahmedden o kadar bir eviklik, bir sevinlik peyda etti ki; daha
sr'atinden dizgini zabtedilmiyor, yolda yetiilmiyordu. Hazret-i Cbir
haber veriyor.
Drdnc Hdise: Bata mam- Buhar, eimme-i hads haber
veriyorlar ki: Bir defa gecede, Medine-i Mnevvere'nin haricinde,
dman hcum ediyor gibi mhim bir hdise iaa edildi. Sonra cesur
atllar ktlar, gittiler. Yolda gryorlar, bir zt geliyor. Baktlar, Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm'dr. Ferman etmi: Birey yoktur. Mehur
---sh:(M:154) -----
Ebu Talha'nn atna binip, ecaat- kudsiyesi muktezasnca, herkesten
evvel gitmi, tahkik etmi ve dnmt. Ebu Talha'ya ferman etmi:
.-......
Yani: "Senin atn sarsmadan, gayet abuktur." Halbuki Ebu Talha'nn at,
katuf tabir edilen yrysz ksmndan idi. O geceden sonra, hibir at
ona kar yryte mukabele edemiyordu. Hem nakl-i sahih ile; bir defa,
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm seferde namaz klacak vaktinde
atna dedi: "Dur." O da durdu. Namaz bitinceye kadar hibir azasn
kmldatmad.
Beinci Hdise: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n
hizmetkr Sefine, Yemen Valisi Muaz bn-i Cebel'in yanna gitmek iin,
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'dan emir alp gitmi. Yolda bir
arslan rast gelmi. O Sefine, ona demi: "Ben, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n hizmetkrym." Arslan ses verip ayrlm.
limemi. Dier bir tarkte haber veriyorlar ki: Sefine dnd vakit
yolu kaybetmi, bir arslana rast gelmi; arslan ona ilimemekle beraber,
yolu da gstermi.
Hem Hazret-i mer'den haber veriyorlar ki demi: Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n yanna bir bedevi geldi. Araba "dabb"
denilen bir susmar, yani keler elinde idi. Dedi: "Eer bu hayvan sana
ehadet etse, ben sana iman getiririm; yoksa iman getirmem." Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm, o hayvandan sordu; o susmar fasih bir
dille, risaletine ehadet etti.
Hem mm-l M'minn mm- Seleme haber veriyor ki: Bir
ceylan, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm ile konumu ve risaletine
ehadet etmi. te bunun gibi ok misaller var. Hem de kat' hret
bulmu birka nmuneyi gsterdik. Ve Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm' tanmayana ve itaat etmeyene deriz:
Ey insan! bret alnz... Kurt, arslan; Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm' tanyor, itaat ediyorlar. Sizlerin hayvandan, kurttan aa
dmemeye almanz iktiza eder.
kinci ube: Cenazelerin ve cinlerin ve melaikelerin, Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm' tanmalardr. Bunun da ok hdiseleri
var. Nmune iin, hret bulmu ve mevsuk imamlar haber vermi birka
nmuneyi, evvel cenazelerden gstereceiz. Amma cinn ve melaike ise,
o mtevatirdir.. onlarn misalleri bir deil, bindir. te llerin konumas
misallerinden:

---sh:(M:155) -----
Birincisi udur ki: lema-i zahir ve btnn, Tbin zamannda
en byk reisi ve mam- Ali'nin mhim ve sadk bir akirdi olan Hasan-
Basr haber veriyor ki: Bir adam, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n yanna gelerek alayp szlad. Dedi: "Benim kk bir
kzm vard, u yakn derede ld, oraya attm." Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm ona acd. Ona dedi: "Gel oraya gideceiz."
Gittiler. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm o lm kz ard: "Y
filane!" dedi. Birden o lm kz, "Lebbeyke ve sa'deyk" dedi. Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm ferman etti: "Tekrar peder ve vlidenin
yanna gelmeyi arzu eder misin?" O dedi: "Yok, ben onlardan daha
hayrlsn buldum."
kincisi: mam- Beyhak ve mam- bn-i Adiyy gibi baz mhim
imamlar, Hazret-i Enes bn-i Mlik'ten haber veriyorlar ki: Enes demi:
Bir ihtiyare kadnn birtek olu vard, birden vefat etti. O sliha kadn
ok mteessir oldu, dedi: "Y Rab! Senin rzan iin, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n biat ve hizmeti iin hicret edip buraya geldim.
Benim hayatmda istirahatm temin edecek tek evldcm, o Resuln
hrmetine bala." Enes der: O lm adam kalkt, bizimle yemek yedi.
te u hdise-i acibeye iaret ve ifade eden, mam- Busr'nin
Kaside-i Brde'de u fkrasdr:
,..!.....-...-..L...........!
Yani: "Eer almetleri, onun kadrine muvafk derecesinde
azametini ve makbuliyetini gsterse idiler; deil yeni lmler, belki
onun ismiyle rm kemikler de ihya edilebilirdi."
nc Hdise: Bata mam- Beyhak gibi rviler, Abdullah
bn-i Ubeydullah-il Ensar'den haber veriyorlar ki: Abdullah demi: Sabit
bn-i Kays bn-i emmas'n Yemame Harbi'nde ehid dt ve kabre
koyduumuz vakit, ben hazrdm. Kabre konurken, birden ondan bir ses
geldi:
...!.:......-.
,.-.!..!........:!....
dedi. Sonra atk, baktk; l, cansz. te o vakit, daha Hazret-i mer
hilafete gemeden, ehadetini haber veriyor.
Drdnc Hdise: mam- Taberan ve Ebu Nuaym Delail-i
Nbvvet'te Nu'man bn-i Beir'den haber veriyorlar ki: Zeyd bn-i
Harice, ar iinde birden dp vefat etti. Eve getirdik. Akam ve yats
arasnda
---sh:(M:156) -----
etrafnda kadnlar alarken birden ........ "Susunuz!" dedi.
Sonra fasih bir lisanla:
..........!....-.
diyerek bir mikdar konutu. Sonra baktk ki, cansz vefat etmi.
te cansz cenazeler onun risaletini tasdik etse; canl olanlar
tasdik etmese; elbette o cani canllar, canszlardan daha cansz ve
llerden daha ldrler.
Amma melaikelerin, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'a
hizmeti ve grnmesi ve cinnlerin ona iman ve itaati, mtevatirdir.
Nass- Kur'an ve ok ytla musarrahtr. Gazve-i Bedir'de bebin
melaike, -nass- Kur'an ile- nde, sahabeler gibi ona hizmet edip, asker
olmular. Hatt o melekler, melaikeler iinde, Ashab- Bedir gibi eref
kazanmlar. u mes'elede iki cihet var:
Birisi: Cinn ve melaikenin taifeleri, hayvan ve insann taifeleri
gibi, vcudlar kat' ve bizimle mnasebetdar olduu, Yirmidokuzuncu
Sz'de iki kerre iki drt eder derecesinde bir kat'iyyetle isbat etmiiz.
Onlarn isbatn, o Sz'e havale ederiz.
kinci cihet: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n erefiyle,
eser-i mu'cizesi olarak, efrad- mmeti onlar grmek ve konumaktr.
te bata Buhar ve mam- Mslim, eimme-i hads mttefikan haber
veriyorlar ki: Bir defa melek yani Hazret-i Cebrail, beyaz libasl bir insan
suretinde gelmi. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm sahabeler iinde
otururken, yanna gitmi, demi:
..-................
Yani: "man, slm, ihsan nedir? Tarif et." Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm tarif etmi. Oradaki cemaat- sahabe hem ders alm, hem de o
zt iyi grmler. O zt misafir gibi grnrken, stnde almet-i sefer
eseri hi yoktu. Kalkt, birden kayboldu. O vakit Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm ferman etmi ki: "Size ders vermek iin Cebrail
byle yapt." Hem haber-i sahih ile ve haber-i kat' ile ve manev tevatr
derecesinde, eimme-i hads haber veriyorlar ki: "Hazret-i Cebrail'i ok
defa, hsn cemal sahibi olan Dhye suretinde, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n yannda sahabeler gryorlard. Ezcmle,
Hazret-i mer ve bn-i Abbas ve same bn-i Zeyd ve Hris ve ie-i
Sddka ve mm- Seleme, kat'iyyen

---sh:(M:157) -----
sabittir ki, bunlar kat'iyyen haber veriyorlar ki: Biz Hazret-i Cebrail'i
Dhye suretinde, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n yannda ok
gryoruz. Acaba hi mmkn mdr ki, bu ztlar, grmeden gryoruz
desinler?
Hem nakl-i sahih-i kat' ile, Aere-i Mbeere'den, ran ftihi
Sa'd bn-i Eb Vakkas haber veriyor ki: "Gazve-i Uhud'da, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n iki tarafnda, iki beyaz libasl, ona nbetdar
gibi muhafz suretinde grdk. kisi de anlald ki, meleklerdir. Ve
Hazret-i Cebrail ile Mikil olduunu anladk." Acaba byle bir
kahraman- slm grdk dese, grmemek mmkn mdr?
Hem Ebu Sfyan bn-i Hris bn-i Abdlmuttalib (ammizade-i
Nebev) nakl-i sahih ile haber veriyor ki: "Gazve-i Bedir'de, gk ile yer
arasnda, beyaz libasl atl ztlar grdk."
Hem Hazret-i Hamza Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'dan
niyaz etti ki: "Ben Cebrail'i grmek istiyorum." K'be'de ona gsterdi.
Dayanamad, bhu oldu, yere dt. Bu eit melaikeleri grmek vukuat
oktur. Btn bu vukuat, bir nevi mu'cize-i Ahmediye Aleyhissalt
Vesselm' gsteriyor ve delalet ediyor ki; onun misbah- nbvvetine
melaikeler dahi pervanelerdir.
Cinnler ise; onlar ile grmek ve grmek, deil sahabeler, belki
avam- mmet dahi oklar ile grmeleri ok vuku buluyor. Fakat en
kat', en sahih haber ile eimme-i hads bize diyorlar ki: bn-i Mes'ud
"Batn- Nahl'de ecinnilerin ihtidas gecesinde, ecinnileri grdm ve
Sudan kabilesinden Zutt denilen uzun boylu taifeye benzettim, onlara
benziyordular."
Hem mehurdur ve hads imamlar tahric ve kabul ettikleri
Hazret-i Hlid bn-i Velid vak'asdr ki: Uzza denilen sanemi tahrib
ettikleri vakit, siyah bir kadn eklinde, o sanem iinden bir cinniye kt.
Hazret-i Hlid, bir kln ile o cinniyeyi iki para etti. Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm, o hdise iin ferman etmi ki: "Uzza sanemi
iinde ona ibadet ediliyordu, daha ona ibadet edilmez."
Hem Hazret-i mer'den mehur bir haberdir ki, demi: "Biz
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n yannda iken, ihtiyar eklinde,
elinde bir as, "Hme" isminde bir cinn geldi, iman etti. Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm ona ksa surelerden birka sureyi ders verdi.
Dersini ald, gitti. u hirki hdiseye, endan baz hads imamlar
ilimiler; fakat mhim imamlar, shhatine hkmetmiler. Her ne ise, bu
nevide uzun sylemeye lzum yok; misalleri oktur.


---sh:(M:158) -----
Hem deriz ki:
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n nuruyla, terbiyesiyle ve
onun arkasnda gitmesiyle, binler eyh-i Geylan gibi aktablar, asfiyalar,
melaikeler ve cinler ile grmler ve konuuyorlar ve bu hdise, yz
tevatr derecesinde ve ok kesrettedir. Evet mmet-i Muhammed'in
(A.S.M.) melaike ve cinlerle temaslar ve tekellmleri ise, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n terbiye ve irad- i'cazkranesinin bir eseridir.
nc ube: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n hfz ve
ismeti, bir mu'cize-i bahiredir.
..!....-..
yet-i kerimesinin hakikat- bahiresi, ok mu'cizat gsterir. Evet Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm kt vakit, deil yalnz bir taifeye, bir
kavme, bir ksm ehl-i siyasete veya bir dine; belki umum padiahlara ve
umum ehl-i dine tek bayla meydan okudu. Halbuki onun amucas en
byk dman ve kavim ve kabilesi dman iken; yirmi sene
nbetdarsz, tekellfsz, muhafazasz ve pek ok defa s'-i kasde maruz
kald halde, kemal-i saadetle, rahat deinde vefat edip, Mele-i A'l'ya
kmasna kadar hfz u ismeti,
..!....-..
ne kadar kuvvetli bir hakikat ifade ettiini ve ne kadar metin bir nokta-i
istinad olduunu, gne gibi gsterir. Biz yalnz nmune iin, kat'iyyet
kesbetmi birka hdiseyi zikredeceiz:
Birinci Hdise: Ehl-i siyer ve hads, mttefikan haber veriyorlar
ki: Kurey kabilesi, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm' ldrtmek
iin, kat' ittifak ettiler. Hatt insan suretine girmi bir eytann tedbiriyle,
Kurey iine fitne dmemek iin, her kabileden lakal bir adam iinde
bulunup, ikiyze yakn, Ebu Cehil ve Ebu Leheb'in taht- hkmnde
olarak, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n hane-i saadetini
bastlar. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n yannda Hazret-i Ali
vard. Ona dedi: "Sen bu gece benim yatamda yat." Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm beklemi, t Kurey gelmi, btn hanenin
etrafn tutmular. O vakit kt, bir para toprak balarna att. Hi birisi
onu grmedi, ilerinden kt gitti. Gr- Hira'da iki gvercin ve bir
rmcek, btn Kurey'e kar ona nbetdar olup, muhafaza ettiler.
kinci Hdise: Vakat- kat'iyyedendir ki, maaradan kp
Medine tarafna gittikleri vakit, Kurey resas mhim bir mal
mukabilinde,
---sh:(M:159) -----
Sraka isminde gayet cesur bir adam gnderdiler; t takib edip, onlar
ldrmeye alsn. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm, Ebu Bekir-i
Sddk ile beraber grdan kp giderken grdler ki, Sraka geliyor. Ebu
Bekir-i Sddk tela etti. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm
maarada dedii gibi
..-..-.
dedi. Sraka'ya bir bakt, Sraka'nn atnn ayaklar yere sapland kald.
Tekrar kurtuldu, yine takib etti. Tekrar atnn ayaklarnn sapland
yerden duman gibi birey kyordu. O vakit anlad ki: Ne onun elinden
ve ne de kimsenin elinden gelmez ki, ona ilisin. "El-Aman!" dedi.
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm aman verdi. Fakat dedi: "Git yle
yap ki, bakas gelmesin!"
u hdise mnasebetiyle bunu da beyan ederiz ki: Sahih bir
surette haber veriyorlar: Bir oban, onlar grdkten sonra Kurey'e
haber vermek iin Mekke'ye gitmi. Mekke'ye dhil olduu vakit, ne iin
geldiini unutmu. Ne kadar alm ise, hatrna getirememi. Mecbur
olmu dnm. Sonra anlam ki, ona unutturulmu.
nc Hdise: Gazve-i Gatafan ve Enmar'da mteaddid
tarklerle eimme-i hads haber veriyorlar ki: Gavres isminde cesur bir
kabile reisi, kimse grmeden tam Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n ba zerine gelerek, yaln kln elinde olduu halde, Resul-
i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'a dedi: "Kim seni benden kurtaracak?"
Demi: "Allah!" Sonra byle dua etti:
.......,..!
Birden o Gavres, iki omuzu ortasna gaibden bir darbe yer; o kln
elinden der, yere yuvarlanr. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm
klnc eline alr, "imdi seni kim kurtaracak?" der, sonra afveder. O
adam gider taifesine. O pek cr'etkr, cesur adama herkes hayrette kalr.
"Ne oldu sana, ne iin bir ey yapamadn?" dediler. O dedi: "Hdise
byle oldu. Ben imdi, insanlarn en iyisinin yanndan geliyorum."
Hem u hdise gibi, Gazve-i Bedir'de bir mnafk, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm' bir gaflet vaktinde kimse grmeden, tam
arkasndan kln kaldrp vururken, birden Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm bakm. O titreyip, kln elinden yere dm.
Drdnc Hdise: Manev tevatre yakn bir hretle ve ekser ehl-i
tefsirin

---sh:(M:160) -----
.-...,....!...,.......-..
....,.........-. ......,.,...:....,...-
yetinin sebeb-i nzul ve ehl-i tefsir allmeleri ve ehl-i hads imamlar
haber veriyorlar ki: Ebu Cehil yemin etmi ki: "Ben secdede
Muhammed'i grsem, bu tala onu vuracam." Byk bir ta alp gitmi.
Secdede grd vakit kaldrp vurmakta iken, elleri yukarda kalm.
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm namaz bitirdikten sonra kalkm,
Ebu Cehil'in eli zlm. O ise; ya Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n msaadesiyle veyahut ihtiya kalmadndan zlm.
Hem yine Ebu Cehil kabilesinden -bir tarkte- Velid bn-i Mugire,
yine Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm' vurmak iin, byk bir ta
alp secdede iken vurmaya gitmi; gz kapanm. Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm' Mescid-i Haram'da grmedi, geldi. Onu
gnderenleri de grmyordu, yalnz seslerini iitiyordu. T Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm namazdan kt, ihtiya kalmadndan
onun gz de ald.
Hem nakl-i sahih ile Ebu Bekir-i Sddk'tan haber veriyorlar ki:
Sure-i
..!....
nzil olduktan sonra, Ebu Leheb'in kars mm- Cemil denilen
"Hammalet-el Hatab" bir ta alp, Mescid-i Haram'a gelmi. Ebu Bekir
ile Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm orada oturuyorlarm. Gz
Ebu Bekir-i Sddk' gryor, soruyor: "Y Eb Bekir! Senin arkadan
nerede? Ben iitmiim ki, beni hicvetmi. Ben grsem, bu ta azna
vuracam." Yannda iken Hazret-i Peygamber Aleyhissalt Vesselm'
grmemi. Elbette hfz- lahde olan bir Sultan- Levlak'i, byle bir
Cehennem oduncusu, onun huzuruna girip gremez. Azna m dm!..
Beinci Hdise: Haber-i sahih ile haber veriliyor ki: mir bn-i
Tufeyl ve Erbed bn-i Kays ikisi ittifak ederek Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n yanna gitmiler. mir demi: "Ben onu
megul edeceim, sen onu vuracaksn!" Sonra bakyor ki, birey
yapmyor. Gittikten sonra arkadana dedi: "Neden vurmadn?" Dedi:
"Nasl vuracam, ne kadar niyet ettim, bakyorum ki, ikimizin ortasna
sen geiyorsun. Seni nasl vuracam?"


---sh:(M:161) -----
Altnc Hdise: Nakl-i sahih ile haber veriliyor ki: Gazve-i
Uhud'da veya Huneyn'de eybe bn-i Osman-el Haceb -ki, Hazret-i
Hamza, onun hem amucasn, hem pederini ldrmt- intikamn
almak iin gizli geldi. T Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n
arkasndan yaln kln kaldrd. Birden kln elinden dt. Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm ona bakt, elini gsne koydu. eybe der
ki: "O dakikada dnyada ondan daha sevgili adam bana olmazd." mana
geldi. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm ferman etti: "Haydi git,
harbet!" eybe dedi: "Ben gittim, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm
nnde harbettim. Eer o vakit pederim de rastgelseydi, vuracaktm."
Hem Feth-i Mekke gnnde Fedale namnda birisi, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n yanna vurmak niyetiyle geldi. Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm ona bakp tebessm etti, "Nefsinle ne konutun?"
dedi ve Fedale iin taleb-i mafiret etti. Fedale imana geldi ve dedi ki: "O
vakit ondan daha ziyade dnyada sevgilim olmazd."
Yedinci Hdise: -Nakl-i sahih ile- Yahudiler s'-i kasd niyetiyle,
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n oturduu yere stnden byk
bir ta atmak nnda, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm o dakikada
hfz- lah ile kalkm; o s'-i kasd de akm kalm.
Bu yedi misal gibi ok hdiseler vardr. Bata mam- Buhar ve
mam- Mslim ve eimme-i hads, Hazret-i ie'den naklediyorlar ki:
..!....-..
yeti nzil olduktan sonra, arasra Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm' muhafaza eden ztlara ferman etti:
................!.....
Yani: "Nbetdarla lzum yok, benim Rabbim beni hfzediyor."
te u risale de, batan buraya kadar gsteriyor ki: u kinatn
her nev'i, her lemi; Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm' tanr,
alkadardr. Herbir nev'-i kinatta, onun mu'cizat grnyor. Demek o
Zt- Ahmediye (A.S.M.) Cenab- Hakk'n -fakat kinatn Hlk
itibariyle ve btn mahlukatn Rabbi nvanyla- memurudur ve
resuldr. Evet naslki bir padiahn byk ve mfetti bir memurunu
herbir daire bilir ve tanr; hangi daireye girse, onunla mnasebetdar olur.
nki umumun padiah namna bir memuriyeti var. Eer mesel yalnz
adliye mfettii olsa, o vakit adliye dairesiyle mnasebetdar olur.


---sh:(M:162) -----
Baka daireler onu pek tanmaz. Ve askeriye mfettii olsa, mlkiye
dairesi onu bilmez. yle de, anlalyor ki; btn devair-i saltanat-
lahiyede, melekten tut t sinee ve rmcee kadar herbir taife onu tanr
ve bilir veya bildirilir. Demek Htem-l Enbiya ve Resul-i Rabb-il
lemn'dir. Ve umum enbiyann fevkinde risaletinin mul var.
ONALTINCI ARET: rhasat denilen; bi'set-i nbvvetten
evvel fakat nbvvetle alkadar olarak vcuda gelen hrikalar dahi,
delail-i nbvvettir. u da ksmdr:
BRNC KISIM: Nass- Kur'anla; Tevrat, ncil, Zebur ve
Suhuf-u Enbiyann, nbvvet-i Ahmediye Aleyhissalt Vesselm'a dair
verdikleri haberdir. Evet madem o kitablar semavdirler ve madem o
kitab sahibleri enbiyadrlar; elbette ve herhalde onlarn dinlerini
nesheden ve kinatn eklini deitiren ve yerin yarsn getirdii bir nur
ile klandran bir zttan bahsetmeleri, zarur ve kat'dir. Evet kk
hdiseleri haber veren o kitablar, nev'-i beerin en byk hdisesi olan
hdise-i Muhammediye Aleyhissalt Vesselm' haber vermemek kabil
midir? te madem bilbedahe haber verecekler, herhalde ya tekzib
edecekler, t ki dinlerini tahribden ve kitablarn neshden kurtarsnlar..
veya tasdik edecekler, t ki o hakikatl zt ile, dinleri hurafattan ve
tahrifattan kurtulsun. Halbuki dost ve dmann ittifakyla, tekzib
emaresi hi bir kitabda yoktur. yle ise, tasdik vardr. Madem mutlak bir
surette tasdik vardr ve madem u tasdikin vcudunu iktiza eden kat' bir
illet ve esasl bir sebeb vardr; biz dahi, o tasdikin vcuduna delalet eden
hccet-i kata ile isbat edeceiz:
Birinci Hccet: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm Kur'ann
lisanyla onlara der ki: "Kitablarnzda, benim tasdikim ve evsafm
vardr. Benim beyan ettiim eylerde, kitablarnz beni tasdik ediyor."
...,.........!....
......,............,............!.-.
...:!...-!.--......,,:....
gibi yetlerle, onlara meydan okuyor. "Tevratnz getiriniz, okuyunuz ve
geliniz; biz oluk ve ocuumuzu alp Cenab- Hakk'n derghna el




---sh:(M:163) -----
ap, yalanclar aleyhinde lanetle dua edeceiz!" diye mtemadiyen
onlarn bana vurduu halde, hi Yahudi bir lim veya Nasrani bir ksss,
onun bir yanln gsteremedi. Eer gsterseydi, pek ok kesrette
bulunan ve pek ok inadl ve hasedli olan kfirler ve mnafk Yahudiler
ve btn lem-i kfr, her tarafta iln edeceklerdi. Hem demi: "Ya
yanlm bulunuz veyahut sizinle mahvoluncaya kadar cihad edeceim!"
Halbuki bunlar, harbi ve perianiyeti ve hicreti ihtiyar ettiler. Demek
yanln bulamadlar. Bir yanl bulunsayd, onlar kurtulurlard.
kinci Hccet: Tevrat, ncil ve Zebur'un ibareleri; Kur'an gibi
i'cazlar olmadndan, hem mtemadiyen tercme tercme stne
olduundan, pek ok yaban kelimeler ilerine kart. Hem mfessirlerin
szleri ve yanl tevilleri, onlarn yetleriyle iltibas edildi; hem baz
ndanlarn ve baz ehl-i garazn tahrifat da ilve edildi. u surette o
kitablarda tahrifat, tayirat oald. Hatt eyh Rahmetullah-i Hind
(allme-i mehur) ktb- sbkann binler yerde tahrifatn, keilerine
ve Yahudi ve Nasara lemasna isbat ederek, iskt etmi. te bu kadar
tahrifatla beraber, u zamanda dahi mehur Hseyin-i Cisr
(Rahmetullahi Aleyh) o kitablardan yz ondrt delil nbvvet-i
Ahmediyeye dair karmtr. "Risale-i Hamdiye"de yazm. O risaleyi
de, Manastrl Merhum smail Hakk tercme etmi. Kim arzu ederse,
ona mracaat eder, grr.
Hem pek ok Yahudi lemas ve Nasara lemas, ikrar ve itiraf
etmiler ki: "Kitablarmzda Muhammed-i Arab Aleyhissalt
Vesselm'n evsaf yazldr." Evet gayr- mslim olarak bata mehur
Rum Meliklerinden Hirakl itiraf etmi, demi ki: "Evet sa Aleyhisselm,
Muhammed Aleyhissalt Vesselm'dan haber veriyor."
Hem Rum Meliki Mukavkis namnda Msr hkimi ve lema-i
Yehud'un en mehurlarndan bn-i Suriya ve bn-i Ahtab ve onun kardei
K'b Bin Esed ve Zbeyr Bin Btya gibi mehur lema ve reisler, gayr-
mslim kaldklar halde ikrar etmiler ki: "Evet kitablarmzda onun
evsaf vardr, ondan bahsediyorlar."
Hem Yehud'un mehur lemasndan ve Nasara'nn mehur
kssslerinden, ktb- sbkada evsaf- Muhammediyeyi (A.S.M.)
grdkten sonra inad terkedip imana gelenler, evsafn Tevrat ve ncil'de
gstermiler ve sair Yahudi ve Nasrani lemasn onunla ilzam etmiler.
Ezcmle, mehur Abdullah bn-i Selm ve Vehb bn-i Mnebbih ve Eb
Ysir ve mul (ki bu zt, Melik-i Yemen Tbba' zamannda idi. Tbba'
nasl gyaben ve bi'setten evvel iman getirmi, mul de yle.) ve

---sh:(M:164) -----
Sa'ye'nin iki olu olan Esid ve Sa'lebe ki; bn-i Heyban denilen bir rif-i
billah bi'setten evvel Ben Nadr Kabilesine misafir olmu.
.-..........
demi, orada vefat etmi. Sonra o kabile Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm ile harbettikleri zaman Esid ve Sa'lebe meydana ktlar, o
kabileye bardlar:
....,:.!..._.!..
Yani: "bn-i Heyban'n haber verdii zt budur; onunla harbetmeyiniz!"
Fakat onlar onlar dinlemediler, belalarn buldular.
Hem lema-i Yehud'dan bn-i Bnyamin ve Muhayrk ve K'b-l
Ahbar gibi ok lema-i Yehud, evsaf- Nebeviyeyi kitablarnda
grdklerinden, imana gelmiler; sair imana gelmeyenleri de ilzam
etmiler.
Hem lema-i Nasara'dan, bahsi geen mehur Buheyra-i Rahib ki;
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm am tarafna amucasyla gittii
vakit oniki yanda idi. Buheyra-i Rahib, onun hatr iin Kureyleri
davet etmi. Bakt ki, kafileye glge eden bir para bulut, daha kafile
yerinde glge ediyor. "Demek aradm adam orada kalm!" Sonra adam
gndermi, onu da getirtmi. Ebu Talib'e demi: "Sen dn Mekke'ye git!
Yahudiler hasddurlar; bunun evsaf Tevrat'ta mezkrdur; hyanet
ederler."
Hem Nastur-ul Habee ve Habe Reisi olan Neca, evsaf-
Muhammediyeyi (A.S.M.) kitablarnda grdkleri iin, beraber iman
etmiler.
Hem Daatr isminde mehur bir Nasrani limi; evsafn grm,
iman etmi; Rumlar iinde iln etmi, ehid edilmi.
Hem Nasrani resasndan Hris bn-i Eb mer-il Gasan ve
am'n byk din reisleri ve melikleri, yani Sahib-i lya ve Hirakl ve
bn-i Natur ve Crud gibi mehur ztlar, kitablarnda evsafn grmler
ve iman etmiler. Yalnz Hirakl, dnya saltanat iin imann izhar
etmemi.
Hem bunlar gibi Selman-l Faris, o da evvel nasrani idi. Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n evsafn grdkten sonra, onu aryordu.
Hem Temim namnda mhim bir lim, hem mehur Habe Reisi
Neca, hem Habe nasaras, hem Necran papazlar; btn mttefikan
haber veriyorlar ki: "Biz, evsaf- Nebeviyeyi kitablarmzda grdk, onun
iin imana geldik."
---sh:(M:165) -----
nc Hccet: te bir nmune olarak Tevrat, ncil, Zebur'un
Peygamberimiz Aleyhissalt Vesselm'a ait yetlerinin birka
nmunesini gstereceiz:
Birincisi: Zebur'da yle bir yet var:
....!.-..!,.....!.-,..!
"Mukm-s Snne" ise, ism-i Ahmeddir.
ncil'in yeti:
.L....!,:!.-..!,:..!...~...!.
Yani: "Ben gidiyorum, t size Faraklit gelsin!" Yani, Ahmed gelsin.
ncil'in ikinci bir yeti:
..!,:-..:..L........
Yani: "Ben Rabbimden; hakk btldan farkeden bir peygamberi
istiyorum ki, ebede kadar beraberinizde bulunsun." Faraklit,
....!.-!._..!
manasnda Peygamber'in o kitablarda ismidir.
Tevrat'n yeti:
..!...:......,....
.:-!..!........-!......-!_.....
Yani: "Hazret-i smail'in vlidesi olan Hacer, evld sahibesi
olacak ve onun evldndan yle birisi kacak ki, o veledin eli, umumun
fevkinde olacak ve umumun eli huu' ve itaatle ona alacak."
Tevrat'n ikinci bir yeti:
,..-......,.!,...........
....._.!..!..!._. .....
..,.........,.:.._.!..!.






---sh:(M:166) -----
Yani: "Ben srail'in kardeleri olan Ben smail'den senin gibi
birini gndereceim. Ben szm onun azna koyacam, benim
vahyimle konuacak. Onu kabul etmeyene azab vereceim."
Tevrat'n nc bir yeti:
..-...-,....!.......
.........-.!.........!
..-.......,..-.........:..!
htar: Muhammed ismi, o kitablarda "Meffah" ve "El-
Mnhamenna" ve "Hmyata" gibi Sryan isimler suretinde,
"Muhammed" manasndaki bran isimleriyle gelmi. Yoksa sarih
Muhammed ismi az vard. Sarih miktarn dahi, hasd Yahudiler tahrif
etmiler.
Zebur'un yeti:
..-............-....-.....:.-.......
Hem Abadile-i Seb'adan ve ktb- sbkada ok tedkikat yapan
Abdullah bn-i Amr bn-il s ve mehur lema-i Yehud'dan en evvel
slm'a gelen Abdullah bn-i Selm ve mehur K'b-l Ahbar denilen
Ben srail'in allmelerinden; o zamanda daha ok tahrifata uramayan
Tevrat'ta aynen u gelecek yeti iln ederek gstermiler. yetin bir
paras udur ki: Hz. Musa ile hitabdan sonra, gelecek peygambere
hitaben yle diyor:
......:.....:........!.....
.!....!....._........!.-.
_.....-..L.....L.
....!...-....-.... .!...!......
.!..!.......-!..!,....-





---sh:(M:167) -----
Tevrat'n bir yeti daha:
.-.:...!.. ....-.
....-!.....:!.:.....L
te u yette "Muhammed" lafz, Muhammed manasnda Sryan
bir isimle gelmitir.
Tevrat'n dier bir yeti daha:
....!.....!..._.....
te u yette, Ben shak'n kardeleri olan Ben smail'den ve Hazret-i
Musa'dan sonra gelen peygambere hitab ediyor.
Tevrat'n dier bir yeti daha:
L.....L..!..-.!_...
te "Muhtar"n manas; "Mustafa"dr, hem ism-i Nebevdir. ncil'de,
sa'dan sonra gelen ve ncil'in birka yetinde "lem Reisi" nvanyla
mjde verdii Nebinin tarifine dair:
.!... ........-....-.
te u yet gsteriyor ki: "Sahib-s seyf ve cihada memur bir peygamber
gelecektir." Kadb-i Hadd, kln demektir. Hem mmeti de onun gibi
sahib-s seyf, yani cihada memur olacan, Sure-i Feth'in hirinde
....L~.-...-..,.....
.--....._....L.-...
..:!,.L.-.!.!
yeti, ncil'in u yeti gibi, baka yetlerine iaret edip, Muhammed
Aleyhissalt Vesselm sahib-s seyf ve cihada memur olduunu ncil
ile beraber iln ediyor.
Tevrat'n Beinci Kitabnn Otuznc Babnda u yet var:
"Hak Tel, Tur-i Sina'dan ikbal edip bize Sr'den tul' etti ve Fran
Dalarnda zahir oldu."




---sh:(M:168) -----
te u yet naslki "Tur-i Sina'da ikbal-i Hak" fkrasyla
nbvvet-i Museviyeyi ve am Dalar'ndan ibaret olan "Sr'den tul-u
Hak" fkrasyla, nbvvet-i seviyeyi ihbar eder. yle de bil'ittifak Hicaz
Dalar'ndan ibaret olan Fran Dalar'ndan zuhur-u Hak fkrasyla,
bizzarure risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) haber veriyor. Hem Sure-i
Feth'in hirinde
...!,.....!.
hkmn tasdikan, Tevrat'ta Fran Dalar'ndan zuhur eden
peygamberin sahabeleri hakknda u yet var: "Kudslerin bayraklar
beraberindedir ve onun sandadr." "Kudsler" namyla tavsif eder. Yani:
"Onun sahabeleri kuds, slih evliyalardr."
E'iya Peygamber'in kitabnda, Krkikinci Babnda u yet vardr:
"Hak Sbhanehu hir zamanda, kendinin stfagerde ve bergzidesi
kulunu ba's edecek ve ona Ruh-ul Emn Hazret-i Cibril'i yollayp, din-i
lahsini ona talim ettirecek. Ve o dahi, Ruh-l Emn'in talimi vehile
nsa talim eyliyecek ve beyn-en ns hak ile hkmedecektir. O bir nurdur,
halk zulmattan karacaktr. Rabbin bana kabl-el vuku' bildirdii eyi,
ben de size bildiriyorum."
te u yet gayet sarih bir surette, hirzaman Peygamberi olan
Muhammed Aleyhissalt Vesselm'n evsafn beyan ediyor.
Miail namyla msemma Mihail Peygamber'in kitabnn
Drdnc Babnda u yet var: "hirzamanda bir mmet-i merhume
kaim olup, orada Hakk'a ibadet etmek zere, mbarek da ihtiyar
ederler. Ve her iklimden orada birok halk toplanp, Rabb- Vhid'e
ibadet ederler. Ona irk etmezler."
te u yet, zahir bir surette dnyann en mbarek da olan
Cebel-i Arafat ve orada her iklimden gelen haclarn tekbir ve ibadetlerini
ve mmet-i merhume namyla hretiar olan mmet-i Muhammediyeyi
tarif ediyor.
Zebur'da Yetmiikinci Babnda u yet var:
"Bahrden bahre mlik ve nehirlerden, Arz'n makta' ve
mntehasna kadar mlik ola.. ve kendisine Yemen ve Cezayir Mlk
hediyeler gtreler.. ve padiahlar ona secde ve inkyad edeler.. ve her
vakit ona salt ve her gn kendisine bereketle dua oluna.. ve envr
Medine'den mnevvir ola.. ve zikri ebed-l bd devam ede.. onun ismi,
emsin vcudundan evvel mevcuddur. Onun ad, gne durduka
mnteir ola..."

---sh:(M:169) -----
te u yet, pek aikr bir tarzda Fahr-i lem Aleyhissalt
Vesselm' tavsif eder. Acaba Hazret-i Davud Aleyhisselm'dan sonra
Muhammed-i Arab Aleyhissalt Vesselm'dan baka hangi nebi gelmi
ki; arktan garba kadar dinini neretmi ve mlk cizyeye balam ve
padiahlar kendine secde eder gibi bir inkyad altna alm ve her gn
nev'-i beerin humsunun salavat ve dualarn kendine kazanm ve envr
Medine'den parlam kim var? Kim gsterilebilir?
Hem Trke Yuhanna ncili'nin Ondrdnc Bab ve otuzuncu
yeti udur: "Artk sizinle ok sylemem, zira bu lemin reisi geliyor.
Ve bende, onun nesnesi asl yoktur!" te "lemin Reisi" tabiri, "Fahr-i
lem" demektir. Fahr-i lem nvan ise, Muhammed-i Arab
Aleyhissalt Vesselm'n en mehur nvandr.
Yine ncil-i Yuhanna, Onaltnc Bab ve yedinci yeti udur:
"Amma ben, size hakk sylyorum. Benim gittiim, size faidelidir. Zira
ben gitmeyince, tesellici size gelmez." te baknz! Reis-i lem ve
insanlara hakik teselli veren, Muhammed-i Arab Aleyhissalt
Vesselm'dan baka kimdir? Evet Fahr-i lem odur ve fni insanlar
i'dam- ebedden kurtarp teselli veren odur.
Hem ncil-i Yuhanna, Onaltnc Bab, sekizinci yeti: "O dahi
geldikte; dnyay gnaha dair, salaha dair ve hkme dair ilzam
edecektir." te dnyann fesadn salaha eviren ve gnahlardan ve
irkten kurtaran ve siyaset ve hkimiyet-i dnyay tebdil eden
Muhammed-i Arab Aleyhissalt Vesselm'dan baka kim gelmi?
Hem ncil-i Yuhanna, Onaltnc Bab, onbirinci yet: "Zira bu
lemin reisinin gelmesinin hkm gelmitir." te "lemin Reisi"
(Haiye) elbette Seyyid-l Beer olan Ahmed-i Muhammed
Aleyhissalt Vesselm'dr.
Hem ncil-i Yuhanna, Onikinci Bab ve onnc yet: "Amma o
Hak ruhu geldii zaman, sizi bilcmle hakikata irad edecektir. Zira
kendisinden sylemiyor. Bilcmle iittiini syleyerek, gelecek
nesnelerden size haber verecek." te bu yet sarihtir. Acaba umum
insanlar birden hakikata davet eden ve her haberini vahiyden veren ve
Cebrail'den iittiini syleyen ve kyamet ve hiretten tafsilen haber
veren, Muhammed-i Arab Aleyhissalt Vesselm'dan baka kimdir ve
kim olabilir?

(Haiye): Evet, o Zt, yle bir reis ve sultandr ki; binyz elli senede ve ekser
asrlardan herbir asrda, lakal yz elli milyon tebaas ve raiyeti var. Kemal-i
teslim ve inkyadla, evamirine itaat ederler, her gn ona selm etmekle tecdid-i
biat ederler.
---sh:(M:170) -----
Hem Ktb- Enbiya'da, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n Muhammed, Ahmed, Muhtar manasnda Sryan ve bran
isimleri var. te Hazret-i uayb'n suhufunda ismi, Muhammed
manasnda "Meffah"tr.
Hem Tevrat'ta yine Muhammed manasnda "Mnhamenna", hem
Nebiyy-l Haram manasnda "Hmyata". Zebur'da "El-Muhtar" ismiyle
msemmadr. Yine Tevrat'ta "El-Htem-l Htem". Hem Tevrat'ta ve
Zebur'da "Mukm-s Snne". Hem Suhuf-u brahim ve Tevrat'ta
"Mazmaz"dr. Hem Tevrat'ta "Ahyed"dir.
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm demi:
..-...!...-..-.....-...!..
buyurmutur. Hem ncil'de, Esma-i Nebevden "Sahib-l Kadbi ve-l
Herave" yani "seyf ve as sahibi." Evet sahib-s seyf enbiyalar iinde en
by; mmetiyle cihada memur, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'dr. Yine ncil'de "Sahib-t Tc"dr. Evet "Sahib-t Tc"
nvan, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'a mahsustur. Tc, mame
yani sark demektir. Eski zamanda milletler iinde, millete umumiyet
itibariyle sark ve agel saran, Kavm-i Arabdr. ncil'de "Sahib-t Tc",
kat' olarak "Resul-i Ekrem" (Aleyhissalt Vesselm) demektir.
Hem ncil'de "El-Baraklit" veyahut "El-Faraklit" ki ncil
tefsirlerinde, "Hak ve btl birbirinden tefrik eden hakperest" manas
verilmi ki; sonra gelecek insanlar, hakka sevkedecek ztn ismidir.
















---sh:(M:171) -----
ncil'in bir yerinde, sa Aleyhisselm demi: "Ben gideceim; t
dnyann reisi gelsin." Acaba Hazret-i sa Aleyhisselm'dan sonra
dnyann reisi olacak ve hak ve btl fark ve temyiz edip Hazret-i sa
Aleyhisselm'n yerinde insanlar irad edecek, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'dan baka kim gelmitir? Demek Hazret-i sa
Aleyhisselm mmetine daima mjde ediyor ve haber veriyor ki: Birisi
gelecek, bana ihtiya kalmayacak. Ben, onun bir mukaddimesiyim ve
mjdecisiyim. Naslki u yet-i kerime:
........,.........
._.....!....,:.!..
..-.._.-.......:......!

(Haiye) Evet ncil'de Hazret-i sa Aleyhisselm, ok defalar
mmetine mjde veriyor. nsanlarn en mhim bir reisi geleceini ve o
zt da baz isimler ile ydediyor. O isimler, elbette Sryan ve
brandirler. Ehl-i tahkik grmler. O isimler, "Ahmed, Muhammed,
Frik-un Beyn-el Hakk- Ve-l Btl" manasndadrlar. Demek sa
Aleyhisselm, ok defa Ahmed Aleyhissalt Vesselm'dan bearet
veriyor.
(Haiye): ....-!.. Seyyah- mehur Evliya elebi; Hazret-i
em'un-u Safa'nn trbesinde, ceylan derisinde yazl ncil-i erif'te, bu
gelen yeti okumutur. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm hakknda
nzil olan yet: ...Bir olan, ..yani: brahim neslinden ola,
.....Peygamber ola, .....!yalanc olmaya, ..onun
....mevlidi Mekke ola, ...!.slihlikle gelmi ola,
......onun mbarek ad ..... (*)Ahmed Muhammed ola.
....Ona uyanlar, ....bu cihan ss olalar.
.....dahi, ol cihan ss ola.
(*): Bu "Mevabit" kelimesi "Memed" den ve "Memed" dahi: "Muhammed" den
tahrif edilmi.
---sh:(M:172) -----
Sual: Eer desen: "Neden Hazret-i sa Aleyhisselm, her nebiden
ziyade mjde veriyor; bakalar yalnz haber veriyorlar, mjde sureti
azdr."
Elcevab: nki Ahmed Aleyhissalt Vesselm, sa
Aleyhisselm' Yahudilerin mdhi tekzibinden ve mdhi iftiralarndan
ve dinini mdhi tahrifattan kurtarmakla beraber.. sa Aleyhisselm'
tanmayan Ben srail'in suubetli eriatna mukabil, shuletli ve cmi' ve
ahkmca eriat- seviye'nin noksann ikmal edecek bir eriat- liyeye
sahibdir. te onun iin ok defa, "lemin Reisi geliyor!" diye mjde
veriyor.
te Tevrat, ncil, Zebur'da ve sair suhuf-u enbiyada ok
ehemmiyetle, hirde gelecek bir peygamberden bahisler var, ok yetler
var. Nasl bir ksm nmunelerini gsterdik. Hem ok namlar ile o
kitablarda mezkrdur. Acaba btn bu Ktb- Enbiyada bu kadar
ehemmiyetle, mkerrer yetlerde bahsettikleri, hirzaman Peygamberi
Hazret-i Muhammed Aleyhissalt Vesselm'dan baka kim olabilir?
kinci ksm irhasattan ve delail-i nbvvetten maksad udur ki:
Bi'set-i Ahmediyeden evvel, zaman- fetrette khinler, hem o zamann bir
derece evliya ve rif-i billah olan bir ksm insanlar; Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n geleceini haber vermiler ve ihbarlarn da
neretmiler, iirleriyle gelecek asrlara brakmlar. Onlar oktur; biz,
ehl-i siyer ve tarihin nakil ve kabul ettikleri mehur ve mnteir olan bir
ksmn zikredeceiz. Ezcmle:
Yemen padiahlarndan Tbba' isminde bir melik, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n evsafn eski kitablarda grm, iman etmi.
yle bir iirini iln etmi:
,..!_.......-.....
,..!.....:!....!_.......
Yani: "Ben Ahmed'in (A.S.M.) risaletini tasdik ediyorum. Ben
onun zamanna yetiseydim, ona vezir ve ammizade olurdum." (Yani, Ali
gibi ona fedai bir hdim olurdum.)
kincisi: Mehur Kuss bn-i Side ki, kavm-i Arabn en mehur
ve mhim hatibi ve muvahhid bir zt- ruenzamirdir. te u zt da,
bi'set-i



---sh:(M:173) -----
Nebevden evvel risalet-i Ahmediyeyi u iirle iln ediyor:
..-.....-..-.....
.-..!~... ...
ncs: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n ecdadndan
olan K'b bn-i Leyy, nbvvet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) ilham eseri
olarak yle iln etmi:
....-.....-..-...-...!.......
Yani: "Fc'eten, Muhammed-n Nebi gelecek, doru haberleri
verecek."
Drdncs: Yemen padiahlarndan Seyf bn-i Zyezen, ktb-
sbkada Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n evsafn grm;
iman etmi, mtak olmu idi. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n
ceddi Abdlmuttalib Yemen'e kafile-i Kurey ile gittii zaman, Seyf bn-
i Zyezen onlar arm. Onlara demi ki:
..........!......!..
..-!..L.!............!
Yani: "Hicaz'da bir ocuk dnyaya gelir. Onun iki omuzu
arasnda htem gibi bir nian var. te o ocuk umum insanlara imam
olacak!" Sonra gizli Abdlmuttalib'i arm, "O ocuun ceddi de
sensin" diye kerametkrane, bi'setten evvel haber vermi.
Beincisi: Varaka bn-i Nevfel (Hatice-i Kbra'nn
ammizadelerinden) bidayet-i vahiyde Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm tela etmi. Hatice-i Kbra o hdiseyi, mehur Varaka bn-i
Nevfel'e hikye etmi. Varaka demi: "Onu bana gnder." Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm Varaka'nn yanna gitmi, mebde'-i vahiydeki
vaziyeti hikye etmi. Varaka demi:
.........-....:
.....:..L...!..!
Yani: "Tela etme, o halet vahiydir. Sana mjde! ntizar edilen
Nebi sensin! sa, seninle mjde vermi."
Altncs: Askeln-ul Hmyer nam rif-i billah, bi'setten evvel
Kureyleri
---sh:(M:174) -----
grd vakit, "inizde dava-y nbvvet eden var m?" "Yok" derlerdi.
Sonra bi'set vaktinde yine sormu; "Evet" demiler, "Biri dava-y
nbvvet ediyor." Demi: "te lem onu bekliyor."
Yedincisi: Nasara lema-y benamndan bn-l Al, bi'setten ve
Peygamber'i grmeden evvel haber vermi. Sonra gelmi. Hazret-i
Peygamber Aleyhissalt Vesselm' grm demi:
........!-!...-_.!.
...!..:...-..
Yani: "Ben senin sfatn ncil'de grdm, iman ettim. bn-i
Meryem, ncil'de senin geleceini mjde etmi."
Sekizincisi: Bahsi geen Habe padiah Neca demi:
.L. .!........-!..!
Yani: "Keki u saltanata bedel Muhammed-i Arab Aleyhissalt
Vesselm'n hizmetkr olsaydm. O hizmetkrlk, saltanatn pek
fevkindedir."
imdi ilham- Rabban ile gaibden haber veren bu riflerden
sonra; gaibden ruh ve cinn vastasyla haber veren khinler, pek sarih bir
surette Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n geleceini ve
nbvvetini haber vermiler. Onlar oktur; biz, onlardan mehurlar ve
manev tevatr hkmne gemi ve ekser tarih ve siyerde nakledilmi
birkan zikredeceiz. Onlarn uzun kssalarn ve szlerini siyer
kitablarna havale edip, yalnz icmalen bahsedeceiz.
Birincisi: kk isminde mehur bir khindir ki; bir gz, bir eli,
bir aya varm. deta yarm insan... te o khin, manev tevatr
derecesinde kat' bir surette tarihlere gemi ki; risalet-i Ahmediye
Aleyhissalt Vesselm' haber verip, mkerreren sylemitir.
kincisi: Mehur am khini Satih'tir ki; kemiksiz, deta zsz
bir vcud, yz gs iinde bir acbe-i hilkat ve ok da yaam bir
khindir. Gaibden verdii doru haberler, o zaman insanlarda hret
bulmu. Hatt Kisra (yani Fars padiah) grd acib r'yay ve veladet-
i Ahmediye (A.S.M.) zamannda sarayn ondrt erefesinin dmesinin
srrn Satih'ten sormak iin, Muyzan denilen lim bir elisini gndermi.
Satih demi: "Ondrt zt sizlerde hkimiyet edecek, sonra saltanatnz
mahvolacak. Hem birisi gelecek, bir din izhar edecek. te o sizin


---sh:(M:175) -----
din ve devletinizi kaldracak!" mealinde Kisra'ya haber gndermi. te o
Satih, sarih bir surette, hirzaman peygamberinin gelmesini haber vermi.
Hem khinlerden Sevad bn-i Karib-id Devs ve Hunafir ve
Ef'asiye Necran ve Cizl bn-i Cizl-il Kind ve bn-i Halasat-ed Devs ve
Fatma Bint-i Nu'man- Neccariye gibi mehur khinler, siyer ve tarih
kitablarnda tafsilen beyan ettikleri vecih zere; hirzaman
peygamberinin geleceini, o peygamber de, Muhammed Aleyhissalt
Vesselm olduunu haber vermiler.
Hem Hazret-i Osman'n akrabasndan Sa'd bn-i Bint-i Kreyz
khinlik vastasyla, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n
nbvvetini gaibden haber alm. Bidayet-i slmiyette Hazret-i Osman-
Zinnureyn'e demi ki: "Sen git iman et." Osman bidayette gelmi, iman
etmi. te o Sa'd o vakay byle bir iir ile sylyor:
...!!!........_.
-!!_......
Hem khinler gibi; "htif" denilen, ahs grnmeyen ve sesi
iitilen cinnler, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n geleceini
mkerreren haber vermiler. Ezcmle:
Zeyyab bn-l Haris'e htif-i cinn byle barm, onun ve
bakasnn sebeb-i slm olmu:
..--!.--!...............
..-.:........:!...-..-
Yine bir htif-i cinn, Smia bn-i Karret-il Gatafan'ye byle
barm, bazlarn imana getirmitir:
.............L.-!..
Bu htiflerin bearetleri ve haber vermeleri pek mehurdur ve oktur.
Hem nasl khinler, htifler haber vermiler; yle de sanemler
dahi ve sanemlere kesilen kurbanlar dahi, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n risaletini haber vermiler. Ezcmle:
Kssa-i mehuredendir ki: Mzen Kabilesinin sanemi barp
demi:



---sh:(M:176) -----
...!-!.......!..!.
diyerek, risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) haber vermi. Hem Abbas bn-i
Mirdas'n sebeb-i slmiyeti olan mehur vaka udur ki: Dmar namnda
bir sanemi varm; o sanem, bir gn byle bir ses vermi:
..-...!....!.......-......_..
Yani: "Muhammed gelmeden evvel bana ibadet ediliyordu, imdi
Muhammed'in beyan gelmi; daha o dalalet olamaz."
Hazret-i mer, slmiyetten evvel saneme kesilen bir kurbandan
byle iitmi:
.!....~...~.-...~..!..
te bu nmuneler gibi ok vakalar var, mevsuk kitablar kabul
edip nakletmiler.
Naslki khinler, rif-i billahlar, htifler, hatt sanemler ve kurbanlar,
risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) haber vermiler; herbir hdise dahi, bir
ksm insanlarn imanna sebeb olmu. yle de, baz talar stnde ve
kabirlerde ve kabirlerin mezar talarnda hatt- kadim ile
..~.....-.
gibi ibareler bulunmu; onunla bir ksm insanlar imana gelmiler. Evet
hatt- kadim ile baz talarda bulunan
..~.....-.
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'dan ibarettir. nki ondan evvel,
zamanna pek yakn, yalnz yedi Muhammed ismi var, baka yoktur. O
yedi adamn hibir cihetle "Muslih-i Emin" tabirine liyakatlar yoktur.
nc ksm irhasattan Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n veladeti hengmnda vcuda gelen hrikalardr ve
hdiselerdir. O hdiseler, onun veladetiyle alkadar bir surette vcuda
gelmi.
Hem bi'setten evvel baz hdiseler var ki, dorudan doruya birer
mu'cizesidir. Bunlar oktur. Nmune olarak, mehur olmu ve eimme-i
hads kabul etmi ve shhatleri tahakkuk etmi birka nmuneyi
zikredeceiz:



---sh:(M:177) -----
Birincisi: Veladet-i Nebev gecesinde hem annesi, hem annesinin
yannda bulunan Osman bn-il s'n annesi, hem Abdurrahman bn-i
Avf'n annesinin grdkleri azm bir nurdur ki; de demiler:
"Veladeti nnda biz yle bir nur grdk ki; o nur, mark ve maribi bize
aydnlattrd."
kincisi: O gece K'be'deki sanemlerin ou ba aa dm.
ncs: Mehur Kisra'nn eyvan (yani saray- mehuresi) o
gece sallanp inikak etmesi ve ondrt erefesinin dmesidir.
Drdncs: Sava'nn takdis edilen kk denizinin o gecede
yere batmas ve stahr-bad'da bin senedir daima i'al edilen, yanan ve
snmeyen, Mecusilerin mabud ittihaz ettikleri atein, veladet gecesinde
snmesi. te u -drt hdise iarettir ki: O yeni dnyaya gelen zt;
ateperestlii kaldracak, Fars saltanatnn sarayn paralayacak, izn-i
lah ile olmayan eylerin takdisini men'edecektir.
Beincisi: endan veladet gecesinde deil, fakat veladete pek
yakn olduu cihetle, o hdiseler de irhasat- Ahmediyedir ki (A.S.M.),
Sure-i ...,! de nass- kat' ile beyan edilen "Vak'a-i Fil"dir ki;
K'be'yi tahrib etmek iin, Ebrehe namnda Habe Meliki gelip, Fil-i
Mahmud namnda cesm bir fili ne srp gelmi. Mekke'ye yakn
olduu vakit fil yrmemi. are bulamam, dnmler. Ebabil kular
onlar malub etmi ve perian etmi, kamlar. Bu kssa-i acibe, tarih
kitablarnda tafsilen mehurdur. te u hdise, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n delail-i nbvvetindendir. nki veladete pek
yakn bir zamanda, kblesi ve mevlidi ve sevgili vatan olan K'be-i
Mkerreme, gayb ve hrika bir surette Ebrehe'nin tahribinden
kurtulmutur.
Altncs: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm kklnde
Halime-i Sa'diye'nin yannda iken, Halime ve Halime'nin zevcinin
ehadetleriyle; gneten rahatsz olmamak iin, ok defa stnde bir
bulut parasnn ona glge ettiini grmler ve halka sylemiler ve o
vaka shhatle hret bulmu.
Hem am tarafna oniki yanda iken gittii vakit, Buheyra-y
Rahib'in ehadetiyle, bir para bulut, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n bana glge ettiini grm ve gstermi.
Hem yine bi'setten evvel Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm,
bir defa Hatice-i Kbra'nn Meysere ismindeki hizmetkryla ticaretten
geldii zaman, Hatice-i Kbra, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n

---sh:(M:178) -----
banda iki melein bulut tarznda glge ettiklerini grm. Kendi
hizmetkr olan Meysere'ye demi. Meysere dahi Hatice-i Kbra'ya
demi: "Btn seferimizde ben yle gryordum."
Yedincisi: Nakl-i sahih ile sabittir ki: Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm, bi'setten evvel bir aacn altnda oturdu; o yer
kuru idi, birden yeillendi. Aacn dallar, onun ba zerine eilip
kvrlarak glge yapmtr.
Sekizincisi: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm ufak iken,
Ebu Talib'in evinde kalyordu. Ebu Talib, oluk ve ocuu ile onunla
beraber yerlerse, karnlar doyard. Ne vakit o zt yemekte bulunmazsa,
tok olmuyorlard. u hdise hem mehurdur, hem kat'dir.
Hem Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n kklnde ona
bakan ve hizmet eden mm- Eymen demi: "Hibir vakit Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm alk ve susuzluktan ikayet etmedi, ne
kklnde ve ne de byklnde."
Dokuzuncusu: Murdias olan Halime-i Sa'diye'nin malnda ve
keilerinin stnde, kabilesinin hilafna olarak ok bereketi ve ziyade
olmasdr. Bu vaka hem mehurdur, hem kat'dir.
Hem sinek onu taciz etmezdi, onun cesed-i mbarekine ve
libasna konmazd. Naslki evldndan olan Seyyid Abdlkadir-i Geylan
(K.S.) dahi, ceddinden o hali irsiyet almt; sinek ona da konmazd.
Onuncusu: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm dnyaya
geldikten sonra, bahusus veladet gecesinde, yldzlarn dmesinin
oalmasdr ki; u hdise Onbeinci Sz'de kat'iyyen brhanlaryla isbat
ettiimiz zere; u yldzlarn sukutu, eyatn ve cinlerin gayb
haberlerden kesilmesine almet ve iarettir. te madem Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm vahiy ile dnyaya kt; elbette yarm yamalak
ve yalanlar ile kark, khinlerin ve gaibden haber verenlerin ve cinlerin
ihbaratna sed ekmek lzmdr ki, vahye bir bhe ras etmesinler ve
vahye benzemesin. Evet bi'setten evvel khinlik oktu. Kur'an nzil
olduktan sonra onlara htime ekti. Hatt ok khinler imana geldiler.
nki daha cinler taifesinden olan muhbirlerini bulamadlar. Demek
Kur'an htime ekmiti. te eski zaman khinleri gibi, imdi de
medyumlar suretinde yine bir nevi khinlik Avrupa'da ispirtizmaclarn
ilerinde ba gstermi. Her ne ise...
Elhasl: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n nbvvetinden
evvel nbvvetini tasdik ettiren ve tasdik eden pek ok vakalar, pek



---sh:(M:179) -----
ok ztlar zahir olmular. Evet dnyaya manen reis olacak (Haiye) ve
dnyann manev eklini deitirecek ve dnyay hirete mezraa yapacak
ve dnyann mahlukatnn kymetlerini iln edecek ve cinn inse saadet-i
ebediyeye yol gsterecek ve fni cinn insi i'dam- ebedden kurtaracak
ve dnyann hikmet-i hilkatini ve tlsm- mulakn ve muammasn
aacak ve Hlk- Kinat'n makasdn bilecek ve bildirecek ve o Hlk'
tanyp umuma tanttracak bir zt; elbette o daha gelmeden herey, her
nev', her taife onun geleceini sevecek ve bekleyecek ve hsn- istikbal
edecek ve alklayacak ve Hlk tarafndan bildirilirse, o da bildirecek.
Naslki sbk iaretlerde ve misallerde grdk ki; her bir nev-i mahlukat,
onu hsn- istikbal ediyor gibi mu'cizatn gsteriyorlar, mu'cize lisanyla
nbvvetini tasdik ediyorlar.
ONYEDNC ARET: Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n Kur'andan sonra en byk mu'cizesi, kendi ztdr. Yani
onda itima' etmi ahlk- liyedir ki; herbir haslette en yksek tabakada
olduuna, dost ve dman ittifak ediyorlar. Hatt ecaat kahraman
Hazret-i Ali, mkerreren diyordu: "Harbin dehetlendii vakit, biz Resul-
i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n arkasna iltica edip tahassun
ediyorduk." Ve hkeza... Btn ahlk- hamdede en yksek ve
yetiilmeyecek bir dereceye mlik idi. u mu'cize-i ekberi, Allme-i
Marib Kad Iyaz'n ifa-i erif'ine havale ediyoruz. Elhak o zt, o
mu'cize-i ahlk- hamdeyi pek gzel beyan edip isbat etmitir. Hem pek
byk ve dost ve dmanla musaddak bir mu'cize-i Ahmediye (A.S.M)
eriat- kbrasdr ki, ne misli gelmi ve ne de gelecek. u mu'cize-i
a'zamn bir derece beyann, btn yazdmz otuz Sz ve otuz
Mektub'a ve otuzbir Lem'aya ve on ua'ya havale ediyoruz.
Hem Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n mtevatir ve kat'
bir mu'cize-i kbras, akk- Kamer'dir. Evet u inikak- Kamer; ok
tarklerle mtevatir bir surette, bn-i Mes'ud, bn-i Abbas, bn-i mer,
mam- Ali, Enes, Huzeyfe gibi pek ok eazm- sahabeden mteaddid
tarklerle haber verilmekle beraber, nass- Kur'anla
...!:.... .!...
yeti, o mu'cize-i kbray leme iln etmitir.

(Haiye): Evet Sultan- LEVLKE LEVLK, yle bir reistir ki: Bin yz elli
senedir saltanat devam ediyor. Birinci asrdan sonra herbir asrda lakal yz
elli milyon tebaas ve raiyeti vardr. Kre-i Arz'n yarsn bayra altna alm
ve tebaas, kemal-i teslimiyetle ona hergn salt selm ile tecdid-i biat ederek
emirlerine itaat ederler.
---sh:(M:180) -----
O zamann inadc Kurey mrikleri, u yetin verdii habere kar inkr
ile mukabele etmemiler, belki yalnz "sihirdir" demiler. Demek
kfirlerce dahi Kamer'in inikak kat'dir. u mu'cize-i kbray, akk-
Kamer'e dair yazdmz Otuzbirinci Sz'e zeyl olan akk- Kamer
Risalesi'ne havale ederiz.
Hem Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm, naslki Arz ahalisine
inikak- Kamer mu'cizesini gstermi; yle de Semavat ahalisine Mi'rac
mu'cize-i ekberini gstermitir. te Mi'rac denilen u mu'cize-i a'zam,
Otuzbirinci Sz olan Mi'rac Risalesi'ne havale ederiz. nki o risale, o
mu'cize-i kbray, ne kadar nuran ve l ve doru olduunu kat'
brhanlarla, hatt mlhidlere kar da isbat etmitir. Yalnz mu'cize-i
Mi'racn mukaddimesi olan Beyt-l Makdis seyahat ve sabahleyin
Kurey kavmi, ondan Beyt-l Makdis'in tarifatn istemesi zerine hasl
olan bir mu'cizeyi bahsedeceiz. yle ki:
Mi'rac gecesinin sabahnda, Mi'racn Kurey'e haber verdi.
Kurey tekzib etti. Dediler: "Eer Beyt-l Makdis'e gitmi isen, Beyt-l
Makdis'in kaplarn ve duvarlarn ve ahvalini bize tarif et!" Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm ferman ediyor ki:
..!.-L.....,!....:
.-......--!.:....!
.!.L.....-...
Yani: "Onlarn tekziblerinden ve suallerinden pek ok skldm.
Hatt yle bir sknt hi ekmemitim. Birden Cenab- Hak, Beyt-l
Makdis'i bana gsterdi; ben de Beyt-l Makdis'e bakyorum, birer birer
herey'i tarif ediyordum." te o vakit Kurey baktlar ki, Beyt-l
Makdis'ten doru ve tam haber veriyor.
Hem Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm Kurey'e demi ki:
"Yolda giderken sizin bir kafilenizi grdm, kafileniz yarn filan vakitte
gelecek. Sonra o vakit, kafileye muntazr kaldlar. Kafile bir saat teehhr
etmi. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n ihbar doru kmak
iin, ehl-i tahkikin tasdikiyle, Gne bir saat tevakkuf etmi. Yani Arz,
onun szn doru karmak iin vazifesini, seyahatn bir saat ta'til
etmitir ve o ta'tili, Gne'in sknetiyle gstermitir. te Muhammed-i
Arab Aleyhissalt Vesselm'n birtek sznn tasdiki iin koca Arz
vazifesini terkeder, koca Gne ahid olur. Byle bir zt tasdik etmeyen
ve emrini tutmayan, ne derece bedbaht olduunu ve onu tasdik
---sh:(M:181) -----
edip emrine ..-....-..diyenlerin ne kadar bahtiyar olduklarn
anla, "Elhamdlillahi ale-l iman ve-l slm" de.
ONSEKZNC ARET: Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n en byk ve ebed ve yzer delail-i nbvveti cmi' ve krk
vecihle i'caz isbat edilmi bir mu'cizesi dahi, Kur'an- Hakm'dir. te u
mu'cize-i ekberin beyanna dair Yirmibeinci Sz takriben yzelli
sahifede, krk vech-i i'cazn icmalen beyan ve isbat etmitir. yle ise, u
mahzen-i mu'cizat olan mu'cize-i a'zam o Sz'e havale ederek, yalnz iki-
nkteyi beyan edeceiz:
BRNC NKTE: Eer denilse: 'caz- Kur'an belgattadr.
Halbuki umum tabakatn haklar var ki, i'caznda hisseleri bulunsun.
Halbuki belgattaki i'caz, binde ancak bir muhakkik lim anlayabilir?
Elcevab: Kur'an- Hakm'in her tabakaya kar bir nevi i'caz
vardr. Ve bir tarzda, i'caznn vcudunu ihsas eder. Mesel: Ehl-i belgat
ve fesahat tabakasna kar, hrikulde belgattaki i'cazn gsterir. Ve
ehl-i iir ve hitabet tabakasna kar; garib, gzel, yksek slb-u bediin
i'cazn gsterir. O slb herkesin houna gittii halde, kimse taklid
edemiyor. Mrur-u zaman o slbu ihtiyarlatmyor, daima gen ve
tazedir. yle muntazam bir nesir ve mensur bir nazmdr ki; hem l, hem
tatldr. Hem khinler ve gaibden haber verenler tabakasna kar,
hrikulde ihbarat- gaybiyedeki i'cazn gsterir. Ve ehl-i tarih ve
hdisat- lem lemas tabakasna kar, Kur'andaki ihbarat ve hdisat-
mem-i slife ve ahval ve vakat- istikbaliye ve berzahiye ve
uhreviyedeki i'cazn gsterir. Ve itimaiyat- beeriye lemas ve ehl-i
siyaset tabakasna kar, Kur'ann desatir-i kudsiyesindeki i'cazn
gsterir. Evet o Kur'andan kan eriat- kbra, o srr- i'caz gsterir.
Hem maarif-i lahiye ve hakaik-i kevniyede tevaggul eden tabakaya
kar, Kur'andaki hakaik-i kudsiye-i lahiyedeki i'caz gsterir veya
i'cazn vcudunu ihsas eder. Ve ehl-i tarkat ve velayete kar, Kur'an bir
deniz gibi daima temevvcde olan ytnn esrarndaki i'cazn gsterir ve
hkeza... Krk tabakadan her tabakaya kar bir pencere aar, i'cazn
gsterir. Hatt yalnz kula bulunan ve bir derece mana fehmeden avam
tabakasna kar, Kur'ann okunmasyla baka kitablara benzemediini,
kulak sahibi tasdik eder. Ve o mi der ki: "Ya bu Kur'an btn
dinlediimiz kitablarn aasndadr. Bu ise, hibir dman dahi diyemez
ve hem yz derece muhaldir. yle ise, btn iitilen kitablarn
fevkindedir. yle ise, mu'cizedir." te bu kulakl minin fehmettii
i'caz, ona yardm iin bir derece izah edeceiz. yle ki:
Kur'an- Mu'ciz-l Beyan meydana kt vakit btn leme
meydan okudu ve insanlarda iki iddetli his uyandrd:
Birisi: Dostlarnda hiss-i taklidi; yani sevgili Kur'ann slbuna
kar benzemeklik arzusu ve onun gibi konumak hissi...
kincisi: Dmanlarda bir hiss-i tenkid ve muaraza; yani Kur'an
slbuna mukabele etmekle dava-y i'caz krmak hissi...
te bu iki hiss-i edid ile milyonlar Arab kitablar yazlmlar,
meydandadr. imdi btn bu kitablarn en beligleri, en fasihleri Kur'anla
beraber okunduu vakit, her kim dinlese, kat'iyyen diyecek ki; Kur'an
bunlarn hi birisine benzemiyor. Demek Kur'an, umum bu kitablarn
derecesinde deildir. yle ise herhalde, ya Kur'an umumunun altnda
olacak; o ise yz derece muhal olmakla beraber, hi kimse, hatt eytan
bile olsa diyemez. (Haiye)
yle ise Kur'an- Mu'ciz-l Beyan, yazlan umum kitablarn
fevkindedir. Hatt manay da fehmetmeyen cahil mi tabakaya kar da
Kur'an- Hakm, usandrmamak suretiyle i'cazn gsterir. Evet o mi,
cahil adam der ki: "En gzel, en mehur bir beyti iki- defa iitsem,
bana usan veriyor. u Kur'an ise hi usandrmyor, gittike daha ziyade
dinlemesi houma gidiyor. yle ise bu insan sz deildir."
Hem hfza alan ocuklarn tabakasna kar dahi, Kur'an-
Hakm o nazik, zaf, basit ve bir sahife kitab hfznda tutamayan o
ocuklarn kk kafalarnda, o byk Kur'an ve ok yerlerinde iltibas ve
mevveiyete sebebiyet veren birbirine benzeyen yetlerin ve
cmlelerin teabhyle beraber; kemal-i shuletle, kolaylkla o
ocuklarn hfzalarnda yerlemesi suretinde, i'cazn onlara dahi
gsterir.
Hatt az szden ve grltden mteessir olan hastalara ve
sekeratta olanlara kar Kur'ann zemzemesi ve sads; zemzem suyu gibi
onlara ho ve tatl geldii cihetle, bir nevi i'cazn onlara da ihsas eder.
Elhasl: Krk muhtelif tabakata ve ayr ayr insanlara, krk vecihle
Kur'an- Hakm i'cazn gsterir veya i'caznn vcudunu ihsas eder. Kim-
seyi mahrum brakmaz. Hatt yalnz gz bulunan (Haiye-1) kulaksz,
(Haiye): Yirmialtnc Mektub'un ehemmiyetli Birinci Mebhas, u cmlenin
haiyesi ve izahdr.
(Haiye-1): Yalnz gz bulunan; kulaksz, kalbsiz tabakasna kar vech-i
i'caz, burada gayet mcmel ve muhtasar ve nks kalmtr. Fakat bu vech-i
i'caz Yirmidokuzuncu ve Otuzuncu Mektublarda (Haiyecik) gayet parlak ve
nuran ve zahir ve bahir gsterilmitir, hatt krler de grebilir. O vech-i i'caz
gsterecek bir Kur'an yazdrdk. nallah tab' edilecek, herkes de o gzel vechi
grecektir.
(Haiyecik): Otuzuncu Mektub pek parlak tasavvur ve niyet edilmiti; fakat
yerini bakasna, arat-l 'caz'a verdi. Kendisi meydana kmad.
---sh:(M:183) -----
kalbsiz, ilimsiz tabakasna kar da, Kur'ann bir nevi almet-i i'caz
vardr. yle ki:
Hfz Osman hattyla ve basmasyla olan Kur'an- Mu'ciz-l
Beyan'n yazlan kelimeleri birbirine bakyor. Mesel: Sure-i Kehf'de
,...,..... kelimesi altnda yapraklar delinse; Sure-i Ftr'daki
...L kelimesi, az bir inhirafla grnecek ve o kelbin ismi de
anlalacak. Ve Sure-i Ysin'de iki defa ...-. birbiri stne;
Vessffat'taki ...-. ve ...-. hem birbirine, hem onlara
bakyor; biri delinse, tekiler az bir inhirafla grnecek. Mesel: Sure-i
Sebe'in hirinde, Sure-i Ftr'n evvelindeki iki ... birbirine bakar.
Btn Kur'anda yalnz ... dan ikisi birbirine bakmalar tesadf
olamaz. Ve bunlarn emsali pek oktur. Hatt bir kelime, be-alt yerde
yapraklar arkasnda, az bir inhirafla birbirine bakyorlar. Ve Kur'ann
birbirine bakan iki sahifesinde, birbirine bakan cmleleri krmz kalemle
yazlan bir Kur'an ben grdm. "u vaziyet dahi, bir nevi mu'cizenin
emaresidir", o vakit dedim. Daha sonra baktm ki: Kur'ann, mteaddid
yapraklar arkasnda birbirine bakar ok cmleleri var ki, manidar bir
surette birbirine bakar. te tertib-i Kur'an irad- Nebev ile, mnteir ve
matbu' Kur'anlar da ilham- lah ile olduundan; Kur'an- Hakm'in
naknda ve o hattnda, bir nevi almet-i i'caz iareti var. nki o vaziyet,
ne tesadfn ii ve ne de fikr-i beerin dndr. Fakat baz inhiraf
var ki, o da tab'n noksandr ki; tam muntazam olsayd, kelimeler tam
birbiri zerine decekti.
Hem Kur'ann Medine'de nzil olan mutavasst ve uzun
surelerinin herbir sahifesinde "Lafzullah" pek bedi' bir tarzda tekrar
edilmi. Aleben ya be, ya alt, ya yedi, ya sekiz, ya dokuz, ya onbir
aded tekrar ile beraber bir yapran iki yznde ve kar karya gelen
sahifede gzel ve ---manidar bir mnasebet-i adediye gsterir (Haiye-1-
2-3-4)


(Haiye-1): Hem ehl-i zikir ve mnacata kar, Kur'ann znetli ve kafiyeli lafz
ve fesahatl, san'atl slbu ve nazar kendine evirecek belgatn mezayas ok
olmakla
KNC NKTE: Hazret-i Musa Aleyhisselm'n zamannda sihrin
revac olduundan, mhim mu'cizat ona benzer bir tarzda geldii; ve
Hazret-i sa Aleyhisselm'n zamannda ilm-i tb revata olduundan,
mu'cizatnn galibi o cinsten geldii gibi, Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n dahi zamannda Ceziret-l Arab'da en ziyade revata drt
ey idi:
beraber; ulv ciddiyeti ve lah huzuru ve cem'iyet-i hatr veriyor, ihll etmiyor. Halbuki
o eit mezaya-y fesahat ve san'at- lafzye ve nazm ve kafiye; ciddiyeti ihll eder,
zarafeti imam ediyor, huzuru bozar, nazar datr. Hatt mnacatn en latifi ve en
ciddsi ve en ulv nazml ve Msr'n kaht u galasnn sebeb-i ref'i olan mam- afi'nin
mehur bir mnacatn ok defa okuyordum; grdm ki: Nazml, kafiyeli olduu iin
mnacatn ulv ciddiyetini ihll eder. Sekiz-dokuz senedir virdimdir. Hakik ciddiyeti,
ondaki kafiye ve nazmla birletiremedim. Ondan anladm ki: Kur'ann has, ftr,
mmtaz olan kafiyelerinde nazm ve mezayasnda bir nevi i'caz var ki; hakik ciddiyeti
ve tam huzuru muhafaza eder, ihll etmez. te ehl-i mnacat ve zikr, bu nevi i'caz
aklen fehmetmezse de kalben hisseder.
(Haiye-2): Kur'an- Mu'ciz-l Beyan'n manev bir srr- i'caz udur ki: Kur'an, ism-i
a'zama mazhar olan Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n pek byk ve pek parlak
derece-i imann ifade ediyor.
Hem mukaddes bir harita gibi lem-i hiretin ve lem-i rububiyetin yksek
hakikatlarn beyan eden, gayet byk ve geni ve l olan hak dinin mertebe-i
ulviyesini ftr bir tarzda ifade ediyor, ders veriyor.
Hem Hlk- Kinat'n umum mevcudatn Rabbi cihetinde, hadsiz izzet ve
hametiyle hitabn ifade ediyor. Elbette bu suretteki ifade-i Furkan'a ve bu tarzdaki
beyan- Kur'ana kar,
.........!.........-!....-...!.
srryla btn ukl- beeriye ittihad etse, bir tek akl olsa dahi karsna kamaz,
muaraza edemez. ....!...!. nki u esas nokta-i nazarnda, kat'iyyen
kabil-i taklid deildir ve tanzir edilmez!..
(Haiye-3): Kur'an- Hakm'in umum sahifeleri hirinde yet tamam oluyor. Gzel bir
kafiye ile nihayeti hitam buluyor. Bunun srr udur ki: En byk yet olan Mdayene
yeti sahifeler iin, Sure-i hlas ve Kevser satrlar iin bir vhid-i kyas ittihaz
edildiinden, Kur'an- Hakm'in bu gzel meziyeti ve i'caz almeti grlyor.
(Haiye-4): Bu makamn bu mebhasnda gayet ehemmiyetli ve hametli ve byk ve
Risale-i Nur'un muvaffakyeti noktasnda gayet znetli ve sevimli ve mevvik
kerametin, pek az ve cz' vaziyet ve ksack nmunelerine ve kck emarelerine,
acelelik belasyla iktifa edilmi. Halbuki o byk hakikat ve o sevimli keramet ise,
tevafuk namyla be-alt nevileri ile Risale-i Nur'un bir silsile-i kerametini ve Kur'ann
gze grnen bir nevi i'caznn lemaatn ve rumuzat- gaybiyenin bir menba- iaratn
tekil ediyor. Sonradan, Kur'anda "Lafzullah"n tevafukundan kan bir lem'a-i i'caz
gsteren yaldz ile bir Kur'an yazdrld. Hem Rumuzat- Semaniye namndaki sekiz
kk risaleler, hurufat- Kur'aniyenin tevafukatndan kan mnasebet-i latife ve iarat-
gaybiyelerinin beyannda te'lif edildi. Hem Risale-i Nur'u tevafuk srryla tasdik ve
takdir ve tahsin eden Keramet-i Gavsiye ve Keramet-i Aleviye ve arat- Kur'aniye
namndaki be adet risaleler yazld. Demek Mu'cizat- Ahmediye'nin te'lifinde o byk
hakikat icmalen hissedilmi; fakat maatteessf mellif yalnz bir trnan grp
gstermi, daha arkasna bakmayarak koup gitmi.
---sh:(M:184) -----
---sh:(M:185) -----
Birincisi: Belgat ve fesahat.
kincisi: iir ve hitabet.
ncs: Khinlik ve gaibden haber vermek.
Drdncs: Hdisat- maziyeyi ve vakat- kevniyeyi bilmek
idi.
te Kur'an- Mu'ciz-l Beyan geldii zaman, bu drt nevi
malmat sahiblerine kar meydan okudu:
Bata ehl-i belgata birden diz ktrd. Hayretle Kur'an
dinlediler.
kincisi ehl-i iir ve hitabet, yani muntazam nutuk okuyan ve
gzel iir syleyenlere kar yle bir hayret verdi ki, parmaklarn srtt.
Altun ile yazlan en gzel iirlerini ve K'be duvarlarna medar- iftihar
iin aslan mehur "Muallakat- Seb'a"larn indirtti, kymetten drd.
Hem gaibden haber veren khinleri ve sahirleri susturdu. Onlarn
gayb haberlerini onlara unutturdu. Cinnlerini tardettirdi. Khinlie
htime ektirdi.
Hem mem-i salifenin vekayiine ve hdisat- lemin ahvaline
vkf olanlar hurafattan ve yalandan kurtarp, hakik hdisat- maziyeyi
ve nurlu olan vekayi-i lemi onlara ders verdi.
te bu drt tabaka, Kur'ana kar kemal-i hayret ve hrmetle onun
nne diz kerek akird oldular. Hibirisi, hibir vakit birtek sureyle
muarazaya kalkamadlar.
Eer denilse: Nasl biliyoruz ki, kimse muaraza edemedi ve
muaraza kabil deil?
Elcevab: Eer muaraza mmkn olsayd, herhalde teebbs
edilecekti. nki muarazaya ihtiya edid idi. Zira dinleri, mallar,
canlar, iyalleri tehlikeye dyor. Muaraza edilseydi kurtulurlard. Eer
muaraza mmkn olsayd, herhalde muaraza edecektiler. Eer muaraza
edilseydi,











---sh:(M:186) -----
muaraza taraftarlar kfirler, mnafklar ok, hem pek ok olduundan
herhalde muarazaya taraftar kp iltizam ederek, herkese
neredeceklerdi. -Naslki slmiyetin aleyhinde herey'i neretmiler.-
Eer neretseydiler ve muaraza olsayd; her halde tarihlere, kitablara
aaal bir surette geecekti. te meydanda btn tarihler, kitablar;
hibirisinde Mseylime-i Kezzab'n birka fkrasndan baka yoktur.
Halbuki Kur'an- Hakm, yirmi sene mtemadiyen damarlara
dokunduracak ve inad tahrik edecek bir tarzda meydan okudu. Ve der idi
ki:
"u Kur'ann, Muhammed-l Emin gibi bir mmiden nazirini
yapnz ve gsteriniz. Haydi bunu yapamyorsunuz; o zt mmi olmasn,
gayet lim ve ktib olsun. Haydi bunu da getiremiyorsunuz; birtek zt
olmasn, btn limleriniz, beligleriniz toplansn, birbirine yardm etsin..
hatt gvendiiniz liheleriniz size yardm etsin. Haydi bununla da
yapamayacaksnz; eskiden yazlm belig eserlerden de istifade edip,
hatt gelecekleri de yardma arp, Kur'ann nazirini gsteriniz, yapnz.
Haydi bunu da yapamyorsunuz; Kur'ann mecmuuna olmasn da, yalnz
on suresinin nazirini getiriniz. Haydi on suresine mukabil hakik doru
olarak bir nazire getiremiyorsunuz; haydi hikyelerden, aslsz
kssalardan terkib ediniz. Yalnz nazmna ve belgatna nazire olsun
getiriniz. Haydi bunu da yapamyorsunuz; birtek suresinin nazirini
getiriniz. Haydi sure uzun olmasn, ksa bir sure olsun nazirini getiriniz.
Yoksa din, can, mal, iyalleriniz; dnyada da hirette de tehlikeye
decektir!"
te sekiz tabakada, ilzam suretinde, Kur'an- Hakm yirmi
senede deil, belki bin yz senede btn ins cinne kar bu meydan
okumu ve okuyor. Halbuki evvelki zamanda o kfirler can, mal ve
iyalini tehlikeye atp en dehetli yol olan harb yolunu ihtiyar ederek, en
kolay ve en ksa olan muaraza yolunu terkettiler. Demek muaraza yolu
mmkn deildi.
te hibir akl, hususan o zamanda Ceziret-l Arabdaki adamlar,
hususan Kureyler gibi zeki adamlar; birtek edibleri, Kur'ann birtek
suresine nazire yapp Kur'ann hcumundan kurtulmasn temin ederek,
ksa ve kolay yolu terkedip can, mal, iyallerini tehlikeye atp en
mkiltl yola slk eder mi?
Elhasl: Mehur Cahz'n dedii gibi: "Muaraza-i bilhuruf
mmkn olmad, muharebe-i bissyufa mecbur oldular..."
Eer denilse: Baz muhakkik lema demiler ki: "Kur'ann bir
suresine deil; birtek yetine, hatt birtek cmlesine, hatt birtek
kelimesine
---sh:(M:187) -----
muaraza edilmez ve edilmemi." Bu szler mbalaa grnyor ve akl
kabul etmiyor. nki beerin szlerinde Kur'an cmlelerine benzeyen
ok cmleler var. Bu szn srr- hikmeti nedir?
Elcevab: 'caz- Kur'anda iki mezheb var. Mezheb-i ekser ve
racih odur ki, Kur'andaki letaif-i belgat ve mezaya-y man, kudret-i
beerin fevkindedir.
kinci mercuh mezheb odur ki: Kur'ann bir suresine muaraza,
kudret-i beer dhilindedir. Fakat Cenab- Hak, mu'cize-i Ahmediye
(A.S.M.) olarak men'etmi. Naslki bir adam ayaa kalkabilir, fakat eser-i
mu'cize olarak bir Nebi dese ki: "Sen kalkamayacaksn!" O da
kalkamazsa, mu'cize olur. u mezheb-i mercuha, Sarfe Mezhebi denilir.
Yani Cenab- Hak cinn insi men'etmi ki, Kur'ann bir suresine
mukabele edemesinler. Eer men'etmeseydi, cinn ins bir suresine
mukabele ederdi. te u mezhebe gre, "Bir kelimesine de muaraza
edilmez" diyen lemann szleri hakikattr. nki madem Cenab- Hak,
i'caz iin onlar men'etmi; muarazaya azlarn aamazlar. Azlarn
asalar da; izn-i lah olmazsa, kelimeyi karamazlar. Amma mezheb-i
racih ve ekser olan mezheb-i evvele gre dahi, o lemann beyan ettii
fikrin yle bir ince vechi vardr ki: Kur'an- Hakm'in cmleleri,
kelimeleri birbirine bakar. Baz olur bir kelime, on yere bakar; onda, on
nkte-i belgat, on mnasebet bulunuyor. Naslki arat-l 'caz
namndaki tefsirde, Fatiha'nn baz cmleleri iinde ve
.......:!.!.,!
cmleleri iinde, u nktelerden baz nmuneleri gstermiiz. Mesel:
Naslki mnakka bir sarayda, mteaddid, muhtelif naklarn dm
hkmnde bir ta, btn naklara bakacak bir yerde yerletirmek; btn
o duvar nukuuyla bilmeye mtevakkftr. Hem naslki insann bandaki
gzbebeini yerinde yerletirmek, btn cesedin mnasebatn ve vezaif-i
acibesini ve gzn o vezaife kar vaziyetini bilmekle oluyor. yle de:
Ehl-i hakikatn ok ileri giden bir ksm, Kur'ann kelimatnda pek ok
mnasebat ve sair yetlerdeki cmlelere bakan vcuhlar, alkalar
gstermiler. Hususan lema-i ilm-i huruf daha ileri gidip, bir harf-i
Kur'anda, bir sahife kadar esrar, ehline beyan ederek isbat etmiler. Hem
madem Hlk- Klli ey'in kelmdr; herbir kelimesi, kalb ve ekirdek
hkmne geebilir. (Etrafnda, esrardan mteekkil bir cesed-i manevye
kalb ve bir ecere-i maneviyeye ekirdek hkmne geebilir.) te
insann szlerinde, Kur'ann kelimeleri gibi kelimeler, belki cmleler,
yetler bulunabilir. Fakat Kur'anda, ok mnasebat gzetilerek bir tarz ile
yerletirildii yerde; bir ilm-i muhit lzm ki, yle yerli yerine yerlesin.
---sh:(M:188) -----
NC NKTE: Kur'an- Mu'ciz-l Beyan'n hlsat-l
hlsa bir icmal-i mahiyeti iin bir vakit Arab ibare ile bir tefekkr-
hakikyi, Cenab- Hak benim kalbime ihsan etmiti. imdi aynen o
tefekkr, Arab olarak yazacaz, sonra manasn beyan edeceiz. te:
!.!......~......-. ......-..
.....!_..-!..!.....!,.:-!..!!...
. ........-.!..-..!....!...........
.......,.!....,........ .!.!...!...:.!
-. ..........:-...... .!...
.-.....!.........!....!....!...-.!
.......!...-!..-......!.......
._...!.-!.........!... -!....-.!!
...!........:.!.....:!..'..!........
_...!.....:!..-!_......-!...!..-!....
..--.!...! .........:....!..L.!..
L....!....:.!. ...!...... -....!...
...........!..:.!....!.......
.L.!...!..... ....!..:...!...
,!.-!.......L.-....L!.~.. .!..:...._..
...!...-......!.. .!...........!.-.....
.!..:.... _.!..:!,.L-!..!..
.!..,....


---sh:(M:189) -----

te u tefekkr- Arabnin tercmesi ve meali udur ki, yani:
Kur'an- Mu'ciz-l Beyan'n alt ciheti parlaktr ve nurludur. Evham ve
behat iine giremez. nki arkas Ar'a dayanyor; o cihette nur-u
vahiy var. nnde ve hedefinde saadet-i dreyn var. Ebede, hirete el
atm; Cennet ve saadet nuru var. stnde sikke-i i'caz parlyor. Altnda
brhan ve delil direkleri var. i hlis hidayet. Sa ...-. ler ile
ukl istintakla "Sadakte" dedirtiyor. Solunda; kalblere ezvak- ruhan
vermekle, vicdanlar istihad ederek "Brekllah" dediren Kur'an-
Mu'ciz-l Beyan'a hangi keden, hangi cihetten evham ve behatn
hrszlar girebilir?
Evet Kur'an- Mu'ciz-l Beyan asrlar, merebleri, meslekleri
muhtelif olan enbiyann, evliyann, muvahhidnin kitablarnn srr-
icma'n cmi'dir. Yani btn o ehl-i kalb ve akl, Kur'an- Hakm'in
mcmel ahkmn ve esasatn tasdik eder bir surette, o esasat
kitablarnda zikredip kabul etmiler. Demek onlar, Kur'an ecere-i
semavsinin kkleri hkmndedirler. Hem Kur'an- Hakm, vahye istinad
ediyor ve vahiydir. nki Kur'an nzil eden Zt- Zlcelal, mu'cizat-
Ahmediye (A.S.M.) ile, Kur'an vahiy olduunu gsterir, isbat eder. Ve
nzil olan Kur'an dahi, stndeki i'caz ile gsterir ki, Ar'tan geliyor. Ve
mnzel-i aleyh olan Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n bidayet-i
vahiydeki tela ve nzul-i vahiy vaktindeki vaziyet-i bhuu ve herkesten
ziyade Kur'ana kar ihlas ve hrmeti gsteriyor ki: Vahiy olup ezelden
geliyor, ona misafir oluyor.
Hem o Kur'an bilbedahe mahz- hidayettir. nki onun muhalifi,
bilmahede kfrn dalaletidir. Hem bizzarure Kur'an envr- imaniyenin
madenidir. Elbette envr- imaniyenin aksi, zulmattr. ok Szlerde
bunu kat' olarak isbat etmiiz.

Hem Kur'an bilyakn hakaikn mecma'dr. Hayalt ve hurafat,
iine giremez. Tekil ettii hakikatl lem-i slmiyet, izhar ettii esasl
eriat








---sh:(M:190) -----
ve gsterdii l kemaltn ehadetiyle, lem-i gayba ait olan bahislerinde
dahi, lem-i ehadetteki bahisleri gibi, ayn- hakaik olduunu ve iinde
hilaf bulunmadn isbat eder.
Hem Kur'an bil'ayan ve bhesiz, saadet-i dreyne sal eder,
beeri ona sevkeder. Kimin bhesi varsa, bir defa Kur'an okusun ve
dinlesin ne diyor? Hem Kur'ann verdii meyveler; hem mkemmeldir,
hem hayatdardr. yle ise, Kur'an aacnn kk hakikattadr,
hayatdardr. nki meyvenin hayat, aacn hayatna delalet eder. te
bak; her asrda ne kadar asfiya ve evliya gibi mkemmel ve kmil zhayat
ve znur meyveler vermi.
Hem hadsiz mteferrik emarelerden ne'et eden bir hads ve
kanaatla, Kur'an hem ins, hem cinn, hem melein makbul ve
mergubudur ki; okunduu vakit onlar itiyakla pervane gibi etrafna
toplanyorlar.
Hem Kur'an vahiy olmakla beraber, delail-i akliye ile teyid ve
tahkim edilmi. Evet kmil ukalnn ittifak buna ahiddir. Bata lema-i
ilm-i Kelmn allmeleri ve bn-i Sina, bn-i Rd gibi felsefenin dhleri
mttefikan esasat- Kur'aniyeyi uslleriyle, delilleriyle isbat etmiler.
Hem Kur'an, ftrat- selime cihetiyle musaddaktr. Eer bir rza ve bir
maraz olmazsa; herbir ftrat- selime onu tasdik eder. nki itminan-
vicdan ve istirahat- kalb, onun envryla olur. Demek ftrat- selime,
vicdann itminan ehadetiyle, onu tasdik ediyor. Evet ftrat, lisan-
haliyle Kur'ana der: "Ftratmzn kemali sensiz olamaz!" u hakikat ok
yerlerde isbat etmiiz.
Hem Kur'an bilmahede ve bilbedahe, ebed ve daim bir
mu'cizedir. Her vakit i'cazn gsterir. Sair mu'cizat gibi snmez, vakti
bitmez, ebeddir.
Hem Kur'ann mertebe-i iradnda yle bir genilik var ki; birtek
dersinde, Hazret-i Cibril (A.S.), bir tfl- nevresde ile omuz omuza o
dersi dinler, hisselerini alrlar. Ve bn-i Sina gibi en dh feylesof, en mi
bir ehl-i kraatla diz dize ayn dersi okurlar, derslerini alrlar. Hatt bazan
olur ki; o mi adam, kuvvet ve safvet-i iman cihetiyle, bn-i Sina'dan
daha ziyade istifade eder.
Hem Kur'ann iinde yle bir gz var ki; btn kinat grr, ihata
eder ve bir kitabn sahifeleri gibi kinat gz nnde tutar, tabakatn ve
lemlerini beyan eder. Bir saatin san'atkr nasl saatini evirir, aar,
gsterir, tarif eder; Kur'an dahi, elinde kinat tutmu yle yapyor. te
yle bir Kur'an- Azman'dr ki .!..,... der,
vahdaniyeti iln eder.
---sh:(M:191) -----
.........!.........!..!..!.-,..!
..--......!.......!....-......!
,..!......!.......-!!.....-!.
-..!.......!..................
..!!........!........-.
....-!.-.!...!.

ONDOKUZUNCU NKTEL ARET: Sbk iaretlerde,
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm Cenab- Hakk'n resul olduu
gayet kat' ve bhesiz bir surette isbat edildi. te risaleti binler delail-i
kat'iyye ile sabit olan Muhammed-i Arab Aleyhissalt Vesselm,
vahdaniyet-i lahiyenin ve saadet-i ebediyenin en parlak bir delili ve en
kat' bir brhandr. Biz u iarette; o mrk, parlak delile ve ntk-
sadk brhana, hlsat-l hlsa bir icmal ile kk bir tarif yapacaz.
nki madem o delildir ve neticesi marifet-i lahiyedir; elbette delili
tanmak ve vech-i delaletini bilmek lzmdr. yle ise, biz de gayet
muhtasar bir hlsa ile, vech-i delaletini ve shhatn beyan edeceiz.
yle ki:
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm, u kinatn mevcudat
gibi, Hlk- Kinat'n vcuduna ve vahdetine kendi zt delalet ettii
gibi; o kendi delalet-i ztiyesini, btn mevcudatn delaletiyle beraber,
lisanyla iln etmitir. Madem delildir; biz o delilin hccet ve
istikametine ve sdk ve hakkaniyetine, onbe esasta iaret ederiz:
Birinci Esas: Hem ztyla, hem lisanyla, hem delalet-i haliyle,
hem kaliyle kinatn Sniine delalet eden u delil; hem hakikat- kinata
musaddak, hem sadktr. nki btn mevcudatn vahdaniyete delaletleri,
elbette vahdaniyeti syleyen zt tasdik hkmndedir. Demek syledii
dava da, umum kinata musaddaktr. Hem beyan ettii kemal-i mutlak
olan vahdaniyet-i lahiye ve hayr- mutlak olan saadet-i ebediye, btn
hakaik-i lemin hsn ve kemaline muvafk ve mutabk olduundan; o,
davasnda elbette sadktr. Demek Resul-i




---sh:(M:192) -----
Ekrem Aleyhissalt Vesselm, vahdaniyet-i lahiyeye ve saadet-i
ebediyeye bir brhan- ntk- sadk ve musaddaktr.
kinci Esas: Hem o delil-i sadk ve musaddak, madem umum
enbiyann fevkinde binler mu'cizat ve neshedilmeyen bir eriat ve umum
cinn inse amil bir davet sahibi olduundan, elbette umum enbiyann
reisidir. yle ise, umum enbiyann mu'cizatlarnn srrn ve ittifaklarn
cmi'dir. Demek btn enbiyann kuvvet-i icma' ve mu'cizatlarnn
ehadeti, onun sdk u hakkaniyetine bir nokta-i istinad tekil eder. Hem
onun terbiyesi ve irad ve nur-u eriatyla kemal bulan btn evliya ve
asfiyann sultan ve staddr. yle ise, onlarn srr- kerametlerini ve
icma'krane tasdiklerini ve tahkiklerinin kuvvetini cmi'dir. nki onlar
stadlarnn at ve kapy ak brakt yolda gitmiler, hakikat
bulmular. yle ise, onlarn btn kerametleri ve tahkikatlar ve
icma'lar, o mukaddes stadlarnn sdk u hakkaniyeti iin bir nokta-i
istinad temin eder. Hem o brhan- vahdaniyet, sbk iaretlerde
grld gibi; o kadar kat', yakn ve bahir mu'cizeleri ve hrika
irhasatlar ve bhesiz delail-i nbvveti var ve o zt yle bir tasdik
ediyor ki, kinat toplansa onlarn tasdikini ibtal edemez!
nc Esas: Hem o mu'cizat- bahire sahibi olan vahdaniyet
delll ve saadet-i ebediye mjdecisi, kendi zt- mbarekinde yle ahlk-
liye ve vazife-i risaletinde yle secaya-y samiye ve tebli ettii eriat
ve dininde yle hasail-i galiye vardr ki; en edid dman dahi onu tasdik
ediyor, inkra mecal bulamyor. Madem ztnda ve vazifesinde ve
dininde, en yksek ve gzel ahlklar ve en ulv ve mkemmel seciyeleri
ve en kymetdar ve makbul hasletleri bulunuyor; elbette o zt,
mevcudattaki kemaltn ve ahlk- liyenin misali ve mmessili ve
timsali ve staddr. yle ise, ztnda ve vazifesinde ve dininde u
kemalt ise; hakkaniyetine ve sdkna o kadar kuvvetli bir nokta-i
istinaddr ki, hibir cihette sarslmaz.
Drdnc Esas: Hem maden-i kemalt ve muallim-i ahlk-
liye olan o delll- vahdaniyet ve saadet, kendi kendine sylemiyor;
belki sylettiriliyor. Evet Hlk- Kinat tarafndan sylettiriliyor. stad-
Ezelsinden ders alr, sonra ders verir. nki sbk iaretlerde ksmen
beyan edilen binler delail-i nbvvetle; Hlk- Kinat btn o mu'cizat
onun elinde halketmekle gsterdi ki; o, onun hesabna konuuyor, onun
kelmn tebli ediyor. Hem ona gelen Kur'an ise iinde, dnda krk
vech-i i'caz ile gsterir ki, o Cenab- Hakk'n tercmandr. Hem o kendi
ztnda btn ihlasyla ve takvasyla ve ciddiyetiyle ve emanetiyle ve sair
btn ahval etvaryla gsterir ki; o kendi namna, kendi fikriyle
demiyor.. belki Hlk namna konuuyor.
---sh:(M:193) -----
Hem onu dinleyen btn ehl-i hakikat, keif ve tahkik ile tasdik etmiler
ve ilmelyakn iman etmiler ki; o kendi kendine konumuyor, belki
Hlk- Kinat onu konuturuyor, ders veriyor, onunla ders verdiriyor.
yle ise onun sdk u hakkaniyeti, bu drt gayet kuvvetli esaslarn
icmana istinad eder.
Beinci Esas: Hem o Tercman- Kelm- Ezel ervahlar
gryor, melaikelerle sohbet ediyor, cinn insi de irad ediyor. Deil ins
cinn lemi, belki lem-i ervah ve lem-i melaike fevkinde ders alyor.
Ve mverasnda mnasebeti var ve ttla vardr. Sbk mu'cizat ve
tevatrle kat' macera-y hayat u hakikat isbat etmitir. yle ise
khinler ve sair gaibden haber verenler gibi, onun haberlerine deil cinn,
deil ervah, deil melaike, belki Cibril'den baka Melaike-i Mukarrebn
dahi karamyor. Hatt ekser evkatta onun arkada olan Hazret-i
Cebrail'i dahi baz geri brakyor.
Altnc Esas: Hem o melek, cinn ve beerin seyyidi olan zt, u
kinat aacnn en mnevver ve mkemmel meyvesi ve rahmet-i
lahiyenin timsali ve muhabbet-i Rabbaniyenin misali ve Hakk'n en
mnevver brhan ve hakikatn en parlak sirac ve tlsm- kinatn
miftah ve muamma-y hilkatin keaf ve hikmet-i lemin rihi ve
saltanat- lahiyenin delll ve mehasin-i san'at- Rabbaniyenin vassaf ve
cmiiyet-i istidad cihetiyle o zt, mevcudattaki kemaltn en mkemmel
enmuzecidir. yle ise o ztn u evsaf ve ahsiyet-i maneviyesi iaret
eder, belki gsterir ki; o zt, kinatn illet-i gaiyesidir. Yani o zta u
kinatn Hlk bakm, kinat halketmitir. Eer onu icad etmeseydi,
kinat dahi icad etmezdi denilebilir. Evet cinn inse getirdii hakaik-i
Kur'aniye ve envr- imaniye ve ztnda grnen ahlk- liye ve
kemalt- samiye, u hakikata ahid-i kat'dr.
Yedinci Esas: Hem o brhan- Hak ve sirac- hakikat, yle bir din
ve eriat gstermitir ki; iki cihann saadetini temin edecek desatiri
cmi'dir. Ve cmi' olmakla beraber, kinatn hakaikn ve vezaifini ve
Hlk- Kinat'n esmasn ve sftn, kemal-i hakkaniyetle beyan
etmitir. te o slmiyet ve eriat, yle bir tarzda muhit ve mkemmeldir
ve yle bir surette kinat kendiyle beraber tarif eder ki, onun mahiyetine
dikkat eden elbette anlar ki; o din, bu gzel kinat yapan ztn, o kinat
kendiyle beraber tarif edecek bir beyannamesidir ve bir tarifesidir.
Naslki bir sarayn ustas, o saraya mnasib bir tarife yapar. Kendini
vasflaryla gstermek iin, bir tarife kaleme alr; yle de: Din ve eriat-
Muhammediyede (A.S.M.) yle bir ihata, bir ulviyet, bir hakkaniyet
grnyor ki; kinat halk ve tedbir edenin kaleminden ktn gsterir.
Ve o kinat gzelce tanzim eden kim ise, u dini gzelce

---sh:(M:194) -----
tanzim eden yine odur. Evet o nizam- ekmel, elbette bu nazm- ecmeli
ister.
Sekizinci Esas: te mezkr sfatlarla muttasf ve her cihet ile
sarslmaz kuvvetli istinad noktalarna dayanan Muhammed-i Arab
Aleyhissalt Vesselm, lem-i ehadete mteveccih olarak, lem-i gayb
namna, cinn insin balar zerine iln ederek; istikbalde gelecek asrlar
arkasnda duran akvama ve milletlere hitab edip yle bir nida eder ki;
umum cinn inse, umum yerlere, umum asrlara iittiriyor. Evet,
iitiyoruz!..
Dokuzuncu Esas: Hem yle yksek, kuvvetli hitab ediyor ki;
btn asrlar onu dinler. Evet aks-i sadsn herbir asr iitiyor.
Onuncu Esas: Hem o ztn gidiatnda grnyor ki; gryor,
yle haber veriyor. nki en tehlikeli vakitlerde, kemal-i metanetle
teredddsz, telasz sylyor. Baz olur tek bayla dnyaya meydan
okuyor.
Onbirinci Esas: Hem btn kuvvetiyle yle kuvvetli davet edip
arr ki: Yar yeri ve nev'-i beerin bete birini sesine kar "Lebbeyk"
dedirtti,
..-....-..
sylettirdi.
Onikinci Esas: Hem yle bir ciddiyetle davet ve yle esasl bir
surette terbiye eder ki; dsturlarn asrlarn cebhesinde ve aktarn
talarnda nakediyor ve dehirlerin yzlerinde payidar ediyor.
Onnc Esas: Hem tebli ettii ahkmn salamlna yle bir
vsuk ve gvenmekle sylyor ve davet ediyor ki; dnya toplansa, onu
bir hkmnden geri evirip piman edemez. Buna ahid, btn tarih-i
hayat ve siyer-i seniyesidir.
Ondrdnc Esas: Hem yle bir itminan ile, bir itimad ile davet
eder, tebli eder ki; kimseden minnet almaz, hibir mkilta kar tela
etmez, teredddsz, kemal-i samimiyetle ve safvetle ve herkesten evvel
kendisi amel edip kabul ederek, getirdii ahkm iln eder. Buna ahid
ise; herkese, dost ve dmanca malm olan mehur zhd ve istinas
ve dnyann fni mzeyyenatna adem-i tenezzldr.
Onbeinci Esas: Hem getirdii dine herkesten ziyade itaat ve
Hlkna kar herkesten ziyade ubudiyeti ve menhiyata kar herkesten
ziyade takvas, kat'iyyen gsterir ki: O, Sultan- Ezel ve Ebed'in
mbelliidir, elisidir ve o Mabud-u Bilhakk'n en hlis abdidir ve
Kelm- Ezel'nin tercmandr.
---sh:(M:195) -----
u onbe aded esaslarn neticesi udur ki: Mezkr evsaf ile
muttasf u zt; btn kuvvetiyle, btn hayatnda mkerreren ve
mtemadiyen
.!..,...
der, vahdaniyeti iln eder.
......-...!......,....,..!
,.:-!,..-!...............!,......-..






























---sh:(M:196) -----

Bir kram- lah ve Bir
Eser-i nayet-i Rabbaniye
..-..-....
mazmununa msadak olmak emeliyle deriz: u risalenin te'lifinde,
Cenab- Hakk'n bir eser-i inayetini ve rahmetini zikredeceim. T, u
risaleyi okuyanlar, ehemmiyetle baksnlar.
te u risalenin te'lifi hi kalbimde yoktu. nki risalet-i
Ahmediyeye (A.S.M.) dair Otuzbirinci ve Ondokuzuncu Szler
yazlmt. Birdenbire, u risaleyi yazmak iin mcbir bir hatra kalbe
geldi. Hem kuvve-i hfzam, musibetler neticesi olarak snmt. Hem
merebimde, yazdm eserlerde, nakil suretiyle ("Kale-Kyle" suretiyle)
gitmemitim. Hem yanmda ktb- hadsiye ve siyer kitablar yoktur.
Bununla beraber, "Tevekkelt Alallah" diyerek baladm. yle bir
muvaffakyet oldu ki, Eski Said'in kuvve-i hfzasndan ziyade hfzam
yardm etti. Her iki- saatte, sr'atle otuz-krk sahife yazld. Birtek
saatte, onbe sahife yazlyordu. Ekser Buhar, Mslim, Beyhak, Tirmiz,
ifa-i erif, Ebu Nuaym, Taber gibi kitablardan naklediliyor. Halbuki bu
nakilde hata olsa -hads olduu iin- gnah olmas lzm geldiinden,
kalbim titriyordu. Fakat anlald ki inayet var ve u risaleye ihtiya var.
nallah sahih bir surette yazlmtr. ayet baz elfaz- hadsiyede veya
rvilerin isminde bir yanl bulunsa, tashih edilerek msamaha ile
bakmalarn ihvanlarmdan rica ediyorum.
Said Nurs

Evet biz msveddeyi yazyorduk, stadmz da sylyordu.
Yannda hi kitab yoktu; hi mracaat da etmiyordu. Birdenbire gayet
sr'atli sylyordu, biz de yazyorduk. ki- saatte, otuz-krk, daha fazla
sahife yazyorduk. Bizim de kanaatmz geldi ki: Bu muvaffakyet,
mu'cizat- Nebeviyenin bir kerametidir.
Daim hizmetkr: Abdullah avu
Hizmetkr ve msvedde ktibi: Sleyman Smi
Msvedde ktibi ve hiret kardei: Hfz Hlid
Msvedde ve tebyiz ktibi: Hfz Tevfik


---sh:(M:197) -----
Mu'cizat- Ahmediye'nin
Birinci Zeyli

(Ondokuzuncu Sz, risalet-i Ahmediyeye (A.S.M.) ve zeyli akk-
Kamer Mu'cizesine dair olduundan; makam mnasebetiyle buraya
alnmtr.)


Risalet-i Ahmediye'ye Dairdir
(...)..-..!....-..:!..!.....-..-.....
Evet u sz gzeldir. Fakat onu gzelletiren, gzellerin gzeli
olan evsaf- Muhammediyedir.
"Ondrt Reehat" tazammun eden Ondrdnc Lem'ann
BRNC REHASI: Rabbimizi bize tarif eden byk, kll
muarrif var. Birisi: u kitab- kinattr ki, bir nebze ehadetini on lem'a
ile arab Nur Risalesinden Onnc dersten iittik. Birisi: u kitab-
kebirin yet-i kbras olan Htem-l Enbiya Aleyhissalt Vesselm'dr.
Birisi de Kur'an- Azman'dr. imdi u ikinci brhan- ntk olan
Htem-l Enbiya Aleyhissalt Vesselm' tanmalyz, dinlemeliyiz.
Evet, o brhann ahs- manevsine bak: Sath- Arz bir mescid,
Mekke bir mihrab, Medine bir minber... O brhan- bahir olan
Peygamberimiz Aleyhissalt Vesselm btn ehl-i imana imam, btn
insanlara hatib, btn enbiyaya reis, btn evliyaya seyyid, btn enbiya
ve evliyadan mrekkeb bir halka-i zikrin serzkiri... Btn enbiya
hayattar kkleri, btn evliya taravettar semereleri bir ecere-i
nuraniyedir ki; herbir davasn, mu'cizatlarna istinad eden btn enbiya
ve kerametlerine itimad eden btn evliya tasdik edip imza ediyorlar.
Zira o, .!.der, dava eder. Btn sa ve sol, yani mazi ve
mstakbel taraflarnda saf tutan o nuran zkirler, ayn kelimeyi tekrar
ederek, icma' ile manen "Sadakte ve bil-hakk natakte" derler. Hangi
vehmin haddi var ki, byle hesabsz imzalarla teyid edilen bir mddeaya
parmak kartrsn.

---sh:(M:198) -----
KNC REHA: O nurani brhan- tevhid, naslki iki cenahn
icma' ve tevatryle teyid ediliyor. yle de, Tevrat ve ncil gibi Ktb-
Semaviyenin (Haiye)yzler iarat ve irhasatn binler rumuzat ve
hatiflerin mehur bearat ve khinlerin mtevatir ehadat ve akk-
Kamer gibi binler mu'cizatnn delalat ve eriatn hakkaniyeti ile teyid ve
tasdik ettikleri gibi, ztnda gayet kemaldeki ahlk- hamdesini ve
vazifesinde nihayet hsnndeki secaya-y galiyesini ve kemal-i
emniyetini ve kuvvet-i imann ve gayet itminann ve nihayet vsukunu
gsteren fevkalde takvas, fevkalde ubudiyeti, fevkalde ciddiyeti,
fevkalde metaneti; davasnda nihayet derecede sadk olduunu gne
gibi aikre gsteriyor.
NC REHA: Eer istersen gel Asr- Saadet'e, Ceziret-l
Arab'a gideriz. Hayalen olsun onu vazife banda grp ziyaret ederiz.
te bak: Hsn- sret ve cemal-i suret ile mmtaz bir zt gryoruz ki;
elinde mu'ciznma bir kitab, lisannda hakaik-aina bir hitab, btn ben-
deme, belki cin ve inse ve melee, belki btn mevcudata kar bir
hutbe-i ezeliyeyi tebli ediyor. Srr- hilkat- lem olan muamma-i
acibanesini hall ve erh edip ve srr- kinat olan tlsm- mulakn fetih
ve kefederek, btn mevcudattan sorulan, btn ukl hayret iinde
megul eden mkil ve mdhi sual-i azm olan "Necisin? Nereden
geliyorsun? Nereye gidiyorsun?" suallerine mukni, makbul cevab verir.
DRDNC REHA: Bak! yle bir ziya-y hakikat nereder
ki: Eer onun o nurani daire-i hakikat- iradndan hari bir surette
kinata baksan; elbette kinatn eklini bir matemhane-i umum
hkmnde ve mevcudat birbirine ecnebi, belki dman ve camidat
dehetli cenazeler ve btn zevil-hayat zeval ve firakn sillesiyle alayan
yetimler hkmnde grrsn. imdi bak: Onun nerettii nur ile o
matemhane-i umum, evk u cezbe iinde bir zikirhaneye inklab etti. O
ecnebi, dman mevcudat, birer dost ve karde ekline girdi. O camidat-
meyyite-i samite; birer munis memur, birer msahhar hizmetkr
vaziyetini ald ve o alayc ve ekva edici kimsesiz yetimler, birer tesbih
iinde zkir veya vazife paydosundan kir suretine girdi.
BENC REHA: Hem o nur ile; kinattaki harekt, tenevvat,
tebeddlat, tegayyrat manaszlktan ve abesiyetten ve tesadf
oyuncaklndan kp birer mektubat- Rabbaniye, birer sahife-i yt-
tekviniye, birer meraya-y esma-i lahiye ve lem dahi bir kitab-

(Haiye): Hseyin-i Cisr "Risale-i Hamdiye"sinde yzondrt iarat, o
kitablardan karmtr. Tahriften sonra bu kadar bulunsa, elbette daha evvel ok
tasrihat varm.
---sh:(M:199) -----
hikmet-i Samedaniye mertebesine ktlar. Hem insan btn hayvanatn
madnuna dren hadsiz za'f ve aczi, fakr ve ihtiyacat ve btn
hayvanlardan daha bedbaht eden, vasta-i nakl-i hzn ve elem ve gam
olan akl, o nur ile nurland vakit, insan btn hayvanat, btn
mahlukat stne kar. O nurlanm acz, fakr, akl ile niyaz ile nazenin
bir sultan ve fizar ile nazdar bir halife-i zemin olur. Demek o nur olmazsa
kinat da, insan da, hatt herey dahi hie iner. Evet elbette byle bedi'
bir kinatta, byle bir zt lzmdr. Yoksa kinat ve eflk olmamaldr.
ALTINCI REHA: te o zt, bir saadet-i ebediyenin muhbiri,
mjdecisi, bir rahmet-i bnihayenin kifi ve ilncs ve saltanat-
rububiyetin mehasininin delll, seyircisi ve knuz-u esma-i lahiyenin
keaf, gstericisi olduundan; byle baksan -yani ubudiyeti cihetiyle-
onu bir misal-i muhabbet, bir timsal-i rahmet, bir eref-i insaniyet, en
nurani bir semere-i ecere-i hilkat greceksin. yle baksan, -yani risaleti
cihetiyle- bir brhan- Hak, bir sirac- hakikat, bir ems-i hidayet, bir
vesile-i saadet grrsn. te bak nasl berk-i htf gibi onun nuru, arktan
garb tuttu ve nsf- arz ve hums-u beer, onun hediye-i hidayetini kabul
edip hrz- can etti. Bizim nefis ve eytanmza ne oluyor ki; byle bir
ztn btn davalarnn esas olan "L ilahe illallah", btn meratibiyle
beraber kabul etmesin?
YEDNC REHA: te bak: u cezire-i vasiada vahi ve
detlerine mutaassb ve inad muhtelif akvam, ne abuk dt ve ahlk-
seyyie-i vahiyanelerini def'aten kal' ve ref' ederek btn ahlk- hasene
ile techiz edip btn leme muallim ve meden meme stad eyledi. Bak!
Deil zahir bir tasallut, belki akllar, ruhlar, kalbleri, nefisleri fetih ve
teshir ediyor. Mahbub-u kulb, muallim-i ukl, mrebbi-i nfus, sultan-
ervah oldu.
SEKZNC REHA: Bilirsin ki, sigara gibi kk bir deti,
kk bir kavimde byk bir hkim, byk bir himmetle ancak daim
kaldrabilir. Halbuki bak bu zt, byk ve ok detleri; hem inad,
mutaassb byk kavimlerden, zahir kk bir kuvvetle, kk bir
himmetle, az bir zamanda ref'edip yerlerine yle secaya-y liyeyi ki,
dem ve damarlarna karm derecede sabit olarak vaz' ve tesbit eyliyor.
Bunun gibi daha pek ok hrika icraat yapyor. te u Asr- Saadeti
grmeyenlere, Ceziret-l Arab' gzlerine sokuyoruz. Haydi yzer
feylesofu alsnlar, oraya gitsinler. Yz sene alsnlar. O ztn, o zamana
nisbeten bir senede yaptnn yzden birisini acaba yapabilirler mi?



