You are on page 1of 188

   

T.C
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI
DİN SOSYOLOJİSİ BİLİM DALI

SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI VE DİN: MARMARA ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT


FAKÜLTESİ ÖRNEĞİ

Yüksek Lisans Tezi

MUHAMMED FATİH TEKELİ

İstanbul, 2019


 
   

T.C

MARMARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI

DİN SOSYOLOJİSİ BİLİM DALI

SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI VE DİN: MARMARA ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT


FAKÜLTESİ ÖRNEĞİ

Yüksek Lisans Tezi

MUHAMMED FATİH TEKELİ

Danışman: PROF. DR. ALİ COŞKUN

İstanbul, 2019

ii 
 
   

Özet:  

Sosyal medya kavramı, dünyamıza ve ülkemize hızlı girişiyle kendinden ve yaptıklarından


çokça söz ettirmiştir ve ettirmeye de devam edeceğe benziyor. Birçok farklı alanda
çalışılmaya, anlaşılmaya ihtiyaç duyan sosyal medya, bireylerin uzun süreli kullanımları
neticesinde bağımlılık oluşturur hale geldiği, yapılan araştırmalarca ifade edilmiştir. Tam da
bu noktada farklı alanlar tarafından araştırılırken sosyal medya ve sosyal medya
bağımlılığının dine, dindar gençlere ve bu gençlerin dini düşünce, hayat, ibadetlerine
etkilerinin araştırılması gerekliliği hissedilmiştir. Bu alanda yapılan çalışmaların neredeyse
yok denebilecek kadar az olması çalışmanın ve araştırmanın önemli hale gelmesini de
sağlamıştır.

Araştırma, ilişkisel tarama modeli niteliğinde olup ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal
medya kullanım amaçları ile sosyal medya ve dini hayatlarına olan etkilerine yönelik algıları
arasında ilişki olup olmadığını belirlemek amaçlanmıştır. Bu amaçla iki farklı ölçme aracı
geliştirilmiştir. Birincisi, 10 maddelik 5’li likert şeklinde tasarlanan ‘‘Sosyal Medya Dini
Kullanım Amaçları Ölçeği’’ ile ikincisi 14 maddelik 5’li likert ‘‘Sosyal Medya Bağımlılığı ve
Dini Hayata Etkileri Ölçeği’’ geliştirilmiştir. Veriler 372 ilahiyat fakültesi öğrencisinin
katılımıyla toplanmıştır. Böylece bu çalışma ile cevap aranan birçok başlığa veriler üzerinden
cevap bulunmuştur.

Yapılan bu araştırma için geliştirilen ölçme aracının literatüre katkı sağlaması yanında
yapılmak istenen yeni çalışmalara fayda sağlaması beklenmektedir.

Anahtar kelimeler: Sosyal Medya, Sosyal Medya ve İlahiyat, Sosyal Medya Bağımlılığı,
Sosyal Medya Bağımlılığının Dini Hayata Etkileri

iv 
 
   

Abstract

Social media concept was talked about itself since it emerged in the world and in Turkey. It
seems that it will be talked in future too. Studies show that social media which is being
studied and tried to be understood in different branches causes addiction to the people who
use it for a long time. At this point, it is understood that social media’s effect on religion and
religious young people and their religious view, life and worship should be researched. There
are few studies on this topic so our study has become more significant.

This research is relational scanning type. It is aimed to understand if there is a relationship


between theology students’ aim of using of social media and their perception of social
media’s effect on their religious life.

To do this, two different kinds of scale instruments have been developed. The first one is
“Social Media Religious Using Aim Scale” which consists 10 items on 5 likert scale. The
second one is ‘‘Social Media Addiction and its Effect on Religious Life Scale” which consists
14 items on 5 likert. Data have been collected by the participation of 365 theology students.
Therefore, with the aid of this study most of the questions about this issue have been
answered.

It is expected that the scale instruments which have developed for this research will contribute
to the literature and the new studies.

Keywords: Social Media, Social Media and Theology, Social Media Addiction, Social Media
Addiction’s Effect on Religious Life


 
   

Ön Söz

Bu araştırmaya başlamadan önce günümüz gençlerinin dillerinden düşmeyen sosyal medya


kavramının özelde gençlere genelde topluma etkileri dikkatimi çekti. Ardından Heybeliada
Deniz Lisesindeki iki öğrencimle araştırmaya başladığımız sosyal medya ve bağımlılık
konusu TÜBİTAK ortaöğretim projesi olarak başarılı bir sonuç elde etti. Yüksek lisansa
başlamamla beraber konuya ilgim daha da arttı ve konuyu dini düşüncelerimize,
hayatlarımıza, ibadetlerimize ve ilahiyat öğrencilerine etkilerini araştırmak istedim. Uzun ve
yorucu bir yolculuk halini alan bu çalışmam farklı şehirlerde farklı kütüphaneler görmemede
sebep oldu. İstanbul’da başlayan bu çalışma; Karaman, Konya ve Ankara illeri ve bu illerdeki
büyük kütüphaneler ile devam etti. Araştırmam biraz zaman aldı bu çalışmada alanın yeni
olması, yetkin ve yeterli sayıda eser olmaması, olan eserlerin kütüphanelerde yer almaması
veya yabancı dillerde olması, nicel ve nitelikli bir çalışma olması gibi temel başlıklar beni en
çok zorlayan kısımlar oldu. Fakat bu çalışma ile üniversite ve kütüphanede çalışma, birçok
güzel insan ve alan hocalarımla tanışma fırsatı bulduğum için kendimi ayrıca şanslı
hissederken araştırmanın nihayete kavuşması ile de huzurlu ve mutlu hissediyorum.

Başta bu çalışmanın nicel ve nitel olmasıyla ilgili bilgileriyle alana ve bana öncülük etmesiyle
ışığım olan Sayın Prof. Dr. Zeki ARSLANTÜRK’e, birçok zorluğuna karşı beni her zaman
cesaretlendiren, çözüm yolları üreterek sonuç odaklı yaklaşımıyla ivedilikle çalışmamı
bitirmemi isteyen çok kıymetli danışmanım Sayın Prof. Dr. Ali COŞKUN’a, saha
araştırmaları hakkındaki bilgileri ve araştırmam sırasında gittiğim illerdeki alan hocalarıyla
fikir alışverişi için çokça rahatsız ettiğim Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din
Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı Sayın Prof. Dr. Halil AYDINALP’e, lisansta ve yüksek
lisansta eserleriyle ufkumuzu açan ve araştırmanın en önemli kısımlarından biri olan pilot
uygulama noktasında yardım ve destekleriyle minnettar olduğum Ankara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dekan Yardımcısı Sayın Prof. Dr. İhsan ÇAPÇIOĞLU’na, araştırmamın her
aşamasında destek ve fikirleriyle yanımda olan Sayın Arş. Gör. Nuran KIZMAZ’a en kalbi
saygı ve hürmetlerimle teşekkür ederim.

Bütün bu çalışmaları yaparken onlardan uzakta olduğum her dakika ve saniye, dünyada en
kıymetlim olan Hifa Naz’ıma, yokluğumu hissettirmeyerek hayatımı, evimi, ailemi ve
eserlerimi eşsiz dokunuşuyla süslemeye devam eden hayat yoldaşım ve yayın paydaşım
Havvanur KEPİR TEKELİ’ye, benim bugünlere gelmeme sebep olan babam Yakup ve
annem Şengül TEKELİ’ye, destekleriyle her zaman yanımda olan can kardeşlerime
teşekkür ederim.

Ankara, 2019 Muhammed Fatih TEKELİ

vi 
 
   

İÇİNDEKİLER
Sayfa No.

TABLO LİSTESİ ................................................................................................................ix 


ŞEKİL LİSTESİ................................................................................................................xiii 
KISALTMALAR ..............................................................................................................xiv 
1.  GİRİŞ .........................................................................................................................1 
1.1.Araştırmanın Konusu ve Amacı ................................................................................................ 8
1.2.Araştırmanın Önemi ................................................................................................................ 11
1.3.Araştırmanın Modeli ............................................................................................................... 12
1.4.Araştırmanın Sınırlılıkları ....................................................................................................... 13
1.5.Araştırmanın Evreni ve Örneklemi ......................................................................................... 14
1.6.Veri Toplama Araçları............................................................................................................. 17
1.6.1.  Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği......................................................... 17 
1.6.2.  Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği ....................................... 21 
1.6.3.  Madde Havuzunun Meydana Getirilmesi.................................................................. 25 
1.7.Verilerin Analizi...................................................................................................................... 26
2.  SOSYAL MEDYA VE DİN ...................................................................................28 
2.1.İnternet ve Ağ Toplumu .......................................................................................................... 28
2.1.1.  İnternet....................................................................................................................... 28 
2.1.2.  Ağ Toplumu .............................................................................................................. 35 
2.2.İnternet ve Türkiye .................................................................................................................. 38
2.3.Sosyal Medya Kavramı ........................................................................................................... 42
2.4.Sosyal Medya ve Türkiye........................................................................................................ 55
2.5.Sosyal Medyanın Gücü ve İşleyişi .......................................................................................... 60
2.6.Sosyal Medyanın Gençlere Etkileri......................................................................................... 68
2.7.Sosyal Medyanın Dine Etkisi .................................................................................................. 75
2.8.Sosyal Medya ve Sanal Cemaatler .......................................................................................... 83
3.  SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI / FOMO.......................................................89 
3.1.Sosyal Medya Bağımlılığı ....................................................................................................... 89
3.2.Sosyal Medyada Gelişmeleri Kaçırma Korkusu (Fomo) ...................................................... 104
3.3.Sosyal Medya Bağımlılığının Belirgin Özellikleri................................................................ 107
 

vii 
 
   

4.  BULGULAR..........................................................................................................111 
4.1. Öğrencilerin Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçlarına İlişkin Bulgular ............................ 111
4.2. Öğrencilerin Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkilerine Yönelik Bulgular ........ 112
4.3. Öğrencilerin Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları İle Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini
Hayata Etkilerine Yönelik Bulgular ............................................................................................ 113
4.4 Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Arasındaki
Farklılığa İlişkin Bulgular ........................................................................................................... 114
4.5. Öğrencilerin Yaşlarına Göre Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Arasındaki Farklılığa
İlişkin Bulgular............................................................................................................................ 116
4.6. Öğrencilerin Öğrenim Gördükleri Sınıf Düzeylerine Göre Sosyal Medya Dini Kullanım
Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin Bulgular......................................................................... 118
4.7. Öğrencilerin Sosyal Medyada En Çok Kullandıkları Uygulama Türüne Göre Sosyal Medya
Dini Kullanım Amaçları Arasındaki Farklılığa Bulgular ............................................................ 121
4.8. Öğrencilerin Sosyal Medyaya Eriştikleri Cihaz Türüne Göre Sosyal Medya Dini Kullanım
Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin Bulgular......................................................................... 123
4.9. Öğrencilerin Sosyal Medya Kullanım Zamanına Göre Sosyal Medya Dini Kullanım
Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin Bulgular......................................................................... 125
4.10. Öğrencilerin Sosyal Medyaya Günlük Bağlanma Süresine Göre Sosyal Medya Dini
Kullanım Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin Bulgular......................................................... 128
SONUÇ .............................................................................................................................143
EKLER .............................................................................................................................159
KAYNAKÇA....................................................................................................................164
 

viii 
 
   

TABLO LİSTESİ

Sayfa No.

Tablo 1. Öğrencilerin Demografik Özelliklerine İlişkin Frekans ve Yüzde Dağılımları......... 15


Tablo 2. KMO ve Bartlett Testi Sonuçları ............................................................................... 18
Tablo 3. Faktör Özdeğerleri ve Açıklama Varyansları ............................................................ 18
Tablo 4. Maddelere Ait Faktör Yük Değerleri, Madde Toplam Korelasyon Değerleri ve
Güvenirlik Katsayıları .............................................................................................................. 19
Tablo 5. KMO ve Bartlett Testi Sonuçları ............................................................................... 21
Tablo 6. Faktör Özdeğerleri ve Açıklama Varyansları ............................................................ 22
Tablo 7. Maddelere Ait Faktör Yük Değerleri, Madde Toplam Korelasyon Değerleri ve
Güvenirlik Katsayıları .............................................................................................................. 23
Tablo 8. Öğrencilerin Ölçeklerden Aldıkları Puanların Normalliğine İlişkin Çarpıklık ve
Basıklık Değerleri .................................................................................................................... 27
Tablo 9. Young’ın İnternet Bağımlılığı İçin Tanı Ölçütleri..................................................... 95
Tablo 10. Goldberg’in İnternet Bağımlılığı İçin Tanı Ölçütleri............................................... 96
Tablo 11. Öğrencilerin Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçlarına İlişkin Betimsel İstatistik
Sonuçları................................................................................................................................. 111
Tablo 12. Öğrencilerin Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkilerine Yönelik
Algılarına Ait Betimsel İstatistik Sonuçları ........................................................................... 112
Tablo 13. Öğrencilerin Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları İle Sosyal Medya Bağımlılığı
ve Dini Hayata Etkilerine Yönelik Algıları Arasındaki İlişkiye Ait Pearson Korelasyon
Analizi Sonuçları.................................................................................................................... 113
Tablo 14. Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları
Arasındaki Farklılığa İlişkin Independent-Samples (Bağımsız Örneklemler) T-Testi Sonuçları
................................................................................................................................................ 114
Tablo 15. Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata
Etkilerine Yönelik Algıları Arasındaki Farklılığa İlişkin Independent-Samples (Bağımsız
Örneklemler) T-Testi Sonuçları ............................................................................................. 115
Tablo 16. Öğrencilerin Yaşlarına Göre Sosyal Medya Kullanım Dini Amaçları Arasındaki
Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans Analizi) Sonuçları..................... 116

ix 
 
   

Tablo 17. Öğrencilerin Yaşlarına Göre Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkilerine
Yönelik Algıları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans
Analizi) Sonuçları .................................................................................................................. 117
Tablo 18. Öğrencilerin Öğrenim Gördükleri Sınıf Düzeylerine Göre Sosyal Medya Dini
Kullanım Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans
Analizi) Sonuçları .................................................................................................................. 118
Tablo 19. Öğrencilerin Öğrenim Gördükleri Sınıf Düzeylerine Göre Sosyal Medya
Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkilerine Yönelik Algıları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way
ANOVA (Tek Yönlü Varyans Analizi) Sonuçları ................................................................. 120
Tablo 20. Öğrencilerin Sosyal Medyada En Çok Kullandıkları Uygulama Türüne Göre Sosyal
Medya Dini Kullanım Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek Yönlü
Varyans Analizi) Sonuçları .................................................................................................... 121
Tablo 21. Öğrencilerin Sosyal Medyada En Çok Kullandıkları Uygulama Türüne Göre Sosyal
Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkilerine Yönelik Algıları Arasındaki Farklılığa İlişkin
One-Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans Analizi) Sonuçları................................................. 122
Tablo 22. Öğrencilerin Sosyal Medyaya Eriştikleri Cihaz Türüne Göre Sosyal Medya Dini
Kullanım Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin Independent-Samples (Bağımsız
Örneklemler) T-Testi Sonuçları ............................................................................................. 123
Tablo 23. Öğrencilerin Sosyal Medyaya Erişilen Cihaz Türüne Göre Sosyal Medya
Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkilerine Yönelik Algıları Arasındaki Farklılığa İlişkin
Independent-Samples (Bağımsız Örneklemler) T-Testi Sonuçları ........................................ 124
Tablo 24. Öğrencilerin Sosyal Medya Kullanım Zamanına Göre Sosyal Medya Dini Kullanım
Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans Analizi)
Sonuçları................................................................................................................................. 125
Tablo 25. Öğrencilerin Sosyal Medya Kullanım Zamanına Göre Sosyal Medya Bağımlılığı ve
Dini Hayata Etkilerine Yönelik Algıları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek
Yönlü Varyans Analizi) Sonuçları ......................................................................................... 126
Tablo 26. Öğrencilerin Sosyal Medyaya Günlük Bağlanma Süresine Göre Sosyal Medya Dini
Kullanım Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans
Analizi) Sonuçları .................................................................................................................. 128


 
   

Tablo 27. Öğrencilerin Sosyal Medyaya Günlük Bağlanma Süresine Göre Sosyal Medya
Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkilerine Yönelik Algıları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way
ANOVA (Tek Yönlü Varyans Analizi) Sonuçları ................................................................. 129
Tablo 28. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Ortalama Dağılımı...................... 130
Tablo 28.1. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 1.................................................................................................................................. 131
Tablo 28.2. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 2.................................................................................................................................. 131
Tablo 28.3. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 3.................................................................................................................................. 132
Tablo 28.4. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 4.................................................................................................................................. 132
Tablo 28.5. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 5.................................................................................................................................. 132
Tablo 28.6. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 6.................................................................................................................................. 133
Tablo 28.7. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 7.................................................................................................................................. 133
Tablo 28.8. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 8.................................................................................................................................. 134
Tablo 28.9. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 9.................................................................................................................................. 134
Tablo 28.10. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 10................................................................................................................................ 135
Tablo 29. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Ortalama Dağılımı..... 135
Tablo 29. 1. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 1 .............................................................................................................. 136
Tablo 29. 2. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 2 .............................................................................................................. 137
Tablo 29. 3. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 3 .............................................................................................................. 137

xi 
 
   

Tablo 29. 4. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 4 .............................................................................................................. 138
Tablo 29. 5. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 5 .............................................................................................................. 138
Tablo 29. 6. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 6 .............................................................................................................. 139
Tablo 29. 7. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 7 .............................................................................................................. 139
Tablo 29. 8. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 8 .............................................................................................................. 140
Tablo 29. 9. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 9 .............................................................................................................. 140
Tablo 29. 10. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 10 ............................................................................................................ 141
Tablo 29. 11. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 11 ............................................................................................................ 141
Tablo 29. 12. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 12 ............................................................................................................ 142
Tablo 29. 13. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 13 ............................................................................................................ 142
Tablo 29. 14. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde
Dağılımları Madde 14 ............................................................................................................ 143

xii 
 
   

ŞEKİL LİSTESİ
Sayfa No.

Şekil 1. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeğine İlişkin Scree-Plot Grafiği............. 19
Şekil 2. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeğine İlişkin Scree-Plot Grafiği
.................................................................................................................................................. 23

xiii 
 
   

KISALTMALAR

ABD Amerika Birleşik Devletleri

ARPA Advanced Research Projects Agency

ARPANET Advenced Research Projects Agency Network

Çev Çeviren

Ed Editör

DARPA Defence Advenced Research Projects Agency

FOMO Fear Of Missing Out

MIT Massachusetts Institute of Tecnology

GSB Gençlik ve Spor Bakanlığı

TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu

TÜBİTAK Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu

TDK Türk Dil Kurumu

s. Sayfa

S. Sayı

SMDKAÖ Sosyal Medya Dini Kullanım Ölçeği

SMBVDÖ Sosyal Medya Bağımlılığı ve Din Ölçeği

Vb. Ve benzeri

Vs. Vesaire

www World Wide Web

xiv 
 
1. GİRİŞ

Toplumun ve toplumsal şartlardan doğan toplumsal etkiye sahip olayların ilmi olan
sosyoloji,1 hayatın odak noktasında her zaman kendine ilgi alanı bulmuş ve toplumu anlama
çalışmasına devam edegelmiştir. Toplumbilim manasına gelen Sociologie kelimesini ilk defa
Auguste Comte kullandı.2 Kelimenin ilk yarımı latince cemiyet demektir; son yarımı Yunanca
‘‘kelâm, ilim = logos, kelimesinden doğmaktadır; Sociologie cemiyet bilimi demektir.
Toplumbilimin bilimler arasında varlığı ancak 19 uncu asırda Auguste Comte tarafından
tanınmış olmakla beraber, toplumbilimin devlet, aile, ekonomi alanlarında teori halinde
fikirlerin, bazen de realiteye yaklaşan görüşlerin ortaya konulması daha eski Yunanistan’da
başlar. Ancak toplumbilimin bu ilk habercileri, böyle bir bilimin başlı başına farkında
olmadıklarından, cemiyet olaylarını felsefenin metotlarıyla çözmeye çalışmışlardı.3
Sosyolojinin bağımsız bir bilim dalı olarak ortaya çıkmadan çok önce çeşitli dönem ve
toplumlarda, düşünürlerin, bugün sosyolojinin ilgi alanı içinde kalan konulara değindiklerini
görüyoruz. Ancak bu konuların ortaya çıkışı genellikle toplumsal sorun veya bunalımların
varlığına, ya da salt felsefi düşüncelere, yani tesadüfi ve konjonktürel oluşumlara bağlı
kalmıştır. Toplumsal gerçeği ve gelişimlerini kapsayan bu düşünceler çoğu kez gözlemlere,
ender olarak da araştırmalara dayandırılmıştır.4 Her dönemin kendine ait toplumsal sorunları
var olagelmiş olmakla beraber insanoğlu bu sorunlara cevap arayışını sürdürmüştür. Ve
insanlar, sürekli olarak, kendilerini ve çevrelerini aydınlatma, tanıma olay ve oluşumları
açıklama ve karşılaştıkları problemlere güvenilir çözümler arama uğraşı içindedirler. Her
problem çözümü, belli kararların alınmasını; her karar belli ‘‘bilgiler’’ in elde edilmesini
gerektirir.5 Ayrıca sosyoloji ilmi ile ilgili araştırmaların başlangıcı ilâhiyatta, felsefede ve
devlet nazariyesinde bulunmaktadır.6 Bu gün ise bu alanların güncel tartışma, araştırma
konusu olan güncel bir konuya bu çalışmayla cevap bulmaya çalışmaktayız.

Kiminin Bilgi Toplumu, Uzay Çağı, kiminin Postmodern Toplumu, Enformasyon


Toplumu veya Devrimi, kiminin Bilişim ya da 2. Sanayi Devrimi, kiminin Global Köy’ ü

                                                            
1
Hans Freyer, Sosyolojiye Giriş, Nermin Abadan (çev.), Ankara: Ajanstürk Matbaası, 1957, s.1. 
2
 İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Sosyoloji, İstanbul: Sebat Basımevi, 1939, s.12.  
3
Nurettin Topçu, Toplumbilim, İstanbul: Üçler Basımevi, 1947, s. 4.  
4
Barlas Tolan, Toplum Bilimlerine Giriş, Kalite Matbaası: Ankara, 1978, s.1. 
5
Niyazi Karasar, Bilimsel Araştırma Yöntemi, Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık, 28. Basım, 2015, s.3.  
6
 Gerhard Kessler, Sosyolojiye Başlangıç, Z. Fahri Fındıkoğlu (çev.) İstanbul: Venüs Ofset, 2. Baskı, 1985. s.2. 

 
 
   

olarak tanımladığı çağımız vb. birçok tanımla alınyazına son yıllarda girmiş ve çağımız bu
tanımlarla ifade edilmiştir. İnsanlık tarihi açısından yeni bir dönüm noktası olarak tarihin
tozlu sayfalarına adını büyük harflerle kazıtan ‘‘İnternet’’, ağlarıyla adeta hayatımızı örmüş
bulunmaktadır. Hayatımızın her alanını kuşatan bu buluşun oluşturduğu topluma ise bizim
kullandığımız tanımlamaların başlıcaları, Ağ Toplumu7, Sanal Toplum, şeklinde olacaktır.

Din ile internet arasındaki ilişki öteden beri sosyal bilimcilerin ilgisini çekmiştir.8
Modern zamanların vazgeçilmezi ve adeta 21. yy. neslinin soluğu halini alan internet farklı
biçim ve kullanım şekilleri ile bu kuşağı avucunun içine almış bulunmaktadır. Yükselen nesil,
bu teknolojinin içinde yoğrulmaya, diğer bir ifade ile internet tarafından şekillendirilmeye
maruz kalmaktadır. Bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin gelişimi ile ortaya çıkan toplumsal
farklılaşma ve değişimleri değerlendiren önemli teorisyenlerden bir isim olan Manuel
Castells’ in ‘‘ağ toplumu’’ olarak isimlendirdiği bu çağda, toplum, ekonomi, kültür, siyaset,
kimlik ağ etrafında şekillenmekte, dönüşüm yaşanmaktadır. Sosyolog Castells, internetin
gelişimini sürdüreceğini çünkü ağların gelişmesine katkısı olduğunu iddia etmektedir.
Castells’e göre ağlar çağımızın örgütsel yapısını tanımlamaktadır. McLuhan’ın “araç
mesajdır” düşüncesini kullanarak Castells “ağ mesajdır” fikrini savunmaktadır.9

Manuel Castells’in vurguladığı gibi, bugün bizler omurgası bilgisayar ağlarından


kurulu, dili dijital, gönderileri küresel ölçekte dağılan ve küresel etkileşim gösteren yeni bir
iletişim krallığında ve yeni bir medyumun içindeyiz. Bu devrimci medyum, içeriği ve
mesajları belirlemekle birlikte, her saniye tekrar tekrar kurulan sınırsız iletişim akışlarının
çeşitliliğinde, küresel ve yerel anlamlar üretmektedir. Bu bağlamda, sosyal medya ağ kültürü
içinde yeni etkileşimli iletişim biçimi olarak ortaya çıkmakta, iletişimin biçim ve hızı içeriğin
önüne geçmektedir. Bu kültür, yapısı itibariyle küresel olmakla birlikte, yerel ölçekte de son
derece etkin bir konum almaktadır. Bir yandan dünyanın farklı coğrafyalarındaki, farklı din,
dil ve kültürlerden insanlar tek bir platform üzerinde bir araya gelerek tek bir ülkenin
vatandaşlarıymışçasına, ortak idealler etrafında hareket etmekte, diğer yandan bu
platformların sunduğu özellikler yerel bazdaki toplulukların ortak değerlerini
                                                            
7
Manuel Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
Yükselişi, Ebru Kılıç (çev.), İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 3.Baskı, 2013, s.630.  
8
Recep Vardi, ‘‘Dini Organizasyonların Dijitalleşmesi’’, Mete Çamdereli (Ed.), Dijitalleşen Din (Medya ve
Din 2) içinde (109-150), İstanbul: Köprü Kitapları, 1. Basım, 2015, s.110. 
9
Antony Giddens, Sosyoloji, Cemal Güzel (çev.), 1.Basım, İstanbul: Kırmızı Yayınları, 2012, s.644. 

 
 
   

kuvvetlendirmektedirler. Sosyal ağ kültürü bir yandan kültürel küreselleşmeyi desteklerken,


diğer yandan tabandan bir katılım sağlayarak eşitlikçiliğe fırsat yaratmakta, çeşitliliğe
sunduğu destek ile de küreselleşmenin hegemonik kültürel yapısını kıran bir özellik
göstermektedir.10

İstediğimiz har an her yerden bilgiye anında hızlı ve kolay ulaşma imkânı sağlayan
internet teknolojileri ulaşım kolaylıklarından dolayı vazgeçilmezler arasındaki yerini almış
bulunmaktadır. Başta gençlerimizi olmak üzere dünyamızı ağlarıyla örmeye devam eden
internet, sürekli değişen ve gelişen dünya koşullarında hayatımızın odak noktasında gittikçe
yerini sabitlemekte, vazgeçilmez olmak adına teknolojinin her çeşidine bürünerek ağlarının
arasına iyice bizleri sarmaktadır. Bilgisayar ve haberleşme teknolojilerinde yaşanan bu
gelişmeler her ne kadar olumlu olsa da olumsuz sonuçlarda doğurmakta olup ‘‘Teknoloji ve
İnternet Bağımlılığı11’’ tam da bu noktada karşımıza çıkmaktadır. Bu yüzden araştırmamızın
önemli başlıklarından biri de bağımlılıktır. Bağımlılık denildiğinde alkol, sigara, esrar,
kokain, gibi kimyasal madde kullanımı akla gelmektedir. Genellikle bağımlılıkla ilgili
tanımlar incelendiğinde ‘‘yabancı maddenin vücuda alınması’’nın ön plana çıktığı
görülmektedir. Özellikle son yıllarda insanların yemek yeme, para harcama, alışveriş yapma,
cep telefonu ve bilgisayar kullanımı gibi daha birçok konudaki alışkanlıklarında gözle görülür
değişiklikler olmuştur. Bağımlılığın tek boyutlu bir kavram olmaktan çıktığı günümüzde
bağımlılık tanımını yapmak oldukça zordur. Türk Dil Kurumu sözlüğünde bağımlılık
‘‘bağımlı olma durumu, tabiiyet’’ olarak tanımlanmıştır.12

Teknolojinin sunduğu geniş imkânlar ve internet kullanımının hızla yaygınlaşması ile


birlikte internet ve sosyal ağların kişilerin sosyalleşme süreçlerine etkileri giderek
artmaktadır. İnternet ve sosyal ağlar üzerinden fikirlerin paylaşılması, bilgi aranması, bilgi
sunulması ve internet aracılığıyla oluşturulan sosyal paylaşım gruplarıyla bireyler etkileşime
girmektedir.13 Modern dünyada iletişimin en belirgin özelliklerinden birisi de, iletişimin

                                                            
10
Can Bilgili ve Gülüm Şener (Ed.), Sosyal Medya ve Ağ Toplumu-2:Kültür, Kimlik, Siyaset, 2.Baskı,
İstanbul: Grafik Tasarım Yayıncılık, 2013, s.36. 
11
Yeliz Kuşay, Sosyal Medya Ortamında Çekicilik ve Bağımlılık Üzerine Bir Araştırma, 1.Baskı, İstanbul:
Beta Yayım Dağıtım, 2013, s.143. (İnternet Bağımlılığı Detaylı Bilgi İçin Bakınız.) 
12
Melek Kalkan ve Canani Kaygusuz (Ed.), İnternet Bağımlılığı Sorunlar ve Çözümler, Ankara: Anı
Yayıncılık, 2013, s.1.  
13
Vardi, Dijitalleşen Din (Medya ve Din 2), s.109.  

 
 
   

giderek küreselleşmesidir.14 Hızlı bir şekilde değişen dünyada iletişim araçları da


değişmektedir. Bu araçlardan başlıcası internettir. İnternet tarihin en hızlı yayılma gösteren
iletişim aracı olmuştur: ABD’de radyonun 60 milyon insana ulaşması 30 yılı aldı; TV bu
yayılma seviyesine 15 yılda ulaştı. İnternet ise dünya çapında bilgisayar ağının gelişmesini
izleyen üç yıl içinde bunu başardı. Dünyanın başka bölgeleri Kuzey Amerika ile kalkınmış
ülkelerin gerisinde, ancak İnternet erişimi ve kullanımı hızla bütün kıtalarda bütün
metropollere yayılıyor. Ancak kimin daha erken erişime sahip olduğu, neye eriştiği önemsiz
de değil, çünkü televizyonun tersine İnternet tüketicileri aynı zamanda onların üreticileri,
içerik, yaratıyor ağı şekillendiriyorlar. Dolayısıyla toplumların internet müessesesine farklı
tarihlerde erişmelerinin, dünya iletişim ve kültürünün gelecekteki şekillenmesi üzerinde uzun
süreli etkili olacaktır.15 Fakat bu etkili yer edinme giderek beraberinde problemleri de
artırmaktadır. İnternet ve sosyal medyanın aşırı ya da problemli kullanılması ve haftanın en az
8,5 ile 21,5 saatinin çevrimiçi geçirilmesi bağımlılık olarak değerlendirilmektedir.16

Son on yılda hayatımıza daha çok giren sosyal paylaşım ağları 1990’lı yılların
sonlarında oluşmaya başlamış, kimi iniş çıkışların ardından günümüzdeki şeklini almıştır. Bu
anlamda tanınan ilk toplumsal paylaşım ağı 1997 yılında kurulan SixDegrees’ dir. Sosyal
paylaşım ağlarının bugünkü formuna ulaşması süreci 2000’li yılların başında Ryze.com,
Friendster.com gibi sitelerin kurulmasıyla ivme kazanmıştır. Örneğin Friendster, insanların
yeni arkadaşlarla tanışmalarına, eski arkadaşlarla iletişimlerini sürdürmelerine ve çevrimiçi
içerik paylaşımında bulunmalarına yardımcı olmayı esas almıştır.17

Sosyal medyanın popülerliğinin artışı, bu ağların sanal gerçekliğine "bağımlı" hale


gelerek gerçek hayattan izole olmaya başlayan, ilişkileri zarar gören ve hayatları genel olarak
olumsuz yönde seyreden bireylerin sayısında artışa neden olmuş, bu durumun araştırmacıların
ilgisini çekmesi neticesinde sosyal medya bağımlılığı kavramı bilimsel literatürde daha fazla

                                                            
14
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun Yükselişi, s.394.  
15
Nuran Kızmaz, ‘‘Ağ Toplumu ve Din (Ağ Toplumu Bağlamında Orta Doğu’da Sosyal Hareketler)’’,
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara SBE, 2014), s.27.  
16
Cengiz Şahin, Mustafa Yağcı, ‘‘Sosyal Medya Bağımlılığı Ölçeği- Yetişkin Formu: Geçerlilik ve Güvenirlik
Çalışması’’, Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi, 2017, C.18, S.1, Nisan,
https://toad.halileksi.net/sites/default/files/pdf/sosyal-medya-bagimliligi-olcegi-yetiskin-formu-toad.pdf,
(30.10.2018), s.524.  
17
Mehmet Emin Babacan, Sosyal Medya ve Gençlik, 1.Baskı, İstanbul: Açılım Kitap, 2015, s.76 -77. 

 
 
   

yer bulmaya başlamıştır.18 Bu yer bulmanın belli bir kesimi ve grubu kapsamadığı yapılan
birçok sosyal medya19 araştırmasıyla ortaya konulmaktadır. Bu tür çalışmalardan biri Gençlik
ve Spor Bakanlığı tarafından yürütülmüştür.

Gençlik ve Spor Bakanlığı 2013 yılında, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sosyal
medyanın etki alanının genişlemesi ile birlikte sosyal medya ve gençlik ilişkisini anlamaya
yönelik bir araştırmanın yapılması gerekliliğini fark etti. Bu ihtiyacı ortadan kaldırmak ve
Türkiye gençliğini daha yakından tanımak ve anlamak için Gençlik ve Spor Bakanlığı, sosyal
medya ve gençlik ilişkisini incelemek üzere ‘Gençlik ve Sosyal Medya Araştırması’nı
gerçekleştirdi. ‘Gençlik ve Sosyal Medya Araştırması’, 15-29 yaş arası gençlerin sosyal
medya ile ilgili tutum ve davranışlarını anlamak amacıyla, Temmuz-Eylül 2013 tarihleri
arasında niceliksel araştırma yöntemi kullanılarak online olarak gerçekleştirildi. Araştırma
için toplam 26 ilden 2057 genç ile görüşme yapıldı. Araştırma sadece üniversite öğrencilerini
değil çalışan, çalışmayan, evli-çocuklu gibi farklı genç profillerini kapsamaktadır.
Araştırmada yer alan gençlerin %77’si bekâr, %14’ü çocuk sahibi, %40’ı çalışan, %14’ü lise
öğrencisi, %7’si ise ev hanımıdır. Araştırmaya katılan internet kullanıcısı gençlerin %96’sı
sosyal medya kullanıcısıdır. Araştırma, gençlerin %40’ının annesi, %47’sinin de babası
sosyal medya kullandığını da ortaya koydu. Ülke gençlerinin yanı sıra ebeveynlerin de sosyal
medya ile bir ilişki içinde olduğu görüldü.20

Yapılan araştırma sonuçları yukarıda verilmiştir. Fakat bu yeni medya türünden tabii
olarak dini eğitim ve öğretim alan birçok yaş grubundaki öğrenciyi ve bu öğrencilerin dini
hayatlarını da etkilemektedir. Birçok tanımı bulunan dini kısaca tanımlayacak olursak; Din,
her dönemde toplumlar için önemli görülmüş ve tarihte muhakkak her toplum bir dine
inanmıştır. Hatta dinsiz bireylerin var olabileceği ama dinsiz toplumların var olmasının
mümkün olmadığı iddia edilmiştir. Din bu önemi ve değeri, hem kutsal bir olgu olarak kabul
edilmesinden hem de bireysel ve toplumsal açıdan üstlendiği işlevler ile elde etmiştir.
                                                            
18
Erman Şentürk, ‘‘Sosyal Medya Bağımlılığının, Depresyon, Anksiyete Bozukluğu, Karışık Anksiyete ve
Depresif Bozukluk Hastalıkları İle Kontrol Grubu Arasında Karşılaştırılması ve Kullanıcıların Kişilik
Özellikleriyle İlişkisinin Araştırılması’’, (Uzmanlık Tezi, Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, PAD, 2017), s.13.  
19
Yükseköğretim başkanlığı tez tarama motoruna’ Sosyal Medya’ yazarak bul dediğimizde bu alan üzerine
yapılmış akademik çalışma sayısı 724 olarak karşımıza çıkmaktadır.
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp (30 Ekim 2018). 
20
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, http://www.gsb.gov.tr/HaberDetaylari/1/3816/genclik-
ve-spor-bakanligi-turkiyenin-en-kapsamli-sosyal-medya-arastirmasini-yapti.aspx (30 Ekim 2018).  

 
 
   

Özellikle toplumsal işlevleri onun vazgeçilmez bir olgu olarak görülmesinde önemli bir paya
sahiptir. Çünkü her din, kendisini kabul eden insan topluluğunun içtimai hayatına derinden
nüfuz etmiştir.21

Yirminci yüzyılın hâkim görüşü olan; ‘‘toplumlar modernleştikçe kaçınılmaz olarak


din başta olmak üzere topyekûn geleneğin marjinalleşeceği, özel alana itileceği ve yavaş
yavaş da yok olma süreci yaşayacağı’’ tezinin gelinen süreçte sorgulanması kaçınılmazdır.
Her şeye rağmen, gelenek önemini kaybetmiyor, tam tersine giderek modern toplumsal yaşam
içinde daha da önemli oluyor, yok olmuyor, giderek güçleniyor. Özelde de din, yeniden
topluma dönüyor ve toplumsal dönüştürücü rolüne şöyle veya böyle sahip çıkıyor. Birey,
modernitenin yıkıcı etkisine karşı kaybolmama, yabancılaşmama adına geleneğe, dine
sığınıyor. Bir anlamda modernite geleneği teyakkuza geçirerek güçlendiriyor.22 Ancak, dinin
topluma geri dönerken eski yapıyı koruyamadığını, modernleşmeye karşı direnme süreci
içinde olmasına rağmen, köklü bir zihniyet değişimi yaşamakta olduğunu da söyleyebiliriz.23
Modernlik bilincinin yükselmesi ve yaygınlaşmasıyla popüler/ tüketim kültürünün kuşatıcılığı
bütün dünyada sürekli değişen ve yenilenen bir yaşam biçimini ortaya çıkarmaktadır.
Popüler/tüketim kültürünün metalaştırdığı hayatın içinde din ve geleneksel değerler de
dönüştürülerek, yeni tarz dindarlıklar doğurmaktadır. Din ve modernleşme arasında da,
popüler kültür/tüketim kültürünün yaygınlaşan etkisi, farklılaşan dindarlıkları gündeme
getirmektedir.24 Modernleşme ve din kavramlarının gençlerin karşısına çıktığı alan iletişim
yani sosyal ağlardır. Modern dünyada iletişimin en belirgin özelliklerinden biriside, iletişimin
giderek küreselleşmesidir.25 Sosyal medya günümüzde en çok kullanılan internet araçlarından
biri olmuştur. Sosyal medya kullanımı toplamda dünya genelinde her yıl artış göstermektedir.
Dolayısıyla günümüzde sosyal medya, hayatın ve insan davranışlarının yeniden
tanımlanmasına yol açacak değişimlere neden olmaktadır.26

                                                            
21
Günay Tümer, “Din”, TDV İslam Ansiklopedisi, IX, İstanbul: TDV Yayınları, 1994, s.316.  
22
Hüsnü Ezber Bodur, ‘’Modernleşme ve Din’’, Türk Yurdu, C.11.S.42, 1991, s.15.  
23
Celil Abuzer, Üniversite Gençliğinin Değişen Din Anlayışı, 1.Baskı, İstanbul: İpek Yayıncılık, 2010, s.18. 
24
Erkan Perşembe, Popüler Dindarlık Çağı: Tüketilen İslam, Eskiyeni, 2007, S.7, Sonbahar,
http://dergipark.gov.tr/download/article-file/490283 (30 Ekim 2018) s.6-7. 
25
Hüseyin Bal, İletişim Sosyolojisi, 1.Basım, Ankara: Sentez Yayıncılık, 2013, s.227. 
26
Hüsnü Ezber Bodur ve Sezai Korkmaz, İlahiyat Öğrencilerinde Sosyal Medya Kullanım ve Dindarlık İlişkisi,
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, 2017, Y.S. Temmuz-Aralık, S.15,
http://dergipark.gov.tr/download/article-file/391870 (30 Ekim 2018) s.332. 

 
 
   

Sosyal ağların âdem-i merkeziyetçi, esnek ve dağınık yapısı, tabandan gelen hareketler
için biçilmiş bir iletişim olanağı sunmaktadır. İnternetin eylem aracı olarak kullanıldığı
protesto biçimlerinden çevrimiçi bildiriler, çevrimiçi imza kampanyaları ve Hacktivizm,
bilinirlik ve farkındalık sağlamaya yardımcı olmaktadır. Ağlar üzerinden oluşturulacak
kolektif kimlikle birlikte, farkındalık ve işbirliği rahatlıkla ve hızla yaygınlaşmaktadır. ‘Biz’
olma duygusu pekiştirilerek dayanışma sağlanmaktadır.27 Bir nevi ‘‘taraftarlık’’ olarak da
nitelendirebileceğimiz bu durum, örgütsüz kullanıcıların çoğu kez kaplaşarak beraber hareket
etmesine yol açıyor.28

Sosyal medya çalışmalarında en çok vurgu yapılan kavramların başında kimlik


performansı (Goffman), toplumsal sermaye (Bourdieu, Coleman), armağan ekonomisi
(Mauss), gözetim toplumu (Foucault, Lyon, Morozov, Niedzviecki), teknolojik determinizm
(McLuhan), kamusal ve özel alan (Habermas, Boyd, Papacharissi), mahremiyet, narsisizm
(Lash), sanal cemaatler(Wellman, Rheingold), ağ toplumu (Castells) geliyor.29 Diğer taraftan
sosyal medya kullanımı toplamda dünya genelinde her yıl artış göstermektedir. Sosyal medya
kullanımı 2010 yılında 970 milyon kişiyken 2017 yılında 2.46 milyar kişiye yükselmiştir.
2021 yılında bu sayının 3.02 milyar kişiye çıkacağı tahmin edilmektedir. Dünya genelinde
akıllı telefonların ve mobil cihazların kullanımının artması sonucunda Foursquare ve Google
Now gibi konuma dayalı olarak geliştirilen mobil sosyal ağların kullanım imkânlarını
artırmaktadır. Ayrıca Tumblr, Pinterest gibi birçok sosyal blog siteleri tabletle girişe ve mobil
girişe de optimize edilmesiyle kullanım oranları her geçen gün artmaktadır.30

Teknolojik yenilikleri ve sosyal değişimleri takip eden dini liderler, gruplar ve


topluluklar bu değişimlerin gerisinde kalmamak için bugün de çaba göstermektedir. Kitle
iletişim araçları ve medya organlarının sağladığı yeni imkânlardan yararlanarak, mesajlarını
küresel ölçekte iletme çabasında olan dinler, internetin sunduğu fırsatları da değerlendirerek
yeni atılımlar gerçekleştirmektedir. Artık görsel ve işitsel sanal dini yayınlar yapılmakta,
sanal camiler, kiliseler ve havralar açılmakta, sanal fetvalar ve sanal günah çıkarma imkânları
sunulmakta, dinlerin kutsal metinleri milyonlarca insanın erişebileceği şekilde sanal ortama
                                                            
27
Bilgili ve Şener, s.235-236. 
28
Dağhan Irak ve Onur Yazıcıoğlu, Türkiye ve Sosyal Medya, 1.Baskı, İstanbul: Okuyan Us Yayınları, 2012,
s.39. 
29
Bilgili ve Şener, s.5. 
30
Bodur ve Korkmaz, s.337. 

 
 
   

aktarılmaktadır.31 Bu sanal ortamlar özellikle gençlerin daha çok dikkatini çekerken, her alanı
etkilediği gibi din, dindarlık derken süreç; dini yaşantılara kadar uzanmış gözükmektedir.
Günlük hayatın bütün alanlarında olan internet ve sosyal medya, kişilerin dindarlığıyla çeşitli
şekillerde ilişkilidir denilebilir.32

Bu bağlamda sosyal medyanın gençlerin dini hayatlarına, sosyal medyayı kullanma


amaçlarına, aşırı kullanımından kaynaklı bağımlılık halinin dini hayatları üzerindeki etkisinin
yanında, dini kurum, kuruluş veya kişilere sağladığı teknolojik imkânlarla kurum veya kişiler
dini içerik üretmekte, bu içerikleri paylaşabilmekte, düşüncelerini başka insanlarla
tartışabilmekte, hatta bu platformlar üzerinden dini fiil veya işlerle meşgul olabilmektedirler.
Bireyin bu sanal ortamdaki gezintisi /vakit geçirişi yerine getirmesi gereken farz ibadetlerin
terk, tehir ve tercih edilmemesine gibi durumlara sebebiyet vermesi gibi önemli bir konuyu da
gündeme getirmekte olup dikkatimizi çekmemize sebep olmuştur. Bu araştırma ve şahit
olduğumuz, duyduğumuz, okuduğumuz vb. birçok problemli davranışlardan hareketle
ülkemizde etkili olmaya başlayan bu alanın ilahiyat fakültesi öğrencilerinin dini duygu,
düşünce, davranış ve edimleri üzerindeki etkilerini araştırmak istedik.

1.1. Araştırmanın Konusu ve Amacı

Toplumbilimin konusu sosyal olaylardır. Sosyal olaylar, bir toplum içinde meydana
gelirler. Fakat bir toplum içinde geçen olayların hepsi sosyal değildirler.33 Bilimsel gerçeklere
varma araştırma ile mümkündür. Araştırma, bilginin bulunması, geliştirilmesi ve gerçeğe
uygun olup olmadığının kontrol edilmesi için harcanan çabadır. Amaç, ele alınan konuyu belli
bir model çevresinde incelemek ve varlığın doğru bilgisini elde etmektir.34

Dünyada sosyal medya yıllar içinde çeşitlenen mecraları ile geniş bir kullanıcı
kitlesine sahip olmuş ve özellikle gençler arasında popüler hale gelmiştir. Dünyada olduğu
gibi Türkiye’de de sosyal medyanın etki alanının genişlemesi ile birlikte sosyal medya ve

                                                            
31
Talip Küçükcan, ‘‘Dini Yayıncılıkta İnternet (Sanal Dini İletişim Açısından Yeni Alanlar ve Yeni Stratejiler)’’
II. Uluslar Arası Dini Yayınlar Kongresi, Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 05-07 Kasım 2004,
s.213.  
32
Bodur ve Korkmaz, s.332. 
33
Topçu, s.5. 
34
Zeki Arslantürk ve Tayfun Amman, Sosyoloji, 7.Baskı, İstanbul: Çamlıca Yayınları, 2011, s.37. 

 
 
   

gençlik ilişkisini anlamaya yönelik bir araştırma ihtiyacı ortaya çıkmıştır.35 İnsanların
davranışları bir takım psikolojik sorunlar üretmektedir. Bu psikolojik sorunlardan biri de
bağımlılıktır. Bugüne kadar literatürde rapor edilmiş oyun bağımlılığı, egzersiz bağımlılığı,
cep telefonu bağımlılığı, online seks bağımlılığı, alışveriş bağımlılığı, işkoliklik, internet
bağımlılığı ve facebook bağımlılığı gibi bağımlılık çeşitleri vardır.36 Bu bilgilerden hareketle
yürütülen bu araştırmada, ülke ve ırk ayırt etmeden baş döndürücü bir hızla yayılmaya devam
etmekte olan internet ve teknolojik uzantısı olan sosyal medya bağımlılığının ilahiyat
fakültesi öğrencilerinin dini düşüncelerine, hayatlarına, ibadetlerine ve diğer dini fiillerine
etkileri, etki seviyeleri ve özellikleri belirlenmek istenmiştir. Ayrıca ülkemizde sosyal medya
ve sosyal medya bağımlılığına yönelik araştırmalar yapıldığı görülmüştür. Fakat sosyal
medya ve sosyal medya bağımlılığı din psikologları ve din sosyologları tarafından yeterli
seviyede araştırılmamış, ilahiyat fakültesi öğrencilerinin üzerindeki etkileri yeterli seviyede
irdelenmediği kanaatimizce hâsıl olmuştur. Araştırmanın asıl sebebi olan bu öğrencilerin dini
hayatlarına etkilerine ise bu çalışma da bilimsel cevaplar aranmıştır.

Araştırmanın amacı doğrultusunda sosyal medya bağımlılığının ilahiyat fakültesi


öğrencilerinin dini düşüncelerine, hayatlarına ve ibadetlerine etkileriyle ilgili cevap aranan
diğer problemleri şunlardır;

• İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyayı dini kullanım amaçları ile


sosyal medya bağımlılığına yönelik algıları arasında ilişki var mıdır?

Alt problemler ise şunlardır;

1) İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya dini kullanım amaçlar ne


düzeydedir?

2) İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata


etkilerine ilişkin algıları ne düzeydedir?

                                                            
35
Gençlik ve Spor Bakanlığı, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, Ankara: Afşar Matbaacılık,
2013.s.134. 
36
Aylin Tutgun Ünal, ‘‘Sosyal Medya Bağımlılığı: Üniversite Öğrencileri Üzerine Bir Araştırma’’,
(Yayınlanmamış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi SBE, 2015), s.1. 

 
 
   

3) İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya dini kullanım amaçları ile sosyal
medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında ilişki var mıdır?

4) İlahiyat fakültesi öğrencilerinin cinsiyetlerine göre sosyal medya dini kullanım


amaçlar arasında anlamlı farklılık var mıdır?

5) İlahiyat fakültesi öğrencilerinin cinsiyetlerine göre sosyal medya bağımlılığı ve


dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık var mıdır?

6) İlahiyat fakültesi öğrencilerinin yaşlarına göre sosyal medya dini kullanım


amaçlar arasında anlamlı farklılık var mıdır?

7) İlahiyat fakültesi öğrencilerinin yaşlarına göre sosyal medya bağımlılığı ve dini


hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık var mıdır?

8) İlahiyat fakültesi öğrencilerinin öğrenim gördükleri sınıf düzeylerine göre


sosyal medya dini kullanım amaçlar arasında anlamlı farklılık var mıdır?

9) İlahiyat fakültesi öğrencilerinin öğrenim gördükleri sınıf düzeylerine göre


sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık
var mıdır?

10) İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyada en çok kullandıkları


uygulama türüne göre sosyal medya dini kullanım amaçlar arasında anlamlı farklılık var
mıdır?

11) İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyada en çok kullandıkları


uygulama türüne göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları
arasında anlamlı farklılık var mıdır?

12) İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyaya eriştikleri cihaz türüne göre
sosyal medya dini kullanım amaçlar arasında anlamlı farklılık var mıdır?

10 
 
 
   

13) İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyaya erişilen cihaz türü göre sosyal
medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık var
mıdır?

14) İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya kullanım zamanına göre sosyal
medya dini kullanım amaçlar arasında anlamlı farklılık var mıdır?

15) İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya kullanım zamanına göre sosyal
medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık var
mıdır?

16) İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyaya günlük bağlanma süresine


göre sosyal medya dini kullanım amaçlar arasında anlamlı farklılık var mıdır?

17) İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyaya günlük bağlanma süresine


göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı
farklılık var mıdır?

1.2. Araştırmanın Önemi

Sosyal medya son yıllarda hızlı gelişimi ile birlikte pek çok psikolojik ve sosyolojik
etkiyi doğurmaktadır. Hatta önceden öngörülemeyen etkilerin oluşmasına dahi zemin
hazırlamaktadır.37 Bu etkilerin hayatın bütün alanlarına dokunduğu gibi dini yaşantıyı, dindar
nesli, ibadetleri, ibadet şekillerini ve dini de etkilediğini düşünüyoruz. Sosyal medya
bağımlılığının dini hayat üzerine etkileri ile ilgili ülkemizde yeterli seviyede akademik
çalışma yapılmadığı tespit edilmiştir.38 Günümüzün en önemli problemlerinden biri haline
gelen bu bağımlılık türünü bizde ilahiyat fakültesi öğrencileri üzerinde ki etkileri ve dini
hayatlarını nasıl şekillendirdiğini, etkilediğini veya değiştirdiğini anlamak ve yorumlamak
üzere bu araştırmaya başlandı. Diğer birçok alan da sayılıda olsa sosyal medya, sosyal medya
bağımlılığı araştırılıp çalışmalar yapılırken, ilahiyat fakültesi öğrencilerine yönelik sosyal
medya, sosyal medyanın bağımlılık boyutu ve en önemlisi dini hayatlarına etkileri yok

                                                            
37
Kuşay, s.137. 
38
YÖK. Tez Merkezi. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp (31 Ekim 2018).  
11 
 
 
   

denecek kadar az çalışılmış olduğundan yapmış olduğumuz bu çalışmanın alana ve literatüre


önemli katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

1.3. Araştırmanın Modeli

Toplum olaylarının özelliklerini kabul edenlere göre, mademki cemiyet olayının yalnız
kendisine ait özellikleri vardır; o halde bu olaylar ayni cinsten sebeplerle açıklanabilirler;
Sosyolojik açıklama (Explication Sociologique), bir sosyal olaydan başka bir sosyal olaya
geçmek suretiyle yapılabilir. Yani bu metoda göre, sosyal olayları doğuran sebepler de sosyal
vasfını taşımalıdırlar; başka cinsten olaylar sosyal olayları açıklayamazlar. Şu halde sosyal
olayların açıklanması yapılırken başka bilimlerin doğrudan doğruya işe karıştırılmasına lüzum
yoktur.39 Bu yüzden toplumsal yaşam ve onun bir unsuru olan dini yaşam incelenirken
seçilecek olan yöntem, bu yüzden son derece önemlidir. Sosyal araştırmalar, temelde toplum
yapısının ve yapısındaki değişikliklerin kalitatif (sayı ile ifade edilebilen ) ve kantitatif (sayı
ile ifade edilemeyen) değerlerini toplama ve yorumlama işlemidir. Elbette böyle bir çalışma
yapılırken bir takım güçlüklerle karşılaşılması doğaldır.40 Çünkü din hassas bir konudur.
Böyle bir konuda araştırma yapmanın güçlüğü ortadadır.41

Ve ayrıca bu konuda diğer hassas bir noktada metottur. Metot zihni bir süreçtir. Zihin
gerçeğe ulaşmak için çeşitli yollar izler. Fakat herkes aklına esen bir yol tutarsa çabalar boşa
gider ve çoğu zaman gerçeğe varılamaz. Bunun için en uygun yolların neler olduğunun
belirlenmesi gerekir. Uygun bir metot zihnin düzenli çalışmasını sağlar. Çok bilgi sahibi
olmak yetmez, bunları yerli yerinde kullanmak ve uygulamak da lazımdır.42 İlim adamı
tabiattaki olguları önce tespit eder, sonra bölümler, sonra da bunları birbiriyle mukayese
ederek kanunlarını arar.43 Bizde bütün bu bilgi ve tecrübelerden hareketle araştırmamızda
kullanılmak üzere seçtiğimiz yöntemlerden biri dokümantasyon yöntemidir. Bir sosyal
araştırmada sosyal olay ve olguların olduğu gibi, değiştirilmeden ortaya konması ‘‘tasvir

                                                            
39
Topçu, s.2. 
40
Amiran Kurtkan Bilgiseven, Sosyal İlimler Metodolojisi, İstanbul: Filiz Kitabevi, 1982, s.164.  
41
Zeki Arslantürk, Kutsalın Dönüşü Yeni Toplum Arayışları, İstanbul: Ayışığı Kitapları, 1998, s.42.  
42
Arslantürk ve Amman, s.38. 
43
 Baltacıoğlu, s.31.  
12 
 
 
   

metodu’’ ile yapılır. Uygulamalı sosyal araştırmalarda tasvir metodunun özel bir şekli de
‘‘survey’’dir. Buna ‘‘tarama modeli’’ de denmektedir.44

Bu çalışmada ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya dini kullanım amaçları ile
sosyal medya bağımlılığının dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında ilişki olup
olmadığını belirlemek amaçlanmıştır. Aynı zamanda öğrencilerin demografik özelliklerine
göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında ve sosyal medya bağımlılığının dini
düşünceye, hayata, ibadetlere etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olup
olmadığını tespit etmek amaçlanmıştır. Belirlenen amaçlar bağlamında yapılan araştırma
ilişkisel tarama modeli niteliğindedir. İlişkisel Tarama modelinde, birden fazla değişken
arasındaki birlikte değişimin varlığını, derecesini belirlemektedir.45

1.4. Araştırmanın Sınırlılıkları

Bu araştırma belli bir zaman diliminde ve örneklem gurubuyla gerçekleştirilmiştir.


Sosyal bilimlerde olayların araştırılması diğer bilimlerdekinden daha önemlidir. Çünkü bu
disiplin henüz daha az gelişmiş veya gelişme aşamasındadır. El değmemiş sayısız tarihi belge
vardır. Bunlar bir sosyolog için hazinedir. Ne var ki sosyal olay ve olguların araştırılması ve
gözlemlenmesi güç bir engelle karşı karşıyadır. Bu da mahremiyet engelidir. Dini, siyasi,
cinsi problemler sosyolojinin hala ‘‘mahremiyet’’ kategorisine girmektedir.46

Araştırmanın konusu ağ toplumu, sosyal medya ve sosyal medya bağımlılığı başlıkları


ile ilgili olması, ifade edilen başlıkların yeni kavramlar olması, kaynak eserlerin dışında
başucu eserlerinin yeterli seviyede olmaması ve bu başlıkların bağımlılık düzeyinin
araştırılması bağlamında işlenmesi, bağımlılık kabullerinin kişiler üzerinde reddedilişi, sosyal
medya bağımlılığının dini hayatları üzerine etkileri ve dini hayatın yukarıda da ifade edildiği
üzere mahrem kabul edilerek ifade edilmek istenmemesi çalışmanın önemli
sınırlılıklarındandır.

