You are on page 1of 4

Kimi ilkel dillerde 3’den büyük sayı kavramı bulunmazken gelişmiş dillerde sonsuz

sayı kavramı vardır. Kimi dillerde bulunan duygu betimleyen kavramlar kimi başka
dillerde bulunmaz. Dil bilim bu gibi ayrı yönleri araştırırken dil felsefesi ortak
olan üzerine odaklanır.

Tüm dillerin mantıksal yapısı özne ve yüklem ayrımını barındırır. Yapan ile yapılan iş,
yapanın yapılana yönelmesi ortak şemalar olarak görülebilir.

John Locke, John Stuart Mill (gönderme ve anlam arasındaki ayrım),


Saussure’nin yaptığı çalışmalar (semiyotik ve structualism) etkili olsa da
günümüzdeki anlamıyla dil felsefesi Frege ile başlamıştır.

Düşünmek için dil gerekli midir? Dil bir iletişim dizgesine indirgenebilir mi? Sözcük
parçalarına ayrılmış bir tümcenin her bir parçası ayrı bir anlam dünyasına gönderimde
bulunur, bütün bu sözcüklerin insanda bulunan ve bu ayrı anlam dünyalarının kesiştiği
bir kavram ya da rahim denilebilecek bir havzada birbirine bağlanır. Bir tümce sadece
bir tümce değildir.

Hem tümceleri hem de tümcelerin mantıksal parçalarını (sözcük) kapsayan dilsel


yapılara TERİM diyeceğiz. Özne konumunda en sık kullanılan terimler özel adlardır.
“O”, “Ali”, “Türkiye’nin Cumhur Başkanı” hepsi birer terimdir. Tek bir nesneye
gönderme yapana “tekil terim” diyeceğiz. Tüm yüklemler ve tümceler de terim
kategorisine girer. Bir tümce ya da onu oluşturan tüm yapılar terimdir.

İşlevi enformasyon aktarımı olmayan ya da “doğru” “yanlış” sıfatlarına uygun


olmayan tümceler var mı?

Özne/Yüklem ayrımı: Kant’ın “Praedikat” olarak dile getirdiği ve “yüklem” anlamına


gelen bu terim, bazen cümlenin sentaktik bir parçasını dile getirirken kullanılır. Bazen
de bir nesneye yüklenen niteli kasteder. Yüklemin kendisi ile ilgili cümle içinde dile
getirdiği anlam birbirinden ayrılır.

Bir cümlenin öznesini çıkardığımızda geri kalanlar o cümlenin yüklemidir. “Gömlek


yeşildir” yani x’yeşildir yani TEK BOŞLUKLU YÜKLEM. “Ahmet, Ayşe’den
uzundur” yani “x, y’den uzundur” yani Çift boşluklu yüklem. Bir nesneye değil, bir
kavrama, özelliğe ya da niteliğe yüklenen yüklemlere ise İkinci Dereceden Yüklem
denir. Örneğin; “ejderha yoktur” burada ejderha bir hayvan değil kavramdır. Yüklem
kavrama yüklenir.

Özne, tümcede özne yerini tutan şeydir. Örneğin “Samet çok çalışıyor” cümlesinde
özne Samet’in kendisi değil “Samet” adıdır. Diğer yandan tümce ne hakkındaysa ona
genelde “mantıksal özne” ve Frege geleneğinde “nesne” adını veriyoruz. Manidâr!
Özne ile yüklemi tümce içerisinde bir arada tutan şey nedir? Sorusu önemlidir. Frege
yüklemin “boşluklu-doymamış” bir terim olduğunu, öznenin “boşluksuz-doymuş”
bir terim olduğunu ve özne yüklemin boşluğuna oturarak bir tümceyi oluşturduğunu
söyler.

Tümcelerin anlamlarına günümüzde “önerme” deniyor. Tümcelerin anlamları olan


önermeler düşüncenin en temel unsurlarıdır. Bir düşüncenin içeriği o düşünceyi
dile getiren tümcelerin anlamları olan önermelerdir.

İki terim aynı nesneye gönderme yapıyorsa buna “eşgöndermeli” diyoruz. Öznenin
gönderme yaptığı şeyden ziyade özne dışında kalan yüklemin neye gönderme yaptığı
hususunda tartışmalar yoğunlaşmaktadır. Örneğin; “Çimen yeşildir” tümcesinde
“yeşildir” neye gönderme yapar?

*Kimine göre “yeşil” kavramına,

*Kimine göre “yeşil nesneler kümesine”

*Kimine göre “yeşillik” niteliğine

*Kimine göre de “yeşillik” tümeline gönderme yapar.

Tabi burada “tümcelerin gönderme yapan dilsel unsurlar olup olmadıkları ve eğer
öyleyse neye gönderme yaptıkları” tartışması önemlidir.

