You are on page 1of 27

YAPI HASARLARI

1- GİRİŞ

Yapıların bozulmadan, en az bakıma gereksinim gösterecek şekilde fonksiyonlarını ekonomik


ömürleri boyunca sürdürmeleri gerekmektedir. Bu nedenle mühendis ve mimarların yapılarda
oluşan hasarı teşhis etmek, hasar gelişimini engellemek ya da oluşmuş hasarı onarmak için
yeterli bilgi ve tecrübeye ihtiyaçları olduğu kadar iyi mühendislik sezgileri de olması gerekir.
Yapılarda deprem dışında çeşitli nedenlerle oluşan bozulmalar ve hasarlar yapının deprem
güvenliğini de risk altına almaktadır.

Onarım ve güçlendirme kavramları

Onarım (Repair), çeşitli nedenlerden hasar görmüş bir yapıyı ya da yapı elemanını
öngörülen bir güvenlik düzeyine getirmek için yapılan işlemlerdir.

Güçlendirme (Strengthening), hasar görmemiş bir yapıyı ya da yapı elemanını geçerli


bir güvenlik düzeyine çıkarmak için yapılan işlemlerdir.

Konuyla ilgili İngilizce yayınlarda sıkça geçen ve giderek teknik literatürümüze de


giren “Retrofit” kelimesi yapıların depreme karşı güçlendirilmesi anlamına gelen
genel bir terimdir. Örneğin, kolonların ve kirişlerin mantolanması, yapıya perdelerin
ilavesi, çelik elemanlarla çaprazlar oluşturma birer “Retrofit” işlemidir.

Onarımdaki amaç önceki durumu geri getirmektir, bu kullanım bakımından olabileceği gibi
yapının yük taşıma kapasitesini, rijitliğini, sünekliğini ve dayanıklılığını artırmak şeklinde
olabilir.

Güçlendirmedeki amaç ise yapının dayanım ve benzeri karakteristiklerini önceki düzeyinin


üstüne çıkartmaktır.

Dr.Erdal Coşkun
Genel olarak yapılarda hasar oluşma nedenleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:
1-Bilgi eksikliği
a) Proje yapan teknik elemanlarda
b) Yapım, bakım, denetim personelinde
c) Sorumlulukları hafife alma eğilimi
2-Ekonomi yapma eğilimi
a) İlk maliyette ekonomi
b) Bakım sırasında ekonomi
3-Dikkatsizlikler ve unutkanlıklar
a) Konstrüktif detaylarda dikkatsizlikler, eksik, hatalı çizimler ve uygulamalar
b) Denetime gerek görülmemesi ya da uygun denetim yapılmaması
c) Projeler arası (zemin etüdleri, mimari,statik, tesisat) koordinasyon eksikliği
4-Beklenmeyen ve istenmeyen olaylar
Deprem, sel, fırtına, patlama etkileri, çarpmalar, şok etkileri, yangın, vb.
5-Malzeme kusurları

Genel hatlarıyla Onarım/Güçlendirme çalışmalarında izlenecek sıra,


1-Hasar/hasarların saptanması
2-Hasar nedenlerinin doğru olarak saptanması
3-Yapıya etkiyecek yükler ile yapının gerçek dayanımının belirlenmesi
4-Onarım/güçlendirme türüne karar verilmesi
5-Onarım/güçlendirme için yöntem seçilmesi ve uygulanması
şeklinde olmalıdır.

1-Hasar/Hasarların saptanması

Yapının güvenliğini tehlikeye düşürmeden saptanmalıdır. Bunun için hasarsız veya hasarlı
muayene teknikleri kullanılabilir. Beton çekici ile betonun yüzey sertliğinin belirlenmesi,
karot numunesi alınması gibi yöntemler betonarme yapılarda en çok kullanılanlarıdır.
Yükleme deneyleri yapmak yapının güvenliğini tehlikeye düşürebilir, özel hallerde tercih
edilmelidir. Hasarlar gözle seçilebilir ya da seçilmeyebilir. Özellikle metal, ahşap ve deniz
yapılarında hasarlar fark edilmeyebilir; ama bu hasarlar ani, habersiz göçmelere neden
olabilir.

Dr.Erdal Coşkun
2- Hasar nedenlerinin doğru olarak saptanması

Sürecin en güç; ancak bir o kadar da önemli kısmıdır. Ana nedeni iyi saptamak gerekir. Her
hasar kendine özgü nitelikler taşır. Örneğin, çimentodaki sülfat etkisinin betonda beyazlaşma
oluşturduğu gibi.

3- Yapıya etkiyecek yükler ile yapının gerçek dayanımının belirlenmesi

Yapı servis yükleri altındayken saptanan hasarların, yapının göçmesine neden olacak hasarlar
olup olmadığına karar verilir. Eğer yapı yıkılmaya eğilimli ise (mail-i inhidam) yıkıma karar
verilmelidir. Yapı servis yükleri altındayken ihmal edilebilir bazı hasarlar ile fonksiyonunun
sürdürebilir; olabilir ancak deprem olması halinde yapı ağır hasar görebileceği ya da
yıkılabileceği gösterilebilir ve güçlendirmenin yapı maliyetinin % 30 mertebesinden fazla
olacağı hesaplanırsa yapının tümüyle yıkılmasına karar verilebilir.

Yapının gerçek dayanımını belirlerken aşağıdaki hususlar dikkate alınmalıdır :

a) Yapının yaşı ve statik projede yapılan kabuller (yük kabulleri, seçilen hesap yöntemi)
b) Çerçeve sürekliliği var mı? Betonarme yapının yüklemeler altında gerçek davranışı
nasıldır?
c) Betonarme yapıda deprem yönetmeliğinin gerektirdiği yüzdelerde perde yerleştirilmiş
midir? Bu perdeler yapıda burulma etkileri oluşturuyor mu?
d) Kesit hesaplarında kabul edilen yöntem (Elastik Yöntem-Taşıma Gücü)
e) Kesit boyutları, betonarme elemanlarda pas payları
f) Kullanılan beton ve donatı kalitesi
g) Betonarme yapılarda donatı durumu ve konstrüktif esaslara uygunluk
h) Betonarme ya da çelik yapıda korozyon etkileri
i) Betondaki kimyasal nedenlere bağlı hasarlar, şok etkileri
j) Derzlerin durumu, derzler uygun düzenlenmiş mi? Çalışabiliyor mu?
k) Temel yapısı, farklı oturma, sıvılaşma beklentisi var mı?
l) İstinat yapılarında suyun durumu

Dr.Erdal Coşkun
Sonuç olarak bu aşamada yapıya ekonomik ömrü boyunca gelecek düşey ve yatay yüklerin
yapının hesaplanan kapasitesinden küçük olduğunun gösterilmesi gerekmektedir (Şekil 1.1).
Yapıda herhangi bir nedenden oluşmuş hasarlar sistemin kapasitesini olumsuz yönde etkiler.