                                                            
44
Arslantürk ve Amman, s.51-52. 
45
Karasar, s.77.  
46
Arslantürk ve Amman, s.46. 
13 
 
 
   

1.5. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi

Sosyolog için araştırma alanı tabii ortamdır. Toplumu ve onun parçalarını tabii yapıları
içerisinde incelemek ve gözlemek, laboratuvar şartlarında suni gruplar teşkil edip
incelemekten farklıdır.47 Araştırma, sonuçlarının genellenebilirliği artıkça değer kazanır.
Bilim, genellenebilirliği olan bilgiler bütünüdür. O halde, bilim üretmenin yolu, olabildiği
ölçüde geniş bir alanda genellenebilirliği olacak bilgiler elde etmeye çalışmak, kısaca, evreni
geniş tutmaktır.48 Evren (population), araştırma sonuçlarının genellenmek istendiği elemanlar
bütünüdür.49

Herhangi bir gözlem alanına giren obje ya da fertlerin tümüne ‘‘ana kitle’’ denir.
Herhangi bir evrenden, belirli bir yolla seçilmiş daha küçük sayıdaki obje ya da fertlerin
oluşturduğu gruba ‘‘örnek’’ denir. Örnekten edinilen bilgilere dayanarak evren hakkında
vardamalar da bulunulur. Çünkü pek çok durumlarda asıl amaç örnek grubu tanımak değil,
evreni (ana kitleyi) tanımak onunla ilgili sonuçları çıkararak kararlar vermektir. İşte bir ana
kitleden amaca uygun örnek seçme işlemine ‘örnekleme’’ ve seçilen örnek modele de
‘‘örneklem’’ adı verilir.50

Alan deneyinin esasını, deney metodunu toplumu tabii ortam içerisinde bir laboratuvar
kabul etmek ve uygulamak teşkil eder. Topyekûn toplumsal yapıyı bir deney alanı olarak
kabul edip onu laboratuvar şartlarında incelemek imkânsızdır. Bunun için yapılacak işlem,
toplumun parçalarını, küçük grupları, tabii yapıları içerisinde deney konusu haline getirmek
veya onun küçük bir modelini teşkil ederek (örneklem vasıtasıyla) ana kitleyi açıklamaya
gitmektir.51 Her evreni tümü ile incelemeye gerek de olmayabilir. Örneğin, bir kişinin,
vücudundaki kanın tümü boşaltılıp incelemeden de kan grubunun belirlenmesi vb amaçlı
‘‘kan tahlilleri’’ yapılıp temsili sonuçlar alınabilir.52

Araştırma evreni genelde ilahiyat fakültesi öğrencilerini kapsarken özelde Marmara


Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde 2018-2019 eğitim öğretim yılında 1. Sınıf 468, 2. sınıf 422,
                                                            
47
Arslantürk ve Amman, s.50. 
48
Karasar, s.109-110.  
49
Karasar, s.109.  
50
Arslantürk ve Amman, s.52. 
51
Arslantürk ve Amman, s.50. 
52
Karasar, s.111.  
14 
 
 
   

3. Sınıf 495 ve 4. Sınıf 726 olmak üzere 2111 öğrenim gören öğrenci oluşturmaktadır.
Örneklem grubundan hazırlık öğrencileri hariç tutulmuştur. Hazırlık öğrencileri okula ve
derslere yeni adapte olmaya başladıkları düşüncesiyle ayrı tutulmuştur. Araştırmanın
örnekleminin belirlenmesinde ulaşılması gereken örneklem büyüklüğü Büyüköztürk,
Çakmak, Akgün, Karadeniz ve Demirel tarafından önerilen eşitlik ile hesaplanmıştır.

Eşitlik 1.1. Sürekli değişkenlerde örneklem büyüklüğü tahmini

Eşitlik 1.1’de yer alan eşitliği ile hesaplanmakta ve p anlamlılık değeri 0,05
alındığında, pq=0,25 olacağından ve tabloda karşılık gelen t değeri 1,96 olduğundan 0,05
anlamlılık düzeyinde =384,16 olarak hesaplanmaktadır.53 Formülde yerine konulduğunda;

olarak hesaplanmıştır. Araştırma kapsamında kolaylıkla bulunabilen örnekleme yöntemi ile


belirlenen ilahiyat fakültesinde her sınıf kademesinde olacak şekilde maksimum çeşitlilik
sağlanarak 372 öğrenciye ulaşıldığı bu bağlamda ulaşılan örneklemin belirlenen araştırma
evrenini temsil edebilecek yeterliğe sahip olduğu görülmektedir. Kolaylıkla bulunabilen
örnekleme, bir bölge söz konusu değilse, yakın çevrede bulunan ve ulaşılması kolay, elde
mevcut ve araştırmaya katılmak isteyen (gönüllü) bireyler üzerinde yapılan örneklemedir.54
Araştırma örneklemine ait demografik özelliklerin dağılımları Tablo 1’de görülmektedir.

Tablo 1
Öğrencilerin Demografik Özelliklerine İlişkin Frekans ve Yüzde Dağılımları

Kategoriler F %
Kadın 249 68,2
Cinsiyet
Erkek 116 31,8
Yaş 20 ve Altı 83 22,7
21 79 21,6
                                                            
53
Şener, Büyüköztürk ve Diğerleri, Bilimsel araştırma yöntemleri, Ankara: Pegem Akademi. 2012, s.93. 
54
Adnan Erkuş, Davranış Bilimleri İçin Bilimsel Araştırma Süreci, Ankara: Seçkin, 2013, s.122.
 
15 
 
 
   

22 109 29,9
23 ve Üstü 94 25,8
Birinci Sınıf 92 25,2
İkinci Sınıf 61 16,7
Sınıf Düzeyi
Üçüncü Sınıf 118 32,3
Dördüncü Sınıf 94 25,8
Facebook-Youtube 70 19,2
Sosyal Medyada En Çok
Twitter 43 11,8
Kullanılan Uygulama
Whatsapp 152 41,6
Türü
Instagram 100 27,4
Sosyal Medyaya Erişilen Masaüstü ve Mobil Cihazlar 91 24,9
Cihaz Türü Mobil Cihazlar 274 75,1
3 Yıl ve Daha Az 72 19,7
Sosyal Medya Kullanım
4-6 Yıl 158 43,3
Zamanı
7 Yıl ve Daha Fazla 135 37,0
1 Saatten Az 51 14,0
Sosyal Medyaya Günlük
1-3 Saat 221 60,5
Bağlanma Süresi
4 Saat ve Daha Fazla 93 25,5
Toplam 365 100,0
Tablo 1 incelendiğinde ilahiyat fakültesi öğrencilerinin demografik özelliklerine
ilişkin frekans ve yüzde dağılımları detaylı olarak görülmektedir. Öğrencilerin cinsiyetlerine
göre dağılımlarına bakıldığında 249 (%68,2) kadın ve 116 (%31,8) erkek öğrencilerden
oluşmaktadır. Öğrencilerin yaşlarına göre dağılımlarına bakıldığında, 20 ve altı yaşında olan
83 (%22,7) öğrenci, 21 yaşında olan 79 (%21,6) öğrenci, 22 yaşında olan 109 (%29,9)
öğrenci, 23 ve daha fazla yaşında olan 94 (%25,8) öğrenci bulunmaktadır. Öğrencilerin
öğrenim gördükleri sınıf düzeylerine göre dağılımları incelendiğinde, birinci sınıf düzeyinde
öğrenim gören 92 (%25,2) öğrenci, ikinci sınıf düzeyinde öğrenim gören 61 (%16,7) öğrenci,
üçüncü sınıf düzeyinde öğrenim gören 118 (%32,3) öğrenci ve dördüncü sınıf düzeyinde
öğrenim gören 94 (%25,8) öğrenci bulunmaktadır. Öğrencilerin sosyal medyada en çok
kullanılan uygulama türlerine göre dağılımları incelendiğinde, Facebook-Youtube en çok
kullanan 70 (%19,2) öğrenci, Twitter en çok kullanan 43 (%11,8) öğrenci, whatsapp en çok
kullanan 152 (%41,6) öğrenci ve instagramı en çok kullanan 100 (%27,4) öğrenci
bulunmaktadır. Öğrencilerin sosyal medyaya eriştikleri cihaz türlerine göre dağılımları
incelendiğinde, masaüstü ve mobil cihazları kullanarak sosyal medyaya erişen 91 (%24,9)
öğrenci, mobil cihazları kullanarak sosyal medyaya erişen 274 (%75,1) öğrenci
bulunmaktadır. Öğrencilerin sosyal medya kullanım zamanlarına göre dağılımları
incelendiğinde, 3 yıl ve daha az sosyal medya kullanımına zaman ayıran 72 (%19,7) öğrenci,
16 
 
 
   

4-6 yıl sosyal medya kullanımına zaman ayıran 158 (%43,3) öğrenci, 7 yıl ve daha fazla
sosyal medya kullanımına zaman ayıran 135 (%37,0) öğrenci bulunmaktadır. Öğrencilerin
sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerine göre dağılımları incelendiğinde, günlük sosyal
medyaya 1 saatten az zaman ayıran 51 (%14,0) öğrenci, günlük sosyal medyaya 1-3 saat
zaman ayıran 221 (%60,5) öğrenci, günlük sosyal medyaya 4 saat ve daha fazla zaman ayıran
93 (%25,5) öğrenci bulunmaktadır. Araştırmaya katılan ilahiyat fakültesinde öğrenim gören
toplamda 365 (%100,0) öğrenci bulunmaktadır.

1.6. Veri Toplama Araçları

Araştırmada ilahiyat fakültesi öğrencilerinin demografik özellikleri (yaş, cinsiyet,


sınıf), sosyal medya tercihleri (Facebook, Twitter, Youtube, Instagram, Whatsapp vb.
uygulamalardan hangilerini kullandığı) ve sosyal medya kullanım alışkanlıkları (erişilen cihaz
türü, ne zamandan beri kullandığı, günlük kullanım süresi) kişisel bilgi formu ile toplanmıştır.

Kişisel bilgi formuna Ek-1’de yer verilmiştir.

Sosyal medya bağımlılığının üniversiteli gençlerin dini hayatlarına etkilerinin


incelenebilmesi ve geçerlik, güvenirlik çalışmaları yapılarak geliştirilen ve likert 5’li tipindeki
‘‘Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği’’ (SMDKAÖ) ile ‘‘Sosyal Medya
Bağımlılığı ve Din Ölçeği’’ (SMBVDÖ) yine bu çalışma için geliştirilip kullanılmıştır.

1.6.1. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği

İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya dini kullanım amaçlarını ölçmek için
geliştirilen 11 maddelik 5’li likert (Kesinlikle Katılmıyorum; Katılmıyorum; Orta Düzeyde
Katılıyorum; Katılıyorum; Kesinlikle Katılıyorum) şeklinde tasarlanan ölçek Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde öğrenim gören farklı sınıflardan (1. 2. 3. 4. Sınıflardan) 129
öğrenciye pilot uygulama yapılmıştır. Pilot uygulama sonucu toplanan veriler ile ölçeğin yapı
geçerliği için açıklayıcı faktör analizi (AFA) yapılmıştır. Deneme uygulamasına ilişkin elde
edilen veriler doğrultusunda ölçeğin yapı geçerliği faktör analizi ile test edilmiştir. Verilerin
faktör analizine uyguluğunu gösteren Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) ve Bartlett testlerinin
sonuçları Tablo 2’de görüldüğü gibidir.

17 
 
 
   

Tablo 2
KMO ve Bartlett Testi Sonuçları

Kaiser-Meyer-Olkin Örneklem Uyum Ölçüsü ,86


X2 481,90
Bartlett Küresellik Testi Sd 45
p ,000
Tablo 2’ye bakıldığında, hesaplanan KMO uyum ölçüsü değeri 0,86’dir. Morgan,
Leech, ve Barrett göre 0,70 ile 0,80 arasında KMO değerine sahip olduğunda orta düzeyde
olduğunu ifade etmektedir.55 Kaiser, bulunan değerin 1’e yaklaştıkça mükemmel, 0,50’nin
altında ise kabul edilemez (0,90’larda mükemmel, 0,80’lerde çok iyi, 0,70 ve 0,60’larda vasat,
0,50’lerde kötü) olduğunu belirtmektedir.56 Hesaplanan Bartlett Küresellik Testi 481,90 olup
0,01 düzeyinde manidardır (X245=481,90). Bu değerlere göre ön uygulamada KMO değeri,
veri setinin faktör analizi için mükemmel bir yapı oluşturduğunu ortaya koymaktadır. Barlett
testinin anlamlı hesaplanması, değişkenler arasında yüksek korelasyonlar mevcut olduğunu
başka bir anlatımla veri setinin faktör analizi için uygun olduğunu göstermektedir.57
Açıklayıcı faktör analizi sonucu ortaya çıkan faktör yapısının son şekline ait öz değerler ve
açıklama varyansları Tablo-3’de verilmiştir.

Tablo 3

Faktör Özdeğerleri ve Açıklama Varyansları

Başlangıç Özdeğer Döndürme Sonrası Toplam


Faktör Toplam Vary % Küm % Toplam Vary % Küm %
1 4,38 43,82 43,82 3,10 31,00 31,00
2 1,47 14,74 58,57 2,76 27,57 58,57
Tablo 3 incelendiğinde öz değerleri 1,00 değerinden büyük olan iki faktör olduğu
görülmektedir. Birinci faktörün öz değeri 4,38 ve ikinci faktörün öz değerinin 1,47 olduğu
görülmektedir. Döndürme sonrası birinci faktörün öz değerinin 3,10’a düştüğü ve ikinci
faktörün öz değerinin 2,76’ya yükseldiği görülmektedir. Birinci faktörün açıkladığı varyans
toplam varyansın %31,00’ını oluşturmaktadır. İkinci faktörün açıkladığı varyans toplam
                                                            
55
Şener Büyüköztürk, Ömay Çokluk ve Güçlü Şekercioğlu, Sosyal Bilimler İçin Çok Değişkenli İstatistik
SPSS ve LISREL Uygulamaları, Ankara: Pegem Akademi, 2010. s.87.  
56
Ezel Tavşancıl, Tutumların Ölçülmesi ve SPSS ile Veri Analizi, 4. Baskı, Ankara: Nobel, 2010, s.71. 
57
Şeref Kalaycı (Ed.), SPSS Uygulamalı Çok Değişkenli İstatistik Teknikleri, Ankara: Asil, 2009, s.405.  
18 
 
 
   

varyansın %27,57’sini açıklamaktadır. Genel olarak ölçeğin iki faktörünün açıkladığı varyans
toplam varyansın %58,57’sini açıklamaktadır. Schere, Wiebe, Luther ve Adams’e göre sosyal
bilimlerde açıklanan varyansın %40 ile %60 arasında olması yeterli olarak kabul edilir.58 Bu
bağlamda iki faktörün açıkladığı varyans toplam varyansı açıklayacak yeterliğe sahip olduğu
görülmektedir.

Ölçeğe ait kırılma noktalarının görüldüğü scree-plot grafiği şekil-1’de görülmektedir.

Şekil 1: Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeğine İlişkin Scree-Plot Grafiği

Grafik incelendiğinde, 2 ayrı kırılma noktasının olduğu görülmektedir. Birinci faktöre


ait kırılma noktasının diğer faktörlere göre biraz daha büyük olmasına rağmen 1 öz
değerinden yüksek 2 farklı kırılma noktasının olduğu görülmektedir. Scree-plot grafiği
incelendiğinde ölçeğin 2 faktörlü yapıda olduğu görülmektedir. Ölçeğe ait belirlenen 2
faktörlü yapıya ait maddelerin faktör yük değerleri, madde toplam korelasyon ve Cronbach
Alpha güvenirlik değerleri Tablo 4’te görülmektedir.

Tablo 4

Maddelere Ait Faktör Yük Değerleri, Madde Toplam Korelasyon Değerleri ve


Güvenirlik Katsayıları
                                                            
58
Tavşancıl, s.51.  
19 
 
 
   

Faktör-1 Faktör-2 Madde Toplam Korelasyonu


SMDKA2 ,79 ,56
SMDKA6 ,75 ,60
SMDKA8 ,74 ,60
SMDKA4 ,73 ,62
SMDKA1 ,84 ,53
SMDKA7 ,66 ,62
SMDKA3 ,66 ,68
SMDKA5 ,63 ,67
SMDKA9 ,57 ,56
SMDKA10 ,53 ,33
Madde Sayısı 4 madde 6 madde 10 madde
Cronbach
0,79 0,81 0,85
Alpha
*p<,05

Tablo 4’e bakıldığında 2, 4, 6 ve 8. maddeler birinci faktörde en yüksek faktör yük


değerine sahip olduğu ve 1, 3, 5, 7, 9 ve 10. maddeler ikinci faktörde en yüksek faktör yük
değerine sahip olduğu görülmektedir. Birinci faktörde maddelerin faktör yüklerinin 0,73 ile
0,79 arasında değiştiği ve ikinci faktörde maddelerin faktör yüklerinin 0,53 ile 0,84 arasında
değiştiği görülmektedir. Tabachnick ve Fidell’e göre her bir maddenin yük değerinin 0,45
kritik değerin altında olması halinde “vasat” olduğu belirlenmiştir. Faktör yük değerleri 0,45
altında olan 11. madde olmak üzere toplam 1 madde çıkarılmıştır. Kalan 10 madde üzerinden
analizler yapıldıktan sonra raporlama işlemine geçilmiştir. Kalan 10 maddeye ilişkin
hesaplanan madde toplam korelasyon analizi sonucunda ölçekte yer alan maddelerin
korelasyon değerleri 0,33 (SMDKA10) ile 0,68 (SMDKA3) aralığında değiştiği ve 0,05
düzeyinde manidar olduğu görülmektedir. Ölçeğin birinci faktörünü oluşturan 4 madde
“Paylaşım Odaklı Kullanım” başlığı altında ve ikinci faktörü oluşturan 6 madde “Eğitim
Odaklı Kullanım” başlığı altında olmak üzere toplam 10 madde “Sosyal Medya Dini
Kullanım Amaçları Ölçeği (SMDKAÖ)” olarak isimlendirilmiştir.

Ölçeğin güvenirliği için iki faktöre ilişkin olarak belirlenen maddelerin Cronbach
alpha iç tutarlılık katsayılarına bakılarak Tablo 4’te gösterilmiştir. Birinci faktör olan
paylaşım odaklı kullanıma ait güvenirlik katsayısı 0,79 ve ikinci faktör olan eğitim odaklı
kullanıma ait güvenirlik katsayısı 0,81 ölçeğin geneline ait güvenirlik katsayısı 0,85 olarak
hesaplanmıştır. Ölçeğin alt faktörleri ve geneline ilişkin güvenirlik katsayıları incelendiğinde

20 
 
 
   

kabul edilebilir düzeyde güvenirliğe sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Tezbaşaran, likert
tipi bir ölçekte yeterli sayılabilecek bir güvenirlik katsayısının olabildiğince 1’e yakın olması
gerektiğini ifade etmektedir.59 Kalaycı 0,60 ve üzerinde hesaplanan alfa katsayısının kabul
edilebilir düzeyde güvenilir bir yapıyı ifade ettiğini belirtmektedir. 60

1.6.2. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği

İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerini


ölçmek için geliştirilen 26 maddelik 5’li likert (Hiçbir Zaman; Nadiren; Bazen; Sık Sık; Her
Zaman) şeklinde tasarlanan ölçek diğer ölçekte olduğu gibi yine Ankara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesinde okuyan 129 öğrenciye pilot uygulama yapılmıştır. Pilot uygulama sonucu
toplanan veriler ile ölçeğin yapı geçerliği için açıklayıcı faktör analizi (AFA) yapılmıştır.
Deneme uygulamasına ilişkin elde edilen veriler doğrultusunda ölçeğin yapı geçerliği faktör
analizi ile test edilmiştir. Verilerin faktör analizine uyguluğunu gösteren Kaiser-Meyer-Olkin
(KMO) ve Bartlett testlerinin sonuçları Tablo 5’de görüldüğü gibidir.

Tablo 5

KMO ve Bartlett Testi Sonuçları

Kaiser-Meyer-Olkin Örneklem Uyum Ölçüsü ,77


2
X 416,81
Bartlett Küresellik Testi Sd 91
p ,000
Tablo 5’e bakıldığında, hesaplanan KMO uyum ölçüsü değeri 0,77’dir. Morgan, Leech
ve Barrett göre 0,70 ile 0,80 arasında KMO değerine sahip olduğunda orta düzeyde olduğunu
ifade etmektedir.61 Kaiser, bulunan değerin 1’e yaklaştıkça mükemmel, 0,50’nin altında ise
kabul edilemez (0,90’larda mükemmel, 0,80’lerde çok iyi, 0,70 ve 0,60’larda vasat, 0,50’lerde
kötü) olduğunu belirtmektedir.62 Açıklayıcı faktör analizi sonucu ortaya çıkan faktör yapısının
son şekline ait öz değerler ve açıklama varyansları Tablo 6’da verilmiştir.

Tablo 6
                                                            
59
Ata Tezbaşaran, Likert Tipi Ölçek Hazırlama Kılavuzu, Mersin: E-Kitap, 1997,
s.47.  
60
Kalaycı, s.327.  
61
Büyüköztürk, Çokluk ve Şekercioğlu, s.67.  
62
Tavşancıl, s.71.  
21 
 
 
   

Faktör Özdeğerleri ve Açıklama Varyansları

Başlangıç Özdeğer Döndürme Sonrası Toplam


Faktör Toplam Vary % Küm % Toplam Vary % Küm %
1 3,57 25,49 25,49 3,43 24,47 24,47
2 2,17 15,49 40,98 2,31 16,51 40,98

Tablo 6 incelendiğinde öz değerleri 1,00 değerinden büyük olan iki faktör olduğu
görülmektedir. Birinci faktörün öz değeri 3,57 ve ikinci faktörün öz değerinin 2,17 olduğu
görülmektedir. Döndürme sonrası birinci faktörün öz değerinin 3,43’e düştüğü ve ikinci
faktörün öz değerinin 2,31’e yükseldiği görülmektedir. Birinci faktörün açıkladığı varyans
toplam varyansın %24,47’sini oluşturmaktadır. İkinci faktörün açıkladığı varyans toplam
varyansın %16,51’ini açıklamaktadır. Genel olarak ölçeğin iki faktörünün açıkladığı varyans
toplam varyansın %40,98’ini açıklamaktadır. Schere, Wiebe, Luther ve Adams’e göre sosyal
bilimlerde açıklanan varyansın %40 ile %60 arasında olması yeterli olarak kabul edilir.63 Bu
bağlamda iki faktörün açıkladığı varyans toplam varyansı açıklayacak yeterliğe sahip olduğu
görülmektedir.

Ölçeğe ait kırılma noktalarının görüldüğü scree-plot grafiği şekil-2’de görülmektedir.

                                                            
63
Tavşançıl, s.51. 
22 
 
 
   

Şekil 2: Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeğine İlişkin Scree-Plot Grafiği

Grafik incelendiğinde, 2 ayrı kırılma noktasının olduğu görülmektedir. Birinci faktöre


ait kırılma noktasının diğer faktörlere göre biraz daha büyük olmasına rağmen 1 öz
değerinden yüksek 2 farklı kırılma noktasının olduğu görülmektedir. Scree-plot grafiği
incelendiğinde ölçeğin 2 faktörlü yapıda olduğu görülmektedir. Ölçeğe ait belirlenen 2
faktörlü yapıya ait maddelerin faktör yük değerleri, madde toplam korelasyon ve Cronbach
Alpha güvenirlik değerleri Tablo 7’de görülmektedir.

Tablo 7

Maddelere Ait Faktör Yük Değerleri, Madde Toplam Korelasyon Değerleri ve


Güvenirlik Katsayıları

Faktör-1 Faktör-2 Madde Toplam Korelasyonu


SMDA7 (m4) 0,79 0,65*
SMDA11 (m7) 0,78 0,67*
SMDA8 (m5) 0,66 0,57*
SMDA13 (m8) 0,66 0,50*

23 
 
 
   

SMDA5 (m3) 0,64 0,49*


SMDA10 (m6) 0,63 0,48*
SMDA4 (m2) 0,48 0,39*
SMDA18 (m12) 0,48 0,37*
SMDA16 (m11) 0,69 0,49*
SMDA25 (m14) 0,65 0,42*
SMDA15 (m10) 0,61 0,36*
SMDA3 (m1) 0,60 0,38*
SMDA24 (m13) 0,52 0,35*
SMDA14 (m9) 0,48 0,32*
Madde Sayısı 8 madde 6 madde 14 madde
Cronbach Alpha 0,80 0,71 0,76
*p<,05

Tablo 7’ye bakıldığında 4, 5, 7, 8, 10, 11, 13 ve 18. maddeler birinci faktörde en


yüksek faktör yük değerine sahip olduğu ve 3, 14, 15, 16, 24 ve 25. maddeler ikinci faktörde
en yüksek faktör yük değerine sahip olduğu görülmektedir. Birinci faktörde maddelerin faktör
yüklerinin 0,48 ile 0,79 arasında değiştiği ve ikinci faktörde maddelerin faktör yüklerinin 0,48
ile 0,69 arasında değiştiği görülmektedir. Tabachnick ve Fidell’e göre her bir maddenin yük
değerinin 0,45 kritik değerin altında olması halinde “vasat” olduğu belirlenmiştir.64 Faktör
yük değerleri 0,45 altında olan 1, 2, 6, 9, 12, 17, 19, 20 ve 21. maddeler olmak üzere toplam 9
madde çıkarılmıştır. Aynı zamanda 22, 23 ve 26. maddeler her iki faktörde binişik
olduğundan faktör yük değerleri arasında farkın 0,10’nun altında olduğu 3 maddenin
çalışmadan çıkarıldığı görülmektedir. Pilot uygulamadan önce tasarlanan 26 maddelik
ölçekten 12 madde çıkarılarak 14 maddenin analizleri yapıldıktan sonra raporlama işlemine
geçilmiştir. Kalan 14 maddeye ilişkin hesaplanan madde toplam korelasyon analizi sonucunda
ölçekte yer alan maddelerin korelasyon değerleri 0,32 (SMDA14) ile 0,67 (SMDA11)
aralığında değiştiği ve 0,05 düzeyinde manidar olduğu görülmektedir. Ölçeğin birinci
faktörünü oluşturan 8 madde “Bağımlılık Etkili Kullanım” başlığı altında ve ikinci faktörü
oluşturan 6 madde “Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım” başlığı altında olmak üzere
toplam 14 madde “Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği
(SMBDHEÖ)” olarak isimlendirilmiştir.

                                                            
64
Barbara G. Tabachnick ve Linda S. Fidell, Using Multivariate Statistics, Allyn & Bacon/Pearson Education.
2007, s.25.  
24 
 
 
   

Ölçeğin güvenirliği için iki faktöre ilişkin olarak belirlenen maddelerin Cronbach
alpha iç tutarlılık katsayılarına bakılarak Tablo 7’de gösterilmiştir. Birinci faktör olan
bağımlılık etkili kullanıma ait güvenirlik katsayısı 0,80 ve ikinci faktör olan bilgilenme ve
bildirim etkili kullanıma ait güvenirlik katsayısı 0,71, ölçeğin geneline ait güvenirlik katsayısı
0,76 olarak hesaplanmıştır. Ölçeğin alt faktörleri ve geneline ilişkin güvenirlik katsayıları
incelendiğinde kabul edilebilir düzeyde güvenirliğe sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Tezbaşaran, likert tipi bir ölçekte yeterli sayılabilecek bir güvenirlik katsayısının olabildiğince
1’e yakın olması gerektiğini ifade etmektedir.65

1.6.3. Madde Havuzunun Meydana Getirilmesi

Anket, beli bir amaç ve plana göre düzenlenmiş ‘‘soru listesi’’dir. Ankette az ya da
çok sayıda soru olabilir. Bunlar, genellikle, geniş kitlelere uygulanırlar ve sonuçları üzerinde
istatistik değerlendirmeler yapılır.66 İstatistik, mahiyeti bakımından, yığın olaylarının tesbitine
yaradığı kadar bunları karşılaştırmada da önemli bir rol oynar. Sebepleri muhtelif, sonuçları
aynı olan olaylar istatistiğin konusu olurlar.67

Araştırmamız için çalışmalarımız 2016 yılında literatür tarama ve tanımsal okuma


araştırmaları ile vücut bulmuştur. Anket sorularımızı hazırlarken bizim çalışma alanımıza
yakın olan çalışmalardan başlıcaları ile bu çalışmaları yürüten uzman akademisyenlerin
kendileri ile görüş ve fikir alış verişinde bulunduk. Anketimizi hazırladıktan sonra alan
uzmanı olarak onlarında fikirlerini almak için incelemeleri üzere kendilerine; Kişisel Bilgi
Formu, Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeğini ve Sosyal Medya Bağımlılığı ve Din
Ölçeğini gönderdim.

Madde havuzunu oluştururken ise;

İnternet bağımlılığı konusunda bağımlılık kriterlerini ilk belirleyenlerden olan


Young’ın internet bağımlılığına neden olan kriterleri ile yine bu alanda yapılan diğer
çalışmalarının; Goldberg’in ‘‘İnternet bağımlılığı’’, Suler’ in ‘‘Sağlıklı ve problemli internet

                                                            
65
Tezbaşaran, s.47.  
66
Karasar, s.176.  
67
 Mehmet Taplamacıoğlu, Genel Sosyoloji, Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi, 1969,  s.59. 
25 
 
 
   

kullanımı’’68 tanı ölçütleri başta olmak üzere ardından ülkemizde yapılan çalışmaları
inceledim.

Ülkemizde; Gençlik ve Spor Bakanlığının (2013), Yeliz Kuşay’ın (2013), Levent


Eraslan’ın (2015), Mehmet Babacan’ın (2015), Aylin Tutgun Ünal’ın ve Erman Şentürk’ün
(2017) yapmış olduğu çalışmalardaki ölçekler ve madde hazırlama örnekleri dikkate alınarak
madde havuzu oluşturulmuştur.

1.7. Verilerin Analizi

Bilimsel araştırmalarda ancak karşılaştırmalar yaparak açıklamalara gidilir.69 Nicel


metotların amacı, klasik metotların yerini almak değildir, onları tamamlamaktır. Nicel
metotların üstünlüğü, objektif olmalarıdır. Her iki metodun da mahzurlu tarafları göz önünde
bulundurulduğunda, belgelerin tahlilinde her iki metodu birlikte kullanmanın daha doğru
olacağı ortadadır. Her defasında bütünü göz önünde bulundurmak, iki sentez arasında analiz
yapmak, varlığın doğru bilgisini bize verecektir.70 Bu açıdan araştırmanın analizi bunlara
dikkat edilerek yapılmıştır.

İlahiyat öğrencilerinden toplanan veriler SPSS-24 paket programına işlenmiştir.


“Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği” ve “Sosyal Medya Dini Kullanım
Amaçları Ölçeği”nin yapı geçerliği için Açıklayıcı Faktör Analizi (AFA) iç geçerlik için
madde toplam korelasyon analizlerine bakılmıştır. Ölçeğin iç tutarlık güvenirlik analizi için
Cronbach Alpha güvenirlik analizi yapılmıştır. Verilerin dağılımları incelenmiş ve uç değer
problemi gösteren 7 veri olduğu ve araştırmadan çıkarıldığı görülmektedir. Aynı zamanda
değişkenlere ait uç değerlerin incelenmesi aşamasında gövde yaprak grafiği ve boxplot
grafikleri incelenerek çok yüksek ve çok düşük değerler uç değerler olarak yorumlanmıştır.71
Çalışma grubunda yer alan öğrencilerin ölçeklerden elde edilen puanlarının çarpıklık ve
basıklık değerlerinin -1 ile +1 aralığında değiştiği görülmektedir. Ölçeklerden elde edilen
puan dağılımlarının öğrencilerin demografik özelliklerine göre farklılık gösterip

                                                            
68
Kuşay, s.143 – 146.  
69
 Taplamacıoğlu, s.61.  
70
 Zeki Aslantürk, ‘‘Din Sosyolojisinde Yöntem ve Teknikler’’, Niyazi Akyüz ve İhsan Çapcıoğlu (Ed.), Din
Sosyolojisi, içinde (191-240), 5. Baskı, Ankara: Grafiker Ofset, 2013, s.207. 
71
Şeref Tan, Spss ve Excel Uygulamalı Temel İstatistik-1, Ankara: Pegem Akademi, 2016, s.100.  
26 
 
 
   

göstermediğine bakmadan önce veri dağılımının parametrik veya nonparametrik olmadığına


karar vermek için normallik ve homojenlik testleri yapılmıştır. Ölçekten elde edilen verilere
ait ölçeğin geneli ve alt faktörüne ilişkin puanların normal dağılım varsayımının sınanması
için Kolmogorov-Smirnov Z testi incelemiş p>,05’e göre puan dağılımının normal dağıldığı
yani normallik varsayımını sağladığı görülmektedir. Kolmogorov-Smirnov testi parametrik
olmayan bir yöntem olup örneklem dağılımı ile birim normal dağılımı karşılaştırır ve
örneklem dağılımının normal olup olmadığı hakkında hipotez testine dayalı olarak bilgi
verir.72 Bu bağlamda normallik varsayımının sınanmasında Kolmogorov-Smirnov istatistiğine
dayalı yorumları dikkate almanın dışında çarpıklık ve basıklık gibi verinin kendisini direkt
olarak yansıtan istatistikleri dikkate almak gerekir. Tablo 8’de normallik varsayımının test
edilmesi için incelenen çarpıklık ve basıklık değerlerinin -1 ile +1 arasında değiştiği
görülmektedir. Normallik varsayımının bir ölçüsü olarak çarpıklık ve basıklık katsayılarının -
1 ile +1 aralığında olmasının kabul edilebileceği ifade edilmektedir.73 Test varyanslarının
homojenliği yani Levene homojenlik testine ait dağılım incelendiğinde Levene İstatistiği
p>,05’e göre puan dağılımına ait test varyanslarının homojen dağıldığı yani homojenlik
varsayımının sağlandığı sonucuna ulaşılmıştır. Ölçeklere ait elde edilen puan dağılımının
sürekli veri olduğu ve eşit aralıklı ölçek düzeyinde olduğu görülmektedir. İki örneklemin
(grup) birbirinden bağımsız olması, bağımlı değişkenlerin aralık veya oran ölçek düzeyinde
ölçülmüş olması, normallik ve homojenlik varsayımlarının sağlanması parametrik test
varsayımlarını karşılamaktadır.74

Tablo 8

Öğrencilerin Ölçeklerden Aldıkları Puanların Normalliğine İlişkin Çarpıklık ve Basıklık


Değerleri

N=365 Çarpıklık Basıklık


Paylaşım Odaklı Kullanım ,970 ,733
Eğitim Odaklı Kullanım -,197 -,234
Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği -,112 -,409
                                                            
72
Yaşar Baykul ve Cem Oktay Güzeller, Sosyal Bilimler İçin İstatistik: SPSS Uygulamalı, 2. Baskı. Ankara:
Pegem Akademi, 2014, s.491.  
73
George A. Morgan ve Diğerleri, SPSS For İntroductory Statistics: Use and İnterpretation, Psychology
Press, 2004, s.50.  
74
Nilgün Köklü, Şener Büyüköztürk, ve Ömay Çokluk Bökeoğlu, Sosyal Bilimler İçin İstatistik Ankara:
Pegem Akademi, 2007, s.152-161.  
27 
 
 
   

Bağımlılık Etkili Kullanım ,289 -,307


Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım ,143 -,264
Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği ,078 -,377
Tablo 8 incelendiğinde çarpıklık değerlerinin ve basıklık değerlerinin +1 ile -1
aralığında olmasından dolayı normallik varsayımını sağladığı ve Levene istatistiğine göre
varyansın homojen dağıldığı görülmektedir. Analiz aşamasında ölçeklerin geneli ve alt
faktörlerine ait dağılımlarına ilişkin betimsel istatistikler (ortalama, standart sapma, çarpıklık
ve basıklık) hesaplanmıştır. Ölçekler arasındaki korelasyon ilişkisine Pearson korelasyon
analizi ile bakılmıştır. Öğrencilerin demografik özelliklerine ilişkin iki kategorili olan
değişkenlere (cinsiyet ve sosyal medyaya erişilen cihaz türü) göre ölçeklerden aldıkları
puanlar arasındaki farklılığa Independent-Samples (Bağımsız Örneklemler) T-Testi analizi ile
bakılmıştır. Öğrencilerin demografik özelliklerine ilişkin ikiden fazla kategorili olan
değişkenlere (Yaş, Sınıf düzeyi, Sosyal medyada kullanılan uygulama, Sosyal medya
kullanım zamanı ve Sosyal medyaya günlük bağlanma süresi) göre ölçeklerden aldıkları
puanlar arasındaki farklılığa One-Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans Analizi) ile bakılmıştır.
İkiden fazla grup olan değişkenler bağlamında manidar farklılık çıkması durumunda grupların
karşılaştırılması için tek yönlü varyans analizinde çoklu karşılaştırma (Post Hoc) testlerinden
Tukey testi seçilmiştir.75

2. SOSYAL MEDYA VE DİN

Bu başlığı değerlendirebilmek için ilk önce alt başlıklarını aşağıda sırasıyla işledik.

2.1. İnternet ve Ağ Toplumu

2.1.1. İnternet

İnternet, 1960’larda, ABD Savunma Bakanlığı İleri Araştırma Projeleri Kurumu’ndaki


(efsanevi DARPA: US Defence Department Advanced Research Projects Agency) teknoloji
savaşçılarının bir nükleer savaşta Sovyet zaferini ya da Amerikan iletişim ağlarının

                                                            
75
Abdullah Can, SPSS ile Bilimsel Araştırma Sürecinde Nicel Veri Analizi, 2. Baskı, Ankara: Pegem
Akademi, 2014, s.152.  
28 
 
 
   

çökertilmesini önlemeye yönelik cüretkâr bir planıyla doğdu. Proje, bir ölçüye dek düşmanın
gücüne hareket kabiliyeti ve arazinin bilgisiyle karşı koyabilmek için gerilla güçlerinin çok
geniş bir araziye yayılmasını öngören Maocu taktiklerin elektronik bir dengiydi. Sonuç, tam
da mucitlerinin istediği gibi, herhangi bir merkezden kontrol edilemeyen, elektronik
bariyerleri aşarak birbirleriyle sayısız biçimde bağlantı kurabilen binlerce özerk bilgisayar
ağından oluşan bir ağ mimarisi oldu. Sonuçta, ABD Savunma Bakanlığı’nın kurduğu
ARPANET, vadesini doldurmuş bir Soğuk Savaş’ın kaygılarına bir hayli uzak düşen her tür
amaçla bireyler ve gruplar tarafından kullanılan binlerce bilgisayar ağının (kullanıcı sayısı
1996’da 20 milyonken, 200’de 300 milyonu asmıştır, hızla da artmaktadır) küresel, yatay
iletişimin temelini oluşturdu. Öyle ki, Chiapas’taki Zapatistaların lideri Subcomandante
Marcos, Lacandon ormanının derinliklerinden dünyayla ve medyayla İnternet üzerinden
iletişim kurdu.76

20. yüzyılın son otuz yılında İnternet’in ortaya çıkışı ve gelişimi, askeri strateji,
bilimin büyük işbirliği, teknolojik girişimcilik ve kültürellik karşıtı yeniliğin benzersiz bir
bileşiminin ürünüydü. İnternet’in kökleri, dünyanın yenilikçi araştırma kurumlarından birinin
çalışmalarında yatar: ABD Savunma Bakanlığı İleri Araştırma Projeleri Kurumu (Advanced
Research Projects Agency-ARPA). 1950’lerde ilk Sputnik’in fırlatılışıyla Amerikan
ordusunun ileri teknoloji müessesesi telaşa düşünce, ARPA, bir kısmı teknoloji tarihini
değiştiren, geniş ölçekte Enformasyon Çağı’nın öncüsü olan bir dizi kararlı girişimde
bulundu. 1960-64 döneminde Rand Corporatin’da görev yapan Paul Baran’ın bir fikrinin
geliştirilmesiyle çizilen bu stratejilerden biri de, nükleer saldırıdan etkilenmeyecek bir iletişim
sistemi tasarlamaktı. Paket anahtar sistemine dayanan bu sistem, ağın komuta ve kontrol
merkezlerinden bağımsız olmasını sağlayacak, böylece mesaj birimleri ağ içinde kendi
yollarını bulup, ağın herhangi bir noktasında tutarlı bir anlamla yeniden toplanabilecekti.77

1990’ların sonunda, İnternet’in iletişim gücü, telekomünikasyon ile bilgisayar


alanındaki yeni gelişmelerle birlikte, merkezsiz, ayrık mikrobilgisayarlar ile ana
çerçevelerden, çok çeşitli formatlarda ortaya çıkan birbiriyle bağlantılı bilgi işlem aygıtları
sayesinde bilgisayarlaşmanın yaygınlaşmasına doğru başka bir teknolojik değişikliğe yol açtı.

                                                            
76
Castells, s.7-8. 
77
Castells, s.58. 
29 
 
 
   

Bu yeni teknolojik sistemde, bilgisayarın gücü, ortak İnternet protokollerini kullanan, genelde
veri tabanı ‘server’ları ile uygulama ‘server’ları olarak ayrılan mega ‘server’lara erişim
kapasitesine sahip ‘web server’ları etrafında örgütlenmiş iletişim içindeki bir ağa
dağıtılmıştır. Bu satırlar yazıldığı sırada, yeni sistem henüz oluşum halindeyse de, kullanıcılar
evde, işte, alışverişte, eğlence mekânlarında, ulaşım araçlarında her yerde hazır ve nazır,
hayatın tüm alanlarına yayılmış tek amaçlı, uzmanlaşmış aygıtlarla ağa bağlanabiliyorlardı.
Çoğu taşınabilir olan bu aygıtlar, kendilerine ait bir işletim sistemine gerek duymaksızın,
aralarında iletişim kurabiliyorlar. Dolayısıyla bilgisayar gücü, uygulamalar, veriler, ağın
‘server’larında saklanıyor; bilgisayar zekâsı da ağın kendisinde bulunuyor: Web siteleriyle
iletişim kurabiliyorlar.78

İnternet’in gelişiminin gerisinde, Savunma Bakanlığı, Ulusal Bilim Vakfı, araştırmada


öne çıkan üniversiteler (özellikle MIT, UCLA, Stanford, Güney California Üniversitesi,
Harvard, Santa Barbara’daki California Üniversitesi, Berkeley’deki California Üniversitesi),
MIT’in Lincoln Laboratuvarı, SRI (eski Stanford Araştırma Enstitüsü), Palo Alto Araştırma
Şirketi ( Xerox finanse ediyordu), ATT’nin Bell Laboratuvarları, Rand Corporation ve BBN
gibi teknolojide uzmanlaşmış düşünce kurumlarını kesen bilimsel, kurumsal ve kişisel ağlar
vardı.79

Net’in iki kaynağının askeri/bilimsel kurumlar ile kişisel bilgisayarlara dayalı karşı
kültürün ortak bir noktası vardır: Üniversite dünyası, İlk ARPANET merkezi 1969’da UCLA’
da kuruldu, bunları 1970-1 döneminde California Üniversitesi, Santa Barbara; SRI Utah
Üniversitesi; BNN; MIT ve Harvard’ da kurulan altı merkez daha eklendi. Bu merkezler,
buradan büyük şirketlerin iç ağları istisna olmak üzere akademik cemaate yayıldılar. Net’in
üniversite kökeni, elektronik iletişimin gelişiminde ve dünya çapında yayılmasıyla belirleyici
olmuştur; belirleyicidir. ABD’ de bilgisayar aracılığıyla iletişim geniş ölçekte, 1990’ların
başında üniversite öğrencileri ve öğretim üyeleri arasında başlatıldı. Birkaç yıl içinde
dünyanın geri kalan bölgelerinde de aynı süreç yaşandı.80 Bir o kadar hızlı yaşanan bu süreç
birçok bilim insanı ve araştırmacının dikkatini çekti. Postman’ın ifade ettiği gibi teknolojik

                                                            
78
Castells, s.66. 
79
Castells, s.62.  
80
Castells, s.472. 
30 
 
 
   

aygıtlar içerisinde, diğerlerinden hemen ayrılan ve farklılaşanı bilgisayar teknolojileridir.81

Bilgisayar, İngilizce ‘‘COMPUTER’’ (hesaplama) kelimesinin dilimizdeki


karşılığıdır. Bilgisayar; uzun ve karmaşık hesapları dahi büyük bir hızla yapabilen, lojik
(mantıksal) bağıntılara karar verip, işlem yürüten elektronik makinadır. 82 Ayrıca bu teknoloji
bilgisayarı önemli kılmıştır. Çünkü “bilgisayar herkes tarafından kullanılmakta ya da herkes
bilgisayar tarafından kullanılmaktadır.” Bu anlamda bilgisayarın bizatihi kendisinin, kullanım
alanı olarak yaygınlaştığı rahatlıkla görülmektedir. Diğer birçok teknolojide, insanlar bu
teknolojilerin sonuçları ile karşılaşırken, bilgisayar teknolojilerinde insanlar, bu teknolojilerin
sonuçları üzerinde bizzat müdahil olabilmektedirler. Çünkü bilgisayar teknolojisi, artık
birbirine bağlanan ağlar yoluyla, yeni bir toplumsal işleyişin temel dinamiği haline gelirken,
kullanıcıları tarafından etkin bir şekilde yeni kullanım alanlarına kaydırılmaktadır.83

Yeni medya araçlarının merkezi unsuru olan İnternet, tarihin en hızlı yayılma gösteren
iletişim aracı olmuştur; ABD’de radyonun 60 milyona ulaşması 30 yıl aldı; TV bu yayılma
seviyesine 15 yılda ulaştı. İnternet ise dünya çapında bilgisayar ağının gelişmesini izleyen üç
yıl içinde bunu başardı. Çünkü televizyonun tersine İnternet tüketicileri aynı zamanda onun
üreticileri, içerik yaratıyor ve ağı şekillendiriyorlar. Dolayısıyla toplumların İnternet imkânına
farklı tarihlerde erişmelerinin, dünya iletişim ve kültürünün gelecekteki şekillenmesi
üzerinden uzun süreli etkili olacaktır.84

İnternet Dünyanın en büyük bilgisayar ağıdır. Birçok bilgisayar sistemi TCP/IP


protokolü ile bir birine bağlanarak bilgisayar ağı oluşturur. Bu ağların en büyüğü İnternet
olarak bilinir. Dünyanın tamamında üniversiteler, araştırma kuruluşları, kamu kuruluşları,
özel şirketler İnternet’e bağlıdır. Teknolojinin gelişmesi ile ağa bağlanan kullanıcı sayısı her
geçen gün büyük bir hızla artmaktadır.85 Dijital devrimin önemli bir ürünü olan ve sosyal
medya kavramının gelişiminde önemli bir çıkış noktası olarak görülen World Wide Web

                                                            
81
Göksel Göker ve Adem Doğan ‘’Ağ Toplumunda Örğütlenme: Facebook’ta Çevrimiçi Tekel Eylemi’’,
Balıkesir Üniversitesi SBE. Dergisi, http://sbe.balikesir.edu.tr/dergi/edergi/c14s25/makale/175-203.pdf s.177.
(31 Ekim 2018) 
82
Aslan Gülcü ve M. Ali Alan, Bilgisayarın Temelleri ve İnternet Rehberi, 1. Baskı, Ankara: Detay
Yayıncılık, 2003. s.3.  
83
Göker ve Doğan, s.177. 
84
Babacan, s.50. 
85
Osman Gürkan, İnternet Kullanım Kılavuzu ve Chat Rehberi, 1. Baskı, Ankara: Yargı Yayınları, 2001,s.3.  
31 
 
 
   

(WEB) uygulamasıdır. WEB, birbiriyle bağlantılı, internet üzerinde çalışan ve ‘‘www’’ ile
başlayan adreslerdeki sayfaların görüntülenmesini sağlayan servisin adıdır ve internet
üzerinden yazı, grafik, resim, ses ve hareketli görüntülerden oluşan dokümanları uzaktaki
bilgisayarlara iletebilen bir teknolojidir. Bu uygulama erken internet dönemi olarak
betimlenecek süreçte oluşturulan Web 1.0 (Read Only Web) uygulamasını doğurmuştur.86
Web 1.0 ın ardından süreç hızla ilerlemiş teknolojik gelişmeler büyük bir ivme kazanmıştır.
Web 2.0 terimi ilk defa, teknolojik ticari sergi ve konferans üreticileri tarafından 2004 yılı
sonbaharında, ticari konferanslardan bir seri için, isim olarak kullanılmıştır. Levy’ e göre web
2.0 teknolojisi, aşağıdaki gelişmelerin bir sonucudur: İnternetin gelişiminin son 10 yılda çok
hızlı düzeylere ulaşması, dünya üzerinde bir milyar insanın İnternet kullanması, yazılım
sektörlerinin 2001 sonbaharında dot com (.com)’ dan sonra yeni bir pozitif kavrayış
oluşturmaya başlaması. İnternet, bilgisayar ve diğer dijital tabanlı araçlar yoluyla insanları ve
bilgiyi birbiriyle buluşturan, kişilerarası iletişime ve bilginin geri alınarak düzenlenebilmesine
olanak tanıyan elektronik ağların ağına işaret eder.87

Bütün bu hızlı değişim ve gelişmeler yeni yeni başlıkları meydana çıkarıyorken farklı
teknolojilere de kapı açıyordu. Son yirmi yılda yeni telekomünikasyon teknolojilerinin
kullanımı üç ayrı aşamadan geçti: İşlerin otomasyonu, kullanım biçimlerinin denenmesi ve
uygulamaların yeniden biçimlendirilmesi. İlk iki aşamada, teknolojik yenilik, Rosenberg’in
terminolojisiyle, kullanarak öğrenme üzerinden gelişti. Üçüncü aşamada kullanıcılar,
teknolojiyi yaparak öğrendiler ve ağları yeniden biçimlendirme, yeni uygulamalar bulma
noktasına vardılar. Yeni teknolojinin devreye girmesi, kullanılması, yeni alanlarda
geliştirilmesi arasındaki beslenme zinciri, yeni teknolojik paradigmayla daha da hızlandı.
Sonuçta, teknolojinin kullanıcıları tarafından benimsenip yeniden tanımlanırken yayılması,
teknolojinin gücünü sonsuzca artırır.88

İnternetin sunduğu iletişim olanaklarıyla atılan adımlar, teknolojiyle ilişkileri


açısından x, y, z kuşakları gibi yeni demografik tanımlamaları tartışmaya açmış, akıl,
enformasyon ve ileri teknoloji çağı yakalayabilmenin ve sürdürülebilirliğin temel şartı haline

                                                            
86
Levent Eraslan, Sosyal Medyayı Anlamak, 2.Baskı, İstanbul: Nobel Yaşam, 2016, s.3. 
87
Babacan, s.48. 
88
Castells, s.40-41. 
32 
 
 
   

gelmiştir.89 Postman’ın da yazdığı gibi “Gerçekliği ‘olduğu gibi’ değil, dillerimizin olduğu
gibi görüyoruz. Dillerimiz de medyalarımızdır. Medyalarımız metaforlarımızdır.
Metaforlarımız kültürümüzün içeriğini oluşturur.” Kültür iletişimle aktarıldığı, iletişimle
başladığı için, kültürlerin kendileri –tarihsel olarak üretilmiş inanç sistemlerimiz ve
geleneklerimiz- yeni teknolojik sistemle temelden dönüşmüştür, zaman içinde daha da fazla
dönüşecektir.90 Yalnızca 2015’te, 176 milyon insanın daha sosyal ağlarda hesap oluşturduğu
gerçeği, internetin ve dolayısıyla internet zemininde var olan sosyal medyanın ne kadar
geliştiğine ve gelişeceğine dönük önemli göstergeleri bizlere sunmaktadır.91

İnternet temelli iletişim, zaman ve mekân ötesi etkileşime geçmeye uygun yapısı ile
fiziksel anlamda bir arada bulunma zorunluluğunu aşarak kendi içerisinde kamusal bir alana
dönüşmüştür. Bu kamusal alanın en temel özelliği Habermas’ın (2002) kamusal alan
yaklaşımından hareketle ifade edilecek olursa özel şahıslardan oluşmuş kamusal toplulukların
tartıştığı bir alan olmasıdır. Bu alan, bir tartışma platformu olarak ortak ilgi ve konular
üzerinde yapılan görüş alış verişi ile kendine has bir kamuoyunun oluşumunu da beraberinde
getirmektedir.92 Ayrıca ağlar yayıldığında, büyümeleri de katlanır; daha fazla bağlantı
olduğundan ağa dâhil olmanın yararları da katlanarak artar, ayrıca maliyet de doğrusal olarak
artar. Ayrıca ağın dışında kalmanın cezası da ağın büyümesiyle birlikte büyür, çünkü ağın
dışında kalan başka unsurlara erişim fırsatları azalır.93 Zira İnternet hizmeti masraflı
altyapılara dayalı olduğu için büyük yatırımlar gerektirmektedir. Bu yatırımların sahipleri de
genellikle eski medyanın da sahibi olan küresel şirketlerdir. Gün geçtikçe satın almalar ve
büyümeler yoluyla bu manzara daha da netleşmektedir. Oysa İnternet veya sosyal medya
kullanıcılarının, bu yeni medya çeşidine dair en önemli argümanlarından biri, bunların kolay
erişilebilir ve ucuz olmasıdır.94 Çoğu kimse interneti yirminci yüzyılın bitiminde ortaya çıkan
yeni küresel düzenin bir işareti olarak görmektedir. İnternetteki değiş-tokuş siberuzayda
gerçeklemektedir. Siberuzay interneti oluşturan bilgisayarlardan oluşan küresel ağın

                                                            
89
Filiz Balta Peltekoğlu, ‘‘Sosyal Medya ve Sosyal Değişim’’, Tolga Kara, Ebru Özgen (Ed.), Sosyal Medya
Akademi içinde (3-8), 1.Baskı, İstanbul: Beta Basım Yayım, 2012, s.4. 
90
Castells, s.440-441. 
91
Eraslan, s.1. 
92
Göker ve Doğan, s.184. 
93
Castells, s.90. 
94
Babacan, s.71. 
33 
 
 
   

biçimlendirdiği etkileşim mekânı anlamına gelmektedir. Siberuzayda biz artık insanlar değil,
birbirimizin ekranındaki mesajlarız.95

Sonuç olarak yapılan tanımlamalardan hareketle şöyle denilebilir: Yeni iletişim


teknolojileri bağlamında ilk dönem bilgisayar ve İnternet uygulamalarının etkileşime ve
interaktif iletişim sürecine daha çok imkân vermesi, kitle iletişim araçlarının etkileşime imkân
vermesinden yapısal anlamda farklılıklar içermektedir. Rogers’ a göre, yeni medyanın üç
özelliği vardır:

a) Etkileşim: İletişim sürecinde etkileşimin varlığı gereklidir.

b) Kitlesizleştirme: büyük bir kullanıcı grubu içinde her bireyle özel mesaj değişimi
yapılabilmesini sağlayacak kadar kitlesizleştirici olabilir.

c) Eşzamansız Olabilme: yeni iletişim teknolojileri birey için uygun bir zamanda
mesaj gönderme veya alma yeteneklerine sahiptirler. Aynı andalık gerekliliğini ortadan
kaldırırlar.96  

Diğer yandan yeni iletişim sistemi, uzamı ve zamanı, insan hayatının temel boyutlarını
kökten bir dönüşüme uğratır. Yerellikler, kültürel, tarihsel, coğrafi alanlarından kopar,
işlevsel ağlar ya da imaj kolajları olarak yeniden birleşirler; böylece mekânların uzamının
yerini bir akışlar uzamı alır. Geçmiş, şimdi ve gelecek, aynı mesaj içinde birbiriyle etkileşim
içinde olabilecek şekilde programlandığında zaman silinir. Akışların uzamı ve zamansız
zaman tarihsel olarak aktarılmış temsil istemlerinin çeşitliliğini kapsayan ve aşan yeni bir
kültürün maddi temellerini oluşturur: Kurgunun, kurmaya duyulan inanç olduğu gerçek
sanallık kültürü. 97

Bu bilgiler ışığında Internet için şunu diyebiliriz; zaman ve mesafe tanımadan dünyayı
önünüze seren bir ağ yapısı.98 İnternet, ‘‘ağların ağıdır’’. Uluslararası ağların en önemlisi
İnternet’dir.99

                                                            
95
Giddens, s.642.  
96
Babacan, s.43. 
97
Castells, s.501. 
98
Gürkan, s.4.  
34 
 
 
   

2.1.2. Ağ Toplumu

İnternetten sonra ağ kavramını tanımlayacak olursak: Ağ toplumu, sosyal medya


ağlarından oluşan bir altyapının toplumun her seviyesindeki – bireysel, grupsal/örgütsel ve
sosyal – örgütlenme tarzını belirlediği modern bir toplum türü olarak tanımlanmaktadır. Bu
ağlar giderek artan bir biçimde bu toplumun (bireyler, gruplar ve örgütler) her bir birimini
veya parçasını birbirine bağlamaktadır. Batı toplumlarında, ağlar tarafından birbirine
bağlanmış bireyler ağ toplumunun temel birimi haline gelmektedir. Doğu toplumlarında ise
temel birim halen ağlar tarafından birbirine bağlanmış gruplardır (aile, topluluk, iş ekibi).100

Ağ kavramı sosyolojik anlamıyla bir veya birden fazla toplumsal ilişkiyle birbirine
bağlanmış, dolayısıyla toplumsal bir bağ oluşturan bireylere gönderme yapmaktadır. Bu
açıdan bakıldığında toplumsal ilişkilerin var olduğu günden bugüne kadar ağ olgusu sosyal
hayatın bir parçası olarak değerlendirilebilir. Ancak, günümüzde özellikle de enformasyon
teknolojilerinin gelişme göstermesiyle birlikte yeni bir sosyal organizasyon türü ortaya
çıkmıştır. Ağlarla örülü bu organizasyonun adı ‘Ağ Toplumu’dur. Bu toplumun ağ kavramı ile
özdeşleştirilmesi ya da birlikte anılması, onun ağ temeli üzerine kurulmuş (sosyal, ekonomik,
politik) ilişkileri, yoğun bir şekilde kullanıyor olmasından kaynaklanmaktadır.101

Ağlar, sınırsız biçimde genişleyebilen, ağ çerçevesinde iletim kurabilmeleri, açıkçası


aynı iletişim kurallarını paylamaları halinde yeni düğümlere bütünleşen açık yapılardır. Ağa
dayalı bir toplumsal yapı, dengesini bozmaksızın yeniliklere gidebilecek, son derece dinamik,
açık bir sistemdir. Ağlar, yeniliğe, küreselleşmeye, merkezsiz yoğunlaşmaya dayalı bir
kapitalist ekonomi için; esneklik ve uyarlana bilirliğe dayalı iş, işçiler ve şirketler için; sonu
gelmez bir yıkım ve yeniden yapılanma kültürü için; uzamın yerinden edilmesini, zamanın
bertaraf edilmesini amaçlayan bir toplumsal örgütlenme için çok uygun araçlardır. Ancak ağın
morfolojisinin de kaynağında yer alır. Ağları birbirine bağlayan makaslar (örneğin siyasi
süreçleri etkileyen medya imparatorluklarını kontrol altına alan finansal akışlar gibi),
ayrıcalıklı iktidar aygıtlarıdır. Dolayısıyla makasçılar da iktidar sahipleridir. Ağlar çok
olduğundan, ağlar arasındaki iç işleyiş kuralları ile makaslar, toplumların şekillendirilmesinin,

                                                                                                                                                                                          
99
Gülcü ve Alan, s. 245.  
100
Jan Van Dijk, Ağ Toplumu, Özlem Sakin (çev.), 1. Baskı, İstanbul: Kafka Epilson Yayınları, 2016, s.42. 
101
Göker ve Doğan, s.178. 
35 
 
 
   

yönlendirilmesinin, yanlış yönlendirilmesinin başlıca kaynakları haline gelmişlerdir.


