You are on page 1of 19

CEVHER MİKROSKOPİSİ

CEVHER MİNERALLERİNİN FİZİKSEL, OPTİK, YAPI ve DOKU ÖZELLİKLERİ

THE ORE MINERALS AND THEIR INTERGROWTHS BY PAUL RAMDOHR, 1969

ANKARA ÜNİVERSİTESİ JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ

Gökhan YILDIRIM, Ocak 2016

Ramdohr’un “Ore Minerals and Their Intergrowths” adlı kitabından tarafımca yapılmış bir
çeviridir. Aşağıda belirtilen maden minerallerinin kısmen çevirisini içermektedir.

PİRİT, KALKOPİRİT, GALENİT, SFALERİT, MARKAZİT, BORNİT, KALKOSİN, MANYETİT,


HEMATİT, GÖTİT, LEPİDOKROSİT, MAGHEMİT, KROMİT, FAHLERZ, PİROTİN, BRAUNİT,
PİROLUZİT, RAMSDELLİT ve PSİLOMELAN

1) PİRİT (PYRITE – FeS2)

Pirit minerali çoğunlukla saf olarak bulunmaktadır. Bazen az veya çok miktarda nikel
içermektedir. Bakır içeren pirite rastlanılmamıştır. Piritin diğer sülfit minerallerinden daha
sert olduğu, kolloidal jellerin kristalizasyonuyla da form alabildiği görülmektedir. Refleksiyon
özelliği yüksektir. Açık sarı – krem sarısı refleksiyon rengine sahiptir ve izotroptur.

Fiziksel Kimyası: Pirit ve Pirotin arasındaki ilişki; Piritin, düşük sülfür buhar basıncıyla
ısıtılmasıyla Pirotin şekline dönüşmektedir. Pirotin, kısmen yüksek sülfür buhar basıncı
altında ısınmayla birlikte Pirit mineraline dönüşebilmektedir. Sülfür buhar basıncının
yükselmesine bağlı bu denge 570oC sıcaklığında sağlanmaktadır. Pirit ve Pirotin arasındaki bu
değişimler gözlemlenebilmektedir.

Tektonik gerilmelerden kaynaklanan deformasyonlar, klivaj izlerinin gelişimiyle eş zamanlı ve


sürekli olarak bir kataklazma oluşturur. Kataklastik doku bariz olmasa bile belirgindir.

Yapı ve Doku: Tane Şekilleri; Pirit, özşekilli kristal büyümeleri bakımından güçlü bir eğilim
sergilemektedir. Bunun bir sonucu olarak Pirit minerali, çoğu kez parajenezde gelişen en yaşlı
mineral olarak yorumlanabilmektedir. Pirit çoğu zaman porfiroblast olarak meydana
geldiğinden dolayı bu durum bazı olaylarda geçerli değildir. Çoğu durumda Pirit, ilişkili
minerallerle eş zamanlı olarak gelişir. Genellikle altın içeren kuvars damarlarında Pirit, kuvars
minerali boyunca özşekilli olarak gelişmektedir. Kontak metamorfik yataklarda bile (özşekilli
kristallerin gelişimi için uygun olmayan koşullar altında) pirit, özbiçimselliğe doğru belirgin bir
eğilim ile karakterize edilmektedir. Pirit’teki ağsı-kafesimsi ya da iskelet yapılı şekiller ve
büyümeler çok düşük sıcaklık koşullarını gösterebilmektedir. Pirit, orijinal dokunun
korunmasına yatkın olması ve kolloidal jellerin kristalizasyonu sonucundan düşük sıcaklıkta
kristallenebilmektedir. Kolloform şekiller ve yapılar, epitermal kökenli, subvolkanik çoğu Pirit
oluşuklarıyla ilişkilidir. Tane ölçüleri genellikle kabadır. Pirit’in birbirine geçmiş taneli halleri
nadiren gözlenir.

Özel Dokular; Ramplasman (yerini alma) yaygın bir şekilde görülmektedir. Pirit yaygın olarak
diğer mineraller tarafından ramplasman edilir/ornatılır/yeri alınır. Piritin ramplasman özelliği
elementlerin elektrokimyasal serilerinin pozisyonuna bağlıdır. Pirit’in pirotin tarafından
ramplasman edilmesi kontak metamorfizma koşulları altında özel bir durum olarak
değerlendirilebilir. Plütonik kayaçların kontak zonlarında sık sık gözlenmektedir. Ayrıca
kısmen bazaltlarda da görülmektedir.

Pirit yer değiştiren mineralin bir fonksiyonu olarakta sık sık etkin bir solüsyondan meydana
gelir. Bazı durumlarda yorumlanması çok zordur, sonradan gelen solüsyondan da oluşabildiği
olanaklıdır.

Metal içeren minerallerin ramplasmanı, tercihen demir oksitler, subvolkanik-hidrotermal


kökenli metal içeren damarlarda olduğu gibi, magmatik-intrizüf-hidrotermallerde de zonlar
halinde bitişik olarak yaygındır. Benzer olarak volkanik aktivitelerin son aşamaları kayaç
kütlelerinde yaygın piritleşmeye sebebiyet verebilmektedir. Piropilitleşmiş kayaçlardaki
Piritin meydana gelişi, çoğu diyabaz, gabro ve benzer kayaçlarda olduğu gibi belki de bu
şekilde yorumlanabilir. Çoğu Pirit oluşumu atmosferik şartlara maruz kaldığında Limonite
dönüşmeye başlamaktadır.

Tanıtman Özellikleri: Pirit yüksek sertliğe sahiptir. Tane şekilleri çok küçük değildir. Markazit,
Pirite göre belirgin bir paleokroizma ve daha çok beyazımsı bir görünüm sergilemektedir.
Markazitin küçük tanelerinde bile gözlemlenebilen kuvvetli bir anizotropi özelliği vardır. Pirit,
magmatik döngülere ait tüm maden yataklarında meydana gelmektedir.

2) KALKOPİRİT (CHALCOPYRITE – CuFeS2)

Kalkopirit, bakır-demir-sülfür bileşimine sahiptir. Yüksek sıcaklıklarda yapıya büyük oranda


demir-sülfür girebilmektedir. Ayrıca çinkosülfür (ZnS), nikelsülfür (NiS) ve kalaysülfür (SnS)
yapıya biraz da olsa girmektedir. Kalkopirit yüksek sıcaklıklarda izometrik (Kübik)’dir.
Kalkopirit kolaylıkla parlatılabilmektedir. Galenitten sert, sfalerit ve pirotinden yumuşaktır.

Refleksiyon Özellikleri: Kalkopirit parlatmalarda açık parlak sarı görülmektedir ve yüksek


parlaklığa sahiptir. Refleksiyon paleokroizması hava ve yağ objektifinde nadiren
gözlemlenebilmektedir. Kalkopiritin kararlı paleokroizma özelliği yüksek sıcaklık kökenli ve
büyük ihtimal olağanüstü kompozisyonlara sahip olduğunda gözlemlenebilmektedir. Kesitin
45o pozisyonunda renk güçlü bir anizotropi sergiler.

Fiziksel Kimyası: Göreceli olarak düşük sıcaklıkta gelişen kalkopiritin kimyasal kompozisyonu
CuFeS2’ye yakındır. Kalkopirit 250oC ve üzeri sıcaklıkta meydana geldiğinde katı çözeltideki
Kubanit (CuFeS3), Sfalerit (ZnS) ve diğer bileşimler kayda değer hale gelebilir. Fazla bakırın
Kalkopiritte bulunması nadir bir durumdur ve bu yüksek sıcaklığı işaret etmektedir.

Yapı ve Doku: İkizlenme görülebilmektedir. Zonlanma nadirdir. Bazen kalkopirit üzerindeki


deformasyonlar kırık ve çatlak olmadan gelişebilir. Eksolüsyon; yüksek sıcaklıklarda CuFeS2,
Kubaniti oldukça yüksek miktarda çözebilir. Kubanitin varlığı jeolojik termometre olarak
oldukça önemlidir. Çok yüksek sıcaklıklarda Kalkopiritler, küçük inklüzyonlar halinde
doğrusal-toz-yıldız şekilli Sfaleritler içermektedir. Bunlar eksolüsyon ürünü olarak
yorumlanmaktadır. Sfalerit yıldızları yüksek sıcaklıklı maden yataklarını belirtmektedir
(Kontak depozit, pegmatitler, kalay yatakları ve yüksek sıcaklıktaki altın damarları).