---sh:(M:200) -----
DOKUZUNCU REHA: Hem bilirsin: Kk bir adam, kk
bir haysiyetle, kk bir cemaatte, kk bir mes'elede, mnazaral bir
davada hicabsz, pervasz; kk, fakat hacaletver bir yalan, dmanlar
yannda hilesini hissettirmeyecek derecede teessr ve tela gstermeden
syleyemez. imdi bak bu zta; pek byk bir vazifede, pek byk bir
vazifedar, pek byk bir haysiyetle, pek byk emniyete muhta bir
halde, pek byk bir cemaatte, pek byk husumet karsnda, pek byk
mes'elelerde, pek byk davada, pek byk bir serbestiyetle, bil-perva,
bil-tereddd, bil-hicab, telasz, samim bir safvetle, byk bir
ciddiyetle, hasmlarnn damarlarna dokunduracak edid, ulv bir surette
syledii szlerinde hi hilaf bulunabilir mi? Hi hile karmas mmkn
mdr? Kell! -..-... Evet, hak aldatmaz, hakikatbn
aldanmaz.Hak olan meslei hileden mstanidir; hakikatbnin gzne
hayalin ne haddi var ki, hakikat grnsn aldatsn?
ONUNCU REHA: te bak: Ne kadar merak-ver, ne kadar
cazibedar, ne kadar lzumlu, ne kadar dehetli hakaik gsterir ve mesaili
isbat eder.
Bilirsin ki: En ziyade insan tahrik eden meraktr. Hatt eer sana
denilse: "Yar mrn, yar maln versen; Kamer'den ve Mteri'den biri
gelir, Kamer'de ve Mteri'de ne var ne yok, ahvalini sana haber verecek.
Hem doru olarak senin istikbalini ve bana ne geleceini doru olarak
haber verecek." Merakn varsa vereceksin. Halbuki u zt, yle bir
Sultan'n ahbarn sylyor ki: Memleketinde Kamer bir sinek gibi bir
pervane etrafnda dner. O Arz olan o pervane ise, bir lmba etrafnda
pervaz eder ve o Gne olan lmba ise, o Sultan'n binler menzillerinden
bir misafirhanesinde binler misbahlar iinde bir lmbasdr. Hem yle
acaib bir lemden hakik olarak bahsediyor ve yle bir inklabdan haber
veriyor ki: Binler Kre-i Arz bomba olsa patlasalar, o kadar acib olmaz.
Bak! Onun lisannda
...! ..L......!. ...:!.
gibi sureleri iit... Hem yle bir istikbalden doru olarak haber veriyor ki:
u dnyev istikbal, ona nisbeten bir katre serab hkmndedir. Hem yle
bir saadetten pek cidd olarak haber veriyor ki; btn saadet-i dnyeviye
ona nisbeten bir berk-i zilin, bir ems-i sermede nisbeti gibidir.
ONBRNC REHA: Byle acib ve muamma-ld u kinatn
perde-i zahiriyesi altnda elbette ve elbette byle acaib bizi bekliyor.
Byle acaibi haber verecek, byle hrika ve fevkalde mu'ciznma bir zt
lzmdr. Hem bu ztn gidiatndan grnyor ki; o grm ve gryor
ve grdn sylyor. Hem bizi nimetleriyle perverde eden u Semavat
ve Arzn lah bizden ne istiyor, marziyat nedir, pek salam olarak bize
ders veriyor. Hem bunlar gibi daha pekok merak-ver, lzumlu hakaik
ders veren bu zta kar hereyi brakp ona komak, onu dinlemek lzm
gelirken; ekser insanlara ne olmu ki sar olup, kr olmular, belki
divane olmular ki; bu hakk grmyorlar, bu hakikat iitmiyorlar,
anlamyorlar?
ONKNC REHA: te u zt, u mevcudat Hlknn
vahdaniyetinin hakkaniyeti derecesinde hak bir brhan- ntk, bir delil-i
sadk olduu gibi; harin ve saadet-i ebediyenin dahi bir brhan- kat,
bir delil-i satdr. Belki naslki o zt; hidayetiyle saadet-i ebediyenin
sebeb-i husul ve vesile-i vusuldr. yle de; duasyla, niyazyla o
saadetin sebeb-i vcudu ve vesile-i icaddr. Hair mes'elesinde geen u
srr, makam mnasebetiyle tekrar ederiz:
te bak: O zt yle bir salt- kbrada dua ediyor ki: Gya u
cezire, belki Arz, onun azametli namazyla namaz klar, niyaz eder. Bak,
hem yle bir cemaat- uzmada niyaz ediyor ki: Gya ben-demin
zaman- dem'den asrmza, kyamete kadar btn nuran kmil insanlar,
ona ittiba ile iktida edip duasna mn diyorlar. Hem bak, yle bir hacet-i
mme iin dua ediyor ki: Deil ehl-i arz, belki ehl-i semavat, belki btn
mevcudat, niyazna "Evet y Rabbena ver, biz dahi istiyoruz" deyip
itirak ediyorlar. Hem yle fakirane, yle haznane, yle mahbubane,
yle mtakane, yle tazarrukrane niyaz ediyor ki; btn kinat
alattryor, duasna itirak ettiriyor.
Bak! Hem yle bir maksad, yle bir gaye iin dua ediyor ki:
nsan ve lemi, belki btn mahlukat esfel-i safilnden, sukuttan,
kymetsizlikten, faydaszlktan a'l-y illiyyne, yani kymete, bekaya,
ulv vazifeye karyor.
Bak! Hem yle yksek bir fizar- istimdadkrane ve yle
tatl bir niyaz- istirhamkrane ile istiyor, yalvaryor ki: Gya btn
mevcudata ve semavata ve ara iittirip, vecde getirip duasna "mn
Allahmme mn" dedirtiyor. Bak! Hem yle Semi', Kerim bir Kadr'den,
yle Basr, Rahm bir Alm'den hacetini istiyor ki: Bilmahede en haf
bir zhayatn en haf bir hacetini, bir niyazn grr, iitir, kabul eder,
merhamet eder. nki istediini, -velev lisan- hal ile olsun- verir ve yle
bir suret-i hakmane, basrane, rahmanede verir ki, bhe brakmaz bu
terbiye ve tedbir yle bir Semi' ve Basr ve yle bir Kerim ve Rahm'e
hastr.
ONNC REHA: Acaba btn efazl- beni-demi arkasna alp,
Arz stnde durup, Ar- A'zama mteveccihen el kaldrp dua
---sh:(M:201) -----
---sh:(M:202) -----
eden u eref-i nev-i insan ve ferd-i kevn zaman ve bihakkn fahr-
kinat ne istiyor? Bak dinle: Saadet-i ebediye istiyor, beka istiyor, lika
istiyor, Cennet istiyor. Hem meraya-y mevcudatta ahkmn ve
cemallerini gsteren btn esma-i kudsiye-i lahiye ile beraber istiyor.
Hatt eer rahmet, inayet, hikmet, adalet gibi hesabsz o matlubun esbab-
mcibesi olmasa idi; u ztn tek duas, baharmzn icad kadar
kudretine hafif gelen u Cennet'in binasna sebebiyet verecekti. Evet
naslki onun risaleti u dr- imtihann almasna sebebiyet verdi. yle
de, onun ubudiyeti dahi teki drn almasna sebebdir. Acaba ehl-i akl
ve tahkika ......:...!dediren u mehud
intizam- faik, u rahmet iinde kusursuz hsn- san'at ve misilsiz cemal-
i rububiyet; hi byle bir irkinlii, byle bir merhametsizlii, byle bir
intizamszl kabul eder mi ki: En cz', en ehemmiyetsiz arzular,
sesleri ehemmiyetle iitip fa etsin... En ehemmiyetli, en lzumlu arzular
ehemmiyetsiz grp iitmesin, anlamasn, yapmasn? H ve kell!.
Yzbin defa h! Byle bir cemal, byle bir irkinlii kabul etmez,
irkin olmaz.
Yahu ey hayal arkadam! imdilik kfidir, geri gitmeliyiz.
Yoksa yz sene u zamanda, u cezirede kalsak, yine o ztn garaib-i
icraatn ve acaib-i vezaifini, yzden birisine tamamen ihata edip
temaasnda doyamayz.
imdi gel! stnde dneceimiz her asra birer birer bakacaz.
Bak nasl her asr, o ems-i Hidayet'ten aldklar feyz ile iek amlar!
Ebu Hanife, afi, Bayezid-i Bistam, ah- Geylan, ah- Nakibend,
mam- Gazal, mam- Rabban gibi milyonlar mnevver meyveler
veriyor.
Mehudatmzn tafsiltn baka vakte ta'lik edip, o mu'ciznma ve
hidayet-eda'ya bir ksm kat' mu'cizatna iaret eden bir salavat
getirmeliyiz:
,.-.!.-.!.,.:-!...!........
..!.!..-...... ,.L-!.-!.
.:..........-..-...!.!.
....:...!...-......!.!...
.......!..-!.......
---sh:(M:203) -----
.!.!..-.........!..:...:.!
...!............-....
. ...-!.....L.!..........-:!
...!.....:.!......-.. ......-!
..!!L....:!.....-...
.-...!..--!..-!..!..-!..L!.
.!..-...-...........!...~.-.!
.::..!...-!...-.....!...-!.
...!.........-.!.......!....:!
...!........!........
........:...!.....-...!.......!.-!


[uaat- Marifet-n Nebi namndaki Trke bir risalede ve
Ondokuzuncu Mektub'da ve u szde icmalen iaret ettiimiz delail-i
nbvvet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) beyan etmiim. Hem onda Kur'an-
Hakm'in vcuh-u i'caz icmalen zikredilmi. Yine "Lemaat" namnda
Trke bir risalede ve Yirmibeinci Sz'de Kur'ann krk vecihle mu'cize
olduunu icmalen beyan ve krk vcuh-u i'cazna iaret etmiim. O krk
vecihte, yalnz nazmda olan belgat, "arat-l 'caz" namndaki bir
tefsir-i arabde krk sahife iinde yazmm. Eer ihtiyacn varsa u
kitaba mracaat edebilirsin.]
ONDRDNC REHA: Mahzen-i mu'cizat ve mu'cize-i
kbra olan Kur'an- Hakm; nbvvet-i Ahmediye (A.S.M.) ile
vahdaniyet-i lahiyeyi,





---sh:(M:204) -----
o derece kat' isbat ediyor ki, baka brhana hacet brakmyor. Biz de
onun tarifine ve medar- tenkid olmu bir-iki lem'a-i i'cazna iaret ederiz.
te Rabbimizi bize tarif eden Kur'an- Hakm; u kitab- kebir-i
kinatn bir tercme-i ezeliyesi... u sahaif-i Arz ve Semada mstetir
knuz-u esma-i lahiyenin keaf... u sutur-u hdisatn altnda muzmer
hakaikn miftah... u lem-i ehadet perdesi arkasndaki lem-i gayb
cihetinden gelen iltifatat- Rahmaniye ve hitabat- ezeliyenin hazinesi...
u lem-i maneviye-i slmiyenin gnei, temeli, hendesesi... lem-i
uhreviyenin haritas... Zt ve sft ve uun-u lahiyenin kavl-i rihi,
tefsir-i vzh, brhan- ntk, tercman- st... u lem-i insaniyetin
mrebbisi, hikmet-i hakiksi, mrid ve hdsi... Hem bir kitab- hikmet
ve eriat, hem bir kitab- dua ve ubudiyet, hem bir kitab- emir ve davet,
hem bir kitab- zikir ve marifet gibi; btn hacat- maneviyesine kar
birer kitab ve btn muhtelif ehl-i mesalik ve mearib olan evliya ve
sddknin, asfiya ve muhakkiknin (her birinin) mereblerine lyk birer
risale ibraz eden bir "Ktbhane-i Mukaddese"dir.
Sebeb-i kusur tevehhm edilen tekraratndaki lem'a-i i'caza bak
ki: Kur'an hem bir kitab- zikir, hem bir kitab- dua, hem bir kitab- davet
olduundan iinde tekrar mstahsendir, belki elzemdir ve ebladr. Ehl-i
kusurun zann gibi deil... Zira zikrin e'ni; tekrar ile tenvirdir. Duann
e'ni; terdad ile takrirdir. Emir ve davetin e'ni; tekrar ile te'kiddir. Hem
herkes her vakit btn Kur'an okumaa muktedir olamaz. Fakat bir
sureye galiben muktedir olur. Onun iin en mhim makasd- Kur'aniye
ekser uzun surelerde derc edilerek her bir sure bir kk Kur'an hkmne
gemi. Demek, hi kimseyi mahrum etmemek iin Tevhid ve Hair ve
Kssa-i Musa gibi baz maksadlar tekrar edilmi. Hem cisman ihtiya
gibi, manev hacat dahi muhteliftir. Bazsna insan her nefes muhta olur.
(Cisme hava, ruha h gibi). Bazsna her saat (Bismillah gibi) ve
hkeza... Demek tekrar- yet, tekerrr- ihtiyatan ileri gelmi ve o
ihtiyaca iaret ederek uyandrp tevik etmek, hem itiyak ve itihay
tahrik etmek iin tekrar eder. Hem Kur'an messistir. Bir Din-i Mbin'in
esasdr ve u lem-i slmiyet'in temelleridir ve hayat- itimaiye-i
beeriyeyi deitirip, muhtelif tabakata, mkerrer suallerine cevabdr.
Messise, tesbit etmek iin tekrar lzmdr.






Te'kid iin terdad lzmdr. Teyid iin takrir, tahkik, tekrir lzmdr. Hem,
yle mesail-i azme ve hakaik-i dakikadan bahsediyor ki: Umumun
kalblerinde yerletirmek iin ok defa muhtelif suretlerde tekrar lzmdr.
Bununla beraber sureten tekrardr, fakat manen herbir yetin ok
manalar, ok faideleri, ok vcuh ve tabakat vardr. Herbir makamda
ayr bir mana ve faide ve maksadlar iin zikrediliyor. Hem Kur'ann,
mesail-i kevniyenin bazsnda ibham ve icmali ise; irad bir lem'a-i
i'cazdr. Ehl-i ilhadn tevehhm ettikleri gibi medar- tenkid olamaz ve
sebeb-i kusur deildir.
Eer desen: "Acaba neden Kur'an- Hakm felsefenin
mevcudattan bahsettii gibi etmiyor? Baz mesaili mcmel brakr,
bazsn nazar- umumyi okayacak, hiss-i mmeyi rencide etmeyecek,
fikr-i avam taciz edip yormayacak bir suret-i basitane-i zahiranede
sylyor?
Cevaben deriz ki: Felsefe, hakikatn yolunu arm onun iin...
Hem, gemi derslerden ve Szlerden elbette anlamsn ki: Kur'an-
Hakm, u kinattan bahsediyor; t, zt ve sft ve esma-i lahiyeyi
bildirsin. Yani bu kitab- kinatn mansini anlattrp, t Hlkn
tanttrsn. Demek mevcudata kendileri iin deil, belki mcidleri iin
bakyor. Hem umuma hitab ediyor. lm-i hikmet ise, mevcudata
mevcudat iin bakyor. Hem hususan ehl-i fenne hitab ediyor. yle ise
mademki Kur'an- Hakm, mevcudat delil yapyor, brhan yapyor. Delil
zahir olmak, nazar- umuma abuk anlalmak gerektir. Hem mademki
Kur'an- Mrid, btn tabakat- beere hitab eder. Kesretli tabaka ise,
tabaka-i avamdr. Elbette irad ister ki; lzumsuz eyleri ibham ile icmal
etsin ve dakik eyleri temsil ile takrib etsin ve mugalatalara drmemek
iin zahir nazarlarnda bedih olan eyleri, lzumsuz belki zararl bir
surette tayir etmemektir.
Mesel Gnee der: "Dner bir siracdr, bir lmbadr." Zira Gneten,
Gne iin, mahiyeti iin bahsetmiyor. Belki bir nevi intizamn zenberei
ve nizamn merkezi olduundan, intizam ve nizam ise Sniin yine-i
marifeti olduundan bahsediyor. Evet der: _.-.:!
"Gne dner." Bu dner tabiriyle; k yaz, gece gndzn deveranndaki
muntazam tasarrufat- kudreti ihtar ile azamet-i Snii ifham eder. te bu
dnmek hakikat ne olursa olsun, maksud olan ve hem mensuc, hem
mehud olan intizama tesir etmez. Hem der: ....:!...-.
u sirac tabiriyle, lemi bir kasr suretinde, iinde olan eya ise; insana
ve zhayata ihzar edilmi mzeyyenat

---sh:(M:205) -----
---sh:(M:206) -----
ve mat'umat ve levazmat olduunu ve Gne dahi msahhar bir mumdar
olduunu ihtar ile rahmet ve ihsan- Hlk ifham eder. imdi bak u
sersem ve geveze felsefe ne der? Bak diyor ki:
"Gne, bir kitle-i azme-i mayia-yi nariyedir. Ondan frlam
olan seyyarat etrafnda dndrp, cesameti bu kadar, mahiyeti byledir
yledir." Muvahhi bir dehetten, mdhi bir hayretten baka, ruha bir
kemal-i ilm vermiyor. Bahs-i Kur'an gibi etmiyor. Buna kyasen btnen
kof, zahiren mutantan felsef mes'elelerin ne kymette olduunu anlarsn.
Onun aaa-i suriyesine aldanp, Kur'ann gayet mu'ciznma beyanna
kar hrmetsizlik etme!..
HTAR: Arab Risale-i Nur'da Ondrdnc Reha'nn Alt
Katresi, bahusus Drdnc Katre'nin Alt Nktesi; Kur'an- Hakm'in
krk kadar enva'- i'cazndan onbeini beyan eder. Ona iktifaen burada
ihtisar ettik. stersen ona mracaat et, bir hazine-i mu'cizat bulursun.

....!......:!...!.....!.-,..!
....!......-.....-,.!...!......
...!....-......!.........!.....
...-!!.....-!...--......!....
...-.....:.............!....
....-.!,-...........
,.:-!...!........,....,..!
.....-..-.!...








---sh:(M:207) -----


akk- Kamer
Mu'cizesine Dairdir

(Ondokuzuncu Ve Otuzbirinci Szlerin Zeyli)


...!:.....!...
......-..!.......-......
Kamer gibi parlak bir Mu'cize-i Ahmediye (A.S.M.) olan inikak-
Kamer'i, evham- faside ile inhisafa uratmak isteyen feylesoflar ve
onlarn muhakemesiz mukallidleri diyorlar ki: "Eer inikak- Kamer
vuku bulsa idi umum leme malm olurdu. Btn tarih-i beerin
nakletmesi lzm gelirdi?"
Elcevab: nikak- Kamer dava-y nbvvete delil olmak iin o
davay iiten ve inkr eden hazr bir cemaate, gecede, vakt-i gaflette ni
olarak gsterildiinden; hem ihtilaf- metali' ve sis ve bulutlar gibi r'yete
mani esbabn vcudu ile beraber, o zamanda medeniyet taammm
etmediinden ve husus kaldndan ve tarassudat- semaviye pek az
olduundan; btn etraf- lemde grlmek, umum tarihlere gemek,
elbette lzm deildir. akk- Kamer yznden bu evham bulutlarn
datacak ok noktalardan imdilik "Be Nokta"y dinle...
BRNC NOKTA: O zaman, o zemindeki kffarn gayet edid
derecede inadlar, tarihen malm ve mehur olduu halde; Kur'an-
Hakm'in ...!:.. demesiyle u vak'ay umum leme ihbar
ettiizhalde; Kur'an inkr eden o kffardan hibir kimse, u yetin
tekzibine, yani ihbar ettii u vakann inkrna az amamlar. Eer o
zamanda o hdise, o kffarca kat' ve vaki' bir hdise olmasa idi; u sz
serrite ederek, gayet dehetli bir tekzibe ve Peygamberin ibtal-i davasna
hcum gstereceklerdi. Halbuki u vak'aya dair siyer ve tarih, o vak'a ile
mnasebetdar kffarn adem-i vukuuna dair hibir eyini
nakletmemilerdir.
---sh:(M:208) -----
Yalnz ......-..!.... yetinin beyan ettii gibi, tarihe
menkul olan udur ki: O hdiseyi gren kffar, "sihirdir" demiler ve
"Bize sihir gsterdi. Eer sair taraflardaki kervan ve kafileler
grmlerse hakikattr. Yoksa bize sihir etmi." demiler. Sonra
sabahleyin Yemen ve baka taraflardan gelen kafileler ihbar ettiler ki:
"Byle bir hdiseyi grdk." Sonra kffar, Fahr-i lem (A.S.M.)
hakknda (h) "Yetim-i Ebu Talib'in sihri semaya da tesir etti" dediler.
KNC NOKTA: Sa'd- Taftazan gibi eazm- muhakkiknin
ekseri demiler ki: "nikak- Kamer; parmaklarndan su akmas umum
bir orduya su iirmesi, cmide hutbe okurken dayand kuru direin
mfarakat- Ahmediye'den (A.S.M.) alamas umum cemaatin iitmesi
gibi mtevatirdir. Yani yle tabakadan tabakaya bir cemaat- kesre
nakletmitir ki, kizbe ittifaklar muhaldir. "Hle" gibi mehur bir
kuyruklu yldzn bin sene evvel kmas gibi mtevatirdir.
"Grmediimiz Serendib Adas'nn vcudu gibi tevatrle vcudu kat'dir,
demiler. te byle gayet kat' ve uhud mesailde tekikat- vehmiye
yapmak, aklszlktr. Yalnz muhal olmamak kfidir. Halbuki akk-
Kamer, bir volkanla inikak eden bir da gibi mmkndr.
NC NOKTA: Mu'cize; dava-y nbvvetin isbat iin,
mnkirleri ikna' etmek iindir, icbar iin deildir. yle ise dava-y
nbvveti iitenler iin, ikna' edecek bir derecede mu'cize gstermek
lzmdr. Sair taraflara gstermek veyahut icbar derecesinde bir bedahetle
izhar etmek, Hakm-i Zlcelal'in hikmetine mnaf olduu gibi, srr-
teklife dahi muhaliftir. nki "Akla kap amak, ihtiyar elinden
almamak" srr- teklif iktiza ediyor. Eer Ftr- Hakm inikak- Kamer'i,
feylesoflarn hevesatna gre btn leme gstermek iin bir-iki saat yle
braksa idi ve beerin umum tarihlerine gese idi, o vakit sair hdisat-
semaviye gibi; ya dava-y nbvvete delil olmazd, risalet-i Ahmediyeye
(A.S.M.) hususiyeti kalmazd veyahut bedahet derecesinde yle bir
mu'cize olacakt ki; akl icbar edecek, akln ihtiyarn elinden alacak, ister
istemez nbvveti tasdik edecek. Ebucehil gibi kmr ruhlu, Ebubekir-i
Sddk gibi elmas ruhlu adamlar bir seviyede kalp, srr- teklif zayi'
olacakt. te bu sr iindir ki; hem ni, hem gece, hem vakt-i gaflet, hem
ihtilaf- metali', sis ve bulut gibi sair mevanii perde ederek umum leme
gsterilmedi veyahut tarihlere geirilmedi.
DRDNC NOKTA: u hdise, gece vakti herkes gaflette
iken ni bir surette vuku bulduundan etraf- lemde elbette
grlmeyecek.
---sh:(M:209) -----
Baz efrada grnse de, gzne inanmayacak. nandrsa da, elbette byle
mhim bir hdise, haber-i vhid ile tarihlere bki bir sermaye olmayacak.
Baz kitablarda: "Kamer, iki para olduktan sonra yere inmi"
ilvesi ise; ehl-i tahkik reddetmiler. "u mu'cize-i bahireyi kymetten
drmek niyetiyle, belki bir mnafk ilhak etmi" demiler.
Hem mesel o vakit, cehalet sisiyle muhat ngiltere, spanya'da
yeni gurub; Amerika'da gndz; in'de, Japonya'da sabah olduu gibi,
baka yerlerde baka esbab- maniaya binaen elbette grlmeyecek.
imdi bu aklsz muterize bak, diyor ki: "ngiltere, in, Japon, Amerika
gibi akvamn tarihleri bundan bahsetmiyor. yle ise vuku bulmam."
Bin nefrin onun gibi Avrupa kselislerinin bana...
BENC NOKTA: nikak- Kamer, kendi kendine baz esbaba
binaen vuku bulmu, tesadf, tabi bir hdise deil ki; di ve tabi
kanunlarna tatbik edilsin. Belki ems ve Kamer'in Hlk- Hakm'i,
Resulnn risaletini tasdik ve davasn tenvir iin hrikulde olarak o
hdiseyi ka etmitir. Srr- irad ve srr- teklif ve hikmet-i risaletin
iktizasyla, hikmet-i rububiyetin istedii insanlara ilzam- hccet iin
gsterilmitir. O srr- hikmetin iktiza etmedikleri, istemedikleri ve dava-
y nbvveti henz iitmedikleri aktar- zemindeki insanlara
gstermemek iin, sis ve bulut ve ihtilaf- metali' haysiyetiyle; baz
memleketin kameri daha kmamas ve bazlarn gneleri kmas ve bir
ksmnn sabah olmas ve bir ksmnn gnei yeni gurub etmesi gibi, o
hdiseyi grmeye mani pekok esbaba binaen gsterilmemi. Eer umum
onlara dahi gsterilse idi, o halde ya iaret-i Ahmediye'nin (A.S.M.)
neticesi ve mu'cize-i nbvvet olarak gsterilecekti; o vakit risaleti,
bedahet derecesine kacakt. Herkes tasdike mecbur olurdu, akln
ihtiyar kalmazd. man ise, akln ihtiyaryladr. Srr- teklif zayi' olurdu.
Eer srf bir hdise-i semaviye olarak gsterilse idi; risalet-i Ahmediye
(A.S.M.) ile mnasebeti kesilirdi ve onunla hususiyeti kalmazd.
Elhasl: akk- Kamer'in imknnda bhe kalmad. Kat' isbat
edildi. imdi, vukuuna delalet eden ok brhanlarndan altsna (Haiye)
iaret ederiz. yle ki:
Ehl-i adalet olan sahabelerin, vukuuna icma ve ehl-i tahkik
umum





---sh:(M:210) -----
mfessirlerin, ...!:.. tefsirinde onun vukuuna ittifak ve ehl-i
rivayet-i sadka btn muhaddisnin, pek ok senedlerle ve muhtelif
tarklerle vukuunu nakletmesi ve ehl-i keif ve ilham btn evliya ve
sddknin ehadeti ve ilm-i Kelm'n mesleke birbirinden ok uzak olan
imamlarn ve mtebahhir lemann tasdiki ve nass- kat' ile dalalet
zerine icma'lar vaki' olmayan mmet-i Muhammediyenin (A.S.M.) o
vak'ay telakki-i bilkabul etmesi; gne gibi inikak- Kamer'i isbat eder.
Elhasl: Buraya kadar tahkik namna ve hasm ilzam hesabna idi.
Bundan sonraki cmleler, hakikat namna ve iman hesabnadr. Evet,
tahkik yle dedi. Hakikat ise diyor ki:
Sema-y risaletin kamer-i mniri olan Htem-i Divan- Nbvvet,
naslki mahbubiyet derecesine kan ubudiyetindeki velayetin keramet-i
uzmas ve mu'cize-i kbras olan Mi'rac ile, yani bir cism-i Arz
semavatta gezdirmekle semavatn sekenesine ve lem-i ulv ehline
rchaniyeti ve mahbubiyeti gsterildi ve velayetini isbat etti. yle de:
Arz'a bal, semaya asl olan Kamer'i, bir Arzlnn iaretiyle iki para
ederek Arz'n sekenesine, o Arzlnn risaletine yle bir mu'cize gsterildi
ki: Zt- Ahmediye (A.S.M.) Kamer'in alm iki nurani kanad gibi;
risalet ve velayet gibi iki nurani kanadyla, iki ziyadar cenah ile, evc-i
kemalta umu; t Kab- Kavseyn'e km, hem ehl-i Semavat, hem
ehl-i Arz'a medar- fahr olmutur...
....!..'........!.....!!......
,.:-!,..-!...............!,......-..
..!.............-.....!:..-,..!
......!........!.....!










---sh:(M:211) -----

Mucizat- Ahmediyye (A.S.M.)
Zeylinin Bir Parasdr.
[Risalet-i Ahmediyye (A.S.M.) delaili hakknda olup, Mirac Risalesinin
nc Esasnn nihayetindeki mhim mkilden birinci mkile ait
suale bir fihriste suredinde verilen cevaptr.]

Sual:u Mi'rac- azm, niin Muhammed-i Arab Aleyhissalt
Vesselm'a mahsustur?
kincisi: O zt, nasl u kinatn ekirdeidir? Dersiniz: Kinat,
onun nurundan halkolunmu. Hem kinatn en hir ve en mnevver
meyvesidir. Bu ne demektir?
ncs: Sbk beyanatnzda diyorsunuz ki: lem-i ulvye
kmak; u lem-i arziyedeki srlarn makinelerini, tezghlarn ve
netaicinin mahzenlerini grmek iin uruc etmitir. Ne demektir?
Elcevab: u birinci mkiliniz: Otuz aded Szlerde tafsilen
halledilmitir. Yalnz urada Zt- Ahmediye'nin (A.S.M.) kemaltna ve
delail-i nbvvetine ve o mi'rac- a'zama en elyak o olduuna icmal
iaretler nev'inde, bir muhtasar fihriste gsteriyoruz. yle ki:
Evvel: Tevrat, ncil, Zebur gibi Ktb- Mukaddeseden, pek
ok tahrifata maruz olduklar halde, u zamanda dahi, Hseyin-i Cisr
gibi bir muhakkik, nbvvet-i Ahmediyeye (A.S.M.) dair yzondrt iar
bearetleri karp "Risale-i Hamdiye"de gstermitir.
Sniyen: Tarihe sabit, kk ve Satih gibi mehur iki khinin,
nbvvet-i Ahmediyeden (A.S.M.) biraz evvel, nbvvetine ve
hirzaman peygamberi o olduuna beyanatlar gibi ok bearetler, sahih
bir surette tarihen nakledilmitir.
Slisen: Veladet-i Ahmediye (A.S.M.) gecesinde K'be'deki
sanemlerin sukutuyla, Kisra-y Faris'in saray- mehuresi olan Eyvan'
inikak etmesi gibi, irhasat denilen yzer hrika, tarihe mehurdur.
Rbian: Bir orduya parmandan gelen suyu iirmesi ve cmide
bir cemaat- azme huzurunda, kuru direin, minberin naklinden dolay
mfarakat- Ahmediyeden (A.S.M.) deve gibi enn ederek alamas;
...!:.. nass ile, akk- Kamer gibi, muhakkiklerin tahkikatyla
bine bali mu'cizatla serfiraz olduunu tarih ve siyer gsteriyor.

---sh:(M:212) -----
Hmisen: Dost ve dmann ittifakyla ahlk- hasenenin
ahsnda en yksek derecede; ve btn muameltnn ehadetiyle secaya-
y smiye, vazifesinde ve tebligatnda en l bir derecede; ve Din-i
slmdaki mehasin-i ahlkn ehadetiyle, eriatnda en l hisal- hamde,
en mkemmel derecede bulunduuna ehl-i insaf ve dikkat tereddd
etmez.
Sdisen: Onuncu Sz'n kinci aretinde iaret edildii gibi:
Uluhiyet, mukteza-y hikmet olarak tezahr istemesine mukabil, en
a'zam bir derecede Zt- Ahmediye (A.S.M.) dinindeki a'zam
ubudiyetiyle en parlak bir derecede gstermitir. Hem Hlk- lem'in
nihayet kemaldeki cemalini bir vasta ile gstermek, mukteza-y hikmet
ve hakikat olarak istemesine mukabil; en gzel bir surette gsterici ve
tarif edici, bilbedahe o zttr.
Hem Sni'-i lem'in nihayet cemalde olan kemal-i san'at zerine
enzar- dikkati celb etmek, tehir etmek istemesine mukabil; en yksek
bir sad ile dellllk eden, yine bilmahede o zttr.
Hem btn lemlerin Rabbi, kesret tabakatnda vahdaniyetini iln
etmek istemesine mukabil, -tevhidin en a'zam bir derecede- btn
meratib-i tevhidi iln eden yine bizzarure o zttr.
Hem Sahib-i lem'in nihayet derecede srndaki cemalin
iaretiyle, nihayetsiz hsn- ztsini ve cemalinin mehasinini ve
hsnnn letaifini yinelerde mukteza-y hakikat ve hikmet olarak
grmek ve gstermek istemesine mukabil; en aaal bir surette
yinedarlk eden ve gsteren ve sevip ve bakasna sevdiren yine
bilbedahe o zttr.
Hem u saray- lemin Sni'i, gayet hrika mu'cizeleri ile ve gayet
kymetdar cevahirler ile dolu hazine-i gaybiyelerini izhar ve tehir
istemesi ve onlarla kemaltn tarif etmek ve bildirmek istemesine
mukabil, en a'zam bir surette tehir edici ve tavsif edici ve tarif edici
yine bilbedahe o zttr.
Hem u kinatn Sni'i, u kinat enva'- acaib ve znetlerle
sslendirmek suretinde yapmas ve zuur mahlukatna seyr tenezzh
ve ibret tefekkr iin ona idhal etmesi ve mukteza-y hikmet olarak
onlara o sr ve sanayiinin manalarn, kymetlerini, ehl-i temaa ve
tefekkre bildirmek istemesine mukabil; en a'zam bir surette cin ve inse,
belki ruhanlere ve melaikelere de Kur'an- Hakm vastasyla rehberlik
eden, yine bilbedahe o zttr.
Hem u kinatn Hkim-i Hakm'i, u kinatn tahavvltndaki
maksad ve gayeyi tazammun eden tlsm- mulakn ve mevcudatn
"Nereden?
---sh:(M:213) -----
Nereye? Ve ne olduklar?" olan u sual-i mkilin muammasn bir
eli vastasyla umum zuurlara atrmak istemesine mukabil, en vzh
bir surette ve en a'zam bir derecede hakaik-i Kur'aniye vastasyla o
tlsm aan ve o muammay halleden, yine bilbedahe o zttr.
Hem u lemin Sni'-i Zlcelal'i, btn gzel masnuatyla kendini
zuur olanlara tanttrmak ve kymetli nimetlerle kendini onlara
sevdirmesi, bizzarure onun mukabilinde zuur olanlara marziyat ve
arzu-yu lahiyelerini bir eli vastasyla bildirmesini istemesine mukabil,
en a'l ve ekmel bir surette, Kur'an vastasyla o marziyat ve arzular
beyan eden ve getiren, yine bilbedahe o zttr.
Hem Rabb-l lemn, meyve-i lem olan insana, lemi iine
alacak bir vs'at-i istidad verdiinden ve bir ubudiyet-i klliyeye
mheyya ettiinden ve hissiyata kesrete ve dnyaya mbtela
olduundan, bir rehber vastasyla, yzlerini kesretten vahdete, fniden
bkiye evirmek istemesine mukabil; en a'zam bir derecede, en ebla bir
surette, Kur'an vastasyla en ahsen bir tarzda rehberlik eden ve risaletin
vazifesini en ekmel bir tarzda fa eden, yine bilbedahe o zttr.
te mevcudatn en erefi olan zhayat ve zhayat iinde en eref
olan zuur ve zuur iinde en eref olan hakik insan ve hakik insan
iinde gemi vezaifi en a'zam derecede, en ekmel bir surette fa eden
zt; elbette o mi'rac- azm ile Kab- Kavseyn'e kacak, saadet-i ebediye
kapsn alacak, hazine-i rahmetini aacak, imann hakaik-i gaybiyesini
grecek, yine o olacaktr.
Sbian: Bilmahede u masnuatta gayet gzel tahsinat, nihayet
derecede ssl tezyinat vardr. Ve bilbedahe yle tahsinat ve tezyinat,
onlarn Sniinde gayet iddetli bir irade-i tahsin ve kasd- tezyin var
olduunu gsterir. Ve irade-i tahsin ve tezyin ise, bizzarure o Sni'de
san'atna kar kuvvetli bir rabet ve kuds bir muhabbet olduunu
gsterir. Ve masnuat iinde en cmi' ve letaif-i san'at birden kendinde
gsteren ve bilen ve bildiren ve kendini sevdiren ve baka masnuattaki
gzellikleri "Mallah" deyip istihsan eden, bilbedahe o san'atperver ve
san'atn ok seven Sniin nazarnda en ziyade mahbub, o olacaktr.
te masnuat yaldzlayan mezaya ve mehasine ve mevcudat
klandran letaif ve kemalta kar: "Sbhanallah, Mallah, Allah
Ekber" diyerek semavat nlattran ve Kur'ann naamatyla kinat
velveleye verdiren, istihsan ve takdir ile, tefekkr ve tehir ile, zikir ve
tevhid ile, berr ve bahri cezbeye getiren yine bilmahede o zttr.



---sh:(M:214) -----
te byle bir zt ki: ....!....!srrnca btn mmetin
iledii hasenatn bir misli, onun kefe-i mizannda bulunan ve umum
mmetinin salavat, onun manev kemaltna imdad veren ve risaletinde
grd vezaifin netaicini ve manev cretleriyle beraber rahmet ve
muhabbet-i lahiyenin nihayetsiz feyzine mazhar olan bir zt, elbette
Mi'rac merdiveniyle Cennet'e, Sidret-l Mnteha'ya, Ar'a ve Kab-
Kavseyn'e kadar gitmek, ayn- hak, nefs-i hakikat ve mahz- hikmettir.
..!...!
Said Nurs

(Haiye): En mhim bir ceride-i slmiyede, umum lem-i slma
taalluk eden ve gayet ehemmiyetli siyaslerden ve hayat- itimaiye ile
ok alkadar olan umum hukukulardan 1927 senesinde Avrupa'da
toplanan bir kongrede mhim ecnebi feylesoflar, eriat-
Muhammediyeye (A.S.M.) dair bu aada yazlan Arab fkrann aynn
kendi lisanlaryla sylemiler. O Arab ceridenin naklettii Arab ifadeyi
aynen yazyoruz ve tercmesini de Arab ifadenin altna ilve ediyoruz.
Nur emesi'nin hirinde yazlan ecnebi feylesoflardan krk tanesinin
beyanat, bu iki kahraman feylesofun beyanatyla krkbe tane ahid-i
sadk oluyor. ............! "Fazilet odur ki;
dmanlar dahi onu tasdik etsin."
Arab ceridenin beyanat:
,!.-.!..-...._......... -!......-......
...........-..-:_..-!.......
-....-..!....-!....
...-.........-...!..:.!
.:.-....L.....,......!
......-..:.....:......
....!.-...!.....!. :....-.
...-......!:.......


---sh:(M:215) -----
...._.L....!......!.....!....
_.!..-.!..!.!~.........:.....-
...-!...,..!:..!
..................-......._.
::..-~-....-!,!.-!...!.....
..!.....!..-..!.!..L..._.!....-.!
.!...!.-....-.!...!,!.-!.-.
...! ...!,!.-!.-.......-!~..!.
Tercmesinin bir hlsas:
Evet garb lemas ve feylesoflar itiraf ve ikrar etmiler ki: "slmiyetin
kanunlar, yksek bir tarzda lemin slahna kfidir."
Hem Klliyet-l Hukuk Kongresinin cem'iyetinde, btn hukukiyyunun
topland o kongrede 1927 senesinde onun reisi feylesof stad Shebol demi ki:
"Muhammed'in (A.S.M.) beeriyete intisabyla btn beeriyet muhakkak
iftihar eder. nki o zt mmi olmasyla beraber, on asr evvel yle bir eriat
getirmi ki; biz Avrupallar iki bin sene sonra onun kymetine ve hakikatine
yetisek, en mes'ud, en saadetli oluruz."
kincisi veyahut Nur emesi'nin hirine ilve edilenlerle krkbeincisi
olan Bernard Shaw demi: "Din-i Muhammed'nin (A.S.M.) en yksek makam-
takdire kmasnn sebebi: Gayet acib ve salam bir hayat temin etmesidir.
Bana alan budur ki: O din tek, yekta, emsalsiz bir din-i ferd olup, btn
muhtelif ayr ayr hayatn etvarlarn ve eitlerini hazmettiriyor. Yani, slah ve
istihale tarznda tasfiye ve terakki ettiriyor. Hem Muhammed'in (A.S.M.) dini
yle bir dindir ki, insann ayr ayr btn milletlerini kendine celbedebilir. Ben
gryorum ve itikad ediyorum ki: Beere vcibdir ki desin: "Muhammed
(A.S.M.) insaniyetin halaskrdr. Ve halaskrlk nam, ona verilmek lzmdr."
Hem diyor: "Ben itikad ediyorum ki: Muhammed'in misli, yani
sretinde, tarznda bir adam imdiki yeni leme reis olsa, hkmetse; bu yeni
lemin mkiltn halledip, bu yeni karmakark lemde msalemet-i
umumiyeye ve saadet-i hayatn husulne sebeb olacak. Evet, bu yeni lemin
msalemet ve saadet-i hayatiyeye ne kadar edid ihtiyac var olduunu herkes
anlar!"






---sh:(M:216) -----
yet-l Kbra Risalesinin
Risalet-i Ahmediyeden
Bahseden
Onaltnc Mertebesi

(Makam mnasebetiyle buraya ilhak edilmitir.)

Sonra o dnya seyyah, kendi aklna dedi ki: Madem bu kinatn
mevcudatyla mlikimi ve hlkm aryorum. Elbette her eyden evvel bu
mevcudatn en mehuru ve a'dasnn tasdikiyle dahi en mkemmeli ve en
byk kumandan ve en namdar hkimi ve szce en yksei ve aklca en
parla ve ondrt asr faziletiyle ve Kur'anyla klandran Muhammed-i
Arab Aleyhissalt Vesselm' ziyaret etmek ve aradm ondan sormak
iin Asr- Saadete beraber gitmeliyiz diyerek, aklyla beraber o asra girdi.
Grd ki: O asr, hakikaten o zt (A.S.M.) ile, bir saadet-i beeriye asr
olmu. nki en bedevi ve en mmi bir kavmi, getirdii nur vastasyla,
ksa bir zamanda dnyaya stad ve hkim eylemi.
Hem kendi aklna dedi: Biz, en evvel bu fevkalde ztn (A.S.M.)
bir derece kymetini ve szlerinin hakkaniyetini ve ihbaratnn
doruluunu bilmeliyiz, sonra hlkmz ondan sormalyz diyerek
taharriye balad. Bulduu hadsiz kat' delillerden, burada, yalnz dokuz
klliyetine birer ksa iaret edilecek.
Birincisi: Bu ztta (A.S.M.) -hatt dmanlarnn tasdikiyle dahi-
btn gzel huylarn ve hasletlerin bulunmas ve
.:!..............!:..
yetlerinin sarahatyla, bir parmann iaretiyle Kamer iki para olmas
ve bir avucu ile, a'dasnn ordusuna att az bir toprak, umum o ordunun
gzlerine girmesiyle kamalar ve susuz kalm kendi ordusuna, be
parmandan kevser gibi akan suyu kifayet derecesinde iirmesi gibi;
nakl-i kat' ile ve bir ksm tevatr ile, yzer mu'cizatn onun elinde zahir
olmasdr. Bu mu'cizattan yzden ziyade bir ksm, Ondokuzuncu
Mektub olan Mu'cizat- Ahmediye (A.S.M.) namndaki hrika ve
kerametli bir risalede kat' delilleriyle beraber beyan edildiinden onlar
ona havale ederek dedi ki:

Bu kadar ahlk- hasene ve kemaltla beraber, bu kadar mu'cizat-
bahiresi bulunan bir zt (A.S.M.) elbette en doru szldr. Ahlkszlarn
ii olan hileye, yalana, yanla tenezzl etmesi kabil deil.
kincisi: Elinde bu kinat sahibinin bir ferman bulunduu ve o
ferman her asrda yz milyondan ziyade insanlarn kabul ve tasdik
ettikleri ve o ferman olan Kur'an- Azman'n yedi vecihle hrika
olmasdr. Ve bu Kur'ann krk vecihle mu'cize olduu ve kinat hlknn
sz bulunduu kuvvetli delilleriyle beraber, "Yirmibeinci Sz,
Mu'cizat- Kur'aniye" namlarndaki ve Risale-i Nur'un bir gnei olan
mehur bir risalede tafsilen beyan edilmesinden; onu, ona havale ederek
dedi: Byle ayn- hak ve hakikat bir fermann tercman ve tebli edicisi
bir ztta (A.S.M.) fermana cinayet ve ferman sahibine hyanet hkmnde
olan yalan olamaz ve bulunamaz!..
ncs: O zt (A.S.M.), yle bir eriat ve bir slmiyet ve bir
ubudiyet ve bir dua ve bir davet ve bir iman ile meydana km ki,
onlarn ne misli var ve ne de olur. Ve onlardan daha mkemmel ne
bulunmu ve ne de bulunur. nki mmi bir ztta (A.S.M.) zuhur eden o
eriat; ondrt asr ve nev'-i beerin humsunu, dilane, hakkaniyet zere,
mdakkikane, hadsiz kanunlaryla idare etmesi emsal kabul etmez.
Hem mmi bir ztn (A.S.M.) ef'al ve akval ve ahvalinden kan
slmiyet; her asrda yz milyon insann rehberi ve mercii ve
akllarnn muallimi ve mridi ve kalblerinin mnevviri ve musaffisi ve
nefislerinin mrebbisi ve mzekkisi ve ruhlarnn medar- inkiafat ve
maden-i terakkiyat olmas cihetiyle misli olamaz ve olamam.
Hem dininde bulunan btn ibadatn btn enva'nda en ileri
olmas ve herkesten ziyade takvada bulunmas ve Allah'tan korkmas ve
fevkalde daim mcahedat ve dadaalar iinde, tam tamna ubudiyetin
en ince esrarna kadar mraat etmesi ve hi kimseyi taklid etmeyerek ve
tam manasyla ve mbtediyane fakat en mkemmel olarak, hem ibtida ve
intihay birletirerek yapmas; elbette misli grlmez ve grlmemi.
Hem binler dua ve mnacatlarndan Ceven-l Kebir ile, yle bir
marifet-i Rabbaniye ile, yle bir derecede Rabbini tavsif ediyor ki; o
zamandan beri gelen ehl-i marifet ve ehl-i velayet, telahuk-u efkr ile
beraber, ne o mertebe-i marifete ve ne de o derece-i tavsife
yetiememeleri gsteriyor ki, duada dahi onun misli yoktur. Risale-i
Mnacat'n banda, Ceven-l Kebir'in doksandokuz fkrasndan bir
fkrasnn ksack bir mealinin beyan edildii yere bakan adam, Ceven'in
dahi misli yoktur diyecek.
Hem tebli-i risalette ve ns hakka davette o derece metanet ve

sebat ve cesaret gstermi ki; byk devletler ve byk dinler, hatt
---sh:(M:217) -----
kavim ve kabilesi ve amucas ona iddetli adavet ettikleri halde, zerre
mikdar bir eser-i tereddd, bir tela, bir korkaklk gstermemesi ve tek
bayla btn dnyaya meydan okumas ve baa da karmas ve
slmiyeti dnyann bana geirmesi isbat eder ki; tebli ve davette dahi
misli olmam ve olamaz.
Hem imanda, yle fevkalde bir kuvvet ve hrika bir yakn ve
mu'cizane bir inkiaf ve cihan klandran bir ulv itikad tam ki; o
zamann hkmran olan btn efkr ve akideleri ve hkemann
hikmetleri ve ruhan reislerin ilimleri ona muarz ve muhalif ve mnkir
olduklar halde; onun ne yaknine, ne itikadna, ne itimadna, ne
itminanna hibir bhe, hibir tereddd, hibir za'f, hibir vesvese
vermemesi ve maneviyatta ve meratib-i imaniyede terakki eden bata
sahabeler ve btn ehl-i velayet, onun her vakit mertebe-i imanndan feyz
almalar ve onu en yksek derecede bulmalar, bilbedahe gsterir ki;
iman dahi emsalsizdir.
te byle emsalsiz bir eriat ve misilsiz bir slmiyet ve hrika bir
ubudiyet ve fevkalde bir dua ve cihanpesendane bir davet ve mu'cizane
bir iman sahibinde, elbette hibir cihetle yalan olamaz ve aldatmaz diye
anlad ve akl dahi tasdik etti.
Drdncs: Enbiyalarn (Aleyhimsselm) icma', naslki
vcud ve vahdaniyet-i lahiyeye gayet kuvvetli bir delildir; yle de, bu
ztn (A.S.M.) doruluuna ve risaletine gayet salam bir ehadettir.
nki Enbiya Aleyhimsselm'n doruluklarna ve peygamber
olmalarna medar olan ne kadar kuds sfatlar ve mu'cizeler ve vazifeler
varsa; o ztta (A.S.M.) en ileride olduu tarihe musaddaktr. Demek
onlar, naslki lisan- kal ile; Tevrat, ncil ve Zebur ve suhuflarnda bu
ztn (A.S.M.) geleceini haber verip insanlara bearet vermiler ki,
ktb- mukaddesenin o bearetli iaratndan yirmiden fazla ve pek zahir
bir ksm, Ondokuzuncu Mektub'da gzelce beyan ve isbat edilmi. yle
de, lisan- halleriyle, yani nbvvetleriyle ve mu'cizeleriyle; kendi
mesleklerinde ve vazifelerinde en ileri ve en mkemmel olan bu zt
tasdik edip, davasn imza ediyorlar. Ve lisan- kal ve icma' ile
vahdaniyete delalet ettikleri gibi, lisan- hal ile ve ittifakla bu ztn
sadkyetine ehadet ediyorlar diye anlad.
Beincisi: Bu ztn dsturlaryla ve terbiyesi ve tebaiyetiyle ve
arkasndan gitmeleriyle hakka, hakikata, kemalta, keramata, kefiyata,
mahedata yetien binlerce evliya vahdaniyete delalet ettikleri gibi;
stadlar olan bu ztn sadkyetine ve risaletine, icma' ve ittifakla ehadet
ediyorlar. Ve lem-i gaybdan verdii haberlerin bir ksmn nur-u
velayetle mahede etmeleri ve umumunu nur-u imanla ya ilmelyakn
veya aynelyakn veya hakkalyakn suretinde itikad ve tasdik etmeleri;
---sh:(M:218) -----
---sh:(M:219) -----
stadlar olan bu ztn derece-i hakkaniyet ve sadkyetini gne gibi
gsterdiini grd.
Altncs: Bu ztn mmiliiyle beraber getirdii hakaik-i kudsiye
ve ihtira ettii ulm-u liye ve kefettii marifet-i lahiyenin dersiyle ve
talimiyle, mertebe-i ilmiyede en yksek makama yetien milyonlar
asfiya-i mdakkikn ve sddkn-i muhakkikn ve dh-i hkema-i
m'minn, bu ztn ss-l esas davas olan vahdaniyeti, kuvvetli
brhanlaryla bil'ittifak isbat ve tasdik ettikleri gibi; bu muallim-i ekberin
ve bu stad- a'zamn hakkaniyetine ve szlerinin hakikat olduuna
ittifakla ehadetleri, gndz gibi bir hccet-i risaleti ve sadkyetidir.
Mesel: Risale-i Nur, yz parasyla, bu ztn sadakatnn bir tek
brhandr.
Yedincisi: l ve ashab namnda ve nev'-i beerin enbiyadan sonra
feraset ve dirayet ve kemaltla en mehuru ve en muhterem ve en
namdar ve en dindar ve en keskin nazarl taife-i azmesi; kemal-i merak
ile ve gayet dikkat ve nihayet ciddiyetle, bu ztn btn gizli ve aikr
hallerini ve fikirlerini ve vaziyetlerini taharri ve tefti ve tedkik etmeleri
neticesinde; bu ztn dnyada en sadk ve en yksek ve en hakl ve
hakikatl olduuna ittifak ile ve icma' ile sarslmaz tasdikleri ve kuvvetli
imanlar, gnein ziyasna delalet eden gndz gibi bir delildir, diye
anlad.
Sekizincisi: Bu kinat, naslki kendini icad ve idare ve tertib eden
ve tasvir ve takdir ve tedbir ile bir saray gibi, bir kitab gibi, bir sergi gibi,
bir temaagh gibi tasarruf eden sniine ve ktibine ve nakkana delalet
eder. yle de; kinatn hilkatindeki makasd- lahiyeyi bilecek ve
bildirecek ve tahavvltndaki Rabban hikmetlerini talim edecek ve
vazifedarane harektndaki neticeleri ders verecek ve mahiyetindeki
kymetini ve iindeki mevcudatn kemaltn iln edecek ve o kitab-
kebirin manalarn ifade edecek bir yksek delll, bir doru keaf, bir
muhakkik stad, bir sadk muallim istedii ve iktiza ettii ve herhalde
bulunmasna delalet ettii cihetiyle, elbette bu vazifeleri herkesten ziyade
yapan bu ztn hakkaniyetine ve bu kinat Hlknn en yksek ve sadk
bir memuru olduuna ehadet ettiini bildi.
Dokuzuncusu: Madem bu san'atl ve hikmetli masnuatyla kendi
hnerlerini ve san'atkrlnn kemaltn tehir etmek ve bu ssl, znetli
nihayetsiz mahlukatyla kendini tanttrmak ve sevdirmek ve bu lezzetli
ve kymetli hesabsz nimetleriyle kendine teekkr ve hamd ettirmek ve
bu efkatli ve himayetli umum terbiye ve iae ile, hatt azlarn en ince
zevklerini ve itihalarn her nev'ini tatmin edecek bir surette ihzar edilen
Rabban it'amlar ve ziyafetlerle, kendi rububiyetine kar minnetdarane
ve mteekkirane ve perestikrane ibadet
---sh:(M:220) -----
ettirmek ve mevsimlerin tebdili ve gece gndzn tahvili ve ihtilaf gibi,
azametli ve hametli tasarrufat ve icraat ve dehetli ve hikmetli faaliyet
ve hallakyet ile, kendi uluhiyetini izhar ederek, o uluhiyetine kar iman
ve teslim ve inkyad ve itaat ettirmek ve her vakit iyilii ve iyileri
himaye, fenal ve fenalar izale ve semav tokatlar ile zalimleri ve
yalanclar imha etmek cihetiyle, hakkaniyet ve adaletini gstermek
isteyen perde arkasnda birisi var. Elbette ve herhalde, o gayb ztn
yannda en sevgili mahluku ve en doru abdi ve onun mezkr
maksadlarna tam hizmet ederek, hilkat-i kinatn tlsmn ve
muammasn hall ve kefeden ve daima o Hlknn namna hareket eden
ve ondan istimdad eden ve muvaffakyet isteyen ve onun tarafndan
imdada ve tevfike mazhar olan ve Muhammed-i Kurey denilen bu zt
olacak. (A.S.M.) Hem aklna dedi: Madem bu mezkr dokuz hakikatlar
bu ztn sdkna ehadet ederler; elbette bu dem, ben-dem'in medar-
erefi ve bu lemin medar- iftihardr. Ve ona "Fahr-i lem" ve "eref-i
Ben-dem" denilmesi pek lyktr ve onun elinde bulunan ferman-
Rahman olan Kur'an- Mu'ciz-l Beyan'n hamet-i saltanat-
maneviyesinin nsf- arz istilas ve ahs kemalt ve yksek hasletleri
gsteriyor ki; bu lemde en mhim zt budur, Hlkmz hakknda en
mhim sz onundur.
te gel bak! Bu hrika ztn yzer zahir ve bahir kat'
mu'cizelerinin kuvvetine ve dinindeki binler l ve esasl hakikatlarna
istinaden, btn davalarnn esas ve btn hayatnn gayesi, Vcib-l
Vcud'un vcuduna ve vahdetine ve sftna ve esmasna delalet ve
ehadet ve o Vcib-l Vcud'u isbat ve iln ve i'lam etmektir.
Demek bu kinatn manev gnei ve Hlkmzn en parlak bir
brhan bu Habibullah denilen zttr ki; onun ehadetini teyid ve tasdik
ve imza eden aldanmaz ve aldatmaz byk icma' var:
Birincisi: "Eer perde-i gayb alsa yaknim ziyadelemeyecek"
diyen mam- Ali (Radyallah Anh) ve yerde iken ar- a'zam ve
srafil'in azamet-i heykelini temaa eden Gavs- A'zam (K.S.) gibi keskin
nazar ve gaybbn gzleri bulunan binler aktab ve evliya-i azmeyi cmi'
ve l-i Muhammed namyla hretiar- lem olan cemaat- nuraniyenin
icma' ile tasdikleridir.
kincisi: Bedevi bir kavim ve mmi bir muhitte, hayat-
itimaiyeden ve efkr- siyasiyeden hl ve kitabsz ve fetret asrnn
karanlklarnda bulunan ve pek az bir zamanda en meden ve malmatl
ve hayat- itimaiyede ve siyasiyede en ileri olan milletlere ve hkmet-
lere stad ve rehber ve diplomat ve hkim-i dil olarak, arktan garba
---sh:(M:221) -----
kadar cihanpesendane idare eden ve "Sahabe" namyla dnyada namdar
olan cemaat- mehurenin ittifakla can ve mallarn, peder ve airetlerini
feda ettiren bir kuvvetli imanla tasdikleridir.
ncs: Her asrda binlerle efrad bulunan ve her fende
dhiyane ileri giden ve muhtelif mesleklerde alan, mmetinde yetien
hadsiz muhakkik ve mtebahhir lemasnn cemaat- uzmasnn tevafukla
ve ilmelyakn derecesinde tasdikleridir.
Demek bu ztn vahdaniyete ehadeti ahs ve cz' deil, belki
umum ve kll ve sarslmaz ve btn eytanlar toplansa karsna hibir
cihetle kamaz bir ehadettir diye hkmetti. te Asr- Saadette aklyla
beraber seyahat eden dnya misafiri ve hayat yolcusunun, o medrese-i
nuraniyeden ald derse ksa bir iaret olarak, Birinci Makam'n onaltnc
mertebesinde byle:

......_.!.-..-.!...!..! .!.
.L-.......,!.-! .-.-.....
...L.... .......- -....
...............-...:-.
...!...!....!...L!.--.......
..._..!...-...!-...!.....-......
....-......._...-_....
...!....!....!_..
denilmitir.
..!...!
Said Nurs










---sh:(M:222) -----

Yirminci Mektub

...-~....... ..-.....

..-!!....!!!......-. .!.
........-........-.
....!.!............-!
(Sabah ve akam namazndan sonra tekrar, pek ok fazileti
bulunan ve bir rivayet-i sahihada ism-i a'zam mertebesini tayan u
cmle-i tevhidiyenin onbir kelimesi var. Herbir kelimesinde hem birer
mjde ve bearet, hem birer mertebe-i tevhid-i rububiyet, hem bir ism-i
a'zam noktasnda bir kibriya-i vahdet ve bir kemal-i vahdaniyet vardr.
Bu byk ve ulv hakikatlarn izahn sair Szlere havale edip, bir va'de
binaen, imdilik mcmel bir hlsa suretinde; "ki Makam", bir
"Mukaddime" ile ona bir fihriste yapacaz.)
Mukaddime
Kat'iyyen bil ki: Hilkatin en yksek gayesi ve ftratn en yce
neticesi iman- billahtr. Ve insaniyetin en l mertebesi ve beeriyetin en
byk makam, iman- billah iindeki marifetullahtr. Cinn insin en
parlak saadeti ve en tatl nimeti, o marifetullah iindeki muhabbetullahtr.
Ve ruh-u beer iin en hlis srur ve kalb-i insan iin

---sh:(M:223) -----
en safi sevin, o muhabbetullah iindeki lezzet-i ruhaniyedir. Evet btn
hakik saadet ve hlis srur ve irin nimet ve safi lezzet elbette
marifetullah ve muhabbetullahtadr. Onlar, onsuz olamaz. Cenab- Hakk'
tanyan ve seven, nihayetsiz saadete, nimete, envra, esrara; ya bilkuvve
veya bilfiil mazhardr. Onu hakik tanmayan, sevmeyen; nihayetsiz
ekavete, lma ve evhama manen ve maddeten mbtela olur. Evet u
perian dnyada, vre nev'-i beer iinde, semeresiz bir hayatta;
sahibsiz, hmsiz bir surette; ciz, miskin bir insan, btn dnyann
sultan da olsa ka para eder. te bu vre nev'-i beer iinde, bu perian
fni dnyada; insan, sahibini tanmazsa, mlikini bulmazsa, ne kadar
bare sergerdan olduunu herkes anlar. Eer sahibini bulsa, mlikini
tansa, o vakit rahmetine iltica eder, kudretine istinad eder. O vahetgh
dnya, bir tenezzhgha dner ve bir ticaretgh olur.

Birinci Makam

u kelm- tevhidnin, onbir kelimesinin her birinde birer mjde
var. Ve o mjdede birer ifa ve o ifada birer lezzet-i maneviye bulunur.
BRNC KELME: .!.da yle bir mjde var ki:
Hadsiz hacata mbtela, nihayetsiz a'dann hcumuna hedef olan ruh-u
insan u kelimede yle bir nokta-i istimdad bulur ki, btn hacatn
temin edecek bir hazine-i rahmet kapsn ona aar ve yle bir nokta-i
istinad bulur ki, btn a'dasnn errinden emin edecek bir kudret-i
mutlakann sahibi olan kendi Mabudunu ve Hlkn bildirir ve tanttrr,
sahibini gsterir, Mliki kim olduunu irae eder. Ve o irae ile, kalbi
vahet-i mutlakadan ve ruhu hzn- elmden kurtarp, ebed bir ferah,
daim bir sruru temin eder.
KNC KELME: ..-.u kelimede ifal, saadetli bir mjde
vardr. yle ki: Kinatn ekser enva'yla alkadar ve o alkadarlk
yznden perian ve kemeke iinde boulmak derecesine gelen ruh-u
beer ve kalb-i insan ..-.kelimesinde bir melce', bir halaskr bulur ki;
onu btn o


---sh:(M:224) -----
kemeketen, o perianiyetten kurtarr. Yani, ..-.manen der: "Allah
birdir. Baka eylere mracaat edip yorulma, onlara tezelll edip minnet
ekme, onlara temelluk edip boyun eme, onlarn arkasna dp zahmet
ekme, onlardan korkup titreme. nki Sultan- Kinat birdir, herey'in
anahtar onun yannda, her ey'in dizgini onun elindedir; herey onun
emriyle halledilir. Onu bulsan, her matlubunu buldun; hadsiz
minnetlerden, korkulardan kurtuldun."
NC KELME: !....Yani: Naslki uluhiyetinde
ve saltanatnda eriki yoktur; "Allah" bir olur, mteaddid olamaz. yle
de; rububiyetinde ve icraatnda ve icadatnda dahi eriki yoktur. Bazan
olur ki; sultan bir olur, saltanatnda eriki olmaz.. fakat icraatnda, onun
memurlar onun eriki saylrlar ve onun huzuruna herkesin girmesine
mani olurlar. "Bize de mracaat et" derler. Fakat Ezel, Ebed Sultan olan
Cenab- Hak, saltanatnda eriki olmad gibi, icraat- rububiyetinde
dahi muinlere, eriklere muhta deildir. Emr u iradesi, havl kuvveti
olmazsa hibir ey, hibir ey'e mdahale edemez. Dorudan doruya
herkes ona mracaat edebilir. eriki ve muini olmadndan, o
mracaat adama "Yasaktr, onun huzuruna giremezsin" denilmez.
te u kelime, ruh-u beer iin yle bir mjde verir ki: man
elde eden ruh-u beer; manisiz, mdahalesiz, hailsiz, mmanaatsz, her
halinde, her arzusunda, her anda, her yerde o ezel ve ebed ve hazain-i
rahmet mliki ve defain-i saadet sahibi olan Cemil-i Zlcelal, Kadr-i
Zlkemal'in huzuruna girip, hacatn arzedebilir. Ve rahmetini bulup,
kudretine istinad ederek, kemal-i ferah ve sruru kazanabilir.
DRDNC KELME: ...!!Yani: Mlk umumen
onundur. Sen, hem onun mlksn, hem memluksn, hem mlknde
alyorsun. u kelime, yle ifal bir mjde veriyor ve diyor: Ey insan!
Sen kendini, kendine mlik sayma. nki sen kendini idare edemezsin, o
yk ardr. Kendi bana muhafaza edemezsin, belalardan saknp,
levazmatn yerine getiremezsin. yle ise beyhude zdraba dp azab
ekme, mlk bakasnndr. O Mlik, hem Kadr'dir, hem Rahm'dir;
kudretine istinad et, rahmetini ittiham etme. Kederi brak, keyfini ek.
Zahmeti at, safay bul.



---sh:(M:225) -----
Hem der ki: Manen sevdiin ve alkadar olduun ve
perianiyetinden mteessir olduun ve slah edemediin u kinat, bir
Kadr-i Rahm'in mlkdr. Mlk sahibine teslim et, ona brak.. cefasn
deil, safasn ek. O hem Hakm'dir, hem Rahm'dir. Mlknde istedii
gibi tasarruf eder, evirir. Dehet aldn zaman, brahim Hakk gibi
"Mevl grelim neyler, neylerse gzel eyler" de, pencerelerden seyret,
ilerine girme.
BENC KELME: ..-!!Yani: Hamd sena, medih ve
minnet ona mahsustur, ona lyktr. Demek nimetler onundur ve onun
hazinesinden kar. Hazine ise, daimdir. te u kelime, yle mjde
verip diyor ki: Ey insan! Nimetin zevalinden elem ekme. nki rahmet
hazinesi tkenmez. Ve lezzetin zevalini dnp, o elemden feryad etme.
nki o nimet meyvesi, bir rahmet-i bnihayenin semeresidir. Aac bki
ise, meyve gitse de yerine gelen var. Nimetin lezzeti iinde, o lezzetten
yz derece daha ziyade lezzetli bir iltifat- rahmeti hamd ile dnp,
lezzeti birden yz derece yapabilirsin. Naslki bir padiah- zann sana
hediye ettii bir elma lezzeti iinde yz belki bin elmann lezzetinin
fevkinde, bir iltifat- ahane lezzetini sana ihsas ve ihsan eder. yle de:
..-!!kelimesiyle, yani hamd ve kr ile, yani nimetten in'am
hissetmekle, yani Mn'imi tanmakla ve in'amn dnmekle, yani onun
rahmetinin iltifatn ve efkatinin tevecchn ve in'amnn devamn
dnmekle; nimetten bin derece daha leziz, manev bir lezzet kapsn
sana aar.
ALTINCI KELME: .-.Yani: Hayat veren odur. Ve hayat
rzk ile idame eden de odur. Ve levazmat- hayat da ihzar eden yine
odur. Ve hayatn l gayeleri ona aittir ve mhim neticeleri ona bakar,
yzde doksandokuz meyvesi onundur. te u kelime; yle fni ve ciz
beere nida eder, mjde verir ve der: Ey insan! Hayatn ar teklifini
omuzuna alp zahmet ekme. Hayatn fenasn dnp, hzne dme.
Yalnz dnyev ehemmiyetsiz meyvelerini grp dnyaya geliinden
pimanlk gsterme. Belki o sefine-i vcudundaki hayat makinesi, Hayy-
Kayyum'a aittir. Masarf ve levazmatn, o tedarik eder. Ve o hayatn pek
kesretli gayeleri ve neticeleri var ve ona aittir. Sen, o gemide bir dmenci
neferisin. Vazifeni gzel gr, cretini al, keyfine


---sh:(M:226) -----
bak. O hayat sefinesi, ne kadar kymetdar olduunu ve ne kadar gzel
faideler verdiini ve o sefine sahibi ztn, ne kadar Kerim ve Rahm
olduunu dn, mesrur ol ve kret ve anla ki: Vazifeni istikametle
yaptn vakit, o sefinenin verdii btn netaic; bir cihetle senin defter-i
a'maline geer, sana bir hayat- bkiyeyi temin eder, seni ebed ihya eder.
YEDNC KELME: .....Yani: Mevti veren odur. Yani:
Hayat vazifesinden terhis eder, fni dnyadan yerini tebdil eder, klfet-i
hizmetten zad eder. Yani: Hayat- fniyeden, seni hayat- bkiyeye alr.
te u kelime, ylece fni cinn inse barr, der ki:
Sizlere mjde! Mevt i'dam deil, hilik deil, fena deil, inkraz
deil, snmek deil, firak- ebed deil, adem deil, tesadf deil, filsiz
bir in'idam deil. Belki bir Fil-i Hakm-i Rahm tarafndan bir terhistir,
bir tebdil-i mekndr. Saadet-i Ebediye tarafna, vatan- asllerine bir
sevkiyattr. Yzde doksandokuz ahbabn mecma' olan lem-i berzaha bir
visal kapsdr.
SEKZNC KELME: .....-..Yani: Btn
kinatn mevcudatnda grnen ve vesile-i muhabbet olan kemal ve
hsn ve ihsann hadsiz bir derece fevkinde bir cemal ve kemal ve
ihsann sahibi ve btn mahbublara bedel, birtek cilve-i cemali kfi gelen
bir Mabud-u Lemyezel, bir Mahbub-u Lyezal'in ezel ve ebed bir hayat-
daimesi var ki; aibe-i zeval fenadan mnezzeh ve avarz- naks u
kusurdan mberradr. te u kelime, cinn inse ve btn zuura ve ehl-i
muhabbet ve aka iln eder ki: Sizlere mjde, mahbublarnzdan
nihayetsiz firaklarn yaralarn tedavi edip merhem sren bir Mahbub-u
Bki'niz var. Madem o var ve Bki'dir, bakalar ne olursa olsun merak
ekmeyiniz. Belki o mahbublarda, sebeb-i muhabbetiniz olan hsn
ihsan, fazl kemal, o Mahbub-u Bki'nin cilve-i cemal-i bkisinden ok
perdelerden geip, gayet zayf bir glgenin glgesidir. Onlarn zevalleri,
sizleri incitmesin. nki onlar bir nevi yinelerdir. yinelerin deimesi
aaa-i cemalin cilvesini tazeletirir, gzelletirir. Madem o var, herey
var.
DOKUZUNCU KELME: ..-!...Yani: Her hayr, onun
elindedir. Her yaptnz hayrat, onun defterine geer. Her ilediiniz
a'mal-i sliha, yannda kaydedilir. te u kelime, cinn inse nida edip
mjde veriyor. Diyor ki:

---sh:(M:227) -----
Ey bareler! Mezaristana gtnz zaman, "Eyvah! Malmz
harab olup, sa'yimiz heba oldu; u gzel ve geni dnyadan gidip, dar bir
topraa girdik." demeyiniz, feryad edip me'yus olmaynz... nki sizin
herey'iniz muhafaza ediliyor. Her ameliniz yazlmtr. Her hizmetiniz
kaydedilmitir. Hizmetinizin mkfatn verecek ve her hayr elinde ve
her hayr yapabilecek bir Zt- Zlcelal, sizi celb edip, yer altnda
muvakkaten durdurur. Sonra huzuruna aldrr. Ne mutlu sizlere ki;
hizmetinizi ve vazifenizi bitirdiniz. Zahmetiniz bitti, rahata ve rahmete
gidiyorsunuz. Hizmet, meakkat bitti; cret almaa gidiyorsunuz.
Evet geen baharn defter-i a'malinin sahifeleri ve hidematnn
sandukalar olan tohumlar, ekirdekleri muhafaza eden.. ve ikinci
baharda gayet aaal, belki yz derece aslndan daha bereketli bir tarzda
muhafaza eden, nereden Kadr-i Zlcelal, elbette sizin de netaic-i
hayatnz yle muhafaza ediyor ve hizmetinize pek kesretli bir surette
mkfat verecektir.
ONUNCU KELME: ......... Yani: O
Vhid'dir, Ehad'dir, her ey'e kadirdir. Hibir ey ona ar gelmez. Bir
bahar halketmek bir iek kadar ona kolaydr. Cennet'i halk etmek, bir
bahar kadar ona rahattr. Her gnde, her senede, her asrda, yeniden
yeniye icad ettii hadsiz masnuat, nihayetsiz kudretine nihayetsiz
lisanlarla ehadet ederler. te u kelime dahi yle mjde eder. Der ki:
Ey insan! Yaptn hizmet, ettiin ubudiyet boubouna gitmez. Bir dr-
mkfat, bir mahall-i saadet senin iin ihzar edilmitir. Senin u fni
dnyana bedel, bki bir Cennet seni bekler. badet ettiin ve tandn
Hlk- Zlcelal'in va'dine iman ve itimad et. Ona va'dinde hulfetmek
muhaldir. Kudretinde hibir cihetle noksaniyet yoktur. lerine, acz
mdahale edemez. Senin kk baheni halk ettii gibi, Cennet'i dahi
senin iin halk edebilir ve halk etmi ve sana va'd etmi. Ve va'dettii
iin, elbette seni onun iine alacak. Madem bilmahede gryoruz: Her
senede, yer yznde, hayvanat ve nebatatn yzbinden ziyade
enva'larn ve milletlerini, kemal-i intizam ve mizan ile, kemal-i sr'at ve
shuletle har edip, nereder. Elbette byle bir Kadr-i Zlcelal, va'dini
yerine getirmeye muktedirdir. Hem madem her senede, yle bir Kadr-i
Mutlak, harin ve Cennet'in nmunelerini binler tarzda icad ediyor. Hem
madem btn semav fermanlar ile saadet-i ebediyeyi va'd edip, Cennet'i
mjde veriyor. Hem madem btn icraat ve uunat hak ve hakikattr ve
sdk ve ciddiyetledir. Hem madem srnn ehadetiyle, btn kemalt,
onun nihayetsiz kemaline delalet
---sh:(M:228) -----
ve ehadet eder. Ve hibir cihette naks ve kusur onda yoktur. Hem
madem hulf-l va'd ve hilaf ve kizb ve aldatmak, en irkin bir haslet ve
naks u kusurdur. Elbette ve elbette o Kadr-i Zlcelal, o Hakm-i
Zlkemal, o Rahm-i Zlcemal va'dini yerine getirecek; saadet-i ebediye
kapsn aacak, dem babanzn vatan- aslsi olan Cennet'e sizleri ey
ehl-i iman idhal edecektir.
ONBRNC KELME: ....!.!.Yani: Ticaret ve
memuriyet iin, mhim vazifelerle bu dr- imtihan olan dnyaya
gnderilen insanlar; ticaretlerini yapp, vazifelerini bitirip ve hizmetlerini
itmam ettikten sonra, yine onlar gnderen Hlk- Zlcelaline dnecekler
ve Mevl-y Kerim'lerine kavuacaklar. Yani, bu dr- fniden gidip dr-
bkide huzur-u kibriyaya merref olacaklar. Yani, esbab dadaasndan
ve vesaitin karanlk perdelerinden kurtulup, Rabb-i Rahmlerine makarr-
saltanat- ebedsinde perdesiz kavuacaklar. Dorudan doruya herkes,
kendi Hlk ve Mabudu ve Rabbi ve Seyyidi ve Mliki kim olduunu
bilecek ve bulacaklar. te u kelime btn mjdelerin fevkinde yle
mjde eder. Ve der ki:
Ey insan! Bilir misin nereye gidiyorsun ve nereye sevk
olunuyorsun? Otuzikinci Sz'n hirinde denildii gibi: Dnyann bin
sene mes'udane hayat, bir saat hayatna mukabil gelmeyen Cennet
hayatnn ve o Cennet hayatnn dahi bin senesi, bir saat r'yet-i cemaline
mukabil gelmeyen bir Cemil-i Zlcelal'in daire-i rahmetine ve mertebe-i
huzuruna gidiyorsun. Mbtela ve meftun ve mtak olduunuz mecaz
mahbublarda ve btn mevcudat- dnyeviyedeki hsn ve cemal, onun
cilve-i cemalinin ve hsn- esmasnn bir nevi glgesi ve btn Cennet,
btn letaifiyle bir cilve-i rahmeti ve btn itiyaklar ve muhabbetler ve
incizablar ve cazibeler, bir lem'a-i muhabbeti olan bir Mabud-u
Lemyezel'in, bir Mahbub-u Lyezal'in daire-i huzuruna gidiyorsunuz ve
ziyafetgh- ebedsi olan Cennet'e arlyorsunuz. yle ise kabir
kapsna alayarak deil, glerek giriniz.
Hem u kelime yle mjde veriyor, diyor ki: Ey insan! Fenaya,
ademe, hilie, zulmata, nisyana, rmeye, dalmaya ve kesrette
boulmaya gittiinizi tevehhm edip dnmeyiniz! Siz fenaya deil,
bekaya gidiyorsunuz. Ademe deil, vcud-u daimye sevk
olunuyorsunuz. Zulmata deil, lem-i nura giriyorsunuz. Sahib ve
Mlik-i Hakik'nin tarafna gidiyorsunuz ve Sultan- Ezel'nin payitahtna
dnyorsunuz. Kesrette boulmaya deil, vahdet dairesinde teneffs
edeceksiniz. Firaka deil, visale mteveccihsiniz.
---sh:(M:229) -----
kinci Makam
(sm-i A'zam noktasnda, tevhidin isbatna muhtasar bir iarettir)
BRNC KELME: .!.da, bir tevhid-i uluhiyet ve
mabudiyet vardr. u mertebenin gayet kuvvetli bir brhanna yle iaret
ederiz ki: u kinat yznde, hususan zeminin sahifesinde, gayet
muntazam bir faaliyet grnyor. Ve gayet hikmetli bir hallakyet
mahede ediyoruz. Ve gayet intizaml bir fettahiyet, yani herey'e lyk
bir ekil amak ve suret vermek aynelyakn gryoruz. Hem gayet
efkatli, keremli, rahmetli bir vehhabiyet ve ihsanat gryoruz. yle ise,
bizzarure u hl ve u keyfiyet; Faal, Hallak, Fettah, Vehhab bir Zt-
Zlcelal'in vcub-u vcudunu ve vahdetini isbat eder, belki ihsas eder.
Evet mevcudatn mtemadiyen zevalleri, tazelenmeleri gsteriyor ki, o
mevcudat; bir Sani'-i Kadr'in kuds esmasnn cilveleri ve envr-
esmaiyesinin glgeleri ve ef'alinin eserleri ve kalem-i kader ve kudretin
naklar ve sahifeleri ve cemal-i kemalinin yineleridir. u hakikat-
uzmaya ve u tevhidin mertebe-i ulyasna, u kinatn sahibi, btn
gnderdii mukaddes kitablar ve suhuflaryla o tevhidi gsterdii gibi;
btn ehl-i hakikat ve kmiln-i nev'-i beer tahkikatlaryla ve
kefiyatlaryla, ayn mertebe-i tevhidi gsteriyorlar. Ve kinat dahi, acz
ve fakryla beraber, mazhar olduu daim mu'cizat- san'atn ve havarik-
iktidar, hazain-i servetin ehadetiyle, ayn mertebe-i tevhide iaret eder.
Demek ahid-i Ezel btn ktb ve suhufuyla ve ehl-i uhud btn
tahkikat ve kfuyla ve lem-i ehadet btn muntazam ahval ve
hakmane uunatyla o mertebe-i tevhidde bil'icma' ittifak ediyorlar.
te o Vhid-i Ehad'i kabul etmeyen, ya nihayetsiz ilahlar kabul
edecek veyahut ahmak Sofesta gibi hem kendini, hem kinatn vcudunu
inkr edecek.











---sh:(M:230) -----
KNC KELME: ..-.te u kelime sarih bir mertebe-i
tevhidi gsterir. u mertebeyi dahi, a'zam bir surette isbat eden gayet
kuvvetli bir brhanna yle iaret ederiz ki:
Biz gzmz atka, kinat yzne nazarmz saldrdka, en
evvel gzmze ilien, mm ve mkemmel bir nizamdr ve amil, hassas
bir mizandr gryoruz. Herey dakik bir nizam ile, hassas bir mizan ve
l iindedir. Daha bir para dikkat-i nazar ettike, yeniden yeniye bir
tanzim ve tevziniyet gzmze arpyor. Yani: Birisi, intizam ile o
nizam deitiriyor ve tart ile o mizan tazelendiriyor. Herey bir model
olup, pek kesretli muntazam ve mevzun suretler giydiriliyor. Daha ziyade
dikkat ettike, o tanzim ve tevzin altnda bir hikmet ve adalet grnyor.
Her harekette bir hikmet ve maslahat gzetiliyor, bir hak, bir faide takib
ediliyor. Daha ziyade dikkat ettike, gayet hakmane bir faaliyet iinde
bir kudretin tezahrat ve herey'in her e'nini ihata eden gayet muhit bir
ilmin cilveleri nazar- uurumuza arpyor. Demek btn mevcudattaki
u nizam ve mizan, umuma mm bir tanzim ve tevzini ve o tanzim ve
tevzin, mm bir hikmet ve adaleti ve o hikmet ve adalet, bir kudret ve
ilmi gzmze gsteriyor. Demek bir Kadr-i Klli ey ve bir Alm-i
Klli ey, u perdeler arkasnda akla grnyor. Hem herey'in evveline
ve hirine bakyoruz, hususan zhayat nev'inde gryoruz ki:
Balanglar, asllar, kkleri, hem meyveleri ve neticeleri yle bir
tarzdadr ki; gya tohumlar, asllar; birer tarife, birer proram eklinde
btn o mevcudun cihazatn tazammun ediyor. Ve neticesinde ve
meyvesinde; yine btn o zhayatn manas szlp onda tecemmu' eder,
tarihe-i hayatn ona brakr. Gya onun asl olan ekirdei, desatir-i
icadiyesinin bir mecmuasdr. Ve meyvesi ve semeresi ise, evamir-i
icadiyesinin bir fihristesi hkmnde gryoruz. Sonra o zhayatn
zahirine ve btnna bakyoruz. Gayet derecede hikmetli bir kudretin
tasarrufat ve nafiz bir iradenin tasvirat ve tanzimat grnyor. Yani, bir
kuvvet ve kudret icad eder; bir emir ve irade suret giydirir.
te btn mevcudat, byle evveline dikkat ettike bir ilmin
tarifenamesi ve hirine dikkat ettike bir Sni'in pln ve beyannamesi ve
zahirine baktka bir Fil-i Muhtar'n ve Mrid'in gayet san'atl ve
tenasbl bir hulle-i san'at ve btnna baktka bir Kadr'in gayet
muntazam bir makinasn mahede ediyoruz.
te u hal ve u keyfiyet, bizzarure ve bilbedahe iln eder ki;
hibir ey, hibir zaman, hibir mekn birtek Sani-i Zlcelal'in kabza-i
tasarrufundan
---sh:(M:231) -----
hari olamaz. Herbir ey ve btn eya, btn uunatyla, bir Kadr-i
Mrid'in kabza-i tasarrufunda tedbir edilir. Ve bir Rahman- Rahm'in
tanzimiyle ve ltfuyla gzelletiriliyor. Ve bir Hannan- Mennan'n
tezyiniyle sslendiriliyor. Evet banda uur ve yznde gz bulunana
u kinat ve u mevcudattaki nizam ve mizan ve tanzim ve tevzin; birtek,
yekta, Vhid, Ehad, Kadr, Mrd, Alm, Hakm bir zt vahdaniyet
mertebesinde gsterir. Evet her eyde bir birlik var. Birlik ise, biri
gsterir. Mesel, dnyann lmbas olan Gne birdir; yle ise, dnyann
mliki dahi birdir. Mesel, zemin yzndeki zhayatlarn hizmetileri
olan hava, ate, su birdir; yle ise, onlar istihdam eden ve bizlere
msahhar eden dahi birdir.
NC KELME: !....u kelimeyi, Otuzikinci
Sz'n Birinci Makam gayet kuvvetli ve aaal bir surette isbat
ettiinden, ona havale ederiz. Onun fevkinde beyan olamaz, ondan daha
ileri beyana lzum yok ve izah edilmez.
DRDNC KELME: ...!!Yani: Fer'ten Ar'a,
seradan sreyyaya, zerrattan seyyarata, ezelden ebede kadar herbir
mevcud, semavat ve arz, dnya ve hiret, her ey onun mlkdr.
Mlikiyet mertebe-i uzmas, tevhid-i a'zam suretinde onundur. u
mertebe-i uzma-i mlikiyet ve makam- a'zam- tevhidin bir hccet-i
kbras, latif bir zamanda ve latif bir hatrada, Arab ibaresinde, u cizin
hatrna ilka edildi. O latif hatrann hatr iin, ayn ibare-i Arabiyeyi
kaydedip, sonra mealini yazacaz.
..-.!,!.-!.....:!,!.-!:. ....!!
.-.....:.!.......:........
.:..:...:.!...:.........!...-.
......L:..-...........!...-.
..:-..L:....L-.....-.
.-.!...::...:-..-.,L....-
.....:!:..:..-...-...-.
......,.-!...-
---sh:(M:232) -----
Birinci Fkra: ~!...:!,!.-!:.Yani: u kinat denilen
lem-i ekber ve insan denilen onun misal-i musaggar olan lem-i asgar,
kudret ve kader kalemiyle yazlan fk ve enfs vahdaniyet delailini
gsteriyorlar. Evet kinattaki san'at- muntazamann kk bir mikyasta,
nmunesi insanda vardr. O daire-i kbradaki san'at, Sni'-i Vhid'e
ehadet ettii gibi, u insanda olan kk mikyastaki hurdebn san'at
dahi, yine o Sani'a iaret eder, vahdetini gsterir. Hem naslki u insan
gayet manidar bir mektub-u Rabbandir, muntazam bir kaside-i kaderdir..
yle de u kinat dahi, ayn o kalem-i kaderle, fakat byk bir mikyasta
yazlm muntazam bir kaside-i kaderdir. Hi mmkn mdr ki; hadsiz
almet-i farika ile btn insanlara bakan u insan yzndeki sikke-i
vahdete ve btn mevcudat omuz omuza, el ele, ba baa veren kinat
stndeki htem-i vahdaniyete, Vhid-i Ehad'den baka bir ey'in
mdahalesi bulunsun?
kinci Fkra: ~!:.!..Meali udur: Sani-i Hakm,
lem-i ekberi yle bedi' bir surette halk edip yt- kibriyasn stnde
naketmi ki; kinat bir mescid-i kebir ekline dndrm ve insan dahi
yle bir tarzda icad edip, ona akl vererek, onunla o mu'cizat- san'atna
ve o bedi' kudretine kar secde-i hayret ettirerek, ona yt- kibriyay
okutturup, kemerbeste-i ubudiyet ettirerek, o mescid-i kebirde bir abd-i
scid ftratnda yaratmtr. Hi mmkn mdr ki: u mescid-i kebirin
iindeki scidlerin, bidlerin mabud-u hakikleri; o Sni'-i Vhid-i
Ehad'den bakas olabilsin?.
nc Fkra: ~!:.!.:.Meali udur ki: O Mlik-l
Mlk-i Zlcelal, lem-i ekberi, bahusus Kre-i Arz yzn yle bir
surette ina ederek yapmtr ki; birbiri iinde hadsiz daireler olup, herbir
daire bir tarla hkmnde olup, vakit-bevakit, mevsim-bemevsim, asr-
beasr;









---sh:(M:233) -----
eker, bier, mahsult alr. Mtemadiyen mlkn altrr, tasarruf eder.
En byk daire olan zerrat lemini bir tarla yapp, her zaman kinat kadar
mahsult; kudretiyle, hikmetiyle onda eker, bier, kaldrr. lem-i
ehadetten lem-i gayba, daire-i kudretten daire-i ilme gnderir. Sonra
mutavasst bir daire olan zemin yzn, aynen yle bir mezraa yapm
ki; mevsim-bemevsim lemleri, enva'lar iinde eker, bier, kaldrr.
Manev mahsultn dahi gayb, uhrev, misal ve manev lemlerine
gnderir. Daha kk bir daire olan bir baheyi yine yz defa, bin defa
kudretle doldurup, hikmetle boalttryor. Daha kk bir daire olan bir
zhayat, mesel bir aac, bir insan, yz defa onun kadar, ondan
mahsult alr. Demek o Mlik-l Mlk-i Zlcelal; kk-byk, cz'-
kll herey'i birer model hkmnde ina ederek, yzler tarzda, taze taze
naklarla mnakka mensucat- san'atn onlara giydirir; cilve-i esmasn,
mu'cizat- kudretini izhar eder. Kendi mlknde herbir ey'i, birer sahife
hkmnde ina etmi; her sahifede, yzer tarzda manidar mektubatn
yazar; hikmetinin ytn izhar eder, zuurlara okutturur. u lem-i
ekberi, mlk eklinde ina etmekle beraber; u insan dahi yle bir surette
halketmitir ve ona yle cihazat ve letler ve havas ve hissiyatlar ve
bilhassa nefs, heva ve ihtiya ve itiha ve hrs ve dava vermitir ki; o
geni mlknde, btn mlke muhta bir memluk hkmne getirmitir.
te hi mmkn mdr ki: Pek byk olan lem-i zerrattan t bir
sinee kadar btnn mlk ve tarla yapan ve kk insan, o byk
mlke nzr ve mfetti ve ifti ve tccar ve delll ve bid ve memluk
yaptran ve kendine, muhterem bir misafir ve sevgili bir muhatab ittihaz
eden o Mlik-l Mlk-i Zlcelal'den baka, o mlke tasarruf edip, o
memluke seyyid olabilsin?
Drdnc Fkra: ~!:..-.ibaresidir. Meali udur
ki: Sani'-i Zlcelal'in lem-i ekberdeki san'at o derece manidardr ki; o
san'at, bir kitab suretinde tezahr edip, kinat bir kitab- kebir hkmne
getirdiinden, akl- beer, hakik fenn-i hikmet ktbhanesini ondan ald
ve ona gre yazd. Ve o kitab- hikmet, o derece hakikatla bal ve
hakikattan meded alyor ki, byk Kitab- Mbin'in bir nshas olan
Kur'an- Hakm eklinde iln edildi. Hem naslki kinattaki san'at,
kemal-i intizamndan kitab ekline girdi; insandaki sbgat ve nak-
hikmeti dahi, hitab ieini at. Yani o san'at, o derece manidar ve
hassas ve gzeldir ki; o makine-i zhayattaki cihazat, fonoraf gibi nutka
geldi, sylettirdi. Ve yle bir ahsen-i takvim iinde bir sbga-i Rabbaniye

---sh:(M:234) -----
vermi ki; o madd, cisman, camid kafada; manev, gayb, hayatdar olan
beyan ve hitab iei ald. Ve o insan kafasndaki kabiliyet-i nutk u
beyana, o derece ulv cihazat ve istidad verdi ki; Sultan- Ezel'ye
muhatab olacak bir makamda inkiaf ettirdi, terakki verdi. Yani ftrat-
insaniyedeki sbgat- Rabbaniye, hitab- lah ieini at. Hi mmkn
mdr ki: Kitab derecesine gelen btn mevcudattaki san'ata ve hitab
makamna gelen insandaki o sbgata, Vhid-i Ehad'den bakas
karabilsin? H!..
Beinci Fkra: ~!:..ibaresidir. Meali udur ki:
Kudret-i lahiye lem-i ekberde, hamet-i rububiyetini gsteriyor.
Rahmet-i Rabbaniye ise lem-i asgar olan insanda, nimetleri tanzim
ediyor. Yani Sani'in kudreti, kibriya ve celal noktasnda, kinat yle
muhteem bir saray eklinde icad ediyor ki; Gne'i byk bir elektrik
lmbas, Kamer'i kandil ve yldzlar mumlar meyveleriyle yaldzlar,
elektrikler. Ve zemin yzn bir sofra, bir tarla, bir bahe, bir halie ve
dalar birer mahzen, birer direk, birer kal'a ve hakeza btn eyay
byk bir mikyasta o byk sarayn levazmat ekline getirerek, aaal
bir surette hamet-i rububiyetini gsterdii gibi; cemal noktasnda
rahmeti dahi en kk zhayata kadar her zruha enva'- nimetini verir,
onun ile tanzim eder.. batan aaya kadar nimetlerle ssleyip, ltf u
keremle tezyin eder ve o hamet-i celaliyeye kar cemal-i rahmetini o
kck lisanlarla o byk lisana kar karr. Yani: Gne ve Ar gibi
byk cirmler, hamet lisanyla "ya Celil, ya Kebr, ya Azm" dedikleri
vakit; sinek ve semek gibi o kck zhayatlar dahi rahmet lisanyla "ya
Cemil, ya Rahm, ya Kerim" diyerek o musika-i kbraya latif
naamatlarn katyorlar, tatllatryorlar. Hi mmkn mdr ki: O
Celil-i Zlcemal'den ve o Cemil-i Zlcelal'den baka birey, kendi
bayla u lem-i ekber ve asgara icad cihetinde mdahale edebilsin?
H!..
Altnc Fkra: ~!:...:-ibaresidir. Meali udur ki:
Yani, kinatn heyet-i mecmuasnda tezahr eden hamet-i rububiyet,
vahdaniyet-i lahiyeyi isbat edip gsterdii gibi; zhayatlarn
cz'iyatlarna mukannen erzaklarn veren nimet-i Rabbaniye dahi,
ehadiyet-i lahiyeyi isbat edip gsterir. Vhidiyet ise, btn o mevcudat


---sh:(M:235) -----
birinindir ve birine bakar ve birinin icaddr demektir. Ehadiyet ise;
herbir eyde, Hlk- Klli ey'in ekser esmas tecelli ediyor demektir.
Mesel Gnein ziyas, btn zeminin yzn ihata ettii haysiyetiyle,
vhidiyet misalini gsterir. Ve herbir effaf cz'de ve su katrelerinde,
Gnein ziyas ve harareti ve ziyasndaki yedi rengi ve bir nevi glgesi
bulunmas, ehadiyet misalini gsterir. Ve herbir eyde hususan zhayatta
ve bilhassa herbir insanda; o Sani'in ekser esmas onda tecelli ettii
cihetle, ehadiyeti gsterir.
te u fkra iaret eder ki: Kinatta tasarruf eden hamet-i
rububiyet, o koca Gne'i u zemin yzndeki zhayatlara bir hizmetkr,
bir lmba, bir ocak; ve koca Kre-i Zemini onlara bir beik, bir menzil
bir ticaretgh; ve atei, heryerde hazr bir a ve dost; ve bulutu, szge
ve murdia; ve dalar, mahzen ve anbar; ve havay, zhayata enfas ve
nfusa yelpaze; ve suyu, yeniden hayata girenlere st emziren daye ve
hayvanata b- hayat veren bir erbeti hkmne getiren rububiyet-i
lahiye, gayet vazh bir surette vahdaniyet-i lahiyeyi gsterir. Evet
Hlk- Vhid'den baka kim Gne'i Arzllara msahhar bir hizmetkr
eder? Ve o Vhid-i Ehad'den baka kim havay elinde tutar, pek ok
vazifelerle tavzif edip, ry-i zeminde evik-alak bir hizmetkr eder? Ve
o Vhid-i Ehad'den baka kimin haddine dmtr ki, atei a yapsn
ve kibrit ba kadar bir zerrecik atee, binler batman eyay yuttursun ve
hakeza... Herbirey, herbir unsur herbir ecram- ulviye, o hamet-i
rububiyet noktasnda Vhid-i Zlcelal'i gsterir.
te celal ve hamet noktasnda vhidiyet grnd gibi, cemal
ve rahmet noktasnda dahi nimet ve ihsan, ehadiyet-i lahiyeyi iln eder.
nki zhayatta ve bilhassa insanda, o derece san'at- cmia iinde;
hadsiz enva'- nimeti anlayacak, kabul edecek, isteyecek cihazat ve letler
vardr ki; btn kinatta tecelli eden btn esmasnn cilvesine
mazhardr. deta bir nokta-i mihrakye hkmnde, btn esma-i hsnay
birden mahiyetinin yinesiyle gsterir ve onunla ehadiyet-i lahiyeyi iln
eder.
Yedinci Fkra:
...... ,.-!...-.....:!:..:.
Meali udur ki: Sani'-i Zlcelal lem-i ekberin heyet-i mecmuasnda bir
sikke-i kbras olduu gibi, btn eczasnda ve enva'nda dahi birer
sikke-i vahdet koymutur. lem-i asgar olan insann cisminde ve
yznde birer htem-i vahdaniyet bast gibi, herbir azasnda dahi, birer
mhr- vahdeti

---sh:(M:236) -----
vardr. Evet o Kadr-i Zlcelal her eyde, klliyatta ve cz'iyatta,
yldzlarda ve zerrelerde birer sikke-i vahdet koymutur ki; ona ehadet
eder. Ve birer mhr- vahdaniyet basmtr ki, ona delalet eder. u
hakikat- uzma, Yirmiikinci Sz'de ve Otuzikinci Sz'de ve Otuznc
Mektub'un otuz aded Penceresinde gayet parlak ve kat' bir surette izah
ve isbat edildiinden onlara havale edip, sz keser, burada htime
veririz.
BENC KELME: ..-!!Yani: Btn mevcudatta sebeb-i
medh sena olan kemalt onundur. yle ise, hamd dahi ona aittir.
Ezelden ebede kadar her kimden her kime kar gelen ve gelecek medh
sena ona aittir. nki sebeb-i medh olan nimet ve ihsan ve kemal ve
cemal ve medar- hamd olan herey onundur, ona aittir. Evet yt-
Kur'aniyenin iaratyla, btn mevcudattan daim bir surette dergh-
lahiyeye giden bir ubudiyettir, bir tesbihtir, bir secdedir, bir duadr ve bir
hamd senadr ki; daim o dergha gidiyor. u hakikat- Tevhidi isbat
eden bir brhan- a'zama yle iaret ederiz ki:
u kinata baktmz vakit, baistan eklinde; sakf ulv
yldzlarla yaldzlanm, zemini znetli mevcudatla enlenmi surette
grnyor. te u baistandaki muntazam nuran ecram- ulviye ve
hikmetli ve znetli mevcudat- sfliye, umumen herbiri lisan-
mahsusuyla derler ki: Biz bir Kadr-i Zlcelal'in mu'cizat- kudretiyiz. Bir
Hlk- Hakm ve bir Sani'-i Kadr'in vahdetine ehadet ederiz.
Ve u baistan- lem iindeki Kre-i Arz'a bakyoruz, gryoruz
ki: Bir bahe eklinde rengrenk yzbinler ssl iekli nebatat taifeleri
onda serilmi ve eit eit yzbinler enva'- hayvanat onda serpilmitir.
te u zemin bahesinde btn o ssl nebatat ve znetli
hayvanat, muntazam suretleriyle ve mevzun ekilleriyle iln ediyorlar ki:
Biz birtek Sani'-i Hakm'in san'atndan birer mu'cizesi, birer hrikasyz
ve vahdaniyetin birer delll, birer ahidiyiz.
Hem o bahedeki aalarn balarna bakar grrz ki: Gayet
derecede almane, hakmane, kerimane, latifane, cemilane yaplm
muhtelif suretlerde meyveleri, iekleri gryoruz. te unlar bil'umum
bir lisan ile iln ederler ki: Biz, bir Rahman- Zlcemal'in ve bir Rahm-i
Zlkemal'in mu'ciznma hediyeleriyiz, hayret-nma ihsanlaryz.
te baistan- kinattaki ecram ve mevcudat ve Kre-i Arz
bahesindeki nebatat ve hayvanat ve ecar ve nebatatn balarndaki
ezhar

---sh:(M:237) -----
ve semerat; nihayet derecede yksek bir sad ile ehadet eder, iln eder,
derler ki: Bizim Hlkmz ve Musavvirimiz ve bizi hediye veren Kadr-i
Zlcemal, Hakm-i Bmisal, Kerim-i Prneval herey'e kadirdir. Hibir
ey ona ar gelmez. Hibir ey daire-i kudretinden hari olamaz.
Kudretine nisbeten, zerreler yldzlar birdir. Kll, cz' kadar kolaydr.
Cz', kll kadar kymetlidir. En byk, en kk kadar kudretine
nisbeten rahattr. Kk, byk kadar san'atldr.. belki san'ata baz
kk, bykten daha byktr. Btn mazideki acaib-i kudreti olan
vukuat ehadet eder ki; o Kadr-i Mutlak, btn istikbaldeki acaib-i
imknata muktedirdir. Dn getiren, yarn getirdii gibi; maziyi icad
eden o Zt- Kadr, istikbali dahi icad eder. Dnyay yapan o Sani-i
Hakm, hireti de yapar. Evet Mabud-u Bilhak yalnz o Kadr-i Zlcelal
olduu gibi, Mahmud-u Bil'tlak yine yalnz odur. badet ona mahsus
olduu gibi, hamd sena dahi ona hastr. Hi mmkn mdr ki:
Semavat ve Arz' halkeden bir Sani'-i Hakm, Semavat ve Arz'n en
mhim neticesi ve kinatn en mkemmel meyvesi olan insanlar babo
braksn, esbab ve tesadfe havale etsin, hikmet-i bahiresini abesiyete
kalbetsin? H!.. Hi mmkn mdr ki: Hakm, Alm bir zt, bir aac
gayet ehemmiyetle tedbir ve tasvir edip ve gayet derecede hikmetle idare
ve terbiye ettii halde; o aacn gayesi, faidesi olan meyvelerine
bakmayp ehemmiyet vermesin; hrsz ellere, bo yerlere dalsn, zayi'
olsun? Elbette bakmamak, ehemmiyet vermemek olamaz. nki aaca
ehemmiyet vermek, meyveleri iindir.
te, u kinatn zuuru ve en mkemmel meyvesi ve neticesi ve
gayesi, insandr. u kinatn Sani-i Hakm'i mmkn mdr ki, u zuur
meyvelerin meyveleri olan hamd ve ibadeti, kr ve muhabbeti
bakalara verip hikmet-i bahiresini hie indirsin veyahut kudret-i
mutlakasn acze kalbettirsin veyahut ilm-i muhitini cehle evirsin?
Yzbin defa h!
Hi mmkn mdr ki: u kinat saraynn binasndaki makasd-
Rabbaniyenin medar olan zuur ve zuurun serfiraz olan nev'-i insann
mazhar olduu nimetlere mukabil izhar ettikleri kr ve ibadeti, o saray-
kinatn Sani'inden bakasna gitsin. Ve o Sani-i Zlcelal, o gayet-l
gaye olan kr ve ibadeti bakalara gitmesine msaade etsin.
Hem hi mmkn mdr ki: Hadsiz enva'- nimetiyle kendini
zuurlara sevdirsin; ve hadsiz mu'cizat- san'atyla kendini onlara
tanttrsn; sonra onlarn kr ve ibadetlerini, hamd ve muhabbetlerini,
marifet ve minnetdarlklarn esbaba ve tabiata terkedip ehemmiyet
vermesin; hikmet-i mutlakasn inkr ettirsin; saltanat- rububiyetini hie
indirsin! Yzbin defa h ve kell!..
---sh:(M:238) -----
Hi mmkn mdr ki: Bir bahar halkedemeyen ve btn
meyveleri icad edemeyen ve yer yznde sikkeleri bir olan btn
elmalar ina edemeyen; onlarn bir misal-i musaggar olan bir elmay
halkedip ve o elmay nimet olarak birisine yedirsin, krn kazansn,
Mahmud-u Bil'tlak'a hamd noktasnda itirak etsin? H!.. nki bir
elmay halkeden kim ise, btn dnyaya gelen elmalar icad eden yine o
olabilir. nki sikke birdir. Hem elmalar icad eden kim ise, btn
dnyada medar- rzk olan hububat ve semerat halkeden yine odur.
Demek en kk cz' bir zhayata, en cz' bir nimeti veren, dorudan
doruya kinatn Hlkdr ve Rezzak- Zlcelal'dir. yle ise kr ve
hamd, dorudan doruya ona aittir. yle ise hakikat- kinat, daima hak
lisanyla der:
..!...-....-!!
ALTINCI KELME: .-.Yani: Hayat veren yalnz odur.
yle ise, her ey'in Hlk dahi yalnz odur. nki kinatn ruhu, nuru,
mayesi, esas, neticesi, hlsas hayattr. Hayat veren kim ise, btn
kinatn Hlk da odur. Hayat veren elbette odur, Hayy u Kayyum'dur.
te u mertebe-i tevhidin brhan- a'zamna yle iaret ederiz ki:
-Baka bir Sz'de izah ve isbat edildii gibi- zemin yznn sahrasnda
adrlar kurulmu gayet muhteem zhayatlar ordusunu gryoruz. Evet
Hayy u Kayyum'un hadsiz ordularndan, her bahar mevsiminde yeni silh
altna alnm, gaibden gelen taze bir ordu meydana km gryoruz. u
orduya bakyoruz ki: Nebatat taifelerinden ikiyzbinden ziyade ve
hayvanat milletlerinden yine yzbinden fazla eit eit muhtelif
kavimler gryoruz. Herbir milletin, herbir taifenin elbisesi ayr, erzak
ayr, talimat ayr, terhisat ayr, silhlar ayr, mddet-i askeriyeleri ayr
olduu halde; bir kumandan- a'zam hadsiz kudret ve hikmetiyle ve
nihayetsiz ilim ve iradesiyle, bitmez rahmetiyle, tkenmez hazinesiyle,
hibirini unutmayarak, armayarak, kartrmayarak, geciktirmeyerek..
ayr ayr btn o yz binden ziyade milletleri ve taifeleri kemal-i
intizam ile, tamam- mizan ile, vakti vaktine ayr ayr erzaklarn, ayr
ayr elbiselerini, ayr ayr silhlarn vererek, ayr ayr talimat yaptrarak,
ayr ayr terhisat ettiini, gz bulunan bilmahede grr ve kalbi
bulunan biaynelyakn tasdik eder.
te hi mmkn mdr ki: u ihya ve idareye ve u terbiye ve
iaeye; o orduyu btn uunatyla ihata eden bir ilm-i muhitin ve o
orduyu
---sh:(M:239) -----
btn levazmatyla idare eden bir kudret-i mutlakann sahibinden
bakas karabilsin, mdahale edebilsin, onda hissesi olsun? Yzbinler
defa h!..
Malmdur ki: Bir taburda on millet bulunsa, ayr ayr techiz
etmesi on tabur kadar g olduundan; ciz insanlar, ister istemez bir
tarzda techize mecbur olmular. Halbuki Hayy u Kayyum u muhteem
ordusu iinde, yzbinden ziyade milletlere, ayr ayr techizat-
hayatiyeyi veriyor. Hem klfetsiz, mkilatsz, kolay bir tarzda, hafif bir
ekilde, gayet hakmane ve intizam-perverane veriyor. Ve koca orduya,
birtek lisan ile, .-._.!. dedirtip; kinat mescidinde o cemaat-
uzmaya
.........-......!-!..!.
ilh... okutturuyor...
YEDNC KELME: .....Yani: Mevti veren Odur. Yani:
Hayat veren o olduu gibi; hayat alan, mevti veren dahi yine odur. Evet
mevt, yalnz tahrib ve snmek deildir ki esbaba verilsin, tabiata havale
edilsin. Belki nasl bir tohum zahiren lp ryor, fakat btnen bir
snbln hayatna ve yourmasna.. yani cz' tohumluk hayatndan,
kll snbl hayatna geiyor. yle de mevt dahi zahiren bir inhilal ve bir
intfa grnd halde, hakikatta insan iin, hayat- bkiyeye nvan ve
mukaddeme ve mebde' oluyor. yle ise hayat veren ve idare eden Kadr-
i Mutlak, yine elbette mevti dahi o icad eder. u kelimedeki mertebe-i
uzma-y tevhidin bir brhan- a'zamna yle iaret ederiz ki: Otuznc
Mektub'un Yirmidrdnc Penceresi'nde beyan edildii gibi: u
mevcudat, irade-i lahiye ile seyyaledir. u kinat, emr-i Rabban ile
seyyaredir. u mahlukat, izn-i lah ile, zaman nehrinde mtemadiyen
akyor.. lem-i gaybdan gnderiliyor, lem-i ehadette vcud-u zahir
giydiriliyor, sonra lem-i gayba muntazaman yayor, iniyor. Ve emr-i
Rabban ile, mtemadiyen istikbalden gelip, hle urayarak teneffs eder,
maziye dklr.
te u mahlukatn u seyelan, gayet hakmane rahmet ve ihsan
dairesinde; ve u seyeran, gayet almane hikmet ve intizam dairesinde;
ve u cereyan, gayet Rahmane efkat ve mizan dairesinde batan
aaya kadar hikmetlerle maslahatlarla neticelerle ve gayelerle yaplyor.
Demek bir Kadr-i Zlcelal, bir Hakm-i Zlkemal mtemadiyen tavaif-i
mevcudat ve her taife iindeki cz'iyat ve o taifelerden teekkl eden
---sh:(M:240) -----
lemleri, kudretiyle hayat verip tavzif eder. Sonra hikmetiyle terhis edip,
mevte mazhar eder; lem-i gayba gnderir. Daire-i kudretten, daire-i ilme
evirir. te hi mmkn mdr ki: u kinat, heyet-i mecmuasyla
evirmee muktedir olmayan ve btn zamanlara hkm gemeyen ve
lemleri hayata ve mevte bir ferd gibi mazhar etmee kudreti yetmeyen
ve baharlar, bir iek gibi hayat verip, yer yzne takp, sonra mevt ile
ondan koparp alamayan bir zt; mevt ve imateye sahib kabilsin? Evet
en cz' bir zhayatn mevti dahi, hayat gibi btn hakaik-i hayat ve
enva'- mevt elinde bulunan bir Zt- Zlcelal'in kanunuyla, izniyle,
emriyle, kuvvetiyle, ilmiyle olmak zarurdir.
SEKZNC KELME: .....-..Yani: Hayat
daimdir, ezel ve ebeddir. Mevt ve fena, adem ve zeval ona rz olamaz.
nki hayat, ona ztdir. Zt olan, zil olamaz. Evet ezel olan elbette
ebeddir. Kadm olan, elbette bkidir. Vcib-l Vcud olan, elbette
sermeddir. Evet bir hayat ki, btn vcud, btn envryla onun
glgesidir. Nasl adem ona rz olabilir? Evet bir hayat ki, vcib bir
vcud onun lzm ve nvandr; elbette adem ve fena hibir cihetle ona
rz olamaz. Evet bir hayat ki; btn hayatlar mtemadiyen onun
cilvesiyle zuhura gelir ve btn hakaik-i sabite-i kinat ona istinad eder,
onunla kaimdir; elbette hibir cihetle fena ve zeval ona rz olamaz. Evet
bir hayat ki; onun bir lem'a-i cilvesi, maruz-u fena ve zeval olan eya-y
kesreye bir vahdet verip bekaya mazhar eder ve dalmaktan kurtarr ve
vcudunu muhafaza eder ve bir nevi bekaya mazhar eder. Yani hayat;
kesrete bir vahdet verir, ibka eder. Hayat gitse; dalr, fenaya gider.
Elbette yle hadsiz lemaat- hayatiye bir cilvesi olan hayat- vcibeye,
zeval ve fena yanaamaz. u hakikata ahid-i kat', u kinatn zeval ve
fenasdr. Yani mevcudat vcudlaryla, hayatlaryla naslki o Hayy-
Lyemut'un hayatna ve o hayatn vcub-u vcuduna delalet ve ehadet
ederler(Haiye); yle de: Mevtleriyle, zevalleriyle o hayatn bekasna,
sermediyetine delalet eder ve ehadet ederler. nki mevcudat zevale
gittikten sonra, arkalarnda yine kendileri gibi hayata mazhar olup
yerlerine geldiklerinden gsteriyor ki; daim bir zhayat var ki,
mtemadiyen cilve-i hayat tazelendiriyor. Naslki Gne'e kar cereyan
eden bir nehrin yznde kabarcklar parlar
(Haiye): Hazret-i brahim Aleyhisselm'n Nemrud'a kar imate ve ihyada
Gne'in tul' ve gurubuna intikali, cz' imate ve ihyadan kll imate ve ihyaya
intikaldir ve bir terakkidir. O delilin en parlak ve en geni dairesini
gstermektir. Yoksa bir ksm ehl-i tefsirin dedikleri gibi, haf delili brakp,
zahir delile kmak deildir.
---sh:(M:241) -----
gider. Gelenler ayn parlamay gsterip, taife taife arkasnda parlayp
snp gider. Bu snmek, parlamak vaziyetiyle; yksek daim bir
Gne'in devamna delalet ederler. yle de, u mevcudat- seyyaredeki
hayat ve mevtin deimeleri ve mnavebeleri, bir Hayy- Bki'nin beka
ve devamna ehadet ederler.
Evet u mevcudat yinelerdir. Fakat zulmet nura yine olduu
gibi, hem karanlk ne derece iddetli ise o derece nurun parlamasn
gsterdii gibi, ok cihetlerle zddiyet noktasnda yinedarlk ederler.
Mesel: Naslki mevcudat acziyle kudret-i Sani'a yinedarlk eder,
fakryla gnasna yinedar olur. yle de, fenasyla bekasna yinedarlk
eder. Evet zeminin yz ve yzndeki ecarn ktaki vaziyet-i
fakiraneleri ve baharda aaa-pa olan servet ve gnalar gayet kat' bir
surette, bir Kadr-i Mutlak ve Ganiyy-i Aleltlak'n kudret ve rahmetine
yinedarlk eder. Evet btn mevcudat, gya lisan- hal ile, Veysel
Karan gibi yle mnacat ederler; derler ki:
"Y lahen! Rabbimiz sensin! nki biz abdiz. Nefsimizin
terbiyesinden ciziz. Demek bizi terbiye eden sensin!.. Hem sensin
Hlk! nki biz mahlukuz, yaplyoruz. Hem Rezzak sensin! nki biz
rzka muhtacz, elimiz yetimiyor. Demek bizi yapan ve rzkmz veren
sensin. Hem sensin Mlik! nki biz memlukz. Bizden bakas bizde
tasarruf ediyor. Demek mlikimiz sensin. Hem sen Aziz'sin, izzet ve
azamet sahibisin! Biz zilletimize bakyoruz, stmzde bir izzet cilveleri
var. Demek senin izzetinin yinesiyiz. Hem sensin Ganiyy-i Mutlak!
nki biz fakiriz. Fakrmzn eline yetimedii bir gna veriliyor. Demek
gani sensin, veren sensin. Hem sen Hayy- Bki'sin! nki biz lyoruz.
lmemizde ve dirilmemizde, bir daim hayat verici cilvesini gryoruz.
Hem sen Bki'sin! nki biz, fena ve zevalimizde senin devam ve bekan
gryoruz. Hem cevab veren, atiyye veren sensin! nki biz umum
mevcudat, kal ve hl dillerimizle daim barp istiyoruz, niyaz edip
yalvaryoruz. Arzularmz yerlerine geliyor, maksudlarmz veriliyor.
Demek bize cevab veren sensin. Ve hkeza..."
Btn mevcudatn, kll ve cz' herbirisi birer Veysel Karan
gibi, bir mnacat- maneviye suretinde bir yinedarlklar var. Acz ve
fakr ve kusurlaryla, kudret ve kemal-i lahyi iln ediyorlar.
DOKUZUNCU KELME: ..-!...Yani: Btn hayrat
onun elinde, btn hasenat onun defterinde, btn ihsanat onun
hazinesindedir. yle ise hayr isteyen ondan istemeli, iyilik arzu

---sh:(M:242) -----
eden ona yalvarmal... u kelimenin hakikatn kat' bir surette gstermek
iin, ilm-i lahnin hadsiz delillerinden bir geni delilin emarelerine ve
lem'alarna yle iaret eder ve deriz ki:
u kinatta grnen ef'al ile tasarruf edip icad eden Sani'in, bir
muhit ilmi var. Ve o ilim, onun ztnn hssa-i lzme-i zaruriyesidir,
infikaki muhaldir. Naslki Gne'in zt bulunup ziyas bulunmamak
kabil deil; yle de binler derece ondan ziyade kabil deildir ki, u
muntazam mevcudat icad eden ztn ilmi ondan infikak etsin. u ilm-i
muhit, o zta lzm olduu gibi, taalluk cihetiyle herey'e dahi lzmdr.
Yani, hibir ey ondan gizlenmesi kabil deildir. Perdesiz, Gne'e kar
zemin yzndeki eya, Gne'i grmemesi kabil olmad gibi; o Alm-i
Zlcelal'in nur-u ilmine kar eyann gizlenmesi, bin derece daha gayr-
kabildir, muhaldir. nki huzur var. Yani herey daire-i nazarndadr ve
mukabildir ve daire-i uhudundadr ve herey'e nfuzu var. u camid
Gne, u ciz insan, u uursuz rntgen ua gibi znurlar; hdis, nks
ve rz olduklar halde, onlarn nurlar, mukabilindeki her ey'i grp
nfuz ederlerse; elbette vcib ve muhit ve zt olan nur-u ilm-i ezelden
hibir ey gizlenemez ve haricinde kalamaz. u hakikata iaret eden
kinatn hadd hesaba gelmez almetleri, yetleri vardr. Ezcmle:
Btn mevcudatta grnen btn hikmetler, o ilme iaret eder.
nki hikmet ile i grmek ilim ile olur. Hem btn inayetler, tezyinatlar
o ilme iaret eder. nayetkrane, ltufkrane i gren; elbette bilir ve
bilerek yapar. Hem herbiri birer mizan iindeki btn intizaml mevcudat
ve herbiri birer intizam iindeki btn mizanl ve ll hey'at, yine o
ilm-i muhite iaret eder. nki intizam ile i grmek, ilim ile olur. l
ile, tart ile san'atkrane yapan; elbette kuvvetli bir ilme istinaden yapar.
Hem btn mevcudatta grnen muntazam miktarlar, hikmet ve
maslahata gre biilmi ekiller, bir kazann dsturuyla ve kaderin
pergryla tanzim edilmi gibi meyvedar vaziyetler ve heyetler, bir ilm-i
muhiti gsteriyor.
Evet eyaya ayr ayr muntazam suretler vermek, herey'in
mesalih-i hayatiyesine ve vcuduna lyk mahsus bir ekil vermek, bir
ilm-i muhit ile olur, baka surette olamaz.
Hem btn zhayata, herbirisine lyk bir tarzda, mnasib vakitte,
ummad yerde rzklarn vermek; bir ilm-i muhit ile olur. nki rzk
gnderen; rzka muhta olanlar bilecek, tanyacak, vaktini bilecek,
ihtiyacn idrak edecek, sonra rzkn lyk bir tarzda verebilir.



