Professional Documents
Culture Documents
T.C
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI
DİN SOSYOLOJİSİ BİLİM DALI
İstanbul, 2019
i
T.C
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
İstanbul, 2019
ii
Özet:
Araştırma, ilişkisel tarama modeli niteliğinde olup ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal
medya kullanım amaçları ile sosyal medya ve dini hayatlarına olan etkilerine yönelik algıları
arasında ilişki olup olmadığını belirlemek amaçlanmıştır. Bu amaçla iki farklı ölçme aracı
geliştirilmiştir. Birincisi, 10 maddelik 5’li likert şeklinde tasarlanan ‘‘Sosyal Medya Dini
Kullanım Amaçları Ölçeği’’ ile ikincisi 14 maddelik 5’li likert ‘‘Sosyal Medya Bağımlılığı ve
Dini Hayata Etkileri Ölçeği’’ geliştirilmiştir. Veriler 372 ilahiyat fakültesi öğrencisinin
katılımıyla toplanmıştır. Böylece bu çalışma ile cevap aranan birçok başlığa veriler üzerinden
cevap bulunmuştur.
Yapılan bu araştırma için geliştirilen ölçme aracının literatüre katkı sağlaması yanında
yapılmak istenen yeni çalışmalara fayda sağlaması beklenmektedir.
Anahtar kelimeler: Sosyal Medya, Sosyal Medya ve İlahiyat, Sosyal Medya Bağımlılığı,
Sosyal Medya Bağımlılığının Dini Hayata Etkileri
iv
Abstract
Social media concept was talked about itself since it emerged in the world and in Turkey. It
seems that it will be talked in future too. Studies show that social media which is being
studied and tried to be understood in different branches causes addiction to the people who
use it for a long time. At this point, it is understood that social media’s effect on religion and
religious young people and their religious view, life and worship should be researched. There
are few studies on this topic so our study has become more significant.
To do this, two different kinds of scale instruments have been developed. The first one is
“Social Media Religious Using Aim Scale” which consists 10 items on 5 likert scale. The
second one is ‘‘Social Media Addiction and its Effect on Religious Life Scale” which consists
14 items on 5 likert. Data have been collected by the participation of 365 theology students.
Therefore, with the aid of this study most of the questions about this issue have been
answered.
It is expected that the scale instruments which have developed for this research will contribute
to the literature and the new studies.
Keywords: Social Media, Social Media and Theology, Social Media Addiction, Social Media
Addiction’s Effect on Religious Life
v
Ön Söz
Başta bu çalışmanın nicel ve nitel olmasıyla ilgili bilgileriyle alana ve bana öncülük etmesiyle
ışığım olan Sayın Prof. Dr. Zeki ARSLANTÜRK’e, birçok zorluğuna karşı beni her zaman
cesaretlendiren, çözüm yolları üreterek sonuç odaklı yaklaşımıyla ivedilikle çalışmamı
bitirmemi isteyen çok kıymetli danışmanım Sayın Prof. Dr. Ali COŞKUN’a, saha
araştırmaları hakkındaki bilgileri ve araştırmam sırasında gittiğim illerdeki alan hocalarıyla
fikir alışverişi için çokça rahatsız ettiğim Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din
Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı Sayın Prof. Dr. Halil AYDINALP’e, lisansta ve yüksek
lisansta eserleriyle ufkumuzu açan ve araştırmanın en önemli kısımlarından biri olan pilot
uygulama noktasında yardım ve destekleriyle minnettar olduğum Ankara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dekan Yardımcısı Sayın Prof. Dr. İhsan ÇAPÇIOĞLU’na, araştırmamın her
aşamasında destek ve fikirleriyle yanımda olan Sayın Arş. Gör. Nuran KIZMAZ’a en kalbi
saygı ve hürmetlerimle teşekkür ederim.
Bütün bu çalışmaları yaparken onlardan uzakta olduğum her dakika ve saniye, dünyada en
kıymetlim olan Hifa Naz’ıma, yokluğumu hissettirmeyerek hayatımı, evimi, ailemi ve
eserlerimi eşsiz dokunuşuyla süslemeye devam eden hayat yoldaşım ve yayın paydaşım
Havvanur KEPİR TEKELİ’ye, benim bugünlere gelmeme sebep olan babam Yakup ve
annem Şengül TEKELİ’ye, destekleriyle her zaman yanımda olan can kardeşlerime
teşekkür ederim.
vi
İÇİNDEKİLER
Sayfa No.
vii
4. BULGULAR..........................................................................................................111
4.1. Öğrencilerin Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçlarına İlişkin Bulgular ............................ 111
4.2. Öğrencilerin Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkilerine Yönelik Bulgular ........ 112
4.3. Öğrencilerin Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları İle Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini
Hayata Etkilerine Yönelik Bulgular ............................................................................................ 113
4.4 Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Arasındaki
Farklılığa İlişkin Bulgular ........................................................................................................... 114
4.5. Öğrencilerin Yaşlarına Göre Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Arasındaki Farklılığa
İlişkin Bulgular............................................................................................................................ 116
4.6. Öğrencilerin Öğrenim Gördükleri Sınıf Düzeylerine Göre Sosyal Medya Dini Kullanım
Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin Bulgular......................................................................... 118
4.7. Öğrencilerin Sosyal Medyada En Çok Kullandıkları Uygulama Türüne Göre Sosyal Medya
Dini Kullanım Amaçları Arasındaki Farklılığa Bulgular ............................................................ 121
4.8. Öğrencilerin Sosyal Medyaya Eriştikleri Cihaz Türüne Göre Sosyal Medya Dini Kullanım
Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin Bulgular......................................................................... 123
4.9. Öğrencilerin Sosyal Medya Kullanım Zamanına Göre Sosyal Medya Dini Kullanım
Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin Bulgular......................................................................... 125
4.10. Öğrencilerin Sosyal Medyaya Günlük Bağlanma Süresine Göre Sosyal Medya Dini
Kullanım Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin Bulgular......................................................... 128
SONUÇ .............................................................................................................................143
EKLER .............................................................................................................................159
KAYNAKÇA....................................................................................................................164
viii
TABLO LİSTESİ
Sayfa No.
ix
Tablo 17. Öğrencilerin Yaşlarına Göre Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkilerine
Yönelik Algıları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans
Analizi) Sonuçları .................................................................................................................. 117
Tablo 18. Öğrencilerin Öğrenim Gördükleri Sınıf Düzeylerine Göre Sosyal Medya Dini
Kullanım Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans
Analizi) Sonuçları .................................................................................................................. 118
Tablo 19. Öğrencilerin Öğrenim Gördükleri Sınıf Düzeylerine Göre Sosyal Medya
Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkilerine Yönelik Algıları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way
ANOVA (Tek Yönlü Varyans Analizi) Sonuçları ................................................................. 120
Tablo 20. Öğrencilerin Sosyal Medyada En Çok Kullandıkları Uygulama Türüne Göre Sosyal
Medya Dini Kullanım Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek Yönlü
Varyans Analizi) Sonuçları .................................................................................................... 121
Tablo 21. Öğrencilerin Sosyal Medyada En Çok Kullandıkları Uygulama Türüne Göre Sosyal
Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkilerine Yönelik Algıları Arasındaki Farklılığa İlişkin
One-Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans Analizi) Sonuçları................................................. 122
Tablo 22. Öğrencilerin Sosyal Medyaya Eriştikleri Cihaz Türüne Göre Sosyal Medya Dini
Kullanım Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin Independent-Samples (Bağımsız
Örneklemler) T-Testi Sonuçları ............................................................................................. 123
Tablo 23. Öğrencilerin Sosyal Medyaya Erişilen Cihaz Türüne Göre Sosyal Medya
Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkilerine Yönelik Algıları Arasındaki Farklılığa İlişkin
Independent-Samples (Bağımsız Örneklemler) T-Testi Sonuçları ........................................ 124
Tablo 24. Öğrencilerin Sosyal Medya Kullanım Zamanına Göre Sosyal Medya Dini Kullanım
Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans Analizi)
Sonuçları................................................................................................................................. 125
Tablo 25. Öğrencilerin Sosyal Medya Kullanım Zamanına Göre Sosyal Medya Bağımlılığı ve
Dini Hayata Etkilerine Yönelik Algıları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek
Yönlü Varyans Analizi) Sonuçları ......................................................................................... 126
Tablo 26. Öğrencilerin Sosyal Medyaya Günlük Bağlanma Süresine Göre Sosyal Medya Dini
Kullanım Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans
Analizi) Sonuçları .................................................................................................................. 128
x
Tablo 27. Öğrencilerin Sosyal Medyaya Günlük Bağlanma Süresine Göre Sosyal Medya
Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkilerine Yönelik Algıları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way
ANOVA (Tek Yönlü Varyans Analizi) Sonuçları ................................................................. 129
Tablo 28. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Ortalama Dağılımı...................... 130
Tablo 28.1. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 1.................................................................................................................................. 131
Tablo 28.2. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 2.................................................................................................................................. 131
Tablo 28.3. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 3.................................................................................................................................. 132
Tablo 28.4. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 4.................................................................................................................................. 132
Tablo 28.5. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 5.................................................................................................................................. 132
Tablo 28.6. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 6.................................................................................................................................. 133
Tablo 28.7. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 7.................................................................................................................................. 133
Tablo 28.8. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 8.................................................................................................................................. 134
Tablo 28.9. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 9.................................................................................................................................. 134
Tablo 28.10. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 10................................................................................................................................ 135
Tablo 29. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Ortalama Dağılımı..... 135
Tablo 29. 1. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 1 .............................................................................................................. 136
Tablo 29. 2. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 2 .............................................................................................................. 137
Tablo 29. 3. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 3 .............................................................................................................. 137
xi
Tablo 29. 4. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 4 .............................................................................................................. 138
Tablo 29. 5. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 5 .............................................................................................................. 138
Tablo 29. 6. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 6 .............................................................................................................. 139
Tablo 29. 7. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 7 .............................................................................................................. 139
Tablo 29. 8. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 8 .............................................................................................................. 140
Tablo 29. 9. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 9 .............................................................................................................. 140
Tablo 29. 10. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 10 ............................................................................................................ 141
Tablo 29. 11. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 11 ............................................................................................................ 141
Tablo 29. 12. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 12 ............................................................................................................ 142
Tablo 29. 13. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 13 ............................................................................................................ 142
Tablo 29. 14. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 14 ............................................................................................................ 143
xii
ŞEKİL LİSTESİ
Sayfa No.
Şekil 1. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeğine İlişkin Scree-Plot Grafiği............. 19
Şekil 2. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeğine İlişkin Scree-Plot Grafiği
.................................................................................................................................................. 23
xiii
KISALTMALAR
Çev Çeviren
Ed Editör
s. Sayfa
S. Sayı
Vb. Ve benzeri
Vs. Vesaire
xiv
1. GİRİŞ
Toplumun ve toplumsal şartlardan doğan toplumsal etkiye sahip olayların ilmi olan
sosyoloji,1 hayatın odak noktasında her zaman kendine ilgi alanı bulmuş ve toplumu anlama
çalışmasına devam edegelmiştir. Toplumbilim manasına gelen Sociologie kelimesini ilk defa
Auguste Comte kullandı.2 Kelimenin ilk yarımı latince cemiyet demektir; son yarımı Yunanca
‘‘kelâm, ilim = logos, kelimesinden doğmaktadır; Sociologie cemiyet bilimi demektir.
Toplumbilimin bilimler arasında varlığı ancak 19 uncu asırda Auguste Comte tarafından
tanınmış olmakla beraber, toplumbilimin devlet, aile, ekonomi alanlarında teori halinde
fikirlerin, bazen de realiteye yaklaşan görüşlerin ortaya konulması daha eski Yunanistan’da
başlar. Ancak toplumbilimin bu ilk habercileri, böyle bir bilimin başlı başına farkında
olmadıklarından, cemiyet olaylarını felsefenin metotlarıyla çözmeye çalışmışlardı.3
Sosyolojinin bağımsız bir bilim dalı olarak ortaya çıkmadan çok önce çeşitli dönem ve
toplumlarda, düşünürlerin, bugün sosyolojinin ilgi alanı içinde kalan konulara değindiklerini
görüyoruz. Ancak bu konuların ortaya çıkışı genellikle toplumsal sorun veya bunalımların
varlığına, ya da salt felsefi düşüncelere, yani tesadüfi ve konjonktürel oluşumlara bağlı
kalmıştır. Toplumsal gerçeği ve gelişimlerini kapsayan bu düşünceler çoğu kez gözlemlere,
ender olarak da araştırmalara dayandırılmıştır.4 Her dönemin kendine ait toplumsal sorunları
var olagelmiş olmakla beraber insanoğlu bu sorunlara cevap arayışını sürdürmüştür. Ve
insanlar, sürekli olarak, kendilerini ve çevrelerini aydınlatma, tanıma olay ve oluşumları
açıklama ve karşılaştıkları problemlere güvenilir çözümler arama uğraşı içindedirler. Her
problem çözümü, belli kararların alınmasını; her karar belli ‘‘bilgiler’’ in elde edilmesini
gerektirir.5 Ayrıca sosyoloji ilmi ile ilgili araştırmaların başlangıcı ilâhiyatta, felsefede ve
devlet nazariyesinde bulunmaktadır.6 Bu gün ise bu alanların güncel tartışma, araştırma
konusu olan güncel bir konuya bu çalışmayla cevap bulmaya çalışmaktayız.
1
Hans Freyer, Sosyolojiye Giriş, Nermin Abadan (çev.), Ankara: Ajanstürk Matbaası, 1957, s.1.
2
İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Sosyoloji, İstanbul: Sebat Basımevi, 1939, s.12.
3
Nurettin Topçu, Toplumbilim, İstanbul: Üçler Basımevi, 1947, s. 4.
4
Barlas Tolan, Toplum Bilimlerine Giriş, Kalite Matbaası: Ankara, 1978, s.1.
5
Niyazi Karasar, Bilimsel Araştırma Yöntemi, Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık, 28. Basım, 2015, s.3.
6
Gerhard Kessler, Sosyolojiye Başlangıç, Z. Fahri Fındıkoğlu (çev.) İstanbul: Venüs Ofset, 2. Baskı, 1985. s.2.
olarak tanımladığı çağımız vb. birçok tanımla alınyazına son yıllarda girmiş ve çağımız bu
tanımlarla ifade edilmiştir. İnsanlık tarihi açısından yeni bir dönüm noktası olarak tarihin
tozlu sayfalarına adını büyük harflerle kazıtan ‘‘İnternet’’, ağlarıyla adeta hayatımızı örmüş
bulunmaktadır. Hayatımızın her alanını kuşatan bu buluşun oluşturduğu topluma ise bizim
kullandığımız tanımlamaların başlıcaları, Ağ Toplumu7, Sanal Toplum, şeklinde olacaktır.
Din ile internet arasındaki ilişki öteden beri sosyal bilimcilerin ilgisini çekmiştir.8
Modern zamanların vazgeçilmezi ve adeta 21. yy. neslinin soluğu halini alan internet farklı
biçim ve kullanım şekilleri ile bu kuşağı avucunun içine almış bulunmaktadır. Yükselen nesil,
bu teknolojinin içinde yoğrulmaya, diğer bir ifade ile internet tarafından şekillendirilmeye
maruz kalmaktadır. Bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin gelişimi ile ortaya çıkan toplumsal
farklılaşma ve değişimleri değerlendiren önemli teorisyenlerden bir isim olan Manuel
Castells’ in ‘‘ağ toplumu’’ olarak isimlendirdiği bu çağda, toplum, ekonomi, kültür, siyaset,
kimlik ağ etrafında şekillenmekte, dönüşüm yaşanmaktadır. Sosyolog Castells, internetin
gelişimini sürdüreceğini çünkü ağların gelişmesine katkısı olduğunu iddia etmektedir.
Castells’e göre ağlar çağımızın örgütsel yapısını tanımlamaktadır. McLuhan’ın “araç
mesajdır” düşüncesini kullanarak Castells “ağ mesajdır” fikrini savunmaktadır.9
İstediğimiz har an her yerden bilgiye anında hızlı ve kolay ulaşma imkânı sağlayan
internet teknolojileri ulaşım kolaylıklarından dolayı vazgeçilmezler arasındaki yerini almış
bulunmaktadır. Başta gençlerimizi olmak üzere dünyamızı ağlarıyla örmeye devam eden
internet, sürekli değişen ve gelişen dünya koşullarında hayatımızın odak noktasında gittikçe
yerini sabitlemekte, vazgeçilmez olmak adına teknolojinin her çeşidine bürünerek ağlarının
arasına iyice bizleri sarmaktadır. Bilgisayar ve haberleşme teknolojilerinde yaşanan bu
gelişmeler her ne kadar olumlu olsa da olumsuz sonuçlarda doğurmakta olup ‘‘Teknoloji ve
İnternet Bağımlılığı11’’ tam da bu noktada karşımıza çıkmaktadır. Bu yüzden araştırmamızın
önemli başlıklarından biri de bağımlılıktır. Bağımlılık denildiğinde alkol, sigara, esrar,
kokain, gibi kimyasal madde kullanımı akla gelmektedir. Genellikle bağımlılıkla ilgili
tanımlar incelendiğinde ‘‘yabancı maddenin vücuda alınması’’nın ön plana çıktığı
görülmektedir. Özellikle son yıllarda insanların yemek yeme, para harcama, alışveriş yapma,
cep telefonu ve bilgisayar kullanımı gibi daha birçok konudaki alışkanlıklarında gözle görülür
değişiklikler olmuştur. Bağımlılığın tek boyutlu bir kavram olmaktan çıktığı günümüzde
bağımlılık tanımını yapmak oldukça zordur. Türk Dil Kurumu sözlüğünde bağımlılık
‘‘bağımlı olma durumu, tabiiyet’’ olarak tanımlanmıştır.12
10
Can Bilgili ve Gülüm Şener (Ed.), Sosyal Medya ve Ağ Toplumu-2:Kültür, Kimlik, Siyaset, 2.Baskı,
İstanbul: Grafik Tasarım Yayıncılık, 2013, s.36.
11
Yeliz Kuşay, Sosyal Medya Ortamında Çekicilik ve Bağımlılık Üzerine Bir Araştırma, 1.Baskı, İstanbul:
Beta Yayım Dağıtım, 2013, s.143. (İnternet Bağımlılığı Detaylı Bilgi İçin Bakınız.)
12
Melek Kalkan ve Canani Kaygusuz (Ed.), İnternet Bağımlılığı Sorunlar ve Çözümler, Ankara: Anı
Yayıncılık, 2013, s.1.
13
Vardi, Dijitalleşen Din (Medya ve Din 2), s.109.
3
Son on yılda hayatımıza daha çok giren sosyal paylaşım ağları 1990’lı yılların
sonlarında oluşmaya başlamış, kimi iniş çıkışların ardından günümüzdeki şeklini almıştır. Bu
anlamda tanınan ilk toplumsal paylaşım ağı 1997 yılında kurulan SixDegrees’ dir. Sosyal
paylaşım ağlarının bugünkü formuna ulaşması süreci 2000’li yılların başında Ryze.com,
Friendster.com gibi sitelerin kurulmasıyla ivme kazanmıştır. Örneğin Friendster, insanların
yeni arkadaşlarla tanışmalarına, eski arkadaşlarla iletişimlerini sürdürmelerine ve çevrimiçi
içerik paylaşımında bulunmalarına yardımcı olmayı esas almıştır.17
14
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun Yükselişi, s.394.
15
Nuran Kızmaz, ‘‘Ağ Toplumu ve Din (Ağ Toplumu Bağlamında Orta Doğu’da Sosyal Hareketler)’’,
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara SBE, 2014), s.27.
16
Cengiz Şahin, Mustafa Yağcı, ‘‘Sosyal Medya Bağımlılığı Ölçeği- Yetişkin Formu: Geçerlilik ve Güvenirlik
Çalışması’’, Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi, 2017, C.18, S.1, Nisan,
https://toad.halileksi.net/sites/default/files/pdf/sosyal-medya-bagimliligi-olcegi-yetiskin-formu-toad.pdf,
(30.10.2018), s.524.
17
Mehmet Emin Babacan, Sosyal Medya ve Gençlik, 1.Baskı, İstanbul: Açılım Kitap, 2015, s.76 -77.
4
yer bulmaya başlamıştır.18 Bu yer bulmanın belli bir kesimi ve grubu kapsamadığı yapılan
birçok sosyal medya19 araştırmasıyla ortaya konulmaktadır. Bu tür çalışmalardan biri Gençlik
ve Spor Bakanlığı tarafından yürütülmüştür.
Gençlik ve Spor Bakanlığı 2013 yılında, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sosyal
medyanın etki alanının genişlemesi ile birlikte sosyal medya ve gençlik ilişkisini anlamaya
yönelik bir araştırmanın yapılması gerekliliğini fark etti. Bu ihtiyacı ortadan kaldırmak ve
Türkiye gençliğini daha yakından tanımak ve anlamak için Gençlik ve Spor Bakanlığı, sosyal
medya ve gençlik ilişkisini incelemek üzere ‘Gençlik ve Sosyal Medya Araştırması’nı
gerçekleştirdi. ‘Gençlik ve Sosyal Medya Araştırması’, 15-29 yaş arası gençlerin sosyal
medya ile ilgili tutum ve davranışlarını anlamak amacıyla, Temmuz-Eylül 2013 tarihleri
arasında niceliksel araştırma yöntemi kullanılarak online olarak gerçekleştirildi. Araştırma
için toplam 26 ilden 2057 genç ile görüşme yapıldı. Araştırma sadece üniversite öğrencilerini
değil çalışan, çalışmayan, evli-çocuklu gibi farklı genç profillerini kapsamaktadır.
Araştırmada yer alan gençlerin %77’si bekâr, %14’ü çocuk sahibi, %40’ı çalışan, %14’ü lise
öğrencisi, %7’si ise ev hanımıdır. Araştırmaya katılan internet kullanıcısı gençlerin %96’sı
sosyal medya kullanıcısıdır. Araştırma, gençlerin %40’ının annesi, %47’sinin de babası
sosyal medya kullandığını da ortaya koydu. Ülke gençlerinin yanı sıra ebeveynlerin de sosyal
medya ile bir ilişki içinde olduğu görüldü.20
Yapılan araştırma sonuçları yukarıda verilmiştir. Fakat bu yeni medya türünden tabii
olarak dini eğitim ve öğretim alan birçok yaş grubundaki öğrenciyi ve bu öğrencilerin dini
hayatlarını da etkilemektedir. Birçok tanımı bulunan dini kısaca tanımlayacak olursak; Din,
her dönemde toplumlar için önemli görülmüş ve tarihte muhakkak her toplum bir dine
inanmıştır. Hatta dinsiz bireylerin var olabileceği ama dinsiz toplumların var olmasının
mümkün olmadığı iddia edilmiştir. Din bu önemi ve değeri, hem kutsal bir olgu olarak kabul
edilmesinden hem de bireysel ve toplumsal açıdan üstlendiği işlevler ile elde etmiştir.
18
Erman Şentürk, ‘‘Sosyal Medya Bağımlılığının, Depresyon, Anksiyete Bozukluğu, Karışık Anksiyete ve
Depresif Bozukluk Hastalıkları İle Kontrol Grubu Arasında Karşılaştırılması ve Kullanıcıların Kişilik
Özellikleriyle İlişkisinin Araştırılması’’, (Uzmanlık Tezi, Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, PAD, 2017), s.13.
19
Yükseköğretim başkanlığı tez tarama motoruna’ Sosyal Medya’ yazarak bul dediğimizde bu alan üzerine
yapılmış akademik çalışma sayısı 724 olarak karşımıza çıkmaktadır.
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp (30 Ekim 2018).
20
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, http://www.gsb.gov.tr/HaberDetaylari/1/3816/genclik-
ve-spor-bakanligi-turkiyenin-en-kapsamli-sosyal-medya-arastirmasini-yapti.aspx (30 Ekim 2018).
5
Özellikle toplumsal işlevleri onun vazgeçilmez bir olgu olarak görülmesinde önemli bir paya
sahiptir. Çünkü her din, kendisini kabul eden insan topluluğunun içtimai hayatına derinden
nüfuz etmiştir.21
21
Günay Tümer, “Din”, TDV İslam Ansiklopedisi, IX, İstanbul: TDV Yayınları, 1994, s.316.
22
Hüsnü Ezber Bodur, ‘’Modernleşme ve Din’’, Türk Yurdu, C.11.S.42, 1991, s.15.
23
Celil Abuzer, Üniversite Gençliğinin Değişen Din Anlayışı, 1.Baskı, İstanbul: İpek Yayıncılık, 2010, s.18.
24
Erkan Perşembe, Popüler Dindarlık Çağı: Tüketilen İslam, Eskiyeni, 2007, S.7, Sonbahar,
http://dergipark.gov.tr/download/article-file/490283 (30 Ekim 2018) s.6-7.
25
Hüseyin Bal, İletişim Sosyolojisi, 1.Basım, Ankara: Sentez Yayıncılık, 2013, s.227.
26
Hüsnü Ezber Bodur ve Sezai Korkmaz, İlahiyat Öğrencilerinde Sosyal Medya Kullanım ve Dindarlık İlişkisi,
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, 2017, Y.S. Temmuz-Aralık, S.15,
http://dergipark.gov.tr/download/article-file/391870 (30 Ekim 2018) s.332.
6
Sosyal ağların âdem-i merkeziyetçi, esnek ve dağınık yapısı, tabandan gelen hareketler
için biçilmiş bir iletişim olanağı sunmaktadır. İnternetin eylem aracı olarak kullanıldığı
protesto biçimlerinden çevrimiçi bildiriler, çevrimiçi imza kampanyaları ve Hacktivizm,
bilinirlik ve farkındalık sağlamaya yardımcı olmaktadır. Ağlar üzerinden oluşturulacak
kolektif kimlikle birlikte, farkındalık ve işbirliği rahatlıkla ve hızla yaygınlaşmaktadır. ‘Biz’
olma duygusu pekiştirilerek dayanışma sağlanmaktadır.27 Bir nevi ‘‘taraftarlık’’ olarak da
nitelendirebileceğimiz bu durum, örgütsüz kullanıcıların çoğu kez kaplaşarak beraber hareket
etmesine yol açıyor.28
aktarılmaktadır.31 Bu sanal ortamlar özellikle gençlerin daha çok dikkatini çekerken, her alanı
etkilediği gibi din, dindarlık derken süreç; dini yaşantılara kadar uzanmış gözükmektedir.
Günlük hayatın bütün alanlarında olan internet ve sosyal medya, kişilerin dindarlığıyla çeşitli
şekillerde ilişkilidir denilebilir.32
Toplumbilimin konusu sosyal olaylardır. Sosyal olaylar, bir toplum içinde meydana
gelirler. Fakat bir toplum içinde geçen olayların hepsi sosyal değildirler.33 Bilimsel gerçeklere
varma araştırma ile mümkündür. Araştırma, bilginin bulunması, geliştirilmesi ve gerçeğe
uygun olup olmadığının kontrol edilmesi için harcanan çabadır. Amaç, ele alınan konuyu belli
bir model çevresinde incelemek ve varlığın doğru bilgisini elde etmektir.34
Dünyada sosyal medya yıllar içinde çeşitlenen mecraları ile geniş bir kullanıcı
kitlesine sahip olmuş ve özellikle gençler arasında popüler hale gelmiştir. Dünyada olduğu
gibi Türkiye’de de sosyal medyanın etki alanının genişlemesi ile birlikte sosyal medya ve
31
Talip Küçükcan, ‘‘Dini Yayıncılıkta İnternet (Sanal Dini İletişim Açısından Yeni Alanlar ve Yeni Stratejiler)’’
II. Uluslar Arası Dini Yayınlar Kongresi, Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 05-07 Kasım 2004,
s.213.
32
Bodur ve Korkmaz, s.332.
33
Topçu, s.5.
34
Zeki Arslantürk ve Tayfun Amman, Sosyoloji, 7.Baskı, İstanbul: Çamlıca Yayınları, 2011, s.37.
8
gençlik ilişkisini anlamaya yönelik bir araştırma ihtiyacı ortaya çıkmıştır.35 İnsanların
davranışları bir takım psikolojik sorunlar üretmektedir. Bu psikolojik sorunlardan biri de
bağımlılıktır. Bugüne kadar literatürde rapor edilmiş oyun bağımlılığı, egzersiz bağımlılığı,
cep telefonu bağımlılığı, online seks bağımlılığı, alışveriş bağımlılığı, işkoliklik, internet
bağımlılığı ve facebook bağımlılığı gibi bağımlılık çeşitleri vardır.36 Bu bilgilerden hareketle
yürütülen bu araştırmada, ülke ve ırk ayırt etmeden baş döndürücü bir hızla yayılmaya devam
etmekte olan internet ve teknolojik uzantısı olan sosyal medya bağımlılığının ilahiyat
fakültesi öğrencilerinin dini düşüncelerine, hayatlarına, ibadetlerine ve diğer dini fiillerine
etkileri, etki seviyeleri ve özellikleri belirlenmek istenmiştir. Ayrıca ülkemizde sosyal medya
ve sosyal medya bağımlılığına yönelik araştırmalar yapıldığı görülmüştür. Fakat sosyal
medya ve sosyal medya bağımlılığı din psikologları ve din sosyologları tarafından yeterli
seviyede araştırılmamış, ilahiyat fakültesi öğrencilerinin üzerindeki etkileri yeterli seviyede
irdelenmediği kanaatimizce hâsıl olmuştur. Araştırmanın asıl sebebi olan bu öğrencilerin dini
hayatlarına etkilerine ise bu çalışma da bilimsel cevaplar aranmıştır.
35
Gençlik ve Spor Bakanlığı, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, Ankara: Afşar Matbaacılık,
2013.s.134.
36
Aylin Tutgun Ünal, ‘‘Sosyal Medya Bağımlılığı: Üniversite Öğrencileri Üzerine Bir Araştırma’’,
(Yayınlanmamış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi SBE, 2015), s.1.
9
3) İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya dini kullanım amaçları ile sosyal
medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında ilişki var mıdır?
12) İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyaya eriştikleri cihaz türüne göre
sosyal medya dini kullanım amaçlar arasında anlamlı farklılık var mıdır?
10
13) İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyaya erişilen cihaz türü göre sosyal
medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık var
mıdır?
14) İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya kullanım zamanına göre sosyal
medya dini kullanım amaçlar arasında anlamlı farklılık var mıdır?
15) İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya kullanım zamanına göre sosyal
medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık var
mıdır?
Sosyal medya son yıllarda hızlı gelişimi ile birlikte pek çok psikolojik ve sosyolojik
etkiyi doğurmaktadır. Hatta önceden öngörülemeyen etkilerin oluşmasına dahi zemin
hazırlamaktadır.37 Bu etkilerin hayatın bütün alanlarına dokunduğu gibi dini yaşantıyı, dindar
nesli, ibadetleri, ibadet şekillerini ve dini de etkilediğini düşünüyoruz. Sosyal medya
bağımlılığının dini hayat üzerine etkileri ile ilgili ülkemizde yeterli seviyede akademik
çalışma yapılmadığı tespit edilmiştir.38 Günümüzün en önemli problemlerinden biri haline
gelen bu bağımlılık türünü bizde ilahiyat fakültesi öğrencileri üzerinde ki etkileri ve dini
hayatlarını nasıl şekillendirdiğini, etkilediğini veya değiştirdiğini anlamak ve yorumlamak
üzere bu araştırmaya başlandı. Diğer birçok alan da sayılıda olsa sosyal medya, sosyal medya
bağımlılığı araştırılıp çalışmalar yapılırken, ilahiyat fakültesi öğrencilerine yönelik sosyal
medya, sosyal medyanın bağımlılık boyutu ve en önemlisi dini hayatlarına etkileri yok
37
Kuşay, s.137.