Aynı örneklerde bile tane büyüklüğü değişkendir. Bazen oldukça büyük (5-8 cm), bazen çok
küçük olabilirler. Yanındaki mineralin tane ölçüsüyle kaba bir ilişkisi vardır. Tanelerin kuvvetli
şekilde birbirine geçmiş olması mekanik deformasyon sonucudur. Özel Dokular; kolloidal
doku sergileyebilirler. Kolloidal doku genellikle çok düşük sıcaklıklarda meydana gelir.
Mirmekitik yapılar çok nadir olarak görülür (lokal olarak; stannit, kassiterit, kalkosin, sfalerit
ve galenitte görülür). Kalkopirit, pirit, pirotin, sfalerit ve bazı gang minerallerine ramplasman
olabilir. Oksidasyon zonu ürünleri; kalkopirit atmosferik oksijenle çok kolaylıkla reaksiyona
girebilir. Kalkopiritin oksidasyonu yerel şartlara bağlıdır. Bazı durumlarda günlenme direk
olarak limonit formasyonlarıyla gelişme göstermektedir. Süperjen zenginleşmenin sonucu
olarak, Sfalerit ve Pirit üzerinde nadir olarak Kalkopirit bulunur. Kalkopirit intrüzif magmatik
kayaçlarda oldukça bol bulunmaktadır.

Titanomanyetit ve İlmenit diferansiyasyonları küçük miktarda kalkopirit içermektedir.


Pegmatitik ve pnöymatolitik yataklarda kalkopirit geniş çaplarda bulunmaktadır. Diğer
yandan kontak pnöymatolitik yataklarda ramplasman ve aşılamalar kalkopiritçe oldukça
zengindir. Bahsedilen tüm oluşuklar yüksek sıcaklıklarda meydana gelmektedir. Ama bunlar
kalkopritlerde her zaman Kubanit lamelleri, Sfalerit yıldızları ve inklüzyonlar olacağı anlamına
gelmez. En yüksek sıcaklıklarda hidrotermal Kalkopiritler arasında sadece bu formdaki
oluşuklar meydana gelebilir.

3) GALENİT (GALENA – PbS)

Kurşun sülfürdür ve bir miktar gümüş içerebilmektedir. Yumuşak bir mineraldir. İnce
tanelerin parlatılması zordur. Parlatma sertliği düşüktür. Temiz parlatıldığında sadece beyaz
rengi yansıtır. Çoğu maden yatağında parlak beyaz renginde görülmektedir. İkinci nikolde
Galenit her zaman izotroptur.

Yapı ve Doku: Galenit aşındırıldığında ya da günlendiğinde çok iyi gelişmiş zonlu yapı
sergilemektedir. Galenitin çok düşük sıcaklıklarda bu zonlu yapıyı sergilediği görülmektedir.
Deformasyon tek tanelerde veya agregatlar içinde çok sık ve iyi bir şekilde
gözlemlenebilmektedir. Kırılmalar yaygın değildir. Çünkü deformasyon, eğer metaryel
yeterince gömülüyse kırılma olmadan gerçekleşmektedir. Galenit stres etkilerine karşı çok
hızlı bir tepki vermektedir. Ama bireysel taneler stres etkisini göstermezler. Rekristalizasyon
düzenli tanelerin oluşumuna sebebiyet vermektedir (Granoblastik Doku). Sıcaklık çok
yükseldiği zaman ve mekanik deformasyon sürecinde ve sonrasında uzun zaman içinde
taneler irileşebilirler. Fakat bazı durumlarda kataklastik parçalarda meydana gelen daha fazla
kırılgan mineral bu yapıyı gösterebilmektedir. Bu durumda Galenitin çok fazla stres altında
kaldığı bellidir. Çok iyi rekristalize olmuş tanesel dokular gnaysik galenitlerde
görülebilmektedir. Metamorfik olmayan yataklarda tane sınırları çok düzensizdir. Galenit
atmosferik şartlarda çok kolay günlenebilmektedir. Galenit parajenezde normal olarak geç
meydana gelen bir mineral olduğu için yaşlı mineraller her zaman inklüzyon/kapanım olarak
bulunmaktadır. Bazı durumlarda buna ek olarak solüsyonlar kırık ve çatlaklardan girerek
galenitten daha genç olabilirler. Galenit genç oluşum sergilemektedir. Tüm maden yatakları
düşünüldüğünde Galenit her yere ait bir mineral olarak yorumlanabilir.

4) SFALERİT-ÇİNKOBLEND (SPHALERITE-ZINCBLENDE – ZnS)

Nadir olarak saf bulunmaktadır. Genellikle kaba taneli şekilde gelişmektedir. İnce taneli
agregatları daha kolay parlatılır. Sfalerit, pirotin, manyetit ve ilmenitten daha yumuşaktır.
Kalkopiritten serttir. Kül grisi refleksiyon rengine sahiptir. izotroptur ve demirce zengin
örnekleri anizotrop olabilir.

Fiziksel Kimyası: Sfalerit, ZnS formunda tüm sıcaklıklarda duraylıdır. Zonlanma sık sık
görülebilmektedir. Zonlanmaya demir içeriğindeki değişimler neden olmaktadır.

Deformasyon dilinim izlerince yaygın olarak görülmektedir. Galenit ve Kalkopirit gibi


parajenez minerallerinden dolayı deformasyon hızlı bir şekilde gelişebilir. Sfalerit sık sık kırık
ve çatlaklı olarak bulunur. Eksolüsyon: Sfaleritin yapısı kalkopirit, stannit, fahlerz ve kubanit
ile doğrudan ilişkilidir. Tüm bu minerallerle birlikte yönlü büyümeler görülmektedir. Çoğu
örnekte kalkopirit, sfaleritin birçok formunda gömülü halde bulunmaktadır. Kalkopirit
kristalleri, sfalerit üzerinde tabular (çizgisel-yassı), lens şekilli, kristalografik eksenler boyunca
veya dilinim izleri boyunca yer alabilmektedir. Bunlar eksolüsyon üretimi olarak yorumlanır.

Kalkopirit oluşuklarının yokluğu veya varlığı jeolojik termometre olarak kullanılabilir. Bunu
anlamak zordur ama çoğu yüksek sıcaklıkta Sfaleritler, Kalkopirit miktarının bol bulunmasına
rağmen bu eksolüsyonlardan içermezken düşük sıcaklıkta oluşan Sfalerit formları bu
eksolüsyon kapanımlarını büyük miktarda içermektedir. Kalkopiritle ilgili çok yüksek sıcaklık
Sfaleritleri, kalkopirit kabarcıkları içermektedir. Kalkopirit kabarcıkları Sfalerit tanesinin
merkezinde bulundukları zaman tanenin dışına ve taneye doğru sonradan difüzyon gelişmez.
Eksolüsyon bu durumda gerçekleşir.

Sfalerit tanesinin kalkopiritçe tamamen sarılı olması, sonradan katılım ile olduğunu gösterir.
Volkanik arazilerde damarlardaki düşük sıcaklık Sfaleritleri yüksek Kalkopirit içeriğine sahip
olma eğilimindedir. Formasyon sıcaklığı yüksek olduğunda bazı Sfaleritler çok miktarda
kalkopirit içerebilmektedir.

Pirotin ve Kubanit yüksek sıcaklık maden yataklarında Sfaleritle birlikte eksolüsyonlar halinde
bulunur.

Yapı ve Doku: Oldukça çeşitli tane şekilleri bulunmaktadır. Yuvarlağımsı ve çok köşeli
homojen agregatlar vardır. Tanelerin ölçüsü yatağın jeolojisiyle yakından ilişkilidir. Bazı
hidrotermal damarlar bireysel kristaller içermektedir. Hipojen ve süperjen solüsyonlar dilinim
izleri, kataklastik kırık ve çatlaklar boyunca girerek Sfaleritin sülfüt minerallerince
ornatılmasına sebep olmaktadır. Hipojen Galenit, Kalkopirit ve Fahlerz, Sfaleritler ile yaygın
olarak yer değiştirmektedir.

Sfalerit, pnöymatolitik ve kontak metasomatik yataklarda geniş oluşumlar göstermektedir.

5) MARKAZİT (MARCASITE - FeS2)

Yaklaşık teorik kompozisyonunda bulunmaktadır. Kristalleri levhamsı ve uzundur. Beyazımsı


sarı refleksiyon rengine sahiptir. Parlatması piritte olduğu gibi zordur. Bazı altere olmuş
örneklerde klivaj izleri belirginleşir ama günlenme süreciyle ikiz lamelleri kaybolur. Sözde
klivajlanma özelliği zonlanma nedeniyle belirginleşir. Sertliği piritten biraz daha düşüktür
ama özellikle sıkılaşmış kolloform pirit oluşuklarından daha yüksektir. Sertlik belirgin bir
şekilde kristalografik yönelimlere bağlıdır.

Refleksiyon Özellikleri: Dikkatli bir şekilde parlatılmış kesitlerinde refleksiyon rengi açık
sarıdır. Hatalı parlatmalarda oldukça düşük refleksiyon davranışı sergilemektedir. Piritle
karşılaştırıldığında daha beyazdır. Refleksiyon paleokroizması belirgindir. Aniztopropisi iyi
parlatılmış kesitlerde çok güçlüdür. Bu markaziti diğer minerallerden ayıran en belirgin
özelliğidir.

Fiziksel Kimyası: Piritin aksine markazit, tüm sıcaklık ve basınç koşullarında laboratuvar
şartlarında duraysızdır ve Markazit bazı özel koşullar altında form alabilir (örneğin, asit
solüsyonlarında makul sıcaklıklarda). Yaklaşık 520oC’de Markazit, Pirite kolaylıkla dönüşür.