Toplumsal evrim ile enformasyon teknolojilerinin uyumlu hale gelmesi, sosyal yapı
çerçevesindeki etkinliklerin gerçekleştirilmesi için somut bir zemin hazırlamıştır. Ağlar
halindeki bu somut zemin, baskın toplumsal süreçlere damgasını vurur, böylece toplumsal
yapının kendisini şekillendirir.102

Özellikle 1980’li yıllardan itibaren enformasyon teknolojilerinin yaygınlık kazanması,


dünyada mesafe kavramının eski anlamını ortadan kaldırmıştır ve Castells’in Ağ Toplumu
olarak adlandırdığı yeni bir toplum örgütlenmesi ortaya çıkmıştır.103 Kablosuz internetin ağlar
oluşturduğu, görüntü ve fikirlerin virüs gibi hızla yayılışının damgasını vurduğu bir dünyada
bulaşıcı bir şekilde yayıldı.104 Ayrıca ağlar toplumun bütününü kapsamlı bir şekilde yeniden
yapılandırır. Ağlar, kurumların yeni ölçek seviyeleri, yeni pazarlar yönetmek ve kontrol
etmek için yeni yollar arayışına yardımcı oldukları için eski örgütlenme biçimlerini bozarlar.
Ağlar modern toplumda eş zamanlı olarak meydana gelen ölçek genişlemesi ve ölçek
daralması süreçlerini birbirine bağlar. Bir yandan küreselleşme ve kişiselleşmeyi. Bu
105
bağlamda, ağların modernleşmeyi hızlandırdıkları söylenebilir. Diğer bir ifadeyle ağlar
toplumlarımızın yeni morfolojisini oluşturur; ağlar oluşturma mantığının yayılması da üretim,
deneyim, iktidar ve kültür süreçlerinde işleyiş, sonuçları ciddi bir biçimde değiştirir.

Toplumsal örgütlenmenin ağ biçiminde olması, başka zamanlarda, başka uzamlarda


gerçekleşmiş olsa da, yeni teknolojik paradigma, toplumsal yapının tamamına yayılması için
gerekli maddi zemini sağlar, ayrıca bu ağlar oluşturma mantığının ağlar üzerinde ifade edilen
özgül toplumsal çıkarlardan daha yüksek düzeyde bir toplumsal belirleyici olduğunu
savunuyorum: Akışların iktidarı, iktidarın akışlarının önüne geçer. Ağda yer almak ya da
almamak, her ağın diğeri karşısındaki dinamikleri, toplumumuzda baskın olmanın ve

                                                            
102
Castells, s.623. 
103
Necmi Emel Dilmen, “Bireyselleşen Küre”, Oğuz Kaymakçı (Ed.). Küreselleşme Üzerine Notlar içinde (96-
120). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık, 2007, s.104.  
104
Manuel Castells, İsyan ve Umut Ağları ‘İnternet Çağında Toplumsal Hareketler’, Ebru Kılıç (çev.),
İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları, 2013, s.18. 
105
Dijk, s.56. 
36 
 
 
   

değişimin başlıca kaynaklarıdır: bu yüzden ağ toplumu dememiz yerinde olur bu topluma:


sosyal morfolojinin sosyal eyleme üstün olmasının damgasını vurduğu bir toplumdur bu.106

Castells'in ağ toplumu kuramının temelinde yatan enformasyon teknolojisi


paradigması, beş temel özelliği ile birlikte Castells'in çözümlemesinin merkezinde yer
almaktadır. Bunlardan ilki enformasyon üzerinde hareket eden teknolojileri tanımlamaktadır.
İkinci olarak enformasyon, tüm insani etkinliğin parçası olduğundan bu teknolojilerin yaygın
bir etkisinin bulunmasıdır. Ayrıca enformasyon teknolojilerini kullanan tüm sistemler, bu
teknolojilerin çok çeşitli süreçleri ve örgütleri etkilemesine olanak tanıyan ağ kurma mantığı
tarafından tanımlanmaktadırlar. Yeni teknolojilerin son derece esnek yapılar olarak sürekli
uyum göstermeleri ve değişime olanak sağlamaları bir diğer özellikleridir. Son olarak
enformasyon ile bağlantılı spesifik teknolojiler, son derece bütünleşmiş bir sistemle
birleşmektedirler.107 Elbette ki, teknoloji toplumu belirlemez. Toplum da teknolojik değişimin
yönünü çizemez, çünkü bilimsel keşif, teknolojik yenilik ve bunların toplumsal uygulanma
süreçlerine bireysel yaratıcılık ve girişimcilik de dâhil birçok etken dâhil olur; öyle ki, nihai
sonuç, karmaşık bir etkileşim sürecine dayalıdır. Hatta teknolojik belirlenimcilik ikilemi
büyük olasılıkla yanlış bir sorundur; çünkü teknoloji toplumdur, çünkü toplum teknolojik
aygıtlarına değinilmeksizin anlaşılmaz, resmedilemez.108

Diğer taraftan ağ toplumunun öne çıkan bir diğer özelliği ise kaydet ve ilerle
prensibidir. Bu kavram elektronik hafızaları tüm veri tabanı türlerindeki kayıtların kullanımını
ifade etmektedir. Geleneksel anlamda kaydın ve herkesle paylaşımın mümkün olmadığı tüm
verilerin kontrollü bir şekilde kaydedilerek paylaşılması olanağına sahip bir toplumdur ağ
toplumu. Van Dijk; haberleşme teknolojilerinin, veri iletişiminin ve kitle iletişiminin tek bir
dijital altyapıya yön deşmesini de bu ağ toplumunu farkı olarak ortaya koyar. Tarihte ilk defa
tek bir iletişim altyapısının tüm toplumsal faaliyetleri birbirine bağladığının altını çizer. Bu ağ
toplumunda giderek daha fazla faaliyeti; çalışma, eğitim, enformasyon elde etme, iletişim,

                                                            
106
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun Yükselişi,
s.621. 
107
George Ritzer, Sosyoloji Kuramları, Himmet Hülür (çev.). 1.Basım, Ankara: De Ki Basım Yayım, 2011,
s.570.  
108
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun Yükselişi, s.6.  
37 
 
 
   

karar verme, kültürel ifade, eğlence ve daha fazlasını; çevrimiçi, çevrimdışı ya da her iki
şekilde gerçekleştirme şansına sahip olduğumuzu söyler.109

Son olarak ise bu kavram ile özdeşleşen bir ismin ifadeleriyle bu başlığı toparlayalım:
Castells “Enformasyon Çağı” üçlemesinin son kitabı olan “Binyılın Sonu” nda; 21. yüzyılda
enformasyon teknolojisi devriminin dönüştürücü potansiyelini vurgulayacağını, bu yeni
yüzyılda küresel internetin tamamlanmasının ve mobil telekomünikasyon ile bilgisayar
gücünün damgasını vuracağını, böylece enformasyonun iktidarının merkezsizleşeceğini ve
yayılacağını, çoklu ortam vaadinin gerçekleşeceğini, etkili iletişimin keyfinin güçleneceğini
ve elektronik iletişim ağlarının insan hayatının omurgasını oluşturacağını öngörmüştür.110
Castells’in bu öngörüsünün üzerinden henüz 15 yıl geçmiş olmasına karşın, bu öngörülerin
birçoğunun yeni yüzyılın hemen başında gerçekleşmekte olması, gelişimin hızını görmek
açısından dikkat çekicidir.111 Eğer böyleyse, bilgisayar ağları, maddi terimlerle belirtmek
gerekirse, hayatlarımızın dokusu olacak demektir.112

2.2. İnternet ve Türkiye

Yukarıda internet ve ağ toplumundan bahsettik. Peki, Dünyada yaşanan bu gelişmeler


ve değişmeler karşısında ülkemizde neler yaşanmaktadır? Ülkemiz bütün bunlara nasıl tepki
vermektedir? Kısaca onlara da değinmek istedim. Günümüzde İnternet inanılmaz gelişmeler
kaydetti. Özellikle telekomünikasyon alanındaki gelişmeler, bilgisayar teknolojisinin
gelişmesi ve globalleşme süreci ile İnternet dünyayı saran bir ağ olmuştur.113 Teknolojik
gelişmeler, toplumu hem nesnel, hem de sosyo-kültürel anlamda kuşatmaktadır. Bu
teknolojilerin gündelik hayatımızın içerisinde hızlı bir şekilde yer alması alışkanlıklarımızı da
değiştirmektedir. Marshall McLuhan’ a göre birey ilk önce kullanacağı araçlara şekil verir ve
daha sonra kullanılan araçlar bireyleri şekillendirmektedir.114

                                                            
109
Alper Değerli, ‘‘Ağ Toplumu Bağlamında Bilginin Paylaşılmasına Yönelik Akademik Yayın ve Referans
Sistemleri: Neo4j Platformunda Graf Veritabanı Uygulaması’’,(Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi SBE,
2014) s.20-21.  
110
Manuel Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür – Üçüncü Cilt: Binyılın Sonu, Ebru
Kılıç (çev.). İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, s.508.  
111
Değerli, s. 19.  
112
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun Yükselişi, s.68.  
113
Gürkan, s. 4.  
114
Kuşay, s.10. 
38 
 
 
   

Ülkemizde Internet’in kullanıma başlaması 1993 yılıdır. İlk yıllarda oldukça az bir
kitle tarafından kullanılan İnternet, son yıllarda ülkemizde oldukça yaygınlaşmıştır. Bilgisayar
fiyatlarının düşmesi, birçok İnternet Servis Sağlayıcı firmanın kurulması ile internet erişim
maliyetinin ucuzlaması ve Türkçe içerikli Web sitelerinin oluşturulması sonucunda ülkemizde
Internet kullanıcı sayısı artmıştır.115

Teknolojinin gelişmesi ve ilerleyen teknolojinin internetin kullanım biçiminde


meydana getirdiği değişiklikler, internetin hayatımızda edindiği yeri de sürekli yeniledi. Belki
internetin toplum hayatındaki yeri 15-20 yıl gibi fazla da uzun sayılmayacak bir zaman
dilimine sığıyor, ancak bu süre içerisinde yaşanan değişimlerin yoğunluğu, elimizde yine
incelenmeye değer tarihsel süreç bırakıyor. İnternetin sosyal tarihçesi, içerisinde kuşaklar
barındırabilecek kadar parçalı, devrimsel gelişmelerle dönemlere ayrılabilecek kadar
keskindir.116

İnternet, demokratikleşmemiş toplumlarda, sivil toplumun gelişmesinde, özellikle


ifade özgürlüğü için sağladığı kanallar açısından, olumlu bir araç olarak görülmektedir.
Ancak, internet aynı zamanda bir gözlem aracı olarak kullanılmaktadır. 19.yy.’da Bentham
tarafından tanımlanan ve Foucalt tarafından geliştirilen ‘panopticon’ kavramı, internet çağına
uyarlanabilir. İçerik ve resimlerin bloke edildiği, internet polislerinin oluşturulduğu Çin ve
hatta internet kullanımının suç ilan edildiği Kuzey Kore, Myanmar ve Irak bu örneklerin
başlıcalarını oluşturmaktadır. Türkiye’de uzun süren Youtube yasağı 30 Ekim 2010’da
kaldırıldı ve 9 bin site devlet tarafından yasaklandı.117 İnternetin erişebilirliği ile gücü
arasında şüphesiz doğru orantı vardır. Dünyadaki internet kullanıcı sayısı iki milyara
ulaşmışken, Türkiye’deki internet kullanıcı sayısı 54 milyon kişidir.118 Rakama bakıldığında
toplam nüfusun yaklaşık yarısının internet kullanıcısı olduğu görülmektedir. Türkiye, bu sayı
ile dünyada on iki, Avrupa’ da ise dördüncü sırada yer almaktadır. Bu rakama her ay eklenen

                                                            
115
Gürkan, s.5. 
116
Irak ve Yazıcıoğlu, s.7. 
117
Bilgili ve Şener, s. 242. 
118
2018 Türkiye İnternet Kullanım ve Sosyal Medya İstatistikleri, https://dijilopedi.com/2018-turkiye-internet-
kullanim-ve-sosyal-medya-istatistikleri/ (31 Temmuz 2018).  
39 
 
 
   

yeni internet kullanıcısı sayısı ise yüz bin kişi civarındadır.119 Ülkemizde yapılan diğer bir
araştırmanın sonuçları da aşağıda verilmiştir.

TÜİK, tarafından her yıl yayınlanan Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım


Araştırması, 2018120 sonuçları şöyle;

• Bilgisayar ve İnternet kullanımı 2018 yılında 16-74 yaş grubundaki bireylerde


sırasıyla %59,6 ve %72,9 oldu. Bu oranlar 2017 yılında sırasıyla %56,6 ve %66,8 idi.
Bilgisayar ve İnternet kullanım oranları 16-74 yaş grubundaki erkeklerde %68,6 ve %80,4
iken, kadınlarda %50,6 ve %65,5 oldu.

• Hanehalkı bilişim teknolojileri kullanım araştırması sonuçlarına göre 2018 yılı


Nisan ayında hanelerin %83,8’i evden İnternete erişim imkânına sahip oldu. Bu oran 2017
yılının aynı ayında %80,7 idi.

• Genişbant ile İnternete erişim sağlayan hanelerin oranı 2018 yılı Nisan ayında
%82,5 oldu. Buna göre hanelerin %44,5’i sabit genişbant bağlantı (ADSL, kablolu İnternet,
fiber vb.) ile İnternete erişim sağlarken, %79,4’ü mobil genişbant bağlantı ile İnternete erişim
sağladı. Genişbant İnternet erişim imkânına sahip hanelerin oranı önceki yıl %78,3’tü.

• İnternet üzerinden kişisel kullanım amacıyla mal veya hizmet siparişi veren ya
da satın alan 16-74 yaş grubundaki bireylerin oranı, 2017 yılı Nisan ayı ile 2018 yılı Mart
aylarını kapsayan on iki aylık dönemde %29,3 oldu. Önceki yılın aynı döneminde (2016
Nisan- 2017 Mart), bu oran %24,9 olarak gözlendi.

• Cinsiyete göre İnternet üzerinden alışveriş yapma oranı erkeklerde %33,6


olarak gerçekleşirken kadınlarda %25 oldu. Bu oranlar bir önceki yılın aynı döneminde sırası
ile %29 ve %20,9 oldu.

• İnternet üzerinden alışveriş yapan bireylerin %65,2'si giyim ve spor malzemesi


satın aldı. Bunu %31,9 ile seyahat bileti, araç kiralama vb. %26,8 ile ev eşyası (mobilya,

                                                            
119
Kuşay, s.16. 
120
TÜİK, Hanehalkı Bilişim Teknolojileri (BT) Kullanım Araştırması, 2018,
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=27819 (09 Aralık 2018).  
40 
 
 
   

oyuncak, beyaz eşya, vb; tüketici elektroniği hariç), %22,1 ile gıda maddeleri veya günlük
gereksinimler ve %20,6 ile kitap, dergi, gazete (e-kitap dâhil) takip etti.

• Giyim ve spor malzemeleri hem erkekler hem de kadınlar tarafından sırasıyla


%55,9 ve %77,3 ile İnternet üzerinden en çok satın alınan ürün grubu oldu. Cinsiyete göre en
az satın alınan ürün grubu ise erkeklerde %4,6 ile ilaç olurken, kadınlarda %2,8 ile oyun
yazılımı, diğer bilgisayar yazılımı ve yazılım güncellemeleri oldu.

Araştırma sonuçları bir önceki yılla karşılaştırmalı olarak verilmiştir. Bu sonuçlar bize
her geçen gün internetin evlerimizi ceplerimizi hatta hayatımızın her alanını sarmaya
başladığının nicel halini ifade etmektedir.

Ayrıca internet, 1969 yılında geliştirilen eski bir teknoloji olmasına rağmen, onun
dünya çapında 1 milyar kullanıcıya ulaşması ancak geçtiğimiz son on yılda gerçekleşmiştir.
Bu hızlı artışın nedenleri irdelendiğinde, önemli bir etken olarak son yıllarda gelişen mobil
iletişim araçları öne çıkmaktadır; 1991 yılında 16 milyon olan mobil telefon kullanıcılarının
sayısı, 2006 yılında 2 milyarın üzerine çıkmış, mobil iletişimde büyük artış yaşanmıştır.
İnternet ve mobil iletişimin yakınsaması ise internetin ve aynı zamanda sosyal ağların
yaşamın her alanına girmesiyle sonuçlanmıştır. Bugün, internet ve sosyal ağlara bağlantı,
bilgisayarlar ve laptopların yanı sıra, tabletler ve akıllı telefonlar gibi çeşitli mobil iletişim
araçları üzerinden de sağlanmakta, insanlar SMS, bloglar, vloglar, podcastlar, wikiler gibi
yeni iletişim formları üzerinden ağlar yoluyla kendi kitle iletişim sistemlerini
kurmaktadırlar.121 Bu dönemde Türkiye’nin ilk internet fenomeni de doğuyor ve #zurna chat
odası (ve farklı sunuculardaki onlarca klonu) yoğun günlerinde yüzlerce kişiye sözünü
ettiğimiz türden bir iletişim olanağı sağlıyordu.122

Diğer taraftan bakacak olursak teknoloji, şimdiye kadar olduğundan daha hızlı bir
şekilde gelişmektedir. Bugün, sınırsız bilginin, kelimenin tam anlamıyla parmak uçlarımızda
olduğu bir dünyada yaşıyoruz. İnternet kullanımı sayesinde bir düğmeye basarak, neredeyse
bütün sorular cevaplanabilmektedir. Dünya çapında iki milyara yakın insan, internete
bağlanmaktadır. Bununla beraber, insanlar artık sadece internete değil, sosyal ağlara da
                                                            
121
Bilgili ve Şener, s.18. 
122
Irak ve Yazıcıoğlu, s.9. 
41 
 
 
   

bağlanmaktadır. Sosyal ağlara bağlanmak, artık insanların internete girmelerinin birinci


sebebidir. Özellikle insanlar, günümüzde var olan en popüler iletişim ağı olan Facebook’a
girmektedirler. Facebook, şu anda dünya çapında izlenen sayfaların birinci sırasında
gelmektedir ve günlük kullanım trafiği açısından Google’ı bile geçmiştir. Bu da, dünya
nüfusunun, sosyal medyayla, World Wide Web’in sunduğu herhangi bir şeyden daha fazla
ilgilendiği anlamına gelmektedir.123

Zira internet tarihi de insanlığın tarihi gibi bir devrimin koşulları oluştuğundan itibaren
mutlaka o büyük değişimleri yaşadı ve bu konuda mantığı şimdiye kadar hiç yanıltmadı.
Dolayısıyla şu anda elimizde olan şeylere ebediyen aynı şekilde var olacakmış gibi
davranamamak gerekiyor.124 İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte sosyal medya
platformlarının kullanımı da gün geçtikçe artmaktadır. İnternet ve sosyal medya kullanan
kitleye bakıldığında bu kitlenin çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu görülmektedir. Sosyal
medyanın gençler tarafından yaygın olarak kullanılmasının nedenleri sosyal medyanın
gençlere tamamen bağımsız ve herhangi bir sınırlama olmadan hareket edebilecekleri,
özgürce düşünüp davranabildikleri ortam sağlaması ve iletişime geçecekleri koşulları özgürce
seçebilme imkânı vermesidir. Günümüzde internet, bireylerin bilgiye ulaşması ve bilgi
paylaşımı açısından en yaygın olarak kullanılan iletişim ve bilgi paylaşım aracıdır.
İstatistiklere bakıldığında dünya nüfusunun yaklaşık olarak yarısının internet kullandığı
anlaşılmaktadır.125 Bütün bu yaşanan gelişmelerin yanında şu cümleyle bu konuyu
noktalayalım: ‘‘Gençler DNA’larında internetle doğmadı, onlarda internette yaşamayı
öğrenmeli.’’126

2.3. Sosyal Medya Kavramı

Samuel Morse’un 1844’de ilk telgraf mesajını göndermesi, uzun mesafeli iletişimin
yanı sıra sosyal çağın ilk adımlarını da gerçekleştirmiştir. Sanayi devriminin bir sonraki
aşaması ise 1875-1920 yılları arasında gerçekleşen ‘‘İkinci Sanayi Devrimi’’dir. 1876
                                                            
123
Bilgili ve Şener, s.166. 
124
Irak ve Yazıcıoğlu, s.20. 
125
GSB, Sosyal Medya ve İnternet Kullanım Raporu,
http://karaman.gsb.gov.tr/Public/Edit/images/IM/47/Sosyal%20Medya%20ve%20%C4%B0nternet%20Kullan%
C4%B1m%20Raporu.pdf ( 09 Aralık 2018).  
126
Jeff Jarvis, E-Sosyal Toplum (Dijital Çağda Sosyal Medyanın İş ve Gündelik Hayata Etkisi), Çağlar Kök
(çev.) İstanbul: MediaCat Kitapları, 2012, s.131. 
42 
 
 
   

Alexsander Graham Bell’in icadı olan telefon sonrasında 1907’de Le de Forest’ın radyoyu
icat etmesi, 1886’da herkesin evlerdeki vazgeçilmezini oluşturmaktadır. Televizyonun
gündelik hayatımıza girmesiyle 2000’li yıllarda bilgi çağından, sosyal çağa geçiş
yaşanmaktadır. Sosyal çağ içerisinde sosyal medya farklı hedef kitle gruplarına göre
oluşturduğu uygulamalar ile hizmet sunmaktadır.127 Bu süreçte; metin, ses, video, resim
paylaşımı gibi daha önce kullanılmayan farklı uygulamalar ortaya çıkmış ve böylece sosyal
medyanın önemli ve farklı özellikleri oluşmaya başlamıştır.128

İnternet teknolojisi günümüzde hızlı bir şekilde gelişim göstermekte ve sosyal


paylaşım ağları her geçen gün kullanıcı sayısını arttırmaktadır.129 Sosyal medya toplum
yaşamımızın hızla ayrılmaz bir parçası haline gelmektedir.130 Harvard Üniversitesi öğrencisi
Zuckerberg ve arkadaşlarının, iletişim ağlarını genişletmek için yeni bir yöntem bulma
çabalarının, bugün dünyayı bağlayan bir sosyal ağa dönüşeceğini, etki alanının pazarlama
anlayışından tüketim alışkanlıklarına kadar genişleyeceğini öngördüklerini varsaymak pek
kolay değil.131

İletişimin paylaşımcı yapısı, yeni iletişim araçları ile doruk noktasına ulaşmıştır.132
Genel olarak kullanıcıların kendileri ile ilgili kişisel haberleri verebileceği, arkadaş
edinebileceği, resimlerini, videolarını paylaşabilecekleri, çeşitli etkinlikler
düzenleyebilecekleri web sitelerine genel olarak sosyal ağ ya da sosyal paylaşım sitesi adı
verilmektedir.133 3G teknolojisi, akıllı telefonlar ve tabletlerin kesişimi iletişimin hızını

                                                            
127
Kuşay, s.7. 
128
Levent Eraslan, Derya Çakıcı Eser, Sosyal Medya Toplum Araştırma (Sosyal Medya Sosyolojisine Giriş),
1. Baskı, İstanbul: Beta Basım Yayım, 2015, s.5. 
129
Ali Murat Kırık, Ahmet Arslan, Ahmet Çetinkaya, Mehmet Gül, ‘‘A Quantitative Research on the Level of
Social Media Addiction among Young People in Turkey’’, International Journal of Science Culture and Sport,
2015, Vol,3, http://www.intjscs.com/Makaleler/671028450_3c3s_11.pdf (20 Mayıs 2017), s.109.  
130
Murat Hazar, ‘‘Sosyal Medya Bağımlılığı-Bir Alan Araştırması’’, İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi, 2011,
Vol.32,http://www.idealonline.com.tr/IdealOnline/pdfViewer/index.xhtml?uId=17909&ioM=Paper&preview=tr
ue&isViewer=true#pagemode=bookmarks (20 Mayıs 2017) s.153. 
131
Balta Peltekoğlu, s.4.  
132
Cengiz Erdal, ‘‘Sosyal Medya ve Paylaşım Kültürü’ ’’, Can Bilgili, Gülüm Şener (Ed.), Sosyal Medya Ve
Ağ Toplumu 1: Kitle İletişimde Yaşanan Değişimler içinde (55-70), İstanbul: Grafik Tasarım Yayınevi,
2013,s.61.  
133
Babacan, s.76. 
43 
 
 
   

saliselere taşırken, geleneksel medyanın iletişim, eğitim ve eğlenmek olan temel işlevlerine
eklenen işbirliği kavramı ile yeni bir medya ile tanıştık: Sosyal medya.134

Sosyal medya kavramına tanımı ve etimolojisine değinecek olursak:

Sosyal medya, tanımlanması zor bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Özel sektör
firmaları, akademisyenler ve aynı zamanda kullanıcılar ‘‘sosyal medya’’ kavramını farklı
şekillerde tanımlamaktadırlar. Tanımlamada karşılaşılan bu farklılaşmanın, sosyal medya
şemsiyesi altında neleri kapsaması gerektiğine karar verememekten ve de birbiriyle ilintili iki
kavram arasındaki (Web. 2.0 ve Kullanıcı Tarafından Oluşturulmuş İçerik) ayrışmadan ileri
geldiği görülmektedir.135

Sosyal medya tanımlamalarında temel vurgu karşılıklı iletişimdir.136 Bu iletişim


sürecinin ara yüzlerle oluştuğu ve çeşitli amaçlar için kullanıldığı vurgusu bu tanımlamalarda
ortak kullanılmaktadır. Sosyal medya; İnsanların fikirlerini, görüşlerini, deneyimlerini,
perspektiflerini çeşitli mesaj ya da görüntüler ile paylaşmak ve birbirleriyle iletişim halinde
bulunmak için kullandıkları online platformlardır.137 Sosyal medya, birbirinin tamamen aynı
iki tanım duymanın pek mümkün olmadığı, çok geniş bir terimdir.138 Kaplan ve Haenlein ise
sosyal medyayı, ‘‘kullanıcı tarafından oluşturulan, içerik üretimine ve paylaşımına olanak
veren, web 2.0’ın ideolojik ve teknolojik temelleri üzerine inşa edilmiş internet tabanlı
uygulamalar grubu’’ biçiminde tanımlamışlardır.139

Yapılan tanımlamalardan hareketle sosyal medya, bireylerin sınırlı bir sistemde dışarı
açık ya da yarı açık bir profil oluşturmalarına, aynı sistem içerisinde bağlantıda oldukları
diğer kullanıcıların profillerini listelemelerine, kendilerinin ya da sistem içerisindeki diğer
kullanıcıların oluşturdukları bağlantı listelerine bakmalarına ve takip etmelerine imkan veren
web tabanlı servisler olarak tanımlanmaktadır. Sosyal paylaşım sitelerinin arkasındaki

                                                            
134
Balta Peltekoğlu, s.4. 
135
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.24. 
136
Eraslan ve Çakıcı Eser, s.8. 
137
Eraslan, s.6.  
138
Ray Poynter, İnternet ve Sosyal Medya Araştırmaları El Kitabı, Ümit Şensoy (çev.), İstanbul: Optimist
Yayınları, 2012, s.208. 
139
Tolga Kara, Sosyal Medya Endüstrisi, İstanbul: Beta Basım Yayım, 1. Baskı, 2013 s. 44. 
44 
 
 
   

teknoloji ve kullanıcılarına sundukları özellikler büyük ölçüde birbirine benzerken her bir
sosyal paylaşım sitesinin kültürü birbirinden farklı olmaktadır.140

Sosyal medya kavramının tarihçesi incelendiğinde günümüzdeki hâline gelene kadar


birçok farklı aşamadan geçtiği görülmektedir. İlk olarak 1979 yılında Tom Truscoot ve Jim
Ellis’in dünyanın farklı yerlerindeki İnternet kullanıcılarının herkes tarafından görülebilen
mesajlar atabilmelerine olanak sağlayan Usenet’i oluşturdukları belirtilmektedir. Ancak
günümüzde kullandığımız anlamıyla sosyal medya kavramının, bundan yaklaşık 20 yıl önce
Bruce ve Susan Albeson’un online olarak günlük tutan İnternet kullanıcılarını bir araya
toplayan ‘‘Açık Günlük’’ (Open Diary) platformu ile başladığı söylenebilir. Oluşturulan bu
online alan ile birlikte ‘‘blog’’ kavramı ortaya çıkmıştır. ‘‘Weblog’’ kelimesinin ilerleyen
tarihlerde ‘‘we blog’’ (biz blogluyoruz) olarak kullanılmasıyla birlikte, bu platform üzerinde
yazan kişiler ‘‘blogger’’olarak anılmaya başlamıştır.141

21. yüzyılın en çok dikkat çeken fenomenlerinden biri olan sosyal ağlar, küresel
anlamda en çok ziyaret edilen web sitelerinin de başında gelmektedir. Bu tarz sosyal ağ
siteleri, yarı biçimlendirilmiş olarak bireylerin kişisel bilgilerini paylaşmasına imkan
vermekte ve diğer kişilerle olan çeşitli (İş, hobi…vs) bağlantıları içermektedir.142 Bazı sosyal
paylaşım siteleri daha önceden birbirini tanıyan kişiler arasındaki bağların korunmasına
yardımcı olurken bazıları birbirine tamamen yabancı kişilerin ortak zevkler, ilgili alanları,
politik görüşler ve aktiviteler çerçevesinde bir araya gelmesine olanak sağlamakta. Özetle,
sosyal medya kullanıcılar tarafından yaratılan içeriğin paylaşıldığı yazılım araçlarını
tanımlayan geniş bir terimdir.143 Ne var ki, sosyal medyaya ilişkin tanımların temel unsuru,
internet ile diğer yeni teknolojilerin tek noktadan çok sayıda izleyiciye yayın yapmaktan,
örneğin radyo-televizyon yayınından, çok noktadan çok sayıda kesime yayın yapmaya,
mesela Facebook’a geçmiş olmasıdır.144

                                                            
140
Şafak Erkayhan, Sosyal Medya ve Ağ Toplumu-2:Kültür, Kimlik, Siyaset, s.17. 
141
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.22-25. 
142
Tolga Kara, ‘‘Sosyal Medya KOBİ’ler İçin Bir Fırsat mı? Facebook ve Linkedın Üzerine Bir İnceleme’’,
Tolga Kara, Ebru Özgen (Ed.), Sosyal Medya Akademi, 1.Baskı, İstanbul: Beta Basım Yayım, 2012, s.114-115. 
143
Erkayhan, s.17-18. 
144
Poynter, s.208. 
45 
 
 
   

Dijital devrimin önemli bir ürünü olan ve sosyal medya kavramının gelişmesinde
önemli bir çıkış noktası olarak görülen World Wide Web (WEB) uygulamasıdır.145 Sosyal
ağlar, birçok iletişim kanalı kullanılarak farklı nitelikte sosyal kanallardaki insanların bir
araya getirilebileceği, iletişim ve etkileşim içine girebilecekleri çok yönlü sanal topluluk
yapılarını oluşturmaktadır.146 Sosyal ağlar insanlara yeni dijital deneyimler yaşatmakta,
coğrafyalardan bağımsız iş ve paylaşımlı bir dünya sunmaktadırlar. Twitter’da bir haber için
tıklama, LinkedIn’de bir firma ile bağlantı kurma ya da Facebook’ta bir ürünü ‘‘beğen’’me
için olsun insanlar sürekli sosyal medya içine çekilmekteler.147 Bireysel ve kolektif interaktif
iletişime olanak tanıyan sosyal paylaşım ağları, resim, video, yazı, yorum, vb. birçok konuda
kullanıcıların çevrimiçi ve çevrimdışı aktif biçimde paylaşımda bulunabildikleri mecralar
olarak tanımlanabilir. Bu anlamda kullanıcıların etkileşim içinde olmasına olanak veren
çevrimiçi araçlar, olarak da ifade edilen sosyal medyaya, forumlar, bloglar, wikiler, paylaşım
siteleri, sosyal ağ siteleri, mikroblog siteleri ve çevrimiçi sanal dünyalar örnek olarak
gösterilebilir.148

Sanal topluluklar içerisinde kullanıcılar birbirleri ile olan ilişkileri sayesinde etkileşim
gerçekleştirmektedir. Bu etkileşim gerçek hayatta sahip oldukları kimlik, statü, duygu ve
düşünce gibi olguların sanal iletişim içerisinde de yer bulmasına zemin hazırlamaktadır.
Dolayısıyla kullanıcılar arasındaki iletişim süreci, etkileşime dönüşürken beraberinde sosyal
medya içerisindeki verileri kullanmalarına ve yeniden üretmelerine hizmet etmektedir.149
Diğer bir ifadeyle sosyal medya insanların fikir ve deneyimlerini paylaştıkları bir
platformdur.150

Kişisel ve profesyonel sosyal medya ortamları Twitter, Facebook ve Linkedin birçok


insanın haber ve bilgi paylaştıkları yerlerdir. Bu alanlar kullanıcıların önemli ve önemsiz
konularda soru sordukları ve sohbet ettikleri yerlerdir. Örneğin, kullanıcılar Youtube ve
Flicker’ da video paylaşmaktadır. Sosyal medya restoranda yemek beklerken veya uçak rötar
yaptığında kullanılan hatta kullanıcıların kızdırıldıkları bir durum karşısında bir nefret
                                                            
145
Eraslan, s.3. 
146
Kuşay, s.1.  
147
Erkayhan, s.19. 
148
Babacan, s.76. 
149
Kuşay, s.2. 
150
Baban, s.72. 
46 
 
 
   

kampanyası başlatabildikleri veya bir blogta bu durum dile getirebildikleri bir ortamdır.151
Sosyal medya kanalıyla, insanlar hiç karşılaşmadıkları kişilerle arkadaşlıklar kurabiliyor,
attıkları twitlerle dünyanın her yerinden milyonlarca kişiye aynı anda seslerini duyurabiliyor,
üretim sürecine katılan tüketiciler doğuyor, işbirlikleri artıyor, herkes kendi gazetesinin yazarı
olabiliyor, eşik bekçilerini aşmak, ünlü olmak kolaylaşıyor ve maliyetler düşüyor. Kısacası
sosyal medyanın sunduğu olanaklar saymakla bitecek gibi görünmüyor.152 Ülkemizde ve
dünyanın birçok yerinde toplumsal paylaşım ağları içerisinde farklılıklar bulundursa da
yaygın olarak sosyal medya olarak adlandırılmaktadır.153

Sosyal medya, kullanıcıların ağ teknolojileri kullanarak etkileşimini sağlayan araç,


hizmet ve uygulamaların bütününü temsil etmektedir.154 Ve sosyal medya, Postman’ın
yaklaşımıyla ‘‘ayıp’’ları ortadan kaldıran, ‘‘Çocukluğun Yok Oluşu’’na katkıda bulunan
televizyon çağını bile geride bırakıyor. Eğitimin ardıllığını, bir başka deyişle; bilgiye ulaşmak
için belirli dönem ve aşamalardan geçmiş olma koşulunu da ortadan kaldıran sosyal medya,
bir yandan bilgi üretiminde tekeli kırarken, diğer taraftan bilgiyi ve bilginin kaynağını
sıradanlaştırıyor. Sosyal medya ile Mc Luhan’ın ‘‘Küresel Köyü’’nün boyutları daha da
küçülüyor. Postman’a göre iletişimin temel taşı telgrafla başlayan süreç, twit’lerle saliselere
erişiyor, oyunlarla ise Boudrillard’in Similasyon’u tepe noktaya erişiyor.155

Farklı bir bakış açısı olarak Cahpman, sosyal medyanın tarihçesini; ilgi alanı odaklı,
arkadaş odaklı, iş odaklı, statü odaklı, fotoğraf ve video temelli altı ana kategoride, on bir ana
başlık altında incelemektedir. 1991’ de Word wide web’ in (www) halka açılmasıyla sosyal
medyanın temelleri atılmaktadır. 1990’lı yılların sonuna doğru ilgi odaklı forumlar ile birlikte
kullanıcılar fikirlerini diğer kullanıcılarla paylaşmaya başlamaktadır. 1997 yılında
kullanıcılara profil yaratma ve arkadaş listeleme imkanı tanıyan, 1998 yılının başında ise
arkadaşlarının listelerini inceleme imkanı sağlayan arkadaş odaklı sixdegree.com sitesi sosyal
ağların ilk örneğini teşkil etmektedir. 2001 yılında, iş bağlantıları kurmak ve arkadaşlarla
iletişimi sağlamak amacıyla ryze.com kurulmuştur. 2002 yılında Friendster sitesi kullanıcı
profili oluşturmanın yanı sıra, bireylerin kendi arkadaşlarının dışında, arkadaşlarıyla da
                                                            
151
Kuşay, s.9. 
152
Balta Peltekoğlu, s.6 
153
Babacan, s.75. 
154
Baban, s.72. 
155
Balta Peltekoğlu, s.8.  
47 
 
 
   

iletişim kurmayı başararak 90 bin kullanıcıya ulaşmıştır. 2003 yılında da kullanıcıların


fotoğraf, albüm paylaşmasına olanak tanıyan, fotoğraf odaklı photobucket sitesi, flicker,
picassa gibi sitelerin öncüsüdür. Profesyonel bağlantılara yönelik Linkedin 2003 yılında iş
odaklı faaliyet göstermeye başlamıştır. 2009 yılında 4 dilde hizmet sunarak kullanıcı sayısı 55
milyonu aşmaktadır. Myspace, 2006’ da dünyanın en hızlı gelişen en büyük sosyal medyası
iken, 2004 yılında kurulan Facebook ise bir milyon kullanıcıya ulaşma yolunda
ilerlemektedir. 2005 yılında kurulmuş olan video temelli web sitesi ve arama motoru olan
YouTube, 2006 yılında kurulmuş olan mikroblog sitesi Twitter,156 2008 yılında ise Tumblr
kurulmuştur.157 Ücretsiz fotoğraf paylaşma programı Instagram Ekim 2010’da, akıllı
telefonlar için geliştirilen, platformlar arası çalışma özelliğine sahip bir uygulama olan
WhatsApp Messenger158 kurulmuştur. Bu öncü sitelerin yanı sıra, küresel ve lokal şekilde bu
yarışta geri kalanlar da hızla kapanmaktadır.159

Sosyal medya uygulamalarından başlıcalarına özetle değinecek olursak:

Günümüzün en popüler internet sitesi olarak Facebook, 500 milyondan fazla


kullanıcısı ile Amerika’nın bugünkü toplam nüfusundan daha fazla sayıda kullanıcıya
sahiptir.160 2004 yılında Mark Zuckerberg tarafından ABD’de kurulmuştur. Arkadaşlık kurma
ya da benzer faaliyette bulunulan kişilerle tanışma, ortak paylaşımlarda bulunma amaçlı bir
sosyal medya sitesidir. Ayrıca Türkiye’nin de en popüler sosyal medya mecrası Facebook’tur.
Gerek yapısı, gerekse yıllardır Türkçe kullanılabilmesi nedeniyle toplumun her kesiminden
insan Facebook’ta zaman geçirebiliyor.161

Twitter, 2006 yılında162 kurulmuş olan en popüler mikroblog servisidir.163


Kullanıcılarına tweet (cıvıldama) adı verilen en fazla 140 karakterlik metinler yazma imkânı
veren Twitter, çeşitli araçlarla daha etkin kullanılabilen bir yeni nesil iletişim aracıdır.
Kullanıcılar tarafından atılan tweetler herkes tarafından görülebilir. Ancak kullanıcılar
                                                            
156
Kuşay, s.8. 
157
Eraslan, s.4. 
158
Nihat Oyman, ‘‘Sosyal Medya Dindarlığı’’, KSÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2016,
http://dergipark.gov.tr/download/article-file/259255 (19 Mart 2019), s. 137-138.  
159
Eraslan, s.4. 
160
Kuşay, s.31-32. 
161
Irak ve Yazıcıoğlu, s.32.  
162
Kara, s.51. 
163
Salih Tiryaki, Sosyal Medya ve Facebook Bağımlılığı, Konya: LiteraTürk Akademi, 2015. s.122. 
48 
 
 
   

attıkları tweetleri sadece kendi arkadaşlarının görebileceği şekilde sınırlandırabilir.164


Twitter’ın ortaya çıkışı, sosyal medya kavramını dünya çapında tartışmaya açması
bakımından önemli oldu. Gerçekten de bu aracın, içine doğduğu teknolojiyle beraber sosyal
medyanın kullanım şeklini ve amacını dönüştürdüğü söylenebilir.165

Youtube, bir video barındırma web sitesidir.166 Javed Karim’in de içinde olduğu, üç
eski PayPal çalışanı, internet bağlantısı olan herhangi bir basit bilgisayardan ulaşılabilen bir
video paylaşım sitesi yarattılar. Deneyimli Holywood film yapımcılarından, ilk web
kamerasını alan 16 yaşındaki bir çocuğa kadar milyonlarca insan potansiyelinin çalışmalarını
aynı alanda, aynı araçlarla ve aynı web sitesinde paylaşmasına imkân veren bir sistem
oluşturdular.167 Ekim 2006'da Google tarafından 1.65 milyar dolara satın alınmıştır. Google’
2015 açıklamasına göre, Youtube video sitesinin bir milyar düzenli ziyaretçi sayısına
ulaştığını duyurmuştur.168

Foursquare, 2009 yılında arkadaşlar ile “check-in” olarak adlandırılan yer bildirimi
ve gerçek zamanlı konum paylaşmayı başlatmıştır. Beş yıl sonra, check-in'e kendi
uygulamasını vermeye karar vererek Swarm isimli yeni bir uygulamayı ortaya çıkarmıştır.
Böylece, kullanıcıların arkadaşlarını takip edip, onlarla buluşabilmesi için en hızlı yol olarak
tanımlanmaktadır.169

Instagram, ücretsiz fotoğraf paylaşma programıdır.170 2010 yılı sonunda Kevin


Systrom ve Mike Krieger171 adlı iki girişimcinin kurduğu bir fotoğraf paylaşım uygulaması
olarak ortaya çıkmıştır.172 Kullanıcılarına çektikleri bir fotoğraf üzerinde dijital filtre
kullanma ve bu fotoğrafı Insatagram’ın da dâhil olduğu, sosyal medya servisleri ile paylaşma

                                                            
164
Oyman, s.137. 
165
Irak ve Yazıcıoğlu, s.28. 
166
Oyman, s.136.  
167
Tiryaki, s.125.  
168
Eraslan, s.134. 
169
Tutgun Ünal, s.55.  
170
Eraslan, s.136. 
171
Kara, s. 51.  
172
Tutgun Ünal, s.55. 
49 
 
 
   

imkânı tanımıştır.173 Uygulamanın oldukça popüler olduğu ve 2012 yılında Facebook


tarafından 1 milyar dolar gibi muazzam bir ücrete satın alındığı bildirilmektedir.174

Günümüzde birçok özelliği içinde barındırarak yaptığı güncellemelerle yaşlı genç


herkesi kendine çeken diğer önemli bir uygulama ise Whastaspp Mesenger’dir. Whatsapp
Messenger, akıllı telefonlar için geliştirilen, platformlararası çalışma özelliğine sahip bir
mesajlaşma uygulamasıdır. Biran Acton ve Jan Koum tarafından175 ABD'de, Kaliforniya
eyaletindeki Santa Clara kentinde kurulmuştur. Kısa zamanda büyük bir popülariteye kavuşan
Whatsapp Messenger üzerinden gerçekleşen iletişim trafiği Ağustos 2012'den Ocak 2013'e
kadar %75 oranında artarak 2012 yılında toplamda %500'e ulaşmıştır. 500 milyona yakın
kayıtlı kullanıcısı vardır. Facebook tarafından dört milyar USD nakit para, on iki milyar USD
hisse senedi ve üç milyar USD sınırlandırılmış hisse senedi karşılığında satın alınmıştır.176

Diğer taraftan internet ve web 2.0 kanalıyla hayatımıza giren sosyal ağlar, Facebook,
LinkedIn ve benzeri mecralar üzerinden elektronik ortamda kişiden kişiye interaktif bir
iletişim sağlanmaktadır.177 Sosyal ağlar bir taraftan kişinin kendisi hakkında bilgi sunmasına
imkân tanırken diğer taraftan da çevresinde olup bitenlerden haberdar olmasını ve diğer
kişiler hakkında bilgi edinmesini sağlamaktadır. Bunun yanında sosyal olaylar ve gelişmeler
hakkında da bilgi alışverişi söz konusu olmaktadır. Bütün bu özelliklere bağlı olarak sosyal
paylaşım ağlarının en büyük özelliği, kullanıcılarını, sunduğu bu imkânlarla uzun süre
kendine bağlamasıdır. Yapılan birçok araştırma göstermektedir ki sosyal paylaşım ağlarına
üye olan bireyler gün içerisinde bu siteleri birçok defa ziyaret etmekte ve uzun bir zaman
dilimini bu sitelerde harcamaktadır. Örneğin dünya üzerinde 300 milyon kullanıcı sayısına
ulaşan MySpace sitesinde günde ortalama 1,5 milyar sayfa gösterimi gerçekleşmektedir. Bu
veri gün içerisinde oldukça yoğun bir kullanım süresi olduğunu göstermektedir. Yapılan bir
başka araştırmaya göre hafta içinde Facebook kullanımının günlük 117 dakikaya kadar
çıktığı, hafta sonunda ise günlük 165 dakikaya kadar Facebook’ta vakit geçirildiği tespit

                                                            
173
Oyman, s.137.  
174
Tutgun Ünal, s.55. 
175
Eraslan, s.161. 
176
Oyman, s.138.  
177
Kara ve Özgen, s.125-126. 
50 
 
 
   

edilmiştir. Bu verilerden de anlaşıldığı üzere sosyal paylaşım siteleri bir gündelik hayat
pratiği olarak üyeleri tarafından yoğun bir şekilde kullanılmaktadır.178

Sosyal medyadaki bütün kullanıcıların düşünmesi, tartışması istenilen bir durumu


gerçekleştirmek için öncelikli olarak gündeme taşınması ve bütün kullanıcıları bu konu
etrafında tartışmaya yönlendirebilmek için yürütülen çabaları kapsamaktadır. Gündem
belirlemek adına yürütülecek eylemlerde kullanılan sosyal medya ise kullanıcıların ikna
edilmesinde önemli bir araç olmaktadır.179 Sosyal ağlarda yarattığımız profiller ile kendimize
istediğimiz kimliği yükleyebilmekte, kendi yüzümüzü saklarken, hem sosyal ağları
propaganda aracı olarak kullanıp bir medya haline getirmekte hem gerçek hayatta sahip
olduğu kimlikten uzaklaşabilmektedir.180

Sosyal medyanın işleyiş mantığına bakacak olduğumuzda özellikle Türkiye’de sosyal


medya konu başlıkları şu şekilde ele alınmaktadır.181

• Yayınla: Blogger, WordPress, Tumblr, Soup ve Wikipedia gibi sosyal medya


diye tabir ettiğimiz bu yeni ortamın çıkış ve belkemiğini oluşturan blog ve bilgi araçlarıdır.

• Paylaş: Youtube, Slideshare, Delicious, Vimeo, Flickr, Last-fm, İzlesene,


Alkışlarla Yaşıyorum, Deviantart, Dailymotion, Ide-shot, Bobiler ve Ekşi Sözlük gibi
bazılarının işlevleri birbirleriyle ilgisiz görünse de başlığının da önerdiği gibi resim, çizim,
video, müzik, yer imi, sunum ve kısa metinlerden oluşan özgün üretimler ya da başkasının
ürettiği ancak kullanıcı tarafından beğenilen içeriğin paylaşıldığı sistemlerdir.

• Konuş: Msn, Google Talk, Yahoo Messenger, Skype gibi anında mesajlaşma
ve koruma sistemlerini kapsamaktadır.

• Çevre Yap: Facebook, Linkedin, Hi5, Xing, Myspace, Ning, gibi formel veya
informel sosyal paylaşım ve toplu iletişim ağlarıdır. Genel anlamda Facebook sosyal çevre
edinmek, mevcut sosyal çevreyi genişletmek için kullanılırken Xing ve Linkedin ise basit
anlamda iş ve kariyer odaklı yeni çevre edinme ve mevcut çevreyi paylaşmaktadır.
                                                            
178
Göker ve Doğan, s.181. 
179
Kuşay, s.14. 
180
Baban, s.73. 
181
Kuşay, s.16-17. 
51 
 
 
   

• Söyle: Twitter, Twitpic, Plurk ve Jaiku gibi ‘‘Anı paylaşmak’’ mantığında yer
alan bu ‘‘mikrobloglar’’dan Twitter, dünyanın en yaygın sistemi ve kısa fikir paylaşım
ortamıdır.

• Hayatını Paylaş: Friendfeed gibi metin, resim, video ve müzik paylaşılmasını


sağlayan ve yazı ve bilgi akışının canlı olarak izlenebildiği Foursquare gibi lokasyon bazlı
servisleri kapsamaktadır.

• İzle: Televidyon, Etohum.tv, Webrazzi, Uzman.tv ve Geliştrend Türkiye’de


yapılmış sistemlerdir. Söyleşi, eğitim ve tanıtım çekimlerinden aktarılmış video görüntüleri,
bu başlık altında bulunan sistemlerin sunduğu servislerdir. Bu video servislerinden
bazılarında eğlence unsuru da kullanılırken; tek yönlü yayın yapan ve sosyal medya gücünü
altına eklenen yorum ve görüşlerden alır. Youtube, Dailymotion ve Vimeo gibi servislerle
karıştırılmamalı, zira bu yayınlar ‘podcast’ diye adlandırılan, bağımsız ve belirli konular
üstüne kendi ürettikleri içerik yayınını yapan kanallardır.

• Sanal Yaşa: Second Life, Yogurtistan ve Sanalika sistemlerini, internet üstünde


gerçek zamanlı bir hayat sürebildiğiniz, meşhur ‘The Sims’ oyununun internet üstünden çoklu
katılım ile gerçekleştirilen varyasyonu sunan oyun sistemleridir.

• Küçük Oyna: Farmville ve Mafia Wars, Facebook sayesinde yaygın oyunlardır.


Kullanıcıların diğerlerine bağlı olsa da bireysel oyun oynadıkları platformlardır.

• Büyük Oyna: MMO (massive multiplayer on-line) diye tabir edilen; internet
üstünden büyük kitlelerin birlikte oynadığı yeni kuşak bilgisayar oyunları; Warcraft, Metin2,
Warhammer.

Dünya politikasında küresel bir kamuoyu oluşturmaya girişen bir diğer site Wikileaks
anılabilir. Kar amacı gütmeyen bir medya olarak 2006 yılında kurulan site, dünya halklarını
ilgilendiren önemli haber ve bilgileri kamuoyuna sızdırma ve bu yolla gerçek demokratik
küresel bir düzen yaratma amacı gütmektedir. Dünya çapında hükümetlerin gizli diplomatik
belgelerini, savaş, işkence ve cinayet haberlerini, kurum ve kuruluşların ticaret, finans,
ekoloji, sağlık vs. alanlarda gizli eylemlerini dünya kamuoyuna sızdıran site, 26 Temmuz

52 
 
 
   

2010’da Amerikan ordusunun 2004-2009 yılları arasında Afganistan Savaşı’nda tutmuş


olduğu 92.000 belgeyi açıklayarak büyük ses getirmiştir. Site küresel ölçekte savaş, vahşet,
sansür, ekolojik yıkım gibi evrensel sorunlara karşı durmakta ve dünya kamuoyu ile
etkileşime geçerek ortak demokratik değerlere birlikte sahip çıkma çağrısı yapmaktadır.182

Sosyal medya çalışmalarında en çok vurgu yapılan kavramların başında kimlik


performansı (Goffman), toplumsal sermaye (Bourdieu, Coleman), armağan ekonomisi
(Mauss), gözetim toplumu (Foucault, Lyon, Morozov, Niedzviecki), teknolojik determinizm
(McLuhan), kamusal ve özel alan (Habermas, Body, Papachrarissi), mahremiyet, narsizm
(Lasch), sanal cemaat (Wellman, Rheingold), ağ toplumu (Castells) geliyor.183

Sosyal medyanın küresel paylaşıma katkıları çeşitlidir; bazı paylaşım siteleri bilgi
anlamında küresel ölçekte ortak veri bankaları oluştururken, diğerleri küresel politikaları
desteklemekte, bazıları iş dünyasını küresel bazda tüm profesyonellere açarken, diğerleri
dünyanın ekoloji, barış, insan hakları gibi ortak değerleri konularında sitelerini dünya
insanlarının eylem alanı haline getirmektedirler. Sosyal medya bu anlamda, küresel bir bilinç,
küresel bir tartışma ve aydınlanma, küresel bir eylem alanı oluşturma gibi ortak bir paylaşım
yaratmada son derece etkin olmaktadır. İnsanın ortak problemi olan pek çok alanda sosyal
ağlar, dünya çapında bilgilendirme, kamuoyu oluşturma ve örgütlenme işlevi görmekte, bu
sitelerde dünya halkları ortak amaçlar etrafında tek bir ulus ya da topluluk gibi hareket ederek,
adeta tek bir dünya ulusunu temsil etmektedirler.184

Facebook’ta, Twitter’da, Flickr’da, Youtube’da Foursguare’da ve paylaşma


sektöründeki diğer şirketler tarafından sunulan platformlarda düşüncelerimizi,
fotoğraflarımızı, videolarımızı, bulunduğumuz yerleri, satın aldıklarımızı ve tavsiyelerimizi
paylaşıyoruz.185 Bu hızlı paylaşım artık McLuhan’ın dünyanın ‘‘küresel bir köy olduğu’’

                                                            
182
Erkayhan, s.28. 
183
Narin Bilge, “Sosyal Medya Ve Gazetecilik Etiği: “Yemeğimi Yedim, Konsere Gidiyorum”, Can Bilgili,
Gülüm Şener (Ed.), Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 1: Kitle İletişimde Yaşanan Değişimler içinde, İstanbul:
Grafik Tasarım Yayınevi, 2013,s. 86. 
184
Erkayhan, s. 27. 
185
Jarvis, s.18. 
53 
 
 
   

betimlemesini değiştirmekte, onun yerine tıpkı bir evin odaları kadar dünyanın yakınlaştığını
göstermektedir.186

Sosyal ağların yükselişi, fotoğraf çekme ve paylaşma pratiği üzerinde birçok değişime
neden oluyor.187 Youtube, Twitter, Blogger gibi diğer araçlar, herhangi birine ve herkese, yani
genel halka yazılı ve görüntülü olarak yayın yapmamıza izin veriyor.188 Diğer taraftan sosyal
ağ sitelerini benzersiz kılan bireylerin yabancılarla tanışmasına imkân sağlaması değil, aksine
sosyal ağlarında kullanıcıları görünür kılmayı sağlaması ve birbirlerine bağlanmaya olanak
tanımasıdır. Bu, başka türlü mümkün olmayacak bir şekilde bireyler arasında bağlantılarla
sonuçlanabilmektedir. Fakat çoğunlukla amaç bu değildir. Geniş sosyal ağ hizmetlerinin
birçoğunda katılımcıların ağ kurması ya da yeni insanlarla buluşmaya çalışması şart değildir.
Bunun yerine katılımcılar öncelikli olarak kendi geniş sosyal ağlarının bir parçası olan
insanlarla iletişim kurmaktadırlar.189

Son bir toparlama ve özetleme adına sosyal ağlar bireylere, sınırlandırılmış bir sistem
içinde genel ya da yarı genel profil oluşturmaya, bağlantıyı paylaşan diğer kullanıcıların
listesindekilerle konuşmaya, onların bağlantılı listelerine bakmaya, oradan çapraz geçişler
yapmaya ve de sistem içindeki diğer bireylerin de bunları yapmasına imkan veren web tabanlı
hizmettir.190 Nihayetinde sosyal medya artık bir temel ihtiyaçtır. Hızla gelişen toplumsal
yaşamda ne amaçla olursa olsun sosyal medya bir ihtiyaç olma özelliği gösterir. Ünlü
psikolog Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi ile benzer düşünüldüğünde ‘‘sosyal ihtiyaçlar’’,
‘‘temel ihtiyaçlar’’ kadar artık modern yaşamda sosyal medya ile birlikte düşünülmek
zorunda kalmaktadır.191 Bir diğer deyişle her ne kadar bu ağlara katılım zoraki olmamışsa da,
artık neredeyse bir zorunluluk hâlini almıştır.192

                                                            
186
Eraslan, s.14. 
187
Gülüm Şener ve Yelda Özkoçak, “Sosyal Ağlarda Görünür Olmak Facebook Fotoğraflarında Kendini Sunu
Stratejisi”, Can Bilgili, Gülüm Şener (Ed.) Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 1: Kitle İletişimde Yaşanan
Değişimler içinde, İstanbul: Grafik Tasarım Yayınevi, 2013,s.122. 
188
Jarvis, s.33.  
189
Kara, s.116. 
190
Kara, s.115. 
191
Eraslan ve Eser, s.34-35. 
192
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.22-25. 
54 
 
 
   

2.4. Sosyal Medya ve Türkiye

Son on yılda hayatımıza daha çok giren sosyal paylaşım ağları 1990’lı yılların
sonlarında oluşmaya başlamış, kimi iniş çıkışların ardından günümüzdeki şeklini almıştır.193
Dünyada sosyal medya yıllar içinde çeşitlenen mecraları ile geniş bir kullanıcı kitlesine sahip
olmuş ve özellikle gençler arasında popüler hale gelmiştir.194

Küresel bağlamda sosyal medyanın üretim yeri ve göreli tüketim merkezi ağırlıklı
olarak Amerika Birleşik Devletleri’dir. ABD’de sosyal medya araçlarının üretimi ve küresel
piyasa sunumunu gerçekleştirmekte ve sosyal medya endüstrisinin kuralları belirlenmektedir.
ABD aynı zamanda sosyal medya kullanıcısı bağlamında yüksek bir orana sahiptir.195

Türkiye’de İnternet kullanım oranlarının artması ve diğer çeşitli etkenlerle birlikte


sosyal medya kullanımının gün geçtikçe yaygınlaştığı görülmektedir. Birçok farklı sosyal
medya mecrasında, sosyal medya kullanım şekillerinde ya da içeriğinde Türkiye’deki
oranların yüksekliği dikkat çekicidir.196 Türkiye’deki yaygın ismiyle ‘‘sosyal medya’’ ancak
en doğru kullanımıyla ‘‘yeni medya’’, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük ilgi
gördü. Ancak Türkiye’nin bu konuda biraz farklı bir yeri olduğu aşikâr. Ülkemiz Facebook,
Twitter197 Instagram, Whatsapp, Youtube gibi sosyal medya ağları kullanıcısı sayısında
dünyanın sayılı ülkelerinden birisidir.198 Gerek Türkiye’de, gerekse de dünyada akıllı
telefonların, tabletlerin yaygınlaşması, maliyetlerinin düşmesi, mobil iletişim araçlarına
duyulan ihtiyacın artması sosyal paylaşım ağlarının hızlı bir ivme kazanmasını sağlamıştır.199

Türkiye’de sosyal medya kullanımı dünya ortalamasının çok üzerindedir. Dünyada


online nüfusun %62’si bir sosyal medya aracına bağlanıyorken bu oran Türkiye’de
%79’dur.200 Kara tarafından 2012 yılında Türkiye’deki sosyal medya kullanıcı sayısı şöyle
ifade edilmiştir. ‘‘Ülkemizde 26 milyon civarında kullanıcısı olan ve kullanıcı sayısı her
                                                            
193
Babacan, s.75. 
194
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.134.  
195
Eraslan ve Çakıcı Eser, s.107. 
196
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.134.  
197
Irak ve Yazıcıoğlu, s.23. 
198
Oyman, s.131.  
199
Ali Murat Kırık, Serra Orkan, ‘‘Sosyal Medyaya Sosyolojik Bakış, Ali Büyükaslan ve Ali Murat Kırık (Ed.),
Sosyal Medya Araştırmaları III (Gözetlenen Toplumdan Gözetlenen Bireye), İçinde 17-42, s.19. 
200
Eraslan, Sosyal Medyayı Anlamak, s.106.  
55 
 
 
   

geçen gün artan sosyal medya; Facebook, Twitter, Flickr, Blogger gibi binlerce ücretsiz
internet sitesi ve ortamı sunmakta; bu ortamın kullanıcıları da içerikleri kendileri
oluşturmakta ve alternatif bir medya oluşturmaktadırlar. Web 2.0’ın sunduğu en önemli
ortamlardan biri olan bloglar ‘‘web günlüğü’’ olarak bireyler ve kurumlar tarafından
hazırlanabilmekte; güncel ve değerli içerik sundukları takdirde on binlerce takipçiye
ulaşabilmektedir.’’201 Ayrıca akıllı telefonlardan sosyal medya araçlarına bağlanma oranı da
oldukça yüksektir ve Türkiye’de neredeyse tüm kullanıcıların yarısı sosyal medya hesabını
her gün kontrol etmezse rahatsız olmakta ve günde ortalama 2 saat 32 dakika sosyal medyanın
çeşitli araçlarında geçirilmektedir. Bu yüksek ilgi de Türkçe’nin sosyal medyada en çok
kullanılan 8.dil olmasını da sağlamıştır.202

Türkiye’nin internet ve sosyal medya kullanımı ile ilgili son yıllarda yapılan
araştırmalar yukarıda bu konuda araştırma yapmış eser sahiplerinin beklentilerinin üzerinde
çıktığı görülmüştür. Aşağıda 2017 ve 2018 yılı internet ve sosyal medya kullanımı üzerine
We Are Social203 tarafından 238 ülkeyi dâhil edilerek yapılan araştırma sonuçlarının ilgili
kısımlarına karşılaştırmalı olarak yer verilmiştir.

