Professional Documents
Culture Documents
OSMANLI EKONOMİSİ
ve KURUMLARI
Şevket Pamuk
seçme eserleri I
Üsil1anlı Ekono01isi
ve
Kuru01ları
TÜRKiYE $BANKA.Si
K.:.ltür" V..,
İÇİNDEKİLER
Seçici Kurumsal Değişim ve Osmanlının Uzun Ömürlülüğü . . ... . ........ ..... ... .. . .1
.
il
Osmanlı Ekonomisinde Devlet Müdahaleciliğine Yeniden Bakış .... .19
Giriş .19
Osmanlı İktisadi Politikaları.. .20
Para, Ekonomi ve Osmanlı Devleti . 25
Osmanlılar Niçin Merkantilist Politikalar İzlemediler? 29
m
Para, Tarih ve Nümizmatik ..31
Sikkelerin Tarihinde Ü ç Ana Gelenek .34
tlhanlı Sikkeleri ve Anadolu'daki Türkmen Beylikleri .39
iV
Geniş İmparatorlukta Para Politikası: Devlet Ne Kadar Müdahaleciydi,
Ne Kadar Güçlüydü? .. ........ ................... .
. ............ ........ .....43
İstikrarlı Bir Para Düzeninin Güçlükleri. 45
Osmanlıların Parasal Uygulamaları: Ne Kadar Müdahalecilik? .. . .... 46
Para Bölgeleri . 52
v
Osmanlı Para Düzeni ve Avrupa'daki Sınır Bölgeleri, 1500-1700 ..55
İmparatorluğun İçindeki Para Bölgeleri 56
Avrupa'da Merkez ve Sınır ya da Çevre .58
Macaristan .. 59
.
Eflak ve Bağdan. 60
Kırım Hanlığı . 61
Sonuç .63
VI
Osmanlılarda Gümüş Madenleri ve Darphaneler 65
Osmanlılar İçin Paranın Önemı 65
Gümüş Madenleri 66
Darphaneler 70
Sonuç 74
Belgeler 75
VII
Fiyat Devrimi'nin Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Yansımalarına
Yeniden Bakış.. . ... 77
Farklı Yaklaşımlar 79
Yeni Kanıtlar ve Eskilerin Yeniden Değerlendirilmesi .84
Osmanlı'da Fiyatlar Neden Yükseldi? 95
Fiyat Devrimi'nin Uzun Vadeli Sonuçları 97
VIII
Osmanlı İmparatorluğu'nda Fiyatlar ve Enflasyon, 1469- 1 9 1 4 ... . 103
Tüketici Fiyat Endeksinin Oluşturulması 105
Sonuçların Kısaca Değerlendirilmesi 110
Fiyat Değişimlerinin Nedenleri ve Sonuçları 113
Avrupa ile Karşılaştırmalar 1 17
Sonuç 119
Ek 1 : Endeksin Uzun Dönemli Eğilimleri 120
Ek 2 : Endekse Daha Ayrıntılı Bir Bakış 121
ı:x
En Büyük Tağşiş, 1 808-1844 . . . .... 123
Tağşişlerin Boyutları 124
Tağşişlerin Yararı ve Maliyetleri 125
Tağşişlerin Sonu 129
x
Osmanlı Devletinin İç Borçlanma Kurumlarının Evrimi 1 600- 1 850 . . 133
1 8. Y üzyıl Öncesinde Maliye ve Devlete Verilen Borçlar 134
Devletin İç Borçlanmasının Evrimi, 1 700-1 850 . 1 37
Bir İç Borçlanma Aracı Olarak Kaime 13 9
Devletin İç Borçlanmasında Galata Bankerleri 141
Tuğ�n&fu�� 1«
Son Yöntem: Dış Borçlanma 144
Sonuç .145
XI
Osmanlı Zenginleri Servetlerini Nasıl Kullanıyorlardı? ..... . ....... 1 47
Osmanlı Tereke Kayıtları. 1 47
Makro Hedefli Çalışma 1 49
Mikro Amaçlı Çalışma 1 50
XIl
Osmanlı İmparatorluğu'nda ve Avrupa'da Ücretler, 1 4 8 9- 1 9 1 4 ... ...... 155
Fiyatlar 159
Ücretler 168
Avrupa ile Karşılaştırma 171
Yaşam Standartlarının Göstergesi Olarak Ücretler 175
Sonuçlar 1 78
Ek: Endekslerdeki Uzun Dönemli Eğilimler 1 80
Notlar 181
Kaynakça 193
Dizin .203
tını; elinizdeki kitapta yer alan makalelerde ise paranın ötesinde daha
genel bir yaklaşım söz konusu. Birinci makalenin devletin iktisat po
litikalarına ve bu alandaki Osmanlı kurumlarına ilişkin olarak çizdi
ği çerçeve, daha sonraki makalelerde geliştiriliyor.
Kitapta öne çıkan ikinci konu Sanayi Devrimi öncesindeki dönem
de, özellikle de 1 6.-18. yüzyıllarda, Osmanlı ekonomisinin genel gidi
şatını, gelirleri, ücretleri ve yaşam standartlarını karşılaştırmalı bir
çerçevede incelemek kaygısıdır. Osmanlı ile Batı Avrupa ülkeleri ara
sındaki gelir farklarının 1 9. yüzyılda belirginleştiği biliniyor. Acaba
benzeri bir karşılaştırma daha önceki dönemler için de yapılabilir mi?
Geleneksel Osmanlı tarihçiliğinin duraklama ve gerileme dönemleri
olarak adlandırdığı yüzyıllarda ekonomide acaba ne gibi eğilimler söz
konusuydu? Bu sorulara yanıt verebilmek için, önce fiyatlar sonra da
gelirler üzerinde çalışmak gerekiyordu. Fiyatlar, enflasyon, ücretler ve
servetleri konu alan makaleler bu çerçeve içinde değerlendirilebilir.
Fiyatların tarihi üzerine yaptığımız kapsamlı çalışmanın bir sonucu,
Osmanlı tarihinin en büyük enflasyon dalgasının 1 6. yüzyılda değil, 19.
yüzyılın ilk yarısında yaşandığını göstermesi. Osmanlı tarihçileri 1 6 . yüz
yılda Amerika' dan gelen gümüşün yol açtığı "Fiyat Devrimi"nin Osman
lı'nın gerilemesine yol açtığına inanıyorlardı. Ancak çalışmamız, 1 6. yüz
yılda Osmanlı'da görülen enflasyonun çok büyük bir bölümünün bütçe
açıklarından ve tağşişlerden kaynaklandığını, bir başka deyişle "iç kay
naklı" olduğunu gösteriyor. Bu durumda Avrupa'daki Fiyat Devrimi'ni
Osmanlı'nın gerilemesinin başlangıcı olarak görmek yanlış olacaknr.
İstanbul'daki işçi ücretleri üzerine yaptığımız çalışma ise Osmanlı
İmparatorluğu ile Kuzeybatı Avrupa, özellikle de İngiltere ve Hollan
da arasındaki gelir farklılıklarının en azından 1 6. yüzyıla kadar geri
gittiğini, buna karşılık Kıta Avrupası'nın diğer bölgeleriyle Osmanlı
arasındaki gelir farklarının 19. yüzyıla kadar daha sınırlı kaldığını gös
teriyor. "Gerileme" olarak nitelendirilen dönemlerde ücret ve gelirlerin
sınırlı da olsa artış eğilimi göstermeleri, Osmanlı Devleti'nin niçin
uzun ömürlü olabildiği konusunda bize yeni ipuçları da sağlıyor. An
cak 19. yüzyılda önce İngiltere'de sonra da Kıta Avrupası'nda sanayi
leşme sürecinin hız kazanması ile aradaki fark giderek açılacaktır.
Daha önce iki ayrı dilde ve çeşitli dergilerde yayımlanmış makale
leri bu kitap için hazırlarken ortaya çıkan tekrarları azaltmaya gayret
SUNUŞ XI
Şevket Pamuk
Ekim 2007
Seçici Kuru msal Değ işim ve
Osman l ı n ı n Uzun Öm ü rlü lüğü*
Osmanlı tarihçiliği son otuz yılda hiç şüphesiz bir hayli mesafe al
dı. Ancak yanıtı henüz verilmemiş ya da yeterli bir biçimde verilme
miş birçok soru karşımızda duruyor. Bunlardan birisi de Osmanlı
devletinin Avrasya'da, ticaret yollarının kavşağı olan bir coğrafyada
varlığını nasıl altı yüzyıl sürdürebildiğidir. Avrupa'da pek çok devle
tin varlıklarını bu kadar uzun süreli koruyamadıklarını biliyoruz. Do
ğuda ise 16. yüzyılda Osmanlılarla birlikte genişleme ve refah döne
mi yaşayan iki devlet, İran'daki Safeviler ve Hindistan yarımadasının
kuzeyindeki Türk-Moğol Devleti 1 7. ve 1 8 . yüzyıllarda mali ve aske
ri sorunların baskısı altında kaldılar, göçebe aşiretlerin istilalarına da
yanamayarak yıkıldılar. Oysa 1 7. yüzyılda benzeri baskılarla karşı
karşıya kalan Osmanlılar 1 8. yüzyılın sonlarındaki ve 1 9. yüzyılın
başlarındaki yoğun savaşlara karşın toparlanarak ve merkezi yöneti
min gücünü artırarak modern döneme ulaşabildiler. Bu yazıda kimi
Osmanlı kurumlarının uzun vadeli değişimini inceleyerek Osmanlı
Osmanlılar ve Faiz
İslam dininin faizi yasaklamış olmasının kredi ilişkilerinin gelişme-
•
amacıyla tahsis edilmesi demekti. Para vakıfları ise mal varlığı olarak
nakitle kurulan ve borç vererek sağladıkları faiz geliriyle amaçladık
ları faaliyetleri yerine getirmeye çalışan kuruluşlardı. Para vakıfları
nın faaliyetleri 15. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı mahkemele
ri tarafından onaylanmaya başlamıştı. 1 6 . yüzyılın sonlarına gelindi
ğinde, para vakıfları Anadolu ve Balkanlar'da bir hayli yayılmıştı.
1 6 . yüzyılda Osmanlı uleması arasında para vakıflarının faaliyet
lerinin meşru olup olmadığı üzerine canlı bir tartışma başladı. Vakıf
ların mal varlıklarının sadece gayrimenkul ve benzeri değerlerden
oluşması gerektiğini ve para vakıflarının faaliyetlerinin İslam'ın faize
getirdiği yasaklamalarla çeliştiğini düşünenler, bu vakıflara karşı çıkı
yorlardı. Ancak, ulemanın çoğunluğu pragmatik tutumlarını ısrarla
sürdürdüler ve sonunda İslam toplumu için yararlı olan birşeyin İslam
için de yararlı olacağı görüşü galip geldi. Bu hararetli tartışmalar sı
rasında dönemin şeyhülislamı Ebussuud Efendi de faizle borç para
vermedikleri takdirde pek çok vakıfın çökeceğini, bunun da İslam
toplumuna zarar vereceğini söyleyerek, para vakıflarının faaliyetleri
ni tamamen pratik açıdan savunmuştu.6
Para vakıflarının imparatorluğun Arap vilayetlerinde ne ölçüde ya
yıldığı konusundaki bilgilerimiz fazla ayrıntılı değildir. Ancak, bir yan
da Anadolu ve Balkanlar ile öte yanda Arap vilayetleri arasında, faiz
li kredi uygulamalarının ve para vakıflarının kabul edilişleri ve yaygın
lıkları konusunda nitel bir farklılık olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Nitekim Suriye'deki mahkeme kayıtları üzerinde çalışan tarihçiler, 16.
yüzyılda faizsiz borçların sayılarının faizlilerden çok daha yüksek ol
duğunu ve yerel mahkemelerin faizli borçları isteksizlikle ve ancak İs
tanbul'dan padişahın yolladığı talimatlar sonucunda kabul edebildik
lerini belirtiyorlar. Ancak 1 8 . yüzyıla gelindiğinde, Suriye'de de kent
ler ve kırlardaki kredi ilişkilerine faizli uygulamaların egemen olduğu
nu biliyoruz. Bu bölgesel farklılıklar İslam'ın Anadolu' da Arap vilayet
lerine kıyasla daha esnek olarak yorumlandığını gösteriyor.7
devletin iktisadi öncelikleri içinde büyük bir ağırlığı vardı. Buna kar
şılık, merkezi devlet diğer kentlerin iaşesine daha az önem veriyordu.
