Professional Documents
Culture Documents
GİRİŞ
ELEKTROLİTİK KAPLAMA
1840 yılında İngiliz Wright’ ın altın ve gümüş kaplama için siyanürlü elektroliti bulması,
insanlara doğa da oksitlenmeye karşı dayanıklı metallerle dayanıksız metalleri kaplama
olanağı sağlamıştır. Metallerin elektrokimyasal birikim ve çözünmesi çok sayıda metal isleme
yöntemlerinde kullanır. Buralardan en yaygın kullanım alanı bulan ve en iyi bilineni
elektrolitik kaplamadır. Metal kaplama yüzeylere elektrolitik birikim yolu ile uygulanır.
İletken bir yüzey tabakası sağlanmak koşuluyla, kaplanan yüzey metal yada metal olmayan
bir maddedir. Elektrolitik şekillendirme metal birikiminin kullanıldığı başka bir yöntemdir.
Bu yöntemde biriken tabakanın kalınlığı normal kaplamada uygulanandan çok daha fazladır
ve yüzeydir. Biriken metal birikim tamamlandıktan sonra yüzeyden ayrılabilir. Metalin
kalınlığı kendi başına yönetecek ve dayanıklı olacak şekilde ve biriktiği yüzeyin geometrik
şeklini alacak ölçüde olmalıdır.
Bir kaplama birimi başlıca bir katot, bir anot, bir elektrolit ve uygun bir kaplama banyosundan
oluşur. Bunun yanında bazı ek araçlara da gereksinim duyulur.Bunlar elektrolitin
karıştırılması ve saflaştırılması için gerekli olan ve herhangi bir otomatik kontrol için gerekli
araçlardır. Elektriksel araçlar ise ana güç kaynağından gerekli düşük gerilim (doğru akım)
sağlamak amacıyla bir azaltıcı dönüştürücü (transformer) ve rektifiye edici araçlardır. Bazı
hallerde motor jeneratörler’de kullanılmaktadır. Bu arada kaplama hücrelerine gerekli gücün
istenen oranda verilmesini sağlayacak kontrol sistemlerine gereksinim vardır. Kaplama
sonucunda oluşan metal kristal haldedir, kristal boyutu ve kristallerin birikim sekli, birikimin
adhezyon, süreklilik, görünüş, sağlamlık ve diğer özelliklerini belirler. Birikimin kristal yapısı
kaplama hücresinin özellikleri tarafından belirlenir, bunlardan en önemlisi elektrolitin
kimyasal bileşimi ve diğeri ise akim yoğunluğudur. Hücrenin fiziksel özellikleri de
önemlidir.Özellikle sıcaklık, karıştırma ve elektrotların büyüklüğü, şekli ve birbirine yakınlığı
önem taşır. Anodun kimyasal özellikleri önemli iken bunun yanında katodun yüzey özellikleri
de önemlidir. Bu değişkenlerin kontrolü istenen standartta birikimin elde edilmesini sağlar.
Genel Bilgiler
Elektrolitik olarak metalik bir eşyanın başka bir metal tabakasıyla kaplanması şu amaçlarla
yapılır :
Prensip
Bir metal yüzeyinin elektrolitik olarak kaplanmasında, yüzeyi kaplanacak olan cisim uygun
bir elektrolite batırılır ve katot olarak kullanılır. Anot ise çöken metalden (kaplama cinsine
göre çinko, bakır, nikel, kalay vs.) ve yüksek safiyette (%99.998) olmalıdır. Krom kaplamada
ise çözünmeyen kurşun anot (%7 Sn+%93 Pb) kullanılır. Elektrolitik yolla kaplamada
kullanılan akım doğru akım olup düşük voltajlıdır. Redresörlerden yararlanılır. Redresörlerin
uygulama şekli 10 – 20 V ve 1200 – 2500 A verecek şekilde ayarlanır. Kademeli değil,
değişken (variabl) redresörler tercih edilmelidir.
Elektrolitik olarak elde edilen bir metal tabakasını biçim ve yapısı yalnız metal cinsine değil,
elektroliz koşullarına da bağlıdır. Bununla beraber işleme etki eden çeşitli yapıda tabakalar
elde edilebilir. Bugün gerek metalografik, gerek X ışınları difraksiyon yöntemleriyle
metallerin kristal bir yapıda oldukları saptanmıştır. Buna göre katotta bir metalin çökmesi bir
kristalleşme olarak düşünülebilir. çözüntünün özellikleri kristalin yapısına ve büyüklüğüne
bağlıdır. Kristallerin oluşma biçimi iki etkene bağlıdır :
Eğer kristal zerrelerin büyüme hızları bunların oluşum hızından çok daha büyük ise çöküntü
büyük kristaller halinde, aksi halde küçük kristaller halinde olur. Demek oluyor ki zerrelerin
oluşumunu kolaylaştıran koşullarda, küçük kristaller meydana gelir, küçük kristalli yapı gayet
düzgün ince ve yapışık bir tabaka sağlar.
2. ELEKTROLiZ
İyonlara ayrılabilen bir cismin sulu çözeltisinde, su dipollerinden ibaret bir cins bulutla
çevrili, yani hidratize olmuş (+) ve (–) yüklü iyonlar vardır. Bir bakır klorür (CuCl2)
çözeltisinde sudaki (H+) ve (OH-) iyonlarının yanında (Cu+) ve (Cl-) iyonları bulunur. Bu
çözeltiye iki platin levha sokup bir do..ru akım kayna..ının iki farklı kutbuna
(+) yüklü (Cu++) iyonları negatif elektroda KATOT’a gider. (-) yüklü (Cl-) iyonları ise
alır, böylece Cl- iyonları elektrikçe nötral olan klor gazı haline geçerler.
Bir atom-gram bakırın elektrotta açığa çıkarılması için 2 x 96.490 (coulomb) gerekir.
Elektrolitik kaplamanın "Galvano teknik" yani metal kaplamacılığının temelini işte bu
elektroliz olayı oluşturur.