Şekil 1.1 Talep ve Kapasite ilişkisi

Statik projede gösterilenlerin mimari projeye uygunluğu ve yerinde yapılan inşaat kontrol
edilmelidir. Bu karşılaştırmalar sonucunda genellikle yapının dayanımını etkileyecek
uygulama farklılıklarına sıkça rastlanmaktadır.

4- Onarım/güçlendirme türüne karar verilmesi

Yerinde yapılan gözlemler, testler ve hesaplar sonucunda aşağıdaki olasılıkları


değerlendirmek gerekecektir:

a) Hasar önemli değil, onarıma gerek yok.


b) Güçlendirme yapmadan onarmak gerekir.
c) Güçlendirme yaparak onarım gerekir.
d) Yapının tümüyle yıkılması gerekir.

Dr.Erdal Coşkun
5-Onarım/Güçlendirme için yöntem seçmek ve uygulamak

Seçilecek yöntem, güvenli, ekonomik, hızlı, etkili ve sürekli olmalıdır. Uygulamada dikkate
alınması gereken hususlar aşağıdaki gibi sıralanabilir :

a) Hasar veya bozulma yerel ise yerel bir onarım yapılmalıdır.


b) Eğer yerel hasarlar fazla ise toptan onarıma gidilmelidir.
c) Onarım, yapının estetiğini ve fonksiyonunu bozuyorsa gizli onarım yapmak gerekir.
d) Onarımlar ve güçlendirmeler kesit boyutlarının artışına neden olur ve sistemin
rijitliğini değiştirir. Bu durumu dikkate almak ve hesapları buna göre düzenlemek
gerekir.
e) Onarım ya da güçlendirmeye karar verdikten sonra geçerli yönetmeliklere uygun proje
hazırlanmalıdır.
f) Onarımı/Güçlendirmeyi yapacak olan yüklenicinin bu konuda tecrübeli olması
gereklidir.
g) Onarım ya da yapılacaksa güçlendirme, yetkin teknik elemanlarca kontrol edilmelidir.
h) Her şeye rağmen beklenmeyen kalemler çıkabilir. Maliyetler bunu dikkate alarak
hesaplanmalıdır.

2-ÇELİK YAPILARDA GÖZLEMLENEN BOZULMA VE HASAR TÜRLERİ

Çelik yapılarda aşağıda sıralanan nedenlerle hasar ve bozulmalara rastlanabilir :

1-Çelik Yapılarda Korozyon (Corrosion)

Elektrotik ortamda pozitif iyonların malzemeden uzaklaşması ile Galvani pili oluşumuna
korozyon adı verilir. Çelik yapıların korozyonunda yüzeye yapışmayan, pul pul dökülen
pas oluşur. Pas oluşumu,
4Fe+3O2+6H2O --------- 4Fe(OH)3
4Fe(OH)3 2Fe2O3+6H2O
şeklinde ifade edilir.

Dr.Erdal Coşkun
Korozyon daha çok ıslak ortamlarda, deniz yapılarında, suya veya toprağa gömülü
tanklarda oluşur. Deniz yapılarının çırpıntı bölgelerinde, elektrik kaçağının varlığı, oksijen
alıp veren canlıların asitik ortamı, korozyon oluşturan ve korozyonu hızlandıran
nedenlerin başında gelir. Şekil 2.1’de bir köprü (ABD-Memorial Bridge) kafes kirişinin
perçinli birleşim yapılan düğüm noktasındaki tipik korozyon etkisi görülmektedir.

Şekil 2.1 Çelik yapılarda korozyon etkisi

Yeşil renkli kompakt pas tabakası diğerlerinden farklıdır. Bu tabaka geçirimsiz olup alt
tabakaların paslanmasını önler ya da geciktirir.

Çelik yapılarda korozyona karşı alınması gereken önlemler

a) Üretim aşamasında profillerde kumlama yapılmalıdır. Ancak kumlama maliyeti artırır.


b) Kumlama yapılmış elemanın üzerine antipas sürülmesi uygun bir koruma şeklidir.
Özellikle toprak içinde yer alan tanklarda bitümlü kaplama yapılabilir.
c) Taşıyıcı sistem elemanın daha kalın bir tabaka ile örtülmesi yani kılıflama yapılabilir.
Kılıflama betonla, bitümle, plastik maddelerle yapılabilir.
Betonla Kılıflama: Eleman ağırlığını artırır. Deniz yapılarında, tüp şeklinde elemanlarda,
uygundur. Püskürtme beton (shotcrete) da kullanılabilir. Kılıflamada yüksek kalitede
beton (C30) kullanılması gereklidir. Ancak kaçak akımdan meydana gelen korozyona
karşı kılıflama yapmanın etkisi yoktur. Bitüm tabakasının arkasında toprak var ise

Dr.Erdal Coşkun
yırtılmaya karşı tuğla duvar ile korunması gereklidir. Plastik tabaka olarak poliüretan ya
da polisülfit malzeme kullanılabilir. Polisülfit malzeme suya karşı geçirimsizlik sağlar.
Çelik elemanlar bakır, krom gibi demirsiz malzeme ile de kaplanabilir.
d) Korozyona uğramış elemanlarda levha ile takviye yapılabilir, ancak paslanmış yüzeyin
iyi temizlenmiş olması ve elemanların birbirine uygunluğunun (rektifiye) sağlanması
gereklidir. Levha ilave edilecek olan eleman çok paslanmışsa bu elemanın kaynak
sırasında yok olma ihtimali vardır.
e) Eleman kesit boyutlarının fazla tutulması da korozyon beklentisi karşısında bir
önlemdir.