---sh:(M:243) -----
Hem umum zhayatn, ibham nvan altnda bir kanun-u taayyne
bal olan ecelleri, lmleri bir ilm-i muhiti gsteriyor. nki her
taifenin, geri ferdlerin zahiren muayyen bir vakt-i eceli grnmyor,
fakat o taifenin iki had ortasnda mahdud bir zamanda ecelleri
muayyendir. O ecel hengamnda, o ey'in arkasnda vazifesini idame
edecek olan neticesinin, meyvesinin, ekirdeinin muhafazas ve bir taze
hayata inklab ettirmesi; yine o ilm-i muhiti gsteriyor.
Hem btn mevcudata amil, herbir mevcuda lyk bir surette
rahmetin taltifat; bir rahmet-i vasia iinde bir ilm-i muhiti gsteriyor.
nki mesel zhayatn etfallerini st ile iae eden ve zeminin suya
muhta nebatatna yamur ile yardm eden; elbette etfali tanr,
ihtiyalarn bilir ve o nebatat grr ve yamurun onlara lzumunu
derkeder sonra gnderir ve hakeza... Btn hikmetli, inayetli rahmetinin
hadsiz cilveleri; bir ilm-i muhiti gsteriyor.
Hem btn eyann san'atndaki ihtimamat ve san'atkrane
tasvirat ve mahirane tezyinat, bir ilm-i muhiti gsteriyor. nki binler
vaziyet-i muhtemele iinde, muntazam ve mzeyyen, san'atl ve hikmetli
bir vaziyeti intihab etmek, derin bir ilim ile olur. Btn eyadaki u tarz-
intihabat, bir ilm-i muhiti gsteriyor.
Hem icad ve ibda'- eyada kemal-i shulet, bir ilm-i ekmele
delalet eder. nki bir ide kolaylk ve bir vaziyette shulet, derece-i ilim
ve meharetle mtenasibdir. Ne kadar ziyade bilse, o derece kolay yapar.
te u srra binaen herbiri birer mu'cize-i san'at olan mevcudata
bakyoruz ki; hayret-nma bir derecede shuletle, kolaylkla, klfetsiz,
dadaasz, ksa bir zamanda fakat mu'ciznma bir surette icad edilir.
Demek hadsiz bir ilim vardr ki, hadsiz shuletle yaplr ve hakeza...
Mezkr emareler gibi binler almet-i sadka var ki, u kinatta tasarruf
eden ztn muhit bir ilmi vardr. Ve herey'i btn uunatyla bilir, sonra
yapar. Madem u kinat sahibinin byle bir ilmi vardr; elbette insanlar
ve insanlarn amellerini grr ve insanlar neye lyk ve mstehak
olduklarn bilir, hikmet ve rahmetin muktezasna gre onlarla muamele
eder ve edecek.
Ey insan! Akln bana al, dikkat et! Nasl bir zt seni bilir ve
bakar, bil ve ayl!..
Eer denilse: Yalnz ilim kfi deildir, irade dahi lzmdr. rade
olmazsa, ilim kfi gelmez?
Elcevab: Btn mevcudat naslki bir ilm-i muhite delalet ve
ehadet

---sh:(M:244) -----
eder. yle de: O ilm-i muhit sahibinin irade-i klliyesine dahi delalet
eder. yle ki: Herbir ey'e, hususan herbir zhayata pek ok mevve
ihtimalt iinde, muayyen bir ihtimal ile ve pek ok akm yollar iinde
neticeli bir yol ile ve pek ok imknat iinde mtereddid iken gayet
muntazam bir teahhus verilmesi; hadsiz cihetlerle bir irade-i klliyeyi
gsteriyor. nki herey'in vcudunu ihata eden hadsiz imknat ve
ihtimalt iinde ve semeresiz akm yollarda ve kark ve yeknesak sel
gibi mizansz akan camid unsurlardan gayet hassas bir l ile, nazik bir
tart ile ve gayet ince bir intizam ile, nazenin bir nizam ile verilen
mevzun ekil ve muntazam teahhus; bizzarure ve bilbedahe belki
bilmahede, bir irade-i klliyenin eseri olduunu gsterir. nki hadsiz
vaziyetler iinde bir vaziyeti intihab etmek; bir tahsis, bir tercih, bir kasd
ve bir irade ile olur ve amd ve arzu ile tahsis edilir. Elbette tahsis, bir
muhasss iktiza eder. Tercih, bir mreccihi ister. Muhasss ve mreccih
ise iradedir. Mesel: nsan gibi yzler muhtelif cihazat ve ltn makinas
hkmnde olan bir vcudun, bir katre sudan.. ve yzer muhtelif azas
bulunan bir kuun, basit bir yumurtadan.. ve yzer muhtelif ksmlara
ayrlan bir aacn, basit bir ekirdekten icadlar; kudret ve ilme ehadet
ettikleri gibi, gayet kat' ve zarur bir tarzda onlarn Sani'inde bir irade-i
klliyeye delalet ederler ki, o irade ile, o ey'in herey'ini tahsis eder ve o
irade ile her cz'ne, her uzvuna, her ksmna ayr, has bir ekil verir, bir
vaziyet giydirir.
Elhasl: Naslki eyada, mesel hayvanattaki ehemmiyetli azann,
esasat ve netaic itibariyle birbirlerine benzeyileri ve tevafuklar ve birtek
sikke-i vahdet izhar etmeleri, nasl kat' olarak delalet ediyor ki; umum
hayvanatn Sani'i birdir, Vhid'dir, Ehad'dir. yle de: O hayvanatn ayr
ayr teahhuslar ve smalarndaki baka baka hikmetli taayyn ve
temeyyzleri delalet eder ki; onlarn Sani-i Vhid'i, fil-i muhtardr ve
iradelidir; istediini yapar, istemediini yapmaz; kasd ve irade ile iler.
Madem ilm-i lahye ve irade-i Rabbaniyeye mevcudat adedince, belki
mevcudatn uunat adedince delalet ve ehadet vardr. Elbette bir ksm
feylesoflarn irade-i lahiyeyi nefy ve bir ksm ehl-i bid'atn kaderi inkr
ve bir ksm ehl-i dalaletin, cz'iyata adem-i ttlan iddia etmeleri ve
tabiiyyunun, bir ksm mevcudat tabiat ve esbaba isnad etmeleri;
mevcudat adedince muzaaf bir yalanclktr ve mevcudatn uunat
adedince muzaaf bir dalalet divaneliidir. nki hadsiz ehadet-i
sadkay tekzib eden, hadsiz bir yalanclk ilemi olur.
te, meiet-i lahiye ile vcuda gelen ilerde; "nallah
nallah" yerinde, bilerek "tabi tabi" demek, ne kadar hata ve muhalif-i
hakikat olduunu kyas et...
---sh:(M:245) -----
ONUNCU KELME: ......... Yani:
Hibir ey ona ar gelemez. Daire-i imknda ne kadar eya var, o eyaya
gayet kolay vcud giydirebilir. Ve o derece ona kolay ve rahattr ki:
........... ilh... srryla, gya yalnz emreder, yaplr.
Naslki gayet mahir bir san'atkr; ziyade kolay bir tarzda, elini ie
dokundurur dokundurmaz, makina gibi iler. Ve o sr'at ve mehareti
ifade iin denilir ki: O i ve san'at, ona o kadar msahhardr ki; gya
emriyle, dokunmasyla iler oluyor; san'atlar vcuda geliyor. yle de:
Kadr-i Zlcelal'in kudretine kar eyann nihayet derecede msahhariyet
ve itaatine ve o kudretin nihayet derecede klfetsiz ve shuletle i
grdne iareten,
.:.!..............
ferman eder. u hakikat- uzmann hadsiz esrarndan be srrn be
nktede beyan edeceiz:
Birincisi: Kudret-i lahiyeye nisbeten en byk ey, en kk ey
kadar kolaydr. Bir nev'in umum efradyla icad, bir ferd kadar klfetsiz
ve rahattr. Cennet'i halketmek, bir bahar kadar kolaydr. Bir bahar icad
etmek, bir iek kadar rahattr. u srr izah ve isbat eden hare dair
Onuncu Sz'n hirinde, hem melaike ve beka-i ruh ve hare dair
Yirmidokuzuncu Sz'de hair mes'elesinde, kinci Esas'n beyannda
zikredilen "nuraniyet srr", "effafiyet srr", "mukabele srr",
"mvazene srr", "intizam srr", "itaat srr", alt temsil ile isbat edilerek
gsterilmitir ki: Kudret-i lahiyeye nisbeten yldzlar, zerreler gibi
kolaydr; hadsiz efrad bir ferd kadar klfetsiz ve rahata icad edilir.
Madem o iki Sz'de bu alt sr isbat edilmi, onlara havale ederek burada
ksa keseriz.
kincisi: Kudret-i lahiyeye nisbeten herey msavi olduuna
delil-i kat' ve brhan- sat' udur ki: Hayvanat ve nebatatn icadnda,
gzmzle gryoruz, hadsiz bir sehavet ve kesret iinde, nihayet
derecede bir itkan, bir hsn- san'at bulunuyor. Hem nihayet derecede
karklk ve ihtilat iinde, nihayet derecede bir imtiyaz ve tefrik
grnyor. Hem nihayet derecede mebzuliyet ve vs'at iinde, nihayet
derecede san'ata kymetdarlk ve hilkata gzellik bulunuyor. Hem
nihayet derecede san'atkrane bir surette, ok cihazata ve ok zamana
muhta olmakla beraber; gayet derecede shuletle ve sr'atle icad
ediliyor. deta birden ve hiten o mu'cizat- san'at vcuda geliyor.
---sh:(M:246) -----
te bilmahede her mevsimde ry-i zeminde grdmz bu
faaliyet-i kudret, kat'iyyen delalet eder ki: u ef'alin menba' olan kudrete
nisbeten; en byk ey, en kk ey kadar kolaydr ve hadsiz efradn
icad ve idareleri, bir ferd kadar rahata icad ve idare edilir.
ncs: u kinatta, u grnen tasarrufat ve ef'al ile
hkmeden Sni'-i Kadr'in kudretine nisbeten, en byk kll en kk
cz' kadar kolay gelir. Efrada kesretli bir kllnin icad, bir tek cz'nin
icad kadar shuletlidir. Ve en di bir cz'de, en yksek bir kymet-i
san'at gsterilebilir. u hakikatn srr- hikmeti menba'dan kar:
Evvel: mdad- vhidiyetten.
Sniyen: Ysr- vahdetten.
Slisen: Tecelli-i ehadiyetten.
Birinci menba' olan imdad- vhidiyet: Yani herey ve btn
eya, bir tek ztn mlk olsa; o vakit vhidiyet cihetiyle herbir ey'in
arkasnda, btn eyann kuvvetini tahid edebilir. Ve btn eya, birtek
ey gibi kolayca idare edilir. u srr, yle bir temsil ile fehme takrib iin
deriz; mesel: Naslki bir memleketin tek bir padiah bulunsa, o padiah
o vahdet-i saltanat kanunu cihetiyle, herbir neferin arkasnda bir ordu
kuvvet-i maneviyesini tahid edebilir.. ve edebildii iin; o tek nefer, bir
ah esir edebilir ve ahn fevkinde padiah namna hkmedebilir. Hem o
padiah, vhidiyet-i saltanat srryla, bir neferi ve bir memuru istihdam ve
idare ettii gibi, btn orduyu ve btn memurlarn idare edebilir. Gya
vhidiyet-i saltanat srryla herkesi, herey'i, bir ferdin imdadna
gnderebilir. Ve herbir ferdi, btn efrad kadar bir kuvvete istinad
edebilir; yani ondan meded alabilir. Eer o vhidiyet-i saltanat ipi
zlse ve babozuklua dnse; o vakit herbir nefer, hadsiz bir kuvveti
birden kaybedip, yksek bir makam- nfuzdan sukut eder, di bir adam
makamna gelir. Ve onlarn idare ve istihdamlar, efrad adedince mkilat
peyda eder. Aynen yle de ......!.!. u kinatn Sani'i,
Vhid olduundan; herbir eye kar, btn eyaya mteveccih olan
esmay tahid eder. Ve nihayetsiz bir san'atla, kymetdar bir surette icad
eder. Lzum olsa, btn eya ile birtek ey'e bakar, baktrr, meded verir
ve kuvvetli yapar. Ve btn eyay dahi o vhidiyet srryla; birtek ey
gibi icad eder, tasarruf eder, idare eder.
te, u imdad- vhidiyet srryladr ki; u kinatta nihayet
derecede mebzuliyet ve ucuzluk iinde, nihayet derecede san'ata ve
kymete yksek ve l bir keyfiyet grnyor.

---sh:(M:247) -----
kinci menba' olan ysr- vahdet: Yani birlik uslyle bir
merkezde, bir elden, bir kanunla olan iler; gayet derecede kolaylk
veriyor. Mteaddid merkezlere, mteaddid kanuna, mteaddid ellere
dalsa mkilt peyda eder. Mesel: Naslki bir ordunun btn
neferatnn bir merkezden, bir kanunla, bir kumandan- a'zam emriyle
esasat- techiziyeleri yaplsa; birtek nefer kadar kolay olur. Eer ayr ayr
fabrikalarda, ayr ayr merkezlerde techizatlar yaplsa; bir ordunun
techizine lzm olan btn asker fabrikalar, birtek neferin techizat iin
lzm gelir. Demek eer vahdete istinad edilse; bir ordu, bir nefer kadar
kolay olur. Eer vahdet olmazsa; bir nefer, bir ordu kadar techizin esasat
cihetinde mkilt peyda eder. Hem bir aacn meyvelerine -vahdet
noktasnda- bir merkeze, bir kanuna, bir kke istinaden madde-i hayatiye
verilse; binler meyveler, tek bir meyve gibi kolay olur. Eer herbir
meyve, ayr ayr merkeze rabtedilse ve ayr ayr yerden mevadd-
hayatiyeleri gnderilse; herbir meyve, btn aa kadar mkilt peyda
eder. nki btn aaca lzm olan mevadd- hayatiye, herbir meyve iin
dahi lzmdr. te u iki temsil gibi, ......!.!. u kinatn
Sani'i, Vhid-i Ehad olduu iin, vahdetle i grr ve vahdetle i grd
iin, btn eya birtek ey kadar kolay olur. Hem birtek eyi, san'ata
btn eya kadar kymetli yapabilir. Ve hadsiz efrad, gayet kymetdar
bir surette icad ederek; u grnen hadsiz mebzuliyet ve nihayetsiz
ucuzluk lisanyla, cd-u mutlakn gsterir ve hadsiz sehavetini ve
nihayetsiz hallakyetini izhar eder.
nc menba' olan tecelli-i ehadiyet: Yani Sani-i Zlcelal
cisim ve cisman olmad iin, zaman ve mekn onu kayd altna alamaz.
Ve kevn mekn, onun uhuduna ve huzuruna mdahale edemez. Ve
vesait ve ecram, onun fiiline perde ekemez. Tevecchnde tecezzi ve
inksam olmaz. Bir ey, bir ey'e mani olmaz. Hadsiz ef'ali, bir fiil gibi
yapar. Onun iindir ki; bir ekirdekte koca bir aac manen dercettii
gibi, bir lemi birtek ferdde dercedebilir. Btn lem, birtek ferd gibi
dest-i kudretinde evrilir. u srr baka Szlerde izah ettiimiz gibi,
deriz ki: Naslki nuraniyet itibariyle bir derece kaydsz olan Gne'in
timsali, herbir cilal parlak eyde temessl eder. Binlerle, milyonlarla
yineler nuruna mukabil gelse, birtek yine gibi inksam etmeden bizzt
herbirinde cilve-i misaliyesi bulunur. Eer yinenin istidad olsa, Gne
azametiyle onda srn gsterebilir. Bir ey, bir ey'e mani olamaz.
Binler, bir gibi ve binler yere, bir yer gibi kolay girer. Herbir yer, binler
yer kadar o gnein cilvesine mazhar olur. te
---sh:(M:248) -----
......!.!.
u kinat Sani'-i Zlcelalinin nur olan btn sftyla ve nuran olan
btn esmasyla, tevecch- ehadiyet srryla yle bir tecellisi var ki;
hibir yerde olmad halde, heryerde hazr ve nzrdr. Tevecchnde
inksam olmaz. Ayn anda, her yerde, klfetsiz, mzahamesiz her ii
yapar.
te u imdad- vhidiyet ve ysr- vahdet ve tecelli-i ehadiyet
srryladr ki; btn mevcudat, birtek Sani'a verildii vakit; o btn
mevcudat, bir tek mevcud gibi kolay ve shuletli olur. Ve herbir mevcud,
hsn- san'ata, btn mevcudat kadar kymetli olabilir. Naslki
mevcudatn hadsiz mebzuliyeti iinde, herbir ferdde hadsiz dekaik-
san'atn bulunmas bu hakikat gsteriyor. Eer o mevcudat, dorudan
doruya birtek Sani'a verilmezse; o zaman herbir mevcud, btn
mevcudat kadar mkilatl olur ve btn mevcudat, birtek mevcud
kymetine sukut eder, iner. u halde ya hibir ey vcuda gelmeyecek
veya gelse de kymetsiz, hie inecektir.
te u srdandr ki: Ehl-i felsefenin en ziyade ileri gidenleri olan
Sofestaler, tark- haktan yzlerini evirdiklerinden, kfr ve dalalet
tarkna bakmlar; grmler ki: irk yolu, tark- haktan ve tevhid
yolundan yzbin defa daha mkiltldr, nihayet derecede gayr-
makuldr. Onun iin bilmecburiye herey'in vcudunu inkr ederek
akldan istifa etmiler.
Drdncs: u kinatta u grnen ef'al ile tasarruf eden Zt-
Kadr'in kudretine nisbeten Cennet'in icad, bir bahar kadar kolay ve bir
baharn icad, bir iek kadar kolaydr. Ve bir iein mehasin-i san'at ve
letaif-i hilkati, bir bahar kadar letafetli ve kymetli olabilir. u hakikatn
srr eydir:
Birincisi: Sani'deki vcub ile tecerrd.
kincisi: Mahiyetinin mbayenetiyle adem-i takayyd.
ncs: Adem-i tahayyz ile adem-i tecezzidir.
Birinci Sr: Vcub ve tecerrdn hadsiz kolayla ve nihayetsiz
shulete sebebiyet vermeleri, gayet derin bir srdr. Onu bir temsil ile
fehme takrib edeceiz. yle ki:
Vcud mertebeleri muhteliftir. Ve vcud lemleri ayr ayrdr.
Ayr ayr olduklar iin, vcudda rsuhu bulunan bir tabaka-i vcudun bir
zerresi, o tabakadan daha hafif bir tabaka-i vcudun bir da kadardr


---sh:(M:249) -----
ve o da istiab eder. Mesel: lem-i ehadetten olan kafadaki hardal
kadar kuvve-i hfza lem-i manadan bir ktbhane kadar vcudu iine
alr. Ve lem-i haricden olan trnak kadar bir yine-i vcudun, lem-i
misal tabakasndan koca bir ehri iine alr. Ve o lem-i haricden olan o
yine ve o hfzann uurlar ve kuvve-i icadiyeleri olsayd, bir zerrecik
vcud-u haricleri kuvvetiyle, o vcud-u manevde ve misalde hadsiz
tasarrufat ve tahavvlt yapabilirlerdi. Demek vcud rsuh peyda ettike,
kuvvet ziyadeleir; az bir ey, ok hkmne geer. Hususan vcud rsuh-
u tam kazandktan sonra, maddeden mcerred ise, kayd altna girmezse;
o vakit cz' bir cilvesi, sair hafif tabakat- vcudun ok lemlerini
evirebilir.
te ......!.!. u kinatn Sani'-i Zlcelali, Vcib-l
Vcud'dur. Yani: Onun vcudu ztdir, ezeldir, ebeddir, ademi
mmteni'dir, zevali muhaldir ve tabakat- vcudun en rasihi, en esasls,
en kuvvetlisi, en mkemmelidir. Sair tabakat- vcud, onun vcuduna
nisbeten gayet zaf bir glge hkmndedir. Ve o derece vcud-u Vcib
rasih ve hakikatl ve vcud-u mmkinat o derece hafif ve zaftir ki;
Muhyiddin-i Arab gibi ok ehl-i tahkik, sair tabakat- vcudu, evham ve
hayal derecesine indirmiler; .......demiler. Yani: Vcud-u
Vcib'e nisbeten baka eylere vcud denilmemeli; onlar, vcud
nvanna lyk deillerdir diye hkmetmiler.
te Vcib-l Vcud'un hem vcib, hem zt olan kudretine kar;
mevcudatn hem hdis, hem rz vcudlar ve mmkinatn hem kararsz,
hem kuvvetsiz sbutlar; elbette nihayet derecede kolay ve hafif gelir.
Btn ruhlar har-i a'zamda ihya edip muhakeme etmek; bir baharda,
belki bir bahede, belki bir aata har nerettii yaprak ve iek ve
meyveler kadar kolaydr.
kinci Sr: Mbayenet-i mahiyet ve adem-i takayydn kolayla
sebebiyeti ise udur ki: Sani'-i Kinat, elbette kinat cinsinden deildir.
Mahiyeti, hibir mahiyete benzemez. yle ise: Kinat dairesindeki
manialar, kaytlar onun nne geemez; onun icraatn takyid edemez.
Btn kinat birden tasarruf edip evirebilir. Eer kinat yzndeki
grnen tasarrufat ve ef'al, kinata havale edilse, o kadar mkilt ve
karkla sebebiyet verir ki; hibir intizam kalmad gibi, hibir ey
dahi vcudda kalmaz; belki vcuda gelemez. Mesel: Naslki


---sh:(M:250) -----
kemerli kubbelerdeki ustalk san'at, o kubbedeki talara havale edilse ve
bir taburun zabite ait idaresi, neferata braklsa; ya hi vcuda gelmez
veyahut ok mkilt ve karklk iinde intizamsz bir vaziyet alacak.
Halbuki o kubbelerdeki talara vaziyet vermek iin, ta nev'inden
olmayan bir ustaya verilse ve taburdaki neferatn idaresi, mertebe
itibariyle zabitlik mahiyetini haiz olan bir zabite havale edilse; hem san'at
kolay olur, hem tedbir ve idare shuletli olur. nki talar ve neferler
birbirine mani' olurlar; usta ve zabit ise, manisiz her noktaya bakar, idare
eder.
te ......!.!. Vcib-l Vcud'un mahiyet-i
kudsiyesi, mahiyat- mmkinat cinsinden deildir. Belki btn hakaik-i
kinat, o mahiyetin esma-i hsnasndan olan Hak isminin ualardr.
Madem mahiyet-i mukaddesesi hem Vcib-l Vcud'dur, hem maddeden
mcerreddir, hem btn mahiyata muhaliftir; misli, misali, mesli yoktur.
Elbette o Zt- Zlcelal'in o kudret-i ezeliyesine nisbeten btn kinatn
idaresi ve terbiyesi; bir bahar, belki bir aa kadar kolaydr. Har-i a'zam
ve dr- hiret, Cennet ve Cehennem'in icad; bir gz mevsiminde lm
aalarn yeniden bir baharda ihyalar kadar kolaydr.
nc Sr: Adem-i tahayyz ve adem-i tecezzinin nihayet
derecede olan kolayla sebebiyet vermelerinin srr ise udur ki: Madem
Sani'-i Kadr mekndan mnezzehtir, elbette kudretiyle her meknda
hazr saylr. Ve madem tecezzi ve inksam yoktur; elbette her eye kar,
btn esmasyla mteveccih olabilir. Ve madem heryerde hazr ve
herey'e mteveccih olur.. yle ise mevcudat ve vesait ve ecram onun
ef'aline mmanaat etmez, ta'vik etmez, belki hi lzum yok. Faraza
lzum olsa, elektriin telleri gibi ve aacn dallar gibi ve insann
damarlar gibi; eya, vesile-i teshilat ve vasta-i vusul- hayat ve sebeb-i
sr'at-i ef'al hkmne geer. Ta'vik, takyid, men' ve mdahale yle
dursun; belki teshil ve tesri' ve sale vesile hkmne geer. Demek Kadr-
i Zlcelal'in tasarrufat- kudretine herey itaat ve inkyad cihetinde -
ihtiya yok- eer ihtiya olsa kolayla vesile olur.
Elhasl: Sani'-i Kadr klfetsiz, mualecesiz, sr'atle, shuletle
herey'i o ey'e lyk bir surette halkeder. Klliyat, cz'iyat kadar kolay
icad eder. Cz'iyat, klliyat kadar san'atl halkeder. Evet klliyat ve
semavat ve arz halkeden kimse, semavat ve arzda olan cz'iyat ve
efrad- zhayatiyeyi halkeden elbette yine odur ve ondan baka olamaz.
nki o kk cz'iyat; o klliyatn meyveleri, ekirdekleri,

---sh:(M:251) -----
misal-i musaggarlardr. Hem o cz'iyat icad eden kim ise, cz'iyat ihata
eden unsurlar ve semavat ve arz dahi o halketmitir. nki gryoruz
ki; cz'iyat klliyata nisbeten birer ekirdek, birer kk nsha
hkmndedir. yle ise o cz'leri halkeden ztn elinde, anasr- klliye
ve semavat ve arz bulunmaldr. T ki, hikmetinin dsturlaryla ve
ilminin mizanlaryla o kll ve muhit mevcudatn hlsalarn,
manalarn, nmunelerini; o kck misal-i musaggarlar hkmnde olan
cz'iyatta dercedebilsin. Evet acaib-i san'at ve garaib-i hilkat noktasnda
cz'iyat, klliyattan geri deil; iekler, yldzlardan aa deil;
ekirdekler, aalarn madnunda deil; belki ekirdekteki nak- kader
olan manev aa, badaki nesc-i kudret olan mcessem aatan daha
acibdir. Ve hilkat- insaniye, hilkat- lemden daha acibdir. Naslki bir
cevher-i ferd stnde, esr zerratyla bir Kur'an- hikmet yazlsa, semavat
yzndeki yldzlarla yazlan bir Kur'an- azametten kymete daha
ehemmiyetli olabilir. yle de; ok kk cz'iyatlar var, mu'cizat-
san'ata klliyattan stndr.
Beincisi: Sbk beyanatmzda, icad- mahlukatta grnen hadsiz
kolaylk, gayet derecede abukluk, nihayetsiz sr'at-i ef'al, nihayetsiz
shuletle icad- eyann srlarn, hikmetlerini bir derece gsterdik. te u
nihayetsiz sr'at ve hadsiz shuletle vcud-u eya, ehl-i hidayete yle
kat' bir kanaat verir ki: Mahlukat icad eden ztn kudretine nisbeten;
Cennetler baharlar kadar, baharlar baheler kadar, baheler iekler
kadar kolay gelir. ..-....,:.-..,:..-.. srryla,
nev'-i beerin har neri, birtek nefsin imate ve ihyas gibi shuletlidir.
...-.....!...,....-.-.....
tasrihiyle, btn insanlar hairde ihya etmek; istirahat iin dalan bir
orduyu bir boru sesiyle toplamak kadar kolaydr.
te u hadsiz sr'at ve nihayetsiz shulet, bilbedahe kudret-i
Sani'in kemaline ve herey ona nisbeten kolay olduuna delil-i kat' ve
brhan- yakn olduu halde; ehl-i dalaletin nazarnda, Sani'in kudretiyle
eyann tekili ve icad -ki, vcub derecesinde shuletlidir. Bin derece
muhal olan- kendi kendine teekkl ile iltibasa sebeb olmutur. Yani baz
di eylerin vcuda gelmelerini ok kolay grdkleri iin, onlarn
tekilini, teekkl tevehhm ediyorlar. Yani icad edilmiyorlar, belki
kendi kendine vcud buluyorlar. te gel ahmakln nihayetsiz
derecatna

---sh:(M:252) -----
bak ki; nihayetsiz bir kudretin delilini, onun ademine delil yapar;
nihayetsiz muhalt kapsn aar. nki o halde Sani'-i lem'e lzm olan
nihayetsiz kudret ve muhit ilim gibi evsaf- kemal, her mahlukun her
zerresine verilmek lzm gelir; t kendi kendine teekkl edebilsin.
ONBRNC KELME: ....!.!. Yani: Dr- fniden
dr- bkiye dnlecek ve Kadm-i Bki'nin makarr- saltanat-
ebediyesine gidilecek ve kesret-i esbabdan Vhid-i Zlcelal'in daire-i
kudretine gidilecek, dnyadan hirete geilecek. Merciiniz onun
derghdr, melceiniz onun rahmetidir ve hakeza...
u kelimenin bunlar gibi ifade ettii pek ok hakikatlar var. u
hakikatlarn iinde, saadet-i ebediye ile Cennet'e dneceinizi ifade eden
hakikat ise: Onuncu Sz'n oniki brhan- kat'-yi yakniyle ve
Yirmidokuzuncu Sz'n pek ok delail-i katay tazammun eden alt
esasyla o derece kat' isbat edilmitir ki, baka beyana hacet brakmyor.
Gurub eden gnein ertesi sabah yeniden tul' edecei kat'iyyetinde, o iki
Sz isbat etmiler ki: u dnyann manev gnei olan hayat dahi, harab-
dnya ile gurubundan sonra harin sabahnda bki bir surette tul'
edecektir. Ve cinn insin bir ksm saadet-i ebediyeye ve bir ksm da
ekavet-i ebediyeye mazhar olacaktr. Madem Onuncu ve
Yirmidokuzuncu Szler bu hakikat kemaliyle isbat etmiler, sz onlara
havale edip yalnz deriz ki: Sbk beyanatta kat' isbat edildii zere:
Nihayetsiz bir ilm-i muhit ve hadsiz bir irade-i klliye ve nihayetsiz bir
kudret-i mutlaka sahibi olan u kinatn Sani-i Hakm'i ve u insanlarn
Hlk- Rahm'i btn semav kitablar ve fermanlaryla Cennet'i ve
saadet-i ebediyeyi nev'-i beerin ehl-i imanna va'detmitir. Madem
va'detmitir, elbette yapacaktr. nki va'dinde hulf etmek ona muhaldir.
nki va'dini fa etmemek, gayet irkin bir noksandr. Kmil-i Mutlak
noksandan mnezzeh ve mukaddestir. Va'dettiini yapmamak, ya
cehlinden veya aczinden yapamaz. Halbuki o Kadr-i Mutlak ve Alm-i
Klli ey hakknda cehl ve acz muhal olduundan, hulf- va'd dahi
muhaldir. Hem bata Fahr-i lem Aleyhissalt Vesselm olarak btn
enbiya ve evliya ve asfiya ve ehl-i iman mtemadiyen o Rahm-i
Kerim'den, va'dettii saadet-i ebediyeyi rica edip yalvaryorlar ve niyaz
edip istiyorlar. Hem btn esma-i hsna ile beraber istiyorlar. nki
bata efkati ve rahmeti, adaleti ve hikmeti ve Rahman ve Rahm, dil ve
Hakm isimleri ve rububiyeti ve saltanat ve Rab ve Allah isimleri


---sh:(M:253) -----
gibi ekser esma-i hsnas, daire-i hireti ve saadet-i ebediyeyi iktiza ve
istilzam ederler ve tahakkukuna ehadet ve delalet ediyorlar. Belki -
Onuncu Sz'de isbat edildii gibi- btn mevcudat btn hakaikyla dr-
hirete iaret ediyorlar. Hem ferman- a'zam olan Kur'an- Hakm binler
yt u beyyinatyla ve berahin-i sadka-i kat'iyyesiyle o hakikat
gsteriyor ve talim ediyor. Ve nev'-i beerin mbihil iftihar olan Habib-i
Ekrem binler mu'cizat- bahireye istinad ederek btn hayatnda, btn
kuvvetiyle o hakikat ders vermi, isbat etmi, iln etmi, grm ve
gstermi.
.....-.-.!......:. .,....,..!
.-.............:-.. -!.-!.
...-..........!.-...-.....-.....!....-.
......-.!,-.....-..-.!...-!
...........L-.........-'....
...!.....-...!...!.........-
...!.......-._..!...._.!~..
,..-!....!............!......
,.-.!...!...........
,.:-!,..-!...............!,......-..
* * *










---sh:(M:254) -----




Yirminci Mektub'un
Onuncu Kelimesine Zeyldir

...-~....... ..-.....

.......!..L ...
...:........
Sual: Sen ok yerlerde demisin ki: "Vahdette nihayet derecede
kolaylk var; kesrette ve irkte nihayet mkilt oluyor. Vahdette vcub
derecesinde bir shulet var; irkte, imtina' derecesinde bir suubet var."
diyorsun. Halbuki gsterdiin mkilt ve muhalt, vahdet tarafnda da
cereyan eder. Mesel diyorsun: "Eer zerreler memur olmazlarsa; herbir
zerrede, ya bir ilm-i muhit veya bir kudret-i mutlaka veya hadsiz manev
makinalar, matbaalar bulunmak lzm gelir. Bu ise yz derece muhaldir.
Halbuki o zerreler memur-u lah de olsalar, yine yle bir mazhariyet
lzm gelir.. t hadsiz muntazam vazifelerini yapabilsinler. Bunun hallini
isterim."
Elcevab: ok Szlerde izah ve isbat etmiiz ki: Btn mevcudat
birtek Sni'a verilse, birtek mevcud gibi kolay ve shuletli olur. Eer
mteaddid esbaba ve tabiata isnad edilse; birtek sinek, semavat kadar; bir
iek, bir bahar kadar; bir meyve, bir bahe kadar mkiltl ve suubetli
olur. Madem u mes'ele baka Szler'de izah ve isbat edilmi; onlara
havale edip, urada yalnz iaret ile, o hakikata kar nefsin itminann
temin edecek temsil beyan edeceiz:



---sh:(M:255) -----
Birinci Temsil: Mesel effaf parlak bir zerrecik, bizzt kendi
bayla kalsa bir kibrit ba kadar bir nur iinde yerlemez ve ona masdar
olamaz. Kendi cirmi kadar ve mahiyeti mikdarnca bil'asale cz' zerre
gibi bir nuru olabilir. Fakat o zerrecik, Gne'e intisab edip ona kar
gzn ap baksa; o vakit o koca Gne'i ziyasyla, elvan- seb'asyla,
hararetiyle hatt mesafesiyle iine alabilir ve bir nevi tecelli-i a'zamna
mazhar olur. Demek o zerre kendi kendine kalsa, bir zerre kadar ancak i
grebilir. Eer Gne'e memur ve mensub ve mir'at saylsa; Gne gibi,
Gne'in icraatndaki bir ksm cz' nmunelerini gsterebilir.
te ......!.!. herbir mevcud, hatt herbir zerre, eer
kesrete ve irke ve esbaba ve tabiata ve kendi kendine isnad edilse; o
vakit herbir zerre, herbir mevcud, ya bir ilm-i muhit ve kudret-i mutlaka
sahibi olmal veyahut hadsiz manev makine ve matbaalar, iinde
teekkl etmeli; t ona tevdi' edilen acib vazifeleri yapabilsin. Eer o
zerreler Vhid-i Ehad'e isnad edilse; o vakit her bir masnu, herbir zerre
ona mensub olur, onun memuru hkmne geer. u intisab onu tecelliye
mazhar eder. Bu mazhariyet ve intisabla, nihayetsiz bir ilim ve kudrete
istinad eder. Hlknn kuvvetiyle, milyonlar defa kuvvet-i ztsinden
fazla ileri, vazifeleri; o intisab ve istinad srryla yapar.
kinci Temsil: Mesel: ki karde var. Birisi cesur, kendine
gvenir. Dieri hamiyetli, milliyet-perverdir. Bir muharebe zamannda
kendine gvenen adam devlete intisab etmez, kendi bayla i grmek
ister. Kendi kuvvetinin menba'larn belinde tamaya mecbur olur.
Techizatn, cephanelerini kendi kuvvetine gre ekmeye muztardr. O
ahs ve kk kuvvet mikdarnca, dman ordusunun bir onbasyla
ancak mcadele eder; fazla birey elinden gelmez. teki karde kendine
gvenmiyor ve kendisini ciz, kuvvetsiz biliyor.. padiaha intisab etti,
askere kaydedildi. O intisab ile, koca bir ordu ona nokta-i istinad oldu.
Ve o istinad ile arkasnda, padiahn himmetiyle bir ordunun manev
kuvveti tahid edilebilir bir kuvve-i maneviye ile harbe atld. T
dmann malub ordusu iindeki ahn byk bir mirine rastgeldi;
kendi padiah namna, "Seni esir ediyorum! Gel!" der. Esir eder getirir.
u halin srr ve hikmeti udur ki:
Evvelki babozuk, kendi menba'- kuvvetini ve techizatn
kendisi tamaya mecbur olduu iin, gayet cz' i grebildi. u memur
ise; kendi kuvvetinin menban tamaya mecbur deil, belki onu ordu ve
padiah tayor. Mevcud telgraf ve telefon teline makinasn kk bir

---sh:(M:256) -----
tel ile rabtetmek gibi, u adam bu intisabla kendini o hadsiz kuvvete
rabteder.
te ......!.!. eer her mahluk, her zerre dorudan
doruya Vhid-i Ehad'e isnad edilse ve onlar ona intisab etseler; o vakit o
intisab kuvvetiyle ve seyyidinin havliyle, emriyle; karnca, Firavun'un
sarayn bana ykar, baaa atar.. sinek, Nemrud'u gebertip
Cehennem'e atar.. bir mikrop, en cebbar bir zalimi kabre sokar.. buday
tanesi kadar am ekirdei, bir da gibi bir am aacnn destgh ve
makinas hkmne geer.. havann zerresi, btn ieklerin, meyvelerin
ayr ayr ilerinde, teekkltlarnda muntazaman, gzelce alabilir.
Btn bu kolaylk, bilbedahe memuriyet ve intisabdan ileri geliyor. Eer
i babozuklua dnse, esbaba ve kesrete ve kendi kendilerine braklp
irk yolunda gidilse, o vakit herey, cirmi kadar ve uuru mikdarnca i
grebilir.
nc Temsil: Mesel iki arkada var. Hi grmedikleri bir
memleketin ahvaline dair istatistikli bir nevi corafya yazmak istiyorlar.
Birisi, o memleketin padiahna intisab edip, telgraf ve telefon
dairesine girer. On paralk bir tel ile, kendi telefon makinasn devletin
teline rabteder. Her yer ile grr, muhabere eder, malmat alr. Gayet
muntazam ve mkemmel corafya istatistiine ait san'atkrane bir eser
yapar.
teki arkada ise, ya elli sene mtemadiyen gezecek ve
mkiltla heryeri grp her hdiseyi iitecek veyahut milyonlarla liray
sarfedip, devletin tel ve telefon temdidat kadar ve padiah gibi telgraf
sahibi olacak. T evvelki arkada gibi o mkemmel eseri yapsn. yle
de: ......!.!. eer hadsiz eya ve mahlukat Vhid-i Ehad'e
verilse, o vakit o irtibat ile herey birer mazhar olur. O ems-i Ezel'nin
tecellisine mazhariyetle, kavanin-i hikmetine ve desatir-i ilmiyesine ve
nevamis-i kudretine irtibat peyda eder. O vakit havl ve kuvvet-i lahiye
ile herey'i grr bir gz ve her yere bakar bir yz ve her ie geer bir
sz hkmnde bir cilve-i Rabbaniyeye mazhar olur. Eer o intisab
kesilse; o ey, btn eyadan dahi inkta' eder, cirmi kadar bir kkle
sr. O halde bir uluhiyet-i mutlaka sahibi olmal ki, evvelki vaziyette
grd ileri grebilsin.



---sh:(M:257) -----
Elhasl: Vahdet ve iman yolunda, vcub derecesinde bir shulet
ve kolaylk var. irk ve esbabda, imtina derecesinde mkilt ve suubet
var. nki bir vhid, klfetsiz olarak kesr eyaya bir vaziyet verir ve bir
neticeyi istihsal eder. Eer o vaziyeti almay ve o neticeyi istihsal etmeyi,
o eya-y kesreye havale edilse; o vakit pek ok klfetle ve pek ok
hareketlerle ancak o vaziyet alnr ve o netice istihsal edilir. Mesel
nc Mektub'da denildii gibi: Semavat meydannda, ems ve Kamer
kumandas altnda yldzlar ordusunu harekete getirmekle, her gece ve
her sene, aaal tesbihkrane bir seyeran ve cereyan vermek demek olan
cazibedar, sevimli vaziyet-i semaviye ve mevsimlerin deimesi gibi
byk maslahatlarn vcud bulmas demek olan o ulv, hikmetli netice-i
Arziye, eer vahdete verilse; o Sultan- Ezel kolayca Kre-i Arz gibi bir
neferi, o vaziyet ve o netice iin ecram- ulviyeye kumandan tayin eder.
O vakit Arz, emir aldktan sonra, memuriyet ne'esinden mevlev gibi
zikr semaa kalkar; az bir masrafla o gzel vaziyet hasl olur, o mhim
netice vcud bulur. Eer Arz'a, "Sen dur, karma!" denilse; ve o netice
ve o vaziyetin istihsali de semavata havale edilse; ve vahdetten, kesrete
ve irke gidilse; hergn ve her sene, binler derece Kre-i Arz'dan byk
olan milyonlar adedince yldzlar hareket etmek, milyarlar sene mesafeyi
yirmidrt saatte ve bir senede kestirmek lzmdr.
Netice-i Meram: Kur'an ve ehl-i iman, hadsiz masnuat bir Sni'-i
Vhid'e verir. Dorudan doruya her ii ona isnad eder. Vcub
derecesinde shuletli bir yolda gider, sevkeder. Ve ehl-i irk ve tuyan,
bir masnu-u vhidi hadsiz esbaba isnad ederek, imtina' derecesinde
suubetli bir yolda gider. u halde Kur'an yolunda, btn masnuatla;
dalalet yolunda, bir masnu-u vhid beraberdirler. Hatt belki btn
eyann vhidden sudru, bir vhidin hadsiz eyadan sudrundan ok
derece eshel ve kolaydr. Naslki bir zabit, bin neferin tedbirini, bir nefer
gibi kolay yapar ve bir neferin tedbiri, bin zabite havale edilse; bin nefer
kadar mkiltl olur, kemekee sebebiyet verir.
te u hakikat u yet-i azme, ehl-i irkin bana vuruyor,
datyor:
..!........:........ ...
...-..,.. ..!..-!........




---sh:(M:258) -----
,.:-!,..-!...............!,......-..
.......:!....-..-........,....,..!
..!.-!..!..-!....-..-.!
...-...!.........-....-..,..!
......-!!....!!...!...
.........-!............-.
...-....:!....-....!.!.......
....:!..-..!...-....-.....!...!...
......!.....!.....-.!.....!..
...:!.....-....-..-,..!
.........L......-..!......
........!..-........!.

















---sh:(M:259) -----

Yirmibirinci Mektub

...-~....... ..-.....


....!........-..:!:...-.....
~.....!.-..........!.........
,:..-.........-....-.!..!
.....!....-!....:,:......,..
Ey hanesinde ihtiyar bir vlide veya pederi veya akrabasndan
veya iman kardelerinden bir amel-mnde veya ciz, all bir ahs
bulunan gafil!. u yet-i kerimeye dikkat et bak: Naslki bir yette, be
tabaka ayr ayr surette ihtiyar vlideyne efkati celbediyor. Evet dnyada
en yksek hakikat, peder ve vlidelerin evldlarna kar efkatleridir. Ve
en l hukuk dahi, onlarn o efkatlerine mukabil hrmet haklardr.
nki onlar, hayatlarn kemal-i lezzetle evldlarnn hayat iin feda
edip sarfediyorlar. yle ise, insaniyeti sukut etmemi ve canavara inklab
etmemi herbir veled; o muhterem, sadk, fedakr dostlara hlisane
hrmet ve samimane hizmet ve rzalarn tahsil ve kalblerini honud
etmektir. Amca ve hala, peder hkmndedir; teyze ve day, ana
hkmndedir.



---sh:(M:260) -----
te o mbarek ihtiyarlarn vcudlarn istiskal edip lmlerini
arzu etmek, ne kadar vicdanszlk ve ne kadar alaklktr bil, ayl! Evet
hayatn senin hayatna feda edenin zeval-i hayatn arzu etmek, ne kadar
irkin bir zulm, bir vicdanszlk olduunu anla!
Ey derd-i maietle mbtela olan insan! Bil ki senin hanendeki
bereket direi ve rahmet vesilesi ve musibet dafias, hanendeki o istiskal
ettiin ihtiyar veya kr akrabandr. Sakn deme: "Maietim dardr, idare
edemiyorum." nki onlarn yznden gelen bereket olmasayd, elbette
senin dk- maietin daha ziyade olacakt. Bu hakikat benden inan.
Bunun ok kat' delillerini biliyorum, seni de inandrabilirim. Fakat uzun
gitmemek iin ksa kesiyorum. u szme kanaat et. Kasem ederim u
hakikat gayet kat'dir, hatt nefis ve eytanm dahi buna kar teslim
olmular. Nefsimin inadn kran ve eytanm susturan bir hakikat, sana
kanaat vermeli. Evet kinatn ehadetiyle, nihayet derecede Rahman,
Rahm ve Latif ve Kerim olan Hlk- Zlcelali Vel'ikram, ocuklar
dnyaya gnderdii vakit, arkalarndan rzklarn gayet latif bir surette
gnderip ve memeler musluundan azlarna aktt gibi; ocuk
hkmne gelen ve ocuklardan daha ziyade merhamete lyk ve efkate
muhta olan ihtiyarlarn rzklarn dahi, bereket suretinde gnderir.
Onlarn iaelerini, tama'kr ve bahil insanlara ykletmez.
...!...!.._.!.
,...........-..... .
yetlerinin ifade ettikleri hakikat, btn zhayatn enva'- mahluklar
lisan- hal ile barp, o hakikat- kerimaneyi sylyorlar. Hatt deil
yalnz ihtiyar akraba, belki insanlara arkada verilen ve rzklar
insanlarn rzklar iinde gnderilen kedi gibi baz mahluklarn rzklar
dahi, bereket suretinde geliyor. Bunu teyid eden ve kendim grdm bir
misal: Benim yakn dostlarm bilirler ki; iki- sene evvel hergn yarm
ekmek, -o kyn ekmei kk idi- muayyen bir tayinim vard ki, ok
defa bana kfi gelmiyordu. Sonra drt kedi bana misafir geldiler. O ayn
tayinim hem bana, hem onlara kfi geldi. ok kerre de fazla kalrd.
te u hal o derece tekerrr edip bana kanaat verdi ki, ben
kedilerin bereketinden istifade ediyordum. Kat' bir surette iln ediyorum:
Onlar bana br deil; hem onlar benden deil, ben onlardan minnet
alrdm.
Ey insan! Madem canavar suretinde bir hayvan, insanlarn
hanesine
---sh:(M:261) -----
misafir geldii vakit berekete medar oluyor; yle ise mahlukatn en
mkerremi olan insan ve insanlarn en mkemmeli olan ehl-i iman ve
ehl-i imann en ziyade hrmet ve merhamete yan aceze, all ihtiyareler
ve all ihtiyarlarn iinde efkat ve hizmet ve muhabbete en ziyade lyk
ve mstehak bulunan akrabalar ve akrabalarn iinde dahi en hakik dost
ve en sadk muhib olan peder ve vlide, ihtiyarlk halinde bir hanede
bulunsa, ne derece vesile-i bereket ve vasta-i rahmet ve
....!,:.....!..!~..:!..!
srryla, yani: "Beli bklm ihtiyarlarnz olmasa idi, belalar sel gibi
stnze dklecekti." Ne derece sebeb-i def'-i musibet olduklarn sen
kyas eyle.
te ey insan! Akln bana al. Eer sen lmezsen, ihtiyar
olacaksn. ..-!....-!srryla, sen vlideynine hrmet
etmezsen, senin evldn dahi sana hizmet etmeyecektir. Eer hiretini
seversen, ite sana mhim bir define; onlara hizmet et, rzalarn tahsil
eyle. Eer dnyay seversen, yine onlar memnun et ki, onlarn yznden
hayatn rahatl ve rzkn bereketli gesin. Yoksa onlar istiskal etmek,
lmlerini temenni etmek ve onlarn nazik ve seri-t teessr kalblerini
rencide etmek ile ..-......!..- srrna mazhar olursun. Eer
rahmet-i Rahman istersen, o Rahman'n vedialarna ve senin hanendeki
emanetlerine rahmet et.
hiret kardelerimden Mustafa avu isminde bir zt vard.
Dininde, dnyasnda muvaffakyetli gryordum. Srrn bilmezdim.
Sonra anladm ki, o muvaffakyetin sebebi: O zt ise, ihtiyar peder ve
vlidelerinin haklarn anlam ve o hukuka tam riayet etmi ve onlarn
yznden rahat ve rahmet bulmu. nallah hiretini de tamir etmi.
Bahtiyar olmak isteyen ona benzemeli.
........-.-!....,....,..!
.-..-.!...
,.:-!,..-!...............!,......-..



---sh:(M:262) -----

Yirmiikinci Mektub

...-~....... ...

(u Mektub, iki mebhastr. Birinci Mebhas, ehl-i iman uhuvvete ve
muhabbete davet eder.)

Birinci Mebhas

,.-.!.-.!,.
.!... ,:..-..-....-.....!...
,..-!............._.!...-
...-.!.-....!...-!. L.-!....:!.
M'minlerde nifak ve ikak, kin ve adavete sebebiyet veren
tarafgirlik ve inad ve hased; hakikata ve hikmete ve insaniyet-i kbra
olan slmiyete ve hayat- ahsiyece ve hayat- itimaiyece ve hayat-
maneviyece irkin ve merduddur, muzr ve zulmdr ve hayat- beeriye
iin zehirdir. u hakikatn gayet ok vcuhundan alt vechini beyan
ederiz:





---sh:(M:263) -----
BRNC VECH: Hakikat nazarnda zulmdr.
Ey m'mine kin ve adavet besleyen insafsz adam! Naslki sen bir
gemide veya bir hanede bulunsan, seninle beraber dokuz masum ile bir
cni var. O gemiyi gark ve o haneyi ihrak etmeye alan bir adamn, ne
derece zulmettiini bilirsin. Ve zalimliini, semavata iittirecek derecede
baracaksn. Hatt bir tek masum, dokuz cni olsa; yine o gemi hi bir
kanun-u adaletle batrlmaz.
Aynen yle de: Sen, bir hane-i Rabbaniye ve bir sefine-i lahiye
olan bir m'minin vcudunda iman ve slmiyet ve komuluk gibi dokuz
deil, belki yirmi sft- masume varken; sana muzr olan ve houna
gitmeyen bir cni sfat yznden ona kin ve adavet balamakla, o hane-i
maneviye-i vcudun manen gark ve ihrakna, tahrib ve batmasna
teebbs veya arzu etmen, onun gibi eni' ve gaddar bir zulmdr.
KNC VECH: Hem hikmet nazarnda dahi zulmdr. Zira
malmdur ki: Adavet ve muhabbet, nur ve zulmet gibi zddrlar. kisi,
mana-y hakiksinde olarak beraber cem' olamazlar.
Eer muhabbet, kendi esbabnn rchaniyetine gre bir kalbde
hakik bulunsa, o vakit adavet mecaz olur; acmak suretine inklab eder.
Evet m'min, kardeini sever ve sevmeli. Fakat fenal iin yalnz acr.
Tahakkmle deil, belki ltufla slahna alr. Onun iin nass- hads
ile: " gnden fazla m'min m'mine ksp kat'- mkleme
etmeyecek."
Eer esbab- adavet galebe alp, adavet hakikatyla bir kalbde
bulunsa; o vakit muhabbet mecaz olur, tasannu' ve temelluk suretine
girer.
Ey insafsz adam! imdi bak ki: M'min kardeine kin ve adavet
ne kadar zulmdr. nki naslki sen di kk talar, K'be'den daha
ehemmiyetli ve Cebel-i Uhud'dan daha byk desen, irkin bir aklszlk
edersin. Aynen yle de: K'be hrmetinde olan iman ve Cebel-i Uhud
azametinde olan slmiyet gibi ok evsaf- slmiye; muhabbeti ve ittifak
istedii halde, m'mine kar adavete sebebiyet veren ve di talar
hkmnde olan baz kusurat, iman ve slmiyete tercih etmek, o derece
insafszlk ve aklszlk ve pek byk bir zulm olduunu akln varsa
anlarsn!..
Evet tevhid-i iman, elbette tevhid-i kulb ister. Ve vahdet-i
itikad dahi, vahdet-i itimaiyeyi iktiza eder. Evet inkr edemezsin ki: Sen
bir adamla beraber bir taburda bulunmakla, o adama kar dostane bir
rabta anlarsn; ve bir kumandann emri altnda beraber bulunduunuzdan


---sh:(M:264) -----
arkadaane bir alka telakki edersin. Ve bir memlekette beraber
bulunmakla uhuvvetkrane bir mnasebet hissedersin. Halbuki imann
verdii nur ve uur ile ve sana gsterdii ve bildirdii esma-i lahiye
adedince vahdet alkalar ve ittifak rabtalar ve uhuvvet mnasebetleri
var. Mesel:
Her ikinizin Hlknz bir, Mlikiniz bir, Mabudunuz bir,
Rzknz bir.. bir bir, bine kadar bir bir. Hem Peygamberiniz bir, dininiz
bir, kbleniz bir.. bir bir, yze kadar bir bir. Sonra kynz bir, devletiniz
bir, memleketiniz bir.. ona kadar bir bir. Bu kadar bir birler vahdet ve
tevhidi, vifak ve ittifak, muhabbet ve uhuvveti iktiza ettii ve kinat ve
kreleri birbirine balayacak manev zincirler bulunduklar halde; ikak
ve nifaka, kin ve adavete sebebiyet veren rmcek a gibi ehemmiyetsiz
ve sebatsz eyleri tercih edip m'mine kar hakik adavet etmek ve kin
balamak; ne kadar o rabta-i vahdete bir hrmetsizlik ve o esbab-
muhabbete kar bir istihfaf ve o mnasebat- uhuvvete kar ne derece
bir zulm ve i'tisaf olduunu; kalbin lmemi ise, akln snmemi ise
anlarsn!
NC VECH: Adalet-i mahzay ifade eden
_.-......
srrna gre; bir m'minde bulunan cni bir sfat yznden sair masum
sfatlarn mahkm etmek hkmnde olan adavet ve kin balamak, ne
derece hadsiz bir zulm olduunu ve bahusus bir m'minin fena bir
sfatndan darlp ksp, o m'minin akrabasna adavetini temil etmek,
...L!....
sga-i mbalaa ile gayet azm bir zulm ettiini, hakikat ve eriat ve
hikmet-i slmiye sana ihtar ettii halde; nasl kendini hakl bulursun,
"Benim hakkm var" dersin?
Hakikat nazarnda sebeb-i adavet ve err olan fenalklar, err ve
toprak gibi kesiftir; bakasna sirayet ve in'ikas etmemek gerektir.
Bakas ondan ders alp err ilese, o baka mes'eledir. Muhabbetin
esbab olan iyilikler, muhabbet gibi nurdur; sirayet ve in'ikas etmek,
e'nidir. Ve ondandr ki; "Dostun dostu dosttur" sz, durub-u emsal
srasna gemitir. Hem onun iindir ki; "Bir gz hatr iin ok gzler
sevilir" sz umumun lisannda gezer.
te ey insafsz adam! Hakikat byle grd halde, sevmediin
bir

---sh:(M:265) -----
adamn, sevimli masum bir kardeine ve taallukatna adavet etmek; ne
kadar hilaf- hakikat olduunu hakikat-bn isen anlarsn.
DRDNC VECH: Hayat- ahsiye nazarnda dahi zulmdr.
u drdnc vechin esas olarak birka dsturu dinle:
Birincisi: Sen, mesleini ve efkrn hak bildiin vakit;
"Mesleim haktr veya daha gzeldir" demeye hakkn var. Fakat, yalnz
hak benim mesleimdir, demeye hakkn yoktur.
......!_..L-.!..:!............!...
srrnca, insafsz nazarn ve dkn fikrin hakem olamaz. Bakasnn
mesleini butlan ile mahkm edemez.
kinci Dstur: Senin zerine haktr ki: Her sylediin hak olsun.
Fakat her hakk sylemee senin hakkn yoktur. Her dediin doru
olmal. Fakat her doruyu demek doru deildir. Zira senin gibi niyeti
hlis olmayan bir adam, nasihat bazan damara dokundurur, aks-l amel
yapar.
nc Dstur: Adavet etmek istersen, kalbindeki adavete
adavet et; onun ref'ine al. Hem en ziyade sana zarar veren nefs-i
emmarene ve heva-i nefsine adavet et, slahna al. O muzr nefsin
hatr iin, m'minlere adavet etme. Eer dmanlk etmek istersen;
kfirler, zndklar oktur; onlara adavet et. Evet naslki muhabbet sfat,
muhabbete lyktr; yle de adavet hasleti, her eyden evvel kendisi
adavete lyktr. Eer hasmn malub etmek istersen, fenalna kar
iyilikle mukabele et. nki eer fenalkla mukabele edersen, husumet
tezayd eder. Zahiren malub bile olsa, kalben kin balar, adaveti idame
eder. Eer iyilikle mukabele etsen, nedamet eder; sana dost olur.
...,...!.......:..,..:!......
hkmnce; m'minin e'ni, kerim olmaktr. Senin ikramnla sana
msahhar olur. Zahiren lem bile olsa, iman cihetinde kerimdir. Evet fena
bir adama "yisin iyisin" desen, iyilemesi ve iyi adama "Fenasn
fenasn" desen, fenalamas ok vukubulur. yle ise
.......-.!......
,.-... ....-..-.....-.



---sh:(M:266) -----
gibi desatir-i kudsiye-i Kur'aniyeye kulak ver, saadet ve selmet ondadr.
Drdnc Dstur: Ehl-i kin ve adavet hem nefsine, hem m'min
kardeine, hem rahmet-i lahiyeye zulmeder, tecavz eder. nki kin ve
adavet ile nefsini bir azab- elmde brakr. Hasmna gelen nimetlerden
azab ve korkusundan gelen elemi nefsine ektirir, nefsine zulmeder.
Eer adavet hasedden gelse, o btn btn azabdr. nki hased evvel
hsidi ezer, mahveder, yandrr. Mahsud hakknda zarar ya azdr veya
yoktur.
Hasedin aresi: Hsid adam, hased ettii eylerin akibetini
dnsn. T anlasn ki; rakibinde olan dnyev hsn ve kuvvet ve
mertebe ve servet; fnidir, muvakkattr. Faidesi az, zahmeti oktur. Eer
uhrev meziyetler ise, zten onlarda hased olamaz. Eer onlarda dahi
hased yapsa; ya kendisi riyakrdr, hiret maln dnyada mahvetmek
ister veyahut mahsudu riyakr zanneder, hakszlk eder, zulmeder.
Hem ona gelen musibetlerden memnun ve nimetlerden mahzun
olup kader ve rahmet-i lahiyeye, onun hakknda ettii iyiliklerden
ksyor. deta kaderi tenkid ve rahmete itiraz ediyor. Kaderi tenkid eden
ban rse vurur, krar. Rahmete itiraz eden, rahmetten mahrum kalr.
Acaba, bir gn adavete demeyen bir ey'e, bir sene kin ve
adavetle mukabele etmeyi hangi insaf kabul eder, bozulmam hangi
vicdana sar? Halbuki m'min kardeinden sana gelen bir fenal, btn
btn ona verip, onu mahkm edemezsin. nki evvel, kaderin onda bir
hissesi var. Onu karp o kader ve kaza hissesine kar rza ile mukabele
etmek gerektir. Sniyen, nefis ve eytann hissesini de ayrp, o adama
adavet deil, belki nefsine malub olduundan acmak ve nedamet
edeceini beklemek. Slisen, sen kendi nefsinde grmediin veya
grmek istemediin kusurunu gr; bir hisse de ona ver. Sonra bki kalan
kk bir hisseye kar en selmetli ve en abuk hasmn malub edecek
afv u safh ile ve ulvvcenablkla mukabele etsen, zulmden ve zarardan
kurtulursun. Yoksa sarho ve divane olan ve ieleri ve buz paralarn
elmas fiatyla alan cevherci bir Yahudi gibi, be paraya demeyen fni,
zil, muvakkat, ehemmiyetsiz umr-u dnyeviyeye; gya ebed dnyada
durup ebed beraber kalacak gibi edid bir hrs ile ve daim bir kin ile
mtemadiyen bir adavetle mukabele etmek, sga-i mbalaa ile bir
zalmiyettir veya bir sarholuktur ve bir nevi divaneliktir.
te hayat- ahsiyece bu derece muzr olan adavete ve fikr-i
intikama, -eer ahsn seversen- yol verme ki kalbine girsin. Eer
kalbine girmi ise, onun szn dinleme. Bak, hakikatbn olan Hfz-
iraz'yi dinle:
---sh:(M:267) -----
................
Yani: "Dnya yle bir meta' deil ki, bir nizaa desin." nki fni
ve geici olduundan kymetsizdir. Koca dnya byle ise, dnyann cz'
ileri ne kadar ehemmiyetsiz olduunu anlarsn!.. Hem demi:
...-..............
.................
Yani: "ki cihann rahat ve selmetini iki harf tefsir eder,
kazandrr: Dostlarna kar mrvvetkrane muaeret ve dmanlarna
sulhkrane muamele etmektir."
Eer dersen: "htiyar benim elimde deil; ftratmda adavet var.
Hem damarma dokundurmular, vazgeemiyorum."
Elcevab: S'-i hulk ve fena haslet eseri gsterilmezse ve gybet
gibi eylerle ve muktezasyla amel edilmezse; kusurunu da anlasa zarar
vermez. Madem ihtiyar senin elinde deil, vazgeemiyorsun. Senin
manev bir nedamet, gizli bir tvbe ve zmn bir istifar hkmnde olan
kusurunu bilmen ve o haslette haksz olduunu anlaman; onun errinden
seni kurtarr. Zten bu mektubun bu mebhasn yazdk, t bu manev
istifar temin etsin; hakszl hak bilmesin, hakl hasmn hakszlkla
tehir etmesin.
Cy- dikkat bir hdise: Bir zaman, bu garazkrane tarafgirlik
neticesi olarak grdm ki: Mtedeyyin bir ehl-i ilim, fikr-i siyassine
muhalif bir lim-i slihi, tekfir derecesinde tezyif etti. Ve kendi fikrinde
olan bir mnaf, hrmetkrane medhetti. te siyasetin bu fena
neticelerinden rktm, "Ez billahi mineeytani vessiyase" dedim, o
zamandan beri hayat- siyasiyeden ekildim.
BENC VECH: Hayat- itimaiyece, inad ve tarafgirlik, gayet
muzr olduunu beyan eder.









---sh:(M:268) -----
Eer denilse: Hadste .-....-denilmi. htilaf ise,
tarafgirlii iktiza ediyor. Hem tarafgirlik maraz; mazlum avam, zalim
havassn errinden kurtaryor. nki bir kasabann ve bir kyn havass
ittifak etseler, mazlum avam ezerler. Tarafgirlik olsa, mazlum bir tarafa
iltica eder, kendisini kurtarr. Hem tesadm- efkrdan ve tehalf-
uklden hakikat tamamyla tezahr eder.
Elcevab: Birinci suale deriz ki: Hadsteki ihtilaf ise, msbet
ihtilaftr. Yani: Herbiri kendi mesleinin tamir ve revacna sa'yeder.
Bakasnn tahrib ve ibtaline deil, belki tekmil ve slahna alr. Amma
menf ihtilaf ise ki: Garazkrane, adavetkrane birbirinin tahribine
almaktr; hadsin nazarnda merduddur. nki birbiriyle bouanlar,
msbet hareket edemezler.
kinci suale deriz ki: Tarafgirlik eer hak namna olsa, hakllara
melce' olabilir. Fakat imdiki gibi garazkrane, nefis hesabna olan
tarafgirlik, hakszlara melce'dir ki; onlara nokta-i istinad tekil eder.
nki garazkrane tarafgirlik eden bir adama eytan gelse, onun fikrine
yardm edip taraftarlk gsterse, o adam o eytana rahmet okuyacak. Eer
mukabil tarafa melek gibi bir adam gelse, ona h lanet okuyacak
derecede bir hakszlk gsterecek.
nc suale deriz ki: Hak namna, hakikat hesabna olan
tesadm- efkr ise; maksadda ve esasta ittifak ile beraber, vesailde
ihtilaf eder. Hakikatn her kesini izhar edip, hakka ve hakikata hizmet
eder. Fakat tarafgirane ve garazkrane, firavunlam nefs-i emmare
hesabna hodfruluk, hretperverane bir tarzdaki tesadm- efkrdan
barika-i hakikat deil, belki fitne ateleri kyor. nki maksadda ittifak
lzm gelirken, ylelerin efkrnn Kre-i Arz'da dahi nokta-i telakisi
bulunmaz. Hak namna olmad iin, nihayetsiz mfritane gider. Kabil-i
iltiyam olmayan inikaklara sebebiyet verir. Hl-i lem buna ahiddir.
Elhasl: .!,:-!.-.!..!.-!
olan desatir-i liye dstur-u harekt olmazsa nifak ve ikak meydan alr.
Evet .!,:-!.-.!demezse, o dsturlar nazara
almazsa, adalet etmek isterken zulmeder.
Cy- ibret bir hdise: Bir vakit, mam- Ali Radyallah Anh, bir



---sh:(M:269) -----
kfiri yere atm. Klncn ekip kesecei zaman, o kfir ona tkrm.
O kfiri brakm, kesmemi. O kfir, ona demi ki: "Neden beni
kesmedin?" Dedi: "Seni Allah iin kesecektim. Fakat bana tkrdn,
hiddete geldim. Nefsimin hissesi kart iin ihlasm zedelendi. Onun
iin seni kesmedim." O kfir ona dedi: "Beni abuk kesmen iin seni
hiddete getirmekti. Madem dininiz bu derece sfi ve hlistir, o din
haktr." dedi.
Hem medar- dikkat bir vaka: Bir zaman bir hkim, bir hrszn
elini kestii vakit eser-i hiddet gsterdii iin, ona dikkat eden dil miri
onu o vazifeden azletmi. nki eriat namna, kanun-u lah hesabna
kesse idi, nefsi ona acyacak idi. Ve kalbi hiddet etmeyip, fakat
merhamet de etmeyecek bir tarzda kesecekti. Demek nefsine o hkmden
bir hisse kard iin, adaletle i grmemitir.
Cy- teessf bir halet-i itimaiye ve kalb-i slm alatacak
mdhi bir maraz- hayat- itima:
"Haric dmanlarn zuhur ve tehacmnde dhil adavetleri
unutmak ve brakmak" olan bir maslahat- itimaiyeyi en bedevi
kavimler dahi takdir edip yaptklar halde, u cemaat- slmiyeye hizmet
dava edenlere ne olmu ki; birbiri arkasnda tehacm vaziyetini alan
hadsiz dmanlar varken, cz' adavetleri unutmayp, dmanlarn
hcumuna zemin hazr ediyorlar. u hal bir sukuttur, bir vahettir. Hayat-
itimaiye-i slmiyeye bir hyanettir.
Medar- ibret bir hikye: Bedevi airetlerinden Hasenan airetinin
birbirine dman iki kabilesi varm. Birbirinden belki elli adamdan fazla
ldrdkleri halde; Sipkan veya Hayderan aireti gibi bir kabile
karlarna kt vakit; o iki dman taife, eski adaveti unutup omuz
omuza verip, o haric aireti def'edinceye kadar, dhil adaveti hatrlarna
getirmezlerdi.
te ey m'minler! Ehl-i iman airetine kar tecavz vaziyetini
alm ne kadar airet hkmnde dmanlar olduunu bilir misiniz?
Birbiri iindeki daireler gibi yz daireden fazla vardr. Her birisine kar
tesand ederek, el-ele verip mdafaa vaziyeti almaya mecbur iken;
onlarn hcumunu teshil etmek, onlarn harm-i slma girmeleri iin
kaplar amak hkmnde olan garazkrane tarafgirlik ve adavetkrane
inad; hibir cihetle ehl-i imana yakr m? O dman daireler ehl-i
dalalet ve ilhaddan tut, t ehl-i kfrn lemine, t dnyann ehval ve
mesaibine kadar birbiri iinde size kar zararl bir vaziyet alan, birbiri
arkasnda size hiddet ve hrs ile bakan, belki yetmi nevi dmanlar


---sh:(M:270) -----
var. Btn bunlara kar kuvvetli silhn ve siperin ve kal'an: Uhuvvet-i
slmiyedir. Bu kal'a-i slmiyeyi, kk adavetlerle ve bahanelerle
sarsmak; ne kadar hilaf- vicdan ve ne kadar hilaf- maslahat- slmiye
olduunu bil, ayl!..
Ehads-i erifede gelmi ki: "hirzamann Sfyan ve Deccal gibi
nifak ve zndka bana geecek ehas- mdhie-i muzrralar, slm'n
ve beerin hrs ve ikakndan istifade ederek az bir kuvvetle nev'-i beeri
herc merc eder ve koca lem-i slm esaret altna alr.
Ey ehl-i iman! Zillet iinde esaret altna girmemek isterseniz,
aklnz banza alnz! htilafnzdan istifade eden zalimlere kar
..-.....!... kal'a-i kudsiyesi iine giriniz; tahassun ediniz.
Yoksa ne hayatnz muhafaza ve ne de hukukunuzu mdafaa
edebilirsiniz. Malmdur ki; iki kahraman birbiriyle bouurken; bir
ocuk, ikisini de debilir. Bir mizanda iki da birbirine kar
mvazenede bulunsa; bir kk ta, mvazenelerini bozup onlarla
oynayabilir; birini yukar, birini aa indirir. te ey ehl-i iman!
htiraslarnzdan ve husumetkrane tarafgirliklerinizden kuvvetiniz hie
iner, az bir kuvvetle ezilebilirsiniz. Hayat- itimaiyenizle alkanz varsa,
..-.-.:....!....!.....!...!
dstur-u liyeyi dstur-u hayat yapnz, sefalet-i dnyeviyeden ve
ekavet-i uhreviyeden kurtulunuz!..
ALTINCI VECH: Hayat- maneviye ve shhat- ubudiyet,
adavet ve inad ile sarslr. nki vasta-i halas ve vesile-i necat olan
"ihlas" zayi' olur. Zira tarafgir bir muannid, kendi a'mal-i hayriyesinde
hasmna tefevvuk ister. Hlisen livechillah amele pek de muvaffak
olamaz. Hem hkm ve muameltnda tarafgirini tercih eder, adalet
edemez. te ef'al ve a'mal-i hayriyenin esaslar olan "ihlas" ve "adalet"
husumet ve adavetle kaybolur. u Altnc Vecih ok uzundur. Fakat
kabiliyet-i makam ksa olduundan ksa kesiyoruz.
* * *







---sh:(M:271) -----

kinci Mebhas


..-.........!...!.._.!.
,..-!....!.. ,....... ..
Ey ehl-i iman! Sbkan, adavet ne kadar zararl olduunu anladn.
Hem anla ki; adavet kadar hayat- slmiyeye en mdhi bir maraz-
muzr dahi hrstr. Hrs, sebeb-i haybettir ve illet ve zillettir ve
mahrumiyet ve sefaleti getirir. Evet her milletten ziyade hrs ile dnyaya
saldran Yahudi Milletinin zillet ve sefaleti, bu hkme bir ahid-i kat'dr.
Evet hrs, zhayat leminde en geni bir daireden tut, t en cz' bir ferde
kadar s'-i tesirini gsterir. Tevekklvari taleb-i rzk ise, bilakis medar-
rahattr ve her yerde hsn- tesirini gsterir. te bir nevi zhayat ve rzka
muhta olan meyvedar aalar ve nebatlar, tevekklvari, kanaatkrane
yerlerinde durup hrs gstermediklerinden, rzklar onlara koup geliyor.
Hayvanlardan pek fazla evld besliyorlar. Hayvanat ise, hrs ile rzklar
peinde kotuklar iin, pek ok zahmet ve noksaniyet ile rzklarn elde
edebiliyorlar. Hem hayvanat dairesi iinde za'f u acz lisan- haliyle
tevekkl eden yavrularn meru' ve mkemmel ve latif rzklar hazine-i
rahmetten verilmesi; ve hrs ile rzklarna saldran canavarlarn gayr-
meru ve pek ok zahmet ile kazandklar nho rzklar gsteriyor ki:
Hrs, sebeb-i mahrumiyettir; tevekkl ve kanaat ise, vesile-i rahmettir.
Hem daire-i insaniye iinde her milletten ziyade hrs ile dnyaya
yapan ve ak ile hayat- dnyeviyeye balanan Yahudi Milleti pek ok
zahmet ile kazand, kendine faidesi az, yalnz hazinedarlk ettii gayr-
meru bir servet-i riba ile btn milletlerden yedikleri sille-i zillet
sefalet, katl ihanet gsteriyor ki: Hrs maden-i zillet ve hasarettir.






---sh:(M:272) -----
Hem hars bir insan, her vakit hasarete dtne dair o kadar
vakalar var ki,
...-..-..-!
darb- mesel hkmne gemi, umumun nazarnda bir hakikat- mme
olarak kabul edilmitir. Madem yledir; eer mal ok seversen, hrs ile
deil, belki kanaat ile mal taleb et, t ok gelsin.
Ehl-i kanaat ile ehl-i hrs, iki ahsa benzer ki; byk bir ztn
divanhanesine giriyorlar. Birisi kalbinden der: "Beni yalnz kabul etsin,
dardaki souktan kurtulsam bana kfidir. En aadaki iskemleyi de
bana verseler, ltuftur." kinci adam gya bir hakk varm gibi ve herkes
ona hrmet etmeye mecbur imi gibi marurane der ki: "Bana en yukar
iskemleyi vermeli." O hrs ile girer, gzn yukar mevkilere diker,
onlara gitmek ister. Fakat divanhane sahibi onu geri dndrp aa
oturtur. Ona teekkr lzmken, teekkre bedel kalbinden kzyor.
Teekkr deil, bilakis hane sahibini tenkid ediyor. Hane sahibi de ondan
istiskal ediyor. Birinci adam mtevaziane giriyor; en aadaki iskemleye
oturmak istiyor. Onun o kanaati, divanhane sahibinin houna gidiyor.
"Daha yukar iskemleye buyurun" der. O da gittike teekkratn
ziyadeletirir, memnuniyeti tezayd eder.
te dnya bir divanhane-i Rahman'dr. Zemin yz, bir sofra-y
rahmettir. Derecat- erzak ve meratib-i nimet dahi, iskemleler
hkmndedir.
Hem en cz' ilerde de herkes hrsn s'-i tesirini hissedebilir.
Mesel: ki dilenci bir ey istedikleri vakit, hrs ile ilhah eden
dilenciden istiskal edip vermemek; dier skin dilenciye merhamet edip
vermek, herkes kalbinde hisseder. Hem mesel: Gecede uykun kam,
sen yatmak istesen, lkayd kalsan uykun gelebilir. Eer hrs ile uyku
istesen: "Aman yataym, aman yataym" dersen, btn btn uykunu
karrsn. Hem mesel: Mhim bir netice iin birisini hrs ile beklersin;
"Aman gelmedi, aman gelmedi" deyip en nihayet hrs senin sabrn
tketip kalkar gidersin; bir dakika sonra o adam gelir; fakat beklediin o
mhim netice bozulur.
u hdisatn srr udur ki: Naslki bir ekmein vcudu, tarla,
harman, deirmen, frna terettb eder. yle de: Tertib-i eyada bir
teenni-i hikmet vardr. Hrs sebebiyle teenni ile hareket etmedii iin, o
tertibli eyadaki manev basamaklar mraat etmez; ya atlar der
veyahut bir basama noksan brakr; maksada kamaz.
te ey derd-i maietle sersem olmu ve hrs- dnya ile sarho
olmu
---sh:(M:273) -----
kardeler! Hrs bu kadar muzr ve belal bir ey olduu halde, nasl hrs
yolunda her zilleti irtikb ve haram hell demeyip her mal kabul ve
hayat- uhreviyeye lzm ok eyleri feda ediyorsunuz? Hatt erkn-
slmiyenin mhim bir rkn olan zekat, hrs yolunda terkediyorsunuz?
Halbuki zekat, her ahs iin sebeb-i bereket ve dfi-i beliyyattr. Zekat
vermeyenin herhalde elinden zekat kadar bir mal kacak; ya lzumsuz
yerlere verecektir, ya bir musibet gelip alacaktr.
Hakikatl bir r'ya-y hayaliyede, Birinci Harb-i Umum'nin
beinci senesinde, bir acib r'yada benden soruldu:
"Mslmanlara gelen bu alk, bu zayiat- mliye ve meakkat-
bedeniye nedendir?"
R'yada demitim:
"Cenab- Hak, bir ksm maldan onda bir(Haiye-1) veya bir ksm
maldan krkta bir(Haiye-2), kendi verdii malndan birisini bizden
istedi; t bize fukaralarn dualarn kazandrsn ve kin ve hasedlerini
men'etsin. Biz hrsmz iin tama'krlk edip vermedik. Cenab- Hak
mterakim zekatn, krkta otuz, onda sekizini ald. Hem her senede
yalnz bir ayda yetmi hikmetli bir alk bizden istedi. Biz nefsimize
acdk, muvakkat ve lezzetli bir al ekmedik. Cenab- Hak ceza
olarak yetmi cihetle belal bir nevi orucu be sene cebren bize tutturdu.
Hem yirmidrt saatte bir tek saati, ho ve ulv, nuran ve faideli bir nevi
talimat- Rabbaniyeyi bizden istedi. Biz tenbellik edip, o namaz ve
niyaz yerine getirmedik. O tek saati dier saatlere katarak zayi' ettik.
Cenab- Hak onun keffareti olarak, be sene talim ve talimat ve
koturmakla bize bir nevi namaz kldrd." demitim.
Sonra ayldm, dndm, anladm ki; o r'ya-y hayaliyede pek
mhim bir hakikat vardr. Yirmibeinci Sz'de, medeniyetle hkm-
Kur'an mvazene bahsinde isbat ve beyan edildii zere; beerin hayat-
itimasinde btn ahlkszln ve btn ihtilalatn mene'i iki kelimedir:
Birisi: "Ben tok olduktan sonra, bakas alktan lse bana ne?"
kincisi: "Sen al, ben yiyeyim."
Bu iki kelimeyi de idame eden, cereyan- riba ve terk-i zekattr.

(Haiye-1): Yani her sene taze verdii buday gibi mallardan onda bir.
(Haiye-2): Yani eskiden verdii krktan ki: Her senede galiben ve lakal ribh-i
ticar ve nesl-i hayvan cihetiyle o krktan taze olarak on aded verir.




---sh:(M:274) -----
Bu iki mdhi maraz- itimayi tedavi edecek tek are, zekatn bir
dstur-u umum suretinde icrasyla, vcub-u zekat ve hurmet-i ribadr.
Hem deil yalnz ehasta ve husus cemaatlerde, belki umum nev'-i
beerin saadet-i hayat iin en mhim bir rkn belki devam- hayat-
insaniye iin en mhim bir direk, zekattr. nki beerde, havas ve avam
iki tabaka var. Havastan avama merhamet ve ihsan ve avamdan havassa
kar hrmet ve itaat temin edecek, zekattr. Yoksa yukardan avamn
bana zulm ve tahakkm iner, avamdan zenginlere kar kin ve isyan
kar. ki tabaka-i beer daim bir mcadele-i maneviyede, bir kemeke-i
ihtilafta bulunur. Gele gele t Rusya'da olduu gibi, sa'y ve sermaye
mcadelesi suretinde boumaya balar.
Ey ehl-i kerem ve vicdan ve ey ehl-i sehavet ve ihsan!
hsanlar zekat namna olmazsa, zarar var. Bazan da faidesiz
gider. nki Allah namna vermediin iin, manen minnet ediyorsun;
bare fakiri minnet esareti altnda brakyorsun. Hem makbul olan
duasndan mahrum kalyorsun. Hem hakikaten Cenab- Hakk'n maln
ibadna vermek iin bir tevziat memuru olduun halde, kendini sahib-i
mal zannedip bir kfran- nimet ediyorsun. Eer zekat namna versen;
Cenab- Hak namna verdiin iin bir sevab kazanyorsun, bir kran-
nimet gsteriyorsun. O muhta adam dahi sana tabasbus etmee mecbur
olmad iin, izzet-i nefsi krlmaz ve duas senin hakknda makbul olur.
Evet zekat kadar, belki daha ziyade nafile ve ihsan, yahut sair suretlerde
verip riya ve hret gibi, minnet ve tezlil gibi zararlar kazanmak nerede?
Zekat namna o iyilikleri yapp, hem farz eda etmek, hem sevab, hem
ihlas, hem makbul bir duay kazanmak nerede?
,.:-!,..-!...............!,......-..
....!...!._.!..-........,....,..!
..........!....-.-.:....!....!.
..!.-!..!..-!....-..-.!...
* * *






---sh:(M:275) -----


Htime

Gybet hakkndadr

...-~....... ...
Yirmibeinci Sz'n Birinci u'lesinin Birinci uann Beinci
Noktasnn makam- zemm ve zecrin misallerinden olan birtek yetin,
mu'cizane alt tarzda gybetten tenfir etmesi; Kur'an'n nazarnda gybet
ne kadar eni' bir ey olduunu tamamyla gsterdiinden, baka beyana
ihtiya brakmam. Evet Kur'ann beyanndan sonra beyan olamaz,
ihtiya da yoktur.
te
.....-,-!..., .-.-.
yetinde alt derece zemmi, zemmeder. Gybetten alt mertebe iddetle
zecreder. u yet bilfiil gybet edenlere mteveccih olduu vakit, manas
gelecek tarzda oluyor. yle ki:
Malmdur: yetin bandaki hemze, sormak (y) manasndadr.
O sormak manas, su gibi yetin btn kelimelerine girer. Her kelimede
bir hkm- zmn var.
te birincisi, hemze ile der: y, sual ve cevab mahalli olan
aklnz yok mu ki, bu derece irkin bir ey'i anlamyor?
kincisi, .-.lafzyla der: y, sevmek ve nefret etmek
mahalli olan kalbiniz bozulmu mu ki, en menfur bir ii sever?








---sh:(M:276) -----
ncs, , .-kelimesiyle der: Cemaatten hayatn alan
hayat- itimaiye ve medeniyetiniz ne olmu ki, byle hayatnz
zehirleyen bir ameli kabul eder?
Drdncs, ,-!. ..kelmyla der: nsaniyetiniz ne
olmu ki, byle canavarcasna arkadanz di ile paralamay
yapyorsunuz?
Beincisi, .-kelimesiyle der: Hi rikkat-i cinsiyeniz, hi sla-i
rahminiz yok mu ki, byle ok cihetlerle kardeiniz olan bir mazlumun
ahs- manevsini insafszca diliyorsunuz? Ve hi aklnz yok mu ki,
kendi zanz kendi diinizle divane gibi sryorsunuz?
Altncs, ....kelmyla der: Vicdannz nerede? Ftratnz
bozulmu mu ki, en muhterem bir halde bir kardeinize kar, etini yemek
gibi en mstekreh bir ii yapyorsunuz?
Demek u yetin ifadesiyle ve kelimelerin ayr ayr delaletiyle:
Zemm ve gybet, aklen ve kalben ve insaniyeten ve vicdanen ve ftraten
ve milliyeten mezmumdur. te bak nasl u yet, cazkrane alt mertebe
zemmi zemmetmekle, i'cazkrane alt derece o crmden zecreder.
Gybet, ehl-i adavet ve hased ve inadn en ok istimal ettikleri
alak bir silhtr. zzet-i nefis sahibi, bu pis silha tenezzl edip istimal
etmez. Nasl mehur bir zt demi:
..!..........:..-........
Yani: "Dmanma gybetle ceza vermekten nefsimi yksek
tutuyorum ve tenezzl etmiyorum. nki gybet; zaf ve zelil ve
aalarn silhdr."
Gybet odur ki: Gybet edilen adam hazr olsa idi ve iitse idi,
kerahet edip darlacakt. Eer doru dese, zten gybettir. Eer yalan
dese; hem gybet, hem iftiradr. ki katl irkin bir gnahtr.








---sh:(M:277) -----
Gybet, mahsus birka maddede caiz olabilir:
Birisi: ekva suretinde bir vazifedar adama der, t yardm edip o
mnkeri, o kabahati ondan izale etsin ve hakkn ondan alsn.
Birisi de: Bir adam onunla terik-i mesa etmek ister. Senin ile
meveret eder. Sen de srf maslahat iin garazsz olarak, meveretin
hakkn eda etmek iin desen: "Onun ile terik-i mesa etme. nki zarar
greceksin."
Birisi de: Maksad, tahkir ve tehir deil; belki maksad, tarif ve
tanttrmak iin dese: "O topal ve serseri adam filan yere gitti."
Birisi de: O gybet edilen adam fsk- mtecahirdir. Yani
fenalktan sklmyor, belki iledii seyyiatla iftihar ediyor; zulm ile
telezzz ediyor, sklmayarak aikre bir surette iliyor.
te bu mahsus maddelerde garazsz ve srf hak ve maslahat iin
gybet caiz olabilir. Yoksa gybet, nasl ate odunu yer bitirir; gybet dahi
a'mal-i slihay yer bitirir.
Eer gybet etti veyahut isteyerek dinledi; o vakit
.......!...!...,..!demeli, sonra gybet edilen adama ne
vakit rast gelse, "Beni hell et" demeli.
..!...!
Said Nurs
* * *














---sh:(M:278) -----

Yirminc Mektub

...-~....... ..-.....
....-.....-.,:.....!
:......:.......
Aziz, gayretli, cidd, hakikatl, hlis, dirayetli kardeim!
Bizim gibi hakikat ve hiret kardelerin, ihtilaf- zaman ve mekn
sohbetlerine ve nsiyetlerine bir mani' tekil etmez. Biri arkta, biri
garbda, biri mazide, biri mstakbelde, biri dnyada, biri hirette olsa da
beraber saylabilirler ve sohbet edebilirler. Hususan birtek maksad iin
bir tek vazifede bulunanlar, birbirinin ayn hkmndedirler. Sizi her
sabah yanmda tasavvur edip, kazancmn bir ksmn, bir slsn (Allah
kabul etsin) size veriyorum. Duada, Abdlmecid ve Abdurrahman ile
berabersiniz. nallah her vakit hissenizi alrsnz. Sizin dnyaca baz
mkiltnz, senin hesabna beni bir para mteessir etti. Fakat madem
dnya bki deil ve musibetlerinde bir nevi hayr vardr; senin bedeline
"Yahu bu da geer" kalbime geldi.
..-.......
dndm, ....!.. okudum, .-.!....!..
dedim. Senin yerine teselli buldum. Cenab- Hak bir abdini severse,
dnyay ona kstrr, irkin gsterir. nallah sen de o sevgililerin
snfndansn. "Szler"in nerine manilerin



---sh:(M:279) -----
oalmas sizi mteessir etmesin. nallah nerettiin miktar bir rahmete
mazhar olduu zaman, pek bereketli bir surette o nurlu ekirdekler,
kesretli iekler aacaklar.
Baz sualler soruyorsunuz. Aziz kardeim, yazlan galib Szler ve
Mektublar; ihtiyarsz, def' ve n bir surette kalbe geliyordu, gzel
oluyordu. Eer ihtiyar ile Eski Said gibi kuvve-i ilmiye ile dnp
cevab versem; snk der, noksan olur. Bir miktardr ki; tulat- kalbiye
tevakkuf etmi, hfza kams krlm, fakat cevabsz kalmamak iin
gayet muhtasar birer cevab yazacaz:
Birinci Sualiniz: M'minin m'mine en iyi duas nasl olmaldr?
Elcevab: Esbab- kabul dairesinde olmal. nki baz erait
dhilinde dua makbul olur. erait-i kabuln itima nisbetinde
makbuliyeti ziyadeleir. Ezcmle: Dua edilecei vakit, istifar ile manev
temizlenmeli, sonra makbul bir dua olan salavat- erifeyi efaat gibi
zikretmeli ve hirde yine salavat getirmeli. nki iki makbul duann
ortasnda bir dua makbul olur. Hem ..-!..Lyani "gyaben ona dua
etmek"; hem hadste ve Kur'anda gelen me'sur dualarla dua etmek.
Mesel:
..-......!...!!.!..-!...-!.....,..!
..!........-..-....-....!....
gibi cmi' dualarla dua etmek; hem huls ve huu' ve huzur-u kalb ile dua
etmek; hem namazn sonunda, bilhassa sabah namazndan sonra; hem
mevki'-i mbarekede, hususan mescidlerde; hem Cum'ada, hususan
saat- icabede; hem uhur-u selsede, hususan leyali-i mehurede; hem
ramazanda, hususan leyle-i kadirde dua etmek kabule karin olmas
rahmet-i lahiyeden kaviyyen me'muldr. O makbul duann ya aynen
dnyada eseri grnr veyahut dua olunann hiretine ve hayat-
ebediyesi cihetinde makbul olur. Demek ayn maksad yerine gelmezse,
dua kabul olmad denilmez; belki daha iyi bir surette kabul edilmi
denilir.
kinci Sualiniz: Sahabe-i Kiram Hazeratna Radyallah Anh
denildiine binaen, bakalara da bu manada sylemek muvafk mdr?
Elcevab: Evet denilir. nki Resul-i Ekrem'in bir iar olan
Aleyhissalt



---sh:(M:280) -----
Vesselm kelm gibi Radyallah Anh terkibi, Sahabeye mahsus bir iar
deil, belki Sahabe gibi veraset-i nbvvet denilen velayet-i kbrada
bulunan ve makam- rzaya yetien Eimme-i Erbaa, ah- Geylan, mam-
Rabban, mam- Gazal gibi ztlara denilmeli. Fakat rf- lemada
Sahabeye, Radyallah Anh; Tbin ve Tebe-i Tbine, Rahimehullah;
onlardan sonrakilere, Gaferehullah; ve Evliyaya, Kuddise Srruhu denilir.
nc Sualiniz: Bata mtehidn-i izam imamlar m efdal,
yoksa hak tarkatlarn ahlar, aktablar m efdaldir?
Elcevab: Umum mtehidn deil; belki Ebu Hanife, Mlik,
afi, Ahmed bn-i Hanbel; ahlarn, aktablarn fevkndedirler. Fakat
husus faziletlerde ah- Geylan gibi baz hrika kutublar, bir cihette
daha parlak makama sahibdirler. Fakat kll fazilet imamlarndr. Hem
tarkat ahlarnn bir ksm, mtehidlerdendir; onun iin umum
mtehidn, aktabdan daha efdaldir denilmez. Fakat Eimme-i Erbaa,
Sahabeden ve Mehdi'den sonra en efdallerdir denilir.
Drdnc Sualiniz: ....!.. de hikmet ve gaye
nedir?
Elcevab: Cenab- Hak, Hakm ismi muktezas olarak, vcud-u
eyada bir merdivenin basamaklar gibi bir tertib vaz'etmi. Sabrsz
adam teenni ile hareket etmedii iin, basamaklar ya atlar der veya
noksan brakr; maksud damna kamaz. Onun iin hrs mahrumiyete
sebebdir. Sabr ise mkiltn anahtardr ki,
~..!~.......!....-..-..-!
durub-u emsal hkmne gemitir. Demek Cenab- Hakk'n inayet ve
tevfiki, sabrl adamlarla beraberdir. nki sabr tr:
Biri: Masiyetten kendini ekip sabretmektir. u sabr takvadr,
....!..
srrna mazhar eder.
kincisi: Musibetlere kar sabrdr ki, tevekkl ve teslimdir.
....!.-. .....!.-.
erefine mazhar ediyor.




---sh:(M:281) -----
Ve sabrszlk ise Allah'tan ikayeti tazammun eder. Ve ef'alini tenkid ve
rahmetini ittiham ve hikmetini beenmemek kar. Evet musibetin
darbesine kar ekva suretiyle elbette ciz ve zaf insan alar; fakat
ekva ona olmal, ondan olmamal. Hazret-i Yakub Aleyhisselm'n
!..-...:...
demesi gibi olmal. Yani: Musibeti Allah'a ekva etmeli, yoksa Allah'
insanlara ekva eder gibi, "Eyvah! Of!" deyip, "Ben ne ettim ki, bu
bama geldi" diyerek, ciz insanlarn rikkatini tahrik etmek zarardr,
manaszdr.
nc Sabr: badet zerine sabrdr ki, u sabr onu makam-
mahbubiyete kadar karyor. En byk makam olan ubudiyet-i kmile
canibine sevkediyor.
Beinci Sualiniz: Sinn-i mkellefiyet onbe sene kabul ediliyor.
Hazret-i Peygamber Aleyhissalt Vesselm, nbvvetten evvel nasl
ibadet ederdi?
Elcevab: Hazret-i brahim Aleyhisselm'n, Arabistanda ok
perdeler altnda cereyan eden bkiye-i dini ile; fakat farziyet ve
mecburiyet suretiyle deil, belki ihtiyaryla ve mendubiyet suretiyle
ibadet ederdi. u hakikat uzundur, imdilik ksa kalsn.
Altnc Sualiniz: Sinn-i kemal itibar olunan krk yanda
nbvvetin gelmesi ve mr- saadetlerinin altm olmasndaki hikmet
nedir?
Elcevab: Hikmetleri oktur. Birisi udur ki: Nbvvet, gayet ar
ve byk bir mkellefiyettir. Melekt- akliye ve istidadat- kalbiyenin
inkiaf ve tekemml ile o ar mkellefiyet tahamml edilir. O
tekemmln zaman ise krk yadr. Hem hevesat- nefsaniyenin
heyecanl zaman ve hararet-i gariziyenin galeyanl hengm ve ihtirasat-
dnyeviyenin feveranl vakti olan genlik ve ebabiyet ise, srf lah ve
uhrev ve kuds olan vezaif-i nbvvete muvafk dmyor. Krktan
evvel ne kadar cidd ve hlis bir adam olsa da, hretperestlerin
hatrlarna belki dnyann an erefi iin alr vehmi gelir. Onlarn
ittihamndan abuk kurtulamaz. Fakat krktan sonra, madem kabir
tarafna nzul balyor ve dnyadan ziyade hiret ona grnyor. Harekt
ve a'mal-i uhreviyesinde abuk o ittihamdan kurtulur ve muvaffak olur.
nsanlar da s'-i zandan kurtulur, hals olur.
Amma mr- saadetinin altm olmas ise, ok hikmetlerinden
birisi udur ki: er'an ehl-i iman, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'
gayet derecede sevmek ve hrmet etmek ve hi bir ey'inden nefret
---sh:(M:282) -----
etmemek ve her halini gzel grmekle mkellef olduundan; altmtan
sonraki meakkatli ve musibetli olan ihtiyarlk zamannda, Habib-i
Ekremini brakmyor; belki imam olduu mmetin mr- galibi olan
altmte mele-i a'lya gnderiyor, yanna alyor; her cihette imam
olduunu gsteriyor.
Yedinci Sualiniz:
,:..:.:.,:!....,:!..:.:.,:....-
hads midir; bundan murad nedir?
Elcevab: Hads olarak iitmiim. Murad da udur ki: "En hayrl
gen odur ki; ihtiyar gibi lm dnp hiretine alarak, genlik
hevesatna esir olmayp gaflette boulmayandr. Ve ihtiyarlarnzn en
kts odur ki; gaflette ve hevesatta genlere benzemek ister;
ocukasna hevesat- nefsaniyeye tbi olur."
Senin levhanda grdn ikinci parann sahih sureti udur ki;
ben bamn stnde onu bir levha-i hikmet olarak ta'lik etmiim. Her
sabah ve akam ona bakarm, dersimi alrm:
Dost istersen Allah yeter. Evet o dost ise, herey dosttur.
Yrn istersen Kur'an yeter. Evet ondaki enbiya ve melaike ile
hayalen grr ve vukuatlarn seyredip nsiyet eder.
Mal istersen kanaat yeter. Evet kanaat eden, iktisad eder; iktisad
eden, bereket bulur.
Dman istersen nefis yeter. Evet kendini beenen, belay bulur
zahmete der; kendini beenmeyen, safay bulur, rahmete gider.
Nasihat istersen lm yeter. Evet lm dnen, hubb-u
dnyadan kurtulur ve hiretine cidd alr.
Yedinci mes'elenize bir sekizinciyi ben ilve ediyorum. yle ki:
Bir iki gn evvel bir hfz, Sure-i Yusuf'tan bir ar, t
.-!..!...-!........
e kadar okudu. Birden n bir surette bir nkte kalbe geldi: Kur'ana ve
imana ait herey kymetlidir, zahiren ne kadar kk olursa olsun
kymete byktr. Evet saadet-i ebediyeye yardm eden kk deildir.
yle ise, "u kk bir nktedir, u izaha ve ehemmiyete demez"
denilmez. Elbette u eit




---sh:(M:283) -----
mesailde en birinci talebe ve muhatab olan ve nket-i Kur'aniyeyi takdir
eden brahim Hulusi, o nkteyi iitmek ister. yle ise dinle:
En gzel bir kssann gzel bir nktesidir. Ahsen-l kasas olan
Kssa-i Yusuf Aleyhisselm htimesini haber veren
.-!..!...-!........
yetinin, ulv ve latif ve mjdeli ve i'cazkrane bir nktesi udur ki: Sair
ferahl ve saadetli kssalarn hirindeki zeval ve firak haberlerinin aclar
ve elemi, kssadan alnan hayal lezzeti aclatryor, kryor. Bahusus
kemal-i ferah ve saadet iinde bulunduunu ihbar ettii hengmda,
mevtini ve firakn haber vermek daha elmdir; dinleyenlere "Eyvah!"
dedirtir. Halbuki u yet, Kssa-i Yusuf'un (A.S.) en parlak ksm ki;
Aziz-i Msr olmas, peder ve vlidesiyle grmesi, kardeleriyle seviip
tanmas olan, dnyada en byk saadetli ve ferahl bir hengmda,
Hazret-i Yusuf'un mevtini yle bir surette haber veriyor ve diyor ki: u
ferahl ve saadetli vaziyetten daha saadetli, daha parlak bir vaziyete
mazhar olmak iin, Hazret-i Yusuf kendisi Cenab- Hak'tan vefatn istedi
ve vefat etti; o saadete mazhar oldu. Demek o dnyev lezzetli saadetten
daha cazibedar bir saadet ve ferahl bir vaziyet kabrin arkasnda vardr ki;
Hazret-i Yusuf Aleyhisselm gibi hakikat-bn bir zt, o gayet lezzetli
dnyev vaziyet iinde gayet ac olan mevti istedi, t teki saadete
mazhar olsun.
te Kur'an- Hakm'in u belgatna bak ki, Kssa-i Yusuf'un
htimesini ne suretle haber verdi. O haberde dinleyenlere elem ve teessf
deil, belki bir mjde ve bir srur ilve ediyor. Hem irad ediyor ki:
Kabrin arkas iin alnz, hakik saadet ve lezzet ondadr. Hem Hazret-
i Yusuf'un l sddkyetini gsteriyor ve diyor: Dnyann en parlak ve en
srurlu haleti dahi ona gaflet vermiyor, onu meftun etmiyor, yine hireti
istiyor.
..!...!
Said Nurs







---sh:(M:284) -----
Yirmidrdnc
Mektub

......,:-. ...:....-..
Sual: Eazm- Esma-i lahiyeden olan Rahm ve Hakm ve
Vedud'un iktiza ettikleri efkatperverane terbiye ve maslahatkrane tedbir
ve muhabbetdarane taltif, nasl ve ne suretle, mdhi ve muvahhi olan
mevt ve adem ile, zeval ve firak ile, musibet ve meakkat ile tevfik
edilebilir? Haydi insan saadet-i ebediyeye gittii iin, mevt yolunda
getiini ho grelim; fakat bu nazik ve nazenin ve zhayat olan ecar ve
nebatat enva'lar ve iekleri ve vcuda lyk ve hayata k ve bekaya
mtak olan hayvanat taifelerini, mtemadiyen hibirini brakmayarak
ifnalarnda ve gayet sr'atle onlara gz atrmayarak i'damlarnda ve
onlara nefes aldrmayarak meakkatle altrmalarnda ve hibirini
rahatta brakmayarak musibetlerle tayirlerinde ve hibirini mstesna
etmeyerek ldrmelerinde ve hibiri durmayarak zevallerinde ve hibiri
memnun olmayarak firaklarnda hangi efkat ve merhamet var, hangi
hikmet ve maslahat bulunur, hangi ltuf ve merhamet yerleebilir?
Elcevab: D ve muktezyi gsteren be remiz ile ve gayeleri ve
faideleri gsteren be iaretle u suali halleden ok geni ve ok derin ve
ok yksek olan hakikat- uzmaya uzaktan uzaa baktrmaa alacaz.
BRNC MAKAM: Be remizdir.
Birinci Remiz: Yirmialtnc Sz'n htimelerinde denildii gibi;
naslki bir mahir san'atkr kymetdar bir elbiseyi murassa' ve mnakka
surette yapmak iin, bir miskin adam lyk olduu bir crete mukabil
model yaparak kendi san'at ve meharetini gstermek iin; o elbiseyi o
miskin adam stnde bier, keser, ksaltr, uzatr; o adam da oturtur,
kaldrr, muhtelif vaziyetler verir. u miskin adamn hi bir hakk var
mdr ki, o san'atkra desin: "Beni gzelletiren bu elbiseye neden iliip
tebdil ve tayir ediyorsun ve beni kaldrp oturtup, meakkatle benim
istirahatm bozuyorsun?"


---sh:(M:285) -----
Aynen yle de: Sni'-i Zlcelal herbir nevi mevcudatn mahiyetini
birer model ittihaz ederek ve nuku-u esmasyla kemalt- san'atn
gstermek iin; herbir ey'e hususan zhayata, duygularla murassa' bir
vcud libasn giydirerek, stnde kalem-i kaza ve kaderle naklar
yapar; cilve-i esmasn gsterir. Herbir mevcuda dahi, ona lyk bir
tarzda bir cret olarak; bir kemal bir lezzet, bir feyz veriyor.
..:...:..........!.!..
srrna mazhar olan o Sni'-i Zlcelal'e kar hibir ey'in hakk var mdr
ki, desin: "Bana zahmet veriyorsun. Benim istirahatm bozuyorsun."
H! Evet mevcudatn hibir cihette Vcib-l Vcud'a kar haklar
yoktur ve hak dava edemezler; belki haklar, daima kr ve hamd ile,
verdii vcud mertebelerinin hakkn eda etmektir. nki verilen btn
vcud mertebeleri vukuattr, birer illet ister. Fakat verilmeyen mertebeler
imknattr. mknat ise ademdir, hem nihayetsizdir. Ademler ise, illet
istemezler. Nihayetsize illet olamaz. Mesel madenler diyemezler: "Niin
nebat olmadk?" ekva edemezler; belki vcud-u madenye mazhar
olduklar iin haklar Ftrna krandr. Nebatat niin hayvan olmadm
deyip ekva edemez, belki vcud ile beraber hayata mazhar olduu iin
hakk krandr. Hayvan ise niin insan olmadm diye ikayet edemez,
belki hayat ve vcud ile beraber kymetdar bir ruh cevheri ona verildii
iin, onun stndeki hakk, krandr. Ve hkeza kyas et.
Ey insan- mtek! Sen madum kalmadn, vcud nimetini giydin,
hayat tattn, camid kalmadn, hayvan olmadn, slmiyet nimetini bul-
dun, dalalette kalmadn, shhat ve selmet nimetini grdn ve hkeza...
Ey nankr! Daha sen nerede hak kazanyorsun ki, Cenab-
Hakk'n sana verdii mahz- nimet olan vcud mertebelerine mukabil
kretmeyerek imknat ve ademiyat nev'inde ve senin eline gemedii ve
sen lyk olmadn yksek nimetlerin sana verilmediinden btl bir
hrsla Cenab- Hak'tan ekva ediyorsun ve kfran- nimet ediyorsun?
Acaba bir adam; minare bana kmak gibi l derecatl bir mertebeye
ksn, byk makam bulsun, her basamakta byk bir nimet grsn; o
nimetleri verene kretmesin ve desin: "Niin o minareden daha
ykseine kamadm" diye ekva ederek alayp szlasn. Ne kadar
hakszlk eder ve ne kadar kfran- nimete der, ne kadar byk
divanelik eder, divaneler dahi anlar.
Ey kanaatsz hrsl ve iktisadsz israfl ve haksz ekval gafil
insan! Kat'iyyen bil ki: Kanaat, ticaretli bir krandr; hrs, hasaretli bir
kfrandr.
---sh:(M:286) -----
Ve iktisad, nimete gzel ve menfaatli bir ihtiramdr. sraf ise, nimete
irkin ve zararl bir istihfaftr. Eer akln varsa, kanaata al ve rzaya
al. Tahamml etmezsen "Ya Sabr" de ve sabr iste; hakkna raz ol,
teekki etme. Kimden kime ekva ettiini bil, sus. Her halde ekva etmek
istersen; nefsini Cenab- Hakk'a ekva et, nki kusur ondadr.
kinci Remiz: Onsekizinci Mektub'un hirki mes'elesinin
hirinde denildii gibi, Hlk- Zlcelal hayret-nma, dehet-engiz bir
surette bir faaliyet-i rububiyetiyle, mevcudat mtemadiyen tebdil ve
tecdid ettiinin bir hikmeti budur: Naslki mahlukatta faaliyet ve hareket;
bir itiha, bir itiyak, bir lezzetten, bir muhabbetten ileri geliyor. Hatt
denilebilir ki; herbir faaliyette bir lezzet nev'i vardr; belki herbir faaliyet,
bir eit lezzettir. Ve lezzet dahi, bir kemale mteveccihtir; belki bir nevi
kemaldir. Madem faaliyet bir kemal, bir lezzet, bir cemale iaret eder. Ve
madem Kemal-i Mutlak ve Kmil-i Zlcelal olan Vcib-l Vcud, zt ve
sft ve ef'alinde, btn enva'- kemalta cmi'dir; elbette o Zt- Vcib-l
Vcud'un vcub-u vcuduna ve kudsiyetine lyk bir tarzda ve istina-i
ztsine ve gna-i mutlakna muvafk bir surette ve kemal-i mutlakna ve
tenezzh- ztsine mnasib bir ekilde; hadsiz bir efkat-i mukaddese ve
nihayetsiz bir muhabbet-i mnezzehesi vardr. Elbette o efkat-i
mukaddeseden ve o muhabbet-i mnezzeheden gelen hadsiz bir evk-i
mukaddes vardr. Ve o evk-i mukaddesten gelen hadsiz bir srur-u
mukaddes vardr. Ve o srur-u mukaddesten gelen, tabiri caiz ise, hadsiz
bir lezzet-i mukaddese vardr. Ve elbette o lezzet-i mukaddese ile
beraber; hadsiz onun merhameti cihetiyle faaliyet-i kudreti iinde,
mahlukatnn istidadlar kuvveden fiile kmasndan ve tekemml
etmesinden ne'et eden, o mahlukatn memnuniyetlerinden ve
kemallerinden gelen Zt- Rahman ve Rahm'e ait, tabiri caiz ise, hadsiz
memnuniyet-i mukaddese ve hadsiz iftihar- mukaddes vardr ki; hadsiz
bir surette, hadsiz bir faaliyeti iktiza ediyor. Ve o hadsiz faaliyet dahi,
hadsiz bir tebdil ve tayir ve tahvil ve tahribi dahi iktiza ediyor. Ve o
hadsiz tayir ve tebdil dahi; mevt ve ademi, zeval ve firak iktiza ediyor.
Bir zaman, hikmet-i beeriyenin masnuatn gayelerine dair
gsterdii faideler nazarmda ok ehemmiyetsiz grnd. Ve ondan
bildim ki, o hikmet abesiyete gider. Onun iin feylesoflarn ileri
gidenleri, ya tabiat dalaletine der veya Sofesta olur veya ihtiyar ve
ilm-i Sni'i inkr eder veya Hlk'a "mcib-i bizzt" der.
te o zaman rahmet-i lahiye, Hakm ismini imdadma gnderdi;
bana da masnuatn byk gayelerini gsterdi. Yani herbir masnu' yle

bir mektub-u Rabbandir ki, umum zuur onu mtalaa eder. u gaye bir
sene bana kfi geldi. Sonra san'attaki hrikalar inkiaf etti, o gaye kfi
gelmemeye balad. Daha ok byk dier bir gaye gsterildi. Yani:
Herbir masnu'un en mhim gayeleri Sniine bakar; onun kemalt-
san'atn ve nuku-u esmasn ve murassaat- hikmetini ve hedaya-y
rahmetini, onun nazarna arzetmek ve cemal ve kemaline bir yine
olmaktr, bildim. u gaye hayli zaman bana kfi geldi. Sonra san'at ve
icad- eyadaki hayret-engiz faaliyet iinde, gayet derecede sr'atli tayir
ve tebdildeki mu'cizat- kudret ve uunat- rububiyet grnd. O vakit bu
gaye dahi kfi gelmemeye balad. Belki u gaye kadar byk bir
muktezi ve d dahi lzmdr bildim. te o vakit, u kinci Remiz'deki
mukteziler ve gelecek iaretlerdeki gayeler gsterildi. Ve yaknen bana
bildirildi ki: "Kinattaki kudretin faaliyeti ve seyr seyelan- eya o
kadar manidardr ki; o faaliyet ile Sni'-i Hakm, enva'- kinat
konuturuyor." Gya gklerin ve zeminin mteharrik mevcudlar ve
hareketleri, onlarn o konumalarndaki kelimelerdir ve taharrk ise bir
tekellmdr. Demek faaliyetten gelen harekt ve zeval, bir tekellmat-
tesbihiyedir. Ve kinattaki faaliyet dahi kinatn ve enva'nn sessizce bir
konumas ve konuturmasdr.
nc Remiz: Eya zeval ve ademe gitmiyor, belki daire-i
kudretten daire-i ilme geiyor; lem-i ehadetten, lem-i gayba gidiyor;
lem-i tegayyr ve fenadan, lem-i nura, bekaya mteveccih oluyor.
Hakikat nokta-i nazarnda eyadaki cemal ve kemal; esma-i lahiyeye
aittir ve onlarn nuku ve cilveleridir. Madem o esma bkidirler ve
cilveleri daimdir; elbette naklar teceddd eder, tazelenir, gzelleir.
Ademe ve fenaya gitmiyor; belki yalnz itibar taayynleri deiir ve
medar- hsn cemal ve mazhar- feyz kemal olan hakikatlar ve
mahiyetleri ve hviyet-i misaliyeleri bkidirler. Zruh olmayanlar,
dorudan doruya onlardaki hsn cemal esma-i lahiyeye aittir, eref
onlaradr, medih onlarn hesabna geer, gzellik onlarndr, muhabbet
onlara gider, o yinelerin deimesiyle onlara bir zarar ras etmez. Eer
zruh ise, zevil-uklden deilse, onlarn zeval ve firak, bir adem ve fena
deil; belki vcud-u cismanden ve vazife-i hayatn dadaasndan
kurtulup, kazandklar vazifenin semerelerini bki olan ervahlarna
devrederek; onlarn o ervah- bkiyeleri dahi birer esma-i lahiyeye
istinad ederek devam eder, belki kendine lyk bir saadete gider. Eer o
zruhlar zevil-uklden ise; zten saadet-i ebediyeye ve madd ve manev
kemalta medar olan lem-i bekaya ve o Sni'-i Hakm'in dnyadan daha
gzel, daha nurani olan lem-i berzah, lem-i misal, lem-i ervah gibi
dier menzillerine, baka memleketlerine bir seyr seferdir; bir mevt
adem ve zeval firak deil, belki kemalta kavumaktr.

---sh:(M:287) -----
---sh:(M:288) -----
Elhasl: Madem Sni'-i Zlcelal vardr ve bkidir ve sft ve
esmas daim ve sermeddirler; elbette o esmann cilveleri ve naklar,
bir manev beka iinde teceddd eder; tahrib ve fena, i'dam ve zeval
deildirler. Malmdur ki insan insaniyet cihetiyle ekser mevcudatla
alkadardr. Onlarn saadetleriyle mtelezziz ve helketleriyle
mteellimdir. Hususan zhayat ile ve bilhassa nev'-i beerle ve bilhassa
sevdii ve istihsan ettii ehl-i kemalin lmyla daha ziyade mteellim ve
saadetleriyle daha ziyade mes'ud olur. Hatt efkatli bir vlide gibi, kendi
saadetini ve rahatn, onlarn saadeti iin feda eder. te her m'min
derecesine gre, nur-u Kur'an ve srr- iman ile, btn mevcudatn
saadetleriyle ve bekalaryla ve hilikten kurtulmalaryla ve kymetdar
mektubat- Rabbaniye olmalaryla mes'ud olabilir ve dnya kadar bir nur
kazanabilir. Herkes derecesine gre bu nurdan istifade eder. Eer ehl-i
dalalet ise; kendi elemiyle beraber, btn mevcudatn helketiyle ve
fenasyla ve zahir i'damlaryla, zruh ise lmlaryla mteellim olur.
Yani onun kfr, onun dnyasna adem doldurur, onun bana boaltr;
daha Cehennem'e gitmeden Cehennem'e gider.
Drdnc Remiz: ok yerlerde dediimiz gibi, bir padiahn
sultan, halife, hkim, kumandan gibi muhtelif nvanlar ve sfatlardan
ne'et eden muhtelif ayr ayr devair-i tekilt olduu gibi; Cenab-
Hakk'n esma-i hsnasnn hadd hesaba gelmez trl trl tecelliyat
vardr. Mahlukatn tenevv'leri ve ihtilaflar, o tecelliyatn
tenevv'lerinden ileri geliyor. te her kemal ve cemal sahibi, ftraten
cemal ve kemalini grmek ve gstermek istemesi srrnca; o muhtelif
esma dahi, daim ve sermed olduklar iin, daim bir surette Zt- Akdes
hesabna tezahr isterler; yani naklarn grmek isterler; yani kendi
naklarnn yinelerinde cilve-i cemallerini ve in'ikas- kemallerini
grmek ve gstermek isterler; yani kinat kitab- kebirini ve mevcudatn
muhtelif mektubatn nen fe-nen tazelendirmek; yani yeniden yeniye
manidar yazmak; yani bir tek sahifede ayr ayr binler mektubat yazmak
ve herbir mektubu, Zt- Mukaddes ve Msemma-y Akdes'in nazar-
uhuduna izhar etmekle beraber; btn zuurun nazar- mtalaasna
gstermek ve okutturmak iktiza ederler. Bu hakikata iaret eden u
hakikatl iire bak:
Kitab- lemin yapraklar, enva'- nma'dud
Huruf ile kelimat dahi, efrad- nmahdud
Yazlm destgh- Levh-i Mahfuz-i hakikatta
Mcessem lafz- manidardr, lemde her mevcud.
.....!....!.........:!.L....
---sh:(M:289) -----
Beinci Remiz: ki nktedir.
Birinci Nkte: Madem Cenab- Hak var, herey var. Madem
Cenab- Vcib-l Vcud'a intisab var, herey iin btn eya var. nki
Vcib-l Vcud'a nisbetle herbir mevcud, btn mevcudata, vahdet
srryla bir irtibat peyda eder. Demek Vcib-l Vcud'a intisabn bilen
veya intisab bilinen herbir mevcud, srr- vahdetle, Vcib-l Vcud'a
mensub btn mevcudatla mnasebetdar olur. Demek herbir ey, o
intisab noktasnda hadsiz envr- vcuda mazhar olabilir. Firaklar,
zevaller, o noktada yoktur. Bir n- seyyale yaamak, hadsiz envr-
vcuda medardr. Eer o intisab olmazsa ve bilinmezse, hadsiz firaklara
ve zevallere ve ademlere mazhar olur. nki o halde alkadar olabilecei
herbir mevcuda kar bir firak ve bir iftirak ve bir zevali vardr. Demek
kendi ahs vcuduna, hadsiz ademler ve firaklar yklenir. Bir milyon
sene vcudda kalsa da (intisabsz); evvelki noktasndaki o intisabdaki bir
an yaamak kadar olamaz. Onun iin ehl-i hakikat demiler ki: "Bir n-
seyyale vcud-u mnevver, milyon sene bir vcud-u ebtere mreccahtr."
Yani: "Vcud-u Vcib'e nisbet ile bir an vcud, nisbetsiz milyon sene bir
vcuda mreccahtr." Hem bu sr iindir ki, ehl-i tahkik demiler:
"Envr- vcud ise Vcib-l Vcud'u tanmakladr." Yani: "O halde
kinat, envr- vcud iinde olarak melaike ve ruhaniyat ve zuurlar ile
dolu grnr. Eer onsuz olsa adem zulmatlar, firak ve zeval elemleri
herbir mevcudu ihata eder. Dnya, o adamn nazarnda bo ve hl bir
vahetgh suretinde grnr." Evet naslki bir aa meyvelerinin
herbirisi, aacn bandaki btn meyvelere kar birer nisbeti var ve o
nisbetle birer kardei, arkada mevcud olduundan, onlarn adedince
rz vcudlar vardr. Ne vakit o meyve aacn bandan kesilse, herbir
meyveye kar bir firak ve zeval hasl olur. Herbir meyve onun iin
madum hkmndedir. Haric bir zulmet-i adem ona hasl oluyor. yle
de: Kudret-i Ehad-i Samed'e intisab noktasnda herey iin btn eya
var. Eer intisab olmazsa, her ey iin eya adedince haric ademler var.
te u remizden, imann azamet-i envrna bak ve dalaletin dehetli
zulmatn gr. Demek iman, u remizde beyan edilen hakikat- liye-i
nefs-l emriyenin nvandr ve iman ile ondan istifade edebilir. Eer
iman olmazsa naslki kr, sar, dilsiz, aklsz adama herey madumdur;
yle de imansza herey madumdur, zulmatldr.
kinci Nkte: Dnyann ve eyann tane yz var.
Birinci Yz: Esma-i lahiyeye bakar, onlarn yineleridir. Bu
yze zeval ve firak ve adem giremez; belki tazelenmek ve teceddd var.