Elektrolit normal olarak kaplanacak metali iyonik halde içeren sulu bir çözeltidir. Bazı
metaller yüksek değerde negatif yük bırakma potansiyeline sahip olduklarından sulu
çözeltileri kullanılarak kaplanamazlar, bu tür metallerin sulu çözeltileri kullanılarak
birikimleri için yapılacak denemede katotta hidrojen çıkısı olacaktır. Aluminyum bu türün
önemli olan bir kaplama metalidir ve aluminyum kaplama ergitilmiş tuz yada sulu olmayan
organik elektrolit kullanılarak gerçekleştirilir.
Bir hücreye bir gerilim uygulandığında hücrede geçerli koşullar altında en az negatif değerde
yük bırakma potansiyeli için katotta reaksiyon olur. Yük bırakma potansiyelleri iyonik
derişim, akım yoğunluğu, sıcaklık vs. gibi etkenlerle değişir ve bu değişimin büyüklüğü farklı
türler için farklı değerdedir. Katotta istenen birikimin sağlanabilmesi için elektrolitin durumu
önceden düzenlenmelidir. İki prosesin yük bırakma potansiyelleri birbirine çok yakın değerde
ise, her ikisi birden oluşur, iki metalin birlikte birikimi alaşım kaplamada kullanılır.
Hidrojenin yük bırakma potansiyeli metalinkine yakınsa kaplama ile birlikte hidrojen gazı
çıkışına dolayısıyla akım veriminin düşmesine neden olur. Hidrojen çıkışı birikimde delik ve
gözeneklerin oluşumuna ve bunun sonucu toz haldeki birikimlerin oluşumuna neden olur.
Kaplanan metal tarafından hidrojen absorbsiyonu kırılganlığa neden olur. Öte yandan hidrojen
kabarcıklar, çözeltide etkili bir karışmayı sağlar.
Elektrolitte metali iyonik halde bulundurmanın en basit yolu,o metalin basit bir tuzunun
çözeltisini kullanmaktır. Uygulamada ekonomik yönden başlıca istenen şey yüksek birikim
hızıdır, bu ise yüksek akım yoğunluğu demektir. Katotta derişim polarizasyonunun etkisini
azaltmak için çözeltideki metal iyonu derişiminin yüksek olması gerekir. Aynı zamanda
çözeltiye iyi bir iletkenlik sağlamak ve dirençsel kayıpları azaltmak için çözeltideki toplam
iyonik derişiminde yüksek olması gerekir. Bu durum ise yüksek çözünürlükteki metal
tuzlarının kullanımını sınırlandırır. Metal tuzu seçiminde diğer bir sınırlayıcı etken ise metal
tuzu anyonunun anotta yükünü bırakmaması gerektiğidir. Nitrat, klorür ve sülfatlar genellikle
kullanılan anyonlardır aynı zamanda bunların tuzlarının karışımıda kullanılır. Bazı
sistemlerde ise fluoboratlar ve bazı organik asitlerin tuzları kullanılmaktadır.
Bazı durumlarda metal bir kompleks iyon halinde bulunuyorsa daha iyi bir kaplamanın elde
edildiği saptanmıştır. Bir kompleks iyon bir basit metal iyonu ile bazı basit anyonların
birleşmesi sonucu oluşan yeni bir negatif yüklü iyondur. Örneğin, gümüş iyonlan ve siyanür
iyonlan birleşerek gümüş siyanür iyonunu oluştururlar.
Sözü edilen bu kompleks tuzlar kaplamada genellikle kullanılan kompleks tuz türleridir. Bir
kompleks tuz suda çözündüğünde bir basit katyon ve kompleks anyon oluşur ve gerçekte
kaplanacak metal elektrik alanın etkisiyle katottan uzaklaşır. Katotta birikim, siyanür
iyonunun açığa çıkışıyla metalin doğrudan doğruya kompleks iyondan birikimidir. Kompleks
iyonlar katoda yük bırakma sonucu oluşan derişim değişimi etkisi altında ulaşırlar.
Uygulamada kompleks iyonlar genellikle çözelti içerisinde oluşturulur. Kaplama metali basit
siyanür ya da oksit hali ile yeteri oranda potasyum yada sodyum siyanürle birlikte kompleks
yapmak üzere çözündürülür ortamda sodyum ya da potasyum siyanürün aşırısı bulundurulur.
Basit tuzların kullanıldığı durumlarda bile kompleks oluşumu söz konusu olabilir; özellikle
klorür iyonlan kompleks iyon oluşturmaya yatkındırlar.
Herhangi bir kompleks oluşumu söz konusu değilse, metal iyonu daima belirli sayıda su
molekülleri ile birleşmiş haldedir.
Büyük boyutlu düzensizliklerin giderilmesi düzgün fakat donuk bir yüzey verir. Küçük
boyutlu düzensizliklerin giderilmesi daha sonra parlatmaya gereksinim göstermeyen parlak
yüzey elde edilmesini sağlar. Herhangi bir proseste kullanılan katkı maddelerinin özelliği ve
miktarı deneysel olarak saptanmıştır, öte yandan mekanizma çalışmaları bu tür maddelerin
birikim prosesinde etkili olduğunu da göstermiştir. Katkı maddeleri birikim yüzeyi tarafından
absorplanır, daha ince birikimin oluşmasını ve kristalin büyümesini önler. Katkı maddeleri
birikimin görünümünde olduğu kadar mekanik özellikleri üzerinde de etkilidir, parlak
birikimler diğerlerine oranla daha ince tanecikli birikimlerdir.
Elektrolitteki safsızlıklar istenmeyen özellikte birikimlerin oluşumuna neden olur. Kaplanacak
metalin dışındaki iyonlar, yük bırakma potansiyeline bağlı olarak ya katotta birikebilirler ya
da çözeltide kalırlar. Katotta birikmekler bile, birikimin kalitesi üzerinde etkili olurlar. Toz ve
metal tanecikleri gibi çözünmeyen safsızlıklar fiziksel olarak katoda etki eder ve kaplamada
çukur ve deliklerin oluşumuna neden olur. Bu durum özellikle elektrolitin karıştırılması ve
çözünmeyen maddelerin dipte çökmesine olanak verilmediği durumlar için söz konusudur.