Bu kentlere merkezden atanan yöneticiler de lonca örgütü, tüccarlar,
mültezimler, sarraflar gibi yerel olarak güçlü olan kesimlerle işbirliği
ne çok daha yatkındılar. Bu nedenlerle, İstanbul'daki devlet müdaha
leciliğine bakarak, diğer kentlerdeki uygulamalar hakkında sonuçlara
varmak doğru olmaz.
Bu gözlemler bize iktisat alanındaki Osmanlı devlet müdahalecili
ğinin artık daha gerçekçi bir değerlendirmesini yapmanın zamanının
geldiğini gösteriyor. Arşiv belgelerine dayanan tarihçilik anlayışının
sorunları ile devletin gücü ve etkinliğinin sınırları dikkate alındığında,
Osmanlı devletinin ticaret ve yerel piyasalara ilişkin uygulamalarını
daimi ve kapsamlı müdahalecilik olarak değil, seçici müdahalecilik
olarak nitelendirmek daha doğru olacaktır. Özellikle 16. yüzyıldan
sonra, bu müdahalecilik esas olarak başkent İstanbul'un ve ordunun
temel ihtiyaçlarının sağlanmasında ve darlıkların bunalım boyutları
na ulaştığı olağanüstü dönemlerde uygulanmıştır.B
Sonuç
Bu yazıda Osmanlı tarihini 1 6 . yüzyıldan sonra kesintisiz bir geri
leme bakışaçısıyla yorumlamak yerine, toplumun ve özellikle de dev
letin kendini yeniden örgütleyebilme yeteneğini öne çıkardık. Merke
zi bürokrasinin Tanzimat öncesi dönemde de hem içeride hem de dı
şarda ortaya çıkan tehdit ve tehlikelere karşı esneklik, pragmatizm ve
SEÇİCİ KURUMSAL DEGIŞIM VE OSMANLININ UZUN ÖMÜRLÜLÜGÜ 17
Giriş
Sanayi Devrimi öncesinde, 14. yüzyıldan 1 9. yüzyıla kadarki dö
nemde, Eski Dünya'da hemen her devlet birbirine benzeyen iktisadi
sorunlarla karşı karşıyaydı. Bu sorunların en başında devletlerin ken
di varlıklarını koruyabilmek için yapmaları gereken işler geliyordu.
Başkentin, ordunun ve diğer kentlerin iaşesinin sağlanması, vergi top
lanması, uzun mesafeli ticaretin desteklenmesi ve denetlenmesi, para
arzının istikrara kavuşturulması, her devlet için en önde gelen iktisa
di politika sorunları arasında yer alıyordu. ı
Önceleri, devletlerin bu tür sorunlarla uğraşma kapasiteleri sınır
lıydı. Ancak zaman içinde, kurumsal donanımlarında ve niteliklerin
de önemli değişiklikler oldu. Devletlerin iktisadi politika hedeflerine
yönelik örgütlenme ve gerekli kurumları inşa etme çabaları sayesin
de, Avrupa'nın büyük bir bölümünde ve Asya'nın bir kısmında dev-
İktisat tarihçileri daha çok ilkel paralar, sikkeler ve kağıt para tür
leri ile ilgilenirken, pek çok koleksiyoncu sikkeleri, madalyaları, je
tonları ve diğer tür paraları kendi dönemlerinin birer ürünü olarak
toplamayı ve incelemeyi tercih edecektir. Ama bu nesnelerin başka bir
özelliği daha vardır. Tarihin canlı ve çarpıcı biçimlerde yaratılmış ufak
nesnelerde yaşadığını biliyoruz. Eski arşiv belgelerinin sararmış yap
raklarını çeviren bir profesyonel tarihçi, nasıl eski bir uygarlığın ya
zarlarıyla ilişki kurduğunu düşünebiliyorsa, paralara dokunan, onla
rı parmakları arasında tutabilen bir nümizmat da sık sık aynı duygu
lara kapılacaktır.
rüldü. 1 8. yüzyıl boyunca Batı Avrupa'da pek çok devlet kendi kağıt
paralarını piyasaya sürmeye başladılar.
Kapitalizmin yükselişi ve Sanayi Devrimi ile birlikte Avrupa'nın
iktisadi ve ticari gücü arttı. Ayrıca, 1 9 . yüzyılda Batı Avrupa'nın ileri
gelen ülkeleri sömürge imparatorlukları kurmaya giriştiler. Böylece
hem iktisadi ve hem de siyasi gücü sayesinde Batı Avrupa sikkeleri
dünyanın diğer bölgelerindeki sikke geleneklerini etkilemeye ve değiş
tirmeye başladı.
Öte yandan, Roma İmparatorluğu'nun doğu eyaletlerinde sikkele
rin evrimi çok daha farklı bir çizgi izledi. İmparatorluğun çözülüşün
den sonra Doğu Akdeniz'de iktisadi faaliyetler ve özellikle de kent
ekonomisi gücünü koruyabildiği için, Hıristiyan temalarla ve resim
lerle örülü, kendine özgü desenleri ile altın, gümüş ve bakır Bizans
sikkeleri canlılıklarını sürdürdüler. İslam sikkeleri 7. yüzyıldan itiba
ren işte bu ortamda tedavüle çıkmaya başladılar.
Son yüzyıllara kadar dünyadaki en yaygın ve ortak özelliklerini
koruyan sikke düzeni Avrupa'nınki değil, İslam devletlerininki olmuş
tur. Bu sikkelerin etkili oldukları coğrafi alan batıda İspanya ve
Fas'tan doğuda Malezya'ya, Orta Asya'dan Sahra Çölü'nün güneyine
kadar uzanmaktadır. İslam sikkelerinin ortak özellikleri hemen hepsi
nin yazılı ifadeler, süslemeler ve Arap alfabesini kullanmasıdır. Bu
özellikleriyle İslam sikkeleri resimlere dayanan ve Eski Yunan ya da
Latin alfabesi kullanan Batı sikkelerinden ayrılmaktadır. Ancak görü
nüşteki bu farklara karşın, Batı ve İslam sikkelerinin aynı kaynaktan
yola çıktıklarını ve yüzyıllar boyunca karşılıklı etkileşim içinde olduk
larını unutmamak gerekiyor. İslam'ın klasik döneminde temel para
birimleri altın dinar, gümüş dirhem ve bakır fu/ı'is'den oluşuyordu.
Dinarın kökenleri Roma İmparatorluğu'na uzanmaktadır. Dirhem
antikçağın drahmasından, fulfıs ise Bizans'ın fo/is'inden gelmektedir.
Ayrıca yüzyıllar boyunca İslam ve Avrupa paraları özellikle Akdeniz
havzasında birbirleriyle tek yönlü değil, karşılıklı etkılesırn içinde ol
muşlardır. Bu karşılıklı ilişkinin en yoğun olduğu lxı ge er arasında Si
cilya ve Emevi İspanyası, Haçlı Seferleri sırasında Anaa lu ve Suriye,
12. ve 1 3 . yüzyıllarda Avrupa ile 1 4 . ve 15. VUZ\ .rda Doğu Akde
niz sayılabilir. Daha yakın dönemleri ele alacaı..: rs..ı k . bugün Suu
di Arabistan, İran ve Ortadoğu'nun diğer ülkelennde ır para birimi
PARA. TARİH VE NÜMİZMATİK 37
Para Bölgeleri
Fatih kanunnamelerinde ifadesini bulan türden bir müdahalecilik
olsa olsa sınırlı bir coğrafya içinde uygulanabilirdi. Oysa Osmanlı
devletinin sınırları hızla genişlemekteydi. 1 520'lerden sonra ortaya
Macaristan' dan Mısır'a, Kafkaslar' dan Tunus'a kadar uzanan bir im
paratorluk çıkınca, devlet gücünün sınırlarını kabullendi ya da kabul
lenmek zorunda kaldı. Bu geniş imparatorlukta akçeyi tek para biri
mi olarak egemen kılmaya çalışmak yerine, farklı para kullanma ge
lenekleri olan ve farklı ticari ilişkiler içinde bulunan yeni bölgelerde,
Osmanlı egemenliğinden önce varolan parasal gelenekler ve uygula -
malar büyük ölçüde kabul edildi.
1 6 . yüzyıla kadar Balkanlar ve Anadolu ile sınırlı olan Osmanlı
devletinde gümüş akçe ile altın sultaniye dayanan çift metalli bir pa
ra düzeni vardı. Hiyerarşinin en altında ise mangır ya da pul adı ve
rilen ve ufak ölçekli günlük alışverişlerde kullanılan bakır sikkeler bu
lunuyordu. Osmanlı devletinin sınırları genişlemeye başlayınca bu ba
sit düzen giderek karmaşıklaşmaya başladı. Devletin Hint Okyanu
su'ndan Orta Avrupa'ya ve Kuzeybatı Afrika'ya kadar uzanan geniş
bir coğrafyada tek para biriminin egemenliğini sağlayacak mali ve ik
tisadi gücü yoktu. Bu nedenle, ikili bir strateji izlendi. Altın sikkeler
de zaten uluslararası standartlarda olan ve Venedik dükasını izleyen
Osmanlı sultanisi, İstanbul'dan Mısır ve Cezayir'e kadar tüm impara
torlukta kabul edildi. Ancak yerel ekonomilerde daha fazla ağırlığı
olan gümüş sikkelerde, iktisadi sorunlar yaratmamak amacıyla yerel
para birimlerinin sürdürülmesi yoluna gidildi. Osmanlı sultanlarının
isimlerini taşıyan bu sikkeler büyüklük ve desenleriyle yerel çizgileri
sürdürdüler. Böylece imparatorluk içinde farklı gümüş para birimleri
ve bölgeleri ortaya çıktı.20
- ; -.;:; • -0"-�r(TA PARA POLITİKASI 5J
Macaristan
Osmanlılar, 16. ve 1 7. yüzyıllarda Macaristan'ı doğrudan yönet
mekle birlikte, orada, Tuna'nın güneyindeki bölgelerde olduğu gibi
akçe ya da sultani basma yoluna gitmediler. Osmanlıların denetimin
deki bölgede aitın ve gümüş yatakları yoktu. Oysa Macaristan'ın Os
manlı yönetimi altında olmayan bölgelerinde, ortaçağın sonlarından
itibaren Avrupa'nın gereksiniminin önemli bir bölümünü karşılayan
zengin altın yatakları bulunuyordu. Eski sikkelerden sağlanan bilgiler,
Balkanlar'da basılan akçe ve sultanilerin Macaristan'da sınırlı ölçüde
tedavül ettiğini gösteriyor. Macaristan'daki akçelerin önemli bir kay
nağı, Osmanlı devletinin askerlere ve tüccarlara, tedarikçilere yaptığı
60 OSMANLI EKONOMiSi VE KURUMLAR!
Eflak ve Boğdan
Tuna prenslikleri, diğer Balkan ülkelerinin aksine, hiçbir zaman
Osmanlı devletine tam anlamıyla dahil olmadılar. 15. yüzyılın sonla
rından itibaren Eflak ve 1 6. yüzyılın başlarından itibaren Boğdan,
düzenli olarak vergilerini ödeyen bağımlı devlet statüsündeydi. Bu
prenslikler, içişlerinde büyük ölçüde bağımsızdı ve timar gibi Osman
lı kurumlarını benimsememişlerdi. Osmanlıların ve bu prensliklerin
Eflak ve Boğdan'da altın, gümüş ya da bakır sikke basımına gitme
miş olmaları, onların özerkliklerinin boyutları ve sınırları hakkında
da fikir veriyor.
1 6 . yüzyılda akçe, Boğdan'da değilse de Eflak'ta önde gelen para
birimiydi. Kazılardan sağlanan bulgular, 1 6. yüzyılda Balkanlar ve İs
tanbul' da darbedilen akçelerin bu prensliklerde, Macaristan'daki Os
manlı bölgesinde olduğundan çok daha yaygın bir biçimde tedavül et
tiğini gösteriyor. Eflak'ta bulunan ve tarihleri 1580'lere kadar gelen
definelerde, sikkelerin yüzde 8 6'sını akçe ve sultaniler oluşturuyor.
Ancak 1 6. yüzyılın son yirmi yılında, bu oran yüzde 3 8'e geriliyor.