---sh:(M:290) -----
kinci Yz: hirete bakar, lem-i bekaya nazar eder, onun
tarlas hkmndedir. Bu yzde bki semereler ve meyveler yetitirmek
var; bekaya hizmet eder, fni eyleri bki hkmne getirir. Bu yzde dahi
mevt ve zeval deil, belki hayat ve beka cilveleri var.
nc Yz: Fnilere, yani bizlere bakar ki; fnilerin ve ehl-i
hevesatn maukas ve ehl-i uurun ticaretgh ve vazifedarlarn meydan-
imtihanlardr. te bu nc yzndeki fena ve zeval, mevt ve ademin
aclarna ve yaralarna merhem iin o nc yzn i yzndeki beka ve
hayat cilveleri var.
Elhasl: u mevcudat- seyyale, u mahlukat- seyyare, Vcib-l
Vcud'un envr- icad ve vcudunu tazelendirmek iin mteharrik
yineler ve deien mazharlardr.
KNC MAKAM:
Bir mukaddime, be iarettir. Mukaddime iki mebhastr.
Birinci Mebhas: Bu gelecek be iarette, uunat- rububiyeti
rasad etmek iin; birer snk, kk drbn nev'inden birer temsil
yazlacak. Bu temsiller; uunat- rububiyetin hakikatn tutamaz, ihata
edemez, mikyas olamaz fakat baktrabilir. O gelecek temsiltta ve geen
remizlerde, Zt- Akdes'in uunatna mnasib olmayan tabirat, temsilin
kusuruna aittir.
Mesel: Lezzet ve srur ve memnuniyetin bizce malm manalar,
uunat- mukaddeseyi ifade edemiyor; fakat birer nvan- mlahazadr,
birer mirsad- tefekkrdr. Hem dahi u temsiller; muhit, azm bir kanun-
u rububiyetin kk bir misalde ucunu gstermekle, rububiyetin
uunatnda o kanunun hakikatn isbat ediyor. Mesel bir iek vcuddan
gider, binler vcud brakarak yle gider denilmi. Onunla azm bir
kanun-u rububiyeti gsteriyor ki; btn bahar, belki btn dnyadaki
mevcudatta bu kanun-u rububiyet cereyan ediyor.
Evet Hlk- Rahm, bir kuun tyl libasn hangi kanunla
deitiriyor, tazelendiriyor; o Sni'-i Hakm ayn kanunla, her sene Kre-i
Arz'n libasn tecdid eder. Hem o ayn kanunla, her asrda dnyann
eklini tebdil eder. Hem ayn kanunla, kyamet vaktinde kinatn suretini
tayir edip deitirir.
Hem hangi kanunla zerreyi, mevlev gibi tahrik ederse; ayn
kanunla Kre-i Arz' meczub ve semaa kalkan mevlev gibi dndryor
ve o kanun ile lemleri byle eviriyor ve manzume-i emsiyeyi
gezdiriyor.



---sh:(M:291) -----
Hem hangi kanunla senin bedenindeki hceyratn zerrelerini
tazelendiriyor, tamir ve tahlil ediyorsa, ayn kanunla senin ban her
sene tecdid eder ve her mevsimde ok defa tazelendirir. Ayn kanunla,
zemin yzn her bahar mevsiminde tecdid eder, taze bir pee stne
eker.
Hem o Sni'-i Kadr, hangi kanun-u hikmetle bir sinei ihya eder;
ayn kanunla u nmzdeki nar aacn her baharda ihya eder ve o
kanunla Kre-i Arz' yine o baharda ihya eder ve ayn kanunla hairde
mahlukat da ihya eder. u srra iareten
..-....,:.-..,:..-..
Kur'an ferman eder. Ve hkeza kyas et.
Bunlar gibi ok kavanin-i rububiyet vardr ki, zerreden t
mecmu'-u leme kadar cereyan ediyor. te faaliyet-i rububiyetin iindeki
u kanunlarn azametine bak ve geniliine dikkat et ve iindeki srr-
vahdeti gr; herbir kanun bir brhan- vahdet olduunu bil. Evet u ok
kesretli ve ok azametli kanunlar, herbiri ilim ve iradenin cilvesi olmakla
beraber; hem vhid, hem muhit olduu iin; Sni'in vahdaniyetini ve ilim
ve iradesini gayet kat' bir surette isbat ederler. te ekser Szlerde ekser
temsilt, byle kanunlarn ularn birer cz' misal ile gstermekle;
mddeada, ayn kanunun vcuduna iaret eder. Madem temsil ile
kanunun tahakkuku gsteriliyor, brhan- mantk gibi yakn bir surette
mddeay isbat eder. Demek Szlerdeki ekser temsiller; birer brhan-
yakn, birer hccet-i kata hkmndedir.
kinci Mebhas: Onuncu Sz'n Onuncu Hakikat'nda denildii
gibi, bir aacn ne kadar meyveleri ve iekleri vardr; her bir meyvenin,
herbir iein o kadar gayeleri, hikmetleri vardr. Ve o hikmetler
ksmdr. Bir ksm Snia bakar, esmasnn naklarn gsterir. Bir ksm
zuurlara bakar ki, onlarn nazarlarnda kymetdar mektubat ve manidar
kelimattr. Bir ksm kendi nefsine ve hayatna ve bekasna bakar ve
insana faideli ise insann menfaatine gre hikmetleri vardr. te herbir
mevcudun byle kesretli gayeleri bulunduunu bir vakit dnrken,
hatrma Arab tarzda ve gelecek "Be aret"in esasatna nota hkmnde
olarak, kll gayelere iaret eden u fkralar gelmitir.
....-..-.!!...... !.....L...-!.....!...

..........-.!.....-.....-...

---sh:(M:292) -----
.!...!.....!....-!..-.!...-......
.-..!~...!....-!..-!~..........
.....!.....!....-.....!.:.....!..
............!........!..-....!....-.
...-!..:.!....-..!....:!..L!....-.
te bu be fkrada, gelecekte bahsedeceimiz iaratn esasat var.
Evet herbir mevcud (hususan zhayat olanlarn) be tabaka ayr ayr
hikmetleri ve gayeleri var. Naslki meyvedar bir aa, birbirinin
stndeki dallar semere verir; yle de: Herbir zhayatn, be tabaka
muhtelif gayeleri bulunur ve hikmetleri var.
Ey insan- fni! Senin cz' bir ekirdek hkmndeki kendi
hakikatn, meyvedar bir ecere-i bkiyeye inklab etmesini ve be
iarette gsterilen on tabaka meyvelerini ve on nevi gayelerini elde
etmesini istersen, hakik iman elde et. Yoksa btn onlardan mahrum
kalmakla beraber, o ekirdek iinde skp ryeceksin.
Birinci aret:
..-.!...-..............-.!......
.!...!.....!....-!
fkras ifade ediyor ki: Bir mevcud vcuddan gittikten sonra, zahiren
kendisi ademe, fenaya gider; fakat ifade ettii manalar bki kalr, mahfuz
olur. Hviyet-i misaliyesi ve sureti ve mahiyeti dahi lem-i misalde ve
lem-i misalin nmuneleri olan elvah- mahfuzada ve elvah- mahfuzann
nmuneleri olan kuvve-i hfzalarda kalr. Demek bir vcud-u sur
kaybeder, yzer vcud-u manev ve ilm kazanr. Mesel: Naslki bir
sahifenin tab'na medar olan matbaa hurufatna bir vaziyet ve bir tertib
verilir ve bir sahifenin tab'na medar olur; ve o sahife ise suretini ve
hviyetini, baslan mteaddid yapraklara verip ve manalarn ok akllara
nerettikten sonra o matbaa hurufatnn vaziyeti ve tertibi de





---sh:(M:293) -----
deitirilir. nki daha ona lzum kalmad, hem baka sahifelerin tab'
lzm geliyor. te aynen bunun gibi, u mevcudat- Arziye hususan
nebatiye, kalem-i kader-i lah onlara bir tertib, bir vaziyet verir; bahar
sahifesinde kudret onlar icad eder ve gzel manalarn ifade ederek,
suretleri ve hviyetleri lem-i misal gibi lem-i gaybn defterine
getikleri iin, hikmet iktiza ediyor ki; o vaziyet deisin, t yeni gelecek
dier bahar sahifesi yazlsn, onlar dahi manalarn ifade etsinler.
kinci aret:
.-..!~...!....-!..-!~..........
Bu fkra iaret eder ki: Herbir ey -cz' olsun kll olsun- vcuddan
gittikten sonra (hususan zhayat olsa) ok hakaik-i gaybiye netice
vermekle beraber; lem-i misalin defterlerinde olan levh-i misal stnde,
etvar- hayat adedince suretleri brakp, o suretlerden, manidar olan ve
mukadderat- hayatiye denilen sergzet-i hayatiyeleri yazlr ve
ruhaniyata bir mtalaagh olur. Naslki mesel bir iek vcuddan gider,
fakat yzer tohumcuklarn ve tohumcuklarda mahiyetini vcudda
brakmakla beraber; kk elvah- mahfuzada ve elvah- mahfuzann
kk nmuneleri olan hfzalarda binler suretini brakp, zuurlara
etvar- hayatyla ifade ettii tesbihat- Rabbaniye ve nuku-u esmaiyeyi
okutturur, sonra gider. yle de: Yeryznn sakssnda gzel masnuatla
mnakka olan bahar mevsimi, bir iektir; zahiren zeval bulur, ademe
gider, fakat onun tohumlar adedince ifade ettikleri hakaik-i gaybiye ve
iekleri adedince nerettii hviyet-i misaliye ve mevcudat adedince
gsterdikleri hikmet-i Rabbaniyeyi kendine bedel olarak vcudda brakp
sonra bizden saklanr. Hem o giden baharn arkadalar olan sair
baharlara yer boaltr, t onlar gelip vazife grsnler. Demek o bahar,
zahir bir vcudu karr; manen bin vcud giyer.
nc aret:
.... .!.....!....-.....!.:.....!..
fkras ifade ediyor ki: Dnya bir destgh ve bir mezraadr, hiret
pazarna mnasib olan mahsult yetitirir. ok Szlerde isbat etmiiz:
Naslki cinn ve insin amelleri hiret pazarna gnderiliyor. yle de:
Dnyann sair mevcudat dahi, hiret hesabna ok vazifeler gryorlar
ve ok mahsult yetitiriyorlar. Belki Kre-i Arz, onlar iin geziyor;
belki denilebilir ki: "Onun iindir." Bu sefine-i Rabbaniye, yirmidrt bin
senelik

---sh:(M:294) -----
bir mesafeyi bir senede geip, meydan- harin etrafnda dnyor. Mesel
ehl-i Cennet, elbette arzu ederler ki, dnya maceralarn tahattur etsinler
ve birbirine nakletsinler; belki o maceralarn levhalarn ve misallerini
grmeyi ok merak ederler. Elbette sinema perdelerinde grmek gibi; o
levhalar, o vak'alar mahede etseler ok mtelezziz olurlar. Madem
yledir, herhalde dr- lezzet ve menzil-i saadet olan dr- Cennet'te,
..........
iaretiyle; sermed manzaralarda, dnyev maceralarn muhaveresi ve
dnyev hdisatn manzaralar Cennet'te bulunacaktr. te bu gzel
mevcudatn bir an grnmesiyle kaybolmas ve birbiri arkasndan gelip
gemesi, menazr- sermediyeyi tekil etmek iin, bir fabrika destghlar
hkmnde grnyor. Mesel: Naslki ehl-i medeniyet, fni vaziyetlere
bir nevi beka vermek ve ehl-i istikbale yadigr brakmak iin; gzel veya
garib vaziyetlerin suretlerini alp, sinema perdeleriyle istikbale hediye
ediyor, zaman- maziyi zaman- halde ve istikbalde gsteriyor ve
dercediyorlar. Aynen yle de: u mevcudat- bahariye ve dnyeviyede
ksa bir hayat geirdikten sonra, onlarn Sni'-i Hakm'i lem-i bekaya ait
gayelerini o leme kaydetmekle beraber lem-i ebedde, sermed
manzaralarda onlarn etvar- hayatlarnda grdkleri vezaif-i hayatiyeyi
ve mu'cizat- Sbhaniyeyi, menazr- sermediyede kaydetmek, mukteza-
y ism-i Hakm ve Rahm ve Vedud'dur.
Drdnc aret:
............!.... ....!..-....!....-.
fkras ifade ediyor ki: Mevcudat etvar- hayatyla, mteaddid enva'-
tesbihat- Rabbaniyeyi yapyor. Hem esma-i lahiyenin iktiza ve istilzam
ettikleri hlt gsteriyor ki... Mesel: Rahm ismi efkat etmek ister,
Rezzak ismi rzk vermek iktiza eder, Latif ismi ltfetmek istilzam eder
ve hkeza btn esmann birer birer muktezas vardr. te herbir zhayat
hayatyla ve vcuduyla o esmann muktezasn gstermekle beraber,
cihazat adedince Sni'-i Hakm'e tesbihat yapyorlar. Mesel: Naslki bir
insan gzel meyveler yer, o meyveler midesinde dalr, erir, zahiren
mahvolur; fakat azndan, midesinden baka btn hceyrat- bedeniyede
faaliyetkrane bir lezzet, bir zevk vermekle beraber, aktar- bedendeki
vcudu ve hayat beslemek ve idame-i hayat etmek gibi pek ok
hikmetlerin vcuduna medar oluyor. O taam kendisi de vcud-u
nebatden hayat- insaniye tabakasna kyor,

---sh:(M:295) -----
terakki ediyor. Aynen yle de: u mevcudat zeval perdesinde
saklandklar vakit; onlarn yerinde herbirisinin pek ok tesbihat bki
kalmakla beraber, pek ok esma-i lahiyenin de nukularn ve
mukteziyatn o esmann ellerine brakr. Yani bir vcud-u bkiyeye tevdi
ederler, yle giderler. Acaba fni ve muvakkat bir vcudun gitmesiyle
onun yerine bir nevi bekaya mazhar binler vcud kalsa; denilir mi ki, ona
yazk oldu veyahut abes oldu veyahut u sevimli mahluk neden gitti..
ekva edilebilir mi? Belki onun hakkndaki rahmet, hikmet, muhabbet
yle iktiza ediyorlar ve yle olmak gerektir. Yoksa birtek zarar
gelmemek iin, binler menfaati terketmek lzm gelir ki; o halde binler
zarar olur. Demek Rahm, Hakm ve Vedud isimleri; zevale ve firaka
muarz deiller, belki istilzam edip iktiza ediyorlar.
Beinci aret:
...-!..:.!....-. .!....:!..L!....-.
fkras ifade ediyor ki: "Mevcudat -hususan zhayat olanlar- vcud-u
surden gittikten sonra bki ok eyleri brakrlar, yle giderler." kinci
Remiz'de beyan edildii gibi, Zt- Vcib-l Vcud'un kudsiyet ve
istina-i kemaline muvafk bir tarzda ve ona lyk bir surette; hadsiz bir
muhabbet, nihayetsiz bir efkat, gayetsiz bir iftihar, -tabiri caiz ise-
mukaddes hadsiz bir memnuniyet, bir sevin, -tabirde hata olmasn-
hadsiz bir lezzet-i mukaddese, bir ferah- mnezzeh uunat-
rububiyetinde bulunur ki; onlarn sr bilmahede grnyor. te o
uunat, iktiza ettikleri hayret-nma faaliyet iinde, mevcudat tebdil ve
tayir ile, zeval ve fena iinde sr'atle sevkediliyor.. mtemadiyen lem-i
ehadetten lem-i gayba gnderiliyor. Ve o uunatn cilveleri altnda
mahlukat; daim bir seyr seyelan, bir hareket cevelan iinde
alkanmakta ve ehl-i gafletin kulaklarna vaveyl-i firak ve zevali ve ehl-
i hidayetin sem'ine velvele-i zikr tesbihi datmaktadrlar. Bu srra
binaen herbir mevcud Vcib-l Vcud'un bki uunatnn tezahrne
bki birer medar olacak manalar, keyfiyetleri, haletleri vcudda brakp
yle gidiyorlar. Hem o mevcud, btn mddet-i hayatnda geirdii etvar
ve ahvali, ilm-i ezelnin nvanlar olan mam- Mbin, Kitab- Mbin,
Levh-i Mahfuz gibi vcud-u ilm dairelerinde vcud-u haricsini temsil
eden mufassal bir vcud dahi brakp yle giderler. Demek her fni; bir
vcudu terkeder, binler bki vcudlar kazanr, kazandrr. Mesel:
Naslki hrikulde bir fabrika makinesine di baz maddeler atlr; iinde
yanarlar, zahiren mahvolur; fakat o fabrikann inbiklerinde ok kymetdar
kimya maddeleri ve edviyeler teressb eder. Hem onun kuvvetiyle
---sh:(M:296) -----
ve buharyla o fabrikann arklar dner; bir taraftan kumalar
dokumasna, bir ksm kitab tab'na, bir ksm da eker gibi baka
kymetdar eyleri imal etmesine medar oluyor ve hkeza... Demek o di
maddelerin yanmasyla ve zahiren mahvolmasyla, binler eyler vcud
buluyor. Demek di bir vcud gider, l ok vcudlar irsiyet brakr. te
u halde, o di maddeye yazk oldu denilir mi? Fabrika sahibi neden ona
acmad, yandrd; o sevimli maddeleri mahvetti, ikayet edilir mi?
Aynen yle de ......!.!. Hlk- Hakm ve Rahm ve Vedud
mukteza-y rahmet ve hikmet ve vedudiyet olarak, kinat fabrikasna
hareket veriyor; herbir vcud-u fniyi ok bki vcudlara ekirdek yapar,
makasd- Rabbaniyesine medar eder, uunat- Sbhaniyesine mazhar
klar, kalem-i kaderine mrekkeb ittihaz eder ve kudretin dokumasna bir
mekik yapar ve daha bilmediimiz pek ok inayat- galiye ve makasd-
liye iin, kendi faaliyet-i kudretiyle kinat faaliyete getirir. Zerrat
cevelna, mevcudat seyerana, hayvanat seyelana, seyyarat deverana
getirir, kinat konuturur; ytn ona sessiz sylettirir ve ona yazdrr.
Ve mahlukat- Arzyeyi rububiyeti noktasnda, havay emir ve iradesine
bir nevi ar ve nur unsurunu ilim ve hikmetine dier bir ar ve suyu ihsan
ve rahmetine baka bir ar ve topra hfz ve ihyasna bir eit ar
yapm. O arlardan n, mahlukat- Arzye stnde gezdiriyor.
Kat'iyyen bil ki: Bu be Remiz'de ve be aret'te gsterilen parlak
hakikat- liye, nur-u Kur'an ile grnr ve imann kuvvetiyle sahib
olunabilir. Yoksa o hakikat- bkiye yerine, gayet mdhi bir zulmat
geer. Ehl-i dalalet iin dnya, firaklar ve zevaller ile dolu ve ademler ile
mlmldir. Kinat, onun iin manev bir Cehennem hkmne geer.
Herey onun iin ni bir vcud ile, hadsiz bir adem ihata ediyor. Btn
mazi ve mstakbel, zulmat- ademle memldr; yalnz ksack bir
zaman- halde, bir hazn nur-u vcud bulabilir. Fakat srr- Kur'an ve nur-
u iman ile, ezelden ebede kadar bir nur-u vcud grnr; ona alkadar
olur ve onunla saadet-i ebediyesini temin eder.
Elhasl: Bir ir-i Msr'nin tarznda deriz:
Derya olunca nefes
Parelenince kafes
T kesilince bu ses
arrm: Ya Hak! Ya Mevcud! Ya Hayy! Ya Mabud!
Ya Hakm! Ya Maksud! Ya Rahm! Ya Vedud!..


---sh:(M:297) -----
Ve bararak derim:
......! _......-....!-! ...!.!.
Ve iman ederek isbat ederim:
-......-.! .-..!.-.-!.-...!.-.-.!
L.-. .-.!..:-!..-.! .....,.:-,.- .
.....!...._.!.!..-!.!.. .............-
-!..........! ......!_....!..
,.:-!,..-!............ ...!,......-..
........,..!...L-.........-'....

.-.!......-!.....! .:...-.

....-.-..-....!.-!..!..-!...,...
..:-.....L....-.:-..-...:.
.....!........-.!.........-...
..-:!.......L!........-!..........!..:.
.......-._.-.....--......!...
.-.!...:-!..L!..-.!....L!..









---sh:(M:298) -----

.-..........-......... ,..
...~...........-...L..~..
.....-!..-.!........!.!,-...-!..
..-,-...-.........-.....
.-!. ...!...-!.~..!......-.!....-






























---sh:(M:299) -----


Yirmidrdnc Mektub'un
Birinci Zeyli
...-~....... ...

, ......!,:..-....
Yani: "Ey insanlar! Duanz olmazsa ne ehemmiyetiniz var."
mealindeki yetin be nktesini dinle:
BRNC NKTE: Dua bir srr- azm-i ubudiyettir. Belki
ubudiyetin ruhu hkmndedir. ok yerlerde zikrettiimiz gibi, dua
nevidir.
Birinci nevi dua: stidad lisanyladr ki; btn hububat, tohumlar
lisan- istidad ile Ftr- Hakm'e dua ederler ki: "Senin nuku-u esman
mufassal gstermek iin, bize nev nema ver, kk hakikatmz
snblle ve aacn byk hakikatna evir."
Hem u istidad lisanyla dua nev'inden birisi de udur ki: Esbabn
itima, msebbebin icadna bir duadr. Yani: Esbab bir vaziyet alr ki, o
vaziyet bir lisan- hal hkmne geer ve msebbebi Kadr-i Zlcelal'den
dua eder, isterler. Mesel: Su, hararet, toprak, ziya bir ekirdek etrafnda
bir vaziyet alarak, o vaziyet bir lisan- duadr ki: "Bu ekirdei aa yap,
ya Hlkmz!" derler. nki o mu'cize-i hrika-i kudret olan aa; o
uursuz, camid, basit maddelere havale edilmez, havalesi muhaldir.
Demek itima'- esbab bir nevi duadr.
kinci nevi dua: htiyac- ftr lisanyladr ki; btn zhayatlarn
iktidar ve ihtiyarlar dhilinde olmayan hacetlerini ve matlablarn
ummadklar yerden vakt-i mnasibde onlara vermek iin, Hlk-
Rahm'den bir nevi duadr. nki iktidar ve ihtiyarlar haricinde,
bilmedikleri





---sh:(M:300) -----
yerden, vakt-i mnasibde onlara bir Hakm-i Rahm gnderiyor. Elleri
yetimiyor; demek o ihsan, dua neticesidir.
Elhasl: Btn kinattan dergh- lahiyeye kan bir duadr.
Esbab olanlar, msebbebat Allah'tan isterler.
nc nevi dua: htiya dairesinde zuurlarn duasdr ki, bu
da iki ksmdr.
Eer zdrar derecesine gelse veya ihtiyac- ftrye tam
mnasebetdar ise veya lisan- istidada yaknlam ise veya safi, hlis
kalbin lisanyla ise, ekseriyet-i mutlaka ile makbuldr. Terakkiyat-
beeriyenin ksm- a'zam ve kefiyatlar, bir nevi dua neticesidir.
Havarik- medeniyet dedikleri eyler ve kefiyatlarna medar- iftihar
zannettikleri emirler, manev bir dua neticesidir. Hlis bir lisan- istidad
ile istenilmi, onlara verilmitir. Lisan- istidad ile ve lisan- ihtiyac- ftr
ile olan dualar dahi bir mani olmazsa ve erait dhilinde ise, daima
makbuldrler.
kinci ksm: Mehur duadr. O da iki nevidir. Biri fiil, biri kavl.
Mesel ift srmek, fiil bir duadr. Rzk topraktan deil; belki toprak,
hazine-i rahmetin bir kapsdr ki, rahmetin kaps olan topra saban ile
alar.
Sair ksmlarn tafsiltn tayyedip, yalnz kavl duann bir-iki
srlarn gelecek iki- nktede syleyeceiz.
KNC NKTE: Duann tesiri azmdir. Hususan dua klliyet
kesbederek devam etse; netice vermesi galibdir, belki daimdir. Hatt
denilebilir ki: Sebeb-i hilkat- lemin birisi de duadr. Yani, kinatn
hilkatinden sonra, bata nev'-i beer ve onun banda lem-i slm ve
onun banda Muhammed-i Arab Aleyhissalt Vesselm'n muazzam
olan duas, bir sebeb-i hilkat- lemdir. Yani: Hlk- lem istikbalde o
zt, nev-i beer namna belki mevcudat hesabna bir saadet-i ebediye, bir
mazhariyet-i esma-i lahiye isteyecek bilmi; o gelecek duay kabul
etmi, kinat halketmi. Madem duann bu derece azm ehemmiyeti ve
vs'ati vardr; hi mmkn mdr ki: Bin yz elli senede, her vakitte,
nev-i beerden yz milyon, cinn ve ins ve melek ve ruhaniyattan hadd
hesaba gelmez mbarek ztlar bil'ittifak Zt- Muhammed
Aleyhissalt Vesselm hakknda, rahmet-i uzma-y lahiye ve saadet-i
ebediye ve husul- maksud iin dualar nasl kabul olmasn? Hibir
cihetle mmkn mdr ki, o dualar reddedilsin?
Madem bu kadar klliyet ve vs'at ve devam kesbedip lisan-
istidad ve ihtiyac- ftr derecesine gelmi. Elbette o Zt- Muhammed-i
Arab Aleyhissalt Vesselm, dua neticesi olarak yle bir makam ve
mertebededir
---sh:(M:301) -----
ki, btn ukl toplansa bir akl olsalar, o makamn hakikatn tamamyla
ihata edemezler.
te ey mslman! Senin rz-i maherde byle bir efiin var. Bu
efiin efaatini kendine celbetmek iin, snnetine ittiba' et!
Eer desen: Madem o Habibullahtr. Bu kadar salavat ve duaya
ne ihtiyac var?
Elcevab: O Zt (A.S.M.) umum mmetinin saadetiyle alkadar ve
btn efrad- mmetinin her nevi saadetleriyle hissedardr ve her nevi
musibetleriyle endiedardr. te kendi hakknda meratib-i saadet ve
kemalt hadsiz olmakla beraber; hadsiz efrad- mmetinin, hadsiz bir
zamanda, hadsiz enva'- saadetlerini hararetle arzu eden ve hadsiz enva'-
ekavetlerinden mteessir olan bir zt, elbette hadsiz salavat ve dua ve
rahmete lyktr ve muhtatr.
Eer desen: Bazan kat' olacak iler iin dua edilir. Mesel:
Husuf ve ksuf namazndaki dua gibi. Hem bazan hi olmayacak eyler
iin dua edilir?
Elcevab: Baka Szler'de izah edildii gibi, dua bir ibadettir.
Abd, kendi aczini ve fakrn dua ile iln eder. Zahir maksadlar ise; o
duann ve o ibadet-i duaiyenin vakitleridir, hakik faideleri deil. badetin
faidesi, hirete bakar. Dnyev maksadlar hasl olmazsa, "O dua kabul
olmad" denilmez. Belki "Daha duann vakti bitmedi" denilir.
Hem hi mmkn mdr ki: Btn ehl-i imann, btn
zamanlarda, mtemadiyen kemal-i hulus ve itiyak ve dua ile istedikleri
saadet-i ebediye onlara verilmesin ve btn kinatn ehadetiyle hadsiz
rahmeti bulunan o Kerim-i Mutlak, o Rahm-i Mutlak; btn onlarn o
duasn kabul etmesin ve saadet-i ebediye vcud bulmasn?
NC NKTE: Dua-y kavl-i ihtiyarnin makbuliyeti, iki
cihetledir. Ya ayn matlubu ile makbul olur veyahud daha evls verilir.
Mesel: Birisi kendine bir erkek evld ister. Cenab- Hak, Hazret-
i Meryem gibi bir kz evldn veriyor. "Duas kabul olunmad" denilmez.
"Daha evl bir surette kabul edildi" denilir. Hem bazan kendi dnyasnn
saadeti iin dua eder. Duas hiret iin kabul olunur. "Duas reddedildi"
denilmez, belki "Daha enfa' bir surette kabul edildi" denilir. Ve hkeza...
Madem Cenab- Hak Hakm'dir; biz ondan isteriz, o da bize cevab verir.
Fakat hikmetine gre bizimle muamele eder. Hasta, tabibin hikmetini
ittiham etmemeli. Hasta bal ister; tabib-i hzk, stmas iin sulfato verir.
"Tabib beni dinlemedi" denilmez. Belki h fzrn dinledi, iitti, cevab
da verdi; maksudun iyisini yerine getirdi.


---sh:(M:302) -----
DRDNC NKTE: Duann en gzel, en latif, en leziz, en
hazr meyvesi, neticesi udur ki: Dua eden adam bilir ki, birisi var ki;
onun sesini dinler, derdine derman yetitirir, ona merhamet eder. Onun
kudret eli herey'e yetiir. Bu byk dnya hannda o yalnz deil; bir
Kerim zt var, ona bakar, nsiyet verir. Hem onun hadsiz ihtiyacatn
yerine getirebilir ve onun hadsiz dmanlarn def'edebilir bir ztn
huzurunda kendini tasavvur ederek, bir ferah, bir inirah duyup, dnya
kadar ar bir yk zerinden atp ..!.-!..!..-!der.
BENC NKTE: Dua, ubudiyetin ruhudur ve hlis bir imann
neticesidir. nki dua eden adam, duas ile gsteriyor ki: Btn kinata
hkmeden birisi var ki; en kk ilerime ttla' var ve bilir, en uzak
maksadlarm yapabilir, benim her halimi grr, sesimi iitir. yle ise;
btn mevcudatn btn seslerini iitiyor ki, benim sesimi de iitiyor.
Btn o eyleri o yapyor ki, en kk ilerimi de ondan bekliyorum,
ondan istiyorum. te duann verdii hlis tevhidin geniliine ve
gsterdii nur-u imann halvet ve safliine bak,
,......!,:..-.... srrn anla ve
,:!.-......,:.. fermann dinle.
..-_......-.. denildii gibi: Eer vermek
istemeseydi, istemek vermezdi.
,.:-!,..-!...............!,......-..
,....-.!...,.........!.
...-........,..!
..!.-!..!..-!........,........







---sh:(M:303) -----

Yirmidrdnc Mektub'un
kinci Zeyli

(Mi'rac- Nebev hakkndadr)

...-~....... ...

....!......_.-!.....!.
_...!. ....
...!..:-......!:-..
_..:!...._..!-....
(Mevlid-i Nebevnin Mi'raciye ksmnda be nkteyi beyan
edeceiz.)
BRNC NKTE: Cennet'ten getirilen Burak'a dair, Mevlid
yazan Sleyman Efendi hazn bir ak macerasn beyan ediyor. O zt ehl-
i velayet olduu ve rivayete bina ettii iin, elbette bir hakikat o suretle
ifade ediyor.
Hakikat u olmak gerektir ki: lem-i bekann mahluklar, Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n nuruyla pek alkadardrlar. nki onun
getirdii nur iledir ki; Cennet ve dr- hiret, cinn ve ins ile enlenecek.
Eer o olmasayd, o saadet-i ebediye olmazd ve Cennet'in her nevi
mahlukatndan istifadeye mstaid olan cinn ve ins, Cennet'i
enlendirmeyeceklerdi; bir cihette sahibsiz virane kalacakt.
Yirmidrdnc Sz'n Drdnc Dalnda beyan edildii gibi: Naslki
blbln gle kar dasitane-i ak; taife-i hayvanatn, taife-i nebatata
derece-i aka bali olan ihtiyacat- edide-i aknmay, rahmet
hazinesinden gelen ve hayvanatn erzaklarn tayan kafile-i nebatata
kar iln etmek iin,

---sh:(M:304) -----
bir hatib-i Rabban olarak, bata blbl- gl ve her nev'den bir nevi
blbl intihab edilmi ve onlarn naamat dahi, nebatatn en gzellerinin
balarnda ho-med nev'inden tesbihkrane bir hsn- istikbaldir, bir
alklamadr.
Aynen bunun gibi: Sebeb-i hilkat- eflk ve vesile-i saadet-i
dreyn ve Habib-i Rabb-l lemn olan Zt- Muhammed-i Arab
Aleyhissalt Vesselm'a kar, naslki melaike nev'inden Hazret-i
Cebrail Aleyhisselm kemal-i muhabbetle hizmetkrlk ediyor;
melaikelerin Hazret-i dem Aleyhisselm'a inkyad ve itaatini ve srr-
scudunu gsteriyor; yle de ehl-i Cennet'in, hatt Cennet'in hayvanat
ksmnn dahi, o zta kar alkalar, bindii Burak'n hissiyat-
kanesiyle ifade edilmitir.
KNC NKTE: Mi'rac- Nebeviyedeki maceralardan birisi:
Cenab- Hakk'n Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'a kar
muhabbet-i mnezzehesi, "Sana k olmuum" tabiriyle ifade edilmi.
u tabirat, Vcib-l Vcud'un kudsiyetine ve istina-i ztsine, mana-y
rf ile mnasib dmyor. Madem Sleyman Efendi'nin mevlidi, rabet-
i mmeye mazhariyeti delaletiyle; o zt ehl-i velayettir ve ehl-i hakikattr,
elbette irae ettii mana sahihtir. Mana da budur ki:
Zt- Vcib-l Vcud'un hadsiz cemal ve kemali vardr. nki
btn kinatn aksamna inksam etmi olan cemal ve kemalin btn
enva', onun cemal ve kemalinin emareleri, iaretleri, yetleridir. te her
halde cemal ve kemal sahibi, bilbedahe cemal ve kemalini sevmesi gibi,
Zt- Zlcelal dahi cemalini pekok sever. Hem kendine lyk bir
muhabbetle sever. Hem cemalinin uaat olan esmasn dahi sever.
Madem esmasn sever, elbette esmasnn cemalini gsteren san'atn
sever. yle ise, cemal ve kemaline yine olan masnuatn dahi sever.
Madem cemal ve kemalini gstereni sever; elbette cemal ve kemal-i
esmasna iaret eden mahlukatnn mehasinini sever. Bu be nevi
muhabbete, Kur'an- Hakm ytyla iaret ediyor.
te Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm, madem masnuat
iinde en mkemmel ferddir ve mahlukat iinde en mmtaz ahsiyettir.
Hem san'at- lahiyeyi, bir velvele-i zikr tesbih ile tehir ediyor
ve istihsan ediyor.
Hem esma-i lahiyedeki cemal ve kemal hazinelerini, lisan-
Kur'an ile amtr.
Hem kinatn yt- tekviniyesinin, Sni'inin kemaline
delaletlerini, parlak ve kat' bir surette lisan- Kur'anla beyan ediyor.


---sh:(M:305) -----
Hem kll ubudiyetiyle, rububiyet-i lahiyeye yinedarlk ediyor.
Hem mahiyetinin cmiiyetiyle btn esma-i lahiyeye bir mazhar-
etemm olmutur.
Elbette bunun iin denilebilir ki: Cemil-i Zlcelal, kendi cemalini
sevmesiyle, o cemalin en mkemmel yine-i zuuru olan Muhammed-i
Arab Aleyhissalt Vesselm' sever.
Hem kendi esmasn sevmesiyle, o esmann en parlak yinesi olan
Muhammed-i Arab Aleyhissalt Vesselm' sever ve Muhammed-i
Arab Aleyhissalt Vesselm'a benzeyenleri dahi derecelerine gre
sever.
Hem san'atn sevdii iin, elbette onun san'atn en yksek bir
sad ile btn kinatta nereden ve semavatn kulan nlatan, berr ve
bahri cezbeye getiren bir velvele-i zikir ve tesbih ile iln eden
Muhammed-i Arab Aleyhissalt Vesselm' sever ve ona ittiba' edenleri
de sever.
Hem masnuatn sevdii iin, o masnuatn en mkemmeli olan
zhayat ve zhayatn en mkemmeli olan zuuru ve zuurun en efdali
olan insanlar ve insanlarn bil'ittifak en mkemmeli olan Muhammed-i
Arab Aleyhissalt Vesselm' elbette daha ziyade sever.
Hem kendi mahlukatnn mehasin-i ahlkiyelerini sevdii iin,
mehasin-i ahlkiyede bil'ittifak en yksek mertebede bulunan
Muhammed-i Arab Aleyhissalt Vesselm' sever ve derecata gre, ona
benzeyenleri dahi sever. Demek Cenab- Hakk'n rahmeti gibi, muhabbeti
dahi kinat ihata etmi.
te o hadsiz mahbublar iindeki mezkr be vechinin herbir
vechinde en yksek makam, Muhammed-i Arab Aleyhissalt
Vesselm'a mahsustur ki, "Habibullah" lkab ona verilmi.
te bu en yksek makam- mahbubiyeti, Sleyman Efendi "Ben
sana k olmuum" tabiriyle beyan etmitir. u tabir, bir mirsad-
tefekkrdr, gayet uzaktan uzaa bu hakikata bir iarettir. Bununla
beraber madem bu tabir, e'n-i rububiyete mnasib olmayan manay
hayale getiriyor; en iyisi, u tabir yerine: "Ben senden raz olmuum"
denilmeli.
NC NKTE: Mi'raciyedeki maceralar, malmumuz olan
manalarla, o kuds ve nezih hakikatlar ifade edemiyor. Belki o
muhavereler; birer nvan- mlahazadr, birer mirsad- tefekkrdr ve
ulv ve derin hakaika birer iarettir ve imann bir ksm hakaikna birer
ihtardr ve kabil-i tabir olmayan baz manalara birer kinayedir. Yoksa,
malmumuz
---sh:(M:306) -----
olan manalar ile bir macera deil. Biz, hayalimiz ile o muhaverelerden o
hakikatlar alamayz; belki kalbimizle heyecanl bir zevk-i iman ve
nuran bir ne'e-i ruhan alabiliriz. nki nasl Cenab Hakk'n zt ve
sftnda nazir ve ebih ve misli yoktur; yle de uunat- rububiyetinde
misli yoktur. Sft nasl mahlukat sftna benzemiyor, muhabbeti dahi
benzemez. yle ise u tabirat, mteabihat nev'inden tutup deriz ki: Zt-
Vcib-l Vcud'un vcub-u vcuduna ve kudsiyetine mnasib bir tarzda
ve istina-i ztsine ve kemal-i mutlakna muvafk bir surette, muhabbeti
gibi baz uunat var ki, Mi'raciye macerasyla onu ihtar ediyor. Mi'rac-
Nebeviyeye dair Otuzbirinci Sz, hakaik-i Mi'raciyeyi usl- imaniye
dairesinde izah etmitir. Ona iktifaen burada ihtisar ediyoruz.
DRDNC NKTE: "Yetmi bin perde arkasnda Cenab-
Hakk' grm" tabiri, bu'diyet-i mekn ifade ediyor. Halbuki Vcib-l
Vcud mekndan mnezzehtir, herey'e hereyden daha yakndr. Bu ne
demektir?
Elcevab: Otuzbirinci Sz'de mufassalan, brhanlar ile o hakikat
beyan edilmitir. Burada yalnz u kadar deriz ki:
Cenab- Hak bize gayet karibdir, biz ondan gayet derecede uzaz.
Naslki Gne, elimizdeki yine vastasyla bize gayet yakndr ve yerde
herbir effaf ey, kendine bir nevi ar ve bir eit menzil olur. Eer
Gne'in uuru olsayd, bizimle yinemiz vastasyla muhabere ederdi.
Fakat biz ondan drtbin sene uzaz. Bil-tebih vel-temsil; ems-i
Ezel, her ey'e hereyden daha yakndr. nki Vcib-l Vcud'dur,
mekndan mnezzehtir. Hibir ey ona perde olamaz. Fakat herey
nihayet derecede ondan uzaktr.
te Mi'racn uzun mesafesiyle,
...!..-..!..-.. in ifade ettii mesafesizliin
srryla; hem Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n gitmesinde, ok
mesafeyi tayyederek gitmesi ve n- vhidde yerine gelmesi srr, bundan
ileri geliyor. Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n Mi'rac, onun seyr
slkudur, onun nvan- velayetidir. Ehl-i velayet naslki seyr slk-
u ruhan ile, krk gnden t krk seneye kadar bir terakki ile, derecat-
imaniyenin hakkalyakn derecesine kyor.
yle de: Btn evliyann sultan olan Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm; deil yalnz kalbi ve ruhu ile, belki hem
cismiyle, hem havassyla, hem letaifiyle, krk seneye mukabil krk
dakikada, velayetinin keramet-i kbras olan Mi'rac ile bir cadde-i kbra
aarak, hakaik-i imaniyenin
---sh:(M:307) -----
en yksek mertebelerine gitmi, Mi'rac merdiveniyle Ar'a km, "Kab-
Kavseyn" makamnda, hakaik-i imaniyenin en by olan man-
Billah ve man- Bil'hireti aynelyakn gzyle mahede etmi, Cennet'e
girmi, saadet-i ebediyeyi grm, o Mi'racn kapsyla at cadde-i
kbray ak brakm, btn evliya-y mmeti seyr slk ile,
derecelerine gre, ruhan ve kalb bir tarzda o Mi'racn glgesi iinde
gidiyorlar.
BENC NKTE: Mevlid-i Nebev ile Mi'raciyenin okunmas,
gayet nfi' ve gzel dettir ve mstahsen bir det-i slmiyedir. Belki
hayat- itimaiye-i slmiyenin, gayet latif ve parlak ve tatl bir medar-
sohbetidir. Belki hakaik-i imaniyenin ihtar iin, en ho ve irin bir
derstir. Belki imann envrn ve muhabbetullah ve ak- Nebevyi
gstermeye ve tahrike en mheyyi ve messir bir vastadr. Cenab- Hak
bu deti ebede kadar devam ettirsin ve Sleyman Efendi gibi mevlid
yazanlara Cenab- Hak rahmet etsin, yerlerini Cennet-l Firdevs yapsn,
mn...
Htime
Madem u kinatn Hlk, her nev'de bir ferd-i mmtaz ve
mkemmel ve cmi' halkedip, o nev'in medar- fahri ve kemali yapar.
Elbette esmasndaki ism-i a'zam tecellisiyle, btn kinata nisbeten
mmtaz ve mkemmel bir ferdi halkedecek. Esmasnda bir ism-i a'zam
olduu gibi, masnuatnda da bir ferd-i ekmel bulunacak ve kinata
mnteir kemalt o ferdde cem'edip, kendine medar- nazar edecek. O
ferd her halde zhayattan olacaktr. nki enva'- kinatn en mkemmeli
zhayattr. Ve her halde zhayat iinde o ferd, zuurdan olacaktr. nki
zhayatn enva' iinde en mkemmeli zuurdur. Ve her halde o ferd-i
ferd, insandan olacaktr. nki zuur iinde hadsiz terakkiyata mstaid,
insandr. Ve insanlar iinde her halde o ferd Muhammed Aleyhissalt
Vesselm olacaktr. nki zaman- dem'den imdiye kadar hi bir tarih,
onun gibi bir ferdi gsteremiyor ve gsteremez. Zira o zt Kre-i Arz'n
yarsn ve nev'-i beerin beten birisini, saltanat- maneviyesi altna
alarak, bin yz elli sene kemal-i hametle saltanat- maneviyesini
devam ettirip, btn ehl-i kemale, btn enva'- hakaikte bir "stad-
Kll" hkmne gemi. Dost ve dmann ittifakyla, ahlk- hasenenin
en yksek derecesine sahib olmu. Bidayet-i emrinde, tek bayla btn
dnyaya meydan okumu. Her dakikada yz milyondan ziyade insanlarn
vird-i zeban olan Kur'an-



---sh:(M:308) -----
Mu'ciz-l Beyan' gstermi bir zt, elbette o ferd-i mmtazdr, ondan
bakas olamaz. Bu lemin hem ekirdei, hem meyvesi odur.
...........:!....-. .!...!.-.!......
te byle bir ztn mevlid ve mi'racn dinlemek, yani
terakkiyatnn mebde' ve mntehasn iitmek, yani tarihe-i hayat-
maneviyesini bilmek, o zt kendine reis ve seyyid ve imam ve efi'
telakki eden m'minlere; ne kadar zevkli, fahrli, nurlu, ne'eli, hayrl bir
msamere-i ulviye-i diniye olduunu anla...
Ya Rab! Habib-i Ekrem (Aleyhissalt Vesselm) hrmetine ve
ism-i a'zam hakkna, u risaleyi neredenlerin ve rfekasnn kalblerini,
envr- imaniyeye mazhar ve kalemlerini esrar- Kur'aniyeye nair eyle
ve onlara srat- mstakimde istikamet ver. mn.
,.:-!,..-!...............!,......-..
..!...!
Said Nurs
* * *
Yirmibeinci Mektub
Te'lif edilmemitir.
* * *















---sh:(M:309) -----

Yirmialtnc
Mektub

(u Yirmialtnc Mektub, birbiriyle mnasebeti az drt mebhastr.)
Birinci Mebhas
...-~....... ..-.....

,..-!... .!....-......L.:!..........
Hccet-l Kur'an Aleeytan ve Hizbih
blisi ilzam, eytan ifham, ehl-i tuyan iskt eden Birinci
Mebhas; btarafane muhakeme iinde eytann mdhi bir desisesini kat'
bir surette reddeden bir vakadr. O vakann mcmel bir ksmn on sene
evvel Lemaat'ta yazmtm. yle ki:
Bu risalenin te'lifinden onbir sene evvel Ramazan- erifte
stanbul'da Bayezid Cmi-i erifinde hfzlar dinliyordum. Birden
ahsn grmedim, fakat manev bir ses iittim gibi bana geldi. Zihnimi
kendine evirdi. Hayalen dinledim, baktm ki bana der:
"Sen Kur'an pek l, ok parlak gryorsun. Btarafane
muhakeme et, yle bak. Yani bir beer kelm farzet bak. Acaba o
meziyetleri, o znetleri grecek misin?"
Hakikaten ben de ona aldandm. Beer kelm farzedip, yle
baktm. Grdm ki: Nasl Bayezid'in elektrik dmesi evrilip
sndrlnce ortalk karanla der. yle de o farz ile Kur'ann parlak
klar gizlenmee
---sh:(M:310) -----
balad. O vakit anladm ki, benim ile konuan eytandr. Beni vartaya
yuvarlandryor. Kur'andan istimdad ettim. Birden bir nur kalbime geldi.
Mdafaaya kat' bir kuvvet verdi. O vakit ylece eytana kar mnazara
balad.
Dedim: Ey eytan! Btarafane muhakeme, iki taraf ortasnda bir
vaziyettir. Halbuki hem senin, hem insandaki senin akirdlerin, dediiniz
btarafane muhakeme ise; taraf- muhalifi iltizamdr, btaraflk deildir.
Muvakkaten bir dinsizliktir. nki Kur'ana kelm- beer diye bakmak ve
yle muhakeme etmek, kk- muhalifi esas tutmaktr. Btl iltizamdr,
btarafane deildir, belki btla tarafgirliktir.
eytan dedi ki: yle ise ne Allah'n kelm, ne de beerin kelm
deme. Ortada farzet, bak.
Ben dedim: O da olamaz. nki mnzaun-fh bir mal bulunsa,
eer iki mdde birbirine yakn ise ve kurbiyet-i mekn varsa; o vakit o
mal, ikisinden baka birinin elinde veya ikisinin elleri yetiecek bir
surette bir yere braklacak. Hangisi isbat etse o alr. Eer o iki mdde
birbirinden gayet uzak, biri markta, biri maribde ise; o vakit kaideten
sahib-l yed kim ise onun elinde braklacaktr. nki ortada brakmak
kabil deildir. te Kur'an kymettar bir maldr. Beer kelm Cenab-
Hakk'n kelmndan ne kadar uzaksa, o iki taraf o kadar, belki hadsiz
birbirinden uzaktr. te, seradan sreyyaya kadar birbirinden uzak o iki
taraf ortasnda brakmak mmkn deildir. Hem ortas yoktur. nki
vcud ve adem gibi ve nakzeyn gibi iki zddrlar. Ortas olamaz. yle
ise, Kur'an iin sahib-l yed, taraf- lahdir. yle ise, onun elinde kabul
edilip, ylece delail-i isbata baklacak. Eer teki taraf onun Kelmullah
olduuna dair btn brhanlar birer birer rtse, elini ona uzatabilir.
Yoksa uzatamaz. Heyhat! Binler berahin-i kat'iyyenin mhlaryla Ar-
A'zam'a aklan bu muazzam prlantay hangi el btn o mhlar skp, o
direkleri kesip onu drebilir? te ey eytan! Senin ramna ehl-i hak
ve insaf bu suretteki hakikatl muhakeme ile muhakeme ederler. Hatt en
kk bir delilde dahi Kur'ana kar imanlarn ziyadeletirirler. Senin ve
akirdlerinin gsterdii yol ise: Bir kerre beer kelm farzedilse, yani
Ar'a balanan o muazzam prlanta yere atlsa; btn mhlarn kuvvetinde
ve ok brhanlarn metanetinde birtek brhan lzm ki, onu yerden
kaldrp ar- manevye aksn... T kfrn zulmatndan kurtulup,
imann envrna erisin. Halbuki buna muvaffak




---sh:(M:311) -----
olmak pek gtr. Onun iin senin desisen ile u zamanda, btarafane
muhakeme sureti altnda oklar imanlarn kaybediyorlar.
eytan dnd ve dedi: Kur'an beer kelmna benziyor. Onlarn
muhaveresi tarzndadr. Demek, beer kelmdr. Eer Allah'n kelm
olsa; ona yakacak, her cihete hrikulde bir tarz olacakt. Onun san'at
nasl beer san'atna benzemiyor, kelm da benzememeli?
Cevaben dedim:
-Naslki Peygamberimiz (A.S.M.) mu'cizatndan ve hasaisinden
baka, ef'al ve ahval ve etvarnda beeriyette kalp, beer gibi det-i
lahiyeye ve evamir-i tekviniyesine mnkad ve mut' olmu. O da souk
eker, elem eker ve hkeza... Herbir ahval ve etvarnda hrikulde bir
vaziyet verilmemi. T ki mmetine ef'aliyle imam olsun, etvaryla
rehber olsun, umum harektyla ders versin. Eer her etvarnda
hrikulde olsa idi, bizzt her cihete imam olamazd. Herkese mrid-i
mutlak olamazd. Btn ahvaliyle Rahmeten lil-lemn olamazd. Aynen
yle de: Kur'an- Hakm ehl-i uura imamdr, cinn ve inse mriddir, ehl-
i kemale rehberdir, ehl-i hakikata muallimdir. yle ise, beerin
muhaverat ve slbu tarznda olmak zarur ve kat'dir. nki cinn ve ins
mnacatn ondan alyor, duasn ondan reniyor, mesailini onun
lisanyla zikrediyor, edeb-i muaereti ondan taallm ediyor ve hkez...
Herkes onu merci yapyor. yle ise, eer Hazret-i Musa Aleyhisselm'n
Tur-i Sina'da iittii Kelmullah tarznda olsa idi, beer bunu dinlemekte
ve iitmekte tahamml edemezdi ve merci' edemezdi. Hazret-i Musa
Aleyhisselm gibi bir ul-l azm, ancak birka kelm iitmeye tahamml
etmitir. Musa Aleyhisselm demi:
..!......!....:
eytan yine dnd, dedi ki:
Kur'ann mesaili gibi ok ztlar o eit mesaili din namna
sylyorlar. Onun iin, bir beer, din namna byle bir ey yapmak
mmkn deil mi?
Cevaben Kur'ann nuruyla dedim ki:
Evvel, dindar bir adam din muhabbeti iin "Hak byledir.
Hakikat budur. Allah'n emri byledir" der. Yoksa, Allah' kendi keyfine
konuturmaz. Hadsiz derece haddinden tecavz edip, Allah'n taklidini




yapp, onun yerinde konumaz. ......,...
dsturundan titrer.
Ve sniyen, bir beer kendi bana byle yapmas ve muvaffak
olmas hibir cihetle mmkn deildir. Belki, yz derece muhaldir.
nki birbirine yakn ztlar birbirini taklid edebilirler. Bir cinsten
olanlar, birbirinin suretine girebilirler. Mertebece birbirine yakn olanlar,
birbirinin makamlarn taklid edebilirler. Muvakkaten insanlar ifal
ederler, fakat daim ifal edemezler. nki ehl-i dikkat nazarnda
alkllihal etvar ve ahvali iindeki tasannuatlar ve tekellfatlar
sahtekrln gsterecek, hilesi devam etmeyecek. Eer sahtekrlkla
taklide alan; tekinden gayet uzaksa, mesel di bir adam, bn-i Sina
gibi bir dhyi ilimde taklid etmek istese ve bir oban bir padiahn
vaziyetini taknsa elbette hi kimseyi aldatamayacak. Belki kendi
maskara olacak. Herbir hali baracak ki: Bu sahtekrdr. te, h
yzbin defa h!.. Kur'an, beer kelm farzedildii vakit: Naslki bir
yldz bcei bin sene tekellfsz hakik bir yldz olarak rasad ehline
grnsn.. hem bir sinek bir sene tamamen tavus suretini tasannu'suz,
temaa ehline gstersin.. hem sahtekr, mi bir nefer; namdar, l bir
mirin tavrn taknsn, makamnda otursun, ok zaman yle kalsn,
hilesini ihsas etmesin.. hem mfteri, yalanc itikadsz bir adam; mddet-i
mrnde daima en sadk, en emin, en mu'tekid bir ztn keyfiyetini ve
vaziyetini en mdakkik nazarlara kar telasz gstersin, dhlerin
nazarnda tasannu'u saklansn? Bu ise yz derece muhaldir, ona hibir
zakl mmkn diyemez ve yle de farzetmek, bedih bir muhali vaki'
farzetmek gibi bir hezeyandr. Aynen yle de, Kur'an kelm- beer
farzetmek; lzm gelir ki: lem-i slm'n semasnda bilmahede pek
parlak ve daima envr- hakaiki nereden bir yldz- hakikat, belki bir
ems-i kemalt telakki edilen Kitab- Mbin'in mahiyeti; h smme
h bir yldz bcei hkmnde tasannu'cu bir beerin hurafatl bir
dzmesi olsun ve en yaknnda olanlar ve dikkatle ona bakanlar farknda
bulunmasn ve onu daima l ve menba- hakaik bir yldz bilsin. Bu ise
yz derece muhal olmakla beraber, sen ey eytan yz derece eytanetinde
ileri gitsen buna imkn verdiremezsin, bozulmam hibir akl
kandramazsn! Yalnz manen pek uzaktan baktrmakla aldatyorsun!
Yldz, yldz bcei gibi kk gsteriyorsun.
Slisen: Hem Kur'an beer kelm farzetmek, lzmgelir ki;
sryla, tesiratyla, netaiciyle lem-i insaniyetin bilmahede en ruhlu ve
hayat-fean, en hakikatl ve saadet-resan, en cem'iyetli ve mu'cizbeyan,
l meziyetleriyle yaldzl bir Furkan'n gizli hakikat; h muavenetsiz,
---sh:(M:312) -----
---sh:(M:313) -----
ilimsiz birtek insann fikrinin tasniat olsun ve yaknnda onu temaa
eden ve merakla dikkat eden byk zeklar, ulv dehalar onda hibir
zaman hibir cihette sahtekrlk ve tasannu' eserini grmesin.. daima
ciddiyeti, samimiyeti, ihlas bulsun! Bu ise yz derece muhal olmakla
beraber, btn ahvaliyle, akvaliyle, harektyla btn hayatnda emaneti,
iman, emniyeti, ihlas, ciddiyeti, istikameti gsteren ve ders veren ve
sddknleri yetitiren en yksek, en parlak, en l haslet telakki edilen ve
kabul edilen bir zt; en emniyetsiz, en ihlassz, en itikadsz farzetmekle,
muzaaf bir muhali vaki' grmek gibi eytan dahi utandracak bir
hezeyan- fikrdir. nki u mes'elenin ortas yoktur. Zira farz- muhal
olarak Kur'an Kelmullah olmazsa, artan fere der gibi sukut eder.
Ortada kalmaz. Mecma-i hakaik iken, menba- hurafat olur ve o hrika
ferman gsteren zt, h smme h eer Resulullah olmazsa; a'l-y
illiyynden esfel-i safilne sukut etmek ve menba- kemalt derecesinden
maden-i desais makamna dmek lzmgelir. Ortada kalamaz. Zira Allah
namna iftira eden, yalan syleyen en edna bir dereceye der. Bir sinei,
daim bir surette tavus grmek ve tavusun byk evsafn onda her vakit
mahede etmek ne kadar muhal ise, u mes'ele de yle muhaldir.
Ftraten aklsz, sarho bir divane lzm ki, buna ihtimal versin.
Rbian: Hem Kur'an kelm- beer farzetmek lzmgelir ki; Ben
dem'in en byk ve muhteem ordusu olan mmet-i Muhammediyenin
(A.S.M.) mukaddes bir kumandan olan Kur'an, bilmahede kuvvetli
kanunlaryla, esasl dsturlaryla, nafiz emirleriyle o pek byk orduyu,
iki cihan fethedecek bir derecede bir intizam verdii ve bir inzibat altna
ald ve madd ve manev tehiz ettii ve umum efradn derecatna gre
akllarn talim ve kalblerini terbiye ve ruhlarn teshir ve vicdanlarn
tathir, za ve cevarihlerini istimal ve istihdam ettii halde; h, yzbin
defa h kuvvetsiz, kymetsiz, aslsz bir dzme farzedip yz derece
muhali kabul etmek lzm gelmekle beraber.. mddet-i hayatnda cidd
harektyla Hakk'n kanunlarn Ben dem'e ders veren ve samim
ef'aliyle hakikatn dsturlarn beere talim eden ve hlis ve makul
akvaliyle istikametin ve saadetin usllerini gsteren ve tesis eden ve
btn tarihe-i hayatnn ehadetiyle Allah'n azabndan ok havf eden ve
herkesten ziyade Allah' bilen ve bildiren ve nev'-i beerin beten birisine
ve kre-i arzn yarsna bin yzelli sene kemal-i hametle kumandanlk
eden ve cihan velveleye veren hretiar uunatyla nev'-i beerin belki
kinatn elhak medar- fahri olan bir zt; h yzbin defa h Allah'tan
korkmaz ve bilmez ve yalandan ekinmez, haysiyetini tanmaz
farzetmekle, yz derece muhali birden irtikb etmek lzm gelir. nki
u mes'elenin ortas yoktur. Zira farz-
---sh:(M:314) -----
muhal olarak Kur'an Kelmullah olmazsa; artan dse, orta yerde
kalamaz. Belki yerde en yalanc birinin mal olduunu kabul etmek
lzmgelir. Bu ise ey eytan, yz derece sen katmerli bir eytan olsan
bozulmam hibir akl kandramazsn ve rmemi hibir kalbi ikna
edemezsin.
eytan dnd, dedi:
Nasl kandramam? Ekser insanlara ve insann mehur kllerine
Kur'an ve Muhammed'i inkr ettirdim ve kandrdm.
Elcevab: Evvel, gayet uzak mesafeden baklsa, en byk bir ey,
en kk bir ey gibi grnebilir. Bir yldz, bir mum kadardr denilebilir.
Sniyen: Hem teba ve sath bir nazarla baklsa, gayet muhal bir
ey, mmkn grnebilir. Bir zaman bir ihtiyar adam Ramazan hillini
grmek iin semaya bakm. Gzne bir beyaz kl inmi. O kl Ay
zannetmi. "Ay' grdm" demi. te muhaldir ki; hill, o beyaz kl
olsun. Fakat kasden ve bizzt Ay'a bakt ve o sa teba ve dolaysyla
ve ikinci derecede grnd iin o muhali mmkn telakki etmi.
Slisen: Hem kabul etmemek bakadr, inkr etmek bakadr.
Adem-i kabul bir lkaydlktr, bir gz kapamaktr ve cahilane bir
hkmszlktr. Bu surette ok muhal eyler onun iinde gizlenebilir.
Onun akl onlarla uramaz. Amma inkr ise; o adem-i kabul deil, belki
o kabul- ademdir, bir hkmdr. Onun akl hareket etmeye mecburdur.
O halde senin gibi bir eytan onun akln elinden alr. Sonra inkr ona
yutturur. Hem ey eytan! Btl hak ve muhali mmkn gsteren gaflet
ve dalalet ve safsata ve inad ve malata ve mkbere ve ifal ve grenek
gibi eytan desiselerle, ok muhalt inta eden kfr ve inkr o bedbaht
insan suretindeki hayvanlara yutturmusun.
Rbian: Hem Kur'an kelm- beer farzetmek, lzmgelir ki:
lem-i insaniyetin semasnda yldzlar gibi parlayan asfiyalara,
sddknlere, aktablara bilmahede rehberlik eden ve bilbedahe
mtemadiyen hakk u hakkaniyeti, sdk u sadakat, emn emaneti umum
tabakat- ehl-i kemale talim eden ve erkn- imaniyenin hakaikiyle ve
erkn- slmiyenin desatiriyle iki cihann saadetini temin eden ve bu
icraatnn ehadetiyle bizzarure hlis hak ve sfi hakikat ve gayet doru
ve pek cidd olmak lzm gelen bir kitab; kendi evsafnn ve tesiratnn






---sh:(M:315) -----
ve envrnn zddyla muttasf tasavvur edip, -h, h- tasniat ve
iftiralarn mecmuas nazaryla bakmak; Sofestaleri ve eytanlar dahi
utandracak ve titretecek en' bir hezeyan- kfr olmakla beraber; izhar
ettii din ve eriat- slmiyenin ehadetiyle ve mddet-i hayatnda
gsterdii bilittifak fevkalde takvasnn ve hlis ve safi ubudiyetinin
delaletiyle ve bilittifak kendinde grnd ahlk- hasenesinin
iktizasyla ve yetitirdii btn ehl-i hakikatn ve sahib-i kemaltn
tasdikiyle en mu'tekid, en metin, en emin, en sadk bir zt; -h smme
h, yzbin kerre h- itikadsz, en emniyetsiz, Allah'tan korkmaz,
yalandan ekinmez bir vaziyette farzedip, muhaltn en irkin ve menfur
bir suretini ve dalaletin en zulml ve zulmatl bir tarzn irtikb etmek
lzmgelir.
Elhasl: Ondokuzuncu Mektub'un Onsekizinci aretinde
denildii gibi; nasl kulakl mi tabakas i'caz- Kur'an fehminde demi:
Kur'an, btn dinlediim ve dnyada mevcud kitablara kyas edilse,
hibirisine benzemiyor ve onlarn derecesinde deildir. yle ise ya
Kur'an, umumun altndadr veya umumun fevkinde bir derecesi vardr.
Umumun altndaki kk ise, muhal olmakla beraber, hibir dman hatt
eytan dahi diyemez ve kabul etmez. yle ise Kur'an, umum kitablarn
fevkindedir. yle ise mu'cizedir. Aynen yle de, biz de ilm-i usl ve
fenn-i mantka sebr taksim denilen en kat' hccetle deriz:
Ey eytan ve ey eytann akirdleri! Kur'an, ya ar- a'zamdan ve
ism-i a'zamdan gelmi bir kelmullahtr veyahut -h smme h,
yzbin kerre h- yerde Allah'tan korkmaz ve Allah' bilmez, itikadsz
bir beerin dzmesidir. Bu ise ey eytan! Sbk hccetlere kar bunu sen
diyemezsin ve diyemezdin ve diyemeyeceksin. yle ise bizzarure ve
bil-bhe Kur'an, Hlk- Kinat'n kelmdr. nki ortas yoktur ve
muhaldir ve olamaz. Naslki kat' bir surette isbat ettik, sen de grdn ve
dinledin.
Hem Muhammed Aleyhissalt Vesselm, ya Resulullahtr ve
btn Resullerin ekmeli ve btn mahlukatn efdalidir veyahut -h
yzbin defa h- Allah'a iftira ettii ve Allah' bilmedii ve azabna
inanmad iin itikadsz, esfel-i safilne sukut etmi bir beer farzetmek

(Haiye) lzmgelir. Bu ise ey blis! Ne sen ve ne de gvendiin
(Haiye): Kur'an- Hakm, kfirlerin kfriyatlarn ve galiz tabiratlarn ibtal
etmek iin zikrettiine istinaden, ehl-i dalaletin fikr-i kfrlerinin btn btn
muhaliyetini ve btn btn rkln gstermek iin u tabirat farz- muhal
suretinde titreyerek kullanmaa mecbur oldum.

Avrupa feylesoflar ve Asya mnafklar bunu diyemezsiniz ve
diyememisiniz ve diyemeyeceksiniz ve dememisiniz ve
demeyeceksiniz. nki bu kk dinleyecek ve kabul edecek dnyada
yoktur. Onun iindir ki, gvendiin o feylesoflarn en mfsidleri ve o
mnafklarn en vicdanszlar dahi diyorlar ki: "Muhammed-i Arab
(A.S.M.) ok akll idi ve ok gzel ahlkl idi." Madem u mes'ele iki
kka mnhasrdr ve madem ikinci kk muhaldir ve hibir kimse buna
sahib kmyor ve madem kat' hccetlerle isbat ettik ki, ortas yoktur.
Elbette ve bizzarure senin ve hizb- eytann ramna olarak bilbedahe
ve bihakkalyakn, Muhammed-i Arab Aleyhissalt Vesselm
Resulullahtr ve btn Resullerin ekmelidir ve btn mahlukatn
efdalidir.
.-!.......!..-. .!...!...
eytann kinci Kk Bir tiraz
Sure-i..-.!..!._ i okurken
.... ........!...L.....
~.....-.......!.-!....!..:.
...........!....!...!
.........! ........-.
.........-...!:...:..L.......::
.......,.....!...._.!..
u yetleri okurken eytan dedi ki: "Kur'ann en mhim
fesahatn, siz onun selasetinde ve vuzuhunda buluyorsunuz. Halbuki u
yette nereden nereye atlyor? Sekerattan t kyamete atlyor. Nefh-i
Sur'dan muhasebenin hitamna intikal ediyor ve ondan Cehennem'e idhali
zikrediyor. Bu acib atlamaklar iinde hangi selaset kalr? Kur'ann ekser
yerlerinde, byle birbirinden uzak mes'eleleri birletiriyor. Byle
mnasebetsiz vaziyetle selaset, fesahat nerede kalr?"
Elcevab: Kur'an- Mu'ciz-l Beyan'n esas- i'caz, en
mhimlerinden belgatndan sonra cazdr. caz, i'caz- Kur'ann en metin
ve en mhim bir esasdr. Kur'an- Hakm'de u mu'cizane caz, o kadar
oktur ve o kadar gzeldir ki; ehl-i tedkik, karsnda hayrettedirler.
Mesel:
---sh:(M:316) -----
---sh:(M:317) -----
........!...-........:...-......
..!.L!....!.-..._..-!.......
Ksa birka cmle ile, Tufan hdise-i azmesini netaiciyle yle
cazkrane ve mu'cizane beyan ediyor ki; ok ehl-i belgat, belgatna
secde ettirmi.
Hem mesel:
.....-.......-L.....
....-...:...........,.!..
........-........,....,.,........
te Kavm-i Semud'un acib ve mhim hdisatn ve netaicini ve
s'-i akibetlerini, byle ksa birka cmle ile caz iinde bir i'caz ile
selasetli ve vuzuhlu ve fehmi ihll etmez bir tarzda beyan ediyor.
Hem mesel:
......!L....-......!..
..!.L!.......-.....!.....L!_...
te ......!cmlesinden
....L!_...cmlesine kadar ok cmleler matvdir. O mezkr
olmayan cmleler, fehmi ihll etmiyor, selasete zarar vermiyor. Hazret-i
Yunus Aleyhisselm'n kssasndan mhim esaslar zikreder.
Mtebkisini akla havale eder.
Hem mesel: Sure-i Yusuf'ta .... kelimesinden
...!....... ortasnda yedi-sekiz cmle caz ile tayyedilmi.
Hi fehmi ihll etmiyor, selasetine zarar vermiyor. Bu eit mu'cizane
cazlar Kur'anda pek oktur. Hem pek gzeldir.





---sh:(M:318) -----
Amma Sure-i Kaf'n yeti ise, ondaki caz pek acib ve
mu'cizanedir. nki kfirin pek mdhi ve ok uzun ve bir gn elli bin
sene olan istikbaline ve o istikbalin dehetli inklabatnda kfirin bana
gelecek elm ve mhim hdisata birer birer parmak basyor. imek gibi
fikri, onlar stnde gezdiriyor. O pek ok uzun zaman, hazr bir sahife
gibi nazara gsterir. Zikredilmeyen hdisat hayale havale edip, ulv bir
selasetle beyan eder.
..-.,:.-!.....!.-......!'_...
te ey eytan! imdi bir szn daha varsa syle...
eytan der: Bunlara kar gelemem, mdafaa edemem. Fakat ok
ahmaklar var, beni dinliyorlar ve insan suretinde ok eytanlar var, bana
yardm ediyorlar ve feylesoflardan ok firavunlar var, enaniyetlerini
okayan mes'eleleri benden ders alyorlar. Senin bu gibi szlerin nerine
sed ekerler. Bunun iin sana teslim-i silh etmem!
,.:-!,..-!...............!,......-..
* * *






















---sh:(M:319) -----


kinci Mebhas

[u Mebhas, bana daim hizmet edenlerin, ahlkmda grdkleri acib
ihtilaftan gelen hayretlerine kar; hem iki talebemin benim hakkmda
haddimden fazla hsn- zanlarn ta'dil etmek iin yazlmtr.]
Ben gryorum ki: Kur'an- Hakm'in hakaikine ait baz kemalt,
o hakaike dellllk eden vastalara veriliyor. u ise yanltr. nki
me'hazn kudsiyeti, ok brhanlar kuvvetinde tesirat gsteriyor; onun ile,
ahkm umuma kabul ettiriyor. Ne vakit delll ve vekil glge etse, yani
onlara tevecch edilse, o me'hazdaki kudsiyetin tesiri kaybolur. Bu sr
iindir ki, bana kar haddimden ok fazla tevecch gsteren
kardelerime bir hakikat beyan edeceim. yle ki:
Bir insann mteaddid ahsiyeti olabilir. O ahsiyetler ayr ayr
ahlk gsteriyorlar. Mesel: Byk bir memurun, memuriyet
makamnda bulunduu vakit bir ahsiyeti var ki; vakar iktiza ediyor,
makamn izzetini muhafaza edecek etvar istiyor. Mesel: Her ziyareti
iin tevazu' gstermek tezellldr, makam tenzildir. Fakat kendi
hanesindeki ahsiyeti, makamn aksiyle baz ahlk istiyor ki, ne kadar
tevazu' etse iyidir. Az bir vakar gsterse, tekebbr olur. Ve hkeza...
Demek bir insann, vazifesi itibariyle bir ahsiyeti bulunur ki, hakik
ahsiyeti ile ok noktalarda muhalif der. Eer o vazife sahibi, o
vazifeye hakik lyksa ve tam mstaid ise, o iki ahsiyeti birbirine yakn
olur. Eer mstaid deilse, mesel bir nefer, bir mir makamnda
oturtulsa, o iki ahsiyet birbirinden uzak der; o neferin ahs, d,
kk hasletleri; makamn iktiza ettii l, yksek ahlk ile kabil-i te'lif
olamyor.
te bu bare kardeinizde ahsiyet var. Birbirinden ok uzak,
hem de pek ok uzaktrlar.
Birincisi: Kur'an- Hakm'in hazine-i lsinin delll cihetindeki
muvakkat, srf Kur'ana ait bir ahsiyetim var. O delllln iktiza ettii
pek yksek ahlk var ki, o ahlk benim deil, ben sahib deilim. Belki o
makamn ve o vazifenin iktiza ettii seciyelerdir. Bende bu nev'den ne
grseniz benim deil, onunla bana bakmaynz, o makamndr.

---sh:(M:320) -----
kinci ahsiyet: Ubudiyet vaktinde dergh- lahiyeye mteveccih
olduum vakit, Cenab- Hakk'n ihsanyla bir ahsiyet veriliyor ki, o
ahsiyet baz sr gsteriyor. O sr, mana-y ubudiyetin esas olan:
"Kusurunu bilmek, fakr ve aczini anlamak, tezelll ile dergh- lahiyeye
iltica etmek" noktalarndan geliyor ki; o ahsiyetle, kendimi herkesten
ziyade bedbaht, ciz, fakir ve kusurlu gryorum. Btn dnya beni
medh sena etse, beni inandramaz ki ben iyiyim ve sahib-i kemalim.
ncs: Hakik ahsiyetim, yani Eski Said'in bozmas bir
ahsiyetim var ki; o da Eski Said'den irsiyet kalma baz damarlardr.
Bazan riyaya, hubb-u cha bir arzu bulunuyor. Hem asil bir hanedandan
olmadmdan, hsset derecesinde bir iktisad ile, dkn ve pest ahlklar
grnyor.
Ey kardeler! Sizi btn btn karmamak iin, bu ahsiyetimin
gizli ok fenalklarn ve s'-i hallerini sylemeyeceim.
te kardelerim, ben mstaid ve makam sahibi olmadm iin, u
ahsiyetim, dellllk ve ubudiyet vazifelerindeki ahlktan ve srdan ok
uzaktr. Hem
..........-..
kaidesince, Cenab- Hak merhametkrane kudretini benim hakkmda
byle gstermi ki; en edna bir nefer gibi bu ahsiyetimi, en a'l bir
makam- miriyet hkmnde olan hizmet-i esrar- Kur'aniyede istihdam
ediyor. Yzbinler kr olsun. Nefis cmleden sfl, vazife cmleden
a'l.
.....!..-!
* * *












---sh:(M:321) -----






nc Mebhas


......,....-....!.....
..-.!......-,...-.
Yani:
...-......!..........-....... ...-!.........-.!
Yani: "Sizi taife taife, millet millet, kabile kabile yaratmm; t
birbirinizi tanmalsnz ve birbirinizdeki hayat- itimaiyeye ait
mnasebetlerinizi bilesiniz, birbirinize muavenet edesiniz. Yoksa sizi
kabile kabile yaptm ki; yekdierinize kar inkr ile yabani bakasnz,
husumet ve adavet edesiniz deildir!"
u mebhas "Yedi Mes'ele"dir.
Birinci Mes'ele: u yet-i kerimenin ifade ettii hakikat- liye,
hayat- itimaiyeye ait olduu iin, hayat- itimaiyeden ekilmek isteyen
Yeni Said lisanyla deil, belki slmn hayat- itimaiyesiyle
mnasebetdar olan Eski Said lisanyla, Kur'an- Azman'a bir hizmet
maksadyla ve haksz hcumlara bir siper tekil etmek fikriyle yazmaa
mecbur oldum.
kinci Mes'ele: u yet-i kerimenin iaret ettii "tearf ve teavn
dsturu"nun beyan iin deriz ki: Naslki bir ordu frkalara, frkalar
alaylara, alaylar taburlara, blklere, t takmlara kadar tefrik edilir. T
ki; her neferin muhtelif ve mteaddid mnasebat ve o mnasebata gre
vazifeleri tannsn, bilinsin.. t, o ordunun efradlar, dstur-u
---sh:(M:322) -----
teavn altnda, hakik bir vazife-i umumiye grsn ve hayat-
itimaiyeleri, a'dann hcumundan masun kalsn. Yoksa tefrik ve
inksam; bir blk bir ble kar rekabet etsin, bir tabur bir tabura kar
muhasamet etsin, bir frka bir frkann aksine hareket etsin deildir.
Aynen yle de: Heyet-i itimaiye-i slmiye byk bir ordudur, kabail ve
tavaife inksam edilmi. Fakat binbir bir birler adedince cihet-i vahdetleri
var. Hlklar bir, Rezzaklar bir, Peygamberleri bir, kbleleri bir,
kitablar bir, vatanlar bir, bir, bir, bir.. binler kadar bir, bir...
te bu kadar bir, birler; uhuvveti, muhabbeti ve vahdeti iktiza
ediyorlar. Demek kabail ve tavaife inksam, u yetin iln ettii gibi,
tearf iindir, teavn iindir.. tenakr iin deil, tahasum iin deildir!..
nc Mes'ele: Fikr-i milliyet, u asrda ok ileri gitmi.
Hususan dessas Avrupa zalimleri, bunu slmlar iinde menf bir surette
uyandryorlar; t ki, paralayp onlar yutsunlar.
Hem fikr-i milliyette bir zevk-i nefsan var; gafletkrane bir lezzet
var; eametli bir kuvvet var. Onun iin u zamanda hayat- itimaiye ile
megul olanlara, "Fikr-i milliyeti braknz!" denilmez. Fakat fikr-i
milliyet iki ksmdr. Bir ksm menfdir, eametlidir, zararldr; bakasn
yutmakla beslenir, dierlerine adavetle devam eder, mteyakkz davranr.
u ise, muhasamet ve kemekee sebebdir. Onun iindir ki, hads-i erifte
ferman etmi: ...-!...-!......Ve Kur'an da
ferman etmi:
......-!..-..-!,........!.-.
_...!..,...!......!...!.......:.
.......:........-....
te u hads-i erif ve u yet-i kerime; kat' bir surette menf bir
milliyeti ve fikr-i unsuriyeti kabul etmiyorlar. nki msbet ve
mukaddes slmiyet milliyeti, ona ihtiya brakmyor.
Evet acaba hangi unsur var ki, yz elli milyon vardr? Ve o
slmiyet yerine o unsuriyet fikri, fikir sahibine o kadar kardeleri, hem






---sh:(M:323) -----
ebed kardeleri kazandrsn? Evet menf milliyetin, tarihe pek ok
zararlar grlm.
Ezcmle: Emevler bir para fikr-i milliyeti siyasetlerine
kartrdklar iin, hem lem-i slm kstrdler, hem kendileri de ok
felketler ektiler. Hem Avrupa milletleri, u asrda unsuriyet fikrini ok
ileri srdkleri iin, Fransz ve Alman'n ok eametli ebed
adavetlerinden baka; Harb-i Umum'deki hdisat- mdhie dahi, menf
milliyetin nev'-i beere ne kadar zararl olduunu gsterdi. Hem bizde
ibtida-i Hrriyet'te, -Babil kal'asnn harabiyeti zamannda "tebelbl-
akvam" tabir edilen "tea'ub-u akvam" ve o tea'ub sebebiyle dalmalar
gibi- menf milliyet fikriyle, bata Rum ve Ermeni olarak pekok
"kulpler" namnda sebeb-i tefrika-i kulb, muhtelif milletiler
cem'iyetleri teekkl etti. Ve onlardan imdiye kadar, ecnebilerin
boazna gidenlerin ve perian olanlarn halleri, menf milliyetin zararn
gsterdi.
imdi ise, en ziyade birbirine muhta ve birbirinden mazlum ve
birbirinden fakir ve ecnebi tahakkm altnda ezilen anasr ve kabail-i
slmiye iinde, fikr-i milliyetle birbirine yabani bakmak ve birbirini
dman telakki etmek, yle bir felkettir ki, tarif edilmez. deta bir
sinein srmamas iin, mdhi ylanlara arka evirip, sinein srmasna
kar mukabele etmek gibi bir divanelikle; byk ejderhalar hkmnde
olan Avrupa'nn doymak bilmez hrslarn, penelerini atklar bir
zamanda, onlara ehemmiyet vermeyip belki manen onlara yardm edip,
menf unsuriyet fikriyle ark vilayetlerindeki vatandalara veya cenub
tarafndaki dindalara adavet besleyip onlara kar cephe almak, ok
zararlar ve mehaliki ile beraber; o cenub efradlar iinde dman olarak
yoktur ki, onlara kar cephe alnsn. Cenubdan gelen Kur'an nuru var,
slmiyet ziyas gelmi; o iimizde vardr ve her yerde bulunur.
te o dindalara adavet ise; dolaysyla slmiyete, Kur'ana
dokunur. slmiyet ve Kur'ana kar adavet ise, btn bu vatandalarn
hayat- dnyeviye ve hayat- uhreviyesine bir nevi adavettir. Hamiyet
namna hayat- itimaiyeye hizmet edeyim diye, iki hayatn temel
talarn harab etmek; hamiyet deil, hamakattr!
Drdnc Mes'ele: Msbet milliyet, hayat- itimaiyenin ihtiyac-
dhilsinden ileri geliyor; teavne, tesande sebebdir; menfaatli bir
kuvvet temin eder; uhuvvet-i slmiyeyi daha ziyade teyid edecek bir
vasta olur.
u msbet fikr-i milliyet slmiyet'e hdim olmal, kal'a olmal,
zrh olmal.. yerine gememeli. nki slmiyet'in verdii uhuvvet
iinde
---sh:(M:324) -----
bin uhuvvet var; lem-i bekada ve lem-i berzahta o uhuvvet bki
kalyor. Onun iin uhuvvet-i milliye ne kadar da kav olsa, onun bir
perdesi hkmne geebilir. Yoksa onu onun yerine ikame etmek; ayn
kal'ann talarn, kal'ann iindeki elmas hazinesinin yerine koyup, o
elmaslar dar atmak nev'inden ahmakane bir cinayettir.
te ey ehl-i Kur'an olan u vatann evldlar! Altyz sene deil,
belki Abbasler zamanndan beri bin senedir Kur'an- Hakm'in bayraktar
olarak, btn cihana kar meydan okuyup, Kur'an iln etmisiniz.
Milliyetinizi, Kur'ana ve slmiyete kal'a yaptnz. Btn dnyay
susturdunuz, mdhi tehacmat def'ettiniz, t
.....!..!....-..,..-.... ..
.......-....:!.....
yetine gzel bir msadak oldunuz. imdi Avrupa'nn ve firenk-mereb
mnafklarn desiselerine uyup, u yetin evvelindeki hitaba msadak
olmaktan ekinmelisiniz ve korkmalsnz!
Cy- dikkat bir hal: Trk milleti anasr- slmiye iinde en
kesretli olduu halde, dnyann her tarafnda olan Trkler ise
Mslmandr. Sair unsurlar gibi, mslim ve gayr- mslim olarak iki
ksma inksam etmemitir. Nerede Trk taifesi varsa, Mslmandr.
Mslmanlktan kan veya Mslman olmayan Trkler, Trklkten dahi
kmlardr (Macarlar gibi). Halbuki kk unsurlarda dahi, hem mslim
ve hem de gayr- mslim var.
Ey Trk karde! Bilhassa sen dikkat et! Senin milliyetin
slmiyetle imtiza etmi. Ondan kabil-i tefrik deil. Tefrik etsen,
mahvsn! Btn senin mazideki mefahirin, slmiyet defterine gemi.
Bu mefahir, zemin yznde hibir kuvvetle silinmedii halde, sen
eytanlarn vesveseleriyle, desiseleriyle o mefahiri kalbinden silme!
Beinci Mes'ele: Asya'da uyanan akvam, fikr-i milliyete sarlp,
aynen Avrupa'y her cihetle taklid ederek, hatt ok mukaddesatlar o
yolda feda ederek hareket ediyorlar. Halbuki her milletin kamet-i kymeti
baka bir elbise ister. Bir cins kuma bile olsa; tarz, ayr ayr olmak
lzm gelir. Bir kadna, bir jandarma elbisesi giydirilmez. Bir ihtiyar
hocaya, tango bir kadn libas giydirilmedii gibi.. "Kr krne taklid
dahi, ok defa maskaralk olur." nki:



---sh:(M:325) -----
Evvel: Avrupa bir dkkn, bir kla ise; Asya bir mezraa, bir
cmi hkmndedir. Bir dkknc dansa gider, bir ifti gidemez. Kla
vaziyeti ile mescid vaziyeti bir olmaz.
Hem ekser enbiyann Asya'da zuhuru, aleb-i hkemann
Avrupa'da gelmesi, kader-i ezelnin bir remzi, bir iaretidir ki; Asya
akvamn intibaha getirecek, terakki ettirecek, idare ettirecek; din ve
kalbdir. Felsefe ve hikmet ise, din ve kalbe yardm etmeli, yerine
gememeli.
Sniyen: Din-i slm' Hristiyan dinine kyas edip, Avrupa gibi
dine lkayd olmak, pek byk bir hatadr. Evvel: Avrupa, dinine
sahibdir. Bata Wilson, Loid George, Venizelos gibi Avrupa bykleri,
papaz gibi dinlerine mutaassb olmalar ahiddir ki; Avrupa dinine
sahibdir, belki bir cihette mutaassbdr.
Slisen: slmiyet'i Hristiyan dinine kyas etmek, kyas-
maalfarktr, o kyas yanltr. nki Avrupa dinine mutaassb olduu
zaman meden deildi; taassubu terketti, medenleti.
Hem din, onlarn iinde yz sene muharebe-i dhiliyeyi intac
etmi. Mstebid zalimlerin elinde avam, fukaray ve ehl-i fikri ezmeye
vasta olduundan; onlarn umumunda muvakkaten dine kar bir ksmek
hasl olmutu. slmiyette ise, tarihler ahiddir ki, bir defadan baka
dhil muharebeye sebebiyet vermemi. Hem ne vakit ehl-i slm, dine
cidd sahib olmularsa, o zamana nisbeten yksek terakki etmiler. Buna
ahid, Avrupa'nn en byk stad, Endls Devlet-i slmiyesidir.
Hem ne vakit, cemaat- slmiye dine kar lkayd vaziyeti
almlar, perian vaziyete derek tedenni etmiler.
Hem slmiyet, vcub-u zekat ve hurmet-i riba gibi binler
efkatperverane mesail ile fukaray ve avam himaye ettii;
..... ..:... ...-.
gibi kelimatyla akl ve ilmi istihad ve ikaz ettii ve ehl-i ilmi himaye
ettii cihetle daima slmiyet, fukaralarn ve ehl-i ilmin kal'as ve melce'i
olmutur. Onun iin, slmiyet'e kar ksmeye hibir sebeb yoktur.
slmiyet'in Hristiyanlk ve sair dinlere cihet-i farknn srr-
hikmeti udur ki:
slmiyet'in esas, mahz- tevhiddir; vesait ve esbaba tesir-i hakik
vermiyor, icad ve makam cihetiyle kymet vermiyor. Hristiyanlk ise
"velediyet" fikrini kabul ettii iin, vesait ve esbaba bir kymet verir,


---sh:(M:326) -----
enaniyeti krmaz. deta rububiyet-i lahiyenin bir cilvesini azizlerine,
byklerine verir.
.....,.....,..-..-
yetine msadak olmular. Onun iindir ki, Hristiyanlarn dnyaca en
yksek mertebede olanlar, gurur ve enaniyetlerini muhafaza etmekle
beraber sbk Amerika Reisi Wilson gibi, mutaassb bir dindar olur.
Mahz- tevhid dini olan slmiyet iinde, dnyaca yksek mertebede
olanlar, ya enaniyeti ve gururu brakacak veya dindarl bir derece
brakacak. Onun iin bir ksm lkayd kalyorlar, belki dinsiz oluyorlar.
Altnc Mes'ele: Menf milliyette ve unsuriyet fikrinde ifrat
edenlere deriz ki:
Evvel: u dnya yz, hususan u memleketimiz, eski
zamandan beri ok muhaceretlere ve tebeddlta maruz olmakla beraber;
Merkez-i Hkmet-i slmiye bu vatanda tekil olduktan sonra, akvam-
saireden pervane gibi oklar iine atlp, tavattun etmiler. te bu halde
Levh-i Mahfuz alsa ancak hakik unsurlar birbirinden tefrik edilebilir.
yle ise, hakik unsuriyet fikrine, hareketi ve hamiyeti bina etmek,
manasz ve hem pek zararldr. Onun iindir ki: Menf milliyetilerin ve
unsuriyetperverlerin reislerinden ve dine kar pek lkayd birisi, mecbur
olmu, demi: "Dil, din bir ise; millet birdir." Madem yledir. Hakik
unsuriyete deil; belki dil, din, vatan mnasebatna baklacak. Eer
bir ise, zten kuvvetli bir millet; eer biri noksan olursa, tekrar milliyet
dairesine dhildir.
Sniyen: slmiyet'in mukaddes milliyeti, bu vatan evldnn
hayat- itimaiyesine kazandrd yzer faideden iki faideyi misal olarak
beyan edeceiz:
Birincisi: u devlet-i slmiye yirmi-otuz milyon iken, btn
Avrupa'nn byk devletlerine kar hayatn ve mevcudiyetini muhafaza
ettiren, u devletin ordusundaki nur-u Kur'andan gelen u fikirdir: "Ben
lsem ehidim, ldrsem gaziyim." Kemal-i evk ile ve ak ile lmn
yzne glerek istikbal etmi. Daima Avrupa'y titretmi. Acaba dnyada
basit fikirli, safi kalbli olan neferatn ruhunda yle ulv fedakrla
sebebiyet verecek, hangi ey gsterilebilir? Hangi hamiyet onun yerine
ikame edilebilir? Ve hayatn ve btn dnyasn severek ona feda
ettirebilir?
kincisi: Avrupa'nn ejderhalar (byk devletleri) her ne vakit u
devlet-i slmiyeye bir tokat vurmularsa; yz elli milyon slm

---sh:(M:327) -----
alatm ve inletmi. Ve o mstemlekt sahibleri, onlar inletmemek ve
szlatmamak iin elini ekmi, elini kaldrrken indirmi. u hibir cihette
istisgar edilmeyecek manev ve daim bir kuvvetzzahr yerine hangi
kuvvet ikame edilebilir? Gsterilsin! Evet o azm manev kuvvetzzahr,
menf milliyet ile ve istinakrane hamiyet ile gcendirmemeli!
Yedinci Mes'ele: Menf milliyette fazla hamiyetperverlik
gsterenlere deriz ki: Eer u milleti cidd severseniz, onlara efkat
ederseniz yle bir hamiyet taynz ki, onlarn ekserisine efkat saylsn.
Yoksa ekserisine merhametsizcesine bir tarzda, efkate muhta olmayan
bir ksm- kalilin muvakkat gafletkrane hayat- itimaiyelerine hizmet
ise, hamiyet deildir. nki menf unsuriyet fikriyle yaplacak
hamiyetkrln, milletin sekizden ikisine muvakkat faidesi dokunabilir.
Lyk olmadklar o hamiyetin efkatine mazhar olurlar. O sekizden
alts, ya ihtiyardr, ya hastadr, ya musibetzededir, ya ocuktur, ya ok
zaftir, ya pek cidd olarak hireti dnr mttakidirler ki; bunlar hayat-
dnyeviyeden ziyade mteveccih olduklar hayat- berzahiyeye ve
uhreviyeye kar bir nur, bir teselli, bir efkat isterler ve hamiyetkr
mbarek ellere muhtatrlar. Bunlarn klarn sndrmeye ve
tesellilerini krmaa hangi hamiyet msaade eder? Heyhat! Nerede
millete efkat, nerede millet yolunda fedakrlk?
Rahmet-i lahiyeden mid kesilmez. nki Cenab- Hak bin
seneden beri Kur'ann hizmetinde istihdam ettii ve ona bayraktar tayin
ettii bu vatandalarn muhteem ordusunu ve muazzam cemaatini,
muvakkat rzalarla inallah perian etmez. Yine o nuru klandrr ve
vazifesini idame ettirir...
* * *














---sh:(M:328) -----



Drdnc Mebhas

[Tenbih: Yirmialtnc Mektub'un drt mebhas, birbiri ile mnasebetdar
olmad gibi, bu Drdnc Mebhas'n on mesaili dahi birbiriyle mnasebetdar
deildir. Onun iin, mnasebeti aramamal. Nasl gelmi, yle yazlm. Mhim
bir talebesine gnderdii mektubun bir parasdr. O talebenin be-alt suallerine
verilen cevablardr.]
Birincisi
Sniyen: Mektubunda diyorsun: ..!.-!. tabir ve
tefsirinde "Onsekiz bin lem" demiler. O adedin hikmetini soruyorsun.
Kardeim, ben imdi o adedin hikmetini bilmiyorum; fakat bu
kadar derim ki; Kur'an- Hakm'in cmleleri, birer manaya mnhasr
deil, belki nev'-i beerin umum tabakatna hitab olduu iin, her
tabakaya kar birer manay tazammun eden bir kll hkmndedir.
Beyan olunan manalar, o kll kaidenin cz'iyatlar hkmndedirler.
Herbir mfessir, herbir rif, o kllden bir cz' zikrediyor. Ya kefine,
ya deliline veyahut merebine istinad edip, bir manay tercih ediyor. te
bunda dahi bir taife, o adede muvafk bir mana kefetmi.
Mesel: Ehl-i velayetin ehemmiyetle virdlerinde zikr tekrar
ettikleri ..-...~..............-.!~..
cmlesinde; daire-i vcub ile daire-i imkndaki bahr-i rububiyet ve bahr-i
ubudiyetten tut, t dnya ve hiret bahrlerine, t lem-i gayb ve lem-i
ehadet bahrlerine, t ark ve garb, imal ve cenubdaki bahr-i
muhitlerine, t Bahr-i Rum ve Fars bahrine, t Akdeniz ve Karadeniz ve
Boazna ki mercan denilen balk ondan kyor t Akdeniz ve Bahr-i
Ahmer'e ve Svey Kanal'na, t tatl ve tuzlu sular denizlerine, t toprak
tabakas altndaki tatl ve mteferrik su denizleriyle, stndeki tuzlu ve
muttasl denizlerine, t Nil ve Dicle ve Frat gibi, byk rmaklar



---sh:(M:329) -----
denilen kk tatl denizler ile onlarn kart tuzlu byk denizlerine
kadar, manasndaki cz'iyatlar var. Bunlar umumen murad ve maksud
olabilir ve onun hakik ve mecaz manalardr. te onun gibi,
..!.-!..!..-!
dahi, pek ok hakaiki cmi'dir. Ehl-i kef ve hakikat, keiflerine gre
ayr ayr beyan ederler.
Ben de byle fehmederim ki: Semavatta binler lem var.
Yldzlarn bir ksm herbiri birer lem olabilir. Yerde de herbir cins
mahlukat, birer lemdir. Hatt herbir insan dahi, kk bir lemdir.
..!.-!.tabiri ise, "Dorudan doruya her lem, Cenab- Hakk'n
rububiyetiyle idare ve terbiye ve tedbir edilir." demektir.
Slisen: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm ferman etmi:
,.......-,....-.....
Kur'an- Hakm'de Hazret-i Yusuf Aleyhisselm demi:
...!.......!..._....
Evet nefsini beenen ve nefsine itimad eden, bedbahttr. Nefsinin aybn
gren, bahtiyardr. yle ise, sen bahtiyarsn. Fakat bazan olur ki, nefs-i
emmare, ya levvameye veya mutmainneye inklab eder; fakat silhlarn
ve cihazatn a'saba devreder. A'sab ve damarlar ise, o vazifeyi hir mre
kadar grr. Nefs-i emmare oktan ld halde, onun sr yine
grnr. ok byk asfiya ve evliya var ki, nfuslar mutmainne iken,
nefs-i emmareden ekva etmiler. Kalbleri gayet selim ve mnevver iken,
emraz- kalbden vaveyl etmiler. te bu ztlardaki, nefs-i emmare deil,
belki a'saba devredilen nefs-i emmarenin vazifesidir. Maraz ise kalb
deil, belki maraz- hayaldir. nallah aziz kardeim, size hcum eden
nefsiniz ve emraz- kalbiniz deil, belki mcahedenin devam iin
beeriyet itibariyle a'saba intikal eden ve terakkiyat- daimye sebebiyet
veren, dediimiz gibi bir halettir.
* * *






---sh:(M:330) -----

kinci Mes'ele

Eski hocann sual ettii mes'elenin izahat, Risale-i Nur'un
eczalarnda vardr. imdilik icmal bir iaret edeceiz:
Birinci Suali: Muhyiddin-i Arab, Fahreddin-i Rz'ye
mektubunda demi: "Allah' bilmek, varln bilmenin gayrdr." Bu ne
demektir, maksad nedir? soruyor.
Evvel: Ona okuduun Yirmiikinci Sz'n Mukaddemesinde,
tevhid-i hakik ile tevhid-i zahirnin farkndaki misal ve temsil, maksada
iaret eder. Otuzikinci Sz'n kinci ve nc Mevkflar ve
Makasdlar, o maksad izah eder.
Ve sniyen: Usl-d Din imamlar ve lema-i lm-i Kelm'n
akaide dair ve vcud-u Vcib-l Vcud ve tevhid-i lahye dair
beyanatlar, Muhyiddin-i Arab'nin nazarnda kfi gelmedii iin, lm-i
Kelm'n imamlarndan Fahreddin-i Rz'ye yle demi.
Evet lm-i Kelm vastasyla kazanlan marifet-i lahiye, marifet-i
kmile ve huzur-u tam vermiyor. Kur'an- Mu'ciz-l Beyan'n tarznda
olduu vakit, hem marifet-i tmmeyi verir, hem huzur-u etemmi
kazandrr ki; inallah Risale-i Nur'un btn eczalar, o Kur'an- Mu'ciz-
l Beyan'n cadde-i nuransinde birer elektrik lmbas hizmetini
gryorlar.
Hem Muhyiddin-i Arab'nin nazarna, Fahreddin-i Rz'nin lm-i
Kelm vastasyla ald marifetullah ne kadar noksan grlyor; yle de;
tasavvuf mesleiyle alnan marifet dahi, Kur'an- Hakm'den dorudan
doruya veraset-i nbvvet srryla alnan marifete nisbeten o kadar
noksandr. nki Muhyiddin-i Arab meslei, huzur-u daim kazanmak
iin .......deyip, kinatn vcudunu inkr edecek bir tarza
kadar gelmi. Ve sairleri ise, yine huzur-u daimyi kazanmak iin
.....:..deyip, kinat nisyan- mutlak altna almak gibi acib
bir tarza girmiler. Kur'an- Hakm'den alnan marifet ise, huzur-u
daimyi vermekle beraber, ne kinat mahkm-u adem eder, ne de nisyan-
mutlakta hapseder. Belki babozukluktan karp, Cenab- Hak namna
istihdam eder. Herey mir'at- marifet olur. Sa'd-i iraz'nin dedii gibi:

---sh:(M:331) -----
.....-.............L..
Hereyde Cenab- Hakk'n marifetine bir pencere aar.
Baz Szlerde lema-i lm-i Kelm'n mesleiyle, Kur'andan
alnan minhac- hakiknin farklar hakknda yle bir temsil sylemiiz
ki; mesel: Bir su getirmek iin, bazlar kngn (su borusu) ile uzak
yerden, dalar altnda kazar, su getirir. Bir ksm da, her yerde kuyu
kazar, su karr. Birinci ksm ok zahmetlidir; tkanr, kesilir. Fakat her
yerde kuyular kazp su karmaa ehil olanlar, zahmetsiz herbir yerde
suyu bulduklar gibi.. aynen yle de: lema-i lm-i Kelm, esbab
nihayet-i lemde teselsl ve devrin muhaliyeti ile kesip, sonra Vcib-l
Vcud'un vcudunu onunla isbat ediyorlar. Uzun bir yolda gidiliyor.
Amma Kur'an- Hakm'in minhac- hakiksi ise her yerde suyu buluyor,
karyor. Herbir yeti, birer as-y Musa gibi, nereye vursa b- hayat
fkrtyor. .-......!...dsturunu, her
ey'e okutturuyor.
Hem iman yalnz ilim ile deil, imanda ok letaifin hisseleri var.
Naslki bir yemek mideye girse, o yemek muhtelif a'saba, muhtelif bir
surette inksam edip tevzi olunuyor. lim ile gelen mesail-i imaniye dahi,
akl midesine girdikten sonra, derecata gre ruh, kalb, srr, nefis ve
hkeza letaif kendine gre birer hisse alr, masseder. Eer onlarn hissesi
olmazsa, noksandr. te Muhyiddin-i Arab, Fahreddin-i Rz'ye bu
noktay ihtar ediyor.
* * *

nc Mes'ele

.........!. yetinin ..........
yetiyle vech-i tevfiki nedir?
Elcevab: Onbirinci Sz'de ve Yirminc Sz'de ve
Yirmidrdnc'nn Beinci Dal'nn kinci Meyvesi'nde izah vardr.
Srr- icmalsi budur ki:
Cenab- Hak kemal-i kudretiyle nasl bir tek eyden ok eyleri
yapyor, ok vazifeleri grdryor, bir sahifede bin kitab yazyor. yle
de insan, pek ok enva' yerinde bir nev-i cmi' halketmi. Yani, btn
---sh:(M:332) -----
enva'- hayvanatn muhtelif derecat kadar, birtek nev' olan insan ile, o
vezaifi grdrmek irade etmi ki; insanlarn kuvalarna ve hissiyatlarna
ftraten bir had brakmam; ftr bir kayd koymam, serbest brakm.
Sair hayvanatn kuvalar ve hissiyatlar mahduddur, ftr bir kayd
altndadr. Halbuki insann her kuvas, hadsiz bir mesafede cevelan eder
gibi, gayr- mtenah canibine gider. nki insan, Hlk- Kinat'n
esmasnn nihayetsiz tecellilerine bir yine olduu iin, kuvalarna
nihayetsiz bir istidad verilmi. Mesel insan hrs ile, btn dnya ona
verilse ...... diyecek. Hem hodgmlyla, kendi menfaatine
binler adamn zararn kabul eder. Ve hkeza... Ahlk- seyyiede hadsiz
derecede inkiaflar olduu ve Nemrudlar ve Firavunlar derecesine kadar
gittikleri ve sga-i mbalaa ile zalm olduu gibi, ahlk- hasenede dahi
hadsiz bir terakkiyata mazhar olur, enbiya ve sddkn derecesine terakki
eder.
Hem insan hayvanlarn aksine olarak hayata lzm herey'e
kar cahildir, herey'i renmeye mecburdur. Hadsiz eyaya muhta
olduu iin, sga-i mbalaa ile cehldr. Hayvan ise, dnyaya geldii
vakit hem az eylere muhta, hem muhta olduu eyleri bir-iki ayda
belki bir-iki gnde, bazan bir-iki saatte btn erait-i hayatn renir.
Gya bir baka lemde tekemml etmi, yle gelmi. nsan ise, bir-iki
senede ancak ayaa kalkar, onbe senede ancak menfaat ve zarar
farkeder. te cehl mbalaas, buna da iaret eder.
* * *

Drdnc Mes'ele

.!,:.......n hikmetini soruyorsunuz. Onun
hikmeti, ok Szlerde zikredilmitir. Bir srr- hikmeti udur ki: nsann
hem ahs, hem lemi her zaman teceddd ettikleri iin, her zaman
tecdid-i imana muhtatr. Zira insann herbir ferdinin manen ok efrad
var. mrnn seneleri adedince, belki gnleri adedince, belki saatleri
adedince birer ferd-i her saylr. nki zaman altna girdii iin o ferd-i
vhid bir model hkmne geer, her gn bir ferd-i her eklini giyer.
Hem insanda bu taaddd ve teceddd olduu gibi, tavattun ettii lem
dahi seyyardr. O gider, bakas yerine gelir, daima tenevv' ediyor; her
---sh:(M:333) -----
gn baka bir lem kapsn ayor. man ise hem o ahstaki her ferdin
nur-u hayatdr, hem girdii lemin ziyasdr. L ilahe illallah ise, o nuru
aar bir anahtardr.
Hem insanda madem nefs, heva ve vehim ve eytan
hkmediyorlar, ok vakit imann rencide etmek iin gafletinden istifade
ederek ok hileleri ederler, bhe ve vesveselerle iman nurunu kaparlar.
Hem zahir-i eriata muhalif den ve hatt baz imamlar nazarnda kfr
derecesinde tesir eden kelimat ve harekt eksik olmuyor. Onun iin her
vakit, her saat, her gn tecdid-i imana bir ihtiya vardr.
Sual: Mtekellimn lemas; lemi, imkn ve hudsun nvan-
icmalsi iinde sarp zihnen stne kar, sonra vahdaniyeti isbat ederler.
Ehl-i tasavvufun bir ksm, tevhid iinde tam huzuru kazanmak iin, "L
mehude ill hu" deyip kinat unutur, nisyan perdesini stne eker,
sonra tam huzuru bulur. Ve dier bir ksm hakik tevhidi ve tam huzuru
bulmak iin "L mevcude ill hu" diyerek kinat hayale sarar, ademe
atar, sonra huzur-u tam bulur. Halbuki sen, bu merebden hari bir
cadde-i kbray Kur'anda gsteriyorsun. Ve onun iar olarak "L
mabude ill hu" "L maksude ill hu" diyorsun. Bu caddenin tevhide dair
bir brhann ve bir muhtasar yolunu icmalen gster.
Elcevab: Btn Szler ve btn Mektublar, o caddeyi gsterir.
imdilik istediiniz gibi azm bir hccetine ve geni ve uzun bir
brhanna muhtasaran iaret ederiz. yle ki:
lemde herbir ey, btn eyay kendi Hlkna verir. Ve dnyada
herbir eser, btn sr kendi messirinin eserleri olduunu gsterir. Ve
kinatta herbir fiil-i icad, btn ef'al-i icadiyeyi kendi filinin fiilleri
olduunu isbat eder. Ve mevcudata tecelli eden herbir isim, btn esmay
kendi msemmasnn isimleri ve nvanlar olduuna iaret eder. Demek
herbir ey, dorudan doruya bir brhan- vahdaniyettir ve marifet-i
lahiyenin bir penceresidir. Evet herbir eser, hususan zhayat olsa,
kinatn kk bir misal-i musaggardr ve lemin bir ekirdeidir ve
Kre-i Arz'n bir meyvesidir. yle ise; o misal-i musaggar,









---sh:(M:334) -----
o ekirdei, o meyveyi icad eden, her halde btn kinat icad eden yine
odur. nki meyvenin mucidi, aacnn mucidinden bakas olamaz.
yle ise herbir eser, btn sr messirine verdii gibi.. herbir fiil dahi;
btn ef'ali, filine isnad eder. nki gryoruz ki, her bir fiil-i icad,
ekser mevcudat ihata edecek derecede geni ve zerreden musa kadar
uzun birer kanun-u Hallakyetin ucu olarak grnyor. Demek o cz'
fiil-i icad sahibi kim ise, o mevcudat ihata eden ve zerreden musa
kadar uzanan kanun-u kll ile balanan btn ef'alin fili olmak gerektir.
Evet bir sinei ihya eden, btn hevam ve kk hayvanat icad eden ve
Arz' ihya eden zt olacaktr. Hem mevlev gibi zerreyi dndren kim ise,
mteselsilen mevcudat tahrik edip, t ems'i seyyaratyla gezdiren ayn
zt olmak gerektir. nki kanun bir silsiledir, ef'al onun ile baldr.
Demek nasl herbir eser, btn sr messirine verir ve herbir
fiil-i icad, btn ef'ali filine mal eder. Aynen yle de: Kinattaki tecelli
eden herbir isim, btn isimleri kendi msemmasna isnad eder ve onun
nvanlar olduunu isbat eder. nki kinatta tecelli eden isimler, devair-
i mtedhile gibi ve ziyadaki elvan- seb'a gibi birbiri iine giriyor,
birbirine yardm ediyor, birbirinin eserini tekmil ediyor, tezyin ediyor.
Mesel: Muhy ismi bir ey'e tecelli ettii vakit ve hayat verdii dakikada
Hakm ismi dahi tecelli ediyor, o zhayatn yuvas olan cesedini hikmetle
tanzim ediyor. Ayn halde Kerim ismi dahi tecelli ediyor; yuvasn tezyin
eder. Ayn anda Rahm isminin dahi tecellisi grnyor; o cesedin
efkatle havaicini ihzar eder. Ayn zamanda Rezzak ismi tecellisi
grnyor; o zhayatn bekasna lzm madd ve manev rzkn
ummad tarzda veriyor. Ve hkeza... Demek Muhy kimin ismi ise,
kinatta nurlu ve muhit olan Hakm ismi de onundur ve btn mahlukat
efkatle terbiye eden Rahm ismi de onundur ve btn zhayatlar
keremiyle iae eden Rezzak ismi dahi onun ismidir, nvandr. Ve
hkeza...
Demek herbir isim, herbir fiil, herbir eser yle bir brhan-
vahdaniyettir ki; kinatn sahifelerinde ve asrlarn satrlarnda yazlan ve
mevcudat denilen btn kelimat, ktibinin nak- kalemi olduuna
delalet eden birer mhr- vahdaniyet, birer htem-i ehadiyettir.
....!..............,..!
,....-.!... .!....

* * *
---sh:(M:335) -----






Beinci Mes'ele

Sniyen: Mektubunuzda "Mcerred L ilahe illallah kfi midir?
Yani Muhammedrresulullah demezse ehl-i necat olabilir mi?" diye dier
bir maksad soruyorsunuz. Bunun cevab uzundur. Yalnz imdi bu kadar
deriz ki:
Kelime-i ehadetin iki kelm birbirinden ayrlmaz, birbirini isbat
eder, birbirini tazammun eder, biribirisiz olmaz. Madem Peygamber
Aleyhissalt Vesselm Htem-l Enbiya'dr, btn enbiyann vrisidir;
elbette btn vusul yollarnn bandadr. Onun cadde-i kbrasndan
hari, hakikat ve necat yolu olamaz. Umum ehl-i marifetin ve tahkikin
imamlar, Sa'd-i iraz gibi derler:
.L............-..._.-...!.-.
Hem_..-.!~....!......_.L!.demiler.
Fakat bazan oluyor ki: Cadde-i Ahmediyede (A.S.M.) gittikleri
halde, bilmiyorlar ki cadde-i Ahmediyedir ve cadde-i Ahmediye
dhilindedir.
Hem bazan oluyor ki: Peygamber'i bilmiyorlar, fakat gittikleri
yol, cadde-i Ahmediyenin eczasndandr.
Hem bazan oluyor ki: Bir keyfiyet-i meczubane veya bir halet-i
istirakkrane veya bir vaziyet-i mnzeviyane ve bedeviyane suretinde
cadde-i Muhammediyeyi dnmeyerek, yalnz L ilahe illallah onlara
kfi geliyor. Fakat bununla beraber, en mhim bir cihet budur ki: "Adem-
i kabul" bakadr, "kabul- adem" bakadr. Bu eit ehl-i cezbe ve ehl-i
uzlet veya iitmeyen veya bilmeyen adamlar; Peygamber'i bilmiyorlar
veya dnmyorlar ki kabul etsinler. O noktada cahil kalyorlar.
Marifet-i lahiyeye kar, yalnz L ilahe illallah biliyorlar.


---sh:(M:336) -----
Bunlar ehl-i necat olabilirler. Fakat Peygamber'i iiten ve davasn bilen
adamlar onu tasdik etmezse, Cenab- Hakk' tanmaz. Onun hakknda,
yalnz L ilahe illallah kelm, sebeb-i necat olan tevhidi ifade edemez.
nki o hal, bir derece medar- zr olan cahilane adem-i kabul deil,
belki o kabul- ademdir ve o inkrdr. Mu'cizatyla, sryla kinatn
medar- fahri ve nev'-i beerin medar- erefi olan Muhammed
Aleyhissalt Vesselm' inkr eden adam, elbette hibir cihette hibir
nura mazhar olamaz ve Allah' tanmaz. Her ne ise, imdilik bu kadar
yeter.
* * *

Altnc Mes'ele

Slisen: eytanla mnazara namndaki Birinci Mebhas'taki
eytann mesleine ait baz tabirat ok galiz dm. "H, h!"
kelimesiyle ve farz- muhal suretindeki kaydlarla ta'dil edildii halde,
yine beni titretiyor. Sonra size gnderilen parada baz ufak ta'dilt vard,
nshanz onunla tashih edebildiniz mi? Fikrinizi tevkil ediyorum; o
tabirattan lzumsuz grdklerinizi tayyedebilirsiniz.
Aziz kardeim, o mebhas ok mhimdir. nki ehl-i zndkann
stad, eytandr. eytan ilzam edilmezse, onun mukallidleri kanmazlar.
Kur'an- Hakm, kfirlerin galiz tabirlerini reddetmek iin zikrettiinden
bana bir cesaret verildi ki; bu eytan olan meslein btn btn
rkln gstermek iin, -farz- muhal suretinde- hizb- eytann
efrad, mesleklerinin iktizasyla kabul etmeye mecbur olduklar ve ister
istemez manen meslek diliyle diyecekleri ahmakane tabiratlarn
titreyerek istimal ettim. Fakat o istimal ile onlar kuyu dibine sktrp,
meydan batan baa Kur'an hesabna zabtettik, onlarn foyalarn
meydana kardk. u muzafferiyete, u temsil iinde bak. Mesel:
Semavata ba temas etmi pek yksek bir minare ve o minarenin altnda
Kre-i Arz'n merkezine kadar bir kuyu kazlm farzediyoruz. te ezan
umum memlekette umum ahaliye iitilen bir zt, minare bandan t kuyu
dibine kadar hangi mevkide bulunduunu isbat etmek iin iki frka
mnakaa ediyorlar. Birinci frka der ki: "Minare bandadr, kinata
ezan okuyor. nki ezan iitiyoruz; hayatdardr, ulvdir. endan herkes
onu o yksek yerde grmyor; fakat herkes derecesine gre onu, kt
ve indii vakit bir makamda, bir basamakta grr ve
---sh:(M:337) -----
onunla bilir ki: O, yukar kar ve nerede grnrse grnsn o, yksek
makam sahibidir." Dier eytan ve ahmak gruh ise der: "Yok, makam
minare ba deil; nerede grnrse grnsn, makam kuyu dibidir."
Halbuki hi kimse, ne onu kuyu dibinde grm ve ne de grebilir.
Faraza eer ta gibi sakil, ihtiyarsz olsayd, elbette kuyu dibinde
bulunacakt, birisi grecekti.
imdi bu iki muarz frkann muharebe meydan, o minare
bandan t kuyu dibine kadar uzun bir mesafedir. Hizbullah denilen ehl-i
nur cemaati, yksek nazarl olanlara o mezzin zt minare banda
gsteriyorlar. Ve nazarlar o dereceye kmayanlara ve kasr-n nazar
olanlara, derecelerine gre birer basamakta o mezzin-i a'zam
gsteriyorlar. Kk bir emare, onlara kfi gelir ve isbat eder ki: O zt,
ta gibi camid bir cisim deil, belki istedii vakit yukar kar, grnr,
ezan okur bir insan- kmildir. Dier hizb- eytan denilen gruh ise,
derler: "Ya minare banda herkese gsteriniz veyahud makam kuyu
dibidir." diye ahmakane hkmederler. Ahmaklklarndan bilmiyorlar ki:
Minare banda herkese gsterilmemesi, herkesin nazar oraya
kmamasndan ileri geliyor. Hem mugalata suretinde, minare ba hari
olarak btn mesafeyi zabtetmek istiyorlar.
te o iki cemaatin mnakaasn halletmek iin biri kar, o hizb-
eytana der ki: "Ey menhus gruh! Eer o mezzin-i a'zamn makam
kuyu dibi olsa; ta gibi camid, hayatsz, kuvvetsiz olmak lzm gelir. Ve
kuyu basamaklarnda ve minarenin derecelerinde grnen o olmamak
lzm gelir. Madem yle gryorsunuz; elbette o, kuvvetsiz, hakikatsz,
camid olmayacak. Minare ba onun makam olacak. yle ise, ya siz onu
kuyu dibinde gstereceksiniz ki hibir cihette bunu gsteremezsiniz ve
hibir kimseye orada bulunmasn dinletemezsiniz veyahut susunuz!
Meydan- mdafaanz kuyu dibidir. Sair meydan ve uzun mesafe ise, u
mbarek cemaatin meydandr; kuyu dibinden baka, o zt nerede
gsterseler, davay kazanrlar.
te u temsil gibi mnazara-i eytan mebhas, artan fere kadar
olan uzun mesafeyi hizb- eytann elinden alyor ve hizb- eytan
mecbur ediyor, sktryor. En gayr- makul, en muhal, en menfur mevkii
onlara brakyor. En dar ve kimse giremiyecek bir delie onlar sokuyor,
btn mesafeyi Kur'an namna zabtediyor.
Eer onlara denilse: "Kur'an nasldr?" Derler: "Gzel ve ahlk
dersini veren bir insan kitabdr." O vakit onlara denilir: yle ise Allah'n
kelmdr ve byle kabul etmeye mecbursunuz. nki siz mesleinizce,
"Gzel" diyemiyeceksiniz!
---sh:(M:338) -----
Hem eer onlara denilse: "Peygamber'i nasl bilirsiniz?" Derler:
"Gzel ahlkl, ok akll bir adam." O vakit onlara denilecek: "yle ise
imana geliniz. nki gzel ahlkl, akll olsa, alkllihal Resulullahtr.
nki sizin bu "gzel" sznz, hududunuz dhilinde deil; mesleinizce
byle diyemezsiniz." Ve hkeza... Temsildeki sair iaretlere, hakikatn
sair cihetleri tatbik edilebilir.
te bu srra binaen o eytan ile mnazara edilen Birinci Mebhas,
ehl-i imann imann muhafaza etmek iin mu'cizat- Ahmediyeyi
bilmee ve kat' brhanlarn renmee muhta etmiyor. Edna bir
emare, kk bir delil, onlarn imanlarn kurtaryor. Kuyu dibindeki
esfel-i safilnde olmadna, herbir hl-i Ahmediye (A.S.M.), herbir
haslet-i Muhammediye (A.S.M.), herbir tavr- Nebev (A.S.M.) birer
mu'cize hkmne geer, a'l-y illiyynde bir makam bulunduunu isbat
eder.
* * *

Yedinci Mes'ele

Medar- ibret bir mes'ele:
[Vehme maruz, ftura den baz dostlarma kuvve-i maneviyeyi teyid
edecek yedi emarenin delaletiyle, srf hizmet-i Kur'ana ait bir ikram- Rabbanyi
ve bir himayet-i lahiyeyi beyan etmeye mecburum ki, o zaf damarl bir ksm
dostlarm kurtaraym. O yedi emarenin drd; dost iken, srf birer maksad-
dnyev iin ahsma deil, Kur'ana hdimliim cihetinde dman vaziyeti
almalaryla, o maksadlarnn aksiyle tokat yediler. O yedi emarenin ise,
cidd dost idiler ve daima da dostturlar; fakat dostluun iktiza ettii merdane
vaziyeti muvakkaten gstermediler, t ki ehl-i dnyann tevecchn kazanp
birer maksad- dnyev kazansnlar ve balarndan emin olsunlar. Halbuki o
dostum, maatteessf o maksadlarnn aksiyle birer itab grdler.]
Evvelki drt zahir dost, sonra dman vaziyeti gsterenlerin
Birincisi: Bir mdr, ka vasta ile yalvard. Onuncu Sz'den bir
nsha istedi. Ona verdim. O ise, terfi' iin dostluumu brakp dmanlk
vaziyeti ald. Valiye ekva ve ihbar suretinde verdi. Hizmet-i
Kur'aniyenin bir eser-i ikram olarak terfi' deil, azledildi.