Hidrojen katotta metalin birikmesi yanı sıra açığa çıkıyorsa yüzeyi terk eden kabarcıklar çok
etkili bir karışma sağlarlar. Diğer bazı sistemlerde bu etki tankın dibinden hava kabarcıkları
göndererek sağlanabilir. Endüstriyel proseslerin çoğunda kaplanan metalin hareketi ve
elektrolitin, filtreler boyunca dolaşımı bir karıştırma görevi görür.
Süngerli, poröz (zamak gibi) yapılarda kristaller arasında hidrojen (H2) gazının yerleşmiş
olmasından dolayı az yapışık özelliktedir, zamanla kabarmalar yapar.Onun için katotta
hidrojen çıkışını önlemek gerekir. Temel metale iyi yapışık ve dayanıklı bir tabakanın elde
edilmesinde en başta gelen en önemli faktör kaplanacak parçanın yüzeyinin temizliğidir.
Kaplanacak parçaların, kaplama banyolarına girmeden önce tabi tutulacağı işlemler çok
mühimdir. Kaplanacak yüzeyin temizliği noksan ise yapılan tüm çalışmalar boşunadır.
Malzeme, zaman ve enerji kaybına sebep olur.Bir kaplama işlemi genel olarak;
-Polisaj,
Polisaj işlemi tek motorlu sistemlerden tam otomatik sürekli sistemlere (band polisajı) geçmiş
büyük bir aşama göstermiştir. Zamak, pirinç (sarı) parçaların önce çelik telden fırçalarla
çapakları alınır. Ayrıca özel keçe ve özel cilalarla kumaştan veya sisal fırçalarla parlatılmaları
sağlanır. Kaplanacak yüzeyler bir ayna parlaklığına getirilir. Burada en önemli husus ; demir,
zamak veya aluminyum parçaların polisajlarının birlikte ve aynı polisaj tezgahında değil, ayrı
ayrı tezgahlarda yapılmasıdır. Birlikte ve aynı tezgahta yapılan polisajda aluminyum tozları
yangına sebep olur.Zamak döküm parçalarda, döküm hatalarından ileri gelen, gözle
görülemeyen süngerimsi poröz oluşumdan dolayı boşluklarda hava veya kimyasal atık
kalması nedeniyle kaplamadan sonra bu yerlerde kabarmalar olur. Bu kabarmaların bir önemli
sebebi de zamak döküm işlerinde yolluk adı verilen parçaların hurda malzeme ile orijinal
malzemeye fazla katılmasından doğar.
Yüzeyi yağ ve cila artıklarından organik yağlardan oluşan kirlilik alkalik sıcak yağlama
banyolarında sabunlaştırma ile giderilebilir. Hazır terkipler (ilaçlar) % 5 – 10 oranında suda
eritilerek 65 – 70 °C’ de 15 – 20 dakika müddet ile işleme tabi tutulurlar. Terkipte ekseriya
“sudkostik, soda, trisodyum fosfat” ile inhibitör veya emülgatör yardımcı kimyasallar
bulunur. Bunlar da temel metalin cinsine göre Alzamak, sarı pirinç ve demir için değişik
oranlardadır.
Keza elektrolitik yağ almada da bu maddelerle birlikte bazı ilave tuzlar kullanılmak
suretiyle, normal sıcaklıkta anodik veya katodik çalışılarak birkaç dakika gibi zaman
diliminde işleme tabi tutulur. Katotta çıkan hidrojen gazı miktarı anotta çıkan oksijen gazının
iki katı olduğundan gazın temizleme etkisi katotta daha fazladır. Mineral yağlar
sabunlaşmazlar, bu tür yağlar ultrasonik temizleme ile giderilmelidir. Eskiden triklor etilen
veya perklor etilen ile buhar fazında temizleniyor idi.
Elektrolitik yolla metal kaplamacılığında sıcak yağ alma, elektrolitik yağ alma ve müteakip
işlerin peş peşe hiç ara verilmeden yapılması gerekir.
Demir ve çelikten imal edilmiş parçaların yüzeyindeki oksit ve pasın giderilmesi için tuz
ruhu, sülfürik asit tek başına veya her ikisinin karışımı muhtelif konsantrasyonlarda,
maliyetlerinin düşük olması avantajı ile kullanılmakta iseler de dezavantajları daha fazladır.
Malzeme sathında pas giderildikten sonra bekleme süreci içerisinde malzeme tekrar
paslanabilmektedir. Yüzey tekrar kararmakta, aşınmakta ve bazen de lekeler oluşmaktadır.
Ayrıca atölyeler ve çalışma yerlerinin çok iyi aspirasyonu (havalandırılması) gerekmektedir.
Asit buharları diğer ham mamulleri ve civarda bulunan aparat ve cihazlar korozif etkisi
dolayısıyla paslandıracaktır. Pas ve kireç çözücüsü, yüksek kesafeti, etkin pas alıcı ve kireç
sökücü özelliğiyle, temel metale etki vermeyen özelliğiyle geniş bir kullanım alanını kapsar.
Elektrolitik kaplama yöntemi, metalik tuz banyoları ile kaplama uygulanacak malzeme
arasında kurulan elektriksel bağ sonucunda, kaplama banyosundaki malzeme yüzeyinde
biriken elektrolitik kalıntıların bütünleşmesi ile oluşturulan yeni yüzeyler prensibine dayanır.
Elektrolitik kaplama yöntemlerinin, güvenilir bir şekilde uygulanması ve oluşturulan
yüzeylerin uygulama sırasında kontrol edilebilmesi gerekir. Elektrolitik kap*lama
yöntemlerinin uygulanabilirliği, yüzey kalitesi ve kaplama kalınlığı kontrolü;
Elektrolitik kaplama yöntemlerinde, kaplama işlemi görecek elemanlar, kaplama teçhizatı ile
iyi bir kontak sağlayacak şekilde monte edilmelidir. Teçhizat ve kaplama işlemi görecek
malzeme arasındaki bağlantı sırasındaki dikkat edilmesi gereken nokta, çalışma bölgesinde
aşırı ısınma, ark sebebi ile kıvılcımlanma ve kimyevi tortu oluşumunu engelleyici bir yerleşim
sağlayabilmektir. Elektrolitik kaplama uygulamaları sırasında her zaman yangın tehlikesi ve
çalışma güvenliğini tehlikeye sokacak kimyevi buhar oluşumu mevcuttur. Bu bakımdan
elektroli*tik kaplama yöntemlerinde montaj işlemi ihtisas ve dikkat gerektiren bir noktadır.