Boğdan'da ise, sırasıyla yüzde 26 ve yüzde '7 olan bu oranlar çok da
ha düşüktür. Her iki prenslikte de, akçenin yanısıra, ilk dönemde
özellikle Macar sikkeleri, dönemin sonlarına doğru ise, gitgide artan
oranlarda Orta ve Batı Avrupa'nın büyük gümüş sikkeleri kullanılı
yordu. Ayrıca, 1 6 . yüzyılın sonlarında, Polonya'nın gümüş sikkeleri,
özellikle de yarım groatları Boğdan'da yaygınlık kazandı. Altın sikke
lerin tedavülü ise sınırlıydı.5
::::sMlo"L = · - .. -. _ •"E ayo._ıPAUAKI SiNiR BÖLGELERİ 61
Kırım Hanlığı
Kırım hanının ne ölçüde bozkır geleneğinin bağımsız bir mirasçısı,
ne ölçüde de Osmanlı padişahına bağımlı olduğu, uzun süredir tartı
şılagelen bir konudur. Ancak, Osmanlı İmparatorluğu'nun parçası
olarak kabul edilen bölgeler içinde, hanlığın özel bir konumunun ol
duğu kesindir. Kırım'ın 1478'de Osmanlı topraklarına katılmasından
sonra, Kefe ve Kırım kıyılarının bir bölümü Osmanlı eyaletine dönüş
müştü. Yarımadanın kalan bölümü ise, vergi ödeyen, sefer zamanı Os
manlı ordusuna katılan han ailesi tarafından yönetilmeye devam etti.
Hanların seçiminde Osmanlının söz hakkı olmakla birlikte, Kırım
aristokrasisi tarafından yapılan seçim genellikle onaylanmaktaydı.�
Kırım hanları, bozkır egemenlik geleneğinin en önemli simgelerin
den Cengiz tamgasım kullanmayı sürdürdüler. Hanlar, Moskova
prensliği ve Polonya ile diplomatik ilişki sürdürme hakkını da saklı
tuttular ve 1 7. yüzyılın sonuna kadar, Moskova, Polonya ve Tuna
prensliklerinden doğrudan vergi almaya devam ettiler. Bu nedenle, Kı
rım sikkeleriyle Osmanlı para sistemi arasındaki ilişkinin de kendine
özgü yanları vardı.
Kırım hanları, Giray hanedanının egemenlik simgesini taşıyan, Os
manlı padişahının adının yer almadığı kendi sikkelerini basmaya de
vam ettiler. Ancak, egemenliğin nihai simgesi olan kendi altın sikke-
62 OSMANLI EKONOMiSi VE KURUMLAR!
Sonuç
1 6 . yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun içinde, idari denetim
farklılıkları gösteren bölgeler ortaya çıkmıştı. Merkezde, başkent ta
rafından yakından denetlenen, kurumları İstanbul'dakilerle oldukça
benzerlik gösteren bölgeler vardı. Başkentle olan mesafe arttıkça, ku
rumlar ve idari uygulamalar, başkentle taşradaki yerel yapılar ve
kuvvetler arasındaki güç dengesini yansıtıyordu. Bu bağlamda, Os
manlılar geniş imparatorluk ölçeğinde bir para düzeni kurma ve yü
rütme konusunda oldukça pragmatik ve esnek davrandılar. Tüm im
paratorlukta tek tip ve uluslararası standartlarda altın sikke bastır
dılar; ama gümüşle ilgili olarak, değişik eyaletlerin çok farklı ticari
ilişkileri ve gereksinimlerine göre, farklı para bölgelerinin oluşması
na olanak tanıdılar.
Osmanlılar, Balkanlar'ın merkez bölgelerinde işlettikleri darpha
nelerde, büyük miktarda altın sultani ve gümüş akçe bastılar. Öte
yandan, Macaristan doğrudan Osmanlılar tarafından yönetilse bile,
Osmanlı devrinde orada ne altın ne de gümüş sikke bastırıldı. Özerk
Tuna prenslikleri Eflak ve Boğdan'da da Osmanlı altın ve gümüş sik
keleri basılmadı. Ancak Tuna prenslikleri kendi sikkelerini de basa
madılar. Buna karşılık, Kırım Hanlığı kendi gümüş sikkelerini basabi
liyordu; ancak orada da, gerek hanlar ve gerekse Osmanlı padişahla-
64 OSMANLI EKONOMİSİ VE KURUMLAR
Gümüş Madenleri
Osmanlı devleti en erken dönemlerden itibaren topraklarında te
davül eden külçe altın ve gümüş ile yerli-yabancı sikkelerin miktarını
artırmaya büyük önem verdi. Altın ve gümüşün önemli bir kaynağı
madenlerdi. Anadolu'da Bizans döneminden, hatta daha öncelerin
den beri işletilen gümüş madenleri yarımadanın doğusundaydı. Diğer
Türk beyliklerinin varlığı nedeniyle, Osmanlılar bu madenlere 1 5 .
yüzyılın sonlarına kadar ulaşamadılar. Buna karşılık, Balkanlar'da
daha kolay ilerlediler. Gümüş madenlerinin varlığı da Osmanlıların o
yöndeki hareketlerini hızlandırdı.
Makedonya, Sırbistan ve Bosna'da gümüş madenciliği, Osmanlı
ların bu bölgeye gelmesinden önce, 1 3 . yüzyılın sonlarından ve 14.
yüzyılın başlarından itibaren canlanmıştı. Bu gelişmenin en önemli
nedeni, Saksonların ve diğer toplulukların Bohemya ve Macaris
tan'dan bölgeye göç etmeleri ve gelirken beraberlerinde Orta Avru
pa'nın daha gelişmiş madencilik tekniklerini getirmeleriydi. Bu saye
de, 14. yüzyılın sonlarında Balkanlar'daki madenlerin üretiminde
önemli artışlar ortaya çıktı. Bölgedeki krallıklar ve prenslikler önem
li gelirler sağladılar. Örneğin 1433 yılında, Osmanlıların yöreyi ele ge
çirmelerinden hemen önce, Sırbistan'dan geçen Bourgogne şövalyele
rinden Bertrand de la Broquiere, Nova Brdo gümüş madenlerinin yıl-
....
'"'E...._ ..LERI VE DARPHANELER 67
9=====�1Q0�==���290 � m
6 ıôomıı
--v \._/""\.. Si R E M
r
1 o
.!' s
1
N
Rıı"f41
u•"'"
• � .....VQ
, •O.! ıwıo:e
_
)
1 8•"'11
·-l
J
• Sv ı r lp
g
-""""\._ • Berkavııse
H f R
Ştıhırkôy -
E
nemin bir Avrupalı gözlemcisine gore. burada " bın madenci çalış
maktaydı . Yıllık üretim miktarı ise 6 r n .. Jlarak tahmin edili
yor. İkinci sırada, Sidrekapsı'nın yansından az bir uretim hacmi ile
Novo Brdo geliyordu. Yine 1 6 . yüzyılın ılk yansında, Balkanlar'daki
gümüş madenlerinin yıllık toplam üretim düzeyi 26-27 ton olarak
tahmin ediliyor. Öte yandan, iltizam ve Osmanlı arşivlerindeki diğer
kayıtlara dayanarak yaptığı bir araşrırmada, Rhoades Murphey 1 600
yılında Balkanlar'daki gümüş madenlerinin toplam üretimlerini 50
ton olarak hesap etmekte. Oysa Sırbistan ve Bosna'daki madenlerin
Osmanlı öncesinde, 1 5 . yüzyılın başlarındaki yıllık üretimleri 1 0 ton
civarındaydı. Bu hesaplamalar bize 1 5 . ve 1 6 . yüzyıllarda, Osmanlı
yönetimindeki gümüş madenlerinin üretim düzeylerinde büyük artış
lar olduğunu gösteriyor.
Bu veriler aynı zamanda Osmanlı gümüş madenleri ile Avrupa'da
kilerin üretim eğrisi arasında önemli bir farklılığa da işaret ediyor. Av
rupa' daki madenler Yeni Dünya'dan büyük miktarlarda altın ve gü
müşün akmaya başlaması ve değerli maden fiyatlarının düşmesiyle
birlikte, 1 6 . yüzyılın ilk yarısında gerilemeye başlamıştı. Oysa Os
manlı gümüş madenleri, devlet mülkiyetinin de etkisiyle, uzun bir sü
re daha direnebildiler. Ancak, 1 7. yüzyılın başlarından itibaren Os
manlı gümüş madenlerinin üretimi de azalmaya başladı. 1 640'lara ge
lindiğinde, Balkanlar'daki en büyük maden olan Üsküp'te ve diğer
madenlerde üretim büyük ölçüde durmuştu. Bu gelişmeler sonrasında
işleyecek altın ve gümüş bulamayan Osmanlı darphaneleri de kapan
maya başladı. 1 7. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı piyasalarına ya
bancı sikkeler egemen oldu.
1 6 . yüzyılda Anadolu'da önemli sayılabilecek tek gümüş madeni
Gümüşhane'deydi. Bu madenin en azından Bizans döneminden beri
faaliyet gös(erdiğini biliyoruz. Osmanlılar Gümüşhane'yi il. Mehmed
döneminde ele geçirdiler. Burada basılan akçelerin üzerinde darpha
nenin yeri Canca olarak belirtilmektedir. Ancak, Gümüşhane madeni
nin 1 5 . ve 1 6 . yüzyıldaki faaliyetlerine ilişkin olarak elde fazla bilgi
yoktur.
Aradan yüz yıla yakın bir süre geçtikten sonra, Osmanlı gümüş
madenlerinde önemli bir hareketlenme görüldü. 1 8. yüzyılın başların
dan itibaren Anadolu'da Gümüşhane, Keban, Ergani ve Espiye'deki
70 OSMANLI EKONOMİSİ VE KURUMLAR!
Darphaneler
Osmanlıların erken dönemlerinde değerli madenleri az sayıda mer
kezde toplayarak sikke üretmek ve daha sonra bunları taşraya geri
göndermek teknolojik ve idari açıdan büyük güçlükler yaratıyordu.
Bu güçlüklerin bilincinde olan Osmanlılar, Selçukluların ve İlhanlıla
rın uygulamalarını izleyerek, önde gelen ticaret ve kent merkezleri ile
önde gelen madenlerde veya onların yakınında çok sayıda darphane
kurdular.
1 5 . yüzyılın son çeyreğinde sultani olarak adlandırılan ilk altın
sikkenin piyasaya sürülüşüne kadar, Osmanlı sikkeleri küçük gümüş
akçe ile bakır mangırdan oluşuyordu. Akçe ya da akça, temel hesap
birimi konumundaydı. İlk Osmanlı akçeleri Bursa, Edirne ve Marma
ra havzasında sikkeler üzerinde belirtilmeyen diğer yerlerde darbedil
diler. Daha sonraları Osmanlı topraklarıyla birlikte, akçenin üretim
OSMANLILARDA GÜMÜŞ MADENLERİ VE DARPHANELER 71
değeri üzerinden çift metalli düzene geçildi. Yeni altın sikkeler 1 843
yılında, mecidiye olarak adlandırılan gümüş sikkeler de ertesi yıl,
Darphane-i Amire tarafından reformun gerekçelerini anlatan bir açık
lamayla birlikte üretilmeye başlandı. Tashih-i Ayar olarak adlandırı
lan bu operasyonda belirlenen altın ve gümüş sikke standartları, Os
manlı devletinin son günlerine kadar değişmeden korundu.
Sonuç
Madencilik ve sikke üretimi alanındaki teknolojik gelişmelere
uzun dönemli olarak baktığımızda, 1 6. yüzyılın sonlarına kadar Os
manlılar ile Batı Avrupa arasında önemli farklılıklar olmadığını söy
leyebiliriz. Ancak 1 7. yüzyıldan itibaren Avrupalıların teknoloji ala
nında gösterdiği ilerlemelere Osmanlılar ayak uyduramadılar, yeni
üretim tekniklerini giderek artan bir gecikmeyle izlemek durumunda
kaldılar. Avrupa ile Osmanlılar arasındaki mesafe, Sanayi Devri
mi'nden sonra, 1 9 . yüzyılda daha da hızlı büyüdü, Osmanlılar hem
madencilik hem de sikke üretimi için büyük miktarlarda makine ve
teknoloji ithal eder duruma geldiler.