38
YÖK. Tez Merkezi. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp (31 Ekim 2018).
11
Toplum olaylarının özelliklerini kabul edenlere göre, mademki cemiyet olayının yalnız
kendisine ait özellikleri vardır; o halde bu olaylar ayni cinsten sebeplerle açıklanabilirler;
Sosyolojik açıklama (Explication Sociologique), bir sosyal olaydan başka bir sosyal olaya
geçmek suretiyle yapılabilir. Yani bu metoda göre, sosyal olayları doğuran sebepler de sosyal
vasfını taşımalıdırlar; başka cinsten olaylar sosyal olayları açıklayamazlar. Şu halde sosyal
olayların açıklanması yapılırken başka bilimlerin doğrudan doğruya işe karıştırılmasına lüzum
yoktur.39 Bu yüzden toplumsal yaşam ve onun bir unsuru olan dini yaşam incelenirken
seçilecek olan yöntem, bu yüzden son derece önemlidir. Sosyal araştırmalar, temelde toplum
yapısının ve yapısındaki değişikliklerin kalitatif (sayı ile ifade edilebilen ) ve kantitatif (sayı
ile ifade edilemeyen) değerlerini toplama ve yorumlama işlemidir. Elbette böyle bir çalışma
yapılırken bir takım güçlüklerle karşılaşılması doğaldır.40 Çünkü din hassas bir konudur.
Böyle bir konuda araştırma yapmanın güçlüğü ortadadır.41
Ve ayrıca bu konuda diğer hassas bir noktada metottur. Metot zihni bir süreçtir. Zihin
gerçeğe ulaşmak için çeşitli yollar izler. Fakat herkes aklına esen bir yol tutarsa çabalar boşa
gider ve çoğu zaman gerçeğe varılamaz. Bunun için en uygun yolların neler olduğunun
belirlenmesi gerekir. Uygun bir metot zihnin düzenli çalışmasını sağlar. Çok bilgi sahibi
olmak yetmez, bunları yerli yerinde kullanmak ve uygulamak da lazımdır.42 İlim adamı
tabiattaki olguları önce tespit eder, sonra bölümler, sonra da bunları birbiriyle mukayese
ederek kanunlarını arar.43 Bizde bütün bu bilgi ve tecrübelerden hareketle araştırmamızda
kullanılmak üzere seçtiğimiz yöntemlerden biri dokümantasyon yöntemidir. Bir sosyal
araştırmada sosyal olay ve olguların olduğu gibi, değiştirilmeden ortaya konması ‘‘tasvir
39
Topçu, s.2.
40
Amiran Kurtkan Bilgiseven, Sosyal İlimler Metodolojisi, İstanbul: Filiz Kitabevi, 1982, s.164.
41
Zeki Arslantürk, Kutsalın Dönüşü Yeni Toplum Arayışları, İstanbul: Ayışığı Kitapları, 1998, s.42.
42
Arslantürk ve Amman, s.38.
43
Baltacıoğlu, s.31.
12
metodu’’ ile yapılır. Uygulamalı sosyal araştırmalarda tasvir metodunun özel bir şekli de
‘‘survey’’dir. Buna ‘‘tarama modeli’’ de denmektedir.44
Bu çalışmada ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya dini kullanım amaçları ile
sosyal medya bağımlılığının dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında ilişki olup
olmadığını belirlemek amaçlanmıştır. Aynı zamanda öğrencilerin demografik özelliklerine
göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında ve sosyal medya bağımlılığının dini
düşünceye, hayata, ibadetlere etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olup
olmadığını tespit etmek amaçlanmıştır. Belirlenen amaçlar bağlamında yapılan araştırma
ilişkisel tarama modeli niteliğindedir. İlişkisel Tarama modelinde, birden fazla değişken
arasındaki birlikte değişimin varlığını, derecesini belirlemektedir.45
44
Arslantürk ve Amman, s.51-52.
45
Karasar, s.77.
46
Arslantürk ve Amman, s.46.
13
Sosyolog için araştırma alanı tabii ortamdır. Toplumu ve onun parçalarını tabii yapıları
içerisinde incelemek ve gözlemek, laboratuvar şartlarında suni gruplar teşkil edip
incelemekten farklıdır.47 Araştırma, sonuçlarının genellenebilirliği artıkça değer kazanır.
Bilim, genellenebilirliği olan bilgiler bütünüdür. O halde, bilim üretmenin yolu, olabildiği
ölçüde geniş bir alanda genellenebilirliği olacak bilgiler elde etmeye çalışmak, kısaca, evreni
geniş tutmaktır.48 Evren (population), araştırma sonuçlarının genellenmek istendiği elemanlar
bütünüdür.49
Herhangi bir gözlem alanına giren obje ya da fertlerin tümüne ‘‘ana kitle’’ denir.
Herhangi bir evrenden, belirli bir yolla seçilmiş daha küçük sayıdaki obje ya da fertlerin
oluşturduğu gruba ‘‘örnek’’ denir. Örnekten edinilen bilgilere dayanarak evren hakkında
vardamalar da bulunulur. Çünkü pek çok durumlarda asıl amaç örnek grubu tanımak değil,
evreni (ana kitleyi) tanımak onunla ilgili sonuçları çıkararak kararlar vermektir. İşte bir ana
kitleden amaca uygun örnek seçme işlemine ‘örnekleme’’ ve seçilen örnek modele de
‘‘örneklem’’ adı verilir.50
Alan deneyinin esasını, deney metodunu toplumu tabii ortam içerisinde bir laboratuvar
kabul etmek ve uygulamak teşkil eder. Topyekûn toplumsal yapıyı bir deney alanı olarak
kabul edip onu laboratuvar şartlarında incelemek imkânsızdır. Bunun için yapılacak işlem,
toplumun parçalarını, küçük grupları, tabii yapıları içerisinde deney konusu haline getirmek
veya onun küçük bir modelini teşkil ederek (örneklem vasıtasıyla) ana kitleyi açıklamaya
gitmektir.51 Her evreni tümü ile incelemeye gerek de olmayabilir. Örneğin, bir kişinin,
vücudundaki kanın tümü boşaltılıp incelemeden de kan grubunun belirlenmesi vb amaçlı
‘‘kan tahlilleri’’ yapılıp temsili sonuçlar alınabilir.52
3. Sınıf 495 ve 4. Sınıf 726 olmak üzere 2111 öğrenim gören öğrenci oluşturmaktadır.
Örneklem grubundan hazırlık öğrencileri hariç tutulmuştur. Hazırlık öğrencileri okula ve
derslere yeni adapte olmaya başladıkları düşüncesiyle ayrı tutulmuştur. Araştırmanın
örnekleminin belirlenmesinde ulaşılması gereken örneklem büyüklüğü Büyüköztürk,
Çakmak, Akgün, Karadeniz ve Demirel tarafından önerilen eşitlik ile hesaplanmıştır.
Eşitlik 1.1’de yer alan eşitliği ile hesaplanmakta ve p anlamlılık değeri 0,05
alındığında, pq=0,25 olacağından ve tabloda karşılık gelen t değeri 1,96 olduğundan 0,05
anlamlılık düzeyinde =384,16 olarak hesaplanmaktadır.53 Formülde yerine konulduğunda;
Tablo 1
Öğrencilerin Demografik Özelliklerine İlişkin Frekans ve Yüzde Dağılımları
Kategoriler F %
Kadın 249 68,2
Cinsiyet
Erkek 116 31,8
Yaş 20 ve Altı 83 22,7
21 79 21,6
53
Şener, Büyüköztürk ve Diğerleri, Bilimsel araştırma yöntemleri, Ankara: Pegem Akademi. 2012, s.93.
54
Adnan Erkuş, Davranış Bilimleri İçin Bilimsel Araştırma Süreci, Ankara: Seçkin, 2013, s.122.
15
22 109 29,9
23 ve Üstü 94 25,8
Birinci Sınıf 92 25,2
İkinci Sınıf 61 16,7
Sınıf Düzeyi
Üçüncü Sınıf 118 32,3
Dördüncü Sınıf 94 25,8
Facebook-Youtube 70 19,2
Sosyal Medyada En Çok
Twitter 43 11,8
Kullanılan Uygulama
Whatsapp 152 41,6
Türü
Instagram 100 27,4
Sosyal Medyaya Erişilen Masaüstü ve Mobil Cihazlar 91 24,9
Cihaz Türü Mobil Cihazlar 274 75,1
3 Yıl ve Daha Az 72 19,7
Sosyal Medya Kullanım
4-6 Yıl 158 43,3
Zamanı
7 Yıl ve Daha Fazla 135 37,0
1 Saatten Az 51 14,0
Sosyal Medyaya Günlük
1-3 Saat 221 60,5
Bağlanma Süresi
4 Saat ve Daha Fazla 93 25,5
Toplam 365 100,0
Tablo 1 incelendiğinde ilahiyat fakültesi öğrencilerinin demografik özelliklerine
ilişkin frekans ve yüzde dağılımları detaylı olarak görülmektedir. Öğrencilerin cinsiyetlerine
göre dağılımlarına bakıldığında 249 (%68,2) kadın ve 116 (%31,8) erkek öğrencilerden
oluşmaktadır. Öğrencilerin yaşlarına göre dağılımlarına bakıldığında, 20 ve altı yaşında olan
83 (%22,7) öğrenci, 21 yaşında olan 79 (%21,6) öğrenci, 22 yaşında olan 109 (%29,9)
öğrenci, 23 ve daha fazla yaşında olan 94 (%25,8) öğrenci bulunmaktadır. Öğrencilerin
öğrenim gördükleri sınıf düzeylerine göre dağılımları incelendiğinde, birinci sınıf düzeyinde
öğrenim gören 92 (%25,2) öğrenci, ikinci sınıf düzeyinde öğrenim gören 61 (%16,7) öğrenci,
üçüncü sınıf düzeyinde öğrenim gören 118 (%32,3) öğrenci ve dördüncü sınıf düzeyinde
öğrenim gören 94 (%25,8) öğrenci bulunmaktadır. Öğrencilerin sosyal medyada en çok
kullanılan uygulama türlerine göre dağılımları incelendiğinde, Facebook-Youtube en çok
kullanan 70 (%19,2) öğrenci, Twitter en çok kullanan 43 (%11,8) öğrenci, whatsapp en çok
kullanan 152 (%41,6) öğrenci ve instagramı en çok kullanan 100 (%27,4) öğrenci
bulunmaktadır. Öğrencilerin sosyal medyaya eriştikleri cihaz türlerine göre dağılımları
incelendiğinde, masaüstü ve mobil cihazları kullanarak sosyal medyaya erişen 91 (%24,9)
öğrenci, mobil cihazları kullanarak sosyal medyaya erişen 274 (%75,1) öğrenci
bulunmaktadır. Öğrencilerin sosyal medya kullanım zamanlarına göre dağılımları
incelendiğinde, 3 yıl ve daha az sosyal medya kullanımına zaman ayıran 72 (%19,7) öğrenci,
16
4-6 yıl sosyal medya kullanımına zaman ayıran 158 (%43,3) öğrenci, 7 yıl ve daha fazla
sosyal medya kullanımına zaman ayıran 135 (%37,0) öğrenci bulunmaktadır. Öğrencilerin
sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerine göre dağılımları incelendiğinde, günlük sosyal
medyaya 1 saatten az zaman ayıran 51 (%14,0) öğrenci, günlük sosyal medyaya 1-3 saat
zaman ayıran 221 (%60,5) öğrenci, günlük sosyal medyaya 4 saat ve daha fazla zaman ayıran
93 (%25,5) öğrenci bulunmaktadır. Araştırmaya katılan ilahiyat fakültesinde öğrenim gören
toplamda 365 (%100,0) öğrenci bulunmaktadır.
İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya dini kullanım amaçlarını ölçmek için
geliştirilen 11 maddelik 5’li likert (Kesinlikle Katılmıyorum; Katılmıyorum; Orta Düzeyde
Katılıyorum; Katılıyorum; Kesinlikle Katılıyorum) şeklinde tasarlanan ölçek Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde öğrenim gören farklı sınıflardan (1. 2. 3. 4. Sınıflardan) 129
öğrenciye pilot uygulama yapılmıştır. Pilot uygulama sonucu toplanan veriler ile ölçeğin yapı
geçerliği için açıklayıcı faktör analizi (AFA) yapılmıştır. Deneme uygulamasına ilişkin elde
edilen veriler doğrultusunda ölçeğin yapı geçerliği faktör analizi ile test edilmiştir. Verilerin
faktör analizine uyguluğunu gösteren Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) ve Bartlett testlerinin
sonuçları Tablo 2’de görüldüğü gibidir.
17
Tablo 2
KMO ve Bartlett Testi Sonuçları
Tablo 3
varyansın %27,57’sini açıklamaktadır. Genel olarak ölçeğin iki faktörünün açıkladığı varyans
toplam varyansın %58,57’sini açıklamaktadır. Schere, Wiebe, Luther ve Adams’e göre sosyal
bilimlerde açıklanan varyansın %40 ile %60 arasında olması yeterli olarak kabul edilir.58 Bu
bağlamda iki faktörün açıkladığı varyans toplam varyansı açıklayacak yeterliğe sahip olduğu
görülmektedir.
Şekil 1: Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeğine İlişkin Scree-Plot Grafiği
Tablo 4
Ölçeğin güvenirliği için iki faktöre ilişkin olarak belirlenen maddelerin Cronbach
alpha iç tutarlılık katsayılarına bakılarak Tablo 4’te gösterilmiştir. Birinci faktör olan
paylaşım odaklı kullanıma ait güvenirlik katsayısı 0,79 ve ikinci faktör olan eğitim odaklı
kullanıma ait güvenirlik katsayısı 0,81 ölçeğin geneline ait güvenirlik katsayısı 0,85 olarak
hesaplanmıştır. Ölçeğin alt faktörleri ve geneline ilişkin güvenirlik katsayıları incelendiğinde
20
kabul edilebilir düzeyde güvenirliğe sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Tezbaşaran, likert
tipi bir ölçekte yeterli sayılabilecek bir güvenirlik katsayısının olabildiğince 1’e yakın olması
gerektiğini ifade etmektedir.59 Kalaycı 0,60 ve üzerinde hesaplanan alfa katsayısının kabul
edilebilir düzeyde güvenilir bir yapıyı ifade ettiğini belirtmektedir. 60
Tablo 5
Tablo 6
59
Ata Tezbaşaran, Likert Tipi Ölçek Hazırlama Kılavuzu, Mersin: E-Kitap, 1997,
s.47.
60
Kalaycı, s.327.
61
Büyüköztürk, Çokluk ve Şekercioğlu, s.67.
62
Tavşancıl, s.71.
21
Tablo 6 incelendiğinde öz değerleri 1,00 değerinden büyük olan iki faktör olduğu
görülmektedir. Birinci faktörün öz değeri 3,57 ve ikinci faktörün öz değerinin 2,17 olduğu
görülmektedir. Döndürme sonrası birinci faktörün öz değerinin 3,43’e düştüğü ve ikinci
faktörün öz değerinin 2,31’e yükseldiği görülmektedir. Birinci faktörün açıkladığı varyans
toplam varyansın %24,47’sini oluşturmaktadır. İkinci faktörün açıkladığı varyans toplam
varyansın %16,51’ini açıklamaktadır. Genel olarak ölçeğin iki faktörünün açıkladığı varyans
toplam varyansın %40,98’ini açıklamaktadır. Schere, Wiebe, Luther ve Adams’e göre sosyal
bilimlerde açıklanan varyansın %40 ile %60 arasında olması yeterli olarak kabul edilir.63 Bu
bağlamda iki faktörün açıkladığı varyans toplam varyansı açıklayacak yeterliğe sahip olduğu
görülmektedir.
63
Tavşançıl, s.51.
22
Şekil 2: Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeğine İlişkin Scree-Plot Grafiği
Tablo 7
23
64
Barbara G. Tabachnick ve Linda S. Fidell, Using Multivariate Statistics, Allyn & Bacon/Pearson Education.
2007, s.25.
24
Ölçeğin güvenirliği için iki faktöre ilişkin olarak belirlenen maddelerin Cronbach
alpha iç tutarlılık katsayılarına bakılarak Tablo 7’de gösterilmiştir. Birinci faktör olan
bağımlılık etkili kullanıma ait güvenirlik katsayısı 0,80 ve ikinci faktör olan bilgilenme ve
bildirim etkili kullanıma ait güvenirlik katsayısı 0,71, ölçeğin geneline ait güvenirlik katsayısı
0,76 olarak hesaplanmıştır. Ölçeğin alt faktörleri ve geneline ilişkin güvenirlik katsayıları
incelendiğinde kabul edilebilir düzeyde güvenirliğe sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Tezbaşaran, likert tipi bir ölçekte yeterli sayılabilecek bir güvenirlik katsayısının olabildiğince
1’e yakın olması gerektiğini ifade etmektedir.65
Anket, beli bir amaç ve plana göre düzenlenmiş ‘‘soru listesi’’dir. Ankette az ya da
çok sayıda soru olabilir. Bunlar, genellikle, geniş kitlelere uygulanırlar ve sonuçları üzerinde
istatistik değerlendirmeler yapılır.66 İstatistik, mahiyeti bakımından, yığın olaylarının tesbitine
yaradığı kadar bunları karşılaştırmada da önemli bir rol oynar. Sebepleri muhtelif, sonuçları
aynı olan olaylar istatistiğin konusu olurlar.67
65
Tezbaşaran, s.47.
66
Karasar, s.176.
67
Mehmet Taplamacıoğlu, Genel Sosyoloji, Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi, 1969, s.59.
25
kullanımı’’68 tanı ölçütleri başta olmak üzere ardından ülkemizde yapılan çalışmaları
inceledim.
68
Kuşay, s.143 – 146.
69
Taplamacıoğlu, s.61.
70
Zeki Aslantürk, ‘‘Din Sosyolojisinde Yöntem ve Teknikler’’, Niyazi Akyüz ve İhsan Çapcıoğlu (Ed.), Din
Sosyolojisi, içinde (191-240), 5. Baskı, Ankara: Grafiker Ofset, 2013, s.207.
71
Şeref Tan, Spss ve Excel Uygulamalı Temel İstatistik-1, Ankara: Pegem Akademi, 2016, s.100.
26
Tablo 8
Bu başlığı değerlendirebilmek için ilk önce alt başlıklarını aşağıda sırasıyla işledik.
2.1.1. İnternet
75
Abdullah Can, SPSS ile Bilimsel Araştırma Sürecinde Nicel Veri Analizi, 2. Baskı, Ankara: Pegem
Akademi, 2014, s.152.
28
çökertilmesini önlemeye yönelik cüretkâr bir planıyla doğdu. Proje, bir ölçüye dek düşmanın
gücüne hareket kabiliyeti ve arazinin bilgisiyle karşı koyabilmek için gerilla güçlerinin çok
geniş bir araziye yayılmasını öngören Maocu taktiklerin elektronik bir dengiydi. Sonuç, tam
da mucitlerinin istediği gibi, herhangi bir merkezden kontrol edilemeyen, elektronik
bariyerleri aşarak birbirleriyle sayısız biçimde bağlantı kurabilen binlerce özerk bilgisayar
ağından oluşan bir ağ mimarisi oldu. Sonuçta, ABD Savunma Bakanlığı’nın kurduğu
ARPANET, vadesini doldurmuş bir Soğuk Savaş’ın kaygılarına bir hayli uzak düşen her tür
amaçla bireyler ve gruplar tarafından kullanılan binlerce bilgisayar ağının (kullanıcı sayısı
1996’da 20 milyonken, 200’de 300 milyonu asmıştır, hızla da artmaktadır) küresel, yatay
iletişimin temelini oluşturdu. Öyle ki, Chiapas’taki Zapatistaların lideri Subcomandante
Marcos, Lacandon ormanının derinliklerinden dünyayla ve medyayla İnternet üzerinden
iletişim kurdu.76
20. yüzyılın son otuz yılında İnternet’in ortaya çıkışı ve gelişimi, askeri strateji,
bilimin büyük işbirliği, teknolojik girişimcilik ve kültürellik karşıtı yeniliğin benzersiz bir
bileşiminin ürünüydü. İnternet’in kökleri, dünyanın yenilikçi araştırma kurumlarından birinin
çalışmalarında yatar: ABD Savunma Bakanlığı İleri Araştırma Projeleri Kurumu (Advanced
Research Projects Agency-ARPA). 1950’lerde ilk Sputnik’in fırlatılışıyla Amerikan
ordusunun ileri teknoloji müessesesi telaşa düşünce, ARPA, bir kısmı teknoloji tarihini
değiştiren, geniş ölçekte Enformasyon Çağı’nın öncüsü olan bir dizi kararlı girişimde
bulundu. 1960-64 döneminde Rand Corporatin’da görev yapan Paul Baran’ın bir fikrinin
geliştirilmesiyle çizilen bu stratejilerden biri de, nükleer saldırıdan etkilenmeyecek bir iletişim
sistemi tasarlamaktı. Paket anahtar sistemine dayanan bu sistem, ağın komuta ve kontrol
merkezlerinden bağımsız olmasını sağlayacak, böylece mesaj birimleri ağ içinde kendi
yollarını bulup, ağın herhangi bir noktasında tutarlı bir anlamla yeniden toplanabilecekti.77
76
Castells, s.7-8.
77
Castells, s.58.
29
Bu yeni teknolojik sistemde, bilgisayarın gücü, ortak İnternet protokollerini kullanan, genelde
veri tabanı ‘server’ları ile uygulama ‘server’ları olarak ayrılan mega ‘server’lara erişim
kapasitesine sahip ‘web server’ları etrafında örgütlenmiş iletişim içindeki bir ağa
dağıtılmıştır. Bu satırlar yazıldığı sırada, yeni sistem henüz oluşum halindeyse de, kullanıcılar
evde, işte, alışverişte, eğlence mekânlarında, ulaşım araçlarında her yerde hazır ve nazır,
hayatın tüm alanlarına yayılmış tek amaçlı, uzmanlaşmış aygıtlarla ağa bağlanabiliyorlardı.
Çoğu taşınabilir olan bu aygıtlar, kendilerine ait bir işletim sistemine gerek duymaksızın,
aralarında iletişim kurabiliyorlar. Dolayısıyla bilgisayar gücü, uygulamalar, veriler, ağın
‘server’larında saklanıyor; bilgisayar zekâsı da ağın kendisinde bulunuyor: Web siteleriyle
iletişim kurabiliyorlar.78
Net’in iki kaynağının askeri/bilimsel kurumlar ile kişisel bilgisayarlara dayalı karşı
kültürün ortak bir noktası vardır: Üniversite dünyası, İlk ARPANET merkezi 1969’da UCLA’
da kuruldu, bunları 1970-1 döneminde California Üniversitesi, Santa Barbara; SRI Utah
Üniversitesi; BNN; MIT ve Harvard’ da kurulan altı merkez daha eklendi. Bu merkezler,
buradan büyük şirketlerin iç ağları istisna olmak üzere akademik cemaate yayıldılar. Net’in
üniversite kökeni, elektronik iletişimin gelişiminde ve dünya çapında yayılmasıyla belirleyici
olmuştur; belirleyicidir. ABD’ de bilgisayar aracılığıyla iletişim geniş ölçekte, 1990’ların
başında üniversite öğrencileri ve öğretim üyeleri arasında başlatıldı. Birkaç yıl içinde
dünyanın geri kalan bölgelerinde de aynı süreç yaşandı.80 Bir o kadar hızlı yaşanan bu süreç
birçok bilim insanı ve araştırmacının dikkatini çekti. Postman’ın ifade ettiği gibi teknolojik
78
Castells, s.66.
79
Castells, s.62.
80
Castells, s.472.
30
Yeni medya araçlarının merkezi unsuru olan İnternet, tarihin en hızlı yayılma gösteren
iletişim aracı olmuştur; ABD’de radyonun 60 milyona ulaşması 30 yıl aldı; TV bu yayılma
seviyesine 15 yılda ulaştı. İnternet ise dünya çapında bilgisayar ağının gelişmesini izleyen üç
yıl içinde bunu başardı. Çünkü televizyonun tersine İnternet tüketicileri aynı zamanda onun
üreticileri, içerik yaratıyor ve ağı şekillendiriyorlar. Dolayısıyla toplumların İnternet imkânına
farklı tarihlerde erişmelerinin, dünya iletişim ve kültürünün gelecekteki şekillenmesi
üzerinden uzun süreli etkili olacaktır.84
81
Göksel Göker ve Adem Doğan ‘’Ağ Toplumunda Örğütlenme: Facebook’ta Çevrimiçi Tekel Eylemi’’,
Balıkesir Üniversitesi SBE. Dergisi, http://sbe.balikesir.edu.tr/dergi/edergi/c14s25/makale/175-203.pdf s.177.
(31 Ekim 2018)
82
Aslan Gülcü ve M. Ali Alan, Bilgisayarın Temelleri ve İnternet Rehberi, 1. Baskı, Ankara: Detay
Yayıncılık, 2003. s.3.
83
Göker ve Doğan, s.177.
84
Babacan, s.50.
85
Osman Gürkan, İnternet Kullanım Kılavuzu ve Chat Rehberi, 1. Baskı, Ankara: Yargı Yayınları, 2001,s.3.
31
(WEB) uygulamasıdır. WEB, birbiriyle bağlantılı, internet üzerinde çalışan ve ‘‘www’’ ile
başlayan adreslerdeki sayfaların görüntülenmesini sağlayan servisin adıdır ve internet
üzerinden yazı, grafik, resim, ses ve hareketli görüntülerden oluşan dokümanları uzaktaki
bilgisayarlara iletebilen bir teknolojidir. Bu uygulama erken internet dönemi olarak
betimlenecek süreçte oluşturulan Web 1.0 (Read Only Web) uygulamasını doğurmuştur.86
Web 1.0 ın ardından süreç hızla ilerlemiş teknolojik gelişmeler büyük bir ivme kazanmıştır.
Web 2.0 terimi ilk defa, teknolojik ticari sergi ve konferans üreticileri tarafından 2004 yılı
sonbaharında, ticari konferanslardan bir seri için, isim olarak kullanılmıştır. Levy’ e göre web
2.0 teknolojisi, aşağıdaki gelişmelerin bir sonucudur: İnternetin gelişiminin son 10 yılda çok
hızlı düzeylere ulaşması, dünya üzerinde bir milyar insanın İnternet kullanması, yazılım
sektörlerinin 2001 sonbaharında dot com (.com)’ dan sonra yeni bir pozitif kavrayış
oluşturmaya başlaması. İnternet, bilgisayar ve diğer dijital tabanlı araçlar yoluyla insanları ve
bilgiyi birbiriyle buluşturan, kişilerarası iletişime ve bilginin geri alınarak düzenlenebilmesine
olanak tanıyan elektronik ağların ağına işaret eder.87
Bütün bu hızlı değişim ve gelişmeler yeni yeni başlıkları meydana çıkarıyorken farklı
teknolojilere de kapı açıyordu. Son yirmi yılda yeni telekomünikasyon teknolojilerinin
kullanımı üç ayrı aşamadan geçti: İşlerin otomasyonu, kullanım biçimlerinin denenmesi ve
uygulamaların yeniden biçimlendirilmesi. İlk iki aşamada, teknolojik yenilik, Rosenberg’in
terminolojisiyle, kullanarak öğrenme üzerinden gelişti. Üçüncü aşamada kullanıcılar,
teknolojiyi yaparak öğrendiler ve ağları yeniden biçimlendirme, yeni uygulamalar bulma
noktasına vardılar. Yeni teknolojinin devreye girmesi, kullanılması, yeni alanlarda
geliştirilmesi arasındaki beslenme zinciri, yeni teknolojik paradigmayla daha da hızlandı.
Sonuçta, teknolojinin kullanıcıları tarafından benimsenip yeniden tanımlanırken yayılması,
teknolojinin gücünü sonsuzca artırır.88
86
Levent Eraslan, Sosyal Medyayı Anlamak, 2.Baskı, İstanbul: Nobel Yaşam, 2016, s.3.
87
Babacan, s.48.
88
Castells, s.40-41.
32
gelmiştir.89 Postman’ın da yazdığı gibi “Gerçekliği ‘olduğu gibi’ değil, dillerimizin olduğu
gibi görüyoruz. Dillerimiz de medyalarımızdır. Medyalarımız metaforlarımızdır.
Metaforlarımız kültürümüzün içeriğini oluşturur.” Kültür iletişimle aktarıldığı, iletişimle
başladığı için, kültürlerin kendileri –tarihsel olarak üretilmiş inanç sistemlerimiz ve
geleneklerimiz- yeni teknolojik sistemle temelden dönüşmüştür, zaman içinde daha da fazla
dönüşecektir.90 Yalnızca 2015’te, 176 milyon insanın daha sosyal ağlarda hesap oluşturduğu
gerçeği, internetin ve dolayısıyla internet zemininde var olan sosyal medyanın ne kadar
geliştiğine ve gelişeceğine dönük önemli göstergeleri bizlere sunmaktadır.91
İnternet temelli iletişim, zaman ve mekân ötesi etkileşime geçmeye uygun yapısı ile
fiziksel anlamda bir arada bulunma zorunluluğunu aşarak kendi içerisinde kamusal bir alana
dönüşmüştür. Bu kamusal alanın en temel özelliği Habermas’ın (2002) kamusal alan
yaklaşımından hareketle ifade edilecek olursa özel şahıslardan oluşmuş kamusal toplulukların
tartıştığı bir alan olmasıdır. Bu alan, bir tartışma platformu olarak ortak ilgi ve konular
üzerinde yapılan görüş alış verişi ile kendine has bir kamuoyunun oluşumunu da beraberinde
getirmektedir.92 Ayrıca ağlar yayıldığında, büyümeleri de katlanır; daha fazla bağlantı
olduğundan ağa dâhil olmanın yararları da katlanarak artar, ayrıca maliyet de doğrusal olarak
artar. Ayrıca ağın dışında kalmanın cezası da ağın büyümesiyle birlikte büyür, çünkü ağın
dışında kalan başka unsurlara erişim fırsatları azalır.93 Zira İnternet hizmeti masraflı
altyapılara dayalı olduğu için büyük yatırımlar gerektirmektedir. Bu yatırımların sahipleri de
genellikle eski medyanın da sahibi olan küresel şirketlerdir. Gün geçtikçe satın almalar ve
büyümeler yoluyla bu manzara daha da netleşmektedir. Oysa İnternet veya sosyal medya
kullanıcılarının, bu yeni medya çeşidine dair en önemli argümanlarından biri, bunların kolay
erişilebilir ve ucuz olmasıdır.94 Çoğu kimse interneti yirminci yüzyılın bitiminde ortaya çıkan
yeni küresel düzenin bir işareti olarak görmektedir. İnternetteki değiş-tokuş siberuzayda
gerçeklemektedir. Siberuzay interneti oluşturan bilgisayarlardan oluşan küresel ağın
89
Filiz Balta Peltekoğlu, ‘‘Sosyal Medya ve Sosyal Değişim’’, Tolga Kara, Ebru Özgen (Ed.), Sosyal Medya
Akademi içinde (3-8), 1.Baskı, İstanbul: Beta Basım Yayım, 2012, s.4.