Yapı ve Doku: ikizlenme oldukça yaygın bir oluşum olarak gözlenir. İkizlenen birimlerin
karakterleri çeşitlilik gösterir. İnce, kalın veya ikisi birlikte bulunan lameller gelişmektedir. Bu
kısım ince polisentetik ikiz lamellerinin tektonik basınçlarla meydana geldiği varsayılmaktadır.
Ama daha olasılıklı olarak ince polisentetik ikiz lameller kristal büyüme süreçlerinin bir
sonucu olarak gelişmektedir. Pirit ve Markazit ikinci nikolde birbirinden kolaylıkla ayırt edilir.
Markazitte meydana gelen geç kristalizasyondan dolayı deformasyonlar güçlükle gözlenir.
Benzer olarak eksolüsyon durumunda gözlenmez ve gelişemeyeceği umulur. Tane şekli, iyi
gelişmiş tek kristaller ve daha yaygın kristal agregatları çoğu linyit ve kil yataklarında bulunur.
Ama aynı zamanda derinde olmayan artan solüsyondan bazen, geç kristalizasyonun meydana
geldiği metal içeren damarlarda ve maden yatklarında da bulunur. Lifli yapılarda kabuk
bağlamış ve böbreğimsi taneler yaygındır. Sülfürik Markazit örneklerinin pirit içerdiğini
unutmamamız gerekmektedir. Daha sarımsı tonlar piritik öz içerebilmektedir. Taneler
genellikle birbirine geçmiştir (özellikle yeniden kristallenmiş kolloform oluşuklarda). Girintili
çıkıntılı birbirine geçmiş tane görüntüsü vermektedir. Birbirine geçişlerle birlikte gelişen
ışınsal oluşumlar yaygın değildir. Kolloform band dokuları, hakla dokusu olarak da
adlandırılabilir. Kokard ve agat şeklinde dokular yaygındır. Çok yaygın kolloform piritlerde
bile, çok ince taneli agregatlarda da benzer olarak bu dokular meydana gelir. Dolayısıyla bu
durum markazitin özellikle karakteristiği değildir. Ramplasman: yapı-doku özelliklerini sık sık
içeren markazit, uygun düşük sıcaklıklarda sülfitçe zengin demir ayrışımlarından form
almıştır. Yer değiştiren minerallerin tam kopyasını teşkil eden pseudomorflar sık sık gelişir ve
bunlar çeşitli şekillerde inklüzyon olarak kapanım içerebilmektedir. Diğer bir yönden
Markazit, kendilerini ramplasman olarak içermeyen bazı mineral türlerinin üzerine kabuk
bağlamış olarak bulunabilir (örneğin; Sfalerit). Pirotin sık sık Markazit tarafından ramplasman
edilir. Markazitleşme daha yaygın olarak Piritte görülür. Oluşum şekilleri kuş gözü yapısı
olarak adlandırılır. Markazitin Pirite dönüşümü yaygın değildir.

Pirit, Markazite göre daha fazla-doygun sarı renklidir.

Parajenez Durumu: Tamamen duraysız olduğu düşünülen Markazit, 350oC’nin üzerinde


yavaşça Pirite dönüşür. Bu durum 520oC’nin üzerinde daha hızlı bir şekilde gerçekleşir. Doğal
formda ve korunmuş Markazitin bu sıcaklıklara maruz kalması bile imkansız olarak
görülmektedir. Ama uzun jeolojik dönemler boyunca kalıcı olarak görülmektedir. Metal
içeren damarlarda bulunan Markazit, her zaman arta kalan solüsyondan en genç kristalize
olarak görülmektedir. Bu süreç hemen Piritin kristalizasyonu takip eder ve sık sık var olan ve
sonradan gelen solüsyonların eş zamanlı etkisi olarak parajenezde görülür. İkincil markazit
formasyonları oldukça derin yüzey etkilerinin gözlemlenmediği derinliklerde meydana gelir.

6) BORNİT (BORNITE - Cu5FeS4)

Çoğunlukla masif agregatlar şeklinde bulunur. Pembemsi kahverengindedir. Genelde


parlatması kolaydır. Kalkosin ve Galenitten sert olup, Kalkopiritten daha yumuşaktır.

Refleksiyon Özellikleri: Taze parlatılmış kesitlerde Bornit, Pirotinle çok benzerdir.


Refleksiyon rengi parlak pembemsi kahverengidir. Kısa bir süre sonra rengi kırmızı ve daha
sonra mora dönüşür. Bu oksitlendiğinin göstergesidir. Renk taze kesitlerine bakılarak
söylenmelidir. Schneiderhöhn (1922), belirlediği gibi çoğu durumda zayıf ama belirgin bir
anizotropi sergilemektedir. Refleksiyon paleokroizması gözlemlenebilir. Tane sınırları ve ikiz
lameller belirgindir. Bazı durumlarda anizotropi zar zor farkedilmektedir. Bornitin anizotropi
göstermediği durumlar tane boyunun küçük olmasından kaynaklanmaktadır.

Fiziksel Kimyası: Yaklaşık 190oC’de yalancı eş ölçülü kübik Bornitler izometrik yüksek
sıcaklıktaki modifikasyonlarına dönüşürler (Frueh, 1950).

Yapı ve Doku: Nadir olarak kristallerde ikizlenmeler gözlenir. İzometrik minerallerde ikiz
lameller görülmez. Zonlanma genel olarak görülmez. Deformasyon rastgele
gözlenebilmektedir. Bornit stres altında plastik özellik sergilemektedir. Büyük çoğunlukta
kataklastik deformasyon nadir olarak gözlenmektedir. Deformasyon kendini ince çizgilerle
ifade etmektedir. Kırıklar genellikle kalkosinle doldurulur. Kalkosin eksolüsyonları, Cu2S
fazlalığı ilgili katı çözeltinin daha fazla duraylı olmasına rağmen özel durumlarda
oluşabilmektedir. Kalkosin form aldığında fazlasıyla ince kavisli ağlar, güçlü büyütmelerle bile
zar zor tanınan hale döner. Tam homojen iç içe büyümeler ve dağılmalar, en azından çoğu
durumda, Kalkosin için ikincil süperjen formasyonların yorumudur. Bornit, Kalkosin ağlarıyla
beraber daha kolay lekelenir. Bornit eksolüsyon minerali olarak sadece Kalkosinde gözlenir.
Araştırmalara göre, Kalkosin 175oC’lerde önemli bir miktar moleküler Bornite çözünmeye
uygundur. Soğuma sırasında çoğu bölüm eksolüsyon minerali olarak ayrılır. Lamelli Kalkosin
çatlaklarındaki lameller arasında Bornit içerir. Orijinal doku yok edilir. Bu doku mirmekitik
dokuyla benzerlik sergilemektedir. Kalkosin ve Kalkopiritle gelişen Bornit büyümeleri çeşitli
formlarda gelişmektedir. Yüksek sıcaklıkta meydana geldiği maden yataklarında rekristalize
eksolüsyon fikri tamamen reddedilemez ve bu fikir eklenen materyalle birlikte
ramplasmandan daha olasıdır.

Agregatların çoğu, düzenli muntazam ölçü ve yuvarlaklığa sahip taneler içermektedir. Tane
sınırları oldukça basittir. Bazı durumlarda bireysel taneler bulunmaktadır ve arada sırada ince
taneli rekristalizasyon dokuları gözlenir. Tercihli tane yönlenmesi henüz ispatlanmamıştır.
Jenetik pozisyona göre Bornit sık sık ramplasmana uğrar. Ramplasman süreci genel kırık ve
çatlaklardan itibaren gelişir.

Tanıtman Özellikleri: Diğer kırmızımsı kahverenkli maden mineralleri daha güçlü bir
anizotropi gösterir ve daha parlaktır. Germanit izotroptur ama Bornitten daha parlaktır. Aynı
zamanda nadir bir mineraldir. Pirotin daha sert ve parlaktır. Bornitin rengi zamanla okside
olarak mor rengini alır. Kesitin parlatılıp tekrar incelenmesi gerekmektedir.

Parajenetik Pozisyon: Bornit çoğu maden yatağında büyük miktarlarda yer almaktadır.
Jenetik pozisyonu tartışmalıdır. Uzun zamandan beri Bornit ikincil süperjen sülfit minerali
olarak addedilmiştir. Bugünün araştırmacıları çoğu durumda Bornitin sadece hipojen kökenli
bir maden minerali olduğunu düşünmeye meyillidir. Magmatik serilerdeki formasyonlarda,
geniş bir sıcaklık aralığı mevcuttur. Pegmatitik ve kontak pnöymatolitik oluşumları daha
yaygındır. Kısmen düşük ve yüksek sıcaklıklı hidrotermal damarlar Bornitçe zengindir.
Sedimanter döngüdeki formasyonlarda sık bulunmaz. Süperjen sülfit zenginleşmesi boyunca
form alan Bornit nispeten nadirdir ve lokal olarak meydana gelen miktarları sınırlıdır. Bornit
sadece kalkopirit üzerinde çoğu zaman ince bir tabaka şeklinde kaplayarak form
alabilmektedir. Bornit bazen sülfür döngüsünün dahil olduğu sedimanter yataklarda büyük
miktarlarda meydana gelir. Bakırla kükürdün yüksek konsantrasyonuyla buralarda kalkopirit
yerine Piritte sık sık form alabilmektedir. Bornit ayrıca red-bed tipi yataklarda da
gözlenebildiği gibi dinamik metamorfizma ürünü olarak da oluşabilmektedir.