OSMANLILARDA GÜM-.;> MADENLERi VE DARPHANELER 75
1 6. yüzyıl sona ererken, Osmanlı İmparatorluğu, tarihinde çok önemli bir dönüm
noktası oluşturan ciddi bir iktisadi ve toplumsal bunalımın içine sürüklenmekteydi.6
FİYAT DEVRİMİ'NİN OSMANLI İMPARATORLUGU'NDAKI YANSIMAlARINA YENİDEN BAKIŞ 79
Farklı Yaklaşımlar
Fiyat Devrimi araştırmalarında, fiyat artışlarının boyutları üzerin
de görüş birliği vardır. Tartışma, fiyat artışlarının nedenleri ve sonuç
ları üzerinedir. Fiyat artışlarının nedenleriyle başlayacak olursak,
1568 yılında Bodin'den, hatta daha öncelerden başlayarak, tartışma
nın bir kanadı fiyat artışlarının Yeni Dünya'dan Ispanya'ya gelen ve
para arzını artıran değerli madenlerden kaynaklandığını öne sürmek
tedir.s Bu sav 20. yüzyılda Earl J. Hamilton tarafından geliştirildikten
sonra, Annales Okulu tarafından benimsenmiş ve nihayet paranın
miktar kuramını izleyen iktisat tarihçileri tarafından, son yıllardaki
kuramsal gelişmelerin ışığında yeniden tanımlanmıştır.9
Hamilton'un lspanya'da, Sevilla kentindeki arşivlerde yaptığı araş
tırmalar, değerli maden akımı ile fiyat artışları arasındaki nedensel
bağlantıyı destekleyen yeni kanıtlar sağlamıştı. Para talebi fonksiyonu
nun ya da paranın dolaşım hızının sabit olduğu varsayımı altında, Ha
milton para arzındaki artışların once Ispanya'daki fiyatları artırdığını,
daha sonra da İspanya'nın dış ncaren ve udemeler dengesindeki açık
lar yoluyla, fiyat artışlarının dıger _·hru ra ulkelerine, Ortadoğu'ya ve
Asya'ya yayıldığını savunmaktaydı. Femand Braudel de Akdeniz
üzerine yazdığı kitabın ilk bas...ısmd.a t>u wruşü benimsemişti:
80 OSMANLI EKONOMİSİ VE KURUMLAR!
Yeni Dünya'dan gelen altın ve gümüşün etkileri konusunda hiçbir şüphe ola
maz. Amerika'dan akan değerli maden akımlarını gösteren eğri ile fiyatların eğri
si 1 6. yüzyıl boyunca o denli açık bir biçimde çakışmaktadı r ki, ikisi arasında ne
redeyse fiziksel, mekanik bir ilişki vardır. Herşey değerli maden stokundaki artış
tarafından yönetilmektedir. 1 1
Grafik 1
braııhul'da Tükctıci fiyatları, 1 46 9 - 1 ""'00
a k çe olarak; ( 1 4 89 - 1 ,0 )
80
• •
60 �
•.•
so • ••
..
--
. . :t .
4 o +-------� ·-- \- · �_____.,·<----
... . . . .
' . . ' :. \� ---
J O ..--- ____ ____;__ ·� � -------
'�
20 •
•
1o.
•
0 0 +-����...-����...-���---....-���....�
.. ���....�
... �
1450 ı soo 15 5') 1600 1650 1 700
88 OSMANLI EKONOMİSİ VE KURUMLAR!
Gram Gümüş
Akçenin Cinsinden
Fiyatlar ( akçe) Gümüş İçeriği Fiyatlar
( 14 8 9 1 ,00)
= (gram) ( 1 48 9 1 ,00)
=
Yıl la lb 2 3a 3b
Gram Gümüş
Akçe!lin Cinsinden
Fiyatlar (akçe) Gümüş içeriği Fiyatlar
( 1489 1 ,00)
= (gram) ( 1489 1 ,00)
=
Yıl la lb 2 3a 3b
Gram Gümüş
Akçe!lin Cinsinden
Fiyatlar (akçe) Gümüş içeriği Fiyatlar
( 1489 1 ,00)
= (gram) ( 1489 1 �0)
=
Yıl la lb 2 3a 3b
edilen nominal fiyat endeksini her yıl için akçenin gramla ifade edilen
gümüş içeriğiyle çarparak elde edilmektedir. Böylece fiyatlardaki top
lam artışları iki unsuruna ayırarak izlemek mümkün olmaktadır.
Gram gümüşle ifade edilen endeksin, kabaca, tağşişlerin yokluğunda
ki fiyat düzeyini yansıttığını düşünebiliriz.
Ticaret sayesinde, gram gümüş cinsinden fiyatların uzun vadede
ülkeler arasında eşitlenme eğilimi içinde olduklarını, bunun bir liman
kenti olan İstanbul için özellikle doğru olduğunu kabul edersek, bu
durumda akçe cinsinden ifade edilen endeksle gram gümüş cinsinden
ifade edilen endeksin arasındaki fark, bize tağşişlerden kaynaklanan
enflasyonun oranını verecektir. Ancak tağşişlerin Fiyat Devrimi'nden
tümüyle bağımsız olduğunu iddia etmek doğru olmaz, çünkü Fiyat
Devrimi'nin reel vergi gelirlerini düşürerek tağşişlere yol açan mali so
runları yarattığını biliyoruz. Barkan'ınkini de içeren İstanbul fiyat en
deksleri, Grafik 2 ve Tablo l 'de sunulmuştur.
Akçe 1489 ile 1585 arasında oldukça istikrarlıydı, 1491 ve 1566
yıllarındaki iki küçük tağşişte toplam gümüş içeriğinin yalnızca yüz
de 12'sini yitirmişti. Barkan'ın hesaplamaları, akçe cinsinden ifade
edilen gıda malları endeksinin 1 489 ile 1 573 yılları arasında yüzde
79,97 arttığını gösterdiği için, Barkan'ın gram gümüş cinsinden ifade
edilen endeksi de aynı dönemde yüzde 60 yükselmiştir. Barkan bu so-
Grafik 2
İstanbul'da Tüketici Fiyatları, 1 469-1700
gram gümüş olarak; (1489 1 ,0) =
3 .0
o 8
25 " • · l.ı o •l\llU•/t \,
•
.
o • •
• l'.ıımı� wunıııı
20
-� �-.��- ··.- ,---� .--------
-- ·�,.,..
...
.--
. .
1 5 �-----------�-----..-..�----� �
. '\-.· .. ----
..'r ? .;
·---
. .
, • ,. t,. •. . : •
.�
.
1o
..
-- -- --
. .. .. ..�
.�' .----
- - --------
05 -- - --
O.O ..
.-----...--..,,.--.-...,.--�--
1450 1 500 1 550 1600 1 650 1 700
FİYAT DEVRİMİ'NİN OSMANLI İMPARATORLUGU'NDAKI YANSIMALARINA YENİDEN BAKIŞ 93
Grafik ı
Osmanlı Kentlerinde Gıd
10 0 -
ı ı.. , \' ' l ıı .ı � . 1
•
8.0 - •
• l\ı•ıu
• f .J,.,.r
6.0 --
. .. • ·
,
.,.
•. . •
•
4 0 -1-----
2 0 -1------
.. ---...-------------'
o . o +-----...-----....-
1 • 50 1 500 1 550 1600 1 6 50 1 700
çekli ancak son derece yoğun kredi ağlan ge. sm şn. Osmanlı İmpara
torluğu'ndaki gram gümüş cinsinden ıfade ed.ıen fiyat artışları da,
Miskimin, Lindert ve Goldstone'un diğer ulkeler ıçin ileri sürdükleri
gibi, bu gelişmeler sonucunda paranın tedavul hızının artmasına bağ
lanabilir. Bu çerçevede, değerli madenlerin bollaşması, fiyat artışları
nın nedeni olarak değil, fiyat artışlarını destekleyen ve sürmelerini
sağlayan etken olarak yorumlanmaktadır. Ayrıca, paranın tedavül hı
zındaki artışlar, gram gümüş cinsinden ifade edilen fiyat artışlarının
yerel bir gelişme olarak görüldüğü anlamına da gelmez. Tersine bu
yaklaşım, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki nüfus artışı, kentleşme ve
pazarlar için üretim gibi uzun dönemli süreçlerin 1 6. yüzyılda ve 17.
yüzyılın ilk yarısında Avrupa ve Asya'daki daha genel gelişmelerin bir
parçası olduğunu göstermektedir.
Öte yandan, paranın tedavül hızının değişmesi, Osmanlı İmpara
torluğu'nda gram gümüş cinsinden ifade edilen fiyat artışlarının tica
ret yoluyla Avrupa' dan ithal edildiği olasılığını da ortadan kaldırmaz.
Barkan'ın da belirttiği gibi, Avrupa'daki fiyat artışları ve Batı ile ya
pılan ticaret, Osmanlı tarımsal malları için güçlü bir talep yaratmış
olabilir. Böylece, Osmanlı'da gram gümüş cinsinden ifade edilen fiyat
artışları hem Avrupa ticareti yoluyla hem de paranın tedavül hızının
artması nedeniyle ortaya çıkmış olabilir.
9 okka sadeyağ,
13 okka bal,
- 40 okka koyun eti,
0,2 kile nohut,
5 okka zeytinyağı.
Grafik 1
İstanbul'da Tüketici Fiyatları, 1469-1 914
( 1469 1 ,0) =
- -
,..
��·l ���������
10 ��==��������������...ıtl
Grafik 2
Osmanlı Para Biriminin Gümüş İçeriği, 1469-1914
10
- ·- - - -
---
-
---
- �·
....
u L I '-
' .,
1
o1 -"----
k-.ı
l. .-
-
O 01
-- --
-j �
.
-
0.001
1450 1 500 1 550 1 600 1 6 50 1 700 1 7 50 1 800 1 850 1 900
OSMANLI IMPARATORLU<'.;U'NDA FİYATLAR VE ENFLASYON 1 13
40 ( , ı .ı l ı � l
f , ı .ıııl-11 f d 1 l ıı � t i h l 1 1 1 ı ı l 1 r ı 1 4 1'1" ı ·.ı ı ..ı
35 \.!I J l l\ ..! i t 1 1 1 1 "' \. 1 1 1 .. llh_lı ' I , l -4 t0"'i - 1 .1 •
3.0 - .. .
25
20
1 .5
1 o
0.5
ı ,r .ı ıı ı.. .ı
1000
< hnı.ı n ı r t • .!. l .ıJ.ı J 1 1 .ıt l . ı r ı . l .lf>'I 1 S h '
l • i ! . ı l' t. • . ı .ı ,, .. - 1 . ı ı
100
'
10
o ı�ıı.ııl-ı..ıJ
o o, od'IP " • fhuu
o
o
1450 1 500 1 550 1600 1 6 50 1 700 1 7 50 1 800 1850 1 900
müştür. Daha sonra 1 9. yüzyılın ikinci yarısına kadar iki katının üze
rine çıkmıştır. Bu hareketler hafif bir yükseliş gösteren uzun dönemli
bir eğilim çerçevesinde gerçekleşmiştir. Başka bir deyişle, Osmanlılar
da genel fiyat düzeyindeki artışlara gümüş enflasyonu da katkıda bu
lunmuştur. Ancak Ömer Lütfi Barkan'ın savlarının aksine, gümüş cin
sinden enflasyonun etkisi, tağşişlerin etkisine oranla çok sınırlı kal
mıştır. Bu tabloya bakarak Osmanlı'daki genel fiyat düzeyinin uzun
dönemdeki en önemli belirleyicisinin tağşişler olduğunu rahatlıkla
söyleye biliriz. 9
Fiyat düzeyi ve enflasyon üzerindeki etkileri nedeniyle, tağşişlerin
nedenleri ve sonuçları üzerinde durmakta yarar var. Başka toplumlar
da olduğu gibi Osmanlı'da da, tağşişleri işe yaramayan, anlamsız ya
da mantıksız bir uygulama olarak değil, özellikle kısa vadede devlete
gelir sağlayan bir mali politika aracı olarak görmek gerekir. Tağşiş sa
yesinde devlet, aynı miktarda gümüşle itibari değeri daha fazla mik
tarda sikke basıyor ve böylece akçe ya da kuruş cinsinden yapmakla
yükümlü olduğu ödemelerin daha büyük bir bölümünü karşılayabili
yordu. Bir tağşiş sonrasında devlet, eğer gücü yetiyorsa, eski sikkele
rin tedavülünü yasaklayarak ve darphaneye getirilen eski sikkelerin
yeniden basımı için ücret talep ederek de ek gelir sağlıyordu. Kısaca
sı bu uygulama, bugün devletin kağıt para basmasına çok benziyor,
ancak tağşişler bir yandan devlete ek mali gelir sağlarken, öte yandan
özellikle başkentte önemli bir toplumsal muhalefet yaratıyordu.
Osmanlı toplumunda devlet dışında hangi kesimlerin tağşişlerden
yararlandığını, daha genel olarak da belli başlı toplumsal kesimlerin
tağşişlerden nasıl etkilendiklerini belirleyebilirsek, tağşişler çevresinde
biçimlenen devlet-toplum etkileşimini daha iyi anlayabiliriz. Herşey
den önce, Osmanlı toplumunda hemen her kesimin tağşişlerden etki
lendiğini ve her kesimin şu ya da bu biçimde tavır aldığını söylemek
gerekir. Erkek ve kadınların büyük çoğunluğunun hem sikke kullanı
mı hem de tağşişlerin kime yaradığı, kimin kazandığı, kimin kaybet
tiği konusunda oldukça net fikirleri vardı.