90
Castells, s.440-441.
91
Eraslan, s.1.
92
Göker ve Doğan, s.184.
93
Castells, s.90.
94
Babacan, s.71.
33
biçimlendirdiği etkileşim mekânı anlamına gelmektedir. Siberuzayda biz artık insanlar değil,
birbirimizin ekranındaki mesajlarız.95
b) Kitlesizleştirme: büyük bir kullanıcı grubu içinde her bireyle özel mesaj değişimi
yapılabilmesini sağlayacak kadar kitlesizleştirici olabilir.
c) Eşzamansız Olabilme: yeni iletişim teknolojileri birey için uygun bir zamanda
mesaj gönderme veya alma yeteneklerine sahiptirler. Aynı andalık gerekliliğini ortadan
kaldırırlar.96
Diğer yandan yeni iletişim sistemi, uzamı ve zamanı, insan hayatının temel boyutlarını
kökten bir dönüşüme uğratır. Yerellikler, kültürel, tarihsel, coğrafi alanlarından kopar,
işlevsel ağlar ya da imaj kolajları olarak yeniden birleşirler; böylece mekânların uzamının
yerini bir akışlar uzamı alır. Geçmiş, şimdi ve gelecek, aynı mesaj içinde birbiriyle etkileşim
içinde olabilecek şekilde programlandığında zaman silinir. Akışların uzamı ve zamansız
zaman tarihsel olarak aktarılmış temsil istemlerinin çeşitliliğini kapsayan ve aşan yeni bir
kültürün maddi temellerini oluşturur: Kurgunun, kurmaya duyulan inanç olduğu gerçek
sanallık kültürü. 97
Bu bilgiler ışığında Internet için şunu diyebiliriz; zaman ve mesafe tanımadan dünyayı
önünüze seren bir ağ yapısı.98 İnternet, ‘‘ağların ağıdır’’. Uluslararası ağların en önemlisi
İnternet’dir.99
95
Giddens, s.642.
96
Babacan, s.43.
97
Castells, s.501.
98
Gürkan, s.4.
34
2.1.2. Ağ Toplumu
Ağ kavramı sosyolojik anlamıyla bir veya birden fazla toplumsal ilişkiyle birbirine
bağlanmış, dolayısıyla toplumsal bir bağ oluşturan bireylere gönderme yapmaktadır. Bu
açıdan bakıldığında toplumsal ilişkilerin var olduğu günden bugüne kadar ağ olgusu sosyal
hayatın bir parçası olarak değerlendirilebilir. Ancak, günümüzde özellikle de enformasyon
teknolojilerinin gelişme göstermesiyle birlikte yeni bir sosyal organizasyon türü ortaya
çıkmıştır. Ağlarla örülü bu organizasyonun adı ‘Ağ Toplumu’dur. Bu toplumun ağ kavramı ile
özdeşleştirilmesi ya da birlikte anılması, onun ağ temeli üzerine kurulmuş (sosyal, ekonomik,
politik) ilişkileri, yoğun bir şekilde kullanıyor olmasından kaynaklanmaktadır.101
99
Gülcü ve Alan, s. 245.
100
Jan Van Dijk, Ağ Toplumu, Özlem Sakin (çev.), 1. Baskı, İstanbul: Kafka Epilson Yayınları, 2016, s.42.
101
Göker ve Doğan, s.178.
35
102
Castells, s.623.
103
Necmi Emel Dilmen, “Bireyselleşen Küre”, Oğuz Kaymakçı (Ed.). Küreselleşme Üzerine Notlar içinde (96-
120). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık, 2007, s.104.
104
Manuel Castells, İsyan ve Umut Ağları ‘İnternet Çağında Toplumsal Hareketler’, Ebru Kılıç (çev.),
İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları, 2013, s.18.
105
Dijk, s.56.
36
Diğer taraftan ağ toplumunun öne çıkan bir diğer özelliği ise kaydet ve ilerle
prensibidir. Bu kavram elektronik hafızaları tüm veri tabanı türlerindeki kayıtların kullanımını
ifade etmektedir. Geleneksel anlamda kaydın ve herkesle paylaşımın mümkün olmadığı tüm
verilerin kontrollü bir şekilde kaydedilerek paylaşılması olanağına sahip bir toplumdur ağ
toplumu. Van Dijk; haberleşme teknolojilerinin, veri iletişiminin ve kitle iletişiminin tek bir
dijital altyapıya yön deşmesini de bu ağ toplumunu farkı olarak ortaya koyar. Tarihte ilk defa
tek bir iletişim altyapısının tüm toplumsal faaliyetleri birbirine bağladığının altını çizer. Bu ağ
toplumunda giderek daha fazla faaliyeti; çalışma, eğitim, enformasyon elde etme, iletişim,
106
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun Yükselişi,
s.621.
107
George Ritzer, Sosyoloji Kuramları, Himmet Hülür (çev.). 1.Basım, Ankara: De Ki Basım Yayım, 2011,
s.570.
108
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun Yükselişi, s.6.
37
karar verme, kültürel ifade, eğlence ve daha fazlasını; çevrimiçi, çevrimdışı ya da her iki
şekilde gerçekleştirme şansına sahip olduğumuzu söyler.109
Son olarak ise bu kavram ile özdeşleşen bir ismin ifadeleriyle bu başlığı toparlayalım:
Castells “Enformasyon Çağı” üçlemesinin son kitabı olan “Binyılın Sonu” nda; 21. yüzyılda
enformasyon teknolojisi devriminin dönüştürücü potansiyelini vurgulayacağını, bu yeni
yüzyılda küresel internetin tamamlanmasının ve mobil telekomünikasyon ile bilgisayar
gücünün damgasını vuracağını, böylece enformasyonun iktidarının merkezsizleşeceğini ve
yayılacağını, çoklu ortam vaadinin gerçekleşeceğini, etkili iletişimin keyfinin güçleneceğini
ve elektronik iletişim ağlarının insan hayatının omurgasını oluşturacağını öngörmüştür.110
Castells’in bu öngörüsünün üzerinden henüz 15 yıl geçmiş olmasına karşın, bu öngörülerin
birçoğunun yeni yüzyılın hemen başında gerçekleşmekte olması, gelişimin hızını görmek
açısından dikkat çekicidir.111 Eğer böyleyse, bilgisayar ağları, maddi terimlerle belirtmek
gerekirse, hayatlarımızın dokusu olacak demektir.112
109
Alper Değerli, ‘‘Ağ Toplumu Bağlamında Bilginin Paylaşılmasına Yönelik Akademik Yayın ve Referans
Sistemleri: Neo4j Platformunda Graf Veritabanı Uygulaması’’,(Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi SBE,
2014) s.20-21.
110
Manuel Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür – Üçüncü Cilt: Binyılın Sonu, Ebru
Kılıç (çev.). İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, s.508.
111
Değerli, s. 19.
112
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun Yükselişi, s.68.
113
Gürkan, s. 4.
114
Kuşay, s.10.
38
Ülkemizde Internet’in kullanıma başlaması 1993 yılıdır. İlk yıllarda oldukça az bir
kitle tarafından kullanılan İnternet, son yıllarda ülkemizde oldukça yaygınlaşmıştır. Bilgisayar
fiyatlarının düşmesi, birçok İnternet Servis Sağlayıcı firmanın kurulması ile internet erişim
maliyetinin ucuzlaması ve Türkçe içerikli Web sitelerinin oluşturulması sonucunda ülkemizde
Internet kullanıcı sayısı artmıştır.115
115
Gürkan, s.5.
116
Irak ve Yazıcıoğlu, s.7.
117
Bilgili ve Şener, s. 242.
118
2018 Türkiye İnternet Kullanım ve Sosyal Medya İstatistikleri, https://dijilopedi.com/2018-turkiye-internet-
kullanim-ve-sosyal-medya-istatistikleri/ (31 Temmuz 2018).
39
yeni internet kullanıcısı sayısı ise yüz bin kişi civarındadır.119 Ülkemizde yapılan diğer bir
araştırmanın sonuçları da aşağıda verilmiştir.
• Genişbant ile İnternete erişim sağlayan hanelerin oranı 2018 yılı Nisan ayında
%82,5 oldu. Buna göre hanelerin %44,5’i sabit genişbant bağlantı (ADSL, kablolu İnternet,
fiber vb.) ile İnternete erişim sağlarken, %79,4’ü mobil genişbant bağlantı ile İnternete erişim
sağladı. Genişbant İnternet erişim imkânına sahip hanelerin oranı önceki yıl %78,3’tü.
• İnternet üzerinden kişisel kullanım amacıyla mal veya hizmet siparişi veren ya
da satın alan 16-74 yaş grubundaki bireylerin oranı, 2017 yılı Nisan ayı ile 2018 yılı Mart
aylarını kapsayan on iki aylık dönemde %29,3 oldu. Önceki yılın aynı döneminde (2016
Nisan- 2017 Mart), bu oran %24,9 olarak gözlendi.
119
Kuşay, s.16.
120
TÜİK, Hanehalkı Bilişim Teknolojileri (BT) Kullanım Araştırması, 2018,
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=27819 (09 Aralık 2018).
40
oyuncak, beyaz eşya, vb; tüketici elektroniği hariç), %22,1 ile gıda maddeleri veya günlük
gereksinimler ve %20,6 ile kitap, dergi, gazete (e-kitap dâhil) takip etti.
Araştırma sonuçları bir önceki yılla karşılaştırmalı olarak verilmiştir. Bu sonuçlar bize
her geçen gün internetin evlerimizi ceplerimizi hatta hayatımızın her alanını sarmaya
başladığının nicel halini ifade etmektedir.
Ayrıca internet, 1969 yılında geliştirilen eski bir teknoloji olmasına rağmen, onun
dünya çapında 1 milyar kullanıcıya ulaşması ancak geçtiğimiz son on yılda gerçekleşmiştir.
Bu hızlı artışın nedenleri irdelendiğinde, önemli bir etken olarak son yıllarda gelişen mobil
iletişim araçları öne çıkmaktadır; 1991 yılında 16 milyon olan mobil telefon kullanıcılarının
sayısı, 2006 yılında 2 milyarın üzerine çıkmış, mobil iletişimde büyük artış yaşanmıştır.
İnternet ve mobil iletişimin yakınsaması ise internetin ve aynı zamanda sosyal ağların
yaşamın her alanına girmesiyle sonuçlanmıştır. Bugün, internet ve sosyal ağlara bağlantı,
bilgisayarlar ve laptopların yanı sıra, tabletler ve akıllı telefonlar gibi çeşitli mobil iletişim
araçları üzerinden de sağlanmakta, insanlar SMS, bloglar, vloglar, podcastlar, wikiler gibi
yeni iletişim formları üzerinden ağlar yoluyla kendi kitle iletişim sistemlerini
kurmaktadırlar.121 Bu dönemde Türkiye’nin ilk internet fenomeni de doğuyor ve #zurna chat
odası (ve farklı sunuculardaki onlarca klonu) yoğun günlerinde yüzlerce kişiye sözünü
ettiğimiz türden bir iletişim olanağı sağlıyordu.122
Diğer taraftan bakacak olursak teknoloji, şimdiye kadar olduğundan daha hızlı bir
şekilde gelişmektedir. Bugün, sınırsız bilginin, kelimenin tam anlamıyla parmak uçlarımızda
olduğu bir dünyada yaşıyoruz. İnternet kullanımı sayesinde bir düğmeye basarak, neredeyse
bütün sorular cevaplanabilmektedir. Dünya çapında iki milyara yakın insan, internete
bağlanmaktadır. Bununla beraber, insanlar artık sadece internete değil, sosyal ağlara da
121
Bilgili ve Şener, s.18.
122
Irak ve Yazıcıoğlu, s.9.
41
Zira internet tarihi de insanlığın tarihi gibi bir devrimin koşulları oluştuğundan itibaren
mutlaka o büyük değişimleri yaşadı ve bu konuda mantığı şimdiye kadar hiç yanıltmadı.
Dolayısıyla şu anda elimizde olan şeylere ebediyen aynı şekilde var olacakmış gibi
davranamamak gerekiyor.124 İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte sosyal medya
platformlarının kullanımı da gün geçtikçe artmaktadır. İnternet ve sosyal medya kullanan
kitleye bakıldığında bu kitlenin çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu görülmektedir. Sosyal
medyanın gençler tarafından yaygın olarak kullanılmasının nedenleri sosyal medyanın
gençlere tamamen bağımsız ve herhangi bir sınırlama olmadan hareket edebilecekleri,
özgürce düşünüp davranabildikleri ortam sağlaması ve iletişime geçecekleri koşulları özgürce
seçebilme imkânı vermesidir. Günümüzde internet, bireylerin bilgiye ulaşması ve bilgi
paylaşımı açısından en yaygın olarak kullanılan iletişim ve bilgi paylaşım aracıdır.
İstatistiklere bakıldığında dünya nüfusunun yaklaşık olarak yarısının internet kullandığı
anlaşılmaktadır.125 Bütün bu yaşanan gelişmelerin yanında şu cümleyle bu konuyu
noktalayalım: ‘‘Gençler DNA’larında internetle doğmadı, onlarda internette yaşamayı
öğrenmeli.’’126
Samuel Morse’un 1844’de ilk telgraf mesajını göndermesi, uzun mesafeli iletişimin
yanı sıra sosyal çağın ilk adımlarını da gerçekleştirmiştir. Sanayi devriminin bir sonraki
aşaması ise 1875-1920 yılları arasında gerçekleşen ‘‘İkinci Sanayi Devrimi’’dir. 1876
123
Bilgili ve Şener, s.166.
124
Irak ve Yazıcıoğlu, s.20.
125
GSB, Sosyal Medya ve İnternet Kullanım Raporu,
http://karaman.gsb.gov.tr/Public/Edit/images/IM/47/Sosyal%20Medya%20ve%20%C4%B0nternet%20Kullan%
C4%B1m%20Raporu.pdf ( 09 Aralık 2018).
126
Jeff Jarvis, E-Sosyal Toplum (Dijital Çağda Sosyal Medyanın İş ve Gündelik Hayata Etkisi), Çağlar Kök
(çev.) İstanbul: MediaCat Kitapları, 2012, s.131.
42
Alexsander Graham Bell’in icadı olan telefon sonrasında 1907’de Le de Forest’ın radyoyu
icat etmesi, 1886’da herkesin evlerdeki vazgeçilmezini oluşturmaktadır. Televizyonun
gündelik hayatımıza girmesiyle 2000’li yıllarda bilgi çağından, sosyal çağa geçiş
yaşanmaktadır. Sosyal çağ içerisinde sosyal medya farklı hedef kitle gruplarına göre
oluşturduğu uygulamalar ile hizmet sunmaktadır.127 Bu süreçte; metin, ses, video, resim
paylaşımı gibi daha önce kullanılmayan farklı uygulamalar ortaya çıkmış ve böylece sosyal
medyanın önemli ve farklı özellikleri oluşmaya başlamıştır.128
İletişimin paylaşımcı yapısı, yeni iletişim araçları ile doruk noktasına ulaşmıştır.132
Genel olarak kullanıcıların kendileri ile ilgili kişisel haberleri verebileceği, arkadaş
edinebileceği, resimlerini, videolarını paylaşabilecekleri, çeşitli etkinlikler
düzenleyebilecekleri web sitelerine genel olarak sosyal ağ ya da sosyal paylaşım sitesi adı
verilmektedir.133 3G teknolojisi, akıllı telefonlar ve tabletlerin kesişimi iletişimin hızını
127
Kuşay, s.7.
128
Levent Eraslan, Derya Çakıcı Eser, Sosyal Medya Toplum Araştırma (Sosyal Medya Sosyolojisine Giriş),
1. Baskı, İstanbul: Beta Basım Yayım, 2015, s.5.
129
Ali Murat Kırık, Ahmet Arslan, Ahmet Çetinkaya, Mehmet Gül, ‘‘A Quantitative Research on the Level of
Social Media Addiction among Young People in Turkey’’, International Journal of Science Culture and Sport,
2015, Vol,3, http://www.intjscs.com/Makaleler/671028450_3c3s_11.pdf (20 Mayıs 2017), s.109.
130
Murat Hazar, ‘‘Sosyal Medya Bağımlılığı-Bir Alan Araştırması’’, İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi, 2011,
Vol.32,http://www.idealonline.com.tr/IdealOnline/pdfViewer/index.xhtml?uId=17909&ioM=Paper&preview=tr
ue&isViewer=true#pagemode=bookmarks (20 Mayıs 2017) s.153.
131
Balta Peltekoğlu, s.4.
132
Cengiz Erdal, ‘‘Sosyal Medya ve Paylaşım Kültürü’ ’’, Can Bilgili, Gülüm Şener (Ed.), Sosyal Medya Ve
Ağ Toplumu 1: Kitle İletişimde Yaşanan Değişimler içinde (55-70), İstanbul: Grafik Tasarım Yayınevi,
2013,s.61.
133
Babacan, s.76.
43
saliselere taşırken, geleneksel medyanın iletişim, eğitim ve eğlenmek olan temel işlevlerine
eklenen işbirliği kavramı ile yeni bir medya ile tanıştık: Sosyal medya.134
Sosyal medya, tanımlanması zor bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Özel sektör
firmaları, akademisyenler ve aynı zamanda kullanıcılar ‘‘sosyal medya’’ kavramını farklı
şekillerde tanımlamaktadırlar. Tanımlamada karşılaşılan bu farklılaşmanın, sosyal medya
şemsiyesi altında neleri kapsaması gerektiğine karar verememekten ve de birbiriyle ilintili iki
kavram arasındaki (Web. 2.0 ve Kullanıcı Tarafından Oluşturulmuş İçerik) ayrışmadan ileri
geldiği görülmektedir.135
Yapılan tanımlamalardan hareketle sosyal medya, bireylerin sınırlı bir sistemde dışarı
açık ya da yarı açık bir profil oluşturmalarına, aynı sistem içerisinde bağlantıda oldukları
diğer kullanıcıların profillerini listelemelerine, kendilerinin ya da sistem içerisindeki diğer
kullanıcıların oluşturdukları bağlantı listelerine bakmalarına ve takip etmelerine imkan veren
web tabanlı servisler olarak tanımlanmaktadır. Sosyal paylaşım sitelerinin arkasındaki
134
Balta Peltekoğlu, s.4.
135
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.24.
136
Eraslan ve Çakıcı Eser, s.8.
137
Eraslan, s.6.
138
Ray Poynter, İnternet ve Sosyal Medya Araştırmaları El Kitabı, Ümit Şensoy (çev.), İstanbul: Optimist
Yayınları, 2012, s.208.
139
Tolga Kara, Sosyal Medya Endüstrisi, İstanbul: Beta Basım Yayım, 1. Baskı, 2013 s. 44.
44
teknoloji ve kullanıcılarına sundukları özellikler büyük ölçüde birbirine benzerken her bir
sosyal paylaşım sitesinin kültürü birbirinden farklı olmaktadır.140
21. yüzyılın en çok dikkat çeken fenomenlerinden biri olan sosyal ağlar, küresel
anlamda en çok ziyaret edilen web sitelerinin de başında gelmektedir. Bu tarz sosyal ağ
siteleri, yarı biçimlendirilmiş olarak bireylerin kişisel bilgilerini paylaşmasına imkan
vermekte ve diğer kişilerle olan çeşitli (İş, hobi…vs) bağlantıları içermektedir.142 Bazı sosyal
paylaşım siteleri daha önceden birbirini tanıyan kişiler arasındaki bağların korunmasına
yardımcı olurken bazıları birbirine tamamen yabancı kişilerin ortak zevkler, ilgili alanları,
politik görüşler ve aktiviteler çerçevesinde bir araya gelmesine olanak sağlamakta. Özetle,
sosyal medya kullanıcılar tarafından yaratılan içeriğin paylaşıldığı yazılım araçlarını
tanımlayan geniş bir terimdir.143 Ne var ki, sosyal medyaya ilişkin tanımların temel unsuru,
internet ile diğer yeni teknolojilerin tek noktadan çok sayıda izleyiciye yayın yapmaktan,
örneğin radyo-televizyon yayınından, çok noktadan çok sayıda kesime yayın yapmaya,
mesela Facebook’a geçmiş olmasıdır.144
140
Şafak Erkayhan, Sosyal Medya ve Ağ Toplumu-2:Kültür, Kimlik, Siyaset, s.17.
141
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.22-25.
142
Tolga Kara, ‘‘Sosyal Medya KOBİ’ler İçin Bir Fırsat mı? Facebook ve Linkedın Üzerine Bir İnceleme’’,
Tolga Kara, Ebru Özgen (Ed.), Sosyal Medya Akademi, 1.Baskı, İstanbul: Beta Basım Yayım, 2012, s.114-115.
143
Erkayhan, s.17-18.
144
Poynter, s.208.
45
Dijital devrimin önemli bir ürünü olan ve sosyal medya kavramının gelişmesinde
önemli bir çıkış noktası olarak görülen World Wide Web (WEB) uygulamasıdır.145 Sosyal
ağlar, birçok iletişim kanalı kullanılarak farklı nitelikte sosyal kanallardaki insanların bir
araya getirilebileceği, iletişim ve etkileşim içine girebilecekleri çok yönlü sanal topluluk
yapılarını oluşturmaktadır.146 Sosyal ağlar insanlara yeni dijital deneyimler yaşatmakta,
coğrafyalardan bağımsız iş ve paylaşımlı bir dünya sunmaktadırlar. Twitter’da bir haber için
tıklama, LinkedIn’de bir firma ile bağlantı kurma ya da Facebook’ta bir ürünü ‘‘beğen’’me
için olsun insanlar sürekli sosyal medya içine çekilmekteler.147 Bireysel ve kolektif interaktif
iletişime olanak tanıyan sosyal paylaşım ağları, resim, video, yazı, yorum, vb. birçok konuda
kullanıcıların çevrimiçi ve çevrimdışı aktif biçimde paylaşımda bulunabildikleri mecralar
olarak tanımlanabilir. Bu anlamda kullanıcıların etkileşim içinde olmasına olanak veren
çevrimiçi araçlar, olarak da ifade edilen sosyal medyaya, forumlar, bloglar, wikiler, paylaşım
siteleri, sosyal ağ siteleri, mikroblog siteleri ve çevrimiçi sanal dünyalar örnek olarak
gösterilebilir.148
Sanal topluluklar içerisinde kullanıcılar birbirleri ile olan ilişkileri sayesinde etkileşim
gerçekleştirmektedir. Bu etkileşim gerçek hayatta sahip oldukları kimlik, statü, duygu ve
düşünce gibi olguların sanal iletişim içerisinde de yer bulmasına zemin hazırlamaktadır.
Dolayısıyla kullanıcılar arasındaki iletişim süreci, etkileşime dönüşürken beraberinde sosyal
medya içerisindeki verileri kullanmalarına ve yeniden üretmelerine hizmet etmektedir.149
Diğer bir ifadeyle sosyal medya insanların fikir ve deneyimlerini paylaştıkları bir
platformdur.150
kampanyası başlatabildikleri veya bir blogta bu durum dile getirebildikleri bir ortamdır.151
Sosyal medya kanalıyla, insanlar hiç karşılaşmadıkları kişilerle arkadaşlıklar kurabiliyor,
attıkları twitlerle dünyanın her yerinden milyonlarca kişiye aynı anda seslerini duyurabiliyor,
üretim sürecine katılan tüketiciler doğuyor, işbirlikleri artıyor, herkes kendi gazetesinin yazarı
olabiliyor, eşik bekçilerini aşmak, ünlü olmak kolaylaşıyor ve maliyetler düşüyor. Kısacası
sosyal medyanın sunduğu olanaklar saymakla bitecek gibi görünmüyor.152 Ülkemizde ve
dünyanın birçok yerinde toplumsal paylaşım ağları içerisinde farklılıklar bulundursa da
yaygın olarak sosyal medya olarak adlandırılmaktadır.153
Farklı bir bakış açısı olarak Cahpman, sosyal medyanın tarihçesini; ilgi alanı odaklı,
arkadaş odaklı, iş odaklı, statü odaklı, fotoğraf ve video temelli altı ana kategoride, on bir ana
başlık altında incelemektedir. 1991’ de Word wide web’ in (www) halka açılmasıyla sosyal
medyanın temelleri atılmaktadır. 1990’lı yılların sonuna doğru ilgi odaklı forumlar ile birlikte
kullanıcılar fikirlerini diğer kullanıcılarla paylaşmaya başlamaktadır. 1997 yılında
kullanıcılara profil yaratma ve arkadaş listeleme imkanı tanıyan, 1998 yılının başında ise
arkadaşlarının listelerini inceleme imkanı sağlayan arkadaş odaklı sixdegree.com sitesi sosyal
ağların ilk örneğini teşkil etmektedir. 2001 yılında, iş bağlantıları kurmak ve arkadaşlarla
iletişimi sağlamak amacıyla ryze.com kurulmuştur. 2002 yılında Friendster sitesi kullanıcı
profili oluşturmanın yanı sıra, bireylerin kendi arkadaşlarının dışında, arkadaşlarıyla da
151
Kuşay, s.9.
152
Balta Peltekoğlu, s.6
153
Babacan, s.75.
154
Baban, s.72.
155
Balta Peltekoğlu, s.8.
47
Youtube, bir video barındırma web sitesidir.166 Javed Karim’in de içinde olduğu, üç
eski PayPal çalışanı, internet bağlantısı olan herhangi bir basit bilgisayardan ulaşılabilen bir
video paylaşım sitesi yarattılar. Deneyimli Holywood film yapımcılarından, ilk web
kamerasını alan 16 yaşındaki bir çocuğa kadar milyonlarca insan potansiyelinin çalışmalarını
aynı alanda, aynı araçlarla ve aynı web sitesinde paylaşmasına imkân veren bir sistem
oluşturdular.167 Ekim 2006'da Google tarafından 1.65 milyar dolara satın alınmıştır. Google’
2015 açıklamasına göre, Youtube video sitesinin bir milyar düzenli ziyaretçi sayısına
ulaştığını duyurmuştur.168
Foursquare, 2009 yılında arkadaşlar ile “check-in” olarak adlandırılan yer bildirimi
ve gerçek zamanlı konum paylaşmayı başlatmıştır. Beş yıl sonra, check-in'e kendi
uygulamasını vermeye karar vererek Swarm isimli yeni bir uygulamayı ortaya çıkarmıştır.
Böylece, kullanıcıların arkadaşlarını takip edip, onlarla buluşabilmesi için en hızlı yol olarak
tanımlanmaktadır.169
164
Oyman, s.137.
165
Irak ve Yazıcıoğlu, s.28.
166
Oyman, s.136.
167
Tiryaki, s.125.
168
Eraslan, s.134.
169
Tutgun Ünal, s.55.
170
Eraslan, s.136.
171
Kara, s. 51.
172
Tutgun Ünal, s.55.
49
Diğer taraftan internet ve web 2.0 kanalıyla hayatımıza giren sosyal ağlar, Facebook,
LinkedIn ve benzeri mecralar üzerinden elektronik ortamda kişiden kişiye interaktif bir
iletişim sağlanmaktadır.177 Sosyal ağlar bir taraftan kişinin kendisi hakkında bilgi sunmasına
imkân tanırken diğer taraftan da çevresinde olup bitenlerden haberdar olmasını ve diğer
kişiler hakkında bilgi edinmesini sağlamaktadır. Bunun yanında sosyal olaylar ve gelişmeler
hakkında da bilgi alışverişi söz konusu olmaktadır. Bütün bu özelliklere bağlı olarak sosyal
paylaşım ağlarının en büyük özelliği, kullanıcılarını, sunduğu bu imkânlarla uzun süre
kendine bağlamasıdır. Yapılan birçok araştırma göstermektedir ki sosyal paylaşım ağlarına
üye olan bireyler gün içerisinde bu siteleri birçok defa ziyaret etmekte ve uzun bir zaman
dilimini bu sitelerde harcamaktadır. Örneğin dünya üzerinde 300 milyon kullanıcı sayısına
ulaşan MySpace sitesinde günde ortalama 1,5 milyar sayfa gösterimi gerçekleşmektedir. Bu
veri gün içerisinde oldukça yoğun bir kullanım süresi olduğunu göstermektedir. Yapılan bir
başka araştırmaya göre hafta içinde Facebook kullanımının günlük 117 dakikaya kadar
çıktığı, hafta sonunda ise günlük 165 dakikaya kadar Facebook’ta vakit geçirildiği tespit
173
Oyman, s.137.
174
Tutgun Ünal, s.55.
175
Eraslan, s.161.
176
Oyman, s.138.
177
Kara ve Özgen, s.125-126.
50
edilmiştir. Bu verilerden de anlaşıldığı üzere sosyal paylaşım siteleri bir gündelik hayat
pratiği olarak üyeleri tarafından yoğun bir şekilde kullanılmaktadır.178
• Konuş: Msn, Google Talk, Yahoo Messenger, Skype gibi anında mesajlaşma
ve koruma sistemlerini kapsamaktadır.
• Çevre Yap: Facebook, Linkedin, Hi5, Xing, Myspace, Ning, gibi formel veya
informel sosyal paylaşım ve toplu iletişim ağlarıdır. Genel anlamda Facebook sosyal çevre
edinmek, mevcut sosyal çevreyi genişletmek için kullanılırken Xing ve Linkedin ise basit
anlamda iş ve kariyer odaklı yeni çevre edinme ve mevcut çevreyi paylaşmaktadır.
178
Göker ve Doğan, s.181.
179
Kuşay, s.14.
180
Baban, s.73.
181
Kuşay, s.16-17.
51
• Söyle: Twitter, Twitpic, Plurk ve Jaiku gibi ‘‘Anı paylaşmak’’ mantığında yer
alan bu ‘‘mikrobloglar’’dan Twitter, dünyanın en yaygın sistemi ve kısa fikir paylaşım
ortamıdır.
• Büyük Oyna: MMO (massive multiplayer on-line) diye tabir edilen; internet
üstünden büyük kitlelerin birlikte oynadığı yeni kuşak bilgisayar oyunları; Warcraft, Metin2,
Warhammer.