7) KALKOSİN (CHALCOCITE - Cu2S)

Düşük sıcaklıklarda form almış hali ortorombiktir. Isı işlemi uygulamasıyla hegzagonal
sisteme dönüşebilmektedir. Ortorombik modifikasyonları ısındığında 103oC’de hegzagonal
Kalkosin form alır. Hegzagonal Kalkosin her zaman paramorfik olmasına rağmen ikinci
nikolde yapılan dikkatli gözlemle, devrik dizilimli lamellerin bulunuşuyla tanınabilir. Kübik
kalkosin ise Neodigenit olarak isimlendirilmektedir. Neodigenit daha çok yüksek sıcaklıklarda
form almaktadır. Yüksek sıcaklık formlarında Kalkosinin tüm oluşuklarındaki Bakır, biraz
Gümüş aynı zamanda Demir ve Manganla yer değiştirebilir. Kükürtte Selenyum yada Tellür
ile yer değiştirebilir. Kalkosin parlatıldığında oldukça parlak bir yüzey elde edilir. Bu yüzeyler
çiziklidir. Parlatma sertliği düşüktür. Galenitle benzer, Bornitten düşüktür.
Refleksiyon Özellikleri: Tüm Kalkosinler hafif bir refleksiyon davranışı sergilerler. Renk
genellikle beyaz- mat beyaz yada mavimsi beyazdır. Kalkosindeki renk değişikliği parlatmanın
yetersizliğinden yada metal lekelenmesinden kaynaklanmaz. Çoğu sementetif kökenli
olmayan bazı rombik kalkosinler mavi izotropik lameller sergilerler.

Bornit (Cu5FeS4) ve Kalkosin (Cu2S)’in katı çözelti durumu; Yüksek sıcaklıklarda yaklaşık
500oC’lerde Kalkosin ve Bornitin katı çözeltiden sınırsız olarak form aldığı görülmektedir.
Özellikle kalkosin tarafında karışabilirlik çok sınırlıdır. Dar anlamda rombik Kalkosin birincil ve
ya ikincil kökenli olabilir. Her iki durumda çökelme bağımsız olarak meydana gelebilir.
Yaklaşık 103oC’de tüm paramorfik Kalkosinler, rombik Kalkosine dönüşürler. Onları düşük
sıcaklıklarda form alan kaba taneli Kalkosinlerden ayıt etmek oldukça zordur. Yüksek sıcaklık
olduğu sürece Kalkosin her zaman ikizlenme gösterir. Aynı birincil solüsyonlar, 103oC’den az,
sıcaklığın düştüğü sırada rombik Kalkosinleri oluşturur. Bu kalkosinler lamelli yapı
göstermezler.

Kalkosin, Bakır Sülfat solüsyonlarından sementasyon zonunda redüksiyonu takiben, düşük


sıcaklıklarda yüksek miktarda form alabilmektedir. Redükleyici sülfitlerin varlığı böylelikle
gereklidir. Oksidasyon koşullarının saf eleminizasyonu sık sık yeterlidir ve belkide bazı
katalizör etkiler Bakır Sülfürün (Cu2S) büyük miktarda çökelimine neden olmaktadır.

En sık rastlanan ikincil Kalkosinler sementasyon zonunda temel sülfitlerle (Kalkopirit, Pirit,
Sfalerit, Galenit) gelişmektedir.

Kalkosin ve Bornit yaklaşık 175oC’nin üzerinde kübik katı çözelti alanına sahiptir. Bu alan
yaklaşık 225oC’nin üzerinde sınırlandırılmıştır. Neodigenit mavi izotropik Kalkosindir.
Neodigenit kübik bir mineral olarak aynı zamanda demiri çözer.

Ramplasman: Kalkosin geniş çapta ramplasman bir mineraldir. Hipojen ve süperjen


ramplasmanlar arasında farklılıklar bulunmaktadır. İkisinin görünümü tamamen benzer
olabilir. Bu onları ayırmayı imkansız kılar. Hipojen Neodigenit ve lamelli ya da hipojen rombik
Kalkosin, Pirit, Enarjit, Fahlerz, Kalkopirit, Sfalerit, Bornit ve Galenit’e ramplasman olabilir.

Parajenetik Pozisyon: Kalkosin, hidrotermal aktivite sonucu ürün olarak, pegmatitik-


pnöymatolitik solüsyonlardan çok nadir, kurak iklimlerde, konsantrastyona bağlı süperjen
zenginleşme yatakları ve bazı sülfür döngüsü çökelimlerine bağlı olarak gelişir. Kontak
metamorfizma sonucunda form alabilir. Kalkosin nadir olarak ortomağmatiktir. Hipojen
köken tartışmaya açıktır. Sementasyon nedeniyle süperjen zenginleşme ürünü olarak
Kalkosin geniş çaptadır.

8) MANYETİT (MAGNETITE - Fe3O4)

Yüksek sıcaklık formlarında Fe2, magnezyum, mangan, çinko, nikel, titan ile yer değiştirebilir.
Fe3+ ise alimünyum, titan, vanadyum ve krom ile yer değiştirebilir. Fe2TiO4, FeTiO3 ile birlikte
karışık kristal formlarına ek olarak kafese direk olarak girebilirler. Plütonik kayaçlardaki Titan
içeriği İlmenit olarak bulunabilmektedir. Dolayısıyla azalan sıcaklıkla birlikte katı çözeltiden
İlmenit çözünür. Demiroksidin, nikelokside dönüşümü nadir olarak rastlanmaktadır. Nikel
içeriğinin maden mikroskopi aracılığıyla tespiti oldukça zordur. Kristaller genelde iyi
gelişmiştir.

Parlatma Özellikleri: Saf Manyetit çok iyi bir parlatma verebilir. Gelişmiş martitleşme
parlatmayı güç kılar. Bazı çözünmüş Titanomanyetitlerin bile parlatılması zordur. Parlatma
sertliği kimyasal kompozisyonla değişiklik gösterir. Hematit ve İlmenit Manyetitten serttir.
Manyetit, Pirotin ve sfaleritten yumuşaktır.

Refleksiyon Özellikleri: Refleksiyon şiddeti orta derecededir. Açık kahverengimsi tonla


beraber gri bir renk sergilemektedir. Yüksek miktarda Titanyum içeriği kahverengimsi pembe
bir renk tonuyla ifade edilir. Mangan, rengi daha soluk ve gri yapar. Manganın yüksek içeriği
sarımsı yeşil tonuyla kendini belli eder. Çoğu durumda izotroptur. Fakat bazıları tane
şeklinden ayırt edilebilen bir anizotropi sergiler.

Yapı ve Doku: (111) düzlemindeki ikizlenme, lameller şeklinde sık sık yaygın olarak görülür.
Kontak metasomatik yataklarda oluşan Manyetitler lamellerden yoksundur. Kontak
metasomatik kökenli Manyetitlerde zonlanma hemen hemen her yerde gelişmiştir (Divrik,
Türkiye). Kontak metasomatik yataklar magmatik ve hidrotermal kökenden tamamen yoksun
değildir. Büyüme zonları kimyasal kompozisyonlarındaki varyasyonla ilişkilidir. Diğer zonlar
sadece büyüme oranlarındaki değişiklikler kadardır. Bireysel zonlar çok ince olabilir. Büyüme
sırasında kristaller doğasını değiştirmektedir. Martitleşmenin gelişimi ya da diğer bazı
ornatmalar sık olarak dikkat çekici biçimlerde bireysel zonların oluşumunu kolaylaştırır.
Püskürük kayaçlardaki Manyetitler, spinel çekirdekleri bazen zonlu bir ince Manyetit
büyümesine sahiptir. Üzüm ve Böbrek şekilli kütleler Manyetitte çok nadirdir. Ama karasal
yada meteorik günlenmeye maruz kalan manyetitler üzüm yada böbrek şekilli olabilir.
Deformasyon oldukça yaygın olarak görülür. Manyetit sık sık erken form aldığı için
deformasyona daha açıktır. Bu kataklazma ve basınç ikizleriyle kendini belli etmektedir.
Kuvvetli deformasyonu takiben, çoğu manyetitte rekristalizasyon kolaylıkla meydana gelir.