---sh:(M:339) -----
kincisi: Dier bir mdr, dost iken, mirlerinin hatr iin ve ehl-
i dnyann tevecchn kazanmak fikriyle ahsma deil, hizmetkrlm
cihetinde rakibane ve dmanane vaziyet ald, kendi maksadnn aksiyle
tokat yedi. mid edilmedii bir mes'elede, iki buuk seneye mahkm
edildi. Sonra Kur'ann bir hizmetkrndan dua istedi. nallah belki
kurtulacak, nki ona dua edildi.
ncs: Bir muallim, dost grnrken ben de ona dost baktm.
Sonra Barla'ya nakledip yerlemek iin dmanane bir vaziyeti ihtiyar
etti; o maksadnn aksiyle tokat yedi. Muallimlikten askerlie atld.
Barla'dan uzaklatrld.
Drdncs: Bir muallim (hfz, hem mtedeyyin grdm
iin) Kur'ann hizmetinde bana bir dostluk edecek niyetiyle ona
samimane bir dostluk gsterdim. Sonra o, ehl-i dnyann tevecchn
kazanmak iin bir memurun bir tek kelmyla bize kar ok souk ve
korkak vaziyeti ald. Sonra o maksadnn aksiyle tokat yedi.
Mfettiinden iddetli bir tekdir yedi ve azledildi.
te bu drt adam dman vaziyeti almakla byle tokat yedikleri
gibi, dostum da cidd dostluun iktiza ettii merdane vaziyeti
gstermedikleri iin, tokat deil, bir nevi ihtar nev'inde aks-i
maksadlaryla ikaz edildiler.
Birincisi: Gayet mhim ve cidd ve hakik bir talebem olan bir
zt- muhterem, mtemadiyen Szler'i yazar, nerederdi. Mevve
byk bir memurun gelmesiyle ve bir hdisenin vukuu ile; yazd
Szler'i saklad, muvakkaten istinsah da terketti. T ki, ehl-i dnyadan
bir zahmet grmesin ve bir sknt ekmesin ve onlarn erlerinden emin
olsun. Halbuki o hizmet-i Kur'aniyenin muvakkaten ta'tilinden gelen bir
eser-i hata olarak, bir sene mtemadiyen bin liraya mahkmiyet gibi bir
bela, gz nne konuldu. Ne vakit istinsaha niyet etti ve eski vaziyetine
dnd; o davasndan tebrie etti, lillahilhamd beraet kazand. Fakr-
haliyle beraber bin liradan kurtuldu.
kincisi: Be seneden beri merd ve cidd ve cesur bir dostum, ehl-
i dnyann ve yeni gelen bir mirin hsn- zannn ve tevecchn
kazanmak iin, komum iken, dnmeyerek ihtiyarsz birka ay benim
ile grmedi. Hatt bayramda ve ramazanda uramad. Halbuki
maksadnn aksiyle karye mes'elesi neticelendi, nfuzu krld.
ncs: Haftada bir-iki defa benimle gren bir hfz, imam
olmu. Sark sarmak iin iki ay beni terketti. Hatt bayramda yanma
gelmedi. Hilaf- me'mul olarak, maksadnn aksiyle yedi-sekiz ay
imamlk
---sh:(M:340) -----
ettii halde hilaf- det bir surette ona sark balattrlmad.
te bu gibi vukuatlar ok var. Fakat bazlarnn hatrlarn
krmamak iin zikretmiyorum. Bunlar ne kadar zaf birer emare ise de,
fakat itimanda bir kuvvet hissedilir. Onunla kanaat gelir ki: ahsma
kar deil -nki nefsimi hibir ikrama lyk grmyorum- belki hizmet-
i Kur'an noktasnda srf o cihette bir ikram- lah ve bir himayet-i
Rabbaniye altnda hizmet ettiimiz anlalyor. Dostlarm bunu
dnmeli, evhama kaplmamal. Madem hizmetkrlma bir ikram-
lahdir ve madem fahre deil, belki kre sebebdir ve madem
..-..-.... ferman var.. bu srlara binaen, husus bir
surette dostlarma beyan ediyorum.
* * *

Sekizinci Mes'ele

[Yirmiyedinci Sz'n itihada mani esbabn beinci sebebinin
nc noktasnn nc misalinin haiyesidir.]
Mhim bir sual: Baz ehl-i tahkik derler ki: Elfaz- Kur'aniye ve
zikriye ve sair tesbihlerin herbiri mteaddid cihetlerle insann letaif-i
maneviyesini tenvir eder, manev gda verir. Manalar bilinmezse, yalnz
lafz ifade etmiyor, kfi gelmiyor. Lafz bir libastr; deitirilse, her taife
kendi lisanyla o manalara elfaz giydirse, daha nfi' olmaz m?
Elcevab: Elfaz- Kur'aniye ve tesbihat- Nebeviyenin lafzlar
camid libas deil; cesedin hayatdar cildi gibidir, belki mrur-u zamanla
cild olmutur. Libas deitirilir; fakat cild deise, vcuda zarardr. Belki
namazda ve ezandaki gibi elfaz- mbarekeler, mana-y rflerine alem
ve nam olmular. Alem ve isim ise, deitirilmez. Ben kendi nefsimde
tecrbe ettiim bir haleti ok defa tedkik ettim grdm ki; o halet,
hakikattr. O halet udur ki:
Sure-i hlas' arefe gnnde yzer defa tekrar edip okuyordum.
Grdm ki: Bendeki manev duygularn bir ksm birka defada gdasn
alr, vazgeer, durur. Ve kuvve-i mfekkire gibi bir ksm dahi, bir zaman
mana tarafna mteveccih olur, hissesini alr, o da durur. Ve kalb gibi bir
ksm, manev bir zevke medar baz mefhumlar cihetinde hissesini alr, o
da skt eder. Ve hkeza... Git gide o tekrarda yalnz bir

---sh:(M:341) -----
ksm letaif kalr ki; pek ge usanyor, devam eder, daha manaya ve
tedkikata hi ihtiya brakmyor. Gaflet kuvve-i mfekkireye zarar
verdii gibi, ona zarar vermiyor. Lafz ve lafz- mebbi' olduu bir
meal-i icmal ile ve isim ve alem bulunduklar mana-y rf, onlara kfi
geliyor. Eer manay o vakit dnse, zararl bir usan verir. Ve o devam
eden latifeler, taallme ve tefehhme muhta deiller; belki tahattura,
tevecche ve tevike ihtiya gsterirler. Ve o cild hkmndeki lafzlar
onlara kfi geliyor ve mana vazifesini gryorlar. Ve bilhassa o Arab
lafzlar ile, kelmullah ve tekellm- lah olduunu tahattur etmekle,
daim bir feyze medardr.
te kendim tecrbe ettiim u halet gsteriyor ki: Ezan gibi ve
namazn tesbihat gibi ve her vakit tekrar edilen Fatiha ve Sure-i hlas
gibi hakaikleri, baka lisan ile ifade etmek ok zararldr. nki menba'-
daim olan elfaz- lahiye ve Nebeviye kaybolduktan sonra, o daim
letaifin daim hisseleri de kaybolur. Hem her harfin lakal on sevab zayi'
olmas ve huzur-u daim, btn namazda herkes iin devam
etmediinden; gaflet iinde, tercme vastasyla insanlarn tabirat ruha
zulmet vermesi gibi zararlar olur. Evet nasl mam- A'zam demi: "L
ilahe illallah, tevhide alem ve isimdir." Biz de deriz: Kelimat- tesbihiye
ve zikriyenin, hususan ezanda ve namazda olanlarn ekseriyet-i
mutlakas, alem ve isim hkmne gemiler. Alem gibi, mana-y
lgavsinden ziyade, mana-y rf-i er'sine baklr. yle ise, deimeleri
er'an mmkn deildir. Her m'mine bilmesi lzm olan mcmel
manalar, yani muhtasar bir meali ise, en m bir adam dahi abuk
renir. Btn mrn slmiyetle geiren ve kafasn binler malayaniyat
ile dolduran adamlar, bir-iki haftada hayat- ebediyesinin anahtar olan u
kelimat- mbarekenin meal-i icmalsini renmemesine nasl mazur
olabilirler, nasl mslman olurlar, nasl "akll adam" denilirler? Ve yle
heriflerin tenbelliklerinin hatr iin, o nur menba'larnn mahfazalarn
bozmak kr- akl deildir!..
Hem "Sbhanallah" diyen, hangi milletten olursa olsun, Cenab-
Hakk' takdis ettiini anlar. te bu kadar kfi gelmez mi? Eer manasna
kendi lisanyla mteveccih olsa, akl noktasnda bir defa taallm eder.
Halbuki gnde yz defa tekrar eder. O yz defa, akln hisse-i
taallmnden baka, lafzdan ve lafza sirayet eden ve imtizac eden meal-i
icmal, ok nurlara ve feyizlere medardr. Bahusus tekellm- lah
haysiyetiyle ald kudsiyet ve o kudsiyetten gelen feyizler ve nurlar, ok
ehemmiyetlidir.


---sh:(M:342) -----
Elhasl: Zaruriyat- diniye mahfazalar olan elfaz- kudsiye-i
lahiyenin yerine hibir ey ikame edilemez ve yerlerini tutamaz ve
vazifelerini gremez. Ve muvakkat ifade etseler de; daim, ulv, kuds
ifade edemezler.
Amma nazariyat- diniyenin mahfazalar olan elfazlar ise,
deitirilmeye lzum kalmaz. nki nasihat ile ve sair tedris ve talim ve
va'z ile o ihtiya mndefi' olur.
Elhasl: Lisan- nahv olan lisan- Arabnin cmiiyeti ve elfaz-
Kur'aniyenin i'caz yle bir tarzdadr ki, kabil-i tercme deildir! Belki
"muhaldir" diyebilirim. Kimin bhesi varsa, i'caza dair Yirmibeinci
Sz'e mracaat etsin. Tercme dedikleri eyler ise, gayet muhtasar ve
nks bir mealdir. Byle meal nerede; hayatdar, ok cihetlerle tea'ub
etmi ytn hakik manalar nerede?


Dokuzuncu Mes'ele
(Mhim ve mahrem bir mes'ele ve bir srr- velayet)
lem-i slmda Ehl-i Snnet ve Cemaat denilen ehl-i hak ve
istikamet frka-i azmesi, hakaik-i Kur'aniyeyi ve imaniyeyi istikamet
dairesinde hve hvesine Snnet-i Seniyeye ittiba' ederek muhafaza
etmiler. Ehl-i velayetin ekseriyet-i mutlakas, o daireden ne'et etmiler.
Dier bir ksm ehl-i velayet, Ehl-i Snnet ve Cemaatin baz desatirleri
haricinde ve usllerine muhalif bir caddede grnm. te u ksm ehl-i
velayete bakanlar iki kka ayrldlar:
Bir ksm ise, Ehl-i Snnetin uslne muhalif olduklar iin,
velayetlerini inkr ettiler. Hatt onlardan bir ksmnn tekfirine kadar
gittiler.
Dier ksm ki, onlara ittiba' edenlerdir. Onlarn velayetlerini
kabul ettikleri iin derler ki: "Hak yalnz Ehl-i Snnet ve Cemaatin
mesleine mnhasr deil." Ehl-i bid'adan bir frka tekil ettiler, hatt
dalalete kadar gittiler. Bilmediler ki: Her hd zt, mhd olamaz.
eyhleri hatasndan mazurdur, nki meczubdur. Kendileri ise mazur
olamazlar.
Mutavasst bir ksm ise, o velilerin velayetlerini inkr etmediler,
fakat yollarn ve mesleklerini kabul etmediler. Diyorlar ki: "Hilaf- usl
olan szleri, ya hle malub olup hata ettiler veyahut manas bilinmez
mteabihat misill atahattr."


---sh:(M:343) -----
Maatteessf birinci ksm, hususan lema-i ehl-i zahir, meslek-i
Ehl-i Snneti muhafaza niyetiyle, ok mhim evliyay inkr, hatt tadlil
etmeye mecbur olmular. kinci ksm olan tarafdarlar ise, o eit
eyhlere ziyade hsn- zan ettikleri iin, hak mesleini brakp, bid'ate
hatt dalalete girdikleri olmu.
te u srra dair, pek ok zaman zihnimi igal eden bir halet
vard: Bir zaman ben, bir ksm ehl-i dalalete mhim bir vakitte kahr ile
dua ettim. Bedduama kar mdhi bir kuvvet-i maneviye kt. Hem
duam geri veriyordu, hem beni men'etti.
Sonra grdm ki: O ksm ehl-i dalalet, hilaf- hak icraatnda bir
kuvve-i maneviyenin teshilatyla, arkasna ald halk srkleyip
gidiyor. Muvaffak oluyor. Yalnz cebr ile deil, belki velayet
kuvvetinden gelen bir arzu ile imtizac ettii iin, ehl-i imann bir ksm o
arzuya kaplp ho gryorlar, ok fena telakki etmiyorlar.
te bu iki srr hissettiim vakit dehet aldm, Fesbhanallah
dedim. "Tark- haktan baka velayet bulunabilir mi? Hususan mdhi bir
cereyan- dalalete ehl-i hakikat tarafdar kar m?" dedim. Sonra bir
mbarek arefe gnnde mstahsen bir det-i slmiyeye binaen Sure-i
hlas' yzer defa tekrar ederek okuyup, onun bereketiyle, "Mhim Bir
Suale Cevab" namnda yazlan mes'ele ile beraber yle bir hakikat dahi
rahmet-i lahiye ile kalb-i cizaneme gelmi. Hakikat udur ki:
Sultan Mehmed Fatih'in zamannda hikye edilen mehur ve
manidar "Cibali Baba kssas" nev'inden olarak bir ksm ehl-i velayet,
zahiren muhakemeli ve kl grnrken, meczubdurlar. Ve bir ksm
dahi; bazan sahvede ve daire-i aklda grnr, bazan akln ve
muhakemenin haricinde bir hle girer. u ksmdan bir snf ehl-i
iltibastr, tefrik etmiyor. Sekir halinde grd bir mes'eleyi halet-i
sahvede tatbik eder, hata eder ve hata ettiini bilmez. Meczublarn bir
ksm ise indallah mahfuzdur, dalalete slk etmez. Dier bir ksm ise
mahfuz deiller, bid'at ve dalalet frkalarnda bulunabilirler. Hatt
kfirler iinde bulunabilecei ihtimal verilmi.
te muvakkat veya daim meczub olduklarndan, manen
"mbarek mecnun" hkmnde oluyorlar. Ve mbarek ve serbest mecnun
hkmnde olduklar iin, mkellef deiller. Ve mkellef olmadklar iin,
muahaze olunmuyorlar. Kendi velayet-i meczubaneleri bki kalmakla
beraber, ehl-i dalalete ve ehl-i bid'aya tarafdar karlar. Mesleklerine bir
derece reva verip, bir ksm ehl-i iman ve ehl-i hakk, o meslee
girmeye me'umane bir sebebiyet verirler.
* * *
---sh:(M:344) -----


Onuncu Mes'ele

[Ziyaretilere ait baz dostlar tarafndan ihtar ile, bir dstur
izah edilmek istenilmitir. Onun iin yazlmtr.]
Malm olsun ki: Bizi ziyaret eden, ya hayat- dnyeviye cihetinde
gelir; o kap kapaldr. Veya hayat- uhreviye cihetinde gelir. O cihette iki
kap var: Ya ahsm mbarek ve makam sahibi zannedip gelir. O kap
dahi kapaldr. nki ben kendimi beenmiyorum, beni beenenleri de
beenmiyorum. Cenab- Hakk'a ok kr, beni kendime beendirmemi.
kinci cihet, srf Kur'an- Hakm'in delll olduum cihetledir. Bu kapdan
girenleri, alerre'si vel'ayn kabul ediyorum. Onlar da tarzda olur: Ya
dost olur, ya karde olur, ya talebe olur.
Dostun hassas ve art budur ki: Kat'iyyen, Szler'e ve envr-
Kur'aniyeye dair olan hizmetimize cidd tarafdar olsun; ve hakszla ve
bid'alara ve dalalete kalben tarafdar olmasn, kendine de istifadeye
alsn.
Kardein hassas ve art udur ki: Hakik olarak Szler'in nerine
cidd almakla beraber, be farz namazn eda etmek, yedi kebairi
ilememektir.
Talebeliin hssas ve art udur ki: Szler'i kendi mal ve te'lifi
gibi hissedip sahib ksn ve en mhim vazife-i hayatiyesini, onun neir
ve hizmeti bilsin.
te u tabaka benim ahsiyetimle alkadardr. Dost, benim
ahs ve zt ahsiyetimle mnasebetdar olur. Karde, abdiyetim ve
ubudiyet noktasndaki ahsiyetimle alkadar olur. Talebe ise, Kur'an-
Hakm'in delll cihetinde ve hocalk vazifesindeki ahsiyetimle
mnasebetdardr.
u grmenin de meyvesi var:
Birincisi: Dellllk itibariyle mcevherat- Kur'aniyeyi benden
veya Szler'den ders almak. Velev bir ders de olsa.
kincisi: badet itibariyle uhrev kazancma hissedar olur.
ncs: Beraber dergh- lahiyeye mteveccih olup rabt-
kalb ederek, Kur'an- Hakm'in hizmetinde el-ele verip, tevfik ve hidayet
istemek.

---sh:(M:345) -----
Eer talebe ise; her sabah mtemadiyen ismiyle, bazan hayaliyle
dahi yanmda hazr olur, hissedar olur.
Eer karde ise, birka defa husus ismiyle ve suretiyle dua ve
kazancmda hazr olup hissedar olur. Sonra umum ihvanlar iinde dhil
olup, rahmet-i lahiyeye teslim ediyorum ki, dua vaktinde "ihvet ve
ihvan" dediim vakit onlar iinde bulunur. Ben bilmezsem, rahmet-i
lahiye onlar biliyor ve gryor.
Eer dost ise ve feraizi klar ve kebairi terkederse, umumiyet-i
ihvan itibariyle duamda dhildir. Bu tabaka dahi, beni manev dua ve
kazanlarnda dhil etmek arttr.
....!.....!...!.....,..!
,....-.!.....-.-.:....!
,.:-!,..-! ...............!,......-..
_....!.......!...._.!.!..-!.!..
-!..........!......!
...-.......,..!
!.............,.........
......!.:.......-.
..........................
...-...!....!....-........
.....!.....L.-..L.-
-!.........,...
.:......!...:..............
......,............,........



---sh:(M:346) -----

Yirmiyedinci Mektub

[Bu mektub, Risale-i Nur Mellifinin talebelerine yazd ayn- hakikat ve ok
letafetli, gzel mektublaryla; Risale-i Nur talebelerinin, stadlarna ve bazan
birbirlerine yazdklar ve Risale-i Nur'un mtalaasndan aldklar parlak
feyizlerini ifade eden ok zengin bir mektub olup, bu mecmuann -drt misli
kadar byd iin bu mecmuaya ilhak edilmemitir. Mstakillen Barla,
Kastamonu, Emirda Lhikalar olarak neredilmitir.]

* * *

Yirmisekizinci Mektub
u Mektub sekiz mes'eledir.
Birinci Risale olan Birinci Mes'ele

...-.....!,..
Sniyen: sene evvel benimle grtkten gn sonra tabiri
km, tevili tezahr etmi eski bir r'yanzn, imdi tabirini istiyorsunuz.
imdilik o gzel, mbarek, mjdeli r'ya mrur-u zamana uram.
Manasn gstermi olan o r'yaya kar byle desem hakkm yok mu:
..-,....,.....,......,. .
...-..........:.....!......-
Evet kardeim, senin ile mahz- hakikat dersini mzakereye
almz. Hayaltlara kar kaps ak olan r'yalar, tahkik bir surette
mevzubahs


---sh:(M:347) -----
etmek, tahkik mesleine tam uygun gelmediinden; o cz' hdise-i
nevmiye mnasebetiyle, mevtin kk bir kardei olan nevme ait ilm ve
dstur olarak alt nkte-i hakikat, yt- Kur'aniyenin iaret ettii
vecihte beyan edeceiz. Yedincisinde, senin r'yana ksa bir tabir
verilecek.
Birincisi: Sure-i Yusuf'un mhim bir esas, r'ya-y Yusufiye
olduu gibi; ....,:......-. yeti misill ok yetlerle,
r'yada ve nevmde perdeli olarak ehemmiyetli hakikatlar var olduunu
gsterir.
kincisi: Kur'an ile tefe'le ve r'yaya itimada ehl-i hakikat
tarafdar deiller. nki Kur'an- Hakm, ehl-i kfr kesretle ve iddetli
bir tarzda vuruyor. Tefe'lde, kfire ait iddeti, tefe'l eden insana kt
vakit, yeis veriyor; kalbi mevve ediyor. Hem r'ya dahi hayr iken,
baz aks-i hakikatla grnd iin err telakki edilir, yeise drr,
kuvve-i maneviyeyi krar, s'-i zan verir. ok r'yalar var ki: Sureti
dehetli, zararl, mlevves iken; tabiri ve manas ok gzel oluyor.
Herkes r'yann suretiyle manasnn hakikat mabeynindeki mnasebeti
bulamad iin; lzumsuz tela eder, me'yus olur, keder eder.
te yalnz bu cihet iindir ki, ehl-i hakikat gibi ve mam-
Rabban misill bata
,......,..
dedim.
ncs: Hads-i sahih ile nbvvetin krk cz'nden bir cz'
nevmde r'ya-y sadka suretinde tezahr etmi. Demek r'ya-y sadka
hem haktr, hem nbvvetin vezaifine taalluku var. u nc mes'ele,
gayet mhim ve uzun ve nbvvetle alkadar ve derin olduundan, baka
vakte talik ediyoruz; imdilik o kapy amyoruz.
Drdncs: R'ya nevidir: kisi, tabir-i Kur'anla
.-..-. da dhildir; tabire demiyor. Manas varsa da
ehemmiyeti yok. Ya mizacn inhirafndan kuvve-i hayaliye ahsn
hastalna gre bir terkibat, tasvirat yapyor; yahut gndz veya daha
evvel, hatt bir-iki sene evvel ayn vakitte bana gelen mheyyic
hdisat, hayal tahattur eder; ta'dil ve tasvir eder, baka bir ekil verir. te
bu iki ksm .-..-. dr, tabire demiyor.

---sh:(M:348) -----
nc ksm ki, r'ya-y sadkadr. O dorudan doruya
mahiyet-i insaniyedeki latife-i Rabbaniye, lem-i ehadetle balanan ve o
lemde dolaan duygularn kapanmasyla ve durmasyla, lem-i gayba
kar bir mnasebet bulur, bir menfez aar. O menfez ile, vukua gelmeye
hazrlanan hdiselere bakar ve Levh-i Mahfuz'un cilveleri ve mektubat-
kaderiyenin nmuneleri nev'inden birisine rastgelir, baz vakat-
hakikiyeyi grr. Ve o vakatta, bazan hayal tasarruf eder, suret libaslar
giydirir. Bu ksmn ok enva' ve tabakat var. Baz aynen grd gibi
kar, bazan bir ince perde altnda kyor, bazan kalnca bir perde ile
sarlyor.
Hads-i erifte gelmi ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n bidayet-i vahiyde grd r'yalar; subhun inkiaf gibi
zahir, ak, doru kyordu.
Beincisi: R'ya-y sadka, hiss-i kabl-el vukuun fazla inkiafdr.
Hiss-i kabl-el vuku ise, herkeste cz'-kll vardr. Hatt hayvanlarda dahi
vardr. Hatt bir zaman ben, bu hiss-i kabl-el vukuu, zahir ve btn
mehur duygulara ilve olarak, insanda ve hayvanda "saika" ve "aika"
namyla ayn "smia" ve "bsra" gibi iki hiss-i heri ilmen bulmutum.
Ehl-i dalalet ve ehl-i felsefe, o gayr- mehur hislere; -hata ederek-
ahmakasna "sevk-i tabi" diyorlar. H sevk-i tabi deil, belki bir nevi
ilham- ftr olarak insan ve hayvan kader-i lah sevkediyor. Mesel:
Kedi gibi baz hayvan; gz kr olduu vakit, o sevk-i kader ile gider,
gzne il olan bir otu bulur, gzne srer, iyi olur.
Hem ry-i zeminin shhiye memurlar hkmnde ve bedevi
hayvanatn cenazelerini kaldrmakla muvazzaf kartal gibi killlahm
kulara bir gnlk mesafeden bir hayvan cenazesinin vcudu, o sevk-i
kader ile ve o hiss-i kabl-el vuku ilhamyla ve o saika-i lah ile bildirilir
ve bulurlar.
Hem yeni dnyaya gelmi bir ar yavrusu; ya bir gn iken,
havada bir gnlk mesafeye gider, havada izini kaybetmeyerek, o sevk-i
kader ile ve o saika ilhamyla dner, yuvasna girer. Hatt herkesin
banda ok defa tekerrr ediyor ki, birisinden bahsediyorken, ni kap
alarak tahminin fevknde ayn adam gelir. Hatt Krdce durub-u
emsaldendir: ...!...........Yani: "Kurdun bahsini
ettiin zaman topuzu hazrla, vur; nki kurt geliyor." Demek bir hiss-i
kabl-el vuku' ile, latife-i Rabbaniye icmalen o adamn gelmesini hisseder.
Fakat akln uuru ihata etmedii iin; kasden deil, ihtiyarsz

---sh:(M:349) -----
olarak bahsetmeye sevkeder. Ehl-i feraset bazan keramet gibi geldiini
beyan eder. Hatt bir zaman bende u nevi hassasiyet fazla idi. Bu hali
bir dstur iine almak istedim, fakat yaktramadm ve yapamadm.
Fakat ehl-i salahatta ve bahusus ehl-i velayette bu hiss-i kabl-el vuku'
fazla inkiaf eder, kerametkrane srn gsterir.
te umum avam iin dahi bir nevi velayete mazhariyet var ki,
r'ya-y sadkada, evliya gibi, gayb ve istikbal olan eyleri gryorlar.
Evet uyku naslki avam iin r'ya-y sadka cihetinde bir mertebe-i
velayet hkmndedir; yle de umum iin, gayet gzel ve muhteem bir
sinema-i Rabbaniyenin seyranghdr. Fakat gzel ahlkl gzel dnr.
Gzel dnen, gzel levhalar grr. Fena ahlkl fena dndnden,
fena levhalar grr. Hem herkes iin, lem-i ehadet iinde, lem-i
gayba bakan bir penceredir. Hem mukayyed ve fni insanlar iin, saha-i
tlak bir meydan ve bir nevi bekaya mazhar ve mazi ve mstakbel, hal
hkmnde bir temaaghtr. Hem teklif-i hayatiye altnda ezilen ve
meakkat eken zruhlarn istirahatghdr. te bu gibi srlar iindir ki,
Kur'an- Hakm ....,:......-. nev'indeki yetlerle, hakikat-
nevmiyeyi ehemmiyetle ders veriyor.
Altncs ve en mhimmi: R'ya-y sadka benim iin
hakkalyakn derecesine gelmi ve pek ok tecrbatmla, kader-i lahnin
her ey'e muhit olduuna bir hccet-i kat' hkmne gemitir. Evet bu
r'yalar, benim iin hususan bu birka sene zarfnda o dereceye gelmitir
ki; mesel yarn bama gelecek en kk hdisat ve en ehemmiyetsiz
muamelt ve hatt en di muhaverat yazl olduunu ve daha gelmeden
muayyen olduunu ve gecede onlar grmekle, dilim ile deil, gzm ile
okuduum bana kat' olmutur. Bir deil, yz deil, belki bin defa;
gecede, hi dnmediim halde grdm baz adamlar veyahut
sylediim mes'eleler, o gecenin gndznde az bir tabir ile aynen
kyor. Demek en cz' hdisat vukua gelmeden evvel hem
mukayyeddir, hem yazlmtr. Demek tesadf yok, hdisat babo
gelmiyor, intizamsz deillerdir.
Yedincisi: Senin mjdeli, mbarek ve gzel r'yann tabiri,
Kur'an iin ve bizim iin ok gzeldir. Hem zaman tabir etti ve ediyor,
tabirimize ihtiya brakmyor. Hem ksmen tabiri gzel olarak km.
Sen dikkat etsen anlarsn. Yalnz bir-iki noktasna iaret ederiz. Yani bir
hakikat beyan ederiz. Senin hakikat- r'ya nev'inden olan vakalar, o
hakikatn temessltdr. yle ki:

---sh:(M:350) -----
O vasi' meydanlk, lem-i slmiyettir. Meydanln nihayetindeki
mescid, Isparta vilayetidir. Etraf bulank amurlu su, hal ve zamann
sefahet ve atalet ve bid'atlar batakldr. Sen selmetle, bulamadan,
sr'atle mescide eritiin; herkesten evvel envr- Kur'aniyeye sahib
kp, kalbini bozmadan salam kaldna iarettir. Mesciddeki kk
cemaat ise; Hakk, Hulusi, Sabri, Sleyman, Rd, Bekir, Mustafa, Ali,
Zhd, Ltf, Hsrev, Re'fet gibi Szler'in hameleleridir. Ufak krs ise,
Barla gibi kk bir kydr. Yksek ses ise, Szler'deki kuvvet ve sr'at-
i intiarlarna iarettir. Birinci safta sana tahsis edilen makam ise,
Abdurrahman'dan sana mnhal kalan yerdir. O cemaat; telsiz letlerin
hizeleri hkmnde, btn dnyaya ders iittirmek istemek iareti ve
hakikat ise inallah tamamyla sonra kacak. imdi efrad birer kk
ekirdek iseler de, ileride tevfik-i lah ile birer ecere-i liye hkmne
geerler. Ve birer telsiz telgrafn merkezi olurlar. Sarkl kk gen bir
zt ise; Hulusi'ye omuz omuza verecek belki geecek birisi, nairler ve
talebeler iine girmeye namzeddir. Bazlarn zannederim, fakat kat'
hkmedemem. O gen, kuvve-i velayetle meydana atlacak bir zttr. Sair
noktalar sen benim bedelime tabir et.
Senin gibi dostlarla uzun konumak hem tatl, hem makbul
olduundan; u ksa mes'elede uzun konutum, belki de israf ettim. Fakat
nevme ait olan yt- Kur'aniyenin bir nevi tefsirine iaret etmek
niyetiyle baladmdan, inallah o israf afvolur veya israf olmaz.
* * *

kinci Mes'ele olan kinci Risale

[Hazret-i Musa Aleyhisselm, Hazret-i Azrail Aleyhisselm'n gzne
tokat vurmu, il hir mealindeki hadse dair ehemmiyetli bir mnakaay
kaldrmak ve halletmek iin yazlmtr.]
Eirdir'de bir mnakaa-i ilmiye iittim. O mnakaa, hususan u
zamanda yanltr. Hatt mnakaay bilmiyordum. Benden de sual
edildi. Mu'teber bir kitabda, Hads-i eyheyn'in ittifakna almet olan
_iaretiyle bir hads bana gsterildi. "Hads midir, deil midir?" sual
edildi. Ben dedim: Byle mu'teber bir kitabda, eyheyn Hadsinin
ittifakna hkmeden bir zta itimad etmek lzm; demek hadstir.


---sh:(M:351) -----
Fakat hadsin, Kur'an gibi baz mteabihat var. Ancak havas onlarn
manalarn bulabilir. u hadsin zahiri dahi, mkilt- hadsin
mteabihat ksmndan olmak ihtimali var, dedim. Eer bilseydim
medar- mnakaa olmu, yle ksa deil, belki byle cevab verecektim:
Evvel: Bu eit mesaili mnakaa etmenin birinci art; insaf ile,
hakk bulmak niyetiyle, inadsz bir surette, ehil olanlarn mabeyninde,
s'-i telakkiye sebeb olmadan mzakeresi caiz olabilir. O mzakere hak
iin olduuna delil udur ki: Eer hak, muarzn elinde zahir olsa,
mteessir olmasn, belki memnun olsun; nki bilmedii ey'i rendi.
Eer kendi elinde zahir olsa, fazla birey renmedi, belki gurura
dmek ihtimali var.
Sniyen: Sebeb-i mnakaa, eer hads ise; hadsin meratibini ve
vahy-i zmnnin derecatn ve tekellmat- Nebeviyenin aksamn bilmek
lzm. Avam iinde mkilt- hadsiyeyi mnakaa etmek, izhar- fazl
suretinde avukat gibi kendi szn doru gstermek ve enaniyetini,
hakka ve insafa tercih etmek suretinde deliller aramak caiz deildir.
Madem u mes'ele alm, medar- mnakaa edilmi, bare avam-
nsn zihninde s'-i tesir ediyor. nki u gibi mteabih hadsleri aklna
stramad iin; eer inkr etse dehetli bir kap aar, yani kck
aklna smayan kat' hadsleri dahi inkra yol aar. Eer zahir-i hadsin
manasn tutarak yle kabul edip neretse, ehl-i dalaletin itirazatna ve
"hurafattr" demelerine yol aar. Madem bu mteabih hadse, lzumsuz
ve zararl bir tarzda nazar- dikkat celbedilmi ve bu eit hadsler ok
vrid olmu, elbette bheleri izale edecek bir hakikat beyan etmek
lzm gelir. u hads kat' olsun veya olmasn, o hakikat zikretmek
gerektir.
te yazdmz risalelerde, ezcmle Yirmidrdnc Sz'n
nc Dalnda Oniki Asl ile ve Drdnc Dalnda ve Ondokuzuncu
Mektub'un vahyin taksimatna dair mukaddemesindeki bir esasnda
tafsilta iktifaen, burada icmalen o hakikata bir iaret ederiz. yle ki:
Melaike, insan gibi bir surete inhisar etmez; mahhas iken, bir
kll hkmndedir. Hazret-i Azrail Aleyhisselm, kabz- ervaha mekkel
olan melaikelerin nzrdr.
"Her lnn ruhunu, Hazret-i Azrail Aleyhisselm m bizzt
kabzediyor? Yoksa avaneleri mi kabzediyorlar?" Bu hususta meslek
var:
Birinci Meslek: Azrail Aleyhisselm, herkesin ruhunu kabzeder.
Bir i bir ie mani olmaz, nki nurandir. Nuran bir ey, hadsiz yineler
vastasyla hadsiz yerlerde bizzt bulunabilir ve temessl
---sh:(M:352) -----
eder. Nurannin temesslt, o nuran ztn hassasna mliktir; onun ayn
saylr, gayr deildir. Gnein yinelerdeki misalleri, Gnein ziya ve
hararetini gsterdii gibi; melaike gibi ruhanlerin dahi, lem-i misalin
ayr ayr yinelerinde misalleri onlarn aynlardr, hassalarn gsterirler.
Fakat yinelerin kabiliyetine gre temessl ediyorlar. Naslki Hazret-i
Cebrail Aleyhisselm, bir vakitte Dhye suretinde sahabeler iinde
grnd dakikada, binler yerde baka suretlerde ve Ar- A'zam
nnde, arktan garba kadar geni ve muhteem kanadlaryla secde
ediyordu. Heryerde, o yerin kabiliyetine gre temessl varm; bir anda
binler yerde bulunuyormu.
te u meslee gre; kabz- ruh vaktinde, insann yinesine
temessl eden Melek-l Mevt'in insan ve cz' bir misali, Hazret-i Musa
Aleyhisselm gibi bir ul-l azm ve celalli ve hiddetli bir ztn tokadna
maruz olmak ve o misal Melek-l Mevt'in libas hkmndeki suret-i
misaliyesindeki gzn karmak; ne muhaldir, ne fevkaldedir, ne de
gayr- makuldr.
kinci Meslek odur ki: Hazret-i Cebrail, Mikil, Azrail gibi
melaike-i izam, birer nzr- umum hkmnde.. kendi nevilerinden ve
kendilerine benzer kk tarzda avaneleri vardr. Ve o muavinler, enva'-
mahlukata gre ayr ayrdrlar. Sulehann(Haiye-1) ervahn kabzeden
bakadr; ehl-i ekavetin ervahn kabzeden yine bakadr. Naslki
.L:...L..!.........!. yeti iaret ediyor ki: "Kabz-
ervah eden, taife taifedir." Bu meslee gre; Hazret-i Musa
Aleyhisselm, Hazret-i Azrail Aleyhisselm'a deil, belki Azrail'in bir
avanesinin misal cesedine, ftr celaletine ve hulk celadetine ve Cenab-
Hakk'n yannda nazdar olmasna binaen, ona bir tokat aketmek gayet
makuldr.(Haiye-2)
nc Meslek: Yirmidokuzuncu Sz'n Drdnc Esasnda
beyan edildii gibi ve ehads-i erifenin delalet ettii zere: "Baz

(Haiye-1): Bizde "Seyda" lakabyla mehur bir veliyy-i azm, sekeratta iken,
ervah- evliyann kabzna mekkel Melek-l Mevt gelmi. Seyda bararak
demi ki: "Ben talebe-i ulmu ok sevdiim iin, talebe-i ulmun kabz-
ervahna mekkel mahsus taife ruhumu kabzetsin!" diye dergh- lhiyeye rica
etmi. Yannda oturanlar bu vak'aya ahid olmular.
(Haiye-2): Hatt memleketimizde gayet cesur bir adam, sekerat vaktinde
Melek-l Mevti grm. Demi: "Beni yatak iinde yakalyorsun!" Kalkm
atna binmi, klncn eline alm, ona meydan okumu. Merdane, at stnde
vefat etmi.

---sh:(M:353) -----
melaikeler var ki, krkbin ba var. Her banda, krkbin dili var -Demek,
seksenbin gz dahi var- Herbir dilde, krkbin tesbihat var." Evet madem
melaikeler lem-i ehadetin enva'na gre mekkeldirler; lem-i ervahta o
enva'n tesbihatlarn temsil ediyorlar, elbette yle olmak lzmgelir.
nki mesel Kre-i Arz bir mahluktur, Cenab- Hakk' tesbih ediyor.
Deil krkbin, belki yzbinler ba hkmnde enva'lar var. Her nev'in,
yzbinler dil hkmnde efradlar var ve hkeza... Demek Kre-i Arz'a
mekkel melein krkbin, belki yzbinler ba olmal. Ve her banda da
yzbinler dil olmal ve hkeza... te bu meslee binaen, Hazret-i Azrail
Aleyhisselm'n her ferde mteveccih bir yz ve bakar bir gz vardr.
Hazret-i Musa Aleyhisselm'n, Hazret-i Azrail Aleyhisselm'a tokat
vurmas; h Azrail Aleyhisselm'n mahiyet-i asliyesine ve ekl-i
hakiksine deil ve bir tahkir deil ve adem-i kabul deil; belki vazife-i
risaletin daha devamn ve bekasn arzu ettii iin, kendi eceline dikkat
eden ve hizmetine sed ekmek isteyen bir gze amar vurmu ve vurur...
...-!,.-.....!.,..
...,.-!....
...:-.........:!......_.!.
..!.......:...-....:!.
..-....:...-.....,...
.....,.-..........-.....!
....!...,.-! .-..!.
...!..!...............
* * *






---sh:(M:354) -----

nc Mes'ele olan nc Risale

[u mes'ele umum ihvanmn ekseri lisan- hal ile ve bir
ksmnn lisan- kal ile ettikleri umum bir sualin, has ve husus ve
mahremce bir cevabdr.]
Sual: Senin ziyaretine gelen herkese diyorsun ki: "Benim
ahsmdan bir himmet beklemeyiniz ve ahsm mbarek tanmaynz.
Ben makam sahibi deilim. di bir neferin mir makamnn evamirini
teblii gibi, ben de manev bir miriyet makamnn evamirini tebli
ediyorum. Hem mflis bir adamn, gayet kymetdar ve zengin elmas ve
mcevherat dkknnn delll olduu gibi; ben dahi, mukaddes ve
Kur'an bir dkknn delllym." diyorsun. Halbuki "Aklmz ilme
muhta olduu gibi, kalbimiz dahi bir feyiz ister, ruhumuz bir nur ister ve
hkeza ok cihetle ok eyler istiyoruz. Seni hacatmza yarayacak adam
zannedip, senin ziyaretine geliyoruz. Bize limden ziyade bir sahib-i
velayet, sahib-i himmet ve sahib-i kemalt lzm. Eer hakikat- hal
dediin gibi ise, ziyaretinize yanl geldik." lisan- halleri diyor.
Elcevab: Be noktay dinleyiniz, sonra dnnz. Ziyaretiniz
beyhude mi, yoksa faideli midir? O vakit hkmediniz.
Birinci Nokta: Naslki bir padiahn di bir hizmetkr ve bare
bir neferi; padiah namna feriklere, paalara hedaya-y ahanesini ve
nianlarn veriyor, onlar minnetdar ediyor. Eer ferikler ve mirler,
"Bu di nefere neden tenezzl edip, elinden ihsan ve nianlar alyoruz?"
deseler, marurane bir divaneliktir. Eer o nefer dahi; vazifesinin
haricinde mire kyam etmezse, kendini ondan yksek grse,
eblehesine bir divaneliktir. Hem eer o memnun olan feriklerden birisi,
mteekkirane o neferin kulbeciine tenezzlen misafir gitse; kuru
ekmekten baka bulmayan o nefer mahcub kalmamak iin, o hali gren
ve bilen padiah -elbette o neferini mahcub etmemek iin- matbah-
ahaneden, sadk hizmetkrnn muhterem misafirine tabla gnderir; yle
de: Kur'an- Hakm'in sadk bir hizmetkr, ne kadar di olursa olsun
Kur'an namna, en byk insanlara emirlerini ekinmeyerek tebli eder
ve en zengin ruhlu olanlara Kur'ann l elmaslarn yalvararak
mtezellilane deil, belki mftehirane ve mstaniyane satar. Onlar ne
kadar byk olursa olsun, o di hizmetkra, vazife banda iken tekebbr
edemezler. Ve o hizmetkr dahi, onlarn ona mracaatnda, kendine
medar- gurur bulamaz.. ve haddinden tecavz etmez. Eer o hazine-i
kudsiyenin mterileri iinde bazlar, o bare hizmetkra velayet
---sh:(M:355) -----
nazaryla baksalar ve byk tansalar; elbette hakikat- Kur'aniyenin
merhamet-i kudsiyesi anndandr ki, o hizmetkrn mahcub etmemek
iin, hazine-i hassa-i lahiyeden, o hizmetkrn hi haberi ve medhali
olmadan, onlara meded versin ve himmet ederek feyizdar etsin.
kinci Nokta: mam- Rabban ve Mceddid-i Elf-i Sni Ahmed-i
Faruk (R.A.) demi: "Hakaik-i imaniyeden bir tek mes'elenin inkiaf ve
vuzuhu, benim indimde binler ezvak ve keramata mreccahtr. Hem
btn tarkatlarn gayesi ve neticesi, hakaik-i imaniyenin inkiaf ve
vuzuhudur." Madem yle bir tarkat kahraman byle hkmediyor;
elbette hakaik-i imaniyeyi kemal-i vuzuh ile beyan eden ve esrar-
Kur'aniyeden tereuh eden Szler, velayetten matlub olan neticeleri
verebilirler.
nc Nokta: Bundan otuz sene evvel, Eski Said'in gafil
kafasna mdhi tokatlar indi, "El-mevt hakkun" kaziyesini dnd.
Kendini bataklk amurunda grd. Meded istedi, bir yol arad, bir
halaskr taharri etti. Grd ki, yollar muhtelif; teredddde kald. Gavs-
A'zam olan eyh-i Geylan Radyallah Anh'n "Ftuh-ul Gayb"
namndaki kitabyla tefe'l etti. Tefe'lde u kt:
..._.............:-!...
Acibdir ki; o vakit ben, Dr-l Hikmet-il slmiye zas idim. Gya ehl-i
slmn yaralarn tedaviye alan bir hekim idim. Halbuki en ziyade
hasta ben idim. Hasta evvel kendine bakmal, sonra hastalara bakabilir.
te Hazret-i eyh bana der ki: "Sen kendin hastasn, kendine bir
tabib ara!" Ben dedim: "Sen tabibim ol!" Tuttum, kendimi ona muhatab
addederek, o kitab bana hitab ediyor gibi okudum. Fakat kitab ok
iddetli idi. Gururumu dehetli kryordu. Nefsimde iddetli ameliyat-
cerrahiye yapt. Dayanamadm, yarsna kadar kendimi ona muhatab
ederek okudum; bitirmeye tahammlm kalmad. O kitab dolaba
koydum. Fakat sonra, ameliyat- ifakraneden gelen aclar gitti, lezzet
geldi. O birinci stadmn kitabn tamam okudum ve ok istifade ettim.
Ve onun virdini ve mnacatn dinledim, ok istifaza ettim.
Sonra mam- Rabban'nin Mektubat kitabn grdm, elime
aldm. Hlis bir tefe'l ederek atm. Acaibdendir ki, btn Mektubatnda
yalnz iki yerde "Bedizzaman" lafz var. O iki mektub bana birden
ald. Pederimin ismi Mirza olduundan, o mektublarn banda "Mirza



---sh:(M:356) -----
Bedizzaman'a Mektub" diye yazl olarak grdm. Fesbhanallah
dedim, bu bana hitab ediyor. O zaman Eski Said'in bir lkab,
"Bedizzaman"d. Halbuki hicretin yz senesinde, Bedizzaman-
Hemedan'den baka o lkabla itihar etmi ztlar bilmiyordum. Halbuki
mamn zamannda dahi yle bir adam vard ki, ona o iki mektubu
yazm. O ztn hali, benim halime benziyormu ki, o iki mektubu kendi
derdime deva buldum. Yalnz mam, o mektublarnda tavsiye ettii gibi
ok mektublarnda musrrane unu tavsiye ediyor: "Tevhid-i kble et."
Yani: Birini stad tut, arkasndan git, bakasyla megul olma. u en
mhim tavsiyesi, benim istidadma ve ahval-i ruhiyeme muvafk
gelmedi. Ne kadar dndm: "Bunun arkasndan m, yoksa tekinin mi,
yoksa daha tekinin mi arkasndan gideyim?" tahayyrde kaldm.
Herbirinde ayr ayr cazibedar hasiyetler var. Biriyle iktifa edemiyordum.
O tahayyrde iken, Cenab- Hakk'n rahmetiyle kalbime geldi ki: "Bu
muhtelif turuklarn ba ve bu cedvellerin menba ve u seyyarelerin
gnei, Kur'an- Hakm'dir. Hakik tevhid-i kble bunda olur. yle ise, en
a'l mrid de ve en mukaddes stad da odur. Ona yaptm. Nks ve
perian istidadm elbette lykyla o Mrid-i Hakik'nin b- hayat
hkmndeki feyzini massedip alamyor; fakat ehl-i kalb ve sahib-i halin
derecatna gre o feyzi, o b- hayat yine onun feyziyle gsterebiliriz.
Demek Kur'andan gelen o Szler ve o Nurlar, yalnz akl mesail-i ilmiye
deil; belki kalb, ruh, hl mesail-i imaniyedir ve pek yksek ve
kymetdar maarif-i lahiye hkmndedirler.
Drdnc Nokta: Sahabelerden ve Tbin ve Tebe-i Tbinden
en yksek mertebeli velayet-i kbra sahibi olan ztlar, nefs-i Kur'andan
btn letaiflerinin hisselerini aldklarndan ve Kur'an onlar iin hakik ve
kfi bir mrid olduundan gsteriyor ki: Her vakit Kur'an- Hakm,
hakikatlar ifade ettii gibi, velayet-i kbra feyizlerini dahi ehil olanlara
ifaza eder.
Evet zahirden hakikata gemek iki suretledir:
Biri: Tarkat berzahna girip, seyr slk ile kat'- meratib ederek
hakikata gemektir.
kinci Suret: Dorudan doruya, tarkat berzahna uramadan,
ltf-u lah ile hakikata gemektir ki, Sahabeye ve Tbine has ve yksek
ve ksa tark udur. Demek hakaik-i Kur'aniyeden tereuh eden Nurlar
ve o Nurlara tercmanlk eden Szler, o hssaya mlik olabilirler ve
mliktirler.
Beinci Nokta: Be cz' misal ile gstereceiz ki; Szler talim-i
hakaik ettikleri gibi, irad vazifesini de gryorlar.
---sh:(M:357) -----
Birinci Misal: Ben kendim on deil, yz deil, binler defa
mteaddid tecrbatmla kanaatm gelmi ki: Szler ve Kur'andan gelen
Nurlar; aklma ders verdii gibi, kalbime de iman hali telkin ediyor,
ruhuma iman zevki veriyor ve hkeza... Hatt dnyev ilerimde; keramet
sahibi bir eyhin bir mridi, nasl eyhinden hacatna dair meded ve
himmet bekliyor; ben de Kur'an- Hakm'in kerametli esrarndan o
hacatm beklerken, mid etmediim ve ummadm bir tarzda bana ok
defa hasl oluyor. Yalnz cz'iyattan iki kk misal:
Biri: Onaltnc Mektub'da izah ve tafsili geen; Sleyman
isminde bir misafirime, katran aac banda koca bir ekmek hrika bir
tarzda gsterilmi. ki gn ikimiz, o hediye-i gaybden yedik.
kinci Misal: Gayet kk ve latif, bugnlerde vaki' olan
mes'eleyi syleyeceim. yle ki:
Fecirden evvel hatrma geldi ki; bir ztn kalbine vesvese verecek
bir tarzda tarafmdan szler sylenilmiti; keki dedim onu grseydim,
kalbindeki dadaay izale etseydim. Ayn dakikada, Nis'e gitmi bir
para kitabm bana lzm idi; keki elime geseydi dedim. Sabah
namazndan sonra oturdum; baktm ayn zt, o kitab paras elinde
olduu halde ieri girdi. Ona dedim: "Senin elindeki nedir?" Dedi:
"Bilmiyorum, kapnn nnde Nis'ten gelmi diye birisi bana verdi; ben
de size getirdim." Fesbhanallah dedim; byle bir vakitte bu adamn
evinden kp gelmesi ve u Sz'n Nis'den gelmesi, hi tesadfe
benzemiyor. Ve byle bir adama yle bir para kitab ayn dakikada
eline verip bana gnderen, elbette Kur'an- Hakm'in himmetidir diyerek,
Elhamdlillah dedim; benim en kk, ehemmiyetsiz, haf arzu-yu
kalbimi bilen birisi, elbette bana merhamet ediyor, beni himaye ediyor;
yle ise dnyann minnetini be paraya almam.
kinci Misal: Biraderzadem merhum Abdurrahman, sekiz
seneden beri benden ayrlp dnyann gaflet ve evhamlarna bulat
halde, ahsma kar haddimden ok fazla hsn- zann varm. Bende
olmayan ve elimden gelmeyen himmeti istiyor ve meded bekliyordu.
Kur'an- Hakm'in himmeti imdadna yetiti. Hare dair olan Onuncu
Sz', vefatndan ay evvel eline yetitirdi. O Sz onu manev
kirlerinden ve evham ve gafletten temizlemekle beraber; deta mertebe-i
velayete km gibi, vefatndan evvel yazd mektubunda zahir
keramet izhar etmi. Yirmiyedinci Mektub'un fkralar iinde
dercedilmi, mracaat olunsun.
nc Misal: Burdur'lu Hasan Efendi isminde ehl-i kalb bir

---sh:(M:358) -----
hiret kardeim ve talebem vard. Bana kar haddimden ok fazla hsn-
zan ederek, byk bir veliden himmet beklemek gibi bare benden
meded bekliyordu. Birdenbire hi mnasebet yokken, Otuzikinci Sz'
Burdur kylerinde oturan birisine mtalaa etmek zere verdim. Sonra
Hasan Efendi hatrma geldi, dedim: "ayet Burdur'a gidersen Hasan
Efendi'ye ver, be-alt gn mtalaa etsin." O adam gitmi, dorudan
doruya Hasan Efendi'ye vermi. Hasan Efendi'nin eceli otuz-krk gn
kalmt. Gayet susam bir adamn, b- kevser gibi tatl suya
rastgelirken yapmas gibi; yle de Otuzikinci Sz'e yapm,
mtemadiyen mtalaa yapa yapa ve tefeyyz ede ede, hususan nc
Mevkfndaki muhabbetullah bahsinde, tamamyla derdine deva bulmu
ve bir kutb-u a'zamdan bekledii feyzi onda bulmu. Salam olarak
cmiye gitmi, namaz klm, orada ruhunu Rahman'a teslim eylemi
(Rahmetullahi Aleyh).
Drdnc Misal: Hulusi Bey'in Yirmiyedinci Mektub'daki
fkralarnn ehadetiyle; en mhim ve messir tarkat olan Nak
tarkatndan ziyade himmet ve meded, feyiz ve nuru; esrar- Kur'aniyenin
tercman olan nurlu Szler'de bulmutur.
Beinci Misal: Kardeim Abdlmecid, biraderzadem
Abdurrahman'n (Rahmetullahi Aleyh) vefat zerine ve daha sair elm
ahvalt iinde bir perianiyet hissetmiti. Hem elimden gelmeyen manev
himmet ve meded bekliyordu. Ben onunla muhabere etmiyordum.
Birdenbire mhim birka Sz' ona gnderdim. O da mtalaa ettikten
sonra yazyor ki: "Elhamdlillah kurtuldum! ldracaktm. Bu Szler'in
herbiri birer mrid hkmne geti. endan bir mridden ayrldm, fakat
ok mridleri birden buldum, kurtuldum." diye yazyordu. Ben baktm
ki, hakikaten Abdlmecid gzel bir meslee girip o eski vaziyetlerinden
kurtulmu.
Daha bu be misal gibi pek ok misaller var. Onlar gsteriyorlar
ki: Ulm-u imaniye, hususan dorudan doruya ihtiyaca binaen ve
yaralarna devaen Kur'an- Hakm'in esrarndan manev illar alnsa ve
tecrbe edilse; elbette o ulm-u imaniye ve o edviye-i ruhaniye,
ihtiyacn hissedenlere ve cidd ihlas ile istimal edenlere yeter, kfi gelir.
Onlar satan ve gsteren eczac ve delll ne halde bulunursa bulunsun;
di olsun, mflis olsun, zengin olsun, makam sahibi olsun, hizmetkr
olsun ok fark yoktur.
Evet Gne varken mumlarn altna girmeye ihtiya yok.
Madem Gnei gsteriyorum, benden mum -bahusus bende
bulunmazsa- istemek manaszdr, lzumsuzdur. Belki onlarn bana dua
---sh:(M:359) -----
ile, manev yardm ile, hatt himmet ile muavenet etmeleri lzmdr. Ve
ben onlardan istimdad etmem ve meded istemem, benim hakkmdr.
Onlar, Nurlardan aldklar feyze kanaat etmek, onlarn stnde haktr.
,.:-!,..-!...............!,......-..
.:...-.........,..!
,....-.!......-!.....!
* * *
[Yirmisekizinci Mektub'un nc Mes'elesinin tetimmesi
olabilir kk ve husus bir mektubdur.]
hiret kardelerim ve alkan talebelerim Hsrev Efendi ve
Re'fet Bey,
Szler namndaki envr- Kur'aniyede keramet-i Kur'aniyeyi
hissediyorduk. Sizler dahi, gayret ve evkinizle bir drdncsn ilve
ettirdiniz. Bildiimiz ise:
Birincisi: Te'lifinde fevkalde shulet ve sr'attir. Hatt be para
olan Ondokuzuncu Mektub iki- gnde ve her gnde -drt saat
zarfnda -mecmuu oniki saat eder- kitabsz, dada, bada te'lif edildi.
Otuzuncu Sz hastalkl bir zamanda, be-alt saatte te'lif edildi.
Yirmisekizinci Sz olan Cennet bahsi bir veya iki saatte, Sleyman'n
dere bahesinde te'lif edildi. Ben ve Tevfik ile Sleyman, bu sr'ate
hayrette kaldk. Ve hkeza...
Te'lifinde bu keramet-i Kur'aniye olduu gibi...
kincisi: Yazmasnda dahi fevkalde bir shulet, bir itiyak ve
usanmamak var. u zamanda ruhlara, akllara usan veren ok esbab
iinde, bu Szlerden biri kar, birden ok yerlerde kemal-i itiyakla
yazlmaya balanyor. Mhim megaleler iinde, onlar herey'e tercih
ediliyor. Ve hkeza...
nc Keramet-i Kur'aniye: Bunlarn okunmas dahi usan
vermiyor. Hususan ihtiya hissedilse, okunduka zevk alnyor,
usanlmyor.
te siz dahi, "Drdnc bir Keramet-i Kur'aniye"yi isbat
ettiniz. Hsrev gibi, kendine tenbel diyen ve be senedir Szler'i iittii
halde



---sh:(M:360) -----
yazmaya cidden tenbellik edip balamayan bir kardeimiz, bir ayda
ondrt kitab gzel ve dikkatli yazmas, bhesiz drdnc bir keramet-i
esrar- Kur'aniyedir. Hususan Otuznc Mektub olan otuz
pencerelerin kymeti tamamen takdir edilmi ki, gayet dikkatle ve gzel
yazlm. Evet o risale, marifetullah ve man- Billah iin en kuvvetli ve
en parlak bir risaledir. Yalnz bataki pencereler gayet icmal ve ihtisar ile
gidilmitir. Fakat gittike inkiaf eder, daha ziyade parlar. Zten sair
te'lifata muhalif olarak ekser Szler'in balar mcmel balar, gittike
genilenir, tenevvr eder.
* * *

Drdnc Risale olan Drdnc Mes'ele

...-~....... ...

(hvanlarma medar- intibah bir hdise-i cz'iyeye dair bir suale
cevabdr.)
Aziz kardelerim!
Sual ediyorsunuz ki: Cmi-i erifinize, Cum'a gecesinde sebebsiz
olarak, mbarek bir misafirin gelmesiyle tecavz edilmi. Bu hdisenin
mahiyeti nedir? Neden sana iliiyorlar?
Elcevab: Drt noktay, bilmecburiye Eski Said lisanyla beyan
edeceim. Belki ihvanlarma medar- intibah olur, siz de cevabnz
alrsnz.
Birinci Nokta: O hdisenin mahiyeti; hilaf- kanun ve srf keyf
ve zndka hesabna, Cum'a gecesinde kalbimize tela vermek ve cemaata
ftur getirmek ve beni misafirlerle grtrmemek iin, bir desise-i
eytaniye ve mnafkane bir taarruzdur. Garaibdendir ki, o geceden evvel
olan perembe gn tenezzh iin bir tarafa gitmitim. Avdetimde gya
iki ylan birbirine eklenmi gibi uzunca siyah bir ylan sol tarafmdan
geldi, benim ile arkadamn ortasndan geti. Arkadama, o ylandan
dehet alp korktun mu diye sordum:
-Grdn m?
O dedi: Neyi?
Dedim:

---sh:(M:361) -----
-Bu dehetli ylan!
Dedi: Yok, grmedim ve gremiyorum.
"Fesbhanallah!" dedim. "Bu kadar byk bir ylan, ikimizin
ortasndan getii halde nasl grmedin?"
O vakit hatrma bir ey gelmedi. Fakat sonra kalbime geldi ki:
"Bu sana iarettir, dikkat et!" Dndm ki, gecelerde grdm ylanlar
nev'indendir. Yani: Gecelerde grdm ylanlar ise; hyanet niyetiyle
her ne vakit bir memur yanma gelse, onu ylan suretinde gryordum.
Hatt bir defa mdre sylemitim: "Fena niyetle geldiin vakit seni
ylan suretinde gryorum, dikkat et!" demitim. Zten selefini ok vakit
yle gryordum. Demek u zahiren grdm ylan ise iarettir ki,
hyanetleri bu defa yalnz niyette kalmayacak, belki bilfiil bir tecavz
suretini alacak. Bu defaki tecavz -endan- zahiren kk imi ve
kltlmek isteniliyor; fakat vicdansz bir muallimin tevikiyle ve
itirakiyle o memurun verdii emir; cmi' iinde, namazn tesbihatnda
iken, "O misafirleri getiriniz!" diye jandarmalara emretmi. Maksad da
beni kzdrmak. Eski Said damaryla bu fevkalkanun, srf keyf
muameleye kar kovmak ile mukabele etmekti. Halbuki o bedbaht
bilmedi ki; Said'in lisannda Kur'ann tezghndan gelen bir elmas kln
varken, elindeki krk odun parasyla mdafaa etmez; belki o klnc
byle istimal edecektir. Fakat jandarmalarn akllar balarnda olduu
iin, hibir devlet, hibir hkmet namazda, cmi'de, vazife-i diniye
bitmeden ilimedii iin, namaz ve tesbihatn hitamna kadar beklediler.
Memur bundan kzm; "Jandarmalar beni dinlemiyorlar." diye
krbekisini arkasndan gndermi. Fakat Cenab- Hak beni byle
ylanlarla uramaya mecbur etmiyor. hvanlarma da tavsiyem budur ki:
Zaruret-i kat'iyye olmadan, bunlarla uramaynz. "Cevab-l ahmak
esskt" nev'inden, tenezzl edip onlarla konumaynz. Fakat buna
dikkat ediniz ki: Canavar bir hayvana kar kendini zaf gstermek, onu
hcuma teci' ettii gibi; canavar vicdan tayanlara kar dahi
dalkavukluk etmekle za'f gstermek, onlar tecavze sevkeder. yle ise
dostlar mteyakkz davranmal, t dostlarn lkaydlklarndan ve
gafletlerinden, zndka taraftarlar istifade etmesinler.
kinci Nokta: ..!,: .........!!.....
yet-i kerimesi fermanyla: Zulme deil yalnz let olan ve tarafdar
olan, belki edna bir meyledenleri dahi, dehetle ve iddetle tehdid
ediyor.


---sh:(M:362) -----
nki rza-y kfr, kfr olduu gibi; zulme rza da zulmdr.
te bir ehl-i kemal, kmilane, u yetin ok cevahirinden bir
cevherini yle tabir etmitir:
Muin-i zalimn dnyada erbab- denaettir
Kpektir zevk alan, sayyad- binsafa hizmetten.
Evet; bazlar ylanlk ediyor, bazlar kpeklik ediyor. Byle
mbarek bir gecede, mbarek bir misafirin, mbarek bir duada iken,
hafiyelik edip, gya cinayet yapyormuuz gibi ihbar eden ve taarruz
eden, elbette bu iirin mealindeki tokada mstehaktr.
nc Nokta: Sual: Madem Kur'an- Hakm'in feyziyle ve
nuruyla en mtemerrid ve mteannid dinsizleri slah ve irad etmeye
Kur'ann himmetine gveniyorsun. Hem bilfiil de yapyorsun. Neden
senin yaknnda bulunan bu mtecavizleri arp irad etmiyorsun?
Elcevab: Usl- eriatn kaide-i mhimmesindendir:
!.L.....!...!Yani: "Bilerek zarara raz olana efkat
edip lehinde baklmaz." te ben endan Kur'an- Hakm'in kuvvetine
istinaden dava ediyorum ki: "ok alak olmamak ve ylan gibi dalalet
zehirini serpmekle telezzz etmemek artyla, en mtemerrid bir dinsizi,
birka saat zarfnda ikna etmezsem de, ilzam etmeye hazrm." Fakat
nihayet derecede alakla dm bir vicdan ki, bilerek dinini dnyaya
satar ve bilerek hakikat elmaslarn pis, muzr ie paralarna mbadele
eder derecede mnafkla girmi insan suretindeki ylanlara hakaiki
sylemek; hakaike kar bir hrmetsizliktir.
...!_....!..-.darb- meseli gibi oluyor. nki bu
ileri yapanlar, ka defa hakikat Risale-i Nur'dan iittiler. Ve bilerek,
hakikatlar zndka dalaletlerine kar rtmek istiyorlar. Byleler, ylan
gibi zehirden lezzet alyorlar.
Drdnc Nokta: Bana kar bu yedi senedeki muameleler, srf
keyf ve fevkalkanundur. nki menflerin ve esirlerin ve zindandakilerin
kanunlar meydandadr. Onlar kanunen akrabasyla grrler, ihtilattan
men olunmazlar. Her millet ve devlette ibadet taat, tecavzden
masundur. Benim emsallerim, ehirlerde akrabalaryla ve ahbablaryla
beraber kaldlar. Ne ihtilattan, ne muhabereden ve ne de gezmekten men
olunmadlar. Ben men olundum. Ve hatt cmiime ve




---sh:(M:363) -----
ibadetime tecavz edildi. afilerce, tesbihat iinde kelime-i tevhidin
tekrar snnet iken, bana terkettirilmeye alld. Hatt Burdur'da eski
muhacirlerden ebab isminde mmi bir zt, kaynvlidesiyle beraber
tebdil-i hava iin buraya gelmi. Hemehrilik itibariyle benim yanma
geldi. msellah jandarma ile cmiden istenildi. O memur, hilaf-
kanun yapt hatay setretmeye alp: "Afvedersiniz gcenmeyiniz,
vazifedir." demi. Sonra, "Haydi git" diyerek ruhsat vermi. Bu vakaya
sair eyler ve muameleler kyas edilse anlalr ki: Bana kar srf keyf
muameledir ki; ylanlar, kpekleri bana musallat ediyorlar. Ben de
tenezzl etmiyorum ki, onlarla uraaym. O muzrlarn erlerini def'
etmek iin, Cenab- Hakk'a havale ediyorum. Zten sebeb-i tehcir olan
hdiseyi karanlar, imdi memleketlerindedirler. Ve kuvvetli resalar,
aairlerin bandadrlar. Herkes terhis edildi. Balarn yesin dnyalaryla
alkam olmad halde, beni ve iki zt- heri mstesna braktlar. Buna
da peki dedim. Fakat o ztlardan birisi, bir yere mft nasbolunmu;
memleketinden baka her taraf geziyor ve Ankara'ya da gidiyor. Dieri
stanbul'da krk binler hemehrileri iinde ve herkesle grebilir bir
vaziyette braklm. Halbuki bu iki zt; benim gibi kimsesiz, yalnz
deiller.. mallah byk nfuzlar var. Hem... Hem... Halbuki beni bir
kye sokmular, en vicdansz insanlarla beni sktrmlar. Yirmi
dakikalk bir kye alt senede iki defa gidebildiim gibi, o kye gitmek
ve birka gn tebdil-i hava iin ruhsat verilmedii bir derecede, beni
muzaaf bir istibdad altnda eziyorlar. Halbuki bir hkmet ne ekilde
olursa olsun, kanunu bir olur. Kyler ve ahslara gre ayr ayr kanun
olmaz. Demek hakkmdaki kanun, kanunsuzluktur. Buradaki memurlar;
nfuz-u hkmeti, araz- ahsiyede istimal ediyorlar. Fakat Cenab-
Erhamrrhimn'e yzbinler kr ediyorum ve tahdis-i nimet suretinde
derim ki: "Btn onlarn bu tazyikat ve istibdadlar; envr- Kur'aniyeyi
klandran gayret ve himmet ateine, odun paralar hkmne geiyor;
i'al ediyor, parlatyor. Ve o tazyikleri gren ve gayretin hararetiyle
inbisat eden o envr- Kur'aniye; Barla yerine bu vilayeti, belki ekser
memleketi bir medrese hkmne getirdi. Onlar, beni bir kyde mahpus
zannediyor. Zndklarn ramna olarak, bilakis Barla krs-i ders olup,
Isparta gibi ok yerler medrese hkmne geti..."
.....!..-!
* * *
---sh:(M:364) -----

Beinci Risale olan Beinci Mes'ele

kr Risalesi

...-~.......
Kur'an- Mu'ciz-l Beyan, tekrar ile
...:!_.-... ..::...::.
...:!....... ,:....,.:.!
gibi yetlerle gsteriyor ki: Hlk- Rahman'n ibadndan istedii en
mhim i, krdr. Furkan- Hakm'de gayet ehemmiyetle kre davet
eder. Ve kr etmemeklii, nimetleri tekzib ve inkr suretinde gsterip
..:..:.._.. fermanyla, Sure-i Rahman'da iddetli ve
dehetli bir surette otuzbir defa u yetle tehdid ediyor. krszln,
bir tekzib ve inkr olduunu gsteriyor.
Evet Kur'an- Hakm naslki kr netice-i hilkat gsteriyor; yle
de Kur'an- Kebir olan u kinat dahi gsteriyor ki: Netice-i hilkat-i
lemin en mhimmi, krdr. nki kinata dikkat edilse grnyor ki:
Kinatn tekilt kr intac edecek bir surette herbir ey, bir derece
kre bakyor ve ona mteveccih oluyor. Gya u ecere-i hilkatin en
mhim meyvesi, krdr. Ve u kinat fabrikasnn kard mahsultn
en a'ls, krdr. nki hilkat-i lemde gryoruz ki; mevcudat- lem
bir daire tarznda tekil edilip, iinde nokta-i merkeziye olarak hayat
halkedilmi. Btn mevcudat hayata bakar, hayata hizmet eder, hayatn
levazmatn yetitirir. Demek kinat halkeden zt, ondan o hayat
intihab ediyor. Sonra gryoruz ki; zhayat lemlerini bir daire suretinde
icad edip, insan nokta-i merkeziyede brakyor. deta zhayatlardan
maksud olan gayeler onda temerkz ediyor; btn zhayat onun etrafna
toplayp, ona hizmetkr ve msahhar ediyor, onu onlara hkim ediyor.
Demek Hlk- Zlcelal, zhayatlar iinde insan intihab ediyor, lemde
onu irade ve ihtiyar ediyor.

---sh:(M:365) -----
Sonra gryoruz ki; lem-i insaniyet de, belki hayvan lemi de bir
daire hkmnde tekil olunuyor ve nokta-i merkeziyede rzk vaz'edilmi.
Btn nev'-i insan ve hatt hayvanat rzka deta taauk ettirip, onlar
umumen rzka hdim ve msahhar etmi. Onlara hkmeden rzktr. Rzk
da o kadar geni ve zengin bir hazine yapm ki, hadsiz nimetleri
cmi'dir. Hatt rzkn ok enva'ndan yalnz bir nev'inin tatlarn tanmak
iin, lisanda kuvve-i zaika namnda bir cihaz ile, mat'umat adedince
manev ince ince mizancklar konulmutur. Demek kinat iinde en acib,
en zengin, en garib, en irin, en cmi', en bedi' hakikat rzktadr.
imdi gryoruz ki: Herey naslki rzkn etrafnda toplanm, ona
bakyor; yle de rzk dahi btn enva'yla manen ve maddeten, halen ve
kalen kr ile kaimdir, kr ile oluyor, kr yetitiriyor, kr
gsteriyor. nki rzka itiha ve itiyak, bir nevi kr- ftrdir. Ve
telezzz ve zevk dahi gayr- uur bir krdr ki, btn hayvanatta bu
kr vardr. Yalnz insan, dalalet ve kfr ile o ftr krn mahiyetini
deitiriyor; krden, irke gidiyor.
Hem rzk olan nimetlerde gayet gzel ssl suretler, gayet gzel
kokular, gayet gzel tatmaklar; krn davetileridir, zhayat evke
davet eder ve evk ile bir nevi istihsan ve ihtirama sevkeder, bir kr-
manev ettirir. Ve zuurun nazarn dikkate celbeder, istihsana tergib
eder. Nimetleri ihtirama onu tevik eder; onun ile kalen ve fiilen kre
irad eder ve kr ettirir ve kr iinde en l ve tatl lezzeti ve zevki
ona tattrr. Yani gsterir ki: u lezzetli rzk ve nimet, ksa ve muvakkat
bir lezzet-i zahiriyesiyle beraber daim, hakik, hadsiz bir lezzeti ve zevki
tayan iltifat- Rahmanyi kr ile kazandrr. Yani: Rahmet
hazinelerinin Mlik-i Keriminin hadsiz lezzetli olan iltifatn dndrp,
u dnyada dahi Cennet'in bki bir zevkini manen tattrr. te rzk, kr
vastasyla o kadar kymetdar ve zengin bir hazine-i cmia olduu halde,
krszlk ile nihayet derecede sukut eder.
Altnc Sz'de beyan edildii gibi: Lisandaki kuvve-i zaika
Cenab- Hak hesabna, yani manev vazife-i kraniye ile rzka
mteveccih olduu vakit, o dildeki kuvve-i zaika, rahmet-i bnihaye-i
lahiyenin hadsiz matbahlarna kir bir mfetti, hmid bir nzr-
lkadr hkmndedir. Eer nefis hesabna olsa, yani rzk in'am edenin
krn dnmeyerek mteveccih olsa; o dildeki kuvve-i zaika, bir
nzr- lkadr makamndan, batn fabrikasnn yasaks ve mide
tavlasnn bir kapcs derecesine sukut eder. Nasl rzkn u hizmetkr
krszlk ile bu dereceye sukut eder, yle de rzkn mahiyeti ve sair
hademeleri dahi sukut
---sh:(M:366) -----
ediyorlar. En yksek makamdan, en edna makama inerler. Kinat
Hlknn hikmetine zd ve muhalif bir vaziyete derler.
krn mikyas; kanaattr ve iktisaddr ve rzadr ve
memnuniyettir. krszln mizan; hrstr ve israftr, hrmetsizliktir,
haram hell demeyip rastgeleni yemektir.
Evet hrs; krszlk olduu gibi, hem sebeb-i mahrumiyettir,
hem vasta-i zillettir. Hatt hayat- itimaiyeye sahib olan mbarek
karnca dahi, gya hrs vastasyla ayaklar altnda kalm ezilir. nki
kanaat etmeyip, senede birka tane buday kfi gelirken, elinden gelse
binler taneyi toplar. Gya mbarek ar, kanaatndan dolay balar stnde
uar. Kanaat ettiinden, bal insanlara emr-i lah ile ihsan eder, yedirir.
Evet Zt- Akdes'in alem-i ztsi ve en a'zam ismi olan
Lafzullah'tan sonra en a'zam ismi olan Rahman rzka bakar ve rzktaki
kr ile ona yetiilir. Hem Rahman'n en zahir manas Rezzak'tr.
Hem krn enva' var. O nevilerin en cmii ve fihriste-i
umumiyesi, namazdr.
Hem kr iinde, safi bir iman var, hlis bir tevhid bulunur.
nki bir elmay yiyen ve "Elhamdlillah" diyen adam, o kr ile iln
eder ki: "O elma dorudan doruya dest-i kudretin yadigr ve dorudan
doruya hazine-i rahmetin hediyesidir" demesi ile ve itikad etmesi ile,
her ey'i -cz' olsun, kll olsun- onun dest-i kudretine teslim ediyor. Ve
her eyde rahmetin cilvesini bilir. Hakik bir iman ve hlis bir tevhidi,
kr ile beyan ediyor.
nsan- gafil, kfran- nimet ile ne derece hasarete dtn, ok
cihetlerden yalnz bir vechini syleyeceiz. yle ki:
Lezzetli bir nimeti insan yese, eer kr etse; o yedii nimet o
kr vastasyla bir nur olur, uhrev bir meyve-i Cennet olur. Verdii
lezzet ile, Cenab- Hakk'n iltifat- rahmetinin eseri olduunu
dnmekle, byk ve daim bir lezzet ve zevk veriyor. Bu gibi manev
lbleri ve hlsalar ve manev maddeleri ulv makamlara gnderip,
madd ve sfl (posa) ve kr, yani vazifesini bitiren ve lzumsuz kalan
maddeleri fzult olup aslna, yani anasra inklab etmee gidiyor. Eer
kr etmezse; o muvakkat lezzet, zeval ile bir elem ve teessf brakr ve
kendisi dahi kazurat olur. Elmas mahiyetindeki nimet, kmre kalbolur.
kr ile, zil rzklar; daim lezzetler, bki meyveler verir. krsz
nimet, en gzel bir suretten, irkin bir surete dner. nki o gafile gre
rzkn akibeti, muvakkat bir lezzetten sonra fzulttr.



---sh:(M:367) -----
Evet rzkn aka lyk bir sureti var; o da, kr ile o suret
grnr. Yoksa ehl-i gaflet ve dalaletin rzka aklar bir hayvanlktr.
Daha buna gre kyas et ki, ehl-i dalalet ve gaflet ne derece hasaret
ediyorlar.
Enva'- zhayat iinde en ziyade rzkn enva'na muhta, insandr.
Cenab- Hak insan btn esmasna cmi' bir yine ve btn rahmetinin
hazinelerinin mddeharatn tartacak, tanyacak cihazata mlik bir
mu'cize-i kudret ve btn esmasnn cilvelerinin ve san'atlarnn
inceliklerini mizana ekecek letleri hvi bir halife-i Arz suretinde halk
etmitir. Onun iin hadsiz bir ihtiya verip, madd ve manev rzkn
hadsiz enva'na muhta etmitir. nsan, bu cmiiyete gre en a'l bir
mevki olan ahsen-i takvime karmak vastas, krdr. kr olmazsa,
esfel-i safilne der; bir zulm- azmi irtikb eder.
Elhasl: En a'l ve en yksek tark olan tark- ubudiyet ve
mahbubiyetin drt esasndan en byk esas krdr ki; o drt esas
yle tabir edilmi:
"Der tark- acz-mend lzm med r z:
Acz-i mutlak, fakr- mutlak, evk-i mutlak, kr- mutlak ey
aziz..."
..-.!,-.....-....:!....-,..!
,.:-!,..-!...............!,......-..
...:!.....-........,....,..!
...-..-.!.......-!.
..!.-!..!..-!,......-.
* * *
Altnc Risale olan Altnc Mes'ele
Teksir Mektubat mecmuasnda neredildiinden buraya
dercedilmedi.
* * *





---sh:(M:368) -----

Yedinci Risale olan Yedinci Mes'ele

.-.-......-..-.....!....-......
u mes'ele "Yedi aret"tir.
Evvel tahdis-i nimet suretinde birka srr- inayeti izhar eden
"Yedi Sebeb"i beyan ederiz:
Birinci Sebeb: Eski Harb-i Umum'den evvel ve evilinde, bir
vaka-i sadkada gryorum ki: Ararat Da denilen mehur Ar
Da'nn altndaym. Birden o da, mdhi infilk etti. Dalar gibi
paralar, dnyann her tarafna datt. O dehet iinde baktm ki,
merhum vlidem yanmdadr. Dedim: "Ana korkma! Cenab- Hakk'n
emridir; o Rahm'dir ve Hakm'dir." Birden o halette iken, baktm ki
mhim bir zt, bana mirane diyor ki: "'caz- Kur'an beyan et."
Uyandm, anladm ki: Bir byk infilk olacak. O infilk ve inklabdan
sonra, Kur'an etrafndaki surlar krlacak. Dorudan doruya Kur'an
kendi kendine mdafaa edecek. Ve Kur'ana hcum edilecek, i'caz onun
elik bir zrh olacak. Ve u i'cazn bir nev'ini u zamanda izharna,
haddimin fevknde olarak, benim gibi bir adam namzed olacak ve
namzed olduumu anladm.
Madem i'caz- Kur'an bir derece beyan, Szler'le oldu. Elbette o
i'cazn hesabna geen ve onun reehat ve berekt nev'inden olan
hizmetimizdeki inayat izhar etmek, i'caza yardmdr ve izhar etmek
gerektir.
kinci Sebeb: Madem Kur'an- Hakm mridimizdir,
stadmzdr, imammzdr, herbir dbda rehberimizdir; O, kendi
kendini medhediyor. Biz de onun dersine ittibaan, onun tefsirini
medhedeceiz.
Hem madem yazlan Szler onun bir nevi tefsiridir ve o
risalelerdeki hakaik, Kur'ann maldr ve hakikatlardr. Ve madem
Kur'an- Hakm ekser surelerde, hususan .! larda ,- lerde kendi
kendini kemal-i hametle gsteriyor, kemaltn sylyor, lyk olduu
medhi kendi kendine ediyor. Elbette Szler'de in'ikas etmi Kur'an-
Hakm'in
---sh:(M:369) -----
lemaat- i'caziyesinden ve o hizmetin makbuliyetine almet olan inayat-
Rabbaniyenin izharna mkellefiz. nki o stadmz yle eder ve yle
ders verir.
nc Sebeb: Szler hakknda tevazu suretinde demiyorum;
belki bir hakikat beyan etmek iin derim ki: Szler'deki hakaik ve
kemalt, benim deil Kur'anndr ve Kur'andan tereuh etmitir. Hatt
Onuncu Sz, yzer yt- Kur'aniyeden szlm baz katarattr. Sair
risaleler dahi umumen yledir. Madem ben yle biliyorum ve madem ben
fniyim, gideceim; elbette bki olacak birey ve bir eser, benimle
balanmamak gerektir ve balanmamal. Ve madem ehl-i dalalet ve
tuyan, ilerine gelmeyen bir eseri, eser sahibini rtmekle eseri
rtmek detleridir; elbette sema-y Kur'ann yldzlaryla balanan
risaleler, benim gibi ok itirazata ve tenkidata medar olabilen ve sukut
edebilen rk bir direk ile balanmamal. Hem madem rf-i nsta, bir
eserdeki mezaya, o eserin masdar ve menba' zannettikleri mellifinin
etvarnda aranlyor ve bu rfe gre, o hakaik-i liyeyi ve o cevahir-i
galiyeyi kendim gibi bir mflise ve onlarn binde birini kendinde
gsteremeyen ahsiyetime mal etmek, hakikata kar byk bir hakszlk
olduu iin risaleler kendi malm deil, Kur'ann mal olarak, Kur'ann
reehat- meziyatna mazhar olduklarn izhar etmeye mecburum. Evet
lezzetli zm salkmlarnn hasiyetleri, kuru ubuunda aranlmaz. te
ben de yle bir kuru ubuk hkmndeyim.
Drdnc Sebeb: Bazan tevazu', kfran- nimeti istilzam ediyor;
belki kfran- nimet olur. Bazan da tahdis-i nimet, iftihar olur. kisi de
zarardr. Bunun are-i yegnesi ki; ne kfran- nimet ksn, ne de iftihar
olsun. Meziyet ve kemaltlar ikrar edip, fakat temellk etmeyerek,
Mn'im-i Hakik'nin eser-i in'am olarak gstermektir. Mesel: Naslki
murassa' ve mzeyyen bir elbise-i fahireyi biri sana giydirse ve onunla
ok gzellesen, halk sana dese: "Mallah ok gzelsin, ok
gzelletin." Eer sen tevazukrane desen: "H!.. Ben neyim, hi. Bu
nedir, nerede gzellik?" O vakit kfran- nimet olur ve hulleyi sana
giydiren mahir san'atkra kar hrmetsizlik olur. Eer mftehirane
desen: "Evet ben ok gzelim, benim gibi gzel nerede var, benim gibi
birini gsteriniz." O vakit, marurane bir fahrdir.
te fahrden, kfrandan kurtulmak iin demeli ki: "Evet ben
gzelletim, fakat gzellik libasndr ve dolaysyla libas bana
giydirenindir, benim deildir."
te bunun gibi, ben de sesim yetise, btn Kre-i Arz'a
bararak derim ki: Szler gzeldirler, hakikattrlar; fakat benim
deildirler,
---sh:(M:370) -----
Kur'an- Kerim'in hakaikinden telemmu' etmi ualardr.
..-..!....-..:!..!.....-..-.....
dsturuyla derim ki:
..!.....-..:!....:..!.-.....
yani: "Kur'ann hakaik-i i'cazn ben gzelletiremedim, gzel
gsteremedim; belki Kur'ann gzel hakikatlar, benim tabiratlarm da
gzelletirdi, ulvletirdi." Madem byledir; hakaik-i Kur'ann gzellii
namna, Szler namndaki yinelerinin gzelliklerini ve o yinedarla
terettb eden inayat- lahiyeyi izhar etmek, makbul bir tahdis-i nimettir.
Beinci Sebeb: ok zaman evvel bir ehl-i velayetten iittim ki; o
zt, eski velilerin gayb iaretlerinden istihra etmi ve kanaat gelmi ki:
"ark tarafndan bir nur zuhur edecek, bid'alar zulmatn datacak."
Ben, byle bir nurun zuhuruna ok intizar ettim ve ediyorum. Fakat
iekler baharda gelir. yle kuds ieklere zemin hazr etmek lzm
gelir. Ve anladk ki, bu hizmetimizle o nuran ztlara zemin ihzar
ediyoruz. Madem kendimize ait deil, elbette Szler namndaki nurlara
ait olan inayat- lahiyeyi beyan etmekte medar- fahr ve gurur olamaz;
belki medar- hamd ve kr ve tahdis-i nimet olur.
Altnc Sebeb: Szler'in te'lifi vastasyla Kur'ana hizmetimize bir
mkfat- cile ve bir vasta-i tevik olan inayat- Rabbaniye, bir
muvaffakyettir. Muvaffakyet ise, izhar edilir. Muvaffakyetten gese;
olsa olsa bir ikram- lah olur. kram- lah ise, izhar bir kr-
manevdir. Ondan dahi gese, olsa olsa hi ihtiyarmz karmadan bir
keramet-i Kur'aniye olur. Biz mazhar olmuuz. Bu nevi ihtiyarsz ve
habersiz gelen bir kerametin izhar, zararszdr. Eer di keramatn
fevkne ksa, o vakit olsa olsa Kur'ann i'caz- manevsinin u'leleri olur.
Madem i'caz izhar edilir, elbette i'caza yardm edenin dahi izhar i'caz
hesabna geer; hi medar- fahr u gurur olamaz, belki medar- hamd
krandr.
Yedinci Sebeb: Nev'-i insann yzde sekseni ehl-i tahkik deildir
ki, hakikata nfuz etsin ve hakikat hakikat tanyp kabul etsin. Belki
surete, hsn- zanna binaen, makbul ve mutemed insanlardan iittikleri
mesaili takliden kabul ederler. Hatt kuvvetli bir hakikat, zaf bir adamn
elinde zaf grr ve kymetsiz bir mes'eleyi, kymetdar



---sh:(M:371) -----
bir adamn elinde grse, kymetdar telakki eder. te ona binaen, benim
gibi zaf ve kymetsiz bir barenin elindeki hakaik-i imaniye ve
Kur'aniyenin kymetini, ekser nsn nokta-i nazarnda drmemek iin,
bilmecburiye iln ediyorum ki: htiyarmz ve haberimiz olmadan, birisi
bizi istihdam ediyor; biz bilmeyerek, bizi mhim ilerde altryor.
Delilimiz de udur ki: uurumuz ve ihtiyarmzdan hari bir ksm
inayata ve teshilta mazhar oluyoruz. yle ise, o inayetleri bararak iln
etmeye mecburuz.
te gemi yedi esbaba binaen, kll birka inayet-i Rabbaniyeye
iaret edeceiz.
Birinci aret: Yirmisekizinci Mektub'un Sekizinci Mes'elesinin
Birinci Nktesi'nde beyan edilmitir ki, "tevafukat"tr. Ezcmle:
Mu'cizat- Ahmediye Mektubatnda, nc aretinden t Onsekizinci
aretine kadar altm sahife; habersiz, bilmeyerek bir mstensihin
nshasnda iki sahife mstesna olmak zere mtebki btn sahifelerde -
kemal-i mvazenetle- ikiyzden ziyade "Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm" kelimeleri birbirine bakyorlar. Kim insaf ile iki sahifeye
dikkat etse, tesadf olmadn tasdik edecek. Halbuki tesadf, olsa olsa
bir sahifede kesretli emsal kelimeleri bulunsa, yar yarya tevafuk olur,
ancak bir-iki sahifede tamamen tevafuk edebilir. O halde byle umum
sahifelerde Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm kelimesi; iki olsun
olsun, drt olsun veya daha ziyade olsun, kemal-i mizan ile birbirinin
yzne baksa; elbette tesadf olmas mmkn deildir. Hem sekiz ayr
ayr mstensihin bozamad bir tevafukun, kuvvetli bir iaret-i gaybiye,
iinde olduunu gsterir. Naslki ehl-i belgatn kitablarnda, belgatn
derecat bulunduu halde; Kur'an- Hakm'deki belgat, derece-i i'caza
km. Kimsenin haddi deil ki ona yetisin. yle de; mu'cizat-
Ahmediyenin bir yinesi olan Ondokuzuncu Mektub ve mu'cizat-
Kur'aniyenin bir tercman olan Yirmibeinci Sz ve Kur'ann bir nevi
tefsiri olan Risale-i Nur eczalarnda tevafukat, umum kitablarn fevknde
bir derece-i garabet gsteriyor. Ve ondan anlalyor ki; mu'cizat-
Kur'aniye ve mu'cizat- Ahmediye'nin bir nevi kerametidir ki, o
yinelerde tecelli ve temessl ediyor.
kinci aret: Hizmet-i Kur'aniyeye ait inayat- Rabbaniyenin
ikincisi udur ki: Cenab- Hak, benim gibi kalemsiz, yarm mmi, diyar-
gurbette, kimsesiz, ihtilattan men'edilmi bir tarzda; kuvvetli, cidd,
samim, gayyur, fedakr ve kalemleri birer elmas kln olan kardeleri
bana muavin ihsan etti. Zaf ve ciz omuzuma ok ar gelen vazife-i
Kur'aniyeyi, o kuvvetli omuzlara bindirdi. Kemal-i kereminden,
---sh:(M:372) -----
ykm hafifletirdi. O mbarek cemaat ise; -Hulusi'nin tabiriyle- telsiz
telgrafn hizeleri hkmnde ve -Sabri'nin tabiriyle- nur fabrikasnn
elektriklerini yetitiren makineler hkmnde ayr ayr meziyetleri ve
kymetdar muhtelif hasiyetleriyle beraber, -yine Sabri'nin tabiriyle- bir
tevafukat- gaybiye nev'inden olarak, evk ve sa'y gayret ve ciddiyette
birbirine benzer bir surette esrar- Kur'aniyeyi ve envr- imaniyeyi etrafa
neretmeleri ve her yere eritirmeleri ve u zamanda (yani hurufat
deimi, matbaa yok, herkes envr- imaniyeye muhta olduu bir
zamanda) ve ftur verecek ve evki kracak ok esbab varken, bunlarn
ftursuz, kemal-i evk ve gayretle bu hizmetleri, dorudan doruya bir
keramet-i Kur'aniye ve zahir bir inayet-i lahiyedir. Evet velayetin
kerameti olduu gibi, niyet-i hlisenin dahi kerameti vardr. Samimiyetin
dahi kerameti vardr. Bahusus Lillah iin olan bir uhuvvet dairesindeki
kardelerin iinde cidd, samim tesandn ok kerametleri olabilir. Hatt
yle bir cemaatin ahs- manevsi bir veliyy-i kmil hkmne geebilir,
inayata mazhar olur.
te ey kardelerim ve ey hizmet-i Kur'anda arkadalarm! Bir
kal'ay fetheden bir bln avuuna btn erefi ve btn ganmeti
vermek nasl zulmdr, bir hatadr; yle de ahs- manevnizin
kuvvetiyle ve kalemleriniz ile hasl olan ftuhattaki inayat benim gibi bir
bareye veremezsiniz. Elbette byle mbarek bir cemaatte, tevafukat-
gaybiyeden daha ziyade kuvvetli bir iaret-i gaybiye var ve ben
gryorum; fakat herkese ve umuma gsteremiyorum.
nc aret: Risale-i Nur eczalar, btn mhim hakaik-i
imaniye ve Kur'aniyeyi hatt en muannide kar dahi parlak bir surette
isbat, ok kuvvetli bir iaret-i gaybiye ve bir inayet-i lahiyedir. nki
hakaik-i imaniye ve Kur'aniye iinde yleleri var ki; en byk bir dh
telakki edilen bn-i Sina, fehminde aczini itiraf etmi, "Akl buna yol
bulamaz!" demi. Onuncu Sz Risalesi, o ztn dehasyla yetiemedii
hakaiki; avamlara da, ocuklara da bildiriyor.
Hem mesel: Srr- Kader ve cz'-i ihtiyarnin halli iin, koca
Sa'd- Taftazan gibi bir allme; krk-elli sahifede, mehur Mukaddemat-
sna Aer namyla telvih nam kitabnda ancak hallettii ve ancak havassa
bildirdii ayn mesaili, kadere dair olan Yirmialtnc Sz'de, kinci
Mebhasn iki sahifesinde tamamyla, hem herkese bildirecek bir tarzda
beyan, eser-i inayet olmazsa nedir?
Hem btn ukl hayrette brakan ve hibir felsefenin eliyle
kefedilemeyen ve srr- hilkat- lem ve tlsm- kinat denilen ve
Kur'an- Azman'n i'cazyla kefedilen o tlsm- mkil-ka ve o
muamma-y
---sh:(M:373) -----
hayret-nma, Yirmidrdnc Mektub ve Yirmidokuzuncu Sz'n
hirindeki remizli nktede ve Otuzuncu Sz'n tahavvlt- zerratn alt
aded hikmetinde kefedilmitir. Kinattaki faaliyet-i hayret-nmann
tlsmn ve hilkat-i kinatn ve akibetinin muammasn ve tahavvlt-
zerrattaki harektn srr- hikmetini kef ve beyan etmilerdir,
meydandadr, baklabilir.
Hem srr- ehadiyet ile, eriksiz vahdet-i rububiyeti; hem
nihayetsiz kurbiyet-i lahiye ile, nihayetsiz bu'diyetimiz olan hayretengiz
hakikatlar kemal-i vuzuh ile Onaltnc Sz ve Otuzikinci Sz beyan
ettikleri gibi; kudret-i lahiyeye nisbeten zerrat ve seyyarat msavi
olduunu ve har-i a'zamda umum zruhun ihyas, bir nefsin ihyas kadar
o kudrete kolay olduunu ve irkin hilkat- kinatta mdahalesi imtina'
derecesinde akldan uzak olduunu kemal-i vuzuh ile gsteren Yirminci
Mektub'daki ......... kelimesi beyannda ve
temsili hvi onun zeyli, u azm srr- vahdeti kefetmitir.
Hem hakaik-i imaniye ve Kur'aniyede yle bir genilik var ki, en
byk zek-i beer ihata edemedii halde; benim gibi zihni mevve,
vaziyeti perian, mracaat edilecek kitab yokken, skntl ve sr'atle
yazan bir adamda, o hakaikin ekseriyet-i mutlakas dekaikiyle zuhuru;
dorudan doruya Kur'an- Hakm'in i'caz- manevsinin eseri ve inayet-i
Rabbaniyenin bir cilvesi ve kuvvetli bir iaret-i gaybiyedir.
Drdnc aret: Elli-altm risaleler (*) yle bir tarzda ihsan
edilmi ki; deil benim gibi az dnen ve zuhurata tebaiyet eden ve
tedkike vakit bulamayan bir insann; belki byk zeklardan mrekkeb
bir ehl-i tedkikin sa'y gayretiyle yaplmayan bir tarzda te'lifleri,
dorudan doruya bir eser-i inayet olduklarn gsteriyor. nki btn bu
risalelerde, btn derin hakaik, temsilt vastasyla, en mi ve mmi
olanlara kadar ders veriliyor. Halbuki o hakaikin ounu byk limler
"tefhim edilmez" deyip, deil avama, belki havassa da bildiremiyorlar.
te en uzak hakikatlar, en yakn bir tarzda, en mi bir adama
ders verecek derecede; benim gibi Trkesi az, szleri mulak, ou
anlalmaz ve zahir hakikatlar dahi mkilletiriyor diye eskiden beri
itihar bulmu ve eski eserleri o s'-i itihar tasdik etmi bir ahsn elinde
bu hrika teshilt ve shulet-i beyan; elbette bilbhe bir eser-i inayettir
ve onun hneri olamaz ve Kur'an- Kerim'in i'caz- manevsinin bir
cilvesidir

(*) imdi yzotuzdur.
---sh:(M:374) -----
ve temsilt- Kur'aniyenin bir temessldr ve in'ikasdr.
Beinci aret: Risaleler umumiyetle pek ok intiar ettii halde,
en byk limden tut, t en mi adama kadar ve ehl-i kalb byk bir
veliden tut, t en muannid dinsiz bir feylesofa kadar olan tabakat- ns ve
taifeler o risaleleri grdkleri ve okuduklar ve bir ksm tokatlarn
yedikleri halde tenkid edilmemesi ve her taife derecesine gre istifade
etmesi, dorudan doruya bir eser-i inayet-i Rabbaniye ve bir keramet-i
Kur'aniye olduu gibi, ok tedkikat ve taharriyatn neticesiyle ancak
husul bulan o eit risaleler, fevkalde bir sr'atle, hem idrakimi ve
fikrimi mevve eden skntl inkbaz vakitlerinde yazlmas dahi, bir
eser-i inayet ve bir ikram- Rabbandir.
Evet ekser kardelerim ve yanmdaki umum arkadalarm ve
mstensihler biliyorlar ki; Ondokuzuncu Mektub'un be paras, birka
gn zarfnda hergn iki- saatte ve mecmuu oniki saatte hibir kitaba
mracaat edilmeden yazlmas; hatt en mhim bir para ve o parada
lafz- Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm kelimesinde zahir bir
htem-i nbvveti gsteren drdnc cz, -drt saatte, dada, yamur
altnda ezber yazlm; ve Otuzuncu Sz gibi mhim ve dakik bir risale,
alt saat iinde bir bada yazlm; ve Yirmisekizinci Sz, Sleyman'n
bahesinde bir, nihayet iki saat iinde yazlmas gibi, ekser risaleler byle
olmas; ve eskiden beri skntl ve mnkabz olduum zaman, en zahir
hakikatlar dahi beyan edemediimi, belki bilemediimi yakn dostlarm
biliyorlar. Hususan o skntya hastalk da ilve edilse, daha ziyade beni
dersten, te'liften men'etmekle beraber; en mhim Szler ve risaleler, en
skntl ve hastalkl zamanmda, en sr'atli bir tarzda yazlmas;
dorudan doruya bir inayet-i lahiye ve bir ikram- Rabban ve bir
keramet-i Kur'aniye olmazsa nedir?
Hem hangi kitab olursa olsun, byle hakaik-i lahiyeden ve
imaniyeden bahsetmi ise, alkllihal bir ksm mesaili, bir ksm
insanlara zarar verir ve zarar verdikleri iin, her mes'ele herkese
neredilmemi. Halbuki u risaleler ise; imdiye kadar hi kimsede, -
oklardan sorduum halde- s'-i tesir ve aks-l amel ve tahdi-i ezhan
gibi bir zarar vermedikleri, dorudan doruya bir iaret-i gaybiye ve bir
inayet-i Rabbaniye olduu bizce muhakkaktr.
Altnc aret: imdi bence kat'iyyet peyda etmitir ki; ekser
hayatm ihtiyar ve iktidarmn, uur ve tedbirimin haricinde yle bir
tarzda gemi ve yle garib bir surette ona cereyan verilmi; t Kur'an-
Hakm'e hizmet edecek olan bu nevi risaleleri netice versin. deta btn
hayat- ilmiyem, mukaddemat- ihzariye hkmne gemi. Ve Szler ile
i'caz- Kur'ann izhar, onun neticesi olacak bir surette olmutur.
---sh:(M:375) -----
Hatt u yedi sene nefyimde ve gurbetimde ve sebebsiz ve arzumun
hilafnda tecerrdm ve merebime muhalif yalnz bir kyde imrar-
hayat etmekliim; ve eskiden beri lfet ettiim hayat- itimaiyenin ok
rabtalarndan ve kaidelerinden nefret edip terketmekliim; dorudan
doruya bu hizmet-i Kur'aniyeyi hlis, sfi bir surette yaptrmak iin bu
vaziyet verildiine bhem kalmamtr. Hatt ok defa bana verilen
sknt ve zulmen bana kar olan tazyikat perdesi altnda, bir dest-i inayet
tarafndan merhametkrane, Kur'ann esrarna hasr- fikr ettirmek ve
nazar datmamak iin yaplmtr kanaatindeyim. Hatt eskiden
mtalaaya ok mtak olduum halde; btn btn sair kitablarn
mtalaasndan bir men', bir mcanebet ruhuma verilmiti. Byle gurbette
medar- teselli ve nsiyet olan mtalaay bana terkettiren, anladm ki,
dorudan doruya yt- Kur'aniyenin stad- mutlak olmalar iindir.
Hem yazlan eserler, risaleler, -ekseriyet-i mutlakas- hariten
hibir sebeb gelmeyerek, ruhumdan tevelld eden bir hacete binaen, ni
ve def' olarak ihsan edilmi. Sonra baz dostlarma gsterdiim vakit,
demiler: "u zamann yaralarna devadr." ntiar ettikten sonra ekser
kardelerimden anladm ki, tam u zamandaki ihtiyaca muvafk ve derde
lyk bir il hkmne geiyor.
te ihtiyar ve uurumun dairesi haricinde, mezkr haletler ve
sergzet-i hayatm ve ulmlarn enva'larndaki hilaf- det ihtiyarsz
tetebbuatm; byle bir netice-i kudsiyeye mncer olmak iin, kuvvetli bir
inayet-i lahiye ve bir ikram- Rabban olduuna bende bhe
brakmamtr.
Yedinci aret: Bu hizmetimiz zamannda, be-alt sene zarfnda,
bilmbalaa yz eser-i ikram- lah ve inayet-i Rabbaniye ve keramet-i
Kur'aniyeyi gzmzle grdk. Bir ksmn, Onaltnc Mektub'da iaret
ettik; bir ksmn, Yirmialtnc Mektub'un Drdnc Mebhas'nn mesail-i
mteferrikasnda; bir ksmn, Yirmisekizinci Mektub'un nc
Mes'elesinde beyan ettik. Benim yakn arkadalarm bunu biliyorlar.
Daim arkadam Sleyman Efendi oklarn biliyor. Hususan Szler'in
ve risalelerin nerinde ve tashihatnda ve yerlerine yerletirmekte ve
tesvid ve tebyizinde, fevkalme'mul kerametkrane bir teshilta mazhar
oluyoruz. Keramet-i Kur'aniye olduuna bhemiz kalmyor. Bunun
misalleri yzlerdir.
Hem maiet hususunda o kadar efkatle besleniyoruz ki; en kk
bir arzu-yu kalbimizi, bizi istihdam eden sahib-i inayet tatmin etmek iin;
fevkalme'mul bir surette ihsan ediyor. Ve hkeza... te bu hal gayet
kuvvetli bir iaret-i gaybiyedir ki, biz istihdam olunuyoruz. Hem
---sh:(M:376) -----
rza dairesinde, hem inayet altnda bize hizmet-i Kur'aniye yaptrlyor.
.....!..-!
,.:-!,..-!...............!,......-..
,....-.!......-!.....!
.:...-.........,..!
..........
* * *

Mahrem bir suale cevabdr

[u srr- inayet eskiden mahremce yazlm, Ondrdnc Sz'n
hirine ilhak edilmiti. Her naslsa ekser mstensihler unutup yazmamlard.
Demek mnasib ve lyk mevkii buras imi ki, gizli kalm.]
Benden sual ediyorsun: "Neden senin Kur'andan yazdn
Szler'de bir kuvvet, bir tesir var ki, mfessirlerin ve riflerin szlerinde
ndiren bulunur. Bazan bir satrda, bir sahife kadar kuvvet var; bir
sahifede, bir kitab kadar tesir bulunuyor?"
Elcevab: -Gzel bir cevabdr- eref, i'caz- Kur'ana ait
olduundan ve bana ait olmadndan, bil-perva derim: Ekseriyet
itibariyle yledir. nki:
Yazlan Szler tasavvur deil tasdiktir; teslim deil, imandr;
marifet deil, ehadettir, uhuddur; taklid deil tahkiktir; iltizam deil,
iz'andr; tasavvuf deil hakikattr; dava deil, dava iinde brhandr. u
srrn hikmeti budur ki:
Eski zamanda, esasat- imaniye mahfuzdu, teslim kav idi.
Teferruatta, riflerin marifetleri delilsiz de olsa, beyanatlar makbul idi,
kfi idi. Fakat u zamanda dalalet-i fenniye, elini esasata ve erkna
uzatm olduundan, her derde lyk devay ihsan eden Hakm-i Rahm
olan Zt- Zlcelal, Kur'an- Kerim'in en parlak mazhar- i'cazndan olan
temsiltndan bir u'lesini; acz u za'fma, fakr u ihtiyacma merhameten


---sh:(M:377) -----
hizmet-i Kur'ana ait yazlarma ihsan etti. Felillahilhamd srr- temsil
drbniyle, en uzak hakikatlar gayet yakn gsterildi. Hem srr- temsil
cihet-l vahdetiyle, en dank mes'eleler toplattrld. Hem srr- temsil
merdiveniyle, en yksek hakaike kolaylkla yetitirildi. Hem srr- temsil
penceresiyle; hakaik-i gaybiyeye, esasat- slmiyeye uhuda yakn bir
yakn-i imaniye hasl oldu. Akl ile beraber vehim ve hayal, hatt nefs ve
heva teslime mecbur olduu gibi, eytan dahi teslim-i silha mecbur
oldu.
Elhasl: Yazlarmda ne kadar gzellik ve tesir bulunsa, ancak
temsilt- Kur'aniyenin lemaatndandr. Benim hissem; yalnz iddet-i
ihtiyacmla talebdir ve gayet aczimle tazarruumdur. Derd benimdir, deva
Kur'anndr.
* * *

Yedinci Mes'elenin Htimesidir

[Sekiz inayet-i lahiye suretinde gelen iarat- gaybiyeye dair
gelen veya gelmek ihtimali olan evham izale etmek ve bir srr-
azm-i inayeti beyan etmeye dairdir.]
u Htime "Drt Nkte"dir:
Birinci Nkte: Yirmisekizinci Mektub'un Yedinci Mes'elesinde
yedi-sekiz kll ve manev inayat- lahiyeden hissettiimiz bir iaret-i
gaybiyeyi, "Sekizinci nayet" namyla "tevafukat" tabiri altndaki nakta
o iaratn cilvesini grdmz iddia etmitik. Ve iddia ediyoruz ki: Bu
yedi-sekiz kll inayatlar, o derece kuvvetli ve kat'dirler ki, herbirisi tek
bayla o iarat- gaybiyeyi isbat eder. Farz- muhal olarak bir ksm zaf
grlse, hatt inkr edilse; o iarat- gaybiyenin kat'iyyetine halel vermez.
O sekiz inayat inkr edemeyen, o iarat inkr edemez. Fakat tabakat-
ns muhtelif olduu, hem kesretli tabaka olan tabaka-i avam gzne daha
ziyade itimad ettii iin; o sekiz inayatn iinde en kuvvetlisi deil, belki
en zahirsi tevafukat olduundan; -endan tekiler daha kuvvetli, fakat bu
daha umum olduu iin- ona gelen evham def'etmek maksadyla, bir
mvazene nev'inden, bir hakikat beyan etmeye mecbur kaldm. yle ki:
O zahir inayet hakknda demitik: Yazdmz risalelerde, Kur'an
kelimesi ve Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm kelimesinde yle bir
derece tevafukat grnyor.. hibir bhe brakmyor ki, bir kasd ile

---sh:(M:378) -----
tanzim edilip, mvazi bir vaziyet verilir. Kasd ve irade ise, bizlerin
olmadna delilimiz: -drt sene sonra muttali' olduumuzdur. yle
ise bu kasd ve irade, bir inayet eseri olarak gaybdir. Srf i'caz- Kur'an ve
i'caz- Ahmediyeyi teyid suretinde o iki kelimede tevafuk suretinde o
garib vaziyet verilmitir. Bu iki kelimenin mbarekiyeti, i'caz- Kur'an ve
i'caz- Ahmediyeye bir htem-i tasdik olmakla beraber; sair misil
kelimeleri dahi, ekseriyet-i azme ile tevafuka mazhar etmiler. Fakat
onlar, birer sahifeye mahsus. u iki kelime, bir-iki risalenin umumunda
ve ekser risalelerde grnyor. Fakat mkerrer demiiz: Bu tevafukun
asl, sair kitablarda da ok bulunabilir; amma kasd ve irade-i liyeyi
gsterecek bu derece garabette deildir. imdi bu davamz rtmek
kabil olmad halde, zahir nazarlarda rm gibi grmekte bir-iki
cihet olabilir:
Birisi: "Sizler dnp, yle bir tevafuku rast getirmisiniz."
diyebilirler. "Byle bir ey yapmak kasd ile olsa, rahat ve kolay bir
eydir." Buna kar deriz ki: Bir davada iki ahid-i sadk kfidir. Bu
davamzdaki kasd ve irademiz taalluk etmeyerek, -drt sene sonra
muttali' olduumuza yz ahid-i sadk bulunabilir. Bu mnasebetle bir
nokta syleyeceim: Bu keramet-i i'caziye, Kur'an- Hakm belgat
cihetinde derece-i i'cazda olduu nev'inden deildir. nki i'caz-
Kur'anda, kudret-i beer o yolda giderek o dereceye yetiemiyor. u
keramet-i i'caziye ise, kudret-i beerle olamyor; kudret, o ie
karamyor. Karsa sun' olur, bozulur.(Haiye)
nc Nkte: aret-i hssa, iaret-i mme mnasebetiyle bir
srr- dakik-i rububiyet ve Rahmaniyete iaret edeceiz:
Bir kardeimin gzel bir sz var. O sz, bu mes'eleye mevzu
edeceim. Sz de udur ki: Bir gn gzel bir tevafukat ona gsterdim,
dedi: "Gzel! Zten her hakikat gzeldir. Fakat bu Szler'deki tevafukat
ve muvaffakyet daha gzeldir." Ben de dedim: Evet herey ya hakikaten
gzeldir, ya bizzt gzeldir veya neticeleri itibariyle gzeldir. Ve bu
gzellik, rububiyet-i mmeye ve mul- rahmete ve tecelli-i mmeye
bakar. Dediin gibi, bu muvaffakyetteki iaret-i gaybiye daha gzeldir.
nki bu, rahmet-i hssaya ve rububiyet-i hssaya ve tecelli-i hssaya
bakar bir surettedir. Bunu bir temsil ile fehme takrib edeceiz. yle ki:
(Haiye): Ondokuzuncu Mektub'un Onsekizinci aretinde; bir nshada, bir
sahifede dokuz Kur'an tevafuk suretinde bulunduu halde birbirine hat ektik,
mecmuunda Muhammed lafz kt. O sahifenin mukabilindeki sahifede sekiz
Kur'an tevafukla beraber, mecmuunda Lafzullah kt. Tevafukatta byle bedi'
eyler ok var. Bu haiyenin mealini gzmzle grdk.
Bekir, Tevfik, Sleyman, Galib, Said
---sh:(M:379) -----
Bir padiahn umum saltanat ve kanunu ile, merhamet-i ahanesi
umum efrad- millete temil edilebilir. Her ferd, dorudan doruya o
padiahn ltfuna, saltanatna mazhardr. O suret-i umumiyede, efradn
ok mnasebat- hususiyesi vardr.
kinci cihet, padiahn ihsanat- hususiyesidir ve evamir-i
hssasdr ki; umum kanunun fevknde, bir ferde ihsan eder, iltifat eder,
emir verir.
te bu temsil gibi; Zt- Vcib-l Vcud ve Hlk- Hakm ve
Rahm'in umum rububiyet ve mul- rahmeti noktasnda herey
hissedardr. Her ey'in hissesine isabet eden cihette, husus onunla
mnasebetdardr. Hem kudret ve irade ve ilm-i muhitiyle her eye
tasarrufat, her ey'in en cz' ilerine mdahalesi, rububiyeti vardr.
Herey, her e'ninde ona muhtatr. Onun ilim ve hikmetiyle ileri
grlr, tanzim edilir. Ne tabiatn haddi var ki, o daire-i tasarruf-u
rububiyetinde saklansn ve tesir sahibi olup mdahale etsin ve ne de
tesadfn hakk var ki, o hassas mizan- hikmet dairesindeki ilerine
karsn. Risalelerde yirmi yerde kat' hccetlerle tesadf ve tabiat
nefyetmiiz ve Kur'ann klncyla i'dam etmiiz, mdahalelerini muhal
gstermiiz. Fakat rububiyet-i mmedeki daire-i esbab- zahiriyede, ehl-i
gafletin nazarnda hikmeti ve sebebi bilinmeyen ilerde, tesadf namn
vermiler. Ve hikmetleri ihata edilmeyen baz ef'al-i lahiyenin
kanunlarn -tabiat perdesi altnda gizlenmi- grememiler, tabiata
mracaat etmiler.
kincisi, husus rububiyetidir ve has iltifat ve imdad-
Rahmansidir ki, umum kanunlarn tazyikat altnda tahamml edemeyen
ferdlerin imdadna Rahman-r Rahm isimleri imdada yetiirler. Husus
bir surette muavenet ederler, o tazyikattan kurtarrlar. Onun iin her
zhayat, hususan insan, her anda ondan istimdad eder ve meded alabilir.
te bu husus rububiyetindeki ihsanat, ehl-i gaflete kar da
tesadf altna gizlenmez ve tabiata havale edilmez.
te bu srra binaendir ki; 'caz- Kur'an ve Mu'cizat-
Ahmediye'deki iarat- gaybiyeyi, husus bir iaret telakki ve itikad
etmiiz. Ve bir imdad- husus ve muannidlere kar kendini gsterecek
bir inayet-i hssa olduunu yakn ettik. Ve srf lillah iin iln ettik. Kusur
etmisek Allah afvetsin. mn.
...L-.........-'....
* * *


---sh:(M:380) -----
[Szler'in tebyizinde kymetdar hizmeti sebkat eden muallim Ahmed
Galib'in fkrasdr.]
"Elde Kur'an gibi brhan- hakikat varken
Mnkiri ilzam iin gnlme sklet mi gelir."
Szn zdr ey can, tekellf deil
Ledn ilminin zbde-i pkidir
Bu, smmettedarik tasannuf deil
Bu bir hikmet-i nur-u irfandr
Ki ehva ve lav ve tefelsf deil
Mzekki-i nefs ve musaffi-i ruh
Mrebbi-i dildir, tasavvuf deil
O Szler btn marifet emsidir
Szm dorudur, bir teellf deil
in nurudur, lafza akseylemi
Bir-iki satrda teradf deil
Mutabk lafzlar birbirine
Bu asl tasannu', tesadf deil
Dizilmi nizamla btn harfleri
Tevafuktur, asl tehalf deil
Bu bir cilve-i srr- i'cazdr
Ki Kur'andandr, tecevvf deil
Bu hsn- tesadf gzeldir gzel
Bu babda ne dense tezauf deil
Said-i Bedizzaman- Nurs
Beyan bedi'dir, taattuf deil
Teselliye ermemi elinde kalem
Eder arz- ddar, taharrf deil
Tevafuk, sznde ona ok mudur
Tefevvuk, onun iin teerrf deil
sabet buna savb- Hak'tan gelir
Bu kasd deildir, tasarruf deil
Bunu grmeyen bed nazarlar iin
Telehhf derim ben, teessf deil
Ki var manev hayretim galiben
Beyanm bu yolda tazarruf deil





---sh:(M:381) -----
ok ite Hak onu muvaffak ede
Tevafuk, makam- tevakkuf deil!
Ahmed Galib
(Rahmetullahi Aleyh)
* * *
[Merhum Binba sm Bey'in fkrasdr.]
Kasem ederim, dorudur sz zyle beraber
Bu hakikat kabul ve tasdik etmeyen bedmayeler
Kalr dalalet ve vdi-i hsranda nice seneler
Bunlar irad edip kurtarmaktr hner
Hidayet erise eer, o vakit boyun eer
Cmlenin slahn niyaz edip Hlk'a yalvaralm
Hep envr- Kur'aniye olan Szler'i okuyup anlatalm
Bu yolda bizler de feyz alp dilad olalm
Fenay bekaya tebdilde rza-y Bri'ye kavualm
Sad-hezar tahsine lyk bbaha fkra-i Galib
Bu hakikatlar sylemekle olur bhesiz galib.
Binba sm
(Rahmetullahi Aleyh)
* * *

Sekizinci Risale olan Sekizinci Mes'ele

[u Mes'ele alt sualin cevab olup "Sekiz Nkte"dir.]
Birinci Nkte: Bir dest-i inayet altnda hizmet-i Kur'aniyede
istihdam edildiimize dair ok enva'- iarat- gaybiyeyi hissettik ve
bazlarn gsterdik. imdi o iaratn bir yenisi daha udur ki: Ekser
Szler'de tevafukat- gaybiye var. (Haiye) Ezcmle: Resul-i Ekrem
kelimesinde ve Aleyhissalt Vesselm ibaresinde ve Kur'an lafz-
mbarekesinde, bir nevi cilve-i i'caz temessl ettiine bir iaret var.
arat- gaybiye ne kadar gizli ve zaf de olsa, hizmetin makbuliyetine ve
mes'elelerin hakkaniyetine delalet ettii iin bence ok ehemmiyetlidir ve

(Haiye): Tevafukat ise, ittifaka iarettir; ittifak ise, ittihada emaredir, vahdete
almettir; vahdet ise, tevhidi gsterir; tevhid ise, Kur'ann drt esasndan en
byk esasdr.

