Professional Documents
Culture Documents
HEDEFLER
Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
Kavramın tanımı ve mahiyetini tanımlayabilecek,
Kavram çeşitlerini ortaya koyabilecek,
Kavramın hayal ve hükümle ilişkisini belirtebilecek,
Kavram ve terimin farkını belirleyebilecek,
Kavramlar arası ilişkileri tanıyabilecek,
Kavramların çeşitli delâletlerini ayırt etmeyi
sağlayabileceksiniz.
ĠÇĠNDEKĠLER
Kavramlar
Kavram Çeşitleri
Kavramların Çeşitli Delaletleri
Kavramların İfade Edilişi
Kavramlar Arası İlişkiler
Kategoriler
Özet
Değerlendirme Soruları
Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar
ÜNĠTE
2
KAVRAMLAR 2
GĠRĠġ
Klasik mantıkta doğru düşünme yollarının gösterilmesi çok önemlidir. Aristoteles
bunun öneminden dolayı akıl yürütme yollarından tümdengelime vurgu yaparak,
tümdengelimin bir şekli olan kıyası esas almıştır. Kıyasın ortaya konulabilmesi için
öncelikle terimlerin, bir başka ifadeyle kavramların, sonra da önermelerin ele alınması
gerekmektedir.
I.Kavram ve Terim
A. Kavramın Tanımı ve Mahiyeti
“Kavram nedir?” sorusu, Sokrates‟ten beri felsefenin temel sorularından birisi
olmuştur. Bu, filozofların üzerinde çokça tartıştıkları ve birbirlerine muhalefet ettikleri
bir soru olarak karşımıza çıkmaktadır. Platon, kavrama idea diyerek, onun ideler
dünyasında var olan bir gerçeklik olduğunu ileri sürmüştür. Ortaçağ düşüncesinde ise
Platon‟un ideler âleminde varlığını kabul ettiği kavramlar, Tanrı‟nın zihninde var olan bu
âlem ve içindeki her şeyin ezelî ve ebedî kalıpları olarak düşünülmüştür. Ortaçağ‟da
kabul gören bu yaklaşım tarzı bir kenara bırakılırsa, diyebiliriz ki, Sokrates‟ten
Aristoteles, Hume ve Kant‟a kadar birçok filozof bu konudaki farklı yaklaşımlarına
rağmen, temelde, kavramı, bir şeyin zihindeki ve zihne ait tasarımı saymıştır. Son olarak
Mantıkçı pozitivistler kavram yerine, dil içerisinde anlam taşıyan ve tanımlanabilir olan
sözcüklerden, “terim”lerden söz edilebileceğini, kavramın dilden bağımsız bir neliğinin
olamayacağını ileri sürmüşler ve bu tutumlarıyla, kavram konusunu bir ölçüde mantığın
dışına çıkarmışlardır.
Kavram kelimesi, kavramak fiilinden gelip, bir nesnenin, bir fikrin, bizim
düşüncemizden bağımsız olan bir şeyin kavranılması demektir. Örneğin, “kitap” bir
kavram olup, çok sayıda nesneyi, söz gelimi ciltli-ciltsiz, eski-yeni, küçük-büyük, hikâye-
roman…sayısız somut kitapları temsil eder ve bunların tümünden soyutlanarak elde
edilir.
En kısa ifadesiyle kavram, “bir objenin zihindeki tasavvurudur”. Buna fikir de
diyebiliriz. Kavram dil ile ifade edilirse mantıkta terim adını alır.
Kavram, soyutlanarak elde edilir. Örneğin, kavram olarak kitap doğada yoktur,
doğada bulunanlar onun somut biçimleridir. İstanbul, Ahmet vb. özel isimler; “içinde”,
“ile”, “ve”, “da”, “ki” gibi zarflar ve ekler dışında kalan hemen tüm kelimeler bir
kavramı temsil eder.
Kısaca kavram, bir obje ve olgunun düşüncedeki karşılığıdır. Terim ise, bu
karşılığın dile getirilmesidir.
Burada terimin sözcük (kelime)ten farklı olduğunu özellikle belirtmek gerekir.
Çünkü her terim sözcüktür, ancak her sözcük bir terim değildir. Sözcükler, dilsel
olmalarına karşın farklı özelliklere sahiptirler. Sözcükler, ismin beş halinde olabilir. Buna
karşılık terimler, isim ve fiil çekimlerinden bağımsız olarak yalın halde bulunurlar.
Örneğin, “gelmek” terim iken, “geliyorum” bir sözcüktür. Mantık “ölüyorsun” ile değil,
“ölmek” ile, “sınıflarda” ile değil, “sınıf” ile ilgilenir. Cümle içinde bir anlama sahip olan
bağlaçlar da birer terim değildir. Örneğin “ve”, “veya”, “ya”, “ya da”, “yahut” vb.
bağlaçlar birer sözcük olmalarına rağmen birer terim değildir.