Eksolüsyon: Özellikle magmatik Manyetitlerde, daha az miktarda pegmatitik-pnöymatolitik


ve kontak metasomatik Manyetitlerde görülmektedir. Titanyum sık miktarda bulunur ve
İlmenit olarak çözülür. Bu bazen iki jenerasyon şeklindedir. İlmenit, sonradan gelen bir
oluşum olabilir. Eksolüsyonun şekli-gelişimi Manyetitin tane şekline, soğuma hızına, kimyasal
kompozisyonuna bağlıdır. Eksolüsyon 700-400oC arasında meydane gelir. Titanyumun, FeTiO3
ya da Fe2TiO4 formlarından çözünebilirliği kısmi oksijen basıncı ve sıcaklığa güçlü bir şekilde
bağlıdır. İlmenit içeriği, Manyetit üzerine eşit oranda (homojen) olarak dağılmaktadır. İlmenit
eksolüsyonlarının yanında spinellerininki de önemlidir. Manyetitin yüksek sıcaklık
formlarında çok sık gözlenir. Bu eksolüsyonların orta dereceli sıcaklıklarda bulunması oldukça
nadirdir.
Oldukça yüksek sıcaklıklarda (1000oC ve üzerinde), Fe3O4 bir miktar Fe2O3’e çözünür. Yani
1000oC’nin üzerindeki sıcaklıklarda Manyetit, Hematite dönüşür. Laboratuvar koşullarında bu
sağlanmıştır. Bu durumun doğal koşullarda görülmesi oldukça nadirdir. Çoğu durumda
ısınmayla elde edilen Martitle benzer olabilir. Çözünmemiş Titanomanyetitler sokulum
plütonik kayaçlarında yüksek sıcaklık zonlarında yaygın olarak görülürler.

Özellikle kontak metasomatik yataklarda olmak üzere, taneler çoğu zaman eş ve kararlı bir
eğilimle özşekillidir. İnce toz şeklinden kafa yapısına kadar çeşitli manyetit taneleri vardır.

Manyetitin, Hematite alterasyonu, martitleşme yaygın olarak bilinmektedir. Laboratuvar


koşullarında sadece yüksek sıcaklıklarda gelişmektedir. Çoğu maden yatağında ise düşük
sıcaklıklarda gerçekleşmektedir. Formasyon sıcaklığını tahmin edecek güvenilir bir yargı tam
olarak yapılmamıştır. Martitleşme olayı, azalan sıcaklığın neden olduğu maden oluşum
sonucu olarak addedilmiştir. Böylelikle Hematit, etkin olarak aynı prosesle bağımsız olarak
form alabilir. Tipik olarak ince levhalı Hematitler, Manyetitin oktahedral düzlemleri boyunca
form alırlar. Hematit lamelleri, manyetitin kırık ve çatlaklarından ve ikiz lamellerinden
oluşmaya başlarlar. Böylelikle manyetit ramplasman olabilir. Çoğu kısımda oktahedral
levhalar boyunca oluşmaya başlayan Hematitler, kabaca tek bir yönde aynı inceliğe sahip
olurlar. Martitleşme yüksek sıcaklıkta başladığı zaman genelde tek yönde dizilim gerçekleşir.
Tamamen düzensiz ya da ağ şekilli alterasyon gelişimleride aynı zamanda gözlenmiştir.

Lepidokrosite dönüşüm ise tamamen benzerdir ve aynı Manyetit üzerinde görülür. Eğer
Lepidokrosit tek ve ince lamelli olarak bulunuyorsa Hematitle karıştırılabilir.

Genel olarak Manyetit günlenmeye karşı dirençlidir. Limonit arada sırada Manyetitten direk
olarak gelişebilir. Sadece oksijen kısmi basıncının değişmesiyle yada redükleyici solüsyonların
etkisiyle, herhangi bir sıcaklık artışı olmadan, hematitten manyetit pseudomorf oluşumu
sağlanır. Sovyet literatüründe bu oluşumlar Muşketofit olarak isimlendirilir.

9) HEMATİT (HEMATITE - Fe2O3)

Çoğunlukla saf olarak bulunur. Düşük sıcaklıklarda FeTiO3 ile kolayca karışabilirliği çok
sınırlıdır. FeO içeriği istisnasız Manyetit karışımından kaynaklandığı bilinmektedir. Kristalleri
farklı morfolojilere sahiptir. Dilinim gözlenmezken, ikizlenme gözlenmektedir. Hematit
parlatması en zor maden minerallerinden birisidir. Pirite benzer bir sertlik göstermektedir.

Refleksiyon Özellikleri: Diğer minerallerle mukayese edilmediği zaman çok parlak ve saf
beyaz refleksiyon rengine sahiptir. FeTiO3 içeren Hematitler düşük reflektif özelliğe sahipken
yüksek refleksiyon paleokroyizması sergilemektedir. Anizotropi açıkça görülmektedir. Yapı ve
dokuların tespitinde anizotropi yeterlidir. Kırmızı iç yansıma arada sırada görülmektedir. İç
yansıma parlatmanın kalitesine ve tane formlarına bağlı olarak değişir.

Fiziksel Kimyası: Manyetitle ilişkisi karışıktır. Deneysel olarak yaklaşık 1100oC’de Hematit,
Manyetite çözünür. Deneysel olarak tanımlanmış ayrılma;
3Fe2O3 ↔ 2Fe3O4 + O (≈1100oC)

Doğada oksidasyon ve redüksiyon minerallerinin varlığı, onların jeolojik termometre olarak


kullanılmasını engeller. Parajenez tekrarlanmaları sıcaklığı hesaba katmadan meydana
gelebilir.

Yapı ve Doku: İkizlenme yaygın olarak çapraz nikolde iyi gözlemlenir. Çoğu büyümeyle ya da
bazıları mekanik deformasyon sonucunda gelişmektedir. Büyüme lamelleri yaygın olarak
küçük miktarlarda bulunup, basınç lamelleri her zaman gruplar halinde bulunmaktadır. Tüm
yapısal değişimler formasyon koşullarına bağlıdır. Genel olarak özşekilliliğe doğru güçlü bir
eğilim vardır. Yüksek sıcaklıkta form alan Hematitler iri kristallidir. Hematitin kontak
metasomatik oluşumları izometrik (eş ölçülü)’dir. Hematit sık sık tektonik süreçler sırasında
kolayca eğimlenen levhalar şeklinde form kazanabilir. Bu tür levhamsı ve çizgisel oluşumlar
Hematitin hidrotermal kökenli olduğunu göstermektedir. Tektonizmadan etkilenmiş ince
levhalı cevherler oldukça yaygındır. Oval, küçük, girintili ve çıkıntılı tanelere rekristalize
olurlar.

Manyetit ve Hematit formasyonları, sokulum ve derinlik kayaçlarının kontak metamorfizması


sonucu yaygın olarak gelişip aynı zamanda, yorumlanması güç koşullar altında da meydana
gelebilmektedir. Son günlenme ürünleri Limonittir. Tipik dokular rastgele oluşur.

Hematit, bazen Manyetitin yerini alır. Yüksek sıcaklıklı solüsyonlar Hematitin, Manyetite
dönüşmesine sebebiyet vermektedir. Bazı durumlarda oldukça büyük tekdüze Hematit
kristalleri Manyetitten form alabilir ve bu kristaller sık sık kapanım oalrak küçük manyetit
kalıntıları içerirler.

Küresel Hematiter, ışınsal tellerin-iğciklerin kıvrılmasından dolayı parlatılması oldukça zordur.

Parajenetik Pozisyon: Hematit oldukça geniş koşullar altında form alan yaygın bir
mineraldir. Laboratuvar koşullarında minimum 200-300oC sıcaklıklarda oluşturulmuştur. En
üst seviye olarak 600-700oC makul görülmektedir. Çok güçlü basınca bağlı ve kataklazma
etkinliğinde, oksidasyon-redüksiyon koşullarında, yüksek sıcaklıklarda Hematit, Manyetit ve
Oksijene çözünür. Hematitlerin 1100oC sıcaklıklarda ergimiş bazaltlarla ısıtılmasıyla tamamen
kırılmadan etkilenmediği bilinmektedir.

Eş yaşlı Pirotin ve Hematit formasyonlarının bulunması imkansızdır.

4Fe2O3 + 2FeS ↔ 3Fe3O4 + FeS2

Denklemin doğada engelsiz ve kolaylıkla sağa kaydığı gözlemlenmiştir.

Hematit, Manyetitten martitleşmeyle çoğu kez form alabilmektedir. Hematit pegmatitik ve


pnöymatolitik yataklarda yaygın olarak görülmektedir. Kontak-pnöymatolitik Hematit
mineralleri yaygındır ve ekonomik olarak önemlidir. Bu yataklarda Hematit, Manyettiten
sıcaklık düştüğü zaman form alabilir. Hematit mineralleri sık sık Manyetit inklüzyonları içerir.
Hidrotermal yataklarda Hematit geniş sıcaklık aralıklarında form alabilmektedir. Manyetitin
miktarı bu tür yataklarda düşüktür. Yüksek sıcaklıklı hidrotermal yataklarda Hematit
kristalleri, göreceli olarak kalın ve büyüktür. Düşük sıcaklıkta gelişen Hematitler genelde ince
kar tanecikleri şeklindedir. Oksidasyon sürecinde oluşan Hematitler Martit lamelleri
içermektedir.