---sh:(M:382) -----
ok kuvvetlidir. Hem gururumu krar ve srf bir tercman olduumu
kat'iyyen bana gsterdi. Hem hi medar- iftihar benim iin birey
brakmyor, yalnz medar- kran olan eyleri gsteriyor. Hem madem
Kur'ana aittir ve i'caz- Kur'an hesabna geiyor ve kat'iyyen cz'-i
ihtiyarmiz karmyor ve hizmette tenbellik edenleri tevik ediyor ve
risalenin hak olduuna kanaat veriyor ve bizlere bir nevi' ikram- lahdir
ve izhar tahdis-i nimettir ve akl gzne inmi mtemerridleri iskt
ediyor; elbette izhar lzmdr, inallah zararszdr.
te u iarat- gaybiyenin birisi de udur ki: Cenab- Hak kemal-i
rahmet ve kereminden, Kur'ana ve imana hizmet ile megul olan bizleri
tevik ve kulbmz tatmin iin; bir ikram- Rabban ve bir ihsan- lah
suretinde hizmetimizin makbuliyetine almet ve yazdmz hak
olduuna iaret-i gaybiye nev'inden, btn risalelerimizde ve bilhassa
Mu'cizat- Ahmediye ve 'caz- Kur'an ve Pencereler Risalelerinde,
tevafukat- gaybiye nev'inden bir letafet ihsan etmitir. Yani, bir sahifede,
misil olarak gelen kelimeleri birbirine baktryor. Bunda bir iaret-i
gaybiye veriliyor ki: "Bir irade-i gayb ile tanzim edilir. htiyarnza ve
uurunuza gvenmeyiniz. htiyarnzn haberi olmadan ve uurunuz
yetimeden, hrika naklar ve intizamlar yaplyor." Bahusus Mu'cizat-
Ahmediye Risalesinde lafz- Resul-i Ekrem ve lafz- Salavat bir yine
hkmne geip, o tevafukat- gaybiye iaretini sarih gsteriyor. Yeni,
acem bir mstensihin yazsnda, be sahife mstesna, mtebki
ikiyzden fazla salavat- erife birbirine mvazi olarak bakyorlar. u
tevafukat ise; uursuz yalnz on adedde bir-iki tevafuka sebeb olabilen
tesadfn ii olmad gibi, san'atta meharetsiz, yalnz manaya hasr-
nazar ederek gayet sr'atle bir-iki saatte otuz-krk sahifeyi te'lif eden ve
kendi yazmayan ve yazdran benim gibi bir barenin dn dahi
elbette deildir.
te alt sene sonra, yine Kur'ann iradyla ve arat-l 'caz olan
tefsirin dokuz ..nn tevafuk suretiyle gelen iradyla sonra muttali'
olmuum. Mstensihler ise benden iittikleri vakit, hayret iinde hayrette
kaldlar. Naslki lafz- Resul-i Ekrem ve lafz- salavat; Ondokuzuncu
Mektub'da, mu'cizat- Ahmediye'nin bir nev'inin, bir nevi kk yinesi
hkmne geti. yle de: Yirmibeinci Sz olan i'caz- Kur'anda ve
Ondokuzuncu Mektub'un Onsekizinci aretinde lafz- Kur'an dahi; krk
tabakadan, yalnz gzne itimad eden tabakasna kar, bir nevi mu'cizat-
Kur'aniyenin, o nev'in krk cz'nden bir cz', tevafukat- gaybiye
suretinde btn risalelerde tecelli etmekle beraber,
---sh:(M:383) -----
o cz'n krk cz'nden bir cz', lafz- Kur'an iinde tezahr etmi.
yle ki:
Yirmibeinci Sz'de ve Ondokuzuncu Mektub'un Onsekizinci
aretinde; yz defa Kur'an lafz tekerrr etmi; pek ndir olarak bir-iki
kelime hari kalm, mtebkisi btn birbirine bakyor. te mesel:
kinci ua'nn krknc sahifesinde yedi "Kur'an" lafz var, birbirine
bakyor. Ve sahife ellialtda sekizi birbirine bakyor, yalnz dokuzuncu
mstesna kalm. te u -imdi gzmzn nnde- altmdokuzuncu
sahifedeki be lafz- Kur'an, birbirine bakyor. Ve hkeza... Btn
sahifelerde gelen mkerrer lafz- Kur'an, birbirine bakyor. Pek ndir
olarak, be-alt taneden bir tane hari kalyor. Sair tevafukat ise, -ite
gzmzn nnde- sahife otuzte, onbe aded .lafz var; ondrd
birbirine bakyor. Hem gzmzn nnde u sahifede dokuz iman lafz
var, birbirine bakyor; yalnz birisi, mstensihin fasla vermesiyle az
inhiraf etmi. Hem u -gzmzn nndeki- sahifede iki "mahbub" var,
-biri nc satrda, biri onbeinci satrdadr- kemal-i mizanla birbirine
bakyor. Onlarn ortasnda drt "ak" dizilmi, birbirine bakyorlar. Daha
sair tevafukat- gaybiye bunlara kyas edilsin. Hangi mstensih olursa
olsun; satrlar, sahifeleri ne ekilde olursa olsun alkllihal bu tevafukat-
gaybiye yle bir derecede var ki; bhe brakmyor ki, ne tesadfn ii
ve ne de mellifin ve mstensihlerin dndr. Fakat baz hatta daha
ziyade tevafukat gze arpyor. Demek, u risalelere mahsus bir hatt-
hakik vardr. Bazlar, o hatta yaknlayor. Garaibdendir ki, en mahir
mstensihlerin deil, belki acemlerin yazlarnda daha ziyade grlr.
Bundan anlalyor ki; Kur'ann bir nevi tefsiri olan Szler'deki hner ve
zarafet ve meziyet kimsenin deil; belki muntazam, gzel hakaik-i
Kur'aniyenin mbarek kametlerine yakacak mevzun, muntazam slb
libaslar, kimsenin ihtiyar ve uuruyla biilmez ve kesilmez; belki onlarn
vcududur ki, yle ister ve bir dest-i gaybdir ki, o kamete gre keser,
bier, giydirir. Biz ise iinde bir tercman, bir hizmetkrz.
Drdnc Nkte: Be alt suali tazammun eden birinci
sualinizde: "Meydan- hare cem' ve keyfiyet nasl ve ryan m olacak?
Ve dostlarla grmek iin ve Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'
efaat iin nasl bulacaz? Hadsiz insanlarla birtek zt nasl grecek?
Ehl-i Cennet ve Cehennem'in libaslar nasl olacak? Ve bize kim yol
gsterecek?" diyorsunuz.
Elcevab: u sualin cevab, gayet mkemmel ve vzh olarak,
ktb-
---sh:(M:384) -----
ehadsiyede vardr. Mereb ve mesleimize ait yalnz bir-iki nkteyi
syleyeceiz. yle ki:
Evvel: Bir mektubda; meydan- hair, Kre-i Arz'n medar-
senevsinde olduunu ve Kre-i Arz imdiden manev mahsultn o
meydann elvahlarna gnderdii gibi; senev hareketiyle, bir daire-i
vcudun temessl ve o daire-i vcudun mahsultyla bir meydan- harin
teekklne bir mebde' olduu ve Kre-i Arz denilen u sefine-i
Rabbaniyenin merkezindeki Cehennem-i Sura'y Cehennem-i Kbra'ya
boaltt gibi, sekenesini de meydan- hare boaltaca beyan edilmitir.
Sniyen: Onuncu ve Yirmidokuzuncu Szler bata olarak sair
Szler'de, gayet kat' bir surette o harin meydan ile beraber vcudu kat'
olarak isbat edilmitir.
Slisen: Grmek ise, Onaltnc Sz'de ve Otuzbir ve Otuziki'de
kat'iyyen isbat edilmitir ki; bir zt nuraniyet srryla, bir dakikada binler
yerde bulunup, milyonlar adamlarla grebilir.
Rbian: Cenab- Hak, insandan baka zruh mahlukatna ftr
birer libas giydirdii gibi; meydan- hairde sun' libaslardan ryan
olarak, fakat ftr bir libas giydirmesi, ism-i Hakm muktezasdr.
Dnyada sun' libasn hikmeti, yalnz souk ve scaktan muhafaza ve
znet ve setr-i avrete mnhasr deildir; belki mhim bir hikmeti, insann
sair nevilerdeki tasarruf ve mnasebetine ve kumandanlna iaret eden
bir fihriste ve bir liste hkmndedir. Yoksa kolay ve ucuz, ftr bir libas
giydirebilirdi. nki bu hikmet olmazsa; muhtelif paavralar vcuduna
sarp giyen insan, uurlu hayvanatn nazarnda ve onlara nisbeten bir
maskara olur, manen onlar gldrr. Meydan- hairde, o hikmet ve
mnasebet yok. O liste de olmamas lzm gelir.
Hmisen: Rehber ise, senin gibi Kur'ann nuru altna girenlere,
Kur'andr. ,! lerin .! larn ,- lerin balarna bak, anla ki; Kur'an
ne kadar makbul bir efaat, ne kadar doru bir rehber, ne kadar kuds
bir nur olduunu gr!
Sdisen: Ehl-i Cennet ve Ehl-i Cehennem'in libaslar ise,
Yirmisekizinci Sz'de hurilerin yetmi hulle giymesine dair beyan edilen
dstur burada da cridir. yle ki:
Ehl-i Cennet olan bir insan, Cennet'in her nev'inden her vakit
istifade etmek, elbette arzu eder. Cennet'in gayet muhtelif enva'-
mehasini var. Her vakit btn Cennet'in enva'yla mbaeret eder. yle
ise Cennet'in

mehasininin nmunelerini, kk bir mikyasta kendine ve hurilerine
giydirir. Kendisi ve hurileri birer kk Cennet hkmne geer. Naslki
bir insan, bir memlekette mnteir bulunan iekler enva'n, nmunegh
kk bir bahesinde cem'eder ve bir dkknc, btn mallarndaki
nmuneleri bir listede cem'eder ve bir insan, tasarruf ettii ve hkmettii
ve mnasebetdar olduu enva'- mahlukatn nmunelerini, kendine bir
elbise ve bir levazmat- beytiye yapyor, yle de: Ehl-i Cennet olan bir
insan, hususan btn duygularyla ve cihazat- maneviyesiyle ubudiyet
etmi ve Cennet'in lezaizine istihkak kesbetmi ise; herbir duygusunu
memnun edecek, herbir cihazatn okayacak, herbir letaifini
zevklendirecek bir tarzda; Cennet'in herbir nev'inden birer mehasini
gsterecek bir tarz- libas, kendilerine ve hurilerine rahmet-i lahiye
tarafndan giydirilecek. Ve o mteaddid hulleler bir cinsten, bir neviden
olmadna delil, u mealdeki hadstir ki: "Huriler yetmi hulle giydikleri
halde, bacaklarndaki ilikleri grnr, setretmiyor." Demek en stndeki
hulleden, t en alttaki hulleye kadar ayr ayr mehasinle, ayr ayr tarzda,
hissiyat ve duygular zevklendirecek, memnun edecek mertebeler var.
Ehl-i Cehennem ise; naslki dnyada gzyle, kulayla, kalbiyle, eliyle,
aklyla ve hkeza btn cihazatyla gnahlar ilemi; elbette
Cehennem'de onlara gre elem verecek, azab ektirecek ve kk bir
Cehennem hkmne gelecek muhtelif-l cins paralardan yaplm elbise
giydirilmek, hikmete ve adalete mnaf grnmyor.
Beinci Nkte: Sual ediyorsunuz ki: Zaman- fetrette, Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n ecdad bir din ile mtedeyyin mi idiler?
Elcevab: Hazret-i brahim Aleyhisselm'n, bilhere gaflet ve
manev zulmat perdeleri altnda kalan ve husus baz insanlarda cereyan
eden bkiye-i dini ile mtedeyyin olduuna rivayat vardr. Elbette
Hazret-i brahim Aleyhisselm'dan gelen ve Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm' netice veren bir silsile-i nuraniyeyi tekil eden efrad, elbette
din-i hak nurundan lkayd kalmamlar ve zulmat- kfre malub
olmamlar. Fakat zaman- fetrette
....-...-..-......srryla; ehl-i fetret, ehl-i
necattrlar. Bil'ittifak, teferruattaki hatiatlarndan muahazeleri yoktur.
mam- afi ve mam- E'arce; kfre de girse, usl-i imande
bulunmazsa, yine ehl-i necattr. nki teklif-i lah irsal ile olur ve irsal
dahi, ttla' ile teklif takarrur eder. Madem gaflet ve mrur-u zaman,
enbiya-i salifenin dinlerini setretmi; o ehl-i fetret zamanna hccet
olamaz. taat etse sevab grr, etmezse azab grmez. nki mahf kald
iin hccet olamaz.
---sh:(M:385) -----
---sh:(M:386) -----
Altnc Nkte: Dersiniz ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n ecdadlarndan nebi gelmi midir?
Elcevab: Hazret-i smail Aleyhisselm'dan sonra bir nass- kat'
yoktur. Ecdadlarndan olmayan, yalnz Hlid bn-i Sinan ve Hanzele
namnda iki nebi gelmitir. Fakat ecdad- Nebi'den, K'b bn-i Leyy'in
mehur ve sarih ve tansis tarzndaki bu iiri ki:
....-.....-..-...-...!.......
demesi, mu'cizekrane ve nbvvetdarane bir sze benzer. mam-
Rabban hem delile, hem kefe istinaden demi ki: Hindistan'da ok
nebiler gelmitir. Fakat bazlarnn ya hi mmeti olmam veyahut
mahdud birka adama mnhasr kald iin itihar bulmamlar veyahut
nebi ismi verilmemi.
te mam'n bu dsturuna binaen, ecdad- Nebi'den bu nevi
nebilerin bulunmas mmkn.
Yedinci Nkte: Diyorsunuz ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n peder ve vlideleri ve ceddi Abdlmuttalib'in imanlar
hakknda akva ve esahh olan haber hangisidir?
Elcevab: Yeni Said on senedir yannda baka kitablar
bulundurmuyor, bana Kur'an yeter diyor. Byle teferruat mesailinde,
btn ktb- ehadsi tedkik edip, en akvasn yazmaa vaktim msaade
etmiyor. Yalnz bu kadar derim ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n peder ve vlideleri ehl-i necattr ve ehl-i Cennet'tir ve ehl-i
imandr. Cenab- Hak, Habib-i Ekreminin mbarek kalbini ve o kalbin
tad ferzendane efkatini, elbette rencide etmez.
Eer denilse: Madem yledir; neden onlar Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'a imana muvaffak olamadlar? Neden bi'setine
yetiemediler?
Elcevab: Cenab- Hak, Habib-i Ekreminin peder ve vlidesini,
kendi keremiyle, Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n ferzendane
hissini memnun etmek iin, vlideynini minnet altnda bulundurmuyor.
Vlideynlik mertebesinden, manev evld mertebesine getirmemek iin;
hlis kendi minnet-i rububiyeti altna alp, onlar mes'ud etmek ve Habib-
i Ekremini de memnun etmeklii rahmeti iktiza etmi ki, vlideynini ve
ceddini, ona zahir mmet etmemi. Fakat mmetin meziyetini, faziletini,
saadetini onlara ihsan etmitir. Evet l bir mirin, yzba rtbesinde
olan pederi huzuruna girmesi; birbirine zd iki hissin taht- tesirinde
bulunur. Padiah o mir olan Yaver-i Ekremine merhameten, pederini
onun maiyetine vermiyor.
---sh:(M:387) -----
Sekizinci Nkte: Diyorsunuz ki: Amcas Ebu Talib'in iman
hakknda esahh nedir?
Elcevab: Ehl-i Teeyyu', imanna kail; Ehl-i Snnet'in ekserisi,
imanna kail deiller. Fakat benim kalbime gelen budur ki: Ebu Talib,
Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n risaletini deil; ahsn, ztn
gayet cidd severdi. Onun o gayet cidd o ahs efkati ve muhabbeti,
elbette zayie gitmeyecektir. Evet cidd bir surette Cenab- Hakk'n Habib-
i Ekremini sevmi ve himaye etmi ve tarafdarlk gstermi olan Ebu
Talib'in; inkra ve inada deil, belki hicab ve asabiyet-i kavmiye gibi
hissiyata binaen, makbul bir iman getirmemesi zerine Cehennem'e gitse
de; yine Cehennem iinde bir nevi husus Cennet'i, onun hasenatna
mkfaten halkedebilir. Kta baz yerde bahar halkettii ve zindanda -
uyku vastasyla- baz adamlara zindan saraya evirdii gibi, husus
Cehennem'i, husus bir nevi Cennet'e evirebilir...
...-!,.-.....,.-!.
,.:-!,..-!...............!,......-..
* * *




















---sh:(M:388) -----
Yirmidokuzuncu
Mektub
[Yirmidokuzuncu Mektub "Dokuz Ksm"dr. Bu ksm, Birinci
Ksmdr; "Dokuz Nkte"dir.]

...-~.......
Aziz, sddk kardeim ve hizmet-i Kur'aniyede pek cidd bir
arkadam!
Bu defaki mektubunda, vaktim ve halim msaade etmedii
mhim bir mes'eleye dair cevab istiyorsun.
Kardeim, bu sene elhamdlillah risaleleri yazanlar pek oalm.
kinci tashih bana geliyor. Sabahtan akama kadar sr'atli bir tarzda
megul oluyorum. ok mhim ilerim de geri kalyor ve bu vazifeyi daha
azm gryorum. Hususan aban ve ramazanda, akldan ziyade kalb
hissedardr, ruh hareket eder. u mes'ele-i azmeyi baka vakte ta'lik
edip, ne vakit Cenab- Hakk'n rahmetinden kalbe snuhat gelse, tedricen
size yazlr. imdilik " Nkte"yi (Haiye)

beyan edeceim:
Birinci Nkte: "Kur'an- Hakm'in esrar bilinmiyor, mfessirler
hakikatn anlamamlar." diye beyan olunan fikrin iki yz var ve onu
diyen, iki taifedir.
Birincisi: Ehl-i hak ve ehl-i tedkiktir. Derler ki: "Kur'an, bitmez
ve tkenmez bir hazinedir. Her asr nusus ve muhkematn teslim ve
kabul ile beraber, tetimmat kabilinden hakaik-i hafiyesinden dahi
hissesini alr; bakasnn gizli kalm hissesine ilimez." Evet zaman
getike, Kur'an- Hakm'in daha ziyade hakaiki inkiaf eder demektir.
Yoksa h ve kell selef-i slihnin beyan ettikleri hakaik-i zahiriye-i
Kur'aniyeye bhe getirmek deil. nki onlara iman lzmdr. Onlar
nasstr, kat'dir, esastrlar, temeldirler. Kur'an ..... fermanyla

(Haiye): Bilhere dokuz nkteye tamamlanmtr.


---sh:(M:389) -----
manas vazh olduunu bildirir. Batan baa hitab- lah, o manalar
zerine dner, takviye eder, bedahet derecesine getirir. O mensus
manalar kabul etmemekten, h smme h, Cenab- Hakk' tekzib ve
Hazret-i Risalet'in fehmini tezyif etmek kar. Demek man-i mensusa,
mteselsilen menba'- Risaletten alnmtr. Hatt bn-i Cerir-i Taber
btn man-i Kur'an muan'an sened ile mteselsilen menba'- Risalete
sal etmi ve o tarzda, mhim ve byk tefsirini yazm.
kinci Taife: Ya aklsz bir dosttur, ka yapaym derken gz
karyor veya eytan akll bir dmandr ki, ahkm- slmiye ve
hakaik-i imaniyeye kar gelmek istiyor. Kur'an- Hakm'in -senin
tabirinle- birer polat kal'as hkmnde olan surlu sureleri iinde yol
bulmak istiyor. Byleler, h hakaik-i imaniye ve Kur'aniyeye bhe
ras etmek iin bu nevi szleri iaa ediyorlar.
kinci Nkte: Cenab- Hak, Kur'anda ok eylere kasem etmi.
Kasemat- Kur'aniyede ok byk nkteler var, ok srlar var.
Mesel: ...-...:!. da kasem, Onbirinci Sz'deki
muhteem temsilin esasna iaret eder. Kinat bir saray ve bir ehir
suretinde gsterir.
Hem ,.:-!..!.. deki kasem ile, i'cazat-
Kur'aniyenin kudsiyetini ve ona kasem edilecek bir derece-i hrmette
olduunu ihtar eder.
..-.!...,. _..,-.!.
,.L....-.!,..!..
deki kasem; yldzlarn sukutuyla vahye bhe ras etmemek iin cinn ve
eytanlarn gayb haberlerden kesilmelerine almet olduuna iaret
etmekle beraber; yldzlar dehetli azametleriyle ve kemal-i intizam ile
yerlerine yerletirmek ve seyyaratlar hayret-engiz bir surette
dndrmekteki azamet-i kudret ve kemal-i hikmeti, o kasem ile ihtar
ediyor.
....!.....!. daki kasemde; havann temevvcat
ve tasrifat iinde mhim hikmetleri ihtar etmek iin, rzgrlara memur
melaikelere kasem ile nazar- dikkati celbediyor ki, tesadf zannolunan


---sh:(M:390) -----
unsurlar, ok nazik hikmetleri ve ehemmiyetli vazifeleri gryorlar. Ve
hkeza... Herbir mevkiin, ayr ayr nktesi ve faidesi vardr. Vakit msaid
olmad iin, yalnz icmalen ....!...!. kasemindeki ok
nktelerinden bir nkteye iaret edeceiz. yle ki:
Cenab- Hak, tn ve zeytin ile kasem vastasyla, azamet-i
kudretini ve kemal-i rahmetini ve byk nimetlerini ihtar ederek, esfel-i
safiln tarafna giden insann yzn o taraftan evirip, kr ve fikir ve
iman ve amel-i slih ile t a'l-y illiyyne kadar terakkiyat- maneviyeye
mazhar olabilmesine iaret ediyor. Nimetler iinde tn ve zeytinin
tahsisinin sebebi; o iki meyvenin ok mbarek ve nfi' olmas ve
hilkatlerinde de, medar- dikkat ve nimet ok eyler bulunmasdr. nki
hayat- itimaiye ve ticariye ve tenviriye ve gda-y insaniye iin zeytin
en byk bir esas tekil ettii gibi; incirin hilkati, zerre gibi bir ekirdekte
koca incir aacnn cihazatn saklayp dercetmek gibi, bir hrika
mu'cize-i kudreti gsterdii gibi; taamnda, menfaatinde ve ekser
meyvelere muhalif olarak devamnda ve daha sair menafi'indeki nimet-i
lahiyeyi kasem ile hatra getiriyor. Buna mukabil, insan iman ve amel-i
slihe karmak ve esfel-i safilne drmemek iin bir ders veriyor.
nc Nkte: Surelerin balarndaki huruf-u mukattaa lah bir
ifredir. Has abdine, onlarla baz iaret-i gaybiye veriyor. O ifrenin
miftah, o abd-i hastadr, hem onun veresesindedir. Kur'an- Hakm
madem her zaman ve her taifeye hitab ediyor; her asrn her tabakasnn
hissesini cmi' ok mtenevvi' vcuhlar, manalar olabilir. Selef-i
Slihn ise, en hlis para onlarndr ki, beyan etmiler. Ehl-i velayet ve
tahkik, seyr slk-u ruhaniyeye ait ok muamelt- gaybiye iaratn
onlarda bulmular. arat-l 'caz Tefsirinde, "El-Bakara" Suresinin
banda, i'caz- belgat noktasnda bir nebze onlardan bahsetmiiz;
mracaat edilsin.
Drdnc Nkte: Kur'an- Hakm'in hakik tercmesi kabil
olmadn Yirmibeinci Sz isbat etmitir. Hem manev i'cazndaki
ulviyet-i slb ise, tercmeye gelmez. Manev i'caznda olan ulviyet-i
slb cihetinden gelen zevk ve hakikat beyan ve ifham etmek pek
mkil. Fakat yolu gstermek iin bir-iki cihete iaret edeceiz. yle ki:
Kur'an- Mu'ciz-l Beyan
,:..!.,:...!..-.......!.-....



---sh:(M:391) -----
...-,:....L,:..-. ........L.....!.
......!.- .......-.-.
..........-........!..-. .....
...!..,.......!...!~!......!..!~!..
gibi yetlerle, o derece hrika bir ulviyet-i slb ve i'cazkrane bir
cem'iyet iinde hallakyetin hakikatn hayale tasvir ediyor, gsteriyor ki:
"Sni'-i lem olan u kinatn ustas, i banda olarak ems ve Kamer'i
hangi eki ile yerlerine akyorsa; ayn eki ile, ayn anda zerreleri
yerlerine -mesel zhayatlarn gzbebeklerinde- yerletiriyor. Semavat
hangi l ile, hangi manev let ile tertib edip ayorsa; ayn anda, ayn
tertib ile gzn perdelerini aar, yapar, tanzim eder, yerletirir. Hem
Sni'-i Zlcelal manev kudretin hangi manev ekici ile yldzlar gklere
akyorsa, ayn o manev eki ile, beerin smasndaki hadsiz almet-i
farika noktalarn ve zahir ve btn duygularn yerlerine nakediyor"
diye ifade eder. Demek o Sni'-i Zlcelal i banda... lerini hem gze,
hem kulaa gstermek iin, yt- Kur'aniye ile, bir ekici zerreye
vuruyor; ayn yetin dier kelimesiyle, o ekici ems'e vuruyor;
merkezine akar gibi ulv slb ile vahdaniyeti ayn- ehadiyet iinde ve
nihayet celali nihayet cemal iinde ve nihayet azameti nihayet haf iinde
ve nihayet vs'ati nihayet dikkat iinde ve nihayet hameti nihayet
rahmet iinde ve nihayet bu'diyeti nihayet kurbiyet iinde gsterir. Muhal
telakki edilen cem'-i ezdadn en uzak mertebesini, vcib derecesindeki bir
suretini ifade eder, isbat edip gsterir. te bu tarz ifadesi ve slbudur ki;
en hrika edibleri, belgatna secde ettiriyor.
Hem mesel
,....,..........!.......
..-,.........
yetiyle, yle bir slb-u l ile saltanat- rububiyetindeki hameti
gsterir. yle ki:




---sh:(M:392) -----
"Gkler ve zemin; iki muti' kla hkmnde ve iki muntazam ordu
merkezi suretinde tek bir emirle veya boru gibi bir iaretle, o iki klada
fena ve adem perdesinde yatan mevcudat, o emre kemal-i sr'atle ve
itaatle "Lebbeyk!" deyip, meydan- hair ve imtihana karlar."
te hair ve kyameti ne kadar mu'cizane bir slb-u l ile ifade
edip ve o davann iinde bir delil-i iknaye iaret ediyor ki: Bilmahede
naslki zeminin cevfinde saklanm ve lm hkmndeki tohumlar ve
cevv-i semada, ademde ve kre-i havaiyede dalm, saklanm katreler;
nasl kemal-i intizam ve sr'atle harolup her baharda meydan- tecrbe
ve imtihana kyorlar; zeminde hububat, semada katarat her vakit bir
maher-nmun suretini alrlar; yle de, har-i ekber dahi yle kolay zuhur
eder. Madem bunu gryorsunuz, onu dahi inkr edemezsiniz. Ve
hkeza... u yetlere, sair yttaki derece-i belgat kyas edebilirsiniz.
Acaba, u tarzdaki ytn hakik tercmesi mmkn mdr? Elbette
deildir! Olsa olsa, ya ksa bir meal-i icmal veya yetin her cmlesi iin
be-alt satr tefsir yazmak lzm gelir.
Beinci Nkte: Mesel "Elhamdlillah" bir cmle-i Kur'aniyedir.
Bunun en ksa manas, ilm-i Nahiv ve Beyan kaidelerinin iktiza ettii
udur:
.......-_...-!......
.-..!.......-._
....!...!..!...!-....
Yani: "Ne kadar hamd ve medh varsa, kimden gelse, kime kar
da olsa, ezelden ebede kadar hastr ve lyktr o Zt- Vcib-l Vcud'a
ki, Allah denilir." te "ne kadar hamd varsa", "el-i istirak"tan kyor.
"Her kimden gelse" kayd ise, "hamd" masdar olup fili terk
edildiinden, byle makamda umumiyeti ifade eder. Hem mef'uln
terkinde, yine makam- hitabde klliyet ve umumiyeti ifade ettii iin,
"her kime kar olsa" kaydn ifade ediyor. "Ezelden ebede kadar" kayd
ise; fi'l cmlesinden ism cmlesine intikal kaidesi, sebat ve devama
delalet ettii iin, o manay ifade ediyor. "Has ve mstehak" manasn
"Lillah"taki "lm- cer" ifade ediyor. nki o "lm", ihtisas ve istihkak
iindir. "Zt- Vcib-l Vcud" kayd ise; vcub-u vcud, uluhiyetin
lzm- zarursi ve Zt- Zlcelal'e kar bir nvan- mlahaza
olduundan, "Lafzullah" sair esma ve sfta cmiiyeti ve ism-i a'zam
olduu itibariyle, delalet-i iltizamiye ile delalet ettii gibi; Vcib-l
Vcud nvanna dahi, o delalet-i iltizamiye ile delalet ediyor.
---sh:(M:393) -----
te, "Elhamdlillah" cmlesinin en ksa ve lema-y Arabiyece
mttefek-un aleyh bir mana-y zahirsi yle olursa, baka bir lisana o
i'caz ve kuvvetle nasl tercme edilebilir?
Hem elsine-i lem iinde lisan- nahv Arab'den baka birtek
lisan var; o da hibir vakit Arab lisannn cmiiyetine yetiemez. Acaba o
cmi' ve i'cazdarane olan lisan- nahv ile mu'cizekrane bir surette ve her
ciheti birden bilir, irade eder bir ilm-i muhit iinde zuhur eden kelimat-
Kur'aniye; sair elsine-i terkibiye ve tasrifiye vastasyla, zihni cz', uuru
ksa, fikri mevve, kalbi karanlkl baz insanlarn kelimat- tercmiyesi
nasl o mukaddes kelimat yerini tutabilir? Hatt diyebilirim ve belki isbat
edebilirim ki: Herbir harf-i Kur'an, bir hakaik hazinesi hkmne geer;
bazan birtek harf, bir sahife kadar hakikatlar ders verir.
Altnc Nkte: Bu manay tenvir iin, kendi bamdan gemi
nurlu bir hali ve hakikatl bir hayali sylyorum. yle ki:
Bir vakit .-...:.....-.:.. deki nun-u mtekellim-i
maalgayr dndm ve mtekellim-i vahde sgasndan "Na'bd"
sgasna intikalin sebebini kalbim arad. Birden, namazdaki cemaatin
fazileti ve srr, o nun'dan inkiaf etti. Grdm ki: Namaz kldm o
Bayezid Cmiindeki cemaatle itirakimi ve herbiri benim bir nevi
efaatim hkmne ve kraatmda izhar ettiim hkmlere ve davalara
birer ahid ve birer meyyid grdm. Nks ubudiyetimi, o cemaatin
byk ve kesretli ibadat iinde dergh- lahiyeye takdime cesaret geldi.
Birden bir perde daha inkiaf etti: Yani stanbul'un btn mescidleri
ittisal peyda etti. O ehir, o Bayezid Cmii hkmne geti. Birden,
onlarn dualarna ve tasdiklerine manen bir nevi mazhariyet hissettim.
Onda dahi; ry-i zemin mescidinde, K'be-i Mkerreme etrafnda dairev
saflar iinde kendimi grdm. ..!.-!...-! dedim.
Benim bu kadar efaatilerim var; benim namazda sylediim herbir
sz aynen sylyorlar, tasdik ediyorlar. Madem hayalen bu perde ald;
K'be-i Mkerreme mihrab hkmne geti. Ben bu frsattan istifade
ederek o saflar ihad edip, tahiyyatta getirdiim,
....-.....!...
olan imann tercmann mbarek Hacer-l Esved'e tevdi' edip emanet
brakyorum


---sh:(M:394) -----
derken, birden bir vaziyet daha ald. Grdm ki: Dhil olduum cemaat
daireye ayrld:
Birinci Daire: Ry-i zeminde m'minler ve muvahhidndeki
cemaat- uzma.
kinci Daire: Baktm, umum mevcudat, bir salt- kbrada, bir
tesbihat- uzmada, her taife kendine mahsus salavat ve tesbihat ile megul
bir cemaat iindeyim. "Vezaif-i Eya" tabir edilen hidemat- mehude,
onlarn ubudiyetlerinin nvanlardr. O halde "Allah Ekber" deyip
hayretten bam edim, nefsime baktm:
nc bir daire iinde, hayret-engiz zahiren ve keyfiyeten
kk, hakikaten ve vazifeten ve kemmiyeten byk, bir kk lemi
grdm ki zerrat- vcudiyemden t havass- zahiriyeme kadar, taife taife
vazife-i ubudiyetle ve kraniye ile megul bir cemaat grdm. Bu
dairede, kalbimdeki latife-i Rabbaniyem, .-...:.....-.:..
o cemaat namna diyor. Nasl, evvelki iki cemaatte de lisanm, o iki
cemaat- uzmay niyet ederek demiti.
Elhasl: "Na'bd" nun'u, u cemaate iaret ediyor. te bu
halette iken birden Kur'an- Hakm'in tercman ve mbellii olan Resul-
i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n, Medine-i Mnevvere denilen manev
minberinde, ahsiyet-i maneviyesi, hametiyle temessl ederek,
,:......!..... hitabn, manen herkes gibi ben de iitip;
o cemaatte herkes benim gibi ..-.:..ile mukabele ediyor tahayyl
ettim. ......:!...kaidesince, yle bir hakikat fikre
grnd ki:
Madem btn lemlerin Rabbi, insanlar muhatab ittihaz edip,
umum mevcudatla konuur ve u Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm,
o hitab- izzeti, nev'-i beere belki umum zruha ve zuura tebli ediyor.
te btn mazi ve mstakbel, zaman- hazr hkmne geti; btn nev'-i
beer bir mecliste, saflar muhtelif bir cemaat eklinde olarak; o hitab, o
suretle onlara ediliyor. O vakit herbir yt- Kur'aniye; gayet hametli






---sh:(M:395) -----
ve vs'atli bir makamdan, gayet kesretli ve muhtelif ve ehemmiyetli
muhatabndan, nihayetsiz azamet ve celal sahibi Mtekellim-i Ezel'den
ve makam- mahbubiyet-i uzma sahibi Tercman- lanndan ald bir
kuvvet-i ulviyet, cezalet ve belgat iinde; parlak, hem pek parlak bir
nur-u i'caz iinde grdm. O vakit, deil umum Kur'an; ya bir sure,
yahut bir yet, belki herbir kelimesi birer mu'cize hkmne geti:
"Elhamdlillahi al nr-il iman ve-l Kur'an" dedim. O ayn- hakikat olan
hayalden "Na'bd" nun'una girdiim gibi ktm ve anladm ki: Kur'ann
deil yetleri, kelimeleri, belki Nun-u Na'bd gibi baz harfleri dahi
mhim hakikatlarn nurlu anahtarlardr.
Kalb ve hayal, o Nun-u Na'bd'den ktktan sonra, akl
karlarna kt, dedi: "Ben de hisse isterim. Sizin gibi uamam.
Ayaklarm delildir, hccettir. Ayn ..-.ve .-...de, Mabud ve
Mstean olan Hlk'a giden yolu gstermek lzmdr ki, sizin ile
gelebileyim." O vakit kalbe yle geldi ki: De o mtehayyir akla:
Bak kinattaki btn mevcudata; zhayat olsun, camid olsun,
kemal-i itaat ve intizam ile vazife suretinde ubudiyetleri var. Bir ksm
uursuz, hissiz olduklar halde, gayet uurkrane, intizamperverane ve
ubudiyetkrane vazife gryorlar. Demek bir Mabud-u Bilhak ve bir
mir-i Mutlak vardr ki, bunlar ibadete sevkedip istihdam ediyor.
Hem bak, btn mevcudata, hususan zhayat olanlara.. herbirinin
gayet kesretli ve gayet mtenevvi' ihtiyacat var ve vcud ve bekasna
lzm pek kesretli, muhtelif matlublar var; en kne elleri ulamaz,
kudretleri yetimez. Halbuki o hadsiz matlablar, ummad yerden, vakt-
i mnasibde, muntazaman onlarn ellerine veriliyor ve bilmahede
grnyor.
te u mevcudatn bu hadsiz fakr u ihtiyacat ve bu fevkalde
ianat- gaybiye ve imdadat- Rahmaniye bilbedahe gsterir ki: Bir
Ganiyy-i Mutlak ve Kerim-i Mutlak ve Kadr-i Mutlak olan bir hmi ve
rzklar vardr ki, herey ve her zhayat ondan istiane eder, meded
bekliyor. Manen .-...:..der. O vakit akl, "menn ve saddakn"
dedi.
Yedinci Nkte: Sonra o halde
,......-...!..,.....!...!...
dediim vakit,
---sh:(M:396) -----
baktm ki: Mazi tarafna gp giden kafile-i beer iinde gayet nuran,
parlak enbiya, sddkn, heda, evliya, slihn kafilelerini grdm ki,
istikbal zulmatn datp, ebede giden yolda bir cadde-i kbra-y
mstakimde gidiyorlar. Bu kelime beni o kafileye iltihak etmek iin yol
gsteriyor, belki iltihak ettiriyor. Birden, fesbhanallah dedim. Zulmat-
istikbali tenvir eden ve kemal-i selmetle giden bu nuran kafile-i uzmaya
iltihak etmemek, ne kadar hasaret ve helket olduunu zerre mikdar
uuru olan bilmesi lzm. Acaba bid'alar icad etmekle o kafile-i uzmadan
inhiraf eden; nereden nur bulabilir, hangi yoldan gidebilir? Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm, rehberimiz ferman etmi ki:
..!!...!....Acaba bu ferman- kat'ye
kar lema-s s' tabirine lyk baz bedbahtlar hangi maslahat
buluyorlar, hangi fetvay veriyorlar ki; lzumsuz, zararl bir surette eair-
i slmiyenin bedihiyatna kar geliyorlar; tebdili kabil gryorlar? Olsa
olsa, muvakkat bir cilve-i manadan gelen bir intibah- muvakkat, o
lema-i s'u aldatmtr. Mesel: Naslki bir hayvann veyahut bir
meyvenin derisi soyulsa, muvakkat bir zarafet gsterir; fakat az bir
zamanda o zarif et ve o gzel meyve, o yaban ve pasl ve kesif ve rz
deri altnda siyahlanr, taaffn eder. yle de eair-i slmiyedeki tabirat-
Nebeviye ve lahiye, hayatdar ve sevabdar bir cild, bir deri hkmndedir.
Onlarn soyulmasyla, mandeki bir nuraniyet, muvakkaten plak -bir
derece- grnr; fakat cildden cda olmu bir meyve gibi, o mbarek
manalarn ruhlar uar, zulmetli kalb ve kafalarda beer postunu brakp
gider.. nur uar, duman kalr. Her ne ise...
Sekizinci Nkte: Buna dair bir dstur-u hakikat beyan etmek
lzm. yle ki:
Nasl "hukuk-u ahsiye" ve bir nevi hukukullah saylan "hukuk-u
umumiye" namyla iki nevi hukuk var; yle de: Mesail-i er'iyede bir
ksm mesail, ehasa taalluk eder; bir ksm, umuma, umumiyet itibariyle
taalluk eder ki; onlara "eair-i slmiye" tabir edilir. Bu eairin umuma
taalluku cihetiyle umum onda hissedardr. Umumun rzas olmazsa onlara
ilimek, umumun hukukuna tecavzdr. O eairin en cz'si (snnet
kabilinden bir mes'elesi) en byk bir mes'ele hkmnde nazar-
ehemmiyettedir. Dorudan doruya umum lem-i slma taalluk ettii
gibi; Asr- Saadetten imdiye kadar btn eazm- slmn baland o
nuran zincirleri koparmaya, tahrib ve tahrif etmeye alanlar ve yardm
edenler dnsnler ki, ne kadar dehetli bir hataya dyorlar. Ve zerre
miktar uurlar varsa, titresinler!..
---sh:(M:397) -----
Dokuzuncu Nkte: Mesail-i eriattan bir ksmna "taabbd"
denilir; akln muhakemesine bal deildir; emrolduu iin yaplr. lleti,
emirdir.
Bir ksmna "Makul-l mana" tabir edilir. Yani: Bir hikmet ve bir
maslahat var ki, o hkmn teriine mreccih olmu; fakat sebeb ve illet
deil. nki hakik illet, emir ve nehy-i lahdir.
eairin taabbd ksm; hikmet ve maslahat onu tayir edemez,
taabbdlik ciheti tereccuh ediyor, ona iliilmez. Yzbin maslahat gelse
onu tayir edemez. yle de: "eairin faidesi, yalnz malm mesalihtir"
denilmez ve yle bilmek hatadr. Belki o maslahatlar ise, ok
hikmetlerinden bir faidesi olabilir. Mesel biri dese: "Ezann hikmeti,
mslmanlar namaza armaktr; u halde bir tfenk atmak kfidir."
Halbuki o divane bilmez ki, binler maslahat- ezaniye iinde o bir
maslahattr. Tfenk sesi, o maslahat verse; acaba nev'-i beer namna,
yahut o ehir ahalisi namna, hilkat- kinatn netice-i uzmas ve nev'-i
beerin netice-i hilkat olan iln- tevhid ve rububiyet-i lahiyeye kar
izhar- ubudiyete vasta olan ezann yerini nasl tutacak?
Elhasl: Cehennem lzumsuz deil; ok iler var ki, btn
kuvvetiyle "Yaasn Cehennem!" der. Cennet dahi ucuz deildir, mhim
fiat ister.
....!,.-!..-.-!..-...!..-_.....
ilh...
* * *
















---sh:(M:398) -----






kinci Risale olan kinci Ksm

Ramazan- erife dairdir

[Birinci ksmn hirinde eair-i slmiyeden bir nebze bahsedildiinden
eairin iinde en parlak ve muhteem olan Ramazan- erife dair olan bu ikinci
ksmda, bir ksm hikmetleri zikredilecektir.
Bu kinci Ksm, Ramazan- erifin pek ok hikmetlerinden dokuz
hikmeti beyan eden "Dokuz Nkte"dir.]

...!_...!..._.!.....
...!._..!......
Birinci Nkte: Ramazan- erifteki savm, slmiyetin erkn-
hamsesinin birincilerindendir. Hem eair-i slmiyenin a'zamlarndandr.
te Ramazan- erifteki orucun ok hikmetleri; hem Cenab-
Hakk'n rububiyetine, hem insann hayat- itimaiyesine, hem hayat-
ahsiyesine, hem nefsin terbiyesine, hem niam- lahiyenin krne bakar
hikmetleri var.
Cenab- Hakk'n rububiyeti noktasnda orucun ok hikmetlerinden
bir hikmeti udur ki:




---sh:(M:399) -----
Cenab- Hak zemin yzn bir sofra-i nimet suretinde halkettii
ve btn enva'- nimeti o sofrada ...-....-. bir tarzda o
sofraya dizdii cihetle, kemal-i rububiyetini ve rahmaniyet ve
rahmiyetini o vaziyetle ifade ediyor. nsanlar gaflet perdesi altnda ve
esbab dairesinde o vaziyetin ifade ettii hakikat tam gremiyor, bazan
unutuyor. Ramazan- erifte ise, ehl-i iman birden muntazam bir ordu
hkmne geer. Sultan- Ezel'nin ziyafetine davet edilmi bir surette
akama yakn "Buyurunuz" emrini bekliyorlar gibi bir tavr-
ubudiyetkrane gstermeleri, o efkatli ve hametli ve klliyetli
rahmaniyete kar, vs'atli ve azametli ve intizaml bir ubudiyetle
mukabele ediyorlar. Acaba byle ulv ubudiyete ve eref-i keramete
itirak etmeyen insanlar insan ismine lyk mdrlar?
kinci Nkte: Ramazan- Mbarein savm, Cenab- Hakk'n
nimetlerinin krne bakt cihetle, ok hikmetlerinden bir hikmeti
udur ki: Birinci Sz'de denildii gibi, bir padiahn matbahndan bir
tablacnn getirdii taamlar bir fiat ister. Tablacya bahi verildii halde,
ok kymetdar olan o nimetleri kymetsiz zannedip onu in'am edeni
tanmamak nihayet derecede bir belhet olduu gibi, Cenab- Hak hadsiz
enva'- nimetini nev'-i beere zemin yznde neretmi. Ona mukabil, o
nimetlerin fiat olarak, kr istiyor. O nimetlerin zahir esbab ve ashab,
tablac hkmndedirler. O tablaclara bir fiat veriyoruz, onlara minnetdar
oluyoruz; hatt mstehak olmadklar pek ok fazla hrmet ve teekkr
ediyoruz. Halbuki Mn'im-i Hakik, o esbabdan hadsiz derecede o nimet
vastasyla kre lyktr. te ona teekkr etmek; o nimetleri dorudan
doruya ondan bilmek, o nimetlerin kymetini takdir etmek ve o
nimetlere kendi ihtiyacn hissetmekle olur.
te Ramazan- erif'teki oru, hakik ve hlis, azametli ve umum
bir krn anahtardr. nki sair vakitlerde mecburiyet tahtnda olmayan
insanlarn ou, hakik alk hissetmedikleri zaman, ok nimetlerin
kymetini derk edemiyor. Kuru bir para ekmek, tok olan adamlara,
hususan zengin olsa, ondaki derece-i nimet anlalmyor. Halbuki iftar
vaktinde o kuru ekmek, bir m'minin nazarnda ok kymetdar bir nimet-i
lahiye olduuna kuvve-i zaikas ehadet eder. Padiahtan t en fukaraya
kadar herkes, Ramazan- erifte o nimetlerin kymetlerini anlamakla bir
kr- manevye mazhar olur. Hem gndzdeki yemekten memnuiyeti
cihetiyle; "O nimetler benim mlkm deil. Ben bunlarn tenavlnde
hr deilim; demek bakasnn maldr ve in'amdr. Onun emrini
bekliyorum." diye nimeti nimet bilir; bir kr-
---sh:(M:400) -----
manev eder. te bu suretle oru, ok cihetlerle hakik vazife-i insaniye
olan krn anahtar hkmne geer.
nc Nkte: Oru, hayat- itimaiye-i insaniyeye bakt
cihetle ok hikmetlerinden bir hikmeti udur ki: nsanlar, maiet
cihetinde muhtelif bir surette halkedilmiler. Cenab- Hak o ihtilafa
binaen, zenginleri fukaralarn muavenetine davet ediyor. Halbuki
zenginler, fukarann acnacak ac hallerini ve alklarn, orutaki alkla
tam hissedebilirler. Eer oru olmazsa, nefisperest ok zenginler
bulunabilir ki, alk ve fakirlik ne kadar elm ve onlar efkate ne kadar
muhta olduunu idrak edemez. Bu cihette insaniyetteki hemcinsine
efkat ise, kr- hakiknin bir esasdr. Hangi ferd olursa olsun,
kendinden bir cihette daha fakiri bulabilir. Ona kar efkate mkelleftir.
Eer nefsine alk ektirmek mecburiyeti olmazsa, efkat vastasyla
muavenete mkellef olduu ihsan ve yardm yapamaz; yapsa da tam
olamaz. nki hakik o haleti kendi nefsinde hissetmiyor.
Drdnc Nkte: Ramazan- erifteki oru, nefsin terbiyesine
bakt cihetindeki ok hikmetlerinden bir hikmeti udur ki: Nefis,
kendini hr ve serbest ister ve yle telakki eder. Hatt mevhum bir
rububiyet ve keyfemayea hareketi, ftr olarak arzu eder. Hadsiz
nimetlerle terbiye olunduunu dnmek istemiyor. Hususan dnyada
servet ve iktidar da varsa, gaflet dahi yardm etmi ise; btn btn
gasbane, hrszcasna nimet-i lahiyeyi hayvan gibi yutar.
te Ramazan- erifte en zenginden en fakire kadar herkesin nefsi
anlar ki: Kendisi mlik deil, memluktr; hr deil, abddir. Emir
olunmazsa en di ve en rahat eyi de yapamaz, elini suya uzatamaz diye
mevhum rububiyeti krlr, ubudiyeti taknr, hakik vazifesi olan kre
girer.
Beinci Nkte: Ramazan- erifin orucu, nefsin tehzib-i ahlkna
ve serkeane muamelelerinden vazgemesi cihetine bakt noktasndaki
ok hikmetlerinden birisi udur ki: Nefs-i insaniye gafletle kendini
unutuyor. Mahiyetindeki hadsiz aczi, nihayetsiz fakr, gayet derecedeki
kusurunu gremez ve grmek istemez. Hem ne kadar zaf ve zevale
maruz ve musibetlere hedef bulunduunu ve abuk bozulur dalr et ve
kemikten ibaret olduunu dnmez. deta polattan bir vcudu var gibi,
lyemtane kendini ebed tahayyl eder gibi dnyaya saldrr. edid bir
hrs ve tama' ile ve iddetli alka ve muhabbet ile dnyaya atlr. Her
lezzetli ve menfaatli eylere balanr. Hem kendini kemal-i efkatle
terbiye eden Hlkn unutur. Hem netice-i hayatn ve hayat-
uhreviyesini dnmez; ahlk- seyyie iinde yuvarlanr.
---sh:(M:401) -----
te Ramazan- erifteki oru; en gafillere ve mtemerridlere,
za'fn ve aczini ve fakrn ihsas ediyor. Alk vastasyla midesini
dnyor. Midesindeki ihtiyacn anlar. Zaf vcudu, ne derece rk
olduunu hatrlyor. Ne derece merhamete ve efkate muhta olduunu
derk eder. Nefsin firavunluunu brakp, kemal-i acz ve fakr ile dergh-
lahiyeye ilticaa bir arzu hisseder ve bir kr- manev eliyle rahmet
kapsn almaa hazrlanr. Eer gaflet kalbini bozmam ise...
Altnc Nkte: Ramazan- erifin syam, Kur'an- Hakm'in
nzulne bakt cihetle ve Ramazan- erif, Kur'an- Hakm'in en
mhim zaman- nzul olduu cihetindeki ok hikmetlerinden birisi
udur ki: Kur'an- Hakm, madem ehr-i Ramazan'da nzul etmi; o
Kur'ann zaman- nzuln istihzar ile o semav hitab hsn- istikbal
etmek iin Ramazan- erifte nefsin hacat- sfliyesinden ve malayaniyat
hlattan tecerrd ve ekl rbn terkiyle melekiyet vaziyetine benzemek
ve bir surette o Kur'an yeni nzil oluyor gibi okumak ve dinlemek ve
ondaki hitabat- lahiyeyi gya geldii n- nzulnde dinlemek ve o
hitab Resul-i Ekrem (A.S.M.)dan iitiyor gibi dinlemek, belki Hazret-i
Cebrail'den, belki Mtekellim-i Ezel'den dinliyor gibi bir kuds halete
mazhar olur. Ve kendisi tercmanlk edip bakasna dinlettirmek ve
Kur'ann hikmet-i nzuln bir derece gstermektir.
Evet Ramazan- erifte gya lem-i slm bir mescid hkmne
geiyor; yle bir mescid ki, milyonlarla hfzlar, o mescid-i ekberin
kelerinde o Kur'an, o hitab- semavyi Arzllara iittiriyorlar. Her
Ramazan ..!..._.!..... yetini, nuran parlak
bir tarzda gsteriyor. Ramazan, Kur'an ay olduunu isbat ediyor. O
cemaat- uzmann sair efradlar, bazlar huu' ile o hfzlar dinlerler.
Dierleri, kendi kendine okurlar. yle bir vaziyetteki bir mescid-i
mukaddeste, nefs-i sflnin hevesatna tabi olup, yemek imek ile o
vaziyet-i nuranden kmak ne kadar irkin ise ve o mesciddeki cemaatn
manev nefretine ne kadar hedef ise; yle de Ramazan- erifte ehl-i
syama muhalefet edenler de, o derece umum o lem-i slmn manev
nefretine ve tahkirine hedeftir.
Yedinci Nkte: Ramazann syam, dnyada hiret iin ziraat ve
ticaret etmee gelen nev'-i insann kazancna bakt cihetteki ok
hikmetlerinden bir hikmeti udur ki: Ramazan- erifte sevab- a'mal,
bire bindir. Kur'an- Hakm'in nass- hads ile herbir harfinin on sevab
var; on hasene saylr, on meyve-i Cennet getirir. Ramazan- erifte
herbir harfin, on deil bin ve yet-l Krs gibi yetlerin herbir
harfi binler ve Ramazan- erifin Cum'alarnda daha ziyadedir. Ve Leyle-
i Kadir'de otuzbin hasene saylr. Evet herbir harfi otuzbin bki meyveler
veren Kur'an- Hakm, yle bir nuran ecere-i tb hkmne geiyor ki;
milyonlarla o bki meyveleri, Ramazan- erif'te m'minlere kazandrr.
te gel, bu kuds, ebed, krl ticarete bak, seyret ve dn ki: Bu
hurufatn kymetini takdir etmeyenler ne derece hadsiz bir hasarette
olduunu anla!
te Ramazan- erif deta bir hiret ticareti iin gayet krl bir
meher, bir pazardr. Ve uhrev haslt iin, gayet mnbit bir zemindir.
Ve nevnema-i a'mal iin, bahardaki mh-i Nisandr. Saltanat-
rububiyet-i lahiyeye kar ubudiyet-i beeriyenin resm-i geit yapmasna
en parlak, kuds bir bayram hkmndedir. Ve yle olduundan, yemek-
imek gibi nefsin gafletle hayvan hacatna ve malayani ve hevaperestane
mtehiyata girmemek iin orula mkellef olmu. Gya muvakkaten
hayvaniyetten kp melekiyet vaziyetine veyahut hiret ticaretine girdii
iin, dnyev hacatn muvakkaten brakmakla, uhrev bir adam ve
tecessden tezahr etmi bir ruh vaziyetine girerek; savm ile,
Samediyete bir nevi yinedarlk etmektir. Evet Ramazan- erif; bu fni
dnyada, fni mr iinde ve ksa bir hayatta bki bir mr ve uzun bir
hayat- bkiyeyi tazammun eder, kazandrr.
Evet birtek Ramazan, seksen sene bir mr semeratn
kazandrabilir. Leyle-i Kadir ise, nass- Kur'an ile bin aydan daha hayrl
olduu bu srra bir hccet-i katadr. Evet naslki bir padiah, mddet-i
saltanatnda belki her senede, ya cls-u hmayn namyla veyahut
baka bir aaal cilve-i saltanatna mazhar baz gnleri bayram yapar.
Raiyetini, o gnde umum kanunlar dairesinde deil; belki husus
ihsanatna ve perdesiz huzuruna ve has iltifatna ve fevkalde icraatna ve
dorudan doruya lyk ve sadk milletini, has tevecchne mazhar eder.
yle de: Ezel ve Ebed Sultan olan onsekiz bin lemin Padiah-
Zlcelal'i; o onsekiz bin leme bakan, tevecch eden ferman- lan
olan Kur'an- Hakm'i Ramazan- erifte inzal eylemi. Elbette o
Ramazan, mahsus bir bayram- lah ve bir meher-i Rabban ve bir
meclis-i ruhan hkmne gemek, mukteza-y hikmettir. Madem
Ramazan o bayramdr; elbette bir derece, sfl ve hayvan meaglden
insanlar ekmek iin oruca emredilecek. Ve o orucun ekmeli ise: Mide
gibi btn duygular; gz, kula, kalbi, hayali, fikri gibi cihazat-
insaniyeye dahi bir nevi oru tutturmaktr. Yani: Muharremattan,
malayaniyattan ekmek ve her birisine mahsus ubudiyete sevketmektir.
Mesel: Dilini yalandan, gybetten ve galiz tabirlerden ayrmakla ona
oru tutturmak. Ve o lisan, tilavet-i Kur'an ve zikir ve tesbih ve salavat
ve istifar
---sh:(M:402) -----
---sh:(M:403) -----
gibi eylerle megul etmek... Mesel: Gzn nmahreme bakmaktan ve
kulan fena eyleri iitmekten men'edip, gzn ibrete ve kulan hak
sz ve Kur'an dinlemee sarfetmek gibi sair cihazata da bir nevi oru
tutturmaktr. Zten mide en byk bir fabrika olduu iin, oru ile ona
ta'til-i egal ettirilse, baka kk tezghlar kolayca ona ittiba ettirilebilir.
Sekizinci Nkte: Ramazan- erif, insann hayat- ahsiyesine
bakt cihetindeki ok hikmetlerinden bir hikmeti udur ki:
nsana en mhim bir il nev'inden madd ve manev bir perhizdir
ve tbben bir hmyedir ki: nsann nefsi, yemek imek hususunda
keyfemayea hareket ettike, hem ahsn madd hayatna tbben zarar
verdii gibi; hem hell-haram demeyip rast gelen eye saldrmak, deta
manev hayatn da zehirler. Daha kalbe ve ruha itaat etmek, o nefse g
gelir. Serkeane dizginini eline alr. Daha insan ona binemez, o insana
biner. Ramazan- erifte oru vastasyla bir nevi perhize alr; riyazete
alr ve emir dinlemeyi renir. Bare zaf mideye de, hazmdan evvel
yemek yemek zerine doldurmak ile hastalklar celbetmez. Ve emir
vastasyla helli terkettii cihetle, haramdan ekinmek iin akl ve
eriattan gelen emri dinlemee kabiliyet peyda eder. Hayat- maneviyeyi
bozmamaa alr.
Hem insann ekseriyet-i mutlakas ala ok defa mbtela olur.
Sabr ve tahamml iin bir idman veren alk, riyazete muhtatr.
Ramazan- erifteki oru onbe saat, sahursuz ise yirmidrt saat devam
eden bir mddet-i ala sabr ve tahamml ve bir riyazettir ve bir
idmandr. Demek, beerin musibetini ikiletiren sabrszln ve
tahammlszln bir ilc da orutur.
Hem o mide fabrikasnn ok hademeleri var. Hem onunla
alkadar ok cihazat- insaniye var. Nefis, eer muvakkat bir ayn gndz
zamannda ta'til-i egal etmezse; o fabrikann hademelerinin ve o
cihazatn husus ibadetlerini onlara unutturur, kendiyle megul eder,
tahakkm altnda brakr. O sair cihazat- insaniyeyi de, o manev
fabrika arklarnn grlts ve dumanlaryla mevve eder. Nazar-
dikkatlerini daima kendine celbeder. Ulv vazifelerini muvakkaten
unutturur. Ondandr ki; eskiden beri ok ehl-i velayet, tekemml iin
riyazete, az yemek ve imee kendilerini altrmlar. Fakat Ramazan-
erif orucuyla o fabrikann hademeleri anlarlar ki; srf o fabrika iin
yaratlmamlar. Ve sair cihazat, o fabrikann sfl elencelerine bedel,
Ramazan- erifte melek ve ruhan elencelerde telezzz ederler,
nazarlarn onlara dikerler. Onun iindir ki; Ramazan- erifte m'minler,


---sh:(M:404) -----
derecatna gre ayr ayr nurlara, feyizlere, manev srurlara mazhar
oluyorlar. Kalb ve ruh, akl, sr gibi letaifin o mbarek ayda oru
vastasyla ok terakkiyat ve tefeyyzleri vardr. Midenin alamasna
ramen, onlar masumane glyorlar.
Dokuzuncu Nkte: Ramazan- erifin orucu, dorudan doruya
nefsin mevhum rububiyetini krmak ve aczini gstermekle ubudiyetini
bildirmek cihetindeki hikmetlerinden bir hikmeti udur ki:
Nefis Rabbisini tanmak istemiyor, firavunane kendi rububiyet
istiyor. Ne kadar azablar ektirilse, o damar onda kalr. Fakat alkla o
damar krlr. te Ramazan- erifteki oru dorudan doruya nefsin
firavunluk cephesine darbe vurur, krar. Aczini, za'fn, fakrn gsterir.
Abd olduunu bildirir.
Hadsin rivayetlerinde vardr ki: Cenab- Hak nefse demi ki:
"Ben neyim, sen nesin?" Nefis demi: "Ben benim, sen sensin!" Azab
vermi, Cehennem'e atm, yine sormu. Yine demi: "Ene ene, ente
ente." Hangi nevi azab vermi, enaniyetten vazgememi. Sonra alk ile
azab vermi, yani a brakm. Yine sormu: "Men ene vema ente?" Nefis
demi: ..-!:......,.-.!.. Yani: "Sen benim
Rabb-i Rahmimsin, ben senin ciz bir abdinim."
.:...-........,....,..!
...-.....-...-!.....!
,....-.!..........!
.........-!...-..
....!.-!..!..-!......!.....
* * *
tizar: u ikinci ksm, krk dakikada sr'atle yazlmasndan, ben
ve msvedde yazan ktib ikimiz de hasta olduumuzdan, elbette iinde
mevveiyet ve kusur bulunacaktr. Nazar- msamaha ile bakmalarn
ihvanlarmzdan bekleriz. Mnasib grdklerini tashih edebilirler.




---sh:(M:405) -----


nc Risale olan nc Ksm

[Kur'an- Mu'ciz-l Beyan'n ikiyz aksam- i'caziyesinden nak bir
ksmn gsterecek bir tarzda, Kur'an- Azman', Hfz Osman hattyla
taayyn eden ve yet-i Mdayene mikyas tutulan sahifeleri ve Sure-i hlas
vhid-i kyas tutulan satrlar muhafaza etmekle beraber, o nak- i'caz
gstermek tarznda bir Kur'an yazmaa dair mhim bir niyetimi; hizmet-i
Kur'andaki kardelerimin nazarlarna arzedip meveret etmek ve onlarn
fikirlerini istimzac etmek ve beni ikaz etmek iin u ksm yazdm, onlara
mracaat ediyorum. u nc ksm "Dokuz Mes'ele"dir.]
Birinci Mes'ele: Kur'an- Azman'n enva'- i'caz krka bali
olduu, 'caz- Kur'an namndaki Yirmibeinci Sz'de brhanlaryla isbat
edilmi. Baz enva' tafsilen, bir ksm icmalen muannidlere kar dahi
gsterilmi.
Hem Kur'ann i'caz, tabakat- insaniyede krk tabakaya kar ayr
ayr i'cazn gsterdii, Ondokuzuncu Mektub'un Onsekizinci aretinde
beyan edilmi ve o tabakatn on ksmnn ayr ayr hisse-i i'caziyelerini
isbat etmi. Sair otuz tabaka-i her, ehl-i velayetin muhtelif merebler
ashabna ve ulm-u mtenevviann ayr ayr ashablarna ayr ayr i'cazn
gsterdiini, onlarn ilmelyakn, aynelyakn, hakkalyakn derecesinde
Kur'an hak Kelmullah olduunu, iman- tahkikleri gstermiler. Demek
herbiri, ayr ayr bir tarzda bir vech-i i'cazn grmler. Evet ehl-i
marifet bir velinin fehmettii i'caz ile, ehl-i ak bir velinin mahede
ettii cemal-i i'caz bir olmad gibi; muhtelif mearibe gre cemal-i
i'cazn cilveleri deiir. Bir lm-i Usl-d Din allmesinin ve bir
imamnn grd vech-i i'caz ile fruat- eriattaki bir mtehidin
grd vech-i i'caz bir deil ve hkeza... Bunlarn tafsilen ayr ayr
vcuh-u i'cazn gstermek elimden gelmiyor. Havsalam dardr, ihata
edemiyor; nazarm ksadr, gremiyor. Onun iin yalnz on tabaka beyan
edilmi, mtebkisi icmalen iaret edilmi. imdi o tabakalardan iki
tabaka, Mu'cizat- Ahmediye Risalesinde ok izaha muhta iken, o vakit
pek noksan kalmt.




---sh:(M:406) -----
Birinci Tabaka: "Kulakl tabaka" tabir ettiimiz m avam;
yalnz kulak ile Kur'an dinler, kulak vastasyla i'cazn anlar. Yani der:
"Bu iittiim Kur'an, baka kitablara benzemez. Ya btnnn altnda
olacak veya btnnn fevknde olacak. Umumunun altndaki k ise
kimse diyemez ve dememi, eytan dahi diyemez. yle ise, umumun
fevkndedir." te bu kadar icmal ile Onsekizinci aret'te yazlmt.
Sonra onu izah iin Yirmialtnc Mektub'un "Hccet-l Kur'an Al Hizb-
i eytan" namndaki Birinci Mebhas, o tabakann i'cazdaki fehmini
tasvir ve isbat eder.
kinci Tabaka: Gzl tabakasdr. Yani: mi avamdan veyahut
akl gzne inmi maddiyyunlar tabakasna kar, Kur'ann gz ile
grnecek bir iaret-i i'caziyesi bulunduu, Onsekizinci aret'te dava
edilmi. Ve o davay tenvir ve isbat etmek iin, ok izaha lzum vard.
imdi anladmz mhim bir hikmet-i Rabbaniye cihetiyle o izah
verilmedi. Pek cz' birka cz'iyatna iaret edilmiti. imdi o hikmetin
srr anlald ve te'hiri daha evl olduuna kat' kanaatmz geldi. imdi o
tabakann fehmini ve zevkini teshil etmek iin; krk vcuh-u i'cazdan gz
ile grlen bir vechini, bir Kur'an yazdrdk ki o yz gstersin.
(Bu nc ksmn mtebki mes'eleleri ile Drdnc Ksm
tevafukata dair olduu iin; tevafukata dair olan fihriste ile iktifa
edilerek, burada yazlmamlardr. Yalnz Drdnc Ksma ait bir ihtar
ile nc Nkte yazlmtr.)
HTAR: Lafz- Resuldeki nkte-i azmenin beyannda yzaltm
yet yazld. bu yetlerin hasiyeti pek azm olmakla beraber; mana
cihetiyle birbirini isbat ve tekmil ettiinden, ok manidar olduu iin,
muhtelif yt hfzetmek veya okumak arzusunda bulunanlara bir hizb-i
Kur'an olduu gibi; Kur'an kelimesindeki nkte-i azmenin beyannda,
altmdokuz yt- azmenin derece-i belgat pek fevkalde ve kuvvet-i
cezaleti pek ulvdir. Bu da ikinci bir hizb-i Kur'an olarak ihvana tavsiye
edilir. Yalnz Kur'an kelimesi, yedi silsile-i Kur'anda mevcud olup,
umum o kelimeyi tutmu, hari iki kalm. O iki de kraet manasnda
olduundan; o huruc, nkteye kuvvet vermitir. Resul lafz ise o kelime
ile en ziyade mnasebetdar sureler iinde Sure-i Muhammed ile Sure-i
Fetih olduundan, o iki sureden kan silsilelere hasrettiimizden, hari
kalan Resul lafz imdilik dercedilmemitir. Vakit msaade etse, bundaki
esrar yazlacaktr inallah.




---sh:(M:407) -----
nc Nkte: "Drt Nkte"dir.
Birinci Nkte: Lafzullah, mecmu'-u Kur'anda ikibin sekizyz alt
defa zikredilmitir. Bismillah'takilerle beraber Lafz- Rahman, yz
ellidokuz defa; Lafz- Rahm, ikiyz yirmi; Lafz- Gafur, altmbir; Lafz-
Rab, sekizyz krkalt; Lafz- Hakm, seksenalt; Lafz- Alm,
yzyirmialt; Lafz- Kadr, otuzbir; L lahe ll Hu'daki Hu, yirmialt
defa zikredilmitir. (Haiye) Lafzullah adedinde ok esrar ve nkteler
var. Ezcmle: Lafzullah ve Rab'dan sonra en ziyade zikredilen Rahman,
Rahm, Gafur ve Hakm ile beraber Lafzullah, Kur'an yetlerinin nsfdr.
Hem Lafzullah ve Allah lafz yerinde zikredilen Lafz- Rab ile beraber,
yine nsfdr. endan Rab lafz sekizyz krkalt defa zikredilmi, fakat
dikkat edilse, beyz ksuru Allah lafz yerinde zikredilmi, ikiyz
ksuru yle deildir.
Hem Allah, Rahman, Rahm, Alm ve L lahe ll Hu'daki Hu
adediyle beraber yine nsfdr. Fark yalnz drttr. Ve Hu yerinde Kadr
ile beraber, yine mecmu'-u ytn nsfdr. Fark dokuzdur. Lafz- Celal'in
mecmuundaki nkteler oktur. Yalnz imdilik bu nkte ile iktifa
ediyoruz.
kinci Nkte: Sureler itibariyledir. Onun dahi ok nkteleri var.
Bir intizam, bir kasd ve bir iradeyi gsterir bir tarzda tevafukat vardr.
Sure-i Bakara'da, ytn adediyle Lafz- Celal'in adedi birdir. Fark
drttr ki, Allah lafz yerinde drt Hu lafz var. Mesel: L lahe ll
Hu'daki Hu gibi. Onunla muvafakat tamam olur. l-i mran'da yine
ytyla Lafz- Celal tevafuktadr, msavidirler. Yalnz Lafz- Celal,
ikiyz dokuzdur, yet ikiyzdr. Fark dokuzdur. Byle meziyat-
kelmiyede ve belgat nktelerinde kk farklar zarar vermez, takrib
tevafukat kfidir. Sure-i Nisa, Maide, En'am nn mecmu'-u yetleri,
mecmuundaki Lafz- Celal'in adedine tevafuktadr. yetlerin adedi
drtyz altmdrt, Lafz- Celal'in adedi drtyz altmbir; Bismillah'taki
Lafzullah ile beraber tam tevafuktadr. Hem mesel: Bataki be surenin
Lafz- Celal adedi; Sure-i A'raf, Enfal, Tevbe, Yunus, Hud'daki Lafz-
Celal adedinin iki mislidir. Demek bu hirdeki be, evvelki bein nsfdr.
Sonra gelen Sure-i Yusuf, Ra'd, brahim, Hicr, Nahl surelerindeki Lafz-
Celal adedi, o nsfn nsfdr. Sonra Sure-i sra, Kehf, Meryem, Th,
Enbiya,

(Haiye): Kur'andaki ytn mecmu'-u adedi 6666 olmas ve u geen 89.
sahifede mezkr esma-i hsnann adedi, 6 rakamyla alkadar bulunmas;
ehemmiyetli bir srra iaret ediyor. imdilik mhmel kald.

Hacc; (Haiye) o nsfn nsfnn nsfdr. Sonra gelen beer beer, takriben
o nisbetle gidiyor; yalnz baz ksuratla fark var. yle farklar, byle
makam- hitabde zarar vermez. Mesel: Bir ksm yz yirmibir, bir ksm
yz yirmibe, bir ksm yz ellidrt, bir ksm yz ellidokuzdur. Sonra
Sure-i Zuhruf'tan balayan be sure; o nsf- nsf- nsfn nsfna iniyor.
Sure-i Necm'den balayan be; o nsf- nsf- nsf- nsfn nsfdr; fakat
takribdir. Kk ksuratn farklar, byle makamat- hitabiyede zarar
vermez. Sonra gelen kk beler iinde, belerin yalnz er aded
Lafz- Celal'i var. te bu vaziyet gsteriyor ki: Lafz- Celal'in adedine
tesadf karmam, bir hikmet ve intizam ile adedleri tayin edilmi.
Lafzullah'n nc Nktesi: Sahifeler nisbetine bakar. yle ki:
Bir sahifede olan Lafz- Celal adedi, o sahifenin sa yz ve o
yze karki sahifeye ve bazan soldaki karki sahife ve karnn arka
yzne bakar. Ben kendi nsha-i Kur'aniyemde bu tevafuku tedkik ettim.
Ekseriyetle gayet gzel bir nisbet-i adediye ile bir tevafuk grdm.
Nshama da iaretler koydum. ok defa msavi olur. Bazan nsf
veyahud sls oluyor. Bir hikmet ve intizam ihsas eden bir vaziyeti
vardr.
Drdnc Nkte: Sahife-i vhiddeki tevafukattr. Kardelerimle
-drt ayr ayr nshalar mukabele ettik. Umumunda tevafukat matlub
olduuna kanaatmz geldi. Yalnz, matbaa mstensihleri baka
maksadlar takib ettiklerinden, bir derece tevafukatta intizamszlk
dm. Tanzim edilse, pek nadir istisna ile, mecmu'-u Kur'anda ikibin
sekizyz alt Lafz- Celal'in adedinde tevafukat grnecektir. Ve bunda
bir u'le-i i'caz parlyor. nki fikr-i beer, bu pek geni sahifeyi ihata
edemez ve karamaz. Tesadfn ise, bu manidar ve hikmetdar vaziyete
eli ulaamaz.
Drdnc Nkte'yi bir derece gstermek iin, yeni bir Mushaf
yazdryoruz ki; en mnteir Mushaflarn ayn sahife, ayn satrlarn
muhafaza etmekle beraber, san'atkrlarn lkaydl tesiriyle adem-i
intizama maruz kalan yerleri tanzim edip, tevafukatn hakik intizam
inallah gsterilecektir.. ve gsterildi.
..!........!-..!.....,..!
.!.....,........!...
...-..-.!.....!...
(Haiye): Bu beer taksimat zere bir sr inkiaf etmiti. Hibirimizin haberi
olmadan uradaki alt sure kaydolmu. bhemiz kalmad ki; gaibden,
ihtiyarmzn haricinde altncs girmi; t bu nsfiyet srr- mhimmi
kaybolmasn.
---sh:(M:408) -----
---sh:(M:409) -----
Beinci Risale olan Beinci Ksm

,.-.!.-.!,.
......!..
... yet-i pr-envrnn ok envr- esrarndan bir nurunu,
Ramazan- erif'te bir halet-i ruhaniyede hissettim, hayal-meyal grdm.
yle ki:
veys-i Karan'nin:
_..-.!...!.-!.....-!......!
~!_...!..._.!...
mnacat- mehuresi nev'inden, btn mevcudat- zevilhayat, Cenab-
Hakk'a kar ayn mnacat ettiklerini ve onsekiz bin lemin herbirinin
, birer ism-i lah olduunu bana kanaat verecek bir vaka- kalbiye-i
hayaliyeyi grdm. yle ki:
Birbirine sarl ok yaprakl bir gl goncas gibi, u lem binler
perde perde iinde sarl, birbiri altnda sakl lemleri bu lem iinde
grdm. Herbir perde aldka, dier bir lemi gryordum. O lem ise,
yet-i Nur'un arkasndaki
..-...~...:-.-!.-....L.
........:.,!...~.-.-_....-.....
...!....!.--.,!
yeti tasvir ettii gibi; bir zulmat, bir vahet, bir dehet karanl iinde
bana grnyordu. Birden bir ism-i lahnin cilvesi, bir nur-u azm gibi
grnp klandryordu. Hangi perde akla kar almsa, hayale kar
baka bir lem fakat gafletle karanlkl bir lem grnyorken, gne gibi
bir ism-i lah tecelli eder, batan baa o lemi tenvir eder ve hkeza... Bu
seyr-i kalb ve seyahat- hayaliye ok devam etti. Ezcmle:
Hayvanat lemini grdm vakit, hadsiz ihtiyacat ve iddetli
alklaryla beraber za'f ve aczleri, o lemi bana ok karanlkl ve hazn
gsterdi. Birden Rahman ismi, Rezzak burcunda (yani manasnda) bir
ems-i tban gibi tul' etti; o lemi batan baa rahmet ziyasyla
yaldzlad.
---sh:(M:410) -----
Sonra o lem-i hayvanat iinde, etfal ve yavrularn za'f ve acz ve
ihtiya iinde rpndklar, hazn ve herkesi rikkate getirecek bir karanlk
iinde dier bir lemi grdm. Birden Rahm ismi efkat burcunda tul'
etti, o kadar gzel ve irin bir surette o lemi klandrd ki; ekva ve
rikkat ve hznden gelen ya damlalarn, ferah ve srura ve krn
lezzetinden gelen damlalara evirdi.
Sonra sinema perdesi gibi bir perde daha ald, lem-i insan
bana grnd. O lemi o kadar karanlkl, o kadar zulmatl, dehetli
grdm ki; dehetimden feryad ettim, "Eyvah!" dedim. nki grdm ki:
nsanlardaki ebede uzanp giden arzular, emelleri ve kinat ihata eden
tasavvurat ve efkrlar ve ebed beka ve saadet-i ebediyeyi ve Cennet'i
gayet cidd isteyen himmetleri ve istidadlar ve hadsiz makasda ve
metalibe mteveccih fakr u ihtiyacatlar ve za'f u acziyle beraber, hcuma
maruz kaldklar hadsiz musibet ve a'dlaryla beraber; gayet ksa bir
mr, gayet dadaal bir hayat, gayet perian bir maiet iinde, kalbe en
elm ve en mdhi halet olan mtemad zeval ve firak belas iinde, ehl-i
gaflet iin zulmat- ebed kaps suretinde grlen kabre ve mezaristana
bakyorlar, birer birer ve taife taife o zulmat kuyusuna atlyorlar. te
bu lemi bu zulmat iinde grdm anda, kalb ve ruh ve aklmla
beraber btn letaif-i insaniyem, belki btn zerrat- vcudum feryad ile
alamaya hazr iken; birden Cenab- Hakk'n dil ismi Hakm burcunda,
Rahman ismi Kerim burcunda, Rahm ismi Gafur burcunda (yani
manasnda), Bis ismi Vris burcunda, Muhy ismi Muhsin burcunda,
Rab ismi Mlik burcunda tul' ettiler. O lem-i insan iindeki ok
lemleri tenvir ettiler, klandrdlar ve nuran hiret leminden
pencereler ap, o karanlkl insan dnyasna nurlar serptiler.
Sonra muazzam bir perde daha ald, lem-i Arz grnd.
Felsefenin karanlkl kavanin-i ilmiyeleri, hayale dehetli bir lem
gsterdi. Yetmi defa top gllesinden daha sr'atli bir hareketle,
yirmibebin sene mesafeyi bir senede devreden ve her vakit dalmaa ve
paralanmaa mstaid ve ii zelzeleli, ihtiyar ve ok yal Kre-i Arz
iinde, lemin hadsiz fezasnda seyahat eden bare nev'-i insan vaziyeti,
bana vahetli bir karanlk iinde grnd. Bam dnd, gzm karard.
Birden Hlk- Arz ve Semavat'n Kadr, Alm, Rab, Allah ve Rabb-s
Semavati Vel-Arz ve Msahhir- emsi Vel-Kamer isimleri; rahmet,
azamet, rububiyet burcunda tul' ettiler. O lemi yle nurlandrdlar ki; o
halette bana Kre-i Arz gayet muntazam, msahhar, mkemmel, ho,
emniyetli bir seyahat gemisi tenezzh ve keyf ve ticaret iin mheyya
edilmi bir ekilde grdm.
Elhasl: Binbir ism-i lahnin, kinata mteveccih olan o esmadan
---sh:(M:411) -----
herbiri bir lemi ve o lem iindeki lemleri tenvir eden bir gne
hkmnde ve srr- ehadiyet cihetiyle, herbir ismin cilvesi iinde sair
isimlerin cilveleri dahi bir derece grnyordu. Sonra kalb, her zulmat
arkasnda ayr ayr bir nuru grd iin, seyahata itihas alyordu.
Hayale binip, semaya kmak istedi. O vakit, gayet geni bir perde daha
ald. Kalb, semavat lemine girdi grd ki: O nuran tebessm eden
suretinde grlen yldzlar, Kre-i Arz'dan daha byk ve ondan daha
sr'atli bir surette birbiri iinde geziyorlar, dnyorlar. Bir dakika birisi
yolunu artsa, bakasyla msademe edecek, yle bir patlak verecek ki,
kinatn d patlayp lemi datacak. Nur deil, ate saarlar;
tebessmle deil, vahetle bana baktlar. Hadsiz byk, geni hl, bo,
dehet, hayret zulmat iinde semavat grdm. Geldiime bin piman
oldum. Birden ~..!.:.!.......!.
un esma-i hsnas,
...!..:!.-.. ~........!... .!.....!.
burcunda cilveleriyle zuhur ettiler. O mana cihetiyle, karanlk stne
km olan yldzlar, o envr- azmeden birer lem'a alp, yldzlar
adedince elektrik lmbalar yaklm gibi, o lem-i semavat nurland. O
bo ve hl tevehhm edilen semavat dahi melaikelerle, ruhanlerle doldu,
enlendi. Sultan- Ezel ve Ebed'in hadsiz ordularndan bir ordu
hkmnde hareket eden gneler ve yldzlar, bir manevra-i ulv
yapyorlar tarznda, o Sultan- Zlcelal'in hametini ve aaa-i
rububiyetini gsteriyorlar gibi grdm. Btn kuvvetimle ve mmkn
olsayd btn zerratmla ve beni dinleselerdi btn mahlukatn
lisanlaryla diyecektim, hem umum onlarn namna dedim:
..::............ .!..
........!.~....!~.......
..............-...._.
.........,!.!..........:....
..:.....!_.....
yetini okudum; dndm, indim, ayldm; "Elhamdlillahi al nur-il iman
ve-l Kur'an" dedim.
---sh:(M:412) -----

Altnc Risale olan Altnc Ksm

[Kur'an- Hakm'in tilmizlerini ve hdimlerini ikaz etmek ve
aldanmamak iin yazlmtr.]

..!,:.........!!.. ...
u Altnc Ksm, ins cinn eytanlarnn alt desiselerini
inallah akm brakr ve hcum yollarnn altsn seddeder.
Birinci Desise: eytan- ins, eytan- cinnden ald derse
binaen; hizb-l Kur'ann fedakr hdimlerini hubb-u ch vastasyla
aldatmak ve o kuds hizmetten ve o manev ulv cihaddan vazgeirmek
istiyorlar. yle ki:
nsanda, ekseriyet itibariyle hubb-u ch denilen hrs- hret ve
hodfruluk ve an eref denilen riyakrane halklara grnmek ve
nazar- mmede mevki sahibi olmaa, ehl-i dnyann her ferdinde cz'-
kll arzu vardr. Hatt o arzu iin, hayatn feda eder derecesinde
hretperestlik hissi onu sevkeder. Ehl-i hiret iin bu his gayet
tehlikelidir, ehl-i dnya iin de gayet dadaaldr; ok ahlk- seyyienin
de meneidir ve insanlarn da en zaf damardr. Yani: Bir insan
yakalamak ve kendine ekmek; onun o hissini okamakla kendine balar,
hem onun ile onu malub eder. Kardelerim hakknda en ziyade
korktuum, bunlarn bu zaf damarndan ehl-i ilhadn istifade etmek
ihtimalidir. Bu hal beni ok dndryor. Hakik olmayan baz bare
dostlarm o suretle ektiler, manen onlar tehlikeye attlar.(Haiye)

(Haiye): O bareler, "Kalbimiz stad ile beraberdir" fikriyle kendilerini
tehlikesiz zannederler. Halbuki ehl-i ilhadn cereyanna kuvvet veren ve
propagandalarna kaplan, belki bilmeyerek hafiyelikte istimal edilmek tehlikesi
bulunan bir adamn, "Kalbim safidir. stadmn mesleine sadktr." demesi, bu
misale benzer ki: Birisi namaz klarken karnndaki yeli tutamyor, kyor;
hades vuku buluyor. Ona "Namazn bozuldu" denildii vakit, o diyor: "Neden
namazm bozulsun, kalbim safidir."



Ey kardelerim ve ey hizmet-i Kur'anda arkadalarm! Bu hubb-u
ch cihetinden gelen dessas ehl-i dnyann hafiyelerine veya ehl-i
dalaletin propagandaclarna veya eytann akirdlerine deyiniz ki:
"Evvel rza-y lah ve iltifat- Rahman ve kabul- Rabban yle bir
makamdr ki; insanlarn tevecch ve istihsan, ona nisbeten bir zerre
hkmndedir. Eer tevecch- rahmet varsa, yeter. nsanlarn tevecch;
o tevecch- rahmetin in'ikas ve glgesi olmak cihetiyle makbuldr,
yoksa arzu edilecek bir ey deildir.. nki kabir kapsnda sner, be
para etmez!"
Hubb-u ch hissi eer susturulmazsa ve izale edilmezse, yzn
baka cihete evirmek lzmdr. yle ki:
Sevab- uhrev iin, dualarn kazanmak niyetiyle ve hizmetin
hsn- tesiri noktasnda gelecek temsildeki srra binaen, belki o hissin
meru bir ciheti bulunur. Mesel: Ayasofya Cmii, ehl-i fazl u kemalden
mbarek ve muhterem ztlarla dolu olduu bir zamanda, tek-tk, sofada
ve kapda haylaz ocuklar ve serseri ahlkszlar bulunup cmiin
pencerelerinin stnde ve yaknnda ecnebilerin elenceperest seyircileri
bulunsa, bir adam o cmi iine girip ve o cemaat iine dhil olsa; eer
gzel bir sad ile irin bir tarzda Kur'andan bir ar okusa, o vakit binler
ehl-i hakikatn nazarlar ona dner, hsn- tevecchle, manev bir dua ile,
o adama bir sevab kazandrrlar. Yalnz, haylaz ocuklarn ve serseri
mlhidlerin ve tek-tk ecnebilerin houna gitmeyecek. Eer o mbarek
cmiye ve o muazzam cemaat iine o adam girdii vakit, sfli ve
edebsizce fuha ait arklar barp arsa, raksedip zplasa; o vakit o
haylaz ocuklar gldrecek, o serseri ahlkszlar fuhiyata tevik ettii
iin holarna gidecek ve slmiyetin kusurunu grmekle mtelezziz olan
ecnebilerin istihzakrane tebessmlerini celbedecek. Fakat umum o
muazzam ve mbarek cemaatn btn efradndan, bir nazar- nefret ve
tahkir celbedecektir. Esfel-i safilne sukut derecesinde nazarlarnda alak
grnecektir.
te aynen bu misal gibi; lem-i slm ve Asya, muazzam bir
cmidir. Ve iinde ehl-i iman ve ehl-i hakikat, o cmideki muhterem
cemaattir. O haylaz ocuklar ise, ocuk akll dalkavuklardr. O serseri
ahlkszlar; firenkmereb, milliyetsiz, dinsiz heriflerdir. Ecnebi
seyircileri ise, ecnebilerin nair-i efkr olan gazetecilerdir. Herbir
mslman, hususan ehl-i fazl u kemal ise; bu cmide derecesine gre bir
mevkii olur, grnr, nazar- dikkat ona evrilir. Eer slmiyetin bir
srr- esas olan ihlas ve rza-y lah cihetinde, Kur'an- Hakm'in ders
verdii ahkm ve hakaik-i kudsiyeye dair harekt ve a'mal ondan sudr
etse, lisan- hali manen yt- Kur'aniyeyi okusa; o vakit manen lem-i
slmn herbir ferdinin
---sh:(M:413) -----
---sh:(M:414) -----
vird-i zeban olan ......!.......!...,..!duasnda dhil
olup hissedar olur ve umumu ile uhuvvetkrane alkadar olur. Yalnz
hayvanat- muzrra nev'inden baz ehl-i dalaletin ve sakall ocuklar
hkmndeki baz ahmaklarn nazarlarnda kymeti grnmez. Eer o
adam, medar- eref tand btn ecdadn ve medar- iftihar bildii
btn gemilerini ve ruhen nokta-i istinad telakki ettii selef-i slihnin
cadde-i nuranlerini terkedip heveskrane, hevaperestane, riyakrane,
hretperverane, bid'akrane ilerde ve harektta bulunsa; manen btn
ehl-i hakikat ve ehl-i imann nazarnda en alak mevkie der.
...L.......!....
srrna gre; ehl-i iman ne kadar mi ve cahil de olsa, akl derketmedii
halde, kalbi yle hodfru adamlar grse; souk grr, manen nefret
eder.
te hubb-u cha meftun ve hretperestlie mbtela adam -ikinci
adam-, hadsiz bir cemaatin nazarnda esfel-i safilne der. Ehemmiyetsiz
ve mstehzi ve hezeyanc baz serserilerin nazarnda, muvakkat ve
menhus bir mevki kazanr.
....!....-.!,..-......-.
srrna gre; dnyada zarar, berzahta azab, hirette dman baz yalanc
dostlar bulur.
Birinci suretteki adam, faraza hubb-u ch kalbinden karmazsa,
fakat ihlas ve rza-y lahyi esas tutmak ve hubb-u ch hedef ittihaz
etmemek artyla; bir nevi meru makam- manev, hem muhteem bir
makam kazanr ki, o hubb-u ch damarn kemaliyle tatmin eder. Bu
adam az, hem pek az ve ehemmiyetsiz bir ey kaybeder; ona mukabil,
ok hem pek ok kymetdar, zararsz eyleri bulur. Belki birka ylan
kendinden karr; ona bedel, ok mbarek mahluklar arkada bulur,
onlarla nsiyet eder. Veya src yabani eek arlarn karp, mbarek
rahmet erbetileri olan arlar kendine celbeder. Onlarn ellerinden bal
yer gibi, yle dostlar bulur ki; daima dualaryla b- kevser gibi feyizler,
lem-i slmn etrafndan onun ruhuna iirilir ve defter-i a'maline
geirilir.
Bir zaman, dnyann bir byk makamn igal eden kk bir
insan, hretperestlik yolunda byk bir kabahat ilemekle, lem-i
slmn nazarnda maskara olduu vakit, geen temsilin mealini ona ders

---sh:(M:415) -----
verdim; bana vurdum. yi sarst, fakat kendimi hubb-u chtan
kurtaramadm iin, o ikazm dahi onu uyandrmad.
kinci Desise: nsanda en mhim ve esasl bir his, hiss-i havftr.
Dessas zalimler, bu korku damarndan ok istifade etmektedirler. Onunla,
korkaklar gemlendiriyorlar. Ehl-i dnyann hafiyeleri ve ehl-i dalaletin
propagandaclar, avamn ve bilhassa lemann bu damarndan ok
istifade ediyorlar. Korkutuyorlar, evhamlarn tahrik ediyorlar. Mesel:
Naslki damda bir adam tehlikeye atmak iin, bir dessas adam, o
evhamlnn nazarnda zararl grnen bir ey'i gsterip, vehmini tahrik
edip, kova kova t damn kenarna gelir, ba aa drr, boynu krlr.
Aynen onun gibi; ok ehemmiyetsiz evham ile, ok ehemmiyetli eyleri
feda ettiriyorlar. Hatt bir sinek beni srmasn diyerek, ylann azna
girer.
Bir zaman -Allah rahmet etsin- mhim bir zt kaya binmekten
korkuyordu. Onun ile beraber bir akam vakti, stanbul'dan kprye
geldik. Kaya binmek lzm geldi. Araba yok. Sultan Eyyb'e gitmee
mecburuz. Israr ettim. Dedi: "Korkuyorum, belki batacaz!" Ona dedim:
"Bu Hali'te tahminen ka kayk var?" Dedi: "Belki bin var." Dedim:
"Senede ka kayk garkolur." Dedi: "Bir-iki tane, baz sene de hi
batmaz." Dedim: "Sene ka gndr?" Dedi: "yzaltm gndr."
Dedim: "Senin vehmine ilien ve korkuna dokunan batmak ihtimali,
yz altm bin ihtimalden bir tek ihtimaldir. Byle bir ihtimalden
korkan; insan deil, hayvan da olamaz!" Hem ona dedim: "Acaba ka
sene yaamay tahmin ediyorsun?" Dedi: "Ben ihtiyarm, belki on sene
daha yaamam ihtimali vardr." Dedim: "Ecel gizli olduundan, herbir
gnde lmek ihtimali var; yle ise bin altyz gnde hergn vefatn
muhtemel. te kayk gibi yzbinden bir ihtimal deil, belki binden
bir ihtimal ile bugn lmn muhtemeldir, titre ve ala, vasiyet et!"
dedim. Akl bana geldi, titreyerek kaya bindirdim. Kayk iinde ona
dedim: "Cenab- Hak havf damarn hfz- hayat iin vermi, hayat tahrib
iin deil! Ve hayat ar ve mkil ve elm ve azab yapmak iin
vermemitir. Havf iki, , drt ihtimalden bir olsa.. hatt be-alt
ihtimalden bir olsa, ihtiyatkrane bir havf meru olabilir. Fakat yirmi,
otuz, krk ihtimalden bir ihtimal ile havf etmek evhamdr, hayat azaba
evirir."
te ey kardelerim! Eer ehl-i ilhadn dalkavuklar, sizi
korkutmak ile kuds cihad- manevnizden vazgeirmek iin size hcum
etseler; onlara deyiniz: "Biz hizb-l Kur'anz.
.L.-!!.....!..!..-...
---sh:(M:416) -----
srryla, Kur'ann kal'asndayz. ...!,-......- etrafmzda
evrilmi muhkem bir surdur. Binler ihtimalden bir ihtimal ile, u ksa
hayat- fniyeye kk bir zarar gelmesi korkusundan, hayat-
ebediyemize yzde yz binler zarar verecek bir yola, bizi ihtiyarmzla
sevkedemezsiniz!" Ve deyiniz: "Acaba hizmet-i Kur'aniyede arkadamz
ve o hizmet-i kudsiyenin tedbirinde stadmz ve ustabamz olan Said
Nurs'nin yznden, bizim gibi hak yolunda ona dost olan ehl-i haktan
kim zarar grm? Ve onun has talebelerinden kim bela grm ki, biz
de greceiz ve o grmek ihtimali ile tela edeceiz? Bu kardeimizin
binler uhrev dostlar ve kardeleri var. Yirmi otuz senedir dnya hayat-
itimaiyesine tesirli bir surette kart halde, onun yznden bir
kardeinin zarar grdn iitmedik. Hususan o zaman elinde siyaset
topuzu vard. imdi o topuz yerine nur-u hakikat var. Eskiden 31 Mart
hdisesinde endan onu da kartrdlar, baz dostlarn da ezdiler. Fakat
sonra tebeyyn etti ki, mes'ele bakalar tarafndan km. Onun dostlar,
onun yznden deil, onun dmanlar yznden bela grdler. Hem o
zaman ok dostlarn da kurtard. Buna binaen; bin deil, binler
ihtimalden bir tek ihtimal-i tehlike korkusuyla, bir hazine-i ebediyeyi
elimizden karmak, sizin gibi eytanlarn hatrna gelmemeli!" deyip
ehl-i dalaletin dalkavuklarnn azna vurup tardetmelisiniz. Hem o
dalkavuklara deyiniz ki:
"Yzbinler ihtimalden bir ihtimal deil, yzden yz ihtimal ile bir
helket gelse; zerre kadar aklmz varsa, korkup, onu brakp
kamayacaz!" nki mkerrer tecrbelerle grlm ve grlyor ki:
Byk kardeine veyahut stadna tehlike zamannda ihanet edenlerin,
gelen bela en evvel onlarn banda patlar. Hem merhametsizcesine
onlara ceza verilmi ve alak nazaryla baklm. Hem cesedi lm, hem
ruhu zillet iinde manen lm. Onlara ceza verenler, kalblerinde bir
merhamet hissetmezler. nki derler: "Bunlar madem kendilerine sadk
ve mfik stadlarna hain ktlar; elbette ok alaktrlar, merhamete
deil tahkire lyktrlar."
Madem hakikat budur. Hem madem bir zalim ve vicdansz bir
adam, birisini yere atp ayayla onun ban kat' ezecek bir surette
davransa, o yerdeki adam eer o vahi zalimin ayan pse; o zillet
vastasyla kalbi bandan evvel ezilir, ruhu cesedinden evvel lr. Hem
ba gider, hem izzet ve haysiyeti mahvolur. Hem o canavar vicdansz
zalime kar za'f gstermekle, kendisini ezdirmeye teci' eder. Eer aya
altndaki mazlum adam, o zalimin yzne tkrse; kalbini ve ruhunu
kurtarr,
---sh:(M:417) -----
cesedi bir ehid-i mazlum olur. Evet tkrn zalimlerin haysz
yzlerine!..
Bir zaman ngiliz Devleti, stanbul Boaz'nn toplarn tahrib ve
stanbul'u istil ettii hengmda; o devletin en byk daire-i diniyesi olan
Anglikan Kilisesi'nin bapapaz tarafndan Meihat- slmiyeden din
alt sual soruldu. Ben de o zaman Dr-l Hikmet-il slmiye'nin zas
idim. Bana dediler: "Bir cevab ver." Onlar alt suallerine, alt yz kelime
ile cevab istiyorlar. Ben dedim: "Altyz kelime ile deil, alt kelime ile
de deil, hatt bir kelime ile dahi deil; belki bir tkrk ile cevab
veriyorum! nki o devlet, ite gryorsunuz; ayan boazmza bast
dakikada, onun papaz marurane stmzde sual sormasna kar,
yzne tkrmek lzm geliyor. Tkrn o ehl-i zulmn o merhametsiz
yzne!.." demitim. imdi diyorum:
Ey kardelerim! ngiliz gibi cebbar bir hkmetin istil ettii bir
zamanda, bu tarzda matbaa lisanyla onlara mukabele etmek, tehlike
yzde yz iken, hfz- Kur'an bana kfi geldii halde; size de, yzde bir
ihtimal ile, ehemmiyetsiz zalimlerin elinden gelen zararlara kar, elbette
yz derece daha kfidir.
Hem ey kardelerim! ounuz askerlik etmisiniz. Etmeyenler de
elbette iitmilerdir. itmeyenler de benden iitsinler ki: "En ziyade
yaralananlar, siperini brakp kaanlardr. En az yara alanlar, siperinde
sebat edenlerdir!."
,:........._.!...!.
mana-y iarsiyle gsteriyor ki: "Firar edenler, kamalaryla lm daha
ziyade karlyorlar!"
nc Desise-i eytaniye: Tama' yznden oklarn avlyorlar.
Kur'an- Hakm'in yt u beyyinatndan istifaza ettiimiz kat'
brhanlarla ok risalelerde isbat etmiiz ki: "Meru rzk, iktidar ve
ihtiyarn derecesine gre deil; belki acz ve iftikarn nisbetinde geliyor."
Bu hakikat gsteren hadsiz iaretler, emareler, deliller vardr. Ezcmle:
Bir nevi zhayat ve rzka muhta olan ecar yerinde durup, onlarn
rzklar onlara koup geliyor. Hayvanat hrs ile rzklarnn peinde
kotuklarndan, aalar gibi mkemmel beslenmiyorlar.
Hem hayvanat nev'inden balklarn en aptal, iktidarsz ve kum
iinde bulunduu halde mkemmel beslenmesi ve umumiyetle semiz
olarak


---sh:(M:418) -----
grnmesi; maymun ve tilki gibi zeki ve muktedir hayvanat, s'-i
maietinden alz ve zaf olmas, gsteriyor ki: Vasta-i rzk; iktidar deil,
iftikardr.
Hem insan olsun hayvan olsun btn yavrularn hsn- maieti
ve st gibi hazine-i rahmetin en latif bir hediyesi, umulmadk bir tarzda
onlara za'f u aczlerine efkaten ihsan edilmesi ve vahi canavarlarn dk-
maietleri dahi gsteriyor ki: Vesile-i rzk- hell; acz ve iftikardr, zek
ve iktidar deildir.
Hem dnyada, milletler iinde iddet-i hrs ile mehur olan
Yahudi Milletinden daha ziyade rzk peinde koan olmuyor. Halbuki
zillet ve sefalet iinde en ziyade s'-i maiete onlar maruz oluyorlar.
Onlarn zenginleri dahi sfl yayorlar. Zten riba gibi gayr- meru
yollarla kazandklar mal, rzk- hell deil ki mes'elemizi cerhetsin.
Hem ok ediblerin ve ok lemann fakr- hali ve ok aptallarn
servet ve gnas dahi gsteriyor ki: Celb-i rzkn medar, zek ve iktidar
deildir; belki acz ve iftikardr, tevekklvari bir teslimdir ve lisan- kal ve
lisan- hal ve lisan- fiil ile bir duadr.
te bu hakikat iln eden
...!...!.._.!.
yeti, bu davamza o kadar kav ve metin bir brhandr ki; btn nebatat
ve hayvanat ve etfal lisanyla okunuyor. Ve rzk isteyen her taife, u yeti
lisan- hal ile okuyor.
Madem rzk mukadderdir ve ihsan ediliyor ve veren de Cenab-
Hak'tr; o hem Rahm, hem Kerim'dir. Onun rahmetini ittiham etmek
derecesinde ve keremini istihfaf eder bir surette gayr- meru bir tarzda
yz suyu dkmekle; vicdann belki baz mukaddesatn rvet verip,
menhus, bereketsiz bir mal-i haram kabul eden dnsn ki, ne kadar
muzaaf bir divaneliktir.
Evet ehl-i dnya, hususan ehl-i dalalet; parasn ucuz vermez, pek
pahal satar. Bir senelik hayat- dnyeviyeye bir derece yardm edecek bir
mala mukabil, hadsiz bir hayat- ebediyeyi tahrib etmeye bazan vesile
olur. O pis hrs ile gazab- lahyi kendine celbeder ve ehl-i dalaletin
rzasn celbe alr.
Ey kardelerim! Eer ehl-i dnyann dalkavuklar ve ehl-i
dalaletin mnafklar, sizi insaniyetin u zaf damar olan tama' yznden
yakalasalar; geen hakikat dnp, bu fakir kardeinizi nmune-i
imtisal ediniz. Sizi btn kuvvetimle temin ederim ki: Kanaat ve iktisad;

---sh:(M:419) -----
maatan ziyade sizin hayatnz idame ve rzknz temin eder. Bahusus
size verilen o gayr- meru para, sizden ona mukabil bin kat fazla fiat
isteyecek. Hem her saati size ebed bir hazineyi aabilir olan hizmet-i
Kur'aniyeye sed ekebilir veya ftur verir. Bu yle bir zarar ve boluktur
ki; her ay binler maa verilse, yerini dolduramaz.
HTAR: Ehl-i dalalet, Kur'an- Hakm'den alp nerettiimiz
hakaik-i imaniye ve Kur'aniyeye kar mdafaa ve mukabele elinden
gelmedii iin, mnafkane ve desisekrane ifal ve hile dmn
(tuzan) istimal ediyor. Dostlarm hubb-u ch, tama' ve havf ile
aldatmak ve beni baz isnadat ile rtmek istiyorlar. Biz, kuds
hizmetimizde daima msbet hareket ediyoruz. Fakat maatteessf herbir
emr-i hayrda bulunan manileri def'etmek vazifesi, bizi bazan menf
harekete sevkediyor.
te bunun iindir ki, ehl-i nifakn hilekrane propagandasna
kar, kardelerimi sbk nokta ile ikaz ediyorum. Onlara gelen
hcumu def'e alyorum.
imdi en mhim bir hcum benim ahsmadr. Diyorlar ki: "Said
Krddr, neden bu kadar ona hrmet ediyorsunuz, arkasna
dyorsunuz?"
te bilmecburiye byle herifleri susturmak iin, Drdnc
Desise-i eytaniyeyi, istemeyerek Eski Said lisanyla zikredeceim.
Drdnc Desise-i eytaniye: eytann telkini ile ve ehl-i
dalaletin ilkaatyla, bana kar propaganda ile hcum eden ve mhim
mevkileri igal eden baz mlhidler, kardelerimi aldatmak ve asabiyet-i
milliyelerini tahrik etmek iin diyorlar ki: "Siz Trksnz. Mallah
Trklerde her nevi lema ve ehl-i kemal vardr. Said bir Krddr.
Milliyetinizden olmayan birisiyle terik-i mesa etmek hamiyet-i
milliyeye mnafdir?"
Elcevab: Ey bedbaht mlhid! Ben Felillahilhamd mslmanm.
Her zamanda, kuds milletimin yz elli milyon efrad vardr. Byle
ebed bir uhuvveti tesis eden ve dualaryla bana yardm eden ve iinde
Krdlerin ekseriyet-i mutlakas bulunan yz elli milyon kardei,
unsuriyet ve menf milliyet fikrine feda etmek ve o mbarek hadsiz
kardelere bedel, Krd namn tayan ve Krd unsurundan addedilen
mahdud birka dinsiz veya mezhebsiz bir meslee girenleri kazanmaktan
yzbin defa istiaze ediyorum!.. Ey mlhid! Senin gibi ahmaklar lzm ki,
Macar kfirleri veyahut dinsiz olmu ve firenklemi birka Trkleri
muvakkaten, dnyaca dahi faidesiz uhuvvetini kazanmak iin; yz elli

---sh:(M:420) -----
milyon hakik, nuran menfaatdar bir cemaatin bki uhuvvetlerini
terketsin. Yirmialtnc Mektub'un nc Mes'elesinde, delilleriyle
menf milliyetin mahiyetini ve zararlarn gsterdiimizden ona havale
edip, yalnz o nc Mes'elenin hirinde icmal edilen bir hakikat
burada bir derece izah edeceiz. yle ki:
O Trklk perdesi altna giren ve hakikaten Trk dman olan
hamiyet-fru mlhidlere derim ki: Din-i slmiyet milletiyle ebed ve
hakik bir uhuvvet ile, Trk denilen bu vatan ehl-i imanyla iddetli ve
pek hakik alkadarm. Ve bin seneye yakn, Kur'ann bayran cihann
cihat- sittesinin etrafnda galibane gezdiren bu vatan evldlarna,
slmiyet hesabna mftehirane ve tarafdarane muhabbetdarm. Sen ise
ey hamiyet-fru sahtekr! Trk'n mefahir-i hakikiye-i milliyesini
unutturacak bir surette mecaz ve unsur ve muvakkat ve garazkrane bir
uhuvvetin var. Senden soruyorum: Trk Milleti, yalnz yirmi ile krk ya
ortasndaki gafil ve heveskr genlerden ibaret midir? Hem onlarn
menfaati ve onlarn hakknda hamiyet-i milliyenin iktiza ettii hizmet,
yalnz onlarn gafletini ziyadeletiren ve ahlkszlklara altran ve
menhiyata teci eden firenk-merebane terbiyede midir? Ve ihtiyarlkta
onlar alattracak olan muvakkat bir gldrmekte midir? Eer hamiyet-i
milliye bunlardan ibaret ise ve terakki ve saadet-i hayatiye bu ise; evet
sen byle Trk isen ve byle milliyetperver isen; ben o Trklkten
kayorum, sen de benden kaabilirsin! Eer zerre miktar hamiyet ve
uurun ve insafn varsa, imdiki taksimata bak, cevab ver. yle ki:
Trk Milleti denilen u vatan evld alt ksmdr. Birinci ksm,
ehl-i salahat ve takvadr. kinci ksm, musibetzede ve hastalar taifesidir.
nc ksm, ihtiyarlar snfdr. Drdnc ksm, ocuklar taifesidir.
Beinci ksm, fakirler ve zafler taifesidir. Altnc ksm, genlerdir.
Acaba btn evvelki be taife Trk deiller mi? Hamiyet-i milliyeden
hisseleri yok mu? Acaba altnc taifeye sarhocasna bir keyf vermek
yolunda, o be taifeyi incitmek, keyfini karmak, tesellilerini krmak;
hamiyet-i milliye midir, yoksa o millete dmanlk mdr? "Elhkm
lil'ekser" srrnca, eksere zarar dokunduran dmandr; dost deildir!
Senden soruyorum: Birinci ksm olan ehl-i iman ve ehl-i
takvann en byk menfaati, firenk-merebane bir medeniyette midir?
Yoksa hakaik-i imaniyenin nurlaryla saadet-i ebediyeyi dnp, mtak
ve k olduklar tark-i hakta slk etmek ve hakik teselli bulmakta
mdr? Senin gibi dalalet-pie hamiyet-frularn tuttuu meslek; mttaki
ehl-i imann manev nurlarn sndryor ve hakik tesellilerini bozuyor

---sh:(M:421) -----
ve lm i'dam- ebed ve kabri daim bir firak- lyezal kaps olduunu
gsteriyor.
kinci ksm olan musibetzede ve hastalarn ve hayatndan me'yus
olanlarn menfaati; firenk-merebane, dinsizcesine medeniyet
terbiyesinde midir? Halbuki o bareler bir nur isterler, bir teselli isterler.
Musibetlerine kar bir mkfat isterler. Ve onlara zulmedenlerden
intikamlarn almak isterler. Ve yaknlatklar kabir kapsndaki deheti
def'etmek istiyorlar. Sizin gibilerin sahtekr hamiyetiyle, pek ok efkate
ve okamaya ve tmar etmeye ok lyk ve muhta o bare
musibetzedelerin kalblerine ine sokuyorsunuz, balarna tokmak
vuruyorsunuz! Merhametsizcesine midlerini kryorsunuz, ye's-i
mutlaka dryorsunuz! Hamiyet-i milliye bu mudur? Byle mi millete
menfaat dokunduruyorsunuz?
nc taife olan ihtiyarlar, bir sls tekil ediyor. Bunlar kabre
yaknlayorlar, lme yaklayorlar, dnyadan uzaklayorlar, hirete
yanayorlar. Bylelerin menfaati ve nuru ve tesellisi, Hlgu ve Cengiz
gibi zalimlerin gaddarane sergzetlerini dinlemesinde midir? Ve hireti
unutturacak, dnyaya balandracak, neticesiz, manen sukut, zahiren
terakki denilen imdiki nevi hareketinizde midir? Ve uhrev nur,
sinemada mdr? Ve hakik teselli, tiyatroda mdr? Bu bare ihtiyarlar
hamiyetten hrmet isterlerken, manev bakla o bareleri kesmek
hkmnde ve "i'dam- ebedye sevkediliyorsunuz" fikrini vermek ve
rahmet kaps tasavvur ettikleri kabir kapsn ejderha azna evirmek,
"Sen oraya gideceksin" diye manev kulana flemek; hamiyet-i milliye
ise, byle hamiyetten yzbin defa el'iyaz billah!..
Drdnc taife ki, ocuklardr. Bunlar, hamiyet-i milliyeden
merhamet isterler, efkat beklerler. Bunlar da za'f u acz ve iktidarszlk
noktasnda; merhametkr, kudretli bir Hlk bilmekle ruhlar inbisat
edebilir, istidadlar mes'udane inkiaf edebilir. leride, dnyadaki mdhi
ehval ve ahvale kar gelebilecek bir tevekkl- iman ve teslim-i slm
telkinatyla o masumlar hayata mtakane bakabilirler. Acaba alkalar
pek az olduu terakkiyat- medeniye dersleri ve onlarn kuvve-i
maneviyesini kracak ve ruhlarn sndrecek, nursuz srf madd felsef
dsturlarn taliminde midir? Eer insan bir cesed-i hayvanden ibaret
olsayd ve kafasnda akl olmasayd; belki bu masum ocuklar
muvakkaten elendirecek terbiye-i medeniye tabir ettiiniz ve terbiye-i
milliye ss verdiiniz bu fireng usl, onlara ocukasna bir oyuncak
olarak, dnyev bir menfaat verebilirdi. Mademki o masumlar hayatn

---sh:(M:422) -----
dadaalarna atlacaklar, mademki insandrlar; elbette kk kalblerinde
ok uzun arzular olacak ve kk kafalarnda byk maksadlar tevelld
edecek. Madem hakikat byledir; onlara efkatin muktezas, gayet
derecede fakr u aczinde, gayet kuvvetli bir nokta-i istinad ve tkenmez
bir nokta-i istimdad; kalblerinde iman- billah ve iman- bil-hiret
suretiyle yerletirmek lzmdr. Onlara efkat ve merhamet bununla olur.
Yoksa, divane bir vlidenin, veledini bakla kesmesi gibi, hamiyet-i
milliye sarholuuyla, o bare masumlar manen boazlamaktr.
Cesedini beslemek iin, beynini ve kalbini karp ona yedirmek
nev'inden, vahiyane bir gadirdir, bir zulmdr.
Beinci taife, fakirler ve zafler taifesidir. Acaba, hayatn ar
teklifini fakirlik vastasyla elm bir tarzda eken fakirlerin ve hayatn
mdhi dadaalarna kar ok mteessir olan zaflerin, hamiyet-i
milliyeden hisseleri yok mudur? Bu barelerin ye'sini ve elemini artran
ve sefih bir ksm zenginlerin mel'abe-i hevesat ve zalim bir ksm
kavlerin vesile-i hret ve ekaveti olan firenk-merebane ve perde-
birunane ve firavunane medeniyetperverlik nam altnda yaptnz
harektta mdr? Bu bare fukaralarn fakirlik yarasna merhem ise;
unsuriyet fikrinden deil, belki slmiyetin eczahane-i kudsiyesinden
kabilir. Zaflerin kuvveti ve mukavemeti, karanlk ve tesadfe bal,
uursuz, tabi felsefeden alnmaz; belki hamiyet-i slmiye ve kuds
slmiyet milliyetinden alnr!..
Altnc taife genlerdir. Bu genlerin genlikleri eer daim
olsayd; menf milliyetle onlara iirdiiniz arabn muvakkat bir
menfaat, bir faidesi olurdu. Fakat o genliin lezzetli sarholuu;
ihtiyarlkla elemle aylmas ve o tatl uykunun ihtiyarlk sabahnda esefle
uyanmasyla, o arabn humar ve sknts onu ok alattracak ve o
lezzetli r'yann zevalindeki elem, ona ok hazn teessf ettirecek.
"Eyvah! Hem genlik gitti, hem mr gitti, hem mflis olarak kabre
gidiyorum; keki aklm bama alsaydm." dedirecek. Acaba bu taifenin
hamiyet-i milliyeden hissesi, az bir zamanda muvakkat bir keyf grmek
iin, pek uzun bir zamanda teessfle alattrmak mdr? Yoksa onlarn
saadet-i dnyeviyeleri ve lezzet-i hayatiyeleri; o gzel, irin genlik
nimetinin krn vermek suretinde, o nimeti sefahet yolunda deil,
belki istikamet yolunda sarfetmekle; o fni genlii, ibadetle manen ibka
etmek ve o genliin istikametiyle Dr- Saadette ebed bir genlik
kazanmakta mdr? Zerre miktar uurun varsa syle!..
Elhasl: Eer Trk Milleti, yalnz altnc taife olan genlerden
ibaret olsa ve genlikleri daim kalsa ve dnyadan baka yerleri
bulunmasa,
sizin Trklk perdesi altndaki firenk-merebane harektnz, hamiyet-i
milliyeden saylabilirdi. Benim gibi hayat- dnyeviyeye az ehemmiyet
veren ve unsuriyet fikrini fireng illeti gibi bir maraz telakki eden ve
genleri nmeru keyf hevesattan men'e alan ve baka memlekette
dnyaya gelen bir adama, "O Krddr, arkasna dmeyiniz."
diyebilirdiniz ve demeye bir hak kazanabilirdiniz. Fakat mademki Trk
nam altnda olan u vatan evld, sbkan beyan edildii gibi alt
ksmdr. Be ksma zarar vermek ve keyflerini karmak, yalnz birtek
ksma muvakkat ve dnyev ve akibeti me'um bir keyf vermek, belki
sarho etmek; elbette o Trk Milletine dostluk deil, dmanlktr. Evet
ben unsurca Trk saylmyorum; fakat Trklerin ehl-i takva taifesine ve
musibetzedeler ksmna ve ihtiyarlar snfna ve ocuklar taifesine ve
zafler ve fakirler zmresine btn kuvvetimle ve kemal-i itiyakla
mfikane ve uhuvvetkrane almm ve alyorum. Altnc taife olan
genleri dahi, hayat- dnyeviyesini zehirlettirecek ve hayat-
uhreviyesini mahvedecek ve bir saat glmeye bedel, bir sene alamay
netice veren harekt- nmeruadan vazgeirmek istiyorum. Yalnz bu
alt-yedi sene deil, belki yirmi senedir Kur'andan ahzedip Trke
lisanyla nerettiim sr meydandadr. Evet Lillahilhamd, Kur'an-
Hakm'in maden-i envrndan iktibas edilen sr ile, ihtiyar taifesinin en
ziyade istedikleri nur gsteriliyor. Musibetzedelerin ve hastalarn tiryak
gibi en nfi' illar, eczahane-i kudsiye-i Kur'aniyede gsteriliyor. Ve
ihtiyarlar en ziyade dndren kabir kaps, rahmet kaps olduu ve
i'dam kaps olmad, o envr- Kur'aniye ile gsterildi. Ve ocuklarn
nazik kalblerinde hadsiz mesaib ve muzr eyaya kar gayet kuvvetli bir
nokta-i istinad ve hadsiz ml ve arzularna medar bir nokta-i istimdad
Kur'an- Hakm'in madeninden karld ve gsterildi ve bilfiil istifade
ettirildi. Ve fukaralar ve zuafalar ksmn en ziyade ezen ve mteessir
eden hayatn ar teklifi, Kur'an- Hakm'in hakaik-i imaniyesiyle
hafifletirildi.
te bu be taife ki, Trk Milletinin alt ksmndan be ksmdr;
menfaatlerine alyoruz. Altnc ksm ki, genlerdir. Onlarn iyilerine
kar cidd uhuvvetimiz var. Senin gibi mlhidlere kar hibir cihetle
dostluumuz yok! nki ilhada giren ve Trkn hakik btn mefahir-i
milliyesini tayan slmiyet milliyetinden kmak isteyen adamlar Trk
bilmiyoruz, Trk perdesi altna girmi firenk telakki ediyoruz! nki
yzbin defa Trkyz deyip dava etseler, ehl-i hakikat kandramazlar.
Zira fiilleri, harektlar, onlarn davalarn tekzib ediyor.
te ey firenk-merebler ve propagandanzla hakik kardelerimi
benden soutmaya alan mlhidler! Bu millete menfaatiniz nedir?
Birinci
---sh:(M:423) -----
---sh:(M:424) -----
taife olan ehl-i takva ve salahatn nurunu sndryorsunuz. Merhamete
ve tmar etmeye yan ikinci taifesinin yaralarna zehir serpiyorsunuz. Ve
hrmete ok lyk olan nc taifenin tesellisini kryorsunuz, ye's-i
mutlaka atyorsunuz. Ve efkate ok muhta olan drdnc taifenin
btn btn kuvve-i maneviyesini kryorsunuz ve hakik insaniyetini
sndryorsunuz. Ve muavenet ve yardma ve teselliye ok muhta olan
beinci taifenin midlerini, istimdadlarn akm brakp, onlarn nazarnda
hayat, mevtten daha ziyade dehetli bir surete eviriyorsunuz. kaza ve
aylmaa ok muhta olan altnc taifesine, genlik uykusu iinde yle bir
arab iiriyorsunuz ki; o arabn humar pek elm, pek dehetlidir. Acaba
bu mudur hamiyet-i milliyeniz ki, o hamiyet-i milliye urunda ok
mukaddesat feda ediyorsunuz. O Trklk menfaati, Trklere bu
suretle midir? Yz bin defa el'iyaz billah.
Ey efendiler! Bilirim ki, hak noktasnda malub olduunuz
zaman, kuvvete mracaat edersiniz. Kuvvet hakta olduu, hak kuvvette
olmad srryla; dnyay bama ate yapsanz, hakikat- Kur'aniyeye
feda olan bu ba size eilmeyecektir. Hem size bunu da haber veriyorum
ki: Deil sizler gibi mahdud, manen millet nazarnda menfur bir ksm
adamlar, belki binler sizler gibi bana madd dmanlk etseler,
ehemmiyet vermeyeceim ve bir ksm muzr hayvanattan fazla kymet
vermeyeceim. nki bana kar ne yapacaksnz? Yapacanz i, ya
hayatma htime ekmekle veya hizmetimi bozmak suretiyle olur. Bu iki
eyden baka dnyada alkam yok. Hayatn bana gelen ecel ise, uhud
derecesinde kat' iman etmiim ki; tegayyr etmiyor, mukadderdir.
Madem byledir; Hak yolunda ehadet ile lsem, ekinmek deil, itiyak
ile bekliyorum. Bahusus ben ihtiyar oldum, bir seneden fazla yaamay
zor dnyorum. Zahir bir sene mr, ehadet vastasyla kazanlan
hadsiz bir mr- bkiye tebdil etmek; benim gibilerin en l bir maksad,
bir gayesi olur. Amma hizmet ise, felillahilhamd hizmet-i Kur'aniye ve
imaniyede Cenab- Hak rahmetiyle yle kardeleri bana vermi ki;
vefatm ile, o hizmet bir merkezde yapldna bedel, ok merkezlerde
yaplacak. Benim dilim lm ile susturulsa; pek ok kuvvetli diller benim
dilime bedel konuacaklar, o hizmeti idame ederler. Hatt diyebilirim:
Naslki bir tane tohum toprak altna girip lmesiyle bir snbl hayatn
netice verir; bir taneye bedel, yz tane vazife bana geer. yle de;
mevtim, hayatmdan fazla o hizmete vasta olur midini besliyorum!..
Beinci Desise-i eytaniye: Ehl-i dalaletin tarafgirleri,
enaniyetten istifade edip, kardelerimi benden ekmek istiyorlar.
Hakikaten insanda en tehlikeli damar, enaniyettir ve en zaf damar da
odur. Onu okamakla, ok fena eyleri yaptrabilirler. Ey kardelerim!
Dikkat ediniz; sizi enaniyette vurmasnlar, onunla sizi
avlamasnlar. Hem biliniz ki: u asrda ehl-i dalalet eneye binmi, dalalet
vdilerinde kouyor. Ehl-i hak, bilmecburiye eneyi terketmekle hakka
hizmet edebilir. Ene'nin istimalinde hakl dahi olsa; mademki tekilere
benzer ve onlar da onlar kendileri gibi nefisperest zannederler, hakkn
hizmetine kar bir hakszlktr. Bununla beraber etrafna toplandmz
hizmet-i Kur'aniye, ene'yi kabul etmiyor. "Nahn" istiyor. "Ben
demeyiniz, biz deyiniz" diyor. Elbette kanaatnz gelmi ki, bu fakir
kardeiniz ene ile meydana kmam. Sizi enesine hdim yapmyor.
Belki, enesiz bir hdim-i Kur'an olarak kendini size gstermi. Ve
kendini beenmemeyi ve enesine tarafdar olmamay meslek ittihaz etmi.
Bununla beraber, kat' deliller ile sizlere isbat etmitir ki: Meydan-
istifadeye vaz'edilen eserler, mr maldr; yani Kur'an- Hakm'in
tereuhatdr. Hi kimse, enesiyle onlara temellk edemez! Haydi farz-
muhal olarak ben enemle o eserlere sahib kyorum, benim bir
kardeimin dedii gibi: Madem bu Kur'an hakikat kaps ald, benim
noksaniyetime ve ehemmiyetsizliime baklmayarak, ehl-i ilim ve kemal
arkamda bulunmaktan ekinmemeli ve istina etmemelidirler. Selef-i
slihnin ve muhakkikn-i lemann srlar, endan her derde kfi ve
vfi bir hazine-i azmedir; fakat baz zaman olur ki, bir anahtar bir
hazineden ziyade ehemmiyetli olur. nki hazine kapaldr; fakat bir
anahtar, ok hazineleri aabilir. Zannederim ki, o enaniyet-i ilmiyeyi
fazla tayan ztlar da anladlar ki: Nerolunan Szler, hakaik-i
Kur'aniyenin birer anahtar ve o hakaiki inkr etmeye alanlarn
balarna inen birer elmas klntr. O ehl-i fazl u kemal ve kuvvetli
enaniyet-i ilmiyeyi tayan ztlar bilsinler ki; bana deil, Kur'an-
Hakm'e talebe ve akird oluyorlar. Ben de onlarn bir ders arkadaym.
Haydi farz- muhal olarak ben stadlk dava etsem, madem imdi ehl-i
imann tabakatn, avamdan havassa kadar, maruz kaldklar evham ve
behattan kurtarmak aresini bulduk; o lema ya daha kolay bir aresini
bulsunlar veyahut bu areyi iltizam edip ders versinler, tarafdar olsunlar.
lema-s s' hakknda bir tehdid-i azm var. Bu zamanda ehl-i ilim
ziyade dikkat etmeli. Haydi farzetseniz ki, dmanlarmzn zann gibi
ben, benlik hesabna byle bir hizmette bulunuyorum. Acaba dnyev ve
mill bir maksad iin, ok ztlar enaniyeti terkedip, firavun-mereb bir
adamn kemal-i sadakatla etrafna toplanp, iddetli bir tesandle i
grdkleri halde; acaba bu kardeiniz, hakikat- Kur'aniye ve hakaik-i
imaniye etrafnda, kendi enaniyetini setretmekle beraber, o dnyev
komitenin onbalar gibi, terk-i enaniyetle hakaik-i Kur'aniye etrafnda
bir tesand sizden istemeye hakk yok mudur? Sizin en byk
limleriniz de, ona "Lebbeyk" dememesinde haksz deil midirler?
---sh:(M:425) -----
---sh:(M:426) -----
Kardelerim, enaniyetin iimizde en tehlikeli ciheti, kskanlktr.
Eer srf lillah iin olmazsa, kskanlk mdahale eder, bozar. Naslki bir
insann bir eli, bir elini kskanmaz ve gz, kulana hased etmez ve
kalbi aklna rekabet etmez. yle de: Bu heyetimizin ahs- manevsinde
herbiriniz bir duygu, bir za hkmndesiniz. Birbirinize kar rekabet
deil, bilakis birbirinizin meziyetiyle iftihar etmek, mtelezziz olmak bir
vazife-i vicdaniyenizdir.
Bir ey daha kald, en tehlikesi odur ki: inizde ve ahbabnzda,
bu fakir kardeinize kar bir kskanlk damar bulunmak, en tehlikelidir.
Sizlerde mhim ehl-i ilim de var. Ehl-i ilmin bir ksmnda, bir enaniyet-i
ilmiye bulunur. Kendi mtevazi de olsa, o cihette enaniyetlidir. abuk
enaniyetini brakmaz. Kalbi, akl ne kadar yapsa da; nefsi, o ilm
enaniyeti cihetinde imtiyaz ister, kendini satmak ister, hatt yazlan
risalelere kar muaraza ister. Kalbi risaleleri sevdii ve akl istihsan
ettii ve yksek bulduu halde; nefsi ise, enaniyet-i ilmiyeden gelen
kskanlk cihetinde zmn bir adavet besler gibi, Szler'in kymetlerinin
tenzilini arzu eder t ki kendi mahsult- fikriyesi onlara yetisin, onlar
gibi satlsn. Halbuki bilmecburiye bunu haber veriyorum ki:
"Bu drs-u Kur'aniyenin dairesi iinde olanlar, allme ve
mtehidler de olsalar; vazifeleri -ulm-u imaniye cihetinde- yalnz
yazlan u Szler'in erhleri ve izahlardr veya tanzimleridir. nki ok
emarelerle anlamz ki: Bu ulm-u imaniyedeki fetva vazifesiyle tavzif
edilmiiz. Eer biri, dairemiz iinde nefsin enaniyet-i ilmiyeden ald bir
his ile, erh ve izah haricinde birey yazsa; souk bir muaraza veya nks
bir taklidcilik hkmne geer. nki ok delillerle ve emarelerle
tahakkuk etmi ki: Risale-i Nur eczalar, Kur'ann tereuhatdr; bizler,
taksim-l a'mal kaidesiyle, herbirimiz bir vazife deruhde edip, o b-
hayat tereuhatn muhta olanlara yetitiriyoruz!.."
Altnc Desise-i eytaniye udur ki: nsandaki tenbellik ve
tenperverlik ve vazifedarlk damarndan istifade eder. Evet eytan- ins
ve cinn her cihette hcum ederler. Arkadalarmzdan metin kalbli,
sadakat kuvvetli, niyeti ihlasl, himmeti l grdkleri vakit baka
noktalardan hcum ederler. yle ki:
imize sekte ve hizmetimize ftur vermek iin, onlarn
tenbelliklerinden ve tenperverliklerinden ve vazifedarlklarndan istifade
ederler. Onlar, yle desiselerle onlar hizmet-i Kur'aniyeden
alkoyuyorlar ki; haberleri olmadan bir ksmna fazla i buluyorlar, t ki
hizmet-i Kur'aniyeye vakit bulmasn. Bir ksmna da, dnyann cazibedar
eylerini
---sh:(M:427) -----
gsteriyorlar ki; hevesi uyanp, hizmete kar bir gaflet gelsin ve
hkeza...
Bu hcum yollar uzun eker. Bu uzunlukta ksa keserek, dikkatli
fehminize havale ederiz.
Ey kardelerim! Dikkat ediniz: Vazifeniz kudsiyedir, hizmetiniz
ulvdir. Herbir saatiniz, bir gn ibadet hkmne geebilecek bir
kymettedir. Biliniz ki, elinizden kamasn!...
.-..,:.-!....L.............!.....
...........:..
............-!...-..
..!.-!..!..-!......!..
,.:-!,..-!...............!,......-..
!.-!...-!....!..-........,....,..!
..,....-.!.....-!,.L-!..!
* * *


















---sh:(M:428) -----


Kuds Bir Tarihe

Kur'an- Hakm'in mhim bir srr- i'cazsinin zuhur ettii senenin
tarihi, yine lafz- Kur'andadr. yle ki:
Kur'an kelimesi, ebced hesabyla yz ellibirdir. inde iki elif
var; mahf elif "Elfn" okunsa, bin manasndaki "Elfn"dr.(Haiye)
Demek 1351 senesine, Sene-i Kur'aniye tabir edilebilir. nki Lafz-
Kur'andaki tevafukatn srr- acibi, Kur'ann tefsiri olan Risale-i Nur
eczalarnda o sene grnd. Ve Kur'andaki Lafz- Celal'in i'cazkrane
srr- tevafuku, ayn senede tezahr etti. Ve bir nak- i'cazyi gsterecek
bir Kur'ann yeni bir tarzda yazlmas, ayn senede oluyor. Ve hatt-
Kur'ann tebdiline kar, Kur'an akirdlerinin btn kuvvetleriyle hatt-
Kur'anyi muhafazaya almas ayn senededir. Ve Kur'ann mhim
ezvak- i'caziyesi, ayn senede tezahr ediyor. Hem ayn senede Kur'an
ile ok mnasebetdar hdisat olmu ve olacak gibi...
* * *
(Haiye): lm-i Sarf kaidesince; feiln, fe'ln okunur. Ketifn, ketfn okunmas
gibi. Buna binaen elifn, elfn okunur. O halde, 1351 olur.

