Korozyon riskine karşı çelik yapı elemanlarının seçiminde göz önüne alınması
gereken hususlar

Korozyon olasılığı olan yerlerde yapılacak çelik yapıların profilleri minimum yüzeyli
olmalıdır. Çift köşebent veya U kesitler korozyon açısından sakıncalı profillerdir.
Bunların yerine T, I, kutu kesit ya da O kesit seçmek daha uygundur. Suyun hızla
uzaklaşabileceği detaylar düşünülmelidir.
Çelik kolonlar su basman kotuna kadar betona gömülmelidir. Aderans açısında olumsuz
olmasına rağmen çelik kolonlar boyanmalıdır.

Yukarıda bahsedilen korozyon suyun doğrudan etkisi ile oluşur. Oksidasyon ya da kuru
korozyon ile karıştırılmamalıdır. Oksidasyonda havanın oksijeni ile malzeme yüzeyi
arasında reaksiyon sonucunda yüzeyde bir oksit filmi meydana gelir.

Metal + Oksijen Metal Oksidi

Bu oksit kabuğu boşlukludur ve oksijen serbestçe içeriye girebilir. Çelik elemanlarda


oksidasyon kabuğu koruyucu değildir ve oksidasyon elemanın içine doğru işler.

2-Aşınma (Abrassion)

Malzemeye deyen başka cisimler tarafından yüzeyden küçük parçacıkların koparılması


demek olan aşınmada bir çeşit dinamik kırılmadır. Çelik yapılarda aşınma etkisi kesit

Dr.Erdal Coşkun
kaybına neden olur. Kum hareketi ile ya da sahil yapılarında suyun etkisi ile oluşur.
Aşınma mekanizması tam olarak anlaşılmış ve çözülmüş değildir. Aşınma etkileri
laboratuvar koşullarında araştırılmaktadır. Aşınmaya genellikle korozyon ile birlikte
rastlanır. Aşınma etkisine maruz kalmış çelik elemanlarda yüzey parlaktır, korozyonda ise
mattır. Önlem olarak betonla kaplama yapılabildiği gibi, aşınmaya uğramış yüzeylere
levha elemanlar da kaplanabilir.

3-Bağlantıların gevşemesi ve kaynak sorunları

Perçinler kesme, normal bulonlar çekme kuvveti alır. Yüksek dayanımlı bulonlar hem
çekme hem kesme kuvveti taşır. Gevşeyen bulonlar sıkıştırılabilir. Yüksek mukavemetli
bulonlar gevşemez, inşaat sırasında iyi sıkıştırma yapılmamışsa gevşeme olabilir. Bu
durumda değiştirilmeleri gerekir, tekrar sıkmak hatalıdır. Gevşeme halinde sistem labil
duruma (mekanizma) geçebilir ve yapıda yıkılma olabilir.
Perçinlerinde gevşemesi halinde değiştirilmesi gerekir. Ancak perçin ile bulonun birlikte
kullanılması hatalı olur, birleşimin tümüyle bulonlu hale getirilmesi gerekir.
Çelik yapılarda düzgün yapılmamış, içinde yüksek miktarda boşluk bulunan kaynaklar
birleşimler için tehlike oluşturur. Kaynaklardan kırılma, sistem göçmelerine neden
olabilir. Kaynakların kontrolü X ışınları ile yapılabilir; ancak pahalı bir yöntemdir.
Kaynak hatası olan birleşimlerin sökülüp, temizlenerek yeniden kaynaklanması, levha
ilave edilerek kaynaklanması, bulonla takviye edilmesi düşünülebilir.

4-Yorulma (Fatigue)

Malzemeyi normal olarak kırmaya yetmeyen gerilmenin arka arkaya tekrarlı bir şekilde
çok kere uygulanması sonucunda meydana gelen ve yorulma adını alan gevrek kırılma
olayı dinamik yüklemelerdeki kırılmalara örnek oluşturur. Yorulmayı doğuran gerilme
tekrarlarının zamana bağlı olarak bir sinüs eğrisi gibi değişeceği düşünülebilir. Gerilme
yığılması, yorulma kırılmalarında önemli rol oynar. Çelik yapılarda yorulma göçmesi
kesitin daralması, daralan kesitin aniden kırılması şeklinde oluşur ve yıkılmalara neden
olabilir. Makina temellerinde titreşimlerden, köprülerde trafik yükünden ve rüzgardan
dolayı çelik yapı elemanlarında sıkça rastlanan bir sorundur. Yorulmada gerilme yönüne
dik doğrultuda çatlamalar ve kırışıklıklar gözlemlenir (Şekil 2.2). Yorulma bağlantı

Dr.Erdal Coşkun
parçalarında (bayrak levhası gibi) olabilir. Tahribatsız malzeme muayenesi ile yorulma
düzeyi tespit edilebilir. Çatlakların varlığı yüksek frekansta ses dalgaları yayımlayan
ultrason ölçmeleri ile saptanır. Yorulma muayenesi uzun ve masraflı bir işlemdir.
Yorulmaya maruz elemanların acilen takviye edilmesi, mümkünse değiştirilmesi gerekir.

Yorulma çatlakları

Şekil 2.2 Yorulma çatlakları


5-Çarpma

Çelik yapı elemanlarının üstüne düşen ağır parçalar çarpma etkisini oluşturur ve belirgin
bir eğilme meydana getirir. Çarpma etkisi çok şiddetli ise kırılma meydana getirebilir.
Çarpma etkisi ile burkulma etkisini karıştırmamak gerekir. Burkulmada eğilme daha geniş
kavislidir ve başlıklı profillerde her iki başlıkta görülür. Levha elemanlarla takviye
edilerek çarpma etkisi geçiştirilebilir. Burkulmaya uğramış elemanın ise uygun tedbirler
alınarak değiştirilmesi gereklidir.