Kavram ve terimler, doğru ya da yanlış olamazlar. Yanlışlık ve doğruluk
değerleri önermelere aittir. “Masa”, “sıra”, “ağaç” vb. kavramlar kendi başlarına bir
doğruluk değeri taşımazlar. Kavramların dış nesnel dünyada karşılıkları varsa
gerçektirler, karşılıkları yoksa gerçek değildirler. Önermeler birkaç kavramın bir araya
gelmesiyle oluşurlar. Doğruluk ve yanlışlık birkaç kavramdan oluşmuş yargı bildiren
önermelere aittir. Örneğin, “Bütün insanlar ölümlüdür” önermesi doğru ya da yanlış
olabilir.
Kısaca kavram, tek başına tasdik ve inkâr özelliği taşımaz. Yani kavram, bir
önerme içerisinde özne ya da yüklem olarak yer almadığı sürece ne doğru, ne yanlış; ne
olumlu ne de olumsuzdur.
Kavramlar, tanımda kullanılmakla birlikte bizzat kendileri tanım yapamazlar.
Çünkü tanım, birçok kavramın bir araya gelmesi sonucu gerçeklik kazanır. Kavram ise,
yalnızca bir şeyin zihindeki tasarımıdır. Dolayısıyla tek bir kavram ancak bir şeye
karşılık gelir ve o şeyin ne olduğunu gösterir. Örneğin, “ağaç” kavramı tanım yapan bir
cümle değil, sadece “ağaç” denilen kavramın zihindeki tasarımıdır. Tanım yaparken bir
şey hakkında bilgi verilir. Kavramlar ise bir şey hakkında bilgi vermez, sadece o şeyin
zihinde tasarlanılmasını sağlar.
a. Kavram-Hayal ĠliĢkisi
Kavram, hayalden farklıdır. Bir şeyin hayali, imgesi, tek ve somut bir varlığa
aitken; bir şeyin kavramı genel ve soyut bir varlığa aittir. Örneğin, bir ağacın hayali yani
imgesi, belli bir ağaca aittir. Biz bir ağacı hayal ederken, zihnimizde belir bir ağacı,
örneğin evimizin bahçesindeki bir çam ağacını canlandırırız. Buna karşılık ağaç kavramı,
belli şekil ve özellikleriyle hayal ettiğimiz bir ağacı değil, genel ve soyutlanmış ağacı
zihinde canlandırır.
Kısaca hayal, daima kendimize ait ve kendimize özeldir; yani belli bir nesnenin ve
bir anının tasarımıdır. Kavram ise, yukarıda da belirttiğimiz gibi, genel olup, o nesnenin
şu ya da bu niteliğini taşımaz. Örneğin, bir atın hayali; rengi, eğeri, yelesi ve duruşuyla
belli bir atın zihinde canlanması iken; at kavramı ise, genel ve soyut olup Arap, İngiliz,
yarış, yaşlı, genç vb. tüm atların zihindeki tasavvurudur.
b. Kavram-Hüküm ĠliĢkisi
Çoğu zaman kavram ile hüküm birbirine karıştırılmıştır. Oysa hükümlerin tek
başlarına anlamları olduğu halde, kavramların yalnız başlarına bir anlamı yoktur. Kavram
ancak bir cümle, bir hüküm içindeki fonksiyonuyla bir varlık kazanabilir. Kavramların
yalnız başlarına anlamlarının olmamasının nedeni, bunlarda tasdik ya da inkâr özelliğinin
bulunmamasından kaynaklanmaktadır
Kavram, önermelerden çok daha mürekkeptir, birçok önermeyi gizli bir şekilde
içinde toplayan bir bilgidir. Örneğin, “insan” kelimesi bir kavramdır. Bu kavramın içinde
“iki ayaklıdır”, “düşünür”, “iradeli olarak hareket eder” gibi hükümler vardır.
Şu halde kavramlar bir araya gelerek hükümleri meydana getirmez, aksine
hükümler bir araya gelerek kavramları oluşturur.
C. Kavram ÇeĢitleri
Kavram ÇeĢitleri
Tümel Soyut Kolektif Olumlu Açık Tek anlamlı Genel Özsel (Zatî) Mutlak (Bağıl-Olmayan)
Tikel Somut Dağıtılmış Olumsuz Seçik Çok anlamlı Tekil İlintisel (Arızî) İzafî (Bağıl)
Tekil (Distribütif)
Eğer kavram bir sınıfın tümüne işaret ediyorsa, tümel (küllî) kavram adını alır.