---sh:(M:429) -----



Altnc Risale olan Altnc Ksmn Zeyli

Es'ile-i Sitte

[stikbalde gelecek nefret ve tahkirden saknmak iin, u mahrem zeyil
yazlmtr. Yani "Tuh o asrn gayretsiz adamlarna!" denildii zaman,
yzmze tkrkleri gelmemek iin veyahud silmek iin yazlmtr.
Avrupa'nn insaniyetperver maskesi altnda vahi reislerinin sar
kulaklar nlasn!.. Ve bu vicdansz gaddarlar bize musallat eden o insafsz
zalimlerin grmeyen gzlerine sokulsun! Ve bu asrda, yzbin cihette "Yaasn
Cehennem" dedirten mimsiz medeniyetperestlerin balarna vurulmak iin
yazlm bir arzuhaldir.]

....................!...
.....!.......................!.
Bu yaknlarda ehl-i ilhadn perde altnda tecavzleri gayet irkin
bir suret aldndan; ok bare ehl-i imana ettikleri zalimane ve
dinsizcesine tecavz nev'inden; bana, husus ve gayr- resm, kendim
tamir ettiim bir mabedimde, husus bir-iki kardeimle husus
ibadetimde, gizli ezan ve kametimize mdahale edildi. "Ne iin Arabca
kamet ediyorsunuz ve gizli ezan okuyorsunuz?" denildi. Sktta sabrm
tkendi. Kabil-i hitab olmayan yle vicdansz alaklara deil; belki
milletin mukadderatyla, keyf istibdad ile oynayan firavun-mereb
komitenin balarna derim ki: Ey ehl-i bid'a ve ilhad!.. Alt sualime cevab
isterim.




---sh:(M:430) -----
Birincisi: Dnyada hkmet sren, hkmeden her kavmin, hatt
insan eti yiyen yamyamlarn, hatt vahi canavar bir ete reisinin bir
usl var, bir dstur ile hkmeder. Siz hangi uslle bu acib tecavz
yapyorsunuz? Kanununuzu ibraz ediniz! Yoksa baz alak memurlarn
keyiflerini, kanun mu kabul ediyorsunuz? nki byle husus ibadatta
kanun yaplmaz ve kanun olamaz!
kincisi: Nev'-i beerde, hususan bu asr- hrriyette ve bilhassa
medeniyet dairesinde hemen umumiyetle hkm-ferma "hrriyet-i
vicdan" dsturunu krmak ve istihfaf etmek ve dolaysyla nev'-i beeri
istihkar etmek ve itirazn hie saymak kadar cr'etinizle, hangi kuvvete
dayanyorsunuz? Hangi kuvvetiniz var ki, siz kendinize "ldin" ismi
vermekle, ne dine ne dinsizlie ilimemeyi iln ettiiniz halde; dinsizlii
mutaassbane kendine bir din ittihaz etmek tarznda, dine ve ehl-i dine
byle tecavz, elbette sakl kalmayacak! Sizden sorulacak!.. Ne cevab
vereceksiniz? Yirmi hkmetin en knn itirazna kar
dayanamadnz halde, nasl yirmi hkmetin birden itirazn hie sayar
gibi, hrriyet-i vicdaniyeyi cebr bir surette bozmaa alyorsunuz.
ncs: Mezheb-i Hanef'nin ulviyetine ve safiyetine mnaf
bir surette, vicdann dnyaya satan bir ksm lema-s s'un yanl
fetvalaryla, benim gibi afi-l Mezheb adamlara, hangi usl ile teklif
ediyorsunuz? Bu meslekte milyonlar etba bulunan afi Mezhebini
kaldrp, btn afileri Hanefletirdikten sonra, bana zulm suretinde
cebren teklif edilse, sizi gibi dinsizlerin bir usldr denilebilir. Yoksa,
keyf bir alaklktr! ylelerin keyfine tabi deiliz ve tanmayz!
Drdncs: slmiyet ile eskiden beri imtiza ve ittihad eden,
cidd dindar ve dinine samim hrmetkr Trklk milliyetine btn btn
zd bir surette, firenklik manasnda Trklk namyla, tahrifdarane ve
bid'akrane bir fetva ile "Trke kamet et!" diye benim gibi baka
milletten olanlara teklif etmek hangi uslledir? Evet hakik Trklere pek
hakik dostane ve uhuvvetkrane mnasebetdar olduum halde, byle
sizin gibi firenk-mereblerin Trkl ile hibir cihette mnasebetim
yoktur. Nasl bana teklif ediyorsunuz? Hangi kanun ile? Eer milyonlarla
efrad bulunan ve binler seneden beri milliyetini ve lisann unutmayan
ve Trklerin hakik bir vatanda ve eskiden beri cihad arkada olan
Krdlerin milliyetini kaldrp, onlarn dilini onlara unutturduktan sonra;
belki bizim gibi ayr unsurdan saylanlara teklifiniz, bir nevi usl-
vahiyane olur. Yoksa srf keyfdir. Ehasn keyfine tebaiyet edilmez ve
etmeyiz!

---sh:(M:431) -----
Beincisi: Bir hkmet, kendi raiyetine ve raiyet kabul ettii
adamlara herbir kanununu tatbik etse de; raiyet kabul etmedii adamlara,
kanununu tatbik edemez. nki onlar diyebilirler ki: "Madem biz
raiyetiniz deiliz, siz de bizim hkmetimiz deilsiniz!"
Hem hibir hkmet, iki cezay birden vermez. Bir katili, ya
hapse atar veyahud i'dam eder. Hem hapisle ceza, hem i'damla ceza bir
yerde vermek, hibir uslde yoktur!
te madem vatana ve millete hibir zararm dokunmad halde;
beni sekiz senedir, en yabani ve hari bir milletten cani bir adama dahi
yaplmayan bir esaret altna aldnz. Canileri afvettiiniz halde,
hrriyetimi selbedip, hukuk-u medeniyeden iskat ederek muamele ettiniz.
"Bu da vatan evlddr." demediiniz halde; hangi usl ile, hangi kanun
ile bare milletinize rzalar hilafna olarak tatbik ettiiniz bu hrriyet-
iken uslnz, benim gibi her cihetle size yabanc bir adama teklif
ediyorsunuz? Madem Harb-i Umum'de ordu kumandanlarnn
ehadetiyle, vasta olduumuz ok fedakrlklar ve vatan urunda
cansiperane mcahedeleri cinayet saydnz. Ve bare milletin hsn-
ahlkn muhafaza ve saadet-i dnyeviye ve uhreviyelerinin teminine pek
cidd ve tesirli almay hyanet saydnz. Ve manen menfaatsiz, zararl,
hatarl, keyf, kfr firenk usln kendinde kabul etmeyen bir adama
sekiz sene ceza verdiniz. (imdi ceza yirmisekiz sene oldu.) Ceza bir
olur. Tatbikini kabul etmedim, cezay ektirdiniz. kinci bir cezay cebren
tatbik etmek, hangi usl iledir?
Altncs: Madem sizlerle, itikadnzca ve bana edilen muameleye
nazaran, kll bir muhalefetimiz var. Siz dininizi ve hiretinizi, dnyanz
urunda feda ediyorsunuz. Elbette mabeynimizde -tahmininizce- bulunan
muhalefet srryla, biz dahi hilafnza olarak; dnyamz, dinimiz urunda
ve hiretimize her vakit feda etmeye hazrz. Sizin zalimane ve vahiyane
hkmnz altnda bir-iki sene zelilane geecek hayatmz, kuds bir
ehadeti kazanmak iin feda etmek; bize b- kevser hkmne geer.
Fakat Kur'an- Hakm'in feyzine ve iaratna istinaden, sizi titretmek iin,
size kat' haber veriyorum ki:
Beni ldrdkten sonra yaayamayacaksnz! Kahhar bir el ile,
cennetiniz ve mahbubunuz olan dnyadan tardedilip ebed zulmata
abuk atlacaksnz! Arkamdan, pek abuk sizin Nemrudlam reisleriniz
gebertilecek, yanma gnderilecek. Ben de huzur-u lahde yakalarn
tutacam. Adalet-i lahiye, onlar esfel-i safilne atmakla intikamm
alacam!

---sh:(M:432) -----
Ey din ve hiretini dnyaya satan bedbahtlar! Yaamanz isterseniz,
bana ilimeyiniz! liseniz, intikamm muzaaf bir surette sizden
alnacan biliniz, titreyiniz! Ben rahmet-i lahden mid ederim ki:
Mevtim, hayatmdan ziyade dine hizmet edecek ve lmm banzda
bomba gibi patlayp banz datacak! Cesaretiniz varsa iliiniz!
Yapacanz varsa, greceiniz de var! Ben btn tehdidatnza kar,
btn kuvvetimle bu yeti okuyorum:
.....,..,.:-.,:!.-....!
..!,.!...!
...!,-......-.!..
* * *



























---sh:(M:433) -----



Yedinci Ksm

arat- Seb'a


...._.!....!!........
.....L..........,:.-!..-......
...:!...!....,......,...
[ sualin cevab olarak "Yedi aret"tir. Birinci sual, drt
iarettir.]
Birinci aret: eair-i slmiyeyi tayire teebbs edenlerin
senedleri ve hccetleri, yine her fena eylerde olduu gibi, ecnebileri
krkrne taklidcilik yznden geliyor. Diyorlar ki:
"Londra'da ihtida edenler ve ecnebilerden imana gelenler;
memleketlerinde ezan ve kamet gibi ok eyleri kendi lisanlarna tercme
ediyorlar, yapyorlar. lem-i slm onlara kar skt ediyor, itiraz
etmiyor. Demek bir cevaz- er' var ki, skt ediliyor?"
Elcevab: Bu kyasn o kadar zahir bir fark var ki, hibir cihette
onlara kyas etmek ve onlar taklid etmek zuurun kr deildir. nki
ecnebi diyarna, lisan- eriatta "Dr- Harb" denilir. Dr- Harbde ok
eylere cevaz olabilir ki, "Diyar- slm"da mesa olamaz.
Hem Firengistan diyar, Hristiyan evketi dairesidir. Istlahat-
er'iyenin mansini ve kelimat- mukaddesenin mefahimini lisan- hal ile
telkin edecek ve ihsas edecek bir muhit olmadndan; bilmecburiye
kuds man, mukaddes elfaza tercih edilmi; man iin elfaz
terkedilmi,
---sh:(M:434) -----
ehvener ihtiyar edilmi. Diyar- slmda ise; muhit, o kelimat-
mukaddesenin meal-i icmalsini ehl-i slma lisan- hal ile ders veriyor.
An'ane-i slmiye ve slm tarih ve umum eair-i slmiye ve umum
erkn- slmiyete ait muhaverat- ehl-i slm, o kelimat- mukaddesenin
mcmel meallerini, mtemadiyen ehl-i imana telkin ediyorlar. Hatt u
memleketin maabid ve medaris-i diniyesinden baka makberistann
mezar talar dahi, birer telkin edici, birer muallim hkmndedir ki; o
man-i mukaddeseyi, ehl-i imana ihtar ediyorlar. Acaba kendine
mslman diyen bir adam, dnyann bir menfaati iin, bir gnde elli
kelime Fireng lgatndan taallm ettii halde; elli senede ve her gnde
elli defa tekrar ettii Sbhanallah, Elhamdlillah ve L ilahe llallah ve
Allah Ekber gibi mukaddes kelimeleri renmezse, elli defa hayvandan
daha aa dmez mi? Byle hayvanlar iin, bu kelimat- mukaddese
tercme ve tahrif edilmez ve tehcir edilmezler! Onlar tehcir ve tayir
etmek, btn mezar talarn hkketmektir; bu tahkire kar titreyen
mezaristandaki ehl-i kuburu aleyhlerine dndrmektir.
Ehl-i ilhada kaplan lema-s s', milleti aldatmak iin diyorlar
ki: mam- A'zam, sair imamlara muhalif olarak demi ki: "htiya olsa,
diyar- baidede, Arab hi bilmeyenlere, ihtiya derecesine gre; Fatiha
yerine Faris tercmesi cevaz var." yle ise, biz de muhtacz, Trke
okuyabiliriz?
Elcevab: mam- A'zam'n bu fetvasna kar, bata a'zam
imamlarn en mhimleri ve sair oniki eimme-i mtehidn, o fetvann
aksine fetva veriyorlar. lem-i slmn cadde-i kbras, o umum
eimmenin caddesidir. Mu'zam- mmet, cadde-i kbrada gidebilir. Baka
husus ve dar caddeye sevkedenler, idll ediyorlar. mam- A'zam'n
fetvas, be cihette hususdir:
Birincisi: Merkez-i slmiyetten uzak diyar- herde bulunanlara
aittir.
kincisi: htiyac- hakikye binaendir.
ncs: Bir rivayette, lisan- ehl-i Cennet'ten saylan Faris
lisanyla tercmeye mahsustur.
Drdncs: Fatiha'ya mahsus olarak cevaz verilmi, t Fatiha'y
bilmeyen namaz terketmesin.
Beincisi: Kuvvet-i imandan gelen bir hamiyet-i slmiye ile,
man-i mukaddesenin, avamn tefehhmne medar olmak iin cevaz
gsterilmi. Halbuki za'f- imandan gelen ve menf fikr-i milliyetten
kan ve

---sh:(M:435) -----
lisan- Arabye kar nefret ve za'f- imandan tevelld eden meyl-i tahrib
saikasyla tercme edip Arab asln terketmek, dini terk ettirmektir!
kinci aret: eair-i slmiyeyi tayir eden ehl-i bid'a, evvel
lema-s s'dan fetva istediler. Sbkan be vecihle husus olduunu
gsterdiimiz fetvay gsterdiler. Sniyen: Ehl-i bid'a, ecnebi
inklabclarndan byle me'um bir fikir aldlar ki: Avrupa, Katolik
Mezhebini beenmeyerek bata ihtilalciler, inklabclar ve feylesoflar
olarak -Katolik mezhebine gre ehl-i bid'a ve Mu'tezile telakki edilen
Protestanlk Mezhebini iltizam edip, Franszlarn htilal-i Kebirinden
istifade ederek, Katolik Mezhebini ksmen tahrib edip, Protestanl iln
ettiler.
te krkrne taklidcilie alan buradaki hamiyet-frular
diyorlar ki: "Madem Hristiyan dininde byle bir inklab oldu; bidayette
inklabclara mrted denildi, sonra Hristiyan olarak yine kabul edildi.
yle ise, slmiyette de byle din bir inklab olabilir?"
Elcevab: Bu kyasn, Birinci aret'teki kyastan daha ziyade fark
zahirdir. nki Din-i sev'de yalnz esasat- diniye Hazret-i sa
Aleyhisselm'dan alnd. Hayat- itimaiyeye ve fruat- er'iyeye dair
ekser ahkmlar, Havariyyun ve sair resa-y ruhaniye tarafndan tekil
edildi. Ksm- a'zam, ktb- sbka-i mukaddeseden alnd. Hazret-i sa
Aleyhisselm, dnyaca hkim ve sultan olmadndan ve kavanin-i
umumiye-i itimaiyeye merci' olmadndan; esasat- diniyesi, hariten
bir libas giydirilmi gibi, eriat- Hristiyaniye namna rf kanunlar,
meden dsturlar alnm, baka bir suret verilmi. Bu suret tebdil edilse,
o libas deitirilse, yine Hazret-i sa Aleyhisselm'n esas dini bki
kalabilir. Hazret-i sa Aleyhisselm' inkr ve tekzib kmaz. Halbuki din
ve eriat- slmiyenin sahibi olan Fahr-i lem Aleyhissalt Vesselm
iki cihann sultan, ark ve garb ve Endls ve Hind, birer taht- saltanat
olduundan; Din-i slm'n esasatn bizzt kendisi gsterdii gibi, o
dinin teferruatn ve sair ahkmn, hatt en cz' dbn dahi bizzt o
getiriyor, o haber veriyor, o emir veriyor. Demek fruat- slmiye,
deimeye kabil bir libas hkmnde deil ki; onlar tebdil edilse, esas-
din bki kalabilsin. Belki esas- dine bir ceseddir, lakal bir cilddir.
Onunla imtiza ve iltiham etmi; kabil-i tefrik deildir. Onlar tebdil
etmek, dorudan doruya sahib-i eriat inkr ve tekzib etmek kar.
Mezahibin ihtilaf ise: Sahib-i eriatn gsterdii nazar
dsturlarn tarz- tefehhmnden ileri gelmitir. "Zaruriyat- Diniye"
denilen ve kabil-i

---sh:(M:436) -----
tevil olmayan ve "Muhkemat" denilen dsturlar ise, hi bir cihette kabil-
i tebdil deildir ve medar- itihad olamaz. Onlar tebdil eden, ban
dinden karyor;
..!.,..!_.......!.....
kaidesine dhil oluyor.
Ehl-i bid'a, dinsizliklerine ve ilhadlarna yle bir bahane
buluyorlar. Diyorlar ki: "lem-i insaniyetin mteselsil hdisatna sebeb
olan Fransz htilal-i Kebirinde, papazlara ve resa-y ruhaniyeye ve
onlarn mezheb-i hss olan Katolik mezhebine hcum edildi ve tahrib
edildi. Sonra oklar tarafndan tasvib edildi. Firenkler dahi, ondan sonra
daha ziyade terakki ettiler?"
Elcevab: Bu kyasn dahi, evvelki kyaslar gibi fark zahirdir.
nki Franszlarda, havas ve hkmet adamlar elinde ok zaman Din-i
Hristiyan, bahusus Katolik Mezhebi; bir vasta-i tahakkm ve istibdad
olmutu. Havas, o vasta ile nfuzlarn avam zerinde idame ediyorlard.
Ve "serseri" tabir ettikleri avam tabakasnda intibaha gelen
hamiyetperverlerini ve havas zalimlerin istibdadna kar hcum eden
hrriyetperverlerin mtefekkir ksmlarn ezmeye vasta olduundan ve
drtyz seneye yakn Firengistanda ihtilaller ile istirahat- beeriyeyi
bozmaa ve hayat- itimaiyeyi zr zeber etmeye bir sebeb telakki
edildiinden; o mezhebe, dinsizlik namna deil, belki Hristiyanln
dier bir mezhebi namna hcum edildi. Ve tabaka-i avamda ve
feylesoflarda bir ksmek, bir adavet hasl olmutu ki; malm hdise-i
tarihiye vukua gelmitir. Halbuki Din-i Muhammed (A.S.M.) ve eriat-
slmiyeye kar; hibir mazlumun, hibir mtefekkirin hakk yoktur ki,
ondan ekva etsin. nki onlar kstrmyor, onlar himaye ediyor.
Tarih-i slm meydandadr. slmlar iinde bir-iki vukuattan baka dhil
muharebe-i diniye olmam. Katolik Mezhebi ise, drtyz sene ihtilalat-
dhiliyeye sebeb olmu.
Hem slmiyet, havastan ziyade avamn tahassngh olmutur.
Vcub-u zekat ve hurmet-i riba ile; havass, avamn stnde mstebid
yapmak deil, bir cihette hdim yapyor.
..!.......!..-,....-...!...
diyor.
Hem Kur'an- Hakm lisanyla
..:... ..... ...-
---sh:(M:437) -----
gibi kuds havaleler ile, akl istihad ediyor ve ikaz ediyor ve akla havale
ediyor, tahkike sevkediyor. Onun ile, ehl-i ilim ve ashab- akla din
namna makam veriyor, ehemmiyet veriyor. Katolik mezhebi gibi akl
azletmiyor, ehl-i tefekkr susturmuyor, krkrne taklid istemiyor.
Hakik Hristiyanlk deil, belki imdiki Hristiyan dininin esasyla
slmiyetin esas mhim bir noktadan ayrldndan; sbk farklar gibi
ok cihetlerle ayr ayr gidiyorlar. O mhim nokta udur:
slmiyet, tevhid-i hakik dinidir ki; vastalar, esbablar iskat
ediyor. Enaniyeti kryor, ubudiyet-i hlisa tesis ediyor. Nefsin
rububiyetinden tut, t her nevi rububiyet-i btlay kat'ediyor, reddediyor.
Bu sr iindir ki; havastan bir byk insan tam dindar olsa, enaniyeti
terketmeye mecbur olur. Enaniyeti terketmeyen, salabet-i diniyeyi ve
ksmen de dinini terkeder.
imdiki Hristiyanlk dini ise; "Velediyet Akidesi"ni kabul ettii
iin vesait ve esbaba tesir-i hakik verir. Din namna enaniyeti krmaz,
belki Hazret-i sa Aleyhisselm'n bir mukaddes vekili diye o enaniyete
bir kudsiyet verir. Onun iin, dnyaca en byk makam igal eden
Hristiyan havaslar, tam dindar olabilirler. Hatt Amerika'nn esbak Reis-
i Cumhuru Wilson ve ngiliz'in esbak Reis-i Vkelas Loid George gibi
oklar var ki, mutaassb birer papaz hkmnde dindar oldular.
Mslmanlarda ise yle makamlara girenler, ndiren tam dindar ve
salabetli kalrlar. nki gururu ve enaniyeti brakamyorlar. Takva-y
hakik ise, gurur ve enaniyetle itima edemiyor.
Evet naslki Hristiyan havassnn taassubu, mslman
havaslarnn adem-i salabeti mhim bir fark gsteriyor; yle de:
Hristiyandan kan feylesoflar, dinlerine kar lkayd veya muarz
vaziyeti almas ve slmdan kan hkemalarn ksm- a'zam,
hikmetlerini esasat- slmiyeye bina etmesi; yine mhim bir fark
gsteriyor.
Hem ekseriyetle zindanlara ve musibetlere den mi
Hristiyanlar, dinden meded beklemiyorlar. Eskiden ou dinsiz
oluyordular. Hatt Fransa'nn htilal-i Kebirini karan ve "Serseri
Dinsiz" tabir edilen tarihe mehur inklabclar, o musibetzede avam
ksmdr. slmiyette ise, ekseriyet-i mutlaka ile hapse ve musibete
denler, dinden meded beklerler ve dindar oluyorlar. te bu hal dahi
mhim bir fark gsteriyor.
nc aret: Ehl-i bid'a diyorlar ki: "Bu taassub-u din, bizi
geri brakt. Bu asrda yaamak, taassubu brakmakla olur. Avrupa,
taassubu braktktan sonra terakki etti?"
---sh:(M:438) -----
Elcevab: Yanlsnz ve aldanmsnz veya aldatyorsunuz.
nki Avrupa, dinine mutaassbdr. Hatt bir di Bulgar'a veya bir nefer-
i ngiliz'e veya bir serseri Fransz'a "Sark sar. Sarmazsan hapse
atlacaksn!" denilse, taassublar muktezasnca diyecek: "Hapse deil,
ldrseniz bile, dinime ve milliyetime bu hakareti yapmayacam!"
Hem tarih ahiddir ki: Ehl-i slm ne vakit dinine tam temessk
etmi ise, o zamana nisbeten terakki etmi. Ne vakit salabeti terketmise,
tedenni etmi. Hristiyanlk ise, bilakistir. Bu da, mhim bir fark-
esasden ne'et etmi.
Hem slmiyet, sair dinlere kyas edilmez. Bir mslman
slmiyetten ksa ve dinini terketse, daha hibir peygamberi kabul
edemez; belki Cenab- Hakk' dahi ikrar edemez ve belki hibir
mukaddes ey'i tanmaz; belki kendinde kemalta medar olacak bir
vicdan bulunmaz, tefessh eder. Onun iin slmiyet nazarnda, harb
kfirin hakk- hayat var. Harite olsa musalaha etse, dhilde olsa cizye
verse; slmiyete hayat mahfuzdur. Fakat mrtedin hakk- hayat
yoktur. nki vicdan tefessh eder, hayat- itimaiyeye bir zehir
hkmne geer. Halbuki Hristiyann bir dinsizi, yine hayat- itimaiyeye
nfi' bir vaziyette kalabilir. Baz mukaddesat kabul eder ve baz
peygamberlere inanabilir ve Cenab- Hakk' bir cihette tasdik edebilir.
Acaba bu ehl-i bid'a ve dorusu ehl-i ilhad, bu dinsizlikte hangi
menfaati buluyorlar? Eer idare ve asayii dnyorlarsa; Allah'
bilmeyen dinsiz on serserinin idaresi ve erlerini def'etmesi, bin ehl-i
diyanetin idaresinden daha mkildir. Eer terakkiyi dnyorlarsa;
yle dinsizler idare-i hkmete muzr olduklar gibi, terakkiye dahi
manidirler. Terakki ve ticaretin esas olan emniyet ve asayii kryorlar.
Dorusu onlar, mesleke tahribatdrlar. Dnyada en byk ahmak odur
ki, byle dinsiz serserilerden terakki ve saadet-i hayatiyeyi beklesin.
Byle ahmaklardan mhim bir mevkii igal eden birisi demi ki: "Biz,
Allah Allah diye diye geri kaldk. Avrupa, top tfek diye diye ileri gitti."
"Cevab-l ahmak-is skt" kaidesince, bylelere kar cevab
skttur. Fakat baz ahmaklarn arkasnda bedbaht kller bulunduundan
deriz ki:
Ey bareler! Bu dnya bir misafirhanedir. Her gnde otuzbin
ahid, cenazeleriyle "El-mevt hak" hkmn imza ediyorlar ve o davaya
ehadet ediyorlar. lm ldrebilir misiniz? Bu ahidleri tekzib edebilir
misiniz? Madem edemiyorsunuz; mevt, Allah Allah dedirtir. Sekeratta
Allah Allah yerine; hangi topunuz, hangi tfeiniz, zulmat-


ebedyi o sekerattakinin nnde klandrr, ye's-i mutlakn mid-i
mutlaka evirebilir? Madem lm var, kabre girilecek; bu hayat gidiyor,
bki bir hayat geliyor. Bir defa top tfek denilse; bin defa Allah Allah
demek lzm gelir. Hem Allah yolunda olsa; tfek de Allah der, top da
Allah Ekber diye barr, Allah ile iftar eder, imsak eder.
Drdnc aret: Tahribat ehl-i bid'a iki ksmdr.
Bir ksm -gya din hesabna, slmiyete sadakat namna- gya
dini milliyetle takviye etmek iin, "Za'fa dm din ecere-i
nuraniyesini, milliyet topranda dikmek, kuvvetletirmek istiyoruz."
diye, dine taraftar vaziyeti gsteriyorlar.
kinci ksm; millet namna, milliyet hesabna, unsuriyete kuvvet
vermek fikrine binaen, "Milleti, slmiyetle alamak istiyoruz." diye,
bid'alar icad ediyorlar.
Birinci ksma deriz ki: Ey "sadk ahmak" tlakna msadak bare
lema-s s' veya meczub, aklsz, cahil sofiler! Hakikat- kinat iinde
kk yerlemi ve hakaik-i kinata kkler salm olan ecere-i Tb-i
slmiyet; mevhum, muvakkat, cz', husus, menf, belki esassz,
garazkr, zulmkr, zulman unsuriyet toprana dikilmez! Onu oraya
dikmeye almak, ahmakane ve tahribkrane, bid'akrane bir
teebbstr.
kinci ksm milliyetilere deriz ki: Ey sarho hamiyet-frular!
Bir asr evvel milliyet asr olabilirdi. u asr unsuriyet asr deil!
Bolevizm, sosyalizm mes'eleleri istil ediyor; unsuriyet fikrini kryor,
unsuriyet asr geiyor. Ebed ve daim olan slmiyet milliyeti; muvakkat,
dadaal unsuriyetle balanmaz ve alanmaz. Ve alamak olsa da;
slm milletini ifsad ettii gibi, unsuriyet milliyetini dahi slah edemez,
ibka edemez. Evet muvakkat alamakta bir zevk ve bir muvakkat kuvvet
grnyor, fakat pek muvakkat ve akibeti hatarldr.
Hem Trk unsurunda ebed kabil-i iltiyam olmamak suretinde bir
inikak kacak. O vakit milletin kuvveti, bir k, bir kkn kuvvetini
krd iin, hie inecek. ki da birbirine kar bir mizann iki gznde
bulunsa; bir batman kuvvet, o iki kuvvet ile oynayabilir; yukar kaldrr,
aa indirir.
kinci Sual, iki iarettir:
Birinci aret ki: "Beinci aret"tir. Mhim bir sualin gayet
muhtasar bir cevabdr.
Sual: hirzamanda Hazret-i Mehdi geleceine ve fesada girmi
lemi slah edeceine dair mteaddid rivayat- sahiha var. Halbuki u
zaman, cemaat zamandr; ahs zaman deil! ahs ne kadar dh ve
hatt yz dh derecesinde olsa, bir cemaatn mmessili olmazsa, bir
cemaatin
---sh:(M:439) -----
---sh:(M:440) -----
ahs- manevsini temsil etmezse; muhalif bir cemaatn ahs- manevsine
kar malubdur. u zamanda -kuvvet-i velayeti ne kadar yksek olursa
olsun- byle bir cemaat- beeriyenin ifsadat- azmesi iinde nasl slah
eder? Eer Mehdi'nin btn ileri hrika olsa, u dnyadaki hikmet-i
lahiyeye ve kavanin-i detullaha muhalif der. Bu Mehdi mes'elesinin
srrn anlamak istiyoruz?
Elcevab: Cenab- Hak kemal-i rahmetinden, eriat- slmiyenin
ebediyetine bir eser-i himayet olarak, herbir fesad- mmet zamannda bir
muslih veya bir mceddid veya bir halife-i zan veya bir kutb-u a'zam
veya bir mrid-i ekmel veyahud bir nevi Mehdi hkmnde mbarek
ztlar gndermi; fesad izale edip, milleti slah etmi; Din-i Ahmedyi
(A.S.M.) muhafaza etmi. Madem deti yle cereyan ediyor, hirzamann
en byk fesad zamannda; elbette en byk bir mtehid, hem en
byk bir mceddid, hem hkim, hem mehdi, hem mrid, hem kutb-u
a'zam olarak bir zt- nuranyi gnderecek ve o zt da Ehl-i Beyt-i
Nebevden olacaktr. Cenab- Hak bir dakika zarfnda beyn-es sema vel-
arz lemini bulutlarla doldurup boaltt gibi, bir saniyede denizin
frtnalarn teskin eder ve bahar iinde bir saatte yaz mevsiminin
nmunesini ve yazda bir saatte k frtnasn icad eden Kadr-i Zlcelal;
Mehdi ile de lem-i slmn zulmatn databilir. Ve va'detmitir,
va'dini elbette yapacaktr. Kudret-i lahiye noktasnda baklsa, gayet
kolaydr. Eer daire-i esbab ve hikmet-i Rabbaniye noktasnda
dnlse, yine o kadar makul ve vukua lyktr ki; eer Muhbir-i
Sadk'tan rivayet olmazsa dahi, herhalde yle olmak lzm gelir ve
olacaktr diye ehl-i tefekkr hkmeder. yle ki: Felillahilhamd
.......-...........-.........,..!
..-....-....!.-!,.....,....
duas -umum mmet, umum namaznda, gnde be defa tekrar ettikleri
bu dua- bilmahede kabul olmutur ki; l-i Muhammed Aleyhissalt
Vesselm, l-i brahim Aleyhisselm gibi yle bir vaziyet alm ki;
umum mbarek silsilelerin banda, umum aktar ve a'sarn mecma'larnda
o nuran ztlar kumandanlk ediyorlar.(Haiye) Ve yle bir kesrettedirler
(Haiye): Hatt onlardan bir tanesi olan Seyyid Ahmed-s Snus, milyonlar
mride kumandanlk ediyor. Seyyid dris gibi dier bir zt, yzbinden fazla
mslmanlara kumandanlk ediyor. Seyyid Yahya gibi bir baka seyyid,
yzbinler adamlara emirlik ediyor ve hkeza Bu seyyidler kabilesinin
efradlarnda byle zahir kahramanlar ok olduu gibi; Seyyid Abdlkadir-i
Geylan, Seyyid Ebulhasen-i azel, Seyyid Ahmed-i Bedevi gibi manev
kahramanlarn kahramanlar dahi varlarm.
---sh:(M:441) -----
ki; o kumandanlarn mecmu'u, muazzam bir ordu tekil ediyorlar. Eer
madd ekle girse ve bir tesand ile bir frka vaziyetini alsalar, slmiyet
dinini milliyet-i mukaddese hkmnde rabta-i ittifak ve intibah yapsalar,
hibir milletin ordusu onlara kar dayanamaz! te o pek kesretli o
muktedir ordu, l-i Muhammed Aleyhissalt Vesselm'dr ve Hazret-i
Mehdi'nin en has ordusudur.
Evet bugn tarih-i lemde hibir nesil, ecere ile ve senedlerle ve
an'ane ile birbirine muttasl ve en yksek eref ve l haseb ve asil neseb
ile mmtaz hibir nesil yoktur ki, l-i Beyt'ten gelen seyyidler nesli
kadar kuvvetli ve ehemmiyetli bulunsun. Eski zamandan beri btn ehl-i
hakikatn frkalar banda onlar ve ehl-i kemalin namdar reisleri yine
onlardr. imdi de, kemmiyeten milyonlar geen bir nesl-i mbarektir.
Mtenebbih ve kalbleri imanl ve muhabbet-i Nebev ile dolu ve
cihandeer eref-i intisabyla serfirazdrlar. Byle bir cemaat- azme
iindeki mukaddes kuvveti tehyic edecek ve uyandracak hdisat- azme
vcuda geliyor. Elbette o kuvvet-i azmedeki bir hamiyet-i liye feveran
edecek ve Hazret-i Mehdi bana geip, tark- hak ve hakikata
sevkedecek. Byle olmak ve byle olmasn; bu ktan sonra baharn
gelmesi gibi, detullahtan ve rahmet-i lahiyeden bekleriz ve beklemekte
haklyz.
kinci aret, yani Altnc aret: Hazret-i Mehdi'nin cem'iyet-i
nuraniyesi, Sfyan komitesinin tahribat rejim-i bid'akranesini tamir
edecek, Snnet-i Seniyeyi ihya edecek; yani lem-i slmiyette risalet-i
Ahmediyeyi (A.S.M.) inkr niyetiyle eriat- Ahmediyeyi (A.S.M.)
tahribe alan Sfyan komitesi, Hazret-i Mehdi cem'iyetinin mu'cizekr
manev klncyla ldrlecek ve datlacak.
Hem lem-i insaniyette inkr- uluhiyet niyetiyle medeniyet ve
mukaddesat- beeriyeyi zr zeber eden Deccal komitesini, Hazret-i sa
Aleyhisselm'n din-i hakiksini slmiyetin hakikatyla birletirmeye
alan hamiyetkr ve fedakr bir sev cemaat nam altnda ve
"Mslman sevleri" nvanna lyk bir cem'iyet, o Deccal komitesini,
Hazret-i sa Aleyhisselm'n riyaseti altnda ldrecek ve datacak;
beeri, inkr- uluhiyetten kurtaracak.
u mhim sr pek uzundur. Baka yerlerde bir nebze
bahsettiimizden burada bu ksa iaretle iktifa ediyoruz.
Yedinci aret yani nc Sual: Diyorlar ki: "Senin eski
zamandaki mdafaatn ve slmiyet hakkndaki mcahedatn, imdiki


---sh:(M:442) -----
tarzda deil. Hem Avrupa'ya kar slmiyet'i mdafaa eden mtefekkirn
tarznda gitmiyorsun. Neden Eski Said vaziyetini deitirdin? Neden
manev mcahidn-i slmiye tarznda hareket etmiyorsun?
Elcevab: Eski Said ile mtefekkirn ksm, felsefe-i beeriyenin
ve hikmet-i Avrupaiyenin dsturlarn ksmen kabul edip, onlarn
silhlaryla onlarla mbareze ediyorlar; bir derece onlar kabul ediyorlar.
Bir ksm dsturlarn, fnun-u msbete suretinde l-yetezelzel teslim
ediyorlar, o suretle slmiyetin hakik kymetini gsteremiyorlar. deta
kkleri ok derin zannettikleri hikmetin dallaryla slmiyeti alyorlar,
gya takviye ediyorlar. Bu tarzda galebe az olduundan ve slmiyetin
kymetini bir derece tenzil etmek olduundan, o meslei terkettim. Hem
bilfiil gsterdim ki: slmiyetin esaslar o kadar derindir ki; felsefenin en
derin esaslar onlara yetimez, belki sath kalr. Otuzuncu Sz,
Yirmidrdnc Mektub, Yirmidokuzuncu Sz bu hakikat brhanlaryla
isbat ederek gstermitir. Eski meslekte, felsefeyi derin zannedip, ahkm-
slmiyeyi zahir telakki edip felsefenin dallaryla balamakla durutmak
ve muhafaza edilmek zannediliyordu. Halbuki felsefenin dsturlarnn ne
haddi var ki, onlara yetisin?
,.:-!,..-!...............!,......-..
......!_....!.......!...._.!.!..-!
-!..........!
....-...........-.........,..!
,.....,............
..-....-....!.-!
* * *
Sekizinci Ksm olan
Rumuzat- Semaniye
"Sekiz Remiz"dir, yani sekiz kk risaledir. u remizlerin esas,
lm-i Cifr'in mhim bir dsturu ve ulm-u hafiyenin mhim bir anahtar
ve bir ksm esrar- gaybiye-i Kur'aniyenin mhim bir miftah olan
tevafuktur.
leride mstakillen neredileceinden buraya dercedilmedi.
* * *
---sh:(M:443) -----

Dokuzuncu Ksm

Telvihat- Tis'a


...-.,..,......-....!..
[u ksm, turuk-u velayet hakknda olup "Dokuz Telvih"tir.]
BRNC TELVH: "Tasavvuf", "tarkat", "velayet", "seyr
slk" namlar altnda irin, nuran, ne'eli, ruhan bir hakikat- kudsiye
vardr ki; o hakikat- kudsiyeyi iln eden, ders veren, tavsif eden binler
cild kitab ehl-i zevk ve kefin muhakkikleri yazmlar, o hakikat mmete
ve bize sylemiler. .....-,.Biz, o muhit denizinden
birka katre hkmnde birka rehalarn u zamann baz ilcaatna
binaen gstereceiz.
Sual: Tarkat nedir?
Elcevab: Tarkatn gaye-i maksad, marifet ve inkiaf- hakaik-i
imaniye olarak, Mi'rac- Ahmed'nin (A.S.M.) glgesinde ve sayesi
altnda kalb ayayla bir seyr slk-u ruhan neticesinde, zevk, hal ve
bir derece uhud hakaik-i imaniye ve Kur'aniyeye mazhariyet; "tarkat",
"tasavvuf" namyla ulv bir srr- insan ve bir kemal-i beerdir.
Evet u kinatta insan bir fihriste-i cmia olduundan, insann
kalbi binler lemin harita-i maneviyesi hkmndedir. Evet insann
kafasndaki dima, hadsiz telsiz telgraf ve telefonlarn santral denilen
merkezi misill, kinatn bir nevi merkez-i manevsi olduunu gsteren
hadsiz fnun ve ulm-u beeriye olduu gibi, insann mahiyetindeki kalbi
dahi, hadsiz hakaik-i kinatn mazhar, medar, ekirdei olduunu; hadd
hesaba gelmeyen ehl-i velayetin yazdklar milyonlarla nuran kitablar
gsteriyorlar.




---sh:(M:444) -----
te madem kalb ve dima- insan bu merkezdedir; ekirdek
haletinde bir ecere-i azmenin cihazatn tazammun eder ve ebed,
uhrev, hametli bir makinenin letleri ve arklar iinde dercedilmitir.
Elbette ve her halde o kalbin Ftr, o kalbi ilettirmesini ve bilkuvve
tavrdan bilfiil vaziyetine karmasn ve inkiafn ve hareketini irade
etmi ki, yle yapm. Madem irade etmi, elbette o kalb dahi akl gibi
ileyecek. Ve kalbi ilettirmek iin en byk vasta, velayet meratibinde
zikr-i lah ile tarkat yolunda hakaik-i imaniyeye tevecch etmektir.
KNC TELVH: Bu seyr slk-u kalbnin ve hareket-i
ruhaniyenin miftahlar ve vesileleri, zikr-i lah ve tefekkrdr. Bu zikir
ve fikrin mehasini, ta'dad ile bitmez. Hadsiz fevaid-i uhreviyeden ve
kemalt- insaniyeden kat- nazar, yalnz u dadaal hayat-
dnyeviyeye ait cz' bir faidesi udur ki: Her insan, hayatn
dadaasndan ve ar teklifinden bir derece kurtulmak ve teneffs
etmek iin; herhalde bir teselli ister, bir zevki arar ve vaheti izale edecek
bir nsiyeti taharri eder. Medeniyet-i insaniye neticesindeki itimaat-
nsiyetkrane, on insanda bir ikisine muvakkat olarak, belki gafletkrane
ve sarhoasna bir nsiyet ve bir lfet ve bir teselli verir. Fakat yzde
sekseni ya dalarda, derelerde mnferid yayor, ya derd-i maiet onu
hcra kelere sevkediyor, ya musibetler ve ihtiyarlk gibi hireti
dndren vastalar cihetiyle insanlarn cemaatlerinden gelen nsiyetten
mahrumdurlar. O hal onlara nsiyet verip teselli etmez.
te bylelerin hakik tesellisi ve cidd nsiyeti ve tatl zevki; zikir
ve fikir vastasyla kalbi iletmek, o hcra kelerde, o vahetli da ve
skntl derelerde kalbine mteveccih olup "Allah!" diyerek kalbi ile
nsiyet edip, o nsiyet ile, etrafnda vahetle ona bakan eyay
nsiyetkrane tebessm vaziyetinde dnp, "Zikrettiim Hlkmn
hadsiz ibad her tarafta bulunduu gibi, bu vahetghmda da okturlar.
Ben yalnz deilim, tevahhu manaszdr." diyerek, imanl bir hayattan
nsiyetli bir zevk alr. Saadet-i hayatiye manasn anlar, Allah'a kreder.
NC TELVH: Velayet, bir hccet-i risalettir; tarkat, bir
brhan- eriattr. nki risaletin tebli ettii hakaik-i imaniyeyi, velayet
bir nevi uhud-u kalb ve zevk-i ruhan ile aynelyakn derecesinde grr,
tasdik eder. Onun tasdiki, risaletin hakkaniyetine kat' bir hccettir. eriat
ders verdii ahkmn hakaikini, tarkat zevkiyle, kefiyle ve ondan
istifadesiyle ve istifazasyla o ahkm- eriatn hak olduuna ve Hak'tan
geldiine bir brhan- bahirdir. Evet naslki velayet ve tarkat, risalet ve
eriatn hcceti ve delilidir; yle de slmiyetin

---sh:(M:445) -----
bir srr- kemali ve medar- envr ve insaniyetin slmiyet srryla bir
maden-i terakkiyat ve bir menba- tefeyyzatdr.
te bu srr- azmin bu derece ehemmiyetiyle beraber, baz frak-
dlle onun inkr tarafna gitmiler. Kendileri mahrum kaldklar o
envrdan, bakalarnn mahrumiyetine sebeb olmular. En ziyade medar-
teessf udur ki: Ehl-i Snnet ve Cemaatin bir ksm zahir lemas ve
Ehl-i Snnet ve Cemaate mensub bir ksm ehl-i siyaset gafil insanlar;
ehl-i tarkatn iinde grdkleri baz s'-i istimalt ve bir ksm hatiat
bahane ederek, o hazine-i uzmay kapatmak, belki tahrib etmek ve bir
nevi b- hayat datan o kevser menba'n kurutmak iin alyorlar.
Halbuki eyada, kusursuz ve her ciheti hayrl eyler, merebler,
meslekler az bulunur. Alkllihal baz kusurlar ve s'-i istimalt olacak.
nki ehil olmayanlar bir ie girseler, elbette s'-i istimal ederler. Fakat
Cenab- Hak hirette muhasebe-i a'mal dsturuyla, adalet-i
Rabbaniyesini, hasenat ve seyyiatn mvazenesiyle gsteriyor. Yani
hasenat racih ve ar gelse, mkfatlandrr, kabul eder; seyyiat racih
gelse cezalandrr, reddeder. Hasenat ve seyyiatn mvazenesi,
kemmiyete bakmaz, keyfiyete bakar. Baz olur, birtek hasene bin
seyyiata tereccuh eder, afvettirir. Madem adalet-i lahiye byle hkmeder
ve hakikat dahi bunu hak grr; tarkat, yani Snnet-i Seniye dairesinde
tarkatn hasenat, seyyiatna kat'iyyen mreccah olduuna delil: Ehl-i
tarkat, ehl-i dalaletin hcumu zamannda imanlarn muhafaza etmesidir.
di bir samim ehl-i tarkat; sur, zahir bir mtefenninden daha ziyade
kendini muhafaza eder. O zevk-i tarkat vastasyla ve o muhabbet-i
evliya cihetiyle imann kurtarr. Kebairle fsk olur, fakat kfir olmaz;
kolaylkla zndkaya sokulmaz. edid bir muhabbet ve metin bir itikad ile
aktab kabul ettii bir silsile-i meayihi, onun nazarnda hibir kuvvet
rtemez. rtmedii iin, onlardan itimadn kesemez. Onlardan
itimad kesilmezse, zndkaya giremez. Tarkatta hissesi olmayan ve kalbi
harekete gelmeyen, bir muhakkik lim zt da olsa, imdiki zndklarn
desiselerine kar kendini tam muhafaza etmesi mkillemitir.
Birey daha var ki: Daire-i takvadan hari, belki daire-i
slmiyetten hari bir suret alm baz mereblerin ve tarkat namn
haksz olarak kendine takanlarn seyyiatyla, tarkat mahkm olamaz.
Tarkatn din ve uhrev ve ruhan ok mhim ve ulv neticelerinden sarf-
nazar, yalnz lem-i slm iindeki kuds bir rabta olan uhuvvetin
inkiafna ve inbisatna en birinci, tesirli ve hararetli vasta tarkatlar
olduu gibi; lem-i kfrn ve siyaset-i Hristiyaniyenin, nur-u slmiyeti
sndrmek iin mdhi hcumlarna kar dahi, mhim ve sarslmaz
kal'a-i slmiyeden bir kal'asdr. Merkez-i Hilafet olan stanbul'u beyz
---sh:(M:446) -----
elli sene btn lem-i Hristiyaniyenin karsnda muhafaza ettiren,
stanbul'da beyz yerde fkran envr- tevhid ve o merkez-i
slmiyedeki ehl-i imann mhim bir nokta-i istinad, o byk cmilerin
arkalarndaki tekyelerde "Allah Allah!" diyenlerin kuvvet-i imaniyeleri
ve marifet-i lahiyeden gelen bir muhabbet-i ruhan ile c u hurulardr.
te ey aklsz hamiyet-frular ve sahtekr milliyetperverler!
Tarkatn, hayat- itimaiyenizde bu hasenesini rtecek hangi
seyyiatlardr, syleyiniz?
DRDNC TELVH: Meslek-i velayet ok kolay olmakla
beraber ok mkiltldr, ok ksa olmakla beraber ok uzundur, ok
kymetdar olmakla beraber ok hatarldr, ok geni olmakla beraber ok
dardr.
te bu srlar iindir ki; o yolda slk edenler bazan boulur,
bazan zararl der, bazan dner bakalarn yoldan karr.
Ezcmle: Tarkatta "seyr-i enfs" ve "seyr-i fk" tabirleri
altnda iki mereb var.
Birinci mereb, enfs merebidir; nefisten balar, hariten
gzn eker, kalbe bakar, enaniyeti deler geer, kalbinden yol aar,
hakikat bulur. Sonra fka girer. O vakit fk nuran grr. abuk o
seyri bitirir. Enfs dairesinde grd hakikat, byk bir mikyasta onda
da grr. Turuk-u hafiyenin ou bu yol ile gidiyor. Bunun da en mhim
esas; enaniyeti krmak, hevay terketmek, nefsi ldrmektir.
kinci mereb; fktan balar, o daire-i kbrann mezahirinde
cilve-i esma ve sft seyredip, sonra daire-i enfsiyeye girer. Kk bir
mikyasta, daire-i kalbinde o envr mahede edip, onda en yakn yolu
aar. Kalb, yine-i Samed olduunu grr, arad maksada vsl olur.
te birinci merebde slk eden insanlar nefs-i emmareyi
ldrmeye muvaffak olamazsa, hevay terkedip enaniyeti krmazsa;
kr makamndan, fahr makamna der.. fahrden gurura sukut eder.
Eer muhabbetten gelen bir incizab ve incizabdan gelen bir nevi sekir
beraber bulunsa, "atahat" namyla haddinden ok fazla davalar ondan
sudr eder. Hem kendi zarar eder, hem bakasnn zararna sebeb olur.
Mesel: Naslki bir mlazm, kendinde bulunan kumandanlk zevkiyle ve
ne'esiyle gururlansa, kendini bir mir zanneder. Kck dairesini, o
kll daire ile iltibas eder. Ve bir kk yinede grnen bir Gnei,
denizin yznde hametiyle cilvesi grnen Gnele bir cihet-i
mabehetle iltibasa


---sh:(M:447) -----
sebeb olur; yle de: ok ehl-i velayet var ki; bir sinein bir tavus kuuna
nisbeti gibi, kendinden o derece byk olanlardan kendini byk grr
ve yle de mahede ediyor, kendini hakl buluyor. Hatt ben grdm ki:
Yalnz kalbi intibaha gelmi uzaktan uzaa velayetin srrn kendinde
hissetmi, kendini kutb-u a'zam telakki edip o tavr taknyordu. Ben
dedim: "Kardeim! Naslki kanun-u saltanatn, sadrazam dairesinden t
nahiye mdr dairesine kadar bir tarzda cz'-kll cilveleri var; yle de
velayetin ve kutbiyetin dahi, yle muhtelif daire ve cilveleri var. Herbir
makamn ok zlleri ve glgeleri var. Sen, sadrazam-misal kutbiyetin
a'zam cilvesini, bir mdr dairesi hkmnde olan kendi dairende o
cilveyi grmsn, aldanmsn. Grdn dorudur, fakat hkmn
yanltr. Bir sinee bir kap su, bir kk denizdir." O zt u cevabmdan
inallah ayld ve o vartadan kurtuldu.
Hem ben mteaddid insanlar grdm ki, bir nevi Mehdi
kendilerini biliyorlard ve "Mehdi olacam" diyorlard. Bu ztlar yalanc
ve aldatc deiller, belki aldanyorlar. Grdklerini, hakikat
zannediyorlar. Esma-i lahnin naslki tecelliyat, Ar- A'zam dairesinden
t bir zerreye kadar cilveleri var ve o esmaya mazhariyet de, o nisbette
tefavt eder. yle de mazhariyet-i esmadan ibaret olan meratib-i velayet
dahi yle mtefavittir. u iltibasn en mhim sebebi udur:
Makamat- evliyadan baz makamlarda Mehdi vazifesinin
hususiyeti bulunduu ve kutb-u a'zama has bir nisbeti grnd ve
Hazret-i Hzr'n bir mnasebet-i hssas olduu gibi, baz meahirle
mnasebetdar baz makamat var. Hatt o makamlara "Makam- Hzr",
"Makam- veys", "Makam- Mehdiyet" tabir edilir.
te bu srra binaen, o makama ve o makamn cz' bir
nmunesine veya bir glgesine girenler, kendilerini o makamla has
mnasebetdar mehur ztlar zannediyorlar. Kendini Hzr telakki eder
veya Mehdi itikad eder veya kutb-u a'zam tahayyl eder. Eer hubb-u
cha talib enaniyeti yoksa, o halde mahkm olmaz. Onun haddinden
fazla davalar, atahat saylr. Onunla belki mes'ul olmaz. Eer enaniyeti
perde ardnda hubb-u cha mteveccih ise; o zt enaniyete malub olup,
kr brakp fahre girse, fahrden git gide gurura sukut eder. Ya divanelik
derecesine sukut eder veyahut tark- haktan sapar. nki byk evliyay,
kendi gibi telakki eder, haklarndaki hsn- zann krlr. Zira nefis ne
kadar marur da olsa, kendisi kendi kusurunu derkeder. O bykleri de
kendine kyas edip, kusurlu tevehhm eder. Hatt enbiyalar hakknda da
hrmeti noksanlar.
te bu hale giriftar olanlar, mizan- eriat elde tutmak ve Usl-d
---sh:(M:448) -----
Din lemasnn dsturlarn kendine l ittihaz etmek ve mam- Gazal
ve mam- Rabban gibi muhakkikn-i evliyann talimatlarn rehber
etmek gerektir. Ve daima nefsini ittiham etmektir. Ve kusurdan, acz ve
fakrdan baka nefsin eline vermemektir. Bu merebdeki atahat, hubb-u
nefisten ne'et ediyor. nki muhabbet gz, kusuru grmez. Nefsine
muhabbeti iin, o kusurlu ve liyakatsz bir cam paras gibi nefsini, bir
prlanta, bir elmas zanneder. Bu nevi iindeki en tehlikeli bir hata udur
ki; kalbine ilham bir tarzda gelen cz' manalar "Kelmullah" tahayyl
edip, yet tabir etmeleridir. Ve onunla, vahyin mertebe-i ulya-y akdesine
bir hrmetsizlik gelir. Evet bal arsnn ve hayvanatn ilhamatndan tut, t
avam- nsn ve havass- beeriyenin ilhamatna kadar ve avam-
melaikenin ilhamatndan, t havass- kerrbiyyunun ilhamatna kadar
btn ilhamat, bir nevi kelimat- Rabbaniyedir. Fakat mazharlarn ve
makamlarn kabiliyetine gre kelm- Rabban; yetmi bin perdede
telemmu' eden ayr ayr cilve-i hitab- Rabbandir.
Amma vahiy ve kelmullahn ism-i hass ve onun en bahir misal-i
mahhas olan Kur'ann necimlerine ism-i has olan "yet" nam yle
ilhamata verilmesi, hata-y mahzdr. Onikinci ve Yirmibeinci ve
Otuzbirinci Szlerde beyan ve isbat edildii gibi, elimizdeki boyal
yinede grnen kk ve snk ve perdeli Gnein misali, semadaki
Gnee ne nisbeti varsa; yle de o mddeilerin kalbindeki ilham dahi,
dorudan doruya kelm- lah olan Kur'an Gneinin yetlerine nisbeti,
o derecededir. Evet herbir yinede grnen gnein misalleri, gneindir
ve onunla mnasebetdardr denilse, haktr; fakat o Gneiklerin
yinesine Kre-i Arz taklmaz ve onun cazibesiyle balanmaz!
BENC TELVH: Tarkatn gayet mhim bir merebi olan
"Vahdet-l Vcud" nam altndaki Vahdet- uhud, yani Vcib-l
Vcud'un vcuduna hasr- nazar edip, sair mevcudat, o vcud-u Vcib'e
nisbeten o kadar zaf ve glge grr ki, vcud ismine lyk olmadn
hkmedip, hayal perdesine sarp, terk-i masiva makamnda onlar hi
saymak, hatt madum tasavvur etmek, yalnz cilve-i esma-i lahiyeye
hayal bir yine vaziyeti vermek kadar ileri gider.
te bu merebin ehemmiyetli bir hakikat var ki: Vcib-l
Vcud'un vcudu, iman kuvvetiyle ve yksek bir velayetin hakkalyakn
derecesinde inkiafyla, vcud-u mmkinat o derece aaya der ki,
hayal ve ademden baka onun nazarnda makamlar kalmaz; deta Vcib-
l Vcud'un hesabna kinat inkr eder.
Fakat bu merebin tehlikeleri var. En birincisi udur ki: Erkn-
imaniye
---sh:(M:449) -----
altdr. man- billahtan baka, iman- bilyevmil'hir gibi rknler var. Bu
rknler ise, mmkinatn vcudlarn ister. O muhkem erkn- imaniye,
hayal stnde bina edilmez! Onun iin, o mereb sahibi, lem-i istirak
ve sekirden lem-i sahve girdii vakit, o merebi beraber almamak
gerektir ve o merebin muktezasyla amel etmemek lzmdr. Hem kalb
ve hal ve zevk olan bu merebi, akl ve kavl ve ilm suretine
evirmemektir. nki Kitab ve Snnetten gelen desatir-i akliye ve
kavanin-i ilmiye ve usl- kelmiye o merebi kaldramyor; kabil-i
tatbik olamyor. Onun iin, Hulefa-y Raidnden ve Eimme-i
Mtehidnden ve selef-i slihnin byklerinden, o mereb sarihan
grnmyor. Demek, en l mereb deil. Belki yksek, fakat nks. ok
ehemmiyetli, fakat ok hatarl. ok ar, fakat ok zevklidir. O zevk iin
ona girenler, ondan kmak istemiyorlar, hodgmlk ile en yksek
mertebe zannediyorlar. Bu merebin esasn ve mahiyetini, Nokta
Risalesinde ve bir ksm Szlerde ve Mektubatta bir derece beyan
ettiimizden, onlara iktifaen, urada o mhim merebin ehemmiyetli bir
vartasn beyan edeceiz. yle ki:
O mereb, daire-i esbabdan geip, terk-i masiva srryla
mmkinattan alkasn kesen ehass- havassn istirak- mutlak haletinde
mazhar olduu slih bir merebdir. u merebi, esbab iinde boulanlarn
ve dnyaya k olanlarn ve felsefe-i maddiye ile tabiata saplananlarn
nazarna ilm bir surette telkin etmek, tabiat ve maddede onlar
bodurmaktr ve hakikat- slmiyeden uzaklatrmaktr. nki dnyaya
k ve daire-i esbaba bal bir nazar, bu fni dnyaya bir nevi beka
vermek ister. O dnya mahbubunu elinden karmak istemiyor; vahdet-l
vcud bahanesiyle ona bir bki vcud tevehhm eder, o mahbubu olan
dnya hesabna ve beka ve ebediyeti ona tam mal etmesine binaen, bir
mabudiyet derecesine karr. -Nez billah- Allah' inkr etmek
vartasna yol aar. u asrda maddiyyunluk fikri o derece istil etmi ki,
maddiyat herey'e merci' biliyorlar. Byle bir asrda has ehl-i iman,
maddiyat i'dam eder derecesinde ehemmiyetsiz grdklerinden; Vahdet-
l Vcud merebi ortaya atlsa belki maddiyyunlar sahib kacaklar, "Biz
de byle diyoruz" diyecekler. Halbuki dnyada mearib iinde,
maddiyyunlarn ve tabiatperestlerin mesleinden en uzak mereb,
Vahdet-l Vcud merebidir. nki ehl-i Vahdet-l Vcud, o kadar
vcud-u lahye kuvvet-i iman ile ehemmiyet veriyorlar ki, kinat ve
mevcudat inkr ediyorlar. Maddiyyunlar ise, o kadar mevcudata
ehemmiyet veriyorlar ki; kinat hesabna, Allah' inkr ediyorlar. te
bunlar nerede? tekiler nerede?
ALTINCI TELVH: " Nokta"dr.
---sh:(M:450) -----
Birinci Nokta: Velayet yollar iinde en gzeli, en mstakimi, en
parla, en zengini; Snnet-i Seniyeye ittiba'dr. Yani: A'mal ve
harektnda Snnet-i Seniyeyi dnp ona tabi olmak ve taklid etmek ve
muamelt ve ef'alinde ahkm- er'iyeyi dnp rehber ittihaz etmektir.
te bu ittiba ve iktida vastasyla, di ahvali ve rf muameleleri
ve ftr hareketleri ibadet ekline girmekle beraber; herbir ameli, snneti
ve er'i o ittiba' noktasnda dndrmekle, bir tahattur-u hkm- er'
veriyor. O tahattur ise, sahib-i eriat dndryor. O dnmek ise,
Cenab- Hakk' hatra getiriyor. O hatra, bir nevi huzur veriyor. O halde
mtemadiyen mr dakikalar, huzur iinde bir ibadet hkmne
getirilebilir. te bu cadde-i kbra, velayet-i kbra olan ehl-i veraset-i
nbvvet olan sahabe ve selef-i slihnin caddesidir.
kinci Nokta: Velayet yollarnn ve tarkat ubelerinin en mhim
esas, ihlastr. nki ihlas ile haf irklerden halas olur. hlas
kazanmayan, o yollarda gezemez. Ve o yollarn en keskin kuvveti,
muhabbettir. Evet muhabbet, mahbubunda bahaneler aramaz ve
kusurlarn grmek istemez. Ve kemaline delalet eden zaf emareleri,
kav hccetler hkmnde grr. Daima mahbubuna tarafdardr.
te bu srra binaendir ki, muhabbet ayayla marifetullaha
tevecch eden ztlar; behata ve itirazata kulak vermezler, ucuz
kurtulurlar. Binler eytan toplansa, onlarn mahbub-u hakiksinin
kemaline iaret eden bir emareyi, onlarn nazarnda ibtal edemez. Eer
muhabbet olmazsa, o vakit kendi nefsi ve eytan ve haric eytanlarn
ettikleri itirazat iinde ok rpnacak. Kahramancasna bir metanet ve
kuvvet-i iman ve dikkat-i nazar lzmdr ki, kendisini kurtarsn.
te bu srra binaendir ki; umum meratib-i velayette
marifetullahtan gelen muhabbet, en mhim maye ve iksirdir. Fakat
muhabbetin bir vartas var ki: Ubudiyetin srr olan niyazdan,
mahviyetten naza ve davaya atlar, mizansz hareket eder. Masiva-y
lahiyeye tevecch hengmnda, mana-y harfden mana-y ismye
gemesiyle; tiryak iken zehir olur. Yani; gayrullah sevdii vakit, Cenab-
Hak hesabna ve onun namna, onun bir yine-i esmas olmak cihetiyle
rabt- kalb etmek lzmken; bazan o zt, o zt hesabna, kendi kemalt-
ahsiyesi ve cemal-i ztsi namna dnp, mana-y ismiyle sever.
Allah' ve peygamberi dnmeden yine onlar sevebilir. Bu muhabbet,
muhabbetullaha vesile deil, perde oluyor. Mana-y harf ile olsa,
muhabbetullaha vesile olur, belki cilvesidir denilebilir.


---sh:(M:451) -----
nc Nokta: Bu dnya, dr-l hikmettir, dr-l hizmettir; dr-
l cret ve mkfat deil. Buradaki a'mal ve hizmetlerin cretleri
berzahta ve hirettedir. Buradaki a'mal, berzahta ve hirette meyve verir.
Madem hakikat budur, a'mal-i uhreviyeye ait neticeleri dnyada
istememek gerektir. Verilse de memnunane deil, mahzunane kabul
etmek lzmdr. nki Cennet'in meyveleri gibi, kopardka yerine ayn
gelmek srryla, bki hkmnde olan amel-i uhrev meyvesini, bu
dnyada fni bir surette yemek, kr- akl deildir. Bki bir lmbay, bir
dakika yaayacak ve snecek bir lmba ile mbadele etmek gibidir.
te bu srra binaen; ehl-i velayet, hizmet ve meakkat ve musibet
ve klfeti ho gryorlar, nazlanmyorlar, ekva etmiyorlar.
"Elhamdlillahi alkllihal" diyorlar. Kef keramet, ezvak u envr
verildii vakit, bir iltifat- lah nev'inden kabul edip setrine alyorlar.
Fahre deil, belki kre, ubudiyete daha ziyade giriyorlar. oklar o
ahvalin istitar ve inktan istemiler, t ki amellerindeki ihlas
zedelenmesin. Evet makbul bir insan hakknda en mhim bir ihsan-
lah, ihsann ona ihsas etmemektir; t niyazdan naza ve krden fahre
girmesin.
te bu hakikata binaendir ki, velayeti ve tarkat isteyenler; eer
velayetin baz tereuhat olan ezvak ve keramat isterlerse ve onlara
mteveccih ise ve onlardan holansa; bki uhrev meyveleri, fni
dnyada, fni bir surette yemek kabilinden olmakla beraber; velayetin
mayesi olan ihlas kaybedip, velayetin kamasna meydan aar.
YEDNC TELVH: "Drt Nkte"dir.
Birinci Nkte: eriat dorudan doruya, glgesiz, perdesiz, srr-
ehadiyet ile rububiyet-i mutlaka noktasnda hitab- lahnin neticesidir.
Tarkatn ve hakikatn en yksek mertebeleri, eriatn czleri hkmne
geer. Yoksa daima vesile ve mukaddime ve hdim hkmndedirler.
Neticeleri, eriatn muhkematdr. Yani: Hakaik-i eriata yetimek iin,
tarkat ve hakikat meslekleri, vesile ve hdim ve basamaklar
hkmndedir. Git gide en yksek mertebede, nefs-i eriatta bulunan
mana-y hakikat ve srr- tarkata inklab ederler. O vakit, eriat-
kbrann czleri oluyorlar. Yoksa baz ehl-i tasavvufun zannettikleri gibi,
eriat zahir bir kr, hakikat onun ii ve neticesi ve gayesi tasavvur
etmek doru deildir. Evet eriatn, tabakat- nsa gre inkiafat ayr
ayrdr. Avam- nsa gre zahir-i eriat, hakikat- eriat zannedip,
havassa mnkeif olan eriatn mertebesine "hakikat ve tarkat" nam
vermek yanltr. eriatn umum tabakata bakacak meratibi var.
te bu srra binaendir ki: Ehl-i tarkat ve ashab- hakikat ileri
gittike,
---sh:(M:452) -----
hakaik-i eriata kar incizablar, itiyaklar, ittibalar ziyadeleiyor. En
kk bir Snnet-i Seniyeyi, en byk bir maksad gibi telakki edip, onun
ittibana alyorlar, onu taklid ediyorlar. nki vahiy ne kadar ilhamdan
yksek ise; semere-i vahiy olan db- er'iye, o derece semere-i ilham
olan db- tarkattan yksek ve ehemmiyetlidir. Onun iin, tarkatn en
mhim esas, Snnet-i Seniyeye ittiba' etmektir.
kinci Nkte: Tarkat ve hakikat, vesilelikten kmamak gerektir.
Eer maksud-u bizzt hkmne geseler; o vakit eriatn muhkemat ve
ameliyat ve Snnet-i Seniyeye ittiba', resm hkmnde kalr; kalb teki
tarafa mteveccih olur. Yani: Namazdan ziyade halka-i zikri dnr;
feraizden ziyade, evradna mncezib olur; kebairden kamaktan ziyade,
db- tarkatn muhalefetinden kaar. Halbuki muhkemat- eriat olan
farzlarn bir tanesine, evrad- tarkat mukabil gelemez; yerini
dolduramaz. db- tarkat ve evrad- tasavvuf, o feraizin iindeki hakik
zevke medar- teselli olmal, mene olmamal. Yani: Tekyesi, cmideki
namazn zevkine ve ta'dil-i erknna vesile olmal; yoksa cmideki
namaz abuk resm klp, hakik zevkini ve kemalini tekyede bulmay
dnen, hakikattan uzaklayor.
nc Nkte: "Snnet-i Seniye ve ahkm- eriat haricinde
tarkat olabilir mi?" diye sual ediliyor.
Elcevab: Hem var, hem yok. Vardr, nki baz evliya-y kmiln,
eriat klncyla i'dam edilmiler. Hem yoktur, nki muhakkikn-i evliya,
Sa'd-i iraz'nin bu dsturunda ittifak etmiler:
.L.............._.-...!.-.
Yani: Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n caddesinden hari ve
onun arkasndan gitmeyen muhaldir ki; hakik envr- hakikata vsl
olabilsin." Bu mes'elenin srr udur ki: Madem Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm Htem-l Enbiya'dr ve umum nev'-i beer
namna muhatab- lahdir; elbette nev'-i beer, onun caddesi haricinde
gidemez ve bayra altnda bulunmak zarurdir. Ve madem ehl-i cezbe ve
ehl-i istirak, muhalefetlerinden mes'ul olamazlar; ve madem insanda
baz letaif var ki, teklif altna giremez; o latife hkim olduu vakit,
teklif-i er'iyeye muhalefetiyle mes'ul tutulmaz; ve madem insanda baz
letaif var ki, teklif altna girmedii gibi, ihtiyar altna da girmez; hatt
akln tedbiri altna da girmez, o latife, kalbi ve akl dinlemez; elbette o
latife bir insanda hkim olduu zaman -fakat o zamana mahsus


---sh:(M:453) -----
olarak- o zt, eriata muhalefette velayet derecesinden sukut etmez,
mazur saylr. Fakat bir artla ki, hakaik-i eriata ve kavaid-i imaniyeye
kar bir inkr, bir tezyif, bir istihfaf olmasn. Ahkm yapmasa da,
ahkm hak bilmek gerektir. Yoksa o hale malub olup, nez billah, o
hakaik- muhkemeye kar inkr ve tekzibi imam edecek bir vaziyet,
almet-i sukuttur!
Elhasl: Daire-i eriatn haricinde bulunan ehl-i tarkat iki
ksmdr:
Bir ksm: -Sbkan getii gibi- ya hale, istiraka, cezbeye ve
sekre malub olup veya teklifi dinlemeyen veya ihtiyar iitmeyen
latifelerin mahkmu olup, daire-i eriatn haricine kyor. Fakat o
kmak, ahkm- eriat beenmemekten veya istememekten deil; belki
mecburiyetle ihtiyarsz terkediyor. Bu ksm ehl-i velayet var. Hem
mhim veliler, bunlarn iinde muvakkaten bulunmu. Hatt bu neviden;
deil yalnz daire-i eriattan, belki daire-i slmiyet haricinde
bulunduunu baz muhakkikn-i evliya hkmetmiler. Fakat bir artla:
Muhammed Aleyhissalt Vesselm'n getirdii ahkmn hibirini tekzib
etmemektir. Belki, ya dnmyor veya mteveccih olamyor veyahut
bilemiyor ve bilmiyor. Bilse, kabul etmese olmaz!
kinci ksm ise: Tarkat ve hakikatn parlak ezvaklarna kaplp,
mezkndan ok yksek olan hakaik-i eriatn derece-i zevkine
yetiemedii iin; zevksiz, resm birey telakki edip, ona kar lkayd
kalr. Gitgide, eriat zahir bir kr zanneder. Bulduu hakikat, esas ve
maksud telakki eder. "Ben onu buldum, o bana yeter." der, ahkm-
eriata muhalif hareket eder. Bu ksmdan akl banda olanlar
mes'uldrler, sukut ediyorlar, belki ksmen eytana maskara oluyorlar.
Drdnc Nkte: Ehl-i dalalet ve bid'at frkalarndan bir ksm
ztlar, mmet nazarnda makbul oluyorlar. Aynen onlar gibi ztlar var;
zahir hibir fark yokken, mmet reddediyor. Bunda hayret ediyordum.
Mesel: Mu'tezile mezhebinde Zemaher gibi, tizal'de en mutaassb bir
ferd olduu halde, muhakkikn-i Ehl-i Snnet, onun o edid itirazatna
kar onu tekfir ve tadlil etmiyorlar, belki bir rh- necat onun iin
aryorlar. Zemaher'nin derece-i iddetinden ok aa Ebu Ali Cbba
gibi mu'tezile imamlarn, merdud ve matrud sayyorlar. ok zaman bu
sr benim merakma dokunuyordu. Sonra ltf-u lah ile anladm ki:
Zemaher'nin Ehl-i Snnet'e itirazat, hak zannettii mesleindeki
muhabbet-i haktan ileri geliyordu. Yani, mesel: Tenzih-i hakik; onun
nazarnda, hayvanlar kendi ef'aline hlk olmasyla oluyor. Onun iin
Cenab- Hakk' tenzih muhabbetinden, Ehl-i Snnet'in halk- ef'al
mes'elesinde dsturunu kabul etmiyor. Merdud olan sair Mu'tezile
---sh:(M:454) -----
imamlar muhabbet-i haktan ziyade, Ehl-i Snnet'in yksek dsturlarna
ksa akllar yetiemediinden ve geni kavanin-i Ehl-i Snnet, onlarn
dar fikirlerine yerlemediinden, inkr ettiklerinden merduddurlar.
Aynen bu lm-i Kelm'daki Ehl-i tizal'in Ehl-i Snnet ve Cemaat'a
muhalefeti olduu gibi, Snnet-i Seniye haricindeki bir ksm ehl-i
tarkatn muhalefeti dahi iki cihetledir:
Biri: Zemaher gibi; haline, merebine meftuniyet cihetinde daha
derece-i zevkine yetiemedii db- eriata kar bir derece lkayd kalr.
Dier ksm ise: H db- eriata, desatir-i tarkata nisbeten
ehemmiyetsiz bakar. nki dar havsalas, o geni ezvak ihata edemiyor
ve ksa makam, o yksek dba yetiemiyor.
SEKZNC TELVH: Sekiz vartay beyan eder:
Birincisi: Snnet-i Seniyeye tamam ittiba riayet etmeyen bir
ksm ehl-i slk; velayeti, nbvvete tercih etmekle vartaya der.
Yirmidrdnc ve Otuzbirinci Szler'de, nbvvet ne kadar yksek
olduu ve velayet ona nisbeten ne kadar snk olduu isbat edilmitir.
kincisi: Ehl-i tarkatn bir ksm mfrit evliyasn Sahabeye
tercih, hatt Enbiya derecesinde grmekle vartaya der. Onikinci ve
Yirmiyedinci Szler'de ve Sahabeler hakkndaki zeylinde kat' isbat
edilmitir ki: Sahabelerde yle bir hssa-i sohbet var ki, velayet ile
yetiilmez ve Sahabelere tefevvuk edilmez ve Enbiyaya hibir vakit
evliya yetimez.
ncs: frat ile tarkat taassubu tayanlarn bir ksm, db
ve evrad- tarkat Snnet-i Seniyeye tercih etmekle Snnete muhalefet
edip, Snneti terkeder, fakat virdini brakmaz. O suretle db- er'iyeye
bir lkaydlk vaziyeti gelir, vartaya der.
ok Szlerde isbat edildii gibi ve mam- Gazal, mam-
Rabban gibi muhakkikn-i ehl-i tarkat derler ki: "Birtek Snnet-i
Seniyeye ittiba' noktasnda hasl olan makbuliyet, yz db ve nevafil-i
hususiyeden gelemez. Bir farz, bin Snnete mreccah olduu gibi; bir
Snnet-i Seniye dahi, bin db- tasavvufa mreccahtr." demiler.
Drdncs: Mfrit bir ksm ehl-i tasavvuf; ilham, vahiy gibi
zanneder ve ilham, vahiy nev'inden telakki eder, vartaya der. Vahyin
derecesi ne kadar yksek ve kll ve kuds olduu ve ilhamat ona
nisbeten ne derece cz' ve snk olduu, Onikinci Sz'de ve i'caz-
Kur'ana dair Yirmibeinci Sz'de ve sair risalelerde gayet kat' isbat
edilmitir.


---sh:(M:455) -----
Beincisi: Srr- tarkat anlamayan bir ksm mutasavvife, zafleri
takviye etmek ve gevekleri teci' etmek ve iddet-i hizmetten gelen
usan ve meakkati tahfif etmek iin, istenilmeyerek verilen ezvak ve
envr ve keramat ho grp meftun olur; ibadata, hidemata ve evrada
tercih etmekle vartaya der. u risalenin Altnc Telvihinin nc
Noktasnda icmalen beyan olunduu ve sair Szlerde kat'iyyen isbat
edilmitir ki: Bu dr- dnya, dr-l hizmettir, dr-l cret deil! Burada
cretini isteyenler; bki, daim meyveleri, fni ve muvakkat bir surete
evirmekle beraber, dnyadaki beka houna geliyor, mtakane berzaha
bakamyor; deta bir cihette dnya hayatn sever, nki iinde bir nevi
hireti bulur.
Altncs: Ehl-i hakikat olmayan bir ksm ehl-i slk, makamat-
velayetin glgelerini ve zllerini ve cz' nmunelerini, makamat- asliye-
i klliye ile iltibas etmekle vartaya der. Yirmidrdnc Sz'n kinci
Dal'nda ve sair Szlerde kat'iyyen isbat edilmitir ki: Nasl Gne,
yineler vastasyla taaddd ediyor; binler misal Gne, ayn Gne gibi
ziya ve hararet sahibi olur. Fakat o misal Gneler, hakik Gnee
nisbeten ok zaftirler. Aynen onun gibi: Makamat- Enbiya ve eazm-
evliyann makamatnn baz glgeleri ve zlleri var. Ehl-i slk onlara
girer; kendini, o evliya-y azmeden daha azm grr; belki Enbiyadan
ileri getiini zanneder, vartaya der. Fakat bu gemi umum
vartalardan zarar grmemek iin, usl- imaniyeyi ve esasat- eriat
daima rehber ve esas tutmak ve mehudunu ve zevkini onlara kar
muhalefetinde ittiham etmekledir.
Yedincisi: Bir ksm ehl-i zevk ve evk, slknde fahr, naz,
atahat, tevecch- ns ve merciiyeti; kre, niyaza, tazarruata ve
nstan istinaya tercih etmekle vartaya der. Halbuki en yksek mertebe
ise, ubudiyet-i Muhammediyedir ki, "Mahbubiyet" nvanyla tabir edilir.
Ubudiyetin ise srr- esas; niyaz, kr, tazarru', huu', acz, fakr, halktan
istina cihetiyle o hakikatn kemaline mazhar olur. Baz evliya-y azme,
fahr ve naz ve atahata muvakkaten, ihtiyarsz girmiler; fakat o noktada,
ihtiyaren onlara iktida edilmez; hddirler, mhd deillerdir;
arkalarndan gidilmez!
Sekizinci Varta: Hodgm, aceleci bir ksm ehl-i slk; hirette
alnacak ve koparlacak velayet meyvelerini, dnyada yemesini ister ve
slkunda onlar istemekle vartaya der. Halbuki
..-!........!...-!... gibi yetlerle iln edildii gibi,
ok Szlerde kat'iyyen isbat edilmitir ki: lem-i bekada birtek
---sh:(M:456) -----
meyve, fni dnyann bin bahesine mreccahtr. Onun iin, o mbarek
meyveleri burada yememeli. Eer istenilmeyerek yedirilse kredilmeli;
mkfat iin deil, belki tevik iin bir ihsan- lah olarak telakki
edilmeli.
DOKUZUNCU TELVH: Tarkatn pek ok semeratndan ve
faidelerinden yalnz burada "Dokuz Adedi"ni icmalen beyan edeceiz:
Birincisi: stikametli tarkat vastasyla, saadet-i ebediyedeki
ebed hazinelerin anahtarlar ve mene'leri ve madenleri olan hakaik-i
imaniyenin inkiaf ve vuzuhu ve aynelyakn derecesinde zuhurlardr.
kincisi: Makine-i insaniyenin merkezi ve zenberei olan kalbi,
tarkat vasta olup iletmesiyle ve o iletmekle, sair letaif-i insaniyeyi
harekete getirip, netice-i ftratlarna sevkederek hakik insan olmaktr.
ncs: lem-i berzah ve hiret seferinde, tarkat
silsilelerinden bir silsileye iltihak edip ve o kafile-i nuraniye ile ebed-l
bd yolunda arkada olmak ve yalnzlk vahetinden kurtulmak ve
onlarla, dnyada ve berzahta manen nsiyet etmek ve evham ve
behatn hcumlarna kar, onlarn icmana ve ittifakna istinad edip,
herbir stadn kav bir sened ve kuvvetli bir brhan derecesinde grp,
onlarla o hatra gelen dalalet ve behat def'etmektir.
Drdncs: mandaki marifetullah ve o marifetteki
muhabbetullahn zevkini, safi tarkat vastasyla anlamak ve o anlamakla
dnyann vahet-i mutlakasndan ve insann kinattaki gurbet-i
mutlakasndan kurtulmaktr. ok Szlerde isbat etmiiz ki: Saadet-i
dreyn ve elemsiz lezzet ve vahetsiz nsiyet ve hakik zevk ve cidd
saadet, iman ve slmiyetin hakikatndadr. kinci Sz'de beyan edildii
gibi: man, ecere-i tb-i Cennet'in bir ekirdeini tayor. te tarkatn
terbiyesiyle, o ekirdek nevnema bulur, inkiaf eder.
Beincisi: Teklif-i er'iyedeki hakaik-i latifeyi, tarkattan ve zikr-
i lahden gelen bir intibah- kalb vastasyla hissetmek, takdir etmek... O
vakit taate, suhre gibi deil, belki itiyakla itaat edip ubudiyeti fa eder.
Altncs: Hakik zevke ve cidd teselliye ve kedersiz lezzete ve
vahetsiz nsiyete, hakik medar ve vasta olan tevekkl makamn ve
teslim rtbesini ve rza derecesini kazanmaktr.
Yedincisi: Slk-u tarkatn en mhim art, en ehemmiyetli
neticesi olan ihlas vastasyla, irk-i hafden ve riya ve tasannu' gibi
rezailden




---sh:(M:457) -----
hals olmak ve tarkatn mahiyet-i ameliyesi olan tezkiye-i nefs
vastasyla, nefs-i emmarenin ve enaniyetin tehlikelerinden kurtulmaktr.
Sekizincisi: Tarkatta, zikr-i kalb ile ve tefekkr- akl ile
kazand tevecch ve huzur ve kuvvetli niyetler vastasyla, detlerini
ibadet hkmne evirmek ve muamelt- dnyeviyesini, a'mal-i uhreviye
hkmne getirip sermaye-i mrn hsn- istimal etmek cihetiyle,
mrnn dakikalarn hayat- ebediyenin snbllerini verecek ekirdekler
hkmne getirmektir.
Dokuzuncusu: Seyr-i slk-u kalb ile ve mcahede-i ruh ile ve
terakkiyat- maneviye ile, insan- kmil olmak iin almak; yani hakik
m'min ve tam bir mslman olmak; yani yalnz sur deil, belki hakikat-
iman ve hakikat- slm kazanmak; yani u kinat iinde ve bir cihette
kinat mmessili olarak, dorudan doruya kinatn Hlk- Zlcelaline
abd olmak ve muhatab olmak ve dost olmak ve halil olmak ve yine
olmak ve ahsen-i takvimde olduunu gstermekle, ben-demin
melaikeye rchaniyetini isbat etmek ve eriatn iman ve amel
cenahlaryla makamat- liyede umak ve bu dnyada saadet-i ebediyeye
bakmak, belki de o saadete girmektir.
,.:-!,..-!...............!,......-..
.L.!...-!......-!..,....,..!
.:- ...L_.!..-........!.,L..
.......!.~....-.....-..........
..!.-!..!..-!....-..-.!....-.
* * *











---sh:(M:458) -----




Zeyl



[Bu Kck Zeylin Byk Bir Ehemmiyeti Var. Herkese
Menfaatlidir.]
Cenab- Hakk'a vsl olacak tarkler pek oktur. Btn hak
tarkler Kur'andan alnmtr. Fakat tarkatlarn bazs, bazsndan daha
ksa, daha selmetli, daha umumiyetli oluyor. O tarkler iinde, kasr
fehmimle Kur'andan istifade ettiim "Acz ve fakr ve efkat ve tefekkr"
tarkdr. Evet acz dahi, ak gibi belki daha eslem bir tarktir ki; ubudiyet
tarkyla mahbubiyete kadar gider. Fakr dahi, Rahman ismine sal eder.
Hem efkat dahi ak gibi, belki daha keskin ve daha geni bir tarktir ki
Rahm ismine sal eder. Hem tefekkr dahi ak gibi, belki daha zengin,
daha parlak, daha geni bir tarktir ki, Hakm ismine sal eder. u tark,
haf tarkler misill, "Letaif-i Aere" gibi on hatve deil ve tark- cehriye
gibi "Nfus-u Seb'a" yedi mertebeye atlan admlar deil, belki "Drt
Hatve"den ibarettir. Tarkattan ziyade hakikattr, eriattr. Yanl
anlalmasn: Acz ve fakr ve kusurunu, Cenab- Hakk'a kar grmek
demektir. Yoksa onlar yapmak veya halka gstermek demek deildir. u
ksa tarkn evrad: ttiba- snnettir, feraizi ilemek, kebairi terketmektir.
Ve bilhassa namaz ta'dil-i erkn ile klmak, namazn arkasndaki
tesbihat yapmaktr.
Birinci Hatveye: ,:..... yeti iaret ediyor.
kinci Hatveye:
,....,..........!....:.. yeti iaret ediyor.


---sh:(M:459) -------------
nc Hatveye:
.................-.....
yeti iaret ediyor.
Drdnc Hatveye: ....!... yeti iaret
ediyor. u drt hatvenin ksa bir izah udur ki:
Birinci Hatvede: ,:..... yeti iaret ettii gibi:
Tezkiye-i nefs etmemek. Zira insan, cibilliyeti ve ftrat hasebiyle nefsini
sever. Belki evvel ve bizzt yalnz ztn sever, baka hereyi nefsine
feda eder. Mabud'a lyk bir tarzda nefsini medheder. Mabud'a lyk bir
tenzih ile nefsini meayibden tenzih ve tebrie eder. Elden geldii kadar
kusurlar kendine lyk grmez ve kabul etmez. Nefsine peresti eder
tarznda iddetle mdafaa eder. Hatt ftratnda tevdi edilen ve Mabud-u
Hakik'nin hamd ve tesbihi iin ona verilen cihazat ve istidad, kendi
nefsine sarfederek ...!.-. srrna mazhar olur. Kendini
grr, kendine gvenir, kendini beenir. te u mertebede, u hatvede
tezkiyesi, tathiri: Onu tezkiye etmemek, tebrie etmemektir.
kinci Hatvede:
,....,..........!....:.. dersini verdii gibi:
Kendini unutmu, kendinden haberi yok. Mevti dnse, bakasna verir.
Fena ve zevali grse, kendine almaz ve klfet ve hizmet makamnda
nefsini unutmak, fakat ahz- cret ve istifade-i huzuzat makamnda
nefsini dnmek, iddetle iltizam etmek, nefs-i emmarenin
muktezasdr. u makamda tezkiyesi, tathiri, terbiyesi; u haletin aksidir.
Yani nisyan- nefs iinde nisyan etmemek. Yani huzuzat ve ihtirasatta
unutmak ve mevtte ve hizmette dnmek.
nc Hatvede:
.................-.....
dersini verdii





---sh:(M:459) -------------
gibi: Nefsin muktezas, daima iyilii kendinden bilip fahr ve ucbe girer.
Bu hatvede: Nefsinde yalnz kusuru ve naks ve aczi ve fakr grp;
btn mehasin ve kemaltn, Ftr- Zlcelal tarafndan ona ihsan
edilmi nimetler olduunu anlayp, fahr yerinde kr ve temeddh
yerinde hamdetmektir. u mertebede tezkiyesi,
....~.. srryla udur ki: Kemalini kemalsizlikte,
kudretini aczde, gnasn fakrda bilmektir.
Drdnc Hatvede: ....!... dersini
verdii gibi: Nefs, kendini serbest ve mstakil ve bizzt mevcud bilir.
Ondan bir nevi rububiyet dava eder. Mabuduna kar adavetkrane bir
isyan tar. te gelecek u hakikat derketmekle ondan kurtulur. Hakikat
yledir ki: Herey nefsinde mana-y ismiyle fnidir, mefkuddur, hdistir,
madumdur. Fakat mana-y harfiyle ve Sni'-i Zlcelal'in esmasna
yinedarlk cihetiyle ve vazifedarlk itibariyle ahiddir, mehuddur,
vciddir, mevcuddur. u makamda tezkiyesi ve tathiri udur ki:
Vcudunda adem, ademinde vcudu vardr. Yani kendini bilse, vcud
verse; kinat kadar bir zulmat- adem iindedir. Yani vcud-u ahssine
gvenip Mcid-i Hakik'den gaflet etse; yldz bcei gibi bir ahs ziya-
y vcudu, nihayetsiz zulmat- adem ve firaklar iinde bulunur, boulur.
Fakat enaniyeti brakp, bizzt nefsi hi olduunu ve Mcid-i Hakik'nin
bir yine-i tecellisi bulunduunu grd vakit, btn mevcudat ve
nihayetsiz bir vcudu kazanr. Zira btn mevcudat, esmasnn
cilvelerine mazhar olan Zt- Vcib-l Vcud'u bulan, hereyi bulur.

Htime
u acz, fakr, efkat, tefekkr tarkndaki drt hatvenin izahat;
hakikatn ilmine, eriatn hakikatna, Kur'ann hikmetine dair olan
yirmialt aded Szler'de gemitir. Yalnz urada bir-iki noktaya ksa bir
iaret edeceiz. yle ki:
Evet u tark daha ksadr. nki drt hatvedir. Acz, elini nefisten
ekse, dorudan doruya Kadr-i Zlcelal'e verir. Halbuki en keskin tark
olan ak, nefisten elini eker, fakat mauk-u mecazye yapr. Onun
zevalini bulduktan sonra Mahbub-u Hakik'ye gider. Hem u tark daha
eslemdir. nki nefsin atahat ve bl-pervazane davalar bulunmaz.
nki acz ve fakr ve kusurdan baka nefsinde bulmuyor ki, haddinden
fazla gesin. Hem, bu tark daha umum ve cadde-i kbradr.

---sh:(M:460) -------------
nki kinat ehl-i vahdet-l vcud gibi, huzur-u daim kazanmak iin
i'dama mahkm zannedip, "L mevcude ill H" hkmetmeye veyahut
ehl-i vahdet- uhud gibi, huzur-u daim iin kinat nisyan- mutlak
hapsinde hapse mahkm tahayyl edip, "L mehude ill H" demeye
mecbur olmuyor. Belki i'damdan ve hapisten gayet zahir olarak Kur'an
afvettiinden, o da sarf- nazar edip ve mevcudat kendileri hesabna
hizmetten azlederek Ftr- Zlcelal hesabna istihdam edip, esma-i
hsnasnn mazhariyet ve yinedarlk vazifesinde istimal ederek mana-y
harf nazaryla onlara bakp, mutlak gafletten kurtulup huzur-u daimye
girmektir; hereyde Cenab- Hakk'a bir yol bulmaktr.
Elhasl: Mevcudat mevcudat hesabna hizmetten azlederek,
mana-y ismiyle bakmamaktr.
* * *

Otuzuncu Mektub
Matbu', Arab "arat-l 'caz Tefsiri"dir.
Otuzbirinci Mektub
Otuzbir "Lem'a"dr.
Otuzikinci Mektub
Kendi kendine manzum tarzn alan matbu' "Lemaat" risalesidir. Ayn
zamanda "Otuzikinci Lem'a" olup, "Szler" mecmuasnn hirinde
neredilmitir.
Otuznc Mektub
Marifet-i lahiyeye pencereler aan "Otuz Pencereli Risale" olup, bir
cihette "Otuznc Sz" olduundan Szler Mecmuasnda neredilmi,
buraya dercedilmemitir.





---sh:(M:462) -----
arat- Gaybiye Hakknda
Bir takriz
[mam- Ali Radyallah Anh'n, Risale-i Nur hakknda ihbar-
gaybsinden bir para olan bu ksm; Sikke-i Tasdik-i Gayb Mecmuasnda
dercedilen arat- Kur'aniye ve Keramet-i Aleviye ve Keramet-i Gavsiye
risaleleriyle birlikte, ehl-i vukuflarn takdirkr raporlarna msteniden,
mahkemelerce sahiblerine geri iade edilmitir.
mam- Ali'nin (R.A.) Celcelutiye'de, Risale-i Nur hakkndaki
kerametinden bir kerametinin sekiz remzinden Yedinci ve Sekizinci Remzin bir
parasdr. Sikke-i Tasdik-i Gayb Mecmuasnn yz yirmibeinci sahifesinden,
yz otuzuncu sahifesine kadar olan ksmda mnderitir.]
Yedinci Remiz: Hazret-i mam- Ali Radyallah Anh, naslki
.-.!..._..:!....
...!...-...~.-.
..:!.....-!......
..:!.....-!.....
.-..:........!...-
..-...L!......,..
diye birinci fkrasyla Yedinci u'a iaret etmi; yle de: Ayn fkra ile,
l bir tefekkrname ve tevhide dair yksek bir marifetname namnda
olan Yirmidokuzuncu Arab Lem'aya dahi iaret eder. kinci fkrasyla
sm-i A'zam ve Sekine denilen Esma-i Sitte-i Mehurenin hakikatlarn
gayet l bir tarzda beyan ve isbat eden ve Yirmidokuzuncu Lem'ay takib
eyleyen Otuzuncu Lem'a namnda Alt Nkte-i Esma Risalesine
..:!.....-!.....cmlesiyle iaret ettiinden;
sonra akabinde, Risale-i Esma'y takib eden Otuzbirinci Lem'ann Birinci
ua olarak, otuz yet-i Kur'aniyenin Risale-i Nur'a iaratn kaydedip,
hesab- cifr mnasebetiyle, batan baa lm-i Huruf Risalesi gibi
grnen ve bir mu'cize-i Kur'aniye hkmnde bulunan risaleye


.-..:........!...-kelimesiyle iaret edip, der-akab
..-...L!......,..kelmyla dahi, Risale-i
Hurufiyeyi takib eden ve El-yet-l Kbra'dan ve baka Resail-i
Nuriyeden terekkb eden ve As-y Musa namn alan ve As-y Musa
gibi, dalaletin ve irkin sihirlerini ibtal eden Risale-i Nur'un imdilik en
son ve hir risalesine As-y Musa namn vererek iaretle beraber,
manev karanlklar datacan mjde ediyor. Evet
_..:!....kelimesiyle Yedinci ua'a iareti, kuvvetli karineler ile
isbat edildii gibi; ayn kelime, dier bir mana ile elhak Risale-i Nur'un
yet-i kbras hkmnde ve ekser risalelerin ruhlarn cem'eden ve Arab
bulunan Yirmidokuzuncu Lem'aya bu kelm, "mstetbeat-t terakib"
kaidesiyle ona bakyor, efradna dhil ediyor. yle ise; Hazret-i mam-
Ali Radyallah Anh dahi bu fkradan ona bakp iaret eder diyebiliriz.
Hem sair iaratn karinesiyle, hem Mektubat'tan sonra Lem'alara baka
bir tarz- ibare ile ima ederek; Lem'alarn en parlann te'lifi, dehetli bir
zamanda ve hapis ve i'damdan kurtulmak ve emniyet ve selmet bulmak
iin, mana-y mecaz ve mefhum-u iar ile, Hazret-i Ali Radyallah
Anh kendi lisann, byk tehlikelerde bulunan mellifin hesabna istimal
ederek;
.-.!..._..:!....yani "Ya Rab! Beni kurtar. Eman
ve emniyet ver." diye dua etmesiyle, tam tamna Eskiehir
hapishanesinde i'dam ve uzun hapis tehlikesi iinde te'lif edilen
Yirmidokuzuncu Lem'ann ve sahibinin vaziyetine tevafuk karinesiyle,
kelm zmn ve iar delalet ettiinden diyebiliriz ki; Hazret-i mam- Ali
Radyallah Anh dahi, bundan ona iaret eder. Hem Otuzuncu Lem'a
namnda ve alt nkte olan Risale-i Esma'ya bakarak
..-!.....deyip, sair iaratn karinesiyle, hem
Yirmidokuzuncu Lem'aya takib karinesiyle, hem ikisinin isimde ve esma
lafzna tevafuk karinesiyle, hem teettt- hale ve skntl bir gurbete ve
perianiyete den mellifi, onun te'lifi bereketiyle teselli ve tahamml
bulmasna ve mana-y mecaz cihetinde, Hazret-i mam- Ali Radyallah
Anh lisanyla kendine dua olan
..:!.....-!......yani "sm-i A'zam olan o
Esma Risalesinin
---sh:(M:463) -----
---sh:(M:464) -----
bereketiyle, beni teetttten perianiyetten hfzeyle ya Rabbi!" meali; tam
tamna o risale ve sahibinin vaziyetine tevafuk karinesiyle kelm mecaz
delalet ve mam- Ali Radyallah Anh ise, gayb iaret eder diyebiliriz.
Hem madem Celcelutiye'nin asl vahiydir ve esrarldr ve gelecek zamana
bakyor ve gayb umr-u istikbaliyeden haber veriyor. Ve madem Kur'an
itibariyle bu asr dehetlidir ve Kur'an hesabyla, Risale-i Nur bu karanlk
asrda ehemmiyetli bir hdisedir. Ve madem sarahat derecesinde ok
karine ve emarelerle; Risale-i Nur Celcelutiye'nin iine girmi, en mhim
yerinde yerlemi. Ve madem Risale-i Nur ve eczalar bu mevkie lyktr
ve Hazret-i mam- Ali Radyallah Anh'n nazar- takdirine ve tahsinine
ve onlardan haber vermesine liyakatlar ve kymetleri var. Ve madem
Hazret-i mam- Ali Radyallah Anh, Siracnnur'dan zahir bir surette
haber verdiinden sonra ikinci derecede, perdeli bir tarzda Szler'den,
sonra Mektublar'dan, sonra Lem'alar'dan, risalelerdeki ayn tertib, ayn
makam ayn numara tahtnda, kuvvetli karinelerin sevkiyle kelm delalet
ve Hazret-i mam- Ali Radyallah Anh'n iaret ettiini isbat eylemi.
Ve madem bata
..L........:!...-.,....
risalelerin ba ve Birinci Sz olan Bismillah Risalesine bakt gibi;
Kasem-i Cmi-i Muazzama'nn hirinde, risalelerin ksm- hirleri olan
son Lem'alara ve ualara; hususan bir yet-i kbra-y tevhid olan
Yirmidokuzuncu Lem'a-i Hrika-i Arabiye ve Risale-i Esma-i Sitte ve
Risale-i arat- Huruf-u Kur'aniye ve bilhassa imdilik en hir ua ve
as-y Musa gibi dalaletlerin btn manev sihirlerini ibtal edebilen bir
mahiyette bulunan ve bir manada yet-l Kbra namn alan risale-i
hrikaya bakyor gibi bir tarz- ifade grnyor. Ve madem birtek
mes'elede bulunan emareler ve karineler, mes'elenin vahdeti haysiyetiyle
birbirine kuvvet verir, zaf bir mnasebetle bir tereuh dahi menbana
ilhak edilir. Elbette bu yedi aded esaslara istinaden deriz: "Hazret-i
mam- Ali Radyallah Anh, naslki mehur Szlere tertibleri zerine
iaret etmi ve Mektubat'tan bir ksmna ve Lem'alardan en mhimlerine
tertible bakm; yle de:
..:!.....-!.....
cmlesiyle, Otuzuncu Lem'aya, yani mstakil Lem'alarn en son olan
Esma-i Sitte Risalesi'ne, tahsin ederek bakyor. Ve
.-..:........!...-kelmyla dahi, Otuzuncu Lem'ay
takib
eden arat- Huruf-u Kur'aniye risalesini takdir edip, iaretle tasdik
ediyor. ..-...L!......,..kelimesiyle dahi
imdilik en hir risale ve tevhid ve imann elinde as-y Musa gibi
hrikal, en kuvvetli brhan olan mecmua risalesini senakrane remzen
gsteriyor gibi bir tarz- ifadeden bilperva hkmediyoruz ki: Hazret-i
mam- Ali Radyallah Anh hem Risale-i Nur'dan, hem ok ehemmiyetli
risalelerinden mana-y hakik ve mecaz ile; iar ve remz ve ima ve
telvih bir surette haber veriyor. Kimin bhesi varsa, iaret olunan
risalelere bir kerre dikkatle baksn. nsaf varsa, bhesi kalmaz
zannediyorum. Buradaki mana-y iar ve medll- mecazlere,
karinelerin en gzeli ve latifi; ayn tertibi muhafaza ile verilen isimlerin
mnasebetidir. Mesel: Yirmidokuz ve Otuz ve Otuzbir ve Otuziki
mertebe-i ta'dadda, Yirmidokuz ve Otuz ve Otuzbir ve Otuzikinci Szlere
gayet mnasib isimler ile; bata, Szlerin ba olan Birinci Sz'e, ayn
Besmele srryla ve hirde, imdilik risalelerin hirine mahiyetini gsterir
lyk birer isim vererek iaret etmesi geri gizli ise de, fakat ok gzeldir
ve letafetlidir.
Ben itiraf ediyorum ki: Byle makbul bir eserin mazhar olmak,
hibir vecihle o makama liyakatm yoktur. Fakat kk ehemmiyetsiz bir
ekirdekten, koca da gibi bir aac halketmek; kudret-i lahiyenin
e'nindendir ve detidir ve azametine delildir. Ben kasemle temin ederim
ki: Risale-i Nur'u senadan maksadm, Kur'ann hakikatlarn ve imann
rknlerini teyid ve isbat ve neirdir. Hlk- Rahmime yzbinler
krolsun ki; kendimi, kendime beendirmemi, nefsimin ayblarn ve
kusurlarn bana gstermi ve o nefs-i emmareyi, bakalara beendirmek
arzusu kalmam. Kabir kapsnda bekleyen bir adam, arkasndaki fni
dnyaya riyakrane bakmas, acnacak bir hamakattr ve dehetli bir
hasarettir. te bu halet-i ruhiye ile, yalnz hakaik-i imaniyenin tercman
olan Risale-i Nur'un doru ve hak olduuna latif bir mnasebet
syleyeceim. yle ki:
Celcelutiye, Sryanice bedi' demektir ve bedi' manasndadr.
bareleri bedi' olan Risale-i Nur, Celcelutiye'de mhim bir mevki tutup
ekser yerlerinde tereuhat grndnden, kasidenin ismi ona bakyor
gibi verilmi. Hem imdi anlyorum ki, eskiden beri benim liyakatm
olmad halde bana verilen Bedizzaman lkab, benim deildi; belki
Risale-i Nur'un manev bir ismi idi. Zahir bir tercmanna riyeten ve
emaneten taklm. imdi o emanet isim, hakik sahibine iade edilmi.
Demek, Sryanice bedi' manasnda ve kasidede tekerrrne binaen
kasideye verilen Celcelutiye ismi iar bir tarzda, bid'at zamannda kan
bedi-l beyan ve bedi-z zaman olan Risale-i Nur'un; hem ibare, hem
---sh:(M:465) -----
---sh:(M:466) -----
mana, hem isim noktalaryla bedi'liine mnasebetdarl ihsas etmesine
ve bu isim bir para ona da bakmasna ve bu ismin msemmasnda,
Risale-i Nur ok yer igal ettii iin, hak kazanm olmasna tahmin
ediyorum. ...L-.........-'....
Sekizinci Remiz:
Sual: Btn kymetdar kitablar iinde Risale-i Nur, Kur'ann
iaretine ve iltifatna ve Hazret-i mam- Ali Radyallah Anh'n takdir ve
tahsinine ve Gavs- A'zam'n (K.S.) tevecch ve tebirine vech-i ihtisas
nedir? O iki ztn kerametle Risale-i Nur'a bu kadar kymet ve
ehemmiyet vermesinin hikmeti nedir?
Elcevab: Malmdur ki baz vakit olur, bir dakika; bir saat ve
belki bir gn, belki seneler kadar ve bir saat; bir sene, belki bir mr
kadar netice verir ve ehemmiyetli olur. Mesel: Bir dakikada ehid olan
bir adam, bir velayet kazanr; ve souun iddetinden incimad etmek
zamannda ve dmann dehet-i hcumunda bir saat nbet, bir sene
ibadet hkmne geebilir. te aynen yle de: Risale-i Nur'a verilen
ehemmiyet dahi, zamann ehemmiyetinden, hem bu asrn eriat-
Muhammediyeye (A.S.M.) ve eair-i Ahmediyeye (A.S.M.) ettii
tahribatn dehetinden, hem bu hirzamann fitnesinden eski zamandan
beri btn mmet istiaze etmesi cihetinden, hem o fitnelerin savletinden
m'minlerin imanlarn kurtarmas noktasndan Risale-i Nur yle bir
ehemmiyet kesbetmi ki: Kur'an ona kuvvetli iaretle iltifat etmi ve
Hazret-i mam- Ali Radyallah Anh kerametle ona bearet vermi
ve Gavs- A'zam (K.S.) kerametkrane ondan haber verip, tercmann
teci' etmi. Evet bu asrn dehetine kar taklid olan itikadn istinad
kal'alar sarslm ve uzaklam ve perdelenmi olduundan; her m'min,
tek bayla dalaletin cemaatle hcumuna mukavemet ettirecek gayet
kuvvetli bir iman- tahkik lzmdr ki dayanabilsin. Risale-i Nur bu
vazifeyi; en dehetli bir zamanda ve en lzumlu nazik bir vakitte,
herkesin anlayaca bir tarzda; hakaik-i Kur'aniye ve imaniyenin en derin
ve en gizlilerini, gayet kuvvetli brhanlar ile isbat ederek; o iman-
tahkikyi tayan hlis ve sadk akirdleri dahi, bulunduklar kasaba ve
karye ve ehirlerde -hizmet-i imaniye itibariyle- deta birer gizli kutub
gibi, m'minlerin manev birer nokta-i istinad olarak, bilinmedikleri ve
grnmedikleri ve grlmedikleri halde, kuvve-i maneviye-i itikadlar
cesur birer zabit gibi; kuvve-i maneviyeyi, ehl-i


---sh:(M:467) -----
imann kalblerine verip, m'minlere manen mukavemet ve cesaret
veriyorlar.
Eer bir muannid tarafndan denilse: "Hazret-i mam- Ali
Radyallah Anh, bu umum mecaz manalar irade etmemi." Biz de
deriz ki: Faraza Hazret-i mam- Ali Radyallah Anh irade etmezse,
fakat kelm delalet eder ve karinelerin kuvvetiyle, iar ve zmn
delaletle manalar iine dhil eder. Hem madem o mecaz mana ve iar
mefhumlar haktr, dorudur ve vaka mutabktr ve bu iltifata lyktr ve
karineleri kuvvetlidir; elbette Hazret-i mam- Ali Radyallah Anh'n,
byle btn iar manalar irade edecek kll bir tevecch faraza
bulunmazsa; Celcelutiye vahiy olmak cihetiyle hakik sahibi, Hazret-i
mam- Ali Radyallah Anh'n stad olan Peygamber-i Zan
Aleyhissalt Vesselm'n kll tevecch ve stadnn stad-
Zlcelalinin ihatal ilmi onlara bakar, irade dairesine alr. Bu hususta kat'
ve yakn derecesindeki kanaatmn bir sebebi udur ki: Mkilt- azme
iinde, El-yet-l Kbra'nn tefsir-i ekberi olan Yedinci ua' yazmakta
ok zahmet ektiimden, bir kuds teselli ve tevike cidden ok muhta
idim. imdiye kadar mkerrer tecrbelerle bu gibi haletlerimde, inayet-i
lahiye imdadma yetiiyordu. Risaleyi bitirdiim ayn vakitte -hi
hatrma gelmedii halde- birden bu keramet-i Aleviyenin zuhuru, bende
hibir bhe brakmad ki; bu dahi benim imdadma gelen sair inayet-i
lahiye gibi, Rabb- Rahm'in bir inayetidir. nayet ise aldatmaz,
hakikatsz olmaz.
Said Nurs
* * *















---sh:(M:468) -----


Hakikat ekirdekleri

[Otuzbe sene evvel tab'edilen "Hakikat ekirdekleri" namndaki
risaleden vecizelerdir.]