Dr.Erdal Coşkun
3-BETONARME YAPILARDA GÖZLEMLENEN HASAR VE BOZULMALAR

Betonarme yapılarda hasar ve bozulmalar çelik yapılarda olduğu gibi doğruya yakın bir
şekilde saptanamaz. Sebep sonuç ilişkisi net değildir. Ayrıntılı inceleme ve değerlendirme
gerektirir. Genel olarak betonarme yapılarda gözlenebilecek hasar türleri aşağıdaki gibi
sınıflandırılabilir:

1-Çatlaklar
2-Parça kopması, kabarma ve şişmeler
3-Ayrışmalar

Betonun gevrek bir malzeme olması birçok sorunu beraberinde getirir. Beton basınça karşı
dayanıklı olmasına karşılık, çekmeye karşı zayıftır ve statik hesaplar betonun çekme
dayanımı olmadığı esasına göre yapılır. Betonarme bir yapı kullanımı sırasında rutubet
kaybı nedeniyle büzülürken, yük altında sünebilir. Bu olumsuzluklara rağmen betonun
dayanımını azaltabilecek özellikleri, uygun bir tasarım ve üretim yöntemi ile kontrol
edilebilir.

1-Çatlaklar

Betonda sertleşmeden önce, sertleşme sırasında ve sertleşme sonrasında görülen,


nedenlerine göre farklı şekil ve boyutlarda olabilen ayrılmalara çatlak denir. Betonarme
yapılarda her çatlağın kendine göre bir ifadesi vardır ve bunlar belirli semptomların
işaretleridir. Betonarme yapılarda en çok rastlanan ve birden çok nedeni olabilen hasar
türüdür. Yüzeysel ve hacimsel olabilirler, derinliğe inebilir, kısa ve süreksiz olduğu gibi
uzun ve sürekli olabilir. Tek sayıda ya da çok sayıda, birbirlerini kesen ağ şeklinde
olabilirler. Burada unutulmaması gereken iki husus vardır: Birincisi beton ancak priz
yapmaya başladıktan sonra çatlar, ikincisi çatlağın olduğu yerde betonun mukavemet
değerini aşan gerilme oluşmuştur.
Tek çatlaklarda çatlağa dik çekme gerilmesi vardır, birbirine paralel çok sayıda çatlaklar
basınç gerilmesi etkisini düşündürmelidir (Şekil 3.1).

10

Dr.Erdal Coşkun
Çekme çatlağı Basınç çatlakları

Şekil 3.1 Çatlak formasyonları

Şekil 3.2 ‘de betonarme elemanlarda çatlak gelişimi gösterilmektedir.

Şekil 3.2 Betonda yaygın çatlak oluşumu

Betonun çekme altındaki kopma uzama değerinin çeliğe göre çok küçük olması (0.0001-
0.00015), donatı çubuklarının şekil değiştirmesi, belirli bir sınır gerilmeden sonra
izleyememesi, çatlama sonucunu doğurur. Çatlama, betonun çekme gerilmesinin düşük
olması nedeniyle doğal bir olaydır. Şekil 3.3’de gösterildiği gibi betonda çatlak, asal çekme
gerilmelerine dik yönde oluşur. Donatı, asal çekme gerilmeleri doğrultusunda
yerleştirilmelidir.

11

Dr.Erdal Coşkun
Şekil 3.3 Betonda çatlak

Ancak bir yapıdaki taşıyıcı elemanlarda gözlenen çatlakların genişliği 0.2-0.4 mm’yi geçerse,
ortada bir sorun olduğu düşünülmelidir. Donatı çatlamayı önlemez, ancak doğru yerleştirilmiş
donatı, çatlağın genişlemesini önleyerek kılcal düzeyde kalmasını sağlar. Eğilme
elemanlarındaki çatlaklar, çekmenin en büyük olduğu yüzden başınç bölgesine doğru genişliği
azalarak uzanır. Nervürlü donatı (BÇIII) kullanılan betonarme elemanlarda, çubuğun betona
nervürleri aracılığı ile tutunması kaymayı azalttığından betonun çeliğin uzamasını
izleyememesi sonucunu doğurur. Bu durum da çatlakların sayısını artırır. Böylece çeliğin
toplam uzaması ile betonun toplam uzaması arasındaki fark, az açılmış çok sayıda çatlağa
bölünmüş olur. Dolayısı ile aynı gerilme altında aderansı geliştirilmiş çubuklarla donatılmış
elemanlardaki çatlakların açılması daha küçük değerlerde kalır. Bu istenen bir davranıştır.
TS500’de çatlakların wmax açılma değerleri;

Yapı içi normal çevre koşullarında 0,4 mm


Yapı içi nemli ve yapı dışı normal çevre koşullarında 0,3 mm
Yapı dışı nemli çevre koşullarında 0,2 mm
Yapı içi ve dışı aşırı etkili çevre koşullarında 0,1 mm

olarak sınırlanmıştır.

Çekme çatlakları betondaki zorlara dik olarak meydana geldiklerinden doğrultuları bellidir.
Donatısız bir elemanda ilk çatlağın ortaya çıkması, elemanın kırılması ile sonuçlanır.
Birbirlerine az ya da çok yakın konumdaki çatlakların ardışık olarak ortaya çıkmaları, -
çatlayan kesitte bütün çekme kuvvetini çelik taşıyacağı için- ancak donatılı elemanlarda
12

Dr.Erdal Coşkun
karşılaşılan bir olaydır. Çatlakların birbirinden uzaklığı ve açılmaları hem beton dayanımını
aşacak ölçüdeki zorların hem de betondaki zorları donatıya ileten beton ve çelik arasındaki iç
aderansın değerlerinden etkilenir.
Mühendis, yapıyı gözle muayene ederken tespit ettiği çatlaklarla ilgili olarak aşağıdaki
sorulara cevap aramalıdır :

1-Çatlak tüm kesiti katetmekte midir?