Tüm ağaçlar, her kitap, hiçbir şehir gibi. Eğer kavram bir sınıfın bir kısmına işaret
ediyorsa, tikel (cüz‟î) kavram adını alır. Bazı insanlar, kimi yabancılar gibi. Kavram bir
tek şeye işaret ediyorsa, tekil (ferdî) kavram adını alır. Bu ev, bu araba, bu at gibi.
Eğer kavram, zihin dışında konusu bulunan bir nesneye işaret ediyorsa, somut
(müşahhas) tur. İnsan, siyah, filozof gibi. Eğer kavram, bir oluş tarzını ifade ediyorsa,
soyut (mücerret) tur. İnsanlık, beyazlık gibi.
grubun herhangi bir bireyine bu işçidir diyebiliriz; işçi teriminin gerçekleşmesi o sınıfın
bireyinde olur.
Bir kavram sadece zihinde bir tasarım olarak var olabilir. Buna kavramın neliği
denir. Öğrenci gibi. Her kavram zorunlu olarak bir neliğe sahiptir.
Eğer bu kavramın dış dünyada bir karşılığı varsa, buna da o kavramın gerçekliği denir.
Örneğin, insan, at, ağaç gibi kavramların hem neliği hem de gerçekliği vardır. Çünkü
insan, at, ağaç dediğimiz varlıklar, zihnimiz dışında gerçekten vardırlar. Her kavramın
neliği vardır, ancak her kavramın gerçekliği yoktur. Masallardaki, mitolojilerdeki
varlıkları anlatan kavramların nelikleri vardır, fakat onların zihin dışında karşılığı olan
bireyler bulunmadığından gerçeklikleri yoktur. Örneğin, “yedi başlı ejderha”, “cadı”,
“denizkızı”, “Anka kuşu” gibi kavramların zihinde belli anlamları vardır, ancak zihin
dışında bunları karşılayan gerçeklikleri yoktur.
Gerçekliği olan bir kavramı, ana nitelikleriyle ortaya koyup, diğerlerinden
ayırmaya kimlik denir. “Atatürk Üniversitesi öğrencisi” gibi. Kimlik, bir neliğin kendine
has birtakım vasıflarıyla öteki fertlerden ayrılmasıdır. Gerçekliği olan her kavramın
kimliği vardır. Örneğin, “Kapının önünde Nissan marka bir otomobil durmaktadır”
cümlesinde otomobil neliği; somut bir şekilde kapının önünde duran otomobil gerçekliği;
bu duranın belli bir modelde Japon yapımı bir otomobil olması da, onu diğer
otomobillerden ayırdığından, kimliği gösterir.
Öğretim
Ali
a. EĢitlik (Müsavât): Eğer iki kavramdan her biri diğerinin bütün bireylerini
karşılarsa, aralarında eşitlik vardır. Konuşan-gülen, gebe kalan-doğuran, çift tırnaklı-
geviş getiren gibi. Eşitliği şu şekilde gösterebiliriz:
Memeli Balık
Bir şey tanımlanırken, kendi kendisiyle ilgili kategoriye ya da üst cinse havale edilmekte
ve onun yardımıyla da söz konusu şeyin en temel nitelikleri bilinmiş olmaktadır. Bundan
dolayı kategorilerin incelenmesinin, tanımların yapılmasında yardımcı oldukları inkâr
edilemez. Her kategori, bir soruya cevap oluşturur. Aristoteles düşüncesinde on kategori
bulunmaktadır. Bunlar;
1. Cevher: Aristoteles cevheri hem var olan bir şey hem de kavram olarak iki
anlamda kullanır. Cevher değişen şeylerin temelidir. Aristoteles, diğer kategorilere
arazlar adını vermekte ve böylece kategorileri genelde cevher ve araz başlığı altında
değerlendirmektedir. Örnek: İnsan ve at.
3. Nitelik: Bir şeyin nasıl olduğunu bildiren kategoridir. Örnek: Beyaz, siyah,
cimrilik, korkaklık vb.
4. Görelik: Varlığı başka şeylere bağlı olan, bir başka ifadeyle kendinden başka
şeyler aracılığıyla var olan şeye denir. Örnek: İki katı, yarısı, daha büyük vb.
6. Zaman: “Ne zaman?” sorusunun cevabı olan kategoridir. Örnek: Dün, gelecek
sene vb.
9. Edilgi: Bir şeyin, başka bir şeyle etkilenmesi nedeniyle ona arız olan durumdur.
Kısaca “ona ne yapılıyor?” sorusunun cevabıdır. Örnek: Kesiliyor, yakılıyor gibi.
10. Sahip olma: Bir şeyin başka bir şeye sahip olmasıyla ona ilintili olan
durumudur. Örnek: Kravatlı, şapkalı, ayakkabılı vb.