.........!...!...!.-!..!..-!
.-..-.!.....-.

1- Marz bir asrn, hasta bir unsurun, all bir uzvun reetesi;
ittiba'- Kur'andr.
2- Azametli bahtsz bir kt'ann, anl tali'siz bir devletin, deerli
sahibsiz bir kavmin reetesi; ittihad- slmdr.
3- Arz ve btn ncum ve musu tesbih taneleri gibi kaldracak
ve evirecek kuvvetli bir ele mlik olmayan kimse, kinatta dava-y halk
ve iddia-y icad edemez. Zira herey, hereyle baldr.
4- Hairde btn zevi-l ervahn ihyas; mevt-ld bir nevm ile
kta uyumu bir sinein baharda ihya ve inasndan kudrete daha ar
olamaz. Zira kudret-i ezeliye ztiyedir; tegayyr edemez, acz tahalll
edemez, avaik tedahl edemez. Onda meratib olamaz, herey ona
nisbeten birdir.
5- Sivrisinein gzn halkeden, Gne'i dahi o halketmitir.
6- Pirenin midesini tanzim eden, Manzume-i emsiyeyi de o
tanzim etmitir.
7- Kinatn te'lifinde yle bir i'caz var ki; btn esbab- tabiiye
farz- muhal olarak muktedir birer fil-i muhtar olsalar, yine kemal-i acz






---sh:(M:469) -----
ile o i'caza kar secde ederek
,.:-!...-!......!......-..
diyeceklerdir.
8- Esbaba tesir-i hakik verilmemi, vahdet ve celal yle ister.
Lkin mlk cihetinde esbab dest-i kudrete perde olmutur, izzet ve
azamet yle ister. T nazar- zahirde, dest-i kudret mlk cihetindeki
umr-u hasise ile mbair grlmesin.
9- Mahall-i taalluk-u kudret olan hereydeki melektiyet ciheti
effaftr, nezihtir.
10- lem-i ehadet, avalim-l guyub stnde tenteneli bir
perdedir.
11- Bir noktay tam yerinde icad etmek iin, btn kinat icad
edecek bir kudret-i gayr- mtenah lzmdr. Zira u kitab- kebir-i
kinatn herbir harfinin, bahusus zhayat herbir harfinin, herbir cmlesine
mteveccih birer yz, nzr birer gz vardr.
12- Mehurdur ki: Hill-i de bakarlard. Kimse birey grmedi.
htiyar bir zt yemin ederek "Hilli grdm." dedi. Halbuki grd hill
deil, kirpiinin tekavvs etmi beyaz bir kl idi. O kl nerede? Kamer
nerede? Harekt- zerrat nerede? Fil-i tekil-i enva' nerede?
13- Tabiat, misal bir matbaadr, tbi' deil; naktr, nakka deil;
kabildir, fil deil; mistardr, masdar deil; nizamdr, nzm deil;
kanundur, kudret deil; eriat- iradiyedir, hakikat- hariciye deil.
14- Ftrat- zuur olan vicdandaki incizab ve cezbe, bir hakikat-
cazibedarn cezbesiyledir.
15- Ftrat yalan sylemez. Bir ekirdekteki meyelan- nmuvv
der: "Ben snblleneceim, meyve vereceim." Doru syler.
Yumurtada bir meyelan- hayat var. Der: "Pili olacam." Biiznillah
olur. Doru syler. Bir avu su, meyelan- incimad ile der: "Fazla yer
tutacam." Metin demir onu yalan karamaz; sznn doruluu demiri
paralar. u meyelanlar, iradeden gelen evamir-i tekviniyenin
tecellileridir, cilveleridir.
16- Karncay emirsiz, ary ya'subsuz brakmayan kudret-i
ezeliye; elbette beeri nebisiz brakmaz. lem-i ehadetteki insanlara
inikak- Kamer, bir mu'cize-i Ahmediye (A.S.M.) olduu gibi, mi'rac
dahi lem-i melekttaki melaike ve ruhaniyata kar bir mu'cize-i



---sh:(M:470) -----
kbra-y Ahmediyedir ki; nbvvetinin velayeti bu keramet-i bahire ile
isbat edilmitir ve o parlak zt, berk ve Kamer gibi melektta u'le-fean
olmutur.
17- Kelime-i ehadetin iki kelm birbirine ahiddir. Birincisi
ikincisine brhan- limmdir; ikincisi birincisine brhan- inndir.
18- Hayat, kesrette bir eit tecelli-i vahdettir. Onun iin ittihada
sevkeder. Hayat, bir eyi hereye mlik eder.
19- Ruh, bir kanun-u zvcud-u haricdir, bir namus-u zuurdur.
Sabit ve daim ftr kanunlar gibi, ruh dahi lem-i emirden, sfat- iradeden
gelmi, kudret ona vcud-u hiss giydirmitir. Bir seyyale-i latifeyi o
cevhere sadef etmitir. Mevcud ruh, makul kanunun kardeidir. kisi hem
daim, hem lem-i emirden gelmilerdir. ayet nevilerdeki kanunlara
kudret-i ezeliye bir vcud-u haric giydirseydi, ruh olurdu. Eer ruh,
vcudu karsa, uuru bandan indirse, yine lyemut bir kanun olurdu.
20- Ziya ile mevcudat grnr, hayat ile mevcudatn varl
bilinir. Herbirisi birer keaftr.
21- Nasraniyet, ya intifa veya stfa edip slmiyet'e kar terk-i
silh edecektir. Nasraniyet birka defa yrtld, protestanla geldi.
Protestanlk da yrtld, tevhide yaklat. Tekrar yrtlmaa hazrlanyor.
Ya intifa bulup snecek veya hakik Nasraniyetin esasn cmi' olan
hakaik-i slmiyeyi karsnda grecek, teslim olacaktr.
te bu srr- azme, Hazret-i Peygamber Aleyhissalt Vesselm
iaret etmitir ki: "Hazret-i sa nzil olup gelecek, mmetimden olacak,
eriatmla amel edecektir."
22- Cumhur-u avam, brhandan ziyade, me'hazdaki kudsiyet
imtisale sevkeder.
23- eriatn yzde doksan -zaruriyat ve msellemat- diniye-
birer elmas stundur. Mesail-i itihadiye-i hilafiye, yzde ondur. Doksan
elmas stun, on altunun himayesine verilmez. Kitablar ve itihadlar
Kur'ana drbn olmal, yine olmal; glge ve vekil olmamal!
24- Her mstaid; nefsi iin itihad edebilir, teri' edemez.
25- Bir fikre davet, cumhur-u lemann kabulne vbestedir.
Yoksa davet bid'attr, reddedilir.
26- nsan ftraten mkerrem olduundan, hakk aryor. Bazan
btl




---sh:(M:471) -----
eline gelir; hak zannederek koynunda saklar. Hakikat kazarken,
ihtiyarsz dalalet bana der; hakikat zannederek kafasna giydiriyor.
27- Birbirinden eeff ve eltaf, kudretin ok yineleri vardr; sudan
havaya, havadan esre, esrden lem-i misale, lem-i misalden lem-i
ervaha, hatt zamana, fikre tenevv' ediyor. Hava yinesinde bir kelime
milyonlar kelimat olur. Kalem-i kudret, u srr- tenasl pek acib
istinsah ediyor. n'ikas, ya hviyeti veya hviyetle mahiyeti tutar. Kesifin
timsalleri birer meyyit-i mteharriktir. Bir ruh-u nurannin kendi
yinelerinde olan timsalleri, birer hayy- murtabttr; ayn olmasa da,
gayr da deildir.
28- ems hareket-i mihveriyesiyle silkinse, meyveleri dmez;
silkinmezse, yemileri olan seyyarat dp dalacaktr.
29- Nur-u fikir, ziya-y kalb ile klanp mezcolmazsa, zulmettir,
zulm fkrr. Gzn muzlim nehar- ebyaz, muzii (Haiye) leyle-i
sveyda ile mezcolmazsa basarsz olduu gibi, fikret-i beyzada sveyda-i
kalb bulunmazsa, basiretsizdir.
30- limde iz'an- kalb olmazsa, cehildir. ltizam baka, itikad
bakadr.
31- Btl eyleri iyice tasvir, safi zihinleri idlldir.
32- lim-i mrid, koyun olmal; ku olmamal. Koyun, kuzusuna
st; ku, yavrusuna kay verir.
33- Bir ey'in vcudu, btn eczasnn vcuduna vbestedir.
Ademi ise, bir cz'nn ademiyle olduundan; zaf adam, iktidarn
gstermek iin tahrib tarafdar oluyor, msbet yerine menfce hareket
ediyor.
34- Desatir-i hikmet, nevamis-i hkmetle; kavanin-i hak,
revabt- kuvvetle imtizac etmezse cumhur-u avamda msmir olamaz.
35- Zulm, bana adalet klhn geirmi; hyanet, hamiyet
libasn giymi; cihada bagy ismi taklm, esarete hrriyet nam verilmi.
Ezdad, suretlerini mbadele etmiler.
36- Menfaat zerine dnen siyaset, canavardr.
37- A canavara kar tahabbb; merhametini deil, itihasn
aar. Hem de di ve trnann kirasn da ister.
(Haiye): Meali: Gzn gndze benzeyen beyaz, geceye benzeyen
siyahlyla beraber olmazsa; gz, gz olmaz.




---sh:(M:472) -----
38- Zaman gsterdi ki: Cennet ucuz deil, Cehennem dahi
lzumsuz deil.
39- Dnyaca havas tannan insanlardaki meziyet, sebeb-i tevazu'
ve mahviyet iken; tahakkm ve tekebbre sebeb olmutur. Fukarann
aczi, avamn fakr sebeb-i merhamet ve ihsan iken; esaret ve
mahkmiyetlerine mncer olmutur.
40- Bir eyde mehasin ve eref hasl olduka, havassa peke
ederler; seyyiat olsa, avama taksim ederler.
41- Gaye-i hayal olmazsa veyahut nisyan veya tenasi edilse;
ezhan enelere dnp etrafnda gezerler.
42- Btn ihtilalat ve fesadn asl madeni ve btn ahlk-
rezilenin muharrik ve menba' tek iki kelimedir:
Birinci Kelime: "Ben tok olsam, bakas alktan lse bana ne!"
kinci Kelime: "stirahatim iin zahmet ek; sen al, ben
yiyeyim."
Birinci kelimenin rkn kesecek tek bir devas var ki, o da vcub-
u zekattr.
kinci kelimenin devas, hurmet-i ribadr. Adalet-i Kur'aniye lem
kapsnda durup, ribaya "Yasaktr, girmeye hakkn yoktur" der. Beer bu
emri dinlemedi, byk bir sille yedi. Daha mdhiini yemeden,
dinlemeli!..
43- Devletler, milletler muharebesi; tabakat- beer muharebesine
terk-i mevki ediyor. Zira beer esir olmak istemedii gibi, ecr olmak da
istemez.
44- Tark- gayr- meru ile bir maksad takib eden, galiben
maksudunun zddyla ceza grr, Avrupa muhabbeti gibi gayr- meru
muhabbetin akibetinin mkfat, mahbubun gaddarane adavetidir.
45- Maziye, mesaibe kader nazaryla ve mstakbele, maasiye
teklif noktasnda bakmak lzmdr. Cebr ve tizal, burada barrlar.
46- aresi bulunan eyde acze, aresi bulunmayan eyde ceza'a
iltica etmemek gerektir.
47- Hayatn yaras iltiyam bulur. zzet-i slmiyenin ve namusun
ve izzet-i milliyenin yaralar pek derindir.
48- yle zaman olur ki; bir kelime bir orduyu batrr, bir glle
otuz milyonun mahvna sebeb olur. (Haiye) yle erait tahtnda olur ki;
(Haiye): Srp bir neferin Avusturya Veliahdine att bir tek glle; eski
harb-i umumyi patlattrd, otuz milyon nfusun mahvna sebeb oldu.


---sh:(M:473) -----
kk bir hareket, insan a'l-y illiyyne karr ve yle hal olur ki; kk
bir fiil, insan esfel-i safilne indirir.
49- Bir tane sdk, bir harman yalanlar yakar. Bir tane hakikat, bir
harman hayalata mreccahtr.
_....._....!......
Her szn doru olmal; fakat her doruyu sylemek, doru deil.
50- Gzel gren, gzel dnr. Gzel dnen, hayatndan lezzet
alr.
51- nsanlar canlandran emeldir; ldren ye'stir.
52- Eskiden beri i'la-y kelimetullah ve beka-y istiklaliyet-i slm
iin farz- kifaye-i cihad deruhde ile kendini, yek-vcud olan lem-i
slm'a fedaya vazifedar ve hilafete bayrakdar grm olan bu devlet-i
slmiyenin felketi; lem-i slmn saadet ve hrriyet-i mstakbelesiyle
telafi edilecektir. Zira u musibet, maye-i hayatmz olan uhuvvet-i
slmiyenin inkiafn hrikulde ta'cil etti.
53- Hristiyanln mal olmayan mehasin-i medeniyeti ona mal
etmek ve slmiyetin dman olan tedenniyi ona dost gstermek, felein
ters dnmesine delildir.
54- Paslanm bhemta bir elmas, daima mcella cama
mreccahtr.
55- Hereyi maddede arayanlarn akllar gzlerindedir, gz ise
maneviyatta krdr.
56- Mecaz, ilmin elinden cehlin eline dse, hakikata inklab eder;
hurafata kap aar.
57- hsan- lahden fazla ihsan, ihsan deildir. Her eyi, olduu
gibi tavsif etmek gerektir.
58- hret, insann mal olmayan dahi insana maleder.
59- Hads, maden-i hayat ve mlhim-i hakikattr.
60- hya-y din, ihya-y millettir. Hayat- din, nur-u hayattr.
61- Nev'-i beere rahmet olan Kur'an; ancak umumun, lakal
ekseriyetin saadetini tazammun eden bir medeniyeti kabul eder.
Medeniyet-i hazra, be menf esas zerine teesss etmitir:
1- Nokta-i istinad, kuvvettir. O ise, e'ni tecavzdr.
2- Hedef-i kasd menfaattr. O ise, e'ni tezahmdr.





---sh:(M:474) -----
3- Hayatta dsturu, cidaldir. O ise, e'ni, tenazu'dur.
4- Kitleler mabeynindeki rabtas, heri yutmakla beslenen
unsuriyet ve menf milliyettir. O ise, e'ni mdhi tesadmdr.
5- Cazibedar hizmeti, heva ve hevesi teci' ve arzularn tatmindir.
O heva ise, insann mesh-i manevsine sebebdir.
eriat- Ahmediyenin (A.S.M.) tazammun ettii ve emrettii
medeniyet ise: Nokta-i istinad, kuvvete bedel haktr ki; e'ni, adalet ve
tevazndr. Hedefi de, menfaat yerine fazilettir ki; e'ni, muhabbet ve
tecazbdr. Cihet-l vahdet de, unsuriyet ve milliyet yerine, rabta-i din
ve vatan ve snfdir ki; e'ni samim uhuvvet ve msalemet ve haricin
tecavzne kar, yalnz tedaf'dr. Hayatta, dstur-u cidal yerine dstur-
u teavndr ki; e'ni, ittihad ve tesanddr. Heva yerine hdadr ki; e'ni,
insaniyeten terakki ve ruhen tekmldr.
Mevcudiyetimizin hmisi olan slmiyetten elini gevetme, drt el
ile sarl; yoksa mahvolursun.
62- Musibet-i mme, ekseriyetin hatasndan terettb eder.
Musibet; cinayetin neticesi, mkfatn mukaddemesidir.
63- ehid kendini hayy bilir. Feda ettii hayat, sekerat
tatmadndan, gayr- mnkat' ve bki gryor. Yalnz daha nezih olarak
buluyor.
64- Adalet-i mahza-i Kur'aniye; bir masumun hayatn ve kann,
hatt umum beer iin de olsa, heder etmez. kisi nazar- kudrette bir
olduu gibi, nazar- adalette de birdir. Hodgmlk ile, yle insan olur ki;
ihtirasna mani herey'i, hatt elinden gelirse dnyay harab ve nev'-i
beeri mahvetmek ister.
65- Havf ve za'f, tesirat- hariciyeyi teci' eder.
66- Muhakkak maslahat, mevhum mazarrata feda edilmez.
67- imdilik stanbul siyaseti, spanyol hastal gibi bir
hastalktr.
68- Deli adama "iyisin, iyisin" denilse iyilemesi, iyi adama
"fenasn, fenasn" denilse fenalamas ndir deildir.
69- Dmann dman, dman kaldka dosttur; dmann
dostu, dost kaldka dmandr.
70- nadn ii: eytan birisine yardm etse; "Melektir" der, rahmet






---sh:(M:475) -----
okur; muhalifinde melek grse, "libasn deitirmi eytandr." der, lanet
eder.
71- Bir derdin derman, baka bir derde zehir olabilir. Bir derman,
haddinden gese, dert getirir.
72-
...: .!...-.!...- !.....!....!.-.-!
...-!.:..!...- !...-.!....!...-!.
73- Cemaatte vhid-i sahih olmazsa; cem' ve zamm, kesir darb
gibi kltr. (Haiye)
74- Adem-i kabul, kabul- ademle iltibas olunur. Adem-i kabul;
adem-i delil-i sbut, onun delilidir. Kabul- adem, delil-i adem ister. Biri
ek, biri inkrdr.
75- man mes'elelerde bhe, bir delili, hatt yz delili atsa da;
medlle ras- zarar edemez. nki binler delil var.
76- Sevad- a'zama ittiba edilmeli. Ekseriyete ve sevad- a'zama
dayand zaman, lkayd Emevlik, en nihayet Ehl-i Snnet cemaatine
girdi. Adedce ekalliyette kalan salabetli Alevlik, en nihayet az bir ksm
Rfzlie dayand.
77- Hakta ittifak, ehakta ihtilaf olduundan; bazan hak, ehaktan
ehaktr; hasen, ahsenden ahsendir. Herkes kendi mesleine "Hve hak"
demeli, "Hve-l hak" dememeli. Veyahut "Hve hasen" demeli, "Hve-l
hasen" dememeli.
78- Cennet olmazsa, Cehennem tazib etmez.
79- Zaman ihtiyarlandka, Kur'an genleiyor; rumuzu tavazzuh
ediyor. Nur, nr grnd gibi; bazan iddet-i belgat dahi, mbalaa
grnr.
80- Hararetteki meratib, brdetin tahalll iledir; hsndeki
derecat, kubhun tedahl iledir. Kudret-i ezeliye ztiyedir, lzmedir,
zaruriyedir;
(Haiye): Hesabda malmdur ki; darb ve cem', ziyadeletirir. Drt kerre drt,
onalt olur. Fakat kesirlerde darb ve cem', bilakis kltr. Sls sls ile
darbetmek, ts' olur; yani, dokuzda bir olur. Aynen onun gibi, insanlarda
shhat ve istikamet ile vahdet olmazsa; ziyadelemekle klr, bozuk olur,
kymetsiz olur.



---sh:(M:476) -----
acz tahalll edemez, meratib olamaz, herey ona nisbeten msavidir.
81- emsin feyz-i tecellisi olan timsali, denizin sathnda ve
denizin katresinde ayn hviyeti gsteriyor.
82- Hayat, cilve-i tevhiddendir, mntehas da vahdet kesbediyor.
83- nsanlarda veli, Cum'ada dakika-i icabe, Ramazanda Leyle-i
Kadir, Esma-i Hsnada sm-i A'zam, mrde ecel mehul kaldka; sair
efrad dahi kymetdar kalr, ehemmiyet verilir. Yirmi sene mbhem bir
mr, nihayeti muayyen bin sene mre mreccahtr.
84- Dnyada masiyetin akibeti, ikab- uhrevye delildir.
85- Rzk, hayat kadar kudret nazarnda ehemmiyetlidir. Kudret
karyor, kader giydiriyor, inayet besliyor. Hayat; muhassal- mazbuttur,
grnr. Rzk; gayr- muhassal, tedric mnteirdir, dndrr. Alktan
lmek yoktur. Zira bedende ahm ve saire suretinde iddihar olunan gda
bitmeden evvel lyor. Demek, terk-i detten ne'et eden maraz ldrr;
rzkszlk deil.
86- kil-l lahm vahilerin hell rzklar, hayvanatn hadsiz
cenazeleridir; hem ry-i zemini temizliyorlar, hem rzklarn buluyorlar.
87- Bir lokma krk paraya, dier bir lokma on kurua. Aza
girmeden ve boazdan getikten sonra birdirler. Yalnz, birka saniye
azda bir fark var. Mfetti ve kapc olan kuvve-i zaikay taltif ve
memnun etmek iin birden ona gitmek, israfn en sefihidir.
88- Lezaiz ardka, sanki yedim demeli. Sanki yedimi dstur
yapan; "Sanki yedim" namndaki bir mescidi yiyebilirdi, yemedi.
89- Eskiden ekser slm a deildi, tereffhe ihtiyar vard. imdi
atr, telezzze ihtiyar yoktur.
90- Muvakkat lezzetten ziyade, muvakkat eleme tebessm etmeli;
ho geldin demeli. Gemi lezaiz, ah vah dedirtir. "Ah!" mstetir bir
elemin tercmandr. Gemi lm, "Oh!" dedirtir. O "Oh" muzmer bir
lezzet ve nimetin muhbiridir.
91- Nisyan dahi bir nimettir. Yalnz her gnn lmn ektirir,
mterakimi unutturur.
92- Derece-i hararet gibi, her musibette bir derece-i nimet vardr.
Daha byn dnp, kkteki derece-i nimeti grp, Allah'a
kretmeli. Yoksa isti'zam ile flense, ier; merak edilse, ikileir;






---sh:(M:477) -----
kalbdeki misali, hayali, hakikata inklab eder.. o da kalbi dver.
93- Her adam iin, heyet-i itimaiyede grmek ve grnmek iin
mertebe denilen bir penceresi vardr. O pencere kamet-i kymetinden
yksek ise, tekebbr ile tetavl edecek; eer kamet-i kymetinden aa
ise, tevazu' ile tekavvs edecek ve eilecek.. t o seviyede grsn ve
grnsn. nsanda bykln mikyas; kklktr, yani tevazu'dur.
Kkln mizan; byklktr, yani tekebbrdr.
94- Zafin kavye kar izzet-i nefsi, kavde tekebbr olur; kavnin
zafe kar tevazu'u, zafte tezelll olur. Bir ul-l emrin makamndaki
ciddiyeti, vakardr; mahviyeti, zillettir.. hanesindeki ciddiyeti, kibirdir;
mahviyeti tevazu'dur. Ferd mtekellim-i vahde olsa, msamahas ve
fedakrl amel-i slihtir; mtekellim-i maalgayr olsa, hyanettir, amel-i
talihtir. Bir ahs, kendi namna hazm- nefs eder, tefahur edemez; millet
namna tefahur eder, hazm- nefs edemez.
95- Tertib-i mukaddematta "tefviz" tenbelliktir, terettb-
neticede tevekkldr. Semere-i sa'yine ve ksmetine rza; kanaattr, meyl-
i sa'yi kuvvetlendirir. Mevcuda iktifa, dn-himmetliktir.
96- Evamir-i er'iyeye kar itaat ve isyan olduu gibi, evamir-i
tekviniyeye kar da itaat ve isyan vardr. Birincisinde mkfat ve
mcazatn ekseri hirette; ikincisinde, alebi dnyada olur. Mesel:
Sabrn mkfat zaferdir, ataletin mcazat sefalettir, sa'yin sevab
servettir, sebatn mkfat galebedir. Msavatsz adalet, adalet deildir.
97- Temasl tezadn sebebidir, tenasb tesandn esasdr, sgar-
nefs tekebbrn menba'dr, za'f gururun madenidir, acz muhalefetin
meneidir, merak ilmin hocasdr.
98- Kudret-i Ftra ihtiya ile, hususan alk ihtiyacyla; bata
insan btn hayvanat gemlendirip, nizama sokmu. Hem lemi herc
mercden halas edip, hem ihtiyac medeniyete stad ederek, terakkiyat
temin etmitir.
99- Sknt, sefahetin muallimidir. Ye's, dalalet-i fikrin; zulmet-i
kalb, ruh skntsnn menba'dr.
100- ~..!.....!.....!...!....






---sh:(M:478) -----
Bir meclis-i ihvana gzel bir kar girdike; riya, rekabet, hased damar
intibah eder. Demek inkiaf- nisvandan, meden beerde ahlk- seyyie
inkiaf eder.
101- Beerin imdiki seyyiat-ld hrn ruhunda, mtebessim
kk cenazeler olan suretlerin rol ehemmiyetlidir.
102- Memnu' heykel; ya bir zulm- mtehaccir, ya bir heves-i
mtecessim veya bir riya-y mtecessiddir.
103- slmiyetin msellematn tamamen imtisal ettii cihetle
bihakkn daire-i dhiline girmi ztta; meyl-t tevsi' meyl-t
tekemmldr. Lkaydlk ile haricde saylan ztta meyl-t tevsi', meyl-t
tahribdir. Frtna ve zelzele zamannda; deil itihad kapsn amak,
belki pencerelerini de kapatmak maslahattr. Lbaliler ruhsatlarla
okanlmaz; azimetlerle, iddetle ikaz edilir.
104- Bare hakikatlar, kymetsiz ellerde kymetsiz olur.
105- Kremiz hayvana benziyor, sr- hayat gsteriyor. Acaba
yumurta kadar klse, bir nevi hayvan olmayacak mdr? Veya bir
mikrop kremiz kadar byse, ona benzemeyecek midir? Hayat varsa,
ruhu da vardr. lem, insan kadar klse, yldzlar zerrat ve cevahir-i
ferdiye hkmne gese; o da bir hayvan- zuur olmayacak mdr?
Allah'n byle ok hayvanlar var.
106- eriat ikidir:
Birincisi: lem-i asgar olan insann ef'al ve ahvalini tanzim eden
ve sfat- kelmdan gelen bildiimiz eriattr.
kincisi: nsan- ekber olan lemin harekt ve sekenatn tanzim
eden, sfat- iradeden gelen eriat- kbra-y ftriyedir ki; bazan yanl
olarak tabiat tesmiye edilir. Melaike bir mmet-i azmedir ki, sfat-
iradeden gelen ve eriat- ftriye denilen evamir-i tekviniyesinin hamelesi
ve mmessili ve mtemessilleridirler.
107-
_......-......-...-.-.....
...........-............
108- Maddiyyunluk manev taundur ki, beere u mdhi stmay
tutturdu, gazab- lahye arptrd. Telkin ve tenkid kabiliyeti tevess'
ettike, o taun da tevess' eder.




---sh:(M:479) -----
109- En bedbaht, en muzdarib, en skntl; isiz adamdr. Zira
atalet ademin biraderzadesidir; sa'y, vcudun hayat ve hayatn
yakazasdr.
110- Ribann kap ve kaplar olan bankalarn nef'i; beerin fenas
olan gvurlara ve onlarn en zalimlerine ve bunlarn en sefihlerinedir.
lem-i slma zarar- mutlaktr; mutlak beerin refah nazara alnmaz.
Zira gvur harb ve mtecaviz ise, hrmetsiz ve ismetsizdir.
111- Cum'ada hutbe; zaruriyat ve msellemat tezkirdir, nazariyat
talim deildir. bare-i Arabiye daha ulv ihtar eder. Hads ile yet
mvazene edilse, grnr ki; beerin en beligi dahi, yetin belgatna
yetiemez, ona benzemez.
Said Nurs




























---sh:(M:480) -----
[Medine-i Mnevvere'de bulunan mhim bir limin, Risale-i Nur
hakknda yazd bir manzumesidir.]
Gnller Ftihi Byk stada
Nuruyla btn gnlm fetheyleyen stad
Gnlm seni, kuds heyecanlarla eder yd
lhamma can geldi beraet haberinle
M'minleri deyleyen ulv zaferinle
Syrld ufuklardan o kasvetli bulutlar
Gklerde melekler, bu byk bayram kutlar
Milyonlarn imann kurtard cihadn
Par-par yanar imanl gnllerdeki ydn
Coturmada imanlar, binlerle vecizen
Tarihini kuds heyecanlarla szerken
lhamm mestetti tecell-y cemalin
"Ftih" gibi rehberleri andrmada halin
Dalar gibi sarslmadn, en korkulu gnlerde
Her n lmler dolu tazyikn nnde
Dnyalara dehet salyor sendeki iman
Sarslmayan imanna dman bile hayran
Rehber sana zira "Yce Peygamberimiz"dir
lmez eserin: Genlie gsterdiin izdir
Kur'an- Kerim'in ezel feyzine erdin
nsanla, iman ve kemal dersini verdin
Ey balara Cennetlerin ufkundan inen tac
lem senin irfanna, iradna muhta
Derya gibi nurlar tayor her eserinden
"Allah"a giden Nurcularn rehberisin sen
---sh:(M:481) -----
Milyonlar derya gibi coturmada "Szler"
Cennetteki lemleri seyretmede gzler
Hikmet dolu her cmlede, Kur'andaki nur var
Her lem'ada, binbir gnein huzmesi alar
"Nur yolcusu" insanla rnek olacaktr
Kuds heyecanlarla, gnller dolacaktr
Mefkresi, gnden gne erdike kemale
Gark olmada i lemi, en tatl visale
Cotuka denizler gibi kalbindeki iman
Bin ders-i hakikat veriyor ruhuna Kur'an
zadedir slm saran tehlikelerden
Davas temiz nki siyas lekelerden
Her hamlesinin kuvve-i kudsiyesi vardr
Vicdanlar mesteyleyen ulv sesi vardr
Akn ezel srrna erdike gnller
Yer yer donatr ufkunu sevda dolu renkler
Bir lkeyi batan baa fetheyledin ey Nur
Nurun olacaktr, btn insanla dstur
Kur'an seni teyid ediyor mu'cizelerle
Ey anl gnl ftihi hi durmadan ilerle
Tarih-i hayatn doludur hrikalarla
Hi snmeden lemde gneler gibi parla
Manzume-i emsiyeyi temsil ediyorsun
Heybetli fezalarda hz alm gidiyorsun
manl nesiller seni takibedecektir
Yllarca, asrlarca peinden gidecektir
Tarihi aarken sen o iman dolu hzla
Milyonlar am btn evldlarnzla
Birden alr ruhuma esrarl bir lem
Vasfeyleyemez akm, iirimdeki nlem!
Ali Ulv









---sh:(M:482) -----
[Bu mektub, oniki sene evvel yazlm ve Sikke-i Tasdik-i
Gayb mecmuasnda dercedilmi bir mektubdan bir paradr.
Risale-i Nur'un bu vatan ve millete kazandrd byk ve ok
mukaddes iki neticeyi beyan etmesi, filhakika aynen bu iki neticenin
tezahr ve bu memlekette ve lem-i slmda grlm olmas
dolaysyla bu mektub ok ehemmiyetlidir.]
..-.....
Risale-i Nur, bu mbarek vatann manev bir halaskr olmak
cihetiyle; imdi iki dehetli manev belay def'etmek iin matbuat lemi
ile tezahre balamak, ders vermek zaman geldi veya gelecek gibidir
zannederim.
O dehetli beladan birisi: Hristiyan Dinini malub eden ve
anarilii yetitiren, imalde kan dehetli dinsizlik cereyan bu vatan
manev istilsna kar Risale-i Nur bir sedd-i Zlkarneyn gibi bir sedd-i
Kur'an vazifesini grebilir.
kincisi: lem-i slm'n bu mbarek vatann ahalisine kar pek
iddetli itiraz ve ittihamlarn izale etmek iin matbuat lisanyla
konumak lzmgelmi diye kalbime ihtar edildi.
Ben dnyann halini bilmiyorum, fakat Avrupa'da istilkrane
hkmeden ve edyan- semaviyeye dayanmayan dehetli cereyann
istilsna kar Risale-i Nur hakikatlar bir kal'a olduu gibi, lem-i
slm'n ve Asya Kt'asnn hal-i hazrdaki itiraz ve ittihamn izale ve
eskideki muhabbet ve uhuvvetini iade etmee vesile olan bir mu'cize-i
Kur'aniyedir.
Bu memleketin vatanperver siyasleri abuk akln bana alp
Risale-i Nur'u tab'ederek resmen neretmeleri lzmdr ki, bu iki belaya
kar siper olsun.
Acaba bu yirmi sene zarfnda iman- tahkikyi pek kuvvetli bir
surette bu vatanda nereden Risale-i Nur olmasayd; bu dehetli asrda,
acib inklab ve infilklarda bu mbarek vatan, Kur'ann ve imann
dehetli sadmelerden tam muhafaza edebilir miydi?
Said Nurs







------sh:(M:483) --
Fihriste-i Mektubat
BRNC MEKTUB: 5
Drt sualin cevabdr.
BRNC SUAL: Hazret-i Hzr'n hayat hakknda ve o
mnasebetle hayatn be mertebesini gayet gzel ve mukni' bir tarzda
beyan eder.
KNC SUAL:
...-!....!.-_.!
yetindeki mevti, nimet suretinde ve mahluk olduunun srrn gayet
gzel bir surette isbat eder ki, mevt dahi hayat gibi bir nimet ve hayat
gibi mahluktur.
NC SUAL: "Cehennem nerededir?" cevabnda, gayet
makul bir surette yerini beyan eder ve gsterir. Cehennem-i Sura ve
Kbra'y tefrik edip, fenn bir tarzda ve mantk bir surette isbat etmekle
beraber; hirette gayet muhteem ve parlak bir surette azamet ve
rububiyet-i lahiyenin bir srr- azmini ve Cehennem-i Kbra'nn bir
hikmet-i hilkatini gsterdii gibi; Cennet ve Cehennem, ecere-i hilkatin
iki meyvesi ve silsile-i kinatn iki neticesi ve seyl-i uunatn ve
mahsult- maneviye-i Arziyenin iki mahzeni, ltuf ve kahrn iki
tecelligh olduunu gsterir
DRDNC SUAL'in cevabnda; mahbublara olan ak-
mecaz ak- hakikyinklaettii gibi, koca dnyaya kar insann ak-
mecazsi dahi, srr- iman ile makbul bir ak- hakikye inklab
edebildiini gayet gzel ve mukni' bir surette isbat eder.















---sh:(M:484) --
KNC MEKTUB: 13
Bu zamanda zaruret olmadan, irad- nsa ve ner-i dine
alanlarn, sadakalar ve hediyeleri kabul etmemeleri lzmgeldiinin
srrn drt sebeble beyan eder. ..._. yeti ile
.,:.......-.yeti gibi insanlardan istina hakkndaki
ytn mhim bir srrn tefsir eder. Ve ilim ve dini nere alan insanlar,
mmkn olduu kadar istina ve kanaatla hareket etmezse; hem ehl-i
dalaletin ittihamna hedef olur, hem izzet-i ilmiyeyi muhafaza edemez.
Hem salahat ve ner-i din gibi umr-u uhreviyeye mukabil hediyeleri
almak, hiret meyvelerini dnyada fni bir surette yemek demektir.
NC MEKTUB: 15
.:!.-!.-!.,.
kaseminde ve yeminindeki ulv bir nur-u i'cazyi ve
,...!..-!.....-..........!.
yetinin tebihindeki parlak bir lem'a-i i'caziyeyi ve
.......:....!..,:!.-_.!.
yetinde, Kre-i Arz, feza-y kinatta yzen bir sefine-i Rabbaniye
olduunu gsteren parlak bir hakikat tasvir ederek, Kre-i Arz'dan
Cehennem'e gmek iin ehl-i dalaletin seyahatini ve btn eya birtek
zta isnad edilse, vcub derecesinde shulet ve kolaylk olduunu;
eyann icad mteaddid esbablara isnad edilse, imtina' derecesinde bir
suubet ve mkilt olduunu gayet gzel ve mukni' ve muhtasar bir
surette beyanyla iki nkte-i mhimme-i i'caziyeyi tefsir eder.
DRDNC MEKTUB: 19
.....-....:-!.....
yetinin bir srr,





---sh:(M:485) ----
Risale-i Nur hakknda tecelli ettiini beyan eder.
Hem:
"Der Tark- Nakibend lzm med r terk:
Terk-i dnya, terk-i ukba, terk-i hest, terk-i terk"
dsturuna mukabil, acz-mend tarknda pek mhim bir dsturu beyan
eder.
Hem .......,..... .!!..L..,. yetinin
bir srrn; iire benzer fakat iir olmayan, muntazam fakat manzum
olmayan, gayet parlak fakat hayal olmayan, yldzlar konuturan bir
yldzname ile tefsir eder.
BENC MEKTUB: 22
eriatn bir hdimi ve bir vesilesi olan tarkata mensub baz
ztlarn, tarkata fazla ehemmiyet verip ona kanaat ederek hakaik-i
imaniyenin nerinde tenbellik ve lkaydlk gsterdikleri mnasebetiyle
yazlm. Ve velayetin ksmn beyan edip, en mhim tarkat olan
velayet-i kbra, srr- verasetle Snnet-i Seniyeye ittiba' ve ner-i hakaik-
i imaniyede ihtimam olduunu isbat eder. Ve tarkatlarn en mhim
gayesi ve faidesi ve mntehas olan inkiaf- hakaik-i imaniye, Risale-i
Nur ile dahi olabildiini ve Risale-i Nur'un eczalar o vazifeyi, tarkat
gibi fakat daha ksa bir zamanda grdn gsteriyor.
ALTINCI MEKTUB: 24
..!...-...!. ....!,-......-
yetlerinin bir srrn, birbiri iinde hissedilmi be nevi hazn gurbetler
zulmetinde nur-u iman ve feyz-i Kur'an ve ltf-u Rahman'dan gelen bir
nur-u tesellinin beyanyla o srr tefsir ediyor. Bu mektub en kat kalbi de
alattracak derecede rikkatlidir. Ve en me'yus ve mkedder kalbi dahi
ferahlandracak derecede nurludur.










---sh:(M:486) ----
YEDNC MEKTUB: 27
Mnafklarn ittihamndan, beraet-i Nebeviye hakknda gelen
..:!.,:!...-...-....
.................!,.-.
,.....~.~.-.....!...:..:!.....
yetlerinin mhim bir srrn tefsir ediyor. Resul-i Ekrem Aleyhissalt
Vesselm'n kesret-i izdivac nefsan olmadn; belki akval ve ef'ali
gibi, ahval ve etvarndan tezahr eden ahkm- eriata vasta olmak iin
husus dairesinde ziyade akirdleri bulunmasdr. Ve Hazret-i Zeyneb'i
tezevvc, srf bir emr-i lah ve kader-i Rabban ile olduunu beyan
ediyor. Eski zaman mnafklar gibi, yeni zaman zndklarnn
tenkidlerini kat' bir surette kryor.
SEKZNC MEKTUB: 30
..-.!,-...L.-..-.diyen Hazret-i Yakub
Aleyhisselm'n Hazret-i Yusuf Aleyhisselm'a kar hissiyat ak
olmadn, belki ulv bir mertebe-i efkat olduunu ve efkat aktan ok
yksek ve keskin bulunduunu ve ism-i Rahman ve ism-i Rahm'in
vesilesi efkattir diye beyan ederek ,.-.!.-.!,.in gzel
bir srrn, ..-.!,-...L.-..-.in parlak bir
nktesini tefsir ediyor.
DOKUZUNCU MEKTUB: 32
Keramet ve ikram ve inayet ve istidraca dair mhim bir kaideyi












---sh:(M:487) ----
beyan eder. Kerametin izhar zarar olduu gibi, ikramn izhar kr
olduunu ve en selmetli keramet ise, bilmedii halde mazhar olmak
olduunu ve hakik keramet ise, kendi nefsine deil belki Rabbine
itimadn ziyadeletiren olduunu, yoksa istidrac olduunu; hem hayat-
dnyeviyeyi bahtiyarane geirmenin aresi, hiret iin verilen hissiyat-
edideyi dnyann fni umruna sarf etmemek olduunu ve akn mecaz
ve hakik iki nev'i olduu gibi; hrs ve inad ve endie-i istikbal gibi
hissiyat- edidenin dahi, mecaz ve hakik olarak ikier ksm
bulunduunu; mecazleri gayet zararl ve s'-i ahlka mene' ve hakikleri
gayet nfi' ve hsn- ahlka medar olduunu isbat eder.
Hem slm ve imann mhim bir farkn beyan eder. Yani:
slmiyet, hakka tarafgirlik ve iltizamdr; iman ise, hakk iz'an ve
tasdiktir. Yirmi sene evvel dinsiz bir mslman bulunduu gibi, imdi de
gayr- mslim m'min dahi bulunur gibi grndn gsterir.
Hem Risale-i Nur eczalar ne derece iddetli bir surette slmiyete
tarafgirlik hissini verdiini ve erkn- imaniyeyi ne derece kuvvetli ve
kat' isbat ettiini beyan eder.
ONUNCU MEKTUB: 36
ki sualin cevabdr.
BRNCS:
............!...-..
...........-...
yetlerinin bir srrn tefsir eder. "mam- Mbin", "Kitab- Mbin" neden
ibaret olduunu beyan eder.
KNC SUAL: "Meydan- Hair nerededir?" cevabnda, gayet
makul ve mhim ve parlak bir cevab veriyor.
ONBRNC MEKTUB: 39
Drt ayr ayr mebhastr. Bu drt mes'ele birbirinden uzak









---sh:(M:488) ----
olduundan, bu mektub perian grnyor. Bu perian mektub
mnasebetiyle kardelerime ihtar ediyorum ki:
Bu kk mektublar husus bir surette, husus baz kardelerime
yazmtm. Byk mektublar meydana ktktan sonra, kkler de
umumun nazarna gsterilmesi lzmgeldi. Halbuki tanzimsiz, mevve
bir surette idiler. Onlar ne hal ile yazlm ise, yle kalmas lzm
geliyordu. Sonradan tashih ve tanzim etmeye me'zun deiliz! te bu
Onbirinci Mektub, perian bir surette, birbirinden ok uzak drt
mes'eleden ibarettir. Hem mevve, hem periandr. Fakat irlerin ve
ehl-i akn, zlf- perianyi sevdikleri ve istihsan ettikleri nev'inden, bu
mektub da -zlf- perian tarznda- souk tasannu' karmadan, hararet
ve halvet-i asliyesini muhafaza etmek niyetiyle kendi halinde braklm.
BU MEKTUBUN BRNC MEBHASI
...-...L.:!..yetinin bir srrn tefsir ile,
vesvese-i eytana mbtela olan adamlara mhim bir il ve merhemdir.
KNC MES'ELE
Barla Yaylas, Tepelice, am, katran, karakavan bir meyvesi
olup, Szler Mecmuasna yazld iin buraya yazlmamtr.
NC VE DRDNC MES'ELELER
'caz- Kur'ana kar medeniyetin aczini gsteren yzer
misallerden iki misaldir. Kur'ana muhalif olan hukuk-u medeniyet ne
kadar haksz olduunu isbat eden iki nmunedir.
Birinci Misal: .....L-.......Mahz- adalet olan
hkm- Kur'an, kza nsf veriyor. Medeniyet, irsiyet hususunda kzn
hakknda fazla hak vermekle byk hakszlk etmi ve merhamete
muhta kza zulmetmi olduunu kat' bir surette isbat ediyor.










---sh:(M:489) ----
kinci Misal: ..!.yetinin bir srrna dairdir ki,
mimsiz medeniyet nasl kza hakkndan fazla hak verdiinden hakszlk
etmi; yle de, vlide hakknda hakkn kesmekle daha ziyade hakszlk
ettiini ve en muhterem bir hakikat olan vlidelik efkatine kar dehetli
bir hakszlk ve vahetli bir hrmetsizlik ve cinayetli bir hakaret ve ar-
rahmeti titreten bir kfran- nimet ve hayat- itimaiyenin tiryak gibi bir
rabta-i efkatine bir zehir katmak hkmnde bir hata olduunu isbat
eder.
ONKNC MEKTUB: 42
Mtefennin baz dostlarn mnakaa ettikleri mes'eleye dair
suallerine muhtasar cevabdr.
BRNC SUAL: "Hazret-i dem'in Cennet'ten ihrac ve bir
ksm Ben-demin Cehennem'e idhali hikmeti nedir?" sualine, gayet
kat' bir cevab veriyor.
KNC SUAL: "eytanlarn ve erlerin halk ve icad, er deil
mi, irkin deil mi? Cemil-i Mutlak ve Rahm-i Aleltlak'n cemal-i
rahmeti nasl msaade etmi?" sualine kar gayet kat' bir surette cevab
veriyor.
NC SUAL: "Masum insanlara ve hayvanlara musibet ve
belalar musallat etmek, zulm deil mi? dil-i Mutlak'n adaleti nasl
msaade ediyor?" diye sualin cevabnda gayet mukni' ve kat' bir tarzda
cevab veriyor.
ONNC MEKTUB: 46
Ehl-i dnya ve ehl-i siyasetin bana ettikleri zulm ve tazyik
karsndaki skt ve tahammlm merak eden ok kardelerimin
mteaddid suallerine kar, Eski Said lisanyla ve Yeni Said'in kalbiyle
verilmi ibretli ve merak-aver bir cevabdr. Esas udur ki: Hlk-
Rahm'in rahmeti yr ise, herkes yrdr, her yer yarar; eer yr deilse,
herey kalbe brdr, herkes de dmandr. Felillahilhamd rahmet-i lahiye
yr olduu iin; ehl-i dnyann bana ettikleri enva'- zulm, o rahmet-i
lahiye enva'- rahmete evirmitir.








---sh:(M:490) ----
Serbestlik vesikas almak ve kanunsuz tazyikattan kurtulmak iin
adem-i mracaatmn bir-iki mhim sebebini beyan eder. Hlsas: Zalim
insanlarn mahkmu deilim; belki ben, dil kaderin mahkmuyum, ona
mracaat ediyorum. Hem hakszl hak zanneden adamlara kar hak
dava etmek, bir nevi hakszlktr ve hakka kar bir nevi hrmetsizliktir.
Hem dnya siyasetinden srr- itinabmn sebebini, mhim bir hakikatla
beyan ediyor.
ONDRDNC MEKTUB: 50
Te'lif edilmemitir.
ONBENC MEKTUB: 50
Alt mhim suale, alt ehemmiyetli cevabdr.
BRNC SUAL: "Sahabeler, velilerden byk olduklar halde;
Sahabenin iindeki fitneyi eviren mfsidleri neden nazar- velayetle
kefedemediler? T, drt Hulefa-y Raidnden nn ehadetleriyle
neticelendi?" ki mhim makamla cevab veriliyor.
KNC SUAL: "Hazret-i Ali'nin (R.A.) zamanndaki
muharebelerin mahiyeti nedir? O harpte len ve ldrenlere ne nam
verilir?" Gayet mhim ve merak-ver bir cevab verilmi.
NC SUAL: l-i Beytin bana gelen feci ve gaddarane
muamelenin hikmeti nedir?" Gayet mhim bir cevab veriliyor.
DRDNC SUAL: "hirzamanda Hazret-i sa'nn (A.S.)
nzul ve Deccal' ldrmesi ve insanlar umumiyetle din-i hakk kabul
etmesi ve kyamet vaktinde Allah Allah diyenler bulunmamas rivayet
ediliyor. Byle umumiyetle imana geldikten sonra nasl kfre gidilir?"
Suallerine kar, merak-ver ve hakik bir mhim cevab veriliyor.














---sh:(M:491) ----
BENC SUAL: "Kyametin hdisatndan ervah- bkiye
mteessir olacaklar m?" cevabnda, mhim bir hakikat beyan ediliyor.
ALTINCI SUAL: ....!...yetinin hkm;
hirete, Cennet'e ve Cehennem'e ve ehillerine mul var m, yok mu?
cevabnda, gayet mhim ve merak-ver ve kuvvetli bir cevab verilir. Bu
risaledeki sualleri merak edenlere bu risale bir iksir-i a'zamdr.
ONALTINCI MEKTUB: 61
.....,..,.:-.,:!.-....! ..!,.!...!
...!,-.. ....-.!..
yetinin bir srrn, bama gelen bir hdise mnasebetiyle "Be Nokta"
ile tefsir ediyor.
BRNC NOKTA:
Hak ve hakikat olan hizmet-i Kur'aniye, imdiki zamanda ou
yalanclktan ibaret ve bid'a ve dalalet olan siyasetten beni kat'iyyen
men'ettiine dairdir.
KNC NOKTA:
Hayat- ebediyeye cidd almak ve zararsz ve mstakim yol ile
Kur'ana hizmet etmek, elbette dadaa-i siyasetten ekilmeyi iktiza
ettiinden, ehl-i dnyann hata ve harektlarn ho grmek deil, belki
kalblerimizi bulandrmamak iin bakmamaktayz.
NC NOKTA:
Bama gelen ar tazyikat ve musibetlere kar tahammlmn
mhim bir sebebini iki vaka ile beyan eder.
DRDNC NOKTA:













---sh:(M:492) ----
Ehl-i dnyann evhaml suallerine kar cevabdr. O cevabda
bilmecburiye hizmet-i Kur'aniyeye ait bir keramet olarak hakkmzda gz
ile grlen ve hibir cihette inkr edilemeyen birka inayet-i lahiyeyi
beyan ediyor.
BENC NOKTA:
Ehl-i dnyann katmerli bir zulm ile bana teklif ettikleri
bid'akrane kaidelerine kar, onlar tam susturacak bir cevabdr.
BU ONALTINCI MEKTUBUN ZEYL: 72
Zalim ehl-i dnyann ve mlhidlerin dnyalarndan ve
siyasetlerinden btn btn ekildiim halde, kendi hainliklerinden
habbeyi kubbe yaparak hakkmda gsterdikleri evham ve telaa kar
Eski Said lisanyla, izzet-i ilmiyeyi muhafaza noktasnda azlarna
iddetli bir tokat vurarak, balarndaki evham uurur.
ONYEDNC MEKTUB: 77
Has bir kardeime yazlm kk bir ta'ziyenamedir. endan bu
mektub sureten kktr; fakat faidesi byk olup, ona kar ihtiya
umumdir. Hadd-i blua ermeden ocuklar vefat eden peder ve
vlidelere mhim bir mjdedir. Bu ta'ziye ile en me'yus ve mkedder bir
kalb, hakik bir teselli ve ferah bulur. Kk olarak vefat eden ocuklar,
lem-i bekada ebed sevimli ocuk olarak kalp, peder ve vlidelerinin
kucaklarna verilmesi, ...-..!.srryla, ebed medar- srurlar
olduklarn isbat eder.
ONSEKZNC MEKTUB: 81
mes'ele-i mhimmedir.
BRNCS:
Muhakkikn-i evliyann kef ile hak grd ve byk mikyasta
mahede ettikleri hdiseler, lem-i ehadette bazan hilaf- vaki' ve bazan
kk bir mikyasta tezahr etmesinin










---sh:(M:493) ----
srrn, irin ve gzel bir temsil ile beyan eder.
KNC MES'ELES:
Vahdet-l Vcud merebine dair gayet mhim bir hakikat ve
gzel bir izahtr. Vahdet-l Vcuddan dem vuran ve o mes'eleyi merak
eden, bu kinci Mes'eleyi dikkatle okumal. nki bu Vahdet-l Vcud
mes'elesi, medar- iltibas olmu mhim bir merebdir. Ve ehl-i hakikatn
medar- ihtilaf olmu bir acib meslektir. Bu kinci Mes'ele, onun
mahiyetini gsterir ve isbat eder ki; o mereb, ehl-i sahvn merebi deil,
hem en yksek deil! Ve ehl-i sahv olan Sahabe ve Sddkn ve veresenin
merebleri; Vahdet-l Vcud merebinden daha yksek, daha selmetli,
daha makbul olduunu isbat eder.
NC MES'ELES:
Tlsm- kinatn muamma-y mhimmesinden birisinin halline
muhtasar bir iarettir ki: O muammalardan birisi Yirmidokuzuncu
Sz'de, ikincisi Otuzuncu Sz'de, bu ncs ise Yirmidrdnc
Mektub'da Kur'an- Hakm'in srryla tamamyla kefedilmi ve o
muamma almtr.
ONDOKUZUNCU MEKTUB: 88
Mu'cizat- Ahmediyeye (A.S.M.) dairdir. yzden fazla
mu'cizat beyan eder. Bu risale, risalet-i Ahmediyenin (A.S.M.)
mu'cizesini beyan ettii gibi, kendisi de o mu'cizenin bir kerametidir ki,
-drt nev' ile hrika olmutur.
Birincisi: Nakil ve rivayet olmakla beraber, yzelli
sahifeden(Haiye) fazla olduu halde, kitablara mracaat edilmeden
ezber olarak da ve ba kelerinde, -drt gn zarfnda, her gnde iki-
saat almak artyla mecmuu oniki saatte te'lif edilmesi hrika bir
vakadr ki, bu risaledeki mu'cizat- Ahmediyenin (A.S.M.) bir u'le-i
kerameti olmutur.
kincisi: u risale, uzunluuyla beraber ne yazmas usan verir ve
ne de okumas halvetini kaybeder. Tenbel ehl-i kalemi yle bir evk u
gayrete getirdi ki; bu skntl ve usanl zamanda, bir sene zarfnda
civarmzda yetmi adede yakn

(Haiye): Asl nshasna gredir.





---sh:(M:494) ----
nshalar yazld. O mu'cize-i risaletin bir kerameti olduunu, muttali
olanlara kanaat verdi.
ncs: Acem ve tevafuktan haberi yok ve bize daha tevafuk
tezahr etmeden evvel yazdklar nshalarda, lafz- "Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm" kelimesi btn risalelerde ve lafz- "Kur'an",
beinci parasnda yle bir tarzda tevafuk(Haiye) etmeleri grnd ki;
zerre mikdar insaf olan tesadfe veremez. Kim grm ise, kat'
hkmediyor ki: "Bu srr- gaybdir, mu'cizat- Ahmediyenin (A.S.M.) bir
kerametidir."
u risalenin bandaki esaslar ok mhimdirler.
Hem u risaledeki ehads hemen umumen eimme-i hadse
makbul ve sahih olmakla beraber, en kat' hdisat- risaleti beyan
ediyorlar.
O risalenin btn mezayasn sylemek lzmgelse, o risale kadar
bir eser yazmak lzm geldiinden, mtak olanlar onu bir kerre
okumasna havale ediyoruz.
ONDOKUZUNCU MEKTUBUN BENC VE ALTINCI
NKTELERNN FHRSTESDR:
Bu nkteler, umr-u gaybiyeye dair hadslerin birkan
zikretmitir. Hem Hazret-i Hasan (R.A.) ile Hazret-i Muaviye'nin (R.A.)
muharebe ve musalahasn; hem Hazret-i Ali (R.A.) ile Hazret-i
Zbeyr'in (R.A.) muharebe edeceini; hem ezvac- tahiratn iinden
birisinin mhim bir fitnenin bana geeceini; hem Hazret-i Ali'nin
(R.A.) katlini haber vermi. Hem Hazret-i Hseyin'in (R.A.) Kerbel'da
katlini; hem ztndan (A.S.M.) sonra l-i Beyti, katl ve nefye maruz
kalacaklarn; hem Hazret-i Ali'nin (R.A.) hilafetinin te'hirini; hem hilafet
ne iin l-i Beyt-i Nebev'de takarrur etmediini; hem asr- saadetin
bana gelen o dehetli fitnenin hikmetini; hem ehl-i slm, umum
devletlere galebe alacaklarn; hem Hazret-i Ebu Bekir (R.A.) ve Hazret-
i mer'in (R.A.) mahiyet-i hilafetlerini; hem mrik Kurey reislerinin
nerede katlolunacaklarn; hem bir ay uzun mesafede Mte Harbi'nden
aynen haber verdiini; hem Hazret-i Hasan'n (R.A.) hilafetini; hem
Hazret-i Osman'n

(Haiye): Asl nshasna gredir.




---sh:(M:495) ----
(R.A.) Kur'an okurken ehid olacan; hem Devlet-i Abbasiyeyi; hem
Cengiz ve Hlgu'yu; hem ran'n fethini; hem Habe Melikinin cenaze
namazn, vefatndan haberi olmadan ayn vakitte kldn bildirir. Hem
Hazret-i Fatma'nn (R.A.) vefatn; hem Ebu Zerr'in (R.A.) yalnz bir
dada vefat edeceini; hem mm- Haram'n Kbrs'ta vefat edeceini;
hem yzbin adam ldren Haccac- Zalim'i; hem stanbul'un fethini;
hem mam- Ebu Hanife'yi (R.A.) hem mam- afi'yi (R.A.) hem
mmetinin yetmi frka olacan; hem Kaderiye Taifesini, hem
Rfzleri; hem Hazret-i Ali'nin (R.A.) yznden insanlar iki ksm
olacaklarn; hem Fars ve Rum kzlarn; hem Hayber Kal'asnn fethini;
hem Hazret-i Ali (R.A.) ile Muaviye'nin harbini; hem Hazret-i mer
(R.A.) sa kaldka fitnelerin zuhur etmeyeceini; hem Sehl bn-i Amr'n
(R.A.) mhim bir vazifesini; hem Kisra'nn olu babasn ldrdn
ayn dakikada haber verdiini; hem Htb'n, Kurey'e gizli mektub
yazdn; hem Ebu Leheb'in olu Utbe'yi bir arslann paralamasna
ettii bedduasnn kabul olup aynen ktn; hem Bill-i Habe'nin
(R.A.) ezan okuduu zaman, Kureylerin gizli tenkid ettiklerini aynen
haber verdiini; hem Hazret-i Abbas (R.A.) iman etmeden evvel onun
gizli parasndan haber verdiini; hem Hazret-i Peygamber'e (A.S.M.) bir
yahudinin sihir ettiini; hem Sahabe meclisinde birinin irtidad edeceini;
hem Hazret-i Peygamber'in (A.S.M.) katlini niyet edenlerin iman
ettiklerini; hem mriklerin K'be duvarndaki yazlarn kurtlarn
yediini ve yalnz o yazlar iindeki Allah isimlerini yemediklerini; hem
Beyt-l Makdis'in fethinde byk bir taun kacan; hem Yezid ve
Velid gibi erir reisleri haber verdiini; hem "Bundan sonra onlar bize
deil, biz onlara hcum edeceiz" diye haber verdiini ve bunlar gibi ok
ihbarat- gaybiye bu iki nktede beyan edilmitir.
MU'CZAT-I AHMEDYENN BRNC ZEYL: 197
.....!.!..,.:-!..!..
yetinin mealinde yzer ytn en mhim hakikatlar olan risalet-i
Ahmediyeyi (A.S.M.) "Ondrt Reha" namyla ondrt kat' ve parlak ve
muhkem brhanlarla tefsir ve isbat ediyor. Ve en muannid






---sh:(M:496) ----
hasm dahi ilzam eder. Gne gibi risalet-i Ahmediyeyi izhar ediyor.
AKK-I KAMER MU'CZESNE DAR: 207
u risale, akk- Kamer mu'cizesine bu zaman feylesoflarnn
ettikleri itirazlarn "Be Nokta" ile gayet kat' bir surette reddedip
inikak- Kamer'in vukuuna hibir mani bulunmadn gsterir. Ve
hirinde de be icma' ile akk- Kamer'in vuku bulduunu gayet muhtasar
bir surette isbat eder ve akk- Kamer mu'cize-i Ahmediyesini (A.S.M.)
Gne gibi gsterir.
MU'CZAT-I AHMEDYE ZEYLNN BR PARASI: 211
Risalet-i Ahmediye (A.S.M.) hakknda olup, Mi'rac Risalesinin
nc Esasnn nihayetindeki mhim mkilden birinci mkile ait
"u mi'rac- azm, niin Muhammed-i Arab Aleyhissalt Vesselm'a
mahsustur?" sualine muhtasar bir fihriste suretinde verilen cevabdr.
YET-L KBRA RSALESNN, RSALET-
AHMEDYEDEN BAHSEDEN ONALTINCI MERTEBES: 216
Kinatn erknndan Hlkn soran bir seyyahn mahedatndan
bir para olup, makam mnasebetiyle buraya ilhak edilmitir.
YRMNC MEKTUB: 222
.!..,...yetinin en mhim bir hakikatn bildiren ve
......-...-!!....!!!......-. .!.
....!.!............-! ........-..
kelmnn onbir kelimesinde onbir bearet ve onbir brhan-















---sh:(M:497) ----
kat' bulunduuna dair bir mektubdur. Elhak meratib-i tevhid-i hakiknin
hakknda bu mektub bir kibrit-i ahmerdir ve bir iksir-i a'zamdr. O derece
parlak ve o mertebede kuvvetli delilleri ve hccetleri gsteriyor ki, en
mtemerrid zndklar dahi imana getiriyor. Ondokuzuncu Mektub olan
Risale-i Ahmediye (A.S.M.) kelime-i ehadetin ikinci kelm olan
....-...hkmn ne derece kat' ve kuvvetli isbat
etmitir; yle de bu Yirminci Mektub, kelime-i ehadetin birinci kelm
olan .!...hkmn, o kat'iyyet ve kuvvetle isbat
ediyor. Hakik ve kuvvetli iman kazanmak isteyenler bunu okusunlar.
Ve bilhassa Dokuzuncu Kelime bahsinde, ilim ve irade-i lahiyenin
isbatn ok vzh bir surette beyan ettii gibi; Onuncu Kelime bahsinde
de .........brhanyla
..-....,:.-..,:..-..yetinin mhim bir srrn
ve en muazzam bir hakikatn "Be Nkte"de beyan ediyor. Hakaik-i
imaniyenin bir tlsm- a'zamn o be nkte ile hallediyor.
YRMNC MEKTUBUN ONUNCU KELMESNE ZEYL: 254
....!..L...yetiyle
......
...........!........:.....













---sh:(M:498) ----
yetinin en mhim ve en muazzam bir hakikatn temsil ile tefsir
ediyor. Ve herey ve btn eya Cenab- Hakk'n kudretiyle olsa, birtek
ey kadar kolay olduuna ve kudret-i lahiyeye verilmedii vakit, birtek
ey kinat kadar mkiltl ve suubetli olduuna dair en mhim bir srrn
ve en mulak muammasn, gayet kolay bir tarzda tefsir ederek kefeder.
YRMBRNC MEKTUB: 259
Kk bir mektubdur; fakat gayet byk bir yetin byk bir
hakikatn beyan ettii iin, ona ihtiya byktr.
......-..:!:...-.....
.........!.............!..
.-.!..!~.....!.-.
..-.........-...
yeti, be ayr ayr surette ihtiyar vlideyne efkati celbettiinin srrn
gsteriyor. Hanesinde ihtiyar vlideyni veya akrabas veya mslman
kardeleri bulunan ztlar, bu mektubu okumaa pek ok muhtatrlar.
YRMKNC MEKTUB: 262
"ki Mebhas"tr.
BRNC MEBHAS
,:..-..-....-.....!...
............_.!...-.!...
...-.!.-....!...-!.L.-!....:!.,..-!.
yetlerinin srryla; ehl-i iman, uhuvvet ve muhabbete davet ediyor.
Nifak, ikak, kin ve adavetten menedecek mhim esbab gsteriyor. Kin
ve adavet; -ehl-i iman ortasnda- hem








---sh:(M:499) ----
hakikata, hem hikmete, hem insaniyete, hem slmiyete, hem hayat-
ahsiyece, hem hayat- itimaiyece, hem hayat- maneviyece gayet irkin
ve merdud ve zulm olduunu gayet kat' bir surette isbat edip, mezkr
yetlerin mhim bir srrn tefsir eder.
KNC MEBHAS
........!...!.._.!.
,..-!....!..,...........-.
srryla, ehl-i iman hrstan iddetli bir surette men'eden esbab gsterir.
Ve hrs dahi, adavet kadar muzr ve irkin olduunu kat' delillerle isbat
ederek; u yet-i azmenin mhim bir srrn tefsir ediyor. Hrsa mbtela
adamlar, bu ikinci mebhas ok dikkatle mtalaa etmelidirler. Kin ve
adavet marazyla hasta olanlar, tam ifalarn birinci mebhasta bulurlar.
kinci Mebhasn htimesinde, zekatn ehemmiyetini ve bir rkn-
slm olduunun hikmetini gzel bir surette beyan etmekle beraber;
hakikatl bir r'yada gzel bir hakikat beyan ediliyor.
u risalenin Htimesinde,
.....:.....-,-!...,.-.-.
yeti alt derece zemmi zemmetmekle, alt vecihle gybetten zecrettiini
ve mu'cizane ve hrika bir i'caz ile, gybeti hem aklen, hem kalben, hem
insaniyeten, hem vicdanen, hem ftraten, hem milliyeten mezmum ve
merdud ve irkin ve muzr olduunu gayet kat' bir surette, Kur'ann
i'cazna yakacak bir tarzda beyan ediyor. Ve gybet, alaklarn silh
olduu cihetle, izzet-i nefis sahibi bu pis silha tenezzl edip istimal
etmediine dair denilmitir:
..!..........:..-........










---sh:(M:500) ----
YRMNC MEKTUB: 278
Bu mektubun birka mebhas var. teki mebhaslara bedel latif ve
manidar birtek mebhas aynen yazld. yle ki:
Ahsen-l kasas olan kssa-i Yusuf'un (A.S.) htimesini haber
veren
.-!..!...-!........
yetinin ulv ve latif ve mjdeli ve i'cazkrane bir nktesi udur ki: Sair
ferahl, saadetli kssalarn hirindeki zeval ve firak haberinin aclar ve
elemi; kssadan alnan hayal lezzeti aclatryor, kryor. Bahusus
kemal-i ferah ve saadet iinde bulunduunu ihbar ettii hengmda
mevtini, firakn haber vermek daha elemlidir. Dinleyenlere "Eyvah"
dedirtir. Halbuki u yet, kssa-i Yusufiyenin en parlak ksm ki: Aziz-i
Msr olmas, peder ve vlidesiyle grmesi ve kardeleriyle seviip
tanmas olan dnyaca en saadetli ve ferahl bir hengmda, Hazret-i
Yusuf'un (A.S.) mevtini yle bir surette haber veriyor ve diyor ki: "u
ferahl ve saadetli vaziyetten daha saadetli, daha parlak bir vaziyete
mazhar olmak iin, Hazret-i Yusuf Aleyhisselm, Cenab- Hak'tan
vefatn istedi ve vefat etti, o saadete mazhar oldu. Demek o dnyev,
lezzetli saadetten daha cazibedar bir saadet ve daha ferahl bir vaziyet
kabrin arkasnda vardr ki; Hazret-i Yusuf Aleyhisselm gibi hakikat-bn
bir zt, o gayet lezzetli bir vaziyet iinde, gayet ac olan mevti istedi, t
teki saadete mazhar olsun." te Kur'an- Hakm'in u belgatna hayran
ol, bak ki, Kssa-i Yusuf'un (A.S.) htimesini ne suretle haber verdi. O
haberi dinleyenlere elem ve esef deil; belki bir mjde, bir srur ilve
ediyor. Hem irad ediyor ki: Kabrin arkas iin alnz! Hakik saadet
ve lezzet ondadr.
Hem Hazret-i Yusuf Aleyhisselm'n l sddkiyetini gsteriyor
ve diyor: "Dnyann en parlak ve en srurlu haleti dahi ona gaflet
vermiyor, onu meftun etmiyor; yine hireti istiyor."
YRMDRDNC MEKTUB: 284
Kinatn tlsm- acibini ve mkil muammasnn en mhim bir
srrn kef ve halleden bir mektubdur ve en mhim bir sualin






---sh:(M:501) ----
(Haiye) cevabdr. yle ki:
"Esma-i lahiyenin a'zamlarndan olan Rahm, Kerim, Vedud'un
iktiza ettikleri efkatperverane ve maslahatkrane ve muhabbetdarane
taltifleri; ne suretle pek mdhi ve muvahhi olan mevt ve adem ile, zeval
ve firak ile, musibet ve meakkat ile tevfik edilir?" diye sualin cevabnda,
tlsm- kinatn nc muammasn halleden ve kinattaki daim
faaliyetin muktezasn ve esbab- mcibesini gsteren "Be Remiz" ile ve
gayelerini ve faidelerini isbat eden "Be aret" ile cevab veriyor. u
mektub "ki Makam"dr. Birinci Makam "Be Remiz"dir.
BRNC REMZ: sbat ediyor ki: Sni'-i Hakm ne yaparsa
haktr. Hibir ey ve hibir zhayat, ona kar hak dava edemediini ve
"Haksz bir i oldu" diyemediinin srrn, kat' bir tarzda isbat eder.
KNC REMZ: Hayret-nma, dehet-engiz, daim bir suretteki
faaliyet-i Rabbaniyenin srrn ve halk ve tebdil-i eyadaki hikmet-i
azmesini beyan ediyor ve en mhim bir muamma-y hilkat hallediyor.
NC REMZ: Zevale giden eya ademe gitmediini, belki
daire-i kudretten daire-i ilme getiini ve eyadaki hsn cemale ait
istihsan ve eref ve makam, esma-i lahiyeye ait olduunu gayet gzel bir
surette isbat eder.
DRDNC REMZ: Mevcudatn mtemadiyen tebeddl ve
tegayyr etmeleri; birtek sahifede, her dakikada ayr ayr ve manidar
mektublar yazmak nev'inden, sahife-i kinatta esma-i lahiyenin
cilveleriyle yazlan cemal ve celal ve kemal-i lahiyenin hadsiz ytn,
mahdud sahifelerde de hadsiz bir surette yazldn isbat eder.




(Haiye): Bu mektubun mesaili bir derece ihsas edilmek arzu edildiinden;
fihristiyet ihtisar muhafaza edilmedi, uzun oldu.










---sh:(M:502) ----
BENC REMZ: ki nkte-i mhimmedir.
Birisi: Vcib-l Vcud'a intisabn iman ile hisseden adam,
hadsiz envr- vcuda mazhar olduunu ve hissetmeyen, nihayetsiz
zulmat- ademe ve lm- firaka maruz bulunduunu gsterir.
kinci Nkte: Dnyann yz bulunduunu.. zahir yznde,
zeval, firak, mevt ve adem var; fakat esma-i lahiyenin yinesi ve hiretin
mezraas olan i yzlerinde, zeval ve firak, mevt ve adem ise, tazelenmek
ve teceddddr ve bekann cilvelerini gsteren bir tavzif ve terhistir.
BU MEKTUBUN KNC MAKAMI: 290
Bir "Mukaddime" ile "Be aret"tir.
MUKADDME: Hallakyet ve tasarrufat- lahiyeden gayet azm
bir hakikat, muazzam ve muhteem kanunlarla beyan ediyor. Mesel:
Bir kuun tyl libasn deitiren Sni'-i Hakm, ayn kanunla kinatn
suretini kyamet vaktinde ve lem-i ehadetin libasn hairde o kanun ile
deitirir.
Hem bir aacn ne kadar meyveleri ve iekleri bulunuyor; herbir
iein o kadar gayeleri, herbir meyvenin o kadar hikmetleri
bulunduunu gsterir.
"Be aret" ise: Eya, vcuddan gittikten sonra verdikleri
ehemmiyetli be netice itibariyle, bir vecihle madum iken, be vecihle
mevcud kalyor. yle ki:
Herbir mevcud, vcuddan gittikten sonra, ifade ettii manalar ve
arkasnda bki kalan hviyet-i misaliyesi, lem-i misalde mahfuz kalr.
Hem hayatnn etvaryla "mukadderat- hayatiye" denilen sergzete-i
hayatiyesi lem-i misalin defterlerinden olan levh-i misalde yazlr.
Ruhanlere, daim mevcud bir mtalaagh olur. Hem cinn ve insin
amelleri gibi, hiret pazarna ve lem-i hirete gnderilecek mahsult
bki kalr. Hem etvar- hayatiyeleriyle ettikleri enva'- tesbihat-
Rabbaniye bki kalyor. Hem uunat- Sbhaniyenin zuhuruna medar ok
eyleri arkasnda mevcud brakr, yle gider. Bu










---sh:(M:503) ----
Be aretteki be hakikat, kat' delil hkmnde be makul ve makbul
temsil ile beyan eder.
YRMDRDNC MEKTUBUN BRNC ZEYL: 299
,......!,:..-....
yetinin mhim bir srrn be nkte ile tefsir ediyor. Ve dua, bir srr-
azm-i ubudiyet olduunu ve kinattan daim bir surette dergh-
rububiyete giden en azm vesile ise dua olduunu ve duann azm tesiri
bulunduunu kat' isbat etmekle beraber; klliyet ve devam kesbeden bir
dua, kat'iyyen makbul olduuna binaen; umum mmetin Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'a salavat namyla dualarnn neticesinde, Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n ne kadar yksek bir mertebede
olduunu gsterir. Duann da nev'-i mhimmini zikretmekle beraber,
beyan eder ki; duann en gzel ve en latif meyvesi, en leziz ve en hazr
neticesi udur ki: Dua eden adam, bilir ve dua ile bildirir ki; birisi var,
onun sesini dinler, derdine derman yetitirir, ona merhamet eder, onun eli
hereye yetiir. Ve bu bo, hl dnyada o yalnz deil; belki bir Kerim
zt var; ona bakar, nsiyet verir. Onun hadsiz ihtiyacatn yerine
getirebilir ve hadsiz dmanlarn def'edebilir bir ztn huzurunda kendini
tasavvur ederek, bir ferah ve srur duyup, dnya kadar ar bir yk
zerinden atp, "Elhamdlillahi Rabb-il lemn" der.
KNC ZEYL: 303
Mi'rac- Nebev ve Mevlid-i Nebevye (A.S.M.) dair mhim
suale, gayet mukni' ve mantk ve parlak bir cevabdr. Bu zeyil endan
ksadr, fakat gayet kymetdardr. Mevlid-i Nebevye (A.S.M.) itiyak
olanlar buna ok mtaktrlar.
Htimesinde gayet mhim bir dstur-u mantk ile, kinatta en
byk ferd-i ekmel ve stad- kll ve habib-i a'zam, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm olduunu isbat eder.
YRMBENC MEKTUB: 308
Sure-i Ysin'in yirmibe yetine dair "Yirmibe Nkte" olmak








---sh:(M:504) ----
zere rahmet-i lahiyeden istenilmi; fakat daha zaman gelmediinden
yazlmamtr.
YRMALTINCI MEKTUB: 309
,..-!....!....-......L.:!..........
srrna dair "Hccet-l Kur'an Aleeytan ve Hizbih" namyla, blis'i
ilzam ve ehl-i tuyan iskt eden gayet mhim bir mektubdur.
Bu mektubun "Drt Mebhas" var.
BRNC MEBHAS:
eytann en mdhi hcumunu def'etmekle, eytan yle bir
surette ilzam eder ki; iine girerek saklanp vesvese edecek bir yer
brakmyor. Ve o kadar kuvvetli delail-i akliye ile ve kat' brhanlarla
eytan ve eytann akirdlerini ilzam eder ki, eytan olmasa idiler imana
gelecektiler. Fakat maatteessf eytan- cinn ve insin, gayet irkin
davalarn ve desiselerini btn btn ibtal ve def'etmek iin, faraz bir
surette onlarn irkin fikirlerini zikredip yle ibtal ediyor. Mesel der ki:
"Eer faraza dediiniz gibi, Kur'an Kelmullah olmazsa; en di ve sahte
bir kitab olurdu. Halbuki meydandaki sryla gstermi ki, en l bir
kitabdr." te bu gibi faraz tabiratn, titreyerek yazlmasna mecburiyet
hasl olmutur. u mebhasn hirinde, eytann Sure-i
..-.!..!._
in fesahat ve selasetine dair bir vesvese ve itirazn reddediyor.
KNC MEBHAS:
Bir insanda, vazife ve ubudiyet ve zt itibariyle ahsiyet
bulunduunu ve o ahsiyetlerin ahlk ve sr bazan birbirine muhalif
olduunu beyan eder.
NC MEBHAS:

..-.!......- ,...-.......,....-....!.....









---sh:(M:505) ----
yetinin, hayat- itimaiye-i beeriyenin mnasebatna dair gayet mhim
bir srrn ve insanlar, millet millet ve kabile kabile yaratlmasnn mhim
bir hikmetini Yedi Mes'ele ile tefsir ediyor. Bu mebhas, milliyetilere
mhim bir tiryaktr. Bu zamann en mdhi marazna gayet nfi' bir
iltr. Ve sahtekr hamiyet-frularn ve yalanc milliyetperverlerin
yzlerindeki perdeyi aar, sahtekrlklarn gsterir.
DRDNC MEBHAS:
Alt sualin cevabnda "On Mes'ele"dir.
Birincisi:
"Rabb-l lemn" kelimesinin tefsirinde onsekiz bin lem
dediklerinin hikmeti mnasebetiyle, birka nkte-i Kur'aniye beyan
edilir.
kinci Mes'ele:
"Allah' bilmek, varln bilmenin gayrdr" Muhyiddin-i Arab,
Fahreddin-i Raz'ye demi. Ondan murad nedir? Cevabnda, gayet mhim
bir mes'ele-i marifetullah beyan edilmitir.
nc Mes'ele:
.........!.yetiyle ..........
yetinin vech-i tevfiki nedir? diye sualine, gayet gzel ve nurlu mhim
bir cevabdr.
Drdnc Mes'ele:
.!,:.......
hikmeti nedir? diye suale, gayet gzel ve nurlu bir cevabdr.
Drdnc Mes'elenin Zeylinde, vahdaniyetin gayet azm bir
hccetine ve geni ve uzun bir brhanna muhtasar bir iarettir.
Beinci Mes'ele:












---sh:(M:506) ----
Yalnz "L ilahe illallah" diyen, "Muhammedrresulullah"
demeyen ehl-i necat olabilir mi?" sualine kar mhim bir cevabdr.
Altncs:
Birinci Mebhas'taki eytanla mnazarann irkin tabiratlarnn
sebeb-i zikrini bildiriyor. Hem mhim bir temsil ile, hizb- eytan en
dar ve en muhal ve en menfur bir mevkie sktryor. Meydan Hizb-l
Kur'an hesabna zabtederek, herbir hal-i Ahmediye (A.S.M.) herbir
haslet-i Muhammediye (A.S.M.) herbir tavr- Nebev (A.S.M.) o kuvvetli
temsile gre birer mu'cize hkmne geip, nbvvetini isbat ettiini
gsterir.
Yedincisi:
Vehham ve zarardan saknmak iin bizden uzaklaan baz
dostlarn kuvve-i maneviyelerini teyid iin ve hizmetimizden baz
maksadlarla ekilen ve maksadlarnn aksiyle tokat yiyenleri, ok
misallerden yedi kk misal ile gsterir ki; siperini brakp kaanlar,
daha ziyade yaralanrlar.
Sekizincisi:
Diyorlar ki: "Elfaz- Kur'aniye ve zikriye ve tesbihatlarn
herbirinden, btn letaif-i insaniye hisselerini istiyorlar. Manalar
bilinmezse, hisse alnmaz; yle ise tercme edilse daha iyi deil mi?"
diye olan mdhi ve mugalatal u suale kar, gayet mhim ve ibretli ve
zevkli bir cevabdr. Elfaz- Kur'aniye ve Nebeviye (A.S.M.) manalara,
camid ve ruhsuz libas deiller; belki hayatdar feyiz-aver cildlerdir.
Zhayat bir cesed soyulsa, elbette lr. Hem lisan- nahv olan elfaz-
Kur'aniyedeki i'caz ve caz, hakik tercmeye mani olduunu gsterir.
Dokuzuncusu:
"Ehl-i Snnet ve Cemaat olan ehl-i hak dairesinin haricinde ehl-i
velayet bulunabilir mi?" sualine, mhim ve merak-aver bir cevabdr.












---sh:(M:507) ----
Onuncusu:
Kur'an- Hakm'in hizmetinde bulunan bu bare Said ile gren
ve grmek arzu eden dostlara mhim bir dsturdur.
YRMYEDNC MEKTUB: 346
Bu mektub, Risale-i Nur Mellifinin talebelerine yazd ayn-
hakikat ve ok letafetli, gzel mektublaryla; Risale-i Nur Talebelerinin
stadlarna ve bazan birbirlerine yazdklar ve Risale-i Nur'un
mtalaasndan aldklar parlak feyizlerini ifade eden ok zengin bir
mektub olup, bu mecmuann -drt misli kadar byd iin bu
mecmuaya idhal edilmemitir. Barla, Kastamonu, Emirda Lhikalar
olarak mstakillen neredilmitir.
YRMSEKZNC MEKTUB: 346
"Sekiz Mes'ele" namyla sekiz risaledir.
BRNC RSALE OLAN BRNC MES'ELE
R'ya-y sadkann hakikatini ve faidesini, gayet gzel ve
hakikatl "Yedi Nkte" ile beyan ediyor. Bu risale hem kymetdardr,
hem merak-averdir.
KNC MES'ELE OLAN KNC RSALE
"Hazret-i Musa Aleyhisselm, Hazret-i Azrail Aleyhisselm'n
gzne tokat vurmu." mealindeki bir hadse dair ehemmiyetli bir
mnakaay kknden kaldrr ve bu nevi hadslere mlhidler tarafndan
gelen itirazata bir sed eker. Bu risale kktr, fakat merak-averdir.
NC MES'ELE OLAN NC RSALE
Bu bare mflis Said'in ziyaretine gelenlerin ne niyetle
grmeleri lzm geldiini beyan edip, srf Kur'an- Hakm'in delll
itibariyle grmek lzm geldiini ve o grmenin mhim faidelerini
ve Said'in ahsiyetinin hilii nazara alnmayacan, belki delll olduu
mukaddes dkknn kymetdar cevherlerini nazara almak lzmgeldiini
"Be Nokta" ile gayet gzel bir surette isbat etmekle beraber; hizmet-i
Kur'aniyenin keramatndan ve inayet-i Rabbaniyeden, ben ve baz










---sh:(M:508) ----
kardelerim mazhar olduumuz ok inayetlerden birka vaki' ve kat'
misalleri zikrediyor.
Bu risalenin tetimmesinde; risalelerin yazmasnda, hususan
te'lifinde ve bilhassa Yirmidokuzuncu Mektub'da tezahr eden hrika bir
inayeti beyan ediyor.
DRDNC RSALE OLAN DRDNC MES'ELE
Mescidimize iki defa taarruz edildi, hirki defa da kapadlar.
Ondan iki veya sene mukaddem, yine mbarek bir misafirin
gelmesiyle, gayet vahiyane ve zalimane tecavz edildii iin, her
taraftan benden sual edildi. Byle merak- umumiyeyi tahrik eden bir
hdiseye lyk cevab vermek iin, Eski Said lisanyla "Drt Nokta" ile
mhim bir ibretli cevabdr.
BENC RSALE OLAN BENC MES'ELE
Kur'an- Mu'ciz-l Beyan'da tekrar ile
..::...::.
ve kretmeyenleri, otuzbir defa
..:..:.._..
fermanyla tehdid ettiinin srrn gayet l ve tatl ve makul ve makbul
bir surette tefsir ediyor; insan bir kr fabrikas olduunu isbat ediyor.
Kinat bir nimet hazinesi olup; kr ise anahtar olduunu; ve rzk,
onun neticesi ve krn mukaddimesi bulunduunu gayet gzel ve kat'
bir surette isbat ediyor.
Der tark- acz-mend, lzm med r z:
Acz-i mutlak, fakr- mutlak, evk-i mutlak, kr- mutlak ey aziz!
olan dstur-u hakikattaki drdnc rkn bulunan kr- mutlakn parlak
ve yksek hakikatn izah ediyor.
ALTINCI RSALE OLAN ALTINCI MES'ELE
Teksir Mektubat mecmuasnda neredildiinden buraya
dercedilmedi.
YEDNC RSALE OLAN YEDNC MES'ELE









---sh:(M:509) ----
.-.-......-..-.....!....-......
yetinin, Risale-i Nur ve hdimleri hakkndaki mhim bir srrn, "Yedi
aret" namyla, yedi inayet-i Rabbaniyeyi beyan ediyor. Ve tahdis-i
nimet suretinde bu inayet-i seb'ann izharna, yedi makul sebebini beyan
ediyor. Bu inayet-i seb'a-i klliyenin hrikalarna iareten, kendi kendine
te'lif vaktinde iki sahifenin btn satrlar balarnda yirmisekiz elif
gelerek, Yirmisekizinci Mektub'un mertebesine tevafuk ettiini,(Haiye)
te'liften bir zaman sonra muttali olduk. Bu inayet-i seb'ay okuyan adam,
Risale-i Nur eczalarnn ne kadar ehemmiyetli ve nazar- inayet-i
lahiyede bulunduunu ve himayet-i Rabbaniyede olduunu bilecek. Bu
yedi inayet klldir, cz'iyatlar yetmii geer.
Htimesinde, bir srr- inayete ait mahrem bir sualin cevab vardr.
Htimesinde, inayet-i seb'adan birincisi olan tevafukata gelen veya
gelmek ihtimali olan evham gayet kat' bir surette def'ediyor. O
htimenin hirinde de, nc Nkte'de inayet-i hssa ve inayet-i
mmeye dair mhim bir srr- dakik-i rububiyete ve ehemmiyetli bir srr-
Rahmaniyete iaret ediyor.
SEKZNC RSALE OLAN SEKZNC MES'ELE
Alt sualin cevab olan "Sekiz Nkte"dir.
BRNC NKTE: Tevafuktaki iarat- gaybiye, umum Risale-i
Nur eczalarnda cz'-kll bulunduuna dairdir.
KNC NKTE: Tevafukatn meziyeti, Lafz- Celal'den baka
ne iin Kur'anda fevkalde matlub olmadnn srrn beyan eder.
NC NKTE: Bir kardeimizin fazla ihtiyat ve
cesaretsizlii yerinde olmadn ve bir mftnn Onuncu Sz'e sath
tenkidine kar gzel bir cevabdr. (Fakat bu mecmuaya idhal
edilmemitir.)
DRDNC NKTE: "Meydan- hairde insanlar nasl



(Haiye): Asl nshasna gredir.




---sh:(M:510) ----
toplanacaklar, plak olarak m? Herkes ahbablarn grebilir mi? Resul-i
Ekrem Aleyhissalt Vesselm' efaat iin nasl bulacaz? Hadsiz
insanlarla birtek zt olan Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm nasl
grecek? Ehl-i Cennet ve Cehennem'in libaslar nasl olacak? Ve bize
kim yol gsterecek?" Alt merakl sualin mukni' ve makul cevabdr.
BENC NKTE: "Zaman- Fetrette, Resul-i Ekrem
Aleyhissalt Vesselm'n ecdad, bir din ile mtedeyyin mi idiler?"
cevabnda, gzel bir hakikat beyan ediliyor.
ALTINCI NKTE: "Hazret-i smail Aleyhisselm'dan sonra,
Peygamber'in (A.S.M.) ecdadndan peygamber gelmi midir?" sualine
kar, gayet mhim bir cevabdr.
YEDNC NKTE: "Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n
peder ve vlidesinin ve ceddi Abdlmuttalib'in imanlar hakknda en
sahih haber hangisidir?" sualine kar gayet mhim ve makul bir
cevabdr.
SEKZNC NKTE: "Amcas Ebu Talib'in iman hakknda
esahh olan nedir? Cennet'e girebilir mi?" sualine kar gzel bir cevabdr.
YRMDOKUZUNCU MEKTUB
"Dokuz Ksm"dr. Yirmidokuz nkte-i mhimme iinde vardr. O
dokuz ksm, kk byk onyedi risaledir.
BRNC RSALE OLAN BRNC KISIM


..!.-!..!..-!
..-.:....!....!..,.-.!.-.!
,.....!...!....-...:...
,......-...!..
.!..!..,.......-.!...
........:!......_.!.
....:...-....:!....:-.


---sh:(M:511) ----
yetlerinin baz srlarn, "Dokuz Nkte" ile tefsir eder.
BRNC NKTE: "Kur'ana ait ve Kur'ann esrar bilinmiyor ve
mfessirler hakikatn anlamamlar." diyenlere kar mhim bir
cevabdr.
KNC NKTE: Kur'an- Hakm'de
...-...:!. ....!...!.
gibi kasemat- Kur'aniyedeki mhim bir hikmeti beyan ediyor.
NC NKTE: Surelerin balarndaki birer ifre-i lahiye
olan huruf-u mukattaaya dairdir.
DRDNC NKTE: Kur'an- Hakm'in hakik tercmesi kabil
olmadndan ve manev i'cazndaki ulviyet-i slb tercmeye
gelmediinden, mhim bir beyanla, slb-u Kur'aniyedeki bir lem'a-i
i'caziyeyi gsterir.
BENC NKTE: "Elhamdlillah" cmlesinin ifade ettii
manann en ksas, bir satr kadar olduunu ve hakik tercmesinin kabil
olmadn gsterir.
ALTINCI NKTE:
.-...:.....-.:..
deki nun-u mtekellim-i maalgayre dair mhim bir srrn, nurlu bir hal
ve hakikatl bir hayal iinde beyan ediyor.
YEDNC NKTE:
,......-...!..,.....!...!...
in mhim ve nuran srrnn beyan iinde, bid'alarn icad ne kadar irkin
ve zarar olduunu gsterir.
SEKZNC NKTE: eair-i slmiye, hukuk-u umumiye
hkmnde olduuna dair mhim bir srrn beyan ediyor.
DOKUZUNCU NKTE: Mesail-i eriatn "taabbd" ve
"makul-l mana" olarak iki ksm olduunu; ve taabbd ksm hikmet ve
maslahatlarn tebeddl ile tegayyr edemediinin







---sh:(M:512) ----
srrn beyan eder. Ve ezann faidesi, yalnz bir ky ahalisini namaza
davet deil, belki kinat saraynda mevcudata kar umum mahlukat
namna bir iln- Tevhid olduunu beyan eder.
KNC RSALE OLAN KNC KISIM
...!._..!.........!_...!..._.!.....
yetinin bir srrn, syam- Ramazann yetmi hikmetlerinden dokuz
hikmetinin beyanyla o srr- azmi tefsir ediyor. O dokuz hikmet, o kadar
hakik ve kuvvetli ve cazibedardrlar ki; mslman olmayan da onlar
grse, oru tutmak iin byk bir itiyak ve bir hevese gelir. Kendine
mslman deyip oru tutmayanlarn, bu hikmetlere kar, hacalet ve
hatalarndan ezilmeleri lzmgelir.
NC RSALE OLAN NC KISIM
Kur'an- Mu'ciz-l Beyan'n enva'- i'cazndan gz ile grnecek
ksmnn be-alt vechinden bir vechini, yeni bir Kur'an yazmakla
gstermeye dairdir. Lillahilhamd, yle bir Kur'an yazld. mmete Hfz
Osman hattyla makbul Kur'ann ayn sahifelerini ve satrlarn muhafaza
etmekle beraber; lafzullah, mecmu' Kur'anda ikibin sekizyz alt defa
tekerrr ettii halde; ndir ve nkteli mstesnalar hari kalp, mtebkisi
tevafuk ettiini anladk, sahife ve satrlarn tayir etmedik. Yalnz biz
tanzim ettik. O tanzimden hrika bir tevafuk tezahr etti. Yazdmz
Kur'ann paralarn bir ksm ehl-i kalb grm, Levh-i Mahfuz hattna
yakn olduunu kabul etmiler. Bu risale ise; tevafukat- Kur'aniyeye dair
olduu mnasebetiyle, srf bir iaret-i gaybiye olarak, hibirimizin
haberimiz olmadan, ibtida te'lif ve birinci tesvidinde onbir "Kur'an"
kelimesi; birtek sahifede, birer satrda, bir srada hatt- mstakim ile
tevafuklar, tevafuk-u Kur'aniyedeki lem'a-i i'caziyenin bir ua u
risalede bu hrika letafeti gsterdiini, grenlere kanaat geldi.
Bu nc Ksmn mtebki mes'eleleri ile Drdnc











---sh:(M:513) ----
Ksm tevafukata dair olduu iin, tevafukata dair olan fihriste ile iktifa
edilmitir.
DRDNC KISIM OLAN DRDNC RSALE
" Nkte"dir.
BRNC NKTE: Kur'anda, "Kur'an" kelimesinin ok
srlarndan bir srrn, altmdokuz yt- azmede latif ve manidar
sahifeler arkasnda birbirine tevafukla baktklarn ve o yt- azmenin
manen birbirinin hakikatn teyid ettiklerini gstermek ve tilavet-i Kur'an
sevabn ve zikir faziletini ve tefekkr ubudiyetini birden kazanmak
isteyenlere, evrad nev'inden gayet gzel bir hizb-i Kur'an olarak
yazlmtr.
KNC NKTE: Kur'an- Hakm'de "Resul" kelimesinin
tekrarndaki esrarn tevafuk cihetiyle birisine iaret iin, yz altm
yttaki "Resul" kelimesi birbirine tevafukla manidar bakmas gibi;
(Haiye) o yz altm muazzam yetler de birbirine bakyor. Birbirini
teyid ve isbat ettiine iareten ve Kur'andan hem kraet, hem zikir, hem
fikir olmak zere bir hizb-i mahsustur. Kendine l ve tatl ve ok
kymetli ve ok faziletli bir vird arzu edenlere mhim bir virddir.
NC NKTE: Lafzullah'n ikibin sekizyz alt defa
zikrinin ok nkteleri var. 'caz- Kur'ann ok ualarn gsteriyor. Bu
nc Nkte de, onun drt ua- i'cazn gsterir.
BENC RSALE OLAN BENC KISIM
~.........::.............!..
..._.........!.~....!
(ilh-yet...) yet-i pr-envrnn ok envr- esrarndan gzel

(Haiye): Bu risalenin, o mukaddes iki kelimenin i'caz tevafuklarndan bahsi
ayn- hakikat olduuna delil, o drdnc risalede btn o iki kelimenin tevafuk
etmesidir. Herbir yet ayr ve satr banda yazlmasndan, umum o iki
mukaddes kelimeler tevafuk etmilerdir.







---sh:(M:514) ----
bir nuru, Ramazan- erifte bir halet-i ruhaniyede, mhim bir seyahat-
kalbiyede grnm ve bir derece bu risalede beyan edilmitir. Bu risale
kktr, fakat ok nurlu ve ehemmiyetlidir.
ALTINCI RSALE OLAN ALTINCI KISIM
..!,: .........!!.. ...
yetinin mhim bir srrn ve azm bir hakikatn; ins ve cinn
eytanlarnn ve mslmanlar iine girmi mlhidlerin ve mnafklarn
alt desiseleriyle alt cihetten hcumlarn alt hakikatla sed ve
reddetmekle, o srr- azmi tefsir ediyor.
BRNC DESSELER: Kur'an hdimlerini hubb-u ch
vastasyla aldatmalarna mukabil, gayet mukni' ve kat' bir cevabla
susturur.
KNC DESSELER: Korku damaryla, ehl-i hakk haktan
evirmelerine kar, gayet gzel ve kat' bir cevabla tardedilir.
NC DESSELER: Tama' ve hrs cihetiyle, ehl-i hidayeti
hizmet-i Kur'aniyeden vaz geirmelerine kar, gayet parlak ve kat' bir
cevabla reddedilir.
DRDNC DESSELER: Asabiyet-i milliyeyi tahrik etmek
suretinde, hakik din kardelerinin ve hizmet-i Kur'aniyede samim
arkadalarnn iine yabanilik ve ihtilaf atmak ve stadlarndan
soutmalarna mukabil, gayet mhim ve kat' yle bir cevabdr ki; eytan-
insyi tamamyla susturduu gibi, sahtekr milliyetilerin maskelerini
yrtarak, yleler milletin dmanlar olduklarn ve hakik
milliyetperverler kimler olduunu gsterir.
BENC DESSELER: nsann en zaf damar olan enaniyetini
tahrik edip, ehl-i hakk hakszla sevketmek ve ehl-i ittihad ihtilafa
drmelerine mukabil, kuvvetli ve eneleri susturacak bir cevab
verilmitir.
ALTINCI DESSELER: Tenbellik ve tenperverlik ve
vazifedarlk damarndan istifade suretiyle, Kur'an akirdlerinin








---sh:(M:515) ----
gayretlerini, sadakatlarn, ihlaslarn zedelemek suretindeki hcumlarna
kar bir cevabdr. hirinde, umum cevablarn hlsas olan u iki yet
ile, Kur'an- Mu'ciz-l Beyan mu'cizane cevab veriyor:
.-..,:.-! ....L.............!.....
...........:..
u risalenin hirinde; iki yaprakta yazldktan sonra grlm,
ihtiyarsz kendi kendine gelen latif ve zarif bir tevafuktur ki, skntl
esaretimin tam dokuzuncu senesinde te'lif edilen u risalenin hirinde,
Yirmidokuzuncu Mektub'un bahsinde yirmidokuz nkte bulunmas ve
dokuz ksm olmas ve bu risale fihristesinde dokuz defa "dokuz" lafz ile
o mektubdan bahsedilmesi ve Birinci Ksm dokuz nkte olmas; ve
Ramazann, burada iaret edilen ve kinci Ksm'da mezkr hikmetleri
dokuz bulunmas; ve burada iaret edilen ve Drdnc Ksm'da mezkr
"Kur'an" kelimesine dair yetlerin altmdokuz etmesi; ve Kur'an
kelimesi de bu mebhasta yirmidokuz gelmesi ve lafzullah dahi dokuz
olmas; ve bu risale de yirmidokuz sahifede tamam olmas cihetiyle,
dokuz defa dokuzlar birbirine tevafuk ederek ok irin dmtr. Bu
risalenin dahi, srr- tevafuktan kk, fakat parlak bir hissesi var
olduunu gsterir. Bu dokuz defa dokuzlarn srrnn, dokuzuncu sene-i
esaretimde zuhuru ise, inallah esaretin dokuzuncu senesinde biteceine
iar bir bearettir. Dokuzuncu sene-i esaretimde skntdan o sene dokuz
diim dtler; o mnasebetle Isparta'ya me'zuniyetle gitmek o senede
oldu. Hem latif bir tevafuktur; bu para dahi, bu sahifede (Haiye) dokuz,
ondokuz defa gelmitir. Hem fihristenin Drdnc Ksmnda ve bu kinci
Ksmn baz nshalarnda, aadaki gsterilen tevafuk vardr.
Umum elif yz ondokuz, umum risaleler dahi yz ondokuzdur.
Demek elifler de bir nevi fihristeye iarettir.




(Haiye): Asl nshasna gredir.







---sh:(M:516) ----
ALTINCI KISIM OLAN ALTINCI RSALENN ZEYL: 429
,.-.!.-.!,.
....................!...
.....!.......................!.
yetinin srrna istinaden, dnyann hibir usl ve kanununa tatbik
edilmeyen, vicdansz insanlarn bize kar tecavzatna sabr ile ve
Hakk'a tevekkl ile beraber; istikbalde gelecek nefret ve tahkirden
saknmak iin ve istikbal asrlar, bu asrn smasna ve gayretsiz
adamlarn yzlerine "Tuh!" dedikleri zaman, tkrkleri yzmze
gelmemek iin veya silmek iin yazlm bir layihadr. Ve Avrupa'nn
insaniyetperver maskesi altnda sar kulaklarn nlatmak ve bu
vicdansz gaddarlar bize musallat eden o insafsz zalimlerin grmeyen
gzlerine sokmak ve bu asrda, yzbin cihetten "Yaasn Cehennem!"
dedirten mimsiz medeniyetperestlerin balarna vurmak iin yazlm bir
arzuhal ve ehl-i ilhad ve bid'atlar ilzam ve iskt edecek "Alt Sual"dir.
YEDNC KISIM: ARAT-I SEB'A: 429
,.-.!.-.!,.
...._.!....!!........
.........,:.-!..-......
...,........L.
...:!...!....,...
yetlerinin bir srrn ve mhim bir hakikatn "Yedi aret" ile ve yedi
mhim suale yedi kat' ve kuvvetli cevabla tefsir ediyor.
BRNC SUAL: "Ecnebilerden ihtida edenler, kendi dilleriyle
eair-i slmiyeyi tercme ediyorlar. lem-i slmn






---sh:(M:517) ----
onlara kar sktu ve itiraz etmemesi, cevaz- er' olduunu gstermez
mi?" diyen ehl-i bid'atn sualine kar, gayet kat' ve kuvvetli bir
cevabdr.
KNCS: "Firenklerdeki inklabclar ve feylesoflar, Katolik
mezhebinde inklab yapmakla terakki ettiklerinden, acaba slmiyette
byle bir inklab- din olamaz m?" diyen ehl-i bid'atn sualine kar;
gayet kat', zahir ve bahir ve mskit bir cevabdr.
NCS: "Avrupa, taassubu braktktan sonra terakki
ettiinden, biz de taassubu braksak daha iyi olmaz m?" diyen ehl-i bid'at
ve sefahetin sualine kar, gayet mskit ve mukni' ve mantk bir
cevabdr.
DRDNCS: "Za'fa urayan slmiyeti takviye niyetiyle,
kuvvetli olan milliyete mezcetmek ve secaya-y milliyeyi eair-i slmiye
ile kuvvetletirmek bu asrda daha iyi olmaz m?" diyen dessas ehl-i
dnyann bu mdhi sualine kar, gayet metin bir cevabdr.
BENCS: "Bu kadar heyet-i itimaiye-i beeriye fesada girmi
ve hissiyat- diniye zaflemi ve ahs dehalar ve harekt, cemaatn ahs-
manevsinin icraatna malub dm bir zamanda, nasl rivayet-i
sahihada denildii gibi, birka sene zarfnda, Mehdi dnyay slah
edecek? Halbuki btn ii hrika olup ve birka nebinin mu'cizat da
beraber olsa, yine slah pek mkil grnyor." diye, ehl-i tenkidin
sualine kar, gayet kav bir cevabdr.
ALTINCISI: hirzamanda Hazret-i Mehdi'nin Sfyan
komitesine galebesi, Hazret-i sa Aleyhisselm'n Deccal komitesini
datmas ve eriat- slmiyeye tebaiyetine dairdir.
YEDNCS: "Mtefekkirn-i slmiye, Avrupa'nn dsturlarn
ve fennin kanunlarn bir derece kabul edip, onlarn uslyle onlara kar
slmiyeti mdafaa ettikleri halde -sen de eskiden byle yapyordun-
imdi neden btn btn baka bir r ap, felsefeyi kknden
vuruyorsun? Ve fnun-u msbete dedikleri usllerinin, Kur'ann
dsturlarna nazaran pek sath kaldn gsteriyorsun?" diye oklar
tarafndan gelen suale kar, gayet hak ve hakikatl bir cevabdr.
SEKZNC KISIM OLAN RUMUZAT-I SEMANYE







---sh:(M:518) ----
"Sekiz Remiz"dir, yani sekiz kk risaledir. u remizlerin esas,
lm-i Cifr'in mhim bir dsturu ve ulm-u hafiyenin mhim bir anahtar
ve bir ksm esrar- gaybiye-i Kur'aniyenin mhim bir miftah olan
tevafuktur. leride mstakillen neredileceinden buraya dercedilmedi.
DOKUZUNCU KISIM OLAN DOKUZUNCU RSALE: 443
Turuk-u velayet hakknda "Dokuz Telvih"tir ki, Telvihat- Tis'a
namyla maruf bir risaledir.
BRNC TELVH: Tarkatn srrn ve Mi'rac- Ahmediyenin
(A.S.M.) sayesi altnda kalb ayayla bir seyr-i slk-u ruhan
neticesinde; zevk ve hl ve bir derece uhud hakaik-i imaniye ve
Kur'aniyeye mazhariyet olduunu beyan edip, insann mahiyet-i
cmiasnda akl naslki hadsiz fnuna istidad ve ttla cihetiyle mahiyeti
inkiaf etmi ve o suretle ilettirilmi, kalb dahi onun gibi, bu lemin bir
harita-i maneviyesi ve ok kemaltn bir ekirdei hkmnde
olduundan; tarkat cihetiyle onu ilettirmek ve kemaltna sevketmek
olduunu isbat eder.
KNC TELVH: Kalbin ilemesi, zikir ve tefekkrle olduunu
ve ilemesinin mehasininden hayat- dnyeviyenin medar- saadeti olan
birisini beyan eder.
NC TELVH: Velayet, bir hccet-i risalet; ve tarkat, bir
brhan- eriat olduunu ve onun kymetini takdir etmeyen, ne kadar
hasarete dtn beyan eder.
DRDNC TELVH: Meslek-i velayet ok kolay olmakla
beraber ok mkiltl, ok ksa olmakla beraber ok uzun, ok
kymetdar olmakla beraber ok hatarl, ok geni olmakla beraber ok dar
olduunu ve fk ve enfs iki yol ile slk edildiini beyan eder.
BENC TELVH: Vahdet-l Vcud ve Vahdet- uhud'un
mahiyetini beyan ederek, ehl-i sahvn ve ehl-i veraset-i nbvvetin l
merebinin rchaniyetini isbat eder.
ALTINCI TELVH: Velayet yollar iinde en gzeli ve en
mstakimi, Snnet-i Seniyeye ittiba olduunu ve velayetin esaslarnn en
mhimmi, ihlas; ve en keskin kuvveti, muhabbet olduunu beyan ederek;
bu dnya dr-l hizmet olduundan







---sh:(M:519) ----
ve dr- cret ve mkfat olmadndan, tarkatn lezaizini ve ezvak ve
keramatn kasden taleb etmemek lzm geldiini beyan eder.
YEDNC TELVH: Tarkat ve hakikat, eriatn hdimlerinden
olduunu; tarkat ve hakikatn en yksek mertebeleri, eriatn cz'leri
bulunduunu; tarkat ve hakikat, vesilelikten kmamak ve daima eriata
tebaiyette kalmak lzumunu beyan edip, "Snnet-i Seniye ve ahkm-
eriat haricinde evliya bulunabilir mi?" diye suale, merak-aver bir cevab
verir.
SEKZNC TELVH: Tarkatn sekiz varta-i mhimmesini
beyan eder.
DOKUZUNCU TELVH: Tarkatn pek ok semeratndan gayet
irin ve gzel dokuz adedini beyan eder.
Bu risale ehl-i tark olana ve olmayana bir iksir-i a'zamdr ve bir
tiryak- enfa'dr.
ZEYL
En ksa ve selim ve en mstakim bir tarkn esasn "Drt Hatve"
namyla, tezkiye-i nefsin ve tekemml- ruhun medar olan drt mhim
dersi veriyor.
OTUZUNCU MEKTUB
Matbu', Arab "arat-l 'caz Tefsiri"dir.
OTUZBRNC MEKTUB
Otuzbir Lem'adr.
OTUZKNC MEKTUB
Kendi kendine manzum tarzn alan matbu' "Lemaat" risalesidir.
Ayn zamanda "Otuzikinci Lem'a" olup, Szler Mecmuasnn hirinde
neredilmitir.
OTUZNC MEKTUB
Marifet-i lahiyeye pencereler aan "Otuz Pencereli Risale"
olup, bir cihette "Otuznc Sz" olduundan Szler Mecmuasnda
neredilmi, buraya dercedilmemitir.










---sh:(M:520) ----
ARAT-I GAYBYE HAKKINDA BR TAKRZ: 462
HAKKAT EKRDEKLER: 468
Medine-i Mnevvere'de bulunan mhim bir limin Risale-i Nur
hakknda yazd bir manzume: 480
Oniki sene evvel yazlm ve Sikke-i Tasdik-i Gayb
Mecmuasnda dercedilmi mhim bir mektubdan bir paradr: 482
FHRST: 483































---sh:(M:521) ----
Hakikat Iklar
Herkes bilmez gkte ne var
Grr onu gz sahibi
Parldyor gne kadar
Hakikat umman gibi
ster gnl elbet huzur
hir demde etmi zuhur
lemlere domu o nur
Gkten inen ferman gibi
Ferdiyeti elhak ayan
Odur gnllere sultan
Var m bilmem ulu brhan
Bu Bedizzaman gibi
Lisanndan salr nur
Cinn okur, insan okur
Hr-u Cennet ite bu "Nur"
Gnllerde cnn gibi
hirzaman esrarn
hbar- gayb envrn
Att lem ekdarn
Dodu ems-i tban gibi
Semavattan rahmet indi
Akan gz yalar dindi
Kfr dalal yld, sindi
Grnmeyen eytan gibi


Snd hin faaliyet
Ykld o deccaliyet
Hals buldu slmiyet
Tahta kan hakan gibi
Ey yreli r-i jiyan
Bu hb- gafletten uyan
lemlere devr-i mran
Asr- nzul-i Furkan gibi
klimlerde iman yeli
Eser, gnller ne'eli
psem, o gl kokan eli
O blbl- handan gibi
demolu necat arar
Hak daveti Nurlarda var
Ey ehriyr- ehriyr
Sensin bize sultan gibi
Ara kan feryadmz
Alnd imdi ddmz
O sevgili stadmz
Gnlde Sleyman gibi
Ey ekmel-i hirzaman
Sensin mahbub-u Mstean
Feda sana bu cism cn
Hak yolunda kurban gibi
Said'i beklerdi yllar
Sensin gnlde muntazar
Peygamberim vermi haber
Olma bize pinhan gibi
---sh:(M:522) -----
---sh:(M:523) ----
Perdelenmise zuhurun
Gizlenmez hametli nurun
Glgesi olmaz ki nurun
Firdevs'teki cnn gibi
Ey hatib-i devr-i zaman
Srur buldu kevn mekn
Seni bekler gizli ayan
Hep hastalar Lokman gibi
Nur yolunun kurbanyz
Kehkean'n smnyz
O atein dumanyz
Ate yanan klhan gibi
Rn rengin gle benzer
Revh frr, kokun eser
Ufkumuzda oldun seher
Tam aaran bir tan gibi
Ey cilvesi zahir rahmet
Bri bizlere imdad et
Kulun olmak diler elbet
Bahenizde fidan gibi
Pes gnlmz hep daim pes
Ey alayan, feryad kes
Bo gemesin hi bir nefes
"Allah bes, gayr heves."
Mehmed Kayalar
* * *

------sh:(M:524) --

........,:-.......-...... ,.-...-....
sm-i A'zam'n hakkna ve Kur'an- Mu'ciz-l Beyan'n hrmetine
ve Resul-i Ekrem Aleyhissalt Vesselm'n erefine, bu Mektubat'
bastranlar ve mbarek yardmclarn ve Risale-i Nur talebelerini
Cennet-l Firdevs'te saadet-i ebediyeye mazhar eyle. mn... Ve hizmet-i
imaniye ve Kur'aniyede daima muvaffak eyle. mn... Ve defter-i
hasenatlarna Mektubat Mecmuasnn herbir harfine mukabil bin hasene
yazdr. mn... Ve Nurlarn nerinde sebat ve devam ve ihlas ihsan eyle.
mn.
Ya Erhamerrhimn!.. Umum Risale-i Nur akirdlerini iki cihanda
mes'ud eyle. mn... ns ve cinn eytanlarn erlerinden muhafaza eyle.
mn... Ve bu ciz ve bare Said'in kusuratn affeyle. mn...
Umum Nur akirdleri namna
Said Nurs
* * *

You might also like