2-Çatlak yüzeyselmidir, Derin midir? Hem yüzeysel hem derin midir? (İç derin çatlak kalıp
oynamasından meydana gelebilir, yüzeysel çatlağın nedeni rötre olabilir).
3-Çatlak donatının kesildiği, büküldüğü kesit boyutlarının değiştiği yerde midir? (Bunun
tespiti yerel gerilme yığılmalarının kanıtı olabilir).
4-İnşaat derzlerindeki çatlaklar, ek yapılan kısımlar, konsol balkon, parapet gibi yerler de
çatlak yoğunlaşması var mıdır?
5-Beton kimyasal etkilere maruz kalmış ve kalmakta mıdır?
6-Şok etkileri var mıdır?
7-Çatlak hasarları yeni mi, eski midir?
8-Çatlak nerede son bulmaktadır? Niçin orada son bulmaktadır?

2-Parça kopması, kabarma ve şişmeler

Hasar yerel ve yüzeyseldir, belirli bir derinliğe inebilir, donatılar açığa çıkabilir. Çimento
hamuru ya da agrega taneleri birbirinden ayrılmıştır. Donatının ilerlemiş paslanması, sıcaklık
değişimleri, betonun su emmesi, kimyasal etkiler, donma etkisi, kapasiteyi aşan gerilmelerin
varlığı, deprem, patlama etkilerinden oluşabileceği gibi çarpma nedenli de olabilir (Şekil 3.4).

Şekil 3.4 Betonda parça kopmaları


13

Dr.Erdal Coşkun
3-Ayrışma

Betonda iri çakıl, incesine göre aynı şartlarda daha hızlı düştüğü için yüksekten dökülen
betonda “segregasyon” da denilen ayrışma oluşabilir. Segregasyon, pompasız dökülen çok
fazla veya çok az şişlenmiş betonlarda da oluşabilir. Kısaca 'betonun çok kum çakıllı ve az
kumçakıllı olarak ayrışması' şeklinde tanımlanabilir. İri tanelerin ayrışması betonu zayıflatır
ve 'honeycombing' denilen (iri çakıl yığılması ile oluşmuş, delikli) bölgelerin oluşmasına
neden olur. Agrega gradasyonunun doğru seçilmesi, hazır beton kullanılması, betonun dikkatli
ve itinalı dökülmesi, betonun uygun vibrasyonu ve şişlenmesi ile segregasyon önlenebilir.
Yüzeysel bir hasardır, belirli bir derinliğe inebilir. Yerel değil, yaygın bir hasar türüdür (Şekil
3.5). Betonda ayrışma, kimyasal etkilerden ve atmosfer koşullarından da meydana gelebilir.

“honeycombing”

Şekil 3.5 Segregasyon etkileri

Betonarme elemanlarda hasar nedenleri

Betonarme bir yapıda hasar, fiziksel, kimyasal, mekanik, proje hatası, malzeme kusurları,
vb.nedenlerden oluşabilir. Ancak neden ne olursa olsun sonucu çatlama, ayrışma ve parça
kopmaları şeklinde görülür. Betondaki hasarlar çoğu kez nedeninin anlaşılması ve çözümü zor
fiziksel ve kimyasal nedenlerden oluşur. Bu nedenle uzman bir kişiyle çalışılması gerekir.

14

Dr.Erdal Coşkun
1-İnşaat sırasında meydana gelen hasarlar

-Kalıp yüzeylerinin yerel oturması

Betonarme Döşeme

Kalıp oturması

Şekil 3.6 Döşeme kalıbında oturma

Çatlaklar kalıpta betonun sıvıdan katıya geçiş aşamasında oluşur. Atmosfer etkilerine açık
ortamda korozyon, ayrışma ve parça kopmalarına neden olabilir.

-Kalıp yan yüzeylerindeki oynamalar

Bu çatlaklara su girebilir, korozyon, don gibi etkilerle betonu patlatabilir. Dış cephe
perdelerinde de bu neden düşünülebilir.

Betonarme eleman
Menisk şeklinde
çatlaklar

Kalıp

Şekil 3.7 Kalıp yan yüzeyinde oynama

-Tesisat delikleri

Yapılarda tesisat delikleri genellikle sonradan açılır. Tesisat deliklerinin momentin


maksimum olduğu bölgeden özellikle donatıların kesilerek açılması kesit zayıflamasına ve
gerilme yığılmaları problemine yol açar.

15

Dr.Erdal Coşkun
-Vibrasyon (sıkıştırma)

Yapısal dayanımı etkileyen en önemli faktör betonun sıkıştırılmasıdır. Uygun yapılmamış


vibrasyon dayanımı düşürdüğü gibi betonda çatlaklara neden olabilir. Betonun vibrasyonla
işlenebilmesindeki amaç, taze olan betonun sürtünmesini en aza indirgeyerek kalıba daha
kolay ve iyi yerleşmesini sağlamaktır. Bu nedenle vibrasyon tekniği dikkatli uygulanmalıdır.

Çatlamaları en aza indirmek için aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir:

a) Vibrasyonla sıkıştırma yapılacak beton tabakası kalınlığı 50 cm yi aşmamalıdır


b) Vibratör betona dik olarak yavaşca daldırılmalı, yavaşca çekilmelidir
c) Betonun içindeki su üst düzeye çıkınca vibrasyon işlemi durdurulmalı ve vibratör
çekilmelidir

Kolon elemanlarda beton, açık kalıp yüzünden kademeli olarak doldurulmalıdır. Kolon
başlarında yoğun donatı olması doğaldır. Bu kısımları çimento şerbeti yerine tane çapı daha
küçük agregalı, zengin dozajlı beton dökerek sonlandırmak daha uygundur. Vibrasyonla ilgili
kurallara yeni yapılacak yapılar kadar güçlendirme yapılan yapılarda da uyulmalıdır.

-Paspayı yetersizliği

Kötü montaj ve yetersiz paspayı beton dökümü esnasında donatının hareket etmesine neden
olur (Şekil 3.8). Polimer ile geliştirilmiş çimento ile sıvamak ya da koruyucu malzeme ile
kaplama yapmak gerekir.