Dünya politikasında küresel bir kamuoyu oluşturmaya girişen bir diğer site Wikileaks
anılabilir. Kar amacı gütmeyen bir medya olarak 2006 yılında kurulan site, dünya halklarını
ilgilendiren önemli haber ve bilgileri kamuoyuna sızdırma ve bu yolla gerçek demokratik
küresel bir düzen yaratma amacı gütmektedir. Dünya çapında hükümetlerin gizli diplomatik
belgelerini, savaş, işkence ve cinayet haberlerini, kurum ve kuruluşların ticaret, finans,
ekoloji, sağlık vs. alanlarda gizli eylemlerini dünya kamuoyuna sızdıran site, 26 Temmuz
52
Sosyal medyanın küresel paylaşıma katkıları çeşitlidir; bazı paylaşım siteleri bilgi
anlamında küresel ölçekte ortak veri bankaları oluştururken, diğerleri küresel politikaları
desteklemekte, bazıları iş dünyasını küresel bazda tüm profesyonellere açarken, diğerleri
dünyanın ekoloji, barış, insan hakları gibi ortak değerleri konularında sitelerini dünya
insanlarının eylem alanı haline getirmektedirler. Sosyal medya bu anlamda, küresel bir bilinç,
küresel bir tartışma ve aydınlanma, küresel bir eylem alanı oluşturma gibi ortak bir paylaşım
yaratmada son derece etkin olmaktadır. İnsanın ortak problemi olan pek çok alanda sosyal
ağlar, dünya çapında bilgilendirme, kamuoyu oluşturma ve örgütlenme işlevi görmekte, bu
sitelerde dünya halkları ortak amaçlar etrafında tek bir ulus ya da topluluk gibi hareket ederek,
adeta tek bir dünya ulusunu temsil etmektedirler.184
182
Erkayhan, s.28.
183
Narin Bilge, “Sosyal Medya Ve Gazetecilik Etiği: “Yemeğimi Yedim, Konsere Gidiyorum”, Can Bilgili,
Gülüm Şener (Ed.), Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 1: Kitle İletişimde Yaşanan Değişimler içinde, İstanbul:
Grafik Tasarım Yayınevi, 2013,s. 86.
184
Erkayhan, s. 27.
185
Jarvis, s.18.
53
betimlemesini değiştirmekte, onun yerine tıpkı bir evin odaları kadar dünyanın yakınlaştığını
göstermektedir.186
Sosyal ağların yükselişi, fotoğraf çekme ve paylaşma pratiği üzerinde birçok değişime
neden oluyor.187 Youtube, Twitter, Blogger gibi diğer araçlar, herhangi birine ve herkese, yani
genel halka yazılı ve görüntülü olarak yayın yapmamıza izin veriyor.188 Diğer taraftan sosyal
ağ sitelerini benzersiz kılan bireylerin yabancılarla tanışmasına imkân sağlaması değil, aksine
sosyal ağlarında kullanıcıları görünür kılmayı sağlaması ve birbirlerine bağlanmaya olanak
tanımasıdır. Bu, başka türlü mümkün olmayacak bir şekilde bireyler arasında bağlantılarla
sonuçlanabilmektedir. Fakat çoğunlukla amaç bu değildir. Geniş sosyal ağ hizmetlerinin
birçoğunda katılımcıların ağ kurması ya da yeni insanlarla buluşmaya çalışması şart değildir.
Bunun yerine katılımcılar öncelikli olarak kendi geniş sosyal ağlarının bir parçası olan
insanlarla iletişim kurmaktadırlar.189
Son bir toparlama ve özetleme adına sosyal ağlar bireylere, sınırlandırılmış bir sistem
içinde genel ya da yarı genel profil oluşturmaya, bağlantıyı paylaşan diğer kullanıcıların
listesindekilerle konuşmaya, onların bağlantılı listelerine bakmaya, oradan çapraz geçişler
yapmaya ve de sistem içindeki diğer bireylerin de bunları yapmasına imkan veren web tabanlı
hizmettir.190 Nihayetinde sosyal medya artık bir temel ihtiyaçtır. Hızla gelişen toplumsal
yaşamda ne amaçla olursa olsun sosyal medya bir ihtiyaç olma özelliği gösterir. Ünlü
psikolog Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi ile benzer düşünüldüğünde ‘‘sosyal ihtiyaçlar’’,
‘‘temel ihtiyaçlar’’ kadar artık modern yaşamda sosyal medya ile birlikte düşünülmek
zorunda kalmaktadır.191 Bir diğer deyişle her ne kadar bu ağlara katılım zoraki olmamışsa da,
artık neredeyse bir zorunluluk hâlini almıştır.192
186
Eraslan, s.14.
187
Gülüm Şener ve Yelda Özkoçak, “Sosyal Ağlarda Görünür Olmak Facebook Fotoğraflarında Kendini Sunu
Stratejisi”, Can Bilgili, Gülüm Şener (Ed.) Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 1: Kitle İletişimde Yaşanan
Değişimler içinde, İstanbul: Grafik Tasarım Yayınevi, 2013,s.122.
188
Jarvis, s.33.
189
Kara, s.116.
190
Kara, s.115.
191
Eraslan ve Eser, s.34-35.
192
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.22-25.
54
Son on yılda hayatımıza daha çok giren sosyal paylaşım ağları 1990’lı yılların
sonlarında oluşmaya başlamış, kimi iniş çıkışların ardından günümüzdeki şeklini almıştır.193
Dünyada sosyal medya yıllar içinde çeşitlenen mecraları ile geniş bir kullanıcı kitlesine sahip
olmuş ve özellikle gençler arasında popüler hale gelmiştir.194
Küresel bağlamda sosyal medyanın üretim yeri ve göreli tüketim merkezi ağırlıklı
olarak Amerika Birleşik Devletleri’dir. ABD’de sosyal medya araçlarının üretimi ve küresel
piyasa sunumunu gerçekleştirmekte ve sosyal medya endüstrisinin kuralları belirlenmektedir.
ABD aynı zamanda sosyal medya kullanıcısı bağlamında yüksek bir orana sahiptir.195
geçen gün artan sosyal medya; Facebook, Twitter, Flickr, Blogger gibi binlerce ücretsiz
internet sitesi ve ortamı sunmakta; bu ortamın kullanıcıları da içerikleri kendileri
oluşturmakta ve alternatif bir medya oluşturmaktadırlar. Web 2.0’ın sunduğu en önemli
ortamlardan biri olan bloglar ‘‘web günlüğü’’ olarak bireyler ve kurumlar tarafından
hazırlanabilmekte; güncel ve değerli içerik sundukları takdirde on binlerce takipçiye
ulaşabilmektedir.’’201 Ayrıca akıllı telefonlardan sosyal medya araçlarına bağlanma oranı da
oldukça yüksektir ve Türkiye’de neredeyse tüm kullanıcıların yarısı sosyal medya hesabını
her gün kontrol etmezse rahatsız olmakta ve günde ortalama 2 saat 32 dakika sosyal medyanın
çeşitli araçlarında geçirilmektedir. Bu yüksek ilgi de Türkçe’nin sosyal medyada en çok
kullanılan 8.dil olmasını da sağlamıştır.202
Türkiye’nin internet ve sosyal medya kullanımı ile ilgili son yıllarda yapılan
araştırmalar yukarıda bu konuda araştırma yapmış eser sahiplerinin beklentilerinin üzerinde
çıktığı görülmüştür. Aşağıda 2017 ve 2018 yılı internet ve sosyal medya kullanımı üzerine
We Are Social203 tarafından 238 ülkeyi dâhil edilerek yapılan araştırma sonuçlarının ilgili
kısımlarına karşılaştırmalı olarak yer verilmiştir.
Dijital pazarlama ajansı We Are Social, Hootsuite işbirliği ile hazırladığı “Digital in
2018 in Western Asia”204 raporu sonuçları yayınlandı.205
Bu alanda yapılan diğer bir çalışma; Mehmet Emin Babacan’ın yaptığı Sosyal Medya
ve Gençlik208 araştırmasına göre; Sosyal medya araçları içinde bütün dünyada olduğu gibi,
Türkiye’de de en çok kullanılan ve kullanıcı sayısı en çok olan Facebook uygulaması ve
çalışmaya katılan öğrencilerin (%72,9) de en çok tercih ettikleri sosyal medya aracıdır. Bu
veriler ışığında Türklerin sosyal medyayı sevdikleri söylenebilir.209
Türkiye’de 15-29 yaş aralığında internet kullanım oranın daha yüksek (%72) olduğuna
işaret etmektedir; bu yaş aralığındaki genç nesilde internet kullanım oranları daha da
yüksektir. ComScore, Avrupa, 2011 araştırmasına göre Türkiye’de 15 yaş üstü kadınların
206
Dıgıtal ın 2017: Global Overvıew, https://wearesocial.com/uk/special-reports/digital-in-2017-global-
overview (31.07.2018).
207
İnternet ve Sosyal Medya Kullanıcı İstatistikleri 2017, http://www.dijitalajanslar.com/internet-ve-sosyal-
medya-kullanici-istatistikleri-2017/ (31 Temmuz 2018).
208
Babacan, s.141.
209
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.122.
57
aylık online kalma süresi de 28.8 saattir ve Türkiye araştırma grubunu oluşturan 10 ülke
arasında sekizincidir.210
Türkiye’deki kullanıcılar sosyal medyayı daha çok, moda, magazin, yemek ve dini
alanlarda kullandığı da ortaya çıkmıştır.211 Diğer önemli bir nokta ise yaşam içerisinde,
günlük sohbetlerde, gazetelerde, politik bir açıklamada bir sosyal medya terimi ya da markası
geçmekte ve kullanılmaktadır.212 Sosyal medyanın gençler tarafından yaygın olarak
kullanılmasının nedenleri sosyal medyanın gençlere tamamen bağımsız ve herhangi bir
sınırlama olmadan hareket edebilecekleri, özgürce düşünüp davranabildikleri ortam sağlaması
ve iletişime geçecekleri koşulları özgürce seçebilme imkânı vermesidir. Bireylerin internet
kullanım amaçları incelendiğinde dünya nüfusu içerisinde %40 aktif sosyal medya kullanıcısı
olması bize bu amaçlar arasında sosyal medyanın ön sıralarda yer aldığını göstermektedir.
Bunun yanı sıra aktif üye sayıları birçok ülkenin nüfusundan fazla olan bazı yeni medya
araçları bireylerin sosyalleşme olgularını dahi yeniden inşa etme misyonu edindiğini
göstermektedir. Sosyal medya platformları incelendiğinde Facebook’un 2.05 milyar aktif
kullanıcı sayısı ile dünya genelinde en yaygın kullanılan sosyal medya ağı olduğu
görülmektedir. Türkiye’de internet, sosyal medya ve cep telefonu oldukça yaygın olarak
kullanılmaktadır. Türkiye’nin yıllık dijital gelişim istatistiklerinden de görülebileceği üzere
internet ve sosyal medya kullanımı yıllar içinde artış göstermektedir. İnternet ve sosyal
medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte cep telefonu kullanımı da aynı oranda artış
göstermektedir. Yetişkin nüfusun %95’i cep telefonu sahibidir ve bu oran bize hemen hemen
her yetişkinin cep telefonu kullandığını göstermektedir.213
210
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.125.
211
Oyman, s.132.
212
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.122.
213
GSB,http://karaman.gsb.gov.tr/Public/Edit/images/IM/47/Sosyal%20Medya%20ve%20%C4%B0nternet%20Kul
lan%C4%B1m%20Raporu.pdf (09 Aralık 2018)
58
Sosyal medya platformlarına bakıldığında dünya genelinde Facebook’un ilk sırada yer
aldığı Türkiye’de ise %57’lik bir oranla Youtube’un ilk sırada yer aldığı görülmektedir.
İnternet ve sosyal medyaya günlük olarak ayrılan süreye bakıldığında Türkiye’de bireylerin
gün içerisinde ortalama 7 saatini bilgisayar başında, 3 saatini telefonla internete bağlanarak ve
3 saatini sosyal medya platformlarında geçirdiği görülmektedir. Bu rakamlar bize bireylerin
günün büyük bir bölümünü medya araçlarına ayırdığını göstermektedir.214 İstatistikler
göstermektedir ki ortaya çıkışından bugüne değin sosyal ağlara katılım hızlı bir artış
göstermektedir.215 Türkiye’nin sosyal medya ve internet kullanım oranının %60 ile Asya
kıtası (%46) ve Avrupa kıtasının (%76) arasında ortalama bir değerde olduğu görülmektedir.
Türkiye’nin yıllık dijital gelişim istatistiklerinden de görüldüğü üzere yıllar geçtikçe internet
ve sosyal medya kullanım düzeyi artmakta olup ileriki dönemlerde Avrupa ve Asya’daki
gelişmiş ülkelerin düzeyine ulaşacağı öngörülebilmektedir.216
Sosyal medya, iletişim teknolojisinin geldiği en son nokta olarak önem taşırken, bu
önem özellikle katılımcı demokrasiye katkıları bağlamında değerlendirildiğinde daha da
artmaktadır. Sosyal medya ifade özgürlüğü, bireylerin sosyal ve ekonomik konumlarının arka
plana alınarak fikirlerini özgürce ortaya koyabilmeleri, sağlıklı kamuoyu oluşması, aynı
fikirde olan bireylerin serbestçe bir araya toplanarak bir birlik kurabilmeleri, diyalojik iletişim
ve seçmenlerin siyasi partiler ve kamu kuruluşları ile doğrudan ilişki kurabilmesine sağladığı
katkılar sayesinde bir ülkedeki demokrasinin gelişmesinde vazgeçilmez önemli bir araç olarak
değerlendirilebilir. Ancak, ifade özgürlüğünde gelinen en son teknolojik nokta olarak görülen
internet, her ne kadar Türkiye ve Dünya’dan önemli sayıda üyeye sahip bir platform olsa
bile, bu kanal üzerinden gerçekleştirilen kamusal halkla ilişkiler, her zaman katılımcı bir
demokrasiye uygun bir iletişim süreci sağlanamamaktadır. Bunun ülkemizdeki en yakın
örneği; 2013 yılında Youtube’ın belirli bir süre iletişim akışını önlemek amacıyla kapatılması
oluşturmaktadır. Gezi parkı eylemlerinin ardından 2014 yılında Twitter ve Youtube gibi
sosyal ağlara devlet eliyle erişimi engellenmiştir. Türkiye’de sosyal ağların hükümet
214
GSB,http://karaman.gsb.gov.tr/Public/Edit/images/IM/47/Sosyal%20Medya%20ve%20%C4%B0nternet%20Kul
lan%C4%B1m%20Raporu.pdf (09 Aralık 2018)
215
Bilgili ve Şener, s.18.
216
GSB,http://karaman.gsb.gov.tr/Public/Edit/images/IM/47/Sosyal%20Medya%20ve%20%C4%B0nternet%20Kul
lan%C4%B1m%20Raporu.pdf (09 Aralık 2018)
59
Sonuç olarak dijital yerli, dijital vatandaş, X-Y kuşakları adı ne olursa olsun artık
Türkiye’de sosyal medyayı çok etkin bir şekilde, yaşamın her anında kullanan büyük genç bir
kitle bulunmaktadır. Dünyadaki gelişmeler paralelinde artık bireyler yakın çevrelerine
etraflarında olup bitenlerden en şeffaf biçimde haberdar olmak, diğer bireyleri haberdar etmek
ve gündemi takip etmek istemektedir. Bu isteklerini de geleneksel yollarla değil daha hızlı ve
mobilize yöntemlerle yani sosyal medya aracılığı ile yerine getirmektedirler.218
Sosyal medya kullanıcıların fikir, duygu ve düşüncelerini herhangi bir oto sansür
uygulamak zorunda kalmadan paylaşabildiği ve içeriğinin kullanıcılar tarafından
oluşturulmasıyla oldukça göz önünde olan ve tartışılan bir medya formu haline gelmiştir.
Gücünü kitleler üzerindeki etkisinden ve kendinden sıklıkla söz ettirmesinden alan bir yapıya
kavuşan sosyal medyanın toplumun farklı kesimlerine ulaşması söz konusudur. Hem
kurumsal yapılar hem de profesyonel olmayan kullanıcılar sosyal iletişim ortamlarında
paylaşımda bulunarak duygu düşünce ve fikirlerine ortak aramakta, aynı düşüncede olan
kullanıcılar ile bir topluluk oluşturarak aktif bir güce dönüşmektedir.219 Bu gücün oluşmasını
ise sosyal medya sağlamaktadır.
Sosyal medya; (daha) anlık, (daha) hızlı, içeriğin kullanıcı tarafından üretildiği (üreten
tüketici), gönüllü paylaşıma dayalı, ortaklaşmacı, amatör, mobil, etkileşime ve diyaloga açık,
yatay, viral, öngörülemez, tepkisel, gündelik, bireysel ve farklı seslerin birlikte yer aldığı,
217
Ali Büyükaslan ve Ali Murat Kırık (Ed.), Sosyal Medya Araştırmaları II, Konya: Çizgi Kitabevi, 2015,
s.185-186.
218
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.135.
219
Uğur Gündüz ve Yahya Engin, ‘‘Sosyal Medyaya Sosyolojik Bakış’’, Ali Büyükaslan, Ali Murat Kırık (Ed.),
Sosyal Medya Araştırmaları III (Gözetlenen Toplumdan Gözetlenen Bireye) içinde, Konya: Çizgi Kitabevi,
2016, s.56.
60
görünür olduğu, melez, alternatif, katılımcı, kimlik paylaşımını ve ifade özgürlüğünü öne
çıkaran bir iletişim biçimi sunuyor.220
Her şey internetteki sosyal ağlarda başladı, çünkü bunlar tarih boyunca, iktidarlarının
dayanağı olarak iletişim kanallarını tekelleri altına almış hükümetler ve şirketlerin
kontrolünün büyük ölçüde dışında kalan özerklik alanlarıdır. Bireyler üzüntü ve umutlarını
internetin serbest kamusal alanında paylaşarak, birbirleriyle bağlar kurarak, çok sayıda
varoluş kaynağından projeler hayal ederek kişisel görüşlerinden ya da örgütsel
bağlılıklarından bağımsız olarak ağlar oluşturdular. Bir araya geldiler. Ve bu birliktelik
onların, mevcut güçlerin serpilip yeniden çoğalmak için yıldırmalarıyla, göz korkutmalarıyla,
gerektiğinde açık ya da kurumsal olarak uyguladıkları kaba kuvvetle insanı felç eden o
duyguyu, korkuyu aştılar. Her yaştan, koşuldan insanlar, birbirleriyle ve kurmak istedikleri
kaderle belirledikleri bir kör randevuya girmek, siberuzamın güvenliğinden çıkıp kent
uzamını işgal etmek üzere yola koyuldu; büyük toplumsal hareketlere her zaman damgasını
vurmuş olan özfarkındalık içinde tarih yapma, kendi tarihlerini yapma haklarını talep
ediyorlardı. Bu hareketler, kablosuz internetin ağlar oluşturduğu, görüntü ve fikirlerin virüs
gibi hızla yayılışının damgasını vurduğu bir dünyada bulaşıcı bir şekilde yayıldı. Güney’de ve
Kuzey’de, Tunus’ta ve İzlanda’da başladı; bu kıvılcım daha sonra buralardan çıkıp masmavi
gezegenimizin her yerinde açgözlülük ve manipülasyonun harap ettiği, büyük bir çeşitlilikteki
toplumsal manzarayı ateşe verdi.221
220
Bilgili ve Şener, Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 2:Kültür, Kimlik, Siyaset, s.6.
221
Castells, İsyan Ve Umut Ağları “İnternet Çağında Toplumsal Hareketler’’,s.17-18.
222
Mehmet Emin Babacan, İrfan Haşlak Ve İsmail Hira, ‘‘Sosyal Medya Ve Arap Baharı’’, Akademik
İncelemeler Dergisi, Cilt. 6, Sayı.2, (2011), s.69.
61
Sosyal medya, adında medya olmasına rağmen geleneksel medyadan çok farklı
özellikler taşımaktadır. İnternet teknolojisinin kitle iletişim araçlarına entegre edilmesi
bireysel ve toplu paylaşıma olanak sağlayan sosyal paylaşım sitelerinin oluşmasını
sağlamıştır. Bilgisayar tabanlı sistemler, mobil (taşınabilir) yayıncılık sosyal medyanın güç
kazanmasını sağlamış, yaşamın her noktasında çevrimiçi kalabilmek ve sanal topluluklar
içerisinde yer alabilmek sosyal medya ile birlikte mümkün kılınmıştır.226 Bu mümkünlük
zemininde sosyal medya kullanıcıları (aktörleri) içeriği yaratma, değiştirme ve dönüştürme
gibi uygulamaları yapabilmektedir. Oluşan yeni yapı; kişilerarası iletişime dair öğeleri
bünyesinde taşırken bir yandan da kitle iletişime ve etkileşime olanak vermektedir. Bu
süreçte; metin, ses, video, resim paylaşımı gibi daha önce kullanılmayan farklı uygulamalar
ortaya çıkmış ve böylece sosyal medyanın önemli ve farklı özellikleri oluşmaya
başlamıştır.227 Web 2.0 teknoloji alt yapısı ile karşılıklı interaktif iletişime olanak tanıyan
sosyal paylaşım ağları ile bireyler daha önce hiçbir şekilde içinde yer alamadıkları kadar
iletişim sürecinin öznesi olarak sürecin içerisinde yer alabilmektedirler.228
223
Nazlım Tüzel Uraltaş ve L. Serah Bahadırlı, ‘‘Elektronik Perakendecilik ve Bir Reklam Mecrası Olarak
Sosyal Ağ Siteleri’’, Tolga Kara, Ebru Özgen (Ed.), Sosyal Medya Akademi içinde, 1.Baskı, İstanbul: Beta
Basım Yayım, 2012, s.21.
224
Büyükaslan ve Kırık, Sosyal Medya Araştırmaları II, s.73-74.
225
Bilgili ve Gülüm Şener, Sosyal Medya ve Ağ Toplumu-2:Kültür, Kimlik, Siyaset, s.23.
226
Eraslan ve Çakıcı Eser, s.4.
227
Eraslan, s.3.
228
Babacan, s.76.
62
sorgulanması için gerekli süreci devre dışı bırakıyor. Ayrıca mesaj yayılırken onu yayan
binlerce kişinin aynı zamanda kefil/tanık olması, mesajın inanılırlığını artırıyor. Sonuç olarak
doğrulanmamış bir bilgi, arkasında herhangi bir detaylı argümantasyon olmadan binlerce
kişiye bir anda yayılabiliyor. Ünlülerin ölüm haberi söylentilerinden, kasıtlı olarak sürülen
yanlış bilgilere kadar her şey RT’ler aracılığıyla binlerce kişiye yayılabiliyor. Özellikle
takipçi sayısı bol olan birinin söylentiye inanıp yayması yeterli.229
Bütün bunlardan hareketle dünyayı saran ağ (www) dijital devriminin bir ürünü olarak
ortaya çıkan sosyal medya, artık günümüzde olağan yaşamın, iş dünyasının, akademik-politik
çalışmaların en önemli kavramlarından biridir. Bu öyle bir hal almıştır ki, bireyler iletişim,
bilgi alma, satın alma, eğlenme, arkadaşlık edinme, politik söylem üretme ya da gündem
oluşturma gibi insani davranış ve ihtiyaçlarını artık sosyal medya üzerinden
gerçekleşmektedir. Sosyal medya artık öyle bir güç olarak görülmekte ki, ülkelerde devrim
yapabilecek potansiyel bile sosyal medya da görülmektedir.232 Tamda nu noktada Facebook,
Youtube ve Twitter gibi ABD kaynaklı sosyal medya araçları küresel bağlamda ön planda yer
almalarına karşın bazı ülkelerde bu siteler erişime kapalıdır. Çünkü sektörün ABD kaynaklı
olması, ABD karşıtı ülkeleri de sosyal medyaya dönük olarak şüpheci davranmaya itmektedir.
Rusya, Çin, K. Kore, Küba, İran gibi ülkeler ideolojik olarak ABD ve CIA ilişkisi bağlamında
sosyal medya yasaklamalarını sistematik olarak uygularken; Bangladeş, Mısır, Suriye,
Mauritius, Pakistan, Afganistan, Türkiye, Ermenistan, Brezilya, Birleşik Arap Emirlikleri,
229
Irak ve Yazıcıoğlu, s.41.
230
Baban, s.72.
231
Kuşay, s.32.
232
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.471.
63
Türkmenistan, Tunus, Tayland, Tacikistan, Sudan, Fas, Malezya, Libya, Endonezya gibi
ülkelerde bu siteler yayımlanan içerikler yüzünden kısa süreli ya da kısmen
yasaklanmaktadır.233
Bütün bu yasaklamaların yanında bir diğer bakış açısı olarak sosyal medya erişim
hakkı, temel insan haklarından biri olarak kabul edilmektedir. Sosyal medyanın kullanım
kültürünün geliştiği ülkelerde sosyal medyayı yasaklama, engelleme ve kontrol altına alma
gibi düzenlemelere karşı çıkılmakta ve böylesine uygulamalar insan hakları ihlali olarak
değerlendirilmektedir. Türkiye’de yerel seçimler öncesinde önce Twitter sonra Youtube gibi
sosyal medya araçlarının kapatılmasına dönük hem ülke içinde hem de gelişmiş
demokrasilere sahip ülkelerden ve uluslararası birçok kuruluştan tepki gelmiştir. Sosyal
medyaya erişim hakkı ve erişim düzeyleri insan hakları raporlarında yer almakta ve ülkeler bu
özelliklerine göre puanlanmaktadır.234
Mısırlı bir protestocu, sosyal medyanın isyan sürecindeki etkisi konusunda söyle
demiştir: “gösteri takvimi için Facebook, organize olmak için Twitter ve sesimizi dünyaya
duyurmak için YouTube kullanıyoruz”. Bu cümle mısırlı protestocuların sosyal medya
tercihlerini de gözler önüne sermiştir.235
Sosyal medyanın Arap uyanışındaki rolü dikkat çekicidir. Sassen, Mısır’daki devrimci
hareketin sadece sosyal medya dolayısıyla değil, cami ağları ve El Cezire televizyonunun
yayınlarıyla da harekete geçtiğini belirtme gereği duymakla birlikte, sosyal medya Mısırlılar’a
daha önce sahip olmadıkları bir güç hissi vermiş, halk kolektif gücünü sosyal ağlar yoluyla
organize ederek sokaklara taşımıştır. Yakın zamanda sosyal medya benzer etkileri Tunus,
Libya, ve İran’da da göstermeye başlamış, yaşananlar sosyal medyanın gelişmekte olan
uluslarda oynadığı rolü ortaya çıkarmıştır.236
bir yöntem izlemekteler. Dünyanın değişik yerlerinde yaşanan olaylardan bazılarını aşağıda
sıralanmıştır:
1) Her şey hiç beklenmedik bir yerde başladı. Tunus’un orta bölgesinde, başkent
Tunus’un güneyindeki yoksul bir yörede, 40.000 sakini olan Sidi Bu Zeyd adlı küçük bir
kasabada. 26 yaşındaki işportacı Muhammed Buazizi’nin ismiyse Arap dünyasının tarihine
geçmiş bulunuyor. Buazizi’nin 17Aralık 2010’da saat on bir buçukta rüşvet ödemeye
yanaşmaması yüzünden meyve sebze tezgâhına bir kez daha el konularak yaşadığı
aşağılanmaya karşı nihai çığlığı olmuştu. Muhammed’in kuzeni Ali protestoyu kaydedip
internette yaydı. Birkaç gün içinde ülkenin her yerinde kendiliğinden gösteriler başladı.
Siyasal özgürlük, basın özgürlüğü talep ediyorlar, yeni bir seçim uyarınca gerçekten
demokratik seçimlerin yapılması çağrısında bulunuyorlardı. Protestocuların kendi sözleriyle
bu “özgürlük ve haysiyet için devrimdi”. Kurumsal olarak desteklenen aşağılanmaya karşı
haysiyet arayışı, protestoların arkasındaki temel duygusal itki olmuştu.237
3) Bir başka kapalı rejim olan İran’da sosyal medyayı kontrol altına almak
istemektedir. Öyle ki; Sanal Ortam Yüksek Konseyi adlı kontrol mekanizması dini lider
Ayetullah Ali Hamaney’in emriyle kurulmuştur. Ancak İran’da birçok bakan ve üst düzey
yetkilinin yasak olmasına rağmen sosyal paylaşım sitelerinde hesapları bulunmaktadır. Buna
yeni seçilen Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in Facebook ve
Twitter hesapları örnek verilebilir. Ülkede 2009 yılında ‘‘Yeşil Devrim’’ sırasında engellenen
237
Castells, İsyan Ve Umut Ağları “İnternet Çağında Toplumsal Hareketler’’, s.34.
238
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.109.
65
Twitter ve Facebook’a erişim 17 Eylül 2013 tarihinde açılmış ancak bu erişim olanağı 24
saatin ardından tekrar kaldırılmıştır. 27 Mayıs 2014 tarihinde popüler fotoğraf paylaşım sitesi
olan Instagram’ın kullanıcılarının gizliliği konusunda takındığı tutumu gerekçe gösteren bir
mahkeme, bu uygulamaya olan erişimin kapatılması kararını vermiştir. İran’da halkın sosyal
medya kanallarına olan ilgisine karşın bu kanalların Amerikan istihbarat ağlarının bir aracı
olduğunu ve Siyonizm’e hizmet ettiğini belirten yöneticiler sürekli bu alanı kontrol
etmektedir.239
4) Rusya da; Çin ve İran gibi internet genelinde ve sosyal medya özelinde Batı’ya
karşı çeşitli tedbirler alan bir ülkedir. Rusya’da Aralık 2013’te kabul edilen bir yasayla
internet sitelerine erişimin mahkeme kararı olmaksızın engellenmesinin önü açılmıştır.240
Son olarak ülkemizde yaşanan Gezi Parkı olayının, Ağ toplumu denince ilk akla gelen
yazar Manuel Castells’in İsyan ve Umut Ağları adlı kitabından, kendi ifadeleriyle bu olaya
bakışını verip örneklerimizi sonlandıracağız.
Castells: ‘‘Ve işte Türkiye’de de oldu. Çok farklı bir bağlamda, ama çok benzer
biçimlerde. Gezi Parkı, İstanbul’un tarihi merkezinde, ikonlaşmış Taksim Meydanı’nın yanı
başında doğanın ve kent hayatının son sığınaklarından biri haline gelmişti. Genç insanlar
239
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.112-113.
240
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.114.
241
Castells, İsyan ve Umut Ağları ‘‘İnternet Çağında Toplumsal Hareketler’’, s.23-24.
66
aylar boyunca, aslında tekinsiz olan bu mekânı kendi kamusal alanlarına çevirdi: Şarkılar,
müzik, sanat, siyasi tartışmalar, sevgi, dostluk… İnsanın olmak isteyeceği bir yer, hayal ettiği
bir yer… İstanbul gençliğinin isyan edip Taksim’i işgal etmesini, dizginlerinden boşalmış bir
şiddetin uygulandığı bir baskı izledi; özür dileyen başbakan yardımcısı şiddetin düzeyini
temsil etti. Başbakan Erdoğan ise işlerin öyle olmadığını söylüyordu. Özür falan yoktu, bunlar
anarşist ve teröristti, sosyal ağlar toplum için tehdit, twitter da düşmandı. Erdoğan’ın ifadeleri
bir cehalet göstergesiydi, insanların özerkliği karşısında duyulan korkuyu yansıtıyordu.
Erdoğan’ın gerçek bir demokrat olarak dünyada ve Türk toplumunun geniş kesimlerinde
kazandığı saygınlık sadece birkaç gün içinde silinip gitti. Sadece koyu İslamcılar, kırsal
kesimdeki seçmenler ve yozlaşmış yerel elit kesimler kanun hükmünde kararnamelere
dayanan yönetimle birlikte hareket etme, toplumun tedricen İslamileştirilmesini sürdürme
kararlılığını gösterdi; üç seçimde kazanılan zaferlerin onları haklı çıkardığı hissi içindeydiler.