Bir yüklemin doğru olarak yüklenebileceği nesneler kümesine o yüklemin “kaplam”ı


diyoruz. (extension) Örneğin; “x çift sayıdır” yüklemindeki x değişkeni ile sonsuz
sayıda tümce üretebiliriz. Ancak bu tümcelerin kimisi doğru kimi yanlıştır. Çift sayılar
için bu yüklem doğru sonucu verir. Bu yüzde kaplamı tüm çift sayılar kümesidir.
İçlem tanımı hususunda bir uzlaşı yoktur.

Dil-dünya ilişkisini, bir tümce ile o tümcenin doğruluk değeri arasındaki ilişki
cinsinden de düşünebiliriz. Klasik görüşe göre dünyaya dair bir düşüncemizi dile
getirdiğimiz bir tümce, eğer dünyada bir olguya karşılık geliyorsa doğru,
gelmiyorsa yanlıştır. Düşünce vakıaya ya da nesneye tam olarak tekabül ettiği zaman
bu duruma “olgu” denir. Klasik görüşe göre “doğru ve yanlış” olmak üzere iki tane
doğruluk değerli vardır. Ancak modern dönemde 3 ve daha fazla doğruluk değerleri
üretilmiştir.

*Dil felsefesini üç alana ayırabiliriz: Dilin yapısı üzerine yoğunlaşan: Sentaks.


Terimlerin anlamlarını temel konu olarak belirleyen SEMANTİK, dil kullanımlarıyla
ilgili felsefi soruları araştıran Pragmatik.

Sentaksın ve modern mantığın öncüsü Frege, basit tümceleri özne ve yüklem olarak
iki mantıksal kategoriye ayırır. Özne konumundaki terim bir “nesne”ye gönderme
yaparken, nesneye nitelik atfetmemizi sağlayan yüklem de bir kavrama gönderme
yapar. Mantıksal özne tek bir nesneye gönderme yapma zorunluluğu varken yüklem
birden fazla özneye yüklenebilir.

Formların zihinden bağımsız varlıklar olduğunu iddia eden Platon, Frege’nin


nesnel (objektif) anlam kuramının zeminini oluşturur.

Tümce sentaktik bir varlık iken, o tümcenin anlamı semantik bir varlıktır.
Bundan dolayı çağdaş dil felsefecileri tümceyi, tümcenin anlamından ayırırlar. Tümce
ile o tümcenin anlamı arasında bir ayrım yapmasaydık, farklı dilleri konuşan insanları
düşüncelerinin aynı olmasını açıklayamazdık. Tümce ile önerme (anlam) ayrıdır. Buna
göre düşüncenin temelini tümceler değil önermeler oluşturur. Zihinde canlandırmakla
düşünmek farklıdır. Kişi anlamını bilmediği bir tümceyi de zihinde canlandırabilir.
Ancak bu düşünce olmaz. Düşünmek için o tümcenin dile getirdiği önermenin
kavranması gerekir.

Tümce olup zihince canlandırılamayan tümceler olabilir. Referansı bilinmeyen ya


da yanlış kullanılan tümceler: “Samet ilk sayıdır” gibi. Tümcedir ama
imgelenemez.

Pragmatik: “Bir tümceyi kullanarak düşünce dile getirmenin koşulları nelerdir?”,


“Tümcenin anlamı ile o tümceyi kullanarak dile getirmek istediğimiz düşünce ve o
tümceyi duyan dinleyicinin kavradığı arasındaki ilişki nedir?”

Semantik Gönderme kavramı bir terim ile bir şey arasında (nesne kavram nitelik vb.)
arasındaki ilişkiye işaret eder.

Diğer yandan kişinin bir terimi kullanarak bir şeye gönderme yapması durumunu da
ifade eden pragmatik bir gönderme kavramı da vardır.

Semantik gönderme kavramında bir terim ile soyut bir şey arasındaki soyut bir
ilişkiyken Pragmatik gönderme kavramı bir kişinin bir terimi kullanarak
gerçekleştirdiği bir iş, daha doğrusu (Austin’in deyimiyle) bir dil edimidir.

“Tanrı yoktur.” Tümcesinin öznesi konumundaki “tanrı” kavramını eğer tanrıya


gönderme yapıyorsa peşinen bir tanrıyı kabul etmiş oluruz. Daha sonra onun yok
olduğunu söylediğimizde de çelişkiye düşeriz. Diğer yandan tanrı adının hiçbir şeye
gönderme yapmadığını düşünürsek “savımızın mantıksal bir öznesi” olmaz. O
zaman bir şeyin varolmadığını mantıksal olarak nasıl söyleriz? Meignon: Düşünsel
nesnesi; Russel, varlık yüklemi normal bir yüklem değildir; Frege de benzer şekilde
“varlık” yüklemi nesnelere değil kavramlara yüklenen ikinci dereceden bir yüklemdir.
Bu çözümleme modern mantıktaki “niceleyici” kavramının doğmasını sağlamıştır. X
bir nesneye değil bir kavrama gönderme yapar. “Vardır” yüklemi de o kavram
altına düşen en az bir nesne bulunduğunu söyler.

You might also like