Şekil 3.8 Perde elemanda yetersiz paspayı


16

Dr.Erdal Coşkun
2-Rötre (Betonun büzülmesi- Shrinkage)

Betonda kimyasal reaksiyona girmeyen suyun dışarı çıkıp buharlaşması sonucu, hiç bir dış
kuvvet etkimeden, betonun hacim büzülmesine rötre (shrinkage) denir.

Plastik ya da erken rötre; Beton dökülüp, mastarla çekildikten sonra yüzeyde su oluşur,
buna betonun terlemesi (bleeding) denir. Katı maddelerin dibe çökmesi sonucunda çimento
tanelerinin hapsettikleri suyu dışarı kusmaları ve suyun yukarı doğru çıkması olayıdır.
Dışardaki katı ortam basınç gerilmesine maruz kalır ve büzülür buna “plastik rötre” denir.
Daha çok derin kesitlerde meydana gelir. Atmosferde nem düşük, sıcaklık fazla ve rüzgar var
ise plastik rötre artar. Plastik rötre sonucu beton oturur. Diğer taraftan beton çökerken iri
agrega ve donatı engeline rastlar ve farklı oturma bu engeller üzerindeki betonu çatlatır.
Terleme sonucu betonun yüzeyine yakın kısımda ince taneli beton oluşması sonucu,
tabakalaşma meydana gelir; bu betonun dayanımı daha düşük olur ayrıca aşınma etkilerine
açıktır. Betonun oturmasını önleyen donatıları takip eden çatlaklar plastik rötreye işarettir. Dış
ortamın rutubetinin fiskiyeler konarak artırılması, rüzgar kesicilerin yerleştirilmesi gibi
önlemler düşünülebilir. Şekil 3.9’da plastik rötre nedeniyle oluşan çatlak formasyonu
görülmektedir. Plastik rötre yapılarda ciddi hasarlara ve problemlere yol açar.

Şekil 3.9 Plastik rötre

Kuruma büzülmesi, hidrolik rötre; Betonun sertleşmesi esnasında suyun fiziksel ve


kimyasal olarak kaybolmasıyla meydana gelen hacim azalmasıdır. Betonun şekil
değiştirmeleri engelleniyorsa bir takım parazit gerilmeler çatlamalara neden olur. Çimentonun
cinsine, miktarına, inceliğine, suyun miktarına, agreganın sertliğine, betonun kürüne bağlı
17

Dr.Erdal Coşkun
olarak az veya çok değerler alabilir. Rötrenin etkisi ince elemanlarda, zemin üstündeki
donatısız plaklarda, gerekli kür yapılmayan betonlarda ortaya çıkar. Bu rötre beton
dökümünden itibaren başlar ve 6 ay kadar devam eder.

Termik rötre; Prizi sona eren ve sertleşmeye başlayan betonda, hidrotasyon ısısının tüm
kütleyi ısıtmaya yetecek oranda artmaması sonucunda kütle soğur ve bir büzülme meydana
gelir buna termik rötre adı verilir. 1-2 gün gibi erken dönemde ortaya çıkar. Termik rötre
çatlakları derin ve geniş olur. Örnek olarak baraj betonları verilebilir, baraj betonlarında iç
kütle sıcak dış kütle ise soğuk olduğundan dış tabaka betonu çatlar. Hidrotasyon ısısı yüksek
çimento kullanımı, hızlı beton dökümü, kalınlığı fazla beton dökümü termik rötreyi artırır.
Serbest genişleme izni vermek diğer bir deyişle uygun derzler oluşturmak, gerilmeyi üniform
dağıtacak sık ve ince donatı seçmek alınabilcek önlemlerdir.

3-Donatının paslanması (korozyon)

Hasarlar arasında sebebi kolaylıkla saptananıdır. Ancak ilerlemiş korozyon binanın


kaybedilmesine kadar uzanır. Betonun çatlamasının, içindeki donatının paslanma şiddeti ile
doğru orantısı bulunmaktadır. Çatlama donatı boyunca oluşur. Paslanmanın görüldüğü
ortamda %70-80 oranında bağıl nem vardır. Eğer donatı üzerinde kabuklanma şeklinde
oluşum var ise pas donatının içine nüfuz etmiş ve yayılmıştır.
Betonarme yapı elemanları, gözenekli yapıları ve çatlak oluşumuna imkan vermeleri
nedeniyle bünyelerinde su bulundururlar. Bu durum paslanmaya uygun bir elektrolitik
ortamın oluşmasına sebep olmaktadır. Elektriksel iletkenliği sağlayan donatının kendisidir.
Korozif bir ortamda donatı elektron vererek ayrılır. Donatının elektron verdiği bölge anottur.

2Fe Æ 2Fe+2 + 4e

Serbest kalan elektronların gideceği yer katottur. Elektronlar katottaki O2’nin suyla
reaksiyona girerek OH- meydana gelmesi ile oluşur.Katota oksijen ve su çatlaklar aracılığıyla
gelir.
4e + O2 + 2H2O Æ 4OH-

18

Dr.Erdal Coşkun
OH- ortamın elektrolitik iletkenliği sayesinde anoda ilerler. Burada açığa çıkan Fe+2 lerle
birleşerek Fe(OH)2 oluştururlar.

2Fe+2 + 4OH Æ2Fe(OH)2

Böylece demir, hidroksit alarak demir hidroksite dönüşürken bir hacim artması meydana gelir.
Sulu ortamda demir hidroksit su alarak tekrar hacimce genişler. Bu zincirleme reaksiyonlar
sonucunda ilk donatı hacminin 6-7 katı hacim artışı meydana gelir.
Demirdeki anot ve katot oluşumunu engelleyen beton tabakasıdır. Paslanma malzeme kaybına
ve erimeye neden olur (Şekil 3.10). Donatıyı koruyan paspayı tabakası çatlayarak elemandan
ayrılır.
H2O, O2

Şekil 3.10 Paslanma mekanizması

Pas payının su ile temas olasılığı fazla olan betonarme yapı elemanlarında, örneğin
temellerde 5-7 cm arasında yapılması ve izolasyon sağlanması paslanma etkilerini geciktirir.
Yeterli kalınlıkta paspayı betonu zararlı dış etkilere karşı koruyan bir engeldir. Şekil 3.11’de
donatıda kabuklanma şeklinde paslanma etkileri ve paslanma süreci gösterilmektedir. Şekil
3.12‘de ise donatı betonla yeterli aderansı sağlayamamıştır, ancak açığa çıkan donatılar
kabuklanma şeklinde paslanmamıştır. Gösterilen eleman çelik tel fırça ile temizlenip
onarılabilir.