Aynı hata dünyanın dört bir yanında bir ülkeden diğerine yapılmıştı: Demokrasiyi büyük
ölçüde medya manipülasyonu ve parayla kirlenmiş, hukuksal olarak büyük partilerden yana
işleyen bir kurumsal bağlamda gerçekleşmiş seçimlerle bir tutma hatası… İnternetin izlemeye
alınmasına, onlarca internet kullanıcısının gözaltına alınmasına rağmen ayakta kalacaktır.
Çünkü bu hareket Türkiye’deki milyonların zihnine kök salmış, dünyanın dört bir yanındaki
hareketlerle ağlar kurmuş, birkaç ülkedeki gözlemlerime göre Türkiye’nin barışçı özgürlük
savaşçılarıyla dayanışmayı yoğunlaştırmaya hazır olan internet özgürlüğünü savunan
toplulukların desteğini kazanmıştır.’’242
Mevcut durum analiz edildiğinde görünen odur ki; sosyal medya sanal bir yer
olmaktan çıkıp, yeni toplumsal hareketlerin başladığı, organize edildiği, tartışıldığı gerçek
yerler olma yolunda adından söz ettirmektedir.243 Ayrıca yukarıda verilen örnekler sosyal
medyanın gücünü ve önemini gözler önüne sermektedir. İnternet ve kablosuz platformlar
üzerinde kurulu dijital sosyal ağlar seferberlik, örgütlenme, kafa yorma, koordine olma ve
karar verme konusunda belirleyici araçlardır. Ne var ki internetin rolü araçsallığın ötesine
uzanır.244
242
Castells, İsyan ve Umut Ağları ‘‘İnternet Çağında Toplumsal Hareketler’’, s.301-304.
243
Büyükaslan ve Kırık, Sosyal Medya Araştırmaları II, s.127.
244
Castells, İsyan Ve Umut Ağları “İnternet Çağında Toplumsal Hareketler’’, s.198.
67
Özel yaşamdan toplumsal yaşama, her iki yaşam türünün bireye yüklediği
sorumluluklardan toplumsal sorumluluklara, dilden dine, iletişimden etkileşime, gazeteden
dergiye, öyküden şiire, dedikodudan gerçekliğe, eğlenceden hüzne vb. hemen birçok alanda
sosyal medya gerçekliği kendi bireysel ve toplumsal kimliklerini ve bu kimlikleri taşıyacak
bireyleri oluşturmuştur/oluşturacaktır.245 Sosyal medya iletişimlerinin ağırlıklı barındığı
yerelleşme süreci, anlaşılabilir biçimde riski olmayan bir süreç değildir. İşgal edilmiş
meydanlar, protesto kampları, oturma eylemleri ve onların oluşturdukları kamusal coğrafyalar
da, ‘zihinsel saplantı’ anlamında olduğu gibi bir ‘saplantı’ nesnesi haline gelebilir.246
Yakın bir gelecekte neredeyse internet kullanımının çok önemli bir kısmının sosyal
medya tarafından sağlanacağı düşünülmektedir. Sosyal medya uygulamaları artık sadece
iletişimi sağlamamakta, oyun, bilgi edinme, arama yapma gibi birçok konuyu da kullanarak,
bireylerin hemen her ihtiyacını sağlama niyeti içindedirler. Böylece aradığı hemen her şeyi
sosyal medyada bulan kişilerin başka bir araca ihtiyaçları olmayacaktır.247
245
Büyükaslan ve Kırık, Sosyal Medya Araştırmaları III, s.14.
246
Paolo Gerbaudo, Twitler ve Sokaklar ‘Sosyal Medya ve Günümüz Eylemciliği’, Osman Akınbay (çev.),
İstanbul: Agora Kitaplığı, 2012. s.269.
247
Hazar, s.153.
248
GSB,http://karaman.gsb.gov.tr/Public/Edit/images/IM/47/Sosyal%20Medya%20ve%20%C4%B0nternet%20Kul
lan%C4%B1m%20Raporu.pdf (09 Aralık 2018).
249
Orhan Ayaz, ‘‘Sosyal Medyanın Ergenlerin Dini Sosyalleşmesine Etkileri (Sakarya /Akyazı Örneği)’’,
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Yıldırım Beyazıt SBE, 2015) s.35.
250
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.16.
251
Ayaz, s.35.
68
Günümüzde sosyal medya mecralarının büyük bir oranda yeni arkadaşlık kurma, eski
arkadaşlara ulaşma ve var olan arkadaşlarla iletişimi sürdürme ve geliştirme, özel yaşam
paylaşımı, kendini tanıtma ve günlük yaşamın bir parçası olarak fikir ve tepkilerini duyurma
ve yayma, tanımadığı kişilere kendini tanıtma amacıyla kullanılmaktadır. Bu tür kullanımlar
Myspace, Facebook, Youtube gibi sosyal ağ siteleri ile çeşitli amaçlar için tasarlanan diğer ağ
sitelerinin forum bölümlerinde sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Bilgi edinme, araştırma ve
benzeri eğitsel amaçlarla kullanıma sosyal medya ortamlarında çok nadir şahit
olunmaktadır.254
Yeni iletişim araçları sayesinde her an iletişim halinde olabilme olgusu sağladığı
kolaylıklar nedeniyle insanlar için bir yaşam tarzı haline gelmektedir. Bu tarzın araçları olan
sosyal medyanın hayatlarımıza hızla intibak etmesinin nedeninin bu olduğu söylenebilir.
Sağladıkları yararlar yanında özellikle gençlerin daha yoğun olarak kullandıkları ‘‘Facebook’’
‘‘Twitter’’ ve ‘‘Foursquare’’ gibi bazı lokasyon ve sosyal aktivite paylaşım araçları
teknolojinin gelişimi ve internetin kullanımıyla birlikte ortaya çıkan ‘‘siber kültür’’, ‘‘tekno-
kültür’’ ve ‘‘dijital kültür’’ kavramları gibi bir başka olguyu, ‘‘paylaşım kültürü’’nü
oluşturmaya başlamıştır.
Yukarıda sözü edilen sosyal paylaşım siteleri ilk bakışta duygu, düşünce, bakış açısı
gibi belirli olguların paylaşımını sağlayan işlevleri olması gerekirken, kullanım amaçlarını
aşarak ve/veya yenilerini yaratarak bir bakıma kendi kendine iletişimin sanal ortamdaki
interaktif formları haline de gelmişlerdir. Bu nedenledir ki, kullanıcılar ve özellikle genç
kullanıcılar yüz yüze iletişimde herkesle paylaşmayabilecekleri, gün içerisinde yaşadıkları
252
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.25.
253
TÜBİTAK, Bilimgenç,http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/sosyal-medya-gencleri-nasil-etkiliyor (09
Aralık 2018).
254
Büyükaslan ve Kırık, Sosyal Medya Araştırmaları II, s.213.
69
Ayrıca sosyal medya sohbet odaları, davetler yoluyla grupların oluşması, araştırma
konusunun hashtag olarak sunulması gibi uygulamalarla araştırma yapılabilmektedir.
Özellikle dijital yerliler ya da Y-Z kuşağı olarak betimlenen ve teknolojiyi, interneti ve sosyal
medyayı çok sık kullanan gençler internetin yanında sosyal medyayı araştırma için tercih
etmektedirler.257
255
Bilgili ve Şener, Sosyal Medya ve Ağ Toplumu-2: Kültür, Kimlik, Siyaset, s.63.
256
Eraslan, s.2.
257
Eraslan ve Çakır Eser, s.27.
70
kurulan kişiler birer sayı haline gelmekte, takipçi sayısına göre site yönetiminden ya da
reklamlardan çeşitli avantajlar elde etme olanağı sunulmaktadır. Bu durum bir süre sonra
bireyleri yalnızlaştırmakta, insan olmanın gereği yüz yüze (face to face) iletişim ve etkileşim
yerine sanal ara yüzlerle mekanik ve anlık iletişimi teşvik etmektedir. Bu durumda bireyleri
yabancılaştırmaktadır. Kurulan sanal ilişkiler bir süre sonra insanların yüz yüze kuracakları
arkadaşlıkların önüne geçmektedir. Öyle ki, sosyal medya sitelerinde arkadaş olan insanlar,
gerçek hayatta birbirleriyle karşılaşınca birbirlerinin yüzlerine bakmaz hale
gelebilmektedirler.258 Ayrıca gençlerin çoğu sosyal medyaya 7/24 boyunca birden fazla kez
bağlanmakta ve üçte biri günde en az üç saat vakit geçirmektedir. Bu oranlar, sosyal
medyanın gençlerin çoğu için vazgeçilmez olduğunun bir göstergesi olarak yorumlanabilir.
Genel olarak, sosyal medya kullanımı aktif ve pasif kullanım olarak ele alınabilir.
Küresel ölçekte yapılan bazı çalışmalar sosyal medyada içerik paylaşımı konusunda
Türkiye’nin lider ülke olduğuna işaret etmektedir.259
258
Eraslan ve Çakır Eser, s.39-40.
259
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.25.
260
Bilgili ve Şener, Sosyal Medya ve Ağ Toplumu-2: Kültür, Kimlik, Siyaset, s.64.
71
Bu aşamada akla gelen en önemli soru ise, kendi kültürünü oluşturan bu gelişmenin ileri de
nasıl bir şekil alacağı ve bizleri daha nasıl değiştireceğidir.261
Uzmanlara göre sosyal medyada çok fazla vakit geçiren bireylerin özellikle sağ
beyinleri zayıflamaktadır. Sağ beyin; yaratıcılığı, duygusallığı, seslere ve renklere, hayal
gücüne, sezgilere ve soyut algılamalara daha yatkın çalıştığı gerçeği göz önüne alındığında;
nörolog Serdar Dağ’ın açıklamaları dikkat çekicidir; ‘‘Teknoloji; düşünce gücümüzü
zayıflatır, bizi sosyal hayattan koparır, hayal kurmayı, sanatsal aktiviteyi, sosyalliği ve kıvrak
zekâyı kontrol altında tutan sağ beyni, pasifleştirir. Bundan dolayı gençlerin hem düşünce
güçleri azalır, hem de kelime hazneleri azaldığı için konuşmaları akıcı olmaz. Ayrıca
teknolojik aletlerin yaydığı ışınlar: beyin hücresini ve emirleri kasa götürüp kas hareketini
sağlayan sinirlere zarar vermektedir. Psikolojik olan bu etlilerin yani sıra Elizabeth Noelle
Neumann’ın geliştirdiği Suskunluk Sarmalı kavramı sosyal medya alanına uygulandığında ise
Sosyal Suskunluk Sarmalı oluşabilmektedir. Bireylerin sosyal medyada yer aldıkları genel
gruplardan (arkadaşlık grupları, listeler, topluluklar vb.) kopmamak, dışlanmamak adına
istemediği, inanmadığı, onaylamadığı olumsuz uygulamaları onaylamak zorunda
kalabilmektedir. Sosyal medyada bireyler belli bir görüşü savunmada yalnız olduklarını ya da
bu görüşü sosyal medya araçlarında ifade ettiklerinde arkadaşlarından tepki alacaklarını
düşünüyorlarsa bunu açık olarak dile getirmekten kaçınabilmektedir. Böylece sosyal medyada
261
Bilgili ve Şener, Sosyal Medya ve Ağ Toplumu-2: Kültür, Kimlik, Siyaset, s.66.
262
Eraslan ve Çakır Eser, s.40.
72
bireyler, genel kabulün dışında kendi farklı görüşlerini, bulunulan grup ya da cemaatten
dışlanma korkusuyla savunmamaktadır. Suskun kalındıkça bireyler, görüş bildirmemeye,
katkı sunmamaya, içerik, mesaj, görüntü vb. paylaşmamakta ve sadece pasif izleyici
konumunda beklemeye geçmektedir. Bütün bunların sonucu olarak da suskunluk sarmalı
oluşmaktadır. Sosyal suskunluk sarmalının oluşması ile genel geçer görüşlerden farklı
görüşleri ya da aykırı düşünceleri olan insanlar giderek seslerini duyurmada daha az istekli
olacak ve sosyal medyada genelin görüşleri giderek baskın, geçerli ve doğru algılanacaktır.
Mutlak sonuç olarak nitelendirilecek bu aşama, bireylerin pasif ve edilgen bir kimlik yapısına
ve düşük öz yeterliğe sahip olmalarına neden olacaktır.263 Konuyla ilgili olarak araştırmacılar,
gençlerin sosyal medya kullanımı arttıkça daha az mutlu olmasında sosyal karşılaştırma
sürecinin etkili olabileceğini düşünüyor. Gençler sosyal medya aracılığıyla yaşamlarına şahit
oldukları kişilerle kendilerini kıyaslama eğiliminde olabilir ve bu karşılaştırma sonucunda
kendileri hakkında olumsuz yargılar geliştirebilirler.264
263
Eraslan ve Çakır Eser, s.43-44.
264
TÜBİTAK, Bilimgenç, http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/sosyal-medya-gencleri-nasil-etkiliyor (09
Aralık 2018).
73
26 ilde, 13-29 yaş grubu 3.000 genç örneklemli yapılan İntel Gençlik Araştırması
(Gençlik profili ve alışkanlıkları araştırması) sonuçları da Türkiye’de de benzer sonuçların
olduğunu göstermektedir. Araştırma sonuçlarına göre: gençler sosyal ağlarda geçirdiği zaman
kadar içerik üretmek için zaman harcamamakta, bilgi ve haber almayı internetten tercih
etmekte ve gazete okuma alışkanlığı neredeyse tamamen ortadan kalkmış durumdadır. Ayrıca
her konuda bilgi kaynağı olarak ilk internet görülmektedir. İnternet, televizyon, gazete veya
kitap okuma, aile ya da arkadaşlardan önce gelmektedir.265
265
Eraslan ve Çakır Eser, s.46.
266
Eraslan ve Çakır Eser, s.50.
267
Necmi Emel Dilmen, ‘‘Sosyal Paylaşım Ağlarının Reklam ve Pazarlama Disiplinleri İçerisinde Kullanımı’’,
Tolga Kara, Ebru Özgen (Ed.). Sosyal Medya Akademi, 1.Baskı, İstanbul: Beta Basım Yayım, 2012, s.142.
74
mekân kaydına takılmadan iki âlem arasında sürekli geçişler yapan bir genç kitle var.268
Diğer bir ifadeyle: ‘‘Neredeyse akıllı insanların yerini akıllı cihazlar ve internet alacak hale
gelmiştir.’’269
Dinin insanların yaşamlarında binlerce yıldır güçlü bir yeri olmuştur. Din, şu ya da bu
biçimde, bilinen tüm insan toplumlarında görülür. Arkeolojik kalıntılara dayanarak haklarında
bilgi sahibi olduğumuz ilk toplumlara ait kayıtlar, açıkça dinsel sembol ve ayin izleri
sunmaktadır. Mağara duvarlarında rastlanılan bulgular din inancının 40.000 yıl öncesinde de
var olduğunu göstermektedir. İzleyen tarih sürecince, din, içinde yaşadığımız çevreleri nasıl
algılayacağımız ve onlara nasıl tepki vereceğimizi etkileyerek insan yaşamının önemli bir
parçası olmayı sürdürmüştür.270 Diğer bir ifadeyle dindarların hayat anlayışlarının
temellendirilmesinde din önemli bir rol oynadığı gibi, dindar olmayanların din anlayışları da
onların dindarlarla olan ilişkilerinde önemli rol oynar.271
İnsan ve toplum hayatının önemli bir parçası olan din, tarihsel süreç içerisinde
toplumsal değişimlerden etkilenmiş ve yaşanan değişimlere uyum sağlayarak varlığını devam
ettirmiştir. Modernizm sonrası, iletişim teknolojilerinde yaşanan hızlı değişim, kitleleri
beraberinde sürükleyerek postmodern bir sürecin yaşanmasına katkı sağlamıştır. İletişim
teknolojilerinin özellikle de internetin, sosyal hayatın her alanına nüfuz etmeye başladığı bu
dönemde, din olgusu da bu yeni iletişim ortamındaki yerini almıştır. Dinin internetle
tanışması, 1970’li yıllarda BBS ve USENET gibi ilk bilgisayar ağlarının farklı inanç ve
düşünceye sahip kullanıcılara ev sahipliği yapmasıyla gerçekleşmiştir. Sınırlı sayıda
bilgisayar uzmanı ve akademisyenin kullanımına açık olan bu ağlar, kullanıcıların; dini,
felsefi ve ahlaki meseleler etrafında bir araya gelmesini sağlamıştır. Ayrıca bu ağlardan
USENET, diasporadaki dindaşların birbirleriyle iletişime geçip aralarındaki kültürel ve dini
bağların devam ettirilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bu ağlar üzerinde başlayan din-
internet ilişkisi, 1991’de WWW ve ilk web sitelerinin ortaya çıkışıyla daha ileri bir noktaya
268
Ayaz, s.35.
269
Eraslan ve Çakır Eser, s.40.
270
Giddens, s. 579-580.
271
Ali Çoşkun, Sosyal Değişme ve Dini Normlar, 2. Baskı, İstanbul: Rağbet Yayınları, 2016, s.223.
75
taşınmıştır. Böylelikle, önceleri küçük bir zümrenin kullanımına açık olan dini içerikli
bilgisayar ağları, toplumun geniş tabakalarına yayılmıştır. Bu durum, neredeyse bütün inanç
sistemlerinin internet ortamında temsil edilmeye başlamasıyla sonuçlanmıştır. Bu süreçte
dinlerin internetteki temsil yelpazesi; Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet gibi semavi
dinlerden başlayıp, Hinduizm ve Budizm gibi uzak doğu dinlerinden marjinal dini gruplara
kadar genişlemiştir.272 Yani, din yeni gelişmelerin gerisinde kalmamaya, toplumsal değişime
ayak uydurmaya özen göstermiştir.273
Tanrı merkezli bir düşünce yapısı davranışları, sosyal olay ve olguları etkiler. Böylece
din, Tanrı-insan ilişkisinden çıkıp, insan-insan ilişkisi halini aldığı vakit, sosyolojik bir olgu
olur. Diğer bir ifade ile din bir yandan sosyal olay ve olguları etkilerken, diğer yandan
272
Mehmet Haberli, Sanal Din (Tarihsel, Kuramsal ve Pratik Boyutlarıyla İnternet ve Din), 1. Baskı, İstanbul:
Açılım Kitap, 2014, s. 159.
273
Recep Vardi, İnternet ve İslam, 1. Baskı, İstanbul: Akademi Titiz Yayınları, 2013. s.77.
274
Ali Çoşkun, ‘‘Kitle İletişim Araçları İle Dini Yayıncılık’’, Ali Çoşkun (Ed.), İslami Sosyal Bilimler
Felsefesi içinde (181-195), İstanbul: Rağbet Yayınları, 2015, s.181.
275
Haberli, Sanal Din, s. 121.
276
Giddens, s.673.
76
kendisinin bir sosyal olgu ve kurum olarak toplumda yerini alması, onun diğer sosyal olgular
ve kurumlarla ilişkilerini gündeme getirmektedir.277
Din olgusu tüm alanlar üzerinde etkisini gösterdiği gibi, özellikle günümüzde daha da
çeşitlenen medya ile karşılıklı etkileşim halindedir. Başka bir ifadeyle din, bütün medya
kuruluşlarına dinsel yönden etkide bulunduğu gibi, medya da aynı şekilde dinin topluma
sunulmasında son derece müessir bir araç konumundadır. Bu yüzden medya, dinin insanlara
ulaştırılmasında aile, okul, camilerde yapılan va’z ve hutbe gibi faaliyetlere ilaveten “modern
dini sosyalizasyon araçları” olarak değerlendirilmektedir. Bu araçlar, dini bilgileri topluma
aktarmada ve canlandırılan karakterlerin rol-model olarak ele alınması açısından son derece
önemli bir yer tutmaktadırlar. Öte yandan Gutenberg’in icat ettiği matbaada basılan ilk kitabın
İncil olması ve 1906 yılındaki ilk radyo yayınının da aynı şekilde İncil’den okunan
parçalardan oluşması, din ve medya ilişkisine güzel bir örnek teşkil etmektedir.278
İnternet, web siteleri, haber kanalları, tartışma grupları, posta grupları/listeleri ve son
zamanlarda yaygınlık kazanan web loğlar gibi imkân ve fırsatlar sunarak yeni alanlar
yaratmaktadır. Bu anlamda internetin yeni bir kamusal alan olarak karşımıza çıktığını
söyleyebiliriz. Burada hemen belirtelim ki, kamusal alan devlete ait resmi alan demek değil,
farklı birey ve grupların görüşlerini, düşüncelerini ve taleplerini serbestçe dile getirdikleri,
temsil edildikleri ve kaynaklan eşit oranda sahiplenme ve kullanma amacıyla baskı altında
kalmadan rekabete katılmalarına imkân tanıyan bir temsil ve fırsat alanı olarak algılanmalıdır.
İşte din, dini gruplar, cemaatler ve dini söylemler de bu kamusal alanda yaygın bir şekilde
temsil edilmeye başlanmıştır. Kamusal bir alan olarak internet, siyasal ve sosyal değişimlerin
ve gelişmelerin bir yansıması şeklinde karşımıza çıkmaktadır.279
277
Arslantürk ve Amman, s.155.
278
Abdurrahman Güneş, ‘‘Medyanın Olumsuz Din Olgusuna Etkisi’’, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,
2018, Sayı:1, https://dergipark.org.tr/download/article-file/416314 (1 Şubat 2019), s. 203.
279
Talip Küçükcan, ‘‘Dini Yayıncılıkta İnternet (Sanal Dini İletişim Açısından Yeni Alanlar ve Yeni
Stratejiler)’’ II. Uluslar Arası Dini Yayınlar Kongresi, Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları / 644, 05-
07 Kasım 2004, s.215.
77
bağımsız düşünmek mümkün değildir. Dolayısıyla dini gruplara ait sanal cemaatlerin
oluşumunda, geleneksel topluluk algılarının belirleyici olduğunu ifade etmek
gerekmektedir.280 Zira doğası itibariyle din, bireylerin sadece inandığı kutsal güç ile
ilişkilerini düzenlememekte, aynı zamanda insanın dünyaya bakışını ve tüm sosyal
davranışları üzerinde etkisini açıkça göstermektedir. Daha açık bir ifadeyle, din ve ideolojinin
etkide bulunmadığı soyutlanmış ya da izole olmuş bir alandan bahsetmek neredeyse
imkânsızdır. Bu sosyal gerçeklik, kitle iletişim araçlarında da doğal olarak kendini açıkça
hissettirmektedir.281
Facebook, Twitter ve benzeri sosyal medyanın popüler hale gelmesiyle birlikte, dini
grup ve organizasyonlar, web sitesi veya sanal cemaat oluşturmak yerine bu yeni iletişim
ortamında yer almaya başlamışlardır. Bu tercih değişikliğinde, sosyal medyanın
işlevselliğinin büyük bir etkisi bulunmaktadır. Örneğin, Facebook’taki gelişmiş internet
uygulamalarını kurumsal bir web sitesi üzerinde sunabilmek ciddi bir altyapı ve profesyonel
bir kadro gerektirmektedir. Bu bakımdan, Facebook’un sunduğu; sayfa oluşturma kolaylığı,
seküler kitlelere kolay erişim gibi avantajlar, dini grup ve organizasyonların tercih
değişikliğindeki etkenlerdir. Buradan hareketle, zaman içerisinde dini grup ve
organizasyonların kitleleriyle ilişkilerini sosyal medya üzerindeki sayfaları aracılığıyla
yürüteceklerini ve bunlara ait web sitelerinin birçok işlevini, bu sayfalara bırakabileceğini
söylemek mümkündür.282
Dini içerikli sitelere bakıldığında bunların farklı amaçlara hizmet ettikleri, çok
kapsamlı bilgiler içerdikleri, ziyaretçilere değişik fırsatlar sundukları; ziyaretçilerle sitedeki
diri mensupları arasında sohbet etme, iletişim kurma, dini otoritelere soru sorma, tartışma
gruplarına üye olma ve indirimli alışveriş yapma gibi imkânlar sunduğu görülür. Örneğin
Roma Katolik Kilisesi'nin resmi web sitesi (vww.vatican.ca) altı dilden yayın yapmaktadır.
Sitenin kapsamlı içeriğinde, Katolik kilisesine ve faaliyetlerine ilişkin raporlar ve yayınlar ile
kilisenin dünyanın değişik ülkelerindeki etkinliklerine ilişkin detaylı bilgiler yer almaktadır.
Vatikan sitesi, yetkili makamlar tarafından hazırlanmış resmi bir site özelliği taşımaktadır.
İnternetin dini gruplar tarafından kullanımının bir başka örneğini ise Mormonlarda görmek
280
Haberli, Sanal Din, s. 95.
281
Güneş, s. 203.
282
Haberli, Sanal Din, s.161-162.
78
mümkündür. Church of Jesus Christ of Latter-day Saints'e adlı kilise tarafından idare edilen
(www.lds.org) site Mormon inancını yaymaya çalışmaktadır. Yirmi ayrı dilde yayın yapan bu
sitede Mormon inançları, ilkeleri, ritüelleri ve kaynaklarına ilişkin detaylı bilgiler yanında
kiliseye yöneltilen eleştirilere de cevap verilmektedir. Sitede "Mormon Kitabı"nı ücret
ödemeden elde etmek mümkündür. Mormon kilisesinin sitesi incelendiğinde hem kapsamlı
bilgiler verildiği hem de misyonerlik amacı güden içeriğinin olduğu görülür. Bu site de
Vatikan'ın sitesi gibi yetkili makamlar tarafından hazırlanmış resmi bir site özelliği
taşımaktadır. Bir başka örnek ise Scientology kilisesinin sanal etkinlikleridir. Scientology
kilisesinin sitesi (wv.rw.scientology.org) yukarıda bahsi geçen siteler gibi profesyonelce
hazırlanmış resmi bir site olup yetkili makamların yönetimi altında bulunmaktadır.
Scientology kilisesi farklı milletlere ulaşmayı amaçladığından kilisenin kurucusu L. Ron
Hubbard'ın yazdığı kitabın 53 dildeki çevirisi bulunmaktadır. Sitedeki bilgilerin çoğuna 15
ayrı dilde ulaşmak mümkündür.283
283
Küçükcan, s.216-217.
284
Ayaz, s.33.
79
iii. Dinî liderlik pratikleri: Etkili veya meşhur birçok dini kimliğin; Twitter,
Facebook, Youtube gibi kanallarını, dini kaygı ve ilgileri olan kullanıcılarla buluşma ortamı
olarak kullanması.
iv. Dini motivasyonlu anonim sosyal medya hesapları: Dini ilgilere sahip
kullanıcıları bir araya getirmek, çeşitli paylaşımlarda bulunmak için anonim sosyal medya
hesaplarının oluşturması.
vi. Dijital ibadet: Sosyal medyada açılan hesaplar aracılığıyla kutsal metin ve
duaların okunması, dua talebi, hac ve sadaka gibi ibadetler için halkalar oluşturulması.
vii. Dini bilginin dijitalleşmesi: Kuran ve hadis gibi önemli tüm dini külliyatın,
dijital ortama aktarılması veya dijitalleştirilmesi.
Bütün bunlardan hareketle şöyle denilebilir; sosyal medya nispeten gerçek sosyal
hayatı yansıtmaktadır. Kişiler gerçekte yaptıkları kutsal gün ve gecelerle ilgili din
faaliyetlerinin bir benzerini sosyal medyada da yapıyorlar. Örneğin kullanıcılar video ve
görsellerle süsledikleri içerikleri söz konusu kutsal zamanlarda paylaşarak dinî sosyal hayatın
da sosyal medyaya yansımasına katkı sağlıyorlar. Ayrıca günlük yaptığı dinî pratik ve
ritüelleri, ya “irşad” motivasyonlu ya da sosyal medya destekli gösteriş toplumunun ruhuna
285
Gamze Gezginci ve Şevki Işıklı, ‘’Dindar Facebook Etkisi: Türk Kullanıcılar Üzerine Bir Analiz’’, MEDİAD,
2018, http://dergipark.gov.tr/download/article-file/496963 (05 Şubat 2019) s.115 -116.
80
Toplumsal alanda meydana gelen sosyal ağlar kültürün her öğesiyle ilişki içindedir.
Toplumsal alanda en çok işleve sahip olan dinin sosyal medya toplumundan bağımsız görmek
imkânsızdır. Dini hassasiyetleri olan ve kendini dindar olarak tanımlayan kitlenin popüler
kültür olarak kabul edilen sosyal medyada dini düşüncelerini kullanmaları popüler dindarlığa
zemin hazırlamıştır. Dindarlıkları sosyal medyada şekillenen bireylerin ister istemez dini
algıları da sosyal medya söylemlerine göre şekillenmesi demektir. Sosyal medya ile birlikte
dönüşen yaşamlar dindarların yaşamını da etkileyip dönüştürmüştür. Modern hayatın ortaya
koyduğu verilerin sosyal medyada ortam bulması dinsel yaşamı ve dini iletişimi de
değiştirmiştir.288 Bu alanda çok fazla olmasa da sosyal medya ve dindarlık, dini sosyalleşme,
sanal din vb. çalışmalar yapılmıştır. Çalışma sonuçları incelenmiştir.
Normalde bir dinî değerin aktarımının davranışsal bir olgunlaşma oluşturması beklenirken
özellikle sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımların narsizm gibi olumsuz duyguların ortaya
çıkmasına neden olabiliyor. Dinî bir mekânda, ibadet esnasında, öz çekim (selfie) paylaşan
kullanıcının mekânı mı kendi iç huzurunu mu yoksa kendi egosunu mu paylaştığı konusunda
takipçide kimi zaman soru işaretleri bırakıyor. Mesela, Kudüs’te kutsal mirası görmeye giden
ziyaretçinin, selfie çekerken kendi yüzünü kutsiyet atfettiği yerden, faraza Mescid-i Aksa’dan daha
büyük çekmesi bu tür bir “öz beğeni”nin en açık örneklerinden biri olarak kaydedilebilir. Böyle
286
Ayaz, s.33.
287
Bodur ve Korkmaz, s.332.
288
Oyman, s.139.
289
Gezginci ve Işıklı, s.130.
81
Nitekim sosyal medyayı dini amaçlı olarak en çok kullanan kesimlerden birisi de yeni
dini oluşumlar, cemaat ve tarikatlardır. Bunlar sosyal medya üzerinde kendi fikirlerini ve
felsefi anlayışlarını, ideolojilerini anlatarak üye sayılarını artırmayı ve daha geniş bir
yelpazeye sahip olmayı hedeflediklerini de görmekteyiz.291 Ayrıca yapılan araştırmalara göre
ilahiyat öğrencileri sosyal medyayı oldukça yaygın olarak kullanmaktadır.292
İnsanlar giderek daha uzun zamanlarını online iletişim kurarak zaman harcadıkça ve
günlük işlerini siberuzayda idare ettikçe, dış dünyada birbirleriyle etkileşimde bulunmak için
belki de daha az zaman harcayacaklardır. Evlerde internete erişimin artmasının insanların
aileleri ve arkadaşlarıyla daha az ‘‘nitelikli zaman’’ geçirmelerine neden olacağı ileri
sürülmektedir.293
Sonuç olarak dinler; geçmişten günümüze geniş kitlelere mesajlarını ilete bilmek için
her çağın gelişen ve değişen teknolojik imkânından yararlanmış, dinî söylem, telkin,
propoganda ve dinî öğreti açısından bireysel ve toplumsal hayatında derin etkiler
290
Ekmel Geçer, ‘’Sosyal Medya Dindarlığı: Gösteriş mi Tebliğ mi?:’’,
Diyanet,2018,http://www.diyanetdergi.com/din-dusunce-yorum/item/2964-sosyal-medya-dindarligi-gosteris-mi-
teblig-mi (05 Şubat 2019).
