You are on page 1of 2

Monolog Röportaj -Felsefi Açıdan Bir Bakış Açısı -

-Sayın okurlarımız bugün yine karşınızda olmaktan çok mutluyuz, bugün Sayın
Gülveren’e felsefe ağırlıklı sorularımız olacak, sizler çaylarınızı yudumlarken, hayatı
kendimizi tanımlamaya tanımaya çalışmak üzerine yoğunlaşacağız. Sayın Gülveren
hoş geldiniz. İlk sorum sevmek mi yoksa sevilmek mi daha kolay?
Monologue Interview - A Philosophical Perspective -

- Dear readers, we are very happy to meet you again today. Welcome to Mr.
Gülveren. My first question is to love or to be loved?
Keywords: Monlog,röportaj,okur,felsefi,açıdan,bir,bakış,açısı

-Öncelikle size teşekkürler ediyorum Mehmet Bey, beni okuyucularımla


buluşturduğunuz için. Gelelim sorunuzun cevabına, sevmek çok zor sevmek zor
olduğu için sevilmekte çok zor. Önce sevmek için çalışacaksın yol kat edeceksin
tabi yol alarak bir ilerleme sağlarsan sevileceksin. Hemen hadi seveyim de
sevileyim demek o kadar basit değil, kolay hiç değil. İlk önce sevsem acaba
sevgime karşılık verirler mi, karşılık verirlerde beni yarı yolda bırakırlar mı sorusu
ve buna bulunamayan cevabı var. Sevilsem gerisi kolay, hiçte önemli değil dersen
bu da gerçek sevgi olmaz… Severde üzülürsem kokusu ile sevmeye
yanaşmayanlarda olacak lakin üzülmeden sevilmez ki, karşılık bekleyerek sevilmez
ki, işte bizim yanlışımız buradan başlıyor, çıkar ilişkisi çerçevesinde sevmeye
çalışırken, maskemiz düşüyor gerçek yüzümüz çıkar ilişkimiz belli oluyor ve bir
daha sevemiyor ve sevilemiyoruz. Hele aşk açısından o kadar cahiliz ki aşkı sevmek
sevilmek sanıyoruz. Aşk karşılıksız çıkarsız uzaktan da olsa sevilmezsen de
sevmektir, hasret dert çile içinde… Gönül dostumuz Mevlana ne güzel demiş.

Aşk kimisinin kafasına vicdanına atılan bir taş


Fakirin sofrasına da yemeğine kattığı bir aş
Kimi seveninde gözlerinde akıttığı bir yaş

Kafamıza vicdanımıza taş atılır lakin anlamayız, çıkar ilişkisinden vazgeçmeyiz.


Üzüntü olmadan mutlu olunmaz ki, önce mutluluğun aksini yaşayacaksın ki
mutluluğun ne olduğunu bilesin ve buna göre yol alasın.

-Çok güzel anlattınız. Dünyayı değiştirmek için tek bir seçeneğiniz olsaydı bu ne
olurdu?

-Klasik bir soru hala cevabı bulunsa da çare olmayan bir soru. İlk başta insanı
değiştirirdim çünkü insan dünyanın dengesini bozuyor yok ediyor, insanı da
değiştirmek pek mümkün olmuyorsa ne yapmalı oturup ağlamalı mı? İlk önce biz
insanız bu âleme neden geldik onu konuşalım, yaşamaya Âlemlerin Rabbine itaat
etmeye secde etmeye insanı mutlu etmeye geldik… Rabbim herkesi aynı fikirde
yaratsaydı imtihana gerek olmazdı niyetler meydana çıkmazdı. Şimdi bizler yanlışı
görünce düzeltmek için bir adım atmıyorsak hakka itaat etmiyorsak, insanların
mutlu olması için çalışmıyorsak bu soruya ne gerek var, insana ne gerek var
düzletmedikten, çabalayarak sevap kazanmadıktan sonra… İnsan için bir uğraş
olmadıktan sonra zaman nasıl geçer, nasıl iyi kötü meydana çıkar.
-Teşekkürler ederim, isterseniz bir ara verelim, çaylarımızı içelim sıcak sıcak içelim
sonrasında devam edelim.

Mehmet Aluç-Gülveren
mehmetaluc@hotmail.com

Monolog: Birinin kendi kendine yaptığı konuşmaya monolog denir. Toplumda ise
kendi kendine konuşana bildiğiniz gibi delide denilir.

You might also like