19

Dr.Erdal Coşkun
Şekil 3.11 Kabuklanma şeklinde paslanma ve paslanma süreci

Şekil 3.12 Onarılabilir düzeyde paslanma

Suya tamamen batmış betonlarda korozyon azdır. Katodik reaksiyonlar için gerekli oksijen
suda bulunsa da miktarı yeterli değildir. Kısmen suya batmış elemanlarda ise dışardaki kısım
anot, içerdeki kısım katod gibi davranır. Bu durumda paslanma hızla ilerleyebilir.

4-Kimyasal reaksiyonlar

Çatlama, ayrışma ve parça atma etkileri şeklinde kendini gösteren hasar türüdür. Sebepleri :

-Üretimdeki hammaddelerde bulunan zararlı maddeler.


20

Dr.Erdal Coşkun
-Sertleşmiş betonun karşılaştığı zararlı ortam. Bunlar zemin suları, bitki kökleri (asite
dönüşerek temellere zarar verirler). Betona zararlı katyonlar, Mg++, NH4, Mn++ dır. Bunlar
Ca++ ile iyon değişimi yaparlar.

Kimyasal maddeler çimentonun bağlayıcılık özelliği üzerine olumsuz etkiler yapar. Agrega
taneleri çimentodan ayrılır, donatı ile aderans kaybolur. Betonda hızla gelişen çatlakları parça
kopmaları ve ayrışma takip eder. Hasar tüm kütlede ve derinliğine ortaya çıkar.

Klorür betonda az miktarda hacim artmasına neden olursa da kayda değer bir tahribata yol
açmaz. Yağmur suları betondaki kireci eriterek jel çözülmesine ve donatının korozyonuna
neden olur. CO2 yüklü hava, taze dökülmüş betonda zararlı olabilir, bunun dışında CO2 yüklü
doğal suların etkisi sertleşmiş betona asit etkisi yapar.

Betonun üstündeki yosunlar ve mantarlar klorofil beslenmeleri sırasında CO2 çıkarırlar


çürüyünce betona asit etkisi yaparlar.

Betonda sülfat etkisi önemlidir. Betonun genişlemesine ve patlamasına yol açar. Buna
betonda etrenjit problemi denir. Bu etkiye maruz kalmış betonarme elemanın ciddi bir
onarımdan geçmesi gerekmektedir. Sülfat, endüstriyel atık sularında, tarım alanlarında ve bu
sularla kirlenmiş deniz ve nehir sularında bulunur. Sülfat etkisine karşı betonun korunması
gerekir. Uygun çimento seçmek, dolu, geçirimsiz beton imal etmek koruma önlemlerinin
başında gelir. Asitik ortamlarda beton, bitüm, kauçuk, seramik malzeme ile kaplanmalıdır.

5-Atmosferik etkiler sonucu bozulmalar

Atmosferik problemler betonda donma-çözülme bağlamında önemlidir. Donma sırasında


betonun boşluk suyunun hacminin genişlemesi çekme gerilmeleri oluşturur, bu gerilmeler
derin çatlaklardan parça kopmalarına kadar uzanan tahribatlar zinciri oluşturur. Şekil 3.13’de
betonda yüzeysel donma süreci gösterilmiştir.

21

Dr.Erdal Coşkun
Şekil 3.13 Betonda yüzeysel donma süreci

Yumuşak agregalı betonlar, plastik rötresi fazla olan betonlar, priz hızlandırmak için
kullanılan CaCl katılan betonlar, düşük dozajlı harçlar, çok yüksek dozajlı harçlar dona
dayanıklılık açısından zayıftır. Donma-çözülme tekrarında betonun basınç mukavemeti %25
oranında azalır. Çimentonun donmaya dayanıklılığını artırmak için hava sürükleyen katkı
maddeleri kullanılır. Bu katkı maddeleri kılcal kanalları kesecek şekilde boşluklar oluşturur
ve kılcal su emmeyi azaltarak betonun donmaya karşı dayanımını artırır.

6-Şok dalgaları

Beton da, diğer malzemeler gibi, tekrar eden yükler altında, statik olarak bir kerede
yüklenmesine göre daha düşük bir taşıma gücü gösterir. Beton şok dalgalarını yansıtır. Emme
ve yansıtma sırasında kararlı hal vardır. Şok dalgaları elemanda çekme gerilmeleri oluşturur
ve tekrarlı gerilmeler, kırılmalara yol açar. Betonarme kren kirişlerinde, uçak hangarlarında,
dalga kıranlarda, rıhtım yapılarında, makina temellerinde, çakma betonarme kazıklarda şok
etkileri görülür. Hasar oluş şekli, yoğun çatlaklar ve parça kopması şeklindedir. Dairesel
kesitli elemanlar şok etkilerine karşı daha iyi davranış gösterirler. Şok etkilerine maruz
kalacak elemanlarda sık ve ince donatı kullanmak gerekir. Deniz yapılarında şokla birlikte
donatıda paslanma etkilerini de dikkate almak gerekir. Şok dalgalarının oluşturduğu hasarlara
acilen müdahale

22

Dr.Erdal Coşkun
edilmelidir. Derin çatlama ve parça kopması hasarından sonra donatının paslanmaya
başlamasına yol açılmamalıdır.

7-Aşınma

Daha çok döşemelerde (alan, yol kaplamaları) ve hidrolik ile termik yapılarda görülür.
Havaalanı gibi betonarme yer kaplamalarında agrega olarak madeni talaşlar kullanılabilir.
Hidrolik yapılarda, sürüntü maddelerinin oluşturduğu aşınma (kum, kil gibi), cebri
borulardaki aşınma (kavitasyon) problemlerine rastlanır. Duman bacalarında aşınma problemi
külün sürtünmesi ile oluşur.