Kırsal kesimde, tarımsal toprakların büyük çoğunluğu devlet mül
kiyeti altındaydı. Miri ve özel toprakları işleyenlerin ödedikleri kira
lar ve vergiler çoğunlukla ayni olarak toplanıyordu. Gerçi çift resmi
gibi devlete yılda bir kez ödenen vergıler akçe üzerinden sabitlenmiş-
116 OSMANLI EKONOMİSi VE KURUMLAR
c .r,ıfık '
5 ll
' ll f ' 1 � c ı. ı l • ı ı ııdı 1 14�. ... llt 1 f I \ ırl.ı r '· J -l ;ıı l " I 1
4 5 tır.\11 �'111ıll .. t. lfl"dlllİlH. "fi 1 .. t'f • U f ' , -f ii l .J-t J 111
4 0
- - .. . 1 ••.-,•Lul • \ H ro • \ ııı.l..ı
)5 l • ..Jı .
,, 1 ııuı;,ı
,•
)0 , ... , . . \ ··� 1 •
25 '""
... _
, ,,
20
t 5
,-
'o - •
- - ·- -� - �:.
,,/ �
---
" - --..
�
os -
0 0
1 450- 1 500 1 551) . ı soo. 1&50- 1 7 Ci0 - 1 7 5{) . 1 8 00- 1 8 50- 1 900-
1 4!19 1549 1 599 " 649 1 6 :19 1 749 1 799 184S 1 899 1913
118 OSMANLI EKONOMİSİ VE KURUMLAR!
Sonuç
İstanbul'daki Osmanlı arşivlerinde yapılan geniş kapsamlı bir
araştırma projesine dayanan bu çalışma, ilk kez, 15. yüzyılın ikinci
yarısından Birinci Dünya Savaşı'na kadar, İstanbul ve diğer Osmanlı
kentlerindeki uzun dönemli tüketici fiyatları eğilimlerini ortaya koyu
yor. Ulaştığımız sonuçlar, 1 5 . yüzyılın ikinci yarısından Birinci Dünya
Savaşı'na kadar, fiyatların yaklaşık 300 kat arttığını gösteriyor. Bu
toplam artış yılda ortalama yüzde 1 ,3 enflasyon hızı anlamına geliyor.
Fiyat endekslerimiz, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1 6. yüzyıl sonun
dan 1 7. yüzyılın ortasına kadar, fiyatların yaklaşık beş kat yükseldiği
büyük bir enflasyon dalgası yaşadığını da gösteriyor. Bu dönem genel
likle Fiyat Devrimi ile ilişkilendirilir. Ancak endekslerimiz, 1 8 . yüzyıl
sonundan 1 9 . yüzyıl ortasına kadar, fiyatların 12-15 kat arttığı daha
güçlü bir enflasyon dalgasının da yaşandığını ortaya koyuyor. Bu dal
gayı da 1 780'lerde başlayıp il. Mahmud döneminde ivme kazanan
tağşişlerle ilişkilendiriyoruz. Buna karşılık İstanbul'da ve diğer Os
manlı kentlerinde genel fiyat düzeyi 1650'den 1 78 0'e ve 1 860'tan Bi
rinci Dünya Savaşı'na kadar daha istikrarlı olmuştur.
Bu dört buçuk yüzyıl boyunca, İstanbul'da nominal fiyatların
yaklaşık 300 kat artmasına karşılık, gram gümüş cinsinden ifade edi-
1 20 OSMANLI EKONOMİSİ VE KURUMLAR!
len fiyatlar çok daha dar bir aralıkta kalmıştır. Bu sonuç, gümüş enf
lasyonu denilen sürecin genel fiyat düzeyindeki değişimlere katkıda
bulunduğunu, ancak uzun dönemde Osmanlı fiyat yükselişlerindeki
en önemli belirleyicinin tağşişler olduğunu gösteriyor. Tağşişler hedef
siz ve yararsız işlemler değildi. Osmanlı devleti ek mali gelir sağlamak
amacıyla tağşişlere girişiyordu. Ancak, devletin tağşişe başvurma eği
limini sınırlayan önemli iktisadi ve siyasi etkenler de vardı.
Yazının son bölümünde, aynı dönem için ayrıntılı fiyat verilerine
erişilebilen önde gelen Avrupa kentlerindeki fiyat eğilimleri ile bir kar
şılaştırma yapılıyor. Karşılaştırmalarımız, 16. yüzyılın başlarında İs
tanbul'da gram gümüş cinsinden fiyatların, Avrupa'nın önde gelen
kent merkezlerinden daha yüksek olduğunu gösteriyor. 1 6. yüzyılda
ki Fiyat Devrimi sırasında ve sonrasında gram gümüş cinsinden fiyat
lar Batı Avrupa' da daha hızlı yükselmiş ve Osmanlı fiyatlarını geçmiş
tir. 1 9. yüzyılda, gram gümüş ya da gram altın cinsinden ifade edilen
İstanbul fiyatları diğer önde gelen Avrupa kentlerindeki fiyatlarla kar
şılaştırılabilir düzeydedir ama artık onların gerisinde kalmı ş tır.
Tağşişlerin Boyutları
il. Mahmud 1 808 yılında tahta çıktığında, Osmanlı kuruşunun
içinde 5,9 gram gümüş bulunmaktaydı ve bu miktar 1 789 yılından
beri değişmemişti. Ancak daha sonraki otuz yılda, kuruşun içerdiği
gümüş miktarı kimi zaman hızlı, kimi zaman da yavaş bir biçimde
azaldı. Osmanlı para biriminin gümüş içeriği 1 8 3 1 -32 yılında 0,5
gram ile en düşük düzeyine indikten sonra 1 832 yılında 0,94 grama,
1 844 yılında da 1,0 grama çıktı ve Birinci Dünya Savaşı'na kadar bu
düzeyde kaldı. Böylece, 1 808 ile 1 844 yılları arasında kuruş, gümüş
içeriğinin yüzde 83'ünü kaybetmiş oldu' (Tablo 1 ).
Kuruşun tağşişi ile birlikte diğer sikkeler karşısındaki kur değeri
de düşerken, genel fiyat düzeyi aynı oranlarda yükseldi. 1788 yılında
bir Venedik dükası 5,5 kuruş, bir İngiliz sterlini ise 1 1 kuruş değerin
deydi. 1 844 yılına gelindiğinde, bir düka 50-52 kuruşa, sterlin ise 1 1 O
kuruşa yükselmişti. Bir başka deyişle, bu altmış yıllık sürede Osman
lı kuruşu dönemin önde gelen para birimleri karşısında değerinin yüz
de 90'ını kaybetmişti. Son yıllarda İstanbul'daki çeşitli vakıfların he
sap defterleri ile saray mutfağından elde edilen verilerle hesapladığı
mız fiyat endeksleri, 1 780 ile 1 850 arasında gıda fiyatlarının 10 kat
tan daha fazla arttığını gösteriyor.
Osmanlı devleti il. Mahmud'un saltanatı sırasında zer-i mahbub,
rumi, adli, hayriye ve mahmudiye adlarıyla, standartları birbirlerin
den farklı bir dizi altın sikke de üretti. Ancak altın sikkelerdeki tağşiş
oranları gümüşlere oranla sınırlı kaldı. Otuz yılda altın sikkelerin
içindeki değerli maden miktarı yüzde 20 kadar azaldı. Bunun en
önemli nedeni, devletin maaşlar da dahil olmak üzere yapmakla yü
kümlü olduğu hemen tüm ödemelerin sadece gümüş kuruş üzerinden
ifade edilmiş olmasıydı. Kısacası, gümüş kuruşun tersine, altın sikke
lerin tağşişi devlete fazla bir yarar sağlamamaktaydı.2
il. Mahmud dönemindeki tağşişlerin zamanlamalarının ve oranla
rının incelenmesi, devletin kullandığı mantığı daha iyi izlememizi sağ
layacaktır. Tablo l 'de özetlenen verilere bakarak, il. Mahmud'un sal
tanatı sırasındaki tağşişleri iki alt-dönemde ele almak mümkündür.
1 808'den 1 822'ye kadar uzanan birinci dönemde, altı ayrı dizi gümüş
sikke basılmıştır. Altıncı diziye ulaşıldığında, kuruşun gümüş içeriği
EN BÜYÜK TAGŞİŞ 1 25
kalkmış oldu. Bu olaydan sadece iki yıl sonra, yine bir savaş orta
mında devlet, Osmanlı tarihinin en büyük tağşişini başlatacak ve
dört yıl gibi kısa bir süre içinde, kuruşun gümüş içeriğini yüzde 79
düşürecekti.
Devletin gelirleri açısından bakıldığında, 1 828-3 1 tağşişleri döne
min gözlemcileri tarafından çok başarılı olarak kabul edildi. Bu başa
rıda en büyük pay da sarraflar loncasından yükselerek, padişah tara
fından Darphane-i Amire'nin başına getirilen Ermeni sarraf Artin Ka
zaz'a veriliyordu. Kazaz, aslında, 1 8 . yüzyılın ikinci yarısından
1 840'lara kadar Darphane-i Amire'yi yöneten bir dizi Ermeni sarraf
tan sadece biriydi. Yaşam öyküsünü anlatan çalışmalardan birinde,
1 828-29 Rus savaşı sırasında dönemin sadrazamının bakır sikke bas
tırmak istediği, ancak Kazaz'ın sikkelerin içinde hiç olmazsa bir mik
tar gümüş olması gerektiği konusunda padişahı ikna ettiği anlatılıyor.
Bu karar alındıktan sonra, Kazaz çok büyük miktarlarda beş kuruş
luk sikke bastırdı.ı ı Kazaz'a göre sikkelerde bir miktar gümüş olursa,
bunların halk tarafından kabul edilmesi kolaylaşacağı gibi, devlet ge
lecekte yine tağşişe başvurarak ek gelir sağlayabilecekti. ı ı
1 828 sonrasındaki tağşişlerin ilginç bir yanı da, dönemin darpha
ne kayıtlarını kullanan gözlemcilerinin, devletin bu işlemlerden sağ
ladığı mali geliri hesaplamalarıdır. Bu hesaplara göre, il. Mahmud'un
22. ile 25. saltanat yılları arasında (yaklaşık olarak 1 828-3 1 ), Darp
hane-i Amire 23 milyon adet beş kuruşluk sikkeyi gümüş içeriklerini
azaltarak, il. Mahmud'un sekizinci sikke dizisi olarak piyasaya sür
dü. Masraflar çıktıktan sonra, devlet bu işlemden yaklaşık olarak
3 9,7 milyon kuruş kazandı. Saltanatın 25. ve 26. yıllarında ise, buna
ek olarak 245 milyon kuruşluk yeni ve gümüş içerikleri daha da azal
tılmış sikke, dokuzuncu dizi olarak piyasaya sürüldü. Bu işlemin de
devlete net olarak 1 1 9 milyon kuruş gelir sağladığı hesaplanmıştır.
Savaş bittikten sonra, saltanatın 26. ile 32. yılları arasında da darp
hane 1 37,8 milyon değerinde yeni sikkeleri onuncu dizi olarak piya
saya sürdü. Ancak mali koşulların düzelmesi sayesinde, bu sikkelerin
gümüş içeriği daha öncekilerden yüksek olduğu için, onuncu diziden
ek gelir sağlanmadı. Onuncu dizi sikkelerin amacı, piyasalarda fiyat
istikrarını sağlamak ve Osmanlı para birimine karşı, biraz olsun gü
ven oluşturmaktı.13
EN BÜYÜK TAGŞİŞ 1 29
Tağşişlerin Sonu
1 830'ların sonlarına gelindiğinde, Osmanlı İmparatorluğu 'nda pa
rasal koşullar bunalım boyutlarına ulaşmıştı. Devlet sık sık tağşişe
başvurarak kendisine ek gelir sağlayabilmiş, ancak ortaya çıkan bü
yük enflasyon dalgası hem iktisadi hem de siyasi sorunlar yaratmıştı.
Yüzyılın başından itibaren birbirinden farklı pek çok sikkenin piyasa
ya sürülmüş olması ve devletin bunları tedavülden kaldıracak mali
gücünün olmaması, sorunları ağırlaştırmaktaydı. Bu koşullar sadece
günlük işlemleri değil, ülkelerarası ticareti de aksatıyordu. Öte yan
dan, iç piyasalarda istikrarlı Avrupa sikkelerine olan talep sürekli ola
rak artmaktaydı.
Avrupalı devletler de Osmanlı ekonomisinin gelişmesi için, Avrupa
ile ticaretin hızla geliştirilmesinin ve Avrupalıların yatırımlarının bü
yük önem taşıdığına inanıyorlardı. Ticaret ve yabancı yatırımlar için
1 30 OSMANLI EKONOMİSİ VE KURUMLAR!