Dijital pazarlama ajansı We Are Social, Hootsuite işbirliği ile hazırladığı “Digital in
2018 in Western Asia”204 raporu sonuçları yayınlandı.205

Ülkemizde yapılan araştırmanın sonuçlarına göre:

• Nüfusun %67’sini oluşturan 54. 3 milyon internet kullanıcısı

• Nüfusun %51’ini oluşturan 51 milyon aktif sosyal medya kullanıcısı

• Nüfusun %54’ünü oluşturan 44 milyon aktif mobil sosyal medya kullanıcısı


var.
                                                            
201
Kara ve Özgen, s.Vİİ 
202
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.122. 
203
https://wearesocial.com/ (İnternet ve Sosyal Medya Kullanımını Dünya ve Ülkeler Bazında Araştırarak Rapor
Yayınlayan Site) 
204
We Are Social 2018 Türkiye İstatistikleri,https://www.slideshare.net/CengizhanSalihwwwisl/we-are-social-
2018-trkiye-statistikleri-dijilopedi?ref=https://dijilopedi.com/2018-turkiye-internet-kullanim-ve-sosyal-medya-
istatistikleri/ (31 Temmuz 2018).  
205
2018 Türkiye İnternet Kullanım ve Sosyal Medya İstatistikleri, https://dijilopedi.com/2018-turkiye-internet-
kullanim-ve-sosyal-medya-istatistikleri/ (31 Temmuz 2018).  
56 
 
 
   

Araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye’nin internet ve sosyal medya kullanım


istatistikleri şöyle: Yetişkin insanların %98’i cep telefonu kullanırken, bunların %77’si akıllı
telefon kullanıyor. Kullanıcılar internette günde ortalama 7 saat geçiriyor ve 2 saat 48 dk.
Sosyal medyaya ayırıyorlar. Türkiye’de, nüfusun %67‘sine tekabül eden 54 Milyon internet
kullanıcısı var ve bunların 51 Milyonu telefonlarından internete bağlanıyorlar. Geçen yıl
yapılan “Digital in 2017 Global Overview”206 araştırma raporu sonucu bulguları207 ile bu yılki
bulgular büyük farklılıklar göstermektedir, geçen yıl yapılan çalışma sonuçlarına göre;
Türkiye’de 48 milyon kişi internete bağlanıyor. Türkiye’deki mobil kullanıcı sayısı 71
milyonken, sosyal medyaya mobilden bağlanan kullanıcı sayısı ise 42 milyon. Türkiye’de
2016 Ocak ayından bu yana internet kullanıcı sayısının %4 ile 2 milyon, aktif sosyal medya
kullanıcısı sayısının ise %14 ile 6 milyon arttığını görüyoruz. Ülkemizde sosyal medyayı
mobilden kullanan kişi sayısı ise son bir yıl içerisinde %17 oranında artmış durumda.
Kullanıcılar gün içerisinde ortalama 7 saatini bilgisayar karşısında, 3 saatini telefon üzerinden
internete bağlanarak ve 3 saatini sosyal medya platformlarında geçiriyor. Türkiye’nin web
trafiğine göre; bilgisayar üzerinden ziyaretlerin %29 oranında gerileyerek %36’ya düştüğünü,
mobil trafiğin ise %33 oranında artarak %61’e çıktığını görüyoruz. Bu durum Türkiye’de web
trafiği konusunda mobilin ne derece önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Bu alanda yapılan diğer bir çalışma; Mehmet Emin Babacan’ın yaptığı Sosyal Medya
ve Gençlik208 araştırmasına göre; Sosyal medya araçları içinde bütün dünyada olduğu gibi,
Türkiye’de de en çok kullanılan ve kullanıcı sayısı en çok olan Facebook uygulaması ve
çalışmaya katılan öğrencilerin (%72,9) de en çok tercih ettikleri sosyal medya aracıdır. Bu
veriler ışığında Türklerin sosyal medyayı sevdikleri söylenebilir.209

Türkiye’de 15-29 yaş aralığında internet kullanım oranın daha yüksek (%72) olduğuna
işaret etmektedir; bu yaş aralığındaki genç nesilde internet kullanım oranları daha da
yüksektir. ComScore, Avrupa, 2011 araştırmasına göre Türkiye’de 15 yaş üstü kadınların

                                                            
206
Dıgıtal ın 2017: Global Overvıew, https://wearesocial.com/uk/special-reports/digital-in-2017-global-
overview (31.07.2018).  
207
İnternet ve Sosyal Medya Kullanıcı İstatistikleri 2017, http://www.dijitalajanslar.com/internet-ve-sosyal-
medya-kullanici-istatistikleri-2017/ (31 Temmuz 2018).  
208
Babacan, s.141. 
209
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.122. 
57 
 
 
   

aylık online kalma süresi de 28.8 saattir ve Türkiye araştırma grubunu oluşturan 10 ülke
arasında sekizincidir.210

Diğer önemli bir araştırma olan ‘‘GSB-Gençlik ve Sosyal Medya (2013)’’


araştırmasına göre Türkiye’de internet kullanıcısı gençlerin neredeyse tamamının sosyal
medya kullanıcısı olduğu tespit edilmiştir (%96). Cinsiyet, yaş, çalışma durumu, medeni
durum gibi farklı profillerden gençlerin sosyal medya kullanım oranları benzerdir.

Türkiye’deki kullanıcılar sosyal medyayı daha çok, moda, magazin, yemek ve dini
alanlarda kullandığı da ortaya çıkmıştır.211 Diğer önemli bir nokta ise yaşam içerisinde,
günlük sohbetlerde, gazetelerde, politik bir açıklamada bir sosyal medya terimi ya da markası
geçmekte ve kullanılmaktadır.212 Sosyal medyanın gençler tarafından yaygın olarak
kullanılmasının nedenleri sosyal medyanın gençlere tamamen bağımsız ve herhangi bir
sınırlama olmadan hareket edebilecekleri, özgürce düşünüp davranabildikleri ortam sağlaması
ve iletişime geçecekleri koşulları özgürce seçebilme imkânı vermesidir. Bireylerin internet
kullanım amaçları incelendiğinde dünya nüfusu içerisinde %40 aktif sosyal medya kullanıcısı
olması bize bu amaçlar arasında sosyal medyanın ön sıralarda yer aldığını göstermektedir.
Bunun yanı sıra aktif üye sayıları birçok ülkenin nüfusundan fazla olan bazı yeni medya
araçları bireylerin sosyalleşme olgularını dahi yeniden inşa etme misyonu edindiğini
göstermektedir. Sosyal medya platformları incelendiğinde Facebook’un 2.05 milyar aktif
kullanıcı sayısı ile dünya genelinde en yaygın kullanılan sosyal medya ağı olduğu
görülmektedir. Türkiye’de internet, sosyal medya ve cep telefonu oldukça yaygın olarak
kullanılmaktadır. Türkiye’nin yıllık dijital gelişim istatistiklerinden de görülebileceği üzere
internet ve sosyal medya kullanımı yıllar içinde artış göstermektedir. İnternet ve sosyal
medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte cep telefonu kullanımı da aynı oranda artış
göstermektedir. Yetişkin nüfusun %95’i cep telefonu sahibidir ve bu oran bize hemen hemen
her yetişkinin cep telefonu kullandığını göstermektedir.213

                                                            
210
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.125. 
211
Oyman, s.132.  
212
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.122. 
213

GSB,http://karaman.gsb.gov.tr/Public/Edit/images/IM/47/Sosyal%20Medya%20ve%20%C4%B0nternet%20Kul
lan%C4%B1m%20Raporu.pdf (09 Aralık 2018) 
58 
 
 
   

Sosyal medya platformlarına bakıldığında dünya genelinde Facebook’un ilk sırada yer
aldığı Türkiye’de ise %57’lik bir oranla Youtube’un ilk sırada yer aldığı görülmektedir.
İnternet ve sosyal medyaya günlük olarak ayrılan süreye bakıldığında Türkiye’de bireylerin
gün içerisinde ortalama 7 saatini bilgisayar başında, 3 saatini telefonla internete bağlanarak ve
3 saatini sosyal medya platformlarında geçirdiği görülmektedir. Bu rakamlar bize bireylerin
günün büyük bir bölümünü medya araçlarına ayırdığını göstermektedir.214 İstatistikler
göstermektedir ki ortaya çıkışından bugüne değin sosyal ağlara katılım hızlı bir artış
göstermektedir.215 Türkiye’nin sosyal medya ve internet kullanım oranının %60 ile Asya
kıtası (%46) ve Avrupa kıtasının (%76) arasında ortalama bir değerde olduğu görülmektedir.
Türkiye’nin yıllık dijital gelişim istatistiklerinden de görüldüğü üzere yıllar geçtikçe internet
ve sosyal medya kullanım düzeyi artmakta olup ileriki dönemlerde Avrupa ve Asya’daki
gelişmiş ülkelerin düzeyine ulaşacağı öngörülebilmektedir.216

Sosyal medya, iletişim teknolojisinin geldiği en son nokta olarak önem taşırken, bu
önem özellikle katılımcı demokrasiye katkıları bağlamında değerlendirildiğinde daha da
artmaktadır. Sosyal medya ifade özgürlüğü, bireylerin sosyal ve ekonomik konumlarının arka
plana alınarak fikirlerini özgürce ortaya koyabilmeleri, sağlıklı kamuoyu oluşması, aynı
fikirde olan bireylerin serbestçe bir araya toplanarak bir birlik kurabilmeleri, diyalojik iletişim
ve seçmenlerin siyasi partiler ve kamu kuruluşları ile doğrudan ilişki kurabilmesine sağladığı
katkılar sayesinde bir ülkedeki demokrasinin gelişmesinde vazgeçilmez önemli bir araç olarak
değerlendirilebilir. Ancak, ifade özgürlüğünde gelinen en son teknolojik nokta olarak görülen
internet, her ne kadar Türkiye ve Dünya’dan önemli sayıda üyeye sahip bir platform olsa
bile, bu kanal üzerinden gerçekleştirilen kamusal halkla ilişkiler, her zaman katılımcı bir
demokrasiye uygun bir iletişim süreci sağlanamamaktadır. Bunun ülkemizdeki en yakın
örneği; 2013 yılında Youtube’ın belirli bir süre iletişim akışını önlemek amacıyla kapatılması
oluşturmaktadır. Gezi parkı eylemlerinin ardından 2014 yılında Twitter ve Youtube gibi
sosyal ağlara devlet eliyle erişimi engellenmiştir. Türkiye’de sosyal ağların hükümet
                                                            
214

GSB,http://karaman.gsb.gov.tr/Public/Edit/images/IM/47/Sosyal%20Medya%20ve%20%C4%B0nternet%20Kul
lan%C4%B1m%20Raporu.pdf (09 Aralık 2018) 
215
Bilgili ve Şener, s.18. 
216

GSB,http://karaman.gsb.gov.tr/Public/Edit/images/IM/47/Sosyal%20Medya%20ve%20%C4%B0nternet%20Kul
lan%C4%B1m%20Raporu.pdf (09 Aralık 2018) 
59 
 
 
   

tarafından, ‘ülkeyi bölücü, imaj zedeleyici içeriklerin yayınlanması’ gerekçe gösterilerek


kapatılması tüm dünyada yankı uyandırmış ve bu tutumun ifade özgürlüğünün işgali olarak
görüldüğü ifade edilmiştir.217

Sonuç olarak dijital yerli, dijital vatandaş, X-Y kuşakları adı ne olursa olsun artık
Türkiye’de sosyal medyayı çok etkin bir şekilde, yaşamın her anında kullanan büyük genç bir
kitle bulunmaktadır. Dünyadaki gelişmeler paralelinde artık bireyler yakın çevrelerine
etraflarında olup bitenlerden en şeffaf biçimde haberdar olmak, diğer bireyleri haberdar etmek
ve gündemi takip etmek istemektedir. Bu isteklerini de geleneksel yollarla değil daha hızlı ve
mobilize yöntemlerle yani sosyal medya aracılığı ile yerine getirmektedirler.218

2.5. Sosyal Medyanın Gücü ve İşleyişi

Sosyal medya kullanıcıların fikir, duygu ve düşüncelerini herhangi bir oto sansür
uygulamak zorunda kalmadan paylaşabildiği ve içeriğinin kullanıcılar tarafından
oluşturulmasıyla oldukça göz önünde olan ve tartışılan bir medya formu haline gelmiştir.
Gücünü kitleler üzerindeki etkisinden ve kendinden sıklıkla söz ettirmesinden alan bir yapıya
kavuşan sosyal medyanın toplumun farklı kesimlerine ulaşması söz konusudur. Hem
kurumsal yapılar hem de profesyonel olmayan kullanıcılar sosyal iletişim ortamlarında
paylaşımda bulunarak duygu düşünce ve fikirlerine ortak aramakta, aynı düşüncede olan
kullanıcılar ile bir topluluk oluşturarak aktif bir güce dönüşmektedir.219 Bu gücün oluşmasını
ise sosyal medya sağlamaktadır.

Sosyal medya; (daha) anlık, (daha) hızlı, içeriğin kullanıcı tarafından üretildiği (üreten
tüketici), gönüllü paylaşıma dayalı, ortaklaşmacı, amatör, mobil, etkileşime ve diyaloga açık,
yatay, viral, öngörülemez, tepkisel, gündelik, bireysel ve farklı seslerin birlikte yer aldığı,

                                                            
217
Ali Büyükaslan ve Ali Murat Kırık (Ed.), Sosyal Medya Araştırmaları II, Konya: Çizgi Kitabevi, 2015,
s.185-186. 
218
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.135. 
219
Uğur Gündüz ve Yahya Engin, ‘‘Sosyal Medyaya Sosyolojik Bakış’’, Ali Büyükaslan, Ali Murat Kırık (Ed.),
Sosyal Medya Araştırmaları III (Gözetlenen Toplumdan Gözetlenen Bireye) içinde, Konya: Çizgi Kitabevi,
2016, s.56. 

60 
 
 
   

görünür olduğu, melez, alternatif, katılımcı, kimlik paylaşımını ve ifade özgürlüğünü öne
çıkaran bir iletişim biçimi sunuyor.220

Her şey internetteki sosyal ağlarda başladı, çünkü bunlar tarih boyunca, iktidarlarının
dayanağı olarak iletişim kanallarını tekelleri altına almış hükümetler ve şirketlerin
kontrolünün büyük ölçüde dışında kalan özerklik alanlarıdır. Bireyler üzüntü ve umutlarını
internetin serbest kamusal alanında paylaşarak, birbirleriyle bağlar kurarak, çok sayıda
varoluş kaynağından projeler hayal ederek kişisel görüşlerinden ya da örgütsel
bağlılıklarından bağımsız olarak ağlar oluşturdular. Bir araya geldiler. Ve bu birliktelik
onların, mevcut güçlerin serpilip yeniden çoğalmak için yıldırmalarıyla, göz korkutmalarıyla,
gerektiğinde açık ya da kurumsal olarak uyguladıkları kaba kuvvetle insanı felç eden o
duyguyu, korkuyu aştılar. Her yaştan, koşuldan insanlar, birbirleriyle ve kurmak istedikleri
kaderle belirledikleri bir kör randevuya girmek, siberuzamın güvenliğinden çıkıp kent
uzamını işgal etmek üzere yola koyuldu; büyük toplumsal hareketlere her zaman damgasını
vurmuş olan özfarkındalık içinde tarih yapma, kendi tarihlerini yapma haklarını talep
ediyorlardı. Bu hareketler, kablosuz internetin ağlar oluşturduğu, görüntü ve fikirlerin virüs
gibi hızla yayılışının damgasını vurduğu bir dünyada bulaşıcı bir şekilde yayıldı. Güney’de ve
Kuzey’de, Tunus’ta ve İzlanda’da başladı; bu kıvılcım daha sonra buralardan çıkıp masmavi
gezegenimizin her yerinde açgözlülük ve manipülasyonun harap ettiği, büyük bir çeşitlilikteki
toplumsal manzarayı ateşe verdi.221

Ulus sınırlarının ötesinde bir örgütlenme tasavvuru geliştiren küreselleşmeyi, kendisini


var eden ve geliştiren unsurlardan en önemlisi hiç kuşkusuz iletişim araçları ve ağları
olmuştur. Küreselleşme sürecinin sınırları kaldırarak, ortak homojen bir dil, kültür ve toplum
yaratma fikri, bireysel ve toplumsal dönüşümün itici gücü olmuş, böylece iletişim araçları
yoluyla yeni bir toplum biçimine doğru yol alınmıştır. “Küreselleşme ile ortaya köklü yapısal
değişmede sanayi toplumu, yerini yapısal farklar gösteren bilgi toplumuna bırakmaktadır.”222
Bilginin en büyük güç olarak görüldüğü günümüz dünyasında insanlar bildikleri oranda güçlü

                                                            
220
Bilgili ve Şener, Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 2:Kültür, Kimlik, Siyaset, s.6.  
221
Castells, İsyan Ve Umut Ağları “İnternet Çağında Toplumsal Hareketler’’,s.17-18. 
222
Mehmet Emin Babacan, İrfan Haşlak Ve İsmail Hira, ‘‘Sosyal Medya Ve Arap Baharı’’, Akademik
İncelemeler Dergisi, Cilt. 6, Sayı.2, (2011), s.69. 
61 
 
 
   

kabul edilmektedir.223 Ya da bilgiye en hızlı ve en kolay ulaşanlar güçlü kabul edilmişlerdir.


Bugün birçok bilgiye ulaşılan yer olarak internet ve uzantısı sosyal ağlar karşımıza
çıkmaktadır.

Sosyal medya ve bireylerin oluşturduğu ağlar, ağ toplumunun parçalarını oluşturduğu


gibi, sivil toplum bazında yakalanamayan örgütlü toplum idealini sosyal ağlar üzerinden
ikame etme durumuna girmiştir.224 Sosyal ağlarla ilgili veriler incelendiğinde, dikkat çekici
olan tek bir sosyal ağın dünyanın neredeyse her bölgesinden insanları ve kültürleri tek bir
platformda toplamasıdır.225

Sosyal medya, adında medya olmasına rağmen geleneksel medyadan çok farklı
özellikler taşımaktadır. İnternet teknolojisinin kitle iletişim araçlarına entegre edilmesi
bireysel ve toplu paylaşıma olanak sağlayan sosyal paylaşım sitelerinin oluşmasını
sağlamıştır. Bilgisayar tabanlı sistemler, mobil (taşınabilir) yayıncılık sosyal medyanın güç
kazanmasını sağlamış, yaşamın her noktasında çevrimiçi kalabilmek ve sanal topluluklar
içerisinde yer alabilmek sosyal medya ile birlikte mümkün kılınmıştır.226 Bu mümkünlük
zemininde sosyal medya kullanıcıları (aktörleri) içeriği yaratma, değiştirme ve dönüştürme
gibi uygulamaları yapabilmektedir. Oluşan yeni yapı; kişilerarası iletişime dair öğeleri
bünyesinde taşırken bir yandan da kitle iletişime ve etkileşime olanak vermektedir. Bu
süreçte; metin, ses, video, resim paylaşımı gibi daha önce kullanılmayan farklı uygulamalar
ortaya çıkmış ve böylece sosyal medyanın önemli ve farklı özellikleri oluşmaya
başlamıştır.227 Web 2.0 teknoloji alt yapısı ile karşılıklı interaktif iletişime olanak tanıyan
sosyal paylaşım ağları ile bireyler daha önce hiçbir şekilde içinde yer alamadıkları kadar
iletişim sürecinin öznesi olarak sürecin içerisinde yer alabilmektedirler.228

Sosyal medya, yapısı itibariyle söylentilerin ya da komplo teorilerinin kolaylıkla


üreyebildiği bir alan. Bu mecranın bilgiyi hızlandırması ve basitleştirmesi, yayılan bilginin

                                                            
223
Nazlım Tüzel Uraltaş ve L. Serah Bahadırlı, ‘‘Elektronik Perakendecilik ve Bir Reklam Mecrası Olarak
Sosyal Ağ Siteleri’’, Tolga Kara, Ebru Özgen (Ed.), Sosyal Medya Akademi içinde, 1.Baskı, İstanbul: Beta
Basım Yayım, 2012, s.21. 
224
Büyükaslan ve Kırık, Sosyal Medya Araştırmaları II, s.73-74. 
225
Bilgili ve Gülüm Şener, Sosyal Medya ve Ağ Toplumu-2:Kültür, Kimlik, Siyaset, s.23. 
226
Eraslan ve Çakıcı Eser, s.4. 
227
Eraslan, s.3. 
228
Babacan, s.76. 
62 
 
 
   

sorgulanması için gerekli süreci devre dışı bırakıyor. Ayrıca mesaj yayılırken onu yayan
binlerce kişinin aynı zamanda kefil/tanık olması, mesajın inanılırlığını artırıyor. Sonuç olarak
doğrulanmamış bir bilgi, arkasında herhangi bir detaylı argümantasyon olmadan binlerce
kişiye bir anda yayılabiliyor. Ünlülerin ölüm haberi söylentilerinden, kasıtlı olarak sürülen
yanlış bilgilere kadar her şey RT’ler aracılığıyla binlerce kişiye yayılabiliyor. Özellikle
takipçi sayısı bol olan birinin söylentiye inanıp yayması yeterli.229

Bireylerin internette birbirleriyle etkileşimde bulunması sosyal ağlarda gerçekleşirken,


sosyal medya bu ağların bir amaç için örgütlü bir şekilde kullanılması anlamına gelmektedir.
Sosyal ağlar, bloglar, mikro bloglar, sohbet siteleri, forumlar gibi internet siteleri insanlara
hem aradıkları içeriklere ulaşma imkânı vermekte, hem de ortak bir etkileşim ve paylaşım
sağlamaktadır.230 Günümüzün en popüler internet sitesi olarak Facebook, 500 milyondan
fazla kullanıcı sayısı ile Amerika’nın bugünkü nüfusundan daha fazla sayıda kullanıcıya
sahiptir. Hatta, eğer Facebook bir ülke olmuş olsaydı, dünyanın en kalabalık üçüncü ülkesi
olacaktır. Günümüz rakamları ile bu oran bir milyara ulaşmak üzeredir.231

Bütün bunlardan hareketle dünyayı saran ağ (www) dijital devriminin bir ürünü olarak
ortaya çıkan sosyal medya, artık günümüzde olağan yaşamın, iş dünyasının, akademik-politik
çalışmaların en önemli kavramlarından biridir. Bu öyle bir hal almıştır ki, bireyler iletişim,
bilgi alma, satın alma, eğlenme, arkadaşlık edinme, politik söylem üretme ya da gündem
oluşturma gibi insani davranış ve ihtiyaçlarını artık sosyal medya üzerinden
gerçekleşmektedir. Sosyal medya artık öyle bir güç olarak görülmekte ki, ülkelerde devrim
yapabilecek potansiyel bile sosyal medya da görülmektedir.232 Tamda nu noktada Facebook,
Youtube ve Twitter gibi ABD kaynaklı sosyal medya araçları küresel bağlamda ön planda yer
almalarına karşın bazı ülkelerde bu siteler erişime kapalıdır. Çünkü sektörün ABD kaynaklı
olması, ABD karşıtı ülkeleri de sosyal medyaya dönük olarak şüpheci davranmaya itmektedir.
Rusya, Çin, K. Kore, Küba, İran gibi ülkeler ideolojik olarak ABD ve CIA ilişkisi bağlamında
sosyal medya yasaklamalarını sistematik olarak uygularken; Bangladeş, Mısır, Suriye,
Mauritius, Pakistan, Afganistan, Türkiye, Ermenistan, Brezilya, Birleşik Arap Emirlikleri,

                                                            
229
Irak ve Yazıcıoğlu, s.41. 
230
Baban, s.72. 
231
Kuşay, s.32. 
232
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.471. 
63 
 
 
   

Türkmenistan, Tunus, Tayland, Tacikistan, Sudan, Fas, Malezya, Libya, Endonezya gibi
ülkelerde bu siteler yayımlanan içerikler yüzünden kısa süreli ya da kısmen
yasaklanmaktadır.233

Bütün bu yasaklamaların yanında bir diğer bakış açısı olarak sosyal medya erişim
hakkı, temel insan haklarından biri olarak kabul edilmektedir. Sosyal medyanın kullanım
kültürünün geliştiği ülkelerde sosyal medyayı yasaklama, engelleme ve kontrol altına alma
gibi düzenlemelere karşı çıkılmakta ve böylesine uygulamalar insan hakları ihlali olarak
değerlendirilmektedir. Türkiye’de yerel seçimler öncesinde önce Twitter sonra Youtube gibi
sosyal medya araçlarının kapatılmasına dönük hem ülke içinde hem de gelişmiş
demokrasilere sahip ülkelerden ve uluslararası birçok kuruluştan tepki gelmiştir. Sosyal
medyaya erişim hakkı ve erişim düzeyleri insan hakları raporlarında yer almakta ve ülkeler bu
özelliklerine göre puanlanmaktadır.234

Mısırlı bir protestocu, sosyal medyanın isyan sürecindeki etkisi konusunda söyle
demiştir: “gösteri takvimi için Facebook, organize olmak için Twitter ve sesimizi dünyaya
duyurmak için YouTube kullanıyoruz”. Bu cümle mısırlı protestocuların sosyal medya
tercihlerini de gözler önüne sermiştir.235

Sosyal medyanın Arap uyanışındaki rolü dikkat çekicidir. Sassen, Mısır’daki devrimci
hareketin sadece sosyal medya dolayısıyla değil, cami ağları ve El Cezire televizyonunun
yayınlarıyla da harekete geçtiğini belirtme gereği duymakla birlikte, sosyal medya Mısırlılar’a
daha önce sahip olmadıkları bir güç hissi vermiş, halk kolektif gücünü sosyal ağlar yoluyla
organize ederek sokaklara taşımıştır. Yakın zamanda sosyal medya benzer etkileri Tunus,
Libya, ve İran’da da göstermeye başlamış, yaşananlar sosyal medyanın gelişmekte olan
uluslarda oynadığı rolü ortaya çıkarmıştır.236

Belki de devletleri ve yöneticileri tedirgin eden nokta da tam da burasıdır. Sosyal


ağların yaptıkları, (Tunus: ‘‘Özgürlük ve Haysiyet Devrimi’’, Mısır Devrimi vb.) belki de
yapacaklarının teminatı olarak görülmekte ve bu yüzden bazı devletler tarafından kendilerince
                                                            
233
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.108. 
234
Eraslan ve Çakır Eser, s.32. 
235
Azime Telli, “Mısır Devriminde Sosyal Medyanın Rolü’’, Bilge Strateji Dergisi, Cilt. 4, Sayı. 7. 2012, s. 66. 
236
Bilgili ve Şener, Sosyal Medya ve Ağ Toplumu-2: Kültür, Kimlik, Siyaset, s.35. 
64 
 
 
   

bir yöntem izlemekteler. Dünyanın değişik yerlerinde yaşanan olaylardan bazılarını aşağıda
sıralanmıştır:

1) Her şey hiç beklenmedik bir yerde başladı. Tunus’un orta bölgesinde, başkent
Tunus’un güneyindeki yoksul bir yörede, 40.000 sakini olan Sidi Bu Zeyd adlı küçük bir
kasabada. 26 yaşındaki işportacı Muhammed Buazizi’nin ismiyse Arap dünyasının tarihine
geçmiş bulunuyor. Buazizi’nin 17Aralık 2010’da saat on bir buçukta rüşvet ödemeye
yanaşmaması yüzünden meyve sebze tezgâhına bir kez daha el konularak yaşadığı
aşağılanmaya karşı nihai çığlığı olmuştu. Muhammed’in kuzeni Ali protestoyu kaydedip
internette yaydı. Birkaç gün içinde ülkenin her yerinde kendiliğinden gösteriler başladı.
Siyasal özgürlük, basın özgürlüğü talep ediyorlar, yeni bir seçim uyarınca gerçekten
demokratik seçimlerin yapılması çağrısında bulunuyorlardı. Protestocuların kendi sözleriyle
bu “özgürlük ve haysiyet için devrimdi”. Kurumsal olarak desteklenen aşağılanmaya karşı
haysiyet arayışı, protestoların arkasındaki temel duygusal itki olmuştu.237

2) Dünyada internet sansür ve yasaklarını en yoğun uygulayan ülkelerin başında


gelen Çin’de Facebook, Twitter, Youtube, Flickr gibi çok sayıda sosyal medya sitesine erişim
uzun yıllardır yasaklıdır. Bu yasaklar çeşitli nedenlerle konulmakla beraber sosyal medya ve
araçları rejime dönük büyük bir tehlike olarak görülmektedir. Buradan hareketle Çin kendi
kontrolünde çeşitli sosyal medya ağları oluşturma stratejisi geliştirmiştir. Bu stratejinin
geliştirme nedenlerinden biri de kontrol dışında Çin’deki yüksek sosyal medya ilgisidir. 1.3
milyar nüfuslu Çin’de sosyal medya kullanıcı sayısı 700 milyon civarındadır ve bunların
%80’inin birden fazla hesabı bulunmaktadır. 2000 yılında bu rakamın 22,5 milyon olduğu
düşünüldüğünde %1770’lik artış hızı, büyük potansiyeli göz önüne sermektedir.238

3) Bir başka kapalı rejim olan İran’da sosyal medyayı kontrol altına almak
istemektedir. Öyle ki; Sanal Ortam Yüksek Konseyi adlı kontrol mekanizması dini lider
Ayetullah Ali Hamaney’in emriyle kurulmuştur. Ancak İran’da birçok bakan ve üst düzey
yetkilinin yasak olmasına rağmen sosyal paylaşım sitelerinde hesapları bulunmaktadır. Buna
yeni seçilen Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in Facebook ve
Twitter hesapları örnek verilebilir. Ülkede 2009 yılında ‘‘Yeşil Devrim’’ sırasında engellenen
                                                            
237
Castells, İsyan Ve Umut Ağları “İnternet Çağında Toplumsal Hareketler’’, s.34. 
238
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.109. 
65 
 
 
   

Twitter ve Facebook’a erişim 17 Eylül 2013 tarihinde açılmış ancak bu erişim olanağı 24
saatin ardından tekrar kaldırılmıştır. 27 Mayıs 2014 tarihinde popüler fotoğraf paylaşım sitesi
olan Instagram’ın kullanıcılarının gizliliği konusunda takındığı tutumu gerekçe gösteren bir
mahkeme, bu uygulamaya olan erişimin kapatılması kararını vermiştir. İran’da halkın sosyal
medya kanallarına olan ilgisine karşın bu kanalların Amerikan istihbarat ağlarının bir aracı
olduğunu ve Siyonizm’e hizmet ettiğini belirten yöneticiler sürekli bu alanı kontrol
etmektedir.239

4) Rusya da; Çin ve İran gibi internet genelinde ve sosyal medya özelinde Batı’ya
karşı çeşitli tedbirler alan bir ülkedir. Rusya’da Aralık 2013’te kabul edilen bir yasayla
internet sitelerine erişimin mahkeme kararı olmaksızın engellenmesinin önü açılmıştır.240

Toplumsal hareketler tarih boyunca, toplumun kurumlarını dönüştüren yeni değer ve


hedeflerin üreticisi olmuştur; bu kurumlar toplumsal hayatı örgütleyecek yeni normlar
yaratarak bu değerleri temsil eder hale gelmiştir. Toplumsal hareketler en başta, kurumsal
iktidara sahip olanların denetiminden bağımsız özerk bir iletişim süreciyle kendi kendilerini
kurarak karşı iktidarı icra ederler. Kitlesel medya büyük ölçüde hükümetler ve medya
kurumları tarafından kontrol edildiğinden, ağ toplumunda iletişimsel özerklik en başta
internet ağlarında ve kablosuz iletişim platformlarında inşa edilir. Dijital sosyal ağlar,
eylemlerin belirlenmesi ve koordinasyonun büyük ölçüde dizginsiz bir biçimde gerçekleşmesi
imkânını sunar. Ne var ki toplumsal hareketlerin genel anlamda toplumla ilişkilendiği iletişim
süreçlerinin bileşenlerinden sadece biridir bu.241

Son olarak ülkemizde yaşanan Gezi Parkı olayının, Ağ toplumu denince ilk akla gelen
yazar Manuel Castells’in İsyan ve Umut Ağları adlı kitabından, kendi ifadeleriyle bu olaya
bakışını verip örneklerimizi sonlandıracağız.

Castells: ‘‘Ve işte Türkiye’de de oldu. Çok farklı bir bağlamda, ama çok benzer
biçimlerde. Gezi Parkı, İstanbul’un tarihi merkezinde, ikonlaşmış Taksim Meydanı’nın yanı
başında doğanın ve kent hayatının son sığınaklarından biri haline gelmişti. Genç insanlar

                                                            
239
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.112-113. 
240
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.114. 
241
Castells, İsyan ve Umut Ağları ‘‘İnternet Çağında Toplumsal Hareketler’’, s.23-24. 
66 
 
 
   

aylar boyunca, aslında tekinsiz olan bu mekânı kendi kamusal alanlarına çevirdi: Şarkılar,
müzik, sanat, siyasi tartışmalar, sevgi, dostluk… İnsanın olmak isteyeceği bir yer, hayal ettiği
bir yer… İstanbul gençliğinin isyan edip Taksim’i işgal etmesini, dizginlerinden boşalmış bir
şiddetin uygulandığı bir baskı izledi; özür dileyen başbakan yardımcısı şiddetin düzeyini
temsil etti. Başbakan Erdoğan ise işlerin öyle olmadığını söylüyordu. Özür falan yoktu, bunlar
anarşist ve teröristti, sosyal ağlar toplum için tehdit, twitter da düşmandı. Erdoğan’ın ifadeleri
bir cehalet göstergesiydi, insanların özerkliği karşısında duyulan korkuyu yansıtıyordu.
Erdoğan’ın gerçek bir demokrat olarak dünyada ve Türk toplumunun geniş kesimlerinde
kazandığı saygınlık sadece birkaç gün içinde silinip gitti. Sadece koyu İslamcılar, kırsal
kesimdeki seçmenler ve yozlaşmış yerel elit kesimler kanun hükmünde kararnamelere
dayanan yönetimle birlikte hareket etme, toplumun tedricen İslamileştirilmesini sürdürme
kararlılığını gösterdi; üç seçimde kazanılan zaferlerin onları haklı çıkardığı hissi içindeydiler.
Aynı hata dünyanın dört bir yanında bir ülkeden diğerine yapılmıştı: Demokrasiyi büyük
ölçüde medya manipülasyonu ve parayla kirlenmiş, hukuksal olarak büyük partilerden yana
işleyen bir kurumsal bağlamda gerçekleşmiş seçimlerle bir tutma hatası… İnternetin izlemeye
alınmasına, onlarca internet kullanıcısının gözaltına alınmasına rağmen ayakta kalacaktır.
Çünkü bu hareket Türkiye’deki milyonların zihnine kök salmış, dünyanın dört bir yanındaki
hareketlerle ağlar kurmuş, birkaç ülkedeki gözlemlerime göre Türkiye’nin barışçı özgürlük
savaşçılarıyla dayanışmayı yoğunlaştırmaya hazır olan internet özgürlüğünü savunan
toplulukların desteğini kazanmıştır.’’242

Mevcut durum analiz edildiğinde görünen odur ki; sosyal medya sanal bir yer
olmaktan çıkıp, yeni toplumsal hareketlerin başladığı, organize edildiği, tartışıldığı gerçek
yerler olma yolunda adından söz ettirmektedir.243 Ayrıca yukarıda verilen örnekler sosyal
medyanın gücünü ve önemini gözler önüne sermektedir. İnternet ve kablosuz platformlar
üzerinde kurulu dijital sosyal ağlar seferberlik, örgütlenme, kafa yorma, koordine olma ve
karar verme konusunda belirleyici araçlardır. Ne var ki internetin rolü araçsallığın ötesine
uzanır.244

                                                            
242
Castells, İsyan ve Umut Ağları ‘‘İnternet Çağında Toplumsal Hareketler’’, s.301-304. 
243
Büyükaslan ve Kırık, Sosyal Medya Araştırmaları II, s.127. 
244
Castells, İsyan Ve Umut Ağları “İnternet Çağında Toplumsal Hareketler’’, s.198. 
67 
 
 
   

Özel yaşamdan toplumsal yaşama, her iki yaşam türünün bireye yüklediği
sorumluluklardan toplumsal sorumluluklara, dilden dine, iletişimden etkileşime, gazeteden
dergiye, öyküden şiire, dedikodudan gerçekliğe, eğlenceden hüzne vb. hemen birçok alanda
sosyal medya gerçekliği kendi bireysel ve toplumsal kimliklerini ve bu kimlikleri taşıyacak
bireyleri oluşturmuştur/oluşturacaktır.245 Sosyal medya iletişimlerinin ağırlıklı barındığı
yerelleşme süreci, anlaşılabilir biçimde riski olmayan bir süreç değildir. İşgal edilmiş
meydanlar, protesto kampları, oturma eylemleri ve onların oluşturdukları kamusal coğrafyalar
da, ‘zihinsel saplantı’ anlamında olduğu gibi bir ‘saplantı’ nesnesi haline gelebilir.246

Yakın bir gelecekte neredeyse internet kullanımının çok önemli bir kısmının sosyal
medya tarafından sağlanacağı düşünülmektedir. Sosyal medya uygulamaları artık sadece
iletişimi sağlamamakta, oyun, bilgi edinme, arama yapma gibi birçok konuyu da kullanarak,
bireylerin hemen her ihtiyacını sağlama niyeti içindedirler. Böylece aradığı hemen her şeyi
sosyal medyada bulan kişilerin başka bir araca ihtiyaçları olmayacaktır.247

2.6. Sosyal Medyanın Gençlere Etkileri

İnternet ve sosyal medya kullanan kitleye bakıldığında bu kitlenin çoğunluğunu


gençlerin oluşturduğu görülmektedir.248 Özellikle teknolojinin içinde doğan gençler,
internetin sunduğu bu yeni iletişim ortamlarına çok çabuk uyum sağlamışlardır. Gençler
internet ve teknoloji merkezli yeni kültürlerin oluşmasında kilit rol oynamışlarıdır.249 İnternet
kullanıcısı gençlerin çok büyük bir kesimi (%96’sı) sosyal medya kullanıcısıdır.250

Sosyal medya, insanlık tarihinin en hızlı büyüyen medyası olmuştur.251 Sosyal


medyanın, kullanıcılarının hayatları üzerinde büyük etkisi olduğu hemen hemen tüm
akademik çalışmaların içeriğinde yer almaktadır. Sosyal medya üzerinden yaratılan bağların

                                                            
245
Büyükaslan ve Kırık, Sosyal Medya Araştırmaları III, s.14. 
246
Paolo Gerbaudo, Twitler ve Sokaklar ‘Sosyal Medya ve Günümüz Eylemciliği’, Osman Akınbay (çev.),
İstanbul: Agora Kitaplığı, 2012. s.269. 
247
Hazar, s.153. 
248

GSB,http://karaman.gsb.gov.tr/Public/Edit/images/IM/47/Sosyal%20Medya%20ve%20%C4%B0nternet%20Kul
lan%C4%B1m%20Raporu.pdf (09 Aralık 2018).  
249
Orhan Ayaz, ‘‘Sosyal Medyanın Ergenlerin Dini Sosyalleşmesine Etkileri (Sakarya /Akyazı Örneği)’’,
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Yıldırım Beyazıt SBE, 2015) s.35. 
250
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.16. 
251
Ayaz, s.35. 
68 
 
 
   

İnternet üzerinde sağlanan platformun sanallığını sosyalliğe doğru dönüştürdüğü


söylenmektedir. Böylelikle güçlü değilmiş gibi gözüken bağların farklı alanlarda kuvvetli
olabileceklerine de değinilmektedir.252 Özellikle gençlerin yakından takip ettiği, çevrimiçi bir
ortam olarak tanımlanan sosyal medya adeta dijital dünyamız haline geldi. Gençler gün boyu
-hatta geceleri- sosyal medya aracılığı ile sosyal ilişkiler kuruyor, bilgi ediniyor ve çeşitli
konularda paylaşımlarda bulunuyor.253

Günümüzde sosyal medya mecralarının büyük bir oranda yeni arkadaşlık kurma, eski
arkadaşlara ulaşma ve var olan arkadaşlarla iletişimi sürdürme ve geliştirme, özel yaşam
paylaşımı, kendini tanıtma ve günlük yaşamın bir parçası olarak fikir ve tepkilerini duyurma
ve yayma, tanımadığı kişilere kendini tanıtma amacıyla kullanılmaktadır. Bu tür kullanımlar
Myspace, Facebook, Youtube gibi sosyal ağ siteleri ile çeşitli amaçlar için tasarlanan diğer ağ
sitelerinin forum bölümlerinde sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Bilgi edinme, araştırma ve
benzeri eğitsel amaçlarla kullanıma sosyal medya ortamlarında çok nadir şahit
olunmaktadır.254

Yeni iletişim araçları sayesinde her an iletişim halinde olabilme olgusu sağladığı
kolaylıklar nedeniyle insanlar için bir yaşam tarzı haline gelmektedir. Bu tarzın araçları olan
sosyal medyanın hayatlarımıza hızla intibak etmesinin nedeninin bu olduğu söylenebilir.
Sağladıkları yararlar yanında özellikle gençlerin daha yoğun olarak kullandıkları ‘‘Facebook’’
‘‘Twitter’’ ve ‘‘Foursquare’’ gibi bazı lokasyon ve sosyal aktivite paylaşım araçları
teknolojinin gelişimi ve internetin kullanımıyla birlikte ortaya çıkan ‘‘siber kültür’’, ‘‘tekno-
kültür’’ ve ‘‘dijital kültür’’ kavramları gibi bir başka olguyu, ‘‘paylaşım kültürü’’nü
oluşturmaya başlamıştır.

Yukarıda sözü edilen sosyal paylaşım siteleri ilk bakışta duygu, düşünce, bakış açısı
gibi belirli olguların paylaşımını sağlayan işlevleri olması gerekirken, kullanım amaçlarını
aşarak ve/veya yenilerini yaratarak bir bakıma kendi kendine iletişimin sanal ortamdaki
interaktif formları haline de gelmişlerdir. Bu nedenledir ki, kullanıcılar ve özellikle genç
kullanıcılar yüz yüze iletişimde herkesle paylaşmayabilecekleri, gün içerisinde yaşadıkları
                                                            
252
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.25. 
253
TÜBİTAK, Bilimgenç,http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/sosyal-medya-gencleri-nasil-etkiliyor (09
Aralık 2018).  
254
Büyükaslan ve Kırık, Sosyal Medya Araştırmaları II, s.213. 
69 
 
 
   

olayları ve bazen o an ki psikolojik durumları gibi birçok şeyi bu ortamlarda, sanki


günlüklerine yazar gibi, herkesle paylaşabilmektedirler. Bu durum öyle bir hal almıştır ki,
intiharlar bile saniyeler öncesinde sosyal medya üzerinden arkadaş çevresi ve/veya
takipçilerle paylaşılır olmuştur. Netice olarak, sanal ortamlarda yer alan sosyal paylaşım
sitelerinin, bazı formları için kendi kendine iletişimin tek yönlü doğasını değiştirmiş olduğu
düşünülebilir. 255

‘‘GSB-Gençlik ve Sosyal Medya (2013)’’ araştırmasına göre her 10 gençten sekizinin


haftada en az bir defa sosyal ağ sitelerini ziyaret ettiğine ve her gün bu sitelerde ortalama
olarak bir saat durduğuna işaret etmiştir. Bunun yanı sıra bu sitelere yapılan ziyaretlerin
yarısının kullanıcıların cep telefonları üzerinden olduğu belirtilmiştir. Genç yaş grupları
arasında sosyal ağ sitelerinin en yaygın olanının Facebook olduğu belirtilmiştir. Genç yaş
gruplarındaki kişilerin organizasyon öğrenme, eğlence, sıkılmaktan kurtulma ve karakter
biçimlenmesi gibi ihtiyaçlarını karşılaması yaygınlık sebepleri arasında gösterilmiştir.
Gençlerin (dijital yerlilerin) orta yaş ve üstü grupların, kadınların, erkeklerin, beyaz yakalı,
mavi yakalı bir başka deyişle herkesin kendi ilgi ve ihtiyaçlarına göre kullandığı bu alanda,
yeni iletişim ve etkileşim tarzları oluşturulmuştur. Elbette geçmiş dönemlerin iletişim
tarzlarının bu yeni dijital yaşam alanında olamayacağı da çok açıktır. Sosyal medya farklı bir
dildir ve etkili kullanıldığında olumlu, etkisiz kullanıldığında olumsuz sonuçlar verebilir.256

Ayrıca sosyal medya sohbet odaları, davetler yoluyla grupların oluşması, araştırma
konusunun hashtag olarak sunulması gibi uygulamalarla araştırma yapılabilmektedir.
Özellikle dijital yerliler ya da Y-Z kuşağı olarak betimlenen ve teknolojiyi, interneti ve sosyal
medyayı çok sık kullanan gençler internetin yanında sosyal medyayı araştırma için tercih
etmektedirler.257

Sosyal medya karşıtlarının en önemli argümanı sosyal medya ara yüzlerinin


sosyalleşmeyi olumsuz etkilediği ve ilişkilerin mekanik bir şekilde dijitalize edildiğidir. Bu
yaklaşıma göre sosyal medyada kısa sürede yeni bir ilişkinin kurulması ve yine kısa sürede
ilişkilerin sonlanması söz konusudur. Sosyal medyada aracın niteliğine bağlı olarak iletişim

                                                            
255
Bilgili ve Şener, Sosyal Medya ve Ağ Toplumu-2: Kültür, Kimlik, Siyaset, s.63. 
256
Eraslan, s.2. 
257
Eraslan ve Çakır Eser, s.27.  
70 
 
 
   

kurulan kişiler birer sayı haline gelmekte, takipçi sayısına göre site yönetiminden ya da
reklamlardan çeşitli avantajlar elde etme olanağı sunulmaktadır. Bu durum bir süre sonra
bireyleri yalnızlaştırmakta, insan olmanın gereği yüz yüze (face to face) iletişim ve etkileşim
yerine sanal ara yüzlerle mekanik ve anlık iletişimi teşvik etmektedir. Bu durumda bireyleri
yabancılaştırmaktadır. Kurulan sanal ilişkiler bir süre sonra insanların yüz yüze kuracakları
arkadaşlıkların önüne geçmektedir. Öyle ki, sosyal medya sitelerinde arkadaş olan insanlar,
gerçek hayatta birbirleriyle karşılaşınca birbirlerinin yüzlerine bakmaz hale
gelebilmektedirler.258 Ayrıca gençlerin çoğu sosyal medyaya 7/24 boyunca birden fazla kez
bağlanmakta ve üçte biri günde en az üç saat vakit geçirmektedir. Bu oranlar, sosyal
medyanın gençlerin çoğu için vazgeçilmez olduğunun bir göstergesi olarak yorumlanabilir.

Genel olarak, sosyal medya kullanımı aktif ve pasif kullanım olarak ele alınabilir.
Küresel ölçekte yapılan bazı çalışmalar sosyal medyada içerik paylaşımı konusunda
Türkiye’nin lider ülke olduğuna işaret etmektedir.259

Tüm bu gelişmeler, sosyal paylaşım sitelerinin paylaşım olgusunun sınırlarının yok


olmaya başlamasıyla doğru orantılıdır. Bu durum, mahremiyetin ve özel hayatın yok olmasına
sebebiyet vermektedir. Virilio, internet tutkunu bazı kullanıcıların aracısız yaşam ile ilgili
olarak dahi tereddüt etmeden davranarak internete hapsolmuş bir biçimde tüm mahremlerini
herkesle paylaştıklarını belirtmektedir. Bu durum, paylaşım kültürünün sosyal paylaşım
ortamlarının kullanıcıları arasında hızlı bir şekilde yayılmasına ve kök salmasına neden
olmaktadır. Bunun neticesinde, özellikle Türkiye gibi geleneksel toplumlarda uzun süreden
beri süre gelen gelenekler ve yaşayış tarzları temelinden sarsılmaktadır.260 Genç nesil yer
zaman fark etmeksizin sosyal medya üzerinden sürekli bildirim, durum, fotoğraf vb.
paylaşımlar yapmaktadır. Hatta özel hayat paylaşımının bir yaşam tarzı haline gelmeye
başlaması ve özel yaşamın gizliliğinin ortadan kalkması ile birlikte, arkadaşlar tarafından dahi
olsa, başkaları tarafından her an izleniyor olmanın umursamazlığı sosyal paylaşım
ortamlarının kullanıcıları arasında hızla yayılmaktadır. Tüm bu gelişmeler, içinde
bulunduğumuz çağda gizlilik ve özel olgularının ortadan kalkması sonucunu doğurmaktadır.

                                                            
258
Eraslan ve Çakır Eser, s.39-40. 
259
GSB, Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, s.25. 
260
Bilgili ve Şener, Sosyal Medya ve Ağ Toplumu-2: Kültür, Kimlik, Siyaset, s.64. 
71 
 
 
   

Bu aşamada akla gelen en önemli soru ise, kendi kültürünü oluşturan bu gelişmenin ileri de
nasıl bir şekil alacağı ve bizleri daha nasıl değiştireceğidir.261

Arkadaş buluşmalarında bireyler, geçmiş dönemlerde olmayan bir şekilde birbirleriyle


konuşmaktan çok, akıllı telefonlarından sosyal medya sitelerine girmektedir. Hatta aynı
gerçek ortamda olmalarına rağmen birbirlerine sosyal medya araçlarından mesaj atan birey
davranışları da görülmektedir. Birçok insan, yüz yüze sohbet etme alışkanlığı, dokunma ve
temas gibi insani refleksler yerine sanal ortamda sosyal medya hesaplarını kontrol etmekte,
bir süre sonra da sanal platformlardaki sanal konuşmalarda kaybolmaktadır. Sosyal medyada
sosyalleşen insanlar, gerçek hayatta asosyalleşmekte ve daha az konuşmaktadırlar. Bu durum
ilerleyen zamanlarda, daha vahim bir hal alacaktır ki, ‘‘birbirleri ile iletişim güçlüğü çeken
insan sayısı ve buna bağlı olarak yüz yüze karşılaşma ve mülakatlardaki sersemlik oranı
artacaktır.262

Uzmanlara göre sosyal medyada çok fazla vakit geçiren bireylerin özellikle sağ
beyinleri zayıflamaktadır. Sağ beyin; yaratıcılığı, duygusallığı, seslere ve renklere, hayal
gücüne, sezgilere ve soyut algılamalara daha yatkın çalıştığı gerçeği göz önüne alındığında;
nörolog Serdar Dağ’ın açıklamaları dikkat çekicidir; ‘‘Teknoloji; düşünce gücümüzü
zayıflatır, bizi sosyal hayattan koparır, hayal kurmayı, sanatsal aktiviteyi, sosyalliği ve kıvrak
zekâyı kontrol altında tutan sağ beyni, pasifleştirir. Bundan dolayı gençlerin hem düşünce
güçleri azalır, hem de kelime hazneleri azaldığı için konuşmaları akıcı olmaz. Ayrıca
teknolojik aletlerin yaydığı ışınlar: beyin hücresini ve emirleri kasa götürüp kas hareketini
sağlayan sinirlere zarar vermektedir. Psikolojik olan bu etlilerin yani sıra Elizabeth Noelle
Neumann’ın geliştirdiği Suskunluk Sarmalı kavramı sosyal medya alanına uygulandığında ise
Sosyal Suskunluk Sarmalı oluşabilmektedir. Bireylerin sosyal medyada yer aldıkları genel
gruplardan (arkadaşlık grupları, listeler, topluluklar vb.) kopmamak, dışlanmamak adına
istemediği, inanmadığı, onaylamadığı olumsuz uygulamaları onaylamak zorunda
kalabilmektedir. Sosyal medyada bireyler belli bir görüşü savunmada yalnız olduklarını ya da
bu görüşü sosyal medya araçlarında ifade ettiklerinde arkadaşlarından tepki alacaklarını
düşünüyorlarsa bunu açık olarak dile getirmekten kaçınabilmektedir. Böylece sosyal medyada

                                                            
261
Bilgili ve Şener, Sosyal Medya ve Ağ Toplumu-2: Kültür, Kimlik, Siyaset, s.66. 
262
Eraslan ve Çakır Eser, s.40. 
72 
 
 
   

bireyler, genel kabulün dışında kendi farklı görüşlerini, bulunulan grup ya da cemaatten
dışlanma korkusuyla savunmamaktadır. Suskun kalındıkça bireyler, görüş bildirmemeye,
katkı sunmamaya, içerik, mesaj, görüntü vb. paylaşmamakta ve sadece pasif izleyici
konumunda beklemeye geçmektedir. Bütün bunların sonucu olarak da suskunluk sarmalı
oluşmaktadır. Sosyal suskunluk sarmalının oluşması ile genel geçer görüşlerden farklı
görüşleri ya da aykırı düşünceleri olan insanlar giderek seslerini duyurmada daha az istekli
olacak ve sosyal medyada genelin görüşleri giderek baskın, geçerli ve doğru algılanacaktır.
Mutlak sonuç olarak nitelendirilecek bu aşama, bireylerin pasif ve edilgen bir kimlik yapısına
ve düşük öz yeterliğe sahip olmalarına neden olacaktır.263 Konuyla ilgili olarak araştırmacılar,
gençlerin sosyal medya kullanımı arttıkça daha az mutlu olmasında sosyal karşılaştırma
sürecinin etkili olabileceğini düşünüyor. Gençler sosyal medya aracılığıyla yaşamlarına şahit
oldukları kişilerle kendilerini kıyaslama eğiliminde olabilir ve bu karşılaştırma sonucunda
kendileri hakkında olumsuz yargılar geliştirebilirler.264

Sosyal medyanın kavramsal zayıflığı, boş ve işe yaramaz içeriklerden oluşması ve


yüzeysel düşünen, analiz, sentez ve değerlendirme gücü olmayan bireyler yetiştirdiğine dönük
eleştiriler son dönemde yükselerek artmaktadır. Ruskin ‘‘İnternet Nesli, Sosyal Ağlar
Yükseliyor, Eleştirel Düşünce Düşüyor’’ adlı makalesinde bu duruma işaret etmiştir. Ruskin’e
göre; Facebook, Twitter gibi sosyal medya platformları, elektronik biçimin doğası gereği pek
çok fikirden yoksundur (thought-less). Mesaj kullanıcıların yazılı biçimde açıkladıkları
düşüncelerinin kalitesi de tartışmalıdır. Sosyal medya iletişim ağında harcanan zaman,
gençlerin eleştirel düşünme yeteneklerini azaltmaktadır. Bu bağlamda, yapılan araştırmaların
gösterdiği gibi sosyal medyada harcanan zaman artarken, okumaya ayrılan zaman da
azalmaktadır. ‘‘Yüksek Okul Öğrencilerinin İlgileri Araştırması’’na (High School Survey of
Student Engagement) göre 2005’te yüksekokul öğrencilerinin altıda biri ‘‘kendisi için
okumaya’’ haftada (0) sıfır saat ayırmakta ve buna karşılık öğrencilerin büyük bir çoğunluğu
sosyal ağlarda çok zaman harcamaktadırlar. ‘‘Son dönemlerde gençler, ciddi anlamda, uzun
tartışma, yazma ve konuşma yeteneklerini baltalayan bambaşka zihin alışkanlıkları

                                                            
263
Eraslan ve Çakır Eser, s.43-44. 
264
TÜBİTAK, Bilimgenç, http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/sosyal-medya-gencleri-nasil-etkiliyor (09
Aralık 2018).  
73 
 
 
   

geliştirdiler. Bu durumun oluşmasında alışkanlıklarının en başında olan sosyal medya


alışkanlıkları etkili olmaktadır’’.

26 ilde, 13-29 yaş grubu 3.000 genç örneklemli yapılan İntel Gençlik Araştırması
(Gençlik profili ve alışkanlıkları araştırması) sonuçları da Türkiye’de de benzer sonuçların
olduğunu göstermektedir. Araştırma sonuçlarına göre: gençler sosyal ağlarda geçirdiği zaman
kadar içerik üretmek için zaman harcamamakta, bilgi ve haber almayı internetten tercih
etmekte ve gazete okuma alışkanlığı neredeyse tamamen ortadan kalkmış durumdadır. Ayrıca
her konuda bilgi kaynağı olarak ilk internet görülmektedir. İnternet, televizyon, gazete veya
kitap okuma, aile ya da arkadaşlardan önce gelmektedir.265

Washington Amerikan Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Kathryn C.