Tablo 3.1’de bu bölümde anlatılan hasar türleri özetlenmiş, hasarların kararlı (değişim yok) ya
da aktif (sürüyor) olup olmadıkları gösterilmiştir.

Tablo 3.1.

Gözlenen hasar
Hasarın Ana Nedeni Çatlaklar Parça kopması Ayrışmalar Hasarın olası hali
İnşaat sırasında oluşan X -- -- Kararlı
Hidrolik rötre X -- -- Kararlı
Termik gerilmeler X -- -- Aktif
Donatının paslanması X X Aktif
Kimyasal etkiler X X X Aktif
Atmosferik etkiler -- X X Aktif
Şok dalgaları X X -- Kararlı
Aşınma -- -- X Aktif
Projelendirme hataları X X -- Aktif veya Kararlı

23

Dr.Erdal Coşkun
4- BETONARME YAPILARIN MUAYENE YÖNTEMLERİ

Yapının muayenesi, betonarme elemanlarda oluşan hasarların saptanması ve yapının gerçek


dayanımının belirlenmesi amacıyla yapılır. Öncelikle muayenenin ayrıntılı bir programı
hazırlanmalıdır. Muayene aşamasına başlamadan önce doğru teşhisi koyabilmek ve en uygun
kararı verebilmek için yapıyla ilgili ayrıntılı incelemeler yapılmalıdır. Bu işlemler, yapıda
güçlendirmeye karar verilecekse mühendise güçlendirme yönteminin seçimi açısından
yardımcı olacaktır.

1-Yapının projesinde olası hataları aramak ve ayırmak


2-Yapının tarihçesi hakkında veri toplamak (yaşı, hangi mevsimde inşaa edildiği)
3-Yapım aşamasında kullanılan malzeme türlerini belirlemek (çimento cinsi, agrega türü,
donatı türü)
4-İnşaat yöntemini saptamak ( betoniyer, vibratör, pompa betonu kullanımı)
5-Yapının genel görünüşünde yapılan değişiklikleri belirlemek, tadilat yapılıp yapılmadığını
saptamak
6-Hasarın semptomlarını sistematik olarak belirlemek bu semptomların yapının nerelerinde ve
hangi düzeyde olduklarını tespit etmek
7-Toplanan verileri değerlendirmek

Yapının muayene edilmesindeki ana amaç, yapının düşey ve deprem gibi yatay karakterli
yüklemeler altında performansını değerlendirmeye ışık tutmaktır. Ancak bu şekilde hasar
nedenleri, hasarların seyri ve yaygınlığı, taşıyıcı sistemin bütünlüğü, yapının servis verme
durumu hakkında bilgi edinilebilir. Araştırma, gelecekteki onarım ve güçlendirme yöntemleri
için esas oluşturur.

Hasarsız muayene teknikleri (Non-Destructive)

Görsel muayene (Visual inspection),


Görsel muayene en hassas ve kritik aşamadır. Burada mühendisin, bilgisi, tecrübesi ve
sezgileri önemli rol oynar. Çatlaklar, parça kopmaları, ayrışmalar bu aşamada
gözlemlenebilirler. Tüm veriler mevcut proje üzerinde dikkatlice kayıt edilmelidir. Fotoğraf

24

Dr.Erdal Coşkun
makinası veya video kamera gerekli araçlardır. Yapıdaki deformasyon, birleşim noktalarının
hareketi ya da farklı oturma gibi durumların ayrıntılı tespiti için özel ölçüm metotları ve
aletleri gerekebilir. Ancak yapının muayenesi sadece görsel yöntemle sınırlı kalmamalıdır.

Gama radyografisi
Elemana gönderilen gama ışınları sayesinde, donatının çapı, yeri ve betonun boşlukları
saptanır. Kullanılacak ekipman pahalı olup kullanılması uzmanlık gerektirir, insan sağlığı
açısından tehlikelidir.

Ultrasonik ses hızı ölçümleri


Ultrasonik dalganın beton içinden geçiş hızının betonun doluluğuna, yoğunluğuna ve elastik
özelliklerine bağlı olduğu prensiplerine dayanır. Betonun dayanımının belirlenmesine dolayı
bir yaklaşım sağlar.Test sonuçlarının değerlendirmesi uzmanlık gerektirir (Şekil 4.1).

Şekil 4.1 Ultrasonik ses hızı ölçüm cihazı

Beton (Schmidt) çekici ile betonun yüzeysel sertliğinin tayini


Beton (Schmidt) çekici ile küçük bir bölgenin yüzey dayanımı, yüzeyin elastik geri tepme
miktarının okunmasıyla korele edilir. Beton çekici ile ancak göreceli bir değerlendirme
yapılabilir. Beton çekici kullanılmadan önce yüzey sıva kaldırılarak beton temizlenmeli ve
hazırlanmalıdır. Test sonuçlarının istatiksel analizinin yapılması gerekir. Her test bölgesi için
ortalama ölçüm sayısı 15-20 arası olmalıdır (Şekil 4.2). Beton (Schmidt) çekici okumaları
yaşlı betonlarda doğru sonuçlar vermez.

25

Dr.Erdal Coşkun
Şekil 4.2 Beton (Schmidt) çekici uygulaması

Paşometre
Betonarme eleman içinde donatının adetini ve yerini bulmak için kullanılan bir araçtır (Şekil
4.3).

Şekil 4.3 Paşometre

26

Dr.Erdal Coşkun
Hasarlı muayene teknikleri (Destructive)

Betondan karot alınması


Karotlar beton kalitesini doğru olarak saptanması için gerçek örneklerdir. Karot alınması
tahribatsız testlerin beton kalitesinin tespitinde yetersiz kalması halinde gereklidir. Karot
makinalarıyla alınacak numunlerde çapın karot derinliğine eşit olmasına dikkat edilmelidir.
Şekil 4.4’de perdeden karot alınması gösterilmektedir. Betonarme yapılarda 350 m2 ye kadar
kat başına en az 3 numune, 800 m2 den sonra en az 5 numune alınması gerekmektedir.

Şekil 4.4 Perde elemandan karot alınması

27

Dr.Erdal Coşkun

You might also like