Elektrolitik kaplama uygulamalarında, işleme tabi tutulacak elemanların kontak kurulacak
yüzeylerinin iletken yapıda olması gerekir.
Elektrolitik kaplama uygulamalarında, bir banyo içerisinde, birden fazla eleman kaplama
işlemi görecek ise, parçaların birbirlerine temas etmeleri önlenmelidir. Temas durumu söz
konusu olursa, bu temas parçaların mekaniki olarak hasarlanmasına, istenilen kalitede
kaplama yüzeylerinin oluşturulamamasına ve ark sebebi ile yangın çıkmasına neden olacaktır.
1)Kadmiyum kaplama
2)Bakır kaplama
3)Nikel-Kadmiyum kaplama
4)Kurşun kaplama
5)Kurşun-İndiyum kaplama
6)Krom kaplama
7)Nikel kaplama
8)Gümüş kaplama
Banyo sıvısı ile kaplama işlemi uygulanacak malzeme arasında, akım uygulanmak suretiyle
kurulan bağ neticesinde, kaplama işlemi uygulanan malzeme yüzeyine nüfuz eden tabaka
sayesinde, ana malzeme kullanım özelliği ve kullanım iyileştirilmesi amacıyla uygulanan
elektrolitik kaplama yöntemlerinden kadmiyum kaplama genelde;
(A) Şıkkında belirtilen korozyona dayanıksız çelik malzemelere kadmium kaplamanın esas
amacı korozif özelli*ğin minimize edilmesidir.Bu korozif malzeme iyileştirilmesi yanında
ikinci bir avantaj olarak yüzey kalitesi iyileştirilmesi ve malzemenin metalik birleştirilmesini
gerektiren konstrüksiyonlarında da düzelen malzeme özelliğiyle birlikte artan birleşme uyumu
kalitesidir.
(C) Şıkkında belirtilen bakır kökenli malzemeler ve magnezyum gibi asal olmayan
malzemelerde uygulanabilirliği 250°C altında çalışma ısılarına sahip malzemeler üzerine
olmalıdır. Belirtilen bu 250°C çalışma limiti ana malzemede oluşacak ısısal gerilmelerin,
kadmium kaplanmış tabakalardakine uyumsuzluğu neticesinde oluşabilecek bozulma ve
malzeme homojenitesinin düzensizliğinin bertaraf edilmesi amacıyla saptanmıştır.
Kadmiyum kaplama uygulamalarında aşağıda işlem basamakları şeklinde verilen akış takip
edilmelidir:
6-8 Vda 5 dakika süreyle kutup değiştirerek 20 saniye katodik, 10 saniye anodik olarak
yağların temizliği ,
Korozyona dayanıksız çeliklerde 6-8 V da 60sn süreyle sülfürük asit içi aşındırma(Anodik).
Paslanmaz çeliklerde 6-8 V da 15 sn katodik,45 sn anodik olarak sülfürük asit içinde
aşındırma.
Oda ısısında 1 hacim HCL ve 99 hacim sudan oluşan bir eriyik içine koyulur, 10 dakika
içinde kadmiyum tabakada Hidrojen kabarcığı oluşması, müsade edilmeyen gözenek
mevcududur.
20) Korozyon dayanıklılığı testi, tuz püskürtme yöntemi ile kontrol edilebilir,
MALZEME İNCH MM
Nikel 0.0005-0.0007
4) 5-10 dakika süreyle 6-8 V’da sırayla 10 sn Anodik, 5 sn Kotadik elektrolitik olarak yağ
giderme son işlem Anodik olacak,
6)A-B-C şıklarındaki korozyona dayanıksız çelik*lerde sülfürük asit içinde 60sn süreyle 6-8
V da Anodik olarak aşındırma
7) (D) şıkkındaki paslanmaz çelikler sülfürük asit içinde 6-8 V da 15 sn Katodik, 45sn Anodik
veya30-60 sn Anodik aşındırma,
(D) şıkkı için oda ısısında 2 dakika süre ile demir (111) Clorid/Tuz asidi içinde aşındırma( 2.
seçenek),
Nikel malzemeler demir (111) Clorid/Sülfürükasid içinde oda sıcaklığında 2 dakika süre ile
aşındırma,
11)ilk nikel kaplama parçalar akımsız banyoya alın-malı ve 15 sn sonra katot olarak
kutuplanarak6 V açık akım devresinde 1-2 dakika süre ile ilk nikel kaplaması yapılır,
13) Gerekli tabaka kalınlığı sağlanıncaya kadar 1-3 A/ dm akım yoğunluğunda, kutupları
değiştirmek suretiyle 15-20 mm Cu/std,
19) Bakır tabakası düzgün, pürüzsüz ve birbirine bağlı olmalıdır. Az bir miktarda renk
değişimi ve leke kabul edilebilir.
20) Gaz geçirmeyecek şekilde bakırla kaplanmış parçalar, kaplanmamış yüzeyler üzerinde
bakır veya bakır tuzlarına ait izleri göstermelidir,
21) İnce bakır tabakaları metal giderme banyosu "Ludigol" içine kısa süre daldırılarak, bakır
tuzları artıklarıda HCL içine kısa süre daldırma ile giderilebilir. Daha kalın tabakalar ise
mekaniki olarak çıkarılmalıdır,
6) Nikel parlaklığının giderilmesi için 2 dakika süre ile Anodit olarak H2SO4 içinde
aşındırma,
Kaplamanın yapılmasında ilk olarak nikel sonra kad*miyum tabakası kaplanır. (Ni: Cd=2:l)
Neticede kromlanır ve daha sonra difüzyon işlemi yapılır. Ana malzemenin özelliğine göre
33O°C üzerinde ısıl işlem gerektiren malzemeler olduklarından, ana malzemesi 33O°C
üzerinde ısıya tutulması sakıncalı olan parçalar nikel-kadmiyum kaplama işlemine tabi
tutulmamalıdır.