Montgomery bu tehlikeleri şöyle vurgulamaktadır; ‘‘Televizyon sadece tekyönlü iken internet
çok yönlü ve çocukların yaşamında önemli. Gençler, artık bu medya ile yaşıyor, burada vakit
geçiriyor. Dijital medyanın çocukların mahremiyetini etkilemesi iki yolla oluyor. Bir tanesi,
çocukların kişisel bilgilerinin yayınlanması, öteki de dijital medyanın ticarete dayalı iş
modeli. Yani Facebook ve diğer sosyal medya araçları çocukların kişisel bilgilerini sürekli
topluyor. Kullanıcıların online ne yaptıklarını, nereleri ziyaret ettiklerini, kiminle arkadaş
olduklarını üretici firmalarla paylaşıyor. Cep telefonu aracılığıyla da fiziken hangi
uygulamaları kullandıklarını izliyor. Şirketler bu bilgileri tek tek çocukları hedef almak için
kullanıyor. Daha sonra çocukların detaylı bilgileri toplanıp şirketlere satılıyor. Bu veriler
devlet tarafından da kullanılabilir. Bu işlemler internet kullanıcılarının rızası ve bilgisi
olmadan yapılıyor.’’266

Sonuç olarak sosyal medya özellikle toplumun davranışlarını etkilemesi bakımından


önem arz etmektedir. Özellikle kullanıcı için çok hızlı elde edilen geri bildirimler buna örnek
olarak gösterile bilinir, ancak bu avantajları açık bir şekilde belirtmek oldukça zordur. Bu
durum sosyal medyanın etkisinden çok gelişiminden ileri gelmektedir.267 Ayrıca internetin
mobil iletişim araçlarıyla desteklenmesi ile birlikte artık iki âlemi birlikte yaşayan, zaman ve

                                                            
265
Eraslan ve Çakır Eser, s.46. 
266
Eraslan ve Çakır Eser, s.50. 
267
Necmi Emel Dilmen, ‘‘Sosyal Paylaşım Ağlarının Reklam ve Pazarlama Disiplinleri İçerisinde Kullanımı’’,
Tolga Kara, Ebru Özgen (Ed.). Sosyal Medya Akademi, 1.Baskı, İstanbul: Beta Basım Yayım, 2012, s.142. 
74 
 
 
   

mekân kaydına takılmadan iki âlem arasında sürekli geçişler yapan bir genç kitle var.268
Diğer bir ifadeyle: ‘‘Neredeyse akıllı insanların yerini akıllı cihazlar ve internet alacak hale
gelmiştir.’’269

2.7. Sosyal Medyanın Dine Etkisi

Dinin insanların yaşamlarında binlerce yıldır güçlü bir yeri olmuştur. Din, şu ya da bu
biçimde, bilinen tüm insan toplumlarında görülür. Arkeolojik kalıntılara dayanarak haklarında
bilgi sahibi olduğumuz ilk toplumlara ait kayıtlar, açıkça dinsel sembol ve ayin izleri
sunmaktadır. Mağara duvarlarında rastlanılan bulgular din inancının 40.000 yıl öncesinde de
var olduğunu göstermektedir. İzleyen tarih sürecince, din, içinde yaşadığımız çevreleri nasıl
algılayacağımız ve onlara nasıl tepki vereceğimizi etkileyerek insan yaşamının önemli bir
parçası olmayı sürdürmüştür.270 Diğer bir ifadeyle dindarların hayat anlayışlarının
temellendirilmesinde din önemli bir rol oynadığı gibi, dindar olmayanların din anlayışları da
onların dindarlarla olan ilişkilerinde önemli rol oynar.271

İnsan ve toplum hayatının önemli bir parçası olan din, tarihsel süreç içerisinde
toplumsal değişimlerden etkilenmiş ve yaşanan değişimlere uyum sağlayarak varlığını devam
ettirmiştir. Modernizm sonrası, iletişim teknolojilerinde yaşanan hızlı değişim, kitleleri
beraberinde sürükleyerek postmodern bir sürecin yaşanmasına katkı sağlamıştır. İletişim
teknolojilerinin özellikle de internetin, sosyal hayatın her alanına nüfuz etmeye başladığı bu
dönemde, din olgusu da bu yeni iletişim ortamındaki yerini almıştır. Dinin internetle
tanışması, 1970’li yıllarda BBS ve USENET gibi ilk bilgisayar ağlarının farklı inanç ve
düşünceye sahip kullanıcılara ev sahipliği yapmasıyla gerçekleşmiştir. Sınırlı sayıda
bilgisayar uzmanı ve akademisyenin kullanımına açık olan bu ağlar, kullanıcıların; dini,
felsefi ve ahlaki meseleler etrafında bir araya gelmesini sağlamıştır. Ayrıca bu ağlardan
USENET, diasporadaki dindaşların birbirleriyle iletişime geçip aralarındaki kültürel ve dini
bağların devam ettirilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bu ağlar üzerinde başlayan din-
internet ilişkisi, 1991’de WWW ve ilk web sitelerinin ortaya çıkışıyla daha ileri bir noktaya

                                                            
268
Ayaz, s.35. 
269
Eraslan ve Çakır Eser, s.40. 
270
Giddens, s. 579-580.  
271
 Ali Çoşkun, Sosyal Değişme ve Dini Normlar, 2. Baskı, İstanbul: Rağbet Yayınları, 2016, s.223. 
75 
 
 
   

taşınmıştır. Böylelikle, önceleri küçük bir zümrenin kullanımına açık olan dini içerikli
bilgisayar ağları, toplumun geniş tabakalarına yayılmıştır. Bu durum, neredeyse bütün inanç
sistemlerinin internet ortamında temsil edilmeye başlamasıyla sonuçlanmıştır. Bu süreçte
dinlerin internetteki temsil yelpazesi; Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet gibi semavi
dinlerden başlayıp, Hinduizm ve Budizm gibi uzak doğu dinlerinden marjinal dini gruplara
kadar genişlemiştir.272 Yani, din yeni gelişmelerin gerisinde kalmamaya, toplumsal değişime
ayak uydurmaya özen göstermiştir.273

Radyo, televizyon ve bilgisayarlardaki teknolojik devrimler din (İncil) tebliğciliğinin


ve ibadet hizmetlerinin görülmemiş bir izleyici ve dinleyici kitlesine ulaşmasını sağladı.
Medyanın dini gruplar ve kurumlar tarafından kullanılması ülkeler ve gelenlere göre
değişiklik arzeder.274 İletişim teknolojilerinin sosyal hayatın her alanına nüfuz ettiği
günümüzde, web sitesine sahip olmayan kurum veya organizasyonların neredeyse gerçekte
var olmadığı düşünülmektedir. Bu sebeple, kurum veya organizasyonların web sitesine sahip
olmaya başladığı, internet teknolojilerini aktif ve yaygın bir şekilde kullanmaya başladıkları
görülmektedir. Buradan hareketle, dini grup ve organizasyonların da kendilerini temsil edecek
bir web sitesine sahip olmaları büyük önem arz etmektedir. Misyonlarını sürdürmek veya
güçlendirmek isteyen dini grup ve organizasyonlar, varoluş amaçlarını, savundukları fikirleri
ve kendileriyle ilgili bilgileri kurumsal web siteleri aracılığıyla kitlelere ulaştırmak
durumundadırlar.275 Din, gelenek, popüler bakış açıkları, medyayı ciddi bir biçimde
frenlerken, yerel düzenlemeler ve yerli medya kuruluşları, küresel medya kaynaklarının
etkilerini sınırlandırmada önemli rol oynamaktadır.276

Tanrı merkezli bir düşünce yapısı davranışları, sosyal olay ve olguları etkiler. Böylece
din, Tanrı-insan ilişkisinden çıkıp, insan-insan ilişkisi halini aldığı vakit, sosyolojik bir olgu
olur. Diğer bir ifade ile din bir yandan sosyal olay ve olguları etkilerken, diğer yandan

                                                            
272
Mehmet Haberli, Sanal Din (Tarihsel, Kuramsal ve Pratik Boyutlarıyla İnternet ve Din), 1. Baskı, İstanbul:
Açılım Kitap, 2014, s. 159. 
273
Recep Vardi, İnternet ve İslam, 1. Baskı, İstanbul: Akademi Titiz Yayınları, 2013. s.77.  
274
 Ali Çoşkun, ‘‘Kitle İletişim Araçları İle Dini Yayıncılık’’, Ali Çoşkun (Ed.), İslami Sosyal Bilimler
Felsefesi içinde (181-195), İstanbul: Rağbet Yayınları, 2015, s.181.  
275
Haberli, Sanal Din, s. 121. 
276
Giddens, s.673.  
76 
 
 
   

kendisinin bir sosyal olgu ve kurum olarak toplumda yerini alması, onun diğer sosyal olgular
ve kurumlarla ilişkilerini gündeme getirmektedir.277

Din olgusu tüm alanlar üzerinde etkisini gösterdiği gibi, özellikle günümüzde daha da
çeşitlenen medya ile karşılıklı etkileşim halindedir. Başka bir ifadeyle din, bütün medya
kuruluşlarına dinsel yönden etkide bulunduğu gibi, medya da aynı şekilde dinin topluma
sunulmasında son derece müessir bir araç konumundadır. Bu yüzden medya, dinin insanlara
ulaştırılmasında aile, okul, camilerde yapılan va’z ve hutbe gibi faaliyetlere ilaveten “modern
dini sosyalizasyon araçları” olarak değerlendirilmektedir. Bu araçlar, dini bilgileri topluma
aktarmada ve canlandırılan karakterlerin rol-model olarak ele alınması açısından son derece
önemli bir yer tutmaktadırlar. Öte yandan Gutenberg’in icat ettiği matbaada basılan ilk kitabın
İncil olması ve 1906 yılındaki ilk radyo yayınının da aynı şekilde İncil’den okunan
parçalardan oluşması, din ve medya ilişkisine güzel bir örnek teşkil etmektedir.278

İnternet, web siteleri, haber kanalları, tartışma grupları, posta grupları/listeleri ve son
zamanlarda yaygınlık kazanan web loğlar gibi imkân ve fırsatlar sunarak yeni alanlar
yaratmaktadır. Bu anlamda internetin yeni bir kamusal alan olarak karşımıza çıktığını
söyleyebiliriz. Burada hemen belirtelim ki, kamusal alan devlete ait resmi alan demek değil,
farklı birey ve grupların görüşlerini, düşüncelerini ve taleplerini serbestçe dile getirdikleri,
temsil edildikleri ve kaynaklan eşit oranda sahiplenme ve kullanma amacıyla baskı altında
kalmadan rekabete katılmalarına imkân tanıyan bir temsil ve fırsat alanı olarak algılanmalıdır.
İşte din, dini gruplar, cemaatler ve dini söylemler de bu kamusal alanda yaygın bir şekilde
temsil edilmeye başlanmıştır. Kamusal bir alan olarak internet, siyasal ve sosyal değişimlerin
ve gelişmelerin bir yansıması şeklinde karşımıza çıkmaktadır.279

Sanal ortama bakıldığında neredeyse bütün dinlerin özellikle de kurumsallaşmış dini


geleneklerin internet üzerinde etkin oldukları gözlemlenmektedir. Şüphesiz bu dini
geleneklerin sanal ortamdaki oluşumlarını, fiziksel ortamda sahip oldukları özelliklerden

                                                            
277
Arslantürk ve Amman, s.155. 
278
Abdurrahman Güneş, ‘‘Medyanın Olumsuz Din Olgusuna Etkisi’’, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,
2018, Sayı:1, https://dergipark.org.tr/download/article-file/416314 (1 Şubat 2019), s. 203. 
279
Talip Küçükcan, ‘‘Dini Yayıncılıkta İnternet (Sanal Dini İletişim Açısından Yeni Alanlar ve Yeni
Stratejiler)’’ II. Uluslar Arası Dini Yayınlar Kongresi, Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları / 644, 05-
07 Kasım 2004, s.215.  
77 
 
 
   

bağımsız düşünmek mümkün değildir. Dolayısıyla dini gruplara ait sanal cemaatlerin
oluşumunda, geleneksel topluluk algılarının belirleyici olduğunu ifade etmek
gerekmektedir.280 Zira doğası itibariyle din, bireylerin sadece inandığı kutsal güç ile
ilişkilerini düzenlememekte, aynı zamanda insanın dünyaya bakışını ve tüm sosyal
davranışları üzerinde etkisini açıkça göstermektedir. Daha açık bir ifadeyle, din ve ideolojinin
etkide bulunmadığı soyutlanmış ya da izole olmuş bir alandan bahsetmek neredeyse
imkânsızdır. Bu sosyal gerçeklik, kitle iletişim araçlarında da doğal olarak kendini açıkça
hissettirmektedir.281

Facebook, Twitter ve benzeri sosyal medyanın popüler hale gelmesiyle birlikte, dini
grup ve organizasyonlar, web sitesi veya sanal cemaat oluşturmak yerine bu yeni iletişim
ortamında yer almaya başlamışlardır. Bu tercih değişikliğinde, sosyal medyanın
işlevselliğinin büyük bir etkisi bulunmaktadır. Örneğin, Facebook’taki gelişmiş internet
uygulamalarını kurumsal bir web sitesi üzerinde sunabilmek ciddi bir altyapı ve profesyonel
bir kadro gerektirmektedir. Bu bakımdan, Facebook’un sunduğu; sayfa oluşturma kolaylığı,
seküler kitlelere kolay erişim gibi avantajlar, dini grup ve organizasyonların tercih
değişikliğindeki etkenlerdir. Buradan hareketle, zaman içerisinde dini grup ve
organizasyonların kitleleriyle ilişkilerini sosyal medya üzerindeki sayfaları aracılığıyla
yürüteceklerini ve bunlara ait web sitelerinin birçok işlevini, bu sayfalara bırakabileceğini
söylemek mümkündür.282

Dini içerikli sitelere bakıldığında bunların farklı amaçlara hizmet ettikleri, çok
kapsamlı bilgiler içerdikleri, ziyaretçilere değişik fırsatlar sundukları; ziyaretçilerle sitedeki
diri mensupları arasında sohbet etme, iletişim kurma, dini otoritelere soru sorma, tartışma
gruplarına üye olma ve indirimli alışveriş yapma gibi imkânlar sunduğu görülür. Örneğin
Roma Katolik Kilisesi'nin resmi web sitesi (vww.vatican.ca) altı dilden yayın yapmaktadır.
Sitenin kapsamlı içeriğinde, Katolik kilisesine ve faaliyetlerine ilişkin raporlar ve yayınlar ile
kilisenin dünyanın değişik ülkelerindeki etkinliklerine ilişkin detaylı bilgiler yer almaktadır.
Vatikan sitesi, yetkili makamlar tarafından hazırlanmış resmi bir site özelliği taşımaktadır.
İnternetin dini gruplar tarafından kullanımının bir başka örneğini ise Mormonlarda görmek
                                                            
280
Haberli, Sanal Din, s. 95. 
281
Güneş, s. 203.  
282
Haberli, Sanal Din, s.161-162. 
78 
 
 
   

mümkündür. Church of Jesus Christ of Latter-day Saints'e adlı kilise tarafından idare edilen
(www.lds.org) site Mormon inancını yaymaya çalışmaktadır. Yirmi ayrı dilde yayın yapan bu
sitede Mormon inançları, ilkeleri, ritüelleri ve kaynaklarına ilişkin detaylı bilgiler yanında
kiliseye yöneltilen eleştirilere de cevap verilmektedir. Sitede "Mormon Kitabı"nı ücret
ödemeden elde etmek mümkündür. Mormon kilisesinin sitesi incelendiğinde hem kapsamlı
bilgiler verildiği hem de misyonerlik amacı güden içeriğinin olduğu görülür. Bu site de
Vatikan'ın sitesi gibi yetkili makamlar tarafından hazırlanmış resmi bir site özelliği
taşımaktadır. Bir başka örnek ise Scientology kilisesinin sanal etkinlikleridir. Scientology
kilisesinin sitesi (wv.rw.scientology.org) yukarıda bahsi geçen siteler gibi profesyonelce
hazırlanmış resmi bir site olup yetkili makamların yönetimi altında bulunmaktadır.
Scientology kilisesi farklı milletlere ulaşmayı amaçladığından kilisenin kurucusu L. Ron
Hubbard'ın yazdığı kitabın 53 dildeki çevirisi bulunmaktadır. Sitedeki bilgilerin çoğuna 15
ayrı dilde ulaşmak mümkündür.283

Bu sanal ortamlarda kişi ve gruplar kendi dinî inancının propagandasını yapabilecek,


kendi dindaşlarını motive edecek veya kendince kendi dini düşüncesinin diğer dini görüşlere
üstünlüğünü ispat etmeye çalışacak içerikler üretip paylaşmaktadır. Dahası dinî bir içerik
üzerinden sanal âlemde dinî bir tartışmanın içine girebilmektedir. Özelikle Web 2.0 tabanlı
sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla bireyler şimdiye dek hiç olmadığı kadar imkânlar elde
etmiştir. Müntesipler mobil cihazlar vasıtasıyla zaman ve mekân kaydına takılmadan dinî
içeriklere ulaşabiliyor, dinî kurum ve sanal cemaatlerle anlık iletişim ve etkileşimde
bulunabilmektedirler.284 Sosyal medya kullanıcıları dinî bilgi ve mesajlarını, inanç, ilke ve
doktrinlerini, kutsal metin ve ritüellerini fiziksel ortamdan sanal ortama taşıyorlar; yüz yüze
başlayıp sesli, görsel ve sanal olarak iletişimini devam ettiriyorlar. Böylece çok sayıda sanal
cemaat, dinî etkinlik ve ritüel oluşmuş durumda. Aşağıda dijital din uygulamalarına dair
birkaç olgu yer almaktadır:

i. Kutsal mekanların teknolojikleşmesi: Cami, mescit ve diğer ibadethanelerin


mobil güvenlik kameraları, projeksiyon, dijital ses sistemleri, hutbe ve vaazların
ekranlarından okunduğu tablet ve bilgisayarlarla donatılması.

                                                            
283
Küçükcan, s.216-217. 
284
Ayaz, s.33.  
79 
 
 
   

ii. Dini kurumların dijitalleşmesi: Dinî kurum, cemaat ve tarikatların öğretilerinin


bilinirlik, görünürlük, tanıtım ve erişimine yönelik internet sitesi oluşturması, sosyal medya
hesabı açması.

iii. Dinî liderlik pratikleri: Etkili veya meşhur birçok dini kimliğin; Twitter,
Facebook, Youtube gibi kanallarını, dini kaygı ve ilgileri olan kullanıcılarla buluşma ortamı
olarak kullanması.

iv. Dini motivasyonlu anonim sosyal medya hesapları: Dini ilgilere sahip
kullanıcıları bir araya getirmek, çeşitli paylaşımlarda bulunmak için anonim sosyal medya
hesaplarının oluşturması.

v. Dini içerikli kişisel paylaşımlar: Din motivasyonlu olmamakla birlikte kişisel


durum ve toplumsal olayların etkisindeki kullanıcıların dini içerikli resim, video, tablo, kısa
ya da uzun metinler, dini capsler, dini mekânlar, dini belgeler veya kutsal sözler paylaşması,
bir paylaşıma yorum yazması.

vi. Dijital ibadet: Sosyal medyada açılan hesaplar aracılığıyla kutsal metin ve
duaların okunması, dua talebi, hac ve sadaka gibi ibadetler için halkalar oluşturulması.

vii. Dini bilginin dijitalleşmesi: Kuran ve hadis gibi önemli tüm dini külliyatın,
dijital ortama aktarılması veya dijitalleştirilmesi.

viii. Dini kutlama ve tebrikler: Dini gün ve gecelerde, bayramlar vesilesiyle


kutlama içerikli paylaşımların yapılması.285

Bütün bunlardan hareketle şöyle denilebilir; sosyal medya nispeten gerçek sosyal
hayatı yansıtmaktadır. Kişiler gerçekte yaptıkları kutsal gün ve gecelerle ilgili din
faaliyetlerinin bir benzerini sosyal medyada da yapıyorlar. Örneğin kullanıcılar video ve
görsellerle süsledikleri içerikleri söz konusu kutsal zamanlarda paylaşarak dinî sosyal hayatın
da sosyal medyaya yansımasına katkı sağlıyorlar. Ayrıca günlük yaptığı dinî pratik ve
ritüelleri, ya “irşad” motivasyonlu ya da sosyal medya destekli gösteriş toplumunun ruhuna

                                                            
285
Gamze Gezginci ve Şevki Işıklı, ‘’Dindar Facebook Etkisi: Türk Kullanıcılar Üzerine Bir Analiz’’, MEDİAD,
2018, http://dergipark.gov.tr/download/article-file/496963 (05 Şubat 2019) s.115 -116. 
80 
 
 
   

uygun olarak başkalarına göstermek amacıyla sosyal medya ortamında paylaşıyorlar.286 Bu


sanal ortamlar özellikle gençlerin daha çok dikkatini çekerken, her alanı etkilediği gibi din,
dindarlık derken süreç; dini yaşantılara kadar uzanmış gözükmektedir. Günlük hayatın bütün
alanlarında olan internet ve sosyal medya, kişilerin dindarlığıyla çeşitli şekillerde ilişkilidir
denilebilir.287

Toplumsal alanda meydana gelen sosyal ağlar kültürün her öğesiyle ilişki içindedir.
Toplumsal alanda en çok işleve sahip olan dinin sosyal medya toplumundan bağımsız görmek
imkânsızdır. Dini hassasiyetleri olan ve kendini dindar olarak tanımlayan kitlenin popüler
kültür olarak kabul edilen sosyal medyada dini düşüncelerini kullanmaları popüler dindarlığa
zemin hazırlamıştır. Dindarlıkları sosyal medyada şekillenen bireylerin ister istemez dini
algıları da sosyal medya söylemlerine göre şekillenmesi demektir. Sosyal medya ile birlikte
dönüşen yaşamlar dindarların yaşamını da etkileyip dönüştürmüştür. Modern hayatın ortaya
koyduğu verilerin sosyal medyada ortam bulması dinsel yaşamı ve dini iletişimi de
değiştirmiştir.288 Bu alanda çok fazla olmasa da sosyal medya ve dindarlık, dini sosyalleşme,
sanal din vb. çalışmalar yapılmıştır. Çalışma sonuçları incelenmiştir.

Sosyal medyadaki dijital din, geleneksel din olgusunun maneviyatçı etkisini


zayıflatmakta, dini politize ederek geleneksel anlamdaki dini yozlaştırmakta, belki de dijital
veya sözde-dindarlık durumu yaratmaktadır. Dini terminolojinin ve içeriklerin kullanılması,
hakiki dindarlığın bir dışavurumu olmaktan ziyade, sosyolojik ve politik motivasyonların
eşlik ettiği seküler bir hak hatta sıradan hak ve özgürlüklerden biri olarak yaşanmaktadır.289

Normalde bir dinî değerin aktarımının davranışsal bir olgunlaşma oluşturması beklenirken
özellikle sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımların narsizm gibi olumsuz duyguların ortaya
çıkmasına neden olabiliyor. Dinî bir mekânda, ibadet esnasında, öz çekim (selfie) paylaşan
kullanıcının mekânı mı kendi iç huzurunu mu yoksa kendi egosunu mu paylaştığı konusunda
takipçide kimi zaman soru işaretleri bırakıyor. Mesela, Kudüs’te kutsal mirası görmeye giden
ziyaretçinin, selfie çekerken kendi yüzünü kutsiyet atfettiği yerden, faraza Mescid-i Aksa’dan daha
büyük çekmesi bu tür bir “öz beğeni”nin en açık örneklerinden biri olarak kaydedilebilir. Böyle
                                                            
286
Ayaz, s.33. 
287
Bodur ve Korkmaz, s.332. 
288
Oyman, s.139.  
289
Gezginci ve Işıklı, s.130. 
81 
 
 
   

fotoğraflarda neyin vurgulandığı ya da ön plan çıkarıldığı anlaşılamıyor: Kadrajın büyük kısmını


kapsayan yüz ifadesi mi yoksa arkada uzaktan görünen kubbe mi? Ya da bir ibadethaneden selfie
paylaşmak ne kadar gereklidir?290

Nitekim sosyal medyayı dini amaçlı olarak en çok kullanan kesimlerden birisi de yeni
dini oluşumlar, cemaat ve tarikatlardır. Bunlar sosyal medya üzerinde kendi fikirlerini ve
felsefi anlayışlarını, ideolojilerini anlatarak üye sayılarını artırmayı ve daha geniş bir
yelpazeye sahip olmayı hedeflediklerini de görmekteyiz.291 Ayrıca yapılan araştırmalara göre
ilahiyat öğrencileri sosyal medyayı oldukça yaygın olarak kullanmaktadır.292

İnsanlar giderek daha uzun zamanlarını online iletişim kurarak zaman harcadıkça ve
günlük işlerini siberuzayda idare ettikçe, dış dünyada birbirleriyle etkileşimde bulunmak için
belki de daha az zaman harcayacaklardır. Evlerde internete erişimin artmasının insanların
aileleri ve arkadaşlarıyla daha az ‘‘nitelikli zaman’’ geçirmelerine neden olacağı ileri
sürülmektedir.293

Sosyal medya araçları dini kurumların toplumsallaştırma işlevini elinden alarak


farklılaştırıp dönüştürmektedir. Dini bireyselleşme ve çoğulculuk sosyal medya ile daha ileri
bir düzeye taşınmaktadır. Sosyal medyada her gün kutsalın yeniden üretilir ve tüketilir hale
gelmesi dinin sosyalleşme işlevin den uzaklaşarak bireysel anlayışlara indirgenmiştir.294
Sosyal paylaşım sitelerinde dini içerikli paylaşım yapan hesaplar, sayfalar ve bloglar sayısı
gün geçtikçe artmaktadır. Bu sayfaları ve blogları incelediğimizde ayetlerden hadislere pek
çok konunun yer aldığı sayısız hesabın var olduğunu gördük. Bu blogların takipçileri ise
oldukça fazla, bazılarının üye sayısı bir milyonu aşmaktadır.295

Sonuç olarak dinler; geçmişten günümüze geniş kitlelere mesajlarını ilete bilmek için
her çağın gelişen ve değişen teknolojik imkânından yararlanmış, dinî söylem, telkin,
propoganda ve dinî öğreti açısından bireysel ve toplumsal hayatında derin etkiler
                                                            
290
Ekmel Geçer, ‘’Sosyal Medya Dindarlığı: Gösteriş mi Tebliğ mi?:’’,
Diyanet,2018,http://www.diyanetdergi.com/din-dusunce-yorum/item/2964-sosyal-medya-dindarligi-gosteris-mi-
teblig-mi (05 Şubat 2019). 
291
Oyman, s.146.  
292
Bodur ve Korkmaz, s.333. 
293
Giddens, s.643.  
294
Oyman, s.140.  
295
Oyman, s.144-145.  
82 
 
 
   

oluşturmuştur. Nesil den nesile aktarılan dinî metinler, söz olarak başladığı yolculuğunda
önce harflerle yazılmış, baskı makinelerinde basılmış, radyo yayınları ile evlere sesini
ulaştırmış, televizyon ile görüntüsünü izleyiciye aktarmış, bilgisayar ile yazı ve sesi
birleştirmiş, internette bütün geçmişi ile birlikte muhataplarına ulaşmış, son olarak da mobil
cihazlarda yerini alarak kullanıcıyla buluşmuştur.296

2.8. Sosyal Medya ve Sanal Cemaatler

Yeni medya (internet, mobil iletişim, dijital platformlar, sosyal ağlar vb.) olarak
isimlendirilen ve insanlar arası etkileşimi geleneksel medyaya (gazete, dergi, radyo, TV,
sinema vb.) oranla müthiş bir hıza ulaştıran yeni iletişim teknolojilerinin yaygınlaşması
sosyal, kültürel ve siyasal alanlarda olduğu kadar din alanında da bir dizi yeni açılım ve
değişimlere zemin hazırlamıştır. Öyle ki din yeni gelişmelerin gerisinde kalmamaya,
toplumsal değişime ayak uydurmaya özen göstermiş, gelişen dijital teknolojiler ile birlikte
dinî bilgi ve mesajlarını, inanç, ilke ve doktrinlerini, kutsal metin ve ritüellerini fiziksel
ortamdan sanal ortama taşımış, yüz yıl ze başlayıp sesli, görsel ve sanal (internet) olarak
iletişimini devanı ettirmiş, böylelikle de çok sayıda sanal cemaatler, dinî aktiviteler (sanal
ritüeller), kullanıcıların birbirleriyle etkileşimini ve bilgi paylaşımını sağlayan sanal alanlar
(blog, haber grubu, forum vb.) oluşmuştur. Nitekim bu kapsamda günümüzde bir kitle iletişim
aracı olmanın ötesinde, günlük hayatın bir parçası haline gelen mobil uygulamalar rahat
erişimi, basit kullanımı ve interaktif yapısıyla dinî bilgiye ulaşmada pratiklik sağlamıştır.297
Ayrıca böylelikle, toplumdaki marjinal dini gruplar da düşünce ve inançlarını bu sanal
cemaatler aracılığıyla daha özgür bir şekilde ifade etmeye başlamışlardır.298

İnternetin 2000’li yılların başında Web 2.0’a evrimi, insanlığı dijitallik-sanallık-


etkileşim kavram üçlüsüyle tanıştırdı ki bu dijital dünya tasarımı, distopik kaygıları aniden
tetikledi. Gerçekliğin çok boyutlu olarak yitirilmesi, samimiyet, mahremiyet ve görsel dünya,
tartışmaların odağına oturdu. Wellman’ın ifade ettiği gibi araba, uçak gibi gelişen ulaşım
araçları ile telefon ve bilgisayar gibi iletişim ağları, uzak mesafedeki insanları birbirlerine
                                                            
296
Ömer Menekşe, ‘‘Dinin Dijitalleşmesi ve Mobil Uygulamalar’’, Mete Çamdereli, Betül Önay Doğan, Nihal
Kocabay Şener (Ed.), Dijitalleşen Din (Medya ve Din 2) içinde, 1. Basım, İstanbul: Köprü Kitapları, 2015,
s.155.  
297
Menekşe, s.152.  
298
Haberli, Sanal Din, s.100. 
83 
 
 
   

yakınlaştırdı, çeşitli sosyal ilişki kurmalarına imkân tanıdı. Sosyal ağlar, “sosyal kimlik ve
aidiyetin bulunduğu, sosyalleşme ve bilgi paylaşımına imkân veren sosyal örgütlenmeler”
hâlini aldı. Dini bir örgütlenme biçimi olan cemaatler (topluluklar) dijitalize oldu. Sanal
cemaatler (digital communities) içinde çok sayıda dini insiyaklı oluşumlar, dijital dini
cemaatler ortaya çıktı.299 Bu cemaatlerden önce şunu da ifade etmemiz gerekmektedir.
Teknolojik yenilikleri ve sosyal değişimleri takip eden dini liderler, guruplar ve topluluklar bu
değişimlerin gerisinde kalmamak için bugün de çaba göstermektedir.300 Kitle iletişim araçları
ve medya organlarının sağladığı yeni imkânlardan yararlanarak, mesajlarını küresel ölçekte
iletme çabasında olan dinler, internetin sunduğu fırsatları da değerlendirerek yeni atılımlar
gerçekleştirmektedirler. Artık görsel ve işitsel sanal dini yayınlar yapılmakta, sanal, camiler,
kiliseler ve havralar açılmakta, sanal fetvalar ve sanal günah çıkarma imkânları sunulmakta,
dinlerin kutsal metinleri milyonlarca insanın erişebileceği şekilde sanal ortama
aktarılmaktadır.301 Peki nedir bu sanal cemaatler?

Sanal cemaat, birbirleriyle internet yoluyla iletişime geçen ve iş, gönüllü aktivite oyun
gibi ortak paylaşımlarda bulunan insanlar tarafından şekillendirilen topluluklar302 cemaatsel
birlikteliğe dayanır. Birliktelik korkuyu aşmayı sağlayan temel psikolojik mekanizmadır.303
Bu toplumun en belirgin özelliği; fiziksel olarak birbiriyle hiç karşılaşmamış bireylerin ortak
ilgi alanları çerçevesinde oluşturdukları sanal birlikteliklerden kurulmuş olmasıdır.304

Sanal cemaatler, sosyal hayat ile yeni iletişim teknolojilerinin buluşmasının doğal bir
sonucu olarak bilgisayar ağları üzerinde ortaya çıkmıştır.305 Bu sanal alanlarda ortaya çıkan
topluluklara dikkat çeken ilk Howard Rheingold’dur. Rheingold, cemaat tanımını genişleterek
bu kavramı birbirinden bağımsız bireylerin, belirli bir duygu ve zaman dilimi içerisinde
internet ortamında gerçekleştirdikleri iletişimi ifade etmek için kullanmıştır. Sanal cemaat
kavramını Rheingold306’dan farklı kullananlar da olmuştur. Jan Van Dijk’e göre sanal

                                                            
299
Gezginci ve Işıklı, s.115.  
300
Menekşe, s.155.  
301
Vardi, İnternet ve İslam, s. 297.  
302
Göçer ve Doğan, s.179. 
303
Castells, İsyan ve Umut Ağları ‘İnternet Çağında Toplumsal Hareketler’, s.24. 
304
Göçer ve Doğan, s.179. 
305
Haberli, Sanal Din, s.84.  
306
Haldun Narmanlıoğlu, ‘‘Sanal Cemaatte Çevrimiçi İbadet’’ Mete Çamdereli, (Ed.), Dijitalleşen Din (Medya
ve Din 2) içinde (69-108), 1. Basım, İstanbul: Köprü Kitapları, 2015, s.83.  
84 
 
 
   

cemaatler; herhangi bir zaman ve fiziksel ortamdan bağımsız, yaşam tarzları veya benzer
birçok nedenden ötürü bir araya gelmeleri mümkün olmayan kullanıcıların internet ortamında
etkileşim içine girdikleri sosyal örgütlenmelerdir.307 Bu cemaatleri 1970’li yıllarda BBS ve
USENET üzerinde ortaya çıkan forum ve haber gruplarına kadar götürmek mümkündür.
İnternet kullanıcılarının birbirleriyle bu ağlar aracılığıyla iletişime girmesi sonucu; daha önce
farklı bilgisayarları birbirine bağlayan ağlar, böylece aynı düşünce ve inanca sahip insanları
bu sanal alanlarda bir araya getirmeye başlamıştır. Daha sonraki çalışmalarında Rheingold,
cemaat kavramını genişleterek bu kavramı birbirinden bağımsız bireylerin, belirli bir duygu
ve zaman dilimi içerisinde internet ortamında gerçekleştirdikleri iletişimi ifade etmek için
kullanmıştır.308

Sanal cemaat kavramını Rheingold’dan farklı şekilde tanımlayanlar da olmuştur.309


Robins’e göre, sanal yaşam deneyimleri ve karşılaşmaları günümüz dünyasında daha geniş bir
yer aldığına göre, toplum ve toplumsallık açısından önemini ve etkilerini ciddiye almak
durumundayız. Buna rağmen tekno-cemaatçiliğin bu gelişmeler için geçerli bir yanıt olup
olmadığını sorgulanması gerekir. Genel olarak teknolojilerle gelecek olarak sunulan şeyler,
günümüzdeki toplumsal ilişkiler ve toplumsal yaşamın sorunlarıyla ilgilidir. Sanal cemaatte
“grup aklı” var fakat karşılaşma yok. Hat bağlantısıyla oluşan topluluk var fakat hiper-alanın
yerleşik sakinleri yok. Tarihin dondurulduğu sentetik bir dünya eski dayanışma ve cemaat
biçimlerinin benzetimi yoluyla korunması söz konusu. Sonuçta alternatif bir toplum değil,
topluma alternatif bir durum söz konusu.310

Hesse ise, bu cemaatleri; enformasyon için dizayn edilmiş teknolojiler tarafından


mümkün kılınan ve coğrafi sınırlılıklardan soyutlanmış topluluklar olarak tanımlamıştır.
Hesse, bu tanımlamasıyla, daha önce ancak aralarında coğrafi yakınlık bulunan insanlar
arasında gerçekleşen sosyal ilişkilerin artık bilgi ve iletişim teknolojilerinin oluşturduğu
‘‘bilgi otobanı’’ üzerinden gerçekleşmeye başladığına vurgu yapmıştır. Geleneksel cemaat
yapısının yerini sosyal ağlara bıraktığını ifade eden Wellman ise, bu örgütlenmeleri; e-mail,

                                                            
307
Mehmet Haberli, “Yeni Bir Örgütlenme Biçimi Olarak Sanal Cemaatler”, İnsan Ve Toplum Bilimleri
Araştırmaları Dergisi, Cilt 1, Sayı 3, 2012, s.124. 
308
Haberli, Sanal Din, s.84-85. 
309
Haberli, Sanal Din, s.85. 
310
Bal, s.249.  
85 
 
 
   

BBS, Haber grupları, IRC vb. internet uygulamaları aracılığıyla ortaya çıkan ve üyelerine
arkadaşlık, bilgi paylaşımı ve aidiyet hissi sağlayan ‘sosyal ağlar’ olarak tanımlamıştır.311

Bunun yanında “sanal cemaat” kavramı sosyolojik anlamda tartışmalı bir kavramdır.
Cemaat aidiyet duygusunu, kolektif bilinci, dayanışmayı, ortak amaçlar adına davranmayı,
benzerliği ve doğallığı simgelemektedir. Oysa internet ortamında oluştuğu varsayılan ilişkiler
ve dayanışma biçimleri geçicidir, aidiyet duygusunu sürekli yeniden üretemez. Belli sorun
etrafında (savaş karşıtlığı, doğal çevreyi koruma, kadın hakları, şiddete karşı olma, sivil
itaatsizlik vb.) oluşan gruplar bile, cemaat özelliklerini yansıtmaz. Bunlar rasyonel ilişkileri
yansıtır, belli bir süre varlığını korurlar, dayanışmaları odaklandıkları sorunla ilgilidir. Her bir
sanal grup amaçlarına ulaştığı zaman dağılır, denetleme ve grup kuralları yoktur ve gevşektir.
Sanal ağdaki bireyler her zaman grup dışında kalabilirler. Buradan hareketle sanal cemaat
yerine sanal grup kavramı önerilebilir. Çünkü grup kavramı sosyolojik gerçeklikle daha fazla
örtüşmektedir.312

Diğer taraftan Dawson’a göre kullanıcı topluluklarının sanal cemaat olarak


nitelendirilebilmesi için, cemaate zemin teşkil eden site veya forum üyelerinin aşağıdaki
koşullar çerçevesinde bir araya gelmeleri gerekmektedir. Bunlar;

1. Üyeler arasında etkileşimin olması

2. Üyeler arasındaki etkileşimin devamlılık arz etmesi

3. Üyelerin sabit bir kullanıcı (Nick) sahibi olması

4. Üyeler üzerinde sosyal kontrolün bulunması

5. Sitedeki interaktivitelerin üyelerin ilgi alanlarına uygun olması

6. Paylaşılan düşünce veya aktivitelerin açık alanda yapılması ve herkesin olmasa bile
makul sayıdaki üyenin katılım sağlaması şeklinde sıralanabilir. 313

                                                            
311
Haberli, Sanal Din, s.86. 
312
Bal, s. 251. 
313
Kızmaz, s.52 – 53.  
86 
 
 
   

İnternetteki dini bilgi, belge ve yayınları içeren sitelere bakıldığında genel olarak iki
yaklaşımın hâkim olduğu görülür. Bu iki yaklaşımın birini "internette / sanal ortamda din"
(religon on-line), diğerini ise "internet/sanal ortam dini" (on-line religion) olarak adlandırmak
mümkündür. "İnternette/sanal ortamda din" (religon on-line) yaklaşımını temel alan web
sitelerinin amacı din hakkında bilgi vermekten ibarettir. Bu siteler sörfçülere sitedeki ilgili
dinin ilkeleri, inançları, doktrinleri, sembolleri, ritüelleri, kurumları ve siyaseti hakkında
bilgiler verir; dini metinler, kitaplar ve makaleler hakkında bilgiler sunar. Yani sadece
bilgilendirme amacı güder. Akademik ve eğitim amaçlı web sitelerini de bu gruba dâhil etmek
gerekir. Çünkü artık sınıflarda da internet etkin bir eğitim aracı olarak kullanılmakta ve bu
amaçla siteler hazırlanmaktadır. Diğer yandan "internet/sanal ortam dini" (on-line-religion)
yaklaşımını temel alan web siteleri ise sadece bilgi vermekle kalmamakta, kendi mensuplarını
eğitmeyi, sanal cemaatler oluşturmayı ve ilgili dinin mesajını diğer inanç ve diri mensuplarına
iletmeyi, yani misyonerliği de amaçlamaktadır.314

Sanal cemaat konusundaki tanımlamalar, bu kavramın farklı noktalarına vurgu yapsa


da bu tanımlardaki ortak özellik; bu örgütlenme biçiminin, belirli bir zaman ve coğrafyaya
kayıtlı kalmaksızın, iletişim teknolojileri üzerine inşa edilmiş kavramsal mekânlar içerisinde
ortaya çıktığıdır. Yeni bir örgütlenme biçimi olan sanal cemaatleri, iki tipoloji altında
incelemek mümkündür. Bunlardan birincisi olan cemaat online (communities online),
geleneksel cemaatlerin internet ortamındaki uzantısı veya temsilcisi olan kullanıcı
topluluklarını; online cemaat (online communities) fiziksel ortamda bir karşılığı bulunmayan
ve sadece internet ortamındaki kullanıcıların bir araya gelmesiyle ortaya çıkan toplulukları
ifade etmektedir. Bir diğer ifadeyle, cemaat online kaynağını fiziksel ortamdan alıp sanal
ortama taşındığından “dolaylı sanal cemaat”; online cemaat ise kaynağını sanal ortamdan
aldığından “doğrudan sanal cemaat” olarak da nitelendirilebilir.315

Sanal dini cemaatler, bireylere ve dini gruplara geleneksel cemaatlerin sunamadığı


birtakım imkânları sunmaktadır. Bu cemaatler, dağınık halde bulunan cemaat mensuplarının
zaman ve mekân bariyerlerini aşarak iletişim kurmalarına imkân sağlamaktadır. Bu durum,
dini grup veya cemaatlere, diasporadaki mensuplarını bir araya getirme ve üyelerinin

                                                            
314
Küçükcan, s.216  
315
Haberli, Sanal Din, s.86-87. 
87 
 
 
   

birbirleriyle ilişkilerini devam ettirme noktasında da önemli bir avantaj sağlamaktadır.


Örneğin Yahudi ve Hindu grupların oluşturdukları sanal cemaatler, diasporadaki Yahudi ve
Hinduların gerek birbirleriyle ve gerekse cemaatleriyle bağlarını devam ettirmelerine
yardımcı olmaktadır.316 Aynı zamanda on-line dini siteler, kilisedeki ekmek ve şarap ayinine,
camideki namaza, dini törenlere, meditasyona, Budist tapınaklarında uzlete çekilmeye davet
etmektedirler.317 Sanal dini cemaatlerin veya organizasyonların bir diğer işlevi de herhangi
bir zaman ve mekân sınırlaması olmaksızın, mensuplarının maneviyatlarını güçlendirmelerine
katkıda bulunmaktır. Bu yolla birey, geleneksel yöntemlerden farklı olarak- hiçbir zahmete
katlanmadan yeni dini tecrübeler edinme fırsatı yakalamaktadır. Böylece birey, daha önce
fiziksel katılım gerektiren vaaz ve benzeri aktiviteleri evinden ayrılmadan sanal ortam
içerisinde gerçekleştirebilmektedir. Ayrıca internetin anonim bir hüviyete sahip olması; ırk,
sınıf ve cinsiyet gibi farklılıkların nötralize olmasına neden olur. Bu durum, Yahudilik ve
İslamiyet gibi bazı dinlerde, bir araya gelmesi pek hoş görülmeyen erkek ve kadınların ortak
bir platformda bir araya gelmelerini mümkün kılar.318 Ayrıca din, dil, ırk ayrımı
gözetmeksizin her birey sosyal paylaşım ağlarında aktif olarak yer alabilmektedir. Elbette son
dönemde ülkemizde de görülen sosyal medyada toplu hareket, toplu tepki gibi davranışlar
bireyselliği engellemekte, sanal cemaatler olarak nitelendirilen sosyal medya gruplarında
bireyler bazen inanmadıkları ya da istemedikleri halde toplu davranışlarda yer
alabilmektedir.319

Sonuç olarak, iletişim ve bilgi paylaşımı amaçlı olarak ortaya çıkan internetin; ilk
dönemlerinden bu yana sosyal amaçlarla kullanıldığı, bireylere, zaman ve mekândan
bağımsız, fiziksel mevcudiyetin zorunlu olmadığı sosyal bir iletişim alanı sunduğu
görülmektedir. İnternette yer alan dini içerikli siteler, internette sörf yapanları; dini bilgiler,
dini organizasyonlar, inançlar, dinlerin sunduğu hizmetler, dini kitap ve makaleler, diğer
dinlere ait gelenek ve inançları öğrenme ve o dinler haklarında detaylı bilgi edindirmeye davet
etmektedir.320 Diğer bir bakış açısı ile kısaca sanal ortamdaki dini ilgi göstermektedir ki,
bilimsel gelişmelere ve rasyonelliğin hayatın her alanına nüfuz etmesine rağmen bireylerin

                                                            
316
Haberli, Sanal Din, s.94-95. 
317
Vardi, İnternet ve İslam, s.71.  
318
Haberli, Sanal Din, s.94-95. 
319
Eraslan ve Çakıcı Eser, s.26. 
320
Vardi, İnternet ve İslam, s.71.  
88 
 
 
   

ontolojik anlamlandırma ihtiyacı, sorunlarına, beklentilerine tabiatüstü çare ve mana arayışları


sona ermemiştir321. Bu durum bireyler için yeni örgütlenme alanları ortaya çıkarırken; cemaat
ve cemiyet benzeri sosyal organizasyonlara da yeni örgütlenme yolları sağlamıştır. İnternet
kullanıcıları, kendi inançları hakkında bilgi arama, diğer inançlar hakkında bilgi arama, dini
müzik ve ilahi indirme, dini sitelere üye olma, dini sitelerden bilgi indirme, kutsal gece ve
bayramlarda mesaj gönderme, e-mail yoluyla dini bilgi alma ve verme, dini chat (sohbet)
odalarına girme, dini içerikli oyunlar oynama, online ibadete katılma, dini tartışma odalarına
üye olma vb. faaliyetlerle internetten faydalanmaktadırlar.322 İnternetin sunduğu bu olanaklar
neticesinde ortaya çıkan sanal cemaatler, milyonlarca insanın ortak değer, inanç ve
düşüncelerini paylaşmalarına imkân tanımış, sanal ritüeller yoluyla da, bir kısım dini
aktiviteler internet ortamına taşınmıştır.323

3. SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI / FOMO

3.1. Sosyal Medya Bağımlılığı

Sosyal medya bağımlılığı, alan yazında rapor edilmiş tıpkı diğer bağımlılık türleri gibi
(oyun bağımlılığı, alışveriş bağımlılığı, alkol bağımlılığı, madde bağımlılığı, internet
bağımlılığı) bir psikolojik sorun olarak yerini almaktadır. Sosyal medyanın bir internet
uygulaması olduğu ve yine internet üzerinden erişildiği düşünüldüğünde, internet
bağımlılığından ayrı düşünülemeyeceği açıktır.324 Sosyal medya internetin sunmuş olduğu bir
uygulamadır. Bu açıdan sosyal medya bağımlılığından325 bahsederken internet
bağımlılığına326 da değinilmeden yer verilmesi eksiklik olacaktır. Sosyal medya bağımlılığına
geçmeden bağımlının ve bağımlılığın tanımlanmasından sonra internet bağımlılığına
değinerek oradan konumuz olan sosyal medya bağımlılığına geçilecektir.

                                                            
321
Narmanlıoğlu, s.103.  
322
Vardi, İnternet ve İslam, s.71. 
323
Haberli, Sanal Din, s.163.  
324
Tutgun Ünal, s.77. 
325
Eraslan, s.31.  
326
Kuşay, s.55.  
89 
 
 
   

Holden tarafından bağımlılık, genellikle, fiziksel olarak bir maddeye olan bağımlılığı
tanımlamak için kullanılmaktadır.327

Türk Dil Kurumu ise bağımlıyı şöyle tanımlar;

1.Başka bir şeyin istemine, gücüne veya yardımına bağlı olan, özgürlüğü, özerkliği
olmayan, tabi.

2.Bir kimseye veya şeye maddi veya manevi yönden aşırı bağlı olan.

3.Sigara, uyuşturucu madde vb. kötü alışkanlıklara aşırı derecede düşkün, müptela. 328

Bağımlılığı ise;

1.Bağımlı olma durumu, tabiiyet.

2.Karşılaşılan sorunları yalnız başına çözmek ve kendine yön seçmek için gerekli
yetenekten yoksun olma durumu.

3.Ekonomik ve ruhsal desteğe gereksinme duyma.

4.Kendi kendine yetmezlik.329 şeklinde tanımlanmıştır.

Ayrıca bağımlılık, kişinin kullandığı maddeyi birçok kez bırakma girişiminde


bulunmasına rağmen bırakamaması, giderek madde dozunu artırması, kullanmayı bıraktığında
yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması, zararlarını görmesine rağmen madde kullanmayı
sürdürmesi, zamanının büyük bir bölümünü madde arayarak geçirmesi ile belirli bir
durumudur.330

Gelişen dünyada internetin temel ortaya çıkış amacı iletişimi artırmak ve bilgi
paylaşımını kolaylaştırarak, araştırmacıların olanaklarını artırmaktı. Ancak internetin tahmin
                                                            
327
Tutgun Ünal, s.77. 
328
TDK,
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.58b31853069846.42673313 (26
Şubat 2017) 
329
TDK,http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts&kategori1=veritbn&kelimesec=31452 (26
Şubat 2017) 
330
Kültegin Ögel, Madde Bağımlılığını Önleme: Anne – Babalar ve Öğretmenler İçin Bir Kılavuz, İstanbul:
IQ Kültürsanat Yayıncılık, 2001. s.17. 
90 
 
 
   

edilenden de hızlı yaygınlaşması patolojik aşırı kullanıma bağlı sorunları da ortaya


çıkartmaya başlamıştır. İşyeri ve okul performansının düşmesi, uyku bozukluğu, internetsiz
bir hayatın çok sıkıcı ve boş gelmesiyle kendini gösteren yoğun avolüsyon, hatta internetin
aşırı kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan kas ve iskelet sistemi problemleri ile belirli cins
video oyunlarına bağlı epileptik nöbetler belirtileridir. Kompulsif internet kullanımı,
bilgisayar bağımlılığı, internet aşırı kullanımı ve daha yaygın olarak internet bağımlılığı
olarak tanımlanan bu tablo hakkında ilk yayınlar 1990’lı yılların ortalarından itibaren
gözükmeye başlamıştır.331

İnterneti bir iletişim ortamı olarak ele aldığımızda, yüksek oranda kullanıldığını ve
çağımızda hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye
İstatistik Kurumu’nun “Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanımı Araştırması, 2018”e göre,
Ülkemizde:

Bilgisayar ve İnternet kullanımı 2018 yılında 16-74 yaş grubundaki bireylerde


sırasıyla %59,6 ve %72,9 oldu. Bu oranlar 2017 yılında sırasıyla %56,6 ve %66,8 idi.
Bilgisayar ve İnternet kullanım oranları 16-74 yaş grubundaki erkeklerde %68,6 ve %80,4
iken, kadınlarda %50,6 ve %65,5 oldu. Hanehalkı bilişim teknolojileri kullanım araştırması
sonuçlarına göre 2018 yılı Nisan ayında hanelerin %83,8’i evden İnternete erişim imkânına
sahip oldu. Bu oran 2017 yılının aynı ayında %80,7 idi. Genişbant ile İnternete erişim
sağlayan hanelerin oranı 2018 yılı Nisan ayında %82,5 oldu. Buna göre hanelerin %44,5’i
sabit genişbant bağlantı (ADSL, kablolu İnternet, fiber vb.) ile İnternete erişim sağlarken,
%79,4’ü mobil genişbant bağlantı ile İnternete erişim sağladı. Genişbant İnternet erişim
imkânına sahip hanelerin oranı önceki yıl %78,3’tü. Kişisel amaçla kamu kurum/kuruluşları
ile iletişime geçmek veya kamu hizmetlerinden yararlanmak için 2017 yılı Nisan ayı ile 2018
yılı Mart aylarını kapsayan on iki aylık dönemde İnterneti kullanan bireylerin 16-74 yaş
grubu bireyler içerisindeki oranı %45,6 oldu. Bu oran önceki yılın aynı döneminde (2016
Nisan-2017 Mart) %42,4’tü. Kullanım amaçları arasında kamu kuruluşlarına ait web
sitelerinden bilgi edinme %41,7 ile ilk sırayı aldı. İnternet üzerinden kişisel kullanım
amacıyla mal veya hizmet siparişi veren ya da satın alan 16-74 yaş grubundaki bireylerin

                                                            
331
Özgür Öztürk ve Diğerleri, ‘‘İnternet Bağımlılığı: Kliniği ve Tedavisi’’, Bağımlılık Dergisi, C.8, S.1, (2007)
s.37. 
91 
 
 
   

oranı, 2017 yılı Nisan ayı ile 2018 yılı Mart aylarını kapsayan on iki aylık dönemde %29,3
oldu. Önceki yılın aynı döneminde (2016 Nisan- 2017 Mart), bu oran %24,9 olarak gözlendi.
Cinsiyete göre İnternet üzerinden alışveriş yapma oranı erkeklerde %33,6 olarak
gerçekleşirken kadınlarda %25 oldu. Bu oranlar bir önceki yılın aynı döneminde sırası ile
%29 ve %20,9 oldu.332

İnternetin bu derece yaygınlaşmasının sebepleri araştırıldığında; özel olarak


teknolojiyle ilgilenmeyen kullanıcılar tarafından günlük yaşamdaki bazı işleri kolaylaştırmak
ya da iş yaşamının yoğunluğundan kaçmak için internetin kullanımı, kolay erişilebilir olması,
internet üzerinden oynanan oyunlar, yeni birisiyle tanışma, cinsel içerikli sitelere girme gibi
olanaklar ile kişilerin kendini ödüllendirme sistemi kurması, insanların her türlü bilgiye çok
kısa bir zamanda ulaşması ve diğer insanlarla çok hızlı bir şekilde iletişim kurabilme olanağı
gibi nedenler karşımıza çıkmaktadır.333 Artık internet bir araştırma deneyinin ötesine
geçmişti. Daha çok kişinin kullanımıyla tanıştıkça bir ev eşyasına dönüştü.334 2016 yılının ilk
çeyreği itibariyle dünya üzerinde 3,4 milyar insan internet kullanması beklenmekte (Dünya
nüfusunun %42) ve bu kullanıcıların neredeyse %75’inin sosyal medya ağlarında hesabı
bulunması tahmin edilmektedir. Neredeyse dünyada her 3 kişiden birinde sosyal ağ hesabı
bulunmaktadır.335

İnternet ve sosyal medyanın aşırı ya da problemli kullanılması ve haftanın en az 8,5 ile


21,5 saatinin çevrimiçi geçirilmesi bağımlılık olarak değerlendirilmektedir.336

Diğer taraftan, bağımlılık terimi DSM-IV (American Psychiatric Association,


1995)’ün birçok yeni versiyonunda tek başına yer almasa da madde bağımlılığına yönelik
teşhislere rastlanmakta, birçok araştırmada madde bağımlılığı kriterlerinin adaptasyonu ile
diğer bağımlılık türleri ortaya konulmaktadır. Patolojik kumar oynama, yemek hastalığı,
cinsel bağımlılıklar, genel teknoloji bağımlılıkları, video oyunu bağımlılığı gibi bağımlılık

                                                            
332
TÜİK, Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Araştırması, 2018,
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=27819 (26 Şubat 2019) 
333
Aylin Tutgun, ‘‘Öğretmen Adaylarının Problemli İnternet Kullanımlarının İncelenmesi’’, (Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, EBE, İstanbul, 2009), s.7.  
334
Katie Hafner ve Matthew Iyon, İnternet Tarihi Sihirbazların Gecelediği Yer, Sinem Yazıcıoğlu (çev.)
1.Basım, İstanbul: Güncel Yayıncılık, 2000.s.285. 
335
Eraslan, s.1.  
336
Şahin ve Yağcı, s.524.  
92 
 
 
   

türleri madde bağımlılığı kriterlerine adapte edilerek kabul görmektedir. Alanyazın


incelendiğinde, internete ilişkin psikolojik bağımlılık büyük bir araştırma alanı olarak
karşımıza çıkmaktadır. Özellikle insanların yaşamlarının olumsuz bir biçimde etkilenmesi,
pek çok alanda problemler yaşaması ve buna rağmen olumsuzluğa yol açacak derecedeki
internet kullanımlarından vazgeçememeleri çok büyük bir sorundur. Bu noktadan hareketle
pek çok araştırmada bireylerin aşırı internet kullanım davranışlarını tarif etmek için değişik
kavramlar kullanılmıştır. Bu kavramlardan bazıları; “internet bağımlılığı”, “internet bağlılığı”,
“problemli internet kullanımı”, “patolojik internet kullanımı”, “internet davranış bağımlılığı”
ve “cyber bağımlılığı” şeklindedir.337

Genel olarak, bağımlılık davranışı "kişisel ve sosyal problemleri arttıran tekrarlayan


alışkanlık örüntüsü" olarak tanımlanır. Bağımlılığın yalnızca madde bağımlılığı tanı kriterleri
çerçevesinde ele alınmasının eksik bir yaklaşım olduğu, bağımlılık başlığı altında davranışsal
bağımlılık ile ilgili belirtileri de kapsayan bileşenlerin kullanılması gerekliliği vurgulanmıştır.
Davranışsal bağımlılıklar arasında, teknolojik bağımlılıklar önemli bir çalışma alanı haline
gelmiştir. İnternet bağımlılığına olan ilginin ardından iletişim teknolojilerine ilişkin mobil
telefon bağımlılığı, televizyon bağımlılığı, oyun bağımlılığı ile ilgili çalışmalar ortaya
çıkmıştır.338

İnternet bağımlılığının standardize edilmiş bir tanımı yoktur. Genel olarak internetin
aşırı kullanılması isteğinin önüne geçilememesi, internete bağlı olmadan geçirilen zamanın
önemini yitirmesi, yoksun kalındığında aşırı sinirlilik hali ve saldırganlık olması ve kişinin iş,
sosyal ve ailevi hayatının giderek bozulması olarak tanımlanabilir.339 İnternet bağımlısı olan
kullanıcılar haftada 40-50 saat internet’e girmekte, hatta tek bir oturumda 20 saat internet
başından ayrılmayacak kadar 82 aşırı kullanmaktadır. Bahsi geçen kullanıcılar da ek olarak,
genellikle gece uyku vakitlerinde internete girmelerinden ve sabah iş/okul için kalkmaları
gereken saatlere kadar uyumaksızın internet başında kalmalarından kaynaklanan uyku
bozuklukları da görülmektedir.340 Bağımlılıkta önemli olan kavramlardan birisi de bireyin
                                                            
337
Tutgun Ünal, s.77-78.  
338
Şentürk, s.9  
339
Yasemin Tiyrek Şişman, ‘‘Sağlık Meslek Lisesi Öğrencilerinde Sosyal Medya Bağımlılık Durumu ile
Bağlanma Stilleri Benlik Saygıları Yalnızlık Algıları ve Sosyal Beceriler Arasındaki İlişki’’, (Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi, SABE, İzmir, 2014), s.22.  
340
Tutgun Ünal, s.81-82.  
93 
 
 
   

huzursuzluktan kaçınma eğilimi içinde olmasıdır. Bağımlılık yaratan unsur bireylerin


huzursuzluktan kaçınmalarını sağlıyorsa daha çok kabul görmektedir.341 Bağımlılık özellikleri
gösteren gençlerin büyük çoğunluğu kendilerine tutarlı bir eğitim veremeyen, iletişim
kopuklukları içinde birbirlerine seslerini duyuramayan bireylerden oluşan ailelerden
gelirler.342

İnternet bağımlılığı hastalığı (Internet addiction disorder – IAD) ilk olarak Ivan
Golberg tarafından 1995 yılında ortaya konmuştur. Diagnostik and Statistical Maual of
Mental Disorders (4th Ed.) (DSM-IV) (American Psychiatric Association, 1994)’in madde
bağımlılığı kriterinden türemiş olan internet bağımlılığı, ilk olarak internetle ilgili bir hastalık
olarak ortaya konmuştur. Davranışsal bir bağımlılık olarak tanımlanan bu bağımlılık 6 temel
unsurdan oluşmaktadır: Belirginlik, ruh hali değiştirme, tolerans, uzaklaşım semptomları,
çelişki ve nüksetme olarak tespit edilmektedir. Young 1998’de bir model olarak patolojik
kumarı kullanarak, internet bağımlılığını dürtü bozuklukları olarak tanımlamaktadır. Young
1996’daki çalışmasında ise, internet bağımlılığını, haftada 38 saatten fazla çevrim içi kalmak
olarak karakterize ederken, aile ve iş ilişkilerine zarar verebileceğini ifade etmektedir. Ayrıca
Griffiths internet kullanımının pek çok açıdan internet bağımlılığını tetiklediğini
belirtmektedir. Bunlar yazışma sürecini, iletişim ortamını ve yüz yüze iletişimin olmayışını,
internet içeriklerini ve sosyal faaliyetleri içermektedir.343

Griffiths 1996 yılında ‘‘Teknolojik bağımlılık’’ kavramını ortaya attığında


bağımlılığın kimyasal olmayan, insan davranışlarının doğasına ilişkin bir bağımlılık olduğunu
dile getirmektedir.344 Teknolojinin insan hayatına getirdiği sayısız faydalar var. Ancak kişinin
teknoloji kullanımı üzerinde kontrolünün kaybolması ve teknolojiyi ölçüsüz ve sınırsız
kullanması çok ciddi zararlara sebep olabilir. İnternet ve teknoloji bağımlılığı diğer
bağımlılıklarda olduğu gibi kişinin bağımlısı olduğu teknolojik ürüne ulaşamadığında
yoksunluk yaşadığı bir durum olarak tanımlanmaktadır.345

                                                            
341
Hazar, s.161. 
342
İlkay Kasatura, Gençlik ve Bağımlılık, 1.Basım, İstanbul: Evrim Yayınevi, 1998, s.42.  
343
Kuşay, s.55 
344
Kuşay, s.55. 
345
YEŞİLAY, Teknoloji Bağımlılığı,https://www.yesilay.org.tr/tr/bagimlilik/teknoloji-bagimliligi (26 Şubat
2017) 
94 
 
 
   

İnternet bağımlılığı ile ilgili alanyazın incelenirken, yaş, cinsiyet gibi demografik
özelliklerden, düşük özgüven, içe ve dışa dönüklük, akran baskısı ve algılanan sosyal destek,
yalnızlık ve depresyon ile internet bağımlılığı arasındaki ilişkiyi ortaya koymaya çalışan
araştırmalarla karşılaşılmıştır.346 İnternet gibi ileri derecede sofistike bir teknolojik aracın
bağımlılığın tanımlanması ve ayırıcı tanısının yapılması oldukça güçtür. Bu nedenle
klinisyenlerin normal ve patolojik internet kullanımının sınırlarını çizmek açısından dikkatli
ve deneyimli olmaları gerekir. Herhangi bir sınıflama sistemine henüz girmediği ve üzerinde
genel anlaşma sağlanmış bir tanımının olmaması nedeniyle kendine en yakın bozuklukmuş
gibi düşünülen patolojik kumar oynama kriterleri Young (Tablo 9) tarafından modifiye
edilerek 8 maddelik bir değerlendirme ölçeği oluşturulmuştur. Ayrıca Goldberg (Tablo 10)
tarafından geliştirilmiş 7 maddelik DSM-IV sınıflama sistemine göre uyarlanmış bir tanı
ölçeği de bulunmaktadır.