ÖZET
Kavramın ne olduğu Sokrates’ten beri felsefenin temel sorunlarından birisi
olmuştur. Kavram, filozofların üzerinde çokça tartıştıkları ve birbirlerine muhalefet
ettikleri bir konudur. Klasik mantıkta doğru düşünme yollarının gösterilmesi çok önemli
olduğu için, Aristoteles akıl yürütme yollarından dedüksiyona vurgu yaparak,
dedüksiyonun bir şekli olan kıyası esas almıştır. Kıyasın ortaya konulabilmesi için
öncelikle kavramların, sonra da önermelerin ele alınması gerekmektedir.
Kavramlar, doğru ya da yanlış olamazlar. Yanlışlık ve doğruluk değerleri
önermelere aittir. Kavramların dış nesnel dünyada karşılıkları varsa gerçek, karşılıkları
yoksa gerçek değildir. Önermeler birkaç kavramın bir araya gelmesiyle oluşur. Doğruluk
ve yanlışlık birkaç kavramdan oluşmuş yargı bildiren önermelere aittir. Kavramlar, sözlü
ya da sözsüz olan birtakım işaretlerle ifade edilirler. Kavramların birtakım işaretlerle
dile getirilmesine delâlet denir. Delâlet farklı şekillerde ele alınmaktadır. Ancak bu
delâlet çeşitlerinden mantığı sözlü vaz’î delâlet ilgilendirmektedir.
DEĞERLENDĠRME SORULARI
1. Bir şeyin zihindeki tasavvuruna ne denir?
a) Önerme
b) Hayal
c) Kimlik
d) Delâlet
e) Kavram
3. Genel bir varlığı değil, özel bir varlığı zihinde tasavvur etmeye ne denilir?
a) Kavram
b) Hayal
c) Kimlik
d) Önerme
e) Hüküm
CEVAP ANAHTARI
I.ÜNĠTE
1.E 2.A 3.B 4.E 5.B 6.D 7.E 8.B 9.D 10.E
Grünberg, Teo, (2007). Epistemik Mantık Üzerine Bir Araştırma. Yapı Kredi Yayınları,
İstanbul
-----, (2005). Felsefe ve Felsefî Mantık Yazıları. Yapı Kredi Yayınları, İstanbul
Heimsoeth,Heinz,(1986). Immanuel Kant‟ın Felsefesi. çev. Takiyettin Mengüşoğlu,
Remzi Kitabevi, İstanbul
İzmirli, İsmail Hakkı, (1330). Felsefe Dersleri. İstanbul
el-Kâtibi, Ebu‟l-Hasan Necmüddin Debiran Ali b. Ömer b. Ali, (1998) eş-Şemsiye fi‟l-
Kavâidi‟l-Mantıkıyye. Beyrut
Kneale, William, and Kneale, Martha,(1988) The Development of Logic, Oxford
University Pres. New York.
Köz, İsmail,(2003) Mantık Felsefesi. Elis Yayınları, Ankara
Öner, Necati,(1991) Fransız Sosyoloji Okuluna Göre Mantığın Menşei Problemi. Millî
Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul
-----,(2009). Klasik Mantık. Vadi Yayınları, Ankara
Özcan, Hanifi,(1992). Epistemolojik Açıdan İman. Marmara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Vakfı Yayınları, İstanbul
Özlem, Doğan,(2007). Mantık Klasik/Sembolik Mantık, Mantık Felsefesi. İnkılâp
Kitabevi, İstanbul
Priest, Graham,(2006). Logic. Oxford University Press, New York
Restall, Greg,(2006) Logic. New York
Sarıca, Salih- Gündüz, Mustafa,(1984) Güzel Konuşma Yazma. Fil Yayınevi, İstanbul
es-Savî, Zeynüddin Ömer b. Sahlan,(1993) el-Besâiru‟n-Nasîriyye fi İlmi‟l- Mantık.
Beyrut
Tamassi, Paul,(2002). Logic. London and New York
Tarski, Alfred,(1976). Introduction to Logic. Oxford University Press, America
Taylan, Necip,(2008). Anahatlarıyla Mantık. Ensar Neşriyat, İstanbul
-----,(1994). Mantık Tarihçesi Problemleri. Marifet Yayınları, İstanbul
Topçu, Nurettin,(2006). Mantık. Dergâh Yayınları, İstanbul
Yıldırım, Cemal,(1999) Mantık Doğru Düşünme Yöntemi. Bilgi Yayınevi, Ankara
Yüksel, Emrullah,(1991). Amidî‟de Bilgi Teorisi. İşaret Yayınları, İstanbul.
Yüzendağ, Ahmet,(1961). Dinî Hitabet ve Meslekî Uygulama. Emel Matbaacılık, Ankara