291
Oyman, s.146.
292
Bodur ve Korkmaz, s.333.
293
Giddens, s.643.
294
Oyman, s.140.
295
Oyman, s.144-145.
82
oluşturmuştur. Nesil den nesile aktarılan dinî metinler, söz olarak başladığı yolculuğunda
önce harflerle yazılmış, baskı makinelerinde basılmış, radyo yayınları ile evlere sesini
ulaştırmış, televizyon ile görüntüsünü izleyiciye aktarmış, bilgisayar ile yazı ve sesi
birleştirmiş, internette bütün geçmişi ile birlikte muhataplarına ulaşmış, son olarak da mobil
cihazlarda yerini alarak kullanıcıyla buluşmuştur.296
Yeni medya (internet, mobil iletişim, dijital platformlar, sosyal ağlar vb.) olarak
isimlendirilen ve insanlar arası etkileşimi geleneksel medyaya (gazete, dergi, radyo, TV,
sinema vb.) oranla müthiş bir hıza ulaştıran yeni iletişim teknolojilerinin yaygınlaşması
sosyal, kültürel ve siyasal alanlarda olduğu kadar din alanında da bir dizi yeni açılım ve
değişimlere zemin hazırlamıştır. Öyle ki din yeni gelişmelerin gerisinde kalmamaya,
toplumsal değişime ayak uydurmaya özen göstermiş, gelişen dijital teknolojiler ile birlikte
dinî bilgi ve mesajlarını, inanç, ilke ve doktrinlerini, kutsal metin ve ritüellerini fiziksel
ortamdan sanal ortama taşımış, yüz yıl ze başlayıp sesli, görsel ve sanal (internet) olarak
iletişimini devanı ettirmiş, böylelikle de çok sayıda sanal cemaatler, dinî aktiviteler (sanal
ritüeller), kullanıcıların birbirleriyle etkileşimini ve bilgi paylaşımını sağlayan sanal alanlar
(blog, haber grubu, forum vb.) oluşmuştur. Nitekim bu kapsamda günümüzde bir kitle iletişim
aracı olmanın ötesinde, günlük hayatın bir parçası haline gelen mobil uygulamalar rahat
erişimi, basit kullanımı ve interaktif yapısıyla dinî bilgiye ulaşmada pratiklik sağlamıştır.297
Ayrıca böylelikle, toplumdaki marjinal dini gruplar da düşünce ve inançlarını bu sanal
cemaatler aracılığıyla daha özgür bir şekilde ifade etmeye başlamışlardır.298
yakınlaştırdı, çeşitli sosyal ilişki kurmalarına imkân tanıdı. Sosyal ağlar, “sosyal kimlik ve
aidiyetin bulunduğu, sosyalleşme ve bilgi paylaşımına imkân veren sosyal örgütlenmeler”
hâlini aldı. Dini bir örgütlenme biçimi olan cemaatler (topluluklar) dijitalize oldu. Sanal
cemaatler (digital communities) içinde çok sayıda dini insiyaklı oluşumlar, dijital dini
cemaatler ortaya çıktı.299 Bu cemaatlerden önce şunu da ifade etmemiz gerekmektedir.
Teknolojik yenilikleri ve sosyal değişimleri takip eden dini liderler, guruplar ve topluluklar bu
değişimlerin gerisinde kalmamak için bugün de çaba göstermektedir.300 Kitle iletişim araçları
ve medya organlarının sağladığı yeni imkânlardan yararlanarak, mesajlarını küresel ölçekte
iletme çabasında olan dinler, internetin sunduğu fırsatları da değerlendirerek yeni atılımlar
gerçekleştirmektedirler. Artık görsel ve işitsel sanal dini yayınlar yapılmakta, sanal, camiler,
kiliseler ve havralar açılmakta, sanal fetvalar ve sanal günah çıkarma imkânları sunulmakta,
dinlerin kutsal metinleri milyonlarca insanın erişebileceği şekilde sanal ortama
aktarılmaktadır.301 Peki nedir bu sanal cemaatler?
Sanal cemaat, birbirleriyle internet yoluyla iletişime geçen ve iş, gönüllü aktivite oyun
gibi ortak paylaşımlarda bulunan insanlar tarafından şekillendirilen topluluklar302 cemaatsel
birlikteliğe dayanır. Birliktelik korkuyu aşmayı sağlayan temel psikolojik mekanizmadır.303
Bu toplumun en belirgin özelliği; fiziksel olarak birbiriyle hiç karşılaşmamış bireylerin ortak
ilgi alanları çerçevesinde oluşturdukları sanal birlikteliklerden kurulmuş olmasıdır.304
Sanal cemaatler, sosyal hayat ile yeni iletişim teknolojilerinin buluşmasının doğal bir
sonucu olarak bilgisayar ağları üzerinde ortaya çıkmıştır.305 Bu sanal alanlarda ortaya çıkan
topluluklara dikkat çeken ilk Howard Rheingold’dur. Rheingold, cemaat tanımını genişleterek
bu kavramı birbirinden bağımsız bireylerin, belirli bir duygu ve zaman dilimi içerisinde
internet ortamında gerçekleştirdikleri iletişimi ifade etmek için kullanmıştır. Sanal cemaat
kavramını Rheingold306’dan farklı kullananlar da olmuştur. Jan Van Dijk’e göre sanal
299
Gezginci ve Işıklı, s.115.
300
Menekşe, s.155.
301
Vardi, İnternet ve İslam, s. 297.
302
Göçer ve Doğan, s.179.
303
Castells, İsyan ve Umut Ağları ‘İnternet Çağında Toplumsal Hareketler’, s.24.
304
Göçer ve Doğan, s.179.
305
Haberli, Sanal Din, s.84.
306
Haldun Narmanlıoğlu, ‘‘Sanal Cemaatte Çevrimiçi İbadet’’ Mete Çamdereli, (Ed.), Dijitalleşen Din (Medya
ve Din 2) içinde (69-108), 1. Basım, İstanbul: Köprü Kitapları, 2015, s.83.
84
cemaatler; herhangi bir zaman ve fiziksel ortamdan bağımsız, yaşam tarzları veya benzer
birçok nedenden ötürü bir araya gelmeleri mümkün olmayan kullanıcıların internet ortamında
etkileşim içine girdikleri sosyal örgütlenmelerdir.307 Bu cemaatleri 1970’li yıllarda BBS ve
USENET üzerinde ortaya çıkan forum ve haber gruplarına kadar götürmek mümkündür.
İnternet kullanıcılarının birbirleriyle bu ağlar aracılığıyla iletişime girmesi sonucu; daha önce
farklı bilgisayarları birbirine bağlayan ağlar, böylece aynı düşünce ve inanca sahip insanları
bu sanal alanlarda bir araya getirmeye başlamıştır. Daha sonraki çalışmalarında Rheingold,
cemaat kavramını genişleterek bu kavramı birbirinden bağımsız bireylerin, belirli bir duygu
ve zaman dilimi içerisinde internet ortamında gerçekleştirdikleri iletişimi ifade etmek için
kullanmıştır.308
307
Mehmet Haberli, “Yeni Bir Örgütlenme Biçimi Olarak Sanal Cemaatler”, İnsan Ve Toplum Bilimleri
Araştırmaları Dergisi, Cilt 1, Sayı 3, 2012, s.124.
308
Haberli, Sanal Din, s.84-85.
309
Haberli, Sanal Din, s.85.
310
Bal, s.249.
85
BBS, Haber grupları, IRC vb. internet uygulamaları aracılığıyla ortaya çıkan ve üyelerine
arkadaşlık, bilgi paylaşımı ve aidiyet hissi sağlayan ‘sosyal ağlar’ olarak tanımlamıştır.311
Bunun yanında “sanal cemaat” kavramı sosyolojik anlamda tartışmalı bir kavramdır.
Cemaat aidiyet duygusunu, kolektif bilinci, dayanışmayı, ortak amaçlar adına davranmayı,
benzerliği ve doğallığı simgelemektedir. Oysa internet ortamında oluştuğu varsayılan ilişkiler
ve dayanışma biçimleri geçicidir, aidiyet duygusunu sürekli yeniden üretemez. Belli sorun
etrafında (savaş karşıtlığı, doğal çevreyi koruma, kadın hakları, şiddete karşı olma, sivil
itaatsizlik vb.) oluşan gruplar bile, cemaat özelliklerini yansıtmaz. Bunlar rasyonel ilişkileri
yansıtır, belli bir süre varlığını korurlar, dayanışmaları odaklandıkları sorunla ilgilidir. Her bir
sanal grup amaçlarına ulaştığı zaman dağılır, denetleme ve grup kuralları yoktur ve gevşektir.
Sanal ağdaki bireyler her zaman grup dışında kalabilirler. Buradan hareketle sanal cemaat
yerine sanal grup kavramı önerilebilir. Çünkü grup kavramı sosyolojik gerçeklikle daha fazla
örtüşmektedir.312
6. Paylaşılan düşünce veya aktivitelerin açık alanda yapılması ve herkesin olmasa bile
makul sayıdaki üyenin katılım sağlaması şeklinde sıralanabilir. 313
311
Haberli, Sanal Din, s.86.
312
Bal, s. 251.
313
Kızmaz, s.52 – 53.
86
İnternetteki dini bilgi, belge ve yayınları içeren sitelere bakıldığında genel olarak iki
yaklaşımın hâkim olduğu görülür. Bu iki yaklaşımın birini "internette / sanal ortamda din"
(religon on-line), diğerini ise "internet/sanal ortam dini" (on-line religion) olarak adlandırmak
mümkündür. "İnternette/sanal ortamda din" (religon on-line) yaklaşımını temel alan web
sitelerinin amacı din hakkında bilgi vermekten ibarettir. Bu siteler sörfçülere sitedeki ilgili
dinin ilkeleri, inançları, doktrinleri, sembolleri, ritüelleri, kurumları ve siyaseti hakkında
bilgiler verir; dini metinler, kitaplar ve makaleler hakkında bilgiler sunar. Yani sadece
bilgilendirme amacı güder. Akademik ve eğitim amaçlı web sitelerini de bu gruba dâhil etmek
gerekir. Çünkü artık sınıflarda da internet etkin bir eğitim aracı olarak kullanılmakta ve bu
amaçla siteler hazırlanmaktadır. Diğer yandan "internet/sanal ortam dini" (on-line-religion)
yaklaşımını temel alan web siteleri ise sadece bilgi vermekle kalmamakta, kendi mensuplarını
eğitmeyi, sanal cemaatler oluşturmayı ve ilgili dinin mesajını diğer inanç ve diri mensuplarına
iletmeyi, yani misyonerliği de amaçlamaktadır.314
314
Küçükcan, s.216
315
Haberli, Sanal Din, s.86-87.
87
Sonuç olarak, iletişim ve bilgi paylaşımı amaçlı olarak ortaya çıkan internetin; ilk
dönemlerinden bu yana sosyal amaçlarla kullanıldığı, bireylere, zaman ve mekândan
bağımsız, fiziksel mevcudiyetin zorunlu olmadığı sosyal bir iletişim alanı sunduğu
görülmektedir. İnternette yer alan dini içerikli siteler, internette sörf yapanları; dini bilgiler,
dini organizasyonlar, inançlar, dinlerin sunduğu hizmetler, dini kitap ve makaleler, diğer
dinlere ait gelenek ve inançları öğrenme ve o dinler haklarında detaylı bilgi edindirmeye davet
etmektedir.320 Diğer bir bakış açısı ile kısaca sanal ortamdaki dini ilgi göstermektedir ki,
bilimsel gelişmelere ve rasyonelliğin hayatın her alanına nüfuz etmesine rağmen bireylerin
316
Haberli, Sanal Din, s.94-95.
317
Vardi, İnternet ve İslam, s.71.
318
Haberli, Sanal Din, s.94-95.
319
Eraslan ve Çakıcı Eser, s.26.
320
Vardi, İnternet ve İslam, s.71.
88
Sosyal medya bağımlılığı, alan yazında rapor edilmiş tıpkı diğer bağımlılık türleri gibi
(oyun bağımlılığı, alışveriş bağımlılığı, alkol bağımlılığı, madde bağımlılığı, internet
bağımlılığı) bir psikolojik sorun olarak yerini almaktadır. Sosyal medyanın bir internet
uygulaması olduğu ve yine internet üzerinden erişildiği düşünüldüğünde, internet
bağımlılığından ayrı düşünülemeyeceği açıktır.324 Sosyal medya internetin sunmuş olduğu bir
uygulamadır. Bu açıdan sosyal medya bağımlılığından325 bahsederken internet
bağımlılığına326 da değinilmeden yer verilmesi eksiklik olacaktır. Sosyal medya bağımlılığına
geçmeden bağımlının ve bağımlılığın tanımlanmasından sonra internet bağımlılığına
değinerek oradan konumuz olan sosyal medya bağımlılığına geçilecektir.
321
Narmanlıoğlu, s.103.
322
Vardi, İnternet ve İslam, s.71.
323
Haberli, Sanal Din, s.163.
324
Tutgun Ünal, s.77.
325
Eraslan, s.31.
326
Kuşay, s.55.
89
Holden tarafından bağımlılık, genellikle, fiziksel olarak bir maddeye olan bağımlılığı
tanımlamak için kullanılmaktadır.327
1.Başka bir şeyin istemine, gücüne veya yardımına bağlı olan, özgürlüğü, özerkliği
olmayan, tabi.
2.Bir kimseye veya şeye maddi veya manevi yönden aşırı bağlı olan.
3.Sigara, uyuşturucu madde vb. kötü alışkanlıklara aşırı derecede düşkün, müptela. 328
Bağımlılığı ise;
2.Karşılaşılan sorunları yalnız başına çözmek ve kendine yön seçmek için gerekli
yetenekten yoksun olma durumu.
Gelişen dünyada internetin temel ortaya çıkış amacı iletişimi artırmak ve bilgi
paylaşımını kolaylaştırarak, araştırmacıların olanaklarını artırmaktı. Ancak internetin tahmin
327
Tutgun Ünal, s.77.
328
TDK,
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.58b31853069846.42673313 (26
Şubat 2017)
329
TDK,http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts&kategori1=veritbn&kelimesec=31452 (26
Şubat 2017)
330
Kültegin Ögel, Madde Bağımlılığını Önleme: Anne – Babalar ve Öğretmenler İçin Bir Kılavuz, İstanbul:
IQ Kültürsanat Yayıncılık, 2001. s.17.
90
İnterneti bir iletişim ortamı olarak ele aldığımızda, yüksek oranda kullanıldığını ve
çağımızda hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye
İstatistik Kurumu’nun “Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanımı Araştırması, 2018”e göre,
Ülkemizde:
331
Özgür Öztürk ve Diğerleri, ‘‘İnternet Bağımlılığı: Kliniği ve Tedavisi’’, Bağımlılık Dergisi, C.8, S.1, (2007)
s.37.
91
oranı, 2017 yılı Nisan ayı ile 2018 yılı Mart aylarını kapsayan on iki aylık dönemde %29,3
oldu. Önceki yılın aynı döneminde (2016 Nisan- 2017 Mart), bu oran %24,9 olarak gözlendi.
Cinsiyete göre İnternet üzerinden alışveriş yapma oranı erkeklerde %33,6 olarak
gerçekleşirken kadınlarda %25 oldu. Bu oranlar bir önceki yılın aynı döneminde sırası ile
%29 ve %20,9 oldu.332
332
TÜİK, Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Araştırması, 2018,
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=27819 (26 Şubat 2019)
333
Aylin Tutgun, ‘‘Öğretmen Adaylarının Problemli İnternet Kullanımlarının İncelenmesi’’, (Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, EBE, İstanbul, 2009), s.7.
334
Katie Hafner ve Matthew Iyon, İnternet Tarihi Sihirbazların Gecelediği Yer, Sinem Yazıcıoğlu (çev.)
1.Basım, İstanbul: Güncel Yayıncılık, 2000.s.285.
335
Eraslan, s.1.
336
Şahin ve Yağcı, s.524.
92
İnternet bağımlılığının standardize edilmiş bir tanımı yoktur. Genel olarak internetin
aşırı kullanılması isteğinin önüne geçilememesi, internete bağlı olmadan geçirilen zamanın
önemini yitirmesi, yoksun kalındığında aşırı sinirlilik hali ve saldırganlık olması ve kişinin iş,
sosyal ve ailevi hayatının giderek bozulması olarak tanımlanabilir.339 İnternet bağımlısı olan
kullanıcılar haftada 40-50 saat internet’e girmekte, hatta tek bir oturumda 20 saat internet
başından ayrılmayacak kadar 82 aşırı kullanmaktadır. Bahsi geçen kullanıcılar da ek olarak,
genellikle gece uyku vakitlerinde internete girmelerinden ve sabah iş/okul için kalkmaları
gereken saatlere kadar uyumaksızın internet başında kalmalarından kaynaklanan uyku
bozuklukları da görülmektedir.340 Bağımlılıkta önemli olan kavramlardan birisi de bireyin
337
Tutgun Ünal, s.77-78.
338
Şentürk, s.9
339
Yasemin Tiyrek Şişman, ‘‘Sağlık Meslek Lisesi Öğrencilerinde Sosyal Medya Bağımlılık Durumu ile
Bağlanma Stilleri Benlik Saygıları Yalnızlık Algıları ve Sosyal Beceriler Arasındaki İlişki’’, (Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi, SABE, İzmir, 2014), s.22.
340
Tutgun Ünal, s.81-82.
93
İnternet bağımlılığı hastalığı (Internet addiction disorder – IAD) ilk olarak Ivan
Golberg tarafından 1995 yılında ortaya konmuştur. Diagnostik and Statistical Maual of
Mental Disorders (4th Ed.) (DSM-IV) (American Psychiatric Association, 1994)’in madde
bağımlılığı kriterinden türemiş olan internet bağımlılığı, ilk olarak internetle ilgili bir hastalık
olarak ortaya konmuştur. Davranışsal bir bağımlılık olarak tanımlanan bu bağımlılık 6 temel
unsurdan oluşmaktadır: Belirginlik, ruh hali değiştirme, tolerans, uzaklaşım semptomları,
çelişki ve nüksetme olarak tespit edilmektedir. Young 1998’de bir model olarak patolojik
kumarı kullanarak, internet bağımlılığını dürtü bozuklukları olarak tanımlamaktadır. Young
1996’daki çalışmasında ise, internet bağımlılığını, haftada 38 saatten fazla çevrim içi kalmak
olarak karakterize ederken, aile ve iş ilişkilerine zarar verebileceğini ifade etmektedir. Ayrıca
Griffiths internet kullanımının pek çok açıdan internet bağımlılığını tetiklediğini
belirtmektedir. Bunlar yazışma sürecini, iletişim ortamını ve yüz yüze iletişimin olmayışını,
internet içeriklerini ve sosyal faaliyetleri içermektedir.343
341
Hazar, s.161.
342
İlkay Kasatura, Gençlik ve Bağımlılık, 1.Basım, İstanbul: Evrim Yayınevi, 1998, s.42.
343
Kuşay, s.55
344
Kuşay, s.55.
345
YEŞİLAY, Teknoloji Bağımlılığı,https://www.yesilay.org.tr/tr/bagimlilik/teknoloji-bagimliligi (26 Şubat
2017)
94
İnternet bağımlılığı ile ilgili alanyazın incelenirken, yaş, cinsiyet gibi demografik
özelliklerden, düşük özgüven, içe ve dışa dönüklük, akran baskısı ve algılanan sosyal destek,
yalnızlık ve depresyon ile internet bağımlılığı arasındaki ilişkiyi ortaya koymaya çalışan
araştırmalarla karşılaşılmıştır.346 İnternet gibi ileri derecede sofistike bir teknolojik aracın
bağımlılığın tanımlanması ve ayırıcı tanısının yapılması oldukça güçtür. Bu nedenle
klinisyenlerin normal ve patolojik internet kullanımının sınırlarını çizmek açısından dikkatli
ve deneyimli olmaları gerekir. Herhangi bir sınıflama sistemine henüz girmediği ve üzerinde
genel anlaşma sağlanmış bir tanımının olmaması nedeniyle kendine en yakın bozuklukmuş
gibi düşünülen patolojik kumar oynama kriterleri Young (Tablo 9) tarafından modifiye
edilerek 8 maddelik bir değerlendirme ölçeği oluşturulmuştur. Ayrıca Goldberg (Tablo 10)
tarafından geliştirilmiş 7 maddelik DSM-IV sınıflama sistemine göre uyarlanmış bir tanı
ölçeği de bulunmaktadır.
Tablo 9
6. İnternetin aşırı kullanılması yüzünden ilişkiler, okul ya da işle ilgili sorunlar yaşama
Tablo 10
On iki aylık bir dönem içinde herhangi bir zaman ortaya çıkan aşağıdakilerin 3’ü veya
daha fazlasıyla kendini gösteren, klinik olarak belirgin bir bozulmaya yada sıkıntıya yol açan
uygunsuz internet kullanımı olarak tanımlanmaktadır;
a. İstenen keyfin alınabilmesi için belirgin olarak artmış internet kullanım süresi
b. Sürekli olarak aynı sürelerde internet kullanımı ile alınan keyifte azalma olması
a. Psikomotor ajitasyon
b. Bunaltı
4. İnternet kullanımını bırakmak veya denetim altına almak için sürekli bir istek veya
boşa çıkan çabalar vardır.
96
5. İnternet ile ilgili eylemlere çok uzun süreler ayrılır (kitap almak, yeni web
tarayıcıları ve programları denemek, dosyaları düzenlemek vb.)
347
Öztürk ve Diğerleri, s.38.
348
Kuşay, s.55
349
Şahin ve Yağcı, s.525.
350
Tutgun Ünal, s.84.
351
Armağan Ekici, ‘‘Aziz Antonious’un Baştan Çıkarılması: Bir Kötü Alışkanlık Olarak İnternet’’, Cogito
Dergisi, Sayı,30, (Kış 2002), s.229.
97
Sosyal medya bağımlılığı aslında sadece davranışsal bir bağımlılık değildir. Daha da
önemlisi; bu, öğretmenlerin ve ebeveynlerin, ergenlerin psikolojik sağlığına dikkat
kesilmelerini sağlayan sinyaller vermektedir. Sosyal medya kullanımına temel ve basit
sınırlamalar getirmek sorunu çözmek için yeterli olmayabilir. Psikologlara göre, bağımlılık
sıklıkla kişilerin baş edemedikleri ve bir an önce kurtulmak için yollar aradıkları
problemlerden kaynaklanmaktadır.356
Bağımlılık tipolojisini,
• Bilişsel
Duygusal bağımlılık tipolojisinin ikinci yüzü ise sosyalleşmeden kaçış olarak ortaya
çıkmaktadır. Bireyler sosyal medya sayesinde tanımadıkları insanlarla, kendilerini farklı
göstererek iletişim kurmakta, olduğu gibi değil de olması gerektiği gibi davranmaktadırlar.
Yüzyüze ilişki kurduğunda beğenilmeyeceğini, istenmeyeceğini düşünen kişilerin sosyal
medyanın yeniden ve kolaylıkla oluşturulabilen hayal evreninde daha mutlu olacakları
kesindir. Ayrıca, sosyal medya kullanımı bir şekilde rahatlığın, özensizliğin hüküm sürdüğü
bir ortamı da beraberinde getirmektedir. Artık, dudağımızın kenarında ketçap lekeleri,
üzerimizde pijamalar, belki de yırtık çoraplar ve yağlı saçlarla sosyal medya mecrasında
harikalar yaratıp bir sürü takipçi, yada beğenen elde etmek mümkün olabilmektedir.
Dolayısıyla bu beğenilirlik (aynı etkiyi sosyal hayatta da yapamayacağımız endişesi)
paradoksal bir biçimde bizi insan içine çıkmaktan daha fazla alıkoyabilmekte bağımlılığımızı
pekiştirebilmektedir. Davranışsal bağımlılık tipolojisi ise araçsal ve eylemsel olarak iki
şekilde ele alınabilir. Araçsal bağımlılık, içerikten bağımsız olarak belirmektedir. Bireyler
herhangi bir mesajla ilgili beklentileri olmasa da sosyal medya araçlarını
99
The Nielse Company, sosyal medyayı, son birkaç yılda kullanımı giderek artış
gösteren küresel tüketici fenomeni olarak tanımlamış olup, internet kullanıcılarının yaklaşık
üçte birinin sosyal medyayı kullandıkları ve toplam çevrimiçi zamanlarının %10’unu burada
geçirdikleri bildirilmektedir. 2009 yılındaki bu rapordan günümüzde yapılan çalışmalara
doğru inceleme yapıldığında, söz konusu oranların katlanarak müthiş artış göstermesi,
“kullanımı hızla artış gösteren” lafının sosyal medya için kullanılmasını doğrular niteliktedir.
Buna göre, 2010 yılında yapılan aynı araştırmada, 2009’dan 2010 yılına kadar toplam sosyal
medya kullanımının ayda 2 saatten 5,5 saate, çevrimiçi durumda katılımın %30 arttığı
raporlanmıştır.361
358
Hazar, s.162.
359
Kuşay, s.63.
360
Tutgun Ünal, s.86.
361
Tutgun Ünal, s.96.
100
Babacan tarafından yapılan bir başka sosyal medya araştırmasında, 540 kişinin
(%43,1) sosyal medyayı her an kullandığı sahip oldukları şahsi bilgisayar ve cep telefonuyla
gerçekleştirdikleri İnternet pratikleri daha çok sosyal medyayı kullanma amaçlı olduğu
gözlenmiştir. Bununla birlikte günde en az bir kez sosyal medya hesabını kullanan
öğrencilerin oranı (%36,8) ile birlikte sosyal medyada her gün zaman geçiren öğrenci oranı
(%80) olarak bulunmuştur.363
Sosyal medya mecraları arasında Facebook, internet kullanıcısı 15-29 yaş grubunun en
çok kullandığı sosyal medyadır (%89); Facebook’un farklı profillerden herkesin hayatına
girdiği tespit edilmiştir. Facebook’u ikinci sırada Youtube ve Instagram gibi görsel paylaşım
siteleri takip etmektedir(%57). Sosyal mecraları arasında Twitter da popüler bir mecradır.
Çalışmaya katılan 15-29 yaş grubundaki gençlerin %45’i Twitter kullanıcısıdır. Twitter
362
Hazar, s.171.
363
Babacan, s.143.
101
En çok bağımlılık yapan sosyal medya uygulamaları ise şunlardır: Twitter, Facebook,
Whatsapp, Youtube, Google maps, Foursquare, Instagram, Pandora, Vine, Clash of Clans,
Candy Crush, SnapChat, Zoosk, Flipboard, Zite, Spotify, Evernote, InstaMessage.365
Bireylerin sosyal medya mecralarına dönük ilgisi bir süre sonra farkında olmadan
sosyal medya bağımlılığına yol açabilmektedir. Sürekli olarak sosyal medya da yalnız olarak
amaçlı ya da amaçsız bir şekilde dolaşmaya başlayarak günlük hayatın gerekleri ve gerçekliği
yerine sosyal medyada zaman harcayan ve yüz yüze iletişimi (aile, arkadaş ve yakın
çevreleriyle) azaltarak ve sanal ilişkileri tercih eden bir birey bağımlılık yolunda hızla
ilerlemektedir. Bu durum öyle bir hal alır ki, birey sosyal medya ağlarına dâhil olamadığı
ortamlarda bulunmak istemez ya da kendini rahatsız hisseder. Ve nihayetinde bir an önce ağa
katılma yollarını denemeye kalkar. Bu denemeler içinde başkalarının wi-fi ağına izinsiz
katılma, başkalarının akıllı telefonunu izinsiz kullanma, kaçak wireless kullanma, şifre
deneme, şifre kırma gibi olumsuz davranışlar da bulunmaktadır. Bu bağlamda sosyal medya
bağımlılığının davranışsal özellikleri ise şöyle sıralanabilir;
‐ S
ürekli sosyal medyada görülme ve online olma isteği bağlamında her an oluşan olay
ya da durumları takip etme, yorum yapma dürtüsü,
‐ S
osyal medyada yapılacak olan aktivitelerin planlanması, tasarlanması ve sürekli olarak
çevrimiçi olma arzusu,
‐ K
eyif almak, eğlenmek ve sıkıntıları gidermek için sosyal paylaşım ağlarında bulunma
isteği,
364
Eraslan, s.110-111.
365
YEŞİLAY, ‘‘Nur topu gibi bir fobimiz daha oldu ‘Online değilken bir şey kaçırırsam korkusu’ FOMO’’,
Yeşilay Dergisi, S.972, (Ocak 2015) 972. s.38.
102
‐ S
osyal paylaşım ağlarında vakit geçirme ve bulunma sürelerini istem dışı bir şekilde
kontrol edememe,
‐ S
osyal paylaşım ağlarında bulunmama, uzak kalma durumunda bireyin huzursuzluk ve
mutsuzluk hissetmesi,
‐ B
aşlangıçta planlanandan daha uzun süre sosyal paylaşım ağlarında vakit geçirme,
‐ S
osyal paylaşım ağlarında gereğinden fazla zaman geçirme nedeniyle; ailesel, çevresel
sorunların yaşanması ve kariyer-eğitim fırsatlarının kaybedilmesi,
‐ S
osyal ağlarda bulunabilme adına başkalarına (aile, arkadaş, psikolog vb.) yalan
söylemesi,
‐ S
osyal medyayı huzursuzluklardan kaçma ve olumsuz duygulardan kurtulma amacıyla
kullanma.366
Özellikle son yıllarda sosyal medyaya erişim zaman ve mekân sınırlaması olmadan
mobil olarak da gerçekleştirebildiği için izlenmesi daha kolay olmaktadır. Bilgi iletişim
teknolojileri içerisinde doğan y kuşağı gençliği olarak üniversite öğrencileri de eğitim,
eğlence gibi farklı amaçlarla sosyal medyanın aktif kullanıcıları ve üreticileridir. Sosyal
medyanın aktif kullanıcıları sosyal ağlardaki çeşitli paylaşımlarıyla iletişim sürecine dâhil
olarak kendilerini gerçekleştirebilmekte, özgüvenlerini arttırabilmekte ve bireysel haz ve
doyuma ulaşabilmektedirler. Günlük yaşamın rutini haline gelen sosyal medya internet ve
mobil kullanımlarla zaman ve mekân sınırlarını ortadan kaldırarak istenilen yer ve süreçte
ortama bağlanabilmektedir. Son yıllarda yapılan araştırmalar göstermiştir ki; sosyal medya
366
Eraslan ve Çakır Eser, s.41-42.