Kaplama sonrası yapılması gereken kontrol işlemleri bu deneme parçaları üzerinde yapılır.
Kontrol parçaları hazırlama işlemi de ana malzeme ile paralel olarak, ayni şartlarda olmalıdır
ve ön işlem şartları da ana malzeme ile aynı ortamlarda yapılmalıdır.
b.Paslanmaz çelikler 6-8 V’da 15 sn katodik, 45sn anodik olarak H 2SO4 içinde aşındırma,
7) İlk nikel kaplama (paslanmaz çeliklerde) 5-10 dakika süreyle 4-6 V açık akım devresinde,
Not: Nikel tabakası kalınlığı 5-10 mm tabaka kaba yüzlü, düzgün, gözeneksiz ve kabarıksız
olmalıdır. Tabaka kalınlığı numuneden alınır.
Not: Kadmiyum tabaka kalınlığı 2.5-5 mm dir. Nikel kaplamadan hemen sonra kadmiyum
kaplama yapılmalıdır. Kadmiyum tabaka kalınlığıda deneme numunesinde tespit edilir.
Yapışma Kabiliyeti: 370°C de 2 saat, takiben 540°C de 2 saat ısıtma işleminden sonra yüzey
bozulması olmamalıdır.
Korozyon Testi: Tuz püskürtme yöntemi ile yapışma kabiliyeti yeterli görülen elemanlara
uygulanır.
Çelikten imal edilmiş malzemelerin geçme bağlantılarından daha iyi bir uyum sağlanmasının
arzu edildiği veya gerek duyulduğu durumlarda, bu bağlantıyı sağlamak amacıyla uygulanır.
Geçme bağlantılarının tolerans kayıplarının giderilmesi, oldukça kalın olarak elde edilebilen
yüzeyler sayesinde mümkün olabilmektedir. Mekaniki olarak fazla dayanım göstermeyen
kurşun kaplama tabakaları kalınlığı, ana malzeme özelliğine etki etmeyecek şekilde tespit
edilmelidir. Kurşun kaplama uygulamalarında istenilen yüzeylerin elde edilebilmesi için,
aşağıda işlem basamakları şeklinde verilen formun takip edilmesi gerekir.
Sıcak su la yıkama.
Krom kaplamaların esas amacı sert ve dayanıklı yüzeyler elde edebilmektir. Sert krom
kaplamalar, çelik paslanmaz çelik, nikel ve bakır kökenli jet motor eleman*larına yaygın
olarak uygulanır. Krom kaplamaları esas malzeme özelliğine göre aşağıdaki başlıklar altında
in*celeyebiliriz:
C-Nikel elemanlar.
Sert krom kaplamaları, çelik kökenli elemanların korozyon dayanımını iyileştirmek ve her
şeyden önce üst yüzey aşınma dayanımını artırmak amacı ile uygulanır. Yeterli derecede
korozyon dayanımının elde edilebilmesi en az 50 mikron tabaka kalınlıklarının
oluşturulabilmesi ile mümkündür. Daha önceden krom kaplanmış yüzeyler üzerine ve arka
arkaya aynı yüzey üzerine iki kez krom kaplanmasına izin verilmez. Hatalı veya eksik
oluştu*rulmuş krom kaplamalarının kaplama işleminden önce gide*rilmesi, temizleme ve
aşındırma işlemlerini takiben tek*rar krom kaplama uygulamasına geçilmelidir. İdeal bir
krom kaplamanın,uygulama sırası aşağıdaki şekilde yapılır:
6)Kimyevi Aşındırma:
(B) Paslanmaz çelikler için, sülfürük asit içerisinde , 6-8 V’da 45 sn anodik, 15 saniye
katodik,
(C) Nikel malzemeler için, Fe3Cl içinde, 4-6 V’ da, 50°C ’ da, 90-120 sn, 45 sn’si anodik, 15
sn katodik sıra ile,
(D) Bakır malzemeler için, sülfürük asit içinde 6-8 V’ da 15-20 sn anodik aşındırma
(A) ve (B) malzeme için pürüzlendirme, krom aside içinde 4-5 V’ da 30-20 sn, (A)
malzeme için 15- 45 A/ dm2 , (B) malzeme için 2-5 A/ dm2
Gerginliğin alınması
6)Aşındırma
7)Nikel kaplama
10) Kurutma
Kontrol
13) Stokajlama.
Aşağıda verilen sıra içinde yapılacak uygulamalar Nikel kaplamalarda istenilen yüzeyin
eldesine imkan sağla*yacaktır.
2) Gerginliğin alınması
3) Paslanmaz çelikten mamul (B+C) malzemeler üzerine nikel kaplanacak küçük yüzeyler
elektrolitik ola*rak yağları çıkarılmadan önce ıslak ve kuru ola*rak püskürtülmelidir.
Gerekirse (P) malzemeler için değişik püskürtme yapılar.Gri döküm par*çalara püskürtme
işlemi uygulanmaz.
4)Yağların çıkarılması:
a. 5-10 dakika süreyle 6-8 V’da kutupları değiş*tirmek suretiyle 10 sn katodik, 30 sn anodik
olarak yağların çıkarılması (A+B+C için ) 12-20 A/dm akım yoğunluğunda
b. 50-70°C’da 5-15 dakika süreyle ısı ile yağ çıkarma (D), 1 dakika süreyle(E)
6) Aşındırma
60sn süreyle anodik olarak 6-8 V’ da (4-18 A/dm ) sülfürük asit içinde aşındırma, 30sn
süreyle akımsız sülfürük asit içinde pas alma
b. Paslanmaz çelikler:
15sn süreyle katodik, 45sn süreyle anodik 3-8 V’da(4-18 A/dm2) sülfürük asit içinde
aşındırma.