Tablo 9

Young’ın İnternet Bağımlılığı İçin Tanı Ölçütleri

1. İnternet ile ilgili aşırı zihinsel uğraş

2. İnternete bağlı kalma süresinde artışa ihtiyaç duyma

3. İnternet kullanımını azaltmaya yönelik başarısız girişimlerde bulunma

4. İnternet kullanımının azaltılması durumunda yoksunluk belirtileri

5. Başlangıçta olduğundan daha uzun süre internete bağlı kalma

6. İnternetin aşırı kullanılması yüzünden ilişkiler, okul ya da işle ilgili sorunlar yaşama

7. İnternete bağlı kalabilmek için aile üyelerine, terapiste ya da başkalarına yalan


söyleme

8. İnternete bağlı kalındığı süre içerisinde duygulanım değişikliğinin olması


(umutsuzluk, suçluluk, anksiyete, depresyon gibi)
                                                            
346
Necmi Eşği, ‘‘Aile-Çocuk İnternet Bağımlılık Ölçeği’nin Türkçeye Uyarlanması: Geçerlik ve Güvenirlik
Çalışması’’, Kastamonu Eğitim Dergisi, C. 22, No. 2, (Mayıs 2014), s.809.  
95 
 
 
   

Tablo 10

Goldberg’in İnternet Bağımlılığı İçin Tanı Ölçütleri

On iki aylık bir dönem içinde herhangi bir zaman ortaya çıkan aşağıdakilerin 3’ü veya
daha fazlasıyla kendini gösteren, klinik olarak belirgin bir bozulmaya yada sıkıntıya yol açan
uygunsuz internet kullanımı olarak tanımlanmaktadır;

1. Aşağıdakilerden biriyle tanımlanan tolerans gelişimi.

a. İstenen keyfin alınabilmesi için belirgin olarak artmış internet kullanım süresi

b. Sürekli olarak aynı sürelerde internet kullanımı ile alınan keyifte azalma olması

2. Aşağıda tanımlanan şekilde yoksunluk gelişmesi

Ağır ve uzun süreli internet kullanımı sonunda aşağıdakilerden en az 2 tanesinin


günler içinde ortaya çıkması (1 ay içinde ortaya çıkabilir) ve kişilerin bunlardan dolayı iş,
soysal ve önemli işlevsel alanlarda sıkıntı yaşaması

a. Psikomotor ajitasyon

b. Bunaltı

c. İnternette neler olduğu hakkında takıntılı düşünceler

d. İnternet hakkında fanteziler ve hayal kurma

e. İsteyerek ya da istemeyerek tuşlara basma hareketi yapma

f. Bu sıkıntılı durumlardan kurtulmak için internete veya benzeri servislere bağlanma

3. İnternet kullanımı genellikle planlandığından daha uzun süreler alır

4. İnternet kullanımını bırakmak veya denetim altına almak için sürekli bir istek veya
boşa çıkan çabalar vardır.

96 
 
 
   

5. İnternet ile ilgili eylemlere çok uzun süreler ayrılır (kitap almak, yeni web
tarayıcıları ve programları denemek, dosyaları düzenlemek vb.)

6. İnternet kullanımı nedeniyle önemli toplumsal mesleki etkinlikler veya boş


zamanları değerlendirme etkinlikleri bırakılır veya azaltılır.

7. İnternet kullanımı, yol açtığı sorunlara (uykusuzluk, evlilik problemleri, işe ve


randevulara geç kalma vb.) rağmen aşırı olarak devam eder.347

İnternet bağımlılığı diğer bağımlılık tipi bozuklukları gibi öncelikle kişinin


etkileşiminde olduğu kişilerle ilişkisini bozmaktadır. Dahası, birçok kişinin bu haberleşme
ağında sosyal destek, anlamlı ilişkiler ve eğlence bulabilmesi çatışmalara ve suçluluk hissine
kaynak olabilmektedir.348

Günümüzde internet bağımlılığı en yaygın kullanılan teknolojik bağımlılık türlerinden


biridir.349 Halihazırdaki durum böyle iken web 2.0 teknolojisi ve sunduğu uygulamalar ile
birlikte internet kullanımının bambaşka boyutlara ulaştığı görülmektedir. Özellikle sosyal ağ
uygulamaları ile insanların iletişim şekli değişime uğramış olup, adres listeleri ve sosyal
medya platformları içerisindeki kişi arama servisleri ile tanıdık tanımadık herkese ulaşmak
kolaylaşmıştır. Bu durum da, internet bağımlılığında söz konusu olan “gereksinimleri
kadarıyla kullanımı sınırlayamamak” deyimi, şimdilerde sosyal medyaya olan bağımlılığı da
ifade eder hale gelmiştir.350 Sosyal medya bağımlılığı, araştırmacılara göre özellikle
sosyalleşme ihtiyacını vurgulamaktadır.351 Bireyin sosyal ağlarda her ihtiyacını bulmaya
çalışması çoğu zaman bağımlılık ya da toplumdan kopmayla sonuçlanabilmektedir. Bilinçli
kullanılmadığı zaman biyolojik ve psikolojik birçok probleme yol açan toplumsal paylaşım
ağları, zaman ve mekân mefhumunu değiştirerek toplumsal ve bireysel yaşamın farklı

                                                            
347
Öztürk ve Diğerleri, s.38. 
348
Kuşay, s.55 
349
Şahin ve Yağcı, s.525.  
350
Tutgun Ünal, s.84.  
351
Armağan Ekici, ‘‘Aziz Antonious’un Baştan Çıkarılması: Bir Kötü Alışkanlık Olarak İnternet’’, Cogito
Dergisi, Sayı,30, (Kış 2002), s.229. 
97 
 
 
   

boyutlarla yorumlanmasına sebep olmaktadır.352 Sosyal medya, insani ilişkilerin de


değişmesine neden olmuş, bireyler adeta teknoloji bağımlısı durumuna gelmişlerdir.353

Sosyal medyanın popülerliğinin artışı, bu ağların sanal gerçekliğine "bağımlı" hale


gelerek gerçek hayattan izole olmaya başlayan, ilişkileri zarar gören ve hayatları genel olarak
olumsuz yönde seyreden bireylerin sayısında artışa neden olmuş, bu durumun araştırmacıların
ilgisini çekmesi neticesinde sosyal medya bağımlılığı kavramı bilimsel literatürde daha fazla
yer bulmaya başlamıştır.354 Teknoloji çağının en temel göstergelerinden biri olan sosyal
paylaşım ağları her yaştan her kesimin ilgisini çekmekte; sunulan uygulamalar aracılığıyla
sanal dünya reel hayatın önüne geçmektedir. İnternet teknolojisinin bir uzantısı olarak
adlandırılan sosyal medyaya özellikle gençler yoğun bir şekilde ilgi göstermekte; gerek
Türkiye’de gerekse de dünyada sosyal medya bağımlılığı giderek artmaktadır.355

Sosyal medya bağımlılığı aslında sadece davranışsal bir bağımlılık değildir. Daha da
önemlisi; bu, öğretmenlerin ve ebeveynlerin, ergenlerin psikolojik sağlığına dikkat
kesilmelerini sağlayan sinyaller vermektedir. Sosyal medya kullanımına temel ve basit
sınırlamalar getirmek sorunu çözmek için yeterli olmayabilir. Psikologlara göre, bağımlılık
sıklıkla kişilerin baş edemedikleri ve bir an önce kurtulmak için yollar aradıkları
problemlerden kaynaklanmaktadır.356

Sosyal medya bağımlılığının altta yatan nörobiyolojik mekanizmalar göz önüne


alındığında madde bağımlılığıyla benzerlikler gösterdiği iddia edilmiştir. Sosyal ağların aşırı
kullanımının özellikle genç insanlar üzerinde ciddi sorunlar yaratabileceği, bu ağlara bağımlı
olan bireylerin madde bağımlılığı veya diğer davranış bağımlılıkları yaşayanlara benzer
belirtiler yaşadıkları öne sürülmüştür.357

Hazar, bu alandaki çalışmasın da bağımlılık tipolojisinden ve içeriğinden şöyle


bahsetmiştir:
                                                            
352
Oyman, s.127.  
353
Ali Murat Kırık ve Serra Orkan, ‘‘Sosyal Medyaya Sosyolojik Bakış’’, Ali Büyükaslan ve Ali Murat Kırık
(Ed.), Sosyal Medya Araştırmaları III (Gözetlenen Toplumdan Gözetlenen Bireye), içinde (17-42), Konya:
Çizgi Kitabevi, 2016, s.19. 
354
Şentürk, s.13.  
355
Kırık, Arslan, Çetinkaya ve Gül, s.109  
356
Kuşay, s.56-57. 
357
Şentürk, s.11.  
98 
 
 
   

Bağımlılık tipolojisini,

• Bilişsel

• Duygusal (sosyalleşme ve kaçış)

• Davranışsal (araçsal ve eylemsel) şeklinde belirlemek olasıdır.

Bilişsel içerikli bağımlılık, bireylerin yaşamları veya ilgileri konusunda gerekli


bilgileri toplaması gerektiğini, daha çok bunlara bağımlı olunduğunu öngörmektedir.

Duygusal bağımlılık tipolojisini ise sosyalleşme ve sosyalleşmeden kaçış şeklinde ele


almak olasıdır. Bireyler sosyalleşmek istediklerinde medyayı ve dolayısıyla sosyal medyayı
kullanmak eğilimindedirler. Bu yüzden medyanın asosyal veya anti-sosyal kişilikler yarattığı
eleştirileri karşısında, aslında medyanın sosyalleşmeyi sağladığı, bireylerin medya kanalıyla
birbirleriyle daha çok ilişki kurduğu ileri sürülebilmektedir. Sosyal medyaya baktığımızda da
sosyal hayatta itilenlerin veya itildiğini düşünenlerin burada daha kolay tutunduğunu, bir nevi
sosyalleştiğini, hatta sosyalleşmeden kaçış oranlarına yüksek ise normalleştiklerini ileri
sürebiliriz.

Duygusal bağımlılık tipolojisinin ikinci yüzü ise sosyalleşmeden kaçış olarak ortaya
çıkmaktadır. Bireyler sosyal medya sayesinde tanımadıkları insanlarla, kendilerini farklı
göstererek iletişim kurmakta, olduğu gibi değil de olması gerektiği gibi davranmaktadırlar.
Yüzyüze ilişki kurduğunda beğenilmeyeceğini, istenmeyeceğini düşünen kişilerin sosyal
medyanın yeniden ve kolaylıkla oluşturulabilen hayal evreninde daha mutlu olacakları
kesindir. Ayrıca, sosyal medya kullanımı bir şekilde rahatlığın, özensizliğin hüküm sürdüğü
bir ortamı da beraberinde getirmektedir. Artık, dudağımızın kenarında ketçap lekeleri,
üzerimizde pijamalar, belki de yırtık çoraplar ve yağlı saçlarla sosyal medya mecrasında
harikalar yaratıp bir sürü takipçi, yada beğenen elde etmek mümkün olabilmektedir.
Dolayısıyla bu beğenilirlik (aynı etkiyi sosyal hayatta da yapamayacağımız endişesi)
paradoksal bir biçimde bizi insan içine çıkmaktan daha fazla alıkoyabilmekte bağımlılığımızı
pekiştirebilmektedir. Davranışsal bağımlılık tipolojisi ise araçsal ve eylemsel olarak iki
şekilde ele alınabilir. Araçsal bağımlılık, içerikten bağımsız olarak belirmektedir. Bireyler
herhangi bir mesajla ilgili beklentileri olmasa da sosyal medya araçlarını
99 
 
 
   

kullanabilmektedirler. Bu tip bağımlılıkta birey ne olursa olsun günün belirli saatlerinde


sosyal medya araçlarını kullanma yoluna gitmektedir. Ayrıca bireylerin yüz yüze iletişim
kurduktan sonra tekrar aynı kişilerle bir de sosyal medya kanalıyla iletişim kurması da bir
ölçüde bu araçlara olan bağımlılığı ortaya koymaktadır.358

Dünya çapında konuyla ilgili yapılan bazı çalışmaların sonuçları şöyledir:

Norveç’te Bergen Üniversitesinde Cecilie Andreassen tarafından Facebook bağımlılığı


üzerine yapılan çalışma sonucunda, daha çok genç kullanıcıların Facebook bağımlısı olduğu
belirtilmektedir.359

Gothenburg üniversitesindeki İsveç bilim adamları 1000 öğrenci üzerinde


gerçekleştirdikleri Facebook anketinde katılımcıların %85’inin Facebook’a her gün bir kez
girdiğini ortaya çıkarmış olup, katılımcıların yarısının siteye bağlanmadıkları zaman sosyal
anlamda bir şeylerden geri kaldıklarını hissettikleri bulunmuştur. 18-34 yaş aralığındaki
kadınlara uygulanan çalışmada, %34’ünün sabah uyandıklarında tuvalete bile gitmeden önce
Facebook’a bağlandıkları ve %39’unun kendisini Facebook bağımlısı olarak tanımladıkları
bulunmuştur. %49’u ise, erkek arkadaşlarının hesaplarını kırdıkları/kontrol ettikleri ve bunun
normal bir davranış olduğunu düşündükleri bulunmuştur.360

The Nielse Company, sosyal medyayı, son birkaç yılda kullanımı giderek artış
gösteren küresel tüketici fenomeni olarak tanımlamış olup, internet kullanıcılarının yaklaşık
üçte birinin sosyal medyayı kullandıkları ve toplam çevrimiçi zamanlarının %10’unu burada
geçirdikleri bildirilmektedir. 2009 yılındaki bu rapordan günümüzde yapılan çalışmalara
doğru inceleme yapıldığında, söz konusu oranların katlanarak müthiş artış göstermesi,
“kullanımı hızla artış gösteren” lafının sosyal medya için kullanılmasını doğrular niteliktedir.
Buna göre, 2010 yılında yapılan aynı araştırmada, 2009’dan 2010 yılına kadar toplam sosyal
medya kullanımının ayda 2 saatten 5,5 saate, çevrimiçi durumda katılımın %30 arttığı
raporlanmıştır.361

                                                            
358
Hazar, s.162. 
359
Kuşay, s.63.  
360
Tutgun Ünal, s.86.  
361
Tutgun Ünal, s.96. 
100 
 
 
   

Hazar tarafından Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Gazi Eğitim Fakültesi


Almanca Dili Eğitimi ve İngilizce Dili Eğitimi Bölümü öğrencilerine Sosyal Medya
Bağımlılığı üzerine yapılan çalışmadan çıkan sonuçlara göre, sosyal medya bağımlılık profili
içinde öğrencilerin önemli bir çoğunluğu (% 78.6) sosyal medyanın çeşitli konularda bilgi
edinmelerinde önemli bir kaynak olduğunu düşünmektedirler. Dolayısıyla denekler bilişsel
bağımlılıkları gösteren böyle bir yargıyı kabullenirken, bunun boyutunu da alışveriş
kararlarında sosyal medyanın çok etkili olmadığını ileri sürerek (% 56.1)
sınırlandırmaktadırlar. Öğrenciler sosyal medyayı bu uygulamaların doğasından ötürü
bilgilendirici özgürce deneyimler bütünü olarak görmekte ancak yönlendirici olmayan bir
nitelikle benimsemektedirler. Bilişsel bağımlılık ortalama % 61.3’lük oranla sosyalleşmeden
sonra ikinci sırada gelen profildir. Duygusal-sosyalleşme bağımlılığı içinde öğrencilerin,
kişisel ilişkilerini olumlu yönde etkileyen (%76.2) sosyal medyanın toplulukların içine
girmelerine izin vererek onları sosyalleştirdiğine yönelik inançları (% 50.4) görece daha
düşük oranda gerçekleşmektedir. Ortalama % 63.3’lük sosyalleşmeye katılma oranı
bağımlılık tipleri içinde elde edilen en büyük ikinci rakamı oluşturmaktadır. Dolayısıyla en
etkin bağımlılık profilidir.362

Babacan tarafından yapılan bir başka sosyal medya araştırmasında, 540 kişinin
(%43,1) sosyal medyayı her an kullandığı sahip oldukları şahsi bilgisayar ve cep telefonuyla
gerçekleştirdikleri İnternet pratikleri daha çok sosyal medyayı kullanma amaçlı olduğu
gözlenmiştir. Bununla birlikte günde en az bir kez sosyal medya hesabını kullanan
öğrencilerin oranı (%36,8) ile birlikte sosyal medyada her gün zaman geçiren öğrenci oranı
(%80) olarak bulunmuştur.363

Sosyal medya mecraları arasında Facebook, internet kullanıcısı 15-29 yaş grubunun en
çok kullandığı sosyal medyadır (%89); Facebook’un farklı profillerden herkesin hayatına
girdiği tespit edilmiştir. Facebook’u ikinci sırada Youtube ve Instagram gibi görsel paylaşım
siteleri takip etmektedir(%57). Sosyal mecraları arasında Twitter da popüler bir mecradır.
Çalışmaya katılan 15-29 yaş grubundaki gençlerin %45’i Twitter kullanıcısıdır. Twitter

                                                            
362
Hazar, s.171. 
363
Babacan, s.143. 
101 
 
 
   

kullanımının öğrenciler (%56), çalışanlar (%47), yükseköğretim mezunları (%49) ve


bekârlarda (%49) daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.364

En çok bağımlılık yapan sosyal medya uygulamaları ise şunlardır: Twitter, Facebook,
Whatsapp, Youtube, Google maps, Foursquare, Instagram, Pandora, Vine, Clash of Clans,
Candy Crush, SnapChat, Zoosk, Flipboard, Zite, Spotify, Evernote, InstaMessage.365

Bireylerin sosyal medya mecralarına dönük ilgisi bir süre sonra farkında olmadan
sosyal medya bağımlılığına yol açabilmektedir. Sürekli olarak sosyal medya da yalnız olarak
amaçlı ya da amaçsız bir şekilde dolaşmaya başlayarak günlük hayatın gerekleri ve gerçekliği
yerine sosyal medyada zaman harcayan ve yüz yüze iletişimi (aile, arkadaş ve yakın
çevreleriyle) azaltarak ve sanal ilişkileri tercih eden bir birey bağımlılık yolunda hızla
ilerlemektedir. Bu durum öyle bir hal alır ki, birey sosyal medya ağlarına dâhil olamadığı
ortamlarda bulunmak istemez ya da kendini rahatsız hisseder. Ve nihayetinde bir an önce ağa
katılma yollarını denemeye kalkar. Bu denemeler içinde başkalarının wi-fi ağına izinsiz
katılma, başkalarının akıllı telefonunu izinsiz kullanma, kaçak wireless kullanma, şifre
deneme, şifre kırma gibi olumsuz davranışlar da bulunmaktadır. Bu bağlamda sosyal medya
bağımlılığının davranışsal özellikleri ise şöyle sıralanabilir;

‐ S
ürekli sosyal medyada görülme ve online olma isteği bağlamında her an oluşan olay
ya da durumları takip etme, yorum yapma dürtüsü,

‐ S
osyal medyada yapılacak olan aktivitelerin planlanması, tasarlanması ve sürekli olarak
çevrimiçi olma arzusu,

‐ K
eyif almak, eğlenmek ve sıkıntıları gidermek için sosyal paylaşım ağlarında bulunma
isteği,

                                                            
364
Eraslan, s.110-111.  
365
YEŞİLAY, ‘‘Nur topu gibi bir fobimiz daha oldu ‘Online değilken bir şey kaçırırsam korkusu’ FOMO’’,
Yeşilay Dergisi, S.972, (Ocak 2015) 972. s.38. 
102 
 
 
   

‐ S
osyal paylaşım ağlarında vakit geçirme ve bulunma sürelerini istem dışı bir şekilde
kontrol edememe,

‐ S
osyal paylaşım ağlarında bulunmama, uzak kalma durumunda bireyin huzursuzluk ve
mutsuzluk hissetmesi,

‐ B
aşlangıçta planlanandan daha uzun süre sosyal paylaşım ağlarında vakit geçirme,

‐ S
osyal paylaşım ağlarında gereğinden fazla zaman geçirme nedeniyle; ailesel, çevresel
sorunların yaşanması ve kariyer-eğitim fırsatlarının kaybedilmesi,

‐ S
osyal ağlarda bulunabilme adına başkalarına (aile, arkadaş, psikolog vb.) yalan
söylemesi,

‐ S
osyal medyayı huzursuzluklardan kaçma ve olumsuz duygulardan kurtulma amacıyla
kullanma.366

Özellikle son yıllarda sosyal medyaya erişim zaman ve mekân sınırlaması olmadan
mobil olarak da gerçekleştirebildiği için izlenmesi daha kolay olmaktadır. Bilgi iletişim
teknolojileri içerisinde doğan y kuşağı gençliği olarak üniversite öğrencileri de eğitim,
eğlence gibi farklı amaçlarla sosyal medyanın aktif kullanıcıları ve üreticileridir. Sosyal
medyanın aktif kullanıcıları sosyal ağlardaki çeşitli paylaşımlarıyla iletişim sürecine dâhil
olarak kendilerini gerçekleştirebilmekte, özgüvenlerini arttırabilmekte ve bireysel haz ve
doyuma ulaşabilmektedirler. Günlük yaşamın rutini haline gelen sosyal medya internet ve
mobil kullanımlarla zaman ve mekân sınırlarını ortadan kaldırarak istenilen yer ve süreçte
ortama bağlanabilmektedir. Son yıllarda yapılan araştırmalar göstermiştir ki; sosyal medya

                                                            
366
Eraslan ve Çakır Eser, s.41-42. 
103 
 
 
   

kullanımları bağımlılık sınırlarını zorlamaktadır. Her ne kadar birey kendini bağımlı olarak
nitelendirmese de sosyal medyayı kullanma süreleri saat bakımından (1-3 saat) kullananlara
göre (4-6 saat) ile (7 saat ve üzerinde) sosyal medya kullanım bağımlılık düzeylerini
etkilemektedir. Bu etkileme kontrol kaybı, online kalma ve sosyal ilişki boyutları bakımından
değişimler gösterebilmektedir. Özellikle kız öğrencilerin erkek öğrencilere oranla sosyal
medyayı görsel açıdan paylaşımlarla ve sosyal açıdan iletişim boyutunda daha etkin
kullandığı düşünüldüğünde sosyal medya bağımlılığının kontrol kaybı boyutunda bir takım
sorunlar yaşayabilmektedirler.367

Veriler, sosyal ağları artık sadece gençlerin değil, tüm yaş gruplarının kullandığını
ortaya koymakta, dünya çapında bir sosyal medya bağımlılığına dikkat çekilmektedir.368
Özellikle gençler ya da kullanıcılar bir paylaşımda bulunmasalar bile günlük olarak
kendilerine ait sosyal medya hesaplarını kontrol ettikleri ortaya çıkmıştır. Bu da sosyal
medyanın bir bağımlılık haline geldiğini ortaya koymaktadır.369

3.2. Sosyal Medyada Gelişmeleri Kaçırma Korkusu (Fomo)

FOMO (Fear of Missing Out-Gelişmeleri Kaçırma Korkusu)370 sosyal medya


uzmanları, akademisyen ve psikologlar tarafından tanımlanmıştır. İngilizce olan terim, Oxford
sözlüğe 2013 yılında girmiş ve sözlükte şu şekilde açıklanmıştır: “Heyecan verici ve ilginç bir
olay halen başka bir yerde oluyor olabileceği korkusu”.371 Sosyal medyanın yoğun
kullanımına, gelişmeleri kaçırma korkusu olarak adlandırılan bir kavramın neden olduğu ileri
sürülmüştür.372 FOMO da sosyal medya bağımlılığının patolojik halidir.373 FOMO,
başkalarının yaşadığı güzel, heyecan verici, ilgi çekici deneyimlerden eksik kalma, olan biteni
kaçırma, yetişememe korkusu ve bunların bireyde yarattığı huzursuzluk, endişe ve eksiklik
hissidir.374 FOMO patolojisi; sosyal medyadaki gelişmeleri, olayları takip etme;

                                                            
367
Hidaye Aydan, ‘‘Medya Kullanımı ile Sosyal Medya Bağımlılık Düzeylerinin Belirlenmesine Yönelik Bir
Araştırma Ege Üniversitesi Örneği’’ Erciyes İletişim Dergisi, Cilt 5, Sayı 4, (Temmuz 2018), s.367 – 368. 
368
Erkayhan, s.20. 
369
Oyman, s.130.  
370
Eraslan, s.32. 
371
Oxford , ‘‘Fomo’’, https://en.oxforddictionaries.com/definition/fomo (31 Temmuz 2018).  
372
Şentürk, s.12.  
373
Eraslan, s.32. 
374
Şentürk, s.12-13. 
104 
 
 
   

gelişmelerden haberdar olma ve sürekli olarak hesaplarımızı kontrol etme isteğinin günlük
yaşamın rutinini etkilemesi halidir.375

İnternet, bilgisayar ve dijital medya davranışları üzerindeki dünyanın önde gelen


uzmanlarından, Connecticut Üniversitesi İnternet ve Teknoloji Bağımlılığı Merkez Kliniği
kurucusu Psikiyatrist Yardımcı Doçent Dr. David Greenfield bu bağımlılık çeşidini NBC
Network News kanalının haberinde açıklamış ve önemini vurgulamıştır.376 Bu kavramın daha
yeni yeni hayatımıza girmesinin altında neredeyse bütün her şeye teknolojik araçlar ve onların
sunduğu özellikler aracılığıyla kolay bir şekilde ulaşabilmemiz ve olan biteni eskiye nazaran
çok daha çabuk öğrenebilmemiz yatıyor olabilir.377 Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, popüler psikiyatride “Gelişmeleri Kaçırma Korkusu”
olarak bilinen FOMO’nun sosyal medya kullanımıyla doğrudan bağlantılı olduğunu
Facebook, Twitter ve Instagram gibi sosyal medya araçlarında bilginin çok hızlı aktığını,
“Bazı insanlar uyanır uyanmaz, sosyal medya hesabından kendisiyle ilgili yorumları inceliyor.
Olumsuz eleştirileri okuyor, beğenileri takip ediyor” demiş ve ‘‘Prof. Dr. Tarhan, sosyal
medyaya aşırı ilgi duyan kişilerde bazı ruhsal problemlerin ortaya çıkabildiğine değinerek,
şunları ifade etmiştir: "Sosyal medyaya aşırı ilgi duyan kişilerin beyni, herhangi bir
uyuşturucu madde almadığı halde, sanki almış gibi haz duyar ve bazı hormonlar salgılar. Biz
buna 'sanal uyuşturucu' diyoruz. FOMO belirtileri gösteren bu kişiler, ödüllendirilme ihtiyacı
hissediyor ve bazı kaygılar taşıyor. Bu kişiler, sanal ortamda yer almadığı zamanlarda
kendisini kötü hissediyor. Böyle bir duygu beyinlerine yerleşiyor."378 Giderek yaygınlaşan bu
durum Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından mercek altına alınmaya başlanmıştır. Mashable’
da yayınlanan bir habere göre, sosyal medya kullanıcılarının yüzde 56’sı belki de farkında
bile olmadığı bu hastalığın pençesine düşmüş.379 olarak ifade edilmiştir.

Ayrıca JWT, Mayıs 2011’de 11 ve 55 yaş arası 1200’e yakın aktif sosyal medya
kullanıcı üzerinde araştırmalar gerçekleştirdi. Sonuçları şöyle:
                                                            
375
Eraslan, s.32. 
376
‘‘Fear of Missing Out and Smartphones, Facebook, and Technology, FOMO’’, 2 dak, 54 san,
https://www.youtube.com/watch?v=KqgaJx5X18Q Nbc Connectıcut Hd, (31 Temmuz 2018).
377
Şentürk, s.13.  
378
Sosyal medya rahatsızlığı: FOMO, 2015, https://www.trthaber.com/haber/saglik/sosyal-medya-rahatsizligi-
fomo-164657.html.(31 Temmuz 2018).  
379
YEŞİLAY, ‘‘Nur topu gibi bir fobimiz daha oldu ‘Online değilken bir şey kaçırırsam korkusu’ FOMO’’,
Yeşilay Dergisi, S.972, (Ocak 2015) 972. s.37. 
105 
 
 
   

FOMO’ ya en çok 15 – 24 ve 25 – 34 yaş aralığında rastlanıyor. Eğlenceyi kaçıma


hissini 12 – 17 yaş grubu yüzde 48 oranla hissediyorken, yüzde 47 oranla en çok onlar
endişeye kapılıyor. 34 - 48 ve 48 - 67 yaş aralığındaki yetişkinlerin %26’sı dışlanmışlık
hissine kapılıyor. En güvensiz hissedenler ise %42 oranla 18-34 yaş grubu. Kadınların
kıskanç bir yapıya sahip olmalarına rağmen, erkeklerde FOMO hastalığı daha çok gözleniyor.
Aslında FOMO’nun olumlu yanlarından birisi, bilgi eksikliği nedeniyle motive olarak fazla
bilgi edinilebiliyor.380

Konuyla ilgili olarak Kırık da FOMO'nun uyuşturucudan daha tehlikeli ve FOMO'nun


"çağın en büyük teknolojik hastalığı" olduğunu kaydederek, "Akıllı telefonların ortaya
çıkmasıyla birlikte bireyler internetin olduğu her noktadan sosyal paylaşım ağlarına erişebilir
duruma geldiler. FOMO hastalığı bu zemin üzerinde hayat buldu" değerlendirmesini yaptı.381

Bu durumların oluşması elbette sosyal ağlarda geçirilen zaman miktarı ile orantılıdır.
Eraslan danışmanlığında yapılan ve Türkiye’nin en geniş kapsamlı sosyal medya
araştırmasına göre; gençlerin sosyal medya kullanım sıklıkları, süreleri ve zamanları sosyal
medya ile yakın bir ilişki içinde oldukları gözlenmiştir.382

Tarhan, ebeveynlerin ergenlerin sosyal medya kullanımına dikkat etmesi gerektiğini


ifade ederek, "Özellikle Z kuşağındaki gençler, özgürlükçü, zevkçi ve sabırsız olma
özelliklerine sahipler. Bunları taşıyan gençler de FOMO risk grubunu oluşturuyor. Bu
gençler, madde bağımlılığı riskini de taşıyorlar" diye durumu ifade etmiştir.383 Kırık ise,
FOMO'nun belirtileri arasında sosyal medyadaki kullanıcı bilgilerin sık sık güncellenmesi,
profil fotoğraflarının gün aşırı değiştirilmesi, iş esnasında paylaşımların takibi ile anlamsız
şekilde sürekli konum bildirimi yapılmasının yer aldığını dile getirerek, "FOMO’dan
kurtulabilmek için, farklı sosyal etkinliklere katılmak, sosyal çevreyle daha fazla vakit

                                                            
380
YEŞİLAY, ‘‘Nur topu gibi bir fobimiz daha oldu ‘Online değilken bir şey kaçırırsam korkusu’ FOMO’’,
Yeşilay Dergisi, S.972, (Ocak 2015) 972. s.38.  
381
Sosyal medya rahatsızlığı: FOMO, 2015, https://www.trthaber.com/haber/saglik/sosyal-medya-rahatsizligi-
fomo-164657.html. (31 Temmuz 2018). 
382
Eraslan, Sosyal Medyayı Anlamak, s.33. 
383
Sosyal medya rahatsızlığı: FOMO, 2015, https://www.trthaber.com/haber/saglik/sosyal-medya-rahatsizligi-
fomo-164657.html. (31 Temmuz 2018).  
106 
 
 
   

geçirmek, sanal ortamda geçirilen süreyi sınırlamak ve değişik hobiler edinmek gerekir"
ifadelerini kullanmıştır.384

Bu endişeyi yoğun şekilde yaşayan bireylerde sosyal medyayı yoğun şekilde kullanan
bireylerdeki gibi yaşam memnuniyeti ve mental iyi oluş düşük seviyelerde gözlenmiş ve
bireylerin kullanım esnasında ve sonrasında karmaşık, dalgalı ruh halleri yaşadıkları
belirtilmiştir. Buna ek olarak bu konuda yapılan bir çalışmada FOMO'nun, internet
bağımlılığı ölçeğinden uyarlanan bir ölçekle problemli sosyal medya kullanımını
öngörebildiği ve böylelikle sosyal medya bağımlılığı ile ilişkili olabileceği ileri
sürülmüştür.385

Sosyal medya araçları toplumsal bilginin birçok biçimini giderek artan bir biçimde
sağlamaktadır. Bu araçlar, haber, olaylar, aktiviteler ve diyaloglar hakkındaki gerçek zamanlı
bilgilere de kolay erişimi sağlamaktadır. Anlık erişim kolaylığı ve ulaşılabilirliği çevrimiçi ve
çevrimdışı olaylardan haberdar olmayı ve diğer kullanıcılara bağlı kalmayı cazip hale
getirmektedir. Hatta Przybylski ve arkadaşlarının yaptıkları araştırmalara göre ‘Gündem
kaçırma endişesi’ olarak tanımlanan (FOMO: Fear of missing out) sosyal medya kullanımını
ve diğer kullanıcıları takip etmeyi ve bağlı kalmayı tetiklediği ve bağımlılık oluşturduğu da
öne sürülmektedir.386

Toparlayacak olursak FOMO patolojisi; sosyal medyadaki gelişmeleri, olayları takip


etme; gelişmelerden haberdar olma ve sürekli olarak hesaplarımızı kontrol etme isteğinin
günlük yaşamın rutinini etkilemesi halidir. Sürekli bilginin onaylanması ve takibi ile haber ya
da gelişmelere yorum yazma isteğidir.387

3.3. Sosyal Medya Bağımlılığının Belirgin Özellikleri

Günümüzde araştırmacılar internet bağımlılığında görülen belirtilerin, soysal medya


platformlarında da görüldüğünü bildirmektedir. Hatta Chicago Booth School of Business
                                                            
384
Sosyal medya rahatsızlığı: FOMO, 2015, https://www.trthaber.com/haber/saglik/sosyal-medya-rahatsizligi-
fomo-164657.html. (31 Temmuz 2018). 
385
Şentürk, s.13.  
386
Nilüfer Pembecioğlu ve Uğur Gündüz, ‘‘Sosyal Medya: Mizah, Muhalefet ve Direniş Pratikleri’’, Ali
Büyükaslan ve Ali Murat Kırık (Ed.), Sosyal Medya Araştırmaları II (Sosyalleşen Olgular) içinde, Konya:
Çizgi Kitabevi, 2015, s.71. 
387
Eraslan ve Çakır Eser, s.42. 
107 
 
 
   

University‘nin araştırmasında, sosyal medya bağımlılığının sigara ve alkol bağımlılığından


daha zararlı olduğu vurgulanmaktadır. Araştırmaya göre, 18-35 yaş aralığındaki Facebook ve
Twitter üyelerinin sosyal ağ bağımlılığının sigara ve alkol bağımlılığından önde olduğu
belirlenmiştir. Araştırmacılar, sosyal ağlarda bulunma isteğini, uyuma ve dinlenme isteğinin
üstünde olduğuna ve bunun sosyal felaket olduğuna dikkat çekmektedir. Çünkü sigara ve
alkol bağımlılığında bağımlılık yapan maddeden uzak durmak tedavi sürecinde mümkünken,
internet günlük hayatımızdaki birçok işte kullanıldığından sosyal medya uygulamalarını da
içinde barındıran internetten uzak durmak ya da hayatımızdan çıkarmak mümkün değildir.
Hayatımızla iç içe olmasından dolayı internet ile ilgili bir bağımlılıktan kurtulmak daha zor
bir süreçtir.388

Uzmanlara göre sosyal medyada çok fazla vakit geçiren bireylerin özellikle sağ
beyinleri zayıflamaktadır. Sağ beyin; yaratıcılığı, duygusallığı, seslere ve renklere, hayal
gücüne, sezgilere ve soyut algılamalara daha yatkın çalıştığı gerçeği göz önüne alındığında;
nörolog Serdar Dağ’ın açıklamaları dikkat çekicidir; ‘‘Teknoloji; düşünce gücümüzü
zayıflatır, bizi sosyal hayattan koparır, hayal kurmayı, sanatsal aktiviteyi, sosyalliği ve kıvrak
zekâyı kontrol altında tutan sağ beyni pasifleştirir. Bundan dolayı gençlerin hem düşünce
güçleri azalır, hem de kelime hazneleri azaldığı için konuşmaları akıcı olmaz. Ayrıca
teknolojik aletlerin yaydığı ışınlar; beyin hücresini ve emirleri kasa götürüp kas hareketlerini
sağlayan sinirlere zarar vermektedir’’389

Sosyal medya bağımlılığı ile ilişkili olduğu öngörülen altı bileşen aşağıda
sıralanmaktadır:

1) Belirginlik: Bir aktivitenin kişinin hayatında en önemli etkinlik haline gelerek


düşüncelerine, duygularına ve davranışlarına hâkim olması durumudur. İnsanların sosyal
paylaşım ağıyla meşgul olmadıkları anlarda dahi kendilerini bir dahaki meşgul olacakları
zamanı düşünmekten alıkoyamama durumu buna örnek olarak gösterilebilir.

                                                            
388
Tutgun Ünal, s.85.  
389
Eraslan, s.33. 
108 
 
 
   

2) Duygudurum düzenleme: Kişilerin sosyal paylaşım ağlarını kullanmaları


neticesindeki öznel deneyimlerini ifade etmektedir. Aynı deneyimin farklı zamanlarda farklı
duygular uyandırması durumudur ve baş etme stratejisi olarak görülebilir.

3) Tolerans: Bireyin ruh hali üzerinde geçmişte deneyimlediği olumlu etkileri elde
etmek adına sosyal ağ kullanımını giderek arttırması durumudur.

4) Çekilme belirtileri: Bireyin sosyal ağlarda paylaşımda bulunamaması halinde


ortaya çıkan olumsuz duygulanımı ifade etmektedir.

5) Çatışma: Bireyin sosyal ağlarla yoğun uğraşılarının sonucu olarak çevresiyle


(kişiler arası çatışma, iş hayatı, akademik performans) veya kendisiyle (intrapsişik çatışma)
yaşadığı sorunları göstermektedir.

6) Tekrarlama: Bireyin sosyal medya kullanımına son vermek adına yoğun çaba sarf
etmesi, ara verebilse dahi kısa veya uzun vadede kullanıma yeniden başlaması durumudur.390

Bununla birlikte uzmanlar, sosyal medya araçlarının ‘bağımlılık’ derecesinde


kullanımının anksiyeteye yani kaygı bozukluğuna neden olabileceğine dikkat çekmekte olup
normal dozda kullanmayanlarda sosyal alanda iletişimle ilgili problemler, depresif bir yapı
olabileceğini belirtmektedir. Bu noktadan hareketle, bazı psikologlara göre, gençler henüz
iletişim becerileri gelişmiş olmadan sosyal medyayı kullandıklarında sağlıksız bir kullanım
söz konusu olmakla birlikte, arkadaşlarına veya bir topluluğa da oradan mesaj vermektedir.
Diğer taraftan, bu tür sanal ortamlar, büyüklerde de aynı şekilde güvensizlik yaratacağı gibi
çocuklar için de benzer şekilde etki göstermektedir. Bu platformlarda kişiler, karşısındaki
kişilere olduğundan daha abartılı bir şekilde yorumlar yapabilmekte veya yüz yüze
söyleyemeyeceği şeyleri söyleyip yıpratabilmektedir. Bu tür durumlarda kişide yetersizlik
duygusu oluşmaktadır.391

Sosyal ağlar; bireysel bağların ilişkiler seti tarafından bir araya getirilmesidir.392
Dünya çapında, 800 milyondan fazla kullanıcısı ile Facebook bir numaralı sosyal medya

                                                            
390
Şentürk, s.10-11.  
391
Tutgun Ünal, s.86. 
392
Tiyrek Şişman, s.18. 
109 
 
 
   

ağıdır.393 Bu açıdan Facebook üzerine yapılmış çalışmalarda sosyal medya bağımlılığı


konusunda bize fikir verecektir.

Facebook’un bağımlılık kriterleri olarak belirtilen maddeler aynı zamanda


İnternet Bağımlılığı Hastalığı’nın da belirtileridir394;

• Günün ilk işi Facebook hesabını kontrol etmek.

• Facebook başında düzenli aralıklarla bile olsa 1 saatten fazla vakit geçiriyor
olmak.

• Aynı ev içerisinde dahi Facebook duvarı ve mesaj/mail. Sistemi ile konuşmak.

• Çevrimdışı halde iken bile Facebook güncellemeleri ve yorumları hakkında


düşünmek.

• Facebook’taki güncellemeleri ve arkadaş listenizdekilerin yorumlarını saat


başı, iş yerinden veya cep telefonunuzdan oturum açarak kontrol etmek.

• Facebook’ta siz yokken neler olduğunu öğrenmek için eve erken dönmenin
yolunu gözlemek.

• Facebook duvarında anlık durum yazılarına, kullanılan uygulamalara ve


yorumlara yer vermek.

• Facebook olmadan zaman geçirememek.

• Facebook’u gerçek ve profesyonel hayatın önüne koymak, öncelik vermek.

• Gün sonu Facebook hesabını kontrol ederek, Facebook üzerinden herkese ‘‘İyi
geceler’’ demek.

                                                            
393
Kuşay, s.29. 
394
Kuşay, s.60.  
110 
 
 
   

Her fırsatta sosyal medya uygulamalarını kullanma ihtiyacı ya da düşüncesi, atılan her
adımın, alınan her nefesin neredeyse bir ileti olarak sosyal medya da yazılması ergenlerin
onsuz yaşayamayacakları izlenimi, sosyal medya bağımlılığının en belirgin özelliğidir.395

4. BULGULAR

Araştırma sonucunda elde ettiğimiz bulgular aşağıda detaylı olarak tabloda gösterişmiş
ardından açıklanmıştır.

Birinci Alt Problem: İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya dini kullanım
amaçlar ne düzeydedir?

Tablo 11

Öğrencilerin Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçlarına İlişkin Betimsel İstatistik


Sonuçları
N Minimum Maximum X (Ortalama) S
Paylaşım Odaklı Kullanım (4 Madde) 365 4,00 19,00 8,21 (2,05) 3,51
Eğitim Odaklı Kullanım (6 Madde) 365 6,00 29,00 17,61 (2,94) 4,88
SMDKAÖ (10 Madde) 365 10,00 42,00 25,81 (2,58) 7,10

                                                            
395
Kuşay, s.57. 
111 
 
 
   

Aralıklar (5-1)/5=0,80 Kriter: 1,00-1,79=Çok Düşük; 1,80-2,59=Düşük; 2,60-3,39=Orta;


3,40-4,19=Yüksek; 4,20-5,00=Çok Yüksek
Tablo 11 incelendiğinde ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya dini kullanım
amaçlarının ne düzeyde olduğuna ilişkin betimsel istatistiklerinin verildiği görülmektedir.
“Paylaşım Odaklı Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin minimum puanlarının 4,00 olduğu ve
maksimum puanlarının 19,00 olduğu görülmektedir. Öğrencilerin paylaşım odaklı kullanım

amaçlarının X =8,21 (S=3,51) ortalamaya sahip olduğu ve bu ortalamanın madde sayısına


bölümü sonucu denk geldiği aralığın 2,05 ile düşük düzeyde dini kullanım amacının olduğu
görülmektedir.

“Eğitim Odaklı Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin minimum puanlarının 6,00


olduğu ve maksimum puanlarının 29,00 olduğu görülmektedir. Öğrencilerin eğitim odaklı
kullanım amaçlarının X =17,61 (S=4,88) ortalamaya sahip olduğu ve bu ortalamanın madde
sayısına bölümü sonucu denk geldiği aralığın 2,94 ile orta düzeyde dini kullanım amacının
olduğu görülmektedir.

Sosyal medya dini kullanım amaçları ölçeğinin geneline ilişkin minimum puanlarının
10,00 olduğu ve maksimum puanlarının 42,00 olduğu görülmektedir. Öğrencilerin sosyal
medya dini kullanım amaçlarının X =25,81 (S=7,10) ortalamaya sahip olduğu ve bu
ortalamanın madde sayısına bölümü sonucu denk geldiği aralığın 2,58 ile düşük düzeyde dini
kullanım amacının olduğu görülmektedir.

İkinci Alt Problem: İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya bağımlılığı ve dini
hayata etkilerine ilişkin algıları ne düzeydedir?

Tablo 12

Öğrencilerin Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkilerine Yönelik Algılarına Ait
Betimsel İstatistik Sonuçları
N Minimum Maximum X (Ortalama) S
Bağımlılık Etkili Kullanım (8 Madde) 365 8,00 36,00 18,84 (2,36) 5,59
Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım
365 6,00 22,00 12,64 (2,11) 3,25
(6 Madde)
SMBDHEÖ (14 Madde) 365 14,00 50,00 31,49 (2,25) 7,50
Aralıklar (5-1)/5=0,80 Kriter: 1,00-1,79=Çok Düşük; 1,80-2,59=Düşük; 2,60-3,39=Orta;
3,40-4,19=Yüksek; 4,20-5,00=Çok Yüksek
112 
 
 
   

Tablo 12 incelendiğinde ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya bağımlılığı ve


dini hayata etkilerine ait algılarının ne düzeyde olduğuna ilişkin betimsel istatistiklerinin
verildiği görülmektedir. “Bağımlılık Etkili Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin minimum
puanlarının 8,00 olduğu ve maksimum puanlarının 36,00 olduğu görülmektedir. Öğrencilerin

bağımlılık odaklı kullanıma yönelik algılarının X =18,84 (S=5,59) ortalamaya sahip olduğu ve
bu ortalamanın madde sayısına bölümü sonucu denk geldiği aralığın 2,36 ile düşük düzeyde
kullanım algılarının olduğu görülmektedir.

“Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin minimum


puanlarının 6,00 olduğu ve maksimum puanlarının 22,00 olduğu görülmektedir. Öğrencilerin

bilgilenme ve bildirim etkili kullanıma yönelik algılarının X =12,64 (S=3,25) ortalamaya


sahip olduğu ve bu ortalamanın madde sayısına bölümü sonucu denk geldiği aralığın 2,11 ile
düşük düzeyde kullanım algılarının olduğu görülmektedir.

Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin
minimum puanlarının 14,00 olduğu ve maksimum puanlarının 50,00 olduğu görülmektedir.

Öğrencilerin sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algılarının X =31,49
(S=7,50) ortalamaya sahip olduğu ve bu ortalamanın madde sayısına bölümü sonucu denk
geldiği aralığın 2,25 ile düşük düzeyde algılarının olduğu görülmektedir.

Üçüncü Alt Problem: İlahiyat fakültesi öğrencilerin sosyal medya dini kullanım
amaçları ile sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında ilişki
var mıdır?

Tablo 13

Öğrencilerin Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları İle Sosyal Medya Bağımlılığı ve
Dini Hayata Etkilerine Yönelik Algıları Arasındaki İlişkiye Ait Pearson Korelasyon
Analizi Sonuçları
Paylaşım Odaklı Eğitim Odaklı
Kullanım Kullanım SMKAÖ
r -,043 -,072 -,071
Bağımlılık Etkili Kullanım
p ,208 ,085 ,089
* *
Bilgilenme ve Bildirim Etkili r ,219 ,263 ,289*
Kullanım p ,000 ,000 ,000
SMBDHEÖ r ,063 ,061 ,073
113 
 
 
   

p ,114 ,124 ,082


*p<,05
Tablo 13 incelendiğinde ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya dini kullanım
amaçları ile sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında
anlamlı ilişki olup olmadığına bakılmıştır. Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri
ölçeğinin “Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım” alt faktörü ile sosyal medya bağımlılık
ölçeğinin alt faktörü ve geneline ilişkin dini kullanım amaçları arasında p<,05’e göre pozitif
yönde düşük düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu görülmektedir. Sosyal medya bağımlılığı ve
dini hayata etkileri ölçeğinin “Bağımlılık Etkili Kullanım” alt faktörü ile sosyal medya
bağımlılık ölçeğinin alt faktörü ve geneline ilişkin dini kullanım amaçları arasında p>,05’e
göre ilişki olmadığı görülmektedir. Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin
geneli ile sosyal medya bağımlılık ölçeğinin alt faktörü ve geneline ilişkin dini kullanım
amaçları arasında p>,05’e göre ilişki olmadığı görülmektedir.

Dördüncü Alt Problem: İlahiyat fakültesi öğrencilerinin cinsiyetlerine göre sosyal


medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık var mıdır?

Tablo 14

Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Arasındaki


Farklılığa İlişkin Independent-Samples (Bağımsız Örneklemler) T-Testi Sonuçları
Cinsiyet N X S t sd p
Paylaşım Odaklı Kadın 249 7,86 3,18
2,82 363 ,005*
Kullanım Erkek 116 8,96 4,04
Kadın 249 17,63 4,65
Eğitim Odaklı Kullanım ,15 363 ,880
Erkek 116 17,55 5,36
Kadın 249 25,49 6,64
SMKAÖ 1,28 363 ,202
Erkek 116 26,51 8,00
*p<,05
Tablo 14 incelendiğinde ilahiyat fakültesi öğrencilerinin cinsiyetlerine göre sosyal
medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık olup olmadığına bakılmıştır.
“Paylaşım Odaklı Kullanım” alt faktörüne ilişkin kadın öğrencilerin dini kullanım amaçları
( X =7,86) ile erkek öğrencilerin dini kullanım amaçları ( X =8,96) arasında t(363)=2,82,
p=,005<,05’e göre anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, erkek

114 
 
 
   

öğrencilerin sosyal medyayı paylaşım odaklı kullanma düzeylerinin, kadın öğrencilerin


kullanma düzeylerinden daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır. “Eğitim Odaklı
Kullanım” alt faktörüne ilişkin kadın öğrencilerin dini kullanım amaçları ( X =17,63) ile
erkek öğrencilerin dini kullanım amaçları ( X =17,55) arasında t(363)=,15, p=,880>,05’e göre
anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Kadın öğrenciler ile erkek öğrencilerin sosyal
medyayı eğitim odaklı kullanma düzeylerinin birbirine denk olduğu görülmektedir. Sosyal
medya dini kullanım amaçları ölçeğinin geneline ilişkin kadın öğrencilerin kullanım amaçları
( X =25,49) ile erkek öğrencilerin dini kullanım amaçları ( X =26,51) arasında t(363)=1,28,
p=,202>,05’e göre anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Kadın öğrenciler ile erkek
öğrencilerin sosyal medyayı dini kullanma amaçlarının birbirine denk olduğu görülmektedir.

Beşinci Alt Problem: İlahiyat fakültesi öğrencilerinin cinsiyetlerine göre sosyal


medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık var
mıdır?

Tablo 15

Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkilerine


Yönelik Algıları Arasındaki Farklılığa İlişkin Independent-Samples (Bağımsız
Örneklemler) T-Testi Sonuçları

Cinsiyet N X S t sd p
Bağımlılık Etkili Kadın 249 19,29 5,65
2,25 363 ,025*
Kullanım Erkek 116 17,88 5,37
Bilgilenme ve Bildirim Kadın 249 12,65 3,15
,02 363 ,981
Etkili Kullanım Erkek 116 12,66 3,47
Kadın 249 31,94 7,36
SMBDHE 1,67 363 ,096
Erkek 116 30,53 7,71
*p<,05
Tablo 15 incelendiğinde ilahiyat fakültesi öğrencilerinin cinsiyetlerine göre sosyal
medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olup
olmadığına bakılmıştır. “Bağımlılık Etkili Kullanım” alt faktörüne ilişkin kadın öğrencilerin
algları ( X =19,29) ile erkek öğrencilerin algıları ( X =17,88) arasında t(363)=2,25,
115 
 
 
   

p=,025<,05’e göre anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, kadın


öğrencilerin sosyal medyaya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik bağımlılık etkili
kullanım algılarının, erkek öğrencilerin algılarından daha yüksek olmasından
kaynaklanmaktadır. “Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım” alt faktörüne ilişkin kadın
öğrencilerin algları ( X =12,65) ile erkek öğrencilerin algıları ( X =12,66) arasında t(363)=,02,
p=,981>,05’e göre anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Kadın öğrenciler ile erkek
öğrencilerin bilgilenme ve bildirim etkili kullanım algılarının birbirine denk olduğu
görülmektedir. Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin
kadın öğrencilerin algları ( X =31,94) ile erkek öğrencilerin algıları ( X =30,53) arasında
t(363)=1,67, p=,096>,05’e göre anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Kadın öğrenciler ile
erkek öğrencilerin sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algılarının
birbirine denk olduğu görülmektedir.

Altıncı Alt Problem: İlahiyat fakültesi öğrencilerinin yaşlarına göre sosyal medya
dini kullanım amaçlar arasında anlamlı farklılık var mıdır?

Tablo 16

Öğrencilerin Yaşlarına Göre Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Arasındaki


Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans Analizi) Sonuçları
Post Hoc
Yaş N X S F(3-361) p (Tukey)
20 ve Altı 83 8,37 3,71
Paylaşım Odaklı 21 79 8,48 3,24
1,93 ,124
Kullanım 22 109 7,54 3,32
23 ve Üstü 94 8,60 3,69
20 ve Altı 83 17,95 4,79
Eğitim Odaklı 21 79 18,19 4,28
0,98 ,402
Kullanım 22 109 17,40 5,34
23 ve Üstü 94 17,05 4,87
20 ve Altı 83 26,33 6,87
21 79 26,67 6,32
SMDKAÖ 1,09 ,354
22 109 24,95 7,47
23 ve Üstü 94 25,65 7,47
*p<,05

116 
 
 
   

Tablo 16 incelendiğinde ilahiyat fakültesi öğrencilerinin yaşlarına göre sosyal medya


dini kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık olup olmadığına bakılmıştır. “Paylaşım
Odaklı Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin yaşlarına göre sosyal medya dini kullanım
amaçları arasında F(3-361)=1,93, p=,124>,05’e göre anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir.
“Eğitim Odaklı Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin yaşlarına göre sosyal medya dini
kullanım amaçları arasında F(3-361)=0,98, p=,402>,05’e göre anlamlı farklılık olmadığı
görülmektedir. Sosyal medya dini kullanım amaçları ölçeğinin geneline ilişkin ilahiyat
fakültesi öğrencilerinin yaşlarına göre dini kullanım amaçları arasında F(3-361)=1,09,
p=,354>,05’e göre anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir.

Yedinci Alt Problem: İlahiyat fakültesi öğrencilerinin yaşlarına göre sosyal medya
bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık var mıdır?

Tablo 17

Öğrencilerin Yaşlarına Göre Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkilerine


Yönelik Algıları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans
Analizi) Sonuçları

Post Hoc
Yaş N X S F(3-361) p (Tukey)
20 ve Altı 83 17,64 5,69
Bağımlılık Etkili 21 79 19,25 6,01
1,73 ,161
Kullanım 22 109 19,02 5,55
23 ve Üstü 94 19,35 5,12
20 ve Altı 83 12,88 3,18
Bilgilenme ve
21 79 12,57 3,30
Bildirim Etkili 0,66 ,575
22 109 12,33 3,19
Kullanım
23 ve Üstü 94 12,88 3,36
SMBDHEÖ 20 ve Altı 83 30,52 7,98 0,84 ,474
21 79 31,82 7,47
22 109 31,35 7,57
117 
 
 
   

23 ve Üstü 94 32,23 6,98


*p<,05
Tablo 17 incelendiğinde ilahiyat fakültesi öğrencilerinin yaşlarına göre sosyal medya
bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olup olmadığına
bakılmıştır. “Bağımlılık Etkili Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin yaşlarına göre sosyal
medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında F(3-361)=1,73,
p=,161>,05’e göre anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. “Bilgilenme ve Bildirim Etkili
Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin yaşlarına göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata
etkilerine yönelik algıları arasında F(3-361)=0,66, p=,575>,05’e göre anlamlı farklılık olmadığı
görülmektedir. Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin
öğrencilerin yaşlarına göre algıları arasında F(3-361)=0,84, p=,474>,05’e göre anlamlı farklılık
olmadığı görülmektedir.

Sekizinci Alt Problem: İlahiyat fakültesi öğrencilerinin öğrenim gördükleri sınıf


düzeylerine göre sosyal medya dini kullanım amaçlar arasında anlamlı farklılık var mıdır?