10) SULU DEMİR OKSİTLER (HYDROUS IRON OXIDES)

Çok sayıdaki sulu demir oksit, birbirinden farklı olup içerisindeki su miktarı esas alınarak farklı
isimlendirilmiştir. Bunlar;

Hidrohematit, Turgite = Fe2O3. 1/2H2O

Götit, Lepidokrosit, Rubinglimmer = Fe2O3.H2O (needle/micaceous iron ore)

Limonit = Fe2O3.1/2H2O (brown iron ore)

Xanthosiderite = Fe2O3.2H2O (yellow iron ore)

Stilpnosderite = Fe2O3.3H2O

X-ray diffraction yönteminin kanıtladığı, maden mikroskopi çalışmalarının doğruladığı üzere,


kompozisyonları Fe2O3.H2O olan iki tane esas iyi tanımlanmış kristalin sulu demir oksit
minerali vardır. Diğerleri suyu rastlantısal miktarlarda içermektedir. Yarı kararlı demir oksit
nadir olarak vardır. İzotrop olup, bol kırmızımsı kahverengi iç yansıma sergilerler.

Limonit, sulu kütleli demir oksitler için bir kayaç adı olarak kullanılmaktadır (mineralojik
özelliğini ve doğasını içerse de içermese de).

Kristal kimyasının son bilgilerine göre, Rubinglimmer ve Lepidokrosit ikiside polimorfik


modifikasyon olmayıp, farklı karakterde ilişkilere sahiptir. FeO(OH) formlarıdır.

10.1) GÖTİT (GOETHITE – NADELEISENERZ – FeO.OH)

Parlatma özelliği genellikle tane ölçüsüne ve yanında eşlik eden minerallere göre çeşitlilik
gösterir. Yansıtması tane boyuna ve poroziteye bağlıdır. İnce taneli mineraller, düşük ve
belirsiz yarı saydam iç yansıma gösterirler. Çoğu durumda canlı anizotropi güçlü aydınlatma
ile gözlenir. İç yansıması, tane ölçüsü, porozite ve parlatmaya göre çeşitlilik gösterir. İç
yansımanın rengi açık sarıdan kırmızımsı kahverengi olabilir.

İkizlenme görülmez, zonlanma sadece kaba tanelerde görülür. Kristalize jeller halinde
karakteristik dokusu kolaylıkla tanınır. Kristal lif (ipçik-telcik) kabuk ya da demet şekilli
kütlelerin yüzeyine diklemesine dizilirler. Çoğu durumda, güzel ve ritmik olarak değişen,
konsantrik kavkılar agregatların yüzeylerine uyum sağlayacak şekilde gelişirler. Lifler (ipçik-
telcik) ışınsal yada palmiye yaprağına benzer şekillerde oluşurlar.
Diğer mineraller, alıkoyunarak sulu demir oksit pseudomorflarına dönüşmektedirler. Orijinal
mineral nadir olarak gözlenmiş olup mineral kristalografik olarak ornatılır.

Kaba bağımsız taneler nadirdir.

Genellikle günlenme sonucunda tüm demir içerem mineraller ornatıma uğrarlar. Genellikle
Pirit, Kalkopirit, Siderit ve Pirotin minerallerinde önemli ölçüde görülürler.

Lepidokrosit, Götite göre daha koyu (kahverengimsi kırmızı) iç yansımaya sahiptir ayrıca
yüksek refleksiyonu vardır.

Limonit sadece sedimanter döngüde, demir içeren sülfitlerin, oksitlerin, karbonatların ve


silikatların günlenme ürünü olarak form almaktadır (Pirit, Pirotin, Manyetit, Hematit, Siderit).

10.2) LEPİDOKROSİT (LEPIDOCROSITE - FeO.OH)

Aynı koşullar altında parlatma sertliği Götitten düşüktür. Yansıması ve rengi daha çok
Hematite benzer. Parlaklık yüksek ve rengi daha beyazdır. Anizotropisi çok yüksektir. Renk
etkisi çok göze çarpmaz. İç yansıma rengi kahverengimsi kırmızı, kırmızımsı sarı-kahverengi
olabilmektedir.

Götite göre daha nadir olan Lepidokrosit, tercih olarak Pirit ve Arsenopiritten form
almaktadır. Lepidokrositin Götite göre refleksiyon paleokroizması göze çarpar.

Sistematik çalışma şimdiye kadar yapılmadığından ikizlenme ve zonlanma


gözlenmemektedir. Tane ölçüsü ve şekli oldukça çeşitlidir. Eski ritmik jel yapıları nadir
değildir, Götittekinden daha azdır. Çoğu durumda ince ipliksi Lepidokrositler, onların büzüşen
çatlaklarını doldurduğu görünümdeki kahverengi demir yataklarının böbreğimsi yapılarında
bulunmaktadır. Bazı yataklarda oldukça iyi gelişmiş levhamsı kristaller şeklinde meydana
gelebilir.

11) MAGHEMİT (MAGHEMITE - γ-Fe2O3)

Manyetik ferrooksit, manyetiten belirli oksidasyon koşulları altında form almaktadır.


750oC’nin altında Lepidokrositin dehidrasyonu üzerinden kolayca sentezlenebilir. Kübik
kristallerinir.Taneler Manyetit pseudomorfları şeklinde görülmektedir. Taneler yeteri kadar
büyükse iyi parlatılmaktadır. Manyetitten sert, hematitten biraz yumuşaktır. Beyazdan grimsi
maviye çalan orta dereceli refleksiyon gösterir. İzotrop olup iç yansıması nadir olarak görülür.

Maghemit, Manyetit yapısı ile birlikte yarı duraylı form alır. Maghemitler Hematite sıcaklık
etkisiyle dönüşebilmektedir. Manyetitin, Maghemite alterasyonu (maghemizasyon) tüm renk
değişikliği evreleri üzerinden meydana gelmektedir.

Maghemit, Manyetitin doğal formudur. Değişim düzensiz gerçekleşir. Martit


formasyonlarından daha düzensizdir. Dönüşüm içten dışa doğru gelişecek şekilde meydana
gelmektedir. Hematite dönüşüm kendiliğinden olur. Maghemit ince taneli Lepidokrosit
tarafından yer değiştirilerek üst üste geldiği için, kolaylıkla tanınamaz. Parajenezdeki
minerallere göre izotropisi kararlıdır. En yaygın parajenezi, hiç eksik olmayan Limonittir.

Asit volkanik kayaçlar bazen sık olmayan tiplerde Maghemit içerir. Titanyumca zengin
çözünmemiş manyetitlerden form alır.

12) KROMİT (CHROMITE - (Fe,Mg) (Cr,Al2)O4)

Kübik sistemde kristallerinir. Parlatılması çok iyidir. Konkoidal kırıkları yaygındır. Manyetitten
sert, Hematitten yumuşaktır.

Refleksiyon Özellikleri: Yansıtma özelliği, kimyasal kompozisyona göre çeşitlilik


göstermektedir. Grimsi beyaz hafifçe kahverengimsi tonda olabilir. İzotrop özellik
sergilemektedir. Daha çok Alimünyum ve Magnezyumca zengin örneklerde kırmızımsı
kahverengi iç yansıma görülür. Saf demir-kromitler neredeyse opaktır.

Çok saf Kromitler düşük Cr2O3 içeriğine sahip olabilmektedir. Buna rağmen ısıya dayanıklıdır.

Yapı ve Doku: İkizlenme gözlenmez, zonlu yapı nadirdir. Güçlü yansıtmaya sahip demirce
zengin karışımlar, dış zonlardan itibaren form almaktadır. Kataklastik doku çok yaygındır.
Özellikle tektonik olaylar ve serpantinleşme sırasında sık sık gözlenebilmektedir. Kristaller
özşekilli oluşmak için büyük bir eğilim göstermektedirler. Kristaller az bir miktarda birleşik
bulunmaktadır. Taneler çoğunlukla yuvarlaklaşmıştır. Taneler kabaca kristallenmiş ve yarı
özşeklli de bulunabilirler. Genel olarak ilk kayaç ürünü olarak özşekilli form almaktadırlar.
Tane ölçüsü çeşitlidir, çoğunlukla kaba taneli olarak form alırlar. Kimberlit Kromitleri, bazen
mirmekitik formda Bronzit ile birlikte gelişmektedir. Kromit diğer minerallerle birlikte çok az
büyüme göstermektedir. Hidrotermal alterasyon ve günlenmeyle değişime uğramaktadır.
Eksolüsyon nadirdir. Hematit ve ilmenit eksolüsyonları görülmektedir. Hematit ince bireysel
levhalar şeklinde form alabilir ve ya tamamen şebeke (ağ yapısı) şeklinde kütlenin %20’sini
oluşturacak şekilde gelişebilir. Demirce zengin Kromitlerde İlmenit lamelleride gelişim
göstermektedir. Kromite eşlik etme açısından pek yaygın olmayan Rutil, yönlü inklüzyonlar
şeklinde bulunabilmektedir. Ramplasman süresince misafir mineraller bozulmadan kalabilir.
Bu plaser yataklar için yaygın değildir. Bushveld masifindeki Kromitler demirce çok zengindir
ve ilmenit lamelleri içermektedir. Manyetit kabukları, bazen kısmen martitleşmiş çoğu
Kromit oluşuğunda bulunabilir. Kromitin kimyasal duraylılığı sayesinde ramplasman nadir
olarak görülmektedir. Yumru şekilli aşınmış sınırlar serpantinleşmiş kayaçlardaki Kromitlerde
görülmektedir. Ramplasman hidrotermal koşullarda gerçekleşmektedir. Ramplasman
ürünleri sert ve yüksek yansıma göstermektedir. Kromitlerde günlenme çok yavaş
gerçekleşmektedir.