Tağşiş ve Enflasyon
1 770'lerden 1 840'lara kadar sık sık yaşanılan savaşlar ve girişilen
reformlar nedeniyle, Osmanlı maliyesi büyük boyutlara varan bütçe
açıklarıyla karşı karşıya kalmıştı. 1 820'lerde ve 1 830'larda en yüksek
noktaya ulaşan bütçe açıkları karşısında devlet, vergi kaynakları üze
rindeki denetimini artırmaya ve iç borçlanmaya ağırlık vermeye çalış
tı. İç borçlanmanın devletin finansman ihtiyacını karşılayamadığı dö
nemlerde ise Osmanlı devleti tağşiş (para biriminin gümüş içeriğini
azaltma) yoluyla ek gelir sağlamaya çalışmıştır. Osmanlı tarihınin en
hızlı tağşişleri, reformcu ve merkeziyetçi padişah il. Mahmud döne
minde ( 1 808-1 839) yapılmıştır. Osmanlı tarihinin en hızlı enflasyonu
da il. Mahmud döneminde ortaya çıkmıştır.25
yasalarında uzun vadeli tahviller satmaya başladı. Kısa bir süre için
de de, dış borçlanma bütçe açıklarına karşı mücadelede başvurulan en
belirgin yöntem konumuna geldi. Bu sürecin erken aşamalarında, Kı
rım Savaşı sırasında, İngiliz hükümeti de Osmanlı devletini destekle
di. Mısır vergisinin yıllık gelirinin dış borç ödemelerine ayrılması kar
şılığında, İngiltere piyasaya çıkarılan ilk Osmanlı tahvillerini garanti
etti. Bundan sonraki yirmi yılda Osmanlı devleti Londra, Paris, Viya
na ve diğer Avrupa borsalarından giderek daha kötüleşen koşullarda
büyük miktarlarda borç aldı. Ancak bu süreç içinde net olarak ele ge
çen fonların hemen tümü cari harcamalara ayrıldı. Sadece çok küçük
bir bölümü, altyapı yatırımlarında veya borç ödeme kapasitesini artı
racak diğer alanlarda kullanıldı. 1 8 70'lerin başlarına gelindiğinde ar
tık dış borç ödemelerini sürdürebilmek için yeni dış borç bulmak ge
rekiyordu. Borç ödemelerinin kesintiye uğraması veya durdurulması
kaçınılmaz gözüküyordu. Böylece Osmanlı devletinin ilk dış borçlan
ma macerası kısa sayılabilecek bir sürede çok ağır bir faturayla nok
talanacaktı. Düyun-ı Umumiye ile sonuçlanan bu sürecin, 1 840'lar
öncesindeki iç finansmana ve tağşişlere dayalı yöntemlerden daha
yüksek maliyetler getirdiği söylenebilir.
Sonuç
Bu yazıda Osmanlı devletinin henüz dış borçlanmaya başlamadığı
yüzyıllarda mali güçlükleri aşmak için iç borçlanma yöntemleri geliş
tirme çabalarını ele aldık. Bu çabalar sonucunda oluşan iç finans pi
yasası ile iç borçlanma enstrümanlarının evrimini inceledik. Osmanlı
devletinin doğusundaki coğrafyada rastlanmayan, devletin iç borç
lanması sürecinin ve ilgili kurumların gelişiminin iktisat tarihçiliği
mizde yeterince değerlendirilemediğini düşünüyoruz.
Osmanlı devleti için güçlüklerle dolu bu yüzyıllarda devletin gelir
ve giderlerinin uzun dönemli bir dengeye kavuşturulamaması büyük
sorunlar yaratmıştır. 1 9. yüzyılın ortalarına kadar Osmanlı devleti fi
nansman güçlüklerini imparatorluğun kendi kaynaklarını kullanarak
aşmaya çalışmış, ancak bu sureçte belirli bir istikrar sağlanamamıştır.
Özellikle savaş dönemlennde ortaya çıkan mali yükün barış dönem
lerinde ödenememesi \·eya hafifletilememesi, tağşişleri gündeme getir-
1 46 OSMANLI EKONOMİSİ VE KURUM...A R
Dağılımı, 1600-1680
D iğer
Ev Gayrımenkul Dükkan Çiftlik Hayvan Nakit Alacaklar Hata
4 5= 6+7+ vd.
2.217 1
1 32.845 54.400 6.133 282.""20 1 59.853 43.120
14,2 5,8 0,0 0,7 0,2 30,3 17,1 4,6
Fiyatlar
Kaynaklar ve Yöntemler
ra, süreklilik gösteren bir politika değil; savaş, başkentin iaşesinin te
mininde sorunlarla karşılaşılması ya da parasal istikrarsızlık gibi ola
ğandışı durumlarda başvurulan bir araç haline gelmiş olmasıydı. An
cak, 1 789 ile 1 850 yılları arasında mali ve parasal sıkıntıların ve fiyat
istikrarsızlığının artması sonucunda, narhlar bir kez daha Osmanlı
kent hayatının ayrılmaz bir parçası haline geldi. 1 1
Narhlar, saray v e vakıflarca ödenen fiyatlarla birlikte hareket etse
de, narhların resmi nitelikte ya da devlet denetimindeki fiyatları yan
sıttığı düşünülerek, bu çalışmada daha çok imaretler ve vakıflarca
ödenen fiyatlar dikkate alındı. Tutarlılık kaygısıyla, narh fiyatları ve
yüksek devlet memurlarının hanelerince ödenen perakende fiyatlar
son endekse dahil edilmedi.
Listemizdeki gıda mallarının çoğu için, fiyat gözlemleri erişilebilir
lik ve nitelik açısından zaman içerisinde değişiklik gösterdiğinden,
1 860'a kadar olan 400 yıllık dönem beş alt döneme ayrılmış; endeks
ler herbiri için ayrı ayrı hesaplanmıştır. Her alt dönemde, veri yeter
sizliği nedeniyle kimi malları endeksin dışında tutmak zorunda kal
dık. Endekse giren malların ağırlıkları sabit tutuldu.
Ortalama kentli tüketicinin harcama alışkanlıkları dikkate alına
rak, gıda mallarının toplam endeks içindeki ağırlığı yüzde 75 ile 8 0
arasında tutulmuştur. Çeşitli gıda mallarının endeks içindeki ağırlık
ları ise kullandığımız hesap defterlerindeki alımların miktarlarına ve
toplam gıda harcamaları içindeki paylarına göre belirlenmiştir. Göze
çarpan iki örneği belirtecek olursak; ekmek fiyatları ile ilgili uzun
dönemli dizilerin olmadığı durumda, unun (genellikle beyaz un) ağır
lığı, fiyatlardaki dalgalanmalara bağlı olarak, gıda harcamalarının
yüzde 32'si ile 40'ı arasında, toplam harcamaların ise yüzde 24'ü ile
32'si arasında değişmektedir. Koyun etinin toplam bütçedeki payı ise
yüzde 5 ile 8 arasında değişmektedir. Özel hanelerin gıda malları
harcamalarının imaretlerden daha farklı bir bileşim gösterdiği düşü
nülebilir. Ancak bu aşamada özel hanelerin ya da kişilerin gıda mal
ları harcamaları ya da sepetleri hakkında elimizde fazla bilgi bulun
muyor.
Aşağıda, alt dönemlerde en sık olarak kullanılan sepete giren gıda
malları ve bunların gıda malları sepeti içindeki göreli ağırlıkları veril
mektedir :
1 62 OSMANLI EKONOMİSİ VE KURUMLAR!
Sonuçlar
Ücretler
Çalışmanın ikinci bölümünde, İstanbul ve diğer kentlerdeki inşaat
ve tamirat projelerine ilişkin 5.000'den fazla hesap defteri incelenerek
OSMANLI İMPARATORLUGU NDA VE AVRUPA'DA ÜCRETLER 1 69
Grafik 1
4.0 . 1 .c ırtl·lıl J lr ., , ll ı .-. ı l 1.· r ıı1 1 r l , ,·ı l• ' ' " " "' u ı ı lı ı ı \ ' "" 1 1
3S .
2 .0 :
O . O +-��,...� .. ...,.
....
..,. ..
� ,...,- ..,...
.... ...- ...,.
.,. � ...., .--.-
....- �
...- ...,.
� ..., .--.-
..--r-
- �-..-
� � � 'T"T
� -
Grafik 2
16 -
Avrupa Kenrlerındc Du lnşaar l�ılerının Reel Ücrerlerı
• r ..ı n l!Ulfll •. ., ı m ul 111 ı·ıı.lı � 1 "
14 .
10 . , , . .. .. , ,.,., 1
8 : •
- •
• •
- . •
·- -
..
,.
•
,..,.,.---
6:
...
...
-
- --- 'T • ;: - .:. :/
4 - . .
•
- •
2 •
o
1450- 1 500- 1 550· 1 600· 1650· 1700- 1750- 1 800- 1850- 1 900-
1499 1 549 1599 1649 1699 1749 1799 1 849 1899 1913
Kaynaklar: İstanbul içın metne bakınız. Diğer kentler için, Ailen (2001 ).
Grafik 3
25 Avrupa Kentlerinde Vasıflı İnşaac İşçilerinin Reel Ocreılerı
(gram gümüş cinsinden ücrerler I tüketici fiyarları endek ·ı)
�
20 -
- - - • ı .unb"I , ,, . . . , .. 1tı-b"'
-ı J...
•• -- ı .. .� . •
- \ ,,, ır•••A 1 .....
\ ı ıt o •
15 - , ..., , . ..
- ...
•
-.-
10 - --
9- •
--
5 . - - •
- �
o
1450- 1 500- 1550- 1600- 1650- 1700- 1750 - 1 800· 1 850- 1 900-
1499 1 549 1599 1 649 1699 1749 1 799 1 849 1899 1913
Kaynaklar: İstanbul için metne bakınız. Diğer kentler ıçin, Ailen (2001).
OSMANLI İMPARATORLUGU NDA VE AVRUPA'DA ÜCRETLER 1 75
Sonuçlar
Erken modern dönemdeki ( 1 500- 1 8 00) dünya ekonomisi ile ilgili
önemli sorulardan biri, günümüzün gelişmiş ve gelişmekte olan ülke
leri arasındaki gelir farklarının ortaya çıkışı ve evrimi hakkındadır. Bu
çalışmada, çok sayıda arşiv belgesi kullanılarak, 1 5. yüzyılın ikinci ya
rısından Birinci Dünya Savaşı'na kadar, İstanbul ve Güneydoğu Avru
pa' daki diğer Osmanlı kentlerinde çalışan düz ve vasıflı inşaat işçileri
nin ücretlerindeki uzun dönemli eğilimler belirlenmiştir. Bu fiyat ve üc
ret dizileri, daha sonra, aynı dönemde Avrupa kentlerindeki fiyat ve
ücret eğilimlerinin daha geniş çerçevesi içerisine yerleştirilmiştir. Kent
li işçilerin ücretlerinin bütün bir ülkenin yaşam standardının gösterge
si olarak kullanılması kuşkuyla karşılanabilir. Yine de, üretim ve gelir
le ilgili güvenilir bilgilerden yoksun olduğumuz düşünülürse, reel ücret
dizileri, 1 9. yüzyıl öncesindeki dönemler için, yaşam standardının
uzun dönemli eğilimleri için en iyi gösterge olma özelliğini koruyor.
Oluşturduğumuz endeksler, kentlerdeki düz inşaat işçilerinin reel
ücretlerinin 1 6 . yüzyılda yüzde 30 ile 40 arasında azaldığını, daha
sonra 1 8 . yüzyıl ortalarına kadar pek değişmediğini, 1 8 . yüzyıl sonla
rından 1 9 . yüzyıl ortalarına kadar yüzde 20 ile 30 arasında, 1 9. yüz
yıl sonları ile 20. yüzyıl başlarında ise yüzde 40 oranında arttığını
gösteriyor. Birinci Dünya Savaşı öncesinde, düz inşaat işçilerinin reel
ücretleri 1500'deki düzeyinin yüzde 1 0 ile 20 kadar üzerindeydi.
Özellikle 1 9. yüzyılın sonlarında vasıflı işçilerin ücretleri düz işçilere
göre daha hızlı yükseldiği için, vasıflı işçilerin 1 9 14'teki reel ücretleri,
1 500'deki düzeylerinin yüzde 50 kadar üzerindeydi.
OSMANLI İMPARATORLU<'.ıU'NDA VE AVRUPA'DA ÜCRETLER 1 79
NOTLAR
Pamuk 1 1 993).