Tablo 18

Öğrencilerin Öğrenim Gördükleri Sınıf Düzeylerine Göre Sosyal Medya Dini Kullanım
Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans Analizi)
Sonuçları
Post Hoc
Sınıf Düzeyi N X S F(3-361) p (Tukey)
Birinci Sınıf 92 8,71 3,97
Paylaşım Odaklı İkinci Sınıf 61 8,28 3,09
4,04 ,008* 1>4, 3>4
Kullanım Üçüncü Sınıf 118 8,61 3,40
Dördüncü Sınıf 94 7,16 3,23
Birinci Sınıf 92 18,46 4,93
Eğitim Odaklı İkinci Sınıf 61 17,10 4,81
7,13 ,000* 1>4, 3>4
Kullanım Üçüncü Sınıf 118 18,60 4,71
Dördüncü Sınıf 94 15,86 4,63
SMDKAÖ Birinci Sınıf 92 27,16 7,47 7,99 ,000* 1>4, 3>4
İkinci Sınıf 61 25,38 6,71
118 
 
 
   

Üçüncü Sınıf 118 27,21 6,72


Dördüncü Sınıf 94 23,02 6,68
*p<,05 Kategoriler: Birinci Sınıf=1; İkinci Sınıf=2; Üçüncü Sınıf=3; Dördüncü Sınıf=4
Tablo 18 incelendiğinde ilahiyat fakültesi öğrencilerinin öğrenim gördükleri sınıf
düzeylerine göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık olup
olmadığına bakılmıştır. “Paylaşım Odaklı Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin öğrenim
gördükleri sınıf düzeylerine göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında F(3-361)=4,04,
p=,008<,05’e göre anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, dördüncü sınıf
düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin sosyal medyayı paylaşım odaklı kullanım amaçlarının
( X =7,16), birinci sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin sosyal medyayı paylaşım
odaklı kullanım amaçlarından ( X =8,71) ve üçüncü sınıf düzeyinde öğrenim gören
öğrencilerin sosyal medyayı paylaşım odaklı kullanım amaçlarından ( X =8,61) daha düşük
olmasından kaynaklanmaktadır.

“Eğitim Odaklı Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin öğrenim gördükleri sınıf


düzeylerine göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında F(3-361)=7,13, p=,000<,05’e
göre anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, dördüncü sınıf düzeyinde
öğrenim gören öğrencilerin sosyal medyayı eğitim odaklı kullanım amaçlarının ( X =15,86),
birinci sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin sosyal medyayı eğitim odaklı kullanım
amaçlarından ( X =18,46) ve üçüncü sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin sosyal
medyayı eğitim odaklı kullanım amaçlarından ( X =18,60) daha düşük olmasından
kaynaklanmaktadır.

Sosyal medya dini kullanım amaçları ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin öğrenim
gördükleri sınıf düzeylerine göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında F(3-361)=7,99,
p=,000<,05’e göre anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, dördüncü sınıf
düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin sosyal medya dini kullanım amaçlarının ( X =23,02),
birinci sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin sosyal medya dini kullanım amaçlarından
( X =27,16) ve üçüncü sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin sosyal medya dini
kullanım amaçlarından ( X =27,21) daha düşük olmasından kaynaklanmaktadır.

119 
 
 
   

Dokuzuncu Alt Problem: İlahiyat fakültesi öğrencilerinin öğrenim gördükleri sınıf


düzeylerine göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında
anlamlı farklılık var mıdır?

Tablo 19

Öğrencilerin Öğrenim Gördükleri Sınıf Düzeylerine Göre Sosyal Medya Bağımlılığı ve


Dini Hayata Etkilerine Yönelik Algıları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA
(Tek Yönlü Varyans Analizi) Sonuçları

Post Hoc
Sınıf N X S F(3-361) p (Tukey)
Birinci Sınıf 92 17,08 5,56
Bağımlılık İkinci Sınıf 61 19,43 5,62
4,33 ,005* 1<4
Etkili Kullanım Üçüncü Sınıf 118 19,22 5,68
Dördüncü Sınıf 94 19,71 5,20
Birinci Sınıf 92 12,61 3,16
Bilgilenme ve
İkinci Sınıf 61 12,54 3,28
Bildirim Etkili 3,10 ,027* 3>4
Üçüncü Sınıf 118 13,30 3,34
Kullanım
Dördüncü Sınıf 94 11,95 3,10
Birinci Sınıf 92 29,68 7,80
İkinci Sınıf 61 31,97 7,41
SMBDHEÖ 2,65 ,049* 1<3
Üçüncü Sınıf 118 32,52 7,69
Dördüncü Sınıf 94 31,66 6,76
*p<,05 Kategoriler: Birinci Sınıf=1; İkinci Sınıf=2; Üçüncü Sınıf=3; Dördüncü Sınıf=4

Tablo 19’ye bakıldığında ilahiyat fakültesi öğrencilerinin öğrenim gördükleri sınıf


düzeylerine göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında
anlamlı farklılık olup olmadığına bakılmıştır. “Bağımlılık Etkili Kullanım” alt faktöründe
öğrencilerin öğrenim gördükleri sınıf düzeylerine göre sosyal medya bağımlılığı ve dini
hayata etkilerine yönelik algıları arasında F(3-361)=4,33, p=,005<,05’e göre anlamlı farklılık
olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, dördüncü sınıf düzeyinde öğrenim gören
öğrencilerin bağımlılık etkili kullanım algılarının ( X =19,71), birinci sınıf düzeyinde öğrenim
gören öğrencilerin bağımlılık etkili kullanım algılarından ( X =17,08) daha yüksek
olmasından kaynaklanmaktadır.

“Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin öğrenim


gördükleri sınıf düzeylerine göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik
algıları arasında F(3-361)=3,10, p=,027<,05’e göre anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu

120 
 
 
   

anlamlı farklılık, üçüncü sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin bilgilenme ve bildirim
etkili kullanım algılarının ( X =13,30), dördüncü sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin
bağımlılık etkili kullanım algılarından ( X =11,95) daha yüksek olmasından
kaynaklanmaktadır.

Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin
öğrenim gördükleri sınıf düzeylerine göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine
yönelik algıları arasında F(3-361)=2,65, p=,049<,05’e göre anlamlı farklılık olduğu
görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, üçüncü sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin
algılarının ( X =32,52), birinci sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin algılarından
( X =29,68) daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.

Onuncu Alt Problem: İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyada en çok


kullandıkları uygulama türüne göre sosyal medya dini kullanım amaçlar arasında anlamlı
farklılık var mıdır?

Tablo 20

Öğrencilerin Sosyal Medyada En Çok Kullandıkları Uygulama Türüne Göre Sosyal


Medya Dini Kullanım Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek
Yönlü Varyans Analizi) Sonuçları
Post Hoc
Uygulama Türü N X S F(3-361) p (Tukey)
Facebook-Youtube 70 9,09 3,74
Paylaşım
Twitter 43 7,91 3,50
Odaklı 2,10 ,099
Whatsapp 152 7,86 3,22
Kullanım
Instagram 100 8,25 3,70
Facebook-Youtube 70 18,57 5,01
Eğitim
Twitter 43 16,72 5,65
Odaklı 1,78 ,151
Whatsapp 152 17,74 4,83
Kullanım
Instagram 100 17,11 4,44
SMDKAÖ Facebook-Youtube 70 27,66 7,33 2,18 ,091
121 
 
 
   

Twitter 43 24,63 8,01


Whatsapp 152 25,60 6,81
Instagram 100 25,36 6,84
*p<,05 Kategoriler: Facebook-Youtube=1; Twitter=2; Whatsapp=3; Instagram=4
Tablo 20 incelendiğinde ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyada en çok
kullandıkları uygulama türüne göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı
farklılık olup olmadığına bakılmıştır. “Paylaşım Odaklı Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin
sosyal medyada en çok kullandıkları uygulama türüne göre sosyal medya dini kullanım
amaçları arasında F(3-361)=2,10, p=,099>,05’e göre anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir.

“Eğitim Odaklı Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin sosyal medyada en çok


kullandıkları uygulama türüne göre sosyal medya kullanım amaçları arasında F(3-361)=1,78,
p=,151>,05’e göre anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Sosyal medya dini kullanım
amaçları ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin sosyal medyada en çok kullandıkları
uygulama türüne göre sosyal medya kullanım amaçları arasında F(3-361)=2,18, p=,091>,05’e
göre anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Anlamlı farklılık olmamasına rağmen sosyal
medya dini kullanım amaçlarını gerçekleştirmek için en az tercih ettikleri uygulamanın
“Twitter” olduğu ve en çok tercih ettikleri uygulamanın “Facebook-Youtube” olduğu
görülmektedir.

On Birinci Alt Problem: İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyada en çok


kullandıkları uygulama türüne göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik
algıları arasında anlamlı farklılık var mıdır?

Tablo 21

Öğrencilerin Sosyal Medyada En Çok Kullandıkları Uygulama Türüne Göre Sosyal


Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkilerine Yönelik Algıları Arasındaki Farklılığa
İlişkin One-Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans Analizi) Sonuçları

Post Hoc
Uygulama Türü N X S F(3-361) p (Tukey)
Facebook-Youtube 70 18,70 5,51
Bağımlılık
Twitter 43 19,21 6,61
Etkili 3,27 ,021* 1<4
Whatsapp 152 17,94 5,06
Kullanım
Instagram 100 20,15 5,76
Bilgilenme Facebook-Youtube 70 12,60 3,40 0,24 ,869
ve Bildirim Twitter 43 12,28 3,10
122 
 
 
   

Etkili Whatsapp 152 12,71 3,04


Kullanım Instagram 100 12,75 3,54
Facebook-Youtube 70 31,30 7,73
Twitter 43 31,49 8,33
SMBDHEÖ 1,84 ,139
Whatsapp 152 30,65 6,92
Instagram 100 32,90 7,71
*p<,05 Kategoriler: Facebook-Youtube=1; Twitter=2; Whatsapp=3; Instagram=4
Tablo 21’e bakıldığında ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyada en çok
kullandıkları uygulama türüne göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik
algıları arasında anlamlı farklılık olup olmadığına bakılmıştır. “Bağımlılık Etkili Kullanım”
alt faktöründe öğrencilerin sosyal medyada en çok kullandıkları uygulama türüne göre sosyal
medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında F(3-361)=3,27,
p=,021<,05’e göre anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, Instagram
uygulamasını kullanan öğrencilerin bağımlılık etkili kullanım algılarının ( X =20,15),
Whatsapp uygulamasını kullanan öğrencilerin bağımlılık etkili kullanım algılarından
( X =17,94) daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır. “Bilgilenme ve Bildirim Etkili
Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin sosyal medyada en çok kullandıkları uygulama türüne
göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında F(3-361)=0,24,
p=,869>,05’e göre anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Sosyal medya bağımlılığı ve
dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin sosyal medyada en çok
kullandıkları uygulama türüne göre algıları arasında F(3-361)=1,84, p=,139>,05’e göre anlamlı
farklılık olmadığı görülmektedir.

On İkinci Alt Problem: İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyaya eriştikleri


cihaz türüne göre sosyal medya dini kullanım amaçlar arasında anlamlı farklılık var mıdır?

Tablo 22

Öğrencilerin Sosyal Medyaya Eriştikleri Cihaz Türüne Göre Sosyal Medya Dini
Kullanım Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin Independent-Samples (Bağımsız
Örneklemler) T-Testi Sonuçları
Cihaz Türü N X S t sd p
Paylaşım Odaklı Masaüstü ve Mobil Cihazlar 91 8,76 3,99
1,74 363 ,083
Kullanım Mobil Cihazlar 274 8,02 3,32
Eğitim Odaklı Masaüstü ve Mobil Cihazlar 91 17,60 4,90
0,01 363 ,993
Kullanım Mobil Cihazlar 274 17,61 4,88
SMDKAÖ Masaüstü ve Mobil Cihazlar 91 26,36 7,61 0,85 363 ,395
123 
 
 
   

Mobil Cihazlar 274 25,63 6,93


*p<,05
Tablo 22 incelendiğinde ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyaya eriştikleri
cihaz türüne göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık olup
olmadığına bakılmıştır. “Paylaşım Odaklı Kullanım” alt faktörüne ilişkin masaüstü ve mobil
cihazlar ile sosyal medyaya erişen öğrencilerin dini kullanım amaçları ( X =8,76) ile mobil
cihazlarla sosyal medyaya erişen öğrencilerin dini kullanım amaçları ( X =8,02) arasında
t(363)=1,74, p=,083>,05’e göre anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. “Eğitim Odaklı
Kullanım” alt faktörüne ilişkin masaüstü ve mobil cihazlar ile sosyal medyaya erişen
öğrencilerin dini kullanım amaçları ( X =17,60) ile mobil cihazlarla sosyal medyaya erişen
öğrencilerin dini kullanım amaçları ( X =17,61) arasında t(363)=0,01, p=,993>,05’e göre
anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Sosyal medya dini kullanım amaçları ölçeğinin
geneline ilişkin masaüstü ve mobil cihazlar ile sosyal medyaya erişen öğrencilerin dini
kullanım amaçları ( X =26,36) ile mobil cihazlarla sosyal medyaya erişen öğrencilerin dini
kullanım amaçları ( X =25,63) arasında t(363)=0,85, p=,395>,05’e göre anlamlı farklılık
olmadığı görülmektedir. Anlamlı farlılık olmamasına rağmen hem masaüstü cihazları hem de
mobil cihazları sosyal medya için kullanan öğrencilerin sosyal medya kullanım düzeylerinin
sadece mobil cihazları sosyal medya için kullanan öğrencilerin kullanım düzeylerinden daha
yüksek olduğu görülmektedir.

On Üçüncü Alt Problem: İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyaya erişilen


cihaz türü göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında
anlamlı farklılık var mıdır?

Tablo 23

Öğrencilerin Sosyal Medyaya Erişilen Cihaz Türüne Göre Sosyal Medya Bağımlılığı ve
Dini Hayata Etkilerine Yönelik Algıları Arasındaki Farklılığa İlişkin Independent-
Samples (Bağımsız Örneklemler) T-Testi Sonuçları

Cihaz Türü N X S t sd p
Bağımlılık Masaüstü ve Mobil Cihazlar 91 18,15 5,29
1,35 363 ,177
Etkili Kullanım Mobil Cihazlar 274 19,07 5,68
Bilgilenme ve Masaüstü ve Mobil Cihazlar 91 12,85 3,41
0,67 363 ,506
Bildirim Etkili Mobil Cihazlar 274 12,58 3,20
124 
 
 
   

Kullanım
Masaüstü ve Mobil Cihazlar 91 31,00 7,48
SMBDHEÖ 0,72 363 ,472
Mobil Cihazlar 274 31,65 7,51
*p<,05
Tablo 23 incelendiğinde ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyaya eriştikleri
cihaz türüne göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında
anlamlı farklılık olup olmadığına bakılmıştır. “Bağımlılık Etkili Kullanım” alt faktörüne
ilişkin masaüstü ve mobil cihazlar ile sosyal medyaya erişen öğrencilerin sosyal medya
bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları ( X =18,15) ile mobil cihazlarla sosyal
medyaya erişen öğrencilerin sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik
algıları ( X =19,07) arasında t(363)=1,35, p=,177>,05’e göre anlamlı farklılık olmadığı
görülmektedir. “Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım” alt faktörüne ilişkin masaüstü ve
mobil cihazlar ile sosyal medyaya erişen öğrencilerin sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata
etkilerine yönelik algıları ( X =12,85) ile mobil cihazlarla sosyal medyaya erişen öğrencilerin
sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları ( X =12,58) arasında
t(363)=0,67, p=,506>,05’e göre anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Sosyal medya
bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin masaüstü ve mobil cihazlar ile
sosyal medyaya erişen öğrencilerin algıları ( X =31,00) ile mobil cihazlarla sosyal medyaya
erişen öğrencilerin algıları ( X =31,65) arasında t(363)=0,72, p=,472>,05’e göre anlamlı
farklılık olmadığı görülmektedir. Anlamlı farlılık olmamasına rağmen hem masaüstü cihazları
hem de mobil cihazları sosyal medya için kullanan öğrencilerin algılarının sadece mobil
cihazları sosyal medya için kullanan öğrencilerin algılarından daha yüksek olduğu
görülmektedir.

On Dördüncü Alt Problem: İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya kullanım


zamanına göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık var mıdır?

Tablo 24

Öğrencilerin Sosyal Medya Kullanım Zamanına Göre Sosyal Medya Dini Kullanım
Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans Analizi)
Sonuçları
Post Hoc
Zaman N X S F(2-362) p (Tukey)

125 
 
 
   

Paylaşım 3 Yıl ve Daha Az 72 8,29 3,50


Odaklı 4-6 Yıl 158 8,69 3,76 3,64 ,027* 2>3
Kullanım 7 Yıl ve Daha Fazla 135 7,59 3,12
Eğitim 3 Yıl ve Daha Az 72 17,08 4,98
Odaklı 4-6 Yıl 158 17,96 4,58 0,86 ,423
Kullanım 7 Yıl ve Daha Fazla 135 17,48 5,17
3 Yıl ve Daha Az 72 25,38 7,44
SMKAÖ 4-6 Yıl 158 26,65 6,80 1,96 ,142
7 Yıl ve Daha Fazla 135 25,07 7,21
*p<,05 Kategoriler: 3 Yıl ve Daha Az=1; 4-6 Yıl=2; 7 Yıl ve Daha Fazla=3
Tablo 24 incelendiğinde ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya kullanım
zamanına göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık olup
olmadığına bakılmıştır. “Paylaşım Odaklı Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin sosyal medya
kullanım zamanına göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında F(2-362)=3,64,
p=,027<,05’e göre anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, sosyal medya
kullanımına 4-6 yıl zaman ayıran öğrencilerin sosyal medyayı paylaşım odaklı kullanım
amaçlarının ( X =8,69), sosyal medya kullanımına 7 yıl ve daha fazla zaman ayıran
öğrencilerin sosyal medyayı paylaşım odaklı kullanım amaçlarından ( X =7,59) daha yüksek
olmasından kaynaklanmaktadır. Öğrencilerin sosyal medya kullanım zamanı arttıkça sosyal
medyayı paylaşım odaklı kullanım düzeyleri düşmektedir. “Eğitim Odaklı Kullanım” alt
faktöründe öğrencilerin sosyal medya kullanım zamanına göre sosyal medya dini kullanım
amaçları arasında F(2-362)=0,86, p=,423>,05’e göre anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir.
Sosyal medya dini kullanım amaçları ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin sosyal medya
kullanım zamanına göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında F(2-362)=1,96,
p=,142>,05’e göre anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir.

On Beşinci Alt Problem: İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya kullanım


zamanına göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında
anlamlı farklılık var mıdır?

Tablo 25

Öğrencilerin Sosyal Medya Kullanım Zamanına Göre Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini
Hayata Etkilerine Yönelik Algıları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek
Yönlü Varyans Analizi) Sonuçları

Zaman N X S F(2-362) p Post Hoc


126 
 
 
   

(Tukey)
Bağımlılık 3 Yıl ve Daha Az 72 17,24 5,63
Etkili 4-6 Yıl 158 18,79 5,92 4,88 ,008* 3>1
Kullanım 7 Yıl ve Daha Fazla 135 19,76 5,00
Bilgilenme ve3 Yıl ve Daha Az 72 11,74 3,21
Bildirim Etkili
4-6 Yıl 158 12,63 3,38 4,62 ,010* 3>1
Kullanım 7 Yıl ve Daha Fazla 135 13,16 3,03
3 Yıl ve Daha Az 72 28,97 7,30
SMBDHEÖ 4-6 Yıl 158 31,42 7,80 6,73 ,001* 3>1
7 Yıl ve Daha Fazla 135 32,92 6,90
*p<,05 Kategoriler: 3 Yıl ve Daha Az=1; 4-6 Yıl=2; 7 Yıl ve Daha Fazla=3
Tablo 25 incelendiğinde ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya kullanım
zamanına göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında
anlamlı farklılık olup olmadığına bakılmıştır. “Bağımlılık Etkili Kullanım” alt faktöründe
öğrencilerin sosyal medya kullanım zamanına göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata
etkilerine yönelik algıları arasında F(2-362)=4,88, p=,008<,05’e göre anlamlı farklılık olduğu
görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, sosyal medya kullanımına 7 yıl ve daha fazla zaman
ayıran öğrencilerin algılarının ( X =19,76), sosyal medya kullanımına 3 yıl ve daha az zaman
ayıran öğrencilerin algılarından ( X =17,24) daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.
“Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin sosyal medya kullanım
zamanına göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında F(2-
362)=4,62, p=,010<,05’e göre anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık,
sosyal medya kullanımına 7 yıl ve daha fazla zaman ayıran öğrencilerin algılarının
( X =13,16), sosyal medya kullanımına 3 yıl ve daha az zaman ayıran öğrencilerin
algılarından ( X =11,74) daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.

Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin
sosyal medya kullanım zamanına göre algıları arasında F(2-362)=6,73, p=,001<,05’e göre
anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, sosyal medya kullanımına 7 yıl
ve daha fazla zaman ayıran öğrencilerin algılarının ( X =32,92), sosyal medya kullanımına 3
yıl ve daha az zaman ayıran öğrencilerin algılarından ( X =28,97) daha yüksek olmasından
kaynaklanmaktadır.

127 
 
 
   

On Altıncı Alt Problem: İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyaya günlük


bağlanma süresine göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık var
mıdır?

Tablo 26

Öğrencilerin Sosyal Medyaya Günlük Bağlanma Süresine Göre Sosyal Medya Dini
Kullanım Amaçları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-Way ANOVA (Tek Yönlü
Varyans Analizi) Sonuçları
Günlük Bağlanma Post Hoc
Süresi N X S F(2-362) p (Tukey)
Paylaşım 1 Saatten Az 51 8,43 4,09
Odaklı 1-3 Saat 221 7,98 3,39 1,18 ,307
Kullanım 4 Saat ve Daha Fazla 93 8,61 3,43
Eğitim 1 Saatten Az 51 18,25 5,65
Odaklı 1-3 Saat 221 17,67 4,77 0,93 ,395
Kullanım 4 Saat ve Daha Fazla 93 17,12 4,70
1 Saatten Az 51 26,69 8,06
SMDKAÖ 1-3 Saat 221 25,65 6,94 0,45 ,638
4 Saat ve Daha Fazla 93 25,73 6,97
*p<,05
Tablo 26 incelendiğinde ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyaya günlük
bağlanma sürelerine göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık olup
olmadığına bakılmıştır. “Paylaşım Odaklı Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin sosyal
medyaya günlük bağlanma sürelerine göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında F(2-
362)=1,18, p=,307>,05’e göre anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. “Eğitim Odaklı
Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerine göre
sosyal medya dini kullanım amaçları arasında F(2-362)=0,93, p=,395>,05’e göre anlamlı
farklılık olmadığı görülmektedir. Sosyal medya dini kullanım amaçları ölçeğinin geneline
ilişkin öğrencilerin sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerine göre sosyal medya kullanım
amaçları arasında F(2-362)=0,45, p=,638>,05’e göre anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir.
Anlamlı farklılık olmamasına rağmen sosyal medya kullanımı 1 saati geçtiği zaman
öğrencilerin eğitim odaklı sosyal medya dini kullanım amaçlarının düştüğü görülmektedir.
Sosyal medya kullanımında saat süresi 1 saati aşan öğrencilerin sosyal medya dini kullanım
amaçlarının düştüğü ama bu aradaki farkın anlamlı farklılık yaratacak düzeyde yüksek
olmadığı görülmektedir.

128 
 
 
   

On Yedinci Alt Problem: İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyaya günlük


bağlanma süresine göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları
arasında anlamlı farklılık var mıdır?

Tablo 27

Öğrencilerin Sosyal Medyaya Günlük Bağlanma Süresine Göre Sosyal Medya


Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkilerine Yönelik Algıları Arasındaki Farklılığa İlişkin One-
Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans Analizi) Sonuçları

Günlük Bağlanma Post Hoc


Süresi N X S F(2-362) p (Tukey)
Bağımlılık 1 Saatten Az 51 15,20 4,21
3>1, 3>2
Etkili 1-3 Saat 221 18,95 5,48 16,63 ,000*
2>1
Kullanım 4 Saat ve Daha Fazla 93 20,57 5,64
Bilgilenme ve 1 Saatten Az 51 11,69 3,15
Bildirim Etkili 1-3 Saat 221 12,57 3,15 4,65 ,010* 3>1
Kullanım 4 Saat ve Daha Fazla 93 13,37 3,41
1 Saatten Az 51 26,88 6,05
3>1, 3>2
SMBDHEÖ 1-3 Saat 221 31,52 7,11 15,78 ,000*
2>1
4 Saat ve Daha Fazla 93 33,94 7,97
*p<,05 Kategoriler: 1 Saatten Az=1; 1-3 Saat=2; 4 Saat ve Daha Fazla=3

Tablo 27 incelendiğinde ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyaya günlük


bağlanma süresine göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları
arasında anlamlı farklılık olup olmadığına bakılmıştır. “Bağımlılık Etkili Kullanım” alt
faktöründe öğrencilerin sosyal medyaya günlük bağlanma süresine göre sosyal medya
bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında F(2-362)=16,63, p=,000<,05’e göre
anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, sosyal medyaya günlük
bağlanma sürelerinin 4 saat ve daha fazla olan öğrencilerin algılarının ( X =20,57), sosyal
medyaya günlük bağlanma sürelerinin 1 saatten az olan öğrencilerin algılarından ( X =15,20)
ve sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerinin 1-3 saat olan öğrencilerin algılarından
( X =18,95) daha yüksek olmasından ve sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerinin 1-3 saat
olan öğrencilerin algılarının ( X =18,95), sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerinin 1
saatten az olan öğrencilerin algılarından ( X =15,20) daha yüksek olmasından
kaynaklanmaktadır.

129 
 
 
   

“Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin sosyal medyaya


günlük bağlanma süresine göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik
algıları arasında F(2-362)=4,65, p=,010<,05’e göre anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu
anlamlı farklılık, sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerinin 4 saat ve daha fazla olan
öğrencilerin algılarının ( X =13,37), sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerinin 1 saatten az
olan öğrencilerin algılarından ( X =11,69) daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.

Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin
sosyal medyaya günlük bağlanma süresine göre algıları arasında F(2-362)=15,78, p=,000<,05’e
göre anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, sosyal medyaya günlük
bağlanma sürelerinin 4 saat ve daha fazla olan öğrencilerin algılarının ( X =33,94), sosyal
medyaya günlük bağlanma sürelerinin 1 saatten az olan öğrencilerin algılarından ( X =26,88)
ve sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerinin 1-3 saat olan öğrencilerin algılarından
( X =31,52) daha yüksek olmasından ve sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerinin 1-3 saat
olan öğrencilerin algılarının ( X =31,52), sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerinin 1
saatten az olan öğrencilerin algılarından ( X =26,88) daha yüksek olmasından
kaynaklanmaktadır.

Tablo 28

Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Ortalama Dağılımı

Standart
Ortalama Sapma
1. Dini içerikli yapılan bir sohbeti izlemek için kullanırım. 3,25 1,02
2. Dini yaşantımın diğer insanlar tarafından bilinmesi için kullanırım. 1,85 1,22
3. Görüşlerini beğendiğim bir hocanın yapmış olduğu dini sohbeti
2,57 1,19
paylaşmak için kullanırım.
4. İlahi – Ezgi paylaşmak için kullanırım. 2,20 1,20
5. Beğendiğim dini materyalleri (dini resim, video, not vb.) paylaşmak
2,82 1,27
için kullanırım.
6. Daha çok birilerine karşı argüman geliştirmek için kullanırım. 2,13 1,13
7. Dini eğitim amaçlı iletişim kurmak için kullanırım. 2,89 1,18
8. Başkalarının dini içerikli durumlarına veya paylaşımlarına yorum
2,03 1,15
yazmak için kullanırım.
130 
 
 
   

9. İlgimi çeken belli bir dini grubu takip etmek için kullanırım. 2,95 1,24
10. Vaktimi israf etmemek (boş geçirmemek) adına bir şeyler
3,12 1,15
öğrenmek için kullanırım.
Aralıklar (5-1)/5=0,80 Kriter: 1,00-1,79=Kesinlikle Katılmıyorum; 1,80-2,59=Katılmıyorum;
2,60-3,39=Orta Düzeyde Katılıyorum; 3,40-4,19=Katılıyorum; 4,20-5,00=Kesinlikle
Katılıyorum
Tablo 28’de ilahiyat fakültesi öğrencilerinin vermiş oldukları cevapların ortalaması ve
aralıklarına yer verilmiştir. Daha detaylı inceleyecek olursak;

Tablo 28.1

Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları Madde 1

1. Dini içerikli yapılan bir sohbeti izlemek için kullanırım.


Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Kesinlikle Katılmıyorum 19 5,2 5,2 5,2
Katılmıyorum 48 13,2 13,2 18,4
Orta Düzeyde Katılıyorum 168 46,0 46,0 64,4
Katılım Düzeyi
Katılıyorum 81 22,2 22,2 86,6
Kesinlikle Katılıyorum 49 13,4 13,4 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 28.1’e bakıldığında “Dini içerikli yapılan bir sohbeti izlemek için kullanırım”
maddesine ilahiyat fakültesi öğrencilerinin %46,0 (N=168)’ının çoğunluk olarak orta düzeyde
katıldıklarını ifade etmişlerdir.

Tablo 28.2

Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları Madde 2

2. Dini yaşantımın diğer insanlar tarafından bilinmesi için kullanırım.


Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Kesinlikle Katılmıyorum 209 57,3 57,3 57,3
Katılmıyorum 73 20,0 20,0 77,3
Orta Düzeyde Katılıyorum 36 9,9 9,9 87,1
Katılım Düzeyi
Katılıyorum 24 6,6 6,6 93,7
Kesinlikle Katılıyorum 23 6,3 6,3 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 28.2’ye bakıldığında “Dini yaşantımın diğer insanlar tarafından bilinmesi için
kullanırım.” maddesine ilahiyat fakültesi öğrencilerinin %57,3 (N=209) kesinlikle
katılmadıklarını ifade etmişlerdir.
131 
 
 
   

Tablo 28.3

Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları Madde 3

3. Görüşlerini beğendiğim bir hocanın yapmış olduğu dini sohbeti paylaşmak için
kullanırım.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Kesinlikle Katılmıyorum 82 22,5 22,5 22,5
Katılmıyorum 102 27,9 27,9 50,4
Orta Düzeyde Katılıyorum 96 26,3 26,3 76,7
Katılım Düzeyi
Katılıyorum 62 17,0 17,0 93,7
Kesinlikle Katılıyorum 23 6,3 6,3 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 28.3’e bakıldığında ‘‘Görüşlerini beğendiğim bir hocanın yapmış olduğu dini
sohbeti paylaşmak için kullanırım.’’ maddesine ilahiyat fakültesi öğrencilerinin %27,9
(N=102) katılmadığını ifade etmişlerdir.

Tablo 28.4
Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları Madde 4

4. İlahi – Ezgi paylaşmak için kullanırım.


Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Kesinlikle Katılmıyorum 134 36,7 36,7 36,7
Katılmıyorum 103 28,2 28,2 64,9
Orta Düzeyde Katılıyorum 70 19,2 19,2 84,1
Katılım Düzeyi
Katılıyorum 38 10,4 10,4 94,5
Kesinlikle Katılıyorum 20 5,5 5,5 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 28.4’e bakıldığında ‘‘İlahi – Ezgi paylaşmak için kullanırım.’’ maddesine
ilahiyat fakültesi öğrencilerinin %36,7 (N=134) kesinlikle katılmadığını ifade etmişlerdir.

Tablo 28.5
Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları Madde 5
132 
 
 
   

5. Beğendiğim dini materyalleri (dini resim, video, not vb.) paylaşmak için kullanırım.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Kesinlikle Katılmıyorum 78 21,4 21,4 21,4
Katılmıyorum 67 18,4 18,4 39,7
Orta Düzeyde Katılıyorum 95 26,0 26,0 65,8
Katılım Düzeyi
Katılıyorum 94 25,8 25,8 91,5
Kesinlikle Katılıyorum 31 8,5 8,5 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 28.5’e bakıldığında ‘‘Beğendiğim dini materyalleri (dini resim, video, not vb.)
paylaşmak için kullanırım.’’ maddesine ilahiyat fakültesi öğrencilerinin %26,0 (N=95) orta
düzeyde katıldıklarını ifade etmişlerdir.

Tablo 28.6
Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları Madde 6

6. Daha çok birilerine karşı argüman geliştirmek için kullanırım.


Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Kesinlikle Katılmıyorum 134 36,7 36,7 36,7
Katılmıyorum 109 29,9 29,9 66,6
Orta Düzeyde Katılıyorum 76 20,8 20,8 87,4
Katılım Düzeyi
Katılıyorum 31 8,5 8,5 95,9
Kesinlikle Katılıyorum 15 4,1 4,1 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 28.6’ya bakıldığında ‘‘Daha çok birilerine karşı argüman geliştirmek için
kullanırım.’’ maddesine ilahiyat fakültesi öğrencileri %36,7 (N=134) kesinlikle katılmadığını
ifade etmişlerdir.

Tablo 28.7
Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları Madde 7

7. Dini eğitim amaçlı iletişim kurmak için kullanırım.


Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Kesinlikle Katılmıyorum 57 15,6 15,6 15,6
Katılmıyorum 72 19,7 19,7 35,3
Orta Düzeyde Katılıyorum 123 33,7 33,7 69,0
Katılım Düzeyi
Katılıyorum 79 21,6 21,6 90,7
Kesinlikle Katılıyorum 34 9,3 9,3 100,0
Toplam 365 100,0 100,0

133 
 
 
   

Tablo 28.7’ye bakıldığında ‘‘Dini eğitim amaçlı iletişim kurmak için kullanırım.’’
maddesine ilahiyat fakültesi öğrencileri %33,7 (N=123) orta düzeyde katıldıklarını ifade
etmişlerdir.

Tablo 28.8

Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları Madde 8

8. Başkalarının dini içerikli durumlarına veya paylaşımlarına yorum yazmak için


kullanırım.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Kesinlikle Katılmıyorum 157 43,0 43,0 43,0
Katılmıyorum 103 28,2 28,2 71,2
Orta Düzeyde Katılıyorum 60 16,4 16,4 87,7
Katılım Düzeyi
Katılıyorum 28 7,7 7,7 95,3
Kesinlikle Katılıyorum 17 4,7 4,7 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 28.8’e bakıldığında ‘‘Başkalarının dini içerikli durumlarına veya paylaşımlarına
yorum yazmak için kullanırım.’’ maddesine ilahiyat fakültesi öğrencileri %43,0 (N=157)
kesinlikle katılmadıklarını ifade etmişlerdir.

Tablo 28.9

Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları Madde 9

9. İlgimi çeken belli bir dini grubu takip etmek için kullanırım.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Kesinlikle Katılmıyorum 65 17,8 17,8 17,8
Katılmıyorum 59 16,2 16,2 34,0
Orta Düzeyde Katılıyorum 104 28,5 28,5 62,5
Katılım Düzeyi
Katılıyorum 102 27,9 27,9 90,4
Kesinlikle Katılıyorum 35 9,6 9,6 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 28.9’a bakıldığında ‘‘İlgimi çeken belli bir dini grubu takip etmek için
kullanırım.’’ maddesine ilahiyat fakültesi öğrencileri %28,5 (N=104) orta düzeyde
katıldıklarını ifade etmişlerdir.

134 
 
 
   

Tablo 28.10

Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları Madde 10

10. Vaktimi israf etmemek (boş geçirmemek) adına bir şeyler öğrenmek için kullanırım.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Kesinlikle Katılmıyorum 40 11,0 11,0 11,0
Katılmıyorum 55 15,1 15,1 26,0
Orta Düzeyde Katılıyorum 134 36,7 36,7 62,7
Katılım Düzeyi
Katılıyorum 92 25,2 25,2 87,9
Kesinlikle Katılıyorum 44 12,1 12,1 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 28.10’a bakıldığında ‘‘Vaktimi israf etmemek (boş geçirmemek) adına bir
şeyler öğrenmek için kullanırım.’’ maddesine ilahiyat fakültesi öğrencileri %36,7 (N=134)
orta düzeyde katıldıklarını ifade etmişlerdir.

Tablo 29

Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Ortalama Dağılımı

Standart
Ortalama Sapma
1. Dini bilgilerimi, Temel İslami kitaplar (Kelam, Tefsir, Hadis vb.)
1,96 0,95
yerine, sosyal medyadan öğrenmek bana daha fazla uyar.
2. Geç saatlere kadar sosyal medya kullanımımdan dolayı sabah
1,88 1,02
namazlarına uyanamıyorum.
3. Dini özel gün ve gecelerde (Kadir gecesi, Miraç kandili vb.) ibadetle
1,64 0,88
meşgul olmak yerine, sosyal medyayla meşgul olmayı tercih ederim.
4. Boş vakitlerimde ilk aklıma gelen kazaya kalan namazlarım değil,
2,87 1,37
sosyal medyayı kontrol etmem gerektiğidir.
5. Dini hayatımı (namazlarımı, oruçlarımı, dualarımı) olumsuz
etkilemesine rağmen gün geçtikçe sosyal medyayı terk edemediğimi2,63 1,31
fark ediyorum.
135 
 
 
   

6. Günlük beş vakit namazlarımdan bazılarını sosyal medyaya girmek


1,81 1,00
için ertelediğim olur.
7. Sosyal medyada planladığımdan daha fazla vakit geçirdiğim için
2,49 1,21
Kur’an-ı Kerim okumadığım günler olur.
8. Kendimi mutsuz hissettiğimde dua etmek değil sosyal medyaya
1,81 0,99
girmek beni rahatlatır.
9. Bayramlarda akrabalarımı ziyaret etmek yerine, bayramlarını sosyal
1,61 0,92
medya hesabımdan bir paylaşım ile kutlarım.
10. İslami ahlaka uygun olmayan bir davranış gördüğümde, o kişiyi
1,55 0,82
uyarmak yerine sosyal medyada bu duruma tepki veririm.
11. Camii ve ev vaazlarından ziyade sosyal medyadaki dini
2,29 1,18
sohbetlerden daha fazla etkilenirim.
12. Dindarların kendi içinde ürettikleri moda sosyal medya ile
3,71 1,27
yaygınlaşmaktadır.
13. Dini toplantıların yer, zaman ve mekânını sosyal medyadan
3,42 1,16
öğrenirim.
14. Sosyal medya itikad ve inanç gibi konularda bildiğim birçok şeyin
1,82 0,97
değişmesine sebep oluyor.
Aralıklar (5-1)/5=0,80 Kriter: 1,00-1,79=Hiçbir Zaman; 1,80-2,59=Nadiren; 2,60-
3,39=Bazen; 3,40-4,19=Sık Sık; 4,20-5,00=Her Zaman

Tablo 29’da ilahiyat fakültesi öğrencilerinin vermiş oldukları cevapların ortalaması ve


aralıklarına yer verilmiştir. Daha detaylı inceleyecek olursak;

Tablo 29.1

Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 1

1. Dini bilgilerimi, Temel İslami kitaplar (Kelam, Tefsir, Hadis vb.) yerine, sosyal
medyadan öğrenmek bana daha fazla uyar.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Hiçbir Zaman 143 39,2 39,2 39,2
Nadiren 119 32,6 32,6 71,8
Bazen 83 22,7 22,7 94,5
Sıklık Düzeyi
Sık Sık 16 4,4 4,4 98,9
Her Zaman 4 1,1 1,1 100,0
Toplam 365 100,0 100,0

136 
 
 
   

Tablo 29.1’e bakıldığında ‘‘Dini bilgilerimi, Temel İslami (Kelam, Tefsir, Hadis vb.)
yerine, sosyal medyadan öğrenmek bana daha fazla uyar.’’ maddesine ilahiyat fakültesi
öğrencileri %39,2 (N=143) hiçbir zaman seçeneğini işaretlemişlerdir. Fakat öğrencilerin
%22,7 (N=83) si bazen seçeneğini işaretlemişlerdir.

Tablo 29.2

Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 2

2. Geç saatlere kadar sosyal medya kullanımımdan dolayı sabah namazlarına


uyanamıyorum.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Hiçbir Zaman 171 46,8 46,8 46,8
Nadiren 103 28,2 28,2 75,1
Bazen 63 17,3 17,3 92,3
Sıklık Düzeyi
Sık Sık 21 5,8 5,8 98,1
Her Zaman 7 1,9 1,9 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 29.2’ye bakıldığında ‘‘Geç saatlere kadar sosyal medya kullanımımdan dolayı
sabah namazlarına uyanamıyorum.’’ maddesine ilahiyat fakültesi öğrencileri %46,8 (N=171)
hiçbir zaman cevabını işaretlerken nadiren, bazen ve sık sık cevabını işaretleyenler ise
azımsanmayacak bir orandır.

Tablo 29.3

Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 3

3. Dini özel gün ve gecelerde (Kadir gecesi, Miraç kandili vb.) ibadetle meşgul olmak
yerine, sosyal medyayla meşgul olmayı tercih ederim.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Sıklık Düzeyi Hiçbir Zaman 210 57,5 57,5 57,5
Nadiren 94 25,8 25,8 83,3
Bazen 43 11,8 11,8 95,1
Sık Sık 17 4,7 4,7 99,7
Her Zaman 1 ,3 ,3 100,0

137 
 
 
   

Toplam 365 100,0 100,0


Tablo 29.3’e bakıldığında ‘‘Dini özel gün ve gecelerde (Kadir gecesi, Miraç kandili
vb.) ibadetle meşgul olmak yerine, sosyal medyayla meşgul olmayı tercih ederim.’’
maddesine ilahiyat fakültesi öğrencileri %57,5 (N=210) hiçbir zaman, %25,8 (N=94) nadiren,
%11,8 (N=Bazen) seçeneğini işaretlerken sık sık seçeneğini işaretleyenler ise % 4,7 (N=17)
dir.

Tablo 29.4

Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 4

4. Boş vakitlerimde ilk aklıma gelen kazaya kalan namazlarım değil, sosyal medyayı
kontrol etmem gerektiğidir.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Hiçbir Zaman 84 23,0 23,0 23,0
Nadiren 66 18,1 18,1 41,1
Bazen 75 20,5 20,5 61,6
Sıklık Düzeyi
Sık Sık 92 25,2 25,2 86,8
Her Zaman 48 13,2 13,2 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 29.4’e bakıldığında ‘‘Boş vakitlerimde ilk aklıma gelen kazaya kalan
namazlarım değil, sosyal medyayı kontrol etmem gerektiğidir.’’ maddesine ilahiyat fakültesi
öğrencileri % 25,2 (N=92) sık sık seçeneğini işaretlerken her zaman seçeneğini işaretleyenler
% 13, 2 (N=48) dir.

Tablo 29.5

Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 5

5. Dini hayatımı (namazlarımı, oruçlarımı, dualarımı) olumsuz etkilemesine rağmen gün


geçtikçe sosyal medyayı terk edemediğimi fark ediyorum.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Sıklık Düzeyi Hiçbir Zaman 96 26,3 26,3 26,3
Nadiren 81 22,2 22,2 48,5
Bazen 88 24,1 24,1 72,6
Sık Sık 63 17,3 17,3 89,9
Her Zaman 37 10,1 10,1 100,0

138 
 
 
   

Toplam 365 100,0 100,0


Tablo 29.5’e bakıldığında ‘‘Dini hayatımı (namazlarımı, oruçlarımı, dualarımı)
olumsuz etkilemesine rağmen gün geçtikçe sosyal medyayı terk edemediğimi fark
ediyorum.’’ maddesine ilahiyat fakültesi öğrencileri % 26,3 (N=96) hiçbir zaman seçeneğini
işaretlerken % 24,1 (N=88) bazen, %22,2 (N=81) nadiren seçeneğini işaretlemişlerdir.

Tablo 29.6

Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 6

6. Günlük beş vakit namazlarımdan bazılarını sosyal medyaya girmek için ertelediğim
olur.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Hiçbir Zaman 192 52,6 52,6 52,6
Nadiren 79 21,6 21,6 74,2
Bazen 70 19,2 19,2 93,4
Sıklık Düzeyi
Sık Sık 20 5,5 5,5 98,9
Her Zaman 4 1,1 1,1 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 29.6’ya bakıldığında ‘‘Günlük beş vakit namazlarımdan bazılarını sosyal
medyaya girmek için ertelediğim olur.’’ maddesine ilahiyat fakültesi öğrencileri % 52,6
(N=192) hiçbir zaman, %21,6 (N=79) nadiren, %19,2 (N=70) bazen, % 5,5 (N=20) sık sık
seçeneğini işaretlemişlerdir.

Tablo 29.7

Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 7

7. Sosyal medyada planladığımdan daha fazla vakit geçirdiğim için Kur’an-ı Kerim
okumadığım günler olur.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Sıklık Düzeyi Hiçbir Zaman 101 27,7 27,7 27,7
Nadiren 84 23,0 23,0 50,7
Bazen 99 27,1 27,1 77,8
Sık Sık 61 16,7 16,7 94,5

139 
 
 
   

Her Zaman 20 5,5 5,5 100,0


Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 29.7’ye bakıldığında ‘‘Sosyal medyada planladığımdan daha fazla vakit
geçirdiğim için Kur’an-ı Kerim okumadığım günler olur.’’ maddesine ilahiyat fakültesi
öğrencileri % 27,7 (N=101) hiçbir zaman, % 27, 1 (N=99) bazen seçeneğini işaretlemişlerdir.

Tablo 29.8

Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 8

8. Kendimi mutsuz hissettiğimde dua etmek değil sosyal medyaya girmek beni
rahatlatır.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Hiçbir Zaman 188 51,5 51,5 51,5
Nadiren 88 24,1 24,1 75,6
Bazen 64 17,5 17,5 93,2
Sıklık Düzeyi
Sık Sık 21 5,8 5,8 98,9
Her Zaman 4 1,1 1,1 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 29.8’e bakıldığında ‘‘Kendimi mutsuz hissettiğimde dua etmek değil sosyal
medyaya girmek beni rahatlatır.’’ maddesine ilahiyat fakültesi öğrencileri %51, 5 (N=188)
hiçbir zaman, %24, 1 (N=88) nadiren, %17,5 (N=64) bazen seçeneğini işaretlemişlerdir.

Tablo 29.9

Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 9

9. Bayramlarda akrabalarımı ziyaret etmek yerine, bayramlarını sosyal medya


hesabımdan bir paylaşım ile kutlarım.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Sıklık Düzeyi Hiçbir Zaman 227 62,2 62,2 62,2
Nadiren 76 20,8 20,8 83,0
Bazen 45 12,3 12,3 95,3
Sık Sık 12 3,3 3,3 98,6
140 
 
 
   

Her Zaman 5 1,4 1,4 100,0


Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 29.9’a bakıldığında ‘‘Bayramlarda akrabalarımı ziyaret etmek yerine,
bayramlarını sosyal medya hesabımdan bir paylaşım ile kutlarım.’’ maddesine ilahiyat
fakültesi öğrencileri %62,2 (N=227) hiçbir zaman, %20,8 (N=76) nadiren seçeneğini
işaretlemişlerdir.

Tablo 29.10

Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 10

10. İslami ahlaka uygun olmayan bir davranış gördüğümde, o kişiyi uyarmak yerine
sosyal medyada bu duruma tepki veririm.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Hiçbir Zaman 227 62,2 62,2 62,2
Nadiren 86 23,6 23,6 85,8
Bazen 42 11,5 11,5 97,3
Sıklık Düzeyi
Sık Sık 8 2,2 2,2 99,5
Her Zaman 2 ,5 ,5 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 29.10 bakıldığında ‘‘İslami ahlaka uygun olmayan bir davranış gördüğümde, o
kişiyi uyarmak yerine sosyal medyada bu duruma tepki veririm.’’ maddesine ilahiyat fakültesi
öğrencileri %62,2 (N=227) hiçbir zaman, %23,6 (N=86) nadiren seçeneğini işaretlemişlerdir.

Tablo 29.11

Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 11

11. Camii ve ev vaazlarından ziyade sosyal medyadaki dini sohbetlerden daha fazla
etkilenirim.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Sıklık Düzeyi Hiçbir Zaman 123 33,7 33,7 33,7
Nadiren 92 25,2 25,2 58,9
Bazen 89 24,4 24,4 83,3
141 
 
 
   

Sık Sık 44 12,1 12,1 95,3


Her Zaman 17 4,7 4,7 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 29.11’e bakıldığında ‘‘Camii ve ev vaazlarından ziyade sosyal medyadaki dini
sohbetlerden daha fazla etkilenirim.’’ maddesine ilahiyat fakültesi öğrencileri %33,7 (N=123)
hiçbir zaman, %25,2 (N=92) nadiren, %24,4 (N=89) bazen seçeneğini işaretlemişlerdir.

Tablo 29.12

Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 12

12. Dindarların kendi içinde ürettikleri moda sosyal medya ile yaygınlaşmaktadır.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Hiçbir Zaman 37 10,1 10,1 10,1
Nadiren 29 7,9 7,9 18,1
Bazen 55 15,1 15,1 33,2
Sıklık Düzeyi
Sık Sık 126 34,5 34,5 67,7
Her Zaman 118 32,3 32,3 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 29.12’ye bakıldığında ‘‘Dindarların kendi içinde ürettikleri moda sosyal medya
ile yaygınlaşmaktadır.’’ maddesine ilahiyat fakültesi öğrencileri %34,5 (N=126) sık sık,
%32,3 (N=118) her zaman, %15,1 (N=55) bazen seçeneğini işaretlemişlerdir.

Tablo 29.13

Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 13

13. Dini toplantıların yer, zaman ve mekânını sosyal medyadan öğrenirim.


Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Sıklık Düzeyi Hiçbir Zaman 32 8,8 8,8 8,8
Nadiren 44 12,1 12,1 20,8

142 
 
 
   

Bazen 90 24,7 24,7 45,5


Sık Sık 137 37,5 37,5 83,0
Her Zaman 62 17,0 17,0 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 29.13’e bakıldığında ‘‘Dini toplantıların yer, zaman ve mekânını sosyal
medyadan öğrenirim.’’ Maddesine ilahiyat fakültesi öğrencileri %37,5 (N=137) sık sık,
%24,7 (N=90) bazen, %17,0 (N=62) her zaman seçeneğini işaretlemişlerdir. İlahiyat fakültesi
öğrencilerinin birçoğunun sık sık seçeneğini işaretlediği bu madde bize sosyal medyanın dini
kurum ve kuruluşlar ile bireysel toplantılarda ne kadar aktif kullanıldığını ifade etmektedir.

Tablo 29.14

Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği Frekans ve Yüzde Dağılımları
Madde 14

14. Sosyal medya itikad ve inanç gibi konularda bildiğim birçok şeyin değişmesine sebep
oluyor.
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Hiçbir Zaman 171 46,8 46,8 46,8
Nadiren 118 32,3 32,3 79,2
Bazen 51 14,0 14,0 93,2
Sıklık Düzeyi
Sık Sık 19 5,2 5,2 98,4
Her Zaman 6 1,6 1,6 100,0
Toplam 365 100,0 100,0
Tablo 29.14’e bakıldığında ‘‘Sosyal medya itikad ve inanç gibi konularda bildiğim
birçok şeyin değişmesine sebep oluyor.’’ maddesine ilahiyat fakültesi öğrencileri % 46,8
(N=171) hiçbir zaman, %32,3 (N=118) nadiren, %14,0 (N=51) bazen seçeneğini
işaretlemişlerdir.  

SONUÇ

Bu araştırmada ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya dini kullanım amaçları


ile sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında ilişki olup
olmadığını belirlemek amaçlanmıştır. Aynı zamanda öğrencilerin demografik özelliklerine
göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında ve sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata
etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olup olmadığını, sosyal medyanın ilahiyat
fakültesi öğrencilerinin dini düşünce, hayat, ibadet ve fiillerine etkilerini tespit etmek

143 
 
 
   

amaçlanmıştır. Elde edilen verilerin analizlerine göre çeşitli bulgulara varılmıştır. Bu bulgular
aşağıda verilmiştir.

Sosyal medya uygulamaları günümüzde gençler tarafından yoğun bir şekilde


kullanılmaktadır. Hatta bazı bireylerde adeta vazgeçilmez haline gelmiştir. Gençler müsait
oldukları veya müsait olmadıkları birçok zamanı sosyal medyaya ayırmaktadır. Bunun için
bazen görev, ödev ve sorumlulukları ertelenmekte hatta ertelenen bu işler belki hiç
yapılmamaktadır.

Yapılan birçok araştırmalara göre git gide gençlerin hayatını kuşatan bu uygulamalar onları
olumsuz etkilemektedir. Sosyal medya bağımlılığı olarak karşımıza çıkan bu olumsuzluk,
gençlerimizi gittikçe pençesine almakta, onları adeta hipnotize ederek kendinden
uzaklaşmalarını engellemektedir. Tutgun Ünal tarafından 1034 üniversite öğrencisine yapılan
araştırmaya göre öğrencilerin sosyal medyaya az bağımlı396 olduğu ifade edilmiştir. Fakat
farklı alt ölçeklerde orta bağımlılık seviyeleri göze çarpmaktadır. Ayrıca 2015 yılında yapılan
bu çalışmaya günümüz sosyal medya mecraları, sosyal medyanın daha aktif kullanıldığı
gerçeği ile ülkemizdeki sosyal medya kullanıcı sayısı ve saatleri de tekrar kontrol edilerek
bakıldığında sonuçların daha farklı çıkacağı tahmin edilmektedir. O yüzden bu başlığa
günümüzde daha da dikkat etmemiz gerekmektedir.

Bütün gençleri etkileyen sosyal medya bağımlılığının ilahiyat fakültesi öğrencilerinin


üzerindeki etkilerini detaylıca araştırmak istenilen bu çalışma için veri toplama aracı olarak
iki farklı ölçek geliştirilmiştir. Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği (Ek-2) ile
Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği (Ek-3) geliştirilerek kullanılmıştır.
Bu hazırlıklar yapılırken İnternet, Facebook ve Sosyal Medya bağımlılıklarına yönelik
Young, Goldberg, Şener, Tutgun Ünal ve Şentürk’ün geliştirdiği ölçekler incelenmiştir.
Bağımlılık ile ilgili bu maddelerden fikir edinilerek konumuza uygun çalışma yapılabilecek
şekilde yeniden düzenlenmiştir. Ayrıca “Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri
Ölçeği” ve “Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği”nin yapı geçerliği için Açıklayıcı
Faktör Analizi (AFA) iç geçerlik için madde toplam korelasyon analizlerine bakılmıştır.
Ölçeğin iç tutarlık güvenirlik analizi için Cronbach Alpha güvenirlik analizi yapılmıştır. Buna

                                                            
396
 Tutgun Ünal, s.182. 
144 
 
 
   

göre elde edilen veriler yorumlar kısmında detaylı aşağıda ise sonuç olacak şekilde yer
verilmiştir.

Öğrencilerin sosyal medyada en çok kullanılan uygulama türlerine göre dağılımları


incelendiğinde, Facebook-Youtube en çok kullanan 70 (%19,2) öğrenci, Twitter en çok
kullanan 43 (%11,8) öğrenci, Whatsapp en çok kullanan 152 (%41,6) öğrenci ve Instagramı
en çok kullanan 100 (%27,4) öğrenci bulunmaktadır. Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Oyman’ın
yaptığı çalışmalar bulgularımızı destekler niteliktedir, Facebook’tan sonra Youtube,
Instagram gibi görsel paylaşım mecraları da gençler tarafından yaygın şekilde
kullanılmaktadır.397 Oyman’ın sosyal medya dindarlığı üzerine yaptığı çalışmaya göre ise,
sırasıyla en çok kullanılan %80 oranında Facebook, %79 oranında Whatsapp, %65 oranında
Youtube, %48 oranında Instagram, %40 oranında Twitter, %38 oranında Msn, %18 oranında
diğerleri olmuştur.398 Bu sosyal medya mecraları günümüzde gençlerin en çok kullandığı
mecralarıdır. Bulgulardan hareketle ilahiyat fakültesi öğrencilerinin bu mecralardan çok uzak
olmadığını hatta haşir neşir olanların oranının kayda değer olduğunu söyleyebiliriz.

Öğrencilerin sosyal medyaya eriştikleri cihaz türlerine göre dağılımları incelendiğinde,


masaüstü ve mobil cihazları kullanarak sosyal medyaya erişen 91 (%24,9) öğrenci, mobil
cihazları kullanarak sosyal medyaya erişen 274 (%75,1) öğrenci bulunmaktadır. Yine GSB
tarafından yapılan araştırma sonuçlarına göre gençlerin %50’si sosyal medyaya her an ve her
yerde kullanabilecekleri akıllı telefonlarından bağlanmaktadır.399

Günümüzde gençlerle karşılaştığımız birçok yerde ellerinden telefonlarını


düşürmediklerini görüyoruz, yeri geliyor metro da yeri geliyor otobüste yeri geliyor caddede
yürürken sürekli ellerinde cep telefonları ve sosyal medya hesaplarından bir şeyler yapıyorlar.
Bu gençlerin arasında ilahiyat fakültesi öğrencilerinin de varlığından söz edilebilir. Ayrıca
Çin’de ellerinden telefonları düşmeyen bu gençlere sıkça rastlanmasının ardından çözüm
olarak yetkililer akıllı telefon yolu alanı belirleyerek insanları karşılaşılan olumsuzluklardan
uzak tutmaya çalışmışlardır. Bu da bu olayın ne kadar ciddi boyutlara ulaşarak hayatımızı
etkilemeye başladığının diğer somut bir örneğidir. Ülkemizde de söz konusu duruma benzer

                                                            
397
GSB, Sosyal Medya Raporu, s.135.  
398
Oyman, s.154.  
399
GSB, Sosyal Medya Raporu, s.134.  
145 
 
 
   

olaylar yaşandığı bu tarz vakalara rastlandığı yapılan çalışmalarda ve yukarıda ifade


edilmiştir. Bununla ilgili olarak literatürde yer almaya başlayan bir hastalık çeşidi olarak
karşımıza FOMO (Fear Of Missing Out – Gelişmeleri Kaçırma Korkusu) çıkmaktadır. Bu
hastalık aşırı sosyal medya kullanımıyla ilişkilendirilmiş olup yine genel de gençlerimizin
özel de ilahiyat fakültesi öğrencilerinin dikkat etmesi gereken bir alandır. Diğer taraftan
araştırmamızda asıl odak noktamız sosyal medya bağımlılığının dini düşünceye, hayata ve
ibadetlere etkisinden de bahsetmenin mümkün olduğu araştırma sonucuna göre ilahiyat
fakültesi öğrencileri tarafından ifade edilmiştir. Tam da bu noktada doğru ve yeterli çalışmalar
yapılarak ilahiyat fakültesi öğrencilerinde nüve halindeki durumun çözümü noktasında temel
adımlar atılmalıdır.

Öğrencilerin sosyal medya kullanım zamanlarına göre dağılımları incelendiğinde, 3 yıl


ve daha az sosyal medya kullanımına zaman ayıran 72 (%19,7) öğrenci, 4-6 yıl sosyal medya
kullanımına zaman ayıran 158 (%43,3) öğrenci, 7 yıl ve daha fazla sosyal medya kullanımına
zaman ayıran 135 (%37,0) öğrenci bulunmaktadır. Bu rakamlarda önem arz etmektedir. 158
öğrenci 4-6 yıldan beri sosyal medya kullanmakla beraber 135 öğrenci ise 7 yıl ve daha fazla
zamandır sosyal medya kullandıklarını ifade etmişlerdir. Bu rakamlarda ilahiyat fakültesi
öğrencilerinin sosyal medya kavramıyla yıllardır hemhal oldukları anlamına gelmektedir.