Parajenetik Pozisyon: Kromit her zaman magmatik kristalleşmenin erken ürünü olarak
meydana gelmektedir. Kromit mafik olup peridotit ve piroksenit gibi sülfürce fakir magmatik
kayaçlarda belirgindir. Gabro ve noritlerde tanesel-bireysel halde görülmektedir.
Magnezyumca zengin oluşukları peridotitlerde görülürken, demirce zengin oluşuklar kısıtlı
biçimde piroksenit kayaçlarda bulunmaktadır. Kimyasal duraylılığı ve sertliği sebebiyle önemli
bir plaser mineraldir.

13) FAHLERZ GRUBU (FAHLORE GRUP – TETRAEDRİT - TENNANTİT)

Hücre yapısına göre, Fahlerz minerallerinin formülü Cu3SbS3 yada Cu3SbS4 olmaktadır. Bakır
fazlalığı her zaman mevcuttur. Bakır yaygın olarak bulunabilmektedir. Ama gümüş, çinko,
demir ve civa ile tamamen yer değiştiremez. Kısmen ya da tamamen arsen ile yer
değiştirebilmektedir. Tamamen anormal özellikteki üyelerinin oluşumu daha sonraki
bulunmayı işaret etmektedir. Açıklanamayan değişim olasılıkları mevcuttur. Örneğin, Fahlerz
minerallerinin %5 oranında Volfrom içermesi. İzometrik, tetrahedral yapıya sahiptir. Klivaj
gözlemlenmemiştir. Genelde zeytin yeşili girisi tonlarda görülmektedir. Parlatma sertliği çok
karakteristik olabilmektedir. Parlatma sertliği kayda değer olmasına rağmen, Galenit ve
Antimondan daha yüksektir. Kalkopiritle benzer sertliğe sahiptir. Sfalerit ve Pirotinden daha
yumuşaktır.

Refleksiyon Özellikleri: Yaygın Fahlerz mineralleri (sık sık Çinko ile birlikte, CuSb-fahlerz) kirli
renk tonlarında zeytin yeşili kahverengindedir. Saf CuAs-fahlerz, tennanit gibi çok gümüş
içeriğiyle daha çok çeşitlenen açık mavi tonuyla yeşilimsi renktedir. Gümüşce zengin CuSb-
fahlerz yüksek refleksiyona sahiptir ve açık zeytin yeşilimsi sarı kahverengindedir. Civaca
zengin CuSb-fahlerz mineralleri yüksek refleksiyonla uyumlu olarak soluk krem rengindedir.
Demirce zengin CuSb-fahlerz mineralleri zeytin yeşili kahve tonları hariç soluk gri renktedir.
Fahlerz grubu minerallerinin kompleks kristallenmiş üyeleri, tanımlanması zor ve sadece
göreceli eşlik eden minerallerle temsil edilebilen renkleri göstermektedirler. İzotrop bir
mineraldir. Kahverengi kırmızı iç yansımasını tespit etmek zordur.

Fiziksel Kimyası: Fahlerz gruplarındaki izomorfizim/eşyapılılık çok geniş ve çeşitli olmasına


rağmen zonlu yapılanma az görülmektedir. İzomorfizim aynı zamanda düşük sıcaklıklarda
olağan olmayan Fahlerz minerallerindeki kompozisyonlarda bile farkedilmektedir.

Yapı ve Doku: İkizlenme birkaç bağımsız kristallerde yaygındır. Çeşitli kompozisyonların


yaygın olması halinde zonlu yapılar meydana gelebilmektedir. Deformasyon ve kataklastik
yapılar yaygın olarak bulunmaktadır. Eksolüsyon yapıları son derece nadirdir. Edwards
(1946), Fahlerz minerali içerisindeki Sfaleritin yanı sıra, Kalkopirit içerisindeki Fahlerz
minerallerini tanımlanmıştır. Tane formu, ölçüsü ve dokusu hakkında çok az şey
söylenebilmektedir. Parçalanmış yumru şeklindeki taneler, eş yaşlı minerallere değecek
şekilde meydana gelmektedir. Genelde Fahlerz minerallerinin, diğer minerallerle, çok ufak
damlacık, lamel veya küçük taneler şeklinde etrafı çevrelenmektedir. Yüksek sıcaklık
Galenitlerinde Fahlerz meydana gelmektedir. Fahlerz damlacıkları özellikle Galenitin tane
sınırlarına yakın yerlerde bol miktarda bulunmaktadır. Fahlerz minerallerinin hipojen ve
süperjen ramplasmanları oldukça yaygındır. Fahlerz minerallerinin solüsyondan gümüş
çökeltme kapasitesi Palmer ve Bastin (1913) tarafından çalışılmıştır. Kalkopirit ve Galenit
Fahlerz mineralleriyle yer değiştirebilir. Fahlerz grubu mineraller diğer bir çok mineralle yer
değiştirebilmektedir. Kataklastik Pirit, Pirotin, Kobaltin, Arsenopirit, Sfalerit ve daha bir çoğu
Fahlerz mineralleriyle yapışık halde bulunup, yer değiştirebilmektedir. Bu durum çok değişik
tipteki maden yataklarından bilinmektedir. Özellikle çoğu kuvars-altın damarlarında
görülmektedir. Aynı zamanda Kalkopirit, Galenit, Bornit, Antimon ve diğer ilksel
mineralizasyonun geç formları, Fahlerz minerallerinin genç jenerasyonlarıyla yer
değiştirebilmektedir. Ama bu durum yaygın olarak görülmez. Oksidasyon zonundaki Fahlerz
minerallerinin alterasyonu çok karmaşıktır. Çoğu oksidasyon Kalkosin ve Kovellin
formasyonlarıyla başlar. Doku çok farklı ve güzeldir. Küçük miktarda Kuprit ve Limonite ek
olarak Azurit ve Malakitte yüksek miktarda form alır.

Parajenetik Pozisyon: Çoğu oluşumu hidrotermal evreye aittir. Kontak metasomatik ve


pegmatitik kayaçlar Fahlerz içerebilmektedir.

14) PİROTİN (PYRRHOTITE - FeS)

Nadiren iyi kristalleri bulunmaktadır. Genellikle kaba tanelidir. Büyüme yapılarının direk
karşılaştırması mümkün olmasa da maden mikroskopuyla çeşitli tiplerdeki farklılıklar küçük
olup, tam tanımlama için yeterli olmamaktadır. Parlatmada klivajlar kolaylıkla görülür.
Günlenmenin başlangıcında klivajlar görünür hale gelir.

Refleksiyon Özellikleri: Parlatma kesitinde renk açık sarıdan kahvemsi pembe olarak
görülmektedir. Refleksiyon oldukça yüksektir. Renk tonu çok göz alıcıdır. Kolaylıkla tanınan
bir mineraldir. Renk zaman zaman kahverengine dönüşebilmektedir. Bu oksidasyondan
dolayı gerçekleşir. Refleksiyon paleokroizması belirgindir. Anizotropisi çok kuvvetlidir.
Kuvvetli aydınlatma ve tam ikinci nikolde renk sarımsı griden hafif yeşilimsiye döner.

Fiziksel Kimyası: Pirotin düşük sıcaklıklarda çok az bakır ve nikeli dissolve


etmektedir/ayırmaktadır. Çok yüksek sıcaklıklarda miktarı artar ve Kubanit, Kalkopirit ve
Pentlandit formlarını exsolve eder/çözer. Farklı tiplerle ilişkileri tam olarak anlaşılmamıştır.
Sadece sıcaklık ve basınca bağlı değil, mevcut demir ve kükürt konsantrasyonuna da kuvvetli
bir şekilde bağlıdır. Çok yüksek sıcaklık formlarındaki hegzagonal Pirotin yüksek miktarda
kükürdü dissolve edebilmektedir. Soğuma durumunda Pirotin, Pirite çözünür. Yaklaşık
300oC’de Pirotin, Piritle dengede olabilir.