2 Barkan ( 1 970), ( 1975) ve Sahillioğlu ( 1 978).
3 Pamuk ( 1 995).
4 Barkan ( 1 970).
5 Spufford ( 1 988).
6 Barkan ( 1 970), ( 1 975) ve Sahıllioğlu ( 1978).
7 Genç ( 1 989).
8 Pamuk ( 1 994): 952-53. Ayrıca bkz. Faroqhi ( 1 978b) ve Jennings ( 1973).
9 Örneğın bkz. Barkan ( 1 942).
ıo Ortaçağ İslam devletlerinin para konusundaki uygulamaları için bkz. Hennequin
( 1 974a) ve ( 1974b).
ıı Örneğın bkz. İnalcık ( 1 965).
12 İhtisab kanunnamelerinin metinleri çeşitli tarihlerde Barkan, Beldiceanu, Anhegger
İnalcık ve Mantran tarafından yayımlanmıştı. Bu konuda son yıllarda yapılan daha
kapsamlı bir derleme için bkz. Akgündüz ( 1 990-94): c. 1, 2 ve 3.
13 Bu kanunnamelerin en önemlileri şunlardır: "İstanbul ve Edirne Altın Yasaknamesi",
"Anadolu Eyaleti Gümüş ve Eski Akça Kanunnamesi", "Darphane Kanunnamesi",
" Rumeli Pul (Mangır) kanunnameleri", "Sarrafiye Kanunnamesi'', " Serez Sancağı
Kanunnamesi'', "Kratova Maden Kanunnamesi". Fatih dönemi kanunnameleri de
daha önce Barkan, Beldiceanu ve Anhegger-İnalcık tarafından yayımlanmıştı. Son yıl
larda yapılan bir derleme için bkz. Akgündüz ( 1990-94): c. 1 .
14 Spufford (1988): 289-362 ve Day ( 1 978).
15 Pamuk \ l 'l91) ve ( 1993).
16 Pamuk ( 1 994): 950-53.
17 Pamuk ( 1993), ayrıca Mantran ( 1986), !: 2. Bölüm.
18 Pamuk ( 1 991).
19 Pamuk ( 1994), bkz. Tablolar.
20 Pamuk ( 1994): 953-57.
21 Reales de a ocho 1 7. yüzyılda dünya ekonomisinin en önde gelen parasıydı. Bu sikke
Balkanlar ve Anadolu'da riyal gurıış olarak tanınmaktaydı.
Ramsey ( 1 9"'1 ) ; Braudel ve Spooner ( 1 967) ve Vilar ( 1 976): 1 6.-2 1 . bölümler. Eski
Dünya ülkelerindeki, en önemlisi Hindistan ve Çin'deki fiyat eğilimleri hakkında çok
az şey biliyoruz. Hindistan için, bkz. Habib ( 1 982); Moosvi ( 1 987) ve Subrahman
yam (1 Q91 ) . Ve Çin için, bkz. Atwell ( 1 982).
ı Cipolla (1 <l55).
3 Hamilton ( 1 929) ve Hamilton ( 1 934).
4 Braudel ( 1 949); İnalcık ( 1 95 1 ) . On yıl sonra Bernard Lewis Amerika'dan gelen gu
müşün başlamğı gelişmelerin Osmanlı'nın gerilemesindeki katkısı üzerinde durdu:
Lewis ( 1 96 1 ) : 29-30.
Barkan (1 <l75). Ayrıca bkz. Barkan ( 1 970).
6 Barkan ( 1 975): 5- �.
7 Bu konuda önemli bir istisna için bkz. Sundhaussen ( 1 983). Ayrıca, Ljuben Berov'un
ayrıntılı deneysel çalışması: Berov ( 1 976). İngilizce bir özet için, bkz. Berov (1 <ı74); Çı
zakça ( 1 976-1 977) ve Çızakça ( 1 980). Bu çalışmada, Osmanlı ipek sanayiinin, mamul
malların fiyatlarının hammadde fiyatlarının gerisinde kalması nedeniyle gerilediğini
ileri sürmektedir. Kafadar ( 1 99 1 ) : 381 -400, aynı konuya, zihniyet tarihi açısından yak
laşmaktadır. Subrahmanyam (1 <l91), Güney Asya ile karşılaştırmalı bir yaklaşım geliş
tirme çabasındadır. Ancak, Yakındoğu ya da Batı Asya analizı zayıf kalmaktadır.
8 Bodin, M. De Malestroict'in Paradoxes sur le faict des Monnoyes'una cevaben yaz
dığı Response dolayısıyla, Paranın Miktar Kuramı'nın "mucidi" olarak kabul edil
mektedir. Bkz. Schumpeter ( 1 954 \ : 3 1 1 - 12.
9 Hamilton ( 1 929) ve Hamilton ( 1 934); Braudel ( 1 949) ve Braudel ( 1 972), I: 462-542;
Spooner ( 1 972). Parasalcı yaklaşımın son değerlendirmelerinden biri için, bkz. Fisher
( 1 989). Ayr. bkz. Flynn ( 1 984) ve Flynn ( 1 986).
ıo Hamilton ( 1 929) ve Hamilton ( 1 934).
ıı Braudel ( 1 949): 426.
ı ı. Flynn ( 1 978). Carlo Cipolla, İtalya'da fiyatların İspanyol gümuşünün gelişinden da
ha önce arttığını; bu nedenle, İtalya'daki enflasyonun parasal değil içsel nedenlere
bağlı olduğunu ileri sürüyordu: Cipolla ( 1 955).
13 Flynn ( 1 984): 401. Nötron analizine dayanılarak, Potosı gümüşünün İspanyol sıkke
lerinde kullanıldığı, ama Fransa, İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu ve İran gibi Eski
Dünya'daki devletlerin sikkelerinde kullanılmadığı ortaya konulmuştu: Gordus ve
Gordus, Ladurie ve Richet ( 1 972) ve Gordus ve Gordus ( 1 9 8 1 ) .
NOTLAR 1 85
14 Morineau ( 1 985): 564. Arthur Attman ve Ward Barrett'ın kıcalararası değerli maden
akımları üzerine yaptıkları son çalışmalar da, Morineau'nun yaklaşımını doğrula
maktadır: Accman ( 1 986) ve Barrett ( 1 990).
15 Flynn ve Giraldez ( 1 995b); Flynn ve Giraldez ( 1 995aı ve von Glahn ( 1996): 1., 4., 7.
bolümler.
r6 Brenner ( 1 962) ve Brenner ( 1 963).
17 McCloskey ( 1 972).
r8 Miskimin ( 1 975).
19 Goldscone ( 1 984). Goldscone, daha sonra yazdığı bir kitapta, erken modern dönem
de, İngilcere'den Çin'e kadar Avrupa ve Asya'nın birçok bölgesinde başgösceren top
lumsal huzursuzluk, ayaklanma ve devrimleri nüfus artışı, yükselen fiyatlar ve mali
bunalımlarla açıklamaya devam ecci: Goldscone ( 1 991a). Bir makalesinde ıse, Avrupa
ve Asya'daki uzun dönemli nüfus döngülerini, iklime, meteorolojik dizilere ve güneş
sistemindeki değişikliklere bağladı: Goldscone (l 991bL Ama Osmanlı örneğini kendi
çerçevesine oturtmak için kullandığı verilerin bir bölümü, maalesef gerçeklikle bağ
daşmıyor. Sözgelimi, elimizde, 17. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı nüfusunun ve
gerçek ücretlerinin gerilediğine ilişkin bir veri bulunmuyor; Goldscone ( 1 99 l b): 'i5.
ı.o Linderc ( 1 985).
ı. r Mayhew ( 1 995).
ı. ı. Perlin ( 1987) ve Subrahmanyam ( 1 9 9 1 ).
ı. 3 Hamilton ( 1 929): 355-56; Wallerstein ( 1 984): 70-85.
ı. 4 Bkz. Ramsey ! 1 971): "Giriş."
ı. 5 Braudel ( 1 984), Ill: 471-73.
ı.6 Faroqhi ( 1 978a); Faroqhı ( 1 979); Faroqhi ( 1 9.,7, 1 979). Ayrıca, kırsal ekonomi ile il-
gili çalışmalar için, bkz. İnalcık ( 1 993b) ve Faroqhi ( 1 995).
2. 7 Jennings ( 1 973) ve İnalcık ( 1 9 8 1 ) .
ı. 8 Barkan ( 1 9.,5): 8 - 1 7.
ı.9 Yıllık fiyat ve ücret dizilerine ve bütün veri kaynaklarının listelerine ilişkin ekleri de
içeren ayrıntılı sonuçlar için bkz. Pamuk (2000b).
30 İmaret hesap defterleri büyük ölçüde İstanbul'daki Osmanlı arşivleri, Başbakanlık
Osmanlı Arşivi, Maliyeden Müdevver ve Evkaf Nezareti, Haremeyn Muhasebeciliği
arşivlerinden elde edilmiştir. Saray mutfağının (Matbah-ı Amire) hesap defterlerine
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Devlet Başmuhasebe, Matbah Emini arşivinden ulaşıla
bilir. Kadılar tarafından onaylanan narhlara ilişkin verilere İscanbul'daki Galata ve
Üsküdar şer'i mahkeme kayıtlarından ulaşılabilir. Bazı narh listeleri yayımlanmıştır.
Örneğin, bkz. Kütükoğlu ( 1 983).
3r Sarayın hesap defterlerinden, iki tür çuha için uzun dönemli fiyat dizileri oluşturmak
mümkündür: yerli çuha ve İngilcere'den ithal edilip, londrin adı verilen çuha. Fiyatla
rına bakıldığında, bunların sıradan insanlar değil yüksek gelir grupları tarafından tü
ketildiği anlaşılmaktadır: Sahillioğlu ( 1 973-1 974). Bu nedenle, kumaş fiyatları genel
endekse dahil edilmemiştir.
3 ı. Barkan ( 1 962-1963) ve Barkan ( 1 98 1 ), 1 555-56 için 1-71.
33 100 dirhem gümüşten 450 akçe kesmekte olan darphanelere, aynı miktarda gümüş
ten 800 akçe kesmeleri talimatı verilmişti. Bu dönemin parasal tarihine ilişkin daha
fazla ayrıntı için, bkz. Pamuk ( 1 997).
34 Akçenin gümüş içeriğinin azalışı, gerek alem sultani ve gerekse Avrupa sikkeleri kar
şısındaki kur değerlerinden açıkça görülmektedir. Örneğin, akçenin sulcani karşısın
daki değeri 1620'de 120 iken 1624'te 400'e gerilemiş, sonra tekrar 1 20'ye çıkmıştır.
1 86 OSMANLI EKONOMiSİ VE KURUMLAR!
Eğer 1789 yılı başlangıç noktası alınırsa, toplam tağşiş oranı daha da yükselmektedir.
1 789 yılına kadar kuruş yaklaşık olarak 8,4 gram gümüş içermekteydi. (bkz. bu kitap
içinde 1 1 . Bölüm, Tablo 1 . ) 1 "'89 ile 1 844 yılları arasında Osmanlı birimi gümüş ıçe
riğinin yüzde 88'ini kaybetti. Hem 1 808-1844 hem de 1 789-1 844 için, bunlar Osman
lı tarihinin en hızlı tağşiş oranlarıdır. Osmanlı tarihinin başka hiçbir döneminde para
1 88 OSMANLI EKONOMiSİ VE KURUMLAR!
birimi bu kadar kısa süre içinde bu kadar yüksek oranda tağşişe uğramamıştır. Bu dö
neme en çok yaklaşan ikinci dönem, 1 585- 1 600 yıllarıdır. Akçe 1 585-86 yılında gü
müş içeriğinin yüzde 44'ünü kaybenikten sonra, tağşişler sürdü. 1600 yılındaki Tas
hih-i Sikke işleminden hemen önce, piyasada dolaşan çürük akçelerin gümüş içerikle
ri, akçenin 1584 yılındaki düzeyinin yaklaşık olarak yüzde 60-.,0 altına düşmüştü.
ı. Akira Motomura 17. yüzyılda, bir başka bağlamda, İspanyol devletinin bir yanda ba
kır sikkeler ile öte yanda altın ve gümüş sikkeler arasında benzer bir ayırım yaptığı
na dikkati çekmektedir. İspanyol devleti büyük miktarlarda ürettiği gümüş sikkeleri
uluslararası piyasalara sürerek, önemli boyutlarda senyöraj geliri sağlamaktaydı.
Dünya piyasalarında sekiz reallik sikkelere olan güvenin sarsılmasını istemediği için
de, bu sikkelerin tağşişine yanaşmıyordu. Ancak, iç piyasada tedavül eden ve daha
fazla bakır içeren sikkeler, düzenli olarak tağşişe uğramaktaydı; Motomura ( 1 994).