Öğrencilerin sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerine göre dağılımları


incelendiğinde, günlük sosyal medyaya 1 saatten az zaman ayıran 51 (%14,0) öğrenci, günlük
sosyal medyaya 1-3 saat zaman ayıran 221 (%60,5) öğrenci, günlük sosyal medyaya 4 saat ve
daha fazla zaman ayıran 93 (%25,5) öğrenci bulunmaktadır. Araştırmaya katılan ilahiyat
fakültesinde öğrenim gören toplamda 365 (%100,0) öğrenci bulunmaktadır. Oyman’ın yaptığı
araştırmaya göre Katılımcıların %25’i yarım saatten az, %21’i bir saat,%18’i iki saat, %16’sı
dört saatten fazla, %8’i üç saat ve %3 dört saat olarak günlük sosyal medya hesaplarına
baktıklarını ifade etmişlerdir.400 Ayrıca GSB’lığının araştırmasına göre gençlerin çoğu sosyal
medyaya 7/24 boyunca birden fazla kez bağlanmakta ve üçte biri günde en az üç saat vakit
geçirmektedir. Bu oranlar, sosyal medyanın gençlerin çoğu için vazgeçilmez olduğunun bir

                                                            
400
Oyman, s.154. 
146 
 
 
   

göstergesi olarak yorumlanabilir.401 Hatta gün geçtikçe sosyal medya kullanımına ayrılan
zamanın gittikçe ilahiyat fakültesi öğrencileri arasında da artacağı tahmin edilmektedir.

Alt problemlerimizi sırasıyla bulgular doğrultusunda açıklayalım:

Birinci alt problemimiz, İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya dini kullanım
amaçlar ne düzeydedir? Bulgular doğrultusunda, ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal
medya dini kullanım amaçlarının ne düzeyde olduğuna ilişkin betimsel istatistiklerinin
verildiği görülmektedir. “Paylaşım Odaklı Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin düşük
düzeyde, “Eğitim Odaklı Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin orta düzeyde kullanım
amacının olduğu görülmektedir.

Sosyal medya dini kullanım amaçları ölçeğinin geneline ilişkin minimum puanlarının
10,00 olduğu ve maksimum puanlarının 42,00 olduğu görülmektedir. Öğrencilerin sosyal
medya dini kullanım amaçlarının düşük düzeyde dini kullanım amacının olduğu
görülmektedir.

İkinci alt problemimiz, İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya bağımlılığı ve


dini hayata etkilerine ilişkin algıları ne düzeydedir? Bulgular doğrultusunda, ilahiyat fakültesi
öğrencilerinin sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine ait algılarının ne düzeyde
olduğuna ilişkin betimsel istatistiklerinin verildiği görülmektedir. “Bağımlılık Etkili
Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin düşük düzeyde, “Bilgilenme ve Bildirim Etkili
Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin düşük düzeyde kullanım algılarının olduğu
görülmektedir.

Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin
minimum puanlarının 14,00 olduğu ve maksimum puanlarının 50,00 olduğu görülmektedir.
Öğrencilerin sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algılarının düşük
düzeyde algılarının olduğu görülmektedir.

Üçüncü alt problemimiz, İlahiyat fakültesi öğrencilerin sosyal medya dini kullanım
amaçları ile sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında ilişki
                                                            
401
GSB, Sosyal Medya Raporu, s.135.
 
147 
 
 
   

var mıdır? Bulgular doğrultusunda, ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya dini
kullanım amaçları ile sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları
arasında anlamlı ilişki olup olmadığına bakılmıştır. Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata
etkileri ölçeğinin “Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım” alt faktörü ile sosyal medya
bağımlılık ölçeğinin alt faktörü ve geneline ilişkin kullanım amaçları arasında pozitif yönde
düşük düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu görülmektedir. Sosyal medya bağımlılığı ve dini
hayata etkileri ölçeğinin “Bağımlılık Etkili Kullanım” alt faktörü ile sosyal medya bağımlılık
ölçeğinin alt faktörü ve geneline ilişkin dini kullanım amaçları arasında ilişki olmadığı
görülmektedir. Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneli ile sosyal
medya bağımlılık ölçeğinin alt faktörü ve geneline ilişkin dini kullanım amaçları arasında
ilişki olmadığı görülmektedir.

Dördüncü alt problemimiz, İlahiyat fakültesi öğrencilerinin cinsiyetlerine göre sosyal


medya kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık var mıdır? Bulgular doğrultusunda,
“Paylaşım Odaklı Kullanım” alt faktörüne ilişkin kadın öğrencilerin kullanım amaçları ile
erkek öğrencilerin kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu
anlamlı farklılık, erkek öğrencilerin sosyal medyayı paylaşım odaklı kullanma düzeylerinin,
kadın öğrencilerin kullanma düzeylerinden daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.
“Eğitim Odaklı Kullanım” alt faktörüne ilişkin kadın öğrencilerin kullanım amaçları ile erkek
öğrencilerin kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Kadın
öğrenciler ile erkek öğrencilerin sosyal medyayı eğitim odaklı kullanma düzeylerinin birbirine
denk olduğu görülmektedir. Sosyal medya kullanım amaçları ölçeğinin geneline ilişkin kadın
öğrencilerin dini kullanım amaçları ile erkek öğrencilerin dini kullanım amaçları arasında
anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Kadın öğrenciler ile erkek öğrencilerin sosyal
medyayı dini kullanma amaçlarının birbirine denk olduğu görülmektedir.

Beşinci alt problemimiz, İlahiyat fakültesi öğrencilerinin cinsiyetlerine göre sosyal


medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık var
mıdır? Bulgular doğrultusunda, ilahiyat fakültesi öğrencilerinin cinsiyetlerine göre sosyal
medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olup
olmadığına bakılmıştır. “Bağımlılık Etkili Kullanım” alt faktörüne ilişkin kadın öğrencilerin
algıları ile erkek öğrencilerin algıları arasında anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu
148 
 
 
   

anlamlı farklılık, kadın öğrencilerin sosyal medyaya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine
yönelik bağımlılık etkili kullanım algılarının, erkek öğrencilerin algılarından daha yüksek
olmasından kaynaklanmaktadır. “Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım” alt faktörüne ilişkin
kadın öğrencilerin algları ile erkek öğrencilerin algıları arasında anlamlı farklılık olmadığı
görülmektedir. Kadın öğrenciler ile erkek öğrencilerin bilgilenme ve bildirim etkili kullanım
algılarının birbirine denk olduğu görülmektedir. Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata
etkileri ölçeğinin geneline ilişkin kadın öğrencilerin algları ile erkek öğrencilerin algıları
arasında anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Kadın öğrenciler ile erkek öğrencilerin
sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algılarının birbirine denk olduğu
görülmektedir.

Altıncı alt problemimiz, İlahiyat fakültesi öğrencilerinin yaşlarına göre sosyal medya
dini kullanım amaçlar arasında anlamlı farklılık var mıdır? Bulgular doğrultusunda, ilahiyat
fakültesi öğrencilerinin yaşlarına göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı
farklılık olup olmadığına bakılmıştır. “Paylaşım Odaklı Kullanım” alt faktörü ve “Eğitim
Odaklı Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin yaşlarına göre sosyal medya dini kullanım
amaçları arasında anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Sosyal medya dini kullanım
amaçları ölçeğinin geneline ilişkin ilahiyat fakültesi öğrencilerinin yaşlarına göre dini
kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir.

Yedinci alt problemimiz, İlahiyat fakültesi öğrencilerinin yaşlarına göre sosyal medya
bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık var mıdır?
Bulgular doğrultusunda, ilahiyat fakültesi öğrencilerinin yaşlarına göre sosyal medya
bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olup olmadığına
bakılmıştır. “Bağımlılık Etkili Kullanım” alt faktörü ve “Bilgilenme ve Bildirim Etkili
Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin yaşlarına göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata
etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Sosyal medya
bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin yaşlarına göre algıları
arasında anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir.

Sekizinci alt problemimiz, İlahiyat fakültesi öğrencilerinin öğrenim gördükleri sınıf


düzeylerine göre sosyal medya dini kullanım amaçlar arasında anlamlı farklılık var mıdır?

149 
 
 
   

Bulgular doğrultusunda, ilahiyat fakültesi öğrencilerinin öğrenim gördükleri sınıf düzeylerine


göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık olup olmadığına
bakılmıştır. “Paylaşım Odaklı Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin öğrenim gördükleri sınıf
düzeylerine göre sosyal medya kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık olduğu
görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, dördüncü sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin
sosyal medyayı paylaşım odaklı kullanım amaçlarının, birinci sınıf düzeyinde öğrenim gören
öğrencilerin sosyal medyayı paylaşım odaklı kullanım amaçlarından ve üçüncü sınıf
düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin sosyal medyayı paylaşım odaklı kullanım
amaçlarından daha düşük olmasından kaynaklanmaktadır. “Eğitim Odaklı Kullanım” alt
faktöründe öğrencilerin öğrenim gördükleri sınıf düzeylerine göre sosyal medya dini kullanım
amaçları arasında anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, dördüncü sınıf
düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin sosyal medyayı eğitim odaklı kullanım amaçlarının,
birinci sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin sosyal medyayı eğitim odaklı kullanım
amaçlarından ve üçüncü sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin sosyal medyayı eğitim
odaklı kullanım amaçlarından daha düşük olmasından kaynaklanmaktadır.

Sosyal medya dini kullanım amaçları ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin öğrenim
gördükleri sınıf düzeylerine göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı
farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, dördüncü sınıf düzeyinde öğrenim gören
öğrencilerin sosyal medya dini kullanım amaçlarının, birinci sınıf düzeyinde öğrenim gören
öğrencilerin sosyal medya dini kullanım amaçlarından ve üçüncü sınıf düzeyinde öğrenim
gören öğrencilerin sosyal medya dini kullanım amaçlarından daha düşük olmasından
kaynaklanmaktadır.

Dokuzuncu alt problemimiz, İlahiyat fakültesi öğrencilerinin öğrenim gördükleri sınıf


düzeylerine göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında
anlamlı farklılık var mıdır? Bulgular doğrultusunda, ilahiyat fakültesi öğrencilerinin öğrenim
gördükleri sınıf düzeylerine göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik
algıları arasında anlamlı farklılık olup olmadığına bakılmıştır. “Bağımlılık Etkili Kullanım”
alt faktöründe öğrencilerin öğrenim gördükleri sınıf düzeylerine göre sosyal medya
bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olduğu
görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, dördüncü sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin
150 
 
 
   

bağımlılık etkili kullanım algılarının, birinci sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin
bağımlılık etkili kullanım algılarından daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.
“Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin öğrenim gördükleri
sınıf düzeylerine göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları
arasında anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, üçüncü sınıf düzeyinde
öğrenim gören öğrencilerin bilgilenme ve bildirim etkili kullanım algılarının, dördüncü sınıf
düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin bağımlılık etkili kullanım algılarından daha yüksek
olmasından kaynaklanmaktadır.

Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin
öğrenim gördükleri sınıf düzeylerine göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine
yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, üçüncü
sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin algılarının ( X =32,52), birinci sınıf düzeyinde
öğrenim gören öğrencilerin algılarından daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.

Onuncu alt problemimiz, İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyada en çok


kullandıkları uygulama türüne göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı
farklılık var mıdır? Bulgular doğrultusunda, ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyada
en çok kullandıkları uygulama türüne göre sosyal medya kullanım amaçları arasında anlamlı
farklılık olup olmadığına bakılmıştır. “Paylaşım Odaklı Kullanım” alt faktörü ile “Eğitim
Odaklı Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin sosyal medyada en çok kullandıkları uygulama
türüne göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık olmadığı
görülmektedir. Sosyal medya dini kullanım amaçları ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin
sosyal medyada en çok kullandıkları uygulama türüne göre sosyal medya dini kullanım
amaçları arasında anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Anlamlı farklılık olmamasına
rağmen sosyal medya dini kullanım amaçlarını gerçekleştirmek için en az tercih ettikleri
uygulamanın “Twitter” olduğu ve en çok tercih ettikleri uygulamanın “Facebook-Youtube”
olduğu görülmektedir.

On birinci alt problemimiz, İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyada en çok


kullandıkları uygulama türüne göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik
algıları arasında anlamlı farklılık var mıdır? Bulgular doğrultusunda, İlahiyat fakültesi

151 
 
 
   

öğrencilerinin sosyal medyada en çok kullandıkları uygulama türüne göre sosyal medya
bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olup olmadığına
bakılmıştır. “Bağımlılık Etkili Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin sosyal medyada en çok
kullandıkları uygulama türüne göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik
algıları arasında anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, Instagram
uygulamasını kullanan öğrencilerin bağımlılık etkili kullanım algılarının, Whatsapp
uygulamasını kullanan öğrencilerin bağımlılık etkili kullanım algılarından daha yüksek
olmasından kaynaklanmaktadır. “Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım” alt faktöründe
öğrencilerin sosyal medyada en çok kullandıkları uygulama türüne göre sosyal medya
bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olmadığı
görülmektedir. Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin
öğrencilerin sosyal medyada en çok kullandıkları uygulama türüne göre algıları arasında
anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Anlamlı farlılık olmamasına rağmen hem masaüstü
cihazları hem de mobil cihazları sosyal medya için kullanan öğrencilerin sosyal medya
kullanım düzeylerinin sadece mobil cihazları sosyal medya için kullanan öğrencilerin
kullanım düzeylerinden daha yüksek olduğu görülmektedir.

On ikinci alt problemimiz, İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyaya eriştikleri


cihaz türüne göre sosyal medya dini kullanım amaçlar arasında anlamlı farklılık var mıdır?
Bulgular doğrultusunda, ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyaya eriştikleri cihaz
türüne göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık olup olmadığına
bakılmıştır. “Paylaşım Odaklı Kullanım” alt faktörüne ilişkin masaüstü ve mobil cihazlar ile
sosyal medyaya erişen öğrencilerin kullanım amaçları ile mobil cihazlarla sosyal medyaya
erişen öğrencilerin dini kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir.
“Eğitim Odaklı Kullanım” alt faktörüne ilişkin masaüstü ve mobil cihazlar ile sosyal medyaya
erişen öğrencilerin dini kullanım amaçları ile mobil cihazlarla sosyal medyaya erişen
öğrencilerin dini kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Sosyal
medya dini kullanım amaçları ölçeğinin geneline ilişkin masaüstü ve mobil cihazlar ile sosyal
medyaya erişen öğrencilerin dini kullanım amaçları ile mobil cihazlarla sosyal medyaya
erişen öğrencilerin dini kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir.
Anlamlı farlılık olmamasına rağmen hem masaüstü cihazları hem de mobil cihazları sosyal
medya için kullanan öğrencilerin sosyal medya dini kullanım düzeylerinin sadece mobil
152 
 
 
   

cihazları sosyal medya için kullanan öğrencilerin kullanım düzeylerinden daha yüksek olduğu
görülmektedir.

On üçüncü alt problemimiz, İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyaya erişilen


cihaz türü göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında
anlamlı farklılık var mıdır? Bulgular doğrultusunda, ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal
medyaya eriştikleri cihaz türüne göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine
yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olup olmadığına bakılmıştır. “Bağımlılık Etkili
Kullanım” alt faktörüne ilişkin masaüstü ve mobil cihazlar ile sosyal medyaya erişen
öğrencilerin sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları ile mobil
cihazlarla sosyal medyaya erişen öğrencilerin sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata
etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. “Bilgilenme ve
Bildirim Etkili Kullanım” alt faktörüne ilişkin masaüstü ve mobil cihazlar ile sosyal medyaya
erişen öğrencilerin sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları ile
mobil cihazlarla sosyal medyaya erişen öğrencilerin sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata
etkilerine yönelik algılarına göre anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Sosyal medya
bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin masaüstü ve mobil cihazlar ile
sosyal medyaya erişen öğrencilerin algıları ile mobil cihazlarla sosyal medyaya erişen
öğrencilerin algıları arasında göre anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Anlamlı farlılık
olmamasına rağmen hem masaüstü cihazları hem de mobil cihazları sosyal medya için
kullanan öğrencilerin algılarının sadece mobil cihazları sosyal medya için kullanan
öğrencilerin algılarından daha yüksek olduğu görülmektedir.

On dördüncü alt problemimiz, İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya kullanım


zamanına göre sosyal medya dini kullanım amaçlar arasında anlamlı farklılık var mıdır?
Bulgular doğrultusunda, ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya kullanım zamanına
göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık olup olmadığına
bakılmıştır. “Paylaşım Odaklı Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin sosyal medya kullanım
zamanına göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık olduğu
görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, sosyal medya kullanımına 4-6 yıl zaman ayıran
öğrencilerin sosyal medyayı paylaşım odaklı kullanım amaçlarının, sosyal medya kullanımına
7 yıl ve daha fazla zaman ayıran öğrencilerin sosyal medyayı paylaşım odaklı kullanım
153 
 
 
   

amaçlarından daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır. Öğrencilerin sosyal medya


kullanım zamanı arttıkça sosyal medyayı paylaşım odaklı kullanım düzeyleri düşmektedir.
“Eğitim Odaklı Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin sosyal medya kullanım zamanına göre
sosyal medya dini kullanım amaçları arasında göre anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir.
Sosyal medya dini kullanım amaçları ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin sosyal medya
kullanım zamanına göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık
olmadığı görülmektedir.

On beşinci alt problemimiz, İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya kullanım


zamanına göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında
anlamlı farklılık var mıdır? Bulgular doğrultusunda, ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal
medya kullanım zamanına göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik
algıları arasında anlamlı farklılık olup olmadığına bakılmıştır. “Bağımlılık Etkili Kullanım”
alt faktöründe öğrencilerin sosyal medya kullanım zamanına göre sosyal medya bağımlılığı ve
dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu
anlamlı farklılık, sosyal medya kullanımına 7 yıl ve daha fazla zaman ayıran öğrencilerin
algılarının, sosyal medya kullanımına 3 yıl ve daha az zaman ayıran öğrencilerin algılarından
daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır. “Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım” alt
faktöründe öğrencilerin sosyal medya kullanım zamanına göre sosyal medya bağımlılığı ve
dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu
anlamlı farklılık, sosyal medya kullanımına 7 yıl ve daha fazla zaman ayıran öğrencilerin
algılarının, sosyal medya kullanımına 3 yıl ve daha az zaman ayıran öğrencilerin algılarından
daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.

Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin
sosyal medya kullanım zamanına göre algıları arasında anlamlı farklılık olduğu
görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, sosyal medya kullanımına 7 yıl ve daha fazla zaman
ayıran öğrencilerin algılarının, sosyal medya kullanımına 3 yıl ve daha az zaman ayıran
öğrencilerin algılarından daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.

On altıncı alt problemimiz, İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyaya günlük


bağlanma süresine göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık var

154 
 
 
   

mıdır? Bulgular doğrultusunda, ilahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyaya günlük


bağlanma sürelerine göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında anlamlı farklılık olup
olmadığına bakılmıştır. “Paylaşım Odaklı Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin sosyal
medyaya günlük bağlanma sürelerine göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında
anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. “Eğitim Odaklı Kullanım” alt faktöründe
öğrencilerin sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerine göre sosyal medya dini kullanım
amaçları arasında anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir. Sosyal medya dini kullanım
amaçları ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerine
göre sosyal medya dini kullanım amaçları arasında göre anlamlı farklılık olmadığı
görülmektedir. Anlamlı farklılık olmamasına rağmen sosyal medya kullanımı 1 saati geçtiği
zaman öğrencilerin eğitim odaklı sosyal medya dini kullanım amaçlarının düştüğü
görülmektedir. Sosyal medya kullanımında saat süresi 1 saati aşan öğrencilerin sosyal medya
kullanım amaçlarının düştüğü ama bu aradaki farkın anlamlı farklılık yaratacak düzeyde
yüksek olmadığı görülmektedir.

On yedinci alt problemimiz, İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medyaya günlük


bağlanma süresine göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları
arasında anlamlı farklılık var mıdır? bulgular doğrultusunda, ilahiyat fakültesi öğrencilerinin
sosyal medyaya günlük bağlanma süresine göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata
etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olup olmadığına bakılmıştır. “Bağımlılık
Etkili Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin sosyal medyaya günlük bağlanma süresine göre
sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık
olduğu görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerinin 4
saat ve daha fazla olan öğrencilerin algılarının, sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerinin
1 saatten az olan öğrencilerin algılarından ve sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerinin 1-
3 saat olan öğrencilerin algılarından daha yüksek olmasından ve sosyal medyaya günlük
bağlanma sürelerinin 1-3 saat olan öğrencilerin algılarının, sosyal medyaya günlük bağlanma
sürelerinin 1 saatten az olan öğrencilerin algılarından daha yüksek olmasından
kaynaklanmaktadır. “Bilgilenme ve Bildirim Etkili Kullanım” alt faktöründe öğrencilerin
sosyal medyaya günlük bağlanma süresine göre sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata
etkilerine yönelik algıları arasında anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Bu anlamlı
farklılık, sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerinin 4 saat ve daha fazla olan öğrencilerin
155 
 
 
   

algılarının, sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerinin 1 saatten az olan öğrencilerin


algılarından daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.

Sosyal medya bağımlılığı ve dini hayata etkileri ölçeğinin geneline ilişkin öğrencilerin
sosyal medyaya günlük bağlanma süresine göre algıları arasında anlamlı farklılık olduğu
görülmektedir. Bu anlamlı farklılık, sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerinin 4 saat ve
daha fazla olan öğrencilerin algılarının, sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerinin 1
saatten az olan öğrencilerin algılarından ve sosyal medyaya günlük bağlanma sürelerinin 1-3
saat olan öğrencilerin algılarından daha yüksek olmasından ve sosyal medyaya günlük
bağlanma sürelerinin 1-3 saat olan öğrencilerin algılarının, sosyal medyaya günlük bağlanma
sürelerinin 1 saatten az olan öğrencilerin algılarından daha yüksek olmasından
kaynaklanmaktadır.

Araştırmamızda Sosyal Medya Bağımlılığı ve Dini Hayata Etkileri Ölçeği bulgularına


göre ilahiyat fakültesi öğrencilerinin büyük bir kısmı,

• ‘‘Boş vakitlerimde ilk aklıma gelen kazaya kalan namazlarım değil, sosyal
medyayı kontrol etmem gerektiğidir.’’

• ‘‘Dini hayatımı (namazlarımı, oruçlarımı, dualarımı) olumsuz etkilemesine


rağmen gün geçtikçe sosyal medyayı terk edemediğimi fark ediyorum.’’

• ‘‘Dindarların kendi içinde ürettikleri moda sosyal medya ile


yaygınlaşmaktadır.’’

• ‘‘Dini toplantıların yer, zaman ve mekânını sosyal medyadan öğrenirim.’’


verilen maddeleri de ‘‘Sık Sık ve Bazen’’ seçenekleri olacak şekilde işaretlenmiştir.

Bu işaretlenen son maddeler sosyal medya bağımlılığı ile ilişkilendirilen maddeler


olup ilahiyat fakültesi öğrencilerinin dini düşünce, hayat ve fiillerini olumsuz etkilediğini
ifade etmektedir. Ayrıca düşündürücü olan diğer bir nokta ise maddeler arasındaki işaretleme
farklılıkları yani ilahiyat fakültesi öğrencileri sosyal medya bağımlılığının dine etkisi ile ilgili
bir maddede ‘‘Hiçbir zaman’’ seçeneğini işaretlerken yine ilgili diğer bir maddeye ‘‘Sık Sık’’
seçeneğini işaretlemiştir. Bu durumla ilgili olarak bağımlılık ile ilgili yapılan araştırmalarda
156 
 
 
   

genellikle kişinin ‘‘bağımlılığı inkâr’’ etmesi durumunun söz konusu olabileceği akla
gelmiştir. Zaten araştırmanın başında da ifade etmiştik. Dini ve siyasi problemler hala
mahremiyet alanına girmektedir.

Sonuç itibariyle ilahiyat fakültesi öğrencilerinin büyük çoğunluğu sosyal medyayı


akıllı telefonları aracılığıyla aktif bir şekilde kullanmaktadır. Araştırmamızda öğrencilerin
günlük olarak sosyal medyaya ayırdıkları zamanda göze çarpmaktadır. Ayrılan bu zaman
sürecinde öğrencilerin birçok sorumluluk, görev ve ibadetlerini aksattıkları öğrencilerin
yarısına yakını tarafından ifade edilmiştir. Bu bölüm ayrıca bizim için önem kazanmaktadır
çünkü ilahiyat alanına yönelik eğitim alan bu öğrenciler yarın ilerde bu alanda önder,
yönetici, idareci, akademisyen, müftü, uzman, öğretmen vb. birçok görev icra edecek
kişilerdir. Sosyal medya da bu öğrencilerin birçoğunun dini düşünce, hayat ve ibadetlerini
olumsuz olarak etkilemektedir. Bunun sonucu olarak sosyal medya bağımlılığının dine, dini
eğitim alan gençlere, eğitim ve öğretimden tutunda birçok alanda ilahiyat fakültesi
öğrencilerine büyük olumsuz etkileri olabilir. Bunu ifade ederken araştırma bulgularımız bize
ilahiyat fakültesi öğrencilerinin büyük çoğunluğunun dini hayatının sosyal medya
kullanımından olumsuz etkilemesini fark etmesine rağmen bu mecrayı terk edemediklerini
belirtmiştir. Sosyal medyayı terk edememe de aslında daha önce yapılan araştırmalara göre
sosyal medya bağımlılığı belirtileri arasında sayılmıştır. Araştırmamıza göre genel olarak
ilahiyat fakültesi öğrencilerine sosyal medya bağımlılığı yüksek bir grup diyemesekte birçok
maddeyi işaretlemiş oldukları seçeneklere göre sosyal medya bağımlılığına yakın öğrencilerin
yarıya yakın olduğu ifade edilebilir.

Öğrencilerin öğrenim gördükleri sınıf kademesi düştükçe sosyal medyayı paylaşım


odaklı kullanımlarının artığı da bulgular arasındadır. Sosyal medyanın paylaşım odaklı
kullanıldığı artık yapılan birçok çalışmada ifade edilmiştir. Fakat ilahiyat camiası tarafından
da paylaşım odaklı kullanılması da oldukça dikkat çekicidir.

Son olarak bu araştırmada alanın bir fotoğrafı çekilerek diğer çalışmalar arasına fakat
sosyal medya bağımlılığı ve din çalışmaları arasında ilk sıraya eklenmiştir. Yapmış
olduğumuz bu çalışmadan hareketle ilahiyat fakültesi öğrencilerinin yoğun bir şekilde
kullandıkları bu mecraların, akademisyenlere, öğrencilere, derslere, ders işleniş şekillerine,

157 
 
 
   

ders çalışma şekillerine, sohbetlere, sohbetlerin yapılış şekillerine vb. diğer başlıklara etkileri
ile süreç içerisinde sosyal medya bağımlılığının düzeylerinin tespit edilerek sağlıklı ve
bağımlı olmayan bir gençlik için yapılacak araştırmalarla bu durumun takibatı çok önem arz
etmektedir.

Çalışmamızdan hareketle yapılabilecek bazı öneriler aşağıda sıralanmıştır.

• Yeni bir alan olan sosyal medya kavramı ve sosyal medya bağımlılığı
ülkemizde akademisyen ve uzmanlar tarafından temel kaynaklar oluşturacak şekilde
araştırılabilir.

• Sosyal medya uygulamalarının olumlu ve olumsuz etkileri daha detaylı


araştırılarak bu konuda yeterli literatür oluşturacak şekilde çalışılabilir.

• Ülkemizde sadece gençleri değil birçok yaş aralığını etkilemeye başlayan


sosyal medyanın doğru kullanılması ile ilgili kamuoyu doğru ve yeterli bilgilendirilecek
şekilde gerekli çalışmalar yapılabilir.

• Sosyal medyanın dini kurum ve kuruluşlar ile bu yapıların yapısına, işleyişine,


fiillerine etkileri incelenebilir.

• Sosyal medya bağımlılığının dine ve dindarlara etkileri ile ilgili toplumun


farklı kesimleri daha kapsamlı araştırmalar yapılabilir.

• Bizim araştırmamızda incelediğimiz değişkenler harici farklı değişkenlerde


yeni çalışmalara dâhil edilerek nasıl etkileyeceği ayrıca incelebilir.

158 
 
 
   

EKLER
 

Ek-1. Çalışmada Kullanılan Kişisel Bilgi Formu

Ek-2. Çalışmada Kullanılan Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği

Ek-3. Çalışmada Kullanılan Sosyal Medya Bağımlılığı ve Din Ölçeği

159 
 
 
   

Ek- 1. Çalışmada Kullanılan Kişisel Bilgi Formu


Değerli Arkadaşlar,
Bu anket çalışması bilimsel bir çalışmanın parçasıdır. Anket sorularımız kapsamında paylaşacağınız
bilgiler tamamıyla bilimsel amaçlı kullanılacak olup, kesinlikle başka kurum ve kuruluşlarla paylaşılmayacaktır.
Anket sorularını olmasını istediğiniz gibi değil de yaşadığınız, yaptıklarınız çerçevesinde eksiksiz, dikkatli,
doğru olarak içtenlikle doldurmanız, çalışmanın doğru sonuçlanması için önemli olup, göstereceğiniz dikkat ve
ayırmış olduğunuz zaman için teşekkür ederiz.

Muhammed Fatih TEKELİ


Marmara Üniversitesi S. B. E.
Din Sosyolojisi
Yüksek Lisans Öğrencisi
1. Cinsiyetiniz: ( ) Kadın ( ) Erkek

2. Yaşınız: (……….)

3. Öğrenim gördüğünüz sınıf?


( ) Birinci sınıf
( ) İkinci sınıf
( ) Üçüncü sınıf
( ) Dördüncü sınıf

4. Annenizin öğrenim durumu?


( ) Okur – yazar değil
( ) Okur – yazar
( ) İlkokul mezunu
( ) Ortaokul mezunu
( ) Lise mezunu
( ) Üniversite mezunu
( ) Yüksek Lisans veya Doktora

5. Babanızın öğrenim durumu?


( ) Okur – yazar değil
( ) Okur – yazar
( ) İlkokul mezunu
( ) Ortaokul mezunu
( ) Lise mezunu

160 
 
 
   

( ) Üniversite mezunu
( ) Yüksek Lisans veya Doktora

6. Sosyal medya uygulamalarından en çok hangisini kullanıyorsunuz? (Bir tanesini seçiniz.)


( ) Facebook
( ) Youtube
( ) Twitter
( ) Whatsapp
( ) Instagram
( ) Diğer yazınız……………………………….

7. Sosyal medya uygulamalarına hangi cihaz türlerinden erişiyorsunuz?


( ) Sadece Masaüstü Bilgisayar
( ) Masaüstü ve Mobil Cihazlar (laptop, tablet, akıllı telefon)
( ) Sadece Mobil Cihazlar (laptop, tablet, akıllı telefon)

8. Ne kadar zamandır sosyal medyayı kullanıyorsunuz?


( ) 1 yıldan az
( ) 1-3 yıl arası
( ) 4-6 yıl arası
( ) 7 yıldan fazla

9. Sosyal medyaya günde ne kadar süre bağlanırsınız?


( ) 1 saatten az
( ) 1-3 saat arası
( ) 4-6 saat arası
( ) 7 saatten fazla

161 
 
 
   

Ek-2. Çalışmada Kullanılan Sosyal Medya Dini Kullanım Amaçları Ölçeği

SOSYAL MEDYA DİNİ KULLANIM AMAÇLARI: Bu alanda sosyal medya kullanım amaçlarınıza
yönelik cümleler yer almaktadır. Her bir maddeyi okuyarak o madde için size uygun gelen seçeneği (X) ile
işaretleyiniz.

Katılmıyorum
Katılmıyorum
Orta Düzeyde
Katılıyorum
Katılıyorum

Katılıyorum
Madde No

Kesinlikle

Kesinlikle
Maddeler

1. Dini içerikli yapılan bir sohbeti izlemek için kullanırım.


2. Dini yaşantımın diğer insanlar tarafından bilinmesi için kullanırım.
Görüşlerini beğendiğim bir hocanın yapmış olduğu dini sohbeti paylaşmak
3.
için kullanırım.
4. İlahi – Ezgi paylaşmak için kullanırım.
Beğendiğim dini materyalleri (dini resim, video, not vb.) paylaşmak için
5.
kullanırım.
6. Daha çok birilerine karşı argüman geliştirmek için kullanırım.
7. Dini eğitim amaçlı iletişim kurmak için kullanırım.
Başkalarının dini içerikli durumlarına veya paylaşımlarına yorum yazmak
8.
için kullanırım.
9. İlgimi çeken belli bir dini grubu takip etmek için kullanırım.
Vaktimi israf etmemek (boş geçirmemek) adına bir şeyler öğrenmek için
10.
kullanırım.

162 
 
 
   

Ek-3. Çalışmada Kullanılan Sosyal Medya Bağımlılığı ve Din Ölçeği

Nadiren
Madde

Zaman

Sık sık
Hiçbir

Bazen
No

Maddeler

Dini bilgilerimi, Temel İslami kitaplar (Kelam, Tefsir, Hadis vb.) yerine, sosyal medyadan
1.
öğrenmek bana daha fazla uyar.

2. Geç saatlere kadar sosyal medya kullanımımdan dolayı sabah namazlarına uyanamıyorum.

Dini özel gün ve gecelerde (Kadir gecesi, Miraç kandili vb.) ibadetle meşgul olmak yerine,
3.
sosyal medyayla meşgul olmayı tercih ederim.
Boş vakitlerimde ilk aklıma gelen kazaya kalan namazlarım değil, sosyal medyayı kontrol
4.
etmem gerektiğidir.
Dini hayatımı (namazlarımı, oruçlarımı, dualarımı) olumsuz etkilemesine rağmen gün geçtikçe
5.
sosyal medyayı terk edemediğimi fark ediyorum.

6. Günlük beş vakit namazlarımdan bazılarını sosyal medyaya girmek için ertelediğim olur.

Sosyal medyada planladığımdan daha fazla vakit geçirdiğim için Kur’an-ı Kerim okumadığım
7.
günler olur.
8. Kendimi mutsuz hissettiğimde dua etmek değil sosyal medyaya girmek beni rahatlatır.
Bayramlarda akrabalarımı ziyaret etmek yerine, bayramlarını sosyal medya hesabımdan bir
9.
paylaşım ile kutlarım.
İslami ahlaka uygun olmayan bir davranış gördüğümde, o kişiyi uyarmak yerine sosyal medyada
10.
bu duruma tepki veririm.

11. Camii ve ev vaazlarından ziyade sosyal medyadaki dini sohbetlerden daha fazla etkilenirim.

12. Dindarların kendi içinde ürettikleri moda sosyal medya ile yaygınlaşmaktadır.

13. Dini toplantıların yer, zaman ve mekânını sosyal medyadan öğrenirim.

14. Sosyal medya itikad ve inanç gibi konularda bildiğim birçok şeyin değişmesine sebep oluyor.

163 
 
 
   

KAYNAKÇA

Kitaplar

Abuzer, Celil. Üniversite Gençliğinin Değişen Din Anlayışı. 1.Baskı, İstanbul: İpek
Yayıncılık, 2010.

Arslantürk, Zeki ve Tayfun Amman. Sosyoloji. 7.Baskı, İstanbul: Çamlıca Yayınları,


2011.

Aslantürk, Zeki. ‘‘Din Sosyolojisinde Yöntem ve Teknikler’’, Niyazi Akyüz ve İhsan


Çapcıoğlu (Ed.) Din Sosyolojisi. İçinde. 5. Baskı, Ankara: Grafiker Ofset,
2013, ss.191-240.

Babacan, Mehmet Emin. Sosyal Medya ve Gençlik. 1.Baskı, İstanbul: Açılım Kitap,
2015.

Bal, Hüseyin. İletişim Sosyolojisi, 1.Basım, Ankara: Sentez Yayıncılık, 2013.

Baban, Ece. ‘‘Mc Luhan ve Baudrillard’ın Penceresinden Sosyal Medyanın Etkisi:


İfadenin Esareti, Gözetlenen Toplum ve Kayıp Kimlik Sendromu’’, Tolga
Kara, Ebru Özgen (Ed.) Sosyal Medya Akademi içinde. 1.Baskı, İstanbul:
Beta Basım Yayım, 2012, ss.57-80.

Baltacıoğlu, İsmail Hakkı. Sosyoloji. İstanbul: Sebat Basımevi, 1939.

Baykul, Yaşar ve Cem Oktay Güzeller. Sosyal Bilimler İçin İstatistik: SPSS
Uygulamalı. 2. Baskı. Ankara: Pegem Akademi, 2014.

Bilgili, Can ve Gülüm Şener (Ed.). Sosyal Medya ve Ağ Toplumu-2:Kültür, Kimlik,


Siyaset. 2.Baskı. İstanbul: Grafik Tasarım Yayıncılık, 2013.

Bilgili, Can ve Gülüm Şener (Ed.). Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 1: Kitle


İletişimde Yaşanan Değişimler. İstanbul: Grafik Tasarım Yayınevi, 2013.

Bilgiseven, Amiran Kurtkan. Sosyal İlimler Metodolojisi. İstanbul: Filiz Kitabevi,


1982.

Büyükaslan, Ali ve Ali Murat Kırık (Ed.). Sosyal Medya Araştırmaları II. Konya:
Çizgi Kitabevi, 2015.
164 
 
 
   

Büyükaslan, Ali ve Ali Murat Kırık (Ed.). Sosyal Medya Araştırmaları III
(Gözetlenen Toplumdan Gözetlenen Bireye). Konya: Çizgi Kitabevi, 2016.

Büyüköztürk, Şener. Ebru Kılıç Çakmak, Özcan Erkan Akgün, Karadeniz Şirin ve
Funda Demirel. Bilimsel Araştırma Yöntemleri. Ankara: Pegem Akademi.
2012.

Büyüköztürk, Şener, Ömay Çokluk, ve Güçlü Şekercioğlu. Sosyal Bilimler İçin Çok
Değişkenli İstatistik SPSS ve LISREL Uygulamaları. Ankara: Pegem
Akademi, 2010.

Büyüköztürk, Şener, Ömay Çokluk ve Nilgün Köklü. Sosyal Bilimler İçin İstatistik.
Ankara: Pegem Akademi, 2007.

Can, Abdullah. SPSS ile Bilimsel Araştırma Sürecinde Nicel Veri Analizi. 2. Baskı,
Ankara: Pegem Akademi, 2014.

Castells, Manuel. Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ


Toplumunun Yükselişi. Ebru Kılıç (çev.). 3.Baskı. İstanbul: İstanbul Bilgi
Üniversitesi Yayınları, 2013.

Castells, Manuel. İsyan ve Umut Ağları ‘İnternet Çağında Toplumsal Hareketler’.


Ebru Kılıç (çev.). İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları, 2013.

Castells, Manuel. Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür – Üçüncü Cilt:


Binyılın Sonu. Ebru Kılıç (çev.). İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi
Yayınları, 2005.

Çoşkun, Ali. Sosyal Değişme ve Dini Normlar. 2. Baskı, İstanbul: Rağbet Yayınları,
2016.

Çoşkun, Ali. ‘‘Kitle İletişim Araçları İle Dini Yayıncılık’’, Ali Çoşkun (Ed.), İslami
Sosyal Bilimler Felsefesi içinde. İstanbul: Rağbet Yayınları, 2015, ss.181-
195.

Dijk, Jan Van. Ağ Toplumu. Özlem Sakin (çev.), 1. Baskı, İstanbul: Kafka Epilson
Yayınları, 2016.
165 
 
 
   

Dilmen, Necmi Emel. “Bireyselleşen Küre”, Oğuz Kaymakçı (Ed.). Küreselleşme


Üzerine Notlar içinde. Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık, 2007, ss.96-120.

Dilmen, Necmi Emel. ‘‘Sosyal Paylaşım Ağlarının Reklam ve Pazarlama Disiplinleri


İçerisinde Kullanımı’’, Tolga Kara, Ebru Özgen (Ed.). Sosyal Medya
Akademi içinde. 1.Baskı, İstanbul: Beta Basım Yayım, 2012, ss.129-154.

Eraslan, Levent. Sosyal Medyayı Anlamak, 2.Baskı, İstanbul: Nobel Yaşam, 2016.

Eraslan, Levent ve Derya Çakıcı Eser. Sosyal Medya Toplum Araştırma (Sosyal
Medya Sosyolojisine Giriş). 1. Baskı, İstanbul: Beta Basım Yayım, 2015.

Erdal, Cengiz. ‘‘Sosyal Medya ve Paylaşım Kültürü’’, Can Bilgili, Gülüm Şener (Ed.).
Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 1: Kitle İletişimde Yaşanan Değişimler
içinde. İstanbul: Grafik Tasarım Yayınevi, 2013, ss.55-70.

Erkuş, Adnan Davranış Bilimleri İçin Bilimsel Araştırma Süreci. Ankara: Seçkin,
2013.

Freyer, Hans. Sosyolojiye Giriş. Nermin Abadan (çev.). Ankara: Ajanstürk Matbaası,

1957.

Gerbaudo, Paolo. Twitler ve Sokaklar ‘Sosyal Medya ve Günümüz Eylemciliği’.


Osman Akınbay (çev.). 1.Basım, İstanbul: Agora Kitaplığı, 2014.

Gençlik ve Spor Bakanlığı. Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu. Ankara:


Afşar Matbaacılık, 2013.

Giddens, Antony. Sosyoloji. Cemal Güzel (çev.). 1.Basım. İstanbul: Kırmızı


Yayınları, 2012.

Gülcü, Aslan ve M. Ali Alan. Bilgisayarın Temelleri ve İnternet Rehberi.1. Baskı,


Ankara: Detay Yayıncılık, 2003.

Gürkan, Osman. İnternet Kullanım Kılavuzu ve Chat Rehberi. 1. Baskı, Ankara:


Yargı Yayınları, 2001.

Gündüz, Uğur ve Yahya Engin. ‘‘Sosyal Medyaya Sosyolojik Bakış’’, Ali


Büyükaslan, Ali Murat Kırık (Ed.), Sosyal Medya Araştırmaları III

166 
 
 
   

(Gözetlenen Toplumdan Gözetlenen Bireye) içinde. Konya: Çizgi Kitabevi,


2016, ss.17-42.

Haberli, Mehmet. Sanal Din (Tarihsel, Kuramsal ve Pratik Boyutlarıyla İnternet


ve Din). 1. Baskı, İstanbul: Açılım Kitap, 2014.

Hafner, Katie ve Matthew Iyon. İnternet Tarihi Sihirbazların Gecelediği Yer.


Sinem Yazıcıoğlu (çev.) 1.Basım, İstanbul: Güncel Yayıncılık, 2000.

Irak, Dağhan ve Onur Yazıcıoğlu. Türkiye ve Sosyal Medya. 1.Baskı, İstanbul:


Okuyan Us Yayınları, 2012.

Jarvis, Jeff. E-Sosyal Toplum (Dijital Çağda Sosyal Medyanın İş ve Gündelik


Hayata Etkisi), Çağlar Kök (çev.). İstanbul: MediaCat Kitapları, 2012.

Kara, Tolga. Sosyal Medya Endüstrisi. İstanbul: Beta Basım Yayım, 1. Baskı, 2013.

Kara, Tolga. ‘‘Sosyal Medya KOBİ’ler İçin Bir Fırsat mı? Facebook ve Linkedın
Üzerine Bir İnceleme’’, Tolga Kara, Ebru Özgen (Ed.). Sosyal Medya
Akademi içinde. 1.Baskı, İstanbul: Beta Basım Yayım, 2012, ss.113-128.

Karasar, Niyazi. Bilimsel Araştırma Yöntemi. 28. Basım. Ankara: Nobel Akademik
Yayıncılık, 2015.

Karaarslan, Faruk. ‘‘Post Seküler Din Halleri ve Dinin Dijitalleşmesi’’, Mete


Çamdereli (Ed.). Dijitalleşen Din (Medya ve Din 2) içinde. 1. Basım,
İstanbul: Köprü Kitapları, 2015, ss.13-44.

Kasatura, İlkay. Gençlik ve Bağımlılık. 1.Basım, İstanbul: Evrim Yayınevi, 1998.

Kalkan, Melek ve Canani Kaygusuz (Ed.). İnternet Bağımlılığı Sorunlar ve


Çözümler. Ankara: Anı Yayıncılık, 2013.

Kalaycı, Şeref (Ed.). SPSS Uygulamalı Çok Değişkenli İstatistik Teknikleri.


Ankara: Asil, 2009.

Kessler, Gerhard. Sosyolojiye Başlangıç. Z. Fahri Fındıkoğlu (çev.) İstanbul: Venüs


Ofset, 2. Baskı, 1985.

Kuşay, Yeliz. Sosyal Medya Ortamında Çekicilik ve Bağımlılık Üzerine Bir

167 
 
 
   

Araştırma. 1.Baskı, İstanbul: Beta Yayım Dağıtım, 2013.

Menekşe, Ömer. ‘‘Dinin Dijitalleşmesi ve Mobil Uygulamalar’’, Mete Çamdereli


(Ed.), Dijitalleşen Din (Medya ve Din 2) içinde. 1. Basım, İstanbul: Köprü
Kitapları, 2015, ss.151-174.

Morgan, George A., Leech, Nancy. L., Gloeckner, Gene W. ve Barrett, Karen C. SPSS
For İntroductory Statistics: Use and İnterpretation. Psychology Press.
2004.

Narmanlıoğlu, Haldun. ‘‘Sanal Cemaatte Çevrimiçi İbadet’’ Mete Çamdereli, (Ed.),


Dijitalleşen Din (Medya ve Din 2) içinde. 1. Basım, İstanbul: Köprü Kitapları,
2015, ss.69-108.

Ögel, Kültegin. Madde Bağımlılığını Önleme: Anne – Babalar ve Öğretmenler


İçin Bir Kılavuz. İstanbul: IQ Kültürsanat Yayıncılık, 2001.

Pembecioğlu, Nilüfer ve Uğur Gündüz. ‘‘Sosyal Medya: Mizah, Muhalefet ve Direniş


Pratikleri’’, Ali Büyükaslan ve Ali Murat Kırık (Ed.), Sosyal Medya
Araştırmaları II (Sosyalleşen Olgular) içinde. Konya: Çizgi Kitabevi, 2015.

Peltekoğlu, Filiz Balta. ‘‘Sosyal Medya ve Sosyal Değişim’’, Tolga Kara, Ebru Özgen
(Ed.), Sosyal Medya Akademi içinde. 1.Baskı, İstanbul: Beta Basım Yayım,
2012, ss.3-8.

Poynter, Ray. İnternet ve Sosyal Medya Araştırmaları El Kitabı. Ümit Şensoy


(çev.). İstanbul: Optimist Yayınları, 2012.

Ritzer, George. Sosyoloji Kuramları, Himmet Hülür (çev.). 1.Basım, Ankara: De Ki


Basım Yayım, 2011.

Tabachnick, Barbara G. ve Linda S. Fidell. Using Multivariate Statistics. Allyn &


Bacon/Pearson Education. 2007.

Tan, Şeref. Spss ve Excel Uygulamalı Temel İstatistik-1. Ankara: Pegem Akademi,
2016.

Taplamacıoğlu, Mehmet. Genel Sosyoloji. Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi,


168 
 
 
   

1969.

Tavşancıl, Ezel. Tutumların Ölçülmesi ve SPSS ile Veri Analizi, 4. Baskı, Ankara:
Nobel, 2010.

Tezbaşaran, Ata. Likert Tipi Ölçek Hazırlama Kılavuzu. Mersin: E-Kitap, 1997.

Tolan, Barlas. Toplum Bilimlerine Giriş. Kalite Matbaası: Ankara, 1978.

Topçu, Nurettin. Toplumbilim. İstanbul: Üçler Basımevi, 1947.

Uraltaş, Nazlım Tüzel ve L. Serah Bahadırlı, ‘‘Elektronik Perakendecilik ve Bir


Reklam Mecrası Olarak Sosyal Ağ Siteleri’’, Tolga Kara, Ebru Özgen (Ed.).
Sosyal Medya Akademi içinde. 1.Baskı, İstanbul: Beta Basım Yayım, 2012,
ss.21-56.

Vardi, Recep. ‘‘Dini Organizasyonların Dijitalleşmesi’’, Mete Çamdereli (Ed.),


Dijitalleşen Din (Medya ve Din 2) içinde. 1. Basım. İstanbul: Köprü Kitapları,
2015, ss. 109-150.

Vardi, Recep. İnternet ve İslam. 1. Baskı, İstanbul: Akademi Titiz Yayınları, 2013.

Süreli Yayınlar

Aydan, Hidaye. ‘‘Medya Kullanımı ile Sosyal Medya Bağımlılık Düzeylerinin


Belirlenmesine Yönelik Bir Araştırma Ege Üniversitesi Örneği’’ Erciyes
İletişim Dergisi. Cilt 5, Sayı 4, (Temmuz 2018), ss.351-369.

Babacan, Mehmet Emin, İrfan Haşlak Ve İsmail Hira, ‘‘Sosyal Medya Ve Arap
Baharı’’, Akademik İncelemeler Dergisi. Cilt. 6, Sayı.2, (2011), ss. 65-94.

Bodur, Hüsnü Ezber. ‘‘Modernleşme ve Din’’. Türk Yurdu, C.11.S.42, 1991.

Bodur, Hüsnü Ezber ve Sezai Korkmaz, İlahiyat Öğrencilerinde Sosyal Medya


Kullanım ve Dindarlık İlişkisi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
İlâhiyat Fakültesi Dergisi, 2017, Y.S. Temmuz-Aralık, S.15,
http://dergipark.gov.tr/download/article-file/391870 (30.10.2018).

Eşği, Necmi. ‘‘Aile-Çocuk İnternet Bağımlılık Ölçeği’nin Türkçeye Uyarlanması:

169 
 
 
   

Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması’’, Kastamonu Eğitim Dergisi. C. 22, No. 2,


(Mayıs 2014) ss.807-839.

Ekici, Armağan. ‘‘Aziz Antonious’un Baştan Çıkarılması: Bir Kötü Alışkanlık Olarak
İnternet’’, Cogito Dergisi. Sayı,30, (Kış 2002).

Geçer, Ekmel. ‘’Sosyal Medya Dindarlığı: Gösteriş mi Tebliğ mi?:’’,


Diyanet,2018,http://www.diyanetdergi.com/din-dusunce-yorum/item/2964-
sosyal-medya-dindarligi-gosteris-mi-teblig-mi (05 Şubat 2019).

Gezginci, Gamze ve Şevki Işıklı, ‘’Dindar Facebook Etkisi: Türk Kullanıcılar Üzerine
Bir Analiz’’, MEDİAD, 2018, ss.112-133.
http://dergipark.gov.tr/download/article-file/496963 (05 Şubat 2019).

Göker, Göksel ve Adem Doğan. ‘’Ağ Toplumunda Örğütlenme: Facebook’ta


Çevrimiçi Tekel Eylemi’’, Balıkesir Üniversitesi SBE. Dergisi, 2011, Vol.14,
Nu,25, ss.175-203. http://sbe.balikesir.edu.tr/dergi/edergi/c14s25/makale/175-
203.pdf (31.10.2018).

Güneş, Abdurrahman. ‘‘Medyanın Olumsuz Din Olgusuna Etkisi’’, Fırat Üniversitesi


Sosyal Bilimler Dergisi, 2018, Sayı:1, ss. 203-216.
https://dergipark.org.tr/download/article-file/416314 (1 Şubat 2019).

Haberli, Mehmet. “Yeni Bir Örgütlenme Biçimi Olarak Sanal Cemaatler”, İnsan Ve
Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi. 2012, Cilt 1, Sayı 3, ss.118-134.

Hazar, Murat. ‘‘Sosyal Medya Bağımlılığı-Bir Alan Araştırması’’, İletişim Kuram ve


Araştırma Dergisi. 2011, Vol. 32,ss.152-176.
http://www.idealonline.com.tr/IdealOnline/pdfViewer/index.xhtml?uId=17909
&ioM=Paper&preview=true&isViewer=true#pagemode=bookmarks (20 Mayıs
2017).

Kırık, Ali Murat. Arslan, Ahmet. Çetinkaya, Ahmet. Gül, Mehmet. ‘‘A Quantitative
Research on the Level of Social Media Addiction among Young People in
Turkey’’, International Journal of Science Culture and Sport. 2015, Vol,3,
ss.108-122. http://www.intjscs.com/Makaleler/671028450_3c3s_11.pdf (20
Mayıs 2017).
170 
 
 
   

Oyman, Nihat. ‘‘Sosyal Medya Dindarlığı’’, KSÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2016,
Vol. 28. ss. 125-167. http://dergipark.gov.tr/download/article-file/259255 (19
Mart 2019).

1. Öztürk, Özgür, 2. Odabaşıoğlu, Gürkan, 3. Eraslan, Defne, 4. Genç, Yasin. 5.


Kalyoncu, Ö. Ayhan. ‘‘İnternet Bağımlılığı: Kliniği ve Tedavisi’’, Bağımlılık
Dergisi. C.8, S.1, 2007, s.37. s.36-41.

Perşembe, Erkan. Popüler Dindarlık Çağı: Tüketilen İslam, Eskiyeni, 2007, Sayı:7,
Sonbahar, http://dergipark.gov.tr/download/article-file/490283 (30.10.2018).

Şahin, Cengiz ve Mustafa Yağcı. “Sosyal Medya Bağımlılığı Ölçeği- Yetişkin Formu:
Geçerlilik ve Güvenirlik Çalışması’’, Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim
Fakültesi Dergisi. 2017, C.18, S.1, Nisan, ss. 523-538.
https://toad.halileksi.net/sites/default/files/pdf/sosyal-medya-bagimliligi-
olcegi-yetiskin-formu-toad.pdf, (30.10.2018).

Telli, Azime. “Mısır Devriminde Sosyal Medyanın Rolü’’, Bilge Strateji Dergisi.
Cilt. 4, Sayı. 7 2012, ss.65-91.

YEŞİLAY. Teknoloji Bağımlılığı.


https://www.yesilay.org.tr/tr/bagimlilik/teknoloji-bagimliligi (26 Şubat 2017).

YEŞİLAY, ‘‘Nur topu gibi bir fobimiz daha oldu ‘Online değilken bir şey kaçırırsam
korkusu’ FOMO’’, Yeşilay Dergisi. S.972, (Ocak 2015), ss. 37-39.

İnternet

Dıgıtal ın 2017: Global Overvıew. https://wearesocial.com/uk/special-reports/digital-


in-2017-global-overview (31 Temmuz 2018).

‘‘Fear of Missing Out and Smartphones, Facebook, and Technology, FOMO’’. 2 dak,
54 san, https://www.youtube.com/watch?v=KqgaJx5X18Q Nbc Connectıcut
Hd, Yayın T, 7 Ağustos 2012 (31 Temmuz 2018).

GSB. Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, 2013,

171 
 
 
   

http://www.gsb.gov.tr/HaberDetaylari/1/3816/genclik-ve-spor-bakanligi-
turkiyenin-en-kapsamli-sosyal-medya-arastirmasini-yapti.aspx (30.10.2018).

GSB. Sosyal Medya ve İnternet Kullanım Raporu,


http://karaman.gsb.gov.tr/Public/Edit/images/IM/47/Sosyal%20Medya%20ve
%20%C4%B0nternet%20Kullan%C4%B1m%20Raporu.pdf ( 09.12.2018).  

İnternet ve Sosyal Medya Kullanıcı İstatistikleri 2017,


http://www.dijitalajanslar.com/internet-ve-sosyal-medya-kullanici-istatistikleri-
2017/ (31 Temmuz 2018).

OXFORD LİVİNG DİCTİONARİES, ‘‘Fomo’’.


https://en.oxforddictionaries.com/definition/fomo (31 Temmuz 2018).

Sosyal medya rahatsızlığı: FOMO. 2015.


https://www.trthaber.com/haber/saglik/sosyal-medya-rahatsizligi-fomo-
164657.html.(31 Temmuz 2018).

2018 Türkiye İnternet Kullanım ve Sosyal Medya İstatistikleri,


https://dijilopedi.com/2018-turkiye-internet-kullanim-ve-sosyal-medya-
istatistikleri/ (31.07.2018)

2018 Türkiye İnternet Kullanım ve Sosyal Medya İstatistikleri.


https://dijilopedi.com/2018-turkiye-internet-kullanim-ve-sosyal-medya-
istatistikleri/ (31 Temmuz 2018).

https://wearesocial.com/ (İnternet ve Sosyal Medya Kullanımını Dünya ve Ülkeler


Bazında Araştırarak Rapor Yayınlayan Site).

We Are Social 2018 Türkiye İstatistikleri.


https://www.slideshare.net/CengizhanSalihwwwisl/we-are-social-2018-trkiye-
statistikleri-dijilopedi?ref=https://dijilopedi.com/2018-turkiye-internet-
kullanim-ve-sosyal-medya-istatistikleri/ (31 Temmuz 2018).

TÜBİTAK. Bilimgenç. http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/sosyal-medya-


gencleri-nasil-etkiliyor (09 Aralık 2018).

YÖK. Tez Merkezi. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp


172 
 
 
   

(31.10.2018).

Tezler

Ayaz, Orhan. ‘‘Sosyal Medyanın Ergenlerin Dini Sosyalleşmesine Etkileri (Sakarya


/Akyazı Örneği)’’, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Yıldırım Beyazıt
SBE, 2015.

Değerli, Alper. ‘‘Ağ Toplumu Bağlamında Bilginin Paylaşılmasına Yönelik Akademik


Yayın ve Referans Sistemleri: Neo4j Platformunda Graf Veritabanı
Uygulaması’’, Doktora Tezi. Marmara Üniversitesi SBE, 2014.

Kızmaz, Nuran. ‘‘Ağ Toplumu ve Din (Ağ Toplumu Bağlamında Orta Doğu’da
Sosyal Hareketler)’’, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Marmara SBE,
2014.

Şentürk, Erman ‘‘Sosyal Medya Bağımlılığının, Depresyon, Anksiyete Bozukluğu,


Karışık Anksiyete ve Depresif Bozukluk Hastalıkları İle Kontrol Grubu
Arasında Karşılaştırılması ve Kullanıcıların Kişilik Özellikleriyle İlişkisinin
Araştırılması’’, Uzmanlık Tezi, Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, PAD, 2017.

Tutgun, Aylin. ‘‘Öğretmen Adaylarının Problemli İnternet Kullanımlarının


İncelenmesi’’, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Marmara Üniversitesi,
EBE, İstanbul, 2009.

Ünal, Aylin Tutgun. ‘‘Sosyal Medya Bağımlılığı: Üniversite Öğrencileri Üzerine Bir
Araştırma’’, Yayınlanmamış Doktora Tezi. Marmara Üniversitesi SBE, 2015.

Raporlar ve Diğerleri

Küçükcan, Talip. ‘‘Dini Yayıncılıkta İnternet (Sanal Dini İletişim Açısından Yeni
Alanlar ve Yeni Stratejiler)’’ II. Uluslar Arası Dini Yayınlar Kongresi.
Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları / 644, 05-07 Kasım 2004. ss. 211-
220.

Tümer, Günay. “Din Maddesi”, TDV İslam Ansiklopedisi, İstanbul: TDV Yayınları,
1994, c: 9, 312-320.
173 
 
 
   

TÜİK. Hanehalkı Bilişim Teknolojileri (BT) Kullanım Araştırması, 2018,


http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=27819 (09.12.2018)

TDK,
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts&kategori1=veritb
n&kelimesec=31452 (26 Şubat 2017).

TÜİK, Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Araştırması, 2018.


http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=27819 (26 Şubat 2019).

174 
 
 

You might also like