Nikel malzemeler:
Bakır malzemeler:
1 Hacim % HN03
1 Hacim % H20
Oda ısısında 1 dakika süreyle H2SO4 /HNO3 içinde toplam olarak üç kez uygulama.
g. Kobalt-malzemeler:
Parçalar akımsız banyo içine alınmalı ve 15sn sonra katodik olarak kutuplanmalıdır, 5-10
dakika
9) Nikel kaplama:
13)Gevrekliğin giderilmesi.
14)Kontrol;
15) Stokajlama
Paslanmaya karşı dayanıksız çelik veya böyle 5 yWn Nikel tabakalarıyla kısmen nikel
kaplan*mış maddeler k " 3 Stokaj yağı ile stokajlanır.
2) Gerginliğin alınması.
5)Aşındırma.
9) Ön gümüş kaplama.
14)Gevrekliğinin alınması.
15)Kontrol.
16)Stokajlama.
2) Gerginliğin alınması
3)Elektrolitik olarak yağların çıkarılması: 5 da*kika süre ile 6-8 V da kutupları değiştirmek ile
20 sn katodik, 10 sn anodik, en sonunda anodik olarak.
5)Aşındırma:
A-Paslanmaya karşı dayanıksız çelikler 6-8 V’da 1 dakika süre ile sülfür tik asid içer*sinde
aşındırma.
B- Paslanmaz çelikler 6-8 V’da 45 sn anodik 15 sn katodik olarak sülfürük asit içersinde
aşındırma.
C-Nikel ve kobalt malzemelerin , oda ısısın*da 1.5-2 dakika süre ile demir lll-Kloroit/tuz asidi
içersinde yakılması.
D- Bakır malzemelerinin 2-5 sn süre ile oda ısısında sülfürük asid/nitrik asid içersinde
aşındırma:
1 hacım H2O
Anodik uygulamalar, asidik oksitleyici banyolar ile malzeme arasında kurulan zayıf
elektriksel bağ neticesinde kaplama işlemi gören malzeme yüzeyinde kuvvetli metalik oksit
tortu oluşturarak, yeni yüzeyler elde edilmesi pren*sibine dayanır.
Anodik uygulamaların esas amacı, korozyona karşı daha iyi bir korunma sağlanması ve
aşınma dayanımının artırılmasıdır. Anodik uygulamalar elektrolitik ortam*larda yapılmaları
sebebi ile, elektrolitik uygulamalardan farklılıkları yoktur. Böyle bir sınıflama gereği, Anodik
uygulamalarda oluşturulan yüzeylerin mekaniki dayanımdan daha çok bir koruma görevi
görmesi ve diğer üst yüzey iş*lemleri için astar yüzey oluşturmaları sebebiyledir. Bu
sebeplerden dolayı Anodik uygulamalar, hem kaplama hem de üst yüzey işlemi sayılabilirler.
Genelde kaplama ağırlıklı olarak Alüminyum ve Magnezyum malzemelere, sadece üst yüzey
koruması olarak Çelik ve Nikel malzemelere uygulanırlar. Anodik uygula*malarda yeni
oluşturulan yüzeyler, ana malzemelerin özel*liğine göre yüzeylerinin kuvvetli
oksitlendirilmesi oldu*ğu için, kaplama tabakalarının 1/2-1/3′ü ilave yüzeyler geri kalan 1/2-
2/3 miktar ise ana malzeme içerisine nü*fuz etmiş tabakalardır. Bu sebeplerinden dolayı
Anodik uygulamalar da oluşturulan yeni yüzeyler çok az miktarda ölçü değişikliklerine imkan
tanırlar. Bu ilave yüzeyler küçük tolerans kayıplarının giderilmesine yardımcı olur*lar.
BANYO
NO BANYO ADI
BANYO
ISISI(°C) BANYO
BİLEŞİMİ BİLEŞİM
ORANI(gr/lt)
HC1 44
HNO3 40
H2SO4 290
HCL 6 0-80
KCH 100
K2CO3 100
6 Codep aşındırma aşınırma 70-80 HNO3 150-170 l70
H3PO4 200-240
8 Kadmiyum
NaOH 10-30
KCH 20-32
KOH 10-35
H3BO4 30-40
BANYO
ISISI(°C)
12
Kurşun kaplama
20
Pb (Metal tuzu)
90-120
HBF 15-30
H3BO4 8-38
KCN 130-150
K0H 25-32
225-275
H2SO4 0.4-0.6
30-40
KCN 90-100
K2CO3 90-110
ilişki doğrusal değildir, fakat gerilimdeki artış akımda bir artışa neden olur.
Kaplanan yüzeyi göz önüne alması nedeniyle katottaki akım yoğunluğu önemli bir
değişkendir.Belirli bir sürede akım yoğunluğundaki artış, biriken metal miktarındaki artışa
neden olur ya da belirli kalınlıktaki birikim için daha hızlı kaplama prosesini sağlar. Kaplama
sırasında katot bölgesine metal iyonlarının difüzyonu birikim ile baş başa gitmediği bir
noktaya ulaşır ve bu noktada bir teorik limit akım yoğunluğu vardır.Uygulamada bu akım
yoğunluğuna ulaşılmadan önce birikim yeterli ve istenilen özellikte değildir. Elektrolitik
kaplamada limit akım yoğunluğu terimi yeterli birikimin elde edilmediği değerin üzerindeki
değeri ifade eder.Bu değerin üzerinde birikim, koyu ve pudramsı ya da süngerimsi görüntüde
olabilir.
Limit akım yoğunluğu değeri hücre koşullarına ve metal iyonlarının derişimine bağlıdır.
Kaplama hızının büyük olması için yüksek derişimler gereklidir. Uygulamada bir çok
kaplama sistemlerinde katot akım yoğunluğu 1 ile 10 A/dm2 aralığındadır, fakat bazı özel
durumlar için daha yüksek değerler kullanılır. Birikimin kalınlığının yüzeyin her bölgesinde
aynı olması için, akım yoğunluğunun katodun bütün noktalarında aynı olması gerekir, bu ise
ancak anodun en yakın noktası ile katodun her noktası arasındaki uzaklık aynı ise olasıdır.