103
kullanımları bağımlılık sınırlarını zorlamaktadır. Her ne kadar birey kendini bağımlı olarak
nitelendirmese de sosyal medyayı kullanma süreleri saat bakımından (1-3 saat) kullananlara
göre (4-6 saat) ile (7 saat ve üzerinde) sosyal medya kullanım bağımlılık düzeylerini
etkilemektedir. Bu etkileme kontrol kaybı, online kalma ve sosyal ilişki boyutları bakımından
değişimler gösterebilmektedir. Özellikle kız öğrencilerin erkek öğrencilere oranla sosyal
medyayı görsel açıdan paylaşımlarla ve sosyal açıdan iletişim boyutunda daha etkin
kullandığı düşünüldüğünde sosyal medya bağımlılığının kontrol kaybı boyutunda bir takım
sorunlar yaşayabilmektedirler.367
Veriler, sosyal ağları artık sadece gençlerin değil, tüm yaş gruplarının kullandığını
ortaya koymakta, dünya çapında bir sosyal medya bağımlılığına dikkat çekilmektedir.368
Özellikle gençler ya da kullanıcılar bir paylaşımda bulunmasalar bile günlük olarak
kendilerine ait sosyal medya hesaplarını kontrol ettikleri ortaya çıkmıştır. Bu da sosyal
medyanın bir bağımlılık haline geldiğini ortaya koymaktadır.369
367
Hidaye Aydan, ‘‘Medya Kullanımı ile Sosyal Medya Bağımlılık Düzeylerinin Belirlenmesine Yönelik Bir
Araştırma Ege Üniversitesi Örneği’’ Erciyes İletişim Dergisi, Cilt 5, Sayı 4, (Temmuz 2018), s.367 – 368.
368
Erkayhan, s.20.
369
Oyman, s.130.
370
Eraslan, s.32.
371
Oxford , ‘‘Fomo’’, https://en.oxforddictionaries.com/definition/fomo (31 Temmuz 2018).
372
Şentürk, s.12.
373
Eraslan, s.32.
374
Şentürk, s.12-13.
104
gelişmelerden haberdar olma ve sürekli olarak hesaplarımızı kontrol etme isteğinin günlük
yaşamın rutinini etkilemesi halidir.375
Ayrıca JWT, Mayıs 2011’de 11 ve 55 yaş arası 1200’e yakın aktif sosyal medya
kullanıcı üzerinde araştırmalar gerçekleştirdi. Sonuçları şöyle:
375
Eraslan, s.32.
376
‘‘Fear of Missing Out and Smartphones, Facebook, and Technology, FOMO’’, 2 dak, 54 san,
https://www.youtube.com/watch?v=KqgaJx5X18Q Nbc Connectıcut Hd, (31 Temmuz 2018).
377
Şentürk, s.13.
378
Sosyal medya rahatsızlığı: FOMO, 2015, https://www.trthaber.com/haber/saglik/sosyal-medya-rahatsizligi-
fomo-164657.html.(31 Temmuz 2018).
379
YEŞİLAY, ‘‘Nur topu gibi bir fobimiz daha oldu ‘Online değilken bir şey kaçırırsam korkusu’ FOMO’’,
Yeşilay Dergisi, S.972, (Ocak 2015) 972. s.37.
105
Bu durumların oluşması elbette sosyal ağlarda geçirilen zaman miktarı ile orantılıdır.
Eraslan danışmanlığında yapılan ve Türkiye’nin en geniş kapsamlı sosyal medya
araştırmasına göre; gençlerin sosyal medya kullanım sıklıkları, süreleri ve zamanları sosyal
medya ile yakın bir ilişki içinde oldukları gözlenmiştir.382
380
YEŞİLAY, ‘‘Nur topu gibi bir fobimiz daha oldu ‘Online değilken bir şey kaçırırsam korkusu’ FOMO’’,
Yeşilay Dergisi, S.972, (Ocak 2015) 972. s.38.
381
Sosyal medya rahatsızlığı: FOMO, 2015, https://www.trthaber.com/haber/saglik/sosyal-medya-rahatsizligi-
fomo-164657.html. (31 Temmuz 2018).
382
Eraslan, Sosyal Medyayı Anlamak, s.33.
383
Sosyal medya rahatsızlığı: FOMO, 2015, https://www.trthaber.com/haber/saglik/sosyal-medya-rahatsizligi-
fomo-164657.html. (31 Temmuz 2018).
106
geçirmek, sanal ortamda geçirilen süreyi sınırlamak ve değişik hobiler edinmek gerekir"
ifadelerini kullanmıştır.384
Bu endişeyi yoğun şekilde yaşayan bireylerde sosyal medyayı yoğun şekilde kullanan
bireylerdeki gibi yaşam memnuniyeti ve mental iyi oluş düşük seviyelerde gözlenmiş ve
bireylerin kullanım esnasında ve sonrasında karmaşık, dalgalı ruh halleri yaşadıkları
belirtilmiştir. Buna ek olarak bu konuda yapılan bir çalışmada FOMO'nun, internet
bağımlılığı ölçeğinden uyarlanan bir ölçekle problemli sosyal medya kullanımını
öngörebildiği ve böylelikle sosyal medya bağımlılığı ile ilişkili olabileceği ileri
sürülmüştür.385
Sosyal medya araçları toplumsal bilginin birçok biçimini giderek artan bir biçimde
sağlamaktadır. Bu araçlar, haber, olaylar, aktiviteler ve diyaloglar hakkındaki gerçek zamanlı
bilgilere de kolay erişimi sağlamaktadır. Anlık erişim kolaylığı ve ulaşılabilirliği çevrimiçi ve
çevrimdışı olaylardan haberdar olmayı ve diğer kullanıcılara bağlı kalmayı cazip hale
getirmektedir. Hatta Przybylski ve arkadaşlarının yaptıkları araştırmalara göre ‘Gündem
kaçırma endişesi’ olarak tanımlanan (FOMO: Fear of missing out) sosyal medya kullanımını
ve diğer kullanıcıları takip etmeyi ve bağlı kalmayı tetiklediği ve bağımlılık oluşturduğu da
öne sürülmektedir.386
Uzmanlara göre sosyal medyada çok fazla vakit geçiren bireylerin özellikle sağ
beyinleri zayıflamaktadır. Sağ beyin; yaratıcılığı, duygusallığı, seslere ve renklere, hayal
gücüne, sezgilere ve soyut algılamalara daha yatkın çalıştığı gerçeği göz önüne alındığında;
nörolog Serdar Dağ’ın açıklamaları dikkat çekicidir; ‘‘Teknoloji; düşünce gücümüzü
zayıflatır, bizi sosyal hayattan koparır, hayal kurmayı, sanatsal aktiviteyi, sosyalliği ve kıvrak
zekâyı kontrol altında tutan sağ beyni pasifleştirir. Bundan dolayı gençlerin hem düşünce
güçleri azalır, hem de kelime hazneleri azaldığı için konuşmaları akıcı olmaz. Ayrıca
teknolojik aletlerin yaydığı ışınlar; beyin hücresini ve emirleri kasa götürüp kas hareketlerini
sağlayan sinirlere zarar vermektedir’’389
Sosyal medya bağımlılığı ile ilişkili olduğu öngörülen altı bileşen aşağıda
sıralanmaktadır:
388
Tutgun Ünal, s.85.
389
Eraslan, s.33.
108
3) Tolerans: Bireyin ruh hali üzerinde geçmişte deneyimlediği olumlu etkileri elde
etmek adına sosyal ağ kullanımını giderek arttırması durumudur.
6) Tekrarlama: Bireyin sosyal medya kullanımına son vermek adına yoğun çaba sarf
etmesi, ara verebilse dahi kısa veya uzun vadede kullanıma yeniden başlaması durumudur.390
Sosyal ağlar; bireysel bağların ilişkiler seti tarafından bir araya getirilmesidir.392
Dünya çapında, 800 milyondan fazla kullanıcısı ile Facebook bir numaralı sosyal medya
390
Şentürk, s.10-11.
391
Tutgun Ünal, s.86.
392
Tiyrek Şişman, s.18.
109
• Facebook başında düzenli aralıklarla bile olsa 1 saatten fazla vakit geçiriyor
olmak.
• Facebook’ta siz yokken neler olduğunu öğrenmek için eve erken dönmenin
yolunu gözlemek.
• Gün sonu Facebook hesabını kontrol ederek, Facebook üzerinden herkese ‘‘İyi
geceler’’ demek.
393
Kuşay, s.29.
394
Kuşay, s.60.
110
Her fırsatta sosyal medya uygulamalarını kullanma ihtiyacı ya da düşüncesi, atılan her
adımın, alınan her nefesin neredeyse bir ileti olarak sosyal medya da yazılması ergenlerin
onsuz yaşayamayacakları izlenimi, sosyal medya bağımlılığının en belirgin özelliğidir.395
4. BULGULAR
Araştırma sonucunda elde ettiğimiz bulgular aşağıda detaylı olarak tabloda gösterişmiş
ardından açıklanmıştır.
Birinci Alt Problem: İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya dini kullanım
amaçlar ne düzeydedir?
Tablo 11
395
Kuşay, s.57.
111
Sosyal medya dini kullanım amaçları ölçeğinin geneline ilişkin minimum puanlarının
10,00 olduğu ve maksimum puanlarının 42,00 olduğu görülmektedir. Öğrencilerin sosyal
medya dini kullanım amaçlarının X =25,81 (S=7,10) ortalamaya sahip olduğu ve bu
ortalamanın madde sayısına bölümü sonucu denk geldiği aralığın 2,58 ile düşük düzeyde dini
kullanım amacının olduğu görülmektedir.
İkinci Alt Problem: İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya bağımlılığı ve dini
hayata etkilerine ilişkin algıları ne düzeydedir?
Tablo 12
Öğrencilerin Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkilerine Yönelik Algılarına Ait
Betimsel İstatistik Sonuçları
N Minimum Maximum X (Ortalama) S
Bağımlılık Etkili Kullanım (8 Madde) 365 8,00 36,00 18,84 (2,36) 5,59
Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım
365 6,00 22,00 12,64 (2,11) 3,25
(6 Madde)
SMBDHEÖ (14 Madde) 365 14,00 50,00 31,49 (2,25) 7,50
Aralıklar (5-1)/5=0,80 Kriter: 1,00-1,79=Çok Düşük; 1,80-2,59=Düşük; 2,60-3,39=Orta;
3,40-4,19=Yüksek; 4,20-5,00=Çok Yüksek
112
bağımlılık odaklı kullanıma yönelik algılarının X =18,84 (S=5,59) ortalamaya sahip olduğu ve
bu ortalamanın madde sayısına bölümü sonucu denk geldiği aralığın 2,36 ile düşük düzeyde
kullanım algılarının olduğu görülmektedir.
Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin
minimum puanlarının 14,00 olduğu ve maksimum puanlarının 50,00 olduğu görülmektedir.
Öğrencilerin sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algılarının X =31,49
(S=7,50) ortalamaya sahip olduğu ve bu ortalamanın madde sayısına bölümü sonucu denk
geldiği aralığın 2,25 ile düşük düzeyde algılarının olduğu görülmektedir.
Üçüncü Alt Problem: İlahiyat fakültesi öğrencilerin sosyal medya dini kullanım
amaçları ile sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında ilişki
var mıdır?
Tablo 13
Öğrencilerin Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları İle Sosyal Medya Bağımlılığı ve
Dini Hayata Etkilerine Yönelik Algıları Arasındaki İlişkiye Ait Pearson Korelasyon
Analizi Sonuçları
Paylaşım Odaklı Eğitim Odaklı
Kullanım Kullanım SMKAÖ
r -,043 -,072 -,071
Bağımlılık Etkili Kullanım
p ,208 ,085 ,089
* *
Bilgilenme ve Bildirim Etkili r ,219 ,263 ,289*
Kullanım p ,000 ,000 ,000
SMBDHEÖ r ,063 ,061 ,073
113
Tablo 14
114
Tablo 15
Cinsiyet N X S t sd p
Bağımlılık Etkili Kadın 249 19,29 5,65
2,25 363 ,025*
Kullanım Erkek 116 17,88 5,37
Bilgilenme ve Bildirim Kadın 249 12,65 3,15
,02 363 ,981
Etkili Kullanım Erkek 116 12,66 3,47
Kadın 249 31,94 7,36
SMBDHE 1,67 363 ,096
Erkek 116 30,53 7,71
*p<,05
Tablo 15 incelendiğinde ilahiyat fakültesi öğrencilerinin cinsiyetlerine göre sosyal
medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olup
olmadığına bakılmıştır. “Bağımlılık Etkili Kullanım” alt faktörüne ilişkin kadın öğrencilerin
algları ( X =19,29) ile erkek öğrencilerin algıları ( X =17,88) arasında t(363)=2,25,
115
Altıncı Alt Problem: İlahiyat fakültesi öğrencilerinin yaşlarına göre sosyal medya
dini kullanım amaçlar arasında anlamlı farklılık var mıdır?
Tablo 16
116
Yedinci Alt Problem: İlahiyat fakültesi öğrencilerinin yaşlarına göre sosyal medya
bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık var mıdır?
Tablo 17
Post Hoc
Yaş N X S F(3-361) p (Tukey)
20 ve Altı 83 17,64 5,69
Bağımlılık Etkili 21 79 19,25 6,01
1,73 ,161
Kullanım 22 109 19,02 5,55
23 ve Üstü 94 19,35 5,12
20 ve Altı 83 12,88 3,18
Bilgilenme ve
21 79 12,57 3,30
Bildirim Etkili 0,66 ,575
22 109 12,33 3,19
Kullanım
23 ve Üstü 94 12,88 3,36
SMBDHEÖ 20 ve Altı 83 30,52 7,98 0,84 ,474
21 79 31,82 7,47
22 109 31,35 7,57
117
Tablo 18
Öğrencilerin Öğrenim Gördükleri Sınıf Düzeylerine Göre Sosyal Medya Dini Kullanım
Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans Analizi)
Sonuçları
Post Hoc
Sınıf Düzeyi N X S F(3-361) p (Tukey)
Birinci Sınıf 92 8,71 3,97
Paylaşım Odaklı İkinci Sınıf 61 8,28 3,09
4,04 ,008* 1>4, 3>4
Kullanım Üçüncü Sınıf 118 8,61 3,40
Dördüncü Sınıf 94 7,16 3,23
Birinci Sınıf 92 18,46 4,93
Eğitim Odaklı İkinci Sınıf 61 17,10 4,81
7,13 ,000* 1>4, 3>4
Kullanım Üçüncü Sınıf 118 18,60 4,71
Dördüncü Sınıf 94 15,86 4,63
SMDKAÖ Birinci Sınıf 92 27,16 7,47 7,99 ,000* 1>4, 3>4
İkinci Sınıf 61 25,38 6,71
118
Sosyal medya dini kullanım amaçları ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin öğrenim
gördükleri sınıf düzeylerine göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında F(3-361)=7,99,
p=,000<,05’e göre anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, dördüncü sınıf
düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin sosyal medya dini kullanım amaçlarının ( X =23,02),
birinci sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin sosyal medya dini kullanım amaçlarından
( X =27,16) ve üçüncü sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin sosyal medya dini
kullanım amaçlarından ( X =27,21) daha düşük olmasından kaynaklanmaktadır.
119
Tablo 19
Post Hoc
Sınıf N X S F(3-361) p (Tukey)
Birinci Sınıf 92 17,08 5,56
Bağımlılık İkinci Sınıf 61 19,43 5,62
4,33 ,005* 1<4
Etkili Kullanım Üçüncü Sınıf 118 19,22 5,68
Dördüncü Sınıf 94 19,71 5,20
Birinci Sınıf 92 12,61 3,16
Bilgilenme ve
İkinci Sınıf 61 12,54 3,28
Bildirim Etkili 3,10 ,027* 3>4
Üçüncü Sınıf 118 13,30 3,34
Kullanım
Dördüncü Sınıf 94 11,95 3,10
Birinci Sınıf 92 29,68 7,80
İkinci Sınıf 61 31,97 7,41
SMBDHEÖ 2,65 ,049* 1<3
Üçüncü Sınıf 118 32,52 7,69
Dördüncü Sınıf 94 31,66 6,76
*p<,05 Kategoriler: Birinci Sınıf=1; İkinci Sınıf=2; Üçüncü Sınıf=3; Dördüncü Sınıf=4
120
anlamlı farklılık, üçüncü sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin bilgilenme ve bildirim
etkili kullanım algılarının ( X =13,30), dördüncü sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin
bağımlılık etkili kullanım algılarından ( X =11,95) daha yüksek olmasından
kaynaklanmaktadır.
Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin
öğrenim gördükleri sınıf düzeylerine göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine
yönelik algıları arasında F(3-361)=2,65, p=,049<,05’e göre anlamlı farklılık olduğu
görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, üçüncü sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin
algılarının ( X =32,52), birinci sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin algılarından
( X =29,68) daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.
Tablo 20
Tablo 21
Post Hoc
Uygulama Türü N X S F(3-361) p (Tukey)
Facebook-Youtube 70 18,70 5,51
Bağımlılık
Twitter 43 19,21 6,61
Etkili 3,27 ,021* 1<4
Whatsapp 152 17,94 5,06
Kullanım
Instagram 100 20,15 5,76
Bilgilenme Facebook-Youtube 70 12,60 3,40 0,24 ,869
ve Bildirim Twitter 43 12,28 3,10
122
Tablo 22
Öğrencilerin Sosyal Medyaya Eriştikleri Cihaz Türüne Göre Sosyal Medya Dini
Kullanım Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin Independent-Samples (Bağımsız
Örneklemler) T-Testi Sonuçları
Cihaz Türü N X S t sd p
Paylaşım Odaklı Masaüstü ve Mobil Cihazlar 91 8,76 3,99
1,74 363 ,083
Kullanım Mobil Cihazlar 274 8,02 3,32
Eğitim Odaklı Masaüstü ve Mobil Cihazlar 91 17,60 4,90
0,01 363 ,993
Kullanım Mobil Cihazlar 274 17,61 4,88
SMDKAÖ Masaüstü ve Mobil Cihazlar 91 26,36 7,61 0,85 363 ,395
123
Tablo 23
Öğrencilerin Sosyal Medyaya Erişilen Cihaz Türüne Göre Sosyal Medya Bağımlılığı ve
Dini Hayata Etkilerine Yönelik Algıları Arasındaki Farklılığa İlişkin Independent-
Samples (Bağımsız Örneklemler) T-Testi Sonuçları
Cihaz Türü N X S t sd p
Bağımlılık Masaüstü ve Mobil Cihazlar 91 18,15 5,29
1,35 363 ,177
Etkili Kullanım Mobil Cihazlar 274 19,07 5,68
Bilgilenme ve Masaüstü ve Mobil Cihazlar 91 12,85 3,41
0,67 363 ,506
Bildirim Etkili Mobil Cihazlar 274 12,58 3,20
124
Kullanım
Masaüstü ve Mobil Cihazlar 91 31,00 7,48
SMBDHEÖ 0,72 363 ,472
Mobil Cihazlar 274 31,65 7,51
*p<,05
Tablo 23 incelendiğinde ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyaya eriştikleri
cihaz türüne göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında
anlamlı farklılık olup olmadığına bakılmıştır. “Bağımlılık Etkili Kullanım” alt faktörüne
ilişkin masaüstü ve mobil cihazlar ile sosyal medyaya erişen öğrencilerin sosyal medya
bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları ( X =18,15) ile mobil cihazlarla sosyal
medyaya erişen öğrencilerin sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik
algıları ( X =19,07) arasında t(363)=1,35, p=,177>,05’e göre anlamlı farklılık olmadığı
görülmektedir. “Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım” alt faktörüne ilişkin masaüstü ve
mobil cihazlar ile sosyal medyaya erişen öğrencilerin sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata
etkilerine yönelik algıları ( X =12,85) ile mobil cihazlarla sosyal medyaya erişen öğrencilerin
sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları ( X =12,58) arasında
t(363)=0,67, p=,506>,05’e göre anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Sosyal medya
bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin masaüstü ve mobil cihazlar ile
sosyal medyaya erişen öğrencilerin algıları ( X =31,00) ile mobil cihazlarla sosyal medyaya
erişen öğrencilerin algıları ( X =31,65) arasında t(363)=0,72, p=,472>,05’e göre anlamlı
farklılık olmadığı görülmektedir. Anlamlı farlılık olmamasına rağmen hem masaüstü cihazları
hem de mobil cihazları sosyal medya için kullanan öğrencilerin algılarının sadece mobil
cihazları sosyal medya için kullanan öğrencilerin algılarından daha yüksek olduğu
görülmektedir.
Tablo 24
Öğrencilerin Sosyal Medya Kullanım Zamanına Göre Sosyal Medya Dini Kullanım
Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans Analizi)
Sonuçları
Post Hoc
Zaman N X S F(2-362) p (Tukey)
125
Tablo 25
Öğrencilerin Sosyal Medya Kullanım Zamanına Göre Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini
Hayata Etkilerine Yönelik Algıları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek
Yönlü Varyans Analizi) Sonuçları
(Tukey)
Bağımlılık 3 Yıl ve Daha Az 72 17,24 5,63
Etkili 4-6 Yıl 158 18,79 5,92 4,88 ,008* 3>1
Kullanım 7 Yıl ve Daha Fazla 135 19,76 5,00
Bilgilenme ve3 Yıl ve Daha Az 72 11,74 3,21
Bildirim Etkili
4-6 Yıl 158 12,63 3,38 4,62 ,010* 3>1
Kullanım 7 Yıl ve Daha Fazla 135 13,16 3,03
3 Yıl ve Daha Az 72 28,97 7,30
SMBDHEÖ 4-6 Yıl 158 31,42 7,80 6,73 ,001* 3>1
7 Yıl ve Daha Fazla 135 32,92 6,90
*p<,05 Kategoriler: 3 Yıl ve Daha Az=1; 4-6 Yıl=2; 7 Yıl ve Daha Fazla=3
Tablo 25 incelendiğinde ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya kullanım
zamanına göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında
anlamlı farklılık olup olmadığına bakılmıştır. “Bağımlılık Etkili Kullanım” alt faktöründe
öğrencilerin sosyal medya kullanım zamanına göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata
etkilerine yönelik algıları arasında F(2-362)=4,88, p=,008<,05’e göre anlamlı farklılık olduğu
görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, sosyal medya kullanımına 7 yıl ve daha fazla zaman
ayıran öğrencilerin algılarının ( X =19,76), sosyal medya kullanımına 3 yıl ve daha az zaman
ayıran öğrencilerin algılarından ( X =17,24) daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.
“Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin sosyal medya kullanım
zamanına göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında F(2-
362)=4,62, p=,010<,05’e göre anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık,
sosyal medya kullanımına 7 yıl ve daha fazla zaman ayıran öğrencilerin algılarının
( X =13,16), sosyal medya kullanımına 3 yıl ve daha az zaman ayıran öğrencilerin
algılarından ( X =11,74) daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.
Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin
sosyal medya kullanım zamanına göre algıları arasında F(2-362)=6,73, p=,001<,05’e göre
anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, sosyal medya kullanımına 7 yıl
ve daha fazla zaman ayıran öğrencilerin algılarının ( X =32,92), sosyal medya kullanımına 3
yıl ve daha az zaman ayıran öğrencilerin algılarından ( X =28,97) daha yüksek olmasından
kaynaklanmaktadır.
127
Tablo 26
Öğrencilerin Sosyal Medyaya Günlük Bağlanma Süresine Göre Sosyal Medya Dini
Kullanım Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek Yönlü
Varyans Analizi) Sonuçları
Günlük Bağlanma Post Hoc
Süresi N X S F(2-362) p (Tukey)
Paylaşım 1 Saatten Az 51 8,43 4,09
Odaklı 1-3 Saat 221 7,98 3,39 1,18 ,307
Kullanım 4 Saat ve Daha Fazla 93 8,61 3,43
Eğitim 1 Saatten Az 51 18,25 5,65
Odaklı 1-3 Saat 221 17,67 4,77 0,93 ,395
Kullanım 4 Saat ve Daha Fazla 93 17,12 4,70
1 Saatten Az 51 26,69 8,06
SMDKAÖ 1-3 Saat 221 25,65 6,94 0,45 ,638
4 Saat ve Daha Fazla 93 25,73 6,97
*p<,05
Tablo 26 incelendiğinde ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyaya günlük
bağlanma sürelerine göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık olup
olmadığına bakılmıştır. “Paylaşım Odaklı Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin sosyal
medyaya günlük bağlanma sürelerine göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında F(2-
362)=1,18, p=,307>,05’e göre anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. “Eğitim Odaklı
Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerine göre
sosyal medya dini kullanım amaçları arasında F(2-362)=0,93, p=,395>,05’e göre anlamlı
farklılık olmadığı görülmektedir. Sosyal medya dini kullanım amaçları ölçeğinin geneline
ilişkin öğrencilerin sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerine göre sosyal medya kullanım
amaçları arasında F(2-362)=0,45, p=,638>,05’e göre anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir.
Anlamlı farklılık olmamasına rağmen sosyal medya kullanımı 1 saati geçtiği zaman
öğrencilerin eğitim odaklı sosyal medya dini kullanım amaçlarının düştüğü görülmektedir.
Sosyal medya kullanımında saat süresi 1 saati aşan öğrencilerin sosyal medya dini kullanım
amaçlarının düştüğü ama bu aradaki farkın anlamlı farklılık yaratacak düzeyde yüksek
olmadığı görülmektedir.
128
Tablo 27
129
Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin
sosyal medyaya günlük bağlanma süresine göre algıları arasında F(2-362)=15,78, p=,000<,05’e
göre anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, sosyal medyaya günlük
bağlanma sürelerinin 4 saat ve daha fazla olan öğrencilerin algılarının ( X =33,94), sosyal
medyaya günlük bağlanma sürelerinin 1 saatten az olan öğrencilerin algılarından ( X =26,88)
ve sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerinin 1-3 saat olan öğrencilerin algılarından
( X =31,52) daha yüksek olmasından ve sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerinin 1-3 saat
olan öğrencilerin algılarının ( X =31,52), sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerinin 1
saatten az olan öğrencilerin algılarından ( X =26,88) daha yüksek olmasından
kaynaklanmaktadır.
Tablo 28
Standart
Ortalama Sapma
1. Dini içerikli yapılan bir sohbeti izlemek için kullanırım. 3,25 1,02
2. Dini yaşantımın diğer insanlar tarafından bilinmesi için kullanırım. 1,85 1,22
3. Görüşlerini beğendiğim bir hocanın yapmış olduğu dini sohbeti
2,57 1,19
paylaşmak için kullanırım.
4. İlahi – Ezgi paylaşmak için kullanırım. 2,20 1,20
5. Beğendiğim dini materyalleri (dini resim, video, not vb.) paylaşmak
2,82 1,27
için kullanırım.
6. Daha çok birilerine karşı argüman geliştirmek için kullanırım. 2,13 1,13
7. Dini eğitim amaçlı iletişim kurmak için kullanırım. 2,89 1,18
8. Başkalarının dini içerikli durumlarına veya paylaşımlarına yorum
2,03 1,15
yazmak için kullanırım.
130
9. İlgimi çeken belli bir dini grubu takip etmek için kullanırım. 2,95 1,24
10. Vaktimi israf etmemek (boş geçirmemek) adına bir şeyler
3,12 1,15
öğrenmek için kullanırım.
Aralıklar (5-1)/5=0,80 Kriter: 1,00-1,79=Kesinlikle Katılmıyorum; 1,80-2,59=Katılmıyorum;
2,60-3,39=Orta Düzeyde Katılıyorum; 3,40-4,19=Katılıyorum; 4,20-5,00=Kesinlikle
Katılıyorum
Tablo 28’de ilahiyat fakültesi öğrencilerinin vermiş oldukları cevapların ortalaması ve
aralıklarına yer verilmiştir. Daha detaylı inceleyecek olursak;
Tablo 28.1
Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları Madde 1
Tablo 28.2
Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları Madde 2
Tablo 28.3
Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları Madde 3
3. Görüşlerini beğendiğim bir hocanın yapmış olduğu dini sohbeti paylaşmak için
kullanırım.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Kesinlikle Katılmıyorum 82 22,5 22,5 22,5
Katılmıyorum 102 27,9 27,9 50,4
Orta Düzeyde Katılıyorum 96 26,3 26,3 76,7
Katılım Düzeyi
Katılıyorum 62 17,0 17,0 93,7
Kesinlikle Katılıyorum 23 6,3 6,3 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 28.3’e bakıldığında ‘‘Görüşlerini beğendiğim bir hocanın yapmış olduğu dini
sohbeti paylaşmak için kullanırım.’’ maddesine ilahiyat fakültesi öğrencilerinin %27,9
(N=102) katılmadığını ifade etmişlerdir.
Tablo 28.4
Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları Madde 4
Tablo 28.5
Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları Madde 5
132
5. Beğendiğim dini materyalleri (dini resim, video, not vb.) paylaşmak için kullanırım.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Kesinlikle Katılmıyorum 78 21,4 21,4 21,4
Katılmıyorum 67 18,4 18,4 39,7
Orta Düzeyde Katılıyorum 95 26,0 26,0 65,8
Katılım Düzeyi
Katılıyorum 94 25,8 25,8 91,5
Kesinlikle Katılıyorum 31 8,5 8,5 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 28.5’e bakıldığında ‘‘Beğendiğim dini materyalleri (dini resim, video, not vb.)
paylaşmak için kullanırım.’’ maddesine ilahiyat fakültesi öğrencilerinin %26,0 (N=95) orta
düzeyde katıldıklarını ifade etmişlerdir.
Tablo 28.6
Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları Madde 6
Tablo 28.7
Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları Madde 7
133
Tablo 28.7’ye bakıldığında ‘‘Dini eğitim amaçlı iletişim kurmak için kullanırım.’’
maddesine ilahiyat fakültesi öğrencileri %33,7 (N=123) orta düzeyde katıldıklarını ifade
etmişlerdir.
Tablo 28.8
Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları Madde 8
Tablo 28.9
Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları Madde 9
9. İlgimi çeken belli bir dini grubu takip etmek için kullanırım.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Kesinlikle Katılmıyorum 65 17,8 17,8 17,8
Katılmıyorum 59 16,2 16,2 34,0
Orta Düzeyde Katılıyorum 104 28,5 28,5 62,5
Katılım Düzeyi
Katılıyorum 102 27,9 27,9 90,4
Kesinlikle Katılıyorum 35 9,6 9,6 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 28.9’a bakıldığında ‘‘İlgimi çeken belli bir dini grubu takip etmek için
kullanırım.’’ maddesine ilahiyat fakültesi öğrencileri %28,5 (N=104) orta düzeyde
katıldıklarını ifade etmişlerdir.
134
Tablo 28.10
Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları Madde 10
10. Vaktimi israf etmemek (boş geçirmemek) adına bir şeyler öğrenmek için kullanırım.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Kesinlikle Katılmıyorum 40 11,0 11,0 11,0
Katılmıyorum 55 15,1 15,1 26,0
Orta Düzeyde Katılıyorum 134 36,7 36,7 62,7
Katılım Düzeyi
Katılıyorum 92 25,2 25,2 87,9
Kesinlikle Katılıyorum 44 12,1 12,1 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 28.10’a bakıldığında ‘‘Vaktimi israf etmemek (boş geçirmemek) adına bir
şeyler öğrenmek için kullanırım.’’ maddesine ilahiyat fakültesi öğrencileri %36,7 (N=134)
orta düzeyde katıldıklarını ifade etmişlerdir.
