You are on page 1of 4

Kitap

Vedat Ali TOK

“ULU ÇINARIN

KÖKLERİ”
70 Temmuz 2008 İlhan SOYLU / Ulu Çınar - Bursa
“Arkun, Osman Gazi romanına başlarken 1230 yılında
Moğolların, Müslüman şehirlerini yağmalamalarından,
insanları hunharca öldürmelerinden bahsediyor; Büyük
Selçuklu İmparatorluğunun bu zamanda Moğollara karşı
koyacak gücünün olmadığını tasvir ediyor.”

W alter Scott’un
1814’te yayın-
lanan Waverly
isimli romanı tarihî roman tü-
rünün ilk örneği kabul edil-
mektedir. Bizde ise Malkoçoğ-
romanı bir tarih belgesi kabul
etmek doğru değildir. Çünkü
adı üstünde o sadece roman-
dır. Fakat çocuklara ve özellikle
gençlere tarihi öğretme ve tari-
he karşı ilgi uyandırma yolla-
okuyucuları tarafından takdir-
le karşılanması ve bu yola teş-
vik edilmesi neticesinde ortaya
çıkmıştır. Bunu, yazarın kitap-
ları sunuşundan öğreniyoruz.

lu, Battal Gazi gibi hikâyelerin rından biri de bu tür eserlerin Yazar, kitaplarının ön söz-
dışında batılı anlamda ilk tarihî okutulmasıdır. lerinde tarihî roman yazmanın
roman yazarı olarak Namık Ke- kolay bir iş olmadığını özellik-
mal kabul edilir. Edebiyatımız- Kemal Arkun’un “Ulu Çına- le tarihe sadık kalmanın gerek-
da ilk tarihî roman ise Namık rın Kökleri” serisinden kitapları tiğini ifade ederek bunun için
Kemal’in Cezmi isimli romanı- yayınlandı: Osman Gazi, Orhan de kendisinin çok sayıda tarihî
dır. Daha sonra ise bu tür ro- Gazi, Sultan Yıldırım Bayezıt ve eseri uzun uzun okuduğunu
man yazanlar çoğalmıştır. Ah- Timur Han.
met Hikmet Müftüoğlu, Kemal
Tahir, H. Nihal Atsız, Tarık Osman Gazi (Akademisyen
Buğra, Feridun Fazıl Tülbent- Yayınevi, Temmuz 2007, İstan-
çi, Bekir Büyükarkın, Abdullah bul) kitabının ön sözünde “Os-
Ziya Kozanoğlu, Mustafa Ne- man Gazi kitabı, ‘ulu çınar’ se-
cati Sepetçioğlu, Yavuz Baha- risinin ilk kitabı olup, yazarın
dıroğlu… gibi yazarları tarihî ömrü kifayet ederse bu seride
roman yazanlar arasında zikre- 36 kitap yazılacaktır.” denili-
debiliriz. yor.

Pekiyi, tarihî roman ne- Yukarıda isimlerini saydı-


dir? Tarihî roman kısaca, ko- ğımız kitaplar, yazarın bazı ga-
nusunu tarihten alan roman, zetelerde tefrika halinde sun-
şeklinde tanımlanabilir. Tarihî duğu roman denemelerinin Osman Gazi

71
Mevlana’yı biraz da efsaneleşti- manda kalabalık Moğol birliği
rerek hikâye eder. Bu ilginç bö- kuşatmayı kaldırıp orayı terk
lümü kitaptan iktibas edelim: etmişti.” (s. 46, 47)