Uygulama da ise durum bundan farklıdır ve anot ve katodun değişik noktaları arasındaki
akımla ilgili direnç farklı, bu yüzden bu noktalardaki akım yoğunluğu farklıdır. Bu tür
durumlarda birikimin kalınlığı her noktada aynı değildir. Eğer yalnızca direnç tek etken olsa
birikimin her noktada aynı olmaması yalnızca elektrot sisteminin geometrisine bağlı olur.
Ancak diğer etkenlerde elektrolitte birikimin tekdüzeliğini etkiler buna rağmen kaplama
sisteminin geometrik düzenlenişi de önemlidir.
Galvano teknikte akım şiddetinin yerine elektrotların birim yüzeyine isabet eden akım şiddeti
alınır. Buna akım yoğunluğu denilir. Birim yüzeyi (dm2) dir.
Akım yoğunluğunun artışının kaplamanın yapısı bakımından iki karşı etkisi vardır. Akım
yoğunluğu artınca kristallerin oluşma hızı artmış olur ve kaplama ince yapılı olur. Fakat akım
yoğunluğu daha da artınca katot dolayında deşarj olan metal iyonları çözelti içinden gelenlerle
yeterince karşılanamadığından katotta bir fakirleşme meydana gelir, bunun sonucu kaplama
homojen olmaz ve kalite bozulur, siyah ve süngerimsi kaplamalara yol açar. Katotta fazla
hidrojen çıkışı akım yoğunluğunun artmış olduğuna işarettir
Diğer bazı çözeltilerde akım veriminin değişimi dağıtma gücünü azaltıcı yöndedir. Katottaki
polarizasyon doğrudan doğruya akım yoğunluğuna bağlıdır, anoda yakın bölgelerdeki
polarizasyon uzak olanlara göre daha fazladır. Polarizasyonun artırılmasının etkisi, elektrot
tepkimesinin gerçekleşmesi için uygulanan gerekli gerilim payının artırılması şeklindedir, bu
ise akım miktarının azaltılmasıyla gerçekleşir, bu nedenle polarizasyonun etkisi akım
yoğunluğundaki değişimlerin azalması şeklindedir. Polarizasyonun akım yoğunluğu ile
değişiminin daha büyük olması, tüm diğer değişimlerin daha küçük olmasına ve dağıtma
gücünün daha büyük olmasına neden olur.
Bazı kaplama çözeltilerinde akımın belirli aralıklarla yön değiştirilmesi yoluyla birikimin
daha tekdüze oluştuğu saptanmıştır. Bu genellikle siyanür çözeltisinde ve özellikle bakırın
kaplanmasında uygulanır. Akım yönünün değiştirilmesi katot çevresindeki elektrolit
tabakasında bir değişime, yüzeydeki katkı maddelerinden oluşan ince tabakada iyileşmeye,
yük çekimi ile tutulan yabancı taneciklerin koparılmasına ve bir miktar metalin çözünmesine
neden olur. Bu prosesler difüzyon kontrollüdür ve eğer önemli oranda gerçekleşirse, yön
değiştirme zamanı saniye ya da daha fazla büyüklükte olmalıdır. Yön değiştirme zamanı ve
akımdaki yon değiştirmenin daha büyük değerleri kaplama prosesinin toplam veriminde daha
düşük değerlerin elde edilmesine neden olur. Çoğu kez ters yönde akan elektrik miktarı
normal yönde akan miktarın %20’sinden azdır, fakat bazı durumlarda daha büyük yüzde
değerlerde kullanılmaktadır.
2.6.3. Katot-Anot
Kaplama banyosunda kaplanacak metal katot olarak bağlanır. Kaplamadan önce kaplanacak
metale bir ön işlem uygulanması daima gereklidir ve bu işlem için gerekli araç ve gereçler
kaplama tesisini tamamlayıcı parçalardır. Kaplamadan önce bir metal yüzeyinden yağ ve
pisliğin yanı sıra aynı zamanda yüzeydeki diğer tabakaların da giderilmesi gereklidir.
Temizlemedeki ilk adım yağ ve pisliğin uygun bir organik çözücü kullanılarak
temizlenmesidir bu amaçla en fazla kullanılan çözücü trikloretilendir. Parça daha sonra su ile
tamamen yıkanır ve temizlemenin tamamlanması için alkali bir çözelti ite temas ettirilir. Bu
çözeltinin cinsi temizlenecek metalin türüne göre değişir fakat genellikle kullanılanlar
sodyum hidroksit, sodyum karbonat, sodyum fosfat, sodyum metaslikat ve sodyum
siyanürdür. Genellikle yağ alma çözeltisi, içerisinde deterjan ya da sabun içerir ve çözelti
ısıtılır. Normal olarak temizleme parçanın temizleme çözeltisine daldırılması ya da püskürtme
ile yıkanması şeklinde yapılır.
Genel olarak uygulamada, kaplanacak metalin çözünebilen türde anodu kullanılır bu yolla
metal iyonu derişimi sürekli olarak sabit tutulur. Elektrolitte sabit bir metal iyonu derişiminin
sağlanması anottaki akım veriminin katottaki ile aynı olmasına bağlıdır. Eğer böyle bir durum
söz konusu değilse belirli aralıklarla derişimde düzeltme yapmak gerekir. Anodun
pasifleşmesi önlenmesi gereken bir durumdur. Bazı koşullar altında anodik tepkime metal
üzerinde çözünmeyen ince bir tabakanın oluşumuna neden olur. Klorür çözeltisinde bulunan
bakır anot yüksek akım yoğunluklarında ince bir oksit tabakasi tarafından pasif hale gelir.
Alkali banyoda demir ince bir oksit tabakası ile kaplanır ve nikel de ince bir oksit tabakası ile
kaplanmaya yatkındır. Eğer pasifleşme gerçekleşmişse elektrot potansiyeli değişir ve oksijen
açığa çıkar. Kaplama biriminde koşullar pasifleşme olmayacak şekilde ayarlanmalıdır. Bu ise
elektrolit ve akim yoğunluğunun doğru olarak seçimi ile olasıdır. Anodun cinside başlı başına
önemli bir etkendir, diğer elementlerden eser miktarda bulunması genellikle pasifleşme
şansını azaltır, örneğin nikel anoda % 0,1 oranında sülfür katılmasında olduğu gibi.