Tablo 29
Standart
Ortalama Sapma
1. Dini bilgilerimi, Temel İslami kitaplar (Kelam, Tefsir, Hadis vb.)
1,96 0,95
yerine, sosyal medyadan öğrenmek bana daha fazla uyar.
2. Geç saatlere kadar sosyal medya kullanımımdan dolayı sabah
1,88 1,02
namazlarına uyanamıyorum.
3. Dini özel gün ve gecelerde (Kadir gecesi, Miraç kandili vb.) ibadetle
1,64 0,88
meşgul olmak yerine, sosyal medyayla meşgul olmayı tercih ederim.
4. Boş vakitlerimde ilk aklıma gelen kazaya kalan namazlarım değil,
2,87 1,37
sosyal medyayı kontrol etmem gerektiğidir.
5. Dini hayatımı (namazlarımı, oruçlarımı, dualarımı) olumsuz
etkilemesine rağmen gün geçtikçe sosyal medyayı terk edemediğimi2,63 1,31
fark ediyorum.
135
Tablo 29.1
Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 1
1. Dini bilgilerimi, Temel İslami kitaplar (Kelam, Tefsir, Hadis vb.) yerine, sosyal
medyadan öğrenmek bana daha fazla uyar.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Hiçbir Zaman 143 39,2 39,2 39,2
Nadiren 119 32,6 32,6 71,8
Bazen 83 22,7 22,7 94,5
Sıklık Düzeyi
Sık Sık 16 4,4 4,4 98,9
Her Zaman 4 1,1 1,1 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
136
Tablo 29.1’e bakıldığında ‘‘Dini bilgilerimi, Temel İslami (Kelam, Tefsir, Hadis vb.)
yerine, sosyal medyadan öğrenmek bana daha fazla uyar.’’ maddesine ilahiyat fakültesi
öğrencileri %39,2 (N=143) hiçbir zaman seçeneğini işaretlemişlerdir. Fakat öğrencilerin
%22,7 (N=83) si bazen seçeneğini işaretlemişlerdir.
Tablo 29.2
Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 2
Tablo 29.3
Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 3
3. Dini özel gün ve gecelerde (Kadir gecesi, Miraç kandili vb.) ibadetle meşgul olmak
yerine, sosyal medyayla meşgul olmayı tercih ederim.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Sıklık Düzeyi Hiçbir Zaman 210 57,5 57,5 57,5
Nadiren 94 25,8 25,8 83,3
Bazen 43 11,8 11,8 95,1
Sık Sık 17 4,7 4,7 99,7
Her Zaman 1 ,3 ,3 100,0
137
Tablo 29.4
Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 4
4. Boş vakitlerimde ilk aklıma gelen kazaya kalan namazlarım değil, sosyal medyayı
kontrol etmem gerektiğidir.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Hiçbir Zaman 84 23,0 23,0 23,0
Nadiren 66 18,1 18,1 41,1
Bazen 75 20,5 20,5 61,6
Sıklık Düzeyi
Sık Sık 92 25,2 25,2 86,8
Her Zaman 48 13,2 13,2 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 29.4’e bakıldığında ‘‘Boş vakitlerimde ilk aklıma gelen kazaya kalan
namazlarım değil, sosyal medyayı kontrol etmem gerektiğidir.’’ maddesine ilahiyat fakültesi
öğrencileri % 25,2 (N=92) sık sık seçeneğini işaretlerken her zaman seçeneğini işaretleyenler
% 13, 2 (N=48) dir.
Tablo 29.5
Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 5
138
Tablo 29.6
Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 6
6. Günlük beş vakit namazlarımdan bazılarını sosyal medyaya girmek için ertelediğim
olur.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Hiçbir Zaman 192 52,6 52,6 52,6
Nadiren 79 21,6 21,6 74,2
Bazen 70 19,2 19,2 93,4
Sıklık Düzeyi
Sık Sık 20 5,5 5,5 98,9
Her Zaman 4 1,1 1,1 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 29.6’ya bakıldığında ‘‘Günlük beş vakit namazlarımdan bazılarını sosyal
medyaya girmek için ertelediğim olur.’’ maddesine ilahiyat fakültesi öğrencileri % 52,6
(N=192) hiçbir zaman, %21,6 (N=79) nadiren, %19,2 (N=70) bazen, % 5,5 (N=20) sık sık
seçeneğini işaretlemişlerdir.
Tablo 29.7
Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 7
7. Sosyal medyada planladığımdan daha fazla vakit geçirdiğim için Kur’an-ı Kerim
okumadığım günler olur.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Sıklık Düzeyi Hiçbir Zaman 101 27,7 27,7 27,7
Nadiren 84 23,0 23,0 50,7
Bazen 99 27,1 27,1 77,8
Sık Sık 61 16,7 16,7 94,5
139
Tablo 29.8
Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 8
8. Kendimi mutsuz hissettiğimde dua etmek değil sosyal medyaya girmek beni
rahatlatır.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Hiçbir Zaman 188 51,5 51,5 51,5
Nadiren 88 24,1 24,1 75,6
Bazen 64 17,5 17,5 93,2
Sıklık Düzeyi
Sık Sık 21 5,8 5,8 98,9
Her Zaman 4 1,1 1,1 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 29.8’e bakıldığında ‘‘Kendimi mutsuz hissettiğimde dua etmek değil sosyal
medyaya girmek beni rahatlatır.’’ maddesine ilahiyat fakültesi öğrencileri %51, 5 (N=188)
hiçbir zaman, %24, 1 (N=88) nadiren, %17,5 (N=64) bazen seçeneğini işaretlemişlerdir.
Tablo 29.9
Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 9
Tablo 29.10
Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 10
10. İslami ahlaka uygun olmayan bir davranış gördüğümde, o kişiyi uyarmak yerine
sosyal medyada bu duruma tepki veririm.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Hiçbir Zaman 227 62,2 62,2 62,2
Nadiren 86 23,6 23,6 85,8
Bazen 42 11,5 11,5 97,3
Sıklık Düzeyi
Sık Sık 8 2,2 2,2 99,5
Her Zaman 2 ,5 ,5 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 29.10 bakıldığında ‘‘İslami ahlaka uygun olmayan bir davranış gördüğümde, o
kişiyi uyarmak yerine sosyal medyada bu duruma tepki veririm.’’ maddesine ilahiyat fakültesi
öğrencileri %62,2 (N=227) hiçbir zaman, %23,6 (N=86) nadiren seçeneğini işaretlemişlerdir.
Tablo 29.11
Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 11
11. Camii ve ev vaazlarından ziyade sosyal medyadaki dini sohbetlerden daha fazla
etkilenirim.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Sıklık Düzeyi Hiçbir Zaman 123 33,7 33,7 33,7
Nadiren 92 25,2 25,2 58,9
Bazen 89 24,4 24,4 83,3
141
Tablo 29.12
Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 12
12. Dindarların kendi içinde ürettikleri moda sosyal medya ile yaygınlaşmaktadır.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Hiçbir Zaman 37 10,1 10,1 10,1
Nadiren 29 7,9 7,9 18,1
Bazen 55 15,1 15,1 33,2
Sıklık Düzeyi
Sık Sık 126 34,5 34,5 67,7
Her Zaman 118 32,3 32,3 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 29.12’ye bakıldığında ‘‘Dindarların kendi içinde ürettikleri moda sosyal medya
ile yaygınlaşmaktadır.’’ maddesine ilahiyat fakültesi öğrencileri %34,5 (N=126) sık sık,
%32,3 (N=118) her zaman, %15,1 (N=55) bazen seçeneğini işaretlemişlerdir.
Tablo 29.13
Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 13
142
Tablo 29.14
Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 14
14. Sosyal medya itikad ve inanç gibi konularda bildiğim birçok şeyin değişmesine sebep
oluyor.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Hiçbir Zaman 171 46,8 46,8 46,8
Nadiren 118 32,3 32,3 79,2
Bazen 51 14,0 14,0 93,2
Sıklık Düzeyi
Sık Sık 19 5,2 5,2 98,4
Her Zaman 6 1,6 1,6 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 29.14’e bakıldığında ‘‘Sosyal medya itikad ve inanç gibi konularda bildiğim
birçok şeyin değişmesine sebep oluyor.’’ maddesine ilahiyat fakültesi öğrencileri % 46,8
(N=171) hiçbir zaman, %32,3 (N=118) nadiren, %14,0 (N=51) bazen seçeneğini
işaretlemişlerdir.
SONUÇ
143
amaçlanmıştır. Elde edilen verilerin analizlerine göre çeşitli bulgulara varılmıştır. Bu bulgular
aşağıda verilmiştir.
Yapılan birçok araştırmalara göre git gide gençlerin hayatını kuşatan bu uygulamalar onları
olumsuz etkilemektedir. Sosyal medya bağımlılığı olarak karşımıza çıkan bu olumsuzluk,
gençlerimizi gittikçe pençesine almakta, onları adeta hipnotize ederek kendinden
uzaklaşmalarını engellemektedir. Tutgun Ünal tarafından 1034 üniversite öğrencisine yapılan
araştırmaya göre öğrencilerin sosyal medyaya az bağımlı396 olduğu ifade edilmiştir. Fakat
farklı alt ölçeklerde orta bağımlılık seviyeleri göze çarpmaktadır. Ayrıca 2015 yılında yapılan
bu çalışmaya günümüz sosyal medya mecraları, sosyal medyanın daha aktif kullanıldığı
gerçeği ile ülkemizdeki sosyal medya kullanıcı sayısı ve saatleri de tekrar kontrol edilerek
bakıldığında sonuçların daha farklı çıkacağı tahmin edilmektedir. O yüzden bu başlığa
günümüzde daha da dikkat etmemiz gerekmektedir.
396
Tutgun Ünal, s.182.
144
göre elde edilen veriler yorumlar kısmında detaylı aşağıda ise sonuç olacak şekilde yer
verilmiştir.
397
GSB, Sosyal Medya Raporu, s.135.
398
Oyman, s.154.
399
GSB, Sosyal Medya Raporu, s.134.
145
400
Oyman, s.154.
146
göstergesi olarak yorumlanabilir.401 Hatta gün geçtikçe sosyal medya kullanımına ayrılan
zamanın gittikçe ilahiyat fakültesi öğrencileri arasında da artacağı tahmin edilmektedir.
Birinci alt problemimiz, İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya dini kullanım
amaçlar ne düzeydedir? Bulgular doğrultusunda, ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal
medya dini kullanım amaçlarının ne düzeyde olduğuna ilişkin betimsel istatistiklerinin
verildiği görülmektedir. “Paylaşım Odaklı Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin düşük
düzeyde, “Eğitim Odaklı Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin orta düzeyde kullanım
amacının olduğu görülmektedir.
Sosyal medya dini kullanım amaçları ölçeğinin geneline ilişkin minimum puanlarının
10,00 olduğu ve maksimum puanlarının 42,00 olduğu görülmektedir. Öğrencilerin sosyal
medya dini kullanım amaçlarının düşük düzeyde dini kullanım amacının olduğu
görülmektedir.
Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin
minimum puanlarının 14,00 olduğu ve maksimum puanlarının 50,00 olduğu görülmektedir.
Öğrencilerin sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algılarının düşük
düzeyde algılarının olduğu görülmektedir.
Üçüncü alt problemimiz, İlahiyat fakültesi öğrencilerin sosyal medya dini kullanım
amaçları ile sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında ilişki
401
GSB, Sosyal Medya Raporu, s.135.
147
var mıdır? Bulgular doğrultusunda, ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya dini
kullanım amaçları ile sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları
arasında anlamlı ilişki olup olmadığına bakılmıştır. Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata
etkileri ölçeğinin “Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım” alt faktörü ile sosyal medya
bağımlılık ölçeğinin alt faktörü ve geneline ilişkin kullanım amaçları arasında pozitif yönde
düşük düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu görülmektedir. Sosyal medya bağımlılığı ve dini
hayata etkileri ölçeğinin “Bağımlılık Etkili Kullanım” alt faktörü ile sosyal medya bağımlılık
ölçeğinin alt faktörü ve geneline ilişkin dini kullanım amaçları arasında ilişki olmadığı
görülmektedir. Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneli ile sosyal
medya bağımlılık ölçeğinin alt faktörü ve geneline ilişkin dini kullanım amaçları arasında
ilişki olmadığı görülmektedir.
anlamlı farklılık, kadın öğrencilerin sosyal medyaya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine
yönelik bağımlılık etkili kullanım algılarının, erkek öğrencilerin algılarından daha yüksek
olmasından kaynaklanmaktadır. “Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım” alt faktörüne ilişkin
kadın öğrencilerin algları ile erkek öğrencilerin algıları arasında anlamlı farklılık olmadığı
görülmektedir. Kadın öğrenciler ile erkek öğrencilerin bilgilenme ve bildirim etkili kullanım
algılarının birbirine denk olduğu görülmektedir. Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata
etkileri ölçeğinin geneline ilişkin kadın öğrencilerin algları ile erkek öğrencilerin algıları
arasında anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Kadın öğrenciler ile erkek öğrencilerin
sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algılarının birbirine denk olduğu
görülmektedir.
Altıncı alt problemimiz, İlahiyat fakültesi öğrencilerinin yaşlarına göre sosyal medya
dini kullanım amaçlar arasında anlamlı farklılık var mıdır? Bulgular doğrultusunda, ilahiyat
fakültesi öğrencilerinin yaşlarına göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı
farklılık olup olmadığına bakılmıştır. “Paylaşım Odaklı Kullanım” alt faktörü ve “Eğitim
Odaklı Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin yaşlarına göre sosyal medya dini kullanım
amaçları arasında anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Sosyal medya dini kullanım
amaçları ölçeğinin geneline ilişkin ilahiyat fakültesi öğrencilerinin yaşlarına göre dini
kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir.
Yedinci alt problemimiz, İlahiyat fakültesi öğrencilerinin yaşlarına göre sosyal medya
bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık var mıdır?
Bulgular doğrultusunda, ilahiyat fakültesi öğrencilerinin yaşlarına göre sosyal medya
bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olup olmadığına
bakılmıştır. “Bağımlılık Etkili Kullanım” alt faktörü ve “Bilgilenme ve Bildirim Etkili
Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin yaşlarına göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata
etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Sosyal medya
bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin yaşlarına göre algıları
arasında anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir.
149
Sosyal medya dini kullanım amaçları ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin öğrenim
gördükleri sınıf düzeylerine göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı
farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, dördüncü sınıf düzeyinde öğrenim gören
öğrencilerin sosyal medya dini kullanım amaçlarının, birinci sınıf düzeyinde öğrenim gören
öğrencilerin sosyal medya dini kullanım amaçlarından ve üçüncü sınıf düzeyinde öğrenim
gören öğrencilerin sosyal medya dini kullanım amaçlarından daha düşük olmasından
kaynaklanmaktadır.
bağımlılık etkili kullanım algılarının, birinci sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin
bağımlılık etkili kullanım algılarından daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.
“Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin öğrenim gördükleri
sınıf düzeylerine göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları
arasında anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, üçüncü sınıf düzeyinde
öğrenim gören öğrencilerin bilgilenme ve bildirim etkili kullanım algılarının, dördüncü sınıf
düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin bağımlılık etkili kullanım algılarından daha yüksek
olmasından kaynaklanmaktadır.
Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin
öğrenim gördükleri sınıf düzeylerine göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine
yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, üçüncü
sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin algılarının ( X =32,52), birinci sınıf düzeyinde
öğrenim gören öğrencilerin algılarından daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.
151
öğrencilerinin sosyal medyada en çok kullandıkları uygulama türüne göre sosyal medya
bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olup olmadığına
bakılmıştır. “Bağımlılık Etkili Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin sosyal medyada en çok
kullandıkları uygulama türüne göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik
algıları arasında anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, Instagram
uygulamasını kullanan öğrencilerin bağımlılık etkili kullanım algılarının, Whatsapp
uygulamasını kullanan öğrencilerin bağımlılık etkili kullanım algılarından daha yüksek
olmasından kaynaklanmaktadır. “Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım” alt faktöründe
öğrencilerin sosyal medyada en çok kullandıkları uygulama türüne göre sosyal medya
bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olmadığı
görülmektedir. Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin
öğrencilerin sosyal medyada en çok kullandıkları uygulama türüne göre algıları arasında
anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Anlamlı farlılık olmamasına rağmen hem masaüstü
cihazları hem de mobil cihazları sosyal medya için kullanan öğrencilerin sosyal medya
kullanım düzeylerinin sadece mobil cihazları sosyal medya için kullanan öğrencilerin
kullanım düzeylerinden daha yüksek olduğu görülmektedir.
cihazları sosyal medya için kullanan öğrencilerin kullanım düzeylerinden daha yüksek olduğu
görülmektedir.
Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin
sosyal medya kullanım zamanına göre algıları arasında anlamlı farklılık olduğu
görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, sosyal medya kullanımına 7 yıl ve daha fazla zaman
ayıran öğrencilerin algılarının, sosyal medya kullanımına 3 yıl ve daha az zaman ayıran
öğrencilerin algılarından daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.
154
Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin
sosyal medyaya günlük bağlanma süresine göre algıları arasında anlamlı farklılık olduğu
görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerinin 4 saat ve
daha fazla olan öğrencilerin algılarının, sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerinin 1
saatten az olan öğrencilerin algılarından ve sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerinin 1-3
saat olan öğrencilerin algılarından daha yüksek olmasından ve sosyal medyaya günlük
bağlanma sürelerinin 1-3 saat olan öğrencilerin algılarının, sosyal medyaya günlük bağlanma
sürelerinin 1 saatten az olan öğrencilerin algılarından daha yüksek olmasından
kaynaklanmaktadır.
• ‘‘Boş vakitlerimde ilk aklıma gelen kazaya kalan namazlarım değil, sosyal
medyayı kontrol etmem gerektiğidir.’’
genellikle kişinin ‘‘bağımlılığı inkâr’’ etmesi durumunun söz konusu olabileceği akla
gelmiştir. Zaten araştırmanın başında da ifade etmiştik. Dini ve siyasi problemler hala
mahremiyet alanına girmektedir.
Son olarak bu araştırmada alanın bir fotoğrafı çekilerek diğer çalışmalar arasına fakat
sosyal medya bağımlılığı ve din çalışmaları arasında ilk sıraya eklenmiştir. Yapmış
olduğumuz bu çalışmadan hareketle ilahiyat fakültesi öğrencilerinin yoğun bir şekilde
kullandıkları bu mecraların, akademisyenlere, öğrencilere, derslere, ders işleniş şekillerine,
157
ders çalışma şekillerine, sohbetlere, sohbetlerin yapılış şekillerine vb. diğer başlıklara etkileri
ile süreç içerisinde sosyal medya bağımlılığının düzeylerinin tespit edilerek sağlıklı ve
bağımlı olmayan bir gençlik için yapılacak araştırmalarla bu durumun takibatı çok önem arz
etmektedir.
• Yeni bir alan olan sosyal medya kavramı ve sosyal medya bağımlılığı
ülkemizde akademisyen ve uzmanlar tarafından temel kaynaklar oluşturacak şekilde
araştırılabilir.
158
EKLER
159
2. Yaşınız: (……….)
160
( ) Üniversite mezunu
( ) Yüksek Lisans veya Doktora
161
SOSYAL MEDYA DİNİ KULLANIM AMAÇLARI: Bu alanda sosyal medya kullanım amaçlarınıza
yönelik cümleler yer almaktadır. Her bir maddeyi okuyarak o madde için size uygun gelen seçeneği (X) ile
işaretleyiniz.
Katılmıyorum
Katılmıyorum
Orta Düzeyde
Katılıyorum
Katılıyorum
Katılıyorum
Madde No
Kesinlikle
Kesinlikle
Maddeler
162
Nadiren
Madde
Zaman
Sık sık
Hiçbir
Bazen
No
Maddeler
Dini bilgilerimi, Temel İslami kitaplar (Kelam, Tefsir, Hadis vb.) yerine, sosyal medyadan
1.
öğrenmek bana daha fazla uyar.
2. Geç saatlere kadar sosyal medya kullanımımdan dolayı sabah namazlarına uyanamıyorum.
Dini özel gün ve gecelerde (Kadir gecesi, Miraç kandili vb.) ibadetle meşgul olmak yerine,
3.
sosyal medyayla meşgul olmayı tercih ederim.
Boş vakitlerimde ilk aklıma gelen kazaya kalan namazlarım değil, sosyal medyayı kontrol
4.
etmem gerektiğidir.
Dini hayatımı (namazlarımı, oruçlarımı, dualarımı) olumsuz etkilemesine rağmen gün geçtikçe
5.
sosyal medyayı terk edemediğimi fark ediyorum.
6. Günlük beş vakit namazlarımdan bazılarını sosyal medyaya girmek için ertelediğim olur.
Sosyal medyada planladığımdan daha fazla vakit geçirdiğim için Kur’an-ı Kerim okumadığım
7.
günler olur.
8. Kendimi mutsuz hissettiğimde dua etmek değil sosyal medyaya girmek beni rahatlatır.
Bayramlarda akrabalarımı ziyaret etmek yerine, bayramlarını sosyal medya hesabımdan bir
9.
paylaşım ile kutlarım.
İslami ahlaka uygun olmayan bir davranış gördüğümde, o kişiyi uyarmak yerine sosyal medyada
10.
bu duruma tepki veririm.
11. Camii ve ev vaazlarından ziyade sosyal medyadaki dini sohbetlerden daha fazla etkilenirim.
12. Dindarların kendi içinde ürettikleri moda sosyal medya ile yaygınlaşmaktadır.
14. Sosyal medya itikad ve inanç gibi konularda bildiğim birçok şeyin değişmesine sebep oluyor.
163
KAYNAKÇA
Kitaplar
Abuzer, Celil. Üniversite Gençliğinin Değişen Din Anlayışı. 1.Baskı, İstanbul: İpek
Yayıncılık, 2010.
Babacan, Mehmet Emin. Sosyal Medya ve Gençlik. 1.Baskı, İstanbul: Açılım Kitap,
2015.
Baykul, Yaşar ve Cem Oktay Güzeller. Sosyal Bilimler İçin İstatistik: SPSS
Uygulamalı. 2. Baskı. Ankara: Pegem Akademi, 2014.
Büyükaslan, Ali ve Ali Murat Kırık (Ed.). Sosyal Medya Araştırmaları II. Konya:
Çizgi Kitabevi, 2015.
164
Büyükaslan, Ali ve Ali Murat Kırık (Ed.). Sosyal Medya Araştırmaları III
(Gözetlenen Toplumdan Gözetlenen Bireye). Konya: Çizgi Kitabevi, 2016.
Büyüköztürk, Şener. Ebru Kılıç Çakmak, Özcan Erkan Akgün, Karadeniz Şirin ve
Funda Demirel. Bilimsel Araştırma Yöntemleri. Ankara: Pegem Akademi.
2012.
Büyüköztürk, Şener, Ömay Çokluk, ve Güçlü Şekercioğlu. Sosyal Bilimler İçin Çok
Değişkenli İstatistik SPSS ve LISREL Uygulamaları. Ankara: Pegem
Akademi, 2010.
Büyüköztürk, Şener, Ömay Çokluk ve Nilgün Köklü. Sosyal Bilimler İçin İstatistik.
Ankara: Pegem Akademi, 2007.
Can, Abdullah. SPSS ile Bilimsel Araştırma Sürecinde Nicel Veri Analizi. 2. Baskı,
Ankara: Pegem Akademi, 2014.
Çoşkun, Ali. Sosyal Değişme ve Dini Normlar. 2. Baskı, İstanbul: Rağbet Yayınları,
2016.
Çoşkun, Ali. ‘‘Kitle İletişim Araçları İle Dini Yayıncılık’’, Ali Çoşkun (Ed.), İslami
Sosyal Bilimler Felsefesi içinde. İstanbul: Rağbet Yayınları, 2015, ss.181-
195.
Dijk, Jan Van. Ağ Toplumu. Özlem Sakin (çev.), 1. Baskı, İstanbul: Kafka Epilson
Yayınları, 2016.
165
Eraslan, Levent. Sosyal Medyayı Anlamak, 2.Baskı, İstanbul: Nobel Yaşam, 2016.
Eraslan, Levent ve Derya Çakıcı Eser. Sosyal Medya Toplum Araştırma (Sosyal
Medya Sosyolojisine Giriş). 1. Baskı, İstanbul: Beta Basım Yayım, 2015.
Erdal, Cengiz. ‘‘Sosyal Medya ve Paylaşım Kültürü’’, Can Bilgili, Gülüm Şener (Ed.).
Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 1: Kitle İletişimde Yaşanan Değişimler
içinde. İstanbul: Grafik Tasarım Yayınevi, 2013, ss.55-70.
Erkuş, Adnan Davranış Bilimleri İçin Bilimsel Araştırma Süreci. Ankara: Seçkin,
2013.
Freyer, Hans. Sosyolojiye Giriş. Nermin Abadan (çev.). Ankara: Ajanstürk Matbaası,
1957.
166
Kara, Tolga. Sosyal Medya Endüstrisi. İstanbul: Beta Basım Yayım, 1. Baskı, 2013.
Kara, Tolga. ‘‘Sosyal Medya KOBİ’ler İçin Bir Fırsat mı? Facebook ve Linkedın
Üzerine Bir İnceleme’’, Tolga Kara, Ebru Özgen (Ed.). Sosyal Medya
Akademi içinde. 1.Baskı, İstanbul: Beta Basım Yayım, 2012, ss.113-128.
Karasar, Niyazi. Bilimsel Araştırma Yöntemi. 28. Basım. Ankara: Nobel Akademik
Yayıncılık, 2015.
167
Morgan, George A., Leech, Nancy. L., Gloeckner, Gene W. ve Barrett, Karen C. SPSS
For İntroductory Statistics: Use and İnterpretation. Psychology Press.
2004.
Peltekoğlu, Filiz Balta. ‘‘Sosyal Medya ve Sosyal Değişim’’, Tolga Kara, Ebru Özgen
(Ed.), Sosyal Medya Akademi içinde. 1.Baskı, İstanbul: Beta Basım Yayım,
2012, ss.3-8.
Tan, Şeref. Spss ve Excel Uygulamalı Temel İstatistik-1. Ankara: Pegem Akademi,
2016.
1969.
Tavşancıl, Ezel. Tutumların Ölçülmesi ve SPSS ile Veri Analizi, 4. Baskı, Ankara:
Nobel, 2010.
Tezbaşaran, Ata. Likert Tipi Ölçek Hazırlama Kılavuzu. Mersin: E-Kitap, 1997.
Vardi, Recep. İnternet ve İslam. 1. Baskı, İstanbul: Akademi Titiz Yayınları, 2013.
Süreli Yayınlar
Babacan, Mehmet Emin, İrfan Haşlak Ve İsmail Hira, ‘‘Sosyal Medya Ve Arap
Baharı’’, Akademik İncelemeler Dergisi. Cilt. 6, Sayı.2, (2011), ss. 65-94.
169
Ekici, Armağan. ‘‘Aziz Antonious’un Baştan Çıkarılması: Bir Kötü Alışkanlık Olarak
İnternet’’, Cogito Dergisi. Sayı,30, (Kış 2002).
Gezginci, Gamze ve Şevki Işıklı, ‘’Dindar Facebook Etkisi: Türk Kullanıcılar Üzerine
Bir Analiz’’, MEDİAD, 2018, ss.112-133.
http://dergipark.gov.tr/download/article-file/496963 (05 Şubat 2019).
Haberli, Mehmet. “Yeni Bir Örgütlenme Biçimi Olarak Sanal Cemaatler”, İnsan Ve
Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi. 2012, Cilt 1, Sayı 3, ss.118-134.
Kırık, Ali Murat. Arslan, Ahmet. Çetinkaya, Ahmet. Gül, Mehmet. ‘‘A Quantitative
Research on the Level of Social Media Addiction among Young People in
Turkey’’, International Journal of Science Culture and Sport. 2015, Vol,3,
ss.108-122. http://www.intjscs.com/Makaleler/671028450_3c3s_11.pdf (20
Mayıs 2017).
170
Oyman, Nihat. ‘‘Sosyal Medya Dindarlığı’’, KSÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2016,
Vol. 28. ss. 125-167. http://dergipark.gov.tr/download/article-file/259255 (19
Mart 2019).
Perşembe, Erkan. Popüler Dindarlık Çağı: Tüketilen İslam, Eskiyeni, 2007, Sayı:7,
Sonbahar, http://dergipark.gov.tr/download/article-file/490283 (30.10.2018).
Şahin, Cengiz ve Mustafa Yağcı. “Sosyal Medya Bağımlılığı Ölçeği- Yetişkin Formu:
Geçerlilik ve Güvenirlik Çalışması’’, Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim
Fakültesi Dergisi. 2017, C.18, S.1, Nisan, ss. 523-538.
https://toad.halileksi.net/sites/default/files/pdf/sosyal-medya-bagimliligi-
olcegi-yetiskin-formu-toad.pdf, (30.10.2018).
Telli, Azime. “Mısır Devriminde Sosyal Medyanın Rolü’’, Bilge Strateji Dergisi.
Cilt. 4, Sayı. 7 2012, ss.65-91.
YEŞİLAY, ‘‘Nur topu gibi bir fobimiz daha oldu ‘Online değilken bir şey kaçırırsam
korkusu’ FOMO’’, Yeşilay Dergisi. S.972, (Ocak 2015), ss. 37-39.
İnternet
‘‘Fear of Missing Out and Smartphones, Facebook, and Technology, FOMO’’. 2 dak,
54 san, https://www.youtube.com/watch?v=KqgaJx5X18Q Nbc Connectıcut
Hd, Yayın T, 7 Ağustos 2012 (31 Temmuz 2018).
171
http://www.gsb.gov.tr/HaberDetaylari/1/3816/genclik-ve-spor-bakanligi-
turkiyenin-en-kapsamli-sosyal-medya-arastirmasini-yapti.aspx (30.10.2018).
(31.10.2018).
Tezler
Kızmaz, Nuran. ‘‘Ağ Toplumu ve Din (Ağ Toplumu Bağlamında Orta Doğu’da
Sosyal Hareketler)’’, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Marmara SBE,
2014.
Ünal, Aylin Tutgun. ‘‘Sosyal Medya Bağımlılığı: Üniversite Öğrencileri Üzerine Bir
Araştırma’’, Yayınlanmamış Doktora Tezi. Marmara Üniversitesi SBE, 2015.
Raporlar ve Diğerleri
Küçükcan, Talip. ‘‘Dini Yayıncılıkta İnternet (Sanal Dini İletişim Açısından Yeni
Alanlar ve Yeni Stratejiler)’’ II. Uluslar Arası Dini Yayınlar Kongresi.
Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları / 644, 05-07 Kasım 2004. ss. 211-
220.
Tümer, Günay. “Din Maddesi”, TDV İslam Ansiklopedisi, İstanbul: TDV Yayınları,
1994, c: 9, 312-320.
173
TDK,
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts&kategori1=veritb
n&kelimesec=31452 (26 Şubat 2017).
174