“Hazreti Mevlana tövbe is- Kemal Arkun’un Ulu Çına-


tiğfar sesleri arasında Moğol rın Kökleri dizisindeki ikinci ki-
Kumandanının çadırına yak- tabı Orhan Gazi ismini taşıyor.
laştığında Moğol kumandanı (Akademisyen Yayınevi, Tem-
bir ihtiyarın kendi taraflarına muz 2007, İstanbul)
doğru gelmesine mana vere-
memişti. Belki de Konyalılar Türklerde, devlet kurma, fe-
onu aman dilemek için kendisi- tih siyaseti, birlik beraberliğin
ne elçi olarak göndermişlerdir tesisi gibi hususlar âdeta bir
diye düşünürken hiç beklenme- bayrak yarışını andırmaktadır.
dik bir şekilde Hazreti Mevlana Nitekim Orhan Gazi de Osman
söylüyor. postunu yere serdi ve namaza Bey’in hedeflerini gerçekleştir-
durdu. Moğol Ordusunun ku- mek için işbaşına gelir.
Arkun, Osman Gazi romanı- mandanı onun bu hareketine
na başlarken 1230 yılında Mo- çok bozulmuştu. Aman dileyip, Kitapta Bursa’nın, İznik’in
ğolların, Müslüman şehirlerini ayaklarına kapanarak yalvar- Rumeli’nin fethi ve Orhan
yağmalamalarından, insanla- masını beklerken O’nun, alay Gazi’nin başarı hazinesine ya-
rı hunharca öldürmelerinden eder gibi namaza durması ne zılan diğer hâdiseler hikâye
bahsediyor; Büyük Selçuklu demekti. Hiddetinden kan bey- edilir. Fetihlerin yanı sıra Or-
İmparatorluğunun bu zamanda nine çıkmıştı. Tüm kalabalık han Bey’in yaptırdığı sarayda
Moğollara karşı koyacak gücü- nefesini tutmuş, heyecan için- görevli olanlarla artık bir sa-
nün olmadığını tasvir ediyor. de tekbir getirirken Kumandan ray geleneği hâline gelecek ve
emrini verdi: Osmanlı’nın zevaline kadar sü-
Adı geçen romanın ilerleyen recek görevlilerin vazifeleri ile
sayfalarında Ertuğrul Gazi’nin “Okçular delik deşik edin şu ilgili de bilgi verilir. Bu arada
Türk güçlerini toplama, topar- ihtiyarı…” romanda, Orhan Gazi’nin sade-
lama mücadelesi ve daha son- ce fetihlerle iştigal etmeyip dev-
ra da yağmacı Moğol ordusunu Binlerce ok ıslık çalarak let olmanın gereklerinden biri
perişan edişi hikâye ediliyor. Hazreti Mevlânâ tarafına geldi. olan eğitim, sanat ve bunlarla
Mahşeri kalabalıktan çıt dahi ilgili teşkilatlanmalara da öna-
Ertuğrul Gazi, Söğüt’ü yurt çıkmıyordu, herkes gözlerini yak olması üzerinde duruluyor.
edinir. Bu arada nurtopu gibi kapamış, heyecandan kalpler
bir oğlu dünyaya gelir: Os- durma noktasına gelmişti. Atı- “Orhan Bey yeni fethettiği
man… lan binlerce okun bir teki dahi İznik’te ilk iş olarak ilme ver-
isabet etmedi. Oklara sanki ga- diği öneme binaen bir medrese
Moğol istilası bitmek bil- ipten başka komutlar veriliyor, faaliyete geçirdi ve bu medre-
mez. Dünyanın başına bela bazı oklar geri dönüp atan Mo- senin başına büyük âlim Da-
olan bu çapulcular güç bulduk- ğol askerlerine isabet ediyor- vudi Kayseri’yi tayin etti. Med-
ça Müslümanlara saldırmaktan du. Moğol kumandanı korku ve resenin açılış töreninde tüm
ve yağmalardan geri durmaz- dehşetle irkilmiş elini kaldıra- devlet adamları halkla birlik-
lar. Bu arada bugün bile tartışı- rak dur! işareti vermişti. Kendi te Davudi Kayseri’nin önem-
lan bir konu üzerinde - Mevlânâ lisanıyla kumandanlarına bir li konuşmasını dinliyorlardı.”
ile Moğolların ilişkisi- yazar, takım şeyler söylemiş kısa za- (s.66)