Diğer önemli bir etken anot polarizasyonunun büyüklüğüdür, bu ise toplam gerilimi etkiler.
Anodik polarizasyon bazen anotta kontrol edilebilecek miktarlarda diğer maddelerin
bulunması ve bunların fiziksel halleri ile azaltılabilir. Aynı zamanda anodun çözünme biçimi
de bu yolla kontrol edilebilir. Eğer çözünme düzensiz biçimde ise anot yüzeyinde kırılmalara
ve metal taneciklerinin ayrılmasına neden olur, kaplama üzerindeki etkisi bir yana bırakılsa
bile, bu tanecikler boşa gidecektir. Bu tanecikler anodun çözünmesi sırasında serbest hale
geçen diğer çözünmeyen maddelerle birlikte filtrasyon prosesinde ayrılırlar.
Bazı tür kaplama proseslerinde çözünmeyen türden anot kullanılır. Bunlar için tanecik
oluşması problemi söz konusu değildir, ancak metal iyonu derişiminin başka bir kaynaktan
beslenerek sabit bir oranda tutulması gerekir. Çözünmeyen türden anot kullanılması halinde
anotta gerçekleşen reaksiyon sonucu oksijen gazı açığa çıkmaktadır. Bunun sonucu çözeltinin
asiditesinde bir artış söz konusu olur. pH’ın önemli olduğu birikimlerde bu durumu düzeltici
önlemlere gerek vardır.
Kaplamanın yapısı üzerinde konsantrasyonun etkisi büyüktür. Kristallerin oluşum hızı büyük
olacağından ince yapılı ve temel metale iyice yapışık, sağlam bir kaplama elde edilir.
Katottaki yerel fakirleşmeyi karşılamak amacı ile banyo da kaplanacak malzemeyi hareket
ettirmek yararlıdır. Ayrıca banyonun periyodik aralıklarla filtre edilmesi çok faydalıdır.
Elektrolite hava ile (düşük basınçta) hareket de verilebilir fakat dipteki tortular, pislik v.s.
elektrolitte devamlı sirkülasyon yapacağı için kaplanacak parçaların üzerine yapışma ihtimali
vardır.
Sıcaklığın iki karşıt etkisi vardır. Bir taraftan difüzyonu artırdığından kristallerin oluşum
hızını artırır ve böylece küçük kristalli yapılar elde edilir. Fakat diğer taraftan katot
polarizasyonunu azaltır ve böylece büyük kristallerin oluşumuna ve bunların büyümesine,
ayrıca hidrojen aşırı gerilimi de azalacağından hidrojen çıkışı kolaylaşacak ve kaplama
süngerimsi yapıda olacaktır. Her banyonun çalışma temperatürü belli olup, banyoların ilerdeki
çalışma talimatlarında gösterilecektir.
Kaplamanın kalitesi üzerinde temel metalin etkisi büyüktür. Özellikle zamak döküm
parçalarının kaplaması çok dikkat ister. Dökümün kalitesi ve terkibi çok önemli olup, soğuk
ve itinasız bir dökümde yapı "poröz" süngerimsi olduğundan kaplama sonucunda bir müddet
sonra kabarcıklar (kabarmalar) oluşur. Bu kaplamanın kötü oluşundan değil, temel metalin
bozuk oluşundandır.
Özellikle kadmiyum, çinko, bakır, altın ve gümüşün kaplamalarında bu metallerin çifte tuzları
eritilmek suretiyle “elektrolitler” hazırlanır. Çifte tuzlarda metalin ayrışması iki kademede
olur:
Az olmakla beraber ikinci iyonlaşma sonucu katot dolayında az miktarda Ag+ iyonları
bulunur. Bunlar K+ iyonlarına nazaran tercihen deşarj olurlar. Siyanür banyolarında altın,
bakır, çinko ve kadmiyumun ayrılması da aynı şekilde olur. Kompleks tuzların elektrolizi ile
basit tuzların elektrolizine göre katot polarizasyonu daha fazla olur. Yani daha fazla
potansiyel uygulanır ve bu da taneciklerin kristal yapılarının iyi kalitede olmasını sağlar. Bir
başka önemli nokta da hidroliz sonucunda kolloidal cisimler meydana gelmesidir ki, bunun
sonucunda iyi kaliteli kaplamalar elde edilir.
Kolloidlerin etkisi banyolara ilave edilen parlatıcı, parlak taşıyıcı ve iletkenlik katkı
maddelerinin cins ve banyolara katılış biçim ve miktarlarıyla da önem kazanır. Bu
maddelerden bir veya birkaçının aşırısı zararlı olabilir, az katılırsa da görevini yapmaz. Bu
maddelerin çoğu kolloid veya redüktördürler, çoğu da yüzey aktif maddelerdir. Bunlar kristal
zerreleri üzerinde absorblanıp büyümelerini önlerler. Böylece ince taneli kristal yapılar elde
edilirler. Banyolara katılmadan önce gereken miktarda bazıları 3-4 misli suda eritilerek
katılırlar, bazıları da çalışma talimatlarında belirtildiği gibi direkt olarak katılırlar.
Elektrolitte ya asidik (nikel, asitli bakır, asitli çinko ve asitli kalay) ya da alkalik karakterde ve
alkalik siyanürle (siyanürlü çinko, kadmiyum, sarı "pirinç" altın ve gümüş) hazırlanırlar.
Elektrolitlerin belirtilen pH değerlerinin altında veya üstünde olması kaplama kalitesini derhal
etkileyecek ve kalitesini bozacaktır. Kontinü kaplamalarda yukarda izah edildiği gibi
(dekoratif krom hattında) ara yıkamalara alkali banyolardan asidik kaplamalara geçerken,
nötrleme vs. gibi pH değerini etkileyecek faktörlere çok dikkat edilmelidir. Ve asla pH ayarını
yaparken sudkostik ve hidroklorik asit kullanılmamalıdır.