3 Ölçer ( 1970); Sass ( 1972); Krause ve Mishler ( 1 994).
4 Bu tazminatın on yıl içinde ödenmesi bekleniyordu. Miktarı ise, Osmanlı devletinin
yıllık gelirlerinin yüzde 1 50'si kadardı. Daha sonra bu miktar Osmanlıların toprak
konusunda verdikleri ödünler karşılığında indirilmiştir. Shaw ve Shaw ( 1 9..,.,), II: 32;
Cezar ( 1 9861: 244-301.
5 Bu dönemde kuruşun kur değeri, iki istisna dışında, gümüş içeriğini yakından izlemiş
tir. Birinci olarak, 1 9. yüzyılın başında, Napolyon savaşları sırasında Avrupa para bi
rimlerinin değer kaybetmesi nedeniyle, kuruşun değer kaybı yavaşlamış, hana dur
muştur. İkinci olarak, 1 828-1833 tağşişleri sırasında, kuruşun gümüş içeriğiyle kur
değeri arasındaki bağ kopmuş, bir süre için kuruş da, kağıt veya bakır para gibi iti
bari para konumunda kalmıştır.
6 Sussman ( 1 993); Motomura ( 1 994). Ayr. bkz. Bordo ( 1 986).
7 Dönemin Osmanlı gözlemcileri tağşişlerin devlete yarar sağlamadığını, çünkü fiyatlar
artarken, kuruş üzerinden toplanan vergi gelirlerinin sabit kaldığını ileri sürüyorlar
dı. Cezar ( 1 986): 147. Ancak bu görüş, devletin tağşiş edilmiş sikkeleri ilk kez piya
saya sürdüğünde sağladığı geliri dikkate almamaktadır. Böylece savaş koşullarında,
mali bunalımın yoğunlaşması ve bürokrasinin zaman ufkunun kısalmasıyla birlikte,
kısa vadeli mali hedefler için tağşişe gitmek anlamlı oluyordu.
8 1 789 tağşişi sırasında ve daha sonra il. Mahmud döneminin tağşişlerinin bir bölü-
münde, bu uygulamaya başvurulmuştur. Cezar ( 1986): 99, 1 39.
9 Cezar ( 1 986): 79-89, 133-35 ve 239-41 .
ıo Thompson ( 1 971).
ıı Kazgan ( 1 980).
rı. İstanbul'da Ermeni cemaati arasında hala anlatılan bir hikayeye göre, savaştan sonra
Rus hükümeti büyük bir tazminat talep etmiş ve Osmanlılar bunu kabul etmek zo
runda kalmışlardı. Ancak Osmanlıların sık sık tağşişe başvurduğunu bilen Ruslar,
tazminatın eski kuruşlarla ödenmesini şart koşmuşlardı. Osmanlılar kuruşu yine tağ
şiş edince, ortaya ciddi bir sorun çıktı. Üretilen sikkelerin parlak ve çok yeni görü
nümleri vardı. Rivayete göre, Osmanlı yöneticileri bunun üzerine Nizam-ı Cedid as
kerlerini Boğaz kıyısı boyunca, Üsküdar' dan Beylerbeyi'ne kadar sıraya dizdiler ve el
lerini açmalarını söylediler. Ondan sonra da yeni sikkeleri Üsküdar tarafından asker
lere vermeye başladılar. Elden ele geçirilen yeni sikkeler Beylerbeyi'ne vardığında, tam
da eski kuruşlara benzeyen bir görünüm kazanmışlardı. Bu hikayenin en azından bir
boyutu arşiv belgeleriyle desteklenmektedir. Osmanlı yönetiminin savaş tazminatını
Macar altını yerine gümüş kuruşla ödemek amacıyla, Rus hükümetiyle giriştiği mü
zakereler ve bu talebin Ruslar tarafından kabulü için, bkz. H.H. 42935, 46216 ve
20194.
NOTLAR 1 89
Osmanlı mali bürokrasisı ile devletin vergilendirme v e vergi toplama yöntemleri üze
rine bır çalışma için bkz. Darling ( 1 996).
2 İnalcık ve Quataert ( 1 994), I: 212-14.
Finkel ( 1 988): 261-63.
4 inalcık ( 1 980).
5 Çizakça ( 1 999): 129-41; ayr. Gerber ( 1 986).
6 Çizakça ( 1 999): 1 25-29.
7 Genç ( 1 987); Genç ( 1 975).
8 Sarrafların ve Galata bankerlerinin faaliyetleri Pamuk ( 1 999a): 12. Bölüm'de tartışıl-
maktadır.
9 Genç ( 1 987).
ıo Cezar ( 1986): 81 -83; ayr. Genç ( l q95b).
ll Cezar ( 1 986): 128-34, 1 98-200.
12 Cezar ( 1 986): 89-92, 137-38.
l3 16., 17. ve 1 8. yüzyıllarda Avrupa 'daki kamu maliyesi kurumlarının evrimi için , bkz.
Parker ( 1 974); Kindleberger ( 1 993). Osmanlı kamu maliyesi kurumlarını en fazla et
kilemiş olduğunu tahmin ettiğimiz Fransa örneği için, bkz. Weir ( 1989); Yelde ve We
ir ( 1 992).
14 Akyıldız ( 1 996): 25-49; Davison ( 1 980): 243-44.
15 Akyıldız ( l q96): 41-49.
16 Akyıldız ( 1 996): 50-90; Davison ( 1 980): 245; Erol ( 1 970): 5-7.
17 Çizakça ( 1 999): 141-"'0; ayr. Salzmann ( 1 993).
18 Sarraf loncasının 1 "'50 yılında 72, 1835 yılında ise 89 üyesi vardı; Şahiner ( 1 995): 78,
83.
19 Stoianovich ( 1 960).
20 Şahiner ( 1 995): 8"'-99.
21 A . Udovitch Ortaçağ İslam toplumlarındaki sarrafları "bankasız bankerler" olarak
nitelendirmektedir. Bu deyimi, 1840'lar öncesinde Galata bankerleri için de rahatlık
la kullanabiliriz. Udovitch ( 1 98 1 ).
22 Kazgan ( 1 995): 1 "'-19.
23 Kazgan ( 1 995): 20; Kazgan ( 1Qq7): 25-32; Tekelı ve ilkin ( 1 9q7): 53-54.
24 Kazgan ( 1 995): 120-22; Tekeli ve İlkin ( 1 99""): 62-69.
25 Pamuk ( 1999a): 2 10-P ve Pamuk (2000b). Savaş dönemlerinde devletin ek kaynak
ihtiyacı daha once gorülmemiş boyutlara ulaşıyordu. Osmanlı kredi piyasaları ve kre
di kurumları 18. yüzyılda, özellikle devletin iç borçlanmasında bir hayli gelişme gös
termelerine karşın, bu büyük talebi karşılayamamıştır. Bkz. bu kitabın içinde 9. Bö
lüm.
1 90 OSMANLI EKONOMİSİ VE KURUMLAR!
21 Endeksimiz, 1 860- 1 9 1 4 dönemi için, ithal pamuklu kumaş, şeker ve kahve fiyatları
nı içermektedir. Bu çalışmada kullanılan bütün fiyat gözlemlerı ve bunlarla oluşturu
lan endeksler için, bkz. Pamuk (2000b\.
22 1500'den bu yana Avrupa'daki fiyatlar ve eşitsizlik üzerine son dönemde yapılan bir
çalışmada, Hoffman, Jacks, Levin ve Lindert (2002), 1 500 ile 1 800 yılları arasında,
Batı Avrupa'daki göreli fiyat hareketlerinin, benzer bir biçimde, yüksek gelir grupla
rını kayırdığı ve gelir eşitsizliğini artırdığı ileri sürülüyor.
23 Bu çalışmada kullanılan devlet ve vakıflara ait hesap defterlerinin çoğuna, lstan
bul'daki Başbakanlık Osmanlı Arşıvlerinde bulunan Maliyeden Müdevver (MM),
Başmuhasebe Kalemi (BŞM), Bab-ı Defterı, Evkaf Defterleri (EV), Bab-ı Defterı, Ev
kaf Nezareti Haremeyn Muhasebeciliği (EV.HMH), Bina Emini (D.BŞM.BNE) ve
Maliye Nezareti ve Mesarifat Muhasebesı (ML.MSF) tasniflerinden erişilebilir. Pa
muk (2000b): Ek 7-10, yıllara göre bütün arşiv belgelerinin listesini, İstanbul ve diğer
kentlerin yıllık ortalamaları olarak her ücret kategorisindeki nominal günlük ücretle
ri vermektedir. Ayrıca, hesap defterlerinin çoğu, demir, kireç ve fiyat endekslerinde
kullanılmış olan çivi gibi satın alınan malzemelerin fiyatlarını ve listesini içermekte
dir.
24 Pamuk (2000b): Grafik 5.1-5.4 ve ekindeki Tablo 9.
25 Cole ve Crandall ( 1 964).
26 Ailen (200 1 ).
2'7 Hamilton ( 1 934) ve Hamilton ( 1 947).
28 Van Zanden endekslerine, den erişilebilir. Ayrıca, erken modern do-
nemde Hollanda'daki fiyatlar ve reel ücretler için, bkz. de Vries ve varı der Woude
( 1997): 607-54.
29 Ispanya'ya ilişkin fiyat ve nominal ücret dizileri için, bkz. Hamilton ( 1 934) ve Hamil-
ton ( 1 947): Ekler.
30 Maddison (2001 ).
31 Boratav, Ökçün ve Pamuk ( 1 985) ve Berov ( 1 979).
32 Prados de l a Escosura (2000).
33 İstatistik Müdüriyet-i Umumiyesi Neşriyatı ( 1928).
34 Ergene 1 1 998).
35 Reis (2000\.
36 Ailen (200 1 ) .
37 Poirier \1 974) ve Greene (2000).
O s m a n l ı -Tü rkiye i ktisat ta rihi ala n ının e n ö n d e g e l e n i s i m l e ri n d e n
Prof. D r. Ş evket Pa m u k'un 1 992-2006 yılla rı a r a s ı n d a ka l e m e a l d ı ğ ı
m a ka l elerden, tem atik b i r b ütünlük i ç i nd e d erlenmiş b u kita p, bazı
ö n e m l i soruların c eva p l a rı n ı a rıyor: O s m a n l ı devleti n i n i ktisat
p o l itika l a rı n a s a n ı l d ı ğ ı g i b i katı bir m ü d a h a l e c i l i k m i e g e m e n d i ?
Yoksa p r a g m atizm, e s n e k l i k ve m ü z a ke reye yatkı n l ı k d a h a a ğ ı r
liasa n e ğ i l i m l e r miydi? O s m a n l ı tarihi h a kkı n d a s ı k s ı k d i l e g etiri l e n
"gerileme p a ra d i g m a sı " n e ö l ç ü d e g e ç e rl iyd i? G e l e n eksel Osmanlı
ta ri h ç i l i ğ i n i n d u ra kl a m a ve g e r i l e m e d ö n e m l eri o l a ra k a d l a n d ı rd ı ğ ı
yüzyı l l a rd a e k o n o m i d e n e l e r o l uyordu? B a tı d a ki Fiyat D evrimi,
O sm a n l ı e k o n o m i s i n d e ki kötüye g i d i şten ne ö l ç ü d e sorumluyd u ?
Şevket P a m u k, bu s o ru l a rı n c eva p l a rı n ı a ra rken, S a n ayi D evrimi
ö n c e s i n d e ki d ö n e m d e, öze l l i k l e d e 1 6. - 1 8. yüzyı l l a rd a , Os m a n l
e k o n o m i si n i n g e n e l g i d i ş atı n ı , g e l i rl e ri , ü c retleri v e y a ş a rr
sta n d a rtl a rı n ı Avru p a i l e k a r ş ı l a ştırm a l ı b i r ç e rç e v e d e e l e a l ıy o r
Osmanlı Ekonomisi ve Kurumları' n ı ye n i d e n d ü ş ü n m e k i ç i n f a r k l ı
b i r kavra m s a l ç e rçeve ve b e l g e l e re e l e ştirel b i r b a kı ş ö n e re n b u
kitapta y e r a l a n m a ka l e lerden b i ri d e ( " O s m a n l ı l m p a rato rl u ğ u' n d a
ve Avru pa' d a Ü c retl e r, 1 489- 1 9 1 4", S ü l eyman Özm u c u r ile birlikte)
AB D i ktisat Tarihi D e rn e ğ i ta rafı n d a n 200 1 -2002 y ı l ı
" E n iyi M a k a l e Ö d ü l ü " n e l ayık g ö rü l d ü .