72 Temmuz 2008
Bilindiği gibi Orhan Bey, Serinin üçüncü kitabı Sul- leri ganimettir. Dünyaya iki
sosyal hayatın içinde olan ve tan Yıldırım Bayezıt ve Timur kere gelmek yoktur. Her şe-
sosyal hayatın nizama Han. (Akademisyen Yayınevi, yin bir alameti vardır. Doğ-
Ocak 2008, İstanbul) Kemal mak da ölmenin alametidir.
kavuşması için mücade- Arkun bu kitabının ön sözün- Bu sebeple vakit çok kıymet-
le eden padişahlardan biriydi. de Timur’un bazı tarihçiler ta- lidir. İnsanın ömrü çok az-
Milletin karşı karşıya bulundu- rafından olumsuz tanıtıldı- dır…” (s. 116)
ğu her şeyle yakından ilgileni- ğına dikkat çekiyor, halbuki
yor; müşavere meclisleri kuru- Timur’un menfî bir insan ol- Yazar Kemal Arkun’un
yordu. Arkun, Orhan Gazi’nin madığını söylüyor ve kitabın- gayretlerini takdirle karşı-
bu hususiyetlerini kitabında da da gerekçelerini ve kaynak- lıyor; bundan sonraki yaza-
şöyle dile getiriyor: larını sunuyor. cakları kitaplar için de bir ko-
nuyu dile getirmekte fayda
Kitapta 14. asırda dün- görüyoruz. Kitaptan aynen ik-
ya coğrafyasında, Anadolu’da tibas ettiğimiz bölümler ya-
etkili olan güçlerden bahis- zarın üslubu hakkında az çok
ler açılıyor. Tabii ki merkez- bilgi vermekle beraber, yine
de Yıldırım Bayezıt vardır. Ar- de bir iki hususa temas et-
kun, Niğbolu Fatihi diye de mek isteriz. Arkun, kitapları-
bilenen Yıldırım Bayezıt’ın nın ön sözlerinde tarihe sada-
Niğbolu Zaferinden sonra esir kat adına birçok tarih kitabını
alınan düşman askerine uzun uzun uzun okuduğunu ifade
uzun nasihatlerde bulunduru- ediyor ve kitaplarını tarihî ro-
yor. İşte ondan bir bölüm: man olarak sunuyor okuyucu-
larına… Ne var ki bu kitaplar
“Biz ki Osmanlıyız, ne işi- tarihî romandan ziyade yaza-
miz var buralarda? Siz sa- rın okuduğu eserlerin krono-
nır mısınız sizin bağınızda, lojik sıraya göre harmanlan-
bahçenizde toprağınızda gö- mış şeklinden ve bir anlatıdan
“Orhan Gazi İzmit hisarı- zümüz var. Sizin zerre top- öteye gidemiyor. Bu tür ro-
nı fethettikten sonra devle- rağınızda gözümüz yoktur! manların olmazsa olmazların-
tin dâhili teşkilatlanmasına Cennetmekân dedem Osman dan heyecan unsuru hemen
ağırlık vermiş, ulemayı dev- Gazi “Bizim dâvâmız kuru hiç yok. Diyaloglar sınırlı. Ya-
let sistemini sağlam bir şekil- cihangirlik dâvâsı değildir, zar, romanın kahramanı ol-
de oturtmak için vazifelendir- nizâm-ı âlem dâvâsıdır.” bu- mamakla birlikte işin daima
mişti. Her hafta Cuma günleri yurmuştu. Biz nizâm-ı âlem içinde ve tanımlamalar yapı-
devrin âlimlerini toplayarak dâvâsı için sizinle harp ederiz. yor, bilgiler veriyor. Böylece
huzur sohbetleri yapıyor, ule- Bu da zaten Cenâb-ı Hakk’ın kitaplar, roman olmaktan çı-
manın sözüne çok riayet edi- emridir. Tahrim Sûresi’nin 6. kıyor, yeni bir tarih kitabı olu-
yordu. Bizanslı korsanların ayetinde meâlen; “Ey iman veriyor.
küçük oğlu şehzade Halil’i ka- edenler, kendinizi, çoluk, ço-
çırması ve Bizans Kralı’nın cuğunuzu öyle bir ateşten ko- Kitabı okuyanlar mutla-
bunu İzmit’i iade etmesi için ruyun ki, onun tutuşturucusu ka başka eleştirilerde de bu-
şantaj aracı olarak kullanma- insanlarla taşlardır.” buyrul- lunacaklardır. Yazar, bunla-
sı onu çok üzse, de vatan topra- maktadır. rı dikkate alırsa yeni yazacağı
ğından bir karış dahi vermeyi romanları daha da kalıcı ola-
aklına bile getirmedi…” (s.124) Netice olarak fırsat gün- caktır.

73

You might also like