Yapı ve Doku: ikizlenmeler tanımlanmıştır, zonlanma yaygındır. Deformasyon yaygın olarak


gözlemlenir. Çoğunlukla ve temelde Pirotinler yüksek sıcaklıklarda form alırlar. Yüksek
sıcaklıklarda oluşmuş bazalt ve meteoritlerde Pirotinle birlikte ince levhalı Manyetitlerde
bulunabilmektedir. Aynı zamanda biraz nikel-pirotin içermektedirler. Pirotin eksolüsyon
ürünü olarak Sfalerit içinde gözlemlenmiştir. Çoğu demirce zengin çinko sülfürler bu
eksolüsyon yapısını içermektedir. Kalkopirit içerisindeki Pirotinlerin eksolüsyon benzeri
oluşumlarının karışık bir hikayesi vardır. Pirotinler çoğu pentlantid içerisinde eksolüsyon
olarak bulunabilmektedir. Tane kenetlenmeleri basit poligonal şeklinde olabilir. Tane
yönlenmesi şiştozite yönlenmesine göre olabilir. Oldukça yüksek metamorfizma geçirmiş
maden yataklarında, yönelim rekristalizasyonla yok edilebilmektedir. Pirotinin hipojen
ramplasmanı Galenit, Kalkopirit, Sfalerit, Fahlerz, Stannit ve diğer minerallerle görülür. Çoğu
örnekte olduğu gibi Pirotin, Piritle yer değiştirir. Bu da kristalizasyon sırasında kükürt
konsantrasyonunun arttığını gösterir. Ramplasman formları çok iyi gelişir. Piritin yaşlı mineral
olduğu, önceden form aldığı not edilir. Piritin Pirotinden form aldığı düşünülürse, önceki
cümlede bahsi geçen yorum yanlış olur. Tersi durumlar, Piritin, Pirotince ramplasmana
uğraması oldukça nadirdir. Çok derinlerde kristallenme sonucunda olabilir. Ayrıca Manyetit
ve Pirotin birbirinin yerini alabilir. En yaygın alterasyonu Markazit formasyonlarında Birds eye
texture (kuş gözü dokusu) şeklinde görülmektedir.

Parajenetik Pozisyon: Pirotin magmatik yataklarda farklı kökenlerde geniş alanlarda


bulunmaktadır.

Pirotin:

-Meteorik kayaçlarda ( damla şeklindeki inlüzyonlu meteorik demirlerde)

-Likit magmatik oluşumlarda

-Pegmatitik-Pnöymatolitik oluşumlarda

-Yüksek sıcaklıklı hidrotermal evrelerde (altın-kuvar ve kurşun-çinko-bakır damarlarında)

-Plütonik ve İntrüzif kayaçların neden olduğu metamorfik süreçlerde kontaklarda


bulunmaktadır.

15) BRAUNİT (BRAUNITE – 3(Mn,Fe)2O3.MnSiO3)

Pirit ve Hematit gibi benzer sertliğinden dolayı kolay parlatılır. Az miktarda kahverengimsi
tonlarla birlikte grimsi beyaz refleksiyon sergilemektedir. Anizotropisi oldukça zayıftır. Güçlü
ışıklandırma olmadan farkedilmesi zordur. Koyu kahve iç yansıması nadir olarak
görülmektedir. Braunitteki iç yansıma Hausmannit, Manganit ve Jakopsite göre daha
nadirdir. Alterasyon ürünü oalrak görülen Piroluzit içeriği yaygındır.

Yapı ve Doku: taneler özşekilli yada yarıözşekilli yoğunlukta poligonal agregatlar şeklinde
gelişmektedir. Taneler çoğunlukla mikroskobik olarak küçük ve nadiren 1cm’ye
ulaşabilmektedir. Tanelerin iç kısımları kompaktdır, sıkıştırılmış ve gözeneklidir. Tanelerin
sadece dış yüzeyleri temizdir. Dolayısıyla Braunit içten dışa doğru Piroluzit ile
ornatılabilmektedir. Hausmannit içindeki Braunit inklüzyonlarıda aynı şekilde
yorumlanmaktadır. Hausmannit ve Braunit beraber oluşmaya başladıkları zaman ilk oluşuma
göre, ikinci oluşum daha özşekilli olmaktadır. Braunit yaygın olarak Piroluzit ile ramplasman
edilmektedir. Braunit, Piroluzit ve Psilomelana ornatılabilir.
Ayırtman Özellikler: Braunit zayıf anizotropiye sahipken, Hausmannit ve Manganit kuvvetli
anizotropiye sahiptir. Manyetit ve Jakopsit izotroptur. Braunitte ikizlenme çok zayıf
gelişmiştir ve Hausmannitin ikiz lamelleri görülür. Jakopsit koyu kırmızı iç yansıma gösterir.

Parajenetik Pozisyon: Braunit düşük sıcaklıklarda gelişen mangan yataklarında yaygın


değildir. Braunit yüksek sıcaklıklarda zaman zamanda yüksek basınçlarda form almaktadır.
Tartışılmaz olmasına rağmen, Fermor’a göre Braunit mağamadan ilk kristalleşen üründür.
Güneybatı Afrika, Nambiya’da pegmatitik granitlerdeki magmatik kristalleşmeleri yaygındır.
Braunit aynı zamanda bölgesel metamorfizma ürünüdür.

16) PİROLUZİT (PYROLUSITE – MnO2)

Hem büyük hem küçük kristaller halinde oluştuğu bilinmektedir. Neredeyse çoğu Piroluzit-
Manganit pseudomorfları şeklinde bulunur. Kremsi beyaz refleksiyon rengine sahiptir.
Refeksiyon paleokroizması öne çıkmaktadır. Anizotropisi kuvvetli ve farklıdır. Tabla
oynatılınca renk değişme eğilimindedir. Anizotropi rengi açık-koyu sütlü kahve tonlarındadır.

Yapı ve Doku: çok çeşitli formlar ve tane ölçüleri, jellerden kaynaklı ikinci piroluzit
oluşuklarından yada çeşitli türlerdeki manganez minerallerinin günlenmesinden
kaynaklanmaktadır. Piroluzit Manganit mineraliyle ornatılabilir. Proluzit manganitin yerini
alır. Braunitte tipik olarak Piroluzit ile yer değiştirebilmektedir. Ornatma tane merkezinden
başlar ve kırık-çatlaklar boyunca tane sınırlarına kadar devam eder. Proluzit yüksek
refleksiyonundan dolayı aynı oksidik parajenezdeki manganez minerallerinden kolaylıkla ayırt
edilebilir. Birincil yapıdaki Piroluzitler latalar halinde soğuma çatlakları içermektedir ve
biribirine kompakt halde kristal oluşumu sergilemektedir.

Parajenetik Pozisyon: Piroluzit en yaygın manganez minerallerinden birisidir. Oksijen


fazlalığında form alır. Genelde sedimanter döngüyle sınırlıdır. Sığ denizlerde oolitik dokuda
deniz çökeli olarak oluşabilmektedir. Karasal kökenli yaygın çökelimleri bulunmaktadır.
Karasal kökende çökelim kireçtaşı, dolomit ya da kum-kil tabakalarında gerçekleşir.

17) RAMSDELLİT (RAMSDELLITE - MnO2)

Levhamsı lamelli kristalleri vardır. 300oC’nin üzerinde Piroluzite döner. Beyazla birlikte grimsi
sarımsı tonlarda refleksiyon rengine sahiptir. Anizotropisi çok güçlüdür. İnci parlaklığında
anizotropi sergilemektedir. Koyu morumsu-kırmızı iç yansıma göstermektedir. İskeletimsi bir
dokuya sahiptir. Kırık ve çatlakları boyunca Piroluzite ramplasman olur. Piroluzit,
Ramsdellitten daha parlaktır.

18) PSİLOMELAN (KRİPTOMELAN-KORONADİT-HOLLANDİT)

Psilomelan her zaman ikincil mineraller tarafından sarılmaktadır. Mikroskobik gözlemler,


çoğu Psilomelanın diğer minerallerin karışımı olduğunu göstermektedir. Bu mineraller
Piroluzit, Limonit, Kuvars ve Braunittir. Tüm Psilomelanlar, diğer maden yataklarının karışımı
olmadığı sürece salkım şeklinde ya da iyi böbreğimsi yapıya sahip olup, amorf görünümlü
konkoidal çatlaklıdır. Orta dereceli refleksiyona sahiptir. Renk grimsi beyaz ve Piroluzitten
her zaman daha koyudur. Anizotropisi kuvvetlidir.

Psilomelan genellikle yuvarlağımsı ve böbreğimsi şekilde tipik olarak rekristalize jellerden


meydana gelmiştir. Konsantrik, yuvarlağımsı ritmik yapıları çok incedir.

Psilomelan düşük sıcaklıklarda sedimanter döngü ürünü olarak form almaktadır. Yani
atmosferik koşullarda oluşabilmektedir. Psilomelan, Braunit, Hausmannit, Siderit, Rodokrozit
ve rodonit gibi mangan içeren minerallerin günlenme ürünü olarak bulunmaktadır.

You might also like